c and f bkz. cost and freight - mmo.org.tr · cable system kablolu sistem, haberleşmenin kablolar...
Post on 03-May-2019
218 Views
Preview:
TRANSCRIPT
C and F bkz. cost and freight
c frame hamut,şasi,çerçeve,
c frame pivot hamut mihveri,çerçeve ekseni
c(a)esium Ca işaretiyle bilinen atom no:55 ve atom ağırlığı: 132.91 olan kimyasal element, kalevi
bir maden
C. to C. merkezden merkeze
C.E.l. vida dişi enstitüsü
c.f. santrifüş kuweti
c.g. yerçekim merkezi
C.G.S. System. santimetre, gram, saniye ölçüleri
C.P. Cycle sabit basınç çevrimi
C.Q.R. Anchor pulluğa benzeyen kanca. (şekil 25)
C.V. Cycle sabit hacim çevrimi
c/s, c.p.s saniyedeki çevrim
cab kamyonun şoför mahalli, şoför kabini, taksi
cab kabin
cab dome light kabin içi aydınlatma lambası
cab heater araç kaloriferi
cab hold down bracket şoför mahalli tespit kuşağı, şoför mahallinin şasiye tespit edildiği etek
cab internal clearance kabin içi boşluğu
cab over engine şoför mahalli motorun üstünde veya yanında olan tip
cab seat şoför mahalli koltuğu
cab support şoför mahallini takviye eden ara
çapraz şasi
cab top deck şoför mahalli tavanı
cabin kabin
cabin heater kabin ısıtıcısı, kalorifer
cabinet dolap, kabin
cabinet leg. dişlileri .takımı veya yakıt tankını muhafaza etmek için tornanın veya takım
tezgahının altındaki dolap
cable 1. kablo 2. telgraf, telgraf çekmek
cable kablo çekmek
cable address telgraf adresi
cable arrangement kablo düzeni
cable assembly komple kablo, kablo takımı
cable band kablo bileziği
cable box elektrik kutusu
cable capacitance kablo sığallığı
cable connector kablo bağlantısı (konnektörü)
cable control kablo kumandalı
cable core kablo çekirdeği
cable crane halatlı kren
cable distribution box kablo dağıtım kutusu
cable drum kablo makarası
cable duct kablo oluğu
cable grip. bir tel halatın ucuna takılan esnek tel koni .koniden çekilip halat boru içersinden
geçirilirken, gerilme koninin halata sıkı tespit edilmasini sağlar
cable grips kablo kıskacı
cable joint kablo ek yeri
cable loss kablo yitimi
cable ploughing. halattı sürme, birbirlerine çelik halatla bağlı olan ve bu halata tesbit edilen
pulluğa gerekli gücü sağlayan çift traktör ‐pulluk çift düzeneği
cable pulley halat kasnağı
cable pulling device kablo çekme aparatı
cable rack elektrik rafı
cable railway. kablolu demir yolu, halatlı vargel
cable roller kablo makarası
cable spinning kablo çekilmesi
cable stayed bridge gergin, eğik askılı köprü
cable supported bridge kablo destekli köprü
cable system kablolu sistem, haberleşmenin kablolar ile yapıldığı sistem
cable television kablolu televizyon
cable terminal kablo terminali, kablo ucu
cable tramcars kablolu vargel yöntemi ile çalışan, vargelleri yeraltı kablosu vasıtası ile hareket
ettirilen sistem
cable transfer telgraf havalesi
cable transmission kablo üzerinden iletim
cable vault kablo yatağı
cable way havai hat
cable, cord kablo
cable‐drilling rig. çelik halat sondaj donanımı
cablegram telgraf
cable‐way (blondtn). havai hat.kablolu havai hat,
vargel sistemi
cableway crane halatlı vinç
cabling kablaj
cabriolet fayton
cabriolet car araba/kabriyole, araba/üstü açık
cacanthrax şarbon’un öldürücü şekli, ağır şarbon
cache ön bellek
cache buffer ön ara bellek
cache memory cep bellek, önbellek
cache, memory cache önbellek
cachet kaşe, mühür
caching önbelleğe alma
cad (computer aided design) bilgisayar destekli tasarım
cadaster kadastro, çap
cadastral kadastroya ait
cadastral map kadastro haritası
cadastral survey kadastro, kadastral arazi ölçmesi
cadastral surveying kadastro etüdü
CADD bkz. computer aided design and drafting
cadence signal ritimli sinyal
cadmium Cd sembolü ile bilinen atom no:48 ve atom ağırlığı 112.41 olan madeni element,
yumuşak ve beyaz bir maden, kadmiyum
cadmium plating kadmiyum kaplama
CAE bilgisayar destekli mühendislik
cafeteria kafeterya
cage 1. kafes 2. yatak yuvası,yatak kovanı, yatağın oturtulduğu yer veya blok, kovan
cage (bearing) kafes (bilya kafesi)
cage. kafes, iskelet, çatgı, asansör, kabinesi, asansör sandığı, dolap, çelik bina iskeleti, dış kafes,
bilyalı yatak bileziği, vinç kasnağı,kafes siper
cage valve. bilyalı valf
caisson keson, keson kuyu, batırma kuyu, sandık temel
caisson, compressed‐air bkz. compressed‐air caisson
caisson, sinking of bkz. sinking of caisson
cake kalıplaşmak, katılaşmak
cake pişmek
caking power yapıştırma tozu
caking properties plastik özelliği, yapışma özelliği
Cal. Kalori
calamine içinde az miktarda demir oksidi bulunan çinko oksidi (Cilt hastalıklarında mevzii
olarak kullanılır)
calc‐alkali rocks alkali ve CaO oranı öteki bileşenlerden daha çok olan magmatik kayaçlar
calcar 1. mahmuz; 2. hippocampus minor
calcareous kireçli, kalsiyumlu
calcareous kalker
calcareous clay kalkerli kil
calcareous deposit kalker deposu, kalker çökelim havzası, kalker birikintisi
calcareous earth kalkerli toprak, kalkerli zemin
calcareous marl marnlı kalker
calcareous material kireçli malzeme, kalkerli malzeme
calcareous sandstone kalkerli kum taşı
calcareous spar kalsit, kalspat
calcerous kalkerli
calcic biohcem. a) kireç veya kalsiyuma ait; b) kalsiyumlu, kireçli
calciferol ergosterolün ültraviyole ışınımı ile hazırlanmış beyaz ve kokusuz billurlar (C28H44O)
calciferous 1. kireçli, kireç hasıl eden; 2. kalsiyumlu, kalsiyum hasıl eden
calcific kireç yapan, kireçlendiren
calcify kireçlendirmek
calcination bir maddenin saf olarak elde edilebilmesi veya oksidasyonu için yüksek sıcaklıkta
yapılan
ısıtma işlemi (kireçtaşından kireç elde edilmesi için yapılan işlem)
calcine yakarak toz haline getirmek veya gelmek, kalsine etmek
calcined agregate kalsine agrega
calcite kalsiyum karbonat (CaCO3)
calcite kalsit, kalsiyum karbonatın çok bulunan mineralinin adı
calcium Ca işareti ile bilinen, atom no: 20 ve atom ağırlığı: 40.08 olan, diş ve kemik gelişmesini
sağlayan kimyasal element, kalsiyum
calcium aluminate kalsiyum alü‐minat
calcium carbide karpit
calcium carbonate kalsiyum karbonat
calcium chloride kalsiyum klorür
calcium hydroxide kalsiyum hidroksit, sönmüş kireç
calcium sulphate kalsiyum sülfat
calcschist kalşist (çoğunlukla yassı ve paralel
kalsit kristallerinden oluşan ve bu nedenle kısmen yapraklı bir görünüm gösteren
başkalaşım kayacı)
calcspar kalspat, kalsit
calculate, compute hesaplamak
calculate, to hesaplamak
calculating machine hesap makinası
calculation 1. hesaplama, hesap 2. tahmin
calculation of earth work toprak hesabı, kübaj
calculator hesap makinesi
calculus analiz (matematik)
calculus türev
calculus of variations değişimler hesabı
caldron kap
caldron kazan
calendar mechanism. saatlerde tarihi gösteren mekanizma
calender rollere, (a) planya veya bıçkı tezgahına kereste vermede kullanılan merdaneler, (b)
cendere merdaneleri
calender. cendere,mengene,perdah cenderesi
calendering. cendereleme, mengeleme, perdahlama gibi işlenen malzenin çeşidine göre
uygulanan operasyonlar
caliber çap, çap ölçüsü, iç çap
calibrate ayarlamak, ayar etmek, kalibre etmek
calibrated ayarlı
calibrated tasnif edilmiş
calibrated chain kalibreli zincir
calibrated focal length ayarlanmış odak uzaklığı
calibration 1. çapını ölçme, sınıflandırma; 2. ayar, ayarlama 3. bölüntüleme, derecelendirme,
kalibrasyon
calibration ayarlama
calibration kalibrasyon
calibration correction ayar düzeltmesi
calibration curve ayar eğrisi, kalib‐rasyon eğrisi
calibration frequency ayar (kalibrasyon) sıklığı
calibration instrument kalibrasyon aleti, ayarlama aleti, çap ölçme aleti
calibration of measuring instru‐ments ölçü,aletlerinin ayarı, ölçü aletlerinin kalibrasyonu
calibration test ayar deneyi, kalib‐rasyon deneyi
calibre. (a) boru, silindir.ateşli silah,top namlusu iç çapı, (b) saatlerin çeşitli elemanlarının
oluşturduğu düzenek
caliche kaliş, step kalkeri (çeşitli sertlikte ve kireçli bölgelerdeki taşlı toprak üzerinde oluşan
kalsiyum karbonattan bir kabuk)
California bearing ratio (CBR) Kaliforniya taşıma oranı
California bearing ratio curve (CBR curve) Kaliforniya taşıma oranı eğrisi
California bearing ratio method (CBR method) Kaliforniya taşıma oranı metodu, CBR metodu,
(CBR deneyine göre bir esnek üst yapı projelendirme metodu)
California bearing ratio test (CBR test) CBR deneyi, Kaliforniya taşıma oranı deneyi (toprak ve
toprak‐agrega karışımlarının belirli şartlardaki dayanımının aynı şartlardaki standart malzeme
dayanımına oranını veren alt temel ve temel malzemesinin dayanımını belirleyen Kaliforniya
eyaletinin sta
California bearing ratio value of subgrade strength (CBR value of subgrade strength) üst yapı
tabakasının Kaliforniya taşıma oranı değeri (üstyapı tabakasının CBR değeri)
californium kaliforniyum
californium Cf sembolü ile bilinen, atom no: 98 ve atom ağırlığı 242 olan kimyasal element,
kaliforniyum
caliper kaliper, kumpas
caliper yuvarlak cismin çapını ölçmekte kullanılan iki kollu bir aygıt, çap pergelinden özellikle
pelvis çapının ölçülmesinde yararlanılır
caliper ölçme pergeli
caliper disk tipi teker fren düzeneği
caliper gauge iç çap komparatörü
caliper. pergelle ölçmek, çaplamak, ölçü almak, mastariamak, saatin hareket miktarı
calipers çap pergeli, kumpas, ölçü pergeli
calk dolgu
calk dolgu ile doldurmak
calk topuk demiri
call çağrı
call çağrı, çağırma; arama (telefon)
call abandonment probability çağrının yarıda
bırakılma olasılığı
call accounting çağrı sayışımı (muhasebesi)
call add‐on çağrı ekleme
call blocking çağrı tıkama
call charge, call fee arama ücreti
call disconnection çağrı sökme
call distributor çağrı dağıtıcısı
call diversion çağrı saptırma
call duration çağrı süresi
call failure probability çağrı başarısızlık oranı
call for tender ihaleye davet mektubu
call for tenders ihaleye davet
call hold çağrı tutma
call number çağrı numarası, telefon numarası
call packet çağrı paketi
call post haberleşme noktası, yol kenarı telefonu
call pre‐emption çağrı boşaltma
call processing çağrı işleme, çağrı kotarma
call progress tones çağrı kotarılma tonları
call request çağrı istemi
call restriction çağrı kısıtlama
call set‐up time çağrı kurulma süresi
call transfer çağrı aktarımı
call, invoke, evoke çağırmak
callaud cell callaud pili
callback modem güvenlik modemi
callback, recall geri çağırmak
called‐party release çağırılan aboneyle çözme
calling line identification arayan numaranın bilinmesi
calling sequence çağırma sırası
calling subscriber arayan abone
calling‐party release çağıran aboneyle çözme
calliper gauge. ölçü mastarı
callipers, poising. statik ve dinamik denge mastarı
calomel bir değerli cıva klorür (eskiden frengi tedavisinde kullanılmıştır)
calor ısı, irtihalen önde gelen yerel
belirtilerinden birisi
calorescence ısı ışınlarının ışık ışınlarına dönüşü
caloric ısısal
caloric 1. ısı; 2. ısıya ait
calorie hararet ölçüsü, kalori
calorie kalori
calorific ısıtıcı
calorific ısıl
calorific (adj) ısı üreten
calorific value (gross) yanma değeri
calorific value (net) ısıl değer
calorific value/gross ısıl değer/brüt
calorific value/gross ısıl değer/üst
calorific value/net ısıl değer/alt
calorific value/net ısıl değer/net
calorifier ısıtıcı, ısı değiştirgeci
calorifier (heat exchanger) ısı değiştirgeci (eşanjörü)
calorimeter ısı miktarını ölçme cihazı, ısı ölçer, kalorimetre
calorimeter ısıl değer ölçer
calorimeter kalori ölçer
calorimeter kalorimetre, ısı ölçer
calorimetry harareti (ısıyı) ölçme
calorimetry ısıl değer ölçme
calorize alüminyum kaplama
calory 1. 1 gr. suyu bir derece ısımak için kullanılan ısı; 2. yandığı zaman 1 gr. protein 4,1 şeker
41,1‐1 gr. yağ 9,3. K verir, kalori
calsitic dolomite kalsit oranı %10‐50 ve dolomit oranı %50‐90 arasında bulunan kayaçlar
calx madenin yanması sonucunda meydana gelen oksit veya kül
calx kireç
calyculus, (pl. calyculi). çanakcık
calyx (pl. calyces). çanak
CAM bilgisayar destekli imalat
cam eksantrik, kam, armutçuk, mil, mil dirseği, boynuz, dirsekli kurs
cam kam, eksantrik
cam kam, eksantrik, eksenden kaçık
CAM (Computer Aided Manufacturing) bilgisayar destekli üretim
CAM (see computer aided manufacturing) bilgisayar destekli imalat
cam and lever steering gear setli ve manivelalı direksiyon dişlisi
cam angle eksantrik açısı
cam block kam bloğu, eksantrik bloğu
cam chuck. torna aynasına tutturulan, kamlarda olduğu gibi düzensiz dönmeleri sağlayan, profil
verme cihazı, aynaya tespit edilen ve parçanın manipule edilerek işlenmesini sağlayan kesici
cam driven kam tahrikli
cam follower itecek, supap iteceği, kam tamburu,
kam makarası
cam follower bearing supap iteceği yatağı
cam follower. uydu
cam governor. basamaklı veya difransiyel kam, oto çevrimli gaz motorlarında kullanılan santrifüj
hareketin bilyalar üzerindeki etkisine göre yönlendirici bilyaların kamlar üzerine kayması ile üç
veya dört çeşit strok elde edilebilen mekanizma
cam journal eksantrik muylusu, kam muylusu
cam lobe. strok
cam profile. uyduya hareket veren kamın dış profili
cam relieved konveksliği alınmış
cam roller hareket makarası
cam saddle kam mahfazası, eksantrik mahfazası
cam shaft. kam mili, kam şaftı
cam sleeve eksantrik kovanı, eksantrik gömleği
cam wheet. bkz. hammer wheel
cam, cover bkz. cover cam
cam. kam. değişik tip kam mekanizmaları mevcuttur. (a) kama tipi. (b) radyal veya disk tip. (c)
silindirik tip kam mekanizmalarını göstermektedir
cam‐ball valve kam toplu valf, bir su tankı veya kazan içindeki su seviyesinin yükselmesi ile
topun bağlı olduğu kolun çalışmasından tahrik olan kamın hareket ettirdiği valf sistemi. bu valf
sistemi ile akım kesilir veya açılır
camber kamber
camber 1. bombe (drenaj amaçlı olarak yol
enkesitine verilen dış bükey eğrilik) 2. eğrilik, dış bükeylik, konveks, otomobillerin ön
tekerleklerine üst tarafta daha açık yere değme noktalarında birbirine daha yakın olacak şekilde
verilen açı, kamber veya çember aç
camber angle kamber açısı
camber angle. kavis açısı, otomobil tekerleğinin düşey düzlemden dışarı doğru yapmış olduğu
açı
cambered floor bombeli döşeme
cambrian kambriyen, paleozoik çağının en eski zamanı ve bu zamanda çökelen jeolojik
birimlerin oluşturduğu istifin genel adı
camelback oto dış lastiğinde sırt kauçuğu
camera kamara
camera fotoğraf makinası, kamera
camera tube kamera tübü
camion kamyon
camp kamp, şantiye
campaign kampanya
camphene halis neftyağı (C10H16)
camphor kafur, cinnamonum camphora dan distilasyon yolu ile elde edilen uçucu, katı bir yağ
(C10H16O)
camphorate kafurlaştırmak
campimeter görüş alanının sınırlarını ölçmede kullanılan alet
campimetry kampimetre aracılığıyla görüş alanı sınırlarının ölçülmesi
camptospasm bkz. camptocormia
campus yerleşke
camshaft kam mili, eksantrik mili, motorda özellikle supapları açıp kapama vazifesini gören mil
camshaft kam mili, eksantrik
camshaft bearing eksantrik mili yatağı
camshaft bushing eksantrik mili burcu, kam mili yatak bileziği
camshaft drive gear eksantrik mili tahrik dişlisi
camshaft lobe eksantrik kamı
camshaft oil pump kam mili üzerindeki motor yağlama pompası
camshaft oil pump drive gear kam mili üzerindeki motor yağlama pompasını tahrik eden dişli,
yağ pompası tahrik dişlisi
camshaft pinion eksantrik mili dişlisi, setli mil dişlisi
camshaft sprocket krank ve eksantrik dişlileri
zincirli olan motorlarda eksantrik milinin ön
baştaki dişlisi
camshaft thrust plate kam mili itici plakası, kam milinin aksiyel oynamasına yataklık vazifesi
gören plaka
camshaft timing chain eksantrik mili zaman
ayarı zinciri
camshaft. kam mili, taşıtlarda sübaplan hareket
ettiren mil
cam‐type steering‐gear. kam tipli direksiyon mekanizması, dümen düzeni
can konserve kutusu, teneke kutu
can teneke, varil, bidon
can buoy kutu şamandıra
canada balsam Kanada balsamı (Kuzey ABD’de bir akçam türünün sağladığı sarımtırak, saydam,
kırılma indisi camınkine oldukça yakın mikroskop preparatlarının hazırlanmasında ve optik
letlerde camın yapıştırılmasında kullanılan bir
tür reçine)
canal kanal
canaliculotomy canaliculus opthalmicus arka duvarının kesilmesi ve drenaj tübü haline
getirilmesi
canaliculus kanalcık, kanalikül
canalis bkz. canal
canalization kanalizasyon
canalization kanal açma, kanalize etme
canalize kanala sevk etmek, yönlendirmek
cancel iptal etmek, silmek, üstüne çizgi çekmek, vazgeçmek
cancel sadeleştirmek
cancel button vazgeç düğmesi
cancel character vazgeç damgası
cancel, to silmek, vazgeçmek
cancellated süngerimsi yapı gösteren, gözenekli
cancellation sadeleştirme
cancellation iptal
cancelled iptal edilmiş
cancellıng machine. postanelerde pulların veya zarfların üzerini işaretleyen makina
cancellous bünyesi sünger gibi olan
candela (cd) aydınlık birimi.mum. 101325 N/m2 basınç altında ve platinin donma sıcaklığındaki
siyah cismin 1/600000 m2 yüzeyine dik doğrultulardaki aydınlatma. ışık verme yoğunluğuna 1
mum denir
candent sıcaklıktan parlayan
candhom şerit boru mukavemeti
candidate aday
candle mum
candle power mum kuvveti
candle power mum kapasitesi
cane kamış
cannel linyit kömürü
cannon serbest hareketli mil
cannon top
cannon pinion. yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı olduğu volan veya pinyon
cannon soot blower kanon tip kurum yıkayıcı
cannon wheel spring. saat çarkı için rondela vazifesi gören ve ön plakadan yukarı doğru
bükülmüş olan küçük plaka
cannon wheel. kare kesitli kısmında yelkovanı taşıyan göbek mili borusunu hareket ettiren çark
cannon. top, kovan, sap. (a) içindeki saftan bağımsız hareket eden içi boş mil veya şaft. (b)
saatlerdeki volan, (c) saat anahtarı kovanı. (d) yelkovanın tutturulduğu uzatma borusunun bağlı
olduğu volan veya pinyon
cannular kanül şeklinde
cannulate kanül sokmak, kanül ile delerek boşluğa girmek
cannulation herhangi bir boşluğa kanül sokma,
tüp geçirme
canonic doğal
canonical form doğal biçim
canopy tente, açık kabin
canopy siper, açık kabin
canopy kabin siperi
canopy (ROPS) devrilmeye karşı koruyucu kabin,
kabin siperi
cant ileriye doğru eğim, yana doğru eğim
cant eğmek
cantalever konsol
canthal Canthus’la ilgili
canthotomy bkz. Cantholysis
cantilever 1. konsol, portafo 2. dirsek, bir tarafı mesnetli dirsekli kol
cantilever konsol
cantilever beam konsol kiriş
cantilever beam ankastre kiriş
cantilever crane dirsekli kren
cantilever retaining wall ankastre istinat duvarı, konsol dayanma duvarı
cantilever sheet piled wall gömme perde, ankastre palplant, ankastre palplanş perdesi
cantilever sheet piling ankre edilmiş palplanş perdesi
cantilever sidewalk support konsol yaya kaldırım desteği
cantilever slab konsol plak
cantilever spring. çıkma yay, arabalarda kullanılan orta kısmından akslara iki ucundanda
gövdeye tespit edilen yaprak yay, katlı makas
canting. dış açı vermek, eğrilik vermek, köse açmak, şiv vermek, meyil vermek
cantsaw üçgen kesitli, tek sıra dişli, paralel kenarlı eğe
canvas branda bezi, çadır bezi
canvas belt kanaviçe şerit
canvas belt finish kanaviçe şerit ile kaplama
caoutchouc kauçuk
cap kapak
cap 1. başlık, başlık kirişi 2. kapak, aks başı vs kapağı, araç lastiğinin sırtı
cap bolt yuvarlak başlı cıvata
cap clamp kapak mandalı, kapak kelepçesi
cap jewel. saat taşı
cap nut saplama ile tespit edilen kapakların somunu
cap nut başlık, somun
cap ply radyal katlı araç lastiklerinin sırtındaki
darbe katı
cap rock tıkaç kaya
cap screw cıvata başlı vida, altı köşe başlı somunsuz vida, kapak vidası, başlık vidası
cap spinning. dikiş makinalarında ince ipin mil üzerindeki masuradan geçerek yüksek hızda
dönen bobine sarılması
cap, pile bkz. cap pile
cap. kapak,başlık,tepelik,kalpak,külah,kapela, kasket, fincan, çanak, kapsül, kilit kapağı,yuva
yüksük.kör tıpa,sütün başlığı,küpeşte,boru kapağı,kasa üst ağacı
capability gücü yetme, becerme yeteneği
capability ehliyet, kabiliyet, yetenek
capability yapabilme
capability test kapasite testi
capable ehliyetli, kabiliyetli
capably kabiliyetli olarak
capacimeter sığaölçer
capacitance elektrik akımını tutma özelliği, şarj kudreti
capacitance elektriksel kapasite
capacitance sığallık
capacitance of a conducting body iletkenin sığallığı
capacitive coupling kondansatörlü birleşim
capacitive coupling sığal bağlaşım
capacitive feed back kapasiteli reaksiyon
capacitive load sığal yük
capacitive tuning sığal ayar
capacitor sığaç, kapasitör
capacitor kondensatör
capacitor (condenser) kondensatör (elektrik)
capacitor input filter giriş filtresi, süzgeç kondansatörü
capacitor plate sığaç levhası
capacitor storage sığaçlı bellek
capacity sığım, kapasite
capacity sığa
capacity 1. kapasite (çeşitli şartlar altında, yolun herhangi bir kesiminden geçebilen en fazla taşıt
sayısı) 2. bir akarsuyun taşıyabileceği ve sürükleyebileceği malzeme miktarı
capacity control kapasite kontrolü
capacity controller kapasite kontrolörü
capacity controller kapasite regülatörü
capacity factor kapasite faktörü
capacity level en yüksek su düzeyi
capacity of pile kazık kapasitesi
capacity rate kapasite oranı
capacity reducer kapasite indirgeci
capacity reducer kapasite düşürücü
capacity regulator kapasite ayarlayıcısı (regülatörü)
capacity report kapasite raporu
capacity utilization kapasite kullanma oranı
capacity, absorbing bkz. absorbing capacity
capacity, highway bkz. highway capacity
capacity/installed güç/kurulu
capacity/net output gücü/net çıkış
cape chisel yassı keski
capillarectasia kapillerlerin genişlemesi
capillarimeter kapilarimetre, kılcallık ölçme aleti
capillaritis kapillerlerin iltihabı
capillarity kılcallık
capillarity kapilarite, kapiler çekme, kılcallık
capillarity tüp içine konan sıvının tüp duvarına temas sonucu yükselmesi veya alçalması,
kılcallık, kapillarite
capillarity phenomena kapilarite olayı
capillarity, absorption by bkz. absorption by capillarity
capillary kapiler, kılcal
capillary action kılcal hareket, kapilarite hareketi, kapilerite tesiri (ince taneli malzemede oluşan
kılcal boru gibi boşluklardan borunun çapı ve yüzey gerilmesiyle ilgili olarak suyun yükselmesi
hareketi, kapiler kuvvetler etkisi altında suyun toprağın boşluklarına doğ
capillary air washer kapiler hava yıkayıcı
capillary attraction kapiler çekim, kapilerite
capillary condensation kapiler yoğunlaşma
capillary elevation kapiler yükselme, kapiler emme yüksekliği
capillary energy kapiler enerji
capillary flow of water suyun kapiler akımı, suyun kapiler hareketi
capillary fringe kapiler saçak, kapiler bölge
capillary fringe‐zone kılcal doygun bölge
capillary migration kılcal su hareketi
capillary moisture kapiler rutubet, kapiler su
capillary movement of water kapiler su hareketi, kapiler su akımı
capillary permeability kapiler per‐meabilite
capillary perviousness kapiler geçirgenlik
capillary potential kapiler potansiyel
capillary pressure kapiler basınç
capillary pulling force kapiler çekme kuvveti
capillary repulsion kılcal itme
capillary rise kapiler yükselme
capillary rise height kılcal yükseklik (kapiler hareket dolayısıyla suyun, serbest su kotu üstünde
yükseldiği yükseklik)
capillary saturation kapiler doygunluk
capillary siphoning kapiler sifonlama
capillary suction kapiler emme
capillary suction head kapiler emme yüksekliği, kapiler yükselme
capillary tension kapiler çekme gerilmesi
capillary tube çok ince boru, kılcal boru, kapiler boru
capillary tube çok ince boru
capillary tube kılcal boru
capillary water kılcal su, kapiler su, kapiler rutubet, boşluk suyu, sari su
capillary zone kapiler bölge, kapiler saçak
capital 1. kapital, sermaye, anamal, finansal varlıklar
2. başkent 3. büyük harf
capital fee aidat
capital goods sermaye malları, üretim malları
capital improvement köklü onarım
capital letter büyük harf
capital letter majüskül
capital lock key büyük harflere kilitleme tuşu
capital serap. hatalı imalat veya modanın
geçmesinden kaynaklanan ıskarta
capital, capital letter, uppercase büyük harf
capitalization büyük harfe çevirme
capitalization baş harflerini büyük yazma
capitalize 1. kapitalize etmek, sermayeye eklemek, sermaye artırmak 2. büyük harfe çevirmek
capitalized letter büyüğe çevrilmiş harf
capitalized value kapitalize edilmiş kıymet, güncel değer, bugünkü değer
capitate başlı, baş şeklinde, capitatus
capitation of water suyun kaptajı
caplan’s syndrome romatoid pnomokonyoz, pnömokonyozlu kömür ve amyant işçilerinde
görülür
capping kapsülleme, başlık geçirme, başlık, tapa
capping beam başlık kirişi
capping layer koruyucu tabaka, takviye tabakası (düşük taşıma gücündeki üstyapı tabanlarının
iyileştirilmesinde kullanılan seçme malzemeden oluşan tabaka)
capping, sulfur bkz. sulfur capping
capping. kapsülleme. başlık geçirme,başlık,tapa,tapalama
capric yağlı bir asit, kaprik
caproic yağlı bir aside ait, kaproik
caprotti valve‐gear. caproti sübab düzeni, sübab tertibatı. bazı lokomotiflerde görülen emme
kamlarının açısal konumunu değiştirerek kesme ayarlan yapılabilen iki çift düşey çift vuruşlu
dikme valf
caps lock büyük harf kilidi
capscrew başlı vida, kapak vidası
capstan kabestan
capstan engine çapa ırgatı. sonsuz dişli vasıtası ile düşey tanburu çalıştıran buhar makinası
capstan lathe revolver torna
capstan lathe revolver başlı torna
capstan tool head revolver başlık
capstan tool head. revolver tornada hekzegonal kalem tutacağı desteği, torna yatağı üzerinde
taşıyıcı kızağın bir parçası olan ve ayrıca kısa kızak üzerine tespit edilen destek. bu mesnet yıldız
tekerlek tarafından hareket ettirilip, bu tip konstürüksüyon kısa bir
çalışma
capstan. ırgat, vinç, dik vinç, dolap. düşey koni şeklindeki mil, tanbur, insan gücü, buhar, hidrolik
veya elektrik gücü ile döndürülüp gemilerin limana yanaşması esnasında etrafına halat veya
zincir sarılır
capstan‐headed screw. ırgat başlığı vidası.silindirik başında radyal yönde delik açılan ve bu
deliğe çubuk geçirilerek sıkma işi sağlanan vida
capsule mahfaza, kovan, kapsül
caption başlık
caption altbaşlık (resim altı)
caption, heading, title başlık
captive use ikame edilemeyen kullanım
captive use bağlı kullanım
capture yakalama
capture, to yakalamak
capture, trap yakalamak
caput baş, üst kısım
car otomobil
car vagon
car kabin
car occupancy otomobil doluluğu
car ownership otomobil sahipliliği
car pooling otomobil ortak kullanımı
car radio araba radyosu
car rental service otomobil kiralama servisi
car seat koltuk
car track araba izi, araba tekerlek açıklığı
car track lane tramvay şeridi (yolun kaplaması üzerinde, tramvayların raylar ile işgal ettiği diğer
taşıtların kullanışına açık veya kapalı olabilen saha)
car. (a) taşıt, araba (b) asansör, vinç kabini
car/coupe araba/tek kapılı
car/estate araba/steyşın vagon
car/hatchback araba/hetçbek
car/sedan araba/sedan
car/sports araba/spor
car/station wagon araba/steyşın vagon
carat karat
caravan karavan
carbenes karbenler (petrollerde, petrol mahsullerinde, maltada, asfalt çimentolarında ve katı
doğal bitümlerdeki, bitümün, karbon disülfürde çözünen fakat karbontetra klorürde
çözünemeyen bileşenleri)
carbide bir karbon maden bileşimi, karbid
carbide karpit
carbinol bkz. methanol
carbo odun kömürü, nebati veya hayvani kömür, karbon
carbo‐ karbon anlamı veren birleştirici
carbofluchsin karbolik asit ve fuksin içeren boya maddesi
carboids karboidler (bitümün karbon disülfürde çözünemeyen fraksiyonu)
carbolate 1. karbolik asit tuzu; 2. bir maddeyi karbolik asit ile karıştırmak
carbolic fenollü
carbolism karbolik asit (fenol) zehirlenmesi
carbolize karbol asidi katmak
carbometer karbon dioksid nispetini belirleyen alet, karbometre
carbon C işareti ile bilinen atom no:6 ve atom ağırlığı: 12.011 olan kimyasal element, karbon,
fahm, kömür
carbon 1. karbon 2. silindir kapaklarında oluşan kurum 3. kömür çubuk
carbon karbon, kömür
carbon black karbon siyahı, is
carbon block kömürlü paratoner, kömür yatağı
carbon brick karbon levha
carbon brush elektrik motorları ve jeneratörlerin fırçası
carbon brush dinamo kömürü, kömür fırça
carbon copy bilgi için
carbon copy karbon kopya
carbon copy list bilgilendirilecekler listesi
carbon cycle karbon çevrimi
carbon deposit is
carbon dioxide karbon dioksit
carbon dioxide fire protection karbon dioksit söndürme sistemi
carbon dioxide greenhouse effect karbondioksit sera etkisi
carbon dioxide installation karbon dioksit söndürme sistemi
carbon dioxide trap karbon dioksit kondenstop
carbon disulfide karbon sülfür
carbon filter (USA) (see charcoal filter) karbon filtre
carbon gtand. karbon salmastra. yüksek basınçta çalışan makina şaftlarında sızıntıyı önlemek
amacı ile kulanılan karbon halka, salmastra
carbon knocks kurumdan ileri gelen vurmalar
carbon microphone karbon mikrofon
carbon monoxide karbon monoksit (fosil yakıtların yeterince hava ile yanmamasından oluşan,
gözle görülmeyen, tatsız, kokusuz ve son derece zehirli bir gaz)
carbon monoxide meter karbon monoksit ölçer
carbon paper karbon kağıdı
carbon steel karbon çeliği, adi çelik
carbon steel karbon alaşımlı çelik
carbon tetrachloride karbon tetra‐klorür (boya, kauçuk ve plastik sanayinde çözücü olarak
kullanılan, renksiz, yanıcı olmayan bir organik kimyasal madde)
carbonaceous karbona ait, karbonlu
carbonaceous clay rock kömürlü kil taşı
carbonado (black diamond). brezilyada bulunan ve zımpara
carbonate n.&v. biochem, karbonat, karbon asidi ile bir esansın bileşiminden hasıl olan bir tuz,
kömür haline koymak, kömürleştirmek, yakmak
carbonate karbonik asidin bir tuzu veya esteri, karbonat
carbonation kayaç minerallerine karbondioksitin girmesiyle gerçekleten karbon tuzu ya da iki
karbon tuzuna dönütme süreci
carbonic karbona ait, karbonik, fahmi
carbonic asid (H2CO3) karbonik asit
carboniferous kömür hasıl eden, kömürlü, karbonlu
carboniferous karbon üreten
carboniferous karbonlu
carboniferous paleozoik çağının beşinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin
oluşturduğu
istifin genel adı
carbonization karbonlaştırma
carbonization kömürleşme, kurum bağlama, yanma ile kömür hasıl etme
carbonization kuru damıtma
carbonize kömürleştirmek, yakmak, karbon ile doldurmak
carbonometry karbon dioksid ölçülmesi
carbonyl karbonil
carborundum zımpara
carborundum karborandum (silisyum karbürün ticari ismi, kuvarstan daha sert olan kolay
işlenemez ve aşındırıcı bir madde)
carborundum karbonla silisyum bileşimi, karborund
carborundum stone mozaik taşı, pomza taşı
carboxyl hemen hemen bütün organik asitlerde olan COOH radikali
carboxyl karboksil
carboy damacana, sepetli damacana
carbunculosis birbiri arkasına çok sayıda karbonkül oluşması
carburation karbonlama
carburet karbon ile birleştirmek veya doldurmak
carburete yanmaya hazır hale getirme
carburetion high speed circuit karbüratör yüksek hız devresi
carburetor karbüratör, benzini hava karıştırarak yanmaya hazır hale getiren cihaz
carburetor air cleaner karbüratör hava filtresi
carburetor air horn karbüratör jikle gövdesi
carburetor air horn lead ball karbüratör jikle gövdesi kurşun bilyalı supabı
carburetor air horn vent tube karbüratör jikle gövdesi havalandırma borusu
carburetor attaching stud karbüratör tespit saplaması
carburetor body karbüratör bloğu, karbüratör gövdesi
carburetor body drain plug karbüratör bloğu benzin boşaltma tapası
carburetor body flange karbüratör bloğu flanşı
carburetor bowl karbüratör çanağı
carburetor bowl drain plug karbüratör çanağı boşaltma tapası
carburetor bowl gasket karbüratör çanağı contası
carburetor check ball karbüratör kontrol valfi bilyası
carburetor check ball passage karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı
carburetor check ball passage rivet plug karbüratör kontrol valfi bilyası kovanı perçin tapası
carburetor check valve karbüratör kontrol valfi
carburetor choke karbüratör hava kısma mekanizması, havayı azaltarak karışımı zenginleştiren
tertibat, karbüratör jiklesi
carburetor choke lever karbüratör jiklesi mafsal levyesi
carburetor choker connector rod karbüratör jiklesi irtibat çubuğu
carburetor choker valve karbüratör jikle kelebeği
carburetor control rod karbüratör kumanda çubuğu
carburetor control rod lever karbüratör kumanda çubuğu mafsallı kolu
carburetor dash pot karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı, deş pot
carburetor dash pot lifter link karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot)
kaldırıcı bağlantısı
carburetor dash pot rod karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) çubuğu
carburetor dash pot stem karbüratör gaz kumanda vakum diyaframı (deş pot) gövdesi
carburetor fast idle cam karbüratör yüksek rölanti kamı
carburetor fast idle cam lever karbüratör yüksek rölanti kamı mafsal levyesi
carburetor fast idle rod karbüratör yüksek rölanti çubuğu
carburetor felt packing karbüratör keçe salmastrası
carburetor filter karbüratör benzin süzgeci
carburetor flange karbüratör flanşı, karbüratörün tespit edildiği yüzey
carburetor float karbüratör şamandırası
carburetor float fulcrum pin karbüratör şamandırası dengeleme pimi
carburetor float fulcrum pin spring karbüratör şamandırası dengeleme pimi yayı
carburetor float lever karbüratör şamandırası kolu
carburetor float needle karbüratör şamandırası iğnesi
carburetor float needle seat karbüratör şamandırası iğne supabı yuvası
carburetor float needle valve karbüratör şamandırası iğne supabı
carburetor flooding karbüratör boğulması
carburetor governor karbüratör regülatörü, otomobillerin sürat ayarlarının yapıldığı düzenek
carburetor governor adjusting screw karbüratör regülatörü ayar vidası
carburetor idle adjusting screw karbüratör rölanti ayar vidası, karbüratör rölanti memesi
carburetor idle air bleed channel karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı
carburetor idle air bleed channel drive plug karbüratör rölanti memesi hava tahliye kanalcığı
tapası
carburetor idle discharge hole karbüratör rölanti memesi altındaki rölanti deliği
carburetor idle needle valve karbüratör rölanti memesi iğne supabı
carburetor idle orifice tube karbüratör rölanti memesi kılcal borusu
carburetor idle port rivet plug karbüratör rölanti ağzı perçin tapası
carburetor idle tube karbüratör rölanti memesi borusu
carburetor insulator karbüratör izolatörü
carburetor lower venturi karbüratör alt boynuzu karbüratör venturi borusu
carburetor lower venturi gasket karbüratör alt boynuzu, karbüratör (venturi borusu) contası
carburetor main body karbüratör ana bloku, karbüratör gövde kısmı
carburetor main discharge jet karbüratör ana memesi
carburetor main metering jet karbüratör ana püskürtme memesi (ölçülü gaz sevkeder)
carburetor main vent tube karbüratör ana hava borusu
carburetor needle and seat karbüratör iğne supabı ve yuvası (tablası)
carburetor power by‐pas jet assy karbüratör kısa devre memesi
carburetor pump karbüratör pompası, ekselatör pompası, kapış pompası
carburetor pump arm karbüratör kapış pompası kolu
carburetor pump by‐pass jet karbüratör kapış pompası kısa devre supabı (memesi)
carburetor pump check valve karbüratör kapış pompası kontrol valfi
carburetor pump connector link kapış pompası bağlantısı
carburetor pump cylinder ball kapış pompası silindir bilyası
carburetor pump discharge check ball kapış pompası çıkış kontrol supabı bilyası
carburetor pump discharge lead kapış pompası kurşun bilya supabı
carburetor pump inlet kapış pompası giriş ağzı
carburetor pump jet kapış pompası memesi
carburetor pump lever kapış pompası mafsal bağlantısı
carburetor pump link kapış pompası bağlantısı
carburetor pump operating link kapış pompası çalıştırma bağlantısı
carburetor pump piston kapış pompası pistonu
carburetor pump plunger kapış pompası planceri
carburetor pump plunger rod kapış pompası plan ceri kolu
carburetor pump sleeve kapış pompası silindiri, kapış pompası piston gömleği
carburetor pump valve kapış pompası supabı
carburetor pump valve cage kapış pompası supabı yuvası
carburetor setup jet akseleratör memesi (rölanti memesini kapayarak ana memeye gaz veren
düzenek)
carburetor slow idle adjusting screw karbüratör alçak rölanti ayar vidası
carburetor throat karbüratör karışma borusu
carburetor throttle karbüratör jikle kelebeği
carburetor throttle karbüratör gaz kelebeği
carburetor throttle adjusting screw karbüratör gaz kelebeği ayar vidası
carburetor throttle body karbüratör gaz kelebeği gövdesi
carburetor throttle lever karbüratör gaz kelebeği kolu
carburetor throttle shaft karbüratör gaz kelebeği mili
carburetor throttle shaft arm karbüratör gaz kelebeği mili kolu
carburetor throttle valve karbüratör gaz kelebeği supabı, klape
carburetor upper venturi karbüratör üst venturi borusu, emiş boynuzu
carburetor vacuum power piston karbüratör vakum pistonu
carburetor venturi karbüratör memesi
carburetter (carburettor). karbüratör
carburization karbonlaştırma
carcase betonarme, bina iskeleti, karkas
carcass karkas, gövde
card kart
card code kart kodu
card column kart kolonu
Cardan Joint kardan mafsalı
Cardan Shaft kardan şaftı
cardan spider kardan istavrozu, kardan çaprazı
cardan suspension kardan askısı, gemici pusulası iğnesinin asılış metodu
cardanic suspension kardan sisteminde asma
cardboard karton, mukavva
cardia oesophagus’un mideye açıldığı yer, kardiya
cardinal esas, baş, en önemli
cardinal number nicelik sayısı
cardinal number sayal sayı
cardinal number asıl sayı
cardinal points güzergahın geometrisini tanımlamak için kullanılan noktalardan biri (pc, pt, pı,
ve cc gibi)
cardinal utility sayısal fayda
carding engine. tarama makınası,hallaç tezgahı
cardioquin bkz. quinidine
cardiotron mürekkepli kalemle direkt yazan elektrokardiyograf
cards. Jacquard makinasında kumaşa şekil işlenirken iplerin kaldırılması ve bastırılmasını
sağlayan kordonların kontrolünü sağlayan karton şeritler
care ilgilenmek, korumak
care koruma
care ihtimam, bakım
care of dikkatine
career kariyer, meslek, meslek başarısı
careful dikkatli
careless dikkatsiz
carelessness dikkatsizlik
caret düzeltme imi (ters V ondalık noktasının yerini belirtmek üzere kullanılan bir sembol)
cargo nakliye, kargo, yük taşımacılığı
cargo hamule, yük, kargo
cargo hook kargo kancası
cargo in hold ambar yükü
cargo on deck güverte yükü
cargo van kapalı yük taşıma kamyoneti, van
cargo winch kargo vinci
carinate orta kısmı tümsek gösteren, sırt şeklinde, sırtlı
cariogenic çürük oluşmasına sebep olan, çürütücü
carjack‐type sounding apparatus uç basınçlı sondaj aleti
carload araba yükü
carman karayolu taşıtları sürücüsü
carmine koyu kırmızı bir boya maddesi, kırmızıdan şapla çökeltme suretiyle elde edilen kırmızı
pigment
carminophil karmin boyası ile kolayca boyanan
Carnot Cycle Karnot çevrimi
Carnot Cycle Karnot devresi, ideal çevrim
Carnot Cycle Karnot çevrimi, ideal ısı makinasının bir çevrimindeki başlangıç durumuna göre
izotermal genleşme.adyabatik genleşme, izotermal sıkışma ve adyabatik sıkışmayı içeren
maksimum ısı verimliliği
Carnot’s Law Karnot kanunu
car‐park otomobil parkı
carpenter doğramacı, marangoz
carpenters level kabarcıklı düzeç, hava kabarcıklı seviye aleti
carpentry marangozluk
carpentry doğrama, marangozluk işleri
carpet paspas, halı
carpet karpet örtü, koruyucu örtü veya örtme tabakası, karpet (mevcut yolların tekrar
kaplanmasında kullanılan ve 1 inçten daha kalın olmayan, bitümlü malzemeden oluşmuş bir
aşınma tabakası)
carpet halı döşemek
carpet coat karpet tipi örtü, kaplama örtüsü (bir yolun veya kaplamanın üzerine asfaltik
malzeme mc veya rc tipi katbek asfaltı, emülsiyonlar veya yumuşak asfalt çimentoları ve bunu
örten mineral agrega ile yapılan sathi kaplamadan oluşan 3/4 inçten daha kalın olmaya
carpet thin surfacing ince satıh kaplaması (yol katranı ve bitümlü bağlayıcı içeren ince aşınma
tabakası)
carriage taşıyıcı
carriage araba, taşıyıcı
carriage taşıma, nakliye, taşıma ücreti, navlun
carriage bolt ağaç cıvatası
carriage clock seyahat saati. kapaklı saat
carriage feed lever şaryo aralık levyesi
carriage free nakliye ücreti satıcıya ait, bedelsiz nakliye
carriage key dört köşe yuva anahtarı
carriage nut ağaç cıvatası somunu
carriage paid nakil masrafı önceden ödenmiş
carriage paid to navlun ödemeli
carriage release link şaryo bırakma bağlantısı
carriage return satırbaşı
carriage return bell crank daktilo satırbaşı dirsek levyesi
carriage return dog daktilo satırbaşı kancası
carriage return key daktilo satırbaşı tuşu
carriage return spring drum daktilo satırbaşı yayı makarası
carriage spring. araba makası,vagon makası
Carriage. (a) tornanın yatağı üzerinde kayan ve kesici takımı taşıyan kısmı, (b) matbaa
makinasında merdanenin altında ileri geri hareket eden yatay tabla, (c) daktilo makinasının
kağıdı tutan hareketli kısmı,
(d) örgü makinasının ip masurasını taşıyan ve örgü iple
carriageway taşıt yolu (karayolunun, taşıtlar tarafından kullanılan ve banketleride kapsayan
kısmı)
carriegaway anchor taşıt yolu ankrajı
carrier taşıyıcı
carrier 1. taşımacı, nakliyeci 2. kovan, mahfaza, kutu, diferansiyel karpuzu, taşıyıcı, şanzıman
mahfazası
carrier adjustment ring taşıyıcı ayar somunu
carrier air taşıyıcı hava
carrier beam taşıma traversi
carrier channel taşıyıcı kanalı
carrier current taşıyıcı akım, kuranportör
carrier current relay taşıyıcı akım rölesi
carrier frequency taşıyıcı frekans
carrier noise ratio taşıyıcı gürültü oranı
carrier power taşıyıcı gücü
carrier recovery taşıyıcı eşzamanlaması
carrier return yeni satırbaşı
carrier roller taşıyıcı makara
carrier sense multiple access taşıyıcıyı dinleyen
çoklu erişim
carrier trunnion taşıyıcı mesnedi, mahfaza (kutu, kovan, karpuz) mesnedi
carrier wheel. ara çarkı, avara kasnağı
carrier. taşıyıcı, nakliyeci, hamal, ulak, taşıma düzeni, taşıma tertibatı, mesned, çevirme kolu,
fotoğraf şasisi, makara mesnedi, bobin mesnedi, elektrik taşıyıcısı, elektrik taşıyıcı akımı, taşıma
muhafazası
carrierless taşıyıcısız
carrigeway marking kaplama işaretlemesi, yatay işaretleme
carry elde
carry 1. taşımak, nakletmek 2. elde
carry taşıma
carry taşıma, götürme
carry over aktarma
carryall binek arabasından büyük kapalı tip araba, keriol, bir nevi çiftlik arabası
carryaü. çekilen veya tahrik motoruna sahip kendinden boşalan ve yüklenebilen nakliye aracı
carrying taşıma
carrying capacity taşıma kapasitesi (bir sistemin çevre niteliği bozulmadan nüfusta meydana
gelen artışı kaldırma konusundakı azami yeteneği veya yol gibi bir sistemin yük taşıma yeteneği)
carrying capacity, allowable bkz. allowable carrying capacity
carrying capacity, ultimate bkz. ultimate carrying capacity
carrying case taşıma kutusu
carrying idler taşyıcı makara
carrying idler set taşyıcı makara grubu
carryover eliminator taşınabilir bağlantı
carry‐over factor cross metodunda iletme katsayısı
cart araba, el arabası, at arabası
cartage arabayla taşıma
cartage nakliye
cartage charges nakliye masrafları
cartel kartel (aynı üretim kolunda iki veya daha fazla işletmenin aralarındaki rekabeti önleyip
pazarda bir tekel oluşturmak amacıyla hukuki ve ekonomik bağımsızlıklarını koruyarak
oluşturdukları birlik)
cartesian kartezyen
cartesian coordinates kartezyen koordinatlar
cartesian product kartezyen çarpım
cartesian space kartezyen uzay
cartographer haritacı, kartograf
cartographic kartografik
cartographic haritacılığa ait
cartographic material harita bilgileri
cartography haritacılık, kartografi
cartography haritacılık
carton karton kutu, mukavva kutu
carton karton, mukavva
cartridge filtre kabı, kartuş
cartridge kutucuk
cartridge fişek, kaset
cartridge kovan, kartuş, filtre kartuşu, kutucuk
cartridge kertriç
cartridge kartuş, filtre kabı
cartridge filter kaset filtre
cartridge fuse kaset sigorta
cartridge tape unit kutucuk teyp birimi
carve oymak, oyuk
carve out samples numune almak (oyarak)
carver oymacı
carver doldurulan veya sun’i olarak yapılan dişe şekil vermede kullanılan dişçi aleti
carving oymacılık
cascade kaskad, ardışık
cascade basamaklamak
cascade ikinci kademe dizi, kaskad
cascade control kaskad (ardışık) kontrol
cascade control ikinci kademe kontrol, kaskad kontrol
cascade controller kaskad (ardışık) kontrolörü
cascade shower ışın sağanağı
cascading peşpeşeleme, art arda takma
case olay, özel durum
CASE Computer Aided Systems Engineering
case durum, kutu, sandık
case beşik
case muhafaza, yuva, beşik
CASE Bilgisayar Destekli Sistem Mühendisliği
case kılıf; şık, durum
case 1. mahfaza, kutu, kovan, sandık 2. örnek olay, durum, hal 3. dava, hukuk davası
case kutu
case kaplama
case kaplamak
case (final drive) cer kapağı
case conversion büyük küçük harf dönüşümü
case half diferansiyel kafesi
case hardening sementasyon
case hardening bir maddenin dışını sertleştirmek
case history vaka analizi
case sensitive büyük ve küçük harfe duyarlı
case study durum çalışması
case study örnek‐olay incelemesi
cased hole muhafazaya alınmış delik veya çukur
caseinogen kazeinin ön maddesi, kazeinojen
casement pencere kanadı
cash register yazar kasa
cash with order ödemeli sipariş, siparişle ödeme
casing kaplama
casing muhafaza
casing gövde
casing muhafaza borusu, çelik zarf (kazıkta), kutu, kovan, dişli mahfazası, koruma, kaplama
borusu
casing, pipe bkz. pipe casing
cask varil
casque kask
cassation iptal
cassette kaset
cassette reader kaset okuyucu
cassiterite kalay cevheri
cast döküm
cast dökmek
cast kalıp, döküm, dökmek, kalıba dökmek, maden dökümü yapmak
cast bronze dökme bronz
cast bronze machined işlenmiş dökme bronz
cast in place concrete yerinde dökme beton
cast in place concrete pile yerinde dökme beton kazık
cast in place pile yerinde dökme kazık
cast in situ yerinde dökme
cast iron dökme demir
cast iron dökme demir, döküm, font, pik
cast iron boiler dökme demir kazan
cast iron electrode dökme demir elektrot
cast iron electrode machinable işlenebilir dökme demir elekrot
cast iron fitting dökme demir (fittings) ekleme parçaları
cast iron fitting döküm fitting
cast iron liner dökme demir gömlek
cast iron mold dökme demir kalıbı
cast iron pillow block dökme demir konsol yatak
cast iron pipe dökme demir boru, font boru
cast iron radiator dökme demir radyatör
cast iron radiator döküm radyatör
cast line toplama eğrisi, birikme eğrisi, yığışımlı çizgi
cast nail dökme çivi
cast rib takviye çubukları
cast steel çelik döküm
cast steel dökme çelik
cast stone suni taş (bina kaplamaları için)
castellated nut taçlı somun
castellation başlı pim kullanılacak taçlı somunların üstündeki yarıklar
caster dökümcü
caster nakil tekerleği
caster 1. bazı seyyar takım tezgahlarında, hafif vinç veya krikoda kullanılan özel tip tekerlek
fırdöndü, makara 2. otomobillerin ön tekerleklerine verilen özel açılardan biri, aks başı
pernolarının (king pin) düşey eksene göre üstten geriye doğru eğilme derecesi
caster (castor). makara, ayak makarası, küçük tekerlek, merdane, hadde merdanesi, dökümcü
caster action viraj alındıktan sonra tekerleklerin kendiliğinden doğrulması
caster angle kaster açısı
caster angle dingil başı eğikliği
casting dökme blok, döküm maden parça, döküm
casting furnace döküm fırını
castle nut taçlı somun
castle nut. çentikli somun
castor nakil tekerleği
castor oil hintyağı
casual rastgele, gelitigüzel, tesadüfen
casual heat gain tesadüfi ısı kazanımı
casualty kazazede, savaşta ya da kazada ölen veya yaralanan
casualty rate kazazede oranı, bedensel hasar oranı, can kaybı
casuistics bir hastalığa ait vak’aların toplanıp incelenmesi
cat head kedi başı, sondaj makinelerinde kendinden hareketli kasnak
CAT HEESTM biyolojik olarak parçalanabilen hidrolik yağ
CAT HYDOTM hidrolik yağı
CAT MTOTM çok amaçlı traktör yağı
cat walk kedi yolu, yüksek inşaatta (asma köprülerde) servis yolu, büyük makinelerin etrafında
dolaşmak için yapılan iskele
cat’s eye kedi gözü
cata‐ aşağı, karşı anlamı veren ön ek
catabolic katabolizmaya ait
catabolite katabolizmada meydana gelen bir bileşim
cataclastic basınç başkalaşımı ile ezik, kırık ve biçimi değişik kristallerden oluşmuş bir kayaç
dokusu, çok kırıklı yapı
catacoustics yankı bilgisi, aksiseda ilmi
catacrotic sphygmogram’ın inen kolu üzerinde bir veya bir kaç çentik gösteren
catadicrotic sphygmogram’ın ien kolu üzerinde iki çentik gösteren
catalase hidrojen peroksidi ayrıştırabilen bir enzim, katalaz
cataleptic failure felaket arıza
cataleptiform katalepsi’ye benzeyen
cataleptoid bkz. cataleptiform
catalog katalog
catalyse katalize etmek, kimyasal reaksiyonun hızını değiştirmek, özellikle reaksiyonu
kolaylaştırmak
catalysis kataliz, bazı maddelerin kendi asıllarına halel gelmeden başka maddelerin bileşimi
üzerinde yaptıkları tesir
catalysis kataliz, dağılma, çözülüş
catalyst katalizleyen, katalizatör, kolaylaştıran
catalytic katalitik
catalytic katalize ait
catalytic converter katalizör
catalytic converter katalitik dönüştürücü (içten yanmalı motoru bulunan taşıtların egzoz
borularına takılan hava kirliliğini denetleme aygıtı)
catalytic heater katalitik soba
catalytic incineration arındırma/katalitik
catalytic influences katalizör etkileri, katalitik etkiler
catalytic muffler katalizör
catalyze kolaylaştırmak, katalize etmek, katalizlemek
catalyze katalize olmak
catalyzer katalizör
cataphoresis eriyik içinde dağılmış iyonların elektrik akımı etkisiyle katot’a doğru hareket
etmesi
catapult mancınık, sapan
cataract. pompalama makinası ile diğer makinalar arasındaki hareketi regüle eden valfleri ve
dalma pistonu ihtiva eden bir çeşit hidrolik fren
catastalsis yukardan aşağıya doğru, dalga şeklinde ilerleyen kontraksiyon hareketi, bu tarz
kontraksiyon dalgası ile belirgin peristaltik hareket şekli
catastrophe felaket
catastrophic felaket meydana getiren
catastrophic felaket getiren, sonu kötü biten
catch tutma
catch tutmak
catch mandal
catch bar. örgü makinasının uzun çelik çubuk şeklindeki parçası. taşıyıcı kızak ile bağlantıyı
sağlayan üzeri pirinç kaplıolan kısmına tahrik kanadı adı verilir
catch basin garguy, su toplama yerleri, yer süzgeci
catch drain kafa hendeği
catch pawl. kavrama çengeli, kavrama mandalı
catch plate. torna kavraması, durdurma parçası
catch points. bir trenyolu rayında vagonun istem dışı raydan çıkması için meyilli bir yokuşta
yedekleme noktaları
catcher mandal
catcher mandal kavrayıcı, tutucu
catchment area yağış alanı, suların toplanma havzası
catchming area yağış alanı
categorize sınıflandırmak
category ulam
category cins, kategori, sınıf, vasıf
category kategori, sınıf, aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ve benzerlik bulunan şeylerin
tümü
catena zincirleme seri
catenary zincir eğrisi
catercornered çapraz
caterpillar 1. tırtıl 2. palet (iş makinesinde)
caterpillar paletli makina
caterpillar (track). katerpilar.tırtıllı taşıt.tırtıllı traktör
caterpillar compact series caterpillar kompakt serisi
caterpillar earth moving equipment caterpillar iş makinaları
caterpillar tractor paletli traktör
caterpillar vehicle paletli araç
cathead (spıder). griva mataforası, demir mataforası,toma askı tertibatı,çıkrık
catheter çeşitli çap ve uzunlukta içi boş tüp,
kateter, sonda
cathodal katot’a ait, katot’la ilgili
cathode katot, elektrodun eksi kutpu
cathode bias katot polarizasyonu
cathode ray tube katot ışınlı tüp
cathode rays elektron ışınları
cathode resistor katot direnci
cathodic katodik
cathodic protection katodik koruma
cation katyon, pozitif yüklü iyon
cation elektroliz usulünde katotta hasıl olan madde, bir müspet iyon
cation exchange katyon değişimi, baz değişimi
cation exchanger katyon değiştirici
cationic katyonik
cationic asphalt katyonik asfalt
cationic emulsifiers katyonik emülsiyon verici maddeler (molekülün bitümle çözünen büyük
organik kısmı katyon olan bileşikler)
cations, exchangeable bkz. exchangeable cations
cations, metallic bkz. metallic cations
cations, monovalent bkz. monovalent cations
cations, multivalent bkz. multivalent cations
cations, univalent bkz. univalent cations
cat’s eye reflector kedi gözü reflektör, kedi gözü
CATTDTOTM şanzuman ve güç aktarma organları yağı
cattle creep hayvan geçidi
cattle guard hayvan çiti
CATV, community antenna television kolektif antenli televizyon
catwalk dar köprü, iskele
cauldron kap
cauldron mastik kazanı (mastik asfalt ısıtmak için kullanılan açık bir kap)
caulk dolgu ile doldurmak
caulking sızdırmazlık
caulking kalafatlama, demir başlarının şişirilmesi
caulking sızdırmaz yapmak
caulking (of boilersections) kalafat, sızdırmazlık (kazan kısımları)
caulking hammer kalafat çekici
causal sebep teşkil eden etkenle ilgili, sebebe yönelik
causal neden
causal nedensel
causal relationship nedensel ilişki
causal system nedensel sistem
causalgia fazla ızdırap veren nörolojik bir ağrı çeşidi
causality principle nedensellik ilkesi
cause neden, sebep
cause sebep olmak, neden olmak
cause damage zarara sebep olmak
cause, to yolaçmak
causeway bataklık gibi sulu zeminlerde yükseltilmiş yol
caustic a) yakıcı, b) yakıcı madde (bileşim)
caustic kostik
caustic lime sönmemit kireç
cauterization 1. dağlama; 2. hareket, elektrik veya kimyasal maddelerle dokuları yakma
cauterize yakmak, dağlamak
cautery yakış, dağlayış, dağlama aleti, koter
caution dikkat, ihtiyat
caution uyarı
caution lamp uyarı, lambası
caution plate ikaz levhası, uyarı etiketi
cautious tedbirli
cave oyulmak
cave oymak
cave in çökmek
cave in toptan göçmek, çökmek
cave in, tendency to bkz. tendency to cave in
cavern mağara
cavern/natural doğal mağara
cavernous içi boş aralıkları olan, boşluklu, kavernöz, cavernosus
cavernous boşluklu, mağaralı
caving çöktürme
caving toptan göçme, çökme, toptan yıkılma
cavitary 1. boşlukla ilgil; 2. boşluk gösteren, oyuk, çukur; 3. ortasında vücut boşluğu bulunan
(solucan vb. hayvansal parasit hakkında)
cavitas boşluk kavite
cavitation kovuklanma
cavitation oyuk, oyulma
cavitation boşlum, kavitasyon
cavity boşluk, kavite, oyuk
cavity resonator kovuk çınlayıcısı
cavity wavemeter kovuklu dalgaölçer
cavum (pl. Cava). boşluk, kovuk, oyuk, çukur
CBR bkz. California bearing ratio
CBR curve bkz. California bearing ratio curve
CBR method bkz. California bearing ratio method
CBR test bkz. California bearing ratio test
CBR value of subgrade strength bkz. California bearing ratio value of subgrade strength
CC bkz. center of curvature
CCD yükten bağlaşımlı aygıt
c‐clamp el mengenesi, işkence, kelepçe
CCS, call per centisecond yüz saniyedeki çağrılar
CCTV kapalı devre televizyon
CD compact disk
CD burner CD yazıcı
CD, compact disk yoğunteker
CD‐I; compact disk‐interactive etkileşimli yoğunteker
CDI Clutch. kasnak etrafına çelik bir şerit sarılmak üzere oluşturulan sürtünmeli kavrama
cdrom cd‐rom
CD‐ROM salt okunur yoğunteker
CD‐ROM CD‐ROM
cdrom driver cd rom sürücü
CD‐ROM driver yoğunteker sürücüsü
CD‐ROM driver CD‐ROM sürücü
cdrom player cd rom okuyucu
cdrom writer cd rom yazıcı
CD‐ROM‐Player CD‐ROM‐Okuyucu
cease durmak, kesmek, durdurmak
cecal 1. çekum’la ilgili, çekum’a ait; 2. ucu kapalı sonlanan, kör kese halinde sonlanan
cedar çam ağacı, sedir ağacı
cedilla çengel işareti
ceiling tavan
ceiling 1. tavan 2. azami
ceiling beam tavan kirişi
ceiling block asmolen
ceiling coil tavan tipi serpantin
ceiling coil tavan tipi serpantin
ceiling cornice tavan pervazı, tavan kornişi
ceiling diffuser tavan tipi menfez (difizör)
ceiling diffuser tavan menfezi
ceiling grid (see ceiling coil) tavan tipi serpantin
ceiling heating tavandan ısıtma
ceiling mounted tavana monte
ceiling outlet tavandan çıkış
ceiling outlet tavan menfezi
ceiling structure tavan strüktürü (yapısı)
ceiling structure tavan taşıyıcı yapısı
ceiling ventilator tavan vantilatörü
ceiling void tavan boşluğu
ceiling, absolute bkz. absolute ceiling
cele 1. şişme, şişkinlik; 2. fıtık anlamına sonek
celerity sürat, çabukluk
celestial coordinates gök yüzü koordinatları
cell hücre, akünün hücreleri, bilgisayar ünitesi
cell hücre, pil
cell göze
cell hücre, göz
cell frequency göze sıklığı
cell library hücre kütüphanesi (bilgisayarda)
cell pressure hücre basıncı, çevre basıncı
cell protection göze koruması
cell range göze erimi
cellar depo, kiler
cellar kiler, mahzen
cellar bodrum, mahzen, yeraltı odası
cellar floor bodrum tabanı
cellar stairs bodrum merdiveni
cellarage mahzen ücreti
cellicolous hücreler içinde yaşayan
celliferous hücreler oluşturan
celliform hücre şeklinde, hücreye benzeyen
cellobiase sellobiyozu glikoza çeviren enzim
cellobiose selüloz’dan meydana gelen bir disakarid (C12H2O11)
celloidin mikroskop çalışmalarında kullanılan bir kollodyon preparatı, koloidin
cellula (pl. Cellulae). bkz. cell
cellular hücresel
cellular hücreli
cellular göz göz, bölmeli, hücreli, petekli
cellular 1. hücrevi; 2. hücreli
cellular air filter hücreli hava filtresi
cellular air filter (see cellular filter) hücreli hava filtresi
cellular caisson hücreli keson
cellular cofferdam hücresel batardo,su geçirmez kutu
cellular filter hücreli filtre
cellular floor boşluklu döşeme, içi boş döşeme
cellular glass (see foam glass) cam yünü
cellular phone cep telefonu
cellular rubber köpük lastik
cellular rubber thermal insulation köpük lastik ısı yalıtımı
cellular structure hücreli yapı
cellular structure hücresel yapı tarzı
cellular telephone technology hücresel (gözesel) telefon teknolojisi
cellular thermal insulation hücreli ısı izolasyonu
cellular wall hücresel batardo
cellule hücrecik
cellulipedal hücreye yönelen, hücreye doğru hareket gösteren
cellulose selüloz
cellulose fiber selüloz lifi
cellulose fiber sheet packing selüloz esaslı contalık
cellulosic sellülozik
cellulosity hücre kümesi halinde bulunma, hücrelerden oluşma hali
Celsius santigrat
Celsius thermometer santigrat termometre
cement çimentolamak
cement çimento
cement bağlayıcı, çimento (aralarında bağlantı olmayan bir taneler topluğuna uygun şekilde
ilave edildiğinde fiziksel ve kimyasal olaylarla sertleşerek bu taneleri bir kütle halinde
bağlayabilen, birbirine birleştirilen iki parçanın arasını doldurarak sızmayı ön
cement tutkal, yapıştırıcı
cement çimento, siman, sement, diş kökünü örten doku tabakası
cement macun
cement aggregate ratio çimento agrega oranı
cement aggregate reaction bkz. aggregate cement reaction
cement bagging çimentonun torbalanması
cement bound granular base çimento bağlayıcılı granüler temel
cement bound macadam çimento makadam (serme ameliyesi esnasında agregaya çimentonun
ilave edildiği bir yol yapısı türü)
cement factor çimento dozajı (torba adedi cinsinden)
cement grouting çimento enjeksiyonu
cement injection çimento enjeksiyonu, çimento içitimi
cement kiln çimento fırını
cement klinker çimento klinkeri
cement lining çimento ile kaplanmış şap tabakası
cement mixing test çimento ile karıştırma deneyi (yavaş sertleşen asfalt emülsiyonlarının
emülsiyon verici madde çözeltisinin tipine ve konsantrasyonuna bağlı kararlılık sınırını tayin
etmek için çimento ile yapılan karıştırma deneyi)
cement modified soil çimento ile fiziksel özellikleri iyileştirilmiş zemin
cement paste çimento şerbeti
cement rubble masonry, fine finished bkz. fine finished rubble masonry cement
cement rubble masonry, ordinary bkz. ordinary rubble masonry cement
cement soil stabilization çimento toprak stabilizasyonu
cement stabilization çimento stabilizasyonu
cement stabilized soil çimento ile stabilize edilmiş toprak
cement treated material çimento ile iyileştirilmiş malzeme, çimento ile dayanımı arttırılmış
granüler malzeme
cement, bulk bkz. bulk cement
cement, grout bkz. grout cement
cement, grout filler bkz. grout filler cement
cement, high alcali bkz. high alcali cement
cement, high silica bkz. high silica cement
cement, hydratation of bkz. hydratation of cement
cement, low alcali bkz. low alcali cement
cement, low heat bkz. low heat cement
cement, lumnite bkz. lumnite cement
cement, masonry bkz. masonry cement
cement, modified bkz. modified cement
cement, mortar bkz. mortar cement
cement, mortar patch bkz. mortar patch cement
cement, natural bkz. natural cement
cement, potassium in bkz. potassium in cement
cement, prehydration of bkz. prehydration of cement
cement, roman bkz. roman cement
cement, rubble masonry bkz. rubble masonry cement
cement, sand bkz. sand cement
cement, santorin bkz. santorin cement
cement, special bkz. special cement
cement, sulfate resisting bkz. sulfate resisting cement
cement, super bkz. super cement
cement, tramp iron in bkz. tramp iron in cement
cement, white portland bkz. white portland cement
cementation çimentolaşma
cementation çimentolaşma, semantasyon, bir maddenin bünyesine yüksek ısıda başka bir madde
katma, maden tavlama
cementation çimentolama
cementation bir şeyi, yapıştırıcı aracılığıyla diğer bir şeye tutturma
cemented yapışık
cemented carbide tool bit sert maden uçlu torna kalemi
cemented sand çimentolanmış kum
cementing agents, uniformity of the bkz. uniformity of the cementing agents
cementing material çimentolayıcı madde, bağlayıcı madde, bağlayıcı
cementite sementit
ceno pref. 1. yeni, ilk defa görülen anlamına önek;
2. boş, kimse bulunmayan anlamına önek
censor sansür
censored sample durdurulmuş örneklem
census sayım
center merkez
center merkez, pistonun ölü noktaları, sentro, punta
center merkezlemek
center alignment (yazıyı) ortalama
center alignment, mean, average ortalama
center bit punta matkabı
center blade orta bıçak
center bolt göbek saplaması
center brake band merkez fren kasnağı (traktörde)
center distance eksenlerarası mesafe
center distance merkez mesafesi
center drill punta matkabı
center drilling merkez hattı, merkezden delme
center frequency sukunet frekansı
center gauge punta mastarı
center hole punta deliği, merkez deliği
center joint merkezi mafsal
center lane orta şerit (bölünmemiş ve tek sayıda şeritli bir yolda, her iki yöndeki trafiğin
kullanabileceği ortadaki şerit)
center lathe torna tezgahı
center line orta çizgi, merkez hattı, eksen, yol eksen çizgisi, yol ekseni, (iki yönlü bir yolda, yolu
iki eşit kısma ayıran çizgi)
center line stripe eksen çizgisi (eksen çizgisini gösteren boyalı şerit)
center line velocity eksenel hız
center of burst parlama merkezi
center of circumference çember merkezi
center of curvature (CC) eğrilik merkezi, yatay güzergahta dairesel kurp parçasının merkezi
center of dispersion dağılma merkezi
center of gravity ağırlık merkezi
center of gravity, position of the bkz. position of the center of gravity
center of gyration dönme merkezi
center of impact orta vuruş noktası (çarpma merkezi)
center of mass kütle merkezi
center of oscillation salınım merkezi
center of percussion çevirici güç merkezi
center of picture resim orta noktası, izdüşüm orta noktası
center of pressure basınç merkezi
center of range orta mesafe
center of resistance mukavemet noktası
center of rotation dönme merkezi
center plate birden fazla plakalı debriyajlarda orta plaka, birden fazla plakalı, debriyaj orta diski
center punch nokta zımbası
center section makta, ara kesit
center trunnion mounting merkez terazi mafsal bağlantı
centering merkezleme
centering 1. merkezleme 2. iskele (kemer için)
centering device merkezleme düzeneği
centering effect merkezleme etkisi
centering rod merkezlendirme çubuğu
centering spring merkezleme yayı
centerless grinding puntasız taşlama
centerline eksen hattı
centers, lathe bkz. lathe centers
centershift ortaya kaydırma
centesimal yüzdeler taksimatı, yüzdelik
centi önüne geldiği rakamın %l’ini belirten ön ek
centi‐ yüz, yüzde anlamı veren ön ek
centigrade yüz dereceye taksim edilmiş, santigrad
centigrade santigrat
centigrade loose bölünmüş taksimat
centigrade thermometer santigrat termometre
centigram gram’ın yüzde biri, santigram
centigramme bkz. centigram
centiliter litre’nin yüzde biri, santilitre
centimeter metre’nin yüzde biri, santimetre
centinormal bir maddenin % 1 (0.01)’liği 0.01 oranındaki normal eriyiği
centipoise santipois (l/l00 pois)
centne arbor. saatin her bir saatte tam bir devir yapan ve plakaların merkezinde bulunan direk
central merkezi, özeksel
central orta, merkezi, santral
central angle merkez açısı
central arch orta kemer
central bank merkez bankası
central batching merkezi harmanlama
central boiler plant merkezi kazan tesisi
central business district merkezi iş semti, iş merkezi bölgesi, alışveriş bölgesi
central control merkezi kontrol
central control panel merkezi kontrol paneli
central ellipse of inertia merkezi atalet elipsi
central fibre merkezi lif
central grating orta ızgara
central heating merkezi ısıtma
central heating kalorifer
central heating fuel oil kalorifer yakıtı
central heating plant merkezi ısıtma tesisi
central heating station merkezi ısıtma istasyonu
central lubrication motor ve makinelerde merkezi yağlama sistemi
central mixed concrete merkezi, sabit tesiste karıştırılan beton
central mixing merkezi karıştırma
central mixing asphalt plant merkezi, sabit asfalt hazırlama plenti
central mixing plant merkezi karıştırma plenti
central moment özeksel moment
central office merkez bürosu
central office santral
central office merkez, merkez ofis
central office trunk santral gövdeyolu
central planning merkezi planlama
central plant. merkezi tesis, ana tesis, ana fabrika
central processing unit ana işlem birimi
central processing unit, CPU ana işlem birimi
central processor unit merkezi işlem birimi
central reservation orta refüj
central reserve refüj, orta refüj (bölünmüş yollarda karşılıklı yönlerdeki trafiğe ait platformları
ayıran kısım)
central station air handling unit merkezi klima santralı
central traffic control merkezi trafik yönetimi
centrality merkezde olma
centralization merkezileştirme
centralization merkezden yönetim, merkeziyetçilik
centralize merkezileştirmek
centralize merkezleme, merkez durumuna getirme, merkeze bağlı kılma (yönetimde)
centralized merkezileş(tiril)miş, özekselleş(tiril)miş
centralized management merkezi yönetim
centralized processing merkezi işleme
centrally merkezden
centre merkez
centre bit. punta matkabı, merkez punta noktalı, biri bıçak görevi gören diğeri ise açılacak delik
çapını belirleyen iki kanatlı tahata delme matkabı
centre drill. punta matkabı
centre gauge (screw‐cutter’s gauge). tornacı açı ölçme maştan, punta mastarı
centre lathe (engine lathe). merkezlenmiş iş parçasını döndürme, delik açma,vida dişi açma
operasyonlarını yapan torna tezgahı, puntalı torna tezgahı
centre line. merkez hattı,orta çizgisi
centre of gravity ağırlık merkezi
centre of gyration. dönme merkezi,topaç merkezi
centre of mass. kütle merkezi
centre of oscillation. salıntı merkezi, ihtizaz merkezi, titreme merkezi, salınım merkezi
centre of percussion. çevirici kuwet merkezi,vuruş merkezi, darbe merkezi
centre oistance. eş çalışan iki dişlinin mil eksenleri arası mesafe
centre opening door ortadan açılan kapı
centre pinion. bir saatteki dişli düzeneğinde büyük dişlinin tahrik ettiği pinyon dişli
centre punch. nokta zımbası.delik mastarı,
punta zımbası
centre wheel (horology). saatte, her saat bir devir yapan pinyon dişli miline tutturulan dişli
centreless grinding. puntasız taşlama
centre‐line velocity eksenel hız
centre‐mounted cab merkezi kabin
centre‐weighted governor. ağırlığı bilyelerin santrifüj kuweti ile dengelenen merkez mili
üzerinde kayan büyük bir ağırlığa sahip cismi içeren yüksek hız regülatörü
centri‐ merkez anlamı veren birleştirici
centric merkezsel
centric load merkezi yük, eksenel basınç veya yük
centrical merkezsel
centrifugai speedometer. bkz. speedometer, centrifugal
centrifugal santrifüj, merkezkaç
centrifugal dışarıya doğru uzaklaşan
centrifugal (adj) merkezkaç (santrifüj)
centrifugal advance santrifüj avans
centrifugal brake santrifüj freni
centrifugal brake. savurma fren .santrifüj fren
centrifugal cast iron pipe dökme demirden boru
centrifugal cast iron pipe valve seat dökme demirden boru halinde supap yuvası malzemesi
centrifugal clutch. santrifüj kavrama. belirti bir devir esnasında otomatik olarak devreye giren
kavrama
centrifugal compressor santrifüj kompresör
centrifugal compressor. santrifüj kompresör, savurma kompresör
centrifugal fan santrifüj fan
centrifugal fan radyal fan
centrifugal fan (paddle‐wheel fan). savurma körük, santrifüj
centrifugal force merkezkaç kuvveti, santrifüj kuvveti
centrifugal force;centripetal force. santrifüj kuvvet,savurma kuvveti
centrifugal governor santrifüj regülatör
centrifugal pump. santrifüj pompa, santrifüj tulumba, savurma pompa
centrifugal separator santrifüj ayırıcı
centrifugal. merkezden uzaklaşan, merkezden çevreye doğru hareket gösteren, merkezkaç
centrifugal. santrifüj, merkezden dışa doğru, savurma
centrifugalize santrifüjlemek
centrifugation içinde sıvı bulunan tübün yüksek sür’atle döndürülerek ihtiva ettiği taneciklerin,
merkezkaç kuvvetin etkisiyle dibe çöktürülmesi, santrifüj ayırma
centrifuge dönerek çalışan ve yerçekimi gücünü artırarak yoğunlukları farklı maddelerin
birbirlerinden ayrılmalarını sağlayan aygıt, santrifüj cihazı
centrifuge santrifüj, merkezkaç
centrifuge santrifüjlemek
centrifuge savurucu makine,santrifüj,santrifüj makine. yüksek hızda çalılşan aparat, (a) farklı
yoğunluktaki iki akışkanı birbirinden,katıyı sıvıdan ayırmak, (b) büyük ağırlık kuwetleri altında
montajları test etmek için kullanılır
centrifuge kerosene equivalent test santrifüj gazyağı eşdeğeri deneyi
centrifuge method merkezkaç kuvvetiyle ayırma metodu
centrifuge moisture equivalent santrifüj eşdeğeri su içeriği
centrigrade santigrad
centring (centering). (a) tornaya bağlamadan önce işlenecek parçanın merkezlerini işaretlemek.
(b) parçanın tornaya bağlanması anında torna ekseni ile merkezlenmesi
centring chuck. mericezleme aynası
centring machine puntalama makinası
centripetal merkezcil
centripetal forca. bkz. centrifugal force
centripetal force merkezcil kuvvet
centro merkez, merkezi anlamında ön ek
centrode. cismin ani dönme merkezinin yolu
centroid kütle merkezi
centroid ağırlık merkezi
centrum merkez, orta
centrum merkez, merkez pozisyonu, şehir merkezi
centuple yüz misli
centuple yüz misli yapmak
centuplicate yüz misli
centuplicate yüz misli yapmak
centurial merkezle ilgili
century yüzyıl
CER ( see cooling efficiency ratio) soğutma verimi oranı
cera 1. arı tarafından salgılanan bal mumu;
2. balmumuna benzer madde; 3. kulak kiri
ceraceous 1. balmumu gibi, balmumana benzer;
2. balmumu tabiatında, balmumundan yapılmış
cerametallic serametalik
cerametallic button serametalik kontrol düğmesi
cerametallic facing serametalik balata
ceramic toprak eşya
ceramic çini, seramik
ceramic capacitor seramik sığaç
ceramic cutting tool seramik kesici takım
ceramic tool. hemen hemen her tür malzemeyi ve aşındırıcı malzemeyi işlemede kullanılan
seramik
kesici takım
ceramics çinicilik
ceramics seramik
ceramist çini uzmanı
cerasin kiraz ve erik ağaçlarından elde edilen zamkta bulunan bir madde ,serasin
cerate balmumu merhem
cerium Ce işareti ile bilinen atom no: 58 ve atom ağırlığı: 140.13 olan kimyasal element, seryum
cerium seryum
cero‐ bal mumu anlamın veren ön ek
cerolysin balmumunu ayrıştaran bir lizin. sefolizin
ceroplastic bal mumundan
cerotic bal mumu ile ilgili
certain kati
certain event kesin olay
certainly elbette
certainty katilik
certifiable belgelendirilebilir
certificate belge, sertifika
certificate belgelemek
certificate sertifikalandırmak
certificate sertifika
certificate in bankruptcy konkordato
certificate of analysis analiz belgesi
certificate of authority yetki belgesi
certificate of authorization yetki belgesi
certificate of inspection muayene belgesi
certificate of manufacture imalat belgesi
certificate of origin menşei şehadetnamesi
certificate of origin orijin belgesi
certificate of production imalat belgesi
certificate of registry milliyet şahadetnamesi
certificate, certification onay belgesi
certification belge, sertifika
certification onay belgesi
certification of payment hakediş raporu
certification of propriety mülkiyeti belgeleme
certified onaylı
certified vesayet altında olan, vasi kontrolu altında hareket edebilen kimse
certified bill of lading onaylı konşimento
certified carrier yetkili nakliyeci
certified copy onaylı kopya
certified invoice tasdikli fatura
certified reference material sertifikalı referans malzeme
certified technician belli yükümlülükleri yerine getirebileceği konusunda, bazı kurumlar
tarafından yeterlilik verilmiş teknisyen
certifier onaylayan
certify belgelemek, onaylamak, tasdik etmek, belgelendirmek, bildirmek
certifying officer ita amiri
ceruse üstübeç
ceruse beyaz kurşun
cervicobrachial boyun ve kolla ilgili
cervicofacial boyun ve yüzle ilgili
cervilator daimi titreşim meydanag etirerek serviksi genişletme amacıyla kullanılan alet
cervix (pl. Cervices). boyun
cesium Ca sembolü ile bilinen, atom no:55 ve atom ağırlığı 132.91 olan kimyasal element
cesium sezyum
cesspipe fosseptik borusu
cesspit fosseptik, lağım çukuru
cesspool fosseptik
cesspool lağım çukuru, binaların pis su depolama tankı
cestodology sestod (tenya)’ları konu alan bilim dalı, sestodoloji
cestoid şerit (tenya)’e benzer, şerit gibi
cetane setan
cetane number yakıt setan sayısı
cetrimidi deterjan etkisi olan bir antiseptik
CFC (see chlorofluorocarbon) kloroflorokarbon
c‐frame hamut (angıl dozer için)
chafe ovarak aşındırmak
chafe ovarak ısıtmak
chafing araç lastiklerinin dişlerinin aşınması
chain çelik şerit, zincir, ölçme zinciri
chain barrel. zincirin fazla,artan kısmının üzerine sarıldığı bazen üzerine diş açılan silindirik
varil
chain block. zincir palangası
chain case zincir mahfazası, zincir kutusu
chain case cover zincir mahfazasının kapağı, zincir kutusunun kapağı
chain case cover plate zincir kutusunun kapak plakası
chain case cover reinforcement zincir kutusu kapağının takviyesi
chain catcher zincir yakalayıcı
chain code zincir kodu
chain conveyor zincirli konveyör
chain conveyor zincirli taşıyıcı
chain conveyor. band konveyörden farklı olarak bir çok kova taşıyan zincirli taşıyıcı bkz. apron
conveyor, bucket conveyor
chain conveyor/submerged dalma zincir konveyör
chain coupling zincirli kavrama
chain crank link zincir ekleme baklası
chain cutter. baklaların dışına 25° meyilli çelik özel kesici ağzı açılmış sonsuz zincir, hatvesi iki
bakla boyuna eşittir
chain drive zincir tahrik mekanizması
chain driven zincir‐dişli tertibatı ile çalışan, zincir tahrikli
chain drum zincir kasnağı
chain elevator zincirli elevatör
chain feed. (a) kereste kütüklerini beslemekte kullanılan ve kasnak tekerlekleri etrafına dolanan
sonsuz zincir, (b) kayış yerine makina parçası olarak kullanılan zincir
chain geanng. zincir mekanizması
chain grate zincir ızgara
chain grate stoker hareketli ızgara
chain guard zincir mahfazası, zincir korkuluğu
chain hook zincir çengeli
chain hook. zincir cengeli, salyafora kancası
chain idle sprocket avara zincir dişlisi (boşta dönen ve bir mekanizmayı tahrik etmeyen zincir
dişlisi)
chain link zincir baklası, zincirin tek halkası
chain lock zincir kilidi
chain pin zincir baklası pimi, zincir pimi,
zincir dişlisi pimi
chain pulley zincir makarası
chain pulley block ceraskal
chain pump. çalparalı zincir pompası, akışkanın içine dalıp dolan kovaları içeren, üst kasnaktan
dönme esnasında boşaltmayı gerçekleştiren zincirli pompa
chain reaction zincirleme tepkileşim
chain reaction zincirleme reaksiyon
chain rule zincir kuralı
chain saw zincir testere
chain saw. zincir testere
chain sling zincir sapanı
chain spring zincir yayı
chain spring link zincir yaylı kilit baklası
chain tightener zincir gerici, zincir germe tertibatı
chain tightener sprocket zinciri gerdirmeye mahsus ayarlanabilir avara dişli, zincir germe dişlisi
chain track zincir kılavuzu
chain wheel zincir dişlisi
chain. zincir
chainage yatay güzergahta belirli bir noktadan olan uzaklık, kilometre
chained file zincirleme kütük
chained list zincirlenmiş liste
chaining şenaj, zincirli ölçme, yol eksenini meydana getiren kazık aralarının yatay olarak metre
ile ölçülmesi
chaining zincirleme
chaining pin şenaj şişi
chaining search zincirleme arama
chain‐like structure zincir yapı
chainman şenör
chains, crossed roller. çapraz makara, birbirinden belirli açıda arka arkaya makaraları içeren
zincir
chain‐type feeder zincirli besleyici
chair başkanlık makamı, koltuk
chair. sandelye, mesnet, iskemle, boru oturağı
chairman başkan
chalco‐ bakır anlamı veren birleştirici
chalcography bakır oymacılık
chalet geniş saçaklı villa
chalk tebeşir
chalk 1. tebeşir, kalsiyum, karbonatın billüri olmayan şekli; 2. eklemlerde meydanag elen madeni
birikme
chalk tebeşir
chalky soil tebeşirli zemin
challenge meydan okumak
challenge mücadeleye çağırma
challenger meydan okuyan
chamber meslek odası
chamber hazne, kutu
chamber bölme, oda, hazne
chamber oda, yanma odası
chamber blasting galeri sistemi patlatma
chamber feeder hücreli besleyici
chamber of commerce ticaret odası
chamber of commerce and industry ticaret ve sanayi odası
chamber of industry sanayi odası
chamfer pah kırmak
chamfer pah, oluk, şev, yiv, açılı çıkıntı, guse, pah kalemi
chamfer oluk açmak
chamfer yiv, oluk
chamfer bit havşa matkabı
chamfer cutter havşa freze, oluk frezesi
chamfer. oluk açmak, pahını almak, kenarını kırmak
chamfered yivli, oyuklu, pahlı
chamfered. (a) belirli bir yarıçapta yuvarlamak,
(b) oluk açılmış, yivlenmiş, pahlanmış
chamfering machine. somunu konikleştirme, civata ucunu yuvarlama makinesi
chamotte ateş tuğlası kili
champion şampiyon
chance şans
chancriform şankır’a benzeyen
chandelier avize
chandler mumcu
chanelize kanalize etmek
change değişiklik, değişim
change değişme
change değiştirme, değişim
change display switch gösterge panosu bilgi değiştirme anahtarı
change in strain in the soil zemin kitlesinin deformasyonu
change in volume hacim değişimi
change interval değişme aralığı, sarı ve tamamiyle kırmızı sinyal aralıkları (aksi yönlerdeki trafik
hareketleri serbest bırakılmadan önce kavşağın temizlenmesi için meydana gelen trafik sinyal
fazları arasındaki zaman)
change of grade kırmızı hattın değiştirilmesi, eğim değişmesi
change of specific volume özgül hacim değişmesi
change of state durum değişikliği
change of stress gerilme değişmesi
change over valve yol değiştirme vanası
change speed lever vites kolu
change wheels. vida dişi açan bir tornada hız azaltma oranını değiştirmek için kullanılan
değiştirilebilir dişli çarklar
change, volume bkz. volume change
changeability değişebilirlik
changeable bir kararda durmayan, değişebilir, değişken
changeable değişebilir
changeable message sign değişken mesajlı işaret
changed değişmiş
changeover değiştirme, aktarma
changeover değiştirme/tamamen
changeover control değiştirme kontrolü
changeover switch değiştirme anahtarı
change‐over switch yön değiştirici anahtar
changeover, to konum değiştirmek (röle)
changing record değişen kayıt
channel 1. kanal, dere yatağı (suyun belirli bir doğrultuda akmasını sağlayan doğal ya da yapay
oluşum) 2. U demiri 3. tekerlek izinde oluk
channel kanala sevketmek, kanala yönlendirmek
channel kanal açmak
channel tüp veya boru şeklindeki oluşumun içinden geçen yol, kanat, geçit
channel kanal
channel demultiplexing (bir) kanalı çoğullamadan çıkarma
channel equipment kanal (çoğullama) donatısı
channel gate kanal kapısı
channel group kanal grubu
channel opening kanal açıklığı
channel spacing kanal aralığı
channel splitting kanal bölümlenmesi
channel substructure kanal altyapısı
channel the traffic trafiğe yön verme
channel‐attached kanala bağlı
channeling bkz. rutting
channeling kanallaşma
channeling plan frekans planı
channelization trafikte kanalize etme, yönlendirme (trafiğin kaplama işaretleri, yükseltilmiş
adalar, gibi çeşitli önlemlerle belirli bir doğrultuya yönlendirilmesi)
channelized kanalize edilmiş
channelized intersection kanalize edilmiş kavtak, yönlendirilmiş etdüzey kavtak
channelizing kanaldan geçirme, mecra verme, kanalize etme
channelizing island kavşaklarda yönlendirme adası (trafik hareketlerini kontrol ve yön vermek
için yol üzerinde yapılan adacık)
channelizing line yönlendirme çizgisi
chap deri üzeirnde soğuk v.s. sebeple oluşan çatlak, yarık
chape keskin uç koruması
chapter bölüm, kısım
chapter paragraf
chapter heading bölüm başlığı
chapter, division (math), quotient, section bölüm
char kavurmak
char kavrulmak, kömürleşmek
char odun kömürü
character karakter, özellik, yapı, harf damga
character oyarak yazmak
character karakter
character işaret
character bir şahsın bilinen ve tahmin edilebilen mental özelliklerinin toplamı, karakter
character damga, karakter
character code karakter kodu
character generator damga (karakter) üreteci
character of the curve eğrinin karakteri
character of the soil zeminin karakteri, zeminin cinsi temel şartları, zemin şartları
character pitch damga (karakter) sıklığı
character reader karakter okuyucu
character recognition karakter tanıma
character recognition damga (karakter) tanıma
character set damga (karakter) kümesi
character string damga (karakter) dizgisi
character string damga dizgisi
characteristic karakteristik
characteristic ayırıcı özellik, karekteristik
characteristic özellik
characteristic curve karakteristik eğri
characteristic function belirtev, tanımalık işlev
characteristic impedance karakteristik empedans (çeli)
characteristic number anma numarası
characteristic, feature özellik
characteristic, swell bkz. swell characteristic
characteristics özellikler, bir motor veya makinenin özellikleri (silindir adedi vs)
characterize tanımlamak, vasıflandırmak
characterize, to tanımlamak, ıralamak, betimlemek
characters per inch karakter/inç
charcoal odun kömürü
charcoal kömürü/odun
charcoal odun kömürü, organik kömür
charcoal filter karbon filtre
charge şarj etmek
charge görev
charge doldurma, şarj, besleme
charge ceza vermek
charge yük
charge vergi
charge masraf
charge amplifier yük yükselteci
charge controller yükleme kontrolü
charge controller yükleme kontrolörü
charge coupled device, CCD yükten bağlaşımlı aygıt
charge density yük yoğunluğu
charge exchange phenomenon yük alışveriş olgusu
charge of a capacitor sığacın yükü
charge of an electron elektronun yükü
charge of an explosive bir patlayıcının yükü
charge of dynamite dinamit yükü
charge pressure doldurma basıncı, besleme basıncı
charge transit time yük taşınma süresi
charge, to yüklemek
chargeable şarj edilebilir, yüklenebilir
charged yüklenmiş
charged particle yüklü parçacık
charged, positively bkz. positively charged
chargehand postabaşı, formen
charger şarj eden
charger aküyü şarj etme cihazı, redresör
charges masraf, ücretler
charging yükleme; ücretlendirme
charging (furnace or stove) yükleme, doldurma (kazan veya ocağın)
charging capacity yükleme kapasitesi
charging capacity (thermal storage) yükleme kapasitesi
charging circuit besleme devresi
charging connection yükleme bağlantısı
charging current şarj akımı, şarj devresinin amperajı
charging door yükleme kapısı
charging of reaction core reaktör çekirdeğinin yüklenmesi
charging period iki şarj arasındaki zaman
charging pressure şarj basıncı
charging pump pilot basınç pompası
charging pump besleme pompası, yükleme pompası
charging rate şarj hızı
charging rate yükleme akımı
charging. yükleme, doldurma, şarj etme
charpy test. orta noktasından çentikli bir deney çubuğu iki ucundan sabitlenip çentikli olduğu
noktanın arka kısmından bir sarkaçla vurularak kırılır sarkacın geri salınım yüksekliği ile ilk
yüksekliği arasındaki fark yutulan enerji miktarı olarak hesaplanır
chart tablo, cetvel
chart grafik, grafikle gösterme, abak, nomogram, çizelge, şema
chart çizelge yapmak, tablo yapmak
chart (pie, bar) çizit (değirmi, çubuk)
chart (pie, bar), diagram, graph, graphic çizge
charta ilaçlı eriyikte emdirilerek korutulmuş veya üzerine ilaç sürülmüş kağıt, ilaçlı kağıt
charter imtiyaz
charter kira anlaşması
charter taşıma ücreti, navlun
charter party navlun mukavelesi (ABD’de)
charter plane ucuz tarifeli uçak
charterer kira anlaşması
chartering kiralama
chary odun kömürü gibi
chase kabartma yapmak, oyuk açmak
chase maden üzerine tekil oymak
chaser (comb tool). diş açma bıçağı, vida dişi kalemi, lokma kalemi, keski
chasing attachment. büyük çaplı dişlilerin açılmasına müsaade eden besleme kutusundan çıkan
milden tahrik alan özel helezon
chasing. diş açma.diş kesme,perdahlama, lokma
chasm derin yarık, çatlak, oluk
chasma esneme, istemdışı ağızın açılıp kapanması
chassis şase
chassis çatkı, şasi
chassis şasi, hareketli araçların iskeleti, çerçeve
chassis cable şasi (toprak hattı) kablosu
chassis cable grommet şasi kablosunun kaportadan geçtiği delikteki koruyucu lastik bilezik
chassis cross member şasi kuşağı, şasi çapraz takviyesi
chassis lubricant şasi gresi
chassis side member şasi yan takviyesi
chassis wiring şasi kablo donanımı
chassis wiring diagram şasi kablo donanım planı
chassis. alt yapı,alt düzen,çerçeve.şasi
chat mode söyleşili kip, konuşmalı kip
chatter takırdamak, vitesin çıkardığı ses
chatter çatırtı
chatter. kalem salgısı,diş algısı, çatırdama
cheap ucuz
cheat hile
cheat aldatmak, dolandırmak, hile yapmak
chebyshev approximation çebişev yaklaşıklığı
check sağlama
check 1. denetlemek, kontrol etmek, muayene etmek, tetkik etmek, akış halindeki sıvıyı
durdurmak, kontrol, tetkik, muayene 2. banka çeki
check kontrol etmek
check çek
check . önüne geçmek.durdurmak.kontrol etmek, yoklamak, karşılaştırmak
check arm hareket tahdit kolu
check bit sağlama biti
check boring kontrol sondajı
check box onay kutusu
check character sağlama damgası
check digit sağlama sayısı
check digit kontrol basamağı
check digit, bit sağlama basamağı
check gauge. diğer geyçlerin hassasiyetliklerini, genellikle boyutlarının doğruluğunu kontrol
etmek için kullanılan geyç tir
check in otele geliş bildirmek, otele kayıt yaptırmak
check level kontrol nivelmanı
check leveling kontrol nivelmanı
check list çeklist, kontrol listesi
check list kontrol fişi, kontrol listesi
check mark onay imi
check nut kontra somun
check nut. kilit somun, kontra somun, sıkıştırma somunu
check out ayrılmak/otelden
check point denetim noktası
check rail kılavuz ray
check rail (guard rail, safety rail, side rail). klavuz ray.karşılık ray.emniyet rayı
check strap tahdit kayışı
check test kontrol deneyi
check up kontrol
check valve çek valf, geri tepme valfi
check valve geri tepme valfi, kontrol valfi, tek yönlü valf, çek valf
check valve (non‐retum valve). geri tepme valfi, otomatik valf, emniyet valfi, çekvalf
check word denetim sözcüğü
check, to yoklamak, denetlemek, sağlama yapmak
check/traveler’s seyahat çeki
checkbook çek defteri
checked kontrol edilmiştir
checker kare desen
checkered plate baklavalı sac
checking in (checking).ilgili parçaları birbirine birleştirmek. yoklama, kontrol, karşılaştırma,
önleme.engelleme
checkout çalışırlık yoklaması
checkout hata kontrolü
checkpoint denetim noktası
checkpoint kontrol noktası
checkpoint/restart procedure denetim noktası/yeniden başlatma yordamı
checkroom vestiyer
checksum sağlama toplamı
checkup sağlık kontrolü
check‐up yoklama, deneti, sağlama
cheek yanak, bucca
cheese head screw silindirik başlı vida
chef şef
chelate gevşek yapı gösteren bileşiği bir metalle birleştirmek, bu suretle bileşiğin yapısını
kuvvetlendirmek
chelating agents çeşitli metaliyonlarını kendi molekül yapılarına katabilme karakterini gösteren
çözünürlüğü yüksek organik maddeler
chem chemistry, chemical, chemist kelimelerinin kısaltılmış şekli
chem (o) pref. biochem, kimya, kimyasal
chemfer pah
chemical a) kimyevi, kimyasal; b) kimyasal maddeler, ecza
chemical kimyasal
chemical agent kimyasal etkin madde
chemical analysis kimyasal analiz, kimyasal çözümleme
chemical attack kimyasal zarar
chemical combination kimyasal birleşme
chemical composition kimyasal yapı
chemical compound kimyasal bileşim
chemical compound kimyasal bileşik
chemical contents kimyasal içerik
chemical decomposition kimyasal ayrışma
chemical element kimyasal element
chemical engineer kimya mühendisi
chemical engineering. kimya mühendisliği
chemical fire kimyasal madde yangını
chemical fire extinguisher kimyasal söndürücü, kimyasal yangın söndürücü
chemical industry refrigeration. kimyasal sanayi soğutulması
chemical injection kimyasal enjeksiyon
chemical oxygen demand kimyasal oksijen ihtiyacı (bir su örneğindeki organik ve oksitlenebilir
inorganik bileşenleri yükseltmek için gerekli oksijen miktarını ölçen, suyun kalitesiyle ilgili
gösterge)
chemical process kimyasal metot, kimyasal işlem
chemical properties bir maddenin kimyasal özellikleri (evsafı)
chemical reaction kimyasal reaksiyon
chemical rock weathering kayaların kimyasal ayrışması, kayaların kimyasal bozuşması
chemical soil stabilization kimyasal yolla zeminin iyileştirmesi
chemical treatment kimyasal muamele, kimyasal işlem
chemically adv. kimyaca,
chemically kimyasal olarak
chemically bonded kimyasal yolla birleştirilmiş
chemically stabilized soil kimyasal yolla iyileştirilmiş zemin
chemicals kimyevi maddeler
chemicals kimyasal maddeler
chemicocautery kimyasal vasıtalarla yakma
chemiluminescence kimyasal bileşim oksidasyonu ile ışık meydana gelmesi
chemism kimyasal faaliyet
chemist kimyager
chemist kimyager, kimyacı, eczacı
chemist eczacı
chemistry kimya
chemurgy tarım ürünlerinin yiyecek veya giyecek işlerinden ayrı maksatlara kullanılmasını
inceleyen kimya dalı
cheque çek
cheque banka çeki
chequered plate baklavalı sac
chert çört, çakmaktaşı (hemen hemen saf silisyum dioksitten oluşmuş ince taneli kayaç türü,
çakmak taşına benzeyen fakat içbükey kırılma yüzeylerinde ince kıymıklar şeklinde kırılan bir
kayaç türü)
chert nodule çört yumrusu (tortul kayaçlar içerisinde zaman zaman karşılaşılan böbreksi,
düzensiz çakmaktaşı parçaları)
chest freezer kutu tipinde soğutucu
chevron v‐işareti
chevron şevron tipi, “V” tipi keçe, “V” tipi salmastra
cheyne‐stokes respiration bkz. respiration
chiasm kiyasma, çapraz, chiasma
chief baş, şef, amir
chief engineer baş mühendis
chief of party ekip şefi
chief of survey etüt şefi
chief, division maintenance bkz. division
maintenance chief
chief, low cost road construction bkz. low cost road construction chief
chief, maintenance research and training bkz. maintenance research and training chief
chiefly esas olarak
child (graph) alt (çizge)
child node alt düğüm, çocuk düğüm
chiling (cooling) soğutma
chiling effect soğutma etkisi
chiling room soğuk oda
chill soğuk
chill soğutmak
chill casting sert döküm
chilled cargo soğuk kargo (yük nakliyesi)
chilled rolls. yüzeyleri soğutma ile sertleştirilen merdaneler
chilled steel soğutma usulü ile sertleştirilmiş çelik
chilled water. soğutulmuş su, buzlu su
chiller çiller, soğutucu
chiller liquid soğutucu sıvı
chillere. (a) yağ arıtım aparatı, damıtılmış parafinin sıcaklığı azaltılarak katı mum kısımların
filtreden geçmesine hazırlık yapılan aparat, (b) soğutucu
chilliness soğuk
chilling soğutma
chilling effect soğutma etkisi
chilling room soğutma odası
chilly üşütücü, osğuk
chilly serin
Chiming Clock. saatbaşı vuran her çeyrekte birde çalan saat
chiming mechanism. bkz. Cannon Whsel, Centre Wheel, Escape Wheel, Gathering Paliet, Great
Wheel, Hammer, Hammer Paliet, Hammer Wheel, Lifting Piece, Lifting Pin, Locking Wheel,
Minute wheel, Pallets, Fly, Rack, Rack Hook, Rack Tail, Waming Lever, Warning Wheel. saatteki
chimney baca
chimney base baca temeli
chimney brick baca tuğlası
chimney brush baca fırçası
chimney cap baca külahı
chimney cleaning baca temizliği
chimney cleaning (sweeping) baca temizliği
chimney condense trap baca yoğuşma sifonu
chimney draft baca çekişi
chimney draught baca çekişi
chimney effect baca etkisi
chimney intake baca girişi
chimney intake at base tabandan baca girişi
chimney liner/stainless steel baca kılıfı/paslanmaz çelik
chimney loss baca kaybı
chimney sweeping baca temizliği
chimney/power plant bacası/enerji santralı
chimney/stainless steel baca/paslanmaz çelik
chin çene
china clay kaolen, porselen kili
china ink çini mürekkebi
chinaware porselen
chinese windlass. biraz farklı çapa sahip ve aynı mil üzerinde bulunan iki silindire zıt yönde
sarılmış ip mekanizması, bir silindirden boşalan ip diğer silindire sarılarak ağır bir yükü çok az
bir güç harcayarak yavaş yavaş mekanik bir kazançla yukarıya kaldırır
chiniofon acı, hafif bir kanarya sarısı renginde bir toz, amebasit
chinoline bir alkaloid (C9H7N)
chionablepsia kar körlüğü
chip çip
chip yonga, kırmık
chip parça koparmak
chip talaş, yonga
chip yontmak
chip 1. mıcır 2. kıymık, parça, yonga, köşe veya ucunu yontmak, köşe veya ucundan kopmak 3.
çip (elektronik devrelerde)
chip breaker. talaş kırıcı,yonga kırıcı, (a) zincir kesicinin ocaktan çıkışa başladığı anda stok
yüzeyine temas edecek alçaklıkta olan ağır bir çubuğun ucundaki mafsala tespit edilen tahta
kısım, (b) işlenen parça üzerinde talaş birikimini önleyerek işlenen yüzeyin har
chip card, smart card akıllı kart
chip layout yonga yerleşim planı
chip off çentmek, yontmak
chip sealing ince boyutlu sathi kaplama ile çatlakların kapatılması
chip select signal yonga seçme sinyali
chip set yonga kümesi
chipping keski ile beton kırma, mıcır, tek boy köşeli kırılmış taş parçaları, araç lastiklerinden
küçük parça kopması
chipping hatchet keser
chipping spreader mıcır yayıcı
chippings coated kaplanmış mıcır (bir aşınma tabakası üzerine en son malzeme olarak
uygulanmak üzere ince bir bitümlü malzeme filmi ile kaplanmış mıcır)
chips talaş parçacıkları
chirognomy kii karakterini belirtmek amacıyla elin tetkiki
chisel iskarpela, kalem, keski, murç
chiselled soil sondaj kırıntısı
chiselled soil broken by bit sondaj döküntüsü, sondaj kırıntısı
chi‐square test ki‐kare ölçeri
chi‐squared statistic ki‐kare istatistiği
chloral klordan yapılmış bir katışık, kloral
chloride klorür
chloride of magnesium magnezyum klorür
chloride, calcium bkz. calcium chloride
chlorinate klorlamak
chlorinated 1. klorlanmış, klorla temizlenmiş;
2. yapısında klor bulunan, klorlu
chlorine klor
chlorine Cl işaretiyle bilinen atom no:1 ve atom ağırlığı: 3. 5.457 olan kimyasal element, klor
chlorite klor asidi tuzu, klorit (mikrop kırıcı ve renk açıcıdır)
chlorofluorocarbon halojen hidrokarbon
chlorofluorocarbon kloroflorokarbon, CFC
chloroform 1. kloroform (CHCl3), alkol ve kalsiyum hipokloritten mamül, uyutucu olarak
kullanılan
renksiz bir sıvı; 2. kloroformla uyutmak, birine kloroform vermek
chock takoz, takozlamak
choice seçim, seçenek, tercih
choice, selection seçim
choke boğmak, havasını kesmek, boğulmak,
karbüratör jikle mekanizması, karbüratöre gelen
havayı kısarak karışımı zenginleştiren
düzenek, jikle
choke jigle, boğulma
choke (restrictor). (a) bir borudaki akışkan akışını azaltmak için yapılan sınırlama, daraltma. (b)
soğuk motora hava girişini kısıtlayarak yakıt hava karışımını zenginleştiren karburatör
girişindeki, genellikle kelebek valf, valf
choke coil tıkaç bobini, tıkaç makarası
choke control jikle kumanda düzeneği
choke control rod jikle kumanda çubuğu
choke input filter giriş tıkaç süzgeci
choke lever jikle çubuğu, jikle kolu mili
choker fly karbüratör hava kelebeği, jikle kelebeği
choker fly lever karbüratörün hava kelebeğine
(jikle kelebeğine) karbüratörün yan tarafından kumanda eden mil
choker fly screw karbüratör hava kelebeği mihver vidası
choose, select seçmek
chop kesme
chop yarmak
chop doğramak
chopper kesen
chopper satır
chopper kıyıcı
chopper amplifier kıyıcı yükselteç
chopper. (a) ışığın fotoseldeki etkisi gibi bazı kemiyetlere sürekli olarak etki eden alet. (b)
Amerika Birleşik Devletleri’nde helikoptere verilen isim
chopping bit balta, matkap
chord kiriş, yay
chord daire yayının krişi, veter
chord definition demiryolunda kurpların tanımlanması yöntemi
chord splice başlık eki
chorda (pl. chordae), kiriş, tel, ip
chordal action halat etkisi
chordal height. bir dişlide dişin orta noktası ile diş ucu arasındaki
chordal thickness. dişli çarkın dişinin diş açıklığı dairesinde ölçülen kalınlığı
CHP (combined heat and power plant) birleşik ısı & elektrik santrali
chromaffin krom tuzların ile iyice boyanan, kromafin
chromate krom asidi tuzu, kromat
chromate kromat, kromlu tuz
chromatic 1. boyanabilen; 2. renge ait, kromatik
chromatic renge ait
chromatic aberration kromatik (frekansa bağımlı) sapınç
chromatic dispersion kromatik saçılma
chromatics renk ilmi
chromatogram kromatografi yöntemi ile elde olunan kayıt, trase
chrome krom
chromic 1. krom’la ilgili; 2. krom’dan yapılmış
chromicize kromla muamele etmek
chrominance renklilik
chrominance signal renklilik işareti
chroming krom kaplama
chromium Cr. sembolü ile bilinen, atom no:24 ve atom ağırlığı: 52.01 olan kimyasal element,
krom
chromium steel krom çeliği
chromo‐ renk anlamı veren ön ek
chronicle tarih kaydı
chronograph kısa zaman aralıklarını kaydeden alet
chronograph kronograf
chronograph. hız ölçeği. zaman ölçeği, kronograf, zaman yazıcı alet, yazar bekçi saati
chronological oluş sırasına göre dizilmiş, tarih sırası takip eden
chronological kronolojik
chronologically kronolojik olarak
chronology kronoloji
chronology zaman bilimi
chronometer zamanı, kusursuz olarak ölçen alet, kronometre
chronometric kronometrik
chronometry zamanın, kronometre aracılığıyla ölçülmesi
chronopotentiometry kronopotansiyometri (gerilimin zamanla değişimini ölçme)
chronoscope kronoskop
chuck matkap kovanı, torna aynası, torna kafası, matkap tezgahı mandreni
chuck mandrel
chuck başlık, ayna, nipel
chuck, lathe bkz. lathe chuck
chuck. ayna, amerikan aynası, mandrel, mengene. tornada iş parçasını tutturmak için kullanılan
çeneli kısım
chuck/drill mandrel
chucking machine iş parçasının merkezden mesnetlenmeyip aynaya tutturulup ayna tarafından
tahrik edilen takım tezgahı
chucking reamer (straight shank reamer). kendi kendini merkezleyen ayna için kullanılan
siiindirik gövdeli rayba
chucking aynaya bağlama,aynaya sıkma,kaba kendir, adi kendir
chug egzoz patlatmak
chug motor sesi
chug patlama sesiyle gitmek
chug motorun avans vuruntusu sesine benzer gürültü, cıg‐cıg sesi
chump kütük
chunk iri parça
chunking araç lastiklerinden büyük parça kopması
churn up the rock kayaları parçalamak
chute şüt, oluk, düşüm, akıtma borusu (malzemelerin boşaltılmasında segregasyonu önlemek
için kullanılan boru)
chute/coal kömür şutu
CIF bkz. cost, insurance and freight
CIF and I bkz. cost, insurance, freight and interest
CIM bilgisayarla tümleşik imalat
cicatricotomy gerilim gösteren nedbe üzerine kesit yapma
cigarette lighter otomobillerin sigara çakmağı
cigarette lighter feed cable sigara çakmağına cereyan veren kablo
cigarette lighter heat element sigara çakmağının kızdırma elemanı
cimulating serap demir çelik işletmelerinde üretim esnasında oluşan her türlü demir kırpıntısı
cinder kül, cüruf
cinder block curuf briketi
cinder concrete block klinker beton bloğu
cinder filling cüruf dolgu
cine camera. standart film genişliğinden (35 mm den küçük) daha dar film kullanan
haraketli.film makinası. bu filmler standart altı olarak adlandırılır. genellikle 8, 9.5 ve 16 mmlik
film kullanılan makinalardır.8,9.5 mm likleri amatörler 16 mmliğide profesyoneller k
cineritious kül renkli, cinereus
cinnabar kırmızı cıva sülfit
cinnamaldehyde kuvvetli kırıcı ve sarı renkte bir sıvı
cinnamene bkz. styrene
cipher aritmetik ile çözmek
cipher şifreli yazmak
cipher sıfır
cipher, encrypt şifrelemek
ciphering şifreleme, kriptolama
circa dolaylarında
circadien rhythm 24 saatte bir tekrarlayan ritm
circinate daire veya daire parçası şeklinde olan
circinate halka seklinde
circle daire, çember
circle daire, çember, çevre, kapalı elektrik devresi
circle drawbar daire dişli çekici demiri
circle driving sıfıra tanzim vidası
circle graphic dairesel grafik
circle of failure kayma dairesi, kopma dairesi,
dairesel kırılma yayı
circle of stress gerilme dairesi
circle of stress, mohr’s bkz. mohr’s circle of stress
circle, reference. bir helisel veya düz dişli referans silindiri ile yatay düzlem kesiminin
oluşturduğu daire
circle/inner çember/iç
circlet küçük çember, küçük halka
circlip halka segman
circlip gergi rondelası, tahdit halkası, esnek halka
circuit devre, elektrik devresi, şebeke
circuit devre, çevrim
circuit devre
circuit 1. daire, çember; 2. içinden elektrik akımı geçen devre, elektrik devresi
circuit analysis devre çözümlemesi
circuit board devre kartı
circuit breaker anahtar
circuit breaker devre kesici; sigorta
circuit breaker devre kesicisi, elektrik devresi anahtarı, şalter, otomatik sigorta
circuit breaker relay elektrik devresini sabit voltaj ve amperajda tutmak için ihtiyaca göre
devreyi açıp kapayan bobin devre kesici rölesi
circuit diagram devre şeması
circuit element devre öğesi
circuit interrupt elektrik şebekesinin kesilmesi
circuit interrupt devre kesilmesi
circuit matrix devre matrisi
circuit opening relay devre açıcı role
circuit switching çevrim anahtarlama
circuit synthesis devre sentezi, devre bireşimi
circuit tester akım kontrol cihazı, volt ampermetre
circuit, acceptor bkz. acceptor circuit
circuit/closed kapalı devre
circuit/open açık devre
circuit/printed baskılı devre
circuit/short kısa devre
circuitous dolaylı
circular 1. dairesel 2. genelge, sirküler
circular arc analysis dairesel kayma analizi
circular chart dairesel grafik
circular footing dairesel temel
circular foundation dairesel temel
circular level topoğrafik ölçme aletlerinde silindirik düzeç
circular measure daire ölçme sistemi
circular motion dairesel hareket, çevresel hareket, dönme hareketi
circular motion dönme, devir, dolanma, sonsuz vidanın tahrik ettiği çeyrek konumlu dişli içeren
şekil ve kanal açma makinalarında kullanılan besleme
mekanizması
circular of signature imza sirküleri
circular orbit dairesel yörünge
circular pipe dairesel boru
circular pitch (circumferential pitch) yuvarlanma dairesi diş açıklığı, daire diş aralığı
circular radiation dairesel ışıma
circular reference çevrimsel gönderme
circular ring çember kiriş, dairesel kiriş
circular saw disk testere, tepsi testere (marangoz tezgahlarında dönen diskli testere)
circular saw (buzz saw). ayna testere, yuvarlak testere, daire testere, daire bıçkı
circular segment daire parçası
circular shaft silindirik mil
circular sliding surface dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi
circular surface of sliding dairesel kayma yüzeyi, silindirik kayma yüzeyi
circular table matkap ve kanal açma makinalarında iş parçasını tutan dairesel döküm plaka,
mesnet
circular tank dairesel tank, dairesel su haznesi
circular test tract dairesel deneme pisti
circular vault dairesel kemer
circular vibration bakınız vibration
circular‐form tool fiekil 42 de tutucusuna tespıtlenmiş dairesel şekil veren tipik bir takım
gösterilmiştir
circularize sirküler yollamak
circularly polarized wave dairesel ucaylanmış dalga
circularsection dairesel kesit
circulate dolaşmak, dolaştırmak, sirküle etmek, sirküle ettirmek
circulate dolaşmak, dolaştırmak, dağıtmak
circulated sirküle
circulating tedavül eden, dolaşımda olan, tedavüldeki (para)
circulating air sirkülasyon havası
circulating current dolaşım akımı
circulating fan sirkülasyon (çevrim) fanı
circulating money dolaşımdaki para
circulating putnp devir tulumbası, devir daim pompası, dolaştırma tulumbası. buhar santralında
soğutma suyunu kondensere pompalayan pompa
circulating register dolanır yazmaç
circulation dolaşım, deveran, sirkülasyon
circulation area dolaşım alanı (bir alanı geçmekte olan hareket halindeki yayalar tarafından
kullanılan caddenin köşesindeki yaya kaldırımının bir kısmı)
circulation fan sirkülasyon fanı
circulation pressure sirkülasyon basıncı
circulation pump sirkülasyon pompası
circulator sirkülatör pompa
circulatory sirkülasyona ait, sirkülatuvar
circulatory lubrication dolaşımlı yağlama
circum‐ çevre anlamı veren ön ek
circumadjacent dört tarafından bitişik
circumambient çeviren
circumcentre çevrel merkez
circumcircle çevrel daire
circumference çember devresi
circumference dönge, çember
circumference daire çevre uzunluğu
circumferential çevresel
circumferential pitch çevresel adım
circumferential pitch daire diş açıklığı,daire diş arası
circumferential stress daire çevre gerilmesi
circumflex kıvrık, dönük, circumflexus
circumfuse etrafına dökmek
circumgyrate dönmek, dolaşım
circumlocution dolambaçlı anlatım
circumnuclear çekirdek çevresinde, çekirdeği çevreleyen
circumpolar kutuplar çevresinde
circumpolar star batmayan yıldız
circumrotate dönmek
circumscribe dışına çember çizmek, sınırlamak
circumscribed sınırları belli, sınırlanmış, sınırlı
circumsolar güneş çevresinde
circumspect tedbirli
circumstance hal, şart, vaziyet, koşul, durum
circumstantial durumla ilgili
circumstantially durumla ilgili olarak
circumstantiate detaylı anlatmak
circumvolve dönmek, döndürmek, bir mihver etrafında kendi etrafında dönmek
cistern fıçı, sarniç, sifon, su deposu
citadel hisar
citation aktarma
cite aktarmak
citizen vatandaş
citizenship vatandaşlık
citric acid n.bkz. acid
city kent, şehir
city crossing şehir geçişi
city gas hava gazı
city planner şehir plancısı
city planning şehircilik
city street şehir caddesi
city water şehir suyu
civic kentsel, şehre ait, yurttaşlık ile ilgili
civil hukuki
civil sivil
civil uygar, kibar
civil corporation ticaret şirketi
civil defence sivil savunma
civil engineer inşaat mühendisi
civil law medeni yasa
civil rights vatandaşlık hakları
civil servant devlet memuru
civil service kamu hizmeti, devlet memurluğu
civilian sivil
civilization medeniyet, uygarlık
clack çatırdamak
clack (clack valve) kapaklı sürgü, kapaklı valf, klapeli valf. menteşeli valf. besleme pompasından
kazana su besleyen pompa çıkışına konan bilyalı çek‐valf
clack (of a pump) klape, kapak, sürgü, tulumba veya pompa klapesi
clack box klape muhafazası, kapak muhafazası, sürgü muhafazası
cladding giydirme
cladding dışını kaplama, örtme
claim talep, iddia
claim damages zarar ve ziyan talep etmek, zarar ve ziyan iddia etmek
claim for damages zarar tazminat talebi
claim form talep fişi
claimant talep eden
clairaudience normal olarak işitilmeyen sesleri işitme, fevkalade işitme hassası
clammy ıslak, yapışkan
clamp kıskaç
clamp kelepçe, askı veya kıstırma, sıkma kelepçesi, mengene, bağlama çenesi, tasma, mandal
clamp kelepçe
clamp sıkıştırmak
clamp kelepçe, mengene, işkence
clamp bolt kelepçe cıvatası
clamp bracket boru kelepçesi
clamp coupling kenetli kavrama
clamp plate sıkıştırma plakası
clamp retaining nut kelepçe tespit somunu
clamp screw kelepçe vidası, sıkıştırma vidası
clamping kaskı işlemi
clamping circuit kaskı devresi
clamping diode kaskı diyodu
clamping force tutma kuvveti
clamping plate buldok halkası (ahşap birleşimde)
clamping ring hortum vb şeyleri sıkıştırma halkası, kelepçe halkası
clamshell sallama kepçe
clamshell bucket yükleme kepçesi, klemşel kepçe, (ekskavatör kepçelerinden alt tarafından
açılarak doldurulacak malzemeyi ısırıp kapanmak suretiyle çalışan kepçe)
clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel
clamshell bucket çift çeneli kova, klemşel
clamshell shovel kıskaçlı kepçe
clapboard dış kaplama tahtası
clapotage herhangi bir boşlukta bulunan suyun, çalkalanma osnucu çıkardığı ses, suyun çarpma
veya sıçrama sesi
clapper box planya veya frezedeki yastığın taşıdığı takım kafası
clarificant sıvının bulanıklığını alan madde, sıvıyı berrak hale getirici madde
clarification 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirme, arıtma, tasfiye etme; 2.
aydınlatma, açıklığa kavuşturma, açıklama
clarification açıklama, aydınlatıcı bilgi
clarification durultma
clarification drawing açıklayıcı resim
clarify 1. bulanık sıvıyı, pisliğini alarak berrak hale getirmek; 2. aydınlatmak, açıklığa
kavuşturmak, açıklamak (bir konu v.s.’yi)
clasp 1. herhangi bir şeyin belli bir yere tutunmasını sağlayan araç; 2. protez’in diş üzerine veya
diş etine tutunmasını sağlayan bölümü; 3. kırık kemik uçlarını birbirine tutturmada kullanılan
araç
clasp tutturmak, tespit etmek, mandal, kenet
class çeşit, sınıf
class iyi kalite
class 1. bölüm, sınıf, ekonomik sınıf, sosyal sınıf, kalite 2. taşıt sınıfı, araç sınıfı
class a operation a sınıfı işletme (yükselteç)
class indicator paralı yolların ücret toplama sistemlerinde araç sınıf göstergesi
class limits sınıf sınırları
class probability sınıf olasılığı
class room sınıf
classes of loading yükleme sınıfları
classic klasik
classical klasik
classically klasik olarak
classifiable sınıflandırılabilir
classification sınıflandırma, tasnif (yazıların, bilgilerin, konuların, malzemenin ücret toplama
sistemlerinde araçların gruplara, sınıflara, bölümlere ayrılması, sıraya konulması ve bunların
belirli rakam, harf veya sembollerle tespit edilmesi veya adlandırılması)
classification of soils zeminlerin sınıflandırılması
classification of vehicles taşıtların sınıflandırılması
classification performance sınıflandırma başarımı
classification tests sınıflandırma deneyleri
classified sınıflandırılmış, derecelendirilmiş, gizlilik derecesi verilmiş
classified advertisements küçük ilanlar
classified information tasnifli bilgi
classifier tasnif edici
classifier sınıflandırıcı
classify çeşitlerine ayırmak, sınıflamak, sınıflandırmak, sınıflara ayırmak, tasnif etmek
clastic ayrık kırıklı
clatter takırdamak, dişli sesi, çarkların çıkardığı ses
clause yan tümce
clause madde
clause hüküm
clavier tuş
clavier klavye
claw pençe, tırnak, kıskaç, çene
claw kıstırmak, pençe atmak
claw clutch (claw coupling). tırnaklı kavrama
claw coupling kurtağızlı kavrama, kurtağzı kavrama
claw hammer keser
claw hatchet balta/bir tarafı çatallı
claw leg profile boyuna kenar profili (köprü genleşme derzinde)
claw, accelerator bkz. accelerator claw
clawplate connector tırnaklı halka (ahşap birleşimde)
claws film makinalarında filmi projeksiyon için ileri süren tırnaklar
clay kil (tane boyutu sedimantolojik olarak 0002 mm nin altında olan tortul malzemelerin genel
adı, magmatik kayaçların doğal olarak dağılmasından meydana gelen koloidal derecede ince
kompleks silikatlar)
clay balçık, kil
clay kil, balçık
clay binder kil bağlayıcı
clay blanket kil örtü
clay chunks kil topakları, kil yığınları
clay concrete kil betonu, toprak betonu
clay content kil muhtevası
clay core kil çekirdek
clay dam kil baraj
clay deposit, alluvial bkz. alluvial clay deposit
clay deposit, stratified bkz. stratified clay deposit
clay embankment kil imla, kil dolgu
clay flow kil akması
clay fraction kil oranı (toprağın 0002 mmden daha küçük boydaki taneciklerinden oluşan kısmı)
clay grains kil daneleri
clay grouting kil enjeksiyonu
clay hollow tile kilden yapılmış delikli kiremit
clay layer kil tabakası, kil yatağı
clay layer, pleistocene bkz. pleistocene clay layer
clay lenses kil mercekleri
clay levee kil sedde
clay loam kil lemi
clay lump kil topağı
clay matrix ince taneli kil ortamı, kil kütlesi, kil hamuru
clay minerals kil mineralleri, killi mineraller
clay mortar kil harcı, toprak harç
clay mud kil çamuru
clay particles kil danecikleri
clay pipe kil künk, künk
clay pipe toprak künk
clay pit kil ocağı
clay puddle kille sıvama
clay puddle core sıvama kil çekirdek
clay research kil araştırmaları
clay rock kil taşı
clay rock, carbonaceous bkz. carbonaceous clay rock
clay sample, saturated bkz. saturated clay sample
clay sample, unconfined bkz. unconfined clay sample
clay seal kil sızdırmazlığı
clay seam kil damarı
clay shale tabakalı kil, killi şist, arjilit, arduvaz
clay slide kil kayması
clay slurry kil çamuru
clay soils killi zeminler
clay stratum kil tabakası, kil yatağı
clay stratum, confined bkz. confined clay stratum
clay stratum, submerged bkz. submerged clay stratum
clay suspension kil süspansiyonu
clay tile künk, kiremit, tuğla, karo
clay, antigorite bkz. antigorite clay
clay, blue bkz. blue clay
clay, calcareous bkz. calcareous clay
clay, colloidal bkz. colloidal clay
clay, compacted bkz. compacted clay
clay, consolidated bkz. consolidated clay
clay, dried bkz. dried clay
clay, expanded bkz. expanded clay
clay, extrasensitive bkz. extrasen‐sitive clay
clay, fat bkz. fat clay
clay, fine bkz. clay fine
clay, fire bkz. fire clay
clay, firm bkz. firm clay
clay, glacial bkz. glacial clay
clay, glauconite bkz. glauconite clay
clay, gravelly bkz. gravelly clay
clay, hard bkz. hard clay
clay, heavy bkz. heavy clay
clay, lacustrine bkz. lacustrine clay
clay, laminated bkz. laminated clay
clay, lateritic bkz. lateritic clay
clay, lean bkz. lean clay
clay, light bkz. light clay
clay, limey bkz. limey clay
clay, loaded bkz. loaded clay
clay, marine bkz. marine clay
clay, medium bkz. medium clay
clay, micaceous bkz. micaceous clay
clay, montmorillonite bkz. montmo‐rillonite clay
clay, natural bkz. natural clay
clay, normally consolidated bkz. normally
consolidated clay
clay, normally loaded bkz. normally loaded clay
clay, organic bkz. organic clay
clay, overcompacted bkz. over compacted clay
clay, overconsalidated bkz. overcon‐salidated clay
clay, peaty bkz. peaty clay
clay, plastic bkz. plastic clay
clay, precompressed bkz. precomp‐ressed clay
clay, quartz bkz. quartz clay
clay, quick bkz. quick clay
clay, remolded bkz. remolded clay
clay, residual bkz. residual clay
clay, rigid bkz. rigid clay
clay, river bkz. river clay
clay, sandy bkz. sandy clay
clay, saturated bkz. saturated clay
clay, sedimentary bkz. sedimentary clay
clay, sensitive bkz. sensitive clay
clay, silty bkz. silty clay
clay, sodic bkz. sodic clay
clay, soft bkz. soft clay
clay, stiff bkz. stiff clay
clay, stratified sedimentary bkz. stratified sedimentary clay
clay, stressed bkz. stressed clay
clay, swelling bkz. swelling clay
clay, thixotropic bkz. thixotropic clay
clay, type of bkz. type of clay
clay, unctuous bkz. unstuous clay
clay, undisturbed bkz. undisturbed clay
clay, varved bkz. varved clay
clay, very fine bkz. very fine clay
clay, volcanic bkz. volcanic clay
clay, wet bkz. wet clay
clay, white bkz. white clay
clayey killi
clayey gravel killi çakıl
clayey sand killi kum
clayey sandstone killi kum taşı
clayey soil killi zemin, killi malzeme,
killi toprak
clayish killi, kil gibi
clay‐size kil boyutu
claystone kil taşı
clean temizlemek, temizlenmek
clean temiz; virüssüz; 3) şifresiz
clean air temiz hava
clean air act temiz hava kanunu
clean bill of lading temiz konşimento
clean copy temiz kopya
clean dock receipt temiz rıhtım tesellüm makbuzu
clean letter of credit basit akreditif
clean operating system virüssüz işletim sistemi
clean room temiz oda
clean sand temiz kum
clean ships receipt temiz gemi tesellüm makbuzu
clean space temiz mahal
clean workstation temiz iş yeri (atölye)
clean‐cut temiz yapılmış
cleaned file virüsten arınmış kütük
cleaner temizleyici madde veya sıvı
cleaners temizleyiciler
cleaning temizleme, arıtma, temizlenme, arınma
cleaning brush temizleme fırçası
cleaning door temizleme kapısı
cleaning fluid temizleme sıvısı
cleaning of surfaces. silme, elektrotik ve ultrasonik metodlarla yüzey temizliği
cleaning out ditch hendek temizliği
cleaning solution temizleme sıvısı, yıkama solüsyonu, temizleyici eriyik
cleanse temizlemek, yara temizlemek
cleansing temizleme
clear açık, temiz, saydam, boşaltmak, kaldırmak, temizlemek, atmak, temize çıkarmak
clear channel şifresiz kanal
clear data şifresiz veri
clear opening net açıklık, serbest açıklık
clear session şifresiz oturum
clear span serbest açıklık
clear through customs gümrükten geçirmek
clear, flush (buffer etc.), purge temizlemek
clearance 1. gabari, alt ve üst geçitlerdeki açıklık, hava payı, debuşe, pas payı, açıklık, ara, mesafe,
boşluk, ayar, klerans, tolerans, parçaların birbirine olan çalışma payı boşluğu 2. gümrük
müsaadesi
clearance tolerans, boşluk, açıklık
clearance gümrük izni
clearance (erişim) yetkisi; açıklık (makina)
clearance (in cylinder) ölü hacim (motor silindirinde)
clearance angle. aralık açısı,bıçak şiv açısı,çakı şiv açısı
clearance fit bakınız fit
clearance fit montajda birleşen uzuvların birleşmesinde gerekli olan minimum boşluk
clearance fraction (in cylinder) mesafe oranı (silindirde)
clearance height düşey açıklık
clearance lost time boşaltma kayıp zamanı (bir kavşağın hiçbir yöndeki trafik hareketi
tarafından kullanılmadığı süreye eşit fazlar arası zaman dilimi)
clearance period boşaltma süresi (bir trafik hareketinin kurala uygun ve tehlikesiz olarak
tamamlanabilmesi için gerekli bir veya birkaç aralık)
clearance time boşaltma zamanı (bir otobüsün bir otobüs durağından diğerine gitmesi
sırasındaki olası en az zaman aralığı)
clearance to obstruction engele olan açıklık
clearance volume boşluk hacmi
clearance volume içten yanmalı bir motor veya kompresörde krankın iç ölü noktada bulunması
anında piston ile silindir arasında kalan hacim
clearance, highway bkz. highway clearance
clearance, horizontal bkz. horizontal clearance
clearance, lateral bkz. lateral clearance
clearance, overhead bkz. overhead clearance
clearance, railroad bkz. railroad clearance
clearance, vertical bkz. vertical clearance
clearance. aralık, boşluk, açıklık, pay, dıştan dışa açıklık, silindir başlığı boşluğu, diş başı boşluğu,
bobin ve kutup boşluğu
clear‐back signal devrenin çözülme geribildirimi
clearing temizleme, açma, çıkış, açıklama, gümrükten geçirme
clearing accounts zamanında direkt olarak yapılamayan bazı taşımaların ilgili hesaplara daha
sonra gereği gibi dağıtımını sağlamak üzere masrafların tamamının bir yerde toplanmasını
sağlayan aracı hesaplar
clearing and grubbing temizleme ve sökme
clearing cistern durultma sarnıcı
clearing flank vida dişinin montaj durumunda yük taşımayan cenahı
clearing hole (clearance hole) aynı nominal çaptaki somun, civata veya saplamanın geçebileceği
ebattaki delik
clearing of ice buzla mücadele
clearing rock overhangs kaya askılarının temizlenmesi
clearness açıklık, aydınlık
cleartext şifresiz metin
cleat kamalamak
cleat mesnet, takviye takozu, takoz, köşebent, destek
cleavage yarılım
cleavage bir kayaç veya mineralin birbirine koşut düzlemler boyunca yarılabilme özelliği, dilinim
cleavage strenght dilinim dayanımı
cleave bölmek, yarmak
cleaver satır
cleaving dilinim
cleft çatlak, yarık, fisür
cleft çatlak, yarık
cleft water çatlak suyu
clench sıkmak, sıkıştırmak
clench kenet
clerestorey asma kat (bina, kilise, cami, vagon vb.nin pencereli üst kısmı)
clerk memur
clerk of works atölye şefi
clevis çatal mafsal pimi
clevis bağlantı demiri
clevis ayarlı mafsal vazifesi gören u harfi biçiminde çatal parça, çatal mafsal
clevis end pin çatal mafsal uç pimi
clevis end pin retaining ring çatal mafsal uç pimi tutucu bileziği
clevis pin çatal çivi, kastanyola
clevis pin çatal pimi
clevs pin çatal, çivi, kastanyola
clibrate ayarlama, kalibre etme, mastarlama
cliche klişe
click tıklatmak
click. mandal, kilit mandalı, çakıldak. mandallı dişli veya çarkın tek yöne dönmesine müsade
eden mandal
client istemci (bilgisayar); müşteri
client müvekkil,müşteri
client/server istemci/sunucu
client/server application istemci/sunucu uygulaması
client‐server istemci sunucu
client‐server architecture istemci‐sunucu mimarisi
cliff yar, kayalık uçurum
climate iklim, hava
climatic iklimsel, iklime bağlı
climatic comfort iklimsel konfor
climatic test chamber klimatize test odası
climatology iklimlerin tesirini araştıran bilgi, klimatoloji
climatology iklim bilimi
climb tırmanma, çıkma
climb milling. sarma frezeleme veya sarma işleme. iş parçası kesici çarkın hareket yörüngesinde
beslenir
climbing tırmanma
climbing lane tırmanma şeridi (rampalarda yolun kapasitesini düşürmemek ve güvenliği
azaltmamak amacıyla, öncelikle yavaş seyreden taşıtlar için yapılmış yardımcı şerit)
clinch perçinleme
clinch on nut geçme somun
clinker klinker, kömür cürufu (kömürün hareketli ızgaralar üzerinde yanmasından meydana
gelen ve genellikle erimiş halde lav, portland çimentosu klinkeri, kısmen camlaşmış cüruf ve
tuğlayı da kapsayan büyük kısmı inorganik bünyeli bir ürün)
clinker asphalt klinker asfalt (içindeki agreganın önemli bölümü klinker olan asfalt karışım
tabakası)
clinker bed curuf yatağı
clinker removal curuf alma, temizleme
clinker, underburning of bkz. under‐burning of clinker
clinoid sedirimsi, yataksı, klinoid, clinoides, clinoideus
clinometer eğimölçer
clinometer bir yüzeyin eğimini ölçen alet, yüzey meyil ölçme aleti, klinometre
clip kırpıntı
clip kenet, kelepçe
clip kesmek, kırpmak
clip mandal, kapak vsyi tutturmak için kullanılan maşa (distribütör kapağının mandalı gibi)
clip angle bağlantı köşebendi
clip art kırpıntı çizim
clip ended cord maşalı kordon
clip pulley kavramalı kasnak
clip pulley (clip drum) kavramaiı kasnak. V şeklindeki çevresi hareketli 10 cm uzunluğunda
.eksenleri kasnak çevresi yönünde olan pimlere mafsallanmış olan klip (mandal,tutacak.pım)
lerden oluşan halat kasnağı. halat kavraması, tesiri küpleri birbirine doğru çekerek kavramayı(ıs
clip, to kırpmak
clipart kırpıntı çizge
clipart parça resim (bilgisayarda)
clipboard, panel pano
clippers kırpma makası, tırnak makası, traş makinası
clipping level kırpma düzeyi
clo. hava sıcaklığı 21 °C (70 °F) olan durgun bir havada ısı üretiminin saatte bir metre karede 50
kg kalori olması durumunda vücut sıcaklığının normal bir sıcaklıkta tutulması için gerekli
izolasyon miktarı
clock saat, senkro saat
clock arithmetic saat aritmetiği
clock circuit saat devresi
clock escapement. bkz. escapement, ve clock
clock light saat kadranı lambası
clock light cable saat kadranı lambasının kablosu
clock pulse, clock signal saat vurumu
clock rate saat vurum sıklığı
clock rotation saat yönünde dönüş, akrep ve yelkovanın dönüş istikametine paralel olan dönme
clock striking mechanism. saat vurma mekanizması, saat çalışma mekanizması
clock timing saat güdümünde zamanlama
clock, rieffler. içindeki sarkacı salınım esnasında sadece saat maşası ile merkez hattında temas
ettiği, periyodun diğer anlarında teması kestiği saat
clock, to saatle eşzamanlama
clock, Transistorised. Transistorlu
clock. masa saati, puantör, kronometre, taksimatlı test indicatörünün genel adı
clocking saatle denetim
clockwise saatin dönüş yönü istikametinde,
soldan sağa
clockwise (cw) saat yönünde
clog tıkamak, kapamak, tıkanmak, pislik, tortu, vsile dolup tıkanmak
clog engel, köstek
clogged tıkanmış
clogging tıkanma
clogging of the filter filtre tıkanması
close kapalı yer
close kapalı
close tıkamak, tıkanmak
close yakın
close birleştirmek
close sıkı
close box kapatma kutusu
close coiled helical spring basık helezoni yay
close fitting dar fitting
close grain ince taneli
close link chain açık uzuvlu zincir, zincir baklalarının uzunluğu çapının beş katından fazla
olmayan kalınlığı ise üç buçuk katı olan zincir
close link chain bakınız chain
close nipple kapama nipeli
close nipple dar nipel
close packing sık istif
close texture sıkı doku
close wound sargısı sık, sık sargılı
close wound coil spring sargısı sık helezon yay
closed kapalı
closed alignment kapalı güzergah (başlangıç ve bitiş somelerinin koordinatları aynı olan
yatay güzergah)
closed architecture kapalı mimari
closed circuit kapalı çevrim, kapalı devre
closed core transformer kapalı çekirdekli transformatör
closed curve kapalı eğri
closed cycle kapalı çevrim
closed cycle control system kapalı çevrimli denetim sistemi
closed interval kapalı aralık
closed loop kapalı devre
closed loop control kapalı devre kontrolü
closed place kapalı yer
closed position mekanizmanın sökülmemiş vaziyette dıştan görünüşü
closed position (mechanical switch) kapalı konum
closed routine kapalı yordam
closed space kapalı alan
closed system kapalı sistem (paralı yollarda geçiş ücretinin araç sınıfı ve katedilen mesafeye
bağlı olduğu sistem)
closed traverse kapalı poligon
closed type toll collection system kapalı tip ücret toplama sistemi
closed user group, CUG kapalı kullanıcı grubu
closed water system kapalı su sistemi
closed‐circuit TV, CCTV kapalı devre televizyon
closed‐circuit working kapalı‐devre çalışma
closed‐loop control, feedback control geribeslemeli denetim
closedown kapanış
closely graded soil üniform derecelenmiş zemin
closely graded uniform eşboyutlu, üniform
closely packed çok sıkı, çok yoğun durumda
closet tuvalet
closing error kapanma hatası poligon hattının kapanma hatası
closing error of a triangle üçgen kapanma hatası
closing line kapanma çizgisi, kapama hattı
closing parenthesis sağ ayraç
closing spring kapama yayı
closing spring cylinder kapama yayı borusu
closing voltage kapatma voltajı
closure kapama, kapanma
closure error in leveling nivelman kapanma hatası
closure error in traverse poligon kapanma hatası
closure line kapanma çizgisi (bir poligon hattında gerçek son nokta ile hesaplanan son nokta
arasındaki çizgi)
closure property kapalılık özelliği
cloth bez, kumaş parçası
clothespin mandal
clothoid klotoit, geçiş eğrisi
cloud bulutla kaplamak
cloud bulut, su buharı
cloud chamber buhar hücresi, buhar odası
cloud clutter buluttan parazit yansıma
cloud point donma noktası
cloverleaf yonca yaprağı
cloverleaf intersection yonca yaprağı tipi kavşak (sola dönüşlerin iç halka, sağa dönüşlerin dış
bağlantı yolu ile sağlandığı dörtlü, katlı kavşak)
clump küme olmak
clump küme, kütük, yığın
clunch sertleşmiş kil
clup‐tooth escapement. saplı‐dişli maşa, saat imalinde geniş bir uygulaması olan maşa
cluster küme, demet, grup, takım, bir arada, komple
cluster bir araya toplamak
cluster gear grup dişlisi
cluster gear shaft grup dişlisi mili
cluster mill. takım ,dizi değirmen. iki büyük merdanenin taşıdığı ve tahrik ettiği iki küçük iş
merdanesinden oluşan değirmen
cluster sampling topaklı örnekleme
cluster structure toprak yapı
cluster, set küme
cluster, to topaklamak, topaklandırmak
clustered piles kazık kümesi
clutch debriyaj, kavrama
clutch adjusting debriyaj ayarı
clutch adjustment debriyaj ayarı, kavrama ayarı
clutch aligner kavrama (debriyaj plakalarını birbirine paralel duruma getirerek tam yüzeyle
kavrama yapmasını temin etmeye yarayan “L” harfi biçiminde özel alet)
clutch alignment debriyaj ayarı, debriyaj plaklarının ayarı
clutch backup shoe mounting pad kavrama geri basma pabucu
clutch brake debriyaj freni
clutch brake disc debriyaj fren diski
clutch cam debriyaj plakasına basarak kavramayı temin eden parmaklar, kavrama parmakları,
baskı tırnakları
clutch carbon thrust kavrama baskı kömürü
clutch center plate debriyaj ara plakası
clutch collar debriyaj baskı göbeği
clutch connecting link debriyaj ara bağlantısı
clutch coupling debriyaj kavraması
clutch cover debriyaj mahfazası kapağı
clutch crosshead kavrama çenesi, debriyaj çenesi
clutch disc debriyaj diski
clutch disc kavrama diski
clutch disc sun gear kavrama diski güneş dişlisi
clutch drive disc kavramanın motor tarafındaki kısmı, esas hareket kaynağından doğrudan
hareket alan kısmındaki disk, tahrik diski, kavrama balatası diski, debriyaj balatası diski
clutch drive plate debriyaj baskı plakası
clutch driven member motor veya hareket kaynağından aldığı hareketi ileten kısım, tahrik edilen
plaka
clutch driving disc debriyaj tahrik diski
clutch driving disc facing debriyaj tahrik plakası balatası
clutch driving unit debriyaj tahrik mekanizması
clutch eye bolt debriyaj delikli ayar cıvatası
clutch facing debriyaj balatası, debriyaj diski balatası
clutch fading debriyaj zayıflaması
clutch fork kavrama çatalı
clutch fork and shoe pivot pins kavrama çatalı ve pabuç pimleri
clutch fork pin kavrama çatal pimi
clutch fork push rod bell crank bushing kavrama çatalı itici mil mafsal burcu
clutch fork push rod bell crank shaft kavrama çatalı itici mil mafsal mili
clutch fulcrum ring kavrama mesnet bileziği, debriyaj mesnet bileziği
clutch grease tube debriyaj yağlama borusu, debriyaj mahfazasının dışındaki gresörlüğü, mili
yatak mahfazasına bağlayan boru
clutch hand lever traktör ve benzeri araçlarda debriyaj kumanda kolu
clutch housing kavrama gövdesi
clutch housing debriyaj mahfazası, kavrama kapağı
clutch housing pan debriyaj mahfazası kutusu (tası)
clutch housing pan ventilator hole debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği
clutch housing pan ventilator hole screen debriyaj mahfazası kutusu (tası) havalandırma deliği
süzgeci
clutch housing ventilator hole debriyaj mahfazası havalandırma deliği
clutch housing ventilator hole screen debriyaj mahfazası havalandırma deliği süzgeci
clutch inner bearing debriyaj iç yatağı
clutch inner drive members çok plakalı tip debriyajlarda iç taraftaki tahrik diskleri
clutch inner driven members debriyaj içindeki tahrik edilen diskler
clutch lever debriyaj pedalını kumanda koluna bağlayan mafsal kolu, ara manivela kolu, debriyaj
kolu, debriyaj levyesi
clutch lever toggle spring ağır traktörlerde debriyaj kolunu kavrama ve boşaltma
pozisyonlarında kilitleyen yay
clutch lining kavrama balatası, debriyaj balatası
clutch main shaft debriyaj kamalı mili, debriyaj
ana mili
clutch operating hand lever debriyaj kumanda kolu
clutch operating lever debriyaj kumanda levyesi
clutch outer bearing debriyaj ana mili dış yatağı, debriyaj ana mili uç bilyası
clutch pedal debriyaj pedalı, debriyaj ayak kontrolü
clutch pedal adjusting collar debriyaj pedalı ayar bileziği
clutch pedal draft pad debriyaj pedalı toz lastiği, pedal milinin sürücü mahalli tabanını deldiği
noktayı toz ve rüzgara kapayan körüklü lastik
clutch pedal free travel debriyaj pedal boşluğu
clutch pedal link debriyaj pedal mafsalı
clutch pedal rod debriyaj pedalı kumanda çubuğu
clutch pedal rod adjusting turnbuckle debriyaj pedalı kumanda çubuğu ayar baklası
clutch pedal shaft debriyaj pedalının hareketinde mihver mili vazifesini gören mil
clutch pedal stop debriyaj pedalı dayanağı
clutch pilot shaft debriyaj ana mili
clutch piston kavrama pistonu
clutch plate kavrama pleyti
clutch pressure plate debriyaj baskı plakası
clutch pressure plate baffle debriyaj baskı plakasının ileri geri hareketini sınırlayan plaka, baskı
plakasının arkasındaki ayırma levhası
clutch pressure ring debriyaj baskı halkası, baskı plakasının arkasındaki veya etrafındaki vida
dişli halka, baskı plakası ayar halkası
clutch pressure spring debriyaj baskı yayı
clutch pressure spring cup debriyaj baskı yayı başlığı
clutch release debriyaj ayırma
clutch release bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı
clutch release fork debriyaj baskı çatalı, baskı bilyasını iten ve çeken çatal, debriyaj ayırma çatalı
clutch release fork pivot debriyaj baskı çatalı ölü mili
clutch release lever debriyaj ayırma mafsalı
clutch release overcenter spring debriyaj ayırma
orta yayı
clutch release overcenter spring crank pin debriyaj ayırma orta yayı mili
clutch release sleeve debriyaj ayırma bileziği
clutch return spring debriyaj geri çekme yayı
clutch ring debriyaj bileziği
clutch shaft kavrama mili
clutch shaft debriyaj mili
clutch shaft kavrama mili
clutch shaft pilot bearing debriyaj mili uç yatağı
clutch shoe kavrama pabucu
clutch sleeve debriyaj mili burcu
clutch slip debriyaj kaçırması
clutch spin debriyaj yapıldığı halde diskin dönmesi
clutch spring kavrama plakası yayı
clutch throwout bearing debriyaj baskı bilyası, debriyaj ayırma yatağı
clutch throwout collar debriyaj baskı bilyasını iten ve çeken blok
clutch thrust bearing debriyaj baskı bilyası
clutch torque shaft debriyaj tork mili
clutch torque shaft clutch housing pivot bracket debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü mili
braketi
clutch torque shaft clutch housing pivot bracket spring debriyaj tork mili debriyaj mahfazası ölü
mili braketi yayı
clutch vibrating spring debriyaj kavraması
titreşim yayı
clutch, engine bkz. engine clutch
clutch, steering bkz. steering clutch
clutch kavrama, debriyaj, kavramak, tutmak, bağlamak, yakalamak
clutter parazit yankılar
clutter rejection parazit yansımaları bastırma
clutter signal parazit yansıma sinyali
CM.P.S. cm/sn
CMS bkz. computerized monitoring system
CNC (computerized numeric computerized numeric
CNC (computerized numeric control) bilgisayarlı sayısal denetim
co‐ beraber anlamı veren kısaltma
co generation aynı tesiste aynı anda üretilen elektrik ve buhar veya ısı prossesi. (buhar veya ısı
işlemi)
coach otobüsle gitmek, otobüsle taşımak
coach fayton
coach otobüs
coach yolcu vagonu
coach‐house büyük otobüs garajı
coagulant topaklaştırıcı
coagulate topaklaşmak, pıhtılaşmak
coagulating electrolytes pıhtılaştırıcı elektrolitler
coagulation topaklaşma
coal kara elmas
coal kömür, taş kömürü, maden kömürü
coal bed kömür yatağı
coal (hard coal) taş kömürü
coal bunkers kömürlük, kömür deposu
coal chemical karbokimyasal
coal chute kömür besleme şutu
coal delivery kömür sevkiyatı
coal deposits kömür rezervleri
coal depot kömür stok sahası
coal dozing kömür kürümesi
coal dust kömür tozu
coal fired kömür yakmalı
coal gas kömür damıtma gazı
coal handling kömür hazırlama
coal long flame kömür gaz alevi
coal mill kömür değirmeni
coal mine kömür ocağı, kömür madeni
coal plough kömür robotu
coal seam kömür katmanı
coal store kömür deposu
coal tar kömür katranı
coal tar heavy oil kömür katranı ağır yağı (kömür katranından 270°C üzerindeki sıcaklıkta
damıtılan bir yağ)
coal tar light oil kömür katranı hafif yağı (yaklaşık 190°C’nın altındaki sıcaklıklarda damıtılan ve
önemli miktarlarda aromatik hidrokarbonları içeren kömür katranı yağı)
coal tar middle oil kömür katranı orta yağı, karbolik yağ (büyük kısmı l90‐235°C arasında
damıtılan, yüksek ısıda kömür katranından elde edilen ve önemli oranda fenolleri ve çok kere
naftalini içeren kömür katranı yağı fraksiyonu)
coal tar pitch kömür katran zifti
coal kömür
coal/ash‐free kömür/külsüz
coal/bituminous kömür/bitümlü
coal/brown kömürü/linyit
coal/caking of kömürün kalıplaşması
coal/cannel kömür/linyit
coal/cleaned kömür/temizlenmiş
coal/distillation of kömür damıtımı
coal/graded kömür/sınıflandırılmış
coal/lignite kömürü/linyit
coal/medium volatile kömür/orta uçucu maddeli
coal/nonbituminous kömür/yağsız
coal/palletized kömür/topak
coal/prepared kömür/hazırlanmış
coal/processed kömür/hazırlanmış
coal/raw kömür/ham
coal/run‐of‐mine kömür/ham
coal/screened kömür/sınıflandırılmış
coal/sized kömür/sınıflandırılmış
coal/soft kömür/yumuşak
coal/sorted kömür/temizlenmiş
coal/treated kömür/hazırlanmış
coal/washed kömür/yıkanmış
coal‐cutting machinery. yüzeyden kömür kesme makinası. elektrikle veya sıkıştırılmış hava ile
çalışan çubuk, zincir veya dönel disk kullanarak yüzeyden kömür kesme işlemi yapan makine
coalesce, to ergitmek
coalescence birleşme, kaynaşma, normalde ayrı iki parçanın birbiriyel birleşmesi
coalescence birleşme, birleşim
coal‐fired (adj) kömür yakmalı
coal‐fired boiler kömür yakmalı kazan
coalmill kömür değirmeni
coaltar kömürün damıtılması ile elde olunan siyah madde, katran
coaming kuyu bileziği
coarctation büzülme, kasılma, daralma, darlık
coarctotomy kanal lümenindeki darlığın kesit yapılarak genişletilmesi
coarse kabarcık
coarse büyük taneli, iri tanali, kaba
coarse adjustment kaba ayar, kaba dengeleme
coarse bearing kaba kerteriz
coarse emery kalın zımpara tozu
coarse file kaba eğe
coarse glazed salt kaba sırlı (cilalı) tuz
coarse grade kalın cins, kaba sınıf (zımpara ve alıştırma macunları için)
coarse grains kaba daneler, iri daneler
coarse gravel kaba çakıl, iri çakıl, sahil çakılı
coarse motion kaba hareket
coarse sand iri kum, kaba kum
coarse silt kaba silt
coarse tuning kaba ayar
coarse‐graded aggregate kaba gradasyonlu agrega
coarse‐grained kaba daneli, iri daneli
coarse‐grained coal kaba taneli kömür
coarsen kabalaştırmak
coarseness irilik, dane iriliği
coast yokuş aşağı gitmek
coast sahil, kıyı
coast survey kıyı ölçüsü, kıyı alımı, kıyı etüdü
coastal kıyıya ait, kıyısal
coastal road sahil yolu
coastal zone deniz kıyısı, kıyı bölgesi
coastal zone management kıyı bölgesi yönetimi (kirlilikten korumak ve azami yararı sağlamak
amacıyla kıyı sularının ve su havzalarının yönetimi)
coaster brake göbek freni/bisiklet
coasting boşta gitme
coasting vitesi boşa alarak arabayı sürmek, kaydırmak, kaymak
coasting kendi kendine gitmek, kaymak
coastline kıyı çizgisi
coat tabaka, örtü, kalıp, kabuk, kat, kaplamak
coat kaplamak, üstünü örtmek
coat of aggregates agregaların bitüm ile kaplanması
coat, finish bkz. finish coat
coat, first field bkz. first field coat
coated kaplı, kaplamalı, kabuklu, boya sürülmüş, sıvalı
coated kaplanmış
coated chippings bitümlü malzeme kaplanmış mıcır
coated grit kaplanmış ince dişli malzeme (bir aşınma tabakasını körleştirmek için en son
malzeme olarak uygulanmak üzere bir bitümlü malzeme ile
kaplanmış mıcır)
coated macadam bitümle kaplanmış makadam (yol katranı, bitüm veya benzeri belirli bir
bağlayıcı ile kontrol edilen bir işlem ile kaplanmış kaba gradasyonlu mineral agregadan ibaret
olan, kaba agrega miktarının hakim olduğu çok boşluklu bir yol malzemesi)
coated macadam plant bitümle kaplanmış makadam hazırlayan tesis (bitümle kaplanmış
makadam yapımı için kullanılan komple mekanik donanım)
coating kaplama, bitüm ile kaplanma
coating kat
coating barrier kaplama engeli
coating, bituminous bkz. bituminuous coating
coating, protective bkz. protective coating
coaxial mihverleri aynı olan, aynı mil üzerinde dönen, koaksiyel, eş eksenli
coaxial cable eşeksenel kablo
coaxial cable koaksiyal kablo
coaxial connector eşeksenel bağlaç
coaxial filter iç içe filtre
coaxial line eşeksenel hat
coaxial propeller eş eksenli pervane
coaxial propellers. müşterek şaftlı pervane. uçaklarda aynı şaft üzerine yataklanan
birbirlerinden bağımsız tahrik olarak zıt yönlü dönen iki pervane
cobalt co sembolü ile bilinen, atom no: 2 ve atom ağırlığı: 58.94 olan kimyasal element, kobalt
cobble kaldırım taşı kaplamak, parke taşı kaplamak
cobble kocataş, iri çakıl, blokaj taşı
cobble gutter su hendeği, taş iksası
cobblestone arnavut kaldırım taşı
cobblestone pavement arnavut kaldırımı
cock horoz
cock havaya dikmek
cock musluk, vana, germek, kurmak
cock drain boşaltma musluğu
cock valve kapama musluğu (vanası)
cock valve bilyalı valf
cock wheel ara çarkı, avara çarkı
cock (a) saat mekanizmasındaki direk, (b) sıvı veya gaz akışını kontrol eden tıpa veya silindirik
valf.
(c) ateşli silahlardaki horoz, tetiği çekmeden önce kaldırılan horoz
cock‐eyed eğri, çarpık, yan, hizadan kaçmış
cocking catch kurma mandalı
cocking handle kurma kolu
cocking lever kurma levyesi
cocking lever. ateşli silahlarda ateşe hazır olunduğu anda horozu kaldıran levye
cocking nut kurma somunu
cockloft çatı arası/küçük
cockpit pilot kabini
coctolabile ısıtılmakla değişen, ısıtılmakla bozulan
coctostabile ısıtılmakla değişmeyen, ısıtılmakla bozulmayan
coddle yavaş yavaş kaynatmak
code kod
code 1. kanun, kanunname, tüzük, kurallar düzeni
2. kod, şifre, kodlamak
code bir kimsenin hareket ve davranışlarını yönlendiren adet, gelenek ve kurallar dizisi
code conversion kod çevrimi
code division multiple access kod bölüşümlü
çoklu erişim
code division multiplexing kod bölüşümlü çoğullama
code letters parça kataloglarında yedek parça numaralarına katılan kod harfleri
code page kod sayfası
code page switching kod sayfası değiştirme
code point kod noktası
code word kod sözcüğü
code, to kodlamak; programlamak
code. kod, şifre, şifrelemek, kotlamak
codebook kod çizelgesi
codebreaking kripto analizi
codec kodlayıcı‐kodçözücü
codefendant ortak savunucu
coder kodlayıcı
code‐transparent data communication koda saydam veri iletimi
codex kod
codify kodlamak
coding kodlama, şifreleme
coding artifact kodlama yapaylığı
coding delay kodlama gecikmesi
coding efficiency kodlama verimliliği
codirectional interface eşyönlü arabağ
coeffıcient of friction. bkz. friction
coefficient katsayı
coefficient matrix katsayı matrisi
coefficient of absorption emme katsayısı
coefficient of active earth pressure aktif toprak basıncı katsayısı
coefficient of association birliktelik katsayısı
coefficient of compressibility sıkıştırma katsayısı
coefficient of compressibility (see compress. fact) sıkıştırılabilirlik katsayısı
coefficient of conductivity iletkenlik katsayısı
coefficient of consolidation konsolidasyon katsayısı
coefficient of curvature eğrilik katsayısı, süreklilik katsayısı
coefficient of discharge boşaltma katsayısı
coefficient of dynamic subgrade reaction dinamik yatak sayısı
coefficient of dynamic subgrade shear reaction tabanın dinamik kesme mukavemet katsayısı
coefficient of earth pressure at rest sükunetteki zemin basınç katsayısı
coefficient of elastic recovery elastik geri dönme (şişme) katsayısı
coefficient of elasticity elastisite katsayısı
coefficient of expansion genleşme katsayısı, genişleme katsayısı
coefficient of friction sürtünme katsayısı
coefficient of friction, true bkz. true coefficient of friction
coefficient of hardness sertlik katsayısı
coefficient of horizontal soil reaction zeminin yatay reaksiyon katsayısı
coefficient of internal friction içsel sürtünme katsayısı
coefficient of kinematic viscosity kinematik viskozite katsayısı
coefficient of passive earth pressure pasif toprak basıncı katsayısı
coefficient of performance performans verimliliği,
iş verimliliği, soğutma çevriminde düşük sıcaklık ısı makinesi tarafından çıkarılan ısı enerjisinin,
makinenin bir çevrimde çalışması için uygulanan işe oranı, eğer ısıtma cihazı olarak kullanılırsa,
yüksek sıcaklıktaki peteklerde
coefficient of permeability permeabilite katsayısı, geçirimlilik katsayısı (birim hidrolik eğim
altında zeminden geçen suyun deşarj hızı)
coefficient of rank correlation sıra ilintisi katsayısı
coefficient of refraction kırılma katsayısı, kırılma
indisi
coefficient of restitution of a pile kazığın toparlanma katsayısı
coefficient of restitution. bakınız impact
coefficient of stability stabilite katsayısı
coefficient of static subgrade reaction statik yatak katsayısı
coefficient of subgrade reaction yatak katsayısı (Westergaard’a göre)
coefficient of surface conductance yüzey iletkenlik katsayısı
coefficient of swelling şişme katsayısı
coefficient of thermal conductivity ısı iletkenlik katsayısı
coefficient of uniformity eşboyutluluk katsayısı (malzemenin % 60’ının geçtiği elek boyutunun
% 10’unun geçtiği elek boyutuna oranı)
coefficient of utilization kullanım katsayısı
coefficient of variation değişim katsayısı
coefficient of variation ölçümlerin ortalamaya göre sapmalarının, o ölçümlerin ortalamasına
oranı
coefficient of variation belirsizlik katsayısı
coefficient of vertical pile reaction kazığın düşey reaksiyon katsayısı
coefficient of viscosity viskozite katsayısı
coefficient of volume compressibity hacimsel sıkışma katsayısı
coefficient of volume expansion hacimsel genişleme katsayısı
coefficient of wall friction duvar sürtünme katsayısı
coefficient, braking force bkz. braking force coefficient
coefficient, factor katsayı
coefficient. katsayı
coerce mecbur etmek
coercive force gidergenlik kuvveti
coercivity gidergenlik
coextend uzunluğu eşit kılmak, iki parçanın uzunluklarını birbirine eşit yapmak
cofferdam batarya, koferdam, çevirme bendi, batardo
cofferdam, sand filled bkz. sand filled cofferdam
cog dişli bağlantı yapmak
cog dişli çark, dişli çarkın bir dişi, çarka diş açmak,
dişli yapmak
cog rail dişli ray
cog wheel dişli çark
cogeneration ısı ve elektrik enerjisinin ortak üretimi
cogeneration kojenerasyon
cogeneration station kojenerasyon santralı
cogged belt dişli kayış
cogged bloom. ham demir haddehanesinden geçen ve çubuk haline getirilmek için çekime hazır
demir blok
cogging mili. çelik haddesi.kaba hadde
cogging. (a) ıngotu döverek çubuk profil haline getirme operasyonu, (b) muylu dişli çarkın
dişlerinin eş çalışması birbiri içersine girmesi
cognition aklın bilme veya idrak kabiliyeti
cognition biliş
cognitive process bilişsel süreç
cogs(mortise teeth). saplama çark dişi,tımak,diş,kertik
cogwheel çark, dişli
cogwheel drive fener dişlisiyle tahrik
cog‐wheel dişli çark,fenerli çark
cohere 1. birbirine yapışmak, birbirine tutunmak;
2. birbirine uygun olmak, birbirini tutmak
coherence 1. yapışıklık, birbirine yapışma; 2. tutarlılık, uygunluk
coherency yapışma
coherent bağdaşık, tutarlı, yapıştırıcı
coherent 1.birbirine yapışık, birbirine tutunmuş, bitişik; 2. tutarlı, birbirine uygun, insicamlı,
mantıklı
coherent oscillator evreuyumlu salıngaç
coherent receiver evreuyumlu alıcı
coherent signal detection evreuyumlu sinyal algılama
coherent unit of measurement tümleşik ölçüm birimi
cohesion iç yapışankanlık, kohezyon (içsel kuvvetlerinin zemin kütlesi içindeki daneleri birarada
tutma özelliği)
cohesion 1. yapışma, ayrı olması gereken iki şeyin birbirine yapışması; 2. bir maddeyi oluşturan
moleküller arasındaki çekim kuvveti (moleküllerin birbirine tutunmasını sağlar)
cohesion curve kohezyon eğrisi
cohesion force kohezyon bağı, kohezyon kuvveti
cohesion in pavement üstyapı içindeki kohezyon
cohesion, apparent bkz. apparent cohesion
cohesion, available bkz. available cohesion
cohesion, complete recovery of the bkz. complete recovery of the cohesion
cohesion, degree of bkz. degree of cohesion
cohesion, drained bkz. drained cohesion
cohesion, real bkz. real cohesion
cohesion, true bkz. true cohesion
cohesion, undrained bkz. undrained cohesion
cohesional resistance kohezyonlu mukavemet
cohesional soil kohezyonlu toprak (ihtiva ettiği kil dolayısıyla taneler arası bağı kuvvetli bir kitle
meydana getiren toprak)
cohesionless kohezyonsuz, bağlayıcısız, taneli
cohesive kohezyonlu, yapıştırıcı, birleştirici
cohesive 1. yapıştırıcı, yapışmaya sebep olan;
2. yapışma gösteren, yapışık
cohesive bond kohezyon bağı, kohezyon kuvveti
cohesive soil kohezyonlu zemin
cohesiveness kohezyonluluk
coign çıkıntı, köşe, dirsek
coigne çıkıntılı köşe
coil bobin, demet, kangal, serpantin
coil sarmak, sarılmak
coil sargı
coil halka veya helezon şeklinde kıvrımlar
gösteren oluşum
coil (pipe) boru demeti (serpantin)
coil anchor post bobin tespit flanşı
coil antenna çerçeveli anten
coil assembly komple bobin
coil booster yardımcı ateşleme bobini,
coil chain. genellikle işlenmiş demir veya çelikten kaynaklanarak yapılan dairesel şekildeki
oblong baklalardan oluşur baklalar sade veya merkezden saptamalı olabilir. saplamalar
bükülmeyi ve uzamayı engeleyici görev yaparlar
coil clutch. bakınız clutch
coil depth buharlaştırıcı demeti derinliği
coil face area boru demeti yüzey alanı
coil face area buharlaştırıcı yüzey alanı
coil heater ısıtma bobini
coil heater kangal rezistanlı ısıtıcı
coil ignition bobinli ateşleme tertibatı
coil ignition tester bobin ateşleme kontrol cihazı, ateşleme arızalarını tespite yarayan bir
elektrik muayene aleti
coil insulator bobin izolatörü
coil interpost bobin dahili kutbu, bobinin sarım ucu
coil jumper wire bobin kutuplar arası kablosu
coil length boru demeti uzunluğu
coil length buharlaştırıcı uzunluğu
coil loading pupenleme
coil primary lead‐out bobin primer çıkış kablosu
coil primary winding bobin primer sarımı
coil secondary winding bobin sekon‐der devre sarımı
coil spring bobin yayı, helezoni yay
coil width buharlaştırıcı genişliği
coil. (a) programlanabilir bir kontrol cihazı tarafından çıktı olarak iletilen herhangi bir belirli
veya mantıki sonuç, (b) elektrik tellerin sarılarak oluşturulduğu sarım, bobin
coiler can. yavaş donen ve sarım oluşturulması için kullanılan düşey silindir
coiler. bükücü.kangala,sarıma
coin jeton, bozuk para
coin box telephone system ankesörlü telefon sistemi
coin slot jeton deliği, bozuk para atma deliği, dikdörtgen kanallı (püskürtme memesi için)
coincide uymak, çakışmak, yüz yüze gelmek, karşılaşmak
coincide aynı zamanda olmak, çakışmak
coincidence çakışma
coincidence rastlantı
coincidence factor eş zamanlık faktörü
coincident çakışan
coke kok kömürü
coke fired kok kömürü yakan
coke firing kok kömürü yakma
coke furnace kok ocağı
coke mili. kok kömürü değirmeni
coke oven kok fırını
coke oven gas kok fırını gazı
coke oven gas kok gazı
coke oven tar kok fırını katranı (kok fırınlarında yan ürün olarak elde edilen katran)
coke quenching kok söndürme
coke‐fired boiler kok kömürü yakmalı kazan
coking koklaştırma
coking koklaşma
coking coal kok kömürü
coking properties koklaşma özellikleri
cola kola
colalgia kolon ağrısı
colander süzgeç
colcothar kırmızı demir oksidi, kolkotar, zacı mahruk
cold soğuk
cold soğukluk
cold air soğuk hava
cold air machine soğuk hava makinesi
cold asphalt soğuk asfalt
cold asphalt pavement recycling soğuk karışım kaplamanın yeniden kullanımı (bitümlü
kaplamanın tamamının veya bir kısmının, yerinde veya plentte emülsüfiye asfalt veya sıvı petrol
asfaltı, kireç, çimento gibi diğer bağlayıcı maddelerin ilavesi ile işlenmesi sonucunda elde edilen,
isteni
cold bin soğuk silo
cold casting soğuk döküm
cold chain soğuk zincir (üreticiden tüketiciye kadarki soğutma işleri)
cold chisel demir keski, soğuk keski
cold drawing soğuk çekme
cold feed of aggregates agregaların soğuk beslemesi
cold feed system soğuk besleme sistemi
cold finger plugging point süzülme limiti
cold forming soğuk şekillendirme
cold insulation mastic soğuk yalıtım mastiği (suyun girmesine engel olmak amacıyla soğuk
yüzeyler üstüne uygulanan asbestos elyafı ve diğer filler malzeme içeren ve bitümlü
solüsyondan hazırlanan bir kaplama tipi)
cold joints soğuk derzler, ek yeri
cold laid mixtures soğuk serilen karışımlar
cold mix soğuk karışım
cold mix‐coating soğuk karışım kaplama
cold planer asfalt kazıyıcı
cold planer soğuk kazıyıcı
cold production soğuk üretim
cold protection soğuk üretimi
cold rated soğuk ortamda belirlenmiş
cold rated power soğuk ortamda belirlenmiş anma gücü
cold recycling bkz. cold asphalt pavement recycling
cold resistance soğuğa direnç
cold roll soğuk hadde
cold rolling soğuk hadde
cold room soğuk oda
cold source soğuk kaynağı
cold standby elle yedekleme
cold start en baştan başlatma, elle başlatma
cold start soğuk başlatma
cold storage soğuk depolama
cold store soğuk depo
cold water soğuk su
cold water supply soğuk su temini
cold weather concreting soğuk havada beton dökme
cold weather starting bit soğuk havalardaçalıştırma tertibatı
cold‐rated output soğuk ortamdaki güç
cold‐saw (cold iron saw) soğuk testere. yavaş çalışan çelik çubukları kesmede kullanılan dairesel
testere
collaborate beraber çalışmak
collaboration beraber çalışma
collaborative computing imeceli bilgi işleme
collaps çökmek, yıkılmak
collapse çökme, göçme, yıkılma, toptan göçmek, çökmek
collapse(to) daraltmak
collapse, to çökme; daraltmak (bilgi işlem)
collapsible soil göçebilen zemin
collar kovan, bilezik
collar 1. yaka, tasma; 2. bilezik, çember (ahşap kazık başı için); 3. baga, bir parçanın etrafını
saran blok bilezik
collar bilezik, yaka
collar bearing. bilezikli yatak uç yatağı. düşey şaftlarda yağlamayı sağlayan çok sayıda bileziği
içeren veya eksenel yükü karşılayan yatak
collar clamp bağlayıcı halka
collar. bilezik, yüksuk, flanş
collaring. çekilmiş çubuğun haddehanenin alt merdanesi etrafına sarılması
collate harmanlamak
collate dikkatle karşılaştırmak, karşılaştırmak
collate sıraya koymak
collateral yanda bulunan, yan, collateralis
collateral yan yana
collaterally yan yana durarak
collating sequence harmanlama sırası
collation karşılaştırma, sıraya koyma
colleague mesai arkadaşı, meslektaş
collect tahsil etmek, toplamak
collect 1. ödemeli; 2. toplamak, biriktirmek, kolleksiyon yapmak, toplanmak, birikmek
collect toplamak, biriktirmek
collect call ödemeli çağrı
collect freight ödemeli navlun
collecting drain toplayıcı drenaj
collection koleksiyon, tahsilat, toplama
collection conduit toplama borusu, toplama kanalı
collection ditch toplama hendeği, toplama kanalı
collection gallery toplama galerisi
collective kollektif, ortaklaşa
Collective Pitch Control bkz. Pitch (Helicopter)
collective standard bileşik standart
collector toplayıcı, dinamo kolektörü
collector kolektör, toplayıcı
collector drain alımcı dren, toplayıcı dren
collector road toplayıcı yol
collector street toplayıcı cadde (yerleşim, ticaret ve sanayi alanlarında trafik dolaşımını ve
arazilere ulaşımı sağlayan cadde)
collector/air cooled solar kollektör/hava taşıyıcılı
collector/baffle kollektör/saptırıcılı
collector/concentrating solar kollektör/ışın yoğunlaştırıcı
collector/flat plate kollektör/düz plaka
collector/lens kollektör/lens
collector/liquid cooled solar kollektör/sıvı taşıyıcılı
collector/mechanical kollektör/mekanik
collector/selective kollektör/seçici
collector/tube and fin kollektör/boru ve finli
collector/tube in sheet kollektör/plakalı boru
collectorline kollektör hattı, toplayıcı hattı
collectors. kollektör, toplayıcı, biriktirici. solar collectors: güneş kollektörü, güneş ısısı
biriktiricisi, toplayıcısı
collet halka, tespit parçası, torna aynası, supap tırnağı
collet halka, bilezik, çerçeve, yuva. (a) torna muindeki iç koniye uyan ve parça veya takım
tutturmak için kullanılan manşon koni. (b) vida açma makinasmda pafta veya somunu tutmaya
yarayan disk veya halka, (c) dairesel flanş veya bilezik. (d) saatteki dengelem
collets bilezik, halka, yiv
collets halka yapmak, yuvaya oturtmak
colliculus (pl. colliculi). 1. tomurcuk; 2. tepecik
collide çarpmak, çarpışmak
collier kömür işçisi
colliery maden kömürü işletmesi
colliery shale kömür teyli (killi kayaç)
collimating lens koşutlayıcı mercek
collimation kolimasyon, paralel yapma
collimation error kolimasyon hatası, yöneltme hatası
collimation level kolimasyon düzeci
collimator koşutlayıcı
collinear aynı doğru üzerinde
collinear points doğrudaş noktalar
collinearity doğrudaşlık
colliquative bol, aşırı derecede olan, çok miktarda
collision çarpışma
collision avoidance engel sakınma
collision detection çarpışma algılaması
collision diagram çarpışma diyagramı
collision excitation çarpışma ile uyarma
collision frequency çarpışma sıklığı
collision probability çarpışma olasılığı
collision type çarpışma tipi
colliviarium bir su kemerinde havalandırma ve bakım amacıyla bir giriş açıklığı
collocation eş gitme
collodial clay boyutu 0001 mm’den küçük kil, kolloidal kil
collodium bkz. collodion
colloid jelatinimsi maddeler, kolloid
colloid Jelatin gibi, jelatinsi, koloid
colloid chemistry kolloid kimyası
colloid mill kolloid değirmen (asfalt emülsiyonlarının imalinde kullanılan bir alet)
colloidal kolloide ait, kolloid yapısında, kolloid kuramında
colloidal kolloidli
colloidal activity of clay kilin kolloidal aktifliği
colloidal character kolloidal karakter
colloidal emulsifiers kolloidal emülsiyon verici maddeler (yol emülsiyonlarından çok endüstriyel
emülsiyonların yapımında kullanılan doğal olarak ince toz halinde bulunanlar da dahil kolloidal
emülsiyon verici maddeler)
colloidal fraction kolloidal dağılım (kolloid bölünme)
colloidal fuel fuel oil kömür tozu karışımı
colloidal particles koloidal tanecikler
colloidal properties kolloidal özellikler
colloidal size kolloidal boyut
colloidal soil kolloidal zemin
colloidal solutions koloidal eriyikler
colloidal state koloidal hal, koloidal durum
colloidal substance koloidal madde
colloidal suspension koloidal katı parçacıklı karışım
colloidin kolloid dejenerasyonda meydana gelen jelatinsi cevher, koloidin
colloids kolloidler
colluvial deposit yatak birikintisi
colo(u)r 1. renk; 2. boya
cologarithm kologaritma
colombium kolombiyum
colomn kolon, sütun
colon alignment iki noktaya göre hizalama
color renk
color blindness renk körlüğü
color coat asphalt renkli asfalt kaplama (örtüagregası istenilen rengi vermek üzere seçilmiş
asfalt sathi kaplama)
color film renkli film
color filter renk süzgeci
color graphics renkli grafik
color graphics adapter renkli grafik bağdaştırıcı
color map renk eşlemi
color palette renk paleti
color photograph renkli fotoğraf
color picture tube renkli resim tübü
color segmentation renk bölütlemesi,renk ayrışması
color wheel renk tekeri
colored noise renkli gürültü
colored smoke renklendirilmiş duman
colorific renk veren
colorimeter kolorimetre, renk ölçer
colorimetric (adj) kalorimetrik
colorimetry renk ölçme bilgisi, renk ölçme
colorless renksiz
colour renk
colour blind renk körü
colour chart renk katalogu
colour code renk skalası
colour code renk kodu
colour embossing renkli kabartma
colour mapping renk eşlemi; renk haritalaması
colour temperature renk sıcaklığı
colour, color renk
colour, color renk
coloured smoke renklendirilmiş duman
colourless renksiz
column 1. kolon, sütun direk; 2. mil gövdesi
column dikeç
column boundaries dikeç sınırları
column break dikeç sonu
column check dikey eşlik denetimi
column drill sütunlu matkap
column heading dikeç başlığı
column marker dikeç imi
column of mercury cıva sütunu
column of water su sütunu
column pillar çerçeve kolonu, kolon sütunu
column press kolonlu pres
column radiator kolonlu radyatör
column shape kolon şekli
column width dikeç genişliği
columnar sütunlar halinde
columnar structure kolonsal yapı
comb tarak
comb bars tarak çubuğu. örgü makinasmda tarak klavuzlannı mesnetleyen çelik çubuk
comb filter tarak süzgeci
comb tool. tarama takımı
comb(s). (a) bir müzik kutusu veya müzikli saatin silindiri üzerindeki radyal pimlerin vurduğu
farklı uzunluktaki dişlere sahip dişli metal şerit, (b) bir örgü makinasmda pirinç parmakların
üzerinde hareket eden makara tertibatı, ön ve arka taraklar çözgü iplerini
combination kombinasyon, terkip, birkaçı bir arada, bileşim, karışım
combination box birleşik giriş kutusu
combination chain birleşim zinciri
combination chuck üniversal ayna
combination control kombine kontrol
combination discs kombinezon diskleri, birleşme diskleri
combination key birleşik tuş
combination lock şifreli kilit
combination pliers ağız açıklığı ayarlanabilen pense, ayarlı pense
combination ptaner çeşitli iş pianyası
combination saw ağaçları enine kesmek içinkullanılan testere
combination setting fingers birkaç işi birden düzenleme parmakları
combination setting lever birkaç işi birdendüzenleme levyesi
combination space pavement struc‐ture bkz. composite type pavement structure
combination turbine disk ve tambur türbini
combination wrench bir ucu yıldız bir ucu açık anahtar
combination wrench kombine anahtar
combinatorial katışımsal, birleşimsel
combinatton‐turret lathe kombine rovelvertorna tezgahı
combine birleşmek
combine birleştirmek
combine biçerdöver
combine baler balya makinası
combine, to katıştırmak, birleştirmek
combine. biçerdöver
combined kombine, birleşik
combined aggregate iri ve ince agrega karışımı
combined bending and compression eğilme ve basıncın birlikte bulunması hali
combined bending and tension eğilme ve çekme birlikte bulunması hali
combined circuit arrangement birleşik devre düzenlemesi
combined curve kombine kurp, birleşik kurp
combined cycle plant kombine çevrim santralı
combined drill and countersink matkap ve havşabir arada
combined file birleşik kütük
combined footing birleştirilmiş temel
combined heat and power station kojenerasyon santralı
combined loading birleşik yükleme
combined needle roller bearing iğneli eğik bilyalı yatak
combined oil and water cooler komple yağ vesu soğutucusu
combined sewer birleşik kanalizasyon (atık suyun ve yağmur suyunun toplanmasına yarayan
tek bir kanalizasyon sistemi)
combined stress değişik etkilerden oluşantoplam gerilme
combined transport bileşik aktarma
combined‐impulse turbine. bakiniz impulse turbine
combiner katıştırıcı, birleştirici
combust yanmak
combustibility yanabilirlik
combustible yanabilir, kolay tutuşan madde, yanıcı
combustible gas indicator grizumetre
combustible gas (or vapour) detector yanma gazı dedektörü
combustion yanma, tutuşma
combustion patlamalı yanma, yanma
combustion (gas) test yanma (gaz) testi
combustion air yanma havası
combustion arrangement yakma mekanizması
combustion chamber yanma hücresi, gazların ateşlendiği yer
combustion chamber lining yanma odası örülmesi
combustion chamber yanma odası
combustion control yanma kontrolü
combustion controller yanma kontrolü
combustion detector yanma dedektörü
combustion diagram yanma diyagramı
combustion duration yanma süresi
combustion efficiency yanma verimi
combustion gas velocity yanma gazı hızı
combustion gases silindire yanma için giren gaz ve hava karışımı
combustion heat yanma ısısı
combustion leakage silindire giren gaz ve hava karışımının sızıntı veya kaçak yapması
combustion medium yanma maddesi, akaryakıt
combustion medium yanma ortamı
combustion motor yanmalı motor
combustion period silindirdeki gaz karışımının yanma müddeti, ateşlemeden gazın tamamen
yanmasına kadar geçen zaman
combustion pressure yanma basıncı
combustion product yanma ürünü
combustion regulator yanma regülatörü
combustion residue yanma artığı
combustion space yanma yuvası, yanma boşluğu
combustion temperature yanma sıcaklığı
combustion test yanma testi
combustion tube alev borusu (ısıtıcı)
combustion turbine gaz türbini
combustion velocity yanma hızı
combustion ventilation yanma havası girişi
combustion volume yanma hacmi
combustive air yanma havası
come to a standstill durmak
comfort rahatlatmak
comfort konfor, rahatlık
comfort air conditioning konfor iklimlendirme,konfor klima
comfort air conditioning system konfor amaçlı klima sistemi
comfort chart konfor diyagramı
comfort cooling konfor soğutması
comfort index konfor indisi
comfort zone konfor bölgesi
comfort. konfor, rahatlık, refahtık, rahat ettirmek, konfor sağlamak
comfortable rahat
coming into force yürürlüğe girmek
comma virgül
comma alignment virgüle göre hizalama
comma delimited virgülle sınırlanmış
command komut; kumanda
command emretmek, komuta etmek
command and control komuta ve kontrol
command check komut hatası
command control steering kumanda kontrollü direksiyon
command control steering system (CCS II) kumanda kontrollü direksiyon sistemi
command file komut kütüğü
command interpreter komut yorumlayıcı
command key komut tuşu
command language komut dili
command line komut satırı
command menu komut menüsü
command net komuta ağı
command processing komut işleme
command processor komut işlemcisi
command prompt komut istemi
command sequence komut dizisi
command statement komut deyimi
commence başlamak
commencement başlangıç, başlama
commend tavsiye etmek, önermek
commensurable aynı birim ile ölçülebilen
comment fikrini söylemek
comment açıklama, yorum, yorum yapmak
comment eleştiri
commentator yorumcu
commerce alım satım
commerce ticaret
commercial tecimsel, ticari
commercial reklam
commercial agent ticaret acentesi, ticaret mümessili
commercial attache ticaret ateşesi
commercial building. ticaret merkezleri, ticaret binaları, ticaret yapılan iş hanları
commercial energy ticari enerji
commercial invoice ticari fatura
commercial law ticari hukuk
commercial off‐the‐shelf ticari kullanıma hazır
commercial refrigerator sanayi tipi buzdolabı
commercial system ticari buzdolabı (sanayi tipi buzdolabı)
commercial truck ticari tip kamyon, nakliye kamyonu
commercial vehicle ticari araç
commercial vehicle (CV) ticari araç, ticari taşıt, yük taşıtı (genellikle kamyon olarak adlandırılan
ve yolcu değil ticari eşya veya yük taşıyan motorlu araç, römorklu veya yarı römorklu kamyonlar
da dahil)
commercial vehicle operations (CVO) ticari taşıt işlemleri, ticari taşıt hareketleri
commercialization ticarileştirme
commercialize ticarileştirmek
comminute parçalamak, ufalamak
comminuted parçalanmış
commission komisyon ödemek
commission yetki vermek
commission komisyon
commission görev, iş, komisyon
commission agent komisyonla çalışan acenteveya mümessil
commission appraisal value komisyonca taktiredilen bedel
commissioning kabul etme (işletmeye alma)
commissioning devreye alma
commissioning authority kabul makamı (kurulu)
commissioning authority işletmeye alma yetkilisi
commissioning plan kabul (işletmeye alma) planı
commissioning test işletmeye alma deneyi
commit işlemek, yapmak
commit üstlenmek, mecbur etmek, mahkum etmek
commit üstlenmek
commit, to üstlenmek
commitment suç işleme
commitment taahhüt
commitment fee taahhüt ücreti
committee komite, heyet
committee komisyon
commodity eşya, ürün
commodity mal, meta
commodity staple satış ürünleri
commodity storage. mal deposu, levazım deposu, eşya deposu, meta deposu
common müşterek, ana, birleşik, ilkel, communis
common area, common field ortak alan
common brick adi tuğla
common carrier frequency ortak taşıyıcı sıklığı
common consent ortak rıza
common denominator ortak payda
common divisor ortak bölen
common excavation adi hafriyat
common factor ortak katsayı
common factor ortak etken
common field ortak alan
common fraction bayağı kesir
common interest ortak yarar
common logarithm logaritma
common main ana boru
common market ortak pazar
common multiple ortak çarpan
common neutral ortak nötr hat
common price rayiç fiyat
common programming interface ortak programlama arabirimi
common purlin ortadaki aşık
common sense sağduyu
common stairs ortak merdiven
common unit ortak çarpan
common user access ortak kullanıcı erişimi
common wall ana duvar, esas duvar
commotion kargaşa
communicable bir kimseden diğerine geçebilen, bulaşıcı, sari
communicans birleştirici
communicant haberleşen
communicate iletişim kurmak, haberleşmek
communication bilgi iletişimi, haberleşme
communication haberleşme, iletişim
communication adapter iletişim uyarlayıcısı
communication based system haberleşmeyedayalı sistem
communication centers iletişim merkezleri
communication channel iletişim kanalı
communication engineering iletişim mühendisliği
communication network iletişim ağı
communication network haberleşme şebekesi (ağı)
communication network management iletişimağı yönetimi
communication protocol iletişim protokolu
communication satellite iletişim uydusu
communication server iletişim işgöreni, sunucu
communication system komuta ve kontroliletişim sistemi
communication theory iletişim kuramı
communications center iletişim merkezi
communications manager iletişim yöneticisi
communications port iletişim kapısı
communications port iletişim kapısı
communications security iletişim güvenliği
communique resmi bildiri
community antenna kolektif anten
community antenna television, CATV kolektifantenli televizyon
communucation line iletişim hattı
communucation link iletişim bağlantısı
communucation network iletişim ağı
commutate yön değiştirmek
commutate akım değiştirmek
commutation değişme, akım çevirme
commutative değişmeli
commutator komütatör, akım çevirci
commutator çevirgeç, elektrik jeneratörükomütatörü, komütatör
commutator kolektör
commutator end şarj dinamosunun komütatör ucu
commutator end bearing komütatör ucu yatağı
commutator segment komütatör dilimi
commute akım değiştirmek, değiştirmek
commuter günlük ev‐iş seyahati yapan, her gün gidip gelen, aynı yolu sürekli kullanan
commuter traffic her gün gidip gelen aynı yolu sürekli kullanan trafik
comp.r. sıkıştırma oranı
compact derlitoplu; tıkız; 3) aralıksız
compact kompakt, yoğun
compact sıkıştırmak
compact sıkı, sıktıştırılmış
compact 1. tıkız, kesif, kompakt, compactus; 2. kompres
compact car küçük araba
compact computer tek parça bilgisayar
compact design derlitoplu tasarım
compact disc kompakt disk
compact disc yoğun disk
compact disk read‐only memory salt okunur yoğunteker
compact disk, CD yoğunteker
compact list aralıksız liste
compact power unit güç ünitesi
compact set tıkız küme
compact soil strata kompakt zemin tabakaları, sıkıştırılmış zemin tabakaları
compact support tıkız dayanak
compact system küçük boyutlu sistem
compacted backfill sıkıştırılmış dolgu, sıkıştırılmışgeri dolgu
compacted clay kompakt kil, sıkıştırılmış kil
compacted sand sıkıştırılmış kum
compacted snow sıkışmış kar
compacted soil sıkıştırılmış zemin, silin‐dirlenmiş zemin
compactibility sıkışabilirlik
compacting sıkıştırma, kompaksiyon (mekanik)
compacting by pile driving kazık çakarak sıkıştırma
compacting effect sıkıştırma tesiri, sıkıştırma etkisi
compacting energy sıkıştırma enerjisi,kompaksiyon enerjisi
compacting equipment sıkıştırma teçhizatı,sıkıştırma ekipmanı
compacting factor sıkıştırma faktörü
compaction sıkıştırma, derleyip toplama
compaction sıkıştırma (malzeme veya karışımların birim hacim ağırlığını artırmak için yapılan
mekanik sıkıştırma işlemi)
compaction by rolling silindirleyerek sıkıştırma
compaction by tamping tokmak ile sıkıştırma
compaction by vibration vibrasyonlu sıkıştırma, titreşimli sıkıştırma
compaction by vibroflotation tablalı vibratörle sıkıştırma
compaction by watering sulama ile sıkıştırma
compaction curve kompaksiyon eğrisi, sıkışma eğrisi, nem yoğunluk bağıntısı eğrisi (toprağın
belirli bir sıkıştırma için kuru birim ağırlığı ile su içeriği arasındaki bağıntı eğrisi)
compaction degree sıkışma derecesi, sıkışma yüzdesi
compaction effort sıkıştırma enerjisi
compaction in layers tabakalar halinde sıkıştırma
compaction method sıkıştırma metodu
compaction of fill imlanın sıkıştırılması,dolgunun sıkıştırılması
compaction pile sıkıştırma kazığı
compaction pressure sıkıştırma basıncı (mekanik)
compaction procedure sıkıştırma yöntemi,sıkıştırma işlemi
compaction ratio sıkışma oranı
compaction test sıkıştırma deneyi, kompaksiyon deneyi
compaction, compression sıkıştırma
compaction, depth of bkz. depth of compaction
compaction, vibratory bkz. vibratory compaction
compactness yoğun olma, yoğunluk (hacim ağırlık), sıkılık
compactor sıkıştırıcı, kompaktör
compactor sıkıştırıcı, keçi ayaklı yol silindiri
compactor tips keçi ayakları
compactor, vibratory soil bkz. vibratory soil compactor
compagnie şirket
companding sıkıştırma‐genleştirme
companion arkadaş
companion arkadaşlık etmek
companion flange karşı flanş
companion flange bağlama flanşı (diferansiyelde)
companion form of a matrix bush matrisi
company şirket
company arkadaş
company grup
company arkadaşlık etmek
comparability karşılaştırma özelliği
comparable karşılaştırılabilir
comparative karşılaştırmalı
comparative sort karşılaştırmalı sıralama
comparator karşılaştırıcı, komparatör, ölçüm cihazı
comparator. ölçüleyici, uzunluk kontrol ölçeği, yuvarlaklık kontrol ölçeği
compare karşılaştırmak, mukayese etmek
compare, to karşılaştırmak
comparison karşılaştırma, mukayese, kıyaslama
compartment bölme, kompartman
compartment bölme, hazne, kompantman
compartment bölüm
compass alan
compass 1. pusula; 2. pergel
compass çevirmek, kuşatmak
compass adjustment pusula ayarı
compass declination pusula sapma açısı (coğrafi ve manyetik kuzey arasındaki sapma açısı)
compass deviation pusula sapması
compass direction pusula doğrultusu
compass error pusula hatası, pusula sapması
compass needle pusula iğnesi, pusula ibresi
compass rose rüzgar gülü
compasses pergel
compatibility uyumluluk, bağdaşırlık
compatibility uyma
compatible kimyasal yapısı değişmeksizin diğer bir madde veya maddelerle karışabilen, uyumlu
şekilde birarada bulunabilen
compatible uyumlu, bağdaşır
compatible uyan
compatible equations bağdaşık denklemler
compendium özet
compensate eşitlemek, karşılamak
compensate telafi etmek
compensate denklemek
compensate telafi etmek, kaybını karşılamak, yerini tutmak, dengelemek
compensate, to dengelemek, denkleştirmek
compensated pendulum bakınız pendulum
compensating collar denkleme halkası. dönen bir şafta tespit edilen üzerinde ayarlayıcılar
bulunan ve aşınmayı önleyen bilezik
compensating computation dengeleme hesabı
compensating coupling genleşme bağlantı elemanı
compensating element, equalizer denkleştirici
compensating jet dengeleme memesi, karbüratör dengeleme memesi
compensating loop genleşme u parçası
compensating repeater dengeleyen yineleyici
compensating resistor denge direnci
compensating screws dengeleme vidası. dengeleme bileziğinin kesik uçlarında ısı değişiminden
kaynaklanan dengesizliği dengelemek için kullanılan vidalar
compensating wheel dengeleme tekerleği
compensation ödeme, yerine koyma
compensation bedel farkı, tazminat, telafi,kaybını karşılama
compensation sistemler veya organlarda bir bölümün çalışması bozulduğu zaman diğer bir
bölümün fazla çalışarak onun işini üzerine alması, kompansasyon
compensation denkleme
compensation kompansasyon, dengeleme
compensation balance denkleme balansı. ısı değişimi neticesi balans tekerleği ve balans yayının
boyutsal ebatları ve elastik özelliklerindeki değişimleri ortadan kaldırmak için yapılan balans
compensation measure telafi edici önlemler
compensation of errors hata dengelemesi
compensation panel kompenzasyon paneli
compensation pendulum denge temin eden düzenek
compensation pendulum bkz. pendulum
compensator dengeleme mekanizması, konpansatör
compensator (articulated) mafsallı kompanzatör
compensator coil dengeleme bobini
compensator current dengeleme akımı
compensator dynamo dengeleme dinamosu
compensator lug dengeleme kolu
compensator spring dengeleme yayı
comperssorium baskı aleti, özellikle kanamayı durdurmak için damar üzerine uygulanan alet
compete rekabet etmek, yarışmak
competence yeterlilik
competent uzman, yetenekli, yeterli, yetkili
competition rekabet, yarışma
competitive rakip
competitive rekabetle ilgili, rakip
compilation derleme (yazılım)
compile derlemek, toparlamak (yazılmış bir programı makine diline çevirmek)
compile, to derlemek
compiled map derlenmiş harita
compiler derleyici, makine diline çevirici (bilgisayar da)
compiler code derleyici kodu
compiler generator derleyici üreteci
compiler pass derleyici geçişi
complain şikayet etmek
complaint şikayet
complement tümleyen, tamamlayan, tümleyici
complement, to tümlerini bulma; tümlemek
complementary tamamlayıcı
complementary tümleyen
complementary angle tamamlayıcı açı
complementary event tümleyen (tümler) olay
complementary gears and racks. tamamlayıcı dişli ve krameyer dişli, eğer iki dişli veya krameyer
adımlan ve diş yüzleri tam olarak çakışacak şekilde yüz yüze monte edilebiliyoriar ise bu iki dişli
veya krameyere tamamlayıcı uyumlu eş çalışan çift adı verilir
complementary number tamamlayan sayı
complementary operation tümler işlem
complementary representation tümler gösterim
complementary solution tektürel çözüm
complementary state tümler durum
complementer tümler devresi
complementoid ısıtıldığı zaman inaktif halegeçen kompleman
complete tam, bütün, tamamlamak, bitirmek
complete binary tree tam ikili ağaç
complete combustion tam yanma
complete cycle tam çevrim
complete dispersion tam dağılma
complete orthogonal set tam dikgen küme
complete recovery of cohesion tiksotropi, kohezyonun yeniden kazanılması
completely tüm olarak, tamamen
completeness bütünlük
completeness tamlık
completion bitiş, sonuçlanma
completion bitirme, bitme, tamamlama
completion flag bitiş bayrağı
completion period tamamlanma süresi
completion ratio çağrı sonuçlanma oranı (telefon)
completion time iş bitirme süresi
complex 1. basit olmayan karışık, muğlak; 2. çeşitli unsurların birleşmesinden oluşan madde,
bileşik; 3. bilinçaltında daimi baskı altında tutulan fakat kişinin davranışlarını büyük ölçüde
etkileyen fikir veya duygu, kompleks; 4. elektrokardiyogram’da kalp faaliy
complex çok parçalı, karmaşık, kompleks, karışık
complex admittance karmaşık geçiri
complex conjugate pole karmaşık eşlenik kutuplar
complex frequency karmaşık sıklık
complex landslide karmaşık heyelan
complex number karmaşık sayı
complex power karmaşık güç
complex target karmaşık hedef
complex tone karmaşık ton
complex variable karmaşık değişken
complexion deri rengi, clit görünümü, özellikle yüz derisinin renk ve görünümü
complexity güçlük
complexity karmaşıklık
compliance uygun olma
compliance uygunluk
compliance test uyarlık sınaması, uyumluluk testi
compliance with specifications şartnameye uygunluk
compliance mekanikte bir dyne değerinde bir kuwetin uygulanması neticesi meydana gelen cm
cinsinden yer değiştirme. esneklik, elastikiyet
complicate karışık
complicate güçleştirmek, karıştırmak
complicated karışık, komplike
complication karışıklık, komplikasyon
comply uygun olmak, uymak
comply with, to uymak, bağdaşmak
component parça, eleman, komponent
component bir bileşiği veya karışım oluşturan unsurlardan her biri, unsur, eleman
component ünite
component aksam, bileşen, cüz, parça, eleman
component elements bileşim elemanları, bileşenler, bileşen tanecikler
component industry bileşen endüstrisi
component list eleman listesi
component tester bileşen sınayıcı
component testing bileşen sınaması
component, vertical bkz. vertical component
components of vectors vektörlerin bileşenleri
compose dizmek, oluşturmak
composing machine dizgi makinası
composing machine (‘Linotype’ machine) tertip makinası, dizme makinası
composite alaşım, bileşik, bileşim, karma
composite karma, bileşik, karışık, çeşitli, parçalı, kompozit
composite beam kompozit kiriş
composite curve bileşik eğri
composite deposit karışık depo, tabakalı depo
composite engine pistolu makina‐türbin örneğinde olduğu gibi temelde farklı dizayndaki
ikimakinanın kombinasyonu
composite filter bileşik filtre, derecelenmiş filtre
composite girder kompozit kiriş, mürekkep kiriş
composite grade bileşik eğim (bir karayolunda işletimi negatif yönde etkileyen, birbiri ardına
gelen eğimler)
composite key birleşik anahtar
composite landslide bileşik heyelan
composite number bileşik sayı
composite pavement içerisinde port‐lant çimentosu ile elde edilmiş tabaka içeren asfalt
kaplamalı üstyapı
composite pile bileşik kazık
composite profile karışık kesit
composite signals bileşik sinyaller
composite slip surface kompoze kayma yüzeyi, bileşik kayma yüzeyi
composite soil karışık zemin, zemin agregası,zemin karışımı
composite state of stress bileşik gerilme hali
composite surface of sliding bileşik kayma yüzeyi, kompoze kayma yüzeyi
composite video signal bileşik video işareti
composite, joint birleşik
composition bir maddenin yapı ve bileşimi, özellikle molekülü oluşturan atomların sayı ve diziliş
şekli
composition bileşim, karışım, kompozisyon
composition of the traffic trafik kompozisyonu
compound 1. bileşik; 2. bileşim, macun (alıştırma macunu, zımpara macunu, tıkama macunu
gibi)
compound karıştırmak
compound compression çok kademeli sıkıştırma
compound compressor kompaund kompresör
compound curve sepet kulpu eğrisi, bileşik kurp (aynı yönde iki veya daha fazla yarıçapı
kapsayan ve birleşme noktalarında ortak teğetleri bulunan veya birbirlerine rakordmanla
bağlanan kurp)
compound document architecture bileşik belge mimarisi
compound dynamo bileşik dinamo
compound engine, (a) gaz türbinlerinde olduğu gibi kademeli türbin, (b) türbinin fazla gücünğün
bir akışkan veya kayar debriyaj vasıtası ile kanatlara iletildiği egzoz gazı kullanılan fazla
beslemeli pistonlu makina. (c) kazan basıncının egzoz basıncına dönüşümü bir seri
compound function bileşik işlev
compound gage manovakummetre
compound girder bileşik kiriş
compound interest bileşik faiz
compound lever. bileşik manivela takımı, çatma kol düzeni. büyük tartı veya test makinalarında
mekanik avantaj sağlayan bir seri manivela kolu
compound screw. bileşik vida,iki dişli vida,iki çeşitdişli vida
compound slide rest. bakınız stide rest
compound target bileşik hedef
compound twisting bileşik burulma
compound, chemical bkz. chemical compound
compounding. buharı çok kademede genişletme
comprehend anlamak, kapsamak
comprehensible anlaşılabilir
comprehensive kapsamlı, geniş
compresion rign kompresyon segmanı
compress basmak, basınç yapmak, sıkıştırmak
compress file dosya sıkıştırmak (bilgisayar)
compress, pack sıkıştırmak
compress, to sıkıştırmak
compressed sıkışmış, basınçlı
compressed air sıkıştırılmış hava
compressed air basınçlı hava
compressed air brake havalı fren
compressed air caisson basınçlı hava kesonu
compressed air chisel basınçlı hava ile çalışan otomatik keski
compressed air hammer basınçlı hava tabancası, basınçlı hava ile çalışan küçük şahmerdan
compressed air hose basınçlı hava hortumu
compressed air method basınçlı hava metodu(kazık çakmada)
compressed face sıkıştırılmış yüzey, sıkıştırılmış taraf
compressed file sıkıştırılmış kütük
compressed gas basınçlı gaz
compressed liquid basınçlı (sıkıştırılmış) sıvı
compressed mixture sıkıştırılmış karışım, pistonun ikinci zamanda sıkıştırdığı mazot veya
benzin‐hava karışımı
compressed rock asphalt sıkıştırılmış kaya asfaltı (başlıca kaya asfaltından ibaret olan bir tozun
sıcakken sıkıştırılması suretiyle oluşmuş aşınma tabakası)
compressed text sıkıştırılmış metin
compressibility sıkışabilirlik, kompre‐sibilite
compressibility factor sıkıştırılabilirlik faktörü
compressibility test kompresibilite deneyi, sıkışabilirlik deneyi
compressible sıkıştırılabilir
compressible ground sıkışabilir zemin
compressible soil sıkışabilir zemin, sıkışabilir toprak
compressing cylinder. (a) hava kompresörierindeki hava sıkıştırma silindiri. (b) gaz
türbinlerinde besleme esnasında havanın sıkıştırıldığı silindir
compression basınç, kompresyon, sıkıştırma
compression apparatus basınç aleti
compression at the toe kazık ucundaki sıkışma
compression bolt sıkıştırma cıvatası
compression curve basınç eğrisi, sıkışma eğrisi (kuvvet deformasyon eğrisi)
compression cycle sıkıştırma çevrimi
compression diagram sıkışma diyagramı
compression dynamometer dinamometre, basınç hücresi
compression efficiency sıkıştırma verimi
compression engine ateşlemeden önce karışımın sıkıştırıldığı sıkıştırılman makina
compression factor sıkıştırma faktörü
compression failure basınç ile kırılma
compression gauge kompresyon ölçme aleti
compression index sıkıştırma indisi
compression joint basınçlı bağlantı
compression leak blokta veya contalarda bulunan bir çatlak dolayısıyla kompresyon sızıntısı
compression load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük, basınç yükü
compression member basınçla çalışan elemanlar
compression modulus sıkışma modülü
compression plate baskı tablası
compression pressure kompresyon basıncı
compression rate sıkışma hızı
compression ratio sıkışma oranı, kompresyon oranı, basınç oranı
compression reinforcement basınç bölgesinekonan donatı
compression release dizel motorlarında benzinle hareketten sonra mazot devresine geçiş,
dekompresyon
compression release mechanism basınç boşaltma mekanizması
compression release operating rod basınç boşaltma kolu
compression release rod basınç boşaltma kolu
compression release valve basınç boşaltma valfi
compression ring pistonun kompres‐yon segmanı
compression ring kompresyon segmanı
compression spring baskı yayı
compression stage sıkıştırma kademesi
compression stages havanın sıkışma kademeleri (kompresör cihazında kompresörün cinsine
göre değişen havanın sıkışma kademeleri)
compression stress basınç gerilmesi
compression stroke sıkıştırma stroku
compression stroke period sıkıştırma zamanı
compression tank basınca dayanıklı tank
compression test sıkıştırma (basınç) testi
compression test of the soil zemin sıkışma deneyi
compression test on laterally confined specimens konsoli‐dasyon deneyi, ödometre deneyi,
yanal genişlemesi engellenmiş numune üzerinde sıkışma deneyi
compression tester kompresyon muayene aleti, kompresyon saati, silindirlerin içindeki basıncı
ölçmek için kullanılan özel manometre
compression type refrigerating system kompresörlü soğutma sistemi
compression valve basınç valfi, kompresyon supabı
compression volume ratio sıkıştırma hacmi oranı
compression wave basınç dalgası, boyuna dalga
compression zone basınç bölgesi
compression, adibatic bkz. adibatic compression
compression, elastic bkz. elastic compression
compression, ground bkz. ground compression
compression, primary bkz. primary compression
compression, soil bkz. soil comp‐ression
compression, stress in bkz. stress in compression
compression, uniaxial bkz. uniaxial compression
compressional wave sıkışma dalgası
compression‐ignition engine, içten yanmalıbenzinli makina
compressive basınç yapıcı, sıkıştırıcı, basınçla ilgili
compressive force basınç kuvveti, itme kuvveti
compressive load sıkışma yükü, sıkıştırıcı yük,basınç yükü
compressive resistance basınç direnci, kırılma direnci
compressive strain basınç birim deformasyonu
compressive strength basınç dayanımı (bir yapı malzemesinin basınç denemesinde kırıldığı
andaki direncinin, birim alana düşen kuvvet cinsinden değeri)
compressive strength at transfer transfer anında basınç gerilmesi
compressive stress basınç gerilmesi
compressive stress, allowable bkz. allowable compressive stress
compressor kompresör, basınçlı hava temin eden cihaz
compressor air hose kompresör hava hortumu
compressor bolt sıkıştırma cıvatası
compressor brake kompresör freni
compressor capacity kompresör kapasitesi
compressor discharge kompresör boşaltması (tahliye)
compressor discharge stroke kompresör boşaltma stroku
compressor displacement kompresör strok hacmi
compressor economizing kompresör ön ısıtması
compressor gun kompresör tabancası, basınçlı hava ile çalışan kaya vb delme aleti
compressor heating effect (heat pump) kompresörün ısıtma etkisi (ısı pompası)
compressor motor kompresör motoru
compressor surge kompresörün basınç dalgalanması
compressor unit kompresör ünitesi
compressor unloader kompresör yüksüz çalışma düzeni
compressor unloader kompresör yük boşaltma düzeni
compressor bkz. air compressor, axialcompressor, blower, centrifugal compressor,
reverse‐flow compressor
compressor‐extender sıkıştırıcı‐genleştirici
comprise kapsamak, oluşmak, içermek, ihtiva etmek
compromise uyuşma, uzlaşma
compromise, to ödünleşmek; tehlikeye atmak, uzlaşmak
compromising emanations gizliliği bozan elektromanyetik yayılım
compulsion belli bir şeyi yapmaya sevk eden itici kuvvet, içten gelen zorlama, içten gelen itici his
compulsive zorlayıcı
compulsive zorunlu
compulsorily zorunlu olarak
compulsory mecburi, zorunlu
COMPUSEC bilgisayar güvenliği
compuslive zorlayıcı, itici, baskı yapıcı, özellikle kişiyi belli bir işi yapmaya veya düşünmeye
zorlayıcı (fikir, his veya faaliyet hakkında)
computability hesaplanabilme özelliği
computable hesaplanabilir
computation hesap, hesaplama
computation of adjustment dengeleme hesabı
computation of an error compen‐sation hata dengeleme hesabı
computation of coordinates koordinat hesabı
computational hesaba dayalı
computational complexity hesaplama karmaşıklığı
computational linguistics bilişimsel dilbilim
compute hesap yapmak, hesaplamak
compute, to hesaplamak
computed imaging bilgisayarla imge yaratma
computed tomography bilgisayarlı tomografi
computed weight hesaplanan ağırlık
computer hesapçı, hesaplayıcı, bilgisayar
computer abuse bilgisayarın kötüye kullanımı
computer addict bilgisayar tutkunu
computer aided animation bilgisayar destekli canlandırma
computer aided design bilgisayar destekli tasarım (BDT)
computer aided design bilgisayar destekli tasarım (CAD)
computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım (BDT)
computer aided design (CAD) bilgisayar destekli tasarım
computer aided design and drafting (CADD) bilgisayar destekli proje ve çizimi
computer aided design, CAD bilgisayar destekli tasarım
computer aided education bilgisayar desteklieğitim (BDE)
computer aided education, CAE bilgisayar destekli eğitim
computer aided engineering bilgisayar destekli mühendislik (BDM)
computer aided instruction bilgisayar destekli öğretim
computer aided management bilgisayar destekli yönetim
computer aided manufacture, CAM bilgisayardestekli imalat
computer aided manufacturing bilgisayar destekli imalat (CAM)
computer aided manufacturing bilgisayar destekli üretim (BDÜ)
computer aided manufacturing (CAM) bilgisayar destekli üretim (BDÜ)
computer aided publishing, CAP bilgisayar destekli yayın
computer aided software, CAS bilgisayar destekli yazılım
computer aided testing bilgisayar destekli sınama
computer animation bilgisayarla canlandırma
computer architecture bilgisayar mimarisi
computer audit bilgiişlem sisteminin denetimi
computer center bilgisayar merkezi
computer code bilgisayar kodu
computer communication bilgisayar iletişimi
computer conferencing bilgisayar aracılığıyla toplantı
computer crime bilgisayar suçu
computer cycle bilgisayar çevrimi
computer design bilgisayarda yapılmış proje, tasarım
computer disaster bilgisayar felaketi
computer engineering bilgisayar mühendisliği
computer fraud bilgisayar sahtekarlığı
computer gaming software bilgisayar oyunları yazılımı
computer hacker bilgisayar korsanı
computer hardware bilgisayar donanımı
computer hardware bilgisayar cihazları
computer integrated manufacturing bilgisayarla tümleşik üretim (BTÜ)
computer input bilgisayar girdisi
computer installation bilgisayar döşemi
computer instruction bilgisayar komutu
computer integrated manufacture, CIM bilgisayarla tümleşik imalat
computer jargon; compuspeak bilgisayar argosu, bilgisayarca
computer journal bilgisayar günlüğü; bilgisayar dergisi
computer literacy bilgisayar okuryazarlığı
computer log bilgisayar günlüğü
computer manager bilgisayar işletmeni
computer memory bilgisayar belleği
computer network bilgisayar ağı
computer network security bilgisayar ağ güvenliği
computer oriented language alçak düzeyli dil
computer output bilgisayar çıktısı
computer overflow bilgisayar aşırı yüklenmesi
computer performance evaluation bilgisayarbaşarım analizi
computer print bilgisayar çıktısı
computer print out bilgisayar çıktısı
computer resources bilgisayar özkaynakları
computer run bilgisayar çıktısı
computer run bilgisayar çalışması
computer science bilgisayar bilimi
computer sciences bilgisayar bilimi
computer screen bilgisayar ekranı
computer security bilgisayar güvenliği
computer security management bilgisayargüvenlik yönetimi
computer security violation bilgisayar güvenliğinin ihlali
computer simulation bilgisayar simülasyonu
computer simulation bilgisayarla benzetim
computer simulation bilgisayar simülasyonu,bilgisayar benzetimi
computer software bilgisayar yazılımı
computer storage bilgisayar depolaması
computer supported cooperative work bilgisayar destekli ortak çalışma
computer switch bilgisayar şalteri
computer system audit bilgisayar sisteminin denetlenmesi
computer virus bilgisayar virüsü
computer word bigisayar sözcüğü
computer worm bilgisayar kurdu
computer‐based system bilgisayar esasına dayalı sistem
computerese bilgisayarca, bilgisayar argosu
computerize bilgisayara uyarlamak
computerize bilgisayar ile hesaplamak
computerized bilgisayarlı
computerized automatic testing bilgisayarlıotomatik sınama
computerized monitoring system (CMS) araçlarda motorun çalışma işlemiyle ilgili ikazlarda
bulunan bilgisayarlaştırılmış gösterge sistemi
computerized numerical control bilgisayarlısayısal denetim
computerized office bilgisayarlı ofis
computing enthusiast bilgisayar tutkunu
COMSEC iletişim güvenliği
concatenate bitiştirmek
concatenate peşpeşelemek, bitiştirmek (bilgisayar)
concatenated field bitiştirilmiş alan
concave konkav, içbükey, concavus
concave downward aşağıya içbükey
concave lens ıraksak mercek, kalın kenarlı mercek
concave lens içbükey mercek
concave lenses iç bükey lens
concave‐plano iç bükey‐düz yüzey
concavity içeriye doğru yarım küre şeklinde çöküklük gösterme hali ve derecesi, konkavlık
concavity içbükeylik
concavoconcave her iki tarafı iç bükey
concavo‐concave iç bükey/her iki yüzey
concavoconvex bir tarafı içbükey diğer tarafı dışbükey
concavo‐convex iç bükey‐dış bükey
conceal gizlemek
concealed gizli, örtülü
concealment gizleme
concede kabul etmek
concentrate teksif etmek, koyulaştırmak
concentrate merkezde toplamak, özünüçıkartmak, yoğunlaştırmak
concentrate yoğun
concentrated derişik, yoğuşuk
concentrated load nokta yük, münferit yük
concentrating solar collector yoğunlaştırıcıgüneş kollektörü
concentration derişim, konsantrasyon
concentration yoğunlaşma
concentration 1. sıvının buharlaşarak yoğun hal gelişi, yoğunlaşma, koyulaşma; 2. zihnin belli bir
konu üzerinde toplanması, dikkatin belli bir noktaya yönelmesi; 3. eriyen madde ile eritici
madde miktarı arasındaki oran, eriyik içindeki eriyen madde miktarı
concentration index Fröhlich’e göre yığılma faktörü
concentration of flow lines akım çizgilerinin yığılması
concentration of forces kuvvetlerin yığılması
concentration of the mixture karışımın yoğunluğu
concentration ratio yoğunlaşma oranı
concentration ratio konsantrasyon oranı
concentration time konsantrasyon süresi (akar suyun bir drenaj sahasının en uzak noktasından
menfeze ulaşabilmesi için gerekli süre)
concentrator yoğunlaştırıcı
concentric eş merkezli
concentric aynı merkezli
concentric (Jaw) chuck. kendi kendini merkezleyen amerikan aynası
concentric chuck amerikan ayna
concentric conductor eşmerkezli iletken
concentric feature diğer cisimlerin konumlarını belirlemek için referans olarak kullanılan
pozisyon özelliği
concentric load merkezsel yük, eksenel yük
concentric reducer konsantrik redüksiyon
concentric tube eş merkezli borular
concentric tubes eş eksenli tüpler (borular)
concentricity eş merkezli olma
concept kavram, fikir,g örüş, telakki
conceptual kavramsal
conceptual zihinde beliren fikir ve düşüncelerle ilgili
conceptual phase kavramsal evre
concern endişe, ilgi
concern endişelenmek, ilgilenmek
concerned endişeli, ilgili
concerning ilgili olarak
concession imtiyaz, işletme yetki belgesi
concession ayrıcalık
concessionaire imtiyaz sahibi
conch yarım kubbe
concha yarım kubbe
concise kısa
concise az ve öz
concisely az ve öz olarak
concision özetleme
conclude sonuçlandırmak, bitirmek
conclusion vargı
conclusion netice, sonuç
concoction iki veya daha ziyade madde karışımından meydana gelen tertip, karışım
concomitant 1. konkomitant: biribrine bağlı; 2. bir olaya refaket eden başka olaylar
concordance anlaşma
concordant anlaşmış, uygun
concourse istasyon meydanı
concourse toplantı
concrescence beraber büyüme, birleşme
concrete beton dökmek, betonlaşmak
concrete somut
concrete beton
concrete barrier beton bariyer, beton engel
concrete box beton kutu, beton sandık
concrete box culvert beton kutu menfez
concrete bridge beton köprü
concrete cast in situ yerinde dökme beton
concrete cover beton pas payı
concrete covering beton örtüsü
concrete cribbing beton kirişle sandık şeklinde ayak veya duvar teşkili
concrete culvert beton menfez, beton su geçidi
concrete curing betonun kürü, betonun sertleşmesinin tamamlanmasına kadar bakımı
concrete cut off wall sızdırmaz beton duvar (bir toprak baraj altında olduğu gibi)
concrete design beton karışım hesabı, betonkarışım tasarımı
concrete distribution betonun dağıtımı
concrete filled pipe pile beton doldurulmuş boru kazık
concrete finishing beton yüzeyine işlem(perdahlama gibi)
concrete floor beton döşeme
concrete foundation beton temel
concrete girder betonarme ana kiriş
concrete institute beton enstitüsü
concrete lean mix düşük dozajlı beton
concrete masonry beton, betonarme imalat
concrete masonry unit betondan yapılmış duvar elemanı
concrete mass beton kütlesi, kütle halinde beton
concrete mixer beton karıcı, beton karıştırıcı, betonyer
concrete mixture beton karışımı
concrete nailing betonun çivilenmesi
concrete pad beton yastık
concrete pile beton kazık
concrete piling beton palplanş
concrete pipe künk
concrete pipe büz
concrete placing beton dökme, beton yerleştirme
concrete plant beton santralı
concrete pumping betonun pompalanması
concrete railing beton parmaklık
concrete reinforcement beton donatısı
concrete riprap in bags torba içinde betonanroşman, pere
concrete road beton yol
concrete slab beton döşeme, beton plak
concrete slab riprap beton pere
concrete slope beton şev
concrete steel bar beton donatısı, betonarme demiri
concrete strength beton dayanımı
concrete structure beton yapısı
concrete tile beton künk, beton kiremit, beton karo
concrete wearing surface beton yol yüzey kaplaması
concrete works betonarme işi
concrete, central mixed bkz. central mixed concrete
concrete, creep of bkz. creep of concrete
concrete, damp proofing bkz. damp proofing concrete
concrete, decoration bkz. decoration concrete
concrete, dry pack method of repairing bkz.dry pack method of repairing concrete
concrete, erosion of bkz. erosion of concrete
concrete, extensibility of bkz. extensibility of concrete
concrete, freezing of bkz. freezing of concrete
concrete, fresh bkz. fresh concrete
concrete, hand mixing of bkz. handmixing of concrete
concrete, leaching of bkz. leaching of concrete
concrete, making of bkz. making of concrete
concrete, plain bkz. plain concrete
concrete, pneumatic placing of bkz. pneumatic placing of concrete
concrete, porous bkz. porous concrete
concrete, precast bkz. precast concrete
concrete, precontraint bkz. precont‐raint concrete
concrete, prepacked bkz. prepacked concrete
concrete, repair of bkz. repair of concrete
concrete, rubble bkz. rubble concrete
concrete, sawdust bkz. sawdust concrete
concrete, shring mixed bkz. shring mixed concrete
concrete, slope paving bkz. slope paving concrete
concrete, stress in bkz. stress in concrete
concrete, uniform bkz. uniform concrete
concrete, unsound bkz. unsound concrete
concrete, vacuum processed bkz. vacuumprocessed concrete
concrete, vibrolithic bkz. vibrolithic concrete
concrete, waste bkz. waste concrete
concrete, workable bkz. workable concrete
concrete/reinforced betonarme
concreting beton dökme, betonlama
concreting, cold weather bkz. cold weather concreting
concreting, underwater bkz. under‐water concreting
concretion donmuş madde
concretion çimentolanma, konkresyon
concretionary horizon çimentolanma tabakası
concur aynı fikirde olmak, aynı anda meydana gelmek
concurrence onay, muvafakat
concurrence aynı yer ve zamanda olma
concurrency control koşut zamanlılığın denetimi
concurrent koşutzamanlı
concurrent aynı noktada kesişen, aynı zamanda olan
concurrent operation koşutzamanlı işletim
concussion 1. şiddetli sarsıntı; 2. şiddetli sarsıntının meydana getirdiği şok hali, şiddetli
sarsıntının yumuşak dokuda sebep olduğu zedelenme veya harabiyet
concussion damage çarpma veya düşmeden dolayı meydana gelen beyin hasarı
condemn elverişli bulmamak, kınamak, suçlunun cezasını belirlemek
condendate return pump kondens dönüş pompası
condensability yoğuşabilme
condensable yoğuşabilir
condensate kondens, kondensat, yoğuşma suyu
condensate yoğuşmak
condensate yoğuşma suyu (kondens)
condensate collecting vessel yoğuşma suyutoplama tankı
condensate line kondens hattı
condensate line yoğuşma suyu hattı
condensate meter kondens sayacı
condensate polishing yoğuşma suyu yıkama
condensate pump yoğuşma suyu pompası
condensate return yoğuşma suyu dönüş
condensate storage yoğuşma suyu deposu
condensate. (a) kondenserden çıkan akışkan, ayrıca yoğuşmuş akışkan olarakta anılır, (b) bir
geri dönüşümlü gaz tesisinde gazın genleşmesi ve soğuması esnasında hafif bir hidrojen karbon
karışımının akışkan olarak oluşması
condensation çiğlenme, yoğalma
condensation teksif, tekasüf, sıkıştırma
condensation yoğunlaşma
condensation point yoğuşma noktası
condensation yoğunlaşma, çiğlenme
condense yoğunlaştırmak
condense yoğuşmak
condensed print, compressed print sıkıştırılmış yazdırma
condenser kondansatör, meksefe, toplayıcı, yoğunlaştırıcı
condenser kondenser (yoğuşturucu)
condenser 1. buhar, gaz veya sıvı haldeki maddeyi sıkıştıran makina; 2. elektrik kondansatörü; 3.
ışık kaynağından gelen ışınları belli bir noktada toplayan mercek, özellikle mikroskopun teksif
merceği
condenser kondenser, toplayıcı
condenser chamber kondansatör kutusu
condenser cock kondansatör musluğu
condenser coil kondenser serpantini
condenser cover kondansatör kapağı
condenser duty kondenser verimi
condenser heat yoğuşturucu ısısı
condenser heat rejection effect kondenserin ısı geri verme etkisi
condenser lead‐out meksefe çıkış ucu, kondansatör çıkış ucu
condenser leaf kondansatör yaprağı
condenser pipe kondansatör borusu
condenser Kondenser, yoğunlaştırıcı
condensing furnace yoğuşma fırını
condensing furnace yoğuşturma kulesi
condensing pressure yoğuşma basıncı
condensing pressure valve yoğuşma basınç vanası
condensing temperature yoğuşma sıcaklığı
condensing unit sıkıştırmalı soğutma ünitesi
condensing unit kondenser, kondenser ünitesi, yoğuşturucu
condensing unit capacity soğutma ünitesi kapasitesi
condensing yoğuşma, çiğleşme
condition durum, şart, koşul
condition uygun duruma getirmek
condition line sahip olduğu durum çizgisi, hattı
condition monitoring titreşim gözleme, durum gözleme
condition of equilibrium denge hali
condition of loading yükleme şartı
condition of the air havanın durumu (şartları)
condition of the surface yüzey şartı, yüzey durumu
condition, to koşullamak, koşullandırmak
condition, weather bkz. weather condition
conditional şartlı
conditional koşullu, şartlı
conditional address koşullu adres
conditional equation şart denklemi
conditional instruction komut
conditional instruction koşullu yönerge
conditional jump koşullu atlama
conditional probability koşullu olasılık
conditional probability density function koşullu olasılık yoğunluk işlevi
conditional statement koşullu önerme
conditional test koşullu sınama
conditional transfer koşullu aktarım
conditioned air şartlandırılmış hava
conditioned loop iyileştirilmiş döngü (telefon)
conditioning iyileştirme (abone döngüsü)
conditioning şartlara hazırlama
condroid kıkırdak gibi, kıkırdaksı
conduct davranış
conduct ısı iletmek, iletmek, nakletmek
conduct organize etmek, yönetmek, idareetmek, yürütmek
conductance ısı iletkenliği, iletkenlik
conductibility iletkenlik, geçirme kabiliyeti
conductible geçirilebilir
conducting iletken
conduction iletim (kuvvet, ısı, ses veya elektrik hk)
conduction elektrik iletme
conduction kondüksiyon
conduction band iletim bandı
conduction current iletim akımı
conduction electron iletim elektronu
conduction gain ısı iletim kazancı
conduction gain kondüksiyon ısı kazancı
conduction loss ısı iletim kaybı
conduction loss kondüksiyon ısı kaybı
conduction of heat ısının kondüksiyonla iletimi
conduction of heat kondüksiyon ile iletim
conduction iletme, geçirme, intikal, geçme, akıtma, kondüksiyon. (a) elektron akımı veya
iyonlaştırılmış atomların akımı şeklinde değişik şekillerde oluşan elektrik şarjı akımı, (b)
ortamın kendi hareketini gerektirmeden o ortamdan enerji iletiminin sağlanması
conductive taşıyan, iletken, geçirgen
conductivity lleticilik, geçiricilik, geçirgenlik, iletkenlik, nakliyat. elektrik akımı yoğunluğunun
malzeme içersindeki elektrik alanına oranına denir
conductor iletken, iletici
conductor kablo birleştirici
conductor iletici
conduit elektrik boru hattı
conduit konduit, kondüvi
conduit sevk yolu, cereyan nakli, kondüi, iletken, büz, boru, mecra, su yolu, kanal
conduit kablo borusu
conduit pipe elektrik kablosu muhafaza borusu, peşel boru, sevk borusu, isale borusu
conduit, electric bkz. electric conduit
conduit, telephone bkz. telephone conduit
condylar 1. kondile ait; 2. kondilsi
condylotomy kondil’e kesit yapma
condylus (pl. condyli): bkz. condyle
cone kone
cone koni
cone 1. koni; 2. konik rulmanın iç yatağı
cone mahrut, koni, conus
cone koni, mahrut
cone and rollers rulman yatak
cone bearing konik rulman
cone brake konik fren
cone center koni merkezi
cone clutch bkz. clutch
cone clutch mahruti kavrama
cone coupling konik kavrama
cone cup konik rulmanın dış yatağı
cone distance mahruti dişlinin uç noktası ile diş açıklığı arasındaki mesafe. bu mesafe diş açıklığı
yüzeyi boyunca ölçülür
cone drive mahrut dişli
cone drums koni kasnağı
cone drums konik kasnak, pamuk eğirme makinaiannda çok kullanılan bobin millerin hızlarının
değişimini sağlayan kasnak
cone gear konik dişli
cone index koni mukavemeti, penetrasyon mukavemeti
cone oear (cone drive). aynı konikliğe sahip iki kasnak kullanılarak değişik hız aktarımı sağlayan
kayış kasnak mekanizması
cone of depression alçalma konisi (bir arazi permeabilite deneyi esnasında bir delikli büz
etrafındaki zemin suyu pompa edilirken, delikli büzün etrafında alçalan suyun yüzeyi ile
özetlenen alçalma)
cone of rays ışın konisi
cone of silence aydınlatılmamış koni
cone penetration test konik uçlu penetrasyon deneyi, statik penetrometre deneyi
cone penetrometer konik penetro‐metre, statik penetrometre, sıkılık ölçme aleti
cone plate (boring coltar). konik plaka. torna gövdesine vidalanmış üzerinde değişik çapta bir
seri konik deliğe sahip dairesel plaka veya disk taşıyan küçük yatak. delici takım kayar yalağa
tespit edilmiş olup delme anında dönen şafta doğru hareket ettirilir
cone pulley kademeli kasnak, basamaklı kasnak
cone pulley. benzer değişik çapta kademeli iki kasnak içeren kayış kasnak düzeneği
cone resistance penetrasyon direnci
cone rollers konik yatak makaraları
cone shaped koni şekilde
cone, slump bkz. slump cone
cone. mahrut,koni.cone bearing. konik makaralı rulman
confer vermek, müzakere etmek, görüşme yapmak
conference konferans, toplanıp danışma, görüşme
conference bridge konferans köprüsü
conference call konferans çağrısı
conference, to konferans kurmak, yapmak
confidence coefficient güven katsayısı
confidence interval güven aralığı
confidence limits güven sınırları
confidential mahrem, gizli, güvenilir
confidential data sırdaş veri, kişiye özel veri
confidentiality gizdeşlik, sırdaşlık
configuration düzenleme
configuration şekil, suret, görünüş, konfigürasyon
configuration yapılanış
configuration düzenleşim, yapılanış
configuration factor düzenleme faktörü
configuration management düzenleşim yönetimi
configuration table düzenleşim çizelgesi
configurator yapılanış tanımlayıcısı
configurator konfigürasyon tanımlayıcı
configure yapılandırmak
confine kapamak, hapsetmek, sınırlamak
confined sınırlanmış
confined clay strata yanal basınca maruz kil tabakaları
confined compression test, laterally bkz. laterally confined compression test
confined compressive strength üç eksenlibasınç dayanımı
confined landslide sınırlı heyelan
confined layer yanal genişlemesi önlenmiş tabaka, süreksiz tabaka, sınırlandırılmış tabaka
confinement sarmalama, hapsedilme, kapanma
confinement length sarmalama boyu
confinement time plazma tutma süresi
confinement/inertial plazma tutulma/atalet
confinement/magnetic plazma tutulma/manyetik
confining pressure hücre basıncı, çevre basıncı
confirm teyit etmek, doğrulamak, onaylamak, desteklemek, sağlamlaştırmak
confirmation teyit, doğrulama, onaylama
confirmative doğrulayıcı
confirmed teyitli, teyit edilmiş
confirmed doğrulanmış
confirmed irrevocable letter of credit teyit edilmiş gayri kabili rücu akreditif
confirmed letter of credit teyitli akreditif
confirming bank teyit eden banka
conflagration yangın felaketi
conflate bitiştirmek, tespit etmek, bir araya getirmek
conflated bitişik, bir arada
conflict çakışma, çatışma
conflict kesişme, ihtilaf, zıtlık, çatışma durumu, çatışmak, ters düşmek
conflict çelişmek
conflict angle kesişme açısı
conflict technique çatışma tekniği
conflicting traffic volume sinyalize olamayan bir kavşakta belirgin bir hareket nedeniyle
oluşantrafik karmaşası
confliction çakışma, çatışma
confluence beraber akma
confluence birleşme (iki nehrin, trafiğin birleşmesi gibi)
confluence toplak, confluens
confluent birleşen
confluent beraber akan
conflux iki suyun kavşak yeri, bir araya gelme, toplanma
confocal eş odaklı
conform uygun olmak, uymak
conform intibak etmek, uymak
conformable uygun, mutabık
conformal mapping açı‐korur gönderim
conformance testing uyum testi
conformation uygun olma
conformity uygunluk
confrere meslektaş
confusion karışıklık, düzensizlik
confusion reflector kamaştırıcı yansıtıcı
congener benzer madde ,diğer bir bileşiğe yapı bakımından benzeyen madde (etkisi aynı veya
ters olabilir)
congenital aynı cinsten olan, hemcins
congest 1. şişirmek, toplamak, doldurmak, 2. kan veya su toplamak
congested spectrum kalabalık spektrum
congestion tıkanıklık
congestion 1. trafik tıkanıklığı, trafik sıkışıklığı 2. sıkışıklık, tıkanıklık (betonun bir yerde döküm
esnasında sıkışıp kalması ve yerleşmeye engel olması)
congestion sıkışıklık (trafik)
congestion control sıkışıklık denetimi
congestion management tıkanıklık yönetimi (trafik için)
congestive konjestiyona ait, konjestif
conglobate yuvarlak kitle teşkil etmiş yuvarlak kitle halinde toplanmış
conglobation küçük taneciklerin yuvarlak tek bir kitle oluşturacak şekilde biraraya toplanması
conglomerate yığıntı, birikinti, konglomera (çeşitli kökene dayanan yuvarlaklaşmış çakılların
doğal bir çimento maddesi ile birleşmesi sonucunda oluşmuş klastik tortul kayaç)
conglomerate 1. bir araya yığılmış, küme halinde toplanmış; 2 . çeşitli maddelerin, düzen
göstermeksizin bir araya gelmesiyle oluşan kitle, küme
conglomeration bir araya toplanma, küme haline gelme, yığılma
conglutinant yapıştırıcı, kaynaştırıcı, özellikle yara kenarlarının bitişmesini hızlandırıcı
conglutination birleşme, kaynaşma, yapışma, iki şeyin kaynaşır şekilde birbirine yapışması; 2.
eritrositlerin veya bakterilerin kümeleşmesi
congress kongre
congruence uygunluk
congruent eş
congruent uyma
congruent 1. uygun 2. şekli ve büyüklüğü aynı (geometride)
congruent matrices eşleşik matrisler
congruent numbers eşleşik sayılar
conic mahruti, konik, conicus
conic penetration test (CPT) konik penetrasyon deneyi
conic projection konik izdüşüm
conic section konik kesit
conical konik
conical gear konik dişli, pinyon
conical pile konik kazık
conical pinion konik pinyon, konik tahrik dişlisi
conical pivot konik pin, konik mil, konik çivi, mahrut pin, mahrut mil, mahrut çivi
conical rollers konik rulman
conical shaft konik şaft, konik mil
conical spiral spring konik helezon yay
conical spring koni şeklinde kıvrılmış özel helisel yay
ccnical valve kenarları koni şeklinde olan özel kaldırma valfi
conjectural tahmini, var sayılan
conjecturally tahminen
conjecture sanıt
conjecture var sayım
conjoin birleşmek, birleştirmek, komple etmek
conjoint birleşmiş, birbirine bağlı, müşterek
conjointly responsible guarantor müteselsil kefil
conjugate birleşik, birleşim, eşlenik
conjugate çift olan
conjugate 1. birleşmiş, birleşik, conjugatus; 2. birleşmek
conjugate antisymmetric eşlenik ters bakışımlı
conjugate impedances eşlenik çeliler
conjugate joint eşlenik çatlak
conjugate number eşlenik sayı
conjugate plane eşlenik düzlem
conjugate sections eşlenik kesitler
conjugate symmetric eşlenik bakışımlı
conjugation birleşme, çift olma
conjugational birleşme
conjugative birleştiren
conjunct birleşmiş
conjunction birletim
conjunction birleştirme, bağlama, kavuşum
conjunction cable bağlama kablosu, ara kablo
conjunction tube bağlama borusu, birleştirme borusu
conjunction wire birleştirme kablosu, bağlama teli
conjunctive birleştiren
conjunctive query birletimli sorgu
conjunctive search birletimli arama
connect bağlamak, raptetmek, birleştirmek
connect bağlamak, birleştirmek, ilgi kurmak
connect, to bağlantılamak
connected component bağlantılı bileşen
connected load bağlanmış yük
connected load bağıl yük
connected load kurulu kapasite
connected network bağlantılı devre
connecter bağlayıcı, birleştirici, konektör
connecting bolt bağlama cıvatası, tespit cıvatası
connecting cable bağlama kablosu, ara kablo
connecting clamp birleştirme kelepçesi
connecting clamp bağlama kelepçesi, bağlama mandalı
connecting flange birleştirme flanşı
connecting flange bir mekanizmanın ana cihaza tespit edildiği yüzey, tespit flanşı
connecting lines irtibat hatları, bağlantı hatları
connecting link ara parça bir parçanın hareketini bir başka parçaya ileten oynak ara bağlantı
connecting piece birleştirme parçası
connecting piece birbirine bağlanan iki parça arasındaki ara parça
connecting pin iki parçayı birbirine bağlayan pim
connecting pin bağlama pimi
connecting pipe bağlama borusu, birleştirme borusu, irtibat borusu
connecting place bağlama yeri, ek yeri
connecting plate ara parça, bağlama flanşı,birleşim levhası
connecting rod biyel kolu, bağlama kolu, krank milinin hareketini pistonun gidiş gelişine ileten
kol, piston kolu
connecting rod biyel
connecting rod aligner eğik biyel kolunu doğrultmak için kullanılan özel alet
connecting rod bearing biyel kolu yatağı
connecting rod bearing kol yatağı
connecting rod bolts biyel kolu cıvataları
connecting rod bushing biyel kolunun piston pimi üzerindeki yatağı, biyel kolu burcu, piston
pimi burcu
connecting rod cap biyel kepi
connecting rod cap bilye kolu başlığı, biyel kolunun krank miline bağlandığı ucundaki başlık
connecting rod pin biyel kolu pimi
connecting rod shims biyel kolu yatağının krank üzerindeki sıkılığını ve tam daireliliğini ayar
için kullanılan ince madeni plakalar, biyel laynerleri
connecting screw bağlama vidası
connecting sleeve birleştirme kovanı
connecting sleeve bağlama kovanı
connecting terminal birleştirme klemensi
connecting wedge bağlama kaması
connecting‐rod bolts (big‐end bolts). biyel kolu,bağlama kolu cıvatası
connecting‐rod biyel
connection bağlantı, ilgi
connection bağlantı, irtibat, ilişki
connection bar irtibat çubuğu
connection bolt irtibat cıvatası, bağlantı cıvatası
connection bolted bulonlu ek, bulonlu birleşim
connection diagram bağlantı çizeneği
connection fixture bağlama düzeni
connection in parallel paralel bağlantı
connection in series seri bağlantı
connection jaw of a sheet pile palplanş lamba zıvanası
connection oriented bağlantılı
connection pressure bağlantı basıncı
connection rod piston kolu, biyel kolu
connectionless service bağlantısız hizmet
connective bağlaç
connectivity bağlantısallık, bağlanırlık
connector bağlayıcı, birleştirici
connector ek, birleşim malzemesi, ara parça,rakor, bağlayıcı
connector rakor, bağlantı elemanı
connector with nut ara somunu, bağlantı somunu
connector, claw‐plate bkz. claw‐plate connector
connexion bağlantı, ilgi
connivent birbirine yaklaşmış, yaklaşan
connotation yananlam
conoid konik, konimsi, konoid, conoides
conrod halk dilinde biyel demektir
consecutive ardarda, birbirini izleyen
consecutive ardıl, ardışık
consecutive photographs ardışık resimler
consensual ihtiyari hareketle müterafik olarak vaki olan gayriihtiyari (hareket)
consensus fikir birliği, oy birliği
consent uygun bulmak
consent izin vermek, rıza göstermek, olur
consequence netice, sonuç
consequent izleyen, neticesi olan
consequent oran ikinci terimi
consequent izleyen, sonucu olan
consequential sonucunda olan
consequently sonuç olarak
conservation koruma, saklama (doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının tükenme ve
israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı
kullanımı)
conservation of a measurement standard ölçüm standardının korunması
conservation of energy enerjinin korunumu
conservation of energy law enerjinin korunumu kanunu
conservative tutucu,muhafazakar,ılımlı,tutucu kimse,koruyucu kimse
conservatoire konservatuar
conserve korumak
consider dikkate almak, göz önünde tutmak,hesaba katmak
consider düşünmek, göz önünde tutmak, saymak
considerable fazla
considerable önemli, oldukça
consideration dikkate alma, göz önünde bulundurma, hesaba katma
consign emanet etmek, göndermek
consignation gönderilen şey
consignee malları alacak olan
consignee gönderilen, alıcı
consigner gönderen
consignment gönderilen şey
consignment note irsaliye, mal gönderme belgesi
consignment/on konsinye
consignor gönderen
consignor malları gönderen
consist ibaret olmak, oluşmak
consist ibaret olmak
consistence tutarlılık, uyum
consistence yoğunluk, kıvamlılık (yarı akıcı veya plastik maddelerin fiziksel halleri ile birlikte,
deformasyona veya akmaya karşı mukavemetlerini belirten genel terim)
consistency 1. sıkılık, sertlik, kıvam, koyuluk2. tutarlılık, kararlılık
consistency kıvam, herhangi bir maddenin koyuluk veya sertlik derecesi
consistency gauge sondaj aleti, sondaj, konik uçlu penetrometre, sıkılık ölçme aleti
consistency index sıkılık indisi, kıvam indisi
consistency limit kıvam limiti
consistency limits, atterberg bkz. atterberg consistency limits
consistency number kıvam numarası
consistency profile sıkılık profili, penetrasyon grafiği
consistency test kıvam deneyi, akma deneyi
consistency values of atterberg atterberg limitleri, kıvam limitleri
consistency, initial bkz. initial consistency
consistency, normal bkz. normal consistency
consistency, relative bkz. relative consistency
consistent tutarlı
consistent estimator tutarlı kestirici
consistent grease kalın gres
consistent test tutarlı sınama
consol konsol
consolation teselli
consolation prize teselli mükafatı
console konsol, yapanda
console konsol
console işletmen uçbirimi
console duvar desteği, konsol
console konsol, payanda
console air conditioner konsol (duvar) tipi, klima cihazı
console device konsol aygıtı
console input konsoldan giriş
consolidate birleştirmek, sağlamlaştırmak
consolidate konsolide olmak, sağlamlaşmak,pekişmek, pekiştirmek
consolidated sağlamlaştırılmış, birleştirilmiş, sertleştirilmiş
consolidated budget konsolide bütçe (“bütçenin birliği” ilkesinin sağlanabilmesi amacıyla
kamuya ait bütün birimler bütçelerinin bir araya getirilmesi ile elde edilen bütçe)
consolidated clay konsolide olmuş kil
consolidated drained test konsolidas‐yonludrenajlı deney
consolidated sample konsolide olmuş numune
consolidated triaxial test konsolidas‐yonlu üçeksenli deney
consolidated undrained konsolidas‐yonlu drenajsiz
consolidated‐quick shear test konso‐lidasyonlu çabuk kesme deneyi (konsolidasyonun
bitiminden sonra sabit su muhtevasında kesme)
consolidated‐quick shearing resis‐tance konsolidasyonlu çabuk kesme mukavemeti
consolidation sertleşme, konsolidasyon
consolidation birleştiren, konsolidasyon
consolidation konsolidasyon, takviye, pekiştirme, pekişme (yük altında killi‐siltli zemin içindeki
suyun dışarı atılmasıyla meydana gelen düşey yöndeki sıkışma)
consolidation apparatus konsolidas‐yon aleti
consolidation by electro‐osmosis elektro osmosile konsolidasyon
consolidation by the vacuum method vakumla konsolidasyon
consolidation by vibrating vibrasyonla konsolidasyon, titreşimli sıkıştırma, vibrasyonla
sıkıştırma
consolidation characteristics konso‐lidasyon özellikleri
consolidation curve konsolidasyon eğrisi,ödometre eğrisi
consolidation due to desiccation buharlaşma veya kuruma ile konsoli‐dasyon
consolidation grouting konsolidasyon içitimi, konsolidasyon enjeksiyonu
consolidation load sıkışma yükü
consolidation pressure konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi
consolidation pressure, maximum bkz. maximum consolidation pressure
consolidation process konsolidasyon usulleri, konsolidasyon yöntemi, konsolidasyon işlemleri
consolidation ring konsolidasyon ringi, konsolidasyon deneyi halkası, ödometre, konsolidasyon
aleti
consolidation settlement konsolidas‐yon oturması, konsolidasyondan dolayı oturma
consolidation stress konsolidasyon basıncı, konsolidasyon gerilmesi
consolidation test konsolidasyon deneyi
consolidation test on undisturbed samples bozulmamış numuneler üzerinde konsolidasyon
deneyi
consolidation test samples konsoli‐dasyondeney numuneleri
consolidation theory konsolidasyon teorisi
consolidation under load yük altında konsolidasyon
consolidation, accelerated bkz. acce‐lerated consolidation
consolidation, anisotropic bkz. ani‐sotropic consolidation
consolidation, degree of bkz. degree of consolidation
consolidation, electro‐chemical bkz. electro‐ chemical consolidation
consolidation, gradual bkz. gradual consolidation
consolidation, isotropic bkz. isotropic consolidation
consolidation, one‐dimensional bkz. one‐ dimensional consolidation
consolidation, primary bkz. primary consolidation
consolidation, progressive bkz. prog‐ressive consolidation
consolidation, secondary bkz. secon‐dary consolidation
consolidation, stage of bkz. stage of consolidation
consolidation, state of bkz. state of consolidation
consolidation, three dimensional bkz. three dimensional consoli‐dation
consolidation, time lag of bkz. time lagof consolidation
consolidation, time of bkz. time of consolidation
consolidation‐time curve oturma‐zaman eğrisi
consolidometer konsolidasyon aleti, ödometre
consolidometer test konsolidasyon deneyi, ödometre deneyi, yanal genişlemesi engellenmiş
numune üzerinde basınç deneyi
consonance uygun olma, senkron olma
consort arkadaş olmak
consort birleşmek
consort ortak
consortium ortaklık, konsorsiyum (iki veya daha fazla işletmenin belirli bir projenin
gerçekleştirilmesi konusunda yapmış oldukları işbirliği)
constancy sabitlik
constant devamlı, sabit
constant sabit, sabit sayı, değişmez
constant sabit katsayı (değer)
constant bleed valve belirli debideki yakıtın tanka geri dönüşünü sağlayan valf
constant deformation test sabit deformasyonda deney, deformasyon kontrollu deney
constant degree of humidity sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem
constant error sabit hata
constant flow sabit akış
constant head permeameter sabit seviyeli permeabilite aleti, değişmez düzeyli permeametre
constant ignition sabit pilotlu
constant level sabit seviye
constant level valve sabit seviye vanası
constant load sabit yük
constant mesh iki dişlinin sabit olarak birbirine geçmiş olması, dişlilerin sabit tutması
constant mesh gear‐box vites kutusu, değişik hızların elde edilmesi için bir çok eş çalışan dişlinin
oluşturduğu ve bazı dişlilerin kaydınlarak ana şafttan farklı dişlilerin teması ile tahrikalmasını
sağlanmak sureti ile değişik hız oranları elde edilen dişli kutusu
constant mesh gears daimi temas halinde çalışan dişli çarklar, sabit temaslı dişliler
constant mesh transmission dişlileri yer değiştirmeyen ve sabit temas halinde hız kutusu,
hareket ettiren ve ettirilen dişlileri daimi surette birbirine bağlı olarak dönen vites değiştirmesi
dişli göbeğini mile tespit etmek suretiyle temin edilen hız kutusu
constant moisture sabit nemlilik derecesi, kontrol edilmiş nemlilik, sabit nem
constant of friction sürtünme katsayısı
constant pressure sabit basınç
constant pressure valve sabit basınç vanası
constant rate of loading sabit yükleme hızı, sabithızla yükleme
constant speed propeller sabit devirli pervane, sabit devirli çark
constant system sabit parametreli sistem
constant travel sabit hareket hız, isteğe bağlı olarak değiştirilemeyen kayar valf harekatı
constant value sabit değer
constant value control sabit değer kontrolü
constant velocity sabit hız
constant velocity universal joint sabit hızlı kardan mafsalı
constant volume test sabit hacim altında deney, sabit hacimli deney, hacim kontrollü deney
constant water content sabit veya değişmemiş su muhtevası
constantly devamlı olarak
constituent bileşen, meydana getiren
constituent içerik, bileşen
constituent particles bileşim elemanları, bileşenler, içeriğindeki tanecikler
constituent, soluble bkz. soluble constituent
constitute kurmak, oluşturmak, meydana getirmek, tayin etmek
constitution 1. anayasa; 2. yapı, bünye, bir bileşim veya alaşımdaki bileşenlerin cinsleri ve
bunların bileşim veya alaşım içindeki oranları
constitution anayasa, tüzük
constitution water bileşim suyu (kimyada)
constitutional 1. doğuştan, bünyevi; 2. sıhhi
constnıctional dimension. yapısal boyut. iki cisim arasında konumu veya açısal ilişkiyi belirten
veya bir profili ihtiva eden bir yüzey biçimini belirten boyut
constrain kısıtlamak
constrained modulus zorlanma modülü
constrained optimization kısıtlı eniyileme
constraining condition zorunlu koşul
constraint kısıt
constraint zorunluluk, sınır, sıkıntı, baskı
constraint set kısıt kümesi
constrict daraltmak, sıkmak
constriction 1. sıkışma, büzülme, daralma (damar lümeninin daralması gibi); 2. sıkışma hissi,
daralma hissi (nefes darlığı esnasında olduğu gibi)
constrictor 1. sıkıcı kas; 2. büzücü
construct inşa etmek, yapmak
construct çizmek
construction yapı, yapılış, inşaat, imalat, yapım
construction his ile idrak etme
construction control testing yapım kalitekontrol deneyleri
construction design uygulama projesi, makine veya motorun imalat planı, makine veya motorun
yapılış özelliklerini gösteren proje
construction drawing tatbikat çizimi, uygulamaprojesi resmi
construction in progress devam eden yapım (yapımı devam eden gerek yollar, gerek binalar
gibiyatırım projeleri)
construction joint inşaat derzi
construction key inşaat derz dişi
construction machinery yol bina vs yapımında kullanılan makineler, inşaat makineleri
construction material yapım malzemesi
construction stakes inşaat kazıkları
construction survey yapım aşamasında yapılan etüt
construction, building bkz. building construction
construction, highway bkz. highway construction
construction/for inşaat için, yapım için
constructional yapısal
constructional component yapı elemanı
constructional component yapısal eleman
constructive yapıcı, yapısal
constructive interference yapıcı karışma
constructor inşa eden
construe tefsir etmek, yorumlamak, anlam vermek
consult danışmak
consult istişare etmek
consultancy müşavirlik, danışmanlık
consultant müşavir hekim (doktor), konsültan
consultant danışman, müşavir
consultation istişare, konsültasyon
consultation danışma
consulting 1. istişare etme; 2. müşavir
consulting engineer müşavir mühendis
consumable sarf malzemesi, tüketim malzemesi
consume tüketmek, yağ veya yakıt tüketmek(motor için)
consumer kullanıcı, tüketici
consumer connection tüketici (kullanıcı) bağlantısı
consumer electronics tüketici elektroniği,ticari elektronik
consumer’s plant abone gaz donanımı
consuming sector tüketici sektör
consumption 1. tüketim, sarf, israf, harcayış; 2. yakış
consumption sarfiyat, tüketim
consumption of current akım tüketimi
consumption of fuel motorun yakıt tüketimi
consumption of fuel oil motorun mazot tüketimi
consumption of gas benzin tüketimi
consumption of oil motorun yağ tüketimi
consumption test tüketim ölçme testi
consumption/base load temel yük tüketimi
consumption/power station internal santral iç tüketimi
consumption/station service santral iç tüketimi
contact temas, kontak
contact dokunma, temas, elektriki temas noktası
contact temas, değme, elektrik kontağı, kontak
contact angle temas açısı, ıslatma açısı (kapiler boruda)
contact area temas alanı, değme yüzeyi
contact assembly kontak dizisi
contact breaker şalter
contact breaker platin
contact breaker irtibat kesici, şalter
contact breaker değmeli kesici
contact breaker point platin çekiç örsü, irtibatkesici noktaları
contact breaker. kesici komitatör, otomatik anahtar, kontaktlı cereyan kesici
contact button elektrik düğmesi, kontak temini için basılan düğme
contact element kontak öğesi
contact force zıt kuvvet, karşı kuvvet, karşıkoyma gücü
contact gap kontak aralığı
contact metamorphism kontak metamorfizma, magmanın sıcaklığı, çıkardığı gaz ve buğuların
etkisi ile içine sokulduğu kayaçların uğradığı başkalaşım
contact moisture ters suyu, askıdaki su, hapis su
contact mounting screw platin tespit vidası
contact operating link kontak çalıştırma bağlantısı
contact person temas kişi
contact person başvurulan kişi, sorumlu kişi
contact plug kontak fiş
contact point değme ucu, temas noktası, kontak noktası, distribütör, korna, konjaktör vbnin
kontakt ucu, distribütör platini
contact point air gap otomatik cereyan kesicilerde çekiç aralığı, distribütör platin aralığı
contact point bastard dikdörtgen kesitli, ince çift sıra dişli eğe (platin temizlemek için)
contact point dresser platin çekiç eğesi
contact point file platin eğesi, meme yapmış platin uçlarını temizlemeye mahus özel öğe
contact point gap distribütör platin aralığı
contact potential barrier temas potansiyeli engeli
contact potential difference temas potansiyeli farkı
contact pressure temel basıncı, taşımagerilmesi (temellerde)
contact pressure of foundation temelde taban basıncı
contact printing kontak baskı
contact rating temas derecesi (gücü)
contact ratio temas oranı, bir dişlide diş temas açısı= 360°/ (diş sayısı)
contact screw kontak vidası, platin vidası
contact spring kontak yayı, platin yayı
contact surface değme yüzeyi
contact surface temas yüzeyi
contact thermometer temas termometresi
contact tip kontak ucu
contactor kontaktör, elektrik devresini açıpkapayan anahtar
contain içermek, kapsamak, ihtiva etmek
container hap, konteyner
container depo, hazne, mahfaza, kap, kutu, sandık
container konteyner
container quantity bir kaptaki miktar
container, folder kap
container. konteyner, hazne, depo, sandık, muhafaza, kutu, hava, deniz ve kara taşımacılığında
mal nakletmede kullanılan standart boyutlardaki sandık, seyyar (hareketli) hazne
containment spray system püskürtme sistemi
contaminant bulaştırıcı, kirletici
contaminant kirletici (havayı, suyu, toprağı ya da çevrenin herhangi bir ögesini kirleten madde)
contaminant fall out kirletici birikimi
contaminate bulaştırmak, kirletmek
contaminate kirletmek, yabancı madde etkisiyle saflığını bozmak, bulaştırmak, enfekte etmek
contaminated disk virüslü disk
contaminating bulaştıran, kirleten
contamination kirlenme
contamination kirli
contamination 1. kirlilik, kirlenme; 2. yabancı kompozisyondaki kayaçların magma içinde
katılaşması
contamination path virüs bulaşma yolu
contaminative kirletici
contaminator kirletici
contemplate düşünmek, seyretmek
contemplation göz önünde bulundurma, gözlem
contemporary records güncel kayıtlar
contended access çekişmeli erişim
content muhteva, içerik, kapsam
content addressable memory ilişkisel bellek
content, air bkz. air content
content, basic water bkz. basic water content
content, moisture bkz. moisture content
content, unit water bkz. unit water content
contention çekişme
contention‐based access çekişmeli erişim
contents içindekiler, kapsam
contents, table of contents içindekiler
context bağlam, içerik
context sensitive bağlama duyarlı
context‐free bağlam duyarsız
context‐free bağlamla ilintisiz
contextual bağlamsal
contextual help bağlamsal yardım
contiguous bitişik
continent ana kara
continental 1. karasal, kıtasal 2. avrupa kıtasına ait
continental rise kıta eteği
continental shelf kıta sahanlığı
continental slope kıta yamacı
contingence bitişme, değme
contingency beklenmedik durum
contingency olasılık, ihtimal, beklenmedik
contingency measure beklenmedik durum planı
contingency plan beklenmedik durum plan
contingent beklenmeyen olay
contingent belirsiz koşullu, olasılık
contingent freight şarta göre veya gittiği yerde ödenecek navlun
continual tekrarlayarak olan
continually tekrar tekrar
continuance süreklilik
continuation sürdürme
continuation devamı olma, sürme
continuation character sürdürme damgası
continuation character sürdürme karakteri
continue devam etmek, sürdürmek, sürmek
continues handling sürekli taşıma
continuity süreklilik
continuity devamlılık
continuity condition süreklilik koşulu
continuity property süreklilik özelliği
continuous devamlı, fasılasız
continuous sürekli, mütemadi, kesintisiz
continuous arasız, sürekli
continuous beam mütemadi kiriş, sürekli kiriş
continuous brake. zincirleme fren, trenlerde bir yerdeki fren etkisinin bütün vagonlarda
görülmesi
continuous control sürekli kontrol
continuous core sürekli karot, sürekli zemin numunesi
continuous current sürekli akımı, mütemadi cereyan
continuous deformation sürekli deformasyon
continuous drive sürekli tahrik
continuous feed sürekli besleme
continuous flooring sürekli döşeme, mütemadi döşeme
continuous flow sürekli akış
continuous footing mütemadi temel, şerit temel (duvarlar ve kolonlar için), mütemadi sömel,
sürekli temel
continuous girder sürekli kiriş
continuous gradation tane dağılımında süreklilik, iyi derecelenmiş gradasyon
continuous grading tane dağılımında süreklilik, tanelerin iyi derecelendirilmesi
continuous layer sürekli tabaka, devamlı tabaka
continuous line sürekli çizgi
continuous load sürekli yük
continuous loader sürekli yükleyici
continuous map şeritvari harita
continuous mapping sürekli gönderim
continuous mili sürekli hadde, ulama hadde
continuous mixer kesintisiz çalışan karıştırıcı
continuous model sürekli değişkenli model
continuous operation sürekli işletme
continuous paper sürekli kağıt
continuous population sürekli evren
continuous proportioning plant kesiksiz çalışan tesis (değişik malzemelerin ayarlı besleyiciler
veya benzeri yollarla devamlı olarak bir oran dahilinde karıştırıldığı mekanik tesis)
continuous rib sürekli çelik iksa
continuous settlement devam eden oturma,ilerleyen oturma
continuous slab sürekli plak
continuous soil sample sürekli karot, süreklizemin numunesi
continuous soil strata sürekli zemin tabakaları
continuous span sürekli açıklık, mütemadi açıklık
continuous spectrum sürekli izge
continuous stratum sürekli tabaka, devamlı tabaka
continuous variable sürekli değişken
continuous vertical joint genişleme derzi, düşey sürekli derz, gerilme derzi
continuous voids sürekli boşluklar, boşluk kanalları
continuously reinforced concrete pave‐ment (CRCP) sürekli donatılı beton üstyapı
continuum sürey, sürekli ortam
continuum sürekli dizi
contortion burulu olma, burma, burulma, contortus
contour kontur, dış hatlar
contour çevrit
contour bir şeklin dış çizgisi
contour 1. tesviye eğrisi, eşyükselti, verilen bir baza göre eşit yükseklikleri temsil eden doğrusal
sembol;
2. kenar, cidar
contour coding çevrit kodlama
contour line eş yükselti çizgisi
contour line tesviye eğrisi, eşyükselti eğrisi, düzeç eğrisi
contour map düzeç eğrili harita, tesviye eğrili harita
contour map of the rock surface kaya yüzeyinin topoğrafyasını gösteren harita, kaya yüzeyinin
tesviye eğrili haritası
contour milling machine. çevresel haddeleme tezgahı. yerdeki cam bir göz üzerine düşen
projeksiyon yardımı ile kesicinin hareketinin operatör tarafından kontrol edildiği tezgah
contour series seat ergonomik koltuk
contour, bearing bkz. bearing contour
contour, major bkz. major contour
contour, minor bkz. minor contour
contra pref. karşı, zıt
contra‐ karşı anlamı veren ön ek
contra rotation ters dönüş
contract çekilmek
contract 1. büzmek, kısaltmak, daraltmak, hacmi azalmak (kesmede); 2. mukavele, sözleşme,
taahhüt, anlaşma
contract kontrat, sözleşme
contract agreement sözleşme protokolü
contract and included documents sözleşme ve ekleri
contract award ihalenin verilmesi
contract bond kefalet senedi, teminat mektubu
contract document ihale dökümanı
contract heating site ısıtması
contract of affreightment gemi kiralama mukavelesi
contract price ihale bedeli, sözleşme bedeli
contract tendering ihaleye çıkma
contract unit price sözleşme birim fiyatı
contract/assignment of sözleşmenin devri
contract/liquidation of sözleşmenin tasfiyesi
contract/renouncement from sözleşmeakdinden vazgeçme
contract/termination of sözleşmenin feshi
contract/turn key sözleşme/anahtar teslimi götürü bedel
contract/unit price birim fiyat sözleşme
contractant büzülen
contracted çekilmiş
contractible çekilebilir
contracting authority idare
contracting entity idare
contracting entity ihaleyi yapan idare
contracting officer ihale yetkilisi
contraction çekilme, kasılma, büzülme, daralma, küçülme, kontraksiyon
contraction joint büzülme derzi (rijit kaplamalarda sıcaklık değişmeleri veya diğer sebeplerle
oluşan daralmalar neticesinde yapının çeşitli kısımlarının büzülmesine müsaade eden ve
böylece, yüksek gerilimlerin doğmasını önleyen inşaat önlemleri)
contractor kasıcı, kısaltıcı, çekici
contractor yüklenici, müteahhit
contractual sözleşmeden doğan
contradict 1. birbirini tutmamak, çelişmek;2. yalanlamak
contradiction çelişki
contradictor çelişen
contradirectional interface karşıt yönlü arabağ
contraflexure aksi istikamette eğilme
contrained‐air katılmış hava
contralateral 1. karşı tarafla ilgili; 2. karşı taraf üzerine paralizi v.s. gösteren vücut kısmının karşı
tarafında görülen
contra‐rotating propellers aynı eksene sahip şaftlara monte edilen ortak bir yerden tahrik alan
ve zıt yönde dönen pervaneler
contra‐rotating iki şaftın zıt yönde dönmesi halinde kullanılan bir terim
contra‐rotation ters yönde dönüş
contrary ters, zıt, karşı
contrary aksi, menfi
contrary aksine, mukabil
contrast karşıtlık, kontrast
contrast ayrılık, fark, zıtlık
contrast zıtlıkları karşılaştırmak
contrast control karşıtlık ayarı
contrast enhancement karşıtlık pekiştirme
contrast range kontrast erimi
contrast stretching karşıtlığı arttırma
contrastimulant uyarıyı önleyen, uyartıyıortadan kaldıran
contrate wheel (a) birbirine dik olan iki mil arasında hareket aktarmada kullanılan dişleri dişli
yüzeyine dik olacak şekilde imal edilmiş dişli çark. (b) bir saatteki pandül maşalı dördüncü dişli
contravene ihlal etmek, aykırı davranmak
contravolitional istemsiz, irade dışı
contre‐coup etki eden kuvvetin iletilmesi sonucunda, darbenin vurulduğu yerde değil, bunun
karşıt bölümünde yaralanma veya hasar meydana gelmesi
contribute iştirak etmek, katkıda bulunmak
contribution iştirak etme
contributive iştirak eden
contributor katkıda bulunan
contributory iştirakçi
control denetim, kontrol; kumanda
control denetlemek, kontrol ‐ kumanda etmek,
control 1. kumanda, kontrol, kumanda veya kontrol mekanizması; 2. denetim, denetleme
control 1. gözlem altında tutmak, kontrol etmek;2. gözlem (deney) sonuçlarını karşılaştırmada
standart olarak kullanılan herhangi bir şey (deney hayvanı gibi)
control accounts kontrol hesapları (aynı mahiyetteki çeşitli işlerin özetlerinin kaydedildiği
defter hesabı)
control action kontrol etkisi
control advance. bakınız Piton (Helicopter)
control air fuel ratio hava oran valfi
control algorithm kontrol algoritması
control ball imleç denetim topu
control box kontrol kutusu, şarj dinamosu regülatörü
control cabin kontrol odası
control cables kontrol kabloları, kumanda kabloları
control character denetim karakteri
control clock kontrol saati
control codes denetim kodları
control contact kumanda kontağı
control desk kontrol (denetim) masası
control deviation kontrol değeri sapması
control device kontrol cihazı
control device ayarlanmış teçhizat
control element kontrol elemanı, kontrol uzvu
control engineer kontrol mühendisi
control field denetim alanı
control flow denetim akışı
control function kontrol fonksiyonu (işlevi)
control gear kumanda dişlisi, kontrol dişlisi
control grid kontrol ızgarası
control handle kumanda kolu, kontrol tutamağı
control instrument kontrol aleti
control key; ctrl key kontrol tuşu
control knob elektrikli cihazların kontrol düğmesi,ayar düğmesi
control law kontrol (denetim) kuralı
control lever kontrol leviyesi
control lever kumanda kolu, kumanda levyesi
control lever housing kumanda kolları bloğu,kumanda kollarının supap, mafsal vb tertibatının
bulunduğu mahfaza
control lever knob kumanda kolu topuzu, kol başlığı
control lever socket kumanda kolunun alt ucunun içinde hareket ettiği yuva
control loop kontrol kapalı devresi
control loop kontrol (denetim) döngüsü
control loop kontrol çemberi (kapalı devresi)
control mark kontrol işareti
control mechanic kumanda tertibatı,kontrol mekanizması
control menu denetim menüsü
control of access erişme kontrolü, girişlerin düzenlenmesi (yola komşu arazinin sahipleri veya
kullananlar veya diğer kimselerin giriş, ışık, hava veya manzara kullanma haklarının kısmen
veya tamamen bir kamu otoritesi tarafından kontrol edilmesi hali)
control of the work işin kontrolü
control panel tevzi tablosu, kontrol tablosu, kumanda tablosu, denetim masası
control point kontrol noktası
control power element kontrol cihazları tahriki
control range kontrol aralığı
control range kontrol (denetim) erimi
control ratchet kumanda mandalı
control rod kumanda kolu, kumanda çubuğu
control room kontrol odası
control sensitivity kontrol (denetim) duyarlığı
control shaft kumanda mili
control shaft coupling kumanda mili kaplini
control shaft flange kumanda mili flanşı
control signal kontrol işareti
control signal denetim sinyali
control spring kumanda yayı
control spring stud kumanda yayı saplaması
control stick kumanda levyesi
control strategy kontrol stratejisi
control strip üstyapı tabakalarında mevcut ekipmanlarla maksimum yoğunluğun denenerek elde
edilmesi ve yolun kalan kesimlerinde referans olarak kullanılması amacıyla yapılan deneme
kesimi
control survey kontrol etütü (rastgele noktaların yatay ve düşey konumlarının tespit edilmesi)
control switch kumanda anahtarı
control system kontrol (denetim) dizgesi
control systems denetim sistemleri
control theory kontrol (denetim) kuramı
control tower kontrol kulesi
control tube kontrol borusu, kumanda borusu
control unit kontrol (denetim) birimi
control valve kontrol vanası, kontrol valfi,kumanda valfi
control variable kontrol (denetim) değişkeni
control) bilgisayarlı sayısal denetim
control, humidity bkz. humidity control
control, limit bkz. limit control
controlgear kumanda tesisleri
controlied atmosphere storage belirli bir depolamanın yapılabilmesi için önceden belirlenen
belirli bir nem ve sıcaklıkta tutulan belirli bir gaz veya gazların karışımı
controllability denetlenebilirlik, yöneltilebilirlik
controllable denetlenebilir, yöneltilebilir
controllable idare edilebilir, kontrol edilebilir
controllable‐pitch propeller kanadıayarlanabilen pervane
controlled atmosphere kontrol edilen atmosfer
controlled atmosphere kontrollü çevre
controlled atmosphere furnace gaz denetimli fırın
controlled blasting kontrollü patlatma
controlled maintenance kontrollu (denetimli) bakım
controlled medium kontrollü ortam
controlled slip kontrollu (denetlenen) kayma
controlled strain test kısalma denetimli deney, deformasyon kontrollu deney
controlled stress test gerilme denetimli deney, gerilme kontrollü deney
controlled unit injector (HELU) hidrolik tahrikli, elektronik kontrollü ünite enjektörü
controlled variable kontrol edilen (denetlenen) değişken
controller kontrol kutusu
controller denetçi, kontrol eden, kontrolör
controller denetleyici
controller kumanda cihazı, otomatik kumanda veya ayar mekanizması (ışıklı işaret cihazlarının
çalışmasına kumanda eden ve bir saat sistemiyle diğer yardımcı cihazlar ihtiva eden, mahfaza
içinde komple elektrikli cihaz)
controller resistance kontrolör (denetleyici) direnci
controlling engineer kontrol mühendisi
controlling factor kontrol faktörü
controlling point mücbir nokta
control‐motor actuator kontrol (denetim)‐motorlu eyleyici
controls kumanda tertibatı
control‐section mark kontrol kesim tabelası
contuse berelemek, yaralamak, çürütmek, ezmek
contusion ezik, çürük, bere
conus (pl. coni): bkz. cone
convection konveksiyon, taşınım
convection yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması
convection current taşınım akımı
convection heat konveksiyon ısısı
convection heater konveksiyon ısıtıcısı
convection of heat ısı taşınımı
convection konveksiyon, taşıma, dolaşma, akma, aktarma, akışkanın tüm olarak taşınma
doğrultusunda hareket ettiği yayılım, taşınımdır
convectional konveksiyonel
convective konvektör
convective (adj) konvektif
convective current konvektör akım
convector konvektör, perdeli ısıtıcı. bulunulan ortamı veya havayı ısıtmak için kullanılan alttan
ve üstten hava giriş çıkışı olan çevresi kapalı ünite
convenience uygunluk, rahatlık, kolaylık
convenient uygun
convention kural, uzlaşım
convention kongre, toplantı
convention anlaşma
convention sözleşme, akit
convention gelenek
convention centers. toplanma merkezleri, buluşma merkezleri
conventional 1. normal tip, konvansiyonel;
2. geleneksel, kabul edilmiş
conventional message traffic olağan mesaj trafiği
conventional steering standart direksiyon
conventional train load itibari katar yükü
conventional true value of a quantity bir büyüklüğün uzlaşılmış gerçek değeri
conventional vehicular loading tekerlek yükü
conventional geleneksel
conventionally hardened normal şekilde sertleştirilmiş, konvansiyonel olarak sertleştirilmiş
convereion factors dönüşüm faktörü
converge bir noktada birleşmek, bir noktada birleştirmek
converge yakınsak olmak
converge, to yakınsamak
convergecne yaklaşma durumu, mesela yakına bakarken gözlerin yaklaşması
convergence yakınsama
convergence yakınsaklık
convergence ulaşma, yanaşma, bir noktada buluşma, yakınsama, yaklaşım, kapanma
convergence almost certainly oldukça kesin yakınsaklık
convergence in probability olasılıkta yakınsaklık
convergence in the mean ortalamada yakınsaklık
convergence rate yakınsama hızı
convergency yakınsaklık
convergent yakınsak
convergent paralel olmayıp birbirine yaklaşan doğrular
convergent sequence yakınsak dizi
convergent‐divergent nozzle bkz. Propelling Nozzle
conversational etkileşimli, konuşmalı
converse karşı, zıt
converse zıt, aksi, ters, karşıt
converse theorem karşıt kuramı
conversely aksine olarak
conversion çevirme, dönüştürme
conversion değişim, dönüşüm
conversion çevrilme, dönüştürme, değiştirme
conversion 1. dönüşme, değişme, çevrilme, bir maddenin başka bir madde haline dönüşmesi;2.
doğumu kolaylaştırmak amacıyla yan geliş gösteren fetüs’ü baş veya makat pozisyonuna
getirme, dolayısıyla fetüs’ün pozisyonunu değiştirme
conversion burner dönüştürülebilir (çok yakıtlı) brülör
conversion calculation dönüşüm hesapları
conversion coefficient dönüştürme katsayısı,çevrim katsayısı
conversion constant çevirme katsayısı
conversion factor dönüştürme katsayısı, çevrim katsayısı
conversion losses dönüştürme kayıpları
conversion of coordinates koordinat dönüşümü
conversion process dönüştürme işlemi
conversion ratio dönüştürme oranı
conversion table çevrim listesi, dönüştürme listesi
convert değiştirmek, dönüştürmek, çevirmek
convert değiştirmek, döndürmek, döndürülmek
convert dönme
convert, transform dönüştürmek
converter elektrik değiştirici, çevirgeç
converter değiştirici, dönüştürücü, konvertör
converter station konvertör istasyonu
converter tube konvertör lambası
converter/heliothermal dönüştürücü/güneş termik
convertibility konvertibilite (bir ulusal paranınresmi döviz piyasasında başka bir ulusalparaya
dönüştürülebilmesi)
convertible değişebilir, çevrileiblir, dönüşebilir
convertible geriye katlanabilir
convertible boiler dönüştürülebilir (çok yakıtlı) kazan
convertible bonds tahvili kabil bonolar,değiştirilebilen bonolar
convex dışbükey konveks, convexus
convex curve dışbükey eğri
convex energy function dışbükey enerji işlevi
convex glass bombeli cam
convex hull dışbükey zarf
convex lens dışbükey mercek
convex lens yakınsak mercek, ince kenarlı mercek
convex lenses dışbükey lens
convexity dışbükeylik
convexo‐concave dışbükey‐içbükey
convexo‐convex dışbükey/her iki yüzey
convexo‐plane dışbükey‐düzlem yüzey
convey götürmek, taşımak
convey taşımak, nakletmek
convey an effort bir kuvveti aktarmak, birkuvveti geçirme
conveyance taşıma
conveyance nakletme
conveyance of sludge atık çamuru taşıma
conveyer taşıyıcı
conveying bridge taşıyıcı köprü
conveying machine konveyör
conveyor taşıyıcı, taşıyıcı bant, konveyör, elevatör
conveyor belt konveyör kayışı, elevatör kayışı
conveyor chain taşıma zinciri
conveyor chain konveyör zinciri
conveyor chute sevk oluğu
conveyor drive elevatör tahrik tertibatı, konveyör tahrik dişlileri
conveyor frame konveyör şasisi
conveyor roll bearing konveyör makara yatağı
conveyor scale konveyör kantarı
conveyor screws konveyör helezonu
conveyor bkz. Apron Conveyor, Band Conveyor, Bucket Conveyor, ChainConveyor, Drag
Conveyor, Gravity Conveyor, Pneumatic Conveyor, Pneumatic Tube Conveyor, Roller Conveyor,
Vibrating Conveyor
convict hükümlü, mahkum, mahkum etmek, suçlu bulmak
convolution evrişim
convolution integral evrişim tümlevi
convolve, to evriştirmek
convoy conditions konvoy gidişi (taşıtların evvelce tespit edilmiş kurallara bağlı olarak gidişi)
convulse çırpınma hasıl etmek
cooker ocak
cool soğumak, soğutmak
cool serin
cool down soğuyup sıcaklığını kaybetme
cool storage soğuk depo
coolant soğutucu madde
coolant soğutucu akışkan
coolant soğutucu, soğutma sıvısı, soğutma gazı
coolant soğutucu, serinletici, (a) bir makinayı veya motoru soğutmada kullanılan akışkan veya
gaz. (b) bir iş takımının iş parçasını kesmesi esnasında kullanılan soğutucu akışkan
coolants secondary ikinci dereceden soğutucu akışkan
cooled air soğutulmuş hava
cooler battery soğutucu batarya
cooler soğutucu, serinletici
coolers liquil soğutucu akışkanı
coolers storage günlük parekente gıda depolama için kullanılan soğutucu
cooley’s anemia akdeniz anemisi, çocuklarda görülür
cooling soğuma, soğutma
cooling agent soğutma maddesi, soğutucu madde
cooling air soğutma havası
cooling aparatus soğutma cihazı
cooling capacity soğutma kapasitesi
cooling coil soğutma serpantini
cooling curve soğutma eğrisi
cooling degree day soğutma derece günü
cooling down soğutma aralığı
cooling down soğutma
cooling effect soğutma etkisi
cooling effect ratio soğutma etkisi oranı
cooling efficiency ratio soğutma verimi oranı
cooling element soğutma elemanı
cooling fan soğutma fanı
cooling fill soğutma dolgusu
cooling fin soğutma kanatcığı, soğutma pervanesi
cooling jacket soğutma ceketi
cooling liquid soğutma sıvısı
cooling load soğutma yükü. belirli bir birim zamanda soğutucu mekanizma tarafından belirli bir
sistemden atılan toplam enerji miktarı. bu miktar insan, makine ve işlemin ürettiği ısı miktarı ile
soğutucu mekanizma ile ilgili olmayan, sisteme giren ısı akışı toplamına
cooling loss soğutma kaybı
cooling medium soğutucu akışkan
cooling plant soğutma tesisi
cooling radiator soğutucu radyatör
cooling range soğutma aralığı
cooling rate soğutma hızı
cooling surface soğutma yüzeyi
cooling system soğutma sistemi, motorun soğutma tertibatı
cooling system drain soğutma sisteminin temizlemek için kullanılan maddenin boşaltılması
cooling system drain cock soğutma sisteminin boşaltma musluğu
cooling system expansion plug soğutma sistemi genleşme tapası (donma dolayısıyla motor
bloğunun çatlama tehlikesini önlemek için motora konulan ve donup genişleme halinde
kendiliğinden fırlayan madeni tapalar)
cooling system filler neck radyatör su doldurma ağzı
cooling system. soğutma sistemi,soğutma tertibatı
cooling tower filling soğutma kulesi dolgu malzemesi
cooling tower fogging soğutma kulesi sisi
cooling tower plume soğutma kulesinin buhar emisyonu
cooling tower soğutma kulesi: kule şeklinde atmosferik bir havanın direk temasla sıcak suyu
soğuttuğu cihaz
cooling tower/dry soğutma kulesi/kuru
cooling tower/wet soğutma kulesi/buharlaşmalı
cooling tunnel soğutma tüneli
cooling unit soğutma ünitesi, soğutucu
cooling unit soğutma birimi
cooling water soğutma suyu
cooling soğutma, serinletme, soğuma, serinlenme. radioaktifliği istenen bir seviyeye
azalıncayakadar radioaktifliği yüksek bir malzemeyi kendihaline bırakmak
cooper loading katar yükü
cooperate beraber çalışmak, işbirliği yapmak
cooperation işbirliği
cooperative kooperatif
cooperative işbirliğine ait
cooperative işbirlikçi, işbirlikli
cooperative processing imeceli işleme, işbirlikli işlem
cooperator işbirliği yapan
coordinate eşgüdümlemek, eşgüdüm sağlama
coordinate konaç
coordinate düzenlemek, koordine etmek
coordinate koordinat, bir noktanın x, y, zeksenindeki konumu
coordinate axis koordinat ekseni
coordinate grid koordinat ağı
coordinate summary chart koordinat özet çizelgesi
coordinate system koordinat sistemi
coordinate transformation koordinat dönüşümü
coordinate transformation konaç (koordinat) dönüşümü
coordinate, to eşgüdümlemek
coordinated eş güdümlü
coordinated control koordine çalışma, ışıklı işaret cihazlarının beraber çalışması, bağlı çalışma
coordinated control sytem koordine çalışma sistemi, ışıklı işaret cihazlarını beraber çalıştıran
bağlı çalışma sistemi (yakın kavşaklardaki ışıklı işaret cihazlarının, belli karşılıklı etkilerle bazı
yönlerdeki hareketleri kolaylaştıracak şekilde beraber çalıştırılması)
co‐ordinated design koordine edilmiş tasarım
coordinates konaçlar, koordinatlar
coordinates, approximate bkz. approxi‐mate coordinates
coordinates, cartesian bkz. cartesian coordinates
coordinates, computation of bkz. computation of coordinates
coordinates, conversion of bkz. conversion of coordinates
coordinates, equatorial bkz. equatorial coordinates
coordinates, geographic bkz. geographic coordinates
coordinates, horizontal bkz. horizontal coordinates
coordinates, image bkz. image coordi‐nates
coordinates, list of bkz. list of coordi‐nates
coordinates, mean bkz. mean coordina‐tes
coordinates, measurement of bkz. mea‐surement of coordinates
coordinates, origin of bkz. origin of coordinates
coordinates, picture bkz. picture coordi‐nates
coordinates, polar bkz. polar coordinates
coordinates, rectangular bkz. rectan‐gular coordinates
coordinates, spatial bkz. spatial coordi‐nates
coordinates, spherical bkz. spherical coordinates
coordinates, system of bkz. system of coordinates
coordinates, terrestrial bkz. terrestrial coordinates
coordination eşgüdüm
coordination koordinasyon, düzenleme, birlikte uyumlu çalışma düzeni sağlama
coordination tutarlılık
coordination eşgüdüm, koordinasyon
co‐ordination uyum içinde cerayan eden hareket
coordinative işbirliği yapan
coordinator eşgüdümleyici, eşgüdümcü
COP (see coefficient of performance) performans katsayısı
coping harpuşta,duvar semeri
coping cornice duvar saçağı kornişi
coplanar eş düzlemli
coplanar düzlemdeş
coplanar eş düzlemsel
copper bakır, cu sembolü ile bilinen, atom no:29 ve atom ağırlığı: 63.54 olan kimyasal element
copper bakır kaplamak
copper nail bakır çivi
copper oxide bakır oksidi
copper pipe bakır boru
copper pipe (tube) bakır boru
copper plating bakır tabaka
copper plating korozyonu azaltmak için birmaddeyi elektrolitik işlem yolu ile bakır ile kaplamak.
bakır kaplama
copper rivet bakır perçin
copper shavings bakır talaşı
copper sulphate bakır sülfat, göz taşı
copper tube bakır boru (yakıt, hidrolik, fren sıvısı,hava vb için)
copper washer bakır rondela, bakır pul (oynayıp gevşememesi için iki kontra vidası arasına
konan, yumuşak bakır pul)
copper, tin coated bkz. tin coated copper
copper‐alloy steel bakır alaşımlı çelik
copperas demir sülfatı, zaç
coppering bakırlaşma
coppersmith bakırcı, kazancı
coprocessing birlikte işleme
co‐processor yardımcı işlemci
copy kopya
copy kopyalamak
copy örnek, suret
copy kopya çıkartmak,kopyalamak
copy file dosya kopyalamak (bilgisayarda)
copy protected kopyalanmaya korunmuş
copy protected program kopyalanmayakorunmuş program
copy protection kopya koruması
copying carriage kopyalama tezgahında kopyalanacak model etrafında hareket eden kısım
copying machine kopyalama makinası, fotokopi makinası
copying machine kopyalama tezgahı,kopyalama makinası
copyright telif hakkı
coral mercan
corbel dirsek
corbestos korbestos
cord iple bağlamak
cord fitil
cord 1. ip, sicim; 2. şerit, kablo, kordon, kaytan, enstalasyon kablosu
cord kiriş, veter, tel, ip, kordon, chorda, tendo
cord tel
cord fabric kord bezi
cord packing fitil salmastra
cordage kordon
cordless kordonsuz
cordless modem radyo modemi, telsiz modem
cordon kordon (bir trafik etüdü için belli bir bölgeyi tamamen çevreleyen itibari çizgi)
core çekirdek, damar (kablo)
core iç kalıp, maça
core 1. karot, karot numunesi, çekirdek, çekirdek numunesi, göbek kısmı, iç kısmı; 2. göbek, orta,
göbek parçası, maça parçası, radyatör peteği, bobin göbeği;3. baraj çekirdeği
core area çekirdek alanı
core barrel karot silindiri, karotiyer, karot tüpü
core boring karot sondajı, karotlu sondaj
core cutter karot kesicisi
core drill rig karot sondaj takımı
core drilling çift boru ile sondaj
core flooding system çekirdek soğutmadaldırma yöntemi
core hole dökümde maça kumunu çıkarma deliği
core memory çekirdek bellek
core of a section bir kesidin çekirdeği
core record ana kayıt, ana kütük
core record sondaj cetveli, sondaj kesiti, sondaj logu
core sample çekirdek numunesi, karot, karot numunesi
core sand döküm kumu, maça kumu
core section petek dilimi (radyatörde)
core spacer radyatör peteği ara parçası
core spray system çekirdek soğutmapüskürtme yöntemi
core stiffener radyatör peteği tespit plakası
core taker numune alıcı, numune kaşığı
core wall çekirdek duvarı
corequisite yankoşul, yanister
coresident birlikte yerleşik
co‐resident birlikte yerleşik
core‐type dam geçirimsiz çekirdek baraj
corf küçük madenci vagonu
coring karotiyer ile numune alma, sondaj tüpüyle numune alma
coring equipment karotlu sondaj ekipmanı
cork mantarla kapatmak
cork mantar, mantar levhadan conta malzemesi
cork mantar, tapa
cork composition sheet mantar levha
cork float mantar mala, mantar şamandıra
cork gasket mantar conta
cork plate mantar levha
cork screw tirbuşon
cork washer boru ve delik ağızlarına konan ve sızmayı önleyen mantar ve ortası delik pul
corkboard mantar plaka
corkboard thermal insulation mantar plakalı ısı yalıtımı
corkscrew tirbuşon
corliss valve hareketi eksantrik bir plak‐ krank tarafından kontrol edilen bir buhar türbininin
buhar emiş veya egzozunu sağlayan salınımlı dönel valf
corn 1. nasır, klavus; 2. boynuz, callum cornu(s)
corn mısır
corner dirsek (dalga kılavuzu), köşe
corner köşe oluşturmak, köşeli yapmak
corner burner köşe tipi brülör
corner chisel domuz tırnağı keski, tırnak keskisi
corner clamp marangoz mengenesi
corner detection köşe sezimi
corner file üç köşeli eğe
corner fitting köşe bağlantısı
corner frequency köşe sıklığı
corner post köşe direği
corner reflector köşeli yansıtıcı
corner rounding yuvarlak köşe açmak,köşeyi yuvarlatmak
corner valve köşe vanası
cornered köşeli
cornering viraj alma
cornerstone mihenk taşı
cornerwise çapraz
cornice korniş, duvar saçağı kornişi, pervaz
corniculum küçük boynuz, boynuzcuk
cornish engine genellikle tek yönlü,son zamanlarda çift yönlü, hareket eden büyük çubuk tipli
pompa
cornish valve çift vuruştu valf
cornu (pl. cornua) 1. boynuz; 2. boynuzsu çıkıntı
cornual boynuza ait
cornucopia boynuz anten
corollary sonuç
corollary theorem sonuç teoremi
coronoid 1. çengel, kanca, gaga, coronides; 2. gagamsı, çengelsi, coronoideus
corporate tüzel, şirketleşmiş, ortaklığa ait
corporate anonim şirkete ait
corporation anonim şirket, tüzel kişi
corporation tax kurumlar vergisi, kurum kazançları üzerinden alınan vergi
corpuscule parçacık
correct doğru, düzeltmek, doğrultmak, arızayı gidermek
correct tam
correct ignition timing avans‐rötarın tam ayarı, ateşlemenin tam zamanında olmasını ayarlama
correct setting tam ayar
correct timing doğru avans‐rötar ayarı
correctant bkz. corrective
corrected düzeltilmiş
corrected consumption düzeltilmiş tüketim
corrected effective temperature düzeltilmişefektif sıcaklık
corrected result düzeltilmiş sonuç
corrected value düzeltilmiş değer
correcting unit düzeltici birim
correcting variable düzeltme faktörü
correcting variable düzeltme değişkeni
correction 1. arızanın giderilmesi;2. düzeltme, doğrultma
correction curve düzeltme eğrisi
correction factor düzeltme değeri, düzeltme katsayısı
correction of curvature küresellik düzeltmesi
correction of the distortion bükülme düzeltmesi
correction range düzeltme erimi
correction signal düzeltme sinyali
corrective 1. düzeltici, uygun hale getirici, 2. bir ilacın hoşa gitmeyen tadını, kokusunu veya
rengini düzeltici madde, diğer bir ilacın zararlı etkisini ortadan kaldıran ilaç
corrective maintenance düzeltme amaçlı bakım
corrective maintenance düzeltici (önleyici) bakım
corrective maintenance onarıcı bakım
correctness doğruluk, düzgünlük
correlate karşılıklı bağ kurmak
correlate ilinti kurmak, ilintilendirmek
correlate bağlı olma
correlation bağ, karşılıklı bağlantı,korelasyon, deneştirme
correlation coefficient ilinti katsayısı
correlation matrix ilinti matrisi
correlation receiver ilintili alıcı
correlation, formula ilinti
correspond karşılık gelmek
correspond uymak, uygun gelmek, denk gelmek
correspondence birbiriyle uyuşma, birbirine uygunluk, birbirini karşılama
correspondence mektuplaşma, yazışma
correspondence yazışma
correspondence eşleme
correspondent karşılıklı
correspondent muhabir, karşılıklı
correspondent bank muhabir banka
corresponding ilişkin
corresponding uygun gelen, karşılayan, yerini alan
corresponding stress ilgili gerilme
correspondingly karşılık olarak
corridor koridor (topoğrafik yapısı, çevre durumu, trafik koşulları ve diğer bazı özellikleri,
ulaştırma amacı ile incelenip değerlendirilen ve iki ucu belirli olan arazi şeridi)
corridor design güzergah koridoru tasarımı
corridor layout koridorun yerleşme düzeni
corrode çürümek, çürütmek, paslandırmak, paslanmak
corrode, to yenime uğramak
corrosion pas, asit etkisi ile aşınma, korozyon
corrosion paslanma, çürüme
corrosion yenim
corrosion pas
corrosion pas etkisiyle aşınma, korozyon
corrosion allowance pas payı
corrosion inhibitor paslanma önleyici madde
corrosion inhibitor pas önleyici
corrosion prevention pas önleme
corrosion protection paslanmaya karşı koruma
corrosion protection pasa karşı koruma
corrosion resistant pasa dayanıklı
corrosion resistant korozyona dayanıklı
corrosion resistor korozyon filtresi
corrosion resistorf korozyon filtresi
corrosion korozyon. hareketsiz veya hareketli cisimlerin kimyasal aşınması, metal veya
alaşımların oksidasyon veya kimyasal etkileşim sonucu yavaşça tahribatı
corrosion‐resistant (adj) paslanmaya dayanıklı
corrosion‐resistant steel paslanmaya dayanıklı çelik
corrosive çürütücü, paslandırıcı
corrosive kimyasal aşındırıcı
corrosive yenime yol açan
corrosive yakıcı, çürütücü, aşındırıcı
corrosive çürütücü, yenitgen, paslanan, paslandırıcı
corrosive (adj) paslandırıcı, aşındırıcı
corrosive attacking matter in the ground and in liquids sıvalarda ve temel zeminde zararlı
maddeler
corrugate oluklu yapmak
corrugated oluklu, ondüle
corrugated baklava biçiminde
corrugated bend körüklü boru (yay şeklinde)
corrugated culvert pipe oluklu boru menfezi
corrugated elbow dirsek şeklinde spiral boru
corrugated expansion joint körüklü bağlantı
corrugated iron sheet oluklu saç
corrugated metal ondüle saç, oluklu saç
corrugated metal beam guardrail oluklu metal otokorkuluk
corrugated metal culvert pipe oluklu metal boru menfez
corrugated paper ambalajda kullanılan oluklu kağıt
corrugated pipe oluklu saç boru, oluklu saç menfez
corrugated sheet metal oluklu sac
corrugation oluklu
corrugation üstyapıdaki dalgalanma şeklindeki bozulmalar, ondülasyon (yol üzerinde trafiğin
akışına göre enine doğrultuda oluşan ve aralıkları hemen hemen eşit olan belirli şekilde dalgaya
benzeyen yüzey deformasyonu)
corrupted bozuk; virüslü
corruption, degradation bozulma
corundum korendon (zımpara malzemesi)
corundum zımpara
cosecant kosekant
cosine kosinüs
cosmic evrensel, kozmik
cosmic noise kozmik gürültü
cosmo‐ evren anlamı veren birleştirici
cosmogony evren doğumu
cosmology evren bilimi, kozmoloji
cosmos evren, kozmos
cost gider
cost maliyet
cost fiyat çıkartmak
cost and fright (CF) mal bedeli ve navlun
cost fiyat, masraf, ücret, maliyet, mal bedeli
cost (o) pref. kaburga
cost (s) gider (ler)
cost accounting maliyet muhasebesi
cost analysis maliyet analizi
cost and freight (C and F) mal bedeli ve navlun
cost estimate maliyet tahmini, keşif bedeli
cost estimate sheet keşif özeti cetveli
cost estimation maliyet tahmini
cost for freight nakliye masrafları
cost function maliyet fonksiyonu
cost functional maliyet işlevsisi
cost in use işletme giderleri
cost insurance and freight (CIF) bedel, sigorta ve navlun giderleri toplamı
cost insurance freight and interest (CIF and I) mal bedeli, sigorta, navlun ve faiz giderleri toplamı
cost of export packing ihracat ambalajı masrafı
cost of production üretim maliyetleri
cost plus fee maliyet artı kar, masraf artı ücretler
cost price maliyet fiyatı
cost ratio maliyet oranı
cost statement maliyet beyanı, masraf beyanı
cost system accounting maliyet hesabı, maliyet muhasebesi
cost, insurance, fright (CIF) mal bedeli, sigorta, navlun
cost, low bkz. low cost
cost maliyet, para, değer, fiyat, bedel, paha, mal almak, kıymette olmak
cost/marginal marjinal maliyet
cost/net net maliyet
cost/opportunity fırsat maliyeti
cost‐based pricing maliyete dayalı ücretlendirme
cost‐benefit analysis fayda‐maliyet analizi (alternatif programların yatırım projelerinin
etkinliğini sınama ve geliştirilmesi amacıyla potansiyel faydaları ve olası maliyetleri açısından
değerlendirmesine yönelik analiz yöntemi tekniklerden biri)
cost‐effective maliyet etkin, uygun maliyetli
cost‐effective analysis maliyet etken analiz
cost‐effectiveness maliyet etkinliği (maliyet‐fayda, ekonomik analiz yöntemlerinden bir tanesi)
cost‐effectiveness analysis maliyet etkinliği analizi (belirlenmiş bir amaca ulaşmak için mevcut
olasılıkların maaliyetlerinin karşılaştırılması ve her bir olasılığın dolaylı ya da dolaysız tüm
maaliyetleri göz önüne alınarak toplam maliyeti en düşük olanın seçilmesi)
costing fiyat çıkartma
costs for sea‐freight deniz navlunu masrafları
cotangent kotanjant
cotree tümler‐ağaç
cottar kama
cotter tırnak (mekanik)
cotter kama, supap tırnağı
cotter kama, kopilya
cotter key maşalı pim, maşalı çivi, maşalı kama, kopilya
cotter pin kopilya
cotter pin maşalı pim, maşalı çivi, kopilya
cotter way kamanın girmesi için mil üzerinde açılan kanal, yiv
cotter kama.sığıl,çapraz kama.siğil kaması
cotter‐pin (split‐pin) maşalı çivi,maşa kopilya
cotton pamuk
cotton covered pamuk izoleli, pamuk kaplı
cotton covered magnet wire pamuk izoleli bobin teli
cotton film with cotton pamuk üzerine pamuk izoleli
cotton thread cartridge bobin halinde kaba pamuk ipliğinden yapılmış filtre elemanı (göbeği)
cotton waste üstüpü, kırpıntı, kırpıntı pamuk ipliği
cotton‐duck fabric pamuk kanavice dokuma
coulomb (c) elektrik yük birimi. 1 saniyede 1 amper akım tarafından iletilen elektrik miktarı
coulomb damping coulomb sönümü. hareketi engelleyen kuwet şiddetinin sabit olduğu sönüm
coulombmetry kulombmetri
coulometer (elektriksel) yükölçer
coulometry kulometri, kulomb ölçme
coumarin tat vermek için kullanılan renksiz, prizmatik billurlar (C9H6O2)
council of engineering institutions bkz. engineering institutions, council
count hesap etmek
count sayılmak, saymak
countable sayılabilir
countably infinite sayılabilir sonsuz
countdown geri sayım
counter 1. sayaç; 2. tezgah, banko; 3. zıt, kontra, karşı
counter aksine, karşı
counter karşı koymak
counter (revolution counter) sayıcı, bir makinenin yaptığı işlem sayısı veya bir şaftın devir
sayısını kaydeden cihaz
counter balance karşı denge
counter balancing statik balans
counter bore havşa
counter check tekrar (sonradan) kontrol
counter clockwise saatin ters yönünde
counter clockwise saat yönünün tersi
counter clockwise (ccw) saat yönünün tersine
counter coil döndürme düzeni
counter decoder sayaçlı kod çözücü
counter drive yürürlükteki sürücü
counter driving gear karşıt döndürme dişlisi
counter flange karşı flanş
counter flow ters akış
counter flow circulation ters akış sirkülasyonu
counter flow heat exchanger ters akışlı ısı eşanjörü
counter gear cluster şanzıman grup dişlisi
counter guarantee kontragaranti
counter measure sayaç ölçümü
counter pressure of earth pasif toprak basıncı
counter pulse sayaç darbesi
counter rotation nokta dönüşü
counter slope ters eğim
counter voltage karşı voltaj
counterbalance dengelemek, karşı denge
counterbalancing weight denge temin etmek için ilave eden ağırlık, denge
counter‐beam lighting system zıt yönlü aydınlatma
counterbore yuva, ağız, havşa
counterbore 1. tersinden delinmiş; 2. havşa matkabı
counterboring havşa deliği açmak
counterbrace çapraz gergi
countercheck tekrar kontrol
counterclockwise saatin aksi yönde, sola
counterexample karşı örnek
counterflow ters akış
counterfoil waybill dipkoçanlı irsaliye
counterfort duvar payandası, payanda, destek
countergear hız kutusu ara mili dişlisi, karşılık dişlisi
counterlane geliş yolu, ters akış yolu
countermeasure karşı önlem
counterpart racks eş çalıştığı dişliye dişleri tam uyum sağlayan krameyer
counterpoise konturpua, eş ağırlık
counterpoise denge ağırlığı
counterpoise bridge köprülü krenlerdedengeleme ağırlığı
counterpoise weight. dengeleme ağırlığı
counterpoising statik denge
counterpoison diğer zehiri etkisiz hale getirmek üzere kullanılan zehir
counter‐rotating propellers bir gemide aynı şaft üzerinde olmayıp zıt yönde dönen bir çift
pervane
countershaft hız kutusu ara mili, karşılık mili, grup dişlisi mili
countershaft bearing hız kutusu ara mili yatağı
countershaft cone pulley avara kasnak (basamaklı)
countershaft aramil, avaramil. tahrik eden ve tahrik olan şaftlar arasına büyük hız oranının
istendiği veya birleşmenin güç olduğu durumlarda yerleştirilen aramil
countersink havşa açmak, vida perçin veya civata başının oturması için deliğin ağzını koni
şeklinde genişletmek, havşa
countersinking tool havşa matkabı
countersinking (a) havsa açmak, (b) havşalı yere oturtmak
counterslope ters eğim
countersunk gömme
countersunk gömme başlı
countersunk havşalı
countersunk head havsa başı, gömme baş
countersunk screw havşa başlı vida
countertype aksi tip
countervail aynı kuvvetle karşı koymak
counterweight kontrpua, karşı ağırlık, bir taraftaki ağırlığı dengelemek için karşılığına konan
ağırlık, krank denge ağırlıkları, krank mili yanakları
counterweight frame karşı ağırlık şasesi
counterwoight dengeleme ağırlığı
counting sayma, sayış
counting efficiency sayma verimliliği
countless sayısız
country ülke, memleket
country code ülke kodu
country of origin menşe ülke
countryside kır, kırsal bölge
couple çift halinde birleştirmek
couple kavratmak
couple çift, kuple, bağ, güç çifti, birleşme, kavrama, birleştirmek, eklemek, çiftlemek
couple eş, çift
coupled akuple
coupled wheels bileşik tekerlek. bir kolla birbirlenne bağlı lokomotif tekerlekleri
coupler bağlayıcı, birleştirici
coupler bağlantı, kaplin, kavrama
coupler bağlama
coupler kaplin
coupler pin bağlama pimi
coupling bağlantı, kaplin, kavrama
coupling kaplin
coupling kavrama, bağlantı
coupling kavrama, kavrama tertibatı, kaplin, manşon, bağlama, birleştirme
coupling bolt kavrama cıvatası
coupling capacitor bağlaşım sığacı
coupling case kavrama kovanı
coupling chain kavrama zinciri
coupling coil kavrama bobini
coupling disc kavrama diski, kavrama levhası
coupling flange kavrama plakası, kavrama flanşı
coupling fork kavrama çatalı
coupling function bağlaşım işlevi
coupling gear kavrama dişlisi
coupling head hortum bağlama başlığı
coupling in parallel paralel bağlama
coupling in parallel paralel bağlantı
coupling in series seri bağlantı
coupling in series seri bağlama
coupling lever kavrama kolu
coupling link kavramalı bağlantı
coupling loss bağlaşım yitimi
coupling nut kavrama somunu
coupling plug bağlantı fişi
coupling resistance kavrama direnci
coupling rod kavrama çubuğu
coupling rod kavrama mili
coupling rod beraber çalışan krankları birleştiren kol, biyel kolu
coupling shaft kavrama mili
coupling sleeve kavrama kovanı
coupling sleeve bağlantı manşonu (mufu)
coupling spring kavrama yayı
coupling washer kavrama rondelası
coupling, double‐slider bkz. oldham coupling
coupling (a) iki aracı birbirine bağlayan alet. (b) sağ ve sol yönlü bir vida ile bağlanan iki
uzuvdan oluşan tren vagonları bağlantı aleti
coupte eş kuvvet çifti
course 1. tabaka 2. ders dizisi, kurs 3. bir şeyin izlediği yol, gidiş yolu
course yarışmak
course hareket
course rota, yön
course aggregate kaba agrega
course indicator rota göstergesi
course, base bkz. base course
course, bedding bkz. bedding course
course, wearing bkz. wearing course
courseware eğitim yazılımı
court mahkeme, adliye
court bailiff’s office icra dairesi
court of commerce ticaret mahkemesi
court resolution mahkeme kararı
courtyard avlu
coutersinking havşa açma, perçin başını gömme
couterwedge büyük kuvvet binen dişlileri karşılıklı iki kama ile tutturma, karşı kama, mukabil
tespit kaması
couveuse yenidoğan’ın özellikle erken doğmuş bebeğin konulduğu inkübatör, küvez
covariance ortak değişinti
covariance matrix ortak değişinti matrisi
covenant akit, ahit, sözleşme, mukavele
covenant anlaşmaya girmek
cover kapak, muhafaza
cover 1. kapak, örtü, örtmek, kapamak, kapsamak, kaplamak; 2. pas payı
cover (of a gate valve) başlık, kapak. sürgülüvana kapağı
cover aggragate sathi kaplama ag‐regası
cover cam kapak eksantriği
cover extractor kapak tırnak yayı
cover gasket kapak contası
cover page kapak sayfası
cover plate başlık levhası, kapak plakası
cover slab tesviye betonu
coverage kapsam, kapsam miktarı
coverage kaplama alanı, kapsama alanı
coverage area kaplam alanı
coverage diagram kaplam çizeneği
coveralls tulum
covered tank üstü kapalı hazne, depo
covering örtülme, kapatılma, örtü, kaplama
covering canvas branda bezi
cowburn valve ölü ağırlık emniyet valfi
cowl borda, arabanın ön camının alt tarafı, göstergelerin bulunduğu levha
cowl baca şapkası
cowl kaporta, kapak, örtü, kaput
cowl hood lacing borda‐kaput arası fitili
cowl hood protector strip borda kaput arası fitili
cowl outside finish moulding borda yan nikelaj çubuğu
cowl panel borda, göstergelerin bulunduğu levha
cowl panel drip yağmur suyunun ön camdan içeriye girmesini önleyen kanalcık
cowl vent drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları sürücü mahalline
girmeden dışarıya atan küçük boru
cowl ventilator ön camın ön tarafındaki ufakhava kapağı, bordaya hava veren tertibat, sürücü
mahalli havalandırıcısı
cowl ventilator drain tube kaput üstündeki hava kapakçığından giren suları şoför mahalline
girmeden dışarıya atan küçük boru
cowl ventilator lid kaput üstündeki hava kapakçığı
cowl ventilator ratchet kaput üstündeki hava kapakçığının mandalı
cowl ventilator weatherstrip kaput üstündeki hava kapakçığının fitili
cowling uçak motor kapağı
cowling otomobil veya kamyonun iç kaplaması
CPT bkz. conic penetration test
CPU merkezi işlem birimi
CPU (see central processor unit) merkezi işlem birimi
crab araba
crab mekanik kriko, dişli kriko
crab (crab winch) vinç, ırgat, kuyu çıkrığı, vargel, köprücük demiri, kriko, trifon, araba okbaşı
demiri
crab traversing araba hızı sınırlayıcı
crack çatlak, yarık, yırtık, fisür, çatlaklar meydana getirmek, yarılmak
crack çatlamak, çatlatmak, yarılmak, yarmak
crack length çatlama, yarılma uzunluğu
crack load çatlama yükü
crack propagation çatlak yayılımı
crack relief layer çatlağın bir üst tabakaya yansımasını önleyici, geciktirici tabaka
crack sealing yol üstyapısındaki çatlakların bitümlü bağlayıcı malzeme ile doldurulması
crack water çatlak suyu
crack width çatlak genişliği
crack, alligator bkz. alligator crack
crack, hair bkz. hair crack
crack, surface bkz. surface crack
crack/hair kılcal çatlak
crackage çatlama, yarılma
cracked gas ayrışım gazı
cracked gasoline ham petrol benzini, ayırma benzini
cracked residue ayrışım petrol artığı
cracker şifre güvenliğini delici
cracking 1. çatlama, yarılma, fisür oluşumu; 2. kraking (organik bileşiklerin genellikle petrol
yağlarının ısı etkisi ile bozularak daha düşük molekül ağırlıklı türevlere dönüşmesi)
cracking ayrışım, ayrıştırma
cracking moment çatlama momenti
cracking of oils yağların krakingi (genellikle petrol yağları, şeyl veya kömür orijinli organik
bileşiklerin ısı ile ayrışması)
cracking pressure açılma basıncı
cracking pressure açma basıncı
cracking resistance çatlama direnci
cracking/catalytic ayrıştırma/katalitik
cracking/steam ayrıştırma/buharlaşmalı
cracking/thermal ayrıştırma/termik
crackle çıtırtı
crackle çatırdamak
crackling çatırdama
cracks due to settlement oturmanın sebepolduğu çatlaklar
cracks due to shearing forces kesme kuvvetlerinin sebep olduğu çatlaklar
cracks, formation of bkz. formation of cracks
cracks, small bkz. small cracks
cradle beşik, kızak, askı kuşağı, şasiye asılı tutmaya yarayan şerit çember
cradle clamp askı tespit mandalı
cradle strap askı kuşağı
craft tekne
craft 1. motorlu deniz vasıtası, tekne, gemi; 2. zanaat, el sanatı, hüner, marifet
craft trades el sanatları
craftsman sanatkar, usta işçi
craftsman sanatkar, zanaatkar
cramp kenetlemek
cramp kenet
cramp iron kenet demiri, tespit ve takviye parçası, tespit parçası
crampon sapan, çengel sapanı, kargaburnu,buz mahmuzu
crandall taşçı çekici
crane vinçle taşımak
crane vinç, kran, maçuna, sifon
crane arm kren kolu
crane arm vinç kolu
crane boom vinçin kaldırma kolu, vinç bumu
crane bridge kren köprüsü
crane girder kren putreli
crane hook vinç kancası
crane hook vinç kancası,vinç çengeli, kren kancası
crane ladle kren kepçesi
crane man kren operatörü
crane post vinç direği
crane post vinç kaldırma kolu, vinç bumu
crane post kollu vincin ana direği
crane rail kren rayı
crane rail wheel kren tekerleği
crane runway kren yürüme yolu
crane shovel kren kepçesi
crane stability kren dengesi
crane travel mechanism yürütme mekanizması
crane trolley kren arabası
crane/balance vinç/karşı ağırlıklı
crane/breakdown vinç/kurtarıcı vinç
crane/bridge vinç/köprülü
crane/cantilever vinç/konsol
crane/cantilever vinç/ankastre
crane/derrick vinç/kuleli
crane/floating vinç/dubalı
crane/gantry vinç/ayaklı
crane/gantry vinç/raylı
crane/goliath vinç/köprülü
crane/jib vinç/kollu
crane/mobile vinç/seyyar
crane/overhead vinç/köprülü
crane/tower vinç/kule
crane/traveling vinç/hareketli
crane/wharf vinci/liman
crank krank, marş
crank krank, dirsekli kol, motoru elle çalıştırma kolu, motoru elle çevirmek
crank angle krank hareketi açısı
crank arm krank kolu
crank arm bearing krank kolu yatağı
crank bearing krank yatağı
crank circle (crank path) krank muylusu merkezi hareket yörüngesi
crank handle çevirme kolu
crank pin biyel kolu muylusu, krank mili üzerinde biyel kolunun geçtiği kısım, krank milinin
biyel kolu yatağı, ana milinin piston kolu başı, yatak mihveri
crank pin krank muylusu
crank throw krank yarıçapı
crank up motoru kolla çevirerek çalıştırma, kol atma
crank web krank kolu, krank yanağı
crank krank kolu
crankcase krank kutusu
crankcase karter basıncı
crankcase motorun alt bloğu, krank milininbulunduğu kısım
crankcase karter
crankcase breather karter havalandırıcısı
crankcase breather pipe karter havalandırma borusu
crankcase breathing karter havalandırma düzeni
crankcase cap screw blok üzerindeki cıvatalar
crankcase cap screw holes blok üzerindekicıvata delikleri
crankcase deck motor bloğu yüzeyi
crankcase drain plug karter boşaltma tapası
crankcase guard karter muhafazası
crankcase oil pan krank yatağı karteri
crankcase oil pan guard krank yatağı karter mahfazası
crankcase oil seal krank mili boğaz keçesi
crankcase ventilation karter havalandırma tertibatı
crankcase ventilator metering valve kartere emilen temiz hava miktarını ölçülü olarak sevk eden
valf
crankcase ventilator outlet pipe karter havalandırıcısı çıkış borusu
crankcase krank muhafazası, krank karteri
cranking motoru kolla çevirme
cranking motor hareket motoru, marş motoru,starter motoru
cranking motor solenoid marş motoru solenoidi
cranking motor switch marş düğmesi
cranking. kesme takımının kesme kenarıarkasındaki oyuk
crankpin krank pimi, perno
crankshaft krank mili, motorun pistonlarına hareket veren dirsekli mil
crankshaft bearing krank mili yatağı
crankshaft bearing cap krank mili yatak başlığı
crankshaft bushing krank mili burcu
crankshaft end play krank mili uç oynama payı
crankshaft end seal krank mili uç keçesi, krank mili boğaz yağ keçesi
crankshaft flange krank mili tespit tablası
crankshaft front oil seal krank mili ön boğaz yağ keçesi
crankshaft gear krank mili dişlisi, krank milinin ön başındaki dişli, krank ve eksantrik millerini
birlikte çalıştıran dişlilerden biri
crankshaft gear krank mili dişlisi
crankshaft grinder krank taşlama cihazı
crankshaft jaw krank mili başındaki el kolunun kavranmasına mahsus dişli çene
crankshaft journal krank mili muylusu, krank milinin ana yataklara oturan kısmı
crankshaft journal diameter krank milimuylusunun çapı
crankshaft main bearing krank mili ana yatağı
crankshaft main bearing journal krank mili anayatak muylusu
crankshaft nut krank mili başının somunu
crankshaft oil seal krank mili yağ keçesi
crankshaft oil slinger krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan
plaka, krank mili yağ atma levhası
crankshaft oil thrower krank milinin ön tarafında ve motor bloğu içinde motor yağını geriye atan
plaka, krank mili yağ atma levhası
crankshaft rear bearing krank mili arka yatağı
crankshaft rear oil seal krank mili arka boğaz yağ keçesi
crankshaft sprocket krank mili dişlisi (özellikle krank ve eksantrik milin dişlileri zincirle bağlı
olan motorlarda)
crankshaft starting jaw krank mili başındaki el kolunun kavramasına mahsus dişli çene
crankshaft timing gear krank mili başı dişlisi(kam milinin krank mili ile aynı zamanda hareketini
sağlayan dişli)
crankshaft krank mili, dirsekli mil
crash çökme
crash çarpışmak
crash çarpma
crash ezmek, parçalamak
crash barrier çarpma bariyeri, oto korkuluk
crash cushion çarpma yastığı
crash cushion barrier çarpma yastığı korkuluğu
crash test çarpma testi
crashed disk bozuk disk
crate kafes sandık
crate sandık, büyük sandık
crate sandıklamak
crateriform krater şeklinde, kenarları kabarıkortası çukur
crating sandıklama
crating charge sandıklama ücreti, ambalaj ücreti
cravat üçgen bandaj
crawl (text animation) yatay seyir
crawler paletli makina
crawler paletli
crawler tırtıl palet
crawler tractor paletli traktör
crawler‐belt gate tırtıllı kayış kapak
crawler‐bulldozer paletli buldozer
crazing bağlantı çatlaması, bir satıh tabakasının küçük ve gayri muntazam şekiller halinde ve
bağlantılı olarak kırılması, kılcal çatlaklaşma
crazing test çatlak tespit deneyi
crc çevrimsel artıklık kodu
crcp bkz. continously reinforced concrete pavement
cream kaymak
creaming kaymak bağlama (bir emülsiyon içerisindeki su fazının heterojen ortam yaratması ve
su miktarının üst kısımda azalmasıyla oluşan durum)
creasol, creosol bkz. cresol
create yaratmak, yeni bir şey meydana getirmek
create file dosya yaratmak (bilgisayarda)
credit güven
credit güvenmek
credit kredi, borç
credit and debit alacak ve borç
credit balance alacak bakiyesi
credit balance alacaklı bakiye
creditor alacaklı
creek dere, derecik, ufak dere
creep kaymak, sürünmek
creep 1. sünme (bir malzemenin yükaltında ağır ağır oluşan plastik deformasyonu veya
hareketi)2. kayışın kasnaktan kayması, kayışın patinaj yapması3. sürünmek, tırmanmak
creep at shearing makaslama sünmesi
creep at sliding kayma sünmesi
creep curve sünme eğrisi, şekildeğiştirme‐zaman eğrisi
creep limit bir malzemeye, ölçülebilen bir sünme deformasyonuna yol açmaksızın belirli bir ısıda
uygulanabilir maksimum gerilme
creep line sızıntı yolu, akma çizgisi
creep of concrete betonun sünmesi
creep pressure sünme basıncı
creep ratio, weighted bkz. weighted creep ratio
creep strain sünme deformasyonu
creep strain‐rate sünme hızı
creep strength akma dayanımı
creep test sünme deneyi
creep value, weighted bkz. weighted creep value
creeper otomobilin altında çalışmak için insanın üzerinde uzanabileceği araba
creeper speed çok yavaş ilerleme hızı
cremaster aasıcı, kreman (kas)
crena (pl. crenae). çentik
creosote odun katranından çıkarılan sarı renkli çok kırıcı yağ, kreozot
creosote distillate kreozot destilatı (bitümlükömürün yüksek sıcaklıkta karbonize
edilmesiyleelde edilen ve odunun muhafazasında kullanılanbir kömür katranı destilatı)
creosote oil kreozot yağı (200‐350°c arasında destile olan kömür katranı yağlarını belirten genel
bir terim)
creosote‐coal tar solution kömür katranının kreozottaki çözeltisi (kömür katranının kreozot
içinde çeşitli oranlarda çözeltisi)
crepitation 1. krepitasyon: iki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses; 2. akciğerlerde yaş
rallerde veya derialtı amfizemde basmakla duyulan ses
crepitation çatırdama, çıtırdama, hırıldama
crescent ayça
crescent hilal, yarım ay biçimi, şanzıman hilali
crescent (passing hollow) emniyet merdanesi yüzeyinde emniyet dilinin geçtiği dairesel kertik
crescent crack yarım ay veya hilal şeklindekiyırtılma çatlakları
crescent spanner bkz. crescent wrench
crescent wrench ayarlı anahtar, kurbağacık, ay biçimi şanzuman hilali
cresol katrandan çıkarılan çok kırıcı sıvı (C7H8O)
crest ibik, sorguç
crest tepe, doruk, zirve, üst, tepelik, başlık, sırt, kret, taç, heyelanın taç kısmı
crest line doruk çizgisi, su ayırma çizgisi
crest of a clay core kil çekirdeği kreti
crest vertical curve kapalı düşey kurp, dış bükeydüşey kurp
crest width kret genişliği, kretteki genişlik
crest, height of the bkz. height of the crest
crest mahyanın üst kısmında komşu cenahları birleştiren vida dişi yüzeyi
cretaceous kretase, tebeşirli (genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşirli olan,
ikinci zamanın son dönemine ait)
cretaceous soil tebeşirli zemin
cretinous miskin(leşmiş)
crevice çatlak, fisür, yarık, derz
crew ekip
crew, patrol bkz. patrol crew
crew, surveying bkz. surveying crew
crib ızgara, sandık
cribbing ahşap kaplama, ahşap perde, perdelik kereste
cribration eleme
cribriform kalburbiçim, kabursu, kalburşeklinde, cribriformis
cribrose kalbursu, kalbur gibi, cribrosus
cribrum kalbur
crick ufak bocurgat, kriko
cricoid halka gibi, halkası, krikoid
crimp kıvırmak, buruşturmak
crimping machine kenar kıvırma makinası
criteria kriterler, ölçütler
criteria kriter
criteria selection kriter seçimi
criterium mihenk, kriteryom. bir olayı inceleyebilmek ve mukayese edebilmek için elde evvelce
mevcut standart bilgiler
critic kritik, eleştiri
critical dönüm noktasına ait, kritik, tehlikeli
critical area kritik noktalar, kritik alan
critical buckling load kritik burkulma yükü, kritik flambaj yükü
critical circle kritik daire
critical cohesion value kritik kohez‐yon değeri
critical condition kritik durum, kritik hal
critical condition of loading yüklemede kritik durum
critical damping kritik sönüm (zemin dinamiğinde)
critical data kritik veri, duyarlı veri
critical defect kritik eksiklik
critical density kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk (verilen bir yolda akımın yani
trafik hacminin muhtemel kapasiteye yükselmesi halindeki yoğunluk, bütün araçların optimum
hızla gitmeleri halindeki maksimum yoğunluk)
critical depth kritik derinlik
critical duty azami güç
critical event simulation kritik olaylı benzetim
critical failure kritik aksama
critical fault kritik kusur
critical frequency kritik sıklık (frekans)
critical frequency of the soil zeminin kritik frekansı
critical head kritik hidrostatik yük
critical height kritik yükseklik
critical height of a slope kritik şev yüksekliği
critical hydraulic gradient kritik hidrolik eğim
critical length of grade eğimin kritik boyu
critical load kritik yük, kopma yükü, azami yük, makinenin azami devri
critical path kritik yol
critical path kritik hat, iş programında en kısa yörünge
critical path method (CPM) kritik yol yöntemi
critical path method (CPM) kritik yörünge metodu (çok sayıda işlemden oluşan bir iş
programlamasında kullanılan bir grafik yöntemi)
critical path scheduling kritik yol çizelgelemesi
critical point kritik nokta
critical porosity kritik porozite, kritik boşluk oranı, kritik yoğunluk
critical pressure kritik basınç, azami basınç
critical range kritik bölge, kritik aralık
critical resistance kritik dayanım, sınır mukavemeti
critical saturation kritik doygunluk
critical section kritik kesit, riskli kesit
critical shaft speed milin azami dönüş hızı
critical shearing stress kritik kesme gerilmesi
critical slip surface kritik kayma yüzeyi
critical slope kritik eğim
critical speed kritik hız (yolun maksimum kapasitesindeki trafik akış hızı)
critical speed kritik devir hızı
critical state kritik durum
critical state of stress kritik gerilme durumu
critical stress kritik gerilme, azami gerilme, sınır gerilme
critical surface kritik yüzey
critical toe circle kritik topuk dairesi
critical value kritik değer, sınır değer
critical void ratio kritik boşluk oranı
criticize eleştirmek
critique eleştiri, kritik
crittal damping coefficient kritik sönüm sabiti
crocus koyu sarı maden tozu, demir peroksit
crop mahsul, ekin
crop marks kırpma imleri
crop out yüzlek vermek, yüzeye çıkmak, mostra vermek
cropping kırpma
cropping machine kırkma, kesme, kırpma makinası
cross çapraz, istavroz
cross çaprazlamak
cross çapraz, istavroz, kesişmek, kesmek, karşıya geçmek
cross karşıya geçmek
cross (see cross‐piece) istavroz parçası
cross arm çapraz kol
cross bar ara mili, bağlama kolu
cross bedding çapraz tabakalanma (oluşumun eğimine göre katmanların bir veya birden çok
eğimde düzenlenme tarzı, taneli çökellerde ilgili katmanların esas tabakalanma yüzeyine eğik
veya verev olarak laminaların düzenlenmesi)
cross brace çapraz bağlantı, çapraz kol
cross braces çapraz gergi çubukları, çapraz bağlantı
cross bracing çapraz bağlantı
cross bridging ahşap çapraz bağlantı
cross chain atkı zinciri
cross fall enine eğim (yol enkesitinde eksen noktası veya pivot noktası ile kaplama kenarı
arasındaki kot farkından hesaplanan ve genellikle yüzde olarak ifade edilen eğim)
cross fault çapraz fay, katman doğrultusu ile 90°lik açı yapan kırık
cross force kesme kuvveti, enine kuvvet, düşey kesme
cross hair artı kıl (arazi ölçüm aleti dürbününde)
cross head kroset, çapraz, mafsal
cross liabilities karşılıklı yükümlülükler
cross mark x veya “+” işareti
cross member kuşak, çapraz takviye bağlantısı
cross modulation çapraz modülasyon
cross over üzerinden geçmek
cross plate ara plakası, çapraz plakası
cross ply tire çapraz katlı araç lastiği
cross product vektör çarpımı
cross product of vectors vektörlerin kartezyen çarpımı
cross reference çapraz başvuru
cross reference çapraz referans, karşı referans
cross reference karşılıklı atıf, geçiş listesi
cross roads kesişen yollar, dörtlü dik kavşak (iki yolun dik veya dike yakın açı ile kesişmesinden
meydana gelen dörtlü kavşak)
cross saw boy testeresi
cross section enkesit (zemin kotunu gösteren, merkez eksenine dik doğrultuda düşey bir kesit)
cross section paper milimetrik kağıt
cross sectional area kesit alanı
cross sectional profile enine profil, enkesit profil
cross sectioning kesit çıkarma
cross shaft orta şaftı, direksiyon şaftı, istavroz mili
cross slope doğal şev eğimi, enine eğim
cross spanner çapraz anahtar
cross talk ses karışması
cross tie çapraz sargı, çapraz bağ
cross town link şehir bağlantısı
cross walk enine geçit yolu, yaya geçidi, kavşakta yaya geçidi
cross assembler çapraz‐çevirici
cross‐axle çapraz kol mili
cross‐axle/inter‐axle locking system çapraz aks/ara aks kilitleme sistemi
crossbeam kiriş
cross‐beam enine kiriş
crossbow yay
cross bracing çapraz germe,çarpaz bağlantı
crossbreeding melez meydana getirme.bkz. hybridization
crosscheck sağlama yapmak
crosscompiler çapraz‐derleyici
crosscorrelation çapraz‐ilinti
crosscurrent çapraz akım
cross‐current çapraz akış
crosscut en kesit
cross‐cut gallery çapraz galeri
cross‐cut saw bıçkı
cross‐domain etki alanları arası
crossed 1. haç şeklinde çaprazlayan; 2. vücudun karşıt taraflarını tutan
crossed bett çapraz kayış
crossed helical gear bkz. helical gear
crossed helical gear kesişen mil eksenli olma durumunda eş çalışan helezon dişliler
crossed rods ters makinalarda kanatlı uzvun uç noktalarına mafsallanmak için birbiri ile
kesişen,makara merkezleri aks ve uzuv arasında olan eksantrik çubuklar
crossed roller chains bkz. chains (crossed roller)
crossed‐arm governor (parabolle governor) çapraz kollu regülatör
crossentropy çapraz‐entropi
crossexamination çapraz‐sınama
cross‐fading sönümlü geçişim
cross‐flow çapraz akış
cross‐flow akış/çapraz
cross‐flow circulation çapraz akış sirkülasyonu
cross‐flow fan teğetsel vantilatör
cross‐flow heat exchanger çapraz akışlı ısı eşanjörü
cross‐flow tower çapraz akışlı soğutma kulesi
crosshair cursor, hair cross cursor ince artı imleci
cross‐hatch tarama çizgileri yapmak, taramak
crosshead travers
cross‐head piston‐biyel mafsalı
cross‐head groove çene oluğu
cross‐head screw piston‐biyel mafsal tespit vidası
crosshead çapraz, piston çaprazı, çapraz mafsal, kroşet. (a) piston pimi ile biyel ucu arasındaki
mafsalı sağlayan klavuzlar içersinde kayan blok
crossindex çapraz‐dizin
crossing kesişen
crossing kesme, üzerinden geçme
crossing geçiş, kesişim, geçit
crossing geçit
crossing of curves eğrilerin kesişmesi
crossing, highway bkz. highway crossing
crossing, pedestrian bkz. pedestrian crossing
crossing, railroad bkz. railroad crossing
cross‐link çapraz bağlantı
cross modulation çapraz‐kiplenim
crossover geçit, köprü
crossover aşma deveboynu
cross‐over callipers bakınız callipers, poising
crosspiece travers
crosspiece birbirini kesen parça
cross‐piece istavroz (parçası)
crossreference çapraz‐başvuru
crossreference list çapraz‐başvuru listesi
crossroad kavşak
crosssection kesit
cross‐sectional area kesit alanı
cross‐sills ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi
cross‐slide çapraz kızak,çapraz dayak
crosstalk çapraz‐karışma
crosstalk yanses
cross‐talk ses köprüsü
crosstalk attenuation çapraz‐karışma zayıflaması
crosstalk loss çapraz‐karışma yitimi
crosstalk path çapraz‐karışma yolu
cross‐ties. ana kiriş, taban kirişi, köprü kirişi
cross‐tube boiler çapraz borulu kazan
cross validation çapraz‐sağlama
cross‐ventilation çapraz havalandırma
crosswalk yaya geçidi
crosswise çapraz
crotchet çengel
crowbar levye, manivela
crowbar levye, manivela kolu
crowding yükleme
crowfoot kartal ayağı manivela
crown taç, enine eğim, yolun bombesi
crown taç
crown gear. fener dişli. diş açıklık açısı 90° olan mahrut dişlisi
crown nut taçlı somun
crown wheel ayna dişlisi, büyük mahruti dişlisi
crown wheel fener çarkı
crown, pavement of bkz. pavement of crown
crowned pulley vinç üst makarası, kayışın kayarak çıkmasını önleyecek çevresel yive sahip
kasnak
crowning dişli çarkın diş kalınlığının diş ucuna doğru gittikçe azalması
crown‐wheel escapement bkz. escapement
CRT terminal katod ışın tüplü uçbirim
crucial haç şeklinde, haçsı, cruciatus
cruciate haç şeklinde olan, ıstavroza benzeyen
crucible pota
crucible steel pota çeliği
cruciform haç biçiminde, haçsı, criciformis
crude kaba, ham, işlenmemiş, ham madde,rafine edilmemiş
crude oil ham petrol
crude petroleum ham petrol
crude tar ham katran
cruise seyir etmek, seyahat etmek
cruise control araç hızını otomatik sınırlama düzeneği
cruising speed seyir hızı
crumb rubber kullanılmış lastiklerden elde edilen kauçuk, lastik kırıntısı
crumble parçalanmak, ufalanmak
crumbling parçalanma, ufalanma
crumbly parçalanabilen, kırılgan
crush ezmek, kırmak, ufalamak
crush barrier yol korkuluğu
crushed ezilmiş, ezik, kırılmış
crushed and screened quarry stone kırılmış ve elenmiş ocak taşı
crushed gravel kırma çakıl
crushed rock kırma taş
crushed stone kırılmış taş, suni olarak kırılmış kaya veya taş
crusher parçalayıcı
crusher ezici, kırıcı, taş kırma makinesi, konkasör
crusher dust taş tozu (taşların kırılması sırasında elde edilen agrega)
crusher feed hopper konkasör malzeme besleme hunisi
crusher jaw konkasör çenesi, konkasör kırıcı çenesi
crusher jaw toggle plate konkasör çenesimesnet levhası
crusher roller konkasör ince kırma silindiri
crusher run konkasör malzemesi (bir taş kırma makinesinden çıkan boylarına
ayrılmamaışmalzemenin tümü)
crusher, gyratory bkz. gyratory crusher
crusher kırma makinesi, kırma değirmeni, ezici,kırıcı, pres
crusher‐run agregate kırıcıdan hiçbir işlem uygulanmadan çıkan hali ile agrega
crusher‐run stone konkasör malzemesi, mekanik bir konkasörde kırılmış taş
crushing ufalama
crushing kırma taş imali, kırılma, ezilme
crushing load ezilme yükü, ezici ve kırıcı kuvvet,kırma yükü
crushing plant kırma tesisi
crushing prevention ezilmeye karşı korunma
crushing resistance ezilme mukavemeti, basınç dayanımı
crushing strength ezilme direnmesi, basınç direnci
crushing stress ezilme gerilmesi, basınç gerilmesi
crushing test kırma deneyi, basınç deneyi
crutch destek, payanda, koltuk değneği
crutch (clock) payanda, çatal
cryogen soğutucu madde
cryometer düşük sıcaklık termometresi
cryopathy aşırı soğuğa maruz kalış nedeniyle meydana gelen harabiyet ve incinme
cryoscope sıvıların donma noktasını ölçmede kullanılan alet, kriyoskop
cryoscopy herhangi bir sıvının donma noktasınıölçme, kriyoskopi
cryoscopy donma noktası bilimi
cryoscopy buyma derecesi ölçme, donmaderecesi ölçme
cryostat düşük sıcaklık regülatörü
cryptanalist şifre çözümleyici
cryptanalysis kripto analizi
cryptanalyst şifre çözümleyici
crypto‐ gizli anlamı veren birleştirici
crypto key kripto anahtarı
cryptogenetic sebep ve meydana gelişi belli olmayan
cryptogenic bilinmeyen bir sebepten dolayımeydana gelen
cryptogram kriptolu metin
cryptogram şifreli mesaj
cryptographic şifrelemeyle ilgili
cryptographic algorithm kriptolama algoritması
cryptographic analysis kripto analizi
cryptographic authentication kriptolu kimlik kanıtlama
cryptographic security kriptolu güvenlik
cryptographic system şifreleme sistemi,kriptolama sistemi
cryptographically protected kriptoyla korunmuş
cryptography şifreleme
cryptography kriptografi, şifreleme bilimi
cryptolith küçük kör kese (kript) içinde oluşan taş
cryptosecurity kriptolu güvenlik
cryptosystem şifre sistemi, kripto sistemi
crystal tabii halde köşeli şekil göseren sert yapıda şeffaf madde, billur, kristal
crystal kristal, buzsul, billur, örüt
crystal detector kristal alıcı
crystal form kristal şekli
crystal grains kristal taneleri
crystal growth kristal büyütme
crystal growth billur büyüyüşü
crystal lattice kristal ağı
crystal mixer kristal karıştırıcı
crystal oscillator kristal salıngaç
crystal puller metallerden tek kristal üretmek (elde etmek) için kullanılan mekanizma
crystal‐controlled transmitter kristal denetimli verici
crystalline kristalli
crystalline kristalin (mineral biliminde kristal halinde bulunan, kayaç biliminde büsbütün ya da
büyük çoğunluğu oluşmuş kristallerden yapılı olan)
crystalline lattice form kristalli kafes şekli
crystalline rock kristalin kaya
crystalline structure kristal yapı
crystallization kristalizasyon
crystallization kristallerin luşumu, kristalleşme
crystallization water kristalizasyon suyu
crystallize billurlaşmak, fazla yük dolayısıyla kristalize olarak kırılmak
crystallize kristalize
crystalloblastic başkalaşım sonucunda yeniden kristalleşme ile oluşan kayaç dokusu
crystallography billur bilgisi, kristalografi (kristallerin dış görünümlerinden elde edilen bakışım
özellikleri ve kristallerin ağcık yapıları ile ilgili her türlü özellik ve bu özellikleri inceleyen bilim
dalı)
crystalloid kristalsi, billür şeklinde
crystals kristaller
crystals of kaolinite kaolinit kristalleri
c‐spanner fransız anahtarı, gergi, hilal anahtarı, anahtar
CUA architecture CUA mimarisi
cubage kübaj, hacim
cube küp yapmak, küpünü almak
cube zar, küp, cubus
cube ice parça buz
cube root küp kök
cubic kübik, dört köşeli
cubic centimeter santrimetre küp, cm3
cubic feet fut küp
cubic foot fut küp (30,48 cm3)
cubic foot weight fut küp ağırlığı
cubic meter metre küp,m3
cubical küp şeklinde
cubical dilatation hacimsel genleşme, genişleme
cubical material kübik malzeme, köşeli malzeme (tanelerinin çoğu takriben eşit uzunluk, genişlik
ve kalınlıkta olan malzeme)
cubicle odacık
cubiform küp biçiminde
cubiform küb biçim, kübik, cubiformis
cubital ön kola ait, dirseğe ait, cubitalis
cubitus dirsek
cuboid zarsı, küboid, cuboides
cuboids kübik
cuddy kol, manivela
cuirass yapay solunum için göğüse yerleştirilen mekanik bir aygıt
cul‐de‐sac çıkmaz sokak, kul‐dö‐sak, bir tarafı trafiğe kapalı yol (yalnız bir ucu açık olan ve geri
dönmeye imkan veren bir mahalli yol)
culm antrasit artığı, kömür tozu
cultivated land işlenmiş, ekilmiş arazi
cultivation tarım, ziraat
cultural kültürel
cultural assets kültür varlıkları (tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel
sanatlarla ilgili bulunan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz
varlıklar)
cultural heritage kültürel miras
cultural reputational area kültürel sit alanı
culvert menfez, kemer, yer altı kanalı, mecra
culvert opening menfez
culvert pipe, corrugated bkz. corru‐gated culvert pipe
culvert pipe, corrugated metal bkz. corrugated metal culvert pipe
culvert sign menfez işareti
culvert wall menfez duvarı
culvert, box bkz. box culvert
culvert, concrete bkz. concrete culvert
culvert, pipe bkz. pipe culvert
culvert, rigid bkz. rigid culvert
cumulant logaritmik moment
cumulate birikmek, biriktirmek
cumulative kümülatif, birikimli, eklenerek artan
cumulative toplanan
cumulative birikerek meydana gelmiş, toplanmış
cumulative curve toplama eğrisi, birikme eğrisi
cumulative equivalent single axle load toplam standart tek dingil yükü eşdeğeri (bir üstyapının
hizmet ömrü ya da analiz periyodu süresince üzerinden toplam olarak geçeceği tahmin edilen
standart tek dingil yükü eşdeğeri)
cumulative error birikimli hata
cumulative frequency curve birikimli sıklık eğrisi
cumulative ionisation yığılmalı iyonlaşma
cumulative pitch bir vidanın iki farklı dişinin karşılıklı iki noktası arasındaki eksenel uzaklık
cup fincan, benzin fincanı, rulmanın dış halkası, bilyalı yatak dış kursu
cup kab, zarf
cup fincan, tas
cup (bearing) yatak zarfı
cup anemometer taslı anemometer(rüzgarın şiddetini ve hızını tayin eden araç)
cup burner taslı brülör
cup chuck (bell chuck) çanaktı amerikan aynası, çanaklı ayna
cup drum her zincir için çevresinde ayrı bir yivlioyuk açılan
cup seal tas keçe, kenarları kıvrık keçe
cup seal bearing tas keçeli yatak
cup washer kenarı kıvrık rondela, tas rondela
cupboard dolap
cupel küçük pota
cupola küçük kubbe, küçük kupol ocağı
cupola 1. kubbe, kemerli dam; 2. döküm ocağı
cupola winch döküm ocağına mahsus tipte vinç
cupping bir karşıt‐tahriş öntemi
cupping‐glass vantuz
cupreous bakırlı
cupric bakırdan içinde bakır olan
cupriferous bakır içeren
cupula (pl. capulae). kubbe
cupular kubbeye ait, cupularis
curb 1. kaldırım, trotuar, bordür (kaplama veya banket kenarı boyunca hendeğin bir kısmını
kapsayan, yüzey suyunu toplayan, kenarı destekleyen veya koruyan, yol kenarını belirleyen
kenarı dik veya eğimli bir eleman); 2. sınırlamak, kenara yanaşıp durmak
curb box bordür kutusu
curb concrete beton bordür, beton kenar taşı
curb line bordür hattı
curb loading yaya kaldırımı yükü
curb roof çift eğimli çatı
curb stone kenar taşı, bordür taşı, yaya kaldırımı
curb, multiple height bkz. multiple height curb
curbing engellemek, frenlemek
curbstone bordür, kaldırım taşı
cure kür yapmak, kürlemek, bakmak
curing beton kürleme
curing 1. kür olma, bakım, muhafaza, kür; 2. ham haldeki kauçuğun vulkanize edilerek
pişirilmesi
curing membrane kür membranı (buharlaşmayı azaltmak için taze betonun yüzeyine uygulanan
kompozisyon veya bu suretle oluşan film)
curing of asphalt asfaltın kürü (bir asfaltın çözücüsünün buharlaşarak tedricen uçması
neticesinde kıvamlılığının artması)
curing of concrete bkz. concrete curing
curing, sealing compound for bkz. sealing compound for curing
curing, steam bkz. steam curing
curium cm sembolü ile bilinen, atom no:96 ve atom ağırlığı: 245 olan kimyasal element
(uranyum ve plütonyumun bombardımanından elde edilmiştir)
curium küriyum
curl kıvrım
curl dolam
curl kıvırmak
curl dönül
curl (bucket) kepçenin toplanması
curl field dolam alanı
curling die kenar kıvırma kalıbı
currency nakit para
currency para cinsi, para birimi
currency symbol para birimi simgesi
current 1. cereyan, akıntı, akım, elektrik akımı 2. cari mevcut, geçerli, geçer, şimdiki
current yürürlükteki
current account cari hesap
current breaker akım kesici
current capacity (see ampacity) izin verilenakım şiddeti
current center akım merkezi
current collector akım toplayıcısı
current commutator komütatör
current consumption akım harcama, cereyan sarfiyatı
current converter elektrik dönüştürücüsü,yön değiştiren
current date günün tarihi
current density akım yoğunluğu
current directory yürürlükteki dizin
current divider akım bölücü
current document yürürlükteki belge
current drawn çekilen akım
current drive yürürlükteki sürücü (bilgisayarda)
current feedback akım geribeslemesi
current fund cari fon, yürürlükteki fon (özel fonlar dışındaki diğer bütün fonlar)
current gain akım kazancı
current gas aktif gaz, yararlı gaz
current generator akım üreteci
current generator akım jeneratörü
current intencity (bkz. amperage) aydınlatma şiddeti
current intensity akım yeğinliği
current intensity akım şiddeti
current library yürürlükteki kitaplık
current line yürürlükteki satır
current line akım çizgisi
current loss akım kaybı
current output akım üretimi
current plant akıntı santralı
current premium mevcut prim, cari prim
current price cari fiyat, yürürlükteki fiyat
current pump akım pompası
current regulator konjektörün akım regülatörü
current release son yayım
current shunt akım şöntü
current stabilizing circuit akım düzenleyici devre
current tester volt‐ampermetre, akım deney aleti
current time şu anki saat
current traffic mevcut trafik
current, deflection of bkz. deflection of current
current, stream akım
current, velocity of bkz. velocity of current
current‐voltage regulator konjektör
curriculum vitae (c.v.) özgeçmiş
cursive script işlek yazı
cursor kürsör, imleç (bilgisayarda)
cursor imleç
cursor işaretçi
cursor control keys imleç denetim tuşları
cursor movement key imleç yön tuşu
cursor movement key imleç hareket tuşu
cursor up..down imleç aşağı/yukarı tuşu
cursor, pointer imleç
curtain perdelemek
curtain perde, perde duvarı, istinat duvarının gövde kısmı
curtain grouting perde enjeksiyonu
curtain of sheet piling ankrajsız palplanş perdesi, serbest palplanş perdesi
curtain of steel sheet piling çelik palplanş
curtain wall perde duvarı
curtain, watertight bkz. watertight curtain
curtis turbine curtis türbini
curvature bükülme, eğilme
curvature eğrilik, curvatura
curvature correction planda eğri bir hattı takip eden toprak işlerinde miktarların
hesaplanmasında kullanılan bir düzek
curvature of photograph resim eğriliği
curvature of the earth yerin küreselliği
curve dönmek
curve kurb, eğri
curve bir hareketin özel aletlerle kağıt üzerineçizdiği çizgi,
curve fibre lif eğrisi
curve follower eğri okuyucu
curve generator eğri üreteci
curve of deflection defleksiyon eğrisi, elastik eğrisi
curve of gauss gauss eğrisi (basınç dirençlerinin sönmesi)
curve of polar moments kutupsal momentler eğrisi
curve of sliding kayma eğrisi
curve, absorption bkz. absorption curve
curve, accumulation bkz. accumu‐lation curve
curve, character of the bkz. character of the curve
curve, combined bkz. combined curve
curve, composite bkz. composite curve
curve, compound bkz. compound curve
curve, form of the bkz. form of the curve
curve, high visibility bkz. high visibility curve
curve, horizontal bkz. horizontal curve
curve, inverse bkz. inverse curve
curve, length of bkz. length of curve
curve, length of parabolic vertical bkz. length of parabolic vertical curve
curve, minimum radius of bkz. minimum radius of curve
curve, parabolic bkz. parabolic curve
curve, parabolic vertical bkz. parabolic vertical curve
curve, polar bkz. polar curve
curve, radius of bkz. radius of curve
curve, reverse bkz. reverse curve
curve, shape of the bkz. shape of the curve
curve, sharp bend in a bkz. sharp bend in a curve
curve, spiral bkz. spiral curve
curve, steep bkz. steep curve
curve, transition bkz. transition curve
curve, trend of the bkz. trend of the curve
curve, vertical bkz. vertical curve
curve, widening of bkz. widening of curve
curve/cumulative grafik/kümülatif
curve/frequency distribution grafiği/frekans dağılım
curve/summation grafik/kümülatif
curved asymptote eğri asimptot
curved bridge kurpta köprü
curved flow line eğri akış çizgisi, eğri akım çizgisi
curved line eğri çizgi
curved line of sliding kayma eğrisi
curved surface of rupture eğrisel kayma yüzeyi, eğrisel kopma yüzeyi
curved surface of sliding eğrisel kayma yüzeyi
curved tooth bastard dikdörtgen kesitli, paralel kenarlı, dairevi tek sıra dişli eğe
curves of equal pressure eşit basınç eğrileri, izostatik doğrular veya eğriler
curves, family of bkz. family of curves
curvilinear eğrisel
curvilinear eğri çizgili, eğilmiş
curvilinear coordinates eğrisel koordinatlar
curvilinear distortion eğriltme, eğrisel bozunum
curvilinear regression eğrisel bağlanım
curvilinear section eğrisel bölüm
cushing’s syndrome klinik bakımından cushing hastalığına benzer
cushion koltuk, yastık, tampon
cushion gas yastık gaz
cushion hitch hassas yastıklama sağlayan bağlantı pimi
cushioning yastıklama
cusp 1. gittikçe incelen çıkıntı, sivri çıkıntı; 2. kalp kapakçığını oluşturan, yaprak şeklindeki iki
veya üç parçadan her biri; 3. diş tacı üzeirndeki küçük çıkıntılardan her biri
cuspidate sivri uç veya uçlar gösteren, gittikçe incelen çıkıntı veya çıkıntılara sahip
custody muhafaza, gözetim, gözaltı, himaye, vesayet
custom gelenek
custom built müşteri koşullarına göre imal
custom track yürüyüş takımı
custom track service (CTS) yürüyüş takımı servisi
custom, private, special özel
customer müşteri, alıcı
customer alıcı, müşteri
customer service agreements müşteri servis anlaşmaları
customer setup müşterice kurulan
customer support müşteri desteği
customer track service (CTS) yürüyüş takımıölçüm programı
customer’s price alıcıya uygulanan fiyat
customizable uyarlanır (isteğe)
customization kastimizasyon, isteğe göre yapma, ısmarlama yapma
customize müşteriye uyarlama
customize uyarlamak (isteğe)
customized isteğe uyarlanmış
customs gümrük
customs broker fee gümrük komisyoncusu ücreti
customs clearence gümrükten geçirme, gümrükten çekme
customs duties gümrük vergileri
customs tariffs/statistical positions in gümrük tarife istatistik pozisyonu
customs union gümrük birliği
cut açmak, kesmek
cut 1. kesmek, yarmak 2. elektrik devresini kapamak, motoru durdurmak
cut kesme, kesik
cut kesit
cut and cover tunnel aç‐kapa tünel
cut and fill toprak işlerinde bir kısmı yarmada bir kısmı dolguda geçen karışık kesit
cut and fill cross section karışık enkesit, miks enkesit
cut and paste kes ve yapıştır
cut and paste kesmek ve yapıştırmak
cut and side borrow excavacation yarma ve yanariyet kazısı
cut cross section yarma enkesiti
cut depth yarma yüksekliği
cut in araya sokma
cut in point araya sokma noktası
cut nail dört köşe çivi
cut off kesmek, kesip ayırmak
cut off keserek kopartma
cut off blade keski kalemi
cut off jack devre kesen fiş yuvası
cut off relay devre kesen röle
cut off sheet piling curtain sızdırmaz perde, palplanş sızdırmazlığı
cut off trench sızdırmazlık hendeği
cut off trench beneath a dam geçirimsiz hendek, baraj altında açılan geçirimsiz hendek
cut off valve devre kesici valf
cut off wall parafuy, sızdırmazlık perdesi
cut off wall, concrete bkz. concrete cut off wall
cut out keserek çıkarmak, stop etmek, elektrik devresini açmak
cut out relay devre kesme ve röle bobini, konjektör amper ve voltajını sabit tutmak için
kendiliğinden açılıp kapanarak aküye şiddetli şarj vermeyi önleyen konjektör bobini
cut out relay air gap palet açıklığı, konjektör aralığı
cut section yarma (bir yolda, kot düşürmek için, harfiyat yapılarak çıkan malzemenin başka yere
taşındığı kesim)
cut sheet feeder yaprak besleyici
cut slope yarma şevi
cut slope treatment yarma şevi düzenlenmesi
cut to fit uyacak şekilde kesmek, uygun kesilmiş
cutaway model kesit, model
cutback asphalt sıvı petrol asfaltı, katbek asfaltı (hafif ve uçucu petrol fraksiyonunda eritilerek
sıvı hale getirilmiş asfalt çimentosu)
cutback bitumen katbek bitümü (tiner, kerosen veya kreozot gibi uygun bir seyrelticinin ilavesi
ile normal atmosfer sıcaklığında viskozitesi düşürülmüş bitüm)
cutback products katbek ürünleri (destilatlarla karıştırılmış petrol ve katran bakiyeleri)
cutin fidanların kütikülinde bulunan madde, kütin
cut‐in devreye girme (sokma)
cut‐in point devreye girme noktası
cut‐in pressure akümülatör dolumuna başlama basıncı
cut‐off kesme, kesik
cut‐off kapatmak, kesmek
cut‐off frequency kesim sıklığı
cut‐off valve kesme (kapatma) vanası
cutout devre kesici
cutout devreden çıkartmak
cut‐out devreden çıkma (çıkarma)
cut‐out (vb) devreden çıkartmak
cutout control devreden çıkartma kontrolü
cutout point devreden çıkartma noktası
cut‐out point devreden çıkarma noktası
cut‐out pressure akümülatör dolumunu kesme basıncı
cutout setting devreden çıkartma ayarı
cut‐out setting devreden çıkarma durumu
cutset kesi kümesi
cut‐set analysis kesi yöntemi
cutset matrix kesi matrisi
cutter bıçak, kesici
cutter‐loader kesici‐yükleyici
cutters keski pensi, torna kalemi, planye kalemi, kesici uç
cutting yarma, kesme, kazı, yarma kazısı
cutting angle kesme açısı
cutting edge kesme ağzı, bıçak‐kepçe ağzı
cutting fluid kesme sıvısı
cutting head kesme başı
cutting off fazla kalan kısmın kesilip atılması (kazık başlarının kesilmesi gibi)
cutting off holder torna keski kalemi tutucusu
cutting pliers keski kerpeteni
cutting prevention kesilmeye karşı koruma
cutting ring kesici halka
cutting screw thread vida dişi açma
cutting tip torna kaleminin kesen ucu
cutting tool kesici takım
cutting tool kesme takımı
cutting tools bkz. angles of cutting tools, balance turning tool, boring bars, broach, cutter, lathe
tool, milllng cuttere, planer tools, reamer, screwing die, slotting tools,
cutting, flame bkz. flame cutting
cuttings talaş
CV bkz. commercial vehicle
CVO bkz. commercial vehicle operations
cvoupling kaplin
cyanide siyanür
cyanocobalamine kobalt ihtiva eden ve kan yapımını canlandıran bir madde (B12 vitamini)
cybernetics sibernetik
cyberspace sanal gerçeklik
cycle çevrim, devir
cycle devir yapmak
cycle zaman, çevrim
cycle devir, dönüş, devre, periyot, çevrim
cycle dönme
cycle length devre uzunluğu, periyot süresi
cycle of erosion sulak iklimlerdeki dağlık bir bölgenin, akarsu aşındırmalarıyla tamamen
yontularak, biçimsiz alçak bir kara olması için gereken süre
cycle path bisiklet yolu, bisiklet şeridi (yalnız bisiklet trafiğine ayrılan yol veya yol kısmı)
cycle stealing dönüş çalma
cycle stealing çevrim çalma
cycle time çevrim zamanı
cycle time iş çevrim zamanı
cycle time, turnaround time dönüş süresi
cycle track bisiklet yolu (sadece bisikletlilerin kullanması için ayrılmış karayolu şeridi veya yol)
cycle. devir, devre, çevrim, dolanım, bisiklet, (a) periyodik büyüklük değerlerinin tam bir
periyottaki sırası (b) içten yanmalı motorlarda işlem sırası, emme, sıkıştırma, ateşleme ve ekzos
gibi
cycletime iş çevrim zamanı
cyclic çevrimsel
cyclic dönüşsel
cyclic 1. devri; 2. kendi kendini tahdit eden
cyclic distortion çevrimsel bozunum
cyclic frequency çevrimsel sıklık
cyclic loading periyodik yükleme, boşaltılan yük, çevrimsel yükleme
cyclic mobility çevrimsel devingenlik
cyclic permutation çevrimsel devşirim
cyclic pitch control helikopter kanat açısının yan açı ile sinüzoidal olarak değişmesi neticesi
helikopter rotorunun kontrolü
cyclic redundancy check dönüşsel artıklık denetimi
cyclic redundancy code, crc çevrimsel artıklık kodu
cyclic softening çevrimsel yumuşama
cyclic strenght çevrimsel dayanım
cyclic stress ratio çevrimsel gerilme oranı
cyclic symmetry çevrimsel bakışımlılık
cyclical çevrimsel
cycling periyodik işletme
cycling life periyodik işletme süresi
cycling kz. hunting
cyclist bisikletli
cycloconverter doğrudan frekans çevirici
cycloid sikloid, yuvarlanma eğrisi
cycloid sikloid dairesi, dönüş dairesi
cycloid bearing dönme yatağı
cycloid çevirme, çember eğrisi, sikloid, bir çember çevresinde bulunan sabit bir noktanın
çemberin bir doğrusal yörünge üzerinde yuvarlanması esnasında çizdiği eğrise) yörünge
cycloidal çevrimsel
cycloidal curves sikloid eğrileri, bunlar sikloid, episikloid, hiposikloid veya son ikisinin bileşimi
olan eğriler
cyclometer devir sayacı, takometre
cyclone hortum, siklon, toz çevrinti dolabı
cyclone type dust collector siklon tipi toz tutucu
cyclone/heavy‐media siklonu/özgül ağırlık
cyclone/hydro siklon/hidro
cyclone/water siklon/hidro
cycloparaffin sikloparafin
cyclopean concrete moloz taşlı beton
cyclophrenia devri, periodik delilik
cyclo‐stationary çevrimsel‐durağan
cyiinder barrel silindir gömleği,silindir kovanı
cyiinder bit (half‐round bit, d‐bit) kesme yüzü yarım daire şeklinde olan delik delme takımı,
matkap ucu. kesme yüzü meyili 4° civarındadır
cyiinder silindir, üstüvane, merdane, kazan
cylider bore silindir çapı
cylinder silindir, motorun silindiri
cylinder silindir, yuvgu
cylinder merdane, silindir, üstüvane
cylinder ( blade sideshift) silindir (bıçak vana kaydırma‐greyder)
cylinder (blade stabilizer) silindir bıçak dengeleyici
cylinder arrangement silindir dizilişi
cylinder block silindir gövdesi, silindir bloğu
cylinder block motor bloku
cylinder block hand hole silindir bloğunda bulunan ve el girmesi için konulan delik
cylinder block water distributor tube silindir bloğu su dağıtma borusu
cylinder blow‐by silindirde komp‐resyon kaçağı
cylinder bore silindir çapı
cylinder bore gauge hassas çap ölçümü yapmak için kullanılan merkezleme papuçlu mastar, ölçü
aleti
cylinder bore silindir çapı, silindir iç çapı
cylinder boring machine silindir rektifiye makinesi
cylinder cover kafadan supaplı motorlarda motorüst kapağı
cylinder cover silindir kapağı
cylinder drain silindir bloğu boşaltma tapası
cylinder escape valve vapur motor silindirlerine monte edilmiş yay kontrollü valf
cylinder escapement bkz. escapement
cylinder escapement silindir maşa, silindirli saat pandulü, sıra ile silindir kenarlarına basarak
ona impuls veren saat balansı
cylinder foot stud silindir gövdesini üst kartere tespit eden saplama
cylinder head silindir kapağı, silindir kafası,motor kafa bloğu
cylinder head assembly komple silindir kapağı
cylinder head block silindir kapağı bloğu,silindir kafası bloğu
cylinder head block studs silindir kapağı saplamaları
cylinder head bolt silindir kapağı cıvatası
cylinder head breather tube silindir kapağı havalandırma borusu
cylinder head breather tube coupling silindir kapağı havalandırma borusu kaplini
cylinder head cover külbütör kapağı
cylinder head gasket silindir kapak contası
cylinder head lower cap silindir kafası alt kapağı
cylinder head oil holes silindir kafası yağ delikleri
cylinder head side hidrolik silindir rod tarafı
cylinder head studs silindir kapağı saplamaları
cylinder head water inlet silindir kapağı su giriş kanalları
cylinder honing taşlamak suretiyle silindirirektifiye etmek
cylinder jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları
cylinder liner gömlek
cylinder liner silindir gömleği, haddinden fazla rektifiye edilen silindirlere geçirilen çelik zırh
cylinder liner air ports silindir gömleği hava delikleri
cylinder liner port silindir gömleği hava deliği
cylinder lock yale tip kilit
cylinder of generation (of a gear) diş açılan silindir
cylinder pressure silindirlerdeki basınç
cylinder pressure gauge silindir manometresi
cylinder reboring silindirlerin rektifiye edilmesi
cylinder reboring machine silindir rektifiye cihazı
cylinder reconditioning silindirleri rektifiye etme veya gömlek geçirme
cylinder ridge pistonun aşındırması dolayısıyla silindirlerde hasıl olan fatura
cylinder rods piston kolları
cylinder skirt silindirin alt tarafı
cylinder sleeve silindir gömleği
cylinder sleeve puller silindir gömleği çektirmesi, silindir gömleklerini çıkarmak için özel alet
cylinder strength silindir dayanımı
cylinder test üç eksenli basınç deneyi, üç eksenli kesme deneyi
cylinder wall silindir duvarı, silindir iç cidarı
cylinder washing tamburlu yıkama
cylinder water jacket silindirin etrafındaki soğutma suyu dolaşım kanalları
cylinder water outlet elbow silindir su çıkışborusu dirseği
cylinder, reference helisel ve düz dişlilerde normal basınç açısının belirli bir standart değere
sahip olduğu gerçek dairesel silindir
cylinder‐piston clearance silindirle piston arasındaki açıklık
cylindirical wave silindirik dalga
cylindrical üstüvani, silindirik
cylindrical grinding silindirik taşlama. dönen bir iş parçasının hızlı dönen bir zımpara taşı ile
taşlanarak hassas bir yüzey elde etme işi
cylindrical level silindirik düzeç
cylindrical partition silindirik bölme
cylindrical pocket silindirik cep
cylindrical roller bearing silindir makaralı yatak
cylindrical roller thrust bearing eksenel silindir makaralı yatak
cylindrical slide valve silindirik kızak supap
cylindrical slide valve bkz. valve, cylindrical slide
cylindrical surface of shear silindirik kayma yüzeyi, dairesel kayma yüzeyi
cymba cumba
‐D‐
Daily account günlük hesap
Daily output günlük kapasite, günlük çıktı
Daily range günlük değişim
Daily service tank günlük tank
Daily tank günlük tank
Daimler coupling kardan kavraması
Daimler drive kardan tahrik tertibatı
Daisy wheel printer papatya çarklı yazıcı
Daisy‐chain papatya dizimi
Dam baraj, bent
Dam crest baraj kreti(taç, başlık, doruk)
Dam failure baraj göçmesi, baraj yıkılması
Dam for storage purposes su toplama için baraj
Dam foundations baraj temelleri
Dam site baraj yeri
Dam, base of the bkz. base of the dam
Dam, body of a bkz. body of a dam
Dam, masonry bkz. masonry dam
top related