dna ve evrim

Post on 22-Jun-2015

269 Views

Category:

Education

7 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

Hiçbir şey imkansız

değildir…! www.nazmihoca.com

5th

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

4th

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

3rd

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

2nd

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

1st

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

www.nazmihoca.com

DNA VE GENETİK KOD

Çekirdek, hücrenin yönetim merkezidir. Yönetim merkezinin içindeki yönetici molekül de DNA’dır. Canlıya özgü bütün özellikler DNA tarafından belirlenir. Canlının saç renginden burun şekline, kan grubundan sanat yeteneklerine, hayatı boyunca hangi proteinleri sentezleyeceğine ve ne tip bir kişiliğe sahip olacağına kadar bir çok özelliğinin ortaya çıkmasında DNA’nın etkisi vardır. Hücrenin yönetici molekülü DNA’dır. Hücrenin ne zaman bölünmesi gerektiğine DNA karar verir. Kendini eşleyerek aynı DNA’ya sahip yeni hücreler oluşmasını sağlar. Yeni oluşan hücreye o canlıya özgü özellikler DNA’yla taşınmış olur.

Kısaca DNA hem hücre yaşamını yönetir hem de kendini eşleyerek bölünme sonucu oluşan yeni hücrelere aynı özellikleri taşır.

DNA Molekülünün Yapısında 4 Çeşit Nükleotid Bulunur.

DNA Molekülünün Yapısında 4 Çeşit Nükleotid Bulunur.

Küçük bir fidan kocaman bir ağaç olur. Yumurtadan çıkan küçük yavru timsah kocaman bir timsah olur. İnsan birçok canlı gibi döllenme sonucu oluşan tek bir hücreden gelişerek yetişkin bir birey olur. Bütün canlıların büyümek, yıpranan dokularını onarmak ve üremek için yeni hücrelere gereksinimi vardır. Canlıya özgü yeni hücrelerin yapılabilmesi ve bu hücrelerin de o canlıya ait bilgilerden haberdar edilmesi DNA yoluyla olur. Öyleyse hücrelerin bölünmesi için DNA’nın kendisini çoğaltması gerekir. Yani hücrede bulunan bir DNA’nın kendisini eşleyerek birbirinin aynısı iki DNA oluşturmasından sonra hücre bölünebilir.

DNA Molekülünün Kendini Eşlemesi

Biliyor musunuz? Hücrede bir DNA zincirinin boyu 1.5-2m uzunluğundadır.

Vücudumuzda 10 trilyondan fazla hücre vardır.

Bu hücrelerin DNA’ları birbirine eklenseydi oluşan DNA zincirinin boyu Dünya’dan Güneş’e gidip geri dönebilecek uzunlukta olurdu.

DNA ipliği o kadar incedir ki 5 milyon tanesi bir dikiş iğnesinin deliğinden aynı anda geçebilir.

Yaşayan 6 milyar insanın DNA’larının toplamı bir çay kaşığının içini dolduracak kadardır ve kütlesi 1 gram civarındadır.

Sahip olduğunuz DNA’lar %99.5 oranında diğer insanlarlaaynıdır.

İnsanların görünüş ve davranış çeşitliliğinin yalnızca %0.5 farklılıktan kaynaklanması şaşırtıcıdır.

Gen-DNA-Kromozom

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Nükleotid

Gen

Gen

Gen

DNA

Nük

leoti

dler

birl

eşer

ek G

ENle

ri ol

uştu

rur.

Gen

ler b

irleş

erek

DN

Alar

ı olu

ştur

ur.

Kalıtım ve Çevre İlişkisi Canlılarda değişmeden kalan ve nesilden nesile devam eden özelliklere kalıtsal karakter denir.

Saç ve göz rengi, kan grubu, altı parmaklılık, dil yuvarlama vb. özellikler kalıtsal karakterdir.

Canlıların yaşadıkları ve nesillerini devam ettirebildikleri doğal ortama çevre denir. Sıcaklık, ışık, nem, besin ve çeşitli mekanik etkiler çevre koşullarından bazılarıdır.

Modifikasyon Çevresel koşulların etkisiyle canlının dış görünüşündeki değişikliklere modifikasyon denir. Sıcaklık, ışık, nem ve besin çevre koşullarından bazılarıdır. Modifikasyonlar vücut hücrelerinde oluştuğu için

kalıtsal değildir yani yeni döllere geçmez.

Mutasyon DNA eşlemesi sırasında çok az da olsa hata oluşabilir. Bu hata, oluştuğu DNA bölümündeki gen yapısını da değiştirir. Genlerde meydana gelen bu değişmelere mutasyon, mutasyona uğrayan gene de mutant gen denir. Bireyin vücut hücrelerinde oluşan mutasyonlar sadece bireyi etkilerken, üreme hücrelerinde oluşan mutasyonlar gelecek kuşaklara

aktarılabilir yani kalıtsaldır.

Mutasyonlar her durumda oluşmaz.

Sıcaklık, bazı kimyasal maddeler, radyasyon, asitlik ve bazlık derecesi gibi genlerde mutasyonlara neden olan etkenlere mutajendenir.Sıcaklık : Sıcaklık artışı ile genlerde hata oranı yükselebilir. Ateşli hastalıklar mutasyona yol açabilir.

Kimyasal maddeler : Nitrik asit, formaldehit, civa, zehirli gazlar, alkol, sigara, uyuşturucular, DDT vb. maddeler hücrelerle etkileşim içinde kalırsa mutasyon oranı artabilir. Bitkilerde kullanılan aşırı ve bilinçsiz gübrelemeyle hormon uygulamalarının da olumsuz etkileri görülür. Yakıcı, bozucu, zehirleyici vb. gazlar kimyasal silah olarak kullanıldığında ölümlere ve çok zararlı mutasyonlara neden olmaktadır.

Asitlik ve bazlık derecesi : Asitlik ve bazlık dengesinin değişmesi, moleküllerin kimyasal yapılarını bozduğu için olumsuz etkiler oluşturur.

Radyasyon : X, gama, beta ve mor ötesi ışınları gibi yüksek enerjili ışınlar mutasyonlara yol açabilir.

Yukarıda sayılan mutajenlere işlenmiş besinlerdeki katkı maddeleri ve hava kirliliği gibi çevresel etkenleri de dahil edebiliriz.

ADAPTASYON

Canlıların temel amacı yaşamak ve türlerinin sürekliliğini sağlamaktır. Canlılar yaşama şanslarını arttıran çevre şartlarına uygun kalıtsal özelliklere sahiptirler. Bu özelliklerine adaptasyon (uyum) denir.

Adaptasyona canlılar aleminden şu örnekleri verebiliriz: Yarasaların çıkarttıkları ses dalgasının yankısına göre etraftaki cisimleri belirlemesi bir adaptasyondur. Kurbağanın uzun diliyle böcekleri yakalaması Kaplanın keskin dişleri ve pençeleriyle avını yakalaması Bukalemunun bulunduğu ortama göre renk değiştirerek düşmanlarına karşı korunması Bitkilerde yaprakların güneş alacak şekilde dizilmesi

birer adaptasyondur.

EVRİMCanlı türlerinde görülen ve jeolojik zamanın ilk dilimlerinden

başlayarak günümüzde de devam eden değişimlere evrim adı verilir.

Evrim araştırmacıları Lamarck (Lamark) Charles Darwin (Darwin)’in

çalışmalarını inceleyelim

Lamarck

Vücudun fazla kullanılan bölümlerinin geliştiğini

Kullanılmayan bölümlerinin ise yok olduğunu

Çevrenin etkisiyle değişen özelliklerin gelecek nesillere aktarılabildiğini

Bu aktarımla döller boyunca yeni karakterlerin kazanılması ya da eski karakterlerin kaybolması sonucunda yeni türlerin oluştuğunu savunuyordu.

Lamarck’ın görüşleri kalıtım yasaları ortaya çıktıktan sonra geçerliliğini yitirmiştir

Yaşadıkları ortamda besinlerinin tükenmesi zürafaların ağaç

yapraklarıyla beslenmelerini zorunlu kılmış; sürekli yukarıdaki ağaç dallarına kaldırmak zorunda kaldıkları boyunları dölden döle

uzayarak günümüzdeki durumuna ulaşmıştır.

Bazı kuşlar bataklıktaki bol besinden yararlanmak için burada yaşar.

Bataklığa girdiklerinde batmamak için bacaklarını sürekli gergin

tutarlar. Sonucunda uzun bacaklı flamingo ve leylek gibi kuşlar oluşur.

Darwin Yeni türlerin doğal seleksiyon sonucu ortaya çıktığını varsaymıştır.

Yaşam savaşında yaşadıkları çevre koşullarına uygun özellikleri taşıyan bireyler, bu özellikleri taşımayanlara göre üstünlük sağlar.

Üstünlük sağlayamayanlar zamanla yok olur.

Çıplak toprak üzerinde beyaz ve kahverengi tavşanlar bir arada yaşasın. Bu adada hangi renkteki tavşanların avlanma olasılığı daha yüksektir?

Kahverengi tavşanlar kahverengi zeminde kolayca seçilemez. Beyaz tavşanlarsa kolayca seçilir ve avcıları tarafından daha çok avlanır. Böyle bir ortamda beyaz tavşanlar doğal seçilime uğrayarak zamanla yok olur.

Darwin, bir topluluğun aynı türden olan diğer topluluklarla ilişkisi kesilirse yeni türlerin oluşabileceğini düşünmüştür.

BİYOTEKNOLOJİVE

GENETİK MÜHENDİSLİĞİ

Biyoteknoloji bilimsel metot ve tekniklerle bitki, hayvan ve mikroorganizmaların yapılarını kültür ortamında değiştirip geliştirerek onlardan ürün elde etmektir.

Genetik mühendisliği bazı canlılarda faydalı işlevleri olan genlerin başka canlılara aktarılması veya bu genlerin basit yapılı canlılara yüklenerek ürünlerinden yararlanılmasına imkan veren bir teknolojidir.

FEN VE TEKNOLOJİÖĞRETMENİ

NAZMİDELİGÖZOĞLU

ANKARA - 2013

top related