9. dÖnem · bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal...

25
i BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ 9. DÖNEM EKİM DERS NOTLARI Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ Dr. Ahmet ÇORAK

Upload: others

Post on 10-Feb-2020

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ

9. DÖNEM

EKİM DERS NOTLARI

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Dr. Ahmet ÇORAK

Page 2: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 143

Bütüncül Psikoterapi 9. Dönem Ekim 2010 Ders Notları

ISBN 978-605-5241-71-1

Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Ocak 2015

Editör: Tahir Özakkaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun Katkıda Bulunanlar: Pelin Aksu, Yakup Korkmaz

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul

Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK

ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

iii

SUNUŞ

nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları

tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan

girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu-

ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte-

kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar-

dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-

malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş-

meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişi-

liğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı

olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,

uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü-

tüncül psikoterapi, zamanzaman eklektik ve asimilatif, genellikle

de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak-

laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalı-

şan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir

araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği-

tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygu-

lamalarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Eliniz-

deki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psi-

koterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak

uygulanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı

terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik

İ

Page 4: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

iv

Eğitimi 9. Grubunun Ekim ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders

notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi

benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik

kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra

kompleksi, rüya analizi ve rüyanın ilkeleri konuları ele alınmakta-

dır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde

olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak

psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz

bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duy-

maktayız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

Page 5: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

9 EKİM 2010 1. GÜN

1 TARİHÇE, TEORİ VE GELİŞİM EVRELERİ .................................................. 3

2 PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM AŞAMALARI (DEVAM) .................................... 37

3 TARİHÇE VE TOPOGRAFİK KURAM ...................................................... 55

4 YAPISAL KURAM ............................................................................... 105

EK AKIŞKAN (SEYYALE) METAFORU ...................................................... 116

5 SERBEST ÇAĞRIŞIM ........................................................................... 127

10 EKİM 2010 2. GÜN

6 SERBERST ÇAĞRIŞIM VE YORUMLAMA ............................................. 157

7 ÖDİPAL ÇATIŞMA – ELEKTRA KOMPLEKSİ .......................................... 193

8 TEMEL KAVRAMLAR .......................................................................... 241

9 RÜYANIN OLUŞUMU ......................................................................... 299

11 EKİM 2010 3. GÜN

10 RÜYA ANALİZİ ................................................................................. 347

11 RÜYANIN İLKELERİ ........................................................................... 380

12 RÜYANIN İLKELERİ (Devam) ............................................................ 431

13 RÜYA ANALİZİ I – II - III ................................................................... 457

D İ Z İ N ................................................................................................ 503

Page 6: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi
Page 7: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

9 Ekim 2010

1. GÜN

Page 8: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi
Page 9: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

1

TARİHÇE, TEORİ VE GELİŞİM EVRELERİ

GELİŞİM EVRELERİ

hmet Çorak:

Psikoseksüel gelişim

aşamalarından daha

önce bahsetmiştik, ha-

tırlarsanız. Oral dönem, anal dö-

nem, fallik dönem ve latent dö-

nem... Oral döneme ne dedik, 1/2

demiştik. Neden 1/2; çünkü çocuk

henüz daha 1 değil, yani henüz

daha birey değil. Çocuk henüz

yarım, daha ayrışmamış; annesi

olmadığı takdirde ondan 1 olarak

bahsedemeyiz. Yarım gemi gibi,

yarım glukoz molekülü gibi, diğer yarısı olmaksızın anlamsız. An-

cak anal dönemde bir oluyor, tabi eğer ayrışmayı başarabilmişse.

“Annem” ve “ben” diyecek duruma ancak o zaman gelebilir. Yani,

“ben ve nesne”, “ben ve o” diyecek duruma gelir. Çocuğun söyle-

dikleri de anlam kazanır, çünkü kendisiyle karşısındaki arasında

A

Page 10: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

4 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

ORAL0-18 ay

(6-18 ay oral sadistik: Abraham 1925)

ANAL18-30 ay

FALLİK30 ay-5 yaş

bir ayrım yapabiliyor, bu önemli bir şey. Aynı zamanda zihnindeki

ile dışarıdaki arasında da ayrım yapabiliyor. Buna psikotik dönem-

den çıkış diyebiliriz.

3 - 5 yaş arasına fallik dönem di-

yoruz, ama 1 - 3 yaş arası fallik dö-

neme hazırlık dönemidir; fallik so-

runlar tırmanır, tırmanır, 3 yaşından

sonra tam olarak ortaya çıkar. Buna

ödipal çatışma diyoruz. Klasik psi-

kanaliz bu çatışmanın adeta genetik

bir program gibi her halukârda orta-

ya çıkacağını savunurken, diğer

ekoller bunun ebeveyn patolojisi,

kültür, aile yapısı gibi faktörlere

bağlı olduğunu düşünürler.

Oral dönemde çocuk yarımdır; annesi diğer yarıdır; toplamı 1

eder. Anal dönemde çocuk tam 1; anne de 1; toplam iki kişiler ve

dyadları (ikililer) oluşturuyorlar. Fallik dönemde ise bu ikiliye bir

kişi daha katılıyor ve toplam 3 kişi oluyorlar. Artık üçlü ilişkiye

geçiyor çocuk. Üçüncü bir kişi sahneye çıkıyor, üçüncü kişinin adı;

baba.

5 ila 6 yaşından sonra latent dönem başlıyor ve fallik sorunlar

bastırılıyor. Klasik psikanalize göre süperegonun devreye girmesi

ile bastırmanın hâkim olduğu bir döneme girildiğinden çocuk

fallik dönem sorunlarını unutuyor. Aslında üç yaşına kadar bastır-

manın hakim olduğu dönem başlar. Süperego ise öncüller halinde

çok daha önce ortaya çıkmıştır. Süperego 3 yaşa kadar entegrasyo-

nunu da tamamlar. Buradaki çelişkiyi gidermek için Kernberg

nesne sürekliliğini, çok geç bir döneme 3-5 yaş arasına yerleştirir.

Page 11: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 5

Bundan maksat süperegonun bağımsız bir psişik ajan olarak ortaya

çıkmasını 5-6 yaşa kadar geciktirmek. Yani süperego, fallik döne-

min sonuna doğru ortaya çıksın ki, bu takvim klasik psikanalizinki

ile uyum içinde olsun. Bu kuramsal sorunları daha sonra, nesne

ilişkilerinde ele alacağız.

Okul çağına denk geliyor latent dönem. Bu da toplumsallaşma

anlamına geliyor. Artık üç de değil; çocuğun psişesindeki temsil-

ciler çoğaldı. Çocuğun psişesi üçten çoğu, yani bir topluluğu tasar-

layabiliyor artık.

Eğer fallik dönemden başarıyla geçmişse, yani üçüncü kişiyi ar-

tık kabullenmişse çocuk, o takdirde toplumsallaşması kolay olur.

Diğer türlü zor olur. Kendi yakın arkadaşına yaklaşan bir üçüncü

kişiyi çekemeyen veya kendi yakın arkadaşının bir başka arkadaşı-

na teveccüh göstermesine tahammül edemeyen kişileri düşünün.

Ama hepsi aynı cinsten olsun ki ödipal işin içine karışmasın. İkili-

lerden (dyadlar) ve üçüncüye tahammülsüzlükten bahsediyo-

ruz, yani preödipal dönemden. Üçüncüyü kabul edemeyen kişi,

daha sonra ki evrede toplumsallaşma safhasında da başarısız olur.

Latent dönemde, grup oyunları oynanmaya başlar. Bu dönem-

de grup aidiyetinin gelişmesi önemlidir. Bu aidiyeti geliştireme-

yenler için okul tatsız bir deneyimdir. Ödipal aşamaya geçemeyen-

ler ile bu aşamada takılanlar böyledir. Ayrışma sorunları ile birleş-

tiğinde okul bir ızdırap halini alabilir.

Bu dönemde kızlarla erkekler genellikle ayrı gruplar oluşturur-

lar ve aralarında cinsiyet rekabetleri başlar. Kızlar oğlanlarla, oğ-

lanlar kızlarla dalga geçerler. Birbirlerini merak ederler fakat genel-

likle kendi içlerinde oyun oynarlar; kızlar evcilik, erkekler kovboy-

culuk. Buradan cinsiyet rollerinin belirginleştiği, cinsel kimliğin

kabullenildiği sonucu çıkar. Fallik dönemin belirgin özelliği olan

Page 12: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

6 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

cinsel merak da büyük oranda bastırılmıştır. Cinsel merak tümüyle

bastırılmaz, çocuklar her çağda cinselliğe meraklıdırlar fakat bazı

çocuklarda bu merakın hala yoğun bir biçimde devam ettiğini gö-

rürüz. Bu durumda cinselliğin neden bastırılmamış olduğunu açık-

lamak gerekir. Cinsel taciz veya cinselliğe yakından tanık olmaya

devam etmek düşünülebilir. Ayrılma-bireyleşme süreçlerinde,

dünya ile hemhâl olmaları engellenmiş, çocuk bezdirilmiş, küstü-

rülmüş, dünya ile arasına girilmişse şunu akıldan çıkarmamak ge-

rekir; çocuk ya dünya ile oynar ya da kendi bedeniyle. Greenac-

re’ın “dünya ile aşk ilişkisi” dediği olguya, biz daha ileri giderek

“dünya ile sevişmek” diyebiliriz, çünkü ayrışma1 (Uygulama Alt-

evresi) döneminde sempatik sinir sistemi aktif durumdadır. Eğer

dünya ile bu aşk ilişkisinin önüne geçilirse, çocuğun elinde oyna-

yabileceği sadece kendi bedeni kalır. Bu preödipal bir patolojidir.

Cinsellik deyince aklınıza hemen ödipal çatışma gelmesin. Kafası

sırf cinselliğe çalışan narsissistleri düşünün; burada tablo preödi-

paldir.

Kursiyer: Kızlar borderline, erkekler narsist olur diye bir genelleme

var.

Ahmet Çorak: Narsisistik veya borderline patoloji dendiğinde

Dürtü-Çatışma Kuramı’na değil nesne ilişkileri kuramlarına baş

vuruyoruz. Narsisistik patolojinin erkeklerde, borderline patoloji-

nin kadınlarda daha yaygın olduğu genel bir kabuldür, ne var ki bu

konu aslında zannedildiği gibi çok net değil. Dinamik bir yaklaşı-

ma sahipseniz, DSM’ye dayanan teşhis kategorilerinin istatistikî

verilerine fazla güvenemezsiniz. Üstelik nesne ilişkileri kuramları,

1 İntrapsişik yapıdaki kendilik tasarımının nesne tasarımından “ayrılma” (separation) sürecine

ayrışma adını veriyoruz. Ayrılma intrpsişik bir olgudur. Dış dünyada ise fiziksel ayrılmaları da

içerebilen bir süreç söz konusudur. Türkçe’de işdeşlik eki süreç de bildirdiğinden “ayrışma” terimi bu süreci isimlendirebilir. Üstelik nesne ve kendilik tasarımlarının birbirlerinden ayrıl-

masında da işdeşlik mevcuttur.

Page 13: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 7

Kernberg olsun Masterson olsun, etiyopatojenezi izah ederken kız

veya erkek diye ayırt etmezler. Bu fark kadın ve erkeklerin gelenek-

sel rollerinden mi kaynaklanıyor belli değil. Ben tatmin edici bir

açıklama görmedim.2 Fakat ataerkil toplumlarda annenin erkek

çocuğa özel olarak düşkün olması ile erkekte doğal bir “hak etmiş-

lik” duygusunun oluşması mümkün olabilir. Bu duygu narsisistler-

de oldukça koyu tonlarda mevcuttur. Kız çocuğunda ise, annesinin

erkek kardeşini tercih etmesi nedeniyle yoğun değersizlik duygu-

ları ve terk edilme korkusu olabileceğini, üstelik annesinin bu

tutumu nedeniyle kendiliğine yetersiz yatırım yapacağını öne

sürebiliriz. Bu özellikler ise borderline kişilik bozukluğunda bulu-

nur. Fakat bu, ilk akla gelen, basit ve sorunlu bir açıklama. Yeterli

değil; pek çok şeyi izah etmiyor.

Daha önce herhangi bir evreye

saplanma (fiksasyon) sebeplerin-

den bahsetmiştik; aşırı doyurulma

ve çok az doyurulmanın her ikisi de

saplanma sebebi olarak gösterilmiş-

tir. Travma da bir saplanma sebebi-

dir. Saplanma, gelişimsel duraklama demek; afektif yapı artık

orada kalacak yani “ruhsal büyüye-

mezlik”. Karşımızdaki kişinin krono-

lojik yaşı kaç olursa olsun, afektif yaşı

ya 1,5 yaşında ya 2 yaşında ya 3 yaşın-

da. Niye büyümüyor; çünkü sonsuz

döngüye giriyor; öyle olunca habire pekişiyor. Bütün psikolojik

problemlerde bir tekrar var; kişilik problemlerinde de öyle. Kişi

sonsuza kadar aynı plağı çalıyor. Hep aynı tecrübelerden geçtiği

2 Borderline kişilik bozukluğunun kadınlarda yaygın olduğu düşüncesinin kaynaklandığı yanlı tutumlar hakkında bkz. Skodol AE, Bender DS, Why are women diagnosed borderline more

than men? Psychiatric Quarterly (74) 4 : 349-359, 2003.

Page 14: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

8 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

için, tecrübelerden ders çıkarması da mümkün değil; sadece pato-

lojinin derinleşmesine yarıyor. Kumda patinaj çekmek gibi. Araba-

nın tekeri uğraştıkça daha derine gömülür.

Oral dönemden daha önce bahsetmiştik; bebek sadece ağzına

hakim, ağzı çalışıyor. Buna içe alma diyoruz (incorporation) ; doğal

beslenme yoludur içe alma, patolojik bir savunma mekanizması

değil. Nasıl ki bebek

fiziksel olarak besle-

niyor; psikolojik

olarak da besleniyor.

Bebeği bir ağızdan

ibaret düşünebiliriz

çünkü bebeğin dik-

kati genellikle ora-

dadır. “Bebeğin dik-

kati” ibaresi önemli çünkü Freud onu “libidonun gezinmesi” olarak

tarif edecek, Hipokrat’ın rahimin (histeron) gezinmesi modeli gibi.

Bu ise 21. Yüzyıl insanlarına çok şey ifade etmiyor. Bebeğin, ağzını

en iyi fark ettiği anlar emme anları olduğu için, ağzını meme ile

ilişkili tasarlayacaktır. Ağzını tasarım olarak memeden ayırması

pek mümkün olmaz. Stern gibi düşünüp, başından beri kendisini

ayrı bir çekirdekten tasarlamaya başladığını düşünsek bile, ağzını

ve memeyi birbirinden ayırabilecek kortikal olgunlukta olmadığını

kabul etmek zorundayız. Hangi yaşantı ona ait hangisi değil, sık sık

birbirine karıştıracaktır. Kortikal matürasyon, kognitif yetilerin

gelişmesini sağladıkça, ayırma yetisi giderek artacaktır. Buna ay-

rışma diyoruz. Ayrılma-bireyleşme sürecinin ilk 18 ayını içeren

en önemli parçası.

ORAL

ağız

içe alma (fiziksel ve ruhsal beslenme)

pasif-bağımlı

ilgi ve bakıma muhtaç

karşı taraf onun ihtiyacını gidermeye mecbur

Page 15: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 9

Dikkatinin ağız bölgesinde toplanması, bu bölgenin tasarımla-

nacağını ve bu tasarımın kendi

ruhunda (psişik aparat) silinmez

izler bırakacağını gösterir. Freud

bunu libido3 adını verdiği ve

Mesmer’in seyyalesini (fluid) andı-

ran, fakat bir çeşit enerji olduğu

iddia edilen, akışkan bir prensip

üzerinden ifade etmiştir. Libido-

nun bu dönemde ağız bölgesinde

dolaştığı iddia edilir. Freud’a göre

bebek, bundan dolayı, ağız bölge-

sinden haz almaktadır. Cinsel haz-

zın henüz ayrımlaşmamış primor-

dial halini taşıyan bu haz nedeniyle, ağızla ilgili olaylar psişik yapı-

da iz bırakmaktadır. Bu izler ileride “kişiliği belirleyen temel çizgi-

ler” olacaktır. Bu haz sayesinde kalan bu izler oral olayların izleri-

dir; temelde içe almak, sonra bir başkasının doyurması yani ba-

ğımlı olmak, muhtaç olmak; ve pasif olmak. Daha istemeden

(açlığı ifade etmeden) doyurulmak, yani karşıdakinin zihin okuma-

sı ve sanki buna mecbur olması. Ben mi, o mu karıştırdığımız için

(füzyon), bir taraftan da sanki kendimizi kendimiz doyuruyor gibi-

yiz. Bu nedenle tümgüçlülük hezeyanının bu evreden kaynaklan-

dığı düşünülür. Doyurma derken bütün “bakım verme” olaylarını

kast ediyorum. Muhtacız ama bunu çaktırmıyoruz. Bu narsisistik

3 Libido, cinselliğin dinamik görünümünü ifade eden bir terimdir. Latince’de, olumsuz çağrı-

şımları olan şehvet; aşırı para ve mal hırsı anlamına gelir; hayvanların estrus (kızışma) döne-

mini veya doğrudan cinsel ilişkiyi anlatır. Bazen para hırsı için cupiditas kullanılırken, libido tamamen şehveti ifade eder. Her iki kelime de “iyi bir adam”ın (vir bonus) niteliklerine zıttır

(Nisula T. Augustine and the Functions of Concupiscence. Brill, 2012; s. 21-24). Sıfatı olan

libidinous (L. libidinosus) bugün İngilizce’de şehvetli (lustful) anlamına gelir. Kelime kökü olan libere, keyif vermek, hoşnut etmek anlamındadır. Freud 1922’de bu terimin “cinselliğin

dinamik tezahürünü ifade etmek” üzere Moll’dan (Libido Sexualis, 1897) alındığını yazmıştır.

Page 16: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

10 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

patolojinin en merkezinde bulunan ana temadır. Muhtaç olduğunu

anlama korkusu. Bu muhtaçlığı birisinin onun yüzüne vurması. O

yüzden narsisistik patoloji yüzleştirilmeye aşırı hassastır. Öyleki

Masterson narsisistleri yüzleştirmememiz gerektiğini söyler. Kern-

berg ise bu yüzleştirmemenin korkaklık olduğunu söyler tabi. Ta-

hir beyin bir hastası, ona yardım almak için gelmediğini söylemişti.

Ona göre “iki doktor sohbet ediyoruz ne var bunda”. Yani randevu

aldığını, para ödediğini, yani yardım almak için geldiğini düşün-

mek istemiyor. Burada oldukça primitif düzeyde bir inkar var. Za-

ten narsisistik gibi ağır bir patolojiyi inkarı kullanmadan kendiniz-

den nasıl gizleyebilirsiniz?

“Oral döneme saplanma”nın nasıl bir kişilik patolojisi ortaya çı-

karacağını görmüş olduk. Bütün evren sanki bir memedir onun

için. Bebeği birkaç haftalıkken düşünün; meme bebeğin burnuna

dayanmış. “Ne görüyorsun” diye sorabilsek, bütün evren onun için

memeden ibaret. Emme bu dönemin en önemli eylemi olduğuna

göre, oral döneme saplanmış olan kişi bu eyleme ondan sonraki

dönemlerde de devam edecek; yani sömürecek. İnsanlarla arasın-

daki temel ilişki biçimi sömürme. Bunun en düşük düzeyli olanına

antisosyal diyoruz. Bu seviyede, sömürme dışında başka hiçbir şey

yoktur. Süperegosunda en ağır hasar olan kişilik bozukluğu bu.

Süperego adeta işlevsiz gibi. Bu düzeydeki hastalar elbette rahatlık-

la suça bulaşırlar ve vicdanları onları rahatsız etmez. Fakat

DSM’deki antisosyal kriterlerin hepsini sağlamaları gerekmez.

Oral dönem çok erken bir evre olduğu için bu patolojiye psi-

kotik bulgular eşlik edebilir. Hasta prepsikotik olabilir; daha

erken evrelerde sembiyotik psikoz veya otistik psikoz olabilir.

Saplanma ne kadar erken evrede ise patoloji de o kadar ağır olur.

Bu durumda, narsisistik patolojiden değil, doğrudan psikozdan

bahsediyoruz.

Page 17: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 11

Oral dönemde yutma-yutulma ana eylem olduğu için, bunun

psişede bıraktığı izleri erişkinlikte görmek mümkün olabilir. Mese-

la yine Tahir Bey'in bir vak’asında, bir diş hekiminin yıllarca mua-

yenehanesi hep açık ama ne zaman hasta gelip ağzını açsa, onu

yutacağına dair bir korku geliyor. Bu hasta psikotik değil; ama

içinden gelen o korku gerçek. Sorsanız, "beni yutacak hali yok, bu

saçma bir şey" diye size cevap verir. Yani bilişsel sistem buna eşlik

etmiyor. Eğer kognisyonlar, yani bilişsel sistem de buna eşlik eder-

se, "evet, belki yutabilir" derse, o zaman psikozda olduğu düşünü-

lür. Ama bu sadece bir duygu; saçma olmasına rağmen bu duyguya

karşı koyamıyor, korkuyor ve tedirgin oluyor. O tedirginlikle başa

çıkamadığı için de mesleğini icra edemiyor. Bunca yıl elektriği,

suyu, kirası ödeniyor muayenehanenin.

Dolayısıyla yutma ve yutulma korkusu çok erken döneme ait bir

patolojinin habercisidir. Psikoterapide regrese olarak psikoza gir-

me ihtimali var demektir. Buna aktarım psikozu diyoruz.

Oral evrede gelişim duraklarsa

oral karakter belirgin olur. Bir insan

bir evrede neden takılır? Gelişimi

neden duraklar? Çok doyurulursa

çıkmak istemez, az doyurulursa o

evreyi tamamlamadığından hep

orada kalır. “Çok doyurulmuş” narsisist ile “az doyurulmuş” narsi-

sist arasındaki farkı bazen net görebiliyorsunuz. Bizim anneler sık

sık çocuklarını optimal kırılmalardan korurlar. Kohut’un terimini

kullanacak olursak, kendileri de çocukları ile kaynaşma halinde

olduklarından (afektif düzeyde), çocuklarının kırılmalarını kendi

ruhlarının ta derinliklerinde hissediyorlar ve aslında kendilerini bu

ızdıraptan koruma bencilliği ile çocuklarına optimal kırılmalar

yaşatmıyorlar. Fakat aslında en büyük kötülüğü yapmış oluyorlar.

Page 18: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

12 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

Daha geçenlerde, yaşı elliye dayanmış olan bir arkadaşımın annesi

bizdeydi; oğlu hakkında espri bile yaptırmıyor, oğluna şakadan bile

takılsak inciniyor. Oğluna toz kondurmuyor. Oğlu da klasik bir

narsisist tabi. Optimal kırılmalar kendilik kapasitelerini arttırır, dış

gerçekliğe uyumu sağlar, dünyayı anlamayı, tanımayı, onunla baş

edebilmeyi mümkün kılar.

“Çok doyurulmuş narsisist”in burnu büyüktür, işi yoksa fazla

muhatap olmaz, size bulaşmaz, kolay incinmez. Duygusal ihtiyaç-

ları karşılanmamış olan “az doyurulmuş narsisist”ler ise bulaşacak

yer ararlar, sataşırlar, bazen tırmalarcasına varlıklarını göstermeye

çalışırlar, çabuk bayarlar, e-mail gruplarında cirit atarlar. Herkese

bulaşırlar, şirretlik yaparlar. Bunlar borderline’larla kolay karışır.

Çünkü ilgiye karşı çok hassastırlar. Bunlara oral-agresif de diyebi-

liriz. Çok doyurulmuş narsisistler ise kendilerinden daha emindir-

ler. Bir katkıda bulunacak olursa, o katkının çok önemli olduğun-

dan çok emindirler. Siz onu dinlemezseniz siz kaybedersiniz ona

göre. O yüzden az doyurulmuşlar gibi adamı taciz etmezler. Fakat

her iki grupta da “hak ettiklerine” dair o tükenmez duygu ve inanç

bulunur. İkisininde ağzı sürekli açıktır. Birisi minnet etmez, diğeri

dişleriyle kopartıp alır. Çok doyurulmuş narsisiste de oral-tutucu

narsisist diyebiliriz. Bunlar çok çocuksu bir şekilde, kendileri de

farkına varmaksızın, çok güzel adam sömürürler. Ne sömürdüğü

bunun farkındadır ne de kendileri. Böylece güzelce yaşayıp gider-

ler. Birisi “fakat kral çıplak” dese, olağanüstü şaşırlar, çok incinirler

ve hayatta ne kadar da çok kötü niyetli insan olduğunu düşünürler.

İnsanların onu hak etmediklerini hissederler. Fakat her seferinde

“parasitismus” yaşam tarzını idame edecekleri birini bulurlar. Biri-

sini sömürmek için plan yapmalarına gerek yoktur. Kişiliklerinin

doğal bir sonucudur bu parazit yaşantı. Kendisini korumak isteyen,

sömürtmeyen insanları, plancı, içten pazarlıklı, huysuz, problem

Page 19: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 13

çıkaran, gayri samimi olarak etiketler, bunu da başkalarına kabul

ettirirler. İnsanların ona boyun eğişleri ve dediklerini kabul edişleri

moral bozucu yüksek bir orandadır.

Bir de Tahir beyin “verici narsisist” dediği bir kategori var. Fe-

dakarlık görüntüsü altında hükmetmek. Bizim ülkemizde bu tipler

çok yaygındır. Çünkü çok sağlam bir zırh bulmuşlardır, ilişemezsi-

niz onlara. Pek çok sülalede böyle bir ihtiyar bulunur. “Kurtlu ihti-

yar sendromu” diyorum bazen bu tabloya. Onu yeteri kadar poh-

pohlamayanları “vefasızlık” gibi kültüre dayanan etiketlerle damga-

layarak cezalandırmaya çalışır. Onun aleyhinde ince ince bütün

akrabaları işler ve yalnızlaştırmaya çalışır. Onun oluşturduğu at-

mosfer çok etkilidir çünkü insanların çoğu şahsiyet zaaflarından

dolayı bu tiplerin güdümüne girmeye

hazırdırlar.

İşgal edilmişse “işgal edilmiş narsi-

sist” diyoruz. İşgal edilmiş narsisistin

ilk yapacağı şey işgal etmektir. Haya-

tındaki en önemli prensip, “işgal

edilmemek için işgal et” prensibidir.

Odaya girer girmez, koltuğun yerini

değiştirebilir, hediye getirebilir v.s.

Birilerine bağımlıdırlar, hep

alma peşindedirler ve hak ettikle-

rini düşünürler. Bu çok önemli; zaten DSM kriterlerinden de

birisidir hak ettiklerini düşünmeleri. İstemesi çok doğaldır; karşı-

daki buna mecburdur, yapmayınca da çok bozulurlar, çok üzülür-

ler. Çok haklıymış gibi ısrar ederler; siz reddettiğiniz zaman da

gerçekten kırılır, incinirler. Siz bu incinmeye anlam veremezsiniz.

Onu yerine getireceğinize çok emindirler. Tam bir hayal kırıklığına

Page 20: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

14 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

uğrarlar. Bu nedenle karşısındaki kişiyi mahcup edip, zor duruma

bile düşürebilirler.

Kişilik zaafı olanları bu şekilde çok

kolay manipule ederler. Bir kira pazarlı-

ğına şahit oldum. Ev sahibi 8-10 tl daha

fazla zam yapılmasını istiyor fakat kiracı

yasal zorunluluğu olan miktarı vermek-

te ısrar ediyordu. 8-10 tl fazla zam iste-

yen kendisi olduğu halde, kiracısını

üçün-beşin hesabını yapan birisi konu-

muna düşürdü. Hakaret etmeksizin

üslubuyla kiracısını bir güzel aşağıladı.

Hak ettiğinden emin olan bu özellikle-

rine baktığınızda narsisistin hala bebek-

lik çağında olduğunu anlıyorsunuz. İsterse 40 yaşında genel müdür

olsun. Afekt yaşı ile takvim yaşı birbirlerinden çok farklı. Afekt

yaşı 18 ay civarında. Saplanma (fiksasyon) nedeniyle, afekt durak-

lamış (arrest). Gelişen sadece kognitif yapı. Kognitif (bilişsel) yapı

geliştikçe gelişir; çünkü doğrusaldır (lineer). Profesör de olursu-

nuz, rektör de; genel müdür de olursunuz, müsteşar da. Ama afek-

tif gelişiminiz duraklamışsa afekt yaşınız büyümez.

Klasik psikanalizde ilk 6 aydaki saplanma oral-bağımlı karak-

terin oluşmasına sebep olur. Bugün bunu kabul etmek pek müm-

kün değil. Kernberg, ilk 6-8 aydaki problemlerin ağır bir psikoza

sebep olacağını söyler; buna sembiyotik psikoz diyoruz.

Klasik psikanalize göre dişlerin çıkmaya başlaması4 ile bebekte-

ki agresyon, memeyi ısırarak ifade edilir; bu nedenle 7-18 ay oral-

4 Alt kaninlerin (köpek dişleri) 6-8 ay; üst kaninlerin çıkması 8-9 ay.

Page 21: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 15

agresif alt-evredir. Bu durum ayrışmada saldırganlığın rolünü akla

getirir.5

Bugün narsisistik patoloji deyince akla daha çok Kohut ve kay-

naşma (füzyon) gelir. Kernberg’e göre de bu hastalarda bilinçdışın-

da ilkel kaynaşma fantezileri mevcuttur. Kaynaşma 1/2 olduğu

hale geri dönmek demek, ama “bilinçdışı fantezi”de. Kognisyon

yani “biliş” bu kaynaşmaya eşlik ederse, buna psikoz denir. Sadece

“afekt” eşlik ediyor. 1/2 olduğu hal anneyle bir olmak demek. Dola-

yısıyla zihinler de bir. İki farklı zihin yok. Bu ne demek; farklı dü-

şünüyor olamazlar. Narsisist hastanın doğrusu, sizin de doğrunuz

olmalı. Siz öyle düşünmüyorsanız ve bunu söylerseniz kırılır ve sizi

hemen değersizleştirir. Kohut’a göre de, Masterson’a göre de, asıl

teşhis bu kaynaşmadan koyulur. Ne DSM kriterleri, ne anamnez,

ne semptomatoloji; bunların hiçbiri teşhis koymak için yeterli

değildir; bunlar sadece fikir verir. Tabi saatlerce dinliyoruz; burada

asıl olan aktarımın olgunlaşmasıdır, Volkan’ın terimiyle pişmesi.

Anemnez ve semptomatoloji ile ön teşhis konur; ama asıl teşhis

aktarım ile konur. Kernberg klasik psikanalize daha yakın olma-

sına rağmen ilginçtir psikiyatrik semptomatolojiye daha çok önem

veriyor. Teşhiste psikodinamik bakış ikinci plandadır. DSM’ye daha

çok önem veriyorlar.

Semptomatoloji aldatır. Dört dörtlük narsisist gibi gelir; iyi gi-

yimlidir, özenlidir, hayatta hep en iyisini aramaya çalışıyordur, bir

numara olma saplantısı vardır. Kolay beğenmez, burnundan kıl

aldırmaz, alıngan ve savunmacıdır. İdealize eder ve değersizleştirir.

İlişkilerine bakarsınız tam narsisist. Oysa ki bunlar hep narsisistik

savunmalar; arkada ne var bilmiyoruz. Zamanla aktarımın pişme-

5 Bkz. Mahler MS. Aggression in the service of separation-individuation. Case study of a

mother-daughter relationship. Psychoanal Q. 1981 50(4): 625-38.

Page 22: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

16 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

siyle ana tema netleşir ve tablo ortaya çıkar. Ne aynalanma gayre-

ti kalır, ne kabarmalar. Narsisistik savunmaların hepsininin de o

ana temada bir yeri, bir açıklaması vardır. Böyle bir tabloya psö-

donarsisistik adını veriyoruz. Yani savunmalar analiz edilmeden,

neye yönelik geliştikleri çözümlenmeden teşhis netleşmez. Semp-

tomatoloji dediğimiz şey gerçekte

savunmalardır. Onlarla psikodi-

namik bir teşhis konamaz çünkü

psikodinamik açıdan teşhis koya-

bilmek için psikodinamik faktör-

lerin netleşmesi gereklidir. Çok

ilginçtir, Kernbergciler artık psi-

kiyatrik teşhis koyuyorlar.

Kaynaşmadaki ikilinin ayrı zi-

hinleri olamaz demiştik. Buna

tek zihinlilik diyoruz (one mindedness)6. Odada bir tane zihin

var; ortak zihin; siz farklı düşünüyor olamazsınız. Bu hastalar sık-

lıkla “annesinin malıdır” yani ayrışmasına izin verilmemiştir. Ona

farklı bir zihin olarak muamele edilmemiştir zaten, annenin kendi-

si de narsisttir çünkü. Kendisini bu esaretten fiziksel olarak kurta-

ranlarda da, aslında bu ilişki bilinçdışında devam eder. Çok sevebi-

lir anne, çok büyük ilgi gösterir; çok ihtimam göstermiştir, muaz-

6 Tek zihinlilik (one mindedness), mistik doğu öğretilerinde, kişinin çevresinden farklı olma-

dığı, onlarla ortak bir bilinci paylaştığına dair bir inançla uygulanan, kaynaşma amaçlı bir meditasyon biçimidir. Masterson’ın terimi olan “tek zihinlilik” ise, sadece gelişimsel evre olan

sembiyoza atıfta bulunur. Sembiyoz ortak yaşam anlamına gelir ve ancak bu anlamda nesne ile

kaynaşmayı (fusion, merger) anlatır. Sembiyoza füzyon diyebildiğimiz gibi, ayrılmaya (sepa-ration) da defüzyon diyebiliriz. Masterson, patolojik narsisizm görüşünü Kohut’tan aldığı için,

narsisistte afekt düzeyinde hala devam edegelen bir füzyon olduğunu savunur. Biliş, bu füzyo-

na iştirak etmez; diğer türlü tablonun adı psikoz olur. Masterson’a göre tek zihinlilik füzyon

göstergesidir. Kohut tek zihinlilik terimini kullanmamıştır. Konu itibariyle tek zihinliliğin

zıddı “çift zihinlilik”tir. Günlük İngilizce’de “one-mindedness” ve “single-mindedness”, sabit

fikirli olma, azimli ve yolundan dönmez olma anlamlarında kullanılmaktadır. Masterson’ın teriminin anlamı, bu günlük anlamla örtüşmemekle birlikte, onun etiyolojisini açıklar nitelikte-

dir.

Page 23: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 17

zam fedakarlıklar yapmıştır çocuk için. Bu vefakar görüntünün

altında rahatça saklanma imkanı bulabilen bencilliği anlamak için

psikodinamik bakış gerekir. Başkasına muhtaç olma korkusu ne-

deniyle sahiplenme, mal edinme başka bir şeydir, sevgi ise

bambaşka bir şeydir. Bunu, 1 yaşındaki bir çocuğun, annesine düş-

künlüğü ile karşılaştırabiliriz. Çocuğun, annesine düşkünlüğünün

sevgi olarak adlandırılabilmesi için çocuğun annesine ihtiyacının

kalmaması gerekir. Diğer türlü aradaki ilişkinin ihtiyaç ilişkisi mi

yoksa karşılıksız sevme ilişkisi mi olduğunu anlayamayız. Sadece

biz değil, bu ilişkinin tarafları da anlayamaz. Analizin konusu da

bu zaten: “yakın ilişkide gerçekte neler oluyor?” Kişilik bozuklukla-

rında da, çiftler arasında, özellikle narsisistlerle borderlinelar ara-

sında çok üst perdeden, çok yoğun bir sentimentalizm, sözde duy-

gusallık olsa da gerçekte sevgi olmaz.

Bu evreyi bitirelim. Oral karakterde puro, sigara, pipo, alkol,

şişeden içme, oburluk gibi, sürekli buzdolabının çevresinde do-

laşmak gibi, oral işlevler gelişmiş durumda. Oldukça erken bir dö-

nem olduğu için temel güvenle ilgili sorunları olabilir, nesne

süreğenliğiyle ilgili sorunları olabilir. Bu evrede bağlanma ger-

çekleştiği için, bu dönem temel güven açısından çok önemlidir.

Erikson bu evrede kazanılması gereken şeyin temel güven olduğu-

nu söyler.

Bu dönemi başarı ile bitirmek, bir sonraki anal dönemde özerk-

liğin kazanılabilmesi için önemlidir. Oral dönem, özerkliğin kaza-

nılması için gerekli olan ayrışmanın gerçekleştiği evredir. “Ayrılma

Bireyleşme” süreci açısından oral evrenin önemi, Mahler’e göre

18. ayda intrapsişik kendilik tasarımının nesne tasarımından ayrıl-

masının, yani anneden ayrışmanın gerçekleşmesidir.

Anal dönemin temel özelliği özerkleşme, bireyleşmedir. Bi-

reyleşme için, kendilik tasarımının nesne tasarımından ayrılması

ve bağımsız hale gelmesi gerekir (ayrışma).

Page 24: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

18 9. BPT EKİM DERS NOTLARI

Bu evrede ilk defa irade ve karar devreye giriyor. Çocuk kendi-

sini artık ortaya koyacak (self-assertion), kendi kararını kendisi

verecek7. Çocuğun o zamana kadarki eylemleri otomatiktir. Şura-

da bir tane oyuncak var, burada bir pencere var; “oyuncak – pence-

re!”. Hemen oyuncağı pencereden atma imgesi oluşur çocukta.

“Bunu yapayım mı yapmayayım mı” diye düşünmez, karar alma

süreci söz konusu değil. Hareketleri otomatiktir bu zamana kadar.

Uygulama evresi (10-18 ay) çocuğun coşarak (sempatik sinir sis-

temi) aklına eseni otomatik olarak yaptığı bir evredir. Bu dönemin

sonunda, parasempatik sinir sistemi devreye girer ve frene basar;

çocuk durulur. Bu, çocuk için önemli bir sosyalizasyon (çevreye

uyum gösterme) evresidir. Çocuk çevreyi dikkate alarak herhangi

bir şeyi “yapıp-yapmamayı” düşünmeye başlar. Anal dönemde

artık “karar verme” yetisi gelişir; “yapayım mı yapmayayım mı”;

bu ikisini tartmaya başlar. Tam bu dönemde önüne önemli bir

konu çıkarılır: Tuvalet eğitimi. “Dışkıyı vereyim mi vermeyeyim

mi”. Dışkıyı tutup tutmama meselesi.

Bu olay çocuğun hayatında önemlidir, çünkü ona ilk kez bir

görev veriliyor ve takip ediliyor. Basit bir görev değil ve anne ilk

defa bu kadar ısrarcı davranıyor.

İlk defa anne – baba çocuğun karşısında çaresiz kalmış, onun

gözünün içine bakıyorlar; “haydi ver” diyorlar. Çocuk verse bir

türlü, vermese bir türlü. Karar vermek aslında çok zorlu bir süreç-

tir. “Mümkün olduğu kadar geciktireyim, onları bir süründüreyim

önümde” şeklinde davranırsa sadizme doğru gider. Onlara ne diyo-

ruz; “anal sadik karakter”. Karşısındakinin ne istediğini hissedip,

7 Kişinin herhangi bir konuda kendi kararını alabilmesi, bunu ifade edebilmesi, ifade ettikten

sonra da orada durabilmesi yani kendisini ortaya koyabilmesi, Masterson tarafından kendilik

aktivasyonu olarak tanımlanır. Kendini ortaya koyabilme (self-assertion) kendilik işlevlerin-den birisidir. Preödipal patolojilerde kendilik ağır derecede sakatlanmış, kendilik kapasiteleri

azalmıştır.

Page 25: 9. DÖNEM · Bu ders notlarında psikoseksüel gelişim aşamaları, topografik kuram, yapısal kuram, serbest çağrışım, ödipal çatışma, elektra kompleksi, rüya analizi

Tarihçe, Teori ve Gelişim Evreleri 19

onu bir türlü vermemek; bu bir hoca (bilgi) olabilir, bürokrat (izin)

olabilir, patron (para) olabilir.

Freud’a göre ebeveynin kendisinden beklediği şey yani dışkı bu

dönemde çok değerlidir. İlk kez ebeveynin gözleri onun üretimine

çevrilmiştir ve bu konuya çok önem vermektedirler. Bu yüzden

çocuk dışkıya hediye gözüyle bakar. Çünkü verdiği zaman ebeveyn

sevinmektedir. İleride yapacağı para ödemeleri, bu dönemde ve bu

konuda edineceği tutum ile yakından alakalı olacaktır. Bu yüzden

Freud’a göre cimrilik bu dönemden kalmadır. Kişinin anal karak-

terde olduğunu gösterir. Düzenlilik, aşırı temizlilik ve inatçılık

da anal-tutucu karakterin özelliklerindendir. Kişi, bu tutucu (re-

tentive) karakterini, başkalarına zarar vermek için kullandığında

ona artık “anal-sadik” (anal sadistic) diyoruz.8 Bu tipler Erich

Fromm’un ifadesiyle sağlam ve geniş bir kale gibidirler. İçeri giren-

ler olur, ama asla dışarı çıkan olmaz.

Tutup-bırakma arasında kararsız kalmak, ileride kararsızlığa,

ikircikliliğe sebep olur.

Otoriteye karşı bağımsızlık, sorumsuzluk, otoriteye karşı di-

renme davranışları da bu dönemle ilgili görülmüştür. Çünkü tuva-

let alışkanlığı ona verilen ilk görevdir. Kendisinde ısrarlı ve düzenli

bir şekilde ilk kez bir şey beklenmektedir. Buna kolayca boyun mu

eğecek, yoksa isyan mı edecek? Boyun eğici bir pasiflik veya asilik,

serkeşlik gibi özellikler bu yüzden bu dönemle ilintilendirilir. An-

ne, baba onun karşısında bekliyorlar, o da gidip başka yerlere ya-

pabilir veya tam pantolonunu giydirdiklerinde pantolonuna yapa-

bilir. Dezorganize, salaş, bir kalıba girmeyen bir kişi olma yolunda

demektir. Anne, babanın eğitim alışkanlıkları nasıl? Çocuğun po-

posunu çakmakla yakan var, ısırgan otu ile cezalandıran var. Otori-

teyle savaş, inatçılık, otoriteyle zıtlaşma, bekleneni vermeme, bi-

8 Klasik psikanaliz, bir kişinin ses telleri kasılsa ve sesi çıkmasa, bunu da dışkıyı tutmaya

benzeterek, o bölgenin anal-sadik libido ile katekte olduğunu iddia eder.