a9r1yck3f7 1juw1wu 6xk - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d01093/2000_15/2000_15_yalcina...ne na çoi...
TRANSCRIPT
Araştırma Dergisi
GÜZ'2000 / 15
ARNAVUTLUK NOTLARI
Alemdar YALÇIN - Gıyasettin AYTAŞ
Arnavutluk Cumhuriyeti ile ilişkile
rimiz belgesel film projesinin Arnavut
luk çekimleri sırasında başladı. Arna
vutluk Cumhuriyeti en çok çekindiği
miz yerlerden biriydi. Bunun sebebi
arasında demokratikleşme sürecinin
tamamlanması sırasında ülkede ortaya çıkan belirsizlik ortamının getirdikleri
nin film projesinin rahat bir ortamda
gerçekleştirilmesini engelleyebilmesiy
di. Bilindiği gibi Ba lkanların en sarp
ve sert iklim şartlarına sahip olan Ar
navutluk'ta gidilecek yerlerin genellikle kırsal kesimde olması da ekibimizi
düşündürüyordu.
Orada çekim yapan televizyon ekip
lerin in karşılaştıkları olaylar da bizi düşündürmüştü. Anlatıldığına göre otorite
boşluğundan yararlanan bazı fırsatçıla
rın Kanal D muhabirlerinin araçları ve
kameraları ellerinden almalarıydı.
Shenimet Per Shqiperine
Lidhjet tona nıe Republiken e
Shqiperise filluan nıe filminıet per pro
jektin e film it doku men tar. Republika e
Shqeperise ishte nje nga vendet qe e mendonim shume problenıatike dhe qe
do te kishim pengesa per realizinıin e
projektit te filnıit per arsye se gjate
kohes se denıokratizimit te vendit
isht~ krijuar. nje gjendie e paqendh.ıe~h~e: Siç dit\et -~hqiperia ka .kli
.m~ri :·· nıe ·te ' as!)per : ne· ·-~~IJkan'·• dfie ·vendet qe do: te filmohesh.in Ja~e ·fsha-'· . . . . . .
ti-a te thella ·:ose ve~de te p~banu·ara fakt ky qe bente qe grubi i xh_i"rimh te
nguronte akonıa me shume.
Si edhe ·kur mesuam problemet q·e
kishin hasur disa grupe te tjera si per
shembull grupi i xhirimit te kanal it televiziv 'D' u kishin marre 'nga duart kam
erat dhe mjetet e tjera te punes hezitu
am akama me shume.
Shoket tane qendruan ketu per nje
kohe prej pese ditesh dhe gjate kesaj kohe nuk munden qe te lidhen me ne
me ane te telefon it. Por kuru kthyen na
treguan qe ishin takuar nıe njerez te ngrohte qe ish in kujdesur per ta. Ne ate
çast te gjitha mendimet tona negative
u fshine e ne vend te tyre u krijua mendimi qe ky shtet ka shume prob
leme por ne te njejten kohe eshte nje vend i kentshem.
Pas kesaj besimtaret Bektash i qe priten shoket tane me shume sin
qeritet, dashamiresi e perkujdesje
Arkadaşlarımız burada kaldıkları
beş gün süre içinde bizimle telefonla
bağlantı kuramadı far. Ancak dönüşle
rinde fantastik, sıcak ve yürekten bir il
gi gördüklerini anlattılar. Gözümüzde
bir anda bütün olumsuzlukların yerini,
zorlukları olan fakat güzel ve şirin bir
ülke aldı.
Arkasından arkadaşlarımıza orada
içten ve samimi dostluk kucağını açan
Arnavutluk Bektaşilerinin ileri gelenleri
Ankara'ya geldiler. Soğuk bir hava ve
Kurban bayramı arifesinde yaptıkları
bu ziyaret sırasında ilişkilerimiz gittik
çe daha da ·çok arttı. Onlarla yaptığı
mız konuşmalar, aramızda ilişkiyi daha
da güçlendirdi.
Bizi 22 Eylül' de yapacakları Bekta
şilik kongresi için Arnavutluk'a davet
ettiler. Arnavutluk ziyaretinin sebebi
buydu.
Uçağımız gecikmeli olarak Tiran
havaalanına indi. Doğrusu gümrük çıkışında hava alanının pasaport kontrol merkezinin küçüklüğü, memurların gelen yolcularla ilişkisi, bu·naltıcı bir
erdhen ne Ankara. Viziten e bene pak
para bajramit dhe koha ishte shume e
ftohte e megjithate miqesia jone u
shtua. Bisedat qe bem me ta e bene
lidhjen tane akoma me te forte.
Ata na ftuan qe te mernim pjese ne
kongresin Bektashian qe do behet me
22 shtator. Kjo ishte edhe arsyja qe na beri neve ta vizitonim Shqiperine edhe
nje here.
Avioni u uf me vonese ne aero
portin e Rinasit. Te themi te drejten ne dalie te kufirit, qendra e vogel e kon
trollit "te pasaportave, siellja e ftohte e punonjesve si edhe dielli percellues na
bene shume pesimist. Une me perpara kam pare airoportet e Bukureshtit dhe
te .B_udapestit. Keto airoporte me shtimin e levizjeve jame modernizuar
dhe hyrjet e daljet jane zmadhuar e zbukuruar si rrjedhoje njerezit nuk bes
disen. Shpresojme qe ne nje te ardhme
te afert nje nga pikat kryesore te hyries ne Shqiperine mike te behet e bukur
dhe bashkohese ashtu siç e meriton
Shqiperia kultura dhe historia e saj.
Ne dal ie te. aeroportit ne ma priste nxensja AniJa Shehu e cila eshte ne
vitin te dyte te Fakultetit te Komunikimit ne degen e Radio tele
vizionit bashke me Baba Edmontin i
cifi nga besimtaret Bektashi Shqiptare eshte pranuar si udheheqes i dyte.
Anila disa dite me pare ishte kthyer
nga Turqia per te kaluar pushimet, ajo
do te perkthente per ne. Baba Edmondi
sıcakla birleşince bizi hayal kırıklığına
uğrattı. Ben daha önce Bükreş ve Buda
peşte Havaalanını görmüştüm. Bu hava
alanları gittikçe artan bir tempoyla
modernleşmiş ve giriş çıkışlar insanı
bunaltmayacak bir genişlik ve güzelli
ğe kavuşturulmuştu. Dost ve kardeş Ar
navutluk'un en önemli giriş kapısı olan
Tiran Havaalanı'nın ~da yakın bir za
manda Arnavutluk'un tarih ve kültürü-
ne yakışır bir güzelliğe ve çağdaşlığa
kavuşacağını umuyoruz.
f-:!avaalanından çıkışımızda bizi
İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Bö
lümü'nde ikinci sınıf öğrencimiz Anila
Shehu ve Arnavutluk Bektaşilerinin
ikinci adamı kabul edilen Edmond Ba
ba karşıladılar.
ne na çoi ne nje hotel te vogel ku edhe
do rrinim.Ky hotel ngjante nıe nje pen
sion par ne fakt ishte nje shtepi e vjeter
Shqiptare e sistemuar ne formen e nje
hoteli. Mu ne qender te Tiranes
shtepia e kthyer ne hotel me pastertine
dhe rregulin e saj i bente te gjithe klien
tet qe te ndiheshin rahat e mire.
Gjate kohes qe qendruam atje ajo
thjeshtesi, pasterti dhe dashamiresi pati
nje vend te veçante. lshte e veshtire te
küptoje nese fytyrat e qeshura te per
sonel it si dhe kujdesja qe tregonin per
te na bere te kenaqur vinte si rrjedhoje
e ndienjes se vellazerimit apo e kur
jozitetit. Me gjithe proplemet
ekonomike zonjat mjaft te mbajtura
dhe te rregullta pasqyronin ne fytyrat e
tyre nje buzeqeshje te ngrohte e miqe
sore qe i ben njerezit e huaj me pak te
ndrojtur.
Pasi pushuam pak ne hotel "te zotet
e shtepise" na çuan ne Kryegjyshaten
Bektashiane qe ndodhet ne verilindje
te Tiranes. Ndertesa qe mbante emrin
"Kryegjyshata boterore Bektashiane"
kishte nje arktitekture te bukur me
kupala te larta e siperfaqe te
madhe.Menjhere te binte ne sy siper
faqia perpara nderteses dhe tyrbeve
pran saj ku mbizoteronte e bardha dhe
jeshilja. Megjithese ne kete ndertese
nuk gjendeshin karakteristikat e
arkitektures klasike Osmane e as ata te arkitektures fetare evropiane veçohej
per bukurine dhe madheshtine e saj.
Hyrja ishte e mbuluar nga nje kupole e
Anila, Tl.irkiye'den daha önce yaz
tatili için Arnavutluğa dönmüştü ve bi
ze orada tercümanlık yapacaktı. Edmond Baba bizi kalacağımız apart ote
le götürdü. Apaıt otel veya pansiyon da
diyebileceğimiz yer eski bir Arnavutluk
Evinin otel haline dönüştürülmüş biçi
miydi. Tiran'ın merkezinde son derece temiz ve bakımlı bir otele dönüştürülen
ev, kalan bütün konukları mutlu edebilecek düzen ve temizlik içindeydi.
Orada kaldığımız sürece gördüğü
müz ilgi içinde bu temiz, sade ve sa
mimi ortam ayrı bir yere sahiptir. Personelinin güler yüzü ve bizleri mem
nun etmek için çabalarında bir merak,
bir yakınlık duygusu veya bir kardeş yakınlığının etkisi olup olmad ı ğını kes
tirmek çok zordu. Ancak çekilen bütün
ekonomik sıkıntılara rağmen hanımla
rının titiz ve bakımlı oluşu, yüzlerin sı
cak bir samimiyetle gülümsemesi insanın bir yabancı ülkede duyabileceği
her türlü tedirginliği azaltıcı bir özellik
taşıyordu.
Otele yerleştikten sonra ev sahiple
rimiz bizi alarak Tiran'ın kuzey doğu kıyısındaki Arnavut Bektaşiler Birliğine
gjere. Pas hyrjes nje sallon zgjatej ~ga e majta ne te djathte e pikerishte perball deres se hyrjes ndodhej dhonıa e
mejdanit, shkallet qe te çonin ne katin e dyte si edhe nje dalje tjeter. Neper nıure gjendeshin te varura portretet e profet Aliut, Haxhi Bektashit gjthashtu kishte edhe disa piktura qe ringjallnin nje histori te Kajgusuz Abdallit shkruar ne velajetname. Per sa i perket dhomes se miqve ajo ishte e madhe e mobiluar kendsheiıi me ca kolltuke te rahatshem me ngjyre jeshile.
Menjehere pasi Lİ futem "ne dhomen e miqve erdhi kryegjyshi boteror Reshat Bardhi te cilin shpesh e ~herrasin Baba Reshati. Megjithese rİe m_oshen· 80 vjeçare mbahet i forte. Eshte pak i shendoshe por te terheq
vemendien me qemdrimin,lekuren e mjekren e tij te gjate e te bardhe. Kur fliste me njerezit ai i shikonte ne sy me syte e tij te medhenj me ngjyre jeshile ne gri gje qe i bente te tjeret te ndi
heshin te pafuqishem perpara fuqise se tij morale e shpirterore. Ai gjithmone mbante te veshur petkun e Kryegjyshit qe eshte nje veshje e bardhe me nje pelerine jeshile.
götürdüler. Dünya Bektaşiler Birliği
adın ı n verildiği bina geniş bir alan içe
risinde yüksek kubbeli ve tonozlu bir
bina olaiak planlanarak yapılmıştı. Bi
nada ve yanındaki türbelerde beyaz
zemin üzerinde yeşil rengin hakim ol
duğu bir düzenleme hemen göze çarpı
yordu. Klasik Osmanlı Mimarisine uy
madığı gibi batılı dini binaların kişiliği
ne de sahip olmayan yapıda yükseklik
ve açıklık kendisi~i hemen gösteriyor
du. Giriş geniş bir kubbeye sahipti. Gi
rişten sonra sağ ve sol tarafta iki ayrı
kabul salonu bulunmakta, girişin tam
karşısındaki kapıdan Meydan odası ile
üst kata çıkış merdivenleri ve arka çıkış kapısı bulunmaktaydı. Duvarlar Hz.
Ali, Hacı Bektaş Veli ve Kaygusuz Ab
dal'la ilgili Velayetname'de anlatılan
menkıbelerin can landırıldığı tasvirler
ası lıydı. Kabul odası geniş yeşil koltuk
larla döşenmişti.
Kabul odasına girmemizden hemen
sonra Baba Reşat olarak anılan Arna
vutluk Bektaşilerinin Dedebabası Reşat
Bardhi geldi. Dede baba 80 yaşların ı
aşmış ancak sağlıklı, hafif tıknaz, beyaz
teni uzun ve beyaz sakalı ile dikkat
çekici özeliğe sahipti. Bal rengiyle yeşil
aras ı iri gözleriyle konuklarının gözlerinin içine bakarak konuşan, onlar üze
rinde psikolojik ve manevi üstünlük
kurmaya çalışan bir kişiliğe . sahipti.
Üzerinde dedebabalık kıyafeti olarak
kabul edilen yeşil pelerin altında beyaz
bir kıyafet giyinmiş ve giyimi konusun
da en ufak ayrıntıya titizlikle uymuştu.
Atij bashke me nje pjese te filmit dokumenar ku flitej per Shqiperine i dorezuam edhe dhuratat e ministrise Turke te kultures e te institutit kerkimor. Me pas u ndame duke vendosur qe te nesermen te filloninı takimet mes pal eve.
Tirana eshte. nje qytet i varfer dhe i pa sistemuar por s'mund te rri pa permendur vitrinat qe shkelqenin, resorantet te tipit evropian si edhe grate e vajzat qe visheshin aq bukur e me shije. Darken e te henes vajtem ne picarine e nje besimtari Bektashian. Restoranti ishte dy katesh plus nje kat çatie te kujtonte arkitekturen Gjermane. Ne kete vend te bukur hengrem darken e me pas u kthyem ne hotel.
Tani i erdhi radha pjeses se tregimit qe ka lidhje me fushen tone pra iu afruanı bisedinıeve dy paleshe. Ne Shqiperi grupet fetare jane te lira por qeveria s'jep ndihnıe ekonomike per to prandaj edhe çdo problem ekonomik duhet ta zgjidhin vete. Ne kete shtet jetojne afersisht tre miljon shqiptar dhe 75% e kesaj popullsie eshte nıyslimane kurse 25% e saj ortodokse dhe katolige.
Kendisine Kültür Bakanlığından ve
araştırma merkezimizden -götürdüğü
müz hediyelerle birlikte hazırladığımız filmin Arnavutlukla ilgili kısmını verdik. Daha sonra taraflar arası görüşme
ler yapmak üzere ertesi gün buluşmak üzere oradan ayrıldık.
Tiran'ın bütün yoksulluğu ve bakımsızlığına rağmen buna adeta baş kaldırır gibi çırpınışını, bir bakışta göz alıcı vitrinler ve batı tarzı düzenlenmiş
restoranlarını ve adeta güzel giyinmeye özen gösteren kadınlarını önemli özellikleri arasında saymalıyım. Pazar
tesi gecesi gittiğimiz Bektaşi asıllı bir Arnavut'a ait pizzacıda akşam yemeği
ni yedikten sonra otele döndük. Mühin adı verilmiş olcın restoran şık ve temiz ikinci katı ve üste yapılmış olan çekme
katı Alman mimarisini ahşap çatı siste-
mine göre dizayn edilmişti
Bu arada yavaş yavaş Arnavutluğun bizim alanım ızla ilgili bilgilerine ikili sohbetlerle ulaşmaya başladık. Arnavutlukta dini grupların serbestçe çalışmalar yaptığını ancak devletin onlara
Nga 75% e popullsise myslimane 60% e saj pranohet si popullsi bektashiane. Por meqe Shqiperia sapo ka filluar te marri veten keto shifra do te saktesohen me vone.
Ne takimet e lnstitutit kerkimor "Haxhi Bektash Veli" te Univiersitetit te Gazit me Kryegjyshaten do bisedohej edhe per te forcuar lidhiet si dhe per pergatitien e listes me emrat e njerezve qe mendohej se mund te marrin pjese
·ne kongresin qe do behet ne shtator.
Qe ne bisedimet e para u kuptua qe mes mendimeve tona per kongresin kishte shume ndryshime. Ata mendonin te benin nje kongres qe perseritet ç'do dy vjet, gje qe ngjan shume me traditat e shteteve socialiste.
Prof. Dr. Sokrat Ahmataj. Zoti Sokrat eshte kryetari i institucionit te kerkimeve Atomike e nje nga hobite e tij ishte studimi i Bektashizmit. Nje nıerı mjaft serioz, punetor, me pikepamje objektive e qe perpiqet te benje nje pune shkencore.
bir tahsisat ayırmak yerine kendi içle
rinde mali sık ı ntılarını çözmeleri gerek
tiğini öğrendik. Yaklaşık ü_ç milyon ci
varında Arnavut'un yaşadığı ülkede di
ni yapıda ki dağılım da ortalama %75
Müslüman, %25 Ortodoks ve Katolik
olmak üzere kendisini gösteriyordu.
Toplam Müslüman nüfusun %75'i
içinde %60! ı Bektaşi kabul ediliyordu.
Ancak yeni yeni kendi doğal kimliğini
bulan Arnavutluk'ta bu tarz rakamlar
ilerleyen yıllarda daha gerçekçi bir hale gelecekti.
Görüşmelerimiz Gazi Üniversitesi
Türk l<ültl.irü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi ile Bektaşiler Birliği ara
sında ilişkilerin geliştirilmesi Eylül
ayında yapılacak olan kongreye Türki
ye' den katılması düşünülen isimlerin
tespiti gibi konuları içine almaktaydı.
Onların düşündüğü kongre ile bi
zim düşündüğümüz kongre arasında
önemli farklılıklar olduğu daha ilk konuşmalarla birlikte anlaşıldı. Onlar tıp
kı sosyalist ülkelerin her iki yılda bir
yaptıkları gelenekselleşen bir kongre
yapısı içinde düşünüyorlardı.
Kongreyi düzenleme işi Bektaşiler
merkezinin genel sekreterliği görevini
yapan Arnavut ordusundan albaylık
~ütbesinden sonra ayrılmış olan Kuitim
Ahmad.aj ile Prof. Dr. Sokrat Ahmataj yapacaklardı. Sokra~ Ahmataj Arnavut
luk Atom. Araştırmaları Merkezinin
Başkanı olah hobisi BektaŞilii<.araştır.malarına da kaymış bir bllinJ adamı idi.
Gjate kohes qe ndejtem ne shqiperi
temperatura ishte 40 grade celcius. Ne
na çuan ne malin i Dajtit qe dukej si
nje shqiponje qe ka hapur krahet per te
brojtur Tiranen e per ta mbajtur ne pre
her. Ne nje kohe qe ne qytet bente nje vape mbytese ne mal temperatura ulej
deri ne 18 grade celcius. Bukuria naty
rore, shkelqimi ne mes te erresires i dri
tave te Tiranes te riıahniste ete bente te kuptoje qe kur te plotesohet permisimi
ekonomik ky vend do te behet nje nga
shtetet me te bukura dhe fantastike ne Ballkan e mjaft e respektuar ne evrope.
Pas mbarimit te takimeve nje nga te
zotet e shtepise na çoi ne qytetin e Krujes. Kruja eshte vendlindja e
Skenderbeut, nje udheheqes ushtarak shume i zoti edukuar ne shkollat
Osmane ne kohen e Sulltan Fatih
Mehmetit. Ne kete qytet ndodhet nje
nga dergjahet me mahnites te Sali Saltukut. Te dhenat per kete vend i
patem marre nga ekipi i xhirimit. Sapo
vajtem menjehere kuptuam se sa te drejta ishin tregimet per rruget dhe
udhetimet e veshtira.
Ne Kruje na priti Zoti Hysen nje
burre rreth te tetedhjetave, i dashur, i
thjeshte ne syte e te cilit pasqyrohej besimi i tij i sinqerte. Ne fiilim na çoi
ne Krujen e vjeter. Kruja e vjeter akoma
i ruante karakteristikat e saj, e shtepite e medha prej betoni ngelen te zbehta
para pazarit dyqanet e te cilit kishin dyer te renda druri shume te ngjashme
me ndertesat e Anadollit.
Sokrat bilimsel ve olabildiği kadar objektif olmaya çalışan ciddi bir bilim
adamı görünümündeydi.
Arnavutluk'ta bultınduğumuz süre
içinde ortalama 40 dereceyi bulan hava sıcaklığı içinde bizi Tiran'ı kucak
lar gibi kanatlarını açmış bir kartala benzeyen Dayti dağına götürdüler. Bo
ğucu yaz sıcakları içinde suyunu, havasını ve serinletici nefesini Tiran üzerinde gezdiren bu dağda, sıcaklığın gece
18 dereceye kadar düşmesi doğal güzelliği ve gece doruğundan Tiran'ın
ışıklarının büyüleyici görüntüsü Arnavutluğun kalkınmasını tamamladığı za
man fantastik ve güzel bir Balkan ülkesi olarak Avrupa ülkeleri arasında
saygın yerini alabileceğinin gösterge
siydi.
Görüşmelerden arta kalan günler
den birinde ev sahiplerimiz biri Kroye şehrine götürdüler. Kroye Fatih Döne- ı
minde Enderun eğitimi gören daha sonra Arnavutluk'a giden İskender . Bey'in
doğum yeri, Sarı Saltuk Dergahlarından en büyüleyicisinin bulunduğu bir kentti. Hakkındaki bilgiyi film çekim ekibi
mizden almıştık. Yolu ve özellikleri ile ilgili anlatılanlardan çok zor bir nokta olduğu anlaşılıyordu.
Kroye'de bizi daha önce kendisini Ankara' da misafir ettiğimiz 80' ine
yaklaşan, sevimli, sade ve samimi inancı yüzünde ve gözlerinde beliren Hüseyin Bey karşıladı. Bizi önce Eski Kro
ye'ye götürdü. Eski Kroye şimdi hale.n özelliğin i yitirmemiş ahşap kepenkli
Me gj ithe ndryshinıet e bera ne 50 vjet qytetet dhe pazaret e Anadollit
kane ngelur ne kujtimet me te bukura te femirise e s'mund te harroj ajrin e
paster. Brenda nje pazari dodhen dyqane ushqimore, furra,berbere etj.
qe te gjitha kane dyer te renda druri e
ndertesat jane ngjitur me njera tjetren e plotesojne te gjitha nevojat e popull
sise.Pothuajse te gjitha fytyrat e ustallareve, çirakve e te punonjesve te tjere i njihnim. Nga goja e tyre dilnin qete
qete tingujt dhe vargjet e Tyrkyve dhe muzika e radiove krijonte nje atmosfere te ve çante. Perpara disa dyqaneve
nje karrige ose nje kepuce e vendosur mbrabsht ben te ditur qe i zati i dyqanit do kthehet se shpejti e te tere mallrat
i linte pa frike me dere hapur. Keto
pazare qe hapen pa lindur dielli e mbyllen pak para perendimit na jepnin
shembull me gjallerine, kulturen dhe ngrohtesine e tyre. Per kete arsye
s'mund t'a shpjegoj lidhjen time shpirterore me keto vende. Sidomos
kur mbi keto pazare binin rrezet e gjata qe njoftonin perendinıin e dielliı e kur
çarşıları ile zevksiz beton apartman
havasında soluk alınacak güvenli bir Anadolu kenti gibiydi.
Hızlı değişimin başladığı SO'li yıl
lar Anadolu'sunun şehir ve kazaların
daki bu çarşıların çocuk olarak belleğimde bıraktığı güzellikle~i ve hoş havayı asla unutamam. Aynı çarşı içinde tahta kepenkli fırın, nalbant, bakkal, berber adeta iç içe birbirinin devamı halkın ihtiyaçlarını karşılar. Hemen tamamı tanıdık olan yüzler, usta, kalfa veya çırakların ağızlarından dökülen türküler, radyo günlerinin en canlı olduğu sıralarda radyodan çarşıyı dolduran müzik, bambaşka bir hava verirdi. Baz dükkanların kapısının önüne ters bırakılmış olan bir sandalye veya ayakkabı sahibinin yakında geleceğini bildirir, kapısı, satılık bütün malları burada korkusuzca bırakılırdı. Gün doğmadan açılan ve gün batımına yakın kapatılan bu çarşılar canlılığın iletişimin,
kültürün ,ve sıcaklığın bize özgü örnekleri arasındaydı. Bu yüzden bu çarşılarla ruhum arasındaki bağı açıklayamam. Hele bir ikindi güneşinin çarşıya upuzun düştüğü akşam vakitleri tahta kepenklerin kapanma sesleri buruk bir ölüm sessizliği verirdi. Bir halk Türküsünün etkili ve yanık sesi hep kulaklarımda yankılanır.
"Söğüdün Çarşısına
Gün doğmuş karşısına
insan böyle eder mi
Kapı bir komşusuna'
Acaba bu çarşılarla ilglli kaç türkü
vardı. Kaç şiir vardı.
ulej muzgu i mbremjes, kercitjet e
dyerve te renda prej druri qe sillnin nje
heshtje te dhimbshur vdekjeje me si ll
nin ndernıend nje tyrky te vjeter.
"Ne pazaıin e shelgut
Die//i kisbte /indur
Deres se komshise
A ia beıı kesbtu njeıiu,
Valle sa kenge e vjersha jane thurur
per keto pazare.
Ja pra ne pazarin e Krujes gjeta
pazaret e femirise time te qyteteve te
Anadollit ne vitet 1950. Ndjenjat m'u
rizgjuan dhe u hutova pak. Kalldremet
e Shqiperise akoma kishin bukurine e
nje kallderemi te sapo ndertuar e kete
bukuri e shtonin dyert e drurit qe ishin
restauruar mjaft bukur. Strehet e
dyqanave bashkoheshin me njera tje
tren dhe pengonin rrezet percelluese te
mesdites e krijonin nje vend te mbroj
tur e te fresket par syri me zuri vetem
dyqane dhuratash. ·
Rruga na nxori perpara nje porte e
cila me zgjoi mendime te thella kurbeti
te cif at me morren ne krahe e me çuan
500 vjet mbrapsh ku pash me mijra
njerez qe dilnin nga xhamia ne krahe,
me pas duke ecur e me pas mbi shpat
ulla. A ishte qetesuese? A thua ne mes
heshties kishte rene ne nje gjume te
thelle? Nuk e di por barerat qe kishin
nıbire mes gureve te kaldremit linte te
kuptoje qe kjo porte nuk perdorej.
İşte Kroye çarşısında 1950'11 yıllar
da Anadolu'nun şirin ilçelerinde geçen
çocukluğumdaki çarşı l arı buldum.
Duygulandım, etkilendim. ve şaşırdım.
Tahta kepenkleri onarılmış, Arnavut
kaldırımları ilk döşendiği güzelliğinde
ve yeniliğinde kendisini gösteriyordu.
Çarşı keskin bir öğle sonu güneşinde
birbirlerini güneşten korumak için sa
çaklarını bir şemsiye gibi birbirine
uzatmış ancak sadece hediyelik eşya
satan dükkanlarla kaplıydı.
Bu, bizi kucaklayarak bir anda g~ç
mişe götüren içimizde derin bir gurbet
duygusu oluşturan ortamda, dükkan
lardan yaklaşık üç metre içeriye doğru
uzayan üzerinden 500 yıl doğan ve
ölen insanların yürüyerek, kucakta,
omuzda taşındığ ı cami ahşap kap ı s ı ile
bize bakıyordu. Hüzünlü müydü? Ses
sizlik içinde rahat ve derin bir uykuda
mıydı? Bilmiyoruz ancak merdivenlere
döşenmiş kaldırım taşlarının aralıkla
rından fışkıran yabani otlar bu kapının
artık kullan ı lmad ığ ı nı gösteriyordu.
Çarşıda alış veriş yaparken istedik
ki buraya özgü bir hediye götürelim.
Ahşabı ve taşı ile ünlü olan· Kroye'de
ahşap iş i bir hediye almak istediğimiz
dükkanda bize Arnavut mil li çalgısı
olarak iki telli bir bağlamanın gösteril
mesi dilimizin tutulmasına sebep oldu.
İsmi "Çift Telli"ydi ve 4000 yıllık bir
bağlamaydı. Bizim curanın kan kardeşi
olduğunu söylememe ve parmakla ça
l ındığın ı ilave etmemem hiç gerek yok.
Duke bere pazaret deshem qe te blinim nje dhurate karakteristike. Meqe
l<ruja eshte shume e njohur per
gdhendiet e drurit e te gurit ne nje
dyqan kerkuam qe te blinim nje punim
druri e kur na treguan nje vegel
muzikore te popullit Shqiptar me dy tela ngelem po mend. l<jo vegel quhej
çifteli dhe ishte nje Ballama 4 mije vje
çare. Nuk eshte aspak e nev~jshme te
them qe ngjante shume me gjuren tone dhe i bihej me gishta.
Duke ecur nga pazari per te shkuar ne kala degjuam nje zhurnıe qe vinte
pas shpinave tona, pernjehere kthyem kokat e para syve na doli nje pamje e pabesueshme. Mesiguri brezi i ri nuk e ·
di dhe ndoshta nuk do te ket rrast qe ta shikoje serislıt kete pamie por qe nıua
me kujtoi fenıirine time qe e kam kalu
ar ne qytetet e Anadollit. Fshataret sili
nin nga mali dru zjari per t'i shitur ne
pazarin e te premtes, ecnin te shqete
suar dhe zerat qe nxirnin per te drejtuar gonıeret bene qe adhe nje here ne
l<ruje te me bashkohen dy kohe te ndryshme e te rikthehenı para duzete
vjetesh duke me shperthyer serisht nos
talgja. Kjo per arsye se gomeret me baren e druve nıbi shpine bashke me te
zotet te jepnin pershtypien si kur kishin ardhu nga Anadolli ne rrugicat e
Krujes dhe shkonin ne nje pazar te Anadollit.
Madheshtia e kalase se Krujes, nıe
rrugicat nıahnitese kufizuar nga nıure te larta me dyer te nıedha pas te cilave
Kroje'deki çarşıdan kaleye doğru
yürürken arkamızdan gelen tıkırtı ile
ansızın geri dönünce bir başka şaşırdı
ğımız manzara ile karşılaştık. Elbette yeni kuşakların bilemedikleri ve belki
bir daha yaşayamayacakları bu man
zara, bir çağrışımla beni tekrar çocuk
luğumun Anadolu şehirlerine götürdü. Dağdan kestikleri meşe odunlarını Cu
ma pazarlarına getiren köylülerin telaş
lı adımlarla ve eşeklerini yönlendirir
ken çıkard ıkları seslerle Kroje'de bir kere daha karşılaşmam kırk yıllın için
deki iki zaman diliminin üst üste gelmesi bir kere daha duygulanmamıza
sebep oldu. Çünkü eşekler, kuşamları,
ve üzerindeki odunlarla sahipleri adeta
Anadolu'nun ortasından çıkarak Kroje
sokaklarına gelmiş ve oradan yine Anadolu' da bir kent pazarına gidiyormuş
hissi veriyordu.
Kroje kalesinin gizemli havasını, sokaklarını ve bu sokaklarda halen yaşa
yan fakat geniş kapılı ve yüksek duvar
lı bahçe kapılarının arkasından her an 15 ve 16 yüzyıl kıyafetleri ile çıkacak
insanları bekliyorduk. Onlar oradan
çıkmıyorlar, fakat sesleri de gelmediği halde onların huşu içinde eski zamanı
yaşadıklarını anlıyorduk ve duyuyor
duk.
Kalenin topları da dahil olmak üze
re bir çok şeyi halen kullanılıyor, kale sırtını tam anlamıyla bir dağa dayamış,
olabildiğince enginlere bakan bir gözcüydü. Bu gözcü sözünün biz çok sık
kullanıyorduk. Ama orada gözcü
fshihen oborre te bukura e mbrapa ketyre dyerve ne çdo moment prisnim te shfaqej dikush i veshur me rrobet e
shkulit te 15 ose te l 6'te. Ata nuk u shfaqen, as zerat e tyre nuk degjohesh in por duke u perqendruar e
ndjenim qe ata jetonin.
Shume gjera te kalase duke perfshire edhe topat akonıa perdoren, ajo me plot kuptimin e fjales e kishte mbeshtetur kurrizin pas malit, si nje
roje qe shikon sa nıe larg qe te jete e mundur. Ne, fjalen roje e perdorninı shume por kuptimin e kesaj fjale e kuptova nıe mire atje sepse kjo kala me gjithmend ruante pllajen e. pafudme nga çdo lloj su imi e rreziku. lshte gati e pamudur qe ta rrethoje e ta pushtoje kete kala. Atje gjendeshin tre varre te Babalareve Bektashi qe kishin ardhur
me qindra vjet me pare dhe plotesonin njeri tjetrin.Nga shkrimet mbi mure dhe nga gurret kjo ndj enje perhapet si
avull. Pjesa me e çuditese e kesaj pune ishte kur tyrbedari i ci fi thoshte se vinte nga ai soj na pyeti se ne ç'gjuhe donim qe te fliste. Ai ishte ne gjendie te tre
gonte ne shume gjuhe se çfar kishte ndodhur aty dhe e shoqeronte tregimin e tij me levizjet e kraheve dhe te duarve duke e plotesuar me ulien dhe ngritien e zerit. Sipas te dhenave qe dinte, gjyshi i tij kishte ardhur nga Erzurumi dhe kishte qene nje nenpunes i qeverise Osnıane, me pas ishin vendosur ne Kruje. Megjithese dinte shume pak Turqisht ai dinte the tre
gonte disa bejde nga vellimet e divan-
kelimesinin anlamın ı bir kere daha an
ladım. Çünkü bu kale gerçekten önün
deki uçsuz bucaksız düzlüklerden gelecek tehlike ve saldırılara karşı .gözcü
lük yapıyordu. Onu kuşatmak ve al
mak ise neredeyse imkansız gibiydi.
Kalede bulunan üç yatır kaleye yüzlerce yıl önce gelmiş ve orada birbirleri
nin ardası olarak yaşamış Bektaşi Baba
larıydı. Duvarlardaki yazılardan ve taş
larından bu koku adeta bir buğu gibi yayılıyordu. İşin ilginç yanı · ne derece
doğru olduğunu bilmemize rağmen bu yatırların soyundan geldiğini söyleyen
türbedar bize hangi dilde konuşmasını istediğimizi sordu. Hemen hemen bir
çok dilde orada olan bitenleri tatlı bir
üslubla anlatıyor, el kol hareketleri ile
sesinin iniş çıkışları birbirini tamaryılı
yordu. Erzurum defterdarının oğlu ol- /
duğunu, sonradan Kroye'ye yerleşen
babasının izinden gittiğini söylüyor,
çok az Türkçe bilmesine karşılık, aile
sinden öğrendiği ve artık aralarındaki
izafet ve vasfı terkipleri kopmuş bir bi
çimde divan şiirinden beyitler okuyordu.
Kroye'den Sarı Saltık'u görmeden
geri döndük. Kroje ile bir bağımız var~dı. Bu bağ Arnavutluk'u ilk defa gören
bir kimse için inanılmaz bir yakınlıktı.
Kroje çarşısının bir başka önemli
özelliği kilim dokumacılığı idi. Önemli
ölçüde turist geldiği anlaşılan kalede ve çarşıda BM askerlerinden başka tek
tük Fransız ve İngiliz turistler göze çar
parken çarşının, kaleye yakın kısmında
Ilı-----
ferr Drejtori i Pergjitlıshem i arshivave
na ftoi qe te shkonim ne drejtorine e
pergjithsme te arshivave shqiptare, nje
ndertese kjo e rrethuar me mure prej
guri e dyer prej hekuri. Ai na priti
bashke me ndihmesat e tij . Nga menyra se si fliste e sillej menjehere
kuptohej qe i merrte punet shunıe seri
ozisht dhe e dinte vleren e tyre. Si spe
cialist i gjuhes Shqipe kishte bere studime nıbi follklorin dlıe poezine
popullore.
Ai na foli per disa doreshkrime te
vjetra ne gjuhen osmane qe ndodheshin ne arshiv e qe planifikonin t'i
ekspozonin me 22 shtator. Por e kishin
te veshtire t'i gruponin, gjithashtu shprehu se per shunıe çeshtie mund te
bashkepunon im.
Duke u futur ne depot e arshivavit
ku ndodheshin afersisht 430 vellime e doreshkrime menduam qe te japim
ndihmen tone per t'i grupuar. Te neser
men ne mengjes vajtem atje e filluam
puneri per vleresimin e grupimin e tyre. Veprat konkuronin njera tjetren per
vlerat e tyre e gati gati te tera ishin te
shkruara ne Turqisht. Ne mes tyre kishte Kuran-e, xhynke, permbledhje
hadithesh e rregu llore te fese. Gjate kohes qe po kontrollonim keto vepra
vume re se nje pjese e madhe e tyre i
perkiste kultures dhe tarikatit Bektash ian. Arshivi shteteror kishte
mbledhur vellinıet e shume dergjaheve Bektashiane te qyteteve te ndryshme te
Shqiperise. Nje pjese eshte djegur e nje
dükkanlarda kadınlar kilim dokuyorlar
dı. Orada yatay tezgahlarda dokunan
kilimlerin motifleri Anadolu kilimlerin
den farklı değildi. Her ne kadar dük
kan sahibi İngilizce olarak Anadolu
kilimlerinin dikey tezgahlarda, Kroje
kilimlerinin ise yatay tezgahlarda do
kunduğunu anlatsa da, o iki başlı ej
derha motifleri, koç başları, suya giden
kız motiflerinin arasındaki benzerliğin
sebebini açıklayamadı. Tezgahın türü
değil kilimin dili önemliydi, bize çok
büyük yakınlıkla gülümsüyor, tanıdık
olduğunu söylüyordu.
Görüşmelerimizden biri de Arna
vutluk Devlet Arşivleri genel müdürü
ileydi. Programımızı Perşembe günü
tamamlayacak, Cuma günü alış veriş
yapacak daha sonra Cumartesi günü
saat 13. 30'da Arnavutluk'tan ay
rılacaktık. Devlet Arşivleri genel
Müdürü bizi arşivin de.mir kapılı derin
ve taş duvarlı binasında yine Tiran"n
cehennem sıcağında kabul etti. Yar
dımcılarıyla birlikte bizi karşıladı. İşini
ciddiye aldığı ve önemini bildiği
konuşmasında ve tavırlarından an
laşılıyordu . Arnavut Dili ve Edebiyatı
uzmanı, Arnavut halk edebiyatı ve folk
lörü üzerinde çalışmış bir uzmandı.
Arşivde bulunan Osmanlı Dönemi
yazmalarından söz etti ve bunun 22
Eylül'de sergilenmesini planladıklarını
ancak tasnifinde sıkıntıları olduğunu
anlattı. Bir çok konuda işbirliği yapa
bileceğimizi ifade etti.
eve te cilat kishin humbur kuptimin e
tyre te vertete e ishin perzier me njera tietren.
Nga Kruja u kthyem pa e vizituar
Sare Saltukun. Per nje njeri qe vjen per here te pare ne Shqiperi kjo afersi e
pabesueshme na lidhte shume me Krujen.
Nje karakteristike tjeter e pazarit te Krujes ishte thurja e qilimave. Pernjehere kuptohej qe kalaja vizitohej nga nje numer i konsiderueshem turis
tesh, nder ta te binin ne sy trupat e kombeve te bashkuara si edhe ndonje turist francez e britanik te cilet nuk iknin pa vizituar dyqanet ku grate enci
nin qilima. Ne tezgjahet e shtrire endeshin motive te njejta me motivet e qilimave te Anadollit. Sada qe pronari i
dyqanit perpiqej te shpjegonte ne anglisht vlerat e verteta te qilimave nuk
arriti qe te shpjegonte ngjashmerine e motiveve te kuçedres me dy koka,
vajzes se ujit e te kokave te dashit qe enden ne tezgjahet pingul te Anadollit. S'eshte e rendesishme lloi i tezgjahut par gjuha me te cilen na flisnin qilimat,
ata me nje buzeqeshje te thelle na thonin qe ne njiheshim prej kohesh.
Nje nga takimet tona te rendesishme ishte edhe takimi me drejtorin e pergjithshem te arshivave shteterore.
Ne kishim planifikuar qe te plotesonim programin deri te enjten, te premten te benim pazare e te shtunen ne oren
13:30' te largoheshim nga. Shqiperia. Ne nje kohe qe ne Tirane digjeshe si ne
Yak laş ı k 430 yazma eserin bulun
duğu arşiv depolarına girerek bu yaz
ma eserlerden tasnif edebildiklerimizi
tasni etmeyi kendisine teklif ettik. Ertesi gün sabah erken saatlerde arşivin
deposunda bulunan eserleri gruplar
halinde değerlendirmeye başladık.
Eserlerin birbirinden değer l i tamamına
yakın kısmının Türkçe olması bizi
şaşırttı. Bu eserler arasında cönkler, yazma Kur'an- ı Kerimler, fıkı h ve hadis
kitapları vardı. Bunların tema olarak önemli bir kısmının Bektaşi kültürüne
ait eserler olduğunu incelemelerimiz sırasında anladık. Devlet Arşivlerine
Arnavutluğun değişik illerinde bulunan Bektaşi Dergahlarından intikal etmişti.
Bir k ısmı yanmış, bir kısmı tahrip olmuş
olan eserlerin özellikle cönk olarak
tutulanlarının özel ciltleri, aşağıdan
yukarıya doğru açılışları, üzerine sadece nutuklar, nefesler ve ilahiler
değil, tercüman adını verdiğimiz Bek
taşi Dergahının kurallarının yer alması, bir babadan bir babaya . adeta miras
gibi yüzlerce yıl elden ele geçişi başlı
başına önemli bir olaydı. Bunların hepsi birer tarih belgesi olarak geçmiş yüz
yıllarda yaşayan insanların nüfus kağıtlarıydı.
Varlıklarını, kültürlerini ve kimlik
lerini dile getiriyorlardı. Bu kitapların
101 tanesini akşam saat S'e kadar Türk
çe ve Arnavutça tasnif ettik. Bir kıs
mının baş ve son kısımları yok olmakla
birlikte 15. Yüz yılın ortalarından 1930
yılına kadar bir serüven çiziyorlardı.
piese eshte zhdukur por ne shume
doreshkrime perveç poezive neper
xhunke gjendeshin edhe komente, his
tori fetare si edhe shenime ku tregohej
se si pasuria dhe rregullat e nje derg
jahu nje baba ia linte nje babai tjeter
ne formen e nje trashegimnie e keshtu
vazhdonte dore pas dore duke u bere
ııje ngjarje e rendesishme. l<eto ishiıı
shenime te cilat kane vlera historike e
qe flasin per jeten, kulturen e veprim
tarine e njerezve qe kishin sherbyer me
qindra vj et me pare ne dergjahet
Bektashiane.
Egzistenca e tyre fliste per lashte
sine. Ne deri ne oren 17:00 kontrollu
am 101 libra nga keto dhe mbajtem
shenime ne Turqisht e ne Shqip. Nje
pjese e tyre kishte manget fletet e fil
limit e te fundit e i perkisnin nje shtrir
je kohore prej shekullit te 15'te deri ne
vitet 1930. Ato flisnin per mbrojtien e
leximin e tyre. Veçanerisht ne l<uranet
e shkruar me dore mungonin plotesisht
faqet e fundit ose ishin nıbyllur me nje
faqe tieter. Per kete arsye s'mund te
kuptonim kush e ka kopjuar dhe daten
e shkrimit. Pra edhe per gjerat e shenj
ta eshte perdorur nje rruge eti ile per te
fshehur te verteten. Nje fakt tjeter qe te
merziste ishte se ne disa doreshkrinıe te
Anlauıkları şey okunmak ve korunmaktı. Okunmuş ve korunmuşlardı. Bir kısmı tam korunmasa bile korunamamasının sebeplerini de bize anlatmas ı bak ı mından önemliydi. Özellikle Yazma Kur'an-ı Kerimlerin tamamının son sayfaları koparılmış, veya başka bir kağıtla kapatılmıştı. Böylece istinsah edeni ve tarihinin belli olmaması künyesinin saklanması bununla ilgili gerçek hak sahiplerinin bir hak iddia etmesini önlemek içindi. Demek ki en kutsal değerler için bile böyle bir yol izlenm işti. Bazı Altın varak girişli kitaplarınsa giriş alınlıklarının kesilerek çıkarılması bir başka üzücü noktalardan biriydi. Acaba altınına mı göz dikilmişti? Yoksa yalnızca o sayfa mı satı lmak için koparılmıştı? Bilinmez.
Şurası muhakkak ki ·Arnavutluk Devlet Arşivleri bir hazine saklıyordu. Bir tarihi saklıyordu. Bir kültürü VE;? bir kimliği saklıyordu. Tiran'da gördüklerimizin içinde en önemli unsur bu devlet arşivlerinde bulunan kitaplardı. 22 Eylül'de sergilenecek olan bu kitapların uyandıracağı etkiyi doğrusu tek tek onu gezen ve izleyen Tiran lıların yüzlerinden görmek isterim.
shkruara me shkronja le arta ishin
lıelıequr pllakat e arla te zbukurimeve
si edhe faq ia e pare. A thua ta kene
bere per floririn? Apo velem per le shi
tur ate faqe? Nuk i dihet. Nje gje esht e
e sigurte qe arshivi shteteror i
Shqiperise fsheh nje thesar te vertete.
Nga gjerat me te rendesishme qe pame
ne Tirane pa dyshim cıe ishin librat qe
ndodheshin ne arshiv. Te them te
drejten do te kisha shume deshire qe te
shikoja si do ndryshonin fytyrat e
Tiranasve kur te shihnin keto !ibra te
ekspozuara nıe 22 shtator.