4-5 sb

1
4 Büyükorhan Güncel Aralık 2012 Hiçbir din, hiçbir kültür ve medeniyet, zamana İslâm kadar önem atfetmemiştir. Zaman, Yüce Rabbimizin insanoğluna verdiği nimetlerin en başında yer alır. Yeryüzündeki birçok nimetin alternatifi veya yitirilmişse telafisi mümkün iken, geçen hiçbir ânın geri getirilmesi asla mümkün değildir. Önemine bi- naen Kur’an-ı Kerim’de bazı sureler; Asr, Duha, Leyl, Fecr, Cuma, Felak gibi zaman ifadelerine yeminle başlar, isimlerini de bu ifadelerden alır. Yine pek çok ayette; dehr, karn, asr, sene, yaz-kış, ay, gece-gündüz, sabah-akşam, kuşluk vakti, zeval ve gurub vakti, gece yarısı, ân gibi vakitlerden söz edilir. Bazen “süresi elli bin yıl olan bir günden”[ Meâric-4 ] bazen de “göz kırpması veya daha az bir zamandan” bahsedilir.[ Nahl, 77.] Yüce Rabbimiz öyle bir zamandan söz eder ki, o vakit insan henüz adı anılan bir varlık bile değildir.[ İnsan, 1] Yine Kur’an’da öyle bir saatten bahsedilir ki, kıyametin kopuşunun kastedildiği bu ânın ne zaman gerçekleşeceğini Allah’tan başka hiç kimse bilemez. er [A’raf, 187. ] İşte Cenâb-ı Hakk’ın bu iki zaman dilimi arasında insanoğluna verdiği kesintisiz ni- metin adıdır zaman. Biz insanlar açısından ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’le başlayan bu kesintisiz nimet, yüzlerce asırdır, binlerce neslin üzerinden akıp gitmiştir. Dinimizdeki sorumluluk anlayışına göre; “Yüce Allah, kişiyi ancak verdiğinden ve ancak gücü nispetinde sorumlu tutar”. Bu haber www.dinihaberler.com adresin- den kopyalanmıştır Bu yüzdendir ki, her birimize ahirette sorulacak ilk soru, bir ayet-i kerimede de ifade edilen: “Dünyada ne ile meşgul idiniz? Ne yaptınız?” sorusu olacaktır. “İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”[ Buhârî, Rikâk, 1.] buyuran Sevgili Peygamberimizin ashabından birine söylediği şu hikmetli tavsiyesi ne kadar mânidardır: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil; ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan önce sağlığın”[ Hakim, el-Müste- drek, IV, 341. Ne var ki Allah ve Resulü’nün zamana verdikleri bu kıymet ve öneme paralel bir duyarlılığı bugün pek çok Müslümanda görebilmek maalesef mümkün değildir. Bırakın zamanın kıymetini bilmeyi, böyle bir nimet karşısında bizdeki duyarsızlık hatta vurdumduymazlık içler acısıdır. Oysa Müslümanlar olarak bizlerin sağlam bir za- man tasavvuruna sahip olmamız, zaman bilincini geliştirmemiz, zamanın bize verilen en değerli nimet olduğunu bilmemiz ger- ekmektedir. Ne yazık ki dilimize ve kültürü- müze de yerleşmiş olan “zaman çok kötü!” “zaman öldürmek”, “zamanım yok!” “zamane çocuğu!” “zaman sana uymazsa sen zamana uy!” şeklindeki söylenmeler, aslında zamana nasıl baktığımızın birer göstergesidir. Halbuki değeri bilindiği ve değerlendirildiği müddetçe zaman daima iyidir, mübarektir. Yaşadığı en küçük zamandan sorulacağı bilinciyle hareket edip zamanı değerlendirerek “iyi ve aydınlık” kılacak da, aksini yaparak onu “kötü ve karanlık” hâle getirecek de biziz. Kur’an-ı Kerim’de de ifade edildiği gibi; “Al- lah katında ayların sayısı on ikidir.”[Tövbe 36] Birkaç hafta sonra milâdî 2013 yılına gireceğiz. Aslında bu, süresinin ne kadar olduğunu bilemediğimiz ömrümüzden koca bir yılın eksildiği, başka bir ifade ile ölüm gerçeğine bir yıl daha yaklaştığımız anlamına gelmek- tedir. Tam bu noktada, geçirilen 365 günün ardından bir muhasebe yapılması gerekirken, yeni bir yıla kavuşmanın sevinç ve heyecanıyla sırf ötekine özenerek ve öykünerek daha ilk geceden zamanı öldürmek ne kadar da düşündürücüdür! Oysa Yüce Rabbimiz, Resûl-i Ekrem Efen- dimizin şahsında her birimize; “Bir işi bitirince diğerine koyul.”[İnşirâh,7] buyurmaktadır. Yine bizim kültürümüze göre “İki günü eşit olan ziyandadır.” Hutbemin başında okuduğum surede Yüce Allah şöyle buyurur: “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” Dolayısıyla Yüce Rabbimizden niyazımız, bize zamanı iyi plânlama ve iyi değerlendirme bilincini bahşetmesi; geçirdiğimiz yılın ve yılların iyi bir muhasebesini yapmamız; gireceğimiz 2013 yılının başta ülkemiz, gönül coğrafyamız ve İslâm âlemi olmak üzere tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesi; hayırlarla dolu bolluk ve bereketler içinde bir yıl olmasıdır. Hayırlı seneler…. Zaman bilinci Ramazan GÜÇLÜ Vali Şahabettin Harput, Ürünlü Kadınları Yardımlaşma Kalkındırma ve Kültür Derneği ile Orhaneli Karagözü Tanıtma Kadınları Koruma Yaşatma ve Kalkındırma Derneği’ni kabul etti. Vali Harput, kendilerinden hamur yoğurma makinesi talebinde bulunan 2 derneğe birer hamur yoğurma makinesi hediye etti. Kadınların ürünlerini sergileyebilmesi ve satabilmesi için şehir merkezinde pazarlama merkezi kurulacağını müjdeleyen Harput, “Kadınlarımızın değişik türde yaptıkları her çeşit ürünlerini köylerinde satıyorlar. Kadınlarımız için şehir merkezinde pazarlama merkezi açmak üzereyiz. Kuracağımız pazarlama merkezi ile köy kadın derneklerimizin Bursalı ve Bursa’ya gelen vatandaşlara rahat alışveriş yapabileceği imkanı sağlamak istiyoruz. Hazırladığımız yerin kirasını ve personelin ücretini özel idare imkanlara ile karşılayacağız. Maksadımız kadınların ürettikleri malzemeleri ayaklarına gidip teslim almak ve onlar adına sattıktan sonra ücretini ödemektir” dedi. Pazarlama merkezi için birkaç yer üzerinde durduklarını ifade eden Harput, “Kanberler bölgesinde tarihi bir ev var. Onun üzerinde duruyoruz. Oranın pazar şansını değerlendiriyoruz. Vatandaşlarımızın oraya rahatlıkla gidebilmesi önemlidir. İkinci olarak şehir merkezinde Balibey Hanı’nda arkadaşlarımız bize boş yer olduğunu söyledi. Burasıyla alakalı incelemeler yapıyoruz. Müsaitse orayı bu maksatla hazırlayacağız. Büyük ihtimalle gerçekleşmek üzere. Üçüncü alternatif de Nilüfer ilçesindeki Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’dır” şeklinde konuştu. Köylü kadınlara pazarlama merkezi Bursa Valisi Şahabettin Harput, kadınların yaptıkları ürünleri satılabilmeleri için pazarlama merkezi açacaklarını söyledi. Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün 2012 yılı büyük onarım programında olan 6 adet yangın gözetleme kulesinin onarımı tamamlandı. Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı Bursa, Bilecik, Mustafakemalpaşa, Keles ve Orhaneli Orman İşletme Müdürlüklerinin yangın gözetleme kuleleri yaklaşık 140 bin TL harcanarak onarıldı. Bursa Orman İşletme Müdürlüğü’nün Üsküptepe, Mustafakemalpaşa Orman İşletme Müdürlüğü’nün Ekinli, Bilecik Orman İşletme Müdürlüğünün Manastır ve Erecek, Orhaneli Orman İşletme Müdürlüğünün Belpınar ve Keles Orman İşletme Müdürlüğünün Delice Yangın Gözetleme Kulesinde onarımlar tamamlandı. Daha önce kulelerde bulunmayan veya varsa da belirli standartta olmayan mutfak, banyo, tuvalet, gözetleme terası gibi kısımlar yenilenerek kulelerde görev yapan personelin hizmetine sunuldu. Bursa Orman Bölge Müdürü Ahmet Köksal Coşkun, personelin görev yaptığı şartların iyileştirilmesi ile daha düzenli şartlarda görev yapmasını sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Yangın gözetleme kulelerinin standartları yükseldi Orhaneli Orman İşletmesi Müdürlüğü ve Orköy Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile köylüye damızlık süt ineği dağıtıldı. Çöreler köyünde Orköy Orman Bölge Müdürlüğü ve Orhaneli Orman İşletmesi Müdürlüğü tarafından organize edilen törende 7 aileye toplam 14 damızlık süt ineği dağıtılırken, hak kazanmış inek sahiplerine damızlık belgesi takdim edildi. Orköy tarafından şimdiye kadar Orhaneli bölgesinde 6 köyde 37 kişiye toplam 74 adet damızlık süt ineği dağıtıldı. Bunun yanı sıra yine Orhaneli bölgesinde 4 köyde 59 kişliye güneş enerjisi ısıtma sistemi kuruldu. Dağıtılan damızlık ineklerin kredileri 7 yıl içerisinde ödenecek olup ilk 2 yıl ödemesiz son 5 yıl ödemeli olarak 15 bin lira köylü tarafından geri ödeme yapılacak. Orhaneli'nin Çöreler Köyü'nde düzenlenen törende konuşan Bursa Orman Bölge Müdürü Ahmet Köksal Çoşkun, "Orman Genel Müdürlüğü olarak asıl görevimiz ormanları korumak ve işletmek. Ancak ormanlar köylüsüyle beraber orman olur. Ormanlarımızı korumak yasakçılıktan değil orman köylüsüne orman sevgisini vermekten geçer. Her yıl biz orman köylülerimizi Orköy kredisi ile destekliyoruz. Bugün burada Çöreler Köyü'nde 7 aileye süt sığırcılığı konusunda yaptığımız desteği ailelere dağıttık. İstiyoruz ki orman köylerinde yaşayan vatandaşlara gerek hayvancılık noktasında gerek güneş enerjisi konusunda yardımcı olalım. Vatandaşlara yardımcı olalım ki orman köylerimiz kalkınsın ve ormana olan baskı azalsın" dedi. Orhaneli Kaymakamı Serdar Bakır ise, "Bu yapılan yatırım bizim için çok değerli ve anlamlı bir yatırım. Bu hayvanlardan elde ettiğimiz sütlerin süt toplama birlikleri merkezleri kurulduğu takdirde emin olun trilyonluk yatırım ve kazançlar ortaya çıkacak. Bu çalışma konusunda Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne Orköy’e ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu. Köylüye süt ineği desteği Orhaneli Müftülüğü görevlileri, Devlet Hastanesi'nde yatan hastaları ziyaret ederek moral verdi. Orhaneli Müftüsü Uğur Emirroğlu’nun organizasyonu ile müftülük bünyesinde çalışan din görevlileri, hastanede yatan bütün hastaları tek tek ziyaret ederek onlarla sohbet etti. Ziyaret ettikleri hastalara moral vererek hastalığın ve sağlığın insan hayatında kaçınılmaz bir gerçek olduğuna dikkat çeken, Merkez Camii imam-hatibi Ali Şen, "Nastalarımıza moral olması için böyle bir ziyaret düzenledik. Cenab-ı Allah bizleri her şartta imtihan ediyor, bizler bu durumun farkında olarak hal ve hareketlerimize dikkat etmeli, sabır ve şükür etmeliyiz. Bugün sağlıklı olan yarın hasta olabileceği gibi, her şeyi kontrol altında tutan Allah’ın adını anarak şu anki durumumuza şükretmeli, Rabbimizin hükmüne rıza göstermeliyiz” dedi. Orhaneli’de hastalara moral Büyükorhan Güncel 5 Aralık 2012 Günümüzde sanat ve sanatçı nedir ve nasıl olmalı?…zor bir konu, Sanatçı sanatını sanat için veya yeri geldiğinde insanlık için yapar, sanatta farklı beklentilerle, farklı hesaplarla eser vere- mezsiniz, Mehmet Akif Ersoy (Allah nur içinde yatırsın) ; hepimizin bildiği olay İstiklal Marşı’ mızın yazılması ile ilgili konan ödülü 500 lirayı, cebinde 2-3 lirayı bir arada hiç görmeyen bu insan almamış ,malumunuz bir paltosu olmamış ölesiye kadar … Yorumu size bırakıyorum, o paranın o devirde alım gücü ne idi? Bu bilinmeli… kaç tane palto alınacağının hesabını yapıverin ama hesap makinanızla… Ankara’ da o zaman çok büyük çiftlikler 150 liraya satılıyormuş, Sanatçı karşılıksız eser verir, hep özverilidir, karşılıksız algı ama aç karnına da sanat olmuyor. Sen benim resmimi yap ne kadar boya gidi- yorsa ben sana alayım, maliyeti ne ki …demek sanattan hiç anlamadığımızı ve ne kadar kazma olduğumuzu anlatır. Sanat zaten değerini bulmadığı yerlerde mola bile vermiyor, sanatı lütfen basite almayın, anlamıyorsanız lütfen anlamaya çalışın, sakın anlıyormuş gibi yapmayın, araştırın, öğrenin. Atatürk ‘’Bir milletin sanat kabiliyeti Güzel Sanat- lara verdiği kıymetle ölçülür’’ diyor. Yine Atamız elini öpmek isteyen sanatçılara da ‘’Sanatçı el öpmez, Sanatçının eli öpülür’’ diyor. Başka söze gerek var mı? İskandinav ülkelerinin bazılarında sanatçılar her ay devletten maaş alıyorlar. Resim satın alacaklara da sıfır faizle ev kredilerinden daha uzun kredi veriyorlar. Toplumsal sorunları dile getiren sanatçılar genelde dışlanmış, hesap soran, sorgulayan sanatçılar ile iyilik ve güzellik adına sanatını icra edenler ve bunlara muhalefet eden sanatçılar, sanatseverler var. Bunları yargılamak yerine zamana bırakmak, olayı zamana, Tarihe havale etmek en güzeli… onların kararını Tarih versin. Sanatçı, hayallerine, yaşadıklarına, etkilen- diklerine zekasını da katar, kaygılardan uzak eserini meydana getirir, bu nedenle sanatçı özgür olmalı. Güdümlü sanat olamayacağı bilinmeli. Sanat evrenseldir, sanat elbette görecelidir, sanat eserlerinin çeşitliliği sanata ayrı lezzetler ve güzellik katar. Sanatçı zeki insandır, aptal insandan sanatçı olmaz. Sanatçı yapılmayanı yapan, düşünülmeyeni düşünendir. Sanatçı ile eseri örtüşmelidir. Sanatta güzelliğin göreceli olması da tartışılır. Nedense en güzel dediğimiz eserler herkese göre güzel olanlar… Senin güzel dediğin, sana göre güzel olan, ama herkese göre güzel olan da sanat eseri oluyor işte… Sanat eseri de mükemmel ve kusursuz demek zaten. Sanat evrenseldir dedik, kimliksizdir de: Sanat eseri bütün insanlığa hitap etme- lidir. Bir sanatçıdan bahsettiğimizde hemen gözümüzün önüne o sanatçının eserleri geliv- eriyor; en yaygın ve en çok bilinen eserinden başlayarak… İşte burada hemen tarz, stil ön plana çıkıyor Devrim Erbil hocam geliyor aklıma eserleriyle Hocamızın imza atmasına ne gerek var resim- lerine bakınca her yerinde Devrim Erbil yazıyor. Günümüzde birçok ressam arkadaşımızdan her telden şarkılar dinliyoruz (bende dahil)... Her konuda farklı resimler , manzara, at resmi, eski Bursa evleri, Cumalıkızık .. Gelincikler, natürmortlar, soyut resim, olmazsa olmaz..portre de yaparak resimde ustalaştığınızı kanıtlarsınız.… Ve sanatçısınız artık… Sanatçı okuyan, düşünen, araştıran, tarzı olan, sanat yapmanın dışında sanatın gelişmesine katkıda bulunan, üreten, ürettikleri ile gündemde olan, sanata katkısı olan, maddi hırslardan arınmış, duruşu olan hırslarına, öfkel- erine, kişisel çıkarlarına yenik düşmeyen kişidir. Sanatçıyım demekle sanatçı olunmadığının bilinmesi gerekiyor. Ürettikleri ile kişiliği, duruşu bütünleşmiş insan SANATÇIDIR. Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır. H. Friedrich Harun ARI Sanatçı olmak Bursa'nın Orhaneli ilçesine bağlı Serçeler Köyü, yaşanan göçün ardından adeta hayalet köye döndü. 12 erkeğin yaşadığı köy, gündüz köyün köpek ve tavuklarına kalırken, evlerin de harabeye dönmüş olması göçün getirdiği sonucu bir kez daha ortaya çıkardı. Emeklilerin yaşadığı köyde cami imamının oğlu ile birlikte 2 öğrenci olurken, bu öğrenciler de taşıma sistemiyle ilçedeki okullara götürülüyor. Geçmişte tarım ve hayvancılıkla geçinen köyde nüfusun yoğun olmasından dolayı şenlikler bile yapılıyordu. NE KAHVE VAR, NE BAKKAL! Mazisini mumla arayan Serçeler Köyü'nde yaşayan vatandaşlar da artık hayalet köye alışmış durumda. Gündüz köyde yapacak bir şey bulamayan, bir bakkalı ve kahvesi dahi bulmayan köylüler, çareyi ilçeye kaçmakta buluyor. Köyde 54 seçmen bulunurken, genç nüfusun Orhaneli ve Bursa'ya göç etmesi nedeniyle artık tarım ve hayvancılıkta durma noktasına geldi. Köyün bir zamanlar sıcak ekmekleriyle ünlü fırını eski sıcak günlerini adeta mumla arıyor. İMAM NAMAZ KILDIRACAK CEMAAT BULAMIYOR Köyün ortasından geçen dere ve kenarlarındaki yeşil alan ile ağaçlar, bir zamanlar fotoğrafçıların ve sevgililerin mekanı olurken, şimdi ise kuşların adresi oldu. Köyde ayakta duran tek bir yapı ise, Serçeler Köyü Camisi... Cami 12 erkeğin bulunduğu köylülere hizmet verirken, gündüzleri imam namaz kıldıracak cemaat bulamıyor. Akşam, yatsı ve sabah namazlarında ibadet yapılan köy camisi, bayramlarda ise şenlik yerine dönüyor. Köyden göç edenler bayramlarda Serçeler Köyü'nü şenlik yerine döndürürken, cami meydanı hasret giderme yerine dönüyor. Bursa'ya göç eden Serçeler Köyü sakinleri, şehir merkezinde iş ve güçten dolayı birbiriyle görüşmezken, bayramlarda köyde buluşup hasret gideriyorlar. İmam var, cemaat yok! Bursa'nın dağ yöresi köylerindeki göç sorunu, hayalet köye dönüşen Serçeler Köyü'nde kendini gösteriyor. 12 erkeğin yaşadığı köyde ayakta duran tek bir yapı cami olurken, bu camide de imam namaz kıldıracak cemaat bulamıyor. Bursa'nın Orhaneli ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki İbrahim Turan, gençlere taş çıkartıyor. Rüyasından aldığı ilhamla yaşadığı bölgeyi mısralara döken İbrahim dede, yazdığı muhteşem şiirleri besteleyerek büyük ilgi görüyor. Bursa'nın Orhaneli ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki İbrahim Turan, gençlere taş çıkartıyor. Rüyasından aldığı ilhamla yaşadığı bölgeyi mısralara döken İbrahim dede, yazdığı muhteşem şiirleri besteleyerek büyük ilgi görüyor. Yazdığı ve bestelediği şiirleri uzun hava ve türkü halinde okuyan ihtiyar delikanlı İbrahim dede, şiirlerini kitap haline de getirmek istiyor. UYKUDA İLHAM GELİYOR Her şiirinde hayatının gizli olduğunu ifade eden İbrahim dede, "Hayatımda geçen, çevremdeki insanların yaşadıkları anları şiir olarak yazıyorum. Sabah namazını kıldıktan sonra yaklaşık 2 saat uyuyorum. O uykuda ilham geliyor. Uyandıktan sonra elime kağıt kalemi alıp şiirlerimi yazıyorum" dedi. ŞARKI SÖYLEYEREK MANTAR SATIYOR Yazdığı şiirlerin büyük beğeni topladığını da dile getiren İbrahim Turan, "Yazdığım şiirleri besteleyerek şarkı yapıyorum. Türkü ve uzun hava şeklinde şarkılarımı isteyen herkese okuyorum. Emekli olduğum için Orhaneli'de mantar satıyorum. Mantar satarken müşterilerime de bestelerimi okuyorum. Bunları yapmak bana keyif veriyor" diye konuştu. 70 yaşında gençlere taş çıkartıyor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, emeklilerin intibak düzenlemesinden doğal haklarının Ocak 2013'ten itibaren maaşlarına yansıyacağını açıkladı. Çelik, Bakanlık'ta düzenlediği basın toplantısında, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası kapsamında iş yerlerine risk değerlendirmesi yapma zorunluluğu getirildiğini söyledi. Çelik, kamu ve özel sektöre ait bütün iş yerlerinin risk değerlendirmesiyle yeni yıla başlayacaklarını söyledi. İntibak düzenlemesi kapsamında bin 761 emeklinin maaşında 350 liraya kadar iyileştirme yapıldığını kaydeden Çelik, emeklilerin intibaktan doğan haklarının Ocak 2013'ten itibaren maaşlarına yansıyacağını söyledi. Çelik, 2013 yılı asgari ücret rakamının perşembe günü açıklanacağını ifade etti. Faruk Çelik’ten emeklilere zam müjdesi

Upload: keles-guncel

Post on 07-Mar-2016

212 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

4 Büyükorhan Güncel Aralık 2012

Hiçbir din, hiçbir kültür ve medeniyet, zamana İslâm kadar önem atfetmemiştir. Zaman, Yüce Rabbimizin insanoğluna verdiği nimetlerin en başında yer alır. Yeryüzündeki birçok nimetin alternatifi veya yitirilmişse telafisi mümkün iken, geçen hiçbir ânın geri getirilmesi asla mümkün değildir. Önemine bi-naen Kur’an-ı Kerim’de bazı sureler; Asr, Duha, Leyl, Fecr, Cuma, Felak gibi zaman ifadelerine yeminle başlar, isimlerini de bu ifadelerden alır.

Yine pek çok ayette; dehr, karn, asr, sene, yaz-kış, ay, gece-gündüz, sabah-akşam, kuşluk vakti, zeval ve gurub vakti, gece yarısı, ân gibi vakitlerden söz edilir. Bazen “süresi elli bin yıl olan bir günden”[ Meâric-4 ] bazen de “göz kırpması veya daha az bir zamandan” bahsedilir.[ Nahl, 77.] Yüce Rabbimiz öyle bir zamandan söz eder ki, o vakit insan henüz adı anılan bir varlık bile değildir.[ İnsan, 1]

Yine Kur’an’da öyle bir saatten bahsedilir ki, kıyametin kopuşunun kastedildiği bu ânın ne zaman gerçekleşeceğini Allah’tan başka hiç kimse bilemez. er [A’raf, 187. ]

İşte Cenâb-ı Hakk’ın bu iki zaman dilimi arasında insanoğluna verdiği kesintisiz ni-metin adıdır zaman. Biz insanlar açısından ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’le başlayan bu kesintisiz nimet, yüzlerce asırdır, binlerce neslin üzerinden akıp gitmiştir.

Dinimizdeki sorumluluk anlayışına göre; “Yüce Allah, kişiyi ancak verdiğinden ve ancak gücü nispetinde sorumlu tutar”.

Bu haber www.dinihaberler.com adresin-den kopyalanmıştır

Bu yüzdendir ki, her birimize ahirette sorulacak ilk soru, bir ayet-i kerimede de ifade edilen: “Dünyada ne ile meşgul idiniz? Ne yaptınız?” sorusu olacaktır.

“İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”[ Buhârî, Rikâk, 1.] buyuran Sevgili Peygamberimizin ashabından birine söylediği şu hikmetli tavsiyesi ne kadar mânidardır: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bil; ölümden önce hayatın, meşguliyetten önce boş zamanın, yokluktan önce varlığın, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve hastalıktan önce sağlığın”[ Hakim, el-Müste-drek, IV, 341.

Ne var ki Allah ve Resulü’nün zamana verdikleri bu kıymet ve öneme paralel bir duyarlılığı bugün pek çok Müslümanda görebilmek maalesef mümkün değildir. Bırakın zamanın kıymetini bilmeyi, böyle bir nimet karşısında bizdeki duyarsızlık hatta vurdumduymazlık içler acısıdır. Oysa Müslümanlar olarak bizlerin sağlam bir za-man tasavvuruna sahip olmamız, zaman bilincini geliştirmemiz, zamanın bize verilen en değerli nimet olduğunu bilmemiz ger-ekmektedir. Ne yazık ki dilimize ve kültürü-müze de yerleşmiş olan “zaman çok kötü!” “zaman öldürmek”, “zamanım yok!” “zamane çocuğu!” “zaman sana uymazsa sen zamana uy!” şeklindeki söylenmeler, aslında zamana nasıl baktığımızın birer göstergesidir. Halbuki değeri bilindiği ve değerlendirildiği müddetçe zaman daima iyidir, mübarektir. Yaşadığı en küçük zamandan sorulacağı bilinciyle hareket edip zamanı değerlendirerek “iyi ve aydınlık” kılacak da, aksini yaparak onu “kötü ve karanlık” hâle getirecek de biziz.

Kur’an-ı Kerim’de de ifade edildiği gibi; “Al-lah katında ayların sayısı on ikidir.”[Tövbe 36] Birkaç hafta sonra milâdî 2013 yılına gireceğiz. Aslında bu, süresinin ne kadar olduğunu bilemediğimiz ömrümüzden koca bir yılın eksildiği, başka bir ifade ile ölüm gerçeğine bir yıl daha yaklaştığımız anlamına gelmek-tedir. Tam bu noktada, geçirilen 365 günün ardından bir muhasebe yapılması gerekirken, yeni bir yıla kavuşmanın sevinç ve heyecanıyla sırf ötekine özenerek ve öykünerek daha ilk geceden zamanı öldürmek ne kadar da düşündürücüdür!

Oysa Yüce Rabbimiz, Resûl-i Ekrem Efen-dimizin şahsında her birimize; “Bir işi bitirince diğerine koyul.”[İnşirâh,7] buyurmaktadır. Yine bizim kültürümüze göre “İki günü eşit olan ziyandadır.” Hutbemin başında okuduğum surede Yüce Allah şöyle buyurur: “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”

Dolayısıyla Yüce Rabbimizden niyazımız, bize zamanı iyi plânlama ve iyi değerlendirme bilincini bahşetmesi; geçirdiğimiz yılın ve yılların iyi bir muhasebesini yapmamız; gireceğimiz 2013 yılının başta ülkemiz, gönül coğrafyamız ve İslâm âlemi olmak üzere tüm insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesi; hayırlarla dolu bolluk ve bereketler içinde bir yıl olmasıdır.

Hayırlı seneler….

Zaman bilinci

Ramazan GÜÇLÜ Vali Şahabettin Harput, Ürünlü Kadınları Yardımlaşma Kalkındırma ve Kültür Derneği ile Orhaneli Karagözü Tanıtma Kadınları Koruma Yaşatma ve Kalkındırma Derneği’ni kabul etti. Vali Harput, kendilerinden hamur yoğurma makinesi talebinde bulunan 2 derneğe birer hamur yoğurma makinesi hediye etti.

Kadınların ürünlerini sergileyebilmesi ve satabilmesi için şehir merkezinde pazarlama merkezi kurulacağını müjdeleyen Harput, “Kadınlarımızın değişik türde yaptıkları her çeşit ürünlerini köylerinde satıyorlar. Kadınlarımız için şehir merkezinde pazarlama merkezi açmak üzereyiz. Kuracağımız pazarlama merkezi ile köy kadın derneklerimizin Bursalı ve Bursa’ya gelen vatandaşlara rahat alışveriş yapabileceği imkanı sağlamak istiyoruz. Hazırladığımız yerin kirasını ve personelin ücretini özel idare imkanlara ile karşılayacağız. Maksadımız kadınların ürettikleri malzemeleri ayaklarına gidip teslim almak ve onlar adına sattıktan sonra ücretini ödemektir” dedi.

Pazarlama merkezi için birkaç yer üzerinde durduklarını ifade eden Harput, “Kanberler bölgesinde tarihi bir ev var. Onun üzerinde duruyoruz.

Oranın pazar şansını değerlendiriyoruz. Vatandaşlarımızın oraya rahatlıkla gidebilmesi önemlidir. İkinci olarak şehir merkezinde Balibey Hanı’nda

arkadaşlarımız bize boş yer olduğunu söyledi. Burasıyla alakalı incelemeler yapıyoruz. Müsaitse orayı bu maksatla hazırlayacağız. Büyük ihtimalle

gerçekleşmek üzere. Üçüncü alternatif de Nilüfer ilçesindeki Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’dır” şeklinde konuştu.

Köylü kadınlara pazarlama merkeziBursa Valisi Şahabettin Harput, kadınların yaptıkları ürünleri satılabilmeleri için pazarlama merkezi açacaklarını söyledi.

Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’nün 2012 yılı büyük onarım programında olan 6 adet yangın gözetleme kulesinin onarımı tamamlandı.

Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı Bursa, Bilecik, Mustafakemalpaşa, Keles ve Orhaneli Orman İşletme Müdürlüklerinin yangın gözetleme kuleleri yaklaşık 140 bin TL harcanarak onarıldı. Bursa Orman İşletme Müdürlüğü’nün Üsküptepe, Mustafakemalpaşa Orman İşletme Müdürlüğü’nün Ekinli, Bilecik Orman İşletme Müdürlüğünün Manastır ve Erecek, Orhaneli Orman İşletme Müdürlüğünün Belpınar ve Keles Orman İşletme Müdürlüğünün Delice Yangın Gözetleme Kulesinde onarımlar tamamlandı. Daha önce kulelerde bulunmayan veya varsa da belirli standartta olmayan mutfak, banyo, tuvalet, gözetleme terası gibi kısımlar yenilenerek kulelerde görev yapan personelin hizmetine sunuldu. Bursa Orman Bölge Müdürü Ahmet Köksal Coşkun, personelin görev yaptığı şartların iyileştirilmesi ile daha düzenli şartlarda görev yapmasını sağlamayı hedeflediklerini söyledi.

Yangın gözetleme kulelerinin standartları yükseldi

Orhaneli Orman İşletmesi Müdürlüğü ve Orköy Orman Bölge Müdürlüğü işbirliği ile köylüye damızlık süt ineği dağıtıldı.

Çöreler köyünde Orköy Orman Bölge Müdürlüğü ve Orhaneli Orman İşletmesi Müdürlüğü tarafından organize edilen törende 7 aileye toplam 14 damızlık süt ineği dağıtılırken, hak kazanmış inek sahiplerine damızlık belgesi takdim edildi. Orköy tarafından şimdiye kadar Orhaneli bölgesinde 6 köyde 37 kişiye toplam 74 adet damızlık süt ineği dağıtıldı. Bunun yanı sıra yine Orhaneli bölgesinde 4 köyde 59 kişliye güneş enerjisi ısıtma sistemi kuruldu. Dağıtılan damızlık ineklerin kredileri 7 yıl içerisinde ödenecek olup ilk 2 yıl ödemesiz son 5 yıl ödemeli olarak 15 bin lira köylü tarafından geri ödeme yapılacak.

Orhaneli'nin Çöreler Köyü'nde düzenlenen törende konuşan Bursa Orman Bölge Müdürü Ahmet Köksal Çoşkun, "Orman Genel Müdürlüğü olarak asıl görevimiz ormanları korumak ve işletmek. Ancak ormanlar köylüsüyle beraber orman olur. Ormanlarımızı

korumak yasakçılıktan değil orman köylüsüne orman sevgisini vermekten geçer. Her yıl biz orman köylülerimizi Orköy kredisi ile destekliyoruz. Bugün burada Çöreler Köyü'nde 7 aileye süt sığırcılığı konusunda yaptığımız desteği ailelere dağıttık. İstiyoruz ki orman köylerinde yaşayan vatandaşlara gerek hayvancılık noktasında gerek güneş enerjisi konusunda yardımcı olalım. Vatandaşlara yardımcı olalım ki orman köylerimiz kalkınsın ve

ormana olan baskı azalsın" dedi.Orhaneli Kaymakamı Serdar

Bakır ise, "Bu yapılan yatırım bizim için çok değerli ve anlamlı bir yatırım. Bu hayvanlardan elde ettiğimiz sütlerin süt toplama birlikleri merkezleri kurulduğu takdirde emin olun trilyonluk yatırım ve kazançlar ortaya çıkacak. Bu çalışma konusunda Bursa Orman Bölge Müdürlüğüne Orköy’e ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Köylüye süt ineği desteğiOrhaneli

Müftülüğü görevlileri, Devlet Hastanesi'nde yatan hastaları ziyaret ederek moral verdi.

Orhaneli Müftüsü Uğur Emirroğlu’nun organizasyonu ile müftülük bünyesinde çalışan din görevlileri, hastanede yatan bütün hastaları tek tek ziyaret ederek onlarla sohbet etti. Ziyaret ettikleri hastalara moral vererek hastalığın ve sağlığın insan hayatında kaçınılmaz bir gerçek olduğuna dikkat çeken, Merkez Camii imam-hatibi Ali Şen, "Nastalarımıza moral olması için böyle bir ziyaret düzenledik. Cenab-ı Allah bizleri her şartta imtihan ediyor, bizler bu durumun farkında olarak hal ve hareketlerimize dikkat etmeli, sabır ve şükür etmeliyiz. Bugün sağlıklı olan yarın hasta olabileceği gibi, her şeyi kontrol altında tutan Allah’ın adını anarak şu anki durumumuza şükretmeli, Rabbimizin hükmüne rıza göstermeliyiz” dedi.

Orhaneli’de hastalara moral

Büyükorhan Güncel 5Aralık 2012

Günümüzde sanat ve sanatçı nedir ve nasıl olmalı?…zor bir konu, Sanatçı sanatını sanat için veya yeri geldiğinde insanlık için yapar, sanatta farklı beklentilerle, farklı hesaplarla eser vere-mezsiniz, Mehmet Akif Ersoy (Allah nur içinde yatırsın) ; hepimizin bildiği olay İstiklal Marşı’ mızın yazılması ile ilgili konan ödülü 500 lirayı, cebinde 2-3 lirayı bir arada hiç görmeyen bu insan almamış ,malumunuz bir paltosu olmamış ölesiye kadar …

Yorumu size bırakıyorum, o paranın o devirde alım gücü ne idi? Bu bilinmeli… kaç tane palto alınacağının hesabını yapıverin ama hesap makinanızla…

Ankara’ da o zaman çok büyük çiftlikler 150 liraya satılıyormuş, Sanatçı karşılıksız eser verir, hep özverilidir, karşılıksız algı ama aç karnına da sanat olmuyor.

Sen benim resmimi yap ne kadar boya gidi-yorsa ben sana alayım, maliyeti ne ki …demek sanattan hiç anlamadığımızı ve ne kadar kazma olduğumuzu anlatır.

Sanat zaten değerini bulmadığı yerlerde mola bile vermiyor, sanatı lütfen basite almayın, anlamıyorsanız lütfen anlamaya çalışın, sakın anlıyormuş gibi yapmayın, araştırın, öğrenin. Atatürk ‘’Bir milletin sanat kabiliyeti Güzel Sanat-lara verdiği kıymetle ölçülür’’ diyor.

Yine Atamız elini öpmek isteyen sanatçılara da ‘’Sanatçı el öpmez, Sanatçının eli öpülür’’ diyor. Başka söze gerek var mı? İskandinav ülkelerinin bazılarında sanatçılar her ay devletten maaş alıyorlar. Resim satın alacaklara da sıfır faizle ev kredilerinden daha uzun kredi veriyorlar.

Toplumsal sorunları dile getiren sanatçılar genelde dışlanmış, hesap soran, sorgulayan sanatçılar ile iyilik ve güzellik adına sanatını icra edenler ve bunlara muhalefet eden sanatçılar, sanatseverler var.

Bunları yargılamak yerine zamana bırakmak, olayı zamana, Tarihe havale etmek en güzeli…onların kararını Tarih versin.

Sanatçı, hayallerine, yaşadıklarına, etkilen-diklerine zekasını da katar, kaygılardan uzak eserini meydana getirir, bu nedenle sanatçı özgür olmalı.

Güdümlü sanat olamayacağı bilinmeli. Sanat evrenseldir, sanat elbette görecelidir,

sanat eserlerinin çeşitliliği sanata ayrı lezzetler ve güzellik katar.

Sanatçı zeki insandır, aptal insandan sanatçı olmaz.

Sanatçı yapılmayanı yapan, düşünülmeyeni düşünendir. Sanatçı ile eseri örtüşmelidir.

Sanatta güzelliğin göreceli olması da tartışılır. Nedense en güzel dediğimiz eserler herkese göre güzel olanlar…

Senin güzel dediğin, sana göre güzel olan, ama herkese göre güzel olan da sanat eseri oluyor işte…

Sanat eseri de mükemmel ve kusursuz demek zaten. Sanat evrenseldir dedik, kimliksizdir de:

Sanat eseri bütün insanlığa hitap etme-lidir. Bir sanatçıdan bahsettiğimizde hemen gözümüzün önüne o sanatçının eserleri geliv-eriyor; en yaygın ve en çok bilinen eserinden başlayarak…

İşte burada hemen tarz, stil ön plana çıkıyor Devrim Erbil hocam geliyor aklıma eserleriyle Hocamızın imza atmasına ne gerek var resim-lerine bakınca her yerinde Devrim Erbil yazıyor.

Günümüzde birçok ressam arkadaşımızdan her telden şarkılar dinliyoruz (bende dahil)...

Her konuda farklı resimler , manzara, at resmi, eski Bursa evleri, Cumalıkızık ..

Gelincikler, natürmortlar, soyut resim, olmazsa olmaz..portre de yaparak resimde ustalaştığınızı kanıtlarsınız.…

Ve sanatçısınız artık…Sanatçı okuyan, düşünen, araştıran,

tarzı olan, sanat yapmanın dışında sanatın gelişmesine katkıda bulunan, üreten, ürettikleri ile gündemde olan, sanata katkısı olan, maddi hırslardan arınmış, duruşu olan hırslarına, öfkel-erine, kişisel çıkarlarına yenik düşmeyen kişidir. Sanatçıyım demekle sanatçı olunmadığının bilinmesi gerekiyor.

Ürettikleri ile kişiliği, duruşu bütünleşmiş insan SANATÇIDIR.

Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.

H. Friedrich

Harun ARI

Sanatçı olmak

Bursa'nın Orhaneli ilçesine bağlı Serçeler Köyü, yaşanan göçün ardından adeta hayalet köye döndü.

12 erkeğin yaşadığı köy, gündüz köyün köpek ve tavuklarına kalırken, evlerin de harabeye dönmüş olması göçün getirdiği sonucu bir kez daha ortaya çıkardı.

Emeklilerin yaşadığı köyde cami imamının oğlu ile birlikte 2 öğrenci olurken, bu öğrenciler de taşıma sistemiyle ilçedeki okullara götürülüyor. Geçmişte tarım ve hayvancılıkla geçinen köyde nüfusun yoğun olmasından dolayı şenlikler bile yapılıyordu.

NE KAHVE VAR, NE BAKKAL!Mazisini mumla arayan Serçeler

Köyü'nde yaşayan vatandaşlar da artık hayalet köye alışmış durumda. Gündüz köyde yapacak bir şey bulamayan, bir bakkalı ve kahvesi dahi bulmayan köylüler, çareyi ilçeye kaçmakta buluyor.

Köyde 54 seçmen bulunurken, genç nüfusun Orhaneli ve Bursa'ya göç etmesi nedeniyle artık tarım ve hayvancılıkta durma noktasına geldi. Köyün bir zamanlar sıcak ekmekleriyle ünlü fırını eski sıcak günlerini adeta mumla arıyor.

İMAM NAMAZ KILDIRACAK CEMAAT BULAMIYOR

Köyün ortasından geçen dere ve kenarlarındaki yeşil alan ile ağaçlar, bir zamanlar fotoğrafçıların ve sevgililerin

mekanı olurken, şimdi ise kuşların adresi oldu. Köyde ayakta duran tek bir yapı ise, Serçeler Köyü Camisi... Cami 12 erkeğin bulunduğu köylülere hizmet verirken, gündüzleri imam namaz kıldıracak cemaat bulamıyor.

Akşam, yatsı ve sabah namazlarında ibadet yapılan köy camisi, bayramlarda ise şenlik yerine dönüyor. Köyden göç edenler bayramlarda Serçeler Köyü'nü şenlik yerine döndürürken, cami meydanı

hasret giderme yerine dönüyor. Bursa'ya göç eden Serçeler Köyü sakinleri, şehir merkezinde iş ve güçten dolayı birbiriyle görüşmezken, bayramlarda köyde buluşup hasret gideriyorlar.

İmam var, cemaat yok!Bursa'nın dağ yöresi köylerindeki göç sorunu, hayalet köye dönüşen Serçeler Köyü'nde kendini gösteriyor. 12 erkeğin yaşadığı köyde ayakta duran tek bir yapı cami olurken, bu camide de imam namaz kıldıracak cemaat bulamıyor.

Bursa'nın Orhaneli ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki İbrahim Turan, gençlere taş çıkartıyor. Rüyasından aldığı ilhamla yaşadığı bölgeyi mısralara döken İbrahim dede, yazdığı muhteşem şiirleri besteleyerek büyük ilgi görüyor.

Bursa'nın Orhaneli ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki İbrahim Turan, gençlere taş çıkartıyor. Rüyasından aldığı ilhamla yaşadığı bölgeyi mısralara döken İbrahim dede, yazdığı muhteşem şiirleri besteleyerek büyük ilgi görüyor. Yazdığı ve bestelediği şiirleri uzun hava ve türkü halinde okuyan ihtiyar delikanlı İbrahim dede, şiirlerini kitap haline de getirmek istiyor.

UYKUDA İLHAM GELİYORHer şiirinde hayatının gizli

olduğunu ifade eden İbrahim dede, "Hayatımda geçen, çevremdeki insanların yaşadıkları anları şiir olarak yazıyorum. Sabah namazını kıldıktan sonra yaklaşık 2 saat uyuyorum. O uykuda ilham geliyor. Uyandıktan sonra elime kağıt kalemi alıp şiirlerimi yazıyorum" dedi.

ŞARKI SÖYLEYEREK MANTAR SATIYOR

Yazdığı şiirlerin büyük beğeni topladığını da dile getiren İbrahim Turan, "Yazdığım şiirleri besteleyerek şarkı yapıyorum. Türkü ve uzun hava şeklinde şarkılarımı isteyen herkese okuyorum. Emekli olduğum için Orhaneli'de mantar satıyorum. Mantar satarken müşterilerime de bestelerimi okuyorum. Bunları yapmak bana keyif veriyor" diye konuştu.

70 yaşında gençlere taş çıkartıyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, emeklilerin intibak düzenlemesinden doğal haklarının Ocak 2013'ten itibaren maaşlarına yansıyacağını açıkladı.

Çelik, Bakanlık'ta düzenlediği basın toplantısında, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası kapsamında iş yerlerine risk değerlendirmesi yapma zorunluluğu getirildiğini söyledi. Çelik, kamu ve özel sektöre ait bütün iş yerlerinin risk değerlendirmesiyle yeni yıla başlayacaklarını söyledi.

İntibak düzenlemesi kapsamında bin 761 emeklinin maaşında 350 liraya kadar iyileştirme yapıldığını kaydeden Çelik, emeklilerin intibaktan doğan haklarının Ocak 2013'ten itibaren maaşlarına yansıyacağını söyledi. Çelik, 2013 yılı asgari ücret rakamının perşembe günü açıklanacağını ifade etti.

Faruk Çelik’ten emeklilere zam müjdesi