heyula - sayı 1
Post on 28-Mar-2016
245 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
Güzelliklere
hayatımızın her
alanında
rastlamak
mümkün. Yeter
ki, güzel
bakmasını
bilebilelim. Kimi
zaman içimizi karartan, canımızı sıkan şeyleri
yapmak zorunda olmadığımızı fark etmemiz
yeterlidir. Yaşadığımız dünyayı kasıp kavuran
savaşlar, kinler ve öfkeleri yeryüzünden silip
süpürmek pek de mümkün görünmese de, aslında
hepsi bizim elimizde. Kendine inanmayan hiç
kimse başarılı olamaz. Çünkü başarıya açılan
kapının anahtarı kendine inanmak ve güvenmektir.
Tabii bu anahtara sahip olmak da yetmiyor ki.
Kapıyı açmak, yolun başında olmak demek. Çok
çabalamak gerekiyor bu hedefe varmak için. Yani
önce bir hedefiniz olacak, sonra kendinize
inanacaksınız ve son olarak da bu uğurda alın teri
harcayacaksınız. Doğadakinin aksine bu konuda
hedef büyüdükçe vurmak zorlaşır. Hedefiniz
başkalarının da hedefi olabilir. Onlardan önce
davranmak da gerekir elbette. Yoksa hayallerinizin
tahtında bir başkasını bulabilirsiniz.
Güzel şeyler gözyaşlarıyla ıslandıkça değerlenir,
kıymet kazanırlar. Önemli olan vazgeçmemektir.
Bir rüyayı gerçek kılmak adına çaba sarf
edilmedikçe, hayallerin hiçbir hükmü yoktur. Olur
ya, başaramazsanız eğer; yıkılmamanız gerekir her
şeyden önce. Bir kere düştünüz mü yere, çamurla
kirlendi mi omuzlarınız, canınız yandı mı,
kalırsanız düştüğünüz yerde kalkınca yine düşme
korkusuyla; bitmişsiniz demektir. Her şeyinizi
kaybettiniz işte. Olsun varsın, yine düşün, yine yere
değsin dizleriniz, yeter ki boyun eğmeyin. Yine
kalkın ve savaşın, yeter ki yılmayın. Çünkü hayatın
anlamı budur bir nevi. Ne kadar güçlüyseniz, size
inen darbeler de bir o kadar ağır olacaktır.
Bundandır belki de her zaman en büyük darbeleri
iyilerin alması. Mutlu olmalısınız büyük acılardan
belki de, Allah güçlü kulunu daha büyük
zorluklarla imtihan etmez mi zaten? Ama bir kez
vazgeçtiniz mi, her şey bitmiş demektir. Yenildiniz
işte, şimdi kendinizi huzur içinde karanlık odanıza
kapatabilir, yaranızı deşen müzikler açabilir ve
sürekli filmler seyrederek bitkisel hayata
geçebilirsiniz. Oysa bunun yerine acılardan ders
alsanız daha hoş olmaz mıydı? Yazın mesela,
canınızı sıkan ne varsa. Bir kâğıda, istediğiniz
şekilde dökün hislerinizi. Belki dörtlükler, belki de
düz yazıyla. Bir şiir yazın mesela; kuralsız,
kitapsız, kafiyesiz bir şiir. Kendiniz gibi, şiirinizi
de kurtarın kalıplardan, şartlanmalardan ve
alışkanlıklardan. Neyin kaybı kendinizden kıymetli
olabilir ki? Çok mu sevmiştiniz mesela? Eee, ne
olmuş yani? Gitti de soluğunuz mu kesildi? Belki
de kesilmiştir haklısınız. Ama şuan bunu
okuduğunuza göre geri gelmiş anlaşılan.
Uykunuzdan oldunuz belki evet, peki ya kaç gece?
Üç mü yoksa dört mü? Şimdilerde horul horul
uyuduğunuzu bana değil, kendinize itiraf etmeniz
gerekmez mi? Her şeyi geçtim de, kaybettiklerinizi
ailenizden daha değerli kılan ne var? Siz değil
miydiniz biricik annenizin tek damla gözyaşına
herkesi, her şeyi silen? Şimdi bunu değiştiren ne
peki? Ne ara bu kadar bencil olabildiniz ki?
Kendinizden başkasınız düşünmez oldunuz
çıktınız. Sizin için gözyaşı dökenleri görmüyor,
size gözyaşı döktüren başkalarından bahsedip
duruyorsunuz. Emin olun ki o gözyaşı
döktükleriniz de başkaları için gözyaşı döküyor ve
aynı bencil tavırla o da sürekli kendi gözyaşı
döktüklerinden bahsedip duruyor.
Tüm bunları biliyor olduğunuzun farkındayım.
“Peki, ne yapalım yani” mi diyorsunuz? Basit bir
tavsiye olacak benimkisi. Şimdi şu aptal
bilgisayarın başından kalkın ve dışarı çıkın.
Canınızın hiç istemediğini de biliyorum evet, ama
söylesenize, şu güne dek hep o egoist canınızı
dinlediniz, sizi kaç defa mutlu etti ki? O halde
şimdi dikkatli dinleyin ve bana ve kendinize bir
şans daha verin. Şimdi dışarı çıkın ve o güzelim
doğanın farkına varın: Ötüşen kuşların, yemyeşil
kırların ve diğer tüm insanların. Artık başkalarının
farkına varmanın zamanı gelmedi mi sizce de?
Hepi topu kaç gün yaşayacaksınız şunun şurasında.
Ben size bencil olun, hayatın tadını çıkarın ve hiç
kimseyi umursamayın demiyorum ki. Sadece
kendinize haksızlık etmekten vazgeçin. Siz de en az
o yere göğe sığdıramadıklarınız kadar değerlisiniz.
Siz de en az onlar kadar insan, en az onlar kadar
güzel, zeki ve iyisiniz. Geçmişinizde her ne
olmuşsa olmuş artık, unutun ve yarına odaklanın.
Mutlu yarınlar! Yüseyin Ali
Can Yücel
Anladım
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
”Sana ihtiyacım var, gel ! ” diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ”git” dediğimde anladım..
Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…
İmkânsızlık
İmkânsız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce bir insan her şeyi başarabilir mi? Bu
soruya düşünmeden “İmkânsız diye bir şey
yoktur!” kesin yargısıyla yaklaşmak,
çocukluktan gelen bir şeydir ve aksine henüz
şahit olmadığınız için kendinizi şanslı
sayabilirsiniz. Ama “Evet vardır” veya “Neden
olmasın, tabii olabilir” diyenlerdenseniz biraz
daha olgun düşüncelisiniz demektir veya
birtakım şeyler yaşamış da olabilirsiniz.
Düşünmeye dahi gerek duymadan imkânsızı
reddedenler, çözemedikleri bir durum üzerine
uzun uzadıya düşünseler veya çözüm
arayışında bulunmalarına rağmen hiçbir sonuç
alamasalar belki de beni daha iyi
anlayabilirlerdi.
Şimdi, tamam imkânsız yok, insan çok isterse
her şeyi başarabilir vs. de en basitinden kalbini
kazanmak istediğimiz bir kişiyi ele alalım.
Varsayalım onun üzerinde kötü bir ilk izlenim
uyandırdınız ve yıldızınız pek barışmadı. Ama
daha sonra ne olduysa oldu ve karşınızdaki
kişiyle arkadaş veya daha fazlası olmak
istediniz. Ve bu kişinin kalbini kazanabilmek
adına her şeyi yapmaya hazırsınız. Ama onun
size karşı düşüncelerinde en ufak bir değişiklik
dahi yok. Ne yaparsanız bunu
değiştirebilirsiniz? Veya başka bir şekilde
sormak gerekirse, sizden haz etmeyen birine
kendinizi sevdirebilir misiniz? Hediyeler
alsanız, ona çok değer verseniz ve tam
hayalindeki kişi dahi olmayı başarsanız, size
tiksintiyle bakmasına engel olabilir misiniz?
Geçmişinizden dolayı size karşı kin besleyen
birinin kalbini yumuşatabilir misiniz mesela?
İmkânsız dediğin budur. Öyle hemen herkesin
aklına “Gemileri karadan yürütmek” gelse de,
asıl imkânsız bu. Birini değiştirmek mesela. O
istemedi mi, yapabileceğin hiçbir şey yok.
Çabaların boşuna…
Bu konu da tıpkı “Özgürlük ve Haklar”
konusu gibi. Yeryüzünde yaşayan tek insan siz
değilsiniz. Bu sebeple nasıl hak ve
özgürlüklerimiz başkalarıyla çakışmayacak
şekilde kısıtlanıyorsa, imkânlarımız da bu
şekilde kısıtlanırlar. Böylece bizler, imkânsızı
kabullenmiş oluruz. Örneğin hadi kalkıp gidin
ve bir zenginin parasının yarısında hak iddia
edip, sonra da hakkınızı alın. Bu görünüşte
imkânsız olmayan bir şeydir. “Ne var ki bunda,
çözüm yolu var işte. Hatta ben adamı öldürüp
bütün parasını bile alırım! Nesi imkânsız?” Bu
konu hakkındaki muhtemel düşüncenizdir.
Ama ben günümüzde bir Robin Hood
göremiyorum. Hikâyedeki gibi haksız kazanç
elde eden zenginler mi yok, yoksa açlıktan
ölecek durumda olan fakirler mi? Hikâyedeki
her şey var, tek eksik ana karakter: Robin
Hood. Madem imkânsız değil, gelin de bu
hikâyenin başrolünde siz oynayın. Ahlaktan
yoksun, hak yiyen zenginlerden alın da, şerefli
ama aç insanlara dağıtın. Yoksa siz iyilik
yapmak istemiyor musunuz? Ya da macera
yaşamak? Ne oldu o maceracı ruhunuza
anlayamıyorum doğrusu. Siz değil miydiniz
adrenalin peşinde koşturup duran,
Bunckyjumping atlayışları falan? Her şey
mümkün madem, neden şu dünyanın düzenine
bir el atan çıkmıyor? Çok mu memnun herkes
hayatından? Tüm bu çekip gitmek istemeler,
intiharlar da tam bunu gösteriyor zaten öyle
değil mi? Ne kadar mutlu olduğunuzu ve
imkânsızlıklara nasıl meydan okuduğunuzu…
Bir diğer örneğimize geçelim isterseniz: Aşk.
Madem imkânsız diye bir şey yok, insanlar
neden aşk acısı çekiyorlar? X, Y’ye; Y, Z’ye
âşıksa örneğin: X’in Y’ye kavuşması mümkün
olursa, Y’nin Z’ye kavuşması imkânsız bir
hayal olarak kalmaya devam edecektir. Ola ki
Y, Z’ye kavuşursa eğer, X’in hayali
imkânsızlığa mahkûm olacaktır. Bu durumda,
tam da başta söylediğim şey giriyor devreye,
çıkış yolu yoksa eğer, o olay imkânsızdır. Bir
başka deyişle, imkânsız olmayan her sorunun
bir çözüm yolu vardır. Bu X-Y-Z şahısları
arasındaki sorunun çözümü imkânsız değil de
nedir? Üstelik günlük hayatta da bu örnekle
sık sık karşılaşmıyor muyuz? Hala imkânsız
diye bir şeyin olmadığına inanıyorsanız. Gidin
ve âşık olduğu kişi tarafından reddedilen,
sevilmeyen bir kişinin sevdiğiyle birlikte
olmasını sağlayın. Şansınız yaver gider de
başaranız bile, sözlerimi çürütemezsiniz. Bir
örnekte bu böyle oldu diye, tümünde olacak
diye bir şey yok ya. Bu da, kalan tüm diğer
örnekler konusunda haklı olduğum anlamına
gelir. Aynı durum aynı kişiye âşık iki kişi için
de geçerlidir. Anormal bir şekilde ikisini de
isteyen bir kişi olmadığı varsayılan bir kişi
tercihini; ikisinden biri, ikisinden farklı biri
veya ilelebet yalnızlık şeklinde kullanabilir. Bu
durumda en az birinin aşkını kalbine gömmesi
gerekecektir. Peki ya ikisi de bunu yapmak
istemiyorsa ne olacak? Şimdi imkânsızlık
kendini daha net bir şekilde belli etmeye
başladı işte. Canlarını bile verebilecek iki kişi,
canlarını bile verseler ikisi de kendi arzularını
mümkün kılabilirler mi?
Benim imkânsız anlayışım işte bu şekilde,
tabii ki hiç kimse katılmak zorunda değil. Ama
doğrusu biraz gerçek anlamda düşündüğümüz
zaman, “imkânsız” kelimesinin hiç de var
olmayan bir şeyi nitelemediğini, aksine hayatın
her anında karşımızda bulabileceğimiz, çok sık
bir şekilde varlığını bize hissettiren bir şey
olduğunu anlıyoruz. Aslında imkânsızın
mümkün olmayış sebebi, aklın çözüm
üretememesidir. Şayet akıl bir yolunu bulursa,
gereken güç her zaman vardır. Kalbinizin
arzuladığı ve aklınızın elverdiği her şeyi
yapmak mümkündür. Bunun için kendinize
biraz inanmak yeterlidir. Bunun dışında
kalanlar ise, hayalden öteye gidemeyen
imkânsızlıklar yumağı.
Yuseyin Ali
Yuseyin
örnekte bu böyle oldu diye, tümünde olacak
diye bir şey yok ya. Bu da, kalan tüm diğer
örnekler konusunda haklı olduğum anlamına
gelir. Aynı durum aynı kişiye âşık iki kişi için
de geçerlidir. Anormal bir şekilde ikisini de
isteyen bir kişi olmadığı varsayılan bir kişi
tercihini; ikisinden biri, ikisinden farklı biri
veya ilelebet yalnızlık şeklinde kullanabilir. Bu
durumda en az birinin aşkını kalbine gömmesi
gerekecektir. Peki ya ikisi de bunu yapmak
istemiyorsa ne olacak? Şimdi imkânsızlık
kendini daha net bir şekilde belli etmeye
başladı işte. Canlarını bile verebilecek iki kişi,
canlarını bile verseler ikisi de kendi arzularını
mümkün kılabilirler mi?
Benim imkânsız anlayışım işte bu şekilde,
tabii ki hiç kimse katılmak zorunda değil. Ama
doğrusu biraz gerçek anlamda düşündüğümüz
zaman, “imkânsız” kelimesinin hiç de var
olmayan bir şeyi nitelemediğini, aksine hayatın
her anında karşımızda bulabileceğimiz, çok sık
bir şekilde varlığını bize hissettiren bir şey
olduğunu anlıyoruz. Aslında imkânsızın
mümkün olmayış sebebi, aklın çözüm
üretememesidir. Şayet akıl bir yolunu bulursa,
gereken güç her zaman vardır. Kalbinizin
arzuladığı ve aklınızın elverdiği her şeyi
yapmak mümkündür. Bunun için kendinize
biraz inanmak yeterlidir. Bunun dışında
kalanlar ise, hayalden öteye gidemeyen
imkânsızlıklar yumağı.
Yuseyin Ali
İmkânsızlık
İmkânsız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce bir insan her şeyi başarabilir mi? Bu
soruya düşünmeden “İmkânsız diye bir şey
yoktur!” kesin yargısıyla yaklaşmak,
çocukluktan gelen bir şeydir ve aksine henüz
şahit olmadığınız için kendinizi şanslı
sayabilirsiniz. Ama “Evet vardır” veya “Neden
olmasın, tabii olabilir” diyenlerdenseniz biraz
daha olgun düşüncelisiniz demektir veya
birtakım şeyler yaşamış da olabilirsiniz.
Düşünmeye dahi gerek duymadan imkânsızı
reddedenler, çözemedikleri bir durum üzerine
uzun uzadıya düşünseler veya çözüm
arayışında bulunmalarına rağmen hiçbir sonuç
alamasalar belki de beni daha iyi
anlayabilirlerdi.
Şimdi, tamam imkânsız yok, insan çok isterse
her şeyi başarabilir vs. de en basitinden kalbini
kazanmak istediğimiz bir kişiyi ele alalım.
Varsayalım onun üzerinde kötü bir ilk izlenim
uyandırdınız ve yıldızınız pek barışmadı. Ama
daha sonra ne olduysa oldu ve karşınızdaki
kişiyle arkadaş veya daha fazlası olmak
istediniz. Ve bu kişinin kalbini kazanabilmek
adına her şeyi yapmaya hazırsınız. Ama onun
size karşı düşüncelerinde en ufak bir değişiklik
dahi yok. Ne yaparsanız bunu
değiştirebilirsiniz? Veya başka bir şekilde
sormak gerekirse, sizden haz etmeyen birine
kendinizi sevdirebilir misiniz? Hediyeler
alsanız, ona çok değer verseniz ve tam
hayalindeki kişi dahi olmayı başarsanız, size
tiksintiyle bakmasına engel olabilir misiniz?
Geçmişinizden dolayı size karşı kin besleyen
birinin kalbini yumuşatabilir misiniz mesela?
İmkânsız dediğin budur. Öyle hemen herkesin
aklına “Gemileri karadan yürütmek” gelse de,
asıl imkânsız bu. Birini değiştirmek mesela. O
istemedi mi, yapabileceğin hiçbir şey yok.
Çabaların boşuna…
Bu konu da tıpkı “Özgürlük ve Haklar”
konusu gibi. Yeryüzünde yaşayan tek insan siz
değilsiniz. Bu sebeple nasıl hak ve
özgürlüklerimiz başkalarıyla çakışmayacak
şekilde kısıtlanıyorsa, imkânlarımız da bu
şekilde kısıtlanırlar. Böylece bizler, imkânsızı
kabullenmiş oluruz. Örneğin hadi kalkıp gidin
ve bir zenginin parasının yarısında hak iddia
edip, sonra da hakkınızı alın. Bu görünüşte
imkânsız olmayan bir şeydir. “Ne var ki bunda,
çözüm yolu var işte. Hatta ben adamı öldürüp
bütün parasını bile alırım! Nesi imkânsız?” Bu
konu hakkındaki muhtemel düşüncenizdir.
Ama ben günümüzde bir Robin Hood
göremiyorum. Hikâyedeki gibi haksız kazanç
elde eden zenginler mi yok, yoksa açlıktan
ölecek durumda olan fakirler mi? Hikâyedeki
her şey var, tek eksik ana karakter: Robin
Hood. Madem imkânsız değil, gelin de bu
hikâyenin başrolünde siz oynayın. Ahlaktan
yoksun, hak yiyen zenginlerden alın da, şerefli
ama aç insanlara dağıtın. Yoksa siz iyilik
yapmak istemiyor musunuz? Ya da macera
yaşamak? Ne oldu o maceracı ruhunuza
anlayamıyorum doğrusu. Siz değil miydiniz
adrenalin peşinde koşturup duran,
Bunckyjumping atlayışları falan? Her şey
mümkün madem, neden şu dünyanın düzenine
bir el atan çıkmıyor? Çok mu memnun herkes
hayatından? Tüm bu çekip gitmek istemeler,
intiharlar da tam bunu gösteriyor zaten öyle
değil mi? Ne kadar mutlu olduğunuzu ve
imkânsızlıklara nasıl meydan okuduğunuzu…
Bir diğer örneğimize geçelim isterseniz: Aşk.
Madem imkânsız diye bir şey yok, insanlar
neden aşk acısı çekiyorlar? X, Y’ye; Y, Z’ye
âşıksa örneğin: X’in Y’ye kavuşması mümkün
olursa, Y’nin Z’ye kavuşması imkânsız bir
hayal olarak kalmaya devam edecektir. Ola ki
Y, Z’ye kavuşursa eğer, X’in hayali
imkânsızlığa mahkûm olacaktır. Bu durumda,
tam da başta söylediğim şey giriyor devreye,
çıkış yolu yoksa eğer, o olay imkânsızdır. Bir
başka deyişle, imkânsız olmayan her sorunun
bir çözüm yolu vardır. Bu X-Y-Z şahısları
arasındaki sorunun çözümü imkânsız değil de
nedir? Üstelik günlük hayatta da bu örnekle
sık sık karşılaşmıyor muyuz? Hala imkânsız
diye bir şeyin olmadığına inanıyorsanız. Gidin
ve âşık olduğu kişi tarafından reddedilen,
sevilmeyen bir kişinin sevdiğiyle birlikte
olmasını sağlayın. Şansınız yaver gider de
başaranız bile, sözlerimi çürütemezsiniz. Bir
top related