15.bölüm varlık yönetim ġirketi (vyġ) piyasası... · 2014-09-26 · stratejik finansal...
TRANSCRIPT
15.Bölüm
Varlık Yönetim ġirketi
(VYġ)
Yrd. Doç. Dr. Muaz Güngören
1
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Amaçlarımız
Bu bölümü tamamladıktan sonra; aĢağıdaki bilgi ve becerilere sahip
olabileceksiniz:
KüreselleĢme ve ekonomik kriz ve ekonomik krizi doğuran nedenler
Stratejik finansal yönetim ve tahsili gecikmiĢ alacakların yönetimi
Bankacılık krizleri
Varlık Yönetim ġirketleri (VYġ)’nin yasal yapısı ve iĢleyiĢi
Anahtar Kavramlar
Stratejik Finansman
Finansal KüreselleĢme
Varlık Yönetim ġirketleri (VYġ)
Ġçindekiler
GĠRĠġ
FĠNANSAL KÜRESELLEġME VE FĠNANSAL KRĠZLER
STRATEJĠK FĠNANSAL YÖNETĠM VE TAHSĠLĠ GECĠKMĠġ
ALACAKLAR (TGA)
VARLIK YÖNETĠM ġĠRKETLERĠ (VYġ)
VARLIK YÖNETĠM ġĠRKETLERĠ VE DÜNYADAKĠ DURUMU
2
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
GĠRĠġ
Hemen her ülkenin sosyo-ekonomik yaĢamında köklü değiĢikliğe yol açan
küreselleĢme; hem herkesi aynı ölçüde ve aynı Ģekilde etkileyen hem de geri dönüĢü
olmayan bir süreç olarak karĢımıza çıkmaktadır. Olumlu ve olumsuz birçok
değiĢimin görüldüğü bu süreçte; teknoloji ve bilgiye ulaĢım hem yaygınlaĢmıĢ hem
de daha ucuz ve kolay elde edilir hale gelmiĢtir.
UlaĢım ve iletiĢim araçlarında meydana gelen sürekli geliĢim modern tarihe
damgasını vurmakta ve özellikle enformasyon naklinin burada ciddi bir role sahip
olduğu görülmektedir. Burada fiziksel bedenlerin hareketi gerekmemekte ya da
gerekse bile bu oldukça küçük bir önem taĢımaktadır. Dolayısıyla mekândan
kurtarılan sermayenin artık gezici emek gücüne ihtiyacı yoktur. Böylece, paranın ve
bilginin özgür hareketi önünde herhangi bir sınırlama kalmamıĢtır. Ancak
sermayenin hareketini sınırlayan engellerin ortadan kalkması söylendiği gibi her
yerde refahın artmasını da sağlayamamıĢtır. Özellikle bilgisayar ve bilgi
teknolojisindeki yeniliklerin finansal araçlar ve finansal hizmetler üzerindeki etkisi
ve yeni finansal araçlarda meydana gelen olağan üstü artıĢ, sermaye akımlarının
hızlanmasını kolaylaĢtırmıĢ, fakat aynı zamanda finansal krizleri yaygınlaĢtırmıĢ ve
algılamada da hızlandırıcı bir rol üstlenmiĢtir (Öztürk ve Özdemir, 2010: 2155)1.
KüreselleĢmenin bir baĢka boyutu ise finansal küreselleşmedir. Sermayenin faizler,
döviz kurları ve menkul kıymet borsaları aracılığıyla uluslararası düzeyde
gerçekleĢtirdiği hareket 21. yüzyılın baĢında önemli bir miktara ulaĢmıĢtır. Finans
piyasaları, ulusal ve uluslararası değiĢen koĢullara en hızlı ve esnek uyum sağlayan
piyasalar olarak öne çıkmaktadır2.
FĠNANSAL KÜRESELLEġME VE FĠNANSAL KRĠZLER
Ġktisadi faaliyetler tarih boyunca dönemsel çalkantılar sergilemiĢlerdir. Ġlk olarak
1800’lü yıllarda iktisatçılar bu çalkantıların bazen krizler doğurduğunu fark etmiĢ ve
bu krizlerin oluĢumunu anlamaya ve açıklamaya çalıĢmıĢlardır. Krizlerin oluĢumunu
anlamaya ve açıklamaya yönelik ilgi bazı dönemlerde azalmakla beraber günümüze
kadar devam etmiĢtir. Diğer taraftan, 1980’li yıllarda dünyanın pek çok ülkesinde
hızla yayılmaya baĢlayan finansal küreselleşme akımı, finansal kriz olgusunu
1 Özellikle teknolojide meydana gelen geliĢmelerin hem yeni olanaklar sunarak hem de var olan
araçların kullanım maliyetlerinin düĢmesini sağlayarak küreselleĢmeye katkıda bulunduğu
görülmektedir.
2 Sermayenin uluslararasılaĢması yeni bir olgu değildir; ancak dünya ekonomisinin merkez
ülkelerinden çevre ülkelere yapılan doğrudan sermaye yatırımlarında ve daha çok da portföy
yatırımlarında son yıllarda önceki dönemlere göre çok büyük sıçramalar yaĢanmıĢtır (Aydın, 2003:
11).
3
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
gündeme getirmiĢ ve para krizleri 1980 sonrası en sık karĢılaĢılan finansal kriz türü
olmuĢtur (Yılmaz, Kızıltan ve Kaya, 2005: 77).
Kriz3 kuramları ile ilgili çalıĢmaların kökeni her ne kadar 1800’lü yıllara dayansa da
o dönem için, bugün bildiğimiz anlamda finansal krizlerden söz etmek mümkün
değildir. Dolayısıyla, baĢlangıçta kriz kuramları çoğunlukla reel iktisadi krizleri
açıklamaya dönük olarak geliĢtirilmiĢtir. Diğer taraftan, 1940’ların baĢından itibaren
büyük ölçüde II. Dünya SavaĢı hazırlıklarına bağlı olarak savaĢ sanayii öncülüğünde
ve ABD merkezli yaĢanan iktisadi canlanma, 1947-48’lerden itibaren birçok OECD
ülkesini de içine alacak Ģekilde geniĢlemiĢ ve bu büyüme konjonktürü 1970’lerin
baĢına kadar nerede ise kesintisiz devam etmiĢtir. Bu büyüme konjonktürüne
mukabil, kriz kuramları tartıĢmalarında doğal olarak bir duraklama dönemi
yaĢanmıĢtır. Ancak 1970’lerin baĢında Bretton Woods (BW) sisteminin yıkılması ve
yaĢanan petrol Ģoklarının da etkisiyle konjonktür tekrar yön değiĢtirmiĢ ve buna
paralel olarak kriz kuramları tartıĢmaları yeniden alevlenmiĢtir. ġu farkla ki,
1970’lerde uluslararası finansal küreselleĢme faaliyetlerinin yoğunluk kazanmasıyla
birlikte birçok geliĢmekte olan ve geliĢmiĢ ülkede finansal krizler yaĢanmaya
baĢlamıĢtır. 1980 ve sonrası dönemde yaĢanan krizler, az veya çok farklılıklar
gösterseler de ana karakteristiklerini para krizleri oluĢturmuĢtur (Yılmaz, Kızıltan ve
Kaya, 2005: 77). Özetlemek gerekirse, küresel ekonomi ve ulusal ekonomiler, kısa
sayılabilecek aralıklarla düzenli olarak finansal krizler yaĢamaktadır. Krizlerin
temelinde finans kuruluĢlarının kontrolsüz bir Ģekilde büyüme ve kâr etme isteği ve
bu paralelde zamanla artan ve yönetilemez hale gelen risklerin ortaya çıkması
yatmaktadır (Kutlu ve Demirci, 2011).
KüreselleĢmeye bağlı olarak ülkeler arasındaki ticari sınırların kalkmasıyla birlikte,
herhangi bir ülkede ortaya çıkan ekonomik kriz kolaylıkla diğer ülkeleri de
etkileyebilmektedir. Ülke ekonomilerini bu yolla olumsuz olarak etkileyen küresel
krizler ülkelerin ulaĢmak istediği makro ekonomik hedefleri gerçekleĢtirmesini
güçleĢtirmektedir. Ülkelerin üretim yapısı, büyüme oranları, fiyat istikrarı, istihdam
yapısı, ödemeler dengesi gibi değiĢkenler küresel krizden etkilenerek ülkelerin
ekonomik performanslarını düĢürmektedir. Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkeler, bu
krizlerden daha çok etkilenmektedirler. Amerika BirleĢik Devletleri’nde 2007 yılı
ortalarında bankacılık sektöründe ortaya çıkan ve daha sonra da küresel bir boyut
kazanarak tüm dünyayı etkilemeye baĢlayan finansal kriz, etkisini artırarak devam
etmektedir. Dünyada baĢ gösteren kriz mali kriz değil küresel ekonomik krizdir.
Çünkü özellikle finansal sektörde baĢlayan krizler oradan reel sektöre geçmektedir.
Günümüz ekonomileri entegre duruma geldiği için bir ulusal ekonomide ortaya çıkan
3 Kriz kavramı, iktisadi terminolojide, konjonktürdeki yön değiĢtirmeyi, yani geniĢleme ya da sürekli bir ilerleme döneminden uzun ya da kısa bir bunalım veya daralma evresine geçiĢi ifade etmektedir.
Ġktisadi kriz kuramcıları da, kriz olgusunu çoğunlukla bu anlamda ele almıĢlardır.
4
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
kriz bütün dünya ekonomilerine sıçramakta, etkilerini oralarda da göstermektedir
(Paksoy ve Alancıoğlu, 2012: 39).
Finans sektöründen baĢlamıĢ olsa da, ekonominin her alanında etkisini gösteren bu
kriz, ekonomilerin küçülmesi sonucu özellikle istihdamı olumsuz etkilemiĢtir. DıĢ
ticaretin daralması, iç talebin kısılması üretimi de azaltmıĢ ve iĢyerleri kapasitelerini
düĢürmek durumunda kalmıĢ, hatta iĢyeri kapanmaları yaĢanmaya baĢlamıĢtır. Bu
geliĢmelerden en fazla etkilenen kesim de çalıĢanlar olmuĢ ve iĢsizlik tüm dünyayı
etkilemiĢtir. Bu küresel etkiler, kırılgan bir yapıda olan ülkemizin sosyoekonomik
yapısını da olumsuz olarak etkilemiĢtir (Paksoy ve Alancıoğlu, 2012: 39).
Günümüzde, bir ülkedeki finansal geliĢmiĢlik düzeyinin, gelecekte ulaĢılabilecek
ekonomik büyüme oranları, maddi sermaye birikimi ve yatırımların etkinliğinde artıĢ
açısından iyi bir gösterge olarak kabul edilmeye baĢlandığı görülmektedir. Sektör ve
firma alanında, ülke araĢtırmaları ve ülkelerarası araĢtırmaları kapsayan birçok
ampirik analiz iyi iĢleyen bir finans sektörü ile uzun vadeli ekonomik büyüme
arasında varolduğu iddia edilen pozitif iliĢkiyi doğrulamaktadır. Günümüzde
ekonomilerin mevcut büyüme potansiyelini kullanılabilmelerinin önkoĢullarından
biri olarak, sorunsuz iĢleyen bir finans sistemine sahip olmaları görülmektedir.
Teoride iyi iĢleyen bir finans sisteminin ekonomik büyüme üzerindeki etkilerinin
özellikle sermaye dağılımında etkinlik ve teknolojik ilerleme alanında ortaya çıkması
üzerinde durulmaktadır (Ġçke, 2004).
Ancak 21.yüzyılın ilk büyük krizi olarak kabul edilen küresel finansal krizin
tohumlarını atan olaylara baktığımızda aslında geliĢmiĢ ülkelerin baĢını çektiği
küresel finans sisteminin küresel ekonomiden kat kat fazla büyüklüklere ulaĢtığını
görmekteyiz. Diğer bir deyiĢle finansal araçların ulaĢtığı varlık değerleri, bu finansal
araçlara dayanak oluĢturması beklenen üretim araçlarının ortaya çıkardığı katma
değer ile karĢılaĢtırıldığında, klasik ya da modern ekonomi ve finans paradigmaları
ile açıklanamayacak bir düzeye eriĢmiĢtir. Bu geliĢmeye neden olan birçok etmen
söz konusudur ve bunlar halen tartıĢılmakta ve tartıĢılmaya da devam edecektir. Çok
genel ve özet bir tahlil ile bu krize ticari ve yatırım bankalarının yukarıda
belirttiğimiz temel amaçlarından sapması ve buna farklı Ģekillerle ve süreçlerle
türetilmiĢ, bir nevi genleri ile oynanmıĢ, finansal araçların da alet edilmesi yol
açmıĢtır. Bu anlamda halen etkileri devam eden küresel krizi sadece ekonomi ve
finans kuramları ile değil insanoğlunun yaradılıĢında olan ve bulunduğu çevre ile
pekiĢen bazı davranıĢ ve karakter özellikleri ile de incelemek gerekir. Ancak bu
Ģekilde Ģu an halen tartıĢılan hukuki ve finansal düzenlemeler bir anlam kazanacaktır.
Aksi takdirde, günümüzde içinde barındırdığı unsurlar açısından domino taĢları
kadar birbirine bağlı küresel finans sistemi içerisinde benzer krizlerin tekrar etmesi
kaçınılmaz olacaktır (Karacal, Baklacı ve Yetkiner, 2010).
Sonuç olarak, geldiğimiz noktada bu derece Ģiddetli bir küresel krizin tekrar
yaĢanmaması için tüm kurumlar iĢbirliği içerisinde hareket etmeli ve ortak faydalara
5
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
hizmet eden bir yapılanma ve stratejik yol haritası belirlenmelidir. Hiç kuĢku yok ki
bu planlamanın en önemli parçalarından birisini de etkin bir risk yönetimi
oluĢturmaktadır. Bu bağlamda, sadece analitik ya da nicel ölçülerle bir değil aynı
zamanda davranıĢsal ya da niteleyici yaklaĢımların da ön plana çıktığı bir stratejik
risk yönetimi gerekli olmaktadır (Karacal, Baklacı ve Yetkiner, 2010).
STRATEJĠK FĠNANSAL YÖNETĠM VE TAHSĠLĠ GECĠKMĠġ
ALACAKLAR (TGA)
KüreselleĢme ve buna bağlı olarak ekonomik koĢullardaki geliĢmeyle birlikte finans
kavramının rolü ve gereklilikleri de devamlı olarak değiĢmekte ve geliĢmektedir. Bir
zamanlar finansal kayıtların tutulması, raporların hazırlanması, iĢletmenin nakit4
durumunun yönetilmesi gibi iĢleri kapsayan finansal yönetim5, son yıllarda bu
sayılanların çok ötesine geçmiĢtir. Örneğin, 1930 öncesi finans yönetiminde, esas
olarak, çeĢitli finansal pazarlar ve bu pazarlarda iĢlem gören menkul değerlerle ilgili
betimleyici tartıĢmalar ağırlıktaydı. Dolayısıyla çalıĢmalar finanslama ya da
bilançonun pasif tarafında yer alan borçlanmalar ve öz sermaye üzerinde
yoğunlaĢmıĢtır. 1930′lu yıllarda finansal yönetim, bu dönemin ekonomik yapısını
belirleyen depresyon ve bunalımın etkisinde kalmıĢtır. Fiyatlardaki düĢmeler,
kredilerdeki sıkıntılar, tasfiye ve iflaslara neden olmuĢtur. Ayakta kalan iĢletmeler
ise finansal reorganizasyona gitmiĢler ve likidite durumlarını kuvvetlendirecek
önlemlere ağırlık vermiĢlerdir (Aydın, 2004: 11).
1940 ve 1950′li yıllarda finansal yönetimde kantitatif yöntemlere yer verilmiĢtir. Ġlk
defa, finansal yönetimde, fonların kullanımı, diğer bir ifade ile bilançonun aktif
tarafıyla da ilgilenilmiĢtir. Ayrıca, sermaye bütçelemesi problemlerinde, mükemmel
bir teknik olan iskonto edilmiĢ nakit akıĢları tekniği kullanılmıĢtır. Bundan baĢka
4 ĠĢletmelerin bilançolarında yer alan varlıklardan en likit olanı nakdi varlıklardır. Nakit problemi olan
veya nakit yönetiminde verimsiz uygulamaları olan iĢletmeler baĢarısızlık ve iflas riski ile karĢı
karĢıya kalabilirler. Bu nedenle nakit yönetimi iĢletmelerin finansal yönetiminde hayati öneme sahip
bir konudur. Günümüzün rekabetçi ekonomik ortamında iĢletmeler nakit varlıklarını çok iyi
planlamalı ve kontrol etmelidir. Paranın zaman değeri ve enflasyonist ortam nakdin etkin bir Ģekilde
yönetilmesini gerektirmektedir. ĠĢletmenin kazanma gücünün yükseltilmesi amacıyla varlıklara
bağlanan fon miktarının mümkün olduğunca az olması için optimum miktarda nakit bulundurulması
ve eldeki nakdin değerlendirilerek iĢletmenin faaliyet dıĢı gelirlerinin artırılması yoluyla iĢletme için
kaynak yaratılması; etkin nakit yönetiminin öncelikleri olmalıdır (Yılmaz, 1999).
5 ĠĢletmenin ihtiyacı olan fonların sağlanması, uygun varlıklara yatırılması ve bu fonların yönetilmesi
finansal yönetim olarak adlandırılmaktadır.
6
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
sermayenin maliyetini ölçmede ve finansal varlıkların değerlendirilmesinde yeni yeni
teknikler geliĢtirilmiĢtir. Sermaye bütçelemesi ve sermaye maliyeti konusundaki
geliĢmeler günümüzde de devam etmektedir. 1960′lı yıllarda sabit aktiflerle, stoklar,
alacaklar ve nakit gibi döner aktiflerin dağılımında optimizasyon ve istatistiksel
tekniklerin kullanıldığı matematiksel modeller uygulanmaya baĢlanmıĢtır. 1970′li
yıllarda bu eğilim daha da artmıĢtır. Bu yılların diğer önemli bir özelliği de iĢletme
değerini ve hissedarların ortakların servetini maksimum kılmada riskle düzeltilmiĢ
modellerin geliĢtirilmiĢ olmasıdır. 1980’li yıllardaki geliĢmeler, finansal kararlar
almada bilgisayarlı uygulamalara gittikçe artan bir önemin verilmesi yönündedir.
Ayrıca bu yıllarda finans yöneticileri, sık sık yükselen faiz oranları karĢısında
varlıkların yönetiminde de daha atak davranmaktadırlar. Son yıllarda dünya
ekonomisinde yaĢanan büyük değiĢim ve geliĢimler diğer alanlarda olduğu gibi
finansı da önemli ölçüde etkilemiĢtir. Özellikle 1980′lerden sonra geliĢmelerin hızı
artmıĢtır (Aydın, 2004: 11).
Dünya ekonomisinde yaĢanan, yukarıda sayılan ve benzeri değiĢimler nedeniyle
finans yöneticisinin iĢlevleri de büyük ölçüde nitelik değiĢtirmiĢtir. Karar alma,
değiĢimin hızından dolayı daha çok zorlaĢmıĢ, daha riskli hale gelmiĢtir. Bu nedenle
daha kapsamlı karar alma modelleri kullanma gereği ortaya çıkmıĢtır. Zamanın
önemi büyük olduğu için, verilerin hızla alınarak kullanılabilmesinde bilgi iĢlem
teknikleri yaygın bir biçimde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. DeğiĢimin hızlı olması
belirsizlik ve riski arttırmıĢtır. Diğer taraftan piyasaların entegre olması nedeniyle
piyasalar arasında etkileĢim büyümüĢ, finansal yönetimde yeni finansal araçların ve
yeni risk yönetim tekniklerinin kullanılması kaçınılmaz olmuĢtur (Aydın, 2004: 11).
Finans kavramının çalıĢma sahasının geniĢlemesi, finans piyasalarının geliĢmesi ve
finansal araçların çeĢitlik kazanması finansal stratejilerin uygulanmasından öte
finansal yönetimin stratejik olarak gerçekleĢtirilmesi gerçeğini doğurmuĢtur. Bu
bağlamda stratejik finansal yönetim iĢletmelerde kaçınılmaz hale gelmiĢtir. Stratejik
finansal yönetim kapsamında iĢletmedeki tüm süreçlerde alınması gereken finansal
kararlar iĢletme stratejileriyle aynı doğrultuda, iĢletme değerinin maksimizasyon
amacı ile üst yönetim koordinasyonu ile gerçekleĢtirilmektedir6.
Tasarruf sahiplerinden mevduat adı altında topladıkları fonları ihtiyaç duyan kiĢi ya
da kuruluĢlara kredi olarak kullandıran yani fon fazlası bulunan kiĢi ya da kuruluĢlar
ile fon ihtiyacı olan kiĢi ya da kuruluĢlar arasında finansal aracılık iĢlevi gören
6 Finansal planlama, firmaların faaliyet süreci içerinde belirecek tüm fon giriĢ ve çıkıĢlarını vadeler
itibarıyla hedeflere uygun tanımlamaya yarayan bir iĢlemdir. Finansal planlamanın temel amacı, fon
giriĢ ve çıkıĢları arasındaki zaman uyumunu sağlayarak genel finansman dengesini koruyabilmektir.
Finansal planlamanın iĢlevi sadece plan ve bütçe yapmak değildir. Kontrol süreci sonucunda sapmalar
analiz edilerek gereken önlemlerin zamanında alınması da planlama ile sağlanır (TSPAKB, 2011: 23).
7
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
kuruluĢlar banka olarak tanımlanmaktadır7. Bu tanımdan görüleceği gibi mevduat
toplama ve kredi kullandırma banka tanımlamasının gereği olan faaliyetlerdir. Ancak
zamanla bankaların mevduat toplama ve kredi kullandırmanın yanı sıra sermaye
piyasaları aracılığıyla da fon toplayabilme imkânları geliĢmiĢtir. Tahvil, bono ihracı
ya da kullandırılan kredilerin veya sahip olunan varlıkların menkul kıymetleĢtirilmesi
bunların örneklerini oluĢturmaktadır. Bu geliĢim kredi kullandırım iĢlevlerinden
hareketle banka olarak tanımlanan finansal aracılar için kredi kuruluĢu adlandırması
yapılmasına yol açmıĢtır. Nitekim Avrupa Birliğinin bankacılık ile ilgili
Direktiflerinde de banka yerine kredi kuruluĢu adlandırması kullanılmaktadır
(Toprak ve CoĢkun, 2012: 24).
Gayrinakdi kredi kullandırımı bilanço dıĢında izlenen belli bir koĢulun yerine
getirilmemesi halinde bankayı yükümlülük altına sokan bir iĢlem olduğu için aktif
nitelikli faaliyet olarak değil diğer bankacılık faaliyeti olarak değerlendirilmelidir.
Faktoring, forfaiting ve finansal kiralama iĢlemleri de özü itibarıyla aktif nitelikli
faaliyetlerdir. Ancak Türkiye’de olduğu gibi sadece bu faaliyetlerden birini yürütmek
üzere yetkilendirilmiĢ kuruluĢlarca da faktoring, forfaiting veya finansal kiralama
iĢleminin yapılabilmesi mümkündür. Aynı Ģekilde Türkiye’de olduğu gibi bankaların
yanı sıra sermaye piyasası kurumlarınca da (aracı kurumlar, yatırım ortaklıkları,
yatırım fonları ve sermaye piyasasında faaliyet göstermesine izin verilen diğer
kurumlarca) sermaye piyasası araçlarının ihraç veya halka arz yoluyla satıĢına,
ekonomik veya finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli
madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri dahil her türlü türev
araçların alım satımının yapılmasına aracılık edilebilmekte, sermaye piyasası
araçlarının geri alım veya satım taahhüdü ile alım satımı yapılabilmekte, yatırım
danıĢmanlığı, portföy iĢletimi ve yönetimi hizmeti verilebilmektedir. Dolayısıyla,
faktoring, forfaiting, finansal kiralama ve sermaye piyasası kurumlarınca
yapılabilmesi mümkün olan diğer bankacılık faaliyetleri kapsamındaki iĢlemleri
finansal hizmetler olarak da adlandırabiliriz (Toprak ve CoĢkun, 2012: 25-26)8.
7 Bankacılık ve sigortacılık sektörleri, geliĢmiĢ ülkelerin tamamında serbest piyasa ekonomisinin
temel taĢlarıdır. Bu iki sektör birbiriyle yakından iliĢkilidir. Bankacılık, tek baĢına önemli bir iĢlev
göremeyecek bireysel tasarrufların bir araya toplanarak, büyük projelerin finansmanının sağlanması,
kaynak fazlası olanların ödünç verme yoluyla kaynak açığı olanları fonlaması ve bu yolla ekonomik
kalkınmayı sağlaması Ģeklinde önemli bir fonksiyon görür.
8 Finansal aracılık iĢlevi gören bankalar genellikle gerçekleĢtirmelerine izin verilen faaliyetler dikkate
alınarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma esas itibarıyla mevduat ve benzeri fonların kabulü yetkisinin bulunup bulunmadığına göre Ģekillenmektedir. Ancak, bankacılık faaliyetlerinin oldukça
çeĢitlenmesi ve özellikle de finansal sistemin ihtiyaçlarına göre fon kabul yetkisi bakımından banka
türleri arasındaki ayrıĢmaların ortadan kaldırılması farklı sınıflandırma ihtiyaçlarını gündeme
getirmiĢtir. Bu ihtiyaçtan hareketle odaklanılan müĢteri kitlesi yani kredi kullandırılan müĢterilerin
niteliği itibarıyla ayrı belirlemelere gidilmektedir. Ulusal ve uluslararası düzenlemelerin gereklerinin
yanı sıra sermayenin serbest dolaĢımının sağlanmasına yönelik uygulamalara bağlı olarak da faaliyet
8
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
20. yüzyılın son çeyreğinde dünyanın pek çok bölgesinde istikrarsız ekonomik yapı,
yetersiz yasal ve idari düzenlemeler, denetim eksikliği, etkin çalıĢmayan ödemeler
sistemi ve risk yönetiminde baĢarsızlıklara bağlı olarak yüksek maliyetli bankacılık
krizleri yaĢanmıĢtır. YaĢanan bu krizlerin kontrol edilebilmesi ve ortaya çıkardığı
maliyetlerin mümkün olan en alt düzeyde tutulabilmesi amacıyla, devletler krizlere
sistemli ve piyasa koĢullarında müdahale edilmesini sağlayacak yöntemler
geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır. GeliĢtirilen yöntemler bankacılık krizlerine bütüncül bir
yaklaĢımla çözüm bulmak ve nedenlerini ortadan kaldırmak üzere kapsamlı bir
Ģekilde tasarlanmıĢtır. Banka krizlerinin ardından ölçeği ve yoğunluğu belirli
faktörlere bağlı olarak değiĢmekle birlikte (ekonomik yapının sağlamlığı, güçlü bir
düzenleyici ve denetleyici çerçevenin varlığı, ödemeler sisteminin etkin çalışması vb.)
bankaların mali yapılarının bozulması ve ekonomide aracılık faaliyetlerinin zaafa
uğraması kaçınılmazdır. Dolayısıyla krizlerin ardından öncelikli kaygı söz konusu
yapının kırılması olmaktadır (Duvan, 2001: 3).
Piyasayı esas alan yöntemlerin baĢarısını etkileyen önemli bir diğer faktör ise bu
yöntemleri uygulayan ve gözetleyen bağımsız bir kurumun varlığı ile idari ve yasal
yapının güçlendirilmesidir. Dolayısıyla, baĢarılı bir yeniden yapılandırma
programının tasarlanma aĢamasında dikkat edilmesi gereken unsurlar da
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Uygulanacak yöntemlerin ülke koĢullarına uygun
bileĢimleri ile bunları destekleyecek idari ve yasal yapı ve tüm bu unsurların
koordinasyonunu sağlayacak bağımsız bir kurumun varlığı baĢarılı bir yeniden
yapılandırma uygulaması için zorunludur. Uygulanan yöntem veya kullanılan
araçların ağırlığı ülkelerin koĢullarına göre değiĢmekle birlikte bazı araçlar
uygulanacak yeniden yapılandırma planının baĢarısını doğrudan etkilemektedir. Bu
niteliğe sahip ve yeniden yapılandırma programlarının merkezinde yer alan
araçlardan birisi de sorunlu varlıkların yönetimi ve bu varlıkların bankalardan
tasfiyesidir (Duvan, 2001: 4).
Bankacılık sektöründe krizin en belirgin göstergelerinden birisi banka aktiflerinin
kalitesinde görülen bozulmadır. Bu bozulma varlıkların piyasa değerinde görülen
azalmaya bağlı olarak banka varlıklarının yükümlülükleri karĢılayabilecek Ģekilde
nakte dönüĢtürülememesi Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Varlıklar arasında kalite
kaybına uğramaya en müsait kalemler krediler ve menkul kıymetler olmakla beraber
bankanın taĢınır veya taĢınmaz nitelikte diğer varlıkları da benzer bir bozulmaya
uğrayabilmektedir. Faizlerdeki ani bir yükselme, reel sektörün durgunluğa girmesi,
doğal bir felaket, iklim koĢullarının yarattığı olumsuz bir geliĢme, siyasi
istikrarsızlığa bağlı bir panik, kredi usulsüzlükleri ya da ahlaki istismar bankaların
sorunlu varlıklarının oranını artırarak bankaları zor duruma sokabilmektedir
(Mesutoğlu, 2001: 1).
gösterilen coğrafya veya faaliyetlerin tabi olduğu kuralların niteliği, sermaye yapısı gibi kriterlere
göre ayrıca sınıflandırmalar yapılmaktadır (Toprak ve CoĢkun, 2012: 27).
9
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Sorunlu varlık, borçlu tarafın borçtan kaynaklanan yükümlülüklerini zamanında
yerine getiremediği tahvil, bono, kredi gibi borç araçları olarak tanımlanabilir. Bunun
dıĢında, piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle önemli değer kaybına uğrayan
gayrimenkulleri ve alacakları da sorunlu varlık kategorisine katmak daha kapsayıcı
bir yaklaĢım olacaktır. Kriz zamanlarında hacmi artan bu varlıkların ekonomiye en
az yük getirecek biçimde yönetilmesi ve tasfiye edilmesi bankacılık sektörünün
baĢarılı bir biçimde yeniden yapılandırılmasında önemli bir unsurdur (Mesutoğlu,
2001: 2).
Banka krizleri ile birlikte hızla artan faiz oranları ve döviz kurlarındaki
dalgalanmalar, ekonomide tarafların yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyetine
ciddi Ģekilde zarar vermekte ve ödemeler sistemini olumsuz etkilemektedir. Reel
sektör Ģirketlerinin iflasları ve banka bilançolarında hızla artan Tahsili GecikmiĢ
Alacaklar (TGA) ve bunların çözümüne yönelik politikaların baĢarısı, yaĢanan banka
krizlerinin derinlik ve süresini doğrudan belirlemektedir. Bu çerçeve içinde ele
alındığında yaĢanan banka krizlerinin ardından TGA ve sorunlu varlıkların
bankacılık sisteminden ayıklanması ve bunun çözümüne yönelik politikaların
baĢarıyı garanti edecek Ģekilde tasarlanması ve tasarlanan yapının yasal ve idari
düzenlemelerle desteklenmesinin önemi artmaktadır. Varlık yönetimi, TGA’ın
niteliğine göre tanımlanarak izlenecek hareket tarzına göre dört grup içinde (satış,
iyileştirme, yeniden yapılandırma, zarar yazma) değerlendirilmesi ve daha sonra
çözüme kavuĢturulmasına yönelik bir süreçtir. Varlık yönetim politikaları ise bu
sürece yardımcı olacak her türlü kurumsal ve teknik düzenlemeyi ifade etmektedir.
TGA satıĢı, bunun için bu tür varlıkların bir piyasasının bulunması ve eğer böyle bir
piyasa yoksa bu piyasanın düzenlenmesi gerekir. TGA’ın satıĢı, risklerin
ayrıĢtırılmasına ve kaynakların yeniden dağıtılmasına yardımcı olmaktadır (Duvan,
2001: 6).
Dünyada son dönemde yaĢanan banka krizleri ve bunların ardından TGA’ın tasfiye
ve çözümüne yönelik iki uygulamanın geliĢtirildiği gözlenmektedir. Bu
yöntemlerden ilki; daha çok gönüllülük esasına göre iĢleyen ve bankaların reel sektör
Ģirketlerine karĢı sorumluluklarını düzenleyen Ġngiltere Merkez Bankası tarafından
tasarlanmıĢ kurumsal borç yapılandırma yöntemi, diğeri ise, TGA ve sorunlu
varlıkların doğrudan doğruya banka bilançolarından ayıklanarak sorunlu varlıkların
yönetim ve tasfiyesinde uzmanlaĢmıĢ farklı bir bünyeye (Varlık Yönetim ġirketi,
VYġ) aktarılmasıdır (Duvan, 2001: 7).
Finans sektörünün fonksiyonlarından biri olan para satmak, verilen kredinin geri
dönüĢü ile tamamlanan bir iĢlemdir. Ancak, bazen gerek firma bazında finans veya
genel yönetim esaslarından kaynaklanan yanlıĢlıklar, gerek baĢ gösteren sektörel kriz
ve gerekse ülke bazında ortaya çıkan ekonomik kriz neticesinde, kredilerin geri
ödeniĢlerinde sıkıntıların ortaya çıkması nedeniyle, finans sektörü ile reel sektör karĢı
karĢıya gelmektedir. ĠĢte, bunların önüne geçmek amacıyla kamu zaman zaman ilgili
kanunlarda yaptıgı yasal degiĢimler ve yine yasal dayanaklı olarak ortaya koyduğu
10
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
İstanbul Yaklaşımı ve Anadolu Yaklaşımı gibi muhtelif yaklaĢımlar ile darboğaza
giren reel sektöre, yeniden yapılanma imkânı verilmesini sağlamıĢtır. Ancak, ülkede
köklü, üretime yönelik, radikal bir ekonomik devrim yapılmadığı sürece, benzer
krizlerin eskiden olduğu gibi, belirli dönemlerde de yaĢanmaya devam olunacağı
ortadadır. Yapılan düzenlemeler, finans sektörünün kredilerini geri alabilmesi ve reel
sektöre de yeniden yapılanma imkânı sağlanmasına yönelik olmaktadır. Bu süreçte,
batıda örnekleri yıllardır görüldüğü üzere, Varlık Yönetim Şirketleri (VYġ) de benzer
amacı sağlama bakımından uygulamaya konulmuĢ olan bir enstrümandır. Varlık
yönetim Ģirketlerinin kurulmasını teĢvik etmekte amaç, bankaların sorunlu varlıkların
çözülmesine zaman ayırmak yerine asıl faaliyetlerinde yoğunlaĢmasına imkân
tanımak, varlık tasfiyesinde ekonomik etkinliği arttırmak ve diğer taraftan da
tasfiyenin uzmanlaĢmıĢ olan kuruluĢlar vasıtasıyla tahsilinin sağlanmasıdır (Oy,
2009: iii).
VARLIK YÖNETĠM ġĠRKETLERĠ (VYġ)
Tahsili gecikmiĢ alacakların takibi uzun ve detaylı hukuki prosedürlerin izlenmesini
gerektiren zahmetli bir iĢtir. Sorunlu bankaların düĢük kaliteli aktiflerinin varlık
yönetiminden sorumlu uzmanlaĢmıĢ kuruluĢlara transferi bankanın asıl faaliyetleri
üzerinde yoğunlaĢmasına imkan vermektedir. Böylece bankalar durumlarını
düzeltecek stratejiler geliĢtirmeye ve iyi bankacılık yapmaya fırsat
bulabilmektedirler. Her bankanın sorunlu varlıklarını kendi baĢına çözmeye çalıĢmak
yerine varlık yönetimi Ģirketlerine devretmesi ölçek ekonomisi sağlayarak ekonomik
etkinliği artırmaktadır. Benzer varlıkların birlikte takip edilmesi sabit maliyetlerin
payını düĢürmekte, oluĢturulan kurumsal yapı iĢgörme maliyetlerini azaltmaktadır.
Özellikle hukuki prosedüre (özellikle icra ve iflasa) iliĢkin faaliyetler açısından ölçek
ekonomisi önemli bir kazançtır (Mesutoğlu, 2001: 3).
Aynı zamanda, varlık yönetimi kuruluĢlarının sahip olduğu tecrübe ve uzmanlık
sayesinde varlıkların daha uygun bir fiyata elden çıkarılması sağlanarak bir yandan
bankaların alelacele yok pahasına satış yaparak önemli zararlara uğramaları
önlenmekte bir yandan da sektörün yeniden yapılandırma maliyetleri azaltılmıĢ
olmaktadır. Varlık yönetimine gereken önemin verilememesi kredi kullananların
sahip olduğu kredi geri ödeme disiplininin azalmasına neden olabilmektedir.
Alacakların, uzmanlaĢmıĢ kuruluĢlarca ve nesnellikle takibi borçluların
yükümlülüklerini yerine getirmelerinde teĢvik edici bir unsur olmaktadır. Varlık
yönetimi kuruluĢlarının varlığı, kredi tahsilatı ve varlık satıĢı konularında standart
hukuki prosedürlerin geliĢmesine katkıda bulunabilmektedir. Ġkincil varlık
piyasalarının olmadığı yerlerde varlık yönetimi kuruluĢlarının kurulması bu
piyasaların geliĢimine katkıda bulunabilmektedir (Mesutoğlu, 2001: 4)9.
9 Öte yandan sorunlu varlıkların varlık yönetimi Ģirketlerine devredilmesi orijinal alacaklı kuruluĢun
borçluya ve borca iliĢkin olarak sahip olduğu kurumsal bilgilerin kullanılması imkanını azaltmaktadır.
11
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Varlık Yönetim ġirketleri (VYġ); finans sektörüne yönelik olarak sektördeki sorunlu
varlıkların, piyasaca kabul gören ve ticari koĢullarda pazarlanabilir finansal ürünlere
dönüĢtürülerek, piyasaların akıĢkanlık kazanmasına katkıda bulunmak amacı ile
kurulan, ortaklarına piyasa koĢulları çerçevesinde bir sermaye getirisi sağlamayı
hedefleyen kuruluĢlardır. Bir baĢka tanımı ise; VYġ, finans sektörüne yönelik olarak,
sektördeki sorunlu varlıkların çözümlenmesinde, bu varlıkların piyasa koĢulları
çerçevesinde finansal ürünlere dönüĢtürülmesi, yani sorunlu finansal varlıkların
ürünleştirilmesi amacıyla kurulan finansal kuruluĢlardır. VYġ, finans sektöründeki
sorunlu varlıkların çözümlenmesi konusunda, mevcut veya olabilecek ürünler,
uygulamalar ve düzenlemelerle ilgili teknik bilgi/bilgi-uygulama (know-how) katkısı
getirme, değiĢik risk algılamaları ve vade yapıları çerçevesinde sermaye girdisi
sağlayarak, piyasalara akıĢkanlık kazandırılması iĢlevlerini yerine getirir (Altay,
2003)10
.
Varlık Yönetim ġirketleri (VYġ), 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
kapsamında çıkartılan yönetmelik kapsamında daha sonra 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu’nun 143. maddesi kapsamında çıkartılan Varlık Yönetim Şirketlerinin
Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında kurulan, fon dahil
diğer mali kurumlardan devraldığı alacak ile diğer varlıkları yeniden yapılandırarak
veya doğrudan tahsil eden veya satan şirketler olarak tanımlanmaktadır.
Özellikle bankaların geri dönmeyen veya batık kredilerini ciddi bir iskonto
karĢılığında satın alarak orta vadede bunları tahsil eden varlık yönetim Ģirketleri
finansal sistemin çöpçü balıkları olarak tanımlanmaktadır. Bankaların, tahsilinde
umudu kestikleri bireysel veya kurumsal kredileri; paket halinde ihale edilmekte,
ihaleye katılarak en cazip teklifi veren Ģirket sorunlu kredilerin tahsilini
üstlenmektedir.
VARLIK YÖNETĠM ġĠRKETLERĠ VE DÜNYADAKĠ DURUMU Sorunlu varlıkların varlık yönetimi Ģirketine olumlu koĢullarla devredilebilmesi bankaları kredi
kullandırırken ve kullandırdıkları krediyi takip ederken daha dikkatsiz olmaya itebilmektedir.
Bankalar nezdindeki bu ahlaki istismarın yanısıra, borçluların yeni kredi alamama endiĢesiyle eski
borçlarını aksatmadan geri ödeme yönündeki güdüleri azalabilmektedir. Bu olumsuz noktalara ilave
olarak, kamu tarafından kurulup yönetilen ve finanse edilen varlık yönetimi Ģirketlerinin siyasi mülahazalarla yönetilmeleri, iyi fiyatlama yapamamaları, uzman kadro istihdam edememeleri ve
etkinlikten uzak çalıĢmaları da mümkündür.
10 VYġ'nin temel faaliyet konusu sorunlu varlıkların devralınması ve bunların elden çıkarılması
olduğu için, sorunlu varlık tanımının yapılması gerekmektedir. Sorunlu varlık, borçluların borçtan
kaynaklanan yükümlülüklerini zamanında yerine getiremediği tahvil, bono, kredi gibi borçlanma
araçlarını, piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle önemli değer kaybına uğrayan gayrimenkulleri,
menkulleri, iĢtirak paylarını içermektedir. Sorunlu varlık, piyasa koşulları, ilgili yasal düzenlemeler ve uygulamalar çerçevesinde temerrüt hali gerçekleşmiş, nakde dönüşmesi güçleşmiş ve hukuki takip
süreci başlamış varlıklar olarak da tanımlanmıĢtır (Altay, 2003).
12
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Varlık Yönetim Şirketi adlı Ģirket modeli, Türk hukuk sistemine, Türkiye'nin mali
sektörde yaĢadığı Kasım 2000 ve ġubat 2001 krizleri ve bu krizlerin sebep olduğu
gerek mali sektörde, gerekse de reel sektörde yaĢanan bunalımları aĢmak amacıyla,
30.01.2002 tarih ve 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ile
girmiĢtir. Aslında bu model, 1980'li yıllardan itibaren A.B.D.'de "RTC" ve "FDIC",
Meksika'da "FOBAPROA", G.Kore'de "KAMCO", Çin'de "CHAMC", Endonezya'da
"IBRA", Tayland'da "FRA", Malezya'da "DANAHARTA", Filipinler'de "APT" ve
Gana'da "NPART" isimleriyle var olan ve IMF'in Türkiye'ye önermiĢ olduğu bir
modeldir. Türkiye'de yaĢanan üst üste krizler, mali piyasalara duyulması gereken
güveni yok etmiĢtir. Akabinde çalıĢma Ģartları zora giren banka ve diğer finans
kurumları, krizden kurtulmak güdüsü ile ödeme güçlüğü içindeki reel sektördeki
alacaklarını hukuki takibe almıĢlar, sonuç olarak da birçok Ģirket iflasın eĢiğine
gelmiĢ ve hatta halk diliyle "kepenkleri kapatmak" zorunda kalmıĢtır. 4743 sayılı
Kanun, Bankalar Kanunu'nda değiĢiklikler getirmiĢ, ayrıca "Ġstanbul YaklaĢımı"
olarak adlandırılan Ģirketlerin bankalar, Özel Finans Kurumları ve diğer mali
kurumlara olan borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda düzenlemeler yapmıĢ
ve bu amaçla vergi mevzuatında istisnalar getirmiĢtir. Kanunun 3. maddesinin 7.
fıkrası "Varlık Yönetim ġirketleri"nden bahsederek, "alacakların ve varlıkların satın
alınması ve yeniden yapılandırılarak satılması amaçlı" bu Ģirket modelini hukuk
sistemimize sokmuĢtur. 01.10.2002 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak
yürürlüğe giren yönetmelik ise VYġ'nin yapısı ve faaliyet alanı hakkında
düzenlemeler getirmiĢtir. Fakat bu makalenin yayınlandığı tarihe kadar henüz bir
VYġ kuruluĢunu tamamlayarak, faaliyete geçmemiĢtir (Altay, 2003).
Bahsi geçen kanunda, borçlu cephesi için "Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve
AnlaĢması" müessesesi getirilerek; borçluların finansal yeniden yapılandırma
sözleĢmesine bağlanmak Ģartıyla gerektiğinde ilave finansman da sağlamak suretiyle
borcun yeniden yapılanması ve itfa planına bağlanması sistemi kurulmuĢtur. Bu
sistemi tamamlayan ve alacaklı tarafa iliĢkin düzenleme yapan müesseselerden biri
de "VYġ"dir. Krizler, "sorunlu varlıkların" artmasına neden olmuĢtur. Bu sorunlu
varlıklar, bankaların ve diğer mali kurumların ödeme kabiliyetini tehdit ederek
sermayelerini erozyona uğratmıĢ, kârlılık ve etkinliklerinin azalmasına neden
olmuĢlardır. Bu nedenle, krizin aĢılması yöntemlerinden biri olarak sorunlu
varlıkların azaltılması yönünde çalıĢmalar yapılmıĢ ve 1980'li yıllardan bu yana baĢta
ABD'de olmak üzere, birçok geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde uygulanan VYġ
sistemi gündeme getirilmiĢtir. Fakat VYġ'lerinin kuruluĢuna kadar olan geçiĢ
döneminde Fon'a devredilen bankalarının sorunlu varlıklarını devralan TMSF,
Tahsilat Dairesi, Gayrimenkuller Dairesi ve ĠĢtiraklar Dairesi aracılığı ile VYġ'nin
görevlerini de üstlenmiĢtir. TMSF tarafından devranılan bankalarla beraber, önemli
hacimde tahsili gecikmiĢ alacak sektör dıĢına çekilmiĢtir (Altay, 2003).
Dünya örnekleri incelendiğinde varlık yönetimi Ģirketlerinin baĢarı Ģansını artıran
faktörlerin dıĢĢal ve içsel olarak iki grupta toplanabileceği görülmektedir. Genellikle
13
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
yapısal, uzun vadeli ve güç değiĢir nitelikteki dıĢsal faktörlerin baĢında ekonomik ve
siyasi istikrar gelmektedir. Ekonomik ve siyasi göstergeleri önemli dalgalanmalar
göstermeyen ve belli bir büyüme oranını yakalamıĢ ülkelerde yerli ve yabancı
yatırımcılar ülke ekonomisine duydukları güvenin bir sonucu olarak banka
varlıklarına talepte bulunmakta, bir anlamda geleceğe dönük olumlu beklentilerini
yatırıma dönüĢtürmektedirler. Krizin ardından yüksek büyüme oranları yakalayan
ülkelerde varlık yönetimi Ģirketlerinin nisbi baĢarısı bu duruma iĢaret etmektedir.
Ġkinci bir dıĢsal faktör ülke ekonomisinin küresel ekonomi ile entegrasyon
seviyesidir. Ülke ekonomisine özellikle uzun vadeli yatırım yapmıĢ yabancı
yatırımcıların bankacılık kesiminin ve reel sektörün bir an evvel krizden kurtarılması
için daha büyük bir ilgi ve çaba gösterdikleri görülmektedir. Bu faktörlerle de
bağlantılı bir üçüncü dıĢsal faktör de derin bir mali piyasanın ve geliĢmiĢ finansal
araçların varlığıdır. Aynı tutarda sorunlu varlığın mali piyasaları derin ülkelerde daha
kolaylıkla absorbe edildiği görülmektedir. Dördüncü bir faktör sorunlu varlıkların
türüdür. Varlıkların büyüklük ve tür açısından çeĢitlilik göstermesi yönetim ve
pazarlamayı zorlaĢtırırken, gayrimenkulle ilintili varlıkların oranının yüksek olması
faaliyetleri kolaylaĢtırmaktadır. BeĢinci ve son bir dıĢsal faktör de yatırımcıların
mülkiyet haklarını güvence altına alan bir sistemin varlığıdır. Bunun bir ayağı
yatırımcıların alacak haklarını koruyan ve hızlı ve adil biçimde iĢleyen bir hukuk
sistemidir. Borçlular lehine karar verme eğiliminde olan mahkemelerin varlık
yönetimi Ģirketlerinin iĢini hayli zorlaĢtırdığı görülmektedir. Ayrıca, yerli ve yabancı
yatırımcılar için görünmeyen ama çok caydırıcı maliyetler yaratan rüĢvet ve benzeri
yolsuzlukların azaltılması da yatırımları teĢvik etmenin bir yolu olarak önem
taĢımaktadır (Mesutoğlu, 2001: 41).
Hükümetlerce ve varlık yönetimi Ģirketlerince yaratılabilecek daha kısa vadeli ve
kolay değiĢir faktörler ise içsel faktörler olarak nitelendirilebilir. Bunlar arasında,
kurulacak Ģirketin nitelikli insan gücü istihdam etmesi, nesnel ve bilimsel değerleme
sistemleri kullanması, etkili bir pazarlama stratejisi benimsemesi, yeterli mali
kaynaklara ve bağımsızlığa sahip olması ve Ģeffaf bir biçimde iĢlemesi gibi faktörler
bulunmaktadır. Bu faktörleri bir araya getirmek kamu kontrolündeki kuruluĢlar için
kolay olmadığından ülke örneklerinde genellikle özel sektördeki kuruluĢlarla
iĢbirliğine gidildiği görülmektedir. Bu yapılırken özel sektör firmalarında etkili bir
yönetim ve elden çıkarma teĢviği yaratacak bir sistemin benimsenmesi
gerekmektedir. Bu amaçla, eldeki varlık stoku üzerinden bir yönetim ücreti, elden
çıkarılan varlıklar üzerinden bir elden çıkarma ücreti ve erken elden çıkarma
durumunda bir erken tasfiye teĢviği ödenmesi özel firmalarda etkin iĢleyiĢ için
motivasyon yaratacak nitelikte bir yaklaĢımdır (Mesutoğlu, 2001: 41).
EKLER
Varlık Yönetim ġirketleri ilk olarak 30.1.2002 tarihinde kabul edilen 4743 sayılı yasa
ile uygulamaya geçmiĢtir. Buna göre bankalar, özel finans kurumları ve diğer malî
kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması ve yeniden
14
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
yapılandırılarak satılması amacıyla, kuruluĢ ve faaliyet esasları Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından belirlenecek varlık yönetim
Ģirketlerinin yaptıkları iĢlemler ve bu iĢlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlar,
kuruluĢ iĢlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beĢ
yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden,
492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa
olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek
banka ve sigorta muameleleri vergisinden, 1318 sayılı Finansman Kanununa göre
ödenecek taĢıt alım vergisinden, kaynak kullanımı destekleme Fonuna yapılacak
kesintilerden ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 29 uncu
maddesi hükmünden istisnadır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) bu
Ģirketlere, hiçbir Ģekil ve suretle Ģirket sermayesinin yüzde yirmisini aĢmamak
kaydıyla, sermaye sağlamak suretiyle katılmaya yetkilidir.
Bununla birlikte, 01/11//2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik
aĢağıdaki Ģekilde belirlenmiĢtir.
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, varlık yönetim Ģirketlerinin kuruluĢ ve
faaliyetlerine iliĢkin usul ve esasları düzenlemektir.
(2) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun yayımı tarihinden önce
kurulmuĢ olanlar da dâhil olmak üzere varlık yönetim Ģirketleri ve faaliyetleri bu
Yönetmelik hükümlerine tâbidir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 93 ve 143 üncü
maddelerine dayanılarak hazırlanmıĢtır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelikte yer alan;
a) Banka: Kanunun 3 üncü maddesinde tanımlanan bankaları,
b) Diğer mali kurumlar: Ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları olan ve bu
konulardaki özel kanunlara göre izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren kurumlardan, finansal
15
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
kiralama Ģirketleri, faktoring Ģirketleri ve finansman Ģirketleri gibi finansman sağlama
veya ödünç para verme iĢleriyle iĢtigal eden tüzel kiĢileri,
c) Finansal tablo: Bankaların Muhasebe Uygulamalarına ve Belgelerin Saklanmasına
ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirtilen finansal tabloları,
ç) Kanun: 5411 sayılı Bankacılık Kanununu,
d) Kurul: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu,
e) Kurum: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunu,
f) Varlık yönetim Ģirketi: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, bankalar ve diğer mali
kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden
yapılandırılması ve satılması amacına yönelik olarak faaliyet göstermek üzere bu
Yönetmelik hükümlerine göre izin alarak kurulan Ģirketleri,
g) Yetkili denetim kuruluĢu: Bankalarda Bağımsız Denetim GerçekleĢtirecek
KuruluĢların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik çerçevesinde
Kurulca bankalarda bağımsız denetim yapmakla yetkilendirilen bağımsız denetim
kuruluĢunu, ifade eder.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
KuruluĢ ve Ġzne Tabi ĠĢlemler
KuruluĢ Ģartları
MADDE 4 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin kuruluĢlarına Kurulca izin verilir.
(2) Varlık yönetim Ģirketlerinin;
a) Anonim Ģirket Ģeklinde kurulması,
b) ÖdenmiĢ sermayesinin on milyon Yeni Türk Lirasından az olmaması,
c) Hisse senetlerinin tamamının nama yazılı ve nakit karĢılığı çıkarılması,
ç) Ticaret unvanında "Varlık Yönetim ġirketi" ibaresinin bulunması,
d) Ana sözleĢmesinin 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, bu
Yönetmelik ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine uygun olması,
e) Kurucularının 5 inci maddede sayılan Ģartları taĢıması,
16
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Ģarttır.
(3) KuruluĢ için gerekli olan asgari sermaye, her yıl Türkiye Ġstatistik Kurumu tarafından
açıklanan yıllık üretici fiyat endeksinin iki katının gerektirdiği miktarı geçmemek üzere
Kurul kararıyla artırılabilir.
(4) Faaliyet konuları farklı olan Ģirketler ana sözleĢmelerini Türk Ticaret Kanunu ve bu
Yönetmelik hükümlerine uygun olarak değiĢtirmek ve ikinci fıkrada belirtilen Ģartları
taĢımak üzere kuruluĢta aranan belgelerle Kuruma baĢvurmak ve Kuruldan gerekli
izinleri almak kaydıyla varlık yönetim Ģirketi olarak faaliyet gösterebilirler.
Kurucuların nitelikleri
MADDE 5 – (1) Varlık yönetim Ģirketi kurucuları ile tüzel kiĢi kurucularını kontrol eden
gerçek ve tüzel kiĢilerin Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Ģartları
taĢımaları zorunludur.
KuruluĢ ve faaliyet izni
MADDE 6 – (1) Varlık yönetim Ģirketi kurulması veya mevcut bir Ģirketin varlık
yönetim Ģirketine dönüĢmesi için ek-1’de belirtilen belgelerle birlikte Kuruma
baĢvurulması zorunludur. Kurum gerekli göreceği ilave bilgi ve belgeleri talep etmeye
yetkilidir.
(2) Yabancı uyruklu kiĢilerce temin edilecek bilgi ve belgeler hakkında ek-1’de yer alan
hükümler kıyasen uygulanır. Bu Yönetmelikte yer alan baĢvurularla ilgili olarak yurt
dıĢından temin edilecek belgelerin ilgili ülkenin yetkili makamlarınca ve Türkiye’nin o
ülkedeki konsolosluğunca veya Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı çerçevesinde
hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması SözleĢmesi
hükümlerine göre onaylanmıĢ olması ve baĢvuruya belgelerin noter onaylı
tercümelerinin de eklenmesi Ģarttır.
(3) Kurulca baĢvurunun uygun görülmesi halinde, varlık yönetim Ģirketi, kuruluĢ veya
dönüĢüm iĢlemlerinin mevzuat hükümlerine uygun bir Ģekilde gerçekleĢtirilmesinden ve
Ticaret Siciline tescil ve ilân iĢlemlerinin tamamlanmasından sonra faaliyet izni almak
üzere Kuruma baĢvuruda bulunur.
(4) Faaliyet izni için yapılacak baĢvurularda ana sözleĢmenin yayımlandığı Ticaret Sicil
Gazetesinin noter onaylı bir nüshası, yönetim kurulu üyeleri ile genel müdürün 8 inci ve
9 uncu maddelerde belirtilen Ģartları haiz olduklarını tevsik edici belgeler ile Ģirketi
temsil ve ilzama yetkili kiĢilerin imza sirkülerleri ve adres bilgilerinin Kuruma
gönderilmesi gereklidir. Yapılan değerlendirmeler neticesinde, faaliyet konularını
yürütebilecek yeterliliğe sahip olunduğu kanaatine varılması kaydıyla Kurulca faaliyet
izni verilir.
17
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
(5) Faaliyete geçildiği tarihten itibaren yedi iĢ günü içerisinde durumun Kuruma
bildirilmesi zorunludur. KuruluĢ izni, izin tarihinden itibaren yüzseksen gün içinde
faaliyete geçilmemesi halinde geçersiz olur.
Ana sözleĢme değiĢikliği ve hisse devri
MADDE 7 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin ana sözleĢmelerinin değiĢtirilmesinde
Kurumun uygun görüĢü aranır. Kurumca uygun görülmeyen değiĢiklik tasarıları genel
kurulda görüĢülemez. Sicil memuru, Kurumun uygun görüĢü olmaksızın ana sözleĢme
değiĢikliklerini Ticaret Siciline tescil edemez.
(2) Bir gerçek veya tüzel kiĢinin, varlık yönetim Ģirketi sermayesinin yüzde ellisini ve
daha fazlasını temsil eden payları edinmesi Kurulun iznine tabidir. Ortak sayısının
beĢten aĢağı düĢmesine yol açan iĢlemler ile izin alınmadan yapılan pay devirleri pay
defterine kaydolunmaz. Bu hükme aykırı olarak pay defterine yapılan kayıtlar
hükümsüzdür. Oy hakkı edinilmesi ile hisselerin rehnedilmesinde de bu hüküm
uygulanır. Yönetim veya denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren veya intifa
hakkı tanınan hisse senetlerinin devri, yukarıdaki oransal sınıra bakılmaksızın Kurulun
iznine tabidir.
(3) Yönetim veya denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren hisse senetlerine
sahip olan ortakların kurucularda aranan nitelikleri taĢıması Ģarttır.
(4) Varlık yönetim Ģirketi sermayesinin yüzde elli veya daha fazlasına sahip olan tüzel
kiĢilerin sermayesinin ikinci fıkrada belirtilen oran veya esaslar dâhilinde el değiĢtirmesi
Kurulun iznine bağlıdır. Bu hüküm tüzel kiĢi ortağın yönetim ve denetimini belirleyen
sermaye paylarının bir baĢka tüzel kiĢiye ait olması halinde gerçek kiĢi ortak ya da
ortaklara ulaĢılıncaya kadar uygulanır.
(5) Bu madde kapsamındaki hisse devir izinleri, devralan ortağın kurucularda aranan
nitelikleri taĢıması Ģartıyla verilebilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kurumsal Yönetim
Yönetim kurulu
MADDE 8 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin yönetim kurulları beĢ kiĢiden az olamaz.
Varlık yönetim Ģirketlerinde görev alacak yönetim kurulu üyelerinin, Kanunun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Ģartları (e) ve (g) bentleri hariç olmak üzere
taĢımaları, yarıdan bir fazlasının, hukuk, iktisat, iĢletme, maliye, bankacılık, kamu
yönetimi, mühendislik dallarında lisans veya lisansüstü düzeyinde öğrenim görmüĢ veya
18
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
finans veya iĢletmecilik alanında en az beĢ yıllık mesleki tecrübeye sahip olmaları Ģartı
aranır.
Genel müdür
MADDE 9 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinde genel müdür olarak görev yapacak
kiĢilerin Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Ģartları (e) ve (g)
bentleri hariç olmak üzere taĢımaları, hukuk, iktisat, iĢletme, maliye, bankacılık ve kamu
yönetimi, mühendislik dallarında lisans veya lisansüstü düzeyinde öğrenim görmüĢ veya
finans veya iĢletmecilik alanında en az yedi yıllık mesleki tecrübeye sahip olmaları Ģartı
aranır.
Atama
MADDE 10 – (1) Yönetim kurulu üyeliğine seçilenler ve herhangi bir nedenle boĢalma
hâlinde görevlendirilenler, 8 inci maddede aranan Ģartları taĢıdıklarını gösteren
belgelerle birlikte yedi iĢ günü içerisinde Kuruma bildirilir.
(2) Genel müdürlüğe atanacakların, 9 uncu maddede aranan Ģartları taĢıdıklarını gösteren
belgelerle birlikte yedi iĢ günü içerisinde Kuruma bildirilmesi Ģarttır. Bunların atamaları,
Kurum tarafından bildirimin alındığı tarihten itibaren yedi iĢ günü içinde gerekçeli
olumsuz bir görüĢ bildirilmediği takdirde yapılır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Faaliyet ve Denetime ĠliĢkin Hükümler
Faaliyet alanı
MADDE 11 – (1) Varlık yönetim Ģirketleri,
a) Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve diğer mali kurumların alacakları ile diğer
varlıklarını satın alabilir, satabilir, satın aldığı alacakları tahsil edebilir, varlıkları nakde
çevirebilir veya bunları yeniden yapılandırarak satabilir.
b) Alacakların tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkları
iĢletebilir, kiralayabilir ve bunlara yatırım yapabilir.
c) Alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilave finansman sağlayabilir.
ç) Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve diğer mali kurumların alacakları ile diğer
varlıklarının yeniden yapılandırılması veya üçüncü kiĢilere satıĢında danıĢmanlık ve
aracılık hizmeti verebilir.
19
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
d) Ana faaliyetlerini gerçekleĢtirmek üzere sermaye piyasası mevzuatı dâhilinde ve
gerekli izinleri almak kaydıyla faaliyette bulunabilir ve menkul kıymet ihraç edebilir.
e) Faaliyetlerini gerçekleĢtirmek amacıyla iĢtirak edinebilir.
f) Diğer varlık yönetimi Ģirketlerinin satıĢına aracılık ettiği veya ihraç ettiği finansal
ürünlere yatırım yapabilir.
g) ġirketlere kurumsal ve finansal yeniden yapılandırma alanlarında danıĢmanlık hizmeti
verebilir.
(2) Varlık yönetim Ģirketleri, bu maddede belirlenen konular dıĢında faaliyette
bulunamaz. Banka ve diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın
alınmasına münhasır olarak, alacağını veya diğer varlığını satın aldığı banka veya diğer
mali kurumlardan kredi kullanamazlar.
Asgari iĢtirak oranı
MADDE 12 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin, 11 inci madde uyarınca iĢtirak edecekleri
ortaklıkların, sermayesinin veya oy hakkı toplamının en az yüzde onuna sahip olması
Ģarttır.
Denetim
MADDE 13 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin her yıl Haziran ayı sonu ve yılsonu
itibarıyla düzenlenecek finansal tablolarının, Bankalarda Bağımsız Denetim
GerçekleĢtirecek KuruluĢların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelikte
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluĢlarca denetlenmesi Ģarttır.
(2) Kurumca gerekli görülmesi halinde varlık yönetim Ģirketleri, Kurumun yerinde
denetim yapmaya yetkili meslek personeli tarafından istenecek her türlü bilgi ve belgeyi
vermek, defter ve belgelerini ibraz etmek ve incelemeye hazır tutmak zorundadırlar.
Bilgi verme
MADDE 14 – (1) Varlık yönetim Ģirketlerinin, Haziran ayı sonu ve yılsonu itibarıyla
düzenlenecek yetkili denetim kuruluĢlarının bağımsız denetiminden geçmiĢ finansal
tabloları ile yıllık faaliyet raporları ilgili dönemi izleyen iki ay içinde Kuruma gönderilir.
(2) Bu Yönetmeliğin uygulanması çerçevesinde varlık yönetim Ģirketleri, Kurum
tarafından gerekli görülmesi halinde talep edilen her türlü bilgi ve belgeyi Kuruma tevdi
etmek zorundadırlar.
Faaliyet izninin iptali
20
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
MADDE 15 – (1) Ortakları kurucularda aranan Ģartları kaybeden veya bu Yönetmelik
hükümlerine aykırı iĢlem yaptığı tespit edilen ya da 14 üncü madde uyarınca Kurumca
talep edilen bilgi ve belgeleri süresi içinde göndermeyen varlık yönetim Ģirketlerine,
Kurum tarafından bu durumlarını düzeltmeleri için üç aya kadar süre verilir. Bu süre
içinde durumlarını düzeltmeyenlerin faaliyet izinleri Kurulca iptal edilir.
(2) 11 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak, anılan maddede belirlenen konular
dıĢında faaliyette bulunan ve alacağını veya diğer varlığını satın aldığı banka veya diğer
mali kurumlardan bahse konu satıĢa münhasıran kredi kullanan varlık yönetim
Ģirketlerinin faaliyet izinleri Kurulca iptal edilir.
BEġĠNCĠ BÖLÜM
ÇeĢitli ve Son Hükümler
KarĢılıklar
MADDE 16 – (1) Varlık yönetim Ģirketleri, iĢlemleri nedeniyle doğmuĢ veya doğması
beklenen, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karĢılamak amacıyla,
devraldıkları toplam alacaklar ile diğer varlıklarını Türkiye Muhasebe Standartları ile
Türkiye Finansal Raporlama Standartları çerçevesinde belirlenen usul ve esaslara uygun
olarak değerler ve karĢılığa tabi tutarlar.
Muhasebe ve raporlama sistemi
MADDE 17 – (1) Varlık yönetim Ģirketleri, 14 üncü madde kapsamında
düzenleyecekleri finansal tablolarını Türkiye Muhasebe Standartları ile Türkiye Finansal
Raporlama Standartlarına uygun olarak hazırlar ve yayımlarlar.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelik
MADDE 18 – (1) 1/10/2002 tarihli ve 24893 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Varlık
Yönetim ġirketlerinin KuruluĢ ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik yürürlükten
kaldırılmıĢtır.
Yürürlük
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 20 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu BaĢkanı yürütür.
21
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
Öte yandan yukarıdaki yönetmelikle değiĢiklik yapan yönetmelik 14.01.2011
tarihnde aĢağıdaki Ģekilde yayımlanmıĢtır (Resmi Gazete, 2011: 27815).
VARLIK YÖNETĠM ġĠRKETLERĠNĠN KURULUġ VE FAALĠYET
ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELĠKTE DEĞĠġĠKLĠK
YAPILMASINA DAĠR YÖNETMELĠK
MADDE 1 – 1/11/2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Varlık
Yönetim ġirketlerinin KuruluĢ ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir.
“b) ÖdenmiĢ sermayesinin on milyon Türk Lirasından az olmaması,”
MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin beĢinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde
değiĢtirilmiĢtir.
“(5) KuruluĢ iznini takip eden yüz seksen gün içerisinde faaliyet izni almak üzere
baĢvuruda bulunmayan Ģirketlerin kuruluĢ izinleri geçersiz sayılır. Faaliyet izninin
alınmasını müteakip bir yıl içerisinde faaliyete geçmeyen ya da faaliyetlerine bir yıl
süre ile kesintisiz ara veren Ģirketlerin faaliyet izni Kurulca iptal edilir. Faaliyete
geçildiği tarihten itibaren yedi iĢ günü içerisinde durumun Kuruma bildirilmesi
zorunludur.”
MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aĢağıdaki Ģekilde
değiĢtirilmiĢtir.
“(2) Bir gerçek veya tüzel kiĢinin, varlık yönetim Ģirketi sermayesinin yüzde ellisini
ve daha fazlasını temsil eden payları edinmesi Kurulun iznine tabidir. Bu oranda yeni
imtiyazlı pay ihracı, mevcut paylar üzerine imtiyaz tesisi, imtiyazın kaldırılması veya
intifa hakkı tesisi de bu maddede belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Kurulun
iznine tabidir. Oy hakkı edinilmesi ile hisselerin rehnedilmesinde de bu hüküm
uygulanır. Yönetim veya denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren payların
tesisi veya devri yukarıdaki oransal sınırlara bakılmaksızın Kurulun iznine tâbidir.
Ortak sayısının beĢten aĢağı düĢmesine yol açan iĢlemler ile izin alınmadan yapılan
pay devirleri pay defterine kaydolunmaz. Bu hükme aykırı olarak pay defterine
yapılan kayıtlar hükümsüzdür.”
MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrası aĢağıdaki
Ģekilde değiĢtirilmiĢ, ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıĢtır.
22
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
“(1) Yönetim kurulu üyeliğine seçilenler veya herhangi bir nedenle boĢalma hâlinde
görevlendirilenler ile genel müdür olarak atananların, atanmalarını veya seçilmelerini
müteakip bir ay içerisinde bu Yönetmelikte aranan Ģartları taĢıdıklarını gösteren
belgeler ve atanmalarına veya seçilmelerine iliĢkin karar örneği ile birlikte Kuruma
bildirilmesi Ģarttır.”
MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (ç)
bentleri aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir.
“a) Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, diğer mali kurumlar ve kredi sigortası
hizmeti veren sigorta Ģirketlerinin söz konusu hizmetlerinden doğan alacakları ile
diğer varlıklarını satın alabilir, satabilir, satın aldığı alacakları tahsil edebilir,
varlıkları nakde çevirebilir veya bunları yeniden yapılandırarak satabilir.”
“ç) Banka, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, diğer mali kurumlar ve kredi sigortası
hizmeti veren sigorta Ģirketlerinin söz konusu hizmetlerinden doğan alacakları ile
diğer varlıklarının yeniden yapılandırılması veya üçüncü kiĢilere satıĢında
danıĢmanlık ve aracılık hizmeti verebilir.”
MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesine aĢağıdaki üçüncü fıkra
eklenmiĢtir.
“(3) Mali bünyelerini ciddi Ģekilde olumsuz etkileyecek durumların tespiti halinde,
Kurum varlık yönetim Ģirketlerinden gerekli her türlü tedbirin alınmasını istemeye
yetkilidir. Varlık yönetim Ģirketleri Kurum tarafından istenen tedbirleri Kurumca
belirlenen süreler içinde almak ve uygulamakla yükümlüdür.”
MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesi aĢağıdaki Ģekilde değiĢtirilmiĢtir.
“MADDE 15 – (1) Ortakları kurucularda aranan Ģartları kaybeden, 11 inci maddenin
ikinci fıkrasına aykırı iĢlem yaptığı tespit edilen, 13 üncü maddenin üçüncü fıkrası
uyarınca Kurumca istenen tedbirleri belirlenen sürelerde almayan, 14 üncü madde
uyarınca Kurumca talep edilen bilgi ve belgeleri süresi içinde göndermeyen ya da bir
takvim yılı içinde birden fazla bu Yönetmeliğin diğer hükümlerine aykırı iĢlem
yaptığı tespit edilen varlık yönetim Ģirketlerine, Kurum tarafından bu durumlarını
düzeltmeleri için üç aya kadar süre verilir. Bu süre içinde durumlarını
düzeltmeyenlerin faaliyet izinleri Kurulca iptal edilir.
(2) Faaliyet izni iptal edilen varlık yönetim Ģirketlerinin iptal tarihinden itibaren üç
ay içerisinde genel kurullarını toplayarak, Ģirket nevi ve unvanını değiĢtirmek veya
tasfiye iĢlemlerini baĢlatmak üzere karar almaları zorunludur. ġirketler, gerekli
değiĢiklikleri yaparak ticaret siciline tescilini müteakip ilgili Ticaret Sicili Gazetesini
Kuruma gönderirler.
23
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
(3) Faaliyet izni iptal edilenler, Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca münhasıran varlık
yönetim Ģirketlerine tanınan faaliyetlerle iĢtigal edemez, ticaret unvanlarında, ilan ve
reklamlarında veya iĢyerlerinde söz konusu iĢlerle iĢtigal ettikleri izlenimini
yaratacak hiçbir kelime, deyim ve iĢaret kullanamazlar.”
MADDE 8 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 9 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu BaĢkanı yürütür
24
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
ÇalıĢma Soruları
1. ĠĢletmenin ihtiyacı olan fonların sağlanması, uygun varlıklara yatırılması ve bu
fonların yönetilmesine ne ad verilir.
a Finansman
b. Finansal yönetim
c. Finans
d. Yatırım
e. Kar
2.Ġktisadi terminolojide, konjonktürdeki yön değiĢtirmeyi, yani geniĢleme ya da
sürekli bir ilerleme döneminden uzun ya da kısa bir bunalım veya daralma
evresine geçiĢi ne ifade etmektedir?
a. Ekonomik darboğaz
b. Ġflas
c. Borçlanma
d. KüreselleĢme
e. Kriz
3. ĠĢletmenin nakit akıĢlarının saptanmasında hangi disiplinin verilerinden
faydalanılır?
a. Muhasebe
b. Ġktisat
c. Üretim
d. Pazarlama
e. Kantitatif yöntemler
4. AĢağıdakilerden hangisi sistematik risklerden biri değildir.
25
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
a. Faiz oranı riski
b. Yönetim riski
c. Piyasa riski
d. Enflasyon riski
e. Pazar riski
5. Toptan hammadde alımlarının ve ulaĢım kolaylıklarının sağlayacağı rekabet
avantajlarının küreselleĢmeye sağladığı destek aĢağıdakilerden hangisidir?
a. Maliyet
b. Lojistik
c. Üretim
d. ĠletiĢim
e. Mülkiyet
6. Finansal kurumların alacaklarını tahsil etmek, varlıklarını yeniden
yapılandırmak ve satılmasını sağlamak gibi amaçlarla oluĢturulmuĢ kurumlara
ne ad verilir?
a. Banka
b. Katılım bankası
c. Varlık yönetim Ģirketleri
d. Merkez bankası
e. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
7. AĢağıdakilerden hangisi bankaların varlık, yükümlülük ve öz kaynak olarak nitelendirilemeyen iĢlemlerinin kaydı için kullanılan bir ifadedir?
a. Leasing
b. Risk sermayesi
c. Faktoring
d. Bilanço altı
26
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
e. Türev ürün
8. AĢağıdakilerden hangisi alacakları vadesinden önce paraya dönüĢtüren finansal kurumlardır?
a. Leasing Ģirketleri
b. Finansman Ģirketleri
c. Faktoring ġirketleri
d. Risk sermayesi Ģirketleri
e. Varlık yönetim Ģirketleri
9. Borçluların borçtan kaynaklanan yükümlülüklerini zamanında yerine getiremediği tahvil, bono, kredi gibi borçlanma araçlarını, piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle önemli değer kaybına uğrayan gayrimenkulleri, menkulleri, iĢtirak paylarını ne içermektedir?
a. Banka kredileri
b. Bono
c. Tahvil
d. Faiz
e. Sorunlu varlık
10. AĢağıdaki kurumlardan hangisinin gözetim ve denetim fonksiyonu Hazine MüsteĢarlığı tarafından yerine getirilmektedir?
a. Varlık Yönetim ġirketleri
b. Factoring ġirketleri
c. Finansal Kiralama ġirketleri
d. Sigorta ġirketleri
e. Bankalar
ÇalıĢma Soruları Yanıt Anahtarı
1. b Cevabınız yanlıĢ ise Finansal Yönetim konusunu yeniden gözden geçiriniz
27
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
2. e Cevabınız yanlıĢ ise Finansal Kriz konusunu yeniden gözden geçiriniz
3. e Cevabınız yanlıĢ ise Nakit AkıĢ Yönetimi konusunu yeniden gözden geçiriniz
4. b Cevabınız yanlıĢ ise Risk konusunu yeniden gözden geçiriniz
5. b Cevabınız yanlıĢ ise KüreselleĢme konusunu yeniden gözden geçiriniz
6. c Cevabınız yanlıĢ ise Varlık Yönetim ġirketleri konusunu yeniden gözden geçiriniz
7. d Cevabınız yanlıĢ ise KüreselleĢmenin Bankalar Üzerine Etkileri konusunu yeniden gözden geçiriniz
8. c Cevabınız yanlıĢ ise Para ortaya Çıkarmayan Finansal Kurumlar konusunu yeniden gözden geçiriniz
9. e Cevabınız yanlıĢ ise Bankacılık konusunu yeniden gözden geçiriniz
10. d Cevabınız yanlıĢ ise Bankacılık konusunu yeniden gözden geçiriniz
Yararlanılan Kaynaklar
ALTAY Ġsmail, 2003. Varlık Yönetim ġirketlerinin KuruluĢu, ĠĢleyiĢi, BDDK Ġle
ĠliĢkisi ve Bu ġirket Modelinin Sağladığı Avantajlar, Active Dergisi, Temmuz-
Ağustos.
AYDIN Nurhan, 2004. Finansal Yönetim, (Ed.), Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2.
Baskı, EskiĢehir.
DUVAN, Berke, 2001. Türk Bankacılık Sisteminde Tahsili GecikmiĢ Alacakların
Tasfiyesi VeĢirket Borçlarının Yapılandırılması, DPT Uzmanlık Tezi, Yıllık
Programlar ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürlüğü, Mali Piyasalar Dairesi,
Kasım, Ankara.
ĠÇKE, Mehmet Akif, 2004. Avrupa Birliği'nin Finansal Entegrasyon Süreci,
KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 1, Sayı 2,
2004, s. 21-29.
KARACAL Müge, BAKLACI Hasan Fehmi ve YETKĠNER Hakan, 2010. Küresel
Kriz ve Risk Yönetimi: Yanılgılar ve Gerçekler, Ġzmir Ekonomi Üniversitesi
Yayınları, Yayın no: 2010/ 35.
28
© Her hakkı Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve AraĢtırma Merkezine aittir. Yazılı izin
olmadan kaynak olarak dahi gösterilip kullanılamaz. Bunu yapanlar hakkında yasal iĢlem baĢlatılır.
KUTLU Hüseyin Ali ve DEMĠRCĠ N. SavaĢ, 2011. Küresel Finansal Krizi (2007-?)
Ortaya Çıkaran Nedenler, Krizin Etkileri, Krizden Kısmi ÇıkıĢ ve Mevcut Durum,
Muhasebe ve Finansman Dergisi, Ekim.
MESUTOĞLU Berk, 2001. Sorunlu Aktiflerin Varlık Yönetimi ġirketlerince
Tasfiyesi: Ülke Örnekleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK),
MSPD ÇalıĢma Raporları, No: 2001/3, Mayıs.
OY Osman, 2009. Varlık Yönetim ġirketleri, Beta Basım Yayım Dağıtım A.ġ.
ÖZTÜRK, S. ve ÖZDEMĠR, A., 2010. Küresel Krizin Ekonomik Etkileri:
KüreselleĢmenin Krizi, www.ozal.congress.inonu.edu.tr/pdf/131.pdf
PAKSOY Sadettin ve ALANCIOĞLU Erdal, 2012. Küresel Finansal Krizin
Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri: Türkiye Örneği, Kilis Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Haziran.
TOPRAK Metin ve COġKUN Metin, 2012. Bankacılık ve Sigortacılığa GiriĢ,
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1449, Mayıs, EskiĢehir.
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı KuruluĢları Birliği (TSPAKB), 2011. Finansal
Yönetim: Sermaye Piyasası Faaliyetleri Ġleri Düzey Lisansı Eğitimi, Eylül.
YILMAZ Hüseyin, 1999. ĠĢletmelerin Finansal Yönetiminde Nakit AkıĢ Rasyo
Analizi, D.E.Ü.Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, Cilt:14, Sayı:1, ss:185-198
YILMAZ Ömer, KIZILTAN Alaattin, KAYA Vedat, 2005. Ġktisadi Kriz Kuramları,
Finansal KüreselleĢme ve Para Krizleri, Erciyes Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 24, Ocak - Haziran, ss. 77-96.