dört duvar emekçi kadınlar bülteni
Post on 05-Mar-2016
229 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Yıl: 1 Sayı: 1 Ağustos-Eylül / 2012
Yeni Dünya Đçin ÇAĞRI * Emekçi Kadınlar Özel Sayısı * Fiyatı 0,50 TL www.ydicagri.net
Kreş yardımı mı dediniz? Aile ve Sosyal Poli kalar
Bakanı Fatma Şahin geç ğimiz
ay çalışan kadınların çocukla‐
rının kreş ücretlerinin öden‐
mesi için çalışma yap$klarını
açıkladı. Böylece biz kadınla‐
rın daha fazla çalışma yaşamı‐
na çekilmesi amaçlanıyor.
Kadınlara kreş yardımı
Elbe)e kreş ücretlerinin
devlet tara*ndan ödenmesi
çalışabilmemiz için küçükte
olsa bir iyileş rme olacak$r.
Böylece çalışırken çocuğumu‐
zu düşünmek zorunda kalma‐
yacak ve maddi olarak erkeğe
bağımlı olmaktan kurtulabile‐
ceğiz. Ancak şimdilik kreş üc‐
retlerinin kimlere, ne şekilde
ve nasıl ödeneceği belirsiz. Bir
de şu soruları sormamız gere‐
kiyor; Yeterli kreş var mı? Bu
kreşler çocuklarımızın bakımı
için uygun mu? Bu kreşlerde
nitelikli personel var mı? Kreş‐
ler evlerimize veya işyerleri‐
mize yakın mı? Kreşlere ula‐
şım ücretlerini kim ödeyecek?
vb. Çünkü tüm bu sorunlar
çözülmeden kreş yardımı ya‐
pılmasının pra kte bir anlamı
olmayacak$r. Örneğin Ada‐
na’da MEB’e bağlı 469 ilköğ‐
re m okuluna karşın sadece
25 kreş‐anaokulu vardır. Bu
sayı özel kreşler ile birlikte
50’i geçmemektedir.
devamı arkada...
Yetersiz kreşler için kreş
yardımı!!!
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI’nın
Emekçi Kadınlar Özel Sayısı
İki ayda bir yayımlanır.
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Aziz Özer Yöne2m Yeri ve Adresi:
Fa h Mh. Bahçeyolu Sk. Ülbeği İş
Merkezi No:9 Kat:4 Esenyurt/İstanbul
Tel/Fax: (0212) 620 67 57 Yeni Dünya
İçin Çağrı Sayı 158’in Emekçi Kadınlar
Özel Sayısı Ağustos-Eylül/2012 Fiya6:
Türkiye 0,50 TL Yurtdışı 1,00 Avro
Yayın Türü: Yerel Süreli
www.ydicagri.net
info@ydicagri.net
Kadına şiddet devlet politikasıdır... Gün geçmiyor ki bir kadın
cinaye ile karşılaşmayalım.
Nerdeyse günlük yaşan$mızın
olağan bir parçası haline geldi
kadına şiddet. Bianet'in yerel
ve ulusal gazetelerden, haber
sitelerinden ve ajanslardan
derlediği rapora göre erkek‐
ler, Temmuzda 20 kadın, üç
erkek ve iki çocuk öldürdü; 24
kadını yaraladı; 11 kadına
tecavüz eK. Bu ayda yedi
taciz vakası yaşandı.
Temmuzda kadınları en çok
kocaları öldürdü ve yaraladı.
En çok kullanılan cinayet ale
ise bıçak$.
En çok kadın katli İstan‐
bul'da, en çok erkek şidde
Bursa'da, en çok tecavüz ise
Antalya'da yaşandı. devamı arkada...
Kayseri’de evden uzaklaş�rma
cezası verilen koca sokak ortasın‐
da eşi H.N.B.’yi dövdü.
Teknoloji haber...
Bye bye Hotmail, welcome
Outlook
1996 yılında
yayına başla‐
yan ve dün‐
yanın en
popüler e‐posta servisi olan
Hotmail.com tamamen kapa‐
$larak Outlook.com adresinde
yenilendi. Yeni Out‐
look.com’da tasarım ağırlıklı
olarak mavi renkli. Sade bir
görünümü olan Outlook.com
yazılar daha büyük, menüler
daha hızlı. Ancak görünüm
hotmail’den pekte farklı değil.
Üst bölümde yer alan Yeni
butonu ise posta gönderme
işini daha da kolaylaş$rıyor.
Sol üs)eki Outllok menüsü ile
Posta, Kişi, Takvim ve Skydrive
açılabiliyor. En önemli yenilik
ise Facebook ve Twi)er gibi
sosyal ağlarla entegre çalışa‐
bilmesi. Böylece sosyal ağlar
Outlook’tan takip edilebiliyor.
Üstelik kişi ağda ise anlık soh‐
bet edilebiliyor. Sosyal med‐
yada ise Outlook Facebook
yerine twi)er’i tercih etmiş.
Zaman Tü-
neli zorunlu
hale geliyor
Sosyal ağla‐
rın en popü‐
leri olan
Aralık
2011’de
başlaNğı
Zaman Tü‐
neli profilini
zorunlu hale
ge rmeye hazırlanıyor. Bir
süredir tercihli olan, ancak
Zaman Tüneli profili seçildi‐
ğinde ise geri dönüşü bulun‐
mayan uygulama yakında tüm
kullanıcılar için zorunlu ola‐
cak. Önceki profile göre daha
görsel olan ve etkinlikleri film
şeridi gibi eskiden yeniye doğ‐
ru tarihe göre sıralayan Za‐
man Tüneli profili sayfaların
yorum sayılarında bir düşüşe
neden olmuştu. Zaman Tüneli
profiline geçmeyen önemli
sayıda kullanıcı da var. Yakın
zamanda bir açıklama yapan
Facebook yetkilileri sitedeki
sayfaların tek kalıpta olmasını
istediklerini bu yüzden önü‐
müzdeki birkaç ay içerisinde
Zaman Tüneli profilinin tüm
kullanıcılar için zorunlu hale
ge rileceğini açıkladılar.
Dört Duvar
(Devamı ön sayfada)
Bu anlamda kreşlerin sayısı‐
nın yetersizliği ortadadır. So‐
nuçta kreş yardımı olacak ama
kreş olmayacak!!!
Asıl amaç ne? Fatma Şahin kreşlerle ilgili
yap$ğı açıklamalarda “…bizim
en çok ih*yacımız olan nitelikli
genç nüfus. Nitelikli genç nü‐
fusu sağlayabilmemiz için
mutlaka kadınımızın, özellikle
çalışan kadınımızın yaşamını
kolaylaş�rmamız, hem çocuk
sahibi hem kariyer sahibi ol‐
masının yönündeki alterna‐
*fleri çoğaltmamız ve güçlen‐
dirmemiz gerekiyor.” …
“Esnek çalışma modelinin
sosyal güvenlik ayağını çalışı‐
yoruz.” demektedir. Bu açıkla‐
malarda da görülmektedir ki
amaç haya$mızı kolaylaş$r‐
mak, ekonomik bağımlılığımızı
ortadan kaldırmak değil
“nitelikli, “esnek çalışabilecek”
genç nüfus yaratmak$r. Amaç
emeğimizin daha fazla sömür‐
geleş rilmesi, patronların
emeğimiz üzerinden daha
fazla semir lmesidir. Zaten
sözde kadınlar için açıklanan
is hdam paketlerinde de tüm
teşvik ve indirimler patronlara
yapılmaktadır.
Patronların kreş açma zo‐runluluğu rafa…
4857 sayılı İş Kanununun 88.
maddesi uyarınca hazırlanan
yönetmeliğe göre 100‐150
arasında kadın işçi çalış$rılan
işyerlerinde 1
yaşından küçük
çocukların bırakıl‐
ması ve bakılması
ve emziren işçile‐
rin çocuklarını
emzirmeleri için
işveren tara*n‐
dan kreş ve em‐
zirme odalarının
açılması zorunludur. Çalış$rı‐
lan kadın işçi sayısı 150’den
fazla ise açılacak kreşin 0‐6
yaşındaki çocuklara hizmet
vermesi gerekmektedir. An‐
cak çok sayıda örneğini gördü‐
ğümüz gibi patronlar bu zo‐
runluluğa uymuyor, devle)e
gerekli dene mleri yapmıyor,
yap$rım uygulamıyor. Ayrıca
son yapılan 5763 sayılı kanun
değişikliği ile de patronların
kreş açma yükümlülüğü, açıl‐
mış kreşlerle anlaşma biçimi‐
ne dönüştürüldü. Böylece
patronlar kreş açmak yerine
herhangi bir kreş ile anlaşarak
zaten uymadıkları bu zorunlu‐
luktan da kurtarıldılar.
Sosyalizmde bu sorun nasıl çözülecek?
İlk sosyalist deneyim olan
Sovyetler Birliğinde kadınlar
bütün üre m faaliyetlerine
eşit işe eşit ücret temelinde
ka$labiliyorlardı. Kadınlar,
kolek f üre m çiSliklerinde
çok etkindiler. Maden ve sa‐
nayide çalışanların%30’u ka‐
dındı. Çocuk bakımı kadının
bir görevi değil, toplumsal bir
görev olarak görüldüğünden
çok sayıda kreş ve çocuk bah‐
çesi açılmış$. Bu kreşler sade‐
ce kentlerde değil köylerde de
açılmış$. Ancak ne yazık ki
Sovyetler Birliği deneyimi
birçok etkenden dolayı kesin‐
ye uğradı.
Sosyalist devlet çocukların
sağlıklı ve nitelikli bir şekilde
ye ş rilmeleri ve kadınların
dört duvar arasından kurtul‐
maları için her mahallede
kreşler, anaokulları, toplu
muUaklar ve çamaşırhaneler
açacak$r. Ve tüm bunlar dev‐
let yardımı vb. değil, devle n
asli görevi olarak tamamen
ücretsiz, herkes için ulaşılabi‐
lir olacak$r.
Kapitalistlerin bizlere kreş
parası ödemesi iyidir. Ha)a
bizler bu iyileş rmeler ve da‐
ha fazlası için mücadele etme‐
liyiz. Ama bizleri gerçek an‐
lamda dört duvar arasından
kurtaracak olan daha fazla kar
ve sömürü için yapılan iyileş‐
rmeler, reformlar vb. değil
devrimdir.
Dört Duvar ‐ 30.07.2012
Ünlü Bilim Adamı Albert Einstein 9
yaşından sonra akıcı konuşmaya
başladı. Ailesi onda zihin geriliği
olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Bunubiliyormuydunuz?
Dervişe Koçoğlu 1918’de
Kıbrıs’ın LeXoşe ken nde
doğdu. İstanbul Çapa Kız Ens‐
tüsü’nü bi rdikten sonra
Bandırma Yaprak Tütün Bakım
İşleme Evi’nde işe başladı.
Koçoğlu, onun eşinin soyadı.
Eşi SabahaKn Koçoğlu, Kürt
asıllı bir sendikacı. Evlenme‐
den önceki soyadı ise Türkeş.
Kaynaklar Faşist Alpaslan Tür‐
keş’in baba bir, anne ayrı üvey
kardeşi olduğunu yazıyor Der‐
vişe Koçoğlu’nun.
Dervişe Koçoğlu Bandırma,
Balıkesir, Çanakkale Havalisi
Tütün Müskirat Gıda ve Yar‐
dımcı İşçiler Sendikası’nın 11
dönem başkanlığını yürütmüş
olan ve Türkiye’deki ilk kadın
sendika başkanı.
Sendikacılık Ansiklopedi‐
si’nin Bandırma Balıkesir Ça‐
nakkale Havalisi Tütün ve
Müskirat Gıda ve Yardımcı
İşçileri Sendikası maddesinde
16 Ocak 1955 yılında sendika
başkanlığına seçilenin Derviş
Koç olduğu yazıyordu.
1955’ten 1969’a kadar yapılan
genel kurulların hepsi teker
teker veriliyordu üstelik. Her
yerde isim aynıydı: Derviş Koç.
Ansiklopedide maddeyi yazan
her kimse, “Sendika başkanlı‐
ğı kadınların görevi değildir.”
diye düşünmüş olmalıydı.
Koçoğlu, 19 Ağustos
1968’de kurulan Tek Gıda‐
İş’in (Türkiye Tütün Müskirat
Gıda ve Yardımcı İşçileri Sen‐
dikası) kurucular kurulunda da
yer aldı. Türkiye Tütün Müski‐
rat Gıda ve Yardımcı İşçi Sen‐
dikaları Federasyonu’nun 5
Aralık 1969’da kendisini fes‐
hederek Tekgıda‐İş’e ka$lma‐
sıyla birlikte Federasyon üyesi
olan Bandırma, Balıkesir, Ça‐
nakkale Havalisi Tütün Müski‐
rat Gıda ve Yardımcı İşçileri
Sendikası da fesih kararı ala‐
rak Tekgıda‐İş’e ka$ldı. Koçoğ‐
lu bu süreçte şube başkanlığı
ve üst kurul delegeliği görev‐
lerinde bulundu.
Zaman Gazetesi Dervişe
Koçoğlu’nun 5 Ocak 2002’de
kanserden yaşamını yi rdiğini
yazıyor. Ölümünü bile ağabe‐
yisi üzerinden tanımlamış
gazete: “ …. kızkardeşi öldü”.
Oysa Dervişe Hanım, A. Tür‐
keş’in esamesinin okunmadığı
bir dönemde yürütmüş sendi‐
ka başkanlığı görevini.
Kaynak: Petrol‐İş Kadın Dergisi/05‐2012 Necla Akgökçe & Muazzez Per‐van. Kısal$larak alınmış$r.
Bir Kadın, Bir Başarı
Sendika Başkanı Dervişe Koçoğlu
Kreş yardımı mı dediniz?
Nedir?
Memedeki süt bezleri ve
kanalları döşeyen hücrelerin
kontrol dışı olarak çoğalmaları
ile gelişen ve en sık görülen
kanser türlerinden biridir.
Meme kanseri riskini arA‐
ran faktörler
Kadın olmak başlı başına
meme kanserinde bir risk fak‐
törüdür. Çünkü meme kanseri
erkeklere oranla kadınlarda
100 kat fazla görülür. Bunun
dışında ileri yaşta olmak, bi‐
rinci derece yakınlarda meme
kanseri vakası görülmüş olma‐
sı, memede daha önceden
kanser görülmesi, ilk menar‐
şın (adet görme) 12 yaşın al‐
$nda gerçekleşmesi, meno‐
poz döneminin 55 yaşın üze‐
rinde başlaması, hiç gebe ka‐
lınmaması veya ilk gebeliğin
30 yaşın üzerinde gerçekleş‐
mesi, sürekli alkol alımı ve çok
yağlı yiyeceklerin tüke lmesi
meme kanseri riski arNran
faktörlerdir.
Belir2ler
Meme kanseri belir leri ise
şunlardır; Memede ağrısız,
sert ve hareketsiz kitle görül‐
mesi; Deride renk değişikliği
ve ödem oluşması; Meme
başında içe batma, ya da bir
yana doğru çekilme olması;
Seyrek görülmekle birlikte
meme başı akın$sı olması;
Kanserin ileriki evrelerinde
ağrı oluşması.
Erken Tanı
Meme kanseri tedavisinde
en önemli şey erken tanıdır.
Bunun için tüm kadınlar en az
ayda bir kez kendi kendine
meme muayenesi yapmalıdır.
20‐39 yaş grubu kadınlar 3
yılda bir, 40 ve üzeri yaştaki
kadınlar yılda bir kez klinik
muayene yap$rmalıdır. Ayrıca
40‐49 yaş grubundaki kadınla‐
rın 1‐2 yılda bir, 50 ve üzeri
yaştaki kadınların ise her yıl
mamografi yap$rmaları ge‐
rekmektedir.
Dört Duvar (Devamı ön sayfada)
Erkekler Haziran ayında da
yedi kadın ve bir kız çocuğunu
öldürdü, dokuz kadını yarala‐
dı, sekiz kadına tecavüz eK ve
12 kadına da cinsel tacizde
bulunmuştu. Haziranda da
kadınlar en çok tanığı erkekle‐
rin tecavüzüne uğradı, taciz
ise yine en çok sokakta ve iş
yerinde yaşandı.
En fazla Kürt kadınla‐
rı maruz kaldı
1997‐2012 yıllarını
kapsayan bir rapora
göre 266 Kürt, 87 Türk,
1 Alman, 4 Roman, 1 Bul‐
gar ve 1 Avusturyalı kadın
işkencede tecavüze uğradı.
Türkiye’de 1997‐2012 yılları
arasında gözal$nda tecavüz,
işkence ve tacize maruz kalan
167 kadın dava aç$. Bu dava‐
lara ilişkin raporlarda yer alan
bilgiler ise şunlar: “Toplam
dava dosyası: 167, AİHM’de
sonuçlanan davalar: 24,
AİHM’de görülen davalar: 18,
Ceza Mahkemeleri’nde de‐
vam eden davalar: 39, Yargı‐
tay’da bulunan davalar: 9,
Savcılıkta bulunan davalar:
70, Takipsizlik kararından son‐
ra i raz edilen, henüz kararı
verilmemiş davalar: 7.”
Erkek egemen bir toplum
olan bu ülkede kadın erkeğin
namusu. Bu temelde kadın
cinaye ni namus cinaye‐
olarak kanıksayan bir
toplumsal zihniyet
var. Bu zihniyet, kadı‐
nı kendi ölümüne da‐
vet çıkaran olarak gör‐
mektedir. Mahkemeler
de erkeğin “beni aldaN” vs.
Kadına şiddet devlet politikasıdır...
Meme Kanseri...
Bir Kitap
Sosyalizm Diyarında Kadın
Nina Popova “Faşist Almanya ve emperyalist Japon‐
ya’ya karşı kazanılan tarihi zafere ka‐
dınlar tüm güçleri ile katkıda bulundu‐
lar. Ve günümüzde, Stalin’in savaş son‐
rası beş yıllık planını uygulamak, ha9a
onu aşmak uğraşına, SSCB’de komüniz‐
mi kurma çabasına tüm güç ve bilgile‐
rini adıyorlar.”
Moskova ‐ Yabancı Diller Basımevi'nde 1949'da yapılan İngilizce baskısından Türk‐
çeye çevrilmiş r. Birinci Basım: Mart 1999 / 224 Sayfa
gibi egosunu dikkate alarak
haksız tahrik indiriminden
faydalanmasını sağlayarak
erkeğe daha fazla güç ver‐
mektedirler. Şiddete maruz
kalan kadın karakola giKğin‐
de, şiddet uygulayan erkek en
fazla ifadesi alınarak serbest
bırakılmakta. Daha sonra şika‐
yet edilen erkek, şidde n do‐
zunu ar$rarak devam etmek‐
te. Kadın buna karşı direndi‐
ğinde ise haya$ndan olmakta‐
dır. Basında ve günlük dilde
kadın cinayetleri için sık sık
“bedelini haya$ ile ödedi”
denerek kadının direnmesi
veya şiddete boyun eğmemesi
üstü kapalı olarak lanetlen‐
mektedir. Öyle ya karşı geli‐
yorsan bunun bedelini öde‐
melisin…
İşkence tecavüz devlet poli‐2kasıdır
Son günlerde bir işkenceci
ve işkencede tecavüz suçu ile
yargılanıp bu suçu mahkeme
kararıyla da kanıtlanan Sedat
Selim Ay’ın İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele
(TEM) Şubesi Müdür Yardım‐
cılığı’na atanması “işkencede
tecavüz” gerçeğini yeniden
gündemleş rdi. Türkiye ve
Bölge’de sistema k bir biçim‐
de uygulandığı raporlarla da
ortaya konan ‘tecavüz işken‐
cesi’ne en fazla maruz kalan‐
lar poli k görüşleri olan ka‐
dınlar. Gözal$n‐
da Cinsel
Taciz
ve
Te‐
cavüze
Karşı Hukuki
Yardım Projesi raporlarına
göre, 1997‐2012 döneminde
Temmuz ayına kadar resmi
olarak başvuru yapan 362
kadın gözal$nda tecavüz ve
taciz işkencesine uğradı. Teca‐
vüze uğrayan 2 kadın in har
ederken, bir kadın da işkence
sonucu katledildi. 14 yaşında‐
ki bir kadın uğradığı tecavüz
sonrası akrabaları tara*ndan
‘namus temizleme’ gerekçe‐
siyle katledilirken, bir kadın
da 1999 yılında işkencenin
etkileri sonucu yaşamını yi r‐
di. Açıklanamayanlar da hesa‐
ba ka$lınca ürkütücü bir tab‐
loyla yüz yüze olduğumuz
görülüyor.
Yasalar, devlet yetkililerinin
açıklamaları ve uygulamalar
gösteriyor ki kadına yönelik
şiddet devlet poli kasıdır. Bu
şiddet en barbar yüzünü na‐
mus bekçiliği ve poli k tutsak‐
lar üzerinde gösteriyor. Bu
şiddet ancak direnen kadınla‐
rın mücadelesi ile durdurula‐
bilir.
Dört Duvar / 13.08.2012
Yasalar, devlet yetkililerinin açıklamaları ve uygulamalar
gösteriyor ki kadına yönelik şiddet devlet poli2kasıdır.
Merhaba sevgili kadınlar,
emekçiler,
Kadınız, yükümüz ağır. Her
gün bir kardeşimizi kadın ol‐
mamızdan kaynaklı karşılaş$‐
ğımız şiddet olaylarına kurban
veriyoruz. Dayak, taciz, teca‐
vüz, psikolojik baskı gibi direk
olarak karşı cinsin yani erke‐
ğin baskısı al$nda ezilen biz
kadınlar, yanı sıra devlet şid‐
de ne maruz kalıyoruz. Hali
hazırda ikinci sınıf olarak gö‐
rüldüğümüz kapitalist‐ emper‐
yalist sistemde bir de ulusal
kimliğimizden ötürü ötekileş‐
rilmeye, şiddete maruz kalı‐
yoruz.
İşletmelerde bin bir türlü
baskı al$nda çalışmak zorun‐
da kalıyor, ekonomik krizlerde
işten ilk çıkarılacaklar listeleri‐
nin başında yer alıyoruz.
Kadınlığımız, analığımız biz‐
leri sindirmek, yıldırmak için
bir tehdit olarak kullanılıyor.
Kadının yeri evidir man$ğı ile
evlerimizin dört duvarı arası‐
na mahkûm ediliyor, ev kölesi
haline ge riliyoruz.
Kadınız, işimiz zor. Bu sorun‐
larla tek başına baş etmenin
imkânsızlığını biliyoruz. Bu
sorunlar yalnızca Leyla’nın,
Rojda’nın, Rabia’nın ya da
Helga’nın, Jane’nin sorunu
değildir. Bu sorunlar bütün
dünya kadınlarının
ortak sorunlarıdır. Biz
kadınlar dünyanın her
köşesinde farklı boyutlar‐
da olsa da baskıya, zulme,
eşitsizliğe maruz kalıyoruz.
Bunun nedeni bütün dünyada
hâkimiye ni kurmuş olan er‐
kek egemen kapitalist‐ em‐
peryalist sistemin ta kendisi‐
dir. Bu yüzden dayanışmak,
birlikte hareket etmek, bu
sorunları birlikte çözüme ka‐
vuşturmak gerek ğini düşü‐
nüyoruz. Bu sorunları gerçek
anlamda ortadan kaldırmanın
yolu kapitalist‐ emperyalist
sistemi ortadan kaldırmakla
mümkün olacak$r. Bunu ba‐
şarmanın yolu ise ancak ve
ancak örgütlü mücadeleden
geçiyor.
Fakat bu zorlu ve çe n bir
yoldur ve bu yola koyulmanın
ilk adımı, yüzyıllarıdır içine
hapsedildiğimiz dört
duvarı
parçalamaktan
geçmektedir.
Amacımız,
sınıfların ve
sömürünün
olmadığı,
kadın erkek
eşitliğinin
laSa
değil
gerçek anlam‐
da ilke edinildiği, cin‐
siye mizden ötürü baskılara
maruz kalmadığımız yeni bir
dünya ve bu dünyaya yaraşır
yeni dünyanın yeni insanlarını
yaratmak$r.
Hadi kadınlar, bırakalım
ellerimizdeki toz bezlerini,
süpürgeleri… Alalım elimize
balyozlarımızı ve yıkalım hap‐
sedildiğimiz dört duvarı. Tu‐
tup birer ucundan örmeye
başlayalım yeni dünyamızı.
Dört Duvar
top related