2. kur'an sempozvumuisamveri.org/pdfdrg/d047847/1996/1996_ozsoyo.pdf · 2018. 11. 28. ·...
TRANSCRIPT
-Bilgi Vakft Yayınlan: 5
' 2. KUR'AN SEMPOZVUMU
Yayma Hazırlayanlar
Mehmet Akif ERSİN
İzı;et KARATAY
Fevzi ÖZKAN
. Dizgi~Mizanpaj
Vakıf Dizgi Birimi
Kapak
Aydın Tarhan-Cihan Uygur
Baskı-Cilt
Kozan Ofset
(341 i4 27)
ı. Baskı, Ekim 1996 Ankara®
ISBN 975 8068 o3 2-
Bilgi. Vakfı Yayınları Sümer 1 Sokak No: 12/9 Kızılay-ANKARA
Tel: (0312) 231 66 53
III. Tebliğ
'ÇEVİRİ KURAMI' AÇISINDAN
KÜR'AN ÇEViRiSi SORUNU
Dr. ö mer özsoy·
Her me§J bir tefsirdir.
Kur'an metninin bazı parçalarnun Arapça dışındaki dillere çevrilme
sinin ilk örnekleri, daha Hz.Peygamber hayattayken verilmiştir.! Kur'an çeVirisinin bir sorun olarak (tercemetu '1-qur'an) tartışılması ise, doğal olar~ -henüz ortada tam metin Kur'an çevirileri bulunmamakla berabergay;ı Arap unsurların İslam'a girmesinden sonra olmuştur. Bu tartışmanın adağını, oldukça uzun bir süre, Kur'an çevirisinin cevazı ve çevirJ metnin
din1 değeri gibi teolojik sorunlar oluşturmuştur.2 Konuyla ilgili literatür, bu bağlamda, Kur'an çevirisiyle namaz kılmayı -Arapça bilenler için bile
tecviz edenler (Ebu Hanife, ö.767)3 ile "Allah'ın Kur'aru Arapça indirmekl.e,
bütün insanları Araplaştırmayı hedeflediğini"4 öne sürenler arasında değişen her dü~eyde fikir serdedildiğine tanıklik etmektedir. Bu tartışmalardan etkilenenesi beklenmeyecek Müslüman · çevre dışındaki çeviri
• Ankara Üniversitesi İJahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
·ı .Kur'arun Müslümanlar tarafından yapılan ilk çevirilerinin kısa tarihçesi için bkz.
Muhammed Hamidullah (Macit Ya§aroğlu ile birlikte), Kur'an Tarihi-Kur'an-ı Kerim'in
Türkçe Tercemeve Tefsirleri Bibliyografyası, Ankara 1991, s. 74 vd. 2 bkz. es-Serahsi, Usulu's-Serahsi (ed.EbG'I-Vefa el-Afğaru), Kahire 1372, 1.282.
3 a.y. . 4 Bu görüşü Mahmud Şe_ltGt, herhangi bir kaynak zikretmeksizin nakletmektedir: "(. .. )fe-delle ~alike 'aHi eııneha subfuineha yuridu t:ı'ribe'l-'alem kullih "; "Tercemetu'IQur'an ve Nust1su'l- 'Ulema' rıhan, ME V II(1936/1355), s.l31.
254 2. Kur'an Sempozyumu
faaliyetleri de çok erken dönemlerde başlamıştı.5 Bununla birlikte, Müslümanlar bu çevirilerle ancak 20. yüzyılda yüzleşmeye ve hesaplaşmaya başladılar. Aynı zamanda ve buna bağlı olarak, sorun, salt bir teoloji sorunu olma özelliğini kısmen yitirerek, gayrı müslim çevreleri de gözönünde bulunduran argümanlara yer verilmek suretiyle, bilimsel bir zemine kaydırıldı. Nihayet 1930'lu yıllarda Mısır'da cereyan eden tercemecu '1-qur'fin münakaşası, bütün bu sürecin 'çeviri kuramı' açısından hasılasını verecek mahiyettedir. Zira bu tartışma ve sorgulama seferberliği, büyük ölçüde, Batılıların ortaya koydukları mevcut çevirilerin başarısızlığı/yetersizliği teşhisinden yola çıkmakta ve -cevaz ve değer sorunsaliarının yanısıra- Kur'an çevirisinin imkanı, sağlıklı bir çevirinin şartları, yöntemi ve ilkeleri üzerinde cereyan etmekteydi. Yoğun olarak Ezher ulemasının serdettikleri görüşler ve eleştiriler çevresinde öbeklenen bu tartışma aşamasırun, günümüzde dahi zevkle okunabilen ve hala
tartışılabilecek ürünler ortaya koyduğunu. söylemek münıh."iindür.6
Kur'arıın ilk Türkçe çevirileri MS X-XI. Yüzyıllarda ortaya çıkmış ol-·
malda birlikte,7 Kur'ıının Türkç~'ye çevrilmesille ilişkin ilk tartışmalara,
5 Kur'arun nk Latince çevirisi genellikle 1143 yılıyla mrihlendirilir; bkz. Rudi Paret, Der
Koran, Darmstadt 1975, s.XII (Vorwort); M. Ham.idullah, Mirıgana (An Ancient cransla
cion of che Kuran) 'dan naklen, içirıde Kur'arun bazı bölümlerinin ye.r aldığı Haccac
b.Yusuf (694-714) devrirıe ait Süryanice bir eserden söz etmektedir; age, s. n . 6 1930'lu yıllarda Mısır'da eeceyan eden bu tartı§malara örnek olarak şunları verebiliriz: M. el-Hicr Huseyn, "Naqlu Me'1ini'l-Qur'an ila'l-Luğati'l-Ecnebiyye", Nılru 'l-İslam(NY)
II(1350/1931), s.122 vd.; Mahm\id Eb\i Daqiqa, "Kelime fi Tercemeti'l-Qur'fuıi'l-Kerim",
age III(l351/1932), s.29-35; (İstidrak), age s.66-67; Mustafa Sabri, Mes'eletu
Tercemeti'l-Qur'an, Kahice 13Sl; ibrahlın el-Cibali, "el-Kelam fi Tercemeti'l-Qur'an",
age, s.57-65; Mahmud Şeltı1t, agm; M. Ferid Vecdi, el-Edilletu'l-'İlmiyye 'ala Cevazi
Tercemeti Me'am'l-Qur'an ila'l-Luğati'l-Ecnebiyye, Kahire 1355; Mu.!mmmed Suleyman, ~itabu Hade§.i'l-Ahda§. fi'l-İslam. el-İqdam 'ala Tercemeti'l-Qur'an, Kahice 1355; M.
Musta.ffi eş-şatır, el-Qaırlu's-Sed1d fi Hukmi Tercemeti'l-Qur'ani'l-Mecld, K:ıhire 1355;
M. Mıi'st,afa el-Meciğl, "B~ fi Tercemeti'l-Qur'ini'l-Kerim ve Ahkam.iha", Mecellecu'l
Ezher(ME) VII(1355/1936); MJJhammed b. el-Hasan el-Hicvi, "Tercemetu'l-Qur'ani'lKerimn, ME VII(1355/1936), s.l90-198.
7 Türkçe Kur'an çevirilerinin tarihçesi ·için bkz. Ahmet Topaloğlu, Muhammed Bin Hamza'nın .XV: Yüzrıl Başlarında Yapılmış Kur'an Tercümesi, istanbul 1976 (Kültür
Bakanlığı Yay. No: 227), I. 1-5; Yazar Türkçe Kur'an çevirileri ve Türkçe Tefsirlere dair ar:ıştırmal:ıruı bir llstesirli de vermektedir (I. 6-11).
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 255
Cumhuriyet'in ilanının ilk yılianndaS ve Mısır'daki tartışmalan izleyen dö
nemde tanık olmaktayız.9 Ne var ki, bu ülkenin o tarihlerde içinde bulunduğu -Kur'arıın Türkçeye çevrilmesi konusunun gündeme gelmesinin de sebebi olan- özel şartlar nedeniyle, sorunun gergin bir atmosferde ele alınmış olduğunu görüyoruz. Sonuç olarak, bu dönemde yazılanların, daha önce söylenmiş olanlara kurarnsal bazda bir katkı g~tirmemiş olduğunu söylemek müm.h.'\indür. İlgirıç kalem münakaşalanna zemin olmasının yarusıra bu sü
reç, ağırlıklı olarak s_~olastik münakaşaları Türkçeye taşımaklO ·veya
Türkçeye özgü dil tartışmalarını bu düzleme yansıtmaktan ll öte bir üretkenlik gösteremecli. Bununla birlikte, Cumhuriyetin ilk :yıllarında
üretilen Kur'an çevirileri incelendiğinde, sorunun -en azından- müterdmin zihninde tartışıirlığını görmek ve izledikleri yöntemleri çıkarsamak
mümkündür.12 Günümüz Türkiyesi açısından baktığınuzda ise, me~cut Kur'an- çevirilerine yazılan giriş veya önsözler dışında -bu sorunu müstakillen tartışan yeterli sayıda çalışm?-ya sahip olduğufl!UZ
söylenemez. H Eldeki çevirilerin birçoğun~n tarih boyunca süregelen
8 Cumhuriyet'le birlikte başlayan Kuranın Türkçe'ye çevrilmesi girişimlıı.in siyasal bo-
. yutunu da yansıtması bakımından bkz. Reşid Rıda, "Fitnetu'l-İstiğrı.a' 'an Kel3.mi.J.J.ihi'l
'Arabiyyi'l-Munez~el bi Tercemetin A'ceıniyyetin min Kelami'l-Beşer", Mecelletu'l
Meniir XXVI(l343/1925), s. 2-13 ve izleyen sayılardaki di~r fetva ve makaleler.
Reşid Rıda bütün bu yazılarını Tefsiru'J-Menarda özetlemiştir (IX. 314 vd.).
9 Türkçenin ibadet dili olarak hükümet tarafından dayatılmak istendiği bu dönemde Kur'an çevirisine .köko:en karşı çıkanlara örnek olarak bkz. M. Raif Ogan, "Kur'an
Tercümesi Kur'an'ın Yerini Alabilir mi?", Sebilürreşfid (SR) II(1949), s.ll0-112; "Türkçe
Kur'an OL'llllaz (Kur'an'a Savlet Eden Asri Ebuceh.iller)", SR II, s.179-180; Necati Erdem,
"Kur' an-ı Kerim Tercüme Edilebilir mi?", SR II, s.43-44; Kur'an çevirisinin bütün zorluk
larının fark.ın.da olmakla birlib..o:e bunun gereğine kani olanlara örnek olarak bkz. Kamil
Miras, "Kur'an Tercümesi Hakkında (Tarihi Hatıralar ve İlıni Hakika~er)", SR ll, s.l94-
196, 208; "Kur'an Tercemesj Hakkında (Din, Öil, ~illet ·Mefhumları ve İctimai
Faaliyederiınizde TezahürlerO", SR Il, s.259-261.
10 Osman Keskioğlu, "Kur'an Tercemesi Hakkında İki Fakihin Yazdıkları", Ankara
Üniversitesi ilahiyat Falı.iiltesi Dergisi(AÜİFD) VIII(1960), s.89-93.
ll i. H:ıkl<.ı Baltacıoğlu, "Kur'an'ın Anadilimize Çevrilmesi. Kur'an Nedir?", AÜİFD 1(1952), 5.33-45.
12 Bu anlamda M. Harndi Yazır'ın ve İzmirli İsmail Hakkı'nın çevirileri incelemeye de
ğer iki örnektir.
256 2. Kur'an Sempozyumu
tercem e tu '1-qur'iin tartışmalarıyla ve iyi-kötü tespit edilen çeviri ilkeleriyle hesapiaşarak günyüzüne çıktıklarını söylemek de aynı ölçüde güç görünmektedir.
Kısaca işaret ettıgımiz bu tartışmalardan 'çeviri kuramı' açısından önemli ilkeler istihsal ·etmiş bulunuyoruz. Bu çerçevede, İslam uleması arasında süregelen tartışmalarda initen ince detaylar arasından (kaynak
metinle ilgili) 'aslı marıa'- 'tabi mana' ayırımını14 ve (çeviri metinle ilgili) 'harfi ·çeviri'-'anlam çevirisi' ayrımını hatırlamakta yarar var. Asli marıa (el
ma 'na '1- 'aslf), kelimelerden meydana gelen dlzgenin doğrudan delalet ettiği anlamı ifade etmektedir. Tabi mana (el-ma'n:i'c-cfibi') ise, dizge içinde yer aları kelimelerin, cümlelerin birbirleriyle ilişkilerinden değarı arılamdır (bu sonuncusu, belagat ehlinin konu edindiği müscecbe'fic' tan başkası
değildir).
Kur'arun çevrilebilirliğini düşünenl~r, yaptıkları bu tasnife göre, Kur'arun hem asü marıasının, hem de ra"bı manasının aynı zamanda başka b~ dile aktanlmasını mümkün görmü.yorlardı. Onlara göre, ancak asli mana çeviriye konu olabilirdi. Asü mananın başka bir dile aktarılabilmesi de ancak iki yolla mümkün olmaktadır: 'harfi (atornistik) çeviri' ve 'anlam çevirisi' . Çeviri eylemi açısından ·böyle bir ayırım kuşk-usuz yerindedir, ancak -en azından Kur'an çevirisi konusunda- her iki alternatifin de, tek başına yetersiz kaldığı da aşikardır. Pekçok çeviri örneğinde, mümldin
olduğu kadar orijinal metne sadık kalmaya çalışılmakla birlikte, yapılan
13 Yayınlanan Kur'an çevirilerinin önsözlerinin yarusıra, mevcut çevirilerin değer-Jendirilmesi niteliğincieki şu çalışmalara bakılabilir: Salih Akdernir, Cumhuriyet Dönemi
Kur•"an Tercümeleri (Eleştirel Bir Yaklaşım), Ankara 1989; Suat Yıldırım, "Kur'an-ı Kerim'in Meali Hakkında", Tefsir'in Dünü ve Bugünü Sempozyumu (22-23 Ekim
1992), Samsun 1992, -s.6S-69; R:ıhim Tuğral, "Günümüz Türkçe Tef.~ir ve Meallerde
Kıraat F:ıiklılıklarırun İzleri", age, s.203-216; Edip Yüksel, Türkçe Kur'an Mealierindeki
Hacalar, İst:ınbu11992; bu noktada, doğrudan Kur'an çevirisi sorunuyla ilgili olmasa da,
konuyla ilgili ilginç değerlendirmeler içermesi bakınundan bir çal.ı§maya daha dikkat çekmek istiyoruz: Cengiz Özakıncı, Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din, İstanbul ·
1994.
14 Aynı ayırım Fıkıh UsUlü'nde Jafzıri delaleti açısından yapılır: ed-delfiletu'l-asliyye ve
ed-deliiletu 't-tiibi'a. Bunlardan ilkinde bütün diller müşterektir, ancak ikincisi dilden
dile değişiklik gösterir. bkz. Şatıbi (ö.790/1388), el-Muvafaqiit fi Uslili'ş-Şen...,a (ed.
Draz), ~eynıt 1975, II. 66.
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 257
çevırıyı parantez-içi (veya şimdilerde parantez-dışı) açıklamalarla daha anlaşılır kılma yoluna gidilmiş olması, harfi çevirinin bu konudil yetersiz kaldığının bir göstergesidir. Sadece · mesajın aktanlmasını hedefleyen çok serbest bir anlam çevirisinin de, -dinin tebliği amacına hizmet erse bile- bir
Kur'an çevirisi için çok elverişli bir yol olmadıgı ortadadır. 15
Çevirinin mümkün çeşitlerinin belirlenmiş olması ve., bu çerçevede geliştirilen argümanlar bize önemli bir mesafe katettirmiş olmakla birlikte, çeviri işinin bütün zorluklarını aşmanuza yetmemektedir. Zira, işaret edilen tartışmaların bütün safhalarında bu konu bir dilbilim sorunu olarak ele alınmıştır. Oysa çeviri özü itibarıyla sadece dilbilimsel değil, ama daha çok
_yorumbilimsel bir sorundur.!<>
Bu noktada, Kursal IGtab'ın çevirisi sorunuyla, tarihsel bakımdan zorunlu olarak Müslümanlar:dan daha önce tanışmış bulunan Hristiyan gelenek içinde yer alan oryantalistlerin Kur'an çevirisine yaklaşımları ilgi çekici olacaktır. Oryantalizrnin yeni kuşağı içerisinde, Kur'an çevirisi konusunda ih,tiyatlı olma eğilimi gösteren bir kesim hep olagelmiştir. Sözgelişi, yeni oryantalizrnin b·abaları olan Goldziher, Bergstraesser ve Nöldeke'nin bir
Kur'an çevirileri yoktur. 17 Oryantalistler arasında Batı dillerine yapılan çevi-
15 Benzer bir tecrübe Kitab-ı Mukaddes çevirisi bağlamında yaş~tır. ·Sözgelişi, Meksika yaylalanndaki Kızılderililer için yapılmış bir Kutsal Kitap çevirisinde, çevirinin okurları denizi tanımazlar düşüncesiyle, İsa'nın yürüyerek deniz üzerinden değil, bir
bataklık üzerinden geçtigini söylemek gere~tir. Eskimalar için yapılmıŞ çevirilerde "Tanrım, bugünkü ekmeğimizi ver bize" yakarısı, Eskimalar ekmek tarumadığı için,
"bugünkü balığımızı ver" diye akta~tır. İsa'nın sanlarından biri olan "Tanrı'nın k"U
zusu" deyimi ise "Tanrı'nın foku" diye çevrilmiştir·. K. Reiss, Texrcyp und
Übersetzungsmethode: Der opperacive Te'--r, Heidelberg 1976, s.25'den naklen Akşit
Göktürk, Çeviri: Dillerin Dil~ İstanbul1994, s.69.
16 .( ... ) Bu bakımdan gerek Martin Heidegger, gerekse ünlü izleyicisi Hans-Georg
Gadamer, bir dilden bir dile çevirinin yorumbilioısel bir iş olduğunu, gerçekte en
geniş anlamıyla 'anlama' olgusunun da bir çev~i etkinliğine büyük benzerlikler taşıdığını ileri sürerler. "Hei çeviri bir yorumlamadır, evet, denilebilir ki, çevirmenin
karşısındaki söze yönelttiği bir yorumun bütünlerunesidir·. Akşit Göktürk, Sözün Ötesi (Yazılar), İstanbul1989, s.132 17 Schwally bu konuda şunları söylüyor: "Kur'an tetkiklerinin Sale'den bu yana kay
dettiği ilerlemeye rağmen, henüz bu bi.liaisel seviyeye uygun ne bir Kur'an çevirisi, ne de bir tefsire sahip bulunmaktayız. Zira sahanın en yetkin uzmanları hep bu görev-
258 2. Kur'an Sempozyumu
rilerin yetersizliği ve oryantalizmin almış olduğu mesafenin henüz eksiksiz bir Kur'an çevirisi için yeterli olmadığı görüşünü seslendirenler bile olmuş
tur.18 Kur'an çevirisi sorunun kazandırdıkları boyut ve konuya getirdikleri katkı bakırrundiın, bu ihtiyatlı kesimden iki örnek üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Bunlardan birisi, ancak 30 yıla varan ciddi bir çaba sonucunda
bir çeviri örneği ortaya kayabilen Rudi Paret, 19 diğeri ise bu işe hiç yeltenmemiş, ama Kur'an çevirisi konusuyla ilgisini de hiç kesmemiş olan, Paret
gibi Arap Dili ve Edebiyatı konusunda uzman İslarniyatçı August Fischer. 20
Paret. ve Fischer'in Kur'an çevirisi ve mevcut Kur'an çevirilerine ilişkili · söylediklerin.de ortak olan ve çeviri k-uramı açısından önem arzeden husuş, çeviİinin tarihsel gerçekliğe uygun olması gereğine dikkat çekmiş olmalan-. dır. Onlara göre, herkesin farkında olması beklenen bu yalın ilkeye, gerek oryantalist çevirmenler, gerekse müslüman çevirmenler, kendilerini yerli tefsir geleneğinin verilerine teslim ettikleri için riayet edernemişlerdir.
Müfessirler ise bu konuda genellikle yeterince titiz davr~amışlardır. Zira bir müfessire göre Kur'an, o müfessirle, çagdaş her konuyla ilgilenme, her sorunu çözme durumundadır. Dolayısıyla . müfessir yeni bir .durumla karşılaştığı zaman genellikle, Kur'anın bu duruma ilişkirı bir şey söylememiş ol-
den geri durma itiyadında · olmuşlardır; ama Kur'arun onlar için cazip gelmeyecek ölçüde anlaşılır olmasından, ama bu işin kendilerine üstesinden gelinemeyecek kadar güç görünmesinden ... "; Gesclfidne des Qorans (2.Basım), II. 219.
18 August Fischer: "Ar:ıp dilinin esrarına belli bir derinlikte vakıf olan biri için, tam ol
sun parça halinde olsun mevcut Kur'an çevirileri arasında hiçbirinin filolojik taleplere cevap verecek durumda olmadığı şüphe götürmez bir husustur", Orientalistische
Studien. Th. Nöldeke-Festschrift 1(1906), s.34; Rudi Paret: "(. .. ) Ne var ki, bu Kur'an çevirilerinin hepsi biraraya getirilse bile, bilimsel bir Kur'an tefsiri için yeterli, tatmin
edici bir yardımcı kaynak elde edilmiş olmaz. Hasılı, gerçekten kullanışlı ve güverıile- ' bilir bir Kur'an çevirisi h:ıla hazırlnıunayı beklemektedir", "Der Plan einer neuen, leicht
kommentierten wissenschaftlischen Korarıübersetzung", Orientalistische Studien. E. Littmann-Festscbrift, Leiden 1935, s.122.
19 P~ret, agm, E. Litimann-Festschrift, s.121-130. 20 Fischer, Der W ert der varhandenen Koran-Übersetzungen und Sure 111 , Leipzig 1937, (49 s.)
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an ÇeVirisi 259
ması (yani Kur'an metninde bu konuyla ilgili bir ibarenin yer almayabile
ceği) ihtimalini gözönünde b'ulundurmaz.21
·özellikle Paret, Kur'an pasajlannın ne demek istemiş olabileceklerini tesbit etmek için 'ardzamai}lı' bir oh.-umanın gereğini vurgulamakla kalmayıp, -belki bütün diğer tarihsel belgelerden farklı olarak- Kur'an metninin
kendi içinde qahi 'eşzamanlı' .22 bir incelemenin konusu olamayacağına dikkat çekmiştir.' Zira Kur'an metnini oluşturan kelime ve ifadelerin hepsi aynı tarihe ait değildir. Kw'arun mekkl ayetlerinde de, medeni ayetlerinde de hıllanıldığı halde, her iki dönemde farklı anl~ar ifade eden pek çok
kelime örnek gösterilebilir (zekat, ummet vb.).23 Bu ise, Kur'an metni içerisinde kronolojik bir tertip kurup, metni bu tarihsel seyir içerisinde okumayı zorunlu kılmaktadır.
Kur'an çevirisi sorunuyla -çok farklı ·amaçlarla da olsa- meşgul olanlardan gerekli' katkıyı aldıktan sonra bile, Kur'an çevirisi konusunda hala ciddi belirsizliklerin bulunduğUnu söylemek karamsarlık olarak değerlendirilmese gerektir. Kanımızca, bu belirsizliğin gerisinde, Kur'anın mahiyetiyle ilgili en öncelikli sorunun aqanrnış olması yatmaktadır. Burada, Kur'anın mahiyetini, nıenşe' açısından sorgulamayı önermediğimiz açıktır; bu, tarihte yeterince ve yetkin bir tarzda yapılmıştır. Kastettiğimiz, onun nesnesini konu alan bir m~yet soruşturmasıdır. Böyle bir soruşturma, aynı zamanda, önümüzdeki çeviri nesnesini (Kur'an) tek başına çağdaş
dilbilimin ve dil felsefesinin ölçüt ve verileriyl!:! algılayabilm.emizin ne. derecede mümh.-ün olduğunu da göstermiş olacaktır, sanıyorum.
Bu bağlamda, sorunun şu şekilde ortaya konmasını önerebiliriz:
21 Kur' anı her konuda ·konuşturma tavrını eleştirirken Şatıbi'nin de bu anakronistik
yaklaşıma çok önceleri dikkat çekmiş olduğunu biliyoruz. Ona göre Kur'an, indiği dö
nemdeki pıuhataplanrun bİlmedikleri ve anlayamayacaklan şeylerden bahsediyor olamaz. Buna bağlı olarak, -tıpkı Kuranın gerektirdiği bir şeyi inkar etmek doğru olmadığı
gibi- Kur'~run gerektirmediği birşeyi ona izafe etmek de doğru olmaz. bkz. eş-Şatıb1, age, II. 79 vd.
· 22 Eşzamanlı ve ardzamanlı inceleme hakkında bilgi için bkz. Berke Vardar; Dilbilimin
Kavram. ve ilkeleri, Ankara 1982, s.84-102.
23 Paret, Grenzeiı der Koranforschung, Stuttgart 1950, s.13.
260 2. Kur'an Sempozyumu
"Kur'an ne tür bir çeviri nesnesidir?"
Kuşkusuz bu soruya çok. değişik açılardan cevap arama imkanı vardır. Örneğin soruyu, Kur'an'da kullanılan dil açısından ele alacak olursak, cevabını da 'yazı dili'-'konl.l!şma dili' ~buna bağlı olarak 'yazılı nietin'-'sözlü metin') ayırımında ararız. Bize dilbilimin öğrettiği bir gereklilik olan bu ayırımın bilincinde olmak, kuşkusuz önemli avantajlar sunmaktadır. Bununla birlikte, örneğin Kur'an'da h."Ullanıla'n .dilin 'konuşma dili', dolayısıyla Kur'an metninin de bir 'sözlü metin' olduğu şeklindeki bir belirleme, yukandaki sorunun değil, -daha alt bir soru olan- "Kur'an hangi metin türüne .dahildir?" sorusunun cevabı olacaktır. Zira, "Kur'an bir sözlü, metindir" demekle, sonuçta, onun bir ~metin' olduğu kabulüne dayanmış bulunuyoruz.
Böyle bir kabul, hem Kur'anın karşırrıızda bir metin olarak duruyor
olmasıyla teyit edilmektedir, hem de Müslümaplar'ın miras olarak devraldıklarİ yaklaşıma uygun düşmektedir. Bu egeme·n yargının· nasıl ortaya çıktığını
sorgulamak istersek, işe Hz. Peygamber'in kendisine gelen vahiyleri yazdırmakla neyi hedeflediğini sorarak başlamak gerekmektedir. Bizim tek bildiğimiz, Hz. Peygamber'in kendisine gelen vahiyleri yazdırrrıış olduğudur.
Bunu yaparken onun, sırf vahyin korunması gibi bir endişeyle mi hareket . ettiği, yoksa ümmetine bir kicab bırakma amacıyla ını böyle davrandığını bilmiyoruz. Kur'an taril:llyle ilgili bildiğimiz bir diğer gerçek de, daha sonraki gelişmelerin, yazılı vahiylerin bir metin olarak biraraya getirilmesi ve · hatta standart bir forma k?-vuşturulınası ihtiyacını ortaya çıkarmış olduğu-. dur. Nitekim Kur'an, Hz.Osman'ın halifeliği döneminde gerçekleşen redak-. siyon sonucund,a, tamamen bir 'metin' hüviyeti kazanmış bulunmaktadır.
Kur'an tarihiyle ilgili bu bilgilerimiz, bize gerek Kur'arun yazırrıırun gerekse toplanması ve çoğaltılmasının gerisinde yatan saikleri hazır sunma~ maktadır. Bu çabalar, sonraki dönemlerde, hep içinde bulunulan dul'Lından hareketle okunduğu sürece, bu çabalarla neyin hedeflenmiş olabileceği konusunda . sağlıklı yargıiara varmak mümkün olmayacaktır. Örneğin, Hz. Peygamber'in müstakbel ümmetine karşı görevinin, onlara, yazılı hale getirilmiş somut bir 'metin' bırakmak ını, yoksa örnek alacaklan bir 'toplum', içine doğacaklan ve· bağlı kalacaklan bir 'gelenek' kurmak ını olduğu sorusu, Kur'an hakkında sağlıklı bir tasavvura ulaşmaınızı
sağlayacak yeterlilikte tartışılınış değildir. Oysa gerek böyle bir soruşturma; gerekse ilk nesillerin Kur'anı cemetmekle neyi hedeflediklerinin
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 261
sorgulanması, bize, onlann'-"bu işi bizim Kur'anı anlama konusunda sıkıntılarımızı gözönünde bulundurarak yapmadıklarını gösterecektir. Osman redaksiyonunun gerekçeleri oldukça açıktır ve Kur'an metninin iki
kapak arasında toplanrnasıyla bu amaç (muhafaza) gerçekleşmiştir. 24 Yine aynı açıklıkta görüyoruz ki, onlar kendileri için neredeyse bedilıi bilgiler
olan nüzul tarihi ve nüzul sebebi gibi konularda, Kur'arun metniyle birlikte aktarmak üzere, herhangi bir kayıt girişiminde bulunmamışlardır. İlk
nesiller, ancak Kur'an pasajlarının soyut metin parçaları olarak alınularup delil olarak istimal ve istismar edilmesiyle karşılaştıktan sonra sebeb-i nüzulü muhataplarına aktarma gereği duydular. Dolayısıyla, onların Kur'anı sonraki nesillere aktarmaktan anladıkları, doğal olarak, bugün · bizim Kur'anı anlamak için ihtiyaç duyduğumuz bütün malumatı da metnin yailısıra aktarmak değildi ve olamazdı. Aynı şey, Kur'anın tertibi için de
g~çerlidir. Ne resm1 mushaf, ne de özel mushaflar, daha sonraki nesillerin anlama sorunlan gözönünde bulundurularak tertib edilmiştir.
Bu nedenlerle salt bir metin olarak korunan ve sonraki nesillere akta.: rıla0; Kur'an, daha sonraları da sürekli, bir metin (nass) olarak algılandı:
' Kur'an metninde iç bütünlük aranclı; buna bağlı olarak, onda birbiriyle çe-'lişen ifadeler ve ayruyla tekrarlar yer almamahydı. Yin~ metinsel bütünlüğün bir gereği olarak, Kur'arun tertibi bir insicam sergilemeliydi (tenasub);
surelerio ve surelerio içindeki ayetlerin ardarda geliş biçimi o~ağanüstü mütenasib görüldüğü için, herhangi bir ayetin anlamını belirlemede bu ardarda geliş (siyiiq-sibfiq) temel ölçüt alındı. En vahim olanı da, Kur'arun , her parçası eşdeğer kabul edildiği için, Kur'aru referans almak, ondan herhangi bir metin parçası iktibas etmeye indirgendi (buna itiraz edenler de, böyle bir tutumun, Kur'arun bütünlüğünü zedeleyeceğinden hareket ettil~r). Bu durum günümüze kadar da böyle süregeldi.
24 Gerek Ebu Bekr ~önemindek.i. toplama, gerekse Osman dönemindeki redaksi
yanda önemli görevler üstlenmiş bulunan Zeyd, Kur'aru cemetmekle vahyin muhafazasını'amaçladıkJariru açıkça ortaya koymaktadır; bkz. "Muqaddime Kitabi'l-Mebfull';,
Muqaddiınecan fi Vlfuni'l-Qur'an (ed. Arthur Jeffery), Kah.ire 1954, s.l7 vd.; Kuranın
cem.iyle ilgili bölümün başlığı da, Zeyd'den nakledilen haberin, Kur'anın cemedilmesini
gerektiren sebebi açıkladığ.ı fikrini içermektedir (fi keyfiyyeci cem'i'/-ma.sahıf ve's:se
bebi'l-mu'eddi ila ce'lifıh5).
262 2. Kur'an Sempozyumu
Biz bu kabulden hareketle Kur'aru bir metin olarak okuduğumuzda, çifte standartıara yaslanmadıkça açıkça şöyle bir manzarayla karşılaşmaktayız:
Kur'an metninde çelişkiler vardır.
Kur'an metninde azımsanamayacak ölçüde tekrarlar vardır.
Kur'an metniı_ı..in kompozisyonunda belli bir mantık yakalamak mümkün değildir;
- ne kronolojik bir tertiptir,
- n~ könulanna göre (tematik) bir tertiptir,
- ne de sistematik bir tertiptir.
Buna bağlı olarak, bütün olarak Kur'an metni iç-bütünlüğe saJıjp ol-maktan uzaktır.
. 1
- Sure içi bütünlük yoktur.
- Mevcut formun en küçük birimleri olan ayetler bile, her zaman ger- .
çek bir bütünlüğe tekabül etmemektedir.
Hepsini!! 'bütünsüzlük' e indirgenmesi mümkün olan bu özellikler,
bir metin için lı..'Usur kabul edilebilecek niteliklerdif.25 Şayet Kur'an bir metin ise, elbette bu özellikleri taşımamalıydı. Nitekim bu sorun farkedilmiş ve Tefsir Usulü çerçevesinde bir şekil~e çözümlenıneye çalışılmıştır. Bu çözüm tarzlan yakından incelendiğinde, Kur'anı esasen metin-dışı bir olgu olarak tanımlamak suretiyle, ince bir tutarsızlık sergiledikleri farkedilir. Sözgelimi, Kur'aru hem bir metin olarak kabul edip, hem de onu anlayabilmek için müstakil Kur'an pasajlarının nüzulüne neden olan olayları (esbabu'n-nuzaJ) bilme gereğinden söz etmek ne derece tutarlı olabilir?
25 Kur' ana saldıranların kullandıkları malzeme ve Kur' ana yönelik ithamları ile yukan
daki tespitler arasındaki benzerlik/ayniyet, o~ın Kur'anı her_ ne pahasına olursa olsun bir 'metin' olarak okuma konusundaki ısrarlarının nedenini ortaya koyar mahiyettedir. Birazdan görüleceği gibi, Müslümanlar Kur'aru bir metin olarak okuma konusunda aynı ısran (dolayısıyla tutarlılıği) gösteremeınişlerdir.
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 263
'Nesh' teorisi etrafında gelişen tartışmalar, iş~et etmek istediğimiz tl!: · carsızlığı çok net olarak gözlemlerne imkanı vermektedir. Hem Kur'anı bir metin olarak değerlendirmek, hem de onda neshin vuku bulduğunu öne sürmek mümkün değildir. Daha açık bir ifadeyle, şayet Kur'an bir metin ise, neshin çelişkiden baŞka bir anlamı olamaz. Teknik kullanımından hareketle 'nesh'i en kaba şekilde, bir nesne/durum hakkında yeni ve öncekinden
farklı bir yargı getirmek ş~klinde tarumlayabiliriz.26 Bir metnin inşası esnasında aynı nesne/durum hakkındaki yargının değiş·mesi, o nesne/duruma
. ilişkin bir bilgi/kanaat değişikliğinden başka bir şeye dayanıyor olamaz. Bu yargı değişikliği metne yansıtılırken, yeni yargı yazılır ve önceki yargı ya· silinir ya da üzeri çizilir, çünkü önceki yargı, yargı değişikliğine yol açan yeni bir bilgi tarafından yanlışlanmıştır. Bilgi değişikliğine dayanan bir nesh olgusunun, Allah tasavvuru açısından dağuracağı sakıncalar
ortad~dır. Öte yandan, Kur'an'daki nesh örneklerinde, mensG.hun metin dışına atılması şöyle dursun, onda neshin vuku bulduğuna dair elimizdeki en önemli ipucu, metinde mensuhun da nasihle birlikte yer alıyo{
olmasıdır. Bu nedenlerle, Kur'anı metinsel bir bütün olarak görme e~ilimindeki bilim adamları, haklı olarak onda (birbirini nakzeden
hükümler anlamında) neshin bulunamayacağını öne sürmüşlerdir.27
Ancak, onların bu iddiaları, Kur'anı metin olarak algılamaları açısından tutarlı olmakla birlikte, Kur'an'da birbirini nakzeden hükürrılerin varlığı gerçeğini ortadan kaldırmarruştır.
Kur'an'da neshin varlığını kabul edenlere göre ise, aynı durum hakkında birbirinden farklı yargıtara sahip olmanın gerisinde, o durum hakkındaki bilginin değiş~esi degil, sözkonusu durumun iÇinde bulunduğu bağlam, başka bir ifadeyle, sözkonusu durumd·a görülen bir değişim yatmakta
dır.28 Böyle bir yaklaşım, hem neshi bir çelişki olmaktan çıkarmakta, fıem
de bunu Allah tasavvurunu zedelemeden yapabilmektedir; ancak -farkında
26 .bkz. el-Curcini, Kitabu't-Ta'rifat, Be}'!Ut- Lübnan 1983, s.240: uen-neshu fi'l-luğati 'ibıiratun 'ani't-tebdlli ve'r-raf'i ve'l-'izıileti (. . .) ve fi'ş-şeri'ati huve beyanu intiha'i'l
bukmi'ş-şer'iyyi li haqqı sıilıibi'ş-şer'i ... " 27 f(ur'an'da neshi.ri. vuku bulınadığıru öne sürenlerin argüı:banları ve konuyla ilgili lite
ratür için bkz. İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Ankara 1983, s.124 vd. 28 B~ nedenle, neshin alanı hükümlerle sınırlandırılm.ı~tır; haberlerde nesh sö~onusu olmaz, bkz. ez-Zerkeşi, el-Burhan fi 'Ulumi'l-Qur'an (ed. M. Ebu'l-Fadl İbcihim),
Beyrut-Lübnan ty, 2. Bas.ım, ll. 33.
264 2. Kur'an Sempozyumu
olunsun ya da plunmasın- Kur'aru da bir metin olarak okumayı çoktan terketmiş bulunmaktadır. Burada adı konmasa da yapılan iş, Kur'aru metin
dışı bir olgu olarak ok-umaktan başka birşey değildir.
Esasen Kur'anı önceden k-urgulanmış, kendi içinde bir bütün olarak oh."Unlamızı imkansız kılan daha önemli bir gerçek de, Kur'an metninin oluşum sürecidir. Kur'an -herkesin bildiği gibi- bir çırpıda telif edilmiş bir metin değildir. O yirmi küsür yıl zarfında değişik olay ve gelişmeler üzerine, bu gelişmelere .bağlı olarak vahyedile,ri birbirinden bağımsız pasajlar toplarnından başka bir şey değildir. Bu noktada, 'metin'den farklı bir olgu olan 'söz eylem•e29 dikkat çekmek istiyoruz.30 ·
Metin ile sö~ eylem arasındaki en önemli fark, m~tin yazarken yazarın yalnız olmasıdır. Yazarın hitap ettiği topluluk her zaman
hayalldir;31 söz-eylem ise, bir konuşan (mütekellim), bir kendisine konuşulan (muhatap) ve özgün bir konuşma ortamıİlı (söz-dışı/metin-dışı
bağJam) gerektirir. Konuşan, konuşurken belli başlı eylemleri yeri~e
getirmeyi amaçlar ve bu amaca bağlı olarak söyl~diği söz; sonna, bildirme, betimleme, buyurma vb. edimsel bir eyleme dönüşür. Sözün sahibinin amacı salt bilgi verme olabileceği gibi, muhatabını sin.irlendirme,
sevindirme, teselli etme gibi birtakım eylemler de olabilir.32 Metin, yazarın amacının gerçekleşip gerçekleşmediğini göremediği bir dil ortamıdır. Affia söz eylem, metnin tam tersine mütekellime bu imkanı tanır. Bu durumda mütekellim duruma göre sözünü yineleyebilir veya başka türlü formüle edebilir. Bir metnin inşasında da benzer amaçlar güdülebilir. Bu durumda yazar, anıacının öneriıine bağlı olarak, metni bütün mümkün durumları ve yanlış anlaşılına ihtimalleıini gözönünde bulundurarak k-urar. Buna bağlı olarak metin kendi bağlanuru kendi içinde taşır; kendi içinde bir bütündür.
29 bkz. j.R. Searle, "Söz Eylem Nedir?" (çev. Oya Gödekl.i), Dilbilim Seçkisi (ed. Doğan Aksan), Ankara 1982, s.187-204.
30 Metin ile söz eylem arasındaki fark için bkz. Searle, agm; D.Wunderlich, "Metin
Dilbilim" (çev. Emel Sözer), Dilbilim Seçkisi, s.205-216; Doğan Aksan, Her Yönüyle
Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara 1990, s.l40-141,.
31 bkz. Walter]. Ong, Sözlü ve Yazılı Kültür: Sözün Teknolojileşmesi (çev. Sema
Postacİoğlu Banon), İstanbul 1995, s. 122 vd.
32 bkz. Searle, s.l87.
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 265
,, Söz eylemde ise, bağlam sözün dışında bulunmaktadır ve sözü anlamak için bu söz-dışı bağlama ulaşmak gerekmektedir,
Bu açıklamalar çerçevesinde Kur'an pasajlarının 'metin'den çok 'söz'e benzediğini söyleyebiliriz. Herbir pasaj, anlaşılabilmesi için, metinde yer almayan söz-dışı/metin-dışı bağlama muttali olmayı gerekli kılan bir 'söz'ü v.ermektedir bize. Kur'an metninin tamamı ise, . bu vasıftaki çok sayıda 'söz'den oluşan bir sözler mecmuasından başka birşey değildir. Hiç şüphe yok ki, Kur'aru bu şekilde okumak kolay bir iş değildir. Zira, Kur'an muhtemel okurların anlama sorunlan gözetilerek kurgulanmış yekpare ve bütünlüklü bir m.etin olmadığı için, metnlıı dışında kalan söz-dışı bağlall1J. belirlemek oh.ııra düşmektedir. BJnunla birlikte, Kur'anın -söz-dışı bağiarnı aktarma amacı taşımasa da- bu bağlaını bir biçimde yansıttığı dururnlar da vardır. Ancak, ne Kur'an pasajlannın tarihsel bağlamlannın Kur'an'dan rahatlıkla tesbit edilebildiği, ne de Kur'an dışı kaynakların bu konuda bir yardım sunduğu durumlarda o~taya çıkan anlama zorluğunu aşabilmenin bilirten tek yolu da, her zaman yapılageldiği gibi, okurun bu sözün hangi bağlamda sarfedilmiş olabileceği yolunda bir kurgu yapmasıdır. Bunun sorunsuz bir süreç olmadığı ortadadır; ama bizi Kur'ana ulaştıracak daha tekin bir yol ohnadığı da aşikardır.
"Kur'an ne tür bir çeviri nesnesidir?" sorusunu bu şekilde
cevaplamak, yapacağımız çeviri işinin mahiyetini de bütünüyle değiştirmektedir. Zira artık önümii~deki çeviri nesnesi bir müellifin kaleminden çı.knuş ve haklı olarak kendi içinde bir 'bütün' olarak algılanan ' bir metin değildir: O, aralarında metinsel bütünlük. bulunmayan müstakil
pasajlardan oluşmaktadır. Farklı söz eylemiere referansta bulunan her bir pasaj da, 'bütün'ün iki ana unsurundan birini (söz) aktarırken, diğerini (söz-dışı bağlam) dışarıda bırakan bir metindir. Bunun anlamı ise, sadece bu metirıle başbaşa bulunan bir çevirmenirı, esasen çevirecek birşeye sahip bulunmadığıdır. Bunun farkına varıp söz-dışı· bağlama -bilinen anlamdayenide~ tanık olmayı denediğimiz andan itibaren de, artık bir 'çevirmenlik'ten çok ' dilrnaçlık' sözkonusudur. Mütercim bir metne rnuhataptır ve önündeki metinle sınırlıdır, tercüman ise, bir söze muhatap olup, söylenen sözün bağlarnma da tanıktır ve çevirisinde l;>ağlarna muttali olmasının izi · bulunur. O halde, Kur' anı anlayabilmek için, onun metoini aşarak arkasındaki bağlama ulaşmak ve bu. suretle onu yeniden söz ortanuna taşırnak zorundayız. Kur'anı yenidep söz ortamına taşımanın ilk
266 2. Kur'an Sempozyumu
adımı da, -yalruzca sıkıştığımızda (çelişki, bütünsüzlük vb. durumlarda) değil- Kur'arun her bir pasajını ait olduğu tarihin içinde okumaya çalışmaktır. Böyle yapmadığımız takdird~ yapacağımız iş tesadüfi durumlarda 'çeviri' olma niteliğine ulaşsa bile, büyük bölümü itibariyle yeni bir
'metin inşası'ndan başka birşey olmayac~rır.33
Bu itibarla, böyle bir çeviri yöntemiyle hazırlanacak çeviri metninin formu da bir o kadar önemlidir. Sözünü ettiğimiz çeviri şu üç boyuru yansıtacak bir formda sunulmalıdır:
~· Çeviri metin: Çeviri metin p~sajlara göre bölürnlenmeli ve imkari ·
ölçüsünde kronolojik sıraya konulmalıdır34 (Özgün tertibin Arapça'da korunması yeterlidir. Çevirinin. amacı anlamak ve anlaşılır kılmaktır; bu formun ve sıranın anlamaya bir katkısı olmadığına göre, ç~viride de bu sırayı korumarun pratik hiçbir yararı yoktur; bu {o,ma bir kutsallık
atfediliyorsa, çeviri bu h.-utsallığı amaç dile zat~n taşımamaktadır).
2. Arka-plan: Herbir pasajın tarihs~l bağlarnma ve bilgi nesnesine işaret eden bilgiler.
3. Notlar: Muhtemel anlamlar arasındarı neden çeviride verilen anianun seçildiğirıi, aynı kökten türeyen kelimelerin anlam bağlannı, ayru keli-
33 Bilinen bir örnelde açmak gerekirse, 'alaq/'ala.qa kelimesini 'asılı duran bir nesa~· veya 'yap!§kan bir nesne' şeklinde Türkçe'ye a.b:tarmak bir çeviri olur. Ancak ayru ke
limeyi Türkçe'ye 'embriyo' diye ak\armak farklı bir anlam dünyasından konuşarı ve
farklı bir zihni dona.rı.ı.ına llitap eden yeni'bir inşadır.
34 Kur'a.ru tarilılendirme girişimleri hakkında bilgi içirı bkz. iW.Montgomery Watt,
Hz.Muhammed'in Mekkesi (çev. M.Akif Ersin), Ankara 1996, s.14-16. Watt'ın andığı
bütün ça.ll§ma.lard:ı sureler birer bütünlük olarak görüldüğü içirı sadece sureler arası bir
kronoloji b.LJrulmaya çalı§ılm.ı.ştır. Mehdi Bazergan'ın Seyr-i Tahavvül-i KıÜ'an'ı, Kur'an
pasajlarının tamamını t:ı.rihlendirme konusuoda tek özgün çaba olma niteliğini hala ko
rumaktadır (Çevirisi sürmekte olan bu eser yakında dilimize ka.vuşturulmuş olacaktır). Bu noktada klasik islami literatürden hareketle mek.ki surelerdeki meden1 ayetlerirı
dökümü ve tahlili niteliğindeki değerli ve titiz bir çalışmayı daha zikretmek gerekir:
Tilman Nagel, Medinensisclıe Einschübe in mekka.nisdıen Suren, Göttirıgen 1995.
'Çeviri ,Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 267
menin tarihsel seyrini ve kelimelerin kazandıklan anlam derİI'll:iklerini vb.
içeren bilgiler.35
Sonu ç
Kur'an'da 'yazıl ı olan'ın · anlamını değil de, Kur' anın 'ne söylediği'ni
tespit edip, bu 'söylenen'i Arapça. dışındaki bir dile aktarmak anlamında bir Kur'an çevirisi, bir zorurıluluk olarak ortada durmaktadır . Çeviri, bir metnin anlamının aktanlması olarak düşünüldüğünde, dilbilimsel bir süreç olarak değerlendirilebilir. Ancak, gerek Kur'anın nazil olduğu ortamla ararruzdaki . . -hem yatay, hem dikey düzlemdeki- mesafe, gerekse onun kendine özgü metinleşme tarihi ve biçimi, Kur'ana yönelik bir çeviri faaliyetini, daha çok yorumbilimsel bir süreç olarak önümüze koymaktadır. Soru~ çözmekten çok, sorun teşhis etmeyi hedefleyen bu tebliğ, "her meal bir tefsirdir" tespitinin de işaret ettiği bu sürecin sorunlaona yaklaşabildiği ve yaklaştırabildiği ölçüde amacına ulaşmış olacaktır.
KAYNAKÇA
Akde~, Salih, Cumhuriyet Dönemi K!.fi'an Terciimele.ri (Eleştirel Bir Yaklaşım), Ankara 1989. ·
Aksan, Doğan, Her Yönüyle Dil, Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara
1990.
Baltacıoğlu, İ. Hakkı, "Kur'an'ın Anadilimize Çevrilmesi. Kur'a~
Nedir?", AÜİFD 1(~952), s.33-45.
Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, Ankara 1983.
el-Ciball, İbrahim, "el-Kelam fi Tercemeti'l-Qur'an", Nuru 'i-İslam
IIIC1351/1932), s.57-65.
el-Curc:lııi, Kitabu't-Ta 'rifac, Beyrut- Lübnan 1983.
Ebu Daqlqa, Mahmud, "Kelime fi Tercemeti'l-Qur'ani'l-Kerim", Nuru'l-İslanı IIICl351/1932), s.29-35;
35 Bu ·konuda örnek bir çalışma olarak Rudi Paiet'in Der Koran. Kommentar und
Konkordanz'ı zikredilebilir.
268 2_. Kur'an Sempozyumu
Ebu Daqtqa, Malunüd, (İstidiak), Nuru'l-islam IIIC1351/1932), s.66-67. •
s.190-198.
Erdem, Necati, "Kur' an-ı kerim Tercüme Edilebilir mi?", SR II, s.43-
44.
Fertd Vecdl, el-Edilletu'l-'İlmiyye 'ala Cevazi ;rercemeti Me'ani'l-Qur'an ilii'l-;Luğilti'l-Ecnebille, I<ahire 1355. ·.
Fischer, August, Der Wert der varhandenen Koran-Übersetzungem · una Sure lll, Leiipzig 1937.
Fischer, August, Orientalistische Studien. Th. Nöldeke-Fescschrift 1(1906).
Göktürk, Akşit, Çeviri: Dillerin Dili, tstanbul 1994.
Göktürk, Akşit, Sözün Ötesi (Yazılar), İstanbul 1989.
Hamidullah, Muhammed (Madt Yaşaroğlu ile birlikte), Kur'an Tarihi - Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Terceme ve Tefsir]eri Bibliyografyası, Ankara
1991.
el-Hicvi, Muhammed b. el-Hasan, "Terce~etu'l-Qur'ani'l-Keri:m", ME
VII(1355/1936),
Keskioğlu, Osman, '1Kur'an Tercemesi Hakkında İki Fakihin
Yazdıkları", Ank~ra Üni1rersicesi İlahiyat Fakültesi Dergisi(AÜİFD) VIII(1960), s.89-93.
M. el-Hicr Huseyn, "Naqlu Me'ant'l-Qur'an ila'l-Luğati'l-Ecnebiyye",
Nuru'l-İslam IIC1350/1931), s.122 vd.
el-Merağt, ~· Mustafa, "Bah~ fi Tercemeti'l-Qur'ani'l-Kertm ve Ahldmiha", Mecelletu'I-Ezher(ME) VII(1355/1936).
Miras, Kamil, "Kur'an Tercemesi Hakkında (Din, Dil, Millet Mefhumlan ve İctimai Faaliyetlerimizde Tezahürleri)", SR II, s.259-261.
Miras, Kamil, "Kur'an Tercümesi Hakkında (Tarihi Hatıralar ve ilmi Hakikatler)"; SR II, s.194-196, 208.
'Çeviri Kuramı' Açısından Kur'an Çevirisi 269
Muhammed Suleyman, K.itabu Ha.de§.i'I-Ahda§. fl'I-islam. el-İqdam 'a.Hi
Tercemeti'l-Qur'an, Kahire 1355.
"Muqaddime Kitabi'l-Mebani", Muqaddimetan fl 'UICımi'l-Qur'an (ed. Archur Jeffery), Kahire 1954.
Mustafa Sabri, Mes'eletu Tercemeti'l-Qur'an, Kahire 1351.
Nagel, Tilman, Medinensische Einschübe in ·mekkanischen Suren,
Göttingen 1995.
Ogan, M. Raif, "Kur'an Tercümesi Kur'an'ın Yerini Alabilir mi?", Sebilürreş8d (SR) IT(1949); s.ll0-112.
Ogan, M. Raif, "Türkçe Kur'an Olamaz (Kur'an'a Savlet Eden Asri Ebucehiller)", SR IT, s.179-180.
Ong, Walter ]., Sözlü ve Yazılı Küleür: Sözün Teknolojileşmesi (çey. Sema Postacıoğlu Banon), İstanbul 1995.
Özakıncı, Cengiz, Dünden Bugüne Türklerde Dil ve Din, İstanbul
1994.
Paret, Rudi, Grenzen der Koranforschung, Stuttgart 1950.
Paret, Rudi, "Der Plan einer neuen, leicht kommentierten wissenschaftlischen Koranübersetzung", Orientalistische Studien. E. LittmannFestschrift, Leiden 1935.
Paret, Rudi, Der Kora.n, Darmstadt 1975.
Reşid Rıda, "Fitnetu'l-İstiğna' 'an Kelamillahi'l-'Arabiyyi'l-Munezzel bi Tercemetin A'cemiyyetin min Kelami'l-Beşer", . Mecelletu '1-Menar XXVI(1343/1925), s. 2-13 ve izleyen sayılardaki diğer fetva ve makaleler.
Reşid Rıda, Tefsiru '1-Menar.
Schwally (-Nöldeke), Geschichce des Qora.ns (2.Basım).
Searle, ].R., "Söz Eylem Nedir?" (çev. Oya Gödekli), Dilbilim Seçkisi :ed. Doğan Aksan), Ankara 1982, s.187-204.
es-Serahsi, Usulu's-Serahsl (ed.EbG'l-Vefa el-Afğaru), Kahire 1372.
270 2 . . Kur'an Sempozyumu
eş-Şatıbi (ö.790/1388), el-Muvafaqac fi UsQli'ş-ŞerJ'a (ed. Draz),
Beyrut 1975.
eş-Şatır, M. Mustafa, el-Qavlu's-Sedid fi Hukmi Tercemed'l-Qur'ani'l
MecJd, Kahire 1355.
ŞelrGt, Mahmud, "Tercemetu'l-Qur'an ve Nusfisu'l- 'Ulema' rıha", ME
Vll(1936/1355),
Topaloğlu, Ahmet, Muhammed Bin Hamza 'mn XV. Yüz.ul Başlannda Yapıiı?ış Kur'an Tercümesi, İstanbul 1976 (Kültür Bakanlığı Yay. No: 227).
Tuğra:l, Rahim, "Gün"Qmüz Türkçe Tefsir ve Mealierde Kıraat Farklılıklarnun izleri", Telsir'in Dünü ve Bugünü Sempozyumu (22-23 Ekim .
1992), Samsun 1992, s.203-216.
Vardar, Berke, Dilbilimin Kavram ve ilkeleri, Ankara 1982.
Wan, W.Montgomery, Hz.Muhammed'in Mekkesi (çev. M.Akif Ersin), Ankara 1996. .
Wunderlich, D., "Metin Dilbilim" (çev. Emel Sözer), Dilf?ilim Seçkisi (ed. Doğan Aksan), s.205-216.
Yıldınm, Suat, "Kur'an-ı Kerim'in Meali Hakkında", Telsir'in Dünü ve Bugünü Sempozyumu (22-23 Ekim 1992), Samsun 1992, s.65-69. ·
Yüksel, Edip, Türkçe Kur'an Meallerindeki ~atalar, İstanbul 1992.
ez-Zerkeşı, el-Burhan fJ 'Ulumh-Qur'an (ed. M. Ebıl'l-Fadl İbr3.hlm), Beyrut-Lübnan ty., (2. Basım).