2007 şairler antolojisi

2007 ŞAİRLER ANTOLOJİ Sabit İNCE

YILDIRAY ÇINAR, MUHARREM YAZICIOĞLU SEVİM E.TEZEL, HÜSEYİN BALIM, AŞIK YAŞAR REYHANİ, AŞIK KUL MUSTAFA, AŞIK ABDULVAHAP KOCAMAN, AŞIK ZAVALLI BABA, AŞIK GURBETİ, ALİ EKBER ÇİÇEK, AŞIK HÜDAİ, ERDAL ÖZ, BASRİ GOCUL, UĞUR KAPUSUZOĞLU, SADIK ATAY, ŞABAN AYDIN, TURAN ENGİN, AHMET TALU. EMİN AKDAMAR,MÜBERRA KIRAN VE ÜMİT MALKOÇ ANISINA 2007 ŞAİRLER ANTOLOJİSİ

BEKİR ALİM 50ALİ BAKSI 50ASLI BESLER 50HASAN CEYLAN 50YUNUS EMRE COŞAN 50AŞIK ÇEPNİ 50ŞEVKİ ÇOBANOĞLU 50PERİHAN DİRİCAN 50GÜLTEN ERTÜRK 50MEHMET GÖDEN TEMMUZRENGİN PARLAYAN GARDNER 75GÜRSEL GÜVELOĞLU 50ZAFER KALKAN 50RESUL KARAHAN 50SÜLEYMAN KAYA 50Anadolu,ŞühedaAllahuekb 4-Ben 5-Aşkın Tarifi zor 6-Aramıza hoş geldin kızımATIL KESMENAHMET RIZA KORKUTKÜBRA MUTLU 50AŞIK RIZAİ (RIZA ÖZCAN) 50ZİYA ÖZTÜRK 50SABİHA SERİN 50DEMET TARAKÇI 50AHMET TURANOĞLU 50MUSTAFA ULUSOY 25RAHMET SAFA ULUSOY 25ALAADDİN UYGUN 50NURAY ÜLKER 50SAADET ÜN 50EKREM YALBUZ (AŞIK CİNASİ) 50HARUN YİĞİT

1. Baskı OCAK-2007 Kayseri © yayınevi ve yazar ismi belirtilmeden alıntı yapılamaz. Şiirlerin tüm hakları şairlerine aittir.

ANASAN YAYINLARI : 58ŞİİR SERİSİ : 40

1


T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞIISBN: 975-8941-

HABERLEŞME ADRESİ :ANASAN YAYINLARIFuzuli Cad. No:75/AKocasinan-KayseriTel & Faks: 0 352 2360763-05053926707İnternet: http://www.anasanyayinlari.8m.comE-mail : [email protected]

GÜNDÜZ KİTABEVİ-SAHAF DEMET 7.SOKAK NO: 7/B YENİMAHLALLE / ANKARA

YAYINA HAZIRLAYAN:Sabit İNCE – [email protected]

KAPAK TASARIM:Mehmet HasoğluGüneş Ajans-0352 3367615

BASKI- CİLT :Mira Ofset Matbaacılık KayseriTel : 0 352 2229068- 0 352 2229078

2007 ŞAİRLER ANTOLOJİSİ ÇIKARKEN2007 Şairler Antolojisi ile yine sizlerle beraberiz.

Elbette antoloji hazırlamak da kolay değildir. Tabii Anadolu şiir antolojileri artık bir seri, Anadolu’nun gönül şelalesi haline geldi. Gönül şelalesinden akanları bir araya getirmek ve çağlayan şiirleri de bir antoloji de toplamak artık bizim için bir görev oldu. İşte bu Antoloji de aynı 5 cilt çıkardığımız ANADOLU ŞİİR ANTOLOJİLERİ gibi değişik kalemlerin ve kendilerine pek rakip çıkarmak istemeyen doyumsuz ve

2


aşağılık kompleksi ile kendinden başkalarının varlığını kabul etmeyen ve paylaşmaktan nasipsizlerin “Aman rast gele kişileri alma, her şiiri koyma” telkinlerine rağmen şiir yazmak isteyen, kendi şiirlerini başkalarıyla paylaşmak isteyenlere bir fırsat, bir kapı olmalı, onlarda yazdıklarını başkaları ile paylaşma ve “biz de varız” deme imkânını bulabilmeliydiler. Tek amacımız budur, bu amaçla hiç de profesyonellik iddiamız olmadan hazırlanmış ve sizlere sunulmuştur. Biz her zaman olduğu gibi yeni ve genç şairlerin elinden tutmaya, defterlerinizde kalmış şiirleri başkalarına sunmanıza fırsat vermeye çalıştık, vereceğiz ve bundan sonraki çalışmalarımızda daha farklı imzalarla, daha farklı şairlerle beraber olacağız. Buna inanıyor ve gelen taleplerden bunu görüyorum. Antolojiler yer alan şairlere ve onların çevresine de ulaştığı için şahsi çıkarılan kitaplardan daha etkili oluyor inancındayım. Gelen mektup ve mesajlardan bunu anlıyorum. Yeni antoloji de yine beraber olmak dileğiyle, bu antolojilerin herkese açık olduğunu bir kez daha belirtirken, katılan ve katılmak isteyip de yer bulamayan tüm dostlara mutluluk dileklerimle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

SABİT İNCE Anasam Eski Genel Başkanı, Şair-yazar-Bestekâr ANASAN YAYINLARI Sahibi.

BEKİR ALİM1962 yılının Eylül ay'ında Sivas ili Merkeze bağlı ulaş ilçesi Eski Karahisar köyünde doğdu. İlkokulu köyünde Ortaokul ve Liseyi Sivas Atatürk Lisesinde okudu 1990 yılından beri Sivas Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Milli Eğitim Yayınevinde Memur olarak görev

3


yapmakta. Evli ve dört çocuk babası.Şiire olan ilgim Ortaokul yıllarında başladı. Yazdığım şiirlerin bir kısmı Türk Eğitim Sendikasına ait 'GÖKKUŞAĞI' ve bazı okul dergilerinde yayınlandı ve son olarak geliri Kızılay’a bağışlanmak üzere Otuz iki hayırsever Şairin bir araya gelerek ortaklaşa hazırladığı 'Şiir Çadırı Antolojisi' isimli kitapta yer aldı. Bergüzar adlı şiir kitabı yayınlandı. BİLMEDİK Kadere suç bulduk girdik günahaEkmek gibi evirdiler bilmedikYıllar yılı iki daha üç dahaYolumuzdan çevirdiler bilmedik Ne suçumuz vardı ne günahımızEridi kar gibi gönül dağımızSoldu günden güne bahçe bağımızİçten içe devirdiler bilmedik Hakka haksız dedik haksıza haklıGönüller pas tuttu toprak çoraklıBiz böyle değildik olduk meraklıBaşımızı eğdirdiler bilmedik Suçluyu ararken biz olduk suçluYol çıkmaza girdi iniş yokuşluBir ejderha çıktı burçlu mu burçluBiz sevmedik sevdirdiler bilmedik Der Âlim dert ile doldum taşarımGünden güne yazar, yazar coşarımAdam kim odun kim bende şaşarımHaram Lokma yedirdiler bilmedik DELİ KIZ Ne kadar naz etsen cevri cefaylaKıyamam ben sana kıymam deli kızZulüm yap çekerim zevki sefaylaCan nasıl dayana kıymam deli kız

4


Yuttuğum Lokmanın suyun hatrı varİnsana bu sevgi olmaz bu kadarAşk aşında pişen aşktan` mı korkarAsi olmayana kıymam deli kız Aşkı sevdan ile içime attınÇok mu şey istedim çok mu ağlattınBana bu sevdayı aşkı sen sattınGel sarıl sen bana kıymam deli kız Bir ömür yaşasam hasreti senleGöğsündeki güller yüzünde benleIslak dudaklardan mis gibi tenleOtursak yan yana kıymam deli kız Hem ağlattın beni he mi güldürdünİçimden nefreti kini öldürdünYanardağ gibiydim yaktın söndürdünBen böyle bayana kıymam deli kız Mevla’m görür elbet kader kısmetseBu can bedenimde bir aman etseÂlim’i dostları satıp terk etseSöz verdim ben sana kıymam deli kız BİR HABER GETİR Turnam nere giden yolun ne yanaNazlı yardan bana bir haber getirYükledim göçümü dert kervanına

5


Dayanma gücüm yok ara, bul getir Kimseye derdimi açamıyorumDerledim gülleri saçamıyorumYoruldum yorgunum kaçamıyorumÇaresiz derdime derman ol getir Yıkık harabeye dönmüş yapısıKabristandan almış bir ev tapusuKilitli kaldı de gönül kapısıSaçını başından tara yol getir Aşkı yüreğinde yandı kavrulduKesti umudunu artık yorulduGünden güne bulut gibi savrulduGelirsen de sevği, aşkı bol getir Gâh bir rüzgâr olup çıktı semayaGâh kara bağladı haftaya ayaElleri nasırlı yürek taş kayaGönlünü sen hoş tut desti’y dol getir Der Âlim derdime derdi katan varBir pula insanı alıp satan varKahpece sırtından hançer atan varSağ yazdır defterim yâda sol getir

ALİ BAKSI 09.03.1982 Isparta merkez doğumluyum. S.D.Ü. iktisat fakültesi mezunuyum.Şiir yazmaya 13 yaşında başlayıp bu güne kadar 2 adet senaryo, basımı gerçekleşmemiş ilerleme

6


aşamasında bir roman yazarıyım.Sizlerin önderliğinde büyük üstatların anılmasına katkıda bulunmak için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım böyle bir yenilik çok güzel olmuş sizlere teşekkürlerimi borç bilirim.

Gurbete gidiyorsun...

Düşünüyorum yediverenleri Gelmiyor ardı düşlerimin sensiz Yerinde hüzün ve fırtınalı bahar Ey'ki düşlerimin en güzel süsü

Sen'ki hayalimin devamı dünyası Şimdi gidiyorsun heybenle Gülüşün eksik dünden hüzünle Gitme desem bütün cüssemle

Gidiyorsun gurbet ele hevesinle Kurarım hayalini gecelerde Yaşarım yoklugunu hasretimle Git selam götür benden olsun

Gurbet gurbet gurbet ellere...

Ali Baksı

Zaman bıraktı izleri...

Gözleri siyah kokar maviden Tarar saclarını dalgalar boyunca

7


Derindir gözleri dilindedir ölüm

Söylenişi bizimdir hüzünlerinde Okuyup aglıyor sözlerimizden Bir çocuk edası yüregi derin

Umud edişinde saklanıyor günleri Sessizlige bürünmüş yüreginde Puslu bir buluta sarmış gözleri

Gecede sevinç gecede gizem Karanlık gece gözlerinde care Güz başlarken yeni düşlere yürür

Varır kahırlı dostlara ey dost! ! Selam olsun gurbetten geldim Ben geldim yorgun bavulumla

Sarılır bütün zamanlara sıkıca Kederinde uzaklardan anlatır Sözleri derindir hep boyundan

Dost dost ölümün acımasızlıgı yasım İçimde gelenler ve gidenler günümde Dert degil benimkisi dünya zamanın izlerinde...

Ali Baksı

Sevdigim...

Dinmeyen bir sızı yüregimin derininde

8


Susmayan bir ana var sokagımın köşesinde Gülmeyen bir cocuk sesizligimde Bitmeyen rüyalarım yastıgımın içinde Durmuyor yüregim carelerimle Şimdi durmadan seviyorum Ağlayışım sana sevdigim Düşlerimde varsın olmaksızın Ellerimde yar gözlerimde nursun Saçlarımda kar gözlerimde deniz Göz yaşlarım hep izinsiz akar sevdigim Yoklugun içimi derinden yakar Dillerimde varsın sözlerimde yar Defterimde gülsün gözümde bahar Kulaklarımda hep senin ezgilerin var Geçti tüketti hüzün dolu yıllar Sönmeyen bir ateş yüregimin derinliginde Bitmeyen umutlarım yarınların elinde Dönmeyen anılarım gözlerimin elinde Bir hikaye bu göcmen kuşu yüregimde sevdigim...

Ali Baksı

9


ASLI BESLER

1985 Kahraman Maraş'ta doğdum. İlk ve orta öğrenimimi burada tamamladım. Selçuk Üniversitesi anaokulu öğretmenliği mezunuyum. Halen Kahraman Maraş'ta oturmaktayım.

EN TATLI ACI

Sensizken anlıyorum yokluğunun ne acı olduğunuHer gelişinde aklıma kahroluyorumYıllardır küskün olduğum hasretim bulduğum sende,özlemimHasret aşkın meyvesi değil mi zatenVe özlem hissettiğim en tatlı acıKabuslarımın başrol oyuncusuKaranlıklarla boğuşurken ruhumKalbimi tutuşturan en güzel alev

ASLI BESLER

10


AYRILIĞIN TÜRKÜSÜ

Saniyeler hüzündüLaleler ayrılığın simgesiÇalıntı zamanlar hasretin galibiDilimden düşmedi ayrılığın türküsü

Geçen yıllar hüzündüGüller ayrılığın simgesiKelepçeler hasretin galibiDilimden düşmedi ayrılığın türküsü

Ölüm hüzündüMezarlar ayrılığın simgesiAhiret hasretin galibiDilimden düşmedi ayrılığın türküsü

ASLI BESLER

11


AKMAZ ZAMAN BİTMEZ HÜZÜN

Yağmurlu bir gündüSuskundun, yaralıydı belli yüreğinHayal kırıklıkların hayallerinden fazlaydıKırılmıştı elinde çok sevdiğin oyuncağın

Zordur yürek sancılarıTarifi yoktur kelimelerleAkmaz zaman bitmez hüzünYorar adamı tüketir sözleri

Yağmur dindiğinde en az onun kadar yorgundun sendeBitmez tükenmez bir kahır vardı serdeKıpırtısızdı dudakların her şeyden vazgeçmişçesineDolanmıştın yalnızlığın beline

Zordur bedeli ödenmemiş ayrılıkTarifi yoktur kederinAkmaz zaman bitmez hüzünYorar adamı tüketir sözleri

ASLI BESLER

12


HASAN CEYLAN 1957 Taşova / Amasya doğumluyum.1962 de İstanbul’a ailece göç etmişiz. 5 Erkek, 2 kız 7 kardeşiz. İlkokulu, Ortaokulu, Liseyi İstanbul da, Yüksekokulu Ankara da okudum. İstanbul Zeytinburnu Endüstri Meslek Lisesinde Elektrik bölümü Öğretmeni olarak göreve devam ediyorum. Biri kız diğeri erkek 2 çocuk sahibiyim. Sevdam Türkiye, Dağarcığımdakiler, Filiz olmak üzere üç şiir kitabım var, ayrıca mesleki çalışmalarımda bulunmaktadır.

13


14


15


YUNUS EMRE COŞAN

12.09.1986 yılında Bursa’nın küçük bir ilçesi olan Keles’te dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Keles’te tamamladıktan sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Coğrafya Öğretmenliği bölümüne 2003 yılında girdi. Halen bu okulun 4. sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. 3 çocuklu ailenin en büyüğü olan Yunus Emre Coşan’ın Sahte Hüzünlerin Kimliği isimli bir şiir kitabı Gündüz Yayınları arasından çıkmıştır. Ayrıca şairin çeşitli dergilerde, internet sitelerinde düz yazı (deneme) ve antolojilere katılan şiir çalışmaları bulunmaktadır. www.yunusemrecosan.com adresinden şairle iletişim kurmak mümkündür. Genç yaşta tutkuyla bağlandığı edebiyat ve şiir çalışmalarına devam etmektedir.

Kalkolitik Acı (Miletos’un, Ephesos’tan rivayetidir.)

Yeşilsiz toprağa bakıyor yüzümüz

Yeşilin gölgesinde,

İkimiz de susuz

Gemilerim karada, teknelerim yasta

Ne Fatih kadar güçlü,

Ne de Artemis kadar bereketli

16


Doğam… Önceler aldatır sonraları

Yazıdan öncesine kinim yok bağırdım belki birkaç kere özür sayıversin kil tabletler

Yazıdan sonrasına da kinim yok hiç de olmadı tamam, belki özlendi keder utanç sayıversin çiğ yüzler

Hele yazıya asla kinim yok olamaz da, biraz iç çekmişliğimiz var vapur seslerine karşı

Önceleri tekne şıpırtıları ve şilepler sonraları gemi tıkırtıları ve boğuk dumanlar gelip geçti

Kinim yok olmadı da hiç yazı sadece kıyafetini düzeltti tanımadıklarına kendini emanet etti

Yazıdan alacaklıyım kalbim sıfatlarını yitiriyor hep bir şeyleri yarım bırakıyor kendisi de

17


çok yıllık yerlerde yarı yaşıyor...

Yürek Arası

Su kurtulurken tutumsuz renklerden, Parlak yüzeylerin kıvılcımı sönüyor. Elimde kalmadı kalpli kâğıtlar, Sinekler yüzümün çeperine dönüyor.

Karşımdaydın, karşındakine karışışın; Başına teğet, saçına paralel sarışın... Kıvrak, hüzünlü bir melodinin tarihi geçmiş, Sanırım Barış'ın ya da barışamamanın...

Ellerinin dokunamayışı tüylerimin ardına Yüreklerimizi ve düşlerimizi Aralık bırakıyor eylül ayında.

Bu yüzden İhanetin en temiz! kurşunu Yüreklerimizin arasından geçecek Biz yine ölmeyeceğiz...

Bekleyelim zamanın birazını,

18


Lütfen iki dakika daha Yürek arası... AŞIK ÇEPNİ Trabzon’un Beşikdüzü kazasına bağlı Akkese köyünde dünyaya geldi (4-10-1943). İlk, orta ve liseyi Zonguldak’ta okudu, lise son sınıfı İstanbul Vefa Lisesi’nde bitirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden 1968 yılında Makine- Uçak İnşaatı Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Üç yıl Enerji Nakil Hattı işi yaptıktan sonra 1973 yılında Adapazarı’na yerleşti. Halen Yük vagonu imalatı ve vagon, traktör yedek parça imalatı yapmaktadır. Hece tarzı halk şiiri yazmakta olan Aşık Çepni’nin asıl adı Yusuf Mısırlıoğlu’dur. Halen Adapazarı’nda yedi yıldır yayın hayatını sürdüren IRMAK kültür ve sanat dergisinin idari ve mali işler sorumluluğunu yürütmekte olan Aşık Çepni’nin Temel fıkralarını şiirleştirdiği “Temel Bir Gün” ve “Gül İncinmesin” adlı iki kitabı bulunmaktadır.

19


EYVAH!

Garipler yurdunda biçare kaldım.Iradı yanımdan yâranım eyvah!Sevdanın derdiyle perişan oldum.Vefasız elinde fermanım eyvah!

Tutuldum işveli bir Çepni kıza.İntizar ettikçe çekiyor naza.Düşürdü gözleri ince maraza,Dilinin ucunda dermanım eyvah!

Dert oldu sineme kadife teni.Kehribar buklesi, ala fistanı.Nadan bakışları yandırdı beni.Katreye dönüştü ummanım eyvah!

Savruldum gurbete elimde sazım.Sılaya dönmeye kalmadı yüzüm.Çatılan kaşına takılı gözüm.Eridim; depreşti hicranım eyvah!

Kul Çepni garibim; bağrım yanıyor.Kırıldı ümidim; içim kanıyor.Sırçadan köşküme baykuş konuyor.Yaklaşıyor ahir zamanım eyvah!

20


ESTİ GEÇTİ

Ağasar deresinde dert yükledim salıma.Yüküm ağır ölümden; yâr bana küstü geçti.Yalvardım tutsun diye, el vermedi elime.Gönlüm yoluna serdim, üstüne bastı geçti.

Erişip göç zamanı obamıza çıkarken,Pınar başında gördüm gül yüzünü yıkarken.Bukle bukle saçına sevda ile bakarken,İşve ile naz ile yel gibi esti geçti.

Aştı karşı kırandan; fistan sürünür yere.Ayıramam gözümü; tutulmuşum bir kere.Anlamadım ne oldu; koparıp birden bire,Yüreğimi goncanın dalına astı geçti.

Kapıldım edasına, of demedim nazına.Yollarını gözledim gecenin ayazına.Ben ümitle bakarken o kehribar gözüne,Yar elinde kör bıçak, bağrımı kesti geçti.

Aşık Çepni garibim; gayrı çarem kalmadı.Giremedim kalbine; ne ettimse olmadı.Seğirdi benden öte; selamımı almadı.Esirgedi sesini; ne çare, sustu geçti.

21


YETER Kİ SEN AĞLAMA

Uzatmalı sevdalım; bende gönlün yoğise,Alır başım giderim; yeter ki sen ağlama.Bile oluşumuzdan gönül derdin çoğise,Sılamı terk ederim; yeter ki sen ağlama.

Adını hafızama nakşettiğim zamanın,Seni sayıkladığım her gecenin, her anın,Gözüm açık gördüğüm onca güzel rüyanınDiyetini öderim; yeter ki sen ağlama.

Kör feleğin işi bu; kurduysa tuzağını,Fayda gelmez ne etsem; yapar yapacağını.Açtıysan başkasına ben kokan kucağını,Unuttum seni derim; yeter ki sen ağlama.

Elem dolu yüreğim; içime sindi keder.Hasretten göynür özüm; feryadım arşa gider.Tanıştığımız yerde dolaşırken derbeder,Buymuş derim kaderim; yeter ki sen ağlama.

Kul Çepni’yim; hasretim edalı bakışına.Vuslat beklentilerim karıştı gözyaşına,Sevdanın sunağında soğuk mermer taşınaYatıp canım adarım; yeter ki sen ağlama.

22


ŞEVKİ ÇOBANOĞLU Araştırmacı-yazar ve şair 3 Nisan 1953 Taşlık Köyü/ Özvatan/Kayseri doğumlu. İlkokulu köyünde (1964) Ortaokulu Özvatan ilçesinde (1971) tamamladı. Nevşehir Ticaret Lisesi'nden (1974) mezun oldu. Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Fakültesi Maliye ve Muhasebe Bölümü'nü (1980) bitirdi. Çeşitli firmalarda muhasebeci, muhasebe müdürlüğü ve yönetici olarak çalıştı. 28 Nisan 1994 tarihinden 13 Şubat 1997 tarihine kadar Kayseri Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. Bir sürede serbest ticaretle uğraştı. şiirlerinde mahlasını, 'Şevki Çobanoğlu, Çobanoğlu, Ozan Çobanoğlu, Âşık Çobanoğlu, Şevki, Derviş Şevki' şeklinde kullanmaktadır.

BAŞINA BELÂ OLUR Güzel konuş kötüleme Hâl başına belâ olur Doğru söyle yalan deme Dil başına belâ olur

Öfke ile yersiz kızan Gurur ile gezip tozan Düşünmeden ara bozan El başına belâ olur

Helâl kazan yeme haram Derde düşme olma verem Deme burda nasıl duram? Mal başına belâ olur

Çobanoğlu belâ gördü

23


Her işini hayra yordu Bir gedikte kaldı, durdu Yol başına belâ olur (27.04.2004) Şevki Çobanoğlu

BİRLİKTE VARILIR ELBET MENZİLE

İşçi, köylü gelsin, versin el ele Birlikte varılır elbet menzile Yeter mazlumların çektiği çile Birlikte varılır elbet menzile

Barış içinde bir sermaye emek Böyle tatlı olur yemeği yemek Gardaş kime yarar gidemem demek Birlikte varılır elbet menzile

Kalkınma yolunda işler kurulsun Çalışsın insanlar geliri olsun Bizim ülkemiz de bir refah bulsun Birlikte varılır elbet menzile

Çobanoğlu der ki gelin gardaşlar Ocak yansın, pişsin yemekler, aşlar Bütün belâlardan kurtulsun başlar Birlikte varılır elbet menzile

(12.05.2004)

24


GARİBİN DERDİ SORULMAZ OLDU

Devir, devran döndü, zaman değişti Ananın var derdi sorulmaz oldu Evlât söz dinlemez dümen değişti Babanın bir derdi sorulmaz oldu

Dostun dosta karşı kaygısı olur Onu arar, sorar, duygusu olur İnsan büyük sayar, saygısı olur Kardeşin sır derdi sorulmaz oldu

Akraba, komşuyu soran nerdedir? Çaresiz kalanı gören nerdedir? Rüşvetsiz selâmı veren nerdedir? İnsanın kor derdi sorulmaz oldu

Şevki Çobanoğlu dertliler gördü Çare olmak için çok kafa yordu Büyük, küçük olsun, hâl, hatır sordu Garibin zor derdi sorulmaz oldu

(23.02.2005)

25


PERİHAN DİRİCANDüşünceler

Umutsuz uyanışın, umarsız uçuşları Uzlet uçurumuna ucun ucun ilerler Ufalanır uzuvlar, utanır uryanından Urbasından uçlanan o ulvi düşünceler...

Uğrayınca uslara uğrular, ucubeler, Uğuldar ufuklarda uçuşan kelimeler Ustalar uşağını uyarırsa uygunca Uslanır; urganın ucunda düşünceler...

Usullü, usturuplu ve de uslu uçmalı Umursuz ukalalık unutturur hedefi. Usulca, usanmadan uğraşmalı ummanla Utkuya ululaştırır uhrevi düşünceler.

Perihan Dirican

26


Kar YanıyorKar düşüyor bacalardan içeri, Döne Kız ellerini ovuyor Yarı sönmüş bir ocağın başında, Son model arabaların, köşklerin sıcaklığında,

Kar giriyor kırık camdan içeri Döne, oturmuş pöstekisine Külleri savuruyor Kuştüyü yastıklarda Pahalı oyuncaklarla

Kar geliyor anasının getirdiği tezeklerin üstünde “Ne güzel anam var” diyor usulca, Giydiriyor anasını, Allı pulluca

Kar yağıyor iki belik üstüne Ayağında tor lastik, Üstünde yamalı hırka Saçılıyor konfetiler Fındık, fıstık, lokumla

Karlar tül tül, apak, Umutları gibi Sığmıyor... Küçücük yüreğine Ellerinde mor halkalar Kirpiklerinde kristaller, Mor salkımlı üzümler kristal tabaklarda Kar yanıyor

27


Hayallerinin sıcağında Perihan Dirican Düzeltene Helal Olsun

Nerede göz, nerde kulak, İkisine girmiş budak, Maddeler manadan uzak Düzeltene helal olsun

Laflarımız kucak kucak Mana seçsen zordur bulmak İyi söze değmez dudak Söyletene helal olsun

İş yaparız savsak savsak Etler mundar, murdar yamak Bir hamakta kırk beş aylak Ayıltana helal olsun

Ustasından kopuk çırak Hurafeye sardı merak Öz örtüldü Batıl hortlak Düzeltene helal olsun

Toprak çorak, iklim kurak Ektik buğday biçtik burçak Açlıktan boş kaldı kundak Diriltene helal olsun

Etrafımız doldu pasak Köşe bucak gizli tuzak Zalim merdi etti korkak Alp ölene helal olsun

Şekte zuhur etti ahlak, Ar soyundu, doğru çıplak Hesap sorar; hali muğlâk Bildirene helal olsun

Adres şaşmış; çıkmaz sokak

28


Keçi çıkmış, peşte oğlak, Cevap ister en son durak, Verenlere helal olsun. GÜLTEN ERTÜRK

Beypazarı doğumlu. Asıl mesleği lise öğretmeni. İki şiir albümüne, iki ders ve iki şiir kitabına sahip. TRT’nin çekimlerini Beypazarı’nda gerçekleştirdiği iki dizide rol aldı ve seslendirme yaptı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde tek kişilik sahne aldı. Pek çok programlarda ve festivallerde sunuculuk yaptı. Yerel ulusal TV’lere konuk oldu. Kendiside hem program hazırladı ve sundu. Radyo programları ve sunuculukları halen sürmekte. Türkiye çapında yayımlanan pek çok dergi ve gazetelerde şiirleri yayımlanmakta… Sanatı bir bütün olarak görmekte… Sanatın diğer daları ile de uğraşmaktadır… Ayrıca İlesam , Saküder gibi deneklere üye… Bütün amacı topluma faydalı olmak.. Geniş bilgi almak için www.antoloji.com/gulten_erturk adresinden kendisine ulaşabilirsiniz.

Sevgim sana helal olsun...Hani ekmek fırından yeni çıkar ya Aşkım o kadar sıcacık ki Gel paylaşalım.... Yarısı senin, yarısı benim olsun... Desinler ki 'Ya helal olsun' Bu sevgi, bu aşk Hiç kimsenin ulaşamayacağı Hilal olsun... Gülten Ertürk

29

http://www.antoloji.com/gulten_erturk


...Ben Geldim...Belki bir zamanlar ben sana eldim Sevgi dolu çoşkun akan bir seldim Can özüm bak işte yine ben geldim Son sözüm bu sana bil diye geldim...

Bu sevdan gönlümde dev diye geldim Allah rızasıyla sev diye geldim...

Neler geldi neler geçti başımdan Sor istersen göze şahit kaşımdan Akıttım seni hep bu göz yaşımdan Olumsuzlukları sil diye geldim...


Hayatın kederle gamla dolmasın Bu günde yarında hüznün olmasın Ne olur bahçende güller solmasın Sen de artık biraz gül diye geldim...


Sevgiye saygıyı balla kattımda Geçmişi ardıma geri attımda Herkese sevgiyi ben anlattımda Sanada anlatsın dil diye geldim...

30



10/02/2007

llede sen!Hasretin büyüdü aklım sarmıyor Hangi alemdeyim bir bilebilsen Sağ kolum demeye dilim varmıyor Bu gönül diyor ki bak illede Sen! ...

Bilmem bu kalp sende ne arıyor Aşkım yumak gibi seni sarıyor Sana şifa sevdam inan yarıyor Bu gönül diyor ki bak illede Sen! ...

Yeşerdi ümitler bir filiz oldu Ağaçlandı her yer çiçekle doldu Sana açılan bir el bir koldu Bu gönül diyor ki bak illede Sen!

Elimi uzattım o yar almıyor Düşüncesi nasıl haber salmıyor Canım hiç mi aklın bende kalmıyor Bu gönül diyor ki bak illede Sen!

Belki gelir diye yolun gözledim Gözlerim yollarda inan özledim Habersizce seni bana sözledim Bu gönül diyor ki bak illede Sen!

17 01 2007 Gülten Ertürk

31


MEHMET GÖDEN

1959 Yılında İskenderunda doğmuşum.portakal Çiçeklerinin kokusu içinde inek otlattım,türkü belledim-çığırdım,çayda buz gibi suyun içinde yüzme öğrendim.Denizde şamandıradan dalıp kum çıkarttım.Bu arada okula gittim meslek lisesini bitirdim marangoz oldum.1979 senesinden beri Almanyada bulunuyorum ama matbaada çalışıyorum.Hayatımda çok şeyin kaybına tanıklık ettim.

Al Götür beni benden, Al beni, götür buralardan, Götür yar uzaklara, Kimsecikler bakmasın, Bal akan dudaklara,

Bakma kötüsüne öyle, Canımı acıtırsın.. ......sen gözyaşını değilde, umudumu kurutursun.

Sevme unutup giden, .....hayaldeki birini, senden kaçıp hergece... rüyalarıma giren.. -yanan o dudakları! öpüp seven değilim.. ...bilinmez bir haldeyim, kendimde hiç değilim. Sorma ne haldeyim,

32


ve niye? Ekim 2006

Kaybedilenler,

İnsan sıfatına giren her şeytan, Soytarı korosuna tef çalar oldu, Davulun gür sesi hoş ya uzaktan, Yakından duyunca kopmalar oldu

Zulm eder binsanlık esir elinde, Biride aynı bu türün vede binide, Bellemedik ezayıda- kinide, Sabırdan öfkeye sapmalar oldu.

Tartısı elde okunu kendine tutar, Çıkarı görünce kantarda yatar, Hamutlu deveyi verirsin yutar, Çöl geçip kumsalda yitmeler oldu,

Safsatayı pazara soktu bu hinler, Kimi baş kaldırır kimisi dinler, Düğün kurmuş bazısı-yarısı inler, Sefalet diz boyu- batmalar oldu.

Ölsekde başımız kurtulmaz dertten, Yoksulun kısmeti bağlı göbekten, Gol atacak güya döner direkten, Takati vicdana satmalar oldu.

33


Berlin-2007

Sattık mı hiç?

Düşündümde neye kaldık, Bulaşıpda koktukmu hiç? Yalan dolan itibarda, Eğrimidir baktıkmı hiç?

Hoş kalalım bak bir yüze! Derdi bitir erek düze! Sözüm o ki! hepimize, Akla mantık kattıkmı hiç?

Selamın ver, ve esselam, Rabbimizden gelir kelam, Eğri doğru neyse meram, Söylemeden tarttıkmı hiç?

Yanlış ise önlemeli, Göz kalp sesi dinlemeli, Itme dostça gelen eli, Ucuz adam sattıkmı hiç.

11.04.07 Berlin

34


ZÜBEYDE GÖKBULUT

35


36


37


RENGİN PARLAYAN GARDNER 1964 yılında, İzmir Karşıyaka'da doğdum. İlk, orta, lise yıllarım Karşıyaka ve İzmir'de geçti.. İyi kalpli, dürüst balıkçı babanın ve saygın şevkatli, huzur dolu bir annenin beş çocuğundan ikincisi olarak dünyaya geldim. Hiçbir şeyin yerlerini dolduramayacağı, hayat kaynaklarım olan iki kız bir ekek evladım var. 1995 yılından beri yurt dışında ikamet ediyorum. Siir ve duygularımdan oluşan kısa denemeler yazmak hobim. Okumayı, yeni kültürler tanımayı, doğayı, müziği, çocukları çok seviyorum. Sevgi ve barışın hakim olacağı gelecek diliyorum. Çocuklarımıza yeni nesillere. Saygılarımla

Rengin Parlayan Gardner ZORUNDA MISIN?

Hep olmak zorunda mısın her an yanımda? Aldığım nefesi paylaşmak zorunda mısın? Gölgem olmak attığım her adımda, Gördüğüm her şeyde sen olmak zorunda mısın?

Geçmişimi yargılamak, bugünümü benimle yasamak, Yarınlarıma ait olmak zorunda mısın? Bilseydim seni bu denli dilemezdim, Bilseydim, seni bu denli istemezdim.

Nereden bilebilirdim ki, hayatıma sahip olacağını? Nasıl anlayabilirdim ki, ben olacağını?

38


Simdi dilesem de hayatımdan çıkmanı, Elimden gelen her şeyi yapabilsem de,

Senden temelli kopmak için, Artık çok geç, istesem de, sen beni asla bırakmazsın. Alıştım mı ne varlığına, Kabullendim mi ne hayatıma sahip olmana,

Asla sen bensiz olamazsın, Yalnızlığım, beni bu denli sevmek Zorunda mısın?

Rengin Parlayan Gardner / 2001

14 ŞUBAT SOKAK ÇOCUKLARI GÜNÜ OLMALI

Tineri ceker hayat gibi icine Kactigini sanir, kimsesizliliginden Hem tiner onu isitir, O soguk o yalniz gecelerden.

Tenha koselerde barakalarda Bitmemis insaatlarda, bos binalarda Yasarlar kendi hallerinde kendileri gibi Uyurlar her gece, seyreder gecenin sinsiligi

Her tiner cekisi, nefesinden alir gider, Her nefes,onlari hayal dunyasina surukler Sicacik bir ev kis gunu Sevkatli bir baban, sevgili bir anne duslerler

39


Gercek hayatla bas edemeyecek kadar gucsuz, Sevgisizligi anlayamayacak kadar sucsuz Ne yazikki sahip cikamiyoruz yavrularimiza Tasiyoruz bu utanci yarinlarimiza

Anne baba olmak yetmiyor, sadece kendi cocuklarimiza Peki kim sahip cikacak, sokaktaki yavrularimiza? Kimsesiz cocuklarimizin gunahi nedir? Aile olarak yapacagimiz tek sey Maddi manevi, onlara uzanacak bir eldir.

O gun bu gun ilan ediyoruz, Yirmuc nisan,ondokuz mayis, Anneler gunu babalar gunu diyoruz Sevgililer gununde, neden? Birkac aile bir olup bir soak cocugu sahiplenmiyoruz?


Yalnizga bakis

Yalnizlik insanin icinde olmaya gorsun, Kalabaliktada yalnizsindir, sevdiklerinlede Caresiz umutsuzluk icinde hukum sursun Yeterki gormek iste, yalnizlik senin beyninde

Bazen bir gulumseme, cevrene sactigin isiktir, Iki cift tatli soz, seni yalnizligindan arindirir, Hayata, cevrene bakisindir, kendine cizdigin kader, Yeterki iste, yalnizligin, bir gulumseyle yok olur gider.

40



GÜRSEL GÜVELOĞLU 20 Temmuz 1961 tarihinde Kadirlide doğdu.İlk,orta ve lise öğrenimini Kadirlide yaptıktan sonra 3 Ağustos 1979 yılında Ankara’da Kara Harp Okulunu kazandı. 30 Ağustos 1983 yılında da Tankçı Teğmen olarak mezun oldu.Türk silahlı kuvvetlerinde subay rütbesiyle değişik kademelerde ve yurdun farklı il ve ilçelerinde hizmetler yaptı.TSK’den yarbay rütbesi ile 17 Ekim 2005 tarihinde, şiirlerine daha fazla zaman ayırabilmek maksadıyla, kendi isteğiyle emekli olan Şair evli ve iki çocuk babasıdır.Şairin çoğu kafiyeli ve hece vezinli türde üç yüzden fazla şiiri bulunmakta olup 15 Mart 2007 tarihinde 192 sayfalık eşine ithaf ''GÜLÜŞÜN YETER'' isimli ilk şiir kitabı yayınlanmıştır.

ŞEHİDİME AZ GELİR

Vatan için feda ettin canını, Ne söylesem şehidime az gelir. Bayrağıma ilham verdin kanını, Ne söylesem şehidime az gelir.

Özgürlüğüm senden bana emanet, Şahadetin kalbimdeki metanet, Nur yüzünden arşa damlar asalet, Ne söylesem şehidime az gelir.

Al sancağım dalga dalga üstünde, Nurlar doğar kabrindeki büstünde,

41


Helal olsun kahramanlık sütünde, Ne söylesem şehidime az gelir.

Sen korudun toprağımı taşımı, Düşmanlardan emin ettin başımı, Garip anam sil gözünün yaşını, Ne söylesem şehidime az gelir.

Güneşisin,tarihimin yazımın, Namususun, gelinimin kızımın, Ateşisin, kalbimdeki sızımın, Ne söylesem şehidime az gelir.

Sabilerle sıratları geçersin, Cennetteki Kevserleri içersin, Ol makamda ektiğini biçersin, Ne söylesem şehidime az gelir.

Gürsel der ki, iman dolu özümüz, Ey kahraman seninledir sözümüz, Zaferinle arşa bakar yüzümüz, Ne söylesem şehidime az gelir.

17 Mart 2007

KADINLAR

Size kadınları nasıl anlatsam, Farklı dünyalarda yaşar kadınlar. Özgür dili olsa size dinletsem, Nice sorunları aşar kadınlar.

42


Çoğu fedakardır, kıymet bilirler, Tatlı dili duyup yola gelirler, Bir tek güler yüze düşüp ölürler, Sonsuz sevgi ile taşar kadınlar.

Körpe yüreğinde duygu yağmuru, Kırar umudunu töre kamburu, Birde acı gelir yaşam hamuru, Kader ağlarına düşer kadınlar.

Bazen ana olur bazen de baba, Soğuk gecelerde üstüne aba, Çoğu nezaketli,bazısı kaba, Senin benim gibi beşer kadınlar.

Kimi emek çeker tarla yolunda, Kimi sefa sürer dostun kolunda, Kimi derbederdir, solar dalında, Beni tırnak tırnak deşer kadınlar.

Gelin kadınlara değer verelim, Gerçek mutluluğa onla erelim, Sevgi sofrasını açıp serelim, Yüksek ateşlerde pişer kadınlar.

26 Mart 2007

BİR VİRANEYİM

Sevda türküleri çoktan bittiler, Şimdi yorgun dargın bir viraneyim. En son Turnalar da veda ettiler,

43


Şimdi yorgun dargın bir viraneyim.

Her şey yalan oldu gerçek bildiğim, Zaten zindandayım nerde güldüğüm, Beyaz saçlarımdan belli öldüğüm, Şimdi yorgun dargın bir viraneyim.

Aşkın bülbülleri ötmez oldular, Geçip üstümüzden gitmez oldular, Artık cilve bile etmez oldular, Şimdi yorgun dargın bir viraneyim.

Coşkun sevda yelim artık duruldu, Pembe hayallere kilit vuruldu, Sensiz yaşamaya düzen kuruldu, Şimdi yorgun dargın bir viraneyim.

10 Nisan 2007

44


ZAFER KALKAN

Malatya merkez doğumluyum. ilk öğretimimi 13 Şubat İlk Öğretim Okulunda, orta öğrenimimi Yeşiltepe Lisesi Orta bölümünde ve lise öğrenimimi ise Yunus Emre Teknik Ve Endüstri meslek Lisesinde tamamladım. Üniversite hayatımda iki üniversiteyi yarıda bıraktım.1990 yılından itibaren İstanbul da yaşamaktayım.Bilgisayar ve elektronik eşya imalatı ve satışı aynı zamanda gıda sektöründe ticari faaliyetleri bulunan şirketimizle İstanbul da ticaretle iştigal etmekteyim.

DÜŞTÜ...

kalbe vahiy,çöle kesik başdüştü.

tarihe izbedeviRab''betersdüştü.

Zafer Kalkan

45


TURUNCU..

küçük ken örülmüş bir kazak hatırasıgeçmişini deşiyor beynini kemiriyorkaranlığa gömülüp gidiyor hayasızcageleceği turuncu kendisi mum ışığı..

sokak kadınının yüzünü sakladığıkendi tutuşturduğu ufacık mum ışığıperdeler utancından kırmızıya bezenmişgeleceği turuncu kendisi mum ışığı..

SONSUZ DİP NOKTA...

zamanın olmadığı bir mekan bulmalıyımsonsuz dip noktada hep uyumalıyımkapalı gözlerimde yeşilin kırık tonuuykumda yine o , varlık , yokluk duygusu...

ne ses , ne renk , nede eşya''da ahenkvarlığa ruhum kapattı artık kepenkgiriş kapısı mezar , o da kurtuluşa denksonsuzluğa kanatlanan beyaz renkli kelebek...

46


Zafer Kalkan

ÇATI KATINDA.....

çığlıklar geliyor çatı katındamahremi yırtılmış bir sandukadasözcükler harf harf hepsi aklımdaeski bir kitabın ilk satırında

duvardan aşağı düşerken tablobu oda bu halde resm olmaz diyorgözümün önünden geçerken hayatanılar sandukada saklanmaz diyor....

47


Zafer Kalkan

RESUL KARAHAN1960 Yılında Sivas - Şarkışla -Kızılcakışla kasabasında dünyaya geldi. 1969 Yılında Kayseri’ye yerleşen Resul Karahan; ilkokul, Ortaokul, Lise ve Yüksek öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Şiirleri; Sızıntı, Anasam, Anadolu gibi dergilerde yayımlandı. Sızıntı Dergisi tarafından “Zor Be Çocuk” adlı şiire Teşekkür Belgesi verildi. Yayına hazır iki şiir kitabı bulunmaktadır.Evli ve 3 çocuk babasıdır.YIKTIN GÖNLÜMÜ

Bu alevler dinmez cehennem ne ki,Tartsan hüzünleri bir milyon çeki,Düşerken gözümden damlanın teki ,Silsen ne olacak yıktın gönlümü.

Okşardım hançeri vursan özüme,İnlemezdim mili çeksen gözüme,Dikilip karşıma candan yüzüme,Gülsen ne olacak yıktın gönlümü.

Pişmanlıkla dolu listeler ile,Sevdayı anlatan besteler ile,

48


Kırmızı güllerden desteler ile,Gelsen ne olacak yıktın gönlümü.

Sulasan yaşlarla çölü, kırları,Seven yürekleri yakan korları,Alemde var olan bütün sırları,Bilsen ne olacak yıktın gönlümü.

VEDA MUHABBETİ

Nedir ateşte ki bu azgın durum,Tenleri yakarak, sönüp gidecek.Bırakıp önüme sonsuz uçurum,Birazdan yüzünü dönüp gidecek.

Hükmü kalmayacak azgın alevin,Tutuşan sönse de külü kalacak.Ansızın misafir olduğun evin,Sahibi bir gece ölü kalacak.

Öyle yapayalnız, upuzun yerde,Üstüne örtülmüş bembeyaz bir bez.Odalar yastadır, çekilmiş perde;Yüzüne aydınlık değerken son kez...

Nedir sevdadaki o büyük duruş,Çehrede çizgiler unutmam diyor...Hançeri binlerce sineye vuruş,Tende ıslaklığı kurutmam diyor.

Geldiğinde oda saracak seni,Dizinde titreme, gözlerinde nem...Hissetmez belki titrek gölgeni,Soğuk ellerimi okşayan annem...

İşte gerçeğin o hazin belgesi,

49


Soğuk zeminlere uzanıp kalmış...Yürekte mıh gibi sevda gölgesiKüçücük odada nasıl ufalmış...

Perdeler kapanmış, çıralar sönmüş...Ücra köşelere gariplik sinmiş.İki sevdiğimde kıbleye dönmüşVeda muhabbeti, dilde Yasin’miş...

ÜZME GİDENİAlemde sevdadan bende elendim,Daha geçenlerde mutlu, gülendim,Çileden kaçmak mı, hep enselendim!Ayaklar düşman mı yerde çakılı,Duygular pranga, yendi akılı.

Esirdim; eridim soğuk odada,Yâr gelsin isterdim bu gün imdada,Hasretin elinde ıssız adada.Sevda divanına çıkıp seslendim,Yıllarca bir gözü seçip beslendim.

Hangi kilit sağlam, vurun kapıya,Zebaniler gibi durun kapıya,Saatli bombayı kurun kapıya,Aşkın bedenimden çıkar zannetme,Ruhum bu sevdadan bıkar zannetme!..

İçimde sevdanın pimi çekilmiş,Darağacı masum, çoktan dikilmiş,Çile çiçekleri ruha ekilmiş,

Beyazlar giyerek susup süslendim,

50


Aşkın meylerini içip beslendim...Merhemi sendedir, kalp yaralarda,Mevsimler hep aynı; kış buralarda,Puslu gözler ile ilk sıralarda,

Yollara çıkarak süzme gideni,Son yolculuğunda üzme gideni.

SÜLEYMAN KAYA ANADOLU

Çırpınırdı Karadeniz azgın dalgalarıyla, bir sevdaya tutulmuştum unutulmaz anılarıyla,

Kıvranırdı Güneydoğu Anadolu güneşli,aydınlık günleriyle heder oldum,beter oldum terörle anılan adıyla

Yelpazeler açar martılar inci gerdanlı istanbul'a hey ya, hul la! marmara bahtın mı kara?

İç Anadolu için için dolu geçer sende Mevlana yolu Hacı bektaş kulu dergahın hep deli dolu

51


Vardım efeler diyarına,ne efelik ne de mertlik kalmış sende zeytin dalın kurumuş barış sözcüğü ağızlarda gemlik

Serin serin rüzgarların esermiş torosun derin vadilerinden, Çukurovaların kurumuş incirlerini başkaları yermiş

Unuturmuyum seni,gün doğumu ilkin senden uyanır canlar serhat ellerinden nağmeler var. o nağmeler ki; sarar vuslatı ruhumu

Hey koca Anadolu! bağrında nice millet dolu dini,dili,sağlı,sollu ne olursa olsun yer,içer,tapar, yatar toprağında

Yeter ki kardeşçe olsun..! her şey beraberce yapılsın, sen,şu sun,ben,buyum denilmesin bu topraklar hepimizin olsun!

BENsol yanakta ben hasretine dayanamam ben benliğim de var olan ben ellerinle büyüdüm ben hasretinle yanan ben

52


...........annemden bana kalan ben hatıra resminde görünün o bendir ben anne sen hala yaşıyorusun sensiz ben öz sütün az sözün sade ruhun hayattaki ben Anne! sana seslenen benim BEN oğlu BEN!

AŞKIN TARİFİ ZOR

çokça dillenir,dillerde gönüllerde taht kurmuş kalplere egemen bir kelime uslanmaz, paslanmaz, yaşlanmaz, uyumaz,uyutmaz hatır(a) lardadır asla unutul(a) maz, acımasızdır, aşkın tarifi zor,kelimeler yetmez harbi gezer,ırk,dil.din.renk tanımaz renksiz bir kelime sahtesi var mıdır; bilemem varsa da kaypaktır,sünidir değer verilmez kaygan aşka aşk,iki yüzlüdür, iki kalplidir tanımı yapılmış gerçek aşkın, karşılık ister, görmek,tatmak,katlanmak ister, tarifi olmayan zor aşkın soluduğumuz havadır, içtiğimiz sudur,uyuduğumuz tatlı uykudur

53


aşk eşk işkence gence gece yek hece aşk mertçe namertce mevtçe bir gömüdür

54


KÜBRA MUTLU 28.10.1984 Eskişehir doğumlu,öğrenimini yine bu şehirde tamamlayan özel bir şirkette muhasebe departmanı yöneticisi olarak görev yapmakta.Doğa ve çevre duyarlılığı,hayvan sevgisi ile yardımlaşma duygusunu hayata geçirmeye kararlı bir insan.Yeni başladığı şiir hayatında duygularını sade ama etkileyici bir dille kalemine yansıtan her geçen gün gelişen ustalaşan bir kalem.

aşkın şiir hali

Biz seninle iki mısra gibiyiz sevgilim Kafiyesi aşkımızda gizli Sesli harfleri sen olSessizleri ben Gidersek şiirler öksüzBiz anlamsız kalalım...

KÜBRA MUTLU

55


Borcu yoktur...

Sen gittikten sonra…

Sebepsiz

Bana kalanların ardındanYetinmeyi öğrendim

Hak etmediğim yalnızlığa inat

Vadesi gelmemiş mutlulukları bozdurup Ödedim Hüznün senetlerini

''Borcu yoktur'' yazısı cebimde artıkAldım ben ceketimi Gidiyorum hüznünden

Ve Çektim hayatın piminiDönmek için yolumdanÇok geçy a ş a y a c a ğ ı m...

KÜBRA MUTLU

56


Viole gölgen... Her gece sabahına kavuşur,Ben yine uykuya kavuşamadan.Gözlerim sensiz bugün de

Gülüşün kaldı Saksımda ki menekşelerde.Sayfasını kıvırdığınYarım kalan romanGözlüğünle beraberÜç beş nöbetin de

Çocukluğuna özenipBir çalımla ayaklarından alıp topuPeşinden koşturduğun haylazlarGelmez oldu kapıya.Gittiğin saatte gelirsin diyeYakıştırdığın elbisemi giyiyorum Saçlarımı toplayıp Sevdiğin gibi çekiyorum sürmeyiVakit geçiyor,Gelmiyorsun.Sürmeler gözümde kara leke.

Viole gölgen düşüyorSomon rengi duvarlaraBen susuyorum o susuyorEskisi gibi Sen değilHiçbir şey Akrep küsmeden yelkovanaYanan Son Mum erimeden Ben hala çocukken Gel . KÜBRA MUTLU

57


RIZA ÖZCAN (AŞIK RIZAİ) Afyonkarahisarlı halk ozanı. 1955 yılında Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesine bağlı Cumhuriyet köyünde doğdu İlkokulu ve Ortaokulu Dinar ilçesinde tamamladı. Antalya Ticaret Lisesi ve Anadolu Üniversitesi Açık öğretim fakültesine doğru uzanan Eğitim çizgisi var. Şiire ilkokul döneminde başladı şiirleri çeşitli gazete dergi ve Antolojilerde 1978 yılından itibaren yayımlanmaya başladı. 1985 Yılında Mavi Tüllü Dünya isimli şiir kitabı yayımlandı büyük ilgi gördü. İkinci şiir kitabı Aşk Tütsüsü isimli şiir kitabı yakında çıkacak.T.C.Ziraat bankasında 1978 yılından bu yana çalışmakta iken kendi isteğiyle 2005 yılında emekli olan ozanımız evli ve üç çocuk babası olup halen Antalya da yaşamını sürdürmektedir.

B İ Z Bize ağır yük yükleme Zayıf, aciz kullarız biz Yeriniz cehennem deme Has bahçede gülleriz biz

İlahi aşkınla yandık Sana güvendik dayandık Ölüm ile nişanlandık Toz dumanlı yollarız biz

İşittik kur'an ayeti Candan sevdik ol Ahmedi

58


Olduk muhammed ümmeti Petek petek ballarız biz

Rabbim çok yücedir şanın Üstümüzde var nişanın Sözleri ne hoş Rıza nın Hakkı söyler dilleriz biz

ERENLERİN İÇİNDE

Erenlerin içinde Buldum Mutlumu buldum Ömrümün son deminde Ben şahıma vuruldum

Çağırdım Mutlum deyu Elimden tutsun deyu Verdi içtim badeyi Gonca oldum derildim

Gönül gözün aç dedi İrfan nurun saç dedi Ben demeden geç dedi Benliğimden ırıldım

Bulut oldum ağladım Başı karlı dağlarım Irmak oldum çağladım Aktım aktım duruldum

Kim usanır güzelden Kavuşayım tez elden Yazan yazmış ezelden

59


Kısmetine verildim

Gülümsedi gül oldum Işık oldu yol aldım Sevgi saçar hal aldım Nuru ile karıldım

Rızai yem söylerim Hakkı zikir eylerim Ben gayriyi neylerim Ölü iken dirildim

ZİYA ÖZTÜRK 1959 Afyon / Sandıklı Doğumlu olan şair, Isparta Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü ve Anadolu Üni.Lisans Tamamlama Programı Mezunudur. Yurdun değişik yerlerinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yapan Öztürk, Halen aynı görevi sürdürmektedir. Evli iki çocuk babasıdır. Çok gezer, iyi gözlemler, çok okur; az ve öz yazar. Özgünlükten ve özgün şiirden yanadır. Edebiyat ve diğer sanatların amacının bilgi vermek, bilgilendirmek değil; ''sezdirmek, hissettirmek ve yaşatmaktır'' der. sanat'ın yüce ve soylu bir iş; zor bir uğraş olduğu, inancında; sanat eserlerinin değerinin; uzunluğundan, hacminden, sayı çokluğu vb. özelliklerden gelmediğinin

60


bilincindedir. Kaldı ki edebiyat, eskilerin deyimiyle ''icâz'' sanatıdır. Yani, az sözle çok şey ifade etme sanatı...

ŞİİR VE ŞAİR Bir tutku Bir ihtirastır, şiir Damıtıla damıtıla İksire dönüşür, zehir

Çirkinlikleri estetiğe Kabalıkları nâzeninliğe Dönüştürendir Şair. Gönlü bir laboratuar Yüreği ise bir imbiktir Duygular damıtıp Düşünceler üretir Laboratuarında Şair.

YÂRİM ÜLKEM

Ak! Bana

61


Çağıl çağıl aktığı gibi derelerin, ırmaklara Karış bana, karış, gümrah sularıma Karış ki Çabucak ulaşayım, ummanlara

Es! Bana Estiği gibi deli rüzgârların, ovalara Şişir yelkenlerimi Şişir ki Çabucak varayım, okyanuslara

O, okyanuslar ki Tadıldığı yerler, hürriyetin Yaşanıldığı yerler, evrenselliğin Özlenildiği yerler, canım, güzel ülkemin.

NEHİR VE DERE

62


Her dem alınıp verilen nefes Yürek bir kekliktir, bedense kafes Ötmesi de senin içindir Susması da kekliğin Küt küt atması da senin içindir Kor kor yanması da yüreğin

Gönül bir nehirdir, akılsa set Akması da senin içindir, taşması da nehrin Bazen susup bazen coşması gibi şairin Bazen akıp bazen kuruması gibi derenin

Ziya Öztürk

SABİHA SERİN

1952 Sivas doğumludur. Lise mezunudur.1993 yılında SSK Müdürlüğünden emekli olmuştur. l987 yılından itibaren şiirler yazan Serin 1994 yılında ise yazın hayatına ilk adımını atmıştır.Aşkın ve sevginin yüceliğini mısralarına yudum yudum taşır. Birlik ve beraberlik, dostluk, paylaşma,

63


yardımlaşma, sevgi ve saygının önemini, yazdığı şiir ve makalelerde anlatmaya çalışır. Sivas ve yöresinin gelenek ve göreneklerini ve araştırdığı farklı konulardaki makaleleri şiirleri mevcuttur. Yaptığı çalışmalar nedeniyle takdir, teşekkür belgeleri ve sertifikaları vardır.Çeşitli gazete, dergi ve internet sitelerinde köşe yazıları da yazan Serin, Evli ve 3 çocuk annesidir.

HAYALİNİ ÖZLEDİM

Dün yine yokluğunda, hayalini özledim,Olmayınca varlığın, dünya bana sanki dar,Bir tek resmine bakıp, yollarını gözledim,Sevmedi deli gönül, seni sevdiği kadar.

Yazmaz sensiz kalemim, akmıyor kelimeler,Anlatmaya sevgini, yetmiyor bu şiirler,Neydi ki günahımız? ayrı kalıyor eller,Sevmedi deli gönül, seni sevdiği kadar.

Dün yine yokluğunda, gözlerini özledim,Benim ahu bakışlım, her yerde izlerin var,Ne yaz gördüm ne bahar, senden haber bekledim,Sevmedi deli gönül, seni sevdiği kadar.

SABİHA SERİN

HAZAN MEVSİMİYİM

Ne güzelmiş, seni özlemek uzaklardaNe özelmiş,seni düşünmek buralarda

64


Ne yüceymiş, seni beklemek diyarlardaNe sevgiymiş, seni anarım anılarda.

Görmeyi istesem, o siyah gözleriniDinlemek istesem, o tatlı sözleriniİşitmek istesem, o güzel sesleriniHazan mevsimiyim, kurudu yapraklarım.

Sevginmiş meğerse, beni böyle çağlatanHasretmiş meğerse, gözlerimi ağlatanÖzlemmiş meğerse, yüreğimi sızlatanHazan mevsimiyim, soluverdi güllerim...

Sabiha Serin

HOŞÇAKAL GİDİYORUM

Uyan artık sevgili sen bu tatlı rüyadanSon gücümü toplayıp ben veda ediyorumBir tek resmindir kalan, bana bu hatıradanBir el salla sevdiğim, hoşça kal gidiyorum…

65


Geç bulup; tez kaybettim, sevginden hiç bıkmadanDuydum ya sesini yâr, gözlerine bakmadanFeryat ederek ahım, dağa taşa çıkmadanBir el salla sevdiğim, gidiyorum hoşça kal

Bin bir ömre değerdi seninle olduğum anBahar olmuş neyleyim, saçımı yolduğum anBil ki sensiz günlerim, sararıp solduğum anBir el salla sevdiğim, hoşça kal gidiyorum…

EFSANE

Senden ayrı her anım, eder beni divaneOlmayınca soluğun, bu dünyadan bana neKurumuş bir yaprağım, hazan bana bahaneBırak kalsın gönlümüzde; bu aşk bizden efsane

Dünyaları veririm, gözlerinin rengineBaktıkça giderim ben, uzaklarda engineDayanır mı ki yürek, bitmeyen bu sevgineBırak kalsın gönlümüzde; bu aşk bizden efsane

Sabiha Serin

66


DEMET TARAKÇI24.05.1991 yılında Sivas-merkezde doğdum. ilköğretimimi Danişment İ.Ö.O yaptım.Beş yıl kadar hentbolla ilgilendi Tekvando, folklör, su kayağı, atletizm gibi sporlarla kısa süreliğine ilgilendi. Şu an Halil Rıfat Paşa Lisesi ikinci sınıf sayısal öğrencisiyim.Okul dergisinde şiirleri yayınlanmaktadır. AYRILIK YAĞMURU Sanki derin bir rüyadan uyanmışım gibiAşkın rüyasıydı, gülücükler atarak gördüğüm.Birileri istemesem de uyandırdı beni,Canım yanıyor, içim kan ağlıyordu.Rüyamda sevdiğimden ayrılmıştım.Çekip gitmişti, bırakmıştı beniÖylece yapayalnızdım.Tatlı rüyam bir kâbusla noktalandıArtık konuşamıyor, yemiyor, içmiyordum.Kimseler görmesin diye;Ya gizli gizli ya da hisli hisli boşaltıyorum ayrılık yağmurunu.Dayanamıyor her geçen gün,Yaşlanıyor,ezilip büzülüyordum.Ne olur her şey bir rüyaydı deselerTatlısını verseler acısını vermeseler.Hep döneceğin günü bekliyorumSana dönünce ne diyeceğimi düşünüyorumÖnce biraz naz sonra affediliş duygusuYa da boş ver

67


Yeter ki dön hiç konuşmam bileEla gözlerine bakar bakar dururumBelki tek kelime duyarsın dudaklarımdaSeni SeviyorumUmutsuzluk her şeyin sonu derler bilir misin?Ben senin sayende öğrendim aşk gibi.Gelmeyeceksin gelsen de seni seviyorum diyemeyeceksinBiliyorum sadece avuttum kendimiKapadım gözlerimi artık hayal bile görememecesineArdımdan ağlıyorlar şimdiMelekler seslendi sorgu sualeTam gidiyordum bir ses duydum,Yarim dönmüş,Mezarımın başında ağlıyormuşYalvardım meleklereSon kez sevdiğimi göreyim, beklediğim o iki kelimeyi Duyayım diyeDayanamadılar izin verdilerGittim, gördüm, ela gözlü yarimi.Ağlıyordu yanı başımdaBir ara dudakları oynadıGeçtim karşısına baktı gözlerimin içineFısıldadı birdenÖZÜRDİLERİM... Demet Tarakçı AŞK PAZARI Seni sevimdeHayata gömüldümUnutursun dedilerUnutamadımTam zaman ilaç gibi geldiDerken çıktın unuttum kendimiZehir oldu gecelerGüneş doğmaz sabah olmaz olduHer gün gözümden bir yıldız kaydıHer gün gönlüm bulut oldu ağladıBöyle olmamalıydı sonumRüzgar dokundu yudum yudum

68


Bir sorum var çekindiğimSoramadan tükendiğimHer gün iyi geceler öpücüğü yolladım sanaYoksa konmadı mı yanaklarınaHakketmedim hiçbir zaman aldatılmayıTerk ettim hayallerimi bırakıyorum ağlamayıelveda bebeğimelveda sevdiğimerecek hiçbir şeyim kalmadı sanasattım canımda aşk pazarında Demet Tarakçı YALNIZLIK Ne azap ne de sitem buKim aşmış ki yalnızlığıKendine göre acımasızlıkOna göre kıskançlıkYalnız kalınca birini ararsınArarsın ararsın bulamazsınBaşından geçenleri yazmaya kalkarsınHep yazar hep yazarsınSana akıl veremeyinceYine yalnız, mutsuz, umutsuz kalırsın.Birden belki bir gün diye düşünürsünAma sen de umutsuzdur sunBir gün karşına biri çıkarElini kolunu bağlarYine yazarsınMutluluktan sana akıl verdiğinin üstüne basarsınBir şeyler olurBir oraya bir buraya bakarsınVe yine yalnız kaldığını anlarsınGeçirdiğin güzel günleriDüşünür avunmaya çalışırsınKendine bakarHala iki kolun iki ayağın olduğunu anlarsınAma hep bir şeyi düşünmek işine gelmezO da hep kalbinde fazlalık vardırO fazlalık senden birçok şey almıştır

69


Kalbinin yarısının hala onda olduğunu unutmamışsındırHerkesi kandırıp kandırıp durursunAma kendini kandıramadığını düşünemezsinEline somut bir delil çıkarmaya çalışırsınArarsın ararsın ve sonunda bulursunBulduğun şey unutturur kendiniÇünkü hala yalnızsın...Demet Tarakçı

AHMET TURANOĞLUOTOBİYOGRAFİM (AKROSTİŞ)

Ş ubat Yirmi Altı'da... Altmış İki:"MERHABA!.."A nkara'nın Kalecik; Kınık Köyü toprağım...İ şte:"Uzman Öğretmen";evde:'dört' dörtlük baba;R oman,öykü,'deneme' ; şiir benim bayrağım!..

A kıl küpü unvanım , çılgın olan da benim!H arfleri resimleyen özgün kültür harmanıM ütefekkirle seyyah,iki karakter genimE vliya Çelebi'yle Uluğ-Türk'ün hayranıT ipik balık burcuyum : İki ruh tek bedenim...

T anrı'nın yarattığı on sekiz bin kâinat...U ygunsa fıtratına mükemmel birer eser!R uhu Ademoğlu'nun Habil-Kabil'e inat...A zgınlıkta sınırsız bindiği dalı keser!N uh Tufanı'na gebe gerçek ve sanal hayat!..

O kumak ekin ise .yazmak onun harmanı!G elişmenin tek yolu eleştiri ve yorum...L ânet yağdırmak kolay yakmak gibi ormanı;U stalık bahçıvanlık ürünü seviyorum...

70


*İLHAM* -TÜRK AYNŞTAYNI OKTAY SİNANOĞLU’NA İTHAF...-

Müslüman Türk yurdunu bir asırdır Avrupa !Azgın azınlıklarla azar azar parçalar...Bir yanda kobay Apo ;öbür yanda son Papa !Tezgahtar uşakları pazar pazar parçalar...

Bütün yollar Roma’ya çıksın derler illâkiUygarlık maskesiyle arza kan kustular kan !Bizans – Roma kültürü sömürgeye tiryaki ...Esarete son verdi : ATTİLA –FATİH SULTAN !

Tanzimat , Meşrutiyet görünürde “Islahat” !Madalyonun arkası kırk parçalı Osmanlı...İki cihan savaşı üç kıtaya kanlı hat !Avrupa Birliği mi ? Modern haçlı fermanlı...

Soğuk savaş sonrası yeni dünya düzeni !Milli kültürler çöpe ... özelleşşin devletler...Bu toprağın gülleri :Türk,Kürt,Arap,Ermeni !

71


Ah ! Enerji savaşı ... Kobay mazlum milletler...

ON İKİ ! ON BİR EYLÜL! NATO’lu tezgah demek !Tefrikada son perde bir “ ILIMLI İSLÂM !..” dır ...Federasyon ! Eyalet ! Bu hamleler “ŞAH !” demek!Mat’tan kurtuluş yolu ;“ATATÜRK’ ten ilhamdır!..

SİMETRİK MÜSTEZAT* - İLHAM PERİSİ !.. Ben, (1)Sensiz ! (2)Divâne...(3)Meçhûl beden , (4)Görün nedensiz ; (5)İsteme bahane...(6)Kalemimi kuşanıp, (7)Artık avlanmak meramım ! (8)Kurt kaynar çoktan içimde ... (9)Sönmüş yanardağ gibi uyanıp ; (10)Haykırsam dağlara nerde ilhamım ? (11)Kokusu , rengi nedir , hangi biçimde ?..(12)Ala geyik misâli gizlenir kovukta ? (13)Çölse en kızgınında ;Kafdağı’ysa dorukta...(14)Olsun da gazal gözler arada bir süzülsün !...(14)Ki , avlanalım ; ben kanar/ken o üzülsün ! (13)Maralım sen nerdesin ? Tez ötsün boru ! (12)Paslandı silahım göster cılgayı ... (11)Kurt işitmez ; işine git/leri !!! (10)Bekle !.. Ara !...Hangisi doğru ? (9)Çağırıyor dolunayı ; (8)Ada/m/ın gel-gitleri !.. (7)

72


Ey ilham perisi !.. (6)Ufuk karanlık ; (5)Dertlerim çok ! (4)Çaresi ... (3)Artık ; (2)Yok !..(1)

MUSTAFA ULUSOY 1984 Keskin doğumluyum. Halen Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesinde öğrenciyim. Şairlik ata geleneğim, baba mesleğim. Milli ve manevi değerlere sadık, samimi bir şiir sanatını milletime taahhüt ediyorum. Şair olacağım inşallah.

SENİN OLSUN

N’olur mahzun mahzun naz etme öyle, Dikene razıyım gül senin olsun. Ne istiyor isen açıkça söyle, Canı diyor isen al senin olsun.

Bülbül olup dallarına konayım, Emret bana sana beni sunayım, Yan de bana ateş gibi yanayım, Arda bıraktığım kül senin olsun.

Rüzgarlar misali sana eseyim, Senden mahrum bağrıma taş basayım, Lal olsun dilim, bir ömür susayım, Kelamı sen konuş dil senin olsun.

Dilesen gönlüme dünyalar sığar, Bütün dileklerin bir şeye değer,

73


Benden hayatımı istersen eğer, Bir defa yüzüme gül senin olsun.

Mustafa Ulusoy

HAYAT Hasretler bitmişken uydum kendime, Dildardan vuslatı firak ettim ben. Bir gece yarısı kıydım kendime, Asılda boşluğu idrak ettim ben.

Aydınlık geceler is tutmuş halde, Gönlümü şikarla temizlerim ben. Günler hayatıma yas tutmuş halde, Kendi ölümümü hoş gözlerim ben.

Şu boşlukta malum meçhul bir dünya, Hala gözlerimden yaş umarım ben. Bunca rezillikler hayattır güya, Akıbeti belli bir kumarım ben. SÜRGÜN Gelsen de halimi görsen sevdiğim, Sensizlik elinden yorgunum şimdi. Bana bir teselli versen sevdiğim, Hasret dediğine kırgınım şimdi.

Çözülmez zihnimde zor bilmeceler, Olmuyor sabahı uzun geceler, Yarası derinde dinmez acılar, Gönülde huzura dargınım şimdi.

Sana olan sevgim “zahir” derim ben, Sensiz geçen güne “kahır” derim ben,

74


“Elinden içeyim zehir” derim ben, Ölüm vuslatına vurgunum şimdi.

Gönlümü aşkının derdine saldım, Hasretin yüzünden nâçare kaldım, Sevgiden en kötü cezayı aldım, Sensiz diyarlarda sürgünüm şimdi. Mustafa Ulusoy RAHMET SAFA ULUSOY

1992 yılında Kırıkkale’de doğdum. İlkokulu Kırıkkale Dede Korkut İlköğretim Okulunda, Şu an ise Süleyman Demirel Anadolu Lisesi’nde eğitim görmekteyim. Şiir yazmaya 8 yaşında başladım. Dedem, babam, amcalarım, abilerim şair olunca ister istemez bi şeyler yapmak zorundaydım. Şiir yazmak ayrı bir tutku olmuştu bende. Ekmek, su, hava ne demekse şiir de oydu benim için. İleride babam Hasan Ulusoy gibi bir mukaddesatçı şair olmanın gayreti içindeyim.

FERMAN

Ne bir yakarıştı, ne de bir sitem, Gönlünden gönlüme bir fermandı bu. Sanma yaralandım, sanma yorgunum, Yüreklerde gizli bir dermandı bu.

Hayalin zihnimde, unutamadım, Tükendi, kalmadı hiç itimadım, Yanıyorum sanki, sana susadım, Alevler arasında ormandı bu.

Rahmet Safa Ulusoy

75


ÇAĞIR BENİ

Çağır beni gözlerine, Tüm dünyayı yakıp gelem. Nazarımla tan yerine, Yüreğimi çakıp gelem.

Tüm badeler zehir gibi, Alevlerin bahir gibi, Bir masmavi nehir gibi, Yollarına akıp gelem.

Bekliyorum, gel ecelim, Ahval kötü, ahval elim, Müsade et be güzelim, Gözlerine bakıp gelem.

Rahmet Safa Ulusoy

ÇİÇEKLER...

bir gün geleceğim, bir elimde güneş, bir elimde firari yıldızlar, yüreğimi ayaklarına sereceğim, sanma ki sen bastıkça içim sızlar, yüreğimde ufak bir umut kırıntısı, yarınlardan umudumu kesmeyeceğim, zihnimde başıboş hecelerin vızıltısı, sen sustukça ben asla susmayacağım, ve dalga dalga seveceğim seni, ışık ışık rengarenk öleceğim söndüreceğim sen gelmeden bu matemi,

76


karar verdim, sen güldükçe ben de güleceğim, sanma ki bu serencamda gözyaşı var, ufuklarda öksüz vatanım beni bekler bil ki bu sessiz hicranda gözyaşı var bir gün geleceğim ellerimde burcu burcu çiçekler... Rahmet Safa Ulusoy ALAADDİN UYGUNKütahya doğumluyum asıl mesleğim Muhasebecilik18 yıldır gazetecilik yapıyorum 8 binin üzerinde köşe, araştırma, belgesel yazı dizisi yazdım Radyo ve Tv program yapıcısıyım 1978 den bu yana şiir selinin içindeyim 2000 şiirim olmuş halen 2 şiir kitabım yayımlandı. Dul iki çocuk babasıyım ESERLERİ: Tariten Günümüze Kütahya kitabı İlk randevu şiir kitabı Bendeki sevdalar şiir kitabı

NURAY ÜLKER

Uşak_Eşme ilçesinin Yeleğen kasabası Döneler mahallesinde dünyaya geldi.İlkokulu Döneler mahallesinde okudu.Manisa’da ortaöğrenimini tamamladı ve Ankara Yenimahalle Anadolu Kız Meslek Lisesi’nde hazırlık sınıfını okudu.Fakat hayalindeki hemşirelik mesleğine kavuşmak için Yozgat Sağlık Meslek Lisesi hemşirelik bölümüne gitti ve hemşire olarak göreve başladı.Dünyaya tekrar gelse gene hemşire olmak istiyor ve mesleğiyle gurur duyuyor.Yazdığı şiirlerini kayda almayı arkadaşları yapmış.2006’dan bu yana yazdıkları kayıtlara alınmıştır,aynı yıl hemşire olarak hacca

77


görevli gitmiştir.Ve oralara hasret kalmıştır,bu hasreti dizelere dökmüştür.Olumlu düşünme,insan hakları,ölüm,tabiat sevgisi ve ilahi aşk şiirlerine konu olmuştur.Ayrıca kutsal topraklarda yaptığı duaları dizelere dökmüştür.Evli ve Mahmut, Faruk Furkan isminde iki oğlu vardır.Halen Manisa Ruh sağlığı hastanesinde hemşirelik yapmaktadır.Şiirleri antoloji.com’da yayınlanıyor.BEN BİR HEMŞİREYİM

Ben bir hemşireyim

Anne gibidir, şefkatim

Beyaz melek derler

Şifa dağıtır kanatlarım

Kim olursa olsun

Ayrım yapmam

Herkese açık,

İlaç kokan ellerim

Hastalar çiçeklerim

Onları özenle korur

Özenle beslerim

Gündüzü geceye katarım

Her an hasta başında nöbet tutarım

78


Herkes evde yatarken

Hastanede sabahlarım

Onlara arkadaş ve sırdaşım

Belli etmem kan ağlasam

İçtenlikle yardıma koşarım

En fazla ben yanındayım

Dört çarpı bir başındayım

Şifalı ellerimle

Acılara deva olurum

Eve gidince hastalarımı düşünürüm

Gözüm arkada kalır

Bazen rüyamda görürüm

Daha konuşmayı öğrenirken

Hayalimdi mesleğim

Dünyaya gene gelirsem eğer

Hemşire olmak isterim

Çektiğim zahmete değer

Şifaya sebep olursam, bana yeter

16.05.2008 nuray ülker

79


SİL BAŞTAN

Sana ne şanslar verdim

Kıymetini bilmedin

Gönlümü, aşkımı

Silmedin yaşımı, silmedin

Gözlerin görmedi

Bakışın karmakarışık

Yollar dolaşık

Yolunu bulmadın, bulmadın

Sonunda bir ışık

Almadın yar, almadın

Sana ne şanslar verdim

Anlamadın, anlamadın yar

Yeni başlangıçlar

Sil baştan

Silmedin, silmedin yar

80


Haberin yok, akan yaştan

Gelmedin yar, gelmedin

Gönlüme, sevgime

Girmedin, girmedin

Çıkıp dağdan taştan

Bulmadın, bulmadın yar

Kırık şimdi,

Tuttuğun dallar

Sarmadın, sarmadın yar..

Nuray Ülker 14.02.2011

DUA Bana rahmet kapılarını aç Allah’ım Sana tam anlamıyla bağlanayım Beni bağışla merhametine ulaşayım Velilerine lütfettiğini bana da lütfet Allah’ım

Şüphesiz yok başka bir kapı Topladım geldim bütün günahlarımı Rabbim bağışla zavallıyım zavallı Nasip eyle bana sana layık kul olmayı

Koru bizleri dünya perişanlığından Takva ver arındır günahlarımdan Esirge günah kar kulunu azabından Aydınlığa kavuştur çıkar karanlıklardan

81


Doğru yola ulaştır onu bize sevdir Bizleri evir çevir yolunda birleştir Dünyadaki herkes gerçekten kardeştir Bizleri birbirimize sevgi ile eriştir

Zulme uğramaktan koru bizleri Uzak tut kardeşlerimden zulmedenleri Sığınıyorum kapına öldür doymayan nefsi Sevdir bizlere seni gerçekten sevmeyi

SAADET ÜN

EKREM YALBUZ1947 yılında Ardahan’ın Hanak ilçesinde doğdu. İlkokulu Hanak’ta okudu. Ardından Kâzım Karabekir İlköğretmen Okulu’ndan 1965 yılında mezun oldu. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmen ve idareci olarak görev yaptı. 1988 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Eğitim Önlisans Bölümünü tamamladı. İzmir’de öğretmen iken Milli Eğitim Bakanlığının açtığı sınavları kazanarak 1990-1996 yılları arasında altı yıl Almanya’da öğretmenlik yaptı. Halen emekli olup Sakarya il merkezinde ikâmet etmektedir.

Ekrem Yalbuz’un ödül almış pek çok yazı ve şiiri çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır. Şimdiye kadar “Hanak” isimli bir folklor araştırma kitabı yayımlanmıştır. Şiirlerini âşık geleneği ve “Âşık Cinasî” mahlası ile yazmaktadır.

HAYAT HİKÂYEM Küçüktüm aklım ermedi, büyüdüm fırsat vermedi, Bir gün olsun güldürmedi, durmadan yükledi kahrı.

82


Kör şeytan önümü kesti, gafletin uykusu bastı. Deli poyraz yaman esti, derman diye sundu zehri.

Dönüşüne uyamadım, geldim diye cayamadım Kimler gitti sayamadım, hızlı aktı ömür nehri.

Boşuna ah ediyorum, faniye yalan diyorum. “İşte geldim gidiyorum, şen olasın Halep şehri.”

HEY AMAN DAĞLAR

Bir amansız kıştan çıkmış bahara, Gönlü efkâr, başı hep duman dağlar. Sanki omuz vermiş dizilmiş bara, Başın dik, heybetin ne yaman dağlar.

Sevdalı bulutlar gelir peşine, Gökkuşağı hilâl çizer döşüne, Yaz sonunda aklar iner başına, Yine de kıyamda her zaman dağlar.

Vuslatın âşığa veriyor safa, Yiğit sende gördü hakkıyla vefa.

83


Meydanlar kuruldu nice bin defa, Siperde askere sen güman dağlar.

Güz gelir insanlar bağrından göçer, Dolanır kartallar başından geçer. Lokman Hızır ile bir ilaç seçer Bin bir çiçek ile sen derman dağlar.

Mehtapta kaptana olursun fener, Tuvalde ressama verirsin hüner. Gün gelir feleğin devranı döner, Nuh’un gemisine son liman dağlar.

Ceylanlar dokunur senin gülüne, Telli turna iner serin gölüne. Kara bulut kamçı vurur beline Gökler dile gelir vay aman dağlar.

DUA

Bu nefsin elinden amana geldim, Bağışla ateş-i hicran aşkına. Hatırlı kulunla kapını buldum, Kabul et Habib-i zî-şân aşkına.

84


Günahı yak Rabbim, kulunu yakma Ben Halil değilim ateşe sokma. Asla inkârım yok, isyana bakma, Güzel ismin Rahim-Rahman aşkına.

Malayani sözü bana söyletme, Zalim nefsimi de sakın dinletme. Bu dünyada derdi verip inletme, Eyyub’a verdiğin derman aşkına.

Aç bırakıp kapı kapı gezdirme, Fazla verip zalim nefsi azdırma. Şâki defterine adım yazdırma Mu’ciz-ül Beyan’ın Kur’an aşkına.

Seherde uyanıp yanan öz eyle, Hak için söylenen kâmil söz eyle. Cephede gözeten bir çift göz eyle Uhud’da kurulan meydan aşkına.

Sen takat ver Mevlâm, düşeni kaldır Çok değer kaybettim, hepsini buldur. Gül şehitler ile beni de güldür Sınırda bekleyen merdân aşkına.

Yalbuz der vermeden tatlı canımı, Şeytana kaptırma sen imanımı. Toprak çürütmeden dört bir yanımı Göster cemâlini cânân aşkına.

85


HARUN YİĞİT 1961 yılının mayıs ayında Konya, Ilgın, Beykonak Kasabasında doğdu. İlk ve orta öğrenimini kasabasında tamamladıktan sonra 76/77 öğretim yılında Ilgın Endüstri Meslek Lisesi ne başladı. Almanya’ya ebeveyninin yanına işçi ailesi olarak gitti. 1982 yılında Hannover Türk evinde ilk resim sergisini açtı. Bunu 50 den fazla sergiler izledi. Gurbet Türküleri ve Duy Yunus Emre adlı 2 kitap yayınladı.Resim ve şiir dallarında birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülleri aldı

ANADOLU ŞİİR ANTOLOJİSİ- 7-

86


ÇIKIYOR SİZ DE YERİNİZİ ALDINIZ MI?

KATILMA ŞARTLARI: 1-Antoloji 14*20 cm boyutlarında renkli ofset kapak 1.hamur kağıda 1000 adet basılacaktır.Antoloji ANASAN YAYINLARI olarak yayınlanacaktır. 2-katılımcılar 10 satırlık özgeçmiş, adres, telefon ve e mail adreslerini ve şiirlerini internetten [email protected] adresine göndereceklerdir. İnternetden gönderme imkanı olmayanlarda P.K. 10 Gar Kayseri veya F.çakmak Bozantı cad. 128/25 Kayseri adreslerine posta ve kargo ile gönderebileceklerdir. 3-katılım ücreti 254991 nolu sabit ince posta çeki hesabına ücretsiz olarak veya 5304 0098113 nolu işbankası sivas cad. şubesi kayseri banka hesabına, yurt dışından katılacaklar da iş bankası Sivas cad. şubesi 5304 0229747 Euro hesabına Euro olarak gönderebileceklerdir. 4-Katılımcı sayısı sınırlı olacağından kayıt ve ücret ödeme sırasına göre kabul edilecektir. 8. ciltin hazırlıkları başlamış olup, 8. ciltle ilgili ayrıca duyuru yapılacaktır. 5-Katılım ücreti 2 sayfa için 35 milyon+10 kitap, 4 sayfa için 70 milyon+15 kitap, 6 sayfa için 105 milyon+20 kitap, 8 sayfa için 140 milyon + 25 kitap, 10 sayfa katılacaklar için 175 milyon +35 kitap verilecektir. 10 sayfadan fazla katılacaklar için her sayfa için 17,5 milyon ilave edilecektir. 6-Sadece iki sayfa katılacakların şiirlerinin birisi en fazla 12 satırlık, diğeri de 20 satırı geçmeyecektir. Çünkü ilk sayfaya 10 satırlık özgeçmiş yazılıp, altına 10 satırlık kısa şiiri konulacaktır.

87


SABİT İNCE 2007 EDEBİYAT ÖDÜLÜ KATILIM ŞARTLARISon katılım 15 Temmuz 2007Şair, Yazar, Bestekar, Araştırmacı Sabit İnce adına dostları ve Isıpen Pvc Panjur sanayi firması Sabit ince'nin 39.sanat yılı için 5.Kez yarışma düzenlemişlerdir. Sabit İnce edebiyat Ödülü’ne aday eserlerde Sabit İnce'nin edebiyat anlayışı göz önüne alınarak, çağdaş bir dünya görüşü ve Türkçe dil bilinci temel ölçüt olacak. Ödül, tek bir esere (kitap ya da kitap bütünlüğü taşıyan şiir, roman, anı, deneme, hikaye ve röportaj dallarında) verilecek.1 Ocak 1993 - 15 Haziran 2007 tarihleri arasında yayımlanan bütün kitaplar ve kitap bütünlüğündeki eserler (yurt dışında yayınlanan veya Türk dünyası yazarlarının Türkçe yayınlanmış eserleri de dahil) yarışmaya katılabilecektir. Ayrıca, Ödül Yazmanlığı, bu kitaplar arasından çeşitli nedenlerle katılamayan kimi yapıtları da ödüle aday gösterebilecektir. Kitap halinde basılmamış, ancak kitap bütünlüğü taşıyan eserlerle de ödüle aday olunabilecektir. Ödül kazanan yapıtlar, Sabit İnce'nin Doğum yıldönümü olan 28 Ağustos 2007 tarihinde açıklanacak. Ödüle son katılma ve aday gösterilme tarihi ise 15 Temmuz 2007. ödülün parasal değerinin 2007 yılı için 300 YTL olarak belirlendiği kaydedildi. ödüle maddi katkıda bulunmak ve sponsor olmak isteyen kişi ve kuruluşların da aşağıdaki telefonlarla irtibata geçerek katkıda bulunabilecekleri belirtildi. . Katkıda bulunan ve Sponsor kişi ve kuruluşlar ayrıca ilan edilecek ve plaket verilecektir. Ödüle aday olacak eserlerde, yazarın adı, açık adresi ve kısa hayat

88


hikayesi ile 1 adet fotoğrafla birlikte 5 adet kitap ya da 5 kopya dosyayla Postayla gönderecekler P.K. 10 Gar/Kayseri’ adresine, kargo ile gönderecekler de 0505 3926707 nolu telefondan adres bilgisi alınarak gönderilmesi gerekiyor.Katılacak kişi ve kuruluşların posta, haberleşme ve diğer giderler için her bir eser için 20 milyon lira katılım paylarını da PTT ile 0254991 nolu posta çeki hesabına ücretsiz olarak veya T.İş Bankası Sivas Cad. şubesi Kayseri 5304 0098113 nolu banka hesabına yatırmaları gerekmektedir. Bir başka uyarı da yapıtların sahiplerine iade edilmeyeceği ve ilk beş arasına giren eserlerin basımı konusunda telif hakkı sahipleriyle görüşmeler yapılarak eserlerin basılmasına yardımcı olunacağı belirtilmektedir. Başvuru Adresi ve detaylı bilgi: P.K. 10 Gar/kayseri Nazende İnce Şair-Mühendis Ödül Yazmanı0 505 3926707- 0352 2210774

89

2007 şairler antolojisi

Documents