1947’den gÜnÜmÜze tÜrk-amerİkan İlİŞkİlerİnİn genel … filebu makalede türk- amerikan...

30
Giriş 947'deki Truman doktriniyle sıkı ilişkiler içine giren ve NATO’ya üye olarak aralarındaki ilişkileri ittifak düzeyine çıkartan Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri, bundan sonraki siyasî ve askerî ilişkilerini NATO çerçevesinde imzaladıkları değişik anlaşmalarla yürüt- tüler. Bu bakımdan iki devlet arasındaki ilişkileri ittifaklarla ilgili teori- leri göz önünde bulundurarak açıklamak daha faydalı olabilir. Genel olarak bakıldığında, Türkiye'nin üç temel nedenle ABD'yle ittifak 203 AVRASYA DOSYASI 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL PORTRESİ Yrd. Doç. Dr. Nasuh USLU* Turkey, which followed the US lead in all areas in the period of 1950-1963, was shaken in 1964 by the US attitude toward the Cyprus question and its threat of not operating NATO for Turkish security. As a result while Turkish rulers made some changes in bilateral relations which would not please the Americans; US pressures on Turkey on the opium cultivation, the Turkish military intervention in Cyprus in 1974 and the subsequent developments brought the relations to the point of being cut-off. The Iranian revolution and the occupation of Afghanistan at the end of the 1970s re-emphasised the importance of Turkey for the USA, but the US Congress’s initiatives concerning the assistance to Turkey, the US indifference to the situation of Turkish economy and in return Turkey’s reluctance to get involved in US initiatives in the Middle East caused the continuation of the bilateral relations in an uneasy but friendly way in the 1980s. In the post-1990 period, in which the basis and frame of Turkish-American relations is obscure, not staying outside the Western structure gained great importance in the eyes of Turkish rulers, who felt more security threats and who worried about the possibility of marginalisation of Turkey. In this article, the basis and situation of the Turkish-American alliance is explained in the light of political theories; the period prior to 1990 is summarised and more attention is given to the factors concerning Turkish- American relations in the aftermath of the Cold War. * K›r›kkale Üniversitesi, ‹ktisadî ve ‹darî Bilimler Fakültesi, Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi. 1

Upload: others

Post on 01-Sep-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Giriş

947'deki Truman doktriniyle sıkı ilişkiler içine giren ve NATO’yaüye olarak aralarındaki ilişkileri ittifak düzeyine çıkartan Türkiyeve Amerika Birleşik Devletleri, bundan sonraki siyasî ve askerî

ilişkilerini NATO çerçevesinde imzaladıkları değişik anlaşmalarla yürüt-tüler. Bu bakımdan iki devlet arasındaki ilişkileri ittifaklarla ilgili teori-leri göz önünde bulundurarak açıklamak daha faydalı olabilir. Genelolarak bakıldığında, Türkiye'nin üç temel nedenle ABD'yle ittifak

203AVRASYA DOSYASI

1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN

İLİŞKİLERİNİN GENEL PORTRESİ

Yrd. Doç. Dr. Nasuh USLU*

Turkey, which followed the US lead in all areas in the period of1950-1963, was shaken in 1964 by the US attitude toward theCyprus question and its threat of not operating NATO forTurkish security. As a result while Turkish rulers made somechanges in bilateral relations which would not please theAmericans; US pressures on Turkey on the opium cultivation,the Turkish military intervention in Cyprus in 1974 and thesubsequent developments brought the relations to the point ofbeing cut-off. The Iranian revolution and the occupation ofAfghanistan at the end of the 1970s re-emphasised theimportance of Turkey for the USA, but the US Congress’sinitiatives concerning the assistance to Turkey, the USindifference to the situation of Turkish economy and in returnTurkey’s reluctance to get involved in US initiatives in theMiddle East caused the continuation of the bilateral relations inan uneasy but friendly way in the 1980s. In the post-1990period, in which the basis and frame of Turkish-Americanrelations is obscure, not staying outside the Western structuregained great importance in the eyes of Turkish rulers, who feltmore security threats and who worried about the possibility ofmarginalisation of Turkey. In this article, the basis and situationof the Turkish-American alliance is explained in the light ofpolitical theories; the period prior to 1990 is summarised andmore attention is given to the factors concerning Turkish-American relations in the aftermath of the Cold War.

* K›r›kkale Üniversitesi, ‹ktisadî ve ‹darî Bilimler Fakültesi, Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi.

1

Page 2: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

kurduğu söylenebilir: Güvenliğini korumak, askerî ve ekonomik yardımelde etmek ve Batı tipi devlet yapısını güçlendirmek. Amerikan yöneti-cilerini Türkiye'yle ittifak ilişkileri kurmaya iten başlıca neden iseABD'nin Orta Doğu'daki çıkarları ve SSCB'yi çevreleme politikasıaçısından Türkiye'nin taşıdığı stratejik önemdi. Bu makalede Türk-Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo-riler çerçevesinde ele alınacak ve günümüze kadar nasıl bir tarihî seyirizlediği ortaya konmaya çalışılacaktır.

Türkiye ve ABD Niçin İttifak Kurdu?

Teori, devletlerin, kendi olanaklarıyla karşı koyamayacakları büyükbir dış tehdide karşı daha güçlü devletlerin ittifak ve yardımlarını eldeetmeye çalıştıklarını, buna karşın daha zayıf bir devletle ittifak kuranbüyük devletin de bu yolla nüfuzunu stratejik yerlere doğru yaymak vetemel düşmanının başka devletlerin kaynaklarına sahip olmasınıengellemek istediğini söyler.1 ABD ve Türkiye'yi bir ittifak sistemi içindebiraraya getiren temel neden, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ningüvenliğine karşı oluşturduğu tehditti. İkinci Dünya Savaşı’nın hemenertesinde Sovyet yöneticilerinin, Türkiye ve SSCB arasındaki 1925 ta-rihli dostluk anlaşmasını tek taraflı olarak feshetmeleri, 1936 tarihliMontrö Sözleşmesinde Karadeniz'e kıyısı olan devletler lehinedeğişiklikler yapılmasını istemeleri ve Doğu Anadolu'da topraktalebinde bulunmaları, Türk liderleri ABD’nin askerî ve diplomatikdesteğini kazanmaya itti. Ekim 1946'dan itibaren Sovyet liderleriTürkiye üzerindeki isteklerini dile getirmekten vazgeçseler ve 1953yılından sonra da Türkiye'yle dostluk ve barış içinde yaşamak istedik-lerini gösterir jestlerde bulunsalar da Türk yöneticiler, SSCB'yi Türkiyeiçin potansiyel bir tehdit olarak algılamaya devam ettiler ve bu yüzdenözellikle 1947-1964 döneminde ABD ve NATO’yla sıkı ilişkiler içindeolmaya büyük önem atfettiler.2 Amerikan yöneticilerinin gözünde iseTürkiye, Yakın ve Orta Doğu'daki Sovyet yayılmacılığını durdurma poli-tikalarının önemli bir parçasıydı.3 Bu arada ortak tehdit algılamasınarağmen tehdit anında büyük devletlerin, müttefikleri zayıf devletlerinyardımına gidip gitmemede, yardımı geç ulaştırmada, yardım

204 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

1 R. L. Rothstein, Alliances and Small Powers, New York: Columbia University Press, 1968, ss. 24, 25, 29, 49,50, 118, G. Liska, Alliances and Third World, Baltimore: The John Hopkins Press, 1968, ss. 26, 27, O. R.Holsti ve di¤. (der.), Unity and Disintegration in International Alliances, New York: Willey, 1973, s. 97.

2 M. Gönlübol, "NATO, USA and Turkey", içinde, K. H. Karpat (der.), Turkey's Foreign Policy in Transition,Leiden: E.J. Brill, 1975, ss. 47, 49.

3 G. S. Harris, Troubled Alliance, Washington D.C.: American Enterprise Institute, 1972, s. 21.

Page 3: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

karşılığında önemli tâvizler istemede ve hatta gerekli gördüklerindedüşman güçle zayıf devletler aleyhine işbirliği yapmada kendileriniserbest hissetmeleri gerçeği4 Türk-Amerikan ilişkilerini de rahatsız edenbir unsurdu. 1964 yılında Amerikan Başkanı Johnson’ın Kıbrıs soru-nundan dolayı Sovyetlerin saldırısına uğraması durumunda ABD’ninTürkiye’nin yardımına gitmeyebileceğini ilân ettiği dönüm noktasındansonra Türk yöneticiler, ihtiyaç anında ABD’nin yardıma gelmeyebileceğive bazı konularda SSCB’yle uzlaşmaya gidebileceği endişesindenhareketle seçenekleri artırma adına Doğu Blokuyla ve Üçüncü Dünyaylailişkileri geliştirmeye çalıştılar. Ancak yine de güvenlikleri için birinciderecede ABD ve NATO’ya güvenmek durumundaydılar.

Gelişmekte olan ülkelerin, ekonomik yapılanma ve gelişme plan-larını uygulayabilmek ve modern savunma ve silah sistemlerini eldeedebilmek için daha güçlü bir devletin ittifakını elde etmeye çalıştıklarıbir gerçektir.5 Bu bağlamda Türkiye'nin askerî ve ekonomik yardım ihti-yacı ve ABD'nin Türkiye'nin yardım isteklerine verdiği karşılık Türk-Amerikan ilişkilerinde her zaman önemli rol oynamış önemli bir unsur-dur. Daha fazla refah ve özel sektörü destekleme vaadiyle 1950’de ikti-dara gelen Demokrat Parti, ekonomik plan ve projelerini uygulamayakoyabilmek ve Türk ordusunun modernleştirilmesi de dahil askerî har-camalarını karşılayabilmek için büyük ölçüde Amerikan askerî veekonomik yardımına güvenmekteydi.6 Türk yöneticilerin ABD'yle savun-ma ilişkilerine girmede ve NATO'ya katılmada çok istekli olmaları, buamaçla belki de Sovyet tehdidini olduğundan biraz fazla göster-melerinin önemli bir nedeni de Amerikan yardımı elde etmekistemeleriydi. 1947 yılından itibaren ABD hep Türkiye'nin en önemliekonomik ve askerî yardım kaynağı oldu. Fakat bu yardım hem Türkyöneticilerinin istediği miktarda olmadı, hem de onları rahatsız edenyabancı unsurlar taşıdı; böylece iki ülke arasında hep sorun olmayadevam etti.

Teoride bir devletin büyük bir devletle ittifak kurma ihtiyacı duymasıhalinde genellikle coğrafî olarak kendisinden uzak olan bir devleti ter-cih ettiği de söylenir. Bununla beraber, uzak olan büyük devletleyapılan ittifakın sonuçta daha az güvenilir olduğu ortaya çıkabilir.Çünkü uzak olan devletle bölgesel anlaşmazlıklar konusunda ortakpolitika takip etmek öncelikler farklı olduğu için zordur. Saldırı duru-

205AVRASYA DOSYASI

4 M. Handel, Weak States in the International System, Londra: Frank Cass, 1981, s. 179.5 Holsti ve di¤., a.g.e., s. 13, G. Liska, Nations in Alliance, Baltimore: John Hopkins Press, 1968, s. 14.6 L. Tansky, U.S. and U.S.S.R. Aid to Developing Countries: A Comprehensive Study of India, Turkey and the

U.A.R., New York: Frederick A. Praeger, 1967, ss. 39, 46.

Page 4: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

munda uzak olan devletin yardıma gelmesi daha az olasıdır, gelse bileo gelinceye kadar müttefiki öldürücü darbeyi yemiş olabilir. Bu olum-suzlukları gidermek için bazen bir devlet, müttefiki olan büyükdevletin, toprakları üzerinde üs ve silah bulundurmasına izin verebilir,bu şekilde otomatik yardım gelmesini sağlamaya çalışabilir. Bir devletintehditkâr bir süper gücün coğrafî olarak yakınında bulunması, coğrafîve stratejik konumunun büyük devletler açısından önem arzetmesi debu devletin ittifaklara katılmasında önemli rol oynar. Bir devlet birsüper gücün doğal yayılma alanı içinde bulunuyorsa, bu bölgesel gücüdengeleyebilmek için daha güçlü bir devletin ittifakını elde etmeyeçalışır.7 Büyük devlet ise temel düşmanına karşı konumunugüçlendirme açısından stratejik önemi bulunan devletin kendi ittifakıiçinde bulunmasını tercih eder.

Türkiye, sosyalist blokun lideri olan Sovyetler Birliği ile çok uzun birsınıra sahipti ve bu devletin doğal etki ve yayılma alanı içinde bulunu-yordu. Bu yüzden Türkiye, bu dev gücü dengeleyebilecek tek ülkeolan ABD'yle ittifak kurmaya ve kurduğu ittifakı devam ettirmeye büyükönem verdi. Türk liderler, saldırıya uğrama durumunda ABD'ninotomatik yardımını sağlayacağını düşündüklerinden topraklarıüzerindeki Amerikan üs ve silahlarının bulunmasını memnuniyetlekarşıladılar. Türk yöneticiler Türkiye'nin Batı ittifakı dışında kalamaya-cağını savunurken en fazla kullandıkları argüman, Türkiye'nin büyükdevletler açısından stratejik öneminin büyüklüğünün tarafsız ve yalnızkalmasına imkan vermediğiydi. Amerikan politika yapıcılarının gözündede Türkiye, Orta Doğu ve Sovyetler Birliği arasında doğal bir engeloluşturduğu ve Boğazlar, sayıca büyük bir ordu ve toprağı üzerindekiaskerî üsler gibi Batı'nın vazgeçemeyeceği önemli unsurlara sahipolduğu için Batı ittifakı içinde tutulması gerekli bir devletti.

Teoride ideolojinin, ittifakların kurulmasında güvenlik ihtiyacındansonra geldiği ve ancak ikincil bir önem taşıdığı, bununla beraber aynıya da benzer ideolojiye ve kültürel değerlere sahip olan devletlerin kur-dukları ittifakların daha etkili ve dayanıklı olduğu, daha çok fayda vedaha az problem getirdiği belirtilir.8 Türk yöneticiler açısından iseABD’yle ilişkilerde ideolojik boyut büyük önem arzetmekteydi.Türkiye'nin Batı dünyasıyla ortak değerler paylaşan, demokratik ve laikbir ülke olduğunu sürekli olarak vurgulayan Türk liderlerin gözündeABD’yle kurulan ittifak, Batı'yla ilişkileri sıkılaştırmada ve ülke içinde

206 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

7 W. C. Olson ve di¤., The Theory and Practice of International Relations, Englewood Cliffs: Prentice Hall,1983, s. 220, Rothstein, a.g.e., ss. 118, 121, Handel, a.g.e., s.126, 128.

8 Holsti ve di¤., a.g.e., ss. 12, 30, 54, 265, 268 Liska, Nations in Alliance, a.g.e., s. 90.,

Page 5: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Batılılaşma politikalarını uygulamada yardımcı olacak önemli bir araçtı.Türkiye’nin geçirdiği anti-demokratik tecrübelere fazlaca tepki göster-memelerinden anlaşıldığı gibi Amerikalıları daha fazla ilgilendiren iseideolojik kaygılar değil, fakat Amerikan çıkarlarının korunmasıydı. Yinede Türk yöneticilerinin siyasî, ideolojik ve ekonomik sistemlerkonusunda Amerikan liderleriyle aynı fikirleri paylaştıklarını iddiaetmelerine rağmen Türk ve Amerikan uluslarının kültür, din vedemokratik deneyim açılarından farklılık göstermesi zaman zaman bir-birlerini anlamama ve kızgınlık duyma şeklinde problemler de çıkarta-bilecekti.9

Türk yöneticilerin ABD’yle ittifakta ısrarlı olmalarının nedenleriarasında iç politikadaki hatalarını örtmek, içte istikrar sağlamak vekonumlarını güçlendirmek istemelerinin de önemli yer tuttuğusöylenebilir. Bir yönetimin güçlü ve uluslararası alanda saygı duyulanbir ittifakın siyasî, askerî ve ekonomik desteğini elde etmesinin, onundurumunu potansiyel ve var olan düşmanları karşısında güçlendirdiğive içte de halkının gözünde prestijini artırdığı düşünülmektedir.10 Türkliderleri, Batı'yla kurdukları ittifakı, Türkiye'nin siyasî ve demokratikgelişiminin sigortası ve uygar bir Batı devleti olarak büyüklüğününkanıtı olarak gördüler hep. ABD'nin yaptığı ekonomik ve askerî yardımise Türkiye'nin belli başlı güç kaynaklarından biriydi. Türk yöneticileriçerde siyasî ve ekonomik krizlerle karşılaştıklarında da Batı devlet-lerinin yardımlarla ve yaptıkları açıklamalarla kendilerini destek-lemelerini beklediler. Bazen de ekonomi ve dış politika alanındakibaşarısızlıklarını Batılıların olumsuz tutumlarına bağlayarak faturayıBatı'ya çıkarma yoluna gittiler. Haziran 1964'te Başbakan İnönü,Kıbrıs'a çıkarma yapmanın maddî koşullar açısından mümkünolmadığını anlayınca, prestijini kurtarmanın yolunun çıkarmayıengelleyenin ABD olduğunu göstermek olduğunu düşündü veAmerika'nın tepkisini çekebilmek için Türk ordusunun yapacağı müda-haleden Amerikalıları haberdar etti.

Genel olarak devletlerin, büyük tehlikeleri beraberinde getirmeolasılığı yüksek olduğu için, büyük devletlerle ittifak kurmaktan çekin-meleri tavsiye edilir. İttifaklara taraf olmama politikasını takip ede-bilmesi içinse bir devletin şu özelliklere sahip olması gerektiği belirtilir:Bir blokun yanında yer aldığında genel güç dengesini bozacak derecedegüçlü olmamalı. Vatandaşları genel dünya olaylarında uzak durma

207AVRASYA DOSYASI

9 ``Türkiye'yle siyasî de¤erler, ekonomik ç›karlar ya da ortak tarihî tecrübeden çok güvenlik endiflesinipaylaflt›k.'' M. Stearns, Entangled Allies: U.S. Policy Toward Greece, Turkey and Cyprus, New York: Councilon Foreign Relations Press, 1992, s. 21.

10 Handel, a.g.e., s. 148, Liska, Alliances..., a.g.e., ss. 28, 29.

Page 6: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

konusunda istekli bulunmalı.11 Stratejik açıdan önemli ve siyasî olarakkışkırtıcı olmamalı. Güçlü bir devletin tehdidi altında da bulunmamalı.Türk yöneticiler hiçbir zaman tarafsızlığın Türkiye açısından uygun birpolitika olduğunu düşünmediler. Çünkü onlara göre Türkiye, büyükdevletlerin gözlerinin üstünde olmasına neden olan önemli bir stratejikkonuma sahipti, Sovyet tehdidine karşı güvenliğini korumasını sağlaya-cak yeterli ulusal kaynakları ise bulunmuyordu.

Türk-Amerikan İttifakı Nasıl Yürüdü?

İttifakın, üye devletlerin haklarını ve yükümlülüklerin belirten resmîbir anlaşma olarak tanımlanmasından12 anlaşılacağı gibi bir ittifakilişkisi faydanın yanında mâliyet ve sorunlar da getirmektedir.Devletlerin bir ittifaka katıldıklarında haklarını maksimize ve yüküm-lülüklerini minimize etmeye ya da en azından ikisi arasında bir dengekurmaya özen göstermeleri, ittifakın işleyişi sırasında da dengeninaleyhlerine bozulmaması için sürekli konumlarını gözden geçirmeleridoğaldır. ABD’nin, 1964 yılı içinde Türkiye’nin en önemli meselesi olanKıbrıs sorununda yalnız bırakmaya varacak derecede olumsuz tavırtakınmasının, Türk kamuoyunu Türkiye’nin ABD’yle ittifaktankazandıklarını ve kaybettiklerini sorgulamaya yöneltmesi de bu açıdanbeklenen bir gelişmeydi. Türk eleştirmenlerin bu çerçevede dilegetirdikleri görüşlerin şu teorik açıklamalarla yakından ilgisi vardı: İtti-fak, kışkırtıcı bir rol oynayarak devleti, karşı ittifaktaki süper gücün veonun müttefiklerinin tehdidi altına sokabilir ve eğer devlet ittifak içindeen zayıf halkayı oluşturuyorsa düşman saldırısının ilk hedefi halinegelebilir. Bir süper güçle ittifak kurmuş olmaktan ve o devletin üslerinive silahlarını toprakları üzerinde barındırmaktan dolayı bir devletiniradesi dışında çatışmalara girmesi de olasıdır. İttifak diğer taraftandevletin zaten kısıtlı olan güçlerinin çok gerekli olmayan yerleredağıtılarak genel gücünün azalması sonucunu doğurabildiği gibisağladığı faydadan fazla mâlî yükümlülük getirebilir; savunmabütçelerinin yüksek olmasına, haberleşme harcamalarının artmasınave askerî bürokrasinin büyümesine neden olabilir. Son olarak, bir itti-faka dahil olmak, devletin bağımsızlığının zedelenmesine, içte ve dıştaprestijinin ve etkisinin azalmasına da sebebiyet verebilir.13

208 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

11 Rothstein, a.g.e., ss. 32, 117, 247, Handel, a.g.e., s. 121.12 E. B. Haas, Beyond the Nation-State, Stanford: Stanford University Press, 1964, s. 13.13 Rothstein, a.g.e., ss. 44, 47, 48, 61-62, 120-121, 123. 259, Liska, Alliances..., a.g.e., s. 28, E. N. Botsas,

"The U.S. Cyprus Turkey Greece Tetragon", Journal of Political and Military Sociology, c. 16, no. 2, 1988,s. 252.

Page 7: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Bu eleştiriler karşısında ana muhalefet partisi CHP, ABD'yle ittifakındaha az zarar verir hâle getirilmesini savunurken, iktidar partisi AP deTürk-Amerikan ilişkilerinin genel havasını değiştirecek derecedeABD'yle ilişkileri yeniden gözden geçirme yoluna gitti. Ancak yine deTürk yöneticiler, yukarıda bahsedilen ittifak kurma nedenleri dışında,ABD’nin politikalarına ve hareketlerine etkide bulunarak daha elverişlihâle getirmek ve Amerikalıların kendilerine karşı düşmanca politikalartakip etmelerini önlemek için ABD’yle ittifakı sürdürme taraftarı oldular.Bu arada ABD’yle ittifakın ikili ilişki olmaktan çok NATO çerçevesindeyürüyen çok taraflı bir ittifak olduğunu vurgulayarak zararları bir dere-ceye kadar azaltmayı ümit ettiler. Çünkü çok taraflı bir ittifakın ikitaraflı ittifaka göre daha faydalı olduğu teoride dile getirilen bir gerçek-ti. Çok taraflı ittifak, düşmanı caydırmada daha etkilidir, savunmayıgüçlendirir, üyeleri saldırıya uğrayana yardım etmeye daha zorlayıcıdır,daha fazla devletin siyasî ve maddî desteğini sağlar, üyelerin pazarlıkgücünü artırır, üyelerin uzlaşarak karar vermelerini temin eder veküçük üyelere kendi görüşlerini diğerlerine kabul ettirmeleri açısındandaha fazla imkân tanır. Çok taraflı ittifakın, bir büyük devletin politikaaracı haline gelmesi olasılığı da daha zayıftır. Böyle bir ittifak içindekiküçük devlet daha az dış baskıya mâruz kalır ve halkının etki altındakalma açısından ittifaka gösterdiği tepki de daha az olur.14

Ortak ya da aynı olan çıkarlardan ve amaçlardan çok paralel olançıkarların ve amaçların ittifakın önemli temellerinden biri olduğuteoride ağırlıklı olan görüştür. Diğer taraftan ittifaktan beklentileri çokfarklı olan devletlerin birbirleriyle uzlaşmaları olasılığının çok zayıfolduğu ve ancak amaçlarının sınırlı, muğlaklıktan uzak ve açık olmasıdurumunda dayanıklı ve istikrarlı bir ittifak kurabilecekleri de söylen-mektedir.15 Türkiye ve ABD, başlangıçta Sovyet etkisinin yayılmasınıdurdurmak gibi oldukça açık bir ortak hedefe sahiptiler. Daha sonralarıortak tehdidi algılamalarında bazı farklılıklar ortaya çıktı. Ayrıca ittifak-tan beklentileri de farklılaştı, her iki taraf ittifakı daha çok kendi özelçıkarları için kullanma eğilimi içine girdi. Türk yöneticiler ittifakayaptıkları katkılarla ABD'nin ulusal çıkarlarına hizmet ettikleri inancındaidiler, bu yüzden ittifakın dışında gözüken konularda bile Amerikalılarınkendilerini desteklemesini beklediler. Kıbrıs konusunda ABD’nin kenditezlerini desteklemesini beklemeleri buna örnek gösterilebilir. Diğertaraftan Amerikalılar da Türkiye'nin NATO İttifakı dışında ABD'nin globalstratejisiyle uyuşmayan çıkarları olabileceğini16 ve SSCB'den başka

209AVRASYA DOSYASI

14 Rothstein, a.g.e., ss. 124-126, 260.15 Olson ve di¤. (der.), a.g.e., ss. 220, 221, Holsti ve di¤., a.g.e., ss. 23, 57, 263.Rothstein, a.g.e., s. 56.16 R. C. Campany, Turkey and the United States, New York: Praeger, 1986, ss. 80, 82, Stearns, a.g.e., s. 16.

Page 8: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

ulusal çıkarlarını zedeleyebilecek düşmanları bulunabileceğinigörmediler.

Gücü ve büyüklüğü dikkat çekici şekilde farklı olan devletlerin kur-dukları ittifakta sorunlarla karşılaşmaları, dünya olaylarını farklıalgılamaları ve uluslararası alanda ulaşmaya çalıştıkları amaçlarınınfarklı olması doğal kabul edilmektedir. Böyle bir ilişkide zayıf olandevletin, siyasî, fiziksel ve kültürel varlığının karşı tarafın tehdidi altınagireceğinden endişe duyması ve karşı tarafın etki ve kontrolünüartırmak üzere ittifak ilişkisini kullanacağından korkması da oldukçayaygın yaşanan bir durumdur. Zayıf olan devletin güçlü müttefikindenönemli miktarda askerî ve ekonomik yardım alması durumunda uyduhaline geldiği ise oldukça sık işitilen bir eleştiridir. Diğer taraftan zayıftarafın bazı durumlarda istediklerini gerçekleştirme konusunda güçlümüttefikinden daha fazla etkiye sahip olabileceği de söylenmektedir.17

Kapasite eşitsizliğinin açık olduğu Türk-Amerikan ilişkileri örneğinde,Türk halkının ve yöneticilerinin, tarihsel tecrübeden kaynaklanan,Türkiye’yi Batılı devletlerle eşit görme ve yabancı etkisine karşı çokduyarlı olma özellikleri göz önüne alındığında, sol kesimden yükselen,Türkiye’nin ABD’nin uydusu haline geldiği iddialarının kamuoyundabüyük sarsıntıya yol açması kaçınılmazdı.18 ABD’nin Kıbrıs konusunda-ki olumsuz tavrıyla beslenen ve halkın büyük kesimini etkileyen buiddialar karşısında Türk yöneticiler hem kesin reddetme yoluna gide-cekler, hem de iddiaların yanlışlığını ispatlamak için bazı girişimlerdebulunacaklardı ki, bu da Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrinde önemlideğişikliklere neden olacaktı.

Bir ittifakın sağlamlığının, üyelerin kendisinden fayda elde etmeyedevam etmesine, ortak dış tehdidin varlığını sürdürmesine, taraflarınbirbirlerine danışarak hareket etmelerine, kararlara uzlaşarakulaşmalarına ve sorumluluklarını yerine getirmede tereddüt göster-memelerine bağlı olduğu açıktır. Sorumlulukların yerine getirilmesinde-ki tereddütün özellikle zayıf tarafı güvenliği konusunda endişeyesevkettiği, danışma olayında da hep güçlü tarafın kendisinedanışılmasını beklemesinin huzursuzluğa neden olduğu teoride belir-tilen bir husustur. Ayrıca sistemin iki kutuplu, bloklar arasındakiçatışma ve gerginliğin de ileri derecede olması durumunda da her birittifak sistemi içindeki dayanışmanın kuvvetli olacağı, çok kutuplulukve yumuşama hallerinde ise ittifaklar içindeki devletlerin bağımsız

210 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

17 H. A. Kissinger, The Troubled Partnership, New York: McGraw Hill, 1965, s. 226, Rothstein, a.g.e., ss. 57,120, 121-124, Olson ve di¤. (der.), a.g.e., ss. 28, 32-33, 222, Harris, a.g.e., ss. 204, 205.

18 Campany, a.g.e., s. 81.

Page 9: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

hareket etmede kendilerini daha serbest hissedecekleri söylenir.19

Doğu-Batı çatışmasının oldukça şiddetli olduğu ve Sovyet tehdidinindaha belirgin olduğu 1950’lerde Türk-Amerikan ilişkileri oldukçasamimiydi. 1960’ların ikinci yarısından itibaren, uluslararası sistemdeyumuşamanın hâkim olduğu, çok kutupluluğa gidiş sürecinin yaşandığıve Sovyet tehdidinin azalmış göründüğü dönemde ise Türkiye ve ABDbirbirlerine danışmadan daha farklı politikalar güdebildiler. Türk yöneti-ciler, Amerikan üslerindeki faaliyetlerden haberdar edilmemekten veJüpiter füzelerinin bilgileri dışındaki nedenlerle kaldırılmasındanşikâyet ederken, diğer bloklarla ilişkileri geliştirmede kendilerini daharahat hissettiler. Amerikalılar da kendilerine haber verilmeden Kıbrıs'açıkarma yapılmasından rahatsız oldular, ayrıca yumuşama dönemindeTürkiye'nin öneminin azaldığını düşünüp yardım sağlama konusundadaha isteksiz hâle geldiler.

1960’larda Türkiye’nin ABD’nin uydusu haline geldiği yolunda yoğuneleştiriler yapılması, iki devlet arası ilişkileri, bu konuda teoride söyle-nenler20 çerçevesinde de ele almayı gerekli kılmaktadır. ABD'nin, askerîkapasite açısından Türkiye'den çok daha ileri düzeyde olması veTürkiye'ye askerî ve ekonomik yardım sağlayan başlıca devlet konu-munda bulunması nedeniyle, Türkiye'yle olan ilişkilerinde çok dahafazla pazarlık gücüne sahip olduğu açıktı. Ancak Türkiye'nin stratejikönemi de Amerikalıları Türk yöneticilerini etkilemede (örneğin Kıbrıssorununda) kısıtlayan önemli bir faktördü. Amerikan liderlerinin,Sovyetler Birliği'nin çıkış yollarını önemli düzeyde kontrol eden,sağladığı üslerle Amerikan çıkarlarına hizmet eden Türkiye’denvazgeçmeleri zordu. Diğer tarafta Türk liderler de ABD'nin sağladığıaskerî korumayı ve maddî yardımı başka hiçbir devletten aynı düzeydeelde edemeyeceklerine inanmışlardı. 1950'lerde ve 1960'ların ilkyarısında Türkiye’nin uydu görünümü verecek şekilde uluslararası alan-da ABD'nin bütün politikalarını desteklemesi, ABD’yle ittifaktan büyükbeklentiler içinde olmasının bir sonucuydu. 1964 Kıbrıs kriziyleABD’yle ittifakın en önemli ulusal meselede bile işe yaramayacağıanlaşıldığında ise Türk yöneticilerin başvurdukları yol, uluslararası alan-da daha bağımsız hareket etmeye çalışmaktı. Amerikalıların başlardabu tepkiyi mâkul karşılarken daha sonra haşhaş sorununda aşırı baskıyapmaları ve Türkiye’yi gözden çıkarır konuma gelmeleri, Türkiye’ninhaşhaşta ABD’ye rest çekmesiyle sonuçlanacak, 1974 Kıbrıs krizi ve

211AVRASYA DOSYASI

19 Campany, a.g.e., ss. 5-6, Holsti ve di¤., a.g.e., ss. 16, 17, 58, 88, 92, 93, 97.20 C. C. Shoemaker, J. Spanier, Patron-Client State Relationships, New York: Praeger, 1984, ss. 13-15, 18-22,

Handel, a.g.e., ss. 132-137, B. E. Moon, ``Consensus or Compliance? Foreign Policy Change and ExternalDependence", International Organisation, c. 39, No. 2, 1985, ss. 308-309.

Page 10: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Amerikan silah ambargosuyla ilişkiler kopma noktasına gelecekti. Türkliderler için ABD’den aldıkları ekonomik ve askerî yardım büyük önemtaşımaktaydı, ancak yardımın baskı aracı olarak kullanılması kabuledilemezdi. Yumuşama dönemlerinde Türk liderlerin ekonomikgelişmeye daha fazla değer verip Sovyetler Birliği'nden bile ekonomikyardım alma yoluna gittikleri de bir gerçekti. Amerikan Kongresi, Kıbrısve haşhaş konusunda yardımı baskı aracı olarak kullanmayı deneye-cek, fakat Türkiye’ye istediklerini yapmakta başarılı olamayacaktı. Türkyöneticilerin Batılılaşmayı amaç olarak seçip ABD’yle ittifaka buçerçevede bakmaları ve bunun gereği olarak uluslararası alandaABD'yle sürekli dayanışma içinde olmaları iki devlet arası ilişkilerisamimileştiren bir faktördü. Ancak Kıbrıs sorununda yalnız bırakılış budefa Türkiye’de Batı’ya karşı bir antipati uyandıracak ve Türk yönetici-leri Arap-İsrail çatışması ve sömürgecilik gibi konularda ABD’nin zıttı birtavır takınmaya itecekti. Sonuçta özellikle 1964'ten sonra Türkiye’ninAmerikan politikalarını adım adım takip etmekten vazgeçerek bağımsızhareket edebileceğini ortaya koyduğu, fakat ABD’den tamamen kop-mayı ya da ABD’ye tam olarak cephe almayı da asla düşünmediğisöylenebilir. Bu arada Türkiye’nin, 1963 yılına kadar BM. Genel Kuruloylamalarında neredeyse tamamen ABD'yle aynı doğrultuda oy kul-lanırken, 1964’ten sonra soğuk savaş ve silahsızlanma konularındayine ABD’nin yanında yer alması, fakat Arap-İsrail çatışması vesömürgecilik konularında zıt yönde oy kullanması,21 Türk yöneticilerinilişkilere vermek istedikleri yönün de ip uçlarını vermekteydi.Güvenlikte sadece ABD’ye dayanılacaktı ama başka konularda ABDdışındaki seçenekler de dikkate alınacaktı.

Uydu durumuna gelmese bile Türkiye’nin ne derece ABD’nin etkisialtında kaldığı da teoriler22 göz önünde bulundurularak incelenebilir.İkinci Dünya Savaşı'nın ertesinde süper güç konumuna yükselen veBatı blokunun liderliğine soyunan ABD, dünyadaki gelişmelere etkidebulunma eğilimi içine girerken, Türk yöneticilerin değişik amaçlarlaABD'yle sıkı ilişkiler kurma konusunda fazlasıyla istekli olmaları 1950'liyıllarda ABD'nin Türkiye üzerindeki etkisinin oldukça fazla olmasınaneden oldu. Uyduluk iddialarına karşın Türk yöneticilerin daha dikkatlihareket etmeleri ise Amerika'nın Türkiye üzerindeki etkisini eskisinegöre büyük oranda azalttı. Türk liderlerin ideolojik boyuta önem ver-meleri, Sovyet tehdidini yakından hissetmeleri ve Amerika'nın

212 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

21 E. R. Witkoff, ``Foreign Aid and United Nations Votes: A Comparative Study", The American Political ScienceReview, c. 67, No. 3, Eylül 1973, ss. 868-888, Richardson, a.g.e., ss. 1098-1109, Moon, a.g.e., ss. 297-329,Witkoff, a.g.e., ss. 879-880, Middle East Record, c. 2, 1961, ss. 4, 7-13, c. 3, 1967, ss. 91-103.

22 T. A. Couloumbis, The United States, Greece and Turkey, New York: Praeger, 1983, ss. 171-195.

Page 11: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

yardımına ihtiyaç duymaları da ilk başlarda onları Amerikan etkisinedaha açık hale getirirken, diğer tarafta Türkiye'nin Sovyet blokuylamücadelede taşıdığı önem, Amerikalıları ilerleyen yıllardaki Türkiye'ninbağımsız hareket etme çabalarını bir dereceye kadar hoş görmeye itti.Amerika’da Başkan Johnson’ın müdahaleci kişiliği ABD’nin Türkiyeüzerinde etki kurma politikasını belirginleştirdi, ancak bu, ilişkilerdesoğumayı da beraberinde getirdi. Türkiye'de de Başbakan BülentEcevit’in, Amerikan etkisine karşı çok hassas olması Türkiye’ninABD’den bağımsız hareket etmesini sağladı, ancak ilişkileri kriz nok-tasına ulaştırdı. Ekonomik sorunlarının fazlalaştığı dönemlerde,ABD'nin ekonomik desteğine ihtiyaç duyan Türkiye’nin, Amerikan etki-sine daha açık olması kaçınılmazdı, ancak Türk liderler bir taraftan daAmerikan etkisini kırabilmek için Doğu bloku devletleriyle bileekonomik ilişkileri geliştirmek için çaba sarfettiler. Türkiye'nin ABD'yeen fazla bağımlı olduğu, dolayısıyla Amerikan isteklerini en çok red-dedemediği alan savunmaydı. Ancak ambargo döneminde bu gerçektüm çıplaklığıyla açığa çıktıktan sonra Türk yöneticiler Türk savunmasıüzerindeki Amerikan tekelini kırabilmek için reformlar gerçekleştirmeyoluna gittiler, bunun kolay olmadığı da ortaya çıktı. Arap petrolüneolan bağımlılık nedeniyle Türk yöneticiler 1960’ların sonundan itibarenArap-İsrail sorununda ABD’nin tersine Arap tarafını desteklerkenTürkiye'nin önemini takdir eden Amerikalılar bu durumu kabullenmekzorunda kaldılar. Türk diplomatların üstün yetenekleri ve tecrübeleriözellikle Kıbrıs konusunda Türkiye üzerindeki Amerikan etkisini azaltanbir faktördü. Türkiye'de askerî rejimlerin bulunması ise ikilianlaşmaların onaylanmasının kolaylaştırılması, haşhaş üretimininyasaklanması ve Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına dönüşünevetonun kaldırılması örneklerinde görüldüğü gibi ABD’nin Türkiyeüzerindeki etkisini artıran bir etkiye sahipti. Türk kamuoyunun Kıbrıskonusundaki hassasiyeti ve fikir birliği içinde olması Türk liderlerinABD’ye rağmen işi müdahaleye kadar vardırmasını sağlarken,Amerikalıların da hareket kabiliyetini sınırlayan bir etki doğurdu. Türkhalkının Amerika'ya karşı dostça duygular taşıdığı 1950'lerde ABD,Türkiye'ye daha fazla etkide bulunabilirken, Kıbrıs konusundaki tutu-muyla Türk halkının kızgınlığını çektiği 1960'larda eski etki gücünü yitir-di. Son olarak, Soğuk Savaş gerginliğinin zirvede olduğu 1950'lerdeAmerika, Türkiye üzerinde daha fazla etkiye sahipken, yeni güç odak-larının ortaya çıktığı yumuşama döneminde Türkiye’nin daha bağımsızpolitika takip etmesine fazla ses çıkaramadı. Genel olarak bakıldığında1940'ların sonunda en yüksek noktasında bulunan ABD'nin Türkiyeüzerindeki etkisinin 1970'lerin ortasına kadar dereceli olarak azaldığısöylenebilir.

213AVRASYA DOSYASI

Page 12: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

1950-1964 Dönemi İlişkiler

Türk-Amerikan ilişkileri 1950'lerde gerçekten tam bir balayı havasıve mükemmel uyum içerisinde gerçekleşti. Her iki ülke, ittifaklarınınkendilerine getirdiği kazançlardan memnundular. ABD açısındanTürkiye, Batı çıkarlarını Yakın ve Orta Doğu'da istekle yerine getirenoldukça faydalı bir müttefikti. Türkiye de ABD'yi güvenlik ve gelişmesi-ni garanti altına alan bir unsur olarak görmekteydi. Türkiye'nin NATOüyeliğinin TBMM'de 404 kabul oyuna karşı sıfır ret oyu ve sadece birçekimser oyla kabul edilmesinden anlaşıldığı gibi Türkiye'de hem ikti-dar hem de muhalefet güvenliğini NATO dışında koruyamayacağınainanmıştı. 1950'lerde Türk liderler ABD'yle ittifaka o derece önem ver-mekteydi ki, bütün BM kararlarında Amerikalılarla birlikte oykullandıkları gibi, 1955’teki tarafsızların Bandung Konferansı’ndaBatı'nın sözcülüğünü yapmayı bir görev bildiler23 ve NATO’ya girerekABD’yle ilişkileri ittifak temeline oturtabilmek için, mâliyet olarak OrtaDoğu’da Batının planlarına öncülük etmeyi göze aldılar. Türkiye,1956'daki Süveyş krizi sırasında Bağdat Paktı içinde müttefiki olanİngiltere'yi desteklemekten çok ABD'nin takındığı tavra destek verdiğigibi, kriz ertesinde ABD’nin ortaya attığı Orta Doğu ülkelerinin komünistsaldırganlığına ve yıkıcılığına karşı savunulmasını öngören EisenhowerDoktrinine şartsız destek verdi.24 Aşırı blok politikası gütmenin bir sonu-cu olarak Suriye’yle arasında çıkan krizde ABD tarafından desteklen-mek ise Türkiye'nin elde ettiği karşılıktı. 15 Temmuz 1958'de Lübnan'ayaptıkları çıkarmada Amerikalılar İncirlik üssünü haber vermeden kul-lanmış olsalar bile Türk yöneticiler operasyona destek vermektenkaçınmadılar. 1958 Irak Devriminden sonra Türk liderlerin endişeyekapılarak somut garanti elde etme adına ABD ile 5 Mart 1959'daişbirliği anlaşması imzalamaları, Amerikan yanlısı politikanın Türkiye’yinerelere getirdiğini çok iyi gösteriyordu.25 Hükümete dış politikadaşartsız destek veren muhalefetteki CHP bile bölgede Amerikan plan-larını desteklemenin, Orta Doğu'nun önemli devletlerinden olan Mısırve Suriye'yi Türkiye aleyhine çevirmesinden yakınır olmuşlardı. Yine deCHPlileri en fazla ilgilendiren husus, ABD’ye bağımlılık değil fakatABD’nin Demokrat Partiyi destekleyerek Türk iç politikasında dengesiz-lik yaratmasıydı. Son olarak, NATO'ya girdikten sonra Türkiye'nin savun-

214 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

23 F. Ahmad, The Turkish Experiment in Democracy, Londra: the Royal Institute of International Affairs, 1977,ss. 390, 395, 396, F. A. Vali, Bridge Across the Bosporus: the Foreign Policy of Turkey, Londra: John HopkinsPress, 1971, ss. 38, 126.

24 Documents on International Affairs, The Royal Institute of International Affairs, Oxford University Press,1951, s. 65, 1956, ss .341-342, 1957, s. 259.

25 Harris, a.g.e, ss. 221-223.

Page 13: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

ma planlarının ve silahlı kuvvetlerinin Amerikan uzmanları tarafındanAmerikan modeline göre uyumlaştırıldığını ve Türk yöneticilerininABD’yle ikili uygulama anlaşmalarının imzalanmasında egemenliğitehlikeye düşürecek derecede her türlü kolaylığı gösterdiğini26

belirtmede fayda var. Sonuçta 1950'lerde Türk-Amerikan ilişkilerinegölge düşüren tek olay, Türkiye'nin ödemeler dengesinin iyileştirilme-sine yönelik olarak Amerikan hükümetinin Türkiye'ye istikrar fonusağlamada çok isteksiz davranmasıydı.

Amerikan karşıtı gibi gözüken 27 Mayıs 1960 darbesiyleDemokratların iktidardan uzaklaştırılmasının en fazla CHP’lileri sevin-dirdiği açıktı. Diğer taraftan Demokrat Partililer de darbeyi hükümet-lerinin son zamanlarda Amerikalılar tarafından sevilmemesinin birsonucu olarak görmekteydiler. Askerî idarenin kamu oyuna yaptığı ilkaçıklamada Türkiye'nin ittifaklarına sadık kalacağını ilan etmesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde köklü bir değişikliğin gerçekleşmeyeceğinigöstermesi açısından büyük önem taşımaktaydı. ABD’nin de yeni reji-mi tanıması ve ekonomik ve askerî yardım vaadinde bulunmasıylailişkiler normal seyrini devam ettirecek, hatta askerî rejimin ekonomiyigeliştirme ve subayların durumunu iyileştirme planları nedeniyleTürkiye ABD'ye daha fazla bağımlı hâle gelecekti. Ayrıca askerî rejim,ABD'yle yeni ikili anlaşmalar imzalamada, anlaşmaların geçerlilik kazan-masını kolaylaştırmada ve Jüpiter füzelerinin Türk topraklarınayerleştirilmesinde oldukça istekli davranacaktı. Askerler, yalnızcaAmerikan personeline uygulanan kurallarda bazı değişiklikler yapılmasıtalebinde bulunacaklar, Amerikalılardan olumsuz yanıt gelince dekonunun üzerinde ısrarlı olmayacaklardı. Ekim 1962'de Küba krizi pat-lak verdiğinde Türkiye’de Amerikalılara karşı hâlâ yakın ve sıcak duygu-lar beslenmekteydi. Türk yöneticiler nükleer bir savaşı göze almapahasına Sovyet füzelerinin Karaipler'den atılması konusundaki kararlıAmerikan tutumunu sonuna kadar desteklediler. Krizi aşmak içinTürkiye'deki Jüpiterler ile Küba'daki Sovyet füzeleri arasında takasgerçekleştirilmesi söz konusu olduğunda da gerçeklere aykırı olarak,ABD'nin bir NATO üyesinin çıkarlarını Sovyet blokuyla görüşmelerdepazarlık konusu yapmayacağına kesin olarak inandılar.

1964-1980 Dönemi İlişkiler

1960 Anayasasının marjinal ve radikal gruplara seslerini duyurma vekamuoyunu etkileme fırsatı vermesi, ilginç bir şekilde Türk dış poli-tikasıyla birlikte Türk-Amerikan ilişkilerinin de ilk defa ciddî şekilde

215AVRASYA DOSYASI

26 Ayn› eser, ss. 53-54, 55, 81.

Page 14: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

eleştirilmesi sonucunu doğurdu. Başlangıç olarak Jüpiter füzelerininTürkiye'den çekilmesi, Türkiye'nin Batı gözündeki stratejik öneminiazaltacağı ve Türk savunmasında bir güvenlik boşluğu doğuracağıgerekçesiyle eleştirildi. 1963 yılındaki Meclis görüşmeleri sırasındaAmerikan askerî yardımının yetersizliği de eleştiri konusu yapıldı.Türkiye'de yaygın bir şekilde Amerikan karşıtlığının ortaya çıkmasınaneden olan en önemli gelişme ise Aralık 1963'te Kıbrıs’ta başlayançatışmalara ABD'nin yeterli tepki göstermemesi ve Türk hükümetininadaya müdahale girişimlerini engellemesiydi. Başkan Johnson'ınHaziran 1964'te Başbakan İnönü’ye gönderdiği mektupta, SovyetlerBirliği'nin Kıbrıs sorunu nedeniyle Türkiye'ye saldırması durumundaNATO'nun yardıma gelmeyebileceği tehdidinde bulunduğu veTürkiye’nin Kıbrıs'ta ABD'den aldıkları silahları kullanamayacağını belirt-tiği bir ortamda, Türk kamuoyunda şiddet içeren protesto gösterileriylebirlikte yaygın bir Amerikan aleyhtarlığı ortaya çıkarken, Başbakanİnönü bile Türkiye'nin Batı blokundan ayrılabileceğini ima etmek duru-munda kaldı. Ancak ABD ve Türkiye arasında resmî düzeydeki gergin-liğin kopacak noktaya getirilmesine izin verilmedi. Amerikan liderleriTürk halkı arasında ABD'nin hoş olmayan imajını değiştirebilmek içinTürkiye'ye karşı güvenlik sorumluluklarını yineleyip, ekonomik veaskerî yardıma devam taahhüdünde bulunurlarken, Türk yöneticilerde kesinlikle geleneksel dış politikalarından sapma ve Batı blokunu ter-ketme niyetinde olmadıklarını ilân ettiler.

1965 yılının sonunda Adalet Partisi iktidara geldikten sonra solcugruplar ABD'ye ve Türkiye'nin bu devletle ve NATO'yla olan ittifakınakarşı yoğun bir eleştiri kampanyası başlattığında gazete yazarları veakademisyenler de Türk-Amerikan ilişkilerinin bütün yönlerini ve özel-likle askerî temasları mercek altına adılar. Kamuoyu baskısı altındakalan ve ABD'nin tavırlarından hoşnut olmayan Türk hükümeti de yenişartlarda Amerikan etkisi altında olmadığını göstermek için şufaaliyetlerde bulundu: Çok Taraflı Kuvvet'ten (MLF'den) çekilme, Türktopraklarından gerçekleştirilen U-2 uçuşlarını yasaklama, Amerikan per-soneline uygulanan görev belgesi uygulamasında değişiklik yapma,İncirlik üssünün NATO dışı amaçlar için kullanılmasına izin vermeme,ABD'yle imzalanan bütün ikili anlaşmaları yeniden değerlendirme ve buanlaşmaları düzene koyan yeni bir genel anlaşma imzalama. Türk lider-ler aynı zamanda yoğun resmî ziyaretlerde bulunarak ve ekonomikanlaşmalar imzalayarak Doğu bloku devletleriyle ilişkileri geliştirmeyeve Birleşmiş Milletler'de dâvalarına destek vererek Üçüncü Dünya'nın veArap devletlerinin desteğini kazanmaya çalıştılar. AmerikalılarınTürklerin yeni davranışlarından memnun olmaması doğaldı, ancakNATO'ya karşı taahhütlerine sadık kaldıkları ve toprakları üzerindeki

216 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

Page 15: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

üslerin kullanılmasına müsaade ettikleri müddetçe tepki göstererekiyice Türklerin düşmanlığını çekmelerine de gerek yoktu. Kasım1967’deki Kıbrıs krizi sırasında ABD'nin genel olarak Türkiye'nin duru-munu destekleyen bir tutum takınmasıyla da iki ülke arasındaki resmîilişkilerin 1969 yılına kadar çok fazla pürüz yaşanmadan sürdürülmesisağlanmış olacaktı.

1969 yılından itibaren Amerikalıların gençlerini zehirleyen eroininbüyük oranda Türk afyonundan kaynaklandığını iddia ederek Türkyöneticiler üzerinde haşhaş ekimini yasaklamaları için ağır baskılaruygulamaları ilişkilerin dibe vuracağı bir dönemin başlatıcısıydı. Türkhükümeti haşhaş üretimi konusunda bazı kısıtlamalar gerçekleştirdi,ancak parlamentodaki çoğunluğunu kaybedeceğinden korktuğu içinhaşhaş ekimini tamamen yasaklama yoluna gidemedi. Bu aradaMeclis'te temsil edilme imkanını kaybeden solcu grupların Amerikangörevlilerine karşı terörist faaliyetlere girişmeleri ve Türk hükümetininOrta Doğu krizleri sırasında İncirlik üssünün herhangi bir şekilde kul-lanılmasına izin vermemesi Amerikalıları rahatsız eden diğer konulardı.Amerikan Kongresi üyelerinin Türkiye’nin artık ABD için önemininkalmadığını düşünüp Türkiye’yi ekonomik olarak cezalandıracak yasatasarıları hazırladıkları bir sırada Türkiye’de 12 Mart 1971'deki askerîmuhtırayla bir ara rejim dönemine geçilmesi iki devlet arası ilişkilerinbozulmasını bir süre dondurdu. Sıkıyönetim uygulamasıyla radikalgruplara darbe vurularak Amerikan karşıtı eleştirilere ve teröristfaaliyetlere son verilmesi ve haşhaş ekiminin yasaklanmasıAmerikalıları memnun edecek gelişmelerdi. Fakat 1973 yılında normaldemokrasiye dönüldükten sonra Ecevit hükümeti Amerikalılarınprotestolarına rağmen haşhaş ekimine yeniden izin verecek, buna karşıAmerikan Kongresi’nin Türkiye'ye askerî ve ekonomik yardımı kesmeyeçalıştığı bir sırada ortaya çıkan Kıbrıs krizi sırasında Türkiye'nin adayamüdahalesi ve ardından Kongre’nin ambargo kararı almasıyla iki devletarası ilişkiler tarihteki en düşük düzeyine inecekti. Aslında Amerikanyönetimi de Türkiye’nin karşılık olarak üsleri kapatmasıyla ambargodanzarar görüyor ve bu yüzden ambargoya muhalefetini dile getiriyorduama bir taraftan da Kongre’nin arkasına saklanarak o anki uluslararasıkonjonktür gereği pek ihtiyaç duyulmaz görünen Türkiye’nin,davranışlarının karşılığı olarak bir müddet sıkıntı çekmesini istiyor,ayrıca ambargonun etkisinde Türklerin Kıbrıs’ta geri adım atmasını bek-liyordu. Türklere durumun ciddiyeti bildirildikten ve İran’daki olaylarlaABD Orta Doğu’da çok önemli bir müttefikini kaybedip SSCB karşısındazor duruma düşeceği anlaşıldıktan sonra Eylül 1978’de ambargonunkaldırılması, sakıncalı olmadığı gibi Amerikan çıkarları açısından daartık bir gereklilikti.

217AVRASYA DOSYASI

Page 16: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

1980’lerde Türk-Amerikan İlişkileri

1980’lerdeki Türk-Amerikan ilişkilerinin temelini de başlangıçtabelirtilen ittifak kurma nedenleri oluşturmaktaydı. İlişkilerin çerçevesi-ni belirleyen ise 29 Mart 1980’de imzalanan Savunma ve Ekonomikİşbirliği Anlaşması (SEİA) idi.27 Anlaşmanın Ecevit ve Demirelbaşkanlığındaki solcu ve sağcı iktidarlar tarafından görüşülüp imza-landıktan sonra Kenan Evren liderliğindeki askerî yönetim tarafındanuygulanması, Türkiye’deki etkili çevrelerin ABD’yle ilişkilerde aynı tavrasahip olduklarını göstermesi açısından önemliydi.28 Askerî yöneticilerinkarşılığında tâviz almadan Yunanistan’ın NATO’ya dönüşü için vetoyukaldırmaları da ABD’yle ilişkileri sıkılaştırma niyetlerinin ifadesiydi.Amerikalılar da diğer Batılı devletlerden farklı olarak Türkiye’deki askerîrejime destek vererek kendi paylarına düşeni yapacaklardı.29

1983 sonunda başlayan Özal döneminde Türk liderlerin ABD’yleilişkilerden memnun olmamaları için birçok neden vardı, ancak onlarzaman zaman şikâyetlerini dile getirseler de genelde iki devletin sami-mi ve yakın iki ortak olduğu görünümü vermeye özen gösterdiler.SEİA’nın işletilişi başta gelen sorunlardandı. Amerikalıların Yunanistanve Türkiye’ye yardım sağlarken sabit bir orana uymalarının, yardımıKıbrıs ve Ermeni katliamı gibi unsurlara bağlamalarının ve SEİA’nınTürk ekonomisini geliştirmeye yönelik ekonomik yönlerini uygulamayakoymamalarının Türk liderleri ve halkını rahatsız etmesi normaldi.İlginç olan ise Türk yöneticilerin, sürekli SEİA’nın değiştirilmesiyönünde görüş bildirmelerine rağmen anlaşmanın, sona eriş tarihi olan17 Eylül 1985’ten sonra seneler boyunca yıllık olarak uzatılmasınıkabullenmeleriydi.30 1986’da imzalanıp 1987’de taraflar arasında teatiedilen, Amerikan yardımındaki kesintiden dolayı Türkler tarafındanancak 1988’de onaylanan tamamlayıcı mektuplar da ABD’nin üslerde-ki haklarını genişletmekten başka SEİA’ya ciddî bir değişiklik getirmi-yordu.31 Aralık 1990’da Körfez Krizinin gündemi işgal etmesindendolayı Türkiye’nin değiştirme talebini dile getirememesiyle de SEİA beşyıllık bir dönem için sessizce otomatik olarak uzatıldı.

Askeri yardım konusunda, Amerikan yönetimi, Kongre’nin DoğuAkdeniz’de dengenin sağlanması adına 7:10 oranına uyulması gerektiği

218 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

27 Campany, a.g.e., ss. 103-123.28 D. A. Rustow, Turkey: America's Forgotten Ally, New York: Council on Foreign Relations, 1987, ss. 104-105.29 Fahir Armao¤lu, 20. Yüzy›l Siyasi Tarihi, c. II, Ankara: Türkiye ‹fl Bankas›, 1994, s. 297.30 Ayn› eser, ss. 304-305, Rustow, a.g.e., s. 106.31 P. B. Henze, "Out of Kilter: Greeks, Turks and U.S. Policy", National Interest, c. 8, 1987, s. 82, Stearns,

a.g.e., ss. 43,167n.

Page 17: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

görüşüne katılmadığını söylese de Türkiye’yle ilgili projelerin gerçek-leştirilmesi için samimi çaba harcamak yerine Kongre’yi suçlamak gibikolay bir yol seçti; buna karşılık Türk yöneticiler de toprakları üzerinde-ki Amerikan faaliyetlerini sıkı denetim altına alarak ve üslerin değişikamaçlarla kullanımına yeşil ışık yakmayarak tepkisini ortaya koydu.Soğuk Savaşta başarılı olmak isteyen Reagan yönetimi için kritik birbölgede bulunan Türkiye’nin ordusunun güçlü tutulması, bu amaçlamodernizasyonunun sağlanması oldukça önemliydi.32 Ancak Türkleringözünde ABD’nin rahatsız edici koşullara bağlayarak verdiği yardım, buamacı gerçekleştirmenin ve Türkiye’nin olanakları ile NATO sorumlu-lukları arasındaki dengesizliği kaldırmanın çok uzağında kalıyordu.Amerikalılar ise Türk liderlerin yardım isteklerinin aşırıya kaçmasındanve üslerin kullanımında sınırlayıcı olmalarından şikâyetçiydi. Kongre’dedeğişik konularla bağlantılı olarak ele alınan, Yunanlıların, Ermenilerinve Türklerin lobi faaliyetleriyle karmaşıklaşan yardım konusunun bütüntarafları rahatsız eder hâle geldiği açıktı. Yıllık ortalama 500 milyondolar gibi eskisine göre oldukça aşağı düzeylere inen yardımın, özellik-le Türkiye açısından önemini kaybetmesi, hatta olumsuz bir faktörhaline gelmesi süreci başlamış görünüyordu.33

1980’ler boyunca Amerikan liderleri Türkiye’ye büyük stratejikönem atfetmeye devam ettiler. NATO çerçevesinde Türkiye, İspanya vePortekiz ile birlikte güney kanadı ülkesi olarak ele alınsa daAmerikalılar açısından asıl Orta Doğu bölgesinde etki kurmada bir atla-ma taşı ya da etki kurmayı önlemede bir engel oluşturması açısındanönem taşımaktaydı. SSCB’nin etkisini Orta Doğu’ya yaymasının enbüyük engelleyicisi ve Sovyet deniz gücünü Karadeniz’de hapis tutarakDoğu Akdeniz dengesinin Batı lehine olmasının sağlayıcısı Türkiye’ydi.İran Devrimi, Afganistan’ın SSCB tarafından işgali ve Orta Doğuülkelerindeki belirsizlikler de Türkiye’yi ABD için iyice vazgeçilmez birdevlet hâline getirmişti. Kaypak bir bölgede ABD için tek güvenilirdevlet olarak Türkiye’nin kaldığı bir dönemde34 Türk-Amerikanilişkilerinin sıkılaşması normaldi. Türkiye’deki NATO üsleriningüçlendirilmesi, Lübnan’daki Çok Uluslu Güç konusunda işbirliği,Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerle ortak askerî projeler gerçekleşti-

219AVRASYA DOSYASI

32 Stearns, a.g.e., ss. 40, 42-44, Richard Perle, "Turkey and U.S. Military Assistance" içinde G. S. Harris (der.),The Middle East in Turkish-American Relations, Washington: The Heritage Foundation, 1985, s. 23, E. B.Laipson, "U.S.-Turkish Friendly Friction", Journal of Defense and Diplomacy, c. 3 (9), 1985, s. 22.

33 George McGhee, The US-Turkish-NATO-Middle East Connection, Londra: Macmillan, 1990, ss. 168-169,173, R. N. Haass, "Managing NATO's Weakest Flank: the United States, Greece and Turkey", ORBIS, c. 30,No. 3, 1986, ss. 466-467, Stearns, a.g.e., ss. 43,49-50.

34 Rustow, a.g.e., ss. 108-111, Stearns, a.g.e., ss. 52,150, McGhee, a.g.e., ss. 176, 177. The Economist, "Starof Islam", 14.12.1991, s. 4.

Page 18: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

rilmesi, F-16’ların Türkiye’de ortak üretilmesi bu yöndeki adımlardansadece birkaçıydı.35 Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı Türkhavaalanlarının geliştirilmesi ise ABD’nin Orta Doğu’daki gelişmelereanında müdahale edebilmesi için Çevik Güç kullanmasını gündemegetiren önemli bir gelişmeydi. 1980’lerde Türk yöneticiler, OrtaDoğu’daki çetrefilli sorunlara bulaşmamak ve bölge devletlerinikızdırmamak için Amerikalılara karşı NATO sorumlulukları dışında Türktopraklarının bölgeyle ilgili olaylarda kullanılmasında açık bir taahhütegirmeyeceklerdi,36 ama ilerideki ABD’nin Orta Doğu müdahalelerinintemeli de bu şekilde atılmış olacaktı. Diğer taraftan Amerikan iç poli-tikasında güvenlik ilişkilerinin yabancı unsurlarla alâkalandırılması,belirsizlikle karşılaşmak istemeyen Türk liderleri, ABD’yle ilişkilerimümkün olduğunca NATO çerçevesine taşımaya iten bir faktördü.37

ABD’nin 1980’ler boyunca Irak’ı desteklemek gibi Türkiye’yi rahatsızedebilecek politikaları da göz önüne alındığında Türk yöneticilerABD’yle ilişkilerin bozulması durumunda başvurabilecekleri alternatifgüvenlik ve askerî malzeme kaynakları üzerinde de kafa yormak duru-mundaydılar. Zaten Türkiye’nin Batı ittifakı için ağır yüklere katlan-masına rağmen Batı’nın lideri ABD’den karşılığını alamadığı, ortakgüvenlikle ilgili kararlarda pek söz sahibi yapılmadığı ve kendi çıkarlarıiçin ordusunu düzenlemesine izin verilmediği yönünde Türkkamuoyunda genel bir kanaat vardı.

1980’lerde Türk-Amerikan ilişkilerine olumlu yönde etki eden birgelişme Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini geliştirme sürecine girmesiydi.İki devlet ABD’nin Orta Doğu’daki çıkarları için büyük önem taşıdığı veYahudi lobisinin etkin olduğu Kongre’de İsrail’le ilişkilere önem verdiğiiçin Türkiye’nin bu devletle ilişkilerini düzeltmesi ABD gözündekideğerini daha da artıracaktı. Türkiye, Avrupa’da yalnızlaştığı ve Kıbrıssorununda destek aradığı 1980-1982 döneminde Arapları memnunetmek için İsrail’le ilişkileri düşük düzeyde tutarken, daha sonra Suriyeortak tehdidinin de etkisiyle özellikle terörizmle mücadelede İsrail’eyakınlaşmaya başladı. Kongre’de İsrail lobisinin Türk tezlerini destek-lemesi beklentisi ise ilişkilerin gelişmesi sürecini hızlandırdı. KörfezKrizi başlamadan önce Türkiye ve İsrail özellikle ticaret ve istihbaratpaylaşımı alanında oldukça yol katetmişti.38

220 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

35 Rubin, "U.S. Middle East Policy in the Turkish Context" içinde Harris (der.), a.g.e., ss. 78, 79.36 The Economist, "Star of Islam", s. 4.37 Stearns, a.g.e., ss. 68-69, 81.38 M. H. Yavuz and M. R. Khan, "Turkish Foreign Policy Toward the Arab-Israeli Conflict: Duality and the

Development (1950-1991)", Arab Studies Quarterly, c. 14 (4), 1992, ss. 81-82, Rustow, a.g.e., ss. 115, 133n.

Page 19: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Özal’ın ekonomiyi serbestleştirme, yolunda Amerikan modeliçerçevesinde gerçekleştirdiği reformlar, Türk ekonomisini Amerikanşirketlerine açtığı için ABD tarafından da olumlu karşılanacak birgelişmeydi. Bu arada ekonominin gelişmesiyle birlikte Özal’ın ABD’yleilişkilerde daha fazla yardım yerine daha fazla ticaret ilkesini ön planaçıkartması ve bu doğrultuda Amerikan pazarlarının Türk mallarınaaçılmasını istemesi Amerikalıları pek hoşnut etmeyecekti. ÖzellikleTürk tekstil mallarına uygulanan kota bundan sonra Türk-Amerikanilişkilerinin değişmez konularından biri olacaktı. Türk-Amerikan ticaretilişkilerinde Türkiye aleyhine işleyen büyük dengesizlik de, Türk lider-leri rahatsız etmeye hep devam etti. Amerikan Hükümetinin Türkiye’ninAB üyeliği için verdiği destek ise Türk yöneticileri teselli etmeye yöne-lik pek mâliyeti olmayan bir karşılıktı.39

Türkiye’nin rejiminin niteliği, askerî darbelere açık olması, insanhaklarıyla ilgili suçlamalar ve siyasal İslam’ın sahip olacağı etki de1980’lerde Amerikan yöneticilerinin ve özellikle Kongre üyelerininkafalarını meşgul eden konulardandı. Askerî idareden sonraki Özaldöneminde demokrasi konusunda da bir silkinme yaşanmakta ise deAmerikalılar yine de Türk demokrasisinin her an bir kriz yaşamasından,siyaset ile ordu arasında kurulan dengenin bozulmasından endişeetmekte idiler. Sistemin halkın isteklerini tatmin etmede başarısızolması durumunda İslamcı kesimin etkisini artırması da Amerikalılarındikkatle takip ettikleri bir konuydu. Türkiye’nin kendi sistemini dininetkisinden kurtararak Müslüman ülkeler için demokratik bir sistemmodeli sunması yanında İslam Konferansı’ndaki rolüyle İran’ınbölgedeki etkisini dengelemesi ABD için büyük önem taşımaktaydı.40

Türkiye’nin güvenliğini korumak için güneydoğusundaki Kürt ayrılıkçıgrupla yaptığı mücadelede Batı’dan ve Amerikan Kongresinden insanhakları suçlamalarıyla karşılaşması ise model olması açısından pürüzoluşturan bir noktaydı. Demokrasi tecrübesi farklı olan Amerikalı mil-letvekilleri, zaman zaman Türkiye’nin bölge ülkelerinden o kadar farklıolmadığını söyleyebilmekte, ağır suçlamalar yöneltebilmekte, bu daTürk yetkililerini fazlasıyla rahatsız etmekteydi. Türkiye’nin 1980’lerinbaşında olduğu gibi çıkarlarını korumak için zaman zaman Müslümandevletlere yönelmesi ya da Batı’nın tavrından hayal kırıklığına uğramaneticesinde dış politikasının genel yönünü değiştirme olasılığı da uzakgörünse de Amerikalıların hesaba katmaları gereken bir faktördü.41

221AVRASYA DOSYASI

39 Rustow, a.g.e., ss. 106, 124, Hasan Köni, "Yeni Uluslararas› Düzende Türk-Amerikan ‹liflkileri", Yeni Türkiye,No. 3, 1995, s. 435, McGhee, a.g.e., s. 180.

40 The Economist, 'Star of Islam', s. 4, Yavuz and Khan, a.g.e., s. 86, Newsweek, 06.04.1992, s. 15.41 McGhee, a.g.e., ss. 161-167, Köni, a.g.e., s. 429.

Page 20: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Türkiye ile Yunanistan’ın aralarında yaşadıkları sorunları ABD’yleilişkilerine taşımaları, çatışma olasılığıyla hem ABD’nin DoğuAkdeniz’deki çıkarlarını tehdit etmeleri, hem de NATO ittifakınıntesanüdüne zarar vermeleri, iki devletin de müttefiki olan ABD’ninsürekli başını ağrıtan bir konuydu. Amerikan çıkarları ve güvenliğiaçısından stratejik bir konumda bulunan Kıbrıs adasının iki devletarasında sürekli sorun olma özelliğini koruması ise Amerikalılarıoldukça rahatsız etmekteydi. Amerikan Kongresi güçlü Rum lobisininde etkisiyle konunun peşini hiç bırakmıyor, yönetim de hem sorununTürk-Yunan savaşına yol açmasından korkuyor, hem de adanın Batıçıkarları için tam olarak kullanılamamasından hoşnut olmuyordu.Türkiye açısından ise en önemli dâvalarından birinde baskı altındabırakılmak pek kabullenilebilecek birşey değildi.42 Türk yöneticilerin enfazla anlayamadıkları da diplomatlarının Ermeni terör örgütleritarafından öldürüldüğü sırada Amerikan Kongresi’nin Ermeni katliamınıanma tasarıları görüşerek hem Türkiye’yi dünyanın gözünde küçükdüşürme içine girmesi, hem de teröristleri Türk devletine karşımücadelelerinde teşvik etmesiydi. Bu şekilde Türk halkınınAmerikalıların kendilerine nasıl baktıkları konusunda hoş olmayan birimaj edinmeleri sağlanırken, ikincil önemde bir konunun iki müttefikdevletin arasını bu derece açmasının anlaşılamaz ve kabul edilemezolduğu ise iki tarafta da ilişkilerin savunucuları tarafından dilegetiriliyordu.43

Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türk-Amerikan İlişkilerini İlgilendiren Konular

Küreselleşmenin temel akım olduğu, ABD ve AB önderliğindeBatı’nın dünya hâkimiyetinin daha belirginlik kazandığı ve dünyadevletlerinin başat güçlerin müdahalesine daha açık hâle geldiği SoğukSavaş sonrası yeni dönemde Türk liderler II. Dünya Savaşı sonrasındaolduğu gibi yine yeni düzene dâhil olmayı ve düzenin yürütücüsüABD’yle birlikte hareket etmeyi seçmişlerdir. Şimdi SSCB gibi tek vebelirgin bir tehdit kaynağı bulunmamaktadır ama Türk liderler belkieskisinden daha fazla tehditlerle kuşatıldıklarını söylemektedirler. Türkekonomisi eskisine göre oldukça güçlüdür, ancak küreselleşmesürecinde rekabet edebilmek için ABD ve AB’yle dengeli ekonomik bir-likteliğe gitmesi büyük önem taşımaktadır. Yüksek teknoloji ürünüaskerî malzemenin sağlanabileceği en önemli kaynak yine Batı’dır,

222 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

42 L. H. Bruce, "Cyprus: A Last Chance", Foreign Policy, No. 58, 1985, ss. 115-116, 119, 129, 133.43 Rustow, a.g.e., ss. 101-102, 103, McGhee, a.g.e., ss. 167-168.

Page 21: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

fakat onları elde etmenin koşullarının eskisi kadar uygun olmayacağıbeklenmektedir. Türkiye yine Batı’dan kopmamak için iç sistemindeküresel değerler paralelinde önemli değişiklikler yapmakla karşı karşıyabulunmaktadır. Siyasal İslam’ın yeni düzende temel tehditlerden kabuledilmesi gerçeği doğrultusunda Türk yöneticilerin iç İslamî muhalefetekarşı bastırma kampanyasına girişmelerinin bu bakımdan yeterli kabuledilip edilemeyeceği ise belli değildir. Kısacası Türkiye, yeni dünyadüzeninin oluştuğu önemli bir dönemeçte bu düzene eskisinden dahaaktif bir dünya gücü olarak intibak etme ve katılma süreci yaşamaktave bu süreçte yine ABD’yle ilişkiler temel öneme sahip bulunmaktadır.

Soğuk Savaş sonrasında Türk liderlerin en fazla üzerinde durduğuşey, Türkiye’nin dünyanın yeni kriz merkezlerinin tam ortasında bulun-duğu savıdır. Onlara göre Soğuk Savaş döneminde Türkiye, SSCB’ningenişleme yolları üzerinde bulunması açısından stratejik öneme sahipolmasına rağmen, Batılılar tarafından NATO’nun asıl koruması gerekenmerkez bölgesinden uzakta, SSCB’yi durdurmak için gözdençıkarılabilecek bir kanat ülkesi olarak görülebiliyordu. Şimdi ise merkezbölge nispeten güvenliğe kavuşurken dünya sistemini etkileyebilecekolayların merkezi Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu’yadoğru kaymış, Türkiye de tam bu bölgenin merkezinde yer alarakNATO’nun en önemli ülkesi ve en stratejik merkez cephesi hâlinegelmişti.44 Türkiye tam bir istikrarsızlık denizinin ortasında güvenli birada konumundaydı. Çevresindeki bölgesel savaşlar, etnik çatışmalar,terörist faaliyetler, dinî fundamentalizm başta olmak üzere radikalakımların eylemleri, komşu devletlerin kitlesel imha silahlarına ve nük-leer silahlara sahip olma çabaları ve bazı devletlerin bölgede hâkimiyetkurma girişimleri hem bölge istikrarının sağlanmasında Türkiye’nin Batıiçin önemini ortaya koymakta, hem de kendi güvenliği için Türkiye’ninBatı’nın garantisini sağlamasının gerekliliğini vurgulamaktaydı.45

Türkiye için SSCB gibi büyük bir tehdit ortadan kalkmıştı ama hemonun devamı Rusya bölgede etki kurmaya çalışarak zaman zamanTürkiye’nin karşısına çıkabiliyor, hem de İran, Irak, Suriye, Yunanistanve Ermenistan gibi devletlerin oluşturdukları tehditler ve onların kendiaralarında yaptıkları anlaşmalar Türkiye’yi güvenlik açısından eskisin-den daha rahat bırakmıyordu.46

223AVRASYA DOSYASI

44 fiükrü Gürel, "A General Appraisal of Current Turkish Foreign Policy" içinde M. Ayd›n (der.), Turkey at theThreshold of the 21st Century, Ankara: International Relations Foundation, 1998, ss. 11-12, S. Demirel,"Turkey and NATO at the Threshold of a New Century", Perception, c. 4, No. 1, 1999, s. 7.

45 Beyaz Kitap Savunma 1998, Ankara: Millî Savunma Bakanl›¤›, 1998, ss. 2, 3, 60, Duygu B. Sezer, "Turkey’s NewSecurity Environment, Nuclear Weapons and Proliferation", Comparative Strategy, c. 14, No. 2, 1995, 169.

46 Ian O. Lesser, Bridge or Barrier: Turkey and the West After the Cold War, Santa Monica: Rand, 1992, s. 24,Malik Müfti, "Daring and Caution in Turkish Foreign Policy", Middle East Journal, c. 52, No. 1, 1998, ss. 35,36, 40.

Page 22: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Türkiye’nin kriz merkezleriyle çevrili olarak dünyanın en stratejikbölgelerinden birinde bulunması göz önüne alındığında, güvenlik boyu-tunu vurgulayarak Batı’yla bağların sıkılaştırılmasını savunan yukarıdakigörüşler haklı görünmektedir. Ancak diğer taraftan Soğuk Savaş son-rası dönemde güvenlik açısından Türkiye’nin konumunun güçlendiğide açıktır. Türkiye artık SSCB gibi süper bir gücün tehdidi altındadeğildir. Düşmanca emeller besleyebilecek komşuları vardır, ancakonlar da fizikî güçlerinin yetersiz olması yanında gerek uluslararasıtoplumdan soyutlandıkları ve maddî manevî baskı altında tutularakgüçleri zayıflatıldığı, gerekse SSCB’nin desteğini kaybederek etkileriniyitirdikleri için Türkiye için tehdit oluşturmaktan uzak gözükmekte-dirler.47 Belki devletlerin Türkiye’ye karşı ortak harekete geçmeleri birtehdit oluşturabilecektir, ancak o da uluslararası sisteme büyük darbevurarak kapsamlı çatışmalara neden olacağı için hem ABD gibi büyükgüçlerin tepkisini çekebilecek, hem de Türkiye böyle durumda kendibağlantılarını devreye sokabilecektir. Sonuçta güvenlik boyutuna aşırıönem verilerek tamamen Batı’ya yönelinmesi gerektiği görüşünün, II.Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi bir abartı taşıdığı izlenimiedinilmektedir.

Güvenlik endişelerinin ciddiyeti ne olursa olsun yeni ortamdaTürkiye’nin birçok sorunla karşı karşıya olduğu açıktır. Sovyet tehdi-dinin ortadan kalkmasıyla Türkiye’nin, stratejik açıdan öneminin azalıpazalmadığı, Batı’nın gözünde değerini yitirip yitirmediği sorusu bunlar-dan biridir. Gerçekte Soğuk Savaş sonrasında Türk yöneticilerin birçokgirişimlerinin arkasında Türkiye’nin önemini ispatlamak olduğu birçokgözlemci tarafından teslim edilmektedir. Körfez Savaşı ve sonrasındakibölgesel krizlerde Türkiye’nin hep ön planda yer almasıyla stratejiköneminin kendiliğinden ispatlandığı belirtilmektedir ama Soğuk Savaşdöneminde olduğu gibi Türkiye’nin sürekli bir önem taşımaması, mar-jinalleşme eğilimi içine girmesi ve zaman zaman Batı tarafından önem-li kararlarda ve olaylarda dikkate alınmaması bir olasılık olarak ortadadurmaktadır. Eskiden Türkiye’nin ikinci plana atıldığı durumlarda sis-tem belirgin olduğu için geri dönüş her zaman mümkün olmuştu.Ancak yeni sistemin kurulması aşamasında AB’ye üyelik konusundaolduğu gibi Türkiye’nin çok geri planda kalması ve sisteminvazgeçilmez bir unsuru olarak kabul edilmemesi Türk yöneticileraçısından ciddî bir endişe kaynağıdır.

224 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

47 William Hale, "Turkish Foreign Policy After the Cold War", Turkish Review of Balkan Studies, 1993, No. 1, ss.233-234, Shireen Hunter, "Bridge or Frontier? Turkey’s Post-Cold War Geopolitical Posture", TheInternational Spectator, c. 34, No. 1, s. 65.

Page 23: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Güvenlik konusunda tamamen Batı’ya güvenilip güvenilemeyeceğiTürk liderlerin kafasını meşgul eden diğer bir konudur. Eskidensaldırıya uğrama durumunda NATO’nun yardıma gelip gelmeyeceğitartışma konusu yapılmıştı. Karşı blokun ortadan kalktığı, NATO’nunyapılanma, tehdit belirleme, genişleme, yeni görevler üslenme gibialanlarda bir değişim süreci geçirdiği yeni ortamda ise NATO’nunTürkiye’ye yönelik bir saldırıya nasıl karşılık vereceği daha belirsiz hâlegelmiştir. Ayrı ayrı ABD ve Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik gelişmelerdetepkisiz kalabileceği endişesi yanında, NATO’nun hangi saldırılaraotomatik karşılık vereceği konusunda bir gri alanın söz konusu olduğu,bunun da en çok Türkiye’yi ilgilendirdiği söylenmektedir. Kanıt olaraköne sürülen de, Körfez Krizi sırasında Türkiye’nin yardım beklentisikarşısında başta Almanya olmak üzere Avrupalı devletlerin oldukçaisteksiz davranmasıdır. Zaman zaman Türkiye’ye karşı güvenlik garan-tisini teyit edici açıklamaların yapılması, ABD’nin bunu göstermek içinTürk toprakları üzerinde hava kuvveti bulundurması ve NATO’nunTürkiye’nin bulunduğu kanatta varlığını artırmak için AMF gibi projelersunması da endişeleri tamamen giderememektedir.48 Bu aradaTürkiye’nin NATO’ya kapasitesinin üstünde katkıda bulunduğu,karşılığında yeterli yardım, askerî malzeme ve teknoloji alamadığı,ABD’nin belirlediği NATO stratejilerinin Türkiye’nin gerçeklerineuymadığı, onu komşularından uzaklaştırdığı, NATO kararlarındaTürkiye’nin etkisiz kaldığı dile getirilen diğer eleştirilerdir.49 Yine de Türkyöneticiler ABD ve NATO bağlantısına Türkiye’nin güvenliği için en iyiçözüm olarak bakmaktadırlar.50 Yeni ortamda bekledikleri iseNATO’nun eskiden beri sürdürdüğü kollektif savunma ve saldırılaraotomatik karşılık verme ilkelerine bağlı kalması ve Rusya gibi tehditoluşturacak unsurları gerçek anlamda caydırmasıdır. NATO’nun,Türkiye’nin Batı’ya üyeliğinin sembolü olması, Türkiye’ye Batı forum-larında daha fazla söz hakkı tanıması ve Türkiye üzerindeki Amerikankontrolü ve baskısını dengelemesi, Türk liderlerin vazgeçemeyeceğidiğer hususlardır.

NATO’nun genişlemesi ve Avrupalı devletlerin NATO’yla ilişkileriniyeniden düzenleyerek kendi savunmalarında daha fazla söz sahibiolmak için AB ve NATO çerçevesinde girişimlerde bulunmaları, hangi

225AVRASYA DOSYASI

48 Lesser, a.g.e., ss. vii, 14, 26, 35, 43, James Brown, Delicately Poised Allies: Greece and Turkey, Londra:Brassey’s, 1991, ss. 87, 93.

49 Muzaffer Özsoy, "Dünü ve Bugünüyle Türk Savunma Stratejisi" içinde Türkiye’nin Savunmas›, Ankara: D›flPolitika Enstitüsü, 1987, ss. 80-81.

50 Ömür Orhun, "The Uncertainties and Challenges Ahead: A Southern Perspective", Perceptions, c. 4, No. 1,1999, s. 30.

51 Beyaz Kitap, a.g.e. ss. 25-26.

Page 24: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

noktalara varacaklarının belli olmaması açısından Türk liderleri tedirgineden konular arasında bulunmaktadır. Türk yöneticiler, kaçınılmaz birgelişme olarak görünen NATO’nun genişlemesine destek verdikleriniifade etmektedirler, ancak genişlemeyle birlikte Türkiye’nin önemininazalacağından da endişe etmekteler ve kademeli bir şekildeyapılmasını, NATO’yu zayıflatmamasını, üçüncü bir tarafa karşıyönetilmemesini ve Rusya’yı üye ülkelerin karşısına dikmemek içinBarış İçin Ortaklık projesiyle birlikte yürütülmesini genişlemenin şart-ları olarak ortaya koymaktadırlar.51 Güvenlik alanında Türk liderlerinbaşını ağrıtan önemli bir konu da AB üyesi devletlerin Batı AvrupaBirliği ve Avrupa Güvenlik Savunma Kimliği çerçevesinde NATO’danayrı olarak Avrupa savunma konsepti ve mekanizmalarını oluşturmayoluna gitmeleri ve Türkiye’yi bu savunma oluşumunun dışında tutmaeğilimi içine girmeleridir.52 Bu gelişmenin, Türk yöneticiler açısından,içteki Batılılaşma çabalarının darbe alması, Batı karşıtı muhalefetingüçlenmesi, ABD karşısında daha zayıf duruma düşülmesi, güvenlikseçeneklerinin önemli oranda azalması, belli konularda Avrupa’nın da-yatmasıyla karşılaşılması, Yunanistan’la sorunlar ve Kıbrıs gibi hayatîkonularda zor durumda kalınması gibi ciddî mahzurları olduğu açıktır.53

ABD’nin istemeyerek de olsa Avrupalıların savunma alanındakigirişimlerine destek vermesi ve genel olarak Batı’nın Rusya’ya,Türkiye’ye göre daha hoşgörülü gözle bakmasıyla da Türkiye’nin marji-nalleşmesi gibi ciddî bir olasılık da ortaya çıkabilir gözükmektedir.Türk yöneticilerin bu aşamada yaptıkları, ABD’nin de gelişmelerdenhoşnut olmayarak Avrupa’nın çabalarını kontrol etmesini beklemek,NATO’nun Transatlantik bağlantısını özellikle vurgulamak, Avrupa’nıngüvenlik sorunlarının tartışılması ve çözülmesi için en uygun ve tekforumun NATO olduğunu söylemek ve bu arada ABD’nin de desteğinialarak BAB’a tam üye olmak için çaba göstermektir.54 Ortaya çıkan kriz-lerde Türk liderlerin ön planda rol almaya çalışması ve Türkiye’ninAvrupa’nın çıkarları ve güvenliği için vazgeçilmez olduğunu göstermeyegayret etmeleri de büyük ölçüde Avrupa savunma düzenlemelerinindışında kalmamaya yöneliktir. Avrupalı devletlerle Türkiye’nin güvenlikkaygılarının son zamanlarda farklılaşıp yolların ayrılmaya başlamasınınyanında AB’nin, genişleme sürecine Türkiye’yi dahil etmemesi de Türk

226 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

52 Lesser, a.g.e., ss. 12, Brown, a.g.e., s. 66, fiadi Ergüvenç, "Turkey: Strategic Partner of the EuropeanUnion", Foreign Policy, c. 20, No.1-2, 1996, ss. 5-9.

53 Nur-Bilge Criss, "International Institutions and European Security: A Turkish Perspective" içinde M.Carnovale (der.), European Security and International Institutions After the Cold War, Londra: Macmillan,1995, s. 202.

54 John Barrett, "Current Political Agenda of the Atlantic Alliance and Turkey" içinde Ayd›n, a.g.e., s. 35, BeyazKitap, a.g.e. ss. 25, 28, Demirel, a.g.e., s. 10, Orhun, a.g.e., ss. 27, 28.

Page 25: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

liderler açısından ciddî bir gelişmedir. Avrupa dışında kalmak Türk dışpolitikasının temel, vazgeçilmez amaçlarına ulaşılamaması demekanlamına gelecektir, ancak Avrupa’nın isteklerine boyun eğmenin deTürk devletinin doğrudan varlığını tehdit edeceği düşünülmektedir.55

Rusya’yla ilgili gelişmeler, Türk yöneticileri en fazla ilgilendiren vekaygılandıran ve ABD’yle ilişkilerine etkide bulunan konuların başındagelmektedir. Türk liderler Rusya’nın BİO’yla ve NATO’ylailişkilendirilmesine ve AGİT süreci ve AKKA’yla Batı güvenlik sistemiiçinde denetim altında tutulmasına büyük önem vermekte ve bu pro-jelere samimi olarak katkıda bulunmaktadırlar.56 Bu çerçevedeüzerinde durdukları diğer konular da Ukrayna gibi Rusya’nın önemlikomşularıyla ilişkileri geliştirmek, Rusya’nın NATO’da kararlara etkidebulunabilecek bir konuma gelmemesi ve Türkiye aleyhine olabilecekdavranışlarda bulunmamasıdır. Nükleer silahlara sahip bulunan, OrtaAsya ve Kafkasya’da etkisini yeniden kurmaya yönelen, Türkiye’nindüşman kabul ettiği ülkelerle yakın ilişkilere giren, Boğazların kullanımıve Orta Asya petrolünün Batı’ya taşınmasında Türkiye’yleanlaşmazlıklara düşen Rusya konusunda Türk liderlerin dikkatli olmasıbeklenen bir durumdur.57 Düşmanlığını çekmemek, iç politikasına etki-sini sınırlamak ve ekonomik ilişkileri devam ettirebilmek için Türkiye,Rusya’yla ilişkilerini normal düzeyde tutmak durumunda kalmaktadırama Rusya’nın, NATO’nun genişlemesine muhalefet etmemesi ve Baltıkdevletlerini serbest bırakması karşılığında Batı’nın anlayışını kazanarakAKKA tavanlarını ihlâl etmesi Türk yöneticiler için sorun oluşturmak-tadır.58 Bu şekilde Rusya Türkiye aleyhine bölgedeki önemini artırmak-ta, ayrıca Batı’nın bazı durumlarda Rusya’yı Türkiye’ye tercih ede-bileceği de ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’nin ABD’yle ilişkilerini etkileyecek sorunları yukarıdakilerlesınırlı değildir. Azeri-Ermeni çatışmasında Türkiye’nin haklı taraf olanve kendisiyle kültürel ırksal bağları bulunan Azerbaycan’a yardım ede-memesi, ABD’yle bağlarının getirdiği kısıtlamaya iyi bir örnektir.Kamuoyunun Azerilere yardım edilmesi yönündeki yoğun baskılarınarağmen Türk yöneticiler, başta ABD olmak üzere Batılı devletlerikızdırmamak için Azerbaycan’ın yüzde 20’sinin işgal edilmesini ve ElçiBey’in iktidardan uzaklaştırılışını seyretmek ve Azerilerin savunma itti-fakı teklifini geri çevirmek zorunda kalmışlardır.59 Ermenilere yardım

227AVRASYA DOSYASI

55 Lesser, a.g.e., ss. vi, 1, 5.56 Beyaz Kitap, a.g.e. ss. 7, 27, 33, Demirel, a.g.e., s. 10, Orhun, a.g.e., s. 27.57 Criss, a.g.e., ss. 207-208, Sezer, a.g.e., ss. 153-155, 158, Müfti, a.g.e., s. 40.58 Brown, a.g.e., ss. 141, 142, Sezer, a.g.e., s. 152.59 Hale, a.g.e., ss. 242, 245, , Müfti, a.g.e., ss. 37, 47.

Page 26: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

gönderilmesine aracı olması konusunda Amerikan baskısı altında kalanTürkiye, Irak sorununda ABD’nin isteklerine uymaktan dolayı büyükekonomik kayıplara uğramış, Irak ve bölge devletleriyle ilişkilerinibozmuş, Irak’ın parçalanmışlığından ve güçsüzlüğünden dolayı ayrılıkçıPKK hareketinin güçlenmesiyle güvenliği tehlikeye girmiş, Çevik Güç’edestek vermek ve sınır ötesi operasyonlar yapmak zorunda kalarak böl-genin karmaşık politikalarının ve çatışmalarının içine çekilmiş, Batı’ylailişkilerinin kötüleşmesinin zeminini hazırlamış ve Irak’ınbölünmüşlüğünün önüne geçemeyerek bölgenin dengelerini sarsacakbir faktörün varlığını devam ettirmesini kabullenmek durumundakalmıştır.60 ABD’nin, politikalarıyla Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurul-masının yolunu açması, Kürtlerle fazla ilgilenerek Kürt kozunu bölgeülkelerine karşı kullanabileceği izlenimini vermesi, zaman zamanTürkiye’nin Kürt sorununa karışarak insan hakları suçlamalarındabulunması ve siyasî çözüm önermesi de Türkiye’nin ABD’yleilişkilerinde katlanmak zorunda kaldığı diğer olumsuzluklardır.61 Ancakdiğer taraftan Türkiye’nin, ABD’ye, PKK’yı terörist örgüt olarak kabuletmesi, PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonlarına göz yumması veAvrupalıların aksine terörizmle mücadelesini desteklemesi açısındanmuhtaç olduğu da bir gerçektir. Türkiye’nin hayatî gördüğüYunanistan’la ilgili sorunları ve Kıbrıs meselesini ABD’nin rahatsızlıkunsurları olarak görerek çözüm yolunda baskı yapması da Türk yöneti-cileri ABD’yle ilişkilerinde sıkıntıya sokmaktadır. Türk liderler, birtaraftan bu konularda tâviz vermemek için diretmekte, bir taraftan daBatı’dan uzaklaşmasına neden olabilecek bu sorunların bütün mese-lelerde karşısına çıkarılmasından rahatsızlık duymaktadırlar.62

Yukarıdaki sorunlarda ve başka uluslararası olaylarda Batı’nınTürkiye’nin beklediği tepkiyi vermemesi ve Türkiye’ye artık fazla önemvermediğini gösterir şekilde Türk yöneticilerin hassasiyetlerini dikkatealmaması, bir taraftan geleneksel Türk yönetici kesimini, Türkiye’ninbüyüklüğünü ve Batı’ya muhtaç olmadan yaşabileceğini vurgulayanaçıklamalar yapmaya iterken,63 diğer taraftan da Batı’ya güvenile-meyeceği savını öne süren İslamcı ve Milliyetçi kesimleri haklıçıkararak onların Türk iç politikasında olduğu kadar dış politikasında daetkilerini artırmalarında rol oynamıştır.64 Bu noktada geleneksel yöneti-

228 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

60 Gürel, a.g.e., s. 15, Beyaz Kitap, a.g.e., s. 36.61 Turan Yavuz, ABD’nin Kürt Kart›, ‹stanbul: Milliyet Yay›nlar›, 1993, ss. 103, 163, 231-235, 262, 273-274, 276,

M. Hüseyin Buzo¤lu, Körfez Krizi ve PKK, Ankara: Strateji (ty), ss. 134, 136-138.62 Lesser, a.g.e., ss. 22, 23, 63 Gürel, a.g.e., ss. 13, 21.64 Obrad Kesic, "American-Turkish Relations at a Crossroads", Mediterranean Quarterly, c. 6, No. 1, 1995, ss.

105-106, Hale, a.g.e., s. 238.

Page 27: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

ciler ve askerî çevreler, Batı’nın, tavrını devam ettirmesi hâlindeTürkiye’de ve bölgede fundamentalizmin hâkimiyet elde ederekBatı’nın güvenliği için büyük bir tehdit haline geleceği uyarısında bulun-salar da, aynı zamanda kendileri de başka seçenekler aramaktadırlarböylece Batı’nın kendilerine gereken önemini vermesini sağlamayı daummaktadırlar.65

Daha bağımsız hareket edildiği görüntüsü verme dışında Türkyöneticilerinin Batı’nın gözünde Türkiye’nin önemini vurgulamayayönelik açıklamalar yapmaları ve bu arada içeride İslamî muhalefetekarşı harekete geçmeleri, Türk iç ve dış politikasının son dönemlerde-ki en önemli konularıdır. Türkiye’nin, Batı’yla bütünleşmeye ve Batıyönelimini korumaya kendini adamış, serbest piyasa ekonomisinesahip, laik ve demokratik bir devlet olarak Orta Doğu’daki ve OrtaAsya’daki devletler için mükemmel bir model sunduğu ve bölgedeİran’ın temsil ettiği fundamentalist İslam’ın etkinliğini artırmasına karşıpanzehir oluşturduğu Türk liderlerin en fazla dile getirdiklerisöylemdir.66 Onlara göre Türkiye, Batı’ya yönelik tehditleri önlemede öncepheyi teşkil eden, Batı’nın güvenliği için büyük askerî kuvvetayırabilecek durumda olan, petrol gibi stratejik kaynakların bulunduğubölgelere ulaşmada kapı ya da köprü vazifesi gören, fizikî gücüyleihmal edilemeyecek, dengelerde gözetilmesi gereken bir bölgeseldevlet konumunda bulunan, sağladığı üsler ve işbirliğiyle Batı’nınbölgede etki kurmasında ve müdahale etmesinde kilit rol oynayan birülkedir.67 Ayrıca Türkiye, bölgesinde ve dünyanın başka yerlerindekikrizlerde BM kararlarına ve çağrılarına uyarak, saldırgan devletlere karşıgirişilen operasyonlara ve barışı sağlama projelerine askerî kuvvet ve-rerek, krizleri önleme ve yönetme misyonlarına dahil olarak dünya vebölge barışına ve istikrarına katkıda bulunabileceğini ortayakoymuştur.68 Kendisini de içine alacak bir savaşın çıkmaması, istikrarınsağlanması ve tarihî bağları bulunan toplulukların soykırıma tabi tutul-maması için Türkiye’nin Balkanlarda eskisinden çok aktif bir tavırtakınması da onun Batı sisteminin ve güvenliğinin bir parçası olduğunutasdik etmektedir. Türkiye’nin Orta Doğu krizlerinde Batı’ya yapacağıyardım ve Batı adına oynayacağı rol ise ABD ve Batı gözündeki önemi-

229AVRASYA DOSYASI

65 Alain Gresh, "Turkish-Israeli-Syrian Relations and Their Impact on the Middle East", Middle East Journal, c.52, No. 2, 1998, s. 191.

66 Gürel, a.g.e., ss. 12, 14, Beyaz Kitap, a.g.e., s. 3, Kesic, a.g.e., s. 98, Demirel, a.g.e., ss. 8-9, Hunter, a.g.e.,s. 71.

67 fiadi Ergüvenç, "Turkey’s Strategic Importance in Military Dimension: A Regional Balance Holder" içindeAyd›n, a.g.e., ss. 62-63, 65-67, Brown, a.g.e., ss. 112, 114, 159, Jed C. Snyder, Defending the Fringe: NATO,the Mediterranean and the Persian Gulf, Londra: Westview Press, 1987, ss. 45, 122-123.

68 Gürel, a.g.e., ss. 14-15, Beyaz Kitap, a.g.e., ss. III, 7, 25, 32.

Page 28: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

ni vurgulamak için elinde tuttuğu en önemli kozlardan bir tanesidir.Türkiye, genelde ABD’nin Orta Doğu’da gerçekleştirdiği girişimlerdenbölge devletleriyle arasını bozmamak için uzak durmakta veOrtadoğu’nun girift sorunları içine girmemek gibi bir politika izlemek-tedir. Ancak son zamanlarda Irak’a ambargo uygulanmasına uymak,İncirlik üssünü Irak’a yapılan saldırılarda kullandırtmak, İsrail’le güven-lik ilişkilerine girmek gibi cesur hareketlerde bulunarak ABD’nin poli-tikalarındaki yerini ortaya koymaya çalışmaktadır. Yine de bölgedekendi politikalarının ABD’ninkilerle uzlaşmaması ihtimalinin oldukçayüksek olduğunun ve bu yüzden Ortadoğu barış sürecinde İsrail veFilistinlileri eşit oranda desteklemek örneğinde olduğu gibi denge poli-tikası izlemenin birçok durumda en iyi yol olduğunun bilincindedir.NATO’nun kendi bölgesi dışında sorumluluk kabul etmesinde deTürkiye ihtiyatlı davranmakta, uygun gördüğü durumlarda öneminigöstermek için sonuna kadar destek vermekte, karmaşık durumlardada çekinikler kampında yer almaktadır.69 Bazı Türk politikacıların OrtaAsya Devletleri’yle ilişkilerle ilgili olarak Adriyatik’ten Çin’e kadaruzanan bölgede bir Türk birliğinin oluşturulmasından bahsetmeleri dehem Türkiye’nin dünya politikasındaki ağırlığını ortaya koymaya, hemde Türkiye’yi ihmal eder görünen Batı’ya Türkiye’nin her zaman onlaramuhtaç olmayacağı yolunda ikazda bulunmaya yöneliktir. AncakTürkiye’nin Orta Asya’yla bağlantılarını Batı’yla ilişkilerine alternatifolarak değil, fakat onları kuvvetlendirici bir araç olarak gördüğü, OrtaAsya devletlerinin de Türkiye’ye ağabeylik rolü biçmedikleri kabuledilen bir gerçektir. Türkiye, zamanında Orta Asya’da çok geniş bir rolesoyunmuş, ancak kapasitesinin yeterli olmadığını ve Rusya’nın bunamüsaade etmeyeceğini görerek ikinci plana çekilmiştir. SonuçtaRusya’nın da eski etkin konumuna gelemeyeceği anlaşılmış, Türkiye isedaha akılcı politikalarla Orta Asya devletleriyle ilişkisini sağlam birtabana oturtmayı bilmiştir. Orta Asya devletleri, daha çok Batı’yla yakınilişkiler kurmuş olduğu için Türkiye’yle ilişkilerine değer vermekte, buda Türkiye’nin Batı nezdindeki konumunu güçlendirmektedir.70 Türk li-derlerin Orta Asya’yla ilgili olarak en fazla Bakü-Ceyhan petrol hattınıngerçekleştirilmesine önem atfettikleri açıktır. Bu şekilde Türkiye,ekonomik gelir elde etme yanında önemli bir enerji terminali halinegelerek Batı gözündeki ve dünya politikasındaki etkisini artıracak,Avrupalıların kendisine bağımlı hâle gelmesiyle onlar karşısında daharahat hareket edebilecek ve en önemli rakipleri Rusya ve İrankarşısında bölgedeki konumunu güçlendirecektir. Türk yöneticiler,

230 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

69 Lesser, a.g.e., ss. 26, 37.70 Kesic, a.g.e., ss. 98, 101, Hale, a.g.e., ss. 239, 243, 247, Hunter, a.g.e., ss. 69, 75, 78.

Page 29: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

Batı’nın tavrından duyulan hayal kırıklığı karşısında Türkiye’nin Batıyönelimli politikalarının garanti olmadığını, Batı karşısında alternati-flerinin de bulunduğunu ve oldukça bağımsız, çok boyutlu ve esnekpolitikalar takip edebileceğini göstermek için KEİ, ECO ve D-8 gibi ulus-lararası projelere de girişmişlerdir ki, aslında bu girişimlerin temelindede Batı’nın gözünde önem kazanmak ve Batı’yla ilişkileri geliştirmekyattığı bilinmektedir.71 Türkiye’nin yeni dönemde Batı’nın yanında yeralabilmek, özellikle ABD’nin gözünde değerini artırmak ve çıkarlarınıdaha iyi koruyabilmek için en önemli adımlardan bir tanesi de İsrail’leilişkilerini güvenlik boyutunu içerecek derecede geliştirmektir.Bölgedeki dengeleri değiştirme ve Türkiye’nin bölgedeki konumunutehlikeye atma potansiyeline sahip bu gelişme, Türkiye’nin bölgeülkelerinin tepkisini çok ciddiye almayacak kadar kendini güçlügördüğünü göstermesi ve iç ve dışta Batı’nın desteğini kaybetmeninolumsuzluklarını en iyi girişimi yönlendiren Türk ordusunun hissettiğiniortaya koyması açısından da ilginçtir.72 Son olarak, Türkiye’nin uzunsüredir savunma ihtiyaçlarını büyük ölçüde kendi imkânlarıylakarşılamak için projeler üretmeye çalışması, bu alanda tek bir kaynağabağlı kalmamak için değişik seçenekler üzerinde durması, kendi özelfirmaları dışında Batı firmalarıyla ortak projelere girişmesi de kendigüvenliğini en iyi şekilde sağlamanın yanında Batı’nın gözünde önemi-ni artırmaya yöneliktir.73

Sonuç

Avrupa’yla ilişkilerin eskiden beri hep zor olması ve daha az güve-nilir olması karşısında, Türkiye’nin yeni düzende tehdit algılaması veileriye dönük düşünceleri ve çabaları konusunda yukarıda yapılanaçıklamalarda Batı sözcüğü pratikte daha çok ABD yerine geçmektedir.Türkiye’nin eskiden beri ilişkilerinin ve özellikle savunma temaslarınınAmerikan ağırlıklı olduğu, ABD’nin dünya sistemine eskiden çok dahafazla hâkim durumda bulunduğu, olayların gelişiminde en etkili güçolma özelliğini koruduğu, Batı güçlerini hâlâ kendi çizgisinde vepeşinde götürmeyi başardığı ve Orta Doğu gibi Türkiye için de önemlistratejik bölgelerde en etkin güç olduğu göz önüne alındığında budurum daha iyi anlaşılmaktadır.

Türkiye ve ABD hâlâ birbirlerine yerleri kolay kolay doldurulamaya-cak müttefikler olarak bakmaktadırlar. Ancak Türkiye iki devlet

231AVRASYA DOSYASI

71 Lesser, a.g.e., ss. 1, 5, 7, Hale, a.g.e., s. 244, Demirel, a.g.e., ss. 8, 10.72 Gresh, a.g.e., ss. 189-193, 203.73 Brown, a.g.e., ss. 152, 153, 155, Beyaz Kitap, ss. 125-126, 129.

Page 30: 1947’den GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN GENEL … fileBu makalede Türk- Amerikan ittifakının temeli açıklandıktan sonra nasıl yürüdüğü yine teo- riler

arasındaki ittifakın, savunma boyutu dışındaki ekonomi gibi boyut-larına da önem verilerek yeni bir çehre kazandırılmasını, değişik ayak-lar üzerine oturan, iki tarafa da fayda sağlayan bir ittifak haline getiril-mesini istemektedir. Savunma boyutu üzerinde yoğunlaşılması demek,ABD’nin Türkiye’den gerçekleştirdiği müdahalelere daha aktifkatılmasını, topraklarını ve üslerini Amerikan kullanımına daha fazlaaçmasını istemesi demek olup, bunun Türk yöneticileri oldukçarahatsız edeceği açıktır.74 Onların beklediği ise iki devletin birbirleriningüvenliklerine karşı sorumluluklarına tam olarak sadık kalmaları,savunma ilişkilerinin ve yardımın yabancı unsurlardan arındırılması,yardım olma konumundan uzaklaşmış yardımın rasyonel temellereoturtulması, savunma malzemesi alış verişindeki haksız kısıtlamalarınkaldırılması, ekonomi alanında Türkiye’nin kalkınmasına yardım ede-cek unsurlara özel önem verilmesi, ekonomik ilişkilerdeki engellerin vekısıtlamaların kaldırılarak ithalat-ihracat dengesindeki aşırı haksızlığınhafifletilmesi, ve iki devletin birbirlerinin gururlarını rencide edecekdavranışlardan kaçınmalarıdır. ABD açısından Türkiye’nin bölgedekigirişimlerine ve stratejik öneminin artmasına destek verilmesi önemlifaydalar getirecek gibi gözükmektedir. Türkiye bölgede ABD’den farklıçıkarlara ve politikalara sahip olabilecekse de önemli projelerindeABD’den destek gördüğünde iki devletin çıkarlarını koruyacak şekildehareket edebilecek, bu da ABD’nin bölgedeki konumunu güçlendire-cektir. ABD, özellikle Orta Doğu açısından Türkiye’ye önemli rollerbiçmekte, Orta Doğu politikasında Türkiye’ye önemli bir yer vermekte-dir. Türk yöneticiler de bunu bildikleri için özellikle zor zamanlarındaABD’ye bölge olaylarında büyük destek verirken, bölgedeki konum-larının kötüleşmemesi için de ihtiyatlı davranmaya, bir denge durumubulmaya çalışmaktadırlar. Savunma alanındaki ortak projeler, Türk li-derler açısından iki devletin çıkarlarının eşit şekilde korunmasını,ilişkileri daha samimi ve âdil temele oturtmasını, veren-alan ilişkisindenuzaklaşılmasını temsil etmesi açısından özellikle önemlidir. Türk lider-lerin beklediği Amerikalıların ilişkilerde tek yönlü ve tek yanlı bir duru-mun ortaya çıkmamasına özen göstermeleri ve Türkiye’yi yakındanilgilendiren konularda kendilerinin görüşünü almadan tek taraflı uygu-lamalara gitmemeleridir. Kısacası onlar yeni dünya şartlarında çokdaha dengeli, eşit, çok yönlü ve mâkul bir ittifaktan yanadırlar.

232 NASUH USLU/AMER‹KAN ‹L‹fiK‹LER‹N‹N GENEL PORTRES‹

74 Lesser, a.g.e., ss. vii, 34-35, 38, 43-44, Beyaz Kitap, s. 28.