a n aanka k a ddeessttaani · anka destani Ümİt İlter tavir yayinlari...
TRANSCRIPT
19-22 Aralık 2000 büyük hapisha-neler katliamında Ümraniye’deydi.
Bu katliamdayaralandı.İşkence gördü ve Kandıra F TipiHapishanesi’nin tek kişilik hücre-lerine atıldı.Mayıs 2007’de zorla, sürgün
sevk ile Kandıra’dan Bolu F Tipihapishanesine götürüldü. HalenBolu F Tipi Hapishanesinde tutuklubulunmaktadır.
Tavır Yayınları’ndan çıkan“Karanfil Halayı”, Boran Yayınevinden
çıkan “Umut Yağmuru” undan sonra,Ümit İlter’in bu üçüncü şiir kitabı.
AANNKKAADDEESSTTAANNII
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný..anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...anka destaný...
ÜÜÜÜmmmmiiii tttt ÝÝÝÝ llll tttteeeerrrrTAVIR YAYINLARI
ANKA
DESTANI
ÜMİT
İLTER
Ümit İLTER, 1967’de Adıyaman’da doğdu. Aslen MersinSilifke’lidir. Ortaokulda devrimcilerletanıştı. Lise yıllarında artık bir devrimci sempatizanıdır. Ama ülke 12 Eylül’ü yaşamaktadır. Aktif bir devrim-cilik yapma olanağını bulamaz.Lisede tiyatro ve edebiyata ilgilenir.
1984-1985 yıllarında İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girer. Burada devrimcilerle tanışır. DEV-GENÇ safların
da yer alır.Cunta sonrası devrimci mücadelenin yeni
yeni geliştiği bu süreçte gençlik hareketinin örgütlenmesine önderlik eder.
1987‘de tutuklanır. Bayrampaşa Özel Tip’de tek tip elbise direnişine katılır. Tahliyesinden hemen sonra gençliğin o süreçteki
en büyük direnişi olan Nisan gösterilerinin önder- lerinden-örgütleyicilerinden biridir. Bu direnişten
dolayı tekrar tutuklanır. Tahliyesi sonrası artık illegal
mücadele içindedir. 1991’de İzmir’de iki arkadaşının şehit
olduğu çatışmada yaralı olaraktutsak düşer. Yaralı hali ile işkenceye götürülür, işkencede direnir. Bu tarihten sonra Buca, Aydın ve Ümraniye hapishanelerinde kalmıştır.
ANKADESTANI
ÜMİT İLTER
T A V I RYAYINLARI
Anka
Destanı
1
ANKA DESTANIÜMİT İLTERTAVIR YAYINLARI
Kapak tasarım: Tavır YayınlarıYayına hazırlayan: Tavır Yayınları
© 2008, Tavır Yayınları© 2008, bu kitabın tüm yayın haklarıTavır Yayınları’na aittir.
1. Basım: Şubat 2008
Baskı: Barış matbaa
TAVIR YAYINLARIMahmut Şevket paşa mah. Mektep sok.Çoban apt. No:4/5Okmeydanı/Şişli/İstanbul
ISBN:
Anka
Destanı
2
A N K AA N K AD E S T A N ID E S T A N I
Anka
Destanı
3
Anka
Destanı
4
ÖnsözDerler ki; bir masal kuşudur Anka. Vardığında en
güzel görüntüsüne tutuşur kanatları, alev alır. Ve kül-lerinden tekrar doğar.
Canlanıp geldi Anka kitap sayfalarının aralarındanve kondu kızıl bir bandın üzerine.
Kondu Anka; insanlığın en onurlu, en yiğit, en mertevlatlarının yüreklerine.
Emeğin ve onurun düşmanları, dolarlarına dolar,saltanatlarına saltanat katmak için ve bin kez daha sö-mürebilmek için halkı, yine kalleşçe saldırıyorlar.
İnsana, hayata dair ne varsa düşmandır burjuvalar.Zevki-sefa onlara, açlık, zulüm, ölüm yoksul halkadır.
Ve biz taşı toprağı işleyip güzelleştirirken onlar te-piniyorlar emeğimizin üstünde.
Kan gölüne çeviriyorlar dünyamızın topraklarını,Türkiye'de, Filistin'de, Irak'ta katlediyorlar.
Dünyanın dört bir yanı emperyalizmin zulmü al-tında eziliyor. Ancak direnenler, bu namussuz düzenekarşı gelenler de, burjuvaziye korku saçanlar da var.Ankalar alev aldı, 122 kez vurdular burjuvazinin zul-müne, 122 kez parçaladılar tecrit duvarlarını ve ko-pardılar zaferi emperyalizmin kanlı elerinden.
Anka diyor Ümit İlter onlara.Evet, Anka onlar çünkü yeniden doğar, bağımsızlık,
sosyalizm için düşenler. Çünkü ölmez açlıklarıyla,zulmü yere serenler.
Yanıp küle dönerler, karışırlar toprağa ve tekrar do-ğarlar küllerinden. Çünkü bereketlidir Anadolu top-rakları, tanır, sever onun için yanıp tutuşanları vekucaklayıp basar bağrına. Ve en güzel filizleri ile yeni-den yaşatır.
Her bir dizesinde direniş olan şiirleri yazıyor Ümitİlter. Çünkü o da Anka destanının içinde yaşayan biri.
Ankalar gözlerinde kazandıkları zaferin ışıltısı ileuçuyorlar şimdi, dünya halklarına armağan edebilmekiçin nihai zaferi kanatlarını tutuşturuyorlar...
Anka
Destanı
5
“...‘Batı Uygarlığı’ parlak görünümünün al-tında bir sırtlan ve çakal sürüsündenbaşka bir şey değilmiş meğerse... Silahsızhalkları yutarak beslenen canavarlar bun-lar. İşte, emperyalizm insanı bu hale geti-riyor, imparatorlukların ‘Beyaz Adamı’nınbelirleyici özelliklerini bu canavarlıklaroluşturuyor...”
ErnestoChe Guevara
“Yetmiş iki milleteBir göz ile bakmayan
Halka müderris olsa daHakikat’e asidir...”
Yunus Emre
Anka
Destanı
6
Hodri Meydan...1...
Vurmak içinHayatın alın çatınaEsaret damgasınıDayadılar bir kez dahaKan içmiş teslimiyet şirretiniDal boynumuzun dik duruşunaReva görseler de eğilmeyiÇektik sabrımızın haysiyetiniVe bedene açlık yürütüpAlnımızda yıldız çoğaltarakKızıldere’nin feda ruhuylaGeleceğin can kulağınaYol eyleyip tarihin sırrınıUmudun yağmuruylaDamla damlaİnancımızın dalgalarıylaÇarptık canı Canan’ıZulmün alçak duvarınaVe yarınlara doğruAçıp mavi kanadımızıSaldık hakikatin avazını:Aslolan halkın hayatıdırVe hayatElbette halkın olacaktır...
Anka
Destanı
7
2...Evvel ahirBu bir muharebedirKara yazılı bahtsızlarıKara kafalı mazlumlarıVe her yerde ezilen halklarıylaHenüz vuslatına ermemiş bir aşkınYaşanan ve daha yaşanacak olanİnsanlık muharebesidirBoylu boyuncaHayata uzanan ölüleriVe kanlı yaralarıylaYumruğumuzun önünde tebessümArdındaki hüzünleSütünü helal edenAk saçlı anaların müthişliğiVe arada derede kalanlarıVe kaçanlarıylaYaşarken çürüyenleriŞanlı ölümsüzleriVe dövüşe dövüşeVe dövüşe dövüşe yürüyenleriyleZaferine hasret bir meydanHem de hodri meydan
muharebesidir yaşanan...
Anka
Destanı
8
3...Varlığı yasadışı sinesineKendi kaderini yazmak içinMahirce uzanmışken eliBir karanfil açarDöşünde yangınlarınBir karanfil açarGülüşünde FidanlarınBir karanfil açarDüşünde sevdanınBir karanfil açar kiMuştusudur yenilmezliğinVe geleceğin...
Anka
Destanı
9
4...OnlarHer biriTek başınaBirer birer ve cümlesiHep beraberAnka’dırBahtiyar geleceğinGüne düşmüş müjdesiGeceyi tutuşturdu cüretleriVe hayatı sırtlayıp yürürkenBir düş bıraktılarGeçtikleri sokaklaraKucakladıkları dağlaraAlınlarına dokunan dudaklaraYazdılar umudun adınıVe kavga meydanlarınaÖlümsüz tebessümler bırakıpHayata karıştılar...
Anka
Destanı
10
Anka’ya Dair...
“...Halkım sizin için yanıyorum. Bu yangınıIrak’taki, Filistin’deki halkların bağrında dagörebilirsiniz. Bu yangın tek benim bedenimdedeğil. Düşmanımızın saldırdığı her ülkede bü-yüyor. Sarıyor dünyayı, saracak. Ahımız yerdekalmaz, kalmayacak. Bu güç sizin içinizden çı-kıyor. Bu gücü yaratan sizlersiniz.Halkım!
Sizi uğrunda yanacak, kül olacak kadarseviyorum. Buna değersiniz. ‘Değmez’ diyenleredeğil, bize kulak verin. Sizin için yanıyoruz. Külle-rimizi vatanımıza gömün. Külümüzden doğacakdünyaya bakın. Uzak değil yakın, mutlu gün-ler gelecek. İnanın, bize güvenin. Ben halkımagüveniyorum, sizlere güveniyorum. Gözüm ar-kada kalmayacak.”
Selma Kubat
1...Ol, deyince hayatEmek ile insanAşk ile insanlık olduk
Öl, deyince zulümİsyan edip kavga oldukÇok öldük hep yaşadık
Ol, deyince halkDevrim olmaya geldikPimi çekilmiş nar gibiDağıldık cümle cihana...
Anka
Destanı
11
2...Yolumuz çok kesildiVe boynumuzEğilmedi bir kez bileRuhumuzAynı harda yandı kavrulduVe külümüzKarışınca hayataAnka dedi adımıza...
Anka
Destanı
12
3...Hayat ağacınınBengi suyudurUmut yağmuruDamlası FidanVe sonra ormanAlıp gider zamanıRengarenk Anka...
Anka
Destanı
13
4...Ve baldırı çıplakVe ayaktakımıFakir fukara edilmişiz deZulmeden belasını ararBulacaktırHesap misliyle sorulacakZulmet Anka’yla savrulupYeni bir hayat kurulacaktır...
Anka
Destanı
14
5...Gönlümüze yuva kurmuşUmudun adıdır AnkaMaceramızda kanadı vardırMahir olmayanın göremediğiAçınca kanadınıUçunca hayatın sinesindeArtık tarih olur zaman...
Anka
Destanı
15
6...Ateş olur hepAlev alev bir güzelFedai olur sonraÇöle dönünce hayatNice içim su olurAbıhayat çeşmesindenFedasıyla hayata akanAnka olur daimaHalk için candan geçen...
Anka
Destanı
16
7...Ne zaman kuşatılsa hayatKaderi zulüm yazdığındaİçmeye suİşlemeye toprakİş ile aşKalmayınca yaşanacak zamanHavalanıp göğsünden AnkaHalkın semasında yanar...
Anka
Destanı
17
8...Ne zaman dara düşse halkÖnce döşünü döver biçareDöver ha döverDöver ha döverSonra kaldırıp başınıÖrgütler yumruğunuVe o yıldızın şavkındaÇekip adaletin kılıcınıVurur ha vururVurur ha vururKırana dek bahtının zincirini...
Anka
Destanı
18
9...Tarih denilen serüvenAnka’nın kerametidirVe son yıldız sönmedenAsla ölmeyecektir AnkaGökkubbe var olduğu süreceGöğsünde mavi uçacaktırVe serimize düşen yangındanNice nice Anka doğacaktır...
Anka
Destanı
19
10...ÇalacağızEn bizimEn bize layıkEn güzel emeğimiziÇalacağız hayatıVe sonraDevrim denecek adımıza...
Anka
Destanı
20
11...Anka’nın yenilmezliğine bakNe mitos ne efsunHalkın cevheri olmasındandırKanadından yayılan alevMeydanlardan dağlaraİstanbul’dan Filistin’e...Paris’ten Arjantin’e...Ateşi akraba isyanlarınSoluğudur Anka’yı uçuranO bitmez tükenmez rüzgarKara kafalı halklarınNice açlıkOnca kanÇokça özgürlük kokanNefesidir hiç kesilmeyen...
Anka
Destanı
21
12...Anka’nın ölümsüzlüğüne bakNe rivayet ne masalHalkın umudu olmasındandırVe bütün ölümlerden sonraTek başına ayakta kalıpZafer için ölümüneDövüşmesine bakıpÖlümsüz derler adınaNeferleri fani olsa daFeri baki kalan umudun...A
nka
Destanı
22
13...Pusuya düşürülen hayatınHasretini taşır Allı TurnaSadakat ağacının közüdürİçli ve içten yanan AnkaFedasıyla yarını ışıtıpSimurg* olur Kaf dağınaVe gülüşü kardeş halklarKalubeladan beri büyütürlerSineye çekilmez acılarınRahminden doğan Anka’yı... A
nka
Destanı
23
14...Hey!AnkaTopla bizim çocuklarıYineVe yenidenAsrın isyanına çıkıyoruzŞimdi bütün zamanlarınEn hayati ihtilali içinMuktedir zevataHodri meydan çekiyoruzDudağımızda umudun tebessümüVe hasretimizin olanca fedasıylaHayata ve zamanaGönlümüzün mührünü vuruyoruz...
Anka
Destanı
24
Şahidimsin...
“...Tek kelimeyle bugün zafer; devrim ve dev-rimciliğe dair tüm umutları yok etmek isteyenemperyalizm ve işbirlikçilerine karşı baş eğme-mek, teslim olmamak demektir. Bugün zaferinadı, ölümüne direnmektir...”
Hüseyin ÇukurluözBekir Baturu
1...ŞahidimsinDağına şahanDamında hapisDarında Deniz olduğumCanım memleketŞahidimsin kiKara zulmünBeyaz tahakkümüne karşıAn be anGün be günYıllar boyuOnurumun abidesiUmudumun destanıO büyük açlığımlaFeda ateşiGelecek aşkıZafer hasretiyleYüreğimYumruğumlaSokağımMeydanımlaKömür beden
Anka
Destanı
25
Ela göz ileÇoluk çocukGenç yaşlıCümle canım cananımlaZalimin zulmüneSansürün suskusunaDostun gülüneYalana, yılgına karşıYürüdümÖldümYandımYakıldımŞahidimsin canım memleketYek kere eğilmedi başımBahtiyarım...
Anka
Destanı
26
2...ŞahidimsinSokağına militanHedefine GültekinMeydanına Sergül olduğumCanım memleketŞahidimsin kiAlçak zamanların çakal sürüsüDayamışken toprağın göğsüneEsaret çirkefinin ağusunuÇekip yüreğimizi kınındanŞüphesiz keskinliği ileSapladık zamanın ortasınaVe başı dumanlı dağlar gibiAlnımızı yıldızlara değdiripSöz yanık dudağımızdaykenFidanca baktık hayataİşte, dedik dünden yarınaBu canım memleket bizimBu yangın yeriBu harmanBu sevda bizimBinbir derdi cefasıylaCümle ıstırabın dermanıElimizde büyüyen devrimiyleTrakya’ya göz kırpan AraratKaradeniz’i burnundan öpen ToroslarVe Amed’e selam çakan zeybeğiyleBu canım memleket içinBaş bağladığımız kavgadaŞahidimsinYek kere durmadı yüreğimizÇarpıyor ve çarpışıyoruz işte...
Anka
Destanı
27
3...ŞahidimsinKundağında bebeKoynunda yarKaranlığında ateş olduğumCanım memleketŞahidimsin kiYalan çölü bütün sarhoşluğuylaYaygara kusarken etrafınaKumdan kaleler yapmaya teşneVe hep başka gündemlere meyyalDilsiz şeytanlara dönen kalpazanlarSuskunluğun şehvetiyle uyuşupSeyrederken gerçeğin katliniSaçlarında gümüş nehirler akanGözleri derin göllerden karaMünevver bakışlı o analarKehribar yüzlü o babalarO eşler, kardeşler, çocuklarZalim zamanın ortasındaBir başına kalsalar daSadece onlarHalkın sesi, hakikatin dili oldularŞahidimsin cânım memleketYek kere susmayan Tayad’lı AilelerGerçeğe avaz olmanın Mahir’idirler...
Anka
Destanı
28
4...ŞahidimsinToprağına FidanYangınına GünayGeleceğine Sevgi olduğumCanım memleketŞahidimsin kiBütün erdemleriyle insanlığınAteşiyle tutuşan meşale kadınlarGül canlarından endamlarına ağanO yangınların külünden doğanNurtopu özgür geleceğiAcılardan sağdıkları cüretinAbıhayat sütüyle emziripYarının harcına can katarakAlev saçlarını savura savuraİnancın güzelliğine karanfilAdanmışlığın fedasına kırmızıTarihin ivmesine şarkı olupUmudun sevdasını büyüttülerŞahid olsun ki âlemCanım memleketAçılıyor kınalı bahtınAvuçlarında Sabo’nun Kızları’nın...
Anka
Destanı
29
5...ŞahidimsinDoğusundan batısına açKuzeyinden güneyine bîilaçGeçmişinden şimdisine isyan olduğumCanım memleketŞahidimsin kiİçimden geçerken zamanÇorum’un Saat Kulesi’neTakılıp kalınca olur ki anHattuşaş’ta yine isyan varToz olsun yine kil tabletlerHammurabi’nin gözü çıksınGeçmiş ile gelecekŞimdi hemhal olupGünü altüst ederkenAçlık belasına saray basanEgeli bir zeytinimHem karayım hem asiFena acıyım önceEzilince zeybeğimVe zulme yenilmeyeceğimŞahidimsin canım memleketAhtamar adasındaki aşığımKaybedilmiş evlatlarımla eksikHalkların kardeşliğinde çoğumHarmanımYedi cihanın Çukurova’sındaAlın teri içen emekçininRüyasında çağlayan şelaleyiHayata akıtmanın Dadalı’yımBozlakça bozarken düzeni
Anka
Destanı
30
Kurtuluş yolunu hem gürlerHem düzlerim bir güzel:“Ferman padişahınsa,
dağlar bizimdir...”Şahidimsin canım memleketYek kere eğmediğim başımıŞimdi dağlara değdiriyorumVe alnıma yıldız düşüyorYanıyorum...
Anka
Destanı
31
6...ŞahidimsinYarasına kanGülistanına karanfilKüpüne sabır olduğumCânım memleketŞahidimsin kiBatıyor diye bu gemiAtarken kimileri ağır düşleriÖyle hafifledi ki meşrepleriYele kalmadan savruldularVe hep olduğu gibi bizKalakaldık kavgada yapayalnızBakakaldık batan riyakarlığınHercai çukurda kaybolmasınaTanık olduk çatal dillerindenŞirret zehrini kusmalarınaVe milim şaşırmadan rotamızıGözümüzü daha da karartıpÇektik alnımızın çatınaNice kızıl yelkeniVe en durgun denizeİndirince kızgın soluğumuzuFırtınalar koptu ardımızdanŞahidimsin cânım memleketYekpare umudumlaEğdirmedim boynunu...
Anka
Destanı
32
7...ŞahidimsinTarihini yazdığımGeleceğine sevdalandığımGöğsünde can verdiğimCânım memleketŞahidimsin kiAdına dağ denilen hasretininÇılgın balıklarıyla sarhoş nehirlerininKülhani esen rüzgarınınEldeki nasırınSonra göbek atanınAğıtların ve şarkılarınŞuncacık karıncanınSimit, çay ve hırsız martılarınKlavyeye dokunup kazma tutanınİş arayan gençlerinBulamayan işsizlerinOkullu çocuklarınKitapsız bebelerinKaç çocuklu Tahir’inKibele’den yadigar Zühre’ninAyağındaki prangaElindeki kelepçelerVe yetmeyince asıp kesmelerİçini kazıyıp özünü kirleterekCevahirini yok etmek içinEli maşalı emperyalistlerKuşatınca umudunu o pusudaDikildik karşılarınaO en yağız duruşumuzlaNice serdengeçip haykırdık:Halk yenilmez
Anka
Destanı
33
Direnip savaştıkça evlatlarıHalk yenilmezTarihi kanımızla yazılmıştır kaç kezHalk yenilmezŞahidimsin cânım memleketBir kez bile eğilmeyen başımıSadece göğsüne bırakıpCan verirken zaferineŞahidim kiUmudunla muzaffersin...
Anka
Destanı
34
ANKA KİMDİR?1...Sor şimdi Anka kimdirHayata sorTarihe ve halkaYumruğuna
yoldaşınakitabına
Ve hattaİçine akan nehirlereSorAnka kimdirTek başına kalmışlığınaDimdikliğineDelikanlı ömrüne sorVe dinleBin yerinden vurulmuş hayatınKanayan tarihiniAçlığını
acılarınıhasretini
Sızlayan kalbini dinleOrada kendini bulacaksınGerçeğin kanlı aynasındaHalkı görecekKendini bileceksinYolu yok başkaBileceksinKi Edip haklıdır:“Gülemiyorsun ya, gülmekBir halk gülüyorsa gülmektir...”Ve damlanın aradığıCevap derya içredir...
Anka
Destanı
35
2...Anlat zamana Anka’yıAnlatmanın en yücesiyleHalkın yenilmez oluşunuAnlat ki ZümrüdüankaSöyle ki Quetzal*Bil ki SimurgGör ki Phoenix*Düşün ki Allı TurnaSadece masallarda uçupŞiirlerde doğmaz yenidenDestanımıza külü düşenHayatın haysiyetidirVe Anka’yı var edenHalkın ta kendisidirKi umudun kod adıHer dem Anka kalacaktırO ateş kiYeri gelir darda yanarYeri gelir meydan tutuştururYeri gelir dağlara çıkarO ateş kiNice sevdadır ölümsüzGöğsünde taşıyan bilirVe yeri gelirŞafağında hayat yenilenir deAdına Anka denir...
Anka
Destanı
36
MEYDANDA AÇAN SERGÜL’E DAİR...
1. Ekmek Parası“Dedemler ekmek parası için, memleketlerinibırakıp Almanya’ya yerleşmek zorundakalmışlar...”
Zamanın dili olsa daAnlatsa bahtı karalanmışlarKatar katar istiflendikleriKöle vagonlarına bilet kestiripIssız bir bulut gibiNasıl da dağıla dağılaDağlana dağlana gittiler...
Ekmek parası içinGurbete düşen yaprağınDamla düşmese de gözlerineÖyle bir ah dolaştı kiTütün güneşi dudağındaBelki de küfretmekAllah kitap indirerek hem deAğlamanın eril biçimidirÖyle ki bu memleketteErkekler ağlamaz diye diyeGözlerden çekilen yaşlarDilde küfre vurur belki deVe hangi sövgü hangi yaranınKabuğudur, kabasıdır, acısıdırKüfrün dili olsa daAnlatsa bu adamlarNiye ibadet eder gibiSöver durur habire...
Anka
Destanı
37
Mazinin dili olsa daAnlatsaOnca zahmete gık demedenHaline şükreden o ellerNasıl temizledilerYare gönderilen lokma uğrunaÖmür sürterek nasıl parlattılarNazi artığı Avrupa’yı
Hatıraların dili olsa daAnlatsaAdına gurbet denilen zamandaNasıl bir “acı vatan” yatarVe uzakta kalanın kıymetiniİçinde sıla tüten nasıl bilirKederin dili olsa daAnlatsa...
Ve şimdiVatana tutulmuş aynadırGurbetçi’nin sırlı yüzüEv ödevi sorusu ise şudur:Taşı yosun bereketi tutmuşkenNeden açlık denizidir Türkiye...
Öyle bir deniz ki bu yoksullukHangi kıyıya vuracağın meçhulCoğrafya dersinin sorusu malum:Anadolu’dan çıkan hangi nehirBoynu bükük dökülür Avrupa’ya...İstiklal dersinin de bir özü var:Bağımsızlığı var olan bir ülkedeEkmek uğruna yad ellere gidilmez
Anka
Destanı
38
Ve sadece bir marş değildir istiklalKaldır kafanı da asumana bir bakKorkma! dediğin o ahvalBaşa gelmiştir çoktanŞimdi tarihin dersindedir sıra:Ya istiklal ya ölüm!
Anka
Destanı
39
2. Doğum...
“...Annemle babam Almanya’da tanışıp evlen-mişler. Ve ben, Almanya’nın bir kasabasındaGürcü-Laz karışımı bir çocuk olarak dünyayagözümü açmışım...”
Doğan her gül bebekİflah olmaz bir asidirHakkı olan memeyiAğlaya ağlaya almanınDirengen ilmine vakıftırŞimdi ağla gül kızımVakit varken ağlaSonra ağlamak unutulurVe sor bakalım hayataBu kaçıncı kuşaktırSürgünde boy verenŞimdi ağla gül kızımVakit varken ağlaBu en meçhulüdürSonra anlam vereceğizDöktüğümüz her damlaya...
Anka
Destanı
40
Ev kapısıArdına kadar açık olsa daPusudadır ardındaki açlıkVe arşa çıkan dua ileKadehe düşen damlayıKardeş eden gurbetinEl kapısıYazgısı olur dem dersinin:Dün içinde dolaştığın memleketinGün içinde dolaşmasıdır gurbet...
“Ne mutlu Türküm” diyeÜflemedi kulağına kimseBiraz LazBiraz GürcüÇok Anadolu olduğundanVe tüm bunlardan azadeMis gibi bebek kokusuylaÇığlık çığlığa doğdu Sergül...
Ağla güllerin en gülüGözlerim senindir şimdiSonra ve aslaIslanmayacak yanağımızBir kez dahaKan revan içinde canımı acıtanlaraKurumuş pınarlar gibi bakacağızÇünkü halkın gözündeki damlanınGözü asla yaşarmaz...
Anka
Destanı
41
3. Özgürlük...
“...İki kültür arasında bocalayan ben, 15 ya-şında evden kaçtım. ‘Özgür’ olmak, ‘dilediğimiyapmak’ istedim. Tabii gerçek özgürlüğün neolduğunu bilmeden...”
Dedelerin şükrettiği lokmanınTorunlara misliyle kusturulmasıBeyaz Adam’ın kitabında yazarVe şükürVe lanet arasındaAçan nice çiçekHaz ve korku bataklığındaAğır ağır çökerken dibeÖzgürlük bellediği prangasıRuhunu kemiren esareti olurVe solan o çiçeklerBöyle bir dilek tutmamışkenYalanla emzirilen hayatınKuytusunda nasıl kaybolurlar...
Anka
Destanı
42
4. Devrimcilik...
“...Bir tanıdığın düğününde, oturduğumuz ma-sada, Devrimci Solcu’lardan bahsedildiği birsohbete dahil olmuştum. Kimdi bu devrimciler?Nasıl bir şeydi devrimcilik?”
Dünyanın adına özgürlük diyeceğizYok olduğunda yoksullukHayatın adına sosyalizm diyeceğizSona erince sömürüVe insanlığınO en katıksız güzelliğinZamanı zaptetmesi içinTek yol devrim diyerekBütün sokaklardan geçerkenBir şarkı tutturduk hakikateAşka ve kardeşliğe dairDağları mesken eyleyen ezgimizleUmudun aşkına vurduk vuruldukDoğarken geleceğin müjdesiAdına devrim dedik yarının...
Anka
Destanı
43
5. Bambaşka Bir Dünya...
“...Bu dünya bambaşkaydı. Bu dünya sevgiüzerine kuruluydu. Bu dünyada her şey apa-çık ortadaydı. Biraz şaşkınlıkla, biraz da me-rakla her gün yeni yeni şeyler öğrenerekilerlemeye başladım devrimci olmanın yolla-rında...”GelHayata hakkını meydanda verelimSergül gibi kırmızı ve dik durarakGelMeydanları ayağa kaldıralımDaracık sokaklara sığmaz sevdamızGelMeydanı halaya katalımGizli saklı çıkmazlarda duyulmazGelŞarkımızı meydanlarda haykıralımAğlamanın vakti geldi geçti çoktanGelMeydanda açılan yaramızaDerman olsun diye meydanı basalımGelMeydanlarda hesap soralımGörsünler bakalım naramızın kudretiniGelMeydanlarda titretelim oligarşiyiVe gülümüzün rengi çıksın meydanaGelYanacaksak meydanlarda yanalımÖleceksek dövüşerek ölelim...
Anka
Destanı
44
6. Karşımda Bir Yol...
“...Bir bir çözülüyordu kafamda var olan soruişaretleri. Ve en başta da ‘ben neyim’ sorusu.Evet insandım; bana göre ‘özgür.’ Oysa ki öz-gürlük, içip içip sarhoş olmak, başka demlerdebulunmak değilmiş. Özgür insan düşünür. Dü-şündüğünü paylaşır. Özgür insan mutludur, hu-zurludur. Oysa ki ben, mutluluğu da, huzuruda başka şeylerde aramıştım. İşte şimdi kar-şımda bir yol vardı...”
Düşlerimizin ardından yola çıktıkNe durduk sokakları geçerkenNe yorulduk dağları aşarkenHep düşledikKi düşmediler kalbimizdenDüşenler olsa da yanı başımızdaDüşlerimiz daim,Yürek gibi canlıÇarpıyor zamanaDeniz misali enginDüşlerimizYıldızlar gibi yakınYanıyor şimdi alnımızdaO sarp yollardaRehberimizEğilmeyen boynumuzu dik tutan ruhumuzBütün sorulara hakikatli cevabımızİçi dışı bir eyleyen cevahirimizYitirenin yittiği yarınımızDüşlerimiz...
Anka
Destanı
45
7. Kavgada Yumruk Olmalı...
“Mutluluk, başkaları yanı başında mutsuzken;özgürlük, başkaları yanı başında iliklerinekadar sömürülürken olmazdı. O halde, bumutluluk ve özgürlük için benim de katkım ol-malıydı. Bu kavgada benim de yumruğum, busavaşta benim de silahım olmalıydı...”
Kavgada yumruk olmalıVurduğum taşlardaYarının izini bırakmalıKavgada yumruk olmalıHasret ile yanıpZafer için tutuşmalıKavgada yumruk olmalıO zalimleri ağlatıpMazlumları güldürmeliKavgada yumruk olmalıBir bayrak gibiAteş içre dalgalanmalıKavgada yumruk olmalıİneceği yeri seçipDosta selam çakmalıKavgada yumruk olmalıOnca efkarı dağıtanSergül’ün tebessümü olmalı...
Anka
Destanı
46
8. Meydana Çıkıyor Sergül
“...Şehitlik nedir? Nasıl bir şeydir? Bir insan,başkası için ölür mü hiç? Evet, böyle düşünü-yordum eskiden... Oysa ki var mı daha yüce,daha kutsal olan herhangi bir şey dünyada?Kendi yaşamını insanlık adına feda ediyorsun.Feda etti gidenlerimiz... Daha güzel bir dünya,daha güzel ve yaşanılası bir ülke için...”
Yürüyor bir gülYürüyor hiç durmadanYürüyor hızlaFakat acelesi yokTelaşı yokHayati adımlarıyla tarihinMeydana çıkıyor SergülTanır bu meydan o gülüDalga dalga kırmızısındanYaprak yaprak şulesindenÖzündeki cevahirEylemindeki marifetVe göğsündeki Anka’danTanır bu meydan o gülüBu meydan ki nelere şahitBu meydan ki nelere kadirBu meydan ki nelere gebeVe meydana çıktı mı o gülAlem sarsılırZaman savrulurVe Anka küle dönerSinemizde yanıp güle döner...
Anka
Destanı
47
UMUDUN FİDANLARINA DAİR...
Namludan çıkmış üç karanfildi onlar...Tez açtı ilki. Sevda vaktiydi zaman. Mevsimbahardı. Ve öylece kaldı. Mayıs sinesine koydukırmızıyı. Adına aşk dendi eylemin. Zaman vemekanda ferman dinlemez. Orada karardı mıgözü denizin, burada damla düşer. Karadenizşimdi ateş ile ıslanır. Tutuşur. Yanar. Kül olur...
Namludan çıkmış üç karanfildi onlar...Fidan zamanını bekledi ikincisi. Aşka adanmışbir ömrün maşuğuydu. Ki adına halk aşığıdenir. Ol sebepten, vaktidir deyip sabrın so-nuna Fidanca erdi. Elini bağlasalar da, uzandıyüreğinin pimine. Çekti, kalktı ve yürüdü İs-hakça. Kırklara karıştı. Rivayet ve hakikatodur ki, hayatın her anında Yeni İnsan deni-yormuş adına...
Namludan çıkmış üç karanfildi onlar...Üçüncüsü, Karayılan soyundan bir HakikatBacı. Gül yüzüne ve gülüşüne feda olsun gön-lümüz. Alnındaki yangını yadigar bıraktı avu-cumuza. Ve sürdük hasretini hayata ve sürdükkınasını andımıza. Kırmızı şimdi daha hırçın...
Namludan çıkmış üç karanfildi onlar...Çankırı, Trabzon, Antepli’ydiler. Laz ve Kürt veTürk Kardeşliği ve umuduydular halkın. Aynıhorona omuz verip aynı semahı döndüler.Yunus Emre kadar kalender, Dadaloğlu kadarkavgacı, Nasreddin Hoca kadar güleç,
Anka
Destanı
48
Mem u Zin’ce aşıktılar. Bizimdiler ve şimdi biz-deler...
Namludan çıkmış üç karanfildi onlar...Ve tene değmeden önce, dedi ki Faruk; “...Ya-şamı çok seviyorum ama onurlu ve insanca biryaşam için kendimi feda ediyorum.”
Onurun yüceliği karşısında, çok alçak kalanduvarlara bakarak, eylemini tanımladı Serdar:“...Cüret, kararlılık ve inançla çelikleşmiş biriradeyi yenebilecek hiçbir güç yoktur.”
Hakikat Bacım yine hakikatli konuştu:“...Dünya halklarının umudu benim umudum,yoldaşlarımın gözlerindeki ışıltı gücüm, şehit-lerimiz varılacak hedefimdir.”
Halkın sinesine kök salıp anında açan üç ka-ranfildiler. Göğsümüzde yanan, alnımızdan ha-valanan üç Anka. Ve şimdi gözlerimiz dahakara...
Anka
Destanı
49
Bak Yine Karadeniz’im...
Faruk Kadıoğlu’na
Düşünce yüreğime senHayalimde belirir hakikatinGördükçe şu kepaze zamanıDaha sıkı sarılırım geleceğeVe kurarım yarının gerçeğiniBilincimin abıhayat bahçesindeArzuhalini küle yazan bir gülSırrını söyler toprağın kulağınaZaten bu kaçıncı ölmemdir...
Düşünce yüreğime senBak yine Karadeniz’im benVurulsam da gün içindeYakılsam da göz önündeKırdıramam senin hayaliniŞaha kalkmış bir taka olupÜstüne atılırım zamanınVe bir ucundan başlarımHayatı yarına nakışlamayaSonra akıl fikir sorarımİçimde yüzen hamsilereHem sığar mı Karadeniz bu daraDalgalarım çarpmaz mıYa n’olacak zulamdaki yakamoz...
Anka
Destanı
50
Düşünce yüreğime senBak yine Karadeniz’im benTulum sığmayınca zamanaAtmaca dile gelmeliUçmak haktır demeliDuyuyor musun ruhumuÇekip gitmenin de vakti varYa ne yapsın insanİnsansız kalınca insanlık...
Düşünce yüreğime senBak yine Karadeniz’im benGeleceğin peşinde umutlarımKi hayalperest derler cümlemizeÇoktan sana “elveda” diyenlerDesinler diyecekleri her şeyiAçlığın eylemi tok cevaptırZulmün hokkabazı olmaktansaÖzgürlüğün hayalbazı olupBin kez vurgun yemekVe her yangından sonraUmudun en külhani haliyleSon nefesi fırtına eyleyipDeniz kızlarının ülkesine gitmekYeğdir hayatı yeniden örgütlemek...
Anka
Destanı
51
Serdar’ın Elleri
“...Bir insan için en önemli şey, nasıl yaşadığı-dır. Bir insana yakışan vicdan rahatlığı varsa,mutlak o insanın izi de kalır. Ki, ismi çokönemli değil, yaptıkları ile insanlığa, ezilenhalklara bir şey bırakabilmişse, bir şeyler ka-tabilmişse... izi budur. Yitip giden için de bu ye-terlidir...”
Serdar Demirel
Ellerine bak!Ne müthiş ve kudretliDeğdiği yerde nice yangınDokunduğu yeri devrim yaparEllerin halkın umuduYaparken yapılması gerekeniEllerin adaletin yumruğuYıkarken yıkılması gerekeniEllerin Serdar’ın elleridirYakıp yıkarken zincirleri...
Ellerine bak!Her çizgisinde kaç asırVe nice çarmıhın izi vardırYine de böyle yekpareAvucumuzda büyüyor ateşKatil tanrılardan çaldığımızZamanı eskitip çağa taşıyıncaSöküldü artık gecenin yamasıVe şafak artık doğacaktır...
Anka
Destanı
52
Ellerine bak!Bir ayna gibi bakar sanaUzandığın haramı hatırlatırYa da savunduğun haysiyetiEllerin tercihlerin sırdaşıdırYa çıkmaz lekelerin damgasıYa onurun sınanmış kınasıÇöz insanlığın elindeki bağıİlelebet taşısın aydınlığıYumruk yumruğa ötelere doğru...
Ellerine bak!Mümkünün sırlarına nasıl vakıfVe imkansız diyebilir her şeyeHangi hayal elinde gerçek olurBelki şefaat dilencisinin kelepçesiKi ellerin kaderini vicdan çizerNerede eğilmeyen boyun varsaOrada yumruk olmuş bir el vardır...
Ellerine bak!İhanetin ve sadakatin köprüsüdürKime uzatırsan hayat gülerKuvvet olar hakikatEllerin Serdari bir umuda vurgunsaÖyle sarılırsın ki hayatın özüneAnalar ak sütünü helal ederkenİnsanlığın ateşi alnından öperVe halkların o meçhul savaşçısıUmudunu yadigar eyleyerek gider...
Anka
Destanı
53
Acılardan Umutla Çıkagelen...
Fatma Koyupınar’a...
Ey acılardan umutla çıkagelenBeni bencil deryalarda bırakmaHer nefeste boğulurum biraz dahaBen kendimden vazgeçsem bileZapturapt altına da geçsem hemenBiçareliğime bakıp vazgeçme bendenUmutsuz ve umarsız koyma beniBana özgürlüğü solumayı öğretZorlanırım belki öğrenemem birdenOlur ya, korkarım belki cellatlardanEllerini dertlerime sür o zamanLal dilime, kör gözüme, kaderimeKara bahtıma yüreğini damlat kiNice güller açsın kanayan yaramdaVe ille de ille öğret banaKurtuluş uğruna sonuna kadarÖzgürlük uğruna sonsuza kadarZafer uğruna sonuncumuza kadarVura öle dövüşmeyi öğret bana...
Ey acılardan umutla çıkagelenBaşımdaki fırtınaları sen anlarsınİçimden geçen o derin akıntılarınKelimesini bulup edemem kelamınıFakat bilmediğimden değil suskunluğumKurşun kilit vurulmuştur dilimeAnahtarı büyük açlığının zulasındadırNe kadar direngensen onca konuşkanımŞimdi kırıp kilidini çözmelisin dilimi...
Anka
Destanı
54
Ey acılardan umutla çıkagelenYolcu yolunda gerek elbetAma beni de götürmelisinYarın kadar yakın zamanlaraVe dün gibi uzak diyarlaraAtıp atının terkisineGönlümü götürmelisin dağlaraKatıp kanadının arasınaGülümü bırakmalısın toprağınaUğruna ölüp dirildiğimiz yarınlara... A
nka
Destanı
55
Merhaba Fatma...
“...Tarih hiçbir döneminde devrimci iradenin,inanmış insan iradesinin yenildiğine tanık ol-madı, olmayacak...”
Fatma Koyupınar
9 Mayıs 2005...Merhaba mukaddes maceramızın gülizarıÖmür denilen rüzgarın muzaffer kızı
Haziran...Merhaba tarihin en kırmızı yadigarıBerdevam dalgalanan hakikat bayrağı
Temmuz...Merhaba vazgeçilmez onurun adıSütünü helal eden o anaların ahı
Ağustos...Merhaba kalbimizi tutuşturan devrim aşkıO en mahrem ve aleni düşümüzün zulası
Eylül...Merhaba kuşatmaları yaran sabır fırtınasıYüz yirmi bir kez şahlanan canların cananı
Ekim...Merhaba hakkı çalınmış emeğin kahrıAç ve açıkta bırakılan halkın hıncı
Anka
Destanı
56
Kasım...Merhaba dağları yasadışı halkın şafağıEsaret fermanına çekilmiş hürriyet kılıcı
Aralık...Merhaba ağilmeyen başların fedai Fidan’ıBedeli onur sayılan kurtuluşun savaşı
Ocak 2006...Merhaba sosyalizmin kardeşlik ormanıİnsanlık ağacının bengi çiçeği
Şubat 2006...Merhaba mazlumların seher avazıNice sorulacak olan yoksul hakkı
Mart 2006...Merhaba o büyük sevdamızın karanfiliAlnında şavkıyan umudumuzun yıldızı
Nisan 2006...Merhaba bütün hasretlerimizin sılasıFaruk ve Serdar’ın gözü kara bacısı
28 Nisan 2006...Endamı filintamGülüşü mavzerimYüreği mitralyöz Fatma’mMerhaba sana, MERHABA...
Anka
Destanı
57
Anka Bizi Çağırıyor...
Eyüp Beyaz’a
Duyuyor musunAnka bizi çağırıyorO büyük insanlıkÇoğul yalnızlığınÇoğalan yangınlarıBizi çağırıyor AnkaTarumar şehirlerde ölen çocuklarZulmün cirit attığı meydanlardaHaksızlığa ah eden adamlarAçlığa iç çeken analarVe adına halk denilipKefensiz gömülen ölülerBizi çağırıyor AnkaBu insafsız zulümBu azgın sömürüBelasını bulmak içinYumruğumuzu çağırıyor AnkaGöz bebeklerimiz buza kesipİnkar mı edecek gördüğünüSağır mı olacağız duyduğumuzaVicdanı aldatmak mümkün müDijital kadehlerdeki yalanlarlaSineye mi çekeceğiz AnkaTükürülürken hayatın yüzüneVe sefalet arşı tutmuşkenŞükür mü edeceğiz mağaramızdaAsla!Üstüne üstüne AnkaYürüyeceğiz daima
Anka
Destanı
58
Bu kanlı devranınBu tahtırevan saltanatınAltını üstüne AnkaGetireceğiz mutlakaGayrı yerde durulmazAçılır ateş gülü kanadımızArdımızdan bakakalır kurşunlarHançerle dans edip kendinden geçenlerİşmar ederken cellat sofrasınaAlnımızda onurlu buselerle bizAsi kanadımızı rüzgara veripMahir’den Fidanlar’aUmudun o en AnkaVe feda ruhuylaAttığımız her bir adımdaYarının ruhunu öpmek içinAkacaksa kanımızAkacağı en güzel yerdeAksın o zamanVe boydan boyaHayatın en güzel rengiyleBoyasın cümle cihanıHayat ile kıpkırmızı...
Anka
Destanı
59
Sen Varsın...
“Biz insanlığı temsil ediyoruz, insanlık aslakaybetmez...”
Av. Behiç Aşçı
Karanlığın ortasında yanan bir fenerNasıl çekerse etrafına pervaneleriAlçak duvarlarla çevrili bu alemdeYaşam hakkı ve adalet uğrunaKolundan tutup çekiyorsunİnsanlık denilen hasleti tarihsel rotasına...
Çalıyorsun vicdan denilen kapılarıNicesi açılır, çünkü gönül kapısıdırArdında apaçık bir onurVe insana dair bütün güzelliklerBelki yaralı ama hala ayaktadırVe ağır ağır zulasından çıkıpPeşinsıra umut kervanına katılmaktadır...
Çalıyorsun ya şimdi o kapılarıKimileri açılmaz, ki içinde insan yokturSuretine bürünmüş bir yabancılaşmaLanetli ve çürümüş dipsiz kuyularınO kahrolası sedasızlığı iş başındadır...
Ve lakin, adına bazen Promete denilenBüyük insanlık sana minnettardırÇünkü hayat, hakikat ve adalet içinBir umut var demektirKi sen varsın Behiç...
Anka
Destanı
60
Gönlümüzün Sahibi...
Yüreğimiz kadarHıncın dalgalarıyla sonsuzHangi denizHırçın çarpıyor Adalım...
Şimdi yüreğime dolDol ki esip taşalımGünayca deryaya kavuşalımYanalım artıkYanalım o demdeYakalım şu zulmüVe şarkılarla meydanlaraSilahlarla dağlaraKülümüzle yarınlaraSırt verip yoldaşçaDövüşelim AdalımBoş ver aksın kanımızYaramıza aşk basarızGayrı kesemez yolumuzu kederDağlar dağlamıştır acımızı...
Anka dedik ya adımızaZafere göz koyduğumuzdanVe gönlümüzün sahibiEvvel ahir devrimdirDaim alevlidirAlevlidir...
Anka
Destanı
61
Selami’ye Sormalı...
Hayat mı mavi böyleYoksa şehir mi çok bordoBelki de biraz havaiYeşili deli bozukBu şehir çok aşıkKimeKimbilirSelami’ye sormalıKemençeye bir deYüreği yeten sorsunTrabzon kime sevdalı...
Anka
Destanı
62
Kırmızı Açıyor Hayat...
Halkın umudunda buldumYitirmediğimi daha önceAma yok değildi zatenBulduğumda var olduğumHer an mümkünün zamanıydıBütün imkansızlıklara inatÇözdük zamanın düğümünüSonra CevahirYelkenler açtık çağaAsılınca ömrün küreklerineMetris’te şaha kalkan maceramızBüyüdü Sabo’nun avazındaHayatBir şiirdiOkudukVe bittiFakat karanfil yine kırmızıKırmızı açıyor hayat...
Anka
Destanı
63
Sevgi’nin İsteği
“...İstediğim ve umudum odur ki, herkes kenditecritini kırsın. Sesimize ses versin, seslerimizbirleşsin ve birlikte tüm tecritin duvarlarınıparçalayalım. Hala herkesin bir sesi varken”
Sevgi Saymaz
HalaHerkesin bir sesi varkenSırt sırta verip dertleşmeliyizDerman arayanların meziyetidirTartışa konuşa dertleşmekBazen fena asabiBazen çok gülerekVe asla ayrı düşmedenNotası olmalıyız dostluk bestesinin...
HalaHerkesin bir sesi varkenŞarkılar söylemeliyiz sokaklardaBaşka başka dillerdeBambaşka ezgilerleÖzgürlüğe dair şarkılarıHaykırmalıyız omuz omuzaVe gözlerimiz kucaklaşıncaKırpmalıyız kazanacağız diye...
Anka
Destanı
64
Anneler Bilir...
Yeni bir hayatınNice sancılı olduğunuAnneler bilir elbetteVe o sancının sonundaÖzgür doğacak vatan içinDaha nelere dayanılacak...
Yeni bir hayatınNice kanlı doğduğunuAnneler bilir elbetteVe “bu kan denizinin ufkundan”Doğacak zafer içinDaha nice zahmete katlanılacak...
Yeni bir hayatınNice ömrün toplamı olduğunuGülcanlar bilir elbetteVe ömür denilen rüzgarÖyle esmeli ki yaşarkenArdında bin hayatBırakmalı bir ömür...
Anka
Destanı
65
Yeri Gelir...
Sevgili Behiç’e
Yeri gelirBir tek adımOlanca hasretiyleDoldurur meydanıVe mukaddes karnınaGeleceğin tekmesini yiyenBir anne gibi tanırUmudun adımını hayatYeri gelirO büyük insanlıkBir avukat tutarSavunsun diye geleceğiniVe işte o avukatGeçip müvekkilerinin en önüneSiper eder göğsünü zulmeHasreti ve hakikati olur adaletinVe gümbür gümbür savunur insanlığıSesini duyanlar safa gelir deİnsafa gelmez haramzadelerKi insaf değil, hak isteyen yüreklerYürürler alnı yıldızlı onurun peşindenVe yeri gelirAvucundan semaya süzülür bir yıldızVe ardından yürür o büyük insanlıkYeri gelirAdaletin de günü gelir...
Anka
Destanı
66
Adı Gül ve Can’dır
Alnı aldırYüzü güldürBoynu diktirVe adı Can’dırAraptırCandırCanandırVe baştan ayağa insanlıktırAnadırAçlıktırVicdandırVe tarihin gülizarıdırHardırVefadırFedadırVe onurun bayrağıdırMerhaba’dırElvedadırVe zaferin adıdır...
Anka
Destanı
67
Stalingrad ve Gülcan
“İki tarih yazılıyor. Biri alçaklığın, diğerionurun ve erdemin tarihi...”
Gülcan Görüroğlu
Gülsüman’dan Gülcan’aGüller açıyor halaStalingrad’ın ortasındaDik durmanın sırrıDayanmak meselesidir yineVe GülcanlarTepeden tırnağa Stalingrad’tırVe StalingradCanların göğsünde çarpmaktadırDevran o devrandırYa eğilecek başlarYa alınlara kırmızılarKi her kuşatmaNice taarruzla aşılırŞimdi fedaDoğurgan ve hiç durmadan...
Anka
Destanı
68
Tayadlı Ailelerimize...
“...Abdi İpekçi bizim için özel, ayrı bir yer. Tümbaskılara rağmen insanlar oradalar. Ben orayıdirenişin bir kurumu olarak görüyorum. Direni-şin sesi olan bir kurum...”
Av. Behiç Aşçı
1...Abdi İpekçi’de böyle yılmaz duruyorsamSabır taşından karıldığı içindir harcımGeleceğin ebesidir yıkılmaz ellerimNe rüzgar gibi geçen zamana yenilirimNe zulmün ayazı yıpratabilir benliğimiEl veririm dostuma göğüsleyip bedeliniVe onur ellerimde büyür nice gündür...
Anka
Destanı
69
2...
Öyle duracaksın kiTarihin orta yerindeGeçmişe ayna tutacakGeleceği ışıtacaksın
Öyle duracaksın kiZamanın orta yerindeDuruşun hareket olacakEyleminle yürüyeceksin
Öyle duracaksın kiSevginin orta yerindeAşk ile sahiplenecekSonsuza dek seveceksin
Öyle duracaksın kiHayatın orta yerindeHiçbir ölüm sökemeyecekHayatı hayatla savunacaksın
Öyle duracaksın kiKavganın orta yerindeYumruğun hep dalgalanacakHer an zulme vuracaksın
Öyle duracaksın kiÖzlemin orta yerindeCehennem küsecekHasretinle tutuşacaksın
Anka
Destanı
70
Öyle duracaksın kiİnsanlığın orta yerindeGelip geçen bakacakVicdanı hatırlatacaksın
Öyle duracaksın kiSuskunluğun orta yerindeDirenişe nefes katacakOnurun avazı olacaksın
Öyle duracaksın kiAcıların orta yerindeYaranı düşmana göstermeyecekHüznünü silah edeceksin
Öyle duracaksın kiGecenin orta yerindeŞafak ellerine doğacakZafer için yanacaksın...
Anka
Destanı
71
Sevgi’ye...
SevgiSayılmaz ki zatenEnvanteri tutulamazBorsaya da uymazÖyle tane taneDirhem hisseSatılamaz ki zatenTicareti hiç olmazÖlçüye tartıya gelmezCetveli terazisi yokturÇok ağırdırÇok uzunVe daimaVe hepDaha çokturBitmez tükenmez cevheriyleSevginin yegane pratiğiGöze aldığı hasretinBedelini nişan eyleyipSol göğsünün ta içindenHayatın içine taşıyabilmeninŞık eylemidirSevgi...
Anka
Destanı
72
Geldik... Geleceğiz!
Hayatın kuytusundan çıkıp geldikAçlık kokan nefeslerin hıncındanYıkılan konduların öfkesindenYok sayılan Cudi’nin hasretindenEcelsiz ölümlerin kederindenHayatı kuyusundan çıkartmaya geldikEmeğin bereketini paylaşmak içinDövüşe dövüşe kuvvete geldikŞimdi diri diri yaksalar bileYarın gülüşünden öpmeye geleceğizBugün alnını öptüğümüz geleceğin...
Anka
Destanı
73
Sorudur Tarih...
Hayata dair bir sorudur tarihHerkesin cevabı kendi kıymetidirHer cevapYa günü newroz eyletirYa Dehak’a boyun eğdirir...
Hayata dair çok sorudur tarihHerkes safının cevabını verirHer cevapYa zulmün kılıcını bilerYa vicdanı kılıç eyler...
Anka
Destanı
74
Adına Devrim Diyeceğiz...
1...Hakikat bir ateşseEl uzatamıyorsa kimseVarsın yansınBizim fani elimizTaşırız karanlığın ortasınaUmudun nurunuVe aşk ile tutuşanHakikat taşır biziHayatın atardamarında...
Anka
Destanı
75
2...Açılmazsa gelecek kapısıEllerimiz Kerem ile AslıUslanmasını bekleyenlere inatUslanmaz deli gönlümüzGerçeğin düğümünü çözerGeleceğin güzelliğine uzananMilitan elimizin divaneliği...
Anka
Destanı
76
3...Maceracı deseler de gönlümüzeSabrın bütün küpleriniÇatlattık Eyüp ileVe asırların öfkesiyleAdanmışlığın cüreti vardırHesap soran eylemdeHer bir parmağımızdaFerhat’ın nasırları şavkırŞimdi boydan boya kanasa daGürz tutan ellerimizDağları delmekten vazgeçmeyiz...
Anka
Destanı
77
4...Ulufeden tufeyliyeUzanmazken elimizHalkın hakkına uzananKirli elleri kırmaktaElbette pek Mahir’izNerede çıkarsa karşımızaOrada yapışıp gırtlağınaHesap sormanın cevvaliVe Cevahir’i oluruz daima...
Anka
Destanı
78
5...İster macera ister hayalİsteyen söyler istediğiniHayat ise kavga derZalim ile mazlumunKi söke söke alacağızHayatın ve halkın hak ettiğiNe varsa ama ne varsaVe adına devrim diyeceğizHakkımız olan her şeyin... A
nka
Destanı
79
Mahir’in Gözleri...
Karanlığa baktıKaramsar olmadıGözleriGökkuşağı rengiydi
Dertlerine baktıKederli olmadıGözleriUmut rengiydi
Hayata baktıYılgın olmadıGözleriMahir’in gözleriydi...
Anka
Destanı
80
Sosyalizme Dair...
Yoksulluğa son veripHakkımızı almayaDevrim diyorlarBol üretip paylaşmayaBir de insaniyete ve adaleteSosyalizm diyorlarÖtesi de var elbetteFakat yetmez mi bunlarSosyalist olmak içinVe bu uğurda dövüşmekGerekmez mi...
Anka
Destanı
81
Yeni Bir Gün Doğacak...
Adalet arayan hınçlı yumruklarİçiçe büyüyen yoldaş omuzlarÜretmenin ustası nasırlı ellerNamuslu dudaklarda bıçkın sloganlarHasret hamalı sevdalı pankartlarEzgisi dağ kokan asi şarkılarYıldızına buse düşmüş alınlarDünyanın derdini taşıyanlarHakkı ödenmez mübarek analarKoşturup oynayan şen çocuklarŞu civan delikanlılarBu mert kızlarGümbür gümbür yüreklerGümbür gümbür yüreklerdenYeni bir gün doğacakMeydana çıkan ayağımızın altındanYeni bir gün doğacakDalgalanan umudun kırmızısındanYeni bir gün doğacakVe hayatın her bir katresineGönlümüzün zaferini yazacağızAnd olsun 1 Mayıs’a1 Mayıs’lar yemin olsunYeni bir gün doğacak...
Anka
Destanı
82
Canan ve Zehra...
Dar zamanlar olur ya haniDuyulmaz olur ya başka sesÇakal ulumasından başkaAn kuşatılmışkenAnılar şahlanır ya haniVe belki birazdanDönülmeze gitmek kaçınılmazOlur ya haniTetik durur gönülVe tutamaz kimseGayrı duramazlar önümüzdeYüreğimizin adı CananBilincimiz ZehraÇektik mi ikisiniSusar yine malum namlularVe basıp gideriz onuncu köye...
Anka
Destanı
83
Büyürsem...
Bir gün büyürsemÇocuk olmak isterimÖlmezsem açlıktan falanSoğuktan donmazsamAlınıp satılmazsamKötü yollar batağındaBoğulmazsam mezbeledeBir gün büyürsemÇocuk olmak isterim...A
nka
Destanı
84
Yüreksiz...
Kendi yüreğini hançerleyenSırtımıza saplar yüreksizliğiniFakat bir damla olsun akmazNe gözümüzün yaşıNe gönlümüzün kanıYükselirken hıncın deryasıBoğulur ihanetin soytarısıAttığımız her adımın ardındanDipsizliğin çukurunda yok olanBencilliğini sürterken alçaklığınaİçinde patlar tercihinin mayınıVe ruhundan taşan pislikYerini bulur kadavra çöplüğünde...
Anka
Destanı
85
Bağdat’ın Bebeği...
Boyundan büyük bombalarDüşerken emziğineGünahın neydi, suçun neEy Bağdat’ın bebeğiÖpsem yaralarındanKanar mısınGözlerindenDaha mı kara bahtınEy Bağdat’ın bebeğiSana ölümü yakıştıranlarKarşılığını misliyle alacaklar...
Anka
Destanı
86
Selam Olsun...
Filistinli Fatma En-Neccar’a
Selam olsun feda ileYarınlara gidenlereHak uğrunaKaldırılan yumruklara
En umutsuz zamanlardaKaranlığın ortasındaŞafak olup yürüyeneKahpe kalleş pusulardaSakınmadan dövüşene
Selam olsun feda ileÖzgürlüğe gidenlereHalk uğrunaCandan geçen cananlara
Zulme karşı savaşarakOnur olup büyüyeneKuşatmanın ortasındaEmperyalist ablukadaUmudunu büyütene
Selam olsun feda ileZorbalığa vuranlaraZafer içinAşkla çarpan yüreklere...
Anka
Destanı
87
Nehir...
Nehir topraktadır önceDamlamadan önce düşlemektedirNehir buluttadır önceYağmadan önce çoğalmaktadırDüşen bir damladır nehirAkmadan önce düşmektedirNehir bahardadır önceSabaha ulaşan çiğdedirSuyun örgütlenmesidir nehirAynı yağışta damla olmaktırBazen durgun bazen taşıpDeryaya doğru akmaktadır...
Anka
Destanı
88
Tarihin Rehberi...
Korktuğunda çok zulmeder zalimVe korkunun zulmü en korkuncudurFakat “artık yeter” diyen halkHer adımında bir ölümsüzüMeşale yapar tarihin gecesineOnlar halkın şaşmaz pusulasındaGeleceği gösteren Anka’dırVe hayatın kuşatıldığı her anPusuları aşmanın rehberi fedadır... A
nka
Destanı
89
Bu Çocuklara Dair...
Hayatın ötesinde bir araya gelenTinerciler, kapkaççılar, torbacılarVesaire soyunun asil çocuklarıKüfür indirerek ibadet ediyorlarVe en çok polise sövüyorlar...
Bu çocuklar,Bu düzenin medar-ı iftiharıdırBu çocuklar,Bu hayatın intiharıdırNe kadar çok karanlıkVe kâr ederse burjuvalarO kadar çok belayaVe sokağa düşer bu çocuklarVe “muasır medeniyyet” herzesiBu çırpı omuzlarda yükselenÖyle bir çapuldur kiDeğdiği sokaklarda açanBataklık çiçeğidir bu çocuklar...
Anka
Destanı
90
Mecnun’un Sırrı...
Çöl uçsuzVe bucaksız olabilirLakin sonsuz değildirUmman olansa hep gönüldürMecnun ki meyletmez serabaVaat edilse de durgun sularÇürük vahaların esrarında yitipCaymaz düştüğü yoldanHer kum zerresiZamanın her anıVe çılgın ayazNice diller döküpÇok kılıçlar çekse deEhlidil oluştur Mecnun’un sırrıVe der ki;Gönül gözüyle görenArdındaki vuslata erendirVe der ki;Dervişin ayağında küçülen çölüBitiren kuvettir hasret...
Anka
Destanı
91
Filistin Çarpan Kalbimizdir...
Beyrut sokaklarındaVurdular Mecnun’uGazze’de Leyla’sıOy havarLeyla’sı ağıt yakar...
Şimdi Meryem Ana’nınBombalanmış toprağındanNice Eyyubi doğarOy havarMeryem fedalara gebedir...
Çoğalan yalnızlığıDalga dalga kefiyesiyleBoylu boyunca isyandırOy havarFilistin çarpan kalbimizdir...
Anka
Destanı
92
Bizden Geriye...
Yola çıkarken hayatDurdu bir anVe dedi ki zamanaBizden geriye ne kalır?Ve yürüdü karanfilYıllar geçti ardındanSoru sorulduğunda Fidan’dıCevabı orman verdi:Bizden geriyeBiz kalırız yine...
Anka
Destanı
93
Fütursuzluk...
Canlara sıkılmış tüm kurşunlarıAlnımıza çağırıyoruzHalklara atılmış bütün bombalarıSinemize davet ediyoruzHançerlerin soğuk edasınaSırtımızı adres gösteriyoruzÇekilecek nice çileyeArdına kadar açıyoruz yüreğimiziVe kurşunBombaZincirVe tecritHücreSansürArdından ve arasındanBir tohum gibi Fidan’a durupAlnımızı güneşe uzatıyoruzVe biliyorVe bildiriyoruz kiZulüm yenilecektirYenilmez olan halktır...
Anka
Destanı
94
Mendil Satan Soru...
1...Küçücük ayaklarınKocaman terliğiBir soru takarÜlkenin vicdanına;- Mendil ister misiniz?Bazı soruların saçı kirlidir böyleBazı soruların gözü de üzümdürBazı soruların da bahtı karadırÇok karadır hemdeÇok karadırVe mendil kadar küçükMendil kadar beyazVe kullanılmış bir mendil gibiSefaletin çöplüğüne mahkumKocaman bir sorudur bu çocuk...
Anka
Destanı
95
2...Meydana savrulup hayata sorulmuşBoynu büküklüğünce cevap arayanYaman bir sorudur kiBütün kirli cevaplar peşindedirVe büyürse memesi birazŞimdi mendil sattıran kaderiHayasız çarşaflar sokağındaEtini sattırır kısmet niyetine...
Anka
Destanı
96
3...İşte o vakitŞüpheye düşecektir besbelliHayır ve şerVe daha başka şeylerKimdendir?Kafir olduğundan değilAllah’a konduramadığındanSımsıkı kapayıp gözlerini“Ey Allahım” diyecektirHırsızlar ırzını çalarkenHangi günahın kefaretidir buGelen cevap hiç ilahiAma çok kirli:“Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır”Sonra...Vesikalı fahişelerBu düzenin kutsal bakireleridir...
Anka
Destanı
97
Koketlerin Yeşil Keyfi...
İktidar yardakçılığı diyorlarKoketlerin imambayıldı merakınaVe caizmiş kredi musluğundan abdestGusül de mübahmış hortumlaSonra domuz gelsin diyeHani deniz ya memleketYemek için farzmış tesettürVe binip tayyare tayyareGitmişler hacı olmayaDönerken filhakikaBol zemzem getirmişlerVelhasıl muhteremZındık olunca insanHınzır şeyler düşer aklınaMASALA onca zemzemleNerelerini yıkarlar acabaVe çıkar mı alçaklığın lekesiDini imanı para olanlarınBunca sömürü pisliğineDeğil zemzem kuyusuYetmez teneşir suyu...
Anka
Destanı
98
Hınç...
Kaç kat vursanız da zincirleriniziİnceldiği yerden kopacaktır zulümZorbanın ince hastalığıdır hıncımHabis bir ur gibi büyüyorum şimdiSırça köşkünüzü kuşatan mezbelede...
Gözlerimize çöken karalığı gördükçeÖdünüzün orkestrası senfoni çalıyorKorktuğunuz patlamasıdır açlığımızınVe ilk kez doğru söylediniz:“Gecekondulardan gelip
gırtlağımızı kesecekler”
Çöküp halkın gırtlağına çalarsınız aşınıVe bu devran hep böyle dönecek sanıpMezarımızın üstüne kurarsanız saraylarıElbette olanca hızımız ve hıncımızla geleceğizVe siz, cehennemin dibine gideceksiniz...
Anka
Destanı
99
Koketlerin Yeşil Keyfi...
İktidar yardakçılığı diyorlarKoketlerin imambayıldı merakınaVe caizmiş kredi musluğundan abdestGusül de mübahmış hortumlaSonra domuz gelsin diyeHani deniz ya memleketYemek için farzmış tesettürVe binip tayyare tayyareGitmişler hacı olmayaDönerken filhakikaBol zemzem getirmişlerVelhasıl muhteremZındık olunca insanHınzır şeyler düşer aklınaMASALA onca zemzemleNerelerini yıkarlar acabaVe çıkar mı alçaklığın lekesiDini imanı para olanlarınBunca sömürü pisliğineDeğil zemzem kuyusuYetmez teneşir suyu...
Anka
Destanı
100
Filistinli Çocuklar...
ÇocukHer yerde çocukturFilistin hariçOnlarKüçük GenerallerKocaman yüreklerdirÇünkü her yerde çocuk olanlarFilistin’de ölüme doğarlarVe CellatlarındanHesap sorarak yaşarlar...
Anka
Destanı
101
Yozlaştırmaya Karşı Birol’mak...
1...Yamaçlarına kar düşmüşDağ şıklığıylaMağrur ve masumiyetinHayat içindeki gülüşüneBir isim vermeliBelli ki onur denecektirVe cüretSonra fedakarlıkAladırVe Birol’dukça diri olanHalkın edep kılıcıdırErdemin adı Birol...
Anka
Destanı
102
2...Soysuzluk ağusununSoluyanı alçaltıpYok eden kepazeliğiGeleceğe yürüyen halkınAyağını zehirlemek içinİpini kırmış çirkefiyleKuşatıp cümle âlemiHeder ederken hayatıYozlaştırmanın çarkınaÇomak sokmanın eylemiAlnımızın ak asaletidirVe halkın gücüHer dem Birol’maktır...
Anka
Destanı
103
Temmuz...
Bir yaman hayat ki bu zamanSolmayan gülleri kanlıKırılmayan karanfilleri dik başlıVe aşk ile yanan gönüllerin çağıdırÇünkü temmuz kalbi bir mevsimdir
Ölüm ile alınmayanKorku ile satılmayanCanların kalbi hudutsuz çarparVe ölmeyen İbrahimler’in yoluSevgilerin yenilmezliğine çıkarÇünkü temmuz kalbi bir mevsimdir
Öyle müthiş yürür ki zorbanın üstüneİdil’in her adımında hayat açarVe her anı eylem olan zamanlardaEyüp sabrının haddi taşarÇünkü temmuz kalbi bir mevsimdir...
Anka
Destanı
104
Yoksul Ölümü...
Hep var olanGeldim geliyorum demezYoksul ölümü buVarsılın semtine uğramazGün olur depremAltında kalan belliSel olur biz boğuluruzHanemize yangın düşerSonra bütün öksürüklerBizi ciğerimizden öperÇoluk çocuk kırılırkenMidemizin ev sahibi açlıkÖyle laf dinlemez kiBorsa hep yükselirkenUcuz mezarlara biz düşeriz...“Merhumu nasıl bilirdiniz?HalktıBir an dahi yaşayamadıHasreti kaldı baki...”YaşamakKarnı tok, sırtı pekHaysiyetle yaşamakDilenmeden, horlanmadanGeçim daim dar olmadanYaşamakBaki bir hasret içimizdeVe ancakHasretini çekenlerÇilesini çeke çeke ölenlerHayatı değiştirirler bir günAma mutlaka...
Anka
Destanı
105
Yoldaş...
Yoldaş kiOlmayınca uçulmazGövdemde kanattır
Yoldaş kiÇarpmayınca yaşanmazGöğsümde yürektir
Yoldaş kiDamardan hayataKanayan abıhayattır
Yoldaş kiHalayda şen omuzOmuz üstü candır
Yoldaş kiPaylaşmaya değerHakikatli sevgidir
Yoldaş kiBir insanın en İNSANOnur ve umut halidir
Yoldaş kiToprağımın üstündeSımsıkı yumrukVe ezgisidirBize ölüm yok...
Anka
Destanı
106
Filistin...
Filistin,Bombalar altında tüten baba ocağıFilistin,Bombalar altında paramparça ana kucağıFilistin,Bombalar altında delik deşik yar koynuFilistin,Bombalar altında bebeğimin kanlı yüzüFilistin,Bombalar altında direnen fedai omzuVe bombalar Amerikan malıVe bombalara Avrupa şalıVe Musa’ya ihanet etmiş katillerVe İsa’yı satmış dolar manyaklarıVe susmuş seyreden riyakarlığıylaBorsanıza, tankınıza, topunuza lanetPiyasanıza, tekelinize, alayınıza şiddetVe soyunuzu, sömürünüzü kurutana dekHarap ettiğiniz topraklardaki halkYüreği tüfek eyleyip direnecektirVe şimdiDirenişin kod adıysa FilistinYarın özgürlüğün adına daFilistin denecektir...
Anka
Destanı
107
Öpmek İçin...
Demek ayrılık vaktiymiş gelenBilirim, başka kapıya demezsinÇıkıp koluna girersinHasretinVe gidersinKapı açıkKalır öyleDönersin diye değilKimsenin eli varmazGönül denilen aleminKapısını susku ile örtmeyeAçık kalır şimdiArdına kadarÇekip gitmek için kuşatmadanGeride kalsın bu kederDurdukça tekrar eden bu kaderBu ayrılık geride kalsın diyeArdına kadar firar edipÖpmek içinYangın yeri alnından...
Anka
Destanı
108
Pandora’nın Umudu...
Yalan tutmuş sokaklardan geçipPusudaki sirenlerle çatışa çatışaTaşıdık Pandora’nın kalbiniKurşuni zamanın ortasınaVe bekledikÖmür olan bir dem boyuncaBir kez bileO müthiş emaneteKuşkunun gölgesini düşürmedenHer keresinde tebessüm katıpKaptırmadan hasretin zerresiniBekledikKapısında yürek yazan zulanınBekledikTarihin muazzam sabrıylaVe tüm zamanlar bizi özlerkenOlanca ferasetiyle geldi PandoraÇıkartıp sunduk emanetini hayatınAldı ve meydana bıraktı umudu...
Anka
Destanı
109
Göçebe...
Karanlık denizlerde yiten göçmenlere.
Şimdilik ve asırlardırO diyardan o diyaraDur duraksız göç ediyorZaman içindeGöçebede batıyor güneş...Dalında gördüğü elmayıBir daha görmeyecekKonup, uçup, giderkenTurnalar ağlıyor ardından...Rüyasında bile göçebeDoğduğu yerde doyamadığındanArıyor şimdilik ve asırlardırGün yüzü göreceği toprağıBulamadan batıyor dünyaBatı’nın köhnemiş denizinde...
Anka
Destanı
110
Hayatı Yürüten...
1...Hayatın yürümeyi öğrenmesiDüşe kalka adım atan bebeğinYürümeyi öğrenmesine benzerÇağıran ana sesidirMemeye atılır gibi adım atılırDüşülür sonra ve kalkılırDüşülür ve kalkılırDüşülecek ve kalkılacaktırCan yanacaktırKaç yerinden yaralanacakBelki de şaşılıp ağlanacaktır...
Anka
Destanı
111
2...YürümekKaçınılmaz bir eylemdirVe düşmekAyağa kalkmanın temrinidirBaşka yolu yokturTek başına kalınacakAma ayağa kalkılacakVe adım adım yürünecektir...
Anka
Destanı
112
3...Düşmeler, durmalar ve susmalarHatta göz göre göre çelmelerTecrübe olur yürüyen hayataBebelerde yürümeden önceDüşüp ağlarken durabilirYürümeyi bırakıp sürünebilirFakat hayatın ilk öğretmeni analarYürümeye bebelerinden çok inanırlarVe bebekAnasının inancı üstünde yürür... A
nka
Destanı
113
Halkın Suçu...
Halktandaha illegalbaşka bir örgütyoktur...Mevcut kanunlarıÇiğneyen halktanbaşkası değildir...Ve halkın suçuvarsa şayetbu yasadışılığıdeğildir hiç değildir...Ve hepusul usulçoğul çoğulgizli gizlive apaçıkörgütlüyorlar kudretinihalkın çocukları...
Anka
Destanı
114
Aşk ve Tarih...
Dadal’ı dağlara çıkartanAnka’yı kül edenAşktırVe tarihDağlardan meydanlara aşk ileAbıhayat akıtmanın macerasıdır...
Anka
Destanı
115
Tembih...
Karşına çıkar bir yerlerdeBu memlekette her yerdeAdına haksızlık denirSakın sineye çekmeYeri gelecek elbetKarart gözünüVe sise dalsın rüzgarınDağıtsın yüzsüzlüğüNerede çıkarsa karşınaAnında dikil karşısınaYumruğun sert vursunŞaha kalksın adaletinYürüsün haramilerin üstüneGeri durmayasınÇekip düşür takkesiniYalan korksun doğrultundanDilin dimdik konuşsunYüreğin pek kalsınHayatın ortasına bırak senGönlünden geçen her şeyiBırak halkın ortasınaArdı gelecekir her şeyin...
Anka
Destanı
116
Baharın Adaleti...
Siz dalını kırıyorsunuz diyeBahardan vazgeçer mi hayatNekrofil bir acizlikleParamparça etseniz bileAsırların kardeşlik ormanıSefere durdu muBaltanızın eyvah’ı gelirKaçamazsınız baharın adaletindenUmulmadık yerde pat diyeÇıkar karşınıza bir mimozaHemen köşeyi dönseniz deBurun buruna gelirsiniz gül ileHalbuki daha dünVurmuştunuz boynunu o gülünLakin şimdi sarmışlar çevreniziErkete duran Lale işteVakit tamam derken NergisAçıyor SergülBüyüyor ŞengülKaçılmaz ki bu bahardanAdaletinden vareste kalınmaz ki...
Anka
Destanı
117
Uğurlar’a...
Bir çocuk vurulduğu anTanrının gözleri kanarKurşun yaralarındanSonra ayağa kalkıp UğurEnes olurMızgin olurÖlü olurÖlü çocuklar melek olurVe peşine düşer katilinİlahi adaletidir bu halkınTecelli eder meleklerin elinden...
Anka
Destanı
118
Sen Güldükçe...
Fehriye Erdal’a
Sen güldükçeSomurtuyorsa muktedirlerSen güldükçePatlıyorsa ödlerinde bir şeylerSen güldükçeBüyüyorsa umutlu tebessümlerSen hep gülAdaleti güzel hakikat bacımSen güldükçeDağılır bu umarsızlıkSenin gülüşündedirYarınımızı aydınlatan nurHep gül ki senGülmeyi de öğrensin bu toprak...
Anka
Destanı
119
Bağdat Bizimdir...
Batı’dan geldilerToprağımıza “Doğu” diyenlerHani dünya yuvarlaktı Galile?Sen de haklısınGerçek yakılıyor yineDicle’nin kıyısında yakıyorlarUygarlık adına ateşe verilenSavrulan kül olupKefiyesiyle süzülüyor fedaiBu en çıplak halidir insanınAvaz avaz ve paramparçaHaykırıyor işgalcinin yüzüne:Siz yokken Bağdat buradaydıYok olduğunuzda burada kalacakVe şimdiPimi çekilmiş öfkemizinCihana yayılmış şarapnelidirBağdat!Direnişiyle cümlemizinÖzgürlüğüyle bizimBağdat!Mahfınıza sebep suçunuzdur şimdi...
Anka
Destanı
120
Vay be İstanbul...
Biz olmasak boşYolun, sokağın, meydanınHayatın bomboş geçerBoğaz bile küser sanaBalık olmazsa denizindeVay be İstanbulSen ne kadar İstanbul’sun
Göğsünde süzülürken açlıkMartılar çöplüğe mahkumkenO neonları takıp takıştıranSömürü sosyetesinin tekeriDaim döner mi böyleVay be İstanbulSen ne kadar İstanbul’sun
Şuncacık çocukların köşelerdeArtmışken çıkmaz sokaklarınYanlış adresler mezbelesindeKendini kaybedenler çoğalırkenNe olduğunun farkında mısınVay be İstanbulSen ne kadar İstanbul’sun
Karanlık keserken ciğerpareniZevküsefa ile dilin lal miDiri diri yakılırken kızlarınAteş ile lanetlendin İstanbulŞimdi külün bile mukaddesVay be İstanbulSen ne kadar İstanbul’sun...
Anka
Destanı
121
Sömürünün Makası
Uyur uyanık iş başıKoşa koşa zor yetiştikMakineler hazır zatenBir an bile durmadanBu devir daimeCan mı dayanır usta
Elimde demir makasBiçerken kumaşlarıÖmrümü kesiyorumBu atölyede her zamanDikerken kumaşlarıHayatı söküyorumBu devir daimeCan mı dayanır usta
Makineler acıkmaz kiİnsan n’etsin n’eylesinYoksulluk nereye kadarBöyle mi geçecek hayatSömürünün makasıÖmrü keser bitirirBu devir daimeCan mı dayanır usta
Giydirsek de tüm dünyayıNe biçim iştir bu ustaBaldırımız çıplak halaNe yaman çelişki böyleSen söyle usta sen söyleSömürünün makasıKırılır elbet bir gün...
Anka
Destanı
122
Umudun Şahanlarına Dair...
Vurgun yemiş şahanlarKalsalar da dağ başındaKurda kuşa yem olmazlarEğilmeyen başlarındanEğilip öper hayatVe şahan olupDağlara çıkan zamanTakınca tarih kanadınıHasretine sarılıp dalgalanıncaTutulmaz bir kuvvetleŞehirleri dağlara çıkartıpDağları meydanlara indirerekDevrimi yarasından öper...
Anka
Destanı
123
Bir nehrin kendine yol açması gibi, katrekatre geliyor dağlar. Ve eğilip öpüyor şehirlerinalnından. Ki bu ülkede şehirlerin alnı, tepedekikondulardır.
Ve kentin kulağına fısıldıyor dağ:
Ey şehir, bir gün geleceğim. Sokaklarınıayağa, meydanlarını dansa kaldıracağım.Bizim vuslatımız olacak insanların bayramı.Şimdi, adresi alnına yazılmış buseler gönderi-yorum. Ve alnını Devrimler’le öpüyorum. Son-gül ve Sabahattinler’le. Yüreğimdeki umudunen güzel insanlarını yolluyorum sana. Mustafave Salihler’i yani. Al onları, yadigarımdır sana.Al kan içindelerse, bil ki senin bahtiyarlığıniçindir...
Ey şehir, onlarda gördüğün yaralar, binlercemermi sıkılsa da yok edilemeyen sevdamızdır.Ve en hayasız biçimde parçalanmışsa dağlılar,bilki dağlar dimdik ayaktadır hâlâ.
Ey şehir, dağlıları gönderiyorum sana. İyibak onlara. İyi bak paramparça vücutlarına.İrademizi kıramadıkları için, kırıktır parmak-ları. Kulakları kesiktir, bağlılığımızı keseme-dikleri için. Ve etleri parçalanmıştır, idealimiziparamparça edemediklerinden. Ki yaralarınınderinliğinde boy atar halkın gazabı...
Anka
Destanı
124
Ey şehir, yüreğin daraldığında gözlerini banaçevir. Ne yana baksan, beni görürsün. Dağlarıyani ve dağlıları. Bazen allı yeşilli olurum,bazen karlı boranlı. Ama hep dik dururum...
Ey şehir, zirvelerimde halaya duran umudunrüzgar çocuklarını yolluyorum sana. Sende so-kaklarını değdir onların alınlarına. Göreceksin,nasıl da dağılır üstündeki kirli keder bulutları.Ve sana, bir kez daha dağların yolunu gösterir-ler.
Ey şehir, sineye çekilmez çıkmaz sokaklarında vardır. Ki üç maymun sirkine dönmesin diyehayat, çıkar dağlara Dadallar. Ve en güzel tür-küler, sinemde söylenenlerdir. Ve yağmur, en ya-kışıklı doruklarda ıslatıp arındırır hayatı...
Ey şehir, bir gün meydanlarına ineceğim.Şimdi gelen o kara gözlü Devrim, o günün müj-desidir. Ve dağların inadı, inancı ve kızıdır...
Anka
Destanı
125
Bir Tan Vakti...
Birtan Altunbaş’a
Takvimler dayanamadıÇözüldüler yaprak yaprakGelip geçen zamanaYüz yıl bitti ardındanSenin sorgun bitmediSen hala...Birtan!Sen hala dayanıyorsunKaçıncı celse bu işkencedeDiyor ki zincirli Promete“Zeus yenilmeden bitmez işkence”Ve çarmıhından bakarkenO malum karanlığaBir tan vaktiGüneşi doğacaktır adaletin...
Anka
Destanı
126
Tebessüm...
Yeri gelince tebessümKorkunç keskin bıçaktırÇekip saplarsın gülüşünüVe gerekince inatHudutsuz bir murattırOlmayınca dağlar ağlar...
Anka
Destanı
127
Geleceğiz...
Güle söz verdikGonca iken bir yanımızGeleceğiz dağlarcaNe o sorduZamanı giderkenNe biz söyledikGeleceğiz sokaklardanBelleğimize saplı dikenlerleGüle rengini vermeyeGeleceğiz yürektenAcının en dinç yerindenFidanı boy verecek sevincin...
Anka
Destanı
128
Yoksunluğun Dili...
Hani tarifsiz dertler vardırDil yetmez söylemeye deÇeken bilip halden anlarVe dünyanın her yanındaYoksunluğun dili aynıdırİçini çekip bakar çocukAcıtmadı der gibiÖyle bir kara delik ki buİçine alır evreniAçlığın o kekre tadıYutkunmakla geçmezNasıl kabarır amaDolu dolu olurGöz ve yumrukTaştı mı fena taşar...
Anka
Destanı
129
Gül Bebek...
Nasıl da doğdun kucağımızaDaha şuncacıkEl kadar bir şeyGözlerin karaVe çığlığın isyankarAcayipNinnilere uyumayanBir güldün kiVakitli vakitsiz açmanaSomurtan geceye inatZamanı suladın habireÖpmelere kıyamadıkÖpmelere doyamadıkVe bir günÖldün bebemKüçücük kefenUfacık mezarGülü soldurdular açmadanAh ulanKader mi buKelam da bittiVe bu şiirBurada bitmez şimdiNice bebenin hesabı varSorulmayı beklerAh ulan...
Anka
Destanı
130
Otobüs...
Gelip durdu işte yineYorgun akşam otobüsüSıkışalım beyler bayanlarKederler üstüste şimdiHayaller itiş kakış daimaDaha binecek yolcular varHasretler geliyor usulcaÖfkeler hoyrat elbetteYola çıkıyor işte otobüsAğır acısını yüklenipKahrıyla sarsılarak gidiyorIşıklı caddelerSteril semtlerHepsi geride kaldı artıkBizim mahalleye yaklaştıkYollar bozukÇamur birazYine de gülüyor durağımızSinesinde malum yıldızBesbelli gece yazıya çıkılmışTam oraya gelince otobüsFarı uzun yakıyor şoförYolcular inerken birer birerPaylaşılan tebessümler çoğalıyor...
Anka
Destanı
131
Hücre...
1...Ardım duvarÖnüm duvarGece duvarGündüz duvarAylar duvarYıllar duvarDayan gönlüm dayanHücrenin duvarı varDirenişin sınırı yokİşte hepsi bu kadar...
Anka
Destanı
132
2...Yok sayar seniBu duvarlarBu tecritBu hücreGülüşüne düşmanDüşüne kurşun sıkarGelip geçerken zamanDayan gönlüm dayanGün gelir devran dönerYıkılır bu köhne duvarYok sayanlar da yok olurGün olur özgür olur günDayan gönlüm dayanBütün mevsimlerin yağmuruİçimizde birikiyor usul usulO tufanın havarisidir damlalarBütün arkadaşların ardındanYaklaşan taşkın vaktidir...
Anka
Destanı
133
3...Sordu hayat herkeseNedir onuru insanlığın?Sordu hiç susmadanİnsanlık onuru nedir?El cevap ve fakatDuvar lalDuvar körDuvar sağırSusan duvar olurkenSoruya nefesCevaba can verdik...
Anka
Destanı
134
4...Hayalimin altındadır dünyaBeş adımlık hücredeAttığım voltanınHer adımda özgürlüğeÇekip giderim düşlerimeTutamaz duvarTutamaz hakikatin hayaliniHalkın gücüyle devrilirkenYüksek güvenlikli alçak duvarlarÇekip giderim hayalimin hakikatineHeybemde öksüz bir voltaYaramıza basılmış tuzUnutulmuş tütün tadıÇatlamış dudağımızı mesken eyleyenDaim bir şarkı ileÇekip gidiyorum işteAlacağın olsun kör duvarTutamazsın...
Anka
Destanı
135
5...Sizin olsun bu duvarlarDikenli teller, kurşun askerlerİşkenceli günler ve gecelerTek başına üryan tutmalarSizin olsun bu sahtekarlıkGörüp görmezden gelmelerDuyup duymazlara gitmelerBu sansür ve yaygaralarSizin olsun yok saymalarUnutmalar, sırıtmalar, susmalarGözümüzün içine baka bakaSöylenen bütün yalanlarTabiatınızı oluşturan envai alçaklıkSizin olsun esaretin efendiliğiNasılsa özgürlük bizde daimArdında bile duvarların...
Anka
Destanı
136
6...Tebessüme yasak koydularRengi sakıncalı imişİflah olmaz gülüşümüzünKahkahamızı arıyorlar şimdiBulunca fena edeceklermişAma bizGülüyoruz işte apaçıkGamzemizde geleceğin muştusuVe hayatÖlürken bile solmayan gülümüzdeOnurunu görüyor yüzümüzde...
Anka
Destanı
137
7...Her günGünde kaç kezSaymak içinHücreye gelip“Tek kişi” deyipGidiyorlar...
Her günGünde kaç kezGelip bakıncaGördükleri bir insanıYalnız sanıpYanılıyorlar yine...
Her günGünde kaç kezGelip baktıklarıHücredeÇok kalabalığız...
Her günBiraz dahaDuvarı çatlatıpSokağa taşmadayız...
Özgür tutsaklarınTek başınaÇoğul firarıdır buKaranfilce yaşanan...
Anka
Destanı
138
8...Kulağınızı getirinCan kulağınızı amaCandan yaslayınSol göğsümüzün üstüneDuyuyor musunuzSakıncalı cümleler kuruyorYasadışı çarpan gönlümüzVe kalbî sözlerDökülüyor hayata dairDevrim kokan dilimizdenHayati sözler ediyoruz kiÖzü sığmıyor hücreyeAlçalıp küçülmüyor o kadarÇatlatıp gecenin aymazlığınıUçup gidiyor kavlinceHayatın onuru buCan bedeli korununcaHücrede değil, hayatta kalıyor...
Anka
Destanı
139
9...HasretimizinParolasını yazıyoruz hayata:Sonuna kadar...SevdamızınŞiirini yazıyoruz zamana:Sonsuza kadar...DirenişinŞiarını yazıyoruz meydana:Sonuncumuza kadar...Ve Anka’nınSırrını yazıyoruz tarihe:Aslolan halkın hayatıdır...
Anka
Destanı
140
10...Daima tetik durTekinsiz bu zamanlarVe hiç durmaBir yürüyüş eylemişkenYüklen tarihin emanetiniÇekip al Muharrem ayındaCellat baltasının ucundanHayatı, aşkı ve insanlığıVe dimdik dur karşısındaDuvar halindeki suskununTek başınaGeçit vermez dağ olursunSen ki Günay’sınKaradeniz saçlarında savrulurŞimdi her yakamozaMimozanın sırrını söyleyipDalga dalga haykırArkasız değilsinKimsesiz değilsinYalnız hiç değilsin“Halkız biz”Bıçkın, delikanlı ve anaçVe şimdi yüreğin elindedirAteşlidir, dertli ve öfkeliOl sebeptenKoynundaki yangının kulağınaUsul usul sor şimdi
Anka
Destanı
141
“Bu kaçıncı ölmem”Ve hiç unutmaHasret ile vuslat arasındaAşk vardır...
Anka
Destanı
142
Meydana Dair...
1...Meydanlarda kaybedilmişse hayatYitirildiği yerde bulunacak demektirVe meydanlara çıkılacaktır halaylarlaÇünkü hayatın nabzı meydanlarda atar...
Meydanları işgal altındaysa şehrinTaşlar
kitaplarşarkılar
YürüyecektirVe meydana çıkacaktır
yumruklarÇünkü halkın kalbiMeydanlarda çarparŞimdiMeydanlarda çarparŞimdiMeydanlarda büyüyorsa umutHayatın taarruz vaktiGelmiştirVe meydana çıkılacaktırOmuz omuzaÇünkü devrimin yoluHodri meydandan geçer...
Anka
Destanı
143
2...Kalabalıklar da yalnız kalırHerkes kendi benliğinde hapiskenBiçare adımların başıboşluğuMesken eylemişse bu meydanlarıDerdi cemaline vurur bu kentinUnutma sakınŞehirlerin yüzü meydanlarıdırİyi bak gözlerineHer geceKendi içine kaçarakIssız figanlar çekenBu meydan sensizSensiz aklayamaz kederiniEfkarı taşınmaz olurKırıp boynunu gidersen şimdiKırdığın hayatın kalbi olacaktırVukuatsız çiğneyip geçtiğinMeydanın kalbindeki geleceğindir...
Anka
Destanı
144
3...Nice can var ki gönlümdeDelik deşik edilse de tenimKan dökülse de sabır taşımaO taşları döşeyen işçinin teriO taşları çiğneyen işsizin hıncıO taşları savuran Dalcı’nın umuduVe Mayıs’ın sonsuz ezgisiBerdevam dalgalanıyor sinemdeVe rap-raplı şarkılar geliyorBu kenti aşk ile fethetmek için...
Anka
Destanı
145
4...Ya çıkacaksın şimdi meydanaVe ürkecek zalimin katırlarıYa da öksüz bırakacaksınVe fink atacak cop sürüsüSırf meydanı boş bulduğu için...
Şimdi yumruk olma zamanıdırBeş parmağın bir olmayan halininBir olan halidir halkın yumruğuBir kez sıkınca ardı devrimdirZamanıdır şimdi yumruk olmanın...
Anka
Destanı
146
5...Dün, bu gün, hep ve şimdi“Bu meydanda cengimiz var”Yenilip geri çekilmediğimizMeydandaNice hasretimiz varUğruna nelere katlandığımızMeydanda kalanımız çokAnıları akAnıları bahtiyarlığımızAnıları alın yazımızHer biri ölümsüzHer biri kahramanımızMeydan daYeni bir hayat varDün, bu gün, hep ve şimdiBundandır meydanı bırakmayışımız...
Anka
Destanı
147
6...Ne kadar gelipNe kadar geçersenO kadar çokVe tutkuyla kur hayaliniYerlerde sürüklenirken bileO büyük günBu meydanın nasılAma nasıl güzel olacağınıSen şimdiden düşünKürsü nereye kurulacakAyağa kalkan halkGerisini halledecektir nasılsa...
Anka
Destanı
148
7...Hakikat meydanında kurulanHayatın ve halkın kürsüsüneİlk çıkan Anka olacaktırElinde Zeus’un yenilgisineVurulmuş ateşli mührünHak edilmiş tebessümüyle“Her şeye değdi” diyecektirHer şeyeDeğecektir devrim...
Anka
Destanı
149
8...Bir insanıHer yerde kucaklayabilirsinAma insanlığıSadece meydanlardaVe dağlarda kucaklayıpÖpmeden alnındanÇoğaltan bir bahtiyarlıkTaşımaz taklit öpüşmelerÇünkü aşkEtin üryan bileşkesi değildirÇünkü aşkApaçık insanlıktır paylaştıkçaGüzelleşen kavganınAbıhayatında serdengeçipSevdiğinin ruhunu öpebilmekSaadetidir bu maceradaVe ErnestoFerhad’ın Commandante halidirYoksa nasıl çıkardıDevrim ırmağı Havana’yaVe kimChe’den daha Mecnun’durBir düşünün bakalımBakalım...
Anka
Destanı
150
9...Her isyanın bir meydanıVardırVe her asiBir meydanla kavilleşirUzağa ve daraDüşse bileKalbi meydanda çarparVe her asinin gönlündeÖzgürlüğün kızıl meydanı yatarNerede akarsa aksın kanıTaşıyıp getirir KızıldereVe hayatın düşüneKavgada düşenHalkın sinesinden doğarOl sebeptenVuslatına eren her isyanMeydanda ilan-ı aşk ederHayata ve zamana...
Anka
Destanı
151
10...Damlaya damlaya meydanda birikenAvazlar, havarlar ve ağıtlarGünü gelince hayatı yıkayacaktırÇünkü şehrin vicdanı meydanıdır
Ve meydanında kalkmıyorsa yumrukÇökmüş sedasızlığı yırtmıyorsa nidalarUmarını kederinde kaybeden şehirSızmış demektir secde ederken
Ve kendi acılarına neden bir şehrinMeydanı olsa da vicdanı yokturVe vicdansız şehir bir taş gibiYerinden alınıp atılıncaya kadarNaçar suskunluğuna mahkum olacaktır
Şimdi biriktir o taşları kucağındaVe Filistinli çocuklarla beraber fırlatEn uzağa düşene zafer denecektirEn sonunda meydana defne takılacaktır...
Anka
Destanı
152
11...Her gece ve anGelecek günlerimizin hasretiyleAcılarımızın bakiyesini harmanlayıpYumruğumun ardındanFirar eder ruhum...
Meydanda çatılan kavlimizDaimdir gönlümün el değmezindeİhtilal vakti öpmek için alnındanUğruna ölünen and olupVazgeçilmez söz olupGeleceğim kıpkırmızıBayraklar, rapraplar ve marşlarlaHaykırışlar, gülüşler ve halaylarlaMahir’in tüten namlusuylaGeleceğim aşkınla mesutSevinç deryası gözlerindenGözlerinden öpmek için hem deBir değil bin kez öleceğimVe bir günHayatı sarsacak olanAdımların ahenkli isyanıylaGeleceğim...
Eğmeden karlı başını bekleYeline karışan külümle geleceğimGöğsümde açan gülümle geleceğimUmut yağmuru ile sırılsıklam ruhumu“Artık hayat bizim” deyişine vereceğimGeleceğim Ey VatanGeleceğim kıpkırmızıKızıl gelinliğini görmedenÖlmeyeceğim...
Anka
Destanı
153
Görüşeceğiz...
Görüşeceğiz elbetteHeraklit ırmağınınEn coşkulu yerindeŞelalesi olup hayatınDüşeceğiz durgun zamanın üstüneDalga dalga sarsılacak dem...
Görüşeceğiz elbetteÇıplak Kral’ınSuskunluk giydiği yerdeÇocuğu olup hakikatinKral çıplak diyeceğiz yineGöz kırparak birbirimize...
Görüşeceğiz elbetteKahrolası haksızlığınÜstüne sürerken Rosinante’yi*Adaleti olup halkınHesap sorarken HaramilerdenAsla titremeyecek elimiz...
Anka
Destanı
154
Görüşeceğiz elbetteKaranfilli sevdamızınGülüşü ve ölüşündeMahiri olup kavganınGünü Kızıldere eğleyerekBeraber kucaklayacağız hayatı
Görüşeceğiz elbetteBüyük insanlığınHasretinin sonsuz yolundaAdımı olup yürüyüşünTarihin meçhul neferleriyleHayata can vereceğiz...
Anka
Destanı
155
* Simurg: Anka kuşunun diğer bir adı.* Quetzal: Tüyleri parlak ve renkli, değerli bir
kuş. Guatemala’nın simgesi olan bu kuşun er-keğinin göğsü kırmızıdır. Yerliler, son Maya kra-lının sömürgeciler tarafından sökülen kalbininyerine quetzalın konduğunu ve göğsündeki kır-mızılığın bu yüzden olduğuna inanıyorlar. Meta-lik bir ıslığa benzeyen ötüşüne bakarakQuetzal’ın ormandaki yerini tespit etmek müm-kün değildir. Quetzal, tutsak edildiğinde uzunsüre yaşayamaz. Bu nedenle özgürlüğün simge-sidir.
* Phoenix: Eski Mısır,Yunan ve Arap kültürle-rinin efsanelerinde bahsi geçen bir kuş. Ölüm-süzlüğü ifade eder. Bu güzel ve hayatınsonsuzluğunu simgeleyen kuş,ömrünün sonunayaklaştığını hissedince kendine güzel kokulubitkilerden, ağaç kabukları ve yongalarındangüzel bir yuva hazırlayarak içine yerleşir veöğlen güneşi ile bu yuvayı ateşe verirmiş. Ta-mamen alevler tarafından yutulan Phoenix ku-şunun kalan küllerinden yeni bir Phoenix kuşu3 gün içerisinde hayat bulur ve görevi teslimalırmış.
* Nekrofil: Ölü sevici* Rosinante: Cervantes’in “Don Kişot” roma-
nında, Don Kişot’un atına verilen isim.
Anka
Destanı
156
Anka
Destanı
157
Tavır Yayınları’ndanÇıkan Kitaplar
1- İki Kardeşin Hayatı: Canan ve Zehra- A. Kulaksız2- Karanfil Halayı - Ümit İlter (Şiir)3- Bir Kar Makinası Grup Yorum (I-II)4- Kurşun Yangını Hasretin- Hasan Biber (Şiir)
Boran Yayınevi’ndenÇıkan Kitaplar
1- Bağımsızlık, Demokrasi ve SosyalizmMücadelesinde GENÇLİK (I-II)2- Milliyetçilik Çıkmazı3- Zafer Yolunda I4- Yaşatmak İçin Öldüler5- Gülüşün Hücrelere Takılı Kaldı- Muharrem Çetinkaya6- Feda Destanı - G. Yılmaz, F. Tokay Köse7- Bütün Yazılar - Mahir Çayan8- Umut Yağmuru - Ümit İlter9- Başeğmeyen Kadınlar - Yasemin Berrin10- Destanlardan Efsanelere- Hüseyin Çukurluöz11- TECRİT Yaşayanlar Anlatıyor12- Tutsak Dergiler13- Canım Feda - Ahmet İbili
Anka
Destanı
158
Haziran Yayınevi’ndenÇıkan Kitaplar
1- Devrimci Sol Dava Dilekçeleri
12 Eylül Mahkemeleri Dosyası (I-II)
2- Kongre Belgeleri-1: RAPOR
Parti Cephe ile İktidara Yürüyelim
3- Kongre Belgeleri-2: KARARLAR
4- Taş Değil Yürekti Elimizdeki
5- Darağacında Yapılan Siyaset: İDAM
6- GAZİ Gecekondulardan Geliyor Halk
7- Tutsak Aileleri, 12 Eylül ve TAYAD
8- 50 Soruda HALK MECLİSLERİ
9- 50 Soruda Din, İslamcılık ve Laiklik
10- EL SALVADOR Birleşik Devrimci Savaş
11- Direniş Ölüm Yaşam-1
12- Direniş Ölüm Yaşam-2
Devrim Kuşağının Kahramanları
13- Bir Direniş Odağı METRİS (Metris Tarihi)
14- Herşey Birliğimiz, Geleceğimiz ve
Zaferimiz İçin (Devrimci Harekette Darbe)
15- Bir Savaş, Bir Dava ve Zafer
16- Yeni Çözüm Seçme Yazılar
17- Cezaevleri Direnişleri-1: BUCA
18- Cezaevleri Direnişleri-2: ÜMRANİYE
19- Cezaevleri Direnişleri-3: ULUCANLAR
Anka
Destanı
159
20- HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ (I-II)
21- Kontrgerilla Operasyonları
22- Mücadele Seçme Yazılar (I-II)
23- Direniş Şiirleri
24- Dava Dosyası (I-II)
25- Bize Ölüm Yok
26- Bayrağımız Ülkenin Her Tarafında
Dalgalanacak
27- Halk Sınıfı (I-II)
28- Amerikan İmparatorluğu Milliyetçilik ve
Demokrasi
29- Kürt Sorunu Nasıl Çözülür?
Anadolu Yayıncılık’tan Çıkan Kitaplar1- Tarihçesi ve Yaşayanların Anlatımlarıyla
İŞKENCE-I
2- Hapishanelerde Katliam
(19-22 Aralık 2000, Belgeler, Tanıklar) - I
Anka
Destanı
160