genç umut dergisi 14. sayı
Post on 29-Mar-2016
231 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
“AKP, yeni dönemde 4+4+4 adlı yasa ile gerici, piyasacı,
cinsiyetçi uygulamalarla eğitimi tümden hedef seçiyor. Biz
liseliler, bu karanlığa karşı okullarımızda, sokaklarda isyan
bayrağımızı dalgalandırarak cevap vereceğiz! “
Eylül-Ekim 2012 Sayı 14 - 1 TL
Türkiye’de doğmuş, büyümüş,sınırlarını yönetenlerin çizdiğikalıplara sığmayan milyonlarcagençten biriyim; nedenini merakediyorsan bir de benden dinle... Sf.07
Okullarımızın açılmasıyla birlikte ye-
niden yaşam alanlarımıza kavuştuk.
Yeni nesil projeleri üretenlere, ser-
mayedarlara, imamlara hep beraber
cevap vereceğiz.
GERİCİ, PİYASACI, CİNSİYETÇİ
EĞİTİME İSYAN ET!
Devamı ➡
İçindekilerUzun, yorucu bir dönemin ardından yaz tatilinin de sonuna geldik. Yeni dö-
nemde, liselerimizde, her zamankinden daha çok yan yana gelme vaktidir.
AKP’nin, dindar, kindar, itaatkar gençliği liselerde yaratma tohumları 4+4+4
ile atılırken, bizler o tohumların yeşermesine izin vermeyecek, isyan edeceğiz!
4+4+4 karanlıktır, reddediyoruz!
Bilim insanlarının, öğrencilerin, velilerin tüm itirazlarına karşın ucube yasa
4+4+4, bu dönem yürürlüğe girdi. AKP kendi neslini yaratma sevdasının
köklerini atıyor bu yasayla. Gerici, piyasacı tohumlarını filizlendiriyor. Yıllardır
eğitimde yaşadığımız sorunlar bu dönem daha fazla belirginleşecek. Düz lise-
lerin, anadolu liselerine tümden dönüştürülmesiyle öğrencilere dayatılan ya
meslek liselileri ya da AKP’nin yeni neslini yetiştirme arzusunu örgütleyen
İmam hatip okulları oldu.
Kuşkusuz hedef, gerici ve piyasacı nesiller yetiştirmek. AKP Muğla Milletve-
kili Ali Boğa, bu yasa ile neyi amaçladıklarını bizzat kendi ağzıyla dillendirdi.
Müfredata konulan “Kuran-ı Kerim”, “Hz. Muhammed’in Hayatı” dersleri ile
bütün okulları imam hatipleştirme şansı yakaladıklarını dillendiren Boğa, hal-
kın imam hatiplere ilgisinin azlığından yakınıyor, çocuklarını imam hatiplere
göndermelerini emrediyor. Ancak biz konuya Fransız değiliz. Ali Boğa toru-
nunu Fransız okulunda okutuyor iken halkın çocuklarına 80 kişilik sınıflarda
niteliksiz, gerici eğitimin verilmesi iki yüzlü olduklarını gösteriyor.
AKP halka zarar, savaşa yarar!
Eğitim alanında gerçekleştirilmek istenen tek tipçi anlayış toplumsal yaşamın
her alanına nüfuz edilmek isteniyor. AKP, Alevi düşmanlığını, Kürt düş-manlığını, muhalif kesimlere olan düşmanlığını hiç olmadığı kadar artırmış
durumda. Cemevlerini ucube olarak tanımlıyor. Hedef haline getirilen, evleri
işaretlenen Alevilere saldırılar sıklaşıyor.
Diğer taraftan Kürt sorununda savaşı derinleştiren AKP her geçen gün Kürt
düşmanı açıklamaları ile Kürt halkını hedef haline getiriyor. Israrla çözümsüz-
lüğün adresi olan AKP Kürt’e ölümü ya da cezaevini gösteriyor. AKP kan, inti-
kam, gözyaşında ısrarcı olsa da bizler kardeşlikten, barıştan yana olacağız.
İsyan Et!
İçerde ve dışarda savaş dilini konuşan AKP, düşmanlık tohumları ekerken,
4+4+4 ile büyük bir yıkıma uğratılan eğitim sistemine karşı tepkiler her geçen
gün artıyor.
Biz liseliler, geleceğimiz karartılırken, kişiliksizleştirilirken, elemeci sınavlarla öm-
rümüzün en güzel günlerini ÖSYM’ye adarken, paranın, eğitimin bölünmez
parçası haline geldiği böylesi bir tabloda yıllardır olduğu gibi yine harekete
geçiyor, sözümüzü söylüyoruz: İsyan Et!
Şimdi, yan yana gelme vaktidir. Gencecik ama bir o kadar da cesur, emin yü-
reklerimizle “isyan var” diye haykıralım. Ortadoğu’da emperyalist müdaha-
leye, Türk ve Kürt halkının düşman edilmesine karşı bu topraklara barış
gelmeli diyerek isyan edelim! Paralı eğitim, gerici, cinsiyetçi, ayrımcı eğitim
4+4+4 ile kökleştirilirken bizler geleceğimiz için isyan edelim!
Şimdi okulda, sırada, sokakta İSYAN ET!
03 Lisenin günlüğü
04 Hayatın içinden - Gündem
05 Fotoğrafların dilinden
06 Eğitim
07 Bir de benden dinle...
08 Orta sayfa
10 Tarih/Yakından bak
11 Kadın
12 Lisenin gündemi: Sıradan sesler
14 Röportaj: Bülent Çolak
15 Kültür - Sanat
Şimdi, tam zamanı! İsyan Et!“AKP, yeni dönemde 4+4+4 adlı yasa ile gerici, piyasacı,
cinsiyetçi uygulamalarla eğitimi tümden hedef seçiyor. Bizliseliler, bu karanlığa karşı okullarımızda, sokaklarda isyan
bayrağımızı dalgalandırarak cevap vereceğiz! “
Liseli Genç Umut Dergisi
Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Uğur GümüşkayaYay›n Türü: Yerel Süreli
Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo€lu/‹STANBULTel-Fax: 0212 245 91 55
Bas›ld›€› Yer:Ekim Ofset
Litrosyolu 2.Matbaacılar Sitesi 1BF4Topkapı/İSTANBUL
Tel: 0212 5765412-0212 5447304
Dergimiz hakk›nda tümeleştiri ve önerileriniz
için:iletisim@gencumut.orgfacebook/gencumutredtwitter/liseli_gencumut
www.gencumut.org
Uzun soluklu saldırının adımları
4+4+4 Eğitimde bir yıkımdır
İsyan et!
Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa
Evrim
Bu yıl 7.sini İzmir-Dikili/Sotes Tatil Köyü'nde 30 Hazi-
ran-6 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz
Kolektif Yaz Kampı yine dolu dolu geçti. Ülkenin dört bir
tarafından gelen liseli ve üniversiteli öğrenciler, her
akşam düzenlenen konserlerle müziğin tadını çıkarıp
çeşitli atölyelere katılarak birlikte öğrenip, birlikte
eğlendi. Lise ve üniversite öğrencileri kampta, 2 Tem-
muz 1993’de yaşanan Sivas Katliamı’nı da unutmadı.
İzmir-Dikili'de 2 Temmuz günü Sivas Katliamı'nda hayatını
kaybeden 33 yazar, ozan ve aydın için sokağa çıktı.
Kamp alanına astıkları 'Yakanlardan, aklayanlardan
hesabı gençlik soracak, Sivas'ı unutma!'pankartı
arkasında Dikili sahil şeridi boyunca yürüyen yaklaşık
700 lise ve üniversite öğrencisi ''Sivas’ta yakanlar AKP’yi
kuranlar, “AKP’den hesabı gençlik soracak'', ''AKP akladı
gençlik hesap soracak'' sloganları attı.
3 Temmuz günü ''Liseliler Gelecek
Dönemi Tartışıyor'' başlığı altında yaklaşık
150 liseli, geçtiğimiz eğitim dönemini,
AKP’nin eğitim üzerinde yarattığı yıkım
ve saldırı politikasını ve buna karşı
liselilerin gelecek dönem neler yapabile-
ceğini tartıştı. Bunun yanında liselilerin
yazı dolu dolu geçirmesini yediremeyen
polis kolları sıvadı. Kamptan itibaren
aileleri arayıp ''Çocuğunuz terör örgütü kampında, terör
faaliyeti yapıyor'' diyerek taciz etti.
www.gencumut.org
03
Liselinin günlüğü
''Bir Fikrim Var''Liseliler yaz tatillerini yine dolu dolu
geçirmek adına ''Bir Fikrim Var'' diyerek bir
araya geldi. Üç farklı konuyla, farklı illerde, yak-
laşık üç hafta boyunca tartışmalar gerçekleştir-
ildi. “68’den Bugüne Gençlik Hareketi”,
“Demokratik Lise Mücadelesi” ve “Eğitim Sis-
temi” olmak üzere üç başlık altında toplanarak
birlikte bilgilerini paylaşıp tartıştılar. Bunun
yanında, sıkıcı yaz tatilini daha eğlenceli bir
hale getirmek için İstanbul’da ki liseliler de
geziler düzenleyip birlikte güzel vakit geçirdi.
4+4+4’ü duduracağız!15 Eylül büyük eğitim mitinginde '4+4+4 karan-
lığını durduracağız' diyen on binler Ankara Sıhhiye
Meydanı'nda bir araya geldi. Gerici, piyasacı
eğitime ve 4+4+4'e '' İsyan Et'' diyen liselilerde kor-
tejde yerini aldı. AKP'nin eğitimi gericileştiren,
piyasalaştıran, okulları imam hatipleştiren 4+4+4
yasasına karşı liselilerin adresi Ankara oldu. Tüm
isyanı ve coşkusuyla mitinge katılan liseliler, 4+4+4
karanlığını durdurmak için söz verdi.
''Aramanıza gerek yok, biz buradayız''!
7.Kolektif Yaz Kampı'ndan itibaren kampa katılanların
aileleri yoğun bir şekilde polis tarafından aranarak ''Ço-
cuğunuz terör örgütü kampında, terör faaliyeti yapıyor''
denilerek taciz edilmişti. Buna karşılık Ankara, Samsun
ve İstanbul'da sokağa çıkan liseliler ''Aramanıza gerek
yok, biz buradayız'' diyerek Emniyet Müdürlüğü önle-
rinde basın açıklaması yaptı.
Liseliler olarak buyazıda boşgeçirmedik. YazkampımızınardındanTürkiye’nin dört biryanında “Bir FikrimVar” tartışmaatölyelerindeyüzlerce liseli yanyana geldik.
Uzun süredir ülkede esmekte olan‘ileri demokrasi’ rüzgarı bu yaz et-
kisini çok daha fazla gösterdi.Bizde gündemde neler var, neler
yok bir göz gezdirdik.
AKP’nin politikası; savaşçığırtkanlığı
AKP yıllardır uyguladığı nefret ve
savaş söylemleri yine su üstüne çıktı.
Son aylarda Alevilerin ve Kürtlerin üs-
tünde kurduğu baskı ve saldırılar yine
boy göstermeye başlarken AKP’de, em-
peryalist taşeronlukta kendini kanıtlama
ihtiyacı içine girdi. Çok geçmedi, Ma-
latya-Sürgü’ de Ramazan davulcusuyla
Alevi aile arasındaki tartışmayla başlayan
olaylar sonrası yaşanan faşist saldırılarda
ilçedeki gericiler Alevi ailelere ve evlerine
saldırdı. Aradan daha çok geçmeden İs-
tanbul- Kartal’da Alevi ailelerin evleri işa-
retlendi ve bir Cemevi kundaklanmaya
çalışıldı. Yine geçtiğimiz günlerde
Antep’te patlayan bombanın ve orada
ölen insanların sorumlusunun, AKP’nin
Suriye politikaları ve oradaki icraatları ol-
duğu belli oluyor.
AKP Milletvekili Şamil Tayyar bile An-
tep’teki bombanın ‘’Şam’daki patlama-
nın rövanşı olduğunu” söylüyor. AKP’nin
bölgedeki halkları düşünemeyerek, üst-
lerine kumar oynadığı çok açık ortaya çı-
kıyor.
Parasız eğitim palavraları
Baskı ve sindirme politikalarını yoğun
bir şekilde uygulayan AKP, yıllardır öğren-
cilerin usanmadan söylediği, bunun için
dur durak bilmeden bir mücadele ver-
diği ‘’parasız eğitimi’’ kendi gündemine
getirdi. AKP’nin sadece örgün öğre-
nimde kaldırdığı harçlar, medya aracılığı
ile ‘‘eğitimde devrim’’, ‘’parasız eğitim ge-
liyor’’ başlıkları ile duyuruldu. Kuşkusuz
parasız eğitimin sadece harçlardan veya
üniversite eğitiminden ibaret olmadığını
onlarda biliyor. Ancak AKP medyası, bi-
linçli olarak bu söylemleri kullanmayı ter-
cih ediyor.
Kısa bir süre sonra yalanlar ortaya
çıkmaya başladı. Harcın asıl mağdurları
olan ikinci öğrenim öğrencilerinden öğ-
renim gideri adı altında harçların alın-
masına devam edilecek. Benzeri bir
uygulama açık öğretim için de geçerli.
Uygulama karşısında Türkiye’nin
dört bir yanından binlerce öğrenci so-
kaklara döküldü. AKP’nin yalanlarına
kanmıyoruz, ‘’Harçlara Hayır’’
diye haykırdı.
Bugün eğitimin her alanında AKP
ile birlikte paralı eğitim uygulamaları
yaygınlık kazanmakta. Liselerde de
kayıt, aidat, spor, tebeşir vb. paraların
toplanılıdığını, vermeyenlerin üzerinde
ise türlü baskı ve tehditlerin oluşturul-
duğunu çok iyi biliyoruz.
Beklentilerin üzerindekiperformans
Eğitimdeki saldırılar yeni değil, baş-
langıcı 12 Eylül Darbesi’ne kadar daya-
nıyor. 12 Eylül faşist darbesinin ürünü
olan AKP’de, bugün elinin altında bulu-
nan tüm mekanizmaları yenileyerek de-
ğiştiriyor. Ancak değiştirirken karşısında
duran tüm kesimi sindirmeye, baskı ha-
line almaya çalışıyor. Hedefi 2023 olarak
belirten AKP, bugün yaptığı zorbalığı, fa-
şizmi, baskıyı, daha da artıracağının sin-
yallerini veriyor ve kendi gençliğini
yaratmak istediğini şimdiden söylüyor,
hazırlıklarını sürdürüyor. Ülke gündemi
çok fazla yoğun olmakla birlikte bu yılın
saldırılarla geçeceğini şimdiden görebili-
yoruz.
04
Hayatın içinden / Gündem
Uzun soluklu saldırının adımları
Bu sayıda "pek sevgili" bakanımız Ömer
Dinçer'i konu alacağız. Bu bakanı biz,'bilim hır-
sızı' olarakta tanıyoruz. Bakanımız 4+4+4'ü
överken, sokaklarda, okullarda bu yasaya karşı
çıkanlara bir kılıf bulmaya çalışıyor. "66 aylık ço-
cukların okula başlamasına PKK yanlıları ve la-
ikçi kesim karşı çıkıyor" diyen bakanımız
gericiliğin ve piyasacalığın "büyüyemeceğin-
den" korkuyor sanırsak. Birde ağzından 'özgür-
lük' çıktı bakanımızın. Liselerde saçımızı
uzatabilcekmişiz artık, okul yönetimi karışmaya-
cakmış. Bakanın özgürlükten anladığı tek şey
saçlar ve kılık kıyafet olsa gerek. Ona göre
okullarımız, o kadar demokratik ki bize özgür-
lük nedir onu unutturuyor(!) Birde bakanımızın
görmediği ama bizim hergün gördüğümüz
şeyler var tabi ; okullarımızın her köşesinde ka-
meralar, okul girişlerinde bulunan sivil polisler,
tel örgüler, muhalif seslere cezalar ve daha da
sayabileceğimiz birçok şey...
Kuşkusuz parasızeğitimin sadeceharçlardan veya
üniversiteeğitiminden ibaretolmadığını onlardabiliyor. Ancak AKP
medyası, bilinçliolarak busöylemleri
kullanmayı tercihediyor.
Fotoğrafların dilinden
Yandaş medya, yandaş haber yandaş objektifler …
AKP’nin baskıları ve saldırıları sonucunda medya, yavaş yavaş teslim olmakta.
Her fırsatta AKP karşıtı yayın yapan, yazı yazan kesimleri hedef haline getiren
Tayyip Erdoğan’ın hayali bu karede…
Uludere halkından insanlık dersi!
Uludere’de 34 insan ölmüş ama insanlık öl-
memiş. Başbakan çıkıp pişkin pişkin açıklamalar
yaparken fotoğrafta gördüğünüz ana Ulu-
dere’de askeri aracın devrilmesi sonucu ölen
askerlere yardıma koşmuş ve neden kardeşçe
yaşayamıyoruz dercesine ağlamakta…
Utanç Müzesi
21 Kasım 2004'te Mardin/Kızıltepe’de evinin önünde polisler tarafından 13 kur-
şunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın kanlı giysileri, Devrimci 78'liler
Federasyonu tarafından bu yıl 3. kez Ankara’da açılan 12 Eylül Utanç Müze-
si'nde sergileniyor.
AKP’nin başarısı
Samsun’da yaşanan sel felaketinin ardın-
dan devlet desteği yine yoktu…İnsanlar
yaşam mücadelesi verirken AKP’nin desteği,
fotoğrafta görülen reklamda kaldı…
Barış güverciniFilistinli çocuklar kendi barış güvercinlerini
oluşturdular.
www.gencumut.org
06
Eğitim
Bir eğitim-öğretim yılına daha her
dönem olduğu gibi, bu dönemde de
gericiliğin ve piyasacalığın kıskacında
başlıyoruz. 4+4+4 denilen bu ucube
yasa, AKP'nin iştahını her geçen gün
dindar gençlik yetiştirme sevdasıyla ka-
bartıyor. Bu gerici, piyasacı eğitimin kar-
şısında duranlar ise ‘’öteki’’ kılıfına
sokulmak isteniyor.
Dindar gençlik yetiştirmesevdası
AKP, geldiği günden bugüne eğitimi
yapboza çevirdi. Şimdi ise bilim insanla-
rının, eğitimcilerin, velilerin, öğrencile-
rin fikirlerini almadan yarattıkları gerici
ve piyasacı bir eğitimi önümüze koydu-
lar. Bu sene dindar-kindar açıklamala-
rıyla birlikte karne hediyesi olarak Umre
gezileri düzenlemeleri bir tesadüf değil
4+4+4'ün tohumlarıdır.
4+4+4 ile 658 okul imam-hatibe
dönüştürülüyor, okulların imam hatip-
leştirilmesi ile her tarafta kampanyalar
başlatılıyor, imam hatipli olana çeşitli
hediyeler dağıtılıyor.
AKP 10 yıldır, hem müfredatla, hem
de fiili uygulamalarıyla cinsiyetçi eğitimi
meşrulaştırıyor. Okullarda kadın ve
erkek öğrencilerin arasına 45 cm me-
safe koyuyor, etek boyuna müdahale
ediyor. Tayyip Erdoğan'ın “Kadın erkek
eşit değildir” sözüyle yola çıkan okul yö-
netimleri, okullarda “erkeğin kadından
üstün olduğunu” örgütleme çabalarına
giriyor. 4+4+4 ile bu ayrımcılık birinci sı-
nıfta verilecek olan “Ahlak ve Değerler
Eğitimi” dersi ile başlayacak.
4+4+4 sermayeye hizmet ediyor
AKP, bu yasayla sadece gericiliği, cin-
siyetçiliği hedeflemiyor, aynı zamanda
paralı eğitimin yollarını genişletmeye
çalışıyor. Hiçbir zaman uygulanmayan
ancak Anayasa'nın 42. Maddesi’nde
yer alan 'parasız eğitim' ibaresi 4+4+4
ile kaldırıldı. 4+4+4’ün, eğitimi bir hak
olmaktan çıkarıp piyasada alınır-satılır
bir ‘’meta’’ya dönüştürmeyi hedeflediği
çok açık ortadadır. Bu nedenle AKP,
Dünya Bankası’nın özelleştirme planla-
rına da uygun biçimde özel sektörün
eğitimdeki payını ilk etapta yüzde 3’ten
yüzde 30’a çıkartmayı hedefliyor. Bu
hedefe göre, ilk ve orta öğrenimdeki
17 milyon öğrenciden 5.5 milyonu özel
okullara yönlendirilecek. 4+4+4 yasa-
sıyla önlerine konulan fırsatı gören özel
okul patronları ise şimdiden kolları sı-
vadı.
Bu yasasının en önemli amaçların-
dan biri de anadolu sermayenin, yani
MÜSİAD'ın desteklediği ucuz işgücü ih-
tiyacını meslek liselerinden karşılamak.
Düz liseleri, ya anadolu lisesi ya da
imam hatip lisesi haline getirirken her-
kesin dershaneye veya özel okula ayıra-
cak bütçesi olmadığı için 2 seçenek
önümüze konulmuş bulunmakta; mes-
lek lisesi ve imam hatip lisesi. Bilim in-
sanları, eğitimciler, öğrenciler bu
uygulmayı niteliksiz, bilim dışı buluyor.
Araştırmalara göre 'Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi' dersinin ders saati 72’den
144'e çıkarken, 'Fen ve Teknoloji' ile
'Sosyal Bilgiler' dersi 108 saat olarak ka-
lıyor.
4+4+4'ü durdurmamız gerek
Dindar gençlik yetiştirme sevdasını
“eğitimle” karşılamayı amaçlayan AKP,
bu yıl 4+4+4 ile birlikte, eğitimde büyük
bir yıkıntıya yol açıyor. Eğitimin daha da
niteliksiz hale geldiği, 70-80 kişinin bir
sınıfa sığdırılmaya çalışıldığı, anadolu li-
sesini kazanamayan öğrencilere ya
meslek lisesi ya da imam hatip lisesinin
uygun görüldüğü bir yıla başlıyoruz.
Bu yasanın durdurulması ise bizim eli-
mizde!
4+4+4’ün, eğitimibir hak olmaktançıkarıp piyasadaalınır-satılır bir
‘’meta’’ya dönüştür-meyi hedeflediği
çok açık ortadadır.
4+4+4 eğitimde bir yıkımdır!
www.gencumut.org
07
Türkiye’de yıllardırAleviler,gayrimüslimler,ateistler yakılıyor,katlediliyor,yargılanıyor, ikincisınıf vatandaşolarak ilan ediliyor.Yaşam tarzları,kültürleri, inançlarınedeniylesindirilmek,kültürlerindenkopartılmak içinher türlü baskı vezulme uğruyorlar.
Ben evleri işaretlenen, AKP mitinglerinde Tayyip Erdoğan ta-
rafından yuhalatılan, ibadet yerlerine ucube denilen, köylerine
cami yapılan, tarihte sürekli katliamlara maruz kalmış Alevi bir
öğrenciyim. Yıllarca Alevi olduğum için ötekileştirildim ve küçük
düşürüldüm. İnsanın hiç emek harcamayarak, doğuştan üze-rinde taşıdığı ’damgayla’ övünmesi veya utanması ne kadar
aciz bir durum değil mi?
Aynı şekilde, bu damga yüzünden gördüğü muamele de
ne kadar saçma bir durum değil mi?
İlkokul 4. sınıfa geçtiğimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi diye
bir ders görmeye başladım. Öğretmen derse ilk girdiğinde
Alevi öğrencileri tahtaya kaldırıp Aleviliğin, Müslümanlıkta yan-
lış bir yorum olduğunu, gerçek yolun Hanefilik, Şafiilik gibi
mezhepler olduğunu söyledi ve o günden sonra bizi her fır-
satta Alevi kimliğimizden dolayı rencide etti.
8. sınıfta iken, Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü gün Din Kül-
türü ve Ahlak Bilgiler öğretmenimiz sınıfa geldi ve ders müfre-
datını bir kenara bırakıp Muhsin Yazıcıoğlu’nu övmeye başladı.
Bunun üzerine ben de “Bu adam Maraş’ta yüzlerce Alevi'yi kat-
ledip iyi oluyorsa ben iyi olmaktan vazgeçiyorum.” dedim ve sı-
nıfı terk ettim. Bunun üzerine 'okulda siyaset yapıp, etnik ayrış-
maya sebep olmaktan' dolayı disiplin cezası aldım. Artık idari
kadro tarafından da fişlenmiş, küçük düşürücü davranışlara
maruz kalmıştım. Daha önce faşizm, ayrımcılık kavramlarını
duymuştum ama ilk defa o zaman anladım ne demek oldu-
ğunu..
En çok savcı olmak isterdim lise yıllarımın başında. Babama
bunu söylediğimde bana, “Seni savcı yapmazlar, biz Alevi'yiz.”
demişti. İlk başlarda babama inanmak istemedim ama sonra-
dan anladım ki gerçekten de Alevi olduğum için beni oraya al-
mayacaklardı. Sırf kimliğim yüzünden istediğim mesleği
yapamayacaktım. Bir diğer Alevi arkadaşımın da adı Dersim ol-
duğu için askeri okula girememişti. Daha şimdiden bir gelecek-
sizlik telaşı sardı beni. Alevi olduğum için alınamayacağım
diğer meslek dallarını düşünüp ona göre kendime bir hedef
belirledim.
11. sınıfa geldiğimde yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgiler öğ-
retmeni ve idari kadro tarafından Umre gezisine zorlandık
adeta. Gitmek istemeyince alaycı bir dille hakarete uğradım.
Türkiye’de yıllardır Aleviler, gayrimüslimler, ateistler yakılıyor,
katlediliyor, yargılanıyor, ikinci sınıf vatandaş olarak ilan ediliyor.
Yaşam tarzları, kültürleri, inançları nedeniyle sindirilmek, kültür-
lerinden kopartılmak için her türlü baskı ve zulme uğruyorlar.
Kısacası beni öteki gören okul arkadaşım, yıllarca taşıdığım
kimlikten dolayı baskı gördüm. Bu yazıyı yazma sebebim de bu
ülkede halen faşist, ırkçı baskılar, ötekileştirmeler devam eder-
ken birde bu gerçekleri benden duyun istedim. 7. sınıfta bize
her insanın 46 kromozomlu olduğunu, yani bütün insanların
eşit olduğunu söylemişlerdi. Yaşarken bunun gerçek olmadı-
ğını ve yaşadıkça bunun gerçek olması için mücadele etmek
gerektiğini öğrendim. Evet, beni “öteki” gören sınıf arkadaşım,
halimi arz ettim sana. Umarım anlatabilmişimdir derdimi…
Merhaba arkadaşlar...
www.gencumut.org
10
Tarih - Yakından bak
Canlılar dünyada, yaşamın başlangıcından beri çeşitli çev-
resel koşullarla karşılaşmış ve bu koşullarda ayakta kalmaya
çalışmışlardır. Ortak atalar, zamanla değişerek farklı türlerin
ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Kuşkusuz bu değişimde Dar-
win’in teorileştirdiği “evrim kuramı” rol oynamıştır. Bu teoriye
göre canlılar, üreme hücrelerinde genetik seviyedeki deği-
şimler sonucu farklı kalıtımlara sahip yavrular oluştururlar.
Genlerdeki bu değişimler tamamen rastlantısaldır. Değişim,
türün çevresel koşullara daha iyi uyum göstermesini sağlı-
yorsa, tür ayakta kalırken; uyum gösteremeyenler yok olur-
lar. Yani genetik seviyede rastgele değişimler, canlıların
değişimini diğer bir ifadeyle evrimini sağlamıştır.
Darwin’in yaklaşık 150 yıl önce kuramlaştırdığı bu teori, o
günden itibaren yaşamın başlangıcına dini kitaplardan farklı
bir yorum getirmesi nedeniyle sürekli tartışılıyor. Ancak
bugün, bilim insanlarının yaptığı araştırmalarla evrimi göste-
ren binlerce kanıt ve evrimden yola çıkarak oluşturulan bin-
lerce alan bulunmaktadır. Evrim, bir inanç sistemi değil
dünyanın güneş etrafında dönmesi kadar bilimsel bir ger-
çektir.
Aksini savunmak, bugün bilim dışı, dogma inançların pe-
şinden sürüklenmektir.
Eğitim görmüş insan, evrim hakkında bir şeyler bilmeli ve
okullarımızda neden evrim okutulması gerektiğini anlamalı-
dır. DNA yapısını aydınlatanlardan biri olan Nobel ödüllü
James Watson, bugün evrim teorisinin köktendinci azınlık dı-
şında herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğunu söylemiştir.
Türkiye’de Milli Eğitim Bakanı ve okul yönetimleri evrimi
kendi çıkarlarına ters düştüğü için tehlikeli bulabilir ve öğren-
cilerin beyinlerinde sorun oluşturduğunu savunabilir. Oysa
çağdaş evrim bilimi düşünmeyi, anlamayı, sorgulamayı öğre-
tiyor. Irk kavramının olmadığını gösteriyor. Kuşku duymayı,
evreni anlamayı öğretiyor.
Peki eğitimde evrim tehlikeli bulunurken karşılığına ne ko-
nuluyor. Maalesef evrimde fosillerle ve daha pek çok kanıtla
gösterilmesine rağmen türlerin değişmediği gibi iddiaları
olan yaradılış safsatası. Bugün, biri bir gerçek, diğeri bir
inanç olan bir teori ve düşünce biyolojide eşit zamanlı işlen-
meye çalışılıyor. Ancak bugün coğrafyada nasıl dünyanın
düz olduğu öğretilmiyorsa biyolojide de yaradılış gibi dinsel
görüşlerin hiçbir yeri yok. Din sorgusuz itaat etmeyi öğretir
bu nedenle bilimsel bir kurumdan içeri de girmemelidir.
Bilimsel bir gerçek: EvrimPeki eğitimde,
evrim ve yaradılışeşit zamanlımı?Nasıl ki şimdibugün kimya
derslerindeöğretmenler simyayı
öğretmiyorlarsabiyoloji içinde deevrim konusunuanlatırken dinsel
görüşlere eşitağırlık verilmemeli.
Bunları biliyor musunuz?Á Grip aşısı, gribe sebep olan virüslerin sürekli vehızlı evrimleşmesi nedeniyle virüslere bir sonraki
sene etki etmemektedir. Bu nedenle her yıl
değişmiş bu virüslere karşı yeni grip aşıları
geliştirilir. Aşının her sene tekrarlanması bu sebe-
pledir.
Á Çoğu kişinin çektiği bel ağrısının sebebi hala ikiayak üzerinde durmaya tam olarak evrimleşe-
mememizdir.
Á Ağzımız küçük olduğu halde bize acı veren veişe yaramayan yirmilik dişlerimiz çıkar. Bu diş,
daha büyük ağza sahip olduğumuz, çiğ etlerle
beslendiğimiz dönemlerden kalma evrimsel bir
kalıntıdır.
www.gencumut.org
11
Eteğimizin boyuna,saçımızın tokasına,erkekarkadaşlarımızlaaramızda kimesafeye karışılıyor.Bununla dakalınmıyor erkek vekadın öğrencilerarasına 45 cm’denfazla yaklaşmamayasakları getiriliyor.
Liseli Genç Umut'tan liseli genç kadınlara merhaba!
Genç Umut Dergi’sinin bu sayısında kadın mücadelesi-nin bizim için neden önemli olduğunu incelemeye çalışa-cağız.
Öncelikle belirtelim; küçük kız çocukları değil liseli genç
kadınlarız. Hayatımızdaki sorunlar daha doğar doğmaz başlı-
yor. Toplum bizi cinsiyetimiz nedeniyle yargılamakla başlıyor
işe, sonra evde erkek kardeşten ayırıyor. Yaş büyüyüp okul
çağına gelince ya okula gönderilmiyoruz ya da okul içeri-
sinde bin bir türlü sorunla karşılıyoruz. Çünkü gerici, piya-
sacı, cinsiyetçi eğitim sisteminin müfredatında kadın ikinci
sınıf vatandaş olarak tanıtılıyor.
Eteğimizin boyuna, saçımızın tokasına, erkek arkadaşları-
mızla aramızda ki mesafeye karışılıyor. Bununla da kalınmıyor
erkek ve kadın öğrenciler arasına 45 cm’den fazla yaklaş-
mama yasakları getiriliyor. 15 yaşına varmadan evlendiriliyo-
ruz; tacize, tecavüze uğruyoruz ve "dekolte giyen tecavüzü
hak eder" denilerek yine biz suçlanıyoruz.
Çocuk gelin olmayacağız!
Eğitim sisteminde köklü bir değişikliği amaçlayan 4+4+4
yasası ile bu dönem kadınları okullarda çok daha büyük so-
runlar bekliyor. Bu sistemle gericilik, cinsiyetçilik meşrulaştırıl-
maya çalışılıyor. Okula değil evlerimize kapanmamızın, zorla
evlendirilmemizin önü açılıyor. Açık liselerde okurken evlen-
mek yasal kılınıyor, emzirme odaları açılıyor.
Bu yasa ile ülkemizde yaşanan ‘’çocuk gelin’’ vakaları özel-
likle Anadolu’da yaygınlık kazanacak.
Yapılması gereken durup seyretmek sessiz
kalmak mı? Asla!
Çünkü tüm bunlara verilecek bir cevabımız var. Bizlerin
isyanı var. Kadın mücadelesini büyütüp haklarımızı alacağız.
Bugün ülkemizde her geçen gün kadın ölümleri, çocuk istis-
marcılığı yayılırken seyretmemiz mümkün değil.
Özgürlüğümüz için okulumuzda, sınıfımızda söyleyecek
sözümüz, yapabilecek gücümüz var. Ağzımızda hep aynı
nida inadına isyan inadına özgürlük!
Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa!
Bunları biliyor musunuz?Á Yedi yıl içinde kadın cinayetleri yüzde1400 arttı.
Á 6 ayda tam 92 kadın öldü!
Á Temmuz ayında 13 ilde 24 kadın şiddetgörüp yaralandı.
Á Yine Temmuz ayında tecavüzden 11erkek tutuklandı;7 erkeğin tutuksuz yar-
gılanmasına karar verildi.
Á En çok taciz Marmara'da yaşanırken,Doğu Anadolu’daki taciz vakalarının hiç-
biri medyaya yansımadı...
Lisenin gündemi: Sıradan sesler
“Dershanelerikapatacağız”
➸ Din olmadan ahlak olmaz (Din Kültürü Öğretmeni)
➸ Erkek-kadın öğrenciler uygunsuz hareketlerde bulunuyor-muş, sivil polisler sizi okul çıkışında takip ediyor, fotoğrafları-
nızı çekiyor sonra bizlere veriyor. Biz de bu fotoğraflara
göre okuldan kime ceza vereceğimizi ayarlıyoruz (Okul Mü-dürü)
➸ Okulun bu kısmında (okulun ikinci bahçesi) duramazsınız,sizin buraya girmeniz yasak evladım.
➸ Neden yasak hocam, burası da okulun bir alanı değil mi?
➸ Sigara içiyor öğretmenleriniz burada, yasak burası hadi
➸ Sizin sigara içmeniz mi yasak, bizim burda durmamız mıhocam anlayamadım? (Okul Müdürü, Öğretmenler ve öğ-
renciler arasında)
➸ Şerefsiz öğrenci, gel lan buraya (dedikten sonra bi öğren-ciye yumruk atar) (Beden Eğitimi Öğretmeni)
➸ Makyaj mı yaptın lan sen yine, ne şerefsizsiniz siz ya laftananlamıyorsunuz (Müdür Yardımcısı)
➸ Neden beden dersinde beden kıyafeti getirmiyorsun lansen?
➸ Kıyafetim yırtıldı hocam, yenisini de alamadım o yüzden
➸ Getireceksin ulan, para bulacaksın, alacaksın, giyeceksin(Beden Eğitimi Öğretmeni)
➸ Ulan sizin yüzünüzden saçlarım beyazladı, hayvan herifler
➸ Hocam hergün suçsuz öğrencilere küfür ettiğinizden dolayıolabilir mi? (İngilizce Öğretmeni)
Tayyip Erdoğan okulların açılmasına günler kala
AKP İl Başkanları Toplantısı’nda ‘’En geç 2013-
2014 öğretim dönemine kadar dershanecilik ola-
yını kaldıracağız. Bundan kim gücenirse gücensin,
kusura bakmasınlar bu benim halkımın, vatandaşı-
mın ortak talebidir’’ dedi. Bundan önce de sıkça
‘dershaneleri kapatacağız’ diyen AKP’nin asıl amacı
dershaneleri kapatıp, özel okul haline dönüştür-
mek. Geçtiğimiz sene sonunda sinyallerini ‘özel
okulların sayısını bu yıl %15 arttıracağız’ diyerek
veren Erdoğan ‘’Dershaneleri kapatacağız, eğitim
öğretime hizmet verecekseniz okul kurun, okulla-
şın. Biz de sizden hizmet alımı yapalım ve sizin sı-
nıflarınızı öğrencilerimizle biz dolduralım, bedeli
neyse biz verelim’’ diyerek aslında ortada döne-
nen ‘eğitimi piyasalaştırma’ politikasını kendi ağ-
zıyla açığa çıkartıyor.
Paylaşımlar örgütüyeliğine kanıt!
Mersin’de yaşayan 16 yaşındaki lise 2. sınıf öğrencisi Ferhat Sabah, geçtiği-
miz Temmuz ayında sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta yaptığı paylaşımlardan
dolayı ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ suçlamalarıyla evine yapılan
‘operasyon’ ile gözaltına alındı. Savcılığın tutuklama istemiyle sevk ettiği Mersin
4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklanarak Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gön-
derildi. Ancak Ferhat’ın gönderildiği Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi 18 yaşından
küçük ‘çocuklar’ için kalmaya uygun olmayan, yetişkinlerin kaldığı bir cezaevi.
Bu skandalla da yetinmeyen ‘AKP’nin ileri demokrasisi’, Ferhat’ın ‘kasten adam
öldürme’ suçu ile 30 yıl hapsinin istenildiği iddianameyi, kabul etmeyen Mer-
sin 1. Çocuk Mahkemesi’nden Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşıdı ve bu-
rada iddianame kabul edildi. Ferhat’ın ailesi, çocuklarının Facebook’ta hangi
yaptığı paylaşım ile 30 yıl ceza aldıklarını halen bilmediklerini söyledi ve ekledi;
‘Hani çocuklar Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yargılanmıyordu, çocuk mahkeme-
lerinde yargılanıyordu, şimdi ne oldu?’
Lisenin gündemi: Sıradan sesler
İmam hatipliler PolisAkademesi’ne!
Lise Yönetmeliği’nin değişikliklerinden biri de imam hatip lisesi me-
zunlarının bu yıldan itibaren Polis Akademisi’ne girebilmelerinin yolu-
nun açılmış olması. Bugüne kadar imam hatip lisesi mezunlarının Polis
Akademisi’ne girmesini engelleyen madde, yönetmelikten kaldırılarak
imam hatiplilerin Polis Akademisi’ne girmesi mümkün hale getirildi. Tay-
yip Erdoğan’ın İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden okul arkadaşı olan
Remzi Fındıklı’nın Polis Akademisi Başkanlığı’nı yürüttüğü şu dönemde
yapılan bu değişiklik, AKP’nin sözde ‘eğitimde devrim’ projelerinden sa-
dece biri. Öte yandan yeni yönetmelik ile Polis Akademisi'nde öğrenci-
lerin sınıf geçmesi de kolaylaştırıldı. Eski yönetmelikte not yükseltme,
bütünleme, ek sınav hakkı ve sınıf geçmede aranacak 'en çok iki F notu
(sıfır) almış olma' şartı, yeni yönetmelikte 'en çok üç F notu' olarak dü-
zeltildi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer öğretmenlere yaptığı bir
konferansta ‘’Bu yıl okul açıldığı günden itibaren hiçbir öğren-
ciyi kılık kıyafeti sebebiyle aşağılamayınız, saçı uzun diye onu
okuldan dışarı göndermeyiniz, herkesin içerisinde saçı uzun
diye saçını keserek rencide etmeyiniz. Bırakın biraz kendilerini
geliştirsinler, saçlarını uzatsınlar, bazen farklı bir kıyafet giyerek
okula gelsinler, belki bir özel gün belirleyip haftanın bir günü
okula serbest kıyafetle gelmeye olanak sağlarız.’’ diyerek gele-
cek dönemde liselerde ‘demokrasi rüzgarlarının’ eseceğini
söylüyor. Her dönem on binlerce öğrencinin okuldan uzak-
laştırmaya varan cezalar aldığı, öğretmen-idareci şiddeti, ha-
kareti gördüğü, en ufak bir karşıt görüşe dahi yer verilmediği
şu günlerde AKP, her alanda uyguladığı demokrasisinin, ‘ileri
demokrasisinin’ şiddetini arttırarak liselerde de uyguluyor.
4+4+4 yasasına ülkenin dört bir tarafından gelen tepkileri
görmezden gelemeyeceğini anlayan Dinçer, ‘öğrenci dostu’,
‘yenilikçi’ bir imaj oluşturmak ve MEB’in geçtiğimiz dönem-
lerde yarattığı ve hatta gelecek dönemde 4+4+4 ile ve daha
birçok uygulama ile yaratacağı skandalları hafızalardan silmek
için kıyafette serbestlik getireceğini açıklıyor. Bu durum 4+4+4
ile yaşanan/yaşanacak bin bir türlü krize karşı göz boyama
çabasından başka bir şey değil, çünkü daha öncede serbest
kıyafet defalarca kez konuşulmuş, hatta önceki dönemlerde
anket ile halka sorulmuştu, ancak halen liselerimizde değişen
bir şey yok. Nitekim değişse de bu AKP’nin bir lütfu değil, öğ-
rencilerin yıllardır devam eden tepkileri-
nin bir kazanımıdır.
Dinçer: ‘’Çocuklarırahat bırakın’’!
Liseliler olarak, bu ayın imamını Muğla Milletvekili Ali
Boğa olarak seçtik. Boğa 4+4+4'ün gerçek hedefinin
"Bütün okulları imam hatipe dönüştürmek ve dindar bir
nesil yetiştirmek" oldu-
ğunu söyleyerek gün-
deme oturdu. Açılan
imam hatiplere yeterli
kayıt olmaması Ali Boğa'yı
hayal kırıklığına uğratmış,
böyle bir şansı neden ‘de-
ğerlendirmediğimizi’
merak ediyormuş. Öğret-
menler ve öğrenciler yön-
lendirilmeli diyormuş.
"İşte o zaman memleke-
tini satmayan tarihine,
kültürüne, inancına say-
gılı diplomatlar memleketin başına geçecek’miş’. (Tesadüf
olsa gerek ki Ali Boğa'nın torunu da Fransız okuluna gidi-
yor) Bütün okullar imam hatipleştiriliyorsa bunun sebebi
gelecekte diplomatların tari-
hine, kültürüne saygılı olması
değil, AKP'nin kendi gençliğini
yaratmaya çalışmasıdır. Ali
Boğa ‘Kuran-ı Kerim’ ve ‘Pey-
gamberimizin Hayatı’ dersleri-
nin seçmeli oluşundan sonra
bütün okulları imam hatip
yapma şansını elde ettiklerini
söyledi. 4+4+4'ün amacı,
okulları imam hatipleştirmek
olduğunu sadece bizler değil,
AKP’li milletvekilleri kendi ağız-
larıyla defalarca kez söylüyor.
www.gencumut.org
14
Röportaj
-Bugün bizim oturduğumuz lise sıralarında bir zaman-lar sizler oturuyordunuz. Hangi lisede okudunuz, sorun-lara ilişkin tepkiler veriyor muydunuz?
-Kartal Semiha Şakir Lisesi’nde okudum. Vallahi bir anek-
dot ile başlayayım, lisedeyken açıkçası pek bir aktivist öğren-
ciliğim olmadı. Lise 2. sınıfta ‘Hababam Sınıfı’ filmini
göstermek istedik, müdür izin vermedi ‘’Aktivist mi olacaksı-
nız?’’ dedi. Hayatın ironisidir ki Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi’nde
tiyatroya başladık arkadaşlarla. Ama bu planlı bir şey değildi.
Yılmaz Güney film haftası vardı, zihnimiz açıldı. Açıkçası
başka bir dünyaya doğru ilerlemeye başladık.
-Hoşçakal Yarın filminde Hüseyin İnan rolünü oynadı-nız. Teklif geldiğinde neler hissetmiştiniz?
-Hoşçakal Yarın için gittiğimde figürasyon için gitmiştim
ben, daha sonra telefon gelip geri döndüğümde başroller-
den birine, Hüseyin İnan’a yönlendirdiler. Teklif geldiğinde
çok korkmuş, çok ürkmüştüm! Çünkü bayağı sorumluluk iste-
yen bir rol. Yaşım çok genç, yirmi yaşımda falanım, daha
fazla haşır neşir olmaya başladım işte o dönemin dosyala-
rına. THKO Dosyası diye bir kitap vardı, Erdal Öz’ün kitapları
vardı, Av. Halit Çelenk’in kitabı vardı, Can Yayınları’ndan sin-
dirmeye çalıştım. Birçok arşiv karıştırdım. Valla ne çıktı bilmi-
yorum, yani kasta uygun olduğumu düşünüyorlardı
abiler-ablalar. O dönem yapmaya çalıştık bir şeyler yani,
şimdi o filmi izlediğimde ah dediğim yerler oluyor, çok daha
iyi olabilirmiş.
-Sanata ve sanatçılara yönelik saldırılar var, sizde çok iyibiliyorsunuz. Tiyatroların özelleştirilmesi gündemde, bukonuya ilişkin düşünceleriniz nedir?
-Her şeyi satıyorlar, bir defa memleketi şirket gibi yöneten
bir başbakan var. Bir gün insanlar yataklarından kalktıkla-
rında Kafka’nın böceği gibi aynaya bir bakacak, özelleştiril-
miş. Çok absürt bir şey ama hani bu duruma döndü artık,
satılmışsın yani fantastik bir şey ama bu insanların derdi bu.
Darwin’in bir esprisi var, ‘’Uygar toplumlarda iki kanat bulu-
nur, biri bilimdir diğeri sanat. Çok rahat uçabilir bu kanatlar.
Birde tavuk toplumlar vardır, iki kanadı birden sanat veya
bilim olsa bile uçamazlar. Biz maalesef tavuk toplumuz. Bir
yandan önüne yem atılırken, diğer yandan arkasındaki yu-
murtaları alınan. Ama bu değişir yani, değişemez demiyo-
rum ama gerçekten istemek gerekiyor bunu.
-Muhafazakar bir sanat tartışması dönüyor, sizce budoğru bir şey mi?
-Sanatın muhafazakarı olmaz. Nereden uyduruldu bilmi-
yorum ama böyle bir şey olamaz. Bir defa her şeyden önce
drama da; çatışma olarak ahlaklı olanla ahlaklı olmayan ara-
sında bir çatışma var. Bu çatışmayı yapmak için ahlaklı olma-
yanı göstereceksin orada. Bir dert anlatmak istiyorsan eğer,
ne yapacağız?
O zaman muhafazakar sanat denilen şey bitmiş olur. Ör-
neğin; cinsellik, ondan sonra siyasi ahlak, aydınların tutumu,
daha bir sürü konu başlığı var dramanın içerisinde. Bugün
çocuk istismarıyla ilgili bile oyunlar var, tecavüz sahneleri var,
bunları yapmayalım mı? Yani kadına şiddet konusunda tarta-
cağız derken estetik manada tiyatro sahnesi yapılmayacak
mı? Çok didaktik bakıyorlar bence meseleye, çok köşede kalı-
yor ve köşeler daima örümcek tutmaya mahkumdur. Biz Rö-
nesans’ı yaşayamamış bir toplumuz. Bu yüzden onlarca,
otuzlarca, kırklarca yıl geriden geliyoruz. Halen muhafazakar
sanat diye güdük bir şeyi tartışmaya çalışıyoruz, kafadan saç-
malık yani.
-Bize vakit ayırdığınız ve bu güzel söyleşiyi gerçekleştir-diğimiz için teşekkür ederiz.
Sanatınmuhafazakarı
olmaz. Neredenuyduruldu
bilmiyorum amaböyle bir şey
olamaz. Bir defaher şeyden önce
drama da; çatışmaolarak ahlaklıolanla ahlaklı
olmayan arasındabir çatışma var. Buçatışmayı yapmak
için ahlaklıolmayanı
göstereceksin orada.Bir dert anlatmakistiyorsan eğer, ne
yapacağız?
Liseli Genç Umut Dergisi olarak BülentÇolak ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Lise
döneminde nasıl bir öğrenci olduğundanbaşladık, tiyatrolara yönelik saldırıyı
konuştuk. Hoş bir sohbetgerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz,buyurun hep beraber okuyalım;
‘’Sanatın muhafazakarıolmaz’’
6. Beyoğlu Sahaf Festivali
Bu yıl 6.sı düzenlenecek olan
Beyoğlu Sahaf Festivali, 25 Ey-
lül’de başlayacak. Festivalde, 65
sahaf yerini alacak ve kitap yazar-
ları, şairler festivale konuk olacak.
Festival, geçen yıl olduğu gibi bu
yıl da İstanbul Tepebaşı’nda ger-
çekleştirilecek.14 Ekim’e kadar sü-
recek festivale sahafçılar, tüm kitap
okurlarını davet ediyor.
Yaz dönemi sona erdi, bizler okullarımıza dön-menin heyecanına büründük bile. Tabi bütünyazı boş geçirmedik, yaz kampımızla üretim-
lerde bulunduk, bol bol kitap okuduk ve siziniçin iki tanesini seçtik.
Sofi’nin Dünyası
Okumalı, okumalı ama ne oku-
malı? Bilirsiniz felsefe kitapları kendini
diğer kitaplardan ayırır. Daha esraren-
gizdir. Mesela daha çok düşündürür,
sorgulatır. Felsefe dünyasından bizim
için ilk basamak olarak Josteın Gaar-
der'ın Sofi'nin Dünyası kitabını paylaş-
mak istedik.
Kitabın içeriğine dair bir şeyler
söylemek gerekirse, yaşamı diğer in-
sanlardan farklı olmayan 15. yaş gü-
nünü kutlamaya hazırlanan Sofi'nin
felsefe ile yolculuğunu konu alıyor. Ki-
tapta sizleri esrarengiz mektuplar ve
sorular bekliyor. Sofi’de bu soruların
cevaplarının peşinde. Felsefenin
temel soruları öyküleme yoluyla oku-
yuculara sunuluyor. Bu da teorinin
daha esnetilmiş hali, okurken akıcı dili
ile bir çırpıda bitirebileceğimiz bu
kitap bize felsefeyi öğretiyor. Sadece
bu da değil okurken varoluşla, filozof
olmanın sırlarıyla, mitlerle, doğu filo-
zofları ile de karşılaşacaksınız.
Sofi kimsin sorusunun cevabını
buldu, peki ya sen kimsin?
Sosyalizmin Alfabesi
Şimdi sıra Sosyalizmin ABC' sini
öğrenmekte. Bugüne kadar sosya-
lizmi anlatan bir çok kitap, dergi vb.
elimize geçmiştir. Bir satırını üç kez
okuyacağımız ağır dile sahiptir maale-
sef, bir çoğu. Leo Huberman Sosyaliz-
min Alfabesi’ndeki üslubu ile bu ağır
dili yok ediyor. Sosyalizm düşüncesine
giriş niteliği taşıyan bu kitap sosyalizm
kapitalist toplum yapısına ilişkin eleşti-
rilerini çok akıcı ve açık bir dille yaz-
ması ile öne çıkıyor.
Peki kitapta neler anlatılıyor?
Kitap sosyalizmin temel ilkelerini
ana hatları ile ele alıyor, Kapitalizm
sosyalist açıdan inceleniyor; sınıf sava-
şını, sistemin bunalım ve depresyon
dönemleri tahlil ediliyor. Kapitalizmin
adaletsiz ve akıldışı olması değerlendi-
riliyor. Değişmeyi savunanlar kıs-
mında ise bizleri Karl Marx ve
Friedrich Engels beklerken kitabın ka-
panışında bizi sosyalizm üzerine soru-
lar karşılıyor.
Tüm bu özellikleri ile Leo Huber-
man seni ‘’Sosyalizmin Alfabesi’’ni öğ-
renmeye çağırıyor!
*Bu sayıda önerdiğimiz iki kitaphem sosyalizm hem de felsefe içintemel olabilecek nitelikte kitaplarvakit kaybetmeden okumanızı öneri-riz:)
Toprağın Çocukları
Film Köy Enstitülerinin hikayesini konu almaktadır.
1935’lere gelindiğinde Türkiye halkının en büyük yok-
sunluklarından biri de eğitimdir. Filmin Karika karakteri
yaşadığı çingene kampı saldırıya uğrayınca canını kur-
tarmak için kaçmıştır. Çevrede köy enstitüsünde öğre-
nim gören Cevher tarafından kurtarılır. İsmail
Hakkı'nın desteğini alan Cevher, kimsesiz kalan kızı
enstitü içerisine yerleştirerek ona barınacak yer sağlar.
Fakat bu durum köy halkının hiç hoşuna gitmez ve
enstitüye çingeneyi kapı dışarı etmesi için baskı yapılır.
Enstitünün varlığından oldum olası rahatsız olan
bölge komutanı Necip bir baskın gerçekleştirerek
müdür Kemal Öğretmen’i gözaltına alır. Çıkan bu
olaylar ve gözaltına alma süreci, yurt genelinde varlı-
ğını sürdüren köy enstitülerinin kapatılma dönemiyle
denk düşmektedir. Kemal Öğretmen'in suçsuzluğu ni-
hayetinde ispatlanır ama köy enstitülerinin makus ka-
deri değişmez...
Okullarımızın açılmasıyla birlikte ye-
niden yaşam alanlarımıza kavuştuk.
Yeni nesil projeleri üretenlenere,
sermayedarlara, imamlara hep bera-
ber cevap vereceğiz.
GERİCİ, PİYASACI, CİNSİYETÇİ
EĞİTİME İSYAN ET!
top related