yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · sahibi ve sorumlu yazıişleri...

60
H HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR Halkımız! İşçiler, Memurlar, Öğrenciler, Mühendisler, Esnaflar, Köylüler, Sanatçılar... Açlığa ve Zulme Karşı Hak ve Özgürlüklerimiz İçin Halkın Meşru Örgütlü Gücü Halk Meclislerinde Örgütlenelim! www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 437 5 Ekim 2014 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) [email protected] www.yuruyus.com

Upload: others

Post on 29-Mar-2021

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

HHALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR

Halkımız!İşçiler, Memurlar, Öğrenciler, Mühendisler, Esnaflar,

Köylüler, Sanatçılar...Açlığa ve Zulme Karşı Hak ve Özgürlüklerimiz İçin

Halkın Meşru Örgütlü Gücü

Halk Meclislerinde Örgütlenelim!

www.yuruyus.com

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 4375 Ekim 2014

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

info

@yu

ruyu

s.com

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DoğruGenel Yayın Yönetmeni:Emel Keleş

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44

Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş. Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus.com [email protected]

Haftalık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Milyonlarca Hasan Ferit OlupBataklıkları Kurutacağız!

KÜÇÜKARMUTLU

KADIKÖY

GÜLSUYUANADOLU YAKASI

KÜÇÜKARMUTLUKÜÇÜKARMUTLU

Page 3: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

İİ ç i n d e k i l e r41 Devrimci Okul:

Halk meclisleriningörevleri ve işlevi nedir?

42 Savaşan Kelimeler:Algı operasyonu sözlerigerçekleri örtmenin kılıfıdır!

43 Devrimci İşçi Hareketi:İşçi düşmanlarına, patronsendikacılığına karşı çözümdirenmektir, işçi meclisleriniörgütlemektir!

46 Kuşlar uçmayı, balıklar

yüzmeyi unutsa bile biz

hesabımızı unutmayız!

49 Uyuşturucuyu yayanlar

uyuşturucuylamücadele edemez!

50 Haberler...

54 Avrupa’da Yürüyüş:Stuttgart’ta süren mahkemededemokrasinin değil Amerikave Türkiye ile işbirliğinin

sözü geçiyor!

56 Yitirdiklerimiz...

58 Kulağımıza Küpe Olsun...

59 Öğretmenimiz...

23 Kürt milliyetçi hareketsiyaset yasatçılığısöylemine sarılarakgerçekleri gizleyemez!Kürt milliyetçi hareketeleştiriyi yasaklamaktadır!

25 Bu Halk Bu Vatan BizimKahrolsun Emperyalizm:Cem Güler ve vatan sevgisi

26 Kürdistan’da Tek YolDevrim: Tutarsız sözlerleciddiye alınmazsınız!

28 Sol’un Köşe Taşları: MLKP,Cephe ile ilişkisini kesmişDHKP-C ile “ilişkikesmek” devrime sırtınıdönüp, düzene gitmektir!

32 Butun yoksul mahallelerbizim olacak!Çayan umudun tarihidir-5

34 10 Soruda: Yozlaşma veyozlaşmaya karşı mücadele

36 Röportaj: Tüm halkımızıadalet için oturma eyleminebekliyoruz

38 Adalet İstiyoruz: Berkin’indavası mahşere kalmayacak!

39 Özgür Tutsaklardan...

6 Gençlik Federasyonu’ndan:Meclislerle güçlü,haklarımızla dahabilinçliyiz;haklarımızı istiyoruz!

9 Her liseli Dev-Genç'li gözlerini

kapattığında açlık vezulümle Amerikan postallarıaltında inim inim inleyenvatanını görmelidir!

11 Bilimsel demokratik anadilde

eğitim alma hakkımızıistiyoruz!

13 Umudu öğrenci

meclislerinde büyütelim!

16 Kamu Emekçileri Cephesi:Bizler iktidarların aç, yoksulbıraktığı kamu emekçileriz!

19 AKP iktidarı Ortadoğu’da

yeniden taşeronluğa

soyundu!

22 Sanatçıyız Biz:Fatih Akın’ın yanındayız!

4 Halk meclisleri halkın iradesidir!

Halk MeclislerindeÖrgütlenelim!

14 Ekim 2014, Salı Mimar Sinan GüzelSanatlar Üniversitesi Fındıklı Kampüsü14.00: Sinevizyon15.00: Panel (Adalet Konulu)17.00: Tiyatro19.00: Sarıgazi Müzik Grubu

15 Ekim 2014, Çarşamba Mimar Sinan Güzel SanatlarÜniversitesi

Fındıklı Kampüsü12.00: Halk Sofrası-Sergi14.00: Halk Oyunu15.30: Hasan Ferit GedikUyuşturucu İle Savaş ve KurtuluşMerkezi Tiyatro Ekibi17.00: Grup Abdal19.00: Dilek Feneri Uçurma

16 Ekim 2014, Perşembe Cafer Ağa Kapalı SporSalonu KadıköyProgramımız saat 19.00'da

başlayacaktır.- Tiyatro Simurg- Sinevizyon- Dev-Genç adına konuşma- Şiir Dinletisi- Konuk Sanatçılar- Dev-Genç Korosu- Grup Yorum

HALKLARIMIZIN GELENEKSEL KURBAN BAYRAMINI KUTLUYORUZ!

Açlığın, yoksulluğun, zulmün olmadığı, bütün dünya halklarının insanca yaşadığı bir düzene olan

özlemimiz, inancımız ve umudumuzla tüm halklarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyoruz!

DEV-GENÇ’İN 45. YILINDA UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

Page 4: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

“Buyuk halk hareketleri, buyukdevrimci kalkışlar halkınörgutlulukleri ve birlikteliği sağ-lanamadan gerçekleşemez” diyorDayı.

Geçtiğimiz Haziran Ayaklanması,AKP’nin faşist terör ve zulmünekarşı halkın birliğinin sağlanmasıydı.Halk bütün ülke çapında faşizmekarşı birlik olarak kendi gücünügördü. AKP, 12 yıllık iktidarı bo-yunca en ciddi sarsıntısını yaşadı.Hala aynı korkuyu yaşamaktadır.

Ancak şu bir gerçektir ki, eğerörgütlü değilse halkın milyonlarolup alanlara çıkması yüzlerce yıllıkyönetme deneyimine sahip olanegemenler için atlatılmayacak teh-likeler değildir.

Faşist AKP iktidarı HaziranAyaklanması’nın şokunu atlattı. An-cak ne AKP’nin yönetememe krizibitmiştir, ne de halkın öfkesi din-miştir. Halktaki kısmi suskunlukhalkın örgütsüzlüğünden ve Kürtmilliyetçilerin, reformizmin, opor-tünizmin reformist, düzen içi, uz-laşmacı politikaların etkisindendir.

AKP’nin faşist teröründe ve po-litikalarında hiçbir gerileme yoktur.

Bununla birlikte halkın düzeneolan öfkesi de -bir ayaklanma biçi-minde olmasa da- içten içe büyü-mektedir. Buna ne düzenin muha-lefet partisi CHP, ne Kürt milliyet-çilerin uzlaşmacı politikaları ne dereformizmin düzen içi politikalarıhalkın öfkesinin büyümesinin önün-de engel olabilmektedir.

Yoksul gecekondu mahallelerin-de devrimcilerin öncülüğünde halkınfaşizmin terörüne karşı direnişi bu-nun göstergesidir.

Dayı’nın yukarıda belirttiği“Buyuk halk hareketleri”ni yarat-manın önündeki temel sorun halkınörgütsüzlüğüdür.

Dayı, “Halkımızı duzen partile-rinde değil, devrimci örgutlerde bir-leştirmek, halk komitelerinde, halk

meclislerinde kendi sorunlarına sa-hip çıkmasını ve mucadele etmesinisağlama başat görevdir. Bugun;devrimcilerin ve halkın gundemi“barış” ağırlıklı, uzlaşmayı içerenbir bloklaşmayı değil, iktidar muca-delesini esas alan, devrimci bir cep-henin oluşturulması olmalı dır. Fa-şizmi yıkacak, halkları kurtuluşagöturecek bu Devrimci Cephe ola-caktır. Faşizmi yıkmayı hedefleme-yen, her turlu blok-cephe yok olmayaveya işlevsiz kalmaya mahkûmdur”diyor.

Bugün Kürt milliyetçi hareketinöncülüğünü yaptığı Halkların De-mokrasi Partisi altında kurulan birlikhalkın mücadelesini büyüten birbirlik değil, halkın öfkesini, kininidüzen içine çeken birliktir. Halkaumut olamaz, halktan kopmayamahkumdur. Halka yönelik hiçbirpolitika üretemezler.

Halkın birliğini sağlayacak tekpolitika, halkın faşist teröre karşısavaşını büyütmektir. Bunun dışındadüzen içi hiçbir politika halkın bir-liğini sağlayamaz.

Faşizme karşı halkı örgütle-yecek ve halkı savaştıracak tekgüç CEPHE’dir.

Halkın faşist teröre karşı öfkesinetercüman olan, savaşı büyütmekiçin mücadele eden tek biz varız.

Ne oligarşinin bize yönelik “te-rör” demagojileri, ne fiili saldırıları,ne de Kürt milliyetçilerinin, refor-mizmin her türden saldırısı bununbizim halkla bütünleşmemizin önün-de engeldir.

44 yıllık, söylediğini yapan, yap-tığını savunan onurlu bir tarihimizvar. Halkın umudu biziz.

Umudu büyütmenin yolu, halkınsavaşını büyütmekten geçiyor.

Savaşı büyütmenin yolu, halkıher alanda örgütlemekten geçiyor.Halkı silahlandırmalıyız ve halkısavaştırmalıyız.

Halk Meclisleri Halkın İradesidir

Halkımız!İşçiler, Memurlar,

Öğrenciler, Mühendisler,Esnaflar, Köylüler,

Sanatçılar...Açlığa ve Zulme Karşı

Hak ve Özgürlüklerimizİçin Halkın Meşru

Örgütlü GücüHalk Meclislerinde

Örgütlenelim!

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR44

Page 5: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Halkın Her KesiminiÖrgütlemenin YoluMECLİSLER veHALKKOMİTELERİDİR!Her Alanda Meclislerive Halk KomiteleriniKurmalıyız!

Meclisler, halkın tüm sorunlarınıve çözüm yollarını tartıştığı tüm ka-tılanların eşit söz hakkına sahip ol-duğu, ortak kararlar aldığı, kararlarıyine karar alanlar, yani halk tarafındanhayata geçirildiği örgütlenmelerdir.

Meclisler, halkın insanca, onurlubir yaşam için oluşturduğu örgüt-lenmelerdir. Halka karşı olan güçlere,bu güçlerin baskılarına, yasaklarına,zulmüne karşı halkın çıkarlarını sa-vunmak için oluşturulan örgütlen-melerdir.

Bugün devlet kitleler nezdindegeçmişe göre çok daha fazla faşistAKP ile özdeşleşmiş durumda... AKPneredeyse devletin tüm kurumlarınıkendi faşist iktidarını güçlendirecekşekilde yeniden yapılandırmıştır. Fa-şizm tepeden tırnağa AKP iktidarınagöre örgütlenmiştir...

Halkın önemli bir kesimi geçmişteolmadığı kadar devletin mahkeme-lerinden, polisinden, askerinden, eği-timinden, meclisinden, yasalarındanümidini kesmiştir.

AKP politikaları halkın tüm ke-simlerine düşmandır. Örneğin; kentseldönüşüm, çıkartılan iş yasaları, me-murlar için yapılan düzenlemeler,taşeronluk yasaları, sağlık politikaları,eğitim politikaları, zamlar, işsizlik,açlık.... Türkiyenin dış politikası...

AKP kendine oy vermeyenlereFİİLEN SAVAŞ AÇMIŞTIR...

Eskiden halk, devleti, devletinkurumlarını düşman olarak görmez-di... Bugün halk, devleti AKP’nindevleti olarak, devletin kurumlarınıda AKP’nin kurumları olarak gör-mektedir...

Artık şunları herkes söylemekte-dir: AKP’nin devleti, AKP’nin ordusu,AKP’nin polisi, AKP’nin yargısı,

AKP’nin okulları, AKP’nin sağlıksistemi, AKP’nin belediyeleri,AKP’nin basını, AKP’nin televiz-yonları...

AKP’nin halk düşmanı faşist ku-rumlarına karşı devrimin alternatifkurumlarını, örgütlenmelerini yarat-malıyız.

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuile Savaş ve Kurtuluş Merkezi bununen somut örneğidir.

Halk meclisleri ve halk komite-leleri düzenin karşısına çıkartacağımızmeşru halk örgütlülükleridir.

Dayı, “Halk komiteleri ve halkmeclisleri esas olarak, halkın so-runlarını kendi özgucuyle çözmetemelinde şekillenmek zorundadır.Halkın yaşadığı her yerde çeşitlisorunların çözumu ve giderek halkınkendi kendini yönetmesini sağla-yabilmek için bu tur örgutler vaz-geçilmezdir. Vazgeçildiğinde, uze-rinde ciddi olarak durulmadığında,halkın, devrimci mucadeleye seyircikalması, sorunların çözumunu on-dan beklemesi gibi bir anlayış ken-dini gösterir. Böylesi bir anlayışınoluşması, halkın devrimci savaşakatılmaması, çözumu kendi dışındagörmesi demektir” diyor.

Halkımızı kendi sorunlarındanyola çıkarak meclislerde örgütleme-liyiz.

Halk meclisleri ve halk komitelerihalkın her türlü sorunlarının çözümüiçin oluşturulan kolektif yapılardır.

Halkın açlık, yoksulluk, işsizlik,barınma, eğitim, sağlık, yol, su, elek-trik, yozlaşma, uyuşturucu, hırsızlık,kumar, içki, vb... onlarca sorunu var.

Karşımızda ise tepeden tırnağaörgütlenmiş bir düzen var...

Biz de halkımızı halk meclisleriçatısı altında yaşadığı sorunları çer-çevesinde çok farklı komiteler içindeörgütlemeliyiz.

Örneğin bir mahallede kuracağı-mız halk meclisinin çatısı aldındakuracağımız kadın komiteleri, yaşlılarkomitesi, çocuklar komitesi, sağlıkkomitesi, eğitim komiteleri, kültürkomiteleri, spor komiteleri, dayanışmakomiteleri, dayanışma sandıkları,

yozlaşmaya, hırsızlığa, uyuşturucuya,içkiye, kumara, fuhuşa karşı komi-teler.... propaganda komiteleri... gü-venlik komiteler, cezalandırma ko-miteleri, adalet komitesi gibi çok sa-yıda komiteler kurarak hem halkısorunları çereçevesinde örgütlü mü-cedele içine katmış oluruz, hem deher alanda devrimci bir anlayışla dü-zenin alternatiflerini yaratmış oluruz...

Meclislerde ve komitelerde temelolan halkın iradesinin pratiğe yansı-masıdır. Halk kendi iradesinin olduğuörgütlenmeler içinde yeralmaktançekinmeyecektir. Halk, meclislerdeve alt komitelerde sorunlarını çöz-dükçe kendi gücünü görecektir.

Halk, örgütlenmelere sandığımızkadar uzak da değildir... Halk kendisorunlarını kapsayacak güven duy-duğu örgütlenmeler içinde yer alır.Biz halkı, bu örgütlenmenin kendisorunlarını çözmek için gerekli ol-duğuna inandırmamız, ikna etmemizgerekir. Bunu başardığımızda halkkurduğumuz örgütlenmeler içindeyer alacaktır.

Cezayir Halk Devrimi sonrasında,halkın yönetime katılmasının organ-ları olarak kurulan halk meclislerininçalışma pratiğini ve sonuçlarını Ce-zayirli devrimci Frantz FANON‘Yeryüzünün Lanetlileri’ adlı kita-bında şöyle anlatıyor: “Az gelişmişbir ülkede yaşadığımız deneyimler,önemli olanın üç yüz kişinin anlayıpkarar vermesi değil, iki-üç katı dahauzun zaman alsa bile tüm halkın an-layıp karar alması olduğunu kanıt-lamıştır... Gerçekten de, açıklamalarınaldığı zaman, işçiyi insanlaştırmakla“kaybedilen” zaman, uygulamadayakalanacaktır. Halk nereye ve nedengittiğini bilmelidir.” (YeryüzününLanetlileri, syf: 190)

Halkımız! İşçiler, memurlar, öğ-renciler, mühendisler, esnaflar, köy-lüler, sanatçılar... bugün temel gör-evimiz; açlığa ve zulme karşı hakve özgürlüklerimiz için halkın meşruörgütlü gücü halk meclislerini ör-gütlemektir. Cepheliler; her alandameclis çalışmalarını başlatmalıyız!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

55HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 6: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ülkemizde Gençlik

Uzun ve yorucu bir sınav süreci-ne çok çalışarak, emek harcayarak vebirçok şeyden fedakârlık yaparak ge-çirdin. Şimdi üniversitedesin,

HOŞGELDİN!Ne ümitlerle geldin üniversiteli ol-

maya dair. Bakalım nasıl bir üniver-site, idare ve öğrenci yaşamı ile kar-şılaşacaksın.

Üniversitelerimizde hergün birhakkımız elimizden alınıyor, öğren-cinin direnmediği süreç içerisindeyaşamı hergün daha zorlaşıyor. Hak-larımız işte böyle gasp ediliyor:

-Okullarda öğrenci kimliği gös-terme dayatması.

-Kampüs kartı çıkartarak zorlabanka kartı aldırma zorunluluğu (yaniöğrenci kimliği aynı zamanda okulunanlaşmalı olduğu bankanın kredi kar-tıdır.)

- Okullarda kulüplerin engelsiz vekoşulsuz şekilde açamama ve faaliyetyapamama...

- Yurt ve barınma sorunu, - 2. öğretim harçları,- Yemekhane sorunları,- Polis - ÖGB işbirliği, - Ulaşım sorunu (yurtlara ve fa-

kültelere ulaşım sorunu... Bu başlık al-tında yurtlara ve fakültelere ücretsizservisler ile ulaşım sağlamayı talepedebiliriz, bazı üniversitelerde varbu hizmet)

- İnternet sorunu... - Ders kaynaklarına ulaşamama

(kütüphane...)

- Temizlik

- Özel işletmeler (okul içindeki)

- Bologna-çan eğrisi sistemleri

- Soruşturmalar-cezalar

- Anadilde-parasız eğitim

- Bilimsel eğitim

- Söz-karar hakkı

- Rektör ile randevu ve konuşma

hakkı, - Odaların olmaması,

- Faşist terör,

- Fakülteler arası geçişler yasak,bunların kaldırılması...

- Bilgisayar odalarının olmaması...

- Kültürel etkinliklerin yapımınınyasak olması,

- Okulların anlaşmalı olduğu has-tanelerin iyi hizmet vermemesi, tedavietmemesi,

- Spor salonlarının kullanımınınsorunlu oluşu...

- Mobeseler...

- Reklam panoları,

- Gerici fakülte hocaları ve baskı-ları...

- Burs sorunu,

- Devamsızlık sorunu.

- Turnike ve x-ray nedeniyle oku-la girişlerin tacize varması

- Zorunlu oryantasyon(okulu ta-nıtım ve uyum adı altında öğrencile-rin zorunlu olarak faaliyetlere katılı-mı )

- Sınavsız eğitim,

- Formasyon hakkı,

-Bütünleme-yaz okulu......

Bu gasp edilen haklar öğrencininyaşamını şekillendirmek, elini kolu-nu bağlamak, düzene uygun ücretliköleler haline çevirmek içindir. İn-sanlık dışı bir uygulamayı bizlerekanıksatmaya çalışıyorlar. Bu sorun-lardan en önemlilerini açarsak:

BarınmaÜniversitedeki öğrencilerin he-

men hepsi farklı il ve ilçelerden, ai-lelerinden uzak yerlerden geliyorokumak için. Onları bekleyen en te-mel sorun, barınmadır.

Devlet yurtlarının kapasitesi ol-

dukça sınırlıdır. Bir ildeki toplamöğrenci sayısının yaklaşık % 10'ukadardır. Bu %10'luk kısma girebi-lenler için kalabalık odalar, hijyenikolmayan tuvalet, banyo sorunu bit-miyor, yeni başlıyor üstelik. Geriyekalan binlerce öğrenci için ise ya özelyurtlarda ya da ev kiralamak zorun-luluk oluyor. En az bir aylık asgari üc-ret yalnızca barınmaya gidiyor. En te-mel hakkımız olan barınmayı dahidevlet karşılayamıyor. Çok az bir kı-sım öğrenci için karşılandığını söylesede orada da sağlıksız koşullar içindeyaşamaya zorluyor. Biz üniversiteöğrencileri olarak barınma hakkımı-zı istiyoruz. Öğrenci meclisleriyle busoruna çözüm olacağız.

UlaşımBir başka sorunumuz ulaşımdır.

Ulaşımın ücretli olması yalnızca öğ-rencilere değil halkın her kesimini il-gilendiren büyük bir sorundur. Dev-let yurtlarının genelinin okula uzak ol-ması okul yakınlarındaki evlerin ki-ralarının çok yüksek olması bizleri hergün ulaşım sorunu ile karşı karşıya ge-tiriyor. Ayda oldukça fazla parayıulaşıma harcadığımız gibi, iyi şartlardahizmet alamıyoruz. Saatlerce sürentrafik, seferlerin yetersizliği ile bu so-run büyüdükçe büyüyor. Ucuz, rahatbir ulaşım için haklarımızı istiyoruz.

Har(a)çÜniversite harçlarını kaldırdıkla-

rını söyleyen hükümet yalan söylüyor,kaldırılan sadece öğretim harçlarıdır.İkinci Öğretim ve Açık Öğretim Fa-kültesinden harçlar alınmaya devamediyor. Hem de bunlara yapılan zam-larla diğer “kaldırdık” dedikleri harç-ları da bunlar üzerinden çıkartıyor.

Üstelik çarpık eğitim sistemin-den, bozuk eğitim anlayışından kay-naklı dersi kalan ve okulu uzayan öğ-

MECLİSLERLE GÜÇLÜ, HAKLARIMIZLA DAHA BİLİNÇLİYİZ;

HAKLARIMIZI İSTİYORUZ!

Gençlik Federasyonu’ndan

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR6

Page 7: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

rencilerin 1. Öğretim de olsahar(a)cını alıyorlar. Sonuç olarak‘harçların kaldırıldığı’ yalandır, al-datmacadır.

Yemekhane Şimdi başlığı gördüğünde yok

artık insanın en temel ihtiyacı da so-runlu olur mu diyeceksin! Evet, üni-versiteler devlet eliyle öyle bir tica-rethaneye çevrildi ki en temel ihti-yacımızı bile para ile karşılar hale gel-dik! Üniversite yemekhanelerindesağlıksız ve kötü yemekleri belli birücret ödemeden yiyemiyorsun.

Faşist SaldırılarOkullarımızda baskının artma-

sı, bilimsel eğitimden uzaklaşılmasıve gericileşmenin sonucu faşist zih-niyetler de daha rahat boy vermekteve okullarımıza yerleşmekteler. Bir-çok üniversitede faşistler okulları-mızda adeta terör estiriyor. Bizlerinolduğu yerde faşizme izin vermeye-ceğiz. Onlara hiçbir yerde yaşam hak-kı tanımayacağız. Bu da bizim bir-likte hareket etmemiz ile olur. Birlikteolunca daha güçlü olur ve daha sağ-lam vururuz.

Anadilde, Parasız veBilimsel EğitimHakkımızı İstiyoruz!

Eğitimi herkes kendi anadilindegörmeli. Bunun dışında eğitim tica-ri olarak ele alınmamalı ve herkesineğitim hakkı koşulsuz sağlanmalıdır.Okullarımızda eğitime bütçe ayrıl-mamakta ve teknik olarak donatıl-mamaktadır yine eğitim de ezbere da-yalı ve bilimsellikten uzaktır. Oysa-ki üniversiteler bilimin yuvasıdır. Buda ancak bizim taleplerimizi daha gürhaykırmamızla sağlanabilir.

Öğrenci KimliğiGösterme Dayatması

Kendi üniversitelerimizde adetayabancı muamelesi görmekteyiz.Okulun öğrencisi olduğumuz haldeidarenin ÖGB’ler (Özel GüvenlikBirimleri) aracılığıyla dayatması so-nucu kart göstermeden kendi oku-

lumuza girememekteyiz. Üniversi-telerde faşist yapılanmalar satırlarlagirerken üniversite dışındakileri ge-tirirken bizler kendi okulumuza gi-rememekteyiz. Bu keyfi uygulamalarıtüm üniversitelerden kaldıracağız.

Kampüs Kartı Dayatması Üniversitelerde öğrencilere zo-

runlu kampüs kartı dayatması başla-mıştır. Kampüs kartı anlaşmalı ban-kalar tarafından çıkartılmakta ve öğ-rencinin yemekhane, kantin vb. ihti-yaçları bu şekilde karşılanmaktadır. Bukart olmadan üniversitelere gireme-mektedir. İhtiyaçlarını da normal paraile değil ancak bu şekilde karşılamakzorunluluğu vardır. Yine bu kartlarabelirli bir para yükleme zorunluluğuvardır. Bununla birlikte öğrenciyi birmüşteri gözüyle görmekteler kendi an-laşmalı bankalarının zengin olmasıiçin öğrencilere baskı kurmaktadırlar.Bu kartı kabul etmeyeceğiz ve bu uy-gulamayı üniversitelerimizde ger-çekleştirmeyeceğiz.

Okullarda Kulüplerin Engellenmtesi

Üniversitelerde kulüp hakkımız ol-masına rağmen birçok dayatma ile kar-şılaşmaktayız. Kulüp ismini beğen-mediği için izin vermeyen idareden tu-talım da sırf düşünce yapımızı bildi-ği için oda vermeyen, aylarca bekle-ten idarelerde bilmekteyiz. Yine zo-runlu olarak öğretim görevlisi isteme,belirli bir öğrenci sayısı da istemek-teler. Tüm bu dayatmalar sonucu ku-lüp hakkımız da engellenmektedir.

ÖGB SorunuÖGB adeta üniversite polisliği

görevine soyunmuştur. Nasıl polislersadece suçlu olarak devrimcileri gö-rüyorlarsa ÖGB de aynı şekilde gör-mekte ve adeta devrimci, demokratöğrencilere karşı bir baskı aracı ola-rak üniversitelerimizde durmakta-dırlar. Bu baskılara karşı da yine bir-likte hareket etmeliyiz.

Soruşturmalar-CezalarÜniversitelerde soruşturmalar ve

cezalar o kadar arttı ki her olaydaceza ile karşılaşmaktayız. Bunun se-bebi de örgütsüz oluşumuz. Örgütlüolursak ve birlikte hareket edersekidarenin soruşturma açmasına veceza vermesine engel olabiliriz.

MobeselerÜniversitelerin her yeri kamera-

lar ile donatılmıştır. Öğrenciler bu ne-denle rahat hareket edememekte veözgürce yaşayamamaktadır. Kame-ralar ile öğrenciler baskı altına alın-maktadır. Bu kameralar istediğinigörmekte, istemediğini görmemek-tedir. Faşist öğrenciler rahatça hare-ket ederken demokrat öğrenciler debu kameralar devreye girmektedir.Üniversitelerimizde kameralarayer yok. Gördüğümüz yerlerde kı-racağız, parçalayacağız.

Sınavsız EğitimZekâmız girdiğimiz sınavlar ile

ölçülmemelidir. Ezbere dayalı bireğitim sistemi ile ezberle sınavı geçve sonra unut olmamalı; uygulama ileyaşayarak öğrenmeliyiz.

Kendi SorunlarımızıKendimiz Çözeceğiz!

Okullarımızda yaşayanlar bizle-riz. Haliyle de okullarımızın sorun-larını da bizler daha iyi bilmekteyiz.Sorunu bilen çözümü de bilir diyo-ruz bu yüzden bu sorunları çözecekbizleriz. İktidar ve idare ise okulda-ki sorunları büyütmek üzere kararlarçıkarır kendi menfaatlerini koruma vekendi karlarına kar katma üzerine ya-salar çıkarır ve kararlar verir. Bunlarıtanımayacağız kendi sorunlarımızıyine kendi örgütlülüğümüzle çöze-ceğiz.

Bunlar dışında sağlık, internet, ye-terli oda bulunmaması, özel işletme-ler, x-ray cihazları, gerici öğretim gö-revlileri ve daha birçok şey sayabili-riz. Kendi sorunlarımızı ancak ken-di öz örgütlenmelerimiz çözebilir.Kendi öz örgütlenmemiz öğrencimeclisleridir, öğrenci meclislerindekendi gücümüzü görecek önümüze çı-kan sorunları bir bir çözeceğiz.

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

7HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 8: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Öğrenci meclisleri gençliğin meş-ru, demokratik, öz örgütlenmeleridir.On binlerce öğrencinin bulunduğuokullarımızda bizim de binlerce öğ-renciye ulaşmayı hedeflememiz ge-rekir. Önemli olan en geniş kesimlereulaşmaktır. Meclislerin ne olduğunubizlere neler kazandıracağını tartış-maktır.

Okullarımızda bulunan kol vekulüpler çerçevesinde tiyatro, müzikgrubu, spor turnuvaları gibi bir çoksosyal faaliyet düzenleyip öğrencilerarasındaki kopukluğu giderebilir,birlikteliği sağlayabiliriz. Liseli öğ-renci meclislerini en geniş kesimle-re yaymak için meclisleri anlatan pa-neller, söyleşiler vb. yapabiliriz. Öğ-renci gençliğin sorunları sadece okul-larda yaşanılan sorunlar değildir.Genel anlamda tüm ülke gençliğinikapsayan sorunlar da öğrenci gen-çliğin sorunlarıdır. Okulumuzda ya-pacağımız çalışmalar yaşadığımız

tüm sorunları kapsamalı. Sorunları-mızı hep birlikte çözebiliriz. Örneğinher hafta hem ülke gündemindeki so-runları ve kendi okulumuzdaki so-runları ele alıp toplantılar düzenleyipsorunlarımızı tartışıp çözümler üre-tebiliriz.

Buna benzer faaliyetleri kendiyaratıcılığımızı kullanarak gelişti-rebilir okullarımızın durumuna göreçalışmalar yürütebiliriz.

Gördüğün gibi sahip olduğumuzen temel haklarımız bizden bir avuçasalağın rahatı için alınıyor. Çizdiği-miz tablo iç karartıcı olabilir ama aslaumutsuz değil! Çünkü sorunlarımızçözümsüz değil! Çözüm öğrenci gen-çliğin örgütlü mücadelesinden geçi-yor! Sorunun çözümü sensin! Birliktekuracağımız öğrenci meclislerinde ye-rin hazır! Gasp edilen haklarımızı bir-likte alacağız ! Meclislerde kararalacağız, meclislerde alacağımız ka-

rarlar yönünde adımlar atacağız ve at-tığımız adımlar haklarımızı alacakadımlar olacak... Gücümüz birbiri-mize olan güvenimiz olacak, gücü-müz tek ses olmamız olacak, gücü-müz kararlılığımızda olacak, gücümüzkitleselliğimizde olacak... Kendi so-runlarına karşı çözümler üreten gen-çliğin önünde hiçbir engel ve sınırınolamayacağı bilinci ve coşkusu ilegençliğin kendi öz ve örgütlü gücü öğ-renci meclislerinde birleşelim...

- Öğrenci Haklarımızı İstiyoruz,Alacağız. Öğrenci Meclisleri İleKazanacağız!

- Demokratik Üniversite, Ba-ğımsız Türkiye için Öğrenci Mecl-isleri'nde Örgütlenelim!

- Hak Verilmez Alınır. ÖğrenciMeclisleri İle Kazanılır!

DEV-GENÇ

Duyuru;UMUTLA, İNANÇLA VE COŞKUYLA45. YILIMIZA GİRİYORUZ!

Dev-Genç'liler kuruluşunun 45. yılını yapacaklarıprogramla kutluyorlar.

Her gün 50 kişi ile konuş, 25 kişiyi ikna et!10 bin kişi ile 10 bin yürek olalım!

27 Eylül Cumartesi: 16.00-19.00 arası Taksim’de bil-diri dağıtımı

17.00’da Liseli Dev-Genç’in kampanya açıklaması(Demokratik Lise, Bağımsız Türkiye için ÖğrenciMeclislerinde Örgütlenelim!)

2 Ekim Perşembe: 16.00-19.00; Kadıköy-Karaköyarası vapurda bildiri dağıtımı, sesli çağrılar.

4 Ekim Cumartesi: 16.00-19.00; Şişli- Mecidiyeköyarası bildiri dağıtımı, sesli çağrılar.

9 Ekim Perşembe: 16.00-19.00 arası Beşiktaş’ta bil-diri dağıtımı, sesli çağrılar.

11 Ekim Cumartesi: 16.00-19.00 Kadıköy’de bildi-ri dağıtımı ve sesli çağrılar.

Öğrenci Arkadaşlar, Halkımız:Dev-Genç’in 45 yılı kan-can bedeli yazılan tarihin,

halkın kurtuluşu yolunda yaratılan geleneklerin adıdır.Dev-Genç’in 45. yılını coşkuyla ve yeni hedeflerimiz-le selamlamak hepimizin görevidir. Yaptığımız tüm ça-lışmalara sizleri de bekliyoruz. 16 Ekim’de 10 bin yü-rek olacağız. Sesimize ses kat! O büyük günümüzde hepbirlikte olalım!

SÖYLEYECEK SÖZÜN, EMPERYALİZME ÖF-KEN VARSA DEV-GENÇ’TE YERİN HAZIR!

YAŞASIN DEV-GENÇ, YAŞASIN DEV-GENÇ’Lİ-LER!

MAHİR’DEN DAYI’YA DEV-GENÇ 45. YAŞIN-DA!

MAHİR HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADARSAVAŞ!

DEV-GENÇİletişim: 0536 799 01 35

Piyalepaşa Mah. Piyalepaşa Cad. No:118,Okmeydanı/İstanbul

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR8

Derbent GaziGalatasaray Lisesi

Page 9: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Her liseli arkadaşımız kapatsıngözlerini... Kapatsın ve düşünsün...

Evdeki, sokağındaki, mahallesin-deki yoksulluğu, okuldaki eşitsizliği,halk için bilimsel bir eğitim yerine ge-rici faşist eğitimi, ülkenin nasıl Ame-rikan üsleriyle çevrildiğini, nasıl hal-kının ve vatanının işbirlikçi tekellere,emperyalistlere peşkeş çekildiğini,bonzaisinden tutalım da nasıl yozlaş-tırıldıklarını...

Düşünsünler gözlerini kapatıp...

Böyle bir tablo içerisinde kendile-rinin nerede durduğunu ve nerededurması gerektiğini... düşünsünler...

Elbette biz emperyalizmin Holly-wood pazarlarından çıkma çakmakahramanları değiliz... Biz süpermanveya actionman değiliz... Veya biz so-runsuz, tasasız, el bebek gül bebek ye-tişen... Barbie bebekleri değiliz...

Biz kimiz?

Biz kimiz... sorusuna verdiğimizcevap, peki biz ne yapacağız... Yaniben ne yapacağıma verecek cevabımızolacaktır...

Biz kimiz... İşte buna verdiğimizcevap; “Biz bu halkın onurlu evlatla-rıyız...” ise o zaman dünyayı ve ülke-mizi nasıl kan, açlık ve yozlaşmacenderesine çevirdiklerini görüp...

Görmekle kalmayıp onun için müca-dele edeceğiz. Suikastçiler ve Fedailerfilminde çok güzel bir sahne vardı... İz-leyen arkadaşlarımız hatırlar: -ki biz-ce izlemeyen liseli arkadaşlarımız davakit geçirmeden izlemeli- Genç fedaibaşka bir arkadaşına şunu diyordu...“Sen her gözünü kapattığında sev-diğin kızı nasıl görüyorsan ben deher gözümü kapattığımda vatanımıgörüyorum...”

İşte orası oturduğumuz bir mahal-le değil, orası ülkemiz değil zaman daonlarca onlarca yıl öncesi..

Ama işte vatana ve halka duyulanözlem, çekilen acı bir...

İşte biz Liseli Dev-Genç’liler ola-rak da her gözümüzü kapattığımızda bugerçeği görmeli ve bu gerçeği değiş-tirmek için mücadele etmeliyiz.

Birken iki, üç, dört, beş, yüzler, bin-ler, yüzbinler, milyonlar olmalıyız...Milyonlar olmak istiyorsak komiteleroluşturmalı, milyonlar olmak istiyor-sak;

Tüm Liselileri Ortak Talepleri-miz İçin;

Uyuşturucuya ve YozlaşmayaKarşı,

Demokratik Bir Lise, BağımsızTürkiye İçin Öğrenci MeclislerindeBirleştirmeliyiz.

Dökülen Kanımızın, Çekilen Acı-ların, Açlığımızın, Yoksulluğumu-zun, Delik Deşik Edilen Vatan Top-rağımızın Hesabını Soralım...

Sorulacak Hesabımız İçin,

Hak ve Özgürlüklerimiz İçin,

Vatanımız ve Halkımız İçin,

Demokratik Lise, Bağımsız Tür-kiye İçin;

Öğrenci Meclislerinde Birleşe-lim, Savaşalım, Kazanalım!

HEY LİSELİ ARKADAŞIM! GÖZÜNÜ KAPATTIĞINDA NEYİ GÖRÜYORSUN?

HER LİSELİ DEV-GENÇ'Lİ GÖZLERİNİ KAPATTIĞINDAAÇLIK VE ZULÜMLE AMERİKAN POSTALLARI ALTINDA

İNİM İNİM İNLEYEN VATANINI GÖRMELİDİR!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

9HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 10: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

AKP 4+4+4 eğitim sistemini getirerek, önünü açtığıgerici eğitimi, son çıkardığı torba yasa ile birlikte daha daresmileştirdi.

4+4+4 ile 8 yıllık zorunlu eğitim sona erdirilmiş, okulabaşlama yaşı 5'i bitirip 6'dan gün almakla başlatılmış, 8yıllık kesintisiz eğitim 4 yıl ilkokul, 4 yıllık ortaokul şek-linde bölünerek, meslek liselerine yönlendirme adı altındaimam hatiplere gitmenin yolu açılmıştı.

2002 yılında 450 tane imam hatip lisesi varken,2014'te 2074 tane imam hatip var. 2002'deki imamhatiplerde okuyan öğrenci sayısı 64 bin 534 iken,2014'te 450 bin 969...

AKP iktidara geldiği günden bu yana imam hatiplerinsayısı neredeyse 5 kat arttı. Bu açıkça eğitimin gericileşti-rilmesi, çocuklarımızın beyninin AKP'nin "dindar genç-lik yetiştirme" politikasına kurban edilmesidir.

AKP, neden eğitimi gericileştiriyor? Neden buna ihti-yaç duyuyor?

AKP, dindar değil Amerikancı bir partidir. Amerika'nınçıkarları ne emrederse onu yerine getirir. "Dindar genç-lik" isteği, AKP'nin düzenine hizmet edecek insan yetiş-

tirme isteğidir. İmam hatipleri arka bahçesi yapmak isti-yor. Gericiliği halka yaymak isterken, halkın dini inançla-rını kullanıyor, onları sömürüyor.

Biz halkımızın dini inançlarına karışmayız. Başörtüsümeselesini değerlendirirken de İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜüzerinden bakarız:

"Dini inanç, kişileri ilgilendiren özel bir konudur.Herkes istediği dini inanca sahip olabildiği gibi, inan-mama özgürlüğüne de sahiptir... Hiç kimse dini inanç-ları ya da inançsızlığı nedeniyle baskı altına alınamaz,kınanamaz..." (Halk Anayasası Taslağı)

Burada ise, AKP'nin dini esaslara dayalı, gerici, sömü-rüyü esas olan bir devlet kurmak için halkın dini duygula-rını istismar edip araç olarak kullanmasına karşı çıkıyo-ruz.

Eğitimi gericileştirirken, "Başörtüsü özgürlüğü" adıaltında demagoji yapmaktadır. Yalanlarıyla, gericiliğinüzerine bir "dindarlık" şalı örtmeye çalışmaktadır. Oysayapılan çocuklarımızın, gençlerimizin beyninin gericili-ğin esiri olmasını sağlamaktır. Buna karşı mücadele ede-ceğiz. Liseli Dev-Genç olarak, halkının geleceği içinfaşizme karşı mücadele eden gençliği örgütleyeceğiz.

AKP DÖNEMİNDE İMAM HATİP SAYISI 5 KAT ARTTI;451 BİN ÖĞRENCİ İMAM HATİPLERE GİDİYOR!

AKP’NİN GENÇLİĞİ GERİCİLEŞTİRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ!

ODTÜ Hazırlık bölümünde Dev-Genç’liler, 20 Ekim’de ODTÜ’de yapacakları45. Yıl Dev-Genç Şenliği için 25 ve 26 Eylül günleri masa açtı. Grup Yorum’un dakatılacağı şenliğe, öğrenciler büyük ilgi göstererek, şenlik için çalışmak istediğini söy-leyenler ve "İlk defa Grup Yorum konserine gelebileceğim" diyerek heyecanını ifa-de edenler oldu. ODTÜ yemekhaneye şenliğin duyurusunun asıldığı ozalitte “45. Yı-lını Kutlayacağımız Dev-Genç Şenliğine Sen de Emek Ver” yazılıydı. 2 günde ya-pılan çalışmada 450 adet bildiri dağıtıldı.

Balıkesir Öğrenci Meclisi Girişimi,öğrencilerin örgütlenmesinin önemine de-ğinen bir açıklama yayınlandı. Açıklama-da: "…Gerici AKP iktidarı çocuklara 10 ya-şından itibaren geleceklerinin planlandığıyalanını söylüyor. Yeni sistem bu haliyle yaimam hatip okullarını dayatıyor ya da de-

rin sömürünün staj eliyle yaşandığı meslekliselerini. Aynı durum üniversitelerde de de-ğişmiyor işsizlik ve sınavlarla dolu bir ge-lecek kurarak gençler umutsuzluğa ve re-kabete sürüklenmek isteniyor. Tüm öğ-rencileri, çevremizi, dostlarımızı öğrencimeclisimizi büyütmeye çağırıyoruz" denildi.

Dev-Genç'liler, 27-28 Eylül'deyapılacak olan Doğançay HalkFestivali'nin çalışmaları devam edi-yor. 24 Eylül’de İzmir Bornova’dafestivalin afişleri asıldı, ardındanBornova Metro çıkışında festival ileilgili bildiri dağıtımı yapıldı.

25 Eylül’de ise Ege Üniversi-tesi’nde masa açıldı. Açılan masa-da Berkin Elvan’ı anlatan, katille-rinin cezasız kalmayacağını vur-gulayan bildiriler dağıtıldı. EgeÜniversitesi içerisinde DoğançayHalk Festivali'nin afişleri asıldı.

Gençler Umutsuzluğa Sürüklenmek İsteniyor

Doğançay Halk FestivalindeDayanışmayı Büyütelim

45. Yılında Selam Olsun Dev-Genç'e Dev-Genç’lilere!

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR10

Page 11: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ülkemizde Gençlik

“Okulda insanlar imal edi-lir. İnsan yapma olayına eği-tim denir.’’ (Düzene UygunKafalar Nasıl Oluşturulur? E.A. Rauter)

***Yine aynı kitaptan aktarmaya devam edelim. “Bilgi

üretmeye yarayan her yer okuldur ve amacı olmayanhiçbir bilgi yoktur. Çeşitli nesneler yapmak üzerefarklı farklı araçlar kullanılır. İnsan yapma aracı da bil-gidir.”

Sistemin yaratmaya çalıştığı insan modeli, düşün-meyen, kendisi üretmeyen, söyleneni söylendiği gibi ya-pan, adeta kurulu bir robot, bir makinadır. Bu insan türükapitalizmin kar etmesine, sömürü çarkının sorunsuzcadönmesine yarar. Egemenler her türlü araçla, var güçle-riyle bunu sağlamaya çalışırlar. Uyuşturucu, hayvani cin-selliğin körüklenmesi, televizyon dizileri, futbol fanatizmi,din, gizemcilik… gibi, devletin resmi eğitim politikasıda özünde aynı işlevi yerine getirirler. Uyu, sorma, sor-gulama!

AKP’nin en çok bakan değiştirilen bakanlığının“milli eğitim” bakanlığı olması; en çok değiştirilen po-litikasının eğitim ve sınav sistemi olması boşuna değil-dir. Öğrenciler denek haline getirilmiş, sistem yaz-boz tah-tasına çevrilmiştir. Amaç “dindar” bir nesil yetiştirmek-tir.

AKP’ nin dinle, imanla bir ilgisinin olmadığı açıktır.Dindar demekle dogmalara, hurafelere inanan, sorgula-ma güç ve yeteneğini kaybetmiş kişiler kastedilmekte-dir. AKP eğitimi tamamen gericileştirmiştir. Bilimsel ko-nularda bile referansları, örnekleri dini terimler, kavramlaroluşturmaktadır. İmam hatiplerin sayısı, öğretmenlere ay-rılan kadrolar, türban meselesi… Hepsi gericiliği pekiş-tirecek şekilde düzenlenmektedir.

AKP, geçtiğimiz sene “tek tipleşmeye karşı olmak,özgürlük” söylemleriyle okullarda üniformayı kaldırmış,kılık kıyafet serbestisi getirmiştir. 4+4+4 sistemi ile ilk-okul dördüncü sınıftan itibaren din dersini zorunlu kıl-mış, “seçmeli” adı altında “Kur’an-ı Kerim” ve “Pey-gamberimizin Hayatı” gibi yeni dersler ekleyerek Kuranderslerinde türban “takılabileceği” açıklanmıştır. Yine ev-rim teorisi yerine “yaratılış teorisi” i safsatalarını dersiçeriklerine yerleştirmiştir.

27 Eylül 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımla-narak yürürlüğe giren, “Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağ-lı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yö-netmelikte Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yönetme-liğin 1. Maddesine göre; “…26/11/2012 tarihli ve

2012/3959 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğekonulan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrenci-lerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmeliğin 3’ün-cü maddesinin altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentleriaşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. d) Okullarda yüzü açıkbulunur; siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazılarınyer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyal-leri kullanamaz; saç boyama, vücuda dövme ve makyajyapamaz, pirsing takamaz, bıyık ve sakal bırakamaz, e)Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda okul için-de baş açık bulunur…” denilerek değiştirilmiştir. Bu yö-netmelik değişikliği ile; “okul öncesi eğitim kurumla-rında ve ilkokullarda okul içinde başın açık bulunacağı”belirtilerek, ortaokul ve ortaöğretim kurumlarının ta-mamında kız öğrencilerin 9 yaşından itibaren başla-rını örterek derslere girmelerinin önü açılmıştır.

Peki, biz 90’lı yıllarda başörtüsüne özgürlük eylem-lerine katılıp destek verenler, inanç özgürlüğü için bedelödeyenler bu düzenlemelere bugün neden karşı çıkıyo-ruz?

Çünkü bugün türban artık özgürlük sorunu de-ğildir. İktidar yanlısı olmayanlar için baskı aracınadönüşmüştür.

Yine Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG)sınavında tercih yapmayan öğrenciler imam hatip okul-larına yerleştirilmektedir. Ortaöğretim kurumlarınagiriş sınavıyla herhangi bir tercihte bulunmayan 40 binöğrencinin kaydının zorunlu olarak imam hatip liseleri-ne (İHL) yapılması AKP’nin İHL’leri yaygınlaştırma ira-desini ve politikasını göstermektedir. Rakamlara göreAKP’nin iktidara geldiği 2002’den bugüne kadar imamhatibe giden öğrenci sayısı 10 kat artmıştır. 2002 yılın-da 71 bin 100 olan imam hatipli sayısı, 2013-2014 eği-tim öğretim yılında 689.232 ulaştı. Okul sayısındaki ar-tış da AKP’nin iktidarda olduğu 12 yıl boyunca imam ha-tip lisesi sayısı iki kat arttı. 2002’de 450 olan okul sayı-sı 2014’te Milli Eğitim Bakanlığı’nın e-okul sistemindeilan ettiği kontenjanlara göre 952 oldu. Atama bekleyenöğretmenlere ayrılan branş kontenjanları da eğitimin ge-ricileştirilmesi politikasının başka bir göstergesi. Yüz-binlerce öğretmenin ataması yapılmazken, din kültürü veahlak bilgisi öğretmenliğine yapılan atamaların sayısınınyüksekliği dikkat çekici ölçüde fazladır.

Yetiştirmek istedikleri dinci-gerici nesil, bir yanıyla sor-madan sorgulamadan itaat eden bir insan modelini anlatırken

Her Şey Sömürü Çarkının Sorunsuz Dönmesi İçin! Sorgulamadan İtaat Eden Beyinler AKP Düzeninin Garantisidir!

GençliğinGündeminden Ülkemiz Halkımız Geleceğimiz İçin;

Bilimsel Demokratik Anadilde Eğitim Alma Hakkımızı İstiyoruz!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

11HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 12: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

öte yandan da siyasi muhaliflere, devrimci, demokratla-ra karşı bir saldırı silahı olarak yetiştirilmektedir.

26 Eylül tarihinde, İstanbul Üniversitesi’nde kendi-lerine “Müslüman Gençlik” adını veren bir grubun, ABDve AKP ve diğer işbirlikçi devletlerin elbirliğiyle yarat-tıkları IŞİD isimli terör örgütüne karşı afiş yapıştıran dev-rimci demokrat öğrencilere saldırması AKP’nin yaratmayaçalıştığı neslin ne işe yarayacağını gösteriyor. Geçmiş-te MHP’li faşistleri devlet nasıl kullandıysa bugün de din-ci gericileri devrimci, demokrat, ilericileri sindirmek, tes-lim almak için kullanıyor AKP iktidarı. Eğitim sistemi-nin amacı budur.

Eğitim, insan yapma olayıdır. Bizim eğitim anlayışı-mız bilimseldir. Soru sorma üzerine kuruludur. 5N + 1K dediğimiz, ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kimsorularıyla bir olayın gerçek boyutlarını tespit edip, di-yalektik materyalist yöntemle olayın içindeki problemiçözmeye dayanan yöntem, devrimcilerin yöntemidir.

Bizim için her şey somuttur. Maddidir. Ve bilinemezbir şey yoktur. Dünyadaki her şey birbiriyle bağlantı ha-lindedir ve her şey neden sonuç ilişkisi içinde ele alın-malıdır. Bizi güçlü kılan ideolojimizin yaslandığı bu bi-limsel/felsefi temeldir. Bizim eğitimimiz güçlükler kar-

şısında yılmayan, zorluklar karşısında gerilemeyen,yokluklar karşısında çaresizleşmeyen, başarısızlıklarkarşısında moralsizleşmeyen, umutsuzluğa düşmeyen gü-venli insanlar yetiştirmeyi hedefler. Bu insan modeli dev-rim gibi zorlu bir görevin altından kalkacak insan mo-delidir ve eğitimimizin gayesi budur.

Dayı’nın Haklıyız Kazanacağız savunmasında söy-lediği; “Biz yeni bir dünya kuracağız. Yalnız değiliz. Tümdünya halklarıyla beraberiz. Güçsüz değiliz. Gücümüzinancımızda, tarihsel ve siyasal haklılığımızdadır.”Bu güç ve haklılığı biz bilimsel eğitimle sürekli kılıyor,kalıcılaştırıyoruz. O nedenle eğitim sistemi sadece gen-çliğin, öğrencilerin değil tüm halkın kurtuluş mücadelesisorunudur. Ancak biliyoruz ki akademik, demokratik, bi-limsel, anadilde eğitim hakkı mücadelesi bugün asıl ola-rak gençliğin omuzlarındadır. Bu nedenle bütün gençli-ğimizi, tüm halk çocuklarını geleceğimizi kazanmak için,AKP’nin dinci gerici, faşist saldırı ve baskılarına karşı,eğitim politikalarıyla beyinlerimizin teslim alınmasına kar-şı mücadele etmek üzere birleşmeye ve öğrenci meclis-lerinde kendi geleceğimizi tayin etmeye çağırıyoruz.

Uyumayacak, soracak, sorgulayacağız.

Gelecek bizim ellerimizdedir.

Ülkemizde Gençlik

28 Eylül günü, Bağcılar Yeni Mahalle 1. So-kak’ta, uyuşturucu madde alarak kendinden geç-miş iki genç, Halk Cepheliler tarafından farkedildi. Birinin durumu çok kötü olduğu için ai-lesine haber verildi, hastaneye gitmesi sağlan-dı. Diğeri de Halk Cepheliler tarafından evinekadar götürüldü. Yol üzerinde bulunan insan-lara seslenilerek devrimcilerin yanında yeralma çağrısı yapıldı.

Bağcılar Halk Cephesi konuyla ilgili yap-tığı açıklamada “AKP’li belediye ve polisBağcılar’ı tarikatlarla gericileştirmeye, uyuş-turucu ve fuhuşla yozlaştırarak teslim almayaçalışıyor. Gençlerimizin köşe başlarında ken-dinden geçen, hayatını kaybeden, devletin pisişlerini yapan yedek gücü haline gelmesine izinvermeyeceğiz!” dedi.

Bursa’da Haziran Ayaklanması şehitlerini anmak için, Nilüfer HalkForumu tarafından yapılan festival, 27 Eylül’de Nilüfer 3 Fidan’dayapıldı.

Festivalde, İnşaat Sendikası’ndan işçiler, Gezi şehit aileleri,Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından ve ÇHD Genel Başkanı Sel-çuk Kozağaçlı, Efkan Bolaç ve Ankara ve İstanbul’dan katılımcılarkonuştu.

Halk Cepheliler'in açtığı stant; hem yayın zenginliği, hem de gör-selliği açısından oldukça yoğun ilgi gördü. Halk, Halk Cepheliler'inmasası, pankartları ve ürünlerinin önünde fotoğraf çekildi. 30 taneYürüyüş Dergisi’yle beraber, tutsak ürünleri ve birçok kitap satıldı.

Halk Cepheliler'in, festivalin devrimci çizgiye çok uzak bir şekildeyapılmasını eleştirilerindeki haklılık bir kez daha görüldü. Suluku-le Orkestrasının sahneye çıkması ve “Ölüm Allahın emri biz bura-ya eğlenmeye geldik, kop kop, hop hop, alah alah” şeklinde bağırıpgöbek sallayıp oynamaları büyük ölçüde tepki aldı.

Antep Halk Cephesi, jandarmanın Köseler Köyü’nde yaptığı bas-kıyı yazılı açıklama yaparak protesto etti. Açıklamada “Geçen haf-ta sonu Köseler Köyü’nde oturan bir aile, devrimcilerle görüştüğü içintehdit edildi.

22 Ekim Pazartesi günü köye giden Halk Cepheliler de jandarmanınbaskısına maruz kaldılar. Köyde kaldıkları süre boyunca jandarma,köyün içinde devriye atmış ve köye girerken ve çıkarken bindikleriaraç jandarma tarafından durdurularak halk içinde tedirginlik yarat-maya çalışıldı.

Halk Cepheliler, yaptıkları açıklamada "Haksız, haklının karşısındayenilmeye mahkumdur. Köyleri basan yakıp yıkan, sürgün eden fa-şist düzenin bekçileri, Halk Cepheliler'i sindiremeyecek!" denildi.

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR12

Gençlerimizi Uyuşturucu MüptelasıHaline Getiren AKP’dir!

Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz! Haksız, Haklının Karşısında Yenilmeye Mahkumdur!

Değerlerin Yitimi Yozlaşmanın Ta Kendisidir

Page 13: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ülkemizde Gençlik

Ülkenin farklı yerlerinde yeniyeni öğrenci meclisleri kurulmaya de-vam ediliyor. Kurulan meclisler faa-liyetlerine başladı.

İstanbul: Liseli Dev-Genç’lilerTaksim’de demokratik bir lise ve ba-ğımsız bir Türkiye talepleri ile eylemyaptı. 27 Eylül’de yapılan eylemdeöğrenci meclislerinde birleşme çağ-rısı yapıldı. Açıklama sonunda Lise-li Dev-Genç'liler tüm liseli öğrenci-leri mücadeleye çağırdı.

Ömürtepe Öğrenci meclisi giri-şimi 28 Eylül’de mahallede yozlaş-maya karşı yürüyüş yaptı. Eylemsonrası, bonzai ile ilgili belgesel ha-zırlayan Vice News'tan bir muhabir,öğrenci temsilcisi ile röportaj yaptı.

Hatay: 27 Eylül’de Eğitim-SenAntakya şubesinde öğrenci meclisle-ri semineri yapıldı. Seminerde öğren-ci meclislerinin yapısı, işlevi, nasıl ku-rulacağı, liseli gençliğin büyük saldı-rı altında olduğu vurgulandı. Ortado-ğu’daki emperyalist saldırganlığın an-latıldığı ve Suriye halkının direnişin-den bahsedildiği toplantıda öğrencimeclislerinin bu saldırılara karşı ala-cağı tavırdan bahsedildi. TEOG veyeni üniversite giriş sisteminin anla-tıldığı seminere 25 kişi katıldı.

Çanakkale: Çanakkale Kredi veYurtlar Kurumu Kız Yurdu’ndakihak gasplarına karşı Çanakkale Öğ-renci Meclisi girişimi tarafından imzakampanyası başlatıldı. Yapılan açık-lamada yurt koşullarının düzeltilme-si istendi. "Barınma hakkımız en-gellenmez. Sağlıklı koşularda yaşa-mak bizim de hakkımızdır" denildi.

Kırklareli: Kırklareli ÖğrenciMeclisi, 24 Eylül’de Kavaklı Kam-püsü’nün girişine giderek, ulaşımzamlarına karşı 10 günden beri devameden kampanya çerçevesinde yürüyüşdüzenledi. Okulun girişinde “UlaşımÜcretlerine Yapılan Zamlar Geri Alın-sın- Kırklareli Öğrenci Meclisi” pan-kartı açıldı. Kampüs önünden Ka-vaklı Belediyesi’ne yürünecek ve be-lediye ile görüşülecekti, jandarmayolu açmayınca oturma eylemi baş-latıldı. Tekrar sloganlar atıldı ve son-rasında basın açıklaması ile eylem ira-di olarak sonlandırılırken belediyearaçlarının aylık pasolarda indirimyaptığı görüldü.

Manavgat: Antalya'nın Manav-gat İlçesi’nde 14-15-16-17 Eylül ta-rihlerinde Cumhuriyet Meydanı'ndaöğrenci meclisleri masası açıldı. Hal-kın yoğun ilgi gösterdiği masaya

Manavgat zabıtaları engelleme giri-şiminde bulundu ama başaramadı.Öğrenciler “biz burada uyuşturucuya,fuhuşa, yozlaşmaya karşı mücadeleediyoruz. Yoksa siz karşı değil misi-niz bunlara" diyerek uzaklaştırdı.

Halk İçin EğitimHalk İçin Bilim Mücadeleyle Kazanılır!

Antep Öğrenci Meclisi Girişimi,27 Eylül’de Düztepe Mahallesi’ndeuyuşturucu, kumar, fuhuş ve yozlaş-maya karşı tepkiyi ölçmek için ma-halle halkı ve öğrencilere anket yap-tı.

Öğrencilerle TEOG üzerine ko-nuşuldu. 2 saat süren çalışmada 50 an-ket yapılırken, Yürüyüş Dergisi de ta-nıtıldı.

Antep çadır günlüğü:24.09.2014Halkımızın bir gün önceki yağmur

için aldıkları tedbir sayesinde ıslan-madan atlatıyoruz bugünümüzü de.Tabi bizler de yağmuru türkülerimiz-le karşılıyoruz. Halkımız bizlerinyılmayışını ve gerçekten geleceği-miz, çocuklarımız ve arkadaşlarımıziçin yaptığımızı bir kez de burada gör-düler. Akşam uyuşturucu kullanıcısı birgencin annesi bizi evine davet etti. Bir-

Umudu Öğrenci MeclislerindeBüyütelim!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

113HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

ANTEP HATAY

Page 14: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ülkemizde Gençlik

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde GarantiBankası tanıtım yapmak amacıyla 30 Eylül’de stant aç-mak istedi. Hacettepe öğrencileri ve Ankara Dev-

Genç’lilerin protestosu ve standı dağıtmasıyla GarantiBankasının elemanları masalarını toplayıp gitmek zorundakaldılar.

Halkımızın emeğini, alınterini faizlerle sömürenbankaların okullarımızda yeri yoktur! Hacettepe rektör-lüğünü uyarıyoruz! Okullarımızı sermayeye teslim et-medik, etmeyeceğiz!

Wan Liseli Dev-Genç kuruldu veçalışmalarına başladı. Berkin İçinAdalet kampanyası çerçevesinde Kö-yiçi Mahallesi’ndeki meslek lisesin-de 23-24 Eylül tarihlerinde sınıflaratek tek girilerek yapılan bildiri dağı-tımında 87 adet bildiri öğrencilere da-ğıtıldı. Berkin’in katillerinin ceza-landırılması için herkesin elindenbir şey geleceği öğrencilere anlatıldı.

Berkin Elvanİçin Adalet İstiyoruz

Halk Cepheliler 29 Eylül’de,Adana Akkapı Mahallesi'nde BerkinElvan için eylem yaptılar. Eylemde

yapılan açıklamada; adalet sağlana-na, katiller cezalandırılana kadar ey-lemlerine devam edeceklerini söy-leyen Halk Cepheliler haftaya yineaynı yer ve saatte olacak açıklama-ya çağrı yaparak eylemi sonlandır-dılar.

Berkin’in KatilleriCezalandırılsın!

23 Eylül günü, Mimar Sinan Gü-zel Sanatlar Üniversitesi FındıklıKampüsü'nde Dev-Genç'liler "Ber-kin'in Katilleri Cezalandırılsın! /Dev-Genç" yazılı pankart asıp, slo-ganlar atarak adalet taleplerini hay-kırdılar. Eylemden sonra okul kantinve yemekhanesine "Öğrenci Mecl-isleri" afişleri asıp bildiriler dağıttı-lar.

kaç arkadaş davete karşılık evlerineçay içmeye gittiler. O esnada çevredeuyuşturucu kullanan bir genç daha evegeldi ve bırakmak istediğini, AMA-TEM’e gittiğini ama daha kötü oldu-ğunu çünkü orada verilen haplarındauyuşturduğunu ve polislerle karşılık-lı Çamlık Parkı’nda içtiklerini anlattıbizlere.

25.09.2014Kahvaltımızı edemeden, iki polis

kimlik kontrolü yaptı, bir saat sonra 4

sivil polis otosu, masamızın başına top-lanan arkadaşlarımıza ve halkımıza tek-rar GBT yapmak istediklerini aksitakdirde gözaltı yapacaklarını söyle-diler. Sokağa inen mahalle halkı ise “Buçocuklar bizim için mücadele ediyor-lar. Onlardan değil sizlerden rahatsızoluyoruz. Mahallemizden gidin” dedi,gençlerle birlikte sesli anlatımla birlikteve polislerin katil, yalancı yüzlerini teş-hir eden sloganlarımızla polisler ma-halleden kovuldu. Evlerine gidenler de“polis gece gelirse, slogan atın duya-

rız” diyerek desteklerini sundu.

26.09.2014Son günümüz olduğunu bilen

halk, sabahın 5’inde kalkarak kahv-altı hazırlamaya koyulmuş. Halk dayardım etti bize gitmemizi isteme-diklerini ve her zaman gelip kalabi-leceğimizi, misafir olabileceğimizisöylediler bizler ise tekrar geleceği-mizi sadece çadır eylemimizin şim-dilik bittiğini söyledik ve saat11.00’de çıktık mahallemizden.

Okullarımızı SermayeyeTeslim Etmedik Etmeyeceğiz!

Berkin’in Katillerini Biz Yargılayacağız

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR14

ÖMÜRTEPE MANAVGAT KIRKLARELİ

Page 15: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ülkemizde Gençlik

Dev-Gençliler, 45. yıl etkinliğine,emperyalizme ve faşizme öfkesi olanherkesi çağırıyor. 14-15-16 Ekim' deyapılacak olan şenlik çalışmaları ülkeçapında sürüyor.

Liseli Dev-Genç’liler 25 Eylülgünü, Sarıyer'e bağlı Derbent Mahal-lesi’ne, umudun sesi duyulsun diye ev-lerin pencerelerinden, 18 adet Yürü-yüş Dergisi dağıtırken 45. YılındaDev-Genç Şenliği için çağrı yaptılar.

28 Eylül'de Dev-Genç'liler Dev-Genç'in 45. yılını selamladılar. Eş za-manlı olarak 6 farklı bölgede "Ma-hir'den Dayı'ya Dev-Genç 45 Yaşın-da!" pankartları asıldı. Kadıköy Ba-hariye Caddesi, Ümraniye Birlik Ma-hallesi, Beykoz Paşabahçe, BeşiktaşMeydan, Çayırbaşı Sahil ve Dağev-leri Son Durağa pankart astı. Dev-Genç'liler pankart astıktan sonra ma-hallelerde dergi dağıtımı yaptılar.Beşiktaş'ta 35, Dağevleri’nde 47,Kadıköy'de 20, Beykoz'da 15, BirlikMahallesi'nde 20 Yürüyüş Dergisi’nihalka ulaştırdılar.

Yoksul Halk Çocuklarınaİşkence Yapan AlçakPolislerden, Berkin’inKatillerinden MutlakaHesap Soracağız!

29 Eylül günü, Liseli Dev-Genç'li-ler Taksim Galatasaray Lisesi önün-

de "Dev-Genç 45. Yıl Şenliği" içinmasa açıp, bildiriler dağıtıp şenliğe da-vet ettiler. Masada iki adet “Burası Ça-yan” ve 6 adet Yürüyüş Dergisi hal-ka ulaştırıldı. Aynı günün sabahındaLiseli Dev-Genç’liler İTO Lisesiönünde Dev-Genç'in 45.Yıl için çı-kardıkları bildirilerden 450 tane da-ğıttı ve yazılamalar yaptı. Öğlenedoğru Halil Rıfat Paşa Lisesi’nde 50bildiri dağıttı. Okulda öğrenci ve öğ-retmenlerle uzun süre sohbet edildi.Bildiri dağıtımını duyan katil polis-ler 5 ekip arabasıyla gelip okulun önve arka kapılarını tutarak okulu ab-lukaya aldılar. Okuldaki öğretmenlerpolislerin Liseli Dev-Genç'lilere sal-dırmasına izin vermeyeceklerini po-lislere söylediler. Okulun çıkış saa-tinde Liseli Dev-Genç'liler okul önün-de bildiri dağıtımı ve afiş yaptılar. 30dakika süren çalışmada yaklaşık 50afiş okul önündeki panoya yapılırken,100 bildiri okuldan çıkan öğrencile-re dağıtıldı ve yazılama yapıldı.

Hatay’da Dev-Gençyazılamaları

Hatay Dev-Genç'liler 29 Eylülgünü Sümerler Mahallesi ve Gazi Ma-hallesi’nde Dev-Genç’in 45. Yılı içinyazılamalar yaptı. Hacı Ali NurluKız Meslek Lisesi’ne asılan “BirDev-Genç’imiz var 45. Yılında” pan-kartıyla liseliler Dev-Genç’te örgüt-

lenmeye çağrıldı. Yapılan çalışmadabirçok yere “Dev-Genç”, “Emperya-lizme Öfken Varsa Dev-Genç’te Ye-rin Hazır” yazılamaları yapıldı.

Şair Abay KonanbayLisesi LiseliDev-Genç’lilerindir!

Liseli Dev-Genç’liler 30 Eylül’deGazi Mahallesi’ndeki Şair Abay Ko-nanbay Lisesinin koridorlarını Dev-Genç’ in 45. yıl şenliği afişleri ve öğ-renci meclisi afişleriyle donattılar. Sı-nıflara teker teker girip Dev-Genç’in45. Yıl şenliğine ve Gazi Mahalle-si’nde yapılacak olan Hasan Ferit içinadalet yürüyüşüne çağırdılar. 15 da-kika yapılan dergi satışında 5 dergi öğ-rencilere ulaştırıldı.

Aynı gün Liseli Dev-Genç’lilerGazi Ticaret Lisesi’ne gittiler. Okulönüne “Liseli Dev-Genç” ve “45.Yılında Selam Olsun Dev-Genç’e”yazılamaları yaptıktan sonra okula gi-ren Liseli Dev-Genç’liler koridorla-ra Dev-Genç şenliği afişleri ve öğrencimeclisleri afişlerini asıp bildiri dağı-tıp, öğrenci ve öğretmenlerle sohbetedip 4 dergi verdiler. Okul önüne ge-len polisleri kovan 2 Dev-Gençli iş-kenceyle gözaltına alındı. Gazi halkı,öğretmen ve öğrenciler, Dev-Genç’li-lerle birlikte gözaltıların bırakılmasınısağladı.

DDEV-GENÇ’İN 45. YILINDA UMUDU BÜYÜTÜYORUZ!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

15HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

İSTANBUL İSTANBUL

Page 16: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

SORUNLARIMIZ:

1-İki buçuk milyon kamu emek-çisinin aldığı ortalama maaş açlıksınırının biraz üzerindedir. Maaşla-rımız hala yüzdelik zamlarla belir-lenmektedir. Bu da yetmezmiş gibiperformansa göre alacağımız ücretlerbelirlenmek istenmektedir.

2- Her kamu emekçisinin nere-deyse tamamına yakınının geleceğibankalarca ipotek altına alınmıştır.Başını sokacak bir evi, maaşı ile ala-mamaktadır. Boğaz tokluğuna çalış-maktadır. Kamu emekçisi işte bununiçin barınma sorununu çözmek içinkredi çekerek ev sahibi olmak zorundakalmıştır. Azımsanmayacak sayıdakamu emekçisi icra ile karşı karşı-yadır.

3-Bugüne kadar işgüvencesi olankamu emekçilerinin elinden şimdide bu güvence alınarak, güvencesiz,sözleşmeli, taşeron, esnek ve kuralsızbir çalışma dayatılmak istenmektedir.Böylelikle aynı işi daha ucuza yap-tırmakır. Zaten kaşıkla verdiği üc-retleri ise artık damlayla vermek is-temektedir.

4-Güvencesiz çalışanlara (hakaretve aşağılamalara varan) tam bir kölemuamelesi yapmakta, usulsüzlüklereboyun eğmeyenlerin sözleşmelerinisözleşme dönemini bile beklemedenfeshedebilmektedir.

5-Siyasi iktidar şimdi de rotasyonutüm işkollarında uygulamaya çalışarak

bizleri kısmi sürgün "cezası" ile ce-zalandırmak istemektedir. Herkesikapıkulu memur yapmaya çalışmak-tadır.

6- Örgütlenmemizin önüne en-geller çıkartarak biraraya gelmemizinönüne geçmektedir.

7- Sürgünlerle, cezalarla, baskılarlave tutuklamalarla, haklarımız içinörgütlenerek mücadele etmemizi en-gellemeye çalışmaktadır.

8- Para getirmeyen veliler çocu-ğunu; para toplamayan öğretmenleröğrencisini sevmiyor ilan edilmekte,günde 100 hastaya bakmak istemeyendoktorlar tembel ilan edilmektedir.

9-Bizler için mezarda emekliliğinuygun görülmesi yetmezmiş gibişimdi de emekli ikramiyelerimizivermemek için türlü türlü oyunlarıve saldırıları hayata geçiriyorlar.

SORUNLARIMIZIN SADECEBİRKAÇI BU SAYDIKLARIMIZ!

ÇIKARILAN YASALARLAELİMİZDE KALAN KIRINTIHAKLARIMIZ DA TEK TEKALINIYOR, GASP EDİLİYOR.

PEKİ NE YAPACAĞIZ?

ÇARESİZ DEĞİLİZ!

SORUNLARIMIZ ORTAK, OZAMAN ÇÖZÜMÜ DE ORTAK!

Nasıl mı? Aslında çok kolay. He-pimiz ne istiyoruz önce bunu ortak-laştıracağız. Nasıl mı? Bir araya ge-

BİZLER; OKULLARDA, HASTANELERDE, VERGİ DAİRELERİNDE, BELEDİYELERDE ÇALIŞAN

EMEKÇİLERİZ!

Öğretmen, Doktor, Hemşire, VergiMemuruyuz! Bizler, Hangi İnançtan, Düşünceden

Milliyetten Olduğumuza Bakılmaksızın, İktidarlarınAç, Yoksul Bıraktığı ve Hala Kapıkulu Olarak

Görülen ve Sayıları İki Buçuk Milyonla İfade EdilenKamu Emekçileriyiz!

MESLEĞİMİZİ DİN, DİL,IRK AYRIMI YAPMADANSÜRDÜRÜYORUZ.

EMEĞİMİZLE, ALIN TE-RİMİZLE ÇALIŞIYOR ÜRE-TİYORUZ!

MESLEKİ BİLGİMİZİHALKTAN YANA HALKİÇİN KULLANIYORUZ!

HALK İÇİN PARASIZEĞİTİMİ, HALK İÇİN PA-RASIZ SAĞLIĞI SAVUNU-YORUZ, BUNUN MÜCADE-LESİNİ VERİYORUZ!

MESLEĞİMİZİ HALKINÇIKARINA, HALKIN İHTİ-YAÇLARINA UYGUN OLA-RAK KULLANMAK İSTİ-YORUZ!

ÖĞRETMEN, DOKTOR,HEMŞİRE YAHUT HER-HANGİ BİR KAMU EMEK-ÇİSİ OLARAK MESLEKONURUMUZUN KORUN-MASINI İSTİYORUZ!

EMEĞİMİZLE VARIZ,AMA EMEĞİMİZİN KAR-ŞILIĞINI ALAMIYORUZ.

SORUNLARIMIZ VAR,AMA ÇÖZÜLMÜYOR!

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR16

Page 17: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

lerek. Yaşadığımız ortak sorunlarıve bunun nedenlerini bularak ve be-raber çözüm yolları üreterek yapa-cağız.

Bizler emeği ile geçinen emekçi-leriz. Neden emeğimizin karşılığınıbiz belirlemeyelim. Bizim perfor-mansımızı kim nasıl ve hangi kriteregöre ölçecek? Alın terimizin karşılı-ğını almak istemeyen çıkar mı ara-mızda?

Emeğimizin karşılığını almak İS-TİYORUZ!

İş güvencesi İSTİYORUZ!

Hizmet süremiz dolunca ve emekliolunca kendimizi güvencede hisse-decek bir maaşla emekli olmak İS-TİYORUZ!

Rotasyon uygulaması değil, iste-diğimiz şehirde ve işyerinde çalışmakİSTİYORUZ!

Öğrencilerimize daha bilimsel ni-telikli bir eğitim vermek, onların ya-ratıcılığını geliştirmek, sorgulayıcı,sorumluluk sahibi gençler olmalarınıİSTİYORUZ!

Fiziki, ruhsal, düşünsel ve meslekiolarak kendimizi geliştirmeye imkantanıyacak zamanın ve desteğin sağ-lanmasını İSTİYORUZ!

Tüm atanması yapılmayan öğret-menler için güvenceli ve kadrolu

atama yapılmasını İSTİYORUZ!

Çocuklarımız için işyerlerimizdekreş olmasını İSTİYORUZ!

Öğrencilerimizi yarış atına dön-dürmeyen, sınavsız eğitim hakkı İS-TİYORUZ!

Emekçileri bölen uygulamalarakarşı eşit işe eşit ücret İSTİYORUZ!

Performansa dayalı ve esnek ça-lışma yöntemiyle iş arkadaşılarımızarasında rekabeti besleyen uygula-malara karşı, dayanışmacı ve payla-şımcı çalışma koşulları İSTİYORUZ!

Angarya çalışma değil, mesleğingereğine uygun çerçevede çalışmakİSTİYORUZ!

Bizi, mesleğimizi yapmaktanuzaklaştıran ve halkla karşı karşıyagetiren uygulamalara karşı, mesle-ğimizi hakkıyla ve gereğine uygunyapmak İSTİYORUZ!

İSTEKLERİMİZ TALEPLERİ-MİZ ORTAK!

SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜ-NÜN DE ORTAK OLDUĞUNAİNANIYORUZ!

BİRLİKTE OLURSAK BİRLİK-TE HAREKET EDERSEK HAK-LARIMIZI ALIRIZ.

Önce ne istediğimizi bileceğiz vealacağımıza inanacağız.

Yani İSTİYORUZ ALACAĞIZdiyeceğiz yüksek sesle. Ama tek ba-şımıza değil. Aynı sorunu yaşayan,işyerlerinde beraber çalıştığımız, far-kında olmasak da sınıf kardeşi oldu-ğumuz arkadaşlarımızla bir arayagelerek. İşyerlerimizde örgütlen-meye başlayacağız. Hangi sendikayaüye olursak olalım veya hiçbir sen-dikaya üye olmasak da, birlikte aynıçatı altında örgütleneceğiz.

Bizi sömürenlerin bizi aç, yoksulve işsiz bırakmak için bize rağmenbizim adımıza karar aldıkları mecl-isleri var. Biz de iki buçuk milyonkamu emekçisi olarak işyerlerimizdenbaşlayarak kendi meclislerimizi ku-racağız. Buralarda küçük küçük so-runlarımızı konuşarak ve çözmekiçin mücadele ederek başlayacağız.

Ve hakkımız olanı korumak içindireneceğiz, mücadele edeceğiz. Öylegünübirlik, canı sıkılınca veya saldırıgerçekleştikten sonra protesto etmekiçin değil. Bizim olanı almak içinmücadele edeceğiz. Kararlı, ısrarlı vemeşruluğumuza inanarak direneceğiz.

Çünkü biz emekçiyiz haklıyız vehakkımızı istiyoruz.

VERMEYECEKLER... ALACA-ĞIZ!

EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KA-ZANACAĞIZ!

Kamu Emekçileri Cephesi, katledilişinin 20. Yılında24 Eylül günü Elmas Yalçın'ı anmak için bir söyleşidüzenledi. Söyleşi, Elmas Yalçın nezdinde tüm devrim şe-hitleri için 1 dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardındanilk bölümde, Elmas Yalçın'ın mücadele yaşamı anlatılarak,bu dönem birlikte mücadele ettiği yoldaşları anılarınıanlattılar. Söyleşinin ikinci bölümünde ise Elmas Yalçın'ınneden hedef seçildiği ve Elmas Yalçın'dan 20 sene sonraise devrimci kamu emekçilerine yapılan operasyon ile neamaçlandığı konuşuldu. Kamu emekçilerinin örgütlenmemücadelesini verenlerin her dönem egemenler tarafındanhedef seçildiği üzerinde duruldu. Direnmeyenlerin iseKESK'i ne duruma getirdiği konuşularak Elmasların vetüm şehitlerin yolunda yürüyerek mücadeleye devam edi-leceği vurgulandı. Söyleşi, Elmas Yalçın'ın katlediliş tarihiolan 28 Eylül günü, saat 12.30’da, Feriköy HelvacıdedeMezarlığı'nda yapılacak anmanın çağrısı ile son buldu.Söyleşiye 16 kişi katıldı.

Şehitlerimizle Büyüdük,Şehitlerimizle Yolumuz Daha Aydınlık

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

17HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 18: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

19 Eylül 2014 Cuma günü 40 binöğretmenin ataması yapıldı. "Şanslı"40 bin öğretmen adayları yıllarcaatanma bekledikten sonra atanmanınmutluluğundan göz yaşlarına boğuldu.Kimisi atanmadığı için üzülen arka-daşlarıyla beraber üzülürken kimiside dünya sadece kendisinin etrafındadönüyormuşçasına yanında uzağındahayalleri yıkılan meslektaşlarına aldırışbile etmedi. Bu aldırışsızlığın nedenitabii ki öğrencilikten itibaren insanlarıbirer yarış atına çeviren eğitim siste-midir. Ne kadar, binlerce gencimiziatadık. Gelecek, meslek sahibi yaptıkdeseler de, bu sistemin savunucuları,bundan sonra yaşanacak intiharlarınbunalımların doğrudan sorumlusuolacak.

Kimse, "herkes hak ettiğini alı-yor", "Kimsenin hakkı kimsedekalmıyor" demagojilerine sığınamaz.Çünkü ülkemizde her yıl binlerce ar-kadaşımız, yaşıtımız aylarca, yıllarca"deli gibi" çalıştığı sınavlar sonucundaişsiz kaldığı için hayata küsüp intiharetmiş ya da düzenin esnek, güvencesiz,taşeron çalışma koşullarında, karıntokluğuna çalışmak zorunda kalmış-tır.

40 bin atama. Ne büyük lütuf.Devlet Babanın cömertliği. Ya heryıl üniversitelerini bitirip bir yarışiçine sokulan yüz binler, yani bizler,bu halkın evlatları ne olacağız! Haydiiçimizden, gelecekte ne yapacağınıumursamayanlar, gamsızlar, tembellerçıktı. Hepimiz birer aptal mıyız? Hakettiğimizi mi alıyoruz? Yoksa, "kim-senin hakkı bizde kalmıyor" mu?

Üniversiteye girene kadar nelerçektiğimiz ortada. Üniversite yıllarıiçerisinde karşılaştığımız zorluklar,baskılar, soruşturmalar, ezberin da-yatılması, not tehditleri, akademis-yenlerin kaprisleri vb. birçok taraftanbir kuşatma altında olmamıza rağmenokulu bitirince de rahat edemiyoruz.

Neden?

Nedeni ortada: yaşadığımız sistem,yani kapitalist sistem, "gölgesini sa-tamadığı ağacı kesiyor." Kapitalistlerin

nitelikli eleman (köle) bulma arayış-larına cevap atanabilen arkadaşlarımızoluyor. atanamayanlar ise çeşitli se-beplerden ve eksikliklerinden kaynaklıkapitalistlerin aradığı niteliklere uy-mayanlar oluyor.

Yani, her halükarda bize düşen,bu kölelik sistemine boyun eğmektir.Sınavlarla, torpilli mülakatlarla, so-ruşturma tehditleriyle bunu amaçlı-yorlar. Öyle bir hale getiriliyoruz ki,orada atandığını öğrendiğinde atana-mayan arkadaşları için üzülen arka-daşlarımız için, ancak "erdemlerinitamamen yitirmemişler, ne güzel!"diyebiliyoruz. Çünkü, öyle bir yarışiçindeyiz ki, kendimizi kurtarmakadına arkadaşlarımızın omuzlarınabasarak yükselmekten başka çare bı-rakılmıyor bize.

Biz, yarış atı değil insanız. Bir gu-rurumuz var. Yıllarca emek verdiktensonra, didindikten sonra geleceğimizikurmak istiyoruz. Yani, hakkımızı is-tiyoruz. Çok şey değil. Ne hayatımızındakikalarla sınırlı sınavlarla belirlen-mesini istiyoruz ne de sömürülmek.Ne Torunlar sefa içinde yaşayabilsindiye inşaat asansörlerinde ölümü bek-lemek istiyoruz ne de patronların karhırsıyla, yerin yedi kat dibinde göçük

altında kalmak istiyoruz.

Evet, çok şey istemiyoruz ama ver-mezler. Biz ne kadar çok istersek, sö-mürücüler daha çok kaybederler. Zararederler. O yüzden, onlar için bir dengekurmak şarttır. 4O binimizi atarlar ve"hak eden hakkını alır", "sen deçalış senin de olsun" derler utanmadan.Hem geleceğimizi çalmalarına bir kılıfbulurlar hem de her an patlamaya hazırgençliğin gazını alırlar. Çünkü böyleyaparak kof bir umut dağıtırlar.

Kof umutlar hayatımızı kurtarmı-yor maalesef. Bize somut haklar ge-rekiyor. Geleceğimizi kazanmamızgerekiyor. Madem ki onlar vermiyor,öyleyse biz alacağız. Bu zor değil.Mücadele edersek ve örgütlenirsekgüçleniriz. Bize dayatılan tüm kölelikzincirlerini kırar, parçalarız.

Bu yarışa sokulan arkadaşlarımız,atanan ya da atanamayan arkadaşla-rımız, kurtuluşumuzun yolu birlikteolmaktan ve sorunlarımıza beraberçözümler üretip uygulamaktan geçiyor.Meclisler bizim öz örgütlülükleri-mizdir. İşçi, memur, öğrenci... mec-lislerde birleşelim, savaşalım, kaza-nalım. Meclis örgütlenmelerini tümalanlara yayalım.

"ATANABİLEN" VE ATANAMAYAN ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIZ! GELECEĞİMİZ İÇİN ÖĞRENCİ VE MEMUR MECLİSLERİNDE

BBİRLEŞELİM, SAVAŞALIM, KAZANALIM!

Egemenlerin saldırılarını püskür-tecek ve tüm kamu emekçilerininörgütleneceği kanalların açılarakyeni sürece denk düşen örgütlenmeleryaratılmak zorundadır. Bu örgütlen-meler yasalarla sınırlı olmayan, meş-ru, her koşulda ayakta kalabilen, ya-şayabilen ve tüm kamu emekçilerininkatılımının söz-karar sahibi olabi-leceği meşru örgütlenmeler olmalı-dır.

Nasıl?Bu örgütlülüklerimizi oluşturmak

için kitlelere gitmemiz ve onlara fa-şizm ve düşman gerçekliğini ve ör-gütlülüklerine nasıl saldırdığını an-

latmalıyız. Tarihimizden örneklervererek başlayabiliriz mesela. DİSKgüçlü bir sendika, kitleselliği üstbuyutta, 12 Eylül faşizmi kapatıncasüreci sona eriyor. Bir diğer örnekseTÖB-DER, faşizm onu da kapatıyorve darmadağın oluyor bu örgütlen-meler. Sendikalarımıza da aynı şe-kilde saldırmayacağını söylemek fa-şizm gerçekliğini kavramamaktır.Sadece ekonomik değil, ekonomik-demokratik tüm hak ve özgürlükle-rimiz için, sorunlarımızı halkın so-runlarıyla da birleştirip tabandan ta-vana doğru, komitelerimizin olduğumeşru taban örgütlülüklerini yarat-malıyız. Memur Meclisleri'nde kamuemekçilerini birleştirmeliyiz.

EMEKÇİYE MÜCADELEDEN NOTLAR!

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR18

Page 19: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Kobane 15 Eylül’den beri IŞİD(Irak Şam İslam Devleti Örgütü)’inkuşatması altında. IŞİD Irak’takiKürt ve Ezidi bölgelerine saldırısınınardında Suriye’deki Kürt bölgelerineyöneldi. Rojava’ya bağlı KobaneKanton’unu ele geçirmek için ağırsilahlarla saldırıyor. PYD önderli-ğinde Kürt, Arap ve bölgede yaşayandiğer halklar IŞİD’in saldırılarınakarşı Kobane’yi vermemek için di-reniyor.

Emperyalistler, Musul’un IŞİDtarafından işgalinden beri yarattıklarıIŞİD “canavarı” üzerinden Irak, Su-riye ve bütün olarak Ortadoğu’yuyeniden şekillendirmeye çalışıyorlar.

IŞİD’in Irak’ta Ezidiler’in yaşadığıŞengal bölgesine saldırısıyla Irak’asaldırının zeminini yarattılar.

IŞİD’e karşı savaşsın diye Irak’taBarzani’nin Bölgesel Kürt Yöneti-mi’ne bağlı peşmergelerden bir orduoluşturuyorlar. Peşmergeler emper-yalistler tarafından doğrudan silah-landırılıyor ve Alman emperyalizmitarafından askeri eğitim veriliyor.

IŞİD’in 15 Eylül’deki Kobanesaldırısıyla birlikte emperyalistlerSuriye’ye de saldırılarını meşrulaş-tırdı.

Emperyalistlerin Amacı IŞİD’i Yoketmek Değil, Suriye’de Hakimiyetlerini Kurmaktır

Kobane 15 Eyül’den beri kuşatmaaltında ve IŞİD tanklarla, toplarlaağır silahlarla Kobane’yi ele geçir-

mek için saldırıyor. Amerika sözdeIŞİD’e karşı mücadele adı altındahavadan bombardımanlarla görüntüyükurtarmaya çalışıyor.

IŞİD’in katliamları, saldırıları nekadar çok artarsa onun üzerindenSuriye’ye de daha geniş bir alanamüdahalenin zeminini yaratmış ola-cak.

AKP, NATO zirvesinde ve SuudiArabistan’ın Cidde kentinde yapılanIŞİD’e karşı koalisyon oluşturmatoplantılarından koalisyon içinde ye-ralmak için şartlar ileri sürmüştü.IŞİD’in elinde ‘rehine’olan 49 elçilikgörevlisinin iadesinden sonraAKP’nin tavırları 180 derece Ame-rikan lehine döndü.

Bu dönüş yeni sömürge bir ülkedeiktidarların asıl olarak kimin adınayönettiklerinin, kimin iktidarı olduk-larının açık göstergesidir.

Amerikan işbirlikçisi bir iktidar

asla efendilerine karşı direnemez.

AKP’nin yaptığı, yerlerde sürü-nürken direniyor gözükmekten başkabirşey değildir. İleri sürdüğü şartlarbu görüntüyü kurtarmak için ve “vaz-geçilmez bir uşak” olduklarını gös-termek içindir.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanülkeyi satan bir pazarlamacı olarakkendini pazarlamanın fırsatını buldu...

Erdoğan geçtiğimiz hafta içinde(25 Eylül 2014) Amerika’daydı.IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyoniçinde yer alacaklarını 15 Eylül’dekiParis toplantısında belirtmişlerdi.Tayyip Erdoğan Amerika’da ise tambir IŞİD karşıtı açıklamalar yaptı.Sadece IŞİD’de karşı değil, diğer“terör” gruplarının da temizlenmesigerektiğini, hatta Esad’ın hedef alın-ması gerektiğini, tek başına havasaldırılarının yeterli olmayacağını,

sonuç almak için karadan piyadeningirmesi gerektiğini savundu ve bu-nun için emperyalizmin emrine ama-de olduğunu belirtti.

Sonuç olarak, CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan Amerika’da em-peryalistlere, “Ortadoğu’da kul-lanabilecekleri en sağlam güç”kendileri olduğunu, “deliğe süpür-meyin bizi kullanın” dedi.

Suriye ve IrakTezkeresi Emperyalizme Taşeronluk Tezkeresi’dir

Başından beri söylüyoruz; IŞİDemperyalistlerin Irak, Suriye vebütün olarak Ortadoğu’yu yenidenşekillendirmek için bir araçtır. Ya-rattıkları IŞİD aracılığıyla Irak’a

AKP İktidarı Ortadoğu’daYeniden Taşeronluğa Soyundu?

Emperyalistler Dünya Halklarının Düşmanıdır! Hiçbir Halkın Kurtuluşunu Sağlayamaz!

Kobane’de Kürt Halkı Yüzünü Emperyalistlere Değil, Dünya Halklarına Dönmelidir!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

119HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 20: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

da, Suriye’ye de saldırılarını meşru-laştırdılar. Amerika’dan sonra Fransave İngiltere de Irak’ı havadan bom-balamaya başladılar.

Tayyip’in Amerikan ziyaretindensonra “koyu bir IŞİD” karşıtı kesilenAKP’de IŞİD’i, emperyalistlere uşak-lığını pekiştirmek için kullanıyor.

Emperyalistlerin asıl amacı, Su-riye’de IŞİD’i yoketmek değil, Esadiktidarını yıkmak ya da istedikleriçizgiye getirip kendilerine bağımlıhale getirmek...

Bu noktada AKP iktidarı diyorki, Esad’ı yıkmak ya da istediğinizbir noktaya “muhalif güçler” dediğinizne Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ilene de Rojava’daki Kürt grupları ilebaşaramazsınız. Bizi kullanın, Esad’ıda, IŞİD’i de, diğer grupları da yo-kedelim...

Bunun için Suriye sınırları içindebir tampon bölgesi oluşturulmasınıistiyor.

2 Ekim tarihinde mecliste oyla-maya sunulan tezkerenin içeriği şöy-le:

Birincisi; TSK’nın gerektiği tak-tirde sınır ötesi harekat ve müdahaledebulunmak üzere yabancı ülkeleregönderilmesi...

Yani TSK’ya emperyalistlerin ha-vadan bombaladığı bölgelere karadanpiyade olarak girme izni çıkartılmıştır.

2- Yabancı askerlerin de aynıamaçlara yönelik Türkiye'de bulun-ması...

Yani, İncirlik üssü başta olmaküzere topraklarımızın emperyalistleriçin savaş karargahı olarak kulla-nılması için verilmiştir.

Çıkartılan tezkerenin gerekçesişöyle açıklanıyor:

“Türkiye'nin ulusal güvenliğineyönelik terör tehdidi ve her türlügüvenlik riskine karşı uluslararasıhukuk çerçevesinde gerekli her türlütedbir almak, Irak ve Suriye'dekitüm terörist örgütlerden ülkemizeyönelebilecek saldırıları bertaraf et-mek ve kitlesel göç gibi diğer muhtelifrisklere karşı, güvenliğin idame et-tirilmesini sağlamak, kriz süresinceve sonrasında hasıl olabilecek ge-

lişmeler istikametinde Türkiye'ninyüksek menfaatini etkili bir şekildekorumak ve kollamak, gelişmelerinseyrine göre ilerde telafisi güç birdurumla karşılaşmamak için süratlive dinamik bir poliltika izlenmesineyardımcı olmak üzere, hudut, şümul,miktar ve zamanı, hükümetçe taktirve tayin olunacak."

Bu tezkere ile AKP emperyalist-lere “bizi istediğiniz gibi kullana-bilirsiniz” diyor.

Amerika’nın “ılımlı islam proje-si”nin çökmesiyle birlike AKP’ninde eski misyonu bitti. AKP emper-yalistler tarafından istenmeyen, tasfiyeedilmesi gereken bir iktidar durumunageldi.

AKP, şimdi IŞİD üzerinden budurumunu değiştirmek ve yenidenkendisi gibi bir taşerona nasıl ihtiyaçolduğunu kanıtlamak istiyor.

AKP’nin Başbakan YardımcısıYalçın Akdoğan bunu “IŞİD ideo-lojisinin panzehiri AKP çizgisidir”diyerek ifade etmiştir.

AKP’nin HedefiEsad İktidarının ve Rojava’da Kürt Bölgesinin Yıkılmasıdır

Emperyalistler, IŞİD, El-Nusra,ÖSO gibi işbirlikçiler aracılığıylaEsad iktidarını yıkamayacaklarınıgördüler.

Şimdi Esad iktidarını yıkamasalarda kendilerine mahkum olmuş, iş-birliğine açık bir Esad iktidararı ya-ratmaya çalışıyorlar.

AKP ise Esad iktidarı ayakta kal-dığı sürece bölgede kendilerine olanihtiyacın azalacağından hareketle herkoşulda Esad iktidarının yıkılmasınıistiyor. IŞİD karşıtı koalisyon içindede “Esad’a karşı mücadelenin desürmesi”ni isteyerek yer aldı.

AKP’nin Suriye’de ikinci bir çe-lişkisi de Rojava’da PKK çizgisindeolan PYD tarafından kurulan Kürtbölgesinin varlığıdır.

AKP, PYD’yi de IŞİD ile aynıkefeye koymaktadır. Sınırlarımız için

Amerika ve işbirlikçilerin yarattığıIŞİD 15 Eylül’den beri Kobane’de Kürthalkına yönelik katliam saldırılarınısürdürüyor.

IŞİD, Irak ve Suriye’den ele geçirdiğitank, top gibi silahlar ve emperyalist-lerden aldığı ağır silahlarla saldırıyor.Kürt gruplar ise daha hafif silahlar ileIŞİD’e karşı Kobane’ye savunuyor.

IŞİD’in Kobane’ye saldırısının baş-lamasından bir kaç gün sonra Ameri-ka’da havadan insansız hava araçlarıile tespit ettiği IŞİD hedeflerine savaşuçakları ile bombardıman yapıyor.

Amerika’nın bu bombardımandadaha önce hiç denemediği savaş uçak-larını da denediği basına yansıdı. Herzaman olduğu gibi Amerikan silah te-kelleri yine silah reklamının peşinde...

IŞİD’e karşı direnen Kürt gruplarıise Amerika’nın, IŞİD’in ilerleyişinidurduracak nitelikte bir hava saldırısının

olmadığını söylüyor.

Gerçek de odur; Amerika Kobane’deIŞİD katliamlarıyla Suriye’nin çok dahageniş bölümüne müdahale etmesinimeşrulaştıracak bir durum yaratmakistiyor.

Durum böyle iken Kürt gruplar halaemperyalistlerden ve hatta AKP ikti-darından medet ummaktadır. PYD EşBaşkanı Salih Müslim “silah yardımıyapılmazsa Kobane düşebilir” diye em-peryalistlerden ve AKP iktidarındanyardım istemektedir.

Kürt Gruplar emperyalistler ve iş-birlikçilerden medet ummaktan vazgeçipyüzünü halklara dönmelidir. Kendi va-tanı için direnen halkların karşısındane emperyalistler ne onun işbirlikçileribaşarılı olabilmiştir. Kazanan, direnenhalklar olmuştur.

KOBANE’DE AMERİKAN BESLEMESİ IŞİD’İN KATLİAMLARINA KARŞI DİRENEN

KÜRT HALKININ YANINDAYIZ

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR20

Page 21: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

tehdit oluşturuyor diyerek sınırda bir“güvenlikli bölge” oluşturulmasınıistiyor. Bunun anlamı Rojava’nınyok edilmesidir.

Emperyalistler ise AKP’nin tamtersine Suriye’de de Irak’ta olduğugibi kullanabilecekleri bir Kürt Böl-gesi yaratmak istiyorlar. Onun içinAKP’nin istediği gibi bir “güvenliklibölge” oluşturulmasını değil, Türki-ye’nin de, Suriye’nin de müdahalesinisınırlayan kendi denetimlerinde “uçu-şa yasak bölge” oluşturulmasını is-tiyor.

Emperyalistlerin bu politikasıEsad iktidarı dahil bütün gruplarıkendilerine mahkum etmek demektir.

AKP, Esad iktidarının yıkılmasıve bir Kürt bölgesinin oluşması içinemperyalistlere her türlü taşeronluğahazırdır.

Kürt Halkı Ne Emperyalistlere, Ne de Oligarşiye Mahkumdur

Kobane’de Kürt halkı IŞİD’inkatliamlarıyla karşı karşıya. Kürtgrupları 15 Eylül’den beri IŞİD’ekarşı direniyor. Kobane’yi teslim et-miyor.

Direnen Kürt milliyetçi hareketlerbir taraftan da “Kobane’nin düşmesiniistemiyorsanız silah yardımı yapın”diyerek emperyalistlerden ve AKPiktidarından yardım istiyor.

AKP iktidarı “benden yardımistiyorsan önce Esed’e açık tavıral” diyor. Yani benim çıkarlarım içinsavaş diyor.

15 gündür Amerika’nın Koba-ne’de IŞİD’e yönelik hava saldırıla-rının da göstermelik olduğu direnenKürt grupları tarafından da söylen-mektedir.

Emperyalistler Kobane’de IŞİDkatliamlarıyla Suriye’ye her türlüsaldırıyı meşrulaştıracak bir durumyaratmaya çalışıyor.

Kobane’de Kürt gruplar çözümüemperyalistlerden ve işbirlikçi oli-garşiden beklemekten vazgeçmelidir.

Emperyalistler dünyanın hiçbiryerinde ezilen halkların çıkarına bir

iş yapmamıştır.Dün nasıl Esad ik-tidarını yıkmakiçin İŞİD gibi ya-rattıkları örgütleribugün yoketmekistiyorlarsa bugünde IŞİD’e karşıkullandıkları grup-ları yarın yok et-mek isteyeceklerdir. On-lar için kendi çıkarlarıönemlidir. Ezilen halklarile emperyalistlerin çı-karları aslaeortak olamaz.

Rojavada IŞİD’e kar-şı direnen Kürt milliyetçihareketler işbirliği yap-mak için adeta kaderle-rini emperyalistlere bağlamışlardır.

Emperyalistler Kürt gruplarınıkendilerine mahkum ederek istediklerigibi kullanacakları bir güce dönüş-türmek istiyor.

Türkiye’den muhalif güçlere “eği-tim ve ekipman” desteği vermesiniistedi. “Muhalif” denilen asıl güçPKK çizgisindeki PYD’dir.

Yani emperyalistlerin Irak’ta ol-duğu gibi Suriye’de de asıl olarakdayanmak istedikleri güç Kürtlerdir.

Kürt milliyetçi hareketler faydacıbir yaklaşımla bunu “fırsat”a dön-üştürmek istiyor.

Emperyalizmle girilen ilişkilerasla Kürt halkı için bir kurtuluş ol-mayacaktır. Aksine emperyalizmlegirilen her türlü ilişki emperyalizmemahkumiyeti getirecektir.

Kürt gruplar emperyalizme belbağlamaktan vazgeçmelidir. Yüzünühalklara dönmelidir.

IŞİD’e karşı direnen Kürt halkıemperyalistlere ve işbirlikçilerinekarşı açıktan tavır almalıdır. İşte ozaman tüm ezilen dünya halklarınındesteğini yanında bulacaktır. Kürthalkının sırtını yaslayacağı asıl güçezilen dünya halklarıdır.

IŞİD Bahanesiyle Amerikan Bombardımanına Açık

Tavır Alamayan Esad İktidarı Yarın Bombaların Kendi Üstüne Yağmasından Kurtulamayacaktır

Amerika’nın IŞİD’a karşı müca-delede Irak’ta olduğu gibi Suriye’dede havadan müdahale edeceğini açık-laması üzerine Suriye Devleti buna“iznimiz olmadan yapılan bir sal-dırıyı egemenlik hakkımıza mü-dahale olarak değerlendiririz” diyecevap verdi.

Kobane’de IŞİD’e yönelik bom-bardımanlar başlayınca ise SuriyeDışişleri Bakanı Velid El Muallim,“BM aracılığıyla bombardıman hak-kında kendilerine bilgi verildiğini”açıkladı.

Amerika’nın BM aracılığıyla bilgivermesinin hiçbir önemi yoktur. So-nuç olarak IŞİD bahane edilerek Su-riye topraklarına emperyalistler havasaldırısı yapmaktadır. Yarın ihtiyaçduyduğunda aynı gerekçeyle karadanda Suriye topraklarına saldıracaktır.

Ve esas olarak da bugün IŞİD’eyapılıyor diye tavırsız kalan Suriyedevleti yarın o silahların kendinedönmesinden kurtulamayacaktır.

Esad iktidarı hiçbir koşulda em-peryalist saldırıları meşru görmeme-lidir. IŞİD’e karşı savaş, emperya-lizme karşı savaştan bağımsız değildir.

IŞİD emperyalizmin yarattığı bir canavardır. Irak’taMusul’un işgalinden sonra 1700 kişiyi birden kurşunadizerek katletti... Bu katliam o günlerde emperyalistleringündemine bile girmedi... Yine IŞİD başından beri Su-riye’de kelle kesmekte, toplu katliamlar yapmakta vekadınlara tecavüz edip katletmektedir... Emperyalistlerbunlara da hiçbir ses çıkartmamış tam tersine IŞİD’inkatliamlarını Esad’ın iktidarının üstüne atarak IŞİD’insuçlarını gizlemiştir. IŞİD’i işte böyle yarattılar...

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

21HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 22: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Fatih Akın bir sinema yönetmeni ola-rak farklılıkları olan, taklit değil kendinehas bir tarzı olan biridir. Filmlerinde üçnoktalardan gösterir kimi zaman. Halklarınbirlikte dostluğunu, arkadaşlığını konuedinir. İki kültür arasında kalmışlığı, du-vara nasıl çarpılır ve yok olunur bunlarıanlatır. Halkların kültürlerini anlatıyor.

Fatih Akın Almanya'da doğup büyü-müş kendi halkını artılarıyla eksikleriyletanıyan bir yönetmen. Evet özellikle Al-manya'da yaşayan Türkiyeli gençliği iyitanıyor, ailelerimizi tanıyor, sokaklardanasıl dolaştığımızı yürüyüşümüze kadarbiliyor. Ne yeriz içeriz, neye kızarız biliyor. Özellikle genç-lerimizi iyi tanıyor çünkü kendisi de o gençlerin içindebüyümüş. Filmlerine bakarsanız ayrıntılarıyla anlatır biziminsanımızı. Türklerin misafirperverliğini de anlatır, iki kültürarasında kalmışlığını da. Çocuk beşiği taşımak istemeyenTürk erkeğinide. Yunanlılar’la, Türkler’in bu yemek seninbu yemek benim atışmalarını dahi anlatır. Ama mutlaka ya-bancıları ortak bir noktada birleştirir, o yardımlaşmayı daverir. Filmlerinde çözüm noktasında eksik bakıyor bununnedeni de devrimci olmadığı içindir. Sosyalizmden etkilendiğinisöyleyen bir yönetmendir ama sosyalist değildir. Devrimcileriçarpık bir şekilde tanıdığını "Yaşamın Kıyısında" filmindenbiliyoruz.

Almanya'da doğup büyüyen bir yönetmen olduğu içindeTürkiyeli bir çok milliyetle iç içe olmuştur. Kendisi Türktür.Ama Kürt, Alevi, Sünni, Ermeni, Arap, Yunan, Yugoslav...bu halklarıda tanıyor ve önyargısız bakıyor. Almanya’dadoğup büyümek ona başka halkları da tanıma şansı vermiştir.Almanya’da yaşayan gençlerimiz Türkiyeli diğer milliyetlereve mezheplere ön yargılı değildir, çünkü Almanya'dahepimize yabancı gözüyle bakarlar. Bu nokta onları birleştirirve ön yargısız bakmalarını sağlar ve birbirlerinin güzelliklerinigörmelerini sağlıyor. Yani Alman emperyalizmin ırkçı po-litikaları halkları birleştiriyor bir nevi. Kendisi milliyetindendolayı dışlandığı bir ülkede başka bir halkın milliyetindendolayı sürgün edilmesine, aşağılanmasına sessiz kalma-mıştır.

Gerçekleri Anlatmak Cüret ve Bedel İster! Fatih Akın Ermenileride tanıdığına inanan bir yönetmen.

Son olarak Ermenilerin Türkiye’den sürgün edilmesini yanisoykırıma uğramasını anlatan bir film çekti. Sen misin birTürk olarak Ermeni soykırımını anlatan... Tehditler almayabaşladı.Türkiye devletini ve Osmanlı’nın katliamını anlatıncaişe yaramaz oldu ve faşist saldırılara maruz kalıyor şu an.Bunlardan bir tanesi Turancılar Derneği’nin yayını ÖtükenDergisi ( bunun dışında da bir çok internet sitesinde saldırılaramaruz kalıyor), Agos Gazetesi’ni ve gazeteye söyleşi verenyönetmen Fatih Akın’ı twitter üzerinden açıkça tehdit etti.Ermeni Soykırımı’ndan sağ kurtulan ve iki kızını arayan bi-

radamın hikayesinin anlatıldığı “The Cut”filmiyle ilgili olarak Fatih Akın, ilk söy-leşisini Agos Gazetesi’ne vermişti. Top-lumun bu filme hazır olduğunu açıklayanAkın, en büyük umudunun ise filmin ül-kemizde gösterilmesi olduğunu belirtiyorbu röportajında. Akın filmde oynatmakiçin hiçbir Türk oyuncuyu ikna edeme-diğini söylüyor. Hiçbir Türk oyuncuyuHrant’ı oynamaya ikna edemediğini kay-detmiş ve ırkçı faşist baskıların halensürdüğünü ifade ediyor. Söz konusu söy-leşi üzerine Ötüken Dergisi Twitter üze-rinden yayınladığı mesajda, “O film Tür-kiye’de tek bir sinemada yayınlanmayacak.

Beyaz berelerimiz ve Azerbeycan bayraklı planörümüzle ge-lişmeleri takip ediyoruz. Hodri meydan!” diyerek filmin yö-netmeni Fatih Akın ile Agos Gazetesi’ni tehdit etti.

Fatih Akın Türk halkının bunu bir saldırı olarak algıla-maması içinde özel olarak dikkat ettiğini açıkladı röportajlarında.Bu yüzden filmde Amerika’nın yerlilere yaptığı soykıramada yer verdiğini söyledi. Yani burada amacı Türk halkınıdeğil iktadarları eleştirmek olduğuna vurgu yapıyor aslında.

Akın; "Tehditler Aldım Ama Sanat İçin Ölmeye De-ğer."

Akın verdiği röportajda,"Ermeni soykırımına ilişkinfilmler az. Film bu yüzden gerekli" diyen Akın "Filmin yolaçacağı bütün polemiklere hazır olmak için 7 yılımı verdimve şimdi hazırım. Şimdiden tehditler aldım ama sanat içinölmeye değer"dedi. Akın aklına gelip bu filmi yapmadığınıanlatıyor. Kendini güçlendirdi, Türkiye halklarına kendinianlattı filmini sinemasını tanıttı ve ön yargısız olmalarınınönünü açtı ilk önce ve şimdide bu filmi yaptı. Neyi ne zamanyaptığın çok önemlidir çünkü.

Filmin nasıl olduğu eleştirilmiyor Ermeni soykırımınıanlattığı için faşist saldırılara maruz kalıyor Akın. Bu yüzdenbu saldırıların karşısında Fatih Akın'ın yanındayız. Dahaönce "Cennetteki Çöplük" adlı belgesel filmi yüzündendeAKP'li belediye başkanından üstü kapalı tehdit almıştı Akın.Akın “Trabzon ve köy benim memleketim mezarlıklarımızınüzerlerini çöple kapatıyorlar" demişti. Mezarlıklar bizimkökenimizdir bunun için buna izin vermemek ve yöre halkınınsesini duyurmak için bunu yaptığını açıklamıştı.

Akın, Ermenilerin sürgün edilmesini soykırıma uğramasınıanlatarak cüretini göstermiştir. Ama ülkemizde Hrant Dink'ioynayacak tek bir oyuncu dahi bulamaması çok acı ve sanat-çılarımızın ne kadar cüretsiz olduğunun göstergesidir. Bedellergöze alınmadan hiçbir doğru, hiçbir gerçek faşizm koşullarındaaçığa çıkamaz. Sanatçılarımız aydınlarımızda ellerini taşınaltına koymalıdır. Evet belki seyirci kaybedersiniz şimdilik,belki halkımız şu an doğruları bilmediği için size kızacak öf-kelenecektir. Ama gerçekleri anlatmak bir ülkenin aydınının,sanatçısının görevidir. Halka gerçekleri göstermek emek ister,cüret ister. Faşizm karşısında ise bedel ister!

FATİH AKIN Çektiği Ermeni Soykırımı Filminden Dolayı Faşistler Tarafından Tehdit Ediliyor

FATİH AKIN’IN YANINDAYIZ

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR22

Page 23: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Kürt milliyetçi hareketi emperyalizmve oligarşi ile uzlaşarak düzene dönerkendevrimcilere ve devrimci değerlere sal-dırıyor. Nurtepe Çayan Mahallesi’ndebaşlayan saldırı hemen organize bir şe-kilde Okmeydanı, Sarıgazi, Gazi gibimahallelere yayıldı. Devrimci kurumlarkurşunlandı, yakıldı. Çetelerle birliktesaldıran Kürt milliyetçileri ve yardakçılarıyüzlerce devrimciyi ve halktan insanlarıyaraladı. İbrahim Öksüz adlı çocuğunölümüne neden oldu.

Kürt milliyetçi hareket ve yardakçılarıdevrimcilere saldırarak emperyalizmeve oligarşiye hizmet ederken, yaptıklarınıgizleme ve haklı çıkma telaşıyla "siyasetyasakçılığı" kavramına sarıldılar.

Nurtepe Çayan Mahallesi’nde açılanstantta yaşananları önce çarpıttılar. Sonrada tüm süreci uydurdukları yalanlara in-dirgemeye çabaladılar.

Oysa gerçekler ortadadır. Yaşanan,devrimcilere, devrimci değerlere saldı-rıdır. Bu saldırıyı örgütleyen Kürt milli-yetçileri ve yardakçıları siyaset yasağıkavramına sarılarak suçlarını gizleyemez,hesap vermekten kaçamaz. Kurumlarıyakılan, yıkılan, kurşunlanan, insanlarıyaralanan devrimci hareketi siyaset ya-sakçılığıyla suçlamak halkın aklıyla alayetmektir; tarihi yok saymaktır. Buna izinvermeyeceğiz.

Nedir Siyaset Yasakçılığı?Siyaset yasakçılığı özünde mülki-

yetçiliktir. Bir bölgeyi, coğrafyayı mülküolarak görme orada, başka bir devrimciyurtsever hareketin siyasi faaliyet yü-rütmesine engel olmaktır. Ancak engelolunan sadece devrimci-yurtsever yapı-ların faaliyetleridir. Düşman faaliyetininengellenmesi söz konusu değildir. Buanlamda tam bir örgütlülükten, hakimi-yetten bahsedilemez. Emek verip örgüt-lemek yerine fiziki güç, tehdit ve saldırıile "rakip" ve "tehlike" gördüğü dev-rimci yurtsever hareketlerin gelişmesiniönlemeye dayanır. Özünde ideolojik za-yıflık ile kendine ve halka güvensizlikvardır.

Siyaset yasakçılığı devrim cephesinibölmeye hizmet ederken düşmanı ra-hatlatarak hareket alanı sağlar, provo-kasyonlarına zemin yaratır.

Buradan bakınca Nurtepe Çayan Ma-hallesi’nde yaşananların siyaset yasak-çılığıyla ilgisinin olmadığı açıktır. ÇayanMahallesi düzen partileri de dahil, dününhiçbir gücüyle var olmadığı tamamenörgütlü bir mahalledir. Planlanmasındankoyulan tek bir tuğlasına kadar devrimcihareketin emeği ile kurulmuş bugünekadar korunarak bir mahalle hukukuoluşmuştur. Bu hukukun, yaratılan de-ğerlerin saldırıya uğratılarak ihlal edil-mesini önlemeyi, emeğe sahip çıkılmasınısiyaset yasakçılığı olarak değerlendirmekdemagojidir, çarpıtmadır.

Kürt milliyetçi hareket ülkemizdesiyaset yasakçılığının karakteristik uy-gulayıcısıdır. Ülkemiz gerçekliğine uy-mayan "sömürge Kürdistan" tespitineparalel olarak Kürdistan'ı mülkiyetleriolarak görmüş, kendileri dışındaki dev-rimci-yurtsever hareketlerin gelişip güç-lenmesini önlemek için her şeyi yapmıştır.Buna, "Türk Solu" söylemini gelişti-rerek Türkiye solunu aşağılamak, tecritetmeye çabalamak ve fiziki güç kulla-narak imhaya yönelmek de dahildir. Bunokta, ML dışı küçük burjuva milliyetçiideolojinin geleceği kaçınılmaz noktadır.Kürt milliyetçi hareketin tarihinde başkabir yurtsever hareketi fiziken imha ederekyok etmek vardır. Hesabı hala verilmemişonlarca devrimcinin, yurtseverin katle-dilmesi vardır.

"Egemenlik sahamızda yürütülecektüm faaliyetlerden sorumlu tek güçPKK'dır. Diğer güçler alacağı tüm ka-rarlarda partimizi bilgilendirmek veonay almak durumundadır" ( Ekim 93tarihli Dersim Askeri Konsey adlı bildi-riden. aktaran Sol içi şiddet, Boran Ya-yınları, Cilt:2 S: 146 ) Bu sözleri itirafniteliğindedir.

Kürt milliyetçi hareketin bulunduğuher yer "egemenlik sahası"dır. Bu yerlerdehiç kimse Kürt milliyetçi harekete rağmenfaaliyet yürütemez. Yürütmesi halindeajan ilan edilir. İlişkileri, kadro ve sa-

vaşçıları "cezalandırılır".

Tarih bunun örnekleriyle doludur.Kürt milliyetçi hareket başta Dersim ol-mak üzere Kürdistan'da solu fiziki olaraktasfiye kararı almış, hemen her örgütleçatışmaya girmiş onları ajan örgüt ilanedebilmiştir. "Batman'da Amed'de kont-ra faaliyeti Hizbullah olarak şekilleni-yordu. Dersim'de sol maskeyle şekille-niyor" diyerek bölgede faaliyet yürütendevrimci örgütlerin tamamını hiçbir mad-di temel olmaksızın suçlayan Kürt mil-liyetçi hareket bunun sonucu olarak daonlarca devrimci ve yurtseverin kanınıdökmüştür.

30 Eylül 1993'te Tekoşina Sosyalistüyesi Kamer Özkan, PKK'liler tarafındanevinden çıkarılarak öldürülmüştür. EylemiEkim 93 tarihli bir bildiriyle üstlenenPKK, "Kamer Özkan MİT tarafındankurulan, yönlendirilen ve tamamenMİT örgütlenmesi olan Tekoşin adlıörgüt içinde yer alıp, yönlendirmeklevatana ve halka ihanet suçu işlemiştir"(aktaran a.g.e) diyerek cephe kurma faa-liyetleri içinde oldukları bir örgütlenmeyi"MİT örgütlenmesi" ilan edebilmiş-lerdir.

9 Ekim 1993'te Dersim'in Hozat ilçesiTavuklu Köyü'nde PKK, 10 kişilik birTDKP'li gruba saldırdı. Saldırıda 4TDKP'li ölürken 2'si ağır 4 kişi yaralandı.Bu saldırıyı PKK yaptığı açıklama ileüstlendi. "HK, ( TDKP) mücadelemizinDersim'de kök salmasıyla devreye so-kulan provokatif bir güçtür. (...) Halkımızave partimize karşı komploculuktan vaz-geçmeleri konusunda defalarca uyarılaryapıldı. Bu yönlü ısrarlı uyarılarımızarağmen bu karşı devrimci çabalardanvazgeçmeyince 9 Ekim günü birliğimiztarafından tutuklanmak ve gerekçelerkendilerine bir kez daha aktarılmak is-tendi. Ancak bu çağrımıza uymayanHK'lilere ateş edilmek zorunda kalındı.Karşı devrimci güçten 6 kişi ölürken ikikişi de esir alınmıştır." ( a.g.e S:105)

Kürt milliyetçi hareket görüldüğüüzere bir hareketi kolayca karşı devrimciilan edip savaşçılarını imhaya yönelebi-liyor. Üstlendikleri bu saldırıda öldüğünü

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET SİYASET YASAKÇILIĞI SÖYLEMİNE SARILARAK GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZ

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET ELEŞTİRİYİYASAKLAMAKTADIR!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

223HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 24: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

sandıkları TDKP'liyi bölgeden geçenDevrimci Sol gerillaları tesadüfen görmüşve tedavilerini yaparak ölümden kurtar-mış, güvenli bir bölgeye geçmelerinisağlamışlardır. Ne ilginçtir ki, o gününTDKP'lileri henüz bu saldırıların öze-leştirisi verilmeden bugün Kürt milliyetçihareketle beraber devrimci hareketi si-yaset yasakçılığı ile suçlayabilmektedir.

Kürt milliyetçi hareketin siyaset ya-sakçılığı devrimci, yurtsever örgütlerlede sınırlı kalmamıştır. Bölgede görevyapan öğretmenler, iradesi dışında hareketeden halk da Kürt milliyetçi hareketinhedefi olmuştur.

Kürt milliyetçi hareket aynı dönemaldığı kararla bölgede görev yapan tümöğretmenleri "düşman gücü" ilan ede-bilmiştir: "Sömürgeci asimilasyon ku-rumlarından olan tüm okullar kapatıla-cak, buralara görev yapılmayacaktır.Tüm öğretmenler derhal görevlerini bı-rakacaklardır." ( aktaran a.g.e S:120)

Bu karar sonrası Kürt milliyetçi ha-reketin öğretmenlere yönelik saldırılarıbaşlamış, aralarında yurtsever, devrimciöğretmenlerinde olduğu onlarca öğretmenajan ilan edilerek katledilmiştir.

Çemişgezek'in Tekeli Köyünde PKKgerillaları tarafından bir öğretmen öldü-rülmüş, biri de yaralanmıştır. Öğretmenleryıllarca o köyde çalışmış, köylüler tara-fından sevilen kişilerdir. Yaralı kurtulanöğretmen Mücadele Gazetesi okurudur.

Dersim Meşeyolu Köyü’nde iki öğ-retmen öldürülmüştür. Öğretmenlerdenbiri Eğitim- Sen üyesidir. İkisi de köylülertarafından sevilen sayılan insanlardır.

4 Ekim 93'te PKK'liler tarafındankaçırılan iki öğretmen birgün sonra öl-dürülmüştür. Bu öğretmenlerden NurgülKale ( Aladoğan) yurtsever bir insandır.Yine Bayram Aladoğan da bölgede se-vilen demokrat bir insandır.

Pertek'in Pirinçli Köyü’nde öğretmenlojmanlarına yapılan saldırıda dört öğ-retmen öldürülmüş biri de yaralanmıştır.

PKK'nin bölgede o dönem katlettiğiöğretmenlerden biri Vedat İnan, Mü-cadele Gazetesi okuru, devrimci hareketintaraftarıdır.

PKK'nin halka, halk güçlerine karşıyoğunlaşan bu saldırıları halkın tepkisinide çekmiştir. Ovacık, Hozat ve Mazgirt'tePKK'yi kınamak amacıyla esnaf kepenkkapatmıştır. 2 Ekim'de de Dersim Mer-kez'de aynı amaçla kepenk kapatma ey-lemi gerçekleşmiştir. Pertek Lisesi öğ-rencileri de PKK gerillaları tarafındanTDKP'lilere yönelik saldırıyı ve 1 öğ-

retmenin vurulmasını protesto etmekiçin okulu boykot ederek, şehir merkezinebir yürüyüş yapmışlardır.

Bu tepkilerin hemen ardından PKKDersim Eyaleti Askeri Konseyi İmzalıEkim 1993 tarihli bir bildiri yayımlandı.Bu bildiride "şunu tekrardan hatırla-talım iznimiz ve onayımız dışında kepenkkapatmak suçtur. Ve bu suça bulaşanlarcezalarını çekeceklerdir. Hangi gerek-çeyle olursa olsun kontak ve kepenklerikapatanların tümünü biliyor ve elebaş-larını tanıyoruz. Bunlar en sert şekildecezalandırılacaktır" denildi. (Aktarana.g.e, S:108)

Bugün devrimci hareketi siyaset ya-sakçılığı ile suçlayan Kürt milliyetçi ha-reket, o dönem bölgede, halk saflarındabir örgüt gibi davranmamış, halka baskıuygulamış, devrimci adalete bağdaşma-yacak "cezalar" verip uygulamış katli-amlara girişmiştir.

Kendine ve ideolojisine güvenmeyenKürt milliyetçi hareket halkı istediğidoğrultuda örgütleyememekte, bundandolayı şiddete başvurarak sindirme yolunuseçmektedir.

O dönem oligarşi ile masaya oturmakiçin gerçekleşen saldırılar, o dönemleve Dersim'le sınırlı kalmamış; Kürt mil-liyetçi hareketin oligarşiyle uzlaşma po-litikalarına paralel olarak sürekli bir halalmıştır. Hatta saldırılar ülke sınırlarınıaşmış yurtdışında O Agonas ( Mücadele)Dergisi’nin tabelasanı indirtme çabasına,ölüm orucu gazilerini molotoflarla yakmaçabasına kadar varmıştır. (2004, 25 AralıkLavrion Saldırısı)

24 Kasım 2005'te, Diyarbakır'da"size burada siyaset yaptırmayacağız"diyerek Dicle Gençlik Derneği üyesiöğrencilere saldırmışlardır.

9 Mayıs 2006'da 1 Mayıs Mahalle-si'ndeki Anadolu Temel Haklar DerneğiKürt milliyetçileri tarafından kalaslarla,silahlarla basılmış, içerdeki devrimcilerinkafalarına silah dayanmıştır.

9-10-14-15 Nisan 2007 Ümraniye 1Mayıs Mahallesi’ndeki Anadolu TemelHaklar Derneği'ne 2 kez, Eyüp TemelHakları Derneği'ne ve Okmeydanı TemelHaklar Derneği'ne 30-40 kişilik maskelibir grupla saldıran Kürt milliyetçileridernek çalışanlarına silah çekmiş, ateşetmiş, dernekleri tahrip etmiştir.

Bugün dışında devrimci kurumlardefalarca Kürt milliyetçi hareketin sal-dırısına uğramıştır. En son 12 Ağustos2014'te Wan'da, Anadolu Konteyner-kent'te halk küpüthanesi kurma çalışması

başlatan Dev-Genç’liler, masa açarak"Bir kitap da sen getir" çağrısını Wanhalkına ulaştırırken Kürt milliyetçi ha-reketin tehdit ve saldırılarına maruzkaldı. "Bizden çok daha koyu insan-larımız var onlar size saldıracak...""Kürdistan'da size siyaset yaptırma-yacağız" diyerek siyaset yasakçılığının,tahammülsüzlüğünün ve saldırganlığınson örneğini sergilediler.

Kürt milliyetçi hareket oligarşiyekendini kanıtlamak için saldırılarını yo-ğunlaştırmıştır. Daha önce saldıraraksindirdiği ve zamanla kendine yedeklediğisolu da bugün yanına alan Kürt milliyetçihareket, devrimci hareketi uzlaşma veteslimiyet politikalarına şiddet kullanarakda olsa asla yedekleyemeyecek.

Son süreçteki saldırılarında Kürt mil-liyetçi harekete destek olan, kışkırtıcılıkyapan, hatta en öne atılan sola ayrı birbaşlık açmakta fayda var. Siyaset ya-sakçılığının ve buna bağlı rekabetçiliğin,sol içi şiddetin her zaman içinde olansol tarihiyle yüzleşmeden, köklü bir öze-leştiri yapmadan, döktüğü devrimci ka-nının hesabını vermeden devrimci hare-keti sol içi şiddet uygulamakla, siyasetyasağı koymakla suçlayamaz. "Çamurat izi kalsın" kabilinden açıklamalarlaşaibe yaratma çabalarıyla, ellerini ovuş-turarak devrimci hareketi “sol içi şiddet”batağına çekmenin sevincini yaşayan,başını ESP'nin çektiği solun hevesi yinekursağında kaldı.

Tarih ve yaşananlar ortadadır. Bugündevrimci hareketi siyaset yasakçılığıyla,sol içi şiddetle suçlayan ESP, EMEP'inbaşını çektiği reformistler, zamanındaKürt milliyetçi hareketi karşı-devrimcikontra örgüt ilan edebilmişlerdir. Za-manında düşman ilan ettikleri bir hare-ketle bugün omuz omuza devrimci ha-rekete saldıran sol, tarihi de yok sayıyor.Onlardır, bir dönem "Maocu bozkurt","sosyal emperyalizm” karşıtlığı üze-rinden mahalleleri-bölgeleri paylaşıp bir-birine siyaset yasağı koyan, sınırlar çizenkurşun sıkanlar. Onlardır, "sosyal em-peryalist barikatları yıka yıka..." diyerek1 Mayıs alanına yürüyen ve 1977 1Mayıs katliamı için kontrgerillaya zeminsunanlar.

Devrimci hareketin tarihi tertemizdir.Eli devrimci kanına bulaşmamış; kendineve halkına güveniyle her dönem yüzünüdüşmana dönerek politikalarını hayatageçirmiştir. Halka giderek, halktan aldığıgüçle 12 Eylül öncesinde Devrimci Yoltasfiyecilerinin, bugün de Kürt milliyetçihareketin koyduğu siyaset yasaklarını,

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR224

Page 25: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

parçalaya parçalaya emek vererek, direnişler örgütleyerekAnadolu’nun her tarafından halkın bağrında kök salmıştır.

Bugün ideolojik olarak iflas etmiş, direnmemenin bataklı-ğında çürümüş bir sol ile tüm iradesini emperyalizm veoligarşiye teslim etmiş bir Kürt milliyetçi hareket gerçeği or-tadadır.

Böyle bir durumda ideolojik mücadeleyi daha da yoğunlaştırarakoligarşiyle masaya oturma ve Kürt halkının kurtuluşunu emperyalizmve oligarşiyle uzlaşmada görme düşünce ve taktiklerine dahayoğun biçimde karşı çıkmak tarihsel bir sorumluluktur.

Devrimci hareket çekilmeye çalışıldığı sol içi şiddet ba-taklığının yakınına bile yanaşmadan bu sorumluluğun gereğiniyerine getirmiştir. Diğer yandan Kürt halkının pratik mücadalesini

örgütlemek içinde hayatın içinde yeni yeni adımlar atmış po-litikalar geliştirmiştir.

Siyaset yasağı uygulayan devrimci hareket değildir. Tamaksine Kürt milliyetçi hareketin uzlaşma politikalarına yedek-lenmeyen kesimlere yönelik saldırıları tehditlerini ve fiilenuyguladığı eleştiri yasağı vardır.

Hiçbir saldırı, kışkırtma tehdit, gözdağı, tecrit etme çabasıyalan ve demagoji sonuç vermeyecek: halka güvenen halkıngücüne yaslanan, halka gerçekleri ve kurtuluşun yolunugösteren büyüyüp gelişecektir. Emperyalizme ve oligarşiyeyaranmak için devrimcilere saldıran düzene dönmek için herşeyi yapan Kürt milliyetçi hareket ve yardakçısı solun politikalarıise iflas etmeye mahkumdur.

Genç, delikanlı, koyu kahverengigözleriyle kabinlerden, etrafına ba-kıyor, heyecanla tutsakların gelmesinibekliyordu. Tutsaklar kabine gelmeyebaşlamıştı. Başını uzatarak kabineiyece yanaştı... Peşi sıra gelen ziya-retciler arkasında bekliyordu. Gözlerpırıl pırıldı. Sonuç aldığı bir işinbaşarısını paylaşma telaşı vardı.

Tutsaklar birer birer kabin ardındagözüktüğünde heyecanlı bağrışlarbaşladı... Kısa sürede tüm kabinlerdoldu. Fakat bu defa genç delikan-lının coşkusu ve heyecanı farklıydı.Anlatmak istiyordu. Usulca kabineiyice sokuldu. Tutsaktan cama ya-naşmasını istedi...

- ‘Şeey çantamı hazırladım abla.’

Tutsak önce ne söylediğini anla-yamadı. ‘Eee’...

‘Bu halk kapılarını tek tek çal-mam, üzerinde yürüdüğüm bu top-rakların dağlarda beni bekler. Buyüzden sizinle vedalaşmaya ve he-lalleşmeye geldim’ dedi genç deli-kanlı. Tutsak aniden irkildi. İşin cid-diyetini şimdi anlamıştı. Delikanlınınsöyledilerinin ne anlama geldiğinibiliyordu. Çevresini gözleriyle kont-rol etti. İyice yanaştı kabine.

- ‘Sen onbeşini bitirdin mi?’

- ‘Ooo bitireli çok oldu. Onaltıyagirdim. Bak bıyıklarım bile çıkmaya

başladı abla. Hem vatan için ölmeninyaşı olmaz ki. Düşmanlar bilsinkien başta çarpışmak gençlerin işi.’

Tutsak delikanlıya gülümsedi. ...Arada camlar olmasa sıkıca sarılıcaktıO’na. Baktıkça mutlu oldu, bir yan-dan da iç çekti. Ancak tek tük çıkmışolan sakal ve bıyıklar vardı yüzünde...Buna tebessüm etti.

- ‘Biliyormusun abla. Bundansonra bu dağların Cemo’su benolacağım. Grup Yorum’un Cemotürküsünü artık benim içinde söy-leyeceksiniz. Çünkü Dersim dağ-larının yeni bir Cemo’su var ar-tık’.

- ‘İyi tamam da aile ve okul du-rumunu ne yaptın?

- Bu dağları düşman böylesinekuşatmışken aile ve okul sorunu daolmaz ki. Ayıp olur. Yani onlarlailgili sorun olmaz da siz hakkınıhelal edin yeter.

- Dur acele etme diyeceğim amaaçıkça düşünmüşsün gibi.

- Evet evet aynen öyle. Vedalaş-maya, hakkınızı helal edin demeyegeldim!

Tutsak sessizliktedir. Delikanlıheyecanlı ve kendinden emin bir bi-çimde konuşuyordu. İçinden ‘evetbu kararını vermiş net’ dedi. Sonra,

- ‘Sen ne diyorsun öyle. Elbettekiher daim hakkımız sana helaldir’.

Tutsak son olarak delikanlıya ba-

şarılar diledi. Se-lamları ve umutla-rını da dağlara gö-türmesini istedi...

Delikanlı tümtutsaklarla tek tek ko-nuştu, vedalaştı.

Görüş saati ne çabukta dolmuştu.Her vedalaşma kendi içinde bir ay-rılığı taşıyordu. Kolay olmadı...

Fotoğraf karesi gibi hafızalardayer ederek bir an kaldı. Delikanlınınelini alnına görürerek kabinler detutsaklara verdiği selamdı.

Henüz aradan iki üç ay geçmişti.Ovacık Yeşilyazı’da şehit düştüğügelen haberlerde duyuldu. Aralarındaonaltı yaşında olan Cem Güler ol-duğu, düşmanı zorlayan bir çatışmaolduğu ve beş gerillanın yarattıklarıkahramanlık dilden dile yayılmayabaşlamıştı. Aradan on yıllar geçti.Bu çatışma unutulmadı. Köylüleraralarında birer Melaike’ydiler sırrakarıştılar diyerek evlatlarına halaanlatıyorlar:

‘H... yeni katılan bir küçükerlivardı ki. Köylüleri ve milletini çokseven bir gerillaydı.‘O Cem Gü-ler’di’

Cem’in gerilla olmasına nedenolan, halkına ve vatanına duyduğusevgisiydi. O halk ve vatan sevgisikutsaldır diyerek silahını omuzlamış,dağlara gitmiş ve orada şehit düşm-üştü.

Cem Güler ve Halk ve Vatan Sevgisi

BU HALK BU VATAN BİZİMKAHROLSUN EMPERYALİZM

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

25HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 26: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Emperyalizmin Ortadoğu’yu şe-killendirme canavarı IŞİD’in son he-defi Kürt halkının yaşadığı Kobaneoldu... Kürt halkını, köylerini, şehir-lerini top atışına tutan IŞİD’in bu sal-dırıları karşısında bölgede YPG güç-leri direnişe geçerken sözde IŞİD’ekarşı koalisyon oluşturan emperya-listler de son günlerde IŞİD’e karşıesip gürleyen Türkiye oligarşisi de sa-dece seyrediyorlar ve IŞİD’in işini bi-tirmesini bekliyorlar... Yani, PYD’yidaha iyi bir noktaya, kendilerinedaha yakın bir noktaya çekmeyi bek-liyorlar.

Bu konudaki niyetleri ve bugün-kü saldırılarını, nedenlerini en açık or-taya koyan AKP’li Ömer Çelik’in söz-leridir:

"... Türkiye şunu yaptı; 'hiç kim-se bu kaostan faydalanarak fiili yö-netimler kurmasın' dedi. ‘Yarın birgün Kürtler burada fiili yönetim ku-rar, Sunniler, Nusayriler, başkalarıfiili yönetimler kurarsa o zamanEsed'in ortaya çıkarmaya çalıştığıkaos tablosu daha da tahkim edilmişolur' denildi. Bütün yaklaşım bundanibarettir" diyor Çelik.

AKP’nin isteği bölgede bir Kürtdevleti veya ayrı, özerk bir Kürt oto-ritesinin olmamasıdır... Daha ötesi iseEsad yönetiminin devrilerek oradaemperyalizme ve tabii ki oligarşininde benimseyeceği bir yönetimin oluş-turulmasıdır... PYD bu amaçla sıkış-tırılıyor, onun ilan ettiği özerk kan-tonlar bu nedenle saldırıya uğruyor.Saldırıyı gerçekleştiren IŞİD olsa dabunun arkasındaki gücün AKP oldu-ğunu ve emperyalistlerin de dolaylıolarak önünü açtığını artık herkes bi-liyor ve görüyor.

Buna rağmen son Kobane saldı-rıları karşısında Kürt milliyetçi ha-reketin aldığı tavırlar adeta bu dün-yada yaşamadıklarını gösteren nite-liktedir. Öyle sözler ediyorlar ki ne de-dikleri anlaşılmıyor. Bir sözleri di-ğerini tekzip ediyor.

KCK Yürütme Komitesi ÜyesiMurat Karayılan, IŞİD’in Kobane’yedüzenlediği saldırılarla ilgili olarak“...Türkiye tarafından Kobane’yegeçişler olmamıştır MİT bilinçliböyle haber yayıyor, orada Kobanehalkı savaşıyor. Kobane saldırısı ileKuzey’deki süreç aslında bitmiştir.Son sözü başkan Apo söyleyecektir”diyor…

Bir yandan “süreç bitmiştir” teh-ditleri savrulurken ve Kobani halkı-nın savaştığı ve yanında olması ge-rektiği söylenirken, öte yandan Tür-kiye tarafından Kobane’ye geçişlerinolup olmaması tartışılıyor… Böyle birdönemde bu tartışma neyin nesidir?MİT bilinçli olarak Türkiye tarafın-dan gerillanın Kobane halkına desteğegittiği şeklinde haberler yayınlıyorsabu sizi neden bir açıklamaya zorlu-yor? Gerilla gitmiştir veya gitmemiştirşimdi tartışılması gereken bu muyoksa Kobane halkının yanında olmakmıdır? Böyle bir açıklama telaşı Ka-rayılan’ı neden sarmaktadır? Yanisöz konusu olan oligarşiyle savaşmakolunca neden bu kadar işi yokuşa sü-rüyorsunuz? Siz böyle yapınca söy-lediğiniz “süreç bitmiştir” sözleri-nizin nasıl bir hükmü vardır acaba?

Olmadığını en iyi Kürt milliyetçihareketin kendisi biliyor aslında. Bunedenle de bir yandan tehditler sa-vururken öte yandan ise sorular kar-şısında ne diyeceğini bilmeyen bir ça-

resizlik sergilenebiliyor…

İşte bakın Cemil Bayık, gazeteciAmberin Zaman'la yaptığı röportajdaönümüzdeki günlerde PKK'nin ey-lemlere başlayacağını açıklıyor…Başlar mı yoksa başlatabiliriz mi di-yorsunuz diyen Zaman’a Bayık “baş-latabiliriz” diyor… Ve Öcalan’ınonayı gerekmiyor mu diye gelen sorukarşısında ise;

“Savaşa biz karar veririz. Ateşkesbozma yetkisi bizde ve bizim yöneti-mimizde. Ama barışa, sürecin de-vamına Önder Apo karar verir.Onun rolü farklı bizimki farklı. Bir-birini tamamlayan roller.”

Bu sözler karşısında Öcalan sa-vaşmaya hayır derse ne yapacaksınızdiyen gazeteciye Bayık;

“Öcalan bizim önderimiz. Bizbir önderlik hareketiyiz. Önderimi-ze bağlıyız. Ama Türkiye adım at-madan önderlik “hayır savaşma-yın” nasıl diyecek ki? Diyemez. Desebile savaşçılar bunu kabul etmezler.Biz savaşçıları zor tutuyoruz” di-yor… Klasik blöf yapıyor ve işte bukadar da sırıtıyor…

Böyle olunca da söyledikleri hiç-bir şey oligarşi tarafından ciddiye alın-mıyor… Öyle ki oligarşinin sözcüleriçok rahat ve fırça atarcasına ve sizinsözlerinizin hiçbir hükmü yok der-cesine açıklamalar yapıyorlar ve alt-tan alta da bir çok tezgah hazırlığı içi-ne giriyorlar.

İşte AKP’li Yalçın Akdoğan’ınsözleri: "Blöf yapıyor demişim debize göstereceklermiş vesaire. Butehditvari şeyler doğru değil. Seninbir şey yapmaya gücün yetiyorsa gitIŞİD'e yap, Türkiye'ye ne meydanokuyorsun? Var mı bir gücün kar-deşim? Niye Türkiye'den yardım is-tiyorsun o zaman? Yani uçmayı bil-miyor, çıkmış çatıya konuşup duru-yor. Kandil'de yan gelip yatıyor,Kobane'dekilerle ilgili edebiyat ya-pıyor. Sen orada konuşacağına, gito zaman orada mücadele et. Böylebir kandırmaca, sahtekarlık olmaz"

Bu sözleri söyleme cesaretini Ak-doğan faşistine veren PKK’den baş-kası değildir… Kanıtı işte Bayık’ın veKarayılan’ın kendi içinde çelişki ta-

TUTARSIZ SÖZLERLECİDDİYE ALINMAZSINIZ!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKü rd ist an ’daKü rdist an’ da

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR26

Page 27: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

şıyan, tereddütlü ve kendine gü-vensiz konuşmalarından başkabir şey değildir.

Dahası oligarşinin “çözümsüreci” adı altında yürütmeyeçalıştığı teslimiyet sürecine na-sıl hazırlandığı da bu arada çe-şitli biçimlerde yansıyor bası-na…

Örneğin Birleşmiş MilletlerGüvenlik Konseyi'nde 'yaban-cı savaşçılar' üzerine yapılacakoturum öncesinde, Avrupa Bir-liği (AB) Terörle MücadeleKoordinatörü Gilles De Kerc-hove şunları söylüyor: "IŞİD ilesavaşıyorlar hatta bazılarınagöre peşmergelerden daha et-kili savaşıyorlar. Son derece ak-tifler ancak Türkiye, Kürtler ilebarış süreci içinde. Türkiye'dengelen mesaj PKK'nin şu an ol-duğu gibi listede tutulmaya de-vam edilmesi ve çözüm sürecidışında bir alternatifin olma-dığının gösterilmesi yönünde.Süreç bağlamında anlaşmayavarıldığında PKK listeden çı-karılır."

Evet, oligarşi emperyalist-lerle elbirliği içinde teslimiyetsürecinin koşullarını yaratma-ya çalışıyor… Ve “terör liste-si”nde tutalım ki üzerinde bas-kı hissetsin ve bize muhtaç ol-sun anlamına gelen sözler edi-yorlar… Yani bu kadar rahat birşekilde PKK’yi yönlendirebi-leceklerini ve denetleyebile-ceklerini söylüyorlar… Onlarabu gücü veren kendi ipleriniona teslim ederek onların be-lirlediği şekilde hareket edenPKK’den başkası değildir.

Sonuç olarak bu bakış açı-sıyla hareket edildiği süreceemperyalistler Kürt halkınıdaha çok katliamlara muhatapederler… Bu bakış açısı terke-dilmediği sürece ciddiye alınanbir güç değil emperyalistlerinelinde oyuncak haline gelenbir güç olmaktan öteye gidil-mez…

Wan Konteynerkent Halk Meclisi, biryandan barınma ve diğer sorunlarına kalı-cı çözümler ararken bir yandan günlük ya-şamı örgütlüyor.

20 Eylül'de, Wan Anadolu Konteyner-kent’te Halk Meclisi 8. toplantısını yaptı.Depremzedelerin daha fazla bekleyecekdurumda olmadıkları, kış mevsiminin yak-laştığı, konteynerlerde çökmelerin olduğu,konteynerlerin bir kışı daha kaldıracak du-rumda olmadığı anlatıldı. Belediyenin arsavermemesi durumunda nasıl bir mücadelehattı izleneceği de konuşuldu.

21 Eylül günü, Wan Anadolu Kontey-nerkent'te "Hükümet Kadın" filmi izlendi.Halk Meclisi, film gösteriminin her hafta ya-pılacağı duyuruldu. Film gösterimine 30 kişikatıldı.

Halk Cepheliler, 23 Eylül'de Kontey-nerkentin kapısına asılan Dev-Genç pan-kartını indirmeye gelen polislerin çıkması-nı engellemek için, kapıyı kapattı. Korku-ya kapılan katiller, aracın kornasını çalarakkalmayacaklarını gideceklerini söyleyerekHalk Cepheliler'den kapıyı açmalarını iste-diler. Katillere, bir daha buraya böyle rahatgelemeyecekleri kendilerine ifade edildi.

26 Eylül'de yapılan Halk Meclisi top-lantısında yapılan önerilerden bazıları kararabağlandı. “Her ailenin bir battaniye verme-si, kullanılmayan çocuk, yetişkin kıyafet-lerinin toplanması, belediyeyle görüşmeleriçin 10 kişilik komite kurulması, 1 saatlikokuma yapılması, yozlaşmaya karşı tutulangece nöbet listesi çıkarılması ve acil du-rumlar ve hastaneye gidemeyen aileler içinbir sağlık dolabı oluşturulması karara bağ-

landı. Ayrıca, Tabipler Odası ve EczacılarOdası’na gidilerek destek isteme ve kadınatölyesinin tekrardan hayata geçirilerek ka-dınlara yönelik Halk Okulu çalışması tartı-şıldı.

Halkın BedenleriyleKurduğu BarikatKarşısında ZırhlılarınızınHiçbir Hükmü Yoktur!

AKP’nin kiralık katilleri her fırsatı de-ğerlendirerek Wan Anadolu Konteyner-kente girmeye çalışıyor. Son olarak 27 Ey-lül günü öğleden sonra bir ailenin kavgası-nı bahane ederek, iki zırhlı araçla kontey-nerkente girmeye çalıştı. Katiller yaklaştı-ğında konteynerkentin yiğit çocukları, hız-la konteynerkentin girişindeki dikenli teli çe-kip araç girişini durdurarak, taş toplayarakbeklemeye başladı. Yaklaşık 20 kişi elde taş-la tel örgünün arkasında etten duvar örerekkatillerin karşısında dikildi. Bunu gören ka-til sürüsü araçlarından bile inemedi veHalk Cepheliler polise, defolup gitmeleri-ni, kendilerini buraya sokmayacaklarını,halkın sorununu kendilerinin çözeceğinisöylediler. Konteynerkent halkı alkışlarla za-ferini kutladı.

Wan Anadolu KonteynerkentÇocuk Korosuyla UmudunTürkülerini Haykıracağız

Wan Anadolu Konteynerkent’te çocukkorosu kuruldu. Koroya alınan 9-14 yaş ara-sı çocuklar, iki şarkıyı hep birlikte söylemeyiöğrendi. Kurs kayıtları devam ediyor.

Wan'da Halk Meclisi, Birlikte Düşünmeye,Üretmeye, Çözümler Bulmaya Devam Ediyor

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

27HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

ÇocukKorosu

Page 28: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) 8 Eylül2014 tarihli, 2 No’lu açıklamasıyla “DHKPC ile partiselikili ilişkilerimizi kesiyoruz” diyor. İlişki kesme gerekçelerini de 12 maddede sıralamış. Tüm gerekçeler MLKP’nin subjektif değerlendirmeleridir.

Objektif olarak bir gerçek vardır ki, o da şudur:DEVRİMCİ HAREKETLE İLİŞKİ KESENLER DÜ-

ZENLE İLİŞKİLERİNİ GÜÇLENDİRİRLER... İdeolojide ve savaşta dik duramayanlar HİÇBİR İD-

DİANIN sahibi olamazlar büyük saldırılar bedel ödemedensavuşturulamaz.

Bu iki kere ikinin dört ettiği kadar kesindir. Bunundışında yazılan çizilen her şey, DÜZENLE İLİŞKİLERİNGÜÇLENDİRİLMESİNİ MASKELEMEK İÇİN YAZILIPÇİZİLENLERDİR...

Kimdir Parti-Cephe? Dost mu, düşman mı? Tüm SOL’a soruyoruz: Devrimciler, sosyalistler, ko-

münistler... kim kendini nasıl ifade ediyorsa herkes busoruyu cevaplamalıdır. İttifaklarınızı, dost ve düşman güçlerikim neye göre belirliyor?

Sol, sosyalist... devrimcilerin dostları kimlerdir, düşmanlarıkimlerdir? Dostunuzu düşmanınızı neye göre belirliyorsunuz?Parti-Cephe yıllardır başta emperyalistlerin terör listelerininbaşlarında yer almıştır. Yok edilmesi gereken örgütlerinbaşındadır. Onun için bütün emperyalist ülkelerde faaliyetleriyasaklanmıştır. Başlarına milyon dolarlık ödüller konulmuştur.20’nin üzerinde Cepheli, Avrupa emperyalistleri tarafındantutsak edilmiştir.

Emperyalizmle ve oligarşiyle asla uzlaşmayan, 44 yıllıktarihinde 600’ün üzerinde şehit veren bir harekettir Parti-Cephe... Hapishanelerde 200’ün üzerinde tutsağı olan bir ha-reket... Düzenle uzlaşmayan, oligarşinin halka yönelik saldırı-larının olduğu hemen her alanda oligarşiyle dişe diş çatışan birhareket. AKP’nin faşist polisleri yoksul mahallelerde uyuş-turucuyla, fuhuşla, yozlaşma politikalarıyla halkımızı çü-rütmeye, teslim almaya çalışırken, halka sahip çıkan,direnen, AKP’nin çetelerine, polisine mahalleyi dar edenbir hareket...

Her alandaki meşru mücadelesiyle, işçi direnişleriylehalka öncülük yapan, düşmana darbeler vuran bir harekettirParti-Cephe...

Parti-Cephe ile ilişkisini kesenler işçi sınıfının mücade-lesinde olmayacak demektir. Nitekim son birkaç yıla bakın:Yoklardır.

AKP iktidara geldiğinden beri bilinçli bir politikaylayoksul halkımızın yaşadığı mahalleleri kumar, içki, uyuşturucugibi politikalarla yozlaştırmaya çalışmaktadır. Uyuşturucuçeteleri polis korumasında halk çocuklarına zorla uyuşturucu

satmaktadır. Mahallelerimizde fuhuş yaptırmaktadır. Parti-Cephe ile ilişki kesen MLKP anlayışı, İstanbul

Gülsuyu Mahallesi’nde uyuşturucu çetelerinin saldırısınauğrayınca derneklerinin kapısına kilit vurup, mahalleyi terkedip halkı ve kendi taraftarlarını çetelerle yüz yüze bırakıpkaçmıştır. ESP’lilerin kaçtığı bu mahallede, uyuşturucu çe-telerine karşı mücadelede Hasan Ferit Gedik’i şehit verdik.Hasan Ferit Gedik şimdi uyuşturucuya ve her türlü yozlaş-maya karşı mücadelenin sembolü olmuştur.

Cepheliler İstanbul Sarıgazi’de kadın satan, fuhuş yaptırankişileri cezalandırırken, Parti-Cephe ile ilişki kesen MLKPanlayışı sırf, cezalandırılan kişi “kadın” diye fuhuş çetelerinisahiplenmişir. Bu iki örnek çok çarpıcıdır. MLKP’nin Par-ti-Cephe ile ilişki kesmesinin nedenini yukarıda yaptığımıztespiti ispatlayarak ortaya koymaktadır.

MLKP anlayışı Parti-Cephe ile değil devrim ile ilişkisinikesmiştir. Parti-Cephe pratiğiyle, ideolojik mücadelesiyle,devrim iddiasını yitiren ve Kürt milliyetçi hareketinoligarşiyle uzlaşma politikalarına yedeklenerek hızla düzenekoşan oportünizme sürekli bir ayna tutmaktadır. İdeolojikmücadelesiyle düzene dönüşün, kendi kitlesini, halkı kan-dırmasının önünde engel olmaktadır.

Cephe, koşar adım düzen içine giden bu hareketleridevrim saflarına çağırmaktadır.

Bakın MLKP’nin geldiği noktaya: Sarıgazi’de fuhuşyaptıran bir kadını cezalandırdığı için Cephe’yi “kadınaşiddet uyguladı” diye kınayan ve düzenin kadın örgütleriniCephe’ye karşı kışkırtan MLKP anlayışı 2004 yılında bakınyozlaşmaya, fuhuşa karşı ne söylemiş:

“Halkımızı bilgilendirmek ve aydınlatmak bu saldırıyakarşı bir adımdır. Ancak, görüldüğü üzere bu, mücadelenindiğer ayaklarıyla birleşmeyince eksik kalıyor. Halkımızınanti faşist, bu durumdan rahatsızlık duyan, duyarlı kesimlerini,insani değerlerini yitirmemiş bireylerini bu çerçevede ör-gütlemek, gerek fuhuş yapılan evleri, gerekse de uyuşturucuile halkımızı zehirleyenleri ve buna aracı olanları tespitedip, önce teşhir etmek, halkın gözünde bu gerçekliğiapaçık sergilemek, buna rağmen bu işi devam ettirenleridevrimci şiddet eylemleriyle püskürtmek, kovmak ve dahadeğişik biçimlerde cezalandırmak görevlerimiz arasındaolmalıdır....." (Denge Kürdistan, Ağustos 2004, Sayı 11,"Düşkünleşmeye Karşı Zor Meşrudur" başlıklı yazıdan.)İşte eleştirilerimiz düzene koşar adım giden MLKP’ye

böyle ayna tutmaktadır. Devrimci hareketle ilişki kesmeleridurdukları yer itibariyle sonuçtur. Halktan kopup düzeninsivil toplumcu feminist kadın örgütleriyle, LGBT’lilerlehaşır neşir olunca halk artık onların çok uzağındaki “yarı-lümpen ve lümpen... kesinkes zararlı...” ilişki kurulmamasıgereken kesimlerdir.

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR28

MLKP, CEPHE İLE İLİŞKİSİNİ KESMİŞ

DHKP-C İLE ‘İLİŞKİ KESMEK’DEVRİME SIRITINI DÖNÜP,

DÜZENE GİTMEKTİR!

Page 29: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

229HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Bu siyasi anlayış yıllarca “emek” demiştir, “işçi sınıfı”demiştir halkı yine “yarılümpen ve lümpen... kesinkeszararlı...” kesimlerden biri olarak görmüştür, fakat GaziAyaklanması gibi bir süreç yaşandığında da gecekondularıkeşfetmişlerdir.

Onun için Kürt milliyetçi hareketle birlikte devrimcilerinkanını akıtmışlardır. Gazi’de Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuile Savaş ve Kurtuluş Merkezi’ne saldırmışlardır. Kurum-larımızın molotoflanmasını, yakılmasını, talan edilmesini,esnaflara, halka saldırılmasını meşru görmektedirler...

Onun için Gazi’de, Çayan’da Cepheliler polisle çatışırkenonlar ortada yoktur.

MLKP’nin Parti-Cephe ile “ilişki kesme” açıklamasıbu gerçeklik içinde değerlendirilmelidir.

Bu gerçeklik içinde MLKP, yalanlarla, kışkırtma doluiftiralarla saldırmaktadır Cephe’ye...

MLKP’nin Parti-Cephe ileİlişki Kesmesi Düzenle DevrimCephesinde Yeni Bir Saflaşmadır!

MLKP’nin açıklamasından bölümler aktararak ilişkikesme gerekçelerine bakalım...

Diyorlar ki;1- “DHKPC'nin, kimi semtlerde emekçi sol parti ve

gruplara politik çalışma yasağı uygulama gerici tavrı ze-mininde, karşıdevrime yönelmesi gereken şiddet araçlarıdevrimcilere yöneltildi.”

Yalan! Demagoji, iftira!..Birincisi; Parti-Cephe kimseye siyaset yasağı koyma-

mıştır... İstanbul’un 39 ilçesi ve binlerce mahallesi var.Yine Nurtepe’nin Çayan dışında onlarca mahallesi var...Neden İstanbul’un 39 ilçesi, binlerce mahallesi değil deille de Çayan?

Neden Nurtepe’nin onlarca mahallesi değil de ille deCephe’nin örgütlü olduğu Çayan? Örgütsüz milyonlar du-rurken örgütlü bir mahallede çalışma yapmayı siyasetyapmak olarak mı görüyorsunuz?

Örgütsüz milyonlar dururken, ille de Çayan demekbaşlı başına bir provokasyondur...

Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleriyle karşı karşıya kalıncakapılara kilit vurup kaç, Çayan’da Cephe’nin siyaset yasağıkoyduğunu söyle... Cephe Çayan’da hergün AKP’nin pol-isleri ile gece yarılarına kadar çatışıyor, siz nerdesiniz?

Gazi’de kurumlarımızı yakmayı biliyorsunuz, duvarlarınayazılama yapıyorsunuz, Cepheliler polislerle günlerce ça-tışırken siz nerdesiniz? Artık mahallelere halka ve devrim-cilere, kurumlarımıza saldırmak için mi gidiyorsunuz?

Yoksul mahallelerdeki “yarılümpen ve lümpen” kesimlerartık sizi ilgilendirmiyor mu?

İkincisi; Devrimcilerin silahı hep düşmana yönelmiştir.Devrimci hareketin tarihinde devrimci kanı yoktur. Kendinedevrimciyim diyenler tarafından insanlarımız katledilmişama buna rağmen misilleme hakkımız var diyerek kendinidevrim cephesi içinde ifade eden kimseye silah doğrultul-mamıştır.

Düşmana tek bir kurşun sıkmayıp devrimcilere saldıranlar

Cephe’ye tek bir kelime söyleyemez. 44 yıllık tarihimizdedostlarımızla düşmana karşı direnişte omuz omuza ölümüpaylaştık. Namlularımız hep halk düşmanlarına dönükoldu.

Cepheliler tarafından ne Kürt milliyetçilerine ne deonun yardakçılarına yönelik bir saldırı gerçekleştiril-memiştir…

Cumhurbaşkanlığı için stant açanlarla konuşulmaya gi-dilmiş fakat Kürt milliyetçilerinin fiili saldırısına uğranmıştır.Kürt milliyetçi hareket ilk saldırıda ve devam eden saldırılardasilah ve molotof dahil her türlü araçla insanlarımıza, ku-rumlarımıza saldırmıştır. Stant meselesi Çayan Mahallesi’ndeyaşanmıştır. Ancak Kürt milliyetçi hareket Gazi’de, Ok-meydanı’nda, Sarıgazi’de hiçbir sorun yokken kurumlarımızı,derneklerimizi otomatik silahlarla taramış, molotoflarlayakmıştır. 200’ün üzerinde insanımız yaralanmıştır.

MLKP en üst düzeyde yaptığı açıklamayla da yalan veiftiraya devam ediyor. “Karşı devrime yönelmesi gerekenşiddet araçları devrimcilere yöneltildi” diyor.

Yalan ve iftiraları bırakın. Bu devrimci bir tarz değil.Yalan ve iftira devrimcilerin yöntemi olamaz... Yalan veiftiralarınız sadece düşmanın provokasyonlarına hizmeteder...

Cepheliler kimin kurumunu yaktı, kimi silahlarla yaraladı,hangi esnafın dükkanını yağmaladı? İftira atmaktan vazgeçin... İftira atmak bütün toplumlarda

ahlaki bir suçtur. Düşmana hizmet eder...2- MLKP, “DHKP-C'nin siyasi kültüründe ciddi bir

benmerkezci, bencil damar mevcuttur. Bu nedenle deDHKP-C ile eylem birliği, güç birliği ve cepheleşme yö-nündeki devrimci adımlar ömürsüz olmakta, ezilenlerinen geniş ilerici, demokratik kesimlerini halklarımızındüşmanı faşist rejim karşısında birleştirme yönünde iler-leyememektedir.”

YALANDIR! MLKP’nin subjektif değerlendirmesidir. Birincisi; Devrimci hareket tarihi boyunca devrimi

güçlendirmeyen hiçbir birlik içinde yer almamıştır! Ancak ülkemiz solu adeta devrimci mücadeleye hiçbir

katkısı olmayan, büyük şaşaalı laflarla kurulup ama hiçbirpratiği olmayan ve ne zaman dağıldığı belli olmayan adıvar kendi yok birlikler, cepheler çöplüğüdür.

Devrimci hareket hiçbir zaman bu tür birlikler içindeyer almamıştır.

İkincisi; Faşizme ve emperyalizme karşı ciddi anlamdagüç olan ve darbeler vuran birlikler sadece Parti-Cephe’ninöncülük yaptığı birlikler olmuştur. ‘84 Ölüm Orucu, ‘96Ölüm Orucu, ‘96 Ölüm Orucu döneminde dışarıda ailelerile oluşturulan Devrimci Tutsak Aileleri İle DayanışmaPlatformu (DETUDAP), Hapishanelerde Cezaevi MerkeziKoordinasyonu (CMK) devrimci hareketin öncülüğündeoluşturulan ve düşmana ciddi darbeler vurulan devrimcibirliklerdir...

(MLKP, Ölum Orucu zaferi sonrasındaki değerlendir-melerinde "Hiç kimse tek başına başaramazdı" şeklindebir değerlendirme içerisine girmişti. Birlik olmak elbetteönemli bir güçtü ancak zaferi kazanmak için yeterli değildir.

Page 30: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR330

Bugüne kadar bizim olmadı-ğımız onlarca örgütün olduğusayısız birlikler, cepheler oluş-turulmuştur. Fakat bırakın‘96 Ölüm Orucu gibi zaferlerkazanmayı düşmanın ciddiyealacağı bir eylem bile ger-çekleştirememişlerdir. Bu de-ğerlendirme MLKP’nin ken-dine güvensizliğinin göster-gesidir, zaferi kazandıran esasnokta şehitlerle kazanma ka-rarlılığıdır. Çok açıktır kiDHKP-C, tek başına da olsazaferi kazanabilecek politikuretkenliğe, kararlılığa veguce sahipti. Büyük direnişise bu konuda hiçbir tartış-maya yer bırakmamıştır. (Za-ferin DHKP-C tarafındansola armağan edildiği çokaçık ve çarpıcı bir gerçek-tir.)

Yine devrimci hareketin öncülüğünde kurulan Irak’taSavaşa Hayır Koordinasyonu Türkiye solunda en geniş veen uzun ömürlü ve birlikte en fazla eylemin örgütlendiğimücadele birliğidir. Devrimci ve Demokratik Yapılar ArasıDiyalog ve Çözüm Platformu, Devrimci 1 Mayıs Platformu,“Hasta Tutsak Güler Zere’ye Özgürlük” mücadelesiylebaşlayan ve Cephe öncülüğünde kurulan Hasta TutsaklaraÖzgürlük Platformu, Tecrite Karşı Mücadele Platformu(TKMP) solda kurulan gerçek, sonuç alan mücadele bir-likleridir... Bunların hepsi Cephe politikası ile ele alınmışve Cephe öncülüğünde kurulmuştur. Ve düşmana ciddidarbeler vurulmuştur. Mücadele alanında düşmana karşıciddi bir mevziiye dönüşmüştür...

Peki bu birlikler nasıl dağıtıldı diye sorulacak olursa:Birliklerde kendi reklamını yapamayacağını hissettiği andaMLKP bozgunculuğa başlamıştır. Ve bozguncuların başınıçeken MLKP olmuştur. Birliği dağıtana kadar bozguncu-luğunu sürdürmüş, dağıtmaya gücününü yetmediği noktadada kaçıp gitmiştir...

3- MLKP, “Devrimimizin özünün politik özgürlük olduğunukavramayan ve onu, burjuva milliyetçiliği zemininde duranantiamerikancılarla yakınlaşma tercihine yönelten anti-emperyalizm anlayışı nedeniyle, DHKPC, emekçi solla iliş-kilerinde ve halklarımızın antifaşist, antişovenist güçlerinibirleştirme imkanları karşısında geri siyasi tutumlar sergi-lemektedir” diyerek Kürt milliyetçi hareketin oligarşiyle uz-laşma politikalarına yedeklenmenin üstünü örtmeye çalışıyor.

Birincisi; Bugün artık Öcalan’ın MİT ile yaptığı pa-zarlıklar basına yansımıştır. HDP, oligarşinin düzenleuzlaşan Kürt milliyetçi hareket aracılığıyla sosyalist sol’unda düzene çekilme projesidir.

Ancak başta Parti-Cephe olmak üzere HDP’nin AKPprojesi olduğunu gören hareketleri düzen içine çekmeyi

başaramamışlardır. Bundan dolayıÖDP açıktan PKK tarafından tehditedilmiştir. Parti-Cephe’ye ise açıktanfiili olarak saldırılmıştır.

İkincisi; Görünen köy artık klavuzistemiyor: Amerika ve diğer emper-yalistler IŞİD’e karşı Irak ve Suriye’dekara gücü olarak Kürt milliyetçilerinikullanmaktadır. Irak’ta Barzani’denikinci bir İsrail yaratmaya çalışmak-tadır. Suriye’de ise PKK-PYD, Ame-rika’ya ve diğer emperyalistlere bizide kullanın diye adeta can atmaktadır.

MLKP açıklamasında Parti-Cep-he’ye “antiamerikancılarla yakın-laşma tercihine yönelten antiem-peryalizm anlayışı nedeniyle...” di-yerek Amerika ve diğer emperya-listlerin oluşturduğu koalisyonun karagücü haline geldiklerinin üstünü ört-meye çalışmaktadır. Gelinen durumabakın; kendini sol, sosyalist olarak

ifade eden örgütler emperyalist politikaların aracı durumunagelmiştir. Soldaki iddiasızlaşma solun örgütlülük anlamındakiyetersizliği geniş kitleleri harekete geçirebilecek durumdaolamaması uzun süredir bilinen, görülen ve hemen herkesinkabul ettiği bir gerçektir. Ancak bunlar sonuçtur. Bunlarınötesinde solun beyninde bir güçsüzleşme yaşadığıdır.Herhangi bir şeyi protesto etmenin öteside bir iddiada bu-lanabilecek bir ruh hali ve kararlıktan büyük ölçüde uzak-laşmıştır. 1980’den beri sürekli ideolojik, politik, polisiyedarbeler altındaki bir soldan söz ediyoruz.

Bir Direnişte, Savaşta MücadeledeSiyasi Kararlılık Zorunludur!

Emperyalizm neden bizi yok etmek istiyor? Emperya-lizmin bölge hakimiyeti açısından STRATEJİK önemiolan bir ülkede devrim için yola çıkmış olmamızla ilgilidir.Siyasi kararlılık, emperyalizme DEVRİM İDDİASININyok edildiği bir TÜRKİYE armağan etmeme kararlılığımızdır.Dünya halkların, direnme hakkını kurtuluş umudunu yoketmeyi amaçlayan politikalara teslim olmayacağız. Ba-ğımsızlık, demokrasi ve sosyalizm düşüncemizden vaz-geçmeyeceğiz.

Devrim ve sosyalizm umudunun yok edilmesine halklarınçaresizliğine izin vermeyeceğiz. Bunu abartılı bulanlartarih önünde yeniktir. Zulmün önünde asla secdeye kapan-mayacağız. Asla düşüncelerimizden halkımızı kurtuluşagötürecek ideallerimzden vazgeçmeyeceğiz.

4- MLKP, “Kürt ulusal sorununda sosyalşovenizmdenkopuşamamakta...” diyor.

Neye dayandırıyorsunuz bunu? Sosyal şovenizmdenkurtulmak; Kürt milliyetçi hareketin kuyruğuna takılıpgitmek mi?

90’lardan bugüne dönüp politikalarınıza bakın… Kürthalkına ilişkin bağımsız tek bir politikanız var mı? Yıllardır

MLKP’den Bir Kendini İnkar Örneği“Halkımızı bilgilendirmek ve aydınlatmak bu

saldırıya karşı bir adımdır. Ancak, görüldüğüüzere bu, mücadelenin diğer ayaklarıyla birleş-meyince eksik kalıyor. Halkımızın anti faşist, budurumdan rahatsızlık duyan, duyarlı kesimlerini,insani değerlerini yitirmemiş bireylerini bu çer-çevede örgütlemek, gerek fuhuş yapılan evleri,gerekse de uyuşturucu ile halkımızı zehirleyenlerive buna aracı olanları tespit edip, önce teşhir et-mek, halkın gözünde bu gerçekliği apaçık sergi-lemek, buna rağmen bu işi devam ettirenleridevrimci şiddet eylemleriyle püskürtmek, kovmakve daha değişik biçimlerde cezalandırmak gö-revlerimiz arasında olmalıdır....."

(Denge Kürdistan dergisinin Ağustos 2004tarihli 11. sayısında "Düşkünleşmeye Karşı ZorMeşrudur" başlıklı yazıdan alınmıştır.)

Page 31: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Kürt sorununun çözümünü Kürt milliyetçi harekete havaleettiniz, şimdi de Kürt milliyetçi hareketle birlikte emper-yalizme ve oligarşiye havale ediyorsunuz. Kürt ulusal so-rununun çözümü emperyalizmle ve oligarşiyle uzlaşmakmıdır? Öcalan öyle olduğunu söylüyor, sizin çözümünüznedir?

Demagoji yapmayı bırakın… Kürt sorununun çözümünü oligarşiyle ve emperyalizm

ile uzlaşmak mıdır? Emperyalizmin Ortadoğu’daki askeri gücü olmak

mıdır? Kürt sorununun çözümü Amerikalarda aramak mıdır? HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş şu anda

Amerikalarda "Ortadoğu'da Kürdistan'ın Yeni Realitesi:Riskler, Beklentiler ve Fırsatlar"ı tartışıyor…

Nedir Kürdistan’ın yeni realitesi? Beklentiniz nedir?Fırsatlar nedir?

Tekrar ilkeli olmaya çağırıyoruz. Hiçbir demagojiyapmadan cevap verin!

Kürt sorununun çözümü Amerika’da mıdır? Kürtsorunu emperyalizmin “çözüm masalarında mı” çözülecek?

Selahattin Demirtaş ile HDP Eşbaşkanı Figen Yük-sekdağ’ı da gönderseydiniz… Çözüme katkılarınızı su-nardınız. Bu nasıl bir Marksist-Leninist komünist partidirki emperyalizmin ordusu haline gelmeyi, emperyalistlerve işbirlikçi oligarşi tarafından kullanılmayı “devrimcilik,yurtseverlik” olarak görüyor?

Bu nasıl bir Marksist-Leninist komünist partidir ki,emperyalist Almanya, Fransa, Amerika tarafından eğitilmeyimeşru görüyor?

5- MLKP, “ DHKPC'nin, Kürt ulusal demokratik ha-reketiyle ve onunla antifaşist, antişovenist birlikler oluşturanemekçi soldan güçlerle politik hasımlık temelinde ilişki-lenmesine yol açmaktadır...” diyor. İşte oportünizmin birlik anlayışı: “anti-faşist, anti-

şovenist birlikler” miş... Neredeymiş o birlikler? Kimoluşturmuş?

Bugün faşist devleti yöneten kim? Kim faşizmin tem-silcisi?

Halk Haziran’da kime karşı, neden ayaklandı? Faşizm = AKP’dir.Buna hayır diyen var mı? Peki faşizmle işbirliği yapan kim? AKP halka karşı

tam bir terör estirirken -Haziran Ayaklanması dahil- herkoşulda AKP politikalarına destek verenler kim?

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET VE ONUN KUY-RUĞUNDAKİ REFORMİZM VE OPORTÜNİZM...

Hangi anti-faşist birlikten bahsediyorsunuz? Oligarşiye cumhurbaşkanı seçmek için oluşturduğunuz

birliğe mi antifaşist birlik diyorsunuz? İşte demagoji budur... Düzene dönüp devrime saldırmak

budur. Her koşulda düzenle uzlaş, uzlaşmaya giden yolda,ayak bağı olmasın diye devrimcilere saldır...

Faşist AKP düzeninin doğrudan hedef alınmadığı anti-faşist birlik oluşturulamaz...

6- MLKP, “DHKPC, emekçi semtlerde yarılümpen

ve lümpen kesimlerle faydacı ve nihayetinde kesinkeszararlı ilişkileri meşru görmekte, böylesi ilişkilere giriş-mekte ve sürdürmektedir” diyor.

Bu konuda söylenecek fazla bir şey yoktur: Yoksulhalkımız MLKP’ye göre artık “yarılümpen ve lümpenkesimler”dir. MLKP’nin onlarla bir işi olamaz. MLKP’ninyeni ittifakları burjuvaziden beslenen sivil toplumcular,feminist kadın örgütleri ve LGBT’lerdir...

Halkımız, görün ve tanıyın: Maksist Leninist Ko-münist Parti’yi...

Dün “Bütün ezilenlere ve sömürülenlere ateşin,barikat ve sokak savaşının manifestosuydu Gazi" diyordu.(Atılım, 9-16 Mart '96) Bugün o “manifesto”yu yazanGazi halkına, Gazi’nin gençlerine “lümpen” diyor...

Halka “lümpen” diyen bir hareket halk için savaşmaz. Cepheliler uyuşturucuya, fuhuşa, yozlaşmaya, hırsızlığa...

karşı mücadele ediyor. AKP’nin zehirlediği uyuşturucubağımlılarını tedavi etmek için tedavi merkezleri açıyor.Faşizmin yoz kültürüne, yozlaştırma politikalarına karşıalternatifler üretiyor... MLKP ise bunlara saldırıyor...

Sonuç Olarak;1- MLKP, Parti-Cephe ile sıraladığımız nedenlerden

dolayı “ikili ilişkilerini” kestiğini açıklamaktadır. MLKP’ninve oportüniznin Parti-Cephe ile ilişki kesmesi ne ilktir nede son olacaktır. Oportünizmin tarihi ilişki kesmeler,“büyük” tumturaklı sözlerle ilan edilen adı var kendi yok,ne zaman dağıldığı bilinmeyen birliklerle doludur.

2- Oportünizm her şeydeki tutarsızlığı gibi ilişki kesmekonularından da tutarsızdır. İlişki keserken ki, ölçüleri nasıl ki karşıdevrim cephesi

ile olan ilişkiler değil de kendi grup çıkarları ise tekrarilişki kurarlarken de aynı turarsızlığı, sınıfsal bakışaçısından yoksunluğu sergilemektedirler.

3-Bu örgütlerin politikaları günübirlik olarak şekillenir,ilkesizlik, faydacılık böyle bir zeminde hayat bulur. Güngelir birileriyle "birlikler” kurar, gün gelir "siyasi ilişkikeser", gün gelir karşı devrimci ilan eder. Türkiye solununen olumsuz geleneklerinden birisidir bu. Küçük sorunlarda,son derece kısmi-yerel durumlarda bir bakmışsınız "mer-kezi" kararla ilişki kesilmiş. Rekabetçilik, iktidar hedefindenuzaklık, günlük grup çıkarı canı sıkılanın ilişki kesip-ilişki kurduğu bir tarih yaratmıştır. Eminiz çoğu grup, ta-rihlerinde hangi siyasetlerle ne zaman, nasıl ilişki kesipnasıl kurduğunu hatırlayamayacak durumdadır.

4- Bugün ise Parti-Cephe ile ilişki kesmelerinin teme-lindeki asıl neden düzenle devrim arasındaki yeni saflaş-manın kaçınılmaz sonucudur. Düzene dönenler ayak bağıolmasın diye devrimcilere saldırmak zorundadır.

5- Nasıl ki reformizm Büyük Direniş yıllarında dev-rimciler ölümüne direnirken “biz aynı mahalleden değiliz”,“cepte keklik mi sandınız”, “farkımızı koyduk iyi oldu”,“devrimci demokrasinin sonudur...” diyerek devrimcilerlearalarına kalın duvarlar örmüşlerse MLKP’de düzenekoşar adım giderken aynı şeyi yapıyor. Hem de tümdevrimci ilkeleri alt üst ederek yapıyor...

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

31HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 32: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Çayan’ın YaratılmaSüreci ve Yaşam…

Önce belirlenen arsa üzerine dörtdirek dikiliyor, çatısı ve etrafı kalınnaylonlarla sarılıyordu. Tek göz odaşeklindeki barınakların ilk biçimi böylehayata geçiyordu. Sökülmek istendi-ğinde en pratik ve ekonomik olan yön-tem buydu. Sorun çıkmadığında ise içtaraflarına kilim, halı, örtü gibi eşyalarasılarak ısı korunmaya çalışılıyordu.Ne kadar uğraşılsa da yağan yağmur-dan, esen rüzgârdan, karlı havalarınsoğuğundan kaçılamıyordu. Ama başkaçare yoktu.

Sonra yağ tenekeleri kesilip açılma-ya, çatılar ve etrafı daha korunaklı halegetirilmeye başlandı. Halk, yerleşik(kalıcı) hale gelince yaratıcılıkta dasınır tanınmıyordu. Teneke, kalın nay-lon gibi koruyucu önlemler yetersizgörüldüğünde birkaç soba borusu alına-rak tenekeden yapılan soba ile yeniçözümler sağlanıyordu.

Kalacak insan sayısına göre tek gözodalar, bazen küçük bazen daha büyükyapılırdı. Yemekler orada yenir, bula-şıklar orada yıkanır, yataklar orada seri-lirdi. Birkaç kap kacak, pratik şekildeserilip toparlanabilecek yer yatakları,küçük bir piknik tüpü, o tek göz odala-rın değişmezi oluyordu.

Yerleşim konusunda kazanımlar eldeedildiğinde naylon ve tenekelerle kuru-lu barınağın yerini briketler almayabaşladı. Güneşli ve kuru havalarda birgünde yapılan briketler, sıva (harç)yerine çamurla tutturularak yeri geldi-ğinde zarar görmeden sökülüp alınabi-lecek gibi diziliyor, daha yaşanılası birortam yaratılıyordu. İçeriye ışık girsindiye, yıkımlar da düşünülerek, çatı vepencere bölümleri şeffaf kalın naylon-

larla kaplanıyordu. Işık sorundu. Elektrik yoktu. Küçük

salça kutularına konan sıvı yağ ve içineatılan pamuklu bez ve çaputlarla aydın-lık sağlanıyordu. Sonra mumlar, gazlambaları kullanılır oldu. Akşamlarıözellikle kış zamanı karanlık çok erkeniner, yağ kokusunun sardığı odalardamumlardan tasarruf etmek için erken-den yatılırdı. Gaz lambaları ile etraf çokaydınlanıyor, içerisi ışıl ışıl olabiliyor-du. Daha çok aydınlık için fitili uzat-mak yetiyordu. Kim istemezdi karanlıkgeceleri daha aydınlığa çevirmeyi. Amagaz gidiyordu, fitil çabuk tükeniyor,alevi koruyan cam siyaha dönüyor, yada patlayabiliyordu. Kapitalizmle encanlı tartışma belki de böyle yaşanıyor-du. Gaz lambasından çok diğer parçala-rı tüketime göre ayarlanıyor, fiyatlarısürekli çoğalıyordu.

Teknolojik hiçbir alet bulunmuyordu.Tek tük bulunan elektriksiz radyolar iseyoksulun en lüks iletişim aracı oluyor-du.

Akşam olunca uzanıp yatılmak isten-se de çoğu zaman yatılamaz. Sohbetleredilir. O günlere, geleceğe dair hayallerkurulurdu.

Çocuklar varsa sokakta olduğu kadarevlerdeki neşe de katmerli olur.Anlatılan masal ve öykülerle yaşamrenkli hale getirilirdi.

Tek göz odalarda süren yaşam, gününaydınlanmasıyla, herkesin bir arayageldiği, yokluk ve yoksullukların pay-laşıldığı bir dünya açılırdı. “Ev almakomşu al”, “Komşu komşunun külünemuhtaçtır”, “Komşun açken sen de tokyatma” sözlerinin hayat bulduğu yaşamböyle yaratılıyordu.

Kimse kimseyi hor görmüyor, hiçbirçocuk ayrı tutulmuyor, elde avuçta olanne varsa ihtiyaca göre pay ediliyordu.Darda olanın yardımına koşuluyordu.Yıkımlarla birlikte dayanışma duygusubüyütülüyor, örgütlenmenin gücüylebir şeyleri elde etmenin güzellikleriyaratılıyordu.

Yeni evlerin yapılması, arsalarındağıtılıp kalıcı bir mahallenin kurulma-sıyla değişim ve dönüşümler de gerçek-leşiyordu. Evlerin çatıları sökülüyor,yeni çatılar kiremitlerle döşeniyordu.Toprak üzerine serilen yataklar, betonüzerindeki duvarlara taşınıyordu.Barınaklar, gecekondu evleri ve daha

sağlıklı tuğla evlerine doğru geçişlersağlanıyordu. Evlere kapı pencere takı-lıyor, kapı niyetine kullanılan kilim,naylon, kontrplak kaldırılıyor, pencereyerlerine camlar takılıyordu. Evin oda-ları ilk kez sıva olmadan kireçle boya-nırken; sonrasında sıvalı, boyalı evleredönüşüyor, yerlere plastik marleylerdöşeniyordu. Odaların örtülerle ayrıldı-ğı mekânlar, duvarla örülüyor, ayrı oda-lar, salon, mutfak, banyo bölümü oluş-turularak genişletiliyordu.

Evlerin bahçeleri, büyük yağ teneke-lerine doldurulmuş topraklarla çevrili-yor, içine çiçek ve meyve tohumları eki-liyor, bahçe düzenlenmesi yapılarakmahallenin güzelleşmesi sağlanıyordu.Bahçelerde domates, salatalık, yeşilsoğan, patlıcan, fasulye gibi sebze yetiş-tirenler de oluyordu; üzüm, erik, dut,şeftali, kiraz, vişne, ayva gibi meyveyetiştirenler de. Ağaçlarda büyüyen hermeyve, yıllarca mahalle halkının özel-likle çocukların dilediğince koparıpyediği bir güzelliği de yaşatıyordu.

Kimi bahçelerde tavuk besleniyor,kiminde koyun, kuzu, inek. Onlardansüt, yumurta, çökelek, yağ elde edili-yordu. Köy yaşamının küçük bir örne-ğini şehirlere taşıyanların özel dünya-sında söylenecek pek çok şeyi buluna-biliyordu.

ÇOCUKLAR…Mahallede, oyunlarıyla, şen kahkaha-

larıyla ortalığı cıvıl cıvıl aydınlatanonlar oluyordu. Oyun alanları sokaklar-dı. Sabah gün ışıyınca çıkar, akşamkaranlık çökene kadar bitmek tüken-mek bilmeyen enerjileriyle herkesinilgi odağı olurlardı. Yoksul olduklarıiçin ayaklarında kara lastik, birkaç yeriyamanmış giysilerle dolaşıyorlardı.Kapitalizm, çocuk falan dinlemiyordu.Kara lastikler topuk tarafı çabuk yırtıl-sın diye zayıf imal ediliyordu. Birçocuk için ayakkabı demek sürekli koş-mak anlamına geliyordu. Ama topuğuyırtılan ayakkabı ile koşulamazdı.Öylesi anlarda yaratıcılık devreyegirerdi. Anneler iğne iplik ile diker,olmadı yamalayarak uzun bir süre dahakullanılmasını sağlardı. Sonra ayakka-bıların altı delinir oldu. Her çözüm son-rasında, yeni bir sorun ortaya çıkıyor-du.

Çocuk ve kara lastik dendiğinde ille

BBÜTÜN YOKSUL MAHALLELER BİZİM OLACAK

Çayan, Umudun Tarihidir...

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR32

5

Page 33: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

de top oynamak gelirdi akla. Toplarmahalleye gelmeden önce, eski paçav-ralar yuvarlanarak ya da çorap içinekonularak toplar yapılır, onlarla oyna-nırdı. Bunun olmadığı yerde küçük birsalça kutusu aynı görevi görürdü.

Sonra naylon toplar çıktı. Kapitalizmyine çocukları vuruyordu. 3-5 maç son-rası delinen toplar, sert şut çekildiğinde,üzerine basıldığında dümdüz oluyordu.O an oyun duruyor içine hava üflenennaylon top şişiriliyor daha dikkatlişekilde oyuna devam ediliyordu.

Naylon topların yerini plastik toplaraldığında, yeni bir kapitalist ahlaksızlıkdevreye giriyordu. Toplar daha sağlamgözükse de kimi yerleri ince tutulmuş,sivri bir yere değdiğinde patlıyordu.Patlamadan ömrünü sürdürenler isehava kaçırarak küçülüyordu. Plastiktopları şişirmek mümkün olmuyordu.Portakal büyüklüğünde top ile futboloynamak ise gerçek bir maç havasıyaratmıyordu. Oysa maç dendiğindeakan sular duruyor, sokak araları, boşalanlar yetersiz görüldüğünde askerialanı belirleyen teller aşılıyor, yemyeşilçayırlarda top yuvarlanıyor, askerlerleköşe kapmaca oynanıyordu.

Çocuklar büyüdükçe yapmak istedik-leri şeyler de büyüyordu. Ama yoksulgecekondu mahallelerinde küçükken debüyüyünce de vazgeçilmeyen şeylerinbaşında futbol geliyordu. Futbol takımıdendi mi şort, tozluk veya konç, bir deforma gerekiyordu. Forma dendiğindenumaralar ve renkler olmalıydı. Herçocuğun tuttuğu, gönül verdiği birtakım bulunduğundan mahallede kuru-lan takımın da ayrı bir forması olmalıy-dı. Hazır formalar çıkmadan öncepazarda satılan kollu atletler alınır, sırtıayakkabı boyası veya renkli kalemlerleboyanır, numaralar yazılırdı.Mahalleler arası maçlar bu şekilde,kalabalık bir seyirci karşısında oynanır-dı.

Çocukların futbol dışında kendi yara-tıcılıklarıyla oynadıkları nice oyunlarda olurdu. Her şey oyuna çevrilebilirdi.

Kibrit çöplerini dikine boşaltıp tektek diğer kibritleri oynatmadan topla-mak da oyundu, kibrit kapaklarıylapişti oynamak da. Gazoz kapaklarıdüzeltilir, ortasından iki delik açılıp ipgeçirilerek hızar makinesini andırankâğıt, ağaç kesme aleti de yapılabilirdi,gazoz kapaklarını toprağa döküp mis-ket veya demir bilyelerle vurmak daoyundu. Yine ok yapılıp uçlarına takılır,atılırdı.

Erkek çocukların düşlerinde gezdirdi-

ği nice oyun vardı. Misket, kukla, köşekapmaca, limon, dekmancılık, çelikçomak, gazoz kapağı, yağlı kayış, uzuneşşek, kuyu, çember, çivi saplama, çivi-li futbol masası, kibrit kabı, topaç,cuz...

Kızlar ise istop, yakan top, sek sek,körebe, dokuztaş, voleybol gibi oyunla-ra ağırlık verse de kimi oyunlar karışıkoynanırdı. Saklambaç, ip atlama, isim-şehir-artist-hayvan gibi yarışmalar kimizaman büyükleri de içine katan oyunla-ra dönebilirdi.

Bunlarla birlikte bilyeliler yapılırdı.Dört bilyeli teker üzerine oturtulansunta, ağaç vb. ile düzenek kurulur.Kumanda için bir ip bağlanır. Yokuşaşağı kendiliğinden giden, düz yerlerdebirinin itmesiyle hareket eden araçlarortaya çıkarılırdı. Uzun bir çubuğunucuna monte edilmiş telden ya dayuvarlak bir ağaçtan, suntadan yapılmışaletlerle arabalar yapılır, yoksulluğunzor ve sancılı günleri bir nevi de olsaunutulurdu.

Futbol kaleleri taştan ya da okul çan-talarından; basket potaları sepetten,voleybol fileleri ise çamaşır ipindenyapılırdı.

Okula giden çocuklar siyah önlükgiyer, beyaz yakalık takardı. Onlarınaltındaki giysiler büyükten küçüğekalırdı.

Beslenme çantaları, beslenmeden öteaçlığı gideren ve neredeyse aynı evdehazırlanmış yiyecekleri içeriyordu.Haşlama ya da kızartma patates, hamurişleri, yumurta, domates, peynir, zeytin,bir dilim ekmek ve su. Ancak bunlarhaftanın değişik günlerine yayılan, birseferde iki yiyecekten ötesinin buluna-mayacağı bir gerçeği anlatıyordu.

Çocuk deyince okumaya düşkünolanlar da vardı, okumaktan kaçanlarda. Çoğunluğu eve yük olmamak içindaha çok da zorunluluktan boş zaman-larında pazarda simit, su satarak, boya-cılık yaparak çöp toplayıp, çıraklıkyaparak evine katkıda bulunuyordu.

Olanakların kısıtlı olduğu zamanlar-da, üst-başları onarılmakla kalmıyor,saçları da sürekli elden geçiriliyordu.Evlerin önüne atılan sandalyelerde evinyaşlı ninesi veya dedesi tarafındançocuklar saç tıraşına maruz kalıyordu.Maruzdan kast edilen berberin, berber-liğin olmadığı koşullarda koyun kırpmamakinesi ile saç kesimin yapılmasıdır.Düz olması için kafaya bir tas koyulur,oradan enselere doğru inceltilir, gerikalan yerler göz kararı yapılırdı.Genelde aynı dönemde kesilen saçlar

içinde en beğenilen model ile en kötüolan seçilir, o günlerin espiri konusuolurdu.

Suyun az bulunduğu, temizliğin sınır-lı olduğu zamanlarda, kız çocuklarınınsaçları da kısa tutulurdu. Yazları suyönünden sorun yaşanmadığı içinçeşme başlarında ateşler yakılır, büyükkazanlarda ısınan sularla çocuklar veçamaşırlar sık sık yıkanırdı.

Yoksul gecekondu mahallelerindedüşe kalka, kafa göz yarıla yarıla büyü-nürdü. Yaşananlar, tanık olunan şeyler,onları daha hızlı büyütüyordu.Büyüyünce şu olacağım, bu olacağımdiye hayal kuranların düşleri de yaşa-nanlara göre değişiyordu.

Doktor olmak, mühendis olmak, avu-kat olmak, şoför olmak, futbolcu olmak,artist olmak diye uzayıp giden hayallerhemen her çocuğun değişmez düşleriarasına giriyordu. İçlerinde asker, polisolmaya niyetlilerde bulunmuyor değil-di. Ancak Çayan’da yoksul halkın oldu-ğu mahallelerde devletin üniformalıgüçlerini hiç kimse sevmezdi. Bekçilerbiraz ayrı tutuluyordu. Onlar halkıniçinden geliyor, daha çok mahallelerdeoturuyorlardı. Zabıta, polis, asker (sıra-dan değil) denince en büyük zararıonlardan görmüşlerdi. Evlerini yıkmış,devrimci abi ve ablalarını almış, insan-ları yerlerde sürüklemiş, geride gözüyaşlı anaları, yaşlı insanları bırakmışolanlardan başkası değildi onlar. Bunedenle çocuk yaşta devlete ve onungüçlerine karşı öfkeyle doluyorlardı.

Onlar büyüyünce devrimci olacaklar-dı. O yaşlarda devrimci abi ve ablaları-nı gözetliyor, onlar geldiğinde sevini-yor, derslerine yardımcı olduklarındadaha istekli oluyor, verilen ödevlerieksiksiz yapıyor, yaşıtları oyun oynar-ken onlar devrimcilik oynuyordu. Kionlar mahallenin kara gözlü çocukla-rıydı. Gözlerinin renginin mavi, ela,yeşil, kömür karası olması fark etmi-yordu, gözleri karaydı. Ellerinde taş,ceplerinde sapanlarıyla kendindenolanlara karşı yüzlerinde gülümseyişle,düşman olana ise öfke ile bakıyorlardı.Nerede boş bir duvar görseler ezberle-dikleri sloganları tebeşirle, kiremit kırı-ğıyla oraya yazmanın heyecanını duyu-yor, aramalarda sokağı kontrol ediyor-lardı. Hiç kimse söyleyemediği halde,nöbet tutan askerlerin düdük çalışbiçimlerinden, neyin anlatılmak isten-diğini netleştirerek bunu devrimci abi-leriyle paylaşıyorlardı. İşte onlar erkenbüyüyen çocuklardı.

Sürecek

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

333HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 34: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

1-) Yozlaşma Nedir?Sözlüklerde yozlaşma ''özün-

deki iyi nitelikleri bir takım dış-sal etkenlerle zamanla yitirmek...Doğasındaki olumlu özelliklerisonradan kaybetmek... Bozul-mak, soysuzlaşmak, dejenere ol-mak... Özünden uzaklaşmak...Manevi anlamda değer yargıla-rından uzaklaşmak'' şeklinde ta-nımlanıyor.

Sözlük tanımından dahi yoz-laşmanın halklar için kabul edile-meyecek bir olgu olduğu ve neyiifade ettiği anlaşılabilir. Yozlaşma,halkın geçmişten bugüne yarattı-ğı, gelenekselleştirdiği olumlu ge-lenek, kültür, ahlaki özelliklerin vedeğerlerinin bozulması, içininboşaltılması ve bunların yerineemperyalist yoz kültürün geçme-sidir.

2-) Yozlaştırılmakİstenen Değerlerimiz veBunların YerineKonulmak İstenenlerNelerdir?

Halklarımızın tarih içerisindeyarattığı ve bugüne kadar ulaşmışolan bütün olumluluklar, iyi ve gü-zel özellikler emperyalist yozlaş-tırma politikasının hedefidir. Ne-dir bunlar? Yardımlaşma, daya-nışma, haksızlığa-adaletsizliğekarşı olma, kadir-kıymet bilen,emeğe saygı, büyüğü sayma-kü-çüğü sevme, yalan söylememe, za-limin karşısında dik durma, maz-lumdan yana olma, bağlılık vevefa, fedakarlık, özü sözü bir

olma, zorda kalanın ya-nında olma, emeğine,

toprağına, eşine-dostuna, halkınasahip çıkma sev-me...

İşte bunlar vebunlar gibi nice

olumluluğu yozlaştır-mak yerlerine tam ter-si olumsuz özellikleri,yozlaşmış değerleri

koymak isterler. Nedir bunlar?Sadece kendini düşünme bencillik,maneviyatı önemsemeyip mad-diyata göre yaşamak, bireycilik,duyarsızlık, köşeyi dönmecilik,çıkarcılık, vefasızlık, sapkın cin-sellik, kadir-kıymet bilmeme, eme-ğe düşmanlık...

3-)YozlaşmanınNedenleri Nelerdir?

En başta belirtmek gerekir kiyozlaşma bir sonuçtur. Bütün sı-nıflı toplumlar doğası gereği halk-lar için eşitsizlik, adaletsizlik, aç-lık üretirler. İşte bunlar halklarıolumlu değerlerinden uzaklaştırır.Halklar karşı karşıya olduklarısorunlarla mücadele edemediğidurumlarda, içinde yaşadıklarıçürüyen sistemle beraber çürürler,yozlaşırlar. Sınıflı, sömürüye da-yalı sistemler yozlaşmanın nes-nel zemininin-nedenlerini oluş-tururlar. Ancak yozlaşma sadecenesnel nedenleriyle açıklanamaz.Aynı zamanda yozlaşma iradi,sistemli, kapsamlı politikaların birsonucudur.

4-)YozlaştırmaPolitikasının SahibiKimdir? Neden ve EnÇok Hangi Kesimler BuPolitikanın Hedefidir?

Tabii ki emperyalizmdir. Em-peryalistler halklara düşmandır.Karlarına kar katmak, politikala-rını hayata geçirebilmek için halk-ları baskı altında tutmak zorun-dadırlar. Bunun için her yolu de-

nerler. Zor ve şiddet, her türdenbaskı aygıtı temeldir. Ancak bun-lar yeterli olamaz ve dahası halk-ların düzene olan öfkesini, kininidaha da büyütürler. Bu nedenleemperyalistler halkları yozlaştır-mak, uyuşturmak, kendilerine di-renemeyecek hale getirmek zo-rundadırlar. Hedef en yoksullardır,halkın bütün kesimleridir. Özel-likle de halkların geleceği olangençliktir. Emperyalizmi yene-cek, yok edecek olan yoksul halk-lardır. Zor ve şiddete, sömürü vezulüm politikalarına karşı direnendevrimci halk iktidarlarını kuracakolan yoksul halklar yozlaştırmapolitikalarının temel hedefidir.

5-) Emperyalizm veOligarşinin HalklarıYozlaştırma SaldırısındaKullandığı Yöntem veAraçlar Nelerdir?

Bu yöntem ve araçlar, çokturve de çeşitlidir. En genelde bunlarışu şekilde sıralayabiliriz. Eğitimsistemi, kültür-sanat (müzik, resim,sinema vb. bütün dallarıyla), ede-biyat, tüketim kültürü, TV-medya,internet, magazin... Uyuşturucu,fuhuş, kumar, şans oyunları, çar-pık eğlence kültürü-aktiviteleri,moda akımları, futbol ve diğerspor dalları...

6-) Yozlaşmaya KarşıMücadele DevrimcilerinGörevi midir?

Evet, mutlaka görevidir. Çün-kü devrimciler halk için, halklarınkurtuluşu için, sömürü ve zulümdüzenine son vermek için em-peryalizme ve oligarşiye karşımücadele ederler. Bu mücadeleiçinde halkı ilgilendiren her şeydevrimcilerin gündemi olmak zo-rundadır. Devrim kitlelerin eseri-dir. Ve yozlaşma da halk kitlele-rinin devrim mücadelesine katıl-masındaki en önemli engellerdenbiridir. Yozlaşmaya karşı mücadelehalkı örgütleme, devrimcileştirme,

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10Yozlaşma ve Yozlaşmaya

Karşı Mücadele

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR34

Page 35: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

halkı savaştırma ve savaşı halk-laştırma mücadelesinin bir parça-sıdır. Her süreçte devrimcileringörevidir.

7-) Solun YozlaşmayaBakışı Nasıldır?

Oportünist ve reformist solunyozlaşmaya, emperyalizmin yoz-laştırma politikalarına ve bunakarşı mücadeleye bakışı çarpıktır.Yanlışlarla doludur. İddiasızlıkla-rının bir sonucu olarak bu sorunudevrime havale ederler. Yozlaş-manın ve yozlaşmaya karşı mü-cadelenin devrimci mücadeleyleilişkisini bilinçli olarak görmezdengelirler. Ama solun bu konudakiçarpıklığı çok daha ciddidir. Yoz-laşma solu da sarmıştır. Diren-meyen, devrim ve iktidar hede-finden uzaklaşan sol, devrimcideğerlerden, geleneklerden vehalk kültüründen uzaklaşmıştır.Yozlaşmıştır... Çürümüştür... Em-peryalizmin ideolojik-politik vekültürel yönlendirmesi altına gir-miştir.

Oportünist ve reformist sol,yozlaşmaya karşı mücadelede hal-kın da gerisindedir. Ve daha daönemlisi, çürüyen sol bugün çokçeşitli biçimlerde bu mücadeleninönünde engel olurken yozlaşa-nın, emperyalist yoz kültür veahlakın açıktan savunucusu, taşı-yıcısı, yaygınlaştırıcısı durumun-dadırlar. Nitekim bugün cinselsapkınlıkları, ''seks işçiliği'' adı al-tında fuhuşu savunur hale gel-mişlerdir. Devrimcilerin halklabirlikte yürüttükleri mücadeleyi''ahlak-namus bekçiliği'' diyeküçümsemektedirler.

8-) Emperyalizmin veOligarşinin HalklarıYozlaştırma PolitikasıKarşısında DevrimcilerNeler Yapmalı?

Devrimciler öncelikle emper-yalizmin yoz kültürüne karşı, sal-dırılarına karşı sürekli ve çok yön-

lü bir mücadele yürütmeli; halkkültürünü ve devrimci kültürü ha-kim kılmaya çalışmalıdırlar. Ve bumücadeleye halkı da katmalıdırlar.Bu, halkın mücadelesi olmalıdır.Yozlaşmaya karşı hayatın her ala-nında alternatifler üretebilmeli-dirler. Kültür-sanat merkezleri vefaliyetleri, spor ve sosyal aktivi-teler-örgütlenmeler, devrimci ede-biyat çalışmaları, ürünleri; uyuş-turucuya, fuhuşa, yozlaşmaya kar-şı kampanya ve kurumlaşmalar,halk için kütüphaneler, internetmerkezleri, meslek edinme kurs-ları, halkın kendi sorunlarını bir-likte çözebileceği - maddi üre-timlerde bulunacağı örgütlenmeleryozlaşmaya karşı kullanılacak yön-temler ve araçlardır. Bunun ya-nında emperyalizmin yoz kültü-rünü üreten ve yayan bütün düzenkurumları, çeteler ve bunların ha-miliğini yapan polis vb. güçlerekarşı halkın devrimci şiddetini ör-gütlemek devrimcilerin görevidir.

9-) Kapitalizmi SonaErdirmeden YozlaşmayıBütünüyle Yok EtmekMümkün Müdür?

Kapitalizm içinde yozlaşma,halkın devrimci mücadeleye katı-lımına ve özel olarak yozlaşmaya

karşı verilen mücadelenin ulaştığıboyuta paralel olarak, belli ölçü-lerde geriletilebilir. Ancak, halklaraçlık, yoksulluk, adaletsizlik üretenkapitalizm yaşadıkça yozlaşma-nın maddi zemini de varolacaktır.Çürümüş sistem çürütür, yozlaştı-rır. Bu düzen içinde yozlaşma tamolarak bitirilemez. Ayrıca emper-yalizmin ve oligarşinin yozlaştırmasaldırıları da sürekli olacaktır.

10-) EmperyalizminHalkları YozlaştırmaSaldırılarınıPüskürtmenin veYozlaşmanın NihaiÇözümü Nedir?

Çözüm devrimdir... Çözüm sos-yalizmdir... Sadece sömürünün or-tada kalktığı emperyalist-kapitalistsistemin yok olduğu koşullardayozlaşmanın maddi zemini ortadankalkar. Sosyalizm insanlığın ya-rattığı bütün olumlu değer ve ge-lenekleri kültürleri sahiplenir ve on-ları ileri taşıyacak güce sahiptir.Sosyalizmin gelişimi ve zaferi ka-pitalizmden kalan bütün tortularıezip geçer yok eder. Halklar sos-yalizmle sürekli bir kültüre gelişimsürecini, kültür devrimini başlata-cak ve sınıfsız-sömürüsüz bir ger-çeğe yürüyecektir.

Kamu Emekçileri Cephesi (KEC)ve Eğitim-Sen Aydın Şubesi 27 Ey-lül’de, 15 yıl önce, Ulucanlar Kat-liamı’nda şehit düşen devrimci öğ-retmen Ahmet Savran'ı, Aydın'a bağ-lı Umurlu Beldesi'nde mezarı başın-

da andı. Eğitim-Sen Aydın Şubesi veKEC pankartlarını açarak AhmetSavran'ın mücadele hayatını anlatanbir konuşma yaptılar. Nazım Hik-met’in Zafere Dair şiiri okundu ve atı-lan sloganlarla anma sona erdi.

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

35HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Ulucanlar Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız!

Page 36: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Hasan Ferit Gedik’in katillerinincezalandırılması için 15 Eylül’denberi Kartal Meydanı’nda HalkCephesi tarafından 75 gün sürecekolan bir oturma eylemi yapılıyor.Oturma eylemi yapanların içindeHasan Ferit’in Dedesi MusatafaMeray ve Annesi Nuray Gedik devar. Oturma eylemi yapanlarla yap-tığımız röportajı yayınlıyoruz.

***

Mustafa Meray: Hasan FeritGedik’in Dedesi...

Yürüyüş: Neden böyle bireylem yapıyorsunuz?

Mustafa Meray: Onlar biziciddiye almadılar, biz de onlarınadaletine inanmadığımız, onları tanı-madığımız için, güvenmediğimiz içinçadır açtık. Mahkeme gününe kadarburada kalmaya devam edeceğiz, birkişi de kalsak devam edeceğiz. Onlarbizi ciddiye almadı, biz onları hiçciddiye almıyoruz, biz onları adamyerine de koymuyoruz. Onların adaletilekeli, kara. Ama bizim yüreğimiztertemiz. Bunun için biz onlarınhiçbir şeylerine inanmıyoruz. Bizavukatlarımızla birlikte, onlar budavayı dünyanın öbür ucuna sürselerbile bırakmayacağız. Zaten davamızıbıraktırmaya hiç kimsenin gücü yete-mez. Çünkü Hasan Ferit Gedikdünyanın en güzel insanlarından enyiğitlerindendi. Onun için ona

yakışanı yapmak zorundayız. Çünküo benim her şeyimdi. Ona kimseninleke sürmesini asla kabul etmeye-ceğiz.

***

Nuray Gedik: Biliyorsunuzdavada üç duruşmamız oldu. 3 duruş-madır katiller yargılanmıyor. Ve dava-mız hala başlamadı. Salonumuz küçükolduğu için avukatlarımızla dahabüyük bir salonda yapılmasını istedik.Hatta Adalet Bakanlığı’na da bukonuda dilekçe yazıldı. Ama mah-kemeyi sürecekler buradan. Biz böyledüşünüyoruz. Kitlemizi azaltmak içinsürüyorlar mahkemeyi buradan. Tabiiçeteler vuruyor, devlet de koruyoronları. Hala yargılanmıyorlar. Buyüzden de Kartal Meydanı’nda çadır-da oturma eylemine başladık.Direnişimizi orada sürdürüyoruz. 19Kasım’a ertelendi davamız. Ne olursaolsun kanımızın son damlasına kadaroğlumuzun davasının arkasındayız.Bizi hiç bir şekilde yıldıramayacaklar.Benim evladımı benden aldıkları,benden kopardıkları yetmedi halabizi süründürmeye çalışıyorlar. Halabize işkence yapıyorlar. Çadırımızadaleti temsil ediyor. İnsanlarımızgeliyorlar, sahip çıkıyorlar.Yurtdışından arayıp yanımızda olduk-larını söyleyenler oluyor. Bunlar çokgüzel duygular. İnanın çok mutluoluyorum.

Bir de Avrupa’nın en büyük AdaletSarayı diyorlar Kartal’daki adliyeiçin. Biz oradan adalet çıkmayaca-ğını çok iyi biliyoruz. Bizim ada-letimiz çadırımızda olacak. Bizimkitlemizi bölmek, sahiplenmeyiazaltmak için davayı buradan sürmekistiyorlar zaten. Bunu kesinliklebaşaramayacaklar. Biz çadır dire-nişimize devam edeceğiz. Herkesiburaya çağırıyoruz.

***

CanselS a r a k :H a s a nF e r i t ’ i nmahkemesiiçin. 1 yıloldu bili-y o r s u n u zTürkiye’ninen büyük Adalet Sarayı dedikleriadliyede üçüncüsünü yaptılar amaolmadı. Silivri’ye göndermeye çalı-şıyorlar. Bizde burada çadır açtıkinsanlara mahkemeyi duyurmak için.Hasan Ferit’i tanımaları için, yoz-laşma nedir bilmeleri için. Aslındaçetelerden hesap sormak için bu çadırgüzel oldu. İnsanlar her gün geliyorlar,soruyorlar insanlara bu şekilde ulaş-mamız daha kolay oluyor duymayankalmıyor.

***

Umut Kaya: Bu eylemi biz Feritiçin, adalet için yapıyoruz. Ferit şehitdüştükten sonra bildiğiniz gibi üçgün boyunca cenazemizi gömemedik.Burada zaten belli başlı bir adaletsizliksöz konusu. O günden bu güne yoz-laşmaya karşı kampanya başlattık.Bu kampanyalar sürecinde de yineyoldaşlarımıza saldırdılar. Hasan FeritUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’ne saldırdılar. Bu yüzdenbiz Ferit için adalet istiyoruz. Üçmahkemedir Kartal AnadoluAdliyesi’ne gidiyoruz. Hukuksuzluklakarşılaştık orda da. Daha sonra adalettalebiyle Kadıköy’de, Kartal’da adaletçadırı açtık. Yine polis saldırdı biziişkenceyle gözaltına aldı. Yılmadık,daha büyük çadır açtık 75 gün boyun-ca oturma eylemi kararı aldık.

Yürüyüş:Mahkemenin sürül-mesine ne diyorsunuz?

Röportaj

HHASAN FERİT GEDİK’E ADALET İÇİN 75 GÜNLÜK OTURMA EYLEMİNDEYİZ

Tüm Halkımızı Adalet İçin OturmaEylemine Çağırıyoruz

Nuray Gedik

Mustafa Meray

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR36

Page 37: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Mustafa Meray: Şimdi bakınaz öncede söyledim. Biz onlarınhiçbir şeylerine güvenmiyoruz.Nereye sürerlerse sürsünler bizimiçin hiç farketmez. Sahiplenmeyiengellemeye çalışıyorlar. Bizim birsloganımız var: Çeteler Vuruyor PolisKoruyor diye. Faşist Erdoğan,Amerikan uşağı polisler deErdoğan’ın uşağı. Onun için onlarınhiçbir şeyi bizi bağlamaz. Onlar biziyıldırmaya çalışıyorlar ama kesinlikleyıldıramazlar.

Nuray Gedik: Mahkemeninsürüleceğini zaten biliyorduk. İstanbuldışında bir yere sürecekler. Gezişehitlerinin davalarında da öyle yap-tılar zaten. Bize de aynı şekilde yapa-caklar. Devlet hep katillerini koruyor.Biz de insanlar daha çok sahiplensindiye çadır eylemini başlattık.Dünyanın diğer ucuna da sürselerdavayı, biz davamızın arkasındayız.Hasan Ferit’in ailesi olarak kesinliklebizi yıldıramazılr

Cansel Sarak: Korkuları varçünkü. İnsanlar oraya gidemez, insan-lar uzak olduğu için korksun gelme-sin, bakın biz mahkemeyi sürüyoruz,diyerek mahkemeyi sahiplendirme-meye çalışıyorlar. İstediklerini yap-sınlar başta Gülsuyu halkı olmaküzere insanlar desteklerini verirler.

Umut Kaya: İşte toplumdan,kamuoyundan uzaklaştırmaya çalı-şıyorlar, sonuçta insanlarımızın tepkisivar. Bugün çadıra gelen yüzlerceinsan oluyor. İnsanlarımız bu duruma,ne sağ ne sol olayı olduğunu halkı-mızın temel sorunu olduğunu söylü-yorlar. Bize öncülük ettiğimiz teşek-kür ediyorlar sonra burda gerekli nevarsa karşılıyorlar. Devlet açıkçasıkorkuyor çünkü halkın tepkisini ala-cakları zaman başına neler gelebile-ceklerini biliyorlar. Uyuşturucuyubiliyorsunuz AKP iktidarı dağıtıyor.

Bu yüzden AKP iktidarının korkusuhalkın bilinçlenmesi. Bu yüzdenmahkemeyi olabildiğince uzak yerleresürmeye çalışıyorlar. Tıpkı GaziKatliamı davasının mahkemesindekigibi... Halk sahiplenmesin diye kilo-metrelerce uzağa Trabzon’a sürmüş-lerdi. Ellerinden geleni yapıyorlarişte devletin yıllardan beri uyguladığıpolitikalardan biri.

Yürüyüş: Devlet katil çetele-rini koruyor siz ne yapacaksı-nız?

Mustafa Meray: Biz her zamansöylüyoruz hiçbir mahallede çetelereizin vermeyeceğiz diye. Çünkü hermahalle artık bizim mahallemiz oldu.Bakın biz Gazi Mahallesi’nde tedavimerkezi açtık. Şu anda 107 kişi tedavioluyor. Ama burası çeteler tarafındankurşunlandı. O kurşunlar ha orayasıkılmış ha Ferit’e sıkılmış ha bizesıkılmış. Biz hiçbir zaman yımaya-cağız, davamızın peşindeyiz yılmay-acağız. Direnişe devam edeceğiz.Gazi Mahallesi’ndeki bu merkeziTürkiye’nin her yerinde kuracağız,buna inanıyoruz. Biz sinekler peşindedeğiliz, bataklığı kurutmanınpeşindeyiz.

Biz hiçbir zaman düzene inan-madık, inanmayacağız. Çünkü onlarınher şeyi yalan. Onların adaleti dekara, paraları da kara, yüzleri dekara. Ama bizim yüreğimizde adale-timizde tertemiz.

Burada sözlerimi bitirirken bizeyardımcı olduğunuz için size veKartal halkı başta olmak üzere tümhalkımıza çok teşekkür ederiz.

Nuray Gedik: Devlet koruyor,bizde mücadelemize devam edeceğiz.Devlet çetelerini koruyorsa bizdeHasan Ferit için ölümüne savaşacağız.27 Eylül’de Hasan Ferit’in doğduğumahallemizde yani Küçükarmutlu’dayürüyüşümüz olacak. 28 Eylül günüGülsuyu’nda saat yedide akşam yineyürüyüşümüz olacak. 30 Eylül’deise -biliyorsununz şehitliginin birinciyılı- Gazi’nin girişinden HasanFerit’in mezarına kadar yürüşümüzolacak ve anmasını yapacağız.

Cansel Sarak: Mahallede gezer-ken bizimde korkularımız oluyor tabiuyuşturucu çeteleri her an bize de sal-dırabilirler. Ama ne kadar korkutmayaçalışırsa çalışsınlar mücadele edilmeyedevam edilecektir. Buna karşı kon-serlerimiz, pikniklerimiz kapı kapıçalışmamız devam ediyor edecektir.Toplantılar düzenliyoruz mahallemizdebu tür şeylerle mücadele ediyoruz.

Umut Kaya: Bizler direneceğiz,bizi yıldıramayacaklar. Bugün polisigelsin, tankı gelsin tüfeği, topu gelsinbizi yıldıramayacaklar. Ferit için TürkanSaylan Kültür Merkezi’nde toplantıdüzenlemiştik. Toplantının çıkışındabizzat kurşunlandık. Zannettiler kikaçacağız, yılacağız. Hayır yılmadıkdaha da güçlendik. Düşman bize sal-dırıyorsa biliyoruz ki doğru yoldagidiyoruz demektir. Ve bu meşruluğu-muzu kazandık. Daha da güçlendik.

Yine burada 4 Eylül’de ki mah-keme için adalet çadırı açmıştık.AKP’nin katil polisleri saldırdı.Arkadaşlarımızla gözaltına alındıksaatlerce darp edildik. Psikolojikişkence yapmaya çalıştılar. Ferit’eve bize hakaret ettiler. Ama yıldıra-mayacaklar çünkü biz bildiğimiz yol-da mücadele etmeyi sürdüreceğiz.Ve son olarak şunları söylemek isti-yorum. Burada Kartal halkı bize çoksahip çıktı, teşekkür ediyoruz. UgurMumcu’da direnen velilere çok teşek-kür ediyoruz. Burada bize çok sahipçıktılar. Katil polis geldi arkadaşla-rımızdan zorla kimlik almaya çalıştıama alamadı. Çeteler buraya geldi4. veya 5. gün bize gözdağı vermeyeçalıştılar, olmadı. Polis her türlü sar-hoşu gönderiyor, tinerciyi gönderiyorama yılmıyoruz. Doğanın zorluklarıda oluyor bugün fırtınada çadırımızuçtu gitti, yılmadık tekrar yaptık.

Cansel Sarak

Umut Kaya

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

37HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 38: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Berkin Elvan; on beşinde, ikti-darın silahlı-silahsız güçlerinin hedefiolabilmiş bir çocuk.

Berkin Elvan; canlı bedeni gibiyalnız anısı bile muktedirleri kor-kutmuş bir çocuk.

Öyle ki ayan beyan olan katille-ri bulup yargı makamları önüne çı-karmıyorlar. Anısı ile bile cebelleşipduruyorlar.

16 Haziran 2013 tarihinde vur-dular Berkin’i. Mahalleli yaralı be-denini kucaklayıp, O’nu Okmeyda-nı Eğitim Araştırma Hastanesi’negetirdi. Hastaneye girdiğinde kalbi-nin durmuş olduğunu söylediler.

16 Haziran 2013’de kural olarakBerkin’in vurulduğu haberini alıralmaz harekete geçmeliydi savcı-lık. Her halükarda 16 Haziran 2013tarihinde hastane polisinin olayı,adli vaka kayıtlarına geçmesiyle adlimakamların görevi başlamıştır. Ber-kin’in ölüme direnişi başlamıştır.Ailesinin direnişi başlamıştır. Onlarartık dünyaya meydan okuyacakgüçtedirler, yeter ki çocukları yaşa-sın. Arkadaşlarının direnişi başla-mıştır, Berkin uyanırsa halk uyana-caktır. Öyle inanırlar Berkin’in uya-nacağına. Berkin ölüme direnirkenonlar da Berkin’in cellatlarına dire-nirler. Meydanlarda, sokaklarda,okullarda, adliye binalarında Ber-kin’in katilini isterler. Hastane önün-de nöbetler tutulur, dünyanın öbürucundan destek telefonları gelir.

Bu süre içinde Cumhuriyet Sav-cılığı “Gezi dosyaları” diye adlan-dırdığı bir soruşturma çuvalının için-de Berkin’in adı sanı bilinmeyenkatilleri hakkında “zor kullanma sı-nırını aştığı” şüphesiyle soruşturmayürütüyordu.

Bu da yetmiyormuş gibi bizimgösterdiğimiz tanıkları “Berkin’inelinde taş ya da molotof var mıydı?”gibi sorularla sorguluyordu. Berkinsoruşturma dosyasında şüpheli ola-rak görünüyordu.

Savcılık bize şunu demek isti-yordu “Ben yargılasam yargılasamBerkin’i yargılarım, polisleri değil”.Yani soruşturma makamları daha ilkgünden Berkin’in vurulmasında “suç”görmüyorlardı. Israrlı taleplerimizüzerine savcılık topu emniyete havaleediyor, emniyet ise dalga geçer gibi,olaydan hemen sonra görevlendirilenekibin listesini gönderiyordu. Ka-mera kaydı yok diye, fotoğraf yokdiye kurumsal yalanlar söylüyorlar-dı. Nitekim aylar sonra TOMA’ nınüzerinde kameraların olduğu açığa çı-kacak ve kamera kayıtları dava dos-yasının içine girecekti. Polisleri ifa-de vermek üzere çağıran savcının gö-rev yeri değiştirildi ve bu polislerinifadesi alınamadı.

Berkin’in durumunun kötüleştiğihaberini alan dönemin Cumhur-başkanı Abdullah Gül, Berkin’ inbabası Sami Elvan’ ı arayarak geç-miş olsun dileğinde bulunuyordu.Amaçları halkın biriken öfkesinin taş-maması, kontrol altında kalmasıydı.Öfkenin de sistem dışına çıkmasınıengellemek istiyorlardı. Yürütülenmücadele sonucunda, Berkin’in de 16kiloya düşmesiyle birlikte basının il-gisi yoğunlaştı, soruşturma savcısı-nın ilgisi de arttı. 18 polisin ifadesialındı. Polislerin tümü de olay ye-rinde bulunmadıklarını, başka nok-talarda görev yaptıklarını, gaz tüfe-ğini kullanmadıklarını söylediler.

Berkin Elvan’ın kasten ve hedefalınmış olarak öldürülmüş olabileceğişüphesi ise Berkin’in babası Sami El-van’ın beyanları ile daha da güçle-niyordu. Sami Elvan, 5 Haziran2013 tarihinde yani olaydan on günönce oğlu ile beraber gelmesi söy-lenerek İstanbul Emniyet Müdürlü-ğü’ne çağrılmıştı.

Emniyet Müdürlüğü’nde kendileriile konuşan polislerin hem Berkinhakkında hem de ailenin durumuhakkında ayrıntılı bilgiye sahip ol-duklarını gören Sami Elvan, eğer ma-

halledeki devrimcilerle birlikte ol-maya devam ederse Berkin’in öldü-rülebileceğini, sakat kalabileceğinisöylemişlerdi. Bu tehdidin ne kadarciddi olduğunu bugün daha iyi gö-rüyoruz.

Berkin Elvan’ın vurulmasınınüzerinden 1 yıl 3 ay geçti.

Bu süre içinde ayaklanma şehit-lerinin katillerine davalar açıldı. Budavalardan Ethem Sarısülük’ün ka-til zanlısının yapılan yargılamasıödül gibi bir cezayla sonuçlandırıl-dı. Diğer dosyalar “görülme”ye de-vam ediliyor. En azından katil polislerbelirlendi.

Bu zaman içinde “Berkin uyan-sın” diye “katilleri yargılansın”diye eylem yapan arkadaşları hak-kında davalar açıldı ve bir kısmısonuçlandı.

Berkin’i ve babasını emniyeteçağırıp tehdit edildi.

Berkin öldürüldükten sonra tamüç savcı değişti. Savcı Adnan ÇimenBüyükçekmece’ye, ondan sonra ge-len savcı Faruk Bildirici Antalya’yagönderildi.

Ama suçların azmettiricisi ve ka-tillerin hamisi iktidar sahipleri de-ğişmedi. Dönemin Başbakanı bugünartık Cumhurbaşkanı!

Üç ayı aşkın zaman dosyada birilerleme sağlanamadı. Berkin’insoruşturma dosyasında yeni atanansavcı, görüntüleri tespit edilen dörtpolis memurunun ifade için savcılı-ğa getirilmesini istedi. Bakalım 1 yıl3 ayın sonunda katil polislerin ifa-desini olsun alabilecek mi savcılık?

Bu arada Elvan ailesi tehdit edil-meye devam ediliyor. Tehdit ederek,korkutarak, zaman kaybettirerekunutturacağınızı sanıyorsanız yanı-lıyorsunuz. Berkin’in davası mahşerekalmayacak. Milyonlarca insanıniki eli Berkin’in katillerinin yaka-sındadır. Hesap sormadan da bırak-mayacak.

BERKİN’İN DAVASI MAHŞEREKALMAYACAK!

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR38

Page 39: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

339HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Merhaba,Geçmişten bu yana bilinir ki,

uyuşturucu, halk düşmanlarının elin-de halka karşı kullandıkları kirli birsilahtır.

Halkımıza uyuşturucu ile zehir-leyip düşkünleştirmek, emperyalizmve oligarşinin halk düşmanı politi-kalarının eseridir. Böyle olduğu için-dir ki, uyuşturucuya karşı mücadeleanti-emperyalist, anti-faşist içerikli birmücadeledir.

Bu mücadelede uyuşturucu çete-lerine karşı şiddetli tavır alışlar kadar,

uyuşturucu batağına düşen genç-lerimizi kurtarmak için devriminelini uzatmak da olmazsa ol-maz önemdedir.

Devrimin eli demek, halkınörgütlü elleri demektir.

Halkın elleri, uyuşturucu çete-lerini ezecek kadar sert, halk ço-cuklarını zehirden kurtaracak ka-dar da sahiplenmecidir.

Halkın elleri örgütlenince, hiçbirzor ve zorbalık halkın istediğini

yapmasını, baş koyduğunu başar-masını engelleyemez. Nitekim, Ha-san Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaşve Kurtuluş Merkezi de halkın dev-rimci iradesinin eseri olmuştur.

Halkımız bu mevziyi yaratmıştır.Bu bir ilk örnektir.

Bu mevzi, emperyalistler ve iş-birlikçilerinin uyuşturucu kuşatma-sına karşı, halkın... taarruzu demek-tir. Halka umut ve özgüven sağla-mıştır.

Duyduk ki, şimdilerde yıkılmakistenmektedir.

Elbette, halkımız buna izin ver-meyecektir. Halk düşmanlığına boyuneğilmeyecektir.

Emek ile kurulan bu mevzi, cü-retle savunulacaktır.

Biz, Özgür Tutsaklar olarak, hal-kımızın yanındayız. Biliyoruz ki,Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Sa-vaş ve Kurtuluş Merkezi’miz de 19-22 Aralık direnişimizin aşılmaz ba-rikatlarıyla savunulacaktır.

Biliyoruz ki, Gazi’de KarademirMuharrem’in, Çavuş Nail’in, Sa-mur Eyüpler’in arkadaşları, dostları,yoldaşları vardır.

Biliyoruz ki, Gazi’de Biz varız...

Selam Olsun halkımıza, HasanFerit’lere Bin Selam...

Özgür Tutsaklar

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Biz Hasan Ferit Olmaya HazırızSiz de Ölmeye ÖldürmeyeHazırsanız Suç İşlemeyeDevam Edin!

Engin Çeber Halk Kütüphanesi’ne çe-teciler saldırdı. Hasan Ferit Gedik Mey-danı’na çıkan ara sokaklarda çeteler veCephe milisleri arasında çatışmalar ya-şandı. Çetecilerin mahalleden püskür-tülmesinin ardından sloganlar atan ve ses-li anlatımlarla halka çetecilerin mahalleyesaldırılarının devam ettiği geçen sene bu-gün Hasan Ferit’in şehit düştüğü anlatıldı.Çetecilere de seslenilerek “Biz Hasan Fe-rit olmaya hazırız. Siz de ölmeye öldür-meye hazırsanız suç işlemeye devamedin” denildi. “Çetelerden Hesabı DHKCSoracak” sloganları atıldı. Gece saat02.00’a kadar tutulan nöbetlerin ardındanmahallede silahlı devriyeye çıkan Cep-he milisleri yol kontrolü yaptı. Çetecile-rin işlettiği Merkez Taksi Durağı’na aitbir taksi kontrole takıldı. Şoförünün gü-venliği sağlanılarak önce arabadan uzak-laştırıldı ve silahlarla tarandı. Gece03.00’da silahlı devriye atma ve nöbet tut-ma sona erdi.

Kumar Oynamak,Oynatmak Suçtur!

Cepheliler İstanbul geneli çalışanbüyük bir kumarhaneyi kapattırdı-lar. Cepheliler Karayolları Mahal-lesi’ndeki kumarhanenin sahibine,pislik yuvasını derhal kapatıp ma-halleden defolmalarını söyledi. Cep-heliler'e para teklif etmeye yelten-mesine verilen cevap üzerine, ku-marhaneyi kapatıp mahalleyi terketti.

Fuhuş Yapmak veYaptırmak Suçtur!

Nurtepe’de devriye gezen Cep-heliler, 24 Eylül günü Çobançeş-me’de bir kadının fuhuş yaptığınıöğrenince kadını bulunduğu bölge-den çıkardı. Cepheli kadın milisleryaptığı sorguda kadın satıcısınınadını öğrendi. Yozlaşmaya KarşıHasan Ferit Gedik Mücadele Ekip-leri, yakaladığı kadın tacirini, So-kullu Caddesi’nde halka teşhir etti.Teşhir eylemi sırasında polis aracı-na, Cepheliler ateş ederek uzaklaş-

tırdı. Kadın satıcısını döverek ce-zalandırdılar.

1 Mayıs Cephedir!İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nde

çeteciler 28 Eylül gecesi devriye ge-zen Cephelilerin önünde arabayladefalarca patinaj çektirerek, tacizetti. Çeteciler silah çekip ateş edin-ce Cepheliler silahla karşılık veripçeteleri kovaladı.

Cepheliler, “Serserileri mahal-lerimizde barındırmayacağız. Hal-kımızla beraber mahallelerimizi te-mizleyecek, yeni bir hayat kuraca-ğız” dedi.

Muharrem KarataşÖlümsüzdür!

Cepheliler 20 Eylül günü Ça-yan’da, barikat kurarak yolu trafiğekapattı. “Muharrem Karataş Ölüm-süzdür/DHKC” yazılı pankart astı.Halka eylemin nedenini sesli olarakanlattıdı. Molotoflarla barikat ateşeverildikten sonra gelen polislerin sal-dırısına karşı havai fişeklerle karşı-lık verildi.

Page 40: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba;

Bu hafta halk meclislerinin görev-lerini ve işlevini tartışacağız.

Halk meclisleri, halkın insanca,onurlu bir yaşam için oluşturduğu birörgütlenmedir. Halka karşı olan güçlere,bu güçlerin baskılarına, yasaklarına vezulmüne karşı halkın çıkarlarını sa-vunmak için oluşturulur.

Halk meclisleriyle;

-Mahallede, işyerinde, okuldayaşanan sorunların en azındanbir kısmını dayanışma ve müca-dele içinde çözmek mümkün halegelecektir.

-Tüm ulusal, dinsel, meslekiayrımlarına rağmen ortak sorun-lar, ortak çıkarlar temelinde Türk,Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Gürcü,Ezidi, Alevi, Sünni, Hırıstiyan...vb hermilliyetten ve her inançtan işçi, memur,öğrenci, esnaf halkın her kesiminin bir-liği sağlanacaktır.

-O meclis bölgesinde sömürüye,zulme karşı olan tüm örgüt, kurum vekuruluşların birliği için ortak bir zeminyaratılacaktır.

-Halka yönelebilecek saldırılarakarşı halkın direnişi güçlendirilecek;halkın can güvenliği sağlanacak ve fa-şist terörün kitleleri sindirmesinin önü-ne geçilecektir.

-Sorunlarını çözmek ve haklarınıkazanmak için mücadele eden herkessorunların gerçek kaynağının düzen ol-duğunu görecek; adil, eşit, özgür bir ya-şamı kazanmanın yolunun bu düzenideğiştirmek olduğunu anlayacaktır.

-Halkın farklı mezhep, din, meslek,uluslara ait; farklı ekonomik, kültürelkoşullarından çok çeşitli kesimler ara-sındaki dayanışmayı sağlamak içinsomut bir zemini olacaktır.

-Halkın kendi gücünün farkına var-

ması ve kendinegüven kazanma-sı sağlanacaktır.

-Halk söz vekarar hakkınıkullanmayı öğ-renecektir.

-Egemenle-rin gücü halkın

örgütsüzlüğünden kaynaklanmakta-dır. Meclisler, halkı örgütlü bir güç ha-line getirdiğinde düzenin hesaba kat-mak zorunda kalacağı bir güç ortaya çı-kacak ve giderek halk kendi gerçek gü-cünün farkına varacaktır.

-Halk bu pratiğin ve ilişkilerin için-de kendi kendisini yönetmeyi öğrene-cektir.

Halk MeclisleriHalkın BirliğiniSağlamanın Zeminidir

Oligarşi gerek içinde bulunduğu kri-zin, gerekse halkın öfkesinden duyduğukorkunun etkisiyle silahlanıyor; faşistterörünü her geçen gün arttırıyor...Ya-sal düzenlemeleriyle, polis gücüyle,panzerleri, TOMA’ları, gazları, silah-larıyla; açıktan yaptığı katliamlarıyla,tutuklamalarıyla, çeteleriyle, uyuştu-rucuyla, yoz kültürüyle ve ideolojisiylehalka saldırıyor.

Oligarşi, panzerleri, tankları... vb ol-masa da, güçlerini ve öfkesini birleş-tiren onbinlerin, milyonların sahip ol-duğu gücü biliyor. Bu gücün bir kez açı-ğa çıktığında önüne çıkan her tür ba-rikatı ezip geçebilecek bir sel olacağı-nı; bu halk selinin devrimci bir önder-likle birleştiğinde hızla düzen dışına ka-yabileceğini de öngörüyor.

İşte bu ülkemiz oligarşisinin yıl-lardır içinde bulunduğu "devrim

korkusu"dur.

"Halkla bütünleşen örgütlü gücüyenemezsiniz" sloganı düşmanın bukorkusunun karşışına dikilmiş bir mev-zidir.

Bu mevziyi bugün mahalleleri-mizle, halk örgütlülüklerimizle bü-yütmeye çalışıyoruz.

Oligarşinin Gazi Mahallesi’ne yap-tığı son operasyon bunun örneğidir.Halk meclisinin konteynerına yaptık-ları saldırı aslında halkın örgütlü gü-cünden duydukları korkunun da so-nucudur.

Oligarşi halkın örgütlenmesinin,dayanışma ve birlik içinde olmasınınkendi iktidarı için yaratacağı tehlikenin

farkındadır. Bu nedenle yıllardırülkemiz halklarını, yoksul emek-çi kitleleri durmaksızın bölme-ye çalışıyor.

Kürt, Türk, Arap diye;Alevi-Sünni diye; laik-antilaik diye; Fenerbahçeli-Be-şiktaşlı diye.... her vesileylebölüyorlar.

İşçi ve emekçi kesimler ara-sındaki dayanışmanın boyutla-rına baktığımızda ne kadar sınırlı

olduğu görülecektir.

İstiyorlar ki bir fabrikada grevegidenlere diğer işçiler; bir gecekon-dudaki direnişe kentleri kuşatan mil-yonlarca kondulu; gözaltına alınan biraileye komşusu sahip çıkmasın.

Oysa onlar bir avuç sömürücüdür.Bir avuç sömürücü ve katil dışında mil-yonlarca insanımızın geleceği ortaktır;çıkarları ortaktır. Düzenin krizi arttık-ça ve devrimci mücadele büyüdükçe birbölünme olacaktır. Ancak bu olması ge-reken bir saflaşmadır.

Emekçi halk Kürdüyle, Türküyle,Arabıyla, Çerkeziyle, Alevisi, Sünni-si, Şafiisi; işçisi, memuru, köylüsü, es-nafı, işsisiyle; Fenerbahçelisi, Galata-saraylısı, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlu-suyla; genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, er-keğiyle bu bölünmenin aynı tarafın-dadır. Aynı saftadır.

Safın öbür tarafında egemenler,sömürücüler, katiller vardır.

Ulusal, dinsel, kültürel, meslekikimliğimize sahip çıkışımızın ancak

HALK MECLİSLERİNİNGÖREVLERİ VEİŞLEVİ NEDİR

Ders: “Gerçek Kale Kitlelerdir” Mao

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR440

Page 41: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

halkın saflarında yer tuttuğumuzdabir anlamı vardır.

Halk kitleleri örgütlü ve birlikte mü-cadeleyi öğrendikçe ve olumlu so-nuçlar aldıkça birlikteliğin, dayanış-manın ve mücadelenin kapsamı da ge-nişleyecektir. Geniş halk kesimleribirlikte örgütlenmenin, birbirine sahipçıkmanın ve ortak mücadelenin öne-mini anlayacaktır.

Başarmanın koşulları fazlasıylavardır.

Dayımız; "Büyük halk hareketle-ri, büyük devrimci kalkışlar, halkın ör-gütlülükleri ve birlikteliği sağlanma-dan gerçekleşemez" demiştir.

Halk MeclisleriHalkın Yaratıcılığını veOlanaklarını DevrimeKazanmanın Araçlarıdır

Halkımız büyük bir zenginlik, bü-yük bir denizdir. Halk üretendir, yara-tandır ve güzelleştirendir.

"Yok"lar, "olmaz"lar biz halkla bü-tünleştikçe azalacaktır. Faşizme karşıdirenişimizin, savaşı yaymamızın or-taya çıkardığı her ihtiyaç meclisleraracılığıyla emekçilerin içinden çıka-caktır.

Halkın olanaklarının devrime ka-zanılması deyince bu yalnızca maddiolanaklar olarak düşünülmemelidir.

Halkın kendisi en büyük maddi güç-tür ve halkın yaratıcılığıyla üstesindengelinemeyecek sorun yoktur.

Halkımız yaşam koşullarının bir da-yatması olarak pratik olmayı, sorunlarayaratıcı çözümler bulmayı öğrenmiş-tir.

İllegaliteden kurumlaşmaya, ör-gütlenme biçimlerinden ajitasyon-pro-paganda biçimlerine, haberleşme, silahgibi teknik konulara kadar yaratıcılı-ğının faaliyetlerimize katacağı sayısızbilgisi ve becerisi vardır.

Bu katkı, bu yaratıcılık kendiliğin-den ortaya çıkmaz. Onları sorunlara, ih-tiyaçlara vakıf hale getirmek gerekir.Sorunu bilmeyen çözümü üretemez. Busorunları halkımıza maletmeli ve sa-hiplenmelerini sağlamalıyız.

"Kitlelerin öğretmeni ve öğrenci-si olacağız" şiarının gerçek anlamda etekemiğe büründüğü yer meclislerdir.

Halk Meclisleri öğretme ve öğren-me ilişkisinin çok canlı biçimlerdegerçekleşebileceği bir zemindir. Bu iliş-ki içindeki "öğretmen olma" tanımı asladevrimcilerin kendisine bir "büyüklük"katarak görmesinden gelmemelidir.Kastedilen halka öncülük etmek, de-ğerlerimizi, düşüncelerimizi, politika-larımızı halka taşımak ve onlarla bir-likte hayata geçirmektir. Bu ilişki için-de halkımızın pratik zekasını, tecrü-belerini, duygularını, sezme yetene-ğini..vb öğrenmeli; teorik-pratik bilgidüzeyimizi bunlarla zenginleştirmeli-yiz..

Halk meclisleri aynı zamanda fark-lı sınıfsal kesimlerden gelen devrim-cilerin halk gerçeğini kavramalarını vehalklaşmalarını da mümkün kılar.

Kuşkusuz devrimcilerin çok büyükbir çoğunluğu köken olarak ezilen sı-nıflardan gelmektedir. Küçük burjuvaözlemler ve değerlerle yer değiştirmişolan halk değerleri devrimciler halkıniçine girdikçe ortaya çıkacaktır.

Devrimciler meclislerde halkın ya-şamına, değerlerine ve geleneklerineçok daha yakından tanık olup kendi sı-nıf kökenlerinde zaten varolan değer-lerine dönecek ve bunları içselleştire-ceklerdir. Meclislerde halkın olumlu veolumsuz, ileri ve geri yanlarıyla birliktekarşılaşacaklar; "halk", "işçi sınıfı"kavramları ancak böyle örgütlülükleriçinde soyut olmaktan çıkacaktır.

Bu noktada devrimcilerin kendideğişim ve dönüşüm süreciyle halkındeğişim ve dönüşüm süreci içiçe gire-cek; devrimciler bu sürecin emek ve sa-bır isteyen yanlarını öğreneceklerdir.

Halkta meclis çalışması içinde dev-rimcilerden öğrenecektir.

Meclisler, düzenin değerlerindenuzaklaştırdığı, kendi sınıfına yabancı-laştırdığı halk kesimlerine kimlik ka-zandıracaktır. Örgütsüz halk burju-vazinin ideolojik, kültürel saldırıla-rı karşısında savunmasızdır. Burju-vazi bu savunmasızlığı değerlendirerekkitlelerde bencilliği ve kendine gü-vensizliği geliştirir. Böylece burjuva-zinin rezilce değerlerini ve alışkanlık-

ların halka kabul ettirmesi zor olmaz.

Meclisler aynı zamanda burjuva-zinin kültürel saldırılarına ve dejene-rasyonuna karşı bir direnme hattıdır...

Meclisler HalkınGüven Kazanması veKendini YönetmeyiÖğrenmesinin Okuludur

Halkların en iyi okulu savaşın ken-disidir. Bir başka deyişle "kitleler eniyi kendi deneyleriyle öğrenirler"

Emekçi halk, kendiliğinden ya dairadi olarak protestolar, direnişler için-de savaşın taktiklerini, yöntemlerini öğ-renir; gücünü görür.

Bu öğrenme süreci meclisler eliy-le iradi ve programlı bir şekilde büyü-dükçe, halklar siyasal olarak da "ken-di gücünün farkına varma" ya baş-larlar.

Düzen halkımızın güven duygusu-nu çalmıştır. Halkımız meclis örgüt-lenmeleriyle ve mücadele ederek bu gü-ven duygusunu geri alacaktır.

Meclisler, örgütlülük ve kendine gü-venle birlikte kitlelerde demokrasi bi-lincini ve kendini yönetme alışkanlığınıyaratır. Mevcut düzenin alternatifidevrimdir, sosyalizmdir.

Ancak bu alternatifin somutlan-ması halkın kendini alternatif olarakgörmesi yani kendisini yönetebilece-ğine inanmasıyla mümkündür.

Halk meclislerde örgütlendikçe"yönetebilmek" için burjuva kurum veyasalarına değil; halk ve vatan sevgi-sine, bilgiye, devrimci inisiyatif ve ka-rarlılığa ve bunların cisimleştiği önderkadrolara ve örgütlülüklere ihtiyaç ol-duğunu görür.

Burjuva kültürünün kafasında oluş-turduğu çarpık "otorite" kavramı sar-sılır ve yerini devrimin otoritesine bı-rakır.

Yönetme sanatını halk örgütlülük-leri aracılığıyla halkla birlikte öğrene-ceğiz.

Sevgili Devrimci Okul okurları;

Haftaya meclislerle ilgili başka birkonuda görüşmek üzere..

Hoşcakalın...

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

441HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 42: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

AKP’nin hırsızlıkları, yolsuzlukları ortaya çıktığın-dan bu yana bu iki sözcük dillere sakız olmuştur. HemAKP’nin hem de onlarla dalaşan Gülen Cemaati’ninsözcülerinin dilinden düşürmedikleri bu sözün gerçek-lerle uzaktan yakında bir alakası yoktur…

Her iki tarafta kendi yalancılıklarını, sahtekarlıkla-rını bu sözlerin arkasında gizlemeye çalışıyorlar.

Çeşitli kaynaklarda algı tanımına ilişkin şunlar ya-zılmaktadır: “Algı, duyu organları tarafından kaydedi-len uyarıcıların beynimiz tarafından örgütlenip, yo-rumlanarak anlamlı hale getirilmesi olarak tanımlan-maktadır. Bir bakıma, duyumu uyarıcıların duyu or-ganlarımız üzerinde bıraktığı etki, algıyı da bu etkiyeverdiğimiz anlam olarak düşünmek mümkündür.”

AKP de Cemaatçiler de gerçek olmayan şeylerlekarşı tarafın suçlandığına ilişkin sözleriyle aslında ger-çeklerin üzerini örtmeye çalışmaktadırlar... Öyle ki ya-lanın bini bir paradır... Bir söyledikleri bir diğerini tut-masa da, gerçekler bir çok belgeyle ortada olsa da AKP

yalan söylemeye devam etmektedir... Yalanlarını ört-menin aracı da bunu “algı operasyonu” gibi aslındakonuyla hiç de alakası olmayan bir tanım olmaktadır.

Gerçekte beyinleri uyaran duyumların her biri hır-sızlıkları, yolsuzlukları, yalan üzerine kurulu her türlüahlaksızlığı ortaya koyarken AKP tersi bir hava yarat-manın peşindedir...

Gözlerimiz paraları nasıl sıfırladıklarını, halkı nasılaç, yoksul bıraktıklarını ortaya koyarken, işkencecilik-lerini, adaletsizliklerini gören gözlerimizin aslında birşey görmediğini her gördüğümüz, duyduğumuz şeyingerçek olmadığını ispatlama derdindedir AKP.

“Algı Operasyonu” kavramı gerçeklerin üzeriniörtüp bizi bir hayal aleminde yaşıyormuşuz duygusunakaptırmanın aracı olarak kullanılmaktadır.

Ancak gerçekler çok inatçıdır ve çıplaktır. Bunuhiçbir güç engelleyemez... Duyularımız da, algılarımızda her zamankinden daha açık olacaktır, olmak zorun-dadır. Gözlerimizin önüne “algı operasyonu” gibi birperde çekmek isteyen AKP’ye de Cemaate de görengözlerimizi, duyan kulaklarımızı kapatamayacaklarınımutlaka ama mutlaka göstereceğiz. Algıladığımız ger-çekler “algı operasyonu” gibi belirsiz kavramlarlakörleştirilemeyecektir... Mutlaka ama mutlaka hırsız-lıkların da arsızlıkların ve katliamcılıkların da hesabınısoracağız...

Çetelerden ve OnlarıKullananlardan Hesap Soracağız!

29 Eylül günü, Gülsuyu-Gülensu Mahallesi’nde çe-telerin önceki gün yaptığı saldırıyla ilgili, çetelerin sal-dırdığı Engin Çeber Halk Kütüphanesi önünden Hasan Fe-rit Gedik Meydanı’na yürüyüş yapıldı. Halk Cephelileryaptığı açıklamada; “Devrimci bir eylemin karşısına or-duyla çıkan polis çetecilerin saldırısına, mahallenin heryanında patlayan silah seslerine rağmen hiç ortaya çık-mamıştır. Kütüphanemize yönelik bir önceki çete saldı-rısında çeteciler için devriye atarak koruma yapan polis-ler çeteciler için üç maymunu oynamıştır. Polis-çete iş-birliği alenen ortadadır” denilen eyleme 30 kişi katıldı.

SavaşanKelimeler

“ALGI OPERASYONU” SÖZLERİ

GERÇEKLERİ ÖRTMENİN KILIFIDIR…

Film Gösterimleriyle Ufkumuzu veUmudumuzu Büyütüyoruz

Bursa'da Gemlik Haklar Derneği'nde 28 Eylül günü,'Koro' filmi izletildi.10 kişinin katıldığı gösterim, filminkonusu ile ilgili yapılan tartışmalar ve sohbetlerle sona erdi.

Antep Halk Cephesi, film gösterimlerine devam edi-yor. 28 Eylül’de ‘Ejderhanı Nasıl Eğitirsin’ isimli ani-masyon film, izlendi. Halk Cepheliler gösterimden son-ra filmin değerlendirmesini yaptılar.

ÇHD: “Huzur OperasyonunaKarşı Hukuk Operasyonu”

Çağdaş Hukukçular Derneği 29 Eylül’de, AKP po-lisinin İstanbul’da yaptığı “huzur” operasyonuyla ilgi-li açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada; “Geçtiğimizhafta AKP 15.000 polis ile adeta olağanüstü hal ilan edil-mişçesine İstanbul’da alanları bastı. İnsanları haksız vehukuksuz bir biçimde durdurdu, üstünü, arabasını ara-dı. Hatta işyerlerine girip çalışan oturan kim varsa GBTve üst araması yaptı. 600 kişiyi gözaltına aldı. ÇHD İs-tanbul Şubesi olarak “Huzur Operasyonuna Karşı Hu-kuk Operasyonu” olarak, Beşiktaş ve Taksim meydan-larında sokaklara ve dükkanlara girerek dağıttığımız bro-şürlere ilgi büyüktü. Halkımızı bilgilendirerek bu key-fi arama ve gözaltılara karşı duracağız” denildi. Gazi Halkıyla Beraber

Halk Kürsüsü KuruyoruzGazi Halk Meclisi, son dönemdeki saldırıları ve ma-

hallenin sorunlarını tartışmak amacıyla Gazi ÖzgürlüklerDerneği önünden, yapımı devam eden Gazi Halk Mec-lisi önüne yürüyüş yaptı. 26 Eylül günü Gazi ÖzgürlüklerDerneği önünde bir araya gelen Gazi halkı ellerinde me-şaleleriyle Gazi Halk Meclisi önüne yürüdü. Burada ya-pılan halk toplantısında sorunlar ve çözüm önerileri tar-tışıldı. Yoğun yağmura rağmen yürüyüş ve ardından ger-çekleştirilen toplantıya 250 kişiye yakın insan katıldı.

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR42

Page 43: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Sarıyer Belediyesi’nde işçilerkendi direnişleriyle sendikanın hiçbirdesteği olmadan direndi ve kazan-dılar.

Verilmeyen yol, yemek, mesaive izin haklarını talep ettikleri içinişten çıkarılan 4 işçi işlerine geridönmek ve haklarını almak içindirenişe geçtiler.

12 Haziran 2014 tarihinde direnişebaşlayan Sarıyer Belediyesi taşerondaçalışan park bahçe işçileri 86 günlükdirenişlerinin ardından zafere ulaştılar.Elbette bu kazanımları kolay olmadı.Direnen 4 işçi sadece kendileri içindeğil aynı zamanda 72 park ve bah-çeler işçisinin hakları için de diren-diler.

Direnen Sarıyer Belediye işçileridirenişe başladıkları ilk gün SarıyerBelediyesi Başkanlık binası önüneçadır kurdular. Ve bu çadır, direnişinsonuna kadar kaldırılmadı. İşçiler,başından itibaren kendilerinin yanındaolan DİH’lilerle birlikte direnişinsembolü olan çadırlarında gece-gün-düz nöbet tuttular.

Direnen işçiler sadece çadırlarındaoturup beklemediler. İlk kez bir di-reniş gerçekleştiriyorlardı. Pek çokilki direnişleri sürecinde yaşadılar,öğrendiler. Sarıyer Belediye başka-nı’nı zorladılar. Verdiği sözleri tut-maya davet ettiler. Belediye başkanınıprotesto ettiler.

Buldukları, gördükleri her yerde,her toplantıda bizzat iftar çadırlarında

belediye başkanını protesto edipteşhir ettiler. Defalarca BelediyeBaşkanı Şükrü Genç’in korumala-rının saldırılarına uğradılar. Ancakhaklılıklarını dile getirmekten, hak-larını istemekten geri durmadılar.

Her hafta düzenli olarak BalıkçılarÇarşısı’ndan Belediye binasına pan-kartları ve sloganlarıyla yürüyüşlergerçekleştirdiler. Başta Sarıyer halkıolmak üzere tüm duyarlı kesimleriyürüyüşlerine katılmaya, destek ver-meye çağırdılar.

Sarıyer Belediyesi CHP’li bir be-lediyeydi. Sözde halkçı, işçinin hak-larının savunucusu geçinen CHP’libelediye, işçi düşmanı tavırlar gös-teriyordu. İşten atılan işçiler CHP’ningerçek yüzünü teşhir etmek için 1Temmuz’da Beyoğlu CHP ilçe bi-nasını işgal ettiler. İşçilere taleple-

rinin dikkate alınacağı, sorun-larının çözüleceği sözü verildi.

Halka taleplerini anlatan bil-diriler dağıttılar, yürüyüşler dü-zenlediler, imza topladılar.

İşçiler haklılıklarını halka an-latmak, onlardan destek almakiçin kapı kapı dolaşarak Sarıyerhalkından imza istediler. Diren-işlerinin 79. gününde bir yürüyüşyaparak topladıkları binlerce im-zayı belediyeye verdiler.

Pek çok CHP’li milletvekiliile görüşüp taleplerini dile ge-

tirdiler. 28 Ağustos günü de Beşik-taş’taki Mustafa Kemal Kültür Mer-kezi’ne gelen CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu’nun aracınınönünü kestiler. Kemal Kılıçdaroğluile görüşmek isterken korumalarınsaldırısına uğradılar. İşçiler direnişlerinin 79. gününü

katil İsraile karşı mücadele edenFilistin halkına adadılar.

Direnişleri sürecinde direniş içindeolan Şişli belediye işçilerine ve Be-şiktaş BELTAŞ işçilerine de destekverdiler.

86 gün boyunca taleplerini kabulettirene kadar gece-gündüz açık kalanve direnişin sembolü olan çadırlarındayatmadılar, oturmadılar. Direniş ça-dırlarında akşamları film gösterimive eğitim çalışmaları yaptılar. Bun-larda direnişin bir parçasıydı.

İİŞÇİ DÜŞMANLARINA PATRON SENDİKACILARINA KARŞI ÇÖZÜM DİRENMEKTİR İŞÇİ MECLİSLERİNİ ÖRGÜTLEMEKTİR!

DİH ÖNCÜLÜĞÜNDE DİRENEN SARIYER BELEDİYESİ TAŞERON İŞÇİLERİ DİRENİŞİN 86. GÜNÜNDE ZAFERİ KAZANDI

Uzun zamandır direnişte olupzaferi kazanan Sarıyer Belediyesipark-bahçe işçileri, 25 Eylül'de Sa-rıyer Dağevleri 2 Temmuz Parkı’ndayapacakları zafer kutlamasının elilanı ve afiş çalışmalarını yaptılar.

23 Eylül Salı günü Kozdere pa-zarında, bildiri dağıtımı yapıldı.Bahçeköy, Çayırbaşı, Büyükdereve Kocataş’ta ise zafer gecesininafişleri yapılarak el ilanları dağı-tıldı.

Zafer Kutlaması Hazırlıkları

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

43HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 44: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

İşçiler son olarak, belediyeye süretanıyıp sorunları çözülmezse açlıkgrevine başlayacaklarını ilan ettiler.

Sendika İşveren Eleleİşçiye Karşı Oldular

Sarıyer Belediyesi’nde DİSK’ebağlı Genel-İş 1 Nolu Şube örgütlü-dür. İşçinin hakkını savunması ge-reken, varlık şartı bu olan sendikabaşından beri direnen işçileri gör-mezden geldiler. Bu işçiler kendiüyeleri değildiler belki ancak, ör-gütlemeleri gereken, haklarına sahipçıkmaları gereken işçilerdi.

Bir kez olsun desteğe, ziyaretegelmediler. Destek talebinde bulun-mak için kendilerine gelen işçilerioyaladılar, ilgilenmediler.

Sendika bu tutumuyla patron yan-lısı olduğunu gösterirken işçilerekarşı patron durumunda olan SarıyerBelediyesi’ne güç verdiler. CHP’liSarıyer Belediye Başkanı Şükrü Gençde direniş boyunca ne kadar işçi düş-manı olduğunu göstermiş oldu.

En başta hak-ları isteyen işçileriişten attı. Taleple-rini dile getiren,protesto haklarınıdile getiren işçilerekorumalarını, za-bıtalarını hatta dı-şardan örgütlediğifaşistleri saldırttı.İşçileri bölmeyeçalıştı. Yalan vedemagojiye sarı-larak işçilerin hak-sız olduğunu ka-nıtlamaya çalıştı.

İşçilerin çadı-rına, çadırdaki eş-yalarına zabıtalarısaldırtarak el koy-du. Başta Sarıyer

işçileri olmak üzere, çevre esnafınıtehdit ederek direnen işçilere destekvermemeleri için baskı yaptı.

DevrimcilerinÖncülüğündeHaklarını Alana KadarDirendiler ve Kazandılar

İşçinin hakkını savunması gerekensendikaları DİSK Genel-İş 1 NoluŞube yanlarında yoktu, bir kez dahidesteğe gelmedi ancak başından iti-baren yanlarında Devrimci İşçi Ha-reketi vardı.

İşçiler kararlılıkla direndiler ve86. günde direnişleri zafere ulaştı.

Direnişin talebi olan başta işegeri dönmek olmak üzere yol, yemek,mesai ücretleri ve izin haklarını almışoldular. Direniş boyunca yani 3 aylıksüre boyunca geriye dönük maaşlarınıve sigorta primlerini aldılar.

Elbette bu somut kazanımlar ya-nında asıl olan siyasal kazanımlarıydı.İşçiler en başta direnmenin gerekliliği,

örgütlü-birlikte hareket etmelerinin,dayanışmanın önemini gördüler. Ken-dilerine güvendiler. Dostu-düşmanıtanıdılar. Devrimcileri tanıdılar, gü-vendiler. Sarıyer Belediyesi’ndekihemen hemen tüm işçilere ulaştılardireniş boyunca. Direnişin kazanımısonucunda belediyedeki işçiler dedevrimci politikanın zaferi getirece-ğini gördüler. Örgütlü mücadeleningerekliliğini gördüler.

İşçiler, Emekçilerİşçi Düşmanlarına,Patron SendikacılarınaKarşı ÇözümDirenmekte, Çözüm İşçiMeclislerinde

İşçiler haklı olarak soruyorlar: 60gün direndik. Taleplerimizi kabuledildiği söylendi. Sendika da yanı-mızdaydı. Şimdi ne kazandık?

Boşuna mı direndik? Örgütlü, sendikalı olmak da mı

çare değil? Elbette gerçek bu değildir. Sadece

somut kazanım yanıyla bakıldığındaevet, elde hiçbir kazanım yoktur.Tersine kazanılmış haklarını kaybettiişçiler. Polen denilen taşeron şirketegeçirilecekler. Bu şirkete geçen işçilertoplu sözleşme hakkına sahip ola-mayacak, sendikal haklarını kaybe-decekler. Polen şirketine geçmek is-temeyen işçiler ise kapı önüne ko-nulacak.

Bu durumun nedeni işçilerin di-renmiş olmaları değildir.

Bu durumun, bu tablonun tekaçıklaması patron yanlısı sendikayöneticilerinin tutumudur. İşçileriniradelerini tanımadılar, onların ka-rarlarına uymadılar, onları hiçe say-dılar. İşçilerin direnme kararlılığınıgörmezden geldiler. Kendi çıkarlarınıdüşündüler. Sonuç direnişi sattılar.

Sarıyer Belediyesi park-bahçe işçileri ve Devrimciİşçi Hareketi 86 günlükdireniş sonucunda kazanı-lan zaferi, 25 Eylül’de yap-tıkları programla kutladı.

Sarıyer Dağevleri 2Temmuz Parkı’nda saat18.00’da hazırlıklara baş-layan işçiler ve DİH’liler,Grup Yorum müziği eşli-ğinde “Hoş Geldiniz- Dev-rimci İşçi Hareketi”, “Ya-şasın Direniş Yaşasın Za-fer”, “İşçiyiz Haklıyız Ka-zanacağız” pankartlarınıastı. Hoşgeldiniz konuş-masının ardından öncelikle

direnişi anlatan sinevizyonizlendi.

İşçiler, direnişin asıl ba-şarının geceleri ve gün-düzleri sürekli yanlarındaolan DİH’lilere, direnişlerisüresince kendilerini des-tekleyen, imza veren, selamverip sohbet eden, çaylarınıiçen herkese teşekkür et-tiler.

Konuşmaların ardındanda sahneye Grup Yorumçıktı. Direnen ve zaferielde eden işçileri kutlaya-rak, türküler ve marşlara,etkinliğe katılan 90 kişizafer coşkusuyla eşlik etti.

Zafer, Direnen İşçilerindir!

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR44

Page 45: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Sendika yöneticileri ve BeşiktaşBelediye Başkanı Murat Hazinedardışında emeğiyle geçinen hiçbir iş-çinin bu durumdan memnun olmadığı,bu durumu istemeyeceği açıktır.

İşte üzerinde durmamız gerekennokta buralardadır. Bunun için ısrarlaişçi meclislerini kurmak gerektiğinisöylüyoruz. Çözümün burada oldu-ğunu söylüyoruz.

“Bir Araya Gel. Çözümü Tartış.Ortak Karar Al. Hep Birlikte Uygula.”Diye özetlemiştik işçi meclislerini.

Patron yanlısı sendikanın bizeyaptırmadığı bunlardır. Onlar bizibiraraya getirmezler. Kararlar aldırt-mazlar. Bize bunu ortak etmezler.Kapalı kapılar ardında kararlar alıpuygularlar.

Meclisler tüm işçinin içinde kararalır. İşçiyle uygularlar. Birlikte kararverilir.

Örnek mi işte Beltaş direnişi, işteSarıyer Belediye işçilerinin direnişi.Direnişin başından sonuna bakılsın,

göz önüne getirilsin. Bir direnişinneden kazandığı diğerinin neden kay-bettiği çok iyi görülecektir.

Kanımızı emen patron sendikacı-larına mahkum değiliz. Haklarımızı,işimizi sadece ve sadece kendimizkoruyabiliriz. Bunu sağlamanın tekyolu örgütlenmektir. İŞÇİ MECLİS-

LERİ, işçilerin haklarını korumala-rının, yeni haklar kazanmalarının tekyoludur.

İŞÇİ MECLİSLERİNDE BİR-LEŞELİM, ÖRGÜTLENELİM, Dİ-RENELİM, KAZANALIM!

DEVRİMCİ İŞÇİHAREKETİ

29 Eylül 2014 tari-hinde basın yayın organ-larında inşaat işçisi AliBabaca’nın asansör boş-luğuna düşerek yaralan-ması olayı ile ilgili ha-berlerin yalanlanmasıüzerine HHB yazılı açık-lama yaptı. Açıklamada:"İşçi Ali Babuca, olaygünü tam 18 saat çalıştırılmıştır. Olayda ihmali veya kastı olan baştaBeşiktaş İnşaat ve Ticaret AŞ. olmak üzere tüm sorumlular yargılanmalı vecezalandırılmalıdır. İşçilere insanca çalışma koşulları sağlanmalı veemeklerinin karşılığı ücret ödenmelidir." denildi.

Halkın Hukuk Bürosu: “Vodafone Arena” daBir İnşaat İşçisinin Yaralanmış Olduğu Haberleri Doğrudur"

Halkın Mühendis Mimarları, İstanbul Nurtepe Ma-hallesi’ndeki İSKİ Genel Müdürlüğü'nün iş çıkışındahalkla beraber ürettikleri projelerini anlattıkları “Halkİçin Mühendislik Mimarlık” Dergisi’nin dağıtımını ger-çekleştirdiler. 25 Eylül’de kızıl baretler ve önlüklerlegerçekleştirilen dergi dağıtımıyla birlikte mühendis mi-marlar, yeni kurulacak olan Mühendis Mimar Meclisleri'ndeörgütlenmeye çağrıldı. 250 adet bildiri İSKİ Müdürlüğü’ndeçalışan mühendis mimarlara ve halka ulaştırıldı.

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

45HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Halkın Öğretmenleri, PSAKD Sultangazi Şube, GaziŞehitleri Cemevi’nde verecekleri ücretsiz kurslarla ilgilivelilere bilgilendirme toplantısı yaptı. 28 Eylül günüvelilerle yapılan toplantıda Türkçe, matematik, fen vesosyal bilgiler derslerinin programı netleştirildi. Branş öğ-retmenleri, kendilerini tanıtarak, düzenin eğitim sisteminekarşı halktan yana eğitimin içeriği anlatılarak bilgilendirmeyapıldı. Soru cevap şeklinde devam eden toplantıya 40kişi katıldı. Bayramdan sonra başlanacak olan kurslara 4-5-6-7-8. sınıflardan toplam 55 öğrenci kayıt yaptırdı.

Her yaş grubuna açık ve ücretsiz olarak gerçekleş-tirilecek tiyatro kursu; Okmeydanı, Gazi Mahallesi veEsenyurt-Kuruçeşme Mahallesi’nde olacak.

25 Eylül’de Okmeydanı’nda İdil Halk Tiyatrosu oyun-cuları 40 adet ozalit asarak kurs tanıtımını gerçekleştirdi.

İdil Halk Tiyatrosu oyuncuları 26 Eylül’de KartalMeydanı’ndaki Hasan Ferit Gedik için açılan adaletçadırını ziyaret etti. Yoğun yağıştan ötürü oynayamadıkları'Kanlı Gömlek' oyununu, adalet çadırında mutlaka sergi-leyeceklerini söyleyerek ayrıldılar.

Mühendis Mimar Meclislerinde deÖrgütleniyoruz

İdil Halk Tiyatrosu Kurs Kayıtları Başladı!

Halkın Öğretmenlerinden Alternatif,Halktan Yana Eğitim

İdil Halk Tiyatrosu, Hasan FeritAdalet Çadırı'nı Ziyaret Etti

Page 46: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Halk Cephesi, 28 Eylül günü,Hasan Ferit'i anmaya, kendi mahallesiArmutlu'da başladı. Her adımda halkaanma programına katılma çağrılarıyapıldı. Armutlu Cemevi’nin önündeHasan Ferit siluetli ve “UyuşturucuyaKarşı Hasan Ferit Gedik İçin, Adaletİçin Yürüyoruz” yazılı pankartla Be-şiktaş'a yüründü. Beşiktaş'tan vapurlaKadıköy’e geçildi ve Boğa Heykeli’neyüründü. Gülsuyu'na kadar, insanlarınyer yer alkışladığı yer yer meraklabaktığı yürüyüşte coşku vardı. Biryıl önce 28 Eylül’de 1 Cepheli’ninyaralanmasıyla başlayan çatışmalarertesi gün Hasan Ferit’in şehit düş-mesi ve Gökhan Aktaş’ın ağır yara-

lanmasıyla devam etmişti. Devamındagünler boyunca Cepheliler HasanFerit Meydanı ve çevresinde nöbettutmuşlardı. Cenazenin alınması içindirenişe geçilmiş, günler sonra dev-rimcilerin iradesi kazanmış ve Feritgeleneklere uygun bir cenaze töreniyledefnedilmişti. O günkü gibi, yineşehidini sahiplendi halk. Saat 19.00olduğunda açılan pankartların arka-sında bütün gücüyle “Hasan FeritGedik Ölümsüzdür!” sloganı atanbir kitle vardı. Yağan yağmura rağmenterlikli teyzeler, bastonlu amcalar,minibüslerini durduran şoförler, iştençıkan işçiler, kepenklerini kapatanesnaflar eyleme katıldılar. Hasan

Ferit herkesin sorulacak hesabıydı.Yanan meşaleler kadar kor bir öfkeyesahip olan kitle Heykel Meydanı’nageldiğinde yüzlerce insan “HepimizFerit’iz Öldürmekle Bitmeyiz” slo-ganını atıyordu. Sloganlar ve marş-larla Ferit’in vurulduğu yere kadaryürüyüş devam etti. Ferit’in vurul-duğu yerde Ferit nezdinde bir daki-kalık saygı duruşunda bulunuldu.

Okunan metinde: “Biz Hasan Fe-ritler'iz. Biz Cepheliler'iz. Bizim adımızonur ve namus savaşıyla anılacak.Bizim adımız adaletle anılacak. NeHasan Ferit’i ne de onun katilleriniunutmayacağız. Biz unutmayız. Bili-nen bütün sınırlar bizimle aşıldı.Kuşlar uçmayı, balıklar yüzmeyi unut-sa bile biz hesabımızı unutmayacağız.Dünyanın öbür ucuna kaçsalar katil-lerin, onlara katliam emrini verenlerinpeşinde olacağız. Ölüm dahi onlariçin kurtuluş olmayacak.” denilenaçıklama alkışlarla ve sloganlarla de-falarca kesildi. Anma programı sonaerdikten sonra, kitle hemen orada bu-lunan ve çetelere para yardımındabulunan halk düşmanı bir çetecininsu dükkânını dağıttı. Ardından HasanFerit Gedik Meydanı’na doğru yürü-yüşe devam edildi. Meydanda çekilenhalayların, tepilen horonların ardından500’ü aşkın kişinin katıldığı eylemsona erdi.

Kuşlar Uçmayı, Balıklar Yüzmeyi UnutsaBiz Hesabımızı Unutmayacağız!

BBiz Unutmayız! Unutturmayacağız!

Kartal

Gazi

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR46

Page 47: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Acımız, ÖfkemizHala İlk Günkü Gibi!Adaleti Biz Sağlayacağız!

Tam bir yıl oldu Hasan Ferit kat-ledileli. Çeteler her yerde olduğugibi Gülsuyu Mahallesi’nde de halkaazgınca saldırıyorlardı. Bu saldırılarabarikat olabilmek için 30 Eylül 2013günü doğduğu mahalle olan küçü-karmutlu’dan yüreğini kapıp da git-mişti Hasan Ferit. Kana doymayan

ve arkalarında devletin olduğu çeteleronu katletmekte tereddüt etmedi.Şehit düştüğü günün yıldönümü yak-laşırken, yoldaşları bir çok yerde ey-lemlerle Hasan Ferit'i anıyor.

Gülsuyu: Gülsuyu Mahallesi'ndeHalk Cepheliler 24 Eylül günü; ma-halle pazarında stant açarak 1000tane bildiri dağıtırken, kütüphaneçevresi ve Telsizler bölgesinde kapıçalışmasında ayrıca 850 bildiri da-ğıttılar. Aynı gece son duraktan HasanFerit Gedik Meydanı'na doğru 700afiş yapıldı.

Kartal: 26 Eylül günü, şehitliğinin1.yıldönümünde Hasan Ferit Gedik’ianmak için İstanbul Kartal Meydanıve Karlıktepe Mahallesi’ne HalkCepheliler tarafından yazılamalar ya-pıldı.

Bağcılar: Bağcılar Yeni Mahal-lede Yürüyüş Yolunda 27 Eylül’deHasan Ferit Gedik'i katledenlerin ce-zalandırılarak adaletin yerini bulmasıiçin masa açıldı. Mahalledeki kah-vehanelerde 27-28 Eylül günlerindeHasan Ferit anlatıldı. Bağcılar YeniMahalle, Kirazlı ve Demirkapı ma-hallelerinde kahveler gezildi. Ölü-münün 1. Yılında doğup büyüdüğü,vurulup şehit düştüğü mahallede ya-pılacak olan yürüyüşlere çağrı yapıldı.Toplam 10 kahvehane gezildi, çalış-malara 5 kişi katıldı.

Küçükarmutlu: 27 Eylül günüKüçükarmutlu’da yüzlerce insanınkatıldığı meşaleli yürüyüş düzenlendi.Armutlu Cemevi’nden yürüyüşe baş-landı. Atılan her sloganda Hasan Feritvardı, hesap sorma bilinci vardı. Kü-çükarmutlu’nun sokakları yanan me-

şalelerle aydınlanıyordu. Anne NurayGedik açıklama yaptı. Adalet isteyip,adliyelerini başlarına yıkmadıkça, çe-teci, mafyacı, soygun düzenlerini ala-şağı etmedikçe adaletsizliğin böylesüreceğini ve çetecilerin devletin halkıuyuşturucuyla zehirlemeye devamedeceğini belirterek, halkı 19 Kasım’dagörülecek mahkemeye ve 28 Eylülgünü Armutlu’dan Gülsuyu’na Tekrarkortejler yapılacak yürüyüşe çağırdı.Kortejler oluşturuldu ve cemevinedoğru yüründü. Cemevine gelindiğindeküçük bir anma programı yapıldı.Sinevizyon izlendi, skeç oynandı,Grup Yorum'un seslendirdiği marşlarlaanma bitirildi.

Gazi: 27 Eylül günü, Hasan FeritGedik'in katledilişinin 1. yılı sebebiyle30 Eylül'de mahallede yapılacak yü-rüyüşün çalışmaları kapsamında, GaziMahallesi'nin merkezi yerlerine 4adet büyük boy pankart ve 1000 adetafiş asıldı. Ayrıca her akşam sokaklardavul ve megafonla dolaşıldı. Pazardasesli çağrı yapan Halk Cepheliler'e,halk balkonlarından alkışlayarak des-tek verdi.

Hepimiz Hasan Ferit’iz!Mutlaka HesabınıSoracağız!

Hasan Ferit Gedik’in katledilişininbirinci yılında, Hasan Ferit GedikUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezi’nde Hasan Ferit anıldı. Te-davi merkezinde muayene olan genç-lerin hazırlayıp sunduğu anma et-kinliğinde tiyatrodan şiire, koroyakadar farklı faaliyetler vardı. Anmaya200 kişi katıldı.

Gazi

Gazi 5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

447HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 48: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Hasan Ferit İçinAdalet Talebimiz TümKararlılığıyla Sürüyor!

Adalet Çadırı’nda her gün yeniinsanlar, yeni umutlarla adalet isteğinibüyütüyor. Adalet tutkusuyla yananbu yüreklere sessiz kalmak, görmez-den gelmek, bir şey yapmamak yeniHasan Feritler’in katledilmesine ortakolmaktır. Gelin siz de çocuklarınıza,kardeşlerinize, sevdiklerinize gele-ceğinize sahip çıkıp, Adalet Çadı-rı’ndaki yerinizi alın...

Adalet ÇadırıGünlüklerinden...11. Gün: 25 Eylül

Öğlene doğru CHP milletvekiliKadir Gökmen ÖĞÜT ziyarette bu-lundu. İlerleyen saatlerde GülsuyuGülensu halkı toplu ziyarette bulun-dular. Yemekten önce 35 kişinin ka-tılımı ile Berkin Elvan ve Hasan Feritbir kez daha anıldıktan sonra yemeklerdağıtıldı. İlerleyen saatlerde tiyatrooynandı, halaylar çekildi. Bir gençkız, uyuşturucu bağımlısı olduğunuve denemesine rağmen beyninde bı-rakamadığını birilerden yardım iste-diğini söyledi. Üzerinde bulunan bon-zai paketini bize uzatarak, bizzat

devlet görevlileri tarafından verildiğinive çadıra tekrar geleceğini söyleyerekayrıldı.

12. Gün-26 Eylül Kartal halkı ve diğer mahalleler-

den gelen halkımız çadırımızı bir anbile boş bırakmıyor. Bugün bonzaikullanan genç bir kız geldi çadırımıza.Bırakmak istediğini söyledi. Bizlerde uyuşturucu ile savaş merkezimizianlattık. Tekrar geleceğini söyleyerekayrıldı çadırımızdan. Akşam saatle-rinde bastıran şiddetli yağmur altındahalaylar çekildi. Grup Yorum ve İdilKültür Merkezi ziyaretçilerimiz ara-sındaydı. Kavganın türkülerini hepberaber söyleyip hep beraber halayadurduk.

15.Gün - 29 Eylül Geceyi yoğun yağış altında geçir-

dik. Kartal temizlik işçileri ve Sarı-gazi’den gelen ailemiz gece yağanyağmurda bizi düşündüklerini söylü-yorlar. Marşlarımızla halaylarımızıkuruyoruz. Bugün Hasan Ferit’in şe-hitliğinin 1.yıldönümü. Nuray annemizde bizlerle bugün. Hasan Ferit’in şe-hitliğini konuşuyoruz, ardından Gül-suyu’na Hasan Ferit’i anma yürüyü-şüne geçildi. Bizler de direniş çadırı-

mızdan selamlıyoruz Hasan’ımızı.

16.Gün - 30 EylülKahvaltıdan sonra her gün olduğu

gibi toplu okuma yapıldı. Liselilerinyanı sıra Pendik, Kuruçeşme, Esen-yurt’tan ziyaretçilerimiz geldi. Ka-dıköy’den gelen bir aile daha önceKadıköy’deki çadır direnişinde bizitanıdıklarını direnişimizi destekle-diklerini söylediler. Akşam HasanFerit’in anmasını yaptık. Saygı du-ruşuyla başlayan anmada şiirler okun-du, türküler söylendi hep beraberhalaya duruldu. 40 kişi vardı anma-mızda. Anmaya katılan insanlarımızınyarısı ilk defa geliyor çadırımıza.Bahçelievler’den gelen bir abimizkışlık elbise getiriyor. Sarıgazi’den,Gülsuyu’ndan gelen ziyaretçilerimizlesoğuk havayı sıcak sohbetlerimizleısıtıyoruz.

Kartal

Kartal

Kartal

Bağcılar

Gazi

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR448

Page 49: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

AKP İktidarı devlet işlerini artıktamamıyla ulemaya havale etti. Ettiya peki kendisi ne yapıyor? RecepTayyip Erdoğan’ın başbakan ikenbelirttiği gibi esas işi olarak gördüğü‘ülkeyi pazarlamakla’ meşgul. Mü-teahhitlik, taşeronluk, kendi deyim-lerince “iş adamlığı” yapıyorlar.Ama devletin en temel işlerini çöz-mekle hiç ilgili değiller.

“Ulemaya havale etmek” deyimibir işin çözümünü takip etmemek,çözümle ilgilenmemek anlamındakullanılır. AKP iktidarı ulemaya ha-vale etme işini bir siyaset tarzı olarakda benimsemiş durumda.

Tayyip Erdoğan henüz iktidarın-dan şüphe duyduğu zamanlarda ba-şörtü meselesinin çözümünü ulemayabırakmıştı. O dönem Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını yapan akıl hocasıAkif Beki yıllar sonra da gizli kameraile ahlaksızlıkları çekmek mübahmıdır değil midir diye ulemaya sor-mak gerektiğini yazmıştı.

Diyanet İşleri Başkanı MehmetGörmez ile Türkiye Yeşilay Ce-miyeti Genel Başkanı İhsan Ka-raman alkol, sigara-tütün, uyuştu-rucu gibi bağımlılıklardan korunmakamacında olduklarını söyleyerek pro-tokolü imzaladılar. Yani diyanetinimamları gençleri uyuşturucudankurtaracakmış.

Türkiye uyuşturucu trafiğinin enyoğun olarak yaşandığı ülkelerdenbiridir. Ancak hükümet uyuşturucutüccarlarıyla, mafya çeteleriyle uğ-raşacağına bağımlılarla ilgileniyor-muş gibi yapıyor. Nitekim Diyanetİşleri Başkanlığı ise sorunun kaynağıile ilgili bir açıklamada bulunmamış.Yani sorunun kaynağına yani uyuş-turucudan büyük paralar kazananlarlauğraşmayı bile düşünmezler.

Bağımlılarla ilgilenmek ise di-yanetin imamlarının işi değildir. Buiş halkı ölecek kadar seven devrim-ciler yapabilir. Bu emeği, bu sabrıve cüreti ancak devrimciler gösterir.Ancak devrimciler bu sorunu ger-çekten ve köklü olarak çözebilir.

Hangi gazetede, hangi yazar, neyazdı diye satır satır denetleyen, ül-keyi MOBESSE’ lerle donatıp sokaksokak izleyen, halkın kişisel bilgi-lerini arşivleyip insanları fişleyen,gizli kayıt yapmanın telefon dinle-menin en çok yaşandığı iktidar uyuş-turucu trafiğini denetleyemiyor.

Uyuşturucu kullanımı 2005 yı-lından bu yana en az 10 kat artmışdurumda. Uyuşturucu kullanma yaşıise dokuza indi. Bu korkunç tablodini bütün olduğunu söyleyen veMüslümanlığı kimseye bırakmayanAKP iktidarı döneminde yaşanıyor.

AKP’nin geçtiğimiz dönem ta-mamıyla ele geçirdiği Yeşilay dagençleri bonzaiden kurtarmak içinişi imamlara havale etmiş.

Başbakanlığa bağlı bir kurumolan Diyanet işleri ile Yeşilay buhafta bir protokol imzalayarak işebaşladı. Tam 1095 din görevlisimadde bağımlılığıyla mücadele eği-timi aldı. Diyanet işleri çalışanlarıhutbe ve vaazın dışında bir yöntemlebağımlıları iyileştirecekmiş. 95 Di-yanet görevlisi geçtiğimiz günlerdeEmniyet Müdürlüğüne bağlı bağım-lılıkla mücadele birimlerinde eğitimalmıştı. Yani 10 yılda uyuşturucukullanımı 10 kat artarken durup sey-retmiş olan kurumlar birbirini eği-terek mücadele edeceklermiş uyuş-turucuyla.

İşte işi neden ulemaya havale et-tiklerini AKP iktidarı döneminde 10kat artan uyuşturucu kullanımında

aramak gerekir.

Aileleri, çocuklarını imam hatipliselerine yazılmaya neredeyse mec-bur bırakan, normal liseleri kapatıpyerine imam hatip liselerini açan,ortaokullara imam hatip bölümü ek-leyen iktidar bu kadar imamı, hatibibaşka ne yapacaktı?

Öğretmen atamalarında da aslanpayı din alanına gitmektedir. AKPhükümeti, 140 bin öğretmen açığınarağmen yalnızca 40 bin öğretmeninatamasını yaptı. Bunların içinde enyüksek sayıdaki atama 4576 kon-tenjan ile ağırlığı Din Kültürü veAhlak Bilgisi ile İmam Hatip Lisesiöğretmenleri aldı.

Emperyalizm sömürüsünü sür-dürebilmek için korku yayar ve halkıbeyinleri uyuşmuş düşünemeyen üre-temeyen eğitimsiz insanlar olarakgörmek ister. Aksi halde bu adalet-sizliklere karşı isyan etmeden nasıltutabilirsiniz halkı.

İşte bu yüzden AKP hükümetieğitimi de sağlığı da ulemaya havaleetmiş durumda.

Uyuşturulmuş beyinler isteyenuyuşturucuyu önleyemez, cahil, bi-linçsiz bir halk isteyen halkı eğitemez.

Halkımız uyuşturucudan da eği-timsizlikten de ancak kendi örgütlügücü ile kurtulabilir.

AAKP EĞİTİMİ DE SAĞLIĞI DA ULEMAYA HAVALE ETTİ

Uyuşturucuyu Yayanlar Uyuşturucuyla Mücadele Edemez!

Armutlu

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

49HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 50: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Yürüyüş Dergisi’ni halka ulaştır-mak halkın sorunlarına sahip çıkıp,çözüm üretmenin bir parçasıdır. Çün-kü Yürüyüş Dergisi yıllardır bu so-runları, çözümlerini ve çözüme gidenyolda harcanan emeği, paylaşımı,örgütlenme biçimlerini sonuçlarınıhalka en gerçek haliyle sunuyor. Yü-rüyüş Dergisi halktan besleniyor veaynı özveriyle halka ulaşıyor… Eme-ğimize sahip çıkalım ve her gün Yü-rüyüş Dergisini yeni yerlere, yeniokurlara ulaştıralım… Gücümüzegüç katalım…

İSTANBULŞişli: Halk Cepheliler 24 Eylül

günü toplu Yürüyüş Dergisi dağıtımıiçin Şişli Cami önünden Taksim’edoğru yürüyüşe geçildi. İstiklal Cad-desi’nden Galatasaray Lisesi önünekadar iki saat süren dağıtımda 86 der-gi halka ulaştırıldı.

Gazi: Gazi Mahallesi'nde bu haf-ta 2600 dergiyi dağıtarak, dergi sa-yısını yükselten Gazililer 5000 dergihedefine emin adımlarla ilerliyor.

Ömürtepe: Dev-Genç’liler 28Eylül’de 40 Yürüyüş Dergisi’ni hal-

ka ulaştırdı. Bir saat süren çalışma-da halk camlardan alkışlarla destekverirken dergi dağıtımında da yar-dımcı oldu.

Gülsuyu: 1 Ekim günü GülsuyuÇarşamba Pazarı önünde açılan stant-ta Yürüyüş Dergisi satıldı ve kitap ta-nıtımı yapıldı. Pazar esnafına, çevreevlere ve pazara alışverişe gelen hal-ka Yürüyüş Dergisi dağıtıldı. 4,5saat açık kalan stantta toplam 54Yürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.

Sarıgazi: Sarıgazi'de Halk Cep-heliler, dergi seferberliği başlattı. 24Eylül’de Sarıgazi Haklar Derneği'ndebir araya gelen Halk Cepheliler, İnö-nü Mahallesi’nde bir buçuk saat sü-ren dağıtımda 150 Yürüyüş Dergisi’ni17 kişiyle dağıttı.

BURSA: Bursa'da 25-26-28 Ey-lül’de dergi dağıtımı yapıldı.Telefe-rik, Panayır bölgesi ve Gemlik'deyapılan çalışmalarda, toplamda 100Yürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.

KOCAELİ: Dev-Genç'liler 27Eylül’de Esentepe Mahallesi’nde 28dergi, Erzurum Mahallesi'nde ise 17dergi halka ulaştırdılar. Dev-Genç’li-ler aynı zamanda İzmit merkezde de15 dergi, toplamda ise 60 dergi hal-ka ulaştırdılar.

ERZURUM: Çınarlı Mahalle-si'nde 28 Eylül’de yapılan dergi da-ğıtımı sırasında halkla sohbet edildi.1 saat süren dağıtımda 7 Yürüyüş Der-gisi halka ulaştırıldı.

ESKİŞEHİR: Osmangazi Üni-versitesi Meşelik Kafe önünde Dev-Genç’liler 29 Eylül’de masa açtı.Masada Dev-Genç’liler ÖGB'nin en-gellemesine rağmen Yürüyüş Dergi-si’ni öğrencilere ulaştırdı, Aynı günise İktisadi İdari Bilimler Fakültesi-nin kantininde masaları gezerek Yü-rüyüş Dergisi'nin tanıtımını yapıpörgütlenmenin gerekliliğini anlattılar.Toplam 10 dergi öğrencilere ulaştı-rıldı.

HATAY: Gümüşgöze Köyü’nde

26 Eylül’de dergi dağıtımı yapıldı.Halkla güncel konularla ilgili sorun-lar ve çözümler üzerine konuşuldu.Toplam 65 dergi halka ulaştırıldı.

EDİRNE: İstasyon Mahalle-si’nde dergi dağıtımı 23 Eylül’dedevam etti. Daha önceden tanışılanbiri, dağıtımcıları ilgiyle karşıladıve evine çağırdı. Bu hafta 13 dergihalka ulaştırıldı.

TEKİRDAĞ: 24 Eylül’de Dev-Genç’liler Çiftlikönü Mahallesi’ndeYürüyüş Dergisi dağıtımını yaptılar. İlkdefa gidilen mahallede halk Dev-Genç’lileri coşkuyla karşıladı. Bir bu-çuk saat süren dergi dağıtımında toplam25 Yürüyüş Dergisi halka ulaştırıldı.

WAN: Halk Cephesi 21 Eylül’deİskele Yalı Mahallesi’nde 32 dergiyihalka ulaştırdı. Sohbetlerin edildiğidergi dağıtımında Halk Cephesi’ninyürüttüğü mücadeleye katılmak iste-diğini söyleyenler oldu.

ADANA: Adana Akkapı'da 27Eylül’de Yürüyüş Dergisi’nin 435. sa-yısının satışı yapıldı. Dağıtımda 81dergi halka ulaştırıldı.

ANTEP: Halk Cepheli’ler 26, 27,28 Eylül günlerinde Köseler köyün-de 20, Düztepe mahallesinde 45 der-gi halka ulaştırıldı. 27 Eylül’de ise Ye-şilsu meydanında tanıtım stand açtı-lar. Yaklaşık bir saat açık kalan stant-ta 13 dergi halka ulaştırıldı.

Umudun Sesini Büyütmek, Katillerden Hesap Sormak İçin;

Yürüyüş Dergisi

Halkın Hukuk Bürosu UlucanlarKatliamı Yıldönümü dolayısıyla biraçıklama yaptı. Yaptığı açıklamada:"AKP iktidarı, müze yaparak Ulu-canlar’ın bugünle tarihsel bağını ko-parmaya çalışmaktadır. Nafiledir…Duvarında “Kanla Yazılan Tarih Si-linemez” yazan bu taş bina, ne kat-ledilen devrimcilerin ne de katle-denlerin unutulmasının mümkün ol-madığını anlatmaktadır." denildi.

Ümraniye’den Buca’ya,Ulucanlar’dan 19 Aralık’a

Vahşete De Direnişe De Tanığız

Bursa

Gazi

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR50

Page 51: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Devletin katliamla dolu tarihini unutturmak için müzeyeçevirdiği Ankara Ulucanlar Hapishanesi’nde katledilen Ah-met Savran Zonguldak’ta anıldı. 26 Eylül 1999 yılında yapılankatliamda on devrimci işkenceyle katledilmişti. Bunlardan biriolan Ahmet Savran 27 Eylül’de Eğitim-Sen Zonguldak Şu-besi’nde anıldı. Anma programında Ahmet Savran'ın hayatıve devrimci kişiliği anlatıldı. Program Ulucanlar katliamı bel-geseli ve hazırlanan slayt gösterisinin ardından Ahmet Sav-ran'ın Zonguldak’ta beraber görev yaptığı öğretmen arka-daşlarının anlatımları ve Grup Yorum ezgilerinden oluşan kısabir dinletiyle son buldu.

1 Ekim 2014 tarihinde Homs Kentinin Akrema el Ce-dide İlköğretim Okulu önünde bomba yüklü bir araç pat-latıldı. Aynı saatlerde bir başka bomba yüklü araç saldı-rı ise Akrema el Mahzumi İlköğretim Okulu önünde ya-pıldı. Okul çıkış saatine denk getirilen bombalı saldırıda32’si çocuk 50’nin üzerinde insan katledildi, 115 kişi iseyaralandı. Ölü sayısının artma ihtimali yüksek… Katliamıhangi örgüt ya da hangi çetenin yaptığının bizim için, Su-riye halkı için hiç önemi yok. Çünkü şu artık açık bir ger-çektir ki, bu katliamın sorumlusu tartışmasız olarakEmperyalizm’dir. 2 Ekim’de TBMM’den IŞİD’i bahaneederek, Suriye’ye askeri müdahale için tezkere çıkarmayaçalışan AKP’dir. Katiller ortada; başka yerde katliamcı,istismarcı ve sorumlu aramayacağız. Suriye halkı baştaolmak üzere, halklar emperyalizmin ve işbirlikçilerininsaldırılarına karşı direnecekler. Akan her damla kanın he-sabını sormak, Suriye halkının direnişini büyütmek ve ül-kemiz topraklarından emperyalizmin üslerini söküp atmakiçin anti-emperyalist cepheyi büyütelim.

Suriye’de Akan Her Damla Kanın SorumlusuABD ve AKP’dir!

Suriye Halk Cephesi2 Ekim 2014

Wan Halk Cephesi 29 Eylül’de yaptığı yazılı açıklama ileAli Ahi ve sonrasında yaşanan gelişmeler hakkında bilgi ver-di. Önce Ali Ahi’nin halk meclisi kararıyla temsilcilikten ne-den atıldığının anlatıldığı açıklamada; “Ali Ahi pisliği halkaküfreden, ağzında yalanın sakız olduğu bir çeteci bir provo-katördür, ahlaksızdır. Ayrıca, gözümüzün önünde iki siyasi ha-reketi karşı karşıya getirmeye çalıştı. Uyardık! Suç işlediği-ni anlattık! Her defasında halka ve devrimcilere yaptığı düş-manlıkla sabrımızı sınadı! Son olarak da 29 Eylül tarihindeWan Anadolu konteynırkentten yaşayan üç aile polis tarafındantelefonla aranarak karakola çağrılmıştır. Karakola giden ai-lelere “DHKP-C’yi, Halk Cephesi’ni buraya siz mi çağırdı-nız” diye sorulmuş aileler buna şaşırmış ve “buda nerden çık-tı” diye sorduklarında polis Ali Ahi’nin ve konteynırkentte ya-şayan Sait Mücahit oğlunun konuyla ilgili ifadeleri olduğu-nu söylemiştir” denildi.

Wan Anadolu KonteynırkentHalk Meclisi Direndi ve Kazandı!

Wan Halk Cephesi 30 Eylül’de yaptığı açıklama ile kon-teynırkentte yaşanan polis saldırısına karşı yaptıkları direni-şi halka duyurdu. Polisin her fırsatta bir şeyleri bahane edipkonteynırkente geldiğinin ve halkı taciz ettiğinin belirtildiğiaçıklamada “en son gelişlerinde bir orduyla geldiler ama so-nuç yine değişmedi, son sözü bir kez daha direnenler söyle-di. Kendi korumaları altında getirdikleri fuhuş yapan kadın-ları kendileri alıp götürdüler” denildi. Faşizm baskıyla yıl-dıramadığı, aç açıkta bıraktığı halkı yozlaştırmak, halkın ör-gütlülüğünü dağıtmak için yozlaştırmaya çalışıyor. HalkCepheliler yozlaşmaya ve polise karşı direndi ve Ali Ahi ah-laksızı direnişten sonra eşyalarını toplayarak konteynırkent-ten kaçmak zorunda kaldı.

Homs İlinde YapılanOkul Katliamının Sorumlusu

ABD Emperyalizmi veİşbirlikçileridir!

Uyarıyoruz! Halka Karşı Suç İşlemekten VazgeçAli Ahi!

Şehitlerimizi Unutturmayacağız

28 Eylül tarihinde Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbulŞubesi ve Halkın Hukuk Bürosu, katledilen Avukat FuatErdoğan’ı andı.

28 Eylül 1994 tarihinde Beşiktaş Arzum Kafe’de Ma-kine Mühendisi İsmet ERDOĞAN, BEM-SEN Genel Baş-kanı Elmas YALÇIN ile birlikte otururken siyasi şube pol-isleri tarafından katledildiler.

Beşiktaş Meydanı’nda toplanan avukatlar sloganlarla,eski Arzum Kafe’nin önüne yürümeye başladılar. Karşı-ya geçecekleri zaman Fuat Erdoğanlar’ın katilleri polis-ler karşıya geçmelerine izin vermeyerek saldırdılar. Bu sal-dırıdan sonra pankartlarını açan avukatlar Arzum Kafe’ninönünde yaptıkları açıklamada, müvekkilleri gibi katledi-len Fuat Erdoğan'ın yolunda yürüdüklerini söylediler.

Katledenler Yenildiler,Devrimci Avukatlık Geleneği Sürüyor!

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

51HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 52: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

TAYAD’lı Aileler, Çayan Mahallesi'nde Hasta Tutsaklariçin çadır açarak 1 ay orada kalacaklarını ilan etmişlerdi.Katil polisler ise TAYAD’lıların açtığı çadırın yanındansürekli geçerek taciz ettiler. 22 Eylül'de saat 05.30’da har-be çıkar gibi akrepleriyle gelen katiller 4 TAYAD’lıyı göz-altına aldılar. Çadıra yönelik yapılan saldırıyı teşhir etmekiçin TAYAD'lılar tarafından 23 Eylül günü yürüyüş yapıldı.“Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi Yıldıramaz, Ha-pishanelerdeki Hasta Tutsaklarımızın Katledilmesineİzin Vermeyeceğiz” pankartları açıldı, konuşmalar ya-pıldı."Nereye dönerseniz dönün bizleri, TAYAD’lıları gö-receksiniz” denildi.Gözaltına alındıktan sonra serbest bı-rakılanların yaptığı konuşmalarla eylem sonlandırıldı. Ey-leme 110 kişi katıldı.

***

Çadır Direnişlerimizle BizHalka Alternatif Olacağız!

Çadırımızın 4. Günü - 29 Eylül 2014Dün itibariyle ziyaretlerimizde büyük artış var. Sürekli

misafirlerimiz oluyor, hiç boş kalmıyor yayınlarımızın veevlatlarımızın el ürünlerinin olduğu masalarımızın etra-

fı. Her yanı TAYAD ve tutsaklarımızı anlatan pankartla-rımızla donattık. Sabah halkımızın desteğiyle toplanan pa-rayla amfi (ses cihazı) aldık. Bir ziyaretçimiz sorununu an-lattı. “Polise gidecek değilim ya" diyerek çözümü bizdegördüğünü ifade etti.

7. GünBir tarafta var olan çadırın kurulması için kolektif bir

şekilde çalışan arkadaşlarımız, gelen ziyaretçileri çadırınnedenini anlatanlar, hepimiz bir şeylerin çabasındayız. Bü-tün gün bu yoğunlukta devam ediyor. Saat 21.00 sırala-rında Çayan gençlerinin oluşturduğu sazlı sözlü türkülerledireniş çadırını canlandıran arkadaşlarımız bizlere moraloldular.

Çayan Halkı Baktığı Her DuvardaHasta Tutsakları Görüyor

TAYAD’lılar 24 Eylül akşamı Çayan Mahallesi’nin du-varlarına yazılamalar yaparak hasta tutsakların sesini Ça-yan duvarlarına nakşettiler. “Hasta Tutsaklar Serbest Bı-rakılsın” yazılamaları yapan TAYAD’lılar, tüm halka has-ta tutsakları anlattılar.

Baskılarla Gözaltılarla TAYAD'ı Sindiremezseniz!

Gazi Mahallesi'nde Halk Meclisi tarafından yapılacakolan meşaleli yürüyüş ve halk toplantısı için çağrı yapıl-dı. 27 Eylül günü mahallenin çeşitli bölgelerine çağrı oza-litleri asılırken, 7 bin bildiri dağıtıldı. Her akşam mahal-lelere ve sokaklara girilerek sesli çağrı ve bildiri dağıtı-mına devam edildi, kahve konuşmaları yapıldı. Ayrıca halkmeclisi önünde masa açılarak sesli çağrılar yapıldı.

Gazi’nin gücünü, çalınan konteynerin halkın gücüy-le bir binaya dönüştüğünü, 26 Eylül’de Gazi Halk Mec-lisi meşaleli bir yürüyüşle gösterdi.

Gazi Özgürlükler Derneği önünde toplanan kitle“Halkla Bütünleşen Örgütlü Gücü Yenemezsiniz! - GaziHalk Meclisi” pankartının ardında yürüyüşe geçti. Sesli çağ-rı için kullanılan arabadan eylem boyunca mücadeleye ça-ğıran sloganlar atıldı. Yoğun yağmur altında söylenen marş-

lar ve atılan gür sloganlar eylemin coşkusunu arttırıyordu.Meclis'in önüne gelindiğinde sayı 250’yi aşıyordu.

Ardından yapılan halk toplantısında, Gazi Mahallesi'ndegizlice yapılan imam-hatip lisesi anlatılarak bununla ilgilineler yapılabileceği tartışıldı. Otobüs sorunundan bahse-dildi, çözüm önerileri sunuldu. Meclisin bundan sonra dahaçok sahiplenilmeye ihtiyacı olduğu vurgulanan toplantı-ya 120 kişi katıldı.

Halkla Bütünleşen Örgütlü Güç Yenilmez!

Sanat Meclisi, Gazi Mahallesi’nde kurulan bağımlılıklamücadele merkezini ziyaret ederek çalışmalar hakkındabilgi aldı. Sanatçılar, Büyükşehir Belediyesi tarafından yı-kılmak istenen mücadele merkezindeki halkın nöbetine şar-kıları, şiirleri ve oyunlarıyla destek verdi.

Sanat Meclisi’nden Uyuşturucuyla Mücadeleye Destek

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR52

Page 53: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Kamu Emekçileri Cephesi 1 Ekim günü İstanbul Vergi Dai-resi Başkanlığı önünde 19 Şubat 2013 günü KESK’e dü-zenlenen baskında İstanbul'da tutuklanan 32 kamu emekçi-sinden biri olan Sevim Kayhan'ın 15 aydır göreve iade edil-memesi ve hakkında yapılan idari soruşturma ile ilgili eylemyaptı.

'Soruşturmalar, İşten Atmalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz -Kamu Emekçileri Cephesi ' yazılı pankartı açan Kamu Emek-çileri Cephesi adına Bes 2 nolu Şube Örgütlenme SekreteriSevim Kayhan'ın yaptığı açıklamada '4 Haziran 2013 tarihindetahliye edildim. 4 Haziran’dan bu yana, 15 aydır göreve iadeedilmedim. Elime dün ulaşan tebligatla işe başlatılıyorum 15ay sonra…Üstelik aynı davadan yargılanan öğretmen, dok-

tor, hemşire ve belediye emekçisi arkadaşlar tahliye edildik-lerinin ertesi günü işe başlamışken.Gelir İdaresi Başkanlığı halapolis fezlekesi üzerinden bizleri cezalandırmaya çalışıyor. Ha-ziran 2014’te idari soruşturmalarımız başladı. Ben, üç kez ver-gi müfettişine ifade verdim. Ama her seferinde soruşturma ek-sik bulunarak teftiş kurulundan geri döndü. Vergi dairesi şim-di de soruşturma raporuna istinaden aynı gerekçelerle tekrarsavunma istemektedir. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın29.09.2014 tarihinde tebliğ ettiği savunma istemli yazısındamüfettişlerin görüş ve önerileri “DHKP- C terör örgütünü des-tekleyici mahiyette bir takım eylemlerde bulunmak suretiylekatıldığınızın tespit edildiği'”şeklinde ifade edilmiştir. Mah-kememiz devam etmekteyken bu kararı verecek olanlarACM’lerken bizlerin bu suçu işlediğimizi vergi müfettişlerinasıl tespit edebilmişlerdir? İşte tam da başkanlık binasınınönünde Vergi Dairesi başkanına soruyoruz mahkemelerden biledaha üst bir yetkiye mi sahipler'denildi. 12 kişinin katıldığıeylem sloganlar atılarak bitirildi.

TMMOB 43. Dönem 1. Da-nışma Kurulu, 20 Eylül’deTMMOB Teoman Öztürk Öğ-renci Evi Konferans Salonu'ndayaklaşık 250 kişinin katılımıy-la gerçekleşti.

Danışma Kurulu’nun çalışmaprogramını sunmasıyla başlayantoplantıda söz alan üyeler, ülke vedünya gündeminden bahsederekbu süreçte TMMOB'ye düşengörevlerden bahsetti.

Halkın Mühendis Mimarla-rı adına yapılan konuşmada;TMMOB’nin reformist anlayı-şa mahkum olmadığı sonuç alı-cı eylemler yapması gerekir de-nildi. Halkın kendi çözümlerininifade edildiği konuşmada katı-lan herkes Uluslararası 2. EdaYüksel Halk İçin Bilim Halkİçin Mühendislik MimarlıkSempozyumu'na davet edildi.

2. Uluslararası Eda Yük-sel Halk İçin Bilim, Halk

İçin Mühendislik Mimar-lık Sempozyumu’na

Çağrımızdır!Emperyalizm için değil halk

için üretelim...Sempozyumumuzda, ülke-

mizdeki ve dünyadaki halk içinmühendislik mimarlık örnekleri-ni ve pratiklerini buluşturacağız.Projeleri hayata geçirmek içinbaşta meslektaşlarımız olmaküzere tüm halkımızı ve dostları-mızı davet ediyoruz.

Düşük ücretle güvencesizçalıştırmaya karşı; Halkın Mü-hendis Mimarları Meclisindeörgütlenelim!

Mühendisiz Mimarız Haklı-yız Kazanacağız!

Halkın MühendisMimarları

Tarih: 31 Ekim1-2 Kasım

Yer: Küçükarmutluİstanbul

Emperyalizmin maşası IŞİD’in saldırılarından do-layı ülkemize gelen Ezidi halkımızla dayanışmak için8 Ekim’de Silopi’ye gidiyoruz.

İhtiyacımız Olan Malzemeler:

- Kuru gıda

-Çocuk bezi

-Çocuk maması

-Temizlik malzemeleri

-Ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar

-Serum

-Kışlık çadır

Halk Cephesi Eylem Takvimi

1 Ekim Çarşamba; Alibeyköy bildiri dağıtımı Saat:13.00

2 Ekim Perşembe; Çayan bildiri dağıtımı Saat:13.00

3 Ekim Cuma; Bağcılar bildiri dağıtımı Saat:13.00

8 Ekim Çarşamba; yola çıkış

YER : Sibel Yalçın Parkı Saat: 13.00

İrtibat Telefonları

HALK CEPHESİ : 0 539 203 98 84

DEV-GENÇ: 0 536 799 01 35

Sevim Kayhan Yalnız Değildir!

Duyuru

Biz Halk İçin Mühendislik Yapacağız!

Halkların Dayanışmasını Büyütmek İçinBir Kez Daha Silopi’ye Gidiyoruz 5 Ekim

2014

Yürüyüş

Sayı: 437

53HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 54: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Alman emperyalizmi; StuttgartYüksek Eyalet Mahkemesi'nde 2 Ey-lül tarihinde başlayan Anadolu Fe-darasyonu üyelerinin yargılandığıdavayı; üstünü örtemediği acizliğiy-le, bol yalancı tanıklarıyla, Türkiye veABD'yle yaptığı anlaşmaların gölge-sinde oturan kukla mahkeme heyetiylebir tiyatro oyununa çevirdi.

Bugüne kadar yapılmış sekiz otu-rumun ortak paydası; ellerine tutuş-turulmuş senaryoları bile ezberlemeyeteneğinden uzak, tutsak avukatla-rının ilk sorularıyla tüm ezberleriuçuşan, birkaç dakika önce verdikle-ri tarih ve bilgileri birkaç dakikasonra kendileri çürüten 'şahitler', buyalancı şahitlerin tutarsız açıklama-larını kapatma telaşındaki hakimler vefederal savcıların 'suç ve suçlu' ya-ratma çırpınışına devam etmeleridir.Mızrak çuvala sığmamaktadır. Tutsakavukatları, mahkeme heyetinin, da-vanın başından beri yalancı tanıklar-la zaman kazanmaya çalıştığını ve be-lirgin bir biçimde taraf olduğunu dilegetirmeye başlamışlardır. 2 Eylül'den25 Eylül'e kadar süren oturumlardatutsak avukatları ve BKA'dan şahitolarak çağrılan polisler arasında ge-çen tiraji-komik diyaloglardan bazı ör-

nekler: Tutsak avukatları: GRUPYORUM'un Türkiye'de yasaklı olupolmadığını araştırdınız mı? Stadyumve halka açık meydanlarda verdiğikonserlere katılan insanların sayısıhakkında bir bilginiz var mı? Ses-lendirdiği herhangi bir eserin sözle-rini tercüme ettirip incelediniz mi?

BKA: Hayır

Tutsak avukatları: İzlediğinizisöylediğiniz videoda sözleri anla-masanız da müziği nasıl buldunuz?

BKA: Hareketli, eğlenceli bul-dum (salonda gülüşmeler)

Tutsak avukatları: Pir Sultan Ab-dal, Nazım Hikmet, Neruda, Brecht,Yaşar Kemal, Şeyh Bedreddin, Vik-tor Jara, Theodorakis isimleri size bir-şeyler hatırlatıyor mu? Bu saydığımisimler hakkında bir bilginiz var mı?

BKA: Hayır bildiğim isimler de-ğil.

Tutsak avukatları: Bu insanlardünyaca ünlü şairler, yazarlar veozanlardır. Grup Yorum onların şiir-lerini yahut bestelerini seslendiriyorekseriyetle.

İşte insanlarımızın yıllarca tut-sak eden hukuk sistemi böyle işliyor.

Tutsaklarımızın sesine sesimizikatmalı, duruşmalara katılmalı, tut-saklarımızla her türden dayanışmayı(mektup-ziyaret vs.) yükseltmeliyiz!

Duruşmalara katılmak; Özgür Tut-saklarımıza uygulanan tecriti kırma-nın önemli bir yoludur, unutmayalım.

Stuttgart’ta Süren Mahkeme'deDemokrasinin Değil Amerika ve

Türkiye İle İşbirliğinin Sözü Geçiyor!

Ortak Kahvaltılarımız Asimilasyona

Karşı Birlikteliğimizdir!Hafta sonu kahvaltıları Avrupa'da, Halk Cepheliler ta-

rafından her hafta siyasi içerikli programlarla birlikte bü-yüyerek devam ediyor. Bencilliğin, asimilasyonun ka-nıksatılmaya çalışıldığı Avrupa'da bu kahvaltılar Anado-lu kültürünü, değerlerimizi ayakta tutan bir kültür halinedönüşüyor.

Almanya'da Hamburg Halk Cepheliler 21 Eylül günükahvaltı yaptılar. 25 kişinin katılımıyla sıcak bir aile or-tamı oluştu ve dolu dolu sohbetlerle ailelerimiz izin sü-reci boyunca ülkede yaşadıklarını birbirleriyle paylaştı-lar. Kahvaltı sonrasında Hamburg’daki gençler hep bir-likte türküler söylediler.

Almanya Mannheim’da bir araya gelen aileler ve genç-

ler 21 Eylül Pazar günü hep birlikte kahvaltı yaptılar.

Saat 11.30’da başlayan kahvaltıda program dahilindetek tek belirlenen konular üzerine tartışmalar yürütüldü.

Kürt milliyetçilerinin saldırısı, Stuttgart'ta süren davave tutsakları sahiplenmenin konuşulduğu kahvaltıya 40 kişikatıldı.

Av ru pa’da

Yürüyüş

5 Ekim2014

Sayı: 437

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR54

Page 55: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Irkçılığa Karşı Birleşelim!Almanya Anadolu Federasyonu tarafından düzenlenen

IRKÇILIĞA NOTA Kampanyası Ekim ayında başlıyor.

“Tüm halklar eşittir ve ırkçılık insanlık suçudur” di-yen Anadolu Federasyonu, bu uzun süreli kampanyaylaAvrupa’da yaşayan halkları ırkçılık konusunda bilgilen-dirmeyi ve ırkçılığa karşı direnişi büyütmeyi hedefliyor.

Kampanyanın temel talepleri: 1) Tüm ırkçı örgütlerinyasaklanması, 2) 10 kişiyi katleden Nazi çetesi NSU üye-si katillerin cezalandırılması.

3) Yabancı düşmanı, ırkçı yasaların kaldırılması.

Kampanya için irtibat adresi:

[email protected]

Hasta Tutsakların SesiniHer Yere Taşıyoruz!

İsviçre TAYAD Komite, hasta tutsakların durumu ileilgili İsviçre Parlamentosu Ulusal Konsey Üyesi CarloSomaruga ile görüştü. Görüşmede, Türkiye'deki hastatutsaklar anlatıldı. İsviçre TAYAD Komite'nin bu çer-çevede bir imza kampanyası düzenlediği ve önümüzdekigünlerde Birleşmiş Milletler Adalet Komisyonu'na bu im-zaların teslim edileceği söylendi.

Ulusal Konsey Üyesi Carlo Somaruga’ya Türki-ye’deki hasta tutsakların durumunun İsviçre Parlamen-tosu dış ilişkiler bölümünde görüşülüp, Türkiye’ye bukonuda talimat verilmesi isteğinde bulundular.

SP Milletvekili, TAYAD’lıların kendisine verdiği dos-yayı inceleyeceğini, konuyla ilgilenip Ulusal Konsey üye-lerini de bilgilendireceğini söyledi.

Belçika'da Manifiesta Festivali20 Eylül 2014 tarihinde Belçika'nın kıyı şehri Oos-

tende'de Manifiesta Festivali düzenlendi.

Belçika İşçi Partisi'nin (PTB) yıllık düzenlediği fes-tivale bu sene 12 bin kişi katıldı.

Çeşitli ülkelerden farklı lezzetlerin sunulduğu yiyecekve içecek standıyanı sıra, kitapstandları, konser-ler ve paneler dedüzenlendi.

Bu sene Filis-tin ön planda olankonulardan biri-siydi.

F e s t i v a l ' d eHalk Cephesi destantları ve 2013ve 2014 faaliyet-lerini anlatan İn-gilizce ve Fran-sızca dillerindekiyeni broşürleriylefestivaldeki yerinialdı.

GRUP YORUM KonserÇalışmaları Devam Ediyor!12 Ekim Pazar günü Wood Green Dominion Cente’de

yapılacak olan Grup Yorum Londra Konseri çalışmalarıtüm coşkusuyla devam ediyor. 22, 23, 24 ve 25 Eylülgünleri; Haringey, Dalston, Stoke Newington, Totten-ham, Edmonton, Enfield, Lordship Lane ve WoodGreen bölgelerinde toplam 800 poster ve 2000 el ilanıdağıtıldı.

5 Ekim2014

Yürüyüş

Sayı: 437

55HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

Page 56: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

“Gözyaşımızı içeriye kinimizi dışarıya vurmalıyız" Arslan Bilgin

12 Ekim - 18 Ekim

Barış BUDAK:

Dersim’de kır gerilla birliğindeydi.Zaaflarını yenme konusunda umutsuzluğadüştüğü bir anda, düzene dönmek ya dadüşmana teslim olup ihanet etmektense,12 Ekim 1997’de nöbet sırasında intiharederek aramızdan ayrıldı.Barış Budak

Ahmet KARLANGAÇ:Ahmet Karlangaç, 1957 Adı-

yaman doğumludur. Eski baş-bakan Nihat Erim’in cezalan-dırılması eylemiyle ilgili göz-altına alındı. İşkencede direndive 12 Ekim 1980’de gözaltındakatledildi. Devrimci hareketin

12 Mart sonrasından itibaren mücadelede yeralan önder kadrolarındandı.

Ahmet Karlangaç

Arslan BİLGİN:

1968, Tokat Zile doğumluolan Arslan, veteriner hekimdi.Devrimci Halk Güçleri’nin bölgekoordinasyonunda çeşitli görev-ler üstlenmişti. Tokat Turhal’dadevrimci demokratik çalışma-larıyla biliniyordu. 15 Ekim

1996 Cuma günü Tokat'ın Turhal ilçesindegece saat 03.00 sıralarında, annesi SakineBilgin, babası Mustafa Bilgin ile birlikte,gizlice evlerine giren kontrgerilla tarafındankatledildiler. Yaşlı insanları uyurken katledecekkadar çaresiz ve acizdirler. Adeta, onurlu birevlat yetiştirdikleri için aile cezalandırılmıştır.

Arslan Bilgin

Hasan BALIKÇI:

1961 Adana Seyhan KayışlıKöyü’nde doğdu. Devrimcilerlelise yıllarında tanıştı. 12 Eylülsonrasında gençliğin mücade-lesinde yer aldı. 2000 ÖlümOrucu Direnişi’ne, Adana Da-yanışma-Der’de çalışmalarıyla

destek oldu. 18 Ekim 2002’de, Urfa TEDAŞ’tamühendis olarak çalışırken, rüşvet çarkınaengel olduğu için vurularak katledildi. Yaşamıboyunca inandığı ilkelerden asla taviz verme-mesi, Adana’da kaçak elektrik kullanan sanayikuruluşlarının üzerine kararlı bir şekilde gidipcezalar yazdırması nedeniyle Urfa’ya sürgünedildi ve orada yine aynı nedenle katledildi.

Hasan Balıkçı

Komutan Giap:

“Gerilla savaşı, güçlü bir şekildedonatılmış ve iyi eğitilmiş olan saldırganbir orduya karşı koyan, iktisadi bakımdangeri bir ülkenin geniş kitlelerin savaşıdır”

4 Ekim 2013 yılında, 102 yaşındahayatını kaybeden komutanın 13Ekim’deki cenazesinde Vietnam halkı

40 km’lik sevgi seli oluşturdu. Vietnam’ın UlusalKurtuluş Savaşı boyunca üç büyük emperyalist gücüdize getiren 30 milyonluk halk ordusunun komutanıydıGiap. Fransa ve ABD emperyalist ordularının gene-rallerinin “askeri bir deha” olarak tanımladığı VoNguyen Giap, 25 Ağustos 1911’de Vietnam’da doğdu.Üniversitede siyasal ekonomi ve hukuk eğitimi aldı,bir süre öğretmenlik ve gazetecilik yaptı. 1930’daÇin’e giderek Ho Chi Minh’e katılan Giap’ın ailesi,Vietnam’da Fransa sömürge yönetimince işkenceyleöldürüldü. 1944’te Vietnam’a döndü ve Japonya,Fransa ve ABD'ye karşı savaşların tümünde yer aldı.Vietnam’da bir ulusal kahraman olarak anılan Giap,1976’da Kuzey ve Güney Vietnam’ın resmen birleş-mesine kadar orduya komutanlık etti. Askeri Parti Se-kreteri, Milli Savunma Bakanı, Vietnam Halk Ordusukomutanı, Başbakan Yardımcısı gibi görevlerde çalıştı.

Komutan Giap, emperyalist sömürü altındaki halk-ların kurtuluş umudu olmaya devam ediyor.

Vo Nguyen Giap

Ulucanlar Hapishanesi'nde kat-ledilen 10 devrimciyi anmak için,Ankara Halk Cephesi tarafından28 Eylül’de bir yürüyüş yapıldı. Hamamönü Ziraat Bankasıönünde toplanan kitle, Ulucanlar Hapishanesine doğrusloganlarla yürüyüşe geçti. Ulucanlar Hapishanesi önündeönce Ümit İlter'in; “Ulucanlar Kanlı Bir Seher TürküsüdürŞimdi” adlı şiiri okundu ve başta Ulucanlar şehitleri olmaküzere tüm devrim şehitleri nezdinde 1 dakikalık saygı du-ruşunda bulunuldu. Yapılan açıklama ve sloganlarınardından, 45 kişinin katıldığı eylem bitirildi.

“Öleceğiz Ama Teslim Olmayacağız” Diyenlere Bin Selam!

Page 57: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Ahmet KARLANGAÇ’ı Yoldaşları AnlatıyorGöz Boyayan Değil, Mütevazı Bir Devrimcilik...

Kişiliğinin en temel özelliği fotoğrafından okunabiliyorneredeyse. Bakın fotoğrafına. Orada özellikle bir şeyigörürsünüz; mütevaziliğini.

80’nin Ekim’inde 12 Eylül cuntasının hemen ardındangelen günlerde İstanbul’un işkencehanelerinde şehitverdiğimiz Ahmet Karlangaç’tan söz ediyoruz. O, genç,yeni insanlarımız için belki de yalnızca bir kaç yıldırşehitler sayfasında gördükleri bir fotoğraf ve birkaçsatırlık bilgiden ibaret. Oysa onları çok, daha çok tanı-yabilmeli, daha çok anlatabilmeliyiz. Şehitlerimizin“Yoldaşlar Bizi Aşın” sözlerinde özetlediğimiz vasi-yetlerini aktarmak için bu köşede yazdığımız yazılarbir yerde de işte onları tanıma-tanıtma eksikliğimizitelafi etmenin zemini oluyor.

O, Devrimci Sol’un daha ‘80 öncesi oluşturduğuSDB’lerin ilk komutanlarındandır.

Hep mütevazi ve düşünen bir yapısı vardır. Sorularsorar. Soruna ilişkin muhtelif olasılıkları dile getirir.Ama düşünceliliği tereddütlerinden değil, planlı, programlıolmasındandır. O işi tam ve doğru yapmak isteğindedir.Pratikte sonuç alıcıdır. Düşünür, planını yapar ve ger-çekten de sonuç alır. “Keskin” görünmeyi değil, hep“düşünceli” görünme pahasına sorumlu davranmayıtercih eder. Evet, anlamaya çalışan soru sorar. Sorununolmadığı yerde, herşeye “tamam” denildiği yerde, bir

sağlıksızlık, yetersizlik vardır. Geçiştirmecilik vardır.Bu yüzdendir ki, “tamam” denilenlerin aslında pek detamam olmadığı görülür çoğunlukla.

Gösterişsizdir Karlangaç, ama bulunduğu her yerdesaygı uyandıran biridir... Denilebilir ki, Karlangaç Dev-rimci Sol’un ortaya çıkışında, varoluşunda, DevrimciSol oluşunda önemli roller üstlenen insanlarımızdanbiridir.

Mütevazilik dediğimiz şey esasında kararlılığın vekendine güvenin ifadesidir. Gerçekten de ancak kararlıolanlar, kendilerine güvenenler mütevazi olabilirler. O,kararlılığını ve kendine güvenini işkencehaneye taşıyarakda göstermiştir. Karlangaç 12 Eylül sürecinin işkence-hanelerinde ilk uzlaşmaz direnişlerin birinin de sahibidir.

Tüm insanlarımız, Parti-Cephe içinde daha üst ko-numlara gelmeyi amaçlamalıdır. Ama bunu kariyer,konum elde etmek için değil, devrime daha büyük kat-kılarda bulunabilmek, devrim için daha büyük sorum-luluklar üstlenip, daha büyük özverilerde bulunabilmekiçin istemelidir. Ve bu yükseliş, onun devrimi, Parti-Cepheyi daha fazla sahiplenişinin, devrimci birikimininbüyümesinin, hayatını daha çok devrimcileştirmesininürünü olmalıdır. Bu anlamdadır ki, bir devrimcinin“kendini göstermeye”, daha açık bir deyişle “kendi rek-lamını yapmaya” ihtiyacı yoktur, olmamalıdır; büyükgörevleri aynen Karlangaç yoldaşımız gibi mütevazili-ğiyle, gösterişsizliğiyle, görev adamı oluşuyla üstlenmesinibilmelidir.

Dersim'in her yerinde umudunsloganları duvarlara nakşetmeye,Kürdistan’da Umudu büyütmeye vekatillerin korkularını büyütmeye de-vam edeceğiz diyen Cepheliler ya-zılama yaptı. 26 Eylül'de; Pülümürilçesi yolunda, Mazgirt ilçesi ve Ak-pazar beldesinde, Ovacık merkezve mahallelerde, Merkeze bağlı Yenimahallede onlarca duvara yapılan“Umudun Adı DHKP-C", "DHKC-SPB", "DHKC-SPB Katillerin Pe-şinde", "Uyuşturucu Satmak Suçtur- CEPHE", "DHKC", "KatillerdenHesap Soracağız CEPHE” yazıla-maları halkın ilgisiyle karşılandı.

20 Eylül’de Kütahya merkezebağlı Gaybiefendi Mahallesi, ServiMahallesi, Meydan Mahallesi veYıldırım Beyazıt Mahallesinde Cep-heliler 21 ayrı yere Umudun Adı'nı

nakşettiler.Cepheliler 29 Eylül'de Çayan

Mahallesi’nde, halkın matbaasıduvarlara, Umudun ve şehitlerininadını nakşettiler…

İzmir Doğançay’da Cephelileryazılama yaptı. Mahallenin duvar-larına “Umudun Adı DHKP-C”,“Çetelerden Hesabı DHKC Sora-cak”, “Doğançay’da Hırsızlığa Çe-teleşmeye Fuhuşa Torbacılığa İzinVermeyeceğiz” yazıldı, ardındanCepheliler, mahallenin sokaklarındadevriye attılar.

Yozlaşmaya KarşıMücadelemiz Sürüyor...Her Türlü PisliğiDevrimciler Temizler

Cepheliler, emekçi halkın yaşadığımahallelerin yozlaştırılmasına karşı

eylemlerine devam ediyor. Uyuştu-rucuya, fuhuşa, çeteleşmeye karşımücadele, bugün faşizme karşı mü-cadeledir. Devletin mahallelerimizipislik yuvası yapmasına, insanları-mızı onursuzlaştırmasına izin ver-meyeceğiz.

Halk Düşmanları Her Duvarda Umudun Adını Görecekler

Dersim

Çayan-İstanbul

Anıları Mirasımız

Page 58: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

Başkalarını azarlar gibi kendiniazarla, kendini affeder gibibaşkalarını affet. (Çin Atasözü)

Ata Sözü

Başkaları ile ilgilenirsen, iki ay içindebirçok dostlar kazanabilirsin,başkalarının seninle ilgilenmesinibeklersen iki yılda bile tek dostkazanamazsın.

Dale Carnegie

Deyim

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

SAVAŞ VE ÖLÜM Mavidir deniz ve gökyüzü

Umut mavidir

Kızıldır zafer, kan gibi

bayrak gibi

İnanç beyazdır akça pakça

İnsan gökkuşağı

uzansa güneşi yakalar gibi

Güzeldir yaşamak

yağmur sonrası açan güneş

ve mis gibi kokan toprak

Güzeldir toprağı işleyen

demiri döven el

alından süzülen emek

Çirkinlikleri yokedebilmek için

tarihin geçmişinden

tüm hücrelerimiz eriyip yok olana tdek

Savaş ve ölüm kabulümüzdür

Hülya TümganAnkara Ulucanlar Hapishanesi

Şiir

Çok MeşgulüzGeorge, evinin çevresinde hır-

sızları farkeder ve hemen polisi ara-yarak durumu bildirir. Polis ona hır-sızların evin içinde olup olmadığınısorar. George 'Hayır.' der. Bunun üze-rine polis 'Şu anda tüm birimlermeşgul. Kapınızı kilitleyin. Me-murlardan biri müsait olduğundayanınıza gelecektir.' der.

George 'Tamam.' der. Telefonukapatır ve 30'a kadar sayar. Ardındantekrar polisi arar ve der ki 'Merhaba,birkaç saniye önce bahçe kulübem-de hırsızlar olduğunu bildirmek içinaramıştım. Bu konu hakkında dahafazla endişelenmenize gerek kal-madı çünkü az önce hepsini vurdum.'ve telefonu kapar.

Beş dakika içerisinde, altı polisarabası, bir SWAT Ekibi, bir heli-kopter, iki itfaiye aracı, bir parame-dik ve bir ambulans Phillips'lerin

evindeydi vehırsızlar suçüs-tü yakalanmış-lardı.

Polislerden

biri George'a, 'Yanılmıyorsam onla-rı vurduğunu söylemiştin!' der.

George ise şöyle yanıtlar; 'Ya-nılmıyorsam tüm birimlerin meşgulolduğunu söylemiştiniz!'

*

Meşgul olduğumuzu söylediği-mizde, acaba gerçekten ne kadarmeşgulüz?

Kıssadan Hisse

AKP’nin hırsız Eski İç-işleri Bakın Muammer Gü-ler ile bir dönemlerin İstan-bul Emniyet Müdürü Cela-lettin Cerrah İstanbul ZincirliKuyu Mezarlığı’ndan yanyana mezar yeri satın al-mışlar...

Bir dönemler birisi İs-tanbul Valisi, diğeri İstanbulEmniyet Müdürü olarak on-

larca halk düşmanı kararlaraimza atan bu ikiliyi böyle te-laşa düşüren nedir acaba?

Hazır olanaklarınız var-ken kontenjanı geniş tut-saydınız bari... Ölümün kimene zaman nasıl geleceği bel-li mi olur...

Ne diyelim, madem ki bukadar hazırlıklısınız Topra-ğınız bol olsun!

TOPRAĞINIZ BOL OLSUN

Teksaslı Politikacılar

Bir otobüs dolusu politikacıseçim kampanyası için TEKSAS'ta dolaşıyorlarmış. Otobüs büyükbir çiftliğin yanından geçerken,otobüs şoförün dalgınlığı yüzündenderin bir şarampole uçmuş. Çiftçikoşarak gelmiş, gece kurda kuşayem olmasınlar diye cesetleri göm-meye başlamış. Ertesi sabah, Şerifsoruşturma için çiftliğe gelmiş.Çiftçiye sormuş: "Otobüsteki bü-tün politikacıları gömdün de-mek...Hepsi de ölüydü, eminsin de-ğil mi?" Çiftçi cevap vermiş: "Ba-zıları yaşadıklarını iddia ettilerama politikacıları bilirsiniz. Nasılyalan söylerler!"

Fıkra

Page 59: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Türkiye’nin bağımsızlığını isteyen,halkın özgürlüğünü isteyen, demokrasi ve adalet isteyen

herkesin cevaplaması gereken soru budur.Hak ve özgürlüklerin her an rafa kaldırılabildiği,

en basit hak arayışlarının terör diye mahkum edilip F tiplerinde susturulmaya çalışıldığı,

yasal örgütlenmelerin adeta nefessiz bırakıldığı,hukuksuzlukla, kan dökerek yönetilen bir ülkede

bağımsızlık için, demokrasi için, devrim için illegalörgütlenmeden ve silahlı mücadeleden başka yol yoktur.

Bu, mevcut, olanaklı başka mücadele biçimlerininkullanılmaması değildir. Ama faşizmin zulmüne karşıherkesin asıl olarak yaşayacağı, savaşacağı yer düzenekarşı gizliliği sağlanmış örgütlenmelerdir. Halka karşı şiddetin sürekli ve sistemli uygulandığı bir yerde halk düzene karşı muhalefetini ancak gizliliğini sağlayarak

ve şiddete başvurarak sürdürülebilir, sağlayabilir.

KÜÇÜKARMUTLU

KADIKÖY

GÜLSUYUANADOLU YAKASI

KÜÇÜKARMUTLUKÜÇÜKARMUTLU

Page 60: yuruyus.bizyuruyus.biz/pdf/pdf/437.pdf · 2014. 10. 4. · Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Mustafa Doğru Genel Yayın Yönetmeni: Emel Keleş Adres: Katip Mustafa Çelebi

HALK MECLİSLERİ HALKIN İRADESİDİR

6 Kasım’da Faşizmin YÖK’üne Karşı

BOYKOTTAYIZ! Liseliler, Üniversiteliler Şimdiden

BOYKOT KOMİTELERİNİ KURALIM!

Liseliler!Uyuşturucuya ve Yozlaşmaya Karşı

Demokratik Bir Lise, Bağımsız Türkiye İçin Öğrenci

Meclislerinde Birleşelim!