15-22/11/2015 tar İhler İ arasinda stuttgart...

32
15-22/11/2015 TARİHLERİ ARASINDA STUTTGART DİN HİZMETLERİ ATEŞELİĞİ TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN ENDÜLÜS (İSPANYA) GEZİ NOTLARI ORGANİZATÖR: NASUH AYDEMİR GEZİ NOTLARI: ALİ AKKAYA FOTOĞRAF: ABUZER YÜCEKAYA REHBER: CİHAT AKYAZ (RUSEDİR TRAVEL) GEZİYE KATILANLAR: DR BİLAL DOĞAN SAFİYE DOĞAN NASUH AYDEMİR FATMA AYDEMİR TALAT ERGİN BAYRAM OYAN GÜLLÜ ŞAHİN İSMAİL ŞAHİN ABUZER YÜCEKAYA SELAMET AKPINARLI EYÜP SAN ZEHRA SAN ZÜLKİF KOCABEY FİRDEVS KOCABEY ABDULLAH OĞUZ SEKİ HAYRULLAH BOZ SELAHATTİN ÖZGEN ASİYE ÖZGEN AYŞE AKTAŞ ZEHRA AKTAŞ İSA SIKICI ALİ AKKAYA MUSTAFA ÖZBAY AYŞE KUŞDİLİ HACER ÇAP CENNET ÇENGEL ENDÜLÜS EMEVİLERİ Abbasilerin, Emevî hanedanına son vermesiyle Emevî sülalesinden gelen Hîşam'ın torunu Abdurrahman, İspanya'ya giderek burada Endülüs Emevî Devleti'ni kurdu (756). Abdurrahman, Abbâsîler ile mücadale etti, Franklara karşı başarılar kazandı. Emevîler İspanya'da tam bir İslam egemenliği kurmuşlardı. Ancak zamanla, başa geçen

Upload: others

Post on 18-Jan-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

15-22/11/2015 TARİHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATEŞELİĞİ TARAFINDAN ORGAN İZE

EDİLEN ENDÜLÜS (İSPANYA) GEZİ NOTLARI

ORGANİZATÖR:

NASUH AYDEMİR

GEZİ NOTLARI:

ALİ AKKAYA

FOTOĞRAF:

ABUZER YÜCEKAYA

REHBER:

CİHAT AKYAZ

(RUSEDİR TRAVEL)

GEZİYE KATILANLAR:

DR BİLAL DOĞAN

SAFİYE DOĞAN

NASUH AYDEMİR

FATMA AYDEMİR

TALAT ERGİN

BAYRAM OYAN

GÜLLÜ ŞAHİN

İSMAİL ŞAHİN

ABUZER YÜCEKAYA

SELAMET AKPINARLI

EYÜP SAN

ZEHRA SAN

ZÜLKİF KOCABEY

FİRDEVS KOCABEY

ABDULLAH OĞUZ SEKİ

HAYRULLAH BOZ

SELAHATTİN ÖZGEN

ASİYE ÖZGEN

AYŞE AKTAŞ

ZEHRA AKTAŞ

İSA SIKICI

ALİ AKKAYA

MUSTAFA ÖZBAY

AYŞE KUŞDİLİ

HACER ÇAP

CENNET ÇENGEL

ENDÜLÜS EMEVİLERİ

Abbasilerin, Emevî hanedanına son vermesiyle Emevî sülalesinden gelen Hîşam'ın torunu

Abdurrahman, İspanya'ya giderek burada Endülüs Emevî Devleti'ni kurdu (756).

Abdurrahman, Abbâsîler ile mücadale etti, Franklara karşı başarılar kazandı.

Emevîler İspanya'da tam bir İslam egemenliği kurmuşlardı. Ancak zamanla, başa geçen

Page 2: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

hükümdarlar cihadı bıraktı ve saraylarda sefa sürmeye başladılar. Taht kavgaları ve sevdaları,

kardeş kanının dökülmesi sebebiyle yıkım dönemi başladı. Ülke çevresinde gelişen Hıristiyan

birlikler zamanla daha fazla güçlendi. Aragon kralı Ferdinand ile Kastilya kraliçesi I. İsabel'in

evlenmesi ve ordularını birleştirmesi ile Hıristıyanlar daha da güçlenmiş ve Yahudilerle

Müslümanları Endülüs'ten çıkarmışlardır. Kemal Reis komutasında bir donanma ile

kurtulan Yahudilerle Müslümanlar gemilerle doğuya getirilmişlerdir.

Endülüs Emevîleri'nin en parlak dönemi III. Abdurrahman (912-961) ve II. Hakem (961-976)

zamanlarıdır. III. Abdurrahman, halife unvanını da kullanınca İslam tarihinde aynı anda

Abbâsîler, Endülüs Emevîleri ve Fâtımîlerde olmak üzere ilk kez üç halife çıktı.

Endülüs, bugün İspanya’nın güneyinde bir bölge olmaktan çok öte kadim bir medeniyet ve kültür mirası. Tarihte ise Endülüs, İslam, Katolik ve Musevi kültürlerinin aynı potada eriyip mükemmel bir karışım oluşturduğu, 750 yıl boyunca İber Yarımadasına hükmetmiş, birçok ilklere imza atmış ve dünya kültür ve bilim mirasına önemli eserler bırakmış bir medeniyet.

711 yılında Kuzey Afrikalı berberi komutan Tarık Bin Ziyad’ın bugün adını verdiği Cebel-i Tarık

boğazından fethettiği İber Yarımadası, tarihte görülmemiş gelişmişlikte bir dönemin doğuşunu

başlattı. Bin Ziyad sıfırdan başlamak yeni bir medeniyet kurmak ve bir daha Afrika kıtasına

dönmemek için tüm gemileri yakma emri verdi. Bugün dilimizde ‘’Gemileri Yakmak’’ deyimi

1300 yıl önceki bu tarihi olaydan gelmekte. Her dine inanç özgürlüğü tanıyan ve her inanç

kesiminin özgürce beraber yaşaması için bir ortam oluşturan Mağribiler (Emeviler) o gün için

devrim sayılabilecek bir sosyal sistem oluşturdular. İnşa edilen saraylar ve yapılan icatlar ile

bilim ve sanatın zirvesine çıktılar. Birçok kitap Endülüs Musevileri tarafından Latinceye çevrildi

ve bu sayede matematik, kimya, fizik, mimarlık ve felsefe ile ilgili kitaplar Avrupa’ya yayıldı.

Bugün uzmanlar Rönesans’ın temelini Endülüs Medeniyetinin attığına dair hem fikir. Ayrıca

günümüzde önemli yeri olan kağıt, ipek, barut, ve pusula gibi icatlar da tüccar Müslüman

Araplar tarafından dünyaya yayıldı.

Endülüs siyasî tarihine kısa bir bakış: Yapılan bir tasnife göre Endülüs’ün siyasî dönemleri iki açıdan ele alınabilir: Birincisi iç siyaset açısından 6 ayrı döneme ayrılabilir:

1. Fetih ve Valiler Dönemi → 711-756 = 45 yıl

2. Endülüs Emevi Devleti → 756-929 + 929-1031 = 275 yıl

3. Mülûkü’t-Tavâif Dönemi → 1031-1090 = 59 yıl

4. Murâbıtlar Dönemi → 1090-1147 = 57 yıl

5. Muvahhidler Dönemi → 1147-1238 = 91 yıl

6. Nasrîler Dönemi → 1238-1492 = 254 yıl

İkincisi dış siyaset açısından şu dönemlere ayırmak mümkündür:

1. Fetih ve Reconquista-1 → Üstünlük Dönemi, 711-1085 = 374 yıl

2. Fetih ve Reconquista-2 → Savunma Dönemi, 1085-1212 = 127 yıl

3. Fetih ve Reconquista-3 → Gerileme-Çöküş Dönemi, 1212-1492 = 280 yıl

4. Müdeccenler-Moriskolar → İmha Dönemi, 1492-1610 = 118 yıl

5. Aslına Dönüş ve Yeniden Endülüs→ 1980-2011 = 31 yıl

Page 3: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Endülüs'ün Tarihînin Temel Özellikleri:

1. Coğrafî ve kültürel konumu itibarıyla Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ile doğrudan ili şkilidir.

2. İslâmiyet'in siyasî-askerî güç ve medeniyet bakımından Ortaçağ'da ulaştığı zirvedir ve Batı Aydınlanması’nın temel kaynağıdır.

3. Asya’nın Avrupa kısmında yaşayan İslâm’dır.

4. İçerisinde yedi civarında ırk ve üç büyük semâvî din mensuplarını barındıran çok kültürlü yapısıyla bir toplumsal uzlaşma ve hoşgörü medeniyetidir.

5. Türk ve İslam Dünyasına karşı Avrupa'da Haçlı düşüncesinin doğmasına ve seferlerinin başlamasına sebep olmuş bir Müslüman devletidir. Bu açıdan, Doğu-Batı veya İslam-Hıristiyanlık Mücadelesi Tarihinin Ortaçağ dilimindeki en önemli safhasıdır.

6. Hıristiyanlık ve Kilisenin gerçek yüzünü insanlığa gösteren tarihî bir vesikadır.

7. Müslümanların geleneksel, siyasî, dinî ve ekonomik zaaflarını ortaya koyan bir ibret sahnesidir.

8. Coğrafyası ve iklimsel özellikleriyle bir tabiat harikasıdır.

9. Kaybından sonra Osmanlı Devletinin Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da hâkimiyet kurması ve bu hâkimiyetini pekiştirmesinde son derece etkili olmuştur.

10. Bugün, 8 + 1 asırlık (711-1492+1609) Endülüs tarihini daha iyi anlamak için, Ortaçağ-Yeniçağ Orta Doğu-Kuzey Afrika ve Avrupa Tarihini; Arapça, Berberîce, Latince, İspanyolca, Katalanca, Portekizce ve Fransızca gibi 7 lisanda yazılmış bulunan kaynaklardan araştırmak gereklidir. (Bkz: Doç. Dr. Lütfi Şeyban, Recounquista, Endülüs’te Müslüman-Hıristiyan İlişkileri, İst, 2003, s. 24, 54)

Endülüs Kültür ve Gezi seyahatimiz Stuttgart havaalanından direkt uçup Malaga havaalanına inişimiz ile başlamış oldu.(15.11.2015) Altı günlük gezi süresince Malaga, Ronda, Sevilla, Cordoba, Granada, Mijas, Tarifa, Marbella, Afrika kıyılarını (burası görsel olarak tabi) ve Atlantik Okyanusu sahil turu gibi bir çok tarihi ve turistik mekanları gezme fırsatını yakalamış olduk.

Page 4: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Sayın Ateşemiz Dr Bilal Doğan Bey in gezi planına son şeklini verme çalışması

deklanşörümüze yansırken...

1. GÜN

MALAGA (MALEKA)

16.11.2015 PAZARTESİ

Kaldığımız otelde (Fuengirola - Las Palmeras) sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra

otelden çıkarak saat 10.00 da bizi Malaga’ya götürecek olan Metronun yolunu

tutuyoruz. Metro ile yaptığımız yolculuk 45 dk sürüyor.

Malaga, Costa del Sol denilen Güneş Sahilleri üzerine kurulu bir liman şehri. Şehir Cebelitarık boğazına 100, en yakın Kuzey Afrika sahiline ise 130 km uzaklıkta. Eğer buraya kadar gelmişken Cebelitarık’ı da ziyaret edeyim derseniz İngiltere’den vize almayı unutmayın. Zira burası İngiliz toprağı sayılıyor. Panoramik bir şehir turunu en sonunda anlaşmaya vardığımız bir “Şehir Turu Otobüsü ile yapıyoruz. Fotoğraf makinanızı yanınıza almazsanız üzülebilirsiniz.

‘Şehir turu otobüsü’ için sıkı pazarlık...

Burada hala Fenikeliler‘den kalma az da olsa kalıntılar var. Fenikeliler’e ait surları şehirdeki Picasso Müzesi’nden görebilirsiniz. Ama ayakta duran kalıntıların büyük bir bölümü Endülüs dönemine ait. Gibralfaro kalesi 11. yüzyılda Endülüs Taifalar idaresi sırasında ufak emirliklere bölünmüşken yapılır. 13. ve 14. yüzyılda ise Nasri

Page 5: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

hanedanı zamanında genişletilir. Gibralfaro kalesi korunaklı bir yolla Alcazaba adlı diğer bir kaleye bağlanır. Bu kale Arap döneminde emirin ikamet ettiğiyerdir. Bu tepeden şehrin manzarasının tadını çıkardıktan sonra aşağı iniyoruz.

‘Şehir turu otobüsümüz’

‘Harika bir tekne turu’

Aşağıda sizi Picasso müzesi, Picasso’nun parkta oturur şeklindeki heykeli ve çok güzel bir cadde dikkatinizi çekiyor. Tam bir botanik cümbüşü olan sahil kenarındaki yeşilli ği de gezdikten sonra güzel bir tekne turu sizi bekliyor. Liman ve tekne turu bir harika… Gezi otobüsümüzle Katedral kilisesinin önünden de geçiyoruz ama girmiyoruz. Limanı sahil kenarında bekleyen seyir arabasıyla gezdikten sonra aynı zamanda şehir turu yapmak için kullandığımız otobüs yolculuğumuz da böylece sona ermiş oluyor.

Page 6: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

2.GÜN RONDA 17.11.2015 SALI MALAGA- RONDA ARASI: 102 Km YOLCULUK SÜRESİ: 1saat 16 dk.

Page 7: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

‘Gezi otobüsümüz’

Kahvaltımızı yaptıktan sonra otelimizden çıkıyoruz. Bu gün ayrıca rehberimiz Cihat AKYAZ (Rusedir Travel) ile de buluşuyoruz. Rehberimize ilk sorumuz kaldığımız otelin çaprazına düşen gezi otobüsümüzün park ettiği yolun karşı kenarında kalan ve dört tane minaresi bulunan mekanı soruyoruz. Çünkü oradan gelen müzik sesi ile minareler arasında bir bağlantı kuramamıştık. Hatta ‘bar’ falan zannetmiştik. Rehberimiz bize; İspanya’da İslam Cemiyetinin olduğunu hiçbir caminin bar gibi mekanlara çevrilemiyeceğini anlatıyor ve rahatlıyoruz. Oranın bir Yat Limanı merkezi şeklinde kullanıldığını söylüyor.

Saat 09.10 itibari ile Ronda’ya gitmek üzere otobüslerimize biniyoruz. Yol boyunca Endülüs hakkında bilgiler verilirken kulaklarımız rehberin anlattıklarında gözlerimiz ise Malaga ile Ronda arasında yol alan otobüsümüzün sağlı sollu camlarından bize akseden güzellikte idi. Parmaklarımız ise ya bir fotağraf makinasının denklanşöründe ya da mega piksel özellikleri ile denklanşörü aratmayacak nitelikteki android telefonlarımızda idi. Rehberimiz “-Evet, Ronda’ya geldik.” dediğinde saatlerimiz 10.40 idi.

Tajo Boğazının üstünde, 150 m. yükseklikteki bir kayalığa tutunmuş, muhteşem panaromik görüntü sunan yerleşim bölgesi… Deniz seviyesinden yüksekliği 750 metre. Biz Marbella'ya çok yakın olduğundan Marbella ile birleştirdik gezimizi. Yol aslında 60 km ama devamlı tırmandığın için uzun sürüyor. 3 köprü var şehirde…Puente Romano, Roman Bridge, Puente Viejo - Old Bridge ve Puente Nuevo - New Bridge. Puente Nuevo yeni şehirle eski şehri birbirine bağlayan köprü ve en hareketlisi. Plaza de Toros de Ronda, en eski arenalardan biridir Endülüs bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Malaga ile Sevilla arasında dağlık bir bölgede yer alan kasaba Mağribi hakimiyeti altında kaldığı 700 yıl boyunca ele geçirilmezliğini kanıtlamıştır. Yeni köprü adındaki ünlü art deco köprüsü Puente Nuevo eski şehir ile yeni şehri birbirine bağlar. Köprünün hemen dibinde boğa güreşinin doğduğu, İspanyol Arenalarının ilki ve de en ünlülerinden biri Plaza de Toros bulunur. Boğa güreşi kurallarını 18.yüzyılda belirleyen Francisco Romero; Ronda kasabasında doğmuştur. Arena’nın içinde ayrıca matadorların kıyafetlerinin sergilendiği bir boğa güreşi müzesi bulunur. Köprüyü fotoğraflamak için Ronda’nın aşağı kırsalına inebilir ve şansınız varsa özgürce koşan İspanyol atları ile karşılaşabilirsiniz.

Page 8: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

711 yılında Endülüs Emevi Müslümanlarının eline geçen Ronda’yı Hıristiyanlar ancak 1485 yılında Müslümanların elinden alabilmişlerdir. Müslümanların hemen hemen en son elinden çıkan toprak parçasıdır Ronda. Tabi bu Malaga’nın da elden çıkmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Şehrin ortasından geçen derin bir yarığı köprünün birleştirdiğini söylemiştik. Bu köprü şehri de eski ve yeni diye tabir edilen bölümlerle birbirinden ayırdığını da belirtmiştik. Bu köprünün yerden yüksekliğinin 90 m olduğunu rehberimiz bize söylediğinde köprüden aşağı bakmakta tabi tam bir cesaret işi… Köprüden aşağıya ilk baktığınızda başınızın döndüğünü hissedersiniz. Köprünün inşası esnasında, köprüden düşüp hayatını kaybedenlerin olduğu rivayet edilmektedir. Hatta mimarının bile köprüyü son kontrolünde düşüp öldüğü söylenir.

Biz bu köprünün yerle birleştiği en alt kısmına kadar indik. Küçük bir şelalenin sesi, köprüyü adeta masallardaki dev gibi ayakta tutan kalın duvarları, duvar içine gizlenmiş hapishanesi, köprünün dev duvarının yükseklik bitimindeki harika at nalı kemeri, bu kemerin alt tarafındaki yan duvar oyuklarına kümelenmiş güvercinleri, köprünün altından akan suyu ve yer yer durgunlaşarak oluşan göleti ve köprünün tam karşında Endülüs Emevilerinin bu topraklara girişini simgeleyen yapısı doğanın yeşil cümbüşüyle beraber tarihten günümüze gelen tüm güzelliklerini gözlerimizin önüne bir sofra misali serivermişti… Ve bu göz kamaştıran güzelliğin heyecanına kapılmış olmalıyız ki, o köprünün dibinden okuduğumuz “Ezan Sesi” 90 m lik köprünün üzerinde ve Ronda’nın eski-yeni sokaklarında yankılanmıştı… Ardından o mekanda kılınan öğle namazının ikindi ile bütünleşen manevi güzelliği… Ben bunun adına (o mekanda okunan ezana) “Manevi Cesaret” adını verdim. Çünkü; Bu manevi cesaret, tarihin derinliklerinden koşup gelerek ilmik ilmik kalbimize işlemiş ve bir “Ezan Nidası” ile dilimizden süzülüvermişti…

Page 9: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

‘Rehberimiz anlatıyor, notlar alınıyor...’

RONDA’DA KİLİSE:

Rehberimiz içeriye girmeden anlatmaya devam ediyor. Çünkü gezi planı kapsamında olmayan yerler ve mekanlar ayrıca ücrete tabi. Bu kilisenin bir bölümünde Rahibeler kalıyor. Asla dışarı çıkmıyorlar. Kimse ile görüşmüyorlar. Zaten bunların bulunduğu yere girmekte yasaktır. Bu Rahibeler burada kurabiye yapıyorlar. Kurabiyeleri almaya gittiğinizde belki seslerini duyarsınız ama asla göremezsiniz. Ronda’nın yeni diye adlandırılan bölgesinde bulunan bu kilise 1552 yılında yapılmış.

MATADOR ve ARENA

Kilisenin bulunduğu caddeden 100 m kadar yürüdükten sonra sağ tarafa dönüyorsunuz. Bir boğa heykeli sizi karşılıyor. İspanya’nın meşhur boğa güreşlerinin yapıldığı arenaya geldiğinizi haber veriyor adeta… Pedro Romero ismi ile yüzleşiyorsunuz. İspanya’nın ilk boğa güreşçisi… Daha sonra Romero’nun isteği il yapılmış olan ve içinde boğa güreşlerinin yapıldığı arenada buluyorsunuz kendinizi. Pedro Romero’nun heykelinde doğum tarihi 1754, ölüm tarihi ise 1954’ü gösteriyor. Tabi bu ölüm tarihi aslında heykelinin yapılış tarihidir.

Page 10: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

İspanya’nın bu ilk matadorları, aynı aileden beş kişidir ve ikisi bu arenanın meşhur matadorlarıdır. Boğa güreşleri ise her hafta sonu yapılmaktadır. Aslında arenanın ilk yapılış amacı: Şövalyelerin atlarını savaşa hazırlamak için yaptıkları bir çiftliktir. Boğa güreşleri günümüzde hala yapılmaktadır ama İspanya’nın kuzeyinde yasaklanmıştır. Ronda ve Malaga’da ise boğa güreşlerinin yasaklanması imkansız… Çünkü, bu kültürün kaynağı bu şehirlere ait. Ayrıca bu kültür onlar için çok ta değerli… Bu değerin vehametini ve heyecanını arenanın iç alanında ve sulanarak sertleştirilen kumun yer yer rengini değiştiren kan izlerinde hissetmeniz mümkündür. Ata verilen değer sokaklarda yapılan fayton gezilerinden de anlaşılmaktadır. Boğaların sokaklarda serbest bırakılarak onların önlerinden kaçmak ta buraya ait diğer bir kültürdür.

BOĞA GÜREŞLERİ:

Arenadaki boğa güreşlerinde arenaya altı-yedi boğa çıkar. Torenalar; Boğayı yorar. Matodorlar ise son vuruşu yapar. Matador, ucu kavisli kılıcı ile boğanın boynunun sağ tarafından bir darbe ile boğaya batırır. Sonra matador zafer sembolü olarak boğanın kulaklarını keser. Arenanın kumlarının sulanmasının nedeni ise güreş esnasında matadorun ayaklarının kaymaması içindir. Son olarak arenanın kavisli duvarlarının içine gizlenmiş olan müzeyi ve küçük alışveriş mekanını da gezdikten sonra saat 15.55 itibari ile gezimizin Ronda bölümünü tamamlamış oluyoruz. Bu arada şehir turu yapmayı da unutmuyoruz tabi…

MARBELLA

Ronda’dan ayrılmak üzere otobüsümüze biniyoruz. Marbella’ya geldiğimizde saatlerimiz 17.15’i gösteriyordu. Chicago’da bulunan Beverly Hills’in mimarı tarafından yapılan bu liman kasabası, zengin sınıfın sahil kenarına demirlemiş olan yatları ile karşılıyor bizi. Beverly Hills’in mimarının heykelinin önünde çekilen bir hatıra fotoğrafından sonra güzel bir liman turu yapıyoruz.

Page 11: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Suud kralı ve çevresinin Marbella şehrinde 20 Milyar dolar civarında yatırım yaptığı, çeşitli mülkler satın aldığı söylenmektedir. Her yıl birkaç uçak dolusu insanla buraya 2 aylık tatile geldiği ve şehir ekonomisine önemli katkıda bulunduğu söylenmektedir. Bu arada, başta Arap ülkeleri olmak üzere bir çok ülkenin liderlerinin ve devlet başkanlarının gözde tatil yerlerinden birisi Marbella'dır.

Tekrar otobüsümüze döndüğümüzde ise saatlerimiz 18.30’u gösteriyordu. Saat 19.00’da bir başka sahil turu daha yapıyoruz. Güneşin batışını deniz üzerinden Temmuz ayındaki “Akdeniz Akşamlarının” aksini bize Kasım Ayında tüm sıcaklığı ile hissettirircesine doya doya yaşıyoruz. Endülüs gezimizin ikinci gününü bu şekilde tamamlamış oluyoruz.

Page 12: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

AKŞAM YEMEĞİ ve BİLARDO

Otelin en alt katında kahvaltımızı yapıyor, gezi sonrası dönüşlerimizde de akşam yemeğimizi yiyoruz. Biraz dinlendikten sonra kaldığımız otelin giriş katında bulunan lobisinde buluşuyoruz. Lobide: Kütüphane, bilardo masaları, büyükçe bir salon, salonun yan tarafında bizim çay veya kahve almak için kullandığımız zaman zaman otel sakinlerine canlı müzikte sunan bir bar bulunmakta idi. Otelin büyükçe olan salonunun aynalarla çevrili bir köşesinde bir bilardo masası daha vardı. Bilardo oynamak için tercih ettiğimiz yer genellikle burası idi. Ateşemiz Sayın Dr Bilal Doğan Bey’in farkettirmediği rekabeti, Zülkif hocamızın “-Bilmiyorum” tarzındaki mükemmel oyunu, Eyüp San hocamızın oyundaki vakarı, Talat Ergin hocamızın “-Bu oyun benden sorulur” edası ve tüm arkadaşlarımızın akşamlık eğlencesi olan bu bilardo masası da gezimizin kendine has vazgeçilmez bölümünü oluşturuyordu. Oyun

sonrası otel lobisindeki muhabbetin güzelliği de bir başka idi. Bazı arkadaşlarımız bu muhabbet esnasında otel dışına çıkar, şehrin cadde ve sahilinde gezerdi. Gezinin kendine has yorgunluğu bu şekilde giderilmeye çalışılır ve sonrasındaki uyku da yarınki dinginliğin doruk noktasını teşkil ederdi.

Page 13: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

3.GÜN

GRANADA (GIRNATA)

18.11.2015 ÇARŞAMBA

MALAGA- GRANADA ARASI: 125 Km

YOLCULUK SÜRESİ: 1.34 dk

Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra saat 08.40’dan itibaren otobüsümüz Granada’ya hareket ediyor. Yolculuk boyunca Malaga kentinin kendine özgü yapılarının büyüleyici güzelliğine kaptırıyorsunuz kendinizi. Daha sonra Akdeniz İkliminin etkisi altına giriyorsunuz ve yol boyunca neredeyse Granada’ya kadar size zeytin ağaçları eşlik ediyor. Bu arada rehberimiz Cihat Akyaz ise Granada hakkında bize bilgiler aktarmaya devam ediyor. Tamamen Müslümanların yerleştiği Albeysin Mahallesini gezeceğimizi daha sonrada dünyanın yedi harikasından biri olan el-Hamra Sarayını gezeceğimizi de söylüyor tabi.

Rehbermiz Granada’nın, “nar” anlamına geldiğini söylemişti. Malaga için de; “Balıkların tuzlandığı yer” anlamına geldiğini söylemişti. Granada’nın nüfusu 250 bin kadar. İspanya’nın en çok kasabasına sahip olan bir şehirdir. 92/711 yılından itibaren Müslümanların eline geçiyor (Tarık bin Ziyat tarafından fethediliyor) ve 1492 tarihinde de Müslümanların Endülüs’te kaybettiği en son toprak parçası oluyor. Burası 1492’de terk edildiğinde (evet terkediliyor, savaşmadan şehrin anahtarları teslim ediliyor) burada Nasri (Beni Ahmer) Beyliği Endülüs’ü temsil ediyordu. Takındığı diplomatik tavır ile 254 yıl varlığını devam ettirmişti.

İSPANYA KRALI ve KRALİÇESİ

Burada yeri gelmişken İspanya Kralı Fernando ve İspanya Kraliçesi İsabella’dan söz etmeden de geçemiyeceğim. İsabella’nın kripto Yahudi olduğu söylenir. Kuzeyde Kastilya Kraliçesidir. En kuzeyde de Navarra Krallığı vardır ve Kralı Fernando’dur. Vatikanın planı ile beşik kertmesi olan bu ikili evlendirilir ve İspanya’da birlik sağlanmış olur. Aragon Kralı Fernando ile Kastilya Kraliçesi İsabella evlenmiştir. İsabella Fernando’ya; Granada’yı almadığın sürece sana kadınlık görevimi yerine getirmeyeceğim der. Günlerce, haftalarca, hatta aylarca yıkanmaz. Kokmaya başlar. Tarihte bu yüzden kendisine “Pasaklı İsabella” da denir. Fernando durumun ciddiyetini anlar ve Ebi Abdullah ile görüşür. “-Ya şehri verin ya da biz gelip alırız” der. Ebi Abdullah istişare sonucu (bu duruma karşı çıkan amcası bir gece Fernando’nun askerlerine saldırır ama sayısı azdır. Saldırı kontrol altına alınır) savaşmadan şehrin anahtarlarını teslim eder.

“ALBEYZ İN MAHALLESİNDEN HÜZÜNLÜ BAKIŞ”

Albeyzin Mahallesinin muhteşem terasından el Hamra’yı seyrettiğimiz gibi Ebi Abdullah’ta son bir bakışla el-Hamra’ya bakar ve geride bıraktıkları için göz yaşı dökmeye başlar. Bunun üzerine Ebi Abdullah’ın annesinin şöyle dediği söylenir: “-Erkek gibi savaşıp savunamadığın şehrin için şimdi kadınlar gibi oturup ağlama”

Biz de ilk önce gezimize Albayzin Mahallesinden başladığımız için hem el-Hamra Sarayının büyüleyici kızıllığını seyrediyor hem de rehberimizin anlattığı bu hüzünlü hikayeyi dinliyorduk. İçimiz burkulmadı değil hani… Ah Granada! Albayzin Mahallesinin sokaklarında bir yetim gibi gezerken el-Hamra’nın öksüzlüğünü ancak bu kadar hissettirebilirdin bize…

Page 14: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

‘Albayzin Mahallesinden El Hamra ya Hüzünlü Bakış’

el-Beyyazîn (Albayzin) İslâmî döneme ait özelliklerini muhafaza eden nadir mahallelerden birisidir. Nasrîler döneminde sarayda çalışanların çoğunluğunun bu mahallede oturduğu belirtilmektedir. Sokakları çok dardır ve eski Endülüs karakterini korumaktadır. Burada önceden 17 kadar cami varken Hıristiyan hakimiyetine geçtikten sonra bunların kiliseye çevrilmiş. Orada Abdülkadir es-Sûfî tarafından kurulan Takva Mescidi’nde öğle namazı kıldık. Bu mescid Granada İslâm cemaatinin merkezi olarak görev yapmaktadır ve burada Endülüs Müslümanlarıyla karşılaşmak mümkündür. Albayzin tepesinden el-Hamra Sarayı’nın muhteşem ve hüzünlü görüntüsünü fotoğraflar çekerek kayıt altına aldık. O tepede toplanan bir grup İspanyol gencinin söylediği Flamingo müziğini dinledikten sonra grup halinde tekrar şehrin merkezine indik.

PLAZA DE BİB RAMBLA MEYDANI

Page 15: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Albayzin (Atmaca avcılarının yeri anlamına gelen arapça bir kelimedir) Mahallesinden bu meydana inince bu meydan da bahsedemeden geçemiyecğim. 1492’ Fernando ve İzabella çifti Granada’yı alınca Reconquista hareketi böylece tamamlanmış oluyordu. Reconquista: Yeniden fetih, Müslümanları yarımadadan çıkartma hareketidir. Müslümanlar 711yılında üç sene gibi bir zaman içerisinde neredeyse tüm İspanya’yı fethedip Frank topraklarına kadar ilerlemişti. Fakat Reconquista hareketi ise ancak “sekiz asır” geçtikten sonra gerçekleşebilmişti. İşte 1492 tarihinden sonra burada yaşayan Müslümanların ve Yahudilerin işi zorlaşmıştı. Arşivler ve tüm kitaplar bu meydanda yakılmıştı.Camiler ise kiliseye çevrilmişti. Bir çok tarihi eser tahrip edilmişti. Şu an İspanyollar her sene bu meydanda kitapların yakıldığı tarihte toplanır ve kitapların yakılışını protesto etmek için gün boyu kitap okurlar. Bir kez daha sarsılmış ve şaşkınlığımızı gizleyememiştik ki imdadımıza rehberimizin 13.20’de aynı meydanda toplanmak şartıyla vermiş olduğu mola yetişmişti. Bib Rambla Meydanının arka tarafında Albayzin yolu üzerindeki Fas çarşılarını gezerken ancak bu şaşkınlığımızın üstesinden gelebilmiştik.

CATHEDRAL (KATEDRAL)

Granada Katedrali 16 yy da şehir Müslümanlardan alındıktan sonra bu bölgede bulunan caminin kiliseye çevrilmesiyle ilk halini almış ve zamanla genişletilerek bu gün İspanya’nın en büyük ikinci katedrali haline gelmiştir. Yapılan bağışlarla genişletilmesinden dolayı çan kulesine para yetmemiş gördüğümüz şekli ile yapımı eksik kalmıştır. (Çan kuleleri: Çoğu daha önce minare iken çan kulesine çevrilmiştir) Katedralin tek dikkat çekici noktası “Royal Chapel” yani Kraliyet Şapeli bulunuyor. Burada 1. İzabella’nın ve 2. Ferdinand’ın mezarı var. Ayrıca Ferdinand’ın kılıcı da sergileniyor. Katedralin başka da bir özelliği yok zaten.

MADRASAH (MEDRESE)

Katedralin hemen yanında tarihi bir medrese bulunuyor.(Tabi bu zamanında caminin yanında bulunuyordu) Nasri Hanedanlığı zamanında1349 da yapılmış. 19. Yy da çıkan büyük bir yangında çevresindeki çarşı ile beraber yanmıştır.

EL HAMRA SARAYI

Page 16: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Eveeet! Fas çarşılarındaki mola gezintimiz bittiktem sonra belirlenen saatte (13. 20) Bab Rambla meydanında tekrar toplanıyoruz. 13. 40 gibi tekrar otobüsümüze biniyoruz ve dünyanın yedi harikasından biri olan el Hamra sarayına doğru hareket ediyoruz…

Bu sefer karşımızda Albayzin Mahallesi ve biz ise el Hamra Sarayındayız. Bu muhteşem şaheser tarihten gelen masumiyeti ile ve aynı zamanda bu masumiyetin günümüze ulaşan mütevaziliği ile biz misafirlerini ağırlamaya çoktan hazırdı bile…

Gezerken rehberimizin anlattıklarını dinlemek için kulaklarımıza dinleme cihazlarımızı taktık. Fotoğraf makinalarımızı ve telefonlarımızı hazır hale getirdik. Artık gezi için hemen hemen her şey hazırdı.

El Hamra: Kızıl veya kırmızı saray demektir. Her tarafının zamanında kandillerle çevrili olması ve kandillerin de saraya bu rengi vermesinden dolayı da bu isimle adlandırıldığı söylenir. Zamana göre, içinde otuz bin insanın yaşadığı söylenir. Dağ üzerindedir ve dağın yapısına göre inşa edilmiştir. Bu yüzden bazı yerleri dar bazı yerleri de geniştir. En geniş yeri 180 m, en dar yeri de 40 m dir. Kendine has bir şehir görünümündedir. Zamanında içerisinde ççarşılar, saraylar, hanlar hamamlar, camiler ve köşkler bulunmaktaydı. Her gelen emir adından söz ettirmek için sarayda ya bir değişiklik ya da genişletme yapardı. Bu yüzden Saray, tam bir kompleks görünümündedir. Yapısı hemen harç halini alan ve çabucak betonlaşan bir topraktan yapılmış ve günümüze kadar gelebilmiştir.

Page 17: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Sarayın ziyaretçi sayısı sınırlandırılmıştır. Buna rağmen 2012 yılında en çok ziyaret edilen yerler arasındadır. Cennetü’l-Arifdenilen bahçeyi gezdik. Nasrîler döneminde uzun bir sürede yapılan saray külliyesinin bugün ayakta kalan kısımlarının çoğu I. Yusuf (1334-1353) ve oğlu V. Muhammed (1353-1391) zamanlarında yapılmıştır. Adalet kapısı, hanımlar kulesi, küçük portal sarayı, aslanlı avlu, kral salonu, iki kız kardeş salonu ve harem daireleri bu iki sultan dönemlerinde inşa edilmiştir. Daha sonra gelenlerin çeşitli ilaveleriyle yaklaşık 150 yılda son şeklini almıştır. Çok geniş bir alanda ve bir tepe üzerinde kurulan sarayın ihtişamı Washington Irwing’’e “el-Hamra: Müslüman Cenneti” sözünü söyletmiş. Duvarlarındaki taş işlemelerine sayısız “Ve Lâ Ğalibe illallah” ifadeleri kazınmıştır. Her girilen salonda, avluda, bahçede, en ücra köşede bu ifadeye rastlamak mümkündür. El-Hamra Sarayı, geniş ve çeşitli bitki ve çiçeklerle bezenmiş bahçeleri, su havuzları, seramik ve çini işlemeleriyle insanı büyüleyen bir saray. İnsanı rehavete sürükleyen değişik bir havası ve görüntüsü var. Bazı sultanlar ve devlet ricalinin el-Hamra Sarayı’nın insanı gevşeten, rehavete sürükleyen bu havasının etkisinde kalıp dış dünya ile irtibatı kestikleri belirtiliyor. Saraya giriş bileti kişi başı 10 Euro. Yıllık yaklaşık 3.000.000 kişinin bu sarayı ziyaret ettiği ve gelirinin önemli bir kısmının doğrudan Vatikan’a gönderildiği bilgisi de bizi ayrıca etkileyen olaylar arasındaki yerinialmıştı.

Page 18: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

El Hamra! Sevinç ve burukluğu aynı anda iliklerinize kadar hissettiğimiz ve tarihin derinliklerinden günümüze kadar gelen mahzuni mekan…

Saat 14.00 itibari ile başlayan el Hamra Sarayı gezimiz 17.50 gibi sona ermişti. Aslında anlatılması mümkün olmayan fakat yaşanması gereken, karmaşık duygular içerisinde yazılması zor olupta kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir gezinin ardından otobüslerimize biniyoruz. Otobüs yolculuğumuzun ilk anları derin bir sessizlik içinde geçiyor. Bu yolculuk hep böyle mi devam edecek diye kendi kendime sormadan edemedim. İmdadımıza Abdullah Oğuz Seki Hocamız yetişiyor. Meşhur “Ankara Radyosu” proğramını gezi boyunca başarı ile sunan ve yöneten hocamız otobüs yolculuklarımızın adeta neşe kaynağı oluyor. (Bu arada şunu da belirtmeden geçemiyeceğim: Ankara Radyosu Proğramına konuk olan ve “Yalnız Benim İçin Bak Yeşil Yeşil” parçasını yorumlayan Sayın Dr Bilal Doğan Hocama da bir kez daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum. İnşallah aynı parçayı kendisinden tekrar dinlemek bizlere nasip olur temennisi içerisindeyim.)

4.GÜN

MİJAS (MİKAS)

19.11.2015 PERŞEMBE

MALAGA-MİJAS ARASI: 35 Km

YOLCULUK SÜRESİ: 30 dk

Mijas sahil kentidir. IX yy da burada Fenikeliler vardı. Fenikeliler denizcilik ve ticaretle uğraşıyorlardı. Mijas (Mikas) sahil kenti olarak Antalya’yı andırmaktadır. Son olarak 1485 te Fernando şehri alabilmek için iki defa şehrin üzerine yürüyor. 1487’de Malaga altı, yedi aylık bir kuşatmanın sonucunda Müslümanların destek alamamasından ve yokluktan dolayı düşünce Mijas’da İspanyollara bırakılmak zorunda kalıyor. Malaga düşünce şehir yağmalanıyor, kitaplar yakılıyor, insanlar öldürülüyor ve Malaga sanki şehri altı yedi ay teslim etmemesinden dolayı bu şekilde cezalandırılmış oluyor. Fakat Mijas düşünce böyle bir cezalandırma söz konusu değil.

Yaz aylarında Mijas ve Granada sıcak olur. Kışın Granada özellikle sabah ve akşamları soğuk olur. Mijas’ın nüfusu 80 bin civarındadır. Geçim kaynakları, tarım ve balıkçılıktır. Son

Page 19: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

zamanlarda “Doğal Yaşamdan” dolayı turizmde de bir hareketlilik olmuştur. Malaga’da sardalya balığı meşhurdur. Şeker kamışından yapılmış olan şişe sardalya balığını geçiriyorlar, kum üzerinde yakılan kömürün üzerinde pişiriyorlar. Logos balığı ise en pahalı balıktır. Saat 09.50 gibi Mijas’a ulaşıyoruz ve anlatılanların ışığında güzel bir gezi yapıyoruz. Bu geziden sonra otobüsümüzle İspanya’nın en güney noktası olan ve yol üzerinde seyir halinde iken Cebel-i Tarık’ı da görebilme umudu ile Tarifa’ya gitmek için hareket ediyoruz.

GIBRALTAR, TARIFA (CEBEL-İ TARIK)

MALAGA-TARİFA ARASI: 140 Km

YOLCULUK SÜRESİ: 1.50 dk

09.50 de yolculuğumuz Mijas’dan başladığı için 11.15 te Gibraltar (Cebel-i Tarık) ve Tarifa’ya ulaşıyoruz. Burası Târık b. Ziyâd’ın ordusunu çıkardığı Gibraltar ve Endülüs’e ilk keşif birli ği olarak gönderilen Tarîf b. Mâlik’e nisbetle Tarifa denilen bölge. Her ikisi de Cebel-i Târık boğazında bulunuyor. Gibraltar şu anda İngiltere hükümetinin hakimiyetinde bulunuyor ve rehberin söylediğine göre İngilizlerin izni alınmadan gemi geçişi yasaktır. Buradaki dağın ismi “Cebelü Târık” veya“Cebelü’l-Feth” olarak adlandırılmıştır. Tarifa İspanya’nın en güney uç noktadır. Yüksek tepeden karşı tarafta Kuzey Afrika (Fas) kıyıları gözüküyor. Sağ tarafta ise uçsuz bucaksız Atlas Okyanusu yer alıyor. Emevîler döneminde Endülüs’ün fethi öncesinde Ukbe b. Nâfi’nin atıyla kıyısına kadar ulaşıp: “Ey Allahım! önüme şu uçsuz bucaksız deniz çıkmasaydı senin ismini daha uzaklara götürürdüm” dediği Atlas Okyanusu bulutlar arasından gözüküyor. Bu yüksek tepe çok rüzgarlı olduğu için İspanyollar çok sayıda rüzgardan elektrik elde eden büyük rüzgar değirmenleri koymuşlar. İspanya’nın Kuzey Afrika’da iki şehri bulunuyor. Bu iki şehre feribot ve deniz otobüsü seferleri düzenleniyor. Boğazın iki tarafının arasındaki mesafe yaklaşık 16 deniz mili kadar olduğu söylenmektedir.

Page 20: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

İspanya’nın en uç noktasındaki Tarifa’da gezimiz sahil kkenarındaki kale ile başlıyor. Bu kalenin teras görünümündeki şatosundan Atlantik Okyanusunun mükemmel manzarasını seyrediyor ve fotağraf karelerine en güzel anılardan biri olmak üzere kaydediyoruz. Tarifa caddelerini de gezdikten sonra Atlantik Okyanusunun kumlarına bırakıyoruz kendimizi. Okyanus kenarındaki sahil turumuzu da yaptıktan sonra saat 16.30 itibari ile otobüsümüze biniyoruz. 10-15dk lık bir yolculuktan sonra otobüsümüz Afrika (Fas) kıyılarını görecek şekilde yol kenarında bulunan bir tepelikte duruyor. Bu yolun virajlı oluşu motor tutkunları için birebir. Keskin virajlarda tamamen yan yatarak neredeyse asfalta değecekler zannedersiniz. Onlar o sürüşün zevkini tadarken bizlerde akşam namazının zevkini en uygun bir köşede rükûlar secdeler eşliğinde tatmaya çalışıyorduk. O tepeden bir de harika bir görüntüye şahit olduk. Bulutların içine tamamen gizlenmiş olan ve sadce kale surlarının en uç noktası görünümünde olan dağı seyrediyoruz. Bu harika dağın seyri yudumladığımız çaylarımızla ve kahvelerimizle beraber biterken tekrar otobüsümüze biniyor ve otelimizin yolunu tutuyoruz. Saatlerimiz ise bu esnada 17.30’u gösteriyordu. Bu aynı zamanda bize otelimize kadar eşlik edip, vazgeçilmez eğlencelerimizden biri olan meşhur “Ankara Radyosu” proğramının da başlama saati idi.

5.GÜN

CORDOBA (KURTUBA)

20.11.2015 CUMA

MALAGA-KURTUBA ARASI:158 Km

YOLCULUK SÜRESİ: 1.47 dk

Cordoba: Üç asır Endülüs’e başkentlik yapan şehir…

Cordoba: Cuma sabahında (saatlerimiz 08.40) bambaşka duygularla ziyaretine çıktığımız şehir…

Cordoba: Yolculuğumuz esnasında otobüsümüzde ya-sinler, mülkler, nebeler ve aşr-ı şerifler okuyup, kendisine varan yolları dualarla süsleyip selamladığımız şehir…

Cordoba: Dillerimizi lal, gönüllerimize ve bedenlerimize buruk bir hal salan şehir…

Page 21: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Cordoba: I. Abdurrahman buraya gelince bir hurma ağacının dibine gelerek: “-Sen ki taa buralara kadar geldin. Kök saldın, dal budak verdin. Bakalım biz senin gibi buralarda kök salıp, dal budak verebilecek miyiz” diye hurma ağacı ile söyleşmesinin anlatıldığı şehir…

Vâdiu’l-Kebîr nehrinin kıyısında kurulan Kurtuba Ulu Camii karşıdan tüm heybetiyle gözüktü. Endülüs Emevî Emiri I. Abdurahman’ın, San Vicente Kilisesinin yerini Hıristiyan halka 100.000 dinar ödeyerek satın alarak 785 yılında yapımına başlanan cami hazır bir kilise yapısı üzerine inşa edilmiştir. Daha sonra II. Abdurrahman, II. Hakem ve II. Hişam zamanında çeşitli ilaveler ve genişletmeler yapılmıştır. Uzunluğu 180, genişliği 135 metredir. Cami içerisinde 850 sütun bulunmaktadır. Şam Emeviyye Camiine benzer şekilde dikdörtgen olarak geniş bir alana yatay olarak inşa edilen caminin tam ortasına kondurulan katedral görenleri derin üzüntüye sokuyor. Nehrin üzerindeki köprüden geçtikten sonra karşınıza gelen altı açık büyük giriş kapısının

Page 22: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

üzerindeki taşa bir Müslümanın başını kopartan bir Hıristiyan figürünü yontmuşlar. Kurtuba Ulu Camii’nin 20’den fazla giriş kapısı bulunmaktadır. Avluya girdiğinizde minarenin üzerine 1593 yılında kondurulmuş çan kulesini görüyorsunuz. Bu kuleden belli aralıklarla çan çalıyor. Camiyi hayranlıkla gezerken dışarıdan işitilen çan sesleri insanı değişik duygulara sürüklüyor. Ulu caminin iç tezyinatı ise çok muhteşem. Geniş alanda sütunlar ve kırmızı beyaz taşlardan yapılan yuvarlak kemerler göz alıcı bir şekilde sıralanmıştır. Caminin doğu duvarına Hıristiyanlığa ait renkli duvar resimleri, heykeller vb. konulmuştur. Rehberimizin ifadesine göre yıllardır caminin altında kazı yapılıyormuş. Kazılar sırasında bodrum kısmında ortaya çıkarılan bazı taşlar ve yazılar burasının eskiden bir kilise olduğunu ispat etmek için orada sergileniyor.

Mihrap kısmına geldiğinizde bu muhteşem eseri görünce insanın dili tutulacak gibi oluyor. Mihrabın üzerinden tavana kadar çok ince bir taş işlemeciliği ile çeşitli ayetler işlenmiş. Namaz kılmak ve el açıp dua etmek yasak. Bu durum insanı ayrı bir üzüntüye sokuyor. Hemen mihrabın yanındaki bir odanın duvarlarına kocaman resimlerin birisinde Kurtuba şehrinin anahtarlarının Hıristiyanlara teslim edilişi tasvir edilmiş. Ancak resim Müslümanları tahkir edici ve onur kırıcı bir şekilde tasarlanmış. Müslüman emir, Hıristiyan komutanın önünde yere eğilmiş, iki dizi üzerine çökerek şehri anahtarını ona teslim ediyor. Halbuki tarihi kayıtlarda böyle bir olay mevcut değildir.

Kurtuba Ulu Camii’nin tam ortasında şehir Hıristiyanların eline geçtikten sonra bir katedral yapılmıştır. Aslında caminin yıkılıp yerine büyük bir kilise yapılmasını isteyen papazlara karşı o dönemin kralı buraya gelip caminin ihtişamını görünce: “Dünyanın her tarafında bulunabilecek bir kilise yapacağız derken böylesine güzel bir eseri yıkmayalım” diyerek Ulu Caminin yıkılmasını engellemiştir. Ancak sonradan kilise mensuplarının istekleri ve zorlamaları karşısında Ulu Caminin tam ortasına bir katedral yapılmıştır. Buradaki küçük salonda her gün sabah 09:00’da, Pazar günleri ise büyük salonda ayin yapılmaktadır. Endülüs eyaletindeki tarihi ve turistik yerleri anlatan resimli İngilizce ve İspanyolca turizm rehberlerinde Kurtuba Ulu Camii “La Mezquita-Katedral” olarak geçmektedir. Ancak camiye girişte görevlilerin verdiği resimli broşürde ise “La Cathedrale Cordoue” yazılıdır. Camiden hayranlık ve üzüntüyle birlikte karışık duygularla çıktıktan sonra Kurtuba Çarşısı’nda bir süre yürüyüş yaptık. Çiçek saksılarının duvarlarda asılı olduğu ilginç dar sokaklarda yürüdük. Kurtuba’da Ulu Camii yakınındaki çarşı içinde bulunan Engizisyon mahkemelerinde işkence

Page 23: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

için kullanılan aletlerin sergilendiği müze çok ilginçtir. Giriş kapısında “Museo De La Inquisicion Europa Siglos XIII Al XIX” yazan bu küçük ve dar üç-dört salondan oluşan müzede XIII. Yüzyıldan itibaren Engizisyon mahkemelerinde yargılanıp cezaya çarptırılanlara yapılan işkencelerde kullanılan alet ve düzenekler sergilenmektedir. Her aletin yanına konulan bir levhada elle çizilmiş resimlerle o aletin ne işe yaradığı, kadın veya erkeklere nasıl işkence yapılıp organlarının nasıl koparıldığı anlatılıyor. İçi şişli ve kapanınca insan vücuduna batan demir zırhlar, kazığa oturtulan insanlar, ağaç testeresiyle ortadan ikiye ayrılan insanlar, göğüs uçları kesilen kadınlar, vücudu gerdirilen insanlar, insanı dehşete düşürüyor. Hıristiyan Batı tarihinde Engizisyonun önemi, kadın erkek ayırımı yapılmaksızın insanlara yapılan fizikî şiddet ve işkenceler insanı hayretler içinde bırakıyor. Prof. Dr. Mehmet Özdemir’in ifadesine göre yaklaşık 10 yıl kadar önce sosyalist bir belediye başkanın tarafından açılan bu müze bir bakıma özeleştiri ve özür anlamına geliyor. Ancak bir süre sonra bu müzenin kapanmayacağının bir garantisi yoktur. (NOT: Biz bu müzeyi gezmedik ancak araştırmam sonucunda bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istedim) Kurtuba’nın 8 km. kadar kuzeybatısındaki Cebelü’l-Arûs (Sierra Morena) dağının eteklerine kurulan Medinetü’z–Zehra Sarayı (Madinat al-Zahra Archaeological Complex) kalıntıları bulunmaktadır. III. Abdurrahman tarafından 936 yılında yaptırılan saray şehir gibi olup ve Medinetü’z-Zehra zamanla camisi, pazarı, hamamı ile bir yerleşim merkezi haline geldi. 25 yılda tamamlanan saray toplam 7.500.000 dinara malolmuştur. Bir tepenin yamaçlarına üç kısım halinde yapılan sarayın en üstü Harem kısmı, onun altında devlet yöneticilerinin kaldığı bölümler, toplantı salonları, en alttaki meydanda ise askerlere ait yerler mevcuttur. Halen kazı çalışmaları devam etmekte ve ancak %10 kadar gün yüzüne çıkarılabilmiştir. Sarayın önündeki geniş alandaki kapalı müzede Medinetü’z-Zehra ile ilgili 20 dakika süren belgesel de gösterilmekte imiş diyorum. Çünkü biz burayı da gezemedik fakat bilgi olarak sizlerle bunu da paylaşmak istedim.

Cordoba (Kurtuba); İslam Medeniyetinin Endülüs’teki ilk başlangıç noktasıdır. 750 yılında Şam’daki Emevi Devletine Abbasiler son verince I. Abdurrahman Şam’dan İspanya’ya geliyor. 756 yılında Kurtuba Emirliğini kuruyor.

929-930 yıllarında III. Abdurrahman kendini Halife ilan ediyor. 1236-1238 yıllarına gelindiğinde Kurtuba kaybediliyor. Kütüphane ve kitaplar tahrip ediliyor, yakılıp yı kılıyor. İnsanlar öldürülüyor. O zamanın Kurtuba’sında bir milyonu aşkın insan yaşamaktadır. Yüzlerce

Page 24: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

cami inşa edilmiştir. Sokakları taş döşeli olup alt yapısı dahi mevcuttur. Her yer kandillerle aydınlatılmaktadır. Hamamlar, Kütüphaneler, Çarşılar…

KURTUBA ALİMLERİ

Eğitime değer verilir; herkes bi şekilde eğitimini tamamlardı. Evi sokak olanlar bile okur-yazar idi. Daha iyi eğitim almak isteyenler, özel olarak tuttukları hocalar sayesinde bu gereksinimlerini yerine getirirlerdi ve üst seviyede bir eğitim ile eğitimlerini tamamlarlardı. Bu sayıda sayısız alim, yazar, şair yetişmişti. İbn Rüşt, İbn Haldun gibi alimler sadece bunlardan bir kaçı idi. Tıp, Botoloji, Jeoloji, Coğrafya vb ilimler altın çağını yaşıyordu.

Tıpta: İbn Marbunyas: (Yahudi asıllıdır) Selahaddin Eyyübi’nin bile doktorluğunu yapmıştır.

İlk Göz Ameliyatı (Katarak) : Bu ameliyatı yapan alim, Muhammed el-Gaffaqui’dir.

Abbas İbn Firdevs: Kristali ilk bulan ve uçma teorisini ortaya atan alimdir. Bu teorisi sayesinde paraşütü keşfeden ve ilk deneyen alimdir. Bu alimin Bağdat’ta heykeli mevcuttur. Ayrıca Kurtuba’da bir sokağa ismi verilmiştir.

İşte bu medeniyettir ki; Avrupa’daki Rönesansın bizzat temellerini atmıştır.

HACİB EL MANSUR

Page 25: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Kurtuba’ya ilk gelen Müslümanlardandır. Ailesi daima devletin yüksek kademelerinde yer aldı. Hacib el Mansur Endülüs Emevi Devletinin Darphane müdürü olur. Yüksek hediyeler sayesinde devletin daha üst kademesindeki insanlarla sıkı dostluklar kurar. Onlara sürekli paha biçilmez hediyeler sunar. Böylece yüksek kademedeki insanların ortamına girer. Bu durum şikayet konusu olunca Sultan denetlenmesini emreder. Denetime tabi tutulacağını anlayınca paha biçilmez hediyelerle dostluk kurduğu yüksek kademedeki dostlarından yardım ister. Bu sayede denetlemede hiçbir açık vermez. Sultan onu bu durumundan dolayı ayrıca ödüllendirir. Kuzey Afrika’ya vali olarak atanır. Tabi buradaki halife ile de sıkı dostluk kurar. Tekrar Kurtuba’ya dönüp aynı görevine devam eder. Çok zeki olan Mansur hacibliğe göz diker. Halefi Mansur’un koltuğunda gözü olduğunu görünce onu engellemek ister. Bu arada Halife el Hakim’in oğlu felçtir. Bu felç oğlunun eşini de kandırıp kendi tarafına çeker. Bu durum kendisinin Hacib olarak atanmasına vesile olur. Bundan sonra Hacib el Mansur her ne kadar halifeliğe göz koysa da bu emeline asla ulaşamaz.

Hacib el Mansur, savaşlarda da büyük başarı göstermiştir. Orduyu da arkasına almayı başarır ve komutan olur. Hacib el Mansur’un bu dönemde 200’e yakın savaş kazandığı söylenmektedir. 732 yılında Franklarla yapılan savaşta (Belatüşşüheda savaşı) kaybedilen toprakları bile geri alır. Bundan sonra da zaten iç çekişmeler ve parçalanmalar başlıyor.

6.GÜN SEVİLLA (İŞBİLİYYE)

21.11.2015 CUMARTESİ

MALAGA-SEVİLLA ARASI: 206 Km

YOLCULUK SÜRESİ: 2.16 dk

YOLCULUĞA BAŞLAMA SAATİ: 08.40

SEVİLLA’YA VARI Ş SAATİ: 11.30

93/712 yılında Mûsâ b. Nusayr tarafından fethedilen ve Endülüs’ün ilk idarî merkezi Sevilla (İşbiliyye) şehrine ulaştık. Daha sonraki dönemlerde Endülüs’te başkent Kurtuba olmuştur. Burada önce Plaza de Espana (Spain Square)denilen geniş bir alana fuar ve gösteri merkezi

Page 26: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

olarak kurulmuş yeri gezdik. Yüksek bir bina yarımay şeklinde uzanmakta ve önünde ise geniş yuvarlak bir alan mevcut. Adeta bir mühür gibi. “-Biz buradan Güney Amerika’yı selamlıyoruz. Kanatlarımız altındasınız” demek istemişlerdir bu hilal ve mühür sayesinde… Duvarlara İspanya şehirlerinin isimleri, haklarında bilgi ve Müslümanlardan teslim alınış temsili resimleri konulmuştur. Bu şehirlerin sayısı 51’dir. 52. İse Sevilla’dır. Daha sonra yürüyerek daha önceden Kurtuba Ulu Camii’nin kıyısında gördüğümüz Vâdiu’l-Kebîr nehrinin kıyısına yapılan Altın Kule gözümüze çarpmakta. Şehirde İslâmî dönemden kalan birkaç yapıdan birisi olan bu yüksekçe kule nehrin hemen kıyısında inşa edilmiştir. On iki kenarlı çokgen bir plan üzerine inşa edilen kule, bir rivayete göre üzerini kaplayan altın yaldızlı çinilerin bıraktığı tesir sebebiyle Altın Kule adı verilmiştir. Daha sonra Sevilla’daki İspanyolca “El Real Alcazar de Sevilla” denilen ve İngilizce “The Royal Alcazar of Seville” olarak isimlendirilen Alkazar Sarayından haberdar oluyoruz. Burasının yapımına Muvahhidler döneminde başlanmış ve Hıristiyan hakimiyeti zamanında tamamlanmıştır. Bu saraya Hıristiyanlar tarafından bazı ilaveler yapılmıştır. Gotik, Mudejar ve Barok stilinde yapılan bu muhteşem saray 1987 yılında dünya kültür mirasına dahil edilmiştir. Giriş kapısı üzerinde ve iç duvarlarında alçı süslemelerin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bazı noktalardan Gırnata el-Hamra sarayına benzemektedir.

İşbiliyye Ulu Camii’nin yerine inşa edilen Katedral ve Melviye (La Catedral ve La Giralda)’ye gittik. Muvahhidler’in halifesi Ebû Yakub Yusuf b. Abdülmümin tarafından 1171-1176 yılları arasında yaptırılan İşbiliyye Ulu Camii, 1236’da İşbiliye’yi ele geçiren Kastilya kralı III. Ferdinand tarafından katedrala çevrilmiştir. Bazı bölümleri dışında tamamen ortadan kalkan cami, Kurtuba Ulu Camii’ne benzemekteydi. Bugün sadece minaresi (La Giralda) büyük bölümüyle ayakta kalmıştır. Minarenin üst kısmı XVI. yüzyılda çan kulesi şeklinde tamamlanmıştır. 90 küsur metre uzunluğundadır.

Sevilla (İşbiliyye) Müslümanların ilk girdiği şehirlerdendir. 1248 yılına kadar da Müslümanların elinde idi. Burada önceleri Vizigotlar ve Romalılar bulunmakta idi. Eskiden en büyük liman İşbiliyye’de idi ve ana limandı. Çünkü o zaman da gemilerin tek geçebildiği yer burası idi. Bu liman ayrıca İzabella’nın isteği üzerine sözde Amerikayı keşfe çıkan Kiristof Kolamb’un kullandığı liman da burasıdır. Keşfettikleri yerdeki üç büyük medeniyeti de yok

Page 27: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

etmişlerdir. Astek ve İnka Medeniyeti gibi. Yerli kaynaklarını da tüketmişlerdir ve giderken yanlarında Rahip te getirmişlerdir. Güney Amerika bu yüzden İspanyolcanın dil olarak kullanıldığı yerlerdendir.

SEVİLLA’DA UNESCO KORUMASI ALTINDA OLAN MEKANLAR

-Arşiv

-Sevilla Katedrali

-El Real Alcazar (Saray)

Sevilla Endülüs’ün gözbebeğidir. Plaza de Espana (Spain Square) 1914’te yapılmaya başlandı ve 1929’da tamamlandı. 50 bin metrekarelik bir alana sahiptir.19 bin metrekaresini binalar oluşturur. Bu alanda Askeri müze ve kamu binaları mevcuttur. Kuzeyinde ve güneyinde kule mevcuttur. Burası aslında bahsettiğimiz meşhur fuarın standı idi. Buradaki binaların balkonlarından alanı seyretmek mümkündür. Bualanın arka tarafında ise Maria Luisa’nın bahçeleri halka açık bir park haline getirilmiştir.

Page 28: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Sevilla’da ikinci bina olarak; Eski tütün fabrikasını ziyaret ediyoruz ama içine girmiyoruz. Tütün ise Fas’tan geliyordu. Avrupa’nın ilk tütün fabrikasıdır. 1750’lerden 1950’lere kadar tütün fabrikası olarak işletilmeye devam ediyor. İşçisi ise Güney Amerika’dan getirilen kölelerden ve özellikle de bayan kölelerden idi. 1950’den sonra bu bina üniversiteye çevriliyor. Tarih, Coğrafya ve Edebiyat fakültesi haline getiriliyor. Gördüğümüz binanın arka tarafında ise Rektörlük binası bulunmakta. Gezmek istediğiniz zaman istediğiniz gibi girip geziyorsunuz. Kimse size kimlik falan da sormuyor.

Sevilla’da üçüncü binna olarak XIII. Alfonso Binasının önünden geçiyoruz. XIII Alfonso şimdiki Kralın babasının dedesinin kaldığı bina imiş. Şu anda Sevilla’ nın en meşhur ve en pahalı oteli olarak hizmet vermektedir.

Sevillada dördüncü bina olarak camiden katedrale çevrilen binanın ve minareden çan kulesine çevrilen yapının bulunduğu mekandayız. Bu katedral hakkındaki bilgilerimizi sizinle üstte paylaşmıştım.

Sevilla’da beşinci bina olarak Arşiv (Archıvo Genaral INDIAS) Binasının önüne geliyoruz ama içeriye girmiyoruz. Bu arşivde kayıtlı olan en büyük meblağ; 500 Milyon Dolar olup Okyanustan çıkarılmıştır. Unesco koruması altındadır.

Sevilla gezimizi de bu şekilde tamamlayıp otele olan mesafeden dolayı da saat 16.35

itibari ile geriye dönüyoruz

7.GÜN

ENDÜLÜS’TEN ALMANYA’YA DÖNÜŞ

22.11.2015 PAZAR

OTELDEN HAVAALANINA GİDİŞ: 17.30

HAVAALANINA GEL İŞ SAATİ: 17.50

UÇAĞIN KALKI Ş SAATİ: 20.10

STUTTGART HAVAALANI: 22.55

Page 29: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

KİŞİSEL DÜŞÜNCELERİM VE DEĞERLENDİRMELERİM:

1-Sekiz asır kadar devam eden (711-1492) Müslümanların İspanya serüveninin yani Endülüs’ün coğrafyasını görmek, Tarîf b. Mâlik’in 91/710’da 500 kişiyle deneme birliğiyle geldiği Tarifa’yı, Târık b. Ziyâd’ın 7.000 kişilik ordusuyla 92/711’de İspanya’ya ilk çıkartma yaptığı Cebel-i Târık’ı, Mûsâ b. Nusayr’ın Endülüs’te fethettiği şehirleri Kurtuba, Gırnata, İşbiliyye, Malaga’yı bizzat görmek ağırlıklı olarak Emevîler dönemi ve Endülüs tarihiyle yüzleşmek beni son derece heyecanlandırdı.

2-İberya Yarımadası’nın jeopolitik konumunu ve doğal güzelliklerini bizzat müşahede ederek bu ülkeye niçin “el-Firdevsü’l-Mefkûd (Kayıp Cennet)” denildiğini daha iyi anlamış oldum.

3-Şimdiye kadar Endülüs tarihini, kültür ve medeniyetinin önemini, Batı Medeniyeti’ne etkilerini ve asıl medeniyete tarih boyunca gerçekte kimlerin sahip olduğunu bir kez daha müşahede etmiş oldum.

4-Gırnata’da el-Hamra Sarayında ihtişam ve huzurla birlikte yalnızlığa terkedilmişliğini ve duvarlarının sessiz çığlıklarını duydum. “Ve Lâ Ğalibe illallah” ifadesinin saray duvarlarına ne kadar çok yakıştığını gördüm.

5-İslâmî gelenekte istisnalar dışında fazla örneği olmayan kiliseleri camilere çevirme olayını İspanya’da sıklıkla camilerin katedrale çevrilmesi şeklinde görmek mümkündür. Kurtuba Ulu Camii’nin tam ortasına yapılan katedral ilginç bir örnektir. Bunun dışında çeşitli şehirlerde onlarca caminin kiliseye çevrildiği belirtilmektedir. Kudüs’te yüzlerce yıllık cami, kilise ve sinagogların yıkılmadan ayakta kaldıklarını, üç dinin mensuplarının (Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler) bazı önemli sıkıntılara rağmen bir arada yaşadıklarını bildikten sonra İspanya’da yıkılan veya kiliseye çevrilen camilerin çok olması Hıristiyanlık adına, kültüre ve kültürlere sahip çıkma adına ne kadar utanç verici bir durum olduğunun farkına vardım. (Onların da bu durumun farkında olduklarına adım gibi eminim)

6-Kurtuba Ulu Camii’nde namaz kılmak ve el açıp dua etmenin yasak oluşu ziyarete gelen Müslümanları derin bir üzüntüye seketmektedir.

7-Kurtuba’daki Engizisyon Müzesi’nde (Museo De La Inquisicion Europa Siglos XIII Al XIX) sergilenen aletlerle yapılan işkenceler; Haçlı seferlerinin yanı sıra Ortaçağ karanlığında İspanya’da yaşananlar, Hıristiyan Batı’nın çirkin ve acımasız yüzünü açıkça göstermektedir. (NOT: Biz bu müzeyi gezemedik. Bu araştırmam sonucu ortaya konan bir bilgidir)

8-İspanya’da 1492 yılından 1609 yılına kadar (sürgün, işkence ve imha dönemi olarak adlandırılan) olan dönemde orada kalan Müslümanları (Moriskolar, Müdeccenler) öldüren, sürgün eden veya zorla Hıristiyan olmaya zorlayan İspanyolların torunları bugün Müslümanların yaptıkları saray, cami ve tarihi eserleri ziyaret eden milyonlarca kişiden yıllık önemli miktarda gelir elde etmektedir. Denildiğine göre Gırnata el-Hamra Sarayı’nın gelirleri doğrudan Vatikan’a gönderilmektedir. Bu husus ilginç olduğu kadar düşündürücüdür.

Page 30: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

9-Andalucia (Endülüs) bölgesi İspanya’daki eyaletlerden birisidir ve kendisine ait bayrağı bile mevcuttur. İspanya bayraklarının yanı sıra Endülüs bölgesinin yeşil beyaz bayraklarını görmek mümkündür.

10-Günümüz açısında bakıldığında İspanya, tabiî güzellikleri açısından çok güzel olmasının yanı sıra sokakların temizliği, sakinliği, trafiğinin düzenli oluşu, herkesin kendi işinde veya evinde olduğu, rahat ve biraz da tembel insanların yaşadığı bir ülke imajı vermektedir.

11-Son yıllarda Kuzey Afrika ve diğer İslam ülkelerinden gelen göçlerle Müslüman sayısının 500.000’e yaklaştığı belirtilen İspanya’da yeniden İslam’a dönüş hareketini (El Retorno de Islam a Al-Andalus, Avdetü’l-İslâm fî’l-Endelüs) başlaması sevindirici bir gelişmedir. İslâm cemaatinin birlikte hareket etmesi ve tarihte olduğu gibi birbirleriyle mücadele edip zayıf düşmemeleri samimi temennimdir.

ALİ AKKAYA

EBERSBACH FİLS MEVLANA CAMİİ

DİN GÖREVLİSİ

Ve son sözümüzü Mustafa ÖZBAY Hocamızın Grana’da gezisi sonrası yazmış olduğu bir kaç şiir ile söylemiş olalım efendim…

AH GRANADAM

Hikayeni duydum üzüldüm inan, Görkemli yapılar camiler viran. Hani gökkubende çınlayan ezan, Hüzünlü boynu bükük ah Granadam. El Hamra sarayın cihanda tektir, Yolu çok uzun yeri yüksektir. İçin nakış nakış dışın çiçektir, Bir gelin gibi nazlı ah Granadam. Tarihten bu güne gör neler çektin, Kim derdi sen yabana gidecektin. Diğerleri yapmacık sen gerçeksin, Tarihine küsmüş ah Granadam. İslamın eseri yukarda dursun, Rüzgarlar ağaçlarını savursun. Ateşgibi kızıl yakıp kavursun, İçin için yanma ah Granadam. Belli ki tekrar fethi beklersin, Onun için günü günre eklersin.

Page 31: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Gün gelir inşallah hasmı teklersin, Sabırlı metanetli ah Granadam. Özbayım gezdi doymadı sana, Kimi bilmem nerden kimi adana. İnan çok benzersin bizim vatana, Bekle bizi tekrar ah Granadam. Mustafa ÖZBAY AĞLATTIN BENİ Tarihe altın harflerle ismin yazılmış İslamın geçmişi görün bakın nasılmış Sütünlara taşlara medeniyet kazınmış İhtişamını seyredip ağlattın beni Ey Kordoba senin yüzlerce camiin vardı Derdi olan hastalar sende şifa arardı Doktorlar o devirde ameliyat yapardı Geçmişini dinletipte ağlattın beni Camiler hanlar hamamlar kervansaraylar Kütüphaneler ve yaktırılan kitaplar Yok olan medeniyet öldürülen insanlar Bunları gösterdin yine ağlattın beni Çift sütunlarınla İslamın şaheseri Minarelerinde çan, avlunda serseri Hiç düşünmezlerki bu insanlar mahşeri Zillet resmine bakıpta ağlattın beni İslamın ne kadar izi varsa silinmiş Kalbine hançer saplanıp, bağrı delinmiş Medeniyet bizden, batılıdan değilmiş Yıkık viranelerinle ağlattın beni Özbay ım geldi sonbahar sabahında Fayda yok artık, müslümanın eyvahında Ey batılı sen varsın, mazlumların ahında Bunca seneden sonra sen, ağlattın beni Mustafa ÖZBAY EY ENDÜLÜSÜM Yerleşim yerimiz Fuengirola Namaz için verdik yollarda mola Hemen hemen her gün çıktık biz yola Seni gezmek için, ey Endülüsüm

Page 32: 15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART …stuttgartdinataseligi.com/FileUpload/bs642623/File/...15-22/11/2015 TAR İHLER İ ARASINDA STUTTGART D İN HİZMETLER İ ATE ŞEL

Ateşemiz güzel türkü söyledi Abdullah hocamız bakın neyledi Neşelendirdi hep, bizi eyledi Seni görmek için, ey Endülüsüm İlk gezimiz hemen yakındı Ronda Doksanbeş metrelik köprü de onda Bende bu şiiri yazdım salonda Seni anmak için, ey Endülüsüm Arkadaşlar hakkın helal eylesin Kimin hakkı varsa lütfen söylesin Sonra demesinler böyle böylesin Şahit kılmak için, ey Endülüsüm Mustafa ÖZBAY ADI ENDÜLÜS Yola çıktık dedik haydi bismillah Eşe dosta dedik haydi eyvallah Hocamızla tanıştık adı Hayrullah Bir güyel geziydi adı Endülüs Komşular dedi Allah a emanet Geldik gördük baktık burda Selamet El Hamra dedik benden selam et Bir güzel geziydi adı Endülüs Kimi ashab gibi adı Ebuzer İstersen altını ayağına ser İnan güvenilir her bir nefer Bir güzel geziydi adı Endülüs Kimi cesur komutan Selahaddin Ağır olduğuna hayret mi ettin Sebebi var inan bunu öğrettin Bir güzel geziydi adı Endülüs Ali hocam komşum yazdı durmadı İnan hiç kimsenin kalbini kırmadı Öyle ki kızmadı kendin yormadı Bir güzel geziydi adı Endülüs Mustafa ÖZBAY