10 ekİm ankara katlİami davasi duymak ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. felsefe...

14
KOR KİTAP - 90 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ZORUNDASINIZ HAZIRLAYANLAR AV. GÜLŞAH KAYA / DR. BARIŞ IŞIK / BİRKAN BULUT / FULYA ALİKOÇ EDİTÖR: FULYA ALİKOÇ KAPAK TASARIM MUSTAFA SÖĞÜTLÜ ISBN 978-605-2283-74-5 Birinci Basım EKİM 2019 • İkinci Basım EKİM 2019 © Ginko Kitap Ltd. Şti. 2017 BASKI: Mutlu Basım Yayın - Bahri Mutlu Davutpaşa Cad. Güven İş Merkezi C Blok No. 256 Topkapı / İst. Sertifika No: 18569 Ginko Kitap: Osmanağa Mah. Ali Suavi Sk. No: 10 D. 3 Kadıköy / İstanbul T: 0216 449 20 99 • F: 0216 449 21 00 www.korkitap.com • [email protected] Sertifika No: 35054 Kor Kitap, Ginko Kitap Ltd. Şti. tescilli markasıdır.

Upload: others

Post on 10-Jul-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

KOR KİTAP - 90

10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI D U Y M A K Z O R U N D A S I N I Z HAZIRLAYANLAR AV. GÜLŞAH KAYA / DR. BARIŞ IŞIK / BİRKAN BULUT / FULYA ALİKOÇ

EDİTÖR: FULYA ALİKOÇ

KAPAK TASARIM • MUSTAFA SÖĞÜTLÜ

ISBN 978-605-2283-74-5 Birinci Basım EKİM 2019 • İkinci Basım EKİM 2019 © Ginko Kitap Ltd. Şti. 2017

BASKI: Mutlu Basım Yayın - Bahri Mutlu Davutpaşa Cad. Güven İş Merkezi C Blok No. 256 Topkapı / İst. Sertifika No: 18569

Ginko Kitap: Osmanağa Mah. Ali Suavi Sk. No: 10 D. 3 Kadıköy / İstanbul T: 0216 449 20 99 • F: 0216 449 21 00 www.korkitap.com • [email protected] Sertifika No: 35054

Kor Kitap, Ginko Kitap Ltd. Şti. tescilli markasıdır.

Page 2: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

DUYMAK ZORUNDASINIZ

10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASIAVUKAT KOMİSYONU KATKILARIYLA HAZIRLAYANLAR:

AV. GÜLŞAH KAYA / DR. BARIŞ IŞIKBİRKAN BULUT / FULYA ALİKOÇ

Page 3: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

‘ANKARA’DAYMIŞ BARIŞ’ 11

SORUŞTURMA 15

GİZLENEN BİR ŞEYLER VAR! 19

İDDİANAME: PANDORANIN KUTUSU… 43

FAİLLER 75

DURUŞMALAR 95BİRİNCİ DURUŞMA / BOMBALARIN GÖLGESİNDE ADALETİN PEŞİNDE 97

İKİNCİ DURUŞMA / BİR KATLİAMI TEKRAR YAŞAMAK 127

ÜÇÜNCÜ DURUŞMA / TERTİP KOMİTESİ ANLATIYOR 183

DÖRDÜNCÜ DURUŞMA / TANIKLAR HAKİM KARŞISINDA 203

BEŞİNCİ DURUŞMA / İNSANLAR ÖLÜRKEN AMBULANSLAR BEKLEMİŞ 219

ALTINCI DURUŞMA / GAZİANTEP POLİSİ MAHKEMEDE 231

YEDİNCİ DURUŞMA / CEVAP VEREN YOK! 249

SEKİZİNCİ DURUŞMA / DEVLET IŞİD’E NASIL SEYİRCİ KALDI? 259

DOKUZUNCU DURUŞMA / HEYET DOSYAYI KAPATMAK İSTİYOR 275

ONUNCU DURUŞMA / GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ… 285

SONSÖZ 295BİZ BİTTİ DEMEDEN BU DAVA BİTMEZ! 297

EKLER 313

İ Ç İ N D E K İ L E R

Page 4: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

ABDULLAH EROLABDÜLBARİ ŞENCİABDÜLKADİR UYANADİL GÜRAĞA BAYARAHMED ALKHADİAHMET KARTURLUALİ DENİZ UZATMAZALİ KİTAPÇIATA ÖNDER ATABAYAYCAN KAYAAYŞE DENİZAZİZE ONATBAŞAK SİDAR ÇEVİKBEDRİYE BATURBERNA KOÇBİLGEN PARLAKBİNALİ KORKMAZCANBERK BAKIŞCEMAL AVŞARDİCLE DELİDİLAN SARIKAYADİLAVER KARHARMANEBRU MAVİEFSET DURANELİF KANLIOĞLUEMİN AYDEMİREMİNE ERCANERCAN ADSIZEREN AKINERHAN AVCIEROL EKİCİFATMA ESENFATMA BATURFATMA KARABULUT

FEVZİ SERTFEYYAT DENİZGAZİ GÜRAYGÖKHAN AKMANGÖKHAN GÖKBÖNÜGÖKMEN DALMAÇGÖZDE ASLANGÜLBAHAR AYDENİZGÜLHAN ELMASCANGÜNEY DOĞANHACI KIVRAKHAKAN DURSUN AKALINHASAN BAYKARAİBRAHİM ATILĞANİDİL GÜNEYİİSMAİL KIZILÇAYKASIM OTURKEMAL TAYFUN BENOLKORKMAZ TEDİKKÜBRA MELTEM MOLLAOĞLULEYLA ÇİÇEKMEHMET ALİ KILIÇMEHMET HAYTAMEHMET TEVFİK DALGIÇMEHMET ŞAH ESİNMERYEM BULUTMESUT MAKMETİN KÜRKLÜMETİN PEŞMENMUHAMMET DEMİRMUHAMMED VEYSEL ATILĞANMUHAMMET ZAKİR KARABULUTMUSTAFA BUDAKNECLA DURAN

NEVZAT ÖZBİLGİNEVZAT SAYANNİLGÜN ÇEVİKNİYAZİ BÜYÜKSÜTÇÜNİZAMETTİN BAĞCINURULLAH ERDOĞANONUR TANORHAN IŞIKTAŞOSMAN ERVASAOSMAN TURAN BOZACIÖZVER GÖKHAN ARPAÇAYRAMAZAN ÇALIŞKANRAMAZAN TUNÇRESUL YANARRIDVAN AKGÜLSABRİ ALMAZSARIGÜL TÜYLÜSELİM ÖRSSERDAR BENSEVGİ ÖZTEKİNSEVİM ŞİNİKSEYHAN YAYLAGÜLSEZEN VURMAZ BABATÜRKŞEBNEM YURTMANŞİRİN KILIÇALPTEKİN ARSLANUMUT TANUYGAR COŞKUNÜMİT SEYLANVAHDETTİN OZĞANVEDAT ERKANYILMAZ ELMASCANYUNUS DELİCEZİYA SAYGIN

Page 5: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

Bahar mezarına gömsünler sizi Yapraklar gibi buluştunuzdu

Kokular gibi seviştinizdi Bahar mezarına gömsünler sizi

Yaz mezarına gömsünler sizi İlk kezmiş gibi buluştunuzdu Son kezmiş gibi seviştinizdi

Yaz mezarına gömsünler sizi

Güz mezarına gömsünler sizi Salkımlar gibi buluştunuzdu

Ağular gibi seviştinizdi Güz mezarına gömsünler sizi

Cemal Süreya

Page 6: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

11

‘ANKARA’DAYMIŞ BARIŞ’

O gece birçok evde kaygı ve heyecan bir aradaydı. 7 Haziran seçimle-rinden istediği sonucu alamayan iktidar çözüm masasını devirmiş, ülkenin doğu ve batısı arasında uzanan kardeşlik elinin arasına girmişti. Kürt kentleri topa tutuluyor, her gün ölüm haberlerine bir yenisi ekleniyordu. Savaşa karşı barış elini Ankara’da buluşturmak için on binlerce kişi 10 Ekim gününde sözleşti. Herkes barışın sesi daha gür çıksın diye arkadaşını, yakınını, sevdi-ğini Ankara’ya çağırdı. Afişler, toplantılar, bildirilerle kapı kapı hummalı bir çalışma yapılmıştı. Savaşın karanlığına karşı barış umudunu büyütme çağrı-sıydı bu. Adana’dan, Diyarbakır’dan, İstanbul’dan, İzmir’den, Rize’den yola koyulanlar gecenin karanlığında umutlu adımlarla yürüyorlardı otobüslerine. Günlerdir hazırlık yaptıkları barış mitingi için başkentin yolunu tutmuşlardı. Otobüslerde kimi neşeyle türküye eşlik ediyordu, kimi çantasından çıkardığı kitabın sayfalarına gömülmüştü. Sabah olunca “Ankara’ya vardım, merak etmeyin,” diye yazmak üzere telefonunu cebine koyanlarsa başını cama yasla-

10 Ekim Mitingi öncesi Ankara Gar önü, Fotoğraf: Sultan Güner

Page 7: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

duymak zorundasınız

12

mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle gelmiyor. Umut edip beklemek acizlere göre. Kaçıp saklanacak vakit değil. Sevgi emek ister ya. Ekmek ve huzur için de emek. Ankara’daymış barış, alıp getirmek gerek. Ben gidiyorum kalanlara selam olsun. Getirebilirsem barışı kızıma sefa olsun.” KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin yaptığı çağrıda denildiği gibi “barış yolunda bayram”a gidiyorlardı.

* * *

O saatlerde Gaziantep’te bulunan lüks Alyaz Sitesi’nin C bloğunda, 12 numaralı dairede de son hazırlıklar tamamlanmıştı. O gece o evden dört kişi Ankara’ya yola çıktı. İki araçtan birinin şoför koltuğuna Yakub Şahin, diğerine ise Halil İbrahim Durgun oturdu. Durgun’un arkasındaki iki kişiden biri Yunus Emre Alagöz’dü. Suriye’den geldiği tespit edilen yanındaki kişi-nin ismiyse hâlâ bilinmiyor. Ayrı ayrı yola çıkan iki araç sabah saatlerinde Ankara Gölbaşı yakınlarında bir benzinlikte buluştu. Durgun’un arkasında oturan iki kişi araçtan hiç inmedi, arka koltukta çaylarını içti. Yakub Şahin ise Ankara şehir merkezine doğru yola çıktı. Şahin kısa bir süre sonra yine tek başına benzinliğe geri döndü, Halil İbrahim Durgun’la konuştu. Ankara’ya ayrı ayrı girdiler. Konya Yolu paralelinde 1271. Sokakta Durgun’un aracın-dan inen arka koltuktaki iki kişi taksiye bindi. Kızılay’a gideceklerini söyle-diler. Meclis kavşağında indikten sonra kısa bir süre yürüyüp bir daha taksiye bindiler. Bu kez taksiciye Sıhhiye’ye gitmek istediklerini söylediler. Sadece gidecekleri yeri söylüyor, çok konuşmuyorlardı. O gün Ankara’da miting olduğu için taksi Sıhhiye’ye gidemedi. Onlar da Ankara Garı’nın yolunu tuttu.

Saat 09:57...Ulaştırma Kavşağı’na geldiklerinde taksiden indiler. Sıcak havaya rağmen

kalın mont giymişlerdi. O sabah büyük bir mitinge ev sahipliği yapacak olan Ankara’da her ne hikmetse tek bir polisle karşılaşmadılar. Oysa montlarının altındaki yelekler bomba yüklüydü. İki tekinsiz adam Ankara Garı’ndaki kalabalığa doğru yürüdü...

* * *

Sabah güneşi Ankara Garı’nı ısıtmaya başladığında otobüslerden inen yolcular istasyonun önüne ilerliyordu. İşçiler, memurlar, kadınlar, gençler ve çocuklar... Yorgunluğun yerini heyecan almıştı, uzun süredir birbirini görme-yenler hasret gideriyor, yoldan gelenler iştahla simidini ısırıyordu. Şakala-şanlar, kulağında telefon etrafına bakarak arkadaşını arayanlar, korteji sıraya dizen anonslar, elden ele dağıtılan bayraklar, rengarenk dövizler... Ankara’nın her mitingini itinayla takip eden seyyar satıcılar da yerini almıştı. Mitingin çağrıcısı sendika ve meslek odaları yürüyüş kolunun en önünde yürümek üzereydi. Siyasi partiler de sırayla kortejlerini oluşturuyordu. Garın önündeki havuzun yanında EMEP’liler, onların Ankara Spor Salonu’na düşen tarafında

Page 8: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

13

‘ankara’daymış barış’

HDP’liler toplanmıştı. Demir yollarında örgütlü Birleşik Taşımacılık Çalı-şanları Sendikası (BTS) ise hemen önlerindeydi. Birleşik Haziran Hareketi alt geçitten yürüyüş koluna katılıyordu. Ankara Garı’nın yıllardır alışık olduğu bir sahneydi.

Bir şey dışında!Etrafta hiç polis yoktu. Mitinge katılanlar şaşkındı. Bunun iyiye işaret

olmadığını düşünenler oldu. Yürüyüş başlamak üzereydi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin olduğu kortejin önünde ilk adımlar atıldı. Savaşa karşı on binlerce kişinin katıldığı “Emek, Demokrasi ve Barış” mitingi başlamıştı. Tam o esnada bir Ruhi Su türküsüyle halay çeken gençlerin ağzından “Bu meydan kanlı meydan” dizesi döküldü ve… Büyük bir gürültü! Hemen ardın-dan ikincisi...

Saat 10.04...Yerle gök birbirine karıştı. Ortalık kıyamet yerine dönmüştü. Dumanların

kapladığı meydanda insanların üzerine bir şeyler düşüyor, kaçışan ve donup ne olduğunu anlamaya çalışanların peşinden çığlıklar duyuluyordu. Kara dumanlar göğe yükseldiğinde kana boyanmış asfaltta can pazarı başladı.

Kortejin önündekiler ne olduğunu anlayamamıştı. Miting aracı üzerindeki görevliler “Ses bombası... Arkadaşlar sakin olun, yürüyoruz,” dediler önce. Oysa havuzun yakınında ve hemen karşısında iki bomba patlamıştı. İlk daki-kaların şoku atlatılınca herkes gözyaşları içinde, öfkeyle karışık inlemeler ve ağıtların arasında yaralılara yöneldi. Kimi korkuyla yakınını arıyor, kimi kucağındaki insana son kez bakıyordu... Kan ve barut kokusunun yerini tarifi mümkün olmayan bir koku almıştı. Başında beyaz tülbenti kana bulanmış bir barış annesi “Biz barış istedik, barış!” diye ağıt yakıyordu. İkinci patlamanın gerçekleştiği Emek Partisi kortejinin olduğu yerde gençlerin “Faşizme ölüm, halka hürriyet!” diye haykıran sesleri yükseldi. Telefona sarılıp aklına gelen ilk kişiyi arayanların ağzından gözyaşlarıyla aynı sözler çıkıyordu: “Herkesi öldürdüler!” Mitinge giden yakınlarını arayanlar telefon açılmadıkça umudu-nu yitiriyordu...

Yerdeki yaralılardan BTS yöneticisi İshak Kocabıyık gözlerini araladı, “Arkamdan itiliyor gibi yere düşüyorum. ‘Ali mi itti acaba’ diye düşünüyo-rum. Başımı kaldırıyorum ama her yer sessiz, koşuşturanlar var ama ses yok. Elini kolunu oynatanlar var ama ses yok. Birden korkuyorum bu sessizlikten.” Kocabıyık, daha sonra patlamanın etkisiyle sağır olduğunu öğrenecekti.

Yaralıları ya karga tulumba ya da pankartları sedye gibi kullanarak taşıma-ya başladılar. Kimisi orada bulunan taksi, araba veya ses aracıyla hastaneye götürüldü. Bazıları hâlâ şoktan çıkamamış boş gözlerle dolaşarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir doktor miting önlüğünü yırtarak yaralının bacağını sarıyor, diğeri kalp masajı yapıyordu. Patlamanın ardından birkaç ambulans geldi. Ancak birden fazla tam teşekküllü hastanenin yaklaşık bir kilometre

Page 9: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

duymak zorundasınız

14

uzağında bulunan miting alanına uzun süre başka ambulans gelmedi. Oysa taşınamayacak durumda olanlar için bir an önce ambulansların gelmesi gere-kiyordu.

Saat 10:14...Patlamadan 10 dakika sonraki telsiz kayıtlarına göre polislerin kaygısı

başkaydı...2020: (İstihbarat Şb. Mdr. Yrd.) 2030 ben dinliyorum devam et.2030: Anlaşıldı efendim, bu kalabalığı dağıtırsak uygun olacak, tamam.2020: Doğrudur 3810 yakın oraya.3810 numaralı emniyet birimi harekete geçti. “4-5 tane TOMA yerleştirin”

emri gelince TOMA, TOMA 2, TOMA 20 ve TOMA 21 gar kavşağına doğru ilerledi.

Saat 10:19:07’de başlayan telsiz kayıtlarında 3810’un saldırma emrini verdiği duyuldu: “TOMA 21, o gruba suyla müdahale edin.”

Patlamadan 24 dakika sonra başlayan konuşmalar: “Merkez, bu Cumhu-riyet Senfoni Orkestrası’nın önüne ivedi birkaç ambulans gönderseniz uygun olur, burada yaralılar var, ambulans gelmeyince olay çıkıyor, tamam.”1

İkinci kıyamet başladı!Sıhhiye yönünden koşarak patlama alanına yaklaşan polisler, yaralıların

olduğu tarafa gaz bombası attı. Bunun üzerine çevredekiler polisleri engelle-yerek yaralılara siper oldu. Korkuyla öfke iç içe girdi! Bombaların ardından bir de yaralılara gaz bombası atılınca herkesin aklından geçen şey aynıydı: Hepimizi öldürecekler! Bazı polisler kendilerini durdurmak isteyenlere copla saldırıyordu. Yerde yaralılar vardı, yerde ölüler vardı, yerde…

1 Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası kastediliyor.

Polis 10 Ekim Katliamından dakikalar sonra copla saldırıyor. Görüntü: Tamer Arda Erşin.

Page 10: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

15

‘ankara’daymış barış’

Mitinge katılmak için orada bulunan doktorlar ve hemşireler derhal yara-lılara müdahale etmeye koyuldu. Ne var ki polisler gaz bombası atınca can havliyle uzaklaşmak zorunda kaldılar. O esnada hayati tehlikesi olan bir yaralıya kalp masajı yapmaya başlayan bir doktor yoğunlaşan gaz yüzünden yaralıyı dahi göremez hale gelmişti. Eşarpla ağzını kapattı ama nefes alması imkânsızlaşınca 3-5 metre uzaklaştı. Gaz biraz dayanılır hale gelir gelmez geri döndü: “CPR2 yaptım ancak her şey için çok geçti, yaralıyı kaybettik.”

Durumu ağır bir yaralıdan uzaklaşmak zorunda kalan başka bir doktor, o anları “Müdahalenin en yoğun olduğu sırada polisin sıktığı gaz nedeniyle CPR yaptığım bir hastayı bırakıp, gazın yoğun olmadığı bir alanda bir süre bekledim ve döndüğümde müdahale ettiğim şahıs Ex olmuştu,” diye hatırlıyor.

Elbistan’dan gelen Seyhan Yaylagül’ün durumu ağırdı. Patlamada yara-landığı sırada başında yeğeni Sidar Yıldız vardı. İlk yardım eğitimi olan Sidar, teyzesine suni teneffüs yapmaya çalıştı. Ancak gaz atılınca boğazına dolan zehir yüzünden teyzesine zarar verme korkusuyla devam edemedi.

O sırada yaralı olan BTS üyesi Seyfullah Gücükatalak da gazdan etkilen-mişti: “İnatla direnen sağlıkçı bir arkadaş benim başımda durdu. Bir eli ile kendi burnunu bir eli ile de eğilerek benim burnumu tutarak ‘Polisler gaz attı. Mümkünse az nefes al’ diye beni uyardı.”

Trafik polisi araçlarının alana giriş noktalarını tıkayacak şekilde çekilmesi yeniden tepkilere neden oldu. Polisler araçları terk ederek kaçtı. Bir süre alana girmekte zorlanan ambulanslar, polis araçlarının vatandaşlar tarafından çekil-mesiyle ancak girebildi. HDP ve CHP milletvekilleri polislerin alandan çık-ması için uğraşırken, ambulansların polislerce tekrar alana sokulmadığı görül-dü. İnsanlar öfkeyle polis araçlarına ve polislere tepki gösteriyordu. Geç gelen az sayıda ambulans yaralıları hastaneye taşımaya yetmedi. Bu yüzden çoğu kişi kendi imkânlarıyla yaralıları hastaneye taşımak zorunda kaldı. Akrep tipi zırhlı araçların da patlama yerinde dolaşması kitlenin öfkesini tırmandırdı.

Patlamadan yarım saat sonra, saat: 10:42...2010: Şu olay yerindeki alakasız kişileri süpürün süratle.3810: Efendim yaralılara müdahale ettiklerini söylüyorlar, bize saldırıyor-

lar, gaz kullanmamız gerekiyor. Biraz daha bekleyerek yapmayı planlıyorum efendim, uygunsa.

2010: Anladım ama o infiale yol açıyor yani provokatif şeyler de yapıyor-lar, bize saldırıyorlar. Olay yeri inceleme bak yaralılara müdahale bence şu ayakta falan olanların bi süpürülmesi lazım.

3810: Doğrudur efendim. Bir iki kuvvetim daha geliyor. Tamam, süpüreceğiz.Öncelikle durumu ağır olanlar, çoğu yaralı hastanelere götürülüyordu. Yaşa-

mını yitirenlerin üzeri pankart ve bayraklarla örtülmüştü. Biri, bir umut yaşayan 2 Kalp masajı.

Page 11: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

duymak zorundasınız

16

var mı diye tek tek kontrol ediyordu. Yüzündeki dingin acı yaşamını yitirenlerin üzerine pankartı her örttüğünde artıyordu. Polisler bir süre sonra alana olay yeri inceleme kordonu çekti. Fakat “olay yeri” kapatılamayacak kadar büyüktü. Öyle ki bir gün sonra bile alanda demir bilyeler, deliller bulunuyordu. Bunlar yaşanırken ağıtlar, feryatlar, polisle tartışmalar sürüyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Türkçe, Kürtçe, Zazaca beddualar okunuyordu.

Saldırının ardından basın toplantısı yapan üç bakan öfkeyi daha da arttırdı. İçişleri Bakanı Selami Altınok, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in yaptığı ortak açıklamada, Müezzinoğlu, patlamadan 7 dakika sonra saat 10:11 itibariyle 21 ambulansın ekipleriyle birlikte yaralılara ulaştığını iddia etti. Olay yerinde zaten 4 ambulans görevlendirdiklerini söyleyen Müezzinoğlu, patlamadaki ölü ve yaralı sayısını açıkladıktan hemen sonra 1 Kasım seçimlerinde “sağlıklı bir süreçle sandığa gitme” temennisinde bulundu! Adalet Bakanı, dört cumhuriyet savcısı görevlendirildiğini, gerek emniyet gerek istihbarat birimleriyle titiz bir şekilde çalıştıklarını söyledi. Bir gazetecinin İçiş-leri Bakanı Selami Altınok’a güvenlik zafiyeti nedeniyle istifa etmeyi düşünüp düşünmediğini sorması üzerine Adalet Bakanının güldüğü canlı yayına yansıdı! İçişleri Bakanı Altınok gazetecinin sorusuna “Güvenlik açığıyla alakalı hiçbir şey söz konusu değildir. Miting Sıhhiye Meydanı’ndadır ve miting alanın etrafı bariyerlenmişti ve alana girildiğinde arama yapılacaktı. Mitingle alakalı herhangi bir güvenlik zafiyeti olmadığını düşünüyorum,” şeklinde yanıt verdi.

10 Ekim 2015’te Adalet Bakanı Kenan İpek’in güldüğü an. DHA canlı yayını.

O gece binlerce kişi Ankara’nın, hastanelerin, adli tıpın yolunu tuttu. Sabaha kadar insanlar yakınlarını aradı. Katliamın üzerinden geçen saatler saldırının vahametini gün yüzüne çıkarmıştı. Barış mitingine gelen on binler-ce kişi arasında IŞİD’in iki canlı bombası tarafından düzenlenen saldırıda o gün ve sonrasında toplam 103 kişi yaşamını yitirdi, 500’ü aşkın kişi yaralandı. Güpegündüz gerçekleşen, polisin yaralılara gaz attığı, hiçbir güvenlik önle-minin alınmadığı 10 Ekim Ankara Gar Katliamı, Türkiye tarihinin en kanlı saldırısı olarak kayıtlarara geçti.

Page 12: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

S O R U ŞT U R M A

avukatlar anlatıyor…

Page 13: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

19

GİZLENEN BİR ŞEYLER VAR!

10 Ekim günü saat 10.04’te bombaların patlatılmasıyla yargılama süreci-nin “olay”ı gerçekleşmişti. Bir dosyaya daha numara veren katliam, bir ceza yargılamasının ilk adımını, savcıların “olayı aydınlatma” görevini de başlat-mış oldu. 2015/141243 sayılı soruşturma dosyası, aynı zamanda, o gün orada olan herkes ve yakınları için yeni bir mücadelenin başlangıcıydı. Pek tabii biz hukukçuların da...

Kimimiz Gar Meydanı’na mitinge katılmak üzere gitmiştik ve patlatılan bombaların hedefi, dolayısıyla yargılamanın da müştekisiydik. Fakat aynı zamanda o gün orada bulunanlarımızın pek çoğu olay yeri incelemede, hastanelerde ve adli tıp kurumunda mesleki olarak da “görev” başındaydı. Daha o andan başlamış olan görev, yasaların yüklediği sorumluluktan değil; yanı başındaki dostunu, yoldaşını, hayat arkadaşını yitirmiş olmaktandı. Bir yandan ne olduğunu anlamaya çalışıp yanan canın acısını dindirmeye çaba-larken öte yandan otopsiye girmek ya da delil toplamaya çalışmak kolay değildi şüphesiz. Hangi anda hangi kimliğinle var olmak gerektiğinin belir-siz olduğu, adına “dosya” denilen bu kâbusta avukat olmanın en zor tarafı da buydu, hem de başından sonuna tüm aşamalarında.

OLAY YERİ İNCELEME YA DA DELİL KARARTMAKatliam ülkenin dört bir yanında büyük bir infiale neden olmuş, tüm dün-

yada duymayan kalmamıştı. Ne var ki on üç dakikalık yürüme mesafesindeki savcılar, Gar Meydanı’na bir türlü gelemiyordu. Patlamadan yaklaşık bir buçuk saat sonra ancak gelebilen olay yeri inceleme ekipleriyse, savcıların yokluğunda inceleme işlemlerine başlayamıyordu. Hiçbir bozulma olmadan derhal incelenmesi gereken olay yerinde, insanlar delillere basıyor, polis araçları üzerinden geçip gidiyordu. O ana kadar yaşananlar dolayısıyla çevik kuvvet ekipleriyle yakınlarını kaybedenler arasında çıkan gerilim, çevik kuv-vet tarafından havaya ateş açılmasıyla tırmandırılmıştı. Haliyle deliller tam olarak ayaklar altına serilmişti.

Page 14: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI DAVASI DUYMAK ...°lk...12 mış, uykuya hazırlanıyordu. Felsefe öğretmeni Hakan Dursun Akalın o akşam sosyal medyaya şöyle yazmıştı: “Gel demekle

duymak zorundasınız

20

Saldırıdan sonra olay yeri incelemesi. Fotoğraf: Özcan Yaman.

Savcılar gelmese de bir süre sonra çalışma başladı. Olay yeri incele-me olarak tarif edilen işlem, büyük ölçüde cenazelerin alandan tahliye edilmesiydi. Çalışmalar sonucunda, ilk patlamada yaşamını yitiren 41 kişinin cenazesi ve ikinci patlamada yaşamını yitiren 28 kişinin cenaze-siyle birlikte toplam 69 cenazenin Adli Tıp morgu ve Gazi Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldığı söylenmişti. Yine olay yeri inceleme ekiplerince cenazelerden üçünün, sadece bacaklardan oluşan uzuv parçaları olduğu belirtilmişti. İnceleme devam ederken, 2,5 saat sonra alana gelen Cum-huriyet Başsavcısı Necip İşçimen tarafından, hastanelerde bulunan çok sayıda kişinin durumunun ağır olduğu ve yaralılardan 17’sinin hastaneye kaldırılırken yolda veya hastaneye vardıktan hemen sonra yaşamını yitir-diği söylenmişti.

Alan tamamen tahliye edildikten sonra Adli Tıp kurumuna geçilecek, ölü muayene ve otopsi işlemleri orada devam edecekti. Olay yerinde bulunan savcılara, bu işlemlerin bizim huzurumuzda gerçekleştirilmesi talebimize “avukatların dışarıya bilgi verdiği” gerekçesiyle olumsuz yanıt almıştık. Ancak daha sonra inatla bu yolu açtık. Fakat bu tavır, soruşturma işlemlerinin henüz başında adli mercilerin nasıl bir tutum sergileyeceğine işaret etmişti.