xzenon34.files.wordpress.com · web view• etil eterler, • sülfit içeren atıklar 11.7.1993...

28
ENDÜSTRİYEL ATIK YÖNETİMİ Mehmet ÇAKMAKÇI İnsanın varoluşu ile birlikte atık oluşumu da başlamıştır. Yiyecek, giyecek ve barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılan hammaddelerin kalıntıları ve kullanılan hammaddelerden zamanla oluşan kalıntılar atıkları oluşturmaktadır. İnsanlar ihtiyaçlarını daha kolay ve hızlı temin edebilmek için sürekli yeni araçlar geliştirmiştir. Bu geliştirilen araç ve gereçlerle sanayi diğer bir deyişle endüstriler oluşturulmuştur. Sanayinin gelişimi yavaş hareket eden bir süreçle olmuştur. Ayrıca, bu süreç belirli ürün ve üreticilerden de etkilemiştir. Sanayinin gelişimi 1700’lü yılların sonuna doğru tüm Avrupa’da başlamıştır. 1820’li yıllarda buharla çalışan tekstil dokuma makineleri geliştirilmiştir. 1860’lı yıllarda bu makineler Amerika Birleşik Devletleri’nde de kullanılmaya başlanmıştır. İlk olarak 1844 yıllında Alman sosyalist yazar Friedrich Engels tarafından “Sanayi Devrimi” terimi kullanılmıştır. Tarımdan sanayiye geçiş İngiltere’de 18. yüzyılın ortalarından 19. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Sanayi devriminde ilerleme üç ana sektörde olmuştur. Bunlar; (1) tektil, (2) demir ve çelik, (3) enerji sektörüdür. Hızlı gelişim periyodundan önce sanayiler genellikle nehir kenarlarına kurulurdu. Taşıma ve enerji temini için su gücünden faydalanılırdı. Örnek olarak, hammaddelerin getirilmesi ve ürünlerin pazarlara sevki bu nehirler vasıtasıyla gerçekleştirilirdi. Su kaynağı ile sanayi arasında belirli bir

Upload: letruc

Post on 11-May-2019

219 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

ENDÜSTRİYEL ATIK YÖNETİMİ

Mehmet ÇAKMAKÇI

İnsanın varoluşu ile birlikte atık oluşumu da başlamıştır. Yiyecek, giyecek ve barınma

ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kullanılan hammaddelerin kalıntıları ve kullanılan

hammaddelerden zamanla oluşan kalıntılar atıkları oluşturmaktadır.

İnsanlar ihtiyaçlarını daha kolay ve hızlı temin edebilmek için sürekli yeni araçlar

geliştirmiştir. Bu geliştirilen araç ve gereçlerle sanayi diğer bir deyişle endüstriler

oluşturulmuştur.

Sanayinin gelişimi yavaş hareket eden bir süreçle olmuştur. Ayrıca, bu süreç belirli

ürün ve üreticilerden de etkilemiştir. Sanayinin gelişimi 1700’lü yılların sonuna doğru tüm

Avrupa’da başlamıştır. 1820’li yıllarda buharla çalışan tekstil dokuma makineleri

geliştirilmiştir. 1860’lı yıllarda bu makineler Amerika Birleşik Devletleri’nde de kullanılmaya

başlanmıştır.

İlk olarak 1844 yıllında Alman sosyalist yazar Friedrich Engels tarafından “Sanayi

Devrimi” terimi kullanılmıştır. Tarımdan sanayiye geçiş İngiltere’de 18. yüzyılın ortalarından

19. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Sanayi devriminde ilerleme üç ana sektörde

olmuştur. Bunlar; (1) tektil, (2) demir ve çelik, (3) enerji sektörüdür.

Hızlı gelişim periyodundan önce sanayiler genellikle nehir kenarlarına kurulurdu.

Taşıma ve enerji temini için su gücünden faydalanılırdı. Örnek olarak, hammaddelerin

getirilmesi ve ürünlerin pazarlara sevki bu nehirler vasıtasıyla gerçekleştirilirdi. Su kaynağı

ile sanayi arasında belirli bir seviye farkının olması halinde yüksek seviyedeki su makineye

bağlı çarkı döndürerek makinelerin çalışması için gerekli enerjiyi sağlardı. Geçmişte yaygın

olarak kullanılan su değirmenleri sudan enerji temini ile işletilen endüstrilerdendir.

1880 ila 1910 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri’nde hızlı sanayi gelişmesi

oldu. Bu hızlı sanayi büyümesi sonucu sanayiden kaynaklanan hava kirliliği ve kirlenmiş

sular oluştu. 1930’lu yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde sanayi atıklarının arıtılmasıyla

ilgili ciddi çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. ABD’de sanayi üretiminin başlamasıyla sanayi

kaynaklı sıvı ve katı atıklar ile yüzeysel ve yer altı sularında kirlenmeler başlamıştır. Bu

kirlenmelerin izleri daha çok Sanayi Devrimi sürecini göstermektedir.

Endüstriyel sıvı atıkların izleri 1900’lü yıllara kadar gitmektedir. Kirlenmeyi, suların

faydalı kullanımının endüstriyel atıklar tarafından olumsuz etkilenmesi olarak tanımlarsak,

19. yüzyıla kadar bu tür bir kirlenmenin pek olmadığını kabul edebiliriz. Kömür, enerji

Page 2: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

üretimi, mandıracılık, tekstil, konserve üretimi, dericilik ve kağıt gibi insan yaşamı için

gerekli olan temel endüstriler, çevresel kirlilik problemi ile karşılaşılan ilk endüstrilerdir. Tuz,

klor, soda külü gibi tuz bozunma ürünleri içeren inorganik kimya endüstrileri kronolojik

olarak daha sonra gelişen endüstrilerdir. Bunları şeker, nişasta ve selülozik atıklar gibi

organik kimyasal tesisleri izlemektedir.

1930’larda tüm endüstriler suyollarına deşarj ettikleri atıkların kirlilik kaynağı

olduğunu görünce tehlikenin farkına varmışlardır. II. Dünya Savaşı endüstriyel üretimlerin

artmasını sağlamıştır. Metal kaplama, petrol rafineleri ve tekstil sektöründe yeni ürünler ve

yani atıkların oluşumu artmıştır. Radyoaktif, petrokimya ve sentetik organik kimyasallar

geliştirilmiş ve 1940-1950’li yıllarda bu endüstrilerden kaynaklanan atıklar çevreye verilmeye

başlanmıştır. Bu süreçte, önemli çevresel problemlerle karşı karşıya kalınmıştır.

1940’lı yıllardan sonra, yeni endüstriyel ürünlerin toksik ve biyolojik olarak

ayrışmayan atıkları oluşmuştur. Bu atıklar normal evsel atıklardan farklıdır. Birkaç yıl

endüstriler atıklarının arıtılmaması konusunda ikilem içinde kalmışlardır. Çoğu sanayici

atıklarının arıtılmasında etkili olmayacağını bilmesine rağmen belediyelerin uygulamış

olduğu arıtma yöntemleri ile atıklarını arıtmaya karar vermiştir. Bu sıralarda sanayicilerle

kamu kurumları endüstriyel atıkların uygun yöntemlerle arıtılması için tartışmalar

yaşanmıştır. Geri dönüşüm, üretim yöntemleri ve malzemelerinde yaşanan gelişmeler

olmasına rağmen, ne yazık ki günümüzde de 50 yıl önceki gibi endüstriyel atıklarının en

uygun yöntemle arıtılması konusunda tartışmalar devam etmektedir.

1.2. Endüstriyel Atıklar

Sanayi ve üretim tesislerinde bir işlem sırası veya sonrasında ortaya çıkan atıklara

“endüstriyel atıklar” denir. Endüstriyel atıkların arıtma ve uzaklaştırma yaklaşımları evsel

atıklardan farklıdır. Evsel atıkların özellikleri genelde benzer iken, sadece aynı üretimi ve

atığı oluşturan endüstriyel tesis atıklarının özelliklerinde benzerlik olabilmektedir. Evsel

atıkların bertaraftı için uygulanan arıtma yöntemleri çoğu yerleşim birimlerinde ya aynı ya da

benzerdir. Bir endüstriyel tesisten alınan atığın özelliği ile diğer bir endüstriyel tesisten alınan

atığın özelliği farklılık gösterdiğinden benzer arıtma prosesleri tüm endüstriyel atıklar için

kullanılamamaktadır. Bazı durumda benzer bertaraf yöntemleri kullanılsa bile farklı işletim

şartları gerektirmektedir.

Endüstriden kaynaklanan atıklar genelde üç farklı sınıfa ayrılmaktadır (Şekil 1).

Bunlar sıvı, katı ve gaz hava kirletici atıkladır. Her bir atık sınıfının arıtımı ya da bertaraftı

farklı birimler tarafından denetlenmekte ve gerçekleştirilmektedir. Bu üç farklı atık sınıfı için

Page 3: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

farklı kanun maddeleri ve yönetmelikleri bulunmaktadır. Gerçekte bu üç farklı atık sınıfı

çevreyi etkilemekte ve bu sebeple sürekli olarak birbiriyle etkileşim içindedir. Örneğin; uygun

yöntemlerle uzaklaştırılmayan katı atıkların sızıntı suları yer altı ve yüzey sularını

kirletmektedir. Su içerisinde bulunan uçucu organikler hava kirliliğine, hava kirleticileri de

yağışlarla ya da çökelme ile yüzey ve yer altı sularına ulaşarak suların kirlenmesine sebep

olabilmektedir.

Atıkların arıtılması neticesinde de bir atık sınıfından diğerine geçiş olabilmektedir.

Bazı gaz karışımları içerisinde bulunan kirleticiler bazen su ile absorplanarak

temizlenmektedir. Böylece hava kirleticileri suya geçmektedir. Hava kirletici partiküllerin

filtrelerle tutulmasıyla kirleticiler katı forma geçmektedir. Aktif çamur sistemi atıksuda

bulunan uçucu kirleticilerin havaya karışmasına sebep olmaktadır. Hatalı inşa edilen ya da

işletilen katı atık düzenli depoları su ve hava kirliliğine yol açmaktadır. Böylece atık arıtma ya

da uzaklaştırma sistemleri ile belirli atıklar uzaklaştırılırken diğer atık formuna geçen yeni

bazı atıklarında oluşumu söz konusu olmaktadır. Yeni oluşan bu atıklar hava, su ve toprak

üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Sonuçta, birbiriyle etkileşim içinde olan sistemler

dikkate alınarak endüstriyel atıklar yönetilmelidir. Endüstriyel atıkların yönetilmesinde kütle

dengesi mutlaka izlenmelidir ve toplam arıtma maliyeti dikkate alınmalıdır. Şekil 20’de bir

endüstriyel sistem döngüsü görülmektedir.

Şekil 1. Endüstriyel sistem döngüsü ve atık oluşu

Page 4: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

1.2.1. Endüstriyel Atıksuların Yönetimi

Şekil 2’de gösterilen yaklaşım metodu, endüstriyel atıksuların daha iyi ve uygun

maliyetli bir şekilde arıtılmasını sağlamaya yöneliktir. İlk adımın amacı, üretim proseslerinin

daha iyi bilinmesini sağlamaktadır. Bu adım tüm proseslerin incelenmesi ile başlar. Prosesler

hakkında literatürden ve ilgili kişilerden bilgiler derlenir. Bilinçli ve etkili atık azaltma

programının ve uygun arıtma alternatiflerinin seçiminin yapılması amacıyla atıksuyun

proseste nasıl üretildiğinin bilinmesi gerekmektedir.

Şekil 2. Endüstriyel atıksu arıtım sistemi için geliştirilen yaklaşım diyagramı

Page 5: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

1.2.1.1.Üretim proseslerinin analizi

Üretim proseslerinin analizinde ilk adım proseslerden kaynaklanan atıksu oluşumunun

belirlenmesidir. Şekil 3’de dokunmuş kumaş terbiyeleme (apreleme) işleminde proseslerde

kimyasal madde ve su kullanımı ile atıksu oluşumu görülmektedir. Her bir proseste kullanılan

su ve kimyasal maddeler şeklin sol tarafında ve her bir proseste oluşan atıksu ise şeklin sağ

tarafında görülmektedir. Şekilde görülen akış diyagramı tekstil endüstrisinde bir ara ürün

oluşumuna aittir.

Şekil 3’de görüldüğü üzere hammadde ilk olarak haşıl sökme işlemine tabi

tutulmaktadır. Haşıllama, pamuk ipliklerinden örülmüş kumaş elde edilirken, örme işlemi

esnasında iplikleri kuvvetlendirmek, iplikler arasında meydana gelebilecek sürtünmeleri ve

hasarları önlemek amacı ile çözgü ipliklerine nişasta, polivinil asetat, karboksimetil selüloz

gibi sentetik haşıl maddeleri ilave edilmesi işlemidir. Haşıl sökme ise çözgü ipliklerinin

mukavemetini arttırarak dokumada kopmaları önlemek üzere dokuma öncesi uygulanan haşıl

maddelerini baskı ve boyamadan önce tekstil malzemesinden uzaklaştırmak için çözünürlük,

hidroliz ve oksidasyon metotlarıyla yapılan işlemlerdir. Haşıl sökme işleminde enzimler,

sülfürik asit (H2SO4) ve su kullanılmaktadır. Haşıl sökmeden kaynaklanan atıksuda sülfürik

asit kullanımından dolayı düşük pH ve haşıl işlemi esnasında kullanılan nişasta sebebiyle

yüksek biyolojik oksidasyon ihtiyacı (BOİ) beklenmektedir.

Fabrika kayıtlarından ya da eğer mümkünse atıksu karakterizasyonu ile debi, biyolojik

oksijen ihtiyacı (BOİ), kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ), toplam askıda katı madde (TAKM),

toplam çözünmüş madde (TÇM) ve kullanılan özel kimyasallardan kaynaklanacak kirlilik

parametrelerinin alt ve üst limitlerinin belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenen değerler Şekil

3’de sağ tarafa yani atıksu oluşan bölümünde belirtilmelidir.

Page 6: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Şekil 3. Dokunmuş kumaş terbiyeleme (apreleme) akış diyagramı

1.2.1.2. Atık azaltma ve atık karakterizasyon çalışmaları

Gerçek anlamda atık azaltma fikri 1970’li yıllarda Orta Doğu petrol üreticilerinin

petrol fiyatlarını yükseltmesi ve petrol sevkiyatını kesmeleri tehdidi ile ortaya çıkan petrol

krizi sonucunda gelişmeye başlamıştır. Aynı zamanda çevre problemlerinin de farkına

varılmış ve atık azaltımı ile atık geri kazanımı önemsenmeye başlanmıştır.

Page 7: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Endüstriyel üretim tesisine ve oluşan ürüne bağlı olarak sıvı, katı ya da gaz atık

oluşumu söz konusudur. Oluşan bu atıklar uygun şekilde bertaraf edilmez ise çevresel

problemlere sebep olabilmektedir. Üretimden kaynaklanan kirliliği önlemek için ilaveten

insan gücü, materyal ve enerji harcamak gerekmektedir. Her geçen gün yasal düzenlemelerle

sıkılaşan deşarj limitleri ve yüksek atık bertaraf maliyetleri atık azaltımı ve geri kazanım

tartışmalarına sebep olmaktadır.

Atık azaltımı, endüstrilerin kirlilik kontrolü üzerinde yoğunlaşmaktansa çevresel

yönetim araçlarının sağlanmasında önemli hale gelmiştir. Atık azaltımı hem endüstriye

ekonomik yararlar sağlamakta ve hem de üretim atığından kaynaklanan çevresel problemleri

azaltmaktadır. Atık azaltım teknikleri basit bir toplu iğne üretiminden kompleks bir uzay

mekiği üretimine kadar olan tüm üretim proseslerine uygulanabilir. Mevcut teknikler basit

işletme ile ilgili değişikliklerden ekipman değişimine kadar olabilmektedir. Bu teknikler

uygulanırken işletim maliyetlerinin azaltılması da büyük önem arz etmektedir. Atık azaltımı

yöntemleri Tablo 1’da özetlenmiştir.

Tablo 1. Atık azaltım yöntemleri

Envanter yönetimi Üretim prosesi

değişimi

Miktar azaltılması Geri kazanım

• Envanter kontrolü

• Materyal kontrolü

• İşletme prosedürleri

• Bakım programı

• Materyal değişimi

• Proses ekipmanları

değişimi

• Kaynakta ayırma

• Yoğunlaştırma

• İşletme içi geri

kazanım

• İşletme dışı geri

kazanım

Tablo 1’de görüldüğü üzere atık azaltım yöntemleri dört ana grupta incelenmektedir.

Atıksu arıtımında atık azaltımı arıtma işleminden önce uygulanmalıdır. Hammaddelerin

kullanılmaya başlandığı prosesten son ürünün oluştuğu proses dahil olmak üzere oluşan

atıkların doğru kontrollü önemli bir atık azaltın yöntemidir. Bu basit yöntemle çoğu durumda

son kullanma tarihi geçmiş yada kirlenmiş hammaddeler ve dökülme sonucu oluşan kalıntılar

en aza indirilerek arıtma tesisine gelecek yük miktarı azaltılır.

Envanter kontrolü düzenli aralıklarla yapılmalıdır. Üretimde belirli periyotlarla ihtiyaç

duyulan miktarda hammadde alınmalıdır. Son kullanma tarihi yaklaşan ürünlerin kullanımına

öncelik verilmelidir. Personele envanter yöntemi hakkında bilgi verilmeli ve önemi

anlatılmalıdır.

Page 8: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Hammaddelerin, kullanılan kimyasalların ve diğer üretime dahil maddelerin taşınımı

ve üretim proseslerinde dökülmesi ve sızıntıların önlenmesi materyal yönetimi açısından

önemlidir. Dökülme ve sızıntıların olması atıksu karakterinde değişime ve atıksu miktarında

artışa sebep olmaktadır. Bu yöntemin uygulanması ile üretim proseslerinin daha verimli

olması ve proseslerde öngörülen atıksu miktarının oluşması sağlanacaktır.

Mevcut işletme prosedürlerine ve üretim prosesindeki verimin arttırılmasına sürekli

olarak dikkat edilmelidir. Bu özen, üretim prosesindeki başlangıç işlemlerinden son ürünün

depolanmasına kadar olan tüm adımları içermelidir. Fazla kimyasal madde, su ve diğer işletim

maddeleri gerektiren ve nihayette yüksek miktarda atıksu oluşturan ekipmalar ya da üretim

prosesi daha az girdi maddesi ihtiyacı duyan ve daha az atıksu oluşumunu sağlayan prosesle

değiştirilmelidir.

Bir işletmede atıkların dörtte birinin yetersiz bakım nedeniyle oluştuğu

belirtilmektedir. Onarım üzerinde yoğunlaşan ve bakımı önleyici sıkı bir bakım programı,

ekipman hataları nedeniyle oluşan atık üretimini azaltabilir. Üretimde doğrudan ya da dolaylı

olarak kullanılan tehlikeli ya da tehlikeli olabilecek maddeler tehlikesizlerle mümkün mertebe

değiştirilmelidir. Böylece atıksuda bulunabilecek tehlikeli madde miktarı azaltılacaktır.

Toksik, tehlikeli ya da geri kazanılabilen atıkların ayrılması ile atıksu içerisindeki kirletici

yükü azaltılabilir. Arıtma tesisinin daha verimli çalışmasına yardımcı olunur. Toksik ve

tehlikeli kirleticileri içeren proses atıksuları diğer atıksulardan ayrı olarak toplanmalıdır.

Gerekli durumlarda kirletici konsantrasyonları yoğunlaştırılarak daha küçük hacimli olmaları

sağlanabilir. Böylece başka yerlere taşınımı daha kolay gerçekleşir. Bu işlem için ters osmoz

gibi membranlar kullanılabilir.

Endüstriler üretimde yada diğer amaçlarla kullandıkları suyun bedelini ödemektedir.

Oluşan atıksuları da belirlenen deşarj limitlerine kadar arıtmakla mükelleftir. Atıksular,

proseslerde yeniden kullanılabileceği seviyeye kadar arıtılabilir. Atıksuyun geri kazanım

maliyeti ile su maliyetinin mukayesesi oldukça önemlidir. Atıksu geri kazanımının ekonomik

olarak uygun olması gerekmektedir. Atıksuların geri kazanımında genellikle membran

prosesler kullanılmaktadır. Üretici sayısının artması sebebiyle membran proseslerin

maliyetleri gün geçtikçe azalmaktadır. Membran proseslerin ilk yatırım maliyetlerinin

azalması geri kazanım maliyetlerini de azaltmaktadır.

Atıksu karakterizasyonundan nihai amaç dizaynı yapacaklara doğru bilgilerin temini

sağlamaktır. Nitelik ve nicelik bakımından doğru verilerin sağlanması uygun arıtma türünün

seçimini ve uygun ebatlarda tesisin boyutlandırılmasını sağlamaktadır.

Page 9: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Materyal kullanımı, su kullanımı ve atıksu oluşumu hakkında yeterli bilgilerin temin

edilmesi ile atıksu karakterizasyonu ve atık minimizasyonu için yapılacak çalışmalar

kolaylaştırır.

1.2.1.3. Arıtma amaçları

Atıksuyun hacmi, kirleticileri ve kirleticilerin miktarı bilindikten sonra arıtma amaçları

belirlenebilir. Bu amaçlar atıksuyun arıtıldıktan sonra nereye deşarj edileceği ya da ne amaçla

kullanılacağına bağlıdır. Eğer arıtılan atıksu bir belediye arıtma tesisine gidecek şekilde

kanalizasyona deşarj ediliyorsa, kanala deşarj standardını sağlayacak seviyede bir arıtma

yapılması gerekmektedir. Eğer atıksu bir su ortamına deşarj edilecekse, bu su ortamının

korunması ve kalitesinin bozulmaması için gerekli olan kriterleri sağlayacak düzeyde bir

arıtma yapılmalıdır.

1.2.1.4. Alternatif teknolojilerin seçimi

Atıksu karakteristikliği ve arıtma amaçları biliniyorsa, alternatif arıtma seçenekleri

belirlenebilir. Uygun arıtma alternatifinin seçimi aşağıda belirtilenlerden bir ya da birkaçı

dikkate alınarak yapılmalıdır;

• Benzer atıksularda başarılı uygulamaların yapılmış olması,

• Kimya, biyokimya ve mikrobiyolojik olarak giderim bilgilerinin mevcut olması,

• Mevcut arıtma teknolojilerinin kapasite ve limit değer bilgilerinin olması,

halinde alternatifler arasından uygun olan sistem seçilebilir. Uygun seçim yapıldıktan sonra

laboratuar ölçekli çalışmalara başlanabilir.

1.2.1.5. Laboratuar ölçekli çalışmalar

Laboratuar ölçekli çalışmalar teknik fizibilitenin ve ayrıca uygulanan arıtma sisteminin

kaba bir finansal fizibilitesinin hızlı bir şekilde oluşmasına yardımcı olmaktadır. Laboratuara

getirilen atıksular buzdolabında saklanır. Laboratuar ölçekli çalışmaların yapılacağı düzeneğe

iletilmeden önce beherde ya da uygun kaplarda karıştırılır ve daha sonra tam ölçekli

kurulması planlanan tesisin laboratuar ölçekli imal edilmiş sistemine iletilir. Laboratuar

ölçekli arıtma ünitesi olarak Jar Test aleti ile iyon değiştirici, aktif karbon veya kum

filtrelerini temsil eden küçük kolonlar ve havalandırıcılar sıklıkla kullanılmaktadır.

Biyolojik arıtılabilirlik ve diğer arıtma amaçları için laboratuar ölçekli sistemler

tasarlanarak kısa sürede fizibiliteler gerçekleştirilir. Laboratuar ölçekli çalışma sonuçlarının

olumlu olması tam ölçekli tesis kurulması için yeterli değildir. Çok nadir durumda laboratuar

Page 10: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

ölçekli çalışma sonuçlarına göre tam ölçekli tesis kurulur. Laboratuar ölçekli çalışma

sonuçlarını doğrulamak amacıyla pilot ölçekli çalışmalar yapılması gerekmektedir.

1.2.1.6. Pilot ölçekli çalışmalar

Pilot ölçekli çalışmalar, kurulması düşünülen tesisin veriminin belirlenmesi için

oldukça önemlidir. Pilot tesis üniteleri kurulması planlanan tesisin birebir boyutlarının

küçültülmesi ile yapılır. Pilot tesis arıtma tesisinin kurulacağı yerde çalıştırılır. Pilot tesis

işletiminin en önemli zorluklarından biri sıcaklık dalgalanmaları ve küçük çaplı boruların

tıkanmalarından kaynaklanan işletime sorunlarında göstereceği hassasiyettir. Bir pilot ölçekli

tesisin ne kadar işletileceğine karar vermede aşağıda belirtilenler etkili olmaktadır;

• Tam ölçekli sistemde arıtılması öngörülen tüm atıkların pilot tesis çalışmalarıyla

giderim performansı değerlendirilmesine olanak sağlanmalıdır.

• Tüm işletim parametrelerinin değerlendirilmesini sağlayacak veriler elde edilmelidir.

İşletim parametreleri değiştirildiğinde sistem kararlı hale gelene kadar işletilmeli ve daha

sonra devam eden çalışma verileri elde edilmelidir.

Pilot tesiste elde edilen sonuçlarla laboratuar ölçekli çalışma sonuçları

doğrulanmalıdır. Eğer çalışma sonuçları laboratuar ölçekliden farklı ise, pilot tesis çalışmaları

durdurulur ve farklılıkların sebepleri belirlenmeye çalışılır.

1.2.1.7. Avam proje

Pilot ölçekli çalışma sonuçları arıtma amaçlarını karşılayacak arıtma seçeneğini

belirlemede önemli rol oynamaktadır. Pilot ölçekli çalışma sonuçlarına göre ilk yatırım ve

işletme maliyetlerini doğru olarak belirlemek oldukça zordur. Anlamlı bir maliyet analizi

ancak avam proje (kabataslak) ile mümkün olmaktadır. Avam projede atıksu arıtma tesisinin

detayları yer almaktadır. Pompaların, boruların, vanaların, tankların, çimentonun, inşaat

sahasının, kontrol sistemlerinin ve işçilik gereksinimlerinin ebat ve tanımları avam proje

belirtilir. Avam proje ile nihai proje arasındaki fark çizimlerde ve özelliklerde detayların tam

olarak tamamlanmış olmasıdır.

1.2.1.8. Ekonomik mukayeseler

Arıtma amaçlarını sağlayan arıtıma teknolojisinin iki veya daha fazla alternatifin tüm

maliyetlerinin mukayesesi yapılmaktadır. Her bir arıtma alternatifinin işletme ve bakım

maliyetleri de dikkate alınmaktadır. İşletme ve bakım maliyetleri aşağıda belirtilen ana

başlıklar altında hesaplanmaktadır;

Page 11: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

• Kullanılacak kimyasallar

• Enerji

• İşçilik

• Çamur uzaklaştırma

• Kanalizasyona deşarj maliyeti

• Bakım

Projede belirlenen kimyasal miktarları, blower, pompa ve motorların çalışması için

gerekli enerji miktarı, sistemin işletilmesi için gerekli kalifiye ve diğer işçi sayısı, oluşan

çamurun uzaklaştırma maliyeti, arıtılan atıksuyun kanalizasyona deşarj edilme ücreti ve olası

bakım maliyetleri dikkate alınarak yıllık işletme ve bakım maliyetleri her bir alternatif için

belirlenir.

1.2.1.9. Nihai proje

Nihai proje, planlar ve özelliklerin standart dokümanları ile inşa edilecek yapının

detaylarını içermektedir. Standart dokümanlar iki amaca sahiptir. Bunların ilki inşaat

teklifinin hazırlanması için gerekli bilgileri ve ikincisi ise neyin nasıl ve ne zaman inşaat

edileceğini belirten talimatları içermesidir. Planlarda tesisin tüm detayları bulunmalıdır.

Özelliklerde ise hangi ünitede ne tür bir ekipmanın kullanılacağı açıkça izah edilmelidir.

Ayrıca ilk yatırım maliyetinin azaltılabilmesi için inşa öncesi firmalar arasında rekabet ortamı

sağlanmalıdır.

1.2.2. Endüstriyel Katı Atıkların Yönetimi

Endüstriyel tesislerinin yol açtığı en önemli sorunlardan biri de katı atıklardır.

Özellikle endüstriyel kökenli atıkların içerdikleri ağır metal ve zehirli maddelerin yüzey ve

yer altı suları için oluşturdukları tehlike insan yaşamı ile yakından ilgilidir. Endüstriyel katı

atıklar evsel, tehlikeli olmayan endüstriyel ve tehlikeli katı atıklar olarak üç sınıfa

ayrılmaktadır.

Atıklar hangi sınıfa girerse girsin atığın inert ve tehlikeli olup olmadığının

belirlenmesi endüstriyel atık yönetiminde en önemli hususlardan biridir. Atığın inert

olabilmesi için; fiziksel, kimyasal veya biyolojik olarak önemli derecede herhangi bir değişime

uğramayan, çözünmeyen, yanmayan, fiziksel veya kimyasal olarak reaksiyona girmeyen,

biyolojik bozulmaya uğramayan veya temas ettiği maddeleri çevreye veya insan hayatına zarar

verecek şekilde etkilemeyen ve toplam sızıntı kabiliyeti ve ekotoksisitesi önemsiz miktarda olan,

özellikle yüzey ve yeraltı suyu kirliliği tehlikesi yaratmayan özelliklere sahip olması gerekir.

Page 12: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Tehlikeli atıklar ise patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, suyla temas halinde

parlayıcı gazlar çıkaran, oksitleyici, organik peroksit içerikli, zehirli, korozif, hava ve suyla

temasında toksik gaz çıkaran, toksik ve eko-toksik özellikler taşıyan atıklardır.

1.2.2.1. Evsel katı atıklar

Ofislerden, yemekhanelerden ve proseslerden kaynaklanan evsel nitelikli atıklar

bulunmaktadır. Bu atıklar çöp konteynerlerinde biriktirilir ve daha sonra evsel atıklarla

birlikte düzenli depolama, kompost yada yakma tesislerine iletilir.

1.2.2.2. Tehlikeli olmayan endüstriyel atıklar

Evsel atıklarla birlikte uzaklaştırılması istenmeyen ve tehlikeli olmayan üretimden

kaynaklanan atıklardır. Tabakhane deri kırıntıları, kümes hayvanlarının tüyleri, tehlikeli

olmayan çamurlar ve taşpamuğu (asbest) bu atıklara örnektir. Bu atıklar sıkı standartlara sahip

endüstriyel düzenli depo alanlarına iletilerek uzaklaştırılırlar. Endüstriyel düzenli depolama

alanlarına atıklar kabul edilmeden önce analizlerinin yapılması gerekmektedir. Endüstriyel

atıklar için yerel ölçekte de düzenlemeler yapılabilmektedir. Bazı endüstriyel atık türlerinin

bertaraftı için lisans ve özel izin almış firmalar bulunmaktadır.

1.2.2.3. Tehlikeli atıklar

Tehlikeli atıklar; patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, suyla temas

halinde parlayıcı gazlar çıkaran, oksitleyici, organik peroksit içerikli, zehirli, korozif, hava ve

suyla temasında toksik gaz çıkaran, toksik ve eko-toksik özellikler taşıyan atıklardır.

Endüstriyel tehlikeli atık kaynaklarının büyük bir bölümünü ise kimyasal madde üretimlerinin

ve bunlarla ilişkili endüstrilerin oluşturduğu görülmektedir. Ayrıca özel atıklar kapsamında

yer alan ve nihai bertaraftı/geri kazanımı özel koşullar gerektiren tıbbi atıklar, piller, aküler,

atık yağlar, PCB, PCT’li atıklar gibi atıklar da bu gruba girmektedir. Temelde tehlikeli atıklar

dört ana türe ayrılmaktadır. Bunlar (1) toksik, (2) korozif, (3) yanıcı-parlayıcı ve (4) reaktif

atıklardır. Bu atıklara ait bilgiler Tablo 2’de özetlenmiştir.

Page 13: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Tablo 2. Tehlikeli atık türleri ve tanımları

Tehlikeli atık türü Tanımı

Toksik atıklar

Düşük dozlarda dahi insan için öldürücü, geri dönüşümü olmayan bir hastalığa sebep olan ya da belirgin bir katkısı olan, iyileşebilecek hastalıkları olumsuz yöne dönüştüren kimyasalları içeren atıklardır. Belirli konsantrasyonların aşılması durumunda zehirli özellik gösteren örnek atıklar:• Arsenik • Baryum • Kadmiyum • Krom • Selenyum• Benzen • Civa • Gümüş • Kurşun• Metil etil keton • Kloroform • Tetrakloretilen • Trikloretilen

Korozif atıklar

pH<2 olan asitler ve pH>12.5 olan bazlar. Çeliği yılda 6 mm’den fazla aşındıran kimyasal maddeler

Örnek maddeler:• Asitler • Bazlar • Kazan temizleme kimyasalları gibi

Yanıcı - parlayıcıatıklar

Oksitleyici olan maddeler, parlama noktası 50°C'den az olan, sürtünme ile alev alabilen, nemi absorblayarak alev alabilen, kendiliğinden kimyasal değişimlere uğrayarak alev alabilen maddelerdir.

Örnek maddeler:• Alkol• Aseton• Asetik asit• Xylen• Yağlı boya• Tiner• Çözücüler ve karışımları• Benzin• Kısmen dolu sprey kutuları

Reaktif atıklar

Kararsız ve su ile hızla reaksiyona girerek parlayıcı karışımlar oluşturan, ısıtıldığı zaman bozunan veya çarpmalara karşı hassas olan maddelerdir.

Örnek maddeler:• Patlayıcılar;• Pikrik asit,• Etil eterler,• Sülfit içeren atıklar

Page 14: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal

Madde ve Ürünlerin Kontrolü Yönetmeliği’nde tehlikeli madde özellikleri aşağıdaki şekilde

tanımlanmıştır:

Patlayıcı: Belli bir sıcaklık ve basınçta herhangi bir hızda gaz oluşturarak kimyasal reaksiyon

oluşturan ve bu yolla çevresindekilerin zarar görmesine neden olabilecek katı veya sıvı halde

madde veya maddelerin karışımı demektir.

Parlayıcı sıvılar: Parlayıcı kolay yanabilen demektir. Kapalı hazne deneyinde 60.5°C, açık

hazne deneyinde de 65.6°C altındaki sıcaklıklarda parlayıcı buhar bırakan sıvılar, sıvı

karışımları, çözeltide veya süspansiyonda katı madde karışımları ihtiva eden sıvılardır.

(Örneğin, boya, vernik, cila gibi maddeleri içerip tehlikeli özellikleri nedeniyle başka bir

sınıfa dahil edilmeyen maddeler içeren maddeler)

Parlayıcı katılar: Patlayıcı sınıfından ayrı olarak, taşıma şartları altında kendiliğinden kolayca

yanabilen veya sürtünme sebebiyle yangına veya yangın başlamasına sebep olan katılardır.

Kendiliğinden yanmaya müsait katılar: Normal taşıma koşullarında veya havayla temas

halinden ısınmaya ve bu şekilde yanmaya müsait maddeler.

Suyla temas halinde parlayıcı gazlar bırakan maddeler: Suyla temas durumunda

kendiliğinden parlayan veya tehlikeli sayılabilecek miktarda parlayıcı gazlar bırakan

maddeler.

Oksitleyici: Kendilerinin yanıcı olup ol-mamasına bakılmaksızın, oksijen verme yoluyla diğer

maddelerin yanmasına neden olan veya katkıda bulunan maddeler.

Organik peroksitler: Kendi kendine hızlanan ekzotermik bozunmaya uğrayabilecek olan ısıl

açıdan dengesiz organik maddelerdir.

Toksik (zehirli) : Yutulması veya solunması sonucu insan vücudunda düşük oranlarda

bulunması ile yada deriyle temas etmesi halinde öldürücü etkiye sahip akut etkiler

gösterebilecek maddeler.

Page 15: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Enfekte edici maddeler: Yaşayan mikro-organizmalar veya onların toksinlerini içeren ve bu

nedenle de insan ve hayvanlarda hastalık yaptığı bilinen ya da tahmin edilen maddelerdir.

Korozif maddeler: Canlı dokuyla temas halinde kimyasal olarak, geri dönüşlü ya da geri

dönüşsüz ciddi zararlar verebilen, su veya hava ile temasında korozif duman yayan, sızıntı

halinde diğer mallara ya da ulaştırma araçlarına zarar verebilen hatta tümüyle tahrip edebilen

veya başka türden tehlikeler yaratabilen maddeler.

Hava veya suyla temas halinde toksik gaz yayılması: Hava veya su ile temas halinde tehlikeli

sayılacak miktarda toksik gazlar yayan maddeler.

Ekotoksik: Serbest halde bulunmaları durumunda, biyoakümülasyon yoluyla çevre üzerinde

ani veya gecikmeli olarak olumsuz etkiler yaratan veya yaratabilecek olan ve/veya biyotik

sistemlerde toksik etkiler yaratan veya yaratması muhtemel maddelerdir.

Tehlikeli atıkların tanımlanmasında üç farklı yöntem kullanılmaktadır.

İlk yöntem tehlikeli atık olarak kabul edilen maddelerin fiziksel ve kimyasal yapıları

ve bileşimlerinin belirtildiği listelerdir. Bu listelerde belirtilen özellikleri gösterenler tehlikeli

atık olarak kabul edilir. İkinci yöntemde fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerden

yararlanılarak konulan kriterlere göre atığın tehlikeli olup olmadığına karar verilmektedir.

Üçüncü yöntemde üretim kaynağına bağlı olarak atığın tehlikeli olup olmadığı

belirlenmektedir.

14 Mart 2005 tarih ve 25755 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren

“Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği”nde tehlikeli atığın tanımlanması amacıyla listeler

mevcuttur. Bu liste bilgilerine göre atıkların tanımlanması mümkündür.

Tehlikeli atıkların arıtılması konvansiyonel yöntemlerden daha farklı ve yüksek

maliyetlidir. Tehlikeli atıklar hiçbir suretle evsel ya da tehlikeli olmayan diğer endüstriyel

atıklarla birlikte uzaklaştırılmaz. Bu atıklar belirlenen mevzuat ve yöntemler çerçevesinde

ancak uzaklaştırılır. 2008 yılında Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan

“Atık Yönetimi Eylem Planı”nda bu atıkların uzaklaştırılması için üç aşamalı bir yöntem

önerilmiştir. Bunlar;

1. Tehlikeli atıkların minimizasyonu ve kaynakta önlenmesi,

2. Oluşan atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve atıklardan enerji geri

kazanımı,

3. Atıkların güvenli bir şekilde nihai bertaraftıdır (yakma ya da düzenli depolama).

Page 16: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Atık minimisazyonu kapsamında çeşitli ön işlemler ile ya da paket bertaraf sistemler

kullanarak tesis içinde tehlikeli atık bertarafı/gerikazanımı yapılabilecek atıklara örnek olarak

aşağıdakiler verilebilir:

• Kullanılmış Yağ-Yakıt filtreleri

• Amalgam atıkları

• Formaldehit-Gluteraldehit atıkları

• Laboratuvar kimyasalları (toluen-ksilen-asitler-bazlar

• Kullanılmış floresanlar (civa içeren lambalar)

• Antifreeze atıkları

• Yağlı metal talaşları

• Kumlama Atıkları

• Yağlı hurdalar

• Hidrolik Yağlar

• Bor Yağları

• Kontamine ambalajlar ( Varil, Bidon, Teneke vb.)

• Kablolar

• Atık Boya Çamurları

Bu atıklar doğrudan ya da çeşitli ön işlemler sonucu bertaraf edilebilir ya da geri kazanılabilir.

1.2.3. Endüstriyel Hava Kirliliğinin Yönetimi

Hava kirliliğinin, başta insan sağlığı olmak üzere görüş mesafesi, materyaller, bitkiler

ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri vardır. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki

etkileri, atmosferde yüksek miktardaki zararlı maddelerin solunması sonucu ortaya çıkar.

İnsanların sağlıklı ve rahat yaşayabilmesi için teneffüs edilen havanın mutlaka temiz

olması gerekir. Havanın doğal yapısını bozan ve kirleten maddelerin başka bir deyişle kirli

havanın solunması, özellikle akciğer dokularını tahrip edici ve öldürücü olabilmektedir.

Solunum yolu ile alınan hava içerisindeki parçacıklar ve duman, teneffüs esnasında yutulur ve

akciğerlere kadar ulaşır. Solunum sisteminin derinliklerinde depolanan bu parçacıklar, akciğer

kanserlerine kadar varan hasarlar yapabilmektedir. Karbon monoksit, kükürt oksitler, azot

oksitler, partikül maddeler, asit aeroselleri ve ağır metaller hava kirleticilerdir.

Endüstrilerde ısınma, ısı ihtiyacı ve enerji üretim amacıyla kömür, fuel oil ve doğalgaz

gibi fosil yakıtlar kullanılmaktadır. Bu yakıtların yakılması neticesinde atmosfere kirletici gaz

emisyonları atılmaktadır. Endüstri tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi, çevre korunması

açısından gerekli tedbirlerin alınmaması (baca filtresi, arıtma tesisi olmaması vb.), uygun

Page 17: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

teknolojilerin kullanılmaması, enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve yüksek kükürtlü

yakıtların kullanılması, hava kirliliğine sebep olan etkenlerin başında gelmektedir.

Hava kirliliğine sebep olan kirleticilerin uzaklaştırılması amacıyla dört temel arıtma

seçeneği bulunmaktadır. Bunlar (1) elektrostatik çöktürücü, (2) siklon, (3) torba filtreler ve (4)

ıslak toplayıcılardır. Şekil 2’de görülen endüstriyel atıksu arıtım sistemi için geliştirilen

yaklaşım diyagramı endüstriyel hava kirliliğinin arıtımı için uygulanabilmektedir.

1.3. Atıklarla İlgili Ülkemizde Uygulanan Kanunlar, Yönetmelikler ve Tebliğler

Ülkemizde endüstriyel atıkların yönetimi ve uzaklaştırılması için kanunlar,

yönetmelikler ve tebliğler bulunmaktadır. Bunlar endüstriyel atıkların uygun şekilde bertaraf

edilmesi, uzaklaştırılması, geri kazanılması ve yeniden kullanılması için yeterlidir.

Kanunlar

• 2872 sayılı Çevre Kanunu

• 5491 sayılı Çevre Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

• 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu

• 5393 sayılı Belediye Kanunu

• 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu

• 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

Yönetmelikler

• Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik (05.07.2008-26927)

• Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (14.3.1991-20814)

• Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (14.03.2005-25755)

• Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (22.07.2005-25883)

• Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği (24.06. 2007-26562)

• Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği (30.07.2008-26952)

• Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği (31.08.2004-25569)

• Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği (19.04.2005-25791)

• Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (03.07.2009-27277)

• Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği

• Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği

• Poliklorlu Bifenil ve Poliklorlu Terfenillerin Kontrolü Hakkında Yönetmelik

• Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının

Sınırlandırılmasına Dair Yönetmelik

Page 18: xzenon34.files.wordpress.com · Web view• Etil eterler, • Sülfit içeren atıklar 11.7.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Zararlı Kimyasal Madde

Tebliğler

• Atıkların Ek Yakıt Olarak Kullanılmasında Uyulacak Genel Kurallar Hakkında Tebliğ Pil

ve Akümülatörlerin İthalat Denetimlerine Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği

(2008/15)

• Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atıkların İthalatına Dair Dış

Ticarette Standardizasyon Tebliği (2008/3)

Kaynaklar

1. Nemerow N.L. “Industrial Waste Treatment”, Elsevier Science & Technology, ISBN:

0123724937, (2006)

2. Woodard F. “Industrial waste treatment handbook”, Butterworth–Heinemann, ISBN 0-7506-7317-6 (2001)3. Tünay O. “Endüstriyel kirlenme kontrolu”, İTÜ İnşaat Fakültesi Matbaası, ISBN: 975-561-096-0 (1996)4. http://www.cevreonline.com5. “Atık Yönetimi Eylem Planı”, http://www.atikyonetimi.cevreorman.gov.tr, T.C. Çevreve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü (2008)6. www.bcm.org.tr/pdf/atik%20azaltimi.pdf7. Gönüllü T. “Endüstriyel kirlenme kontrolü”, Birsen yayınevi, ISBN:975-511-384-3(2004)