0212 649 32 93 sayı:...

PanSayı: 2www.istanbulegitimbilimleri.com.tr 0212 649 32 93

Sporun Insan PsikolojisineEtkisi

Bilim Projelerimiz:Hidrolik KolVE Uzay

GeriDönüsüm

SatrançZamanı

MezunlarImIzaVEDA

“en”lerı ve “ılk”lerıyle

ISTANBUL UZERINE

Van GoghAramIzda SOSYAL MEDYA

bagımlılıgı

SÖZLÜKÖzgürlüktür

münazara:‘KIrsal alanda yasamak mI?’

yoksa‘Metropolde yasamak mI?’

origaminedir?

Uzak DoguLezzetleri

İSTANBUL EĞİTİM BİLİMLERİ

www.istanbulegitimbilimleri.com.tr 1

Ön Söz

Tekrar merhaba…Anılarımızı alıp PANO’ muza koymaya devam ediyoruz. PANO ikinci sayısıyla

gelenekselleşmeye doğru emin adımlarla ilerliyor.

Bu sayımızda temamızı yaşadığımız şehir ‘’İSTANBUL’’ seçtik.

Tarih bölümünde İstanbul’un ‘İLK’lerinden ve ‘EN’lerinden bahsettik. İstanbul’da farklı kültürlere ait restoranları gezdik ve ağzınızı sulandıracak fotoğraflar çektik. Tam

orta yere şehir albümümüzü koyup, şehir fotolarımızı ekledik. Fikirlerimizi ateşli bir şekilde savunduğumuz münazaralar yaptık, pikniğe gidip yüzümüzü doğaya döndük…

Geçen dönem yaptığımız yılsonu gösterisine ait sayfalara harika fotoğraflar ekledik, baktıkça ne kadar eğlendiğimize ve gururlandığımıza şahit olabilirsiniz. Yeni tiyatro

ekibimiz ile baharın gelişiyle yine karşınızda olacağız.

‘’Okulumuzdan’’ sayfalarında ders çalışmak ve sınavlara hazırlanmak dışında öğrencilerimizle gerçekleştirdiğimiz diğer etkinliklerden kesitler bulabilirsiniz.

PANO’muzda emeği geçen öğretmen arkadaşlarımıza ve öğrencilerimize bir kez daha teşekkür ederiz. Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere…

Sevgilerle…

Ön Söz 1

Okul Müdürümüz’den 2

Okul Başkanını Seçiyoruz 3

Sözlük Özgürlüktür 4

Ormanda Bir Gün 5

Satranç Zamanı 6

Mezunlarımıza Veda 8

Tuyap İzlenimleri 9

Tiyatro Zamanı 10

Şiir Aramızda 12

Geri Dönüşüm Projemiz 14

Bilim Projelerimiz 16

Bizim Gözümüzden 17

Münazara Zamanı 18

Futbol Turnuvası 19

Fotoğraflarla İstanbul 20

Spor ve Psikoloji 22

Sporda da Varız 24

Adım Adım Geleceğe 26

Okulumuz Rehberlik Servisi 28

Matematik ve Origami 29

Yeni Sınav Sistemi 30

İngilizce ve Almanca 32

Sosyal Medya Bağımlılığı 34

Sövale - Van Gogh 36

İstanbul’un İlkleri ve Enleri 38

Gezin, Görün, Okuyun 40

İçindekilerİçindekiler


www.istanbulegitimbilimleri.com.tr2



OkulumuzdanOkul Müdürümüzden

Beyzanur KORKMAZ

EnsarÇAKMAK

İhsanBAMDamla

MUMAY

FurkanBALCI

ŞevvalUTKU

TuğberkERDOĞAN

MÖzel İstanbul Eğitim Bilimleri Temel Lisesi Rehberlik bölümü koordinatörlüğünde Okul Öğrenci Meclisi Başkanlık Seçimleri 30

Ekim-14 Kasım tarihleri arasında, hazırlanan tak-vim doğrultusunda aşama aşama gerçekleştirildi.

İlk olarak sınıflar danışman öğretmenlerinin reh-berliğinde sınıf temsilcilerini seçtiler. Sınıf temsil-cisi seçimleri, şube öğrencilerinin katılımıyla “gizli oy, açık sayım” usulünce gerçekleştirildi. Sınıf temsilcileri arasından demokratik yöntemlerle okul temsilcisi adayları belirlendi.

Yedi öğrencimiz okul öğrenci temsilciliğine aday oldu ve oy pusulasındaki sıralama alfabetik sıraya göre belirlendi. Adaylarımız Okul Psikolojik Danış-manı ve Rehber Öğretmen Büşra Elitok ile birlikte Okul Müdürü Erol NURATA’yı ziyaret edip kısa bir görüşme yaparak çalışmaları hakkında sohbet

ettiler. Adaylar seçime kadar olan süre içerisinde kendilerini tanıtarak, seçildikleri takdirde yapacak-ları çalışmalar hakkında sınıfları gezip arkadaşları-na bilgi verdi.

Propaganda sürecinin ardından tüm öğrenciler öğretmenlerin gözetimi altında gizlilik esasıyla oy kullandı. Açık tasnif yoluyla gerçekleşen sayım sonucunda 290 geçerli 5 geçersiz olmak üzere 295 pusula sayıldı ve 12-A sınıfından İhsan Bam 162 oyla okul başkanlığına seçildi.

Öğrencilerimizin seçme-seçilme, demokrasi kültü-rü, özgürlük ve saygı gibi temel kavramları hisset-meleri yönünde destek veren tüm personelimize; başkanlık seçim çalışmalarını ciddiyetle yürüten tüm aday öğrencilerimize teşekkür ederiz. 2017-2018 eğitim öğretim yılının başkanını tebrik eder, kendisine başarılı bir yıl dileriz.

Okul Başkanını SeçiyoruzDeğerli Meslektaşlarım,

Sayın Veliler ve Sevgili Öğrenciler

MSektörde 21. Yılını dolduran ve binlerce öğrencinin geleceğinin şekillenmesine destek olan bu kurumun bir parçası olmaktan büyük

mutluluk duymaktayım. Bu imkanları bizlere sağ-layan kurucumuz ve coğrafya öğretmenimiz Sn. Kemal İLBOĞA’ya teşekkürü borç bilirim.

Halihazırda iki tane olan okul sayımızı yakın bir zamanda üçe çıkarmaya çalıştığımız bugünlerde nihai hedefimiz olan markalaşma yolunda emin adımlarla yürümekteyiz. ‘’Önce Eğitim Önce Birey’’ düşüncesiyle yürüdüğümüz bu yolda tüm hayatın temelini oluşturan ‘disiplin’ kavramını eğitim sistemimiz içerisinde dahil etmeye çalıştık. Çözüm odaklı eğitim sistemimiz ile öğrencilerimi-zi hem akademik alanda hem de sosyal alanda hedeflenen noktaya taşımada milli eğitim sistemi-mize bağlı bir şekilde ilerliyor, büyüyoruz.

Bu eğitim öğretim yılında mevcut okulumuzda

141 Kız ve 198 Erkek öğrenci olmak üzere 339 öğrenci ile eğitim ve öğretime devam ediyoruz. Bu sene, okulumuz yabancı dili olan İngilizce’ye ek olarak seçmeli ders olarak verdiğimiz Almanca ve Alman Edebiyatı dersleriyle öğrencilerin birer dün-ya yurttaşı olmalarını ve dünya edebiyatını daha iyi özümseyebilmelerini hedefliyoruz.

Ciddi bir katılımla gerçekleştirdiğimiz satranç turnuvasıyla öğrencilerimiz üzerindeki yorgunluğu ve stresi bir nebze de olsa attık ve tatlı bir reka-bete şahit olduk. Yine yakın bir zamanda öğrenci ve öğretmenlerimizin sergileyeceği tiyatroyu da sabırsızlıkla beklemekteyiz.

Zengin içeriğiyle ikinci sayısını hazırladığımız bu dergide ortaya çıkışında emeği olan tüm öğret-men ve öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyor, daha nice sayılarda bir arada bulunmak ümidiyle herkesi saygıyla selamlıyorum.

Erol NURATA





GeziOkulumuzdan

Mİstanbul’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü tara-fından 25 Nisan 2017 tarihinde başlatılan “Sözlük Özgürlüktür” isimli projenin amacı

öğrencilerin kelime haznesini genişletmek ve onlara sözlük okuma alışkanlığını kazandırmaya yöneliktir.

Okulumuzda bu projeye ekim ayında başladık. Projeyi yürüteceğimiz sınıfları seçtik ve bu sınıflarda klasik eserler okutmaya başladık. Bu projede seçti-ğimiz eserleri okurken karşımıza çıkan bilmediğimiz Arapça-Farsça kelimeleri sözlükten araştırıyor, o kelimelerin kökenini inceliyoruz. Örneğin Mehmet Âkif Ersoy’un “Safâhat” isimli eserinden bir şiir iş-ledik geçenlerde. Şiirin adı “Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak”. Gördüğünüz gibi şiirin isminde çok alışık olmadığımız bir kelime var. “Âti” kelimesi Arapça “ityân” gelmek mastarından türemiştir. Gelecek olan, müstakbel anlamındadır. Yani şiirin ismine bakacak olursak şair geleceğini karanlık gö-ren umutsuz kişilere azmi bırakmamalarına yönelik

çağrıda bulunmakta. Bu uygulamayı şiirin tamamı-na uyguluyoruz. Böylece şiiri bilerek okuyor, vurgu tonlama hususunda dikkatli davranıyoruz.

Bu çalışma ile bilmemiz, okumamız gerektiği halde okuyamadığımız, kelime anlamında sıkıntı yaşadığımız eserleri daha rahat okuyan bir neslin yetişmesini sağlayacağımıza inanıyorum. Bu ne-denle bol bol okuyan ve araştıran, kelime haznesi geniş öğrencilerimiz olması dileğiyle…

Hoşça bakın zatınıza..

SÖZLÜK ÖZGÜRLÜKTÜR

Yazan: Edebiyat ÖğretmeniFatma ÇELİK

MYağmur beklentisi olan bir Cuma günü Belgrad ormanına doğru piknik için yola çıktık. Mangal için gerekli teçhizat da hazırdı yiyecek-içecek-ler de... Okulun önünde toplanıp otobüs-lerimize bindik, şarkılar türküler eşliğinde keyifli bir yolculuk geçirdik.

Piknik yerine varıp Belgrad ormanının yeşilliğine kavuştuğumuzda hemen oto-büslerden inip temiz havayı içimize çektik. Her sınıf kendi masasını seçip malzeme-lerini çıkardı. Sabah erken saatte yola çıktığımız için kahvaltı etmeye fırsatımız olmamıştı, masalarımıza yerleşir yerleşmez kahvaltılıkları bir güzel mideye indirdik. Kahvaltı faslından sonra yürüyüş yapmak istemeyenleri, yerleştiğimiz masadaki eşyaların başında nöbetçi olarak dikip ormanda kısa bir yürüyüşe çıktık.

Manzara çok etkileyiciydi. Yeşilin her tonu ile karşılaştık. Kuş sesleri, cır cır böcek-lerinin şamatası ve yeni açmış çiçekler arasında öğretmenlerimizle ve arkadaşları-mızla sohbet ederek zamanın nasıl aktığını anlamadığımız, keyifli bir yürüyüş yaptık. Geri döndüğümüzde mesire alanı içinde bisiklet kiralayabileceğimiz bir yer olduğunu fark ettik. Kimimiz bisiklete binerken, kimimiz fotoğraf çekmekle meşgul oldu. Bazılarımız ise oyunlar oynuyordu. Top oyunları oynadık, ip atladık, müzik eşliğinde halay çektik…Öğleden sonra yorgun düşünce acıktığımızı anladık ve mangal hazırlıkları başladı. Sala-talar yapıldı, etler pişti. Herkes gülüşmeler ve kahkahalar eşliğinde yiyeceklerin keyfini çıkardı. Yemekten sonra biraz daha oyun oynayıp dönüş için otobüslerimize bindik.

Hafta sonları kalabalıklara teslim olan Belg-rad ormanı o güntenha, sakin ve huzurluydu. Dönüş yolunda ise herkesin aklında aynı temenni vardı: bir daha gidelim...

ORMANDA BİR GÜN





SporSpor

MBu sene sınıflarımızda düzenli olarak uygulanan satranç etkinlikleri sayesinde

öğrencilerimiz hem oyunun kural-larını hem de centilmence mü-cadele etmeyi öğreniyor. Satranç ustaları satranç oynamanın genel zekâyı ve analitik yeteneği arttır-dığını söylüyorlar. Bunlar dışında satrancın bir çok faydası var:

• Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.

• Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.

• Süratli, doğru ve çabuk düşü-nebilmeye yardımcı olur, olay-lara doğru yorumlarla yaklaşa-bilme yeteneklerini geliştirir.

• “Kendine güven” duygusu aşılar ve bunu geliştirir.

• Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarma-ya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.

• Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.

• Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavramasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir.

• Konulara karşı şüpheci yakla-şımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.

• Kişileri düşünen, araştıran,

yargılayan varlıklar haline ge-tirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.

• Başarıya ancak ve ancak sis-temli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösteri

• Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.

• Başarısızlıklar karşısında yılma-

mayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.

• Kurallara uymayı, dostça oyna-mayı, kaybetmeyi kabullenme-yi, kazananı kutlamayı öğretir.

• Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.

“Satranç tahtasında tüm denizlerde-kinden daha fazla macera vardır.”

Pierre Mac Orlan

Okulumuzda Aralık ayının ilk haftası başlayan satranç turnuvası 2 Ocak’ta final maçının oynanmasıyla tamamlandı. 34 müsabakanın yapıldığı turnuvaya 9, 10, 11 ve 12. sınıflardan öğrencilerimiz yoğun ilgi gösterdi. Turnuvanın final maçı 11/A sınıfından Serdar Arslan ve 10/B sınıfından KadirTürkkan arasında gerçekleşti. Birinci olan öğrencimiz plaketini turnuvamızı düzenleyen Almanca Öğretmenimiz İlknur Misli’nin elinden aldı. Bu seneki satranç turnuvası şampiyonumuz Kadir Türkkan’ı tebrik ediyoruz.

SATRANÇ TURNUVASIŞAMPİYONUMUZ Kadir Türkkan

Bu kadar pozitif etkisi olan bir araç kesinlikle bir ‘EĞİTİM ARACI’dır. Yeryüzünde başka hiçbir araç, bu kadar olumlu davranışların hepsini birden bireylere kazandıramaz!

“Satranç hakkında, hayat için çok uzun olduğu söylenir ama bu satrancın değil, hayatın kusurudur.” Irning Chernev“Satranç zihinsel işkencedir.” Garry Kasparov

SatrançZAMANI





Okulumuzdan

Yazan: Merve Çendik 12/B

TÜYAP: İyi ki varsın edebiyat

M4-12 Kasım 2017 tarihleri arasında 36. kez düzenlenen kitap fuarı ‘İyi Ki Varsın Edebiyat’ temasıyla Tüyap’ta gerçekleşti. Edebiyatın ya-

şamımızdaki önemini bir kez daha hatırlatıp kitapların gücünü keşfetmek üzere özenli bir etkinlik programı hazırlanmıştı ve on binlerce kitap bir araya getirilmişti.

Bu yıl İstanbul Kitap Fuarı’nda 850 yayınevi yer aldı. Fuarın onur konuğu Ayla Kutlu, onur konu-ğu ülkesi Güney Kore’ydi. ‘İpek Yolu’nun iki ucu Türkiye ve Kore’ temasında kitapları Korece’den Türkçe’ ye çevrilmiş ve çevrilmek üzere olan ya-zarlar İstanbul Kitap Fuarı’nda okurlarıyla buluştu. Ayrıca fuarda birçok yazarın imza günleri ve 300’ü aşkın etkinlik gerçekleşti. Talebin çok yoğun olduğu fuarda genç yazarlar ve fenomenler de yer aldı. Tabi fuar alanına girebilmek için metrobüs ve üst geçitteki kalabalıktan sıyrılabilmek gerekiyordu, bir tür engelli yarış veya ‘’TheWalkingDead’’ sahnesi…

Sınava hazırlanan benim gibi öğrenciler test kitabı arayışındaydı. Test kitaplarında %25 oranında indi-

rim vardı. Fuarın kapanışına yakın günlerde indirimin daha da arttığını farkettim. Diğer kitapların fiyatların-da çok fark olmadığını gördüm. Toplu alım yapacak-sanız her yayınevi belirli oranda indirim yapıyordu.

Çocuk kitaplarının olduğu stantlar en renkliler arasın-daydı. Bu stantların önündeki geleceğin kitap kurtları kendilerine boyama veya hikaye kitabı seçiyordu.

Tüyap kitapseverler için kaçırılmayacak bir fırsat ancak yoğunluk insana zor anlar yaşatıyor. Bu konuda size tek tavsiyem erken gelip, kitaplarınızı çabuk seçip, fuar alanını erken terk etmeniz.

İyi Ki Varsın Edebiyat, İyi Ki Varsın TÜYAP!

Mezunlarımıza

VEDASevgili gençler,

Hayatta herkesin bir hedefi olmalı. İleriki yıllarda nerede olacağınızı bilmek istiyorsanız, nereye gittiğinizi bilmek zorundasınız. Bu nedenle kendinize doğru hedefler belirleyiniz. Hedeflerinize ulaşmada yolunu-

zu, aldığınız eğitim, iradeniz, azim ve kararlılığınız aydınlatacaktır. Önünüze belki bir sürü engel çıkacak, zorlanacak, tökezleyecek fakat asla yılmayacaksınız. Başarılı olmak için dik duracak, engelleri bir bir

aşacak başarılı, mutlu ve özlemini çektiğiniz güzel bir yaşam süreceksiniz.

Hayat sizin hayatınız olduğuna göre geleceğinizi düşünmek, gerekli tedbirleri almak, sorunlarınıza çözüm aramak öncelikle size düşüyor. Seçenekleriniz o kadar çok ki. Hangisinden gideceğiniz, o yolda nelerle karşılaşacağınız, nasıl bir yaşam süreceğiniz ve yolun sonunu nasıl getireceğiniz hepsi size bağlı. Seçin…

Sevgili mezunlarımız,Sizleri lise eğitiminizin sonunda bir üst eğitime veya iş hayatına uğurluyoruz. Eminim okulunuza dönük çok farklı anılarla ayrılıyor, çok karmaşık duygular içerisinde bulunuyorsunuz. Her türlü haylazlıklarınıza, çocuksu tavırlarınıza rağmen biz sizleri çok sevdik ve hep seveceğiz. Sizleri mezun ettiğimiz diğer İSTANBUL EĞİTİM-BİLİMLERİ TEMEL LİSESİ mezunlarımız arasına yollarken sizler de bizi ve okulunuzu unutmayın olmaz mı?

Zaman içerisinde okulunuzdan çok iyi bilgi ve donanımla ayrıldığınızın farkına varacaksınız. Hayatın bu yeni aşamasında okul yılları bir tatlı anı olarak kalırken asıl zorlu ve bütünlemesi olmayan hayat sına-vında sizlere başarılar diliyoruz. İleriki yıllarda yine karşılaştığımızda sizleri başarılı, mutlu ve huzurlu bir

yaşam süren insanlar olarak görmenin gururu bize yeter de artar bile.

Öğretmenleriniz…

İzlenim





Sanat

TİYATRO

MSene sonu gösterisinde tiyatro oyunu sergilemek isteyen öğ-rencilerimiz için en zoru hangi

oyun olacağına karar vermekti. Araştırmalar günlerce sürdü, tiyatro oyunları izlendi, birçok fikir ortaya atıldı, hararetli tartışmalar yapıldı ve sonunda tamamen tesadüf eseri Tombul Kuğular grubunun yaptığı o unutulmaz oryantal ezgili Kuğu Gölü balesini izlerken bulduk kendimizi. Bu sahnesiyle gülüşmeler arasında ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ öğ-rencilerimizin gönlünü fethetti.

İlk iş olarak kitaplar alındı, roller dağıtıldı ve ezberler başladı.

En başlarda büyük bir hevesle hafta-nın neredeyse her günü prova yapıldı. Ezber yapmakla bitmemişti işler, provalar yorucu ve uzun gelmeye başladı. Tartışmalar çıktı, roller alındı verildi, galiba olmayacak dendi. Öğ-rencilerimiz belki de ilk defa bu kadar

uzun soluklu bir maratona katılıyorlar-dı. En umutsuz zamanları gülüşmeler ve sımsıkı sarılmalar izledi. Hararetli tartışmaların ardından halaylar çekil-di, şarkılar söylendi. Prova yorgunluk-ları pasta börek ile tatlıya bağlandı. Arkadaşlar kardeşe, öğretmenler ağabeye dönüştü. Baharla birlikte altı aylık maratonun da sonuna gelindi.

Aylarca süren çalışmalara ve saat-lerce prova edilen sahnelere kostüm krizleri, sahne dekoru çaresizlikleri, ani oyuncu değişiklikleri eklendi. Son iki gün belki de en zoruydu. Yorgunluğa heyecan eklendi. O büyük an gelip perde açıldığında nefesler tutuldu. Replikler sahnesine ve izleyicisine kavuştuğunda ise tüm yorgunluğa değdi… İyi ki en başta bir oyun sergilemeye karar vermişiz, iyi ki sonuna kadar kararlı bir şekil-de gitmişiz, iyi ki bir araya gelmişiz ve ortaya en güzelini çıkarmışız…

Sanat

EMEĞİ GEÇENÖğrencilerimiz: Aleyna Nur Tunç, Damla Mumay, Furkan Sancak, Furkan Önal, Hatice Şahin, Hasan Gülen, Kardelen Karaöz, Merve Gök, Muhammed Aydın, Oğulcan Konat, Rojbin Üzüm, Safa Aydın, Selvi Alp, Sude Tatlı, Zeynep Çarbuğa, Yaren SipahiÖğretmenlerimiz: Nurcan Yıldırım, Abdullah Kızıl, Ceren Taş, Çağdaş Doğan, Merve Söğütlü, Ali Doğan, Onur ArslanVe Sayın Okul Müdürümüze Teşekkürler…

‘’Hisseli Harikalar Kumpanyası -fazla da zengin olmayan- müzikal tarihimize altın harflerle yazılmış bir gösteridir. Perdesini ilk kez 1979'da Şan Sinema'sında açan oyun 3 yılda 600'ü aşkın gösteri gerçekleştirmiştir.Kolay konusu, sağlam oyuncu kad-rosu ve keyifli müziğiyle kısa sürede başarılı olmuş ve uzun süre kapalı gişe oynamıştır. Haldun Dormen'in yazdığı, müziklerini Çiğdem Talu ve

Melih Kibar'ın yaptığı unutulmaz bir müzikaldir. Erol Evgin, Adile Naşit, Mehmet Ali Erbil, Ayşen Guruda, Nevra Serezli, İlyas Salman, Kartal Kaan, Bülent Bilgiç gibi birçok ünlü

isim bu müzikalde rol almışlardı. Ana-dolu’daki bir çadır tiyatrosunda geçen Hisseli Harikalar Kumpanyası’nın konusu kısaca şöyle: Kumpanyanın assolisti, büyük bir gazinoya transfer olunca, acil olarak bir assolist bulun-ması gerekir ve bu görev için Çaycı Cafer (MehlikaCaferiye) seçilir. Ancak kumpanyanın gösteri yaptığı köyün ağası yeni assoliste aşık olunca, işler bir anda karışır…‘’

Hisseli Harikalar Kumpanyası

Açıyor perdesini açıyor

Harikalar dünyası burası

Herkese neşe saçıyor





Şiir Aramızda Şiir Aramızda

MŞiir etkinliği yapmaktaki hedefimiz öncelikle öğrencilerde bir şiir bilin-ci oluşturmaktı. Bu şiir dinletisini

hazırlarken, bunu öğrencilere bir zorunlu-luk olarak değil zevk alarak yapacakları, kendilerine anlam katacakları bir etkinlik olarak düşündük. Öğrencilere okutulacak şiiri dayatmaktan ziyade sevdikleri şair veya konularla ilgili şiirler verdik.Onlara kelimelerle imgesel bir dünyanın kapılarını aralamak istedik. Bazen sözcüklerle de

yüreğe dokunmanın mümkün olduğunu his-settirmekti amacımız… Tabi bu güzel ama-ca ulaşmak için çok çaba sarf edildi. Tüm öğrencilerimiz bu etkinlik için araştırmalar yapıp şiir okuma konusunda provalar yaptı-lar. Onların bu heyecanı bile şiiri sevmek ve anlamak adına büyük bir adımdı. Şiir sadece düşüncelerden oluşmaz. Yeri gelir duygular düşünceler ve yaşanmışlıklarla bezenmiş ola-bilir. Bir nevi salt duygudan ziyade bir düşün-dürme çabasıdır ayrıca…

Valery şiirle ilgili şunları söylüyor: "Şiirlerime ne anlam verilirse anlam-ları odur. Benim onlardan çıkardı-ğım anlam bana göredir, kimsenin onlara başka anlamlar vermesine engel olmaz. Her şiirin, şairin belirli bir düşüncesine uygun yahut bu dü-şüncenin tıpkısı, asıl, tek bir anlamı olduğunu söylemek, şiirin yapısına aykırı, şiiri öldürebilecek bir yanıl-madır... Şiirin amacı, hiçbir zaman belirli bir şey anlatmak değildir... Şiirin anlamı, şairin içinden geçen anlaşılabilir, olabilir olayları okura aktarmak değildir. İstenilen, okurda bir ruh hali yaratmaktır."

Yani şiir bir özgür düşünme eylemi-dir. Bir şiiri; her okuyan, her dinle-yen şiirden farklı anlamlar çıkara-bilir. Şiir uçsuz bucaksız denizdir. Çünkü şiire herkes kendi yaşamın-dan bir şeyler katar. Bu yüzdendir ki şiir okumak veya dinlemek insanın düşünce yapısını zenginleştirir. Her şair mutlaka şiirine karakterini yansıtır. Şiirde şairin üslubunu,zih-niyetini ve edebi kişiliğini görmek mümkündür. Yani bir şairi tanımak için ders kitaplarında ya da eserlerin arka yüzünde okuduğumuz “hayatı” yeterli değildir.

Bu etkinlikten sonra öğrencilerde şiir sevgisinin, şaire şiire karşı merak duygusunun arttığını gözlemledik. Derslerde sık sık şiir okumak için birbiriyle yarışan öğrencilerin oldu-ğunu görmek bu etkinliğin gerçek amacına ulaştığını bizlere gösterdi. Öğrencilerde kitaba ve okumaya il-ginin artması derslerde kitap okuma etkinliği yapmamamıza vesile oldu. Bu etkinlik sonunda öğrencilerin şi-ire, kitaba karşı ilgisi bizimde mutlu olmamızı sağladı.

ŞİİR BİR ÖZGÜR DÜŞÜNME EYLEMİDİR





Geri Dönüşüm Projemiz Geri Dönüşüm Projemiz

MBelediyeye gitmeden önce içimizde küçük bir kuşku vardı.Acaba bizimle ilgilene-

cekler mi? Yardımcı olacaklar mı? diye. Ama belediyede bizi çevre sorumlusu bir görevliye yönlendir-diler. Görevli bizimle çok ilgilendi. Ziyaretimizin üstünden henüz 3 gün geçmişti ki talep ettiğimiz geri dönüşüm kutularını okulumuza gönderdiler. Ayrıca bilgilendirici dergi, broşür ve sınıflara koymak üzere atık pil kutuları da gönderdi-ler. Şuan okulumuza toplamda 6 tane geri dönüşüm kutusu 4 tane küçük 1 tane büyük karton pil ku-tusu bulunuyor.Bize yardım ettikleri için onlara çok teşekkür ediyoruz.

Okulumuza bu kutuları yerleştir-dikten sonra, arkadaşlarımızı bil-gilendirmek için dikkat çekici bir pano hazırladık. Tek tek sınıfları gezerek geri dönüşüm kutuları-nın kullanımı konusunda duyuru yaptık. Belki tüm arkadaşlarımızın yeterince dikkatini çekemedik an-cak kazandığımız tek bir kişi bile geleceğimiz için umut demek. Aynı hafta içinde geri dönüşümün ne olduğunu, neden yapılması gerektiğini ve birey olarak bizim okulda ve evde neler yapabilece-ğimizi anlatan bir sunum hazırla-dık. Tek tek her sınıfa bu bilgileri aktardık ve sorularını elimizden geldiğince cevaplamaya çalıştık. Bizi dinleyen arkadaşlarımıza ve öğretmenlerimize çok teşekkür ediyoruz. Son olarak sınıflarda da duyurusunu yaptığımız gibi okulu-

muz adına bir yarışmaya katıldık. Mayıs sonunda yarışmaya katı-lan okullar arasında en çok atık toplayanı seçilip ödüllendirilecek. Bu anlamlı yarışmaya birçok okul katılırken bizim okulumuz niye başaramasın diye düşündük ve si-zin de desteklerinizle bu yarışmayı kazanmayı hedefliyoruz.

Geri dönüşümle ilgili bu ça-lışmamızda bize destek veren fizik öğretmenimiz Ceren Taş’a, Okul Müdürümüz Erol Nurata’ya ve rehber öğretme-nimiz Büşra hocamıza teşekkür ediyoruz. Bu yarışmayı gelece-ğimiz için kazanalım. Destekle-rinizi bekliyoruz.

• Geri dönüşümü destekleyin. Ambalajında geri dönüşüm işareti olan ürünleri yeğleyin. • Cam ambalajın binlerce yıl-dır geri döndüğünü ve içindeki ürünün camla hiçbir etkileşim-de bulunmadığını bilerek alın. • Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi plastik ürünleri yeniden kullanın. • Plastik tıraş bıçağı, çak-mak, tükenmez kalem, folyo pişirme kapları gibi tek ya da çok az kullanımlık ürünleri kullanmayı en aza indirin. • Az miktardaki alışverişleriniz-de plastik poşet kullanmayın. • Büyük boy ürünleri kullanın. Hacmi fazla ürünler hem daha fazla kulanım hem de daha az ambalaj tüketimi demektir. • Şişe ve kavanoz gibi cam sak-lama ürünlerini tekrar kullanın. • Atmak istediğiniz cam malze-meleri organik çöplerle birlikte atmayın. Biriktirip en yakınınız-daki cam kumbaralarına atın. • Cam şişe ve kavanozları atarken renklileri ve renksizleri ayırın. Metal kapakları çıkartın. • Çok fazla ambalaj malzeme-si kullanılmış ürünleri almayın. • Çocuklara oyuncak alırken dayanıklı olmasına dikkat edin. Oyuncaklar bozulduk-larında çöpe giderler ve geri dönüşümleri çok zordur. • Hediye olarak sevdiklerinize bir çevre örgütünün üyeliğini verin.

GERİ SİZ NEYAPABİLİRSİNİZ?

İnsanoğlu tarafından tüketilen atıklardan, değerlendirilebilen atıklar çeşitli fiziksel veya kimyasal işlemlerle ikincil hammaddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dâhil edilme-sine geri dönüşüm denir. İkinci bir tanım olarak da geri dönüşüm terimi-ni, kullanım dışı kalan geri dönüştü-rülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine ka-zandırılması olarak açıklayabiliriz.

Geri dönüşebilen maddeler; cam, ka-ğıt, alüminyum, plastik, piller, motor yağı, akümülatörler, beton, organik atıklar ve elektronik atıklardır.Geri Dönüşümün Yararları Nelerdir?

Tükettiğimiz maddeleri yeniden dönüşüm halkası içine katabildiğimiz zaman öncelikle bunların tekrar ham madde olarak kullanılmasını sağla-mış oluruz. Böylece insan nüfusunun artışı ile paralel olarak artan tüketimin doğal dengeyi boz-ması doğadan aldıklarımızı tekrar doğaya vererek az da olsa engellenmiş olur. Bununla birlikte yeniden dönüştürülebilen mad-delerin tekrar ham madde olarak kullanılması büyük miktarda enerji tasarrufunu müm-

kün kılar. Bir örnek vermek gerekirse yeniden kazanılabilir alüminyumun kullanılması alüminyumun sıfırdan imal edilmesine oranla %35’e varan enerji tasarrufu sağlamaktadır.

Çöpteki nesneleri ham madde olarak kullandığımız vakit çevre kirliliğinin her geçen gün artmasını da önle-yebiliriz. Hurda kağıdı tekrar kağıt

imalatında kullandığımızda hava kirliliğini %74-94, su kirliliğini

%35, su kullanımını %45 azaltıyoruz. Çevremize-do-ğaya, ülke ekonomisine ve de kendimize olan sorumluluğumuzdan

dolayı günümüzde hepimi-zin yeniden dönüşüm projesi

içinde yer alması gerekmektedir.

Geri Dönüşüm Nedir?

10-A HAZIRLAYANLAR: Yasemin Akarsu, Derya Küçükler, Nazlıcan Altay





Bilim Projelerimiz

Mİstanbul gibi bir metropolde yaşamanın en keyifli yan-larından biri her aradığınızı

kolayca bulabilmeniz. Farklı kül-türlerle zenginleşmiş bu şehirde damağına düşkün olanlar için de seçenekler sınırsız. Yeme içme konusunda hiçbir kültürün Türk mutfağının eline su dökemeye-ceğine inansak da yeni lezzetler denemenin keyfi bir başka oluyor. Bu yazımız için Asya mutfağından bir restorana misafir olacağız. ‘SOPUNG’ ‘Sopung ‘ harika lezzetler içeren küçük ve sevimli bir KORE resto-ranı. Menüsü çok geniş ama bir o kadar da pahalı. Biz öğrenciler olarak sınırlı bütçemizle ortak sipa-riş vererek daha çok seçenek de-neme şansı yakaladık. Envai çeşit sosa bulanmış tavuklar, bol acılı ramenler (sulu makarna), elma, soya, susam sosları ve turşular…Kore yemeklerinin acısı bize alıştığı-mızdan daha ağır geldi. Bu yüzden acı tercih ederken aman dikkat! Bi-zim aksimize yemeklerinde şekerli soslar kullanmayı da seviyorlar.RAMEN (RAMYON): Ramen, genelde çeşitli sebzeler-le harmanlanmış sulu makarna şeklinde sunuluyor. Kore’nin en ucuz ve en pratik yemeklerinden biri ve Koreliler tarafından çokça tercih ediliyor. Ana malzemesi makarna (spagetti/erişte), sebze olarak küp küp doğranan mantar, taze soğan, tercihe göre haşlan-mış yumurta da konulabiliyor. Bol acılı (bildiğimiz türden bir acı değil) çorba şeklinde bir makarna yediğinizi düşünüyorsunuz. Tabi ki

uzak doğu denilince akla sadece ilginç yemekleri değil bu yemek-leri yerken kullanılan çubuklar (chopstick) da geliyor. Başta kul-lanmayı öğrenmek biraz zor oldu. Fakat öğrenince de hayli eğlenceli ve havalı bir yemek yeme biçimi.SOYA SOSLU ÇITIR TAVUK:Bizim çokça beğendiğimiz bir se-çenek. Yemeden önce soya sosu döküyorsunuz.Ufak ufak kesilmiş tavuğu ağzınıza attığınızda tatlı ve hoş bir tatla karşılaşıyorsunuz, hemen ardından ağzınıza bir acı-lık yayılıyor. Üzerinde fındık olan soya soslu çıtır çıtır tavuk herkes-çe beğenilir diye düşünüyoruz.KAŞARLI ÇITIR TAVUK:Başta şunu söylemeliyiz ki, tuzu seven bir millet olarak oldukça tuzsuz bir tavuk. Yanına konulan susam sosu bazıları tarafından çok beğenilen bazıları tarafından

da mekanı terk ettiren bir tada sahip. İkram olarak pilav ve dilim-lenmiş lahana üzerine dökülmüş elma sosu yemeğe lezzet veriyor.ÇAMÇİ GİMPAB: Dışı yosunla kaplı, ton balığı, havuç, pilav konularak yapılan dolma tarzı değişik bir alternatif. Eminiz ki dolma denilince aklınıza gelen şeyler epey lezzetlidir. Bu bahsettiğimiz yemek ise lezzetli olmaktan oldukça uzak.RAMEN DDUKBOKKİ:Çok acı ve baharatlı ddukbokki, pirinç keki anlamına geliyor. Tadını beğendik ama Ramenle birlikte servis edilince sos karışımı pek hoşu-muza gitmedi. İkisini ayrı ayrı tercih ederseniz daha anlamlı olabilir.En başta belirttiğimiz gibi eğer bizim mutfağımıza yakın bir şeyler denemek gibi bir niyetiniz varsa bu restoranda göreceklerinizden ve ye-diklerinizden hiçbir zevk almazsınız. Ama değişikliğe açık ve alternatif arayanlar için harika bir deneyim olacağına eminiz. Umarız siz de de-ğişik tatları yemeyi seviyorsunuzdur.

Uzak doğuLEZZETLERİ

12-B HAZIRLAYANLAR: Gizem Lütoğlu, Ayşegül Ünal, Zeynep Kösem, Kübra Mızrak, İrem Fatma Karaağaç

Bizim Gözümüzden

Projemiz için ilk olarak herkesin ilgisini çekeceği bir konuyu ele almak istedik:

MÖğretmenimizle bu bilim projesi üzerine ilk görüştüğümüzde

yapamayacağımızı düşünüyorduk, kendimize güvenmiyorduk. Ama projeye başlayıp da adım adım ilerleme gördüğümüzde kendimize güvenimiz arttı ve projeyi tamam-layabildik. Hidrolik kolu yapmak o kadar da kolay olmadı. En çok azim ve sabıra ihtiyacımız oldu. Öncelikle iskeleti oluşturmak için birkaç taslak oluşturduk.Bir projenin en önemli basamağının planlama olduğunu öğrendik. Artık İyi bir planlama ile tamamlanamayacak bir iş olmadığını düşünüyoruz. Hazırladığımız ilk taslaktan yola çıkarak sert bir taban hazırladık ve güzel görünmesi için üstünü kapladık.Bazen imkânlarımız doğ-

rultusunda taslağımızda değişiklik yapmamız gerekti. Taban hazırlan-dıktan sonra iskeleti tamamladık. Son olarak da şırıngaları yerleştirdik ve su yardımıyla hidrolik kolumuzu

çalıştırmayı başardık.Projemizin tas-lağını oluşturmaktan hidrolik kolun çalışma aşamasına kadar her anı çok zevkliydi. Bize destek veren öğ-retmenlerimize teşekkür ediyoruz.

10/A Sınıfından: Selahattin Gürgöze, Emirhan Şenol, Taha yörük, Emirhan Özkul

Hidrolik KolPROJ

EM

İZ:

UzayPROJ

EM

İZ:

Mİlerleyen teknolojiyle birlikte birçok bilgiye kolayca ulaşıyor

olmak işimizi epey kolaylaştırdı. İlk uygarlıklardan beri sürekli insa-noğlunun aklını meşgul etmiş olan uzay ile ilgili basılmış kitap sayısı ise sayılamayacak kadar çok. Araş-tırmalarımızı tamamlayıp bilgileri derleme aşamasına geldiğimizde projenin orijinalliği için çalışmamızı düzenleyip matbaada afiş haline getirerek sergilemeye karar ver-dik. Hazırladığımız yazıları Nasa, Space-X gibi bilimle iç içe olan kuruluşların paylaştığı fotoğraflarla renklendirdik. Stephen Hawking’in “uzaylılar” hakkındaki düşünceleri en çok ilgimizi çeken konulardan

sadece birisiydi. ElonMusk’ın hikayesi, Mars hakkındaki projeleri, İkizler paradoksu, Kara delikler, BigBang., Dünya dışı canlılarla temas, YuriGagarin ve Uzay labora-tuvarından oluşan projemizi biz çok severek ve ilgiyle yaptık. Bu bilgilere ulaşmamız için bize yol gösteren fizik öğretmenimiz Ceren Taş’a teşekkürlerimizi sunarız.

10 /A Sınıfından : Hatice Şahin, Damla Mumay





SporOkulumuz

MDünyanın düşünen ve üreten bir nesle ihtiyacı var. Münazaralar da gençlerin

fikir üretme ve problemlere çözüm bulma yeteneklerini geliştiriyor. Gençler fikirlerini savunurken ileti-şim becerileri gelişiyor, sorumluluk alma bilinci oluşuyor ve özgüven-leri artıyor. Özgüveni artan bireyler de daha çok sorumluk almaktan kaçınmıyor. Bu özelliklere sahip bireyler de hayatta başarılı olma konusunda avantajlı hale geliyor-lar. Münazaralar ayrıca öğrenci-lerin herhangi bir konuda mantık yürütme, araştırma yapma, düşüncelerini savunacak kanıtlara

ulaşma, tezler ve istatistikî bilgiler yoluyla savunma becerilerini geliş-tirmelerine de ortam hazırlıyor.Biz de okulumuz 9. sınıf öğrencile-ri arasında düzenlenen bir müna-zara ile ‘Kırsal alanda yaşamak mı?’ yoksa ‘Metropolde yaşamak mı?’ konusunu masaya yatırdık. Her iki grup da tezlerini izleyici-lere ve jüriye başarılı bir şekilde sundu. Onlara verilen süreyi etkili bir şekilde kullandılar. Münazara süresince birbirlerine saygılı ve erdemli davranmayı başardılar.Metropol hayatını savunan öğrencilerimiz; Dilanur Savaş, Zeynep Kaplan, Eda Ayçiçek ve

Dilara Salgar başarılı bir savunma yaptılar ama tezlerini destekleye-cek yeterli kanıt sunamadıkları için rakiplerinin yanında zayıf kaldılar. Kırsal hayatı savunan öğrencile-rimiz; Gülsüm Sümer, Meryem ulu, Eyüp Can Işık ve Seray Oran diğer gruba karşı daha başarılı bir savunma gerçekleştirdiler. Hazır-ladıkları slayt gösterisi de özenli çalışmalarını yansıtıyordu. Bolca örnek gösterip, fikirlerini anket so-nuçlarıyla desteklediler ve jüriden daha fazla puan alarak münaza-rayı kazandılar. Her iki grup öğrencilerimizi de gönülden tebrik ediyoruz.

MTüm öğrencilerimizin hevesle beklediği futbol turnuvasına tüm sınıflarımızdan katılım

oldukça yoğundu.Okuldan toplam sekiz sınıf takımı oluşturuldu. Eleme usulü yapılan turnuvada toplam yedi maç yapıldı. Elemeler tamamlandık-tan sonra 11-B ve 10-A sınıf takım-ları arasında heyecanlı bir final maçı

yapıldı. Centilmence bir mücadelenin ardından kupayı kaldıran taraf 11 -B sınıfı oldu. Maçı izlemeye gelen arkadaşlarının tezahüratları arasında kazanan takım, galibiyet kupasını turnuvayı düzenleyen öğretmenleri-miz Onur Arslan, Burak Güney ve Ali Doğan’ın ellerinden aldı. Katılan tüm takımları tebrik ediyoruz.

Ardından…Futbol TurnuvasınınKırsal alan mı?

Metropol mu?

Öğrencilerimiz arasında düzenlenen bir münazara

ile ‘Kırsal alanda yaşamak mı?’ yoksa ‘Metropolde yaşamak mı?’ konusunu

masaya yatırdık.

İSTANBUL EĞİTİM BİLİMLERİ Book

20

İSTANBUL EĞİTİM BİLİMLERİBook

21

İSTANBUL'U DİNLİYORUMİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalıÖnce hafiften bir rüzgar esiyor;Yavaş yavaş sallanıyorYapraklar, ağaçlarda;Uzaklarda, çok uzaklarda,Sucuların hiç durmayan çıngıraklarıİstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Kuşlar geçiyor, derken;Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.Ağlar çekiliyor dalyanlarda;Bir kadının suya değiyor ayakları;İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;Serin serin KapalıçarşıCıvıl cıvıl MahmutpaşaGüvercin dolu avlularÇekiç sesleri geliyor doklardanGüzelim bahar rüzgarında ter kokuları;İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.….

Orhan Veli

Kübra Duman 12/C

Kübra Duman 12/C Kübra Duman 12/CYasemin Akarsu 10/A

Reyhan Çarpan 12/A

Hatice Şahin 10/A

Nilsu Alkan 10/A

Yasemin Akarsu 10/A

Merve Çendik 12/B

Seher Gülek 12/A

İSTANBUL EĞİTİM BİLİMLERİ Fotoğraflarla İstanbul

20

İSTANBUL EĞİTİM BİLİMLERİFotoğraflarla İstanbul

www.istanbulegitimbilimleri.com 21www.istanbulegitimbilimleri.com.tr





Spor ve Psikoloji Spor ve Psikoloji

MSpor, insanlık tarihinin başlangı-cına kadar uzanan bir geçmişe sahip olup yaşantımızın vazgeçil-

mez bir olgusudur. Günümüzde spor sadece insanların fi-ziki ve psikolojik açıdan güçlenmesi için sürdürülen bir faaliyetler bütünü olmak-tan daha ileri gitmiştir. Bireyin sosyal çevrelere katılımını sağlayan önemli bir role sahiptir. Bireyin kendi dar dünya-sından kurtularak başka ortamlarda, başka kişilerden, inançlardan, düşünce-lerden insanlar ile diyalog içinde bulun-masını, onlardan etkilenmesini ve onları etkilemesini sağlamaktadır. Bu yönü ile sporun, yeni dostluklara kurulmasına, pekiştirilmesine ve sosyal kaynaşmaya destek sağladığı söylenebilir. Dünya Sağlık Örgütünün, sporu ruh sağlığını koruyucu önlemler arasına almıştır ve her gün 30 dakika spor ya-pılması önerilmektedir. Fiziksel aktivite herkes için önemlidir ve sadece fiziksel

sağlığın iyileştirilmesi için değil, aynı zamanda psikolojik, toplumsal ve sosyal yararları açısından da çok daha önem-lidir. Psikolojik etkilerine değinecek olursak;1- Spor yapan insan sağlıklı bir beden formuna sahip olduğunu düşünür ve huzurlu olur.2- Spor yapmak birçok ruhsal bo-zukluğa iyi gelecektir ;Eğer vücudunuz fiziksel olarak hareket etmezse beyninizde bir süre sonra bazı stres faktörlerinin biriktiğini göreceksi-niz. Örneğin stres bozukluğu,ilerleyen zamanlarda ruhsal çöküntü ve depres-yon olarak karşımıza çıkacak ve uzun süre hareket etmeyen bünye beyin tara-fından algılanacaktır. Kısaca söylemek gerekirse bedensel olarak atılamayan olumsuz enerji fiziksel bozukluklara neden olabilirken, ruhsal olarak stres bozuklukları veya depresyona neden olabilmektedir.

3-Güçlü bir bünye, güçlü bir ruhsal denge getirecektir;Spor yaparak sadece iyi görünmekle kalmayıp iyi düşünmeyi ve daha kap-samlı bakış açıları geliştirmeyi, sorunla-ra farklı yönlerden yaklaşmayı, hızlı ve doğru çözümler üretmeyi, doğru iletişim kurmayı da öğreneceksiniz. Bu da hem insan ilişkilerinde, hem de iş hayatında başarımızı arttıracaktır.Peki Bedene Etkileri Neler?Bedeni doğru ve bilinçli bir biçimde ha-rekete geçirmek kan dolaşımını düzene sokuyor ve beynin özellikle zorlandığı zaman ihtiyaç duyduğu oksijeni alması-nı sağlıyor.• Yaratıcılık hormonunu artırıyor ve vücudumuzdaki endorfin hormonunu aktif hale getirerek kendimizi daha mutlu ve enerjik hissetmemizi sağlıyor.Fazla kilolarından, gergin bir ruh halin-den, uykusuzluktan, yorgunluktan ve genel bir mutsuzluk halinden şikayetçi olanlara özellikle spor özellikle tavsiye edilmektedir.• Sinir hücrelerinin yeniden yapılanma-sına yardımcı oluyor. Ayrıca beyindeki hücrelerin yaşlanmasını geciktiriyor.• Spor yapmak hafızayı güçlendiriyor ve beynin kapasitesini artırıyor.Aileler İçinÇocuklarımız bir sınavdan diğerine koşuyor ve onları spordan uzaklaştırıp

sağlıksız yetişmelerine neden oluyoruz. Oysa erken yaşta spora başlamanın pek çok avantajı var. Fiziksel aktivi-te, durağan yaşam ve obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli rol oynuyor. Ayrıca, kas-iskelet sistemi gelişimini olumlu yönde des-tekliyor. Bunlara ek olarak da çocuğun sosyalleşmesine yardımcı oluyor, öz-güvenini artırıyor. Antrenman yapmak, zamanında oyuna başlamak, kurallara uymak, çocuğunuzun tüm hayat kalite-sini etkileyecek davranışlar kazanmasını sağlar. Yenilgiyle, rekabetle baş etme, tekrar deneme, hakemle, koçla, takım arkadaşlarıyla ilişki, belli bir amaca yönelme, hedefe ilerleme gibi durum-lar, çocuğunuzun ileride yetişkin bir birey olduğunda, hayatında kullana-cağı önemli ve gerekli yetilerdir. Spor etkinliklerinin kazandırdığı sosyal ve fiziksel beceriler, çocuğunuzun toplum içindeki kabulünü artırır, sağlıklı olması-nı destekler, kötü alışkanlıklardan uzak durmasına yardımcı olarak, sorumluluk duygusunu besler.Bazı çocuklar, spor aktivitelerine katıl-maktan çekinirler, çünkü hata yapıp başarısızlığa uğramaktan ve akranlarına karşı mahcup olmaktan korkarlar. Bu nedenle, çocuklarınızı katılım için teşvik edin, destekleyin ama asla isteksiz olan çocuğunuzu aktiviteye katılmak için zorlamayın.

Sporunİnsan PsikolojisineEtkisi

Okul Psikolojik Danışmanı Ve Rehber Öğretmen Büşra ElitokKurum Psikoloğu Gizem Sel





SporSpor

SPORDA DAVARIZ

6 yıldır karate yapıyorHer şeyden önce sağlıklı bir yaşama sahip oluyorum. Ayrıca kızların yaptığı sporların sadece voleybol oldu-ğunu düşünen bir kesim var ve ben bu algıyı yok etmek istiyorum. Diğer yandan karate dışında kickbox ve

voleybol sporlarıyla da ilgilendiğim için kendime yeteri kadar zaman ayıramıyorum. Bazen girdiğim maçlarda aldığım darbelerin sonucunda sakatlanabiliyorum. Yine de spor benim hayatım ve çok seviyorum.

3 yıldır voleybol oynuyorSpor beni hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok geliştirdi. Her gün ailemden fazla gördüğüm insanlarla gerçek dostluğun ne demek olduğunu gördüm. Spor sayesindefiziksel olarak çok iyi olsan da korkarsan ve inanmazsan başarılı olunamayacağını öğrendim. Derslerle spor arasındaki dengeyi ayarlamak bazen zor

olsa da bu sporu hayatıma kattığım için çok mutluyum.

SELİN GÜLER 9/AGaziosmanpaşa Demirbaş Spor Kulübü

ÖMER FARUK KOŞAN 10/A

BAHADIR ERGÜN 11/C1 yıldır lisanslı - Kağıthane Gençlik Spor Kulübü

ALEYNA HAVVA ÇELİK 9/A

Neden basketbolu seçtim? Çünkü basketbol yenil-mezlerin oyunudur ve basketbol oynayan herkes hayattan bir ders çıkarır. Basketbolda birlik ve be-raberlik, yorulmak ve pes etmemek vardır. Ayrıca İnsanın fiziksel ve zihinsel gelişimine yardımcı olur. Basketbol benim hayat felsefemdir. Önüme ne zor-luklar çıkarsa çıksın pes etmemeyi öğrendiğim için de basketbolu da bırakmayı düşünmüyorum. Size önerim istediğiniz şeylerin peşinden gidin ve asla pes etmeyin, sonunda mutlaka kazanacaksınız.

Spor yapmaya başladığımdan beri neyle karşılaşır-sam karşılaşayım hedeflerimden vazgeçmemem gerektiğini anladım. Takım ruhuna ve kendime

olan inancım arttı. Arkadaş çevrem değişti ve farklı birçok insanla tanıştım. Hayata bakış açım ve bu-nun sonucunda da hayallerim değişti.Ama antren-man yeri yaşadığım çevreye biraz uzak olduğu için ulaşım sorunu yaşıyorum, vaktimin çoğu trafikte geçiyor. Diğer yandan boyum çok uzadığı için

boyuma uygun pantolon bulmakta zorlanıyorum. 1,5 senelik yorucu çalışmamın ardından Fenerbah-çe’ye bu yaz transfer oldum. Bu 1,5senede bazen

umutsuzluğa kapılıp başaramayacağımı düşünsem de sonunda hedeflerimden ilkine ulaştım ve hayal-

lerime bir adım daha yaklaştım.

8 senedir basketbol oynuyor

7 aydır Fenerbahçe’de Voleybol oynuyor





RöportajRöportaj

MBu mesleği seçtiğiniz için mutlu musunuz?Bu mesleği seçtiğim için

mutluyum çünkü zaten hep bu mesleği yapmak istemiştim, bana uygun bir meslek olduğu-nu düşünüyorum.Mesleğinizin zor yönleri nelerdir?Mesleğimin zor yönleri çok esnek çalışma saatleri gerektirmesi ve tasarım anlamında genel geçer kriterlerden ziyade kişisel beğe-niye de hitap etmek zorunda olmamız. Bir mekanı tasarlarken sadece kendi tasarım anlayışımı baz alarak tasarlayamıyorum, müşterinin kişisel beğeni ve istek-lerini de göz önünde bulundura-rak ortak bir paydada buluşarak tasarıma yansıtmam gerekiyor.Mesleğinizin en sevdiğiniz yönleri nelerdir?

Mesleğimin en sevdiğim yönü bir projeyi bitirdikten sonra tak-dir edilmek diyebilirim. Müşteri-nin memnun olması ve mekanı ziyaret eden insanların beğeni-sine dair geri dönüşler almak çok mutlu ediyor ve tasarım ve uygulama sürecinde yaşanan bütün sancıları unutturuyor.Mesleğinizi yapabilmek için sizce ne gibi kişilik özellikle-rine sahip olunması gerekir?Bu mesleği yapabilmek için her şeyden önce yaratıcılık gerekiyor. Sürdürebilmek için de ruhsal ve fi-ziksel dayanıklılık gerekiyor. Ruhsal dayanıklılık şart çünkü bir projeyi tamamlayana kadar çok sıkıntılı bir tasarım sürecinden geçiyorsu-nuz ve yarıda bırakıp kaçmak iste-yebiliyorsunuz. Fiziksel dayanıklılık da şart çünkü gerek öğrenciyken gerek iş hayatında uykunuzdan sıklıkla feragat etmeniz gerekiyor.

İç Mimar olabilmek için hangi eğitim süreçlerinden geçmek gerekir?İç mimar olabilmek için üniver-sitelerin dört yıllık iç mimarlık veya iç mimarlık ve çevre tasarı-mı bölümlerinden mezun olmak yeterli. Sayısal veya Eşit Ağırlık puanı ile öğrenci alıyor.Mesleğinizin çalışma alan-larından ve iş imkanlarından bahseder misiniz?Mezun olduktan sonra şantiye veya ofiste çalışabiliyorsunuz. Ofiste tasarım süreciyle şantiye-de ise uygulama süreciyle ilgile-niyorsunuz. Mobilya üzerinde de uzmanlaşabilirsiniz, danışmanlık da yapabilirsiniz, malzeme üreti-mi alım satımı gibi işlerle de ilgi-lenebilirsiniz. Mezun olduktan sonra çok fazla seçeneğiniz var, hangisini seçeceğiniz tamamen size kalmış.

MBu mesleği seçtiğiniz için mutlu musunuz?Evet, mesleğimi seviyorum.

Mesleğinizin zor yönleri neler?Yoğun bir çalışma temposu var ve zaman zaman çok stresli de olabiliyor.Mesleğinizin en sevdiğiniz yönleri nelerdir?Kendimi çok fazla geliştirebili-yorum çünkü kısa zamanda çok fazla bilgi yüklemesiyle karşı kaşıya kalıyorum. Ve işimin mo-noton olmaması yoğun çalışma saatlerini görmezden gelmeme vesile oluyor çünkü sürekli farklı insanlarla farklı şirketlerle farklı sektörlerle iletişim halinde olu-yorum.Mesleğinizi yapabilmek için sizce ne gibi kişilik özellikleri-ne sahip olunması gerekir?Denetçinin kesinlikle şüpheci ol-ması gerekiyor. Bunun yanında bol okuma ve araştırma yapma-sı ve sayılarla arasının iyi olması gerekiyor.Denetçiolabilmek için hangi eğitim süreçlerinden geçmek gerekir?Bağımsız Denetçi olabilmek için Maliye Bakanlığına bağ-lı KGK’nın (Kamu Gözetim Kurumu) düzenlediği denetçi-lik sınavlarında başarılı olmak ve bir denetim firmasında 3 yıl çalışmış olmak gerekiyor. Tabi sınavlara girmek için de

belli şartlar var. Sınava girecek kişinin hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi dallarında eğitim veren fakültelerden en az lisans seviyesinde mezun olanlar veya diğer öğretim dallarında lisans seviyesinde mezun olmakla birlikte az önce saydığım bilim dallarından lisans üstü seviyede diploma almış olması gerekiyor.Mesleğinizin çalışma alan-larından ve iş imkanlarından bahseder misiniz?

Bağımsız denetim yapan firma-larda ve şirketlerin iç denetim de-partmanlarında çalışabilir. Ayrıca denetim dışında tüm malı işlerde de çalışabilir isteğe bağlı olarak. Burada önemli olan üniversite döneminde hangi alanda uzman-laşmak istediğini belirlemek ve o alanla ilgili staj yaparak deneyim kazanmak. İşletme çok geniş bir alan ve kariyer yapmak isteyenler için çok fazla fırsatlar sunar. Kişi kendini ne kadar geliştirirse fırsat-ları da o kadar iyi değerlendirir.

UYKUNUZDANferagat etmelisinizGerek öğrenciyken gerek iş hayatında

İÇ MİMAREsin Bolut

İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesiİç Mimarlık ve Çevre Tasarımı (Lisans)

Farklı insanlarla, sektörlerleiletişim halinde olunDENETÇİ

Sinem ŞenMarmara Üniversitesi

İşletme (Lisans)





Matematik ve OrigamiOkulumuz

MOrigami, ismini Japonca kat-lamak anlamına gelen “oru” ve kâğıt anlamına gelen

“kami” kelimelerinin birleşiminden almış olup kısaca kâğıt katlama sanatı olarak bilinir. Origami tek bir kâğıdın makas ve yapıştırıcı kullanmadan katlanması ile yapıla-bileceği gibi, aynı zamanda birden fazla kâğıdın katlanıp birbirine eklenmesi yardımı ile de yapılabilir. Origami ile çeşitli insan, hayvan, çiçek figürleri ve geometrik şekiller elde etmek mümkündür. Her ne kadar ilk bakışta origaminin eği-timle ilişkisi kurulamasa da origami eğitim alanında kullanılabilecek bir yöntem olarak kabul edilir. Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, origami görsel, işitsel ve kinestetik bir aktivite olduğundan öğren-me için gerekli üç temel bileşeni içermekte ve bu nedenle eğitimde kullanılmaya uygun bir etkinlik olarak kabul görmektedir.Origami özellikle matematik eğitiminde yararlı bir öğretim aracı olabilir ama bunun için temel şart origami ile matematik arasındaki ilişkiyi doğru olarak kurabilmektir. Nedir bu ilişki ve

yarar kısaca bir göz atalım:Origami matematikteki bazı so-yut kavramları somutlaştırdığı için yararlıdır. Origami etkinlikleri, öğ-rencilerin matematiksel problem çözme becerilerini geliştirmeye yardımcı olur, matematik ve sa-nat arasındaki ilişkiyi görmelerini sağlar, geometri kavramlarının öğrenilmesini kolaylaştırır ve geo-metrik şekiller arasındaki ilişkileri kavramalarına yardımcı olur, öğrencilerin uzamsal zekâsının gelişimine yardımcı olur.

Biz de matematikteki yararını birebir görmek, deneyimlemek için soyut olan matematiği biraz olsun somutlaştırmak ve dikkat çekici kılmak adına 11B sayısal sınıfı ile araştırmaya girdik ve ori-gami sanatını geometride dikkat çeken bir şekli ele alıp yapmak istedik: TETRAHEDRON.Origami sanatını sınıfa ilk geti-ren isim FIRAT ÜZÜM (11-B) tetrahedron origami yapımını da üstlenen öğrencimizdir. Gösterdiği özverili çalışma ve sınıf arkadaşları-nın da yardımı ile başarılı bir proje çalışmasını bitirdi. Peki nedir tetra-hedron öncelikle terimsel açıkla-masına sonrasında ise MUSTAFA TUNÇ (11-B) öğrencimizin araş-tırması sonucu derlediğimiz yazıya bakalım ve fikir sahibi olalım:Geometride tetrahedron veya dört yüzlü, dört üçgen yüzden oluşan birçok yüzlüdür, her köşe-sinde üç üçgen birleşir. Düzgün dört yüzlü dört üçgenin eşkenar olduğu bir dört yüzlüdür ve pla-tonik bir cisimdir. Yıldız şeklinin üç boyutlu görüntüsüdür.Tetrahedron kutsal geometrinin insan bedeni üzerindeki açılımıdır. İnsan bedeni, görünen ve gö-rünmeyen yönleri ile tetrahedron şeklinin karşılığıdır. Tetrahedron şeklinin içinde yapılan çalışmanın özü; bedenin alt ve üst bilinç bağ-lantı kapılarını buldurmak, kendi varlığının tümü hakkında farkında-lık oluşturmasını sağlamaktır.

MÖzel İstanbul Eğitim Bilimleri Temel Lise-si Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi, yaratıcılığın teşvik edildiği ve öğrencilerin birey

olarak kabul gördüğü bir eğitim anlayışının yaratıl-masına destek olur. Bu amaçla öğrencilere dönem içerisinde verilen eğitimler:• Toplumun kadın ve erkeklere yüklediği roller,

birbirlerine davranış biçimleri ve farkına varma• Akran şiddeti• Geleceğin meslekleri • Bağımlılıklar

Kadın erkek rolleriyle ilgili çalışmalarda ilk olarak kadın ve erkek denilince öğrencilerin akıllarına neler geldiğiyle ilgili düşünmeleri istenilmekte ve söylenilen her kelime tahtaya yazılmaktadır. Herkes düşünce-sini söyledikten sonra her kelime hakkında küçük küçük tartışmalar yapılmakta ve toplumun bu keli-melere olan etkisi açıklanmaktadır. En son aşamada ise bu çalışmayı temel alarak ‘’Toplumda kadın ve

erkek olmak nedir? ‘’ sorusunun cevabını yazmaları istenilmektedir. Bu çalışmayla öğrenciler toplumda cinsiyetlere verilen rolleri düşünüp yorum yapacak düzeye gelir ve bulunduğu durum hakkında daha bilinçli davranışlarda bulunur. Bir başka çalışma ise okullarda zorbalığı önlemek adına yapılan ‘’Komik Değil’’ çalışmasıdır. Bu çalış-mada öğrencilere kağıtlara ucu açık cümleler yaz-dırıp günlük hayatlarında alay edildiğinde, azarlan-dığında vb. durumlarda neler yaptıklarını yazmaları istenilmektedir. Herkes yazınca yazılanlar teker teker okunur ve öğrencilerle yaptıkları davranışlar hak-kında küçük küçük tartışmalar yapılarak farkındalık kazandırılır. Gerektiğinde bazı öğrencilere prova yap-tırılarak bu zamana kadar hiç söylemediği cümleleri söylettirilip günlük hayata aktarması sağlanır.“Doğru mu Yanlış mı ?” adlı çalışmada ise toplumun yaygın şekilde doğru düşündüğü şiddeti besleyen mitleri öğrencilerle tartışarak farkındalık kazandır-mak ve şiddetin sadece fiziksel olmadığı konusunda ayrıntılı bilgi vermektir. Çalışma doğrultusunda sınıfta birbirine saygı duyacağı bir ortam hazırlanıp 35 tane küçük kâğıtlara yazılmış cümleler öğrencilere dağıtı-lıp doğru ve yanlış kutularına atmaları istenir. Herkes atınca kutular açılır, her cümle okunup tartışılır ve tartışma sonrasında doğru bilinen yanlışların neler olduğu konusunda farkındalık kazanması sağlanır. Dönem içerisinde bağımlılıkla ilgili sunular yapılarak öğrencilerin normal gördükleri çoğu davranışın (sa-atlerce bilgisayar başında durma, telefonu bıraka-mama, tütün ürünleri kullanma riski) tehlikeli olduğu konusunda ayrıntılı bilgilendirme yapılır. Okulumuz rehberlik biriminin çalışmaları öğrenci ihtiyaçları göz önünde bulundurularak devam edecektir…

Okulumuz

Rehberlik Servisi

Eğitimleri

OrigamiNedir?





Yeni Sınav SistemiYeni Sınav Sistemi

HayalKur

YolunuÇiz

PlanYap

DenemeÇöz!

Dersçalış

HırslıOl

Kendineinan

Kendinisev

Kendinitanı

Fedakarlıkyap

Kendinegüven

DenemeÇöz!

Okulumuzun Kıymetli Öğrencisi

MBu sene gireceğin YKS’de elde edeceğin ba-şarı, senin kalbinde ve potansiyelinde mevcut. Tek yapman gereken düzenli aralıklarla çalış-

man (BAK BU GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİ), bol test

çözmen(BUNU BİR YEMEK İÇME GİBİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMEN GEREKİYOR) ve sende var olan potansiyeli doğru bir şekilde kullanman.(İNAN KENDİNE)Ve en önemlisi de kendine güvenmen.

Toplam 160 soru soracaklar. YÖK bu 160 soru için 180 dakika yani 3 saat çözüm süresi verileceğini belirtti. Sonuç olarak 2. oturum olan yukarıdaki Alan testlerinin tamamını alacaksın ve istersen bu 180 dakika içerisinde sadece kendi alanlarındaki testleriniTM isen Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler 1 ve Matematik, Sayısal isen Matematik ve Fen Bilimleri, Sözel isen Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler 1 ve Sosyal Bilimler 2-çözeceksin ama istersen farklı alanlarda ki testleri de çözebileceksin. Yani:

Unutma! Sınavdan alacağın sonuç ne olursa olsun bizim için de ailen için de sen her zaman kıymetli olacaksın.

23 Haziran 2018 sabahında gireceğin Temel Yeterlilik Testi’nde 40 Temel Matematik, 40 Temel Türkçe, 20 Sosyal Bilimler ve 20 Fen Bilimleri olmak

üzere toplam 120 sorusorulacak toplam 135 dakika süre verilecek. Yani soru başına ortalama 1,125 dk dakika düşüyor ve bu sınava katılman gerekiyor.

Adaylar kendi alanlarında ki testleri yani 80 soruyu çözerlerse soru başına 2.25 dk.

Kendi alanlarının dışında bir test daha yani 40 soru daha çözerlerse soru başına 1,5 dk.

Bütün soruları yani 160 soruyu da çözerlerse soru başına 1,125 dk. süre düşüyor.

24 Haziran 2018 sabahında yapılacak olan Alan sınavlarında:

Testler SORU SAYISI

Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1 40Sosyal Bilimler-2 40

Matematik 40Fen Bilimleri 40

Gireceğin sınav senden kondisyon isti-yor. Bunun farkında olup her gün krono-metre kullanarak test çözmen gerekiyor

çünkü TYT kısa süre içinde hızlı test çözme becerini ölçecek. Bence sen artık

bu tempoya alış çünkü sen bir sınava hazırlık öğrencisisin ve sınava gireceğin zaman evde giriyormuş gibi olmalısın.

Bunun da tek yolu sürekli zaman sınırla-ması altında deneme çözmektir.DENEME! DENEME! DENEME!

Sen sınav öğrencisisin ve senin tek so-rumluluğun var, o da DERS ÇALIŞMAK. Senden başka hiçbir şey beklemiyoruz

ve bu hayatındaki tek sorumluluğu yerine getirmeni istemek en doğal hak-kımız. Tabi ki sorunların olacak. Ama geleceğin için hepsini bir kenara topla ve sadece sınava odaklanmaya çalış çünkü sorunların için biz her zaman buradayız. Kendini yalnız hissetme.

Daha önce nasıl çalışıyorsan sınava

öyle çalışmaya devam et. İsimler

hep değişir ama sistem hep aynı

kalır. Sınav sadece sana değişmedi,

bu nedenle silkelen ve artık başla!

1-) Her gün kronometre kullanarak

deneme çöz ve rapor tut.

2-) Bir sorunun olduğunda yardım iste

3-) Ders çalışmayı yük olarak görme

normal bir rutin olarak

kabul etmeye odaklan.

1-) TYT’de Türkçe ve temel matematik testlerinde çıkacak sorular, YGS’de çıkan Türkçe ve matematik sorularının benzeri mi olacaktır?Hayır. TYT’de Türkçe ve Temel Matematik testlerindeki sorular, yıllardır eleştirilen ezbere dayalı sınav sisteminden muhakemeye ve bilgiyi kullanmaya dayalı sınav sistemine geçiştir. TYT, Türkçe ve Temel Matematik derslerinde sadece adayların bilgilerini değil sözel ve sayısal alanlarda sahip olmaları beklenen yeterlilikleri, yani bilgiyi kullanma ile ilişkili beceri ve yetkinlikleri de kapsar. Özetle, bilgiyi ezberlemeye dayalı bir çerçeveden uzaklaşıp ölçmede muhakeme, anlama ve çıkarımda bulunma evresine geçilecektir.2-) Lisans programlarını tercih edebilmek için gerekli baraj puanı nasıl hesaplanır? Sözel Puan: [Temel Yeterlilik Testi %40] + [(Türk Dili ve Edebiyatı –Sosyal Bilimler-1 Testi (%50) + Sosyal Bilimler-2 Testi (%50)) %60] Sayısal Puan: [Temel Yeterlilik Tes-ti %40] + [(Matematik Testi (%50) + Fen Bilimleri Testi (%50)) %60] Eşit Ağırlık Puanı: [Temel Yeterlilik Testi %40] + [(Türk Dili ve Edebi-yatı - Sosyal Bilimler-1 Testi (%50) + Matematik Testi (%50)) %60] Dil Puanı: [Temel Yeterlilik Testi %40] + [Yabancı Dil Testi %60]3-) İlk oturumdan 150’den fazla puan alan adaylar ön-lisans programlarından tercih yapa-bilecek. Lisans tercihi yapmak isteyen adayların ise 180 puanı-geçmesi gerekiyor.Yeni sınav siste-miyle üniversite hazırlık süreçlerine gelen en büyük değişikliklerden biri herhangi bir yılda aldığınız puanın bir sonraki sene de geçerli olması. Adaylar TYT’den 200 ve üzeri puan alabilirlerse bu puanı tercih yapmadıkları takdirde isteğe bağlı olarak bir sonraki yıl da kullana-bilecekler. Burada altı çizilmesi gereken nokta, bu uygulamanın bir zorunluluk değil, bir tercih olarak tasarlanmış olmasıdır.

BUNLARI DABİLMELİSİN

Matematik Toplam 40

Türk Dili ve Edebiyatı - Sos. Bil. 1

Türk Dili ve Edebiyatı:

24

Tarih 1: 10

Coğrafya1: 6

Sosyal Bilimler 2

Tarih 2: 11

Coğrafya 2: 11

Felsefe Grubu (Mantık,

Psik., Sosy.): 12

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi:

6Fen Bilimleri

Fizik: 14

Kimya: 13

Biyoloji: 13

Yabancı Dil

Toplam 80






9.876 likes

ANGRY - VERÄRGERT

# emotions #dieemotionen


9.877 likes

EXCITED - AUFGEREGT



9.878 likes

FRIGHTENED - ERSCHROCKEN


Deutsch lädtEnglish loading

EMOTIONSDIE EMOTIONEN

How Do You Feel Today? / Wıe Fühlst Du Dıch Heute?

excitedaufgeregt

frightenederschrocken

angryverärgert


9.879 likes

SLEEPY - SCHLÄFRIG


sleepyschläfrig


9.882 likes

SAD - TRAURIG


sadtraurig


9.880 likes

SURPRISED - ÜBERRASCHT


surprisedüberrascht


9.881 likes

HAPPY - GLÜCKLICH


happyglücklich





Teknoloji Teknoloji

MSosyal medya; duygularımızı, düşüncelerimizi, fotoğraf ve videolarımızı, nerede olduğu-

muzu paylaştığımız, çevremizdeki kişilerle iletişim kurabildiğimiz, son dakika haberlerini takip edebildi-ğimiz bir mecradır. Günlük yaşa-mımızın ortalama 2 saatini sosyal medya platformlarında paylaşım yaparak veya güncellenen haberle-ri okuyarak geçiriyoruz.

PEKİ YA SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI?

Teknoloji hayatımızın her anı-na nüfuz etmiş durumda. Tabii elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızla sosyal medyada da sürekli aktif olma isteği duyuyo-ruz. Ama bunun artık bir sendrom haline geldiğinin farkında mısınız? Modern çağın sendromlarından biri olarak sayılabilecek sosyal medya bağımlılığı, özellikle akıllı telefonla-rın yaygınlaşmasıyla arttı. Görünür olma ve başkalarının hayatını takip etme isteği günümüzde kimileri için abartılı bir hal aldı.

Eğer siz de sürekli ve 'amaçsızca' –en az 4 saat- sosyal medyada geziniyorsanız, sosyal medyada yaşanan mutluluklar gerçeğin önü-ne geçmeye başlamışsa, gerçek hayatta görüştüğünüz arkadaşla-rınızla yüz yüze görüşmeyi azalt-mış ve sosyal medyadan sohbet ediyorsanız siz de sosyal medya bağımlısı adayısınız. Yani huzuru

sosyal medyada arayıp, gerçek ha-yattan kaçıyor ve sanal mutluluk-lara sığınıyorsunuz. Sosyal medya mutsuzluk denizinde adeta bir can simidine dönüşüyor ve bu can simi-di sizi çok kısa bir süre idare ediyor. Ardından mutsuzluk denizine tekrar kulaç atmaya başlıyorsunuz. Dışarı-da aldığınız zevk, içtiğiniz kahveden

değil de paylaştığınız o kahvenin fotoğrafına gelen beğenilerden gelir. Sosyal medyada çok sosyal görünen 'biz' , aslında asosyalin ta kendisi olmuşuzdur.. Oradaki biz, biz değilizdir, idealimizdeki kişi olur çıkarız ve o kişi olmanın ya da olamamanın ağırlığı altında gerçek yaşamda huzursuz-mutsuz oluruz.

Sosyal medya Peki nasıl kurtulabiliriz bu bağımlılıktan? Günümüzde masum gibi görünen sosyal medya bağımlılığı aslında si-gara, alkol yada uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı yok. Uyuşturucu bulamayınca kriz geçiren bir kişiyle, internet kesilince öfke nöbeti geçiren kişi aynı tehdit altındadır. Unutmayın ki erken teşhis hayat kurtarır. Yaş, din, dil, ırk, cinsiyet fark etmeden bu bağımlılık hastalık haline gelmiş du-rumda. Öyle ki hastanelerde internet bağımlıları için psikiyatri bölümleri hizmet vermekte. Eğer bağımlı olup olmadığınızı merek ediyorsanız kaç saatinizi sosyal medya mecralarında geçirdiğinizi hesaplayın derim.

SOSYALMEDYANEDİR ?

Okul Rehber Öğretmeni Büşra Elitok

• Tedavisi ya da ilacı yoktur. Her şey kişinin elindedir, hakimiyetindedir.

• Sosyal Medya bağımlısı olduğunuzu kabul edin.• Kullanım kuralları oluşturun. Ve uygulayın!• Sosyal medyanın yerine başka bir uğraş bulun• Yüz yüze arkadaşlar edinin.• Telefondan uygulamaları silinEğer yukarıdakilerin hiç biri çözüm olmuyorsa son çare olarak

daha radikal bir çözüme yönelebilirsiniz: Hesabınızı silmek. Bunun kolay bir karar olmadığını biliyoruz ama eğer sosyal medyaya size ciddi anlamda rahatsızlık verecek bir bağımlığa dönüş durumdaysa belki de en radikal çözüm aynı zamanda en doğru çözüm olabilir… Ardından sosyal medyaya geri dönüş yaptığınızda, farkında olmadan sadece canınız sıkıldığında kullanacaksınız. Yani bağımlılık gitmiş, geriye sadece ihtiyaç ve eğlence için kullanım kalmış olacak : ) Ne kadar basit değil mi?

Gençlere Öneriler

* Her şeyden önce çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olunuz. Çocuğunuzun arkadaşları, zevkleri, korkuları, sevdikleri ve sevmedikleri konular hakkında bilgi sahibi olunuz. Çocuğunuza, her konuyu sizinle paylaşabileceği güvenini veriniz. Sizin yetersiz kaldığınız konularda uzmanlardan yardım alınız.* Çocuğunuzun internette kalma süresine ve bilgisayar kullanma süresine mutlaka kısıtlama getiriniz. * Çocuğunuzun yaşına uygun olacak kullanma süresini belirleyiniz. Unutmayı-nız ki, uzun süre bilgisayar veya internet kullanımı çocuğunuzun sosyalleşmesine olumsuz etki yapabileceği gibi hareketsiz kalmasına, bazı fiziksel rahatsızlıklara neden olabilecektir. Çocuğunuzun oyuna, kitap okumaya, spor yapmaya ve sanata vakit ayırmasını sağlayınız. * Çocuğunuzun internet kullanımını sık sık denetleyiniz. * Bilgisayarın ortak kullanım alanında olmasını sağlayın ve geçe çevrimiçi olma-masına dikkat edin.* Çocuklara, internet ortamında başkaları-nı rahatsız edecek davranışlarda bulunma-malarını öğretiniz.* Her konuda olduğu gibi, bu konuda da ebeveyn olarak çocuklarınıza iyi birer örnek olunuz. Bilinçli ve güvenli internet kullanım kurallarını öğreniniz ve uygulayınız.* İnternet ve bilgisayar evinizde ya da ço-cuğunuzun okulunda yoksa ve çocuğunuz interneti başka bir yerde kullanmak zo-runda ise bu yerin neresi olduğu hakkında bilgi sahibi olunuz İnternet ve bilgisayar evinizde ya da çocuğunuzun okulunda yoksa ve çocuğunuz interneti başka bir yerde kullanmak zorunda ise bu yerin neresi olduğu hakkında bilgi sahibi olunuz.

Ailelere Öneriler





ŞövaleŞövale

MVan Gogh boya yiyen, kulağını kesen, garip resimler yapan bir adamdı. Eserlerinin hiç-

bir zaman bu kadar ünleneceği-ni, hatta paha biçilemez ola-caklarını tahmin bile edemezdi. Resimlerine bakan biri, onun ne kadar ince ruhlu bir adam olduğunu anlayabilirdi.

O dönemde İzlenimciliğin renkli tablolarına karşı müthiş bir ilgi vardı. Vincent ise sanatın, insanlara güzellik ve estetikten daha fazlasını vermesi gerektiğini düşünüyordu. Nasırlı ke-mikli eller, mutsuz ve çökmüş yüzler Vincent'in insanlarıdır. Bu eserinde hiç canlı bir ton yoktur.

Fransa, özellikle de Paris, o dö-nemin sanat merkezidir. İzlenim-ciliğin merkezi Paris'te Vincent'i oldukça etkileyecek ustalarla tanıştı ve sonunda resimleri renk-lenmeye başladı.

Vincent günde bir ya da iki eser bitiriyordu. Oldukça üretken bir sanatçıydı. Günümüzde bir Van Gogh tablosu milyon dolarlara satılırken, o dönemlerde beş para etmiyordu. Soğuk kış aylarında

tablolarını yaktığı oluyordu. Van Gogh 900'den fazla eser üretmiştir.

Ancak yaşamında sadece bir eser satabilmişti.

Ömrünün son yıllarını akıl hastanesinde ve resmetmek için ziyaret ettiği başak tarlaları arasında geçmiştir. Vincent'in resimleri giderek kendisini aşıyor

ve o zamana kadar görülmemiş anlayışta eserlere dönüşüyordu. Sarı

rengi öylesine muazzam kullanmaya başlamıştır ki, Van Gogh Sarısı ola-rak isimlendirilecek sarıyı keşfetmiş-tir. Vincent Van Gogh o zamana kadarki tüm anlayışı ve kuramları yıkacak bir şey yapmaya başlamış-tı. Bu anlayış kendisinden sonraki nesli etkileyecek "Çağdaş Sanat"tı. Ancak kimse onun bu dehasının farkına varamamış resimlerini anlayamamıştı.

Son olarak Vincent sayesinde sa-natın yalnızca teknik ya da konu ile değil sanatsal ifade ile de var olabileceği ispatlanmış oldu. Her şey sanatın konusu olabilirdi.

Sefalet içinde geçen bir hayat sa-natın yönünü tamamen değiştirdi...

Tuvallerime, çiftçilerin tarlalarına

gösterdiği kadar özen gösteriyorum...

Van Gogh

Van GoghAramızda





İstanbulİstanbul

İSTANBUL“EN”LERİ ve “İLK”LERİYLE

ÜzerineEdebiyat Öğretmeni

Gencer GENÇOĞLUKarikatürKarikatür, mizahın en önemli tür-lerinden biri olarak, Tanzimat döne-minde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu alandaki öncülüğü ise 1820’ler-de hem devlet yönetimi hem de kültür alanında öne çıkan İstanbul Ermenileri gerçekleştirmiştir. Söz konusu dönemde ilk Türk karikatür-cü denebilecek isim, 1874 yılında yayına başlayan ‘Letaif-i Asar’ın künyesinde adı ‘musavviri’ (ressa-mı) olarak geçmekte olan Ali Fuad Bey’dir (Koloğlu, 2005: 39). Bilinen en eski Türk karikatürü 1867 yılın-da, adı daha sonra İstanbul olan Ayine-i Vatan gazetesinde çıkmış olup (Alsaç, 1994: 24), 1870 yılına gelindiğinde Teodor Kasap’ın ya-yımladığı ilk mizah dergimiz Diyojen okurlara sunulmuştur. Bu tarihteki karikatürlerin hemen hepsi imzasız çıkmıştır. (Balcıoğlu, 1998: 9).

Diyojen’de Yayımlanmış imzasız ilk portre karikatür: “Uzun Kulaklı Adam”, 23. 11. 1871.

SahafOsmanlı döneminde sahaflarla ilgili ilk resmi belge 1504 yılına aittir. Medreselerin kuruluşu Bursa’ya dayanmasına ve bir ara başkentin de Edirne olmasına rağmen kitap satıcıları ve mekânlarıyla ilgili hiçbir veri bulunmamaktadır. İstanbul sahaflarıyla ilgili en eski kayıt ise 1519 yılına ait olup Kapalıçarşı’dadır. (Erünsal, 2013: 69).

Sarayİstanbul’un en büyük sarayı Topkapı Saray’ı olup, Saray İstanbul Yarımadası’nın Marmara, Boğaziçi ve Haliç’in buluştukları yere uzanan ilk platosu üzerinde inşa edilmiştir. 15. yüzyılın ortasında II. Mehmed (1444- 1445/1451-1481) tarafından ana kurgusu ve başlıca binaları yapılan saray, son haline 16. yüzyılda I. Süleyman (1520-1566) ve ardılları döneminde ulaşmıştır. Tarihsel süreç içe-risindeki onarımlara ve tümüyle yeni yapılmış binalara rağmen dört yüz yıl boyunca temel yapısını korumuş olan Topkapı Sarayı, 1853 tarihinde büyük ölçüde terk edilmiş ve Boğaz kıyısındaki Dolmabah-çe Sarayı yeni yönetim merkezi olmuştur. (Kocaaslan, 2011: 98).

Metro1871-1876 arasında inşa edilen ve Karaköy (Galata) ile Beyoğ-lu’nu (Pera) yeraltından birbirine bağlayan toplu taşıma sistemi olan Tünel, İstanbul`un ilk met-rosu olma özelliğini taşımaktadır (1863`te hizmete giren Londra ile 1868 yılında inşa edilen New York Metrosu`ndan sonra dün-yanın en eski üçüncü metrosu-dur. 18 Ocak 1875`de hizmete giren ve 573 metre uzunluğun-da olan metro, o günlerde 170 bin liraya mal olmuştur.

AlfabeTürkiye’de Latin Alfabesinin ilk kullanılışı, 1 Kasım 1928 tari-hinde değildir. Asıl adı Alberto Bobowski (1610- 1675) olan ve esir edilip İstanbul’a getirilen ve burada tercüman olarak uzun yıllar kalan Ali Uf-kî’nin “Mecmua-i Sâz ü Söz” isimli kitabı hem Latin hem de Arap harfleriyle kâğıda geçil-miştir. (Bardakçı, 2014: 4).

ResimTürk resim sanatının temelleri 1795’te, III. Selim döneminde açı-lan Mühendishane-i Beri-i Hüma-yun’dan yetişen asker ressamlarla atılmış, resme karşı dinsel önyargıla-rın kırılması ise II. Mahmud döne-minde gerçekleşmiştir. II. Mahmud Osmanlı tarihinde ilk defa 19. yüzyıl başlarında portresini yaptırmış ve devlet dairelerine astırmıştır. İlk kez 1827’de Askeri Tıbbiye okuluna resim dersleri konulmuştur. Çağdaş Türk resim sanatının ilk ressamı olarak kabul edilen Osman Hamdi Bey, aynı zamanda 1875’te koltu-ğuna oturduğu Kadıköy’ünde ilk be-lediye başkanıdır. 1881’de Müze-i Hümayun müdürü Anton Dethier’in ölümü üzerine müzeye müdür olur. İlk işi arkeolojik eserlerin yurt dışına kaçırılmasını engelleyen bir tüzük hazırlatmak ve Türkler tarafından gerçekleştirilen kazıların başına geç-mek olur. Bundan dolayı da çağdaş müzeciliğin kurucusu kabul edilir. Bilinen en ünlü eseri “Kaplumbağa Terbiyecisi” aslında Osman Hamdi Bey’in 1906 ve 1907’de çizdiği iki farklı çizim olan tablosudur. Os-manlı Ressamlar Cemiyeti’nin yayın organında da adı Kaplumbağa Terbiyecisi değil, Kaplumbağalar ve Adam’dır. (Payza, 2014: 20).

Ulaşabildiğimiz kadarıyla en erken XVI. asrın ortalarından itibaren, aynen batılı vampirlere benzeyen Osmanlı “cadı”ları vardır. Rumeli’de gayrimüslim milletlerdeki muhtelif inanışların etkisi altında şekillenmiş bulunan “cadı”ların varlığından çok, Osmanlı Devleti’nin bunlara karşı takındığı tavır ilginçtir. Şeyhülislamın onayını arkasına alan devlet, mezarların açılmasına ve açılan mezarlardaki cenazelerin her türlü yok edici işleme tabi tutulmasına izin vermektedir. Hatta XIX. asrın ortala-rına gelindiğinde artık, “cadıcılar” ya da “cadu üstadları” adı altında ücretlerini devletten alan bir zümre dahi mevcuttur. Bugün artık unu-tulmuş olmakla beraber, İstanbul’daki Caddebostan semtinin isminin Osmanlı dönemindeki adı Cadıbostanı’dır. (Aycibin, 2008: 55- 56).

Cadı



SABAHATTİN ALİ

Gezin… Görün… Okuyun…

Hep başkalarının istediği gibi yaşa-yan Raif Efendi, memnuniyetsiz ha-yatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda... Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından res-medilmiş "Madonna delleArpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesin-de hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır.

Madonna ismi, Orta-Çağ İtalyan-casında “madonna” öbeğinden

gelmektedir. “Madonna”, kısaca “leydim” anlamına gelir ve Hz. Meryem’in sıfatlarından biridir.

Kürk Mantolu Madonna, Saba-hattin Ali’nin en iyi romanı olarak adlandırılan ve bunu fazlasıyla hak eden güzel bir roman. Kitap isimsiz anlatıcının işinden ayrılıp, bir arka-daşı vasıtası ile farklı bir yerde işe başlaması ile başlıyor. Sonrasında ana karakterimiz Raif Bey ile tanı-

şıyor ve kitabın anlatımı Raif Bey’in defteri ile devam ediyor. Kitap okun-ması gereken romanlar listesinde ilk onda yer alıyor. Kitabın en güzel yanı akıcı ve elinizden bırakamaya-cağınız kadar sürükleyici olması.

Kürk Mantolu Madonna’yı okuyan herkes kitapta kendinden bir şeyler bulabiliyor. Kimisi Raif karakteri, kimisi ise Kürk Mantolu Madonna (Maria Puder), kimisi Hamdi Bey kimisi anlatıcı ama mutlaka karak-terlerden birinde kendini görüyor.

Sabahattin Ali – Eserin ana fikri ile ilgili düşüncelerini bu sözlerle belirtmiştir:”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşüre-cek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?”

Kürk MantoluMadonna

Arboretum, bilimsel araştırma ve gözlemler için oluşturulmuş ağaç koleksiyonudur. Arberotumlara daha çok botanik bahçeler diyebili-riz. Ülkemizde Atatürk Arberotumu ve Karaca Arberotumu olmak üzere iki arberotum mevcuttur. Atatürk Arboretum’unun oluşturulmasına 1940’lı yıllarda başlanmıştır. Arbo-retumların tarihi ise Mısır’a kadar dayanır. Çeşitli ülkelerden getirilen farklı egzotik ağaçların firavunların ölüm tapınaklarına dikilmesi başlan-gıç olarak kabul edilir. Arboretum-ların oluşturulma amaçları çeşitlidir. Bunların arasında; topluma ve özellikle öğrencilere odunsu bitkileri tanıtmak, çevre koruma bilincini

oluşturmak, dünyanın çeşitli yerle-rinden getirilen endemik türleri bir arada sergileyerek tanıtmak, tehlike altında olan türleri korumak, yaban-cı türleri farklı iklimlerde yetiştirmek gibi amaçlar vardır. 1949 yılında Sorbon Üniversitesi Botanik Bahçesi enspektörlerinden Mösyö Camil-leGuinet İstanbul’a davet edilmiş ve 1982 yılına kadar devam eden dikim çalışmaları sonlandığında Ata-

türk’ün 100. Doğum yılı vesilesiyle Atatürk Arboretumu ismini almıştır.

Atatürk Arboretumu nerede?

Sarıyer’de olmaktadır ve İETT otobüsleriyle ulaşım sağlanmak-tadır. Arboretuma giriş ücretleri haftaiçi 2, haftasonu 5 TL’dir. Pazartesi ziyarete kapalı olup, yaz aylarında 8.30-20.00, kış aylarında 17.00’a kadar açıktır.

Atatürk Arboretumu

BÜYÜK DÜŞÜN HEDEFiNi YÜKSEK TUT

DENEYİMLİ ve DİNAMİKEĞİTİM VE YÖNETİM KADROSU

GEZİ ve SOSYAL AKTİVİTELERSPOR-SANAT-KÜLTÜR İÇERİKLİ

KAZANMAK İÇİNDERS+ETÜT+SIVAV

ULUSLARARASI SEVİYEDEİNGİLİZCE EĞİTİMİ

BAŞARI ve KARİYER İÇİNREHBERLİK VE DANIŞMANLIK

TÜRKİYE GENELİ HAZIRLANANDENEME SINAVLARI

DAHA FAZLASI İÇİNSİZİ OKULUMUZA BEKLİYORUZ

İstanbul Eğitim Bilimleri Temel LisesiAltayçeşme Mh. Kore Sk. No: 389

Kavalcıoğlu İşhanı Maltepe / İstanbul 0216 370 57 57

[email protected]

İstanbul Eğitim Bilimleri Temel LisesiHürriyet, Eski Edirne Asf. No:162 34250

Gaziosmanpaşa/İstanbul 0212 649 32 93

[email protected]

Merkez Maltepe Şube

www.istanbulegitimbilimleri.com.tr

0212 649 32 93 sayı:...

Documents