1. fotogrametrİye gİrİŞ - hacettepe...
TRANSCRIPT
1
1. FOTOGRAMETRİYE GİRİŞ
1.1 Genel Tanım
Fotogrametri kelimesi, eski Yunanca’daki,
Fotos : Işık
grama : Çizim
metron : Ölçme
kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş olup, “ışık yardımıyla ölçme-çizim”
anlamını değimlendirmektedir.
Günümüzde dar kapsamlı tanımı ile fotogrametri, “fiziksel objeler ve çevre
hakkında, görüntülerinden ölçüler alarak ve yorumlar yaparak güvenilir bilgiler
elde etme bilimi ve sanatı”dır. Bu tanıma göre fotogrametri Şekil : 1.1 de görülen
işlem adımlarından oluşmaktadır. Bu işlem adımları ve bileşenleri aşağıda
özetlenmiştir.
Şekil : 1.1 Fotogrametride işlem adımları
1.1.1. Görüntü Alma
Görüntü alma konusunda, kullanılan alıcılar ve yeri, kullanılan enerjinin ve elde
edilen görüntünün türü farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar sadece isimleriyle
aşağıda verilmiştir.
2
a) Görüntü alıcılar
- Kameralar (Resim çekme makineleri)
Kartografik kameralar
Panoramatik kameralar (devamlı çekim kamerası)
Çok bantlı kameralar (multi band camera)
Özel amaçlı kameralar (uzay, sualtı... v.b. çalışmalar için)
- Elektromanyetik enerji tarayıcıları (sensörler)
b) Görüntü alıcıların yeri
- Yerden
Arz üzerinden
Ay ya da bir gezegen üzerinden
- Havadan
Uçaktan
Helikopterden
Uydudan
c) Kullanılan enerji (Spektrumun kullanılan kesimleri)
- Görünen ışınlar
- Kızılötesi ışınlar
- X ışınları
- Mikrodalgalar
d) Elde edilen görüntünün türü
- Fotografik görüntü
Siyah-beyaz
Renkli
Yalancı renkli (false colour)
- Radar görüntüleri
- Elektromanyetik enerji tarayıcıları ile alınan görüntüler
3
1.1.2. Değerlendirme (İşleme)
Değerlendirme işlemi, görüntülerden ölçüler alınarak, yorum yapılarak veya ikisi
bir arada uygulanarak, a l e t s e l (analog) ya s a y ı s a l (analitik) yöntemle, ya da
görüntüler; özel tarayıcılar yardımıyla sayıya dönüştürülerek bunlarla d i g i t a l
değerlendirme yapılır (/14/ ).
1.1.3. Kaydetme
Değerlendirme adımında elde edilen bilgiler, amaca göre;
- Sayısal değerler
- Çizgisel gösterimler (çizgisel haritalar) (vektörel gösterim)
- Fotografik görüntüler (foto haritalar) (raster gösterim) yada (raster + vektör).
şeklinde kaydedilerek arşivlenir ve kullanılır.
Bu özet incelemeden sonra fotogrametri, günümüz tekniği, kullanılan aletler ve
uygulanan yöntemler dikkate alınarak geniş kapsamı ile aşağıdaki şekilde
tanımlanabilir:
“Fotogrametri, kameralar ya da sensörlerle, elektromanyetik enerji yardımıyla
yerden, havadan veya uydudan alınan, fotografik veya başka şekildeki
görüntülerinden, a n a l o g (aletsel) a n a l i t i k (sayısal) ya da d i g i t a l
yöntemlerle güvenilir ölçüler alarak ve/veya yorumlar yaparak, fiziksel objelerin
şekil, boyut ve konumu ile çevrenin çeşitli özelliklerini belirleme bilimi ve
sanatıdır”.
Fotogrametride ölçme ve değerlendirme işlemleri, objenin ya da çevrenin
g ö r ü n t ü l e r i veya bunlardan elde edilen üç boyutlu ( s t e r e o s k o p i k )
“ m o d e l ” leri üzerinden yapılmaktadır.
Fotogrametrinin matematik modeli m e r k e z s e l i z d ü ş ü m dür.
Haritacılık yönünden fotogrametri, arazinin merkezsel izdüşümü olan görüntüleri
yardımıyla dik izdüşümlerini yani h a r i t a l a r ı n ı elde etme bilimi ve tekniğidir.
Genellikle % 60-70 boyuna örtülü olarak çekilen resimlerinden (fotoğraflarından)
önce, arazinin (ya da incelenecek objenin) üç boyutlu modeli elde edilir. Ölçme ve
çizim işlemi bu model üzerinden yapılır. Şekil : 1.2 boyuna (ve enine) örtülü olarak
resim çekimini; Şekil : 1.3 bu resimleri ve boyuna örtü durumunu; Şekil : 1.4
bu resimlerden model ve harita elde etmeyi (şema halinde) göstermektedir.
4
1.2. Fotogrametrinin Görevi ve Kapsamı
Fotogrametrinin görevi, görüntüler alarak geometrik, semantik ve fiziksel bilgilerin
toplanması, değerlendirilmesi ve bunların uygun biçimde kaydedilmesidir. Bu
işlemlerde aşağıdaki özellikler bulunmaktadır:
- Görüntü alımında, objeye ait tüm bilgiler orijinal şekil ve renkleri, orantılı boyut
ve konumları ile bir anda toplanmış olur.
- Görüntü alma işlemi, (film için gerekli aydınlatma dışında) obje üzerinde
herhangi bir etki bırakmaz.
- Semantik bilgiler, geometrik ve fiziksel bilgilerin elde edilmesi için gerekli olan
ölçüler alma ve yorumlama işlemlerini kolaylaştırır.
- Görüntüler, istenildiği zaman tekrar hatta başka amaçlar için kullanılabilir veya
alınan ölçüler ve yapılan yorumlamalar tekrarlanabilir.
- Görüntüsü alınabilen katı, sıvı ve gaz halindeki tüm cisimler fotogrametrik olarak
incelenebilir ve değerlendirilebilir.
- Objenin duran ya da hareketli olması, çok küçük ya da çok büyük olması,
dokunulamayan veya yanına varılamayan olması, görüntü alımı için engel
oluşturmadığından bu durumlardaki objeler de fotogrametri yöntemi ile
değerlendirilebilir.
- Fotogrametride dördüncü boyut olarak zamanın önemi büyüktür. Baraj, silo,
köprü… vb. büyük yapılardaki deformasyonlar gibi uzun süreli değişmeler ile,
motor parçalarının değişik hızlar altındaki durumlarının belirlenmesi; doğal ve
yapay yataklardan akan suların dalga hareketlerinin incelenmesi... vb. gibi çok
kısa süreli zamana bağlı değişim ve oluşumlar fotogrametri yöntemi ile kolayca
incelenebilmekte ve değerlendirilebilmektedir.
1.3. Tarihçe
Fotogrametrinin doğuşu, bazı yazarlar tarafından, Aristotle’la kadar götürülür.
Aristotle optik izdüşümle görüntü elde etme yöntemini ilk defa ortaya koymuştur
(MÖ:350) (/14/ s:3). Daha sonra birçok bilim adamı ve araştırmacı tarafından
değişik yönleri ile geliştirilmiştir. Halen bu gelişme devam etmektedir. Bunlardan
önemlileri, başlıklar halinde aşağıda verilmiştir:
5
Şekil : 1.2 Enine ve boyuna örtülü olarak resim çekimi
O , O : Çekim noktaları (İzdüşüm merkezleri) f : Çekim kamerası odak uzaklığı
s : Resmin bir kenarı h : Çekim uzaklığı
S : Resmin bir kenarının arazideki
karşılığı
b : İzdüşüm merkezleri arasındaki uzaklık
(baz)
P : Boyuna örtülü alan (model alanı) q : Enine örtülü alan
Şekil : 1.3 Boyuna örtülü olarak çekilen resimler (fotogramlar)
6
Şekil : 1.4 Resim, model ve harita
- Leonardo da Vinci 1442’de izdüşümün geometrisini ortaya koydu.
- Bir kısım bilim adamı tarafından, optik ve stereoskopi konuları geliştirildi
(/1/ s:3).
- Fotogrametri asıl 1837 de Fransız ressamı ve fizikçisi olan Louis Daguerre
tarafından fotoğrafın bulunması ile bugünkü anlamıyla ele alınmaya başlandı
(Bazı yazarlara göre 1839 /14/ s:2).
- Fotoğrafı ölçme ve çizim işlemlerini ilk defa Fransız ordusunda mühendis olan
Aime Laussedat kullandı (1849).
- Bazı yazarlar tarafından fotogrametrinin kurucusu olarak kabul edilen
A. Laussedat 1858 de bir uçurtmaya bağladığı resim çekme makinesi (kamera)
ile ilk hava resimlerini çekerek birçok fotogrametrik haritalar yapmıştır. 1867 de
f o t o t e o d o l i t ’ i yaparak bununla çektiği resimlerle Paris’in planını
yapmıştır.
7
- Almanya’da 1858 yılında Dr. A. Meydanbauer, zor ve tehlikeli mimari ölçmeler
için resimlerden yararlandı. Fotogrametri terimi ilk defa Dr. A. Meydanbauer
tarafından 1893 yılında yayınlanan bir makalesinde kullanıldı.
- Gene Almanya’da, 1873 yılında Dachel Oasis ve S.Finsterwalder, Alp
buzullarının ölçmelerinde fotogrametriyi kullandı, S.Finsterwalder tarafından
1889 yılında “Fotogrametrinin Temel Geometrisi” isimli ilk fotogrametri kitabı
yayınlandı.
- Avusturyalı bir kaptan olan Scheimpflug, 1898 yılında “p e r s p e k t i f
d ö n ü ş ü m ” teorisini ve “ ı ş ı n s a l t r i y a n g ü l a s y o n ” fikrini ortaya
koydu. Ayrıca çift projektör fikrini geliştirerek, arazinin hava resimlerinden
yararlanıp foto haritalarının yapılabileceğini açıkladı. Bir balona bağladığı sekiz
objektifli bir resim çekme makinesi ile geniş bir arazinin resmini çekerek bunları
birleştirip ilk defa f o t o p l a n ’ ı elde etti.
- 1892 yılında F.Stolze tarafından ölçü markası prensibinin ve Dr. C.Pulfrich
tarafından ölçü markaları yardımıyla pratik ölçme yönteminin geliştirilmesinden
sonra, stereo fotogrametri uygulanmaya başlandı. 1901 yılında Dr. C.Pulprich
tarafından ilk Stereo Comparator yapıldı.
- 1908 de Jena’deki Zeiss fabrikasında E.Von Orel tarafından “Otostereograph”
isimli ilk fotogrametri değerlendirme aleti, 1909 da ise “Stereoautograph” isimli
değerlendirme aleti yapıldı. Bu aletlerle, otomatik olarak ilk defa üç boyutlu
model yardımıyla yapılan çizgisel değerlendirme yöntemiyle haritalar elde edildi.
- XX. yüzyılda uçakların geliştirilmesi ile fotogrametri günümüzdeki anlamını
kazanmaya başladı. 1909 yılında bir İtalyan olan Wilbur Wright tarafından
uçaktan resimler çekildi. Birinci Dünya Savaşı boyunca uçaklardan çekilen
büyük ölçekli hava resimleri askeri amaçlar için kullanıldı.
- 1915 yılında Gasser, Scheimpflug'un fikrinden yararlanarak ilk Ç i f t
P r o j e k t ö r ’ ü yaptı. 1920 de Heyde şirketi tarafından Hugershoff’un
düzenlediği ilk A u t o c a r t o g r a p h yapıldı. Bunu 1923 yılında Bauesfeld’in
düzenlediği Zeiss S t e r e o p l a n i g r a p h izledi. Benzer aletler, Fransa’da
Poivilliers, İtalya’da Nistri, İsviçre’de Wild (günümüzde Leica) firmaları
tarafından yapıldı.
8
- İlk hassas fotogrametrik nirengi kuramı 1919 yılında İtalya’da Umberto Nistri
tarafından ortaya konuldu. Nistri’nin M u l t i p l o isimli f o t o g r a m e t r i k
n i r e n g i aleti 1932 de yapıldı.
- Fotogrametriye büyük katkılar getiren önemli bilim adamlarından birisi de Otto
Von Gruber’dir. 1924 yılında karşılıklı yöneltmenin kurallarını ortaya koyan
O.V.Gruber’in 1935 yılında, yayınlanan ve fotogrametrik nirengi yöntemini
ayrıntılı olarak inceleyen kitabı, fotogrametrinin temel taşlarından biri
sayılmaktadır. Resim ölçeği ile harita ölçeği arasındaki bağıntıyı belirten formülü
ile, fotogrametrik yöntemle elde edilen eş yükseklik eğrilerinin konum ve
yükseklik inceliğini değimlendiren bağıntıları günümüzde de
kullanılabilmektedir (/14/).
- 1927 yılında bir Fransız mühendisi olan R.Feber o r t o f o t o fikrini ilk defa
ortaya attı ve yapımını gerçekleştirdi. Günümüzde kullanılan ortofoto tekniği,
temelde R.Feber ’in prensibine dayanmaktadır (/12/).
- İkinci Dünya Savaşında çekilen hava resimleri, askeri alanda olduğu kadar
coğrafi ve ekonomik planlama konularında da büyük ölçüde kullanılmıştır.
- 1952 ila 1966 yılları arasında çeşitli firmalarca incelik derecesi yüksek ve optik,
optik-mekanik veya mekanik olmak üzere değişik prensiplere dayalı, izdüşüm
tipli çeşitli aletler yapılmıştır. Bunlardan bir kısmı günümüzde halen
kullanılmaktadır (/10/ s:4).
- Artan harita ihtiyacının kısa sürelerde tamamlanması isteği, fotogrametrinin harita
yapımında yaygın olarak kullanılmasını ve dolayısıyla hızla gelişmesini
sağlamıştır. Bu gelişme, uygulama alanlarını da büyük ölçüde arttırmıştır.
Fotogrametri haritacılığın dışında, tarımda, ormancılıkta, çeşitli inşaat işlerinde,
mimarlıkta, coğrafya, jeoloji ve jeomorfolojide, şehircilikte, arkeolojik
çalışmalarda, endüstride, tıpta, çevre mühendisliğinde, meteorolojide,
madencilikte, kara ve demiryolu yapım ve bakımında, kriminolojide ve uzay
araştırmalarında, özet olarak görüntülenebilen her şeyin incelenmesi, ölçülmesi
ve değerlendirilmesi konularında, büyük başarı ile kullanılmaktadır. Sağladığı
hız, ekonomi ve kolaylık nedeniyle uygulama alanları her geçen gün artmaktadır.
- Bilgisayarların kontrol ettiği değerlendirme aletlerinde 1 m doğrudan
ölçülebilmekte, değerlendirme işlemi çizgisel, fotografik veya sayısal biçimde, el
ile (manuel) veya otomatik olarak yapılabilmektedir.
9
- Resimler özel tarayıcılarla 7 m ila 120 m lik görüntü parçacıkları (piksel)
halinde sayısallaştırıldıktan sonra, uygun yazılımlar kullanılarak, haritalar
sayısal, çizgisel ya da fotografik olarak, el ile veya otomatik olarak elde
edilebilmektedir.
- Kullanılan cihazların ve uygulanan yöntemlerin gelişmesiyle fotogrametri daha
çok hız, daha yüksek hassasiyet ve daha fazla ekonomi sağlamaktadır.
1.4. Ülkemizde Fotogrametri
Ülkemizde fotogrametri ilk defa 1925 yılında Harita Genel Komutanlığı (HGK)
tarafından, yersel resimler yardımıyla 1/25 000 ölçekli haritaların yapımında
uygulanmaya başlanmıştır. Yersel resimlerden topografik değerlendirmenin
zorluğu nedeniyle uygulama sınırlı düzeyde kalmıştır.
1937 yılında gene 1/25 000 ölçekli haritaların yapımında hava fotogrametrisi
uygulanmasına başlanmıştır. Hava fotogrametrisinin sağladığı büyük ekonomi ve
kolaylık nedeniyle uygulama artarak devam etmiştir. 5547 paftadan oluşan
1/25 000 ölçekli topografik memleket haritaları, (HGK) tarafından, hava
fotogrametrisi ile yapılarak 1968 yılında tamamlanmıştır.
1945 yılında bu Komutanlık’da, daha sonra da Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü’nde (TKGM) hava fotogrametrisi ile ülkenin 1/5000 ölçekli Standart
Topografik (ST) haritaları yapılmaya başlanmış ve günümüzde tamamlanma
aşamasına gelmiştir.
203 sayılı yasa ile, hava resimleri çekimi ve bunlardan yararlanarak harita yapımı
görev ve yetkisini, ülkemizde sadece bu iki kuruluşa verilmiştir. Ancak 1987
yılında ilgili yasal kurallarda değişiklikler yapılarak, fotogrametrik harita
yapımında özel sektörden de yararlanma olanağı sağlanmıştır.
(HGK)’nda (ST) haritalardan başka 1/1000, 1/2000 ölçekli yol geçki (güzergah)
haritaları, 1/5000 ölçekli etüt haritaları ve 1/25 000 ölçekli haritaların
güncelleştirme işlemleri ve benzerleri fotogrametrik yöntemle yapılmaktadır.
(TKGM)’nde (ST) haritaların dışında kadastro amacıyla bazı bölgelerin 1/2500 ve
1/1000 ölçekli haritaları yapılmaktadır.
T.C. Kara Yolları Genel Müdürlüğü’nde (TCK), yol proje planlamaları yol
güzergahındaki yarma ve dolguların hacim hesaplarına esas olacak enine kesitlerin
10
çıkarılması ve diğer bir çok proje çalışmaları fotogrametri yöntemi ile
yapılmaktadır.
Özel sektörde de etkili fotogrametri uygulaması yapan şirketler oluşmuştur. Bunlar
MNG Bilgisayar AŞ, ANDMAP, EMİ Harita A.Ş. v.b. gibi şirketlerdir. Bu
şirketler bu güne kadar İstanbul, Bursa, İzmir, Alanya, Samsun ve Ankara’nın
sayısal hali hazır haritalarını fotogrametrik yöntemle üretmişlerdir. Bu şehirlerin
1/5000 ölçekli ortofoto haritaları da digital yöntemle gene bu özel firmalar
tarafından yapılmıştır.
Orman Genel Müdürlüğün’de, orman amenajman haritalarının yapılmasında, hava
resimlerinden yararlanılmaktadır. Bu kurumda halen 10 adet kadar Leica sayısal
değerlendirme aleti ve bir tarayıcı bulunmaktadır.
DSİ Genel Müdürlüğü’nde ve MTA Enstitüsü Genel Direktörlüğü’nde, HÜ’nde ve
diğer bazı kurumlarda çok objektifli (Multispectral) makinelerle ya da tarayıcılarla
alınmış yalancı renkli görüntülerle çevre kirliliği, maden arama …v.b. çalışmalar
yapılmaktadır.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Enstitüsünde ve Çukurova Üniversitesi Ziraat
Fakültesi’nde, sensörlerle uydulardan alınan görüntülerle elde edilen yalancı renkli
resimler, bilgisayar destekli özel aletle değerlendirilerek, ekili alanların ürün türüne
göre miktarları belirlenmektedir.
ODTÜ, İTÜ, KTÜ, HÜ, YTÜ ve SÜ’nde, tarihi eserlerin, yerden çekilen resimleri
yardımıyla planları yapılmaktadır. YTÜ ile HÜ gibi bazı üniversitelerde d i g i t a l
d e ğ e r l e n d i r m e s i s t e m l e r i de bulunmaktadır.
Ülkemizde YTÜ Mühendislik Fakültesi’nde, İTÜ İnşaat Fakültesi’nde, KTÜ
Mühendislik-Mimarlık Fakültesi’nde, SÜ Mühendislik-Mimarlık Fakültesi’nde,
ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde, İÜ Orman Fakültesi’nde, ÇÜ Ziraat Fakültesi’nde
ve değişik üniversitelerdeki ziraat fakültelerinde, mühendislik fakültesi jeoloji
bölümlerinde ve bazı meslek yüksekokulları harita-kadastro bölümlerinde
fotogrametri eğitimi yapılmaktadır.
Fotogrametri alet operatörleri kurumların kendi bünyesinde uygulama içinde
yetiştirilmektedir.
11
1.5. Fotogrametrinin Sınıflandırılması
Fotogrametri değişik ölçütlere göre değişik biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Ayrıca
uygulanan tekniğin ve yöntemlerin gelişmesi, sınıflandırmanın da zamanla
değiştirilmesini gerektirmektedir. Aşağıda, günümüzdeki uygulama alanları ile
yapım yöntemleri ve tekniği dikkate alınarak bir sınıflandırma yapılmıştır.
1.5.1. Uygulama Alanına Göre
- Topografik fotogrametri
- Topografik olmayan fotogrametri (nontopographic photogrammetry)
- Foto yorumlama (fotointerpretation)
- Mühendislik fotogrametrisi (teknik fotogrametri)
biçiminde sınıflandırılabilir.
Bunlardan topografik fotogrametri, harita yapımı gibi topografik amaçlar için
uygulanan fotogrametridir. Topografik olmayan fotogrametri ise genel anlamda,
fotogrametrinin topografik amaçlar dışındaki tüm uygulamalarını içermektedir.
Bunlardan bir kısmında, değişik amaçlar için fotoyorumlama yapılmaktadır.
Mimarlık fotogrametrisi, yol yapım çalışmalarında ve başka amaçlarla en ve boy
kesit çıkarma, montaj vb. gibi fotogrametrik ölçme ve değerlendirme işlemleri,
mühendislik fotogrametrisi ismi altında toplanmaktadır.
1.5.2. Resimlerin Çekim Yerine Göre
- Hava fotogrametrisi
- Yersel fotogrametri
- Uydu fotogrametrisi (uzaktan algılama)
olarak üçe ayrılır. Bunlardan birincisinde yorumlama, ölçme ve değerlendirme
işlemleri havadan çekilen resimler kullanılarak yapılırken, ikincisinde yerden
çekilen resimler kullanılmaktadır. Gerek havadan gerekse yerden çekilmiş resimler,
hem topografik hem de topografik olmayan amaçlar için kullanılabilirler. Ancak
topografik amaçlar için genellikle hava fotogrametrisi kullanılmaktadır.
12
1.5.3. Değerlendirme Yöntemine Göre
- Kullanılan alet sistemine göre değerlendirme yöntemleri:
Analog yöntem
Analitik yöntem
Fotografik yöntem
o Tek resim değerlendirmesi
o Diferansiyel yataylama (ortofoto)
Digital yöntem
- Elde edilen ürünün türüne göre
Çizgisel (vektörel gösterim) değerlendirme
Sayısal değerlendirme
Fotografik değerlendirme (tek resim veya ortofoto)
Digital değerlendirme
o Çizgisel
o Sayısal
o Fotografik (raster)
şeklinde sınıflandırılabilir.
1.5.4. Değerlendirilecek Objenin Büyüklüğüne Göre
- Mikro fotogrametri
- Makro fotogrametri
olarak iki bölümde toplanabilir. Bunlardan m i k r o f o t o g r a m e t r i küçük
cisimlerin, m a k r o f o t o g r a m e t r i de büyük cisimlerin, binaların ve arazi
parçalarının fotogrametrik olarak incelenmesini değimlendirmektedir.
Bunlardan başka, çok yakından çekilen resimlerle yapılan değerlendirmeye yakın
mesafe fotogrametrisi veya y a k ı n s a k f o t o g r a m e t r i adı verilir. Bu, resim
çekim yeri bakımından yersel fotogrametri, objenin küçüklüğü nedeniyle de, mikro
fotogrametri kapsamı içinde düşünülebilir.
Ayrıca mimarlık amaçları için fotogrametri uygulamasına m i m a r l ı k
f o t o g r a m e t r i s i , endüstriyel amaçlar için kullanılan fotogrametriye de
e n d ü s t r i f o t o g r a m e t r i s i (mühendislik fotogrametrisi) denilmektedir.
Aslında bunun her ikisi de yersel fotogrametrinin özel uygulamaları olup ayrıca çift
resim fotogrametrisi sınıfındandırlar.
13
2. FOTOGRAMETRİNİN TEMELLERİ
Fotogrametride kullanılacak matematiksel bağıntıların kolay anlaşılması, terimlerin
tanınması ve tekniğin iyi incelenebilmesi için, fotogrametrinin temelini oluşturan
bazı matematik, optik, fotogrametrik ve fotografik esaslara kısaca değinilecektir.
2.1. Matematik Temeller (Merkezsel İzdüşüm)
Fotogrametrinin matematik modeli m e r k e z s e l i z d ü ş ü m dür (perspektif
projeksiyon). Merkezsel izdüşüm, uzaydaki noktaların izdüşüm merkezi adı verilen
bir noktadan geçen doğrularla, bir düzlem üzerine veya başka bir uzay bölümüne
izdüşürülmesidir. Fotogrametrinin temelini oluşturan fotoğraf ise, uzaydaki
noktaların, bir düzlem üzerine, o düzlem dışındaki bir noktadan geçen ışık
ışınlarıyla (doğrularla) izdüşürülmesidir.
Merkezsel izdüşüm, izdüşüm merkezinin izdüşüm düzlemlerine göre ve izdüşüm
düzlemlerinin birbirlerine göre konumu bakımından farklılıklar gösterir.
2.1.1. İzdüşüm Merkezinin Konumu Bakımından
İzdüşüm merkezi, izdüşüm düzlemlerinin dışında olursa, merkezsel izdüşümden
p o z i t i f görüntü Şekil : 2.1; arasında olursa n e g a t i f görüntü (Şekil : 2.2) elde
edilir.
Şekil : 2.1 Merkezsel İzdüşümde “ pozitif ” görüntü (izdüşüm merkezi dışta)
14
Şekil : 2.2 den de görüldüğü gibi, negatif görüntüde, obje ile izdüşümündeki yönler
birbirinin tersidir. Buna a y n a t e r s l i ğ i adı verilir.
İzdüşüm merkezinin sonsuzda olması durumunda, izdüşüm ışınları birbirine paralel
olacağından merkezsel izdüşüm p a r a l e l i z d ü ş ü m durumuna gelir. İzdüşüm
ışınları dik ise bu, d i k i z d ü ş ü m yani h a r i t a olur.
Şekil : 2.2 Merkezsel izdüşümde “ negatif ” görüntü (izdüşüm merkezi arada)
Şekil : 2.1 ve Şekil : 2.2 de:
O : İzdüşüm merkezi
AA´, BB´, CC´ : İzdüşüm ışınları
A´B´C´ve ABC : İzdüşüm düzlemleridir.
15
2.1.2. İzdüşüm Düzlemlerinin Konumu Bakımından
İzdüşüm düzlemleri birbirine göre ya gelişigüzel konumda veya birbirine paralel
olabilir.
- Paralel olması durumunda:
Şekil ve izdüşümü birbirinin benzeridir.
Bir doğrunun izdüşümü kendisine paralel bir doğrudur.
Şekildeki geometrik bağıntılar, izdüşümünde de aynen kalır.
Birbirine karşılık gelen noktalara e ş l e n i k n o k t a l a r denir.
İzdüşüm düzlemlerinin birbirine göre gelişigüzel olması durumunda elde edilen
izdüşüme p e r s p e k t i f i z d ü ş ü m adı verilir (Şekil : 2.3 ve Şekil : 2.4).
- Perspektif izdüşümde:
Şekil ve izdüşümü birbirine benzer değildir,
Bir doğrunun izdüşümü gene bir doğru olmakla beraber - izdüşüm
düzlemine paralel olanlar hariç- kendisine paralel değildir.
Birbirine karşılık gelen noktalara (P ile P´ gibi) k o l i n e e r noktalar
adı verilir.
Şekil : 2.3 Perspektif İzdüşüm (pozitif görüntü)
16
2.1.3. Merkezsel İzdüşümün Özellikleri
Şekil : 2.3 ve Şekil : 2.4 den de görüldüğü gibi perspektif izdüşümde, yukarıda
sıralanan özelliklerin yanında,
1. Uzaydaki her P noktasına resim üzerinde tek bir p´ noktası karşılık gelir.
Ancak resim üzerindeki bir p´ noktasına ise, uzayda Op´ üzerinde bulunan
bütün uzay noktaları (P1, P2, … Pn) karşılık gelir.
2. Uzaydaki bir AB doğrusuna, resim üzerinde bir tek A´B´ doğrultusu karşılık
gelirken, resim üzerindeki A´B´ doğrusu, uzayda OA´B´ düzlemi içindeki
bütün doğruların izdüşümüdür.
3. Yukarıdaki nedenlerden dolayı, bir uzay cisminin, bir düzlem üzerine
düşürülmüş merkezsel izdüşümü yardımıyla yeniden elde edilmesine olanak
yoktur. Bu işlem ancak, düzlem cisimler için yapılabilir.
Bu sonuç, arazi parçalarının resimleri yardımıyla haritasının yapılması işlemine
uygulanırsa “t e k r e s i m d e n , ancak arazinin düz olması durumunda o arazinin
haritası yapılabilir” kuralına ulaşılır. Başka bir deyişle, tek resimden üç boyutlu
görüntü elde edilemez yani cisimdeki d e r i n l i k f a r k l a r ı , tek resimden elde
edilecek görüntü yardımıyla belirlenemez. Bu farklar ancak, aynı yerin, iki ayrı
merkeze göre elde edilmiş izdüşümleri (resimleri) yardımıyla belirlenebilir.
4. Uzaydaki birbirine paralel doğruların - izdüşüm düzlemine paralel olmayan -
izdüşümleri artık birbirine paralel olmayıp bir noktada kesişirler. Bu noktaya
k a ç ı ş n o k t a s ı adı verilir (Şekil : 2.5).
Kaçış noktası, izdüşüm merkezinden, söz konusu paralel doğrulara çizilen
paralelin, izdüşüm düzlemini (resim düzlemini) deldiği noktadır (Şekil : 2.6).
Birbirine paralel olan tüm doğruların kaçış noktası aynı bir noktadır.
5. Şekildeki geometrik bağıntılar izdüşümde kaybolur. Yalnız;
a) Çifte oranlar bağıntısı aynen kalır.
b) Bir noktanın koordinatları ile izdüşümünün koordinatları arasında
Affin bağıntısı vardır.
c) Köşesi fokal noktalarda olan açılar, izdüşümde de aynen kalır.
17
Şekil : 2.4 Perspektif izdüşüm (negatif görüntü)
Şekil : 2.5 E : Düşey doğruların kaçış noktası
F1 F2 : Yatay doğruların kaçış noktaları
F1F2 : Resim ufku (yatay doğruların kaçış noktalarının geometrik yeri)
18
Şekil : 2.6 Paralel doğruların izdüşümü “ F ” k a ç ı ş n o k t a s ı nda kesişir
Şekil : 2.7
19
2.1.3.1. Merkezsel İzdüşümde Çifte Oranlar Bağıntısı
Şekil : 2.7 den,
sin üçgeninin alanı
2 2
A C OA OC A OCOA C h
(2.1)
sin üçgeninin alanı
2 2
B C OB OC B OCOB C h
(2.2)
sin üçgeninin alanı
2 2
A D OA OD A ODOA D h
(2.3)
sin üçgeninin alanı
2 2
B D OB OD B ODOB D h
(2.4)
yazılabilir. Bu eşitlikler ikişer ikişer taraf tarafa bölünürse,
(2.1) sin:
(2.2) sin
A C OA A OC
B OCB C OB
(2.5)
(2.3) sin:
(2.4) sin
A D OA A OD
B ODB D OB
(2.6)
(2.5) ve (2.6) taraf tarafa bölünerek,
(2.5) sin sin: : :
(2.6) sin sin
A C A D A OC A OD
B OC B ODB C B D
(2.7)
bulunur. İzdüşüm ışınları aynı olduğundan (2.7) eşitliğinin sağ tarafı bir
değişmezdir (sabittir).
Aynı şeyler A,B,C,D noktalarının oluşturduğu karşılıklı üçgenler için yazılırsa,
sin sin: :
sin sin
AC AD AOC AOD
BOC BODBC BD (2.8)
elde edilir. (2.7) ve (2.8) bağıntılarının sağ tarafları eşit olduğundan sol tarafları da
eşit olacağından,
20
: :AC AD A C A D
BC BD B C B D
(2.9)
Bağıntısı bulunur. İlerideki konularda merkezsel izdüşümde çifte oranlar
bağıntısının değişmeden kaldığı görülecektir.
2.1.3.2. Koordinatlar Arasındaki Bağıntı
İzdüşüm düzlemlerinin birbirine paralel olmaması durumunda, objedeki koordinat
eksenleri izdüşümde Şekil : 2.8 de görüldüğü gibi değişikliğe uğrar. Bunun
sonucunda obje düzlemi üzerindeki bir kare ağı da, izdüşümde paralelkenar ağına
dönüşür (Şekil : 2.9). Yani hem şekil bozulur hem de x ve y yönündeki ölçekler
birbirinden farklı olur.
Bu k o l i n e e r n o k t a l a r ı n koordinatları arasında,
X a x b y c
Y d x e y f (2.10)
A f f i n B a ğ ı n t ı s ı olarak bilinen (2.10) bağıntısı vardır (/43/).
Şekil : 2.8 Birbirlerinin merkezsel izdüşümü olan koordinat eksenleri
21
Şekil : 2.9
Alıştırmalar
1.Aşağıda iki sistemde verilen koordinatlar yardımıyla,
a) a,b,c,d,e,f dönüşüm parametrelerini, en küçük kareler yöntemiyle bulunuz.
b) Diğer noktaların x y sistemindeki koordinatlarını hesaplayınız.
Nokta
XY sistemi x y sistemi
X Y x y
A 1 0
B 1 1
C 0 1
D 2 0 1 4
E 2 1
F 2 2 3 5
G 1 2
H 0 2 2 1
O 0 0 0 0
Cevap a) a =2
1 b = 1 c = 0 d = 2 e =
2
1 f = 0
22
2.1.4. Merkezsel İzdüşümde (Resimde) Önemli Noktalar ve Doğrular
a) Nadir Noktası (n)
N a d i r n o k t a s ı düşey doğruların kaçış noktasıdır. İzdüşüm merkezinden
çizilen düşey doğrunun izdüşüm düzlemini (resim düzlemini) deldiği noktadır
(Şekil : 2.10 ve Şekil : 2.13).
b) Asal Nokta (h)
A s a l N o k t a , izdüşüm düzlemine dik olan doğruların kaçış noktasıdır. İzdüşüm
merkezinden resim düzlemine çizilen dikin, bu düzlemi deldiği noktadır (Şekil :
2.11 ve Şekil : 2.13).
Özel durum:
* Resim düzleminin yatay olması durumunda, asal nokta ile nadir noktası
üst üste çakışır.
* Resim düzlemine paralel olan doğruların kaçış noktası sonsuzdadır. Yani bu
doğruların izdüşümleri de birbirlerine paralel olur.
Şekil : 2.10 Düşey doğruların kaçış noktası (n) nadir noktasıdır
23
Şekil : 2.11 Resim düzlemine dik doğruların kaçış noktası (h) asal noktadır
c) Kaçış Doğrusu
K a ç ı ş d o ğ r u s u , bir düzlem içinde bulunan paralel doğruların kaçış
noktalarının geometrik yeridir. İzdüşüm merkezinden o düzleme çizilen paralel
düzlem ile resim düzleminin arakesitidir (Şekil : 2.12).
d) Resim Ufku
Yatay düzlemlerin kaçış doğrusuna r e s i m u f k u denir. Resim ufku, yatay
doğruların kaçış noktalarının geometrik yeridir. Eğik çekilmiş bir resimde ufuk
çizgisinin görüntüsü, sözü edilen resim ufkudur.
e) Resim Eğiklik Açısı
Resim düzlemi ile yatay düzlem arasındaki açıdır, (υ) ile gösterilir. izdüşüm
merkezinden geçen düşey doğru ile, bu noktadan resim düzlemine çizilen dik doğru
arasındaki açı da υ ye eşittir, (kenarları dik olan açılar) (Şekil : 2.13).
24
f) Fokal Noktalar
İzdüşüm merkezinde oluşan h´On resim eğiklik açısının (υ) iç ve dış açı
ortaylarının resim düzlemini deldiği noktalardır (Şekil : 2.13 de Wı ve W2 ). Bu
noktalar a ç ı k o r u y a n noktalardır. Yani köşesi bu noktalarda bulunan açıların
gerçek değeri ile izdüşümdeki değeri (resimdeki değeri) birbirine eşittir. Diğer
bütün açıların merkezsel izdüşümü -izdüşüm düzleminin obje düzlemine paralel
olmaması durumunda- gerçek değerinden farklı olur.
Şekil : 2.12
Şekil : 2.13 Resmin önemli noktaları
n : Nadir noktası : Resim eğiklik açısı
h´ : Asal nokta W1, W2 : Fokal noktalar
w2h´w1n : Esas doğru Onh´ : Esas düzlem
Oh´ : Alım ekseni c : Esas uzaklık
25
g) Esas Doğru ve Esas Düzlem
Asal nokta, nadir noktası ve izdüşüm merkezinden geçen düzleme e s a s
d ü z l e m , bu düzlem ile resim düzleminin ara kesitine e s a s d o ğ r u adı verilir
(Şekil : 2.13).
h) Esas Uzaklık
İzdüşüm merkezinin resim düzlemine olan uzaklığıdır ( ')Oh . c ile
gösterilir (Şekil : 2.13). Havadan resim çekiminde, büyük bir yaklaşıklıkla,
kullanılan resim çekme makinesi objektifinin odak uzaklığına eşittir. Şekil : 2.13
den
tanh n c v (2.11)
1tan 2h W c v (2.12)
2cot 2h W c v (2.13)
1 tan tan 2nW c v v (2.14)
bağıntıları kolayca yazılabilir.
i) Alım Ekseni (Asal Eksen)
İzdüşüm merkezinden ve asal noktadan geçen eksendir (Şekil : 2.13 de
Oh´). Resim çekiminde kullanılan objektifin asal eksenidir.
j) Diğer Tanımlar
Baz doğrusunun resim düzlemini deldiği noktalar ç e k i r d e k
n o k t a l a r ı dır (Şekil : 2.14 de 1
k ve 2k ). Herhangi bir resim noktası ile çekirdek
noktasını birleştiren ışına ç e k i r d e k ı ş ı n ı denir.
Homolog noktalara ait çekirdek ışınları, resimlerin arakesit doğrusu
üzerinde kesişirler (Şekil : 2.14).
Resim düzlemleri obje düzlemine paralel ise (havadan çekilen resimlerin
yatay olması durumunda), çekirdek noktaları sonsuzda olacağından, çekirdek
ışınları birbirlerine paralel olurlar.
26
Şekil : 2.14 Pp´ ve Qq´ ile Pp" ve
Qq" : Kolineer noktalar k1 ve k2 : Çekirdek noktaları
P´, p" ile q´, q" : Homolog noktalar p´k1, q´k1 ile p"k2 ve q"k2 : Çekirdek ışınları
O´ ve O" : İzdüşüm Merkezleri s1 ve s2 : Çekirdek ışınları kesim
noktaları
O´O" : Baz doğrusu d : R1 ve R2 düzlemlerinin
arakesiti
Alıştırmalar
2. Eğik çekilmiş bir resimde
a) Elektrik direklerinin,
b) Bina çatı kenar çizgilerinin veya saçakların,
c) Aynı genişlikte ve aynı bir yöne doğru giden yolların kenar çizgilerinin
görüntüleri hangi noktalarda kesişirler?
3. İkinci sorunun şıklarını havadan ve tam yatay durumda çekilmiş bir resim için
cevaplandırınız.
4. Bir resim çekiminde, objektif asal eksenine (alım eksenine) paralel olan
doğruların görüntüleri, hangi durumda ve hangi noktada kesişirler?
27
5. Uzaydaki hangi doğruların eğik çekilmiş resim üzerindeki görüntüleri birbirine
paralel olur?
6. Hangi durumda n , 'h ve 1w noktaları üst üste çakışır? Bu durumda
2w noktası
için ne söylenebilir?
7. Harita nasıl bir izdüşümdür?
8. İzdüşüm tekniği bakımından fotoğraflardan harita yapım işlemi nasıl tanımlanır?
9. Bir arazinin havadan υ kadar eğik çekilmiş bir resmi üzerinde, arazideki
geometrik koşullardan hangileri nasıl değişir?
10. Merkezsel izdüşümde, düzlemlerin birbirine paralel olmaması durumunda, esas
şekil ile izdüşümü arasında nasıl bir ölçek bağıntısı vardır?
11. İki boyutlu bir koordinat sisteminden, diğer bir koordinat sistemine Affin
Dönüşümü yapabilmek için, her iki sisteme göre koordinatları bilinen kaç
noktaya gerek vardır? Bu durumda altı nokta bulunsa ve bunların hepsi dönüşüm
parametrelerinin bulunmasında aynı zamanda kullanılmak istense, çözüm nasıl
yapılır?
12. Havadan çekilen bir resmin eğiklik açısı g5 ve çekimde kullanılan
objektifin esas uzaklığı 15c cm olduğuna göre 'nh , hw1 , hw2 ve 1nw
uzunluklarını hesaplayınız.
2.1.5. Merkezsel İzdüşüm Olarak Fotoğraf
Büyük bir yaklaşıklıkla, fotoğraf bir m e r k e z s e l i z d ü ş ü m sayılabilir.
Fotogrametrinin matematik modeli temelde buna dayanır. Fotogrametride
fotoğrafın, normal bir fotoğraftan farkı, ö l ç ü l e b i l i r olmasıdır. Buna
f o t o g r a m da denilir.
Fotoğraf çekiminde objenin negatif görüntüsü elde edilir. Bundan küçültülüp
büyültülerek veya aynı boyutlarda pozitif görüntü elde edilebilir. İstenildiğinde,
resimdeki eğiklik ve dönüklükler [2.1.7.2.] giderilerek belli ölçekte f o t o p l a n
da yapılabilir [/13/ ]
Resimler özel aletler yardımıyla değerlendirilerek arazinin (veya herhangi objenin)
bir düzlem üzerindeki izdüşümü (plan, kesit,...) elde edilebilir. Şekil : 2.15 de
bunlar grafik olarak gösterilmiştir.
2.1.6. Koordinat Sistemleri
Fotogrametride, resim, model, şerit, (kolon) ve yer koordinat sistemleri vardır.
Bunlardan model ve kolon koordinat sistemleri ileride değinilmek üzere
bırakılacak ve şimdilik sadece resim koordinat sistemi ile yer koordinat
sistemlerine değinilecektir.
28
Şekil : 2.15
2.1.6.1. Resim Koordinat Sistemi
Resim koordinat sisteminin başlangıcı, resmin yaklaşık olarak ortalarında bulunan
ve kenar işaretlerini birleştiren noktadır (m). Buna r e s i m o r t a n o k t a s ı adı
verilir. x´ ekseni, uçuş yönündeki kenar işaretlerini birleştiren ve y´ eksenine m de
dik olan doğrudur. y ekseni alt ve üst köşe işaretlerinden geçmeyebilir. x
ekseninin + yönü uçuş yönüdür. Resimdeki p noktasının koordinatlarıp
x , p
y dir.
Resim koordinatları bu durumu ile iki boyutludur. İleride incelenecek üç boyutlu
dönüşüm yapılarak yer koordinatlarının hesaplanabilmesi için bunlara üçüncü bir
boyut verilmesi gerekir. Bu amaçla x´m y´ resim koordinat eksenleri kendilerine
paralel olarak O izdüşüm merkezine kaydırılır (Şekil : 2.16 ve Şekil : 2.17).
Böylece bütün resim koordinatlarına üçüncü boyut olarak c eklenmiş olur. z ekseni
resim alım ekseni (optik eksen) dir h O . Yönü aşağı veya yukarı doğru alınabilir.
Resim koordinat ölçmelerinde genellikle pozitif görüntüler kullanıldığından, z
koordinatlarını pozitif yapmak amacıyla bu eksenin yönü aşağı doğru alınır. Bu
29
sisteme göre negatif resimdeki bir noktanın koordinatları x, y, -c dir. Resim pozitif
ise, x, y, +c olur.
Şekil : 2.16 Resim koordinat sistemi
A,B,C,D : Resim kenar işaretleri
p´ : Resim noktası ' '
p px , y : p´ nün resim koordinatları
m : Resim orta noktası
h´ : Asal nokta ' '
h hx , y : Asal noktanın resim koordinatları
x, y, z : İzdüşüm merkezine kaydırılmış resim koordinat sistemi
c : Esas uzaklık
O : İzdüşüm merkezi
Resim üzerinde asal noktanın yeri bilinmediğinden, koordinatlar x´my´ sistemine
göre (yani x´, y´) ölçülür. x, y koordinatları ise asal nokta koordinatları (x´h , y´h )
yardımıyla hesaplanır (2.15).
p p hx x x
(2.15)
p p hy y y
30
2.1.6.2. Yer Koordinat Sistemi
Z ekseni düşey doğrultu olan yer koordinat sisteminin X ve Y eksenleri, bir yatay
düzlem oluştururlar (Şekil : 2.17 ve Şekil : 2.18). X ve Y eksenlerinin durumları
(konum, yön ve doğrultuları) değişik olabilir.
Şekil : 2.17 Resim ve arazi koordinat sistemi (X//x durumunda)
31
Şekil : 2.18 Yer koordinat sistemi
Yer koordinat sistemi olarak bazen memleket koordinat sistemi alınır. Bazen de
bunlar bölgesel olarak tesis edilmiş sistemler olarak görülürler.
2.1.7. Resim Koordinatları İle Yer Koordinatları Arasındaki Bağıntılar
2.1.7.1. Resimlerin Tam Yatay Olması Durumunda
Resimler tam yatay ise ve uçuş yönü (resim koordinat sisteminin x ekseni yönü)
yer koordinat sisteminin X ekseni yönünde olursa, Şekil : 2.17 den de görüleceği
gibi, pozitif resim koordinatları ile (x, y, -c) yer koordinatları (X, Y, Z) arasında,
X0, Y0, Z0 izdüşüm merkezinin koordinatları olduğuna göre,
0 0 0X X Y Y Z Z
x y c
(2.16)
bağıntısı vardır. (2.16) dan,
0XxX (2.17)
0YyY (2.18)
0( )Z Z c (2.19)
yazılır. Yani bir noktanın resim koordinatları yardımıyla arazi koordinatları, bu
basit bağıntılar yardımıyla kolayca hesaplanabilir. Buradaki λ resim ölçeğini
değimlendirmektedir.
32
Ancak resmin tam yatay olması çok özel bir durum olup, uygulamada
gerçekleşmesi hemen hemen olanaksızdır. Havadan çekilen resimler genellikle yer
sistemine göre (az da olsa), X ve Y eksenleri etrafında eğik ve Z ekseni etrafında
dönük olarak çekilebilirler.
2.1.7.2. Resim Eğiklikleri ve Resim Dönüklüğü
Bütün dikkatlere rağmen çeşitli nedenle resim çeken uçağın istenilen düzenlilikte
hareket edememesi, resimlerin eğik ve dönük olması sonucunu doğurur.
Uçağın, dolayısıyla resmin x ekseni etrafındaki eğikliği , y ekseni etrafındaki
eğikliği ve z ekseni etrafındaki dönüklüğü de ile gösterilir (Şekil : 2.19).
Resmin eğiklik ve dönüklük açıları ve yönleri Şekil : 2.20 de ayrıca gösterilmiştir.
Şekil : 2.19
Şekil : 2.20 Resim eğiklik ve dönüklük açıları ve yönleri
33
2.1.7.3. Eğiklik ve Dönüklüğü Olan Resimlerde Koordinat Bağıntıları
Yukarıda sözü edilen eğiklik ve dönüklüklerin giderilmesi için resimler x, y ve z
eksenleri etrafında döndürülürler. Her döndürme, kendi dönme ekseninin dışında
kalan iki koordinatı etkiler. Örneğin dönmesi, x ile z koordinatlarını;
dönmesi, y ile z koordinatlarını ve dönmesi de x ile y koordinatlarını
etkiler. Bu dönmeler Şekil : 2.21 de; koordinatlara etki durumunu gösteren
dönüşüm matrisleri de Şekil : 2.20, Şekil : 2.21 ve Şekil : 2.22 numaralı
bağıntılarda gösterilmiştir.
Şekil : 2.21 , ω ve döndürmeleri
Yalnız döndürmesi yapılırsa, resim koordinatları ile arazi koordinatları
arasında,
34
0
0
0
cos 0 sin1
0 1 0
sin 0 cos
h
h
x x X X
y y Y Y
c Z Z
(2.20)
bağıntısı; yalnız ω döndürmesi yapılırsa,
0
0
0
1 0 01
0 cos sin
0 sin cos
h
h
x x X X
y y Y Y
c Z Z
(2.21)
bağıntısı;
ve yalnız döndürmesi yapılırsa,
0
0
0
cos sin 01
sin cos 0
0 0 1
h
h
x x X X
y y Y Y
c Z Z
(2.22)
bağıntısı olacaktır. υ kadar eğik bir resimdeki eğiklik ve dönüklüğün giderilmesi
için bu üç döndürmenin de yapılması gerekecektir. Döndürmelerin , ,
sırası içinde (primary ) beraber dönen eksenler etrafında yapılması durumunda,
resim koordinatları ile arazi koordinatları arasında,
0
0
0
cos sin 0 1 0 0 cos 0 sin1
sin cos 0 0 cos sin 0 1 0
0 0 1 0 sin cos sin 0 cos
h
h
x x X X
y y Y Y
c Z Z
(2.23)
D D D
bağıntısı olacaktır. Buradaki üç boyutlu dönüşüm matrisi,
D D D D (2.24)
döndürme matrislerinden oluşmaktadır. 3 3 boyutundaki D matrisi,
35
333231
232221
131211
aaa
aaa
aaa
D (2.25)
biçimde gösterilirse, (2.23) deki dönüşüm matrislerinin çarpılmasıyla ija
elemanları,
11cos cos sin sin sina
(2.26)
12cos sina
13sin cos cos sin sina
21cos sin sin sin cosa
22cos cosa
23sin sin cos sin cosa
31sin cosa
sin32 a
33cos cosa
olarak elde edilirler. (2.26) daki eşitliklerde, döndürmenin φ, ω, elemanları
üstüne (´) konulduğu takdirde, Intergraph firması aletlerindeki dönme sırasına göre
ija elemanlarının eşitleri bulunur.
Leica (Wild) firması aletlerinde olduğu gibi, döndürme , , sırası ile
(primary ) yapılırsa, D matrisinin ija elemanları,
36
11cos cosa
(2.27)
12cos sin sin sin cosa
13sin sin cos sin cosa
21cos sina
22cos cos sin sin sina
23sin cos cos sin sina
sin31 a
32sin cosa
33cos cosa
şeklini alırlar (/1/ s:51 ve /51/ s:9).
Resmin eğikliğini gidermek için aletsel olarak (analog) veya hesaplamalarla
(analitik) işlem yapılabilir. Uygulanan bu dönmeler, hangi sıra içinde yapılırsa
yapılsın, toplam olarak aynı miktarda döndürme yapılmış olacağından, sıranın
sonuç üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.
Özet olarak ve kadar eğiklikleri ile, kadar dönüklüğü olan bir resmin
koordinatları ile arazi koordinatları arasında, ölçek katsayısı da dikkate alınarak,
c
yy
xx
h
h
.
333231
232221
131211
aaa
aaa
aaa
0
0
0
ZZ
YY
XX
(2.28)
bağıntısı olduğu sonucuna ulaşılır. Buradaki D dönüşüm matrisi (2.26) veya (2.27)
eşitliklerinden de görüleceği üzere o r t o g o n a l bir matristir. Yani bir satır veya
sütunlardaki elemanların kareleri toplamı = 1 ve iki satır veya 2 sütunun elemanları
çarpımının toplamı = 0 dır. Ortogonal matrislerin özelliği nedeniyle,
37
TDD
1 (2.29)
olacağından (2.28) bağıntısı
0 11 21 31
0 12 22 32
0 13 23 33
h
h
X X a a a x x
Y Y a a a y y
Z Z a a a c
(2.30)
biçiminde yazılabilir. (2.30) yardımıyla, bir noktanın x,y,-c resim koordinatları,
hh yx , ve D dönüşüm matrisi ile ölçek katsayısının bilinmesi durumunda, o
noktanın X, Y, Z arazi koordinatları bulunabilir. (2.30) bağıntısına M e r k e z s e l
İ z d ü ş ü m ü n İ z d ü ş ü m D e n k l e m l e r i dir.
Gerek (2.28) gerekse (2.30) eşitlikleri, üç boyutlu dönüşüm bağıntılarını
değimlendirmektedirler. Bunlarda (x,y,-c) resim koordinatları ile X,Y,Z arazi,
koordinatları dışında, 15 bilinmeyen parametre bulunmaktadır. Bunlar, D
matrisinin 9 tane elemanı, xh, yh resim asal nokta koordinatları, ölçek katsayısı ile
X0, Y0, Z0 izdüşüm merkezinin arazi sistemine göre koordinatlarıdır. Bu eşitlikler
yardımıyla resim koordinatlarından arazi koordinatlarını elde edebilmek veya
tersini yapabilmek için, önce bu 15 bilinmeyen parametrenin çözülmesi gerektir.
Bunun için her iki sistemdeki koordinatları bilinen en az beş tane noktaya gerek
vardır. Her nokta için üç denklem elde edileceğinden, b e ş nokta ile yazılacak 15
denklem yardımıyla 15 tane bilinmeyen çözülebilecektir. Bu nitelikteki nokta
sayısı beşten fazla ise, bilinmeyen parametreler en küçük kareler yöntemi ile
hesaplanır [6.4.2.1.].
2.1.7.4. Düşeye Yakın Resimlerde Koordinat Bağıntıları
Hava fotogrametrisinde yataya çok yakın (υ < 5) olan resimlerle çalışıldığı için
genellikle küçük eğiklik ve dönüklükler söz konusu olmaktadır. Küçük açıların
sinüsleri yerine radyan cinsinden değerleri, cosinüsleri yerine de l yazılabilir.
Küçük açıların küçük olan sinüsleri yerine yazılmış olan radyan değerlerinin
çarpımı çok daha küçük olduğundan, sıfır kabul edilebilir.
Bu varsayımlar göz önüne alınırsa döndürme matrisinin (2.26) ve (2.27) de
belirlenen terimleri sırasıyla
38
1
1
1
d d
dD d d
d d
(2.31)
1
1
1
d d
dD d d
d d
(2.32)
biçiminde yazılabilir. Bunlardan (2.31) ve (2.32) döndürme sırasının (, ω, );
veya (ω, , ) olması durumlarında dönüşüm matrisinin diferansiyelini
değimlendirmektedir.
Yalancı simetrik olan bu matrisler, aslında sadece işaret bakımından birbirinden
farklıdırlar.
Bunlardan örneğin birincisi,
1 0 0 0
0 1 0 0
0 0 1 0
d d
dD E dA d d
d d
(2.33)
şeklinde yazılabilir.
Esas döndürme matrisi D, birbiri arkasından yapılan iki döndürmenin sonucu
olarak düşünülebilir. Yani iki matrisin çarpımından elde edilmiş olabilir.
D dD D (2.34)
(2.33) deki dD değeri burada yerine konulup çarpılırsa,
D D dA D (2.35)
elde edilir. Bu durumda D matrisi tekrarlanan (iteratif) bir çözümle hesaplanabilir.
39
2.1.7.5. Merkezsel İzdüşümün “İzdüşüm Denklemleri”
(2.30) dan eşitlenirse
cayyaxxa
ZZ
hh 3323)13
0
)((
(2.36)
bulunur. nın bu eşiti, gene (2.30) daki X - X 0 ile Y – Y 0 ın eşitliklerinde yerine
konulup arazi koordinatlarına göre düzenlenirse,
cayyaxxa
cayyaxxa
ZZ
XX
hh
hh
332313
312111
0
0
)()(
)()(
(2.37)
cayyaxxa
cayyaxxa
ZZ
YY
hh
hh
332313
322212
0
0
)()(
)()(
bağıntıları elde edilen. (2.37) bağıntılarına i z d ü ş ü m d e n k l e m l e r i adı
verilir.
(2.37) deki çarpmalar yapılırsa,
0 11 21 11 21 31
0 13 23 13 23 33
.
.
h h
h h
X X a x a y a x a y a c
Z Z a x a y a x a y a c
(2.38)
cayaxayaxa
cayaxayaxa
ZZ
YY
hh
hh
.
.
3323132313
3222122212
0
0
(2.39)
elde edilir.
Buradaki bilinmeyen gurupları,
11 21 31 31'
h ha x a y a c a
(2.40) 12 22 32 32'
h ha x a y a c a
13 23 33 33'
h ha x a y a c a
biçiminde yeni bilinmeyenlerle adlandırılırsa,
40
332313
311211
0
0
'
'
ayaxa
ayaxa
ZZ
XX
(2.41)
332313
322212
0
0
'
'
ayaxa
ayaxa
ZZ
YY
elde edilir. (2.41) deki terimler teker teker 33'a ne bölünür ve parametrelerin
birbirine bölünmesiyle elde edilen oranlar aşağıdaki gibi yeni bilinmeyenlerle
gösterilirse,
133'
11 ba
a ; 2
33
21
'b
a
a ; 3
33
31
'
'b
a
a
(2.42) 4
33
12
'b
a
a ; 5
33
22
'b
a
a ; 6
33
32
'
'b
a
a
7
33
13
'b
a
a ; 8
33
23
'b
a
a
187
321
0
0
ybxb
bybxb
ZZ
XX
(2.43)
187
654
0
0
ybxb
bybxb
ZZ
YY
bağıntıları elde edilir. (2.43) bağıntısı Merkezsel İzdüşümün İzdüşüm Denkleminin
s a d e l e ş t i r i l m i ş şeklidir.
41
2.2. Optik Temeller
2.2.1. Genel Tanım
Fotogrametrinin esasını oluşturan resimler optik olarak elde edildiğinden,
fotogrametride kullanılan optik esaslara kısaca değinilecektir.
Haritacılık yönünden fotogrametri, “objelerin merkezsel izdüşümü olan görüntüleri
(fotogramları) yardımı ile dik izdüşümlerinin elde edilmesi” şeklinde tanımlanmıştı
[1.1.3.]. Bunun geometrik olarak gerçekleştirilebilmesi için fotoğrafın, merkezsel
izdüşümün geometrik özelliklerini taşıması gerektir.
Fotoğrafın geometrik anlamda merkezsel izdüşüm olabilmesi için,
- İzdüşüm merkezinin tek bir nokta olması,
- Görüntüyü meydana getiren ışınların tam olarak doğrular boyunca yayılması,
- Bir noktanın görüntüsünün gene tek bir nokta olması
gerektir. Fakat fotoğraf alımında kullanılan merceklerin veya bunların bir araya
getirilmesiyle elde edilen objektiflerin, bilinen hataları (siferik ve kromatik
aberasyon, asimetri, distorsiyon... vb.) nedeniyle bu koşullar tam olarak
sağlanamaz.
Fotoğrafın merkezsel izdüşümden olan sapmalarını gidermek veya en aza indirmek
amacıyla, fotogrametrik resimler, özel olarak düzenlenmiş objektifler yardımıyla
çekilirler (Şekil : 2.22).
Şekil : 2.22 Objektif
d : Optik eksen
D1, D2 : Ön ve arka düğüm noktası
1 2,p p : Ön ve arka pupil
42
Objektiflerin düzenlenmesi, bilgisayarların kullanımından önce 2-3 senede
yapılırdı. Günümüzde bile sayıları çok fazla olmayan ve her biri özel adı ile bilinen
belirli objektifler kullanılmaktadır (Şekil : 2.23). İşte objektiflerin özellikleri ve
bunlarla fotoğrafın elde edilmesindeki kurallar fotogrametrinin optik temellerini
oluşturmaktadır.
Aviotar I Aviotar II
f/5.6, f=30 cm f/4, f=30 cm
Üniversal Aviogon I Üniversal Aviogon I
f/5.6, f=15 cm f/4, f=15 cm
43
Süper Aviogon II
f=8.8 cm
Şekil : 2.23 Bazı objektiflerin şeması
2.2.2. Objektiflerin Özellikleri
Objektiflerin fotogrametrik resim çekimine ve fotogrametrik değerlendirmeye
etkili özellikleri;
- Rölatif (bağıl) açıklık
- Görüş açısı
- Ayırma derecesi
- Odak uzaklığı - esas uzaklık
- Distorsiyon hatası
- Spektral aralık
olarak sıralanabilir. Bunlara aşağıda sırasıyla değinilecektir.
2.2.2.1. Bağıl (rölatif) Açıklık
Objektiflerin b a ğ ı l (rölatif) a ç ı k l ı ğ ı tanım olarak,
f
D (2.44)
dir (Şekil : 2.24). Rölatif açıklığı büyük olan objektif daha iyidir.
Bağıl açıklığın tersi olan,
44
D
fN (2.45)
terimi ise, belli bir ışık şiddeti altında, birim zamanda objektiften geçebilen ışık
miktarını tanımlamakta kullanılmaktadır. D=2 için f:2; f/2; f 2; f = 2
1 şeklinde
gösterilir. Buna d i y a f r a m a ç ı k l ı k s a y ı s ı a d ı v e r i l i r [ 2.4.6.8.] .
Şekil : 2.24
2.2.2.2. Görüş Açısı
Tepesi objektif optik merkezinde bulunan ve resmin çevrel çemberinden geçen
koninin tepe açısı objektifin g ö r ü ş a ç ı s ı dır (Şekil : 2.25). Hava kameralarının
resimleri genellikle kare şeklindedir. Resmin bir kenarı s ise, objektif görüş açısı
Şekil : 2.26 dan,
Şekil : 2.25 : Objektif görüş açısı
R : Resim
O : Objektif optik merkezi
s : resmin bir kenarı
45
Şekil : 2.26
1tan
2 2
s
f
(2.46)
olarak hesaplanabilir.
Resimleri kare olmayan yersel kameralarda yatay ve düşey yönde olmak üzere iki
görüş açısı vardır. Bunların her biri, gördüğü kenar ve odak uzaklığı ile
tanımlanırlar (Şekil : 2.25).
Şekil : 2.27
1 : yatay görüş açısı, 2 : düşey görüş açısı
46
Objektifler görüş açılarına göre:
1- Dar açılı objektifler ( )600
2- Normal açılı objektifler ( )600
3- Ara açılı objektifler ( )800
4- Geniş açılı objektifler ( )900
5- Çok geniş açılı objektifler ( )1200
olmak üzere beş guruba ayrılırlar (Çizelge : 5.3).
Özel çalışmalarla düzenlenen bu objektiflere, yapımcı firmalar birer ad
vermişlerdir (Avigon, süper Aviyagon, Aviatar, Pinatar) gibi, isminin sonu “ar” ile
biten objektifin dar veya normal açılı; “gon” ile bitiyorsa, geniş ve çok geniş açılı
olduğu anlaşılır.
Resim boyutları ve odak uzaklığı bilinen bir objektifin görüş açısı hesaplanabilir.
Örnek
f = 152 mm ve resim boyutları s = 23 23 2
cm olan objektifin görüş açısı,
1 23tan
2 15.22
o
46.92
o o
93.9 94
dir.
Alıştırmalar
13. f = 21 cm ve resim boyutları s = 18 18 2
cm olan objektifin türünü bulunuz
(Normal açılı).
2.2.2.3. Ayırma Derecesi (Ayırma Gücü)
A y ı r m a d e r e c e s i (resolving pover) bir objektifin, l mm. lik aralıkta
görüntüleyebildiği çizgi sayısıdır. Birimi çizgi/mm dir. Örneğin l mm de 20 çizgi
birbirinden ayrılabilecek şekilde görüntülenebiliyorsa, bu objektifin ayırma
derecesi 1/20 veya sadece 20 çizgi/mm olarak değimlendirilir.
Ayırma derecesi, objektifin görüntüleyebilme gücüdür. Objektiflerin ayırma
dereceleri laboratuarlarda özel testlerle belirlenir (Ek : 1).
47
Objektiflerin ayırma derecesi ile onunla çekilmiş olan bir resmin ayırma derecesini
birbirine karıştırmamak gerekir. Resmin ayırma derecesini, objektifin ayırma
derecesi ile beraber emülsiyon tanecikleri ve görüntünün kontrastı da etkiler.
İyi objektiflerde ayırma derecesi 100 çizgi/mm ve daha fazla olabilirse de, görüntü
olarak resim üzerindeki ayırma derecesi kontrasta bağlı olarak, iyi objektiflerde
18 - 24 çizgi/mm; basit objektiflerde 11-18 çizgi/mm düzeyinde olabilmektedir
(/36/). Günümüzde, çok ince tanecikli emülsiyonlar ve kameralarda görüntü
yürümesi önleme sistemi ve otomatik pozlayıcılar kullanılması ile görüntünün
ayırma derecesi 80-150 çizgi/mm ye ulaşılmıştır (/44/ s:8).
Ayırma derecesi resmin ortasında fazla, kenarlara gidildikçe azalmaktadır. Yani
ışının geliş açısı büyüdükçe görüntüleme gücü azalmaktadır.
Bir resmin herhangi bir fotografik işlemle (kontak tab, yataylama, ortofoto çekimi)
elde edilen yeni görüntüsünün ayırma derecesi, orijinal resimdekinden az
olmaktadır. Yani fotografik işlemler, özellikle kontak tab işlemi, resmin ayırma
derecesini düşürmektedir.
Resimlerin ayırma derecesini azaltan etkenlerden birisi de, yüksek kontrast
(dansite) dır. Bu etki dikkate alınarak gölgeler içinde detaylar bulunan
diapozitiflerin kontrastının 1.6 dan fazla olmamasına özen gösterilir.
2.2.2.4. Odak Uzaklığı-Esas Uzaklık
İster basit bir mercek, ister birkaç merceğin bir araya getirilmesiyle elde edilmiş bir
objektif olsun, cismin ve görüntüsünün merceğe uzaklığı ile odak uzaklığı arasında,
fba
111 (2.47)
bağıntısı vardır (Şekil : 2.28).
Bir mercek veya objektifte f (odak uzaklığı) sabit olduğuna göre, a (cisim
uzaklığı) büyüdükçe b (görüntü uzaklığı) küçülür. Normal fotoğraf makineleri ile
resim çekiminde mesafe ayarı yapılırken aslında, objektif ileri veya geri hareket
ettirilerek görüntünün merceğe uzaklığı yani b uzunluğu ayarlanmaktadır.
48
Şekil : 2.28
Fotogrametride, özellikle havadan resim çekiminde cismin objektife uzaklığı, odak
uzaklığına ve görüntünün merceğe uzaklığına göre çok büyüktür. Örneğin
f = 11.5 cm lik kamera ile 1/20 000 ölçeğinde resim çekiminde a = 2300 m
olmaktadır. Yani a değeri, f ve b ye göre olarak alınabilecek düzeydedir.
(2.47) de a olursa b f olur. Yani görüntü, odak düzlemine çok yakın bir
yerde meydana gelir. Odak uzaklığına yaklaşık olarak eşit alınabilen bu uzaklığa
objektifin veya kameranın e s a s u z a k l ı ğ ı denir ve c ile gösterilir.
c f (2.48)
dir. Ancak c ile f in eşit olması a = olması durumu için söz konusudur. Bu da
mümkün olmadığından, c = f değildir. Ancak aradaki fark çok küçüktür. Bu
farklılığın mertebesi aşağıdaki örneklerde açıkça görülmektedir.
Örnek l
f = 152 mm olan bir kamera ile 2000 m. yüksekten resim çekilmesi durumunda, net
görüntü elde edilebilmesi için ( (2.46) bağıntısının sağlayabilmesi için) c uzaklığı,
yani görüntü uzaklığı ne olmalıdır?
Çözüm 1 1 1
200 000 cm 15.2c den c= 152.011553 mm
olmalıdır. Yani 0.0116 mmc
c f veya 11.6 m olur. Bu küçük farklılık
ihmal edilerek genellikle f yerine c , veya tersi kullanılmaktadır.
Örnek 2
f = 300 mm; h = 1200 m alınması durumunda c = c – f aynı şekilde
hesaplanarak kaç m bulunur? (75 m)
49
Örnek 3
Örnek 2 de, c = f alınırsa yani görüntü düzlemi odak düzlemi ile çakıştırılırsa,
a) Görüntüde nasıl bir bozukluk meydana gelir?
b) Bu bozukluğun değişimini inceleyiniz.
Çözüm
a) Şekil : 2.29 dan görüldüğü gibi, arazideki bir noktanın görüntüsü odak
düzlemine konulan görüntü düzlemi üzerinde, r çaplı bir daire olacaktır. Buna
d a ğ ı l m a d a i r e s i denilir.
b) r nin değişiminin incelenmesi,
Şekil : 2.29
Şekil : 2.29 dan bilinen mercek formülü yazılırsa;
fch
111 (2.49)
veya
50
f hc
h f
(2.50)
her terim h ye bölünerek,
)
1
1(
h
ffc
(2.51)
elde edilir. Paydadaki h
f terimi çok küçük olduğundan seriye açılıp birinci terim
alınırsa,
)1(h
ffc (2.52)
bulunur. Buradan,
h
fcfc
2
(2.53)
elde edilir.
Diğer taraftan şekildeki benzer üçgenlerden,
f
c
2
D
r
veya
2
Dr c
f
yazılabilir. Burada c nin yerine (2.53) deki değeri ve D/2f yerine tan /2
konularak,
2
tan2
fr
h
(2.54)
bulunur. Burada f ve belli bir objektif için sabit olduğundan bunları içeren
terimler k ile gösterilirse,
51
1r k
h
elde edilir. Bir hiperbol gösteren bu bağıntı, r nin h ile ters orantılı olduğunu
belirtmektedir (/25/).
Örnek 4:
c = f alınması yani görüntü düzleminin odak düzlemi ile çakıştırılması durumunda,
f = 88.5 mm olan çok geniş açılı bir kamera ile çekilecek resimlerde, bu durumdan
dolayı bir noktanın görüntüsü olarak meydana gelen dairenin çapı 10 m den
küçük olması için, bu kamera ile en az hangi yükseklikten resim çekilmelidir?
Çözüm
2
tan2
fr
h
bağıntısında verilen değerler yerine konulursa
o 2 310.01 mm tan 60 (88.5 mm) 10
mh
dan h = 1356.6 m olması gerektiği bulunur.
Alıştırmalar
14. f =11.5 cm ve resim boyutları 18 18 cm olan kamera ile N=11 alınarak
1/21 000 ölçeğinde çekilen resimler için
a) c ile f arasında ne kadar fark olduğunu,
b) Bu farktan ileri gelen r büyüklüğünü,
c) Bu hatanın arazide ne kadarlık bir uzunluğa karşılık geldiğini bulunuz
(Resim ölçeği = h
f dır).
Cevap: a) c = 5.5 m b) 0.2 m c) 5 cm
15. Odak uzaklıkları 1f ve
2f olan kameralarla, aynı diyafram açıklığı ve aynı
uçuş yüksekliği ile çekilen resimlerde, görüntü düzleminin odak düzlemiyle
çakıştırılmış olmasından dolayı meydana gelen dağılma dairesi çapları arasındaki
bağıntıyı bulunuz.Bu yönden ele alındığında hangi kamera daha iyidir?
Cevap: 1/2 = f1 /f2 ; f i küçük olan.
52
2.2.2.5. Distorsiyon Hatası
Objektifler birden fazla mercekten oluşan optik sistemlerdir. Geometrik açıdan tek
bir nokta olarak düşünülen izdüşüm merkezi, bu sistemlerde birisi cisim, öbürü
görüntü tarafında olmak üzere iki tanedir (Şekil : 2.30). Geometrik optiğe göre ışın,
bu iki merkez ( d ü ğ ü m n o k t a s ı ) arasında optik eksene paralel olarak gider.
Cisimden gelen bir ışın optik eksenle açısını yapıyorsa, çeşitli mercek
hatalarından dolayı, objektiften çıkışta optik eksenle ' açısını yapacaktır
(Şekil : 2.30). Böylece P noktasının görüntüsü, merkezsel izdüşüme göre olması
gereken yerden (p noktasından) r kadar farklı bir yerde (p´ noktasında) meydana
gelecektir. İşte p p ´ = r görüntü kayıklığına d i s t o r s i y o n h a t a s ı denilir.
Şekilden,
rrr (2.55)
tanr r c (2.56)
yazılabilir. Burada r ´ ölçülebilir. Esas uzaklığı belli olan bir objektife,
laboratuarda herhangi α açıları altında ışın gönderilebilir. Yani bir objektif için
r hesaplanabilir.
- Çapsal ve Teğetsel Distorsiyon
Distorsiyon hatasından ileri gelen pp´ kayıklığı, çap doğrultusunda (r) ve buna dik
doğrultuda olmak üzere iki bileşene ayrılabilir. Bunlardan birincisine ç a p s a l
veya ı ş ı n s a l (radyal) d i s t o r s i y o n , buna dik olan bileşene de t e ğ e t s e l
d i s t o r s i y o n adı verilir. Teğetsel distorsiyon çok küçük olduğundan pratikte
dikkate alınmaz. Objektiflerin sadece çapsal distorsiyonu konu edilir.
- Distorsiyon Eğrisi
(2.56) bağıntısından da görüleceği gibi distorsiyon hatası, r´ ve geliş açısına bağlı
olarak değişmektedir. Yukarıda değinildiği gibi, r´ ve nın bilinmesi durumunda,
o noktadaki distorsiyon belirlenebilir.
53
Şekil : 2.30 r : Distorsiyon hatası
Şekil : 2.31
:pp Distorsiyon (r) r : Radyal (çapsal, ışınsal) distorsiyon
Objektiflerin distorsiyon hatalarının değişimi özel laboratuarlarda belirlenir.
Değişik açılar ( i ) altında gönderilen ışınlar için distorsiyonları hesaplamak üzere,
bu ışınların meydana getirdiği görüntü noktasının resim asal noktasından
uzaklıkları (ir ) ölçülür. Hesaplanan
ir lerin, ir lere göre değişimi bir eksen
üzerinde gösterilir. Buna d i s t o r s i y o n e ğ r i s i adı verilir (Şekil : 2.32).
54
Şekil : 2.32 Distorsiyon eğrisi
Her objektifin özel distorsiyon eğrisi vardır. Şekil : 2.32 deki eğri, resmin
kenarlarına doğru artan bir distorsiyon değişimi göstermektedir. Bu istenmeyen bir
durumdur. Özel laboratuvarlarda, c esas uzaklığında yapılan küçük değiştirme ile,
distorsiyon hatasının resim üzerindeki dağılımı istenilen biçimde düzenlenebilir.
Şekil : 2.33 deki O hp üçgeninden
' ( ) tanr c c (2.57)
veya
' tan tanr c c (2.58)
yazılabilir. 'oph üçgeninden de yararlanarak,
' tanr r c (2.59)
ve bu (2.55) de yerine konularak
tanr c (2.60)
bağıntısı bulunur. (2.60) dan da görüldüğü gibi r distorsiyon hatası, esas uzaklıkta
yapılacak küçük değişikliklere (c) bağlıdır (/20/).
Bu özellik yardımıyla kalibrasyon merkezlerinde (özel ayar laboratuarları) bu
yöntem kullanılarak distorsiyonun değişimi istenilen şekilde ayarlanabilir
(Şekil : 2.34).
55
Şekil : 2.33
PO ışını, sanki O dan geliyormuş gibi p´ noktasını oluşturur.
Böylece distorsiyon hatasının resim içinde daha homojen olarak dağılımı
sağlanmaktadır. Resmin bir bölgesinde (örneğin kenarlarda) büyük bir hata
birikimi yerine, diğer bölgelere de dağıtılmış ve etkisi azaltılmış bir dağılım elde
edilebilmektedir.
Bu eğri yardımıyla,istenirse distorsiyonun değişim fonksiyonu da bulunabilir.
Distorsiyon hatası,
)'(rfr (2.61)
...''''7
4
5
3
3
210 rkrkrkrkkr (2.62)
şeklinde değimlendirilebilmektedir.
- Distorsiyonda Simetri:
(2.56) bağıntısından görüleceği gibi distorsiyon r´ ve ya bağlı olarak
değişmektedir. Yani asal noktadan eşit uzaklıktaki noktalarda (r´ ve aynı olan
noktalarda) distorsiyon eşit olmaktadır. Başka bir deyişle, distorsiyonun bir yarı
köşegen boyunca değişimi, diğer yarı köşegenler boyunca değişiminin aynıdır
(Şekil : 2.35). Bu nedenle distorsiyon eğrisinin, sadece bir yarı köşegen boyunca
değişimi gösterilir.
Bir objektifin distorsiyon eğrisi verilirse, resim üzerinde herhangi bir noktadaki
distorsiyon hatası, yönü ve değeri ile bulunabilir.
56
Şekil : 2.34 a) Distorsiyon hatası eğrisi b) Dağılım düzenlenmiş distorsiyon hatası
eğrisi
Şekil : 2.35
Distorsiyon hatası r´ ve ya bağlı olarak köşegenler boyunca simetriktir.
Alıştırmalar
16. Distorsiyon eğrisi Şekil : 2.36 de verilen objektifle çekilmiş resim üzerindeki
bir p´ noktasının h´ asal noktaya uzaklığı r´=8 cm olduğuna göre;
a) Bu noktadaki distorsiyon hatasını bulunuz.
b) Bu hatayı ve yönünü dikkate alarak p´ noktasının resim üzerinde teorik
olarak bulunması gereken yeri gösteriniz.
c) Bu resimdeki max distorsiyon hatası kaç mikrondur?
d) Distorsiyonu max olan noktaları resim üzerinde gösteriniz.
e) r nin arazi üzerinde 20 cm den fazla olmaması için mr ne olmalıdır?
57
2.2.2.6. Distorsiyon Hatasının Giderilme Yöntemleri
Günümüzde kullanılan kameralarda distorsiyon hatası, genellikle 10 m den daha
küçüktür. Son yıllardaki iyileştirmelerle de 1-2 m ye kadar indirilmiştir. Ancak
distorsiyonu büyük olan objektiflerle çekilmiş resimler, değerlendirilirken veya
daha önce, bu distorsiyon hataları bazı optik, mekanik veya sayısal yöntemlerle
giderilmekte, böylece distorsiyon hatasının değerlendirmeye etkisi önlenmektedir.
Bu yöntemlere aşağıda kısaca değinilmiştir.
Şekil : 2.36 Distorsiyon eğrisi
2.2.2.6.1. Porro - Koppe Yöntemi
Biri Alman diğeri İtalyan olan iki bilim adamının adlarıyla anılan bu yöntemde,
distorsiyon hatasının giderilmesi için, değerlendirme aletinde, distorsiyonu, alım
kamerası objektifinin distorsiyonu karakterinde olan bir objektif kullanılır. Böylece
ışık ışınları, alım esnasında yani resimdeki görüntüyü oluştururken, distorsiyondan
dolayı ne kadar sapmışsa, değerlendirme esnasında da ters yönde aynı miktarda
sapması sağlanmış olmaktadır. Bu yöntem, modeli optik görüntü olarak veren
analog optik izdüşümlü aletlerde kullanılmaktaydı (/12/).
2.2.2.6.2. Düzeltme Camlarıyla
Düzeltme camları, kalınlığı ve eğriliği alım kamerası objektifinin distorsiyon eğrisi
karakterinde olan camlardır. Bu camlar ya değerlendirme aletinde veya kontak tab
ile diyapozitif cam veya filmler çekilirken, orijinal resimden geçen ışığın yolu
üzerine konulurlar. Distorsiyon hatası bulunan resmin, kayık görüntü noktasından
çıkan ışınlar, bu cam tarafından ters yönde aynı miktarda saptırılarak distorsiyon
hatasının etkisi giderilmekteydi (Şekil : 2.37 ve Şekil : 2.38).
58
Şekil : 2.37 Değerlendirme aletinde distorsiyon düzeltme camı
Şekil : 2.38 Diyapozitif cam veya film basımında düzeltme camının kullanılması
2.2.2.6.3. Esas Uzaklık Değiştirilerek
(2.60) bağıntısında görüldüğü gibi distorsiyon hatası, esas uzaklığa getirilecek Δc
düzeltmeleri ile giderilebilir. Değerlendirme aletlerine konulan mekanik bir
sistemle, resmin her noktasındaki distorsiyon hatasını giderecek şekilde esas
uzaklığa Δc düzeltmeleri getirilmektedir (Şekil : 2.39).
Dünyada yalnız İtalyan Santoni Galileo firması ile Wild firmasının AM serisi
aletlerinde ve mekanik izdüşümlü aletlerde kullanılan bir yöntemdir.
Düzeltme camları da, modeli optik görüntü olarak veren analog değerlendirme
aletlerinde kullanılır.
Yukarıdaki üç düzeltme yöntemi sadece analog ve analitik yöntemle yapılan
değerlendirmelerde kullanılabilmektedir. Günümüzde sadece digital değerlendirme
yöntemi kullanıldığından, artık bu yöntemlere gerek kalmamıştır.
59
Şekil : 2.39 Resmin her noktası için esas uzaklığı değiştirerek distorsiyon hatasını giderme sistemi
Ancak matematiksel ifadelerle belirtilen distorsiyonun, optik ya da optik mekanik
yöntemlerle nasıl giderildiğini göstermek ve distorsiyon hatasının daha iyi
kavranmasına yardımcı olmak amacı ile buraya alınmıştır. Digital değerlendirmede
distorsiyon hatası aşağıda sözü edilen s a y ı s a l y ö n t e m ile giderilmektedir.
2.2.2.6.4. Sayısal (Analitik) Yöntemle
Bilgisayarların getirdiği olanaklar yardımı ile her resim noktasındaki distorsiyon
hatası hesaplanabilmekte ve resim koordinatları düzeltilerek etkisi
giderilebilmektedir. (2.62) de belirtildiği gibi distorsiyon hatası r´ nün
fonksiyonudur. Resim üzerinden ölçülen x´ y´ koordinatları yardımıyla önce,
22''' yxr (2.63)
bağıntılarıyla r , sonra da katsayıları belirli hale getirilen (2.62) bağıntısı ile de o
noktadaki r hesaplanır. Şekil : 2.40 dan görüldüğü gibi distorsiyondan ileri gelen
koordinat hataları,
''
xr
rx
(2.64)
''
yr
ry
(2.65)
bağlantıları ile hesaplanıp, resim koordinatlarına getirilerek distorsiyondan arıtılmış
resim koordinatları elde edilir.
60
Şekil : 2.40
),( yxp : Distorsiyondan dolayı kayan görüntü noktası
),( yxp : Görüntü noktasının bulunması gereken yer
pp : r distorsiyon hatası
Alıştırmalar
17. Alıştırma 16 daki eğriden yararlanarak, distorsiyonun max olduğu yerde, açı
ortay doğrusu üzerinde bulunan resim koordinatlarına getirilecek düzeltmeleri
bulunuz.
2.2.2.7. Spektral Aralık
Objektiflerin geçirdiği ışınların dalga boyu aralığıdır. Spektral aralık objektifin
yapısına bağlıdır. Eskiden objektiflerin spektral aralığı dar olduğundan sadece
o r t h o c r o m a t i c ve p a n c r o m a t i c emülsiyonlu film yada camlar [2.4.4.]
kullanılırken, son yıllarda gerçekleştirilen iyileştirmelerle spektral aralık kızıl
ötesine doğru genişletilmiş ve böylece k ı z ı l ö t e s i (infrared) emülsiyonların da
kullanılabilmesi sağlanmıştır.
Spektral aralık, objektifin geçirdiği ışınların dalga boyu sınırları olarak
değimlendirilir. Örneğin Leica (Wild) Super Aviogon 15 UAG objektifinde bu
değer 400 nm-950 nm olarak verilmektedir.
61
2.2.2.8. Kalibrasyon Raporları
Kameralar belirli zaman aralıklarında, ayarları yenilenmek üzere yapımcı
firmaların laboratuarlarına götürülürler. Orada özel aletlerle yapılan test ölçmeleri
ile,
1- Kameranın düzeltilmiş odak uzaklığı (0.01 mm incelikle),
2- Resimlerde görüntülenen dört köşe noktası arasındaki uzaklıklar (1m
incelikle),
3- Resim orta noktası (m), simetri noktası (s) ve asal noktasının (h)
koordinatları (1m incelikle),
4- İstenirse, resmin dört köşe noktasının, (varsa diğer referans noktalarının)
resim koordinat sistemine göre koordinatları ( 1m incelikle),
5- Ayırma derecesi ( geliş açısına bağlı olarak),
6- r ye bağlı olarak distorsiyon listesi,
7- Distorsiyon eğrisi,
8- İstenirse, distorsiyon eğrisinin denklemi (fonksiyonu),
belirtilir. Örnek olmak üzere Zeiss RMK A 30/23 kamerasına ait 1997 tarihli bir
kalibrasyon raporu Ek:1 de verilmiştir.
Bazı objektiflerin isimleri ve özellikleri ile distorsiyon hataları Çizelge : 2.1 de
gösterilmiştir.
Çizelge : 2.1 Bazı resim çekme makinesi objektifleri ve max distorsiyonları
Yapan firma Objektifin adı f
(mm)
Resim boyutu
(cm)
Görüş açısı
() maxr (m)
C.Zeiss Telikon 610 23 23 30 50
" Topar A 305 " 56 3
" Pleogon A 153 " 93 2
" Süper Pleogon 85 " 125 7
C.Zeiss (Jena) Lamegon p1 305 " 54 2
" Lamegon p1 152 " 92 3
" Süper Lamegon 89 " 121 5
Leica (Wild) Aviotar 300 " 60
" Universal Avigon 152 " 90 1
" Süper Aviagon 88.5 " 120 5
62
2.3. Fotogrametrik Temeller
Fotogrametri, kısaca fotoğraf ölçüsü olduğundan ve bu ölçü işlemi resimlerin gözle
incelenmesiyle yapıldığından, fotogrametrik temeller başlığı altında, göz ve gözün
karakteristikleri ile görüş konuları kısaca incelenecektir.
2.3.1. Göz
2.3.1.1. Gözün Fonksiyonları
Göz, ince kenarlı bir mercek sistemidir. Miktarı göz bebeği tarafından ayarlanan
ışınlar, r e t i n a adı verilen,ışığa karşı duyarlı bir tabaka üzerinde görüntüyü
meydana getirir. Görüntünün sinirler yardımıyla beynin özel merkezine
ulaştırılmasıyla görme işlemi gerçekleşir.
Görüntü, bilinen mercek bağıntısı içinde oluşmaktadır (2.47). Ancak gözde görüntü
uzaklığı sabit olduğundan, değişen her cisim uzaklığında (2.47) bağıntısının
sağlanabilmesi için göz merceğinin odak uzaklığı değişmektedir. Odak uzaklığının
değişmesi, çevresindeki kaslar yardımıyla,göz merceğinin incelip kalınlaşması
suretiyle, yani merceği oluşturan daire yaylarına ait r1 ve r2 yarıçaplarının (2.66)
bağıntısını sağlayacak şekilde büyüyüp küçülmesiyle sağlanır.
21
11)1(
rrnf (2.66)
Buna u y u m (a k k o m o d a s y o n ) adı verilir.
Gelen ışık miktarının göz bebeği tarafından ayarlanmasına da a d a p t a s y o n
denir.
Karanlıkta göz bebeğinin büyümesi, çok ışıklı objelere bakıldığında (göze fazla
ışık geldiğinde) küçülmesi, adaptasyon yani ışığa uyum işlemidir.
2.3.1.2. Gözün Karakteristikleri
- Görüş açısı
Tek göz merceğinin görüş açısı yatayda 200 düşeyde 115 dir. Sağ ve sol gözün
birlikte gördüğü görüş alanı ise Şekil : 2.41 de gösterildiği gibi 90 civarındadır.
63
Yani göz merceği geniş açılı objektif sayılır. Bu görüş açısı içinde gözün net görme
alanı 2 - 3 dir.
Şekil : 2.41
- Net görüş uzaklığı
Gözün en rahat uyum yaptığı uzaklığa n e t g ö r ü ş u z a k l ı ğ ı denir. Net görüş
uzaklığı 25 cm dir,
- Tek gözün görme keskinliği
Tek gözün görebildiği en küçük açı 1´ veya yaklaşık 2c (1.85c) dır. Ancak yanyana
çizilmiş paralel çizgilerin gözlenmesinde bu açı 0.25´ ya kadar düşmektedir. e yay
uzunluğu olduğuna göre
1250 mm 0.0727 mme
Şekil : 2.42
dir. Paralel çizgiler için bu değer e = 0.018 ~ 0.02 mm ye ulaşmaktadır.
- Gözün intikal hızı
Gözün bir görüntüyü görebilme hızı 1/30 saniyedir. Yani değişim hızı 1/30
saniyeden daha az aralıklarla meydana gelen olguları (hareketleri) göz fark
edemez.
64
- Monoküler görme (monoskopi)
Tek gözle görmeye m o n o k ü l e r g ö r m e veya m o n o s k o p i denir. Tek
gözle yalnız iki boyut, yani düzlem görülebilir.
- Binoküler görme (Stereoskopi)
Çift gözle g ö r m e y e b i n o k ü l e r görme veya s t e r e o s k o p i denir. Çift
gözle görüşe s t e r e o s k o p i k g ö r ü ş adı verilir. Çift gözle bakıldığında
cisimler üç boyutlu olarak görülür.
2.3.2. Stereoskopik Görüş
Stereoskopik görüş, üç boyutlu görüş yani derinlik fark edebilmektir. İnsan çevreye
iki ayrı noktadan (iki ayrı gözden) baktığı için cisimleri üç boyutuyla görmektedir.
İki gözle bir cisme bakıldığında, her göz bu cismi değişik açı ve doğrultulardan
görür. Bu iki farklı görüntü zihinde birleştirilerek üç boyutlu görme olayı meydana
gelir.
Buna göre tek gözlü bir insanın üç boyutlu görememesi gerekir. Gerçekte ise, tek
gözlü bir kimsede de üç boyut kavramı ve cisimleri derinlikleri ile görebilme, ayırt
edebilme kavramları bulunmaktadır. O halde, iki ayrı noktadan gözetlemenin
yanında, üç boyutlu görüşü kolaylaştıran ya da üç boyutlu görüş izlenimi veren
başka etkenler de bulunmaktadır. Bu etkenler şöylece sıralanabilir:
- Deneysel izlenimler
Büyüklüğünün aynı olduğu daha önceden bilinen iki cisimden büyük görünen daha
yakındır.
- Geometrik perspektif
Geometrik perspektif yardımıyla ön ve yan cepheler ayırt edilebilir.
- Öndeki cismin arkadakini örtmesi
İki cisim birbirini örtmüşse, bunlardan örtülen daha arkadadır. Ayrıca öndeki
cisimler arkadakine göre daha parlaktır.
- İki gözde meydana gelen görüntülerin farklı oluşu
Bir cisme iki göz farklı noktalardan baktığı için her birindeki görüntü ayrı ayrı olur
(Şekil : 2.43).
65
Şekil : 2.43 Bir cisme iki göz farklı noktalardan baktığı için her birindeki görüntü ayrı ayrı olur
ab : Göz bazı OO , : Göz mercekleri asal noktaları (izdüşüm
merkezleri)
: Paralaktik açı 21 ,PP : Yatay paralaks (
xp )
- Görüntülerin göz yuvarlakları üzerindeki yerlerinin ayrı oluşu
Aynı bir cismin iki göz yuvarlağı üzerindeki görüntüsü konum olarak da farklı
yerlerde meydana gelir (Şekil : 2.44). Görüntülerin birbirine göre yatay yöndeki
farklılığına y a t a y p a r a l a k s , düşey yöndeki farklılığa da d ü ş e y
p a r a l a k s adı verilir (Şekil : 2.45, Şekil : 2.46 ve Şekil : 2.47). Bunlardan yatay
paralaks, stereoskopik görüşü sağlayıcı etki yaparken, düşey paralaks bu görüşü
bozucu etki yapar (/14/).
- Açık ve berrak havada cisimler daha yakın görülür (/7//s:9).
Şekil : 2.44 Aynı cismin iki gözdeki görüntüsü farklı yerlerde meydana gelir.
66
Şekil : 2.45 Gözde yatay ve düşey paralaks
Şekil : 2.46 Resimde yatay ve düşey paralaks
Şekil : 2.47 Bir kare piramidin iki ayrı noktadan çekilmiş resimleri ve tepe noktasındaki yatay paralaks
2.3.3. Stereoskopik Görüşün Geometrik İncelemesi
Şekil : 2.43 de d p a r a l a k t i k a ç ı s ı ile 21pp doğru parçasının göze
uzaklığı s , derinliği d s , göz bazı ab olduğuna göre ve ab nın s ye göre çok
küçük olmasından dolayı,
67
ab
s (2.67)
yazılabilir. Buradan değişken olan nın s ye göre türevi alınırsa,
dss
bd a
2 (2.68)
ve buradan,
2
a
s dds
b
(2.69)
ortalama hataya geçilerek,
2
s
a
s mm
b
(2.70)
bağıntısı bulunur. (2.70) bağıntısı, m paralaktik açısına karşılık gelen
sm derinliğini, göz bazına ve cismin göze uzaklığına (s) bağlı olarak
değimlendirmektedir.
Tek göz için 1m idi. Çift göz dikkate alındığında, normal hata dağılım
kurallarına göre en küçük paralaktik açı 2 1 .4m olması gerekirken,
gerçekte bunun yaklaşık beşte biri olan 16 0 .25 olmaktadır. Yani çift gözle
bakışta 16" lik paralaktik açıya karşılık gelen derinlikler, üçüncü boyut olarak fark
edilebilmektedir. Bazı yayınlarda d için 0 .5 değeri verilmektedir.
Göz bazı (ab ) ise, insanlarda 60 mm ila 75 mm arasında değişmektedir. Ortalama
olarak ba = 65 mm; dγ16" konulursa,
830
)(2
m
s
sm (2.71)
veya
68
830
)(mss
s
m (2.72)
bağıl derinlik hissetme yeteneği bağıntısı bulunur. (2.70) bağıntısı incelendiğinde,
derinlik ayırt etme yeteneğinin,
- Uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak azaldığı ve
- Göz bazının büyüklüğü ile doğru orantılı olarak arttığı
görülmektedir. Burada bağıntıya dikkat etmek, ve sm in artmasının, görülebilen
(fark edilebilen) derinlik miktarının artması yani bundan daha az derinliklerin fark
edilememesi (görülememesi) demek olduğunu hatırlamak gerektir.
Çizelge : 2.2 de normal bir gözün değişik uzaklıklarda görebildiği derinlik
miktarları gösterilmiştir.
Çizelge : 2.2
)(ms
d 0.25 1 10 100 450 830
16 0.5c 0.074 mm 1.2 mm 12 cm 12 m 244 m 830 m
0.5' 0.14 mm 2.24 mm 22.4 cm 22.4 m 453 m
Çizelgeden de görüleceği gibi 0 .5d ise s = 450 m de; 0 .5
cd olması
durumunda ise s = 830 m de, sm sırası ile 450 m ve 830 m olmaktadır. Yani bu
uzaklıklarda derinlik görme yeteneği tamamen kaybolmaktadır. Bu değere
s t e r e o s k o p i k a l a n y a r ı ç a p ı adı verilir.
s nin bu değerlerinde stereoskopik görme teorik olarak kaybolduğu halde, gerek bu
uzaklıklarda, gerekse daha büyük uzaklıklarda gene derinlikler fark
edilebilmektedir. Örneğin kilometrelerce uzaktaki iki tepeden hangisinin önde
olduğu kolayca saptanabilmektedir. Bu sonuç, yukarıda sözü edilen stereoskopik
görüşü kolaylaştıran veya sağlayan etkenlerden ileri gelmektedir.
(2.70) bağıntısındaki
.ab
m terimi her göz için sabit bir değer olduğundan sm
eşitliği
69
2
sm a s (2.73)
şeklinde gösterilebilir. Bu ise bir parabol eğrisi tanımlamaktadır (Şekil : 2.48).
Şekil : 2.48 Stereoskopik görüş eğrisi
Örnek 1
Streoskopik görüş eğrileri Şekil : 2.49 da gösterilen gözlerden, derinlik fark edilme
yönünden hangisi daha iyidir? (B gözü).
Şekil : 2.49 B gözü uzak mesafeden daha küçük derinlikleri fark edebilmektedir
Örnek 2
a) ab = 75 mm olan bir gözün streoskopik görüş bağıntısının bulunuz,
2
516s
sm
b) ab = 55 mm olan göz için aynı işlemi yapınız, 2
378s
sm
70
c) Bu gözlerin streoskopik görme yeteneğini karşılaştırınız, (A daki gözün
stereoskopik görme yeteneği daha fazladır)
d) Her iki göz için stereoskopik alan yarıçapını hesaplayınız.
( 516 mms ve 378 ms )
2.3.4. Stereoskopik Derinlik Görebilme Yeteneğinin Yapay Olarak
Arttırılması
Stereoskopik derinlik fark edebilme yeteneği, Çizelge : 2.2 den görüldüğü gibi,
normal görüş uzaklığında ms = 0.074 mm olmaktadır. Bu miktar yaklaşık
13 çizgi/mm lik ayırma derecesine karşılık gelir. Halbuki objektifleri incelerken iyi
objektiflerde ayırma derecesinin 100 çizgi/mm den fazla olabildiği görülmüştü.
Yani böyle objektiflerle elde edilen stereoskopik görüntülerin yeterli düzeyde
incelenebilmesi için gözün derinlik fark edebilme yeteneğinin yapay olarak
arttırılması gerekmektedir.
(2.70) den de görüldüğü gibi, sm i küçültebilmek yani daha küçük derinlikleri fark
edebilmek için eşitliğin paydası büyütülmelidir. Örneğin ab , n defa büyütülürse
yani gözleme anb büyüklüğünde bir baz ile yapılırsa ms, n kez küçültülmüş olur.
Diğer taraftan gözleme, v kadar büyütülmüş bir görüntü üzerinden yapılırsa gene
sm , v kadar küçültülmüş olacaktır.
Her ikisi birlikte uygulanırsa,
21
s
a
s mm
n v b
(2.74)
şeklinde değimlendirilir. Buradaki n.v terimine t o t a l p l a s t i k adı verilir.
2.3.5. Stereoskopik Görüş Elde Etme
2.3.5.1. Genel Koşullar
Stereoskopik görüş elde edebilmek için,
1. Görüntü noktalarında düşey paralaks olmamalı ( 0yp olmalı) veya her
yerde ayni büyüklükte az miktarda py bulunmalı (/7/ s:11).
71
2. Yatay paralaks uygun büyüklükte olmalı, yani matematiksel değimle;
a) Kamera alım eksenleri aynı bir düzlem içinde bulunmalı ve
b) Baz-yükseklik oranı uygun değerde olmalıdır (Şekil: 2.50). h
b küçük
olursa yatay paralaks da küçük olur. Bir yerden sonra artık stereoskopik
görüş sağlanamaz olur. h
b nın ideal değeri bilinmemekte ise de 0.25
dolayında olduğu söylenebilir Şekil : 2.50. Uygun değer objeye göre
değişir.
3. Resimlerin ölçekleri arasındaki fark % 10 dan fazla olmamalıdır. Devamlı
gözlenecek resimler için bu farklılığın % 5 i geçmemesi gerektir.
Şekil : 2.50 b/h : Baz – yükseklik oranı
4. Her göze ayrı bir resim sunulmalıdır. Sol göze yalnız sol, sağ göze yalnız sağ
resim sunulmalı ve her göz, yalnız sunulan resmi görmeli, diğerini
görmemelidir.
Ayrıca renkler ve gölgeler stereoskopik görüşe yardım ederler, gölgelerin
gözlemciye doğru olması, stereoskopik görüş hissinin doğmasına yardım eder. Ters
tarafta olması ise psedeoskopi yaratır.
2.3.5.2. Stereoskopik ve Psedeoskopik Görüntü
Sağ resim sağ, sol resim sol gözle gözlenirse, objenin aynı olan üç boyutlu bir
modeli elde edilir. Yani objedeki yüksek yerler modelde de yüksek, çukur yerler
72
modelde de çukur olarak görülür. Buna s t e r e o e f f e c t yani s t e r e o s k o p i k
g ö r ü n t ü denir (Şekil : 2.51).
Şekil : 2.51 Stereoskopik görüntü
Sağ resim sol, sol resim sağ göze sunulursa, gene üç boyutlu görüntü elde edilir.
Ancak, objedeki yüksek yerler bu görüntüde çukur, çukur yerler yüksek görünür.
Buna da p s e d e o e f f e c t yani pseodoskopik görüntü y a l a n c ı
s t e r e o s k o p i k g ö r ü n t ü adı verilir (Şekil : 2.52).
Şekil : 2.52 Psedeoskopik görüş
2.3.5.3. Stereoskopik Görüş Elde Etme Yöntemleri
Gözleme esnasında göz eksenlerinin durumuna göre stereoskopik görüntü üç
yöntemle elde edilir.
73
1. Kesişen göz eksenleriyle,
2. Konvergent göz eksenleriyle,
3. Paralel göz eksenleriyle,
Bunlardan her birine aşağıda kısaca değinilmiştir.
2.3.5.3.1. Kesişen Göz Eksenleriyle
Stereoskopik resimler 25 cm kadar uzağa bir masa üzerine uygun biçimde
yerleştirilir. Gözden 10 cm kadar uzağa konulan bir noktaya bakıldığında sol ve
sağ göze ayrı ayrı resimler sunulmuş olur (Şekil : 2.53).
Şekil : 2.53 Kesişen göz eksenleriyle stereoskopik görüş
2.3.5.3.2. Konvergent (Yaklaşan) Göz Eksenleriyle
Bu yöntem, stereoskopik görüşte en doğal ve en normal yöntemdir. Çünkü normal
görmede, iki göz ekseni bakılan noktada kesişir.
Bu yöntemde, aynı yere konulan stereoskopik resimlerden her birini yalnız bir göze
sunmak ve böylece stereoskopik görüntü sağlamak üzere (Şekil : 2.54) aşağıdaki
yöntemler geliştirilmiştir.
74
Şekil : 2.54 Konvergent göz eksenleriyle stereoskopik görüş
a) Renkli filtrelerle görüntülerin ayrılması (anaglif yöntem)
Stereoskopik resimler, örneğin kırmızı - mavi gibi birbirini tamamlayan
(complimenter) iki ayrı renkte üst üste basılırlar veya aynı ekran üzerine
izdüşürülürler. Bu görüntüler, resimlerin basıldığı iki ayrı renkte camları olan bir
gözlükle gözlenir. Bu durumda, örneğin kırmızı gözlüklü göz, yalnız mavi renkte
basılmış resmi; mavi gözlüklü göz de, yalnız kırmızı renkte basılmış resmi
görebilecektir. Böylece üst üste bulunmasına rağmen, her göze ayrı bir görüntü
sunulmuş olmaktadır.
Her göze sunulan ayrı renkteki bu görüntüler, beyinde birleştirilerek siyah - beyaz
üç boyutlu görüntü meydana getirilir.
Kullanılan gözlüğün her camı, aslında bir renk gurubunu yutan filtredir. Bu
yöntemin en sakıncalı tarafı ışığın büyük bölümünün bu filtreler tarafından
yutulmasıdır. Örneğin kırmızı filtrede ışığın %87 si, mavi filtrede ise %67 si
yutulur. Bu yutulma, büyük ışık kaybına ve ısı yükselmesine neden olur.
Diğer bir sakıncası da gözün akkomodasyonudur. Bilindiği gibi ortalama mavi
ışığın dalga boyu 510 nm, ( nano metre = 9
10
m) kırmızı ışığınki ise 610 nm dir.
Choromatic aberasyon'dan dolayı mavi ve kırmızı ışık için ayrı odak uzaklığı
gerektir. Bu iki ışık için, odak uzaklığı farklılığı 0.5 diyopter kadardır. Gözün
yorulmasına neden olan bu sakıncayı önlemek için,kırmızı filtrenin önüne bir
yakınsak mercek, veya mavi filtrenin önüne bir ıraksak mercek konulur.
75
Başka bir sakıncası da, bu yöntemde renkli resimlerin kullanılamamasıdır.
Dünyada üç boyutlu modeli bu şekilde veren çeşitli aletler vardır (Zeiss Çift
Projektör, Kelsh …) (/12/). Şekil : 2.55 de Zeiss çift projektör aleti görülmektedir.
Ülkemizde bu yöntemle üretilmiş haritalar bulunmaktadır. Bu şekildeki bir harita
ya da model, uygun gözlüğü takan birçok kimse tarafından ayni anda üç boyutlu
olarak izlenebilmektedir. Bu olanak askeri veya sivil projelerin birden fazla uzman
tarafından görerek tartışılabilmesini sağlamaktadır.
Şekil : 2.55 C.Zeiss Çift Projektörü
b) Polarize süzgeçlerle görüntülerin ayrılması
Işık partikülleri yayılırken, yayılma yönüne dik düzlemler içinde her yöne doğru
titreşir (Şekil : 2.56).
Şekil : 2.56 Işık dağılma yönüne dik düzlemler içinde her yöne doğru titreşir.
Bu titreşimlerden, birbirine dik iki yöndeki titreşimler seçilir. Her resim, yalnız
seçilen titreşimlerden birini geçiren bir gözlük ile gözlenmesi durumunda
76
stereoskopik görüntü elde edilir. Bu gözlüklere p o l a r i z e s ü z g e ç l e r adı
verilir.
Polarize süzgeçler, molekülleri ince uzun olan film veya plastikten yapılırlar. Her
süzgeç yalnız ayarlandığı yöndeki titreşimleri geçirip diğerlerini yutar. Böylece her
göze ayrı bir görüntü sunulmuş olur.
c) Kırpma yöntemi
Göz 301
s frekanstan hızlı hareketleri fark edemediğinden 50-60 1
s frekansla bir
görüntünün göze sunulması durumunda, göz onu devamlı resim gibi görür.
Stereoskopik resimlerden her biri bir göze özel bir diyafram sistemiyle 50-60 1
s
frekansla arka arkaya sunulur. Bir göz için kapalı devreler, öbür göz için açık
olacak şekilde sistem ayarlanmıştır (Şekil : 2.57). Bu yöntemde ışık kaybı yoktur.
Şekil : 2.57 Kırpma yönteminde açık ve kapalı devreler
a) Sol gözün açık - kapalı devreleri b) Sağ gözün açık – kapalı devreleri
2.3.5.3.3. Paralel Göz Eksenleriyle
Bu yöntemde, stereoskopik resimlerin gözlenmesi esnasında göz eksenleri birbirine
paraleldir (Şekil : 2.58).
Şekil : 2.58 Paralel göz eksenleri ile stereoskopik görüş
77
Bu şekilde stereoskopik görüntü elde edilebilmesi için göz merceğinin sonsuza
ayarlanması ve bu esnada 25 cm uzaktaki resmi görmesi gerektir.
Göz eksenlerinin paralelliğini sağlamak için yardımcı optik düzenler kullanılır.
Bunların en basitleri stereoskoplardır.
2.3.5.4. Stereoskoplar
Stereoskoplar, m e r c e k l i (cep stereoskopu) ve a y n a l ı stereoskop olmak
üzere iki türlüdür.
2.3.5.4.1. Mercekli Stereoskop (Cep Stereoskopu)
Göze gelen ışınların paralelliğini sağlamak için her ışın yolu üzerine ince kenarlı
(pozitif) bir mercek konulur. Resimler merceğin odak düzlemine yerleştirilirler
(Şekil : 2.59 ve Şekil : 2.60).
Bu stereoskoplarda büyütme,
250 mm görüntünün merceğe uzaklığı
mm cismin merceğe uzaklığıv
f (2.75)
dir. Büyütmenin l den büyük olabilmesi için f < 250 mm olan mercekler kullanılır.
Ancak üç kezden fazla büyütmeli stereoskop yapmak zordur. Çünkü bunu
sağlamak için gerekli olan küçük odak uzaklıklı mercekte a b e r a s y o n h a t a s ı ,
kabul edilemeyecek boyutlara ulaşır.
Şekil : 2.59 Mercekli stereoskopların yapısı ve üç boyutlu model
78
Şekil : 2.60
ve p p : Sağ ve sol resim noktaları
p : Model noktası
Cep stereoskopları net görüntü verirler, kolay taşınırlar ve kullanma alanları
oldukça geniştir. Ancak böyle bir stereoskopla incelenecek alan, göz bazı kadar
veya daha küçük olabilmektedir. Daha büyük bölgelerin incelenebilmesi için
stereoskopun yer değiştirilmesi gerektir.
2.3.5.4.2. Aynalı Stereoskoplar
Mercekli stereoskopların bu sakıncalarını gidermek üzere aynalı stereoskoplar
düzenlenmiştir. Bu stereoskoplarda, resimlerden gelen ışık ışınları, merceğe
gelmeden önce bir ayna ve (veya) prizma sisteminden geçmektedir (Şekil : 2.61 ve
Şekil : 2.62). Bu sistemle resimlerin birbirinden (4 6.5 = 26 cm kadar)
ayrılabilmeleri sağlanmış, yani göz bazı dört kez yapay olarak büyütülmüştür.
Böylece hem sm küçültülmüş hem de geniş alanların aynı zamanda gözlenebilmesi
olanağı yaratılmıştır.
Aynalı stereoskoplarda büyütme, iki bileşenden oluşmaktadır. Toplam büyütme bu
iki bileşenin çarpımıdır.
1 2v v v (2.76)
79
Şekil : 2.61 Aynalı stereoskop
Şekil : 2.62
Bunlardan 1v mercekli stereoskoplardaki gibi merceğin büyütmesidir (2.75),
2v ise
2
net görüş uzaklığı 250 mm
cismin göze uzaklığıv
a b c
(2.77)
dır.
80
Bu stereoskoplarda, cismin göze uzaklığı, resimden çıkan ışının aynalar yoluyla
göze gelinceye kadar kat ettiği yoldur.
Bu uzaklık (a+b+c), genellikle 250 mm den büyük olduğu için (30 cm kadar),
2v < l olmakta (0.8), yani bir küçültme yapmaktadır.
Örnek 1
Bir aynalı stereoskopta a = 20 cm, b = 10 cm, c = 5 cm ve merceğin odak uzaklığı
f = 10 cm. ise stereoskopun toplam büyütmesi ne kadardır.
Çözüm
2
2500.71
350v
1
2502.5
100v
1 20.71 2.5 1.79v v v
olur.
Örnek 2
Aynı stereoskopta dış aynaların merkezleri arasındaki uzaklık 26 cm olduğuna göre
normal bir göz için,
a) Bu stereoskopta derinlik ayırt edebilme (sm ) ne kadardır?
Çözüm
(2.74) bağıntısından,
0.25ms
264
6.5n
1.79v konulursa,
1 0.250.01 mm
4 1.79 830s
m
bulunur.
81
b) Total plastik ne kadardır?
Çözüm
261.79 7.16
6.5n v olur.
Aynalı stereoskoplar, genellikle foto yorumlama ve yer kontrol noktalarının
tanınması ve resimden resme taşınması işlemlerinde kullanılırlar.
Foto yorumlama için kullanılacak stereoskopta,
- Büyütme 1-5 kez,
- Görüş alanı en az = 150 mm
büyütme olmalı ve
- Sağlam ve kolay taşınır olmalıdır.
Büyütmenin 0.8 ila 1.5 arasında olması durumunda, fotogrametrik resimlerin tüm
örtülü alanı aynı zamanda gözlenebilir.
Kontrol noktalarının tanınması ve taşınması amacı için kullanılacak
stereoskoplarda, görüş alanı önemli değildir. Ancak,
- Büyütmenin 10 kez olması ve,
- Sağlam ve oturaklı olması yani, güvenli bir dayanma yüzeyinin bulunması
istenen özelliklerdendir. Sayısal değerlendirmede artık resimden resime yer kontrol
noktası taşınması işlemine gerek kalmamıştır.
Bazı stereoskoplarda ek düzeneklerle,
- Resimlerin konulduğu tabla veya stereoskopun optik kesimi bir ray sistemi
üzerinde kaydırılarak, daha büyük resimlerin (daha büyük alanların) aynı
zamanda incelenmesi sağlanmıştır,
- Bilgisayar desteği getirilerek görüntülerin sayısal olarak analizi sağlanmıştır,
- Çift gözleme sistemi takılarak stereoskopların eğitim etkinliği arttırılmıştır,
- Bazılarına bağlanabilen bir pantograf yardımıyla düz alanların küçük ölçekli
ve sınırlı doğrulukla haritaları çizilebilmektedir. Şekil : 2.63 de bir aynalı
stereoskop ile paralaks çubuğu görülmektedir.
82
Şekil : 2.63 a : Büyütme oküleri b : Paralaks çubuğu
2.3.5.4.3. Resimlerin Stereoskop Altına Yerleştirilmesi
Resimler, stereoskop altına ancak uygun şekilde konulduğu zaman üç boyutlu
görüş elde edilir. Resimler yerleştirilirken,
- Emülsiyonlu yüzler aynı tarafa gelecek şekilde konulmalı (camlar ve filmler
için),
- Örtülü alan iç tarafa getirilmeli,
- Düşey ve yatay paralaks giderilmiş olmalı, yani resmin her noktası için
0yp ; 0xp
yapılmalıdır. Bunun için resimlerin orta noktaları ve m m bulunup birbirine
taşınmalı ve dört nokta aynı doğru üzerine getirilmelidir(Şekil : 2.64). Başka bir
deyişle, homolog ışınların bir noktada kesişmelerinin sağlanması gerekir.
Şekil : 2.64 py = 0 yapmak için orta noktalar aynı doğrultuya getirilmelidir.
83
Resimlerin orta noktalarını bulmak ve her birini diğer resmin üzerine taşımak,
bunları bir doğrultuya getirmek gibi işlemler yapılmadan da resimler stereoskop
altına pratik uygulama ile yerleştirilebilir. Bunun için,
- Örtülü alanlar içe gelecek şekilde resimler stereoskop altına konulur,
- Her iki resimde bulunan ve kolayca tanınabilecek bir detay seçilerek, üzerine
işaret parmakları konulur,
- Stereoskoptan bakılıp, önce iki parmak üst üste gelinceye kadar resimler ileri
geri kaydırılır veya döndürülür (kaba ayar),
- Sonra aynı hareketlerle iki resimden gelen aynı detay görüntüleri üst üste
getirilerek üç boyutlu (stereoskopik) model elde edilir.
Alıştırmalar
18. f = 10 cm olan merceklerden oluşmuş bir cep stereoskopu ile 1/10 000
ölçeğinde çekilmiş resimler m = 0.5' ve b = 65 mm olan gözlerle
incelenecektir ( 0 .5m )
a) Bu stereoskopun büyütmesinden tam yararlanabilmek için, resimlerin
çekildiği objektifin ayırma derecesi ne olmalıdır? (18 çizgi / mm)
b) Bu stereoskopla görülebilen en küçük uzaklık, arazide kaç cm yi gösterir?
(56 cm).
19. Ayırma derecesi 25 çizgi/mm olan resimler b = 65 mm ve 0 .5c
m olan bir
kimse tarafından bir cep stereoskopu ile incelendiğinde bu resimler üzerindeki
en küçük görüntünün görülebilmesi için, bu stereoskobun;
a) Büyütmesi kaç olmalıdır? (2 )
b) Merceklerin odak uzaklığı kaç mm olmalıdır? (125 mm)
c) Bu stereoskopta total plastik kaçtır? (2).
20. 1 m uzaklıktan 2 mm lik derinlik fark edebilen bir kişinin 2 m uzaklıktan fark
edebileceği derinliği bulunuz.
84
21. f = 100 mm olan bir cep stereoskopu ile, gözleri normal olan bir kişi
(ab = 65 mm, 0 .5
cm ), 10 000
rm ölçekli resimleri incelemektedir.
a) Bu incelemede, arazide görülebilecek en küçük detayın boyu ne kadardır?
(30 cm)
b) Resimde bu boydaki detayların görüntülenebilmesi için, resmin ayırma
derecesi kaç olmalıdır? (33 çizgi/mm)
22. Büyütmesi 6 olan bir fotogrametrik değerlendirme aletinde, ab = 70 mm ve
0 .7c
m olan bir kimse tarafından stereoskopik resimler incelenecektir. Bu
incelemede,
a) Görülebilecek en küçük detayın arazi boyu (D mm) ile resim ölçek sayısı mr
arasındaki bağıntıyı bulunuz. ( mm = 0.0164r
D m )
b) Bu boydaki detayın görüntülenebilmesi için, resmin ayırma derecesi en az
ne olmalıdır? (61 çizgi/mm.)
2.3.6. Ölçü Markası
2.3.6.1. Ölçü Markası Prensibi
Model gözlenirken, gözlenen noktanın belirlenebilmesi için bir işarete gerek vardır
(teodolitlerde stadya kılları gibi). Bunu sağlamak için her gözün ışın yolu üzerine
bir işaret konulup yapay bir m o d e l n o k t a s ı elde edilmiştir. Bu noktaya
ö l ç ü m a r k a s ı veya ölçme göstergesi (measuring mark, floating mark, mess
mark) denilir.
Deney:
Gözle 25 cm uzaklıktaki bir noktaya bakınız. İki kalem alarak göz ışınlarının yolu
üzerine gelecek şekilde yan yana tutunuz. Kalem uçları tam ışın yolu üzerinde ise,
bu uçlar birleşmiş olarak, bakılan nokta üzerindeymiş gibi görünür (Şekil : 2.65-a).
Bu noktalardan birisi sağa veya sola kaydırılırsa, bunların oluşturduğu nokta A dan
A gibi yeni bir noktaya götürülmüş olur (Şekil : 2.65-b ve Şekil : 2.66).
85
Şekil : 2.65
Ölçü markası, her göze gelen ışın yolu üzerine konulan noktaların (21 ,mm ) oluşturduğu
yapay model noktasıdır.
Şekil : 2.66
1m ölçü markası 1p p1’ den p2’ ne veya 2m ölçü markası p1" den p2" ne kaydırılmakla (ve
her iki durumda da m1 ve m2 ölçü markaları üst üste çakıştırılarak), gözlenen nokta 1P den
2P ye kaydırılmış olur.
Ölçü markası prensibi fotogrametriye ilk defa Stolz ve Pulfrich tarafından
uygulanmıştır.
Stereoskopik resimler gözlenirken, her gözün ışın yolu üzerine konulmuş olan aynı
özellikli noktalar, bu ışınların belli bir noktaya yöneltilmesini sağlar. Başka bir
deyişle, model içinde belli bir noktanın gözlenmesi sağlanır. Ölçü markalarının bir
model noktası üzerinde birleşmesi, o nokta üzerine uygulanması demektir. Ölçü
markalarının birbirine göre yatay yönde ayrık görülmesi, o noktada yatay paralaks
olduğunu; düşey yöndeki farklılık da, düşey paralaks olduğunu gösterir
(Şekil : 2.67).
86
Yatay paralaks vardır Düşey paralaks vardır Hem yatay hem düşey
paralaks vardır
Şekil : 2.67 Ölçü markasının birbirlerine göre konumu model noktasındaki paralaksı tanımlar
Ölçü markaları, modeli gözleyen (operatör) tarafından, istenilen yönde (X, Y ve Z)
hareket ettirilebilir. Böylece model içinde istenen noktaya uygulama
yapılabilmektedir
2.3.6.2. Ölçü Markasının Şekli
Ölçü markası ya bir cam üzerine hassas olarak konulmuş siyah nokta şeklinde veya
ışıklı nokta şeklindedir. Işıklı nokta olanlar değişik renklerde olabilirler. Modelde
uygulanacağı yerin rengine göre seçilecek zıt bir renk ile görme ve izleme
kolaylaştırılmış olur. Bunun yanında dağınık görünümü ve değişik renkten ileri
gelen a b e r a s y o n hatası (her rengin ayrı bir odak uzaklığı olduğundan)
sakıncalı yanıdır.
Cam üzerine kazınmış olanlar çeşitli şekillerde olabilirler. Bazıları da bir şeklin iki
parçası şeklindedir. Her göze bunlardan birisi sunulur. Şekil tamamlandığı zaman,
ölçü markaları birleşmiş yani bir model noktasına uygulanmış demektir. Bu
durumda ölçü markası üç boyutlu görülür.
2.3.6.3. Ölçü Markasının Büyüklüğü
Ölçü markasının görünen büyüklüğü (genellikle çapı), değerlendirme aletinde
30 μm ila 500 μm arasında değişmektedir (/5/, /11/ s:1) Ölçü markasının türü, şekli
ve büyüklüğü, model noktasının uygulama doğruluğunu yakından etkiler.
Dijital değerlendirme aletlerinde, ölçü markasının değişik şekilleri bulunmaktadır.
Renkler için de değişik seçenekler bulunmakta ve büyüklükleri istenilen boyuta
getirilebilmektedir.
87
2.3.7. Paralaks Farkları İle Yüksekliklerin Hesaplanması
Stereoskopik resimlerde yükseklikler yatay paralaks farkından hesaplanabilir.
Şekil : 2.68 de H yükseklik farkı olan A ve B noktalarının, sağ ve sol resim
üzerindeki görüntüleri sırasıyla. a , b ve a , b noktalarıdır. Şekildeki benzer
üçgenlerden, P=V+U olduğu da dikkate alınarak,
Şekil : 2.68
PH h
b
(2.78)
yazılabilir. Buradaki h ve b terimleri bellidir. AP ise aşağıdaki şekilde hesaplanır.
Gene benzer üçgenlerden,
a b U
b h H
(2.79)
88
a b V
c h H
(2.80)
yazılabilir. Bu iki eşitlik taraf tarafa toplanarak,
a b a b U V
c h H
(2.81)
bulunur. Şekilden,
a ba b a b p p p (2.82)
ve
U V P (2.83)
olduğu kolayca görülür. Yani,
p
P h Hc
(2.84)
dir. P nin bu değeri (2.78) de yerine konulursa
p
H h h Hb c
(2.85)
veya
21
p HH h
b c h
(2.86)
ve
r
r
h bm b
c m
olduğu hatırlanarak gereken düzenlemeden sonra
89
1p H
H hb h
(2.87)
bağıntısı elde edilir.
H nın çözümünü veren (2.87) bağıntısının sağ tarafında da H bulunmaktadır.
Bu nedenle çözüm yapılırken önce,
y
pH h
b
(2.88)
bağıntısı ile H için yaklaşık bir değer bulunup ( yH ), (2.87) nin sağ tarafına bu
değer konularak H nın gerçek değeri ( H ) hesaplanır. Yani bu çözüm
yöntemine göre (2.87) bağıntısı,
1y
g
HpH h
b h
(2.89)
veya
1
y
g
HH
p
b
(2.90)
yazılıp kullanılmalıdır.
Örnek
f = 20 cm ve 18 18 resim boyutlu kamera ile mr = 5000 ölçeğinde % 60 boyuna
örtülü olarak çekilmiş resimler üzerindeki a’, a"; b’, b” noktalarının paralaksları
18.34a
P mm 14.16b
P mm olarak ölçülmüştür. Buna göre arazide A ve B
noktaları arasındaki yükseklik farkını hesaplayınız. Hangi nokta daha yüksektir?
Çözüm
18.34 14.16 4.18 mmp Pa Pb
0.20 m 5000 1000 mr
h f m
100 100 60180 72 mm
100 100
pb s
90
4.181000 58.05 mm
72y
pH h
b
58.0558.05 1 0.919
1000g y
H H
54.68 m.g
H
Paralaksı küçük olan A noktası daha yüksektedir.
2.3.8. Paralaks Farkı Ölçen Basit Aletler
Yükseklik farklarının fotogrametrik olarak kabaca hesaplanabilmesi için bu
noktalar arasındaki p paralaks farkı en basit şekilde p a r a l a k s ç u b u ğ u adı
verilen bir aletle ölçülür (Şekil : 2.69).
Çubuğun uçları, ortadaki mikrometre vidası ile birbirine doğru ve ters yönde
hareket ettirilebilir ve bu hareket miktarı mikrometre sayacından okunabilir. İki
uçunda birer cam levha ve bunlar üzerinde de ölçü markası olarak , , ,
şekillerinden biri veya birkaçı bulunmaktadır. Ölçü markalarına y yönünde küçük
hareketler py vidası ile verilir.
Resim üzerindeki homolog p' ve p" noktalarına sağ ve sol ölçü markaları
uygulandıktan sonra, mikrometre üzerinden o noktaya ait paralaks 0.01 mm
incelikle ölçülür.
Şekil : 2.69 Paralaks çubuğu; m1, m2 : ölçü markaları
91
2.4. Fotografik Temeller
2.4.1. Tanım
Fotoğraf çekme, ışığın kaydedilmesi işlemidir. Bu kayıt kimyasal işlemle
gerçekleştirilir. Fotoğraf altlığı adı verilen film, kart ve cam gibi malzeme üzerine,
emülsiyon adı verilen ışığa karşı duyarlı bir madde yayılmıştır. Bu madde, üzerine
düşürülen ışık miktarına bağlı olarak etkilenir. Böylece ışığın geldiği noktalar,
farklı kararma dereceleri ile kaydedilmiş olur.
Bu başlık altında, ışık, emülsiyon, resim altlıkları, görüntünün elde edilmesi ve
çoğaltılması konularına değinilecektir.
2.4.2. Işık
Işık ışını yapı olarak, dalga hareketi yapan ve f o t o n adı verilen partikül
akımıdır. Değişik dalga boyları ışığın karakterini ve renklerini tanımlar. Dalga
boylarına göre ışığın türleri, s p e k t r u m adı verilen şema üzerinde gösterilmiştir
(Şekil : 2.70).
Şekil : 2.70 Spektrum
Bu geniş spektrum içinde gözle görülebilen ışık sadece 360-780 nm
(nanometre = 9
10
m = 3
10m) dir. Resim çekiminde ise X ışınları, mor ötesi
ışınlar, görünen ışınlar ile kızıl ötesi ışınlardan yararlanılabilir.
Görünen ışık içerisinde, dalga boyuna göre gözün duyarlılık derecesi Şekil : 2.71
de görülmektedir.
92
Şekil : 2.71 Gözün renklere karşı duyarlılık derecesi
2.4.3. Fotoğraf Altlıkları
Emülsiyon taşıyıcısı da denilen fotoğraf altlıkları,
- Kâğıt,
- Plastik yapıda şeffaf malzemeler,
- Cam
olmak üzere üç türlüdür.
Bunlardan kâğıtlar, bilinen kâğıtların özel yapıdaki şeklidir. Neme ve ısıya karşı
çok duyarlı, doğruluk derecesi çok az olan ucuz malzemelerdir. Fotogrametride
hazırlık işlemleri veya kaba işlemlerde kullanılır.
Plastik yapılı malzemeler daha ziyade film için kullanılır. Bunlar Cronar, Polyester
ve Asetat olmak üzere üç çeşittir. Bunları her firma değişik isimlerle üretmektedir.
Neme ve ısıya karşı duyarlılığı, yapıldığı maddenin türüne göre değişir. Taşınması
ve saklanması kolay ve göreceli olarak ucuzdur. Fotogrametride, özellikle hava
kameraları ile resim çekiminde ve diapozitif basımında çok kullanılırlar.
Fazla doğruluk derecesi istenen işlemlerde fotoğraflar cam üzerine çekilirler.
Fotoğraf altlığı olarak kullanılan camlar, 2-3 mm kalınlığında üzeri düzleştirilmiş
özel camlardır. Isıya ve neme karşı duyarlılığı çok azdır (Şekil : 2.72 ve
Şekil : 2.73). Kullanması, taşınması ve saklanması zor ve pahalı bir malzemedir.
Üzerinde pozitif görüntü bulunan film ve camlara diyapozitif adı verilir.
93
Şekil : 2.72 Fotoğraf altlıklarının ısıya karşı duyarlılıkları
(1 C lik ısı değişiminde boyutlardaki değişimin % olarak değeri)
Şekil : 2.73 Fotoğraf altlıklarının neme karşı duyarlılığı
(% 50 civarında nem değişimi sonucunda boyutlardaki
değişimin % olarak değeri)
Cam yüzeyindeki pürüzler, veya çekim anında film üzerinde kalan küçük bombeler
görüntü kaymasına neden olur (Şekil : 2.74). Bu kayıklığın miktarı, şekildeki
benzer üçgenlerden yararlanarak bulunabilir.
rr h
c (2.91)
Resmin köşe noktasındaki, derinliği h olan bir pürüzün meydana getirdiği r
görüntü kayması ise,
hc
rr max veya
tan2
r h
(2.92)
olarak bulunur. Pürüzlülüğü azaldıkça camların değeri artar.
94
Şekil : 2.74 Cam üzerindeki pürüzler veya film üzerindeki bombeler görüntü kaymasına neden olur
Resim altlığının düzlük derecesi, değişik kullanıcılar ve yapımcılar tarafından
değişik ölçütlerle değimlendirilmektedir. Örneğin Amerika Federal Teknik
Standartları'nda (GG-P-450 A) düzlük derecesi, altlık üzerinde l inç'lik bir
uzunluktaki, gerçek düzlemden farklılığın, inç'in ondalıkları cinsinden
değimlendirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bununla beraber birçok ticari
şirketler düzlük derecesini, "genel sınırlar" (overall limits) terimi ile
tanımlamaktadırlar. Bu değer, emülsiyonlu fotoğraf altlığı yüzeyinin en çukur ve
en yüksek noktalarından geçen iki paralel düzlem arasındaki uzaklıktır (/1/ s:340)
Emülsiyon dikkate alınmadan sadece fotoğraf camlarının düzlük derecesi olarak
Çizelge : 2.4 deki değerler verilmektedir.
Çizelge : 2.3 Fotoğraf camlarının düzlük derecesi
Cinsi h ()
Standart düz h 125
Çok düz 12.5
Mikro düz 0.5
Bazı kaynaklarda ise camlar pürüzlülük derecesine göre standart, çok düz, hassas
düz ve mikrodüz olmak üzere dört grupta toplanmaktadır.
Çizelge : 2.4 de bu dört tür camın kullanıldığı yerler ve her birindeki pürüzlük
derecesi "genel sınırlar" tanımı içinde verilmiştir (/1/ s:340 ve /45/ s:74).
95
Çizelge : 2.4 Emülsiyonlu fotoğraf camlarında “genel sınırlar” cinsinden düzlük derecesi
Türü Kullanıldığı Yerler Max pürüz
yüksekliği ( h )
Standart Mikro fotoğrafçılık, grafik sanatlar, foto harita
yapımında 9.0 r
Çok düz Çift resim değerlendirme aletlerinde 7.01 r
Hassas düz Mikro elektronik endüstrisinde 0.90 r
Mikro düz Balistik ve fotogrametrik nirengi kameralarında, 1 sınıf
değerlendirme aletlerinde 1 r
r : cm cinsinden camın köşegenidir 2 2
1 2r s s .
2.4.4. Emülsiyon
Işığa karşı duyarlı kimyasal bir maddedir. Gümüş bromür (AgBr2), gümüş jeolid
(AgJ) veya gümüş clorid (AgCl) olabilir.
Emülsiyon ince taneciklerden oluşur. Bunların şekli, düzgün dörtyüzlü,
dikdörtgenler prizması veya düzgün altıgen prizma şeklindedir. Boyutları, örneğin
düzgün dörtyüzlü şekli için bir kenar 0.5 m – 1 m arasındadır. Taneciklerin
büyüklüğü, emülsiyonun ışığa karşı duyarlılığını ve ayırma derecesini etkiler
[2.2.2.3.]. İnce tanecikli emülsiyon, yavaş pozlanır ve ayırma derecesi yüksek
görüntü verir.
Duyarlı oldukları ışıklara göre emülsiyonlar,
- Orthocromatic,
- Pancromatic ve
- Infrared
olmak üzere üç türlüdür. Bunlardan O r t h o c r o m a t i c emülsiyon, kırmızı ve
kızılötesi ışınlardan etkilenmez, diğerlerinden etkilenir. P a n k r o m a t i k
emülsiyon kızılötesi hariç tüm renklerden etkilenir (Şekil : 2.75). I n f r a r e d
emülsiyon, hem tüm renklerden hem de kızılötesi ışınlardan etkilenir.
Renkli resim çekiminde, bunlardan pankromatik, ve infrared emülsiyonlar
kullanılırlar.
96
Şekil : 2.75 Emülsiyonların duyarlılığı
─── : Gözün renklere karşı duyarlılığı
....... : Orthocramatik emülsiyonunun duyarlılığı
- - - - - - : Pancromatik emülsiyonunun duyarlılığı
Işık gören yani pozlanan gümüş tanecikleri ışığı yutar ve gümüş kristali haline
gelir. Böylece görüntü (ışık) kaydedilmiş olur. Kimyasal reaksiyon halinde oluşan
ve gözle görülmeyen görüntünün bu ilk durumuna l a t e n t görüntü "gizli
görüntü” denilir. Gizli görüntü, ileride sözü edilecek banyo işleminden sonra gözle
görülür duruma gelir.
2.4.5. Emülsiyonlu Fotoğraf Malzemesindeki Tabakalar
Fotoğraf çekimine hazır durumdaki bir film veya camda, emülsiyon tabakasının
üstünde emülsiyon koruyucu; en altında da ışığı yutucu bir tabaka a n t i h a l i d e
tabakası bulunur. Şekil : 2.76 da bir film ve üzerindeki tabakalar görülmektedir.
Bunlardan antihalide tabakası, film üzerine düşüp görüntüyü oluşturan ışıktan,
emülsiyon tanecikleri arasından sızıp alt yüzeye çarpanları yutar. Böylece bunların
geri yansıyarak görüntüyü bozmasını önler. Kartın kendisi ışığı yansıtmayan bir
madde olduğundan ayrıca böyle bir tabakaya gerek yoktur.
97
Şekil : 2.76 Emülsiyonla fotoğraf filmindeki tabakalar
Fotoğraf altlığı kullanılmak üzere yerleştirilirken, emülsiyonlu yüzü ışığa karşı
gelecek şekilde konulmalıdır. Emülsiyon ışıktan etkilendiği için, filmlerin
makineye yerleştirilmesi veya diğer altlıkların kasetlere ve benzeri yerlere
konulması karanlık odada yapılır.
Orthocramatik emülsiyon kırmızı ışıktan etkilenmediği için, bu tür emülsiyonla
çalışılırken karanlık odada, fazla parlak olmamak ve doğrudan emülsiyon üzerine
düşmemek koşulu ile kırmızı ışık kullanılabilir. Bazı emülsiyonlar için hafif
turuncu ışık, bazıları için de koyu yeşil ışık kullanılabilir. Emülsiyonun karanlık
odada hangi ışıkta kullanılabileceği prospektüsünde belirtilmiştir.
Panchromatic emülsiyonlar bütün ışıklardan etkilendiği için laboratuarların tam
karanlık olması gerektir.
Yetersiz ışıkta veya tam karanlıkta, filmin emülsiyonlu yüzü şu şekillerde bulunur.
a) Emülsiyonlu yüz daha açık renklidir.
b) Emülsiyonlu yüz daha yapışkandır. Parmak nemlendirilerek iki yüzün
yapışkanlığı karşılaştırılır. Daha yapışkan taraf emülsiyonlu taraftır.
c) Tabaka halindeki filmlerin bir köşesi 5 mm çapında bir yarım daire şeklinde
oyulmuştur. Bu çentik sağ ele gelecek şekilde film tutulduğunda, tutana
karşı olan yüz emülsiyonlu taraftır.
d) Film, emülsiyonlu tarafa doğru kıvrılır. Yani kıvrılan tarafın içi emülsiyonlu
yüzdür.
98
Emülsiyonlu yüz ters konulursa filmin kalınlığı ve antihalide tabakası nedeniyle
görüntü netliği bozulur.
2.4.6. Fotografik İşlemlerde Bazı Tanımlar ve Kavramlar
2.4.6.1. Pozlanma
P o z l a n m a , bir emülsiyon üzerine ışık düşürülmesidir. Belli bir cisimden gelen
ışınlar, görüntü oluşturacak şekilde bir optik sistemden geçirilerek belli bir süre
emülsiyon üzerine düşürülürse, o görüntü kaydedilmiş ve o emülsiyon pozlanmış
olur. Pozlanma için en az 4-10 foton gereklidir.
Pozlanma (E),
E I t (2.93)
bağıntısı ile tanımlanır. Burada,
I : Düşürülen ışığın aydınlatma miktarı (lux)
t : Zaman (saniye),
olup, pozlanmanın birimi " lx s " veya 2
ergs
cm dir.
Bir emülsiyonun kaç lux 'lük ışık altında kaç saniyede pozlanacağı, yani pozlanma
hızı veya duyarlılığı değişik birimlerle değimlendirilir. Bu birimlerden en
önemlileri Alman ölçeği olan DIN ile Amerikan ölçeği olan ASA dır. Bunlar,
0.8ASA
E (2.94)
110logDIN
E (2.95)
şeklinde tanımlanmışlardır. Bu bağıntılardan yararlanarak iki ölçek arasında
1010log veya 0.8 100.8
DINASA
DIN ASA (2.96)
bağıntısı çıkarılabilir.
99
Bir emülsiyonun kaç ASA veya DIN lik olduğu prospektüsünde yazılıdır. (2.94) ve
(2.95) den de görüleceği gibi E değeri küçük olan,yani ASA ve DIN değeri büyük
olan emülsiyon çabuk pozlanır. Başka bir deyişle duyarlığı fazla emülsiyondur,
hızlı emülsiyondur.
(2.94) bağıntısında E = I.t konulup incelenirse, şu sonuç çıkarılabilir: I nın sabit
olması durumunda filmlerin ASA değerleri arasındaki oran, aynı kararmayı elde
edebilmek için gerekli poz süreleri (t) arasındaki oranın tersine eşittir. Yani aynı
ışık şiddeti ve aynı diyafram açıklığı ile yapılacak çekimde, aynı pozlandırmanın
elde edilebilmesi için gerekli poz süreleri ile ASA değerleri ters orantılıdır. Yani,
1
2
)2(
)1(
t
t
ASA
ASA (2.97)
dir. DIN ve ASA değerleri arasındaki farklılığı vurgulamak üzere 12 ila 36 DIN ne
karşılık gelen ASA değerleri Çizelge : 2.5 de gösterilmiştir.
Çizelge : 2.5
DIN ASA DIN ASA
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
12.5
16
20
25
32
40
50
64
80
100
125
160
200
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
250
320
400
500
640
800
1600
3200
Bu ölçeklerden başka, fazla kullanılmayan SCHEINER ve GOST adı verilen iki
pozlandırma ölçeği daha vardır. Bunlar,
100
0.01526log14.86
SCHEINERDIN (2.98)
0.65
1.23
ASAGOST
E (2.99)
Alıştırmalar
23. (2.94) ve (2.95) bağıntısından yararlanarak, resim çekiminde kullanılacak poz
süresi ile, emülsiyonun ASA veya DIN değeri arasındaki ilişkiyi
değimlendiriniz.
24. İki emülsiyonun DIN değerleri (1D ,
2D ), her biri ile yapılacak çekimde
kullanılacak poz süreleri (1t ,
2t ) ve diyafram açıklık sayıları (1N ,
2N )
arasındaki bağıntıyı bulunuz 1 2
2/101 2
2
2 1
10D DN t
N t
.
25. 20 DIN lik bir film N = 8 ve t = l s de yeterli derecede pozlanmaktadır. Hızı
25 DIN olan bir film N=16 kullanılması durumunda aynı ışık altında kaç
saniyede aynı derecede pozlanır? (t2 = 1.26 s)
26. Emülsiyon duyarlılığını değimlendiren dört birim arasında, Çizelge : 2.5 e
benzer bir dönüşüm cetveli hazırlayınız.
27. Pozlanma, poz süresi ile doğru orantılıdır. Diyafram açıklık sayısı ile
matematiksel ilişkisini değimlendiriniz.
28. Fotoğraf altlığı olarak film ile camı karşılaştırınız.
29. Renkli resim çekiminde hangi tür emülsiyon kullanılmalıdır? Niçin?
2.4.6.2. Geçirgenlik (Transparency)
Bir emülsiyona gelen ışığın bir miktarı yutulur, bir miktarı yansır ve bir miktarı da
(kırılarak) öbür tarafa geçer. İşte bu geçen ışık miktarının gelen ışık miktarına
oranına g e ç i r g e n l i k denir. Değeri her zaman l den küçüktür.
Geçen ışık miktarı
Gelen ışık miktarıT (2.100)
101
2.4.6.3. Geçirmezlik (Opacity)
G e ç i r m e z l i k tanım olarak geçirgenliğin tersidir. Değeri her zaman l den
büyüktür.
TO
1 (2.101)
Tam geçirgen bir cismin (T = l veya % 100) geçirmezliği l dir.
2.4.6.4. Kararma (Density)
Tanım olarak, geçirgenliğin tersinin (geçirmezliğin) bayağı logaritmasıdır
(10 tabanına göre). Yani,
OTT
D loglog1
log (2.102)
T, O ve D nin birbiri ile ilişkileri Çizelge : 2.6 da gösterilmiştir.
Çizelge : 2.6
T T O D=Log1
T
1 100 1 0.00
0.794 79.4 1.26 0.1
0.5 50 2 0.3
0.1 10 10 1.0
0.001 0.1 1000 3.0
2.4.6.5. Kontrast (kararma farkı )
11 2
2
log log logT
K T TT
(2.103)
veya
21 DDK (2.104)
şeklinde tanımlanır.
102
2.4.6.6. Karakteristik Eğri (Gradasyon eğrisi-Dansite eğrisi- D/Log E eğrisi)
Bir emülsiyonda kararma ile pozlanma arasındaki değişimi gösteren eğridir
(Şekil : 2.77).
Bu eğri üç kısımdan oluşur. T O E adı verilen ilk bölüm, yeterli pozlanmanın
olmadığı yani emülsiyonun yeterli ışığı almadığı bölgedir. E nin bu değeri ile
çekilen resimde görüntüler fark edilemeyecek kadar siliktir
Bir doğru gibi uzanan orta kısım, iyi fotografik görüntü elde edilebilen E
değerlerini tanımlar. Yani Şekil : 2.77 de E nin 3E ila 4E arasındaki değerleri
kullanıldığında, doğru pozlanma yapılmış ve iyi görüntü elde edilmiş olur.
O m u z adı verilen üçüncü kısmı ise fazla pozlarıma bölgesidir. Yani E nin E 2
ila E 3 arasındaki değerleri kullanılırsa, fazla pozlanmadan dolayı resim siyahlaşır
ve görüntüler kaybolur (Şekil : 2.77).
Düşey eksen, herhangi bir E (veya log E) değeri kullanılarak elde edilecek
görüntünün kararmasını vermektedir. Ayrıca iki E değerinde elde edilecek
kararmalar arasındaki fark (kontrast) da bu eksen üzerinden bulunabilir.
Şekil : 2.77 Gradasyon Eğrisi
103
Doğru parçası bölümünün eğimi (tanγ : gradyant) emülsiyonun pozlanma hızını
tanımlar. Hızlı emülsiyonların gradasyon açısı büyük, yani eğrisi diktir. İnce taneli,
yavaş pozlanan emülsiyon, eğrisinin yatık olması ile tanınır.
Şekil : 2.77 den,
tanD D Kontrast
E E E E
(2.105)
yazılabilir. Yani,
( ) tanKontrast E E (2.106)
dır. Bu nedenle tan ya k o n t r a s t f a k t ö r ü de denilmektedir. Eğrinin fazla dik
olmaması, yani tan nın küçük olması, o emülsiyonun az kontrastlı
olduğunugösterir..
Tüm bu özellikler,
1- İnce taneli emülsiyon yavaş pozlanma (DIN ve ASA değeri küçük)
yüksek ayırma gücü az kontrast yatık eğri,
2- Büyük taneli emülsiyon hızlı pozlarıma düşük ayırma gücü yüksek
kontrast dik eğri
şeklinde özetlenebilir.
2.4.6.7. Filtreler
Mavi ışık, havada diğer renklerden daha fazla titreşim (ossilasyon) yapmaktadır.
Havanın mavi görünmesi de bundandır. Yüksekten çekilen resimlere de mavi
hakim olur.
Görüntüyü bu ve benzeri istenmeyen ışıklardan korumak için bunları yutan filtreler
kullanılır. Örneğin mavi ışık için bunu yutan sarı filtre kullanılır.
Yuttukları ışığın dalga boyu sınırına göre bazı filtre türleri aşağıya çıkarılmıştır.
= 410 nm : Çok açık sarı filtre (yalnız mor ötesi ışınları yutar)
= 453-477 nm : Orta sarı filtre
= 510 nm : Koyu sarı filtre
= 599 nm : Kırmızı filtre
= 731 nm : Kızıl ötesi filtre
104
Her filtrenin bir geçirgenlik eğrisi vardır. Bu eğri, o filtrenin hangi dalga
boyundaki ışığın,yüzde kaçını geçirdiğini gösterir (Şekil : 2.78). Şekilden, kırmızı
filtrenin = 500 nm dalga boyundaki ışığın sadece %6 kadarını geçirdiği kolayca
görülmektedir.
Şekil : 2.78 Kırmızı ve turuncu filtrelerin geçirgenlik eğrileri
Filtreler ışığın bir kısmını yuttuklarından dolayı, bunların kullanılması durumunda,
belli bir kararmayı elde etmek için, -filtre kullanmadan gerekli olan- E pozlanma
miktarının 1.5 ila 4 arasında bir katsayı ile çarpılması gerektir. Buna f i l t r e
k a t s a y ı s ı adı verilir.
2.4.6.8. Diyafram Açıklık Sayısı
[2.2.2.1.] de sözü edilen ve (2.45) bağıntısı ile tanımlandığı üzere bir objektife
giren ışık miktarı, bağıl açıklığın tersi (N) ile tanımlanmaktadır. Belli bir objektifte
(f) odak uzaklığı sabit olduğundan, N sadece D ye bağlı olarak değişir. Buna
d i y a f r a m a ç ı k l ı k s a y ı s ı denilebilir.
İşte fotoğraf makinelerinde, objektife giren ışık miktarını ayarlamak üzere, D
açıklığını ayarlayan ve d i y a f r a m adı verilen bir sistem vardır. Diyafram, ışık
giren alanı, adımlar halinde değiştirir [2.2.2.1.]. Her adımdaki alan, kendinden bir
önce gelen alanın yarısı kadarlık bir alanı veren D açıklığını, dolayısıyla N sayısını
tanımlar (Şekil : 2.79). Yani,
105
21
i
i
F
F (2.107)
dir. iF ve 1i
F
daire alanlarının, Di çapları veya Ni sayıları arasındaki oran ise, bu
durumda 2 dir.
Yani,
2
1
1
i
i
N
N (2.108)
dir.
Şekil : 2.79
İşte her fotoğraf makinesindeki 1.4; 2.8; 5.6; 8; 11; 16; 22; … sayıları, diyafram
açıklık adımlarını değimlendiren, ve ardarda 2 ile çarpılarak bulunmuş N
sayılarıdır. D
fN olduğundan, N büyüdükçe diyafram açıklığının küçüldüğü
anlaşılır. Diyafram açıklığının büyümesi, emülsiyona belli bir zaman içinde
düşecek ışık miktarının artması demektir.
Özet olarak, elde edilecek kararma;
- Kullanılan emülsiyonun duyarlılık derecesine (hızına),
- Işık kaynağının şiddetine,
- Objenin ışık kaynağına olan uzaklığına,
- Poz süresine ve
- Diyafram açıklığına,
bağlı olarak değişir.
106
Bir örnek olmak üzere, bir firmanın ürettiği üç tür panchromatic negatif film için
500 W lık ışık kaynağından olan uzaklıklara bağlı olarak, yukarıdaki diğer etkenler
için prospektüsünde verilen değerler Çizelge : 2.7 de gösterilmiştir.
Çizelge : 2.7
Objenin ışığa uzaklığı 1 m 1,5 m 2 m 3 m
Emülsiyonun hızı
Poz Süresi Diyafram açıklıkları (N)
DIN ASA
15 25 1/15 s f/4 2.8 2 -
20 80 1/30 s f/5.6 4 2.8 2
27 400 1/60 s f/8 5.6 4 2.8
Kararmaya etkili faktörler ve bir tür emülsiyon için verilen değerler
(ışık kaynağı 500 W lık)
Alıştırmalar:
30. f = 152 mm olan kamerada, diyafram açıklık sayılarının 8 ve 11 olması
durumlarında,
a) Diyafram açıklık dairelerinin alanlarını hesaplayınız. (283 2mm , 150 2
mm )
b) Aynı ışık altında, aynı bir objenin, aynı film kullanılarak N= 8 ve N = 11
alınarak çekilen resimlerinden, aynı pozlanmanın elde edilebilmesi için,
kullanılacak poz süreleri arasında nasıl bir bağıntı bulunmalıdır?
( 1 2/ 0.5t t )
31. Laboratuarda 17 DIN lik bir film ile ASA değeri belli olmayan ikinci bir film
bulunmaktadır. Aynı ışık şiddeti ile birinci film 1/20 s de pozlandırılarak elde
edilecek kararma derecesi, ikinci film 1/50 s pozlandırıldığında elde
edilmektedir. Buna göre ikinci filmin ASA değerini bulunuz. (100 ASA)
32. 2 ila 45 arasında bulunan N sayılarını hesaplayınız.
33. 20 DIN lik bir film I ışık şiddetinde 0.5 s de pozlanmaktadır. 150 ASA lık
filmin, aynı ışık şartlarında kaç saniyede pozlanacağını hesaplayınız.
(t2 = 0.27 s).
107
34. 100 ASA lık ve 25 DIN lik filmlerden,
a)Hangisi daha hızlıdır? Niçin?
b)N = 8 ve N = 11 durumlarında, hangisinin diyafram açıklığı daha fazladır?
2.4.7. Banyo İşlemleri
Pozlanan emülsiyon üzerindeki gizli görüntüyü açığa çıkarmak için film,cam veya
kart, banyo adı verilen işleme tabi tutulur. Bu işlemlerle,
- Işık almayan gümüş bromür tanecikleri açığa çıkar ve yıkanır. O bölgeler
beyaz görünür. Böylece gizli görüntü (latent görüntü) açığa çıkmış olur,
- Görüntüye kalıcılık kazandırılır,
- Görüntü gereksiz kimyasal maddelerden temizlenir.
Bunlardan birincisi, ihzar, ikincisi tespit banyosunda, üçüncüsü ise filmin
yıkanması ile sağlanır. Bazen ihzar banyosu işlemini durdurmak için bir de
durdurma banyosu kullanılır. Banyoların birbirine göre sırası, Şekil : 2.80 de
gösterilmiş ve aşağıda her birinden kısaca söz edilmiştir.
İhzar banyosu
(Birinci banyo)
Durdurma banyosu
Tespit Banyosu
(İkinci banyo)
Y ı k a m a
Şekil : 2.80 Fotoğraf banyo sırası
2.4.7.1. İhzar banyosu (Birinci Banyo), (Developman Banyosu)
Developman adı da verilen bu banyo ile, emülsiyon üzerine kaydedilmiş olan gizli
görüntü, görünür hale gelir.
108
2.4.7.1.1. Banyo Sıvısının Kimyasal Yapısı (Hazırlanması)
Banyo sıvısı olarak, özel formülüne göre hazırlanmış kimyasal bir eriyik kullanılır.
Banyo sıvısı içinde bulunan kimyasal maddelerin türü ve miktarları, elde edilecek
görüntünün kontrastını etkiler. Örnek olmak üzere aşağıda üç tür developman
banyosu formülü verilmiştir.
1- Devamlı ton yumuşak kontrast için ihzar banyosu;
Su (20° C da) 800 gr
Metol 3 gr
Sodium sulfite (kristal) 40 gr
Sodium carbonat(kristal) 50 gr
Potasyum bromid 1 gr
Su l litreye tamamlanır ve bunlar karıştırılarak eritilir.
2- Devamlı ton ihzar banyosu (normalden kontrastlıya).
Su (20° C da) 800 mlt
Metol 1.5 gr
Sodium sulfite (kristal) 100 gr
Hydroquinone 6 gr
Sodium carbonat 80 gr
Potasyum bromide 2 gr
Su l litreye tamamlanır ve bunlar karıştırılarak eritilir.
Genellikle, her filmin ihzar banyosu reçetesi prospektüsünde belirtilmiştir.Örneğin
Fortepan FD 20 rulo filmi için prospektüsünde tavsiye edilen banyo reçetesi
şöyledir:
Su 750 mlt
Metol 2 gr
Sodium sulfite (kristal) 100 gr
Hydroquinone 5 gr
Borax 2 gr
Su 1 litreye tamamlanır.
109
Bu şekilde ihzar banyosu sıvısı hazırlanırken;
a) Bu maddelerin verilen sırası içinde suya atılıp eritilmesi gerektir. Sıra
bozulduğunda genellikle erimede güçlükler meydana gelmektedir.
b) Hazırlama kabı plastik, cam veya emaye türünde olup, bu maddelerden
etkilenmeyen bir kap olmalı ve cam bir çubukla karıştırılmalıdır.
c) Suyun ısısı 20 -22 C olmalıdır.
d) İyice eriyene kadar karıştırmalı, erime tamamlandıktan sonra yarım saat
dinlendirilmelidir.
İhzar banyosu eriyiğini günümüzde böyle hazırlayan pek bulunmamaktadır.
Yukarıdaki örnekler bu sıvının nasıl elde edildiğini ve içindeki kimyasal
maddelerin elde edilecek görüntünün kontrastını nasıl etkilediğini belirtmek üzere
verilmiştir.
İhzar banyosu sıvısı bu şekilde hazırlanabildiği gibi, az su ile hazırlanmış koyu
(konsantre) şekilde (piyasada) hazır olarak da satılmaktadır. Bunlar, şişeleri
üzerinde yazılı olan oranda su ile karıştırılarak banyo sıvısı elde edilir.
Kristal halinde satılan hazır banyolar da vardır. Bunlar üzerinde yazılı miktarda su
ile karıştırılıp eritilerek banyo sıvısı elde edilir.
Tire film adı verilen ve genellikle basım işleminde kullanılan yüksek kontrastlı
filmlerin ihzar banyosu için, iki paket içinde kristal banyo tuzları vardır. A ve B
denilen bu tuzlar, üzerinde yazılı oranlarda ayrı ayrı eritilip birbirine karıştırılarak
ihzar banyosu elde edilir.
2.4.7.1.2. Banyo Sıvısının Bozulması veya Eskimesi
Banyo sıvısı kısa zamanda (2-3 gün) bozulur. İlk hazırlandığında berrak ve
renksizdir. Ancak zaman geçtikçe bozulur ve rengi sararır. Bozulmuş bir banyo
sıvısının rengi koyu sarıya dönüşür. Işık, bu bozulmayı hızlandırır. Bu nedenle
kullanılmadığı zaman ağzı kapatılıp karanlık yerde saklanmalıdır. Işığa karşı
korumak için, sıvı hazır banyolar renkli şişeler içinde satılırlar.
Banyo sıvısı, kullanılmak suretiyle de eskir, yani kullanıldıkça etkisi azalır. İlk
hazırlandığı zamandaki keskinliği (etkililiği) kalmaz. Özet olarak zaman, ışık, hava
ve kullanma banyoyu eskitir.
110
2.4.7.1.3. Banyo Esnasında Küvet Hareketi
Banyo esnasında film, kart ve camın yüzüne temas eden ve kimyasal reaksiyona
giren banyo zerrecikleri etkinliklerini kaybederler. Bunları, yani film yüzüne temas
eden sıvıyı değiştirmek için, banyo esnasında sıvının bulunduğu küvet veya kap
hafifçe hareket ettirilir. Bu çalkalama hareketi genellikle el ile, bazen de elektrik
motoru yardımıyla verilir. Çoğunlukla dikkat edilmemekle beraber bu hareketin
hızı da banyo süresini etkiler.
2.4.7.1.4. İhzar Banyosunun Süresi
Film veya kart ihzar banyosu içine atıldıktan birkaç dakika sonra, gizli görüntü
yavaş yavaş görünmeye başlar. Normal olarak ihzar banyosunun süresi 2-7 dır.
Banyo süresi uzadıkça görüntünün kararması artar. Yeterli kararma elde edilince
film veya kart sıvı içinden çıkarılır. Banyo içinde gereğinden fazla bırakılırsa
görüntü, detaylar seçilemeyecek kadar kararır ve bozulur. Özet olarak, görüntünün
kararma derecesi, pozlanma miktarı ile beraber ihzar banyosunun süresi ile de
doğrudan ve çok yakından ilgilidir (Şekil : 2.81).
Şekil : 2.81 İhzar banyosunun süresi arttıkça kararma artar
Şekil : 2.81 den görüldüğü gibi, bu emülsiyonda D kararmasını elde edebilmek
için, ya E1 kadar pozlandırıp 15 banyoda tutulmalı, veya E2 kadar pozlandırıp 7
banyoda tutmalıdır. E3 kadar pozlanma verilmişse banyo süresi 5 dan fazla
olmamalıdır.
111
İhzar banyosunun süresi;
- Emülsiyonun pozlanma miktarına,
- Banyo sıvısı içindeki maddelere ve banyonun koyuluğuna,
- Banyonun tazeliğine,
- Banyo sıvısının ısı derecesine ve
- (Az da olsa) çalkalanma hızına
bağlı olarak değişir. Her emülsiyon için, prospektüsünde önerilen banyo türü
yanında, bu banyoda ne kadar bırakılması gerektiği de belirtilmiştir. Ancak verilen
bu süre,banyonun taze olması ve belirtilmiş sıcaklıkta bulunması durumu için
geçerlidir. Banyo bir süre kullanıldıktan sonra veya ısısı verilen miktarın altında
ise, veyahut da banyo eskimiş ve bayatlamışsa, verilen bu sürenin uzatılması
gerektir.
Pratikte banyonun yeterliliği çıplak göz ile yapılan kararma kontrolü ile yapılır.
Kararma yeterli düzeye gelince film veya kart ihzar banyosundan çıkarılır.
2.4.7.1.5. İhzar Banyosunun Isısı
İhzar banyosunun ısı derecesi ile banyo süresi arasında sıkı bir bağıntı vardır.
Normal banyo ısısı 20C veya 68F dır. Prospektüslerde verilen banyo süresi bu
düzeydeki ısı içindir.
Banyo soğuk olursa (18C dan düşük), hem banyo süresi uzar hem de görüntünün
kontrastı azalır. Banyo ısısının yükselmesi, banyo süresini kısaltır (Şekil : 2.82).
Ancak böyle bir banyo sonunda elde edilen görüntünün üzerinde toz varmış gibi,
bir donukluk meydana gelir ve netlik bozulur. Ayrıca bu görüntü kısa zamanda
sararır ve bozulur.
2.4.7.2. Durdurma Banyosu
İhzar banyosunda yeteri kadar kalan filmin emülsiyonu üzerindeki kimyasal
reaksiyonu durdurmak için film durdurma banyosuna atılır. Bu banyo için
kullanılan değişik reçetelerden bir örnek aşağıda verilmiştir.
Su 1 lt
Acetik Acid 0.02 lt
112
Yapısı, yaklaşık olarak sade sudan pek farklı olmayan bu banyo yerine, kimyasal
reaksiyonu durdurmak için film, cam veya kart; akan musluk altında veya su dolu
bir kapta yıkanır. Böylece hem kararma durdurulmuş, hem de film üzerindeki ihzar
banyosu kalıntılarının tespit banyosu sıvısını bozması önlenmiş olur.
Durdurma banyosunun veya ara yıkamanın süresi yaklaşık 1 kadardır.
Şekil : 2.82 Banyo ısısı arttıkça banyo süresi azalır
2.4.7.3. Tespit Banyosu
İhzar banyosundan sonra da emülsiyonun ışığa karşı duyarlılığı devam eder. Yani
görüntü ışık görünce gene bozulur. Başka bir deyişle görüntü kalıcı değildir. İşte
- Görüntüye kalıcılık kazandırmak ve
- Emülsiyonun ışığa karşı duyarlılığını gidermek
için tespit banyosu yapılır. Ayrıca film ve cam gibi şeffaf fotoğraf bazlarının
altındaki antihalide tabakası (Şekil : 2.77), tespit banyosunda yıkanır.
Her emülsiyon için kullanılması uygun olan tespit banyosu formülleri gene
prospektüsünde gösterilir. Ancak mutlaka o formülün kullanılmasına gerek yoktur.
Herhangi bir tespit banyosu da büyük bir yaklaşıklıkla aynı işi görür.
Örnek olmak üzere bir tespit banyosu formülü aşağıda verilmiştir.
113
Su 800 mlt
Sodium thisulphate (kristal) 200 gr.
Potassium metabisulphite veya
20 gr.
Sodium bisulphite
Su bir litreye tamamlanır.
Tespit banyosunun süresi 5'-15' dır. Bu banyoda yeterince kalmayan emülsiyon
kısa zamanda sararır ve görüntüsü bozulur. Arkadaki antihalide tabakası çözülünce
emülsiyonun ışığa duyarlılığı kaybolur. Yani artık normal ışığa çıkarılabilir.
Tespit banyosundan sonra görüntünün kararması az görülse de, tekrar ihzar
banyosuna atılsa, artık bu banyonun emülsiyon üzerinde etkili olmadığı görülür.
Tespit banyosu piyasada sıvı veya tuz halinde hazır olarak bulunmaktadır. Bunlar
belirlenen oranda su ile karıştırılarak veya suda eritilerek banyo hazırlanmış olur.
Tespit banyosu karanlık bir ortamda kapalı kap içinde aylarca bozulmadan
kalabilir. Ancak kaldıkça etkinliği azalır. Yani banyo süresi artar.
2.4.7.4. Yıkama
Tespit banyosundan çıkarılan film v.b üzerindeki banyo artıklarının temizlenmesi
için bol su ile yıkanır. Yıkama işlemi, içine muslukla su akan dolu bir kapta yarım
saat bekletilmek suretiyle yapılır. Arada el ile filmin iki tarafı yumuşak hareketlerle
ovularak musluk altına tutulup, tuz taneciklerinin yıkanması kolaylaştırılır. Ancak,
emülsiyon tabakası bu durumda çok yumuşak olduğundan en ufak zorlamada
sıyrılabileceğini ve görüntünün o bölgesinin bozulabileceğini hatırdan çıkarmamak
gerektir.
Yıkamadan sonra film veya kart kurutulur. Kurutma, ya bilinen şekilde asılmak
suretiyle veya özel kurutma makinelerinde yapılır.
Kurutma makineleri genellikle sıcak hava üfleyen bir vantilatör ile dönen bir
silindirden ibarettir. Film silindir üzerine sarılırken verilen sıcak havanın etkisi ile
kurutulur (Şekil : 2.83 ve Şekil : 2.84).
114
2.4.8. Hava Filmlerinin Banyosu
Fotogrametrik amaçlar için uçakla havadan resim çekiminde genellikle makara
halinde sarılıp hazırlanmış filmler kullanılır. Özel uygulamalar ve fazla doğruluk
derecesi istenen işlerde -az da olsa-, resimler cam plaklar üzerine çekilmektedir.
Şekil : 2.83 Film kurutma makinesi
Şekil : 2.84 Film kurutma makinesi
Resim çekiminde kullanılan filmlerin eni 19 cm veya 24 cm, boyu ise 30 m ila
120 m dir. Böylesi uzun filmlerin banyosu için özel banyo kapları kullanılır.
115
Değişik firmalar tarafından değişik şekillerde yapılan bu kapların tümü genelde,
içinde iki makara ekseni bulunan bir küvetten oluşmaktadır (Şekil : 2.85).
Banyosu yapılacak film makarası, bu eksenlerden birisine takılıp, ucu öbür eksene
takılan boş makaraya bağlandıktan sonra, küvet banyo sıvısı ile doldurulur. Sonra
boş makara, yavaş yavaş döndürülünce, film banyo sıvısı içinden geçerek, bu
makaraya sarılır. Böylece film banyo sıvısı içinde bırakılmış gibi olur. İyi bir
kararma elde edebilmek için film en büyük hız ile, en az beş kez bir makaradan
diğerine sarılmalıdır.
Filmin bir makaradan diğerine sarılması için makara ekseni, ya el ile veya elektrik
motoru ile, ayarlanabilen bir hızla otomatik olarak döndürülür. Sarılma esnasında
filmin takılıp yırtılmasını önlemek ve sarılmayı kontrol etmek için, fotoğraf
teknisyeni bir eliyle devamlı olarak filme dokunur.
Bu tür uzun filmler, ihzar banyosuna batırılmadan önce, 18 - 20 C su konulmuş
tank içine batırılıp bir makaradan diğerine sarılarak ıslatılır.
Şekil : 2.85 Hava filmlerinin banyosunda kullanılan banyo kabı
İhzar banyosunun süresi emülsiyonun değerine, banyonun türüne, ısısına ve
tazeliğine bağlı olmakla beraber, bu tür uzun filmler için yaklaşık 10 dakikadır.
116
Ancak filmin uzunluğu arttıkça banyo süresi de bir büyütme faktörü ile çarpılarak
arttırılır (Çizelge : 2.8).
Çizelge : 2.8
Filmin uzunluğu Büyütme faktörü
30 m 1
60 m 3
120 m 5
Bir örnek olmak üzere bir firmanın filmi ve özel banyosu için banyo süresinin
filmin boyu ve γ değerine bağlı olarak değişimi Şekil : 2.86 da gösterilmiştir.
Şekil : 2.86 Banyo ısısı 20° C veya 68° F
Bu uzun filmlerin bütün banyoları ve yıkanması bu tür kaplar içinde aynı şekilde
yapılır. Yıkanırken banyo kabı devamlı akıtılan bir musluk altına konulur. Böylece
suyun devamlı değişmesi sağlanmış olur.
Kurutulması için Şekil : 2.83 ve Şekil : 2.87 de sözü edilen özel makineler
kullanılır.
Günümüzde önemli harita yapım merkezlerinde tüm banyo işleminin ardarda ve
tüm film boyunca devamlı olarak yapıldığı otomatik banyo sistemleri
kullanılmaktadır. Bu sistemlere bir taraftan verilen hava filmleri, ihzar ve tespit
banyoları yapılmış ve kurutulmuş olarak diğer taraftan çıkmaktadır. Banyo
sıvılarının ısısı, dansitesi ve süresi otomatik olarak ayarlanmaktadır. Böylece
kararması homojen görüntüler elde edilmektedir. Ancak, elektrikle çalışan bu
sistemde banyo yapılırken, herhangi bir sebeple elektrik kesilmesi durumunda
filmin sistem içinde bulunan kesimi bozulacaktır. Bunu önlemek üzere elektrik
117
kesilmesinde, birkaç saniye içinde otomatik olarak devreye giren jeneratör de
gerekmektedir.
Ülkemizde HGK ve TKG 'nde hava filmlerin banyosu bu sistemlerde
yapılmaktadır.
Bu şekilde otomatik banyo işlemi varken yukarıda her banyo hakkında özet
bilgiler verilmesinin sebebi, bu makinelerin içinde neler olup bittiği hakkında bilgi
vermektir. Bu ek bilgilerle kullanıcı bu makineleri daha iyi anlayacak ve daha
verimli kullanacaktır.
2.4.9. Film Deformasyonu
Banyo işlemlerinde, fotoğraf altlıkları değişik nem ve değişik sıcaklık
ortamlarından geçirilmektedir. Camın dışındaki fotoğraf altlıkları (film ve kart) bu
değişimden etkilenirler. Kartlar bu değişimden çok etkilenir ve boyutları büyük
ölçüde bozulur. Bu nedenle, kaba hesaplamalar dışında, kart üzerinden ölçü
alınarak kullanılmaz.
Plastik yapılı olmasına rağmen film de bu işlemler sonucu az da olsa, şekil ve
boyut değiştirir. Bu boyut bozulmasına, f i l m d e f o r m a s y o n u adı verilir.
Değişmelerin (deformasyonun) miktarı yani ısı ve nemden etkilenme derecesi,
filmin yapıldığı malzemenin cinsine bağlıdır (Şekil : 2.73). Genel bir ifade ile
"polyester bazlı filmler en az değişen filmlerdir" denilebilir.
Miktarı ne olursa olsun, bu değişmeler (deformasyonlar) özelliği bakımından,
- Düzenli değişmeler (regular deformation) ve
- Düzensiz değişmeler (irregular deformation)
olmak üzere iki kısma ayrılabilir. Bunlardan düzenli değişmeler, matematiksel
olarak modellendirilebilirler. Sistematik hata niteliğindeki bu değişim, bazı
mekanik sistemlerle veya hesaplamalarla giderilebilir.
Düzgün film deformasyonu, genellikle A f f i n D ö n ü ş ü m ü özelliğindedir.
Yani x ve y yönündeki değişim birbirinden farklıdır. Başka bir deyişle X ve Y
yönündeki ölçekler birbirinden farklıdır. X ve Y yönünde farklı ölçek
uygulayabilmek için bazı analog değerlendirme aleti kameralarının odak
uzaklıkları x ve y yönünde iki bileşene ayrılmıştır. Bu iki bileşene gereği kadar
118
farklı odak uzaklığı uygulanması durumunda, x ve y yönündeki ölçekler de
farklı olmakta ve affin bozulması mekanik olarak giderilebilmektedir
Her filmin neresinde, ne yön ve miktarda düzgün deformasyon olduğunu
belirlemek için, üzerine kare ağı çizilmiş test camlarından yararlanılır. Değişimi
incelenecek film üzerine, bu kare ağının resmi çekilir. Sonra elde edilen
görüntüdeki kare ağı köşe noktalarının koordinatları ölçülüp gerçek değerleriyle
karşılaştırılır. Bulunan farklardan yararlanılarak düzgün değişim için uygun bir
matematik model bulunup (/15/ s:39), buna göre istenen noktadaki değişim
hesaplanarak düzeltilebilir (Şekil : 2.88).
Şekil : 2.88 Kareli cam ve karelaj çizgilerinin resmi
Ancak x ve y sırasıyla x ve y yönündeki ölçek faktörleri ve görüntülenen
kare ağının dönüklüğü olmak üzere, film deformasyonunun hesabı için dünyada
aşağıda örnekleri verilen matematik modeller ve benzerleri kullanılmaktadır.
0 xdx dx x y d
0 ydy dy y x d
(2.109)
0 xdx dx x y d xy ds
0 ydy dy y x d xy dt
(2.110)
Buradaki ds, x yönünde uzama, dt ise y yönünde uzamadır.
Bu matematik modellerden hangisinin uygun olduğu, yapılan hesap sonunda, kare
ağı koordinatlarındaki kalıntı hataların incelenmesiyle anlaşılır (/15/) [6.4.1.].
119
Film deformasyonunu gidermenin doğru yolu, r e s a u k a m e r a l a r ı
kullanmaktır. Bu kameralarda resim çekilirken, resim üzerine yukarıda sözü edilen
kareler ağı (resau) da görüntülenir. Sayısal değerlendirmede, görüntü noktaları ile
birlikte bu kareler ağı köşe noktalarının koordinatları da ölçülüp birlikte işleme
sokularak, görüntü noktalarındaki film deformasyonu giderilmiş olur.
Düzgün olmayan film deformasyonu, filmin her yerinde değişik büyüklükte ve
değişik yönde boyut değiştirme ve kayma şeklinde olup düzeltilmesi olanağı
yoktur. Ancak düzgün deformasyon giderildikten sonra, kalıntı sapmalar önemsiz
düzeylerde kaldığından dikkate alınmayabilir.
2.4.10. Fotoğraf Malzemelerinin Saklanması
Fotoğraf malzemeleri, ışığa, neme ve ısıya karşı duyarlı kimyasal emülsiyonları
taşıdığından saklanmasında özel dikkat gösterilmesi gerektir. Ayrıca gerekli
koşulların sağlanması durumunda bile uzun süre bekletilmiş bir film bayatlayarak
özelliğini ve duyarlılığını büyük ölçüde kaybeder. Üzerine resim çekilmiş olan
film, cam ve kartlar da banyo edilmeden uzun süre bekletilirse bozulabilir.
Pozlandırılmış ve pozlandırılmamış fotoğraf malzemelerinin saklanması ayrı
koşullar gerektirdiğinden, aşağıda her biri ayrı ayrı incelenmiştir.
2.4.10.1. Pozlandırılmamış Malzemeler
Bunlar özel ambalajları içinde bulunduklarından dış etkenlerden fazla
etkilenmezler. Ancak doğrudan gelen güneş ışınlarının ambalajın dışından dahi az
da olsa etkili olabildiği unutulmamalıdır. Bu malzemeler yüksek ısı ve fazla
nemden korunmalı, uzun süre bekletilecekse soğuk bir yerde saklanmalıdır.
Pozlanmamış film, cam ve kartların bekletilme süreleri ile her süre için gerekli ısı
derecesi Çizelge : 2.9 da görülmektedir. Ancak bu malzemeler kullanılmadan önce
bekletilerek normal oda sıcaklığına (20 C veya 80 F) gelmesi sağlanmalıdır. En
eski malzeme önce kullanılmalıdır.
Çizelge : 2.9
Bekleme süresi 2 ay 6 ay 12 ay ve daha fazla
Gerekli ısı 75 F 60 F 50 F
120
Sıvı veya tuz halindeki emülsiyonlar mutlaka karanlık ve soğuk bir yerde
saklanmalı, özellikle tuzlar nemden dikkatle korunmalıdır.
2.4.10.2. Pozlandırılmış Malzemeler
Bunların özel ambalajı olmadığı için nemden daha çok etkilenirler. Saklandıkları
yerde bağıl nemin % 25 ila % 60 arası (en uygun % 50) olması gerektir.
Arşiv odalarının doğrudan güneş almamasına ve ısısının 80o F tı geçmemesine
dikkat edilmelidir.
Arşivlenmiş film, cam veya kartlar senede en az bir kere kontrol edilmeli, tuzlanan
veya başka şekillerde bozulanlar varsa ayıklanıp sebepleri araştırılarak önlemleri
alınmalıdır.
2.4.11. Kontak Tab işlemi
Hangi altlık üzerine alınmış olursa olsun, ilk çekilen görüntü negatiftir [2.1.1.].
Bunlardan pozitif görüntü elde etmek için k o n t a k t a b adı verilen bir tür
çoğaltma işlemi yapılır. Bunun için kontak tab makinesi kullanılır (Şekil : 2.89).
Şekil : 2.89 En basit şekli ile kontak tab makinesi ve büyütülmüş durumda ön yüzü (A)
1 : Poz saati 2 : Kapak 3 : Lamba anahtarı 4 : Film makarası
121
Bu makineler temelde üst yüzü camlı olup, camın altında bir aydınlatma
sisteminden (en basit şekilde lambalardan) meydana gelmiştir. Lambanın yanma
süresi bir poz saati ile ayarlanabilmektedir.
Kontak tabın yapılabilmesi için, görüntü taşıyan altlığın film veya cam gibi şeffaf
olması gerektir. Karanlık odada bu film veya cam, emülsiyonlu taraf üste gelmek
üzere camın üzerine konulur. Bunun üstüne de, emülsiyonlu tarafı alta gelecek
şekilde yani iki emülsiyon yüz yüze getirilerek konulur (Şekil : 2.90).
Şekil : 2.90 Kontak tab işleminde emülsiyonlu yüzler üst üste getirilir
Aralarında boşluk kalmaması için üzerleri bastırılır. Bu amaçla kontak tab
makinelerinde, üzeri yumuşak malzemeden ve biraz da kabarık yapılmış bir kapak
vardır. Bu kapak kapatılıp mandallanınca, iki altlık arasında boşluk kalmamış olur.
Bazılarında ise bu kapak kapatıldıktan sonra çalıştırılan bir vakum sistemi ile
bunlar arasındaki hava emilerek birbirlerine tam yapışmaları sağlanır.
Sonra poz verilmek üzere kutudaki lambalar ayarlanabilen bir süre yakılır. Böylece
pozlanan kart veya film, banyo edilerek görüntü elde edilir.
Tab edilecek görüntünün, istenilen bölgelerinin istenen şiddette
aydınlatılabilmesini sağlamak üzere, kutu içine birçok lambalar konulmuştur. Poz
anında hangisinin yanacağı kutu önündeki anahtarlarla düzenlenebilir. Bu lambalar
uygun şekilde ayarlanarak sağlanan uygun aydınlatma ile, homojen kontrastlı
kopyaların elde edilmesi sağlanmış olur.
Uzun rulo filmlerden kontak tab yapabilmek üzere kutunun iki tarafına film
makaralarını takacak yerler bulunmaktadır (Şekil : 2.89).
Resim çekiminde havada bulunan küçük bulut kümeleri, altta kalan detayları
kapatır. Bulut kümesinin fazla kalın olmaması durumunda alttaki detaylar
görülebilirse de, özellikle stereoskopik gözleme ve değerlendirme için yeterli
olamamaktadır. Bazen de başka nedenlerle görüntünün kontrastı, bir kısım
122
detayları zor görebilecek kadar fazla olmakta, dolayısıyla bu görüntülerin
stereoskopik incelemesi zorlaşmakta ve değerlendirme doğruluğu azalmaktadır.
İşte bu tür görüntülerde, kaybolma derecesindeki görüntüleri görülebilir duruma
getirmek ve yumuşak bir kontrast sağlamak üzere elektronik kontakt tab makineleri
kullanılmaktadır. Bu makinelerde, bir tür optik enterpolasyon yapılarak görüntünün
kontrastı dengelenmekte ve kontak kopyası elde edilebilmektedir.
Gerek klasik gerekse elektronik kontak tab makinelerinde, düzeltme camları
kullanılarak görüntü, çekim kamerası objektifinin distorsiyon hatasından da
arıtılabilmektedir ([2.2.2.6.] Şekil : 2.38).
Kontak tab işleminde kullanılan orijinal negatif ise, tabdan elde edilen görüntü
pozitif olur. Bunun tersine pozitif bir orijinalden kontak tab ile elde edilen görüntü
de negatif olacaktır (Şekil : 2.91-a ve Şekil : 2.91-b)
Negatif görüntü Pozitif görüntü
↓ ↓
Kontak tab işlemi Kontak tab işlemi
↓ ↓
Pozitif görüntü Negatif görüntü
(a) (b)
Şekil : 2.91
Negatif görüntüde koyu bölgeler açık, açık renkli bölgeler koyu renkli olarak
görülür. Ayrıca orijinalde sağ tarafta bulunan bir detay, görüntüde solda, sol
taraftaki detaylarda sağda görüntülenmiştir (Şekil : 2.92). Buna ayna tersliği adı
verilir (Şekil : 2.2). Pozitif görüntüde ise hem detayların konumu doğru, hem de
renklerin koyuluk derecesi objedekiyle aynıdır.
Alıştırmalar
35. Bir objenin film üzerindeki pozitif görüntüsünden kart üzerine pozitif
kopyalarını elde etmek için yapılacak işlemleri Şekil : 2.91'a benzer iş akışı
diyagramı şeklinde gösteriniz.
36. Pozitif ve negatif görüntüyü karşılaştırınız.
37. Negatif ve pozitif görüntü taşıyan filmlerin emülsiyonlu yüzü nasıl anlaşılır?
123
38. 100 ASA lık bir film, bir ışık altında N = 5,6 diyafram açıklığı kullanılarak l s
de pozlanmaktadır. 25 DIN lik bir filmle, aynı ışık altında N = 8 diyafram
açıklığı kullanılarak aynı pozlanmanın elde edilebilmesi için poz süresi ne
olmalıdır? (2t = 0.79 s)
Şekil : 2.92 Negatif görüntüde, aslına göre renk koyuluk derecesi ve detayların konumu terstir
124
3. STEREOSKOPİK RESİM ÇEKME YÖNTEMLERİ-RESİM ÖLÇEĞİ VE
KOORDİNAT BAĞINTILARI
3.1. Genel Tanım ve Sınıflandırma
Bir objenin üç boyutlu (stereoskopik) görüntüsü, iki ayrı noktadan yeterli oranda
örtülü olarak çekilmiş iki resmi yardımıyla elde edilebilir. Böylece gözle
stereoskopik görme işlemi taklit edilmektedir [2.3.2.]. İki ayrı noktadan bir objenin
resmini çekmek demek, o objenin iki değişik açı ve doğrultudan görülmesi
demektir. Bu iki görüntünün her biri, herhangi bir yöntemle ayrı bir göze sunularak
objenin üç boyutlu görüntüsü elde edilir [2.3.5.3.].
Stereoskopik görüntüsü istenen resimler, birbiri üzerine % 60-70 oranında
bindirilmiş (örtülü) olmalıdır (Şekil : 2.70). Örtü oranının değeri, şekilden de
görüldüğü gibi, O' ve O" resim çekme noktaları arasındaki uzaklığa (baz
uzunluğuna) bağlıdır.
Stereoskopik resimler, özel kameralarla, yerden ya da havadan çekilir. Hava
resimleri, uçaklara ya da helikopterlere yerleştirilen, tek ya da birden çok objektif
sistemli kamera veya algılayıcılarla (sensor) çekilir. Çekimde, görünen ışığın
tamamı veya belli dalga boyları arasındaki kesimi, kızıl ötesi ışınlar ve X ışınlar
kullanılabilir (Şekil : 3.1).
Uzay tekniğinin gelişmesiyle, uydulara yerleştirilen algılayıcılarla da, tek veya
bindirilmiş (örtülü)(stereoskopik) resimler çekilmektedir.
Resim çekme yöntemleri, değişik ölçütlere göre aşağıdaki şekilde
sınıflandırılabilir:
1- Kameraların yerine göre:
- Hava resimleri çekimi,
- Yersel resim çekimi.
2- Kamera eksenlerinin durumuna göre:
- Normal (dik),
- Eğik,
- Konvergent(ya da divergent),
- Trimetregon.
3- Kullanılan objektif sisteminin sayısına göre:
- Tek objektifle,
- Birden çok objektifle.
125
4- Kullanılan elektromanyetik dalga aralığına (spektral aralığa)[2.2.2.7.] göre
(Şekil : 2.70):
- Görünen ışıkla ( λ= 0.4 μm - 0.78 μm )
- Kızıl ötesi ışınlarla (λ= 0.72 μm - 20 μm )
- X ışınları ile,
- Radar ışınları ile.
5- Çekim biçimine göre:
- Tek resim çekimi,
- Devamlı kolon halinde çekim,
- Panoramik çekim.
Aşağıda bunların her birine kısaca değinilmiştir.
3.2. Stereoskopik Resim Çekme Yöntemleri
3.2.1. Kameraların Yerine Göre
Alım kamerası yerde ise yersel kamera, çekilen resimlere y e r s e l r e s i m l e r
denir. Yersel resimlerin çekiminde, çekim noktaları, bunlar arasındaki uzaklık,
çekim anında resimlerin konumları hassas olarak belirlenebilir ve alım eksenleri
istenilen konuma getirilebilir. Bu nedenlerle yersel resimlerin değerlendirmesinde
y ö n e l t m e [ 6.4.] işlemi daha kolaydır (/16/).
Alım kamerası (resim çekme makinesi) uçaklara veya helikopterlere yerleştirilerek
havadan çekilen resimlere h a v a r e s i m l e r i denir.
Alım kameralarını veya algılayıcıları uydulara yerleştirerek çekilen resimlere ve
alınan görüntülere de u z a y r e s i m l e r i (uzay görüntüleri) adı verilir.
3.2.2. Kamera Eksenlerinin (Alım Eksenlerinin) Durumuna Göre
3.2.2.1. Normal Alım (Dik Alım)
Alım eksenlerinin baza dik olması υ = 0 olması durumudur (Şekil : 3.2). Alım
ekseni, çekim kamerasının asal eksenidir.
Ancak uygulamada, çeşitli nedenlerle alım eksenlerinin baza tam dik olması
sağlanamadığından, resim eğiklik açısının υ< 5o olması durumunda da alım normal
sayılır. Böyle alınmış resimlere, alım eksenlerinin durumu nedeniyle d ü ş e y e
y a k ı n r e s i m l e r adı verilir.
126
Şekil : 3.1 Stereoskopik görüntü elde edebilmek için resimlerin
% 60-70 boyuna örtülü olarak çekilmiş olması gerektir
Şekil : 3.2 Stereoskopik alan
Havadan resim çekiminde "normal alım" durumu. Alım eksenleri baza dik ve düşey
127
Bu çekimde elde edilen m o d e l , Şekil : 3.1 de görüldüğü gibi dikdörtgen
şeklindedir. Ülkemizde haritacılık amacı için havadan yalnız bu şekilde resim
çekilmektedir.
Yersel resimlerin normal çekiminde de alım eksenleri baza diktir. Bu diklik,
kameranın altına konulan bir yatay açı ölçme sistemi ile tam olarak sağlanmaktadır.
Ayrıca yatay ve düşey düzeçler yardımıyla alım ekseni tam yatay yapılabilmektedir
(Şekil : 3.3).
Şekil : 3.3 Yersel resim çekiminde "normal alım" durumu Alım eksenleri baza dik ve yataydır
3.2.2.2. Eğik Alım
Bu tür alımda, alım eksenleri birbirine paralel olmakla beraber baza dik değillerdir.
Baza dik doğrultu ile alım eksenleri arasında, (bu eksenlerin belirlediği düzlem
içinde) aynı yönlü φ eğiklik açısı vardır.
Resimde ufuk çizgisi görülüyorsa ç o k e ğ i k , görülmüyorsa a z e ğ i k alım söz
konusudur. Eğik resimlerle elde edilen model alanı, aynı çekim şartları (kamera,
örtü oranı, uçuş yüksekliği) ile düşey çekilmiş resimlere nazaran daha geniştir.
Diğer taraftan, yükseklik farkları, eğik çekilmiş resimlerde daha kolay fark
edilmektedir. Ancak, özellikle dağlık bölgelerde g ö r ü n t ü k a p a n m a s ı
önemli bir sakıncadır. Ayrıca, aynı resim içinde, alım uzaklığı birbirine nazaran
çok farklı olan kısımlar bulunmaktadır. Elde edilecek doğruluk derecesi alım
uzaklığına bağlı olduğundan, aynı model içinde doğruluk dereceleri farklı bölgeler
oluşmaktadır. Bunlara rağmen eğik resimler,
128
- Çevre hakkında ucuz ve çabuk bilgi toplamakta (yapılaşma vb.
kontrollerinde),
- Küçük ölçekli harita yapımında,
- Askeri amaçlı bilgi toplamakta
başarı ile kullanılmaktadır. Örneğin Kanada'da yaklaşık 1500 m yükseklikten,
11 km (6 mil) aralıklarla kolonlar halinde çekilen çok eğik resimler, ulaşılamayan
alanların haritalanmasında başarı ile uygulanmıştır (/1/ s:280).
Şekil : 3.4 Havadan "eğik" resim çekimi
φ : Eğiklik açısı A.E : Objektif asal eksenleri (alım eksenleri)
Ülkemizde haritacılık amaçları için havadan eğik resim çekilmemektedir.
Yersel resim çekiminde ise eğik çekim, sık uygulanan bir yöntemdir. Büyük bir
objenin aynı bazdan, hem normal, hem sola, hem de sağa eğik kamera eksenleri ile
resimleri çekilip değerlendirilebilmektedir. Bu tür eğik çekime y a n a e ğ i k
çekim denir.
Yüksekte veya alçakta bulunan objelerin resimlerini yerden çekebilmek için alım
eksenleri yataya nazaran yukarıya veya aşağıya doğru aynı miktarda (Ω)
129
döndürülür. Böyle çekime d ü ş e y y ö n d e e ğ i k çekim adı verilir (Şekil : 3.6
ve Şekil : 3.7).
Gerek yana eğik, gerekse düşey yönde eğik çekim durumunda elde edilen model,
gene Şekil : 3.4 deki gibi yamuk biçimindedir. Bu resimlerin değerlendirilmesinde,
eğikliğin etkisi, ya özel yapılmış eğim düzeltici cihazla mekanik olarak, ya da
hesaplamalarla analitik olarak giderilir [4.3.3.2.]
Şekil : 3.5 Yersel resim çekiminde “sağa eğik çekim”
φ : Yatay eğiklik açısı b′ : Eğik alım bazı, alım eksenleri yatay
Şekil : 3.6
Aşağı doğru eğik çekim (-)
130
Şekil : 3.7 Yukarı doğru eğik çekim (+ω)
3.2.2.3. Konvergent çekim
Birbirine yaklaşan veya uzaklaşan alım eksenleri ile resim çekme durumudur
(Şekil : 3.8 ve Şekil : 3.9). Birincisine k o n v e r g e n t , ikincisine d i v e r g e n t
ç e k i m denilir. Her durumda elde edilen modeller, (Şekil : 3.10 ve Şekil : 3.11)
de gösterilmiştir.
Şekil : 3.8 Konvergent çekimi (yaklaşan alım eksenleriyle)
131
Şekil : 3.9 Divergent çekim (uzaklaşan alım eksenleriyle)
Şekil : 3.10 Konvergent çekimde modelin şekli
Şekil : 3.11 Divergent çekimde modelin şekli
Aynı uçağa uygun şekilde yerleştirilen divergent çekim eksenli kameralarla
Şekil : 3.11 de görüldüğü gibi bir uçuşta biri sağa, diğeri sola eğik olmak üzere iki
kolonun resmi birden çekilebilmektedir.
Konvergent ve divergent çekimde elde edilen modellerin alanı, aynı koşullarla
normal çekimle elde edilen modelin alanından 2.2 kat daha büyük
132
olmaktadır (/1/ s:282). Ayrıca baz-yükseklik oranı büyütüldüğünden, elde edilen
yükseklik bilgilerinin hassasiyeti artmaktadır (3.40)
3.2.2.4. Trimetregon Alım
Bazı özel amaçlar için uçağa ikisi divergent, birisi normal konumda üç kamera
yerleştirilerek bir uçuşta ikisi eğik, birisi normal çekilmiş üç kolonun resmi elde
edilir (Şekil : 3.12 ve Şekil : 3.13). Buna t r i m e t r e g o n a l ı m adı verilir.
Şekil : 3.12 İki divergent biri normal eksenli olmak üzere üç kamera ile çekim (trimetregon çekim)
Şekil : 3.13 İki divergent bir normal eksenli üç kamera ile resim çekiminde elde edilen modeller
Yersel kameralarla da alım eksenlerinin konvergent ve divergent konumuyla
resimler çekilebilir. Elde edilecek modellerin şekli hava resimlerindekinin aynı
olacağından, gerek kamera ve alım eksenlerinin konumu, gerekse model şekilleri
ayrıca gösterilmemiştir.
133
Alıştırmalar
39. Şekil : 3.14 de görülen kamera ile, biri normal diğeri konvergent alım
eksenleriyle çekilecek resimlerden elde edilen modellerin şekillerini çiziniz.
Şekil : 3.14 Normal-konvergent çekim
3.2.3. Kullanılan Objektif Sisteminin Sayısına Göre
Hava resimleri ya tek, ya da birden çok objektif sistemi ile çekilebilir. En fazla
birinci şekil kullanılmaktadır.
Çok objektifli sistemde, iki veya daha fazla kamera, aynı bir kamera gövdesine
uygun şekilde monte edilmiş olarak kullanılabilir (Şekil : 3.12 ve Şekil : 3.14 gibi).
Çok objektif sistemli kameralar günümüzde, foto yorumlamada çok etken olan
m u l t i s p e k t r a l resimlerin çekiminde kullanılmaktadır. Alım eksenleri uygun
şekilde yerleştirilmiş aynı özellikte dört veya altı kamera ile, değişik filtre ve
fotoğraf malzemeleri kullanılarak, değişik dalga boylarındaki elektromanyetik
enerji bölümleri (bantlar) yardımıyla, aynı yerin aynı alımda, dört veya altı resmi
çekilmektedir. Orijinal boyutları genellikle 70 mm 70 mm dir. Siyah-beyaz
görüntü taşıyan bu negatiflerden iki veya daha fazlası üst üste konularak, özel optik
ya da elektronik sistemler yardımıyla, y a l a n c ı r e n k l i (false colour)
görüntüler elde edilir.
3.2.4. Kullanılan Elektromanyetik Dalga Aralığına (Spektral Aralığa) Göre
Fotogrametrik amaçla hava fotoğraflarının tamamına yakın kısmı 0.4 μm ile
0.8 μm dalga boylarındaki görünen ışınlar yardımıyla çekilir. Bazı özel amaçlar
için 0.4 μm – 0.9 μm dalga aralığında yakın kızılötesi ışınlar da kullanılır. Buna
e l e k t r o n i k t e r m o g r a f i , resimlere de t e r m a l r e s i m l e r adı verilir.
134
Cisimlerin yaydığı kızılötesi ışınlar toplanarak aşırı soğutulmuş fotodetektöre
yöneltilir. Fotodetektör bunları elektronik sinyallere dönüştürür. Bu sinyaller bir
magnetik teybe kaydedilebildiği gibi bir katot ışın tüpü yardımıyla görüntüye
dönüştürülerek resmi çekilebilir.
Radar görüntülerinin elde edilmesinde, elektronik tekniği ile fotoğrafçılık bir arada
uygulanmaktadır. Elektronik impluslar, önceden belirlenen yönde gönderilir.
Objeye çarpıp yansıyarak dönen impluslar bir katot ışın tüpü yardımıyla görüntüye
dönüştürülerek resimleri çekilir (/1/ s:284).
3.2.5. Çekim Biçimine Göre
Stereoskopik fotoğraflar üç şekilde çekilebilir. Bunlar;
- Tek resim çekimi,
- Devamlı kolon halinde çekim ve
- Panoramik çekim
dir.
Tek resim çekimi, en çok uygulanan, en ucuz, en kolay yöntemdir.
Değerlendirilmesi de diğerlerinden daha kolay ve hassastır. Çekilen resimlerin
kapladığı alanın sınırlı oluşu ve ayırma derecesinin merkezden uzaklaştıkça
azalması bu yöntemin sakıncalarıdır.
Devamlı kolon resimleri, objektif önündeki devamlı açık tutulan bir görüntüleme
penceresinden (slit), odak düzlemindeki hareketli film üzerine görüntü düşürülmesi
ile elde edilir. Filmin hızı, uçağın arazi hızı [5.3.2.] ile uyumlandırılmıştır (5.13).
Bu yöntemde tek resim çekimindeki optüratör sistemi [5.4.2.1.2.] ortadan
kaldırılmıştır. Bir kolon boyunca kesiksiz net görüntü elde edilebilen bu yöntemle,
alçaktan ve foto-yorumlama amacı için resimler çekilir.
Panoramik resimler özel kameralarla çekilir. Kamera objektifi, gerideki düğüm
noktası (Şekil : 2.22) etrafında uçuş yönünde döndürülerek, objektif yönündeki
görüntüleme penceresinden odak düzlemindeki film üzerine görüntü düşürülür.
Bazı kameralarda objektif sabit tutulup D o v e P r i z m a l a r ı yardımıyla uçuş
yönünde tarama yapılır. Filmin hızı ile objektifin dönüş hızı uyumlandırılmıştır.
Görüntüleme penceresi, uzun kenarı uçuş yönüne dik konumda yerleştirilmiştir.
Boyu, kolon genişliğini belirler.
135
Bu yöntemle kolon boyunca, ayırma derecesi yüksek, distorsiyonu az, ufuktan
ufuğa, devamlı görüntü elde edilir (/1/ s:196).
3.3. Resim Ölçeği
Resim ölçeği, tanım olarak resim üzerindeki bir uzunluğun, obje üzerindeki bunun
karşılığı olan uzunluğa oranıdır. Ancak her zaman resimde ve objede (örneğin
arazide) belli uzunluklar bulunamayacağından, resim ölçeği, odak uzaklığı ile
çekim uzaklığının (hava resimlerinde uçuş yüksekliğinin) oranı olarak tanımlanır
(Şekil : 3.15).
Havadan ve yerden çekimde resim ölçeği aşağıda ayrı ayrı incelenmiştir.
3.3.1. Havadan Çekilen Resimlerin Ölçeği
Havadan resim çekimi,
l- Resmin tam yatay (normal) olması
a) Arazinin düz olması,
b) Arazinin engebeli olması
2- Resmin υ kadar eğik olması
a) Arazinin düz olması,
b) Arazinin engebeli olması (en genel durum)
durumları için ayrı ayrı incelenecektir.
3.3.1.1. Resmin Tam Yatay Olması Durumunda
a) Arazi düz ise
Şekil : 3.15 Arazinin düz olması durumunda resim ölçeği
136
Şekil : 3.15 den de görüldüğü gibi resim ölçeği,
h
f
S
s
mM
r
R 1
(3.1)
veya
h
c
h
f
mM
r
R 1
(3.2)
olup resmin her yerinde aynıdır. Yani arazi düz ve resim tam yatay ise (υ = 0), o
resmin ölçeği sabit ve homojendir. Böyle bir resim rahatça harita yerine
kullanılabilir. Yersel kameralarla normal durumda çekilmiş duvar v.b. resimler
harita gibi kullanılabilecek bu tür resimlerdir.
b) Arazi Engebeli İse
Resim ölçeği uçuş yüksekliğine bağlı olduğundan,arazi engebesi ölçeği
değiştirmektedir. Şekil : 3.16 dan görüldüğü gibi resmin n (nadir noktası) veya h '
(asal nokta) noktalarındaki ölçek,
h
f
mr
0
1 (3.3)
dır. p noktasındaki ölçek,
11
1
Hh
f
mr (3.4)
137
Şekil : 3.16 Resim ölçeği arazinin engebesine göre değişir
veya
f
H
f
hmr
1
1
(3.5)
f
Hmm rr
1
01
(3.6)
olup (3.3) de verilen n noktasındaki ölçekten büyüktür (rm küçüldükçe ölçek
büyür). Yani yüksek yerlerde ölçek daha büyüktür ( H negatif).
q noktasındaki ölçek ise,
f
Hhmr
2
2
(3.7)
veya
f
Hmm rr
2
02
(3.8)
olmaktadır. Yani çukur yerlerde ölçek küçülmektedir. Referans düzleminden
yüksekteki bir noktada H nın işareti (-), çukurdaki bir noktada (+) dır.
138
Buna göre referans düzleminden H kadar yükseklik farkı bulunan i
noktasındaki ölçek sayısı, noktanın yüksekte veya çukurda olmasına göre
f
Hmm rri
0 (3.9)
dır. Burada yükseklik farkının ölçeğe etkisi H
f
terimi ile belirlenmektedir.
Alıştırmalar
40. f = 150 mm; 23 23 cm2 lik kamera ile 16 000 ölçeğinde çekilecek resimler ile
haritalar yapılacaktır. Stereoskopik görüş için iki resim arasındaki ölçek
farkının % 10 dan fazla olmaması öngörülmektedir. Bunun için arazide
bulunacak max yükseklik farkı kaç metre olmalıdır?
(max
24 mH yani %10H H ).
3.3.1.2. Resmin Eğik Olması Durumunda (Resim eğikliğinin ölçeğe etkisi)
Şekil : 3.17 de resmin eğik çekilmesi durumu görülmektedir. Arazideki
differansiyel anlamda küçük bir ds uzunluğu ile bunun resimdeki karşılığı olan ds'
nün birbirine oranı, resim ölçeğini tanımlar.
Yani,
OP
pO
ds
sdmr
(3.10)
dir. Gene şekildeki Okp' üçgeni ile ONP üçgeninin benzerliğinden,
h
yf
h
twf
ON
nkf
ON
Ok
OP
pO i sin
(3.11)
1 sin
r
f y
m h h
(3.12)
(3.12) bağıntısının sağındaki ikinci terim, ( sin /y v h ) resim eğikliğinden ileri gelen
ölçek değişimini değimlendirmektedir. Ancak şekilden de görüleceği gibi resmin
139
yukarı kalkık olan kısmındaki ölçek, normal ölçekten (resmin yatay olması
durumundaki ölçekten) büyük; aşağı ucundaki ölçek, normal ölçekten küçüktür.
Yani birinci durumda y nin işareti (+), ikinci durumda (-) dir. Öyleyse düz
arazilerin eğik çekilmiş resimleri için ölçek (3.12) bağıntısından,
Şekil : 3.17
h' : Asal nokta, 1w : Fokal nokta, n : Nadir noktası
0
1 1 sin
r r
y
m m h
(3.13)
şeklinde değimlendirilir. Buradaki y nin başlangıcı 1w olup yönü yukarı doğru
(+), aşağı doğru (-) dir. Hem arazi yüzeyindeki yükseklik farkları, hem de resim
eğikliği dikkate alındığında resim ölçeği, H nın işareti de göz önünde
bulundurularak,
1 sin sin
r
f y f y
m h H h H h H
(3.14)
şeklinde değimlendirilir. Uygulamada ve hesaplamalarda, ileride görüleceği gibi,
resim ölçeği olarak 0
/1 rm , yani yaklaşık değer kullanılır. Aslında normal resim
çekiminde o
5 dır. Ayrıca referans düzlemi olarak, arazinin ortalama
140
yüksekliğinden geçen yatay düzlem alındığından, genellikle %10H h olup, her
ikisi de sonucu fazla etkilemez. Yani rm yerine
0rm in kullanılması, proje
planlaması yapılırken veya örnek hesaplamalarda önemli bir sakınca doğurmaz.
Ancak arazideki yükseklik farkları ile resim eğikliğinin, resmin ölçeğinin
homojenliğini bozduğu, bu nedenlerle resmin her noktasındaki ölçeğin (az da olsa)
birbirinden f a r k l ı olduğu önemle hatırda tutulmalıdır. Bu farklılığın az veya çok
olması, dikkate alınması veya alınmaması, υ ve H nın büyüklüğü ile, yapılan
işlemden istenen doğruluk derecesine bağlı olarak ayrıca düşünülmesi gereken bir
konudur.
Örnek
f = 152 mm 23 23 2
cm lik kamera ile h = 2500 m den düşeye yakın resimler
çekiliyor. Resim eğiklik açısı υ = g4 olduğuna göre,
a) Resmin üst tarafındaki köşede bulunan ve referans düzleminden 200 m
yüksek bir bölgedeki resim ölçeğini bulunuz.
Resmin köşesindeki bir nokta için 23
2 16.262
y x cm. Referans
düzleminden yüksekteki bu bölge için H = - 200 m dir. Buna göre,
2500m 200m
0.152 0.1626 sin 4r g
m
m
14179rm
b) Resim eğikliğinden ve yükseklik farkından dolayı değişmiş olan ölçekleri
ayrı ayrı hesaplayınız.
- Sadece resim eğikliğinin etkisi ile,
2500m
0.152 0.1626 sin 4r g
m
m
15412rm
- Sadece yükseklik farkının etkisi ile,
2500m 200m
0.152r
m
m
15132rm
141
Alıştırmalar
41. f = 115 mm lik kamera ile, referans düzleminden H = 100 m. derinde olan bir
derenin resmi, g5 eğik olarak, h = 1955 m yükseklikten çekilmiştir. Buna
göre,
a) Bu çekimde yaklaşık resim ölçeğini hesaplayınız.
b) Yalnız yükseklik farkı dikkate alındığında resim ölçeği ne olur?
c) Fokal noktadan 10 cm uzakta ve resmin üst tarafındaki bir noktada resim
ölçeğini, yükseklik farkı ve resim eğikliğini de dikkate alarak hesaplayınız.
Cevap: a) 1/17 000 ; b) 1/17 800 ; c) 1/16 728
42. f = 115 mm ve 152 mm lik kameralarla aynı yükseklikten çekilen resimlerin,
a) Ölçek sayıları arasındaki oranı bulunuz.
b) h = 2435 m olması durumunda her kamera ile çekilen resimlerin ortalama
ölçeklerini hesaplayınız.
Cevap: a) 1
2
2
1
f
f
m
m
r
r ; b) 21501 rm , 160002 rm
43. İyi bir stereoskopik görüş için, resimler arasındaki ölçek farkının % 10'u
geçmemesi gerektir. Bunu sağlayabilmek için, iki izdüşüm merkezinin,
referans düzleminden yükseklikleri arasındaki fark ( H ) en fazla ne kadar
olmalıdır?
Cevap: %10 H h
44. f = 305 mm, s = 23 23 cm resim boyutlu C. Zeiss RMK A 30/23 metrik
kamerası ile dünyaya uzaklığı 340 km olan dairesel bir yörüngede seyreden
uydudan normal resimler çekiliyor.
a) Bu resimlerin ortalama ölçeğini,
b) Ağrı dağının tepesinin ve Mersin'in resim ölçeklerini,
c) Deniz seviyesindeki arazide, bir resmin kapladığı alanı hesaplayınız.
Cevap : a) 1 115 000 ; b) 1 096 500 , 1 115 000 ; c) 65 792.25 km2
142
45. Dünyaya en yakın ve en uzak noktaları. 350 km ve 450 km olan elips bir
yörüngede seyreden uyduya yerleştirilmiş f = 300 mm lik bir kamera ile
normal resimler çekiliyor.
Bu çekimde resim ölçeğinin değişimini inceleyiniz.
46. f = 152 mm; 23 23 cm lik ve f = 305 mm; 23 23 cm lik kameralarla, düz bir
alanın 2500 m yüksekten, yaklaşık 5° eğik durumda, (düşeye yakın) resimleri
çekiliyor.
a) Her iki resmin ortalama ölçeklerini,
b) Üst köşe noktalarındaki ölçekleri,
c) Resimlerin alt köşe noktasında ve referans düzleminden 150 m alçakta
bulunan bir noktadaki ölçekleri hesaplayınız.
Cevap : a) 16447, 8197 ; b) 15174, 7868 ; c) 18968, 9039
3.3.2. Yersel Resimlerin Ölçeği
Şekil : 3.18
Böyle objeler için resmin (i) noktasındaki ölçek 1
ir i
f
m Y dir.
Yersel resimlerin ölçeği Şekil : 3.18 de görüldüğü gibi,
Y
f
m r
1
(3.15)
dir.
143
Ancak ölçek Y (alım uzaklığı) ile değiştiğinden, sadece düz ve düşey olan
yüzeylerin normal alımından elde edilen resimlerin ölçeği homojendir. Obje
üzerindeki girinti çıkıntılar ölçeği büyük ölçüde bozar. Ayrıca resmin eğikliği de
[3.3.1.2.] deki şekilde ölçeği etkiler [4.3.].
3.4. Resim Koordinatları İle Arazi Koordinatları Arasındaki Bağıntılar
3.4.1. Genel Tanım
Fotogrametrinin amacı, geometrik tanım ile, merkezsel izdüşüm olan resim
üzerindeki noktaların, belirlenen bir referans düzlemi üzerine ortogonal (dik)
izdüşümünü (harita) elde etmektir.
Haritacılıkta noktalar koordinatları ile tamamlandığından, fotogrametrinin
haritacılığa uygulanmasında, resim koordinatları yardımıyla noktaların arazi
koordinatlarını bulmak önemli bir işlemdir.
Resim koordinatları ile arazi koordinatları arasındaki bağıntılar,
- Resimlerin havadan ve yerden çekilmesi,
- Alım eksenlerinin normal, eğik veya konvergent olması
durumları için farklılıklar gösterir.
3.4.2. Havadan Çekilen Resimlerde Koordinat Bağıntıları
Genelde resim koordinatları ile arazi koordinatları arasında
'
0 11 12 13
'
0 21 22 23
0 31 32 33
h
h
X X a a a x x
Y Y a a a y y
Z Z a a a c
bağıntısı vardır (2.30). Burada ),,( faij dır. Resimlerin tam dik çekilmesi
durumunda (υ = 0);
* 0 olacak, dolayısıyla dönüşüm matrisi birim matris (I) olacak ve
* 0 h h
x y
* h
f
olacaktır.
144
Diğer taraftan, arazi koordinat sistemi başlangıcı, O nün yerdeki karşılığına
kaydırılırsa
000 YX
ve dolayısıyla
'x
f
hX (3.16)
yf
hY (3.17)
olur.
Şekil : 3.19 Resimlerin tam dik (normal) çekilmesi durumunda (υ = 0)
145
Şekil : 3.20 Normal alımın XZ düzlemindeki görüntüsü
Aynı bağıntılar (3.20) den de yazılabilir.
b
p
h
f x
x
b fh
P
(3.18)
f
h
x
X
'
xP
bx
f
hX
x
.. (3.19)
veya x cinsinden,
f
h
x
Xb
xf
hbX (3.20)
olur.
146
Şekil : 3.20 nin benzeri YZ düzleminde çizilirse,
yP
by
f
hY
x
. (3.21)
yazılabilir.
3.4.3. Yerden Çekilen (Yersel) Resimlerde Koordinat Bağıntıları
Ülkemizde yersel resimler normal, eğik ve çok seyrek de konvergent olarak
çekilmektedir. Alım ekseninin bu üç durumu için resim koordinatları ile arazi
koordinatları arasındaki bağıntılar aşağıda ayrı ayrı incelenmiştir.
a) Normal Alım Durumunda
Şekil : 3.21 deki benzer üçgenlerden,
xP
fbY
. (3.22)
X xP
bx
f
Y
x
.. (3.23)
x" cinsinden X koordinatı,
f
Y
x
Xb
YX b x
f (3.24)
Aynı şekil YZ düzleminden çizilirse aşağıdaki (3.25) bağıntısı yazılabilir.
x
Y bZ z z
f P (3.25)
147
Şekil : 3.21 Normal alımın XY düzlemindeki görünümü. Koordinat başlangıcı
O' (0,0,0) noktasıdır, p*: P nin YZ düzlemindeki izdüşümüdür
Normal alım durumunda, gerek hava resimlerinden gerekse yersel resimlerden
ölçülen koordinatlar yardımıyla arazi koordinatlarının bulunması için bunların
resim ölçek sayısı veya h Y
f f
ile çarpılması yetmektedir.
b) Eğik Alım Durumunda (Yersel Resimlerde)
Şekil : 3.22
Eğik alımın XY düzlemindeki görünümü //PP O O
148
Şekildeki phOPDR üçgenleri benzer olup,
f
b
x
DR sin.
sin.bf
xDR
(3.26)
cos sinx
PR PD DR b bf
cos (1 tan )x
bf
1 tanx
ff
(3.27)
konulursa,
cosPR b f (3.28)
olur.
Gene Şekil : 3.22 deki pOpOPR üçgenlerinin benzerliğinden,
xP
PR
f
Y
ve buradan,
x
fY PR
P
veya PR nin (3.26) daki eşiti konularak,
cosx
b fY f
P
(3.29)
bulunur. Aynı şekilde (3.23) bağıntısında, Y yerine (3.29) deki değeri konularak,
149
cosx
bX x f
P (3.30)
ve aynı işlemle (3.25) eşitliğinde (3.29) yerine konulursa,
zf
YZ
cosx
bZ z f
P (3.31)
bağıntıları bulunur. Bu bağıntılar normal alım durumundaki bağıntılardan
sadece cosf terimi kadar farklıdır.
Hava resimlerinin eğik alımındaki bağıntılar, normal alımdaki bağıntılara gene
cosf teriminin eklenmesi ile elde edilir.
c) Konvergent Alım Durumunda
Şekil : 3.23
Konvergent alımın XY düzlemindeki görünümü *(O p X ; )
*YPP
Şekildeki O'PO" üçgenindeki iç açıların toplamı yardımıyla,
p (3.32)
150
bulunur. Aynı üçgende sinüs teoremi uygulanarak,
cos( )
sin( )
bO P
(3.33)
yazılır. (3.32) deki ve açıları,
arctanx
f
(3.34)
arctanx
f
(3.35)
bağıntıları bulunup yerine konulur. Gene şekilden,
cos( )Y O P (3.36)
ve O'PP* ile O'p'h' üçgenlerinin benzerliğinden,
Yf
xX
(3.37)
Yf
zZ
(3.38)
bağıntıları bulunur.
Özet olarak resim koordinatları ile arazi koordinatları arasındaki bağıntılar, alımın
havadan ve yerden yapılması ve alım eksenlerinin dik ve yana eğik olması
durumları için kolayca karşılaştırma yapmak üzere Çizelge : 3.1 de gösterilmiştir.
Hava ve yer resimlerindeki bağıntıların farklı olması, bu durumlardaki koordinat
sistemlerinin farklı olmasından ileri gelmektedir (Çizelge : 3.2).
Gerçekten Çizelge : 3.1 deki bağıntılar yakından incelendiğinde, hava ve yer
resimleri için farklılığın sadece eksen isimlerinden ibaret olduğu görülecektir.
151
Çizelge : 3.1
Koordi-
natlar
Hava resimlerinde Yersel resimlerde
Normal alım Yana eğik alım Normal alım Yana eğik alım
X ' 'x
b hX x x
P f ' 'cos
x
hX x f
f ' '
x
b YX x x
P f ' 'cos
x
bX x f
P
Y ' 'x
b hY y y
P f ' 'cos
x
hY x f
f
x
b fY
P
'cos
x
b fY f
P
Z x
b fZ h
P
'cos
x
b fZ f
P
' '
x
b YZ z z
P f 'cos
x
bZ f
P
Çizelge : 3.2 Hava ve yersel fotogrametride resim ve yer koordinat sistemleri
Koordinat türü Hava fotogrametrisi Yersel fotogrametri
Resim Koordinatı ''' xx ''' xx
''' yy ''' zz
Arazi Koordinatı
X X
Y Z
Z Y
3.5. Koordinatlar Arasında Differansiyel Bağıntılar
3.5.1. Havadan Çekilen Resimlerde Differansiyel Bağıntılar
a) Koordinatların Doğruluk Derecesi
(3.18), (3.19) ve (3.21) bağıntılarından differansiyeller alınırsa,
x
xxx
dPP
bfdf
P
bdb
P
fdh
2 (3.39)
2'
h x hdX dx dh x df
f f f
(3.40)
2'
h y hdY dy dh y df
f f f
(3.41)
elde edilir (/2/ s:134). Burada db ve df 0.01 mm dolayında olup diğer terimlere
göre çok küçük olup değerlendirme aletine incelikle uygulanabilirler. Bu
nedenlerle db ve df li terimler atılıp ortalama hataya geçilirse,
152
xPh mf
h
b
hm (3.42)
2 2
2 2 2
X x h
h xm m m
f f
(3.43)
2 2
2 2 2
Y y h
h ym m m
f f
(3.44)
bulunur. Resmin köşesinde, yani hatanın en fazla olduğu noktada x' = y' dir. Ayrıca
x' ve y' koordinatlarının aynı doğrulukta olduğu varsayılabilir (xm = ym ).
Bu durumda,
YX mm (3.45)
olur. Bu bağıntılardaki,
b
h : Baz - yükseklik oranının tersi olup normal, geniş ve çok geniş
açılı kameralarda (p = %60 olması durumunda) sırasıyla yaklaşık
3 , 3/2 ve l değerlerini alır (Çizelge : 5.4).
f
h : Resim ölçek sayısıdır (
0rm ).
yx mm , : Ölçülen resim koordinatlarının ortalama hatasıdır.
xpm : Resim koordinatlarının ölçüldüğü sistemde (değerlendirme aleti,
stereocomparator.vb.) model noktasının konum karesel ortalama
hatasıdır. Çünkü Şekil : 3.20 den,
xxPx
2 2 2
px x xm m m (3.46)
xx mm (3.47)
153
alınırsa,
xP mmx 2 (3.48)
olur. (3.43) ve (3.44) bağıntılarından yararlanarak, böyle bir hesapla elde edilen
arazi koordinatlarıyla bulunacak bir noktanın k o n u m k a r e s e l o r t a l a m a
h a t a s ı ise,
222
YXP mmm (3.49)
(3.45) dikkate alınıp,
YXP mmm 22 (3.50)
olarak bulunur.
Bunlardan (3.42) bağıntısı, fotogrametrik yöntemle bulunan yükseklik değerlerinin
doğruluğunu göstermektedir. Bağıntıdan da görüleceği gibi elde edilebilecek
yükseklik doğruluğu (hassasiyeti),
- b
h terimi nedeniyle kullanılan kameraya (resim çekme makinesine),
- f
h terimi nedeniyle resim ölçeğine (uçuş yüksekliğine ve kullanılan
kameranın odak uzaklığına),
- xp
m terimi nedeniyle de kullanılan koordinat ölçme veya değerlendirme
aletinin incelik derecesine ve diğer etkenlere bağlıdır (/46/).
Fotogrametrik yöntemle elde edilen X ve Y koordinatlarının doğruluğu da hm
terimi nedeniyle yukarıdaki parametrelerle beraber x' ve y' terimlerinden dolayı,
noktanın resim içindeki konumuna bağlıdır.
b) Nokta Konum Doğruluğu
(3.50) bağıntısında Xm veya
Ym yerine (3.43) veya (3.44) deki eşiti ve hm yerine
de (3.42) deki değeri konulursa, nokta konum ortalama hatası,
154
22 2 2
2 2 2
2 2 22
xP x P
h x h hm m m
f f b f
(3.51)
olur. Burada (3.18) den yararlanarak,
222
21
xPfb
h
konulup 2
2
f
h yani
2
rm parantezine alınırsa,
.2
12
2
2
2222
xx P
x
PrP mP
xmmm (3.52)
yazılabilir. Şekil : 3.20 den de görüleceği gibi x' nün max olduğu köşe noktasında
x" = 0 olduğundan,
xPx max
(3.53)
ve
1
xP
x (3.54)
olacaktır. (3.54) değeri (3.52) de konulup gerekli kısaltmalar yapılırsa,
xPrP mmm 3 (3.55)
şeklinde, fotogrametrik yöntemle elde edilen bir noktanın konum karesel ortalama
hatasını veren bağıntı bulunmuş olacaktır (/10/ (6.95).
(3.55) den de kolayca görüleceği gibi resmin köşesindeki bir noktanın plandaki
karşılığının konum karesel ortalama hatası, resim ölçeği ile, kullanılan
değerlendirme aletinin incelik derecesine (xP
m ) bağlı olarak değişmektedir.
Resmin diğer tüm noktalarının konum karsel ortalama hatası (3.55) den bulunan
155
değerlerden daha küçüktür. Çünkü (3.55) çıkarılırken x' ve y' nün max değerleri
(resmin köşe noktası) dikkate alınmıştır.
Bu bağıntı, υ = 0 olması durumu için ve nokta konum doğruluğunu etkileyen diğer
parametreler (fotoğraf çekimi, emülsiyon özellikleri, fotografik işlemler, film
büzülmesi, arazideki yükseklik farkları...vb) dikkate alınmadan çıkarılmıştır. Bu
parametrelerin etkileri, kullanılan sistemlere göre değişeceğinden belli bir sayı ile
genel olarak tanımlanması mümkün değildir. Ancak (k) bu etkilerin bileşkesini
değimlendiren bir katsayı olduğuna göre (3.55) bağıntısı;
xprp mkmm (3.56)
şeklinde yazılarak genelleştirilebilir. Belli bir sistem ile elde edilebilecek mP
değerinin bulunabilmesi için, önce sistem için k ve xp
m değerlerinin hesaplanması
gerektir (/46/).
k ve xp
m in belli olması durumunda (3.56) bağıntısı, resim ölçeği ile
değerlendirme hassasiyeti (veya değerlendirme ölçeği km ) arasındaki bağıntıyı
değimlendirmektedir. Fotogrametrik harita yapımında rm ile
km arasındaki en
uygun bağıntının belirlenebilmesi çok önemlidir. Bu bağıntı, resimden haritaya
büyütme oranı (n) için uygun en büyük değerin bulunmasında kullanıldığından,
başta yapım maliyeti olmak üzere birçok proje bileşenini etkiler. Önemi nedeniyle
bu konu değişik zamanlarda fotogrametriciler tarafından ele alınmıştır (/11/, /12/,
/24/, /36/, /46/). Bunlardan bir tanesi de Von Gruber tarafından önerilen ve son
yıllara kadar yaygın olarak kullanılan
2ckIr mcm (3.57)
bağıntısıdır (/4/). Bu bağıntıdan genellikle 2c = 2 alınır.
1c katsayısı ise kullanılan fotogrametrik olanakların (kamera, fotografik işlemler,
değerlendirme aleti,...vb) etkisini değimlendirmektedir. Bu olanakların durumuna
göre 1c ; 300 ila 150 arasında değişmektedir. Tüm olanakların durumu dikkate
alınıp c1 katsayısının doğru olarak hesaplanması mümkün olmadığından, genellikle
sezgi, deneyim ve bazı varsayımlara dayalı (amprik) bir değer alınabilmektedir.
hm ve Pm için diğer bir yaklaşım da, (3.42) ve (3.55) bağıntılarındaki
faktörlerden başka, bunlara etkisi olan diğer fotogrametrik parametrelerin hesaba
dahil edilmesidir.
156
Buna göre;
1
22 2 2
2
12 2 2
h x F L
h hm m D D
b f M R
(3.58)
2 2 2 2
2
12( tan )
2P r x F L h
fm m m D D m
R h
(3.59)
Burada;
M : Paralaks giderme katsayısı
R : Görüntünün ayırma derecesi
xm : Kullanılan değerlendirme aletinin koordinat ölçme hassasiyeti
FD : Giderilemeyen film büzülmesi
LD : Giderilemeyen objektif distorsiyonu
α : Ölçü yapılan noktadaki arazinin eğim açısıdır.
Bunların ayrı ayrı bilinmesi durumunda (3.58) ve (3.59) bağıntıları ile kanımızca
daha emin sonuçlar elde edilecektir ((6.84)), (/46/).
Ülkenin teknik standartlarında Pm ve
hm için, sayısal değerler verilmektedir
(/18/). Genellikle paftaya konulan bir noktanın konum karesel ortalama hatasının,
çizim hata sınırından (0.2 mm) küçük olması hedeflenir. 0.2 mm lik kabul edilebilir
konum karesel ortalama hatasının 0.1 mm si, kartografik işlemlerden (çizim,
mürekkepleme, kazıma... vb) kaynaklandığı, 0.1 mm lik kısmının da fotogrametrik
işlemlere ilişkin yapım parametrelerinden ileri geldiği varsayılabilir. Fotogrametrik
harita yapımı proje planlaması yapılırken, yani yapım parametreleri belirlenirken,
0.1 mmk P
m m (3.60)
olması ve mh nin de, proje için hedeflenen değerden büyük olmaması esasından
hareket edilir. Elde bulunan alet ve malzeme varlığına göre (3.58) ve (3.59)
bağıntılarında, Pm ve hm yi etkileyen parametreler dikkate alınarak (3.60)
bağıntısı ve istenen mh, değeri esas alınıp resim ölçeği belirlenir (/46/).
157
Örnek
f = 150 mm olan kamera ile h = 2100 m yüksekten, b = 1500 m lik baz ile çekilen
resimlerden 0.01 mm incelikle okunan resim koordinatları yardımıyla X, Y arazi
koordinatları ile yükseklikler hesaplanmaktadır.
a) Resimler hangi ölçekte çekilmiştir?
b) Baz-yükseklik oranı kaçtır?
c) Kullanılan aletin model noktası konum doğruluğu kaç mm dir?
d) Hesaplanacak yüksekliklerin doğruluk derecelerini bulunuz.
e) Bu değerlendirmeden elde edilecek noktaların konum karesel ortalama
hatasını hesaplayınız.
f) Bu resimler ve bu alet kullanılarak en büyük hangi ölçekte harita yapılabilir?
(Not: 3k alınacaktır).
Çözüm :
a) 2100 m
14 0000.15 m
r
hm
f
1
14 000R
M
b) 1500
0.7142100
b
h
c) xx PxP mmm 2 = 2 0.01 mm 0.014 mm = 14 μm
d) 1
. 14 000 0.0140.714xh r P
hm m m
b mm 27.4
hm cm
e) 3 3 14 000 0.014xP r P P
m m m m mm 34 cm
f) 0 1 mmP k
m m dan 3400km yani 4000min
km olmalıdır.
Alıştırmalar
47. % 60 boyuna örtülü olarak resim çekiminde, dar açılı, normal açılı, geniş açılı
ve çok geniş açılı kameraların kullanılması durumunda baz-yükseklik oranının
değerlerini hesaplayınız. (≈ 3; 2; 1.5; 1) .
158
48. f = 152 mm lik kamera ile h = 2432 m yüksekten % 60 örtülü olarak çekilen
resimler 15xm m olan bir alette değerlendirilmektedir.
a) Bu resimlerin yaklaşık ölçeğini,
b) Bu çekimdeki baz-yükseklik oranını,
c) xP
m i,
d) Elde edilebilecek yükseklik doğruluğunu,
e) Elde edilebilecek nokta konum doğruluğunu,
f) Bu resimlerle ve aletle en büyük hangi ölçekte değerlendirme
yapılabileceğini hesaplayınız.
49. Normal, geniş ve çok geniş açılı kamera ile % 60 boyuna örtülü olarak çekilen
resimler 15 μmxP
m olan bir alette değerlendirilmektedir. Her kameranın
kullanılması durumunda elde edilebilecek yükseklik doğruluğunu, uçuş
yüksekliği cinsinden bulunuz.
50. Aynı kamera ile aynı ölçekte çekilmiş fakat boyuna örtü oranları % 60 ve % 70
olan resimlerden, aynı alet kullanılarak elde edilecek yüksekliklerden hangisi
daha hassastır? Her resimden elde edilebilecek yükseklik karesel ortalama
hataları arasındaki bağıntıyı bulunuz.
51. 20 μmxP
m olan bir aletle yapılan hava resimleri değerlendirmesinde elde
edilecek nokta konum karesel ortalama hatasının, çizim hata sınırı (0, mm)
altında kalması için, resim ölçeği ile değerlendirme ölçeği arasında nasıl bir
bağıntı bulunmalıdır?
52. f = 152 mm ve 23 23 cm lik kamera ile, % 60 boyuna örtülü olarak havadan
normal çekilecek resimlerin değerlendirilmesinden elde edilecek yükseklik
doğruluk derecesinin, hm
h = 0.00015 olabilmesi için kullanılacak aletin
değerlendirme doğruluk derecesi kaç mikrometre olmalıdır? (14 μm).
159
3.5.2. Yerden Çekilen Resimlerde Differansiyel Bağıntılar
a) Derinlik Karesel Ortalama Hatası (Doğruluğu)
(3.22) bağıntısından differansiyel alınıp ortalama hataya geçilirse,
2 22
2 2 2 2
xY P b f
x x
Y f bm m m m
bf P P
(3.61)
bulunur. Burada b
m ve f
m , çok küçük olduğundan ve gerek baz gerekse odak
uzaklığı, değerlendirme aletine 0.01 mm incelikle uygulanabildiğinden atılabilir.
Böylece yersel resimlerden elde edilen Y koordinatının (derinliğin) karesel
ortalama hatası,
xY P
Y Ym m
b f (3.62)
olarak bulunur (/2/ s:146, /3/ s:78).
(3.62) den görüldüğü gibi yersel fotogrametride derinlik doğruluğu,
* b
Y oranı nedeniyle resim çekme parametrelerine,
* f
Y resim ölçeğine (çekim kamerası odak uzaklığına) ve
* xP
m terimi nedeniyle, kullanılan sistemin değerlendirme incelik derecesine
bağlıdır. Bunlar içinde Y çekim uzaklığı, karesi ile etkili olduğundan dikkat
edilmesi gereken en önemli terimdir.
b) XY Düzleminde Nokta Konum Karesel Ortalama Hatası (Doğruluğu)
XY düzleminde yapılacak değerlendirmede bir noktanın konum karesel ortalama
hatası,
222
YXP mmmXY
(3.63)
dır. Xm i bulmak için (3.22) nin differansiyeli alınıp ortalama hataya geçilirse,
160
2 2 2
2 2 2 2
X Y x f
x Y Y xm m m m
f f f f
(3.64)
bulunur. Buradaki 2
Ym yerine (3.62) deki eşiti konularak ve fx mm olduğu
varsayılarak,
22 2 2 2
2 2 2
2 2 2 21 1
XY xP P x
x Y Y Y xm m m
f b f f f
(3.65)
xPm yerine (3.48) deki değeri yazılıp (3.65) yeniden düzenlenirse,
2 2 22 2
2 2 21 2 1
XYP x
Y x Ym m
f f b
(3.66)
şeklinde, XY düzleminde yapılacak değerlendirmeden elde edilecek nokta konum
karesel ortalama hatasının matematiksel ifadesi elde edilmiş olur.
(3.66) dan da görüldüğü gibi XYP
m ;
* 2
2 2
11
x
f f
terimi nedeniyle kullanılan kameraya ve noktanın x değerine
(eğer resmin köşe noktası düşünülüyorsa resmin kameraya yatay veya düşey
olarak konulmuş olmasına),
* xm terimi nedeniyle kullanılan değerlendirme aletinin koordinat okuma
inceliğine,
* b
Y terimi nedeniyle baz oranına yani resim çekme parametrelerine
bağlıdır.
Odak uzaklığı büyük olan dar açılı kameralarda f
x terimi küçük olacağından
XYPm de küçük olur. Son yıllarda genellikle geniş açılı kameralar düzenlenmektedir.
161
Bunun etkisini gidermek için daha uzun baz kullanıp daha yakından resim çekmek,
yani b
Y terimini küçültmek gerektir.
Belli bir kamera ve belli bir değerlendirme aleti için (3.66) daki,
22 2
2 2
11
x
xm C
f f
(3.67)
değişmez bir katsayı olacak ve (3.66) eşitliği,
2
22 1
XYP
Ym C Y
b (3.68)
şeklini alacaktır. Her kurum elindeki kamera ve alet için (resmin yatay ve düşey
konulması durumları da dikkate alınarak) C katsayıları hesaplayabilir.
Örneğin UMK 10/1318 lik kamera ile TOPOCART B aleti için ( 99.30 mmf ;
212 16.6 cms ve 0.01 mm
xm olduğundan) (3.68) bağıntısı;
- Resimler yatay konumda (yani maxx = 8.3 cm) ise, mpx cm cinsinden olmak
üzere;
24
21.31 2 1.10 cm
XYP
Ym Y
b
(3.69)
- Resimler düşey konumda (yani x = 6 cm) ise,
24
21.18 2 1.10 cm
XYP
Ym Y
b
(3.70)
şeklini alır (/8/ s:33).
Bu bağıntılar kullanılarak, XYP
m nin önceden kabul edilen (hedeflenen) bir değerini
elde edebilmek için Y ile b arasındaki değişim, grafiklerle de gösterilebilir. Örnek
olarak, yukarıda sözü edilen UMK 10/1318 kamerası ve TOPOCART B
162
değerlendirme aleti için, resmin yatay ve düşey konumlarında XYP
m , Y ve b
değişimi Şekil : 3.24 ve Şekil : 3.25 de gösterilmiştir.
c) XZ Düzleminde Nokta Konum Karesel Ortalama Hatası (Doğruluğu)
222
ZXP mmmXZ
(3.71)
(3.23) ve (3.25) den differansiyel alınıp ortalama hataya geçilerek (3.71) de
konulursa,
Şekil : 3.24 UMK 10/1318 kamerası ve TOPOCART B aleti için resimlerin
yatay konulması durumunda XYP
m ile b ve Y nin değişimi
163
2 2 2 2 2 2
2 2 2 2 2
2 2 2 2XZP Y x z x
x z Y Y x zm m m m m
f f f f
(3.72)
bulunur. Burada,
fzx mmm (3.73)
olduğu varsayılıp
222rzx (3.74)
konulursa (3.72) bağıntısı
2 2
2 2
12
2XZP x
Y r Y fm m
f f b r (3.75)
şeklini alır.
Şekil : 3.25
UMK/1318 kamerası ve TOPOKART B aleti için XZPm ile b ve Y değişimi
164
Bu bağıntıdan da görüldüğü gibi XZPm
* f terimi nedeniyle kullanılan kameraya,
* xm teriminden dolayı kullanılan değerlendirme aletine,
* Y ve b
Y terimleri nedeniyle resim çekme parametrelerine,
* r terimi nedeniyle noktanın resmin orta noktasından olan (radyal;ışınsal)
uzaklığına bağlıdır.
Gene belli bir kamera ve değerlendirme aleti için,
122 Cmf
rx (3.76)
22
2
2
1C
r
f (3.77)
terimleri değişmez katsayı olacak ve XZPm sadece Y ve b ye bağlı olarak
22
2
1 Cb
YYCm
XZP (3.78)
şeklinde değimlendirilebilecektir.
Gene aynı alet koşulları için 1C ve 2C hesaplanırsa, resimlerin her iki konumu
için,
24
21.469 1.44.10
XZP
Ym Y
b
(3.79)
bağıntısı elde edilir ( /8/ s:37).
(3.79) yardımıyla, belli XZPm değerleri ( km değerlendirme ölçekleri) için Y ile b
nin değişimini gösteren grafikler çizilebilir.
165
3.6. Fotoğrafla Haritanın Karşılaştırılması
Fotoğraf ile harita karşılaştırıldığında aşağıda sıralanan farklılıklar kolayca
saptanacaktır.
FOTOĞRAF HARİTA
1- Perspektif izdüşümdür l- Ortogonal (dik) izdüşümdür
2- Ölçeği kesin ve homojen değildir 2- Ölçeği kesin ve homojendir
3- İstenen ve istenmeyen bütün detaylar
orijinal şekilleri ile görüntülenir
3- Yalnız istenen detaylar özel işaretleriyle
gösterilir. Özel işaretlemede abartma ve
genelleme vardır
4- İki boyutludur 4- Yükseklik eğrileri ile üç boyutludur
5- Resim okumak zordur 5- Özel işaretlerle kolayca okunur.
6- Yönlendirmek zordur 6- Haritanın üst tarafı daima kuzeyi
gösterdiğinden yönlendirmesi kolaydır
7- Resim isimsizdir 7- Belli bölgelerin ve yerlerin isimleri
yazılıdır.
8- Fotoğraftan bitki örtüsü, toprak cinsi
vb. görülebilir
8- Haritada yalnız bitki örtüsü özel
işaretleriyle (sınırlı olarak) gösterilmiştir
9- Resimden ölçü alınmaz.
9- Haritadan hem uzunluk hem yükseklik
ölçüleri (haritanın doğruluk derecesi
içinde) alınabilir
Özet olarak resim, içerdiği zengin detay bakımından, harita ise metrik doğruluk
bakımından önemlidir. 1965 lerden bu yana, Ortofoto tekniği ile metrik doğruluğu
olan foto-haritalar yapılarak, bu iki önemli ve gerekli unsur bir araya getirilmiştir
(/13/).