31 mart vakasi ve abdÜlhamİt'İn tahtan İndİrİlmesİ

5
ŞARK KURNAZI BU KEZ FAKA BASTI 31 Mart Vakası ve Abdülhamit'in Tahttan İndirilmesi Nisan, 1909 Tarih sahnesinden çekilmeye hazırlanan Osmanlıların son döneminin en önemli hükümdarı olduğu söylenebilecek II. Abdülhamit'in bir tür "şark kurnazı" olduğuna da fazla itiraz gelmeyebilir. Yeni Osmanlılara meşrutiyet ilan etme sözü vererek V. Murad'ın yerine tahta çıkarılan II. Abdülhamit daha sonra ilk fırsatta Anayasayı askıya alıp, Meclisi fesh etti. Ve 30 yılı aşan bir süre Osmanlı İmparatorluğunu tam bir otokrat olarak yönetti. Kimilerine göre "imparatorluğu batıran", kimilerine göre ise "kurtaran" "Kızıl Sultan" Birinci Meşrutiyet'ten sonra İkinci Meşrutiyeti de bir kenara koymaya kalkıştı ama ikincisinde Çuvalladı ve tahttan indirilerek Selanik'e sürgüne gönderildi. III. Ordunun görev alanı olan Selanik ve Makedonya Osmanlı İmparatorluğunun en batı bölgesi olarak Avrupa'daki gelişmelerden en fazla etkilenen, kapitalist ilişkilerin en fazla geliştiği, en aydınlanmış bölgeydi. Dolayısıyla Osmanlı'yı meşruti bir monarşiye dönüştürmek için toplumsal baskının da öncelikle bu bölgeden gelmesi, gizli devrimci örgütlerin asıl olarak bu bölgede gelişmesi doğaldı. Nitekim Abdülhamit'i İkinci Meşrutiyet'i ilan etmeye de bu bölgedeki ordu birlikleri ve halk zorlayacaktı. Bölgedeki orduyu neredeyse tümüyle kontrolü altına alan İttihat ve Terakki örgütü, Niyazi ve Enver'in dağa çıkmasıyla aslında

Upload: ugur

Post on 11-Jun-2015

1.505 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 31 MART VAKASI ve ABDÜLHAMİT'İN TAHTAN İNDİRİLMESİ

ŞARK KURNAZI BU KEZ FAKA BASTI31 Mart Vakası ve Abdülhamit'in Tahttan İndirilmesi

Nisan, 1909

Tarih sahnesinden çekilmeye hazırlanan Osmanlıların son döneminin en önemlihükümdarı olduğu söylenebilecek II. Abdülhamit'in bir tür "şark kurnazı"olduğuna da fazla itiraz gelmeyebilir. Yeni Osmanlılara meşrutiyet ilan etmesözü vererek V. Murad'ın yerine tahta çıkarılan II. Abdülhamit daha sonra ilkfırsatta Anayasayı askıya alıp, Meclisi fesh etti. Ve 30 yılı aşan bir süre Osmanlıİmparatorluğunu tam bir otokrat olarak yönetti.Kimilerine göre "imparatorluğu batıran", kimilerine göre ise "kurtaran" "KızılSultan" Birinci Meşrutiyet'ten sonra İkinci Meşrutiyeti de bir kenara koymayakalkıştı ama ikincisinde Çuvalladı ve tahttan indirilerek Selanik'e sürgünegönderildi.

III. Ordunun görev alanı olan Selanik ve Makedonya Osmanlı İmparatorluğununen batı bölgesi olarak Avrupa'daki gelişmelerden en fazla etkilenen, kapitalistilişkilerin en fazla geliştiği, en aydınlanmış bölgeydi. Dolayısıyla Osmanlı'yımeşruti bir monarşiye dönüştürmek için toplumsal baskının da öncelikle bubölgeden gelmesi, gizli devrimci örgütlerin asıl olarak bu bölgede gelişmesidoğaldı.

Nitekim Abdülhamit'i İkinci Meşrutiyet'i ilan etmeye de bu bölgedeki ordubirlikleri ve halk zorlayacaktı. Bölgedeki orduyu neredeyse tümüyle kontrolüaltına alan İttihat ve Terakki örgütü, Niyazi ve Enver'in dağa çıkmasıyla aslındasilahlı bir isyanı da başlatmış oluyordu. Selanik Merkez Kumandanı NazımPaşa'nın öldürülmesi üzerine durumun ciddiyetini iyice anlayan Abdülhamitisyanı bastırmakta geç kalmıştı.

Enver ve Niyazi'nin kasabalara baskın verip Anayasanın yeniden yürürlüğe

Page 2: 31 MART VAKASI ve ABDÜLHAMİT'İN TAHTAN İNDİRİLMESİ

konduğunu açıklamaya başlamaları üzerine Yıldız Sarayı'na kapanmış olanpadişah pes etti ve 24 Temmuz 1908'de otuz yıl önce askıya aldığı Anayasayıraftan indirdi.

Beş yılı aşkın bir süredir sadrazamlık yapmakta olan Mehmet Ferit Paşa'yıazleden Abdülhamit, en has adamlarından Küçük Mehmet Sait Paşa'yı yedincikez sadrazam yaparak derhal Anayasanın gereklerini yerine getirmesini istedi.Osmanlı devleti bir gün içinde yeniden meşruti bir monarşi olmuştu. Otuz yılönce Anayasayı askıya aldığını ilan ederken halkın "henüz meşrutiyete hazırolmadığını" iddia ediyordu, tekrar yürürlüğe koyarken ise "artık halkın gerekenolgunluğa eriştiğini" söylüyordu.

Halk kitlelerinin siyasi olgunluk düzeyinin ne olduğu tartışması bir yana, sonderece kurnaz, temkinli ve ürkek bir kişiliği olan Abdülhamit aslındameşrutiyeti, yani yetkilerinin sınırlandırılmasını hiç de kabullenmiş vehazmetmiş değildi. Ama karşı karşıya kaldığı baskı ve tahttan indirilme korkusunedeniyle ilk aşamada suların aktığı doğrultuda görünmeye karar veriyordu.Meşrutiyetin ilan edilmesiyle sular durgunlaşıp, ortalık yatıştıktan sonrabirincisini nasıl ortadan kaldırdıysa ikincisinin de üstesinden gelmenin biryolunu bulmaya çalışacaktı.

Abdülhamit'in beklenenden önce meşrutiyeti ilan etmesi Makedonya'dakiayaklanmayı örgütleyen İttihat ve Terakki için de sürpriz oldu. Cemiyet,gizliliğine son verip hemen açık örgütlenmeye geçmeye ve iktidarı almaya hazırdeğildi. Ne Abdülhamit'e dokunmayı göze aldı, ne de iktidara gelmeye kalkıştı.Tam tersine herkesin bildiği varlığına ve olayların arkasındaki reddedilmezrolüne rağmen yarı-gizli yapısını sürdürdü ve zaman kazanmaya çalıştı.Bir yandan Meclisin oluşumu için seçim hazırlıkları sürerken Abdülhamit de boş

Page 3: 31 MART VAKASI ve ABDÜLHAMİT'İN TAHTAN İNDİRİLMESİ

durmuyor, durumu anlamaya, güç dengelerini kavramaya çalışıyor, karşı atağane zaman ve nasıl geçeceğinin hesaplarını yapıyordu. Seçimler gerçekleştirildi ve17 Aralık 1908'de padişahın nutkuyla Meclis açıldı.

Artık İkinci Meşrutiyet dönemi başlamıştı ama bir yandan da son derece ilginçbir tablo ortaya çıkmıştı; perde arkasındaki iktidar partisi gibi devletinbaşındaki padişah da gizlice faaliyet yürütüyordu. Abdülhamit el altındantaraftarlarının örgütlenmesini sağlıyor ve Makedonya'daki askeri ve sivilörgütlenmeye İstanbul'da aynı türden bir örgütlenmeyle karşı çıkmayahazırlanıyordu.

"İslam Birliği" diye bir cemiyet kurulmuştu ve padişahın oğlu MehmetBurhaneddin'in de içinde yer aldığı bu örgüt meşrutiyete karşı kampanyayürütmeye başlayacaktı. Siyaset anlayışında İslam'a özel bir yer veren ve ilk kez"Halife" unvanını uluslararası politikada bir araç olarak kullanmaya çalışanAbdülhamit'e İslamcıların sahip çıkması doğaldı. İstanbul'daki ordu birlikleriiçinde de Abdülhamit yanlısı bir örgütlenme hızla yaygınlaşıyordu.Artık iktidara daha yakın olmak için yeterince hazırlandığını düşünen İttihat veTerakki Şubat 1909'da Kamil Paşa'nın yerine kendi adamı Hüseyin HilmiPaşa'nın sadrazamlığa getirilerek hükümeti kurmasını isteyince Abdülhamityanlısı hareket de daha açık faaliyete geçti. "Makedonya Cuntası" kendiiktidarını kuruyor ve İslam'ı tasfiye ederek "memleketi gavurlara teslim etmeye"hazırlanıyordu.

Sonuçta eski Rumi takvime göre 31 Mart 1325'te, miladi takvime göre ise 13Nisan 1909'da bir kısım öğrenci, asker ve halktan insan sokaklara dökülerekgösterilere başladılar. Meclisi basarak bazı mebusları tartaklayıp, ikisini deöldürdüler. Şeriata uygun bir yönetim ve Halife-Sultanın yetkilerine saygıgösterilmesini istiyorlardı.

Page 4: 31 MART VAKASI ve ABDÜLHAMİT'İN TAHTAN İNDİRİLMESİ

Arkasında kendisinin olduğundan kuşku duyulmayacak bu ayaklanmayı gerekçegösteren Abdülhamit has adamlarından Ahmet Tevfik Paşa'yı hükümetikurmakla görevlendirerek yeniden politik inisiyatifi eline aldı. İstanbul'dakiyabancı elçiler başkentlerine gönderdikleri raporlarda Abdülhamit'in otokratikrejimini yeniden kurduğunu bildiriyorlardı.

Ama aslında böylesi bir sonuca varmak için henüz erkendi. Çünkü bu durumukabullenmeyecek güçler de vardı ve onlar da karşı harekete geçeceklerdi.Nitekim meşrutiyetin silahlı gücü durumundaki Selanik'teki Üçüncü OrduMahmut Şevket Paşa komutasında İstanbul'a doğru yola çıkacak veayaklanmadan iki hafta sonra 24 Nisan'da İstanbul'a gelerek birkaç küçükçatışmanın ardından durumu kontrolü altına aldı. Artık başkent İttihat veTerakki'nin Rumeli subaylarının elindeydi ve kendilerine daha güvenli olan bukadrolar Abdülhamit'i tahttan indirecek adımı da bu kez atacaklardı.Başına gelecekleri gören Abdülhamit hemen hükümeti azlederek bir kez dahazamana oynadı ama artık çok geçti. Şeyhülislamdan gereken fetva alındı ve 33yıl sonra, 27 Nisan 1909'da tahttan indirilen Sultan İstanbul'da kalırsaentrikalarına devam edeceği bilindiği için hem İstanbul'dan uzak, hem demeşrutiyetin mayalandığı ve İttihat ve Terakki'nin kontrolündeki bir kente,Selanik'e sürgün edildi. 1912'ye kadar burada ikamet eden Abdülhamit dahasonra Beylerbeyi Sarayı'na getirilecek ve 1918'deki ölümüne kadar burada "kafeshayatı" sürdürmek zorunda kalacaktı.

Aradan geçen otuz yılda meydana gelen toplumsal ve siyasal gelişmeler tam birşark kurnazı olan padişaha meşrutiyetin birincisini bir kenara koyma olanağısunmuştu, ama ikincisinde tarihin tekerrürü mümkün olmayacaktı. "Kızıl

Page 5: 31 MART VAKASI ve ABDÜLHAMİT'İN TAHTAN İNDİRİLMESİ

Sultan"ın hükümranlığı boyunca en korktuğu şey başına gelecek ve bu keztahtından olacaktı!