-akarsularda taskin Ötelenme modeller
TRANSCRIPT
i
T.C. SÜLEYMAN DEMĐREL ÜNĐVERSĐTESĐ
FEN BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ
AKARSULARDA TAŞKIN ÖTELENME MODELLERĐ: ALARA ÇAYI UYGULAMASI
Đlkay ÖZDOĞAN
Danışman: Prof. Dr. M. Erol KESKĐN
DOKTORA TEZĐ ĐNŞAAT MÜHENDĐSLĐĞĐ ANABĐLĐM DALI
ISPARTA - 2010
i
ĐÇĐNDEKĐLER
Sayfa
ĐÇĐNDEKĐLER......................................................................................................... i
ÖZET ..................................................................................................................... iii
ABSTRACT ........................................................................................................... iv
TEŞEKKÜR .............................................................................................................v
ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ ................................................................................................ vi
ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ .......................................................................................... vii
SĐMGELER DĐZĐNĐ ............................................................................................. viii
1.GĐRĐŞ ....................................................................................................................1
1.1. Taşkın Ötelenmesi ve Önemi .............................................................................1
1.2. Çalışmanın Amacı ve Đzlenen Yol ......................................................................7
2. KAYNAK ÖZETLERĐ .........................................................................................9
3. MATERYAL ve YÖNTEM................................................................................58
3.1. Materyal...........................................................................................................58
3.1.1. Coğrafi konum ve topografik yapı .................................................................58
3.1.2. Đklim ve bitki örtüsü ......................................................................................61
3.1.3. Akım Gözlem Đstasyonları ve akım kayıtları..................................................62
3.2. Yöntem ............................................................................................................63
3.2.1. Kanal pürüzlülük katsayısının belirlenmesi ...................................................63
3.2.2. Sonlu fark yaklaşımları .................................................................................66
3.2.2.1. Açık sonlu fark şemaları.............................................................................68
3.2.3. Taşkın ötelenme metotları .............................................................................70
3.2.3.1. Kinematik dalga taşkın ötelenme modeli ....................................................74
3.2.3.2. Difüzyon dalga taşkın ötelenme modeli ......................................................80
3.2.3.3. Dinamik dalga taşkın ötelenme modeli .......................................................90
3.2.3.4. Muskingum-Cunge taşkın ötelenme modeli ................................................97
4. ARAŞTIRMA BULGULARI ...........................................................................101
4.1. Kanal Pürüzlülük Katsayısı ............................................................................101
4.2. Kinematik Dalga Modeli ................................................................................102
4.3. Difüzyon Dalga Modeli..................................................................................106
4.4. Dinamik Dalga Modeli...................................................................................109
ii
4.5. Muskingum Cunge Modeli.............................................................................111
5. TARTIŞMA ve SONUÇ ...................................................................................114
6. KAYNAKLAR .................................................................................................116
ÖZGEÇMĐŞ..........................................................................................................126
iii
ÖZET
Doktora Tezi
AKARSULARDA TAŞKIN ÖTELENME MODELLERĐ:
ALARA ÇAYI UYGULAMASI
Đlkay ÖZDOĞAN
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Đnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. M. Erol KESKĐN
Bir akarsu kesitinde ya da akım boyunca yapılacak yapıların planlanmasında ve tasarımında akım yüksekliğinin bilinmesi, taşkın kontrolü, sulama ve su temini için inşa edilecek depolama tesislerinin işletilmesinde ve tasarımında maksimum hacim miktarının belirlenmesi gereklidir. Bununla birlikte, akarsuyun herhangi bir kesiminde taşkına maruz kalabilecek alanların tespit edilmesi muhtemel can ve mal kayıplarının engellenmesinde büyük önem taşır. Taşkının süresi ve kanaldaki taşkının başlangıcı ve belirli bir mahalde tehlikeli ve yıkıcı aşamaya gelinceye kadarki uyarı süresinin bilinmesi de yıkıcı etkinin en aza indirilmesi açısından önemlidir. Bu açıdan, genellikle tüm taşkın ötelenme metotları için ihtiyaç duyulan akım şartları ve kanal karakteristikleri ile ilgili kesin verilerin elde edilmesi ile uygun ötelenme metodunun ortaya konularak hesapların yapılması, yukarıda ifade edilen olumsuzlukları bir ölçüde ortadan kaldırabilir ya da makul bir düzeye indirebilir. Bu çalışmada, taşkınlarla ortaya çıkabilecek zararları minimize etmede ilk adım olan taşkın ötelenmesi hesaplarının yapılması amacıyla Antalya Đli sınırları içinde doğarak, Manavgat Đlçesinde Akdeniz’e dökülen Alara Çayında ölçülen giriş akımı verileri kullanılarak kinematik, difüzyon ve dinamik taşkın ötelenmesi metotları ve Muskingum-Cunge metodu ile taşkın ötelenmesi hesapları yapılmış, elde edilen sonuçlar akarsu kesitinin mansabında ölçülen verilerle karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda ele alınan akarsu kesitinin sahip olduğu karakteristikler için uygun bir taşkın ötelenme metodu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Taşkın ötelenmesi, kinematik model, difüzyon model, dinamik model, Muskingum Cunge modeli. 2010, 126 Sayfa
iv
ABSTRACT
Ph.D. Thesis
MODELS OF FLOOD ROUTING IN RIVERS : APPLICATION OF ALARA ÇAYI
Đlkay ÖZDOĞAN
Süleyman Demirel University
Graduate School of Applied and Natural Sciences Department of Civil Engineering
Supervisor : Prof. Dr. M. Erol KESKĐN
The flow height must be known for the planning and designing of the hydraulic
structures and the maximum volume of the flow must be determined for flood
control, irrigation or water supply structures to design and operate at any section of
the channel or along the channel. Additionally determining the locations which will
be exposed to floods is critically important to embarrass potential life and goods
losses. It is important to define the duration of the flood and beginning time of the
flood to specify the warning period that to minimise the destructive impact at the
paricular downstream location. In this respect, obtaining the accurate datas of
channel characteristics and the flood conditions in addition gathering the appropriate
routing method may eliminate the compilations or minimise them to acceptable
rating.
In this study, observed data at the upstream of Alara River reach which is taking
place in Antalya, Akdeniz region is used for the first step of finding solutions for
problems which defined above. Kinematic, diffusion, dynamic and Muskingum-
Cunge flood routing results are compared with the observed data at the downstream
section of channel reach. By this study, it is aimed that to determine a suitable
routing method for Alara River with certain channel characteristics.
Key Words: Flood routing, kinematic model, diffusion model, dynamic model,
Muskingum Cunge model.
2010, 126 pages
v
TEŞEKKÜR
Bu çalışmanın ortaya çıkmasında yardımlarını, bilgi ve tecrübelerini esirgemeyerek
yol gösteren Danışman Hocam Sayın Prof. Dr. M. Erol KESKĐN’e sonsuz
şükranlarımı sunarım.
Çalışmanın her aşamasında manevi yönden beni destekleyen ve sabırla anlayış
gösteren eşim Dr. Yaprak Özdoğan ‘a ve sevgili kızım Su ‘ya minnettar olduğumu
bildiririm.
Đlkay ÖZDOĞAN
ISPARTA, 2010
vi
ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ
Şekil 1.1. Sel zararı ve tehlike haritası (Kadıoğlu, 2008) ............................................2
Şekil 1.2 Taşkına maruz kalan yerleşim birimleri (Özden, vd., 2008) .........................4
Şekil 3.1. Büyük akarsu havzaları (EĐE, 2009) .........................................................58
Şekil 3.2. Müteferrik Orta Akdeniz Suları Havzası (EĐE, 2009)................................59
Şekil 3.3. Alara Çayı mansabı (Şahinbaş, 2008) .......................................................59
Şekil 3.4. Alara Çayı (Şahinbaş, 2008).....................................................................60
Şekil 3.5. Alara Çayı görünümü (Şahinbaş, 2008) ....................................................60
Şekil 3.6. 922 no’lu Narağacı AGĐ enkesiti ..............................................................62
Şekil 3.7. 924 no’lu Ortakonuş AGĐ enkesiti ............................................................63
Şekil 3.8. Açık çözümler için kullanılan ağ şeması…………………………………..68
Şekil 3.9. Crank – Nicholson şemasının t üzerine dekritizasyonu…………………...85
Şekil 3.10 Crank-Nicholson Dx-Dt ayrıklaştırması...................................................88
Şekil 3.11. M-C Dx-Dt ayrıklaştırması...................................................................100
Şekil 4.1. Alara Çayı (Şahinbaş, 2008)...................................................................101
Şekil 4.2. Kinematik dalga ölçülmüş ve hesaplanmış debi değerleri .......................104
Şekil 4.3. Kinematik dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap
debi değerleri ilişkisi ..................................................................................104
Şekil 4.4. Kinematik dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı ............................105
Şekil 4.5. Difüzyon dalga ölçülmüş ve hesaplanmış debi değerleri .........................108
Şekil 4.6. Difüzyon dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap
debi değerleri ilişkisi ..................................................................................108
Şekil 4.7. Difüzyon dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı..............................109
Şekil 4.8. Dinamik dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap
debi değerleri ilişkisi ..................................................................................110
Şekil 4.9. Dinamik dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı...............................111
Şekil 4.10. Muskingum-Cunge modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş
debi değerleri .............................................................................................112
Şekil 4.11. Muskingum-Cunge modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap
debi değerleri ilişkisi ..................................................................................112
Şekil 4.12. Muskingum-Cunge modeli saçılma diyagramı......................................113
vii
ÇĐZELGELER DĐZĐNĐ
Çizelge 4.1. Ötelenmiş mansap hidrografları………………………………...........105
viii
SĐMGELER DĐZĐNĐ
ABD Amerika Birleşik Devletleri
C Difüzyon dalga hızı
CFL Courant–Friedrichs–Lewy Stabilite Şartı
C-N Crank – Nicholson
CNX Crank – Nicholson X algoritması
CNT Crank – Nicholson T algoritması
D Hidrolik difüzivite
DWOPER Dynamic Wave Operational Program
DYNWAV Dynamic Wave
EĐE Elektrik Đşleri Etüt Đdaresi
FLDWAV Flood Wave Model
Fr Froude Sayısı
HEC Hydrologic Engineering Center
KW Kinematic Wave
M-C Muskingum Cunge
MIKE 11 River Modeling Software
n Manning sürtünme katsayısı
NT Zaman ayrıklaştırması
NWS National Weather Service
NX Mesafe ayrıklaştırması
P Islak çevre
R Hidrolik yarıçap
S0 Kanal yatak eğimi
Sf Kanal sürtünme eğimi
SI Uluslararası Birim Sistemi
TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
UBC University of British Columbia
UNESCO Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu
USACE United States Army Corps of Engineers
US United States
WMO Dünya Meteoroloji Örgütü
1
1.GĐRĐŞ
1.1. Taşkın Ötelenmesi ve Önemi
Türkiye’de yıllık ortalama yağış 643 mm olup, bu yağış yılda ortalama 501 milyar
m³ suya tekabül etmektedir. Bu miktarın 186 milyar m³ ’ü ise çeşitli büyüklükteki
akarsular ile denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşalmaktadır. Ayrıca, komşu
ülkelerden ülkemize gelen 7 milyar m³ su bulunmaktadır. Böylece, ülkemizin
yenilenebilir yerüstü tatlı su potansiyeli brüt 193 milyar m³ olmaktadır. 501 milyar
m³ olan yıllık toplam akışın 274 milyar m³’lük miktarının buharlaşmasından geriye
kalan 227 milyar m³ ’ünün akışa geçen 186 milyar m³ ’lük kısmından geriye kalan 41
milyar m³ ’lük miktarı ise yeraltı suyu brüt potansiyeli olarak gerçekleşmektedir. Bu
durumda yıllık brüt su potansiyelimiz 234 milyar m³ olmaktadır. Ancak, yapılan
etütler sonucunda günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde çeşitli amaçlara
yönelik olarak tüketilebilecek su potansiyelinin; 98 milyar m³ ’ü yerüstü ve 12 milyar
m³ ’ü yeraltı suyu olmak üzere yıllık ortalama 110 milyar m³ olduğu belirlenmiştir.
Türkiye yüzey alanına düşen ve yukarıda belirtilen yıllık su potansiyeli dikkate
alındığında ülkemiz nüfusunun 70 milyon olduğu kabulü ile kişi başına düşen
yerüstü suyu potansiyeli yaklaşık 3.300 m³/yıl, kişi başına kullanılabilir su miktarı
ise 1.550 m³/yıl olmaktadır. Uluslararası standartlar çerçevesinde bir ülkenin su
potansiyeli yönünden zengin bir ülke olarak değerlendirilebilmesi için kişi başına su
potansiyelinin 10.000 m³/yıl civarında olması gerekmektedir (Turan, 2002).
Ülkemizde bu kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı yıllık bazda yukarıda
verilmiştir. Bu açıdan bakıldığında ülkemiz su zengini değil, ancak kendi kendisine
yeten bir ülke konumundadır. Suyun bölgesel dağılımdaki farklar kişi başına düşen
su miktarlarını da değiştirmektedir (TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği), 2009). Ortaya koyulan bu perspektif, insanları bu konuda daha hassas
olmaya itmektedir. Varlığı ile hayat kaynağı olan suyun, kontrol edilememesi
durumunda da çok yıkıcı etkilere sahip olacağı, can ve mal güvenliğini tehlikeye
atacağı açıktır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de peş peşe gelen
şiddetli sağanaklar veya uzun süren hafif yağışlar sonucu oluşan taşkınlar ile birlikte
sık sık seller görülebilmekte ve bunlardan dolayı büyük can ve ekonomik
2
kayıplarımız olmaktadır (Kadıoğlu, 2008). Şekil 1.1 ‘de görüleceği üzere ülkemiz
taşkın kaynaklı zararlarla potansiyel olarak karşı karşıyadır.
Şekil 1.1. Sel zararı ve tehlike haritası (Kadıoğlu, 2008)
Son yıllarda bitki örtüsünün yok edilmesi ve akarsuların taşkın yataklarındaki
yerleşmeler yüzünden yüzeysel akışlar artmıştır. Taşkın altında kalan alanlara
yerleşilmesi, taşkınların zarar potansiyelini artırmaktadır. Baraj hazneleri, seddeler
ve akarsu düzenleme gibi yapısal önlemler taşkın debilerini azaltmakta, ancak
sağladıkları güvene aşırı inanılması taşkın tehlikesini artırmaktadır (Bayazıt, 2002).
Taşkınlar sebep oldukları zararlarla dikkati çekerler. Bu nedenle hidrolojik
kriterlerden daha çok maliyet esasına göre bir değerlendirme yapılır. Taşkınların
hidrolojik ve ekonomik değerlendirmeleri önemli ölçüde birbirlerinden farklıdır.
Çünkü ekonomik değerlendirme, taşkına maruz kalan alanın lokasyonu ile ilişkilidir
(Davie, 2008). Farklı bir ifade ile ekonomik değeri yüksek olan alanların taşkına
maruz kaldıklarında yapılan değerleme ve dolayısı ile taşkına verilen önem, kısmen
daha düşük değerli alanlara göre yapılan değerlemeden daha yüksektir. Bu husus
makro seviyede bir bakış açısına göre tartışmaya açıktır. Mühendislik açısından
taşkın hesapları ile amaçlanan, zararın ortaya çıkaracağı ekonomik kayıpları
3
belirlemekten ziyade; yıkımlar ve bunların ortaya çıkardığı kayıpları minimize etmek
için muhtemel önlemleri almaktır. Mevcut envanter verileri itibari ile taşkınlardan
kaynaklanan ekonomik kayıp her yıl için ortalama 100.000.000 ABD (Amerika
Birleşik Devletleri) dolarına ulaşmaktadır. Buna karşın taşkınların kontrolü ve
zararlarının azaltılmasına yönelik olarak genelde yapısal önlemler bağlamında
sürdürülen projeli faaliyetler için ayrılan yatırım miktarı ise yılda ortalama
30.000.000 ABD doları civarındadır (Kılıçer ve Özgüler, 2002; Uşkay ve Aksu,
2002).
Özellikle ortaya çıkardığı sıkıntılar ve ekonomik kayıplar açısından, doğanın en
yıkıcı etkileri arasında yer alan taşkınlar, geçmişte olduğundan daha fazla sıklıkta
görülmeye başlamıştır. 1976 yılında UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Kurumu), Uluslararası Hidroloji Programı taslağında çok büyük taşkınlara ait
bir katalog yayımlanmıştır. Uluslararası Hidrolojik Bilimler Birliği, UNESCO ve
WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü) 50 ülkede gözlenen maksimum taşkınları
güncelleme kararı almıştır (Herschy, 2002). UNESCO tarafından yayımlanan
kataloglarda; dünya ölçeğinde 1.010.000 km2 ’ye varan alanların taşkınlardan
etkilendiği, 110.000 m3/sn ‘ye varan akım debilerinin ölçüldüğü dikkate alındığında
konunun ne kadar önemli ve hayati bir sorun oluşturduğu ortadır. Ülkemizde taşkına
maruz kalan yerleşim birimleri Şekil 1.2 ‘de verilmiştir.
Đnsan yaşamının sonlanmasına sebep olan doğal afetler içerisindeki payı %13‘ün
üzerinde bir yaygınlığa sahip olan taşkın afetinin insan sağlığı üzerindeki etkileri
özellikle ülkemizde yeterli şekilde değerlendirilmemiş olup, neden olduğu zararlarla
ilgili sağlıklı veri eksikliği söz konusudur. Taşkınların insan hayatı üzerindeki en
önemli etkileri ölüm, yaralanmalar, taşkın sonrası meydana gelen hastalıklar, iş gücü
kaybı, insan kaynaklarının verimsizliği vb. şeklinde kendini gösterirken, karayolu,
demiryolu, havaalanı, elektrik ve su iletim ve dağıtım hatları ve kanalizasyon
şebekelerinde bozulma, endüstriyel tesislerinin kullanılamaz hale gelmesi veya
kapasite düşümü, tarım alanlarındaki mahsul kayıpları gibi alt yapı zararları ile de
ülke ekonomileri üzerinde olumsuzluklar yaratmaktadır. Katmadeğer yaratan
sektörlerde verim düşüşünün önüne geçilmesi, taşkın ıslah çalışmaları (akarsu
4
yatağının sel zararını önleyecek biçimde yeniden düzenlenmesi) ve insana yaraşır
ortamların tekrar tesisi ülke ekonomilerine büyük yükler getirmektedir (Gürbüz,
2008). Taşkın doğanın kendi döngüsü içinde meydana gelen doğal bir oluşumdur. Bu
oluşumun bir sel afeti ya da problemine dönüşmesi ise ekonomik gelişme
bağlamında süregelen insan aktivitelerinin doğal denge üzerine yaptığı
müdahalelerin bir sonucu olmaktadır. Bu çerçevede, ülkemizin sel riskine
hassasiyetinin mertebesini, doğal etkenler olarak nitelenebilecek coğrafi, iklimsel ve
fiziksel özellikleri ile sosyo-ekonomik gelişme faaliyetlerinin (insan aktivitelerinden
kaynaklanan etkenler) belirlediğini ifade etmek gerekmektedir. Türkiye’de taşkınları
meydana getiren yağışlar ile geçmiş taşkınlara ilişkin envanter verilerinin birlikte
değerlendirilmeleri sonucunda, taşkınların en çok ilkbahar ve sonbahar aylarında
oluştuğu ve Karadeniz, Akdeniz ve Batı Anadolu coğrafi bölgelerinin taşkına en
hassas bölgeler olduğu ortaya çıkmaktadır (Uşkay ve Aksu, 2002).
Şekil 1.2 Taşkına maruz kalan yerleşim birimleri (Özden, vd., 2008)
Seviye - debi ilişkisinin ortaya koyulması taşkınların hesabında önemli bir adımı
teşkil eder. Bir akarsuyun doğrudan ölçümle debisinin belirlenmesi, zahmetli ve
zaman alıcı olmakla birlikte günlük bilgiler de doğrudan kullanılamaz. Bundan
dolayı belirli bir gözlem istasyonundaki akım seviyesi ve debi arasında bir bağıntı
5
kurmak normal bir uygulamadır. Gözlem sonucu kaydedilmiş akım seviyesinden
akım debisi tahmin edilebilir. Seviye ve debi arasındaki ilişki kanal enkesitinin
şekline ve yatak pürüzlülüğüne bağlıdır. Bu nedenle bağıntı ampirik olarak
kurulmalıdır. Anahtar eğrisini oluşturduktan sonra verilerin doğruluğunu sağlamak
ve eğer gerekirse anahtar eğrisini mevcut duruma uygun hale getirmek için ölçümlere
devam edilmelidir. Anahtar eğrisinden okunan debilerde, akarsu yatağındaki
morfolojik değişime bağlı olarak; pürüzlülükteki değişimden, örneğin taşkın
yatağındaki vejetasyonun gelişmesi ve bununla aynı derecede önemli olan akım
yüzeyi eğiminin değişimi, döngüsel anahtar eğrisi oluşumu, taşkın dalgasının
doğasındaki genişlemeye bağlı olan taşkın dalgasının meydana gelmesi gibi
sebeplerden ötürü sapmalar ortaya çıkabilir (Jansen, et al., 1979).
Doğal ya da insan müdahalesi sonucu oluşan afetlerin en önemlilerinden biri olan
taşkınların temel özelliği, insanlar için hiçbir zaman tümüyle bertaraf edilemeyen,
sürekli bir problem oluşturmalarıdır. Toplumlar, yüzyıllardan beri taşkın tehdidi ile
karşı karşıya kaldıklarından, bu ekstrem olayın kontrolü amacıyla araştırma ve
mücadele faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Ancak günümüzde ulaşılan bilgi birikimine
rağmen sorun çözümlenmiş değildir. Taşkınlar, ülkemiz de dahil olmak üzere
dünyanın pek çok yöresinde halen daha etkili olmakta, önemli ölçüde can ve mal
kaybına neden olmaktadırlar (Onuşluel ve Harmancıoğlu, 2002).
Taşkın çoğu zaman bir akış hacminin, belirli ve sınırlı bir zaman aralığında bir
kanala girerken, taban uzunluğuna bağlı olarak mansaba ilerlemesi sırasında taşkın
dalgasının uzun dalga boyuna ve küçük genliğe dönüşmesiyle sonuçlanan,
ilerlemesiyle karakteristiklerindeki değişimler sonucu meydana gelir. Taşkın
ötelenmesi ise taşkın dalgasının bir kesitten bir başka kesite hareket ederken
geçirdiği değişimle ilgilidir. Baraj ve sedde gibi yapıların tasarımında kullanılan
taşkın hidrograflarının belirlenmesinde, bir akarsuyun belirli bir noktasındaki su
seviyesinin tahmin edilmesi amacıyla, taşkın havzası alanının belirlenmesinde,
barajlar için yapılan yıkılma analizlerinde, genellikle akarsuların kontrol yapılarının
mansabındaki su kalitesinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ve taşkın frekans
analizlerinde kullanılacak kayıp taşkın piklerinin belirlenmesinde taşkın ötelenmesi
6
tekniklerine ihtiyaç duyulur. Taşkın ötelenmesi tekniklerinden aynı zamanda sel
baskını haritalarının hazırlanmasında ve taşkın sırasında can ve mal güvenliğini
sağlamak için alınacak önlemler ve uyarılar konularında da yararlanılır (Singh, et al.,
1997). Söz konusu akımın kaynağına bakılmaksızın; herhangi bir tedrici değişken
kararsız akım için taşkın ötelenme hesabı yapılabilir. Daha açık bir biçimde ifade
edilirse; bu şekildeki hesaplama yöntemlerinin doğruluğu temel denklemlerde
yapılan sadeleştirmelere ve modelin fiziki durumuna doğrudan bağlıdır.
Taşkın ötelenmesi hesaplarında açık kanallardaki kararsız akımların hidrolik
formülasyonunda iki sınır şarta ihtiyaç duyulur ve hemen hemen durgun
sayılabilecek akımlarda, bu şartlardan birisi kanalın sonunda, mansaptaki şarttır.
Taşkın ötelenmesinde birçok hidrolojik metot, ya sadece memba sınır şartına bağlı
olarak ya da bazı mansap kesitlerinde kararlı seviye debi ilişkisi varsayımına
dayanarak formüle edilir (Napiorkowski and Dooge, 1988). Birçok ötelenme modeli,
açık kanallar için St Venant denklemlerinden doğrudan türetilebilen konveksiyon-
difüzyon denklemine dayanmıştır. Bu modellerdeki anahtar parametreler, modellerin
doğruluğunun büyük ölçüde verilen bir kanal kesiti için dalga hızlarının doğru bir
şekilde tanımlanmasına dayanması nedeniyle, konveksiyon ve kinematik dalga
hızlarıdır. Her ne kadar bağımlı değişkenin bir fonksiyonu olduğu gerçeği sorunu
güçleştirse de; kinematik dalga hızının belirlenmesi ya derinlikle ya da debiyle
ilgilidir. Dalga hızının debiyle değişimi, taşkın piklerinin kesit boyunca yayılımının
hızındaki değişimle benzerdir (Price, 1982). Bir akarsu veya kanal ağı için taşkın
ötelenmesi metodunun seçimi temel olarak uygulanacak momentum denkleminin
formuna bağlıdır. Kararsız akımların momentum denklemleri, kuvvet dengesi
yardımıyla farklı akarsu dalga tiplerinin belirlenmesinde kullanılır. Dalga teorisinin,
taşkın ötelenmesinde izlenen yolu yeterince tanımlayamamasına rağmen taşkın
ötelenmesi metodunun seçilmesi basit bir işlem değildir ve çoğunlukla bu seçim,
hareketi karakterize eden kuvvetlerin sayısal analizlerine dayanmaz. Teori, minimum
dalga periyodunu tanımlar, bundan dolayı kinematik ve difüzyon dalgaların
uygulanabilir olması halinde, fiziksel sönümlenmenin ve yayılım hızının logaritmik
azalmasına olanak sağlar (Moramarco and Singh, 2000). Kanallardaki kararsız
akımların çözümlerinde kullanılan St. Venant denklemleri veya onların bir yaklaşımı
7
olan; kinematik dalga, ataletsizlik dalgası, ağırlık dalga ve yarı kararlı dinamik dalga
yaklaşımları, yersel ataleti, kovektif ataleti, basınç gradyanını, ağırlık ve sürtünme
etkilerini içeren fiziksel mekanizmaların görece önemine dayanarak tanımlanır (Yen
and Tsai, 2001). Doğal kanallardaki taşkın ötelenmelerine ait pratik uygulamaların
çoğunda St. Venant denklemlerindeki ivme terimleri ihmal edilebilir, sistem sadece
bir parabolik denkleme indirgenir. Bu denklem lineer değildir ve doğal kanalın
geometrisi yüksek derecede değişkendir. Bu şartlar, genellikle akarsu dalgalarını
tanımlamak için kullanılacak sayısal çözümlere ihtiyaç duyar. Algoritmalar,
çoğunlukla birinci ya da ikinci derece fark yaklaşımlarının kullanıldığı
uygulamalardaki difüzyon dalga denklemlerini çözmek amacıyla seçilir. Bu
modellerle elde edilen çözümler, çözümün sayısal yayılmasına ve saçılmasına neden
olan yuvarlamaya ve ayrıklaştırmaya bağlı olarak, önemli hatalar içerir. Sayısal
çözüm kullanıldığında, sonlu fark sistemlerinin oluşturulması, bunların çözülmesi,
kararlılıkları ve doğrulukları gibi sorunlar ortaya çıkar. Ele alınacak algoritma,
zaman ve mesafe aralıklarının seçimi mansap taşkın hidrografının biçimini, akarsu
kesitinin hidrolik özellikleri ve verilerin kaydedildiği zaman aralıkları da içeren
birçok faktöre dayanır (Moussa and Bocquillon, 1996). Çalışmada, hidrolik taşkın
ötelenme modelleri ile hidrolojik model olarak değerlendirilen Muskingum Cunge
modeli kullanılarak yukarıda ifade edilen karakteristikler dikkate alınarak
çözümlemeler yapılacaktır.
1.2. Çalışmanın Amacı ve Đzlenen Yol
Çok uzun yıllardan beri hem taşkın büyüklüğünün doğru bir şekilde tahmini hem de
taşkın risklerini yönetme ve en aza indirme kabiliyeti kazanmak önemli bir amaç
olmuştur. Bununla birlikte, taşkın ötelenmesi, rezervuarların güvenli ve emniyetli bir
şekilde işletilmesinin yanında taşkın tahminlerinde ve akarsu düzenlemeleri üzerinde
yapılacak çevresel etki değerlendirmelerinde faydalanılan önemli bir araçtır (Hicks,
1996). Diğer taraftan, bir kanal ağında taşkın ötelenmesi için uygun dalga modelinin
seçilmesi çalışmaların önemli bir aşamasını oluşturur. Uygun modelin seçiminden
sonra yapılan hesaplama neticesinde ortaya çıkan taşkın ötelenme sonuçları, taşkın
uyarısı ve taşkından korunmada büyük öneme sahip olan taşkın dalgasının zamansal
8
ve mesafesel dağılımı ile ilgili bir bildirim ortaya koyar. Çalışmada ele alınan akarsu
kesiti ve bu kesite ait karakteristikler kullanılarak hidrolik ve hidrolojik metotlarla
ötelenmiş hidrograflar elde edilecek, mansapta ölçülmüş değerlerle karşılaştırılacak,
karşılaştırma sonucunda dikkate alınan akarsu kesiti için uygun ötelenme metodu
belirlenmeye çalışılacaktır.
Birinci bölümde, ülkemizin sahip olduğu su potansiyeli de dikkate alınarak genel bir
hidrolojik çerçeve sunulmuş, taşkın ötelenmesi çalışmalarının önemi verilmiştir.
Đkinci bölümde, konu ile ilgili olarak daha önce yapılmış çalışmalar incelenerek
sunulmuştur.
Üçüncü bölümde, dikkate alınan akarsu kesitinin yer aldığı coğrafi ve topografik
yapıya ait özellikler verilmiş, iklim ve bitki örtüsü özellikleri sunulmuştur. Hidrograf
ölçümlerinin yapılarak kaydedildiği akım gözlem istasyonlarının nitelikleri ile
çalışmada kullanılan ötelenme metotları ve bunlara ait karakteristiklere yer
verilmiştir.
Dördüncü bölümde, kinematik model, difüzyon model, dinamik model ve
Muskingum Cunge modeli kullanılarak yapılan hesaplamaların sonuçları verilmiştir.
Beşinci bölümde, kullanılan modellerden elde edilen bulgulara göre çıkarılan
sonuçlar tartışılmış ve değerlendirme yapılmıştır.
9
2. KAYNAK ÖZETLERĐ
Brakensiek ve Comer (1965), belirli taşkın ötelenmesi metotlarının geçerli olması ya
da geçerli olmaması ve çalışmayı yaptığı dönemde sayısal olarak tamamlanmamasına
rağmen geniş bir şekilde alıntılanan Thomas taşkın metotlarının karşılaştırılması ve
bunun bir örneğine yer vermişlerdir. Örneğin çözümünü elde etmek ve taşkın
ötelenme metotlarının karşılaştırmasını yapmak için deneysel Fortran II bilgisayar
programından yararlanmışlardır. Düzeltilmiş açık hata hariç, kullandıkları temel
verilerin, Thomas tarafından kullanılan verilerle aynı olduğunu, karşılaştırmada
kullanılan taşkın ötelenme metotlarının hareket ve/veya süreklilik denklemlerindeki
bazı terimlerin kullanılması ya da kullanılmamasıyla değiştiğini, sayısal çözümün,
dört noktalı ağda merkezi sonlu farklar şemasına dayandığını ifade etmişlerdir.
Çalışmadaki birinci yaklaşım metodunun; süreklilik denklemindeki kama
depolamasını ihmal ettiğini, hareket denklemi yerine normal akım fonksiyonu
kullandığını, ikinci yaklaşımın; tam süreklilik denklemini kullandığını ve bunun
akım yüzeyi eğiminin etkilerini içerdiği, son metodun ise hareket denklemine ivme
ve hızın ilave edildiği tam metot olduğunu ifade etmişlerdir. Kapalı bir algoritma
kullandıklarını ve bunun hesaplama stabilitesi açısından uygun karakteristiklere
sahip olduğunu, her bir ötelenme metodu için hesaplanmış pik seviye dönüşümlerini
25 mil, 50 mil mesafe aralıklarında ve 12 saat, 24 saat ve 48 saatlik zaman
adımlarındaki her bir kombinasyon için ortaya koymuşlardır. Her üç metodun da Dx
ve Dt aralıklarında sonlu fark ağına bağlı sonuçlar verdiğini, kapalı sonlu fark
yaklaşımı kullanılmaksızın metotların karşılaştırılmasının tamamlanamadığını, ikinci
ve tam metodun birbirine çok yakın sonuçlar verdiğini ancak hız ve ivme
terimlerinin belirlenmesinin ilave küçük çalışmalar gerektirdiğini, taşkın ötelenmesi
metotlarının sayısal karşılaştırılmasının tam olarak tatmin edici olmadığını, teorik
tahminler için, taşkın dalgası hareketinin fiziksel olarak laboratuar veya arazi ölçüm
değerlerine ihtiyaç duyulduğunu sonuç olarak ortaya koymuşlardır.
Mozayeny ve Song (1969), açık kanallardaki taşkın dalgalarının yayılımı üzerine
yaptıkları çalışmada süreklilik ve momentum denklemlerini çözmek için
karakteristikler metodundan yararlanmışlardır. Memba kesitindeki sinüsoidal seviye
10
değişimlerine bağlı olarak farklı bölgelerdeki kararsız akımlar için anahtar eğrileri
kullanmışlardır. Bununla birlikte, farklı kesitlerdeki kararsız anahtar eğrilerinin
başlangıç taşkın yüksekliği, kanal eğimi ve Manning n sürünme katsayıları üzerinde
de çalışmışlardır. Pik seviye ve pik debinin, taşkın dalgası hareketinin nonlineer olay
olduğu anlamına gelen taşkın genliğinin bir fonksiyonu olduğunu tespit etmişlerdir.
Pik seviye ve pik debiyle benzeştirilen lineerite katsayılarının eşit olduğunu, her
ikisinin de giriş kesiti ve taşkın genliğinden çıkartılan kanal eğimi, sürtünme
katsayısı ve mesafenin üstel bir fonksiyonu olduğunu belirlemişlerdir. Bununla
birlikte, lineerite katsayısının 1 ‘den ya büyük ya da küçük olacağını, aslında,
genliğin sıfır olduğu durumda 1’e eşit olacağını ifade etmişlerdir. Büyük mansap
mesafeleri için lineerite katsayısının sabit olabileceği yaklaşımının yapılabileceğini,
bu durumun da sınırsız bir kanal için hidrografların lineer olduğu anlamına
geleceğini ifade etmişlerdir.
Thomas ve Wormleaton (1971), isteğe bağlı giriş hidrograflarının ötelenmesini
amaçlayan taşkın difüzyon dalga denklemleri uygulamalarının adım adım
hesaplamaları içerdiği, temel denklemlerin sonlu fark çözümlerinin iterasyon ya da
matris inversiyon teknikleri kullanılarak elde edilebildiği, yapılan hesaplamalar
sonucunda ortaya çıkmış olan hataların karşılaştırılmasının farklı metotlarla yapıldığı
ve bilgisayar ortamında hesaplama aşamalarını içerdiğini ortaya koymuşlardır.
Çalışmada, sabit giriş akımı değerleri için kapalı form çözümlerinin kullanıldığı
Hayami metodunu referans olarak almışlardır. Açık kanaldaki taşkın dalgasının
hareketinin lineer konvektif difüzyon denklemine bağlı olarak
modellenebileceğinden hareketle, kabul edilen Dt ve Dx değerleri, sırasıyla zaman ve
mesafe aralıklarını kullanarak difüzyon dalga denklemini sonlu fark formunda
yazmışlardır. Denklemde, ötelenmenin başlangıcından itibaren n ile tanımlanmış
mesafe düğüm noktaları ve m ile tanımlanmış zaman aralıklarını kullanmışlardır.
Yapılan hesaplama sonucu, ½ ≤ θ ≤ 1 aralığında kısıtlanmış θ değeri için ve izafi Dt
ve Dx değerleri üzerinde herhangi bir sınırlama olmaksızın kararlı çözüm elde
etmişlerdir. θ üzerindeki sınırlamanın bir kapalı sonlu fark formülasyonunda ve her
bir zaman aralığındaki yükseklik değerlerinin belirlenmesinde matematiksel
denklemlerin eşzamanlı çözümlerine ihtiyaç duyulacağını ortaya koymuşlardır.
11
Sonlu fark çözümlerindeki hataları boyutsuz biçimde, kapalı form çözümü ile sonlu
fark çözümü farkının giriş dalgası salınımına oranı şeklinde açıklamışlar, çözümlere
ait hataları matris inversiyon ve iterasyon teknikleri kullanarak L kanal kesitinin
toplam boyu olmak üzere; L/5, L/10 ve L/40 düğüm aralıklarında ve kapalı form
dalga profilinde karşılaştırmışlardır. Thomas ve Wormleaton, hata oranının tüm
dalga üzerinde, dalga pikinde ortaya çıkan maksimum hata parametreleri değerleriyle
birlikte ve dalga yüksekliğinin sadece % 0,2 ‘sinin hata olarak gösterilmesi
durumunda kabul edilebilir olduğunu belirlemişlerdir.
Fread (1973), günlük ya da haftalık sürelerde farklı tipteki hidrograflar için kararsız
açık kanal akımlarının kapalı fark denklemlerinin integrasyonunda kullanılan Dt
zaman aralığı adımlarının büyüklüklerinin etkilerini belirlemiştir. Üzerinde
hesapların yapıldığı olaylar için sayısal bozulmaya neden olan Dt zaman aralığı
adımları ile yuvarlama hatalarını ilişkilendirmiştir. Bozulmanın büyüklüğünün
hidrografın yükselme zamanının aksine doğrudan zaman adımı büyüklüğü, kanal
kesimi boyu, kanal direnci ile ilgili olduğunu, mesafeye göre türev ve kararsız
akımların kısmi diferansiyel denklemlerindeki türevi olmayan terimlerin yer aldığı
sonlu fark tanımlamaları tipi sonlu fark denklemlerinin sayısal kararlılığının yanında
sayısal bozukluğun büyüklüğünün önemli etkileri olduğunu belirtmiştir. Mesafe
adımı büyüklüklerinin 3 ve 6 saat arasında olması halinde genellikle hesaplama
süresi için ihtiyaç duyulan zamanı ve birkaç günlük yükselme süresine sahip
taşkınların sayısal bozulmalarında azalma eğilimine yönelttiğini ortaya koymuştur.
Fread (1974), başlangıç ve sınır şartlarla uygunluk içerisinde kararsız akımların bir
boyutlu tam denklemlerini çözmek için kapalı dört noktalı bir sonlu fark tekniği
kullanmıştır. Kapalı dinamik ötelenme modelini Lower Mississipi akarsuyunun
mansap taşkın yayılımı ve memba dalga yayılımından elde ettiği verileri kullanarak
kalibre ve test etmiştir. Modelin hesaplama açısından çok etkili olduğunu,
hesaplanmış seviyeleri, üzerinde çalışılan kesit boyunca yerleştirilmiş çeşitli gözlem
istasyonlarında gözlenmiş seviyelerle karşılaştırmış, kapalı dinamik ötelenme
modelinin; hesaplama zaman adımlarının sayısal stabilite problemleri ile boyut
olarak sınırlamadığını, bu nedenle ihtiyaç duyulan hesaplama zamanı ve kabul
12
edilebilir doğruluk arasında uyumlu bir etkinin elde edilebilmesi için seçilebilir
olduğunu, doğal kanalların düzensiz geometrilerinin modellenmesinde hesaplama
mesafesi adımların eşit olabileceğini, momentumun korunumu denkleminde atalet,
basınç, sürtünme ve ağırlık kuvvetlerinin olması nedeniyle mansap ve/veya
membaya doğru yayılan süreksiz dalgaların modellenebileceğini ortaya koymuştur.
Kapalı dinamik ötelenme modelinin seçilmiş Manning pürüzlülük katsayılarında
tatbik edilebilir olduğunu ifade etmiştir.
Fread (1975), Price tarafından hazırlanmış olan dört sayısal taşkın ötelenmesi
modelinin karşılaştırılmasının yapıldığı çalışma ile ilgili tartışmasında, yazarın
kararsız akımların bir boyutlu tam St. Venant denklemlerini çözmek için sonlu fark
tekniklerini karşılaştırdığını bunun sebebinin de dört noktalı kapalı metodun önemli
avantajlar sunması olduğunu belirtmiştir. Herhangi bir anahtar eğrisi ya da hidrograf
yoksa dört noktalı kapalı metodun kullanılamayacağını, kanal kapasitesinin aşılması
halinde dört noktalı kapalı metodun uygulanmasında zaman aralıklarının seçimi ile
ilgili potansiyel güçlükler olduğunu, metotta θ ağırlık faktörünün ½ olması halinde
herhangi bir stabilite bozukluğu görülmediğini, Lower Mississippi River ‘da bazı
taşkınların benzeşimi yapıldığı esnada θ=1/2 için zayıf kararlı durumların
görüldüğünü, zayıf kararlı şartın, doğru sonuç çerçevesinde sınırlı dalgalar ile ortaya
konulduğunu, bu durumun ya θ ‘nın 0,55 mertebesine yükseltilerek ya da Dt ‘nin 24
saatten 3 saate indirgenmesiyle elimine edilebileceğini bildirmiştir. Yazarın, dört
noktalı kapalı metodun stabilitesi için sadeleştirilmiş bir form elde ettiğini
göstermiştir.
Singh (1976), kinematik dalga denklemlerinin çözülmesinde sıklıkla kullanılan dört
farklı sayısal şema için adım hatasını analitik çözümle gidermeye çalışmıştır. Memba
sonlu fark şeması, Crank-Nicholson şeması, Brakensiek şeması ve Lax-Wendroff
şeması kullanmıştır. Bazı sadeleştirilmiş durumlar hariç nonlineer kısmi diferansiyel
denklemlerin yakınsama ve stabilite şartlarının henüz belirlenmediğini ifade etmiş,
kesin olmamasına rağmen şartları belirlemek için uygun olan alternatif yaklaşımın
nonlineer denklemleri lineerize etmeye ve analizi yerine getirmeye elverişli olduğunu
belirtmiştir. Sonuç olarak yaklaşımın, metodun doğruluğunun belirlenmesinde,
13
şemada kullanılacak muhtemel adım uzunluklarının tahmininde ve şemalar arasında
seçim yapmak için uygun olabileceğini göstermiştir.
Fread (1977), Cooley ve Moin tarafından hazırlanan St. Venant denklemlerinin sonlu
eleman çözümlerini konu alan çalışmaya dair bir tartışma sunmuştur. Çalışmada,
yazarların üzerinde çalıştıkları sonlu eleman ve dört noktalı sonlu fark tekniklerine
ait karşılaştırmada ileri varsayımlara ihtiyaç duyulan “2. durum” uygulaması ile ilgili
görüşlerini bildirmiştir. Öncelikle mansap seviyesine ait hidrografın 12 saatlik zaman
adımları kullanarak eğri bazlı fark şeması çözümü yerine 0,5 saat zaman adımları
kullanarak ağırlıklı dört noktalı sonlu fark kutusu şeması ile eğri bazlı çözüme yakın
12 saat zaman adımlı sonlu fark metodu kullanarak oluşturduklarını, bu durumda
sonlu eleman metodunun bu özel örnek için sonlu fark metodundan biraz daha fazla
doğruluğa sahip olduğunu gösterdiklerini belirterek, bu durumun, kuşkulu bir
tarafının olduğunu ifade etmiştir. Buna gerekçe olarak da yazarların sonlu fark
çözümünde kullandıklarından farklı bir mansap sınır şartını sonlu eleman çözümünde
kullandıklarını bildirmiştir. Yazarların, enerji eğimi olarak kullandıkları kanal taban
eğimi ile birlikte Manning denklemine dayanan tek değerli anahtar eğrisi
kullandıklarını, buradan elde ettikleri sonucun özellikle mansap sınır şartında, sonlu
fark çözümünde kullanılan kararsız, uniform olmayan akımlar için hesaba katılmış
değişken enerji eğimiyle birlikte Manning denklemine dayanan döngüsel anahtar eğri
kullanılarak elde ettikleri sonuçtan farklı olabileceğini belirtmiştir. Đkinci olarak
yazarların, ağırlıklı dört noktalı sonlu fark kutu şeması kullandıkları denklem
sistemlerinin çözümünde yararlanılan Newton-Raphson metodunun, genellikle
kendileri tarafından kullanılan sonlu eleman çözümündeki tahmin etme ve düzeltme
esasına dayanan metoda göre daha çok zaman sarf edilen bir metot olduğu sonucuna
vardıklarını, her iki çözüm tekniği için ihtiyaç duyulan hesaplama zamanındaki esas
farkın her zaman aşamasında denklem sistemlerinin çözüm sayıları olduğunu
bildirmiştir. 10 iterasyon yapılması halinde elde edilen ortalama karekökün aynı
olduğunu, böylece denklem sistemlerinin iki defadan fazla çözülmesinin doğrulukta
bir artış sağlamayacağını, bundan dolayı da Newton-Raphson metodunun hesaplama
ihtiyaçları açısından tahmin-düzeltme metodu ile karşılaştırılabilir olduğunu ortaya
koymuştur. Yazarların, sadece şemanın tahmin aşaması kullanıldığında kararsızlıkla
14
karşılaşılabileceğini söylediklerini, aynı zamanda her bir zaman adımında sadece bir
defa Newton-Raphson metodu uygulandığında bu durumla karşılaşılabileceğini ifade
ettiklerini, ancak Newton Raphson metodunun her 6 saatlik adımda iki defa
uygulanması halinde iki defa ortalama karekök değeri elde edilmesine rağmen zaman
adımının 6 saate indirilmesi halinde çözümün kararlı olduğunu belirtmiştir. Daha
önce ifade edilen zamandan tasarruf sağlayan çözüm tekniklerinin her birinin
kararlılığının ve doğruluğunun, 12 saatlik zaman adımlarının kullanıldığı
örneklerdeki zaman adımı aralığının üzerindeki akımın nonlineeritesinin derecesine
bağlı olarak kullanılan zaman adımı büyüklüklerinden bağımsız olduğunu
belirtmiştir.
Denrou vd. (1978), geçmiş yıllarda taşkın ötelenmesi problemlerinin çözümünde
sonlu fark şemaları ve karakteristik metotların kullanıldığını, diğer taraftan sonlu
eleman metotlarının sadece iki boyutlu yüzeysel akım denklemlerine uygulandığını
belirterek, taşkın ötelenmesi için sayısal metotları çalışmalarında incelemişlerdir.
Taşkın ötelenmesi probleminin tanımlamasını yapmışlar, sınır şart örneklerine yer
vererek düzenleme metodunu ve Gallerkin metodunu sunmuşlardır. Vermiş oldukları
kanal ve akım karakteristikleri için örnek bir uygulama yapmışlardır. Çalışmada
akım şemasını verdikleri sonlu eleman bilgisayar programında, bir boyutlu lineer
elemanları Gallerkin prosedürü ile birleştirmişler, zaman alanı için bir sonlu fark
şeması, belirli noktalardaki akım hızı ve yüksekliğini hesaplamak için Leopfrog
tekniği kullanmışlardır.
Fread (1978), bir boyutlu tam St. Venant denklemlerine dayanan dinamik dalga
taşkın ötelenmesi metodu kullanarak; durgunsu, yükselme ve alçalmalar ve kanal
taban eğimi etkilerinden kaynaklanan model yetersizliğini ortadan kaldırmak için
işletimsel hidrodinamik model geliştirmiştir. Newton-Raphson iterasyon teknikleri
ile St. Venant denklemlerinin çözümünü elde etmek için ağırlıklı dört noktalı
nonlineer kapalı sonlu fark şeması kullanmıştır. Modelde, değişken sınır şartları, tek
ana kanal veya ağ yapısındaki kanal sistemi boyunca eşit olmayan mesafelerde alınan
düzensiz enkesitleri dikkate almıştır. Sayısal stabilite şartlarına bağlı olarak açık
teknik için çok küçük zaman aralıklarının seçilmesi gibi bir sınırlama, kapalı
15
şemalarda gerekli olmadığından istenen doğruluğa bağlı olarak zaman adımlarını
seçmiş, bu durumda model ile birkaç gün süreli yavaş değişen taşkınlar için bir
benzeşim yapılmasına olanak sağlamıştır. Gözlenmiş verilerden optimum Manning
n, seviye-debi ilişkilerinin belirlenmesi için etkili bir otomatik kalibrasyon
prosedürünü bir seçenek olarak modelde sunmuştur. Çeşitli büyük akarsu sistemleri
üzerinde yaptığı uygulamalarda modelin etkili, doğru ve faydalı olduğunu ortaya
koymuştur.
Fread (1978), bir boyutlu tam St. Venant denklemlerine dayanan ve dinamik dalga
taşkın ötelenme modeli çerçevesinde işletimsel bir hidrodinamik model olan
DWOPER (Dynamic Wave Operational Program) geliştirmiştir. Newton-Raphson
iterasyon tekniği ile St. Venant denklemlerinin çözümünü elde etmek için ağırlıklı
bir dört noktalı nonlineer kapalı sonlu fark şeması kullanmıştır. Modeli, ağ
konfigürasyonuna sahip çeşitli akarsular veya tekil çok kesitli akarsular boyunca eşit
olmayan mesafelerde alınan düzensiz enkesitler ve değişken sınır şartları düzenlemek
amacıyla geliştirdiğini ifade etmiştir. Yer, seviye veya debi ile değişen pürüzlülük
parametrelerinin modelde hesaba kattığını, modelin zamanla değişen yanal akım,
rüzgar, köprü, kanal dışı depolama, kanal sedde akım etkileri gibi çeşitli faktörleri de
içerdiğini, istenen doğruluk esas alınmak suretiyle sadece zaman adımlarının
belirlenebildiğini, bunun sebebinin de kapalı sonlu fark tekniklerinin açık teknik gibi
sayısal stabilite şartlarına bağlı olarak çok küçük zaman adımlarıyla
sınırlandırılmadığı olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumun, DWOPER ‘ın birkaç
günlük sürelerde yavaş yükselen taşkınların benzeştirilmesinde hesaplama zamanı
açısından çok etkili olduğunu, gözlemlenen verilerden seviye ve debi ilişkisi,
optimum Manning n değerinin belirlenmesinde etkili bir otomatik kalibrasyon
tekniği sunduğunu, çeşitli büyük akarsu sistemlerinde DWOPER uygulamalarının
işletim olarak etkili, doğru ve yararlı olduğunu ifade etmiştir.
Fread ve Smith (1978), taşkın ötelenmesi ve akım modellenmesinde kullanılan
kararsız akım denklemleri uygulamalarında, momentum denklemindeki sürtünme
eğimi teriminin pürüzlülük parametresinin belirlenmesinin önemli bir adım olduğunu
ifade etmişler, çalışmada ölçüm istasyonları ya da büyük yan kol akımlarının
16
birleşimi ile sınırlanmış akarsu sistemlerinin her bir kesimi için debi veya seviye ile
birlikte sürekli lineer değişimli pürüzlülük parametresinin belirlenmesini amaçlayan
basit ve etkili bir optimizasyon tekniği sunmayı amaçlamışlardır. Optimizasyon
tekniğini, modifiye Newton-Raphson gradyan tip algoritmasına ve karmaşık akarsu
sistemlerini sadeleştirme analizi prensibine dayandırmışlar, optimum pürüzlülük debi
ilişkisini gözlenmiş ve hesaplanmış seviye hidrografları ile kıyaslamışlardır.
Optimizasyon tekniğini kararsız akımların ağırlıklı dört noktalı kapalı sonlu fark
yaklaşımı ile eşleştirdiklerinde birim mesafe aralığı ve zaman aralığı için 0.005 sn
olarak tespit etmişlerdir.
Ponce vd. (1978), difüzyon dalga modelinde, bir karşılaştırma yapıldığında hareket
denklemindeki basınç, sürtünme ve yerçekimi terimleri gibi atalet terimlerinin ihmal
edilebilir olarak varsayıldığını, kinematik modelde ise sürtünme ve yerçekimi
terimleriyle karşılaştırıldığında atalet ve basınç terimlerinin ihmal edildiğini
belirtmiştir. Kinematik ve difüzyon modellerin uygulanabilirliği, kinematik, difüzyon
ve tam St. Venant denklemlerine dayanan dinamik modeller için karalı uniform
akımların sinüsoidal düzensizliklerindeki yayılım karakteristikleri karşılaştırarak elde
etmişlerdir. Yapılan karşılaştırmada, kinematik ve difüzyon modellerin öngörülmüş
doğrulukla fiziksel olaylar ile benzeşimi yapıldığında sağlaması gereken hata
kriterinin belirlenmesine olanak sağladığını ortaya koymuşlardır. Yatak eğimi ve
sinüsoidal dalgalardan farklı dalga biçimlerindeki dalga süresine yakın olan dalga
periyodunun, yaklaşım modellerinin uygulanabilirliğindeki önemli fiziksel
karakteristikler olduğunu, daha büyük yatak eğimlerinin veya uzun dalga
periyotlarının hata kriterini ortaya çıkaracağını, pratikte büyük yatak eğimlerinin
yüzey akımıyla, uzun dalga periyotlarının ise yavaş yükselen taşkın dalgalarıyla
bağlantılı olduğunu belirtmişlerdir. Ponce vd., difüzyon dalga modelinin, büyük
yatak eğimleri ve dalga periyotları için kinematik modelden daha fazla uygulanabilir
olduğunu ifade etmişler, her iki modelin de uygun olmadığı durumlarda dinamik
modelin gerçek fiziksel olayla benzeşeceğini, ancak, dinamik modelin de belirgin
derecede güçlü bir yayılım eğilimi gösterdiğini söyleyerek, bu sonucun literatürde
büyük oranda kabul gördüğünü belirtmişlerdir.
17
Smith (1980), yaptığı çalışmada kinematik dalga taşkın ötelenme denkleminin
gelişimini açık bir şekilde sunmuş, denklemin başarılı bir uygulamasının yapılması
için gerekli olan belli temel şartlar üzerinde görüşlerini ortaya koymuştur. Genel bir
algoritma elde etmeyi amaçlamış ve algoritmanın özel bir durumu için ortak
kullanım açısından çeşitli kinematik ötelenme metotlarını ele almıştır. Sonlu fark
şemalarının kararlılık ve yakınsamaya bağlı olarak verimini incelemiş, ayrı ayrı
mesafe ve zaman boyutlarında ağırlık faktörüne duyarlı yuvarlama hatasını
göstermiştir. Buradan, dalganın sayısal olarak azalması ile bu ağırlık faktörleri
arasında açık bir bağıntı geliştirmiştir. Sayısal denemelerden doğrulayıcı kanıtlar
sunmuştur. Denklemin difüzyon formunun karşılaştırması sonucu, difüzyon
katsayısının kanal sisteminin fiziksel özellikleri ve mesafe ve zaman ağırlık
faktörlerini nasıl etkileyebileceğini göstermiştir. Prizmatik olmayan doğal kanallar
üzerindeki uygulamayı incelemiş, sonuç olarak ise zamana bağlı elde edilen ağırlık
faktörleri ile doğal kanallardaki taşkın dalgalarının ötelenmesi için bilgisayar
programı uygulamalarını incelemiştir.
Fread (1981), taşkın ötelenmesi modellerinin açık bir kritiğini sunmuştur. Gözden
geçirilen birçok model arasında tam St. Venant denklemlerine dayanan hidrolik
modellerin dalga tiplerini ve kanal karakteristiklerini en geniş çerçevede doğru bir
şekilde benzeştirdiğini, çünkü hidrolik modellerin sadece bir parametre (pürüzlülük
katsayısı) içerdiğini, bunların kalibrasyon işlemi için uygun olduğunu ifade etmiştir.
Yanal akımlardan dolayı dalgaların mansaba yayılımı veya baraj, köprü, yan
kollardan önemli ölçüde akım girişi sebebiyle memba durgunsu etkilerinin etkili
olduğu durumlar için diğer modellere göre dinamik dalga modelinin daha çok tercih
edilir olduğunu, kapalı dinamik dalga modelinin en etkili ve çok yönlü model
olduğunu aynı zamanda da tam hidrolik modeller içinde en karmaşık model
olduğunu belirtmiştir. Ötelenme modelinin sonuç seçiminin, istenen doğruluk,
mevcut verilerin biçimi, mevcut hesaplama kolaylığı, hesaplama maliyeti, arzu
edilen taşkın dalgası bilgisinin kapsamı, kullanıcının verilen modele yatkınlığı gibi
faktörler tarafından etkilendiğini, bununla birlikte tüm faktörlerin sonuçlarının
dikkate alındığı daha iyi bir ötelenme modelinin henüz elde edilemediğini ifade
etmiştir. Halihazırda taşkın ötelenmesi modelinin bir çok pratik ve teorik uygulama
18
sonuçlarının gösterilmesiyle, değişmeyen kanal karakteristikleriyle taşkın dalgası
yayılımının genel prensiplerinin kabul edilebilir olduğunu, bunun da etkin ve etkili
bir taşkın ötelenme modeli elde etmede rol oynadığını ortaya koymuştur.
Ponce ve Theurer (1982), ötelenme parametrelerini, kanal ve ağ karakteristiklerine
bağlı olarak hesapladıkları Muskingum difüzyon modele ait bir analiz sunmuşlar,
çözüm hatalarının önüne geçildiğinde daha üst sınırlardaki mesafe adımlarının
oluşturulmasındaki kriterleri ortaya koymak için sayısal denemeler yapmışlardır.
Çıkan sonuçlardan, mesafe adımlarının büyük değerlerinde fiziksel olarak
gerçekleşmeyecek negatif çıkış akımlarının meydana geldiğini, C2 ötelenme katsayısı
ve ζ gerçek bir sayı olmak üzere; hatasızlık sağlandığında sonuçların, C2 ≥ t0 şartını
işaret ettiğini, ζ = 0,33 değerinin pratik uygulamalar için önerildiğini, Mesafeye bağlı
çözüm kriterinin Courant ve hücre Reynolds sayısıyla ilişkilendirilerek ortaya
koyduklarını ifade etmişlerdir.
Price (1982), taşkın dalgalarının yayılımı üzerindeki kanal karakteristikleri ve
hidrograf şeklinin etkilerini belirlemek amacıyla nonlineer konveksiyon ve difüzyon
denkleminin bir analizini kullanmıştır. Taşkın pikinin yayılımını gözleyerek debinin
bir fonksiyonu olacak kinematik dalga hızını hesaplamak için bir formül
geliştirmiştir. Temel denklemin analizi sonunda akarsu kesiti boyunca taşkın piki
yayılım hızının; eğrilik ve çarpıklığı da içeren pik hidrografının şeklinin, debi ile
ilgili olarak kinematik dalga hızı eğrisinin değerinin ve gradyanının ve kanal
kesitinin uzunluğunun bir fonksiyonu olduğunu ortaya koymuş, bu etkilerin
büyüklüklerini belirlemiştir. Çalışmada; akarsu boyunca taşkın piki yayılımının
izlenmesiyle kinematik dalga hızını ortaya çıkarmayı amaçlayan bir metot tavsiye
etmiştir.
Dooge vd. (1983), lineer difüzyon taşkın ötelenmesinde durgunsu etkilerini
araştırmışlar, lineer difüzyon analoji modeliyle tahmin edilen bir kanal kesitindeki
akım üzerinde mansap sınır şartı etkilerini, hem Laplace dönüşümüyle hem de
şekilsel analizlerle analiz etmişlerdir. Her bir durum için çözümün, sonsuz seriler
formuna döndüğünü ifade etmişler, Laplace dönüşümüne dayanan serilerin küçük
19
süreler için yüksek derecede yakınsama gösterdiğini, şekilsel analizlere dayanan
serilerin ise orta ve uzun süreler için yüksek yakınsama gösterdiğini ortaya
koymuşlardır.
Fread (1983), birçok sadeleştirilmiş taşkın ötelenme modelinin ya kinematik tip ya
da difüzyon tipi model olarak kategorize edilebileceğini, bu modellerin, atalet
etkilerinin önemsiz olduğu uygulamalarla sınırlı olduğunu, kinematik modelde akım
yüzeyi eğiminin zamanla sabit olduğunu ve kanal taban eğimiyle adım adım
belirlenebileceğini belirtmiştir. Çalışmada, kinematik ve difüzyon modellerin
uygulanmasında uygun değer kriterini ortaya koymayı amaçlamıştır. Kriteri,
kinematik ve difüzyon modeller tarafından ihmal edilen momentumun korunumu
denklemindeki büyüklüklerin belirlenmesiyle geliştirmiştir. Đhmal edilen terimleri,
ötelenmeden önce bulunması gereken kanal taban eğimi, pik debi, Manning n
katsayısı, giriş hidrografının yükselme zamanı, en kesit parametreleri gibi hidrolik
değişkenlerle tanımlanan bir değer biçiminde kanal taban eğimiyle
normalleştirmiştir. Kriteri, pratik kanal şekilleri ve tipik giriş hidrografı biçimleri için
geniş ölçüde uygulanabilir olarak değerlendirmiştir. Aynı zamanda daha önceki
çalışmalarda Ponce ve diğerleri tarafından kinematik ve difüzyon modeller için
kriterler sunulduğunu, lineer analiz teknikleri kullanılarak geniş kanallardaki
sinüsoidal şekilli dalgalar için elde edilmiş değerler ile bu çalışmada elde ettiği
değerleri karşılaştırdığını belirtmiş, çalışmada, yaklaşımda dikkate aldığı gerçekçi
hidrograf şeklini, en kesit şeklini, nonlineerite ve prizmatik olmayan kanal
karakteristiklerini de sunmuştur.
Kundzewicz (1983), çalışmada yaklaşık hidrolik ve hidrolojik taşkın ötelenmesi
modellerine ait parametrelerin farklı hidrodinamik metotlarla belirlenmesini analiz
etmiş ve varsayımların zorluklarını ve parametrelerin sonuç denklemlerini
karşılaştırmıştır. Çeşitli fiziksel çözüm metotları kullanarak elde ettiği parametre
değerlerinin birbirine yakın olduğunu, bu durumda, parametrelerin hidrodinamik
metotlarla belirlenmesindeki olası sorunun önemli olmadığını, taşkın ötelenmesi için
uygulanan bu yaklaşımın diğer tanımlama metotlarına göre düşük maliyetli
20
olduğunu, çözümün doğruluğuyla ilgili beklentilerin çok katı olmadığı hallerde
çalışmada verilen sadeleştirmelerin kullanışlı ve pratik olduğunu varsaymıştır.
Goring (1984), lineer sistem analizini kullanarak bir hidrolojik taşkın ötelenmesi
tekniği sunmuştur. Tekniği hem simülasyon hem de tahmin moduna uygulamıştır.
Uyguladığı metotla, sadece toplam giriş akımının % 57 ‘sinin sisteme girdiği durum
için yaptığı analizde her iki örnek için % 12 doğrulukla pik akım değerini elde
ettiğini bildirmiştir. Çalışmada, bir hidrolojist bakış açısına göre, lineer model ile
yapılan taşkın ötelenmelerinde ana problemin, taşkın ötelenmesinde dalga hızının
düşük tahmin edilmesi olduğunun görüldüğünü, ancak lineer sistemler için
uygulanan metotların bu duruma izin verdiğini ve genellikle taşkın pikinin zamanının
hem tek zaman birimi ile hem de gerçek zamanlı tahmin edilmesine olanak
sağladığını ortaya koymuştur.
Kabir (1984), doğal bir kanalda taşkın akımı benzeşimi için sayısal bir model
geliştirmiştir. Matematik modelde, önemsiz boyuna akımlarla birlikte kanal dışı
depolamayı içeren kararsız açık kanal akımları için tam süreklilik ve momentum
denklemlerinin modifiye bir formunu kullanmıştır. Boyutsuz formdaki nonlineer
denklemleri çözmek için dört noktalı kapalı sonlu fark şeması kullanmıştır.
Laboratuar deneylerinden temin edilmiş verilerle sayısal çözümleri karşılaştırarak
modelin başarısını ölçmüştür. Benzeşim çözümü ile deneysel veriler arasında bir
uyum olduğunu belirlemiştir. Verilen bir taşkın için boyutsuz pik debi, yükseklik ve
herhangi bir kesitte, kesit boyunca kanal geometrisi ve taşkın hidrografı ile ilgili olan
kontrol parametreleri ile akımın varış süresini belirlemiştir. Kanal boyunca mansap
yönünde ilerleyen taşkın dalgasının yayılımında kontrol parametrelerini incelemek
için sayısal deneylerden elde edilen çözüm grafiklerinin bir dizini için uygulama
sunmuştur.
Nwaogazie ve Avdhesh (1984), çalışmalarında debi ötelenmeleri için deterministik
sonlu eleman modeli geliştirmiştir. Galerkin sonlu eleman tekniği ve boyutsuz zaman
ağırlık faktörü kullanan tam akım modellerinde momentum ve süreklilik
denklemlerinin aynı anda çözmüşlerdir. Newton-Raphson iterasyon denklemi ile elde
21
ettiği akım yüksekliğinin, akım hızı çözümlerinin, zaman ağırlık faktörlerinin 0,55 ve
1,00 değerlerinde kayıtsız şartsız kararlı olduğunu, Oklahoma ’da Illinois akarsuyuna
ait problemde test edildiğinde; modelin doğal kanallardaki akım benzeşiminin umut
vaat ettiğini, benzeştirilen akımı, gözlenmiş akım değerleri ile karşılaştırdıklarını,
modelin sonuçlarının, açık sonlu fark modeli ile çok yakın uyum sergilediğini ortaya
koymuşlardır. Đdeal dikdörtgen bir kanal için yapılan uygulamanın, sadece zaman
ağırlık faktörünün kararlılık oranını tanımlamadığını, aynı zamanda büyük zaman
aralıkları kullanılanlara göre sönümlenmenin minimizasyonunu da etkilediğini
belirlemişlerdir.
Wormleaton ve Karmegam (1984), St. Venant denklemleri ile taşkın ötelenmesinde
ihtiyaç duyulan akarsu kesitinin hidrolik ve geometrik özelliklerinin, optimizasyon
metotları kullanılarak nasıl belirlenebileceğini göstermişlerdir. Bu optimizasyon
metotlarının, yüksek maliyetli ve zaman alıcı araştırma çalışmalarına, şüpheli veya
sayısal akarsu parametrelerinin tahmininde sıklıkla birlikte incelenen metotlar için
önemli bir alternatif oluşturduğunu belirtmişlerdir. St. Venant denklemlerini çözmek
için, Amein ve Fang dört noktalı sonlu fark şeması kullanmışlardır. Çözümdeki sonlu
fark hatalarını sınırlandırmak için mesafe ve zaman artım miktarlarının
belirlenmesine dair bir tahkik sunmuşlar, optimizasyon metodunun, mansaba
ötelenmiş hidrografın debi ve yüksekliğindeki hataların minimizasyonunu içerdiğini,
iki hedef fonksiyon kriteri olan minimaks ve en küçük kareler kriterlerini
karşılaştırmışlar, ikisi kanal geometrisini, ikisi de onun hidrolik özelliklerini gösteren
dört optimizasyon parametresi kullanmışlardır. Beş taşkın olayını optimize etmişler,
bunlardan ikisinin uygun sonuçlar verdiğini, diğer üçü arasında farklılıkların
görüldüğünü ifade etmişlerdir.
Huang ve Song (1985), açık difüzyon metodunda enerji kayıplarıyla ilgili ikinci
kararsızlık karakteristikleri ve bir boyutlu kararsız açık kanal akımları için
karakteristik metodu üzerinde sayısal deneyler yapmışlardır. Koren stabilite kriterini
sadece açık difüzyon modeli için değil; aynı zamanda karakteristik metodunun
uygulanabilirliği için de geçerli olduğunu ifade etmişler, kararsızlığın, Froude
sayısının küçük olduğu durumlarda izin verilebilir Dt ve Dx ağ boyutunu ciddi bir
22
şekilde kısıtladığını, hesaplama metodunu karmaşıklaştırmaksızın, yarı kapalı
durumda enerji kaybı teriminin iyileştirilmesiyle önemli ölçüde sayısal şemanın
stabilitesinin sağlanmasının mümkün olduğunu belirtmişler, farklı sayısal şemaların
doğruluğu üzerinde de sayısal deneyler kullanarak çalışmışlardır. Elde ettikleri
sonuçlardan, en kararlı metodun aynı zamanda en doğru metot olamayabileceğini
ortaya koymuşlardır.
Tingsanchali ve Manandhar (1985), yanal akımların ve durgun su etkilerinin de
dikkate alındığı bir yaklaşımla taşkın ötelenmeleri için analitik bir difüzyon model
geliştirmişlerdir. Modeli, hipotetik bir dikdörtgen kanalda farklı memba, mansap ve
yanal sınır şartlarında taşkın ötelenmesi için uygulamışlar, temel difüzyon
denklemini (H+h) ortalama akım yüksekliğinde lineerize etmişler ve sınır şartlar
kullanarak çözmüşlerdir. Modelin uygulanabilirliğini, akım ivmesi etkilerinin ihmal
edildiği yavaş yükselen taşkınla sınırlamışlardır. Akım yüksekliği çözümlerini, bir
histogram dizisine bağlı olarak belirledikleri sınır şartlara kolaylıkla uygulanabilen
bir formla tanımlamışlardır. Farklı kanal karakteristik varsayımları için elde ettikleri
sonuçları kararsız açık kanal akımları için tam St. Venant denklemlerine dayanan
∆t=1 saat, ∆x=1 km aralıklarında kapalı şema sonlu farklar metodunun sonuçlarıyla
karşılaştırmışlardır. 4 m akım yüksekliği için, 0.011-0.270 aralığında standart hata
oranları, 0.99 korelasyon katsayısı elde etmişler, bu değerleri uygun olarak
nitelemişlerdir. Modeli, Eylül 1980’de Tayland’daki Lower Mun River ’in bir taşkın
benzeşimi için test etmişler, Ağustos 1981 ‘deki bir taşkınla da tahkik etmişlerdir.
Hem model kalibrasyonunda hem de model tahkikinde uygun sonuçlar elde
etmişlerdir. Mevcut modelin doğal kanallar için daha fazla uygulamasının yapılması
gerektiğini, nonlineer olan difüzyon denkleminin lineerize edilmesinin, akım
derinliğiyle değişen Chézy C katsayısının var olduğu durumdaki bir çok nonlineer
problem uygulaması için gerekli olduğunu sonuç olarak belirtmişlerdir.
Garcia ve Kahawita (1986), çalışmada, MacCormack zaman ayrıştırma şemasının
açık versiyonuna dayanan, modelin iki boyutlu yüzeysel akım denklemlerinin
çözümü için bir matematik modelinin geliştirilmesini tanımlamışlardır. Modelde,
hidrolikte genellikle ortaya çıkan yavaş değişken akım problemleri gibi hızlı değişen
23
akım problemlerinin de ele alınabildiğini belirlemişlerdir. Modelin doğrulanmasını,
bir boyutlu analitik çözümle karşılaştırarak yapmışlar ve çok iyi bir uyum olduğunu
görmüşlerdir. Şemanın küçük bir sayısal viskozite ortaya çıkardığını, bunun da bir ve
iki boyutlu problemlerle test edildiğini, iki boyutlu testin değişik durumlar için
kararlı ve simetrik sonuçlar ortaya koyduğunu, kararsız sınır alanlarındaki hızlı
değişken akım alanlarının benzeşimiyle ilgili genel iki boyutlu bir problemi, gerçek
akımların veya endüstriyel uygulamaların performanslarını göstermek için
sunduklarını ve çok iyi sonuçlar elde ettiklerini ifade etmişlerdir.
Gonwa ve Kavvas (1986), difüzyon denklemi üzerinde yaptıkları çalışmada, açık
kanallardaki taşkınların ötelenmesinde, St. Venant denklemleri yaklaşımı şeklinde
kullanılan ve analitik olarak çözülebilen lineer difüzyon denkleminin uygunluğuna
yeni bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamışlardır. Difüzyon denkleminin
oluşturulmasında değişken trapez kanal enkesiti, değişken kanal eğimi, sabit yanal
giriş akımı, genelleştirilmiş hız-yükseklik bağıntısı ve tam St. Venant momentum
denklemi difüzyon yaklaşımı varsayımlarını kullanmışlardır. Teorik olarak
açıklanan, dalga hızı ve difüzyon katsayıları için yeni nonlineer tanımlamalarla
sonuçlanan ve dalga değişimleri için yeni bir modifiye difüzyon denklemi elde
etmişlerdir. Lineer yaklaşımda, ötelenme sırasında tüm kanal boyunca sabit dalga
hızı cw ve sabit difüzyon katsayısı K kullanmışlardır. Analizi kolaylaştırmak için
boyutsuz dalga hızını cw/V, dalga hızının ortalama akım hızına bölünmesiyle elde
etmişlerdir. Kullandıkları modifiye difüzyon denklemi, St. Venant denklemleri için
genel difüzyon yaklaşımını, değişken enkesiti ve yatak eğimini yanal akım için
trapez kanalda sabit sürtünme katsayısı ifadelerini içermektedir. Aslında bu hususun
tam momentum denklemleri için difüzyon yaklaşımının yeterli olduğu ve kesitteki
kanal sürtünmesinin sabit kabul edilebildiği trapez, dörtgen ve üçgen kanal
kesitlerindeki taşkın yayılımı problemleri için uygulanabilir olduğunu belirtmişlerdir.
Gonwa ve Kavvas, çalışmada, üç farklı tek periyotlu kosinüs-dalga taşkınlarını test
etmişlerdir. Her taşkını önce açık sonlu fark programı ile ötelemişler, daha sonra aynı
taşkınları lineer modifiye difüzyon denklemi kullanarak ötelemişler, son olarak
Hayami tarafından verilen lineer difüzyon denkleminin analitik olarak çözümünü
yapmışlardır. Modifiye edilen difüzyon denkleminin lineer formu üzerinde yapılan
24
sayısal denemelerle sabit difüzyon yaklaşımı parametreleri varsayımları sonuçlarının
yetersiz olduğunu belirlemişlerdir. Çünkü denklemin doğrusallaştırılması amacıyla
sabit dalga hızı ve sabit difüzyon katsayısı varsayımı difüzyon denkleminin lineer
formunun taşkın ötelenmesi için yetersiz olduğunu ortaya koymuşlardır. Kanal
düzensizlikleri, akım derinliğindeki değişimler, kanal boyunca ortaya çıkan derinlik
gradyanı sebepleriyle taşkın ötelenmesi modellerinde St. Venant denklemleri
yaklaşımı için difüzyon denkleminin nonlineer formunun kullanılması gerektiğini
belirtmişlerdir.
Dooge ve Napiórkowski (1987), taşkın ötelenmesinde difüzyon analojisinin
uygulanabilirliği üzerinde çalışmışlardır. Kanallardaki taşkın ötelenmeleri için St.
Venant denkleminin lineerleştirilmiş difüzyon analoji yaklaşımının farklı formlarını
karşılaştırmışlardır. Çalışmada tam lineer denklemlere yer vermişler, difüzyon
analoji modellerinin değişimlerini ortaya koymuşlar, difüzyon analojisi formunun
seçimi ve difüzyon analojisinin dalga sayısı analizi yapılarak uygulanabilirliğine yer
vermişlerdir. Sonuç olarak Dooge ve Napiórkowski, çalışmada sunulan üç farklı
konveksiyon difüzyon denklemi formunun taşkın ötelenmesi uygulamaları için
uygun olduğunu belirtmişlerdir. Đlk olarak; hidrolik difüzitenin Froude sayısından
bağımsız olduğu lineerize St. Venant denklemlerinde atalet teriminin ihmal edilmesi
ilkesine dayanan klasik metot, ikinci olarak; atalet teriminin kısmen ihmal edilmesi
ilkesine dayanan form üzerinde çalışmışlardır. Froude sayısının kısmen yüksek
olduğu durumlarda, eşdeğer difüzitenin klasik formda elde edilen değeri ile ikinci
yaklaşımda elde edilen değerinin farklılık gösterdiğini ortaya koymuşlardır.
Difüzyon analojisinin üçüncü formunun, kinematik dalga çözümü temeline dayanan
atalet terimleri benzeşimiyle türetildiğini, bu formun tam lineer çözümün birinci ve
ikinci kuvvetlerini doğru bir şekilde sağladığını ve bu durumun alternatif üç difüzyon
analojisi formu arasındaki en uygun biçim olduğunu göstermişlerdir. Ele alınan
taşkın ötelenmesi uygulamalarından üçüncüsü için, 0 ile 1 değerleri arasında alınan
birden fazla Froude sayısı için dalga analiz metodu ve 0,01 ile 10 değerleri
arasındaki birden fazla boyutsuz dalga sayısı (σy0 / S0) ‘na ait sonuçlar açısından
uygulanabilirlik derecelerini karşılaştırmışlardır.
25
Ponce ve Pipkin (1987), fiziksel gerçeklik ve sayısal doğruların olduğu çeşitli
senaryolar hazırlayarak, farklı yatak eğimlerinin ve Courant sayılarının yer aldığı
kinematik, difüzyon ve dinamik modeller kullanarak havza ötelenme prosedürlerinin
geliştirilmesini amaçlayan bir dizi deneme yapmışlardır. Kinematik modelde,
merkezin dışında yapılan bir ayrıklaştırma kullanmışlar, difüzyon modelini geniş bir
çözüm seviyesi aralığında ağdan bağımsızlık sağlayan fiziksel ve sayısal difüziviteler
kullanarak formüle etmişler, dinamik modelin ise difüziviteye bağlı Froude sayısının
hesaba katıldığı difüzyon modelin bir uzantısı olarak kabul etmişlerdir. Elde ettikleri
sonuçlardan difüzyon modelin kinematik modelden daha açık avantajlar ortaya
koyduğunu görmüşler, kinematik modelin yatak eğimi etkilerini dikkate aldıklarında
olumsuz sonuç verdiğini, havza için genel model olarak düşünülmesinin uygun
olmadığını belirlemişlerdir. Buna rağmen difüzyon ve dinamik modellerin taşkın
dalgasının özelliklerinin gerektiği hidrograf difüzyonunu belirlerken yatak eğimi
etkisinin hesaba katılmasına açık bir şekilde ihtiyaç duyduğunu belirlemişlerdir.
Courant sayısının 1’e eşit olması halinde, kinematik modelin, herhangi bir şekilde
sayısal difüzyon ve/veya yayılmaya olanak sağlamadığını, buna rağmen difüzyon ve
dinamik modellerin farklı Courant sayılarında ağdan bağımsız olduğunu, daha önceki
çalışmaların ışığında, difüzyon modelin havza davranışını genel bir model olarak
desteklediğini gösterdiğini, kinematik modelin, sadece difüzyon etkilerinin ihmal
edilebilir olduğu durumlarda kullanılabileceğini, genellikle difüzyon modeli yerine
dinamik modelin kullanılmasının çok az bir ilerleme sağladığını, pratikte, sürtünme
sınırının uygun bir şekilde belirlenmesine ilişkin belirsizliklerin, dinamik modelle
elde edilen doğruluğun çok küçük oranda artışını ortadan kaldırdığını ifade
etmişlerdir.
Hromadka, II ve DeVries (1988), kanal ötelenmesinde kararsız akım etkilerini
belirlemede hesaplama işlemi seçimine bağlı olarak hesaplama hatalarının önemini
değerlendirmek için HEC (Hydrologic Engineering Center)-1 KW (Kinematic Wave)
modeli üzerinde çalışmışlardır. Seçilmiş olan Dx ve Dt değerlerinin KW modeli
sonuçları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu, KW modeli kullanıldığında,
sonuçların değişiminde küçük parçalanmalar gösterdiğini, kanal ötelenmesinde
standart KW metodunun kullanıldığı hidrolojik modellerin pratik mühendislik
26
tasarımları için güvenilirliğinin yeniden belirlenmesine ihtiyaç duyulduğunu
belirtmişlerdir. Hesaplama hatasına bağlı muhtemel değer değişimlerini ortadan
kaldırmak için bir rehberin gerekli olduğunu, KW kanal ötelenme yazılımlarında
doğru çözümü elde etmek için Dt ve Dx değerlerinin iç kontrollerinin yapılmasının
gerektiğini, yine iç kontrollerle akım denklemlerinin, kanal depolama etkilerinin
uygun olmadığı gibi önemli durumları program kullanıcılarına bildirmesi gerektiğini
belirtmişlerdir.
Napiorkowski ve Dooge (1988), lineerize St. Venant denklemlerinin bir analizini
kullanarak kararsız akımlar üzerindeki mansap sınır şartı etkisini, kanal kesitinin orta
noktasındaki mansap ve memba sınır şartlarının etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada,
sonlu kanal kesitleri için Laplace dönüşüm çözümlerini, zaman etki alanında transfer
fonksiyonlarını, serilerin çözümlerinin yakınsama oranlarını sunmuşlardır. Elde
edilen analitik sonuçların herhangi bir enkesit ve sürtünme kanununun herhangi bir
tipine uygulanabilir olduğunu belirtmişler, her iki şartın sayısal etkilerini, Chézy
sürtünmesi kullanarak geniş dikdörtgen bir kanal için karşılaştırmışlardır. Diğer
kanal şekilleri ve diğer sürtünme formülleri için de benzer sonuçlar elde edeceklerini
tahmin etmişlerdir.
Fread (1989), bir boyutlu St. Venant denklemlerine dayanan taşkın ötelenme
modellerinde akım direncini göstermek için Manning n değerinden yararlanıldığını,
taşkın ötelenme modellerinde kullanılmak üzere Manning n değerinin
belirlenmesinde eski taşkın kayıtlarının incelendiğini, herhangi bir gözlenmiş verinin
olmaması hali ile ilgili olarak 2 aşamada inceleme yapmıştır. U.S. ‘deki başlıca
birkaç akarsudan bazıları için kararsız akım durumunda Manning n değerinin bazı
tipik değişimleri ile bu değerleri DWOPER taşkın ötelenmesi modelinin
kalibrasyonu ile elde etmiş, aynı zamanda taşkın ötelenme modelinin tahmin edilmiş
aşamaları için seçilmiş n değeri ilgili belirsizliklerin etkilerini gösteren sayısal ve
analitik hassaslık çalışmalarını sunmuştur. Dinamik alüvyal yatak biçimi ve banket
bitki örtüsü etkilerinin sürtünme etkileri ile birleştirilmiş taşkın ötelenme modellerini
içeren bir metodoloji sunmuştur.
27
Keskin (1989), kinematik model kullanarak dikdörtgen, trapez ve üçgen kesitli
akarsularda taşkın ötelenme hesaplarını yapmış, çıkan sonuçları birbirleriyle
karşılaştırmıştır. Akıma ait temel denklemleri çıkarmış, bu denklemleri kinematik
modele dönüştürmüştür. Modelin uygulanacağı farklı tip enkesitli akarsulardaki akım
alanının başlangıç ve sınır şartlarını dikkate alarak sonlu farklar yaklaşımı ile çözüm
yapmış, ötelenmeye etki eden faktörleri ve bunların etki biçimlerini ortaya
koymuştur. Dikdörtgen ve trapez kesitli akarsularda, üçgen enkesitli akarsulara göre
meydana gelen taşkınların daha yavaş olduğunu, dikdörtgen ve üçgen enkesitli
akarsularda, taşkın hızının daha düşük olduğunu, Dt zaman aralığı ile Dx mesafe
aralığının ters orantılı olduğunu, kinematik modelin Muskingum modeline göre
kolay uygulanabilir olduğunu belirlemiştir.
Tung (1989), kinematik dalga kanal ötelenmesindeki zaman belirsizlikleri üzerinde
yaptığı çalışmada, sayısal bir örnekle benzeşim yaparak taşkın zaman aralığını % 95
güvenilirlikle gözden geçirmiştir. Mansapta 4 ile 24 saat arasında, membada 1 ile 8
saat arasında değişen farklılıkların olduğunu, taşkın varış zamanındaki belirsizliğin
yaklaşık 33 saat olduğunu, gerçekte, bir saat ya da daha az bir süre de olsa taşkın
varış zamanının tahmininde yapılacak bir hatanın hayati riskler ortaya koyacağını
belirtmiştir. Çalışmada, belirli sınır şartları altında kinematik dalga modeli kullanarak
elde ettiği taşkın süresine dair istatistiksel zaman tahminini, Mellin dönüşümü adı
verilen bir matematik teknikle uygulamıştır. Belirli durumlar için basit matematiksel
işlemlerle süreler için kesin değerlerin elde edilebileceğini, gerçekte, hidrolik ve
hidrolojik hesaplamalardaki birçok denklemin, Mellin dönüşümünün temelini
oluşturduğunu ifade etmiştir. Bazı durumlarda da Laplace dönüşümü gibi farklı
metotların zamanın tespitinde kullanılabileceğini belirtmiştir.
Yen (1989), genellikle kapalı sonlu fark şemasına dayanan sayısal modellerin
kullanıldığı taşkın ötelenme tekniklerini, uygun bir şekilde pratiğe adapte etmiştir.
Bununla birlikte, eğimin 0,0005 ‘ten büyük olduğu doğal kanallara uygulandığında
problemin sayısal kararsızlığının arttığını ve sayısal modelin çöktüğünü belirlemiştir.
Sayısal stabiliteyi etkileyen büyük faktörlerin dik eğimi, enkesit değişimlerini, yan
kol birleşim noktalarını, başlangıç ve sınır şartlarını da içerdiğini ifade etmiştir. Son
28
yıllarda yaptığı çalışmalarda elde ettiği araştırma sonuçlarını özetlediği çalışmada,
verilmiş değişken etkili parametreler altında stabilite kriterini ve Tayvan ‘daki arazi
uygulamalarını sunmuştur. Başlangıç akım şartının süperkritik olduğu durumda
başlangıç Froude sayısının sayısal stabilite üzerinde çok önemli bir etkiye sahip
olduğunu, sayısal denemelerin tek bir kanal için Px stabilite parametresinin, pik giriş
akımı Froude sayısı, enkesit değişim oranı ve mansap anahtar eğrisi parametresinin
bir fonksiyonu olduğunu, her ne kadar dik akarsulardaki taşkınların ötelenmesi için
stabilite kriteri geliştirilmiş olsa da yapılan çok az testin sonuçlarının oldukça iyi
olduğunu ancak farklı arazi durumları için yeni testlerinin yapılması gerektiğini
ortaya koymuştur.
Ponce (1990), atalet etkilerini içeren tam süreklilik ve hareket denklemlerinin
doğrusal analojisine dayanan genelleştirilmiş bir difüzyon dalga denklemi üzerinde
çalışmıştır. Bu denklemin özelleştirilmesi ile formüldeki yersel ve konvektif atalet
terimlerini içeren ya da ihmal eden dört farklı difüzyon dalga modelinin ortaya
çıkmasına yol açtığını belirtmiştir. Modelleri, 1- tam ataletli, 2- yersel ataletli, 3-
konvektif ataletli, 4- ataletsiz olarak sıralamıştır. Difüzyon dalga modellerin
analizleri, özellikle hidrolik difüsivitelerine bağlı olan Froude sayısıyla ilgili olarak
sonuçlarda önemli farklılıklar ortaya çıkarmışlardır. Tam ataletli ve yersel ataletli
modellerin nötr Froude sayısına sahip olduğunu, konvektif ve ataletsiz modelde
durumun bu şekilde olmadığını, buna ilave olarak, tam ataletli modelin nötr Froude
sayısının tam denklemlerle (Fr = 2) benzeştiğini, düşük Froude sayısına sahip
akımların ataletsiz modelinin, hem lokal hem de konvektif modele göre tam ataletli
modele çok iyi yakınsadığını ortaya koymuştur.
Fread ve Lewis (1991), yaptıkları çalışmada, yüksek maliyetli ve zaman alan bir
yöntemle hazırlanan detaylı enkesit verilerini ortadan kaldırmak amacıyla dinamik
ötelenme modeli parametrelerinin belirlenebilmesini sağlayacak bir model
geliştirmeyi amaçlamışlarıdır. Metodolojide, kanal ve taşkın düzlemi için ayrı ayrı
kuvvet fonksiyonları kullanılarak elde edilen yaklaşık kanal enkesit özelliklerinden
ve seviye veya debinin bir fonksiyonu olarak Manning n katsayısının belirlenmesi
için çok etkili bir algoritma iyileştirmesinden faydalanmışlardır. Metodolojinin
29
uygulanmasında ihtiyaç duyulan başlıca verileri, her bir ötelenme kesitinin
sonundaki seviye hidrografları, her bir akarsuyun mansabındaki debi hidrografları
olarak ifade etmişlerdir. Metodolojinin karmaşık akım ağlarında hem ana kanalda
hem de onun yan kollarında uygulanabilir olduğunu bildirmişler, anahtar
lokasyonlardaki belli enkesit özelliklerinin optimizasyon metodolojisinde
kullanılabilir olduğunu, modeli U.S.’nin 2051 km uzunluğundaki büyük akarsuyunda
ve onun yan kollarında tahkik ettiklerini belirtmişler, ortalama karekök hatasını 0,13
olarak ya da seviyede % 2,9 değişim olarak elde etmişlerdir.
Ponce (1991), kabul edilen model uygulanabilirliği ve içeriklerindeki çelişkiler
açısından kinematik ve difüzyon dalgalarını gözden geçirmiş, kinematik dalgaların
nondifüsiv görüldüğünü fakat nonlineeriteye bağlı olarak şekil değişikliklerine maruz
kaldığını, daha sonraki özelliğin kinematik dalganın yükselme kapasitesini verdiğini,
neticede bunun kinematik şok biçimlenmesine neden olduğunu, sonlu fark kullanarak
elde edilen kinematik dalga çözümlerinin asıl sayısal difüzyon ve yayılma
miktarlarını etkilediğini, ağ boyutuna bağlı olarak yapılan çözümdeki sayısal
etkilerin yapay olduğunu ve düzeltilmiş ağ boyutu gibi ortadan kaybolduğunu
belirtmiştir. Kinematik dalga teorisinin difüzyon dalga bölgesine doğru genişleyerek
ilerleme kaydettiğini, bundan dolayı difüzyonun doğal olarak birçok pratik akış
hesaplamasında doğrudan hesaba katılabileceğini, modelin deterministik doğasından
ödün vermeksizin fiziksel detayların yeniden çözümüne imkân sağlayan durumlar
için kinematik dalga metodunun küçük havzalarda uygulanmasını göstermiştir. Buna
karşılık kinematik dalga metodunun uygulanmasının zor olduğu durumlarda, orta
büyüklükteki havzalar için birim hidrografın kullanılmasını savunmuştur. Özellikle
kanal modellenmesinde ve Vedernikov sayısının büyük ölçüde sıfırdan farklı olduğu
akım şartlarında kinematik ve difüzyon modellere doğru dinamik genişlemenin umut
verici olduğunu ifade etmiştir.
Soentoro (1991), kanal sürtünme katsayısı ve yatak eğimi kombinasyonlarının
kaydadeğer bir dizisi için en güvenilir modeli elde etmeyi amaçlamıştır. Dinamik
dalga, karakteristik, kinematik dalga, Muskingum-Cunge ve UBC (University of
British Columbia) akım modellerinden elde ettiği sonuçları karşılaştırmıştır. Hidrolik
30
yaklaşıma dayanan ilk üç modelde kararsız akım denklemlerini fark metotları ile
çözmüştür. Dördüncü modelin hidrolojik yaklaşıma dayandığını beşinci modelin ise
hibrit olduğunu belirtmiştir. Bazı modifikasyonlarla bu beş model aynı parametreleri
kullanarak hesaplama yaptığını, çıkan sonuçların iki adım içerdiğini, birincisinin
Fraser akarsuyu akımının gerçek bir dizisini kullanarak modellediğini, ikincisinde
değişken sürtünme katsayıları ve yatak eğimlerine sahip yapay bir kanala uygulanan
model sonuçlarının karşılaştırılmasını içerdiğini, bu modelin doğal kanallar için
yeterli verilerin elde edilememesi nedeniyle kullanıldığını ifade etmiştir. Tüm
modellerde hesaplanmış verilerin gözlenmiş verilerle uyum sağladığını, ancak, en
doğru sonucu dinamik dalga metodunun verdiğini, bunu sırasıyla karakteristik,
kinematik dalga, UBC akımı ve Muskingum-Cunge metotlarının izlediğini,
çalışmadan çıkan iki önemli sonuçtan ilkinin, doğruluğu ve uygulanabilirliğinden
dolayı en güvenilir metodun dinamik dalga metodu olduğunu, hesaplanmış değerlerle
gözlenmiş veriler arasındaki uyumsuzluğun, daha küçük sürtünme katsayısı ya da
daha dik kanal eğimi için azaldığını ortaya koymuştur.
Ponce (1992), Dağlık Alanların Hidrolojisi Sempozyumunda sunmuş olduğu
çalışmasında, kinematik dalgaların uygulanabilirliği, sayısal difüzyonun kinematik
dalga modellenmesi üzerindeki etkisi ve kinematik şokun içeriği ve taşkın dalgası
difüzyonunda Vedernikov sayısının etkileri üzerinde çalışmıştır. Kinematik, difüzyon
ve dinamik dalgalara ait özellikleri sıralayarak, ele alınan taşkın dalgasının hangi
modelleme tekniğine uygun olduğunun belirlenebilmesi amacıyla sayısal
yaklaşımları ortaya koymuştur. “Eğer kinematik dalgada difüzyon olmuyorsa neden
kinematik dalgaların sayısal modellerinde bir miktar dalga difüzyonu meydana
gelir?” sorusuna yanıt olarak; bu paradoksun çözümünün kısmi diferansiyel
denklemin sonlu fark denklemine çevrilmesinin sonunda elde edileceğini, bu
çevrimin bir hata kriterini de hesaba katmak suretiyle yapılacağını, hatanın Dx ve Dt
ağ boyutunun bir fonksiyonu olduğunu, ağ boyutunun sürekli olarak düzeltilmesiyle
hatanın azalma eğilimi göstereceğini ortaya koymuştur.
Shultz (1992), hazırlamış olduğu tezde, çok geniz bir kanalda hızlı yükselen
hidrografın ötelenmesi için taşkın ötelenme metotlarının karşılaştırmasını yapmıştır.
31
Modifiye puls, Muskingum-Cunge, Muskingum, Straddle-Stagger ve Tatum
metotları kullanılarak hesaplanmış değerleri, bir boyutlu kararsız akım modeli ile
hesaplanmış değerler ile karşılaştırmıştır. Muskingum-Cunge metodunun tavsiye
edilen metot olduğunu, eğer kanal şartlarının bu metodun kullanımı için engel teşkil
etmesi halinde Straddle-Stagger metodunun kullanımının uygun olacağını, her iki
metodun da kullanılamaması halinde bir boyutlu kararsız akım modelinin faydalı
olabileceğini belirtmiştir. Diğer modellerin belli kanal şartlarında kullanılabilir
olduğunu, Modifiye Puls metodunun yüzey akım profili çalışmalarıyla ilgili
olduğunu, Muskingum metodunun ötelenme benzeşiminin mansap hidrografıyla
uyuşması halinde diğerlerinden daha iyi olduğunu, diğer bilgilerin olmadığı
durumlarda da Tatum modelinin kullanılabileceğini ifade etmiştir. Bununla birlikte
R-D metodunun herhangi bir avantajı olmadığını belirlemiştir.
Barry ve Bajracharya (1993), tam difüzyon dalga modelinin sayısal yayılmayı
kontrol etmek suretiyle kurulabileceğini, bunun iyi bilinen M-C metodunun temeli
olduğunu bu metodun da kavramsal olarak basit, görece doğru, hesaplama açısından
etkili ve pratikte geniş uygulama alanı olan bir model olduğunu belirterek, çalışmada
iki adet M-C metodu örneği sunmuşlardır. Birinci örnekte kesit girişinde sabit debi
olduğunu varsaymış, ikinci örnekte fiziksel olarak gerçek zamana bağlı bir giriş
şartını dikkate almıştır. θ=Crω şartı için sonuçları araştırmışlar, problemi Cr=1/10
kullanılarak tekrar çözmüşler, her iki kurgu için ortaya çıkan çözümü kesin
çözümlerle karşılaştırmışlardır. Görece hatayı kesin değer ve kesin değere bağlı
olarak hesaplanmış değer farkın mutlak değerinin oranı olarak ifade etmişler, θ=Crω
şartı için minimum hata değerlerini sağlamışlardır. Hidrolik ötelenmenin sayısal
şemalarındaki yuvarlama hatasını üçüncü dereceden hesaplamışlar, ω şartı kabul
edildiğinde θ, Cr ve ω parametrelerine bağlı şemanın üçüncü dereceden doğru
olduğunu, dahası bu parametrelerle ilgili olarak doğru sayısal çözümü elde etmek
için yapılan çalışmanın θ=Crω şartına yöneldiğini, bu şartla birlikte sadece Cr=1/2
ve 1 için Q(i, j+1) denkleminin üçüncü dereceden doğru olduğunu, Cr=1 olması
halinde herhangi bir şekilde sayısal yayılım görülmediğini bundan dolayı da
adveksiyon ve dispersiyonun elde edilemeyeceğini belirtmişlerdir. Cr=1/2 değerinin
sayısal dispersiyon sağlayan en iyi değer olduğunu, adveksiyon dispersiyon
32
denkleminin çözülmesi için en iyi şemanın basit açık şema olduğunu ifade
etmişlerdir.
Blandford ve Ormsbee (1993), yaptıkları çalışmada geçirimsiz, prizmatik, trapez ve
üçgen kanal geometrileri kullandıkları kanal ağlarında difüzyon dalga yaklaşımına
dayanan hesaplamalı bir algoritma sunmuşlardır. Difüzyon dalga denklemlerinde
mesafe yaklaşımı için sonlu elemanlar, zamansal ayrıklaştırma için ise kapalı
doğrusal zaman enterpolasyon şeması kullanmışlardır. Model ağın birleşim noktaları
sınır şartlarında her bir kanal kesiti için bağımsız olarak ayrıklaştırmaya ve
değerlemeye olanak sağlayan ikinci bir iterasyon şeması kullanmışlar, bu yaklaşımın
kanal ağ sistemlerinin çözümünde depolama ve matris analizlerine duyulan ihtiyacı
önemli ölçüde azalttığını, çalışmada sunulan ağ noktalarındaki sınır şartı
iterasyonlarındaki sabitliği sağlamaya çalışan uygun bir zaman arttırma şeması için
nonlineer matematiksel denklemlerde kapalı şema tekrarlı değerlemesinin başarılı bir
şekilde sonuçlandığını ortaya koymuşlardır. Bu şemanın herhangi bir simetrik ve
bağlı matematiksel denklemlerinin sistem matrisi güncellemesine ihtiyaç
duymadığını, modelin, kanala giren herhangi bir yanal akımın yanında kanal ağı
boyunca belirlenmiş hidrograf serisini de ötelediğini belirtmişlerdir. Ulaştıkları
sayısal sonuçlarda zamana bağlı uygun akım sonuçları elde etmek için göreceli az
sayıda sonlu elemana ihtiyaç olduğunu, adapte edilebilen zaman arttırma şemalarının
kullanımının, dikkate alınan standart zaman integrasyon şemaları için uygun akım
hidrografları ile sonuçlandığını göstermişlerdir. Ancak artan θ ile artan Crank-
Nicolson şeması (θ=1/2) ile gösterilen doğruluk seviyesini elde etmek için birkaç
zaman aralığına ihtiyaç olduğunu belirlemişler, bundan dolayı da Crank-Nicholson
şemasının kullanılması gerektiğini vurgulamışlardır.
Fread ve Lewis (1993), bir boyutlu tam St. Venant denklemlerinin dört noktalı kapalı
nonlineer sonlu fark sayısal çözümüne dayanan kararsız akım modellerinin başarılı
bir uygulamasında, mesafe adımı Dx ve zaman adımı Dt ‘nin seçilmesinin önemli bir
adım olduğunu belirtmişlerdir. Nadiren başarılı olarak kullanılan ampirik seçim
kriterine dayanan teorik bir açıklama yapmışlar, bununla birlikte gelişmiş bir zaman
seçim kriterini vermişlerdir. Çok düz ya da çok dik eğimli kanallarda hızlıdan yavaşa
33
doğru yükselen hidrograflarda geniş bir bantta kararsız akım uygulamaları için
sayısal bir yakınsama test tekniği kullanarak seçim kriterinin uygunluğunu ortaya
koymuşlardır.
Ponce ve Huston (1994), taşkın dalgalarının iletim, difüzyon ve yayılımlarının
boyutsuz kısmi diferansiyel katsayılarının sadece Froude ve Vedernikov sayılarının
bir fonksiyonu olduğunu göstermişler, Froude sayısının, ortalama hız ile rölatif
dinamik dalga hızı arasındaki oran olduğunu, Vedernikov sayısının, rölatif kinematik
dalga hızı ile rölatif dinamik dalga hızı arasındaki oran olduğunu belirtmişler, üçüncü
derece iletim, difüzyon ve yayılım denkleminin hem difüzyonun hem de yayılımın
önemli varsayıldığı taşkın yayılım problemlerinin analizinde kullanılabileceğini ifade
etmişlerdir.
Çimen (1995), üçgen ve dikdörtgen enkesitli akarsularda difüzyon metodu
kullanarak taşkın ötelenmesi üzerinde çalışmıştır. Difüzyon denklemini sonlu farklar
cinsiden yazarak sayısal bir metot elde etmiş, hazırladığı yazılım ile yatak eğiminin,
yatak şevi ters eğiminin ve yatak taban genişliğinin taşkın üzerindeki etkilerini
incelemiştir. Elde ettiği sonuçlara göre taşkına etki eden parametreleri belirlemiş,
çalışmaya ait ampirik formülasyon geliştirmiştir. Dikdörtgen ve üçgen enkesitli
akarsularda farklı taşkın piki ve oluşum süreleri elde etmiş, kesit uzunluğunun
artmasıyla zaman aralığının azaldığını, Dx ile Dt arasında ters orantı olduğunu,
ötelenme mesafesinin artmasıyla taşkın pikinde azalma, taşkın oluşum süresinde artış
meydana geldiğini, taşkın ötelenmesinde akarsu enkesiti etkisinin büyük olduğunu
ortaya koymuştur.
Moussa ve Bocquillon (1995), karmaşık akarsu ağlarındaki taşkın ötelenmesine iyi
adapte edilebilen yeni bir sonlu fark çözüm algoritmasını elde etmeyi amaçlamışlar
ve difüzyon dalga denkleminin modifiye bir formunu geliştirmişlerdir. Yeni
algoritmada, önce mesafe daha sonra zamanda çözüm yapan konvansiyonel
yaklaşımın tersine difüzyon denklemini önce zamanda daha sonra mesafede
çözümlemişlerdir. Kullandıkları yeni algoritma, değişken mesafe adımları, değişken
hız ve difüsivitenin yanı sıra yanal akımın herhangi bir mesafede ve zamanda
34
dağılımını yapmaya da olanak sağlamıştır. Modifiye difüzyon dalga denklemine
bağlı yeni algoritmanın doğruluğunu boyutsuzlaştırılmış değişkenler ve şematik sınır
şartlar kullanarak test etmişlerdir. Sayısal metotları değerlendirirken üç hata kriteri
seçmişlerdir: maksimum debi, zamanda maksimum pozisyon ve giriş akımının sebep
olduğu kararsızlık. Tam difüzyon taşkın ötelenmesi problemlerinde Güney Fransa
‘daki Gardon d’Anduze havzasındaki taşkın ötelenmesi benzeşimi ile test edilen
CNT ve CNX algoritmalarının benzer sonuçlar ortaya koyduğunu, sayısal metodun
doğruluğunun mesafe ve zaman ayrıklaştırmasında yanal akımın hacmine ve
dağıtımına da bağlı olduğunu ifade etmişlerdir.
Chung vd. (1996), yaptıkları çalışmada, zamana bağlı mansap ve memba debi sınır
şartları problemleri gibi Dirichlet sınır şartları için kapalı form çözümleri
sunmuşlardır. Adveksiyon ve difüzyon denklemlerinin Neumann ve Robin sınır
şartlarıyla çözümü için Laplace dönüşümünün sayısal devriğini kullanmışlardır. Bu
yöntemin, devrik fonksiyonun bir Fourier serisi yaklaşımını ve Laplace devrik
integralinin trapez integrasyonundan faydalanan Crump tekniğine dayandığını
belirtmişlerdir. Seviye-debi bağıntısını süreklilik denklemiyle ilişkilendirmişler, özel
bir durum olarak mansap su seviyesini düzenlemek suretiyle Neumann sınır şartını
türetmişler, Robin sınır şartını ise mansap sınırı ve momentum denkleminin seviye–
debi ilişkisi temeline bağlı olarak elde etmişlerdir. Robin geçişi kütle yerine
momentum korunumuna yönelirken, Neumann sınır şartı momentum yerine kütle
korunumunu sağladığını, α = 5/3 şartının sağlanması halinde hem kütlenin hem de
momentumun korunduğunu belirtmişlerdir. Giriş hidrografını üç parametrenin
fonksiyonu olan Hermite polinomları ile göstermişlerdir. Peclet sayılarının 10 ‘dan
küçük olması durumunda Muskingum metodu kullanıldığında durgunsu etkilerinde
çok aşırı tahmin hataları meydana geldiğini, Peclet sayısı artışının Muskingum
metoduna ve seviye-debi ilişkisine dayanan ötelenme sonuçları arasındaki farkların
azalmasına yol açtığını, mansap sınır şartlarının α değerinin azaltılmasında çok fazla
önemli bir yer teşkil ettiğini, herhangi bir x kesitindeki taşkın akımının, Peclet
sayılarının 10 ‘dan düşük olması durumunda önemli sayılabilecek ölçüde durgunsu
etkisine maruz kalacağını, bundan dolayı mansap sınır şartları tiplerinin doğru
formülasyonunun elde edilmesinin önem kazandığını belirtmişlerdir.
35
Hicks (1996), topografik haritalardan elde ettiği verileri ilave ederek sınırlı arazi
verisine dayalı güvenilir bir hidrolik taşkın ötelenmesi modeli kurmayı amaçlamıştır.
British Columbia Peace akarsuyundaki Bennett Barajından; Northeastern
Alberta’daki Wood Buffalo Milli parkına kadar olan akarsu kesitinden elde edilen
veriler için yaklaşımın geçerliliğini örneklemiştir. Hidrolik modelin, karakteristik
yayılan Galerkin sonlu eleman metodu kullanarak çözmüş olduğu St. Venant
denklemlerine dayandığını, modelin geliştirilmesindeki tek kalibrasyon
parametresinin, kanal sürtünme katsayısı, özellikle Manning n değeri olduğunu,
parametrenin ilk değerinin literatürden alınan 1:2 yıllık taşkın olayları gözlenmiş
verilerine dayandığını belirtmiştir. 1980 ve 1987 yılları için ölçülmüş ve hesaplanmış
taşkın hidrografları arasında iyi bir uyum olduğunu, Peace kesitinde ölçülmüş ve
hesaplanmış hidrograflar arasındaki farklılıkların az büyük olduğunu, bununla
birlikte kesit için elde edilen kanal geometrisi araştırmalarının yetersiz olmasına
rağmen sonuçların umut verici olduğunu, sınırlı arazi verileri ve topografik harita
verilerine dayanan hidrolik taşkın ötelenmesi modelinin taşkın hidrografının tahmin
edilmesi için yeterli olabileceğini, ele alınan modelin önemli bir avantajının da iki
gözlem istasyonu arasındaki taşkın hidrografının elde edilebilmesi olduğunu ifade
etmiştir.
Jin ve Fread (1996), kararsız akımların modellenmesinde, ötelenme kesitinin belli
bölümlerinde, belirlenmiş akım hacmi kayıpları ya da girişlerinin etkilerinin bazen
dikkate alınmasının gerekli olduğunu, akım kayıplarının, ilave yanal akım teriminin
St. Venant denklemine eklenmesiyle hesaba katılacağını belirterek, çalışmada, yanal
akımın neden olduğu akım kayıplarını belirlemek için bir teknik geliştirmeyi
amaçlamışlardır. Yanal akımların neden olduğu akım kayıpları için elde edilen
fonksiyonel formu, kaybın, yersel akım hızına ve süresine göre nispi olduğu ve
kayıpların meydana geldiği kesit boyunca toplam akım hacminin belli şekilde
dağıtımına dayanarak geliştirmişlerdir. Test uygulamalarından tekniğin çok iyi
sonuçlar ortaya koyduğunu ifade etmişler, NWS (National Weather Service)
FLDWAV (Flood Wave Model) modelinin ötelenme kesiti boyunca iki enkesit
36
arasında herhangi bir miktardaki akım hacmi kayıplarının hesaba katılmasına olanak
verdiğini belirtmişlerdir.
Moussa (1996), yaptığı çalışmada, genellikle akarsulardaki taşkınların ötelenmesinde
kullanılan difüzyon dalga denklemi, debinin iki temel fonksiyonu hız ve difüsivite
üzerinde çalışmıştır. Yanal akım olmaksızın bu iki parametrenin sabit kabul edilmesi
halinde difüzyon dalga denkleminin analitik çözümü Hayami modelidir. Taşkın
ötelenme parametrelerinin kaydedilmiş giriş ve çıkış akımlarına göre belirlemesinin
ardından Hayami modelini kullanarak çıkış akımını simüle etmiştir. Çalışmada iki
farklı örnek uygulama yapmıştır, birincisinde, memba kesitindeki hidrograf bilgisine
ve yanal akıma bağlı olarak mansap kesitindeki hidrografın tahminini, ikincisinde ise
memba ve mansap kesitindeki hidrograf bilgisine dayanarak mansap ve memba
arasındaki yanal akımın belirlenmesini amaçlamıştır. Đki kesit arasında taşkın
ötelenme metodolojisinin kurulması için membada giriş akımı, mansapta çıkış akımı
değerlerini ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Uyguladığı metodun esas amaçlarının
gerçek zamanlı tahmin ve kısmi diferansiyel denklemlerin çözümünde sayısal
kararsızlıklardan kurtulmak için kontrol uygulamaları olduğunu ifade etmiştir. Allier
havzası üzerinde yaptığı çalışmada metodun verimliliğini ve tüm kanal kesitine
üniform olarak dağıtılan yanal akımla birlikte taşkın ötelenmesi için olumlu sonuçlar
verdiğini ifade etmiştir.
Moussa ve Bocquillon (1996), genellikle akarsulardaki taşkın ötelenme
problemlerinin çözümünde St. Venant sisteminin sonlu fark algoritmaları
kullanılarak difüzyon dalga denklemlerine dönüştürülmüş formlarının kullanıldığını,
sayısal metot ile hesaplamalarda kullanılacak zaman ve mesafe adımlarının seçiminin
esasen taşkın hidrografının formuna ve akarsuyun hidrolik özelliklerine dayandığını
ifade etmiştir. Yukarıda belirtilen çerçevede yaptıkları çalışmada iki kriter dizisi elde
etmeyi amaçlamışlardır, bunlardan ilkinin değişik dalga tipleri için parametre
değerlerini belirlemek olduğunu diğerinin difüzyon dalga modelinin özel bir
durumunda sayısal algoritma kriterlerini ve uygun mesafe ve zaman adımlarını
belirlemek olduğunu, akarsu dalga davranışı fikrine dayanan birinci analizin,
sürtünme ve atalet arasındaki dengeye dayanarak yapıldığını belirtmiştir. Taşkın
37
dalgasının zaman karakteristiğinin büyüklüğüyle ilgili olarak çıkardıkları sonuçların
kararlı uniform akımlar için Froude sayısının ve hareketin kararsız bileşeninin
boyutsuz dalga sayısının bir fonksiyonu olduğunu açıklamıştır. Đkinci bölümde
difüzyon dalga problemi ve sayısal kararsızlıklarla ilgili sorunları incelemişlerdir.
Hesaplama algoritmasının seçimi için kullanıcı kılavuzu olabilecek bir teknik elde
etmeyi ve sayısal metotla ortaya çıkan hataları belirmeyi amaçlamışladır. Tekniği
Fransa’da Loire akarsuyu için taşkın ötelenme benzeşiminde uygulamışlardır. Giriş
çıkış hidrograflarının analizlerine dayanan, sayısal algoritma ile ortaya çıkan hatayı
tahmin etmeyi sağlayan ve hata kriterini ve hesaplama zamanını minimize eden
mesafe ve zaman adımlarının optimize edildiği bir metodoloji kullanmışlardır. Üç
hata kriteri için farklı CNX ve CNT algoritmaları kullanmışlardır. Çalışmada analitik
metotla elde ettikleri gerçekçi çözümle iki sonlu fark algoritmasıyla elde ettikleri
sonuçları karşılaştırmışlardır. Sonuçlar arasındaki karşılaştırmanın sonlu fark metodu
seçimlerinin optimizasyon tekniğinin etkililiğini ve mesafe ve zaman adımlarının
doğruluğunu gösterdiğini ortaya koymuşlardır. Yararlandıkları denklem sistemindeki
sürtünme teriminin atalet terimlerini baskıladığı durumlarda difüzyon ve kinematik
dalgaların meydana geldiğini göstermişlerdir. Bununla birlikte aynı metodolojinin
farklı parametre dizinlerine ihtiyaç duyan diğer algoritmalar için de kullanılabilir
olduğunu belirtmişlerdir.
Moussa ve Bocquillon (1996), Güney Fransa ’daki Gardon d’Anduze havzasına ait
verileri kullanarak her bir zaman aralığında sonlu fark ayrıklaştırma tekniklerine
dayanan difüzyon dalga denkleminin modifiye bir formunu kullanmışlar, karmaşık
bir kanal ağı boyunca iyi adapte edilebilen yeni bir çözüm algoritmasını elde etmeyi
amaçlamışlardır. Parabolik difüzyon dalga denkleminin çözümünde Crank-Nicholson
sonlu fark yaklaşımını kullanmışlar, algoritma ile mesafe ve zamanda herhangi bir
yanal akımın dağılımı yapmışlardır. Yeni algoritma ile mesafe ve zamanda yanal
akım dağılımının yanında değişken mesafe aralıklarının, değişken hız ve difüzyonun
kullanımına imkân sağlamıştır. Algoritmanın doğruluğunu boyutsuz değişkenler ve
şematik sınır şartlar kullanarak yapılan sayısal denemelerle ortaya çıkan geleneksel
algoritmanın sonuçlarıyla karşılaştırmışlar, mansap sınır şartını oluşturan giriş
akımının sebep olduğu stabilite bozukluğuna özel önem vermişlerdir. Sayısal metodu
38
belirlemek için üç hata kriteri ortaya koymuşlardır: maksimum debi, zamanda
maksimum durum ve giriş akımının sebep olduğu stabilite bozukluğu. Tam difüsiv
dalga taşkın ötelenmesi problemi için CNX, CNT ve CNT´ olmak üzere üç algoritma
için yaptıkları çalışmada benzer sonuçlar elde etmişlerdir. Sonuçlardan aynı zamanda
x ekseninin modifiye edilmesiyle yeni algoritmanın verimliliğinin önemli ölçüde
arttırılabileceğini ortaya koymuşlardır. Bunun yanında taşkın ötelenmesine ait sayısal
modelin doğruluğunun mesafe ve zaman ayrıklaştırmasına, hacme ve yanal akımın
dağıtılmasına bağlı olduğunu da ifade etmişlerdir.
Rutschmann ve Hager (1996), yaptıkları çalışmada sabit genişlik, eğim ve sürtünme
değerlerine sahip kanallarda tek pikli taşkınların yayılımı üzerindeki enkesit şeklinin
etkisine atıfta bulunmuşlardır. Akarsu taşkın dalgasının detaylı sayısal
hesaplamasının yapılmasından önce, tahmin edilecek şekil geometrisinin ne kadar
gerçekçi olduğu dikkate alındığında sonuçların etkileyici olduğunu söylemişlerdir.
Problemin genellikle taşkın dalgasının özelliklerini bozmadan yapılacak birkaç
sadeleştirme varsayımından başlayarak çözüldüğünü, elde bulunan ana
parametrelerin difüzyon katsayısı ve biçim faktörü olduğunu, problemin
formülasyonunun sınır ve başlangıç şartlarıyla bağlantılı olduğunu belirtmişler,
sayısal çalışmanın sonuçlarını detaylı bir şekilde ortaya koymuşlar, difüzyon ve
enkesit şekli açısından pik debinin yanı sıra dalga pikinin ve dalga ucunun varış
süresini de içeren taşkın dalgasına ait ana özelliklerine ait tanımlamalar
sunmuşlardır. Dörtgen, üçgen, parabolik gibi farklı kanal şekillerinin olduğu
durumlardaki taşkın dalgaları için kurdukları difüzyon modelde tek pikli yaklaşım
hidrografı için genelleştirilmiş çözüm ortaya koymuşlardır. Yüksek derecede
nonlineer denklemi sonlu eleman metodu ile çözmüşler, zamanın ve mesafenin
fonksiyonu olan debi için çözümü, karakteristik difüzyon katsayısı ve biçim faktörü
için tartışmaya sunmuşlardır. Difüzyon katsayısının hem pik debi hem de dalga
yayılımı üzerinde orta seviyede bir etkiye sahip olduğunu belirlemişlerdir. Bununla
birlikte enkesit şeklini de detaylı bir şekilde analiz etmişler, ve taşkın dalgası örneği
üzerinde bu etkinin sadece küçük bir etkiye sahip olduğunu göstermişlerdir. Q0, V0
ve t0 ’ın tüm parametreler için temel ölçekleme değerleri olduğundan hidrograf
yaklaşımında çok daha fazla etkiye sahip olduğunu belirtmişler, difüzyon katsayısı
39
ve V0 hızının belirlenmesinde doğrudan etkisi olmaması sebebiyle taban eğimi S0 ve
K sürtünme katsayısı değerlerinin de ortalama bir etkiye sahip olduğunu ortaya
koymuşlar, taşkın dalgaları üzerindeki yersel daralma ve genişleme etkilerinin
gelecekte yapılacak araştırmalara bırakılması gerektiğini vurgulamışlardır.
Bajracharya ve Barry (1997), lineerize difüzyon ötelenme problemleri için doğruluk
kriterleri üzerinde çalışmışlar, ikinci mertebeden doğru M-C metodu için mesafe
aralığı büyüklüğünü mesafe ağırlık faktörü kullanarak belirlemişlerdir. M-C
metodunun tamamı doğru sonuçlar ortaya koymayacak sonsuz sayıda uygun çözüme
izin verdiğini, mevcut çalışmanın garanti edilmiş ikinci, üçüncü ve dördüncü
mertebeden şemaların elde edilmesinde başarılı olduğunu belirtmişler, doğru
çözümleri elde etmek için hem mesafe aralığı hem de zaman aralığı değerlerinin
makul bir şekilde seçilmesi gerektiğini ortaya koymuşlar, kinematik dalga
denkleminin çözümünde kullanılan genel sonlu fark şemasının yuvarlama hata
analizinden başlamak üzere, lineerize difüzyon ötelenme denkleminin ikinci, üçüncü
ve dördüncü dereceden doğru çözümlerinin elde edilmesi için gerekli şartları
türetmişlerdir. Verilen difüzyon katsayısı ve hız için, bağımsız seçilen mesafe
aralıklarında üçüncü ve ikinci mertebeden çözümler mevcuttur, buna göre dördüncü
mertebeden şemanın mesafe aralığını belirlemişlerdir. Tablo halinde özetlenen
sonuçlar içerisinde mesafe aralığı büyüklüğüne dikkat çekmişler, dördüncü
mertebeden doğruluk için optimum mesafe ve zaman aralığı büyüklükleri sırasıyla
2√6D/c ve 2√3D/c2 olarak vermişlerdir. Đkinci mertebeden doğru şemanın optimum
çözümlerini elde etmek için yuvarlama hatası kriterini türetilen şartlarla
birleştirmişlerdir. Bu birleşmeyi üçüncü ve dördüncü dereceden doğru şemalar kadar
doğru sonuçlar elde etmek için göstermişlerdir. Đngiltere’deki Wye akarsuyuna ait
taşkın verilerini kullanılarak basit açık şema metodu ile çözümlemeler yapmışlardır.
Üçüncü mertebeden en iyi çözümü, Dx mesafe aralığı değeri 2√3D/c değerine
yaklaştıkça elde etmişlerdir, bu değer küçük Cr değerlerine tekabül etmektedir. Buna
rağmen, küçük Cr değerleriyle ilişkilendirilen problemin başlangıç aşamalarında
negatif akımlar olduğunu, üçüncü mertebeden doğru şemalardaki negatif olmayan
akımlardan emin olmak için mesafe aralıklarının en azında 4D/c olması gerektiğini,
en iyi ikinci mertebeden çözümler için Dx değerinin 2D/c değerine yakın ancak
40
büyük olması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Bajracharya ve Barry, artan mesafe
aralığı büyüklüklerinde daha doğru sonuçların elde edildiğini, buna rağmen
uygulamalarda daha küçük aralıkların daha esnek olduğunu, dördüncü ve ikinci
mertebeden sonuçlar arasında çok fazla farkın olmadığını, bu durumda en basit olası
şemanın karma hücre modeli olduğunu ve bu modelin lineerize difüzyon yaklaşımı
kullanarak taşkın ötelenmesi problemlerinin çözümlerinde yeterli derecede doğru
sonuçlar verdiğini belirlemişlerdir.
Cappelaere (1997), çalışmasında taşkın ötelenmesi modellerinde çok yaygın bir
durum olan sıfır atalet yaklaşımına dayanan difüsiv dalga analojisi ile yeni bir metot
geliştirmiştir. HAND olarak adlandırılan metot ile genel non-lineer difüsiv dalga
yaklaşımında, debi yayılımı üzerindeki basınç gradyanı etkisinin en uygun biçimde
hesaplanmasını sağlayarak akım ötelenmesi için değişken parametre difüzyon
denkleminin modifiye edilmesi sayesinde doğru çözümü elde ettiğini, Temel St.
Venant denklemleriyle artan model uygunluğu, sıradan difüsiv dalga modelleri gibi
debi için çözüm yapılırken en iyi momentum ve kütle korunumu temel prensiplerini
sağlamayı garanti ettiğini belirtmiştir. Bundan dolayı, potansiyel olarak metodun
geniş ölçüde uygulanabilirliği, modelin daha basit olması ve tam St. Venant modeli
ile karşılaştırıldığında daha az veriye ihtiyaç duyması gibi avantajları birleştirmiştir.
Bu yeni denklem formülasyonunun yüksek oranda doğruluğunu sağlamak için, non
lineer difüzyon tip denklem formuna iyi uydurulmuş kademeli mertebe ve işlem
ayrıklaştırma metoduna dayanan tam sayısal çözüm prosedürünü uygulamıştır.
HAND metodunun modelleme kabiliyetini hem tam olarak tanımlanan hidrolik
sistem için tam St. Venant çözümü ile kıyaslayarak hipotetik, düzenli kanal için hem
de kaydedilmiş hidrografı mevcut olan ancak kanal geometrisi bilinmeyen doğal bir
kanal kesiti olan Đngiltere’deki Wye nehri için ortaya koymuştur. Modeli aynı
zamanda diğer bir alternatif yüksek doğruluklu yaklaşım olan ve yayılım katsayısı
değişimleri kanunlarıyla ilgili, gerçek akarsu kesitinin debisine eşit bir kanal olarak
taslanan kurgusal sentetik kanal değerlerini kullanan St. Venant denklemleriyle tam
hidrolik modellemeyi içeren MEC metodu ile test etmiştir. Tüm durumlarda HAND
metodu ve tam St. Venant çözümleri arasındaki sonuçların çok uygun olduğunu,
HAND metodunun yayılım problemlerinin büyük çoğunluğunda difüzyon ve
41
kinematik dalga metotlarından daha güvenilir olabileceği çıkarımının
yapılabileceğini belirtmiştir.
Jin ve Fread (1997), doğal kanallarda bir boyutlu kararsız akımların modellenmesi
amacıyla, karakteristik esaslı açık bir sayısal şema geliştirmişlerdir. Elde ettikleri
şemayı orijinal dört noktalı kapalı şema ile birleştirerek NWS FLDWAV modelinde
uygulamışlardır. St Venant denklemlerine uygulanan alternatif sayısal çözümde,
prizmatik olmayan kanal en kesiti, taşkın düzlemi enkesiti, kanal dışı depolama ve
değişken iç sınır şartları dikkate almışlardır. Yeni açık şemayı geniş ölçüde test
etmişler ve kapalı şema ile karşılaştırmışlardır. Yaptıkları çalışmada, yeni açık
şemanın, büyük dalgalar ve kritik karışık akım rejimine yakın kararsız akımların
olduğu bazı durumlarda doğruluk ve çok yönlülük sağladığını göstermişlerdir. Her
iki farklı modelin, hem açık şema hem de kapalı şemanın avantajlarından
yararlanmak için açık-kapalı çoklu ötelenme tekniği kullandıkları çalışmalarında,
açık şemanın gücünü arttırdığını, bazı özel kararsız karışık akım uygulamalarında
FLDWAV modelinin performansını iyileştirdiğini ortaya koymuşlardır.
Keskin ve Ağıralioğlu (1997), sabit kanal genişliğine sahip dikdörtgen kesitli açık
kanallarda taşkın ötelenmesi için St. Venant denklemlerinin çözümünde momentum
denkleminin yeni bir formunu geliştirmişlerdir. Bu yeni formülde, momentum
denklemini, kanalın enkesit alanı ve debisiyle ilgili iki parametreye sahip kısmi
diferansiyel denkleme dönüştürmüşlerdir. Sadeleştirilmiş dinamik modeli, bölünmüş
diyagram formunda işlemin olduğu zamanda ileri, mesafede geri olmak üzere açık
bir sonlu fark şeması kullanarak çözmüşlerdir. Çözüm prosedüründe, momentum
denkleminden debiyi hesapladıktan sonra verilen bir kanal noktası için süreklilik
denklemini kullanarak enkesit alanını elde etmişlerdir. Modelde, basit bir kaskad
sayısal algoritma örneği kullanmışlar, sayısal modelde sabit kanal genişliği ve
jSf/jx türevinin ihmal edilebilir olduğu varsayımı kullanmışlardır. Elde ettikleri
sonuçları literatürden seçilmiş genel dinamik model çözümü sonuçlarıyla
karşılaştırmışlardır. Yapılan karşılaştırma ile sadeleştirilmiş dinamik model
çözümleri ile genel dinamik model çözümü sonuçları arasında iyi bir uyumun
olduğunu, bununla birlikte sadeleştirilmiş modelin diğerine göre formülasyonunun ve
42
hesaplamasının daha kolay olduğunu ortaya koymuşlardır. Sadeleştirilmiş dinamik
modelde, farklı mesafelerdeki hesaplanmış çıkış hidrografı ile karşılaştırdıklarında;
sönümlenmenin mesafeyle azaldığını fakat iletimin arttığını ortaya koymuşlardır.
Taşkın ötelenmesinde sadeleştirilmiş dinamik modeli kinematik metot çözümleri ile
karşılaştırmışlardır. Sonuçların, kinematik modele göre sadeleştirilmiş dinamik
modellerin daha küçük pik debi ve daha küçük pik debiye ulaşma zamanı ortaya
koyduğunu göstermişlerdir. Sadeleştirilmiş dinamik modeldeki sönümlenmenin,
hidrografın geometrik formu ve pik akım gibi giriş hidrografı karakteristiklerine
bağlı olduğunu, kinematik modelde ise giriş hidrografının şekline bağlı olmadığını,
bu durumun, sadeleştirilmiş modelin, kinematik formülasyonun tamamen uygunsuz
olduğu durumlarda kullanılabileceğini ifade etmişlerdir.
McKay (1997), kanal geometrisini belirlemek için gerekli olan verilerin yeterli bir
şekilde elde edilmesinin maliyetinin yüksek olduğunu, hidrolojik verinin mevcut
olmadığı durumlarda, mevcut gözlenmiş değerler çerçevesinde akımların tahmin
edilmesi amacıyla hidrolik modellerin öneminin arttığını ifade etmiş, bu sebeple
çalışmada, hidrolik bir taşkın ötelenmesi metodunda kullanmak üzere ihtiyaç
duyulan en az kanal verisi üzerine bir çalışma yapmıştır. Çalışmada, akım seviyesi ve
ortalama kanal hızlarını belirlemede hidrolik modellerin yeterliliğini de gözden
geçirmiştir.
Singh vd. (1997), yaptıkları çalışmada, atalet terimlerini ihmal etmek suretiyle St.
Venant denklemlerinden bir boyutlu nonlineer difüzyon dalga denklemi
türetmişlerdir. Bir sayısal şema ile zaman ve mesafe eksenini ayrıklaştırmışlar ve
verilen bir Dt zaman aralığı için optimum Dx mesafe aralığını belirleyerek fark
terimini de ihmal etmişler ve karma hücre metodu kullanarak diferansiyel denklemi
fark formuna dönüştürmüşlerdir. Karma hücre metodunun sadece birinci derece
sonlu fark formunu içerdiğini, bunun sadece hesaplama zamanını değil sayısal
yayılımı da engellediğini belirlemişlerdir. Taşkın ötelenmesi için kullandıkları açık
formun programlama için de basit olduğunu, modelin doğal kanallardaki birden fazla
kol için de uygulanabilir olduğunu belirlemişlerdir. Çalışmada kullandıkları karma
hücre metodu ve lineer kanal ötelenme metodunda parametrelerin kaydedilmiş giriş
43
ve çıkış verileri kullanarak optimize edilmesine gerek duymamışlardır. Akım
yüksekliği, genişlik, ortalama hız gibi kanal enkesiti hidrolik elemanlarını kendi
parametrelerini belirlemek için kullanmışlardır. Dt → 0 için, Q debi, S0 yatak eğimi,
B kanal genişliği, Ck kinematik dalga hızı olmak üzere Dx = Q/(2 S0 B Ck) mesafe
aralığı büyüklüğünü Kalinin–Milyukov tarafından hedeflenen karakteristik uzunluk
ile aynı olduğunu tespit etmişlerdir. Uyguladıkları her iki durum olan karma hücre
metodu ve lineer kanal taşkın ötelenme metodu için elde ettikleri sonuçların
gözlenmiş taşkın hidrografı ile aynı olduğunu ortaya koymuşlardır.
Singh vd. (1997), bazı hidrolojik problemlerin çözümlerinde taşkın ötelenme
tekniklerine ihtiyaç duyulduğunu, bunlardan çok yaygın olarak kullanılan dinamik
taşkın ötelenmesi tekniği için, döngüsel bir anahtar eğri olsa bile mansap sınır şartı
gibi bir tekil anahtar eğri varsayımının kullanıldığını belirtmişlerdir. Çalışmada,
memba kesitleri için hesaplanan sonuçlarda önemli hataların ortaya çıkmadığı
durumlarda tek bir anahtar eğrisinin temin edilebildiği mansap kontrol kesiti için bir
kriter sunmuşlar, ileri sürdükleri kriterin, dört noktalı merkezi kapalı şema kullanarak
taşkın düzlemi olan ya da olmayan prizmatik trapez kesitli kanallarda sabit
pürüzlülük katsayıları ile hipotetik hidrograf ötelenmeleriyle elde edilen sonuçlara
dayandığını belirtmişlerdir. Taşkın düzlemi olan kanallarda ana kanal ve düzlem için
aynı pürüzlülük katsayısını kullanmıştır. Farklı genişlik, taban eğimi, kanal
pürüzlülük katsayısı olan trapez kanallar için yaptığı çalışmada, bu değişkenlerin
farklı kombinasyonları için ötelenmelere yer vermiş, sonuç olarak, verilen bir giriş
hidrografı için bilinen kanal karakteristiklerinde optimum uzunluğun belirlenmesini
sağlayan formülasyon ortaya koymuşlardır.
Sivapalan vd. (1997), açık biçimde atalet terimlerini içeren non-lineer difüzyon dalga
denklemini üzerinde çalışmışlardır. Akım yüzeyi eğiminin yatak eğimine oranına
bağlı olan St. Venant denklemleri yaklaşımı ortaya koymuşlardır. St. Venant
denklemlerinin boyut analizlerini yapmışlar, sadece atalet kuvvetlerini içeren, hem
atalet kuvvetlerini hem de yatak eğimin farklı değerlerini içeren, hem atalet
kuvvetlerini hem de basınç kuvvetlerini içeren ve son olarak hem yanal akım
değerlerini hem yatak eğimi değişimlerini ve momentum katsayısı değişimlerini
44
içeren dört farklı durum için çözümleme yapmışlardır. Kullanılan denklemin
yerçekimi ivmesi ve sürtünme kuvveti ile karşılaştırıldığında daha küçük değerlere
sahip olan atalet ve basınç kuvvetlerinin mevcut olduğu taşkın olayları için
uygulanabilir olduğunu ortaya koymuşlardır. Burada akarsu kesiti geometrisi ve
basınç kuvvetleriyle bağıntısı olan atalet kuvvetlerinin büyüklüğüyle ilgili herhangi
bir varsayım yapılmamış, akım dirençleri için hem sürtünme hem de biçimsel etkileri
içeren genel tanımlamalar kullanmışlardır. Uniform akım şartlarının mevcut olduğu
durumda akım karakteristikleri bağıntılarını doğrudan standart geometrik kayıtlardan
elde etmişlerdir. Sayısal modelde, Avustralya’da New South Wales Gundagai ve
Wagga Wagga arasındaki doğal kanal kesiti için sayısal bir sonlu fark modelini
dikkate değer bir başarı ile uygulamışlar, ampirik bir kesit-ortalama dalga hızı-debi
bağıntısı kullanmışlardır. Uygulamalardan elde edilen sonuçlarında, model
simülasyonları arasında, sabit ve değişken c0 ve D değerleri için dikkate alınacak
ölçüde farklılıkların olduğunu, aynı zamanda her bir taşkın durumu için kalibre
edilmeden elde edilecek referans debinin kanal kesitinin mansabında kaydedilmiş
hidrograflar ile uyumlu olmasının kuşkulu olduğunu belirtmişlerdir. Bu durumun,
kalibre edilmeksizin elde edilen akım ve kanal kesiti kayıtlarının mevcut olduğu
kabul edilebilir hidrograf tahminlerinin yapıldığı non-lineer durum ile çeliştiğini
ortaya koymuşlardır. Bahsedilen hususun geleneksel lineer difüzyon analojisi
üzerinde bir avantaj meydana getirdiğini bildirmişlerdir. Sivapalan vd., yine de
çalışmanın, genelleştirilmiş non-lineer difüzyon dalga denkleminin etkisini tam
olarak ortaya koymadığını, ya ilave terimlerin önemli olduğu bir başka kanal
kesitinde ya da tam dinamik dalga modeliyle yapılacak bir karşılaştırma ile gelecek
çalışmalar için bir konu meydana getirdiğini belirtmişlerdir.
Ferrick ve Goodman (1998), başlangıç akımından yüksek kararlı akıma yükselen
küçük bir ani akım için lineer dinamik dalga ve difüzyon dalga için analitik çözümler
elde etmişlerdir. Çözümlerden dalga profili üzerindeki noktalardaki hızlar için
denklemler geliştirmişler, bunları kinematik dalga ve dinamik dalga hızları ile
ilişkilendirmişlerdir. Atalet sebebiyle ortaya çıkan farklılıkları belirlemek için, lineer
denklemleri sistematik bir şekilde durum çalışmalarıyla karşılaştırmışlardır. Bu
karşılaştırmalarda, çözümlerdeki genel kabullerde de yer aldığı şekilde, seçilen profil
45
noktalarındaki hızları, bu noktaların x-t düzlemi üzerindeki seyrini ve seçilen
zamanda tam profilleri kullanmışlardır. Hem dalga difüzyon katsayısının hem de
Froude sayısının artmasıyla göreceli kısa zaman ve mesafe ölçekleri üzerinde
başlangıç difüzyon dalga hatalarının ortaya çıktığını, nonlineer tekil dalga
çözümlerinin lineer dinamik dalga ile paralel olduğunu fakat bunun rastgele büyük
akım artışlarına uygulanabileceğini belirtmişlerdir. Dalga genişliğinin artışının, tekil
anahtar eğrisini lineer dalganınkinden uzaklaştıracağını, profil boyunca maksimum
Froude sayısının ve enerji gradyanının artacağını ve ileriye doğru hareket edeceğini
ortaya koymuşlardır. Lineer dalgaların kullanıldığı aynı durum çalışmalarında
genişlik oranının üzerinde dinamik dalga difüzyon dalga karşılaştırması yapmışlar,
difüzyon dalga denklemleri için tekil bir difüzyon çözüm geliştirmişlerdir.
Cunge (1999), çalışmasında, Bajracharya ve Barry tarafından hazırlanan
lineerleştirilmiş difüzyon taşkın dalgası ötelenmesi için doğruluk kriterlerinin
verildiği çalışma ile bunun üzerindeki Szymkiewicz tarafından hazırlanan kinematik
ve difüzyon dalgalarının benzerliklerinin ortaya konulduğu çalışmalar hakkındaki
görüşlerini ortaya koymuştur. Muskingum metodunun gerçekte bir başlangıç değer
fonksiyonu olduğunu fakat tam difüzyon dalga problemi yaklaşımının yetersiz
olduğunu, bunun sebebinin de herhangi bir difüzyon dalga çözümünde gerekli olan
mansap sınır şartının dikkate alınmadığını ifade etmiştir. Bundan dolayı Muskingum
metodunun görece dik akarsular için kullanılabileceğini, bu tür akarsuların
hesaplamada mansap sınır şartı etkilerini azalttığını belirtmiştir. Metodun enkesit
geometrisindeki düşey değişimleri dikkate almadığını, bu yüzden genellikle
uygulamalarda verilen akarsu için gözlenmiş ya da hesaplanmış değerler kullanılarak
kalibre edilen K ve X parametrelerine yer verildiğini, metotta, kinematik dalga
denklemi içinde yer alan bir hipotez olan kapalı bir tek değerli anahtar eğrisi
varsayımının kullanıldığını ifade etmiştir. Difüzyon dalga denkleminin, sadece bir
boyutlu kararsız akım problemlerinin bir yaklaşımı olduğunu, atalet teriminin direnç
terimleriyle karşılaştırılmadığı sürece denklemin doğru sonuç vermeyeceğini ve
taşkın dalgasını doğru simüle edemeyeceğini belirtmiştir. M-C metodunun ise
yukarıda açıklanan hiçbir şeyi değiştirmediğini, metodun difüzyon dalga denklemi
yaklaşımındaki K ve X katsayılarını belirlemek için kolaylık sağladığını ifade
46
etmiştir. Szymkiewicz tarafından yapılan çalışmada, Szymkiewicz ‘in, Cunge
tarafından 1969 ‘da yayınlanan çalışmada Muskingum formülünün hem kinematik
hem de dinamik dalgalar için sayısal bir yaklaşım olduğunu bildirdiğini ancak bunun
doğru olmadığını ifade ettiğini belirtmiş, bu yaklaşıma katılmayarak Szymkiewicz
‘in hatalı olduğunu söylemiş, bununla ilgili ortaya koyduğu dayanağa yer vermiştir.
Perumal ve Ranga Raju (1999), difüzyon ve kinematik dalgalar arasında geçişi
düzenleyen seviye ile birlikte debi formülasyonlarında sadeleştirilmiş momentum
denklemlerini geliştirmeyi amaçlamışlardır. Çalışmada aynı zamanda konveksiyon
difüzyon denklemlerine dayanarak yukarıda belirtilen denklemlerin çözümlerini de
tanımlamışlardır. Konveksiyon difüzyon denklemleri yaklaşımının geçiş sınırındaki
taşkın dalgaları modeline uygunluğunu araştırmışlar ve bu denklemlerin
karakteristikleri üzerinde döngüsel anahtar eğrisi bakış açısına göre değerlendirme
yapmışlardır. Denklemlerin uygunluğunu farklı yatak eğimleri ve sürtünme
değerlerine sahip prizmatik kanal kesitlerindeki hipotetik seviye hidrograflarındaki
│(1/S0)(jy/jx)│ ve │(1/S0)(j2y/jx2)│ terimlerinin büyüklüklerini belirleyerek
incelemişler ve ilk değerin yüksek olması halinde ikinci değerin ihmal edilebilir
olabileceğini ortaya koymuşlardır. Benzer bir durumda (j2Q/jx2) büyüklüğünün
de ihmal edilebilir olduğunu belirtmişlerdir. Bu denklemlerin karakteristikleri ile
prizmatik kanal kesitlerinde anahtar eğrilerinin tanımlanabilmesinin yanı sıra
kararsız akımların modellenmesinde uygulanabilir olduğunu göstermişlerdir. Her ne
kadar bu denklemlerin formunun kinematik dalganınki ile aynı olduğu söylense de
kararsız akımlar sırasındaki anahtar eğrinin tanımlanabilmesinden dolayı bu
denklemlerin, taşkın dalgasının fiziksel difüzyonunu modellemeye yatkın olduğunu
ifade etmişlerdir. Aynı sebepten ötürü, yaygın inanışın aksine, bu denklemin Jones
formülünde kullanımının mantıksal olarak doğru olduğunu belirtmişlerdir.
Szymkiewicz (1999), Bajracharya ve Barry tarafından lineerize difüzyon taşkın
ötelenmesi için bir doğruluk analizi çalışması sunulduğunu belirtmiş, bu analizlerin
esas amacının, hesaplanmış değerler ve gözlenmiş veriler arasında kabul edilebilir,
kesinleşmiş Dt ve Dx gibi ağ boyutlarının uygun değerlerini elde etmek olduğunu
bildirdiklerini, ancak yazarların iki ağırlık parametresi içeren kutu şema ile çözülmüş
47
kinematik dalgalar için bir doğruluk analizi sunduklarını belirtmiştir. Yazarların
kinematik dalga çözümlerinin, difüzyon dalga çözümleri gibi büyük sayısal hatalar
içerdiğini kabul ettiklerini, gerçekte hesaplama sonuçlarının benzer olabileceğini
fakat bunun, bu sonuçları ortaya koyan denklemlerin de aynı olduğu anlamı
vermediğini belirtmiştir. Bu sebeple çalışma başlığında referans verdiği çalışma ile
aynı fikirde olmadığını söylemiştir. Çalışmanın, kinematik dalga denklemiyle ya da
daha genel olarak adveksiyon-difüzyon denkleminin sayısal çözümünün doğruluk
analizi ile ortak bir tarafı olmayan difüzyon dalga denklemi gibi bir adveksiyon
denklemi ile ilgili olduğunu, sonuç olarak çalışmada yapılan çıkarımların kinematik
dalga denklemi ile ilgili olduğunu, buna ilave olarak bazılarının çok iyi bilindiği ve
herhangi bir sayısal hesaplama olmaksızın kısmi diferansiyel denklemler için sayısal
metot teorisinden elde edildiğinden kolaylıkla formüle edilebildiğini ifade etmiştir.
Castro (2000), kararsız akım ötelenmesi için hidrolik performans grafiğinin
uygulanabilirliği üzerinde çalışmıştır. Metodun mansap ve membada debi ve akım
seviyelerine bağlı olarak kanal kesitindeki durgunsu profillerini özetlediğini,
geleneksel olarak hidrolik taşkın ötelenmesinde St Venant denklemleri ya da onun
yaklaşımlarından birinin sayısal olarak çözüldüğünü, çözümlerde bazı hataların ve
hesaplama ağ aralıklarına bağlı olarak bu tekniklerin doğru sonuçları ortaya
koymasında da bazı problemlerin oluştuğunu ifade etmiştir. Ele aldığı modelde
momentum denklemi ve süreklilik denklemini sayısal olarak kullanmış, yaklaşım ile
değişken akım metodunu elde etmiş, modeli, tekil kanallardaki dokuz kararsız akım
durumu ile dinamik dalga ve ataletsizlik yaklaşımlarına dayanan çözümlerle
karşılaştırmıştır. Uygulamalar ile kararsız akımların başlangıç ve sınır şartlardaki
değişimleri göstermiş, sonuç olarak, modelin doğal kanallardaki taşkın ötelenmeleri
için uygulanabilir olduğunu ifade etmiştir.
Gökoğlu (2000), model çalışmasında, dikdörtgen ve trapez kesitli, basit ve çok kollu
akarsulardaki taşkın ötelenmesini incelemiştir. Ele aldığı model ile düzensiz enkesitli
akarsularda da taşkın ötelenmelerinin incelenebildiğini belirtmiştir. Çok kollu
kanallarda sisteme eklenen ya da sistemden ayrılan akarsu kollarında taşkın
ötelenmesinin yapılamadığını, bu akımların, ana kol için yanal akım olarak kabul
48
edilerek çözüm yaptığını, yanal akım etkisinin, hayali kanal uzunluğu için çift
taramalı metot kullanarak incelediğini ifade etmiştir. Süreklilik ve hareket
denklemlerine dayalı dinamik modelin karakteristik metodu, açık ve kapalı şema
metotları ile difüzyon ve kinematik model yaklaşımları tanımlarına, sayısal çözüm ve
algoritmasına yer vermiş, grafik sonuçları ortaya koymuştur.
Moramarco ve Singh (2000), süreklilik denklemi ile momentum denkleminin
sadeleştirilmiş boyutsuz bir formunu birleştirerek akarsu dalgalarının davranışını
tanımlamışlardır. Nicel lineer analize dayanan, momentum denklemindeki atalet ve
basınç etkilerinin ölçümüne olanak sağlayan, akarsuyun geometrik karakteristiklerine
ve kararlı uniform akımın Froude sayısına dayanan üç adet boyutsuz parametre
geliştirmişlerdir. Dinamik ve difüzyon dalgaların esas olarak küçük kanal
eğimlerinde meydana geldiğini ve bunlar arasındaki geçişin Froude sayısı ile
karakterize edildiğini, diğer taraftan kinematik dalganın geniş uygulama alanına
sahip olduğunu, kanal eğiminin % 1 den büyük olması halinde kinematik dalga
modelinin özellikle hidrolik akımları tarif etmede uygun olduğunu, bunun sebebinin
de doğal kanallarda genellikle eğimin % 1 den büyük olmasının, kanal boyunca
uniform olarak dağıtılan yanal akımla birlikte lineerize edilen kinematik dalga
denkleminin analitik çözümünün arzulanması olduğunu ifade etmişlerdir. Mevcut
yağış akış modelini lineerize kinematik dalga yaklaşımının analitik çözümü ile
birleştirerek modifiye etmişler, elde ettikleri modeli açık kanal ağlarında
uygulamışlardır. Nonlineer kinematik model kullanarak elde ettikleriyle
karşılaştırdıkları sonuçların hidrolik akımların benzeşimi için yeterli olduğunu ancak
lineerize kinematik dalga modelinin, akımın nonlineer dinamik etkilerini
düzenlemediğini ortaya koymuşlardır.
Mishra ve Singh (2001), matematik olarak c=dQ/dA ya da alternatif olarak Q; debi,
A; enkesit alanı, c; dalga hızı, u0 normal akım hızı, m; boyutsuz parametre olmak
üzere c=(1+m)u0 şeklinde tanımlanan Seddon hız formülü üzerinde çalışmışlardır.
Çalışmada, kinematik dalga, difüzyon dalga, kararlı dinamik dalga, ağırlık dalga ve
dinamik dalga için karakteristik denklemleri analitik olarak elde edilmesine yer
vermişlerdir. Seddon hız formülü ile hesaplanan dalga hızı ile St. Venant
49
denklemlerinin lineer analitik çözümünden elde edilen hız arasında bir bağlantı
olduğunu, Seddon formülü kullanıldığında, dalga karakteristiklerinin mevcut analitik
çözümle uyuştuğunu, atalet kuvvetlerinin baskın olması halinde dinamik dalganın
ağırlık dalgasına, yapısal kuvvetlerin baskın olması halinde de kinematik dalgaya
dönüşeceğini ortaya koymuşlardır.
Moussa ve Bocquillon (2001), yanal giriş akımının olduğu difüzyon dalga
probleminin çözümünde, kesitli adım tekniğine dayanan bir hesaplama metodu
kullanmışlardır. Bu metotla, dalga problemini iki ayrı tekil konveksiyon ve difüzyon
problemine dönüştürmüşlerdir. Bu yöntemin yayılı hidrolojik modellerdeki
hesaplamalar için iyi bir şekilde adapte edildiğini belirtmişlerdir. Test
problemlerindeki yuvarlama hatası etkilerini belirlemek için önce konveksiyon ve
difüzyon, sonra konveksiyon ve difüzyon şeklinde iki sayısal algoritma
kullanmışlardır. Konveksiyon ve difüzyon denklemlerinin yeniden çözümlerini elde
etmek için Crank-Nicholson sonlu fark algoritması kullanmışlardır. Toplam değişken
sayısını azaltmak için C ve D değişkenlerini sabit varsayarak problemi uygun bir
şekilde boyutsuzlaştırmışlardır. Đki çıkış akımı değeri için üç adet hata kriteri
belirleyerek değerlendirme yapmışlar, matematiksel analizlerle metodun
uygulanabilirliği ve doğruluğu üzerinde çalışmışlardır. Netice olarak, ele aldıkları
yaklaşımın bazı mesafe ve zaman aralıklarında, yanal giriş akımının mesafe ve
zamanda dağılımının sağlanması halinde etkili ve doğru sonuçlar verdiğini ifade
etmişlerdir.
Singh (2001), su kaynaklarında kinematik dalga teorisi ve teoriye ait uygulamalarla
ilgili görüşlerini tarihsel gelişimiyle ortaya koymuştur. Teorinin su kaynaklarında
kendine has bir yere sahip olduğunu, kinematik dalga hidrolojisi biçiminde
adlandırılabilecek ölçüde iyi bir şekilde oluşturulduğunu, geniş bir çerçevede
uygulama alanına sahip olduğunu belirtmiştir. Çalışmada kinematik dalga modelinin
geçerliliği, doğrulanması, yaklaşımda ortaya çıkan hatalar ile çeşitli alanlardaki
uygulama örneklerine yer vermiştir. Teorinin yapılan varsayımların yaklaşık olarak
doğru olduğu olması, basit ve çok yönlü olması gibi sebeplerden dolayı popüler
50
olduğunu, ancak bu durumun, teorinin bütün çalışmalarda kullanılabileceği ve doğru
sonuçları ortaya koyabileceği anlamı taşımadığını belirtmiştir.
Yen ve Tsai (2001), taşkın ötelenmesindeki bir yanlış terim kullanılmasından
kaynaklanan bir sorunu ele almayı amaçladıklarını belirtmişlerdir. Ataletsizlik
(noninertia) dalga denkleminin hem yersel hem de konvektif atalet terimlerinin ihmal
edildiği tam dinamik dalga denkleminin sadeleştirilmiş bir formu olduğunu, difüzyon
dalgasıyla, genellikle bir parçacık ya da sıcaklığın difüzyonu ile benzeşen, akımda
bozulmaya neden olan bir dalganın kastedildiğini belirtmişler, difüzyon dalgasının,
hız ve hidrolik difüsivite sabiti varsayımları ile farklı seviyelerdeki yüzeysel akıma
ait dalga yaklaşımları kullanılarak matematiksel olarak formüle edilebileceğini
göstermişlerdir. Hem lineer hem de nonlineer açıdan dalgaları incelemişler,
ataletsizlik dalgasının basınç gradyanı, ağırlık ve sürtünme eğimi terimleri ile
karşılaştırılan atalet teriminin önemsiz olduğu ve ihmal edilebileceği kabul
edildiğinde fiziksel açıdan tam dinamik dalganın sadeleştirilmiş biçimi olduğunu,
bununla birlikte ataletsizlik dalgasının, difüzyon dalgasının özel bir durum için elde
edilmiş bir formu olduğunu ifade etmişlerdir.
Mishra ve Singh (2003), Reynolds sayısı, dalga sayısı, Froude sayısı, yarı yüzeysel
dalga sayısı, kinematik dalga sayısı, Vedernikov sayısı vb. boyutsuz sayıların
sürtünmeli ya da sürtünmesiz kanallarda dalgaların analitik veya sayısal analizlerinde
kullanıldığını, bu sayıların türetilmesine bağlı olarak, fiziksel, geometrik, türev, giriş
bazlı sayı veya bunların kombinasyonu şeklinde sınıflandırılabileceğini
belirtmişlerdir. Esas olarak sürtünmeye dayanan yüzeysel dalgaların
karakteristiklerinin Reynolds sayısı ile tanımlandığını, atalet kuvvetlerinin önemli
olduğu, analizlerde Froude sayısının göründüğü durumların akımın referans durumu
şeklinde tanımlandığını, ancak bunun akımın kendi karakteristiklerini tanımlamak
için yeterli olmadığını, dahası kinematik dalga sayısı ya da herhangi bir değişimde
dalga sayısının önemini arttırdığını, sürtünmesiz kanallarda yüzeysel dalga sayısının
yüzeysel dalgaları karakterize ettiğini, yarı yüzeysel dalga sayısının ise yarı yüzeysel
dalgaları karakterize ettiğini ortaya koymuşlardır.
51
Tsai (2003), açık kanallardaki taşkın yayılımının St. Venant denklemleri (dinamik
dalga) ya da bunun sadeleştirilmiş formları olan kinematik dalga, ataletsizlik dalgası,
ağırlık dalga ve yarı kararlı dinamik dalga modelleri ile matematik olarak bir
yaklaşımının yapılabileceğini, bu yaklaşımların sadece fiziksel yayılım mekanizması
ile değil, aynı zamanda hesaplamada içerdikleri karmaşıklığın derecesi dikkate
alındığında birbirlerine göre farklılıklar göstereceklerini taşkın ötelenmesinde
yaklaşık dalga modelinin etkili olarak uygulanabilmesi için uygulanabilirlik
kriterinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Kararsız akım ötelenmesinde
kinematik dalga, ataletsizlik dalgası, yarı kararlı dinamik dalga modellerinin tam
dinamik dalga denklemlerine uygulanabilirliğini, kararlı tedrici değişken akımların
farklı sadeleştirilmiş dalga modellerinin sinüsoidal düzensizlikleri ile karşılaştırarak
test etmiş, uygulama kriterinin geliştirilmesi ile kararsız akımların modellenmesinde
yaklaşık dalga modelinin seçimi için bir rehber ortaya koymuştur. Lineer stabilite
analizleri kullanarak elde ettiği kriterin, dalga kararsızlığı, mansap sınır şartı
karakteristiği, kanal boyunca konumu ifade eden boyutsuz fiziksel parametreler
cinsinden açıklanabileceğini belirlemiştir. Çalışmada, kinematik ve ataletsizlik gibi
sadeleştirilmiş modellerin mi yoksa ağırlık dalga modellerinin mi verilen akım
şartının doğruluğunun tam St. Venant denklemleri ile karşılaştırıldığında güvenilir ya
da uygun olduğunu ortaya koymaya çalışmış, belirlenmiş olan kriterlerin, önceki gibi
hidrografın denenmesine dayanan kriterlerde olduğu şekliyle zaman ve mesafeye
göre integrali alınan kriterlere oranla daha esnek ve gelişmiş olduğunu ifade etmiştir.
Wang vd. (2003), referans bir Froude sayısı kullanarak St. Venant denklemlerinde
nonlineer bir konveksiyon-difüzyon denklemi elde etmişler ve bunu, kanal kesiti
karakteristiği ile aynı olan optimum Dx ‘i seçerek difüzyon teriminin ihmal edildiği
karma hücre metodu kullanarak çözmeyi amaçlamışlardır. Dx uzunluğunun kanal
kesiti karakteristiğinde debi ile akım yüksekliği arasındaki ilişki Chézy ya da
Manning formülü ile tanımlandığında akım yüksekliği yerine Q debisinin
kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Metot ile nonlineer difüzyon denklemini mesafede
ayrıklaştırarak karakteristik kesit uzunluğuyla aynı olan optimum mesafe aralıklı
birinci mertebeden nonlineer basit diferansiyel denkleme dönüştürmüşler, bu
denklemi de dördüncü mertebeden Runge- Kutta metodu ile çözmüşlerdir.
52
Karakteristik metot, açık ya da kapalı sonlu fark metodu gibi amaçlanan yaklaşımın
da kalibrasyon parametrelerine ihtiyaç duymadığını, kanal taban eğimi, kanal
pürüzlülüğü ve enkesit tipi bilindiğinde giriş hidrografından çıkış hidrografının
belirlenebileceğini ifade etmişlerdir. Yaklaşımı, farklı kanal şartları için trapez kanal
kesiti için karakteristik metodu ile, dikdörtgen kanal kesiti için l şeması ile
karşılaştırmışlardır. Her iki durum için de hesaplanan hidrografların uygun sonuçlar
ortaya koyduğunu ifade etmişlerdir.
Ayyoubzadeh ve Zahiri (2004), birleşik kanallarda kararsız akım simülasyonu için
bir model sunmuşlar, taşkın ötelenmesi için, ana kanal ve taşkın düzleminde taşınım
faktörlerini kalibre ederek modifiye St. Venant denklemlerinden yararlanmışlardır.
Gerçekte, ana kanal ve düzlem arasında debinin dağıtılmasında Shiono-Knight
modeli kullanarak düzeltme yapmışlar, tam dinamik ötelenmeyi sayısal olarak
çözmek için hem açık hem de kapalı şemalar kullanmışlardır. Elde ettikleri
sonuçların, özellikle belli şartlarda heterojen pürüzlülüğün çıkış akımının
yüksekliğinde ve debi hidrografında önemli deformasyonlar olduğunu, dahası 10 km
olduğu kabul edilen kanal kesiti boyunca pik debideki sönümlenmenin %50 gibi
oldukça büyük bir oranda olduğunu ortaya koymuşlardır.
Puttaraska vd. (2004), yaptıkları çalışmada, bir boyutlu kapalı bir dinamik model
elde etmeyi amaçlamışlardır. Modelleme programı olarak Visual Basic.Net
kullandıkları modeli DYNWAV olarak adlandırmışlar, durgunsu ve yükselme ile
etkilenen akım durumlarında modelin performansını göstermek için Bang Pakong
River havzasında elde edilen veriler üzerinde uygulamışlardır. Yukarıda belirtilen
durumlar için elde ettikleri sonuçları tatmin edici olarak nitelemişlerdir. Daha sonra
modeli, kararsız akım simülasyonu için genel olarak kabul edilmiş MIKE 11
modelinin bir modülü olan Hydrodynamic model ile elde edilen sonuçlarla
karşılaştırmışlardır. DYMWAV modeline uygulanan modele özdeş bir durumu
MIKE 11 için de uygulamışlar, DYMWAV modelinden her enkesit ve her kanal
kesimi için kalibre edilen Manning n değerini MIKE 11 HD modelinde de
kullanmışlardır. Akım hidrografı ile ilgili olarak simüle edilen her iki modelin de
küçük farklılıklarla uygun sonuçlar ortaya koyduklarını belirtmişlerdir. Elde ettikleri
53
sistemin daha sonra taşkın risk haritalarının oluşturulmasında kullanılabileceğini
ifade etmişlerdir.
Singh (2004), Đkinci Uluslararası Akarsu Hidroliği Konferansında sunduğu
çalışmasında, son yıllarda açık kanallardaki akım dinamikleri kavramının önemli
ölçüde değiştiğini, bunun, hem arazi hem de deneysel verilerin toplanmasına, yeni
hesaplama araçlarına ve görünüşte ayrı olan su ve çevre ile ilgili alanlarda birleştirme
yapılmasına dayandığını ifade ederek, bu konulara dair bir bakış açısı ortaya
koymuştur. Konuya ilişkin literatür bilgisi, akım ötelenmesi için matematik modelin
oluşturulması, dikkate alınan kanalın geometrik yapısı, başlangıç ve sınır şartlar,
temel denklemler ve bunların sadeleştirilmesi, sadeleştirilen denklemlerin
uygulanabilirliği, St. Venant denklemlerinin çözümünü verdiği çalışmada, hali
hazırda geliştirilen yeni akım ötelenmesi tekniklerinin kısmen deterministik, kısmen
stokastik olduğunu, akarsu akımlarının doğası gereği zamana bağlı ve karmaşık
olduğunu, esas sistemle ilgili bilgilerin, bilinmesi gereken bilgilerin tamamından
daha az olduğunu, sistemlerin çoğunun ya tam stokastik veya kısmen stokastik ya da
kısmen deterministik olduğunu, stokastik yapının, sistemin geometrisi, dinamikleri,
kuvvetlendiren fonksiyonlar, başlangıç ve sınır şartlar gibi bileşenlerin rastgele bir ya
da birkaçına dayandırılabileceğini belirtmiştir. Sonuç olarak, sistemlerin stokastik
tanımlarının gerekli olduğunu, bu tanımların geliştirilmesini sağlayacak istatistiki
tekniklerin mevcut olduğunu, stokastik tekniklerin, ya noktasal tahmin metoduna ya
da olasılık dağılım fonksiyonuna dayandığını ifade etmiştir.
Chagas ve Souza (2005), doğal kanallarda St. Venant denklemleri kullanılarak
incelenen taşkın dalgası yayılımlarının uzun yıllardır mühendisler ve bilim adamları
tarafından yapılan çalışmalarda araştırma konusu olduğunu, dijital hesaplama
metotları ile matematik modellerin bu problemlerin çözümünde önemli bir seçenek
haline geldiğini belirtmişlerdir. Çalışmada, değişken yatak eğimine ve dikdörtgen
enkesite sahip bir kanalda aynı başlangıç ve sınır şartlarındaki akımların taşkın
ötelenme davranışı için hidrodinamik modellerin uygulanmasında sayısal modellerin
kullanımını vermişlerdir. Açık çözüm ile sayısal bir modelin kullanımına olanak
sağlayan hidrodinamik denklemlerin çözümünde sadeleştirilmiş bir metodoloji
54
kullanmışlardır. Kanalların farklı yatak eğimlerinin ötelenmeyi önemli ölçüde
etkilediğini, yatak eğiminin büyük olduğu durumlarda taşkın dalgası pikinin de
büyük olduğunu, bu parametrenin dalga hızı üzerinde kayda değer bir etkiye sahip
olmadığını, başlangıçtan itibaren aynı uzaklıklar için taşkın dalgasının varma
süresinin yaklaşık olarak aynı olduğunu ortaya koymuşlardır.
Kazezyılmaz-Alhan vd. (2005), kinematik ve difüzyon dalga teorilerini gözden
geçirdikleri bir çalışma sunmuşlardır. Zaman ve mesafede ikinci mertebeden
doğruluğa sahip biri açık diğeri kapalı formda olmak üzere sırasıyla MacCormack ve
4 noktalı kapalı şema kullandıkları 2 sayısal şema oluşturmuşlardır. Elde ettikleri
sayısal yaklaşım sonuçlarını iki sentetik akımın kinematik ve difüzyon
denklemlerinin analitik çözüm sonuçlarıyla karşılaştırmışlardır. Zaman adımları
büyüklüklerini CFL (Courant–Friedrichs–Lewy) stabilite şartlarından seçtiklerini
bildirmişler, özel bir analitik çözümle karşılaştırıldığında 4 noktalı kapalı metodun
kinematik dalga çözümünün daha doğru sonuç verdiğini, bunun MacCormack
metodundan daha ağır olduğunu ve formüle etmenin MacCormack metoduna göre
daha zor olduğunu belirlemişlerdir. MacCormack metodu kullanarak elde ettikleri
sonucun pratik amaçlar için yeterince iyi olduğunu, hesaplama açısından ise en etkili
metot olduğunu ifade etmişlerdir. MacCormack metodunun, kinematik veya
difüzyon dalga denklemlerinin çözümünde kullanılan lineer şema açık metot ve
kapalı metot üzerinde bir çözüm tekniği olarak tercih edilmesi gerektiği sonucunu
çıkarmışlardır.
Tsai (2005), mansap durgunsu etkisi ile tetiklenen tedrici değişken akım
yükseklikleriyle hafif eğimli akarsularda kararsız akımların ötelenmesi üzerinde
teorik bir inceleme yapmıştır. Kararlı ve mesafe ile değişken altkritik akımları, su
yüzü profilleri ile göstermiş, taban akımı durumu için St. Venant denklemlerini ve
diğer ötelenme modellerini lineerize etmiştir. Akımın mesafe ile değiştiği
durumlarda, dalga sönümlenmesi, yükselmesi, dalganın gecikmesi veya ivmelenmesi
gibi fiziksel mekanizmaları incelemek için lineer stabilite analizleri kullanmış, tüm
dalga tipleri için dalga sönümlenme faktörü ve dalga hızı gibi yayılım
karakteristiklerinin tanımlarını yapmış, bunları kanal özelliği, kararlı uniform akımın
55
Froude sayısı, boyutsuz dalga sayısı, temel akım yüksekliği ve basınç gradyanı gibi
nitelikleri dikkate alarak açıklamıştır. Dinamik dalga modeli, yarı kararlı dinamik
dalga modeli, ağırlık dalga modeli, ataletsizlik dalga modeli ve kinematik dalga
modeline ait boyutsuz dalga hızlarını ve boyutsuz sönümlenme faktörlerini tablo
halinde sunmuş ve aralarında karşılaştırma yapmıştır. Elde ettiği dalga
karakteristiklerine dayanarak ataletsiz dalga ve yarı kararlı dinamik dalganın mansap
durgunsu etkilerini hesaba katma yetisinin olduğunu ortaya koymuştur.
Fan ve Li (2006), uniform ve toplanmış yanal akımla birlikte hidrolik açıdan
homojen olmayan terimlerle birlikte difüzyon dalga denklemi üzerinde
çalışmışlardır. Bütün çözümleri, K fonksiyonu olarak adlandırdıkları sonuç
fonksiyonuna bağlı olan birleştirilmiş bir formda sistematik olarak tanımlamışlardır.
K fonksiyonunun integrasyonunu, S fonksiyonuna çevrilen Laplace dönüşümünü
kullanarak elde etmişler, genellikle debide ve hem mansap sınır şartına hem de yanal
akıma bağlı olarak memba su yüzeyi seviyesinde azalmaya sebep olan durgunsu
etkisini analiz etmişlerdir. Sırasıyla memba sınır giriş akımı, mansap sınır çıkış akımı
ve yanal giriş akımlarında kanalın debi atım hidrograflarını S fonksiyonu kullanarak
ötelemişlerdir. Sonsuz bir kanaldaki yanal akım etkisinin incelenmesiyle birleşim
noktasında maksimum durgunsu etkisinin görüldüğünü, memba yönünde birleşme
bölgesinde ilerleyen akımla bu etkinin azaldığını belirlemişlerdir. Dahası yanal giriş
akımının söz konusu etkiye sınır şartlarıyla birlikte bariz bir şekilde tesir ettiğini ve
mansap sınır şartlarının etkiyi arttırırken memba sınır şartlarının ise azalttığını
göstermişlerdir.
Bingham ve Zhang (2007), nonlineer akım dalgalarının kesin potansiyel akım
problemlerinin düşük ya da yüksek mertebeden sonlu fark ayrıklaştırmalarının
görece doğruluğu ve etkililiği ile ilgili olarak yapmış oldukları çalışmada
geliştirdikleri metodun, rastgele mertebeden sonlu fark şemaları ve değişken ağ
mesafeleri ile birlikte kullandıkları genişletilmiş bir metot olduğunu, zaman
integrasyonunu, dördüncü mertebeden Runge-Kutta şeması kullanarak
gösterdiklermişlerdir. Metodun lineer doğruluk, stabilite ve yakınsama özelliklerini
analiz etmişler ve genişletilmiş dikey ağlı yüksek mertebeden şemaları tek bir ağdaki
56
ikinci mertebeden şemaya göre görece avantajlı olduğunu tespit etmişlerdir.
Düşeydeki uniform olmayan ağ bölümlenmeleri ile dördüncü mertebeden şemaların
birleştirilmesinin, mühendislik amaçları için optimum çözüm ortaya koyacağını ileri
sürmüşlerdir.
Gasiorowski ve Szymkiewicz (2007), adveksiyon ya da adveksiyon-difüzyon akım
iletim denklemi formunda sadeleştirilmiş taşkın ötelenmesi modellerinin klasik
özelliklerini analiz etmişlerdir. Yaptıkları analizle, hem nonlineer kinematik hem de
difüzyon dalga denklemlerinin sayısal çözümlerinde karşılaşılan kütle dengesi
hatasının sebeplerini açıklamayı amaçlamışlardır. Kinematik dalga denkleminin
varsayılan klasik formuna dayanan modelin ya kütlenin korunumu kanunu ya da
momentumun korunumu kanunu ile uyum sağlayacağını, her iki kanunun sadece
lineer denklemle eş zamanlı olarak uyuşacağını, dahası, bilinmeyen debi değeri ile
nonlineer difüzyon dalga modeli için kütle ve momentum dengesi hatalarının ortadan
kaldırılamayacağını belirlemişlerdir. Akım debisindeki mesafe türevinin karesini
içeren terimden dolayı etkilenen momentum ve kütle dengesi nedeniyle görece küçük
olan tedrici değişen dalgalara göre, dik dalgalarda daha önemli olduğunu ortaya
koymuşlardır.
Tadjeran ve Meerschaert (2007), klasik difüzyon denkleminin genelleştirilmiş hali
olan mesafe kesitli difüzyon denkleminin, akımların süperdifüsiv problemlerinin
pratik modellemelerinde kullanıldığını, çalışmada ise kesitli süperdifüsiv diferansiyel
denklemin çözümü için kullanılabilecek doğru ve etkili bir sayısal metot sunduklarını
belirtmişlerdir. Bu sayısal metodun, şartsız kararlı ikinci dereceden doğru bir sonlu
fark metodu elde etmek için Crank-Nicolson ayrıklaştırmasıyla kapalı bir yaklaşımı
ve Richardson ekstrapolasyonunu birleştirdiği, dolayısıyla metodun kararlılığı ve
uygunluğunun sağlandığını bildirmişlerdir. Bilinen bir analitik çözümle birlikte bir
süper difüzyon denklemi örneğinin sayısal çözümünü ve metodun doğruluk
yakınsamasını göstermek için hata analizini sunmuşlardır. Yakınsama derecesini
düzeltmek için ve yüksek dereceden doğruluklu bir metot elde etmek için Richardson
ekstrapolasyonunu başarıyla uygulamışlar, ortalama bir çözüm için Dirichlet sınır
şartlarını ele almışlardır.
57
Witek vd. (2008), yaptıkları çalışmada, bir boyutlu yayılım-difüzyon denklemini
integre etmek için iki kararlı ve açık sayısal metot sunmuşlardır. Kullandıkları
şemaların tasarım açısından kararlı olduğunu ve açık metodun da kararlı hale
getirildiği sanal bir ağ kurularak yarı Lagrangian metodunun kullanıldığı genel
konsepti uyguladıklarını belirtmişlerdir. Sabit difüzyon katsayıları kullandıklarını,
hataları, problemin iki serbest parametrenin fonksiyonu olarak kararlı ve açık metot
ile elde ettiklerini, pratikte bunun σ0 ve ∆S arasındaki oranın bir fonksiyonu
olduğunu ifade etmişlerdir. Bu oranın büyük değerlerinin, kapalı metotla
karşılaştırıldığında çok doğru sonuçlar verdiğini, düşük değerlerinin kapalı metottan
daha az doğru sonuçlar ortaya koyduğunu göstermişlerdir. Akım denkleminin
çözümünde kullandıkları iki kararlı ve açık şema ile adveksiyon difüzyon
denkleminin birleştirildiği tek bir sayısal algoritmayı çözmeyi, difüzyon için kararlı
ve açık metot, adveksiyon için yarı Lagrangian metot kullanan kademeli adım
yaklaşımı kullanmayı amaçlamışlardır. Birleştirilmiş yaklaşımı ayrıntılı bir şekilde
incelemişler ve sonuçları kapalı sonlu fark şemalarıyla karşılaştırmışlardır.
Adveksiyon difüzyon değerlerine ve δ parametresine bağlı olarak değişken hata elde
etmişler ancak adveksiyon ve difüzyon sayılarının birleştirilmesiyle maksimum
hatanın sadece σ0 ve ∆S arasındaki orana bağlı olduğunu göstermişlerdir. Daha fazla
difüzyon veya adveksiyonun problemi baskıladığını, daha küçük hataların, açık
adveksiyon difüzyon denklemi kullanılarak elde edildiğini belirtmişlerdir. Hatayı
minimize etmek için δ = 2/3 olduğu durumlarda difüzyonun adveksiyonu baskıladığı
durumlar hariç δ → 0 için en iyi sonuçları elde etmişlerdir. Sadece difüzyon şemaları
karakteristiklerinin benzer hatalarına sahip olmak üzere kademeli adımlar
versiyonunun tüm analiz durumları için en iyi sonuçlar verdiğini belirtmişlerdir.
58
3. MATERYAL ve YÖNTEM
3.1. Materyal
Taşkın ötelenme hesaplarında kullanılan veriler, Akdeniz Bölgesinde, Orta Akdeniz
havzasındaki Antalya Đli sınırları içerisinde yer alan Alara Çayı üzerinde kurulmuş
olan akım gözlem istasyonuna aittir. Kanal kesitinin hem membasında hem de
mansabındaki akım debileri ve akım yükseklikleri, Elektrik Đşleri Etüt Đdaresinden
temin edilmiştir.
Şekil 3.1. Büyük akarsu havzaları (EĐE, 2009)
3.1.1. Coğrafi konum ve topografik yapı
Alara Çayı, Orta Akdeniz havzasında yer alan önemli akarsulardan biridir. Çayın
membası, Toroslar ’ın bir parçası olan Geyik ve Akçalı Dağlarının birleştiği,
yükseklikleri yer yer 1000 metreyi aşan tepe ve platolardan oluşan kıyı silsilelerinde
yer alan Antalya Đli, Gündoğmuş Đlçesine bağlı Cündüre olarak da bilinen Kayabükü
Köyü sınırları içindedir.
59
Şekil 3.2. Müteferrik Orta Akdeniz Suları Havzası (EĐE, 2009)
Membada ve daha kuzeyde yükseklikleri 500 m ile 3000 m arasında değişen dağ ve
ovalar yer alır. Mansaba doğru inildikçe kıyı boyunca gözlenebilen ovalar mevcuttur.
Şekil 3.3. Alara Çayı mansabı (Şahinbaş, 2008)
60
Genel olarak doğu – batı yönünde ilerleyen Alara Çayının uzunluğu yaklaşık olarak
80 km’dir. Bu mesafede Alara Çayı Gündoğmuş Đlçesi içerisinden geçer ve ilçeyi
yine doğu- batı yönünde ikiye böler.
Cündüre, Dereyurt, Uçan ve Kemerköprü kollarıyla beslenen Alara Çayı, Boztepe
Köyü yakınlarında denize ulaşır. Alara Çayı, antik çağlardaki adı Pamfilya olan
Antalya ovasını meydana getiren ana su kaynaklarından birisidir (Şahinbaş, 2008).
Şekil 3.4. Alara Çayı (Şahinbaş, 2008)
Engebeli ve sarp kayalık formasyonlarının mevcut olduğu Göktaş Dağı, Susuz Dağı,
Karıncalı Dağ, Sarıtaş Dağları arasında yer alan derin vadi boyunca akan Alara Çayı,
bazı noktalarda dar dikdörtgensel kesite sahip olması nedeniyle, akımın sağ ya da sol
sahilde yayılımını engelleyecek, taşkın yatağını kısıtlayıcı bir nitelik taşımaktadır
(Şekil 3.3; Şekil 3.4).
Şekil 3.5. Alara Çayı görünümü (Şahinbaş, 2008)
61
Üzerinde yer alan kum ve çakıl ocaklarının etkisiyle kanal yatağında meydana gelen
tahribattan dolayı, akım yön değiştirerek sediment taşınımı ve erozyona sebep
olmuştur. Deniz seviyesine yakın kesimlerde taban eğimi azalmakta, kesit genişliği
artmaktadır. Bu kesimde Boztepe ile Karaburun köyleri arasında ve Manavgat ile
Alanya ilçeleri arasında bir sınır teşkil eder. Alara Çayı, Manavgat ‘ın pek çok
köyüne ve Alanya ‘nın Okurcalar ve Avsallar Kasabalarına içmesuyu sağlamakta,
tarımsal alanların sulanmasında yararlanılmakta ve mansap kısmında balıkçılık
yapılabilmesine imkân sağlamaktadır.
3.1.2. Đklim ve bitki örtüsü
Alara Çayının Gündoğmuş ilçesi sınırlarında kalan kesiminde Akdeniz iklimi hakim
olmasına karşın kışlar daha karasal iklim özellikleri gösterir. Bu nedenle kışlar
kısmen sert geçer. Alara Çayının mansabında yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve
yağışlı geçen tipik bir Akdeniz iklimi hakimdir. Kışların genellikle ılıman geçtiği bu
kesimde; denizden karaya doğru esen meltem rüzgarı hakimdir. Mansapta Alanya
Yarımadası ile Toros dağları arasında oluşan boğaz, hava akımı yaratarak yaz
sıcaklığını düzenleyen olumlu bir etkiye sahiptir.
Genel olarak Akdeniz bölgesinde yağışlı dönemle kurak dönemler arasındaki fark
oldukça fazladır. Hem yıl içinde ve hem de yıllar arası dönemlerde oldukça düzensiz
bir dağılım gösteren şiddetli yağışlar, yıkıcı sellere ve taşkınlara neden
olabilmektedir. Akdeniz kıyı bölgesi nehir havzalarında bu şiddetli yağışların neden
olduğu seller sıklıkla görülen ve ekonomik açıdan en çok zarar veren doğal
afetlerdendir. Akdeniz kıyı şeridinde, "flash flood" olarak adlandırılan ani seller
konvektif yağışlar nedeniyle de oldukça sık yaşanan olaylar olarak kabul edilir
(Kadıoğlu, 2008).
Gündoğmuş ilçesi sınırlarında kalan kesim denizden yüksekliği 900 m civarındadır.
Dağlık alan olması nedeniyle bu kesimde bitki örtüsü, yer yer çalı ve maki ile yer yer
kızılçam ormanlarından, daha kuzeye çıkıldıkça karaçam, ladin, sedir ve ardıç, meşe,
köknar ağaçlarını ihtiva eden ormanlık alanlardan oluşur. Alara Çayı mansabına
62
doğru iklim daha ılıman olduğu için çok yıllık otsu bitkiler ve makiler yörenin bitki
örtüsünü teşkil eder. Akarsu vadisinde söğüt ve çınar yaygın olarak görülür.
3.1.3. Akım Gözlem Đstasyonları ve akım kayıtları
Elektrik Đşleri Etüt Đdaresi çalışmalarında 09 no ‘lu Müteferrik Orta Akdeniz Suları
havzasında yer alan Akım Gözlem Đstasyonları, Gündoğmuş Đlçesi sınırları içinde ve
Đlçenin 18 km doğusundaki Narağacı ve 10 km güneyindeki Ortakonuş köyleri
yakınlarında kurulmuştur.
922 no ’lu Alara Çayı Narağacı Akım Gözlem Đstasyonu 12.02.1992 tarihinde
açılmıştır. 32° 06' 39" Doğu, 36° 46' 44" Kuzey koordinatlarında yer almaktadır. 382
m rakımda kurulu bulunan Akım Gözlem Đstasyonu, 396,30 km2 yağış alanına
sahiptir. 1997 yılında boru limnigraf, 1999 yılında da teleferik tesis edilmiştir. 2005
yılında ise köprü yapım çalışmasından dolayı 100 m mansaba taşınmış, boru
limnigraf kurulmuştur.
Şekil 3.6. 922 no’lu Narağacı AGĐ enkesiti
Şekil 3.6 ‘da kanal kesiti membasındaki Narağacı akım gözlem istasyonun yer aldığı
enkesit şekli verilmiştir. Maksimum akımın geçtiği durum için bu enkesitte akım
yüksekliği 3,98 metre, akım genişiliği 20,09 metre olarak ölçülmüştür.
63
924 no ‘lu Alara Çayı Ortakonuş Akım Gözlem Đstasyonu 01.10.1995 yılında
hizmete alınmıştır. 32° 01' 00" Doğu, 36° 45' 33" Kuzey coğrafi koordinatlarında
kurulu bulunan istasyon 611,00 km2 yağış alanına sahiptir. 250 m rakımda yer alan
istasyon, 2002 yılında 150 m membaya taşınmış, boru limnigraf tesis edilmiştir.
Şekil 3.7. 924 no’lu Ortakonuş AGĐ enkesiti
Şekil 3.7 ‘de kanal kesiti mansabındaki Ortakonuş akım gözlem istasyonun yer aldığı
enkesit şekli verilmiştir. Maksimum akımın geçtiği durum için bu enkesitte akım
yüksekliği 3,35 metre, akım genişiliği 31,30 metre olarak ölçülmüştür.
Çalışmada 05.03.2004 tarihinde kaydedilmiş akım yüksekliği ve debilere ait 1 saatlik
veriler kullanılmıştır. Bununla birlikte; çalışma alanında yanal akımlarla ilgili olarak
herhangi bir ölçüm mevcut olmaması nedeniyle hesaplamalarda giriş ve çıkış
akımları tespit edildiği biçimde kullanılmıştır. Aralarında 10 kilometre mesafe ve
132 metre kot farkı bulunan 922 no ’lu Alara Çayı Narağacı Akım Gözlem Đstasyonu
ile 924 no ‘lu Alara Çayı Ortakonuş Akım Gözlem Đstasyonuna ait veriler temin
edilerek hesaplama sonuçları ile kıyaslama imkânı elde edilecektir.
3.2. Yöntem
3.2.1. Kanal pürüzlülük katsayısının belirlenmesi
Açık kanallardaki akımları da içeren tüm hidrolik hesaplamalarda kanalın pürüzlülük
karakteristiklerinin belirlenmesine ihtiyaç duyulur. Hali hazır durumda doğal
64
kanalardaki pürüzlülük katsayılarının belirlenmesi oldukça güçtür. Çünkü burada,
kararlı akımlardaki gibi bir direnç diyagramı veya niceliksel bağıntı mevcut değildir.
Çalışmayı yapan araştırmacıların geniş bir aralıktaki şartları temsil eden açık kanallar
için sürtünme katsayılarını belirleme kabiliyeti tecrübe ile geliştirilmelidir. Manning
denklemi, su yüzü profili ve enerji gradyanının akım yatağına paralel olduğu ve alan,
hidrolik yarıçap ve yüksekliğin, ele alınan kesit boyunca sabit kabul edildiği uniform
akım şartları için geliştirilir. En iyi çözüme ihtiyaç duyulduğu takdirde, enerji
gradyanının sadece sınır sürtünmesine bağlı kayıpları yansıtacak biçimde modifiye
edilmesiyle denklemin aynı zamanda uniform olmayan kesitler ve aynı şekilde doğal
kanallar için de geçerli olduğu varsayılır (Barnes, 1967).
Yapay ve doğal kanalların hızını ve debisini bulurken kanal en kesitinin R hidrolik
yarıçapı ve kanal eğimi bulunduktan sonra Manning n katsayısı seçilerek hesaplar
yapılır. Yapay kanallarda bu seçim nispeten kolaydır. Kanal kaplamasına bağlı
olarak alışılagelen değerlerden biri seçilebilir. Doğal akarsu ve derelerin hız ve
debisini bulurken de aynı şekilde bir n katsayısı seçilir. Bu seçim genelde oldukça
kaba ve kanal boyunca değişmediği kabul edilerek yapılır. n katsayısının seçiminde
yüzeyin pürüzlülüğü, bitki örtüsü, kanal düzensizliği, kanal eğriliği, birikim ve
aşınma, engeller, kanal enkesitinin boyut ve şekli, seviye ve debi, mevsimsel
değişimler gibi etkenlerin etkisini de göz önünde tutmak gerekir (Bulu ve Yılmaz,
2002).
Bir kanala ait n değerinin seçimini etkileyen en önemli faktörler; kanal yatağını ve
banketleri oluşturan materyalin türü ve boyutu ile kanalın şeklidir. Cowan tarafından
geliştirilen yöntem ile pürüzlülük katsayısını belirlemek için bu faktörlerin etkileri
tahmin edilebilir.
Pürüzlülük değeri n aşağıdaki formülasyon kullanılarak hesaplanır:
n= ( nb + n1 + n2 + n3 + n4 ) m (3.1)
65
Burada nb; kanalın zemin özelliklerine göre seçilen değer, n1; yüzey
düzensizliklerinin etkileri için bir düzeltme faktörü, n2; kanal enkesiti şekli ve
büyüklüğündeki değişimler için seçilen bir değer, n3; kanaldaki engeller için bir
faktör, n4; akım şartları ve vejetasyon için seçilen bir değer, m; ise kanal eğriliği için
bir düzeltme faktörüdür (Arcement and Schneider, 1989).
Kanal alt kesitlerinin temel n değerinin seçiminde, kararlı kanal ve kumsal kanal
olmak üzere bir sınıflandırma yapılmalıdır. Bunun ardından, nb değeri kanal yatağını
oluşturan malzemenin cinsine ve büyüklüğüne göre seçilen değerdir. Kanalın kum,
çakıl, toprak, kaya, iri çakıl v.s. olmasına ve milimetre cinsinden dane büyüklüğüne
göre 0,012 ‘den 0,070 ‘ye kadar farklı değerler alır. Bir diğer değer olan n1, kanal
düzensizlikleriyle ilgili değerdir. Kanal düzensizliğinin pürüzsüz, önemsiz, orta ve
şiddetli tanımlamalarına göre 0 - 0,020 arasında değerler alır. Kanal enkesitindeki
değişimlere bağlı olarak n2 tedrici değişken, nadir değişken ve sık değişken
tanımlamalarına bağlı olarak, 0 - 0,015 arasında değerler alır. Kanal içerisinde var
olan birikintiler, tümsekler, kütükler, kayalar ve köprü ayakları gibi engeller göz
önünde tutularak n3 değeri tespit edilir. Engellerin kapladığı alanın yüzdesel
değerlerine, örneğin % 5, % 15, % 50 ve daha fazla olması, engellerin özellikleri ve
engellerin enine ve boyuna kapladıkları alan dikkate alınarak bu etkilerin ihmal
edilebilir, önemsiz, önemli ve şiddetli tanımlamaları yapılarak 0 - 0,050 arasında
değerler alır. Kanaldaki vejetasyonun cinsine, yaşına ve boyuna bağlı olarak n4
değeri küçük, orta, büyük, çok büyük tanımlamaları ile 0,002 ‘den 0,100 ‘e kadar
değerler alır. Kanal eğriliğinin önemsiz, önemli ve şiddetli olmasına bağlı olarak,
düzeltme faktörü olan m, 1,00, 1,15 ve 1,30 değerlerini alır (Arcement and
Schneider, 1989). Bu açıklamalar doğrultusunda seçilen n ve m değerleri Denklem
3.1 ‘de yerine koyularak n değeri elde edilecektir. Ayrıca bu değer, EĐE tarafından
ölçülmüş debi değeri, ölçümler sonucunda hazırlanan memba enkesitinden
çıkarılacak enkesit alanı ve ıslak çevre ile kanal taban eğimi kullanılarak
hesaplanacak Manning n değeri ile karşılaştırılacak ve taşkın ötelenmesi hesaplarında
kullanılacak n değeri tespit edilecektir. Bununla birlikte, çalışmada kullanılacak
denklemlerin çözümünde sonlu fark yaklaşımları dikkate alınacaktır.
66
3.2.2. Sonlu fark yaklaşımları
Elde edilen akım denklemlerinin sayısal olarak çözülebilmesini sağlayan bir biçime
dönüştürülmesine sonlu farklar metodu adı verilir. Sayısal yaklaşım, matematiksel
bir denklemler kümesi şeklindeki fark denklemleriyle diferansiyel denklemler
yaklaşımı ve bir, iki veya üç boyutlu ağ vasıtasıyla alanın ayrıklaştırılmasıyla elde
edilir. Daha sonra bu denklemlerin arazi değişkenleri değerleri için çözümleri yapılır.
Denklemlerdeki değişim miktarları veya türevler dx ve dt sonlu niceliklerini içeren
matematiksel ifadelerle yer değiştirir. Böylece her mesafe ve zaman noktasında
tanımlanmış bulunan orijinal denklemler, sadece sonlu sayıda ağ noktasında doğru
olan matematiksel denklemlere dönüşür (Brater et al., 1996).
Bu metotta, denklemlerdeki kısmi türevlere x ya da t boyunca bulunan ağ şeklindeki
noktalar arasında sonlu farklar yaklaşımı uygulanmaktadır. Akımı tanımlayan
ifadeler, açık kanallardaki kararsız akımları tanımlayan St. Venant denklemleri göz
önüne alınan hesaplama alanı ya da düzlemi içindeki ağ noktalarının sonlu sayıları
üzerinde tanımlanmış ifadeler ile yer değiştirir. Bu durumda türevler bölünmüş
farklar ile yer değiştirir, diferansiyel denklemler de matematiksel sonlu fark
bağıntıları ile yer değiştirecektir.
Hesap ağı, akımı tanımlayan ifadeler gibi (x, t) düzlemi içinde aynı hesaplama
alanında paylaşılmış sonlu takımdaki noktalardır. Bu noktalar takımı, akımı
tanımlayan ifadelerin tanım hesap alanıdır. Bu alan, ağ fonksiyonu olarak
adlandırılır. Hesap ağında x ekseni boyunca aralıklar eşit seçilirse, ∆x mesafeyle,
N-1 adet eşit aralık elde edilir. Aralıklar arası mesafelerin eşit olmadığı durumlarda,
mesafeler; ∆xj = xj – xj-1 şeklinde değişken uzunluklarda olacaktır. Genellikle x
ekseni boyunca ayrıklaştırma;
wy = { xj = j∆x, j = 1,2,….,N; ∆xj = xj+1 - xj} (3.2)
nokta takımları ile sembolik olarak tanımlanır. Aynı şekilde t ekseni boyunca
yapılacak ayrıklaştırma;
67
wt = { tn = n∆t, n = 0,1,2,….; ∆tn = tn+1 – tn} (3.3)
nokta takımları ile tanımlanır. Bu durumda bir boyutlu kararsız akım problemi için
(x, t) düzlemindeki hesap ağı da;
w = wy× wt = {( xj, tn; xj+1= xj +∆x; tn+1 = tn+ ∆tn; j=1,2,….,N; n=0,1,2,…} (3.4)
takımı ile tanımlanır. Uniform olmayan hesap ağı, akım parametreleri ve kanal
geometrisinin oldukça hızlı değiştiği, hesaplama alanının belirli kısımlarında bu
olayların açıklanmasının önem kazandığı durumlarda uygundur.
Sonlu fark metodolojisinin en önemli avantajı basit oluşudur. Bir diğer avantajı ise
yüksek mertebeden yaklaşımlar elde etmeye olanak sağlamasıdır. Diğer taraftan
metodun yapısal ağa ihtiyaç duyması nedeniyle uygulama aralığı açık bir şekilde
sınırlanmıştır. Dahası sonlu fark metodu eğrisel koordinatlarda doğrudan
kullanılamaz fakat elde edilen denklemler öncelikle kartezyen koordinat sistemine;
diğer bir deyişle fiziksel mesafeden hesaplama mesafesine dönüştürülmelidir.
Böylece problem, akım denklemlerinde Jacobian koordinat dönüşümüne benzer. Bu
Jacobian koordinat, ilave sayısal hataları ortadan kaldırmak için uygun bir şekilde
ayrıklaştırılmalıdır. Bu aşamanın sonunda sonlu fark metodu daha basit geometrilere
uygulanabilir (Blazek, 2001).
Bir hesaplama alanında; t0 anında, düğüm noktalarında akım hızının bilindiği, t0 + ∆t
anındaki değerleri bulmak istendiği varsayılsın. Bilinen değerler kararsız akım
başlangıç şartından veya önceki zaman aralığından hesaplanarak bulunur. Çözüm
için iki tür sonlu fark şeması kullanılabilir. Eğer sonlu fark yaklaşımları x ‘e bağlı
türevler olarak bilinen andaki değerler ise sonuç denklemler doğrudan çözülebilir. Bu
yöntem, açık şema olarak adlandırılır. Kapalı şemada ise sonlu fark yaklaşımı,
bilinmeyen değerlere uygulanır, bütün sistemdeki matematiksel denklemler aynı
anda çözülür (Cunge, et al., 1980). Açık ve kapalı formülasyonlara dayanan çözüm
yöntemleri birbirinden farklıdır. Açık formülasyonda sadece bir bilinmeyen
mevcuttur. Bu nedenle her bir ağ noktasında doğrudan çözüm yapılabilir. Kapalı
68
formülasyonda ise birden fazla bilinmeyen mevcuttur ve bu nedenle sonlu fark
denklemi bilinmeyen sayısı kadar denklem elde etmek için her bir n + 1 zaman
seviyesinde her mesafesel nokta için yazılarak aynı anda çözüm yapılmalıdır. Açık
bir şekilde görülmektedir ki, açık şemaların çözümü kapalı şemaların çözümünden
daha kolaydır. Buna karşılık kapalı formülasyonların açık formülasyonlara göre daha
kararlı olduğu görülür (Hoffmann and Chiang, 2000).
Aşağıda çalışmada kullanılan açık sonlu fark şemaları için tanımlar ve uygulama
esasları sunulmuştur.
3.2.2.1. Açık sonlu fark şemaları
Açık şemalar ilk olarak Stoker ve Issacson tarafından ortaya konulmuştur. Açık
şemalarda x ve t hesaplama alanından elde edilen denklemlerin çözümleri için Şekil
3.6 ‘da gösterilen noktalardan oluşan bir ağ tanımlanır.
t
xx
t
P
L RM
Değişkenler, L, M ve R noktalarında bilinmektedirler. V(P) hızı ve P noktasındaki
y(P) derinliği için süreklilik ve sürtünme eğimi denklemleri çözümü için ortalanmış
fark çözümü kullanılır. Ağdaki M noktası üzerindeki değişken parametreleri ve
onların türevlerini elde etmek için aşağıda verilen sayısal yaklaşımlar yapılır;
Şekil 3.8. Açık çözümler için kullanılan ağ şeması
69
[ ]
2
)()( LVRVVm
+= (3.5)
x
LVRV
x
mV
∆
−=
∂
∂
2
)()()( (3.6)
t
mVPV
t
mV
∆
−=
∂
∂ )()()( (3.7)
Düzenlenen St. Venant denklemlerine yazıldığı takdirde, V(P) ve y(P) hesaplanabilir.
Burada B; kanal genişliğidir:
[ ] [ ] [ ]
−+−∆
∆−
+= )()()()(
2
1
22
)()()( 22
LyRygLVRVx
tLVRVPV
[ ] [ ][ ]
+
++∆−−−
∆+
)()(
)()()()(
2
1)()(2
20
LyRy
LqRqLVRVt
BLSRSS
tg ff (3.8)
[ ] [ ] [ ]
−−+∆
∆
∆++= )()()()()()(
2)()(
2
1)( LVLyRVRyLqRq
B
x
x
tLyRyPy (3.9)
Açık denklemlerin çözümlerinde, öncelikle y(P) için çözüm yapılarak Denklem 3.8
‘de yerine koyulması ve Sf, V(L) ve V(R) bilinen değerlerinin bir fonksiyonu olarak
V(P) için çözüm yapılması yöntemi izlenir. Memba ve mansaba ait başlangıç ve sınır
şartlarının, giriş hidrografından ve seviye–çıkış akımı ilişkisinden yararlanılarak
bilinmesi gerekmektedir. Açık şema yaklaşımının en büyük dezavantajı, stabilite
problemlerinden kaçınmak için, Courant şartı olarak bilinen, küçük zaman
aralıklarının kullanımına ihtiyaç duymasıdır (Bedient and Huber, 1988).
c
xt
∆≤∆ (3.10)
70
Courant şartı Denklem 3.10 ‘da verilmiştir. Yukarıda ifade edilen dezavantaj
hesaplama sistemleri ile bilgisayar sistemlerinin gelişmesi neticesinde kısmen
ortadan kalkmıştır.
3.2.3. Taşkın ötelenme metotları
Akışkanlara ait denklemler genellikle karmaşıktır ve sadece bilgisayar programları
kullanılarak çözülebilir. Dahası denklemler türbülansla ilgili ampirik kısımları içerir.
Fiziksel bakış açısına göre türbülans aşaması tam olarak anlaşılamamıştır. Bu durum,
türbülansla momentum iletim formülasyonunun veya kütle iletiminin uygulamayı
sınırlayan ampirik elemanlar içerdiği anlamı taşır. Problemlerde sadece taban
sürtünmesiyle ilgili çok az güçlükle uğraşılmıştır. Belirli bir mühendislik problemi
için model tipinin seçilmesi, o problemin ihtiyaçları doğrultusunda olmalıdır. Tüm
temel etkileri içerdiğinden, model, gerektiğinden fazla karmaşık olmamalıdır
(Jansen, et al., 1979). Hidrolik mühendisleri geliştirdikleri taşkın ötelenmesi
metotlarıyla, herhangi bir başlangıç anında bir akarsuya yan kollarından ve yersel
akıştan gelen akımların izlenerek kaydedilmesine ya da hesaplanmasına dayanan
akarsulardaki taşkınların tahmin edilmesini amaçlamışlardır. Taşkın ötelenmesi
metodu, açık kanallardaki akımların temel diferansiyel denklemlerinin çözümü için
bir yaklaşım olarak ifade edilebilir ancak burada diferansiyel denklemlerin doğrudan
kullanımı mümkün değildir. Bunun yanında taşkın ötelenmesi metodu sorunu, bir
akarsu boyunca taşkının belirlenmesi amacı dışında tamamen doğru sonuçlar da
vermez. Diğer taraftan açık kanallardaki akımlar için temel diferansiyel denklemler,
tüm durumlarda temel olarak uygulanır ve akarsuyun fiziksel karakteristiklerini
tanımlayan uygun verilerle ve bilinen uygun başlangıç ve sınır şartlarla problemin
çözümünde kullanılabilir. Diferansiyel denklemlerin açık kanal akımlarındaki
problemlerin çözümünde doğrudan kullanılması fikri tamamen yeni bir fikir değildir.
Gerçekte bu düşünce 1889 ‘dan daha öncelere dayanır. Genel olarak, diferansiyel
denklemlerin doğrudan integrasyonunda yapılacak sayısal çalışmaların miktarı,
pratik amaçlar için oldukça zorlu bir süreç içerir (Courant, et al., 1957). Kararsız
kanal akımlarının pratikteki örnekleri, akarsu taşkın yayılımı, memba akımları ve
barajların kapaklarının işletilmesi veya baraj yıkılmalarından kaynaklanan akım
71
alçalıp yükselmeleri olarak sıralanabilir. Đvmenin yatay bileşeninin küçük olması
nedeniyle akarsulardaki doğal taşkın akımları ve membadaki gelgitlerin yayılımı ise
tedrici değişken kararsız akımlara örnektir. Akımın alçalıp yükselmesi de hızlı
değişken kararsız akımlara örnek teşkil eder (Featherstone and Nalluri, 1995).
Eğimin düşük olmasından dolayı altkritik akımın görüldüğü akarsulardaki taşkın
dalgaları, düşük genlikli ağırlık dalgalarının hızından yani mansap karakteristik
hızından ciddi anlamda daha düşük hızlarda mansaba doğru ilerler (Morikawa,
1954). Açık kanalarda taşkın ötelenmesi, dalga yayılımına, dalga sönümlenmesine
veya kabarmasına, dalga gecikmesine ya da ivmelenmesine yol açar. Bu dalga
karakteristikleri, akım ötelenmesi ya da yayılımının hidroliğini oluşturur. Bu
karakteristikler, kanalın geometrik karakteristiklerinden, başlangıç ve sınır şartları
gibi kaynak karakteristiklerinden büyük ölçüde etkilenir. Genellikle kanallar,
geometrik, morfolojik ve hidrolik karakteristiklere bağlı olarak uniform olmayan ve
heterojen bir yapıya sahiptir. Bir başka deyişle, bu karakteristikler, kanal boyunca
mesafede enlemesine olacak biçimde değişim gösterir. Dahası bu karakteristikler,
genellikle büyük ölçekler üzerinde, mesafede olduğu gibi zamanda da değişim
gösterir (Singh, 2004).
Membanın ya da mansabın sonundaki ağ noktalarında debi veya seviye değerlerini
hesaplamak için; anahtar eğrisi şeklinde seviye ile debi arasındaki ilişki ya da seviye
veya debi gibi bir fiziksel şartın verilmiş olması gereklidir. Daha sonra bu fiziksel
şart, akım yüksekliği ve akım hızını belirlemek amacıyla karakteristik formlardaki
diferansiyel denklemlerin biriyle birlikte kullanılır (Isaacson, et al., 1956). St. Venant
denklemleri, açık kanallardaki taşkın dalgalarının yayılımıyla ilgili problemleri iyi
bir şekilde tanımlar. Ancak bu işlem, şiddetli yağışlar ya da her hangi bir kontrol
yapısının yıkılması sebebiyle ortaya çıkan oldukça karmaşık fiziksel bir süreçtir. Bu
tür problemlerin çözümü, aynı şekilde St. Venant denklemlerinin çözümüne imkân
sağlayan metotların geliştirilmesine benzer. Matematiksel gösterimlerinde, bu lineer
olmayan denklemler, tüm elemanları açısından doğrudan veya dolaylı olarak
kanaldaki akım davranışıyla ilişkilidir (Chagas and Souza, 2005).
72
Taşkın ötelenmesi problemlerinde hidrolik ve hidrolojik taşkın ötelenmesi teknikleri
olmak üzere iki muhtemel yaklaşım vardır. Akım sentezleri, rezervuar düzenleme
modelleri gibi hidrolojik modeller kavramsal modellerdir ve kütlenin korunumuna ve
momentum etkilerinin ampirik yaklaşımlarına dayanır. Bu modellerin uygulanması
pratik ve ekonomik bakış açılarına göre caziptir çünkü modeller sadece kalibrasyon
amacıyla gözlem istasyonlarındaki akım verilerine ihtiyaç duyar. Deterministik
modeller adı verilen hidrolik modeller, fiziksel kanunlara ve fiziksel veriye ihtiyaç
duyar. Akım kayıtlarına ilave olarak bir kanal kesitinin uygun bir hidrolik modeli,
kütle ve momentum korunumunun sofistike bir matematik modeline, enkesit şekli,
yatak eğimi gibi kanal geometrisini tanımlayan yeterli bilgiye ve kanal yatağında,
banketlerde ve taşkın havzasındaki direnç karakteristiklerine ihtiyaç duyar (Hicks,
1996). Kinematik dalga taşkın ötelenmesi, difüzyon dalga taşkın ötelenmesi, yarı
dinamik dalga taşkın ötelenmesi ve dinamik dalga taşkın ötelenmesi gibi metotlar
hidrolik modeller ya da yayılı modeller olarak adlandırılır.
Muskingum, Muskingum Cunge, Modifiye Puls, Tatum, Straddle Stagger, Working
Value, Convex ve Att-Kin gibi metotlar hidrolojik akarsu taşkın ötelenmesi
metotlarına örnektir. Ponce (2009), Muskingum Cunge Metodunun her ne kadar
hidrolojik metotlar içerisinde görünse de, mekanik ile ilişkili olmasından dolayı bu
metodun hidrolik olduğunu belirtmiştir. M-C Metodunun difüzyon dalga yerine
kullanılabileceğini ifade etmiştir. Muskingum Cunge ötelenmesinin analitik olarak
incelenmesi (Ponce, 1996) ile ilgili olarak yapmış olduğu çalışmayı bu ifadesine
dayanak olarak göstermiştir.
Bu metotların esası çeşitli varsayımları ve yaklaşımları içerir. Hidrolojik metotlar,
tedrici değişken kararsız akımlar için doğrudan dinamik denklem çözümlerini
içermez, ancak bu denklemin çözümünde deneye dayalı yaklaşımlar kullanılır.
Modeller, durgunsu etkileri, akımın aniden alçalıp yükselmesi etkileri ve borlanma
etkilerini ihmal eder. Borlanma, Chanson (2004) tarafından gelgitlere bağlı olarak
akımın ani alçalıp yükselmesi olarak tanımlanmıştır. Yanal akımlar, yeraltı suyu
etkileri ve yanal yüzey akımları ötelenme kesimine bağlı olarak giriş akımlarıyla
hesaplanır. Kanal enkesitleri sabit fiziksel karakteristikler olarak varsayılır, yani
73
seçilmiş bir ötelenme kesiminin şekli ve pürüzlülük faktörleri sabittir. Ötelenme
akım doğrultusunda membadan mansaba doğru ilerler ve bu ilerleme sırasında kanal
boyunca hız değişimleri o kadar küçüktür ki dinamik denklemdeki ivme terimleri
ihmal edilir (ASCE Task Committee on Hydrology Handbook, 1996).
Taşkın ötelenmesinde kullanılan hidrolojik modellerin başlıca dezavantajı; çıktının
akım gözlem istasyonlarındaki akım hidrografı ile sınırlanmış olmasıdır. Bunun
aksine, hidrolik modeller, gözlem istasyonlarının yanı sıra ara noktalarda hidrograf
elde etmeye imkân tanır. Sonuç olarak hidrolik taşkın ötelenme modelleri, taşkın
havzası çalışmaları, köprü tasarımları, habitat yaklaşımı çalışmaları gibi çalışmalar
için gözlem istasyonları arasında seçilmiş kesitin daha detaylı bir hidrolik modeli için
gerekli sınır şartlarını sağlama yeteneğine sahiptir (Hicks, 1996). Taşkın ötelenmesi
hesaplamalarında kullanılan St. Venant denklemleri sayesinde sistemin tüm
hidrodinamiği belirlenebilir ve meydana gelecek sel baskınları için muhtemel riskler
tahkik edilebilir (Chagas and Souza, 2005).
Taşkın ötelenmesi problemlerinin çözümünde kısmen sadeleştirilmiş denklemlerin
sayısal çözümlerinden yararlanılır. Sadeleştirilmiş denklemlerin çözümlerinde açık
ve kapalı formülasyonlar ve denklemlerin karakteristik formları kullanılır. Çözüm
işlemleri temel denklemler olan momentum ve süreklilik denklemlerinden her ikisine
de uygulanır.
Genellikle çeşitli hidrolik ötelenme tekniklerinin veri ihtiyacı hemen hemen aynıdır.
Bunla birlikte, her veri tipi için ihtiyaç duyulan detay değerleri kullanılan ötelenme
tekniğine ve uygulanacak olan duruma göre değişiklik gösterecektir. Ötelenme
teknikleri için ihtiyaç duyulan temel veri aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
a- Akım verileri (Hidrograflar)
b- Kanal en kesitleri ve kanal kesit uzunluğu
c- Pürüzlülük katsayıları
d- Başlangıç ve sınır şartlar
74
e- Akım boyunca yan kolların olduğu her bir noktadaki giriş akımları ve yanal
akımlar da dahil memba noktalarındaki debi hidrograflarını içeren akım verileri.
Bu çalışmada; EĐE tarafından düzenli olarak kaydedilen akım verileri, hazırlanan
kanal en kesitleri kullanılacak, EĐE tarafından kurulan iki akım gözlem istasyonu
arasındaki kesit uzunluğu belirlenecek, yanal akım olmaması durumu için
deterministik modeller ile hesaplamalar yapılacaktır.
3.2.3.1. Kinematik dalga taşkın ötelenme modeli
Özellikle yüzey akımı problemlerinde sadeleştirilmiş bir matematik model yaygın
olarak kullanılır. Burada bir boyutlu kararsız akım süreklilik denklemiyle birlikte
kararlı momentum denkleminin uniform akım için farklı bir biçiminden yararlanılır.
Hareketi bu modelle tanımlanan dalgalar kinematik dalga olarak tanımlanır, bunun
tersine dinamik dalgaların tanımında, tam kararsız akım denklemleri kullanılır.
Dalganın bir özelliği olan debi, atalet kuvvetlerini dikkate almaksızın sadece
süreklilik denkleminden elde edilir ve sadece yüksekliğin bir fonksiyonudur.
Kinematik dalga teorisini oluşturan farklı denklemler ve bağıntılar içeren modellere
literatürde rastlanmaktadır. Bir kanaldaki dalga hareketi tanımlanırken modelin
kullanımı kinematik taşkın ötelenmesi olarak adlandırılır, yüzey akımı durumunda
ise genellikle kinematik model ve kinematik akım terimleri kullanılır.
Yatak eğiminin oldukça dik ve debi değişimlerinin belirli ölçülerde olması
durumunda basınç ve ivme terimleri, yatak ve sürtünme eğimleri ile
karşılaştırıldığında küçük olacaktır. Bu nedenle sürtünme eğimi ve yatak eğimi
yaklaşık olarak birbirine eşittir.
0SS f ≈ (3.11)
Kinematik dalga yaklaşımı olarak adlandırılan bu durumda akım sadece mansaba
ötelenebilir. Her bir kesitteki akım yüzeyi kotları Manning denklemi ile
hesaplanabilir veya herhangi bir debi için tek değerli anahtar eğrisinden elde
75
edilebilir. Bu yaklaşık metotla ilgili fiziksel varsayımlar yüzey akımına veya küçük
ivmeye sahip uygun bir şekilde teşkil edilmiş dik kanallara dayanır.
Metot sürüklenme meydana gelmesinden ve akım yönünde ağırlık bileşeni
olamamasından dolayı yatay kanallarda sınırlı olarak kullanışsızdır. Genellikle düşük
eğimli kanallarda akım yüksekliğini olduğundan daha büyük gösterir. Kural olarak;
kinematik dalga yaklaşımı, hidrografın şekline bağlı olarak, eğimin yaklaşık 0,002
değerinden büyük olduğu durumlarda uygulanabilirdir. Tecrübeler, kinematik
dalgaların akarsu akımlarının analizinde kullanılabilir olmadığını göstermiştir.
Kinematik dalga ile hesaplanan taşkın dalgası davranışının karakteristik özelliği,
yanal giriş ve çıkış akımlarının olmadığı durumlarda, pikde azalmaya sebep
olmamasıdır, kinematik dalganın en büyük avantajı, kritik derinlikte hesaplama
sorunlarına yol açmamasıdır (USACE (United States Army Corps of Engineers),
1993).
Kinematik dalga hareketi, herhangi bir boyutlu akım için, verilen bir noktadaki birim
zamanda geçen akım hacmi ile birim mesafede geçen akım hacmi arasında, her bir
noktadaki yaklaşık fonksiyonel bağıntı olarak tanımlanabilir. Geçmiş akım miktarı
için qı ve k sonraki toplanma miktarı ortak sembollerdir. Kinematik dalgalar
süreklilik teorisine bağlı olarak tanımlanır. Bu nedenle sadece mansaptaki hareket
dikkate alınır. Kinematik dalgalar, dinamik dalgaların memba dalga hareketi gibi
non-lineer davranışını sergilemediğinden kinematik dalganın şekli δqı / δk şeklinde
tanımlanan dalga hızına bağlı olmasından doğan non-lineeriteye bağlı olarak değişir.
Buna göre kinematik dalgalar, membada ilerleyen dalgalar gibi şekli değişmeyen
monoklinal dalgalardan farklıdır. Bununla beraber kinematik dalga hızı, monoklinal
dalga hızı ile aynıdır. Her bir kinematik dalganın yayılma hızı, dalga ile taşınan qı
akım değerine bağlı olduğundan ardışık kinematik dalgalar, kinematik şok dalgalar
biçimine dönüşerek kaybolur. Kinematik şoklar, göreceli kısa mesafelerde (bir yüzey
akışında farklı eğimlere sahip iki düzlemin birleşim noktasındaki gibi) dikkate değer
değişimlerin olduğu durumda meydana gelir. Kinematik dalga teoreminde, kinematik
şokların gelişimi, kanal akımındaki kabarma veya borlanmanın gelişimine bağlı
olarak aşağı yukarı benzerdir. Buna rağmen kinematik şok, kabarma veya
76
borlanmanın fiziksel veya matematiksel karakteristikleri ile aynı değildir. Bir
kinematik şok dalgası, eğimde kabarmadan daha fazla tedrici dalga hareketine sahip
bir monoklinal dalga veya sabit profil dalgadır. Kinematik dalgalar, mesafe-zaman
düzlemindeki karakteristik eğrilerle açıklanır. Kinematik akım için sadece bir
karakteristik eğriler takımı vardır, ileri karakteristikler dalga hareketinin mansap
yönünü temsil eder. Takımdaki eğrilerin yakınsaması kinematik şokların oluşumunu
gösterir (Miller and Cunge, 1975).
Özel uygulamalar için kinematik modelin geçerliliğinin belirlenebildiği kriterler
mevcuttur. Kriterlerden birisi Froude sayısını içerir. Dinamik ve kinematik dalga
hızları eşitliğinin kurulması, dinamik ve kinematik dalgaların eşit öneme sahip
olduğu akım şartlarının belirlenmesiyle bir kriter ortaya çıkarır. Kinematik ve
dinamik dalgalar aynı hıza sahip olduğunda,
Fr + 1 = rF2
3 (3.12)
Fr = 2 (3.13)
elde edilir. Froude sayısının bu büyüklüğe sahip olduğu durumlarda akımın kararlı
olmaması hali ortaya çıkar (Chow, 1959). Fr < 2 olması halinde dinamik dalgalar
hızlı bir şekilde sönümlenir. Direnç kuvvetleri için Chézy formülünden daha çok
Manning denklemi kullanıldığında, kritik Froude sayısı 3/2 ye eşit olur. Froude
sayıları kinematik teorinin uygulanabilmesi için limitleri gösterir.
Woolhiser ve Liggett tarafından geliştirilen kinematik akım sayısını içeren bir kriter
Chézy denklemine dayanır. Akımlar süperkritik olduğunda veya kinematik akım
sayısı k büyük olduğunda, Chézy – Kinematik modelin yeterli bir model olduğu
görülmüş (Liggett and Woolhiser, 1967), k=10 olduğunda kinematik yaklaşımdaki
hatanın yaklaşık %10 olduğunu ortaya koyulmuştur, bununla birlikte k’nın daha
büyük değerlerinde hata hızla azaldığı örneğin k arttığında dinamik çözümün
kinematik çözüme yaklaştığı görülmüştür (Overton, 1972). Uzun, pürüzlü ve dik
77
alanlarda düşük yağış değerlerinde yüzey akışı için kinematik modelin en doğru
yaklaşım olduğu ortaya koyulmuştur, k > 20 olması durumunda kinematik modelin
çok iyi olduğunu ve birçok yüzey akışı probleminde k’nın 1,000’ dan büyük olduğu
tespit edilmiştir (Morikawa, 1957). Henderson (1963), orta eğimlerde taşkın
dalgalarının en iyi tam momentum denklemiyle tanımlandığı, düşük, hafif eğimlerde,
lokal ve konvektif ivme terimleri olmaksızın momentum denklemiyle en iyi
tanımlandığı, dik eğimlerde ise taşkın dalgalarının en iyi kinematik modelle
tanımlandığı taban eğimini içeren bir kriter kullanmıştır. Taşkın hidrografının şekline
dayanan her bir sınıflandırmadaki eğimin değeri kanal taban eğimine uygundur.
Burada bir sınıflandırmanın yapılması kolay değildir. Dik eğime sahip bir akarsu için
Henderson’un terimleri sadece 0,0003 gibi bir eğime sahiptir. Đlk iki sınıflandırmanın
her biri, mansaba doğru hareket ederek azalan, kinematik dalgalar olmayan, lokal ve
konvektif ivme terimlerinin veya yüzey eğiminin olmadığı dalgalar içerir. Kibler,
Woolhiser (1970) burada, dik eğimlerin, sel rejimine sahip yüksek kesim
akarsularındaki ortalama taban eğimlerinden daha düzlemsel olduğunu belirtmiştir.
Bu çerçevede kinematik modelde kullanılan akım denklemleri aşağıda sunulmuştur.
Kinematik akım modeli genel formuyla süreklilik denkleminden faydalanır.
0=−∂
∂+
∂
∂q
t
hB
x
Q (3.14)
Bu denklem yanal akım olmaması durumu, geniş dikdörtgen kanal kesiti v.s.
durumlar dikkate alınarak yüzey akımları için modifiye edilebilir.
Bir boyutlu tedrici değişken kararsız akım için momentum denkleminde, eğim terimi
xh ∂∂ / olduğu gibi, yersel ve konvektif ivmeler ihmal edilir. Geri kalan denklem,
kararlı ve uniform akım için anahtar eğrisinin tanımına eşittir:
S0 = Sf (3.15)
veya
78
Q = Qn (3.16)
Burada; Qn, Manning denklemiyle tanımlanan;
2/10
3/249.1SAR
nQn = (3.17)
normal debidir. Kinematik model, kanal taban eğimi hariç eğim terimlerini ve
değişken ivmeyi ihmal eder. Genellikle momentum denklemi kinematik akımda
kullanıldığı gibi aşağıdaki şekilde yazılabilir:
nahQ = (3.18)
Burada a katsayısı ve n üsteli istenen direnç formülü ile bağıntılanabilir. Kinematik
dalganın hızı, monoklinal dalgada olduğu gibi;
dA
dUAU
dh
dQ
BdA
dQ
dt
dxc +====
1 (3.19)
Denklem 3.19 aynı zamanda x-t düzleminde karakteristik yörüngeleri tanımlar.
Kinematik denklemlerin uygulamalarında çoğu kez boyutsuz formlar kullanılır
(Woolhiser and Liggett, 1967). Kinematik akım teorisi geçerli olduğunda,
belirlenmesinde önem teşkil eden normalizasyon metodunda iki boyutsuz parametre
ortaya çıkar. Bu parametreler; referans niceliklere dayanan Froude sayısı;
0
0
gH
VFo = (3.20)
‘dir ve bir indeks parametre veya aynı zamanda normalizasyon değerlerinin bir
fonksiyonu olan kinematik akım sayısı aşağıdaki gibidir:
79
0
20
00
HF
LSk = (3.21)
3.20 ve 3.21 denklemlerinde, V0, bir düzlemin veya L0 kanal boyunun sonundaki
kararlı durum normal akım hızı ve H0 ise uygun normal derinliktir (Miller and
Cunge, 1975).
Kinematik denklemlerin uygulanması ve hesaplama yöntemleri ile ilgili olarak;
taşkın hareketi için bağımsız kinematik dalga teorilerinin literatürde çeşitli örnekleri
mevcuttur. Kinematik dalga teorisine ait ilk çalışmalar Boussenesq, Forchheimer,
Kleitz, Breton ve Graeff tarafından ortaya konulmuştur. Erken dönem çalışmalarının
yanında aynı terminoloji kullanılarak kinematik taşkın dalgaları üzerine temel teorik
çalışma Lighthill ve Whitham tarafından yapılmış ve bu çalışma 1955 yılında
yayımlanmıştır. Bu çalışmada, araştırmacılar, kinematik dalgaların ve kinematik şok
dalgalarının genel özelliklerini ortaya koymuşlar, daha sonra kinematik dalgaların ön
planda olduğu uzun bir akarsudaki taşkın dalgalarının davranışını detaylı bir şekilde
vermişlerdir. Bununla birlikte, akış-depolama ilişkisini ve bu ilişkiyi tanımlamayı
amaçlayan faktörlerin çeşitliliğini dikkate almışlardır. Kinematik dalgaları veya
monoklinal dalgaları içeren dalgaların, gözlem noktasındaki zamanla birlikte akım
varyasyonlarına ait bilgilerinin, akımın bir gözlem noktasından mansaba doğru
hareket etmesi sırasında nasıl tanımlanabileceğini ortaya koymuşlardır. Akarsu
kollarından gelen yanal akımların ve akışın kinematik dalga hareketi üzerindeki
etkilerine de çalışmada yer verilmiştir. Bu çalışmadan sonra yapılan çalışmalarda
ortaya konulan kinematik teorideki önemli bir gelişme de yüzey üstü akışın hesaba
katılmasıdır. Bu çalışmalardan birçoğu, U.S. Tarımsal Araştırmalar Servisi
bünyesinde gerçekleştirilmiştir.
Kinematik modelin en önemli avantajı; çözümün tam denklemlerden daha kolay
olmasıdır. Bir boyutlu tedrici değişken akım modeli sayısal olarak çözülmesine
rağmen, kinematik akımın çözümü analitik çözümlere göre yapılabilir. Tüm
sadeleştirilmiş metotlar gibi kinematik ötelenmenin dezavantajı; fiziksel olarak
gerçek durum ile model çözümlerin birbirleri arasındaki benzerliğin belirsiz
80
olmasıdır. Bu belirsizlik herhangi bir model için daima mevcuttur. Fakat belirsizliğin
derecesi artan sadeleştirme ile doğru orantılıdır. Uygulamaların farklı tipleri için
kinematik akım modelinin geçerliliği sorunu, modelin sonuçları ile prototip
ölçümleri arasında daha fazla karşılaştırma yapılarak daha iyi tanımlanır.
nahQ = denklemi ile ifade edilen bağıntı, anahtar fonksiyon olarak bilinir. Bu
fonksiyon, birkaç metottan biri olarak belirlenen hesaplama yönteminde kullanılır.
Kararlı, uniform, pürüzlü türbülanslı akım dikkate alındığında, o kesitteki anahtar
eğrisini elde etmek için yapılan hesaplamalarda her bir kanal kesitine Manning ve
Chézy denklemi uygulanır. Su yüzü profillerinin bir serisini elde etmek için bir
bilgisayar programından yararlanılarak doğal kanallar için alternatif bir metot
kullanılır. Kanal boyunca her bir kesitteki akım hızları ve akımın derinlikleri için
hesaplanan değerler; bir açık fonksiyondan daha çok bir sayısal değerler serisini
içeren bir kesit anahtar fonksiyonunu tanımlar (Brakensiek, 1966).
0=−∂
∂+
∂
∂q
t
hB
x
Q (3.22)
Süreklilik denklemi, Q = Qn anahtar fonksiyonundan Q debisi ile A alanı arasındaki
bağıntıyı sayısal olarak çözümleyen bir sonlu fark denklemine dönüştürülür (Miller
and Cunge, 1975).
3.2.3.2. Difüzyon dalga taşkın ötelenme modeli
Açık kanallarda bir boyutlu kararsız akımların dinamik modellenmesi genellikle St.
Venant denklemlerinin sayısal çözümlerine dayanır. Hiperbolik yarı lineer kısmi
diferansiyel denklem sistemini meydana getiren St. Venant sisteminin çözümü birkaç
sayısal metotla verilmiştir. Büyük sistemler dikkate alındığında tam olarak problemin
çözülmesi zaman alır. Hidrologlar, depolama ötelenmesi, Muskingum ötelenmesi ve
Kalinin-Miljukov ötelenmesi gibi pek çok alternatif sadeleştirilmiş modeller
kurmuşlardır. Çalışmaların tamamında, verilen mansap kesitinde hesaplanacak
debiler, bir memba kesitindeki debilerin fonksiyonu olarak kabul edilmiştir.
81
Modeller, hesaplama için az bir süreye ihtiyaç duyarlar fakat sadece akarsu kesitinin
tüm etkilerini tanımlayabilirler ve kesitte yer alan hidrolik yapılarla benzeşmezler.
Bu husus, birçok hidroloğun St. Venant denklemlerini neden sadeleştirmeye
çalıştıkları sorusunun yanıtını oluşturur.
Pratik uygulamaların birçoğunda, St. Venant denklemindeki ivme terimleri ihmal
edilebilir ve sistem difüzyon dalga denklemi şeklinde sadece bir parabolik denkleme
dönüştürülür. Bazı şartlar altında bu denklem bir analitik çözüme ihtiyaç duyar.
Sonlu fark ayrıklaştırma tekniklerine dayanan metotlarda genellikle her bir zaman
aralığında debiler hesaplanır. Sayısal çözümlemeler uygulanırken sonlu fark
sistemlerinin oluşturulması sorunu, onların çözülmesi için metotlar, kararlılıkları ve
doğrulukları üzerinde çalışılır. Bu sorular, difüzyon dalga taşkın ötelenmesi için de
ortaya konulur. 1871 yılında Barré de St. Venant, bir boyutlu tedrici değişken
kararsız akımlarla ilgili olarak kısmi diferansiyel denklemlerin klasik sistem
kullanarak formülasyonunu elde etmiştir. Kütle ve momentumu tanımlayan iki
denklem aşağıdaki şekilde yazılmıştır:
0=∂
∂+
∂
∂
t
A
x
Q (3.23)
02
=
+
∂+
∂
∂+
∂
∂j
x
dzgA
A
Q
xt
Q (3.24)
Burada, Q(x,t); debi, z(x,t); yatay bir kıyas düzlemi üzerindeki su profili kotu, A(z,x);
akımın en kesit alanı, j; sürtünme kayıpları eğimi, x; mansaptaki mesafe, t; zamanı
temsil etmektedir. Süreklilik denklemi olarak adlandırılan ilk denklem; yanal giriş ve
çıkış akımlarının olmadığı bir kanal kesimindeki kütle dengesini temsil eder.
Momentum denklemi olarak bilinen ikinci denklem ise aynı kesitteki enerji dengesini
gösterir. Bu sistemi oluşturmak için, akımın bir boyutlu olduğu, basıncın bir
hidrostatik dağılıma sahip olduğu, dağıtılmış sürtünme kayıplarının genel uniform
akım formülü ile belirlendiği ve bunun toplam esas kayıplarda dikkate alınması
gerektiği ve yanal bir giriş – çıkış akımının olmadığı gibi temel varsayımlar yapılır.
82
Çözüm metotları, hem karakteristik çizgilerine hem de açık veya kapalı sonlu fark
şemalarını kullanarak zaman ve mesafe ayrıklaştırmasına dayanır. Sonlu eleman
teknikleri, hiperbolik sistemlerin entegrasyonunda özellikle tavsiye edilmemesine
rağmen; sonlu eleman şemalarının uygulamaları üzerine çalışmalar yayımlanmıştır.
Sonlu fark ayrıklaştırma tekniklerine dayanan açık ve kapalı şemalara bölünebilen
metotlar geniş ölçüde kullanılmaktadır. Đntegrasyon zaman aralığı, Courant
sınırlaması olarak bilinen, açık bir şekilde belirtilmiş bir üst limitten daha büyük
olması durumunda; açık şemalar stabilite problemlerine doğru bir eğilim gösterir.
1960’lı yıllardan sonra, sonlu fark kapalı şemaları, lineerize denklem sistemlerinin
tekrarlı çözümleriyle sonuçlandırılan taşkın ötelenmesi olayları çözümleri sayesinde
geliştirilmiştir. Tüm problemlerin çözülmesi için ihtiyaç duyulan zaman genel
olarak; birkaç bilinmeyenin, tanımların karmaşıklığının ve yakınsama oranlarının bir
fonksiyonudur. Herhangi bir durumda, büyük sistemlerin bilgisayar çözümleri için
ihtiyaç duyulan zaman önemlidir. Aynı zamanda tam St. Venant denklemleri ve daha
sonra daha az kaynağa ihtiyaç duyulan difüzyon dalga denklemi gibi sadeleştirilmiş
formları için veri ihtiyaçlarında önemli farklar mevcuttur (Moussa and Bocquillon,
1996).
Difüzyon dalga taşkın ötelenmesi kuramsal temelinin oluşturulmasında bir açık
kanaldaki kararsız akım denklemleri olan 3.23 ve 3.24 numaralı St. Venant
denklemleri kullanılabilir. Birçok akım durumu için, atalet terimleri (yersel ivme ve
konvektif ivme), sürtünme eğimi ve basınç gradyanından daha küçük olarak dikkate
alınabilir:
∂
∂+
∂
∂>>
∂
∂+
x
v
g
v
t
v
gx
yS f
1 (3.25)
ve dolayısıyla ihmal edilebilir. Burada; Sf; sürtünme eğimi, y; akım yüksekliği, x;
akım yönü boyunca mesafe, g; yerçekimi ivmesi, v; akım en kesitindeki ortalama hız,
t; zamanı ifade eder.
83
Bu çalışmada, Moussa ve Bocquillon (1996) tarafından ortaya konulmuş olan Crank-
Nicholson metodu kullanılarak çözüm yapılacaktır.
Crank – Nicholson metodunun açık bir formu, standart formdan daha doğru olmasını
amaçlar. Bu şemada yatay hareket terimi, konvansiyonel Crank–Nicholson
şemasındaki (i, k) ve (i, k+1) ağ noktalarındaki geriye doğru fark yaklaşımının
ortalaması şeklinde varsayılır. Şema aşağıda verildiği biçimdedir;
+−
+
∆
∆+=
+−
+−+
22
11
111
k
i
k
i
k
i
k
ikk
i
k
i
QQQQ
x
tCQQ (3.26)
denklem yeniden düzenlenirse;
)(22
21
11
1 k
i
k
i
r
rk
i
r
rk
i QQC
CQ
C
CQ −
+−
+ +
++
+
−= (3.27)
elde edilir. Burada Cr = ∆tCk / ∆x ‘dir. Bu değer kinematik dalga hızının
hesaplamalı ağ hızına oranını ifade eder. Denklem 3.27, sayısal olarak
çözümlenebilir.
Zaman aralığı ifadesi olan r > 0,5 olduğundaki kararsızlığın nedeni mesafe ve
zamana göre türevlerin sonlu fark ayrıştırmalarındaki mertebelerin farklı olmasıdır.
Crank-Nicholson yöntemi bu sonlu fark açılımlarını aynı mertebeye getiren bir
tekniktir. Zamana göre türevin sonlu-fark açılımı:
t
TT
t
Tk
i
k
i
k ∆
−=
∂
∂ +
+
1
2/1
(3.36)
şeklinde zaman aralığının ortasında (tk+1/2 anında) alınmış bir türev olarak
düşünülürse, bu açılım merkezi farklarla yapılmış bir ayrıklaştırma olarak
değerlendirilebilir. Bu durumda konumsal türevin ayrıklaştırması da aynı zaman
adımında (yani tk+1/2 anında) gerçekleştirilebilir. Bunun için ∂²T/∂x² türevi bir kez
84
zaman adımının başlangıcında ve bir kez de sonunda ayrıklaştırılarak bu ikisinin
aritmetik ortalamasından yararlanılır (Yükselen, 2009).
Difüzyon dalga denkleminin modifiye edilmesiyle, değişken mesafe adımlarının
Crank-Nicholson sayısal çözümlerinde kullanılabilmesi amaçlanmıştır. Bu yeni
şema, bir akarsu ağındaki taşkın ötelenmesine en iyi adaptasyonu sağlamıştır,
bununla birlikte şema, her bir kanal kesitindeki C (Q) ve D (Q) hidrolik
karakteristiklerinin hesaba katılmasına izin verir.
Yeni difüzyon dalga denklemi formu x ve t eksenlerinin işlevlerini değiştirir.
2
2
x
QD
x
QC
t
Q
∂
∂+
∂
∂−=
∂
∂ (3.29)
Yukarıdaki denklemde mesafenin ikinci türevi, zamanın ikinci türevi ile yer
değiştirmiştir. Her bir mesafe adımı için x = 0, x = ∆x, x = 2 ∆x,……, x = n ∆x veya
farklı mesafe adımları için benzer bir Crank-Nicholson yaklaşımı yazılabilir ve bir
hidrograf hesaplanır.
Çalışmada, C ve D karakteristiklerine ait değerlerinin sabit olduğu durumlar için
hesaplamalar yapılacaktır. Difüzyon dalga denkleminin çözümünde Crank –
Nicholson yaklaşımını kullanan iki algoritma önerilir. Birinci algoritma xOt gösterim
sistemini kullanır, diğeri ise xOt düzleminde eksenleri değiştirerek modifiye edilen
difüzyon dalga formunun diğer gösterimini kullanır. Çalışmada, xOt gösterim sistemi
ile oluşturulan algoritma kullanılacaktır.
Şekil 3.9 ‘da verilen sistemden görüleceği üzere iç düğümler gibi birçok denklem
mevcuttur. Bu denklemler i = 0, i = n ve j = 0 iken birkaç şekilde sınır şartına bağlı
olarak çözülmelidir.
Crank – Nicholson yaklaşımının lineer sistemi, herbir t = 0, t = ∆t, t = 2 ∆t, …… , t =
m ∆t zaman aralığı için çözümleri yapılmalıdır. Daha sonra çözüm metodu ile x
85
ekseni üzerinde her bir mesafe adımındaki debiyi hesaplanır. Bu metot CNX olarak
adlandırılır. Pratik uygulamalarda bu metot değişken C(Q) ve D(Q) değerlerinin
kullanılmasına imkân sağlar. Ancak metodun uygulanması için düzenli mesafe
adımlarına ihtiyaç duyulur.
CNX algoritması her bir t = 0, t = ∆t, t = 2 ∆t, ,…….., t = m ∆t zaman aralıklarında
yazılırsa, metot kullanılarak x ekseni üzerinde her bir mesafe aralığında debiler
hesaplanır. Her bir mesafe aralığındaki sınır şartlar Q (0, t) ve Q ( n ∆x, t) ‘dir.
t
xO
j-1
j
j+1vj+1 uj+1
vj uj
vj-1 uj-1
x
t
P
i-1 i
Lineer sistemin çözümünde, denklem sisteminin çözümüne yakınsayan diziye sahip
bir iteratif metot kullanılabilir. Bu yöntem bir yaklaşım hesabı dizinini ihtiva eder.
Burada diferansiyel denklemlerin sonlu farklar çözümü ile ilişkilendirilen katsayı
matrisi dağınıktır, çok sayıda sıfır eleman içerir. Etkili olması açısından, çözüm
metodu bu dağınıklığın avantajını kullanır. Çözmek durumunda olduğumuz lineer
sistemde, denk matrisin tüm elemanları, üç diyagonal üzeridekiler hariç matematiksel
bir fonksiyondan oluşur. Sonuç olarak ortaya konulan metot, bu anlamda etkili bir
algoritmadır.
CNX lineer sisteminin çözümünde aşağıdaki yöntem izlenir. Her bir zaman dizisi
boyunca (n-1) tane iç düğüm noktası varsa, genel olarak Crank – Nicholson denklemi
aşağıdaki şekilde yazılır:
Şekil 3.9. Crank – Nicholson şemasının t üzerine dekritizasyonu
86
q1 u1 + r1 u2 = W(1-j) – p1 u0
p2 u1 + q2 u2 + r2 u3 = W(2-j)
p3 u2 + q3 u4 +r3 u4 = W(3,j)
. . . (3.30)
. . .
pi ui-1 + qi ui +ri ui+1 = W(i,j)
. . .
pn-1 un-2 + qn-1 un-1 = W(n-1, j)-rn-1 un
Burada pi, qi, ri, ve W(i, j) bilinenlerdir. Birinci denklem, ikinci denklemden u1
terimini elimine etmek için kullanılır, yeni elde edilen ikinci denklem, üçüncü
terimden u2 terimini elimine etmek için kullanılır, işlem bu şekilde devam eder, son
olarak, son bir denklem un-1 bilinmeyeni ile bir denklem elde edilir. Bu sistem için
kullanılan metot otomatik hesaplama için etkili ve uygundur. Xi ve Yi değerleri için
kümenin herhangi bir elemanı:
ui = Xi ui-1 + Yi (3.31)
Lineer sistemdeki Denklem 3.30 son denklem, i = n-1 için;
1
12
1
11
),1(
−
−−
−
−−
−−+=
n
nnn
n
nn
q
urjnWu
q
pu (3.32)
elde edilir. Denklem 3.31 ve Denklem 3.32 karşılaştırılırsa;
1
11
−
−− −=
n
nn
q
pX
1
11
),1(
−
−−
−−=
n
nnn
q
urjnWY (3.33)
elde edilir. Fakat genel bağıntı:
pi ui-1 + qi ui + ri ui+1 = W (i,j) (3.34)
87
‘dir. Denklem 3.31 ve Denklem 3.32 arasında ui-1 terimi ihmal edilirse;
i
iiiii
i
ii
X
YpjiWuru
X
pq +=++ + ),(1 (3.35)
elde edilir. Buradan;
++
+−=+
i
ii
i
i
ii
iiii
X
YpjiW
ru
Xr
pXqu ),(
11 (3.36)
elde edilir. 11 −≤≤ ni için tekrarlı bağıntı yeniden yazılırsa;
ui+1 = Xi+1 ui + Yi+1 (3.37)
Denklem 3.36 ve Denklem 3.37 eşitlenirse;
1++
−=
iii
ii
Xrq
pX ve
1
1),(
+
+
+
−=
iii
iii
Xrq
YrjiWY (3.38)
elde edilir. Denklem 3.33 ‘deki bağıntı i = n-1 için
Xn = 0, Yn = un (3.39)
ile birlikte Denklem 3.38 ‘den elde edilir. Buradan i(i = n, n-1, …., 1) azalış sırasına
göre Xi ve Yi hesaplanabilir. Denklem 3.39 ‘da un mansap sınır şartına ihtiyaç vardır.
Memba sınır şartıyla i = 1 için verilen u1 = Q (1, j) giriş akımı hidrografıdır. Bu
nedenle, i(i = 1, 2, ……, n) artış sırasına göre ui = Q (i, j) hesaplanır.
88
t
xO
j-1
j
j+1
vi+1
ui+1
vi
ui
vi-1
ui-1
x
tP
i-1 i i+1
Şekil 3.10 Crank-Nicholson Dx-Dt ayrıklaştırması
Moussa ve Bocquillon (1995) tarafından verilen ve pratik olarak uygulanabilir bir C-
N algoritması çalışmada kullanılacaktır. Buna göre, Şekil 3.10 dikkate alınarak
debinin t zaman aralığı ve x mesafe aralığına göre türevleri;
t
vu
t
Q ii
∆
−=
∂
∂ (3.40)
∆
−+
∆
−=
∆
∂ −+−+
x
vv
x
uu
x
Q iiii
222
1 1111 (3.41)
olarak elde edilir. x’e göre ikinci mertebeden türev;
∆
+−+
∆
+−=
∂
∂ −+−+
211
211
2
2 22
2
1
x
vvv
x
uuu
x
Q iiiiii (3.42)
şeklinde elde edilir. Denklem 3.29 ve Denklem 3.30 dikkate alınarak bir düzenleme
yapıldığında;
1''
1'
11 +−+− ++=++ iiiiiiiiiiii vrvqvpuruqup (3.43)
elde edilir. Burada pi; qi, ri, 'ip , '
iq , 'ir sırasıyla;
89
24
ghpi −−= (3.44)
gqi +=1 (3.45)
24
ghri −= (3.46)
24' gh
pi += (3.47)
gqi −=1' (3.48)
24' gh
ri +−= (3.49)
olarak ifade edilir. Denklemlerdeki h ve g değerleri Denklem 3.50 ve Denklem 3.51
‘da verilmiştir:
x
tCh
∆
∆= (3.50)
2x
tDg
∆
∆= (3.51)
Burada, C; difüzyon dalga hızını ifade eder. D; difüzyon katsayısı diğer bir deyişle
hidrolik difüzivite Ponce (1994) tarafından aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
0
0
2TS
QD = (3.52)
Lineer sistemlerin çözümünde iki sınır şartına ihtiyaç duyulur: memba giriş akımı ve
mansap çıkış akımı. Membadan çok uzakta mansap sınır şartı yüklemesine ihtiyaç
90
duyulan ve özel bir durum olan yarı sonlu kanal varsayımında, sistem sadece memba
sınır şartı kullanılarak çözülebilir (Moussa and Bocquillon, 1996). Bu doğrultuda
sonlu fark yöntemi kullanılarak oluşturulan ağ ayrıklaştırması ile difüzyon dalga
modeli ötelenme hesapları yapılacaktır.
3.2.3.3. Dinamik dalga taşkın ötelenme modeli
Dinamik dalgalar, atalet ve basınç kuvvetlerinin, yerçekimi ve sürtünme kuvvetleri
ile karşılaştırıldığında büyük olması durumunda akımı yönlendirir. Bu durum, sığ
akımlı bir kanal sistemindeki taşkın dalgasının hareketi sırasında ve baraj yıkılmaları
veya büyük rezervuar tahliyeleri gibi akım karakteristiklerindeki büyük
süreksizliklerle veya büyük fırtınalar, gelgitler, yanal akımlar, mansap rezervuarları
veya diğer mansap kontrol yapıları ile sebep olabilen durgun su veya yükselme
alçalma etkisinin meydana geldiği uniform olmayan akım ve kararsız akım
durumlarında oluşur (Ramirez, 2000).
Dinamik dalga denklemleri, açık kanallarda bir boyutlu kararsız akım problemlerinin
en doğru ve en kapsamlı çözümlerinin elde edilmesi için dikkate alınır. Ancak bu
denklemler, belirli varsayımlara ve bundan dolayı bazı sınırlamalara dayanır.
Denklemlerinin oluşturulmasında aşağıdaki varsayımlar göz önünde bulundurulur:
a- Hız sabittir ve herhangi bir kanal kesitinde akım yüzeyi yataydır.
b- Akımın her bir noktasında hidrostatik basınçla tedrici değişken akım hali
mevcuttur, bundan dolayı düşey ivmeler ihmal edilebilir.
c- Yatay ikincil çevrinti meydana gelmez.
d- Kanal sınırları sabit olarak dikkate alınır, bu nedenle herhangi bir erozyon ve
oturma meydana gelmez.
e- Akım uniformdur ve akım direnç kuvvetleri Manning ve Chézy denklemleri
gibi ampirik formüllerle tanımlanabilir.
91
Momentum denklemiyle ilgili en genel yaklaşım aşağıdaki şekildedir:
(3.53)
Dinamik dalga denklemleri; taşkın dalgası ötelenmesi, bir akarsu sistemindeki hız ve
yüzey kotları, bir kanal sistemindeki akım ötelenmeleri gibi akım problemlerinde
geniş ölçüde uygulanır.
Tam denklemlerin çözümü kapalı veya açık sonlu fark teknikleri ile yapılır.
Denklemler kanal boyunca ∆t zaman ve ∆x mesafe artımları için çözülür.
Momentum denklemi, denklemdeki farklı terimlerin göreceli önemlerine bağlı
olarak, farklı uygulamalar için sadeleştirilebilir. Tam dinamik dalga denklemleri
yaklaşımı, momentum denkleminin çeşitli sadeleştirmeleriyle birlikte süreklilik
denkleminin birleştirilmesiyle elde edilir. Kararsız akımların tam denklemlerine ait
yaklaşımların kullanılması momentum denklemindeki belirli terimlerin yatak eğimi
ile karşılaştırıldığında küçük olması halinde kabul edilebilir (USACE, 1994).
92
Dinamik dalga taşkın ötelenme modeli, kararsız akımların St. Venant denklemlerine
dayanır.
1qx
Q
t
hb =
∂
∂+
∂
∂ (3.54)
00
2
=+
−+
∂
∂+
∂
∂+
∂
∂LII
x
hgA
A
Q
xt
Qf (3.55)
3/422
2
H
fRAk
QI = (3.56)
Burada; x kanal ekseni boyunca mesafe, t; zaman, Q; debi, h; akım seviyesi, q1;
yanal giriş ya da çıkış akımı, b; kanal enkesitinde üst genişlik; g; yerçekim ivmesi
sabiti, A; enkesit alanı, L; yanal girişe ait momentum etkisi, If; sürtünme eğimi, k;
Strickler katsayısı, RH; A/b ile belirlenen hidrolik yarıçap ve I0 ise yersel eğimdir.
Dinamik dalga modeli bazı açılardan sadeleştirmeye gereksinim duyar. Açık
kanallarda bir boyutlu kararsız akımları; temel denklemler, kanal boyu mesafesine ve
zamana göre, St. Venant denklemleri tam olarak taşkın ötelenmesini tanımlar. Bu
denklemler dinamik dalga denklemleri olarak adlandırılırlar ve aşağıda gösterildiği
gibi sırasıyla süreklilik denklemi ve momentum denklemi biçiminde yazılabilirler:
0=∂
∂+
∂
∂
x
Q
t
A (3.57)
00
2
=+
−
∂
∂+
∂+
∂
∂fgASS
x
hgA
A
Q
xt
Q δ (3.58)
Burada A; enkesit alanı, Q; debi, Sf; sürtünme eğimi, S0; yatak eğimi, g; yerçekim
ivmesi, h; akım yüksekliği, t; zaman, x ise mesafeyi gösterir. Dikdörtgen kesitli bir
kanal için enkesit alanı aşağıdaki şekilde yazılabilir;
93
A = b h (3.59)
Burada, b; kanal genişliğidir. Kanal genişliğinin sabit olduğu varsayımı yapıldığında,
Denklem 3.59, aşağıdaki denkleme dönüşür;
x
A
bx
h
∂
∂=
∂
∂ 1 (3.60)
Denklem 3.60, Denklem 3.58 ‘da yerine yazılarak düzenleme yapıldığında aşağıdaki
denklem elde edilir;
0)(2 02
2
=−+∂
∂
−+
∂
∂+
∂
∂SSgA
x
A
A
Q
b
gA
x
Q
A
Q
t
Qf (3.61)
SI biriminde akım hızı;
2/13/21fSR
nV = (3.62)
denklemi ile elde edilir. Burada, R; hidrolik yarıçap, n ise Manning sürtünme
katsayısını ifade eder. Dikdörtgen kesitli bir kanal için aşağıdaki bağıntılar verilir;
R = A / P (3.63)
P = 2h + b (3.64)
Denklem 3.63 ve Denklem 3.64 ‘ün kısmi türevleri;
x
h
x
P
∂
∂=
∂
∂2 (3.65)
x
A
bP
A
Px
R
∂
∂
−=
∂
∂ 21
1 (3.66)
94
x
SRS
nx
RSR
nx
V f
ff∂
∂+
∂
∂=
∂
∂ − 3/22/12/13/1 1
2
11
3
2 (3.67)
fS∂ / x∂ terimi, diğer terimlere göre çok küçük ise, Denklem 3.67 ‘nin sağ
tarafındaki ikinci terim ihmal edilebilir. Bu durumda Denklem 3.67 aşağıdaki şekilde
yazılabilir;
x
RSR
nx
Vf
∂
∂=
∂
∂ − 2/13/11
3
2 (3.68)
Debi, Q = V A olarak tanımlandığında, aşağıdaki kısmi türev elde edilir;
x
AVA
x
V
x
Q
∂
∂+
∂
∂=
∂
∂ (3.69)
Denklem 3.65, Denklem 3.66, Denklem 3.68 ‘i, Denklem 3.69 ’da yerine yazarak
yeni düzenleme yapılırsa;
x
Q
b
RV
x
A
∂
∂
−
=∂
∂
3
4
3
5
1 (3.70)
elde edilir. Buradan Denklem 3.70 ‘i Denklem 3.61 ‘de yerine yazarsak, denklem
aşağıdaki şekle dönüşür;
0=+∂
∂+
∂
∂βα
x
Q
t
Q (3.71)
Bu denklemde;
95
−
−+=
b
R
A
Q
A
Q
b
gA
A
Q
3
4
3
52
2
2
α (3.72)
)( 0SSgA f −=β (3.73)
‘dır. Denklemdeki Sf sürtünme eğimi, Manning sürtünme formülasyonundan;
3/42
22
RA
nQS f = (3.74)
denklemi ile ya da Denklem 3.62 yardımıyla elde edilebilir.
Momentum denklemi, Denklem 3.55, kanal enkesit alanına ve debiye bağlı olarak iki
parametreli Denklem 3.71 ‘e dönüştürülür. Buradan, Denklem 3.71, başlangıç ve
sınır şartlarına bağlı olarak kolayca çözülür. Taşkın ötelenmesi için, giriş hidrografı
herhangi bir geometrik konfigürasyon ile gösterilebilir. Başlangıç şartı;
Q (x, 0) = Q0 (3.75)
A (x, 0) = A0 (3.76)
şeklinde yazılabilir. Burada, A0 ve Q0, verilen bir giriş hidrografı için sırasıyla
enkesit alanı ve debinin başlangıç değerlerini ifade etmektedir. Bununla birlikte
membaya ait sınır şartları da tanımlamak gerekmektedir. Örneğin; üçgensel bir giriş
akımı için memba sınır şartı değerleri aşağıdaki şekilde verilebilir;
0 < t < tp için tt
QQQtQ
p
p )(),0(
0
0
−= (3.77)
96
tp < t < tb için ttt
QQQtQ
pb
p
p)(
)(),0(
0
−
−= (3.78)
t > tp için Q(0,t)=Q0 (3.79)
Burada, Qp; giriş hidrografının pik değeri, tp; giriş hidrografının pik değerine ulaşma
süresi, tb; giriş hidrografının esas süresidir. Akış karakteristikleri üzerinde giriş
hidrograf şeklinin etkisini göstermek için, trapezoidal biçimdeki bir giriş hidrografı
da dikkate alınabilir. Dikkate alınan trapezoidal biçimdeki giriş hidrografı için sınır
şartlar yukarıda açıklandığı gibi benzer şekilde tanımlanabilir (Keskin ve
Ağıralioğlu, 1997).
Elde edilen denklemlerin sayısal çözümleri için kapalı sonlu fark metodu kullanılır.
Herhangi bir f(x,t) bağımlı değişkeni ve onun kısmi türevi, aşağıda gösterildiği üzere
mesafede geriye doğru, zamanda ileri doğru kapalı sonlu fark ile elde edilebilir;
j
iftxf =),( (3.80)
x
ff
x
txfj
i
j
i
∆
−=
∂
∂ −1),( (3.81)
t
ff
t
txfj
i
j
i
∆
−=
∂
∂ +1),( (3.82)
Burada, ∆x ve ∆t sırasıyla mesafe ve zaman artımlarıdır. Denklem 3.80 ve Denklem
3.82; momentum denkleminde, Denklem 3.81; süreklilik denkleminde yerine
koyulursa;
0))(( 11 =∆+−
∆
∆−= −
+tQQ
x
tQQ
j
i
j
i
j
i
j
i
j
i
j
i βα (3.83)
97
)( 11
11 +−
++ −∆
∆−= j
i
j
i
j
i
j
i QQx
tAA (3.84)
elde edilir. Burada;
−
−
+=
b
R
A
Q
A
Q
b
gA
A
Qj
i
j
i
j
i
j
i
j
i
j
i
j
i
j
ij
i
3
4
3
52
2
α (3.85)
−= 03/4
22
)(
)(S
RA
nQgA
j
i
j
i
j
ij
i
j
iβ (3.86)
‘dir. Denklem 3.85 ve Denklem 3.86 ile (i, j) başlangıç noktasında, bilinen başlangıç
ve sınır şartları kullanılarak j
iα ve j
iβ değerlerinin hesaplanabileceği görülmektedir.
Buradan, 1+j
iQ ve 1+j
iA değerleri hesaplanabilir. Bu yöntem (i, j) ‘nin birbirini takip
eden değerleri için tekrarlanır. Sadeleştirilmiş dinamik modelde debi bir kesitteki
mansap sınırından çıkarken bir diğer kesitin memba sınırına girer ve diğer akım için
mansap sınır şartını oluşturur (Keskin ve Ağıralioğlu, 1997).
Çalışmada, açık sonlu fark yaklaşımı kullanılarak denklem çözümleri yapılacak,
mansapta, ötelenmiş hidrograflar belirlenecektir.
3.2.3.4. Muskingum-Cunge taşkın ötelenme modeli
1930 ‘lu yıllarda Muskingum Akarsuyu havzasında taşkın koruma şemalarının
geliştirilmesi için kullanılan Muskingum Modeli üzerinde yapılan düzenlemeler
sonucu elde edilen model Muskingum-Cunge Modeli olarak adlandırılır. Bu metotta,
Muskingum metodundaki kalibrasyon zorunluluğu ortadan kalkmıştır.
Tüm taşkın ötelenme modellerinde süreklilik denklemi kullanılır. Modellerdeki
farklılıkları, momentum denklemindeki bazı terimlerin kullanılıp kullanılmaması
98
ortaya koyar. Tam dinamik modelde tüm terimler kullanılır. Ancak bu durum bir
takım hesaplama güçlükleri ortaya çıkarır. Problemi sadeleştirmek için, birçok taşkın
dalgasında göz ardı edilebilir olmasından dolayı atalet kuvvetleri ihmal edilir. Buna
karşılık basınç kuvvetleri daha önemli bir yer teşkil eder. Atalet terimlerinin ihmal
edildiği modeller, difüzyon dalga modelleri olarak adlandırır. Hem atalet hem de
basınç kuvvetlerinin her ikisinin birden model; kinematik dalga modeli olarak
adlandırılır. Tam difüzyon dalga modelinin çözümleri sayısal dağılımın kontrol
edilmesiyle benzeştirilir. Bu durum Muskingum-Cunge metodunun esasını oluşturur.
Metot, basitliği, hesaplama verimliliği ve görece doğruluğu sebebiyle pratikte yaygın
olarak kullanılır. M-C modelinde özellikle zaman ve mesafe adım büyüklükleri gibi
fiziksel parametreler ağ karakteristiklerine dayanır. Modelin doğruluğu üzerinde
mesafe adımı büyüklüğünün etkisi tam anlamıyla anlaşılamamıştır. Metodun
tamamen doğruluğu, esas olarak bu iki adımın büyüklüklerinin oranı olan Courant
sayısına dayanır. Ancak; mesafe ve zaman adımlarının hangi kombinasyonunun en
iyi çözümü verdiği belirsizdir (Barry and Bajracharya, 1995).
Ponce (1994)‘a göre M-C metodunun dikkate alınması gereken bir özelliği, kontrol
edilmemiş sayısal difüzyon ve dağılımı gösteren lineer kinematik dalga
çözümlerinden farklı olarak hesaplanmış çıkış hidrografının ağdan bağımsız
olmasıdır. Sayısal dağılım en aza indirgenirse; kanal kesitinin sonunda mansapta
hesaplanmış çıkış hidrografı, hesaplamada kullanılan altkesitlerin sayısının nekadar
olduğuna bağlı olmaksızın gerçekte aynı olacaktır. Bundan dolayı ötelenme
parametresi X; kesit uzunluğu ile değişen Dx ve C0, C1 ve C2 ötelenme katsayılarının
bir fonksiyonudur.
∆−=
xcS
qX
0
012
1 (3.87)
Burada, Dx; kesit uzunluğu, qo; referans birim debi, c; kinematik dalga hızı ve S0;
kanal taban eğimidir. C değeri Courant sayısını göstermek üzere; dalga hızı c ‘nin,
Dx /Dt ağ hızına oranı;
99
x
tcC
∆
∆= (3.88)
‘dir. Ağ difüzivitesi, X=0 için, sayısal difüzivite olarak ifade edilir, aşağıdaki şekilde
gösterilir:
2
xcvg
∆= (3.89)
Hücre Reynolds sayısı, hidrolik difüzivitenin ağ difüzivitesine oranı olarak ifade
edilir;
xcS
qD
∆=
0
0 (3.90)
Buradan D, hücre Reynolds sayısı olmak üzere;
( )DX −= 12
1 (3.91)
‘dir. Denklem 3.90 ve Denklem 3.91, Dx ‘in çok küçük değerleri için D ‘nin 1 ‘den
büyük olabileceğini, bunun da X değerini negatif yapacağını gösterir. Ötelenme
katsayıları C0, C1 ve C2;
( )( ) ( )xtcX
XxtcC
∆∆+−
−∆∆=
/12
2/0 (3.92)
( )( ) ( )xtcX
XxtcC
∆∆+−
+∆∆=
/12
2/1 (3.93)
( ) ( )( ) ( )xtcX
xtcXC
∆∆+−
∆∆−−=
/12
/122 (3.94)
100
şeklinde ifade edilir. Denklem 3.88 ve Denklem 3.91, Denklem 3.92, Denklem 3.93
ve Denklem 3.94 ‘de yerine yazılırsa, ötelenme katsayıları Courant ve hücre
Reynolds sayıları cinsinden ifade edilir:
DC
DCC
++
++−=
1
10 (3.95)
DC
DCC
++
−+=
1
11 (3.96)
DC
DCC
++
+−=
1
12 (3.97)
1+n
jQ 11
++
n
jQ
n
jQ n
jQ 1+
Şekil 3.11. M-C Dx-Dt ayrıklaştırması
Elde edilen C0, C1 ve C2 değerleri, Şekil 3.11 ‘deki mesafe – zaman ayrıklaştırması
kullanılarak Denklem 3.98 ‘de yerine yazılır. Buradan Muskingum Cunge Modeli
kullanılarak ötelenmiş debi değerleri ardışık biçimde elde edilecektir.
n
j
n
j
n
j
n
j QCQCQCQ 1211
011 +
+++ ++= (3.98)
Dt X=0.0
Dx
101
4. ARAŞTIRMA BULGULARI
4.1. Kanal Pürüzlülük Katsayısı
Çalışmada, Akdeniz Bölgesinde Antalya Đli sınırları içinde yer alan Alara Çayına ait
fiziksel özellikler değerlendirilmiştir. Kanal karakteristikleri, Cowan yönteminde
verilmiş olan formülasyona uygulanmıştır. Buna göre kanal tabanını oluşturan kaya
malzemesi için nb değeri 0,025, kanal düzensizliklerini temsil eden n1 değeri orta
seviye için 0,010, kanal enkesitindeki değişimleri gösteren n2 değeri nadir değişken
olarak nitelendirilmiş ve 0,005 olarak değerlendirilmiştir, kanal içerisindeki kaya,
kütük birikinti köprü ayağı gibi engeller göz önünde bulundurularak n3 değeri önemli
tanımlaması için 0,020 olarak alınmış ve kanal içerisindeki bitkilenmeye bağlı olarak
n4 değeri orta tanımlaması için 0,025 alındığında; toplam değer 0,085 elde edilmiştir.
Düzeltme faktörü m için önemli tanımlamasına karşılık gelen 1,15 değeri alınıp
0,085 ile çarpıldığında Manning n katsayısı 0,097 olarak elde edilir.
Şekil 4.1. Alara Çayı (Şahinbaş, 2008)
Adrien (2003) ‘e göre arazi ölçümlerinin mümkün olmadığı hallerde Manning
katsayısı ampirik formüller kullanılarak elde edilir. Bu kapsamda yapılan çalışmada;
ele alınan kanal kesiminin membasında mevcut olan kanal enkesitine ait akım debisi,
alan, ıslak çevre ve kanal taban eğimi değerleri kullanılmıştır.
Q= A V (4.1)
102
2
13
2
1S
P
A
nV
= (4.2)
formülleri kullanılarak Manning n değeri 0,095 olarak hesaplanmıştır. Her iki değer
karşılaştırıldığında aralarında 0,002 ‘lik bir fark olduğu tespit edilmiştir.
4.2. Kinematik Dalga Modeli
Kinematik dalga modelinin oluşturulmasında Courant şartı dikkate alınmıştır.
Courant şartında Denklem 4.3 kullanılarak Dt zaman aralığı, Dx mesafe aralığı ile ck
kinematik hız oranı ile kıyaslanmıştır.
kc
xt
∆≤∆ (4.3)
Dikkate alınan akarsu kesiti 10.000 metredir. Hesaplamalarda Dx mesafe aralığı
aralığı 1000 metre olarak alınmıştır. Kesit membasındaki 922 numaralı akım gözlem
istasyonunun kotu 382 metre, mansaptaki 924 numaralı akım gözlem istasyonunun
kotu ise 250 metredir. Dikkate alınan kesitte mansap ve membadaki akım gözlem
istasyonları arasındaki kot farkı 132 metredir. 10.000 metre mesafe ve 132 metre kot
farkı için kanal taban eğimi S0 0,0132 olarak elde edilmiş ve hesaplarda
kullanılmıştır. Denklem 4.4 kullanılarak kinematik dalga hızı elde edilmiştir.
Maksimum dalga hızı debinin maksimuma ulaştığı anda 5,04 m/sn olarak elde
edilmiştir.
VBdy
dQck
3
5== (4.4)
1000 metre Dx değeri ve ck değeri Denklem 4.3 ‘te yerine yazıldığında Dt zaman
aralığı değeri 180 saniye olarak elde edilmiştir.
103
4,011
4,0111
111
)(
)(−+
+
−+++
+
++
++
++=
i
j
i
j
i
j
i
j
i
j
i
ji
jQQba
QQbQaQQ (4.5)
Denklem 4.5 bir açık sonlu fark denklemidir. Buradaki a katsayısı, Dt / Dx oranı ile,
b katsayısı ise Denklem 4.6 ile tanımlanmıştır.
12 −=
β
αβb (4.6)
βαQA = (4.7)
Buradan a alındığında;
βα )/( 03/2
SnP= (4.8)
6,03
2==β Denklem 4.8 ‘de yerine yazıldığında;
6,00
3/2 )/( SnP=α (4.9)
elde edilir. Burada P; ıslak çevre, S0; kanal taban eğimidir. Islak çevre mevcut
memba enkesiti üzerinden ölçüm yapılarak hesaplanmış ve 32.34 metre olarak elde
edilmiştir. S0 kanal taban eğimi yukarıda açıklandığı üzere 0.0132 olarak, Manning
pürüzlülük katsayısı n’ de aynı şekilde 0.095 kullanılarak a değeri 3,59 olarak
hesaplanmıştır. Bu değer ve b değeri Denklem 4.6 ‘da yerine yazılarak b değeri 2,85
olarak hesaplanmıştır. Elde edilen a ve b katsayıları denklem 4.5 ‘te yerine yazılarak
1000 metre Dx mesafe aralığı ve 3 dakika Dt zaman aralığı kullanılarak ötelenmiş
debi değerleri elde edilmiştir.
104
Elde edilen değerlerde maksimum giriş debisi 12. saatte ve 171,0 m3/sn ‘dir,
hesaplanmış maksimum çıkış debisi 13. saatte ve 170,0 m3/sn ‘dir. Bununla birlikte
mansapta ölçülmüş maksimum debi 8. saatte ve 185 m3/sn ‘dir. Ancak bu değerin
yanal bir akımdan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu değerden sonraki ikincil en
büyük değer giriş akımında olduğu gibi 9. ve 11. saatte 164,0 m3/sn ‘dir.
Ölçülmüş memba ve mansap debileri ile 1000 m mesafe aralığı ile hesaplanmış
mansap debi değerlerinin gösterildiği grafik Şekil 4.2 ‘de verilmiştir. Şekil 4.3 ‘te
ölçülmüş mansap debi değeri ile hesaplanmış mansap debi değeri arasındaki ilişki
sunulmuştur.
40
80
120
160
200
0 200 400 600 800 1000 1200 1400Zaman (dk)
Deb
i
(m3/
sn)
Giriş
HesaplananÇıkışÖlçülen Çıkış
Şekil 4.2. Kinematik dalga ölçülmüş ve hesaplanmış debi değerleri
y = 1,0249x - 5,7741
R2 = 0,9822
40
60
80
100
120
140
160
180
40 60 80 100 120 140 160 180
Hesaplanan Debi (m3/sn)
Ölç
üle
n
Deb
i (m
3/sn
)
Şekil 4.3. Kinematik dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap debi
değerleri ilişkisi
105
Kinematik dalga için ölçülmüş mansap debi değeri ile hesaplanmış mansap debi
değerlerinin farkı alınarak saçılma diyagramı oluşturulmuş ve Şekil 4.4 ‘te
verilmiştir.
-50
-30
-10
10
30
50
0 40 80 120 160 200
Ö lçülmüş Debi (m3/sn)
Ölç
ülm
üş D
ebi -
Hes
apla
nmış
Deb
i F
arkı
Şekil 4.4. Kinematik dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı
Kinematik dalga metodu ile birlikte çalışmada kullanılan diğer metotlara ait
hesaplanmış çıkış hidrografı değerleri ve akım gözlem istasyonlarında ölçülen çıkış
akım değerleri Çizelge 4.1 ‘de verilmiştir.
Çizelge 4.1. Ötelenmiş mansap hidrografları
Zaman (sa)
Ölçülen Çıkış Debisi
(m3/sn)
Kinematik Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
Difüzyon Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
Dinamik Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
M-C Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
0 44,00 41,40 41,40 41,40 41,40
1 44,70 42,50 41,40 43,30 41,53
2 46,10 42,72 41,40 56,24 42,97
3 50,50 45,19 41,40 73,57 46,59
4 59,50 50,73 41,40 90,13 52,95
5 66,50 58,13 41,40 105,40 60,30
6 79,30 68,22 41,41 119,25 70,43
7 92,90 97,59 41,43 131,55 93,31
8 185,00 165,83 41,49 142,12 177,60
9 164,00 164,32 41,67 150,84 164,07
10 161,00 159,61 42,09 157,59 159,34
11 164,00 161,91 42,99 162,28 159,39
12 162,00 170,02 44,77 164,86 171,99
106
Çizelge 4.1. (devam)
Zaman (sa)
Ölçülen Çıkış Debisi
(m3/sn)
Kinematik Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
Difüzyon Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
Dinamik Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
M-C Hesaplanan Çıkış Debisi
(m3/sn)
13 150,00 161,96 47,99 165,31 165,85
14 142,00 143,77 53,47 163,64 141,86
15 141,00 136,32 62,07 159,91 136,02
16 142,00 135,25 74,49 154,20 133,63
17 140,00 138,55 90,83 146,63 140,83
18 132,00 131,37 110,16 137,37 131,23
19 126,00 124,00 130,46 126,59 123,64
20 119,00 117,32 148,88 114,51 117,45
21 114,00 109,34 162,49 101,38 108,51
22 108,00 103,16 169,24 87,47 102,76
23 103,00 96,91 168,71 73,09 96,23
24 - 91,78 162,24 - 90,89
25 - - 152,44 - -
26 - - 142,21 - -
27 - - 133,71 - -
28 - - 127,73 - -
29 - - 123,70 - -
30 - - 120,23 - -
31 - - 115,97 - -
32 - - 110,21 - -
33 - - 103,08 - -
34 - - 95,34 - -
35 - - 87,85 - -
36 - - 81,17 - -
37 - - 75,36 - -
38 - - 70,05 - -
39 - - 64,83 - -
40 - - 59,46 - -
41 - - 54,06 - -
42 - - 49,02 - -
43 - - 44,84 - -
4.3. Difüzyon Dalga Modeli
Çalışmada difüzyon dalga taşkın ötelenmesi denklemini çözmek için Moussa ve
Bouquillon (1995) tarafından ortaya konulan yeni bir Crank-Nicholson algoritması
kullanılmıştır. Bu algoritma Denklem 4.10 ‘da verilmiştir.
1''
1'
11 +−+− ++=++ iiiiiiiiiiii vrvqvpuruqup (4.10)
107
D; difüzyon katsayısı diğer bir deyişle hidrolik difüzivite Ponce (1994) tarafından
aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır.
0
0
2TS
QD = (4.11)
Tez çalışmasında yapılan hesaplamalarda, kanal taban eğimi 0,0132 olarak hesaba
katılmıştır. Bu değerde bir eğime sahip akarsu dik olarak kabul edilebilir. Çalışmada
Q0; ortalama giriş akımı debisi 113,30 m3/sn, memba kesiti için T kanal genişliği,
mevcut enkesitten 20,90 m, S0; 0,0132 olarak alındığında 205 m2/sn olarak elde
edilmiştir. Bununla birlikte C; difüzyon dalga hızı 03
5V olarak alındığında 3,70 m/sn
olarak elde edilmiştir.
Dt; Courant Şartı kullanılarak 178 sn olarak elde edilmiş, h ve g değerleri sırasıyla
0,6586 ve 0,0366 olarak hesaplanmıştır.
Mesafe aralığı değeri Dx, 1000 m için, sırasıyla pi; qi, ri, 'ip , '
iq , 'ir değerleri
aşağıdaki şekilde elde edilmiştir.
pi = -0,183 qi = 1,0366 ri = 0,1464
'ip =0,1829 '
iq =0,9634 'ir =-0,146
Difüzyon dalga taşkın ötelenmesi metodunda maksimum çıkış debisi 30. saatte
161,40 m3/sn olarak hesaplanmıştır. Membada ölçülen maksimum debi 12. saatte ve
171,0 m3/sn ‘dir. Mansapta ölçülmüş ikincil en büyük değer giriş akımında olduğu
gibi 9. ve 11. saatte 164,0 m3/sn ‘dir. Hesaplanan değer ile ölçülmüş değer arasında
18 saat gibi oldukça fazla bir fark olduğu görülmektedir.
108
40
80
120
160
200
0 5 10 15 20 25 30 35 40
Zaman (sa)
Deb
i (m
3/s
n)
Giriş
Difüzyon Çıkış
Ölçülen Çıkış
Şekil 4.5. Difüzyon dalga ölçülmüş ve hesaplanmış debi değerleri
Difüzyon dalga taşkın ötelenmesi modeli kullanılarak hesaplanmış çıkış debi değeri
ile ölçülmüş giriş debi değerleri, ölçülmüş çıkış debi değerinin gösterildiği grafik
Şekil 4.5 ‘de verilmiştir.
Şekil 4.6 ‘da ölçülmüş mansap debi değeri ile hesaplanmış mansap debi değeri
arasındaki bağıntı sunulmuştur.
40
60
80
100
120
140
160
180
40 60 80 100 120 140 160 180
Hesaplanan Debi ( m3/sn)
Ölç
ülen
D
ebi
(m3/
sn)
Şekil 4.6. Difüzyon dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap debi değerleri
ilişkisi
Difüzyon dalga için ölçülmüş mansap debi değeri ile hesaplanmış mansap debi
değerlerinin farkı alınarak saçılma diyagramı oluşturulmuş ve Şekil 4.7 ‘de
verilmiştir.
109
-50
-30
-10
10
30
50
0 40 80 120 160 200
Ölçülmüş Debi (m3/sn)
Ölç
ülm
üş D
ebi -
Hes
apla
nm
ış D
ebi
Far
kı
Şekil 4.7. Difüzyon dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı
Çizelge 4.1 ‘de difüzyon dalga metodu ile ötelenmiş taşkın değerleri verilmiş, diğer
modeller ile elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır.
4.4. Dinamik Dalga Modeli
Taşkın dalgasının dinamik metotla ötelenmesi için yapılan hesaplarda Souza (2009)
tarafından Fortran programlama dilinde hazırlanmış yazılım kullanılmıştır.
Yazılımda sinüsoidal bir hidrograf varsayımı yapılmış, Dt, Dx, kanal taban eğimi,
toplam kanal kesiti uzunluğu, kanal genişliği, yanal akım durumu, hidrografın süresi,
Manning pürüzlülük katsayısı, yerçekimi ivmesi ve giriş debisi değerleri değişkenler
olarak atanmıştır. Dt, Dx değerlerine göre toplam kanal uzunluğu ve hidrograf
süreleri için NT; zaman ayrıklaştırması değeri ve NX; mesafe ayrıklaştırması değeri
kullanılmıştır. Programın çalıştırılması neticesinde çıktı olarak hedeflenen zaman
aralığında dikkate alınan mesafe aralığı için alan, debi akım hızı ve akım yüksekliği
değerlerini vermiştir.
Çalışmada toplam kesit uzunluğu 10.000 m’dir. Mesafe ayrıklaştırması için
kullanılan Dx zaman aralığı 1.000 m dikkate alındığında NX değeri 11 olarak,
toplam hidrograf süresi 24 saat için daha önceki bölümlerde açıklandığı üzere Dt
110
zaman aralığı için NT zaman ayrıklaştırmasında kullanılan NT değeri de 480 olarak
alınmıştır. Kanal genişliği; 26,0 m, Manning pürüzlülük katsayısı; 0.0954, yerçekimi
ivmesi; 9,81 m/sn, yanal akım değeri sıfır kabul edilmiştir. Souza (2009) tarafından
hazırlanan yazılım 24 saatlik değerlerin temin edilmesi için revize edilmiştir.
Program belirlenen klasörde mevcut olan input dosyasında yer alan verileri kullanır,
çıktılar ise aynı dosyada yer alacak olan yazılımdaki komutla oluşturulan output
dosyasına tablo halinde yazılır. Program çıktısı Excel dosyasına alınarak çalışmada
kullanılabilecek son formu verilmiştir. Yazılım, 24 saatlik ölçülmüş hidrograf yerine
tek bir memba debisini kullanmaktadır. Bu yöntemin, bir kesitten geçen akım
değerinin mansaptaki ötelenmiş değerinin ya da hidrografının tespit edilebilmesi
açısından gerçek fiziksel şartlara uygun olabileceği düşünülebilir ancak elde edilmiş
hidrografı mevcut haliyle yansıtmadığı için de aynı zamanda dezavantajlı olarak
kabul edilebilir. Çizelge 4.1 ‘de dinamik dalga metodu ile ötelenmiş taşkın değerleri
verilmiştir. Yukarıda da bahsedildiği üzere Fortran programlama dilinde Souza
tarafından hazırlanmış olan yazılımın çıktı hidrografı sinüsoidal bir formdadır.
Dinamik dalga taşkın ötelenme metodu kullanılarak ötelenmiş membada ölçülen debi
değeri hidrografı, membada ve mansapta ölçülmüş hidrograflar ile yapılan hesaplama
ile elde edilen mansap hidrografı arasındaki ilişki Şekil 4.8 ‘de sunulmuştur.
40
80
120
160
200
40 80 120 160 200
Hesaplanan debi m3/sn
Ölç
ülen
D
ebi (
m3/
sn)
Şekil 4.8. Dinamik dalga modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap debi değerleri
ilişkisi
111
Dinamik dalga için ölçülmüş mansap debi değeri ile hesaplanmış mansap debi
değerlerinin farkı alınarak saçılma diyagramı oluşturulmuş ve Şekil 4.9 ‘da
verilmiştir.
-50
-30
-10
10
30
50
0 40 80 120 160 200
Ölçülmüş Debi (m3/sn)
Ölç
ülm
üş D
ebi -
Hes
apla
nm
ış D
ebi
Far
kı
Şekil 4.9. Dinamik dalga taşkın ötelenmesi saçılma diyagramı
Çalışmada ele alınan Alara Çayı ‘na ait akım gözlemlerinden maksimum giriş
debisinin 12. saatte ve 171,0 m3/sn olduğu görülmektedir. Dinamik metotla
hesaplanmış maksimum çıkış debisi 14. saatte ve 165,31 m3/sn ‘dir. Bununla birlikte
mansapta ölçülmüş maksimum debi 8. saatte ve 185 m3/sn ‘dir. Bu değerden sonraki
ikincil en büyük değer giriş akımında olduğu gibi 9. ve 11. saatte 164,0 m3/sn ‘dir.
4.5. Muskingum Cunge Modeli
Çalışmada, Muskingum Cunge modeli ile öncelikle mevcut memba enkesitinden pik
debi için akım pik enkesit alanı 78,59 m2 olarak ölçülmüştür. 171 m3/sn olan pik
akım debisinin bu değere oranı alınarak akım hızı 2,18 m/sn elde edilmiştir. Bu
değer, Ponce (1994) tarafından 1,6 olarak verilen ağırlık katsayısı ile çarpılarak dalga
hızı c; 3,48 m/sn olarak tespit edilmiştir.
Fiziksel hızın sayısal hıza oranı olan, başka bir deyişle dalga hızının ağ hızına oranı
olan Courant sayısı (C); ele alınan kesit uzunluğu değeri olan 10.000 m için 1,25
112
olarak, hidrolik difüzivitenin ağ difüzivitesine oranı olan hücre Reynolds sayısı (D);
0,01 olarak elde edilmiştir.
40
80
120
160
200
0 5 10 15 20
ZAMAN (sa)
DE
BĐ
(m
3/sn
)
Giriş
M-CÇıkış
ÖlçülenÇıkış
Şekil 4.10. Muskingum-Cunge modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş debi değerleri
40
80
120
160
200
40 80 120 160 200Ölçülen Debi (m3/sn)
Hes
apla
nan
Deb
i (m
3/sn
)
Şekil 4.11. Muskingum-Cunge modeli ile hesaplanmış ve ölçülmüş mansap debi
değerleri ilişkisi
C ve D değerleri kullanılarak C0, C1 ve C2 ötelenme katsayıları elde edilmiştir. Bu
değerler sırasıyla; 0,118, 0,987 ve -0,105 şeklindedir. Elde edilen C0, C1 ve C2
değerleri, M-C mesafe – zaman ayrıklaştırması kullanılarak elde edilen ve debi
değerinini veren denklemde yerine yazılarak ötelenmiş debi değerleri ardışık biçimde
tablo halinde elde edilmiştir.
113
-50
-30
-10
10
30
50
0 40 80 120 160 200
Ölçülmüş Debi (m3/sn)
Ölç
ülm
üş D
ebi -
Hes
apla
nmış
Deb
i F
ark
ı
Şekil 4.12. Muskingum-Cunge modeli saçılma diyagramı
Çizelge 4.1 ‘de 1 saatlik zaman adımlarında dikkate alınan akarsu kesitinin
mansabında kurulu bulunan akım gözlem istasyonunda kaydedilmiş çıkış hidrografı
değerleri ile kinematik model, difüzyon model, dinamik model ve Muskingum
Cunge Modeli ile hesaplanan ötelenmiş çıkış hidrografları verilmiştir.
114
5. TARTIŞMA ve SONUÇ
Bölgesel iklim, topografya ve yağış alanı büyüklüğü faktörlerinin birleşiminden
meydana gelen taşkınlar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde en sık görülen ve en
tahrip edici doğal afetlerden biridir. Bir drenaj alanından gelmesi beklenen
taşkınların hesabı için günümüze kadar teorik, ampirik veya bunların karışımı birçok
formülasyon ortaya koyulmuştur. Bunlarının çoğunda, dikkate alınan havza
özellikleri ve iklim koşulları birbirinden farklı olduğundan aynı büyüklükteki
havzalar için her birinin hesap sonuçları birbirinden farklı olmuştur. Bununla birlikte
bazı metotlarda havza alanı büyüklüğü fonksiyonu esas alınmış, alana ait diğer bazı
özellikler ile tekerrür ve olasılık durumları gözardı edilmiştir. Bu çalışmada ele
alınan hidrolik taşkın ötelenmesi modellerinde de havzaya ait özellikler ve iklim
özellikleri dikkate alınmamıştır.
Bir taşkın dalgası, akarsu yatağı kapalı mecra veya biriktirme haznesinden geçerek
mansaba doğru ilerlerken suyun bir kısmı yatakta depolanır, diğer kısmı da çıkış
kesitinden ilerlemesini sürdürür. Dalga, geçiş sırasında zamana göre bir miktar
ötelenir. Bu ötelenme, tarım arazilerinin, yerleşim merkezlerinin sular altında
kalmasına, çeşitli yapıların hasara uğramasına ya da yıkılmasına sebep olabilir.
Taşkınlar, büyük debi, yüksek su seviyesi ve büyük hızlar ile karakterize
edildiğinden akarsular üzerinde inşa edilen tüm yapılar için taşkın debilerinin
bilinmesi ve bunların zararsız hale getirilmesi gerekir. Dolayısıyla çeşitli amaçlarla
kullanılacak taşkın hidrograflarının elde edilebilmesi için taşkınların meydana geliş
mekanizmasının iyice anlaşılması ve mekanizmayı iyi temsil eden matematik
modellerin kurulması gerekmektedir.
Bu çalışmada, ele alınan akarsuyun çeşitli sebeplerle yatağından taşarak,
çevresindeki doğal yapıya, arazilere, yerleşim yerlerine, altyapı tesislerine ve
canlılara zarar vermek suretiyle, etki bölgesinde normal sosyo-ekonomik faaliyeti
kesintiye uğratacak ölçüde bir akım büyüklüğüne ulaşması için geçecek zamanın
bilinmesi, akımın yıkıcı etkiye sahip hacminin tespit edilebilmesi için hidrolik ve
hidrolojik taşkın ötelenme metotları ile hesaplamalar yapılmış ve Antalya Đli sınırları
içinde doğarak, Manavgat Đlçesinde Akdeniz’e dökülen Alara Çayında ölçülen akım
115
verileri, kinematik, difüzyon ve dinamik modeller ile Muskingum-Cunge modeli
kullanılarak elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır.
Çalışmada, hidrolik modeller içerisinde kinematik model ile ortaya çıkan sonuçların
Alara Çayında ele alınan 10.000 metrelik kesitin mansabındaki akım gözlem
istasyonunda gözlenen veriler ile en iyi şekilde benzeştiği, bununla birlikte mansap
hidrografında 9. saatte 185,00 m3/sn ‘lik pik debinin görülmesine rağmen difüzyon
dalga modeli sonuçlarında pik debi değerinin 23. saatte görüldüğü belirlenmiştir.
Yapılan hesaplamalarda, kanal taban eğimi 0,0132 olarak dikkate alınmıştır. Bu
çalışmada yer verilmemesine rağmen, 0,0132 olan eğim değerinden daha düşük bir
eğim değeri için yine difüzyon dalga modeli kullanılarak hesaplamalar yapıldığında,
hesaplanmış mansap debisi değerlerinin ölçülmüş değerlere yakınsadığı görülmüştür.
Dinamik model sonuçları sinüsoidal bir şekilde elde edilmiş pik debi 14. saatte ve
165,31 m3/sn olarak hesaplanmıştır dolayısıyla ölçülmüş değerlerlerle örtüşmemiştir.
çalışmada kullanılan tek hidrolojik model olan Muskingum-Cunge modeli de
ölçülmüş değerlerle örtüşen sonuçlar ortaya koymuştur. Bununla birlikte 9. saatte
177,60 m3/sn pik debi değerinin görüldüğü metot ile mansapta ölçülmüş verileri de
kullanılarak hesaplama adımlarının tamamlandığı göz ardı edilmemelidir. Bu
durumun mansapta kaydedilmiş verilerin bulunmadığı akarsu kesitleri için yapılacak
hesaplamalarda bir dezavantaj teşkil edeceği düşünülmektedir. Muskingum Cunge
metodu, hesaplama süresinin kısa olması ve hesaplama kolaylığı açısından kinematik
modele göre daha avantajlıdır.
Akarsu taşkınlarının ötelenmesi, suyun yıkıcı zararlarından korunmak ve sahip
olduğu ekonomik ve sosyal potansiyelinden yararlanmak açısından, su kaynaklarının
geliştirilmesi çalışmalarında büyük önem taşır. Bu amaçla Alara Çayı akım ve yatak
karakteristiklerinin dikkate alındığı bu çalışma ile ele alınan değerler için; kinematik
dalga modelinin diğer hidrolik modellere göre daha güvenilir sonuçlar ortaya
koyduğu görülmüştür. Bununla birlikte hem memba hem de mansap kesitinde akım
verilerinin mevcut olması halinde Muskingum-Cunge modeli de uygun sonuçlar
ortaya koymuştur. Dolayısıyla, Alara Çayı için her iki modelin taşkın ötelenmesinde
kullanılabilirliği belirlenmiştir.
116
6. KAYNAKLAR
Adrien, N.G., 2003. Computational Hydraulics and Hydrology: An Illustrated Dictionary. CRC Press, Taylor and Francis Group, 464 s., Florida, USA.
Arcement, Jr. G.J., Schneider, V.R., 1989. Guide for selecting Manning's roughness coefficients for natural channels and flood plains. United States Geological Survey Water-supply Paper 2339, Metric Version, 67 s., USA.
ASCE Task Committee on Hydrology Handbook, 1996. Hydrology Handbook Second Edition. Manuals and Reports on Engineering Practice, No. 28, American Society of Civil Engineers, 784 p., New York, USA.
Ayyoubzadeh, S.A., Zahiri, A., 2004. Numerical study of flood routing in compound
channels. Hydraulics of Dams and River Structures, Vol. 1, Part 11, pp. 353-360.
Bajracharya, K., Barry, D.A., 1997. Accuracy criteria for linearised diffusion wave
flood routing. Journal of Hydrology, Vol. 195, pp. 200-217.
Barnes, H.H.Jr., 1967. Roughness characteristics of natural channels. Geological Survey Water-Supply Paper 1849, US Government Printing Office, 213 s., Washington, USA.
Barry, D.A., Bajracharya, K., 1993. Optimal solutions of the linearised diffusion routing model. International Congress on Modelling and Simulation, 3, pp 1575-1580, Perth, Australia.
Bayazıt, M., 2002. Türkiye ‘de taşkınlar ve taşkın kontrolü yönetimi. Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 418, s. 27-29.
Bedient, P. B., Huber, W. C., 1988. Hydrology and Floodplain Analysis, Ch. 4, p. 259-260, Addison-Wesley Publishing Company, USA.
Bingham, H.B., Zhang, H., 2007. On the accuracy of finite difference solutions for nonlinear water waves. Journal of Engineering Mathematics, Vol. 58, No. 1-4, pp. 211-228.
Blandford, G.E., Ormsbee, L.E., 1993. A diffusion wave finite element model for channel networks. Journal of Hydrology, Vol. 142, pp. 99 – 120.
Blazek, J., 2001. Computational Fluid Dynamics: Principles and Applications. Elsevıer Scıence Ltd, 440 s., U.K.
Brakensiek, D.L., Comer, G.H., 1965. A re-examination of a flood routing method comparison. Journal of Hydrology. Vol. 3, pp. 225-230.
Brater, E.F., King, H.W., Lindell, J.E., Wei, C.Y., 1996. Handbook of Hydraulics. Mc Graw Hill Companies, Inc., 640 p., USA.
117
Bulu, A., Yılmaz, E., 2002. Serbest yüzeyli akımlarda pürüzlülük katsayısının belirlenmesi. TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 420-421-422, s. 79-81.
Cappelaere, B., 1997. Accurate diffusive wave routing. Journal of Hydraulic
Engineering, Vol. 123, No. 3, pp. 174-181.
Castro, J.A.G., 2000. Applicability of hydraulic performance graph for unsteady flow routing. Ph.D. Thesis, University of Illinois, 147 pp.
Chagas, P., Souza, R., 2005. Development of a numeric model, with explicit solution, to study flood wave propagation. AGU Hydrology Days 2005, Colorado State University, pp. 205-210, Fort Collins, Colorado, USA.
Chanson, H., 2004. Environmental Hydraulics of Open Channel Flows. Butterworth Heinemann, 488 p., UK, USA.
Chaudry, M.H., 2008. Open-Channel Flow, Second Edition. Springer Science Business Media, LLC, 523 s., USA.
Chow, V. T., 1959, Open-Channel Hydraulics, McGraw-Hill Book Co., 698 p. New York, USA.
Chung, W.H., Aldama, A.A., Smith, J.A., 1993. On the effects of downstream boundary conditions on diffusive flood routing. Advances in Water Resources, Vol. 16, pp. 259-275.
Courant, R., Bers, L., Stoker J.J., 1957. Water Waves. Pure and Applied Mathematics, Vol.4, Interscience Publishers, Inc., 609 p., New York, USA.
Cunge, J. A., Holly, F. M., Verwey, A., 1980. Practical Aspects of Computational River Hydraulics, Pitman Advanced Pubs., 420 p., Boston, USA.
Cunge, J.A., 1999. Discussion of “1. Accuracy criteria for linearised diffusion wave flood routing by K. Bajracharya and D.A. Barry (Journal of Hydrology, 195 (1997) 200–217), 2. Similarity of kinematic and diffusive waves: A comment on the paper (1) by R. Szymkiewicz”. Journal of Hydrology Vol. 216, Issues 3-4, pp. 254-256.
Çimen, M., 1995. Difüzyon Yöntemi Đle Akarsu Yatağındaki Taşkınların Ötelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, 71 s.
Davie, T., 2008. Fundamentals of Hydrology. Routledge, Taylor and Francis Group, 200 p., London, GB, New York, USA.
Denrou, B.A., Houstis, E.N., Papatheodorou, T.S., Dendrou, S.A., 1978. Numerical methods for flood-routing problems. 37 p. http://www.cs.purdue.edu/rese arch/technical_reports/1978/TR%2078-279.pdf. Erişim Tarihi: 14.04.2009.
118
Dooge, J.C.I., Kundzewicz, Z.W., Napiórkowski, J.J., 1983. On backwater effects in linear diffusion flood routing. Hydrological Sciences Journal, Vol. 28 (3), pp. 391-402.
Dooge, J.C.I., Napiórkowski, J.J:, 1987. Applicability of diffusion analogy in flood routing. Acta Geophysica Polonica, Vol. XXXV, no. 1, pp. 65-75.
EĐE, 2009. Büyük akarsu havzaları. http://www.eie.gov.tr/turkce/YEK/HES /hidroloji/havzalar.html. Erişim Tarihi: 16.06.2009.
EĐE, 2009. Müteferrik Orta Akdeniz Suları Havzası. http://www.eie.gov.tr/turkce /YEK/HES/hidroloji/09oakdeniz.html. Erişim Tarihi: 16.06.2009.
Fan, P., Li, J.C., 2006. Diffusive wave solutions for open channel flows with uniform and concentrated lateral inflow. Advances in Water Resources, Vol. 29, pp. 1000-1019.
Featherstone, R.E., Nalluri, C., 1995. Civil Engineering Hydraulics, Essential Theory with Worked Examples. Blackwell Science Ltd., 401 s., MA, USA.
Ferrick, M.G., Goodman, N.J., 1998. Analysis of linear and monoclinal river wave solutions. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 124, Issue 7, pp.728-741.
Fread, D.L., 1973. Effects of time step size in implicit dynamic routing. American Water Resources Association, Vol. 9, No. 2, pp. 338-351.
Fread, D.L., 1974. Implicit dynamic routing of floods and surges in the Lower Mississippi. American Geophysical Union Spring Meeting, Sunum, 26 s., Washington, D.C., USA.
Fread, D.L., 1975. Discussion of comparison of four numerical methods for flood routing. Journal of the Hydraulics Division, American Society of Civil Engineers, Vol. 101, No. 3, pp. 565-567.
Fread, D.L., 1977. Discussion of finite element solution of St.-Venant Equations. Journal of the Hydraulics Division, American Society of Civil Engineers, Vol. 103, No. 1, pp. 92-95.
Fread, D.L., 1978. NWS operational dynamic wave model. Verification of Mathematical and Physical Models in Hydraulic Engineering, 26th Annual Hydraulic Div. Specialty Conference, pp. 455-464, Maryland, USA.
Fread,. D.L., 1978. National Weather Service Operational Dynamic Wave Model. Seminerlerde Sunulmuş Ders Notları, 49 s., Vicksburg, Mississippi; Kansas City, Missouri; Minneapolis, Minnesota; Tulsa, Oklahoma; College Park, Maryland; Davis, California; San Jose, Costa Rica; Miami, Florida, USA. http://www.weather.gov/ohd/hrl/hsmb/docs/hydraulics/papers_before_ 2009/hl_111.pdf. Erişim Tarihi:17.04.2009.
119
Fread, D.L., 1981. Flood routing: a synopsis of past, present, and future capability. Proceedings of the International Symposium on Rainfall-Runoff Modeling, Mississippi State Univesity, pp. 521-542, Mississippi, USA.
Fread, D.L., 1983. Applicability criteria for kinematic and diffusion routing models. American Water Resource Conference, 8 pp., San Antonio, Texas, USA. http://www.weather.gov/ohd/hrl/hsmb/docs/hydraulics/papers_before_2009/hl_183.pdf. Erişim Tarihi: 17.04.2009.
Fread, D.L., 1989. Flood routing models and the Manning n. 10 pp. http://www.weather.gov/ohd/hrl/hsmb/docs/hydraulics/papers_before_2009/hl_271.pdf. Erişim Tarihi: 17.04.2009.
Fread, D.L., Smith, G.F., 1978. Calibration technique for 1-d unsteady flow models. Journal of the Hydraulics Division, American Society of Civil Engineers, Vol. 104, No. 7, pp. 1027-1044.
Fread, D.L., Lewis, J.M., 1991. Parameter optimization of dynamic routing models. Water Forum '86, World Water Issues in Evolution 1986, ASCE, pp. 443-450, Long Beach, CA, USA.
Fread, D.L., Lewis, J.M., 1993. Selection of Dx ve Dt computational steps for four-implicit nonlineer dynamic routing models. ASCE National Hydraulic Engineering Conference, 5 p., San Francisco, CA, USA.
Garcia, R., Kahawita, R.A., 1986. Numerical solution of the St. Venant equations with the MacCormack finite difference scheme. International Journal for Numerical Methods in Fluids, Vol. 6, pp. 259-274.
Gasiorowski, D., Szymkiewicz, R., 2007. Mass and momentum conservation in the simplified flood routing models. Journal of Hydrology, Vol. 346, pp. 51–58.
Gonwa, W.S., Kavvas, M.L., 1986. A modified diffusion equation for flood propagation in trapezoidal channels. Journal of Hydrology, Vol. 83, pp. 119-136.
Goring, D.G., 1984. Flood routing by a linear systems analysis technique. Journal of Hydrology, Vol. 69, pp. 59-76.
Gökoğlu, F., 2000. Akarsularda taşkın dalgalarının sayısal analizi. Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, 239 s.
Gürbüz, A., 2008. Taşkınların insan hayatına ve ekonomiye olan etkileri. 5. Dünya Su Forumu Türkiye Bölgesel Su Toplantıları, Taşkın Konferansı, Bildiri Kitabı, s. 47-57, Edirne.
Herschy, R.W., 2002. The world’s maximum obseved floods. Flow Measurement and Instrumentation, Vol.13, pp. 231-235.
120
Hicks, F.E., 1996. Hydraulic flood routing with minimal channel data: Peace River, Canada. Canadian Journal of Civil Engineering, Vol.23, pp.524-535.
Hoffmann, K.A., Chiang, S.T., 2000. Computational Fluid Dynamics Volume I. Engineering Education System. 486 s., Kansas, USA.
Hromadka, II, T.V., DeVries, J.J., 1988. Kinematic wave routing and computational error. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 114, No. 2, pp. 207-217.
Huang, J., Song, C.C.S., 1985. Stability of dynamic flood routing. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 111, No. 12, pp. 1497-1505.
Isaacson, E., Stoker, J.J., Troesch, A., 1956. Numerical Solution of Flood Prediction and River Regulation Problems, Report III. Institute of Mathematical Sciences, New York University, 72 p., USA.
Jansen, P.Ph., Van Bendegom, L., Van Den Berg, J., De Vries, M., Zanen, A., 1979. Principles of River Engineering. Pitman Books Limited, 509 s., London, Great Britain.
Jin, M., Fread, D.L., 1996. Channel routing with flow losses. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 122, No. 10, pp. 580-582.
Jin, M., Fread, D.L., 1997. Dynamic flood routing with explicit and implicit numerical solution schemes. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 123, No. 3, pp. 166-173.
Kabir, N., 1984. Numerical Flood Routing For Natural Channels. Ph.D. Thesis, Washington State University, 147 pp.
Kadıoğlu, M., 2008. Sel ve heyelan risk yönetimi. 5. Dünya Su Forumu Hazırlık Süreci Bölgesel Toplantısı, Taşkın Sel ve Heyelan Konferansları Bildiriler Kitabı, s. 11-37, Samsun.
Kazezyılmaz-Alhan, C.M., Medina Jr., M.A., Rao, P., 2005. On numerical modelling of overland flow. Applied Mathematics and Computation, Vol. 166, pp. 724-740.
Keskin, M.E., 1989. Farklı Enkesitli Akarsularda Kinematik Modelle Taşkın Ötelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul Teknik Üniversitesi, 82 s.
Keskin, M.E., Ağıralioğlu, N., 1997. A simplified dynamic model for flood routing in rectangular channels. Journal of Hydrology, Vol. 202, pp. 302-314.
Kılıçer, Ü., Özgüler, H., 2002. Türkiye’de taşkın durumu. Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 420–421–422, s. 142-144.
Kibler, D. F., and Woolhiser, D. A., 1970. The kinematic cascade as a hydraulic model. Hydrology Paper, no. 39, Colorado State University, USA.
121
Kundzewicz, Z., 1983. Hydrodynamic determination of parameters of linear flood routing models. Scientific Procedures Applied to the Planning, Design and Management of Water Resources Systems, Proceedings of the Hamburg Symposium, IAHS Publication No. 147, pp. 149-160.
McKay, K.A., 1997. Hydraulic flood routing with minimal channel data. M.Sc. Thesis, University of Alberta, 179 pp.
Miller, A. W., Cunge, J. A.,1975. Simplified Equations of Unsteady Flow, Ch. 5, Water Resources Pubs., p. 183-257.
Mishra, S.K., Singh, V.P., 2001. On the Seddon speed formula. Hydrological Sciences Journal, Vol. 46, No. 3, pp. 333-347.
Mishra, S.K., Singh, V.P., 2003. Role of the dimensionless number in wave analysis. Hydrological Processes, Vol. 17, pp. 651-669.
Moramarco, T., Singh, V.P., 2000. A practical method for analysis of river waves and for kinematic wave routing in natural channel networks. Hydrological Processes, Vol. 14, pp. 51-62.
Morikawa, G.K., 1954. On the Theory of Flood Waves in Rivers. Institute of Mathematical Sciences, New York University, 24 p., USA.
Morikawa, G.K., 1957. Non-linear diffusion of flood waves in rivers. Communications on Pure and Applied Mathemeatics, Volume 10, no. 2, pp. 291-303.
Moussa, R., Bocquillon, C., 1995. A new Crank-Nicholson algorithm for solving the diffusive wave flood routing equation along a complex channel network. Transactions on Modelling and Simulation, Vol. 10, pp. 221-228.
Moussa, R., 1996. Analytical Hayami solution for the diffusive wave flood routing problem with lateral inflow. Hydrological Processes, Vol.10, pp.1209-1227.
Moussa, R., Bocquillon, C., 1996. Algorithms for solving the diffusive wave flood routing equation. Hydrological Processes, Vol.10, pp.105-123.
Moussa, R., Bocquillon, C., 1996. Criteria for the choice of flood-routing methods in natural channels. Journal of Hydrology Vol. 186, pp. 1-30.
Moussa, R., Bocquillon, C., 2001. Fractional-step method solution of diffusive wave equation. Journal of Hydrologic Engineering, Vol. 6, No. 1, pp. 11-19.
Mozayeny, B., Song, C.S., 1969. Propagation of flood waves in open channels. Journal of the Hydraulics Division, American Society of Civil Engineers, Vol. 95, No. 3, pp. 877-892.
122
Napiorkowski, J.J., Dooge, J.C.I., 1988. Analytical solution of channel flow model with downstream control. Hydrological Sciences Journal, Vol. 33, No. 3, pp. 269-287.
Nwaogazie, F.I.L., Avdhesh, K.T., 1984. Unified streamflow routing by finite elements. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 110, No. 11, pp. 1595-1611.
Onuşluel, G., Harmancıoğlu, N.B., 2002. Su kaynaklı doğal afet: taşkın. Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 420–421–422, s. 131-132.
Overton, D. E., 1972. Kinematic flow on long impermeable planes. Water Resources Bulletin, American Water Resources Association Volume 8, no. 6, pp.1198-1204.
Özden, Ş., Gökçe, O., Demir, A., Çiftçi, A., Koçak, A., 2008. Türkiye’ deki su baskınlarının mekansal ve zamansal dağılımı. 5. Dünya Su Forumu Hazırlık Süreci Bölgesel Toplantısı, Taşkın Sel ve Heyelan Konferansları Bildiriler Kitabı, s. 157-164, Samsun.
Perumal, M., Ranga Raju, K.G.,1999. Approximate convection-diffusion equations. Journal of Hydrologic Engineering, Vol. 4, No. 2, pp. 160-164.
Ponce, V.M., Li, R.M., Simons, D.B., 1978. Applicability of kinematic and diffusion models. Journal of the Hydraulics Division, Proceedings of the American Society of Civil Engineers, Vol. 104, No. HY3, pp. 353-360.
Ponce, V.M., Theurer, F.D., 1982. Accuracy criteria in diffusion routing. Journal of the Hydraulics Division, Proceedings of the American Society of Civil Engineers, Vol. 108, No. HY6, pp. 747-757.
Ponce, V.M., Pipkin, D.G., 1987. Kinematic, diffusion and dynamic catchment modeling. Proceedings, Engineering Hydrology Symposium, ASCE, pp. 305-310, Williamsburg, Virginia, USA.
Ponce, V.M., 1990. Generalized diffusion wave equation with inertial effects. Water Resources Research, Vol. 26, No. 5, pp. 1099-1101.
Ponce, V.M., 1991. The kinematic wave controversy. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 117, No. 4, pp. 511-525.
Ponce, V.M., 1992. Kinematic wave modelling: where do we go from here? International Symposium on Hydrology of Mountainous Areas, pp. 485-495, Shimla, India.
Ponce, V.M., 1994. Engineering Hydrology: Principles and Practices. Chapter 9, Prentice Hall, Englewood Cliffs, NJ, USA, pp. 270-301.
Ponce, V.M., Huston, P.T., 1994. New perspective on the convection-diffusion-dispersion equation. Water Resources Research, Vol. 30, No. 5, pp. 1619-1620.
123
Ponce, V.M., 1996. Analytical verification of Muskingum-Cunge routing. Journal of Hydrology, Volume 174, pp. 235-241.
Ponce, V.M., 2009. Yazılı Görüşme. Civil, Construction and Environmental
Engineering Department, San Diego State University, San Diego, CA, USA. Price, R.K., 1982. A nonlineer theory of flood wave propagation. Applied
Mathematical Modelling, Vol. 6, Issue 5, pp. 338-342 Puttaraska, P., Sriwongsitanon, N., Lipiwattanakarn, S., 2004. Development of one
dimensional implicit dynamic wave model. Kasetsart Journal (Natural Science), Vol. 38, No. 3, pp. 409-418.
Ramirez, J. A., 2000. Prediction and modelling of flood hydrology and hydraulics.
Ch. 11 of Inland Flood Hazards: Human Riparian and Aquatic Communities Eds. Cabbridge University Pres, p. 53.
Rutschmann, P., Hager, W.H., 1996. Diffusion of floodwaves. Journal of Hydrology,
Vol.178, pp. 19-32. Shultz, M.J. 1992. Comparison of Flood Routing Methods For a Rapidly Rising
Hydrograph Routed Through a Very Wide Channel. M.Sc. Thesis, The University of Texas, Arlington, 146 pp.
Singh, A.K., Porey, P.D., Ranga Raju, K.G., 1997. Criterion for location of
downstream control for dynamic flood routing. Journal of Hydrology, Vol. 196, pp. 66-75.
Singh, V.P., 1976. A note on the step error of some finite difference schemes used to
solve kinematic wave equations. Journal of Hydrology, Vol. 30, pp. 247-255. Singh, V.P., 2001. Kinematic wave modelling in water resources: a historical
perspective. Hydrological Processes, Vol. 15, pp. 671-706. Singh, V.P., 2004. Flow routing in open channels: some recent advances. Sunum,
Second International Conference on Fluvial Hydraulics, University of Napoli Federico II, Naples, 23 p., Italy.
Singh, V.P., Wang, G.T., Adrian, D.D., 1997. Flood routing based on diffusion wave
equation using mixing cell method. Hydrological Processes, Vol.11, pp.1881-1894.
Sivapalan, M., Bates, B.C., Larsen, J.E., 1997. A generalized, non-liear, diffusion
wave equation: theoretical development an application. Journal of Hydrology, 192, pp. 1-16.
Smith, A.A., 1980. A generalized approach to kinematic flood routing. Journal of
Hydrology, Vol. 45, pp. 71-89.
124
Soentoro, E.A., 1991. Comparison of flood routing methods. M.Sc. Thesis, The University of British Columbia, 106 p. https://dspace.library.ubc.ca/dspace /bitstream/2429/1644/1/ubc_1992_spring_soentoro_edy.pdf. Erişim Tarihi: 16.04.2009.
Souza, R., 2009. Yazılı Görüşme. Professor Titular, Departamento de Engenharia Hidráulica e Ambiental, Universidade Federal do Ceará, Fortaleza, CE, Brasil.
Szymkiewicz, R., 1999. Similarity of kinematic and diffusive waves: a comment on
accuracy criteria for linearised diffusion wave flood routing: By K. Bajracharya and D.A. Barry (Journal of Hydrology, Vol. 195 (1997), 200-217). Journal of Hydrology, Vol. 216, Issues 3-4, pp. 248-251.
Şahinbaş, Đ., 2008. Anadolu Güncesi, Alara Çayı. Şarküteri Prodüksiyon, Digiturk, Đz
Tv. Tadjeran, C., Meerschaert, M.M., 2007. A second-order accurate numerical method
fort he two-dimensional fractional difusion equation. Journal of Computational Physics. Vol. 220, pp.813-823.
Tingsanchali, T., Manandhar, S.K., 1985. Analytical diffusion model for flood
routing. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 111, No. 3, pp. 435-454. Thomas, I.E., Wormleaton, P.R., 1971. Finite difference solution of the flood
diffusion equation. Journal of Hydrology, 12, North Holland Publishing Co., pp. 211-221, Amsterdam.
TMMOB, 2009. Küresel Su Politikaları ve Türkiye TMMOB Su Raporu. Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 79 s., Ankara. Tsai, C.W., 2003. Applicability of kinematic, noninertia, and quasi-steady dynamic
wave models to unsteady flow routing. Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 129, No. 8, pp. 613-627.
Tsai, C.W., 2005. Flood routing in mild-sloped rivers-wave characteristics and
download backwater effect. Journal of Hydrology, Vol. 308, pp. 151-167. Tung, Y.K., 1989. Uncertainty on travel time in kinematic wave channel routing.
Symposium Proceedings WWRC-89-30 1989 in Channel Flow and Catchment Runoff Proceedings of the International Conference for Centennial of Manning's Formula and Kuichling's Rational Formula, 16 s., http://library.wrds.uwyo.edu/wrp/89-30/89-30.html. Erişim Tarihi: 16.04. 2009.
Turan, F., 2002. Türkiye’nin su ve toprak kaynakları potansiyeli ve gelişimi. Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 420–421–422, s. 16-19.
125
USACE, 1993. River Hydraulics. Engineering and Design, Engineer Manual, Department of the Army, U.S. Army Corps of Engineers, p. 5-29, Washington, DC, USA.
USACE, 1994. Flood-Runoff Analysis. Engineering and Design, Engineer Manual,
Department of the Army, U.S. Army Corps of Engineers, p. 9-3, Washington, DC, USA.
Uşkay, S., Aksu, S., 2002. Ülkemizde taşkınlar, nedenleri, zararları ve alınması
gereken önlemler. Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 420–421–422, s. 133-136.
Wang, G.T., Chen, S., Boll, J., Singh, V.P., 2003. Nonlinear convection-diffusion
equation with mixing-cell method for channel flood routing. Journal of Hydrologic Engineering, Vol. 8, No. 5, pp. 259-265.
Witek, M.L., Teixeria, J., Flatau, P.J., 2008. On stable and explicit numerical
methods for the advection-diffusion equation. Mathematics and Computers in Simulations. Vol. 79, pp. 561-570
Woolhiser, D. A. and Liggett, J. A., 1967. Unsteady, one-dimensional flow over a
plane-the rising hydrograph. Water Resources Research, v. 3, no. 3, p.753-771
Wormleaton, P.R., Karmegam, M., 1984. Parameter optimization in flood routing.
Journal of Hydraulic Engineering, Vol. 110, pp. 1799-1814. Yen, C.L., 1989. Flood routing in steep streams. 33rd Japanese Conference on
Hydraulics, Invited Lecture, Proc., JSCE, 8 s., http://library.jsce.or.jp/jsce/ open/00028/1989/33-0009.pdf. Erişim Tarihi: 16.04.2009.
Yen, B.C., Tsai, C.W.S., 2001. On noninertia wave versus diffusion wave in flood
routing. Journal of Hydrology, Vol. 244, pp. 97-104. Yükselen, M.A., 2009. Mühendislikte Bilgisayar Uygulamaları Ders Notları. Uçak
ve Uzay Bilimleri Fakültesi, ĐTÜ, 31 s. http://www2.itu.edu.tr/~ yukselen/UCK348/02-%20K%FDsmi%20diferansiyel%20denklemler.pdf. Erişim Tarihi: 10.06.2009
126
ÖZGEÇMĐŞ
Adı Soyadı : Đlkay ÖZDOĞAN
Doğum Yeri ve Yılı : Kayseri - 1975
Medeni Hali : Evli
Yabancı Dili : Đngilizce
Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)
Lise : Isparta Şehit Ali Đhsan Kalmaz Lisesi – 1990/1993
Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik – Mimarlık Fakültesi,
Đnşaat Mühendisliği Bölümü, 1994/1998
Yüksek Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Đnşaat
Mühendisliği A.B.D., 1999/2002
Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl:
Çağdan Đnşaat A.Ş. 1998/1999
Polat Đnşaat 1999
MRA Đnşaat A.Ş.- Preussag Wasser Tecknik GmbH Kons. 2000
Ali Rıza Olcay Đnşaat Taahhüt Ticaret 2000/2001
Polat Đnşaat 2001/2002
KHGM, Köy Hizmetleri Erzurum 10. Bölge Md. 2002/2003
Hv.K.K.lığı, Hv.Loj.K.lığı, Đs.Đnş.Alty.Tes.D.Bşk. 2003/2004
KHGM, Köy Hizmetleri Erzurum 10. Bölge Md. 2004/2005
Isparta Đl Özel Đdaresi 2005/2008
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
Isparta Đl Koordinatörlüğü 2008/2009
Isparta Đl Özel Đdaresi 2009