abstract - tasavvufkitapligi.comtasavvufkitapligi.com/i/uploads/18642alevîlikte-cem.pdf ·...

67
ALEVİLİKTE CEM Musa KARAKAŞ ÖZET Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu yazıda, Sivas, Kangal, Dışlık köyünde 1960’lı yıllardaki uygulanış şekliyle cem töreni tanıtılmaktadır. Bu tören daha çok ekim-kasım aylarında, tüm köy halkının katılımıyla, akşam saatledxrinde yapılır. ABSTRACT Cem is important service in Alavi understanding. The cem ceremony that was performed before 1960s, in Dışlık village of Kangal, Sivas, is narated in this writing. This ceremony is mostly performed in october and november, with the participation of all residents of the villege, and in the evining hours. Anahtar Kelimeler : Cem, Alavilik, On İki Hizmet. Key Words: Cem, Alevism, The Twelve Services Ön Söz On iki hizmet ve Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu hizmetin ana kaynağı Kuran-ı Kerim’deki ayetlere ve Kırklar Cemi’ne dayanmaktadır. Bu hizmetin uygulayıcısı pir, rehber, mürşit, talip, ikrar ve imandır. Meydan sofası küskün, dargın, kırgın ve haksızların yeri değildir. Allah, “Kul hakkı ile huzuruma gelmeyin.” demiştir. Bizim cemlerdeki canlar “Ölmeden önce nefsi envaresini öldürür.” Hak huzuruna varmadan, meydan sogasında yargılanırlar. Herkes birbirinden pir ve cemaat huzurunda rızalık alır. Haklı hakkını bu huzurda talep eder. Haksız olan da özür dilemesini bilir. Kin ve kötülükler dışarıda kalır. Meydan sofaları dostluk, hoşgörü, güzellik, birlik, beraberlik, sevgi, Hak ve Ehlibeyt’le haşır neşir olma yeridir. Halk arasındaki yanlış söylemleri ortadan kaldırmak için, cemler herkese açıktır. İsteyen gelip görebilir. Bu çalışmada Sivas ve çevre illerde uygulanancemleri, Oni ki hizmet’iyle, ayetiyle, duasıyla, deyişi ve düivaz imamı ile dara durma, secdeye inme ve niyazı ile tüm detaylarını anlatmaya çalıştık. Bunu anlatırken noksanlığımız varsa hoşgörünüze sığınırız. Bu metne katkısı olan dede ve araştırmacı-yazarlara teşekkür ediyorum. ALEVİ KİMDİR Alevi’yiz Allah’ı bir bilenleriz Başımız ol yüce Kur’an’a bağlı

Upload: buikhanh

Post on 11-Aug-2019

226 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

ALEVİLİKTE CEM

Musa KARAKAŞ

ÖZET

Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu yazıda, Sivas, Kangal, Dışlık köyünde 1960’lı

yıllardaki uygulanış şekliyle cem töreni tanıtılmaktadır. Bu tören daha çok ekim-kasım aylarında, tüm

köy halkının katılımıyla, akşam saatledxrinde yapılır.

ABSTRACT

Cem is important service in Alavi understanding. The cem ceremony that was performed before

1960s, in Dışlık village of Kangal, Sivas, is narated in this writing. This ceremony is mostly

performed in october and november, with the participation of all residents of the villege, and in

the evining hours.

Anahtar Kelimeler : Cem, Alavilik, On İki Hizmet.

Key Words: Cem, Alevism, The Twelve Services

Ön Söz

On iki hizmet ve Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu hizmetin ana kaynağı Kuran-ı

Kerim’deki ayetlere ve Kırklar Cemi’ne dayanmaktadır.

Bu hizmetin uygulayıcısı pir, rehber, mürşit, talip, ikrar ve imandır. Meydan sofası küskün,

dargın, kırgın ve haksızların yeri değildir. Allah, “Kul hakkı ile huzuruma gelmeyin.” demiştir. Bizim

cemlerdeki canlar “Ölmeden önce nefsi envaresini öldürür.” Hak huzuruna varmadan, meydan

sogasında yargılanırlar. Herkes birbirinden pir ve cemaat huzurunda rızalık alır. Haklı hakkını bu

huzurda talep eder. Haksız olan da özür dilemesini bilir. Kin ve kötülükler dışarıda kalır. Meydan

sofaları dostluk, hoşgörü, güzellik, birlik, beraberlik, sevgi, Hak ve Ehlibeyt’le haşır neşir olma yeridir.

Halk arasındaki yanlış söylemleri ortadan kaldırmak için, cemler herkese açıktır. İsteyen

gelip görebilir.

Bu çalışmada Sivas ve çevre illerde uygulanancemleri, Oni ki hizmet’iyle, ayetiyle, duasıyla,

deyişi ve düivaz imamı ile dara durma, secdeye inme ve niyazı ile tüm detaylarını anlatmaya çalıştık.

Bunu anlatırken noksanlığımız varsa hoşgörünüze sığınırız. Bu metne katkısı olan dede ve

araştırmacı-yazarlara teşekkür ediyorum.

ALEVİ KİMDİR

Alevi’yiz Allah’ı bir bilenleriz

Başımız ol yüce Kur’an’a bağlı

Resul’üne iman edenlerdeniz

Yolumuz bir ulu divana bağlı

Severiz Resul’ü aşk ile candan

Hazreti Ali’yi seçmeyiz ondan

Müsahip oldular hem teni tenden

Kalbimiz bir ulu ikrara bağlı

Aşığız bizler hakikatin yoluna

Rehberine mürşidine pirine

Hazreti Resul’ün İslâm dinine

Mezhebimiz İmam Cafer’e bağlı

Etmeyin iftira bize ne kârınız var

Hak’ka doğru dönen didarımız var

Hacı Bektaş gibi hünkârımız var

Gittiğimiz yollar dergâha bağlı

Severiz bizler on iki imamı

Kalben bağlıyız yoktur gümanı

Gelecek diye Mehdi sahip zaman

Aşık Musa’nın gönlü yollara bağlı

Musa KARAKAŞ

ABDAL MUSA CEMİ

Cem, Abdal Musa Cemi’yle başlar. Cem, köylerde sonbaharın son aylarında veya kış aylarında

yapılır.

Birçok köyde dede vardır. Dede olmayan köylere de vardır. Ayrıca her talibin ıkrar verdiği ayrı

ocaklar ve o ocaklara bağlı dedeler vardır.

Dede:Dede Seyyit’tir. Seyit demek, dedenin silsile ve sülalesinin Ehlibeyt’e uzamasıdır. Yani

aslının Ehlibeyt neslinden olmasıdır.

Talip:Ehlibeyt’i seven, inanan ve ikrar veren ehli müminlere talip denir.

Dedenin Köye Gelmesi: Görgü, Abdal Musa Cemi’yle başlar, demiştik. Dede köye gelir,

herhangi bir talibinin evine misafir olur. Bu misafirliğe konaklama denir.Talip, dedesinin kendi evinde

konaklamasından dolayı sevinçli ve mutludur. Eğer imkânı varsa, dedesine konak kurbanı keser.

Durumu kurban kesmeye müsait değilse imkânlarına göre bir lokma; yani bir yemek hazırlar. Köyün

aile büyüklerini yemeğe davet eder. Köyün büyükleri yemekten sonra sohbet ederler. Sohbet

esnasında konak sahibi:

-Talip komşular, pirim gelmişken münasip görürseniz bir Abdal Musa Cemi yapalım, diye

sohbet açar.

O cemaatta bulunan canlar tarafından, bu öneriye olumlu cevap verilince herkes gönlünden

ne koparsa kalkar dedenin huzurunda tek tek duaya durur. Abdal Musa aşkına ne verecekse orada

ikrar eder. Kimisi kurban, kimisi para, kimisi un, bulgur ve saire ikrar eder.

Dualarını aldıktan sonra hizmet sahipleri o andan itibaren hizmetlerine başlarlar. Bu arada

dede, cemaatta bulunan canlara rızalık için bir hatırlatma yapar:

-Aranızda küskün, dargın varsa birbirinizle görüşüp barışmadan Abdal Musa Sultan Cemi’ne

gelmesin....Burası Hak yolu; hak alma ve hak verme yeridir....

Dargın, küskün olanlar dede huzuruna gelir, barışır, görüşür, rızalık alır. Herkes hizmetine

devam eder.

Meydan Sofasında Toplanma

Akşam olur meydan sofasında toplanılır. Cem yapılır. Cem yapılırken on iki hizmet yapılır.

Abdal Musa Cemi’ne Kısır Cemi de denilir. Çünkü bu cemi yaparken görgü-sorgu olmaz. Hatta Abdal

Musa Cemi’nde delil de yanmaz. Çünkü delil yanan cemde görgü, sorgu, rızalık, erkan cemi olması

gerekir. On iki hizmetin tamamı Görgü Cemi’nde gerçekleşir. Ama görüyoruz ki Abdal Musa Cemi’nde

de delil yakan var.

Bu bölümde Abdal Musa Cemi’ndeki hizmetleri yazmadım. Sadece cemin başlama aşamasına

kadar olanı yazdım. Abdal Musa Cemi ile Görgü Cemi arasında on iki hizmet uygulama farkı hemen

hemen aynıdır. Bu nedenle cem on iki hizmetini burada yazmadım. Çünkü ilerideki sayfalarda on iki

hizmeti, duası, secdesi, dar-ı Mansur’u, farraşı, sakası, delilcisi... tüm hizmetleri detayıyla

bulacaksınız.

Abdal Musa Cemi’nin Bitmesi

Abdal Musa Cemi bittikten sonra talipler, dedenin kaldığı konuk evinde toplanırlar. Dede:

-Allah kabul ve makbul eylesin, Abdal Musa aşkına cem yaptık; aranızda inşallah küskün,

dargın kalmadı; bu nedenle buradan gitmeden sizler de şu Görgü Cemi’ni yapmak isterseniz dar-ı

meydan olalım. Yoksa ben yoluma gideyim, diye müsaade ister.

Talipler de:

-Gelmişken bizlere Hak yolunda görülüp sorulmak isteriz, derler.

Bundan sonra görgü için görülme faslı başlar.

Görgü Cemi

Daha önceleri tarikata girmiş müsahip canlar görülür. Müsahipli canlar görülmeden önce boy

abdesti alır; yıkanır, temizlenir. Temizce giyinir. Eşleri de aynı şekilde yıkanır, boy abdesti alır.

Bellerine kemer-best bağlarlar; rehberleri önlerinde olmak üzere büyük müsahip sağ başta, küçüğü

onun solunda, eşleri de yaş durumuna göre eşlerinin solunda, ayakları yalınayak olarak meydana,

pirin huzuruna gelir. Eğilip meydana niyaz eder; dara dururlar.

Dede, Kuran’ın A’raf suresi 23. ayetini okur:

Her ikisi Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize rahmet etmezsen biz kayıp

edenlerden oluruz.

Dede bu ayeti okuduktan sonra şöyle devam eder:

-Allah Allah! Eli yerde, yüz gökte, özü Dar-ı Mansur’da; Hak Muhammet Ali yolunda, erenler

meydanı, pir divanında, canı kurban, teni terceman, On iki İmam ve on dört Masum-u Pak

Efendilerimizin dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmak kavliyle Hak Erenler’in nasihatını kabul,

muktedasıyla amel etmek üzere yalın ayak, yüzü üzere sürünerek gelmiş, Ayn-i Cem Erenleri’nin izn-i

icazetiyle Muhammet Ali yoluna, Seyyit Muhammet Hünkar Hacı Bektaşı Veli, tarik-i nazenine dahil

olmak üzere koç kuzulu kurbanlarıyla gelmişler. Hakk’ı görmüş, rah-ı Hak bilmiş, Nesimi gibi yüzülüp,

Mansur gibi asılıp, Fazlı gibi borçtan halas olmak dilerler. Himmet-i Pir niyaz ederler. Allah

Allah!...Eyvallah!...

Dede, cemde bulunan canlara hitaben:

-Ayn-i cem erenleri, sizler bu canlardan razı mısınız? der.

Dede, bu soruyu üç defa tekrarlar. Görgüye katılanlar genellikle daha önceden şikâyete konu

olacak bir durumları varsa, onu komşular arasında hallederek ceme geldiklerinde herhangi bir istekli

can çıkmaz; şayet biri birinden istekli çıkarsa pir ve canların gayretiyle hâlledilir.

Cemde bulunanlar ayağa kalkmadan oldukları yerde secdeye niyaz eder, “Allah Allah!...” diye

dardaki görülen canlardan razı olduklarını ifade etmiş olurlar.

Dede, bunun peşinden Kuran-ı Kerim’den Tevbe Suresi: 119. ayeti okur:

Ey inananlar, Allah’tan sakının. Doğrularla beraber olun.

Ayetini okumaya devam eder. Daha sonra:

-Tevbe günahlarımıza estağfurullah...Elimizle, dilimizle, belimizle işlediğimiz günahlarımıza

tevbe estağfurullah...Kalbimizle, cem-i azamızla işlediğimiz günahlarımıza tevbe

estağfurullah...İsyanımıza tevbe estağfurullah...

Can-ü dilden el bağladım evliya erkanına

Hamd-ü lillah gene durdum Piri’imin divanına

Elaman, sığındım erenler lütf ü ihsanına

Bu yolda canım kurban Pir’imin fermanına

Dede:

-Ber cemal-ı Muhammet, kemal-i Hasan, Hüseyin, Ali- ra bülende selavat...,der; tüm canları

selavat vermeye çağırır.

Hep birlikte:

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve alâ Al-i Seyyidine Muhammed!..diyerek selâvat

verilir.

Darda bulunanlar, yani görülenler yüz üzeri kapanıp secdede dururlar. Dede:

-Geldiğiniz Ali yolu, durduğunuz Mansur darı...Hak, cesedinize can verdi; kalbinize iman

verdi... Ağız talip, dil mürşit...dedikten sonra, darda duranlara sorar:

-Erenler meydanında ne gördünüz, ne işittiniz?....

Secdedeki canlar, başlarını kaldırmadan:

-Pir meydanına geldik, Hak gördük, Hak işittik... derler.

Dede secdedeki canlara şu telkini yapar:

-Allah, Eyvallah kapısında, döktüğün varsa doldurun, ağlattığınız varsa güldürün...Yıktığınız

varsa yapın. Doğru gezin, dost gönlünü incitmeyin...Mürşide teslim-i nıza olun. Yalan söylemeyin,

haram yemeyin, zina etmeyin...Elinizle komadığınız herhangi bir şeyi almayın; gözünüzle

görmediğinizi söylemeyin.

Gelme...gelme; dönme...dönme! Gelenin malı, dönenin canı...Riya ile ibadet; şirk ile taat

olmaz... Söylediğin meydanın, sakladığın senin!...

Allah!... Eyvallah!...

Bunun üzerine görgüsü yapılanlar dara kalkarlar.

Dede sorar:

-Erenler meydanında, Pir huzurunda Mürşid’ine teslim-i rıza oldun mu? Allah-Muhammet-Ali,

On İki İmam ve Ehl-i Beyt soyuna iman ü ikrar ettin mi? Kazaya razı olup, kadere bağlandın mı?

Nacilerin pişuvası İmam Caferi Sadık’ ın içtihadı üzere hak dediğimizi hak bilip, batıl dediğimizi batıl

bildin mi? Muhammet-Ali’nin ve Ehlibeyt’inin sevdiğini sevip tevella; sevmediğini sevmeyip teberra

ettin mi?

Dört kapı, kırk makam hak mı?...On iki yas-ı matem hak mı?...

Suret-i haktan görünüp, dünya menvaatiyle gözünü kamaştıracak münafıkların sözlerine

aldanıp erenler yolundan uzaklaşırsan Mahşer günü yüzünüz kara olsun mu?...der. Dardaki canlar da

her soruya:

-Allah...Eyvallah!, diyerek cevap verirler. Dede:

-Allah-Muhammed-Ali, Hünkar Hacı Bektaşı Veli ikrarınızda sabit kadem eyleye, gerçek

erenler demine Hüüüü..., diye dua eder.

Böylece canların görülüp sorulması bitmiş olur.

Tarikten ( Erkandan) Geçme

Bundan sonra günahlardan arınmak için müsahipli canlar erkandan geçmeden terceman(yani

kurban eti) yiyemezler. Tarikten geçme töreni şu şekilde olur:

Müsahipli iki can eşleriyle meydana, pir huzuruna gelmeden abdestlerini almış olup; ter temiz

giyinmiş, yalın ayak, rehberleri önlerinde meydana gelirler. Dede meydanda, erkan elinde, kendisi

ayakta, erkana düşecek talipleri/canları bekler.

Meydana gelen canlar diz çöker. Meydana niyaz ettikten sonra ayakta duran dedenin ayağına

niyaz eder. Büyük müsahip sağ tarafa, yüz üzere yere uzanır. Küçüğü olan müsahip de aynı vaziyette

sol tarafına uzanır. Eşleri ise ayak tarafında duvakları veya önlükleri ile müsahip canların yalın olan

ayaklarını örterler.

Dede, canlara erkan çalmadan önce La Feta’yı okur. “La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar.Daha

sonra “ Nasrun min-Allah’i ve Fethün karip ve beşşirü’l müminin ya Muhammet!.., ya Ali!.. Üstadı

nefes, tarikatı iman, erkanı meşayih, erkansıza ne meşayih..Göz görenin, yol varanın. Yolca giden

yorulmadı; gerçek gediğinden ayrılmadı. Güzel Şahım eyvallah!...Destur Şahı Merdanı Zülfikar, ya Şahı

Velayet!... ” diyerek, üç kere:

-Allah Muhammet, ya Ali....

-Kalka diyelim bir Allah Allah!..., diyerek canların sırtına erkanlar vurur.

Canlar bu erkan vurmadan sonra tekrar dedenin ayağının önüne niyaz ederek ayağı kalkar.

Dedenin elindeki erkanın bir sağ başına, bir ortasına, bir de sol başına niyaz ederek dedenin sol

tarafından ayrılıp müsahipler küçüğü büyüğünün eline niyaz eder; büyük de küçüğünün yüzlerin öper

ve tecella, temmenna dolanır. Tevella, teberra ile cemin sol yanına çıkıp duaya durur.

Mürşit/Dede:

-Temennaları kabul, muratları hasıl ola...Allah diyelim. Hak penahında

saklasın...Hüüüü...diyelim, der.

Bundan sonra müsahipli canların hepsi de sırayla erkandan geçerler. Halkadaki yerlerine

otururlar.

Müsahipliğe İkrar Verme

Ehlibeyt bendesi olan, Ehlibeyt yoluna inanan canlar evli olup, pirine, mürşidine, rehberine

inanıp iman getiren insanlar bir biri ile anlaşırlarsa müsahip olabilirler.

Müsahip olacak canlar önce eşlerine, baba ve annelerine danışarak onların rızasını aldıktan

sonra görgü evine eşleri ve anne-babaları ile gider, rehberi görürler. Rehber bunlara abdestlerini

aldırır ve boyunlarına bir tığ-bent(büyük mendil veya çevre) takar.

Rehber bu mendili sağ eli ile tutar, önlerine düşer. Önce kapının sağına-soluna niyaz eder.

Kapıdan içeri girince rehber, yüksek sesle:

-Hü şeriat erenleri....

-Hü tarikat erenleri

-Hü marifet erenleri

-Hü sırr-ı hakikat erenleri,

diyerek rehber ve canlar sağ ayaklarını önce atarak her söylediklerinde bir ayak ileri giderler.

Pir, onların isteklerine karşı der ki:

-Ey talip!...Bu bir uzak yoldur; gidemezsin. Demirden leblebidir, yiyemezsin. Oddan gömlektir,

giyemezsin.....Geri gidiniz!..., der.

Rehber, ikrar verecek canları geri götürüp tekrar üç defa geri getirir. Dördüncüde pir, bu

talipleri kabul eyler.

Repber, talipleri dedenin önüne getirip niyaz ettirir. Niyazdan sonra müsahip olacak canlar,

dedenin önüne diz çöker; dizlerinin üzerine oturur. İkisi de sağ ellerinin baş parmaklarını dedenin

eline verirler. Dede bunlara der ki:

-İyi ve kötü günlerde kardeşsiniz. Bir gömlekten ses vereceksiniz. Gelme, gelme...Dönme,

dönme...Gelenin malı; dönenin canı..

Daha sonra dede müsahip gençlere yemin verdirir:

-Bu ikrardan dönmemesine yanımızdaki daşlar, hıfız melekleri güvah olsun mu? İkrarından

dönen Muhammet-Ali’nin şefaatından mahrum kalsın mı? Boynuna münkir halkası takılsın mı?

Yanımızda bulunan gözle görünmeyen melekler şahit olsun mu? Müsahibinle pirin eteğini tuttun mu?

Mürşidin Muhammmet, rehberin Ali’dir. Per, Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir. Verdiğiniz ikrar onlaradır.

Taşlar, ağaçlar, ay, gün, yer, gök...tanık olsun mu? Bu ikrardan dönerseniz Ali’nin Zülfikar’ı boynunuza

dolansın mı?....diyerek bu andı içtikten sonra dede müsahip canlara şu duayı eder:

-Allah Allah!...İkrarları kadim ola, muratları hasıl olsun...Verdiği ikrardan dönmeyeler.

Birbirlerinden usanmayalar. Allah-Muhammet-Ali, gönlünüzü gümandan, başınızı dumandan halas

eyleye. On İki İmam, didarından, katarından ayırmaya. Hünkar Hacı Bektaş yardımcıları ola...Gerçeğin

demine hüüüü!...

Bundan sonra bu yeni müsahip canlar da erkandan geçirilirler.

Müsahiplik ve Tercüman Kurbanı:

Kurban veya kurbanlar sahipleri tarafından başları dedeye doğru durdurularak, ön sağ

ayaklarını elleri ile kıvırarak duaya dururlar.

Dede, Saffat Suresi’nin 103 ve 107. ayetlerini okur:

İkisi de Allah’a teslim oldular. Babası oğlunu alnı üzerine yatırdı. Biz, ey İbrahim rüyayı gerçek

yaptın dedik. Bu demede O’nu ödüllendirdik Ona bir kurban verdik

der. Kurbanlar tekbirlenir. Dede:

-Fermanı celil, kurban-ı Halil, tüyü Cebrail, canı İsmail,

diyerek cemaatla ve kurban sahipleri ile birlikte tekbir getirilir:

Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber...Eşhedü en la ilahe illalah vallahü ekber...Allahü

ekber ve lillahil hamd,

diyerek üç defa tekarlanır.

Dede devamla:

La feta illa Ali, la feta illa Zülfikar(Ali’den başka er, Zülfikar’dan başka kılıç yoktur.), der.

Dede:

Yardım Allah’tandır. Kazanç yakındır. İnananlara müjdeler olsun,ayetini okur.

Dede:

-Ya Allah, ya Muhammet, ya Ali!...Pirimiz, üstadımız Hünkar Hacı Bektaşı Veli...Diyelim Allah

Allah!...

Tüm cemaat secdeye varırlar. Dede, aşağıdaki gülbankı söylerken hep bir ağızdan

Allah...Allah! derler:

Allah Allah!...Akşamlar hayır ola, hayırlar feth ola, şerler def ola....Münkirler mat, münafıklar

berbat ola...Müminler şad ola; Hak Muhammed Ali yardımcımız ola...On İki İmam, On Dört Masum u

Pak, On Yedi Kemerbest katlarından, didarlarından ayırmaya...Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaşı

Veli, muin ve destigirimiz ola. Cenabı Hak münkir, münafık şerrinden, adü mekrinden uzak eyleye...

Dertlerimize derman, hastalarımıza şifa, borçlarımıza eda nasip ve müyesser eyleye... Gökten hayırlı

rahmetler, yerden hayırlı bereketler ihsan eyleye...Namerde muhtaç eylemeye. Kurbanlarımızı dergah-

ı izzetinde kabul eyleye; lokmalarımıza sevap yazıla...Kazaları, afetleri, belaları defetmiş ola... Dil

bizden, nefes Hünkar’dan ola. Nur-ı Nebi, Kerem-i Ali, Gülbank-ı Evliya, Hünkar Hacı Bektaşı

Veli....Gerçekler demine hüüüüü... der. Böylece kurban tekbirlenmiş olur ve bu hizmetin

tamamlanması için dede, zakirlere destur verir. Zakirler kurban hakkında Yedi Aşıklar tarafından

söylenmiş üç Düvaz-İmam okurlar.

Kurban Tekbirleme/ Düvaz -İmam

Kurbanlık koyundur meydana gelen

Önünde delili Cebrail deyi

Kudretten koç indi Hak emri ile

Hakk’a kurban oldu İsmail deyi.

Dört kimse kurbanı yerinden alan

Erenler ceminde meydana gelen

Zakirin zikridir üç düvaz-imam

Oku tekbirini güzel er deyi

Tekbirini al da bıçağını vur

Hesabını bil de hizmetini gör

Boğazla keşküle kanını eyle sır

Zira Hak sırrıdır kanda sır deyi

Kurban tekbirlendi götür pünhana

Zira cevreyleme cesette cana

Arzulamış gider ulu divana

Müminler aynası şavkı nur deyi

Postundan arala getir meydana

Hasan Hüseyin’den, Zeynel’e cana

Bakır ile bile girdi kazana

Eridi kürede oldu hal deyi

İmam Cafer ilmin kitabın okur

Daim bülbül olmuş gülşende şakır

Yağını dergahta delile yakın

Delil-i Şahımerdan kendi nur deyi

Kırklar meydanında çark-ı pervane

Musayı Kazım’dan ol şirin cana

Rıza lokmasın getir meydana

Dört kapısı tamam olan yer deyi

Muhammet Takı’dır lokmayı sunan

Aliyel Nakı’dır nuş edip kanan

Hasan’ ın askeri cihana gelen

Mehti şu cihanda oldu sır deyi

Çok hikmet var ol kurbanın başında

Hesap onun yüreğinde döşünde

Ehl-i Mümin divan durur başında

Sakiler doldurur kadeh sun diye

Hatayım nuş eder aşkın dolusu

Doluyu nuş eden pirim Alisi

Rehbere teslim eyle derisin

Kamberin serdiği sofra bu diyi

Kurban Tekbirleme/Düvaz-İmam

Akıl ermez yaradanın sırrına

Muhammet-Ali’ye indi bu kurban

Kurban olam kuduretin nuruna

Hasan-Hüseyin’e indi bu kurban

Ol İmam Zeynel’in destinde idim

Muhammet Bakır’ın dostunda idim

Cafer-i Sadık’ın postunda idim

Musa Kazım, Rıza’ya indi bu kurban

Nuhammet Tağı’nın nurundan idim

Aliyel Nağı’nın sırrında idim

Hasan Ali Askeri’nin darında idim

Muhammet Mehdi’ye indi bu kurban

Tarikattan hakikata erenler

Cenneti ala’ya postu serenler

Muhammet-Ali’nin yüzün görenler

Erenler aşkına indi bu kurban

Aslı Şahı Merdan, güruhu naci

Hakikate bağlı bu yolun ucu

Senede bir kurban talibin borcu

Muhammet aşkına indi bu kurban

Şah Hatayi’m der ki bilir mi her can

Kurbanın üstüne yürüdü erkan

Tırnağı tesbihtir kanı da mercan

Oni İki İmamlar’a indi bu kurban

Kurban Tekbirleme

Hata ettim Hüda’nındır bu kurban

Muhammet Mustafa’nındır bu kurban

Safi nesli Cüneyt Haydar oğlu

Ali’yel Mürteza’nındır bu kurban

Ali’nin Düldülü’nün Kanber’i

Zülfikarı kazanındır bu kurban

Hatice’yi Fatıma Kibriya’yı Zehra

İmam olsun silanındır bu kurban

Hasan ki aşk ile girdi meydana

Hüseyni Kerbela’nındır bu kurban

İmam Zeynel, İmam Bakır’ı, Cafer

Kazım, Musa, Rıza’nındır bu kurban

Muhammet Takı’dır, Şah Ali Nakı

Hasan Ali Askeri Liva’nındır bu kurban

Muhammet Mehdi’yi Sahip Zaman’ı

Eşiğinde gedanındır bu kurban

Bilirim günahım hadden aşıptır

Ali oğlu ebanındır bu kurban

On İki İmam nur oldu Şah Hatayi’m

Şahım nuru Hüda’nındır bu kurban

Üç düvaz-imam okunduktan sonra zakirler sazlarının üzerine eğilerek, “Allah...Allah...”

diyerek dedenin duasını beklerler. Dede:

-Allah Allah...Hizmetiniz kabul, muradınız hasıl ola. Ağzınız dert görmeye.Zikrettiğiniz

erenlerin, evliyaların duaları üzerinizde hazır ve nazır ola...Zakirler piri İmam Caferi Hazretlerinin

şefaati üzerinizden eksik olmasın...Dem Ali, kerem Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola....Gerçek erler

demina hüüüü....Ya Ali!....

Bundan sonra farraş gele, methiyesini okuya, dede duasını ede.

Meydan Sofasında Toplanma Canlar, pirin, rehberin, mürşidin ve cemaatın önünde görülüp sorulduktan, ikrarlar verilip müsahipler bağlanıp kurbanlar dualanıp,

kurban duaz-imamlar zakirler tarafından okunup düalar bittikten sonra akşam canlar ve pir, rehber, mürşit...Yerler döşenmiş, postlar

serilmiş hazırlanmış olan cem evine akşam saatlerinde toplanmaya başlar.

Peyik, kapıcı, gözcü ve diğer hizmet sahipleri cem evinde bulunurlar. Cem evine gelen canlar

önce kapıda kapıcıya niyaz eder. Ondan sonra kapının sağ tarafına niyaz eder; sonra da sol tarafına

niyaz eder. “Bismillah...ya Allah!...” diyerek sağ ayağını önce içeri atar ve içeri girer.

Canlar içeri girerken kapıcı, gözcüye, “hüü erenler!..” diyerek işaret verir. Yani “Mihman canlar geliyor; onlara yer göster” der. Gözcü de

gelen canlara yaş durumlarına göre yer gösterir. Canlar da pir, rehber gelmemiş iseler meydana niyaz eder, gösterilen yere otururlar.

Bacı (Bayan) canlar da ceme gelirken elleri boş gelmez tabaklar içerisinde elma, portakal,

kuru üzüm, çörek, börek...gibi lokmalar getirirler. Bu lokmalar kapıcıya teslim edilir. Kapıcı da

lokmaları gözcü veya lokmacıya verir. Veya bacılar kendileri lokmaları ile duaya durur. Duadan sonra

dedenin veya zakirin önüne konur.

Bacılar da ceme girerken cemin giriş kapısının sağ ve sol tarafına niyaz eder, dara durur, dede

bir dua eder; duadan sonra meydana niyaz eder, gözcünün gösterdiği yere oturur.

Dedenin pir postu serilirken Ahzap Suresi 56. ayet okunur:

Muhakkak Allah ve melekleri Peygamber’e salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona çokça

salat ve selavat getirin.

Dede, pir postuna oturmadan önce dar meydanına niyaz eder ve kendi özünü dara çeker:

Allah Allah!...Özüm darda, yüzüm yerde; Hak huzurundayım. Erlerin, pirlerin nüfuzunu

üzerimden eksik eyleme. Doğruluktan, dürüstlükten ayırma. Eksiğimi, noksanlığımı affeyle...Eda

edeceğim bu ağır ve kutsal görevde yardımını benden esirgeme....Yapacağım bu hizmetimi Aliyel-

Mürteza’nın, Hüseyn’i Gerbela’nın dergahına kaydeyle...Nefes benden himmet Hünkar Hacı Bektaşı

Veli’den ola. Hüüüü... Ya Ali!

Duadan sonra meydana niyaz eder, dizleri üstünde yürüyerek gider posta niyaz eder; ayağa

kalkıp Elif darına durur. Ayetel Kürsü(Bakara 255) ayetini okur. Ayet bittikten sonra pir postuna niyaz

eder, postuna oturur:

Ayetel Kürsi:

Bismillahirrahmanirrahim

Allahü lâ ilâhe illâ hüvel Hayyül kayyûm, lâ te ‘huzühû sinettün velâ nevm, lehû mâ

fissemâvâti vemâ fil ard, men zellezi yeşfeu ındehû illâ biiznih, ya ‘lemû mabeyne eydihim vemâ

halfehüm, velâ yuhitûne bişey’ in min ilmihi illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard, velâ

yeûdühü hıfzuhüma ve hüvel-aliyyül-azi.

Ayetel Kürsi Ayetinin Meali:

Allah ( o Allahtır ki) kendinden başka hiç bir tanrı yoktur. (O zatı ezeli ve ebedihayat ile diridir.

(baakıydir). Zatiyle ve kemâliyle kaimdir (yarattıklarının her an tedbir-ü hıfzında yegane haakimdir,

herşey onunla kaaimdir). Onun ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne

varsa hepdi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kimmiş. O (yarattıklarının)

önlerindekini, arkalarındakini, (yaptıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıklarını,

gizlediklerini, dünyalarını, ahiretlerini, hülasa her şeyini) bilir. (Mâhlukatı) onun ilminden yalnız

kendisinin dilediğinden başka hiç bir şeyi (kaabil değil) Kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri

(kucaklamıştır o kadar) vâsı’ dir. Bunların nigehbanlığı Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür.

Meydan sofasına daha önce gelmiş olan canlar, dede cem evine gelince ayağa kalkarlar ve Elif

darına dururlar. Dede yerine oturur ve şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah!....Geldiğiniz yoldan, durduğunuz dardan, çağırdığınız pirden, Hünkar Hacı

Bektaş Veli’den şefaat göresiniz. Cenab-ı Hak ikrarınızda berkemal eyleye. Allah’a kul, Muhammed’e

ümmet, Ali’ye talip eyleye...Bu dardan, bu yoldan ayırmaya. Şah-ı Merdan Ali, yaramaza, uğursuza,

pirsize, duş getirmeye...Şeytan’ın şerrinden, gafili gaddardan, görünür görünmez kazadan beladan

koruya. Cenab-ı Allah, hayırlı evlat, hayırlı devlet, gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket nasip

eyleye. Darınız, niyazınız kabul ola,,,Dil benden, inayet Allah’tan, nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den

ola. Gerçeğin demine....Hüüüü....Ya Ali!...

Duanın sonunda canlar niyaz ederken dede, Tevella ve Tecella duası okumaya devam eder. Şu

duayı okur:

Tecellanız, Tevellanız Hakk’a yazıla...Tecellanız temiz, yüzünüz ak ola...Tecella gören

cehennem narı görmeye...Hüüü...Ya Ali!

Tecella duası bittikten sonra ceme gelecek canlar, tek veya birkaç can dara durur. Dede, dar

duası okur. Canlar duadan sonra gözcünün gösterdiği yere oturur.

Dara dururken canların uyacağı usuller:

Dara duracak erkek canlar yaş sırasına göre sıra olurlar. Eğilerek sağ ayağının baş parmağını

sol ayağının baş parmağının üzerine koyup, sağ elinin parmaklarını sağ ayağının baş parmağının

üzerine eğilerek değdirir. Sol elini de kolunu çapraz tutarak eli açık şekilde göğsünün üzerine kapatır

ve o şekilde dara durur. Buna darda mühürleme denir.

Bacılar ise dara dururken sağ ayak baş parmağını sol ayak baş parmağının üzerine kor. Başlarını eğer, göğüslerinin üzerinde sağ el, sol

elin üzerine çaprazlama konarak dara dururlar. Dede Dar duasını okur. Duadan sonra niyaz eder. Niyazdan sonra gözcü, bacı veya

bacıları, bacılara ayrılan yere oturmasını sağlar.

Elif darı(Fatima Darı):

Sağ ayak baş parmağı, sol ayak baş parmağının üzerine konur. Sağ el çaprazlama, sol da kalbin

üzerine gelecek şekilde göğüs üzerine konur. Sol el yana salınıp hafif eğilerek dara durulur.

Akşam Gülbengi:

Bismi Şah Allah Allah...

Akşamlar hayır ola, hayırlar feth ola, şerler def ola, müminler şad ola, meydanlar abad ola,

sırlar zahir ola, gönüller ruşen ola, kısmetimiz gani ola, muradımız hasıl ola, Muhammet-Ali

yardımcımız ola, ibadetlerimiz kabul ola, demler kaim ola, cemler daim ola, münkirler mat ola,

münafıklar berbat ola...

Üçler, beşler, yediler, On İki İmamlar, Kerbela şehitleri, On Dört Masum-u Paklar, On Yedi

Kemer-bestler, Kırklar, Evliyalar, Embiyalar, Veliler, Nebiler,313 Mürseller, şehitler, gaziler, cümle

erenler yardımcımız ola...

İmam Ali, katarından, didarından ayırmaya... Pirimiz Üstadımız Hünkar Hacı Bektaş Veli

Efendimizin hayır ve himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola...

Şeytanın şerrinden, negah kadadan, kuru bühtandan emin eyleye...İki cihanda korktuğumuz

yere uğratmaya... Dertlilerimize deva, hastalarımıza şifa, gönüllerimize iman ihsan eyleye...

Niyazlarımızı, lokmalarımızı kabul eyleye...

Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli Efendimizden ola...Nur-u Nebi, Kerem-i Ali, Gülbeng-

i Hünkar Hacı Bektaşı Veli...Pir kemali evliya...Gerçekler demine Hüüüü......

Akşam gülbengi okunduktan sonra ceme lokma getiren canları gözcü huzura alır ve dede

Lokma duası okur:

Lokmalar kabul ola, muratlar hasıl ola, Hak-Muhammet-Ali yardımcımız ola. Bir lokmanız bin

belaya karşı gele, Hak dergahına yazılmış ola, lokma sahipleri niyetlerine vasıl ola, şefaat

bula....Hüüü.....

Kudret, Nübüvvet, Velayet, Beşaret, Emanet, Postların Kim Beyan İder

Beyaz Post: Allah

Hakkın yaratıcı kudret eli, yedi beyaz, (nur)

Sarı Post : Hz. Muhammed. (Ahmed-i Muhtar)

Nübüvvet.(Güneş)

Yeşil Post: Hz. Ali (Haydar-ı Kerrar)

Velayet (Ay)

Kara Post: Ahmed Yesevi (Türkistan Postu)

Piri Beşaret (Yıldız)

Gök Post: Lokman Perende, (Horasan Postu)

Mürşidi Emanet. (Cehver)

On İki Postu Kim Beyan İder

1. Mürşid Postu : Hünkar Hacı Bektaş Veli

2. Rehber Postu : Habib Emircem Sultan

3. Türbedar Postu : Hızır Lale Cüvan Sultan

4. Aşçı Postu : Kara Donlu Can Baba

5. Ekmekçi Postu : Seyyid Mahmud Hayrani

6. Şerbetçi Postu : Kızıl Deli Sultan

7. Nakip Postu : Sarı Saltuk Sultan

8. Meydancı Postu : Seyyid Cemal Sultan

9. Atçı Postu : Boz Geyikli Dede Karkın

10. Kurbancı Postu : Şah İbrahim Hacı Sultan

11. Ayakçı Postu : Abdal Musa Sultan

12. Mihmandar Postu : Kolu açık Hacım Sultan

On İki Hizmetleri Kim Beyan İder 1. Tarikatçı : Hz. Hasan Mücteba

2. Davetçi : Hz. Hüseyin Desti Kerbela

3. Saki : Hallacı Mansur

4. Zakir : Seyyid Nesimi

5. İbriktar : Sarı İsmail

6. Gözcü : Karaca Ahmed

7. Cerağcı : Kara Pipabat Sultan

8. Sofracı : Garip Musa Sultan

9. Meydancı : Barak Baba

10. Ferraş : Resul Baba Sultan

11. Pervane : Taptuk Emre

12. Kapıcı : Güvenç Aptal

Dede on iki hizmet sahiplerini Hak’tan bize nida geldi deyişiyle çağırır:

Haktan bize nida geldi

Pirim sana haber olsun

Şah’tan gülzarı geldi

Peyik sana haber olsun

Bu yola giden hacılar

Güruhları hep naciler

Cem kilidi kapıcılar

Kapıcı’ya haber olsun

Hak, kuluna eder nazar

Dört nesneden adem dizer

Kalleş gelmiş cemi bozar

Gözcü sana haber olsun

Ey kalp evi dolu kişi

Daima Hak’ladır işi

Kimdir bu halkanın başı

Zakir sana haber olsun

Mümin yolun yakın ister

Münkirlerden sakın ister

Delil yanmaz yağın ister

Delilci’ye haber olsun

Mümin çekildi meydana

Münkir atıldı zindana

Hizmet verildi Selman’a

Tazeker’e haber olsun

Zakir zikreder sazı ile

Duaz okur avazı ile

Mümin müslim niyaz ile

Carcı sana haber olsun

Haydin gidelim üryana

Mümin müslim bir yana

Tekbir verildi kurbana

Kurbancı’ya haber olsun.

* * * *

Yola giden haslar hası

Silinsin gönüller pası

Doldur ver engür tası

Sakkacı’ya haber olsun

* * * *

Haydın girek hakikate

Kulak tutun marifete

Mümin girdi ihtikata

Semacı’ya haber olsun

Fatıma cemde oturur

Kurbana kepçe batırır

Gerçeğe lokma getirir

Nakıp sana haber olsun

Şah Hatayı’m barı çaldı

Şah’tan gülizarı geldi

Pirden bize destur oldu

İznikçi’ye haber olsun

Bittikten sonra dede, on iki hizmet sahibine Hizmet Gülbengi okur.

Hizmet Gülbengi

Bismişah Allah Allah....

Akşamlar hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola, hizmetleriniz kabul ola, muratlarınız hasıl

ola. Ayn-i cem erenlerinin gül cemallerine aşk ola, Muhammet Mustafa, Aliyel Mürteza yardımcınız

ola...

Bu efendilerimizin hüsnü hizmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Saklaya, bekleye.. . Yolsuza

uğratmaya... Duş getirmeye... Hızır yoldaşınız, Evliya haldaşınız ola... Dil bizden, nefes Hünkar Hacı

Bektaş Veli’den ola... Gerçek erenler demine Hüüüü...

Dede bu gülbengden sonra:

-Aşıka mana, mümine nişan, der. Cemde olan canlar birbirleriyle niyazlaşırlar. Birbirinin

omuzlarına niyaz ederler. Bu niyazlardan sonra Dede:

-Zakirin zikri dile gelsin, der; destur verir. Zakirler üç deyiş, bir düaz okur.

Deyiş

Yaradan ne güzel buyurmuş

Gelin ey erenler niyaz edelim

Muhammet, kâfirin dinin ayırmış

Gelin ey erenler niyaz edelim

Niyaz etmek imiş her şeyin başı

Niyaz edenlerin ihsandır işi

Cemde erkek olmaz, erkek de dişi

Gelin ey erenler niyaz edelim

Niyaz bizi uçmak eder uçurur

Abu zemzem sularından içirir

Sırat köprüsünü kolay geçirir

Gelin ey erenler niyaz edelim

Cehennemde vardır gannen kuyusu

Yetmiş yıllık yoldan gelir işçisi

Hemen niyaz etmek imiş iyisi

Gelin ey erenler niyaz edelim

Şah Hata’yım cümle niyaz bendedir

Niyaz eyleyenler yine bendedir

Niyaz etmeyenler cehennemdedir

Gelin ey erenler niyaz edelim.

Deyiş

Evvel Allah, dedim; açtım gözümü

Gözüme Muhammet-Ali göründü

Eğildim turaba sürdüm yüzümü

Ol güzel Allah’ın yolu göründü

Üçler çiçeklenmiş, yediler sırdan

Allah, Muhammed’i yarattı nurdan

Kırklar meydanını gezdim ezelden

Yedinici kapının şarı göründü

Ayetül-kürsü okur müminin dili

Aynel arştan gelir onun gıdası

Yeşil asa tutar Hızır’ın eli

Elinde asası nebi göründü

Karanlıktır bu dünyanın ötesi

Söylerim sözümün var mı hatası

Hasan ile Hüseyin’in atası

Tanrın’ın aslını Ali göründü

Derviş Ali’m der ki ey bağrı taşlı

Mümin kullarının gözleri yaşlı

Nice erler gördüm erbahar başlı

Er bahar başının şarı göründü.

Deyiş

Okundu Nad-ı Ali ey Şahı Merdan

Medet, dertlilerin dermanı Haydar

Aşıklar maşukun canların canı

Müminlerin dini imanı Haydar

Mezherül acaip aşıkar eden

Onsekiz bin alemi anda var eden

Hud Cengi’inde Muhammed’e car eden

Vermez kafirlere amanı Haydar

Tecdüdühu avnenlek Mürteza

Din aşkına çal Zülfikar kıl kaza

Uğratma hışmına medet kıl bize

Elesti bezminin ahtının peymanı Haydar

Fil nevayı leylallahına hacet

Hatemi Mustafa, mührü nübüvvet

Mümin kullar senden umar şefaat

Medet şeaatın ummanı Haydar

Hacetin küllün hemmüm ve gammüm

Seni inkar eden terki müneccim

On İki İmam hürmeti için efendim

Koyma zulumatta insanı Haydar

Seyancelü bi azametika ne hikmet

Hatemi Müstafa Mühr-ü Nübüvvet

Şah-ı Velayet’tir kıldım şahadet

Medet, şahadetin peymanı Haydar

Ve aleyha mahlu edrik neyn edrik

Çağırdı Mustafa dedi ki lebbeyk

Aldı anda esselamı ya alyk

Zülfikar elinde üryanı Haydar

Zülfikarı Düldül Fatıma Kanber

Gece gündüz Şah’ın hizmetin eyler

Hemen didarına eyle müyesser

İstemem cenneti, Rıdvanı Haydar

Ne gevhersin ne kıymetli lalinsin

Nice şu dünyaya gelip gidersin

Cenazede ak deveyi yedensin

Bilinmez merkadın nehanın Haydar

Ah eder ağlarım gece ve gündüz

Hayalin fikrimden gitmiyor hergiz

Üç yüz yıldan sonra bir deste nergis

Sunup irşat ettin Selman’ı Haydar

Durmaz akar çeşmim yaşı revanda

Andelipler feryat eyler gülşende

Yarın mahşer günü ulu divanda

Emanettir sana Noksani, Haydar.

Okunan üç deyişin bitiminde düaz imam başlar. Düaz imam başlayınca gözcü: “Edep erkan”

der. Canlar, edep erkan olurlar. Bacılar ise oturdukları yerden kalkarak Elif darı’na (Fatıma Darı)

dururlar.

Düazimam

İki cihan içinde sahip hanedan

Sıtkıyla ben Mustafa’yı sevmişem

Dü çeşmi aladır ilm-i cavidan

Nesl-i paki Mustafa’yı sevmişem.

Haticetül Kübra bağı eremdir

Çekti hak yoluna gör ne sitemdir

Zümreyi şehidan zahi keremdir

Hem Hasan hulki Rıza’yı sevmişem.

Ehlibeyt yoluna koymuşuz seri

Hamdolsun pirimin tuttum demanı

Erler serfirazı hublar merdanı

Hem Hüseyn-i Kerbela’yı sevmişem

Zeynal’a hak dedim darına durdum

Bakır’a, Cafer’e serimi verdim

Hakikat babında Musa’yı gördüm

Hublar şahı hem Rıza’yı sevmişem

Taki, Naki erenlerin civanı

Men araf sırrında seyrettim anı

Kalmadı gönlümün şekki gümanı

Askeri hem mahlugayı sevmişem

Hatayi sadığan kıldı ikrarı

Daim met ederim hubbu Haydar’ı

Muhammet Mehdi’nin sırrı seddarı

Kutbil cemal ali aba’yı sevmişem.

Düvaz İmam biter bitmez canlar secdeye iner, bacılar Elif darı’nı bozmaz darda dururlar. Dede şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah...Diliniz bülbül ola, hizmetiniz kabul ola, muradınız hasıl ola, On İki İmamlar

yardımcınız ola, secdeye inen başları ağrı acı görmeye... Dil benden, nefes Hünkar Hacı Bektaşı

Veli’den ola.... Gerçeğe hüüüüü... Mümine ya Ali...

Dua bitince canlar başlarını secdeden kaldırır; dep erkan olurlar. Farraş meydana gelir ve:

Allah, Allah... Güruhu naciyem, Kırklar Meydanı’nda süpürgeciyem...Hüseyn-i Kerbela için

gözlerim yaştır; yüz bin kere lanet Yezid’in bağrı taştır... Pirimiz, Kırklar içinde Seyyid_i Ferraş’tır... Ber

cemal Muhammet, kemal İmam Hasan, İmam Hüseyin; Ali’yi sevenler versin Muhammed’e selavat...,

der.

Canların hepsi birden selâvat getirirler:

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve ala ali Seyyidine Muhammed,denir. Selâvattan

sonra Ferraş hizmetine devam eder.

Farraş, sağ ayak baş parmağını sol ayağının baş parmağının üstüne koyarak eğilir. Sol elini dar

meydanına değdirir. Sağ elini süpürge gibi kullanarak üç defa Allah der, süpürür; Muhammet der

süpürür, Ali der süpürür. Elif darına durur. Dede şu duayı okur:

Allah Allah...Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola, iki cihanda yüzün ak ola, Seyyidi Farraş’ın

himmeti üzerinde ola, şefaatından mahrum etmeye...Gerçeğe hüü....

Duadan sonra Farraş, secdeye niyaz eder yerine oturur. Gözcü:

“Dar çeken didar göre!...” der.

Dede şu duayı okur:

Allah Allah....Dar çeken didar göre, didar gören cehennem narı görmeye, erenler sefasına

vara...Gerçeğe hüüü....

Bacılar, canlar yerlerine rahat otururlar.

Sohbet

Dede bu arada bir sohbet açar ve canlara bilgi verir. Dedenin sohbetinden sonra tekrar

hizmet başlar.

Seccade(post)’nin Meydana Getirilmesi ve Serilmesi

Seccade (post) cemin başlangıcında serilir. Seccade meydana sarılı vaziyette getirilir. Getiren

canlar seccadeyi başlarından yüksek şekilde tutarak duaya dururlar. Bacılar ayağa kalkarlar.

Dede şu duayı okur:

Allah, Allah Allah...

Seccademiz peygamber eteği ola, ruzü mahşerde cem erenlerini Peygamber Efendimiz eteği

altında toplaya. Erler evliyalar yardımcımız ola, seccadeye değen başlar ağrı acı görmeye, dil benden

nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Seccadeniz kutlu, ağzınız tatlı olsun... Hüüü... Ya Ali...

Dua alındıktan sonra seccade meyadana serilir. Seccade serildikten sonra seccadeyi seren

can, dört köşesine niyaz eder; her köşesine niyaz ederken:

1. Estem tüm leyk, 2. Eklem tüm leyk, 3. Enem tüm leyk, 4. Emlam tüm leyk,der.

Bu söylenen dört isim dört melek ismidir. Hünkar Veli Efendimiz, darı çeç üzerinde namaz

kılmak için seccadesini serdiğinde bu dört melek her biri bir kenarından tutarak darı çecinin

bozulmadan Hacı Bektaş Veli’nin namaz kılmasına yardımcı olmuştur.

Delil-i Şahı Merdan’ın Yanması

Delili Şahı Merdan yanmadan önce halkada oturan canlar kemerbes bağlanır. Dede,

kemerbest duasını okur:

La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar. Allahu ekber, Allahu ekber...La ilahe illallahı valahü

ekber....Allahu ekber ve lillahil hamd. Havalet ya Şahı merdan...Hü...

Delil yanmadan el suyu verilir.

Canlar, kemerbest bağladıktan sonra delilci elinde (daha önceden hazırlanmış olan) delil ile

meydana gelir. Dede, çerağ gülbengi’ni okur :

Çerağ-ı rüşan, fahr-i dervişan, zuhur-u insan, hizmet-i piran, pir-i Horasan, küşad-ı meydan,

kuvve-i abdalan, kanun-u evliya...Gerçek erenler demine hüüü... dedikten sonra ; delilci, dedeye yakın,

halkanın sağ tarafına edep-erkan olarak oturur. (Edep-erkan demek, ayaklarını altına alıp diz çökerek

oturmaktır.)

Delilin Yakılması

Delil üç kandillidir. Delilci her kandili yakarken ayrı kibrit çakar. Delilci her kandili yakarken

şu methiye’yi okur:

Er cemali, Muhammet kemali; Hasan, Hüseyin ve Aliyi sevenler versin Muhammet’e selâvat

der...

Canlar da her kandil yanışında:

Allahümme salli ala seyyidine Muhammet ve ala Ali Seyyidine Muhammed,diye selâvat

verirler.

Dede şu duayı okur:

Çün çerağ-ı fahr uyandırdık ol Hüda’nın aşkına

Seyyidel kevneyn Muhammet Mustafa’nın aşkına

Hem Hatice, hem Fatıma Hayrel-nisa’nın aşkına

Saki el Kevser Aliyel Murtaza’nın aşkına

Şah Hasan, Hulkı Rıza, Şah Hüseyn-i Kerbela

İmam Zeynel Abidin, al-i aba’nın aşkına

Muhammed Bakır olupdur, nesli pak-i Murtaza

İmam Caferi Sadık, rehnümanın aşkına.

İmam Musayı Kazım, serfirazı ehl-ı hak

İmam Ali Rıza etkiyanın aşkına

Şah Taki, ba Naki, hem Hasanül Askeri

Ol Muhammed Mehdi sahip livanın aşkına

Suzi aşkından derunum yanıp büryan olupdur

Haşredek yanan yakılan aşıkanın aşkına

Pirimiz, Hünkar’ımız Hacı Bektaşı Veli aşkına

Devr olup gelen erin, enbiyanın aşkına

Dede bu düvaz-imamı okuduktan sonra:

Seyyidi saadet, muhibbi saadet, turu münacaat, ver Muhammet Mustafa’ya selâvat, der.

Canlar hep bir ağızdan tekrar selâvat getirirler.

Dede bundan sonra çerağ(yani Delil-i Şah-ı Merdan) hakkında Kur’an-ı Kerim’den Nur Suresi

35-36 ayetleri’ni okur ve Türkçe açıklamasını yapar.

Nur Suresi 35. Ayet:

Allâhu Nurussemavatı Vel’ard, Meselû Nur’ihi Kemişkâtın Fiyha Mısbâh, Elmısbâhû Fiy

Zucacec Ezzücâcetü Ke’enneha Kevkebün Dürriyyûn, Yûkadi Min Seceretin Mübareketin Zeytünatın Lâ

Şarkıyyetin Ve Levlem Temseehû Nâr, Nûrun Alâ Nûr, Yehdllâhû Nâr, Nûrun Ola Nûr, Yehdillâhû

Lin^rihi Men Yeşâi Ve Yadri Billâhûlemsâle Linnas. Vallahû Bikülli Şey’in Aliym.

Türkçesi:

Allah Göklerin ve Yerin Nurudur. (Mü’minlerin Kalbinde) O’nun Nurû içinde Çerağ bulunan Bir

Fener gibidir. O Çerağ Billur Bir Kandil İçindedir. Bu Kandil sanki Parıl Parıl parlayan bir yıldızdır. Ne

Güneş’in Doğruğu ve Nede Battığı Yerde Bitmeyen Mübarek Bir Ağaçtan Zeytin Ağacından Yakılır.

Yağı Ber Ateş Dokunmazsa Bile Hemen, Hemen ışık verecek gibidir. Nur üzerine Nurdur. Allah O Nura

(Vela Nûr’iyle) Dilediği Kimseyi Hidayet Eder. Allah İnsanlara Misaller İrâdeyler Allâh Her Şeye Alimdir.

Nur Suresi 36.Ayet

Fiy Büyütin Ezinallâhû En Türfe’a Ve Yüzkere FiyhesMühü, Yüsebbih Lehû Fiyhâ Bilguduvvi Vel’

âsâl

Türkçesi:

O çerağı o evlerde(yakılır). Ki Allah onların Yüksek Tutulmasına Ve İçlerinde İsminin

Zikrolunmasına İzin vermiştir. Oralarda Sabah, Akşam Onu Tesbih Ve Tenzin Ederler.

Bundan sonra cem birlemek için selamname okunur.

Dede, delilciye hizmet duası yapar :

Çerağ Düazı

Çün çerağ-ı Fahr uyandırdık Hüda’nın aşkına

Seyyid el kevneyn Muhammed Mustafa’nın aşkına

Saki-i kevser Aliyyel Murtaza’nın aşkına

Hem Hatice, Fatıma Hayrün Nisa’nın aşkına

Şah Hasan hulki Rıza hem Şah Hüseyn-i Kerbela

Ol İmam-ı etkiye Zeynel Aba’nın aşkına

Hem Muhammet Bakır ol kim nesl-i pak-i Murtaza

Cafer-üs Sadık İmam-ı Rehnüma’nın aşkına

Musa-ı Kazım İmam-ı serfiraz-ı ehl-i Hak

Hem Ali Musa Riza’yı sabira’nın aşkına

Şah Taki ve ba Naki hem Hasan ül Askeri

Ol Muhammed Mehdi-i Sahip Liva’nın aşkına

Pirimiz üstadımız Bektaş Veli’nin aşkına

Haşredek yanan yakılan aşıkanın aşkına

Düaz -imam okunduktan sonra selâvat getirilir:

Ber cemali Muhammed, kemali İmam Hasan, Şah Hüseyin, Ali ra bülende selâvat.

Çerağ düazı biter bitmez dede, zakirlere: “Zikriniz hayra gele” der. Gözcü, canlara: “Edep

erkan” der. Canlar edep erkan olurlar. Zakirler üç düaz imam okur. Bacılar ayağa kalkar Elif darına

dururlar.

Delil Düazimamı

Evvel baştan Hüda yaktı delili

Muhammet Mustafa yaktı delili

Safi nesli Cüneyd’i Haydar oğlu

Aliyel Murtaza yaktı delili

Ali’nin Düldülü’nün Kanberiyem

Zülfikar-ı gaza yaktı delili

Hatice Fatıma Kübrayı Zehra

İmamlar silsilesi yaktı delili

Hasan ki aşk ile girdi meydana

Hüseyni Kerbela yaktı delili

İmam Zeynal, İmam Bakır’ı Cafer

Kazım, Musa, Rıza yaktı delili

Muhammet Nakı’dan, Şah Ali Takı

Hasanül Askeri Liva yaktı delili

Muhammet Mehdi’dir Sahip Zaman’ı

Eşiğinde geda yaktı delili

Bilirim günahım hadden aşıptır

Ali oğlusun eba yaktı delili

On İki İmamlar nurdur Hatayi

Hirim nuru Hüda yaktı delili.

Delil Düazimamı

Kudret kandilinde parlayıp duran

Muhammed-Ali’nin nurudur vallah

Zuhur edip küffar askerin kıran

Elinde Zülfikar Ali’dir billah

Elinde Zülfikar, altında Düldül

Önünde Kanber’i dilleri bülbül

Hatice Fatıma cennete bir gül

Ona sırrım dedi Hak, Habibullah

Zuhur etti İmam Hasan, Hüseyin

Onların nurundan ziyalandı din

Kırk pare bölündü Zeynal Abidin

Çekerim yasını hasbeten lillah

Muhammet Bakır’dan Caferi Sadık

Şah’ım Kazım Musa Rıza dedik

Tarikat abuyla cismimiz yuduk

Hak dedi müminin kalbi Beytullah

Takı, Nakı İmamların civanı

Hasanül Askeri cismim sultanı

Elinde hücceti Mehdi devranı

Vakit tamam oldu gönderir Allah

Ta ezel ezelden bunu böyle buyurdu

Hariciler her dergahtan sürüldü

Kün deyince yedi kat gök kuruldu

Bir harf ile bina tuttu arşullah

Virani’yem niyazım var ustaza

Elinde Zülfikar, hem ehli kaza

Binbir dondan baş gösterdi Mürteza

Biz bir bildik, mürşit tuttuk eyvallah.

Düvazimam

Muhammet Ali’yi candan seversen

Varınca bir tel ver Ali’ye turnam

Hasan, Hüseyin’den imdat umarsan

Varınca bir tel ver Ali’ye turnam

Ol İmam Zeynel’in gonca gülleri

Bakır kılavuzdur, sürer yolları

Nuseyri dostunun zülfi telleri

Varınca bir tel ver Ali’ye turnam

Caferi Sadık’tan Musa-yı Kazım

İmamı Ruza’ya bağlıdır özüm

Sana armağandır Pir’e niyazım

Varınca bir tel ver Ali’ye turnam

Muhammet Takı’dan Şah Ali Nakı

Hasan Ali Askeri cismimin bağı

Yerin, göğün, arşın, kürsün direği

Varınca bir tel ver Ali’ye Turnam

Dedemoğlu Hak’tan tuttuk dermanı

Küfrü deryasında bulduk imanı

Seversen Mehdi’yi Sapih Zaman’ı

Varınca bir tel ver Ali’ye turnam

Üç düvaz imamdan sonra canlar secdeye varır. Dede şu duayı eder:

Allah, Allah...Zahir batın erenlerinin hizmetleri üzerinizde hazır ve nazır ola, Allah korktuğunuz

yere uğratmaya... Dil benden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola....Hüüü....

Duadan sonra meydana Farraş gelir, methiyesini okur:

Allah Allah... Güruhu naciyem, Kırklar meydanında süpürgeciyem. Hüseyn-i Kerbela için

gözlerim yaştır. Yüz bin kerre lanet olsun, Yezid’in bağrı kara taştır. Pirimiz, üstadımız, Kırklar içinde

Seyyidi Farraş’tır....

Ber cemali Muhammed, kemali İmam Hasan, İmam Hüseyin... Ali’yi sevenler versin

Muhammed’e selâvat....

Canların hepsi birden selâvat verirler:

Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali Muhammed

Farraş üç kere, ‘Allah, Muhammed, Ali’ diyerek süpürge veya süpürgeyi temsilen eli ile soldan

sağa doğru meydanı süpürür ve duaya durur.

Dede şu duayı eder:

Allah Allah...Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola...Pirin Seyyidi Farraş’ın himmeti ve

kerameti üzerinde ol. Şefaatından mahrum eylemeye....Gerçeğe hüüü....

Duadan sonra Farraş, secdeye niyaz eder, yerine oturur.

Gözcü: ”Dar çeken didar göre” der.

Dede şu methiyeyi okur:

Dar çekenler didar göre, didar gören Hakk’a ere... Hak, cümlenin muradın vere...Erenler

safasına vara, dedikten sonra edep erkan olan canlar rahat oturur. Dar çeken bacılar da yerlerine

otururlar. Dede bu arada:

Eşik yoklayan, beşik yoklayan... diye destur verir. Ve bir sohbet faslı açar. Sohbetten sonra

dede cem birler. Cem birlemek için Nad-ı Ali duasını okur.

Nad-ı Ali Duası :

Bismi Şah...Nad-ı Ali’yel masharül acayibi tecihudu avneleke finnevagul lillallah haceten külli

hammim ve gammim seenceliğ ve binuru azametike... Ya Allah... Ya Allah...Ya Allah! Ve bi nuru

Nübüvvetike Ya Muhammet...Ya Muhammet..Ya Muhammet! ve bi sırrı velayetike Ya Ali...Ya Ali...Ya

Ali! ...Muhaveli aleyha edrikni, edrikni, edrikni... Agisney ya gıyasel müstakim...

La kazayi illa gaza Murtaza’yı bil iktidar...La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar. Her gadayı, her

belayı def eyler Perverdigar....Yezid’in boynundan gitmesin tığ ile teber...Mümin olan zikreylesin bu

duayı...

Leyni nahar Caferi Sadık kalbinde; bu duadır muteber... Cümle melek bu duayı zikreder. Sahar

sahar, nasrun minallah vel fethen garip ve beşeril mümineyn... Ya Muhammet, Ya Muhammet, Ya

Muhammet...Ya Ali!

Dede daha sonra:

-Cem saflığına, ihtikat tamlığına, eksiğimize, noksanımıza diyelim bir Allah, Allah...

Tüm canlar “Allah...Allah” diye Hakk’ı çağırır. Dede şu duayı eder:

Salli ala’dan kale yaptım...Bin bir yerden hisar çektim...

İmam Hasan ile İmam Hüseyin’i kilit ettim...

Muhammet Mustafa’nın mührünü bastım...

Mühr ü Süleyman, kubbe-i devran...Düazda Oniiki İmam... Gele yetişe Sahip Zaman...

İmam Cafer nüfusu, hürmeti üzerimizde hazır be nazır ola...Dem Ali; kerem, evliya Hünkar

Hacı Bektaşı Veli’den ola...

Gerçeğin demine hüüü....Ya Ali...

Selâvat-name

Dede cem birleme için selâvatname’yi okur.

Cem birliğine itikat tamlığına diyelim bir Allah, Allah der.Cemde tüm canlarda Allah, Allah diye

Hakkı çağırır. Dede selâvatnameyi yüksek sesle okur:

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru Muhammet Mustafa

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru Aliye’l Murtaza

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru Haticeyi Kübriya

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Hasan Hulku Riza

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Hüseyni Kerbela

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Zeynel- Aba

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Bakır Baka

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Ca’fer Rehnüma

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Kazım Musa

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Ali Sultan Riza

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Muhammet Taki

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Ali Naki

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmamHasan Askeri

Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru İmam Muhammet Mehdi

Selâvatname’den sonra çerağ düvazimam devam eder.

Cem birleme için dede dua eder veya düvaz imamı dua yerine okur:

Mürüvvet kanısın iki cihanda

Adalet tahtının sultanı Hünkar

Sure’yi Kaf Kur’an sebbal mesanda

Şerh olur cemalin beyanı Hünkar

Emrine mutidir arz u semavat

Külle şeye hükmün yürür temamet

Her kaçan geldikçe yevmil kıyamet

Sen oldun şefaat madeni Hünkar

Cemalin mahitap Elhamdülillah

Rabbülalemin’sin hatmi feyzullah

Errahmanirrahim adil padişah

Maliki yevmiddin mihmanı Hünkar

İyyakenabüdü dilde ibadet

İsmini zikreden bulur saadet

İyyakenastain’e kıl merahamet

Kalbimin ikrarı imanım Hünkar

İhtinassıratel müstakim zatın

Sıratellezine haktır sıfatın

Enamte aleyhim boldur nimetin

Döndüresin çarkı devranı Hünkar

Gayrilmağdubi aleyhim vedet

Veladdalin demek bizlere adet

Elesti bezminde verdiğim senet

Kalbimin ikrarı imanım Hünkar

Muhammet Mustafa, Ali’nin nesli

Şebberi şübberin Zeynel Bakır’dır aslı

Caferi Sadık’tır gönlümde yaslı

Çalar müminlere erkanı Hünkar

Musayı Kazım’dır, İmam Rıza’dan

Taki, Naki, Hasan Askeri Liğa’dan

İnayet Mehdi-yi Sahip Liva’dan

Gözler mağarada zamanı Hünkar

Noksani’yem Al-i Aba’dır dostumuz

Yedullah’tır demanımız destimiz

Doksan bin er ile bile postumuz

Kılıptır babına cevlani Hünkar

Cem birlemeden sonra tarikat yani el suyu hizmeti başlar.

Tarikat abdesti alınması için bir sofu, bir bacı hizmete başlar. Sofu/İznikci bir ibrik su, bir de el

leğeni alır. Bacı da bir el havlusu alır. Önce kendileri abdest alır. Dar meydanına gelir, dara dururlar.

Dede dua eder:

Allah, Allah, Allah....

Hizmetleriniz kabul ola, dileğinizi Hak, Muhammet, Ali vere, elleriniz dert görmeye, gönlünüz

incinmeye, yoluna hizmet ettiğiniz Pir’in himmeti üzerinize ola.. .Dil bizden, nefes Hünkar’dan ola...

Gerçeğe hüüü...

Duadan sonra sofu, bir elinde ibrik, diğer elinde leğen canlara su döker. Canlar iki elinin

şahadet parmaklarını yan yana getirerek dökülen suyun altına tutarlar. Arkadan gelen bacı sofu

canlara havlu uzatır. Sofular el silerler. Bacı her el silmeden sonra havluya niyaz eder. Bu vaziyette

halkada bulunan canlara tarikat abdesti aldırırlar. Bitince önce sofu, sonra bacı abdest alırlar.

Hizmetleri bitmiş olur. Hizmet eden sofu ve bacı tekrar dara dururlar. Dede şu duayı eder:

Allah, Allah, Allah....

Hizmetiniz kabul ola...Muradınız Hasıl ola...Elinize, belinize, dilinize sahip olasınız. Abdestiniz

devamlı ola...Yardımcınız Selmanı Pak ve Ali ola...

Seccade serilince Selman suyu verilebilir.

Rızalık Darı

Üç er, bir bacı dar meydanına gelerek seccadeye diz çöker, niyaz eder, dara dururlar. Üç erkek

candan biri Mansur darı için, biri Nesimi darı için, biri Fazlı darı için erkek canları temsil eder. Bir bacı

da Hazreti Fatıma darı için bacıları temsilen rızalık darına dururlar.

Rızalık

Cem evine gelmeden canlar dede önünde görülmüş, oturulmuş, dargınlar küskünler

barışmıştır. Buraya hiçbir can küskün ve dargın gelmez. Onun için daha önce canlar birbirinden

rızalık almış ve barışmış olarak gelirler. Yine de her ceme gelindiğinde tüm canları temsilen üç can, bir

bacı dara dururlar. Bu arada tekrar rızalık alınır.

Dede, darda bulunan canlara:

-Ey canlar, dillisiniz, başlısınız, gözlüsünüz. Ne gördünüz, niye geldiniz? der, sual sorar. Canlar

da:

-Hak gördük, hak divanına geldik... Tüm canları temsilen rızalık almaya geldik, derler.

Bacı da, tüm bacıları temsilen:

-Ben de rızalık almaya geldim, der.

Dede cemaata döner:

-Ey cemaat, bu canlar cümlenizin meydanında, Hak huzurunda ve Muhammet-Ali darında,

elimiz erde, yüzümüz yerde, özümüz Muhammet-Ali meydanında görüldükten sonraki geçen zaman

içinde birbirinden ağrıyan incinen , darılan küsen varsa, bu canlar sizleri temsilen özlerini dara çektiler;

burası Hak istek darıdır. Hak ve isteği olan canlar özlerini dara çeksinler.

Dede, özünü dara çeken yok ise, dardaki canlar için cemaata:

-Bu canlardan razı mısınız?... der ve bunu üç defa tekrarlar.

Canlar da:

-Razıyız!... diye hep bir ağızdan söylerler.

Dede, bunun üzerine:

-Allah da sizden razı olsun, der. Sonra:

-Aşığa mana, mümine nişan, der; herkes niyaz eder.

Dede şu duayı eder:

-Allah, Allah, Allah....

Tövbe günahlarımıza estağfurullah... Elimizle, dilimizle, belimizle, kalbimizle ve cümle

azalarımızla işlediğimiz günahlarımızı Erler, Erenler, Üçler, Beşler, Yediler, On İki İmamlar, Ondört

Masum-paklar yüzü suyu hürmetine bağışla...

Günahlarımızı affeyle...

Ya Muhammet, ya Ali... Gerçek erenlere hüü...

Kendilerini asaleten temsil ettikleri, bundan sonra Farraş’tan sonra edep erkan, üç duaz

okunur ve hizmete başlanır. Ve üç duaz imam okunur.

Düvaz-imam

Hak Muhammet Ali geldi dilime

Mürvet günahıma kalma ya Ali

Küllü günahımı aldım elime

Mürvet, kusuruma kalma ya Ali

Hatice, Fatıma mihri muhabbet

Yine senden olur kuluna rahmet

İmam Hasan, İmam Hüseyin mürüvvet

Mürüvvet günahıma kalma ya Ali

İmam Zeyen Abidin’e erelim

İmamların divanına duralım

Doksan bin erlere niyaz edelim

Mürvet günahıma kalma ya Ali

İmam Bakır, İmamların serveri

İmam Cafer de didemin serveri

Dilerim çektirmeye ah ile zari

Mürvet, günahıma kalma ya Ali

Musayı Kazım’dan, İmamı Rıza

Umarım inayet edesin bize

Günahım çoktur, diyeyim size

Mürvet, günahıma kalma ya Ali

İmam Takı, İmam Nakı’dır virdim

Onlara sığındım, dayandım durdum

Hasan Ali Askeri’ne yüzümü sürdüm

Mürvet, günahıma kalma ya Ali

Pir Sultan’ım tamam oldu sözümüz

Muhammet Mehdi’ye var niyazımız

On iki İmamlar’a bağlı özümüz

Mürvet, kusuruma kalma ya Ali

Düvaz-imam

Er ere buğalmayınca çağırmaz

Amman mürvet, güzel Ali gel yetiş

Sen merhem çalmazsan yarem sağılmaz

Amman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş.

Oniki İmam katarıdır bu katar

Dostun hak-ı payı burnumda tüter

Muradın cevr ise bu sana yeter

Aman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş

Muhammet Ali’den aldık bu yolu

Hasan’la Hüseyin has bahçe gülü

Zeynal Abidin’e sun arzuhali

Amman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş

Muhammet Bakır’dan, Cafer soyuna

Yüz sürelim onların hak-i payına

Kazım Musa, Rıza’nın yüzü suyuna

Aman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş

Şah Takı ba Nakı, Hasan Ali Askeri

Dardayım, buğdayım Şah’ım gel beri

Niceleri ağlattın bu günahkarı

Aman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş

Noksani arz eder didar-ı cennet

Masum u paklerden erişe himmet

Zamanın sahibi Mehdi Muhammet

Aman mürvet, güzel Ali’m gel yetiş.

Düvaz-imam

Bülbül oldum, gül dalında şakıram

Medet Allah, ya Muhammet ya Ali

Şah-ı merdan kitabından okurum

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

Muhammet -Ali’dir, dersimiz veren

Hasan, Hüseyin’e okunan Kur’an

Zeynel Abidin’in kavline giren

Medet Allah ya Muhammet ya Ali

İmam Bakır nur gölünü akıttı

İmam Cafer bizi sırdan okuttu

Musa-yı Kazım’a kurşun akıttı

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

İmam-ı Rıza’nın yeşildir donu

Takı’nın, Nakı’nın akıyor kanı

Hasan Ali Askeri’ne kavuştur beni

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

Şah Hatayi’m aynı hali gezdirir

Aşk-ı muhabbet deryasında yüzdürür

Muhammet Mehdi’ye böyle yazdırır

Medet Allah, ya Muhammet, ya Ali

Zakirler üç düaz-imam okuduktan sonra edep-erkan olan canlar secdeye varırlar. Dede şu

duayı eder:

Allah, Allah, Allah....

Hizmetiniz kabul ola...Muradınız hasıl ola...Muhammet Ali katarından, didarından

ayırmaya...Adlarını zikrettiğiniz On iki İmamlar’ın himmetleri üzerinizde ola. Tüm canı bedeniniz dert

görmeye...Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola....

Gerçeğin demine hüüü...

Duadan sonra edep-erkan devam eder. Bacılar ayakta Elif darı devam eder. Zakirler Tevhit

Düvaz-imamı okurlar:

Tevhit Düvaz-imam

Bihamdülillah ki İslâm’ım

Delilim Mustafa geldi

Emirimi, rahberim, Şah’ım

Aliyel Mürteza geldi

İmanım ol kerem-kani

Ben nice sevmeyem anı

Resul’ün kürretül aynı

Hasan Hulk-ı Rıza geldi

Feda olsun ona canım

Ki oldur dinim imanım

İki alemde sultanım

Hüsyen-i Kerbela geldi

Ana insi melek bende

En edna bendesi bende

Cihanın kutbi alemde

Ali Zeynel-aba geldi

Muhammet Bakır’dır ol şahım

İmam-ı Cafer’dürür mahım

Bunlardan Musa-yı Kazım

Ki ol nur-u Hüda geldi

Yüzündür kaf vel Kur’an

Göründü Kabe’yi irfan

Cihana rahmeti Rahman

Ali, Musa, Rıza geldi.

Takı nur-u hidayettir

Nakı Şah-ı Velayet’tir

Bunlar makbulü hazrettir

Bize nur u Hüda geldi.

Hasan el Askeri kıblem

Eşşiği taşıdır Kabem

Yolunda can başı vermem

Gayet bana sefa geldi

Muhammet Mehdi’dir ahır

Gele bir gün ola zahir

Bu vaktın harici münkür

Bu dergahdan cüda geldi

Behey Derviş gözün aç bak

Cihan bunlar ile revlak

Bunların bastığı toprak

Gözüme tutya geldi

Sözüm seyfi ilahidir

Kelamım nutku şahıdır

Hakikat burcu mahımdır

Bu methin bi riya geldi

Tevhit bittikten sonra canlar secdeye varır; dede şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah....

Tevhidin kabul ola....Allah, birlikten beraberlikten ayırmaya....Yardımcımız Aliyel Murtaza

ola....Dil benden nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola....

Gerçeğin demine hüü....

Bundan sonra ikinci tevhit devam eder:

Tevhit Düvaz-imam

Muhammmed’i candan sev ki

Ali’ye Selman olasın

Ehl-i beyt’e yüzler sür ki

Ali’ye Selman olasın

Muhammed’i hazır bil ki

Canı Hakk’a nazır kıl ki

Her gördüğün Hızır kıl ki

Ali’ye Selman olasın

Muhammed’e meyil kat ki

Cahd et, rehbere yet ki

Bir gerçekten etek tut ki

Ali’ye Selman olasın

Hasan ile girdik ceme

Hüseyin sırrını deme

Müsahipsiz lokma yeme

Ali’ye Selman olasın

Zeynel, Bakır, Cafer, Kazım

Rıza’ya bağlıdır özüm

Hatıra değme şahbazım

Ali’ye Selman olasın

Takı’ya, Nakı’ya eriş

Askeri’den biter her iş

Mehdi sırasına karış

Ali’ye Selman olasın

Şah Hata’yim gözün ırma

Gördüğünden gözün ayırma

Her nadana sırrın verme

Ali’ye Selman olasın.

Tevhit bittikten sonra canlar secdeye varır; dede şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah.....

Cemimiz Kırklar cemidir, yolumuz Ehl-i Beyt yoludur. Allah bizleri bu yoldan, doğru ve

dürüstlükten, insan sevgisinden ayırmaya. On iki İmamların himmeti üzerimizde hazır be nazır ola.....

Gerçeğin demine hüü.....

Üçüncü tevhit devam eder.

Tevhit Düvaz-imam

Nazar kıl canı ibretten

Kamu eşya Hüda söyler

Ta ezel nur-u vahdetten

Aliyel Murtaza söyler

Fikredenler serencamı

Havaya vermezse yağmu

İçip aşkın ezelcamı

Hasan hulki Rıza söyler

Bugün mahi Muharrem’de

Yaradılmış gam u gamde

Hüseyniler bu matemde

Şehid-i Kerbela söyler

Neler çekti cefasından

Yezid’in macerasından

Mümin sıtkı sefasından

İmam Zeynel-eba söyler

İmam Bakır, İmam Cafer

Kazım, Musa, Rıza server

Takı ile Nakı Asker

Makam-ı mümin Taha söyler

Muhammed Mehti’nin varı

Seçen mümin dinin karı

Bilin sahip Zülfikar’ı

Ba ismi illa feta söyler

Hoda şir-i Şah-ı Merdan

Kamuya hükmeden sultan

Sana beşer diyen nadan

Yalandır, iftira söyler

Kuluyuz Hacı Hünkar’ın

Cemal-i bab-ı gülizarin

Bu Noksanı günahkarın

Akı bilmez, kara söyler

Tevhit bittikten sonra canlar secdeye varırlar, dede şu duayı eder:

Allah, Allah, Allah!....

Erenlerin, evliyaların, gaip erenlerin hizmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola....Ceme giren

canlar cehennem narı görmeye...Hazreti Muhammet Mustafa Efendimiz şefaatinden mahrum

etmeye... Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Hüüü.....

Mihraçlama

Bu duadan sonra Mihraçlama okunur. Dedenin önüne bir tabak kuru üzüm konur. Dede, bu

üzümü Mihraçlama’nın söylendiği zaman canların üzerine doğru, avucuyla, her tarafa saçarak atar.

Canlar da bu üzümlerden toplar. Kırklar Meydanı’nında şerbet edilen üzüm niyetine yerler. Ayrıca

Mihraçlama’nın son bölümüne yaklaşıldığında “Muhammet bile kalktı, Kırklar ile

semaha” denildiğinde üç can hemen semaha kalkar, semah dönerler.

Miraçlama

Geldi Cebrail çağırdı, kalk Muhammet Mustafa

Hak seni Mirac’a okudu, davete kadir Hüda

Evvel emanetin budur ki piri rehber tutasın

Kadimi erkana yatıp tarik-i müstakime

Muhammet sükuta vardı, yoktur senden bir aziz

Şimdi senden el tutayım Hak buyurdu Vedduha

Muhammet belin bağladı anda dahi Cebrail

İki gönül bir ettiler yürüdüler dergaha

Vardı dergah kapusuna gördü bir arslan yatar

Arslan anda hamle kıldı baş koptu bir tufane

Buyurdu sırrı kainat “Korkmasın Habib’im” dedi

“Hatemin ağzına ver arslan ister nişane”

Hatemin ağzına verdi, arslan anda oldu sakin

Muhammed’e yol verildi arslan gitti nihana

Vardı Hakk’ı tavaf etti evvel bunu söyledi

Ne şiddetli şir’in varmış hayli cevretti bana

Gördü bir biçare derviş, hemen yutmak diledi

Emmim oğlu olayıdı dayanaydı ol şir’e

O benim sırrı devletim, sana tabidir Habib’in

Eğiliben secde kıldı eşiği kıblegaha

Doksan bin kelam danıştı iki gönül dostuna

Tevhidi armağan kıldı yer yüzünde insana

Kuduretten bir hon geldi Muhammet destini sundu

Südü elma baldan aldı, nuş etti Habibullah’a

Ayak üzerine kalktı ümmetini diledi

Cümlesine rahmet olsun dedi anda Kibriya

Eğiliben secde kıldı hoş kal sultanım dedi

Mübarek cemalin gördü, uğradı müşkil hâle

Ayrılıp geri dönerken yol uğrattı Kırklar’a

Vardı kırklar makamına oturup oldu sakin

Muhammed secdeye koydu yüzün

Hakk’a teslim etti özün

Cebrail getirdi üzüm, Hasan ile Hüseyin’e

Selman anda hazır idi şeydullah’ın diledi

Bir üzüm tanesi koydu Selman’ın keşküllahına

Kuduretten bir el geldi, ezdi şerbet eyledi

Hatemin ol elde gördü anda Fahri Embiya

Ol şerbetten biri içti cümlesi oldu hayran

Mümin Müslüm, üryan büryan hep girdiler semaha

Muhammet de bile kalktı Kırklar ile semaha

Dediler Allah Allah çaldılar desti kafa

Muhammet cuşa geldi, tacı başından düştü

Şemreyi kırk pare böldü, Kırklar bağladı beline

Muhabbetler kadim oldu yol erkan yerin buldu

Muhammed’i gönderdiler hatırlar oldu sefa

Muhammet evine vardı, Ali geldi tavaf kıldı

Hatemin önüne koydu dedi saddak Mürteza

Evveli sen, ahırı sen; zahiri sen, batını sen

Cümlesi de sana bağlı dedi Şah-ı Evliya

Şah Hatayı’m vakıf oldum, ben bu sırrı söyledim

Hak sözünü inandıramadım, özü çürük ervaha

Miraçlama beyti bitince sema dönen canlar yan yana sıraya gelir, sağ ayak baş parmaklarını sol ayak baş parmaklarının üzerine basarlar.

Gözcü de sağ taraflarına durarak duaya dururlar. Dede şu duayı eder:

Allah, Allah, Allah....

Hizmetleriniz kabul ola...Muratlarınız hasıl ola...Döndüğünüz semalar Kırklar Semahı

ola...Döndüğünüz semahınızdan hayır hasenet göresiniz. Ebuzer-i Gaffari’nin himmeti üzerinize ola. ...

Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola... hüüü...

Semah dönenler dualarını aldıktan sonra “Dar meydanı”na diz çökerek otururlar. İlallah tevhidi başlar.

İllallah Tevhidi

Kırklar semahının bitiminde okunacak beyit:

Diz çöküben zikredelim

Canı dilden Allah’ı

Yeddi ceddin yargılanmış

Ağınca İllallah’ı

Burda olur Arap atlar

Orda olur heybetler

Cehennem kapısın kitler

Ağınca İllallah’ı

Baş yastığa gelince

İman gelir üstüne

Şeytan anda defar etmez

Ağınca İllalah’ı

Okumuşum dört kitabı

Ayet ayet harf be harf

Cümlesinden ala yazmış

Ağınca İllalah’ı

Şah Hatayı’m tabusuna

İndik Şah’ın kapusuna

Sekiz uçmak yapısına

Yazmışlar İllah’ı

Deyiş/Semah

Şu çârhı eflakün binasın çatan

Aliyel Mürteza Haydari Kerrar

Mağruptan top atıp maşrukta tutan

Aliyel Mürteza Haydar-ı Kerrar

Nuseyri’yi kandırdı ab-u Kevser’den

Cim cime haberin aldı Gerger’dan

Selman’ın carına yeten Erzen’den

Aliyel Mürteza Haydar-ı Kerrar

Ali’yi sevmeyen melundur melun

Fazlı’yı borç için ettiler zebun

Koparıp köprü etti Hayber’in bab’un

Aliyel Mürteza Haydarı Kerrar

Cümle alemi gark eyledi nuruna

Cabur’u bent edip attı fırına

Hud cenginde Muhammed’in carına

Aliyel Mürteza Haydar’ı kerrar

Nice küffar helak etti nara’sın

Ak deve üstüne çekti devesin

Ferdi der ki müminlerin hodasın

Aliyel Mürteza Haydar’ı Kerrar

Tevhit sonunda dar meydanında oturanlar ayağa kalkar dara dururlar. Dede şu duayı eder:

Allah, Allah, Allah...

Hayır hizmetleriniz kabul ola...Muratlarınız hasıl ola...İsteğinizi, dileğinizi Hak, Muhammet, Ali

vere...Döndüğünüz semahlardan hayır hasenat göresiniz...Ebuzer Gaffari’nin, Hazreti Fatma’nın hüsnü

himmeti üzerinizde ola...Aliyyel Mürteza, Kırklar Semahı’na kaydede...Gerçeğe hüü.....

Bu duadan sonra üç bacı semah için dar meydanına gelir, eğilip niyaz-bent olur; sonra semaha dururlar. Zakirler tekrar semah tevhidi

okurlar.

Semah tevhidinden sonra semah dönen bacılar semah sonunda dara durur, dede duasını yapar, sema dönen bacılar dar meydanına

oturur.

Allah, Allah, Allah...

Hizmetleriniz kabul ola... Muratlarınız hasıl ola... Döndüğünüz semahlar, çaldığınız sazlar,

söylediğiniz beyitler boşa gitmeye... Oniki İmamlar Yardımcınız ola...Erlerin, evliyaların nefesi üzerinize

ola... Dil bizden; himmet Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Gerçeğe hüü...

Duadan sonra tekrar İllallah tevhidi başlar. Üç can meydana Tevhit semahına gelir.

Tevhit/2

Kırklar semahı ikinci bitiminde okunacak beyit:

Erenler Balım Sultan’ın

Nazar ettiği yoldur bu

Güvercin donuna girip

Konup öttüğü yoldur bu

Güvercin donuna girip

Yağıl elmaya el sürüp

Kudretten delil yanıp

Güher bittiği yoldur bu

Güheri çaldım mehenge

Boyandık türlü renge

Ta Horasan’dan Freng’e

Ali’m gittiği yoldur bu

Ali’m çıkar Horasan’dan

Gözler kamaşır nurundan

Ali’m cennet gövherinden

Alıp sattığı yoldur bu

Şah Hata’yım söyler sözü

Hakk’a kılalım niyazı

Derilip doksan bin gazi

Semah tuttuğu tuttuğu yoldur bu

Tevhit sonunda dar meydanında oturan semahcılar hepsi de ayağa kalkarak dara dururlar.

Dede şu duayı eder:

Allah, Allah, Allah...

Hizmetleriniz kabul ola... Muratlarınız hasıl ola... İsteğinizi, dileğinizi Hak, Muhammet, Ali

vere... Döndüğünüz semahlardan hayır hasenat göresiniz. Oniki İmamlar, Ondört Masum-paklar

yardımcınız ola...Aliyel Murtaza Kırkları semahına kaydede... Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaş

Veli’den ola... Gerçeğe hüü...

Duadan sonra canlar yerlerine otururlar. Zakirler tekrar semah beyti söylemeye başlar. İki

can, bir bacı semaha kalkarlar.

Deyiş/Semah

Divane gönlümüz geçmez güzelden

Mihrin yer eyledi tenden ya Ali

Benim arzumanım sensin ezelden

Gitmez muhabbetin candan ya Ali

Canı dilden sevenlerin canısın

Aşıkların methettiği kanısın

Kalmazsın kusura mürvet-kanısın

Geçersin günahtan kandan ya Ali

Nice yüzbin yıllar kandilde durdun

Ata bahane oldu dünyaya geldin

Onun için halkı gümana saldın

Baş gösterdin bin bir dondan ya Ali

Zahirde batında kerem-kanısın

Zülfikar elinde hükmü kanısın

Tanrı’nın Aslanı sensin, Ali’sin

Mihraç’ta hatemi yuttun ya Ali

Sen mürşütsün hallolmayan meşkine

Senin şanın yardım etmek düşküne

Kerbela’da yatan İmam aşkına

Şefaat bekleriz senden ya Ali

Şeriat içinde şemsi kamerin

Hakikat içinde zatı kemalin

İstemem cenneti göster cemalin

Kul Himmet görmezden handan ya Ali

Semah dönen bacı ve canlar semah tevhidinden sonra dara dururlar, dede şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah...

Hizmetleriniz kabul ola... Muratlarınız hasıl ola... Döndüğünüz semahlar Kırklar semahı

ola...Hak dergahına yazıla...Nefes bizden, kerem Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola...Hü... Ya Ali...

Duadan sonra semah dönen bacı ve canlar, dar meydanına otururlar, zakirler tekrar tevhit beytini okur.

Tevhit

Medet hey Allah’ım medet

Gel dertlere derman eyle

Yetişe Ali-Muhammet

Gel dertlere derman eyle

Hasan Hüseyin meşkine

Merhamet eyle düşküne

Zeynel Abidin aşkına

Gel dertlere derman eyle

Muhammet Bakır’ın katına

Caferi Sadık’ın ilmi zatına

Kazım Musa Rıza hürmetine

Gel dertlere derman eyle

Şah Tağı’sın be Nağı’sın

Hem Askeri Kemteri’sin

Ben günahkar, sen kanisin

Gel dertlere derman eyle

Var allah’tan dilek dile

Mehdi Sahip-zaman gele

Dedemoğlu secde kıla

Gel dertlere derman eyle

Tevhidin sonunda dar meydanında oturan, semah dönen bacı ve canlar ayağa kalkar, dara dururlar. Dede şu duayı okur:

Allah, Allah, Allah...

Hayır hizmetleriniz kabul, muratlarınız hasıl ola...Dileğinizi Muhammet-Ali vere...Döndüğünüz

semahlardan hayır hasenet göresiniz. Ebuzer Gaffari’nin, Hazreti Fatıma’nın hüsnü himmeti üzerinize

ola. Aliyyel Mürteza, Kırklar semahına kaydede...Gerçeğe hüüü.....

Bu duadan sonra dar meydanında oturan canlar, önceki yerlerine otururlar

Sakkacı Hizmeti

Bundan sonra Sakkacı hizmeti başlar. Sakka elinde su dolu tası ile gelir, dara durur, dededen duasın alır. Dede şu duayı eder:

Allah, Allah...

Hizmetini şehitler Şahı kabul eyleye...Selmanı Pak’ın himmeti üzerinde ola. Tas içindeki suyun

Kevser suyu ola... O sudan içenler dertlerine deva bulalar...Gerçeğe hüüü....

Duadan sonra Sakka Sad Hazeren Mersiyesini okur.

Sad Hazeren

Sad hazeren lanet olsun ey münafık canına

Ben demedim Hak buyurdu bunu senin şanına

Ümmetiyim, dersin; selavet verirsin Peygamber’e

Ali’ye şekkin var ne amel ahdına peymanına

Lahmike lahmi hadisine inanıp iman getirmedin

Ta o zamandan beri karışman kanın kanıma

Elli kerre Hacca varsan olmaz tavahın kabul

Arafat’ta kurban kessen kelp düşer kurbanına

Ey azazül Ahsen-i Takvim’i inkar eyledin

Yuh senin fasık olan şol münkir imanına

Ali Hazretlerinden adaveti kesmedin

Yarın şefaatı kimden umarsın,

Lanet senin cümle isyanına

Gel ha gel Şah Hatayi’m Şahı sevenlerden ol

Şah bir kerem kanidir kalmaya kimsenin günahına

Nurdan kemer belimde, altın tastım elimde

Doldurmuşsun Kevser gölünden, dedi bu sudan kim içer?

Ehli müminler içer, küllü günahından geçer.

Sakka, delilin önünde diz çöker şu methiyeyi okur:

Nurdan kemer belimde, altın tastım elimde. Doldurmuş Kevser gölünden, dedi bu sudan

kimler içer? Ehli müminler içer, küllü günahtan geçer... Kerbela’ya düştü kanlar, can verenler aşkına

gözüm yaşın zebil ettim... Derim ya Ali...Sakka İmam Hüseyin! der, delile bir damla su damlatır.

-Rahmet mümine, der.

Canlar da:

-Lanet Yezid’e, diye çağırırlar.

Sakka:

-Kerbela’ya düştü kanlar, can verenler aşkına, gözüm yaşın zebil ettim...Derim ya Ali, sakka

İmam Hüseyin..., der, delile bir damla su damlatır. Ve:

-Hü... dedik içenlere, der.

Canlar da:

-Rahmet gerçeklere...,diye çağırır.

Sakka aynı mersiyeyi bir kerre daha tekrarlar. Bundan sonra sakka,“Din Muhammet Dinidir”

deyişini okur.

Sakka Duası

Din Muhammet dinidir

Sallü ala nazik cemal

Kevserin suyunu veren

Şahıl Ali Şahsuvar

Hem sakisin, hem sakasın

Kainatın aynısın

Bu sırrı kimse bilmez

Hub bilir Perverdigar

Arş yarıldı çıktı Düldül

Emir ile hem bile

Ey münafık gel yola

Eyleme Şah’ı inkar

Çeşmi bedden saklasın

Ol malik yekta seni

Ol gevher harmanında

Sen kalıpsın yadigar

Dediler bu cihanın nuru

Kimdir kim ola

Şah Hasan, Şah Hüseyin

Ali eba perverdigar

Adı kaldı yadigar

Dediler cömertlik eyle

Ey Emirel mümineyn

Cömertliğin erkanı budur

Dedi Kamber sofra ser

Ben Şah’ın mecnunuyum

Şah bana Leyla göründü

Eşiğine bunca yıl

Olmuşum tozlu gubar

Şah Hatayı’m kanda baksa

Sen bu vasfı söyle kıl

Lâ feta illa Ali

Lâ seyfe illa Zülfikar

Ey Şahım kibriklerin ebi zulal olmuş

Şol kaşların canım aldı aşıkar

Düvaz-İmam

Dinleyin nefesim mevali canlar

Onun için okuram lanet yezid’e

Muhammet Mustafa’ya kasdetti onlar

Onun için okuram lanet yezid’e

Ali’m yezitlerin yayın yasandır

Ol İmam Hasan’ın üstün basandır

İmam Hüseyin’in başın kesendir

Onun için okuram lanet yezid’e

Gör ki neylettiler mümini fakiri

İmam Zeynel Eba kıldı şükürü

Kirişle boğdular İmam Bakır’ı

Onun için okurum lanet yezid’e

İmam Cafer bir erkandır yürüttü

Onun mevalinden gayri kim tuttu

Musayı Kazım’a kurşun akıttı

Onun için okurum lanet yezid’e

Münkirler avuyu önüne koydu

Şah İmam Rıza getirin dedi

Takı, Nakı ah eyleyip ağladı

Onun için okurum lanet yezid’e

Soyurdular Hasan Ali Asker’in

Akıttılar al kırmızı kanların

Mehti hayfın alır bir gün onlardan

Onun için okurum lanet yezid’e

Şah Hatayı’m, bu iş böyle oluptur

Yezid’in, mervan’ın devri dönüpdür

Ey gaziler sene tekmil oluptur

Onun için okuram lanet yezid’e

Sakkacı kalan suyu avucuna dökerek arka tarafta oturan bacı ve canlara doğru serpeler.

“Üstüne bir su damlası düşenin cehennem ateşini söndüreceğine” inanılır. Sakacı elinde tası tekrar

dara gelir, dede dua eder.

Allah, Allah...

Mana-i marifet, sırr-ı hakikat...

Saile Salman, mülke Süleyman, kör ola mervan, gele yetişe Mehdi-yi Sahip Zaman...

Salman-ı pak’in hızmetinden şefaat bulasın...Gerçek erenlerin demine hüüü... Ya Ali!.

Sakacı, duasını aldıktan sonra yerine oturur. Çark tevhidi başlar.

Çark Tevhidi

Çark tevhidi için bir can, dar meydanına gelir. Sol ayak topuğunu kaldırmadan çark döner.

Çark Sema

Dün ü günü arzumanım Kerbela

Varalım Hasan, Hüseyin aşkına

Senden başka sermayem yok elimde

Verelim Hasan, Hüseyin aşkına

Dergahın önünden akıyor harklar

Kuruldu semahlar, dönüyor çarklar

Hanı bir üzümü kırk bölen Kırklar

Bölelim Hasan, Hüseyin aşkına

Kapıyı vurdu Kırklar’ın birisi

Birisinden mest oldu cümle varisi

Sarı kaya güzel Şah’ın korusu

Kanalım Hasan, Hüseyin aşkına

Talip, rehberini evine götür

Tamam eyle eksik hizmetin yetir

Rıza lokmasını meydana getir

Yiyelim Hasan, Hüseyin aşkına

Şah Hatayi’m bu yola beli, deyi

Çağrışalım Muhammet-Ali’deyi

Cümlemiz de bu ikrara hu deyi

Diyelim Hasan, Hüseyin aşkına

Çark tevhidinden sonra çark dönen zakirler “Çekelim aşkın yayını” deyişini okur.

Çekelim Aşkın Yayın

Çekelim aşkın yayın, ceme girmesin hain

Tevhid kararın buldu, yol erkan yerin aldı

Müminler şad oldu güldü diyelim Şah Hüseyin

Vah Hüseyin, adı güzel Şah Hüseyin

Hatayi’yem hana gider, han tutmuş burhana gider

Gafil olmayın gaziler, bu yol Şah-ı Merdan’a gider.

Hatayi’yem han oğludur, han tutmuş burhan oğludur

Bu yola hor bakanlar Şimir-i mervan oğludur

Hatayi’yem, Hatayi’yem Hatayi....Hatayi’den dırığ etmen etayı

İsmini zikreden kullar ezattır, isterse işlesin yüz bin hatayı

Failatın, failatın, failat

Ver Muhammet Mustafa’ya selâvat....

Evveli bu diyelim...Ahırı bu diyelim

Yuh yalancının kavline;

Gerçekler demine hüüüü, diyelim. Hüüü....

Nad-ı Ali Duası :

Bismi Şah...Nad-ı Ali’yel masharül acayibi tecihudu avneleke finnevagul lillallah haceten külli

hammim ve gammim seenceliğ ve binuru azametike... Ya Allah... Ya Allah...Ya Allah! Ve bi nuru

Nübüvvetike Ya Muhammet...Ya Muhammet..Ya Muhammet! ve bi sırrı velayetike Ya Ali...Ya Ali...Ya

Ali! ...Muhaveli aleyha edrikni, edrikni, edrikni... Agisney ya gıyasel müstakim...

La kazayi illa gaza Murtaza’yı bil iktidar...La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar. Her gadayı, her

belayı def eyler Perverdigar....Yezid’in boynundan gitmesin tığ ile teber...Mümin olan zikreylesin bu

duayı...

Leyni nahar Caferi Sadık kalbinde; bu duadır muteber... Cümle melek bu duayı zikreder. Sahar

sahar, nasrun minallah vel fethen garip ve beşeril mümineyn... Ya Muhammet, Ya Muhammet, Ya

Muhammet...Ya Ali!

Dede daha sonra:

-Cem saflığına, ihtikat tamlığına, eksiğimize, noksanımıza diyelim bir Allah, Allah...

Tüm canlar “Allah... Allah” diye Hakk’ı çağırır. Dede şu duayı eder:

Salli ala’dan kale yaptım...Bin bir yerden hisar çektim...

İmam Hasan ile İmam Hüseyin’i kilit ettim...

Muhammet Mustafa’nın mührünü bastım...

Mühr ü Süleyman, kubbe-i devran...Düazda Oniiki İmam... Gele yetişe Sahip Zaman...

İmam Cafer nüfusu, hürmeti üzerimizde hazır be nazır ola...Dem Ali; kerem, evliya Hünkar

Hacı Bektaşı Veli’den ola...

Gerçeğin demine hüüü....Ya Ali...

Bundan sonra cem mühürlemeye bir dua okur veya “Hüda kıl” düvaz imamı okur.

Cem Mühürleme

Hüda kıl mağfiret cümle günahım

Muhammet Mustafa hakkı bağışla

Velayet mülkünün hem padişahı

Aliyel Mürteza hakkı bağışla

Resulü Kibriya’ya hem ser olan

Şefaatta bu nasa ser olan

Muhakkak ümmübatı ekber olan

Hatice isnata hakkı bağışla

Budur envacı bahrının esası

Getirir lali mercanı hası

Yüz sürüp Fatıma’dandır ricası

Budur Hayrulnisa hakkı bağışla

Onların kapısı darel emandır

Şefügi rusiyahı asiyandır

Kerem kanı İmamı dü cihandır

Hasan hulkı Rıza hakkı bağışla

Eder ismin asar burcuna leman

Ziyasından ayırmaya eyleye ihsan

Kusurum çok, medet Şahi şehidan

Hüseyni Kerbela hakkı bağışla

Yüzüm yerde özüm buğdar içinde

Mukunan muman ikrar içinde

Aman yandırma hergiz nar içinde

Ali Zeynel eba hakkın bağışla

Muhibbi Ehlibeyt’e eyle rahmet

Divanı dergahında bula şefkat

Niyazım dü cihanda vermeye zahmet

Hoda Bakır baka hakkı bağışla

Güruhu naci’nindir pişovası

Tariki müstakimin müktedası

Beşerdir kul gerçi hatası

Ki Caferi rahmena hakkı bağışla

Dedi Resul bunlar size emanet

Biri Kuran, biri evlat temamet

Seveni yarlıka ruzi kıyamet

Seyfi, Musa Kazım hakkı bağışla

Horasan hakimin şahi emiri

İmamı haştemin sahip seriri

Cemi mücrimlerin ol destegiri

Ali Sultan Rıza hakkı bağışla

Oniki Hizmet Sahiplerine Verilen Dua

Oniki hizmet sahipleri Delilci, delili ile; Gözcü, asası ile; Farraş, süpürgesi ile... topluca dara

dururlar. Dede, bu hizmet canlarına şu duayı eder:

Bismillah...

Bismi Şah Allah, Allah...

Akşamlar hayrola.... Hayırlar feth ola... Şerler def ola... Hizmetleriniz kabul ola...Muratlarınız

hasıl ola... Hazır gaip, zahir, batın ayin-i cem erenlerinin gül cemallerine aşk ola... On sekiz bin alemle

birlikte cümle mümin müslüm alemini Muhammet-Ali Gülbenginden mahrum eylemiye... Allah

cümlemizi didar-ı Ehlibeyt’e, meşrebi Hüseyin’e nail eyleye...

Muhammedü’l Mustafa, Aliyyü’l Mürteza, gözcümüz Cebrailü’l Musaffa, çerağımız Cabirü’l

Ensari, zakirimizi Bilal Habeşi,, farraşımız Selmanı Piri Pak, iznikcimiz Hüzeymetü’l Ensari, kurbancımız

Mahmutü’l Ensari, sakkacımız İmam-ü’l Hüseyin Şehitler Şahı, ibriktarımız Gulam Kamber, peyikimiz

Mri Eyyar, Semahcımız Abuzer Gaffari ve bacımız Feyidetünnisa Fatimatün Zehra Hazretlerinin

şefaatlarına nail ola...

Bu efendilerimizin hüsnü himmetleri üzerinizde şaye-ban ola... Saklaya, bekleye... Yolsuza

uğratmaya... Hızır yoldaşınız, evliya haldaşınız ola... Dil bizden, nefes Kutbü’l arifin Gavsu’lvasilin

Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Nuru Nebi, Keremi Ali, Gülbengi Muhammedi, Demi Pir

Hünkar Hacı Bektaşı Veli... Gerçek erenler demine hüüü...

Farraş

Farraş, dar meydanına gelir, kendi methiyesini okur:

Allah, Allah...

Güruhu naciyem, Kırklar meydanında süpürgeciyem...Hüseyni Kerbela için gözlerim yaştır; yüz

bin kerre lanet yezid’in bağrı kara taştır. Pirimiz, Kırklar içinde Seyyidi Farraş’tır...Ber cemal

Muhammet, kemal İmam Hasan, İmam Hüseyin...Ali’yi, Muhammed’i bir bilenler versin selâvat...

Canlar selâvat verirler:

Allahümme salli ala seyyidina ve ala Ali Muhammed.

Farraş üç kere Allah, Muhammed, Ali diyerek elindeki süpürge ile soldan sağa doğru süpürür

ve duaya durur. Dede, şu duayı eder:

Allah, Allah...

Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola... Pir’in Seyyidi Farraş’ın himmeti ve kerameti üzerinde

ola... Şefaatinden mahrum eylemeye... Gerçeğe hüü...

Seccade Duası

Bu duadan sonra meydana serilen seccade kalkar. Oniki hizmet bittikten sonra seccade, gözcü

ve başkalarının yardımıyla toplanır. Baş hizasına kaldırılarak duaya durulur. Dede şu duayı eder:

Seccadeniz Kırklar meydanı seccadesi ola...Üzerinde secdeye inenlerin dilekleri kabul

ola...Üçler, Beşler, Yediler, Oniki İmamlar, On dört Masum Paklar, Kırklar, Evliyalar, Enbiyalar...cümle

canların yardımcısı ola. Nefes bizden, himmet Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola...

Gerçeğe hüüü...Ya Ali!

Duadan sonra ayak değmeyen bir yere seccadenin üzerindeki tozu silkelenir ve seccade de

dürülüp kaldırılır.

Lokmacı

Meydanın ortasına bir kaç yere sofralar kurulur. Lokmacı, lokmasını dağıtmadan önce bir

tepsi içerisinde meydana lokma ile gelir. Dede bir dua eder:

Allah, Allah...

Hayır hizmetin kabul, muradın hasıl ola...Lokman hak lokması ola...Hak dergahına

yazıla...Çektiğiniz emekler boşa gitmeye...Hazırlanan sofralar Kanber sofrası ola...Gerçeğe hüüü....Ya

Ali....

Lokmacı ve canlar lokmaları sofralara dağıtır. Sofra başında oturan canlar yemek için destur

beklerler. Lokma dağıtımı bittikten lokmacı sonra şu methiyeyi okur:

Elimde yoktur kantar terazi

Herkes hakkına oldu mu razı? der ve bunu üç defa tekrar eder. Cemaattan razılık alır. Canlar

da “razıyız.” diye söylerler. Ve dede destur için şu duayı okur:

Bismi Şah Allah, Allah... diyelim,

Geldi Ali sofrası, Şah versin biz yiyelim.

Gerçeğe hüü...diyelim...,der ve lokmalar yenmeğe başlar.

Lokmalar yenirken dede hizmet sahiplerini yanına çağırır, “Hizmetiniz kabul olsun” diyerek

birer lokma verir. Onlar da niyaz eder, lokmayı alır yerler.

Herkes lokmasını yedikten sonra iki elinin uçlarını sofranın üstüne koyarak “Allah, Allah...”

der. Dede o zaman bir sofra duası eder:

Allah, Allah...

Elhamdulullah, elhamdulullah...

Nimeti celil, berekatı Halil, şefaatı Resul, inayeti Ali, himmeti Veli...

Bu gide, yenisi gele...Hak, Muhammed, Ali kabul ede...Yiyene helal, yedirene delil ola...Yiyeni,

yedireni; pişirip getiren Hak saklaya, Hızır bekleye...Cenab-ı Hak yenisin kısmet eyleye...Allah,

Eyvallah...Hüüü....Ya Ali.

Dua bittikten sonra bütün canlar yine birer lokma alırlar. İsteyen kırk lokmaya kadar yiyebilir.

Sofralar toplandıktan sonra farraş meydana gelir. Kendi methiyesini okur; meydana üç kere

süpürge çalar ve duaya durur. Dede şu duayı okur:

Allah, Allah... Hayır hizmetinde şefaat bulasın. Seyyidi Farraş’ın himmeti üzerinde olsun.

Gerçeğe hüüü...

Cem Sonunda Okunan Dua

Allah, Allah, Allah... Muhammet-Ali, Pirimiz Üstadımız Hünkar Hacı Bektaşı Veli, saklaya,

bekleye, göre, gözete, neyleyim, nideyim dedirtmeye...

Hastalara şifalar, dertlilere devalar, evlat isteyene hayırlı evlatlar, devlet isteyene devletler

ihsan eyleye...

Deryada, denizde, top tüfek ağzında, sahrada, çölde, zorda zulumda kal da: “Ya Ali carımıza

yetiş...” diyenin carına yetişe; darda, buğda koymaya..

Cemi cümle ümmeti Muhammed’in, eşimizin, dostumuzun, talibimizin, muhibbimizin ağız

tadlarını bozmaya; elem, keder vermeye, daim mutlu, huzurlu günler nasip eyleye....

Muhammet Mustafa, Aliyel Mürteza, Hasan Hulki Rıza, Hüseyni Kerbela, Fatimetül Zehra,

Oniki İmamlar, Erler, Evliyalar, Enbiyalar çektiğimiz emekleri boşa salmaya... Hizmetlerimizi dergahına

kaydede... Bizleri bu cemden, bu yoldan ayırmaya... Hizmetlerimizi daim eyleye... Nefes bizden,

himmet Hünkar Hacı Bektaş Veli Efendimizden ola...

Oturan, duran; koğsuz, kaybetsiz evine vara...Hak, yardımcımız ola...Sağ yata, selamet

kalka...Ali yoldaşınız, Hazreti Hızır kılavuzunuz ola...

Gerçek erenlere hüüüü...

Dede tüm hizmetlileri meydana çağırır. Rehber sağ başta olmak üzere duaya dururlar. Dede:

Allah, Allah... Hizmetleriniz Hünkar Hacı Bektaş dergahına yazıla... Hizmetiniz kabul,

muradınız hasıl ola... Allah, korktuğunuz yere uğratmaya. Isteğinize nail olasınız. Hizmetinde

bulunduğunuz erler, evliyalar sizinle beraber ola...

Nuru Nebi, keremi Ali, gerçekler demine hüüü... duasını okur. Bu duadan sonra canlar,

meydana niyaz ederek evlerine giderler.

Delili Dinlendirmek

Duadan sonra Dede ayağa kalkar. Dilili Şahı Merdan’ı (yani çerağı) meydanın ortasına

getirirler. Yönü Peygamber postu olan, kendisinin vekâleten oturduğu posta dönük olarak diz üzerine

oturur. Hizmet sahipleri geri tarafında duadaki sırayı bozmadan ayakta beklerler. Dede, “delili

dinledirmek” için şu duayı eder:

Allah, Allah!... Batın oldu, çerağ-ı nur-u Ahmet zahir oldu. Şems-i mah-ı Muhammed, Allah

Eyvallah hüü dost..., der ve çerağı sır eder (yani bir deyimle delili dinlendirir veya çerağı söndürür). Bu

hizmetten sonra meydana niyaz eder, onlar da evlerine giderler. Allah yenisini kısmet eylesin.

Hz. Fatıma’nın dara duruşu hakkında Şah Hatayı’nin söylediği bir beyit:

Atası Muhammet kızı Fatıma

Görün Fatıma ana dardan indi mi

Onların çektiği müsahip cevri

Görün Fatıma ana dardan indi mi

Kumru kuşu yuva yapmış başına

Cihan sele gitti çeşmi yaşına

Akıl ermez şu alinin işine

Görün Fatıma ana dardan indi mi

Kanlı yaş döktüler kıldılar zarı

Hüseyindir dara çeken üçleri

Gönülde bir sevgi cenab’ül Bâri

Görün Fatima ana dardan indi mi

Hasanla, Hüseyin o andan geldi

Ebesi Hatice kundağa sardı

Dedesi Muhammet miraçtan geldi

Görün Fatima ana dardan indi mi

Yeryüzünü ahü figan bürüdü

Libaslar kalmadı donlar çürüdü

Gözyaşından değirmenler yürüdü

Görün Fatime ana dardan indi mi

Eydir Şah Hatayım çok erler geldi

Kurbanlar kesildi lokmalar yendi

Günahlının günahları af oldu

Ol zaman Fimana dardan indi mi.

Şah İbrahim Ocağından Ali Abbas ÇELİKEL (Dede-Sivas)

Seyit Ali Sultan Ocağından Ahmet ŞAHİN (Dede-Malatya)

Samet Baba Ocağından Yusuf ULUSOY (Dede-Çorum)

Nizam BOZKURT Araştırmacı-Yazar (Sivas)

Baki Yaşa ALTINOK Araştırmacı-Yazar (Kırşehir)

Mustafa BOZKURT Deyiş ve Düvazlar (Zakir-Sivas)