5441

33
"KAYI;P"LAR SORUNU VE TÜRKİYE Yrd. Doç. Dr. Gökçen ALPKAYA. GıRış "Herkesi aldatmıŞ, aldatm~1 iş edinmiş bile olsalc, kendimizi aldatmamak gerekmez mi?" (Bilge Karasu, Gece) tnsan haklan hukuku ba~lamında "kayıp"lar, en yalın anlatımla, "zorla kaybetme" eylemlerinin kurbanları olarak nitelenebilir. ıZorla kaybetmeler ise, çok genelolarak, bir kimsenin, devlet tarafından, yasal düzende "yok" sayılacak şekilde özgürlü~ünden yoksun bırakılmasını ve bazen de fiziksel varh~ının "yok" edilmesini ifade eder. "Kayıp" kişi fiilen devletin elindedir, ama yetkililer nerede oldu~unu, başına ne geldi~ini bilmediklerini iddia ederler. 2 Zorla kaybetme eylemleri, "kayıp" kişiyi yasal düzende varolmayan kişiye dönüştürdü~ünden, yalnızca hukuk kişili~inin tanınması hakkını çi~nemez, ancak belirli bir yasal düzen çerçevesinde ve hukuk kişili~ine baAh olarak geçerlilik taşıyan özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklan da ihlal eder. Öte yandan, zorla kaybetme eylemlerine, ço~unlukla işkence ve benzeri davranıŞlar eşlik eder ve zorla kaybetme eylemlerinin gözardı edilemeyecek bir bölümü öldünne ile sonuçlandırılır. Bununla birlikte, bu ihlallerin yasal düzen içinde kanıtlanması, kurbanın adeta bir "yok kişi" olması nedeniyle, son derece güç, hatta, zorla kaybetmelerin sistemli bir uygulama haline geldi~i ülkelerde, neredeyse olanaksızdır. 1960'ların ikinci yarısında Latin Amerika'da başgösteren zorla kaybetmeler, otuz yıl içinde pek çok ülkede yo~un ve yaygın biçimde başvurulan bir uygulama haline •• A.ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim üyesi. ı "Zorla kaybetme" terimini Ingilizcede enforced disappearance. Fransızcada disparitioıı forcü terimlerinin karşılığı olarak ve "kayıp" olgusunun rastlantısal bir ortadan kaybolma değil. zora dayalı bir eylemin sonucu olduğunu '{urgulamak amacıyla kullanıyorum. 2Toine van Dongen. "Le probleme des disparitioı:ıs". Bullelln des drolts de I'homme. 90/1. s. 22-23.

Upload: taylan

Post on 21-Dec-2015

20 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

kayıp szöleşme

TRANSCRIPT

Page 1: 5441

"KAYI;P"LAR SORUNU VE TÜRKİYE

Yrd. Doç. Dr. Gökçen ALPKAYA.

GıRış"Herkesi aldatmıŞ, aldatm~1 iş edinmiş bile olsalc,kendimizi aldatmamak gerekmez mi?"(Bilge Karasu, Gece)

tnsan haklan hukuku ba~lamında "kayıp"lar, en yalın anlatımla, "zorla kaybetme"eylemlerinin kurbanları olarak nitelenebilir. ıZorla kaybetmeler ise, çok genelolarak, birkimsenin, devlet tarafından, yasal düzende "yok" sayılacak şekilde özgürlü~ünden yoksunbırakılmasını ve bazen de fiziksel varh~ının "yok" edilmesini ifade eder. "Kayıp" kişifiilen devletin elindedir, ama yetkililer nerede oldu~unu, başına ne geldi~inibilmediklerini iddia ederler.2 Zorla kaybetme eylemleri, "kayıp" kişiyi yasal düzendevarolmayan kişiye dönüştürdü~ünden, yalnızca hukuk kişili~inin tanınması hakkınıçi~nemez, ancak belirli bir yasal düzen çerçevesinde ve hukuk kişili~ine baAh olarakgeçerlilik taşıyan özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı gibi haklan da ihlaleder. Öte yandan, zorla kaybetme eylemlerine, ço~unlukla işkence ve benzeri davranıŞlareşlik eder ve zorla kaybetme eylemlerinin gözardı edilemeyecek bir bölümü öldünne ilesonuçlandırılır. Bununla birlikte, bu ihlallerin yasal düzen içinde kanıtlanması, kurbanınadeta bir "yok kişi" olması nedeniyle, son derece güç, hatta, zorla kaybetmelerin sistemlibir uygulama haline geldi~i ülkelerde, neredeyse olanaksızdır.

1960'ların ikinci yarısında Latin Amerika'da başgösteren zorla kaybetmeler, otuzyıl içinde pek çok ülkede yo~un ve yaygın biçimde başvurulan bir uygulama haline

•• A.ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim üyesi.ı"Zorla kaybetme" terimini Ingilizcede enforced disappearance. Fransızcada disparitioııforcü terimlerinin karşılığı olarak ve "kayıp" olgusunun rastlantısal bir ortadankaybolma değil. zora dayalı bir eylemin sonucu olduğunu '{urgulamak amacıylakullanıyorum.

2Toine van Dongen. "Le probleme des disparitioı:ıs". Bullelln des drolts deI'homme. 90/1. s. 22-23.

Page 2: 5441

I. DÜNYADA "KA YIP"LAR VE 1992 BtLDtRGESt

'A. "KAYıP" TANıMı

ı. Zorla kaybetme eylemlerinin failleri, devletle resmi ya da gayn resmi, yasal ya-da yasadışı, açık ya da gi;di bir bağlantı içindedir. Diğer bir deyişle, zorla kaybetmeeylemlerini gerçekleştirenler, asker ya da polis gibi güvenlik güçlerinin elemanı

GÖKÇEN ALPKAYA\

32

3Declaration on the Protection of All Persons from Enforced Disappearances/D6c1arationsur la protection de toutes les personnes contre les disparitions forcees. Genel Kurul'unıg Aralık 1992'de 47/133 sayılı kararla kabul ettiği Bildirge'nin TUrkçesi için bak.lHD, tnsan Hakları Bültenı, sayı 73-74, Mart-Nisan 1995.'. . , .

1992 Bildirgesi, Ba:ılangıç bölümünde, zorla kaybetme eylemlerini, "hangi görevya da hangi düzeyde olursa olsun, devlet görevlilerinin, devlet adına ya da devletindolaysız ya da dolaylı destegiyle, izin vermesiyle ya da nzasıyla hareket eden örgütlügrupların ya da kişilerin insanlan gözaltınaalması, tutuklaması, iradeleri dışındakaçırması ya da diğer herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakması ve dahasonra bu kişilerin akıbetini ya da bulundukları yeri açıklamayı veya özgürlüklerindenyoksun bırakıldıklannı kabul etmeyi reddetmesi ve böylece onları hukukun korumaalanından çıkarması" olarak tanımlamaktadır. ,

Bu tanım, "kayıp"lan her hukuk düzeninin tanıdığı "gaiplik" durumundan da,çeşitli kişi ya da gruplarca maddi ya da siyasal amaçla işlenen kaçırma eylemlerinden deayıran üç ölçüt içermektedir:

gelmiştir. Bu durum insan haıclarıyla ilgili uluslararası ve devletdışı örgütleri hareketegeçirmiş, BM Genel Kurulu da 18 Aralık 1992'de Herkesin Zorla Kaybedilmelere KarşıKorunmasına Ilişkin Bildirge'yi3 kabıil etmiştir. Bildirge, her ülkenin kendine özgükoşulları uyarınca ye!1iden biçimlenen bu uygulamaya ilişkin kapsamlı gözlemlere dayalıbir belge olmasına karşın baglayıcı güçten yoksundur. Ancak, bu belge, zorla kaybetmeeylemlerine karşı iki önemli işlevi yerine getirmektedir. İlk olarak, içerdigi tanım vegetirdiği hükümlerle, zoda kaybetme uygulamasının teşhis edilebilmesine yardımcıolmaktadır. İkinci olarak ise, zorla kaybetme eylemleriyle ilgisi olmadıgını ya da bunlarakarşı olduğunu ileri süren devletlere, bu ihlallerin sona erdirilmesi için yol

, göstermektedir. Bu nedenk, Bildirge'nin, son yıllarda gittikçe artan "kayıp" iddialarıylakarşı karşıya kalan Türkiye açısından özel bir önem taşıdığı söylenebilir.

Bu yazıda. Türkiye'deki "kayıp" iddialan, dünyadakn zorla kaybetme uygulaması ve1992 Bildirgesi'nin hükümleri ışıgında incelenmektedir. İIJcbölümde, "kayıp" tanımı vedünyadaki zorla kaybetme eylemlerinin ortak özellikleri ele alınmakta, daha sonra 1992Bildirgesi'nin hükümleri kısaca değerlendirilmektedir. İkinci bölümde ise Türkiye'deki\"kayıp" iddiaları çeşitli boyutlarıyla incelenmektedir. "İddia" nitelemesinin içerdigi kuşku,-ileride görüleceği gibi, bu kişilerin yasal düzende ya da fizikselolarak yok edilmesineilişkin değil, faillerin ve bunların devletle baglantısının açıga çıkarılmamış olmasınailişkindir. "Kayıp"ların ayıncı'özelligi, tıpkı kaybedilen kişi gibi, bu iddiaları kanıtlamaolanaklarının da "yok" edilmesidir, Dolayısıyla, zorla kaybetme eylemlerinin, devletlebaglantısı olduğu saptanan failleri yargılanıp nihai hükümle' mahkum edilene kadarkanıtlanmış sayılmayacağı için iddia olarak nir.elendiği gözden kaçınlmamalıdır.

Page 3: 5441

"KA YIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE 33

olabilece~i gibi, bunlara yardımcı olmak üzere kurulmuş özel güvenlik birimlerinin, yada bunlarla birlikte Çalışanparamiliter grupların üyeleri olabilir. Öte yandan, sözkonusudevletin, zorla kaybetme eyleminin gerçekleşti~i ülkenin devleti oldu~ açıktır; yabancıbir devletin güvenlik güçlerinin ya da paramiliter gruplannın ülke devletinin bilgisi ya daizni dışında gerçekleştirdi~i kaçırma ve alıkoyma eylemleri zorla kaybetme kapsamınagirmez.

2. Zorla kaybetme eylemleri, bir kimsenin herhangi bir biçimde özgürlü~ündenyoksun bırakılmasım içerir. Bu açıdan, bir zorla kaybetme eylemi yasal bir gözalu ya datutuklama biçiminde başlayabiIece~i gibi, bir kimsenin yasaya aykın biçimdeözgürlüAündenyoksun bırakılmasıyla da başlayabilir.

3. Zorla kaybetme eylemleri, özgürlülünden yoksun bırakılan kişinin hukukunkoruması dışına çıkarılmasına dayanır.4 "Kayıp" kişinin özgürlü~ünden yoksunbırakıldı~ı inkar edilir, bulundu~u yer ve akıbeti hakkında bilgi verilmez. Bu, yasaldüzenin kurallarının işlerli~ini yitirmesi ve yasal düzen içinde yapılabilecek hemenhemen hiçbir şey kalmaması demektir.

Ancak, bu ölçütler, bir zorla kaybetme eylemini tanımlamak açısından gerekliolmakla birlikte, her zaman yeterli delildir: Zorla kaybetme eylemlerini, devletleb~lanuh faillerin işledi~i benzer nitelikteki adi suçlardan ayıran ve ashnda Bildirge'deörtük olarak yer alan dördüncü bir ölçüt daha vardır. Bu, failin yanı sıra fiilin de devletleballanuh olmasıdır. Bu ba~lantl üç açıdan mümkündür. tık olarak, eylemin amacıdevletle ba~lanuh olabilir, yani öme~in yasal düzen içinde etkisiz hale getiriiemeyen"devlet düşmanları"nı etkisiz hale getirmek üzere yapılabilir. İkinci olarak, eylemingerçekleştirilmesi devletle ballanuh olabilir, yani ömelin kişisel inıikam amacıylagerçekleştirilen bir zorla kaybetme eyleminde devlete ait yerler kullanılabilir. Üçüncüolarak, özgür1ü~ündenyoksun bırakılan kişinin akıbetinin ortaya çıkarılmaması devletleballantılı olabilir, yani ömelin yine kişisel nedenlerle gerçekleştirilen bir zorlakaybetmeeyleminin aydınlaulması devlet tarafından engellenebilir. Fiilin devletle ballanusınınvarh~, yalnızca zorla kaybetmeleri benzer nitelikteki suçlardan ayırmaya yaramaz, amazorla kaybetmelerin, do~ası gereli, anzi de~il, sistemli bir uygulama oldu~nu gösterir.Nitekim, Bildirge'de de bu olgu göz önüne aıınmış ve zorla kaybetme eylemlerinin,devlet yetkililerinin sorumlulu~unun yanı sıra, devletin de sorumlulu~nu doluracalıbelirtilmiştir (mad. S).

Yine bu tanımda görülen bir başka eksiklik, "kayıp"ların akıbeti konusundaherhangi bir de~erlendirmeye yer verilmemesidir. Oysa, Bildirge'nin di~er hükümlerininde ortaya koydu~u gibi, dünyadaki uygulama, zorla kaybedilenIerin ço~nlulununöldürüldü~ünü göstermektedir. Bu durum, öldürmeyle sonuçlandanlan zorla kaybetmeeylemlerinin, yasadıŞı, keyfi ve kestirme infazlann yani kısaca "yargısız infaz" olarak .anılan ihlallerin bir türü oldu~unu ortaya koymaktadır. Ancak, zorla kaybetmeleri,"siyasal cinayet", "faili meçhul cinayet" gibi bulanık terimlerle anılan kestirmeinfazlardan ayıran başlıca iki özellik vardır: 1) Hiçbir zorla kaybetme eylemi, anlık bireylem de~ildir, büyük ço~unlukla işkencenin eşlik euili belirli bir alıkoyma süresiniiçerir; bu yüzden sokak ortasında gerçekleştirilen "faili meçhul" cinayetlerden farkhdır; 2)Buna ba~lı olarak, zorla kaybetmeler, alıkonulan kişinin geçirildi~i yollarda ve tutııldulu

4Toine van Do~gen, agm, s. 21.

Page 4: 5441

B. ZORLA KAYBETMELERtN BAŞLI.CA ÖZELLtKLERt6

9011 yıllara kadar, zorla kaybetme uygulamasına başvuran devletlerin hemen hepsiaskeri cunta, tek parti ya da tek kişinin yönetimine dayanan "Üçüncü Dünya" ülkeleridir.Bunlar arasında Arjantin, Şili, Guatemala ve EI Salvador gibi Latin Amerikaülkeleri,Kamboçya, Filipinler, Sri Lanka gibi/Asya ülkeleri, Zaire, Angola, Uganda' Gine,Namiby'a gibi Afrika ülkeleri, Irak, Suriye, Lübnan gibi Ortado~u ülkeleri

5Meh~et Semih Gemalm.az, "Insan hakları hukukunda kayıp kişiler olgusu", Evrensel.4 EylUl 1995. ,6Bu bölümün yazılmasında Uluslararası Af Örgütü'nUn 'DIsappearances' AWorkbook 5New York, 1981) ve "DIsappearances" and PolIUcal Kllllngs(Amsterdam. 1994) adlı yayınlarından yararlanılmıştır.7Nations Unies. D1sparUlons rorcees ou Involontaires. Geneva. 1994, s. 3.

GöKÇEN ALPKAYA34'

Bu özellikleri göz önüne alındı~ında, zorla kaybetmeler, ancak uygarlık-ertesi birbarbarlık olarak nitelenebilir: Çünkü, bir yandan yasal düzen çerçevesinde yetkisialundaki herkese ve herşeye egemen olma iddiasını taşıyan, diğer yandan da yasal düzenindışında işleyen bir mekanizmayı işleten ya da işletilmesine göz yuman ve bunun açıgaçıkanlmasını engelleyen bir devlet aygıunı gerektirir. Bu yüzden, sistemli biçimdeuygulanan zorla kaybetme eylemleri, Bildirge tarafından, sıradan bir insan hakları ihlaliolarak de~i1, upkı soykınm gibi, "insanlığa karşı işlenen suç" olarak mahkumedilmektedir. .

yerlerde en azından devlet denetiminden bagışık olmak gibi özel ayrıcalıklardanyararlanabilmeyi gerektirir.

Devletin bu konuda hiçbir sorumluluk kabul etmemesi ise zorla kaybetmeleriyargısız infazların di~er bir türünü oluşturan gözalUnda öldürmelerden ve keyfi infazlardanayınr: Gözalunda öldürmeler, çoğunlukla işkence sonucudur ve işkencenin kabuledilmesiçok ender de olsa, ölümün devlet gözetimirideyken gerçekleştiği kabul edilmektedir. Keyfiinfazlarda da, gerçeğe uygunluğu tarbşma11 olsa bile, "isyan" ya da "dur ihtarına uymama"gibi yasal gerekçeler gösterilir. "Kayıplar" ise, resmi olarak mutlak bir biçimde inkaredilen bir ihlal türünü oluştunnaktadır.

"Kayıp" y8ıcınlarının durumu ise zorla kaybetme eylemlerini diğer bütünihlallerden ayıran bir Qzellik oluşturmaktadır: Yakınları, "kayıp" kişinin yaşayıpyaşamadığını, yaşıyorsa nerede, hangi koşullar içinde tutulduğunu, öldüraldüyse cesedininnerede bulunduğunu öğrenememenin derin acısı içindedir ve bu durum, işkence vezalimce, insanlıkdışı ve aşağılayıcı muamele oluşturur. S .

ı. Zorla kaybetmelerin görüldüaü ülkeler

Zorla kaybetmeuygulaması, tam da beklenebileceği gibi, Alman faşizmininbuluşudur ve 19601arın ikinci yarısında Latin Amerika'da yeniden canlandınımıştır. Butarihlerde ilk kez GuatemaIa'da sistemli ve yaygın olarak uygulanmaya başlamış, 70'Ierdeve 80'Ierde diğer Latiıi Amerika, Afrika ve Asya ülkelerine sıçramıştır. 1980'den bu yanaS8'den fazla ülkede bu uygulamaya başvuruldu~u belirtilmektedir.7

Page 5: 5441

"KA YIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE 3S

bulunmaktadır. Bu dönemde Bau demokrasilerinde mda kaybeune eylemleri görü1medi~igibi, "sosyalist" ülkelerde de "kayıp" iddialanna rastlanmamaktadır.

9O'Iıyıllarda "Üçüncü Dünya" da "demokrasiye geçiş" süreci içine girmiş, ancakbu devletlerin çoğunlukla güçlü bir toplumsal muhalefete, ya da etnik veya dinselbaşlcaldınlara karşı yürüttü~ü şiddete dayalı basunna ve yoketme politikalannda görülentek de~işiklik, bunun yasal bir zeminde, hukuk devletinin "istisna ilkeleri" çerçevesindesürdürülmesi olmuştur: Artık, bu ülkelerde yürütülen açık şiddet politikasınımeşrulaştınna araçlan, anakronik siyasal gerekçeler delil, "ulusal güvenlik", "kamugüvenli~i" gibi, klasik Batı demokrasilerinde insan haklannın sınırlandınlmasında meşrusayılan hukuksal gerekçelerdir. Bununla birlikte, yaşam hakkı, işkence y~ gibi bazıdokunulmaz hakların çi~nenmesi, bu gerekçelere dayanılarak bile haklıgösterilemeyeceginden, "kayıp" uygulamasına artık daha çok ülkede ve daha sıkbaşvuruldugu söylenebilir. Çünkü, zorla kaybetme eylemleri, inanılması güç,kanıtlanması neredeyse imkansız bir yöntem olarak, bu politikalan devletin meşrulugunagölge düşürmeden sürdürmenin en elverişli yoludur.

2. Zorla kaybetme eylemlerinin raHIeri

Zorla kaybetme uygulamasının sistemli olarak uygulandıltı ülkelere bakıldıgmda,bu eylemlerin gerçekleştirilmesinde resmi güvenlik güçleri, özel güvenlik birimleri veparamiliter gruplar arasında farklı bileşimler oldu~u görülmektedir. öme~in Şili veArjantin'de asker ve polisin, Filipinler'de bunlann yanı sıra köy milislerinin,Guatemala'da ise "ölüm mangalan" olarak anılan paramiliter gruplann eylemleri aıırlıktaşımaktadır. Bunun gibi, zorla kaybetme eylemlerinin tasarlanıp yürütülmesi defarklılaşabilmektedir. Omeğin, Şili'de, merkezi bir istihbarat biriminin, zorla kaybetmeeylemlerinin tasarlanmasının ve gerçekleştirilmesinin eşgüdümünü sa~ladl~1anlaşılmışur. Başlangıçta ordu ve polisin istihbarat görevlilerinin yanı sıra &şın salpartilerin üyelerinden de eleman derleyen bu birim, kısa süredediğer istihbarat birimlerinigeride bırakarak Şili'nin neredeyse tamamı üzerinde etkili olmuştur. İkinci bir işleyiştarzı, zorla kaybetme karannın merkezden alındığı, ancak uygulamanın ordunun herdüzeyindeki istihbarat birimlerince yürütüldüğü Arjantin modelidir. Brezilya'da bu ikiömegin bileşiminin sözkonusu olduğu belirtilmektedir. Üçüncü bir modeli ise, merkezikarar alma ve denetimin ordu, uygulamanın ise hukuken var olmayan, ancak fiilengüvenlik sisteminin içinde yer alan paramiliter gruplarca yürütüldü~ü Guatemala ve EISalvador oluşturmaktadır.

3. Zorla kaybedilenierin kimlikleri

Zorla kaybedilenierin kimlikleri de ülkeye, döneme ve faillerin kim1i~ine ba~1ıolarak farklılaşmaktadır. Zorla kaybetmelerin henüz kitleselleşmedili dönemlerde,"kayıp"lar çogunlukla önde gelen muhalefet liderleri, aydınlar, demokratik örgütlerintemsilcileri ve yasal ya da gizli muhalif örgütlerin üyeleri arasından seçilmektedir."Kayıp"lann kitleselleşti~i dönemlerde ise, potansiyel muhalif olmanın da mrlakaybedilmeyle sonuçlandığı bilinmektedir. Bunun gibi, etnik ya da dinsel gruplannyürüttüğü bir muhalefetin yükseldiği ülkelerde, bu gruplara mensup olmak zorlakaybedilrnek için yeterli neden olabilmektedir. Öte yandan, aynı ülkede ve aynı dönemdefarklı zorla kaybetme uygulamalanyla da karşılaşılmaktadır.

Page 6: 5441

S. Zorla kaybetme yöntemleri

6. Zorla kaybetmelere karşı benimsenen resmi tutum

%Hürrlyet, 29 Nisan 1995.9Cumhurlyet, 27 Nisan 1995.

GÖKÇEN ALPKAYA

Zorla kaybetme eylemlerine karışan devletlerin "kayıp" iddiaları karşısında aldığıtutum büyük ölçüde aynıdır:. Her "kayıp" olayında, kaybedilen kişilerin yakınlarınınneredeyse şaşmaz bir kesinlikle kendilerine yönelttiği suçlama karşısında, bu devletlerin,yine neredeyse şaşmaz bir kesinlikle, bu iddiaları soruşturmamaları ve benzer açıklamalargetirmeleri dikkat çekicidir. Bu devletler, "kayıp" olduğu iddia edilen kişilerin gözaltınaalınmadığını, "kayıp"ların güvenlik güçlerinin kılığına girmiş teröristler tarafındankaçınImış, silahlı çatışmada ölmüş, yeraltına inmiş ya da yurtdışına çıkmışolabileceklerini, hatta "kayıp" listelerinin sahte adlardan oluştuğunu açıklamaktadırlar.Bununla birlikte, Arjantin' örneği, bu tür "açıklama"ların değer taşımadığını acı biçimdekanıtlamıştır: Silahlı Kuvvetler'in "sessizlik yemini"ni bozduğu iddia edilen S subaylarınitiraflarının ardından, Arjantin Genelkurmay Başkanı, 1976-1983 yılları, arasında binlercekişinin zorla kaybedildiğini .itiraf etmek zorunda kalmışur.9

Bütün bu veriler, farklı biçim ve kapsamda olabilmekle birlikte, çeşitli ülkelerdebaşvurulan zorla kaybetmelerin özünde birörnek bir uygulama olduğunu göstermektedir.1992 Bildirgesi, işte bu uygulamanın önlenmesi içirt geliştirilen bir dizi evrensel ölçütiçermektedir.

Zorla kaybedilen kişinin alınıp götürülme tarzı, ülkeye, zamana ve faillere göredeğişmektedir. Asker ya da polislerin 'gerçekleştirdiği zorla kaybetme eylemleri,çoğunlukla tanıkların gözleri önünde, olağan gözaltına alma usullerine uygun olarakbaşlamaktadır. Buna karşılık, paramiliter grupların zorla l'".aybettiği insanlar, çoğunluklabelirgin bir iz, bırakılmadan kaçınlmaktadır. Ancak, l'".aybolma biçimine bakılarakeylemin faillerine ilişkin çıkarsamada bulunmanın her zaman doğru sonuç vereceğisöylen,emez.

4. Zorla kaybetme eylemlerinin amaçları

Yarattığı etkilere bakılarak, bu uygulamanın birden fazla hedefi olduğuçıkarsanabilir. Bu yolla ilk olarak "düşman" etkisiz halegetirilmekte, çoğunlukla yokedilmektedir. İkinci olarak bu yöntem, olağan yargılama ve cezalandırma yollarınınyavaşlığını ve etkisizliğini bertaraf etmekte, ayrıca diğer cezaların, örneğin idarnınkendiliğinden yarattığı efsaneyi önlemektedir. Öte yandan, zorla kaybetme yöntemi,yargısız infazların diğer türlerinden farklı olarak, geride kalanları da bir ölçüdeetkisizleştirmektedir: "Kayıp"ın yaşadığı umudunu hiçbir zaman yitirmeyen yakınları, enazından başlangıçta, kendilerine yönelen baskılara göğüs gerebilseler bile, yanlış birdavranışın "kayıp" kişinin ölümüyle sonuçlanacağı k~ygısıyla olayın üzerinegidememektedir. Son olarak, ve belki de.asıl önemlisi'izorla kaybetmeler, devlet aygıtınıelinde bulunduranlar aksini kararlaştırmadıkça kanıtlanamamakta, bu da faillerisorumluluktan ve cezadan kurtararak bu kişilere hareket (ve suç) serbestliği sağlamaktadır.

36

Page 7: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE 1ÜRKlYE

c. 1992 BILDIRGESININ HÜKÜMLERI

37

1992 Bildirgesi'nin hükümleri, bu tür bir slnıf1andınna içennemekle birlikte, üçgrupta toplanabilir. Bunlar, "kayıp"lara karŞı alınması istenen önlemler, "kayıp"iddialarının soruşturulmasına ilişkin ilkeler ve sanıkların kovuşturulması, yargılanmasıve cezalandırılmasına ilişkin ilkelerdir.

1. "Kayıp"lara karıı alınması istenen önlemler

Zorla kaybetme eylemlerini kolaylaştıran olguların başında, özgürlükten yoksunbırakmaya ilişkin kuralların, bu Konudaki evrensel standartlara uygun olmaması ya dabOyle olsa bile bu kuralların uygulamada geçersiz kılınması gelir. ÖZgürlükten yoksunbırakma emrini venneye yetkili kişilerin yetkileri açıkça belirlenmemişse, özgürlüktenyoksun bırakmamn koşulları belirsiz ve esnekse, özgürlü~ünden yoksun bırakılankişilerin tutulabilecegi yerler belirsizse, bu yerlerde tutulanlar ve salıverilenler kaydageçirilmiyorsa, ya da bunları düzenleyen kurallar bulundugu halde bunların uygulanmasıdenetlenmiyor ve aykırı uygulamalar yaptırım la karşılaşmıyorsa, bu ortamda insanlarınçekinmeden zorla kaybedilmesi mümkündür.

Bu nedenle, Bildirge, bu tür kuralların yanı sıra, bunların uygulanmasına ilişkinilkeler de getinnektedir. Bu baglamda, her devletin ulusal hukukunda, bir kimseyiözgürlOgünden yoksun bırakmayı emretmeye yetkili görevlileri ve bu tür emirlerinverilebilece~i koşulları gösteren kurallar bulunması (mad. 1211); tutuklama, tutma,gözaltında tutma, nakil ve hapsetmeden sorumlu OLanbütün görevlilerin ve ayrıca yasatarafından güç ve ateşli silah kullanmaya yetkili kılınan di~er görevlilerin iyi belirlenmiş .bir hiyerarşiye uygun olarak sıkı bir gözetiminin saglanması öngörülmektedir (mad.12/2).

Bildirgeye göre, özgürlü~ünden yoksunbırakılan herkes, resmen kabul edilen birtutulma yerinde bulunduruımalı ve bu yerlerde özgürlO~ünden yoksun bırakılan bütünkişilere ilişkin güncelleştirilen bir resmi kayıt tutulmalıdır (mad. 10/1 ve 10/3). Bukişilerin tutulmasına, nakledilmesine ve tutulma yerine ilişkin bilgiler, ilgili kişileraksini istemedikçe, aile. üyelerine, danışmanlanna ya da bu bilgiyle, meşru olarakilgilenen diger bütün kişilere derhal iletilmeli (mad. 10/2) ve bu konuda yasal bir nedeniolmadan bilgi venneyi reddeden görevliler için ceza öngören kurallar getirilmelidir (mad.1211). Aynca, özgürlü~ünden yoksun bırakılan herkes, gerçekten sa1lverildiklerini veaynca gerek fiziksel bütünlüklerinin, gerekse haklarını tam olarak kuııanmayeteneklerinin güvence altına alındıgı koşullarda sa1lverildiklerini güvenilir biçimdedo~Iamaya olanak tanıyacak şekilde salıverilmelidir (mad. ll).

2. "Kayıp" iddialarının sorulturulmasına iIi,kin ilkeler

Zorla kaybetme eylemlerini kolaylaştıran, hatta özendiren bir uygulama, "kayıp"iddialarının ba~lmslZ ve yetkili bir otorite tarafından soruşturulmamasıdır. Özellikle zorlakaybetme uygulamasının sistemli biçimde yürütüldü~ü ülkelerde, failleri koruyan ve busuçun soruşturulmasını önleyen son derece aynnuh bir hukuksal mekanizmaişletilmektedir. Bir kimsenin zorla kaybedilmesi durumunda başvuruda bulunan kişilerehukuksal engeller çıkarılması, soruşturma yetkisinin ba~lmslZ otoritelere de~il, hiyerarşiiçindeki birimlere bırakılmış olması, zorla kaybetme eylemlerine karıştı~1 iddia edilengörevlilerin soruşturmayı engelleyebilecek olan konumlarında bırakılması, soruştunna

Page 8: 5441

3. Sanıkların' kovuşturulması, yargılanmas,ı ve cezalandırılmasınailiıkin ilkeler

yapılmasını gerektiren kuralların ya da bunları~ uygulanmas~nı ~~l~yacak .y~puı:ı,"?larınbulunmaması gibi genel nitelikli engellemelerın yanı sıra, sessızlık yemını gıbı özelve gizli kuralların da bulunabildi~ anlaşılmaktadır. Öte yandan, ~aşvuru~ bul~nanl~nve zorla kaybetme eyleminin açı~a çıkarılmasına katkıda bulunabılecek dı~cr kimselennkorkutulup sindirilmesi ve bu tür eylemlerin de yaptınmla karşılaşmaması belirtilengüçlükleri daha da artınnaktadır.

Zorla kaybetme eylemlerini özendiren bir di~er durum ise. faillerin çok çeşitligerekçe ve yöntemler sayesinde kovuşturma, yargılama ve cezadan ba~ışık tutulmasıdır.Zorla kaybetme uygulamasının sistemli olarak yürütüldügü ülkelerde, çogunlukla,belirtilen engellemelere ra~men yapılabilen soruşturmalar zorla kaybetme eylemlerinekarlŞtı~1 ileri sürülen kişilerin gerçekten de bu eylemlere karıştıgını dogrulasa bile, bukişiler hakkında kovuşturma ve yargılama yapılmasını engelleyen, bunlarıncezalandınlmalarını önleyen ve degil cezalandırılmak, ödüllendirilmelerini saglayan biryasal düzen yürürlüktedir. Öte yandan, zorla kaybetme uygulamasının geçmişte sistemlibiçimde yürütüldü~ bazı ülkelerde, "toplumsal uzlaşma" adına, bu uygulamanın

GÖKÇEN ALPKAYA

Genelolarak, bir zorla kaybetme eylemine ilişkin soruşturmayı sınırlandırmak yada engellemek için hiçbir önlem alınmamasını isteyen (mad. BII) Bildirge, bu ba~lamdaözellikle zorla kaybetme eylemlerinden herhangi birini gerçekleştirdi~i ileri sürülenkişilerin, belirtilen soruşturma boyunca bütün resmi görevlerinden uzaklaştırılmasınıistemektedir (mad. 16/1). Öte yandan, Bildirge'ye göre, bir "kayıp"la ilgili olarakbaşvuruda bulunan kişi, avukat, tanıklar ve soruşturmayı yürütenler de dahilolmak üzere,soruşturmaya katılan herkesin, kötü davranış, sindirme ve misillernelere karşıkorunmasının sa~lanması için girişimlerde bulunulmalıdır (mad. 13/3). Bildirge. aynca,bunlar ve benzeri her türlü müdahalenin gere~ince cezalandırılmasını saglamak için degirişimlerde bulunulmasını istemektedir (mad. 13/5).

i992 Bildirgesi, buna karşı, odak noktasında tam yı~tkili ve ba~ımsız bir otoritebulunan bir başvuru mekanizması öngörmektedir. Buna göre, bir kişinin zorlakaybedildi~ine ilişkin bilgisi olan ya da bununla meşru olarak i1gilendi~ini ileri sürenherkesin, yetkili ve ba~ımsız bir devlet otoritesine şikayette bulunma hakkı tanınmalı vebu şikayetin demal ve tarafsız biçimde derinleştirilmiş birsoruşturmayı başlatması hakkıgüvenceye alınmalıdır. Hatta, Bildirge, resmi bir şikayette bulunulmamış olsa da, birkişinin zorla kaybedildi~ine inanmak için makul gerekçeler '''arsa. devletin konuyu bu türbir soruşturma için hemen belirtilen otoriteye sevketmesini öngörmektedir (mad. BII).Bu otoritenin, tanıkları zorla getirme, ilgili belgeleri ço~altma ve yerlere ani ziyaretleryapma yetkisi de dahil olmak üzere, soruşturmayı etkili biçimde yürütmek için gerekenyetki ve kaynaklara sahip olması sa~lanmalıdır (mad. 13/2). Bir soruşturma, yukarıdabetimlenen prosedürlere uygun olarak, zorla kaybedilen kişinin akıbeti aydınlatılamadı~ısürece yilrütülebilmelidir (mad. 13/6).

38

Page 9: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE 1ÜRKlYE 39

unutturulmak istendiği, af ve benzeri yollarla faillerin korunmaya çalışıldığıgörülmektedir. 1O

Bu nedenle, 1992 Bildirgesi, belirtilen lilrde (yani baAımslZ ve yetkili bir otoritetarafından yapılan) bir resmi soruşturmanın sonuçları bunu doğruluyorsa, bir zorlakaybetme eylemine katıldığı ileri sürülen herhangi bir kimsenin, kavuşturulmak veyargılanmak üzere devletin yetkili sivil otoriteleri önüne çıkarılmasını ve zorla kaybetmeeyleminden sorumlu olduğu ileri sürülen bütün kişilerin yargıya sevkedilmesi için,mümkün olan uygun yasal önlemlerin alınmasını öngörmektedir (mad. 14). Bildirge,zorla kaybetme oluşturan eylemlerin, failleri kayıp kişilerin akıbetlerini ve neredeolduklarını gizlemeye devam ettiği ve olgular aydınlatılmamış kaldığı sürece, sürekli suçolarak değerlendirilmesini istemekte (mad. 17/1) ve zorla kaybetme eylemlerinde.zamanaşımı varsa, zamanaşımı süresinin uzun tutulmasını ve suçun aşın ağirlığıylaorantılı olmasını öngörmektedir (mad. 17/3). Öte yandan, Bildirge, zorla kaybetmesuçunu işleyen ya da işlediği ileri sürülen kişilerin, hiçbir özel af yasasından ya daherhangi bir ceza yargılamasından ya da yaptırımından bağışık tutulmaları sonucunudoğuracak benzeri önlemlerden yararlandınlamayacaklarını belirtmektedir (mad. 18/1).

Bildirgeyi genelolarak değerlendirmek gerekirse, bu belgenin, zorla kaybetmeuygulamasını ortaya çıkaran koşulları gözardı ettiği ve gerek bu koşulların varlığı,gerekse bu uygulamanın yürütülmesi konusunda devletlerin rolünü ikinci plana attığısöylenebilir. II Bu da. genelde devletler hukukunun, özelde demsan hakları hukukunundoğasına uygundur. Bununla birlikte, bu niteliği gözardı edilmemek koşuluyla, Bildirge,hem teşhis edilmesine katkıda bulunduğu bu uygulamayı evrensel düzeyde mahkumetmesi, hem de bunun sona erdirilmesine yönelik evrensel ölçütler getirmesi nedeniyleson derece önemli bir adımdır.

II. TÜRKıYE'DE "KAYıP" ıDDıALARI

A. TÜRKıYE'DE KAYıP ıDDıALARINA ıLışKıN GENELVERıLER

ı. Türkiye'de "kayıp" iddialarına ilişkin kaynaklar

Türkiye'de, "kayıp"lar üzerine yayınlanmış bir bilimsel çalışmayarastlanamamıştır.12 Bunun gibi, "kayıp"lara ilişkin resmi veriler bulunup bulunmadığıda saptanamamıştır. Devletin "kayıp" iddialarını derleyen bir birimi yoktur, yetki, görevya da ilgi alanlanna "kayıp"ların da girmesi gereken Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı

IOerneğin. Brezilya'da, "kayıp"ların ölü ilan edilmesi ve yakınlanna tazminat ödenmesiyoluyla bu suçun örtbas edilmek istendiği bildirilmektedir. Evrensel, 30 Temmuz1995.

IlAynı saptama, Uluslararası Af Orgütü'nün zorla kaybetme eylemlerine kar~ı geli~tirdiğiilkeler metni için de geçerlidir. Bu metnin Türkçesi için bak. lHD. ınsan HaklarıBültenı. sayı 63-64. Mayıs-Haziran 1994.

12Genel olarak "kayıp" lar ve insan hakları hukukuna ili~kin olarak bak. Mehmet SemihGemalmaz. agm. Ayrıca bak. Mehmet Semih Gemalmaz, Latin Amerıka'da ınsanHakları, Istanbul, Kavram Ajans Yayıncılık. 1991; Mehmet Semih Gemalmaz.Yaşam Hakkı ve ışkence Yasaaı, Istanbul. Kavram Yayınları. 1993.

Page 10: 5441

"Kayıplar"a ilişkin verileri derleyen insan hakları kuruluşlarına gelince, bunlarınbaşlıcaları 1986'da kurulan tnsan Hakları DerneAi, ile 1990'da kurulan Türkiyetnsan Hakları Vakfı'd~r. Bu kuruluşların çalışmaları, Türkiye'de "kayıp"lara ilişkin, oldukça güvenilir veriler içermekle birlikte, bunlar da tam ve sa~lıklı veriler de~ildir. Öteyandan, gerek lHD'nin, gerekse TİHV'nın "kayıp" olgusunu dar anlamda ele aln:ıası daçeşitli sakıncalar yaratmaktadır. tık olarak, her iki kuruluş da "kayıp"ları "gözaltında. kayıplar" olarak' nitelemekte, dolayısıyla ancak faillerin gözaltına alma yetkisine sahipdevlet yetkilileri olduğu olayları bu kapsamda değerlendirir görünmektedir. Oysa"kayıp"lar, gözaltına alma yetkisine sahip olmadığı halde, "devletin dolaysız ya da dolaylıdesteğiyle, izin vermesiyle ya da rızasıyla hareket eden örgütlü grupların ya da kişilerin"

13 An~cak, insan haklarından sorumlu eski Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu'nunbakanlıktan ayrıldıktan sonra Içişleri Bakanı'na' verdiği bir soru önergesinde. 1980'denbu yana gözaltında kaybolduklan iddia edilen 327 kişinin Içişleri Bakanlığı'nda birlistesinin bulunduğunu. gözaltında kaybedilen 75 kişinin de ıçişleri Bakanlığıtarafından bilindiğini belirtrnesinden, bu konuda resmi bazı verilerin bulunduğuanlaşılmaktadır, Yenı Poııtıka, 19 Nisan 1995:

14TBMM'nin 9 Şubat 1993 tarih ve 217 sayılı kararıyla kurulan bu komisyonunhazırladığı [Esas no. 10/90. Sayı no. A.01.1.GEÇ] raporun kesinlik kazanmasının."devleıi suçladığı" gerekçesiyle komisyonun bazı üyeleri tarafından engellendiğibildirilmektedir; Yenı Yüzyıl, 21 Nisan 1995. Cumhurıyet, 22 Nisan 1995. Bukonuda basına yansıyan son bilgi, raporun ortada kaldığıdır, Cumhurıyet, 3 Temmuz1995. Bu rapor. Birleşik Sosyalist Parti tarafından yayınlanmıştır, bak. TBMM FailiMeçhul Cinayetler Araştırma :Komlsyonu Raporu (Taslak), Istanbul,Birleşik Sosyalist Parti Istanbul ıı örgütü Yayınlan, '1995.

gibi çeşitli devlet organları da bu konuda veı:i sa~lamamaktadır. 13 TBMM'nin İnsanHaklarını İnceleme Komisyonu'nun"kayıp" iddialarıyla ilgili bir alt komisyonubulunmakla birlikte, bu komisyon kayda de~er bir çalışma yapamamıştır. YineTBMM'de, "Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde Işlenmiş Faili Meçhul Siyasal. Cinayetler.Konusunda Meclis Araştırma Komisyonu"nun hazırladığı, ancak henüz kesınleşmeyenrapor,14 yaygın anlayışa uygun olarak, cesedi bulunan "kayıp"ları, "failimeçhul cinayet"olarak nitelendirdi~i için, bu konuda önemli, ancak kısmi veriler sa~lamaktadır.

Bu nedenle, Türkiye'de "kayıp"lara ilişkin kaynaklar, esas olarak basın-yayınorganlarının haberleri ile insan hakları kuruluşlarının hazırladığı raporlardan oluşmaktadır.Ancak bu kaynaklar, yeterli ve sağlıklı veriler içermekten uzaktır. Özellikle büyük yayıngruplarının Çıkardı~ı günlük gazete ve süreli yayınların.dij~er insan hakları ihlalleri gibi,"kayıp" iddialanna da yer vermediği görülmektedir. Burılar, "kayıp" ları , ancak bir cesetbulunduğunda ya da ailelerin ve insan hakları kuruluşlarının eylemlilikleriyledesteklendi~inde haberolarak dcğerlendirrnektedir. Bu konuda kısmen ve ancak zaman,zaman duyarlı bir yayın çizgisi 'izleyen Cumhuriyet yc ele alınan dönemin son ayındayayınlanmaya başlayan Yeni Yüzyıl gazetesi bir yana bırakı~ırsa, "kayıp" iddialarınayer veren Özgür Gündem, Aydınlık, Özgür' Ülke, Gerçek, Evrenselgibigünlük gazete ve süreli yayınlar, önemli çizgi farklılıklarına karşın, esasolarak "taraflı",yani, ileride incelenece~i gibi, "kayıp"ların aralarından çıktığı "muhalif/sol" kesimdendir.Bu yayınların da bütün "kaY.lp" iddialarını yansıtmaktan uzak olduğu, ayrıca daha sonra"kayıp" olmadığı anlaşılan kişilerin'durumuna her zaman yer verilmediği görülmektedir.

GÖKÇEN ALPKAYA40

Page 11: 5441

"KA YIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE 41

kaçırma ya da di~er herhangi bir yolla özgürlü~den yoksun bırakb~ kişileri de içerir.ısİkinci olarak, insani amaçla çal~şanbu kuruluşlar, akıbeti belli olan yani cesedi bulunankişileri "kayıp"lar listesinden düşerek, ya "gözaltında ölümler" ya da "faili meçhulcinayetler" listesine almaktadır. Bu, belirli aralıklarla güncelleştirilen ve zaten hızla artanyeni olaylarla uzayan bu listelerde sürekli bir de~işikli~e yol açmaktadır. Ancak, dahaönemlisi, bu tür bir aynm, "kayıp"lara ilişkin iddiaların sistemli bir uygulamayı yansıbpyansıtmadı~nın bütün boyutlarıyla incelenmesindeki güçlükleri artınnaktadır.16

Kaynaklara ilişkin bu sorunlar nedeniyle, bu yazıda verilen sayılar ve de~inilenolaylar, tHO ile TıHV'nın ve büyük ölçüde bunların çalışmalarını kullanan uluslararası.örgütlerin verileriyle birebir örtüşmedi~i gibi önemli bazı farklılıklar da içermektedir. tıkolarak, incelenen olaylar, yukarıda açıklanan zorla kaybetme uygulamasının tipiközelliklerini taşıyıp taşımadıklarına ba~lı olarak seçilmiştir. DOlayısıyla, yakınlarının yada insan hakları kuruluşlarının iddia ya da tanımlamalarına ba~1ı kalınmaksızın, zorlakaybetme eylemine işaret eden olaylar "kayıp" iddiaları kapsamında de~erlendirilmiştir.

, Ancak, ileride de~inilece~i gibi, başlangıçta tipik bir "kayıp" olayı gibi görünmeklebirlikte, daha sonra gözaltında oldu~ ya da tutuklandı~ı açıklanan kişilere ilişkin "kayıp"iddiaları, sayısal veriler arasına a1ınmamışbr.ıkinci olarak. ancak birden çok kaynakta yerverilen ya da aynı kaynakta yer verilse bile belirli aralıklarla tekrarlanan "kayıp" iddiaları.ele alınmış. bunlann içinden ,de belirli verileri içeren olayların seçilmesine dikkatedilmiştir.l7 Bu sınırlandırmanın sonucunda, bu yazıda, 1991-1994 yılları arasındaki400'den fazla "kayıp" iddiasından, yalnızca 104 olaya ilişkin 136 "kayıp" iddiasıde~erlendirilmektedir. ~g Bu sınırlandırmanın yalnızca bu yazının amaçlarındankaynaklandığı. ele alınamayan "kayıp" iddialarına ilişkin hiçbir önkabul içermedilivurgulanmalıdır.

~. Zaman açısmdan Türkiye'de "kayıp" iddiaları

Türkiye'de "kayıp" iddialan. i2 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen cuntadöneminde değil, bundan on bir yıl sonra, ı991'de yoğunluk kazanmaya başlamışttr. i9 \

1SNitekim. TIHV, 1993 yıllığında bu nitelemeden vazgeçerek' "kayıp" iddialarına "Ortadankaybolanıar" bqlığı altında yer vermektedir, bak. Türkıye ınsan Haklan Raporu.1993. s. 197.

16Bu tür bir incelemede. örneğin, "kayıp"ların sayısındaki artışın gözaltında ölüm1erinsayısında bir düşüşe yol açıp açmadığının saptanması önemli sonuçlara varı'masınısağlayabilecektir. .

17Bu veriler, "kayıp" olduğu iddia edilen kişinin alınıp götürüldüğü ya da en songörüldüğü tarih; öldürülmüş ise cesedinin bulunduğu tarih; "kayıp" kişinin alınıpgötürüldüğüne ya da belirli bir yerde tutulduğuna ilişkin tanık anlatımlarının bulurunasıve son olarak. zorla kaybedildiği ileri sürÜlen kişinin yakınlarının ileri sürdüğü malculgerekçelerin varlığıdır.

i gBu 136 kişinin adları, zorla kaybedildikleri yer, götürüldükleri ya da en songörüldükleri tarih ve akıbetierine ilişkin veriler. yazının sonundaki ektedir.

19IHD'nin veri1eri~e göre, aradaki bu on bir yıl içinde 13 kişi zorla kaybediimiştir.Aslında, bu dönemde, yaşam hakkı ihlalleri içinde gözaltında işkence ile öldürme vediğer keyfi infazlar bqat olmakla birlikte, "kayıp"ların sayısının daha yüksek olmasımümkündür; nitekim. diğer yargısız infazlar. içinde "kayıp"ların da '1991 Türkiyesi'ndegünyüzüneçıkmasının. 1980 COllp d'etat'sı sonrasında yaygın bu pratiklerin

Page 12: 5441

alenile~mesi' olduğu belirtilmektedir, Mehm~t Semih Gemalmaz, "1991 Türkiyesi'ndeInsan Hakları", Türkıye İnsan Hakları Raporu 1991. s. 15.

20Bu sayıları lHO'nin verileriyle kar~ılaştırmak yararlı olabilir: IHO Genel Başkanı AkınBirdal, 1991'de 4, 1992'de. 8, 1993'te 23, 1994'te ise 27 ki~inin kaybolduğununkesinle~tiğini, yalnızca i994'teki kesinleşmemi~ kayıp iddialarının sayısının ise 328olduğunu açıklaml~tır, Yenı Yüzyıl, 6 Haziran 1995.

211HO verilerine göre. 1995'irr .ilk üç ayında kaybolanıarın sayısı 77'dir, Yenı Yüzyıl.6 Haziran 1995.

2231.3.1992 tarih ve E. 1992/18. K. 1992/20 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı için bak.Resmi Gazete, 27. ı. i993. Yasanın iS. maddesinin ilk fıkrasına göre, terörlemücadelede görevalan istihbarat ve. zabıta amir ve memurları ile bu amaçla.görevlendiriimiş diğer personel bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardandolayı haklarında açılan kamu davası sonuçlanıncaya kadar tutuksuz yargılanırlar. Aynımaddenin üçüncü fıkrasına göre ise, bu kimselerin bu görevlerinin ifasından doğduğuiddia edilen suçlardan, adam öldürmek ve adam öldürmeye teşebbüs suçları hariç, taksirlisuçlarla diğer 'suçlar hakkında Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümleriuygulanır.

230stelik. iptal edilseler de, yasanın söz edilen hükümlerinin, sanki yürUrlükteymi~gibiuygulandıklarına ilişkin haberler basına yansımaktadır.. Istanbul CumhuriyetSavcılığı'nın. işkenceyle suçlanan polislerhakkindaki bir dosyayı bu. maddeye

Bu .yazıda degerlendirilen 136 "kayıp" iddiasının zaman açısından dag'ılımı, buyoguiılaşmayı açıkça ortaya koymaktadır. 199n'de II kişinin zorla kaybedildi~i ilerisürülmüştw:, bunlardan S'inin cesedi bulunmuştur. 1992'de yine II "kayıp" iddiası vardır,bunlardan 2'sinin cesedi bulunmuştur. 1993'te "kayıp" iddialarının sayısı 50'yeyükselmiş, bunlardan 21'inin cesedi bulunmuştur. 1994'te zorla kaybedildigi iddiaedilenlerin sayısı 64'ü bulmuş, bunlardan 39'unun cesedi bulunmuştur.20 Bu çalışmanınkapsamı dışında tutulan 1995 yılının ilk yarısında da bu hızlı artışın sürdü~übilinmektedir.21

Türkiye'de "kayıp"lar bütün boyut1arıylaaç;~ çıkanlmadıkça. "kayıp" iddialarınınneden askeri cunta döneminde degil de i990'lı yıllarda yükseldi~ini açıklayabilmekgüçtür. Ancak, yine de 1991'deki bazı gelişmelerı~ de~nilebilir. 1991 yılı, cuntayı izleyensekiz yıl boyunca iktidarda kalan ANAP'ın yerini, "insan haklan, hukuk d;evleti ve,demokrasi" vaadini seçim sloganı haline getiren DYP ve SHP'nin kurdugu koalisyonunalmasını saglayan kitlesel bir muhalefetin yükseldigi yıldır. Aynı yıl, Kürt kimliğini öneçıkaran HEP (Halkın Emek Partisi) kurulmuş, daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafındankapatılacak olan bu parti SHP'yle seçim ittifakı yaptığı 1991 seçimlerinde TBMM'yegirmiştir. Siyasal iktidarın el değiştirmesi, demokrasi, hukuk devleti ve insan haklanalanında herhangi bir olumlu gelişme sağlamamış, aksine, bir yandan 12 Eylül'ün hukukdevleti ilkeleriyle bağdaşmayan, antidemokratik yasal düzeni bütün cephelerinden aşınır,fiili güç dengesinin y~ttığı kurallar toplumsal yaşamın hemen her alanında yasalannyerini almaya başlarken, diger yandan da bu gidişi engelleyebilmek amacıyla özellikle hakve özgürlükler alanında yeni baskıcı yasal düzenlemelere başvurulur olmuştur. Bunun"kayıp" iddiaları açısından en önemli ömegi, 1991 yılında yürürlüge giren TerörleMücadele Kanunu'dur. Yasanın, daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilenbazı hükümleri, açıkça, işkenceye ve işkence ile adam öldürmeye, dolayısıyla zorlakaybetme eylemleriniıİ bir türüne cevaz verir niteliktedir.22 Ancak, Terörle MücadeleKanunu, bu dönemde yürürWge giren ya da uygulanmaya başi;anan benzeri hukuka aykınyasal düzenlemelerden yalnızca birisidir.23 'Hukukun, yasalar tarafından bile çignendigi

f

42 GöKÇEN ALPKAYA

Page 13: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE 43

böylesi bir ortamda, fiili güç dengesini zor yoluyla korumayı ya da deliştirmeyiamaçlayan güçlerin yasadışı faaliyetleri de yükselmiştir. Bu ba~lamda yalnızca PKK veyasadışı sol örgütlerin de~i1, devlet içinde yapılandı~ı ileri sürülen örgütlerin yasadışıfaaliyetlerinden de söz edilmektedir. Resmi olarak mutlak biçimde reddedilmeklebirlikte24 Meclis'te görüşülmesi istenen,25 Faili Meçhul Siyasal Cinayetler KonusundaMeclis Araştırma Komisyonu'nun raporunda da ciddi biçimde yer verilen26 bu türiddiaların gerçekli~i hukuken kanıtlanmadı~ gibi, gerçele aykınWdan da hukuksal açıdankanıtlanmış delildir. Öte yandan, insan haktan devletin çeşitli organları tarafından ap,yaygın ve pervasız bir biçimde çilnenmekteyken, sorumlululu bu tür "gizli fail"lereatmak da fazla anlamlı görünmemektedirP ışte böyle bir ortamda, "kayıp" iddiaları,sayılan binleri bulan "faili meçhul" cinayetler ile diler kaçırma ya da öldünneeylemlerinden belirgin biçimde aynşan ve.gittikçe yolunlaşan bir uygulamaya işaretetmektedir..

3. Colrafi daA_lım açısından Türkiye'de "kayıp" iddiaları

Ele alınan dönemde "kayıp"lann coğrafi da~lıml incelendilinde, saptanabilen ilközellik, bu iddialann Olatanüslü Hal (OHAL) Bölgesi 28 ile ıstanbul'da y<>lunlaşmasldıc.

,dayanarak il ıdare Kurulu'na göndermesine ilişkinolarak bak. Yenı Polltlka, 7Ağustos 1995.

24Dönemin başbakanı. "kontrgerilla" tartışmalarını. "bir ideolojinin devleti yıpratmuiçin sığındığı bir olay" diye niteleyerek. bu konudaki iddiaları "Araştıralım efendim, neçıkar? O zaman herşeyi araştıralım. yarın güneş doğacak mı diye arqtıralım" sözleriylereddetmektedir. Cumhurıyet. 24 Şubat 1993.

25ıncelenen dönemde bu konuda basına yansıyan iki. girişim olmuştur. "Kontrgerilla"konusunda meclis araştırması açılmasını. isteyen SHP milletvekillerinin girişimi, bukonunun Faili Meçhul Siyasal Cinayetler Konusunda Meclis Arqtırma Komisyonu'mmgörevalanına girdiği gerekçesiyle. parti içinde engellenmiş. Cumhurıyet, 17 Şubat1993; RP ve HEP milletvekillerinin verdikleri önerge ise Genel Kurul tarafındanreddedilmiştir. Cumhurıyet. 3 Mart 1993.

26Raporda, "Devletin içerisindeki herhangi bir grubun veya Devlet destekli bir grubuneylemlerini tanımlamak için ortaya atılan kontr-gerilla örgütü ile ilgili iddialar"ı onayaatan kişilerin. bu iddialara "dayanak teşkil eden herhangi bir somut delil" ilerisüremedikleri açıklanmakta. (bak. Dördüncü Bölüm. s. 6). bununla birlikte. SonuçbölOmünde.benzeri iddialara yer verilmektedir. Buna göre. Komisyonun çalışmaları "birtakım gizli örgüt denebilecek oluşumlar tarafından" engellenmiş; "bir merkezdenyönetiliyormuşçasına gizli örgOt şeklinde örgütlenen bu oluşumların Devletin seçimleiş başına gelmiş organlarınca" denetlenemediği ortaya çıkmıştır. Rapora göre "buörgütler hakkında zaman zaman kamuoyunda haberler çıkmakta ise de; nedeni bilinmezbir şekilde bunlar hakkındaki iddialar hiç bir zaman soruşturmaya konu olmamaktadır".Sekizinci Bölüm. s. 3.

27Nitekim. dönemin Içişleri Bakanı bu konuda "Devlet adam öldürmek için neden örgütkullansın? Yaparsa kendisi yapar" dedikten sonra "Ama Türk devleti adam öldürmezndiye eklemektedir. Cumhurıyet. 5 Mart 1993.

281993'e kadar bu. bölgeye giren iller şunlardır: Batman. Bingöl. Diyarbakır. Elazığ,Hakkari. Mardin. Siirt. Şırnak. Tunceli ve Van. 1993'te Bitlis'te de olağanüstü hal ilanedilmiş, Elazığ ise bu kapsamdan çıkarılmıştır.

Page 14: 5441

Bu dönemde, ele ahnan 136 "kayıp" iddiasından 89'u OHAL ~ölgesi'neilişkindir.29 OHAL kapsamındaki illerden yalnızca Van've Bingöl'de "kayıp", iddiasınarastlanmamış, gerikalan bütün OHALillerinde "kayıp" iddiaları ortaya atılmışur. Buillerin başında 40 "kayıp" iddiasıyla Diyarbakır gelmektedir. Türkiye ölçeğinde de birincisırada olan Diyarbakır'ı 19 "kayıp" iddiasıyla Şırnak, 12 "kayıp" iddiasıyla Mardin, 5"kayıp" iddiasıyla Baunan, 4 "kayıp" iddiasıyla 'Bitlis, 3 "kayıp" iddiasıyla Hakkari veikişer "kayıp" iddiasıyla Elazığ, Siirt ve Tunceli izlemektedir.

OHAL Bölgesi dışında "kayıp" iddialarının en yoğun görüldüğü il, 2 i "kayıp"iddiasıyla İstanbul'dur. İstanbul'u 6'şar "kayıp" id,diası ile Urfa ,ve Ankara, 4 iddia ileMersin, 3 iddia ile Muş ve 2 iddia ile GaZiantep izlemektedir. Bu dönemde Adana,.Erzincan, İzmir, Kahramanmaraş ve Muğla'da da birer "kayıp" iddiası ortaya atılmışur.

Öte yandan, dikkat çekici bir diğer özellik, cesedi bulunan "kayıp"ların önemli birbölümünün, alınıp götürüldüğü yerde değil, o yerin uzağında, bir başka ilçede, hattabazen bir başka ilde bulunmasıdır. Cesedi bulunan 70 "kayıp"tan 34'ü bakımından budurum geçerlidir.30 Bu uygulamanın, özellikle OHAL Bölgesi'ndeki bazı olaylarda,"kayıp"ların alınıp götürüldüğü yer ile cesetlerinin bulunduğu yer arasındaki olağangüvenlik denetimlerinin sıkılığına rağmen yapılabildiği vurgulanmaktadır.31 OHALBölgesi dışında da, "kayıp"ların cesetlerinin bulunduğu bazı "üçgen"lere dikkatçekilmektedir.32 Bolu-Hendek-Düzce üçgeninde 5, Gölbaşı-Kınkkale-Bala üçgeninde 6"kayıp"ın cesedi bulunmuştur. Bu durum, bu "üçgen"ler içinde ya da yakınında,"kayıp"ların tutulduğu, sorgulandığı ve öldürüldüğü bilinmeyen bazı yerlerin varolduğuiddialannı güçlendirmektedir.33 .

29Elazığ ve Bitlis'teki "kayıp" lar bu sayıya dahildir.30Bu sayıya, 14 Ocak 1992'de Muş'tan, "Diyarbakır DGM'de mahkemen vardır" diye

çağınıdıktan sonra 21 Ocak 1992'de Diyarbakır-Ergani arasında cesedi bulunan HarbiArman da dahildir, Cumhurıyet, 24 Ocak 1992. i

31Omeğin, Elazığ'dan kaçırılan Metin Can ve Hasan Kaya'nın cesetleri Tunceli'ye 12 km.uzaklıktaki Dinarsu köprüsünün altında bulunmuştut. Elazığ-Tunceli karayolunda sekizkarakol bulunması ve trafik ekiplerinin sürekli denetim yapması nedeniyle Can veKaya'nın buradan geçirilmesinin imkansız olduğu belirtilmektedir, Cumhurıyet, 7Mart 1993. Bunun gibi, Erzincan'dan kaçırılan ve cesedi Tunceli'nin Nazımiye kasabasıyakınında bulunan Cemal Akar'ın da 13 i. km.lik karayolu üzerindeki dört kontrolnoktasından geçirilmesindeki imkansızlığa dikkat çekilmektedir, Cumhurıyet, 15Mart 1993.

32"Faili meçhul cinayetlerd~ ölüm üçgenleri", Söz, 29 Nisan 1995.330meğin, 12 Eylül 1994'te zorla kaybedildiği ileri sürülen Kenan Bilgin'in ağabeyi,

kendisine telefon eden bir kişinin, Kenan Bilgin'in Gölbaşı'nda tutulduğunu ve aynıyerde onunla birlikte üç kişinin daha bulunduğunu söylediğini açıklarnaktadır, Gerçek,28 Ocak 1995. Ote yandan. salıverilen tek "kayıp" olan Ayhan Uzala da ızmit dışındaolduğunu sandığı bu tür bir yerde tutulduğunu açıklamıştır. Cumhurıyet, 27 Aralık1994.

GÖKÇEN ALPKAYA44

Page 15: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE 45

B. TÜRKİYE'DE "KAYıP"ÖZELLİKLERİ

ı. "Kayıp"lar bakımından

İDDİALARININ BAŞLıcA

Türkiye'de incelenen dönemdeki "kayıp"lann ortak özellikleri aıaşunldl~da. wrlakaybedilenierin önemli bir bölümünün üç gnipta ele alınabileceAi ortaya çıkmaktadır.

tık grupta, silaltlı mücadele yürüten yasadışı sol örgütlerin yöneticileri ve üyeleribulunmaktadar. OHAL Bölgesi dışında kalan illerdeki "kayıp"lann önemli bir bölümü bugruba girmektedir. Bu "kayıp"lacın çogunlugu, yasadışı örgüt üyeligi ya da bu örgütlerleilişki gerekçesiyle daha önce gözaltlna alınmış, yargılanmış ya da aranmaktadlr.34 Öte 'yandan, bu gruptaki "kayıp"lann kamuoyuna duyurulması, verilen lıanlar ve yapalanaçıklamalar, bu "kayıp"ların yasadışı sol örgütlerle baglantlsınl dogrular niteliktedir.Degerlendirilen 136 "kayıp"tan 15'i bu gruptadır; bunlardan biri kurtulmuş, birininyaşadlgı ögrenilmiş, digerlerinden ise bir daha haber alınamamıştır.

ıkinci gruptaki "kayıp"laCln ortak özelligi, kentlerde yaşayan ve muhalifkimliklerini açıkça dışavuran tanınmış Kürtler olmalandır. Bunlar arasında HEP'in (dahasonra ÖZDEP, DEP ve HADEP'in) il ve ilçe yöneticileri, Özgür Gündem (daha sonraÖzgür Ülke) gazetesinin çalışanları, sendikacılar ve ıHD üyeleri bulunmaktadır.ıncelenen 136 kişiden 26'sı bu gruba girmektedir. Bu 26 kişiden 12'si belirtilen partilerinyönetici ve üyeleri, 5'i belirtilen gazetelerin çalışanlan, 2'si sendikacı, 2'si ise. ıHDlidir.Öte yandan, tanınmış Kürt işadamlan da yine bu grupta de~erlendirilebilir.35 Bu gruptaki"kayıp"lardan 18'inin cesedi bulunmuştur, 8'i ise hala kayıplır.

Üçüncü grupta, özellikle OHAL Bölgesi'nde yaşayan KUrtler yer almaktadar.36ıncelenen 136 kişiden 79'ubu gruptadır. Bunlardan 27'si kentlerde, 52'si ise kOy ve

34Örneğin, ıstanbul'da "kayıp" iddialannın yediye yükseıdiği 1992 yılında bu iddialarakarşı dönemin ıçişleri Bakanı ısmet Sezgin bu kişilerin "kayıp değil, rITari" olduklarıruaçıklamıştır, Cumhurıyet. 12 Kasım 1992. ıçişleri Bakanlığı'nca yapılan biraçıklamada ise. Yusuf Erişti ile Tuğrul Özbek'in tahliye edildikte~, Hüseyin Yaman ileAyhan Efeoğlu'nun serbest bırakıldıktan sonra bir daha gözaltına alınmadığı. SonerGül. Hasan Gülünay ve Hüseyin Toraman'ın ise polis kayıtlarına göre "aranan kişiler"arasında olduğu belirtilmektedir, Özgür Gündem. 20 Aralık 1992. '

3511 Ocak 1994'te kaybolan Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzu'nun cesetleri IS Ocak1994'te Sapanca'da bulunmuştur, Cumhurıyet, 16 Ocak 1994. Savaş Buldan'ın ise•

. Hacı Karay ve Adnan Yıldınm'la birlikte, 3 Haziran 1994'te sabaha karşı YeşilköyÇınar Oteli önünde polislerce (ya da telsizli ve kimlikleri belirsiz kişilerce) gözaltınaalındığı iddia edilmiş, Özgür Ülke, 4 Haziran 1994; Cumhurıyet, 4 Haziran 1994;4 Haziran günü ise her üçünün de cesetleri Bolu'nun Yığılca ilçesi yakınlarındabulunmuştur. Bu olaydan bir yıl sonra basına yansıyan "gizli" bir Fransız belgesinde.gerek Cantürk'ün. gerekse Buldan'ın hem uyuşturucu ticareti yaptığı. hem de PKK'yifinanse ettiği iddia edilmektedir, Cumhurıyet, 23 Haziran 1995.

36Saptanabildiği kadarıyla bu grupta iki SUryani de bulunmaktadır. Hamdi Şimşek veHikmet Şimşek, Şırnak'ın Silopi ilçesi Görümlü köyünden 14 Haziran 1993'te alınıpgötürülen 6 kişi arasındadır: Bu olayda, köylüler. bu kişilere ait olan bir haçın köyimamının boynuna takıldığını ve köylülere "hepiniz Hıristiyansınız" dendiğini ilerisürmüşler, bundan bir süre sonra da "köy imamı Ermeni çıktı. çatışmada ölü elegeçirdik" açıklaması bu 6 kişinin öldürüldüğü kanısı yaratmış, ancak ıçişleri Bakanı.

Page 16: 5441

,

mezralarda kaybedilmiştir. Bu kişilere ve olaylara ilişkin veriler yetersiz ve sa~lıksızolmakla birlikte, bu gruptakilerin büyük çoğunlu~unun, değişik ölçülerde de olsa, PKKile ilişkili olmakla resmi ya da gayrı resmi olarak suçlandığı anlaşılmakta. ulaşılabilençeşitli veriler de bu suçlamalarııi her zaman temelsiz olmadığını göstermektedir. Bugruptaki kişilerden 39'u hala kayıptır, 40'1010 ise ce~edi bulun_muştur. Resmimakamların, öldürülen "kayıp"lardan ikisine ilişkin olarak, "çatışmada öldilrülenteröristler" olarak açıklama yaptığı beıirtilmektedir.37

Geri kalan 16 "kayıp" OHAL Bölgesi'nin dışındadrr ve bunların ilk iki grubagirdiklerine ilişkin bir veriye rastlanmadığı gibi, tamamını kapsayacak o"rtaközelliklerinin bulunup bulunmadı~ı da saptanamamıştır. Bunlardan 4'ünden hala haberalınamazken ıı'sinin cesedi bulunmuştur. Çoğunluğu Kürt olan bu "kayıp"lar arasındaSağlık Bakanlı~ı müfettişi Namık Erdoğan,38 Altındağ Niifus Müdürü M~it Bask1O,39avukat Yusuf Ekinci40 gibi gerek zorla kaybedilme biçimlerininbenzerliği, gerekse dahasonra haklarında yapılan spekülasyonlarla dikkat çeken kişiler vardır. Öte yandan, OHALBölgesi'nde çok sayıda infaz ve wrla kaybetme eylemine karıştığı ileri sürülen, ıtTEMinkurucusu olarak anılan ve hakkında "Devlet sırlarını açığa vunnak"tan dava açılan EmekliBinbaşı Ahmet Cem Ersever de benzer bir yönteml~ "kayıp" listesine ginniştir.41

buna ili~kin bir soru önergesine. "bu ki~ilerin gözalıma alındıkları ya da imamınöldüğü yönünde bir kayıda rasıIanmaml~ılr" yanıtını vermi~ıir. Özgür. Gündem. 15Ocak 1994. Bu ki~ilerden bir daha haber alınamamı~. ama bu olaydan iki yıl sonra.Hamdi Şim~ek'in öldürülmü~ olduğunu. oğlu Hikmet Şim~ek'in 'ise hala "kayıp"olduğunu belirten bir haber çıkmı~tır. Evrensel. 12 Haziran 1995. Doğru verilerisaptamak ,mümkün olmadığınd"n. bu yazıda; bu 6 ki~i akıbeti belli olmayan "kayıp"lararasında sayılml~tır.

37ıbrahim Sarıca için bak. TIHY. Türkıye ınsan Haklıırı Raporu 1991. s. 64; veMehmet~ah ıkincisoy için bak. TIHY. Türkıye İnsan Hakları Raporu 1993. s.187.

389 Mayıs 1994'te evinden ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamayan Namık Erdoğan'ıncesedi 12 Mayıs'ta Kırıkkale'de bulunmu~tur, Özgür Ülke. 13 Mayıs 1994. Daha önce 'değinilen "gizli" belgede. uy~turucu i~ine karı~anlar arasında Erdoğan'ın da adınıngeçtiği belirtilmektedir, Cumhurıyet. 23 Haziran 1995. _

39Mecit Baskın'ın kaybolduğu tarih saptanamamı~. cesedinin bulunduğu tarih konusundaise farklı verilerle kar~ılaşılmıştır; Özgür Gündem olayı 7 Ekim 1993'te. tarihvermeden duyurmuştur; bu olaya haber olarak yer vermeyen gazeteler ise. daha sonrakicinayetler arasında benzerlik saptarken Mecit Baskın'ı da anmakta. bunlar arasında"yalnızca Cumhurıyet'in verdiği 3 Ekim 1993 tarihi tutarlı görünmektedir. TİHY'nin1993 raporunda ise 31 Ekim 1993 tarihi verilmektedir.

40Yusuf Ekinci'nin zorla kaybedilmesine ili~kin olarak bak. Tarık Ziya Ekinci. LıceliAvukat Yusuf Ekinci Cinayetinin ıçyüzü. Istanbul, 1995.

41 Ersever'in bu faaliyetlerine ve öldürülmesine ilişkin olarak bak. Soner Yalçın.Bınbaşı Ersever'ln ltlrarıarı. 9. basım. Istanbul. Kaynak Yayınları. 1995.Er~ver'le aşağı yukarı aynı zamanda. haklarında çelişkili iddialar bulunan arkadaşlarıMustafa Deniz ile Nevval Boz'un da cesedi bulunmuştur. Cumhurıyet. 10 Kasım 1993.Yukarıda değinilen "gizli" Fransız belgesinegöre. aralarında Cantürk ve Buldan'ın dayer aldığı cinayetler dizisi. Ersever'in öldürülmesiyle başlamıştır. Cilmhurlyet. 23Haziran 1995.

GöKÇEN ALPKAYA46

Page 17: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE

2. Yöntem bakımından

47

Türkiye'de "kayıp"lann nasıl ve nereden alınıp götürüldü~ü incelendi~nde, di~erülkelerdeki bilinen bütün yöntemlerin uygulandı~ı görülmektedir, "Kayıp"lann büyükço~unlu~u tek tek alınıp götürülmekle birlikte, iki ya da daha fazla kişinin birliktegötürüldü~ü olaylar da vardır.42 Ele alınan 136 "kayıp"tan 88'inin nasıl alınıpgötürüldü~üne ilişkin taqık anlaumlan bulundu~undan, bu yöntemler büyük ölçüdeaçıklık kazanmıŞdurumdadır.

Bunlann başında, "kayıp"lann, ailelerinin yanında, evlerinden alınıp götürülmesigelmektedir. Kentlerde çogunlukla gece uygulandıgı için yalnızca aile üyelerinin tanıkoldugu. köy ve mezralarda ise çogunlukla herkesin gözü önünde gerçekleştirilen bu alıpgötürme yöntemi 88 kişiden 56'sl bakımından geçerlidir. Bunlara, konuk olarakbulunduklan bir evden, köyden ya da mezradan alınıp götürülen 4 "kayıp" da eklenebilir.Tanıklar, "kayıp"lann bu biçimde alınıp götürülmesini büyük bir çogunlukla "gözaiu"olarak adlandırmakta. yalnızca 5 kişi için "kimligi belirsiz kişiler tarafından kaçınıdı"ifadesi kullanılmaktadır. Öte yandan toplu "kayıp"lann ço~unlugu da bu gruptadır.

Sık başvurulan ikinci yöntem. "kayıp"ların sokakta ya da kahvehane, pastane,terminal gibi kamuya açık alanlarda alınıp götürülmesidir. Şehirlerarası yolda ya da kÖy-şehir arasında alınıp götürülen "kayıp"lar da bu kapsamda de~erlendirilebilir. 88"kayıp"tan 15'inin bu şekilde götürüldügü bilinmektedir. Tanıklar, bunlardan yalnızca 4'üiçin "kimli~i belirsiz kişilerce kaçınıdı" derken. geri kalanlar için "gözaiuna alındı"ifadesini kullanmaktadır.

Üçüncü bir yöntem, "kayıp"ların işyerinden alınıp götürülmesidir. Tanıklar, buyöntemle kaybedilen 8 kişiden 3'ü için "kimligi belirsiz kişilerce kaçınıdı" ifadesinikullanırken di~erlerinin gözalunaalındı~nı söyl~ektedir. '

Son olarak, "kayıp"lann Adliye'den alınıp götürilldügü belirtilmektedir. Daha öncegözaltına alınan ve mahkemeye sevkedilen 5 kişinin, salıverildikten sonra, Adliyebinasından alınıp götürüldü~ü ileri sürülmektedir.43 Tanıklar bu yöntemi de "gözalu"olarak nitelemektedir.

Ele alınan 136 "kayıp"tan 48'inin nasıl alınıp götürüldügüne ilişkin verilereulaşılamamışur. Ancak. bunlann 22'sinin, evlerinden ya da işyerlerinden çıkıp bir dahageri dönmemeleri nedeniyle, sokakta alınıp götürülmüş olmalanyüksek bir olasılıkur.

42Bu. incelenen 136 kişinin 45'i bakımından geçerlidir; 7 zorla kaybetme eyleminde2'şer, 3 zorla kaybetme eyleminde 3'er, bir eylemde 5, bir eylemde 6 ve bir eylemde deIlkişi birden alınıp götürülmüştür.

434 Nisan 1994'te Diyarbakır DGM'y'e çıkarıldıktan sonra buradan götürüldüıü ilerisürülen Necati Aydın ve Mehmet Ay'ın 9 Nisan 1994'te cesetleri bulunmuştur, ÖzgürGündem. 7 Nisan 1994; 9 Nisan 1994; II Nisan 1994. 6 Mayıs 1994 günü, IS günsonra çıkarıldııı mahkemede serbest bırakıldığı, ancak eşine tekrar Alay'agötürülebileceğini söyledikten sonra kendilerini polis olarak tanıtan telsizli kişilertarafından Mardin Adliye Sarayı'ndan götürüldüğü ileri sürülen Memduh Okmen'den birdaha haber alınamamıştır, Özgür Ülke, 12 Mayıs 1994. Yine Mardin Adliyesi'nden16 Kasım'da alınıp götürüldüğü söylenen Bayram ve Hamit Bal'ın ise 20 Kasım 1994'tecesetleri bulunmuştur, Özgür Ülke, 24 Aralık 1994.

Page 18: 5441

Türkiye'de "kayıp"ların kimler tarafından alınıp götürüldügüne ilişkin tanıkanlatımlan, failleri polis, asker/jandarma, korucular ve kimligi belirsiz kişiler olaraktanımlamaktadır. i

ıncelenen 136 "kayıp"tan 3l'inin polis tarafından alınıp götürüldüğünü açıklayan"tanıklar vardır. Bunlardan 18'ine ilişkin olarak, tanıklann adları bellidir. Piger 13 iddiadaise, ayrıntılı tanık anlatımları bulunmakla birlikte, tanıkların adları basınayansımamıştır. Bu 3 i kişiden 22'sinin cesedi bulunmuştur, 9'u ise hala "kayıp"tır.

44Om. 23 Kasım 1991 günü yakınlarıyla birlikıe yolda yürürken alınıp götürülen ve 27Kasım 1991 'de cesedi bulunan İsmail Hakkı Kocakaya'nın yakınlarının polisi suçladığıve ısrarla yüzleştirme isıediği belirıilmektedir, Cumhurıyet, ı Aralık 1991, 2 Aralık1991. Yüzleşiirme yapılıp yapılmadığı saptanamamıştır.

45öm. Hüseyin Toraman olayı. .46İsmail Hakkı Kocakaya'nın mrla kaybedilmesi olayı, Cumhurıyet, 3 Aralık 1991.~7Cemal Akar'ın cesedinin bulunmasından dört ay sonra, JIlevşehir Cezaevi'nde bulunan bir

tuıuklu, Cemal Akar'la önce Erzincan Emniyeıi'nde yüzleşıirildiğini, daha sonraTunceli'ye götürüldükIerini, burada Emniyeı Müdürlüğü'nde, bir başka resmi binada vesığınakları göstermeleri için arazide sorgulandıklarını, bir gece yinearazidesorgulandıkıan sonra Cemal Akar'ın geri geıirilmediğini açıklamıştır, Özgür Gündem,-24 Haziran 1993. Bundan yaklaşıkbeş ay sonra ise, Tunceli Valiliği, aynı gazeıede, bukişinin Cemal Akar'ın kaybolmasından önce gözaltına alınıp tuıuklandığını, aynıtarihlerde sorgulanmalarının mümkün olmadığını, ayrıca Cemal Akar'ın Tunceli EmniyeıMüdürlüğü'nce hiç gözaltına alınmadığını içeren bir ıekzip yayınlamışıır, ÖzgürGündem, 4 Aralık 1993. o

GöKÇEN ALPKAYA

3. Failler bakımından

48

Bu 3 1 "kayıp"a ilişkin olarak dikk.at çeken önemli bir özellik, hiçbir tanıgın resmi(üniformalı) polisten söz etmemesidir. Bütün tanık anlatımlarında kastedilen "sivil"polistir. Bu olayların çoğunluğunda, Terörle Mücadele Kanunu'nun yürürlüğegirmesinden önce Siyasi Şube olarak anılan, bu kanundan sonra yapılan düzenlemeyleTerörle Mücadele Şubesi adını alan birime baglı ekiplerden söz edilmektedir. Tanıklar, buekiplerin sivil giyimli, telsizli ve silahlıoldugunu belirtmektedir. Bu olaylarda genellikle3-4 kişiden söz edilmektedir. Bazı tanıkların failleri aynntılı olarak tanımlamasına vegördükleri takdirde teşhis edebileceklerini ısrarla belirtmelerine karşın bu iddiaların ciddiyealindıgına ilişkin herhangi bir veriye rastlanamamıştır.44 Öte yandan, bazı olaylarda.kullanılan arabaların plakaları belirlenmiş,45 bir olayda ise bu plakaların gerçekten deEmniyet Müdürlüğü'ne bağlı olan ve izlemede kullanılan araçlara ait olduğu, ancak sözkon~su olayda kullanılmadığı açıklanmıştır.46

"Kayıp"larınpolis tarafından tutulduğuna ilişkin tanık anlatımları dabulunmaktadır. Tanıkların, kendi adını, gözaltında tutuldugu tarihleri ve yerleri deaçıklayarak, polis tarafından tutuldugunu ileri sürdügü "kayıp"ların sayısı II 'dir.Bunlardan 5'i; aynı zamanda polis tarafından alınıp götürüldügüne ilişkin tanıklar bulunan"kayıp"lar arasındadır; 6'slnı ise bu tanık açıklamalarına kadar kendilerinden hiçbir haberalınamamış olan "kayıp"lar oluşturmaktadır. Saptanabildiği kadarıyla, bu 11 "kayıp"tanyalnızca birine ilişkin olarak resmi tekzip yayınlanmış ve polis tarafından tutulduğuiddiası yalanlanmıştır.47 Soru önergelerine verilen yanıtlara ileride deginilecektir.

Page 19: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE 49

Faillerin asker/jandarma olarak tanımlandığı olaylar, incelenen 136 "kayıp"tan47'sini oluşturmaktadır. Bunlardan 37'sinde tanıkların adları da bellidir. Bu "kayıp"ların,çoğunlukla, köy ve mezralarda yapılan operasyonlardan sonra götürüldüğübelirtilmektedir. Tanıkların, bu operasyonlarda hangi birimlerin görev yapuğını vesorumlu kişileri çoğunlukla bildiği, hatta bazen belirli görevliler hakkında suçduyurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır.48

Korucular tarafından alınıp götürüldüğü ileri sürülen "kayıp"ların sayısı 7'dir.Bunlardan 3'ü hala "kayıp"br, 4'ünün ise cesedi bulunmuştur. "Kimliği belirsiz kişiler"tarafından götürüldüğü' ileri sürülen "kayıp"ların sayısı ise i3'tür.Bunlardan IO'ununcesedi bulunmuştur, 2'si hala "kayıp"br, birisi ise salıverilmiştir.

Öte yandan, özellikle OHAL Bölgesi'nde, bir kimseyi özgürlüğünden yoksunbırakmaya yetkili görevliler konusundaki kuralların çiğnenebilmesi,49 örneğin "GizliGeçici Köy Koruculuğu" sisteminin oluşturulması,SO "Özel Tim" olarak anılangörevlilerin faaliyet alanlarının özgüllüğü gibi nedenlerle, "polis" ile "kimliAl belirsizkişiler" arasındaki ayrımın bulanık olduğu görülmektedir. Bunun gibi, faillerin polis,asker ya da korucular olarak tanımlandığı olaylara bazen "itirafçılar"ın da kabldığı ve bugruplar arasında değişik bileşimlerin sözkonusu olduğu anlaşılmaktadır. Bu güne kadarkısmen de olsa aydınlanan iki "kayıp" olayı bunu doğrulamaktadır.

tık olay, . M. Şerif Avşar'ın zorla kaybedilmesidir. 22 Nisan 1994'teDiyarbakır'daki işyerine gelen beş korucunun götürmek istediği M. Şerif Avşar bunadirenmiş, ancak dışarıda bekleyen iki kişinin gelerek polis kimliAl göstennesi üzerine, bukişilerle gitmek zorunda kalmışur. Bu sırada işyerinde bulunan kardeşleri, M. ŞerifAvşar'ın götürüldüğü özel aracı ve geri kalanların bindiği ticari taksiyi izlemiş veSaraykapı Jandanna Karakolu'nun bahçesinde durduklarını saptamışur. Ancak, Karakolyetkilileri, Avşar'ın babasının ve kardeşlerinin yapuğı başvuruyu, "bizde yok" diyeyanıtlamışur. Yakınları, bunun üzerine Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bütün

. yetkililere Avşar'ı kaçıran korucuların adını da vererek başvurmuş, bütün yetkililer detalimat vererek Avşar'ın bulunmasını istemiş, ama M. Şerif Avşar ancak 7 Mayıs'taSilvan'da ölü olarak bulunmuştur.S1 Yakınlarının direnci ve failleri saptayabilmeleri

48ömeğin, adları da belirtilen beş tanık, Agit Akibe ve ıbrahim Demir'in Ağaçlımezrasından II Aralık 1991 günü jandarmalar tarafından gözaltına alındığı bildirmiş veertesi gün "kayıp"ların cesedi bulunmuştur, Cumhurıyet, 14 Aralık 1991. Bu ikikişinin yakınlarının, Çukurlu köyünde görevli üsteğmen hakkında suç duyurusundabulunduğu da basına yansımıştır, Cumhurıyet, IS Aralık 1991. Ancak bundanherhangi bir sonuç alınıp alınmadığı sapıanamamıştır.

49TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre, geçiciköy korucuları, "hukukkurallarını açıkça ihlal ederek, yetkisiz bir şekilde polis bölgesinde operasyonakatılmaktadırlar",; Dördüncü Bölüm, s. 23. Raporda açıkça dile getirilmemekle birlikte,bu kişilerin "operasyona katılması" ve haklarında herhangi bir işlem yapılmaması, budurumun OHAL Bölgesi'nde meşru kabul edildiğini göstermektedir.

SOBu uygulama, yine TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporunda anlatılmakıa vekaldırılması istenmektedir; Dördüncü Bölüm, s. 23; Sekizinci Bölüm, s. 6.

S 1Bu yazıdaki sınıflandırmada, daha sonraki gelişmeler gözönüne alınmayıp bu verilerleyetinilerek, M. Şerif Avşar, "korucular tarafından zorla kaybedilenler grubundadeğerlendirilmiştir.

Page 20: 5441

4. "Kayıp"ların alubeti bakımından

Türkiye'de "kayıp"lar akıbetIeri bakımından incelendiğinde, zorla kaybetmelerin üçbiçimde sonuçlandığı görülmektedir. Bunlar, "kay~" kişinin devletin elinde olduğununkabul edilmesi, salıverilmesi ya da öldürülmesidir. 6 "Kayıp"hğın devam etmesi ise, bir•

S2Bu olayın farklı anlatımları için bak. "Faili MeçhulSiyasal Cinayetler" raporu.J?ördüncü Bölüm. s. 26-28; Cumhurıyet,I Mayıs .J994. 10 Mayıs 1994; Özgür.U1ke. 28 Nisan 1994. .

S3Bu yazıdaki sımflandırmada, daha sonraki gelişmeler gözönüne alınmayıp bu verilerleyetinilerek, Şeyhmus Yavuz, "kimliği belirsiz kişiler" tarafından kaçırılanlar grubundadeğerlendirilmiştir.

54Bu olayın farklı anlatı~ları iç~n bak. "Faili Meçhul Siyasal Cinayetler" raporu.Dördüncü Bölüm, s. 28; Özgür U1ke. 15 Eylül 1994. 16 Eylül 1994.

SS"Faili Meçhul Siyasal C4tayetler" raporu, Dördüncü Bölüm. s. 28.561ncelenen "kayıp"lardan biri, bunlara aykırı bir örnek oluşturmaktadır. 1992 ekiminde

zorla kaybedildiği iddia edilen Tuğrul Özbek'in gözaltında olmadığı resmen açıklanmış.

GÖKÇEN ALPKAYA50

sayesinde, beşi korucu, biri de ilirafçı olmak üzere altı kişi yakalanarak yargıyasevkedilmiş ve olay kısmen aydınlanmıştır. Buna göre, failler, M. Şerif Avşar'ı intikamalmak amacıyla kaçırmışlar, önce Saraykapı Jandarma Karakolu'na götürmüşler, dahasonra' bunlardan üçü Avşar'ı Lice yolunda bir yere götürerek 'sorgulamış veöldürmüştür.S2 Ancak, bu "kayıp" olayında bile aydınlanmayan ya da açıklanmayannoktalar vardır: Korucuların, Jandarma İstihbarat'ta görevli olduğunu söyledikleri 7. kişiyargı önüne çıkarılmamıştır, M. Şerif Avşar'ın karakolda ne kadar süreyle tutulduğu,yakınlarına "burada yok" diyen karakol yetkilisi hakkında herhangi bir işlem yapılıpyaptlmadığı bilinmemektedir.

İkinci olay, Şeyhmus Yavuz'un zorla kaybedilmesidir. 11 Mart 1994'teDiyarbakır'da bir pastaneden çıktıktan sonra "kimliği belirsiz" üç kişi tarafından kaçınlanŞeyhmus Yavuz'un cesedi aynı tarihte Diyarbakır-Silvan Karayolu'nda bulunmuş,Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kaldırılmış, üzerinde kimlik bulunmamasına karşın18 Mart'ta yerel bir gazetede cesedinin bulunduğu duyurulmuş, ailesi de aynı gün cesediteşhis euniştir.53 Tipik bir "faili meçhul cinayet" olarak görülen bu olay, dört ay sonra,tesadüfen've kısmen aydınlanmıştır. Gasp suçundan yakalananbir "itirafçı"nın silahınınbalistik incelemesi, bu silahın Şeyhmus Yavuz'un öldürülmesiı:ıde kullanıldığını ortayakoymuş, bu kişi de bunu doğrulamıştır. Diyarbakır Asayiş Şube Müdürlüğü'ne verdiğiifadeye göre, bu kişi, Şırnak'ta görev yapan ve yalnızca birisinin adını bildiği iki polislebirlikte bir pastanede otururken arkadaşlarıyla birlikte buraya gelen ve PKK'li olaraktanıdığı Şeyhmus Yavuz hakkında polislere bilgi vermiş, bunun üzerine polislerpastaneden çıktığında Yavuz'un koluna girerek kendi arabalarına bindirmişler, araba yı bukişi kullanmış, trafik kontrolünden polis kimliği göstererek geçmişler, Silvan yolundabir inşaatta durarak Yavuz'u sorguya çekmişler, daha sonra ikisinden birisi bu kişininsilahını kullanarak Yavuz'u öldürmüştür. "hirafçı", polise verdiği ifadede, polis veaskerlerin verdiği harçhklarl.a geçindiğini, son dönemlerde. Cizre Emniyet Müdürlüğümisafirhanesinde kaldığını ve ÖZel Harekat Şubesi'ndeki görevlilerle kırsala giderekmücadeleyi sürdürdüğünü, söz konusu tabancanın Cizre Emniyet Müdürlüğü'ne aitolduğunu belirtmiş ve tabancanın kendisine verildiğine ilişkin resmi belgeyisunmuştur.S4 Sanıklar hakkinda yargılamanın devam ettiği belirtilmektedir.SS

Page 21: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE sı

sonuç de~il, geçici bir durumdur; zorla kaybedilen kişinin ya öldürüldü~ü halde cesedininbulunmadı~ını, ya da hala alıkonuldu~unu gösterir. Bu alacakaranlık noktası, süresi vesonucu ne olursa olsun, bütün "kayıp" olayları bakımından geçerlidir. Ele alınan 136kişiden 64'ü hala bu alacakaranlıktadır.

Devletin elinde oldu~u kabul edilen, yani gözaltında oldu~u açıklanan ya datutuklanan "kayıp"lar, daha önce belirtildi~i gibi, bu yazıda kullanılan sayısal verilerarasına alınmamıştır. Çünkü, aslında, gözaltına almaya ilişkin kurallann uygulamadakeyfi biçimde ihmal edilmesi sonucu, gözaltına alınan herkes başlangıçta potansiyel bir"kayıp"tır. Gözaltı süresini uzaunak için, gözaltına alınan kişinin ilk 24 saat, bir hafta,hatta ıs güne varan süreler boyunca kayda geçirilmedi~ine ilişkin çok sayıda örnekvardır.5? Bu sayede, yasal bir zorunluluk olmasına karşın, gözaltına alınanlarınyakınlanna haber verilmedi~i gibi, ısrarlı başvurulara "bizde yok" yanıtı verilebilmekleve bu uygulama herhangi bir yaptınmla karşılaşmamaktadır.58 Ancak, daha sonra bukişilerin gözaltına alındıklannın açıklandı~59 ya da tutuklandıklan60 görülmektedir. Buyüzden, .gözaltına alınanlar, bu açıklanıncaya ya da tutuklanıncayakadar "kayıp"sayılmakta ve bu durum "kayıp" iddialanmn sayısını aşın ölçüde artırmaktadır.61

ancak bundan beş ay sonra, Devrimci Sol adına yapılan bir açıklamada, Özbek'ingözaltına alındıktan sonra polisle işbirliii yaptıiı duyurulmuştur, TlHV, TürkıyeInsan Hakları Raporu 1993, s. 188.

57Buna ilişkin olarak saptanabilen en uzun süre 23 gündür; Adana'daki bu olay için bak.Özgür Gündem, 22 Ağustos 1993.

58Bu konuda, dönemin Içişleri Bakanı ıSmet Sezgin, Hüseyin Toraman'a ilişkin biraçıklamasında, bir tür yaptırım olarak. "Gözaltında olduiuna ve sorgulamiıiına ilişkinhiçbir husus yoktur. Eğer arkadaşlarım beni yanıltmışlarsa, onlarla birlikte çalışmammümkün olmaz" demektedir. Cumhurıyet. 20 Aralık 1991.

59Bu uygulama bazen "sahte kimlik" gerekçesiyle açıklanmaktadır. Cumhurıyet. 22Ocak 1993. Gerçekten de. "kayıpnların bazılarının sahte kimlik kullandıkları yakınlarıtarafından da doirulanmaktadır. Cumhurıyet. 16 Kasım 1991. Bununla birlikte, bugerekçe, bu uygulamanın yaygınlıiını açıklamakta yetersizdir.

60Ömeğin. 1995'te. Gazi Mahallesi'ndeki olaylardan sonra gözaltına alınan HasanPolat'ın avukatı. Insan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı'nın danışmanınabaşvurduklarını. danışmanın Istanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'niarayarak Hasan Polat'ın gözaltı listesinde olmadığı yanıtını aldığını, ancak bundanbirkaç saat sonra Hasan Polat'ın "Gazi provokatörü" olarak basına tanıtıldılınıaçıklamıştır. Bu açıklama. Bakan'ın danışmanı tarafından da doğrulanmıştır.Cumhurıyet, 19 Nisan 1995.

61Bu konuda son bir gelişme, "gözaltı izleme birimleri" kurulmasına karar verilmesidir.Emniyet Genel Müdürlüiü'nün ilgili genelgesinde, CMUK uyarınca gözaltına alınankişilerin yakınlarına haber verildiii, ancak vatandaşların herhangi bir sebeple haberalamadıkları yakınları için büyük bir tedirginlik duydukları, tanıdıkları yetkilileraracılıiıyla bilgi almaya çalıştıkları. bazen geç de olsa amaçlarına ulaştıkları. ancakyaşadıkları bunalım ve stresin çoiu kez iz bırakmakta olduiu. bu uygulamalar sebebiylepolis-halk ilişkilerinin olumsuz olarak etkilendiğinin iddia edildiği belirtilerek, 24 saathizmet verecek izleme birimlerinin kurulması istenmiştir. Bu uygulamayla ayrıcagözaltılara ilişkin bilgilerin Emniyet Genel Müdürlüğü'nde merkezileştirileceği veburadan diğer illerdeki gözaltılara ilişkin bilgi de alınabileceği açıklanmıştır,Cumhurıyet, 17 Temmuz 1995. Aynı açıklama, yaklaşık bir ay soma, bu kez IçişleriBakanı Nahit Menteşe'ye atfen basına yansımıştır, Evrensel, 14 Aiustos 1995.Ancak, bu birimlerin kurulduluna ilişkin bir habere rastlanamamıştır.

Page 22: 5441

s. "Kayıp" iddialarına ilişkin işlemler bakımından

Bir kimsenin zorla kaybedilmesi durumunda, yakınları, tıpkı olagan kaybolma yada kaçınlma olaylarında olduğu gibi, polise ya da jandarmaya başvunnaktadır.64 Ancakbu birimler, "kayıp" iddiaları karşısında, "bizde yok" açıklamasıyla yetinmekte65 ve

62Kendi anlatımına göre, Ayhan Uzala 29 Kasım 1994 günü Kadıköy'deki evinin önünden8-10 kişi ıarafından kaçırılmış, iki üç saaılik bir uzaklıktaki ormanıık bir alandabulunan bir binada alıkonmuş ve 20 gün boyunca siyasi faaliyeıleri hakkındasorgulanmış. kendisine "illegal alındığı", "kaybolduğunun kesinleşıiği" söylenmiş,~cak sonunda salıverilmiştir. Ayhan Uzala'nın anlatımı için bak. Cumhurıyet, 25,26. 27 Aralık 1994.

63HADEP Elbistan ııçe Başkanı Hüseyin Koku. Koku kaçırıldıktan 16 gün sonra, işkencealtındayken sesinin ailesine dinleıildiği iddia edilmiştir, daha sonra kendisinden haberalınamamış. altı ay sonra ise cesedi başı kesilmiş olarak bulunmuştur. Yen iPoııtıka, 29 Nisan 1995. _

64 Ancak bazı "kayıp" yakınlarının. çeşitli nedenlerle. ya gecikerek başvuruda bulunduğu,ya da hiç resmi başvuruda bulunmadığı anlaşılmakıadır. Yakınlarının. "kayıp" kişiningözaltına alındığından ve yasal gereklerin yapılacağından emin olması ya da lamtersine yasal düzene hiç güven duymaması, başvuru olanaklarından yoksun bulunması yada zorla kaybedildiğinden emin olmadıkları sürece. "kayıp" kişiyi ele vermekisıememeleri bunun olası nedenleridir.

65Omeğin. 25 Eylül 1991 gecesi evinden gözaltına alındığı ileri sürülen İbrahimGündem'in kardeşinin ve eşinin. Hazro llçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli birüsteğmeni teşhis ettiklerini söylemelerine karşın. Hazro Cumhuriyeı Savcılığı'na.Diyarbakır DGM Başsavcılığı'na, Diyarbakır Valiliği'ne, II Jandarma Alay

GÖKÇEN ALPKAYA52

Zorla kaybetme eylemlerinin ikinci bir sonucu "kayıp" kişinin salıverilmesidir.Bunun da iki biçimde gerçekleşebilece~i varsayılabilir. Olasılıklardan biri, bazı"kayıp"ların, yukarıda de~inilen ola~an gözaltı uygulamasının sonunda hiçbir kaydageçirilmeden salıverilmesidir. Bu, kayda de~er bir olasılık olmakla birlikte, saptanabildi~ikadarıyla, bu yazıda incelenen "kayıp"lardan hiçbiri bakımından geçerli degildir. Di~er birolasılık olarak, tamamen yasadışı yollarla alınıp götürülen ve bilinmeyen yerlerde tutulanbazı "kayıp"ların, yine bilinmeyen nedenlerle serbest bırakılması, saptanabildiitikadarıyla, buyazıda incelenen "kayıp"lardan yalnızca birisi bakımından gerçekleşmiştir.62

Zorla kaybetme eylemlerinin diger bir sonucu ise "kayıp" kişinin öldürülmesidir.Bunun, incelenen 136 "kayıp"tan 70'i bakımından geçerli oldu~u, cesetlerininbulunmasıyla kesinleşmiştir. Yeterli verilere ulaşılamadığından, bu 70 "kayıp"ın alınıpgötürülmesi ile öldürülmesi arasında geçen sürelerde bir düzenlilik saptamak mümkünolamamıştır. Ancak, iki kişinin durumu dışında, alınıp götürülme ile cesedin bulunmasıarasındaki süreler belirlenebilmiştir. Bu süre, ele alınan 70 kişinin 48'inde 1-7 gün,9'unda 8-15 gün, Il'inde ise 15 günden daha fazladır. Saptanabilen en uzun süre ise aluaydır.63 Cesedi bulunan 70 "kayıp"tan 6O'ınlO cesedi yol kenarına, çöplüge ya da açıkalana atılmış olarak bulunmuştur; 5'i yakınları tarafından mezarlıkta, 4'ü morgdabulunmuştur, I'inin nerede bulunduguna ilişkin bilgi yoktur. Bu 70 kişinin 18'ininişkence ile öldürüldügü, öldürülmeden önce işkence yapılan II kişi dahil 23 kişinin iseözellikle baş ve göğüs bölgesine kurşun sıkılarak "infaz" edildigi anlaşılmaktadır. Diger .29 "kayıp"ın nasıl öldürüldügüne ilişkin bilgi yoktur.

Page 23: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE S3

fü1en görevleri oldu~u halde zorla kaybetme suçlannı soruşturmamaktadır.66 Bir diAeryol Cumhuriyet Savcılıklanna başvurmaktır. Ancak bu durumda da, savcılıklar, ]X>liseyada jandarmaya "kayıp" kişinin gözaltına alınıp alınmadı~ını sormakta, olumsuz yanıtalınca bunu aktarmakla yetinmektedirler.67 "Kayıp" yakınlanna söylenen bazı sözler,savcılıkların, bu konunun kendi görevalanlanna girdiAi kanısında olmadıklarınıgöstermektedir.68 Yukandaaktanlan bir olay dışında, "kayıp" yakınlannın tanıklaradayanarak yaptıklan suç duyurulanndan sonuç alabildiklerine ilişkin hiçbir veriyeulaşılamamıştır. Daha önce değinildiği gibi, "bizde yok" denilen kişilerin gözaltınaalındığının anlaşıldığı durumlarda bile, yanlış bilgi veren görevliler hakkında herhangi birişlem yapıldığına ilişkin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Öte yandan, bu konuda gerekenlerinkendiliğinden yapılması-bir yana, "kayıp" yakınlannın bu yöndeki çabatannın önünehukuksal engeller çıkanlmaktadır.69 Kısacası, bir "kayıp" iddiası, yasal düzen içindehiçbir yankı bulamamaktadır.70

"Kayıp" olduğu iddia edilen kişilerin cesedi bulunduğunda da bu durumdeğişmemekte, bunlar adeta doğal ölümlermişçesine rutin işlemlerin yapılmasıylayetinilmektedir. Adli tıp uzmanlan tarafından yapılması gereken otopsi pratisyenhekimler tarafından yapılabilmekte, soruşturmaya yönelik sistematik otopsi yapılmasıgerektiği halde olağan otopsiyle yetinilebilmektedir.71 Adli Tıp Kurumu'nun içinde

Komutanlığı'na ve OHAL Bölge Valiliği'ne yaptıkları yazılı bqvurulara yalnızca OHALBölge Valiliği'nden. "Ugi dilekçeniz gereği yapılan inceleme ve araştırma neıicesindekardeşiniz ıbrahim Gündem'in Diyarbakır ilinde görevli güvenlik güçlerince gözaltınaalınmadığı anlaşılmıştır" diye bir yanıt geldiAi belirtilmektedir. Cumhurıyet, 6Aralık 1991.

660ysa, zorla kaybetme niteliği taşımayan kaybolmalarda hiç olmazsa bqlangıçta ciddibir soruşturma başlatıldığı. halta kaybolan kişiyi bulmak için özel ekipler oluşturulduğubilinmektedir. örneğin kaybolduğu haber verilen 68'liler Vakfı Bqkanı'nı bulmak içinaltı kişilik bir tim oluşturulduğu açıklanmıştır. Cumhurıyet. 8 Ocak 1993.

67Bu duruma "Faili Meçhul Siyasal Cinayetler" raporunda da dikkat çekilmiştir. Raporda,"gözaltına alınanların hepsinin listesinin mahalli Cumhuriyet Savcılıklarındabulunması. vatandaşa net ve sağlam bilgi verilmesi. Savcılıkların havale memuru gibikullanılmasından vazgeçilerek yasal görevlerini yapmalarının sağlanması"istenmektedir, Sekizinci Bölüm. s. 6.

68Omeğin. bir cumhuriyet savcısının. iki yıl önce zorla kaybedilen Ayhan EfeOğlu'nunkardeşi Ali Efeoğlu'nun da zorla kaybedildiği iddiası üzerine. soruşntrma yapmak yerine"Kaybolduğuna inanmıyorum. ağabeyinin yanına gitmiştir" dediği basına yansımıştır.Cumhurıyet. i Mart 1994.

69Omeğin. 18 Mayıs 1994'te kaybolduğu ileri sürülen Kasım Alpsoy'un eşi, 24 Mayıs'tabulunan ve ölüm nedeni Adli Tıp raporuna "öldürülme" olarak geçen kimliği belirsiz bircesedin eşine ait olabileceği düşüncesiyle mezarın açılması için başvuruda bulunmuş,ancak bu başvuru reddedilerek Kasım Alpsoy dosyası kapatılmıştır. Özgür Ülke. 27Eylül 1994.

70Bir "kayıp" babasının söylediği, "Oğlumuzun durumunu bir vatandq olarak öğrenmegücümüz kalmadı" sözleri bu durumun mükemmel bir ifadesidir. Cumhurıyet. 23 Kasım1991.

71 Bilinen örnekler arasında Ferhat Tepe'nin zorla kaybedilmesine değinilebilir. DEPBitlis II Başkanı'nın oğlu ve Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri olan FerhatTepe. götürüldükten 7 gün sonra ölü bulunmuş. bu süre içinde "kayıp" olduğubilinmekle birlikte cesedine sistematik otopsi yapılmamıştır, bak. Bızım Ferhat,Bır Cinayetin Anatomısı. haz. A. Kadir Konuk. Istanbul. Belge Yayınları. 1994.

Page 24: 5441

54 GÖKÇEN ALPKAYA

bulundugu olanaksızhkların da bu uygulamaları kolaylaştırdıgı anlaşılmaktadır.nÖzellikle kamuoyunun tepki gösterdigi olaylarda "kayıp" kişinin cesedinin bulunmasıdurumunda, emniyet yetkilileri tarafından spekülatif açıklamalar yapılırken,13 savcılıklartarafından usulen açılan soruşturmaların ciddi ve kapsamlı soruşturmalar oldu~ukuşkuludur. Nitekim, daha önce de~inilen iki olay dışında, yargılanan ya da cezalandırılankişilerin bulundu~una ilişkin herhangi bir veriye ulaşllamamıştır.14 Öte yandan,tanıkların bulundugu bazı "kayıp" olaylarında, "kayıp" yakınlarına herhangi bir iddiadabulunmalarını önlemeye yönelik tutanaklar imzalabldıgı belirtilmektedir.15

6. "Kayıp" yakınlarının durumu bakımından

Türkiye'de "kayıp" yakınları, bpkı "kayıp"lar gibi, türdeş bir grup oluşturmamaklabirlikte, karŞı karşıya kaldıklan kötü davranış ve baskı büyük ölçüde aynıdır. Zorlakaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek, cesedi bulunan yakınlarına otopsiyapbrabilmek, cenaze törenini yapabilmek, failleri açığa çıkarabilmek için ugraşan ve busüreçte en hafifinden ilgisizlik,76 ama çogu zaman kötü davranışla karşılaşan bu kişiler,bu çabalarında ısrarlı oldukları takdirde çeşitli yöntemlerle sindirilmeye çalışılmaktadır.lleride incelenece~i gibi, Türkiye'de "kayıp"lara karŞı benimsenen ge~el tutuma uygunolarak, kamuoyunda "kayıp"lar konusunda bir duyarlılık oluştugunda, bakanlarla,başbakanla görüşmeyi başarabilseler de, çoğunlukla yerel düzeydeki yetkililerle karŞıkarşİya olan bu kişilere adeta birer suçlu gibi davranılmaktadır. Bunlar, yakınlarının

nOineğin, 1993 yılında, "adaleı namına" kaynak isteyen Adli Tıp Kurumu'na, 8 mily!U"lıkbüıçe talebine karşılık 300 milyon tahsis edildiği basına yansımışlır. Cumhurıyet.15 Ocak 1993. Ankara Adli Tıp'ta fotoğraf makinesi bulunmadığı için kimsesizcesetlerin eşkal kaydı alınarak gömüldüğü ortaya çıkmışıır. Evrensel. 15 Haziran1995.

13En çok başvurulan açıklama. "iç hesaplaşma" iddiasıdır. Örneğin. HEP'in eski Ankara ııBaşkanı Avukat Faik Candan'ın 2 Aralık 1994 gUnü. bürosundan ayrıldıktan sınra zorlakaybedilmesinin ve 14 Aralık'ta Bala yakınlarında öldürülmüş bulunmasının ardından,emniyet yetkilileri cinayetin bir "iç hesaplaşma" olduğu varsayımı üzedndedurulduğunu, bir avukat arkadaşının bu yönde ifade verdiğini açıklamaktadır.Cumhurıyet. 11 Aralık 1994. Ancak, sözkonusu kişi, verdiği ifadeyi açıklayarak,ifadesinin bu biçimde yorumlanmasına karşı çıkmaktadır, Özgür Ülke. 19 Aralık1994.

14"Faili Meçhul Siyasal Cinayetler" raporunda, bu duruma da değinilerek. savcılıklann.gazete ve kitaplarda yer alan iddiaları normal vatandaş gibi okuyup geçmekleyetinemeyeceği, bu konuda işlem yapmaları gerektiği hatırlaıılmaktadır, SekizinciBölüm, s. 9-10.

15Örneğin. 22 Kasım 1993'te askerler tarafından gözaltına alındığı ileri sürülen üzeyir'Kurt'un ailesi. Avrupa ınsan Hakları Komisyonu'na başvurduktan sonra, köylülere"köyümüzü PKK yakıı" diye zorla kağıt imzalatıldığını. kendilerinin de "oğlumuzuteröristler öldürdü" diye kağıt imzalamaya zorlandıklarını söylemektedir. Özgür Ülke,29 Aralık 1994.

16ıçişleri Bakanlığı'nın bu ilgisizliği gidermek üzere. "kayıp iddiasında bulunan kişileriçağırarak dinleyin" diye talimat verdiği basına yansımışıır, Evrensel. 14 Haziran1995.

Page 25: 5441

"KA YIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE ss

"kayıp" olmadı~ını, yurtdışına çıktı~ını,77 örgütleri tarafından kaçınldı~ını78 ya da adibir cinayete kurban giUi~ini kabul etmeye zorlanmakta,79 kabul etmeyenler suçlanmakta,bazen sorunun üzerine gitmemeleri için tehdit edilmektedir.80 Cenaze törenlerininyapılmasında güçlükler çıkarılmakta, bazı "kayıp"lar ailelerine bile haber verilmedengömülürken,81 "güvenlik" gerekçesiyle bazılanna ana babası dııında kimsealınmamakta,82 ya da tören yapılmasında çeşitli güçlükler çıkarılmaktadır.8

"Kayıp" yakınlarının seslerini duyurmak ve kamuoyunun dikkatini bu sorunaçekmek için yaptıkları toplantı, gösteri, oturma eylemi gibi eylemler de, yasaklama ya dazor kullanarak da~ltma yoluyla engellenmeye çalışılmaktadır; bu eylemlerde dayak vegözaltı olağan uygulama niteliğindedir.84 "DGM'nin inzibatını bozmak" suçundantutuklanarak bir ay hapisle cezalandırılan "kayıp" yakınlannın varlığı ise, bu kötüdavranışın yalnızca güvenlik güçlerine özgü olmadı~ını göstermektedir.85 Öte yandan,çok az sayıda olmalarına karşın, "kayıp" avukatlarının da çeşitli baskılarla karşılaştığıgörülmektedir.86 .

71Örneğin; Hüseyin Toraman'ın tutuklanan eşi. cezaevinden yapıığı basın açıklamasında.polislerin kendisini Hüseyin Toraman'ın yurtdışında olduğuna dair ifade vermeyezorladıklarını söylemektedir, Türkıye tnsan Hakları Raporu 1991. s. 113.

78Örneğin, Kenan Bilgin'in ağabeyi. "kayıp" iddiasını reddeden polislere tanıklarınvarlığını hatırlatıığında "Sizin kafanızı yıkamışlar. polis böyle şey yapmaz. Örgütününkaçırmadığını nereden biliyorsunuz?" diye tepki gösterdiklerini açıklamaktadır,Evrensel. 14 Haziran 1995. .

79Örneğin, ısmail Hakkı Kocakaya'nın yakınlarının karşılaştığı davranış: Kocakaya'nınzorla alınıp götürüldüğü sırada yanında olan iki kardeşi ve oğlu. JandarmaKomutanlığı'nda sekiz saat süreyle sorgulandıklarını, sorgu sırasında yalancılıkla vekonuyu saptırmalcla suçlandıklarını, yüzleştirme isteklerinn kabul edilmediğini vekonunun adi bir olayolduğunu kabul etmeye zorlandıklarını açıklamışlardır.Cumhurıyet. 4 Afalık 1991.

8°Örneğin, 12 Ocak 1994'te köyünden alınıp götürülen Cemile Şanık'ın babası. "Bu olayıÖzgür Gündem'e haber verirsen sonun kötü olacak" diye tehdit edildiğini. 10 Şubat'ta dakızının cesedinin bulunduğunu açıklamaktadır, Özgür Gündem, 16 Şubat 1994.

81 Örneğin Vedat Aydın polis tarafından gömüldüğünden. ikinci kez cenaze töreniyapılmışıır. Cumhurıyet, 10 Temmuz 1991.

82Örneğin Cemal Akar'ın cenaze törenine ailesi dışındaki yakınlarının kaıılmasıengellenmiştir, Cumhurıyet, 27 Şubat 1993.

83Ömeğin. 25 Kasım 1993'te evinin önünden kaçırılan ve ertesi gün cesedi bulunanŞevket Epözdemir'in "En geç saat 24:00'e kadar gömülecek" talimaıı yüzünden erkenealınan cenaze törenine katılanların kameraya alınarak tek tekarandığı belirtilmektedir.Özgür Gündem. 28 Kasım 1993. . .

84Örneğin. bak. "Kayıpailelerine dayak", Cumhurıyet. 5 Nisan 1995.851992'de zorla kaybedilen Hasan Gülünay'ın eşi 1995 "kayıp"larından Hasan Ocak'ın

annesiyle birlikte bir ay hapis cezası almışıır, Cumhurıyet. 18 Nisan 1995.86M. Şerif Avşar davasının avukaıı, "kimliği belirsiz kişiler" tarafından tehdit edildiğini

açıklamaktadır. CumhurlJet. 26 Eylül 1994; Avrupaınsan Hlikları Komisyonu'ndakiOzeyir Kurt olayının avukatlarından biri de tutuklanmıştır, Özgür Ülke, 29 Aralık1994.

Page 26: 5441

56 GÖKÇEN ALPKAYA

C. TÜRKtYE'DE "KAYıP" tDDtALARINA KARŞI ALINANTUTUMLAR

1. Suskunluk

Türkiye'de "kayıp" iddialan karşı~ında benimsenen genel tutum, bu iddialan"gönnemek, bilmemek, duymamak"tır.

Devlet yetkililerinin büyük ço~unlu~u "kayıp" iddiaları karşısında, do~rudankendilerine yönelik bir soru ya da suçlama olmadıkça, olumlu ya da olumsuz görüşbildinnekten kaçınmaktadırlar. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, yüksek yargıorganlannın başkan ve üyeleri, MGK, Genelkurmay Başkanı ve di~er yüksek rütbeliaskerler, tanınmış savcılar, yüksek bürokratlar gibi, Türkiye'nin her tür sorunu üzerinegörüşlerini belirtmekten kaçınmayan devlet yetkilileri, "kayıp" iddiaları karşısındasuskundur.

Programlarında ve seçim vaadlerinde hukuk devletine, insan haklarına,demokrasiye büyük yer ayıran siyasal partilerin, tüzüklerinde demokrasi, ça~daşlık gibiamaçlara yer veren derneklerin.ve benzeri çeşitli baskı gruplannın büyük ço~unlu~u da"kayıp" iddialarını gönnezden gelmektedir.

İnsan hakları alanında çalışmalar yapan bazı kuruluş ve organlar da, "kayıp"iddialan karşısında suskundur. Örneğin, İnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu'nun.açıklanan gü~demi ve faaliyetleri arasında "kayıp"lar konusu yoktur. Üniversiteleregelince, son dönemlerde insan hakları alanındaki dışa dönük çalışmaların, örneğinavukatlara, polise insan haklan eği!imi venne türü faaliyetlerin arttığı bu kurumlarda,Türkiye'deki diğer insan haklan ihlalleri konusunda olduğu gibi "kayıp"lar konusunda daherbangi bir çalışma yapılmadığı görülmektedir.

Basın yayınorganlarının tutumu' ise •. daha önce değinildiği gibi, "kayıp"iddialanna genelolarak yer venneme, ancak bazen 'sansasyonel' bir boyut kazandığındahaber olarak vermedir. Bu durumda da, bilgilendirmeden çok, yanlış bilgilendinnenin ağırbastığı görülmektedir.

2. Yadsıma

"Kayıp" iddialanyla ilgili olarak kendilerine soru yöneltilen ya da sorumluluklanhatırlatılan üst düzeydeki devlet yetkililerinin ise bu iddiaları yadsıma tutumunubenimsedikleri görülmektedir. Bu tutumun en çarpıcı örne~i, dönemin başbakanıSüleyman Demirel'in, kendisinden yakınlarının bulunmasını isteyen "kayıp" ailelerineverdiği "Çocuğun eebimde mi çıkanp vereyim?" yanıtıdır.87 Bu sorunla doğrudan ilgiliolan içişleri bakanlan da, basına ve Meclis'te verilen soru önergelerine karşı genelolarakyadsıma tutumu içindedirler. Bu yetkililer, "kayıp olduğu iddia edilen şahsın nezaret altınaalındığına dair bilgi ve belgenin mevcut olmadığı" açıklamalanyla yetinmekte,SS bu

87Cumhurlyet, 10 Kasım 1992. .88Omelin, 7 Alustos 1993'te onadan kaybolan, bir tanılın Istanbul Emniyeti'nde

gördütOnU ileri sOrdOIOve hala "kayıp" olan Ozgtır GUndem muhabiri Aysel Malkaç'aili~kinaçıklama için bak. Özgür Gündem. 29 Ekim 1993.

Page 27: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE 57

"kayıpnların bulunması için nasıl bir araştırma yapıldı~ına, tanıkların dinlenipdinlenmedi~i gibi konulara açıklık getirmemektedir. Emniyet yetkilileri de bu iddiaları"tamamen asılsız, maksatlı ve düzmece" olarak nitelendirmekte,89 amacesedi bulunanlarda dahil hiçbir "kayıp"a ilişkin somut bilgi vermemektedirler.

Resmi kurumlar da, soruna ilişkin açıklama yapılması gerekti~inde, bu iddialarıyadsıma yolunu geçmektedir. Öme~in, Dışişleri Bakanlı~ı, Uluslararası Af örgütü'nün1994 Türkiye raporundaki "kayıp" iddialarına karşı, bu kişilerin büyük ço~unlu~unungözalbna alınan, ama delil yetersizli~inden salıverilen kişiler oldu~nu, aynca PKK'ninyılda 15-20 bin kişiyi Avrupa ülkelerine soktu~unun da bilindi~ini açıklamıştır.90Uluslararası Af örgütü'nün 1995 raporuna ilişkin olarak Dışişleri Bakanlı~ı'nca yapılanaçıklamada ise, "kaybolma konusundaki iddiaların do~rulanabilmesi için adı geçenlerinkomşu ülkelerde üslenen PKK içinde olup olmadı~ı veya Bab Avrupa ülkelerine sı~ınıpsı~ınmadı~nı bilmek gerekir" denmektedir.91

3. Karşı suçlama ve gözdağı

Yadsıma tutumu son tahlilde gelip "Devlet cinayet işlemez" savınadayandl~ından92 ve bu savın tek başına hiçbir hukuksal ve reel de~eri bulunmadı~mdan,"kayıp" iddialarının yadsınmasına çoğu zaman karŞı suçlama tutumu eşlik etmektedir.Öme~in, Dışişleri Bakanlı~ı'nın yukarıda değinilen son açıklamasında, Uluslararası AfÖrgütü'nün "PKK ile temas halinde" olduğu ve terörist şiddeti mazur gösterdiğibelirtilmektedir.93 Basına yansıdığı kadarıyla, bu tutum yalnızca Uluslararası AfÖrgütü'ne yönelik olmayıp, insan hakları konusunda benimsenen yeni stratejininsonucudur: Dışişleri Bakanlı~ı, Genelkurmay Başkanlı~ı, Emniyet Müdürlü~ü, AdaletBakanlığı ve İnsan Hakları Bakanlı~ı temsilcilerinin katıldı~ belirtilen bir koordinasyontoplanbsında, Bab'dan gelen eleştirilerin, "samimi eleştiriler" ve "PKK yanlısı eleştiriler"olarak iki gruba ayrılması, samimi eleştiriler yönelten çevrelerle yakınlaşılarak her türlüişbirli~ine gidilmesi, PKK yanlısı eleştiriler yöneiten çevrelere karŞı ise "aynmcı birpolitika" izlenmesi ve bu çevrelerin PKK ile işbirli~i içerisinde oldu~unun 'ilan edilmesikararlaştırılmışbr.94

İçişleri Bakanlığı da karşı suçlamada bulunm~tan kaçınmamaktadır. Soruönergelerineverilen yanıtlarda, "kayıp oldu~u iddia edilen şahsa rastlanmadı~ı"açıklamasına, "bu iddialar yasadışı bölücü örgütlerin propagandasını yapmaya yönelikiddialardır" türü suçlamalar eşlik etmektedir.95 Buna uygun olarak, OHAL Bölge Valisi

89Cumhurlyet. 3 Ocak 1993.90Yenl Yüzyıl. 9 Şubat 1995.91Cumhurlyet. 8 Temmuz 1995.92Bu sava, özellikle tanıkların ya da kanıtların bulunduğu durumlarda veya kamuoyunda

bir tepki ol~tuğu dönemlerde gerek Cumhurbaşkanı'nın. gerekse içişleri bakanlarınınsık sık başvurduğu görülmektedir. örn. Cumhurıyet. 25 Haziran 1994, 7 Haziran1995.

93Cumhurlyet. 8 Temmuz 1995.94Hürrlyet, 2 Temmuz 1995.95Hasan GülOnay için verilen soru önergesine yanıt için bak. Özgür Gündem. 18 Ekim

1992.

Page 28: 5441

58 GöKÇEN ALPKAYA

de bu iddiaların güvenlik güçlerini güç durumda bırakmak için ortaya al1ldı~nı söylerken,bu iddiaları ileri sürenleri güvenlik güçlerini yıpraunakla suçlamaktadır.96

4. Duyarlılık

Böyle bir ortamda. "kayıp" iddiaları karşısında görece duyarlı bir tutumbenimseyen ender yetkililerden biri, bu iddiaları araştırmak üzere TBMM İnsan Haklarınıİnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kurulmasını sağlayan TBMM BaşkanıHüsameuin Cindoruk olmuştur. Ancak bu alt komisyonun, meclis komisyonlarınıngenelde son derece sınırlı olan yetkisi ve belki de "kayıp" yakınlarının itirazına yol açanbileşimi101 nedeniyle, tamamlanarakaçıklanmış bir çalışması buluninamaktadır.102 Bualt komisyon kurulmadan önce yine TBMM tnsan Haklarını İnceleme Komisyonubünyesinde oluşturulan bir kurulun Hüseyin Toraman'ın zorla kaybedilmesine ilişkin

96Cumhurlyet. 5 Mayıs 1995.97Akşam 'gazeıesinin 14 Haziran 1995 günkü sayısından aktaran. Evrensel. 16 Haziran

1995. .98Türk Demokrasi Vakfı. Demokrasi, ınsan Hakları ve Terör Üçlüsünde

Türkıye. yazarı yok. tarih yok. yayın yeri yok. s. 17.99Yenl Yüzyıl. 18 Temmuz 1995.100Yenl Yüzyıl. 19 Mayıs 1995.101 "Kayıp" yakınları. bu komisyona kendilerinden de bir ıemsilcinin ya da bir avukatın

katılmasını istemişler. Özgür Gündem. 14 Kasım 1992; ayrıea Maraş katliamısanıklarından olan bir milletvekilinin bu komisyonda yer almasını protesto etmişlerdir.Cumhurıyet. 13 Kasım 1992.

102T8MM IHIK Başkanı Sabri Yavuz, 1994 yılında bu durumu. "Ama beyler, çok da kolaydeğil bunlar. O onu şahit gösteriyor. o onu. Bakaeağız, sıraya koyaeağız. Daha 8 kişiile ilgili araştırmayı sonuçlandıramadık. Resmi makamlar 'devletin elinde o konuyailişkin bilgi yok' diyorlar" sözleriyle doğrulamaktadır. Özgür Gündem. 1 Mart 1994.

Page 29: 5441

"KAYIP"LAR SORUNU VE TÜRKİYE S9

araşurması, bu konuda açıklanan tek araştınna olarak kalmıştır. ıo3 Bu raporda, "kayıp"oldu~ iddia edilen Hüseyin Toraman'ın bulunamadı~ sonucuna vanlmaktadır.104

ınsan haklanodan sorumlu devlet bakanları da, "kayıp" iddiaları karşısında gOreceduyarlı bir tutum benimsemektedir. Ancak bu duyarlılık, bu iddiaların soruşlW'U1maslkonusunda herhangi bir gelişmeye yol açmamışur. Bu konuda bu makam tarafından atılanen önemli adım, "kayıp"ların cesetlerinin bulunmasında Adli Tıp Kurumu'nwı önemli birrol oynayabilece~inin anlaşılması olmuştur. ınsan haklarından sorumlu devlet bakanıAlgan Hacalo~lu, iki "kayıpnın, yakınlarının çabasıyla Adli Tıp kayıtları sayesindekimsesizler mezarlı~ında bulunmasından sonra, bu kurumda bulunan kimsesizlerdosyasını "incelemeye" almıştır. ı05 Ancak, sonuçları üç ay sonra açıklanan buincelemeden bilinmedik bir sonuç çıkmamışur: Bakan, son on yedi ayda sadeceıstanbıiI'da kimli~i belirlenemeyen 290 cesedin kimsesizler mezarlı~na gömüldü~ünü. buölümlerin üçte birinin toplum vicdanını rahatsız eden "şüpheli cinayetler" oldu~unu. 80kişinin işkence sonucu öldüğünün çok açık oldu~unu söylemiş, bununla birlilc1eamacının kamuoyu yaratmak, basını ve kamuoyunu harekete geçirmekle sınırlı oldu~ubildirmiş, "kayıp" ailelerine kimseye güvenmeden kendi "kayıp"larını aramalarıtavsiyesinde bulunmuş ve emniyetin bu olaylardaki rolünün ne oldu~u sorusuna "Bunacevap veremem. Yorumu size bırakıyorum. Nasıl istiyorsanız öyle düşünün; cevabı dayorumu da kendiniz bulun" yanıunı vermekle yetinmiştir.I06'

SONUÇVelasquez Rodriguez, 12 Eylül 1981'de Honduras Silahlı Kuvvetleri'nden birekip

tarafından gözaitina alınmışur ve o tarihten beri "kayıpnur. ~ıdaki alınu. bu olayabakan Amerikan tn san Hakları Mahkemesi'nin kararına ilişkin bir incelemedenaklarıimışur: 107. .

..... bu tür vak'alarda, somut ihlalolgusu ile devletin sorumluluju arasında dojrudanve açık bir bağ kurmaya elverir veriler ya da kanıtlar bulunamamaktadır. Kayıp k~ilerolgusu, bölgede, özellikle bir yöntem olarak siyasal muhaliflerin ortadan kaldırılması i

amacının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Olayda mağdur, bazı görgü tanıklarının dasaptadığı üzere, sivil giyimli ve silahlı birkaç kişi tarafından plakasız bir araca sokularakgötürülmüştür. .. kişilerin kaybolması pratiği her tUrlü kanıtın ortadan kaldırılmasıamacıyla yeğlendiğinden, bir kez/bu pratik (yani kişinin kaybolduğu) saptanmışsa, artık okişinin kaybı olgusu, karineler ve genel nitelikli verilerle kanıtlanabilecektir ... Mahkeme,şu gerçeklerin kanıtlarımış olduğu hükmünü vermiştir: I) i98 I. i984 arasında, çoğu bir dahahiç geri dönmeyen, 100 ila ISO arasında kişi kaybolmuştur; II) Honduras halkı, kişilerinkaçırılması ve daha sonra kaybolmasının askerler, polis ya da onların emri altındaki

\ ajanlarca yürütüldüğü konusunun kamunun malumu olduğu görüşündedir; III) Kişilerinkaybolması sistemli bir pratiktir; genellikle Honduras yönetimince devletin güvenliğini

i03Cumhurlyet, 12 Kasım 1992.i04 i992/1 esas ve 1992/1 karar no.lu raporda, oturduğu evdeki son kiraemın Ermeni

olmasına dayanılarak Toraman'ın Ermeni örgütleriyle bağlantısının olabileceğine dikkat. çekilmiş ve Toraman'ın yurtdışına çıkmış olabileceği kanısı belirtilmiştir.lOSCumhuriyet, 23 Mayıs 1995.106Yenl Yüzyıl, 26 Ağustos 1995.107Mehmet Semih Gemalmaz, Yaşam Hakkı ve tşkence Yasa~ı, Istanbul, Kavram

Yayınları, 1993, s. 96.97.

Page 30: 5441

l080emalmaz, aıy, s. 97.

,Mahkemenin, bu dolaylı ve genel nitelikli kanıtlar ışıgında, Rodriguez'in

kaybolmasının, kamu görevlilerinin koruması altındaki ajanlar tarafındangerçekleştirildi~i, ayrıca, gerçek böyle olmasaydı bile, bu eylemleri önlememiş,soruşturmamış ve yaptırıma bağlamamış olması nedeniyle yine Honduras yönetimininsorumlu oldu~u kararına vardığı belirtilmektedir.l08

Bu karar, zorla kaybetme eylemlerinininsan hakları hukuku ba~lamında nasılyorumlanıp mahkum edildiğine mükemmei bir örnek oluşturmaktadır. Türkiye'de "kay'ıp"iddialarına ilişkin olarak yalnızca bu yazıda ele alınan veriler bile, yakında benzerikararların Türkiye bakımından da verilece~ini göstermektedir. Ancak bu öngörününgerçekleşmesi ile Türkiye'deki zorla kaybetme eylemlerinin sona ereceğini ya daazalacağını söylemek güçtür.

GÖKÇEN ALPKAYA60

tehdit ettiği düşünülen bireyler, bu pratiğin mağduru olmuştur; kaçınırnaların karakteristiğibunların askeri yetkililerce yürütüldüğü izlenimini vermektedir; bazı hallerde kaçırma'eylemlerini bizzat resmi üniformalı silahlı kuvvetler personeli gerçekleştirmiştir; kaçınlankimselerin gözleri bağlanmakta, sorgulanmakta, işkence görmekte ve sıklıkla daöldürülmektedir... Mahkemeye göre, kitlesel ve sistemli insan hakları ihlallerininbulunduğu ülkelerin bir ö,zelliği de etkili iç hukuk yollarının yeralmamasıdır. Bu konudaHonduras Yasama Meclisi üyelerinin, avukatların, mağdurl8rın, mağdur yakınlarının ve çoksayıdaki gazete haberinin sunduğu veriler ve tanıklıklar, kanıtiçin yeterli görülmüştür.Ayrıca, bu alanda çalışan avukatİann baskıya uğradığı, gözetim merkezlerinde denetimyapmak girişiminde bulunan yargıçlara izin verilmediği, asker ya da polisgüvenlik güçleripersoneline karşı kayıp kişiler pratikleri nedeniyle açılan kovuşturmaların yürütülmediğiyahut yönetimce, ört-bas edildiği, tanıkların aynca baskıya maruz kaldığı saptamalarınıyapan Mahkeme, sonuçta, Honduras'taki .asker ve polis görevlilerin, yönetimin ve hattayargının bu ülkede kişilerin kaybolması pratiğini önleyecek, olaylan soruşturacak ya dasorumluları cezalandıracak bir yetkiye sahip olmadığının yahut böyle bir yetkisibulunmakla beraber bu doğrultuda tasarrofta bulunmayı reddettiğinin kanıtlandığını hükmebağlamıştır. "

Bu yazıda incelenen veriler, Türkiye genelinde yaygın ve sistemli bir zorlakaybetme uygulamasından söz etmeye izin vermese de, belirli bölgeler özelinde zorlakaYbetmelerin, sistemli ve yaygın olarak uygulandıgını ortaya koymaktadır. Yine yalnızcabu verilerden yola çıkarak, Türkiye'deki zorla kaylx:tme eylemlerinin, merkezilhiyerarşikbir uygulama olmadı~ı, yerel ya da bölgesel inisiyatifle yürütülen farklı uygulamalarbiçiminde gerçekleştirildi~i söylenebilir. Ancak. bu uygulamalar dizisinin, gerek sonaerdirilip cezalandırılması için hiçbir önlem alınmaması, gerekse bunları özendirici birmeşruiyet zeminini yaratmaya yönelik bir tutum geliştirilmesi nedeniyle, merkezidüzeyde en azından hoşgörüldügü anlaşılmaktadır. Bu durumda, köklü bir tutumde~işikliği gerçekleşm~ikçe, "kayıp" iddialarının artarak sürece~ini söylemek kehanetolmayacakur.

Page 31: 5441

\

"KA YIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE

,EK: "KAYıP" IDDIALARı: 1991.1994

1991

Agit Alcibe-İbrahim Demir n1.12.1991, Şırnak; öldürüldÜ)Hamit Temel (19.10.1991, Hakkari; öldürüldü)Hüseyin Toraman (27.10.1991, İstanbul; "kayıp")İbrahim Gündem (25.09.1991, Diyarbakır; "kayıp")Thrahim Sarıca (18.06.1991, Şırnak:; öldürüldü)İsmail Hakkı Kocakaya (23.11.1991, Diyarbakır; öldürüldü)İsmail Yi~it (28.08.1991, Mardin; öldürüldü)Murat Ö7.sat (23.1 1.1991, Antep; öldürüldü)Vedat Aydın (05.07.1991, Diyarbakır; öldürüldü)Yusuf Erişti (14.03.1991, İstanbul; "kayıp")

1992

Abdülselam Tunç (19.12.1992, Mardin; öldürüldü)Ayhan Efeo~lu (06.10.1992, İstanbul; "kayıp")Durmuş çaylale (09.02.1992, Mu~la, "kayıp")Harbi Annan (20.01.1992, Muş; öldürüldü)Hasan Gülünay (20.07.1992, İstanbul; "kayıp")Hüseyin Yaman (04.05.1992, İstanbul; "kayıp")Mehmet Demir (10.01.1992, Siirt; "kayıp")Mehmet Ertak (22.08.1992, Şırnak; "kayıp")Namık Erkek (19.12.1992, Mersin; "kayıp")Soner Gül (04.05.1992, İstanbul; "kayıp")Tu~rul Özbek (09.10.1992, ıstanbul; yaşadı~ı ~nildi)

1993

Abdurrahman İbin-Şakir Thin-Celal Yanık (23.11.1993, Mersin; öldürüldü)Abdüivahap Timurtaş (14.08.1993, Şırnak; "kayıp")Ahmet Cem Ersever (26.10.1993, Ankara; öldürüldü)Ahmet çakıcı (08.11.1 993, Diyarbakır; "kayıp")Ahmet Kalpar (07.12.1993, Urfa; "kayıp")Ahmet Şahin (18.03.1993, Diyarbakır, "kayıp")Ali Kırlangıç (07.03. 1993, İstanbul, "kayıp")Aysel Malkaç(07 .08.1993, İstanbul; "kayıp")Cemal Akar (25.01.1993, Erzincan; öldürüldü)Dodo Tekin (04.08.1993, Mardin; öldürüldü)Emin Kaya (27.12.1993, Şırnak; öldürüldü)

61

Page 32: 5441

Kerim Tek (02.07.1994, Siirt; öldürüldü)Abdülbaki Nayman (13.12.199.ı, Batman; öldürüldü)Abdülkadir Çelikbilek (14.12.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Ahmet Kıran-Ayşe Kıran (1 1.09.1994, Şırnak; öldürüldü)Ali Bulut (22.07.1994, Şırnak; öldürüldü). Ali Efeogıu (05.01.1994, ıstaııbul; "kayıp")Ali Tekdag (14.11.1994, Diyarbakır; "kayıp")Aslan Yıldız-Müslüm Kavut (13.10.1994, Tunceli; öldürüldü)Ayhan Uzala (29.11.1994, ıstınbul; salıverildi)Bayram Bal-Hamit Bal (16.11.1994, Mardin; öldürüldü)Behçet Cantürk-Recep Kuzu (12.01.1994, ıstanbul; öldürüldü)Cemile Şan ık (12.01.1994, Bitlis; öldürüldü)Cüneyt Aydınlar (20.02.1994, i.stanbul; "kayıp")

Erdo~ Şakar (13.08.1993, ıstanbul; "kayıp")Faik Kevci (08.12.1993, Urfa; "kayıp")Ferhat Tepe (28.07.1993, Bitlii; öldürüldü)Fesih Avşar (20.11.1993, Batman; "kayıp")Fethi Yıldız (10.09.1993, Şınıak; öldürüldü)Hüseyin Taşkaya (16.12.199:i, Urfa; "kayıp")İbrahim Akıl-Halit Özdemir-M. Salih Demirhan-Hamdi Şimşek~Hikmet Şimşek-Şemdin

Culaz (14.06.1993, ŞUT,ak; "kayıp")İbrahim To~uç (07.07.1993, Mardin; "kayıp")Kadir Elmas (23.09.1993. Mar.:tin; öldürüldü)Kemal Canpolat{31.10.1993, Diyarbakır; öldürüldü)Kerim Geldi (05.06.1993; öldürüldü)M. Emin Bingöl (23.10.1993, Muş; öldürüldü)Mahmut Demir (18.09.1993, Şırnak; öldürüldü)Mecit Baskın (29.09.1993, Aııl:ara; öldürüldü)Mehmet Salih Akdeniz-Behc;et Tutuş-Abdo Yamuk-Nusrettin Yerlikaya-Hasan Abar-

Mehmet Şerif Abar-B,ılıri Şimşek-Mchmct Şah Atalay-Turan Demir-Behçet Taş-Celil Aydo~du (09.10. [993, Diyarbakır; "kayıp")

Mehmetşah Ikincisoy (22.11.1993, Diyarbakır; öldürüldü)Metin Can-Hasan Kaya (21.02.1993, Elazıg; öldürüldü)Serhan Denmen (10.09.1993, Istanbul; "kayıp")Şevket Epözdemir (25.1 1.1993, Bitlis; öldürüldü)Üzeyir Kurt (21.11.1993, Diyarbakır; öldürüldü)Zeki Yalçın (23.12.1993, Hakkari; öldürüldü)

1994

62 GÖKÇEN ALPKAYA.

Page 33: 5441

"KA YIP"LAR SORUNU VE TüRKİYE

Ekrem Bulut-Ramazan Bulut-Fahri Bulut-Ali Bulut-Mustafa Bulut (14.05.1994,Diyarbakır; "kayıp")

Erdinç Başer (03.03.1994, Diyarbakır; öldUrüldü)Faik Candan (02.12.1994, Ankara; öldUrüldü)Fethi Yıldınm (05.01.1994, Urfa; "kayıp")Hacı NaifUmmaz (06.06.1994, Urfa; öldUrüldü)Hacı Şerif Ökmen (20. LO. 1994, Mardin; öldUrüldü)Halil Alpsoy (12.05.1994, ıstanbul; öldürüldü)Halil Basma (08.07.1994: Batman; öldUrüldü)Hüseyin Koku (20.10.1994, Maraş; öldUrüldü)İkram ıpek-S. toSeyithan Yolar (18.05.1994, Diyarbakır; "kayıp")tICramMihyas (05.07.1994, ızmir; öldürüldü)ısmail Ağaya (29.05.1994, Batman; "kayıp")ısmail Bahçeci (24.12.1994, ıstanbul; "kayıp")Kadri Yılmaz (01.05.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Kamil Gündoğan (29.04.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Kasım Alpsoy (18.05.1994, Adana; "kayıp")Kenan Bilgin (12.09.1994, Ankara; "kayıp")Kerem Gencer (16.01.1994, Bitlis; öldürüldü)Mehmet Akdeniz (20.02.1994, Diyarbakır; "kayıp")Şerif Avşar (22.04.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Mchmct Şcn (26.03.1994, Antep; öldUrüldü)Memduh Ökmen (06.05.1994, Mardin; "kayıp")Murat Aslan (10.06.1994, Diyarbakır; "kayıp")Mustafa Günkan (18.08.1994, Diyarbakır; "kayıp")Namık Erdoğan (09.05.1994, Ankara; öldiirüldü)Nazım Babaoğlu (12.03.1994, Urfa; "kayıp")Necati Aydın-Mehmet Ay (18.03.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Nimet Barut (06.05.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Piro Ay (16.05.1994, Mardin; "kayıp")Ramazan Elçi (10.02.1994, Şırnak; öldürüldü)Reşit Posat (26.01.1994, Şırnak; öldürüldü)Savaş Buldan-Hacı Karay-Adnan Yıldırım (03.06.1994, ıstanbul; öldUrüldü)Şeyhmus Yavuz 11.03.1994, Diyarbakır; öldürüldü)Yusuf Ekinci (24.02.1994, Ankara; öldürüldü)YusufTunç (09.02.1994, Mardin; "kayıp")Zeki Yılmaz (21.02.1994, Hakkari; öldürüldü)Zeynal Kürsep (24.03.1994, Batman; "kayıp")Zeynel Bilgen (24.01.1994, Mardin; öldürüldü)

63