İşletmelerin kar hırsı ve Çocuk İşçiliği
Post on 19-Jul-2015
796 Views
Preview:
TRANSCRIPT
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi
18 yaşın altındaki herkes çocuk sayılır.
Çocuk işçiliği ülkenin ILO sözleşmesine göre
belirlediği asgari yasal çalışma yaşının
altındaki işçiliktir.
UNICEF
12 yaşın altındaki bir çocuk hangi işte
çalışırsa çalışsın çocuk işçidir.
ILO’ya göre asgari çocuk yaşı genel işler
için 15 yaş, hafif işlerde 13 yaştır.
ILO’ya göre aileye yardım, katkı şeklinde
yapılan işler işçilik değil, hayata hazırlayan
verimli faaliyetlerdir.
Sadece çocuğun gelişimini bozan
faaliyetleri işçilik olarak görüp, onları da
hafif ve tehlikeli işler olarak ayırır.
BÖYLE BİR TANIM ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN UCUZ
VE KOLAY YÖNETİLİR BİR SÖMÜRÜ
ÇIKARIMININ KONUSU OLDUĞU GERÇEĞİNİ
GÖZ ARDI EDİYOR!
-Ödenmiş ya da ödenmemiş emek gücü
-Kayıtlı veya kayıt dışı çalıştırma
-Fazla mesai
-Yasal veya yasal olmayan işler
-Ev içinde veya dışında çalıştırma
-Göçmen ve mülteci çocuk işçiliği
ILO’ya göre 2012 yılı verilerine göre
dünyada 5-17 yaş arasında ekonomik
faaliyet gösteren 264 milyon çocuk var!
Toplam çocuk nüfusunun %17’si!
Çocuk işçi sayısı 168 milyon!
Kentlerde çocuklar daha çok kayıt dışı
ticaret ve hizmet sektörlerinde çalışıyor!
Tarım sektörü çocuk emeğinin en yaygın
görüldüğü sektör!
Vücut dirençleri gelişmediği için haza ve
hastalıklardan çok daha ağır etkileniyorlar!
Tarım sektöründe çocuk işçi nedenleri
Düşük aile bütçesi
Kamu hizmeti yetersizliği
Geri tarım teknolojisi
Yetişkinlere sınırlı iş olanakları
Aile işletmeleri
0
5
10
15
20
25
Düşük Gelirli
Ülkeler
Düşük-Orta
Gelirli Ülkeler
Üst-Orta
Gelirli Ülkeler
Üst Gelirli
Ülkeler
Çocuk İşçi
Çocuk İşçi
Bu konuda TÜİK, ÇSGB rapor ve verilerinin
yanı sıra AB ve bazı uluslar arası kuruluşların
rapor ve verileri mevcuttur.
Ancak bu verilerin ne denli sağlıklı olduğu
tartışılır. Zira özellikle tarımsal mevsimlik
çocuk işçiliği konusunda hemen hiç sağlıklı
veri yoktur.
4+4+4 sistemi de çocuk işçi sayısını
karartacak sonuçlara sebep oldu.
Mesleki eğitimde, çıraklık okullarında,
hizmet ve turizm sektöründe ‘stajyer’ adı
altında çalışan çocuklar çocuk işçi
sayılmıyorlar!
Bu nedenle elde edilen verilerin sağlıklı
olması tartışılır.
Bu konuda en çarpıcı örnek Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe
taslağıdır.
Taslağa göre 2014 yılında yapılan 3.225
teftiş ve 435.795 işçi arasından sadece 1
tane çocuk işçiye rastlanmıştır!
Teftişlerde sadece 38 işçinin sigortasız
çalıştırıldığı tespit edilmiştir!
Oysa özellikle tarım dışında, küçük
işletmelerde, inşaat ve turizm sektöründe
çok sayıda çocuk işçi kayıt dışı ya da
stajyer adı altında çalıştırılmaktadır!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na göre
Türkiye’de 893.000 çocuk işçi
konumundadır.
Bunların %50’si okula devam
etmemektedir.
2013 yılında 59 çocuk işçi yaşamını
yitirmiştir!
Çocuğun içinde doğduğu aile ortamı
Ailenin toprağı ya da küçük işletmesi varsa
çocuk çalışmaya zorunlu olarak başlıyor.
Çok çocuklu ailelerde bu daha sık
görülüyor.
Ailelerin kültürel ve gelenekçi davranışları
Kızların ev işlerine gömülü olarak
yetiştirilmeleri
Erken evlilik ya da annelikler
Ailenin Yoksulluğu
Yoksulluk çocuk işçiliğin hem nedeni hem
de sonucudur. Bütün çocuk işçiliği
nedenlerinin esasıdır.
Düşük gelirli veya yoksul ülkelerde çocuk
işçiliği çok daha fazladır.
Eğitim sistemi ile ilişkili sorunlar
Okul veya öğretmen yetersizliği
Bedava, zorunlu ve nitelikli eğitim olmaması
Ailelerde eğitimli olmanın avantaj
sağlamayacağı kanısı var olması
Düşük verimliliğin yeterli olduğu işlerde
eğitimsiz çocukların avantajı
Eğitime erişimin zor olması
Okul ücreti, okula gidebilmenin maliyeti
Eğitim yılının uzunluğunun ailenin
ihtiyaçlarını karşılamaması
Müfredat ya da eğitim dilinin bölge halkına
uygun olmaması
Çocuklara karşı etnik, ırkçı ya da inanca
dayalı ayrımcılık, ötekileştirme, şiddet
Düşük gelir, kötü hasat, hastalıklar ya da
iktisadi krizler
Emek gelirlerinin milli gelir içindeki payının
her sene daha da düşmesi
İktisadi krizlerin gelirleri azaltması, işsizlik ve
yoksulluk
Yetişkinlerin düşük ücret alması
Çocuk işçiliğin ucuz ve kolay yönetilir
olması
Toplumsal örgüt ve sendika yetersizliği
Neo liberalizmle dayatılan esnek çalıştırma
pratiği, denetimlerin ortadan kalkması,
yasal düzenlemelerin yetersizliği, sosyal
devletin çöküşü
Mutlak yoksulluk; ailenin temel ihtiyaçlarını
yeterince karşılayamaması
Göreli yoksulluk; ailenin ortalama refah
düzeyinin altında kalması
Kronik yoksulluk; ailenin yaşamlarının büyük
kesiminde yoksul hayat sürmesi ve
çocuklarına bunun aktarılması
Dünyanın en zengin 32 milyon insanı, en
yoksul 4,3 milyar insanın servetinden daha
fazla bir servete sahip
Dünyanın en zengin %1’lik nüfusu toplam
servetin %48’ini elinde tutuyor
Türkiye’de en tepede yer alan %20’lik grup
toplam gelirin %59’una sahip
Türkiye’nin Gini katsayısı 0.40’tır.
Meksika’dan sonra en yüksek Gini
katsayısına sahip ülkedir.
FAO’ya göre dünya nüfusunun %12’si
günlük gıda ihtiyacını karşılayamıyor
Aşırı yoksulların %78’i kırsal bölgelerde
yaşıyor ve temel hizmetlere erişemiyorlar
Sadece %26’sı temiz suya erişebilir iken
%49’unun elektriği yok
Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırının
net 1.300TL, yoksulluk sınırının 4.000TL
civarında olması gerekiyor
Net asgari ücret 949TL!
Ücretli çalışan yaklaşık 13 milyon işçinin
%72’si asgari ücretli!
Devlet’e göre aylık geliri 400TL altında
olanlar yoksul sayılıyor!
13 milyon kişi bu sınırın altında ve %35’i
Doğu ve Güney Doğu’da yaşıyor
Artan gelir eşitsizliği ve yoksulluk, krizin bir
sonucu değil, onlarca yıllık sürecin bir
sonucudur.
Bu süreçte sermaye sınıfı karlarını arttırırken,
işçi sınıfı giderek daha fazla sömürüye
maruz kaldı, ücretleri düşürüldü.
Yani her iki sorun da kapitalizmin işleyiş
mantığından kaynaklanıyor.
Sorun kapitalist sistemin kendidir.
Kapitalizmde yoksulluk ve gelir eşitsizliğinin
nedeni özünde iki temel mücadeledir.
Bunlardan ilki kendini emek-sermaye
çatışması olarak gösterir.
İkincisi ise kapitalistlerin kendi aralarındaki
amansız rekabettir.
Her ikisi de işçilerin genel olarak üretim
araçlarından yoksun olan emekçilerin
yoksullaşmasına neden olur.
Eşitsizlik kapitalist sistemin olmazsa olmaz bir
koşuludur.
Zenginliğin tek kaynağı emekçi kitlelerin
sömürülmesidir.
Sınıfsal bölünmüşlük ve bunun neden
olduğu sınıf mücadelesi kaçınılmaz olarak
bölüşüm eşitsizliğine neden olur.
Sistemin işleyiş mantığı gereğince de her iki
taraf da kendi payını arttırma çabası
içindedir, kapitalist sömürüsünü yani karını
arttırır bu da eşitsizliği derinleştirir, yoksulluğu
arttırır.
Kapitalizm kar çıkarımına dayalı bir
sistemdir. Her kapitalist sürekli birikim
yapmalı, yatırım yapmalı ve büyümelidir,
aksi takdirde pazar payını kaybeder.
Diğer taraftan bu kar artışını kovalarken,
rekabet her bir kapitalisti emek tasarruf
edici makinalara yatırım yapmaya, işçileri
baskılamaya ve ücret biçimindeki
maliyetleri kısmaya zorlar.
Tüm kapitalistler buna yönelince işçi sınıfının
bir bütün olarak ücretleri azaltılır, bu da
işçilerin yoksullaşmasına neden olur.
Yoksulluğun nedeni küreselleşme,
finansallaşma ve neo liberalizm ile daha da
yoğunlaşan emperyalist sömürüdür.
Bu hem az gelişmiş ülkelerdeki ucuz ve
örgütsüz emeğin ve doğal kaynakların çok
uluslu tekellerce sömürülmesi ve karların
royalty adı altında dışarı çıkartılması
Hem de kredi faizleri, yüksek döviz kurları,
vergi cennetlerine servetin kaçırılması ve
arazi ve toprakların ele geçirilmesiyle
gerçekleştiriliyor.
Bu da ülke halklarının daha da
yoksullaşmasına neden oluyor.
Yoksulluğun nedeni devletin sermayeye
olan destekleri, sermaye vergilerinin
indirilmesi ve emek karşıtı iş yasaları ve
halkın ödediği vergilerin arttırılması ve
sosyal harcamaların kısılması şeklindeki
kemer sıkma uygulamaları.
Bunlar zenginlerin gücünü daha da
arttırırken halkları daha da yoksullaştırdı.
TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GİDERİLMESİNE
YÖNELİK 2015 BÜTÇESİNDEN AYRILAN PAY
%2’NİN ALTINDADIR!
Diğer yandan sermaye sınıfı için cömert
vergi indirimleri, istisna ve muafiyetleri ve
diğer teşvikler mevcuttur.
Yoksulluğun nedeni işsizliktir, güvencesiz
istihdam ve kötü istihdam koşullarıdır!
Kısmi zamanlı ve düşük ücretli işler artık ön
planda!
Dünyada günde 1.25 dolar ve altına
çalışan kesim toplam nüfusun %21’ini
oluşturmakta!
Yoksullaşmanın nedeni yolsuzluktur!
Özel sermaye gruplarının desteklenmesi
üzerinden yürütülen bir büyüme stratejisi
kaçınılmaz olarak beraberinde yolsuzluk ve
yandaş kapitalizmi getiriyor!
Yurt dışına yasal olmayan yollardan
çıkartılan paranın büyüklüğü yolsuzluğun
boyutlarını ortaya koyuyor!
2002-2011 döneminde sahte faturalama,
hayali ihracat vb yollarla ülke dışına,
özellikle de vergi cenneti konumundaki
ülkelere Türkiye’den çıkan para miktarı 37
milyar ABD dolarından fazla!
Bu durum ‘Varlık Barışı’nı meşrulaştırma
gayretinin nedenini de açıklıyor.
top related