akp, tutsakları sürgün ediyor, tecrit ediyor; görüş ve kitap hakkı … · 2016-08-13 ·...

58
www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı Başta Olmak Üzere Haklarını Gasp Ediyor Tutsaklar Saldırılar Karşısında Direniyor, Slogan Atıyor, Kapı Dövüyor, Oturma Eylemi Yapıyor ve Hücreleri Yakıyorlar! Okmeydanı Halk Meclisi Uyuşturucu ve Kumara Karşı Yürüyüş Yaptı... Polis Uyuşturucu Satıcılarına Değil, Uyuşturucu Satıcılarını Mahallesinden Kovmak İsteyen Halka Saldırdı... TORBACILAR ZEHİRLER, HALK MECLİSİ TEMİZLER! ÖZGÜR TUTSAKLAR, TARİHLERİ BOYUNCA DÜŞMANIN TÜM SALDIRI POLİTİKALARINI BOŞA ÇIKARMIŞLARDIR! TARİHİMİZ, KANIMIZ VE ALIN TERİMİZLE BİRİKMİŞ DİRENİŞLERİMİZDİR! BİZ KAZANACAĞIZ! BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ! BİZ KAZANACAĞIZ! BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ! İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE, İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE, DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yuruyus.biz@

gm

ail.com

Haftalık Dergi / Sayı: 53414 Ağustos 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı Başta Olmak Üzere Haklarını Gasp Ediyor

Tutsaklar Saldırılar Karşısında Direniyor, Slogan Atıyor, Kapı Dövüyor,Oturma Eylemi Yapıyor ve Hücreleri Yakıyorlar!

Okmeydanı Halk Meclisi Uyuşturucu ve Kumara Karşı Yürüyüş Yaptı...

Polis Uyuşturucu Satıcılarına Değil, Uyuşturucu Satıcılarını Mahallesinden

Kovmak İsteyen Halka Saldırdı...

TORBACILAR ZEHİRLER,HALK MECLİSİ TEMİZLER!

ÖZGÜR TUTSAKLAR, TARİHLERİ BOYUNCA DÜŞMANIN TÜM SALDIRI POLİTİKALARINI

BOŞA ÇIKARMIŞLARDIR!TARİHİMİZ, KANIMIZ VE ALIN TERİMİZLE

BİRİKMİŞ DİRENİŞLERİMİZDİR!

BİZ KAZANACAĞIZ! BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!BİZ KAZANACAĞIZ! BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!

İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE, İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE, DİRENİŞTE DE SINIR YOKTURDİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR

Page 2: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Kültür Sanat Basımevi

www.kulturbasim.com

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

ÖNDERİMİZE:ÖNDERİMİZE:SEN ŞEHİT DÜŞTÜĞÜNDE SEN ŞEHİT DÜŞTÜĞÜNDE “DAYI BİZİZ”“DAYI BİZİZ” DEMİŞTİKDEMİŞTİK

O GÜNDEN BU YANA O GÜNDEN BU YANA “HEPİMİZ SEN”“HEPİMİZ SEN” OLDUKOLDUKHAPİSHANEDEKİ TUTSAK, TUTSAK VE ŞEHİT AİLESİ,HAPİSHANEDEKİ TUTSAK, TUTSAK VE ŞEHİT AİLESİ,

DAĞDAKİ VE ŞEHİRDEKİ GERİLLA, MAHALLEDEKİ MİLİSDAĞDAKİ VE ŞEHİRDEKİ GERİLLA, MAHALLEDEKİ MİLİSİŞ YERİNDEKİ EMEKÇİ, OKULDAKİ ÖĞRENCİ…İŞ YERİNDEKİ EMEKÇİ, OKULDAKİ ÖĞRENCİ…

“HEPİMİZ DAYI OLDUK”“HEPİMİZ DAYI OLDUK”LENİN diyor ki; “Savaşı kazandıran, LENİN diyor ki; “Savaşı kazandıran,

büyük imkanlar, askeri güçler,büyük imkanlar, askeri güçler,çok sayıda kadrolar değil;çok sayıda kadrolar değil;merkeziyetçilik, disiplin, merkeziyetçilik, disiplin,

tek bir kişi gibi hareket edebilme özelliğimizdir”tek bir kişi gibi hareket edebilme özelliğimizdir”İŞTE O MERKEZİ DİSİPLİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI GÜÇ; PARTİ-CEPHE’DİRİŞTE O MERKEZİ DİSİPLİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI GÜÇ; PARTİ-CEPHE’DİR

BİZ BİR ARAYA GELDİĞİMİZDE, MEYDANA GETİRDİĞİMİZBİZ BİR ARAYA GELDİĞİMİZDE, MEYDANA GETİRDİĞİMİZ

O TEK KİŞİ DE SENSİN!O TEK KİŞİ DE SENSİN!

Halkın İradesi İçin Halkın İktidarı... İşçinin, memurun, emeklinin, üreticinin, topraksız köylünün,

esnafın, özürlülerin, kısacası halkın her kesiminin sorunları var.Ve bu düzen tüm bunları çözemeyeceğini, çözmeyeceğini kanıtla-mış bir düzendir. Evet, çözüme talibiz. Peki biz kimiz? Ve neyle

çözeceğiz? Biz halkız. Oligarşinin partilerinden, para babaların-dan, emperyalist efendilerden kendi sorunlarına çözüm bekleyen

bir halk, her şeyden önce kendine saygısızdır. Kendi gücününfarkında değildir. Evet, tüm bu sorunları çözebilecek tek güç

halktır. Peki halk nasıl çözecek bu sorunları? Bunun cevabı çokkısa ve açık: Devrimci bir cephenin önderliğinde kendi iktidarınıkurarak... Halk; işçisi, memuru, köylüsü, esnafıyla; genci ve yaş-lısıyla, kadını ve erkeğiyle; Alevisi ve Sünni'siyle; Kürdü, Türkü,Lazı, Arabı, Çerkezi, Boşnağı, Gürcüsüyle birleşerek kurabilir

bu iktidarı. Ama şurası da çok açıktır ki, oligarşi bu iktidarı ko-lay kolay teslim etmez halka. Yalnızca ücret artışı isteyen işçisi-

nin, yalnızca sendika hakkı isteyen memurunun, daha demokra-tik bir üniversite isteyen gencinin, kendi ulusal haklarını isteyenKürt halkının karşısına; copla, terörle, panzerler ve tanklarla çı-

kan bu egemen sınıflar; iktidarı isteyen bir halka karşı elbettedaha fazla şiddete başvurmaya, bu isteği boğmaya çalışacaklar-dır. O zaman açıkça koyalım, halk kendi iktidarını ancak bu sö-mürücülerle bu zalimlerle dişe diş döğüşerek kurabilir. Halkınkendi iktidarında hiçbir haksızlığa, onyıllardır sömürüp palaz-

lanmış olan burjuvazinin yolsuzluklarına, sömürmeye devam et-mesine, eşitsizliğe, adaletsizliğe, emperyalizmin elinde oyuncak

olmaya yer olmamak durumundadır. O halde bu iktidar devrim-ci bir iktidar olmak zorundadır. Halkın, oligarşinin iktidarına

karşı savaşı bu anlamdadır ki devrimci bir savaştır. Ve devrimcibir savaş da devrimci bir parti ve cephenin önderliğinde yürütü-

lebilir, işte bu devrimci Parti ve Cephe taliptir çözüme.

Page 3: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

45 Ülkemizdeki OHAL

uygulamaları-1Faşizmin yönetim araçları....OHAL, sıkıyönetim, darbe,göstermelik parlamento...

48 Bakırköy Hapishanesi’nden

Silivri’ye sürgün edilen tutsaklar anlatıyor...

50 Dünyanın hiçbir yerinde

direnenleri teslim alamazsınız!Dünyayı yeniden biz yaratacağız!

51 Tarih Cephelilere Diyor ki:

Atçalı Kel Mehmet; sevdadan fedaya uzanan yeni bir düzenin çağrısıdır!

53 Halk ve esnaf, polise tepki

gösterdi: “Size o kadar şikayetettik, kılınızı kıpırdatmadınız,burada halk bu pisliklere karşıeylem yapınca mı geldiniz?”

54 “Toprak İşleyenin,

Su Taşıyanın” Dersim Festivali’nde Buluşalım

55 Avrupa’daki Biz:

Federal Kriminal Dairesi Raporu: “Almanya’da ırkçı saldırılar azalmış”

56 Yitirdiklerimiz...

İİ ç i n d e k i l e r

24 Savaş ve Biz: Şafak bakışlı, Bahtiyar gülüşlü...

25 10 Soruda: Leninizm

31 Bu Halk Bu Vatan Bizim:Halkımıza ve devrime inanmak...

33 İçimizden Birinden: Hangi insan hakları?

34 Devrimci İşçi Hareketi:OHAL, AKP’nin gücünündeğil, güçsüzlüğünün vekorkusunun ifadesidir

35 Gençlik Federasyonu’ndan:Şehitlerimizden öğreniyoruz

36 Liseliyiz Biz: Eda’ya veNeslihan’a mektup yazalım...

37 Neden liseliler, liselilere nasıl ulaşacağız?

39 Dev-Genç’liler okuma gruplarında buluşuyor

bilgi güçtür!

42 Sırtımızdan vuranlardan hesap sormak için Yürüyüşokuyalım Yürüyüş okutalım

43 Direnen İmbat Maden İşçileri açtıkları işe iade davasını kazandı

44 Dayı diyor ki...

8 Uşaklarına bak, efendisini gör!

10 “Darbe yaptırıyor”, “Fethullah’ı koruyor” diyeAmerika’ya atıp tutan AKP;ABD Genelkurmay BaşkanıDunford karşısında süt dökmüş kediye döndü

12 Özgür Tutsaklık, direnişlerle yazılmış tarihselbir birikimdir!Direnme kararı almak dahabaştan zaferi kazanmaktır-4

19 Biz Diyoruz ki: Özgür Tutsaklık, düşüncelerive inançları için direnmektir

20 Hücrelerde tek başına oluşumuza bakıp “siz kime güveniyorsunuz”diyorlar... Ve cevaplarını

alıyorlar: Genel Direniş...

23 Halkın Hukuk Bürosu: Özgür Tutsaklar direniyor,gelenek büyüyor!

4 Oligarşi, bütün kurumlarıylaçürümüştür! Halklarımıza çözüm olamaz!Çözüm, halkın iktidarındadır!

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!

SIRTIMIZDAN VURANLARDANHESAP SORMAK İÇİN

YÜRÜYÜŞ OKUYALIM YÜRÜYÜŞ OKUTALIM!

Ebru Yeşilırmak vurulalı48 gün oldu!

Durukan Adıyan tutuklanalı64 gün oldu!

ADALETİSTİYORUZ!

Page 4: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

AKP ve Fethullahçılar arasındakioligarşi içi çatışma, aynı zamanda oli-garşik devletin tüm kurumlarıyla çü-rümüşlüğünü ve güçsüzlüğünü de ortayaserdi. Bu çürüme ve güçsüzlük elbetteyeni bir durum değildir. Ancak son ya-şanan darbe süreci ordusuyla, polisiyle,MİT’iyle, Meclisiyle, yargısıyla tümdüzenin çürümesinin ve zayıflığınınboyutlarını gösterdi. Hiçbir söylem,hiçbir yalan, hiçbir şov bu gerçeğinüzerini örtemez.

Çürüyen ve çözümsüz olan oligarşidir.Halklarımızın ise çözümü vardır: Halkındevrimci iktidarı. Bu iktidar için HalkMeclisleri ve komitelerinde örgütlenmek,silahlanmak dışında çözüm yoktur.

Tüm çürümüşlüğü ve güçsüzlüğüaçığa çıkan oligarşi kendini yenidenorganize etmek isteyecektir. Tersini dü-şünmek sınıflar mücadelesine aykırıdır.Var olan durumu kendi lehine kullan-mak, ortaya çıkan açıklarını, zayıflık-larını kapatmak isteyecektir. NitekimAKP nezdinde oligarşi, ortaya çıkanbu ortam içinde oligarşik devleti yenidenorganize etmeye çalışıyor.

Ne kadar yeniden organize etmeyeçalışırlarsa çalışsınlar; yozlaşmış, çürü-müş, halka hizmet etmeyen, emperya-lizmin ve işbirlikçisi oligarşinin hizme-tindeki bu düzenin kurumları yıkılabilirdir.

Ne diyordu oligarşinin sözcüleri,AKP hükümetinin yetkilileri bunca za-mandır; “devletimiz büyüktür, devleti-miz yenilmezdir, güçlüdür.”

İşte güçlü, yenilmez, büyük devlet-lerinin hali! Kendi kurumlarına operasyonyapıyorlar. Daha düne kadar bile bilebu kurumlardaki kadrolarıyla, bürokrat-larıyla yönetiyorlardı devletlerini.

Evet bugüne dek defalarca teoriktespitler ortaya koyduk. Bu düzeningöründüğü kadar güçlü olmadığını, gö-ründüğü kadar kadri mutlak ve yenilmez

olmadığını yazdık, söyledik. İşte yaşa-nan son süreç, bu teorik tespitlerimizindoğruluğunun canlı örneği oldu.

Oligarşik düzenin en “silahlı” en“korunaklı” kurumları ve kişileri dahikendilerine koruyamadılar.

Güçsüzdürler, tükenmişlerdir, çü-rümüşlerdir. Halk nezdinde bunu bas-tırmak için AKP’si, MHP’si, CHP’siile ortak mitingler düzenliyorlar. “MilliMutabakat” görüntüleri veriyorlar. Buittifakın nedeni, oligarşinin güçsüzlü-ğüdür. Halkın bir yumruğuyla devrilirler.Bu ittifakla, devleti, halka karşı yenidenorganize etmeye çalışıyorlar. Bu ittifakonun içindir.

“Milli Mutabakat” oyunlarıyla “darbekarşıtlığı” üzerinden oligarşinin tüm güç-leri yeniden düzeni güçlendirmeye çalı-şıyorlar. El birliğiyle krizi atlatmaya ça-lışıyorlar. CHP’siyle, MHP’siyle, AKP’siy-le krizi bir an önce atlatmak istiyorlar.

Tayyip Erdoğan, meydanlarda “özeleştiri” veriyor. “Rabbimden af diliyo-rum, milletimden özür diliyorum” diyor.Öz eleştiri vermesi korkusundandır. Halkıyeniden kendilerine yedeklemek istiyorlar.

Ekranları başında darbeyi izleyenler“bu nasıl bir darbe” dediler. İnanamadılarböyle bir darbe olduğuna, hatta “bu,AKP’nin, Erdoğan’ın düzenlediği birsenaryo” diyenler oldu. Gerçek şudurki ortadaki çapsız bir darbedir. Ve böy-lesine çapsız bir darbe karşısında çaresiz,zavallı bir duruma düşmüşlerdir. Halk-larımızın devrimci mücadelesi karşısında,iktidar mücadelesi karşısında ne durumadüşeceklerini anlamak hiç de zor değildir.

Fethullahçılar zaten çökertilmiştir.Esasta halktan korkuyorlar. Çünkü başçelişki, Türkiye halkları ile oligarşiarasındaki çelişkidir.

CHP’sini, MHP’sini, AKP ile aynıittifakta buluşturan, devletin güçlülüğü,oligarşinin güçlülüğü değil oligarşininin

OLİGARŞİ BÜTÜN KURUMLARIYLA ÇÜRÜMÜŞTÜR HALKLARIMIZA ÇÖZÜM OLAMAZ

ÇÖZÜM HALKIN İKTİDARIDIRÇÖZÜM HALKIN İKTİDARIDIROligarşik düzenin en

"silahlı" en "korunaklı"kurumları ve kişileri

dahi kendilerinikoruyamadılar. Güçsüzdürler,tükenmişlerdir,

çürümüşlerdir. Halknezdinde bunu

bastırmak için AKP'si,MHP'si, CHP'si ile ortakmitingler düzenliyorlar.

“Milli Mutabakat”görüntüleri veriyorlar.

Bu ittifakın nedeni,oligarşinin

güçsüzlüğüdür. Halkınbir yumruğuyla

devrilirler. Bu ittifakla,devleti halka karşı

yeniden organize etmeyeçalışıyorlar. Bu ittifak

onun içindir. "Milli mutabakat"oyunlarıyla "darbe

karşıtlığı" üzerindenoligarşinin tüm güçleri

yeniden düzenigüçlendirmeye

çalışıyorlar. El birliğiylekrizi atlatmaya

çalışıyorlar. CHP’siyle, MHP’siyle,AKP’siyle krizi bir an

önce atlatmak istiyorlar

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!44

Page 5: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

çöküşünün resmidir. Halklarımızıngerçek ve tek muhalefetinin devrim-ciler olduğunun, Cephe olduğununresmidir.

Oligarşi ve onun partileri, yüz-binlerin, milyonların meydanları dol-durduğunu söylüyor. Güçsüzlüğünü,gayrı-meşruluğunu, halk düşmanı yü-zünü böyle gizlemeye çalışıyor. Bi-rincis; söyledikleri, verdikleri rakamlarabartılı ve yalandır. İkincisi; devletinbütün olanakları kullanılarak toplanankitlelerdir. Ve üçüncüsü; meydanlarataşıdıkları kitleler henüz devrimcipropaganda ile tanışmamış, doğrudandevrimcilerle karşı karşıya, yüz yüzegelmemiş ve esasta devrimcilerin po-tansiyeli olan kitlelerdir. Oligarşi bo-şuna övünmesin, bu görüntünün sahteolduğunu kendisi de çok iyi bilmek-tedir. Çünkü, baş çelişki Türkiye halk-ları ile oligarşi arasındaki çelişkidir.Ve bu gerçeği hiçbir güç değiştiremez.

Bu gerçeğin işaret ettiği çözümdevrimdir. Çünkü bu çelişkiyi çözecekolan, devrimden başka bir şey değildir.

Darbecilerin hiçbir inançları, hiçbirdeğerleri yoktur. Hepsi itirafçı çıktı.Hani dininiz, hani imanınız, hani Al-lah’ınız, kitabınız. Darbecilerin hepside salya sümük ağlıyor, “bilmiyor-duk”, “pişmanız” diyorlar.

Dini imanı, halkı soymak olan,emperyalizme, Amerika’ya uşaklıkolan, halkımızın dini duygularını,yoksulluğunu vb. istismar edenlerinhali budur. AKP ve Erdoğan’ın dadarbecilerden kalır yanı yoktur.

Halkımız, bunlar mı bizi yönete-cek? Bunlar mı halkı savunuyor?Bunlar mı vatanı savunuyor?

Bunların hepsi Amerikan işbir-

likçisidir. Çözüm, düzenin kurumlarında, par-

tilerinde değil, halkın kendi örgütlü-lüklerinde, halkın devrimci örgütle-rindedir. Kendi örgütlülüklerimizi ku-ralım! Oligarşinin düzeni için değil,kendi düzenimiz için birleşelim! Kendiiktidarımız için savaşalım, Kazana-lım!

Özür mü, Kibir mi? Amaç, Halkı Yedeklemek

Diyanet İşleri Başkanlığı OlağanüstüDin Şurası’nda konuşan Tayyip Erdo-ğan, “FETÖ’nün gerçek yüzünü çokönceden ortaya dökememiş olmanınüzüntüsünü yaşadığını” belirterek, “Bizbunlara, bunlar eğitimle uğraşıyorlardeyip destekler verdik. Ben söyledimRabbim’den af diliyorum, milletimdenözür diliyorum. Olaya samimiyetlebaktık. Ama ne yazık ki karşımızda-kilerden bunu görmedik” dedi.

Bu özür değildir, bu halkı aptalyerine koymaya çalışmaktır. “Eğitimleuğraşıyorlar deyip destekler verdik”diyor. Devletin tepesinde olacaksınız,iktidar ortağınızın kim olduğunu, neolduğunu bilmeyeceksiniz. Düne ka-dar “Hoca Efendi” deyip, elini-eteğiniöpeceksiniz, kim olduğunu, ne ol-duğunu bilmeyeceksiniz.

Halkı soyanlar, Amerika’ya uşak-lık edenler, halk düşmanları birbir-lerini çok iyi bilirler.

Daha düne kadar Fethullahçılariçin “ne istediler de vermedik, yap-madık” diyordu Tayyip Erdoğan.Fethullahçıların bir dediğini iki et-meyenler, onların gerçek emellerindenbihaber olamazlar. Çünkü aynı emel-lere sahiptirler.

Dün iktidar ortağı olduklarında,yere göğe sığdıramazlarken bugün“sapık, “şarlatan”, “terörist”, “va-tanhaini” vb. demediklerini bırak-mıyorlar. Hangisi doğrudur? Dünsöyledikleri mi, bugünkü mü?

Tayyip Erdoğan, Diyanet’e talimatverdiğini belirterek, Fethullah Gülen’inbütün eserlerinin toplatılıp inceletile-ceğini söyledi. “O sözde eserleriniçinde, birçok bizim dinimizle bağ-daşmayan ifadeler var” diyen Erdoğan,“Ondan sonra da FETÖ’nün GünahGalerisi diye bir kitap hazırlanacak”dedi.

Ne oldu? Yeni mi aklınıza geldiFethullah’ın eserlerinde dinle bağ-daşmayan ifadeler olduğu? Elham-dülillah Müslümanız diye gururla-nırsınız da dinle bağdaşmayan eser-leri, yazıları yeni mi fark edersiniz?

“Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanıihanet dediğim bu takıma birileri ce-maat diyor. Bunların cemaatle mema-atle alakası yok. Diğer cemaatlere ha-karet olur. Bunlar tam bir terör örgü-tüdür. Ve bu terör örgütü, FETÖ buülkede aileleri birbirinden ayırdı. (...)Bu adamlar sinsidir, her sözlerinin ge-risinde başka niyet vardır. Bu adamlarhırsızdır, sınav sorularını çalarak, usul-süz atamalar yaparak milyonlarca in-sanın geleceğini çalmıştır. Bu adamlarhaindir, kendi ülkelerini karalamakiçin çalışmaktadır. Bu adamlar maşadır,çünkü yaptıkları işlerin kahir ekseriyetiüst akla hizmet etmeye yöneliktir.”diyor Tayyip Erdoğan. Daha yakın za-mana kadar birlikte çalıştıklarını şimdiböyle niteliyor...

Bakın, devleti nasıl ele geçirmişler.Bakın, devletin her kurumuna kendikadrolarını nasıl yerleştirmişler.

Bunu yaptığı için Fethullahçılarısuçlayan AKP’liler, şimdi aynı şeyikendileri, darbe vb. gerekçelerininardına sığınarak daha fazlasıyla ya-pıyorlar, yapacaklar. Fethullahçılardanboşalan yerleri tümüyle AKP’lilerdolduracaktır. Şimdi tümüyle AKP’li-ler yiyecektir.

Evet, hiçbir sözlerinde samimiyetyoktur, özür yoktur. “Ayakların başolduğu nerde görülmüştür” diyerek,halkı “ayak” olarak görenler, “çapulcu”diye değerlendirenler şimdi de halkı

TBMM

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

5İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 6: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

aptal yerine koymaktadır. Halkı aldatmakta ve kendi düzenine

yedeklemeye çalışmaktadır. Tüm ça-bası bunun içindir. Halkımız, bu devlethalkın devleti değil. Hiçbir zaman daolmadı...

“Milli Mutabakat”ınNedeni KendiGüçsüzlükleridir,İttifakları Halka Karşıdır

“15 Temmuz gecesi Türk siyasi ha-yatında faaliyet gösteren partiler, ay-dınlar bir büyük çelişkiyle karşı karşıyakaldılar: FETÖ’cü darbeye razı ol-makla, her ne şart altında olursa olsunErdoğan’dan kurtulmak arasında tercihyapmak zorundaydılar. Elbette 14 yıldırmilletin her durumda teveccühünü ka-zanan Erdoğan’ı seçtiler. FETÖ’nüntemsil ettiği din anlayışına olduğukadar, arkasında sadece Amerika değil,her türlü Türkiye düşmanı kesimin bu-lunmasının bunda etkisi vardı.” (YeniŞafak)

AKP basını Yeni Şafak gazetesiböyle diyor. Çelişkinin bir yanınaFethullah Gülen’i-darbecileri, diğeryanına ise Erdoğanı-AKP’yi koyuyor.

“Ortak düşman” darbeciler-Fet-hullah Gülenciler diyor AKP’liler.

Hayır, Türkiye’nin çelişkisi oli-garşi ile Türkiye halkları arasındadır.Erdoğan-Gülen çelişkisi oligarşi içibir çelişkidir.

Türkiye halklarının ortak düşmanıAmerika’dır, işbirlikçi Türkiye oli-garşisidir.

“15 Temmuz sadece farklı ekollerarasından tercihte bulunmanın öte-sinde Türkiye’nin ihtiyacı olduğu yenimilli mutabakat dinamiklerini belir-lemesi açısından da belirleyici oldu.

15 Temmuz darbe girişiminde mu-halefetin, sol-liberallerin, bazı aydın-ların bilhassa 2011 sonrasında sık sıkdile getirdikleri kamplaşma-kutuplaşmasöylemini millet nezdinde geçerli ol-madığı da belirginleşti.” (Yeni Şafak)

Sizin saflaşmanız, halklarımızayönelik baskı ve terör üzerine kuru-ludur. Yalan, demagoji ve istismarüzerine kuruludur.

Ne kadar uğraşsanız da, zorlasanızda saflaşmayı değiştiremezsiniz. Saf-

laşma, oligarşi ile Türkiye halklarıarasındadır. Sınıfsal ve bilimsel gerçekbudur.

Kurdukları ittifak milli değil, halkdüşmanı bir ittifaktır. Darbeci FethullahGülenleri kullanarak, terörizm dema-gojilerini kullanarak bu ittifaklarınımeşrulaştırmaya çalışmaktadırlar.

“Biz ihanetlerle ilk defa karşılaş-mıyoruz. Pek çok darbe girişimine,ASALA’sından PKK’sına pek çok ör-gütün saldırılarına maruz kaldık. So-rulması gereken soru şu; bu ülke vebu millet ne için bu kadar çok saldırıyamaruz kalıyor? (...) biz neredeyse on-ların tamamı kadar yaşadığı sıkıntıyıtek başımıza göğüslemek zorunda ka-lıyoruz. Bu millet, alnı öpülesi bir mil-lettir. Hani şair diyor ya yürüyeceksin,millet yürüyecek arkandan. Millet ar-kamızdan yürüdü. Bir anda hepsi mey-danlara, havalimanlarına geldi. Farkıvardı, bizim milletimiz tankların altınayattı. Uçaklardan kaçmadı. Helikop-terlerin bütün mermilerine karşı göğ-sünü siper etti. Bunca tehdide aynıanda maruz kalıp dimdik durabilmeyibaşaracak Türkiye’den başka ülke varmıdır, onu bilmiyorum.”

Tayyip Erdoğan, AKP’liler vemedyası adeta kahramanlık destanlarıyazıyorlar. Gerçekte ise kendi güç-süzlüklerini, gayrı meşruluklarını vehalk düşmanlıklarını milletin gücüvb. diyerek gizlemeye, örtmeye ça-lışıyorlar. “Nöbete devam” adıylameydanlarda günlerdir yaptıkları kitlegösterileri; “Milli Mutabakat” de-dikleri; ilki İstanbul Taksim’de, ikin-cisi İzmir’de, üçüncüsü İstanbul Ye-nikapı’da düzenlenen ve AKP’si,MHP’si, CHP’si ile düzenin tüm güç-lerinin katıldığı mitingler...

Dün kanlı bıçaklılardı. Bugün neoldu da birleştiler? Vatan mı tehli-kede? Düşman işgali mi vardı? Hayır,hiçbiri değildi. Düzenin bekaası için,halka karşı yürütecekleri savaş içinbirleştiler.

Her tarafı donatıyorlar, sürekli veyaygın propaganda yapıyorlar; “mil-letiz”, “halk darbeye dur dedi”, “halkdemokrasi ve cumhuriyete sahipçıktı” vb. vurguları ile meşruluklarınıbüyütmeye çalışıyorlar.

Bugün yaptıkları her şey, güçsüz-

lüklerini örtme, prestiji yerle bir olan,ayaklar altına alınan oligarşik devletiyeniden organize etme amaçlıdır.

Oligarşik DevletinGüçsüzlüğünün Kaynağı Halka Karşı Terörüdür,Halka Düşmanlığıdır

“Bizim gibi ülkelerdeki oligarşikdikta ise, sadece finans kapitalin dam-gasını taşımamaktadır. Çünkü ülkedekikapitalizm, kendi iç dinamiği ile değil,yukardan aşağıya geliştirilmiştir. Do-layısıyla yerli tekelci burjuvazi, dahabaştan, çekirdek halindeyken emper-yalizmle bütünleşerek gelişmiştir. (Em-peryalizm içsel bir olgu durumunageldiği için bu oligarşi içindedir).Ancak bu gelişen tekelci burjuvazi, tekbaşına emperyalizmle ittifakını sürdü-rerek, emperyalist üretim ilişkilerinimuhafaza edecek güçte değildir. Do-layısıyla, yabancı ve yerli tekellere zo-runlu olarak bağlı olan toprak burju-vazisi ve feodal kalıntılarla yönetimipaylaşmaktadır.” (Mahir Çayan, BütünYazılar)

Oligarşik devlet ne yaparsa yapsın,halklarımızı kucaklayamaz. Neden?

Çünkü bu devlet emperyalizmeliyle oluşmuş bir devlettir. Emper-yalizmine ve onun yerli işbirlikçilerinehizmet etmektedir.

Ne güçlü bir tabana ne de güçlübir ekonomik-siyasal zemine sahiptir.Kapitalizm emperyalizm eliyle veçarpık gelişmiştir.

Krizleri süreklidir. Krizin faturasıhalka ödettirilir.

İstikrarsız olduğu için, işçi veemekçi kitlelerin hak ve özgürlükle-rinin olmadığı tam bir dikta yöneti-miyle ülkeyi yönetmek zorunda kalır.Buna “sömürge tipi faşizm”de diye-biliriz diyor Mahir.

Yeni-sömürgelerde, ekonomik vesiyasal güçsüzlük, egemen sınıflararası çelişkilerin yoğunluğu ve halkkitlelerinin düzene karşı memnuni-yetsizliğinden kaynağını alan süreklibir milli krizin yaşanması nedeniyle,düzenin kendi kendini idame ettire-bilmesi, ancak, sömürge tipi faşizmlemümkündü.

“Sömürge tipi faşizm”, “emper-

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!66

Page 7: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

yalizmin içsel olgu oluşu”, “çarpıkkapitalist yapı”... Tüm bunlar ülke-mizdeki sosyal-siyasal-ekonomik kri-zin, sürekli milli krizin temelini oluş-turur. Ve bundan kaynaklıdır ki ül-kemizde baş çelişki, oligarşi ile Tür-kiye halkları arasındadır.

Darbe Tehlikesi Bitti Mi? Tehlike Nedir?Tehlike Kimdir?

“Darbe engellenmiştir, ancak darbetehlikesi tümüyle geçti demek içinhenüz erken” diye konuştu AKP’li Sa-vunma Bakanı Işık... Başbakan Yar-dımcısı Numan Kurtulmuş, “Riskligördüğümüz dört-beş alan var. Bunlarıçok açık vatandaşlarımızla paylaşma-mız lazım” dedi. Kurtulmuş, “Topyekunbir kalkışmayla, devleti bütün kurum-larıyla ele geçirip, yeni bir darbe zeminihazırlama ihtimalleri çok zayıf görü-nüyor, ama birtakım kontrol edilemeyenunsurlarla suikast teşebbüsleri yapa-bilirler.” diye açıklamalar yaptı.

Ve devam ediyor “14 Ağustos’lailgili, bu darbeyi yapanlar 216 firariasker var. Bunlar görünen kısmı. FETÖdarbe teşebbüsünün iceberg üstündekalan kısmı. Görünmeyen büyük birkısım olduğunu zannediyoruz. Milletimizrahat olsun, bir daha Türkiye’de askeridarbe yaparak yönetime el koymalarımümkün değildir. Bir daha hiç kimseaklının ucundan bile darbeyi geçire-meyecek. Türkiye’de darbe tehdidininkalmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.”

Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz gün-lerde “Darbe tehlikesi geçti mi?” so-rusuna şu cevabı veriyordu: “Bu işinbittiğine şu an inanmıyorum. Diz çök-türmek isteyenler güçlü Türkiye ilekarşılaştı. Üst akıl çok acımasızca oy-nuyor. Atacağımız adımlar var rehavetekapılmıyoruz.” (6 Ağustos 2016)

FethullahG ü l e n c i l e r ikısa sürede çö-kertmişler, dar-beyi etkisizhale getirmiş-lerdir. Darbe-cilerin çapsız-lığı, korkaklığıdaha ilk andaortaya çıkmış-

tır. Bu sayede etkisiz hale getirmiş-lerdir. Tehlike geçti, geçmedi tartış-maları yapıyorlar.

Darbeci tehlikesi yoktur. Asıl tehlike,devletin düştüğü güçsüzlük görüntü-südür. Asıl tehlike budur. Bunun içinönlemlerini devam ettirmek, halkakarşı güçlü görünmek istemektedirler.OHAL’i bunun için çıkartmışlardır.Gözdağı halkadır, korku halkadır.

Halkımız BakınDevleti Yönetenler Bunlar! Bu Devlet, Her Şeyiyle Çürümüştür!Çözüm Halkın Kendi İktidarıdır

Daha ilk anda birbirlerini sattılar!Daha ilk anda korkaklıklarını sergi-lediler. Çapsızca darbe yapmaya kalk-tılar ve yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

Ne için darbe yapmaya kalktılar?Amerika’ya, emperyalistlere karşı de-ğillerdi. Bunu açıklamalarında kendilerisöylediler. İktidar içindi kavgaları.

Başaramadılar. Ve daha ilk andanbaşlayarak itiraf etmeye başladılar.Şimdi ortalık darbecilerin, FethullahGülen taraftarlarının itiraflarındangeçilmiyor. Dün Fethullah’ın yanıbaşında olanlar, şimdi Fethullah’ın“suçlarını” sıralıyorlar. Hatta bu ko-nuda AKP medyasında, halkın önündebirbirleriyle yarışıyorlar, birbirleriylekavga ediyorlar.

Darbeci generaller, etkisizleşti-rildikleri ilk andan itibaren söylemlerive pratikleriyle “pişmanlıklarını” or-taya koydular. “Bilmiyorduk”, “kan-dırıldık” demeye başladılar. Ve peşpeşe itirafları gündeme geldi.

Bu da son itiraflardan biri: “Darbegirişiminin ardından tutuklanan Di-yarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanı

darbeci Tuğgeneral Deniz Kartepe,darbeci Albay Durmuş’un gece 22.00sularında evine geldiğini ve ‘Yarınbüyük bir kelleyi alacağız. Büyükbir terör liderlerinden birine operasyonyapabiliriz’ dediğini iddia etti.” (YeniŞafak, 7 Ağustos)

Bu da başka bir itiraf: “Samsun’dayürütülen soruşturma, sözde imamlartarafından toplanan himmet parasının5’te 1’inin, FETÖ lideri Fethullah Gü-len’e gönderildiği belirlendi.” Şimdiiktidar AKP’nin elinde; yasaması, yü-rütmesi, yargısı, burjuva medyası herşeyiyle AKP’nin elinde. Şimdi adetaher şey AKP’ye çalışıyor. Dolayısıylaortalıkta Fethullah Gülencilerin hır-sızlıkları, soygunları, dolandırıcılıkları,sahtekarlıkları, hainlikleri vb sıralanıyor.Darbeciler başarılı olsalardı durumtam tersi olacaktı. AKP’nin, Erdoğan’ın“suçları” sıralanıyor olacaktı.

Devletin tepesindekiler işte bun-lardır. Halkımızı yönetmeye çalışanlarişte bunlardır. Halkımıza reva gör-dükleri düzen böyle bir düzendir.Bizi bu Amerikan uşakları yönetemez.Bizi bu faşistler yönetemez. Bu halkdüşmanları, vatan hainleri yönetemez.

Bu halk düşmanlarının, yenidenorganize etmelerinin ortağı, yedekçisiolmamalıyız. Bunlar hiçbir sorunu-muzu çözmediler, çözemezler. Çü-rüyen, yozlaşan devlet çürütür veyozlaştırır. Din, kitap, ahlak, vatanve halk sevgisi yoktur bunların. Bun-lar için her şey kendi kişisel çıkarla-rıdır. Bunun için her şeyi satarlar.

Kendi sorunlarımızı çözmek için,kendi iktidarımız için Halk meclisle-rinde, komitelerinde örgütlenmeliyiz.Kendi can ve mal güvenliğimiz, kendiiktidarımız için silahlanmalıyız. Oli-garşik düzenin ne kadar kof, güçsüzolduğunu gördük. Onun gücü ordu-sunda, polisinde MİT’in de değil, ka-falarda yarattığı “büyük yenilmez güçlüdevlet”, “biz tek başımıza ne yapabilirizki”, “devletle başedilmez” anlayışın-dadır.

Böyle olmadığını çapsız darbecilerkarşısında tüm otoritelerinin sarsıl-dığını, dağıldıklarını hep birlikte gör-dük. Kendi iktidarımız için savaştı-ğımızda, gücümüzüde, kazanacağı-mızı da göreceğiz.

TBMM

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

77İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 8: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Darbeyi Ortaya ÇıkaranNeden Güçsüzlükleridir

Ülkemizde 15 Temmuz akşamıyaşanan darbe girişimi, oligarşik sis-temin tüm zayıflıklarını, çürümüş-lüklerini de ortaya çıkardı. Ülkemiz-deki oligarşik sistemin zayıflığı, aynızamanda emperyalizmin zayıflığı,çürümüşlüğüdür.

Emperyalizm KağıttanKaplandır

Sosyalist sistemin revizyonist ik-tidarların politikaları sonucu yıkıl-ması, ülkemiz dahil tüm dünyadaoportünist, revizyonist güçlerin, küçükburjuva milliyetçiliğinin, emperya-lizmin gücü önünde boyun eğmesisonucunu doğurdu. O güne kadargörülmemiş ölçüde emperyalizmebiat edildi. Öyle ki, bu kesimler içinemperyalizmin icazeti dışında her-hangi bir hak ve özgürlük için mü-cadele düşünülemez hale geldi.

Ulusal sorunların çözümü emper-yalizmin icazetine bırakıldı.

Hak ve özgürlükler emperyalizminicazetine bırakıldı.

Sendikal mücadele emperyalizminicazetine bırakıldı vb...

Emperyalizm artık yenilmez güçsayılıyordu. Mao, emperyalizmin“kağıttan kaplan” olduğunu söylü-yordu, emperyalizmin dış görünüşükaplan ama içi, halkla bağı olmayantüm sistemler gibi çürümüş, kof birboşluktu. Sosyalist sistemin yıkıl-masından sonra, küçük burjuvazi“kağıttan kaplan” tanımını bir yanaatıyor, emperyalizmi dünyanın tekgücü ilan ediyor ve ona biat ediyor-du.

Örneğin, Kürt milliyetçiliği em-peryalizmin icazeti dışında Kürt so-rununun çözülemeyeceği propagan-dası yapıyordu.

Örneğin, oportünizm ve refor-mizm, hak ve özgürlükleri, emper-yalizmin icazet sınırları içinde ta-nımlamaya başlıyor, emperyalizminyasalarını “uluslararası standartlar”ilan ediyorlardı.

Hak ve özgürlükler için, halkınherhangi bir sorunu için mücadele

etme kültürü bir yana bırakılmış,AİHM’e (Avrupa İnsan Hakları Mah-kemesi) gitmek alışkanlık haline ge-lerek, mücadelenin yerine geçiril-mişti.

Bu ve benzeri gelişmelerin te-melinde yatan neden, emperyalizmin“güçlülüğünü” ve “yenilmezliğini”şartsız, koşulsuz kabul eden teslimi-yetçi ideoloji ve kültürdü.

Oysa Marksist-Leninistler, em-peryalizme karşı mücadelesini te-reddütsüz yükseltmeye devam ettiler.Devrimci hareketimiz, tüm dünyayaen ağır bedeller pahasına emperyalizmkarşısında biat edilmemesini, em-peryalizmin yenilmezliği söylemle-rinin bir safsatadan ibaret olduğunuanlatmaya devam etti. Emperyalizm,her zamankinden de fazla kağıttankaplandı. Neden?

Çünkü, emperyalist sistem değiş-memişti ve sömürü daha da artarakdevam ediyor, buna bağlı olarak kriz-ler, bunalımlar üretmeye de devamediyordu.

Çünkü, emperyalist sistem değiş-memişti, krizlerini atlatmak için, tümdünya halklarına karşı savaşı büyü-tüyor; saldırganlığı, ülkeleri işgal et-meyi, milyonları katletmeyi, yerle-rinden göç ettirmeyi, krizlerini atlat-manın tek çözümü olarak görüyordu.Emperyalizmin güçsüzlüğünü ve ka-ğıttan kaplan olduğu gerçeğini görmekiçin, bilimsel düşünmek yeterliydi.

Darbe, SisteminKrizlerinin Sonucudur

Bakın dünya tablosuna, bu gerçeğihemen her ülkede yaşanan krizlerde,çelişki ve çatışmaların boyutundagörebilirsiniz. Bakın ülkemizde ya-şanan darbeye, emperyalist sisteminde oligarşik işbirlikçilerinin de pes-paye hallerini görebilirsiniz. Emper-yalizm ve Türkiye oligarşisi, ülkemiziyönetemez hale gelmiştir. Sistem içiçelişki ve çatışmaların, darbe teşeb-büsü boyutlarına kadar sıçramasınınnedeni budur.

Bu darbe tablosu, sadece Türkiyeoligarşisinin acizliğinin, çürümüşlü-ğünün, güçsüzlüğünün sonucu değildir,aynı zamanda emperyalizmin acizliği,

güçsüzlüğü ve çürümüşlüğünün so-nucudur. Görülmüştür ki, ne darbecigüçlerin ne de darbe ile devrilmeyeçalışılan AKP hükümetinin halklabağı yoktur. Darbeciler, birkaç kişiyibile hareket ettirmekten aciz durumdaolmuştur. Amerikan emperyalizmininve darbecisi Fethullahçılar, uzun za-mandır darbe örgütlemeye çalışmış,fakat aciz, zoru görünce ağlayıp sız-layan bir kaç general ve subaydanbaşkasını harekete geçirememiştir.Öyle ki, harekete geçen askerler dekendilerinin kandırıldıklarını söylüyor,ağlayıp sızlıyorlar.

Diğer yandan darbeyi yenmesinekarşın AKP hükümetinin zayıflığı daortaya çıkmıştır. Aylarca örgütlenendarbeden haberdar değiller. Cumhur-başkanı Tayyip Erdoğan’ın yaverlerinekadar en yakınları darbenin işbirlikçisidurumunda ve bunu hükümetin ruhubile duymuyor. Darbe gecesi, AKPhükümetinden kimse ortalıkta görün-müyor, herkes bir tarafa saklanmış,darbenin gelişimini görmeye çalışıyor.Ancak darbecilerin güçsüzlüğü, cü-retsizliği ortaya çıktıktan sonra, ken-dilerinde harekete geçme gücü bulu-yorlar. Tayyip Erdoğan, meydan mey-dan dolaşarak, ağlayıp sızlıyor, kan-dırıldım diye yalan söylüyor. Kandı-rılmış değildir; tek başlarına hükümetolacak, tek başlarına ülkeyi yönetebi-lecek, emperyalizme sırtını dayamadanayakta durabilecek güçleri yoktur. Bu-nun sonucu olarak, Fethullah Gülen

UŞAKLARINA BAK, EFENDİSİNİ GÖR

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!88

Page 9: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

hareketiyle işbirliği yapmış, fakat sis-temin krizinin derinleşmesi sonucu,aralarındaki çatışma da büyümüştür.Çatışma öyle derinleşmiştir ki, bir-birlerini yok etme noktasına gelmiş,AKP hükümeti bu çatışmadan şimdilikyıkılmadan çıkmayı başarmıştır.

AKP hükümeti ile çeşitli çelişkileriolan emperyalizm de, sırtını dayayacakbaşka işbirlikçi güç çıkarmayı başa-ramamaktadır. Düzen partileri içindealternatif çıkaramadığı için, bir yandanAKP ile anlaşarak, AKP’nin işbirlik-çiliğinde sistemi yürütmeye çalışırken,diğer yandan Fethullah Gülen gibipespaye sahte imamlarla darbe ör-gütleyerek iktidar gücünü pekiştir-meye, AKP iktidarına mahkum ol-maktan kurtulmaya çalışmaktadır. So-nuç ortadadır, emperyalizm, 70 yaşında

sümsük bir din bezirganına umudunubağlamış durumdadır.

Sadece ülkemizde de değil, Ame-rika’nın dünyadaki işbirlikçilerine ba-kın, Özgür Suriye Ordusu örgütlemeyeçalıştılar, başına geçirecek bir komutanbulamadılar. Amerika’sından AB em-peryalistlerine, Saudi Arabistan’ındanKatar’ına, Ürdün’üne, dünyanın pa-rasını akıtabilecek güçler bir arayageldiler, dünyanın silah gücünü Suriyetopraklarına yığdılar, bir ordu oluştu-ramadılar. Eğit-donat programı dediler.40-50 kişiyi, sözde savaşçı adı altındabir araya getirdiler, bir tanesi bile kal-madı, hepsi kaçtı, komutanı El-Nus-ra’ya sığındı. Emperyalizmin acizliğinebakın ki, kendi çıkarları için savaşacak50 kişilik bir askeri güç bile örgütle-yemez duruma düştü.

Bu darbeden Anadolu halkı olarakgörmemiz gereken en önemli yanlardanbirisi budur. Emperyalizm ve oligarşikdüzen güçlü ve yıkılmaz değildir. Budüzene kendimizi mahkum saymamıziçin bir neden yoktur. Oligarşinin tümgüçlerinin bir araya gelerek, mitinglerdüzenlemelerinin, sistemin zayıflığınıörtmeye çalışmalarının nedeni de, güç-süzlüklerinin sonucu olarak yıkılmakorkusudur. Halkın kendilerine karşıbirleşip, düzenlerini başlarına yıka-cağından o kadar korkmaktadırlar ki,aralarındaki çelişkilere rağmen, sistemikurtarma mitingleri düzenlemeye ça-lışmaktadırlar. Sonuç değişmeyecektir,aradan zaman bile geçmeden bir bir-lerini yemeye devam edecekler. Krizleridaha da derinleşerek ilerleyecek,çünkükrizi üreten, her ülkede onmilyonları

Halk Cephesi OHAL'e KarşıÇalışmalarını Sürdürüyor

Gazi Halk Meclisi, Sekizevler bölgesinde, VeyselBeysülen parkında 4 Ağustos'ta "OHAL ve AdaletKampanyası" konulu seminer düzenledi. Oligarşi içiçatışmanın ve onun yansıması olan iktidar kavgasınınanlatıldığı seminere halkın ilgisi yoğundu. Katılanlarınsöz hakkı alıp, öneriler sunduğu, sorular sorduğu vebol bol alkışlanarak geçen seminere yaşlısıyla genciyle35 kişi katıldı. Seminer 1 saat sürdü.

Avcılar Halk Cephesi 6 Ağustos'ta Avcılar üstgeçidine"OHAL’i Tanımıyoruz Halk Cephesi" yazılı pankartastı.

Hayallerimizi Gerçekleştirmeye

Devam Ediyoruz:

Halkın Sesi TV Lübnan’da!

Halkımızın ve Büyük Ailemizin

Gözü Aydın2016 yeni yıl mesajımızda; Önümüze hedefler

koyduk, kimini yapabildik, kimi için daha çok uğraşacağızdemiştik. Ve yine dediğimizi yaptık önümüze koydu-ğumuz hedeflerden sadece birini daha gerçekleştirdik.Haklının, gerçeğin ve umudun sesi; Halkın Sesi TVLübnan’dan da yayın hayatına başladı.

Gerçekler güçlüdür. Halka gerçekleri ulaştırmak bizimiçin onurdur. Küçük – büyük, önemli – önemsiz ayırımıyapmadan, halktan ve haklıdan yana olan tüm haberleriyayınlamaya çalıştık. Hiçbir işimizi küçümsemedik veküçümsetilmesine müsaade dahi etmedik. Her geçengün artan saldırılar, sansürleme ve kapatmalar yayın ha-yatımızı durduramadı. “Karanlık yolda yürümeyi öğre-neceğiz, gerekirse kendimizi yakıp biz aydınlık olacağız”diyerek çıktık yola. Hiç çıkmaza, olmaza girmedik, sa-vaşımızın-mücadelemizin ihtiyaçları ne ise onu yapabilmekiçin gecemizi gündüzümüze kattık ve şimdi de Lübnan’danda yayınımızı başlatmamın onurunu yaşıyoruz.

Bu çalışmalarımızda siz değerli halkımıza, taraftarla-rımıza ve sempatizanlarımıza da görev düşüyor. Nedir?Bulunduğunuz bölgelerde halktan yana haberleri bizimleve milyonlarca insanla “5N-1K” kurallarına uyarak pay-laşmanızı istiyoruz, şimdiden hepinize teşekkür ediyoruz.

Halkın Sesi TV Lübnan Bürosu İletişim;Mail: [email protected]: 00961 78930511Halkın Sesi TV

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

9İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Armutlu Direniş TepesindeHalk Meclisini Yeniden Kuruyoruz

Armutlu Halk Meclisi Girişimi 31 Temmuz'da, Ar-mutlu Direniş tepesinde Halk Meclisi komitelerinikurmak için toplandı. Toplantıya, mahallede Halk Mec-lisini neden tekrar kurmak istediklerine dair konuşmaylabaşlandı. Önceki Halk Meclisi’nde yaşanan sorunlaradeğinen halktan insanlar bu sorunların tekrar yaşanmamasıgerektiğine değindi. Bölge komiteleri oluşturma kararıalındı. 4 bölgede de ayrı ayrı halk toplantıları örgütlenecekve yapılan toplantıda bölge komiteleri kurulacak. Butoplantıları halk kendi sokağında çalışma yaparak ör-gütleyecek. Haftaya Pazar günü ise 3. bölgede toplantıyapma kararı alındı. Toplantıda olup ta 3.bölgede oturan6 kişi komşularıyla beraber geleceklerini söyledi. Yapılantoplantıya 35 kişi katıldı.

Page 10: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Başta Tayyip Erdoğan olmak üzeretüm AKP’liler, her fırsatta darbe gi-rişiminin ardında ABD’nin olduğunusöylüyorlar. Halkımızın emperyalizmeolan tepkisini kullanarak anti-Ame-rikancı görünüm altında iktidarlarınıkorumaya çalışıyorlar. Darbenin ba-şarısız olmasını kendilerine yeni birsoluk alma fırsatı olarak değerlen-dirmeye çalışan AKP’liler, demokrasihavariliğinden, Amerika karşıtlığınakadar türlü kılıklara bürünüyorlar.

Gülen’in iadesi üzerinden sürdü-rülen bu tartışmalarda güya Ameri-ka’ya karşı tavizsiz olacaklarını ısrarlavurgularken, ABD Genelkurmay Baş-kanı’nın karşısına gelince, süt dökmüşkediye döndüler. Gık bile diyemediler.Çünkü kendileri de en az Fethullah-çılar kadar Amerikancı ve işbirlikçidir.

AKP açısından yaşanan bu durumilk de değildir üstelik. Dönem dönemuşaklığını unutarak ABD’nin arka-sından atıp tutan AKP iktidarı, çeşitlibiçimlerde tekrar hizaya getirilmiştir.ABD’nin AKP MYK’sını basması,Obama’nın beyzbol sopası göstermesibunun örneklerindendir.

Tüm bunlar sanki hiç yaşanmamışgibi, AKP’liler, bugün, Cemaat’inbaşarısız darbe girişiminin arkasındaABD’nin olduğunu ifade ederek;mey-danlardan televizyon programlarınakadar her yerde ABD karşıtı söy-lemlerde bulunuyorlar. Öyle ki bil-meyen AKP’lileri bu memlekettekien ileri anti-Amerikancı zanneder!Oysa gerçekler hiç de böyle değildir.

Kısaca hatırlayalım; yaşanan darbegirişiminin ardından başta ordu olmaküzere, tüm devlet organlarında vekurumlarında başlatılan tasfiye ope-rasyonları üzerine, ABD MerkezKuvvetler (CENTCOM) KomutanıGeneral Joseph Votel, Türkiye ordusuiçinde işbirliği içinde bulunduklarıbirçok askeri yetkilinin tutuklandığını

söylemiş, “Bunun Türkiye ile mü-kemmel olan işbirliği ve birlikteliğinseviyesini etkilemesinden kaygı du-yuyorum” demişti.

Bunun üzerine Tayyip ErdoğanVotel’i darbe girişiminde bulunanlaradestek vermekle suçlamış ve “Senkimsin? Bir defa haddini bileceksin,kendini bileceksin. Sen benim ülkem-deki yapılan bir darbe girişimine yö-nelik kalkıp, bu darbe girişimini püs-kürten bu devlete demokrasi adınateşekkür edeceğine tam aksine dar-becilerin yanında yer alıyorsun. Zatendarbeci senin ülkende. Darbeciyi seninülkende zaten besliyorsunuz” diyekonuşmuştu.

Ancak ABD Genelkurmay Baş-kanı Joseph Dunford ile yüz yüzegeldiklerinde ne Erdoğan’ın sözleri,ne de darbenin arkasında ABD var,şeklinde çıkardıkları yaygaralarınesamesi dahi okunmadı.

Yaşanan bu durumu, New YorkTimes gazetesi, “ABD ile bağları ko-ruma çabasındaki Türkiye, söyleminiyumuşattı” yorumuyla manşetine ta-şıdı. “Dunford’un görüşmelere ilişkindeğerlendirmelerini aktaran gazeteyegöre Dunford, Ankara’da görüştüğüTürk yetkililerinin tonunun “çok olum-lu” olduğunu, kendisine ABD’nindarbe girişiminde rol oynayıp oyna-madığına ilişkin “tek bir soru” sorul-madığını söyledi.

New York Times, 15 Temmuzdarbe girişiminden sonra geçen ilkiki haftada “Türk yetkililer ve hükü-met yanlısı medyanın, hükümeti de-virmeye yönelik başarısız komplodabir rol oynadığını söyleyerek ülkedekiAmerika karşıtı hissiyatını körükle-diklerini” savunurken General Dun-ford’un Pazartesi günü Türk yetkili-leriyle görüşmelerinde “çok daha öl-çülü” ifadeler dinlediğini belirtti.

Dunford’un açıklamalarına daya-

narak, Genelkurmay Başkanı Orge-neral Hulusi Akar ve Başbakan BinaliYıldırım’ın iki ülke arasındaki yakınilişkinin sürmesini istediklerini söy-lediklerini kaydeden gazete, “Yetki-liler, General Dunford ile görüşme-lerinde ABD’nin darbe girişiminderol oynayıp oynamadığına ilişkin birtek soru dile getirmediler” dedi.

“Sessizlikleri, Türk yetkilileri ara-sında ortak bir taktiğe vurgu yapıyor”yorumunu yapan gazete; “Türk yet-kililer, ABD’yi kamuoyu önünde eleş-tirirken Amerikalı yetkililerle özelkonuşmalarında ise stratejik ortaklığabağlı oldukları yönünde güvence ve-riyor” diye yazdı.

Haberde ayrıca “General Dunford,buluştuğu liderlerden hiç birinin, Ge-neral Votel’in ifadelerine ilişkin kay-gıyı dile getirmediğini, bunun yerinede görüşmelerde ikili ilişkiyi güç-lendirmeye odaklandıklarını söyledi”bilgisi verildi.” (OdaTV, 02.08.2016)

Beyzbol sopası ile hizaya getiril-meye alışık AKP için çok da şaşırıl-mayacak bir durumdur bu! Halkınkarşısında anti-Amerikancılık üze-rinden nemalanmaya çalışan AKP’li-ler, efendileri karşısında uşaklıklarınıhatırlayarak el pençe divan duruyorlar.Çünkü ne dün ne de bugün AKP asla

AKP, Anti-Amerikancılık Demagojisi Yapıyor!“DARBE YAPTIRIYOR” “FETHULLAH’I KORUYOR” DİYE AMERİKA’YA ATIP TUTAN AKP;

ABD GENELKURMAY BAŞKANI DUNFORDKARŞISINDA SÜT DÖKMÜŞ KEDİYE DÖNDÜ!

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!110

Page 11: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Amerika karşıtı olmamıştır. Tersineülkemiz tarihindeki en işbirlikçi, uşak-lıkta en sınır tanımayan iktidar ol-muştur. Ülkemizi emperyalizme peş-keş çekmiş, ABD ve NATO’nunaskeri üssü haline getirmiştir. AKP’nintalimatı ile ülkemizdeki ve Ortado-ğu’daki eli kanlı örgütleri besleyipbüyütmüş, askeri, maddi her türlüihtiyaçlarını karşılamıştır ve bugünde hala karşılamaktadır. “Ülkemizibütün terör örgütlerinden temizleye-ceğiz” diye yaygara koparan AKPiktidarının hedefi, başta devrimcilerolmak üzere halktır. Bugün teröründe teröristin de karşılığı AKP’dir. Ve

tüm bunları em-peryalizmin deste-ği ile yapmaktadır.

ABD Genel-kurmayı ile yapı-lan görüşmede sarfettikleri sözler debu işbirliğinin de-vam edeceğininifadesidir.

Ne AKP ne Cemaat, hiçbirininABD emperyalizmi karşısında hükmüyoktur. Anti-Amerikancılıkları da,demokrasicilikleri de sahtedir.

Bu topraklarda gerçek vatanse-verler ve anti-emperyalistler devrim-

cilerdir, Cephelilerdir. Halkını ve va-tanını seven herkes, AKP’nin saldı-rıları karşısında CEPHE saflarındayerini almalıdır. AKP’nin de Cemaatinde işbirlikçiliğin de sonunu müca-delemizle biz getireceğiz.

Adalet KampanyasıTüm Coşkusuyla Devam Ediyor!

Armutlu: Ar-mutlu Halk Cephesi,Adalet Kampanyasıkapsamında 4 Ağus-tos’ta mahallede so-kak çalışması yaptı.Armutlu’nun tümsokakları kuşlama-larla donatıldı.4000’e yakın kuşla-

ma yapıldı. Mahallenin4 farklı yerine de ada-letsizliklere karşı pan-kartlar asıldı. Bu çalış-maları hazmedemeyenAKP’nin katil polislerimahallede gezerek in-sanları tedirgin etmeyeçalıştı ve mahallede otu-ran gençleri tehdit etti.Halk Cepheliler: “Ne

yaparsanız yapın adaletsizliğe teslim olmayacağız!” açıklamasıyaptı.

Avcılar: Avcılar Halk Cephesi, Marmara Caddesi’ndeve Şükrü Bey Gümüşpala mahallelerinde "Adalet İstiyoruz,Alacağız!-Halk Cephesi" pullarından 100 tane yaptı. MarmaraCaddesi’nde katil polisin pulları sökmesinden dolayı 3 günpullama yapıldı. Katiller son yapılan pullamaları sökemedi,bizim irademiz kazandı. Ayrıca kahveler ve parklarda aynıiçerikte bildiriler dağıtıldı, kampanya anlatıldı.

İkitelli: İkitelli Halk Cephesi 9 Ağustos’ta, 4 EylülAnkara yürüyüşü için bildiri dağıtımı yaptılar. Yaklaşık 200bildiriyi dağıtan 7 Halk Cepheli, 21 Ağustos’ta İkitelli’deyapılacak olan adalet yürüyüşüne de çağrı yaptılar.

İbadethaneler HalkaHer Zaman Açılmalıdır

İstanbul 1 Mayıs Pir Sultan Abdal Derneği yönetimibir süreden beri erken saatlerde bahçe kapılarının ka-patılarak ve son 2 gündür komple kapatarak devrim-cilerin ve halkın bahçeye girmesini engellemektedir.Bu durum her defasında tartışma konusu olmaktaydı.Pir Sultan Abdal Derneği yönetimi 1 Mayıs HalkCephesi sitesini takip ederek Pir Sultan önüne yapılanyürüyüş çağrılarını takip ederek, Cemevi önüneyapılan çağrılara itiraz edip “neden Cemevi önü?“diyerek sormaktadır. Devrimci bir kurumun böylebir soru sorması halka açık olması gereken bir ibadetyerinin 1 Mayıs Halk Cephesi’ne yasaklamaya çalış-ması kabul edilecek bir durum değildir.

En son bir Halk Cepheli devrimci Pir SultanAbdal Derneği ile bu durumu konuşmaya gitmişhalka açık bir ibadethanenin kapatılmaması gerektiğinihatırlatmış, bunun doğru bir davranış olmadığınısöylemiş Pir Sultan Abdal yönetimi bunun yönetimkararı olduğunu, kimsenin bunu sorgulama hakkıolmadığını, bu kararın balici, tinercilere karşıalındığını söylemişlerdir. Buna karşılık Halk Cepheli,bunun halkça bir çözüm olmadığını, halkın Cemeviningüvenliğini de kendilerinin alacağını söylemişCemevi kapılarının halka ve devrimcilere kapatıl-mamasını istemiştir. Fakat buna karşılık dernek yö-netimi polise göstermesi gereken tepkiyi devrimcileregöstererek Halk Cepheli devrimciyi Cemevi’ndenkovma çürümüşlüğünü göstermişlerdir. Konuylailgili kısa açıklama yapan 1 Mayıs Halk Cephesi“Pir Sultan Derneği yönetimi polis dayatmalarınaboyun eğmemeli, yüzünü halka dönmeli. Çözümdüşman dayatmasına boyun eğmek, devrimcileriCemevi’nden kovmak değildir. Pir Sultan AbdalDerneği yönetimi yaptıkları bu yanlıştan dönmeliler.Yüzlerini halka ve devrimcilere çevirmeliler.” dedi.

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

111İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 12: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Direnmek Faşizmin MahkemeleriniDevrimin Kürsüleri Haline Getirmektir

12 EYLÜL’ÜN ZİNDANLARINDAN F TİPLERİNE

Devrimci tutsaklar için mahkeme,suç-ceza ilişkisinin yuruduğu yer de-ğildir. Eğer ortada bir suç varsa, emeğisömuren, baskı, katliam ve terör uy-gulayan egemen sınıfların suçudur.Ve eğer ceza kesilecekse, kendi ikti-darını kuracak olan halk, bugununsömurucu azınlığına kesecektir.

Mahkemeler bu yazgının devrim-ciler tarafından açıklandığı yerlerdenbiridir.

Oligarşinin mahkemeleri adaletindağıtıldığı kurumlar değildir; işken-cehaneleri, hapishaneleri gibi dev-rimci tutsakları teslim almanın ku-rumlarından birisidir.

Oligarşinin mahkemeleri adaletindeğil, adaletsizliğin mahkemeleridir.Oligarşi kendi yasalarına da uymaz.

Sözde “adalet”in dağıtıldığı mah-kemeler, devrimcilere ve halka karşıher türlü hukuksuzluğa başvurmakta-dır...

Bugün bu gerçek çok daha açıkve nettir... Mahkemeler AKP’ninfaşist terörünün üstünü örtüyor, hır-sızlıklarını, yolsuzluklarını aklıyor.

Kendinden olmayan her türlü mu-halefetin teslim alınması için poliskomplolarının tamamlayıcısı oluyor...

Mahkemelerin bu misyonu hiçdeğişmemiştir. Adaletin değil; ada-letsizliğin kurumu olmuştur.

Devrimciler faşizmin mahkeme-lerine karşı hep direnmişlerdir. FA-ŞİZMİN MAHKEMELERİNDEYARGILANAN DEĞİL, YARGI-LAYAN OLMUŞTUR...

12 Eylül’ün mahkemeleri bu ya-nıyla oligarşiyle devrimciler arasındairade savaşının en keskin yaşandığıyerlerden birisi olmuştur.

Tutsakların hapishaneden mah-

kemeye getirile-ne kadarki tüm süreç, mahkeme sa-lonundaki oturuş sıralamasından ko-nuşmalarına kadar her şey oligarşinindevrimcileri teslim almasına göredüzenlenmiştir.

12 Eylül döneminde sıkıyönetimmahkemelerine devrimcileri teslimalma konusunda işkencehanelerin vehapishanelerin tamamlayıcısı birfonksiyon yüklenmiştir.

Birçok siyasi örgüt, cuntanın mah-kemelerinde nedamet getirmiş, biti-rilmiştir.

Parti-Cepheliler için cuntanınmahkemeleri de işkencehaneleri, ha-pishaneleri gibi direnişin bir mevzisiolmuştur.

Üniversitelerin, yurtların spor sa-lonları, toplu davaların görüldüğümahkemelere dönüştürülmüştür.

Bu süreci daha somut anlatmakiçin 12 Eylül’ün Devrimci Sol mah-keme duruşmalarından bazı kesitleraktaracağız.

Devrimci Sol Ana Davası Başlıyor!

15 Mart 1982Mahkemeye her gidiş-geliş bir

işkencedir.Mahkemeye gidecek tutsaklar ko-

ğuşlardan çıkıp koridora alındıktansonra etrafları askerlerle sarılıyor...Bir asker tutsaklara "Fermuarı aç"diyor. Bu emir tutsakları şaşırtıyor.

"Ne fermuarı?", "O da nerdençıktı?" Emrin böyle olduğu, bundansonra aralarında pantolon fermuar-larının açılacağı söyleniyor. Tutsaklarböylesine onursuz bir aramayı kabuletmiyor, arama yapılamıyor.

Mahkeme salonunun güvenlik su-baylarından birisi duruşmanın baş-layacağını, herkesin iddianame sıra-sıyla oturmasını söylüyor. Subayınbu uyarısını kimse dinlemiyor. Uya-rısını birkaç kez tekrarlayan subay"Hayır, böyle istediğimiz gibi otur-cağız" yanıtları karşısnda, "sıraylaoturmak zorundasınız, kurallar böy-le" diye diretiyor. Sanıkları temsilenbir devrimci cevap veriyor:

"Sizin kurallarınız böyle olabilirama bize yaptırım olarak uygulanmakistenen hiçbir kurala uymayacağız.Sizin kurallarınızı kabul edecek ol-saydık, bize askeri disiplin uygulaya-caktınız. Ve buna göre en kıdemsizaskeriniz bile bizim komutanımız ola-cak, her şeyimize karışacaktı. Bizasker tutuklu değil, siyasi tutukluyuz."

- "Ama her yerin kendince kural-ları, disiplini vardır."

"Elbette vardır ama biz sadecemantıklı bulduğumuz kurallara uyarızve bize zorla yaptırılmak istenen hiç-bir disiplini, kuralı tanımayız... Sizinbu kuralınızı tanırsak, bir sonrakiduruşmada da sağınıza, solunuzabakmayın, kimseyle konuşmayın, el-

Özgür TutsaklarHalkımızın Onurudur,

Onlar SustuğundaHerkes Susar.

Özgür Tutsaklık:Barikatta Direniş, Beyinde Direniş,

Açlık Grevinde Direniş, Ölüm Orucunda

Direniştir

PARTİ-CEPHE GELENEĞİDİR

DİRENİŞ VE ZAFER

4. BÖLÜM

Özgür Tutsaklık Direnişlerle Yazılmış Tarihsel Bir Birikimdir

DİRENME KARARI ALMAK DAHABAŞTAN ZAFERİ KAZANMAKTIR

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!12

Page 13: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

lerinizi dizinizin üstünden ayırmayın,ailelerinizle konuşmayın, selamlaş-mayın diyeceğinizden eminiz."

(...) - "Sizinle tartışacak değilim, şimdi

sırayla oturuyor musunuz? Bu tavrınızmahkemenin inzibatını bozmak an-lamına geliyor."

- "Ne anlama gelirse gelsin. Sı-rayla oturmayacağız. Komutanınızaöyle söyleyin."

Subay gözden kayboluyor ve birdaha bu konuyu açmıyor...

Hapishaneden tanıdığı bu insan-ların bu tip kurallara uymayacakla-rını, zor kullanılarak, dövülerek otur-tulsalar da kalkıp karışık oturacak-larını biliyorlar... (Bir Savaş BirDava ve Zafer, Syf:39)

Hapishaneden başlayarak mah-keme salonuna kadar süren irade sa-vaşında tutsaklar her seferinde oli-garşinin dayatmalarını boşa çıkartıyor.

Mahkeme heyeti mahkeme salo-nuna girip yerini alıyor...

Yargıç: "Şimdi kimlik tespitinegeçiyoruz. Bir numaralı sanık DursunKarataş!"

Tutukluların "Dayı" diye hitapettikleri Dursun Karataş kürsüye ge-liyor:

"Kimlik tespine geçmeden öncesöz istemiştik, verilmedi. Şimdi ko-nuşmak istiyorum."

"Kimlik tespitini yaptıktan sonrasöz isteyebilirsiniz. Önce sizi tanı-yalım."

- Kimlik tespiti yapıldıktan son-

ra bize söz vereceğiniz ko-nusunda kuşkularımız var.Ayrıca, kimlik tespiti birkaçduruşma da sürebilir. Oysasöyleyeceklerimizin bekle-meye gelir yanı yok. Bugünkonuşmazsak geç olacaktır.

Davanın tarihselliğini, olu-şumunu, oluşturuluş amacınıve bu davanın temelinde 90güne varan işkencelerin yat-tığını, sık sık konuşması ke-silmek istendiği halde, anlat-mak istiyor Dayı.

-"Kimlik verecek misiniz?Şimdi kimlik verin, ileride bolbol konuşursunuz."

- Bu davayla hiçbir ilgisiolmayan kişiler bile rahat-lıkla konuşurken, bizim ko-nuşamadığımız, konuşturul-mak istenmediğimiz durum-da kimlik vermeyeceğim.

Dayı'nın kimlik tespitiniyapamayan mahkeme heyetikimlik tespiti için ikinci tutsağıçağırıyor.

"Kimlik verecek misiniz?" Devrimci tutsak: "Sizin

göreviniz sadece bizi yargı-lamak değildir. Yasalara göresizin sorumluluğunuzdayız.Bu davayı, savunmayı ilgi-lendiren konularda bizi din-lemeniz gerekiyor."

"Kimlik verip vermeyece-ğinizi sormuştum."

"Bu koşullarda hayır."

HERKES KONUŞTU SIRA BİZDEBugune kadar herkes konuştu biz dinle-

dik, ama artık sıra bizde!...Evet, gerçekten de bugune kadar DEV-

RİMCİ SOL davası hakkında ilgili-ilgisizherkes konuştu.

Örneğin 12 Eylul generalleri, hiç sus-madılar; yıldızlı apoletli uniformalarıylada, ''sivilleri'' giydikten sonra da hepkonuştular. Uluslararası alanda, ''PaulHANZE’nin çocukları'' olarak bilinen bugeneraller, sabah-akşam ''vatan hainleri''diye bizlere saldırıp durdular.

Karış karış sattıkları vatandan söz edi-yorlardı.

Yine MİT’in, siyasi polisin işkencecile-ri; manyetolarıyla, falakalarıyla, “Filistinaskılarıyla'' hep konuştular.

Bir ellerinde viski şişesi, bir ellerindefalaka sopası ''vatan hainliğimizin''senaryosunu yazdılar.

Ellerinden ''ingiliz sicimi'' hiç eksikolmadı. Onunla yatıp kalktılar. Ve durma-dan yazdılar. İddianameler iddianamelerikovaladı. Hep aynı şeyleri söyluyorlardı:Biz ''vatan haini''ydik!

Ve sizler... Siz 12 Eylul yargıçları.Sizler de bu koronun dışında kalmadınız.Belki statunuz gereği, diğerleri gibi açıkkonuşmadınız; ama 12 Eylul generalleri-nin, işkencecilerin ve askeri savcılarının''vatan hainliği'' demagojisini kanıtlamakiçin elinizden geleni yaptınız. Yasa adınaoturduğunuz o kursuden, vatan hainlerininsuçlarını örtbas ederek bizleri susturmakiçin, tum yasaları ayaklar altına aldınız.

Ama artık sıra bizde! Şimdi biz konuşa-cağız! Resmi adıyla ''savunma'' yapacağız.

Size göre savunma, sizin, yani 12Eylul’un ''merhametine sığınma”ydı. Bizise yenilmiştik size göre ve madem ki birkere yenik duşmuştuk, merhametinizesığınmaktan başka çare yoktu!

Bu mudur savunma?Teslim olmaktır bunu adı yargıçlar!

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

113İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 14: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

2. tutsak da yerine otururken, yar-gıç bütün salona sesleniyor:

"Kimlik vermek isteyen var mı?"Heyetin bütün üyeleri gözleriyle

salonu tarıyorlar. Kimlik verecek bi-rilerinin elini kaldırmasını bekliyorlar.Ama hayal kırıklığına uğruyorlar.Hiçbir el kalkmıyor havaya. Bunakarşın, heyet bir süre daha beklemeyitercih ediyor. Belki karar değiştirenolur umudunu koruyorlar anlaşılan.(...)

Kimlik tespitinde bulunacak tutsakbulamayan yargıçlar bozuluyor. Kar-şılarında blok tavrı gösteren bir du-rumun bulunması, işlerinin hiç dekolay olmadığını anlatıyor onlara.

Oturduğu yerden yargıçla pole-miğe giriyor Dayı:

"Yüzlercemiz hakkında idam is-temiyle dava açan askeri savcı, biz-lerin yüzüne karşı işkenceleri savun-muştur. '

‘Biz geri kalmış bir ulkeyiz, tabiiki polis işkence yapacak, başka ça-remiz yok' diyen savcıya, işkenceyleilgili düşüncelerinin sorulmasını is-tiyoruz... Savcı polis sorgularına ka-tılmış mıdır, sorulmasını istiyoruz."

Devrimci Solcular tarafından iş-kenceleri savunmakla itham edilenAskeri Savcı Recep Sözen, SelimiyeKışlası’ndaki tutsakların yüzüne karşısavunduğu işkence konusuyla ilgilisözlerini reddediyor ve tutsakları"şov yapmakla" suçluyor. Ancak hiç

beklemediği bir tepkiyle karşılaşıyor. Tutsaklar Askeri Savcı Recep Sö-

zen'in sözlerini uzun uzun alkışlarlaprotesto ediyorlar. Alkışlamayı ilk önceşaşkınlıkla, ne yapacağını bilmez birtavırla izleyen tutuklu yakınları da birsüre sonra alkışlara katılıyorlar. (...)

Protesto alkışları karşısında yüzlerirenkten renge giren heyetin kızgın-lığını, tepkilerini Yargıç SeyfettinAydın bağırarak açığa vuruyor:

- Dursun Karataş! Dursun Ka-rataş! Yerinize oturun, konuşamaz-sınız, duruşmanın inzibatını bozu-yorsunuz!

- Burada bir dava görüleceksebiz de konuşacağız. Karşınızdasuskun bir topluluk bulacağınızısanıyorsanız yanılıyorsunuz bu da-vada...

Mahkeme Başkanı Albay, Dayı'yaoturmasını işaret ederken, YargıçSeyfettin Aydın "atarım" diye tehditediyor. Duruşma yargıcının "atarım"şeklideki tehdidi üzerine Dayı, elin-deki dosyayı heyetin yüzüne çarpargibi önündeki kürsüye çarpıp "teh-ditlerle bizi korkutamazsınız. Fa-şizmi, yaşadıklarımızı, Türkiye'niniçinde bulunduğu durumu mutlakaanlatacağız" diye bağırıyor.

Yargıcın "atarım" şeklindeki teh-didini duyan Davutpaşa Cezaevi Su-bayı Yüzbaşı Emin Tamer hareketegeçiyor. Eli coplu askerler Dayı'yısalon dışına çıkarmak üzere ileri atı-

lıyorlar. Aynı andabütün tutuklularDayı'nın etrafınısarıyor. Duruşmayargıcının ve sa-lon güvenlik ko-mutanının bu tu-tumunu protestoeden sloganlar birtop gibi patlıyor...

"İNSANLIKONURU İŞKEN-CEYİ YENE-CEK"*

"SAVUNMAH A K K I M I ZENGELLENE-MEZ!"

"KAHROL-SUN FAŞİZİM

YAŞASIN MÜCADELEMİZ!"Tutukluların oluşturduğu barikatı

aşmak için coplarını kullanan askerler,barikata çarpınca ne yapacağını şa-şırıyorlar. Kararlı topluluğu kolaykolay aşamayacaklarını anladıkla-rından, komutanlarına bakıyorlar.

Tutukluların toplu direnişi karşındabir şey yapamayan askerler, bu kezolayı görüntülemek isteyen gazetecileriengelleyerek dışarı çıkarıyorlar. Nedensonra tribünlerdeki yüzlece izleyiciyidışarı çıkarmak akıllarına geliyor. An-cak tutukluların aşağıdan "Çıkmayın,evlatlarınıza destek olun" şeklindekisözleri üzerine, askerlerin tüm teh-ditlerine, itiş kakışlarına karşın aileleryerlerinden kımıldamıyorlar. Ak sakallıbir ihtiyar olanca sesiyle bağırıyor.İhtiyar adamın bağırarak konuşmasınıanlamak için salonda bir sessizlikoluyor.

- Ben bu devlete 30 yıl hizmetettim. 70 yaşındayım, gözlerimlegörmesem inanmazdım. Bizim göz-lerimizin önünde bunları yapıyor-sanız, cezaevlerinde neler yapıyor-sunuz Allah bilir!

Bunun üzerine slogan tekrar yük-seliyor salondan:

İNSANLIK ONURU İŞKEN-CEYİ YENECEK!

Tutsakların direnme kararlılığı veailelerinin tepkileri karşısında, su-baylar askerlerini geri çekmek zo-runda kalıyorlar. Mahkeme heyeti

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!114

Page 15: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

duruşmanın devam etmesikararını açıklıyor.

Mahkemenin kararlılık vegüç gösterisinin etten duvarörülerek engellenmesinin vebu büyük davanın ilk duruş-masında mahkemeye geriadım attıran bir zafer kaza-nılmasının önemini tutsaklarbiliyor. Dayı'nın duruşmadanatılmasının oradaki herkesinatılmasıyla eş anlamlı oldu-ğunun, bu keyfiliğe ve tehdide boyuneğmenin davanın geleceğine de gölgedüşüreceğinin bilinciyle hareket ediyortutsaklar. Bu duyarlılıkla, örgütüneve yoldaşına sahip çıkma bilinciyle,daha askerler kıpırdanırken, tetikteduran insanlar öyle kararlı biçimdebarikat oluşturuyorlar ki, en saldırganaskerler bile fazla ileri gidemiyor.Tutsakların öfkeleri ve kararlılıkları,gözlerinde ve kolkola kenetli ellerindeokunuyor. Slogan atarlarken boyunve alın damarları şişiyordu ve sankicoplar slogan seslerine çarpıp etkisiniyitiriyordu.” (Age. Syf:41-42)

Devrimci tutsakların avukatlarıylagörüşme istemini surekli geri çevirenheyet, kursuye çıkardığı tum tutsak-lardan kimlik alamayınca duruşmayaara verdi ve guvenlik gözetiminde tut-sakların avukatlarıyla görüşmeleri ka-rarını aldı. (Tutukluların avukatlarıyla

görüşmesi hapishanede yasaktı.)Kimlik tespitinden sonra heyetin

söz hakkı verileceğini söylemesi vedevrimci tutsakların kimlik vermeyikabul etmelerinin ardından, 1 No’lusanık yine kursuye çağırıldı.

- “Mesleğin ne?- Devrimciyim!- Mesleğinizi sormuştum.- Ne sorduğunuzu anladım. Be-

nim mesleğim devrimciliktir.- Devrimci olduğunuzu biliyorum

ama bu bir meslek değil ki. Benim

sormak istediğim öğrenci mi-siniz, işçi mi?

- Siz mesleğimi devrimciolarak yazın, başka bir işleuğraşmıyorum.

Mahkeme heyeti bir sürekendi aralarında konuşuyor-lar.

- Yaz kızım! Mesleği dev-rimci... Peki, başka bir mes-leğiniz yok mu?

- Hayır.İlk sırada çağırdığı tutukluların

hepsinden "devrimci" yanıtını alanyargıç, daha sonra gelenlere "mes-leğiniz" sorusunu sormuyor. Oysa,bu soruya sadece örgüt savunmasıyapacak olanlar "devrimci" yanıtınıvereceklerdi.

Tutsakların toplu tavır göstermesidurumunda hiçbir şekilde inisiyatifsahibi olamayacağını gören mah-keme heyeti, anında bu zorluğun gi-derilmesi için yasa çıkarttırdı. Kar-şısında sessiz, kaderine razı ve suç-luluk psikozu içerisinde insanlar bu-lacağını sanan mahkeme heyeti, ara-dığını bulamamanın sonucu, inisiyatifiele alabilmek için "bölme" taktiğinideniyordu. Yüzlerce tutsakla baş ede-meyeceklerini 15 Mart 1981 günküduruşmada somut olarak görenlertutsaklar grup grup getirilirse, ira-delerini kabul ettirebileceklerini, du-ruşmaların sessiz, sakin geçeceğinisanıyorlardı...” (Age. Syf:41-42)

Oligarşinin mahkemeleri bundanböyle Devrimci Sol davası tutsakla-rının her turlu baskı ve yaptırımlarakarşı ödün vermez tavırlarına tanıkolacaktı. Tarihe mal olan bu tavırgelecek kuşaklara taşınacak, parlakbir miras olacaktı. Beş generalli 12Eylul yasacılarının, keyfiliklerine biryenisini ekleyerek, alelacele gruplarhalinde mahkemeye getirme yasasıçıkarması ve uygulaması, tutsaklarınkararlı tavrını değiştirmedi...

Devrimci Sol davası tutsakları 12Eylul mahkemelerinin yargılamalarınayepyeni bir hava getiriyor, mahke-melerde devrim ruzgarlarını estiri-yorlardı. 12 Eylul mahkemeleri hu-kukuyla, işleyişiyle, kuruluşuyla halkguçlerinin bu mahkemelere çıkarılantemsilcilerince mahkum ediliyordu.

VERİN KARARINIZI!Verin idamları, cezaları ve yazın

gerekçeli hukmunuze ''vatan hai-ni''ydiler diye.

Evet vatan hainiydiler diye yazınhiç çekinmeden! Çunku biz emper-yalizme ve faşizme karşı savaştık.

Çunku biz emekçi halkın yanındaolduk, onunla ölduk, onunla ayağakalktık.

Çunku, grevlerde, fabrika işgalle-rinde, toprak işgallerinde, gecekon-du yapımında, boykotlarda,yuruyuşlerde biz vardık.

Çunku işkencenin, zulmun katli-amların karşısında biz vardık.

Çunku işkencecilerin, katillerin,kan emicilerin, sömuruculerin ölumkararlarına kanımızla imza attık.

Evet verin kararınızı ve vatanhainleriydiler diye de ekleyin ve tari-he geçin.

Ama önce dinleyin.Biz sizin ''terörist'', ''anarşist'',

''bölucu'', ''vatan haini'' edebiyatı-nızı yıllardır her gun, her saat, hervesileyle sabırla dinledik. Şimdi din-leme sırası sizde.

Dinleyin bir kere ''vatan hainli-ği''mizin öykusunu. (HaklıyızKazanacağız 1. cilt)

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

115İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 16: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Baş aşağı duran yargı, ayakları uze-rine oturtulmuştu. Devrimci tutsaklar,duzeni, devleti ve bunların yargı ku-rumlarını yargılıyordu. 12 Eylul mah-kemeleri, devrimin 12 Eylul’u yar-gıladığı kursulere dönuştürüldü...

“HERKES KONUŞTU SIRABİZDE” diye başlayan DevrimciSol’un binlerce sayfalık HAKLIYIZKAZANACAĞIZ adlı savunması,her duruşması bir olay olsa da cun-tanın mahkeme kürsülerinden em-peryalizmi, işbirlikçi oligarşiyi, cun-tacıları, işkencecileri, ve tüm halkdüşmanlarından hesap soran tarihibir yargılamadır.

Gücümüzü TarihselHaklılığımızdan veMeşruluğumuzdanAldık...

Dünden bugüne oligarşinin mah-kemeleri bizim için faşist düzeninyargılandığı mahkemelerdir... İdamcezaları, müebbetleri, binlerce yıllıkhapis cezaları bizi yıldıramamıştır...

15 yaşındaki bir liselimizden, 70yaşındaki bir TAYAD’lı anamızı fa-şizmin mahkemelerinde “pişmanım”diyerek nedamet getiren değil, dimdikdurup faşizmi yargılatan güç tarihselhaklılığımız ve meşruluğumuzdur...Özgür tutsaklığa gelen bu yolda öde-diğimiz bedellerdir...

Oligarşinin mahkemelerinde KCK

davalarından, Öca-lan’ın duruşmasına,Ergenekon, Balyoz da-vası gibi duruşmalar-dan Fethullahçılarayönelik operasyonlar-da tutuklananlarınmahkemelerini izle-mekteyiz...

Emperyalizmin de-mokratlığını keşfet-mekten, oligarşiyle uz-laşmaya, birlikte Or-tadoğu’ya açılmayagiden bir teslimiyet...

Arkalarına devletingücünü alarak halkasaldıran, devrimcilereher türlü işkenceyi ya-pan, katleden sözde“koca koca” general-lerin salya sümük nasılağladılarını, sünepe-leştiklerini gördük...

Herkese kumpaslarkuran, komplolar ku-ran, darbe tezgahlayıp oligarşi içiiktidar kavgası veren Fethullahçılarındaha tutuklanmadan nasıl pişmanlıkgetirdiklerini görüyoruz... Yaptıklarıhiçbir şeyi savunamıyorlar...

Savunamıyorlar çünkü; savuna-bilecekleri bir ideolojileri yoktur...

Parti-Cepheliler ise dediğini ya-pan, yaptığını savunan bir hareketolarak tarihe geçmiştir...

Bize bu gücü veren tarihsel hak-lılığımız ve meşruluğumuzdur!

*:Hapishane dışında ilk DevrimciSol’un 2 davasının açılışında atılan buslogan, cunta yıllarında gerek içeride,gerekse dışarda en çok kullanılan slo-ganlardan biri oldu. Devrimci Sol Tut-saklarının ürettiği bu slogan, direniş ge-leneği oturdukça dalga dalga yayılarakhalka mal oldu...

Sürecek

EvlatlarımızıYalnız

Bırakmayacağız!İzmir TAYAD’lı Aileler 7 Ağustos'ta Doğançay Mahallesi

Durmuş Ali Dede Türbesi’nde bir araya gelerek genel direniş ileilgili sohbet ettiler. Hapishanelerde devrimci tutsaklara yapılansaldırılar, baskılar, sürgünler, işkenceler, hak gaspları, keyfi da-yatmalar ve tüm hapishanelerde özgür tutsakların başladığı geneldirenişi konuşmak için bir araya gelerek evlatları için ne yapabile-ceklerini konuştular. Evlerde hazırlanan yiyeceklerin yenmesininardından sohbete başlayan aileler, özgür tutsaklara yapılan saldırılarınve hak gasplarının son bulması için evlatlarını sahiplenme veçeşitli eylem kararı aldılar. 2 saat süren sohbet sonunda tutsaklaramektup yazan aileler 1 hafta içinde alınan kararları yerine getirerekevlatları için çalışmalara başlama sözü verdiler.

İşkence Yapmak

Şerefsizliktir!Tekirdağ 1 No’lu F Tipi’nde Özgür

Tutsaklar 8 Ağustos'ta hücrelerini yakaraksaldırılara karşı direniş başlattı. Hücreyakma eyleminden sonra tutsaklara saldırıptekli hücrelere atan hapishane idaresi,Utku Aykar ve Özkan Yılmaz adlı devrimcitutsakları ağır bir şekilde darp etti. Vü-cutlarında işkence izleri bulunan ÖzkanYılmaz saldırıdan kaynaklı kolunu kulla-namaz hale geldi. Kolunun kırık olduğutahmin ediliyor.

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!16

Page 17: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Dünden bugüne; işgallerle, otur-ma-çadır eylemleri, yetmediği yerdeişçi de olsak, öğrenci de olsak ölüm-lere yatarak hak ve özgürlüklerimizinpeşinden iktidara gidiyoruz...

İşte bir seneyi bulan Oya Baydakdirenişi bunun en yakın örneğidir..

Elbette biz bugünlere öyle kolaygelmedik... Kendiliğinden gelinmedibu noktaya...

Oya Baydak’da veya örneğin Ka-zova’da işçilerin haklarını almala-rınnda öncülük eden, bizzat her türlübedeli onlarla birlikte göğüsleyenDevrimci İşçi Hareketi bugüne Emi-nönü direnişleriyle geldi...

***15 Mayıs 1995 tarihinde işten

atılan Eminönü Belediyesi işçilerinin101 gün süren direnişi, yaklaşık 80işçinin işe geri dönmesiyle sonuç-landı.

Belediye önünde oturma eyle-miyle başlayıp işgaller, yürüyüşlergibi çok çeşitli eylemlerle süren ve67. günde ölüm orucu ile bir üst bo-yuta sıçrayan Eminönü Direnişi Be-lediye Başkanı Ahmet Çetinsaya’yageri adım attırdı. Direniş, direnişteki140 işçiden yaklaşık 80’ninin işegeri dönmesi ve diğer işçilere de

kıdem ihbar tazminatları ve sözleşmefarkları dışında 60’ar milyon lira ekbir tazminat ödenmesinin karar altınaalınmasıyla sona erdi.

23 Ağustos günü DİSK GenelMerkezi’nde toplanan direnişteki iş-çiler Eminönü Belediye Başkanı Ah-met Çetinsaya arasında son şekliverilen protokolü onaylayarak 101gün süren direnişi noktaladılar.

Bu kararla birlikte 34. güne ulaşanölüm orucu da bitirildi.

Eminönü Direnişi, başta EminönüDirenişçi işçileri olmak üzere, işçileri,hak ve özgürlükler mücadelesi içe-risinde olan hemen herkesi eğitenbir okul işlevi gördü. Eminönü Di-reniş Okulu’nda yetişen militan iş-çiler, direniş derslerini işçi sınıfınataşımak, henüz sendika ağalarınıngerçek yüzlerini görmeyen işçilerebunların gerçek yüzünü göstermekve işçi cephesini örgütlemek içinseferber olmuşlardı. Eminönü Di-renişi işçinin dostu ve düşmanı dahada iyi tanımasını sağladı.

Direnen Eminönü işçileri 11Ağustos günü yaptıkları bir açıkla-mada “İşten atılmamızdan sorumluolan ve işçi kıyımı karşısında işve-renden yana taraf olan, kendi çıkar

ve menfaatleri doğrultusunda hareketederek işçi düşmanlığı yapan kişilerinlistesini yayınladığında bu da netbir şekilde görüldü... isimler arasındapatronlardan, dönemin DİSK BaşkanıRıdvan Budak’dan, dönemin genel-iş temsilcilerinden Hüseyin Ayık’akadar uzanan bir liste vardı.

Direniş boyunca direnişi destek-lemek bir yana, engel olmaya çalış-mış. Patron sendikacılığı yapmış-lardır.

Kendi içinde yapamadıklarıylave yaptıklarıyla bir okula dönüşenEminönü direnişinin ve direnen iş-çilerinin yanında ise hep CEPHEolmuştu.

Bizzat DHKC adıyla da üslendiğieylemler Eminönü Direnişi’ni des-teklemiş ve halka duyurmuş, işçidüşmanlarına ise korku salmıştır.

İşgaller, Oturma Eylemleri, Yürüyüşler, Ölüm Orucuyla... 101 Gün Boyunca Sabır ve Umutla Büyütülen Direniş

EMİNÖNÜ DİRENİŞİ!

Devrimci TutsaklarSaldırılarla, SürgünlerleTeslim Alınamaz!Özgür TutsaklarımızYalnız Değildir!

Halk Cephelilerin, Devrimci Tut-sakları yalnız bırakmayacaklarını veişkencecilerden hesap soracaklarınıifade eden açıklamaları yayınlıyoruz.

Eskişehir Halk Cephesi - 4 Ağus-tos: "... Adalet Bakanlığı tarafındanyayınlanan siyasi tutsakların hakla-rının ikinci bir emre kadar uygulan-maması kararı ardından, zaten dire-nişlerle 122 can vererek kazanılanhaklar özgür tutsaklarımızın ellerindenalındı. Bunun üzerine hapishanelerdehak ihlalleri hızla arttı. Sürgünlerçoğaldı ve bu esnada özgür tutsaklar

yaralandı. Dün de Bakırköy Hapis-hanesi’ndeki Özgür TutsaklarımızSilivri Hapishanesi’ne sürgün edildi.2010 yılından beri planlanan hapis-hane boşaltımının amacı tecritin uy-gulanamaması idi. Koğuş tipi olanBakırköy hapishanesinde tutsakları-mız birlikte üretiyor, yaratıyor öğre-niyorlardı. İşte emperyalizmin veonun uşağı AKP iktidarının hapis-haneler, Özgür Tutsaklara, kitaplarınasaldırmalarının nedeni de tam olarakbudur. Halka gerçekleri anlatanlarıyok etmek halkı sindirmenin en basityöntemidir onların gözünde. Ancakhalkımız gibi bizler devrimciler dedirenişi Demirci Kawa’lardan Kö-roğlu’lardan aldık; düşmanımızınelindeki güç ne denli fazla olursaolsun yine de direndik direneceğiz."

Armutlu Halk Cephesi-4 Ağustos:

“Katil AKP iktidarının yönetememekrizi derinleştikçe halka devrimcileresaldırısı sürüyor. Hapishanelerde 122şehitle kazandığımız hakları ÖzgürTutsaklarımızın elinden almak için birsüredir saldırıyor. 3 haftadır BakırköyHapishanesi’nde bulunan Özgür Tut-saklarımızın görüş hakkını gasp ediyor.Bir yılı aşkın süredir Bakırköy Hapis-hanesi’nde bulunan tutsaklarımıza sal-dırı planı yapılıyordu. Tutsaklarımıza2 Ağustos gecesi işkence ve tacizederek Silivri 9 No’lu (9 No’lu demenedenleri F tipi olduğu gerçeğini giz-lemek için) hapishanesine sürgün et-mişlerdir. Bize yapılan her saldırınınhesabını sorduğumuz gibi bu yaptığınızsaldırının hesabını vermekten kaça-mayacaksınız.”

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

17İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 18: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Vietnam halkı, 1945-1975 tarihleriarasında, tam 30 yıl süresince Fransız,İngiliz ve Amerikan emperyalistlerinekarşı mücadele etmiş; muzaffer birhalktır.

Bu 30 yıllık mücadele sırasındaönemli bir çarpışma da Dien BienPhu’da yaşanmıştır.

1953 senesinin ortasında, Ameri-ka’nın onayıyla, Fransız emperyalizmiDien Bien Phu’ya paraşütçülerini in-dirmeye başladı. General Navarre yö-netimindeki Fransızların planı 1955’insonuna kadar komünistleri yok etmekti.Planın adı da Navarre Planı idi.

Fransızların kuşatması 55 günsürdü. Ho Chi Minh, Dien BienPhu’daki savaşı, fille kaplanın müca-delesine benzetmiştir... Kaplan beklesefil onu ezip geçecektir. Kaplan ise filesaldırıp, sırtından bir parça alıp tekrarormana çekilmiş, sonra tekrar tekrarsaldırmıştır. Vietkongların savaş taktiğibudur.

Dien Bien Phu, sınır bölgeleriidare merkezi anlamına geliyordu.

Fransız işgalcilerinin üçte ikisiFransız bile değildi. Sömürgelerindengetirdiği askerleri savaştırıyordu.

Fransızlar paraşütle, Vietnam ba-

ğımsızlık savaşçıları yürüyerek gel-diler. Vieth Minh’lerin palmiye yap-raklı miğferleri vardı. Vieth Minh’lerilojistik olarak desteklemek için Viet-namlı köylüler 900 kilometrelik yolyaptılar. 900 kilometre boyunca ırmakve tepeler aşıldı. Binlerce köylü çalıştı..3 ayda 900 km’lik yol inşaa edildi...Ağaç tepeleri birbirine bağlanarakdoğal bir tünel oluşturuldu.

Doğanın şartları Fransızlara karşıkullanıldı. Fransızlar ikmal yapabil-mek için helikopterlere muhtaçtı.Bunun için de yağmur ülkesi olanVietnam’da yağmurun dinmesini bek-lemek zorundaydılar. Vieth Minh iseyoğun yağmur altında yolunu kazmış,kamufle etmiştir.

Kamyonları olmadan önce, herbiri 200 kilo taşıyabilen bisikletlerlecepheye ikmal yaptılar. Binlerce bi-sikletli toplamda 800 bin ton gıdave malzeme taşıdı.

Vietnam halkı cephe ikmal ko-mitelerinin doğrudan doğruya liderliğialtında cepheye hizmette büyük kah-ramanlığını ve dayanıklılığını kanıt-ladı. Kamyon konvoyları, dereleri,dağları ve ormanları yiğitçe aştılar.Sürücüler cepheye yiyecek ve cep-

hane getirmek için, çeşitli güçlüklereve tehlikelere göğüs gererek günlerceuykusuz kaldılar.

Cepheye malzeme götürmek içinher boyda yüzlerce kayık, yüz binlercebambudan yapılmış sal, makinalı tüfekateşini, akarsuları, çağlayanları aştı.

Gece ve gündüz, yüzbinlerce ha-berci ve genç gönüllü, düşmanın uçak-larına ve gecikmeli bombalarına rağ-men geçitleri, akarsuları aştı. 55 günlükFransız kuşatmasının yarılmasıyla 20Haziran 1954’te savaş bitti.

Dien Bien Phu zaferinden sonra,Kuzey tümüyle kurtarılarak sosyalizmyoluna girdi ve tüm ülkedeki devrimcimücadele için sağlam bir üs ve cephegerisi haline geldi. Bu Vietnam’dakihalk savaşının üssünün ve cephe ge-risinin kuruluşu ve genişletilmesindebüyük bir dönüm noktası, büyük biratılımdı.

Dien Bien Phu zaferi, Vietnam’ınyarısını tamamıyla emperyalistlerdenkurtarmıştır.

Sincan Kadın HapishanesiÖzgür Tutsaklarından Faks

Merhaba,Sizleri tecrit hücrelerine karşı büyüttüğümüz direni-

şimizin sıcaklığıyla kucaklıyorum. Hapishanelerde artanbaskı, keyfi uygulama ve işkencelerin cevabını bulun-duğumuz hücreleri yaktığımız, bunun sonucunda aynıtavırla işkenceye ve keyfi uygulamalara maruz kaldığımızıanlatmak için hızlıca geliyorum.

04.08.2016 tarihinde yanmış, kül ve is içinde, yaşa-nılmayacak halde olan hücrelere konulduk. Burada tu-tulduğumuz hücreler 19 Aralık sonrasını aratmayacakhalde. Ancak burada yaşama koşulu olmadığı halde ha-pishane idaresi bizi burada tutmaya devam ediyor.Nurhan Yılmaz ve Rojda Yalınkılıç’ın hücre cezalarıolduğundan yanmış olan hücrelerde kapıları kapalışekilde tutuluyorlar. Günde 1 saat çıkarıldıkları hava-

landırma saatleri dışında tüm gün hücrede birçok hastalığaneden olacak havayı soluyorlar.

Ayrıca ben hücrede yokken tüm kitap, kağıt, defter,kalem, leğen alınmış ya da ateşin içine atılarak yakıl-mış.

Bu koşullarımızın düzeltilmesi ve eşyalarımızın geriverilmesi talebiyle açlık grevine başladık. 05.08.2016tarihinden itibaren ayrıca Nurhan abla ve Rojda hiçbireşyaları olmadığı için iaşeyi de kabul etmiyorlar. Çünküverilen çayı, şekeri, limonu vb. koyabilecekleri yer yokzaten hücrelerinde.

Ben size hücrede tesadüfen unutulan kağıt ve kalemlebunları bildiriyorum. Nurhan abla ve Rojda bulunduklarıkoşullarda hiç kimseye ulaşamıyorlar. Konuyla ilgilibilgi sahibi olmanızı ve gerekli yerlere bu durumu habervermenizi, bu konuda yaşadıklarımızı basınla paylaşmanızıistiyorum.

Sevgi ve UMUTLADİLEK

TARİHTEN GÜNÜMÜZEDİEN BİEN PHU’DAN CEPHELİLEREİŞGALCİLER DİRENEN BİR HALKIN GÜCÜNÜTAHMİN BİLE EDEMEZLER

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!118

Page 19: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

�� Biz diyoruz ki;Özgür Tutsaklık, örgütüne halkına vatanına bağlılıktır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, savaşmaktır; Özgür Tutsaklıközgürlük tutkusudur.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, bağımsızlık mücadelesidir,özgür Tutsaklık tecrite karşı direnerek üreten ve kolektif çalışma gele-neğidir.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, düşmanın politikalarınıTutsaklık koşullarında olsa bile boşa çıkarmaktır. Oligarşi haklı vemeşru bir düşünceyi hapsetse de öldürse de o düşüncenin halka ulaş-masını engellemeyeceğinin, düşünceyi teslim alamayacağının kanıtı-dır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, tek kişi kalsa bile örgütle yaşa-maktır, kendini sürekli yenilemektir.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, gerillanın tutsaklık koşulların-daki adıdır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, bedeni ile bilinç ile savaşın tamortasında olmaktır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsak devrim inancını, sınıf kinini, tarihbilincini geliştirecek tarzda kendisini ve yoldaşlarını eğitip güçlendir-mek için adımlar atandır. Bu adımların kesilmeye çalışıldığı yerde,direnişiyle yürümeye başlar.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, düşünceleri ve inançları içingerekirse ÖLMEK ama TESLİM olmamaktır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık, hapishaneleri düşmanın okuluolmaktan çıkaran, buraları Parti-Cephe’ nin okulları, devrimin meşale-sinin hiç sönmediği yerler haline dönüştürendir.

�Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklık bedeni içeride, yüreği cephedesavaşmaktır.

ÖZGÜR TUTSAKLIK DÜŞÜNCELERİ VE ÖZGÜR TUTSAKLIK DÜŞÜNCELERİ VE İNANÇLARI İÇİN DİREMEKTIRİNANÇLARI İÇİN DİREMEKTIRBiz diyoruz ki;�

Page 20: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!220

Şehidimiz İbrahim Erler, 19-22Aralık katliam saldırısının ardından

sürgün edildiği hapisheneden şun-ları yazar:

“... Her ne kadar tecriti ağırlaş-tırmak için bizi bölebildikleri kadarbölseler de, her gittiğimiz yer, yenibir kale oluyor. Sanki şu köhneduvar “bizi, siz aşasınız diye yaptılar”diyor. Bizi buraya sığdıracaklarınısandılar ama yanıldılar. Biz burayasığmıyoruz. Taşmaya başladık, ak-maya başladık tüm sessizliğe inat.”

Ve bugün, bizler sürgün edildi-ğimiz hapishanelerin tek tek tutul-duğumuz hücrelerinde sevgili Erlerİbrahim’in dediğini yapıyoruz: “...her gittiğimiz yer, yeni bir kale olu-yor.”

Evet, faşizmin bütün bu köhneduvarlarını Genel Direnişimiz ileaşıyoruz...

Evet, bizi sindirdikçe buralarasığdıracaklarını sandılar ama işte birkez daha yanıldılar. Faşist AKP’ninsürgünlerine ve saldırılarına ceva-bımız Erler İbrahimce’dir.

Evet, Bir kez daha taşıp halkıniçine akmaya başladık. Ki GenelDireniş, halka güven ve halktan güçalmak demektir. Genel Direnişimiz’inyenilmezliği buradadır. Bu yanıyla,Genel Direniş, halk saflarının faşistAKP’nin OHAL saldırganlığı kar-şısında ileri mevzisidir.

Tayadlı Ailelerimiz’le birlikteGenel Direniş mevzisini ileri taşı-yoruz. Ak saçlı ana babalarımız, Ba-kırköy hapishanesinin önündeki ey-lemlerinden Galatasaray Lisesi önün-deki eylemlerine ulaşan kararlılık-larıyla OHAL’i emekçi ayaklarınınaltında ezip geçmişlerdir. Ki TA-

YAD’lı ailelerimize hücre-lerdeki evlatlarından bin se-lam olsun...

Özgür TutsaklarınBulunduğu Her Hücre,Genel Direnişin AteşliMevzisidir...

Faşist AKP’nin OHAL adı altındaülke genelinde ve tutsaklık koşulla-rında halk güçlerine yönelttiği sal-dırılar dizginsiz bir şekilde sürmek-tedir.

BİZ, Özgür Tutsaklar olarak, busaldırılara kendi cephemizden ilanettiğimiz Genel Direniş ile cevapveriyoruz. Bizim açımızdan artıkbütün hapishaneler, bütün hücrelerve dahi her bir Özgür Tutsağın bu-lunduğu her yer birer direniş mev-zisidir.

Faşist AKP’nin Adaletsizlik Ba-kanlığı, yaratıp savunduğumuz di-reniş mevzilerimizi dağıtabilmekiçin neredeyse bugüne kadar örneğigörülmedik biçimde sürgün sevk si-lahına sarılıyor.

Son bir ayda yaşanan sürgünlerinkısa listesi şöyledir:

İzmir 1 Nolu F Tipi hapishane-sindeki Özgür Tutsaklar Edirne FTipi Hapishanesi’ne; Sincan 1 NoluF Tipi Hapishanesi’ndeki Özgür Tut-saklar Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Ha-pishanesi’ne; Sincan Kadın Hapis-hanesi’ndeki Özgür Tutsaklar GebzeHapishanesi’ne; Edirne Hapishane-si’ndeki Özgür Tutsaklar Tekirdağ1 Nolu Hapishanesi’ne; BakırköyKadın Hapishanesi’ndeki Özgür Tut-saklar Silivri 9 Nolu Hapishanesi’ne;Bolu F Tipi Hapishanesi’ndeki ÖzgürTutsaklar Edirne F Tipi Hapishane-si’ne sürgün edildiler.

Şimdiden söyleyelim, bütün sür-günler, saldırı ve işkenceler beyhu-dedir. Çünkü amacına ulaşamaya-caktır. Çünkü artık bulunduğumuz

her yer, sürgün edildiğimiz her yergeride bıraktığımız yerlerden dahaateşli birer direniş mevzisine dö-nüşmektedir. Açık söyleyelim ki,bizi sürgün etmek, saldırmak ve iş-kence etmek faşist AKP’nin çözüm-süzlüğünden, güçsüzlüğünden başkabir şey değildir.

Faşist AKP Çözümsüzlükİçinde Acizce Saldırıyor...

Çözümsüzlüğe bakar mısınız:Edirne F Tipi hapishanesindeki yol-daşlarımızı Tekirdağ F Tipi hapis-haneye sürgün eden faşist akıl, İzmir1 Nolu F Tipi’ndeki yoldaşlarımızıda Edirne F Tipi’ne sürgün ediyor.Ne değişiyor yani?

Bunun adı Özgür Tutsaklar’ınGenel Direnişi karşısında acizliktir.Faşist AKP, Genel Direnişimiz ka-rışısında çoktan yenilmiştir. ÖzgürTutsakları oradan oraya sürgün etmekbu yenilginin dışa vurumundan başkabir şey değildir.

Bizler, Özgür Tutsaklar olarak,faşist AKP’nin her saldırısının altındaişte bu güçsüzlüğü, kriz halini gö-rüyoruz. Ve halkımızın o güçlü de-yimlerinden birisiyle diyoruz ki; zul-münüz artsın...

Özgür Tutsaklık, Tutsaklık KoşullarındaDevrimcilik Yapmaktır...

Faşist AKP’nin zulmü bizim Ge-nel Direnişimiz’i ezemez. Ve fakatbiz bir kez daha tarihe bir zafer gü-zelliği nakşetmiş olacağız. Bundanadımız gibi eminiz. Çünkü bizimtarihsel adımız: Özgür Tutsak’tır.

Nedir Özgür Tutsaklık? Bu so-runun cevabı Özgür Tutsak geleneğiyaratılarak tarihsel olarak verilmiştir.Özgür Tutsaklık, tutsaklık koşulla-rında devrimciliktir. Esir düşsenizde teslim olmayışınızdır.

Duvarları ufkunuz karşısında hiçhaline getirip onurunuzu savunup

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

HÜCRELERDE TEK BAŞINA OLUŞUMUZA BAKIP“SİZ KİME GÜVENİYORSUNUZ”

DİYORLAR BİZE. VE CEVAPLARINI ALIYORLAR: GENEL DİRENİŞ...

Page 21: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

umudunuzu büyütmenizdir. ÖzgürTutsaklık, halkın yenilmezliğinin tut-saklık koşullarındaki biçimlenişidir.

Götürüldüğümüz Her YeriÖzgürleştireceğiz...

Karşılaştığımız sürgün sevklerkarşısındaki tavrımız açıktır. Bulun-duğumuz ve götürüldüğümüz heryer, Özgür Tutsaklar için birer direnişmevzisidir.

Bakın, Büyük Direniş şehitleri-mizden Ali Rıza Demir, 19 Aralıkkatliamının ardından sürgün edildik-leri Kocaeli F Tipi’ndeyken ne di-yordu:

“... Buraları da özgürleştireceğiz.Mevzi kaybedebiliriz. Faşizm koşul-larında hiçbir demokratik mevzi kalıcıdeğildir zaten. Ama biz, kaybedilenmevzilerimizi yeniden kazanmasınıbiliriz.”

Ölüm Orucu şehidimiz Ali RızaDemir’in sözlerinde demokratik mü-cadelenin, anti-faşist mücadeleninnasıl yürütülmesi gerektiğinin özüvardır.

Evet; ama BİZ kaybedilen mev-zilerimizi yeniden kazanmasını bili-riz...

Şimdi saldırsın faşist AKP ki herzaman yaptığı şey budur... Oradanoraya sürsün... Kitaplarımızı yasak-lasın... Başaramayacaklar! ÇünküBİZ, kaybedilen mevzilerimizi ye-niden kazanmasını biliriz. Çünkükarşılaştığımız saldırılara taarruz ilekarşılık veririz.

Bakın, bugün tutsaklık koşulla-rındaki yasaklama, hak gaspı, hastatutsakların katledilmesi vb... saldırılaradiğer siyasi tutsaklarda muhatap ol-maktadır. Ama onlar direniş tavrıgöstermiyorlar.

Oportünizm, “OHAL var” deyipbekle-gör’cü bir pozisyonu tercihediyor. Ve böylece, halk kesimlerinede tavırsız kalmayı önermiş oluyorlar.Dilleri ne derse desin yaptıklarınınözü budur.

Bizler Özgür Tutsaklar olarak, ka-derimizi her zaman olduğu gibi halkı-mızın devrimci yürüyüşü ile birleştiriyorve Genel Direnişimiz’i OHAL saldırı-larına karşı sürdürüyoruz.

Derler Ki “ Ohal Var, NasılBaşaracaksınız...”

Özgür Tutsaklar olarak diyoruzki; Faşizmin OHAL’ine, saldırılarınakarşı direnmekten, demokratik mev-zileri savunmaktan başka yol yoktur.Çünkü diğer bütün yollar, faşizmintahakkümü altına girmektir. Sadecedireniştir, faşizmin tahakkümünü bo-zacak olan.

Derler ki “OHAL var nasıl başa-racaksınız...”

Böyle söyleyenlere Ölüm Orucuşehidimiz Hamide Öztürk’ün sözle-riyle cevap veriririz: “... Başarmamızınönünde hiçbir güç duramaz. Zatenbizim için (Ateş Geçitleri’nde Diye-nekes’in dediği gibi) önemli olan,sıradan olanı, sıradan olmayan şartlaraltında yapabilmektir. Biz de bunuyapıyoruz. Biz bu ateş çemberininarkasından gelecek zaferi görüyoruzya, bu en büyük gücümüz işte. Belkitek kişi kalırız, belki hiçbirimiz kal-mayız. Ama yarından bugünlere dö-nüp baktığında tarih; gidenlerle değil;direnenlerle, kahramanlık yaratanlarlayazılıyor...”

Bugün bulunduğumuz her hapis-hanede, tek tek tutulduğumuz hüc-relerde Genel Direnişimiz’in gereğiniyapıyoruz.

Yürek Silahını KuşandıkVe Basıyoruz Tetiğine...

Çoğu yerde ziyaret ve telefon ya-saklamaları altındayız. Kendi ara-mızda ve ailelerimizle iletişim içindedeğiliz. Ama bütün bunlara rağmentek bir yürek ve ortak bir akıl olarakdüşünüp davranıyoruz. İşte bu bizimyok edilemeyen tarihsel gücümüzdür.

Özgür Tutsaklar tarihin içinde ya-şıyoruz, çünkü o tarihi biz yazıyoruz.

Büyük Direnişimiz’in sıra nefer-lerinden Kevser Mırzak, 19 Aralıkkatliam günlerini anlatırken, bakınne diyordu:

“... Silahımız mı vardı? Hayır;ama Gazi Marşı ‘nda söylendiği gibi,“Taş, sopa, benzin elde silahtır... Gü-cümüz vatana sevdamızdandır” şia-rıyla; mekanımızdaki her şey, en ufakbir çöp bile ne işimize yarar diye ba-kılarak silah haline dönüştürülmeye

çalışılıyordu. Ama YÜREK SİLAHTIasıl olarak. Kurşunlarının, bombala-rının, her şeylerinin karşısında; ka-rarlılığımızdı esas olan.”

Ve bugün, durum aynıdır. Hapis-hanelerde Genel Direnişimiz’i sür-dürürken gerçek ve tek silahımızYÜREK’tir.

“Yürek” denilen, “yüreklilik” de-nilen olgu, moral üstünlüktür. Ka-rarlılıktır. Moral üstünlüğü yaratan,cüret ve emektir. Cüret ve emek isedevrimci iradenin eseridir.

Faşizmin ezmek istediği işte budur.Devrimci irademizi ezmek istiyorlarama başaramıyorlar. Bu bir irade çar-pışmasıdır. Faşizmin OHAL’ine karşıÖzgür Tutsakların devrimci iradesidirçatışan.

Biz bu çarpışmada zafere kilit-lenmişliğimizle güçlüyüz. Güçlü ol-mak, haklılığından vazgeçmemektir.Güçlü olmak, direnmektir.

Faşizmin Hesabını Kitabını Bozacağız

Büyük Direnişimiz’in muzafferşehitlerinden Ayşe Baştimur’un ifa-desiyle söylersek:

“... Kenetlendiğimiz tek şey varşimdi: Zafer! Hiçbir gücün, zorunengelleyemeyeceği zafer günü. İna-nıyorum ki, engel olamayacaklar.Hesapları, planları ne olursa, o he-saplarını bozmanın yolunu mutlakabulacağız.”

Sevgili Baştimur Ayşe’nin vurgu-ladığı gibi devrimcilere düşen görev,“ne olacak” diye beklemek değil fa-şizmin planını, programını bozmaktır.Açık olan şu ki, faşizmin halka yönelikbütün planlarının özünde halka başeğ-dirmek vardır. Faşist AKP’nin OHALprogramının özü ve kapsamı da budur.Amaç, halkı sindirmektir.

Halk güçlerini sindirmek için dev-rimci tutsakların başeğmezliğini, di-rengenliğini erozyona uğratmak şarttır.Faşist AKP işte bunun için saldırıyor.İşte bunun için kitaplarımızı yasak-lamaya kalkıyor. Sürgün sevkleri, buamaçla uyguluyor.

Ama başaramayacak, çünkü sal-dırılarının karşısına Genel Direnişimizile çıktık. Çok açık olarak tarihe yaz-

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

21İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 22: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

dık: Faşist AKP’nin OHAL’i varsa,Özgür Tutsakların da Genel Direniş’ivardır...

Bu bizim geleneğimizdir. Bakınşehidimiz Ali Rıza Demir ne diyordu:“... Halk düşmanlarının saldırısınakarşı, halkın umudunu savunmakgeleneğimizdir. Geleneğimizin ge-reğini yapmaya hazırım. Bunu dahaönce de söyledim ve söz ağızdan çı-kınca, geriye kalanı, gereğini yap-maktır.”

Genel Direnişimiz’in siyasal muh-tevası vardır bu sözlerde: Halk düş-manlarının saldırısına karşı, halkınumudunu savunmak...

Kitap yasaklamaya kalkmanınanlamı açıktır... Bunca saldırının an-lamı açıktır...

Faşist AKP’nin Adaletsizlik Ba-kanlığı’ndaki paralı askerleri bu sal-dılarıyla sonuç alacaklarını zanne-debilirler. Oysa tarihsel olarak ortayaçıkacak olan tek bir sonuç vardır.

Büyük Direniş şehitlerinden CengizSoydaş’ın sözleriyle ifade edersek:

“... Sürecin omuzlarımıza yük-lediği misyonun bilincindeyim. Çokyazıldı, çok anlatıldı. Düşman daamacını gizlemiyor zaten. Açık oy-nuyor. Devrimci Hareket’i tasfiyeedeceğim.. diyor. Nasıl ve neler ya-pabileceğini Ulucanlar’da gördük.Kurşun ve bombalarla, işkenceyleyoldaşlarımızı katletti. Elinden geleniardına koymadı. Bu kadar vahşile-şeceğini bilmiyor değildik. Kazananbiz olduk. Amacına ulaşamaması biryana, yüzlerce Parti-Cepheli tutsağınsavaşma azmi, kini, intikam hırsı

kat be kat arttı.” Faşist saldırılar karşısında direnip

taarruz edenlerin tarihsel kazanımıişte budur: Savaşma azmi, kin veintikam hırsı kat be kat artar...

Faşizmin cehaletini kuşanmışolan AKP’li hapishane idareleri, hüc-releri tutuşturan yoldaşlarımızı “infazyakma” ile tehdit etmektedir. Kiyapmadıkları bir şey değildir. İnfazyakarak yoldaşlarımızın tahliyelerinimi geciktireceksiniz, buyrun yapın.Suçlarınıza yeni maddeler ekleyin.Hücrelerinizi yakarak, sizin faşistvarlığınızı tutuşturuyoruz zaten.

“İnfaz yakma” tehditi öyle mi?..Alın infazınızı da, tehditinizi de ba-şınıza çalın.

İyi bilinsin ki, Ahmet İbili’den Gü-nay Öğrener’e birkaç ay sonra tahliyeolacakken direnişin alınbandını kuşanıpşehit düştüler. Sevgi Erdoğan’dan Fat-ma Koyupınar’a yoldaşlarımız tahliyeedildikten sonrada direnişi sürdürürkenşehit düştüler...

Özgür Tutsaklar için içerisi-dı-şarısı yoktur. Mekanın bir önemiyoktur. Esas olan, faşizme karşı di-renip taarruz etmektir. İşte bu taarruzukuşanmaktır Özgür Tutsaklık...

Kitaplarımızı yasaklamaya kalkanAKP’li cahil faşistlere söyleyelimki; Biz bir kez daha direnişin kitabınıyazıyoruz.

Siz kitap yasaklamayla uğraşırken,biz yeni kitapları kanımızla yazıyoruztarihe...

HALKIMIZA, YOLDAŞLARI-MIZA, DOSTLARIMIZA VEÖZELLİKLE LİSELİ DEV-

GENÇ’LİLERE SESLENİYORUZ:Faşizmi bir kez daha omuz omuzayeneceğiz. Haydi o zaman, direniptaarruz etmenin vaktidir... Genel Di-renişimiz’in sesini, faşist AKP’ninsuratına çarpmanın vaktidir...

Biz nasıl ki, hapishane hücrelerinidireniş mevzisine çeviriyorsak, ha-yatın nefes alıp verdiği her yanaGenel Direniş’imizi taşıyalım. Kiduymayan kalmasın, AKP faşizmininOHAL’ine karşı direniyor ÖzgürTutsaklar.

Yoldaşlar! Hücrelerdeyiz. Eşyalarımız yağ-

malandı. Çoğumuz yarı çıplak du-rumundayız. Birbirimize ulaşamı-yoruz. Mektup, telefon ve ziyarethaklarımız gasp edildi. Sabah-akşamsayımları işkence saldırılarına dön-üştürüldü. Ve saldırırken tek başınaoluşumuza bakıp “Siz kime güveni-yorsunuz” diyorlar bize.

Merak etmeyin, cevaplarını ve-riyoruz: Halkımıza, yoldaşlarımıza,yüreğimize ve Tayadlı Ailelerimizegüveniyoruz.

Diyorlar ki, “Artık OHAL var,bize boyun eğeceksiniz, her dediği-mizi yapacaksınız...”

Öyle mi... Onlara, İbili Ahmetler’den yadigar

cevabımızı veriyoruz: Bir canımızvar, feda olsun halkımıza... Ve şehitİbrahim Erler’in dediği gibi taşıyor,akıyoruz halkın içine...

Grup Yorum İzmir- Konak veÇiğli koro çalışmaları devam ediyor.5 ve 6 Ağustos'ta yapılan çalışmalarda12-13 Ağustos'ta Dersim'de yapılacakolan Anadolu Halk Festivali konu-şularak başlandı. Daha sonra yapılanses ısıtma çalışmaları, nota çalışmasıve ardından belirlenen Ege türküleriseslendirildi. Çalışmalar 2 saat kadarsürdü.

Sorunlarımızı BirliğimizinGücüyle Çözeceğiz

İzmir Doğançay Mahallesi’nde 6Ağustos’ta Halk Cephesi’nin yaptığıanket çalışmasının sonuçları ozalithalinde mahallenin çeşitli yerlerineasılarak halk bilgilendirildi. Doğan-çay’ın temel sorunları ve çözüm öne-rilerinin yazılı olduğu ozalitler asılırasılmaz halk okumaya ve sorular sor-maya başladı. Yine mahalle halkınınbir araya gelmesiyle kurulacak birkurul ile belediyeyle görüşülecek. 3Ağustos’ta yapılan çalışmada 4 ozalitasıldı.

Bedreddin Oyunu 1 Mayıs Mahallesinde Gösterime Sunuldu

1 Mayıs mahallesinde 3 Ağus-tos’ta gösterime girecek Bedreddinoyunun tanıtımı yapıldı. Tiyatroyaçağrılan halka 7 Ağustos Pazar günümahallede yapılacak yürüyüşün deduyurusu yapıldı. 110 afişin asıldığıçalışmada yüzlerce bildiri de 1 Mayıshalkına ulaştırıldı. 5 kişinin katıldığıçalışma 2 saat sürdü.

Korolarımızla Sesimizi Her Tarafa Yayacağız

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!22

Page 23: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Özgür Tutsaklık geleneği 12 EylülCuntasının hapishanelerinde işkenceve tecrit baskısı altında yaratıldı. Herkoşulda direnme kültürü, siyasi çiz-giden ve bu çizginin yarattığı hayatbiçiminden vazgeçmemenin sonucuy-du. O hapishanelerde kaç direniş, kaçdestan, kaç kahramanlığın yaratıldığınıtarih tüm ayrıntılarıyla yazıyor. ÖzgürTutsaklara aylarca aile ve avukatgörüşü yaptırmadılar. Hücreden hüc-reye işkence ile atıldılar. Arkadaşla-rından uzak yerlerde tutuldular. Bir-birleri ile iletişimi kesmek için hertürlü yöntemi denediler. Onlara gün-lerce falaka işkencesi uyguladılar.

Mahkemelere, hastanelere gider-ken askerin bir dizi işkencesindengeçmeleri gerekiyordu.

12 Eylül’ün, o halkın büyüyenumudunu yok etmek için çalıştığıkaranlık dönemlere rağmen, ne ko-lektivizmi yaşamalarını engelleye-bildiler, ne üretmelerinin önüne ge-çebildiler. Direnen, direnerek üretenve üreterek umut oldular Özgür Tut-saklar. İnsan iradesinin üstünden ge-lemeyeceği hiçbir engel yoktur. Güçlüolan faşizmin vahşi yöntemleri, ya-saları değil; inancına bağlı ve geleceğikurma iddiasında olan insandır, dediözgür tutsaklar. Ne idam cezalarıkorkuttu onları ne de ahlaksızca ya-pılan işkenceler. Peki nedir bu dire-nişin ana nedeni? Siyasi kimliklerinintanınmasını ve haklarının gasp edil-memesini istiyordu tutsaklar. İşken-ceye son verilmesini, kağıt, kalem,kitapların verilmesini, davaların ka-nunlarda yazan usulüne göre yürü-tülmesini, avukat ve aile görüşününyapılmasını istediler. Bunlar kanun-larda ve anayasada tutsaklara tanınanhaklar. Keyfi uygulamalardan ve ce-zalandırmalardan vazgeçilmesini is-tediler. Örneğin, hapishane idaresikoğuşlardaki kalemleri ele geçirmek

için defalarca koğuşlara operasyonlaryapmıştır. Operasyonun ismine “ka-lem operasyonu” denilmiştir. Bunarağmen hiçbir koğuşta ne kitap nede kalem eksik olmamıştır. Tutsaklarbaskıları ve keyfi uygulamaları aşmışve ne kitapsız bırakmışlardır kendi-lerini ne de kalemsiz. Yaratıcılıklarınıve geniş ufuklarını direniş içinde bü-yütmüşlerdir.

Kitap Hakkını Savunmak Yaşama Hakkını Savunmaktır

Hapishanelerin işlevi kişilerin fi-ziki olarak hapsedilmesinden çokdüşüncelerin hapsedilmesi ve düşün-celerinin baskı altında tutularak de-ğiştirilmesidir.

Hapishanelerin bu işlevine yasa-larda açıkça yer verilmez. Sadecekişinin özgürlüğünün sınırlandırıldığıifade edilir. Hapishanelerin ıslahadönük bir amaçlarının olduğu ve tut-sakların hasta olduğu vurgusu ilkkez F tipi hapishanelerin yürürlüğegirmesinden 4 yıl sonra 2004 yılındayürürlüğe giren Ceza ve GüvenlikTedbirlerinin İnfazı Hakkında Ka-nunda yer verildi. Bu kanun 7. Mad-desi şöyledir :

İyileştirmede başarı ölçütü MADDE 7.- (1) Hapis cezalarının

infazında hükümlülerin iyileştirilme-leri amacını güden programların ba-şarısı, elde ettikleri yeni tutum vebecerilerle orantılı olarak ölçülür.Bunun için iyileştirme çabalarınayönelik olarak hükümlünün isteklibulunması teşvik edilir.

(2) Hapis cezasının, kendisindevar olan zararlı etki yapıcı niteliğinimümkün olduğu ölçüde azaltacakbiçimde düzenlenecek programlar,usûller, araçlar ve zihniyet doğrul-tusunda yerine getirilmesi esasınauyulur. İyileştirme araçları hüküm-

lünün sağlığını ve kişiliğine olansaygısını korumasını sağlayacak usûlve esaslara göre uygulanır. Bu maddeaçıkça tutsağı hasta kabul etmekteve iyileştirilmesi için çalışacaklarınıifade etmektedir. F tipi hapishanelerdeiyileşme demek düşüncelerini inkaretme ve değiştiğini ifade etmektir.Bu yönde değişim sağlayanların iyi-leştiği varsayılır ve açık hapishanelereya da tecrit politikasının daha az uy-gulandığı bir hapishaneye sevk edi-lirler… Böylece onları ödüllendirmiş!olurlar. İyileştirme! belirtisi göster-meyenler için ise devlet sürekli yeniyöntemler ve yeni saldırılar gelişti-riyor. Bugün bu saldırının adı kitaphakkının sınırlandırılmasıdır. Bu kitapsınırlaması, din kitapları için geçerlideğil. İstediğiniz kadar din kitabıbulundurabilir ama sizi besleyen, dü-şüncelerine can ve coşku katan ki-tapların içeriye girmesi ve bulundu-rulması yasak. Bu yasağın gizlenensiyasi bir amacı vardır. Şimdi ÖzgürTutsaklar bu gizlenmeye çalışılanamacı teşhir etti ve kabul etmedik-lerini ilan ederek direnişe geçtiler.Özgür Tutsaklar kitap hakkının sı-nırlandırılmasını kabul etmediklerini,uygulanmaya sohbet hakkının tamolarak uygulanmasını, sürgün sevk-lerin durmasını ve hasta tutsaklarınkatledilmesi politikasından vazge-çilmesini istiyor. Özgür Tutsaklıkkimliği kanla, canla, direnişlerle sal-dırılar karşısında asla geri adım at-mayarak kazanıldı. Yasalarla kaza-nılmadı ki yasa ya da genelgelerlegeri alınabilsin. 2000 – 2007 büyükdireniş döneminde 122 kez ölümüyenerek kanıtlanmıştır bu durum.Ölümü yenenlerin tarihinden bakındevletin yeni saldırılarına. Devletinzafer kazanması mümkün mü? Değilelbette. Kazanan faşist AKP değildirenen Özgür Tutsaklar olacaktır.

ÖZGÜR TUTSAKLAR DİRENİYOR ÖZGÜR TUTSAKLAR DİRENİYOR GELENEK BÜYÜYOR!...GELENEK BÜYÜYOR!...

Halkın HukukBürosu

Kitap Hakkını Savunmak Yaşama Hakkını Savunmaktır

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

223İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 24: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

“Küçük ya da büyük birinsan topluluğunu yönetebilmen

için insanı kendin kadar iyi tanıman,kendin kadar en azından sevmen gerek,şart bu. Başka türlü, kimseyi inandıra-mazsın kendine, kimseden anlayış gö-remezsin. Bu işe kendini vermen gerek.Bana öyle geliyor ki hayatımızda yap-tığımız en ciddi iş beslediğimiz en büyükistek başkasını sevebilmek, kendimizisevdirebilmektir. Ama sevebilmek, sevgiyikazanabilmek için, bütün yaşatılan, bü-tün amaçları bakımından doğruyu söy-lemen gerekir” (Haydari Kampı)

Şafak ve Bahtiyar iki Cepheli ada-let savaşçısı…

Şafak’ın bakışları, öngörülü, her-kese her işi yaptırabilen eğitici yanı…

Bahtiyar’ın gülüşü, sıcaklığı, insanilişkilerindeki özenli tavrı…

İkisi de adalet için bakan ve gülensavaşçılar…

Savaşçı kimdir peki? Doğal olan,sevmeyi, yemeyi, içmeyi, gülmeyi,soluk almayı herkes gibi yapandır.Şafak gibi bakan, Bahtiyar gibi gülendir.

Savaşçı hesapsızdır, halkına canınıfeda edendir. Savaşçı kendini gelişti-ren, eğiten, öngörülü olan, kendisinisevdirebilendir de. Savaşçının çev-resindeki insanlar tarafından sevil-mesinin kaynağında onun emeği var-dır. Halk ve vatan sevgisi vardır. Çün-

kü halkını seven, halk tarafından se-vilir. Halkına güvenene halkı tara-fından güven duyulur.

Halkı için, vatanı için kendisini

tereddütsüz feda edebilenler yaşam-larında da örgütleyicidirler.

Şafak bakışlı olabilmek için prog-ramlı olmalıyız, disiplinimize özen gös-termeliyiz. İşimizi, geç kalmadan, za-manında bitirebilmeyiz. Bahtiyar’ıngülüşüyle, dikkatli olmalı, ideolojiksağlamlığımızı kuşanmalıyız. Her Cephesavaşçısı düşmanı tanıyan, savaşın nasılarttığını gören ve ona göre politikalarüreten olabilmelidir. Düşman her sa-

vaşçımızın, adalet savaşçısı olduğunubilmelidir. Düşmanımız savaşçılarımız-dan korkar çünkü halka ve yoldaşlarına,büyük küçük demeden emek harcamış,kendilerini sevdirmişlerdir. Şafak veBahtiyar olmak da böyledir. Şafak po-litika üreten, öngörülü olandır. Bahtiyarözenli… En doğal halleriyle adalet sağ-ladılar.

Savaşçı; elleriyle, yüreğiyle, bey-niyle zafere gidendir. Sorunlara çözümbulan, herkesi eğitebilendir. Mahallede,çatışmada, okulda, kantinde iş yaptı-rabilendir savaşçı. Savaş alanındakorkuya kapılmadan, umutsuzluğadüşmeden savaşandır.

Şafak ve Bahtiyar olmak; halkına,yoldaşlarına bağlı olmak, zaferimizinyaratıcısı şehitlerimize olan inançla,onların donanımıyla hareket edebil-mektir. Şafak, bakışıyla; Bahtiyar gü-lüşüyle düşmanın karşısına “varsacesaretiniz gelin” diyen olmuşlardır.Şimdi her insanımızın, savaşçımızıngörevi onlar gibi bakabilen, gülebilen;onların inancıyla savaşa katılabilenolmaktır.

Ne önde ne arkada içimizden biriolarak; yoldaşlık bilinciyle, yaratıcılıkla,kararlı ve militan tavrımızla, Şafakbakışlı, Bahtiyar gülüşlü savaşçılar ol-malıyız. Adalet savaşçılarımız yaşıyor!Biz de bu savaşta olmalıyız.

ŞAFAK BAKIŞLI, BAHTİYAR GÜLÜŞLÜ...ŞAFAK BAKIŞLI, BAHTİYAR GÜLÜŞLÜ...

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve

Biz

Savaşçının çevresindekiinsanlar tarafından

sevilmesinin kaynağında,onun emeği vardır. Halkve vatan sevgisi vardır.

Çünkü halkını seven, halktarafından sevilir.Güvenene, halkı

tarafından güven duyulur. Halkı için, vatanı için

kendisini tereddütsüz fedaedebilenler yaşamlarında

da örgütleyicidirler.

TAYAD'lı Ailelerin 6 Ağustos'ta Galatasaray LisesiÖnünde "AKP OHAL bahanesiyle devrimci tutsaklarasaldırıyor izin vermeyeceğiz" sloganıyla yapacağı basınaçıklamasına AKP’nin katil polisleri saldırdı!

Basın açıklamasından önce Galatasaray Lisesi önünegiden TAYAD’lı Barış Önal, Nuri Cihanyandı ve Murat Al-demir’e polis, OHAL uygulamalarından dolayı eylemi yap-tırmayacaklarını söyledi. Bunun üzerine ajitasyon çekerekhalka hapishanelerde yapılan saldırılar, işkenceler ve kitapyasağı hakkında bilgi vererek tutsakların direnişlerini anlattılar.Ve tüm halka tutsakları sahiplenme, OHAL’e karşı direnmeçağrısı yaptılar. Polis TAYAD’lılara saldırarak Barış Önal,Nuri Cihanyandı, Murat Aldemir’i işkenceyle gözaltına aldı."Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur", "Anaların ÖfkesiKatilleri Boğacak", "Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz","İşkence Yapmak Şerefsizliktir" sloganları attılar.

Saat 17.00’de eyleme gelen TAYAD’lı aileler gözaltılarıöğrenmeleri üzerine, polisin tüm tehditlerine rağmen pan-kartlarını açarak basın açıklamasını okumaya başladılar.Açıklama okunmaya başlanır başlanmaz polis, pankartı veokunan açıklama metnini çaldı. Sesli çağrılarına devameden aileler, sözlü olarak halka eylemlerinin nedenlerinipolisin saldırısını ve içeride tutsaklara yapılan saldırılarıanlatan konuşmalar yaptılar. Galatasaray Lisesi’nden Tünel’ekadar devrimci tutsakları destekleyen ve işkencecileri teşhireden sloganlar atan TAYAD'lı aileler, OHAL’in uygulamalarınıtanımayacaklarını haykırdılar. Sloganlarla gözaltına alınanTAYAD’lıların tutulduğu Karaköy Karakolu önüne gelindive orada TAYAD’lılar sahiplenildi. Karakol önünde işkenceyapmak şerefsizliktir sloganını atan TAYAD’lılar gözaltın-dakilerin ihtiyaçlarını karşılayarak onları beklemeye ve sa-hiplenmeye devam ettiler.

Galatasaray Lisesi Önünde TAYAD’lı Ailelere Saldırı! OHAL’i Tanımıyoruz!

24

Page 25: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

1-) Leninizm nedir vehangi koşullarda gelişti?

Leninizm, Stalin’in tanımıyla“...emperyalizm ve proleter devrimlerçağının Marksizm’idir. Tam söylemekgerekirse: Leninizm, genel olarakproleter devrimin teorisi ve taktiği,özel olarak proletarya diktatörlüğü-nün teorisi ve taktiğidir.” (Eserler,Cilt:6, Syf:78)

Marks ve Engels’in kapitalizminserbest rekabetçi döneminde geliş-tirdikleri teorinin hayat bulacağı mad-di zemin, emperyalizm dönemiylebirlikte ortaya çıkmıştır... Lenin, 2.Enternasyonal oportünistlerinin unut-turmaya ve çarpıtmaya çalıştıklarıMarksizm’i işte bu koşullarda sahip-lenip geliştirerek daha da ileri taşımamisyonunu üstlenmiştir. 2. Enternas-yonal oportünizminin Marksizm’içarpıtmalarına karşı çıkıp, bunlarakarşı amansız bir savaşı başlatırkenaynı zamanda yeni koşullarda, yaniemperyalizm koşulları içinde Mark-sizm’in teori ve taktiklerini yenidenele alıp geliştirme görevini üstlen-miştir... Marks ve Engels’in devlet,devrim, sınıflar ve toplumlara ilişkintemel belirlemelerini günün koşul-larına uyarlayarak proleter devriminmaddi koşullarının nasıl geliştiğininteorisiyle Marksizm hanesine katkıdabulunmuştur.

Lenin, emperyalizmi “can çekişenkapitalizm” diye niteledi. Niçin?Çünkü emperyalizm, kapitalizminçelişkilerinin en yüksek seviyeyeulaştığı, en uç sınıra geldiği noktadır.Emperyalizm dönemiyle birlikte ka-pitalizm sürekli kriz evresine girmişve bu nedenle de devrimin objektifkoşulları da ortaya çıkmıştır.

2-) Lenindevrimi veproletaryadiktatörlüğününasıl tanımlar?

Lenin, kapitalizminemperyalizm döne-miyle birlikte zorun-lu uygunluk yasası-nın bozulduğunu tes-pit eder... Ve bu dö-nemi devrimler dö-

nemi olarak tanımlar... Emperyalizmeilişkin yaptığı tahlillerde, devlet vedevrim sorununu ele alışında Mark-sizm’e dayanarak yaptığı tahliller ilebu sonuca varmıştır.

“Emperyalizm, proletarya top-lumsal devriminin hemen öncesidir.”(Emperyalizm, Kapitalizmin En Yük-sek Aşaması)

Ve Lenin, çıkardığı sonuçlarlabirlikte devrimin nasıl gerçekleşece-ğini, bunun strateji ve taktiklerini debelirleyerek ortaya koyar...

Lenin, devrimi tanımlarken varolan devlet aygıtının yıkılıp, yerineproletaryanın diktatörlüğünün geçi-rilmesini anlatır... Bunu da Marks’ınyaptığı tanımların, emperyalizm ön-cesi döneme ait yanlarını birkenara atarak, emperyalizmdöneminde kazandığı içeri-ğiyle birlikte şöyle anlatır:

“Bugün, 1917’de, birincibüyük emperyalist savaş ça-ğında, Marks’ın bu sınırla-ması (Amerika ve İngiltere’dedevleti yıkmadan ele geçir-me-bn) artık geçerli değildir.Amerika gibi İngiltere de,Anglosakson özgürlüğünün(militarizm ve bürokratizmyokluğu) dünyadaki bu enbüyük ve son temsilcileri de,her şeyi kendilerine bağım-lılaştıran ve her şeyi kendiağırlıkları altında ezen askerive bürokratik kurumların aşa-ğılık ve kanlı Avrupai batak-lığı içine boylu boyunca bat-tılar. Şimdi, Amerika’da ol-duğu gibi İngiltere’de de,“her gerçek halk devrimininilk koşulu”, (bundan böyle

bütün emperyalist ülkelerde olduğugibi, bu ülkelerde de, 1914’ten 1917’yedek, “Avrupai” bir yetkinliğe erişti-rilmiş olan) “hazır devlet makinesini”parçalamak, yıkmaktır.” (Lenin, Dev-let ve Devrim)

Bu devlet makinesinin hangi ko-şullarda ve nasıl yıkılıp, parçalana-cağını da Lenin birçok eserinde ay-rıntılı olarak ele alır... Lenin, en özethaliyle bir ülkede devrimin olabilmesiiçin “yönetenlerin yönetemez, yöne-tilenlerin de artık eskisi gibi yönetil-mek istemediği” koşulların oluşma-sıyla, devrimin de objektif koşullarınınoluştuğunu söyler. Ki bunu sağlayanda en başta emperyalist döneminilişki ve çelişkileridir. Bu objektifkoşullar altında proletarya partisiningörevi, kitleleri devrim için örgütle-mek ve harekete geçirmektir... Vedevrimin olabilmesi için kitlelerinönemli bir kesiminin desteğinin alın-masını şart koşar... Lenin “devrimkitlelerin eseridir!” der ve proletaryapartisinin kitleleri örgütlemek içinseferber olmasını öğütler.

Öte yandan proleter devrimin it-tifaklarını ve düşmanlarını net olarakortaya koyan Lenin, devrimde zorunrolünü ve önemini de açık ve net

Leninizm, Stalin’intanımıyla “...emperyalizmve proleter devrim çağının

Marksizm’idir. Tam söylemek gerekirse:Leninizm, genel olarak

proleter devrimin teorisi vetaktiği, özel olarak

proletarya diktatörlüğününteorisi ve taktiğidir.” Marksve Engels’in kapitalizmin

serbest rekabetçidöneminde geliştirdikleriteorinin hayat bulacağı

maddi zemin, emperyalizmdönemiyle birlikte ortaya

çıkmıştır.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10LENİNİZM

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

25İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 26: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

olarak belirtir. Lenin için dev-rim; kitlelerin örgütlenip si-lahlanarak ayaklanmasıyla ger-çekleştirilecektir...

Gerçekleştirilecek olan dev-rimle parçalanan devlet me-kanizmasının yerine ise, pro-letarya diktatörlüğü inşa edi-lecektir. Proletarya diktatör-lüğünün zora başvurmasınıngerekliliği üzerinde dururkenşunları söyler:

“Bu baylar (anti-otoriter-ler) hiç devrim gördüler mi? Devrim,hiç kuşkusuz olabilecek en otoriterşeydir, nüfusun bir bölümünün kendiiradesini tüfek, süngü ve top gibihepsi de pek otoriter olan araçlarlaöteki bölümüne zorla kabul ettirdiğibir eylemdir; ve yenen taraf, ege-menliğini silahlarının gericilerdeyarattığı korkuyla korumak zorun-dadır. Ve eğer Paris Komünü, bur-juvaziye karşı silahlı bir halkınotoritesini kullanmasaydı, bir gün-den çok tutunabilir miydi? Tersine,onu bu otoriteyi çok az kullanmışolmakla kınayamaz mıyız?” (Lenin,Seçme Eserler)

Ve kurulacak yeni tipteki devletmekanizmasının yani proletaryadiktatörlüğünün özünü de şu söz-leriyle ortaya koyar:

“Parti programımızın ve SovyetAnayasası’nın ilan ettiği şeyler ye-rine getirilmemişse, bu devlet, bi-rilerinin diğerlerini ezmesi içinbir makinedir. Ve biz bu makineyi,sermayenin iktidarını devirmek zo-runda olan sınıfın eline alacağız.Devletin genel eşitlik anlamınageldiğine dair tüm eski önyargılarıbırakacağız. Bu bir sahtekarlıktır:sömürü olduğu müddetçe, eşitlikolamaz. Çiftlik beyi işçiyle, açtokla eşit olamaz. İnsanların önün-de batıl inançlı bir saygıyla dur-dukları ve tüm halkın iktidarı ol-duğu eski masalına inandıklarıkendine devlet diyen makineyi —bu makineyi proletarya bir kenaraatar ve şöyle der: bu bir burjuvayalanıdır. Bu makineyi kapitalist-lerin elinden aldık, kendi elimizealdık. Bu makineyle ya da bu so-payla her türlü sömürüyü yok ede-

ceğiz ve dünyada artık sömürü ola-sılığı kalmadığında, artık toprak sa-hipleri, fabrika sahipleri kalmadı-ğında, bazıları açlık çekerken diğer-leri tıka basa tok olmadığında —ancak bunun olasılığı kalmadığında,ancak o zaman bu makineyi hurdaya

çıkaracağız. O zamanartık devlet olmaya-caktır, sömürü olma-yacaktır. KomünistPartimizin bakış açısıbudur.” (age)

3-) Leninizm’inparti - örgüt an-layışı nasıldır?

Lenin’de parti veörgüt anlayışını Stalin,belli başlıklar altında

toparlayarak anlatır... Bu başlıklarınher biri Leninist parti anlayışının te-mel özelliklerini de ortaya koyar...Bunları sıralarsak:

“1. Parti, işçi sınıfının öncü müf-rezesi. Partinin her şeyden önce işçi

sınıfının öncü müfrezesi olması ge-rekir. Partinin, işçi sınıfının en iyiunsurlarını, bu unsurların dene-yimini, devrimci ruhunu, proletaryadavası uğruna sonsuz özverisiniemmesi gerekir. Ama partinin, ger-çekten bir öncü müfreze olmasıiçin, devrimci teori ile, hareketinyasalarının bilgisiyle, devrim ya-salarının bilgisiyle silahlanmış ol-ması gerekir. (...)

Parti, proletaryanın savaş kur-may heyetidir.

Ama parti, yalnızca öncü müf-reze olamaz. Aynı zamanda, sınıfınbir müfrezesi, sınıfın bir parçası,varlığının bütün kökleri ile onasıkı sıkıya bağlı bir parçası olma-lıdır. Öncü müfreze ile işçi sınıfınınarta kalanı arasındaki fark, partiüyeleri ile partisizler arasındakifark, sınıflar yok olmadıkça, pro-letarya başka sınıflardan gelenunsurlarla kendi saflarını tamam-lamadıkça; işçi sınıfı bütünü ileöncünün düzeyine yükselmedikçe,ortadan kalkamaz...

2. İşçi sınıfının örgütlü müfrezesiolarak parti. Parti, yalnızca işçisınıfının öncü müfrezesi değildir.Eğer bu sınıfın savaşımını gerçek-ten yönetmek istiyorsa, sınıfın ör-gütlü müfrezesi de olmalıdır. Ka-pitalizm koşullarında, partininödevleri son derece yaygın ve çe-şitlidir. Parti, iç ve dış gelişmesininson derece çetin koşulları içinde

Lenin, en özet haliylebir ülkede devrimin

olabilmesi için“yönetenlerin yönetemez,

yönetilenlerin de artıkeskisi gibi yönetilmekistemediği” koşulların

oluşmasıyla devrimin deobjektif koşullarının

oluştuğunu söyler. Kibunu sağlayan da en

başta emperyalistdönemin ilişki ve

çelişkileridir. Bu objektifkoşullar altında

proletarya partisiningörevi kitleleri devrim içinörgütlemek ve harekete

geçirmektir... Ve devriminolabilmesi için kitlelerin

önemli bir kesiminindesteğinin alınmasını şart

koşar... Lenin “devrimkitlelerin eseridir!” der ve

proletarya partisininkitleleri örgütlemek için

seferber olmasını öğütler.

Lenin, emperyalizmi “can çekişenkapitalizm” diye niteledi. Niçin?

Çünkü emperyalizm, kapitalizminçelişkilerinin en yüksek seviyeye

ulaştığı, en uç sınıra geldiği noktadır.Emperyalizm dönemiyle birlikte

kapitalizm sürekli kriz evresine girmişve bu nedenle de devrimin objektif

koşulları da ortaya çıkmıştır.

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!26

Page 27: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

proletaryanın savaşımına klavuzluketmeli; durum saldırıyı gerektiriyorsaproletaryayı saldırıya geçirmeli; du-rum geri çekilmeyi gerektiriyorsa,proletaryanın güçlü hasmının dar-belerinden sakınmasını sağlamalı;partisiz, örgütsüz işçi kitlesinin mil-yonlarına disiplin ruhunu ve sistemlisavaşımı, örgüt ruhunu ve dayanık-lılığı kazandırmalıdır. Ama parti, an-cak kendisi de disiplinin ve örgütruhunun somut örneği ise; ancakkendisi proletaryanın örgütlü müf-rezesi ise, bu ödevleri başarabilir.Bu koşullar olmadan, partinin, pro-letaryanın büyük kitlelerine önderlik

etmesi, söz konusu bile olamaz. 3. Parti, proletaryanın sınıf ör-

gütünün en yüksek biçimidir. (İşçisınıfının parti dışında olan başkaörgütleri de vardır. Parti bu örgütlerüzerinde etkili olmalı ve onları mer-kezi bir yapı etrafında birleştirebil-melidir... Bu da parti üyelerinin buörgütler içindeki çalışmalarıyla ola-caktır.-bn)

4. Proletarya iktidarının aleti ola-rak parti. (...)

Proletaryanın, diktatörlüğünü kur-mak ve sürdürmek için partiye ge-reksinmesi vardır. Parti, proletaryadiktatörlüğünün bir aletidir.

Bundan çıkan sonuçşudur ki, sınıfların or-tadan kalkması ve pro-letarya diktatörlüğününyavaş yavaş sona ermesipartinin de sona erme-sine neden olacaktır.

5. Hiziplerin varlığıile bağdaşmayan iradebirliği olarak parti. Bir-liğinden ve demir disip-lininden güç alan birparti olmadan proletaryadiktatörlüğünü kurmakve sürdürmek olanaksız-dır. Ama bütün parti üye-lerinin irade birliği ol-madan, hareket birliğiolmadan partide demirdisiplin düşünülemez.

6. Parti, kendinioportünist unsurlardanarıtarak güçlenir. Par-tideki oportünist unsur-lar, işte hizipçiliğin kay-nağı. Proletarya, dışakapalı bir sınıf değildir.Köylü, küçük-burjuvakökenli unsurların, ka-pitalizmin gelişmesi so-nucunda proleterleşmişaydınların durmadan busınıfa doğru aktıkları gö-rülür.” (Stalin, Leniniz-min İlkeleri)

Stalin’den ana hatla-rıyla aktardığımız Leni-nist partinin özellikleri,bugün de devrim müca-delesinde hayati öneme

sahiptir... Hele de hiziplerin, ihanet-lerin sıradanlaştırılıp meşrulaştırıldığı,sol örgütlerin bu yanıyla tekrar vetekrar düşünmesini gerektiren özel-liklerdir.

Lenin örgütün nasıl olması ge-rektiğini ve örgütün kadrolarının ni-teliğini ise şu sözleriyle ortaya koyar:

“Şunları iddia ediyorum 1- Sürekliliği sağlayan istikrarlı

bir önderler örgütü olmadan hiçbirdevrimci hareket, varlığını sürdüre-mez.

2- Hareketin temelini oluşturanve harekete katılan, mücadeleye ken-diliğinden çekilen kitleler ne kadargeniş olursa, böyle bir örgüte duyulangereksinim o kadar acil bir hal alırve bu örgüt o ölçüde sağlam olmakzorundadır (çünkü her türlü dema-gogun kitlelerin geri kesimlerini peş-lerinden sürüklemesi o kadar kolayolacaktır)

3- Böyle bir örgüt esas olarak,devrimci faaliyeti meslek edinmiş in-sanlardan oluşmuşlardır

4- Otokratik bir ülkede böyle birörgüte üyeliği, ancak meslekten dev-rimciler, siyasi polise karşı mücadelesanatındaki profesyonelce eğitilmişinsanlar üye olabilecek şekilde nekadar çok sınırlarsak, örgütün elegeçirilmesi o kadar zor olacaktır.

5- Gerek işçi sınıfından gerek di-ğer toplumsal sınıflardan hareketekatılma ve içinde aktif olarak çalışmaimkanına sahip olacak kişiler çevreside o kadar geniş olacaktır.” (Lenin,Seçme Eserler)

Kısacası Lenin, “Devrime sadece boş akşamlarını

değil bütün hayatlarını adayan in-sanlar yetiştirilmelidir, çalışmamızınçeşitli alanları arasında sıkı bir iş-bölümü uygulayabilmeyi olanaklı kı-lacak alanları arasında sıkı bir iş-bölümü uygulayabilmeyi olanaklı kı-lacak kadar büyük bir örgüt yaratıl-malıdır.” (age) diyerek örgütün veörgüt insanlarının niteliklerini ortayakoyar.

4-) Leninist çalışma tarzınasıldır?

Stalin, Leninist çalışma tarzınıRus devrimci atılımı ile Amerikancı

Rus devrimci atılımınınkarakteristik özellikleriniStalin şu şekilde sıralar:

“...Rus devrimci atılımı, öylecanlandırıcı bir güçtür ki, zihniaçar, ileriye doğru iter, eskiyiparçalar, perspektifler açar.Bu atılım olmadan, hiç bir

ilerici hareket olanaklıdeğildir.”

Ancak bu atılımcı tarzpratikte, Amerikancı pratikle

birleşmek zorundadır... Böyleolmadığında Rus atılımcılığıpratikte yozlaşmaya açıktır.

Bunun pratiği “devrimci”işgüzarlık ve plan yapmahastalığı biçiminde ortaya

çıkar... Kararnamelerle herşeyin yürüyeceğini düşünür...Bu türlere karşı Lenin şunu

söylemektedir: “Daha az tumturaklı

sözler ve daha çok günlük iş.... Daha az siyasal gevezelik,komünizmin kuruluşunun en

basit ama canlı olgularınadaha büyük dikkat.” (“Büyükİnisiyatif”, c. XXIV, s. 343 ve

335, Rusça.)

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

27İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 28: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

pratiğin birleştirilmesi olarak tanım-lar...

Rus devrimci atılımının karakte-ristik özelliklerini Stalin şu şekildesıralar: “...Rus devrimci atılımı, öylecanlandırıcı bir güçtür ki, zihni açar,ileriye doğru iter, eskiyi parçalar,perspektifler açar. Bu atılım olmadan,hiçbir ilerici hareket olanaklı değil-dir.”

Ancak bu atılımcı tarz pratikte,Amerikancı pratikle birleşmek zo-rundadır... Böyle olmadığında Rusatılımcılığı pratikte yozlaşmaya açık-tır. Bunun pratiği “devrimci” işgü-zarlık ve plan yapma hastalığı biçi-minde ortaya çıkar... Kararnamelerleher şeyin yürüyeceğini düşünür... Butürlere karşı Lenin şunu söylemek-tedir:

“Daha az tumturaklı sözler vedaha çok günlük iş. ... Daha az

siyasal gevezelik, komü-nizmin kuruluşunun en ba-sit ama canlı olgularınadaha büyük dikkat.” (“Bü-yük İnisiyatif”, c. XXIV,s. 343 ve 335, Rusça.)

İşte Lenin’in bu şekildeortaya koyduğu devrimcipratik, Amerikancı pratikolarak ifade edilen pratiktir.Bunun özelliğini ise Stalinşu şekilde anlatıyor:

“Amerikan pratiği an-layışı, engelleri tanımayan,her cins ve her türlü engeliverimli çalışmayla deviren,önemsiz de olsa başladığıişi kesinlikle bitiren ve cid-di bir kuruluş çalışmasındakesenkes edinilmesi zorun-lu olan yılmaz bir güçtür.“

Bunun sorunu ise pers-pektiften yoksun oluşudur.Bu nedenle de yozlaşmayaaçıktır, dar pratikçilik veilkesizlikleri bağrında taşır.Bunların ortadan kaldırıl-masının yolu ise devrimcibir perspektif kazanılma-sıyla olacaktır ki bu daRus devrimci atılımındaifadesini bulmaktadır.

Bu tanımlardan sonraLeninist çalışma tarzını şu

şekilde tanımlamak mümkündür: Yeniye açık devrimci bir pers-

pektifle harekete geçen militan vegünlük pratiğin her sorununu tek tekele alıp çözebilen, ilkeli, kurallı dev-rimci çalışma tarzı...

5-) Leninizm nedenkendiliğindenciliğekarşıdır?

Leninizm, iradi örgütlü bir anlayışıortaya koyar... Hayatın önüne koy-duğu gerçeklerden kaçmayan ve on-lara anında ve devrimin çıkarlarıdoğrultusunda cevap verebilen amadiğer yandan ise hiçbir şeyi olurunabırakmayıp iradi olarak planlayıpprogramlayan bir tarzı hakim kılar.

Lenin bu konuda şunları söylüyor: “...Tüm zaman boyunca hep sa-

dece sistematik ve planlı bir hazır-

lıktan söz ettik, fakat bununla kesin-likle, otokrasinin ancak ve yalnız ku-rala uygun bir kuşatmayla ya da ör-gütlü bir taarruzla yıkılabileceğinisöylemek istemiyoruz. Böyle bir an-layış saçma bir doktrincilik olurdu.Tam tersine, otokrasinin onu heryandan tehdit eden herhangi bir ken-diliğinden patlamanın ya da öncedengörülemeyen politik komplikasyon-ların baskısı altında düşmesi tamamenolanaklı ve tarihsel olarak kesinlikledaha büyük olasılıktır. Fakat hiçbirpolitik parti, eğer maceracılığa düş-mek istemiyorsa, faaliyetini bu türpatlamalar ve komplikasyonlar bek-lentisi üzerine kuramaz. Kendi yo-lumuzda yürümek, yolumuzdan şaş-madan sistemli çalışmamızı inşa et-mek zorundayız, ve beklenmedik olay-lara ne kadar az güvenirsek, hiçbirtarihsel dönüm noktasının bizi gafilavlamaması o kadar büyük ihtimal-dir.” (Lenin, Seçme Eserler)

6-) Leninizm nedenproletaryanın savaşkurmaylığının teorisidir?

Hiçbir şeyi kendiliğindenciliğebırakmayan Lenin, devrimin örgüt-lenmesi aşamasında savaş kurmayıgibi hareket etmekte ve halkın savaşagöre sevk ve idare edilmesinden,kullanılacak silahlara, birliklerin ha-rekat tarzına kadar her şeyini plan-lamaktadır. Şöyle diyor Lenin:

“1) Bağımsız askeri eylemler. 2) Kitlenin sevk ve idaresi. Birlikler iki üç kişiden başlayarak

istenilen sayıda olabilir. Birlikler kendi kendilerini silah-

landırmalıdır; kimin neyi varsa onun-la (tüfek, tabanca, bomba, bıçak, de-mir muşta, sopa, yangın çıkarmakiçin benzine batırılmış bezler, ip yada ip merdiven, barikat yapmak içinkürek, patlayıcılar, dikenli tel, çiviler[süvari alayına karşı] vs. vs.). Hiçbirkoşul altında herhangi bir taraftan,dışarıdan ya da yukarıdan yardımbeklenmemeli, her şey bu birliklertarafından yapılmalıdır.” (Lenin,Seçme Eserler)

Bugüne de hizmet edecek bu bakışaçısında şunu görüyoruz, her şeyi silahhaline getirmeli ve asla hazırlopçu bir

Lenin, “Ya yok olacağız, yada gidebildiğimiz kadar ileri

gideceğiz” diyordu,uzlaşmayacağız. “Yok

olursak, dünyaproletaryasına muazzam bir

deneyim bırakacağız.Kazanırsak dünyanın ilk

proleter devletini kuracağız.Ama uzlaşmayacağız, teslim

olmayacağız” diyordu.“İktidarı ele geçirdikten

sonra, bir adımgerilemeyeceğiz, burjuvaziyetaviz vermeyeceğiz” diyordu.

Lenin, sol örgütleraçısından birlik adına

sonuna kadar uzlaşmayaaçık olduklarını söyler.

Ancak bu ilkesiz, kuralsız birbirlik de değildir...Proletaryanın sınıf

çıkarlarıyla çeliştiği noktadaonlara karşı açık bir savaş

yürütmekten de aslaçekinmemiştir...

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!28

Page 29: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

bakış açısıyla silah beklememelidir...Devrimci savaşçı birlikler “kendi ken-dilerini” silahlandırmalıdır...

Ve Lenin sadece silahlı olarakörgütlenmiş birliklerin değil, silahsızolan güçlerin de devrimde rol oyna-yabileceklerini anlatır. Herkesin ya-pabileceği bir şey mutlaka vardır dü-şüncesiyle hareket eden Lenin, halkınher kesiminin devrimci savaşta birrol oynayabileceğini şu sözleriyleanlatır:

“Silahsız birlikler de çok önemlibir rol oynayabilirler: bunlar 1) Ka-labalığı yönetebilirler, 2) Zaman za-man bir polise ya da tesadüfen yolunuşaşırmış bir Kazağa saldırıp (Mos-kova’da olmuştur) silahını alabilir;3) Polisin sayıca fazla olmadığı ko-şullarda tutuklananları ya da yara-lıları kurtarabilir; 4)Damlara ve bi-naların üst katlarına çıkarak birlikleritaşlayabilir, üzerlerine kaynar sudökebilirler vs. Gerekli enerji mev-cut olduğunda, örgütlü ve ortaktavır alan bir savaş birliği muazzambir güç olabilir. Böylesi birliklerinkurulmasından hiçbir koşulda silahyetersizliği bahanesiyle vazgeçil-memeli ya da kuruluşları ertelen-memelidir.

(...) “Her birlik, bir operasyon için

uygun bir fırsatı daha bugündendeğerlendirmezse affedilmez biratalet, bir pasiflik suçu işlemişolacağını düşünmek zorundadır —ve böyle bir suç ayaklanma aşa-masında bir devrimcinin işleyeceğien büyük suç ve sadece sözde değileylemde de özgürlük için çaba sarfeden herkes için en büyük ayıptır.”(age)

Lenin, adeta bugünü ve bizimsavaş anlayışımızı ve halkı savaş-tırma, savaşı halklaştırma bakışaçımızın ne kadar doğru ve isabetliolduğunu anlatır...

İşte bu nedenle Lenin, Bolşevikdevrimin strateji ve taktiklerini ge-liştirirken aynı zamanda başka ül-kelere ve zamanlara da hizmetedecek bir bakış açısını sunmak-tadır.

7-) Leninizm neden

uzlaşmazlıktır! Lenin, “Ya yok olacağız, ya da

gidebildiğimiz kadar ileri gideceğiz”diyordu, uzlaşmayacağız. “Yok olur-sak, dünya proletaryasına muazzambir deneyim bırakacağız. Kazanırsakdünyanın ilk proleter devletini kura-cağız. Ama uzlaşmayacağız, teslimolmayacağız” diyordu. “İktidarı elegeçirdikten sonra, bir adım gerile-meyeceğiz, burjuvaziye taviz verme-yeceğiz” diyordu.

Lenin, sol örgütler açısından birlikadına sonuna kadar uzlaşmaya açıkolduklarını söyler. Ancak bu ilkesiz,kuralsız bir birlik de değildir... Pro-letaryanın sınıf çıkarlarıyla çeliştiğinoktada onlara karşı açık bir savaşyürütmekten de asla çekinmemiş-tir...

1918 iç savaş döneminde şunlarıyazmaktadır:

“Bu Kulaklara karşı amansız sa-vaş! Onlara ölüm! Onları savunanpartilere: Sağ Sosyal-Devrimcilere,Menşeviklere ve şimdiki Sol Sosyal-Devrimcilere nefret ve horlama! İş-çiler, kendi ülkesinin emekçilerinekarşı yabancı kapitalistlerle ittifakkuran kulakların ayaklanmalarınıdemir yumrukla bastırmalıdır.

Köy yoksullarıyla en sıkı ittifakve bütünüyle kaynaşma; orta köylü-lere tavizler ve onunla anlaşma; Ku-lakların, bu kan emicilerin ve vam-pirlerin, açlıktan yararlanarak zen-ginleşen bu halk yağmacılarının, buspekülatörlerin amansızca bastırıl-ması-sınıf bilinçli işçilerin programıbudur. İşçi sınıfının politikası budur.”

Kısacası Lenin, burjuvaziye hiz-met eden hiçbir şeyle uzlaşmamak-tadır. Onlara karşı amansız bir savaşyürütmektedir. Onun uzlaştığı tek

şey proletaryanın sınıf çıkarlarınahizmet eden ve onu geliştiren,ona soluk aldıran güç ve du-rumlardır.

8-) Lenin neden en yok-sullara güvenir?

1917 Ekim devrimi yapıldık-tan sonra, dünyadaki herkes,Bolşeviklerin üç beş gün bileiktidarda kalamayacaklarını sa-vunuyordu. Alay ediyordu Bol-şeviklerle. Baldırı çıplaklar neyledevleti yönetecekler, ne paralarıvar ne de sanayileri vs... diyor-lardı. Avrupa’nın en büyük solörgütleri, Bolşeviklerin iktidarıbırakmasını tavsiye ediyorlardı.Rusya’daki oportünizm, yaniMenşevikler, sosyal devrimcilervs. burjuvaziyle ittifak yaparakBolşeviklere karşı saldırıya geç-mişlerdi. İşte böyle bir ülkedeve bu koşullar altında devrimigeliştirip ileriye götürdü Lenin...

Çünkü o, en yoksullara gü-veniyordu... Onların yaratıcılık-ları ve üretkenlikleriyle her şeyinüstesinden gelebileceklerine ina-nıyordu.

İşçilerin ve köylülerin devletkontrolüne katılmaları için özelolarak uğraşıyor Lenin. Devletindevamını, bürokrasiye karşı mü-

1917 Ekim devrimiyapıldıktan sonra,Dünyadaki herkes,

Bolşeviklerin üç beş günbile iktidarda

kalamayacaklarınısavunuyordu. Alay

ediyordu Bolşeviklerle.Baldırı çıplaklar neyle

devleti yönetecekler, neparaları var ne de

sanayileri vs... diyorlardı.Avrupa’nın en büyük solörgütleri, Bolşeviklerin

iktidarı bırakmasını tavsiyeediyorlardı. Rusya’daki

oportünizm, yaniMenşevikler, sosyal

devrimciler vs. burjuvaziyleittifak yaparak Bolşeviklerekarşı saldırıya geçmişlerdi.İşte böyle bir ülkede ve bu

koşullar altında devrimigeliştirip ileriye götürdü

Lenin...

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

29İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 30: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

cadeleyi, sabotörlere karşı mücadeleyiyoksul işçilerin ve köylülerin tem-silcileri sağlayabilecek, onlar sonunakadar gidebilecek. Bunun için ısrarediyor ve şunları söylüyor:

“Kültürlü insanlar genel olarak‘aydınlar’, düşünceyi ve bilgiyi takipeden otokrasinin barbar polis rejiminebaşkaldırmadan edemez, fakat buaydınların maddi çıkarları onlarıotokrasiye, burjuvaziye bağlar, onlarıkararsız olmaya, uzlaşmalara yatkınolmaya, devrimci ve muhalif coşku-larını devletten alacakları maaş yada kar ve temettüye katılım pahasınasatmaya zorlar (...)

Yalnızca proletarya sonuna kadartutarlı demokratik olabilir, otokrasininkararlı bir düşmanı ve herhangi biruzlaşma ve tavize yeteneksiz olabilir-ve sınıf konumu itibariyle olmakzorundadır.

Yalnızca tek başına proletarya,politik özgürlük ve demokratik ku-rumlar için öncü savaşçı olabilir.Çünkü birincisi politik baskının yüküen fazla proletarya üzerindedir, busınıf, ne devlet erkine, hatta bürok-rasiye bile giremediği, ne de kamuo-yunu etkileyebildiği için, durumundaherhangi bir düzelme sağlayamaz.ikincisi, yalnızca proletarya politikve sosyal düzenin demokratikleşme-sini tamamlayabilir, çünkü böyle birdemokratikleşme bu düzeni işçilerineline verecektir.”

Sınıfsal olarak en yoksullara nedengüvenilmesi gerektiğinin maddi te-mellerini bu şekilde koyan Leninaynı zamanda gerçekçi olduklarınıda şu şekilde açıklar:

“Biz ütopyacı değiliz. Herhangibir vasıfsız işçinin ve herhangi biraşçı kadının hemen devlet yönetiminegirecek durumda olmadığını biliyoruz.Bu hususta gerek Kadetlerle, gereksede Breşkovskaya ve Tsereteli ile görüşbirliği içindeyiz. Fakat bu yurttaş-lardan farkımız, devleti yönetmeyive günlük idari çalışmayı sadecezenginlerin ya da zengin ailelerdengelen memurların başarabilecekleriön yargısından derhal kopmayı talepetmemizdir. Biz, devlet yönetimindeçalışmak için verilen eğitimin sınıfbilinçli işçiler ve askerler tarafından

sevk ve idare edilmesini ve bunavakit geçirmeksizin başlanmasını,yani bütün emekçileri, bütün yoksulhalkı bu eğitime çekme işine derhalbaşlanmasını talep ediyoruz.”

9-) Marksizm-Leninizmsavaşa ve fedayanasıl bakar?

Büyük direnişimiz süresince ken-dine ML diyen birçok örgütün vekişinin ideolojik saldırılarına muhatapolduk... “Ölü sevici” mi demediler,insanlarını bilinçli olarak ölüme gön-deriyorlar mı demediler... Fakat em-peryalizmin ve oligarşinin tutsaklarave tutsaklar üzerinden tüm halka da-yattığı F tipi tecrit saldırısına karşıne yapılacağına dair tek bir söz et-mediler, tek bir tavır geliştirmediler...

Oysa gerek Marks ve gerekse deLenin’de halkların direnişi ve savaşıkarşısındaki tavır oldukça açık venettir...

Lenin, Marks’ın Paris Komünükarşısındaki tavrını açıklarken aynızamanda kendi bakış açısını da ortayakoyar ve şunları söyler:

“Marks, önderleri vakitsiz birayaklanmaya karşı uyarmayı bildi.Fakat gökyüzüne hücuma kalkan pro-letarya karşısında pratik yol gösterici,Blanqui ve Proudhon’un yanlış teo-rilerine ve hatalarına rağmen tümhareketi daha yüksek bir aşamayayükselten kitlelerin mücadelesine ka-tılan biri olarak davrandı.

“Ne olursa olsun -diye yazıyor-du- şimdiki Paris ayaklanması -eskitoplumun kurtları, domuzları ve adiköpeklerine yenik düşmüş olsa da-,Haziran Ayaklanması’ndan bu yanaPartimizin en şanlı eylemidir.”

“Ve proletaryadan Komün’ün tekbir hatasını bile gizlemeden, Marksbu kahramanlığa, ‘gökyüzü”‘uğrunamücadelede bugüne kadar en iyi derskitabı ve liberaller ve radikal ‘do-muzlar” için en korkunç umacı olanbir yapıt adamıştır.” diye yazanLenin devamında ise şunları söyler:

“Fakat Marx, Eylül 1870’de bizzatayaklanmayı budalalık olarak nite-lediğini hiç unutmadan tam da busorunu koyar.

Versay’ın burjuva alçakları, diye

yazar Marx, Parislileri savaşı kabuletmek, ya da savaşmadan ölmek se-çeneğiyle karşı karşıya bıraktılar.İkinci durumda işçi sınıfının demo-ralizasyonu, belli sayıda ‘önder’inyok oluşundan çok daha büyük birfelaket olurdu.” (Lenin, Seçme Eser-ler)

Bu şekilde halk kitlelerinin ayak-landığı ve mücadeleye giriştiği birzamanda proleter bakışın ne olduğunuda ortaya koyar. Marks’ın ifadesi ol-dukça çarpıcıdır: “işçi sınıfının de-moralizasyonu, belli sayıda ‘önder’inyok oluşundan çok daha büyük birfelaket olurdu.” diyerek ML adına“kaymak tabakayı koruma” derdinedüşenlere güzel bir cevap vererekdevrimcilerin sınıf çıkarları doğrul-tusunda kendilerini feda etmelerininönemine işaret eder...

Ve Lenin bu anlatımında Proud-hon’un 1905 devriminde kitlelerinsilaha sarılmasını mahkum etmeyeçalışan anlayışına cevap vermektedir.Burjuvaziye karşı direnen ve savaşangüçlerin yanında olmanın ML tavırolduğunu, bu şekilde davranmayan-ların ise Proudhon’cu bir bakış açısınasahip olarak mahkum edildiğini deböylece ortaya koyabiliriz..

10-) Marksizm-Leninizm’in birliğine anlama gelir?

“Marksizm” bir şey, “Leninizm”ise başka bir şey değildir. Yani Mark-sist olmadan sadece Leninist olabil-mek ya da Leninist olmadan sadeceMarksist olabilmek mümkün değildir.

Leninizm, Lenin’in öğretisi eskiMarksizm değildir. Leninizm,Marks’ın yarattığı bütün her şeyi,artı Lenin’in Marksizm’in hanesinekatarak onu zenginleştirdiği veMarks’ın yarattığı her şeyden zorunluolarak çıkan yeniyi kapsar. Marksizmve Leninizm temelde bir ve aynışeydir ve birbirinden ayrılamaz birbütünlük içerisindedir.

Marksizm-Leninizm, ezilen tümdünya halklarının elindeki meşaledirve dünden bugüne yolumuzu aydın-latmaya devam etmektedir.

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!330

Page 31: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Halk ve vatan sevgisi olmaksızınhalkın özgürlüğü, vatanın bağımsızlığıiçin, anti-emperyalist, anti-oligarşiksavaşı büyütmeliyiz. Devrimciliği-mizin şah damarıdır halk ve vatansevgisi.

Tam 70 yıldır vatan toprağımız,ABD emperyalizmi tarafından işgaledilmiş ve yeraltı-yerüstü zenginlik-lerimiz gasp edilmiştir. Vatanımızın35 milyon metrekaresinde emperyalistüsler kurulmuş!

“Halkın umuduyuz ve umudu bü-yütüyoruz yaşadığımız dünyada veülkemizde emperyalizmin ve işbir-likçilerinin; devrimi, halkın müca-delesini yok etmek için her türlü zul-me, vahşete ve aşağılık yöntemlerebaşvurduğu günümüzde, devrime,sosyalizme ve halkın kurtuluş dava-sına daha sıkı sarılıyor ve bağlanı-yoruz” (Yürüyüş Sayı: 311)

Daha sıkı bağlanıyoruz. Çünkü,kapitalizmin son aşaması olan em-peryalizm çürümeye ve yok olmaya

başladıkça halkın değerlerine, halkınörgütlü gücü olan devrimcilere veumudumuza saldırarak ömrünü uzat-maya, asalak iktidarlarını ayakta tut-maya çalışıyor. Mao’nun dediği gibi“Kağıttan Kaplan” olan emperyaliz-min çöküşünü hızlandırmak için iradi,örgütlü bir şekilde savaşmak zorun-dayız. M-L ideolojinin öncülüğünde,emperyalistleri ve işbirlikçilerini ayakizlerine kadar silip atacağız bu top-raklardan! Kurtuluş davasına dahasıkı bağlanmalı, halk ve vatan sev-gisiyle dolu olmak, ideallerine sahipçıkmak bir ömür boyu devrimciliği-mizin olmazsa olmaz temelidir.

Emperyalizm ve işbirlikçileriniAnadolu topraklarından söküp atmak,açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkumedilmiş, adaletsiz bırakılmış milyon-ların adalet özlemlerine tercümanolmak, sınıf kini-sınıf bilincini kav-ratmak için tepeden tırnağa halk vevatan sevgisini kuşanmalıyız. Hal-kımızın kurtuluşu, vatanımızın ba-ğımsızlığı için daha fazla cüret, sınıfkini ve zafere olan inanç ile dopdoluolmalıyız. Ancak bu şekilde halkısavaştırabilir savaşı halklaştırabiliriz.Ancak böyle kitlesel kahramanlıklaryaratabiliriz.

Paris Komünarlarından, Bolşevikdönemine, Nazilere karşı Sovyet hal-kının direnişine, ABD’nin devasagücüne karşı direnen – zafere ulaşanVietnam kahramanlarından, dünyadayaşanan anti – emperyalist mücade-lelerden, Marksizm – Leninizmin bi-limsel doğrularından, 45 yıllık tari-himizden öğrendiğimiz gerçek budur.Bir halkın kurtuluşu kitlesel kahra-manlıklar ve feda kültürü üzerineyükselir ancak.

“Vietnam, toprağında, şimdiyekadar hiç bu kadar fazla yabancıbulunmamıştı. Fakat Vietnam halkıda şimdiye kadar ülkesini savunmakiçin savaşma isteğiyle bu kadar ka-rarlılıkla ayaklanmamıştı” (GiapHalk Savaşının Askeri Sanatı Sayfa:

62)Vietnam halkı bağımsızlık savaşını

yarattıkları kitlesel kahramanlıklarlakazandı. Kurtuluş savaşında yedi dü-vele karşı direnerek kazandı Anadoluhalkı. Bizler de halk ve vatan sevgi-mizle kazanacağız!

Emperyalizm ve işbirlikçi oligarşisaldırıyı, sömürüleri, katliamları, iş-kenceleri, halkı aşağılamaları böl-parçala-yönet politikaları ile hergeçen gün daha da pervasızlaşıyor.

Bir yanda; emperyalizmin bitmektükenmek bilmeyen dayatmaları, is-tekleri; diğer yandan işbirlikçi oli-garşinin ve tekelci burjuvazinin karhırsı, faşist yasaları-saldırıları, yol-suzluk, hırsızlık, rüşvetçilikleri so-nucu; milyonlarca insan açlığa, yok-sulluğa, sefalete mahkum edilmiş veadaletsiz bırakılmış horlanmış onu-ru-gururu ayaklar altına alınmış du-rumda.

Tüm bunların son bulması içingüçlü bir halk ve vatan sevgisi, sınıf– bilinciyle milyonları örgütleyereksavaşı halklaştıracak, halkı savaştı-racak, bu düzenin zulmüne son ver-mek için ezilen halkları kitlesel kah-ramanlıklarla nihai zafere ulaştıracaktek güç biziz!

Halka ve Devrime İnanmayanlar KendileriniMücadeleye Sunamazlar

Marksist-Leninist, Sosyalist ol-manın, devrimci olmanın ilk şartla-rından biri halka ve devrime inan-maktır.

Halka ve devrime inanmayanlarkendilerini mücadeleye sunamaz;halk için, vatan için devrim, sosyalizmiçin, bağımsızlık için feda edemezler.

Halka ve devrime inanmak, Ana-dolu topraklarında ihtilalinin önderiolan Parti-Cephe’ye inanmaktır.

25 Eylül 1999 Ulucanlar Hapis-hanesi katliam saldırısında şehit düşenbeden eğitimi öğretmeni Ahmet Sav-

Halkımıza ve Devrime İnanmak...

Halka ve devrimeinanmak, Anadolu

topraklarında ihtilalinin önderiolan Parti – Cephe’ye

inanmaktır. 25 Eylül 1999 UlucanlarHapishanesi katliam

saldırısında şehit düşen bedeneğitimi öğretmeni Ahmet avran

yoldaşımız bir devrimci içinhalka ve devrime inanmanın

önemiyle ilgili şöyle diyor: “Devrimci: halkı için, vatanı

için çalışır. Tereddütsüz kendinisunar. Ben de, bu güce kavuşup,

bu onura sahip olabilmek,halkımıza layık olabilmek için

Parti’me inandım(…)”

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

31İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 32: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

ran yoldaşımız, bir dev-rimci için halka ve dev-rime inanmanın önemiyleilgili şöyle diyor: “Dev-rimci: halkı için, vatanıiçin çalışır. Tereddütsüzkendini sunar. Ben de, bugüce kavuşup, bu onurasahip olabilmek, halkımızalayık olabilmek için Par-ti’me inandım (…)”

(Tarihi yazanlar ko-nuşuyor, Derleyen ErcanKartal, Sf. 232, BoranYayınevi)

600’ü aşkın Cephelişehidimiz, Ahmet Sav-ranlar gibi halka ve dev-rime inanmış tereddütsüzkendilerini kavgaya, Par-ti’ye Cephe’ye sunmuşlarve kahramanca ölümü gü-lerek, gönül rahatlığıylakarşılayabilmişlerdir.

Halka ve devrimeinanmayanlar Parti-Cep-he’ye de, nihai zafere deinanmıyorlar demektir.

Hepimizin gözününönündedir hala; feda şe-hidimiz İbrahim Çuha-dar’ın işkenceci Gazi Ka-rakolu’na doğru yöneli-şindeki feda koşusu…Halka ve devrime ina-nanlar ölüme bile koşarakgiderler. Tereddütün kı-rıntısı olmaz inançlı dev-rimcide…

Sadece halka ve dev-rime inanmayanlar süreklitereddütle yaşar ve ölümkapıyı çalınca, Büyük Di-reniş’in 122 kahramanınve halka, devrime ihanetederek direnişi bırakırlar,yoldaşlarını satarlar. Hemde BİR TAS ÇORBA-YA!

Halka ve devrime ina-nanlar ise Cephe’nin600’ü aşkın şehidi gibi,122’ler gibi, Şanlı Ali-şanlar, Çuhadarlar gibiölümü kahramanca ku-caklarlar.

Ankara Adalet İçin Açlık GreviGünlüğü

39. Gün - 4 Ağustos: Güne her zamanki gibi gazeteleri okuyarak

başladık. Sonrasında özgür tutsaklarımıza mektupyazdık. Gün içerisinde misafirlerimiz geldi. TA-YAD, FOSEM, avukatımız, adalet okulu öğ-rencileri, DİH’liler, Dev-Genç’liler her zamankigibi bizi yalnız bırakmadılar. Bugün bir deçocuk misafirimiz vardı. 1 yaşında olan Günayannesiyle birlikte geldi.

40. Gün - 5 Ağustos: Ankara Çağdaş Hukukçular Derneği’nde

sürdürdüğümüz açlık grevimizin 40. günü geneltemizlikle başladı. Daha sonra günlük gazetele-rimizi okuduk. Öğlen saatlerinde İzmir HalkCephesi’nden bir arkadaşımız 3 günlük destekaçlık grevine başladı. Gün içinde TAYAD’lı veDev-Genç’li arkadaşlarımız ziyaretimize geldi.Akşam saatlerinde Adalet Kampanyasını Mer-sin’den takip eden bir arkadaşımız telefonlaarayarak desteğini sundu. İstanbul TAYAD’lıabimizin destek açlık grevinin bu gün son gü-nüydü vedalaştık ve kendisini yolcu ettik.

41. Gün - 6 Ağustos: Bu sabah açlık grevi direnişinin bulunduğu

ÇHD’ye yürüyerek geldik. Böylelikle sabahsporumuzu yapmış olduk. Adalet için yenibir güne temizlik yaparak başladık, bu aradabir arkadaşımız da çayları hazırladı. Dahasonra gece evinde kaldığımız arkadaşla birliktelimonatalarımızı içerek yeni bir güne dahadinç hazırlandık. Sonra arkadaşımızı yolcuedip yeni bir program çıkardık; tabii ziyaret-çilerimizin çok olması nedeniyle bazen prog-rama uyamayabiliyoruz. Öğlen saatlerindeEskişehir’den bir arkadaşımız ziyaretimizegeldi; mutlu olduk daha sonra arkadaşımızıyolcu ettik. Gün içinde Yürüyüş dergisinin

533. sayısından “Savaş ve Biz”, “13 Soruda,Sorunlar-Çözümler’’ yazılarını ve kitaplarımızıokuduk. Her günkü gibi özgür tutsaklarımızamektuplar yazdık. İdilcan Kültür Merkezi’ndehalk toplantısı olmasından kaynaklı bugünçok fazla ziyaretçimiz olmadı. Akşam TA-YAD’lı abilerimiz geldi sohbet ettik.

42. Gün – 7 Ağustos: Pazar günleri açlık grevimize İdilcan kültür

merkezinde devam ediyoruz. Sabah kültür mer-kezimize geldik. Pankartımızı astık. Bugün 3kişiyiz. Ankara’dan bir arkadaşımız 1 günlükdestek açlık grevine başladı. Günlük gazeteleriokuduk, Sonrasında 6 kişi birlikte Yürüyüşdergisinin 533. sayısından başyazıyı okuduk,üzerine konuştuk. Gün içinde gelen misafirle-rimizle sohbet ettik. Kitaplarımızı okuduk.Kampanyanın afiş çalışmasına çıktı bir gruparkadaşımız. Akşam olduğunda İzmir HalkCephesi’nden gelen arkadaşımızın destek açlıkgrevinin bugün son günüydü kendisini yolcuettik. Ayrıca bir de Kırıkkale Hapishanesi ÖzgürTutsaklarından fax aldık.

43. Gün – 8 Ağustos: Bugün bir arkadaşımız 5 günlük destek için

açlık grevine başladı. Güne gazetelerimizi oku-yarak başladık. Daha sonrasında kısaca gündemedair sohbet ettik. Hayatın İçindeki Teori 1’denFaşizme karşı mücadele konusu okundu ve tar-tışıldı. Özgür tutsaklarımıza mektup yazdık.Mektuplarımızı yazarken hapishanelerde özgürtutsaklara karşı yapılan baskılardan bahsedildi.Yaklaşık bir saat kitap okuduktan sonra Yürüyüşdergisi 533.sayıdan CHP’nin Taksim MitingiAKP Faşizmine ve Düzene Soluk Vermektirkonu başlığını kendi aramızda okuduk ve üzerinetartıştık. Öğleden sonra TAYAD, Halk Cephesive Halkın Hukuk Bürosundan dostlarımız geldi.Devam eden kampanyamız ve hapishanelerdekidirenişler üzerine sohbetler edildi.

Her Günümüz Adalet Talebimizi BüyütüpKazanacağımıza Olan İnancımızı Pekiştiriyor

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!32

Page 33: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

“İnsan Hakları ; ırk, din, dil ay-rımı gözetmeksizin tüm insanlarınyararlanabileceği haklardır. Bu hak-lardan yararlanmak bakımından va-tandaş ve yabancı arasında fark yok-tur. Diğer yandan ‘insan hakları’ te-rimi bir ideali içerir. Bu terimi kul-lananlar, bu alanda olanı değil, ‘ol-ması gerekeni’ dile getirirler” (Ka-pani, Kamu Hürriyetleri, s.14 )

Tabii Hak Anlayışı; İnsan, sırfinsan olmaktan dolayı, doğuştan bazıhak ve hürriyetlere sahiptir. İnsanınsahip olduğu haklar, devletten öncegelir. Bu haklar insana devlet tara-fından verilmemiştir. Dolayısıyla buhak ve hürriyetlere devlet dokunamaz.Bundan çıkan sonuç şudur: İnsanlar,devletten önce birtakım tabii haklarasahiptirler. O halde devlet kendi ta-rafından verilmemiş olan, kendisindenönce mevcut olan tabii haklara saygıgöstermek zorundadır.

“Bütün insanlar hür, haysiyet vehaklar bakımından eşit doğarlar. Akılve vicdana sahiptirler ve birbirlerinekarşı kardeşlik zihniyeti ile hareketetmelidirler.”

İnsan hakları tanımları ve yazılarıgenelde insanların doğuştan var olanve eşit olduğu haklardan bahseder.Peki ne olmuştur da bu eşitlik; Birisiiçin eziyet, işsizlik, yoksulluk, tut-saklık katledilmek demekken diğeriiçin lüks içinde yaşamak, başkasınınemeğini sömürmek olmuştur. Mademherkes aynı haklara sahipti, ne ol-muştu da biri açlıktan ölürken diğeribolluk içinde yaşıyordu.

Bir başka nokta ise bu haklarındoğuştan insan olmaktan dolayı varolduğunun söylenmesidir. Hiç müca-deleden, halkların yaşadığı onca şeydensöz edilmiyor bu tanımlarda. Peki bil-miyor olabilirler mi halkların tarihini?Bilmiyor olamazlar, biliyorlar ancakinsan hakları vb. gibi pek çok kavramısınıf gerçeğinden uzak soyut bir haldetanımlayıp, kafamızda sınıflar üstü birkavram oluşturmaktır niyetleri. İlk in-sandan bu yana insanın mücadelesibaşlar ve tüm kazanımları verdiği mü-cadele sonucudur.

“Her insanın doğuştan getirdiği

bazı haklar vardır. Bu hakların ba-şında yaşama hakkı gelir. Her insanındünyada kendine ait bir yaşam ala-nında hayatını sürdürmeye hakkı var-dır. Sağlık hizmetlerinden faydalanmahakkı, eğitim görme hakkı, barınmave beslenme hakları gibi haklar dainsanların sahip olduğu temel hak-lardan bazılarıdır. Bu haklar evren-seldir. Belli bir toplum ya da milleteait değildir. Etnik grup, inanç, cinsiyet,dil, yaş gözetmeksizin insanlara do-ğuştan bu haklar verilmiştir.” İlk-okuldan başlayarak böyle öğretilir.Verilen eğitimde insan hakları kav-ramı bu şekilde öğretilir. Bunun böyleolmadığı çok açıktır ve öğretenlerde bunu çok iyi bilmektedir. Amaç-lanan nedir öyleyse, bile bile nedenyanlış yerleştirirler kafamıza? Boşbir yanılsamadır öğrendiklerimiz. Buyanılsamalar da ya birileri tarafındankasıtlı olarak ortaya konur ya dabelirli bir cehaletin ürünüdür. Cehaletolmadığına göre belirli bir ideolojinin;burjuva ideolojisinin öğretisidir bun-lar. Düzene uygun kafaları oluştur-manın yoludur. Gerçekte insan hak-larına karşı oldukları halde; kendi-lerini insan hakları savunucusu olaraknitelendirenlere, ne demeli? Ortadabir kasıt varsa namussuzluktur veeğer böyle bir kasıt yoksa o haldebunu yapanlar düpedüz cahildir. Bunuyapanların bilinçsizce yaptığını dü-şünemeyiz. İnsan hakları kavramıburjuva ideolojisi tarafından ve amaç-ları doğrultusunda özellikle kulla-nılmaktadır. Aksi halde bazı şeylerdeğişirdi. Din, dil ırk ayrımı gözet-meyen bu haklara herkes sahipkennedense katledilmek, işyerlerinde sa-katlanmak, hastalıklar, tutsaklıklarhep yoksullara düşer. Birinin payınahep yoksulluk düşerken diğerininpayına lüks, şaşa ve daha çok sö-mürmek düşer. O kutsal sayılan vaz-geçilemeyen yaşam hakkı kimin için-dir acaba? Yoksa herkesin bu haklarasahip olduğu doğru değil mi? Kiminiçin o halde bu haklar, hangi insanlariçin hangi insan hakları? İnsanlarainsan oldukları için sahip olmalarıgereken bir takım hakların bulunduğu

fikri, ilk kez İngiltere’den ortayaatıldı. Bu fikir bir gün kalkıp kendi-liğinden oluşan bir fikir akımı değildir.19. yüzyılda Amerika ve diğer birçok ülkelere yayılan bu fikir akı-mından sonra 1789 Fransız İhtilali,Avrupa’da insan haklarının kabuledilmesini ve uygulanmasını sağla-mıştır. Fransız İhtilali sonrası Avru-pa’da yapı değişmiş, kilise egemen-liğini yitirmiş, yeni egemenlik üretimaraçlarını elinde bulunduran burju-vaziye geçmiştir. Yeni oluşan bu dü-zende kölelikten, feodal düzendenkurtulmuş yeni düzen için mücadeleeden bir sınıf daha vardır, o da pro-leteryadır. Dolayısıyla egemenlerkendisiyle birlikte mücadele eden vevarlığına ihtiyaç duyduğu bu sınıfabir takım hak ve özgürlükler vermekzorunda kalmıştır. Şöyle ki; bu haklaröyle anlatıldığı gibi kendiliğindenvar olup bir gün keşfedilen ve lütufolarak verilen haklar değil; uğrundauzun yıllar mücadele edilmiş, bedellerödenmiş haklardır.

Ayrıca bu haklar ve özgürlüklerinbir kısmı ise, sınıf bilincinin oluş-masında engel olarak göstermelikolarak yasalara yazılmış haklardır.Kapitalist devletlerdeki özgürlükler“biçimsel özgürlükler”dir; yani bunlargöstermeliktir. Zira, bu özgürlüklersadece burjuva sınıfına hizmet et-mektedir. Evsiz bir insan için konutdokunulmazlığının; aç bir insan içindüşünce hürriyetinin; gazete çıkaracakparasal imkanlara sahip olmayan işçisınıfı için basın hürriyetinin bir anlamıyoktur. Devlet, kişilerin özgürlüklerinisınırlandıran ekonomik ve sosyal en-gelleri kaldırmalı, onlara bu hürri-yetleri kullanmalarını sağlayacak im-kanlar vermeli, insanı “özgürleştir-meli”dir. Ancak bu şekilde “gerçeközgürlük” sağlanabilir. İnsanlarınhakları ancak o zaman var olur. Ka-pitalizmin özü “kar”dır. Özünde insanolmayan bir sistemin insan haklarınasahip çıkması onu savunması düşü-nülemez. Ancak ve sadece sosya-lizmle insanlar insanlık onuruna ya-raşır, gerçekten eşit ve adil bir sis-temde yaşayabilirler.

“HANGİ İNSAN HAKLARI?”“HANGİ İNSAN HAKLARI?”içimizden birinden

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

333İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 34: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Yönetememe krizi derinleştikçe yönetenlerin politi-kaları her zaman halka, emekçilere saldırmak olmuştur.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından da aynı poli-tikalar uygulanmaya başlandı.

Bir yandan “FETÖ’cü” deyip kendi iç hesaplaşmalarınısürdürürlerken diğer yandan halka, emekçilere saldırmayabaşladılar. “FETÖ’cü terör Örgütüne” yönelik diye başlayangözaltılar, tutuklamalar, işten atmalar, açığa almalar, emeğiile geçinen işçilere, kamu emekçilerine, solcu, demokrat,ilerici olarak bilinen sanatçılara uzanmaya başladı.

KESK’in 1 Ağustos tarihinde yaptığı açıklamayagöre 274 kamu emekçisi açığa alındı. Fethullah vb. ileilgilerinin olmadığı bilinen bu kamu emekçilerinin iş-lerinden uzaklaştırılmasının nedeni AKP’ nin halk düş-manlığından başka bir şey değil… Yapılmak istenen,kamu emekçilerine gözdağı vermek ve onları sindirmek,yıldırmak ve korkutmaktır.

Yine aynı şekilde safını soldan yana belirlemi,ş halkiçin bir şeyler yapmaya çalışan, Haziran ayaklanmasınakatılan ve destek veren sanatçılar da işlerinden oluyorlar.

Bu gelişmelere tepki gösteren Levent Üzümcü; “İçindebulunduğumuz durum artık vahim bile değil, saçma. Buzulmün, arkadaşlarımıza reva görülen bu tavrın hiçbirmantıklı açıklaması yok. Ama bu kadarda ah alınmaz. Bugünahtır, zulümdür”diyor.

Gelinen aşamada bu tür açıklamalar yetersizdir…Eğer bugün OHAL adı altında sürdürülen saldırılara tavıralmazsak, gücümüzü örgütlü bir güce dönüştürmezsekgelecek daha büyük saldırıların önüne geçemeyiz…

Odalar ve Borsalar Birliği’nin üyelerini saraya çağırarakyaptığı konuşmanın bir yerinde Tayyip Erdoğan, şunlarısöylüyor; “zaman zaman siz de şikayet ettiğiniz... RıfatHisarcıklıoğlu da bilir… Bir işçiden memnun değilsiniz,kapıya koyuyorsunuz; hem de tazminatını veriyorsunuz,ihbar tazminatını veriyorsunuz, gidiyor iş mahkemesinetekrar geri gönderiliyor… Bu sefer çok faklı ikramiyelertazminatlar ödeyerek almak zorunda kalıyorsun... BU İN-SANLARI SIRTIMIZDA TAŞIMAYA MECBUR MUYUZ?DEĞİLİZ. BAK TEKME TOKAT KAPIYA KOYALIM DE-MİYORUZ; İHBAR TAZMİNATINI, KIDEM TAZMİNATINIVERİRSİN BAŞININ ÇARESİNE BAK DERSİN…”

Yani Tayyip’in elinden gelse işçiyi “tekme tokat

kapıya koyacak” “Tekme tokat kapıya koymadığı” için lütfediyor. Bu satırların her bir kelimesi işçiye, emekçiye, emeği

ile geçinen herkese kin ve nefret dolu. Ellerinden gelsepatronlarla el ele verip bizleri bir kaşık suda boğacaklar.Ama hali hazırda buna güçleri yetmiyor…

Çünkü bu ülkede halk düşmanı AKP’nin politikalarınadirenen mücadele eden bedel ödeyen, yeri geldiğindehesap soran, tek kişide olsa sonuna kadar direnendevrimci işçiler, emekçiler var.

OHAL’i Tanımıyoruz…OHAL ile işçiye, emekçiyi kuzu kuzu yöneteceğini

sanan halk düşmanı AKP yanılıyor… OHAL’e karşı direnmek, mücadele etmek ohal ile

aramıza barikatlar örmek en meşru hakkımız… Buhakkımızı sonuna kadar kullanmalıyız.

Onlar bizi ne kadar bölmeye parçalamaya ve güçsüzdüşürmeye çalışırlarsa çalışsınlar, kazanılmış halklarımızıgasp etmek isterlerse istesinler bizde bunun tam tersini ya-pacağız.

Örgütleneceğiz, güç olacağız, OHAL’in gasp etmeyeçalıştığı haklarımızı sonuna kadar savunacağız…

Bunun için illa bize saldırmalarını üzerimize üzerimizegelmelerini beklemeye gerek yoktur…

Hazır olduğumuzda, saldırıyı iradi olarak biz de baş-latabiliriz ve sonuna kada rda gideriz.

Bu gücümüzü tarihsel haklılığımızdan ve meşrulu-ğumuzdan alıyoruz.

UNUTMAYALIM BU ÜLKE YILLARCAOLAĞANÜSTÜ HALLERLE, BASKILAR-LA, SIKIYÖNETİMLERLE YÖNETİLDİ

TÜRKİYE HALKLARINI TESLİM ALA-MADILAR

BUNDAN SONRA DA ALAMAYACAK-LAR

ÇÜNKÜMEŞRU, HAKLI VE GÜÇLÜ OLAN Bİ-

ZİZ İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACA-ĞIZ…

OHAL AKP’NİN GÜCÜNÜN DEĞİL, GÜÇSÜZLÜĞÜNÜN VE KORKUSUNUN SONUCUDUR!

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!334

Page 35: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

"Gençliğimiz eski yükten kurtulmuştur ve Leninistvasiyetleri çok daha kolay benimsemektedir. Genç-lik, Leninist vasiyetleri çok daha kolay kavradığıiçin ve özellikle bu nedenden dolayı geri kalanlarıve tereddüt edenleri ileriye götürmeleri için çağırıl-mıştır. Her ne kadar onun bilgisi yeterli değilse de,bilgi elde edinebilinilen bir şeydir. Bugün bilgiyesahip değilse yarın olacaktır. Bundan dolayı görevi,Leninizmi öğrenmek ve yine öğrenmektir. Konsomolcu yoldaşlar! Bolşevizmi öğrenin ve tereddütedenleri ilerletin! Daha az çene çalın, dahaçok çalışın, o zaman çalışmalırınız mutla-ka başarılı olacaktır." / Stalin

Hiç bir sorun çözümsüz değildir. Bilinemez değildir. Eğer sorunu çözemiyorsak sorun BİL-GİMİZİN YETERLİ OLMAMASIDIR. Askeri, siyasi, teknik, sanatsal... her tür bilgi öğrenilir.Bilmediğimiz her şey ama her şeyi öğrenebiliriz. Yeter kiöğrenmek isteyelim. NE YAPACAĞIZ? Öğreneceğiz.

Hayattan, doğadan, halktan, bir çocuktan, büyüklerimiz-den, tarihimizden, şehitlerimizden... Herkesten, her şey-den öğreneceğiz. Savaşı savaşarak öğrenecek ve bu savaşta ustalaşacağız.

"Yoldaşlar; Bizler ki, hayata Birbirimizin gülen gözlerinden bakmışız Halkımızın bağrında Kor kor isyan ateşleri yakmışız Halkımızın en taze düşleri için Hayatın farklı mecralarına akmışız Acılar, sevinçler, hasretlikler tatmışız Ne mutlu bizlere ki Bu büyük ailede yaşamı ve ölümü paylaşmışız"

DEV-GENÇ’Lİ Eyüp BEYAZ: Hapishanelerde süren katliamın sorumlusu, uygulayıcısı

Adalet Bakanlığı’na karşı giriştiği feda eylemi sırasında,AKP iktidarının emrindeki ölüm mangaları tarafından kat-ledildi. Ardahan Çıldır İlçesi Gölbelen Köyü doğumluEyüp Beyaz, 25 yaşındaydı. Karadeniz Teknik ÜniversitesiGiresun Eğitim Fakültesi mezunu bir öğretmendi. 1999’dahenüz öğrenciyken devrim mücadelesine katıldı. Mezunolduktan sonra da halkının öğretmeni olarak devam ettikavgasına. Gençlik örgütlenmesi içinde sorumluluklar üst-lendiği dönemde defalarca gözaltına alınıp işkencelerdengeçirildi. Hep başı dik çıktı. Öğrenmeye açık, fedakar, mü-tevazi yapısı, militan kişiliğiyle daha ileri görevlere hazırdı.Silahlı birlikler içinde istihdam edildi. Oligarşi onu ele ge-çirmek için özel ekipler kurmuş, adını, resmini afişe etmişti.Ama o yeraltı faaliyetlerini serinkanlılık ve disiplin içindesürdürdü. Son üstlendiği görevde, 1 Temmuz 2005’tecüretin, fedakarlığın, adaletin adı olarak hesap sormak içinyola çıktı. Zalimlerin en çok korudukları üslerine girerek,üzerine doğrultulan namlulara meydan okuyarak ölümsüzleşti.

1- Devrimcilik, savaştakahramanca fedakarlıkyapmaktır.

2- Devrimcilik, vatanını düşmanlara karşısavunmaktır. 3- Devrimcilik, Dayı olmaktır. 4- Devrimcilik,şehitlerimizin kanını yerde bırakma-maktır. 5- Devrimcilik,kendinle olan savaşı sürekli kazan-maktır. 6- Devrimcilik, halk ve vatan sevgisidir. 7- Devrimcilik, eşitlik adalet özgürlüktür. 8- Devrimcilik, sevgi ve emektir. 9- Devrimcilik, mutluluğun resmini yapabilmektir. 10- Devrimcilik, yapabilirim inancını hiç yitirmemektir. 11- Devrimcilik, yarın yanağında kayrı her yerde

her şeyde hep birlikte olabilmektir. 12- Devrimcilik, adaletli olmaktır. 13- Devrimcilik, somut durumun somut tahlilini ya-pabilmektir. 14- Devrimcilik, inisiyatifli olmaktır. inisiyatifliolmayan pasif duruma düşer. 15- Sıradan devrimciler olmamalıyız çünkü sıradanbir çağda yaşamıyoruz. 16- Sevgiden yoksun devrimciler olmamalıyız. 17- Devrimcilik, her koşulda ihtilalciliğimizi korumaktır. 18- Devrimcilik, vefa,feda, adalettir. 19- Devrimcilik, hep ileriye bakabilmektir. 20- Devrimcilik, burjuva ideolojisine karşı sürekliideolojik mücadeleyi sürdürmeyi, ilişkilerinde ilkelive kurallı olmayı, çalışma tarzında programlı ve ko-lektif olmayı gerektirir.

devrimcilik neden zorunluluktur

ŞEHİTLERİMİZDEN Öğreniyoruz....

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

35İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 36: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Liseliyiz BizBu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

YANIMIZDAKİ ARKADAŞIMIZ, KARDEŞİMİZ,ABLAMIZ, YOLDAŞIMIZ EDA’YI AKP FAŞİZMİ

TUTUKLADI. BİR TARAFTAN KENDİ İÇLERİNDEÇELİŞKİLERİNİ ÇÖZMEYE ÇALIŞAN AKP, DİĞER

TARAFTAN HALK DÜŞMANLIĞINI MEŞRULAŞTIR-MAYA ÇALIŞIYOR... YİNE SÜREKLİ BİZESALDIRIYOR, SALDIRILARINI OHAL’LE

MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR.BİZ; BU ÜLKENİN PARALARINI ÇALIP, BANKA

KASALARINA, AYAKKABI KUTULARINADOLDURMADIK!

AYAKKABI KUTULARINA BABALARIMIZINANNELERİMİZİN ALINTERİNİ DOLDURAN TAYYİP

VE TÜM AKP’LİLER BAŞTA OLMAK ÜZERE HALKDÜŞMANLARI TUTUKLANSIN!

BİZ; BU VATAN TOPRAĞINI SUYUNA KADAREMPERYALİST TEKELLERE PEŞKEŞ ÇEKMEDİK...

SATMADIK VATANIMIZI VE HALKIMIZI.. VATANIVE HALKI SATAN TAYYİP VE TÜM AKP’LİLERBAŞTA OLMAK ÜZERE HALK DÜŞMANLARI

TUTUKLANSIN!BİZ KİMSENİN HAKKINI YEMEDİK, ADALETSİZ-

LİK YAPMADIK! ASIL BU HALKIN HAKKINI YİYENAÇLIK-YOKSULLUK İÇİNDEKİ HALKA CEZALAR

YAĞDIRAN, HALK DÜŞMANLARI; ALINTERİMİZİSÖMÜREN, BİZE ZULMEDEN BURJUVALAR, YANİZENGİNLER VE ONUN FAŞİST İKTİDARI AKP’Lİ-

LERİN KATLİAMLARINI,HIRSIZLIKLARINI,AHLAKSIZLIKLARINI AKLAYANLAR

YARGILANMALIDIR... BİZ, EDALAR BU ÜLKENİN EN ONURLU,

EN NAMUSLU ÇOCUKLARIYIZ.. EN SOYLU DAMARIYIZ BU ÜLKENİN LİSELİ

DEV-GENÇ’LİLER OLARAK!YERİ GELDİĞİNDE AKREPLERDE İŞKENCEGÖRDÜK, YERİ GELDİ SEVDİKLERİMİZDEN

TECRİT EDİLDİĞİMİZ İÇİN HAFTALARCA AÇLIKGREVİNE YATTIK, YERİ GELDİ İŞÇİNİN, YERİ

GELDİ TAYAD’LI AİLERİMİZİN YANINDAMÜCADELE ETTİK, EDİYORUZ..

EDA TÜM LİSELİLERİN SIRA ARKADAŞI, EDA TÜMLİSELİ DEV-GENÇ’LİLERİN YOLDAŞIDIR!BİR GÖZ TUTSAKKEN DİĞER GÖZ ÖZGÜR

OLAMAZ.. EDA’NIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAYANAKADAR GECE-GÜNDÜZ DEMEYECEK, NE

YAPABİLİRSEK YAPABİLDİĞİMİZDEN FAZLASINIYAPARAK, EDA’YI DÖRT DUVARDAN,

FAŞİZMİN ELİNDEN ALACAĞIZ!DÜN MEHMET’İ NASIL ALDIYSAK BUGÜN DE

EDA’YI ALACAĞIZ!AKREBİNİZ, TOMANIZ, POLİSİNİZ, ÇEVİĞİNİZ

OLSA DA KORKUN BİZDEN!BİLDİRİDEN, ELİMİZDEKİ TAŞA, MOLOTOFA...

KULAKTAN KULAĞA, KİŞİDEN KİŞİYE... KAPIDANKAPIYA... EVDEN EVE... sesimizi taşıyacağız...

LİSELİLERİN EN FAZLAZAMAN GEÇİRDİĞİ YERLER

NERELERDİR? Liseliler en fazla, okulda, dershanede,internet kafelerde ya da evde bilgisa-

yarda, cafelerde vakit geçirirler.

BİZ BUNU DERNEĞE NASIL TAŞIYACAĞIZ; ONLARIN SEVDİKLERİ BEĞENDİKLERİ

BİR ŞEY YAPACAĞIZ... O ZAMAN İNTERNETİ, BİLGİSAYARI

AÇABİLİR MİYİZ?.. DERSLERE ÇALIŞABİLECEKLERİ

BİR ORTAM YARATABİLİRİZ.CAFE GİBİ BİR YERİ ÖRGÜTLENME

HALİNE GETİREBİLİRİZ...

“Dere her zamankütük getirmez”

Bir iş sırasında beklenen sonuç herzaman alınmayabilir.

Kendiliğindenciliğe bırakmamakgerekir, tedbir almak gerekir.

Milli Eğitim Bakanlığının 2014-15 eğitim öğretimyılı için hazırladığı rapora göre Türkiye’de toplam

9 bin 601 ortaöğrenim kurumu bulunuyor. Bukurumlarda 5 milyon 691 bin 71 öğrenci eğitimgörüyor. Mesleki eğitim veren kurumlar olarak

tanımlanan meslek liselerinin sayısı ise 3 bin 296 olarak ka-yıtlara geçerken, bu kurumlarda 1 milyon 810 bin 990 öğren-

ci eğitim görüyor. Yoksul ailelerin evlatlarının kolunda "altın bilezik" olsun diyegönderdikleri meslek liseleri bugün tekelci burjuvaların ucuziş gücü olarak gördükleri birer imalathane haline gelmiştir.Bu okullarda patronların ihtiyaç duydukları sanayi dallarına

göre ucuz işçi imal edilmektedir. Buna rağmen, meslek lisesinden mezun olan herkesin ucuzada olsa iş bulabildiği yanılgısına düşülmemelidir. Bugünün

istatiksel verilere göre; mesleki lise mezunlarının %44’ü, ge-nel lise mezunlarının ise sadece %25‘i istihdam edilmektedir.

YOKSULLUĞUN MATBAASIBU HAFTA DUVARLARA NE YAZALIM:

AKP HALK ÇOCUKLARINA DÜŞMAN!

EDA’YA ÖZGÜRLÜK! LİSELİ DEV-GENÇ

DİKKAT LİSELİLER! EDA’YA MEKTUP YAZMAYIUNUTMAYIN! SİZİ BEKLİYOR!

Merhaba Liseli Dev-Genç’liler...

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!36

Page 37: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Liseli gençlik halkın en dinamik, eği-time öğrenmeye en açık kesimidir. Özel-liklede yaşları itibariyle gelişmeye açık,sınıfsal özelliklerinden dolayı düzene,düzenin getirdiklerine politik bir bakışaçısıya olmasa bile, öfkeye sahiptirler.Çok genç ve yaşamda tecrübesiz olduklarıiçin öğrenmeye meraklıdırlar, her anolumlu ve olumsuz şeylerden etkilenebi-lirler. Bu yüzden her gün yeni şeyler öğ-renmenin, yeni şeyler yapmanın, yeniyerlere gitmenin heyecanını taşıyorlar.Onlar için yeni şeyler yapmanın hiçbirengeli yoktur. Bu nedenle bir şey yapa-cakları zaman çok rahat bir şekilde gençyaşlarının verdiği heyecanla amansız enöne atılanlardır. Yeni gençlik, liselilerdünya devriminin motor gücü, toplumuharekete geçirecek olan dinamik fikirlidir.Liseliler umuttur, geleceğin inşaasına alın-teri katacak olan küçük yaştaki ustalar-dır.

Atılganlıkları coşkularından beslenirliselilerin, bu coşku onlar için “YENİ“nin verdiği hazdır. Genç olmanın doğasıgereği toplumda en temiz kalmış ve birçok olumlu özellikler taşırlar. Tuttuklarınıkoparan bir tarzları vardır. Bu tarzı on-ların ufkunu genişleterek, halk ve vatangerçeğini anlatarak ileriye taşımalıyız.

Kitleleri harekete geçirecek liseliler,bu kadar önemli bir yere sahipken mü-cadelemizde, mesele artık liselilere git-mektir. Liselilere yönelik kitle çalış-masında bütünlüklü düşünmeli, ele al-malı ve öyle hareket etmeliyiz. Bütün-lüklü düşünmek kendini düşüncede pra-tikte sınırlamamaktır. Liseli gençlikkolay ulaşabileceğimiz bir kesimdir.Gençliklerinin yarattığı karakter itibariylecoşkularıyla ve atılganlıklarıyla liselilersokaklarda, caddelerde, eğlence me-kanlarında, vs. birçok yerdedirler. Li-selileri bulacağımız, ulaşabildiğimiz entemel yer ise tabiki liselerdir. Binlerce

öğrenci sabahtan akşama kadar va-kitlerini okullarda geçiriyor.

AKP’nin bugün nasıl bir politikaizlediği çok açık bir gözle görül-mektedir. Her yıl değişen sınav sis-temleri, bilimden ve gerçeklerdenuzak içi boş olan okul müfredatları,AKP eliyle açılan özel liseler, bugünliseliler üzerine kara bir bulut gibiçökmüşler adeta. Eğitimin paraylasatıldığı, yoksul, emekçi halkın ço-cuklarına eğitim hakkı dahi veril-mediği liseler, AKP’nin güdümündeticarethanelere dönüştürülmüştür.Bu nedenledir ki Liseli Gençlik veAKP’nin politikaları arasındaki çe-lişki derinleşmekte, günbegün li-seliler daha büyük ve politik biröfkeye sahip oluyorlar. Liseli Dev-Genç’lilerin her lisede, her sınıftaolması bu öfkenin örgütlü bir gücedönüşeceğinin ifadesidir. Örgütlügençlik direniş ve halkı hareketegeçirmek demektir.

Önemli olan apolitik liseli gen-çliği politikleştirmektir. Liselilerinbu atılganlığı, cüreti, coşkusu düzentarafından olumsuz yerlere kanalizeedilmektedir. Liselilerin öğrenmeyeaçık yanlarını düzen kendine ye-deklemek ister. Vatansever yanlarınıkullanarak kendi faşist örgütlen-melerinin içine katmak ister. Ye-dekleyemediklerini ise okul önlerine,hatta içlerine kadar gelen uyuştu-rucu, çeteleşme, alkol, sigara, mafyavb. ya da televizyon, internet, telefongibi bağımlılıklarla teslim almayaçalışır. Bugün haber bültenlerinde,gazete sayfalarında hemen hemenhergün çete olaylarının, uyuşturu-cudan ölümlerin, düzenin verdiğibunalımın, yarattığı karamsarlıktandolayı evden kaçmaların, çocuk iş-çilerin haber yapılmadığı gün yoktur.

NEDEN LİSELİLER?

LİSELİLERE NASIL ULAŞACAĞIZ?

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Liseliyiz Biz

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

37İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 38: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Bunu yaratan burjuva kültürünün kendisidir. Liselileri örgütlemeliyiz. Liseliler neredeyse oraya

gitmeliyiz. Bunun için önce onları tanımalıyız, yaşam-larının bir parçası olmalıyız. Onları tanımalı, inanmalı,sevmeli onlara emek vermeliyiz. Hergün Liseli Dev-Genç’liler ajitasyonlarıyla, afişleriyle, bildirileriyle, Öğ-renci Meclisi çalışmalarıyla okullardadır. Sadece okulsaatleri içerisinde bizi görmemeli yaşamlarında olmalıyızliselilerin. Bunun tam aksi bürokratik bir çalışmadır.Biz memur değiliz, devrimciyiz, halkı örgütlemek için24 saat bizim olmalıdır. Ki sabah gidip akşam gelinenbir çalışma tarzı ile sonuç alınamaz.

Gerekirse hiç afiş asmadan, bildiri dağıtmadan bilekitle çalışması yapabilmeliyiz. Öğrenciler dersten kaçtığızaman ya okulun en kuytu köşesinde ya da okul kantinindeolurlar.

O halde bizim gideceğimiz yerler buralardır. Onlaramücadelemizi Dev-Genç’i anlatalım. Etkinliklerimize davetedelim “davet etsek de zaten gelmezler” düşüncesiyle önyargılı yaklaşmayalım. Bırakalım gelip gelmeyeceklerikararını bizim ön yargımız değil onlar versinler. Belki birkez iki kez gelmeyecektir ama mutlak bir gün bizleri kır-mamak namına da olsa geleceklerdir. Onlara yeniyi bizgösterelim. Liselilerin yenisi ve doğrusu biz olmalıyız.

Liselilerin cüreti vardır. Bu cüretlerini devrimcisaflarda çelikleştirmeli, doğruya yöneltmeliyiz. Liselileregüveneceğiz ve onlara görev, sorumluluk ve insiyatifvereceğiz. Militanlığı ve heyecanını yazılama, afiş,etkinlik örgütleme vb. eylemlere katmalıyız.

Bugün liseli çalışması yapmak, liselileri örgütlemekbir kadro çalışmasıdır. Geleceğin, devrimci hareketininkadrolarıdır liseliler. Onlara bu gözle bakmalıyız. Buyüzden bir “ağaç yetiştirir” gibi emek vermeliyiz bizde.

Tüm Liseli Dev-Genç’liler tekrar düşünmeli tekrar elealmalıdır liseli çalışmasını... Bizim istediğimiz derneğimizegelecek, etkinliklerimize katılacak bir kaç liseli değil,

tüm liselerde geniş liseli örgütlenmeleri yaratmak, ulaşa-madığımız tüm liselilere ulaşmaktır. Komiteler, ÖğrenciMeclisleri sürecimizin kaçınılmaz gereklilikleridir. Bugünkomitelerle, meclislerle çalışma yapmamak, örgütlenmelerioluşturmamak dar bir çalışma içinde tecrit olmaktır.

Liselerde çağrı komitelerinden, etkinlik komitelerine,güvenlik komitelerinden, genel kampanya komitelerinekadar örgütlenmeli, liselileri dahil etmeliyiz. Komitesizhiçbir lise ve liselinin bulunmadığı hiç bir komite kal-mamalıdır.

Gerçekçi düşüneceğiz ve öyle hareket edeceğiz. Li-seliler okullardan arta kalan zamanlarını pikniklerde,parklarda, internet kafelerde geçiriyorlarsa bizde buralardaörgütlenmeye gideceğiz. Ancak böyle böyle her mahal-leden, her sınıftan, her liseden, bizim çalışmamızıyapacak bir liseli çıkartırız.

Okul başkanlarından, sınıf temsilcilerine kadar tümliseliler bizim olmalıdır. Çevremize bakacağız. Bugünher ailede en az bir liseli, lisede okuyan lise çağında ye-ğenleri akrabaları vardır. Onlarla tanışmalı, pikniklerdenkahvaltılara; tiyatrodan, film izleme günlerine kadarher yerde olabilmeliyiz.

Böylelikle farklı semtlerde liselere gitme, ordaki li-selilerle tanışma, yeni liselilere açılma şansımız olacaktır.Liseli Dev-Genç’liler dünden bugüne liseli gençliğinörgütlenmesinde büyük bir miras bırakmıştır. Bu mirasıliseli mücadelesinde daha ileriye taşımak için;

- Liselileri semt semt, mahalle mahalle, lise lise,sınıf sınıf tanıyacağız.

- 24 saat yaşamlarında olacağız.- Liselerde komiteler kuracak, liselileri komitelere

katacak, Öğrenci Meclislerini örgütleyeceğiz!- Liselilere sorumluluk ve görev verip denetimi

sağlayacağız.- Liseliler ile “Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye”

şiarıyla yeni Hasan Selim’ler, Şafak’lar yaratacağız.

İzmir Dev-Genç 6 Ağustos'ta bir açıklama yayınlayarak,tutsaklara yönelik saldırılara sessiz kalmayacaklarını ifadeetti. Açıklamada: “Katil iktidarın OHAL adı altında halkıve devrimcileri sindirmeye çalışmaları yetmiyormuş gibişimdi de Özgür Tutsaklarımızı başarılı olamadığı tecritpolitikası sonrası sürgünlerle ve işkencelerin boyutunuarttırarak yıldırmaya çalışıyorlar.

Son bir haftadır ard arda yapılan sürgünlerle Kırıklar1 No’lu F Tipinde ki tutsaklarımız çeşitli hapishanelereağır işkencelerle, ters kelepçelerle sürgün edildi.

Biz bu işkenceleri, bu sürgünleri ilk defa yaşamıyoruz.Ulucanları da, 19 Aralıkları da gördük katledildik ama

hiçbir zaman teslim olmadık. Bombalarınıza, kimyasal-larınıza yeri geldi bedenlerimizle barikat olduk.

122 canımızı verdik ve kazandık zaferi ama sanmayınki direniş bitti. 122 canımızla kazandığımız hakları canınızistediği gibi alamayacaksınız.

Bugüne kadar ne işkence ne de baskıyla yıldıramadığınızgibi şimdi de OHAL’in arkasına saklanarak yaptığınızsaldırılarla, ahlaksızlıklarla bir kez daha yılmadığımızıgöreceksiniz.

Özgür Tutsaklara yaptığınız her işkencenin, ahlaksızlığınhesabını vereceksiniz. Özgür Tutsaklara kalkan elleri kı-racağız!” denildi.

Liseliyiz Biz

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!38

Sürgünlerle, İşkencelerle Özgür Tutsakları

Teslim Alamazsınız!

Page 39: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi liseliDev –Genç’liler 4 Ağustos’ta okumagrubunda buluştu. Çizgilerle Anadolutarihimiz kitabından 35 sayfa okuyaraküzerine sohbet ettiler. Okumaya 5liseli Dev-Genç’li katıldı. Ayrıca 122şehidimiz ve ölüm oruçları üzerinede konuşuldu.

Gazi: Dev-Genç’liler 5 Ağustos’taGazi Mahallesinde Oku Gruplarında“Yozlaşma” üzerine konuştu. İlk baştayozlaşmanın ne olduğuna dair bir yazıokundu. Yozlaşmanın kim tarafındanhayatımıza sokulduğu, kimlere yararsağladığı, düzenin yozlaşmayla nasılbir gençlik yaratmak istediği ve yoz-laşmaya karşı nasıl mücadele etmekgerektiği üzerine konuşularak, önerilersunuldu. 1,5 saat süren okuma grubuna9 Dev-Genç’li katıldı.

Esenyurt: Liseli Dev-Genç’liler 3Ağustos’ta Esenyurt’ta kahvaltı veokuma yaptı. 2 liselinin katıldığı okumagrubunda “Çizgilerle Anadolu Tarihi”

kitabından 33 sayfa okundu, Yürüyüşdergisindeki “Liseliyiz Biz” köşesiokundu ve tartışıldı. Devrimciliğinzorunluluğu üzerine çalışma yapıldıve şehidimiz Fatma Bilgin’in özgeçmişiokundu.

Elazığ: Elazığ’da Dev-Genç’liler2 ağustos günü okuma gruplarında biraraya geldiler. Çalışmaya bir Dev-Genç’linin “Düşman çizmesi altındayurdum” şiiriyle başlandı. Daha sonra“Mahir Hüseyin Ulaş” kitabı okundukitap okumasından sonra “Halk kimdir?Halk düşmanları kimlerdir? Üzerinesohbet edildi.

Sarıgazi: Sarıgazi’de 4 Ağustos’taliseliler okuma gruplarında buluştu.Okuma öncesi düzenin eğitim sistemiüzerine tartıştıktan sonra 1 saat okumayapıldı. Okuma ve üzerine tartışmabittikten sonra çay içip sohbet ettiler.

Genç Bedenlerimizi Her Ne KadarTecrit Hücrelerine Koysanız da LiseliDev-Genç’liler Bu Kavganın En Önün-

de Yer Almaya Devam Ediyor – Ede-cek!

Altınşehir: Geçtiğimiz hafta oku-

ma grubunu kuran Liseli Dev-Genç'lilerbu hafta "Bu Halk Bu Vatan Bizim"kitabını okudular. Yaklaşık 40 sayfakitap okumanın ardından şehitlerimizinsözlerini ve Nazım Hikmet’in şiirleriniokuyarak okumayı bitirdiler. AltınşehirLiseli Dev Genç'liler 5 Ağustos'ta bir-likte kahvaltı yaparak güne başladılar.Ardından aile ziyaretlerine başlayanLiseli Dev Genç'liler aileler ile OHALve devrimcilik üzerine sohbet edip ai-lelerin sorunlarını da dinlediler. LiseliDev Genç'liler aile ziyaretleri sırasındadergi dağıtımı da yaptılar. Halka Yü-rüyüş dergisinin son iki sayısını ulaş-tırdılar. Altınşehir Liseli Dev Genç'lilerBayramtepe Mahallesi’ni gezdiler ge-zinti sırasında bir sapığı teşhir ettiler.Ve yine halkla sohbet ederek günlerineson verdiler.

İstanbul 1 Mayıs Mahallesi LiseliDev-Genç'liler 10 Ağustos'ta yazılamayaptı. Yapılan çalışmaya 3 liseli Dev-Genç'linin katıldığı çalışmada 4 yazı-lama yapıldı.

Dev-Genç’liler Okuma Gruplarında Buluşuyor Bilgi Güçtür! Okuyarak Gücümüzü Büyütelim!

5 Ağustos’ta İstanbul Gülsuyu Ma-hallesi’nde Yürüyüş Dergisi dağıtanHalk Cepheliler dergi dağıtımı sırasındapolisin saldırısına uğradı. Gülsuyu’ndagözaltına alınan Liseli Dev-Genç’liEda Yaren ARIK 6 Ağustos’ta çıka-rıldığı mahkemede tutuklandı. Konuylailgili yapılan yazılı açıklamalarda kı-saca şu sözlere yer verildi;

Liseli Dev-Genç: “Eda 17 yaşındaolmasına rağmen kocaman yüreğiylemücadele eden adalet isteyen bir liseli.Yürüyüş dergisi bizim halka ulaşmaaracımızdır. İşte bu yüzden bu düzenYürüyüş dergisinden korkuyor. 17 ya-şındaki liselileri tutuklayan bu düzenadaletsizdir. Adaleti biz sağlayacağız

En son tutukladığınız Liseli Dev-Genç’li Mehmet’i 15 gün tutabildiniz.Güçsüzsünüz; gücünüz kuru gürültüden

ibaret, tutuklamalarınız korkunuzdan-dır. Mehmet için verdiğimiz mücade-leyi Eda için de vereceğiz. Daha çokdergiyi halka okutturacak, daha çokliseliyi örgütleyeceğiz!”

Kartal Liseli Dev-Genç: “AKP’nindarbeyi bahane ederek çıkarttığı OHALyasası halka, halkın evlatlarına zararvermeye devam ediyor... Liselilerülkemizin dört bir yanında düşmanakarşı, eğitim sisteminin çarpıklığınakarşı örgütleniyor ve direniyor.Okmeydanı’nda FKME’lerle, halkadayatılan zulmün, sömürünün he-sabını soruyor, uyuşturucu çetele-rine karşı savaşıyor. Berkin ve ül-kemizde katledilen tüm çocuklariçin “Adalet İstiyoruz” diyor. ”Li-seliyiz, Bu Kavgada Biz de Varız”diyor. Eda'nın ve diğer 5 arkada-

şımıza yapılan işkencelerin de hesabınısoracağız. Siz tutukladıkça katlettikçeçoğalarak geleceğiz, saraylarınızı yı-kacağız!”

Topkapı Liseli Dev-Genç: “…Eda, AKP faşizminin yaptığı katliam-ları, Kürdistan’da katledilen küçükçocukların hesabını sormak için onlaraumut olmak için 17 yaşında kocamanyüreğiyle mücadeleye atılmıştır. Li-seliler! Eda sizin arkadaşınız… Onuyalnız bırakmayalım mektuplarımızlaEda’nın yanında olalım.”

AKP 17 Yaşındaki Liselilerden veHalka Gerçekleri Anlatan Yürüyüş Dergisinden Korkuyor!

Eda Yaren ARİK Serbest Bırakılsın!

Gençliğin Sesi Halkın KulaklarındaOlmaya Devam Edecek

Dev-Genç’liler 4-5 Ağustos’ta İstanbulKadıköy’de ve Gazi Mahallesi’nde DEV-GENÇ dergisi dağıtımı ve tanıtımı yaptı. Gen-çliğin yoğun olarak gittiği kafelerde yapılançalışmalarda gündem üzerine ve gençliğinprogramı hakkında bilgi verildi. ÇalışmalardaKadıköy’de 137, Gazi Mahallesi’nde 20 DEV-GENÇ dergisi ulaştırıldı.

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

339İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Ülkemizde Gençlik

Page 40: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Dersim’de 30 Mart 2016’daAKP’nin katil polisi ve işbirlikçi savcısıtarafından yılda onlarca kez gözaltınaalınan liseli Neslihan Albayrak kom-plolarla tutuklanmıştı. Tutukluluğununüzerinden 5 ay geçmesine rağmen hu-kuksuzca tecrit işkencehanelerinde tu-tuluyor. Bu işkence ve hukuksuzluğasessiz kalmayan yaşıtları yani LiseliDev-Genç’liler bulundukları bölgelerdençalışmalar ve açıklamalar yaparak Nes-lihan’ı sahiplendi. Konuyla ilgili yapılanaçıklama ve çalışmalar şu şekilde:

Kartal Liseli Dev-Genç: “…Dersimhalkı onu çok iyi tanır. Suruç Katlia-mı’ndan hemen sonra AKP il binasıönünde tek başına yaptığı oturma eyle-minden tanır. İşkenceci polisler 11 ayda19 kere gözaltına aldı; işkence gördüve tehdit edildi. Her gün yüzlerce kişininuyuşturucu batağına battığı, İlkokul ön-lerinde uyuşturucu satıldığı, Kürdistan’daküçücük çocukların katledildiği bu ülkedeAKP’nin polisleri “ülkenin huzuru vegüvenliği için” 17 yaşında bir kızınpeşinde dolaşır hale gelmiştir. NeslihanAlbayrak komplo sonucu tutuklandıyaklaşık 5 aydır Elazığ E tipi hapisha-nesinde. Liseliler, Halkımız! Neslihansizin arkadaşınız, kızınızdı. Onu Dersimsokaklarında parasız eğitim için afişasarken görürdünüz. Suruç katliamınınhesabını sormak için AKP Tunceli ilbinası önünde tek başına yaptığı oturmaeyleminde gördünüz. Berkin için adaletisteyen sesini duydunuz. Şimdi Neslihaniçin adalet isteme sırası bizde. Neslihan’ıyalnız bırakmayalım ona, sahip çıka-lım…”

Sarıgazi Liseli Dev-Genç: “NeslihanAlbayrak 17 yaşında Dersimde liselilerinsorunları, hakları için mücadele edenKürdistan’da yaşayan katliamlara sessizkalmayan bir liseli Dev-Genç’lidir. Der-sim polisi aylarca onu tehdit etti, 11ayda 19 kere gözaltına alındı. Ama Nes-lihan mücadelesine devam etti. NeslihanAlbayrak yaklaşık 5 aydır Yürüyüş Der-gisi dağıttığı, Berkin Elvan için adalettalebinde bulunduğu ve parasız eğitimistediği için Elazığ E tipi hapishanesindetutuklu 17 yaşında ve tecrit ediliyor. İlk

mahkemesi 24 Haziranda Tunceli Ad-liyesinde görüldü. Güvenlik gerekçesiylemahkemeye getirilmeyen ve SEGBİS’te ifade vermesi istenince bunu kabuletmeyen Neslihan tamamen yasal vedemokratik haklarını kullandığı için tu-tuklandığını, görüntülü ifade vermeyikabul etmediğini söyledi. Mahkemetam bir hukuksuzluk örneği sergileyerekkaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tah-liye vermedi ve mahkemeyi 10 ağustostarihine erteledi. 17 yaşındaki bir liseli-mizin adalet talebi bile sizi korkutu-yor…”

Armutlu Liseli Dev-Genç: Yak-laşık 6 aydır tutsak olan Liseli Dev-Genç’li Neslihan için yazılamalar ya-pıldı. Armutlu Meydanı’na “AKP Fa-şizminin Tutukladığı 17 Yaşındaki Nes-lihan Albayrak Serbest Bırakılsın! Ar-mutlu Liseli Dev-Genç” imzalı pankartasıldı. “Katil AKP’nin tutukladığı Nes-lihan’ın sesi olmaya devam edeceğiz”denilerek şu açıklama yapıldı: “…Nes-lihan Albayrak AKP’nin liseli gençliğiteslim alma saldırısına karşı en öndedirenen bir Liseli Dev-Genç’lidir.AKP’nin ahlaksız katil polisleri Nesli-han’ı verdiği bu haklı mücadeledenvazgeçirmek için onlarca kez gözaltınaaldı; işkence yaptı ama Neslihan’ı yıl-dıramadı. Bu seferde tutuklayarak Nes-lihan’ı verdiği bu haklı mücadeledenvazgeçirmek istiyor. Neslihan Albayrakyalnız değildir yanında biz varız, yanındao çok sevdiği halkı var! Bu ülkedeherkes sussa bile biz konuşuruz. Parasızeğitim hakkımızı almanın yolunun TamBağımsız Türkiye için mücadele etmeyolundan geçtiğini biliyoruz. Bununiçin ne bedel olursa olsun ödemektenvazgeçmeyeceğiz. Neslihan bugün bubedeli ödüyor. Neslihan’ı o hücrelerdenalana kadar, Tam Bağımsız Türkiye’yikurana dek mücadelemiz sürecek.”

Çayan Liseli Dev-Genç: LiseliDev-Gençliler AKP’nin tutukladığı 17yaşındaki Neslihan için pankart astı.Gece pankartı sökmeye gelen polislereLiseli Dev-Genç’liler taşlarla karşılıkvererek engel oldu. Bunun üzerine halkdüşmanları arkalarına bakmadan kaçtılar.

Ardından yapılan yazılı açıklamada kı-saca şu sözlere yer verildi: “AKP 17yaşındaki liseli Neslihan Albayrak’ı tu-tuklayarak korkusunu göstermiştir. Bizler17 yaşındaki Neslihan olup AKP faşiz-minin korkusunu daha da büyüteceğiz.17 yaşındaki Neslihan Albayrak 6 aydırElazığ E Tipi Kadın Hapishanesinde-dir.”

Esenyurt Liseli Dev-Genç: Lise-liler 3 Ağustos‘ta Yeşil Kent’te “Adaletİstiyoruz, Alacağız! – Halk Cephesi”imzalı pullamadan 150 adet astı. Ar-dından “17 Yaşındaki Neslihan AlbayrakSerbest Bırakılsın! Liseli Dev-Genç”imzalı pankart asılarak liseli Neslihaniçin adalet talep edildi.

İzmir Dev-Genç: “Faşizm hayatınher alanında Dev-Genç’lilere saldır-maya devam ediyor. Ve bugünlerdede darbe teşebbüsü bahane gösterilerekilan edilen OHAL... OHAL’in ilanıdemek yeni katliamlar, işkenceler, yenitutuklamalar demektir. Yıllardır dev-rimcilerin üzerindeki faşizm baskısınımeşrulaştırmak demektir. OHAL’i ta-nımıyoruz… Berkin Elvan için adaletistemeyi, halkın evlatlarını sahiplen-meyi, Kürdistan’daki katliam politi-kalarını halka ifşa etmeyi suç sayanfaşizm halkın çocuklarını bu sebeplerletutukluyor. Tutuklamalar ile halkın ço-cuklarını yıldırmak istiyor… BizlerDev-Genç’liyiz, 46 yıldır faşizmeteslim olmadık, olmayacağız. Faşizmiteslim aldık, alıyoruz. Bir gün HasanSelim Gönen oluyoruz, bir gün ŞafakYayla... Bahtiyar oluyoruz; Çiğdem-lerle, Bernalarla geliyoruz. Tutukla-malarınız, gözaltılarınız ve işkencele-riniz bizi yıldıramaz. Elif olur hesabınısorarız her adaletsizliğin.”

Liselilerden Korkan Bir Düzenin Sonu Yakındır…

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!440

Page 41: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Neslihan Albayrak’a Özgürlük!Liseli-Dev-Genç’li Neslihan

Yine Tahliye EdilmediLiseli Dev-Genç’li Neslihan Albayrak’ın Tunceli Adli-

yesi’nde görülen duruşmasında SEGBİS’te ifade vermeyikabul etmediği için Neslihan’ı tahliye etmedi. Mahkeme 21Ekim tarihine atıldı. 17 yaşındaki genç kızlarımızın düzeninkarşısında boyun eğmemesi korkutuyor AKP’yi. İstiyorlarki karşılarında el pençe duran “tamam efendim, yapmadımefendim” diyen sümüklüler olsun. Ama hayır, Neslihanmahkemede “siz benim savunma hakkımı engelleyemezsiniz,ben yüz yüze yargılanma hakkımı kullanmak istiyorum”dedi. Neslihan’ın bu dik duruşu tüm liseliler adınadır aynızamanda. Liseliler! Halkımız Neslihan’ı yalnız bırakmayalım;mektup yazalım.

Ankara’da Dev-Genç’liler Adalet Kam-panyası Çalışmalarına Devam Ediyor

Ankara’da Dev-Genç'liler, “Adalet İçin Açlık Gre-vindeyiz” kampanyası için 2 Ağustos'ta Natoyolu veBatıkent mahallelerinde kapı çalışması yapıldı. Halka1000 adet bildiri ulaştırıldı. 100 sticker yapıştırıldı.Dev-Genç’liler ayrıca, 4 Ağustos’ta Tuzluçayır Mahallesive meydanında “Adalet İçin Açlık Grevindeyiz”, “Ek-mek, Adalet Ve Özgürlük İçin Süresiz Açlık GrevindeyizSen de Katıl!" yazılı 90 adet afiş astı.

Ankara’da Yapılan Açlık Grevini Desteklemek İçinUlaşacağınız Telefon Numarası:

0541 835 37 44Adana’da işçilerin yoğun olduğu Şakirpaşa Sanayi

Sitesi’ne 9 Ağustos’ta “DİSK- Genel İş işçisi OyaBaydak İşe Geri Alındı Direndik Kazandık- DİH/Liseli Dev-Genç” imzalı pankart asıldı.

Birlikte İzlediğimiz Filmlerle Alternatif Kültürümüzü Yayıyoruz

Armutlu Direniş Tepesi’nde Liseli Dev-Genç'liler 3Ağustos'ta "Şevkat Yerimdar 1" filmini izlediler. Filminbaşlamasıyla çevredeki insanlarda film gösterimine katıldı.Filmin bitiminde ise filmde vurgulanan adaletsizliklerekarşı gelme ve gerçek mahalle delikanlılığı üzerine ko-nuşuldu. Film gösterimine 18 liseli katıldı.

Devrimci Sanat Dergisini Her Eve Yetiştireceğiz

İzmir Doğançay Mahallesi’nde Grup Yorum Gö-nüllüleri 3 Ağustos’ta Kültür Sanat Yaşamında Tavırdergisinin dağıtımı ve tanıtımı yaptı. Ayrıca devrimcimüzik grubu Grup Yorum hakkında bilgi verildi. Do-ğançay halkına Grup Yorum’un festival için bir konservereceği söylendi. Son olarak 20 derginin dağıtımınınardından mahallede kış mevsimi için hazırlık yapanhalka yardım edildi ve Dersim’de yapılacak olanMunzur Doğa Festivali için çağrı yapıldı.

Devrimci Tutsaklar Yalnız Değildir!Dev-Genç'liler 6 Ağustos'ta İzmir Bornova’da

OHAL’e karşı ve devrimci tutsakları sahiplenmek içinozalitler astı. 2 Dev-Genç'linin katıldığı çalışmada 4ozalit asıldı.

Liseli Dev-Genç'lilerden "Halkın Milisi Ol" Çağrısı

Liseli Dev-Genç'liler 1 Ağustos'ta Karşıyaka’da “PolisOlma, Asker Olma, Halkın Milisi Ol" yazılamaları yaptı.

İzmir Yazılamalarına Halkın Desteğiİzmir Liseli Dev-Genç'lilerin 1 Ağustos’ta yapılan

"Polis Olma, Asker Olma, Halkın Milisi Ol” yazıla-masının fotoğrafını halkımızdan bir arkadaşımız çekipsosyal medyada Dev-Gençl'ilere selam gönderdi.

Teslim Olmayacağız;Okurumuzla, Dağıtımcımızla,

Her Satırı İçin Bedeller Ödenmiş Dergimizle Gerçekleri

Anlatmaya Devam Edeceğiz!AKP faşizmi, 5 Ağustos günü Yürüyüş dergisi okurlarının

Gülsuyu Mahallesi’nde yaptığı toplu dergi dağıtımınasaldırdı katil polisler. Bu saldırıda 6 kişi gözaltına alındı.İlk olarak 18 yaşından küçük Eda Yaren Arık tutuklandı.18 yaşın üstündeki diğer dağıtımcılarımızın ise gözaltısüreleri 7 güne uzatıldı ve yapılan işkenceleri avukatlarındanöğreniyoruz!

AKP kendi iktidarını sağlamak için çıkarılan OHALkanunlarını ise öncelikle halka, devrimcilere uyguladı.Çünkü iktidarının garantisi olarak halkı sindirmeyi, direnentüm güçleri ortadan kaldırmayı hedefliyorlar!

Ancak buradan tüm halkımıza çağrımızdır! OHAL ya-salarını tanımıyoruz, bu yasalarla bizleri sindiremezler!İrfan Ağdaş AKP faşizminin kendine örnek aldığı 90’lıyıllarda, 17 yaşının coşkusu ve direngenliğiyle kaybetmelere,işkencelere meydan okuyarak adımlamıştı Alibeyköy so-kaklarını!

Bugün de çaldığı her kapıya, çay içtiği, su içtiği hereve umut taşıyor dağıtımcılarımız. 7 gün gözaltı ve işken-celerin 17 yaşındaki gençlerimizin tutuklanmasının teksebebi işte bu büyük korkularıdır! Şimdi asıl onların kor-kularını büyütme zamanı; dergimizi her zamankinden dahaçok sahiplenmenin zamanıdır!

Gözaltılar Tutuklamalar Bizleri Yıldıramaz!Eda Yaren Arık Serbest Bırakılsın!

Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm İçinYÜRÜYÜŞ Dergisi

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

41İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Ülkemizde Gençlik

Page 42: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Umut, coşku ve inatla sürdürdüğümüz Yürüyüşdergisi çalışmaları şu şekilde;

İSTANBULGülsuyu: Halk Cepheliler 2 ve 5 Ağustos’ta

Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. 5 Ağustos’tayapılan çalışmada ilk olarak mahallede bulunanMahir Hüseyin Ulaş Parkı’nda 20 Halk Cephelibir araya geldi. Coşku ile dergi dağıtımına başlandı ve sıksık “Yürüyüş Halktır Susturulamaz, Umudun Sesi YürüyüşDergisi” sloganları atıldı. Emek Caddesi ve Çarşamba Pa-zarı’nda yapılan çalışmada toplam 300 dergi halka ulaştırıldı.Dergi dağıtımının sonunda AKP’nin katil polisleri HalkCephelilere saldırarak 5 kişiyi işkencelerle gözaltına aldı.

Bahçelievler: Halk Cepheliler 5-7 Ağustos’ta Soğanlıve Zafer Mahallesi’nde dergi dağıtımı yaptı. 250 dergihalka ulaştırıldı.

Sarıgazi: Halk Cepheliler 4 Ağustos’ta DemokrasiCaddesi üzerindeki esnaflara dergi dağıtımı yaptı. Yapılançalışmada 200 dergi ulaştırıldı.

Ömürtepe: Dev-Genç’liler 3 Ağustos’ta halka dergidağıtımı yaptı. Yapılan çalışmada OHAL kararı hakkındasohbet edildi ve “OHAL’i tanımıyoruz, OHAL halkımızıteslim olmaktır bundan kaynaklı tanımıyoruz…” denildi.Çalışmada 40 dergi halka ulaştırıldı.

Hacıhüsrev: Dev-Genç’liler 6 Ağustos’ta coşkuyla dergidağıtımı ve tanıtımı yaptı. Çalışma boyunca Dev-Genç’lilerievlerine ziyaret edenler oldu.

Dağevleri: Dev-Genç’liler 6 Ağustos’ta umudun sesiYürüyüş dergisini halka ulaştırdı. Çalışmada 70 dergi halkaulaştırıldı.

Büyükdere: Dev-Genç’liler 5 Ağustos’ta esnafa Yürüyüşdergisinin tanıtımını yaptı. Aynı zamanda AKP faşizmininOHAL Kararı’nı “Adalet İstiyoruz Alacağız” yazılı stıckerlerive afişleri mahallenin çeşitli yerlerine asıldı.

Taksim: Liseli Dev-Genç’liler 8 Ağustos’ta halka ger-çekleri anlatmak için Yürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Yapılançalışmada “AKP OHAL ilan ederek halkı sindirmek istemekteve devrimcilere saldırılarını yasallaştırmaktadır…” diyerekdevrimciliğin meşruluğuna değindi.

Çayan Liseli Dev-Genç: “… İşkenceciler arkadaşlarımızagözaltında yoğun işkence yapmış kollarını morartmışlardır.OHAL’i bahane edip, liselilerin gözünü korkutmaya çalışanbu düzen, asla istediğini elde edemeyecek. Nasıl Neslihan’ıtutukladıysanız bizler de Eda olup, Neslihan olup halka

gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz. Halka gerçekleri an-latmak için mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”

ANADOLU – KÜRDİSTANAdana: Halk Cepheliler 3 Ağustos’ta Akkapı, Dağlıoğlu

Mahallesi’nde dergi dağıtımı yaptı. Yapılan dağıtımlarsırasında halkımız adalet özlemini dile getirerek “dergi da-ğıtmak yerine silahlanın” cümlesini kullandı. Bunun üzerinedağıtımcılar yapılan bu eleştiri üzerine “zaten silahlı propa-gandanın gücüne inanıyoruz, 46 yıllık tarihimizde bu çizgidensapmadığımızı ve de bizlerde bir kurşun sıkanın da birdergi dağıtanın da eşit olduğu ve dergi düşmana vurduğumuzen büyük darbedir…” diyerek meşruluğa vurgu yaptı.

İzmir: Halk Cepheliler 2 Ağustos’ta yaptıkları DoğançayMahallesi’nde yapılan çalışmada Yürüyüş dergisinin kapağınıve içeriğini vurgulayan ozalit astı. Ayrıca Buca ve Kuru-çeşme’de 5-7 Ağustostarihlerinde dergi da-ğıtımı yaptı. Yürüyüşdergisi yanı sıra YeniKurtuluş dergisinin da-ğıtımı ve tanıtımı ya-pıldı.

Eskişehir: HalkCepheliler 1 Ağustos’taGültepe Mahallesi’ndeYürüyüş dergisi dağı-tımı ve bildiri dağıtımıyaptı. Yapılan çalışma-da OHAL kararı hak-kında sohbet edildi.

Dersim: Halk Cep-heliler 2 Ağustos’ta Yü-rüyüş dergisi dağıttıklarıiçin tutuklanan yoldaş-ları için Seyit Rıza’dakikafelerde bildiri dağı-tımı yaptı.

Sırtımızdan

Vuranlardan

Hesap Sormak

İçin Yürüyüş

Okuyalım,

Yürüyüş Okutalım!

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!44 2

Page 43: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Basına ve HalkımızaBugün burada Genel-İş Sendikası

önünde gerçekleştirdiğimiz “Oya BAY-DAK işe geri alınsın mahkeme kararı uy-gulansın” konulu eylemin Ankara Genelİş Merkezi önündeki ayağını 70. günündebitiriyoruz.

Oya Baydak ile Genel-İş SendikasıOya Baydak’ın “işimi onurumu istiyorum”diye başlattığı direnişin 391. gününde biranlaşmaya vardığı için direnişi bitirdi,bizler Devrimci İşçi Hareketi olarak dadestek eylemimizi sonlandırıyoruz.

Devrimci İşçi Hareketi olarak hephaklı olan işçinin yanında olduk, bundansonra da olacağız. Bu devrimciliğimizinbir gereği… Dini, dili, rengi, cinsiyeti, si-yaseti ne olursa olsun, işçiyi haklı müca-delesinde desteklemek kendisine devrim-ciyim, demokratım, sınıf, mücadelesi yü-rütüyorum diyen herkesin görevi ve so-rumluluğudur.

Biz bu sorumluluğumuzu yerine ge-tirdik ve getireceğiz. Bu eylemde bizleredestek veren iki sendikaya teşekkür edi-yoruz. En başta ASİM-SEN Sendikası’nateşekkür ederiz. Ve ESM 1 No’lu şubeyede teşekkür ederiz. İşçinin siyasetine bak-madan “haksızlığa uğramış bir işçinin ya-nındayız” dedikleri için.

Ne acıdır değil mi? Sendikaların vesolcuların zaten işçiyi savunmaları gere-kiyor ama burada öyle olmadı. Biz o ne-denle sınırlı sayıda sendikaya teşekkürediyoruz ki onlar da biz teşekkür edelimdiye sahiplenmedi işçiyi. Onlar sorumlu-lukları gereği bunu yaptı.

Bu eylem Türkiye’de solun ve sendi-kaların ne durumda olduğunu gösterenbir eylem oldu. Sol sorumluluğu gereği

direnen işçinin yanında ol-ması gerekirken, iki siya-setin kavgası gibi tuhaf birdüşünceye kapılıp haklı olanişçinin haklılığını göz ardıetti ve eylemin haberini bileyapmadı. Yapan ise ya ka-raladı ya da bir iki haberigeçmedi. Sendikalar ise dibevurduklarını bir kez dahatescilledi. Odalar ve sendi-kalar bu eylemde bir dev-rimci hareketi düşman ola-rak gördü ve bunun üstün-den bir işçiyi sahiplenmedi.

Yaşanan onca linci koskoca TMMOB,KESK, TTB kurumlar sahiplenme düş-manlığını gösterdi. Tüm bunlara rağmenbu direniş kazandı. Kazanım çok çokbüyük olmayabilir. Önemli olan haklınınhaklılığını kabul ettirmesidir. Her bir ka-zanım direnişin kazanımıdır.

Katil AKP’nin katliam hazırlıkları yap-tığı, oligarşi içi çatışmaların yoğun olduğugünler yaşıyoruz. Biliyoruz ki OHAL ileAKP daha da saldırganlaşacak ve baştaişçi hakları olmak üzere birçok demokratikhaklar elimizden gidecek. Faşizm ile yö-netilen ülkelerde bu kaçınılmaz olarakböyle olacak. Katil AKP’nin OHAL’initanımıyoruz. AKP’den demokrasi de bek-lemiyoruz. Bu nedenle bu direniş bittiama faşizme karşı mücadelemiz sürecek.

Sendikalar da bunları gözeterek bundansonra sınıf mücadelesi temelinde mücadeleyürütmeliler. Bir daha haksız yere patrongibi davranıp işçisini işten atmamalı. Bun-dan bir ders çıkartmalıdır.

Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer! İşçiyizHaklıyız Kazanacağız!

Devrimci İşçi Hareketi

İzmir Devrimci İşçi Hareketi 4 Ağus-tos'ta kısa bir açıklama yaparak, Oya Bay-dak'ın direnişinin zaferle sonuçlandığınıifade etti. Açıklamada: "İşimi Onurumuİstiyorum” diye direnen Oya Baydak di-renişi zaferle sonuçlandı. Bir kez dahadirenenler kazandı. Sendikayla Oya Baydakarasında yapılan bir protokolle anlaşmayavarılarak Ankara’da DİSK Genel-İş Sen-dikası önünde 70 gündür devam eden di-reniş 2 Ağustos Salı günü saat 17.00 iti-bariyle sonlandırıldı" denildi.

Direnen İmbatMaden

İşçileri Açtıkları İşe

İade Davasını Kazandı...

İmbat Madencilik de çalışırken2015 Aralık ayında işten çıkarılanmadencilerin işe iade davası so-nuçlandı. 2 Ağustos’ta Soma İşMahkemesi’nde görülen duruş-mada hakim işe iade kararına hük-metti. Aynı zamanda işveren eğerişe almazsa çalışmışlık süresinegöre 4+4 ve 4+5 tazminat öden-mesi kararını verdi. Mahkemeişten çıkartmanın sendikal faali-yetlerden olduğu ispatlanamadığıgerekçesiyle sendikal tazminatödenmesini reddetti. İşçiler iştençıkartılınca 70 günlük direnişlerisonucunda farklı iş yerlerinde işbaşı yapmışlardı. Ve hala çalışmayadevam ediyorlar.

Duyuru: Yaz Okulumuz 15 Ağustos’ta

İzmir/Kınık’ta Başlıyor!Maden İşçileri Dayanışma ve

Mücadele Derneği olarak madenciarkadaşlarımızın çocukları için ya-pacağımız yaz okulumuzun ihtiyaçlistesini sizlerle paylaşıyoruz. Tümkatkılarınızı bekliyoruz.

İhtiyaç Listesi- Resim Defteri, Boya (Sulu

Boya, Kalem Boya, Pastel Boya),Boyama Kitabı (7-8 Yaş), Satranç,Gitar, Bağlama, Müzik Defteri,Kalem, Silgi, Sinevizyon Maki-nesi

Böyle bir çalışmayı ilk kez vesınırlı olanaklarla yapıyoruz. Hertürlü katkı ve öneriye açığız.

Ve tabiki gönüllü eğitmen arı-yoruz. Eğer bu çalışmamızda biz-lere yardımcı olmak isterseniz aşa-ğıdaki iletişim bilgilerinde bizeulaş[email protected]

0546 211 69 46Maden İşçileri Dayanışma ve

Mücadele Derneği5 Ağustos 2016

Direniş, Mücadele ve Zafer!

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

43İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 44: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

DÜNYADA SAVAŞAN SADECE BİZ VARIZDayımız, Önderimiz’in çizdiği yol KÖŞE TAŞLARIMIZ oldu. Bugün aramızda fiziken

olmasa da stratejik hedefimize giden yoldaki HER KÖŞE TAŞINDA O BİZİ BEKLİYORHer dönemeçte, her köşede ONUN DÜŞÜNCELERİ YOL GÖSTERİYOR.

HER KUŞATMADA DAYI DİYOR Kİ;“Teslim olmadık, ölmedik... Ama birçokları gibi emperyalizmin gücüne tapmadık.

Düşüncelerimizi değiştirmedik, bedel ödemeden kaçınmadık ve bugüne geldik. Dünyadabir benzeri daha görülmemiş bir direniş yarattık.”

ÖZGÜCÜMÜZE GÜVENMEMİZ GEREKTİĞİNDE DAYI DİYOR Kİ;

“Biz aynı yerdeyiz. Yerimizdeyiz. Devrimci çizgimizdeyiz. Bizi sadece izleyenlerdolaylı veya dolaysız zulme alkış tutanlardır. Bu yaşadıklarımızın belki daha fazlasını dayaşayacağız. Asla unutmayın. Bu bir tarih yazımıdır. Yaşamayanların, masa başındaoturanların, rant elde etmek isteyenlerin tarih yazımı değil, mücadelemizin kanla yazılantarihidir. ASLA UNUTMAYIN!”

SAVAŞI BÜYÜTMEMİZ GEREKTİĞİNDE DAYI DİYOR Kİ;“Örgütlenmek, daha çok örgütlenmek ve halk kitlelerinin doğrudan söz ve karar sahibi

oldukları halk örgütlerini yaratmak ve halkı savaştırmak, savaşı halklaştırmak bugünküvazgeçilmez sorunumuzdur”

DOĞRU DÜŞÜNCEDEN SAPMANIN TEHLİKELERİNEKARŞI DAYI DİYOR Kİ;

“Başarının olmazsa olmazı, ne kadar acımasız olursa olsun, gerçeği görmek,esnetmeden, sağa-sola bükmeden; bilimsel doğruları, değerleri ortaya koymak, yanlışınkarşısına dikmektir…”

BİZİ TESLİM ALMAYA ÇALIŞTIKLARINDA DAYI DİYOR Kİ;

“Özgürlük kimseye bahşedilmez, kazanılır. Biz özgürlüğü kazanma savaşı içindeolacağız…”

SAĞDAN SOLDAN ÜZERİMİZE OKLAR YAĞARKEN,SİLAHLI MÜCADELE DÜŞMANLIĞI HER YERİSARDIĞINDA DAYIMIZ DİYOR Kİ;

“THKP-C'nin silahlı mücadelesi nasıl 50 yıllık revizyonist gelenekten kopuşusağladıysa, nasıl Türkiye devrimci hareketinin tarihini değiştirdiyse; bugün de,milliyetçiliğin, reformizmin ve yasallaşarak düzen içileşmenin önünü kesecek olan dasilahlı mücadeleyi yükseltmek ve kitleleri örgütlemektir...”

Page 45: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

OHAL, sıkıyönetim, askeri darbeyönetimlerini ele almadan önce, ül-kemizdeki parlamenter yönetim dö-nemlerini ele alalım. Bizdeki parla-mento, faşist rejimin bir ayağıdır.Burjuva parlamenter yönetim şekli,feodalizme karşı iktidar mücadelesiylebirlikte ortaya çıkmıştır. Ve iktidarıele geçiren burjuvazinin şekillendir-diği bir yapıdır. Bir başka deyişlefeodalizmin yıkılıp, kapitalist üretimilişkilerine geçişten sonraki siyasiyönetim biçimi olmuştur. Bu yönetimbiçimi de feodalizme karşı mücade-lede işçi sınıfının, demokratik hakve özgürlükler için oluk oluk akıttığıkanın karşılığı olarak, kazanılan bir-çok hak; yasa ve anayasalarla güvencealtına alınmıştır.

Ancak bizim ülkemizde kapita-lizmin gelişimi böyle olmamıştır. Bi-zim ülkemizde deyeni sömürgecilikilişkileri içindeki diğer ülkelerdekiparlamentolarda yasa ve anayasalarda hep göstermelik olmuştur. Çarpıkgelişen kapitalist ilişkilere paralelolarak, çarpık şekilde gelişen bir par-lamento, çarpık yasalar ve çarpıkanayasalarla şekillenen bir rejim oluş-muştur.

Bir ülkedeki rejimin niteliğini be-lirleyen, o ülkedeki üretim ilişkileridir.Bizde de böyle olmuştur. Yeni sö-mürgeciliğe dışarıdan monte edilen

bir anayasal düzenin hiçbir ga-rantisi de yoktur. Çünkü bizdekapitalist üretim ilişkileri kendiiç dinamiğiyle değil, emperya-lizmle ilişkiler içinde gelişmiştir.İlerici talepler ile zaman zamanyapılan yasa ve düzenlemelerinise hiçbir kalıcılığı yoktur. Çünkübunlar da, halkın savaşarak eldeettiği haklar olarak kazanılmamıştı.Ve tekellerin çıkarı gerektiğinde de,yasal ve anayasal haklar da kuşaçevrilebilmektedir.

Elbette ki, devrimci hareketin yü-rüttüğü demokratik mücadele ilemeşruluğu sağlanmış olan bazı hak-ların gasp edilmesi kolay olmamak-tadır. Yoksa, ülkemizdeki sistemindemokratik hiçbir yanı yoktur.

Parlamentolara baktığımızda, em-peryalizmin işbirlikçisi partilerin tı-kıştığı bir yapıdan başka bir şey yok-tur ortada. Milletin vekilliği diye ad-landırılsa da bu gerçek değildir. Par-tilerin kendi yönetimleri içinde de-mokrasi olmadığından, bunların ve-killerinin de bağımsız ve halktanyana olabilmeleri mümkün değildir.Hepsinin tek amacı, bir kere dahaseçilip, dokunulmazlığını uzatmaktır.Onun için de parlamentolarda grupkararları her zaman belirleyici olmuşve vekillerin rolü de amin çeker gibibaş sallamayla sınırlı olmuştur.

Çarpık veya değil, sonuçta tekel-lerin açık bir pazarı olunmasındandolayı, emperyalist üretim mallarınınözgürce pazara girmesi gerekmek-tedir. Bunun için, göstermelik deolsa bir demokrasi havası olmak zo-rundadır. Ancak, tekellerin çıkarlarıtehlikeye girdiğinde, en kanlı diktarejimlerinden de kaçınılmaz. Ordusu,polisi, parti ve parlamentolarıyla em-peryalizme göbeğinden bağımlı birülkede başka türlüsü düşünülemez.

Tekellerin yönetemez duruma gel-mesi, asıl olarak halkın mücadelesiningelişmesine paralel olarak gerçekleşir.Kendi aralarındaki çelişkiler de, bunuderinleştirir. İşte bu sorunların de-rinleşmesi kendi aralarındaki iktidarmücadelesini büyütür. Yani bir yö-netememe sorunu ortaya çıkar. Bunuaşmak için göstermelik tüm haklarıortadan kaldıran süreçler hayata ge-çirilir.

Parlamenter veya değil; her zamanbelirleyici olan rejiminfaşist karakteridir.

Kapitalist üretim iliş-kilerinin yerine sosyalistüretim ilişkileri hakimolana kadar da faşizmhep kapitalizmin bir yö-netim biçimi olarak ka-lacaktır.

Yeni sömürge ülke-lerdeki sömürünün kat-merli olmasından kay-naklı olarak, tekellerhiçbir zaman bir istikrarsağlayamazlar. Çünkügırtlaklarına sarıldıkları

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

445İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

ÜLKEMİZDEKİ OHAL UYGULAMALARI-1FAŞİZMİN YÖNETİM ARAÇLARI...

OHAL, SIKIYÖNETİM, DARBE, GÖSTERMELİK PARLAMENTO...

Page 46: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

halkın, kaybedecek bir şeyi kalma-dığında, gecekondulardan gelip on-ların gırtlaklarını sıkacaklarını, tec-rübelerinden dolayı çok iyi bilmek-tedirler. Onun için yeni sömürge ül-kelerde faşizmden başka bir yönetimbiçimi düşünülemez.

Faşist Rejim OHAL’lere,Sıkıyönetimlere Nedenİhtiyaç Duyuyor?

Faşist rejim, askeri yönetimlerveya hiçbir hakkın olmadığı rejimleride istediği an uygulayabilme olana-ğına sahiptir. Ancak, bunun bir başkaanlamı da halkın gırtlağını biraz dahasıkıştırmaktır. Ve bunun sonucunun,doğal olarak halkın savaşının kes-kinleşmesi olacağını bildiğinden,bunu her zaman tercih edemiyor.Onun yerine göstermelik parlamenterrejimle, halkın gözünü boyamayaçalışır. Bu göstermelik parlamento-larda sol görünümlü partilere de özel-likle yer verir. Çünkü halkın düzendışında bir talebinin olmaması, tümumudunu faşizmin parlamentosunabağlamasını ister. İsimleri ne olursaolsun, kendilerine ne kadar devrimciderlerse desinler; tekellerin güdükbir koltuk değneği olmanın ötesinegeçemezler. Çünkü parlamentonunkendisinin de hiçbir belirleyiciliğiyoktur.

OHAL’ler, sıkıyönetimler asıl ola-rak parlamentonun belirleyici bir ro-lünün olmadığının ispatlarıdır.OHAL’li süreçler, asıl olarak parla-mento görünürde olsa da, yürütmenintüm yetkilerinin, parlamento dışındaolduğu durumlardır. Parlamentonunbu süreçlerdeki tek rolü de, OHAL’iuzatmak için noterlik görevidir. Tür-kiye tarihinde 46 kere üst üste altışaraylığına, yani 23 yıl boyunca OHAL’lidönemler de yaşanmıştır.

OHAL’le de yönetemedikleri dö-nemlerde sıkıyönetimler ilan ederler.

Sıkıyönetimlerle yönetemedikle-rinde sokağa çıkma yasaklarına baş-vururlar.

Hiçbir yöntemin yetmediği yerdede göstermelik parlamento köktendeğiştirilir...

Oligarşi ve emperyalizmin bizimgibi ülkelerde geleceği yoktur. Bunun

için de sürekli olarak ikti-darı zor yoluyla ellerindetutma yöntemlerini geliş-tirirler.

Sıkıyönetim Nedir?Hangi DönemlerUygulanmıştır?

Sıkıyönetim “BakanlarKurulu kararı” şeklinde or-taya çıkar. Resmi Gaze-te’de yayımlanır ve aynıgün Meclisin onayına su-nulur. Meclis İçtüzüğünün127’nci maddesine göre,sıkıyönetim ilan kararı Baş-bakanlık tezkeresi ile Tür-kiye Büyük Millet Mecli-si’nin onayına sunulur.

Sıkıyönetim ilan kararı,Cumhurbaşkanının, Baş-bakanın ve istisnasız bütünbakanların iradelerini aynıanda ve aynı yönde açık-lamaları ile oluşur. Sıkı-yönetim, OHAL uygula-malarından daha ağırdır.Temel hak ve hürriyetlerkısmen ya da tamamendevre dışı bırakılabilir vekolluk yetkileri askeri ma-kamlara geçer.

Yargılama özel mahke-meler aracılığı ile yürütü-lür.

Sıkıyönetim için enuzun süre 6 aydır ve Mecliskararıyla 4 ayda bir deuzatılabilir.

Türkiye kuruluşundanbu yana, tüm yeni-sömürgeülkelerde olduğu gibi, mev-cut kurum ve yasalarıylayönetemez hale geldiğinde,oligarşi içi çelişkiler de-rinleştiğinde ya da oligarşive halk arasında çelişkilerarttığında sıkıyönetimlere,OHAL’lere başvurmuş vebu süreci de faşizmin sü-reklileştirildiği ve pekişti-rildiği dönemler olarak hal-kın aleyhine değerlendirmiş, kendiiçinde bir istikrar sorunu yaşayan veher dönem sıkıyönetimlerle sorunuçözmeye çalışan anti demokratik uy-

gulamaları bu vesile ile yasalaştıran

bir ülke olmuştur.

Yönetememe krizini, ülke tarihinin

yarıdan fazlası sıkıyönetimlerle ve

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!446

Page 47: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

OHAL uygulamarıyla çözmeye ça-lışan ülkemizin kısa bir sıkıyönetimlertarihçesini aktaralım:

1925: 24 Şubat 1925-23 Aralık1927 tarihleri arasında Şeyh Sait İs-yanı’nı bastırmak gerekçesiyle Muş,Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır,Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van,Hakkari, Malatya, Erzurum illerindesıkıyönetim ilan edilip, Takrir-i SükunKanunu çıkarıldı.

Sıkıyönetim uygulamasında Zazave Kürt halklarına yönelik katliamlaruygulandı. Kurtuluş savaşı sürecindevarlıkları kabul edilen ve birlikteemperyalizme karşı savaşılmış olanKürt halkının talepleri yok sayılmış,kitle katliamlarına ve sürgünlere tabitutulmuşlardır.

1930: 1 Ocak 1931-9 Mart 1931tarihleri arasında Menemen’de, Ma-nisa ve Balıkesir’de gerici hareketlerekarşı “cumhuriyete karşı geniş çaplıayaklanma” gerekçesiyle bölgede sı-kıyönetim ilan edildi.

1934: Trakya’nın bazı şehirlerindeYahudiler’e karşı gerçekleştirilenırkçı saldırılar üzerine Trakya böl-gesinde sıkıyönetim ilan edilerek,sokağa çıkma yasağı konuldu.

Trakya’da sıkıyönetimle birlikteYahudi varlığı yok edildi.

1940: Yıllarca sürecek olan busıkıyönetimin gerekçesi, 2. Emper-yalist Paylaşım Savaşı’ydı. Emper-yalist Paylaşım Savaşı 1944’de bitti,ama Türkiye’de sıkıyönetim bitmedi.1945’te, 46’da, 47’de sıkıyönetimhala sürüyordu.

1955: 6-7 Eylül 1955’de MİT ta-rafından düzenlenen provokasyonsonucu, İstanbul’da Rumlar’a karşıgerçekleştirilen yağma, talan saldı-rısının ardından İstanbul, Ankara veİzmir’de sıkıyönetim ilan edildi. Sı-kıyönetim 1956 Haziran’ına kadarsürdürüldü.

Sıkıyönetimin ilanı, Türkiye’deyaşayan Rumlara karşı sistemli Kontr-gerilla saldırıları sonucu yapıldı. An-cak sıkıyönetimin hedefi de yineRumlar oldu. Ve ülkemizde yaşayantüm Rumlara, ya müslüman olmayı,ya da Yunanistan’a sürgün dayatıldı.Ve ağırlıklı olarak İstanbul’da yaşayanRumlar evlerinden, topraklarından

kopartılarak sür-gün edildiler. On-ların yerlerine,yağmalanan dük-kanlarına da elkonuldu.

6-7 Eylül kat-liam ve sürgün-leri, kontrgerilla-nın ülkemizdekiilk geniş çaplısaldırılarından ol-muş ve bundansonra da, bu örnek devam ettirilmiş.Aynı yöntemler yetmişli yıllarda Al-evilere, seksenli yıllardan günümüzekadar da Kürt halkına uygulana gel-miştir.

1960: Gençliğin demokratik mü-cadelesini polis terörüyle bastırmayaçalışan Menderes iktidarı, emrindekipolisin Turan Emeksiz adlı öğrenciyikatlettiği gün, sıkıyönetim ilan etti.

Her sıkıyönetimde olduğu gibi, busıkıyönetim de yine saldırıya uğra-yanlara, katliamlara uğrayanlara yö-nelik kapsamlı devlet sal-dırıları haline dönüşmüştür.

1960: Milli Birlik Ko-mitesi yönetime el koydu.

1963: 21 Mayıs 1963- 20 Temmuz 1964 tarih-leri arasında Albay TalatAydemir öncülüğündegerçekleştirilen askeri dar-be girişiminin boşa çı-kartılmasının ardından hü-kümet Ankara, İstanbulve İzmir’de sıkıyönetimilan etti...

1970: 16 Haziran1970 - 16 Eylül 1970 ta-rihleri arasında 15-16 Ha-ziran işçi direnişi karşı-sında iktidar çareyi İs-tanbul ve Kocaeli merkezve Gebze’de sıkıyönetimilan etmekte buldu.

1971: 26 Nisan 1971- 26 Eylül 1973 tarihleriarasında 12 Mart Cuntasıyönetime el koydu, 11ilde sıkıyönetim ilan edil-di.

1974: 20 Temmuz1974 - 2 Eylül 1975 ta-

rihleri arasında Kıbrıs’a düzenlenenişgal saldırısı gerekçe gösterilereksıkıyönetim ilan edildi. Kıbrıs savaşıbirkaç ayda bitti, ama sıkıyönetimbuna rağmen kaldırılmadı.

1978: Maraş Katliamı üzerine 13ilde sıkıyönetim ilan edildi. 6 sıkı-yönetim mahkemesi kuruldu.

1979’da 6 ilde daha sıkıyönetimuygulanmaya başladı. 1980’de sıkı-yönetim kapsamına yeni iller sokuldu.

12 Eylül 1980: Silahlı kuvvetleryönetime el koydu, tüm Türkiye’desıkıyönetim ilan edildi.

Adalet İçin Açlık GreviMahallelerde, Parklarda

Sürüyor!Halk Cephesi’nin “Katledilen Çocuklarımız

İçin Adalet İstiyoruz!” talebiyle başlattığı açlıkgrevi 10 Ağustos 2016 tarihi itibariyle 45.gününe girdi. Çağdaş Hukukçular Derneği An-kara Şubesi’nde devam eden açlık grevi eylemi,11 Ağustos 2016 – Perşembe gününden itibarenakşam saat 17:00 – 23:00 saatleri arasında ma-hallelerdeki parklarda da devam edecek.

Müzik yayını, stantlar ve çeşitli faaliyetlerinde yapılacağı park programları ilk olarak 11 -13 Ağustos 2016 tarihleri arasında Natoyolu –Tekmezar Mahallesi’ndeki Hacı Bektaş-i VeliParkı’nda yapılacak.

Tüm halkımızı, devrimci kurumları ve basınemekçilerini Açlık Grevi eylemini sahiplenmeyeçağırıyoruz.

Tarih: 11-13 Ağustos 2016Yer: Hacı Bektaş-i Veli ParkıSaat 17:00 – 23:00Adres: Natoyolu Caddesi, (Tek mezar)

Mamak/Ankara

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

447İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 48: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Bakırköy Hapishanesi’nden Silivri’ye Sürgün Edilen Tutsaklar Anlatıyor….

“GARDİYANLARIN ÜZERİNE ACI KIRMIZI BİBER,KARABİBER DÖKEREK KENDİMİZİ SAVUNDUK”

Bakırköy Hapishanesi’nin yaktı-ğımız hücrelerine, idare teknisyengetirip hasar tespit tutanağı tutacak-larını söylediler. Tutsaklar olarak“biz bu teknisyenleri istemiyoruz veiçeri almayacağız” diyerek kabul et-medik.

Kısa bir süre sonra bir gariplikolduğunu anladık ve hemen ardındangardiyanlar da koğuşa girdiler.

Üst kata çıkan merdiven başınabarikatlar kurduk… Merdivenlereyağ ve deterjanlı su döktük. Kafa-larına fırlatmak için su şişeleri vediğer materyalleri topladık.. Ve içerigirdiklerinde bunları kafalarına fır-latarak direnmeye başladık. İlk gelenekip normal gardiyanlardı, böyle birdurumla karşılaşınca hemen geri çe-kildiler. Sonra robocop kıyafetli gar-diyanlar geldiler.. Onları da geri püs-kürttük.. Bir iki denemeden sonrakasklar, kalkanlarla girebildiler içeri..Barikat olarak yerleştirdiğimiz ran-zaları, yatakları kaldırdılar.

Aramıza aldığımız robokoplarınkasklarını söktük; kalkanlarını, cop-larını alıp bazılarını bir güzel dövdük.

Bu arada sürekli ajitasyon ve pro-

paganda yapı-yorduk. Nedendirendiğimizianlattık sürek-li…Gardiyan-lardan bazıla-rı, müdürünaçık emrine rağmengeri çekildiler ve tutsaklara dokun-madılar. Aralarında ağlayanlar oldu.Çatışma sırasında kendilerine vur-duğumuz halde “ben size vurmaya-cağım” diyenler oldu.

Gardiyanların üzerine acı kırmızıbiber, karabiber dökerek kendimizisavunduk. Sonuç olarak yapabilece-ğimiz her şeyi yaptık. Keşke şunuda yapsaydık diye bir şey kalmadı,içimiz rahat etti.

Özellikle güçlü kuvvetli arkadaş-larımızı söküp almakta çok zorlandılarve bu nedenle de arkadaşlarımız çokfazla darbedildiler.

En çok darbe alan arkadaşları-mızdan birisi Yeliz Türkmen’di. Ye-liz’in dudağı kaskla yaptıkları saldırısırasında patladı, kolları morluklariçindeydi ve kanayan yerleri vardı.Yine bacakları da morluklar içindeydi,

kendini felçli gibi hissetti bir süre…Baş edemedikleri arkadaşlara dahaciddi saldırarak onlarda daha derinizler bıraktılar. Yine Nebiha Aracı,Hatice Aşık, Yasemin Karadağ veSultan Işıklı gibi yaralı veya hastaarkadaşlarımızı özenle korumaya ça-lıştık, diğer arkadaşlara göre onlarınvücutlarındaki hasar daha az oldu.

Gardiyanlar çok özel bir işkenceyapamadılar. Biz de gardiyanlarıciddi biçimde yaraladık, kimimizinüzerindeki kan bize değil, gardiyan-lara aitti. Elbiselerimiz yırtıldı, kimiarkadaşlarımızın ayağında ayakkabıyoktu.

Bakırköydeki eşyalarımızın bizeverilmesini istedik, idare bu sorunuçözeceğini söyledi.

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!48

Page 49: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Merhaba,Öncelikle selamlarımızı iletiyor

çalışmalarınızda kolaylıkla ve ba-şarılar diliyoruz.

İzmir 1 No'lu F Tipi HapishanesiÖzgür Tutsakları Genel DirenişeBaşladı.

Sizlere bu mektubu İzmir 1 NoluF Tipi’nin tecrit hücrelerinden ya-zıyoruz. Ülkemizin dört bir yanıkan gölüne ve adeta “açık hapisha-ne”ye çevrilmiş durumda. Yakılıp–yıkılan şehirler, mezarsız-kefensizölüler, adalet bekleyen Berkinler;“barış” istedi diye tutuklanan – iştenatılan akademisyenler, gazetecileryağma ve talan edilen doğamız...Anayasa’nın fiilen değiştiğinin ilanedildiği günlerdeyiz. “Ne istedilervermedik” dedikleri, besleyip- bü-yüttükleri “nankörlük” ile suçla-dıkları eski yol arkadaşlarının cuntayapmaya çalıştığı bir ortamdayız.Şimdi “Allah’ın lütfu olur” diyenlerive asıl olarak da kendinin sorumluolduğu bu olayı mağdur rolü oyna-yarak ve fırsata çevirerek kendi ik-tidarını sağlama alma derdindeler.Zulmü yapanınhangi ünifor-mayı giydiğiya da askerdeğilde, siviliktidar olmasıbaskı, işkence,katliamlar gerçeği-ni değiştirmiyor. Ül-kemizin tablosu özetleböyle. İşte bu tab-loya bakınca“kapalı ha-pishanele-rin” duru-munu tah-min etmekhiç de zor ol-mayacaktır.

“Huzur adası”nın dört duvar ara-sındaki “sakinleri” olarak, hapis-hanelerde yaşadığımız baskı, saldırıve hak gasplarını anlatmak istiyoruz.Aslında hiç de “sakin” değiliz. Çün-kü her yeni gün yeni saldırılarlakarşılaşıyoruz. Fıtratlarında zulümve yalan olanların biz DevrimciTutsaklara saldırmaması zaten müm-kün değildir. Ve biz 16 yıldır, 16yılın her günü, tecrit işkencesinekarşı direnerek siyasi kimliğimizive insanlık onurunu koruduk, ko-rumaya da devam edeceğiz. Diren-meden, bedel ödemeyi göze almadanne hak ve özgürlüklerimizi, ne dedevrimci – sosyalist düşüncelerimizikorumanın mümkün olmadığı birdönemden geçiyoruz. Kendindenolmayan herkesi ezilmesi gerekenbir düşman olarak gören, baskı vesindirme aygıtlarını kullanarak biatetmeye zorlayan iktidara karşı mü-cadele etmekten direnmekten başkayol yoktur diyoruz.

Hatırlayacağınız üzere, F Tipitecrit hücreleri kanlı bir katliamlaaçıldı. 7 yıl süren Ölüm Orucu di-

renişimizde 122 ar-kadışımız hayatla-rını feda ederektecritte bir gedik

açtılar. 22 Ocak2007’de 45/1 nolu

sohbet hakkı genelge-sinin yayımlanması ile

ölüm orucuna ara verildi– vermiştik.

10 kişinin haftada10 saat sohbete çıkma-sını öngören bu genel-

geyi hemen hiç birhapishane idaresitam olarak uygu-lamıyor. Dönemin“Adalet” Bakanı

Cemil Çiçek’in ta-ahhüt ettiği 20

saate çıkara-cağı sözü

9 yıl-

dır tutulmadığı gibi tecrit her geçengün daha da ağırlaştırılmaktadır.

Mayıs ayında yayınlandığı söy-lenen “gizli” bir genelge ile hücre-lerimiz sık sık basılıp talan ediliyor.Siyasi düşünce ve inançlarımızıifade eden kitap, dergi ve resimle-rimize saldırıyorlar. Birçok hapis-hanede kitap ve dergi sınırlandırıl-ması getirildiği, hücrelerden topla-nacağı tebliğ edilmiş durumdadır.Değerlerimize el uzatanlar elbetkarşılığını alacaktır.

Hasta tutsakların tedavilerini en-gelleyerek katletme politikası devamediyor. Son 10 yılda hapisanelerde“sessiz imha” ile katledilenlerin sa-yısı en azından 3077’dir. En sonBolu F tipindeki arkadaşımız RızaYıldırım, bu politikayla katledildi.Bugün ise yüzlerce hasta tutsak ya-vaş yavaş öldürülmektedir. Hemenher gün onlarca tutsak sürgün edil-mekte, sürgünlerde eziyet ve sin-dirme aracı olarak kullanılmaya ça-lışılmaktadır. Hastane – mahkemesevklerinde sistematik bir şekildesaldırılar, işkenceler yaşanmaktadır,savunma ve tedavi hakkımız gaspedilmektedir. Bu saldırılara karşıdirenen tutsaklara “cezalar” veril-mekte ve bu “cezalar” bahane edi-lerek infazlar yakılmaktadır. Ziyaret,mektup, telefon gibi haklarımızgasp edilmektedir.

Tüm bu saldırılar karşısındaDHKP-C Davası Tutsakları olarak10 Temmuz 2016 tarihi itibarıylaGenel Direnişe başlıyoruz. Ödene-cek bedeller pahasına, devrimcikimliğimizi ve değerlerimizi koru-yacağımızı ilan ediyoruz. Yaşana-bilecek tüm olayların sorumlusu si-yasi iktidar sahipleri ve onların ba-kanı, savcıları, müdürleri, gardi-yanları olacaktır.

Duyarlı olmanız, sesimizi ka-muoyuna duyurmanız dileğiyle…

İzmir 1 Nolu F Tipi HapishanesiÖzgür Tutsaklar

Not: Mektubu yazan Özgür Tut-sakların tamamı 1 Ağustos günüEdirne F Tipi Hapishanesi’ne sürgünedildi!

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

49İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 50: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

K a t i lAKP’nin,15 Tem-muz’dakiF E T Ö /PDY (Fe-tullah Te-rör Örgü-tü/Para-lel Dev-let Yapı-

lanması) diye ad-landırılan oluşuma yaptığı darbe gi-rişiminden sonra, 20 Temmuz’da 3aylık süreyle ilan ettiği OlağanüstüHal Uygulaması (OHAL) halka açıl-mış savaş ilanıdır. OHAL kararı ilekeyfi gözaltılar, gözaltında işkenceve hapishanelerde keyfi sürgün sevk-ler uygulanmaya, hapishanelerde vedışarıda bugüne kadar kazanılmışhak ve özgürlükler hiçe sayılmayabaşlandı.

Darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY diye adlandırılan örgüt gerekçegösterilerek çıkarılan OHAL kararı,başta devrimci-demokrat tutsaklarave halka yönelik saldırılara dönüşmüş,halkı ve devrimcileri sindirmeyi, yoketmeyi hedeflemiştir. Bu saldırılarına,halkın yoksul, ilerici kesiminin ya-şadığı, devrimci mücadelenin geliştiğimahallelere sivil-faşist örgütlenmeleriaracılığıyla saldırarak başladı. Halkısindirmek için, asıl olarak hapisha-nelerdeki Özgür Tutsakları hedef ala-rak, kazanılmış haklarını hiçe saydı.Devrimci tutsaklara kitap yasağı ko-nuldu, keyfi sürgün sevkler başlatıldı,sürgün sevkler sırasında en ağır iş-kenceler uygulandı ve uygulanmayadevam ediliyor.

Büyük meydanlarda “DemokrasiNöbeti” tutarak, demokrasi savunu-culuğuna soyunan saray soytarısıTayyip Erdoğan ve yalakaları, halkagözdağı vererek, sallanan tahtını sağ-lama almaya çalışıyor. Darbe girişi-minden faydalanarak tüm dünyaya,demokrasi savunucusu olduğunu ka-nıtlamaya çalışıyor. Oysaki iktidarageldiğinde Fethullah Gülen’le birolup halka karşı her türlü baskı, zu-

lüm, sömürü yasalarını çıkartıp kat-liamların emrini veren yine kendile-riydi. İki taraf arasında iktidar kavgasıçıkıp yollar ayrılınca, Tayyip Erdoğanve AKP nasıl demokrasi temsilcisiolabilirler ki?

Halkımız, ne AKP’nin ne deFETÖ/PDY denen yapılanmanın ta-rafında saf tutmak zorunda değildir.İkisi de halka karşı her türlü suçu iş-lemiş faşist, katil ve Amerikan işbir-likçisi yapılardır. Bizim tarafımız;halkın, devrimcilerin, devrimci halkiktidarının yanıdır.

Bu saldırılara karşı biz diyoruzki; Saldırı varsa Direniş var. ÖzgürTutsaklar, bu saldırılara karşı Temmuzayının ortalarında tüm hapishanelereyayılan Genel Direniş’e başladı. 25Temmuz’da Türkiye’deki DHKP-Ctutsakları Genel Direniş’e başladık-larını şöyle açıkladılar: “AKP’nintutsaklar üzerindeki baskılarını ar-tırmasıyla birlikte Türkiye hapisha-nelerinde kalan Özgür Tutsaklar, Ge-nel Direniş’e başladılar. Direnişintalepleri şöyle: Büyük Ölüm OrucuDirenişi’nin kazanımı olan 45/1 ge-nelgesiyle tutsaklara tanınan 10 saat,10 kişiyle sohbet hakkının uygulan-ması, hasta tutsakların serbest bıra-kılması, kitap ve yayın kısıtlamasınınkaldırılması, tedavi hakkının uygu-lanması, sürgün sevklere son veril-mesi, hücrelerde uygulanan eşya sı-nırlamasının kaldırılması.”

Genel Direniş çerçevesinde ha-pishanelerde saldırılara karşı, devrimcitutsaklar, bulundukları hücreleri yak-maya başladı. Saldırılara, kapılara,mazgallara vurarak, sloganlarla veçeşitli eylem biçimleriyle karşılıkveren Özgür Tutsaklar, direnişlerininzafere kadar süreceğini, taleplerininkabul edilmemesi durumunda eylembiçimlerinin genişletileceğini ve di-renişin yükseltileceğini belirtti.

Ülkemiz hapishanelerinde 2000-2007 yılları arasında tam 7 yıl sürenÖ.O. direnişimiz hala hafızalardadır.Tecrite karşı 122 şehit uğruna verilen,teslim olmayarak zafer kazanan dev-rimci tutsakların direnişinin sonunda,

tutsakların haftada 10 saat ortak gö-rüşme hakkının hayata geçirileceğisözü verilmiş, ancak bugüne kadarhiçbir hapishanede tam olarak uy-gulanmamaktadır. O zaman da ka-zanılan hakların takipçisi olacağınıaçıklayan devrimci tutsaklar, bugünyaşanan saldırılara karşı kazanılmışhakları geri alma ve zaferi kazanmakararlılığıyla Genel Direnişi sürdü-rüyorlar. Bu kararlılığı 84 Ö.O. 4şehit uğruna, 96 Ö. O. 12 şehit uğrunakazanılan zaferlerden biliyoruz. Bu-gün de Genel Direniş’i kazananÖzgür Tutsaklar olacak; Biz olacağız.Devrimci tutsakları direnişlerindeasla yalnız bırakmayacağız.

Ayrıca mücadelelerine ve dire-nişlerine destek verdiğimiz FHKC’lidostlarımızın da kendilerine dayatılantecrit, keyfi uygulama ve saldırılarakarşı Siyonist İsrail’in hapishanele-rinde ve dışarda Temmuz ayında baş-lattıkları süresiz Açlık Grevi direnişinede destekliyor ve zaferi kazanacak-larına inanıyoruz. Hatırlanacağı gibi;19 yaşından beri 15 yıldır hapishanedeolan FHKC tutsağı Bilal Kayed, tah-liye olması gerekirken, Siyonist İsrailyönetimi Kayed’in düşüncelerini veinancını teslim alamadığı için 6 ayidari tutukluluk kararı vermiş. Bunuprotesto eden Kayed, Süresiz AçlıkGrevinin 50. gününde.

Bilal Kayed’e destek ve genelolarak hapishanelerdeki insanlık dışı,keyfi uygulamalara karşı tüm hapis-hanelere yayılan açlık grevine katılım,FHKC Genel Sekreteri Ahmet Saa-dat’ın da katılımıyla içerde ve dışarda100 kişiyi aşmış durumda.

Dünyanın her yerinde Siyonist,faşist zihniyetle varlığını sürdürüp,halkın haklı mücadelesini, direnişiniyok edeceğini düşünen katillere di-yoruz ki; Dünyanın hiçbir yerindedirenenleri teslim alamazsınız, dün-yayı yeniden biz yaratacağız! Dire-nişte olan Özgür Tutsaklarımızı veFHKC Davası Tutsakları’nın diren-işlerini selamlıyoruz, “direnişiniz di-renişimizdir” diyoruz.

Suriye Halk Cephesi

Dünyanın Hiçbir Yerinde Direnenleri Teslim Alamazsınız!

Dünyayı Yeniden Biz Yaratacağız!

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!550

Page 51: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

“Aydın dağlarında gezerim gayriYazıldı fermanım okundu gayriAldım martinimi çıktım dağlaraDünya bir olsa tutulmam gayri”

“Çocukluğunda çok ürkek olduğuanlatılan Atçalı Mehmet, bir gün köykahvesinde otururken, ahalinin vekendisinin ağalar tarafından sömü-rüldüğünü ve yok yere acı çektirildi-ğini düşünüp buna bir çare ararken,üç iri köpeğe karşı, cılız bir köpeğinkapışmasına şahit olur. Hasımlarıncabir hayli yıpratılan küçük köpek, canhavliyle kaçarken bir çıkmaz sokağagirer. Kaçacak yeri yoktur. Direncininson noktalarında olmasına rağmensırtını duvara vererek bu üç köpeğeçılgıncasına saldırır ve onları ka-çırmayı başarır. Atçalı da bundanibret alır.”

Atçalı Kel Mehmet yoksulluk içe-risinde yaşayan bir garip köylüdür.Babasının ölümüyle yetim ve kim-sesiz kalmıştır. Aydın Arpazlı veAtçalı beylerinin, ağalarının yanındaırgatlık yapar ve bu sırada Şerif Hü-seyin Ağa’nın kızı Fatma’ya sevda-

lanır. Bu ortaya çıkınca ağadan veadamlarından eziyet görür. Köy kah-vesinde ağanın adamlarının saldırısınauğrar. Bu kavgada ağanın kahyasıve birkaç kişi yaralanırlar. Atçalı içintek yol kalmıştır: Dağa çıkmak!

Dağa çıktıktan bir süre sonra ŞerifHüseyin, kızı Fatma’yı Aydın’ın zen-ginlerinden birinin oğlu olan Hasan’laevlendirmeye kalkışır. Atçalı, hemŞerif Hüseyin’i hem Hasan’ı uyarırve Hasan’ı dağa kaldırır. Hasan’ınyaşamına karşılık düğünden vazgeç-melerini ve bunun için fidye ister.Fidye verilir ve Atçalı, Hasan’ı serbestbırakır. Osmanlı’nın ağalarında daoyun çoktur Atçalı’yı ortadan kal-dırmak için, Uzun Efe adında biriniAtçalı’nın peşine takarlar. Uzun Efe,efe değil *‘çalıkakıcı’dır.

Köşk kasabasında oturan Atça-lı’nın anasına hakaretler yağdırarakişkence yapar. Atçalı bu olayı duyarduymaz kasabayı basar ve UzunEfe’yi öldürür. Atçalı’nın namı ilebirlikte saygınlığı, halkın üzerindekietkisi gittikçe artmaktadır.

Ağalar bu defa Atçalı’yı vurmasıiçin, Kara Efe ile anlaşır. Ancak bunuönceden öğrenen Atçalı, Kara Efe’yepusu kurarak onu öldürür. Ağalarınçiftliğini basar ve aldığı bu parayıyoksul halka dağıtır, kimsesizleri evsahibi yapar, dağlardaki yörüklereverir.

Şerif Hüseyin Ağa, Atçalı’dankızı Fatma’yı kaçırmak için, köydenAydın’a götürür. Fakat Atçalı, Ay-dın’da da kılık değiştirerek sık sıkFatma’yı görmeye gider. Fatma ıs-rarla Atçalı’nın kendisini kaçırmasınıister. Ancak Atçalı bunun zeybekliktöresine yakışmayacağını söyleyerekonu düğün-dernekli alacağını söylerve dediğini yapar; Fatma’yla düğündernek kurarak evlenir. Efelerle başedemeyen Osmanlı Atçalı’nın dağaçıkışından birkaç yıl sonra “af” çıkarır.Sevdası ve uğradığı haksızlık, ada-letsizlik yüzünden dağa çıkan Atçalıda düze iner. Ancak bu düze iniş At-çalı’nın kurulu düzeni sorgulamasınave bilinçlenmesine yarar.

Atçalı Mehmet’im bilsinler beniYoksulun yanında gör-

sünler beniKoyarım bu yola bu

tatlı canımıDünya bir olsa tutul-

mam gayri

Ve Atçalı asıl olarakondan sonra gerçek kişi-liğini bulur. Artık hedef-leri genişlemiştir. Adalet-sizliğe uğrayan halk, yok-sulluk ve zulüm altındainletilmektedir. Zalim birağayı cezalandırarak tek-rar dağa çıkar. “Yoksul-ların ve düşkünlerin ko-runması; baskı, zulüm vesoygunun önlenmesi” ta-lepleri halktan büyük des-tek görür.

Atçalı, başta “Nazillizeybekleri” olmak üzere,

Yürüyüş

14 Ağustos2016

Sayı: 534

BİR KEZ DAHA KAZANACAĞIZ!551

ATÇALI KEL MEHMET; ATÇALI KEL MEHMET; SEVDADAN FEDAYA UZANAN SEVDADAN FEDAYA UZANAN

YENİ BİR DÜZENİN ÇAĞRISIDIR!YENİ BİR DÜZENİN ÇAĞRISIDIR!

TARİHTARİHCEPHELİLERECEPHELİLERE

DİYOR KİDİYOR Kİ

Page 52: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

sayısı binlerle ifade edilen efelereönderlik etmeye başlar. Bölgede yö-netimi ele geçirmeye karar verirler.İlk önce Kuyucak Kasabası’na, ar-dından Nazilli’ye yönelirler. Nazil-li’den sonra Aydın-Güzelhisar üzerineyürüyen efeler, Osmanlı güçleriylekarşılaşır ve onları yenerler. Aydınmerkezini de ele geçirdikten sonra1829 yılı Ekim ayı ortalarında, halkında desteğiyle Tire ve Bayındır’ıalırlar. Sonrasında peşi sıra Turgutlu,Arpaz, Atça, Bey Dağ, Birgi, Boz-doğan, Koçarlı, Köşk deresi, Savd,Yenipazar, Yenişehir, Kütahya’yabağlı Kula ve Eşme kasabaları, İz-mir’e bağlı Ödemiş, Manisa’ya bağlıAlaşehir, Denizli’ye bağlı Buldankazaları ve yerleşim yerlerini ele ge-çirirler; ele geçirdikleri her yerdeyoksul halktanyana adil bir dü-

zen oluştururlar.Bu gelişmeler

Osmanlı’yı ürkü-tür. Osmanlı’nınpaşalarından İbra-him Paşa, 18 Ara-lık’ta Manisa’ya

askeri bir yığınak yapar. Osmanlı’nınsaldırıya geçtiğini öğrenen Atçalı,halka yönelik bir kıyım olmamasıiçin mevcut güçlerinin halkı savun-maya yetmeyeceğini düşünerek, dağ-lara çekilir. Bir kısım yoldaşını şehrinsavunması için bırakır. Atçalı’nınbaş efesi Çakmakoğlu Mehmet, Ay-dın’da çıkan çarpışmada yanında di-ğer efelerle birlikte öldürülür. Osmanlıtekrar Aydın’ı ele geçirir. Osmanlı,ele geçirdiği yerlerde, baskı ve zulümdüzenini tekrar kurar.

Dağlara çekilen Atçalı, saldırınınyaralarını sarıp güç toplayana kadarOsmanlı ile çatışmaya girmez.1830Mayıs ayının son günlerinde efeler,yönetimi tekrar ele geçirmek içintekrar birleşerek Nazilli üstündekiMadran Dağı’na çekilirler. Efelerinbu hazırlıklarını öğrenen ağalar karşıhazırlığa girişirler. Efeler 8 Haziran’da

Nazilli’yi tekrar ele geçirirler.Daha sonra Atça, Arpoz ve Ka-rahayat’ı da ele geçirerek Aydınüzerine doğru yürüyüşe geçer-ler. Burada yapılan savaştaefeler yenilirler. Atçalı KelMehmet bir halk önderi olarak

hayatını kaybeder. AtçalıKel Mehmet Efe ve kı-zanlarının kafaları ke-silerek İstanbul’a gön-

derilir.Atçalı Kel Memet Efe, eski düzeni

kökünden yıktı. Halkının malına, ca-nına ve ırzına saygı gösterdi. Ahlaksız,zalim ve hırsız ağaların amansız birdüşmanı oldu. Ağır vergiler altındainleyen, dövülen, hapsedilen ve sür-güne gönderilen halkın koruyuculu-ğunu yaptı.

Atçalı Kel Memet’ten önce geleneşkiyalar astılar, kestiler, soydular,halkın kızlarını, oğullarını dağlarakaçırdılar. Halbuki Kel Memet, bun-ların aksine zulmü ve adaletsizliğiortadan kaldırmak, yeni bir düzenkurmak için çalıştı. O bu idealleriuğruna fermanlı oldu ve baş verdi.

Atçalı diger ayaklananlardan farklıolarak Osmanlı düzeninin temelinisarsmıştır. Halktan alınan vergiyikaldırdığını açıklamıştır. Resmenyeni bir yasa koymuştur. Kendiniyeni bir iktidar, irade olarak ortayakoymuş; Aydın ve yöresi halkınındesteğini almıştır. Halka zarar ver-meden; halkın canını, malını koruyupOsmanlı’nın valilerini, yöneticilerinişehir dışına çıkarmıştır. Atçalı bu-lunduğu dönemde gerçek anlamdahalkçı bir yönetim kurmuştur. Halk-tan bir insan olarak, halkı da yanınaalarak toplumun temelini sarsan “ih-tilal” niteliğinde bir toplumsal düzenkurmuştur.

Atçalı, sevdadan fedaya uzananyeni bir düzeni o günden kurmanınbedelini ödemiştir

Atçalı Kel Mehmet Efe Cepheli-ler’e diyor ki: Kavgamız; eşitlikadalet ve onur kavgasıdır. Adaletsizlikve zulum düzeni ortadan kalkmadankimse mutlu olamaz. Tüm halkın so-runları çözülürse, düzen değişirseyüzlerimiz gülecektir. Güzel umutlugünler için sevdadan fedaya savaş-maya devam...

*Çalıkakıcı: Efelik geleneklerineaykırı davranan, zengin-fakir ayrımıyapmadan çalan-çırpan, halka zararveren çetelere halkın taktığı bir isim-dir.

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

552İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

“Aydın dağlarında gezerim gayriYazıldı fermanım okundu gayriAldım martinimi çıktım dağlaraDünya bir olsa tutulmam gayri”

Oniki yaşımda binerdim tayaMinnet etmezdim paşaya beyeBizi yaman bildirmişler devleteDünya bir olsa tutulmam gayri

Page 53: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Okmeydanı Halk Meclisi üyelerigeçtiğimiz hafta 5 gün, her akşamsaat 20.00-21.00 arasında mahalledetüm kahvelerde çağrılar yaptılar.Esnaf ve yöre derneklerine gittiler.Yaygın biçimde el ilanı dağıttılar.Mahallede 100 adet ozalit astılar.Her yere ve her kesime yürüyüşünduyurusunu yaptılar.

Sesli çağrılar özelllikle torbacılarınbarındığı köşe ve sokaklarda yapıldı.Yürüyüşten hemen önce bir araç veses sistemi ile sesli duyurular yapıldı.

Yürüyüş, 6 Ağustos Cumartesi günüsaat 16.00 da Piyalepaşa Muhtarlığıönünde başladı. Polis, akrep denen

araçlarını ve 1 TOMA’sınıoraya çekmişti. Halkı te-dirgin edip yürüyüşe ka-tılmalarını engellemeye ça-lıştı. Polisin tacizine rağ-men yürüyüş başladı vebelirlenen güzergah bo-yunca yüründü. Öncedenbelirlenen 3 noktada yaygınajitasyon yapıldı. Yürüyüşekatılanların sayısı 100’eyaklaştı.

Çeşme denen faşistlerin yoğunve örgütlü olduğu, hatta kimi zamanburadan da faşist saldırıların gündemegeldiği bölgede de yüründü. “Mu-hafazakar, milliyetçi” denilen insan-larımız da yürüyüş yapan Halk Mec-lisi üyelerini alkışladı ve polisi pro-testo ettiler.

Yürüyüşün sonuna doğru CemalKamacı olarak bilinen ve torbacılarınüslendiği sokakta beklendi. Buradatorbacılar kaçtılar. Polis bu noktadasaldırdı ve kitleyi dağıtmaya kalktı.

Polisin hedef gözeterek gerçek-leştirdiği gaz bombalı saldırısında

bir kişi kafasından, bir kişi de kar-nından yaralandı.

Halk Meclisi üyeleri, ne pankart-larını indirdiler ne de dağıldılar. Esnafpolise” size o kadar şikayet ettik kılınızıkıpırdatmadınız, burada halk bu pis-liklere karşı eylem yapınca mı geldi-niz?” diye tepki gösterdi. Polisle tartıştıve kovdu. Akrepten gaz tüfeği çıkartı-lınca yumruklayan esnaflar da oldu.

Polis geri çekilmek zorunda kaldı. Eylemin bitişinde de Halk Meclisi

üyelerinin yakaladığı bir torbacı dö-vülerek teşhir edildi.

Açıklama yapan Okmeydanı HalkMeclisi: “Bugün bir kez daha görüldüki; bu sermaye örgütlerinin ve arka-sındaki güçlerin sistemli bir saldırı-sıdır. Amaç bellidir, ortada büyükrant ve hesap, çıkarlar dönmektedir.Fuhuş, uyuşturucu, kumar, yozlaş-tırma politikaları hep bu amaçlarlayaygınlaştırılmaktadır. Bu politikalarıörgütlü mahalleleri dağıtmanın aracıolarak kullanmaktadırlar. Bu saldırılarkarşısında, örgütlenmekten ve diren-mekten başka yolumuz yoktur” dedi.

Okmeydanı Halk Meclisi Üyelerinin Uyuşturucu, Kumar ve Fuhuşa KarşıYaptıkları Yürüyüşe Polis Saldırdı! Halk ve Esnaf Polise Tepki Gösterdi:“Size O Kadar Şikayet Ettik Kılınızı Kıpırdatmadınız, BuradaHalk Bu Pisliklere Karşı Eylem Yapınca mı Geldiniz?”

Gazi Halk Meclisi, Düz bölgesinde16 Haziran’da tanışma ve yozlaşmaüzerine toplantı yaptı. Toplantıya çağrıbir gün önceden başladı. Katılımcılarınkendilerini tanıtmaları istenerek top-lantıya başlandı. Ardından söz, top-lantıya gelen gençlere verildi. Sözhakkı isteyen bir genç, “Daha önce deburada toplantı yaptık, aynı parktaaynı bankın üzerine oturduğumuz 2arkadaşımız vardı onların ikisi de dev-rimcilerin yanından ve safından uzak-laştığı için çeteler ile birlikte hareketetmeye başladılar. Ardından kendi çe-tevari işlerinden kaynaklı ayrı yerdeayrı zamanda vuruldular. Bizler onlargibi körü körüne vurulmak istemiyoruz”dedi. Bunun üzerine düşmanın çokyönlü olduğu, çekilen dizilerin bile

düşman açısından politik bir getirisiolduğu anlatıldı.

Söz hakkı isteyen başka bir gençise “Şu gün ve zamanda cemevininorada şu zat tarafından bana silah çe-kildi” dedi. Bu konunun önemsendiğive üzerinde durulacağı belirtildi. Ar-dından konu 19 Haziran günü cemevikonferans salonunda yapılacak olan“halka zarar veren eylemler ve polisterörü”nün tartışılacağı halk toplantısınagetirildi. Mahallede yakılan halk oto-büslerinden, ekmeğini kazanmak içintaksicilik yapan şoförün vurulmasından,polislerin pervasızca saldırmasına vekonvoylar düzenleyerek tahrikleriniarttırmalarından muzdarip olduklarınıdile getirdiler. Bunun üzerine bu top-lantıya gelmeleri bu duygu ve düşün-

celerini mahallenin gençleri dolayısıylageleceği olmaları açısından önemli ol-duğuna değinilerek çağrı yapıldı. Çağ-rıya uyacaklarını ve en az Düz Gençlikolarak 25 kişi katılacaklarını izah ettiler.Halka zarar veren eylemleri kimlerinyaptıklarını çok iyi bildiklerini HalkMeclisinin bu konuda pür dikkat ol-duğunu bunu da dostun ve düşmanınçok iyi bildiklerini söylediler.

Polis terörü içinse Düz Gençlikolarak birçok şeyden geri adım atma-yacaklarını yapılması gereken birçokşeyi yapmaya gönüllü olduklarını, ga-yelerinin mahalleye sahip çıkmak ol-duğunu dile getirdiler. Bu içerikte sürenistişareler sonucunda iki konuda kararkılınarak toplantı bitirildi. 25 gencinkatıldığı toplantı bir buçuk saat sürdü.

“Bizler de Onlar Gibi Körü Körüne Vurulmak İstemiyoruz”

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

53İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 54: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

“Toprak İşleyenin Su Taşıyanın” Dersim Festivali’nde Buluşalım

Her sene yapılan Geleneksel Dersim

Festivali çalışmaları tüm hızıyla

başta Dersim olmak üzere çevre il-

lerde de devam ediyor. Çalışmalar

kapsamında yapılanlar şu şekilde;

Dersim:

Halk Cepheliler 27, 28, 29 Tem-

muz’da, Hozat’ın köylerinde Halk

Festivali’nin duyurusunu yaptı. Köy

halkına festival anlatılarak davet

edildi. Festivale mutlaka geleceklerini

söyleyen köylüler Halk Cephelileri

evlerine davet etti. Yapılan çalışmada

halk festivalinin bildirilerinden da-

ğıtıldı, afişlerinden asıldı. Ve 7, 8

Ağustos’ta merkezde ve Mazgirt’te

yapılan çalışmalarda 130 afiş asıldı

ve 200 bildiri dağıtımı yapıldı. Ayrıca

12-13 Ağustos’ta yapılan olan festival

için Dersim Halk Cephesi, Dersim’in

kültürünü anlatacak ve geçmişten

geleceğe ışık tutacak bir sergi ha-

zırlama düşüncesiyle halka çağrı

yaptı. Yapılan çağrıda, mutfak araç-

gereçleri, tarım aletleri, lekan (karda

giyilen bir tür ayakkabı), leçike, eski

fotoğraflar vs. ulaştırılmasını istedi.

Son olarak “Kültümüzü gelecek olan

misafirlerimize anlatmak istiyoruz.

Geçmişten günümüze kültürümüzü

yaşatmak için tüm Dersimlileri fes-

tivalimizi sahiplenmeye çağırıyoruz”

diyerek son bir çağrı yapıldı.

9 Ağustos'ta Anadolu Halk Festi-

vali’nin çalışmalarına devam edildi.

Pertek ilçesinde afiş asıldı. Afiş ası-

lırken polis akreplerle gelerek afişin

asılmasına engel oldu. İki festival

gönüllüsünü gözaltına alarak bir

saat karakolda tuttuktan sonra bı-

raktı. Toplam 90 adet afiş asıldı

150 adet bildiri dağıtıldı. Çemişgezek

ilçesinde 250 adet bildiri dağıtıldı.

Esnaflarla sohbet edildi çay içildi.

Festivalin içeriğine dair bilgi verildi.

10 Ağustos'ta Dersim merkez Sihenk

Mahallesi’nde festival çalışması ya-

pıldı. 70 afiş asıldı, 250 bildiri dağı-

tıldı. Afiş asarken yine akreplerle

gelen AKP`nin polisi GBT yaptıktan

sonra çekip gitti.

Elazığ:

Halk Cepheliler 7 Ağustos’ta Yıldız

Bağları Mahallesi’nde Anadolu Halk

Kültürü Festivali çalışması yaptı.

Yapılan çalışmada çeşitli yerlere fes-

tival ile ilgili afiş asıldı. Afiş asmasına

halkın yoğun ilgisi vardı ve kimileri

evlerinin duvarlarına afiş asılmasını

talep etti. Yapılan çalışmada 60 afiş

asıldı.

İzmir:

Halk Cepheliler 8 Ağustos’ta Ya-

manlar Mahallesi’nde yaptığı çalış-

mada, Dersim’de yapılacak festivale

gidecekler için arabanın ücretine

ekonomik katkı ve halka festival

hakkında bilgi vermek amaçlı çalışma

yaptı. Tabi çalışmada gelemeyecek

olan halkımız üzüntü duyduklarını

belirterek gidecek olanlara iyi yol-

culuklar diledi.

Page 55: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Federal Kriminal Dairesi (BKA),Almanya’ya gelen mülteci sayısındabüyük bir düşüş olduğunu ancak mül-tecilere yönelik ‘sağcı’ saldırıların devamettiğini söylüyor. BKA’nın bu saldırılarınadını koyarken faşist terör saldırısı de-yimi yerine ‘sağcı saldırı’ deyimini kul-lanması aslında raporun da ne amaçlayapıldığını anlatmaya yetiyor.

BKA’nın bu raporu sadece mül-tecilere ve mültecilerin kullandığı evve merkezlere yönelik olan saldırı-lardır. Ve milyonlarca yabancı işçive yine milyonlarca Alman vatan-daşlığına geçmiş olan yabancı kö-kenliye yapılan saldırılar bu raporunbilançosuna dahil değildir. Oysa, Al-manya’daki sivil faşist hareketin hedefimülteciler değil, kendisinden olmayantüm yabancılar ve yabancılarla da-yanışma içinde bulunan Almanyalılarayöneliktir.

BKA’nın raporuna göre, 2016 yı-lının ilk sekiz ayında, 1 Ağustos’akadar, mültecilere yönelik olarak 613‘sağcı’ saldırı olmuş.

Bu saldırılar;118 fiziki saldırı, 55 bina yanıcı madde ile kundak-

landı ve bunlardan dokuzu patlayıcı-larla çıkartılan yangınlardı,

262 saldırıda sadece mal ve mülkezarar verildi,

148 tane tehdit ve yasak propa-ganda, yazılama vs...

Haziran 2016’da BKA şefi HolgerMünch, mültecilere yönelik “sağcı”saldırıların büyük düşüş gösterdiğini,ancak son dönem yapılan bu eylemlerihayata geçirenlerin üçte ikisinin dahaöncesinden herhangi bir suç kaydı ol-mayan yeni insanlar tarafından yapıl-dığını düşündükleri için, eylemlerindüşüş göstermesinin tehlikenin düştüğüanlamına gelmediğini açıklamıştı.

Irkçı saldırıların azalmasına ölçüolarak da 2015 yılında mültecilerekarşı toplamda 1031 “sağcı” saldırınınolması gösteriliyor... Irkçı saldırılarındüşüş gösterdiği bir süreçte iki gündebir linç saldırısının yaşanması, dörtgünde bir kundaklama ve bombalama

olmasını makul görmenin, hele debu saldırıların halen ırkçı niteliğinikabullenmemek, bu raporun özünüde yeterince anlatmaya yeterlidir. Di-ğer yandan bu raporlarda saldırganlarayönelik “tespit edilmelerininzorluğu”na vurgu yaparak, ırkçı sal-dırılara karşı somut bir adım atma-yacaklarının da itirafıdır.

Türkiye Devleti Neden Almanya’nın Irkçı Saldırılarına Karşı Tavırsız Kalıyor?

Almanya, 1982’den itibaren 12,5milyar dolarlık yatırım hacmiyle, enbüyük yabancı yatırımcıdır. Yıllariçinde bu yatırımlar artmış ve 2013’tenitibaren de 34 milyar Avro’ya yük-selmiştir. Yani, 1980 Amerikancı faşistdarbeden sonra Alman yatırımlarıdört kat daha artmıştır. AGİT’in2016’da yaptığı açıklamalara göre,şu an Türkiye’de Alman sermayeli 6bin şirket bulunuyor. İşte bütün meselebudur.

Elli yıl önce, ikinci emperyalistsavaş sürecindeki yıkımın tamiri için,Alman tekellerine satılan işçiler olarakAlmanya ve Avrupa’ya sürüldük. Ozamanlardan beridir de Avrupa’dakiişçiler oligarşi için sadece döviz ge-tiren, yani altın yumurtlayan tavukmuamelesi görmüştür.

Almanya açısından ise, bugün vaz-geçilmez bir durumdayız. Çünkü mil-yonlarca işçi ile halen Alman tekellerininişgücü ihtiyacını karşılamanın yanısıra;bugün Almanya’da bulunan Türkiyeliişçilerin kurduğu 75 bin şirket, yıllık 3milyar Avro bütçesi ve 375 bin kişiyeyarattığı istihdamla görmezden gelin-meyecek bir güç durumundayız. Mil-yonlarca insanımız her yıl izinleriniTürkiye’de geçiriyoruz. Ama Türkiyedevleti her yıl yaptığı turizm rakamla-rında bizi Almanya’dan gelen turistolarak görmekte ve bizim Türkiye’yetaşıdığımız alınterimizin bedellerini deturizm tekellerine teşvik adı altında,her iktidar kendi taraftarlarına peşkeşçekmektedir.

Avrupa’daki Türkiyelilerin Türki-ye’ye Charter uçaklarıyla seyahat et-meleri bile daha yeni başlamıştır. Türkpasaportlu işçiler olarak biz ortalamakişi başına 1000 Alman Markı’na biletalabilirken, yanımızdaki koltukta seyahateden Almanlar ise ikiyüz Alman Mar-kı’na aynı seyahati yapabiliyordu. Char-ter seferleriyle bile onlarca yıl milyon-larca insanımız üzerinden milyarlarcadolarlık kar yapanlar, yine sözde bizesahip çıkan Türkiye devleti idi.

Emekçinin EmekçidenBaşka Dostu Yoktur

Hem Alman tekelleri, hem de Tür-kiye’deki işbirlikçi tekeller tarafındançifte sömürüye tabi tutuluyoruz. Yet-mezmiş gibi, bir yandan ırkçı faşistteröre tabi tutuluruz. Bir yandan datüm emeklerimiz talan edilir.

Almanya’daki durumumuz aslındadiğer ülkelerdeki insanlarımızla çokfarklı koşullarda değil. Aynı sömürüve ırkçı saldırılar, bulunduğumuzdiğer Avrupa ülkelerinde de mevcut.Onun için tüm Avrupa’da örgütlen-meliyiz. Avrupa’nın diğer ülkelerindesorunlarımız bazı küçük farklılıklargösterse de temelde aynıdır. Çözüm-lerimiz de aynıdır. Örgütlü bulundu-ğumuz her yerde halk toplantıları ya-palım. Göreceğiz ki, üç aşağı beş yu-karı sorunlarımız aynı çıkacaktır. HalkToplantılarında, Halk Komiteleri, HalkMeclisleri hedefiyle örgütlenmeliyiz.

Halk Meclisleri olarak bir yandanülkemizdeki insanlarımıza uygulananzulme karşı, bir yandan da ırkçı fa-şistlerin saldırılarına, tekellerin sömü-rüsüne karşı birleşmeli ve mücadeleetmeliyiz. Önceliğimizi de ırkçı faşistteröre karşı mücadeleye vermeli, bu-lunduğumuz yerlerdeki anti-faşist güç-lerle birliktelikler oluşturmalıyız. Yanihem bulunduğumuz ülkelerin anti-fa-şist, ırkçılık karşıtı emekçileriyle, hemde tüm Avrupa’da bizimle aynı du-rumda olan insanlarımızla birlikteli-ğimizi örgütlü bir güç haline getirme-liyiz.

Federal Kriminal Dairesi Raporu: “ALMANYA’DA IRKÇI SALDIRILAR AZALMIŞ!”

AVRUPA’dakiBİZ

14 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 534

555İNANCIN VE CÜRETİN OLDUĞU YERDE DİRENİŞTE DE SINIR YOKTUR!

Page 56: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

“Biz, her zaman gerçeklerden güç alan insanlar olduk.Hep gerçekleri bütün çıplaklığıyla görmek istedik. Gördüğümüzgerçek karşısında ne dehşete düştük ne şaşkınlığa kapıldıkne de ne oldum delisi olduk. Hep halk için daha iyi olanıarayıp bulduk, yapmayı istedik; ölçümüz hiç değişmedi,rotamız hiç şaşmadı, ama hep kendimizle yarıştık...”

Gülnihal Yılmaz 22 Ağustos- 28 Ağustos

Sadrettin Uğurlu:İstanbul'da 1 Mayıs mahallesinin devrimci

emekçilerinden biriydi. Lokantacılık yapı-yordu. 28 Ağustos 1980’de İstanbul 1 MayısMahallesi’nde kendisine devrimciyim diyenlertarafından vuruldu.

Sadrettin Uğurlu

Necmettin Giritlioğlu: İzmir- Aliağa Rafinerisi'nde sürdürülen

direnişte 22 Ağustos 1970'te patronun adamlarıtarafından vurularak katledildi. Parti-Cephe'ninişçi alanındaki kadrolarındandı.

Necmettin Giritlioğlu

Baki Erdoğan:Baki, mücadeleye 1984'te Aydın Turizm

Meslek Yüksek Okulu öğrencisiyken katıldı.TÖDEF'in kurucularından biri oldu. 1991sonunda farklı görevler üstlendi. 22 Ağustos1993'te Aydın polisi tarafından işkencedekatledildi. Şehit düştüğünde devrimci hare-ketin Ege Bölgesi Siyasi Sorumlusu'ydu.

Baki Erdoğan

Birsen Hoşver: Rizeli’ydi. Ana dili Lazca'dır.Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesiöğrencisiyken bir Dev-Genç'li olarak mücadeleyekatıldı. 1997'de Dersim Kır Gerilla Birlikleri’nekatıldı. Şubat 1999'da tutsak düştü. Mücadeledevam ediyordu. 2001'de Malatya Hapishane-si'nde 7. Ölüm Orucu Ekibi direnişçisi olaraktecrite karşı ölüm orucuna başladı. Direnişinin

ilerleyen günlerinde Ankara Numune Hastanesi'ne sevk edildive 22 Ağustos 2002'de şehit düştü.

Birsen Hoşver

Gülnihal Yılmaz: Sivas doğumlu ve Çerkezmilliyetindendir. 1980’li yılların sonunda AnkaraÜniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciykenkatıldı devrim mücadelesine. Legal, illegalçeşitli alanlarda sorumluluklar aldı. İşkencelerdendefalarca başı dik çıktı. 1993’te tutsak düştü.Bulunduğu hapishanelerde yönetici olarak gö-revler aldı. 19-22 Aralık Katliamı sırasında

Çanakkale Hapishanesi’ndeydi. Ölüm Orucu’na başındanitibaren gönüllüydü. 5. Ekiplerde ölüm orucu direnişine başladıve 26 Ağustos 2002’de ölümsüzleşti.

Gülnihal Yılmaz

Bartolomeo VANZETTİ,Nicola SACCO:“Hiç aklından çıkarma Dante,

bunları hep hatırla... Bizi bir yığınuydurma ve yalanla mahkum etti-ler... Bizi idam ediyorlarsa, bununsebebi... Biz yoksullardan yanay-dık, insanların insanlar tarafından

ezilmesine ve sömürülmesine karşıydık...” B. VanzettiSacco ve Vanzetti'nin idamı, burjuva hukukunun ve

yargısının nasıl “sınıf çıkarları” doğrultusunda kullanıldığınıntarihi bir örneğidir. İşçi önderleriydiler onlar. ABD'deki “ko-münist avı” döneminde bir komplo sonucu tutuklandılar veburjuva hukukunun komploya uygun olarak verdiği kararla23 Ağustos 1927'de idam edildiler.

Nicola Sacco Bartolomeo Vanzetti

DEVRİM

Be heey Kürdistan dağları

Be heey memleketimin toprağı

Her kaçak köşe,

her ince patika ve tüm keçi yolları

Ve fidanlar, makinalar, mavzerler,

pankartlar, afişler

ille de kızıl güller

size elimiz değmedi

ayağımız varmadıysa eğer

ant olsun ve şart olsun

köpeklerin bile sokulmadığı kuytulardan

aslanın tam midesindeki

ekmeği alan halkım

ant olsun

"Sözümüz Var" hıncıyla

"Biz Kazandık" türküsü

kardeşlerin namlularında çaldığında

Devrimin koca sevecen eli

okşamadık çocuk başı ve

dikilmemiş sökük

kaynamamış tencere bırakmayacak

yurdumda...

Gülnihal Yılmaz / Ankara Hapishanesi

Page 57: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

Birsen Hoşver diye yankılandı duvarlar-Senin ülkende dağlar denizden başlar-Sağım açlık-solum ölümDört duvar arasındayımSıcaklar kerbela-boğucuBir avuç gökyüzünde ALICI KUŞLAR varHayat can istiyorBen mapustayımBir yanım derya deniz bir yanım içerdeKaradeniz horona durdu tepiniyor

Ve senin adın geldi kondu hücremize. Sesten gökyüzüağlıyor; bir can, bir can, bir can daha düştü toprağa. Negüzel bir gündü içinde acıyı, gururu, hüznü, onuru barın-dıran. Durdum, duraladım, sağırlaştı kulağım, göğüskafesine sığmaz oldu yüreğim... Birsen Hoşver diye yan-kılandı duvarlar. Sustum sen konuşurken:

"...Uzun uzun sana nasıl sesleneyim diye düşünürken...Neyse benim iki adım var ama Melek'i tercih ediyorum,haberin ola diye yazıyorum!.."

Ve avaz avaz bağırıyorum: Melek Birsen Hoşver...Ardından tüm yürekler, yarenler bir olup haykırıyorlar.

...Yürüdün geldin işte... Yüreğini, coşkunu ve inancını

yükledin de heybeye, öyle vakur, öyle dervişcesine.Hemide duvarları delerek geldin. Dile geldin söz oldun,akıttın yüreğini ve bize düşen seni anlatmak...

Sen, unutturulmaya çalışılan Laz halkının kızı olarakdünyaya merhaba dedin. Rize-Pazar'da çay bahçeleri ara-sında büyüdün. Gün geldi elinle topladın çayı ve varen-gellerle taşıdın harman yerine. Alım yerlerinde sırayagirdin çayı satabilmek için. Bazen elde kaldı. Egemenleretepki olarak derelere, denize döktünüz. Bu yüzden açlığı,yoksulluğu yakından bilirdin. Ve yaşamınız gurbetçilikoldu. Aş için, iş için düşüldü yollara, büyük kentlere.Tüm Karadenizliler gibi... Tüm Anadolu'nun yoksulhalkları gibi.

Senin memleketinde gün denizden doğar denizdenbatar. Bu yüzden size Zuğaşı Berepe - Deniz dendi. Seninülkende dağlar denizden başlar, bu yüzden sevdanı dağlardabüyüttün... Kaçkar dağlarının eteklerinde çiçeklerin binbirçeşiti bulunur. En güzel çiçeklerden biri sen oldun Melek...Tıpkı Ayşe Gülen, Sadık Mamati, Zehra Kulaksız, CananKulaksız gibi onlar da senin gibi Rizeliydi, Laz'dı...Onlarla aynı sevdaya baş koydunuz. Mavzer oldu yürek-leriniz bastınız tetiğe...

Damarlarımızda gençlik kanı dolaşıyor, deli deli akı-yor.

Evet Laz kızıydın. Asimile politikalarına karşı, tüm

kültürünü, diliyle, gelenekleriyle, görenekleriyle korumayaçalıştın. Ve kısmen de olsa başardın... Ve yaşatmayaçalıştın. Bir mektubunda diyorsun ya;

“Laz'ım, Lazcanın kafasını gözünü kıra kıra konuşu-yorum işte. Karadeniz türkülerini seviyorum, hem Türk-çesini, hem de Lazcasını söylüyorum... Ar, cum, sum,oxho, xut, aşi, şkıt... bunlar ne mi Lazca, bir, iki, üç,dört, beş, altı, yedi. Parmak hesabı..."

Evet Melek, yediye kadar sayabilirim dedin. Gönüldüşürmüştün yedinci katara, ötesi yok dedin.

Yaşamındaki en büyük dönemeç üniversite yıllarıydı...Ankara caddeleri, sokakları tanıdı seni... Umudun adınıbulmakta güçlük çekmedin... Atmaca gibiydin keskin gö-züyle sekeleyen. Forumdan foruma, anfiden anfiye, mi-tingden eylemlere kadar sen de vardın artık tüm coşkun-la...

"Biz de gençlikteniz. Gençlik gençliğe sahip çıkar.Biz her ne kadar dağlara çıktıksa da damarlarımızdagençlik kanı dolaşıyor, deli deli akıyor. Yani her zaman,her yerde gençliğiz..."

Ve ilk gözaltıyı, ilk tutsaklığı yaşadın. Ulucanlar sanaokul oldu... Büyüdü de büyüdü sevdan kocaman yürekoldu. Ve tekrardan soluduğunda Ankara'nın kavga kokansıcaklığından geri durmak yoktu. İnsan düzenin bataklığınadoğru koşar adım kulaç atarken, sen, sana nerede ihtiyaçvarsa orada koşmaya devam ettin. Doksanaltı Ölüm Orucusürecinde en çok koşturanlardandın.

Ankara'ya sığamaz olmuştun... Ve gönlünde büyüttüğündağlara saldın kendini. “Dersim'de doğan güneş Kaçkarlarayol alıyor...”

Evet. Güneşe uğurlayacağın yoldaşlarınla dağlardakipatikaları adımlamaya başladın. Gün oldu ateşler yakaraketrafında halaya durdunuz. Gün oldu toprağa düşenleriçin bastınız mavzerin tetiğine...

Bir can parçan, yoldaşın senin Dersim'e adım atışınışöyle anlatıyor:

"... Rizeli Melek'le ben bu aşamaları hep beraberyaşadık. Ankara gençlikteyiz. Umudumuz Karadeniz do-rukları ancak bir yol aldık az gittik, uz gittik, bir baktımDersim'e getirilmuşum. Gelmişum artık deyip kaldımdabir baktım ayını bulmadan bir yaz vakti közlerin başındamuhabetteyken bizim gız gelmiş. Tabi diyemedim, ee gızsenin işin nedir haburada..."

Bilirim yarenin dağlar senin için bir tutkuydu... Namluyamermiyi kin, öfke ile sürdün... Karadeniz'in doruklarıhafif bir tebessüm olarak kaldı... Yine de senin dilindenaktarayım.

"... Dersim'i yukarıları gördük. Dağ havası başkaoluyor. Sen ne dersin, eminim evet dersin..."

Ve yeniden tutsak düştün '99 Şubat'ında... MalatyaHapishanesi'nde özgür tutsaklığı yaşamaya başladın.Yabancı değildin mapusluğa... Yatarız diyordun. Yeter kisol cevahirim solmasın. Ve sürecin önemini iyi kavramıştın,daha fazla yük binecekti omuzlarına ve bu süreci en iyişekilde omuzladın. Ne de güzel anlatmıştın bu sürecinözgünlüğünü...

“Her sürecin her zamanın güzellikleri ayrı ayrı hele şu

Selami Kurnaz(ölüm orucunda şehit düştü),

yoldaşı Birsen'i Anlatıyor:

Anıları Mirasımız

Page 58: AKP, Tutsakları Sürgün Ediyor, Tecrit Ediyor; Görüş ve Kitap Hakkı … · 2016-08-13 · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi / Sayı: 534 14 Ağustos

içinde bulunduğumuz günler. Birçok duyguyu bir aradayaşıyoruz. Öylesine yoğun ve güzel başka ne diyebilirimki... Birer ikişer derken yediye geldik dayandık, dahası dayolda upuzun bir kervan yıldızlara doğru. Herkes yıldızınadoğru koşuyor, yıldızımıza... En son İbrahim’imizin (Erler)haberini aldık, hem de oralardan onurlandık, gururlandık.Daha fazla söze gerek var mı?.."

Daha fazla söze gerek bırakmadınız ki. Ne diyebilirizki. Acılar çektin, yapayalnız kaldın ama moralini boz-madın, coşkunu yitirmedin... Karadenizli yanınla, "Burasıkalabalık bolca in-cin top oynuyor". Biliyorduk yalnızlığınfiziki idi. Yoksa hep bizimleydin, seninleydik. Bu coşkuile yol alıyordun. Gün oldu mektupların yasaklandı,ulaştırmadılar. Bizim mektupları da sana vermediler.Ailen en büyük engeldi önünde, elinin tersiyle iterekana kuzusu olmadığını gösterdin. Çok şeyler öğrettinbize Melek, çok şeyler... Bağlılığı, vefayı, ölesiye sev-dalanmayı.

Ve o gün gelip çattığında. 26 Eylül 2001... Sevincindençığlıklar atıp horon teptin ve yedinci ekipte tereddütsüzceyerini aldın...

"... Şimdi benim zaten dünya işleriyle bir işim

kalmadı. Bilsen ne kadar mutluyum. Sonunda ben debir bant kaptım. Yedinci katardan koyuldum yola..."dedin ve sözünü tuttun.

... Hiç baktın mı geceleyin gökyüzüne yıldızlarınarasında kaybolmak için. Ve hiç aradın mı türkü söyleyensesin sahibini. Saçı, kaşı, gözü nasıl diye... Bilmemvoltada dalıp gittin mi uzaklara tanıdık yüzler bulmakiçin. Gökyüzü olmasaydı deniz mavi rengini alır mıydı?Toprak dereyi görmeseydi sararıp akar mıydı? Acı-onur-hüzün-gurur iç içe geçmiş beynimizin kıvrımlarındadolanıp duruyor. Yüreğimiz göğüs kafesine sığmıyor.Kendi ellerimizle gelin eyledik yarenlerimizi. Nasıl dilegelip konuşalım, boğazımız düğümleniyor. Suskunlu-ğumuz bile çok şey anlatıyor.

Ardı ardına gittiler kanat çırparak güneşin ülkesine,sanki yarışırcasına... Ne denir ki yarenler ne denir ki. Körolmuş gözlere, duymayan kulaklara inat olsun diye değil.Sevdamız bezensin diyedir yurdumuza... Ölesiye devamedeceğiz yolumuza. Ve dünyaya gözünü açan bebelere ad-larını vereceğiz. Umudumuzu büyütsünler diye.

Bu yürekler acıya nasırlaştı. Ama bu acılar güzelgünleri getirecek...

Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’nde

Şimdi Hasat Vakti!Halkın Mühendis Mimarları’nın (HMM) projelendirdiği Şenay ve

Gülsüman Halk Bahçesi’nde Küçük Armutlu’da üçüncü yılında üçüncüyazlık hasat dönemi yaşanıyor. Çalışmalarla ilgili bilgi veren HMMkısaca şu sözlere değindi; “Kimyasal gübrelere, tohum şirketlerine,ilaç tekellerine ihtiyacımız yok denmiştik üç sene önce. Bugün kendiilacımızı da kendi gübremizi de kendimiz yapıyor, Anadolu’nunbereketli tohumlarından kendi tohumlarımızı üretiyoruz. Bugün kentseldönüşüm alanı ilan edilen bir direniş mahallesinde başlattığımız halkbahçelerimiz birer birer Anadolu’ya yayılıyor. Antalya’da, İzmir’de,Amed’te… Tüm yoksul mahallelerde örgütleniyor” ayrıca konuya dairçağrı yaparak “Başta meslektaşlarımız olmak üzere halkımızı ve tümdostlarımızı halk bahçelerimize çağırıyoruz. Ürettiklerimizi sizler ilepaylaşmak istiyoruz. Yarın kuracağımız başka bahçelerde sizlerlebirlikte üretmek istiyoruz” denildi.

Halk İçin Mimar Mühendisliği YaşatacağızHalkın Mühendis Mimarları (HMM) İstanbul Okmeydanı Mahal-

lesi’nde 9 Ağustos’ta kendi yayın organı olan “Halk İçin MühendislikMimarlık Dergisi”ni halka ulaştırdı. Halkın mühendislerinden 2 kişininkatıldığı çalışmada halka yapılan ve hayata geçirilen projelerle ilgilibilgi verildi ve 50 adet Halk İçin Mimar Mühendislik Dergisi ulaştırdı.Ayrıca yeni sayısını ve rüzgar türbini özel sayısını internet üzerindenokumak isteyenler için aşağıdaki linkleri halkla paylaştı.

Bu linklerden dergilere ulaşabilirsiniz;http://bit.ly/hmmdergihttp://bit.ly/hmmdergiozelsayi

BaşsağlığıDevrimcilerin Dostu Ali Ekber Demir Yoldaş Ölümsüzdür

İstanbul – Alibeyköy Halk Meclisi çalışanıve devrimcilerin dostu Ali Ekber Demir 10Ağustos’ta geçirdiği beyin kanaması sonucuyaşamını yitirdi. Ali Ekber Demir örnek birdevrimcidir ve hayatı boyunca devrimcilerisevmiş ve destek vermiştir, halkı ve vatanıiçin son anına kadar mücadele etmiştir. Anısınımücadelemizde yaşatacağımıza söz veriyor,ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Alibeyköy Halk Meclisi