atatürk’ün geometriye verdiği önem
Post on 20-Jan-2016
60 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
ATATÜRK’ÜN GEOMETRİYE VERDİĞİ ÖNEM
Oktay Güngör
ATATÜRK’ÜN GEOMETRİYE VERDİĞİ ÖNEM
Atatürk Selanik Askeri Rüşdiyesinde iken
Matematik dersindeki başarısı ile öğretmeni Yüzbaşı
Mustafa Efendi'nin gözüne girmiş ve bunun sonucu
olarak isminin sonuna” Kemal “ismi eklenmiştir.
Atatürk askeri öğrenimi süresince matematikle
sistemli bir şekilde ilgilenmiştir.
ATATÜRK’ÜN GEOMETRİYE VERDİĞİ ÖNEM
O'nun 1904 yılında Harp Akademisi'ni bitirdikten sonra ve
ölümünden 1,5 yıl öncesine kadar bu ilginin ne ölçüde devam ettiğini
bilmiyoruz. Ancak birazdan bahsedeceğim iki olay O'nun matematik
dehasını gözler önüne serecektir. Bunların birincisi “geometri” kitabı
yazmış olması, ikincisi ise Sivas'da bizzat geometri dersi anlatmasıdır.
Bu kitap, ilk kez 1937 yılında, Geometri öğretenlere ve bu konuda
bilgi isteyenlere kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır.
Atatürk bu eserde günümüzde kullandığımız terimleri türetmiştir.
Türk Dil Kurumu başuzmanı olan ve kendisine Mustafa
Kemal tarafından Dilaçar soyadı verilen Agop Dilaçar a
göre; Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl
kadar önce, 1936 - 1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe
sarayında kendi elleriyle yazmıştır. Askerlik ocağından
gelen Atatürk aynı anda büyük bir eğitimci de olup
yurdun kültür sorunlarıyla da fazlasıyla ilgilenmiştir.
ATATÜRK’ÜN GEOMETRİ ALANİNDA YAPTİĞİ
ÇALİŞMALAR
Türk Dil Kurumu başuzmanı olan ve kendisine Mustafa Kemal tarafından
Dilaçar soyadı verilen Agop Dilaçar a göre; Geometri kitabını Atatürk,
ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, 1936 - 1937 yılı kış aylarında
Dolmabahçe sarayında kendi elleriyle yazmıştır. Askerlik ocağından gelen
Atatürk aynı anda büyük bir eğitimci de olup yurdun kültür sorunlarıyla da
fazlasıyla ilgilenmiştir. Tarih boyunca yabancı ülkelerde büyük sanını
kazanan asker devlet başkanları, uluslarına eğitim alanında da önderlik
etmişler, kendi kalemleriyle eğitici yapıtlar meydana getirmişlerdir.
İngilizlerin büyük Alfredi(Alfred the Great, 849-899) ve Almanların büyük
Friedrichi(Freidrich der Grosse, 1712-1786) bu gerçeğin iki büyük kanıtıdır.
Geometri kitabının kapağında önemle belirtildiği üzere, Atatürk
ün bu yapıtı, geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara
kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca neşredilmiştir. Kapakta yazar
adı yoktur, fakat yazının ruhu ve tutumu, onun Atatürk ün elinden
çıkmış olduğunu apaçık gösterir.
Geometri, eski terimle Hendese, eğitim sistemimizde önemli bir
yer tuttuğu halde, terimleri çok ağdalı ve çapraşıktı. Arapça ve
Farsça okul programından kaldırılmış, fakat Arapça üzerine
kurulmuş olan terimler kalmıştı.
Örneğin, müselles-i mütesaviyül adlayı hangi öğrenci anlayabilirdi ki.
Atatürk, öğrencinin anlayış yolundaki tıkanıklığı açmak için bu terimi
eşkenar üçgene çevirdi. İşte bu 44 sayfalık küçük kitapta boyut, uzay,
yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı,
açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey,
dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar,
ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit,
toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler hep bu
amaçla Atatürk tarafından türetilip daha sonra da Türkçeye
yerleşmişlerdir.sd
Atatürk eleştirileri daima memnunlukla karşılamış ve ortaya koyduğu yeni
sözcük ve terimlere bir deneme hakkı tanıdığını belirtmiştir. Amacı daima
daha uyguna doğru ilerlemek olmuş, önerilen değişiklikleri akla uygun
görünce hemen benimsemiştir. Atatürk ün ortaya koyduğu terimlerden
birkaçı bugün kullanılıştan çıkmış, yerlerini daha uygunlarına bırakmışlardır.
Tümey açı yerine tümler açı, bütey açı yerine bütünler açı bunlara örnektir.
Mustafa Kemal ilke insanı olduğu için bunları hoş görmüş, hatta sevinmiştir
de. Yeter ki ortaya koyduğu ilkeler sarsılmasın ve yine zaviyetan-ı
mütekabiletan-ı dahiletan ( = içters açılar) gibi terimlere dönülmesin.
Şimdi bu kitaptan bazı alıntılar yapalım:
GEOMETRİ:
Çizgilerin, yüzeylerin ve hacimlerin belli bir ölçü ile genliklerini ölçmeyi öğreten bir ilimdir.
ÇEMBER:
1- Çember, düzey üzerinde öyle kapalı bir eğridir ki üzerindeki her nokta, onun içinde
bulunan ve merkez denilen bir noktadan aynı uzaklıktadır.
2- Çemberin kapadığı düzeye daire denir. Çember yerine birçok defalar daire dendiği de
olur.
3- Yay çemberin herhangi bir parçasıdır.
4- Çember, 360 eşit parçaya ayrılır. Bunlardan her birine derece denir. Her
derece dahi 60 eşit parçaya ayrılır. Bunlardan her birine dakka denir. Dakka
da 60 eşit parçaya ayrılır. Bunların her birine saniye denir.
Dereceyi göstermek için, dereceyi bildiren rakamın sağ üstüne küçük bir
sıfır konur. Dakka, rakamının sağ üstüne, sağdan sola eğik küçük bir çizgi
ile ve saniye de, böyle yan yana konmuş iki çizgi ile gösterilir.
Misal: 54 derece, 45 dakika, 18 saniye şöyle yazılır:
54o 45 18
Çember ve dayire ile ilgili çizgiler şunlardır:
Çap, dayirenin merkezinden geçerek çemberin iki noktasına ulaşan bir
doğru çizgidir.
Yarıçap, merkezi, çemberin bir noktasına bağlıyan bir doğru çizgidir.
Yay, çemberin herhangi bir parçasıdır.
Kiriş, yayın uçlarını birleştiren doğru çizgidir.
Ok, yayın ortasını, kirişin ortasına bağlıyan bir doğru çizgidir.
Kesek, daireyi herhangi iki parçaya ayıran bir doğru çizgidir.
Değme, bir çizginin çemberin herhangi bir noktasına değmesine denir.
O noktaya değme noktası, değen çizgiye de teğet denir.
POLİGONLAR:
Bol, yani birçok kenarlarla çitlenmiş olan bir düzey parçasına
Poligon denir.
Üçgen, üç kenarlı bir poligondur.
Dörtgen, dört kenarlı bir poligondur.
Beşgen, beş kenarlı bir poligondur.
Altıgen, altı kenarlı bir poligondur v.b.
Bir poligonun çevresi, onu çevreleyen kırık çizgidir. Dayirenin
çevresi çemberdir.
Bir poligonun köşegeni, o poligonun yan yana olmayan köşelerini birleştiren doğru
çizgilerdir.
Yüzey: İki boyutlu olarak, yayıldığı, genişlediği düşünülen bir uzamdır. Bu boyutlar
uzunluk ve genişliktir.
Bir yüzey değerini ölçmek için, o yüzey, birim olmak üzere seçilmiş bir yüzeyle
oranlanır. Yüzey birimi, genel olarak, metrekaredir. Metrekare, her kenarı bir metre
olan karedir.
Dikey dörtgen: Dikey dörtgenin alanı tabanı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal:
Tabanı 6 metre ve yüksekliği 3 metre olan bir dikey dörtgen düşünelim. Onun tabanı
olan 6 metreyi, yüksekliği olan 3 metre ile çarparsak elde edeceğimiz 18 metrekare, bu
dikey dörtgenin alanı olur.
Paralelkenar: Paralelkenarın alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal:
Tabanı 24 metre ve yüksekliği 16 metre olan bir paralelkenar düşünelim. 24 ile 16nın
çarpımı olan 384 metrekare, bu paralelkenarın alanıdır.
Kare: Karenin alanı, bir kenarının kendisi ile olan çarpımına eşittir. Misal: Kenarı 4
metre olan bir kare düşünelim. 4ü 4le çarparız. Elde edeceğimiz 16 metrekare, bu
karenin alanı olur.
Eşkenar dörtgen: Eşkenar dörtgenin alanı, onun iki köşegeninin çarpımının yarısına
eşittir. Misal: Köşegenleri 6 metre ve 10 metre uzunluğunda olan bir eşkenar
dörtgende 10un 6 ile çarpımı olan 60ın yarısı alınırsa elde edilen 30 metrekare bu
eşkenar dörtgenin alanı olur.
Üçgen: Bir üçgenin alanı tabanı ile yarı yüksekliğinin çarpımına eşittir. hut ta bir
üçgenin alanı yüksekliği ile yarı tabanının çarpımına eşittir. Misal: Tabanı 14 metre ve
yüksekliği 6 metre olan bir üçgen düşünelim.
Tabanını yüksekliğinin yarısı ile çarparız ve şunu elde ederiz: 14*3 = 42 metrekare
Yüksekliğini, tabanının yarısı ile çarparız ve şunu elde ederiz: 6*7 = 42 metrekare
Yamuk: Bir yamuğun alanı, iki taban toplamının yarısı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir. Misal:
Yüksekliği 7 metre ve tabanları 10 ve 16 metre olan bir yamuk düşünelim: İki taban toplamının
yarısı şuna eşittir. (16+10)/2 = 13. Yamuğun alanı da 13*7 = 91 metrekaredir.
Herhangi bir poligon: Herhangi bir poligonun alanı, birçok yollarla elde edilir.
yol: Poligon üçgenlere parçalanır, her üçgenin alanı ayrı araştırılır ve bu alanların toplamı
bulunur.
yol: Poligon dik üçgenlere ve dik yamuklara parçalanır. Bunun için, poligonun iki uzak köşesini
birleştiririz ve diğer köşelerden bu doğru çizgi üzerine dikeyler çizeriz. Ortaya çıkacak dik
üçgenler vedik yamukların alanlarını buluruz ve bunların toplamını hesaplarız.
Düzgün Poligon: Bir düzgün poligonun alanı, iç teğet çemberinin yarıçapının yarısı ile
çevresinin çarpımına eşittir. Misal: Kenarları 7 metre ve iç teğet çemberinin yarıçapı 6 metre
olan düzgün bir altıgeni göz önüne alalım. Çevresi 7*6 = 42 metredir. Çevresi ile iç teğet
çemberinin yarıçapının yarısının çarpımı 42*(6/2) = 42*3 = 126dır. Bu düzgün altıgenin alanı
126 metrekaredir.
ATATÜRK’ÜN GEOMETRİ KİTABI
Bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesinde karşımıza çıkan ilk adım yine, Atatürk’ün
1936-37 kış aylarında kendisinin yazdığı ve geometri öğretiminde yol gösterici olarak
tasarlanan 44 sayfalık bir geometri kitabı. Kitap, 1937’de Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından yazar adı konmadan yayınlanmış, 1971 yılında da ikinci bir baskısı Türk Dil
Kurumu tarafından çıkarılmış. Kitapta yer alan, günümüzde de kullanılmakta olan pek
çok terim, Atatürk tarafından türetilmiş. Atatürk’ün türettiği sözcükler ile daha önce
kullanılan Osmanlıca sözcükler karşılaştırıldığında yapılan işin önemi ortaya çıkıyor.
Tablodan da görülebileceği gibi bugün kullandığımız matematik terimlerinin hemen
hemen tamamı Atatürk tarafından türetilmiş, başka bir ifadeyle bu sözcüklerin büyük
çoğunluğu tutmuş. Atatürk’ün önerdiklerinden sadece “varsayı, pürüzma, dikey üçgen,
dikey açı, tümey açı, imsiy, ökül, yüre” terimleri yerine, bugün sırasıyla “varsayım,
prizma, dik üçgen, dik açı, tümler açı, benzerlik, tüm/bütün, küre” terimleri kullanılıyor.
top related