İÇİndekİler - sigorta tahkimkasko sigortası genel ùartlarının tazminatın ödenmesine ilikin...
Post on 10-Jul-2020
1 Views
Preview:
TRANSCRIPT
1
İÇİNDEKİLER
I. KASKO POLİÇESİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARA İLİŞKİN KARARLAR . 1
25/07/2018 Tarihli K-2018/84112 Sayılı Hakem Kararı ........................................................ 1
10/09/2018 Tarihli ve K-2018/85069 Sayılı Hakem Kararı ................................................... 6
03/08/2018 Tarihli K-2018/66630 Sayılı Hakem Kararı ...................................................... 12
II. KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK
(TRAFİK) SİGORTASI POLİÇESİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARA İLİŞKİN
KARARLAR ........................................................................................................................... 20
11/12/2018 Tarih ve K-2018/82078 Sayılı Hakem Kararı(Maluliyet) ................................. 20
19.12.2018 Tarih ve K-2018/83706 Sayılı Hakem Kararı(Maddi) ...................................... 31
21.12.2018 Tarih ve K-2018/84882 Sayılı Hakem Kararı(Maluliyet) ................................. 35
III. DİĞER SİGORTA POLİÇELERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR
HAKKINDAKİ KARARLAR ............................................................................................... 40
11.05.2018 Tarih ve K-2018/66275 Sayılı Hakem Kararı(Hastalık) ................................... 40
24.12.2018 Tarih ve K-2018/85801 Sayılı Hakem Kararı(Seyahat Sağlık) ......................... 46
27.08.2018 Tarih ve K-2018/46511 Sayılı Hakem Kararı(Tekne) ....................................... 52
18.12.2018 Tarih ve K-2018/82186 Sayılı Hakem Kararı(Yangın Dahili Su) ..................... 65
IV. SİGORTA POLİÇELERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR İLE İLGİLİ
VERİLEN İTİRAZ KARARLARI ...................................................................................... 71
20/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11290 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Kasko) ............. 71
29.11.2018 Tarih ve 2018/İHK-10438 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Tekne) ............. 74
21/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11386 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Maluliyet) ....... 77
19.12.2018 Tarih ve 2018/İHK-11249 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Maluliyet) ....... 84
1
I. KASKO POLİÇESİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARA İLİŞKİN KARARLAR
25/07/2018 Tarihli K-2018/84112 Sayılı Hakem Kararı
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Karara bağlanmak üzere Heyetimize tevdi edilen uyuşmazlığın konusu, XXXX vadeli XXXX
Kasko Poliçesi ile XXXX Sigorta A.Ş. tarafından teminat altına alınan XXXX adına kayıtlı
ve AbdulkeriXXXXdaresindeki XXXX plakalı aracın XXXX sevk ve idaresindeki XXXX
plakalı araçla XXXX tarihinde karışmış olduğu trafik kazasına bağlı uğramış olduğu hasar
nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
Başvuru sahibi, kaza sonucu aracında oluşan XXXX TL hasar bedelinin avans faizi ile
tazminini talep etmektedir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Dosyanın Hakemliğimizce fiziken teslim alınması ile yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği
üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibarıyla
duruşma yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgeler üzerinden
yapılacak değerlendirme sonucunda, taktir hakkı Heyetimizde olmak üzere, kaza anında
yürürlükte olan kasko sigortası dahilinde kazanın oluş şekli gereği hasarın teminat
kapsamında olup olmadığını, aracın ekonomik olarak tamirinin efektif olup olmayacağını ve
hasar miktarına yönelik gerçek zarara ilişkin tazminat miktarını gösterir, HMK md. 431
gereği re’sen seçilen bilirkişiden denetime uygun rapor alınmasına karar verilmiş, buna ilişkin
XXXX tarihli ara karar tarafların e-mail adreslerine tebliğ edilerek, başvuru sahibi vekilinden
XXXX.-TL olarak belirlenen bilirkişi ücretini yatırması talep edilmiştir.
Bilirkişi ücretinin yatırılması üzerine, XXXX Adli Yargı Bilirkişi Listesinde kayıtlı
bilirkişilerden Sigorta Eksperi XXXX seçilerek dosya bilirkişiye teslim edilmiştir.
XXXX tarihli bilirkişi raporunun ibrazı üzerine, XXXX tarihli ara karar ile bilirkişi raporu
aynı tarih itibarıyla tarafların e-mail adreslerine tebliğ edilmiş ve verilen ihtaratlı kesin süre
içinde rapora karşı diyeceklerini bildirmeleri istenmiştir. Tebliğ ve itiraz süresi sonunda
dosyada yapacak başkaca işlem kalmadığından, XXXX tarihinde karara varılmış ve
yargılamaya son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuran vekili dilekçesi ile özetle; Davalı tarafından olay tarihini kapsayan Kara Araçları
Kasko Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınan başvuru sahibine ait XXXX plakalı aracın
XXXX plakalı araçla çarpışması suretiyle meydana gelen kazada hasara uğradığını, Davalı
şirkete başvurulması sonrasında aracın perte çıkarılmasına karar verildiğini, ancak sonradan
taleplerinin reddedildiğini belirterek XXXX-TL hasar tazminat bedelinin avans faizi ile
tahsilini, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini
talep etmiştir.
İddialarına dayanak olarak da, Vekaletname, Poliçe, Komisyona Başvuru Ücreti Dekontu,
Talep Yazısı, Araç Tescil Belgesi ve Ruhsat Fotokopisi, Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Adli
ve İdari Makamlarca Düzenlenen Sair Evrak ile diğer belgeler ek olarak Komisyona
sunulmuştur.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkil şirketin atadığı araştırma uzmanı tarafından
hazırlanan rapor dahilinde sürücü değişikliği tespiti nedeniyle talebin reddedildiğini, bu
kapsamda dosyanın incelenerek reddinin gerektiğini ve her iki taraf için de 1/5 vekalet
ücretine hükmedilmesi gerektiğini ifade ederek, istemlerin reddini, yargılama giderleri ile
ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İddialarına dayanak olarak da, Vekaletname, Aaştırma Raporu ile hasar dosyasına ilişkin
diğer belgeler ek olarak Komisyona sunulmuştur.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk
Muhakemeleri Kanunu, İlgili Genel ve Özel Şartlar ve diğer ilgili mevzuat hükümleri.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
Uyuşmazlığa konu talep, vaki kaza sonrasında başvurana ait araçta meydana geldiği belirtilen
hasarın sigortacı tarafından Kasko Sigorta Poliçesi kapsamında tazmini talebine ilişkindir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden aleyhine başvuru yapılan XXXX Sigorta A.Ş.’nin
hasar tarihi itibariyle başvuruya konu aracın kasko sigortacısı olduğu, tarafların aktif ve pasif
husumet ehliyetlerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle dava şartları bakımından
davanın görülmesine engel başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın
esasına girilmiştir.
Dosya muhteviyatı bakımından dava konusu kazada başvurana ait araçta kazanın oluşu ve
gerçek zarar boyutundaki hasar miktarının tespiti konusunda Hakemliğimizce bilirkişi
incelemesine gerek duyulmuştur. Hakemliğimizce Sigorta Eksperi XXXX bilirkişi olarak
atanmış ve adı geçen bilirkişinin XXXX tarihli raporu taraflara XXXX tarihli ara kararımızla
aynı gün e-posta yoluyla tebliğ edilmiştir.
Rapor sonrasında, Davacı vekili aracın karşı tarafça perte ayrılmaması nedeniyle onarılarak
kullanıldığını, dolayısıyla aracın perte ayrılmasından ziyade talepleri doğrultusunda XXXX.-
TL hasar bedelinin karşılanmasını istediklerini beyan etmiştir. Davalı vekili easas ilişkin
cevap dilekçesinde belirttiği şekliyle, araç sürücüsünün XXXX olarak belirtildiğini, irtibat
numarası olarak tutanakta yer alan telefonun kardeş XXXX ait olduğunu, olay yeri
fotoğraflarının XXXX telefonu ile çekildiğini, ilgili şahsın ehliyetine 6 ay süreliğine el
konulduğunun tespit edildiğini, bu nedenle aracın XXXX tarafından kullanıldığının kuvvetle
muhtemel olduğunun değerlendirildiğini belirterek eksik inceleme içeren raporun kabul
edilemeyeceğini ifade etmiştir.
Bilirkişi raporunda sürücü değişlikliği ve bu anlamda illiyet bağı noktasında; “Karşı Tarafın
sürücü değişikliği sebebi ile hasar ile tutanak arasında illiyet bağının olmadığı tespitinin, sadece
sürücü olduğunu beyan eden XXXX’nin Araştırma Uzmanına verdiği yazılı ifade ile kendisinin ve
kardeşi XXXX’nin telefon arama kayıtlarının uyuşmadığı üzerinden varılan kanaate dayandırıldığı
anlaşılmaktadır.
Sürücü olduğunu beyan eden XXXX’nin vermiş olduğu yazılı ifadede kendisinin telefon
görüşmelerini hangi numaralı telefon ile yaptığı belirsizdir. Kazaya müteakip Araştırma Uzmanınca
ehliyetsiz olarak aracı kullandığı iddiasında bulunulan XXXX’nin kardeşi XXXX’nin telefon
görüşmelerini hangi numaralı telefon ile yaptığı belirsizdir. Araştırma raporunda XXXX’nin olduğu
belirtilen telefon kayıtlarında kaza tarih ve saatini takip eden 1 saat içinde çeşitli telefon görüşmeleri
yapıldığı görülmektedir. Aynı saatlerde XXXX’nin kardeşi olan XXXX’nin telefonunda telefon
araması anlamında bir hareketlilik görülmemektedir. Kazaya müteakip Araştırma Uzmanınca
ehliyetsiz olarak aracı kullandığı iddiasında bulunulan XXXX’nin sürücü olması durumunda telefon
kayıtlarında bir hareketlilik olması beklenir. Hangi numaralı telefonun hangi kişiye ait olduğu ve/veya
kimin kullanımında olduğu belli değildir. Karşı Tarafın Atadığı Uzmanın tespitinde (savı doğru olsa
dahi) açıklar bulunmakta olup sadece telefon arama kayıtlarına istinaden kesin bir sonuca ulaşmak
hatalı olabilecektir. Ayrıca Whatsapp vb internet uygulamalarından telefon aramaları mümkün olup
kayıtlarda kazaya müteakip her iki telefonda da internet kullanımının olduğu görülmektedir. Ayrıca
Karşı Tarafın Atadığı Uzmanın sunduğu belgelerin, ne zaman ne şekilde düzenlendiği ve/veya temin
edildiği, ne orjinallikte olduğu ve delil niteliği taşıyıp taşımadığı tartışmaya açıktır.
Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı (Anlaşmalı Tutanak) incelendiğinde genel
olarak krokinin ve tarafların ifadelerinin birbirini destekledikleri, araç sürücülerinin tutanağı
imzaları ile onayladıkları, dosyada tutanak ve hasar arasında illiyet bağının olmadığına dair somut
bir delil bulunmadığı, hasar fotoğraflarındaki hasarlı kısımların tutanak ile uyum sağladığı ve telefon
arama kayıtları haricinde hasar ile tutanak arasında illiyet bağının olmadığı ile ilgili Karşı Tarafın
başka bir iddia ve delilinin olmadığı görülmektedir.
Dosyada, illiyet bağının olmadığına dair aksine somut bir delil bulunmaması ve dosya
evraklarının tutanak ile hasar arasında illiyet bağının olduğunu desteklemesi nedeniyle, tutanak ile
hasar arasında illiyet bağının olduğu kanaatine varılmıştır.” değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Her ne kadar kazanın oluş şekline ilişkin tereddüt uyandıran hususlar söz konusu olsa da,
bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, dosyada illiyet bağının olmadığına dair aksine somut bir
delil bulunmaması ve dosya evraklarının tutanak ile hasar arasında illiyet bağının olduğunu
desteklemesi nedeniyle, tutanak ile hasar arasında illiyet bağının olduğu kanaatine varılmıştır.
HMK’nın “İspatın Konusu” başlıklı 187 nci maddesinin birinci fıkrası, “İspatın konusunu
tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek vakıalar
oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” hükmünü amirdir. Keza, aynı Kanunun
“İspat Yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi uyarınca ispat yükü, Kanunda özel bir düzenleme
bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa
aittir. Bu kapsamda Davalı, talebin ilgili genel şartlar kapsamında teminat haricinde kaldığına
ilişkin iddiasını somut delillerle ispatlayamadığından, hasar talebinin poliçe teminat
kapsamında olduğu sonucuna varılmıştır.
Hasar bedeline ilişkin olarak da raporun sonuç kısmında; “Dosyada evrakları ışığında, hasar ile
tutanak arasında illiyet bağının bulunduğu, aracın pert-total addedilmesi gerektiği, ikinci el piyasa
değerinin XXXX.-TL olduğu, sovtaj (kalıntı) bedelinin XXXX-TL olduğu, yukarıdaki saptamalar
ışığında, olası avans niteliğinde ödemeler ve Başvuru Sahibi lehine sovtaj geliri hariç tutulmak üzere
hasar yönünden makul tazminat bedelinin,XXXX-TL (ALTMIŞALTIBİNTÜRKLİRASI) şeklinde
olduğu, takdir Sayın Hakemliğinizde olmak üzere, sonuç ve kanaatine varılmıştır.” denmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan rapor denetime elverişli görülmüş ve kararda esas alınmıştır.
Rapor dahilinde her ne kadar ekonomik olarak aracın pert-total olarak kabulü daha uygun
görülse de, aracın onarılarak fiilen kullanılmakta olması nedeniyle Davacının talebine konu
XXXX.-TL’nin kabulü ile bakiye XXXX.-TL’nin reddine karar verilmiştir.
21.04.2018 tarihinde vuku bulan kazada başvuru sahibinin, 03.07.2018 tarihinde tebliğ edilen
ihtarname ile Davalıya tazminat ödemesi için müracaat ettiği görülmektedir. Kara Araçları
Kasko Sigortası Genel Şartlarının tazminatın ödenmesine ilişkin 3.3.4.1 maddesi “Sigortacı
hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın
eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en geç 10
işgünü içinde Genel ve Özel Şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve
ödemeye engel bir durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya
ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün
sonra muaccel olur.” hükmünü amirdir. Davalının, hasar ihbarını ve ekspertiz raporunu
tebellüğ etmesini müteakip 10 iş günü sonrasında 18.07.2018 tarihinde temerrüde düştüğü
esas alınarak, sigorta sözleşmesinin TTK’ da mutlak ticari iş olarak düzenlendiği gözetilip bu
tarihinden itibaren alacağa avans faizi işletilmesine hükmedilmiştir.
Vekalet ücreti bakımından 2018 yılı için yürürülükte bulunan A.A.Ü.T.’nin “---Tarifenin
üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da
tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine
hükmedilir. Ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete
hükmedilir.... Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya
reddedilen miktarı geçemez.” hükmünü amir 17. maddesi kapamında hüküm tesisine karar
verilmiştir.
5. KARAR
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde; Sigorta Tahkim Komisyonu
tarafından Hakemliğimize tevdi edilen 2018.E.XXXXesas sayılı başvuru hakkında, tarafların
iddia ve savunmaları dikkate alınarak;
1. Başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulüne, XXXXTL tazminatın XXXX Sigorta
A.Ş.’den alınarak başvuru sahibine ödenmesine, alacağa XXXX tarihinden itibaren avans
faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin XXXXTL’nin reddine,
2. Başvuru sahibi tarafından ödenmiş olan XXXX-TL başvuru ücreti, XXXX-TL bilirkişi
ücreti ve XXX-TL vekalet harcı olmak üzere toplam XXXX-TL yargılama giderinin
kabul ve ret oranına göre XXXX.-TL’sinin XXXX Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru
sahibine ödenmesine, bakiye kısmın başvuran üzerinde bırakılmasına,
3. Başvuru sahibi kendisini vekille temsil ettirdiğinden, 5684 sayılı Sigortacılık
Kanunu’nun 30/17 hükmü ile karar tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin
17 nci maddesine göre hesaplanan XXXX.-TL vekalet ücretinin XXXX Sigorta A.Ş.’den
alınarak başvuru sahibine verilmesine,
4. Aleyhine başvurulan sigorta şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen
değer üzerinden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 hükmü ile karar tarihinde
geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin, hesaplanan nisbi ücretin beşte birinin maktu
ücretin altında kalması halinde kabul veya reddedilen miktarı geçmemek kaydıyla maktu
ücrete hükmedilir, hükmünü amir 17 nci maddesine göre hesaplanan 436.-TL vekalet
ücretinin başvuru sahibinden alınarak XXXX Sigorta A.Ş.’ye verilmesine
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10
gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle
karar verildi.
***
10/09/2018 Tarihli ve K-2018/85069 Sayılı Hakem Kararı
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
XXXX Sigorta A.Ş. ile yaşandığı beyan edilen uyuşmazlık talebinin konusu, davalı sigorta
şirketine kasko poliçesi ile sigortalı XXXX plakalı aracın, karıştığı trafik kazası neticesinde
pert total olarak değerlendirilmesi ile aracın bedelinin eksik ödendiği gerekçesiyle sigorta
şirketi tarafından tam olarak karşılanmayan bu zararın tespit edilerek karşılanmasına ve
XXXX TL eksper ücretine ilişkin talebini içermektedir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Dosya, XXXX tarihinde teslim alınarak yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği üzerinde
yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle duruşma
yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır.
Hakemliğimizce verilen ara karar ile, XXXX tarihli kaza neticesinde başvurana ait XXXX
plakalı araçta oluşan hasar sonucu aracın pert total olarak değerlendirilmesi ile sigorta
şirketince toplam XXXX TL ödeme yapılmıştır. Başvuran taraf bu bedelin eksik olduğunu ve
aracın rayiç değerinin daha yüksek olduğunu iddia ettiğinden bu durumun tespiti için
dosyanın bilirkişi XXXX’ e tevdiine karar verilmiştir.
XXXX tarihli bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Raporun tebliği neticesinde başvuran ve sigorta şirketi vekilleri tarafından rapora karşı süresi
içerisinde beyan ve itirazlarda bulunulmamıştır.
Dosyada yapılacak başkaca usul işlemi kalmadığından, denetime elverişli bulunan XXXX
tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda,
uyuşmazlık hakkında XXXX tarihinde karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuru sahibi, başvuru dilekçesinde özetle; davalı sigortacı nezdinde sigortalı XXXX plakalı
aracın karıştığı XXXX tarihli kazada aracında hasar meydana geldiği, hasarın Sigorta
Kuruluşuna ihbar edilmiş olduğunu, aracın pert-total işlemine tabi tutulduğunu, aracın piyasa
rayiç değerinin XXXX TL civarında olmasına rağmen XXXX TL ödeme yapılabileceğinin
belirtilmiş olduğunu, başvuran müvekkilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile
yapılan ödemeyi kabul etmiş olduğunu ve kendisine toplamda XXXX TL ödeme yapıldığını
belirtmiştir. Ancak aracı rayiç değerinin daha yüksek olduğunu belirterek kendilerine
tazminatın eksik ödendiğini, eksik ödenen bakiye tazminat XXXX TL ve ödenen XXXX TL
eksper ücreti ile birlikte sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı başvurana ödeme yapılarak
sorumluluklarının yerine getirildiğini, sigortalı aracın rayiç değerinin XXXX TL olarak tespit
edildiğini ve bu bedelin ödendiğini, başvuran taraf ile ibraname imzalandığını, yapılan bu
mutabakatname ile davacının dava hakkının bulunmadığını ve başvuran tarafın zararı
karşılandığını beyan ederek başvurunun reddini talep etmiştir.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Türk
Medeni Kanunu Genel Hükümleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, Zorunlu Mali Mesuliyet
Sigortası Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve ilgili mevzuat
hükümleri
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
XXXX tarihinde XXXX plakalı aracın karışmış olduğu kaza neticesinde aracın kasko
poliçesi ile sigortacısı olan XXXX Sigorta A.Ş.’ den araçta meydana gelen hasar neticesinde
pert total olarak değerlendirilen aracın bakiye tazminat bedeli ve eksper ücreti başvuru sahibi
tarafından talep edilmektedir.
XXXX Sigorta A.Ş. XXXX plaka sayılı araç için Kasko Sigorta Poliçesi tanzim eden şirket
konumundadır.
Mevcut kasko poliçesiyle XXXX Sigorta A.Ş., Kasko Sigortası Genel Şartları A.1.
maddesince; sigortalının taşıt üzerindeki menfaatinin tehlikelerden dolayı zarara uğraması
sonucu ortaya çıkacak maddi zararlarını tazmin etme güvencesi altına almıştır.
Taraflar arasında hasar bedelinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin uyuşmazlık
bulunmamakta olup, taraflar arasındaki çekişme aracın rayiç bedelinin ne olduğu ve aracın
pert total olarak değerlendirilmesi neticesinde ödenmesi gereken tazminatın eksik ödenip
ödenmediğine ilişkindir.
Hakem ara kararı ile tarafların iddia ve savunmaları karşısında, konu teknik bilgiyi gerektirdiğinden dosya üzerinde uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılmasına, bilirkişinin hazırlayacağı raporda; tüm dosya içeriğinde mevcut evrakların incelenmesi suretiyle başvuru sahibine ait aracın rayiç piyasa değerinin tespiti ile davalı sigorta şirketince pert total olarak değerlendirilen araca ilişkin yapılan ödeme de dikkate alınarak varsa ödenmesi gereken bakiye tazminatın tespitinin istenmesine karar verilmiş ve bu karar taraflara tebliğ edilmiştir.
XXXX tarihli sayın bilirkişi XXXX’ in hazırlamış olduğu raporda özetle;
“ b. Bahse konu aracın, kaza tarihindeki kaza öncesi rayiç değerinin XXXX TL
(Yüzotuzaltıbin TL) olarak tespit edildiği,
c. Bu bağlamda; Sigorta Şirketi tarafından ödenen XXXX TL tazminat dikkate
alındığında, söz konusu bedele ilave olarak XXXX TL-XXXX TL=XXXX TL (Onbirbin
TL) bakiye tazminat bedelinin tespit edildiği” görüş ve kanaatine varılmıştır.
Kasko Genel Şartları 3.3.2 Tazminatın Hesabı ve Ödenmesi Başlıklı 3.3.2.22. maddesinde;
“Onarım masraflarının sigortalı aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve
aynı zamanda eksper raporu ile aracın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi
durumunda, araç tam hasara uğramış sayılır. Aracın tam hasara uğraması halinde, aracın
hasar anındaki rayiç değeri ödenir. Bu durumda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliğinin
ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta
şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Değeri tamamen ödenen
araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur. Aynı şekilde kısmi onarımlarda
parçaların sigorta şirketi tarafından tedarik edilmesi halinde hasarlı parçalar talep ettiği
takdirde sigortacının malı olur.
Onarım masrafları sigortalı aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşsın veya
aşmasın, ağır hasarlı aracın onarımının mümkün olduğunun eksper raporu doğrultusunda
tespit edilmiş olması durumunda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili maddesi
hükümleri doğrultusunda trafikten çekildiğine dair “trafikten çekilmiştir” kaşeli tescil belgesi
sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez.
Sigortalının ve sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişilerin aracın hasarlı haliyle
sahibine terk edilmesine onay vermesi halinde aracın riziko tarihindeki rayiç değeri ile
hasarlı hali arasındaki tutar sigortalıya tazminat olarak ödenebilir. Bu durumda ilgisine göre
yukarıdaki paragraflarda düzenlenen usul çerçevesinde işlem yapılır. Sigortalının onayı ile
aracı hasarlı haliyle sigortalıya terk ederek tazminatı ödemek isteyen sigortacı, tespit edip
sigortalıya bildirdiği sovtaj bedelini bildirimden itibaren 1 aylık süreyle sınırlı olarak garanti
etmiş sayılır.”
ibaresi yer almaktadır. Dolayısıyla dosya muhtevasında bulunan evraklar ve bilirkişi raporunda belirtilen hususlar neticesinde dosya hüküm kurmaya elverişli hale gelmiştir.
XXXX tarihli bilirkişi raporunun taraflara tebliği neticesinde; başvuran taraf ve davalı sigorta
şirketi vekillerince rapora karşı beyan veya itirazda bulunulmamıştır.
Hakemliğimizce bilirkişi raporu incelenmiş raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu
kanaatine varılmıştır. Bu doğrultuda başvuran tarafın talebi incelenmiş olup; hüküm
kurmaya elverişli olan bilirkişi raporu doğrultusunda XXXX TL bakiye tazminattan
sigorta şirketinin sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Başvuran tarafça eksik ödenen bedel istemi dışında eksper ücreti de istenmektedir. Eksper ücreti talebine ilişkin yapılan değerlendirmede ise;
Sigorta şirketinden talep ettiği bu bedele ilişkin olarak 5684 sayılı yasanın 22/19 maddesi
XXXX tarihinde yürürlüğe giren 6456 sayılı yasanın 43. Maddesi uyarınca değişikliğe
uğramış ve aşağıdaki şeklini almıştır:
“Sigorta eksperi, sigortacı veya sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından serbestçe tayin edilebilir.” Bu maddeye göre sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayanların eksper ataması ve hasarı tespit ettirebilmesi mümkündür. Bu halde, ücretin kim tarafından karşılanacağı ise maddede belirtilmemiştir.
6102 sayılı TTK 1426. Maddesi “Sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır.” hükmünü getirmiştir.
TTK 1426. Maddesinin kanun koyucu tarafından getiriliş amacı maddeden açıkça anlaşılmakla birlikte iyi niyetle ynin faydasız kalmış olsalar dahi sigortacının sorumluluğu altında olduğu açıklanmıştırapılan ve tazminatın belirlenmesine yönelik çalışmaların makul giderleri.
Ücret skalası dikkate alınarak, 2018 yılı eksper ücreti tarifesine göre, faturası mevcut
olan XXXX-TL eksper ücretinin makul olduğu ve eksper ücretinden davalı şirketin sorumlu
olduğu sonucuna varılmıştır.
Miktar bildiren ibranamelerin makbuz niteliği taşıdığı ve yapılacak hesaplamada daha fazla miktar çıktığı takdirde fazlaya ilişkin alacağın hüküm altına alınması gerektiği kabul edilmelidir.-Her ne kadar mahkemece feragatten söz edilmekteyse de ibranamenin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekeceğinden, söz konusu ibranamede de fazlaya ilişkin haklardan feragat edilmediği, henüz doğmayan dava haklarından feragat edildiği, böyle bir feragatin ise geçerli olmadığı kabul edilmelidir.” (YHGK.,30.06.2004, E.9/380-K.401) Yukarıda belirtilen Yargıtay kararında belirtildiği şekilde; dosya muhtevasında mevcut ibraname bulunmasına karşın sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiği kanaatine varılmış ve bu yönde karar verilmiştir.
Sonuç olarak; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere başvuran tarafın XXXX TL bakiye
tazminat alacağının bulunduğu kanaatine varılmış ve bu doğrultuda karar verilmiştir.
Dava başında dava değeri itibariyle XXXX TL bakiye tazminat bedeli istendiğinden; bu
tutarın XXXX TL’ si kabul edilmiş olup, kalan kısım olan XXXX TL’nin reddine karar
verilmiştir. Başvuranın eksper ücreti talebi de dikkate alındığında; XXXX TL bakiye tazminat
talebi ve XXXX TL eksper ücreti olmak üzere toplam XXXX TL tutardan sigorta şirketinin
sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Ticaret Kanunu özel olarak mal sigortalarında temerrüde yer vermemesi dolayısıyla sigortaya ilişkin genel hükümlerde yer alan 1427.maddesi uygulanacaktır. İhbardan itibaren 45 gün sonra alacak muaccel hale gelecektir. Kasko Sigortası Genel Şartları B.3.3.4.1. düzenlemesi, TTK 1427. Maddesiyle aynı ifadelere yer vererek; ‘’Sigortacı hasar ihbarı üzerine talep ettiği belgelerin kendisine eksiksiz olarak verilmesi ve zararın eksper vasıtasıyla tespiti kararlaştırılmış ise eksper raporunun tesliminden itibaren en geç 10 işgünü içinde genel ve özel şartlar kapsamında gerekli incelemeleri tamamlamak ve ödemeye engel bir
durumun bulunmaması halinde tazminat miktarını tespit edip sigortalıya ödemek zorundadır. Tazminat ödeme borcu her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur.’’ İhbar tarihinden itibaren 45 gün içerisinde muaccel olacağını ifade etmiştir.
Ancak davalı sigorta şirketi tarafından XXXX tarihinde XXXX TL kısmi ödeme
yapıldığından, bakiye tazminat açısından da bu tarihte temerrüde düşüldüğü kanaatine
varılmıştır.
Uyuşmazlık, kasko sigorta poliçesinden kaynaklandığından hesaplanan tazminata temerrüt
tarihi olan XXXX tarihi itibariyle avans faizi uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17. Maddesi hükmüne göre “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” Belirtilen fıkranın Kanun gerekçesinde “… Diğer taraftan Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için, yargılama giderleri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak maddede gerekli düzenleme yapılmıştır.” denmektedir.
Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde talepte bulunanlar, sadece başvuran taraflar olup, karşı yanda yer alan sigorta şirketlerinin HMK karşısındaki durumu ise talepte bulunulan davalı olup, herhangi bir talepte değil, sadece yapılan talebe karşı beyanda bulunmaktadırlar.
Yasa ile düzenlenmiş olan Sigorta Tahkim Komisyonu dava taraflarının vekalet ücretlerinin ancak yasa ile değiştirilmesi mümkün olup, Hazine Müsteşarlığı tarafından 19.01.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik 13 maddesinde ‘’ (13) Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenlemenin ‘’normlar hiyerarşisi’’ prensibine aykırı olduğundan, 5684 sayılı kanunun 30. Maddesi 17. Fıkrası gereğince AAÜT. esas alınarak davacı taraf vekili için vekalet ücretine hükmedilmelidir.
28 Aralık 2017 Perşembe Resmî Gazete Sayı: 30284 Yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik hükmünde “(2) Sigorta Tahkim Komisyonları, vekâlet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde Asliye Mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” denilmektedir.
30 Aralık 2017 Cumartesi Resmî Gazete Sayı: 30286 Yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret tekrar düzenlenerek; “Madde 17 – (1) Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda bu Tarife hükümleri uygulanır.
(2) Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez” denilmek suretiyle madde tekrarlanmıştır. 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi özel düzenleme olup, Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde görülen uyuşmazlıklarda öncelikli olarak uygulanmalıdır. Bu nedenlerle, yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesine göre ücretler belirlenecek ve daha sonra 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 özel düzenleme hükmüne göre, başvuranın talebinin reddedilen tutarına isabet eden ücret üzerinden 1/5 sigorta şirketi lehine uygulanacaktır.
4.2 Gerekçeli Karar
Hakemliğimizce tarafların iddia ve savunmaları kapsamında yukarıda tartışılan gerekçe ve
değerlendirmeler neticesinde, davalı sigorta şirketinin meydana gelen olay sonucunda zarara
uğrayan davacının bakiye tazminat taleinden sorumluluğun bulunduğuna karar verilmiştir.
Kabul edilen kısım üzerinden başvuran vekili lehine, reddedilen kısım üzerinden sigorta
şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5. KARAR
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;
1. Başvuru sahibinin talebinin kısmen KABULÜ ile; XXXX TL bakiye tazminat ve
XXXX TL eksper ücreti olmak üzere toplam XXXX TL tazminatın XXXX tarihinden
itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte XXXX Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru
sahibine verilmesine,
2. Başvuru sahibinin toplam talebinin XXXX TL’lik kısmının REDDİNE,
3. Başvuru sahibi tarafından ödenmiş olan XXXX -TL başvuru ücreti ve XXXX-TL
bilirkişi ücreti olmak üzere toplam XXXX-TL yargılama masrafının, kabul ve red
oranlarının dikkate alınmasıyla XXXX TL’nin XXXX Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru
sahibine verilmesine,
4. Başvuran kendini vekille temsil ettirdiğinden, XXXX-TL vekalet ücretinin XXXX
Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuru sahibine verilmesine,
5. Sigorta şirketi kendini vekille temsil ettirdiğinden, XXXX TL vekalet ücretinin
başvuran taraftan alınarak XXXX Sigorta A.Ş.’ ye verilmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10
gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oybirliği ile
karar verildi.
***
03/08/2018 Tarihli K-2018/66630 Sayılı Hakem Kararı
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER
1.1.Uyuşmazlık konusu olay ve talep
Taraflar arasındaki uyuşmazlık aleyhine başvuru yapılan sigorta kuruluşu tarafından
düzenlenen XX no.lu Kasko Poliçesi ile sigortalanmış XX plakalı aracın XX tarihinde
karıştığı kaza sonucu başvuru sahibine ait XX plakalı araca verdiği hasar nedeniyle oluşan
fazlaya ilişkin haklar saklı kaymak kaydı ile şimdilik XX TL ticari kazanç kaybı bedelinin
temerrüt tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili talebidir.
1.2 Başvurunun hakeme intikali ve İncelenmesine ilişkin sonuç
Tahkim Komisyonu tarafından gönderilen dosya teslim alınarak dosya içerisinde bulunan
belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucu, dosyadaki belgelerin hüküm kurmak için yeterli
olduğu anlaşılmış,
Bu aşamada dosya içeriği dikkate alınarak hüküm kurularak yargılamaya son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ ve HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru sahibinin iddia, delil ve talepleri
Başvuru sahibi vekili dilekçesinde(aynen alıntı):
“Müvekkiline ait XX plakalı araç ile XX plakalı araç arasında XX tarihinde meydana gelen
trafik kazası sonucunda müvekkile ait araçta maddi hasarla birlikte “ticari kazanç kaybı”
meydana gelmiştir.
Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereği müvekkilin
kazanç kaybı zararını gidermekle yükümlü olan sigorta şirketine XX tarihinde başvuru
yapılmış, 15 iş günü geçmesine rağmen herhangi bir dönüş yapılmamıştır.
Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Madde 1: Sigortacı,
işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafik Kanununa ve
Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe
teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde
kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız
taleplere karşı müdafaasını da temin eder.
Trafik Sigortası Genel Şartlan kapsamı maddesinde; Karayolları Trafik Kanunu'na göre
sigortalıya düşen hukuki sorumluluğu teminat altına almaktadır. İhtiyari Mali Mesuliyet
Sigortası ise yukarıda sunulan Genel Şartlarda açıkça görüleceği üzere; Karayolları Trafik
Kanunu’na ve UMUMİ HÜKÜMLERE GÖRE aracın işletenine terettüp eden hukuk,
sorumluluğu teminat altına almaktadır. Ticari Kazanç Kaybı Umumi Hükümlere göre
işletene düşen hukuki sorumluluktur. B- Trafik Poliçesi genel şartlarında dolaylı zararlar teminat dışı bırakılmıştır. Bu sebeple
kazanç kaybı trafik poliçesinden karşılanmamaktadır. Ancak ÎMM genel şartlarında böyle bir
teminat dışı durumu söz konusu değildir. İMM Genel Şartları Teminat dışı hallerde dolaylı
zararlar sayılmamıştır. Kazanç kaybı dolaylı zarar olduğu için trafik poliçesinden
karşılanmamaktadır.
C- İMM poliçesi Trafik Poliçesinin karşılamadığı zararları karşılaması amacıyla ihtiyari
olarak
Yapılmaktadır. İş bu kazanç kaybı trafik poliçesi teminatında olmadığından İMM poliçesi
teminatındadır. Müvekkilimizin aracı ekli vergi levhasından anlaşılacağı üzere ticari olarak kullanıldığından,
müvekkilimiz kazadan sonra aracın onarım süresince kazanç kaybına uğramıştır. İMM
Sigortası Genel Şartlan Madde 1 gereğince, mağdur araç sahibi müvekkilimizin uğramış
olduğu kazanç kaybı sigorta şirketinin sorumluluğu altında olduğu açıktır. Ekte kazanç
kaybının İMM teminatında olduğuna ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu 2017.E.61040 esas
sayılı 2018.K.12548 karar sayılı 25.02.2018 karar tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu Kararı
sunulmuştur. İhtiyari Mali Mesuliyet Genel Şartları Hazine Müsteşarlığı tarafından
düzenlenmektedir. İlgili karar ise Hazine Müsteşarlığı personeli ve Sigorta Denetleme
Uzmanı Sayın Hakem XX tarafından verilmiştir.
Araçta yaşanan kazanç kaybı kaza sonrası hasar dosyasından faydalanarak yapılacak tespitle
belirlenebilecektir. Kazanç kaybı tutarının tarafımızca tespiti mümkün olmadığından
talebimiz şimdilik BELİRSİZ XX TL'dir. Sayın Hakem tarafından dosyanın bilirkişiye
verilmesi ile kazanç kaybı tespit edilecektir.
Müvekkilimin şimdilik XX TL BELİRSİZ ticari kazanç kaybının temerrüt tarihinden işleyecek
avans faizi ile tarafımıza ödenmesine,
Yargılama giderleri ile yasal vekâlet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz”
Başvuru sahibi vekili dilekçesi ekinde;
Usulüne uygun ve harçlandırılmış vekâlet sureti,
Tramer Kasko Poliçesi çıktısı
ZMM Genel Şartları gereği sunulması gerekli belgeleri sunmuştur.
2.2 Sigorta kuruluşunun iddia, delil ve talepleri
Sigorta kuruluşunca SBM sistemine e-imza ile yüklenen cevap dilekçesinde( aynen alıntı):
“Şirketimiz Nezdinde XX sayılı XX Tüm Oto Poliçesi ile sigortalı bulunan XX plakalı aracın
XX tarihinde karışmış olduğu kazada hasar görmesi sebebiyle ilgili aracın
kullanılamamasından kaynaklanan haksız ve mesnetsiz kazanç kaybı talebinin reddi
gerekmektedir. Şöyle ki; ihtiyari mali mesuliyet teminatı, zorunlu mali sorumluluk sigortası
teminat limitinin üzerinde kalan kısmı poliçede yazılı hadlere kadar temin etmektedir.
Başvuru sahibi tarafından kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Şöyle ki; söz konusu kaza sonucu XX plakalı aracın kullanılamamasından kaynaklanan kazanç
kaybı zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında talep edilemediğinden ihtiyari mali
mesuliyet sigortası kapsamında da talep edilemez.
Yargıtay 11. H.D. 28.3.2005 tarih, 2004/6128 E. 2005/2898 K. sayılı kararın şu şekilde yer bulmuştur;
‘Davacıya ait araçta meydana gelen araç hasarı ve değer kaybı gerçek zarar kapsamında ise de,
aracın tamiri süresince çalıştırılamaması nedeniyle oluşabilen kazanç kaybı veya ikame araç gideri
trafik sigortası kuvertürü dışındadır. Zira hasar veren aracın trafik sigortacısı olan bu davalı, dava
dışı işletenin 2918 sayılı KTK. nın 85/1 nci madde hükmünde yazılı hukuki sorumluluğunu aynı
Kanun’un 91/1 ncı maddesi uyarınca üstlenmiş olup, gerek 85/1 nci madde hükmü, gerekse zorunlu
trafik sigortası poliçesi genel şartlarının 1 nci madde hükmü, ölüm veya cismani zararlar yanında
ancak bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğunu öngörmüş bulunmaktadır.
Diğer anlatımla, aracın uğradığı hasar teminat kapsamında kalırken, aracın sigorta ettireni malikin
kazanç kaybı, ikame araç gideri teminat dışında kalmaktadır’
Açıklanan nedenlerle, başvuru sahibinin haksız talebinin reddi ile lehimize vekâlet ücretine
hükmedilerek tahkim masraflarının başvuru sahibine tahmiline karar verilmesini arz ve talep
ederiz”
Sigorta kuruluşu dilekçesi ekinde:
Usulüne uygun ve harçlandırılmış vekâletname sunmuştur.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk
Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Hukuk
Muhakemeleri Kanunu, Avukatlık Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Sigortacılıkta
Tahkime İlişkin Yönetmelik, İMMS Genel Şartları, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali
Sorumluluk Poliçesi Genel Şartları ve Sigorta Poliçesi hükümleri dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
Dosya muhteviyatı olarak taraflardan temin edilen belge ve bilgiler kapsamında uyuşmazlığın
temel nedeninin, başvuru sahibinin aracında meydana geldiği beyan ve iddia edilen “ ticari
kazanç kaybı” zararına yönelik talebin, sigorta şirketince tazmin edilmediği iddiasından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Başvuran vekili XX TL tutarındaki “ticari kazanç kaybı” talebine ilişkin olarak herhangi bir
dayanak belge sunmamıştır.
Sigorta kuruluşu vekilince, “ticari kazanç kaybı” nın İMMS teminatı kapsamında
bulunmadığı, İMMS teminatının ZMM Sigortasının teminat limitini aşan kısmı ile sorumlu
olduğunu, Yargıtay’ın emsal kararlarının da bu yönde olduğunu beyan ederek, sonuç olarak
yasal dayanaktan yoksun başvurunun reddi gerektiğini savunmuştur.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, başvuranın kaza tarihi itibariyle araç maliki sıfatını
taşıdığı, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin ise aynı tarih itibariyle zarara sebebiyet
verdiği iddia olunan aracın Kasko sigortacısı olduğu görüldüğünden, tarafların aktif ve pasif
husumet ehliyetlerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Dava şartları yönünden davanın
görülmesine engel başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esasına
girilmiştir.
Başvuran vekili tarafından sunulan, davalı tarafından düzenlenmiş Kasko Poliçesinin sadece
Tramer çıktısı sunulduğundan, sigorta kuruluşu vekilince de Kasko poliçesinin orijinali
sunulmadığından, İMM teminatının limitinin ne olduğu hakkında bilgi edinilememiştir.
Bilindiği üzere, 5684 sayılı yasanın m. 30/15 hükmünde “ hakemler, sadece kendilerine
verilen evrak üzerinden karar verir”
Dosyaya sunulu belgeler incelendiğinde aleyhine başvuru yapılan sigorta kuruluşu nezdinde
XX vadeli XX no.lu Kasko poliçesi ile sigortalı XX plakalı araç sürücüsünün XX tarihinde
meydana gelen trafik kazasında % 100 kusurlu olduğu ve kazanın poliçe vadesi içinde
meydana geldiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dosya mevcudu incelendiğinde, taraflar arasındaki
uyuşmazlık, XX tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlanan XX plakalı aracın, kaza
sonrası oluştuğu iddia edilen” ticari kazanç kaybı” nın, davalı sigorta kuruluşu nezdinde
düzenlenen Kasko Poliçesinin ek teminatı olarak verilen İMM teminatı kapsamında olup
olmadığının belirlenmesi hususuna dayanmaktadır.
Konuya ilişkin İMM Sigortası Genel Şartlan l. Maddesinde teminatın kapsamı;
“Madde 1-Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları
Trafik Kanununa ve Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki
sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk
Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu
sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder.” Şeklinde
tanımlanmıştır.
Bu sigortaya uygulamada” İhtiyari Trafik Sigortası, “Artan Mali Mesuliyet Sigortası” veya “
Yüksek Hadli Mali Mesuliyet Sigortası” da denilmektedir.
İMM Sigortası konusunda ilk düzenleme, o zaman yetkili bakanlık olan Ticaret Bakanlığı’nca
tasdik olunan ve 1963 yılında yürürlüğe konulan Motorlu Kara Nakil Vasıtalarının İhtiyari
Mali mesuliyet Sigortası Genel Şartları “ ile getirilen düzenlemedir( Işıl Ulaş, Uygulamalı
Sigorta Hukuku, Ankara,2010, sy.757 vd.)
14.07.2007 gün ve 26582 resmi gazete yayınlanan ve Hazine Müsteşarlığınca çıkarılmış
“Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama
Esasları Hakkında Yönetmelik” in 14. Maddesinde İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası
Madde 14 – (1) Bu Yönetmelikle veya Bakan tarafından tespit edilen asgari teminat
tutarları üzerinde teminat verilmesi, motorlu kara taşıt araçları ihtiyari mali
sorumluluk sigortası kapsamında ilave prim alınması şartıyla mümkündür.”
Bu sigorta türünde sigortalı, bu sözleşmeyi yapıp yapmamakta tamamen serbesttir. Sigorta
ettiren mal varlığında meydana gelebilecek olası bir eksilmeye karşı, kendisini güvence altına
almak için bu sözleşmeyi yapabilir İMM sigortası ZMM sigortası kapsamı dışında kalan
zararı karşılar. KTK. nın 95,97,109. Maddeleri bu sigorta hakkında da
uygulanır(KTK.m.100)
Bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla, ZMM sigortası hadlerinin üzerinde kalan
kısmını –poliçede yazılı hadlere kadar-temin eder.
Bu noktada ZMM Genel Şartlarına dönmek gerekir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’ nın
A.6 Maddesinde teminat dışında kalan haller sayılmıştır.
“Aşağıdaki haller sigorta teminatı dışındadır:
a) İşletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararlar,
b) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
c) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ç) Sigortalının, eşinin, sigortalının usul ve fürunun, sigortalıya evlat edinme ilişkisiyle
bağlı olanların, sigortalının birlikte yaşadığı kardeşlerinin, mallarına gelen zararlar
sebebiyle ileri sürebilecekleri talepler,
d) Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında
olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının
sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek
tazminatı talepleri,
e) Zarar görenlerin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında sigortalı araçta
veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorkta/yarı römorkta taşınan eşyanın uğrayacağı
zararlardan dolayı sigortalıya karşı ileri sürülecek talepler,
f) Manevi tazminat talepleri,
g) Sigortalının, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu
kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
ğ) Sigortalının aracına veya bu araç vasıtasıyla çekilen römorklara ve yarı römorklara
veya çekilen araçlara gelecek zararlar nedeniyle ileri sürülecek talepler,
h) Çalınan veya gasp edilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanununa
göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar, aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek
binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürülecek talepler ile çalan ve gasp eden
kişilerin talepleri,
ı) Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar,
i) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör
eylemlerinde ve bu eylemlerden doğan sabotajda kullanılan araçların neden olduğu ve 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalının sorumlu olmadığı zararlar ile aracın
terör eylemlerinde kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek binen kişilerin zarara
uğramaları nedeniyle ileri sürecekleri talepler, aracı terör ve buna bağlı sabotaj eylemlerinde
kullanan kişilerin talepleri,
j) Motorlu araç kazalarından dolayı toprak, yeraltı suları, iç sular, deniz ve havanın
kirlenmesi ya da kirlenme tehlikesi nedeniyle temizleme, toplanan atıkların taşınması ve
bertarafı masrafları ile biyolojik çeşitlilik, canlı kaynaklar ve doğal yaşama verilen zararlar
nedeniyle bozulan çevrenin yeniden oluşturulması ile ilgili çevresel zararlardan ileri gelen
talepler,
k) Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya
bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri,
l) İlgili mevzuatla genel hükümlere tâbi kılınan talepler,
m) 2918 sayılı Kanunun 104 üncü ve 105 inci maddelerinde düzenlenen sorumluluklar
(Bu maddeler kapsamına dahil durumlar bu amaçla yaptırılan zorunlu mali sorumluluk
sigortasına tâbidir.),
n) Cezai kovuşturmadan doğan tüm giderler ile idari ve adli para cezaları,
o) Bu Genel Şart ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.
(Ek: RG-2/2/2016-29612)(1) Sigortacının bu maddenin birinci paragrafının (d) bendi
kapsamında olmasına rağmen ilgililere yaptığı tazminat ödemeleri için sigortalının terekesine
ve tereke borçlusu olan mirasçılarına sigortalının kusuru oranında ve ilgili mevzuat dahilinde
müracaat hakkı saklıdır.”
Uyuşmazlığa konu “ ticari kazanç kaybı” nın İMM teminatında olup olmadığı için
ZMM Genel Şartları teminat dışı haller ile İMM Genel Şartlarını yan yana koymak ve tabloya
birlikte bakmak gerekir. ZMM Genel Şartları teminat dışı hallerde bu uyuşmazlığa ilişkin
olarak iki madde önem arz etmektedir.
Bunlardan birincisi (f: manevi tazminat talepleri) diğeri ise (k: Gelir kaybı, kâr kaybı, iş
durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı
zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri)dir.
İMM Genel Şartlarında, ZMM Genel Şartları ile teminat dışı bırakılan “ manevi
tazminat talepleri” için ek sözleşme ile teminat kapsamı altına alınabilme imkânı getirilmiştir.
İMM Genel Şartları Ek Sözleşmeyle Teminat Kapsamına Alınabilecek Hal ve Teminat
Dışında Kalan Haller
Madde 3-Manevi tazminat talepleri, ek sözleşme ile teminat kapsamı içine alınabilir. Bu
taleplerin, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası)
dışında kalması nedeni ile bu teminat, bahsi geçen zorunlu sigortanın varlığına bağlı
olmaksızın, bu sigorta limitlerinin içinde hüküm ifade eder.”
Kanun yapıcı, ZMM Genel Şartlarında teminat dışı olarak sayılan “ manevi tazminat
talepleri” için böyle bir imkan sağlarken, ZMM Genel Şartları, teminat haricinde sayılan
“Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak
oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri) için böyle bir
imkan sunmamıştır. Öyle olsa idi, Kanun koyucu, ticari kazanç kaybı için de böyle bir imkân
sunacaktı. Kaldı ki aşağıya bir kısmını alıntıladığımız Yargıtay’ın sayısız emsal kararları ile
kanun koyucunun “ticari kazanç kaybını” İMM teminatı kapsamına - ek sözleşme konusu
dahi yapmayarak- bilerek almadığını kolaylıkla anlamak mümkündür.
“ İMM Sigortası, ZMM Sigortasının karşılamadığı manevi tazminat taleplerini de ek teminat
almak kaydıyla sigorta güvencesi altına aldığı gibi, ZMM sigortası limitleri dışında kalan
tazminat talepleri de İMM Sigortası tarafından karşılanır. Ancak İMM Sigortası ile güvence
altına alınan zararların sınırsız olduğunu düşünmek yanlış olur. Zorunlu Trafik Sigortası
bakımından teminat dışı hallerin hepsi ( ek sözleşme ile teminata dahil edilecek manevi
tazminat talepleri dışında) İMM Sigortası bakımından da geçerlidir. Dolayısıyla ZMM
Sigortası kapsamına girmeyen zararların, İMM Sigortası ile karşılanması mümkün
değildir.( Doç. Dr. Mustafa ÇEKER, 6102 Sayılı TTK. ya göre Sigorta Hukuku, sy.211
vd.)”
Bu hususta emsal Yargıtay kararları:
Özel Dairenin 31.01.1994 gün ve E.1993/3250, K.1994/539 sayılı İÇTİHADI
“Davacılar, miras bırakanın ölümü nedeniyle destekten yoksun kaldıklarını ileri sürerek İMM
Sigorta poliçesine dayanarak davalı sigortadan tazminat istemişlerdir.
Bilindiği üzere, İMM Sigortasında, sigorta poliçesi Genel Şartlarının 1.maddesinde
açıklandığı gibi aracın kullanılmasından doğan umumi hükümler dahilinde araç sahibine
düşen hukuki mesuliyetin, ZMM Sigortası dışında başka bir deyimle üstünde kalan kısmını
kapsamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle kazaya karışan aracın ZMM Sigorta poliçesini araştırarak
davacıların gerçek zararının önce bu ZMM Sigorta poliçesi içinde kalıp kalmadığının tespit
edilerek, ZMM Sigortası limiti içinde kalıyorsa davanın reddi, şayet zarar miktarı bu limiti
aşıyorsa o takdirde İMM Sigorta poliçesi ile de sorumlu tutularak sonucuna göre karar
verilmesi gerekirken, eksik incelmemeye dayalı yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru
görülmemiş hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.( Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta
Hukuku, Ankara,2010, sy.757 vd.)”
“ İMM sigortacısı, 3. Kişi aracında meydana gelen zararın KZMSS limiti üstünde kalan
kısmından azami poliçe limitine kadar sorumludur.
(Y.17.HD.15.01.2015,E2014/23939,K.2015/332)”(Mahmut BİLGEN, YHGK. E.BŞK,
Sigorta Hukuku, Ankara,2017, sy.791 vd)
“İMM sigortası Genel Şartlarının 1. Maddesine göre, sigortacı, ZMM sigorta poliçesinin
limitinin dışında(üstünde)kalan miktardan başlayıp, İMM sigortası teminat limitine kadar
sorumludur.(Y.17.HD.06.02.2014,E.2013/2668,K.2014/1245)” (Mahmut BİLGEN, YHGK.
E.BŞK, Sigorta Hukuku, Ankara,2017, sy.794 vd)
“İMM sigortası Genel Şartlarının 1. Maddesine göre, sigortacı, ZMM sigorta poliçesinin
limitinin dışında(üstünde)kalan miktardan başlayıp, İMM sigortası teminat limitine kadar
sorumludur(Y.17.HD.06.02.2014,E.2013/18819,K.2014/1251) (Mahmut BİLGEN, YHGK.
E.BŞK, Sigorta Hukuku, Ankara,2017, sy.795 vd)
“İMM sigortasında sigortacının sorumluluğunun miktarı ile başlangıç noktası, ZMM sigortası
ile güvence altına alınan limit sınırı olmaktadır. Bitiş noktası ise, poliçede gösterilen azami
hadler(limitler) olmaktadır. (Y.11.HD.14.01.2003,E.2002/7743,K.2003/218” Mahmut
BİLGEN, YHGK. E.BŞK, Sigorta Hukuku, Ankara,2017, sy.798 vd)
(Y.17.HD.28.06.2010,E.2010/4771,K.2010/5965) (Mustafa ÇEKER, 6102 Sayılı TTK. ya
göre Sigorta Hukuku, sy.211 vd.)”
(Y.17.HD.02.02.2009,E.2008/2710,K.2009/380) (Mustafa ÇEKER, 6102 Sayılı TTK. ya
göre Sigorta Hukuku, sy.211 vd.)”
Y.11.HD.21.09.2004,E.2004/8022,K.2004/8681) (Mustafa ÇEKER, 6102 Sayılı TTK. ya
göre Sigorta Hukuku, sy.211 vd.)”
Başvuran vekilinin, delil listesine eklemiş olduğu emsal uyuşmazlık hakem kararında atıfta
bulunulan Y.17.HD. nin E.2008/2243,K.2008/4182 sayılı -karar tarihi dahi yazılmamış-
kararında;
(karar tarihini biz yazalım 22.09.2008 www.corpus.com.tr)
Bu karar, İMM Sigortası poliçesinden doğan uyuşmazlıkla ilgili olmayıp alakası dahi yoktur.
Kazanç kaybının TBK. Gereği araç işleteninden talep edilmesi başka şeydir. İMM
Sigortasından talep edilmesi bambaşka şeydir.
4.2 Gerekçeli Karar ve Hukuki Dayanak
Yukarıda izah edilen sebeplerle,
Başvuru sahibinin, XX tarihli trafik kazası sonucunda XX plakalı aracı için, aleyhine
başvuruda bulunulan sigorta kuruluşunun düzenlediği Kasko poliçesinin ek teminatı olan
İMM Sigortası teminatından talep ettiği ticari kazanç kaybına ilişkin talebinin İMM Genel
Şartlarına göre sigorta teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından reddine karar
verilmiştir.
Aleyhine başvuruda bulunulan sigorta kuruluşu vekille temsil edildiğinden, A.A.Ü.T. nin
m.17/2 ve 5684 Sayılı yasanın M.30/17 hükmüne göre hesaplanan (100,00/5=) 20,00 TL
tutarındaki ücreti vekâletin başvuru sahibi tarafından sigorta kuruluşuna ödenmesine karar
verilmiştir.
5. SONUÇ
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;
1. Başvuranın başvurusunun REDDİNE,
2. Başvuranın yapmış olduğu 100,00 TL başvuru ücretinden ibaret yargılama giderinin,
kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
3. Aleyhine başvuruda bulunulan sigorta kuruluşu vekille temsil edildiğinden, A.A.Ü.T.
nin m.17/2 ve 5684 Sayılı yasanın M.30/17 hükmüne göre hesaplanan 20,00 TL
tutarındaki ücreti vekâletin başvuru sahibi tarafından sigorta kuruluşuna ÖDENMESİNE,
Kesin olarak karar verildi.
II. KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK
(TRAFİK) SİGORTASI POLİÇESİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARA İLİŞKİN
KARARLAR
11/12/2018 Tarih ve K-2018/82078 Sayılı Hakem Kararı(Maluliyet)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Başvuru sahibi vekili tarafından 20.07.2018 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna hitaben
verilen başvuru formundaki beyanında özetle “Olay günü 28.08.2017 tarihinde XXX plakalı
araç sürücüsü XXX ile karşı istikametten gelen XXX’in kullandığı XXX plakalı araçların
çarpışması sonucu iki taraflı kaza meydana geldiğinden bahisle malul kaldığını ve bir miktar
ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin yetersizliğinden bahisle ek süreli ve geçici iş
göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Başvuru sahibi tarafından Komisyona iletilen ve XXX Sigorta A.Ş ile yaşanan uyuşmazlık
konusuna ilişkin olarak 02.07.2018 tarihinde komisyona başvurulmuş, hayat Dışı Raportörü
Sn. XXX tarafından tanzim edilen 26.07.2018 tarih ve XXX sayılı raporunda tarafına tevdi
olunan başvuru muhtevasının 5684 sayılı kanunun ilgili 30.maddesinin 15.fıkrası ve ilgili
yönetmeliğin 8. ve 16.maddelerinde belirtilen ön inceleme esasları dâhilinde tetkik edildiğini,
Başvuru sahibi tarafından uyuşmazlığın mahkemeye, HMK ya göre Tahkime ya da Tüketici
sorunları hakem heyetine intikal ettirilmediğinin beyan edildiği,
Başvuru sahibi tarafından uyuşmazlık tutarı olarak beyan edilen tutara uygun başvuru
ücretinin yatırılmış olduğu,
Keza uyuşmazlık yaşanan sigorta kuruluşunun tahkim sistemine üye olduğu ve hasarın
gerçekleşme tarihinin üyelik başlangıç tarihi açısından uygun olduğu saptanarak dosya tahkim
komisyonunca çekişmezlik esastan karara bağlanmak üzere XXX sicil nolu Sigorta hakemi
XXX’e 15.08.2018 tarihinde tevdi olunmuştur. Bilahare ıslah ile miktar 15.000.00.TL’yi
geçtiğinden heyet teşekkül ettirilmiş ve XXX sicil nolu XXX ve yine XXX sicil nolu
XXX’den oluşan heyetimizce karar verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçede özetle” olay günü olan 28.08.2017
tarihinde, XXX plakalı araç sürücüsü XXX, Armağan Köyü istikametinden Ardeşen İlçesi
istikametine seyir halinde iken belirtilen mevkiye geldiğinde karşı istikametten gelen XXX’in
kullandığı XXX plakalı kamyonun sol ön tarafına çarpması sonucu yaralanmalı ve iki taraflı
trafik kazası meydana gelmiştir.
Başvurucu müvekkil XXX plakalı araçta YOLCU konumundadır,
Kaza tespit tutanağında işbu kazanın meydana gelmesinde sürücü XXX’nin 2918
sayılı kanunun yönetmeliğinde belirtilen madde l57'vi ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu
belirtilmiştir.
Başvurucu müvekkil XXX, söz konusu kaza dolayısıyla yaralanmış olup, Recep
Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına ahnmıştır,
Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Da]ı tarafından 09.03.20l 8 tarihinde
düzenlenen XXX sayılı Adli Kurul Raporuna göre başvurucu müvekkilin geçirmiş olduğu
kaza neticesinde %50 oranında maluliyeti odluğa belirlenmiştir.
XXX plaka sayılı araç başvurulan XXX Sigorta Anonim Şirketi'nin XXX
numaralı zorunlu Mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı
bulunmaktadır.
Kaza nedeniyle meydana gelen yaralanma neticesinde oluşan maddi zararın XXX Sigorta
AŞ’den karşılanması amacıyla doğrudan doğruya XXX Sigorta A. Ş.'ye yazılı başvuruda
bulunulmuş olup, sigorta şirketine l5 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna
başvurulacağı başvuru dilekçesinde ihtar olunmuştur.
Davalı yan. yapılan müracaat üzerine müvekkilime 19.06.201 8 tarihinde 123.47 5,00-TL
ödeme yapmıştır. Kurum tarafından yapılan ödeme müvekkilimin gerçek zararını
karşılamamaktadır. Sigorta şirketi l5 günlük yasa süreç içinde tazminat talebimize dönüş
yapmadığı için işbu başvuruyu yapma zarureti hasıl olmuştur.
Aktüerya hesap bilirkişisine yaptırılacak hesap ile müvekkilimin uğramış olduğu zararın
daha fazla olduğu ve yapılan ödemenin eksik olduğu ortaya çıkacaktır.
Kurumun ödemek zorunda olduğu tazminat" 2918 sayılı yasadan kaynaklanmaktadır.
Karayolları Trafik Kanununun 11l. maddesine göre, bu kanunda öngörülen hukuki
sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Başvurucu müvekkil XXX 01.03.19'72 doğumlu olup kaza tarihinde 45 yaşındadır.
Fazlaya ilişkin haklarımız sak]ı kalmak kaydıyla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun l07. Maddesi uyarınca belirsiz alacak niteliğindeki şimdilik 5.000,00-TL daimî
Maluliyet (sakatlık) tazminatının ve l00.00-TL geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava
edilmiştir.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Sigorta şirketi vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle” Müvekkilimiz
şirketçe XXX sayılı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Poliçesi ile teminat altına alınmış
bulunan XXX plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde müracaatçının yaralandığını ve zarar
gördüğünü iddia eden ilgili dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu müracaatçısının talebi,
hasar dosyası muhteviyatındaki belgeler üzerinden tetkik edilmiştir. Öncelikle belirtmek
gerekir ki; Sigortacılık Kanunu’nun 30. Madde hükmü uyarınca sigorta şirketlerinden
tazminat talebinde bulunan kimselerin Komisyon’a başvurmadan önce geçerli ve yeterli bir
müracaat ile sigorta şirketine başvurmak ve başvurusunun değerlendirilebilmesi için en az 15
iş günü beklemesi gerekmektedir. Nitekim söz konusu maddede aynen şöyle
denilmektedir: “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa
düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa
gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını
belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren on beş iş
günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” Huzurdaki
uyuşmazlık kapsamında ise müracaatçının müvekkil şirkete 19.06.2018 tarihinde
başvurduğunu ikrar ettiği, buna karşın Sigorta Tahkim Komisyonu’na ise 15 iş günlük süre
dolmadan 02.07.2018 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu
nezdinde görülen başvurular için sigorta şirketine başvuru ve 15 iş günlük süreye dair şartlar
Sigortacılık Kanunu’nun ilgili özel maddesi (madde 30) ile düzenlenmiş dava
şartlarındandır. Nitekim HMK m.114/2’de “diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin
hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla 15 iş günü geçmeden Komisyona
başvuru yapılmış olması nedeniyle başvurunun dava şartı yokluğundan reddine karar
verilmesini talep ederiz.
XXXX sayılı hasar dosyasından takip edilen tazminat talebine ilişkin belgeler incelendiğinde;
müracaatçının kaza neticesinde %28 oranında iş gücü kaybına uğrayacağı tespit edilmiştir.
İşbu maluliyet oranı esas alınarak Hazine Müsteşarlığı tarafından yetkilendirilmiş aktüer
tarafından tanzim edilen sürekli iş gücü kaybı aktüerya raporunda hesaplanan 123.475,00 TL
tazminat tutarı 19.06.2018 tarihinde müracaatçıya ödenmiştir. Başvuran tarafından ibraname
imza altına alınmıştır. Müvekkilimiz şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmekle,
müracaatçının talep ettiği tazminat miktarı, faiz oranı v.b. her türlü aşkın talepleri mesnetsiz
olup, reddi gerekir.
Öte yandan kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla,
müracaatçıda kaza sonucunda oluşan maluliyet oranı sadece %28’dir. Bu nedenle iddia edilen
maluliyet oranının %28’den fazlasına itiraz ederiz ve olası bir tazminat hesabında iş bu oranın
esas alınmasını talep ederiz.
Kabul anlamına gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla belirtmek isteriz
ki, müvekkil şirketin Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat verdiği
hususlar sürekli iş gücü kaybı ve bu bağlamdaki tazminat talepleri olup, “geçici” zararlar ve
buna bağlı talepler teminat kapsamı dışındadır. SGK tarafından karşılanması beklenen bakıcı,
tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilimizden talep olunmasında hukuka
uyarlık yoktur. Müracaatçının SGK’lı olup olmadığına bakılmaksızın, mevzuata göre SGK
tarafından karşılanması gereken giderler trafik sigortalarının teminat kapsamına
girmemektedir. Mevzuattaki son düzenlemelere göre tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmıştır. Yeni düzenlemelerle işsiz olanların dahi, gelir
testi yapılmasına ihtiyaç kalmadan hariçten sigorta primi ödemeleri ya da düşük gelirli
kimselerin sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması amir olarak düzenlenmiştir.
Kaldı ki; ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı
maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı b bendinde aynen şöyle denilmiştir:
“Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez
organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır.
Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli
sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle
ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen
azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır.
Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili
teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.”
ZMSS Poliçesi Genel Şartları A.6.k maddesi gereğince de “Gelir kaybı, kâr kaybı, iş
durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya
dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri” teminat kapsamı dışındadır.
Dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı teminat kapsamı dışında olup, SGK
sorumluluğundadır. Söz konusu poliçe 12.06.2017 tarihinde düzenlenmiştir. Kabul anlamına
gelmemek ve yukarıdaki itirazlarımız baki kalmak kaydıyla önemle belirtmek isteriz ki;
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları
gereği, müracaatçılar tarafından alınan sağlık kurulu raporunun 30/3/2013 tarihli ve 28603
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek
Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş olması
gerekmektedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.5.
Kapsama Giren Teminat Türleri maddesinin c bendinde sürekli sakatlı teminatı şu şekilde
tanımlanmıştır; “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak
uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre
belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında
yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının
belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak
koşuluyla …“
Yine aynı maddenin devamında, “Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının
belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu
raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate
alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik
kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin
aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat
uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş
harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde belirtilerek
maluliyet oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek
sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu
dikkate alınır.
Müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe teminat limitleri dahilinde ve sigortalısının kusuru
oranındadır.
Tüm bunlara ilaveten, talebimizin kabulü ve başvurunun reddedilmesi haline ilişkin;
Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde “Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti
kararlaştırılamayacağı” hükme bağlanmıştır.
30.12.2017 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren AAÜT’ün 17. Maddesinin 2. Fıkrası; (2)
Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci
bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin
üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi
avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler
aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Ancak hesaplanan
miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilir. Konusu para ile
ölçülemeyen işlerde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için
öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekâlet
ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmünü içermektedir.
5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinde “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine
hükmolunacak vekâlet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin
beşte biridir.” denilmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, Avukatlık Ücret tarifesinin 17/2. maddesinin birinci kısmında,
asgari ücret tarifesinin ikinci kısım ikinci bölümünün uygulanması öngörülmüş ve hesaplanan
nispi ücretin asgari tutarın altında kalmaması şartı getirilmiştir. Maddenin devamı dikkate
alındığında 1/5 uygulaması (Sigortacılık Kanunu 30/17.maddesi gereğince) ile belirlenen
tutar, kabul veya reddedilen tutarı geçmemek üzere, 2.180,00 TL olan maktu ücretin altına
düşemeyeceğinden, müvekkil şirket lehine en az 2.180,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi
gerekmektedir. Eğer reddedilen kısım, maktu vekalet ücreti olarak belirlenen tutardan daha
düşük ise, müvekkil lehine, reddedilen kısım kadar vekalet ücretine hükmedilmesi
gerekmektedir.
Arz ve izah edilen sebeplerden ötürü; KTK, poliçe genel ve özel şartları çerçevesinde
müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığından aleyhimizdeki başvurunun reddini, masraf
ve vekâlet ücretinin başvuru sahibine yüklenmesini talep ederiz denilerek” talebin reddi
beyan ve müdafaa edilmiştir.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümünde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 5684 sayılı yasada 6327 sayılı
yasa ile yapılan değişiklikler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 2918 sayılı KTK, 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Kasko Sigortası Genel Şartları, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin
Yönetmelik, Trafik Sigortası Genel ve Şartları, Yargıtay İçtihatları dikkate alınarak hüküm
kurulmuştur.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
Olay günü 28.08.2017 tarihinde XXX plakalı araç sürücüsü XXX ile karşı istikametten gelen
XXXnın kullandığı XXX plakalı araçların çarpışması sonucu iki taraflı kaza meydana
geldiğinden bahisle malul kaldığını ve bir miktar ödeme yapıldığını ancak bu ödemenin
yetersizliğinden bahisle ek süreli ve geçici iş göremezlik tazminatı talep ve dava edilmiştir.
Dosyaya delil olarak sunulan Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü 09.03.2018 tarihli
Adli Kurul Raporunda XXXe Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü kaybı Oranı Tespit
İşlemleri Yönetmeliğine göre toplam iş görmezlik oranının %50 olduğu, tıbbi iyileşme
sürecinin 6 aya kadar uzayabileceği ve şahısta sürekli iş göremezlik halinin bulunduğu
saptanmıştır. Davalı sigorta şirketinin danışmanlık hizmeti aldığı medeksper XXX tarafından
tanzim olunan 17.03.2018 tarihli mütalaada meslekte kazanma gücü kayıp oranının % 50
olduğunu, ancak “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu
Raporları hakkındaki Yönetmelik “ bağlamında arazlar için esas alınan 28.08.2017 tarihli
kaza tespit tutanağında XXX plakalı araç sürücüsü XXXnin asli kusurlu olduğu diğer sürücü
XXX ise kusurlu olmadığı tespit edilmiştir.
2918 sayılı K.T.K’nın “ Mali Sorumluluk Sigortası yaptırma zorunluluğu “ başlıklı (değişik:
17.10.1996-4149/33md.) madde 91’de (işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci
fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere Mali Sorumluluk
Sigortası yaptırmalarının zorunlu) olduğu hususu belirtilmiş olup aynı yasanın 97. maddesi
“doğrudan doğruya talep ve dava hakkı “ başlıklı düzenlemesinde zarar görenin ZMM
sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte
bulunabileceği gibi dava da açabileceği öngörülmüştür. Sigortalı ve sigortacı tarafından
dosyaya sunulan deliller incelendiğinde öncelikle, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetinin
olup olmadığı, hasarın poliçe vadesinde meydana gelip gelmediği, kazaya karışan tarafların
kusur durumları, hasarın poliçe teminat kapsamında olup olmadığı ve hasar tutarı
incelenmiştir. Kusur değerlendirmesi yapılırken, nedensellik bağını kesen (mücbir sebep,
zarar görenin tam kusuru veya üçüncü kişinin kusuru gibi) etkenlerin özenle değerlendirilmesi
ve yanlışa düşülmemesi gerekir.
Zarar görenin kusura katılımı yoksa, sorumlular arasındaki kusur oranlarının ayrıntılarıyla
belirlenmesi gerekmez. Trafik kazalarında “kusur” ögesi temel ölçüdür ve bu genellikle
sürücü veya yardımcı kişilerin kusurudur. 2918 sayılı KTK’ 85/Son maddesine göre “işleten,
sürücünün veya yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu” olduğundan ve bu
sorumluluk Yasa’nın 91 ve devamı maddelerine göre belli bir sınıra kadar sigortacı tarafından
üstlenilmiş bulunduğundan, tümü için sorumluluğun ölçüsü “kusur oranıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu, uzun yıllar boyunca "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü “ne
(SSİT) göre iş göremezlik oranlarını belirlemiş; 01.10.2008 tarihinde 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra, tıptaki
yenilikleri içermeyen ve öncekinden pek farklı olmayan "Çalışma Gücü ve Meslekte
Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 11 Ekim 2008 gün 27021 sayılı
RG’de yayınlanmasından sonra, bu yönetmeliği kullanmaya başlamıştır.
Sigorta Şirketleri, amacı ve işlevi farklı olan ve "çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı"
kavramına uygun düşmeyen "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek
Sağlık Kurulu Raporlan Hakkında Yönetmelik" hükümlerine göre, yetkili sağlık kurullarının
raporlarına göre tazminat ödemektedir. Oysa bu Yönetmelik, haksız eylemden zarar
görenlerin değil, doğuştan veya sonradan herhangi bir bünyesel rahatsızlık sonucu sakat
kalanların vergi indiriminden yararlanabilmeleri ve sakatlık kontenjanından işe girmeleri için
rapor düzenleme amaçlıdır. Bu Yönetmeliğe göre düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu veya yeni
adıyla Engelli Sağlık Kurulu raporları çoğu kez yanlıştır; çalışma gücü ve meslekte kazanma
gücü belirlemesinden yetersizdir.
En son 03.08.2013 gün 28727 sayılı RG.'de yayınlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri
Yönetmeliği ile bedensel zararlara ilişkin düzenlemeler dörde çıkmış olup, bu son
Yönetmelikte anlaşılmaz bir düzenleme yanlışı yapılarak, bir karmaşa ve belirsizlik ortamı
yaratılmış; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliği içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.
Örnek: Yargıtay 17.Hukuk Dairesi'nin 17.04.2014 gün E.2014/6463- K.2014/5996 sayılı
kararına göre, çalışma gücü kaybı, Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre değil, Sosyal
Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı
Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmelidir. 01.06.2015 tarihinde
yapılan ZMM Poliçesi Genel Şartlarındaki değişiklik ekinde yeni genel şartlar ekinde
Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine ilişkin rapor söz konusu deyidir. Bilindiği üzere 26.04.2016
tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı (torba) yasası ile 2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99, 97,92,90. Maddelerinde köklü ve Sigorta
sektörünün şikâyet ve talepleri doğrultusunda değişiklikler yapılmış ve Hazine Müsteşarlığı
tarafından da bu değişiklik desteklenmiştir.
Bu değişikliğin asıl amacı Yargıda Bilirkişi Raporlarının farklı farklı tazminat hesabı
sonuçlarına ulaşmaları, Hakimler tarafından yeteri kadar denetlenememesi ve hesaplama
yapan Bilirkişilerin Aktüer kökenli olmayışlarının rolü büyük olmuştur. Oysaki sadece Aktüer
Kökenli Bilirkişi atanmasının öncelikle ve özellikle Sigorta Tahkim Komisyonu
yargılamasında ve genel mahkemelerde talep edilmesi de sorunun çözümünde yeterli
olmamıştır.
Bilirkişilik Kanunu düzenlemesi yapılırken değer kayıplarına ilişkin ihtilaflar ve bedeni
zararlara ilişkin ihtilaflarda sadece oto eksperi ve Aktüer kökenli Bilirkişilerin seçilmesine
yönelik düzenleme hukuk alanındaki uzmanlaşmayı, uzman tazminat hukukçularının birikim
ve deneyimlerinin göz ardı edilmeside sorunun daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale
gelmesine neden olmuştur.
Yukarıda belirttiğimiz hususlar dışında asıl sorun 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni
Trafik Poliçesi Genel Şartlarının düzenlemesi dikkate alınarak maluliyete ilişkin ihtilaflarda
01.06.2015 tarihinden sonra tanzim edilmiş tüm poliçelerde davacılardan veya Sigorta
Tahkim Komisyonunda başvuru sahiplerinden Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliği
dikkate alınarak Sağlık Kurulu Raporu talep edilmesidir.
Bilindiği üzere 14.05.2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan
KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK
SİGORTASI GENEL ŞARTLARI dikkatli incelendiğinde, C.11 Bu genel şartların yürürlük
tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmeler uygulanacağına ilişkinidir. Bu Genel Şartlar Ekinde
Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliğinden hiç bahsedilmediği görülecektir.
Genel Şartların C.12. YÜRÜRLÜK maddesi bu Genel Şartların her ne kadar 01/06/2015
tarihinde yürürlüğe gireceğine işaret etmiş ise de Maluliyete ilişkin ihtilaflarda talep edilen
Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Yönetmeliğine göre tanzim edilmiş rapor eklerde yer
almamıştır. Daha sonra aşağıda belirttiğimiz üzere 2 Ağustos 2016 tarihli ve 29789 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan ZMM Poliçesi Genel şartlarında değişiklik yapılmasına dair
genel şartlar ekinde bu rapora ilişkin düzenleme getirilmiştir dosyaya delil olarak sunulan
XXX plakalı araca ait ZMM Poliçesinin tetkikinde poliçenin 12.06.2017-2018 vadeli olduğu
görülmüştür ancak sigorta şirketi tarafından bu rapora itibar edilerek kısmi ödeme yapılmıştır,
davacının iddiası ise yetersiz ödemedir. Dosyaya sunulan rapora göre hesaplama yapmak
gerekmiştir.
4.2 Gerekçeli Karar
Dosyaya taraflarca sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu, maluliyet tazminatına
ilişkin taleplerinin poliçe teminat kapsamında olduğu kanaatine aşağıda belirtilen açıklamalar
ışığında ulaşılmıştır. Hukuki değerlendirme yapılırken Sigortacılık Kanununun Tahkime
ilişkin hükümlerini düzenleyen 30. maddenin 15. fıkrasına göre “Hakemler sadece kendilerine
tevdi olunan evrak üzerinden karar verirler” ilkesi ve aynı maddenin 23. fıkrasının HMK
hükümlerine yapmış olduğu atıf gereği HMK.md. 26’da ifadesini bulan “Hâkim yani
hakemler tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar
veremez, duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” ilkesi gereği başvuru
sahibinin ve sigortacının sunmuş oldukları deliller çerçevesinde hukuki değerlendirme
yapılmış ve hüküm kurulmuştur.
Teknik hesaplama bakımından uzmanlığı tarafımızca bilinen XXXe dosya tevdi olunmuş
tarafından tanzim olunan 07.11.2018 tarihli raporda” “Trafik kazası sonrası % 50 oranında
daimi maluliyete uğraya XXX için sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumundaki % 100
kusur oranı üzerinden Yargıtay’ın içtihatlarına uygun olarak TRH 2010 Mortalite tablosu ve
1,8 teknik faiz esasına göre hesaplanan toplam sürekli sakatlık maluliyet tazminatı
90.161.00.TL olarak yine geçici iş görmezlik tazminatı da 9.095.00TL olarak hesaplanmıştır.
Daha önce sigortacı tarafından mevcut evraklar çerçevesinde 123.475.00.TL ödenmiştir.
08.11.2018 tarihinde rapor taraflara tebliğ olunmuş davacı tarafça rapora itiraz edilmemiş ve
ıslah dilekçesi ile harcı gönderilmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından ise rapora itiraz
edilerek ödeme yapılmış olduğu başka bir alacak kalmadığı oluşan maluliyet oranının sadece
% 28 olduğu fazla maluliyet oranına itiraz ettiklerini geçici iş göremezlik tazminatı talep
edemeyeceğini tüm bu nedenlerle yeniden rapor alınarak yeni bir bilirkişi raporu alınması
talep edilmiştir.
TBK 49. Madde gereğince, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı
gidermekle yükümlüdür. Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 maddesine göre sigortanın
kapsamı belirlenmiştir. Buna göre sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi
sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına, bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet
vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen
hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmektedir.
Konuya ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1409. Maddesinde meydana gelen rizikonun
teminat dışı kaldığına dair ispat yükünün sigortacıya ait olduğu düzenlenmiştir Trafik
Sigortası Genel Şartları B.2.a maddesi hükmünce sigortacı; talep edilen tazminat ve giderleri
hak sahibinin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu ve gerekli
belgeleri sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü
içinde sigorta teminat limitleri dâhilinde ödemek zorundadır.
5. KARAR
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde, talep edilen tazminatın
ödenmesine karar verilmiştir
1. Yapılan yargılama sonucunda başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulü 99.256.00.TL. nin
davalı Halk Sigorta A.Ş den tahsil edilerek, başvuru sahibine ödenmesine,
2. Hükmolunan tazminat miktarı 99.256.00.TL ye 19.06.2018 tarihinden itibaren yasal faiz
uygulanmasına,
3. Başvuru sahibi tarafından yatırılan 1.240,00.TLıslah harcı, 250.00 başvuru harcı,
400,00.TL bilirkişi ücreti toplam 1.890.00.TL yargılama giderinin davalı sigorta
kuruluşundan alınarak başvuru sahibine ödenmesine,
4. Başvuru sahibi vekille temsil edilmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan
avukatlık asgari ücret tarifesinin 16. maddesi ile Sigortacılık Kanunu’nun tahkime ilişkin 30.
maddesinin 17. fıkrası dikkate alınarak 10.690.00.TL avukatlık ücretinin Halk Sigorta AŞ
tarafından başvurana ödenmesine, 6456 sayılı Kanun’un 45 inci maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi ile. 5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden
itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oy
çokluğu ile karar verildi. 11.12.2018
***
19.12.2018 Tarih ve K-2018/83706 Sayılı Hakem Kararı(Maddi)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Karara bağlanmak üzere tarafıma tevdi edilen uyuşmazlığın konusu XXX Sigorta A.Ş.
tarafından XXX sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (TRAFİK)
Sigorta poliçesi kapsamında sorumluluğu temin edilen XXX plakalı araç ile başvurana ait
XXX plakalı aracın 13.08.2018 tarihinde karıştığı beyan ve iddia edilen maddi zararlı trafik
kazasına ilişkindir.
Başvuran vekili, XXX plakalı araçta oluşan hasar için, ödenen tazminatın yetersiz olduğundan
bahisle, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla ile şimdilik 100.-TL hasar tazminatının
davalıdan tahsilini talep etmiş, 11.12.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, talebini 4.825,03.TL’ye
yükseltmiş, 472.-TL’lik ekspertiz ücreti dahil yargılama giderlerinin davalıdan tahsilini talep
etmiştir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Dosya hakemliğimce teslim alınarak yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği üzerinde yapılan
tetkik sonucunda uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle duruşma yapılmasına
gerek olmadığı değerlendirilmiştir.
Tarafların iddiaları karşısında konu teknik bilgiyi gerektirdiğinden, 26.11.2018 tarihli ara
kararıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, ara kararı taraf/taraf vekillerine
tebliğ edilmiştir. Taraflar, ara kararına karşı herhangi bir itirazda bulunmamış, başvuranın
bilirkişi ücretini ödemesiyle dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanmış
05.12.2018 tarihli rapor dosyaya kazandırılmıştır. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ
edilmiş ve 26.11.2018 tarihli Ara Kararında verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde raporlara
karşı diyeceklerinin bildirilmesi istenmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna itiraz etmemiştir.
Başvuran vekili 11.12.2018 tarihli ıslah dilekçesini dosyaya sunmuştur. Başvuranın ıslah
talebi HMK 176 vd maddeler ile 428/3 maddesi uyarınca kabul edilmiştir.
Dosyada yapacak başkaca usul işlemi kalmadığı anlaşılmakla, denetime ve hüküm kurmaya
elverişli bulunan 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak karara varılmış ve
yargılamaya son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuran vekili, 22.10.2018 tarihli başvurusunda, özetle; davalı tarafından sigortalanmış
aracın %100 kusurla müvekkilinin aracına 13.08.2018 tarihinde hasar verdiğini, araçta
meydana gelen hasarın davalının sorumluluğunda olduğunu, bu hasarın teyidi ve tutarının
hesaplanması için sigorta şirketine başvuru yapıldığını, davalının bir kısım ödeme yaptığını
beyanla XXX plakalı araçta meydana gelen hasar için ödenen tazminatın yetersiz olduğundan
bahisle, HMK md.109 kapsamında kısmi dava açarak, şimdilik 100.-TL hasar tazminatının
temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte ekspertiz ücreti dahil yargılama giderleri
ile vekalet ücretinin tahsilini davalıdan talep etmiş, 11.12.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle,
talebini 4.825,03.TL’ye yükseltmiş, 472.-TL’lik ekspertiz ücreti dahil yargılama giderlerinin
davalıdan tahsilini talep etmiştir. Başvuran vekili, başvuru formu ekinde Komisyon’a,
harçlandırılmış vekaletname sureti, Sigorta Tahkim Komisyon ücretinin ödendiğine dair
dekont, kaza raporu, bilirkişi raporu, fatura, ihtarnameyi sunmuştur.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Davalı sigortacı vekili, bila tarihli cevap dilekçesinde poliçeyi teyit ederek özetle; 18.10.2018
tarihinde 6.307,76.TL hasar tazminatı ödendiğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını,
ekspertiz ücretinden sorumlu olmadıklarını, yasal faiz istenebileceğini, başvurunun kabulü
halinde 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla, başvurunun reddini,
yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Sigortacı
vekili cevap dilekçesi ekinde Komisyon’ a; harçlandırılmış vekâletname sureti, poliçe, eksper
raporu, ödeme dekontunu sunmuştur.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümü için 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Yönetmeliği, Trafik Sigortası Genel Şartları,
Sigorta Poliçesi özel hükümleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri ile emsal Yargıtay Kararları
dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇELİ KARAR
Başvuru, 13.08.2018 tarihli trafik kazasında zarar gören XXX plakalı aracı işleten tarafından,
kazada sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla XXX plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk (
Trafik ) Sigorta Poliçesini tanzim eden sigorta şirketinden maddi tazminat (araç hasar bedeli-
ekspertiz ücreti) istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK 91. Maddesine göre işletenlerin, KTK 85/1 maddesinden doğacak
sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere geçerli teminat tutarları üzerinden mali
sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş
XXX no.lu ZMS ( Trafik ) Sigorta Poliçesinin incelenmesinden, kazaya karışan XXX plakalı
araç işleteninin sorumluluğunun, poliçe limiti dâhilinde sigorta şirketi tarafından temin
edildiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihi itibariyle poliçenin maddi hasarlarda araç başına limitinin
36.000.-TL olduğu görülmüştür.
Başvurudan önce davalı sigortacıya usulüne uygun başvuru yapıldığı ve harici ödeme alındığı
anlaşılmaktadır. Bu durumda, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin ve dava
şartlarının mevcut olduğu anlaşılmış ve başvurunun esasına girilmiştir.
Dosya muhteviyatı olarak taraflardan temin edilmiş belge ve bilgiler kapsamında çekişmenin
XXX plakalı araçta meydana gelen hasar tutarı, ödenen tazminatın yeterli olup olmadığı,
ekspertiz ücreti, faiz, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri konularında yoğunlaştığı
anlaşılmaktadır.
Konu teknik bilgiyi gerektirdiğinden 26.11.2018 tarihli ara kararıyla, bilirkişi incelemesi
yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi ücretinin ödenmesiyle, re’sen bilirkişi olarak seçilen
Sigorta Eksperi XXX tarafından hazırlanmış 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporu dosyaya
kazandırılmıştır. 05.12.2018 tarihli bilirkişi raporunda, özetle;
XXX plakalı aracın 4 adet eski hasar kaydının bulunduğu,
Dosyaya sunulu evrak ve fotoğraflar üzerinden inceleme yapıldığı, hasarın oluş şekli
ve olay sonrası fotoğrafların uyumlu olduğu,
Aracın arka kısmından darbe alması sonucu değişmesi gereken parçaların tespit
edildiği,
ZMS ( Trafik ) Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının “Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi”
başlıklı 2.2. maddesi uyarınca, Hak sahibi aracının, bu madde uyarınca Hazine
Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde
onarılmasını talep edebileceği, bu halde sigortacının araç kaza tarihi itibariyle
anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve
diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabileceği, Sigortacının söz
konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü
içinde bilgilendirmesi gerektiği, Sigortacının bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı
takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremeyeceği, somut olayda bu
bilgilendirmenin yapıldığına dair belge dosyada mevcut olmadığı anlaşılmakla
başvuranın parçaları temin edebileceği iskonto oranının %10 olarak kabul edildiği,
XXX plakalı aracın 13.08.2018 tarihinde karışmış olduğu kaza sonrasında araçta KDV
hariç 9.434,57.TL, KDV dahil 11.132,79.TL bedelli hasar oluştuğu, davalı tarafından
ödenen 6.307,76.TL’nin tenziliyle başvuranın 4.825,03.TL alacak bakiyesinin
bulunduğu kanaati belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerinin e-posta adreslerine tebliğ edilmiş ve 26.11.2018 tarihli ara
kararıyla verilen ihtaratlı kesin süre içerisinde raporlara karşı diyeceklerinin bildirilmesi
istenmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporuna itiraz etmemiştir.
Başvuran vekili, 11.12.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, talebini 4.825,03.TL’ye yükseltmiş,
472.-TL ekspertiz ücreti dahil yargılama giderlerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Başvuranın ıslah talebi, HMK 176 vd. maddeler ile 428/3 maddesi uyarınca kabul edilmiştir.
Bu durumda, yasal mevzuata uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan
05.12.2018 tarihli bilirkişi raporuna iştirakle, araçta KDV dahil toplam 11.132,79.TL bedelli
hasar oluştuğu kabul edilmiş, davalının davadan önce ödediği 6.307,76.TL’nin tenziliyle
bakiye 4.825,03.TL hasar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Başvuranın, rapor tanzim eden Sigorta Eksperi XXX’e 02.10.2018 tarihinde KDV dâhil
toplam 472.-TL hasar ekspertiz ücreti ödediği dosyaya sunulu faturadan anlaşılmaktadır. 5684
sayılı Sigortacılık Kanunu 22/19 maddesi ile TTK 1426/1 maddesi uyarınca, 2018 yılı
Ekspertiz Ücret Tarifesi de dikkate alınarak, KDV dahil 214.-TL eksper ücretinin makul ücret
olduğuna ve davalı sigortacı tarafından ödenmesi gerektiğine karar verilmiş, fazlası başvuran
üzerinde bırakılmış, bir tespit gideri olan makul ekspertiz ücreti yargılama giderleri arasında
hükme bağlanmıştır.
Başvuran vekili, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talep etmiştir. Davalı sigortacı, 2918
sayılı KTK 99/1 maddesi gereği, kendisine ilk başvuru tarihinden itibaren 8 işgünü sonrasında
temerrüde düşecektir. Dosya içeriğinden belgeleriyle birlikte başvurunun 04.10.2018
tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, 8 iş günü hesabıyla davalı sigortacının 17.10.2018 tarihinde
temerrüt durumunda olduğu değerlendirilmiş, zarara neden olan araç hususi tescilli olmakla
yasal faize hükmedilmiştir.
Tahkim yargılamasındaki vekâlet ücretinin 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca belirlenen
A.A.Ü.T. ile belirlenen ücretin altında olamayacağı anlaşılmaktadır. 5684 sayılı Kanun’un 30
uncu maddesinde değişiklik yapan 6327 sayılı Kanunun 58.maddesinin son fıkrasında “Talebi
kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekâlet ücreti, Avukatlık Asgarî
Ücret Tarifesinde belirlenen vekâlet ücretinin beşte biridir” denilerek yasal bir istisna ihdas
edilmiştir. Ancak bu yasa maddesinin gerekçesinden, “talebi kısmen ya da tamamen
reddedilenler” ifadesinin aleyhine başvuru yapılan sigortacıyı içermeyeceği, Yasa
Koyucunun sigortadan faydalananlar lehine pozitif ayrımcılık tercihi yaptığı anlaşılmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, kanunun yorumu ile yasa koyucunun iradesinin yerine geçmek ve boşluk
doldurmak farklı kavramlardır. “Kanunun açık olduğu durumlarda yoruma ve gerekçeye
başvurulamaz. TMK. nun 1. maddesi gereğince kanun özüyle ve sözüyle uygulanmalıdır.“
(YARGITAY İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E:2005/1 K:2007/1 T:26.01.2007)
Sonuç olarak, Avukatlık Yasası ile getirilen emredici hükmün aksi ancak yine yasa ile
düzenlenebilir. 5684 sayılı yasanın 30/17 maddesi hükmü ise, başvuranın talebinin
reddedilmesi halinde uygulanabilecektir. Bu nedenle, Yönetmelikle yapılan bir düzenlemenin
Yasa hükmünü ortadan kaldırmayacağı ve Yasanın Yönetmeliğe uygun yorumlanması
beklentisinin normlar hiyerarşisi ilkesine açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından ve yasaya
aykırı yönetmelik hükümlerinin iptal edilmeseler dahi uygulanamayacağı açık olduğundan,
başvuran lehine, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 ve 17 maddelerine göre hesap edilen
nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekmiştir.
5. KARAR
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;
1. Başvuranın talebinin kabulüyle, 4.825,03.TL bakiye hasar tazminatının, 17.10.2018
tarihinden işleyen yasal faiziyle birlikte davalı sigortacıdan alınarak başvurana
verilmesine,
2. Başvuranın sarf ettiği 100.-TL başvuru harcı, 5,20.TL vekâlet harcı, 400.-TL bilirkişi
ücreti ve 214.-TL makul ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 719,20.TL yargılama
giderinin davalı sigortacıdan alınarak başvurana verilmesine, fazlasının başvuran
üzerinde bırakılmasına,
3. Kabul edilen tutar üzerinden, karar tarihinde geçerli AAÜT 13 ve 17. maddeleri gereği
hesaplanan 2.180.-TL nispi vekâlet ücretinin davalı sigortacıdan alınarak başvurana
verilmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12 maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmiştir. 19/12/2018
***
21.12.2018 Tarih ve K-2018/84882 Sayılı Hakem Kararı(Maluliyet)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Başvurunun Hakeme Heyetine İntikaline İlişkin Süreç
Komisyona yapılan başvuruya istinaden Raportör tarafından tanzim olunan raporda, davacının
dilekçesinin 5684 sayılı Kanunun ilgili 30. maddesinin 15. fıkrası ve Sigortacılıkta Tahkime
İlişkin Yönetmeliğin 8. ve 16. maddelerinde belirtilen ön inceleme esasları dahilinde tetkik
edilerek; başvuru sahibince uyuşmazlığın mahkemeye, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre
tahkime ya da Tüketici Sorunları Hakem Heyetine intikal ettirilmediğinin beyan edildiği,
ayrıca davacının başvuru ücretini yatırdığı, aleyhine başvurulan sigorta şirketinin tahkim
sistemine üye olduğu ve hasarın gerçekleşme tarihi itibariyle talebin kabulünde aykırılık
olmayacağı ifade edilmiştir. Buna göre, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından söz konusu
dosyanın esastan karara bağlanmak üzere, hakeme tevdiine karar verilmiştir. Dosya
kapsamındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde Hakemliğimizce karara varılmıştır.
1.2 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Uyuşmazlık konusu, 22.04.2018 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, sürücü
konumundaki başvuru sahibi XXX’in yaralanma sonucu oluşan maluliyet kaynaklı tazminatın
karşılanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekilince fazlaya ilişkin hakları saklı
kalmak kaydı ile 5.500 TL maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans
faizi ile birlikte ödenmesi, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine
karar verilmesi talep edilmiştir.
2. KARARIN ALINMASINDA İZLENEN USUL
2.1 Dosyanın İncelenmesi Süreci ve Yapılan Usule İlişkin İşlemler
Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurunun 5684 sayılı Kanununun 30. Maddesinin 15.
Fıkrasında belirtilen yasal şartlara uygunluğunun incelenmesini müteakip, dosya
Hakemliğimize tevdi edilmiş ve 05.12.2018 tarihinde teslim alınarak yargılamaya
başlanmıştır. Dosya kapsamındaki beyan ve delil durumuna göre, uyuşmazlığın mahiyeti ve
dosya mevcudu itibariyle, Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ
hükümleri ile Sigortacılık Kanunu m.30/22 hükmü nazara alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 424
ve 429. maddeleri hükümleri gereğince duruşma yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmenin bitirilmesi akabinde uyuşmazlık
hakkında 21.12.2018 tarihinde karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.
2.2 Taraflardan İnceleme Aşamasında Talep Edilen Ek Belgeler
Dosyadaki belgeler üzerinden karar verilmesinin mümkün olduğu düşünüldüğünden,
taraflardan ayrıca başka belge sunmalarının istenmesi gerekli görülmemiştir.
3. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
3.1 Başvuru Sahibinin İddiaları ve Sunduğu Belgeler
Başvuru sahibinin vekil aracılığı ile Komisyona sunduğu 24.07.2018 tarihli başvuru formu ve
ekli belgelerde uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak özetle; XXX sevk ve idaresindeki XXX
plakalı aracın karıştığı 22.04.2018 tarihli trafik kazasında XXX plakalı motosiklet sürücüsü
müvekkilinin yaralandığı ve malul kaldığı, XXX Sigorta A.Ş.’ ne tazminatlarını talep eden
dilekçe ile gerekli evrakların 24.09.2019 tarihinde gönderildiği, 15 işgünü içinde XXX
Sigorta A.Ş. tarafından cevap verilmediği gibi ödemede yapılmadığı belirtilerek fazlaya
ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.500 TL maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden
itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesi, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı
tarafa tahmil edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Başvuru sahibi vekilince beyanına
kanıt oluşturmak üzere dilekçe ekinde; raportör raporuna ekli dosyasında mevcut belgeler
delil olarak sunmuştur.
3.2 Sigorta Kuruluşunun Ortaya Koyduğu Savunmalar ve Sunduğu Belgeler
Davalı şirketin Sigorta Tahkim Komisyonu’na sunduğu 12.11.2018 tarihli tarihli cevap
dilekçesi ve eklerine özetle; başvurucu tarafça kalıcı maluliyetin gerçekleştiğine, yani
başvurucu asilin geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle maluliyet durumuna ilişkin tüzüğe
uygun daimi iş göremezlik raporunun alınması gerektiği, daimi maluliyete ilişkin alınacak
raporun, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü'ne uygun olarak düzenlenmesi gerektiği,
tazminat hesaplamasında son 3 aylık vergilendirilmiş gelirine ait belgeler esas alınması
gerektiği, kusur oranlarının tespitinin gerektiği, başvuruya konu olayla ilgili SGK tarafından
herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulması, başvuruya konu alacak haksız
fiilden kaynaklandığından ve haksız fiillerden doğan alacaklara yasal faiz işletilmesi, her iki
yan için de beste bir vekalete hükmedilmesi gerekeceği beyanı ile başvurunun reddi, masraf
ve vekâlet ücretinin başvuru sahibine yüklenmesi yönünde savunma yapılmıştır. Davalı
vekilince savunmasına dayanak olarak; raportör raporuna ekli dosyasında mevcut belgeler
delil olarak sunmuştur.
4. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
Avukatlık Kanunu, Tahkime İlişkin Yönetmelik, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu,
Karayolları Trafik Yönetmeliği, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk
Sigortası Genel Şartları ve poliçe hükümleri ile Yargıtay kararları ve ilgili diğer mevzuat
dikkate alınmıştır.
4.1 DEĞERLENDİRME VE GEREKÇELİ KARAR
Tarafların, 6100 sayılı HMK’nin 50 ve 51. maddelerine göre taraf ve dava ehliyetlerinin
görülmüştür. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/15.maddesi, sigorta hakemlerinin,
sadece kendilerine verilen evraklar üzerinden incelemelerini sürdürüp karar vereceklerini
hükme bağlamıştır. Bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için dosyaya sunulan
belgelerin incelenmesine başlanmıştır.
Başvuran tarafından; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.500 TL maluliyet
tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesi, yargılama
gider ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Başvuruya konu maluliyet tazminatına ilişkin davalı yan tarafından dosyaya herhangi bir
maluliyet raporu sunulmadığı anlaşılmaktadır. Davalı yana yöneltilen 24.09.2018 tarihli
ihbarname ve eklerinde de maluliyet oranlarının tespitine ilişkin bir rapora yer verilmediği
dosyaya sunulu evraktan görülmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddeside; “Bir motorlu aracın işletilmesi …bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, … motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı”, 91/1.maddesinde ise işletenlerin 2918 sayılı Kanun’un 85/1.maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan Trafik Sigortası Genel Şartları A.1 maddesine göre sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Buna göre sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, …bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Kanuna göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin etmektedir. 25.04.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı kanunda değişiklik yapılmış olup, 6.maddesinde; “2918 sayılı Kanunun 99 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk
sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” şeklinde değiştirilmiştir.” düzenlemesi yapılmıştır.
6704 sayılı kanunun 5.maddesinde; 2918 sayılı Kanunun 97 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.“MADDE 97- Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda/ bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi
yapılmıştır.
Beraberinde, 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişiklik ile “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi”olduğu da belirtilmiştir. Kanun’un 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, Genel Şartların sigortalı lehine/aleyhine olan hükümleri bu tarihten sonra düzenlenen poliçeler için geçerli olacağı değerlendirilmektedir. 02.08.2016 tarihinde Genel Şartlarda yapılan değişiklik kapsamında “Tazminat Ödemelerinde İstenecek Belgeler” yeniden düzenlenmiş ve bedeni zararlar, sürekli sakatlık durumlarında istenecek belgeler arasında 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu dahil edilmiştir.
Genel Şartlar B.2.2.1.maddesinde; “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.”Genel Şartlar ekindeki tazminat ödemelerinde istenilecek belgeler ise sürekli sakatlık durumunda; • 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu. • Hak sahibi gerçek kişiler için: T.C Kimlik No.• Kaza raporu • Mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi. • Hak sahibine ait banka hesap bilgileri. olarak sayılmıştır. Sürekli maluliyet oranının, 26/04/2016 tarihinden sonra tanzim olunan poliçelerden doğan sorumluluklarda KMA ZMMS poliçesi genel şart eki belgelerde yer verilen “30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” ile tespiti ve takiben maddi tazminatın belirlenmesi ve hak sahibine ödenmesi mümkün iken, bu tarihten önce tanzim olunan poliçeler için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde tanzimi aranmaktadır ve bu esaslara uygun hazırlanan raporun davalı yana ibrazı aynı zamanda dava hakkı için gerekli bir şart olarak 2918 s. KTK’nın 99. maddesinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla davalı sigorta şirketine maddi tazminatın hesabına ilişkin sürekli maluliyet oranını belirtir mer’i düzenlemelere uygun bir rapor sunulmadığından, davalı yanın tazminat talebini kısmen veya tamamen yerine getirmediği iddiasının kabulü mümkün görülmemiştir. Bu esaslara uygun hazırlanan raporun davalı yana ibrazı aynı zamanda dava hakkı için gerekli bir şart olarak 2918 s. KTK’nın 99. maddesinde düzenlenmiştir.Nitekim emsal Yüksek Mahkeme kararlarında da bu hususa dikkate çekilmiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 16/03/2015 Tarih Esas No : 2013/18588, Karar No: 2015/4265) (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 26/03/2015 Tarih Esas No : 2013/18924 Karar No: 2015/4895) Dolayısıyla davalı sigorta şirketine maddi tazminatın hesabına ilişkin sürekli maluliyet oranını belirtir mer’i düzenlemelere uygun herhangi bir rapor sunulmadığından, davalı yanın tazminat talebini kısmen veya tamamen yerine getirmediği iddiasının kabulü mümkün görülmemiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili 115.maddesinde; “…(1) Mahkeme, dava
şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar
da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını
tespit ederse davanın usulden reddine karar verir...” hükmü amirdir. Bu kapsamda, yapılan
yargılama ve dosya kapsamındaki belgeler birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davanın
dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
19.01.2016 tarih 29598 sayılı resmi gazetede yayınlanan ve Sigortacılıkta Tahkime İlişkin
Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yapılan 16/13. maddesindeki
düzenlemenin, mezkur Yönetmeliğin dayanağı olan Sigortacılık Kanunu 30/17. maddesine
aykırılık teşkil etmesi sebebiyle, Sigortacılık Kanunu 20/17. maddesinde yer alan
düzenlemedeki “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet
ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.”
yönündeki düzenleme ile sigorta şirketi vekilleri lehine hüküm altına alınacak vekalet
ücretlerine ilişkin olduğu yönündeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/5005K.
2014/7686T. 15.5.2014 sayılı kararı da dikkate alınarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu
30/17. Maddesinde başkaca bir düzenleme yapılıncaya kadar hüküm tarihinde geçerli
avukatlık asgari ücret tarifesinin uygulanması gerektiğinden bahisle Avukatlık Asgari Ücret
Tarifesi’nin İkinci Kısım İkinci Bölümü avukatlık ücretlerinin belirlenmesinde esas alınmıştır.
5. KARAR
Sigorta Tahkim Komisyonu’nca Hakemliğimize tevdi olunan XXX esas sayılı başvurunun,
tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde
incelenmesi sonucunda, gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. Başvuru sahibinin talebinin usulden REDDİNE,
2. Başvuru sahibinin katlanmış olduğu yargı giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3. Sigorta kuruluşu kendisini avukatla temsil ettiğinden reddedilen kısım üzerinden 5684
Sayılı Sigortacılık Kanun’unun 30. Maddesi hükümleri uyarınca TBB. A.A.Ü.T. üzerinden
belirlenen 436 TL vekalet ücretinin başvuru sahibinden alınarak davalıya verilmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10
gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.
21.12.2018
***
III. DİĞER SİGORTA POLİÇELERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR
HAKKINDAKİ KARARLAR
11.05.2018 Tarih ve K-2018/66275 Sayılı Hakem Kararı(Hastalık)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Sigortalı XXXX, kullandığı krediye istinaden XXXX Sigorta A.Ş.’den XXXX numaralı,
24.10.2017- 24.10.2018 vadeli Hayata Devam Sigortası poliçesi almıştır. Uyuşmazlığın
konusu; XXXX Sigorta A.Ş.’nin başvuru sahibi XXXX ‘in Tehlikeli Hastalıklar teminatına
ilişkin tazminat talebinin, poliçe başlangıç tarihinden önce MS rahatsızlığı olduğunu bildiği,
ancak beyan etmediği gerekçesiyle Hayat Sigortaları Genel Şartları Türk Ticaret Kanunu ilgili
hükümleri gereği reddedilmesidir
Sigortalı XXXX, 11.05.2017 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na, sigorta şirketinin
ödemeyi reddettiği 50.000,00 TL’lik tazminatın ödenmesi talebiyle başvurmuştur.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Sigortalı XXXX’in XXXX Sigorta A.Ş. hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapmış
olduğu 11.05.2018 tarih ve 2018.E.XXXX sayılı başvuru sonucunda dosya, ilgili komisyonca
incelenmiş, başvuruya konu olan uyuşmazlığın 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30.
maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri, Sigortacılıkta
Tahkime İlişkin Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ ve
ilgili mevzuat hükümleri uyarınca karara bağlanması için hakeme sunulmuştur. Dosya Hakem
tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’ndan 27.06.2018 tarihinde teslim alındıktan sonra
incelenip değerlendirilmiştir. Konuya ilişkin uygulanması gereken tüm mevzuat gözden
geçirilip, mevzuat çerçevesinde oluşturulan 25.10.2018 tarihli karar tutanak altına alınmıştır.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuru sahibi Sigortalı XXXX’in 11.05.2017 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu’na
yaptığı başvuruda;
Hayata Devam Sigortasının XXXX’dan kredi çektiği için yapıldığını, isteğiyle
yaptırdığı bir sigorta olmadığını,
Poliçe düzenlendiğinde “Myastenia Gravis’’ ve ‘’Timomo” denilen
rahatsızlıklarının söz konusu olmadığını,
Teşhisi konmayan izlenen ve bilmediği bir hastalıkla ilgili beyan vermesinin söz
konusu olamayacağını,
Sigorta düzenlenirken 2015 yılında teşhis edilmiş “MS”tanısını XXXX yetkilisine
sözlü olarak aktardığını,
16.01.2017 tarihinden önce böyle bir rahatsızlığı olsaydı, Türkiye’deki devlet veya
Özel kuruluşlarda mutlaka, herhangi bir tanı, tetkik veya tedavinin söz konusu
olacağını ve bu durumun mevcut epikrizlerinde yazacağını,
XXXX Hayata Devam Sigortası ile ilgili teminat kapsamında hakedişinin incelenmesi
için kanser Teşhisi ile ilgili yapılan tüm tetkik, epikriz, operasyon ve diğer tüm
işlemlerinden anlaşılacağı üzere 16.01.2017 tarihinde “Myastenia Gravis” şüphesi ile
tetkikleri çekilmiş, ardından “Myastenia Gravis” teşhisi konulduktan hemen sonra
‘’Timomo’’ teşhis edildiğini ve ‘’Timektomi operasyonu yapıldığını,
Sigorta tarihinden yaklaşık 3 ay ortaya çıkan bu durumdan ötürü Hayata Devam
Sigortasına istinaden XXXX Sigorta yetkililerine tüm belgelerini sunduğunu,
Başvuru sonrasında defalarca aynı evrakların kendisinden talep edilerek hiçbir
belgeyi incelemeden ısrarla hastalığının hayata devam sigortası öncesinde olduğu
iddia edilerek, hastalığı beyan etmemekle suçlanarak “KÖTÜ NİYET SONUCU
İPTAL”cevabını verdiklerini,
beyan ederek gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Başvuru Sahibince İbraz Edilen Belgeler
1. Nüfus Cüzdanı Fotokopisi
2. Başvuru Ücreti Dekontu,
3. Sigortalı ve sigorta şirketi arasındaki e-posta yazımaları,
4. 22.02.2018 tarihli XXXX’nın talebi reddi hakkında yazdığı yazı,
5. Hayata Devam Sigortası Poliçesi,
6. Hayata Devam Sigortası Başvuru Formu,
7. Çok sayıda epikriz raporu, mr, patoloji, biyopsi, ameliyat raporları.
Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
XXXX A.Ş.’nin itiraza ilişkin Sigorta Tahkim Komisyonu’na sunduğu cevap dilekçesinde
tazminat ödemesi yapılmamasına ilişkin gerekçeleri aşağıdaki gibi açıklamıştır:
sigortalının poliçesinin 24.10.2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini,
hastalık öyküsü incelendiğinde 2015 yılında MS tanısı aldığını, ancak söz konusu
tanının poliçe tanzimi sırasında beyan edilmediğini,
başvuruya konu olan XXXX numaralı poliçede MS (Multiple Skleroz) rahatsızlığı için
beyan zorunluluğunun olduğunu,
Sigortalı MS hastalığına yönelik doğru beyanda bulunmadığından poliçe
düzenlendiğini, başvuran tarafından MS rahatsızlığı beyan edilmiş olsaydı sigortalı
için XXXX numaralı poliçenin düzenlenmeyeceğini,
konulan tanı ve söz konusu beyan zorunluluğu karşısında yapılan başvurunun
kabulünün mümkün olmadığını,
sigorta sözleşmesi, özel ve genel şartlar ile ilgili mevzuat kapsamında var olan
rahatsızlıklar için beyan zorunluğu olduğunu, ancak başvuran tarafça beyan
zorunluluğuna aykırı hareket edildiğini,
başvuran tarafından talep edilen tutarın da fahiş olduğunu, işbu tutarın da kabul
edilmesinin mümkün olmadığını,
Poliçenin beyan klozuna atıf yapılarak beyan edilmeyen MS tanısından dolayı beyan
yükümlüğünün yerine getirilmediğini, bu durumda XXXX sigorta A.Ş. Hayata Devam
Sigortası Özel Şartları’ nda kötü niyet sonucu iptal şeklinde ifade edildiğini,
belirterek Sigortalı XXXX’in sigorta başlangıcından önce mevcut olan MS hastalığını police
düzenlenirken beyan etmeyerek şirketi yanılttığı, talebin haksız ve hukuki mesnetten yoksun
olduğunu, poliçe genel şartları gereği teminat dışı kalan masraflara ilişkin talebin reddine,
yargılama giderleri ve ücreti vekaletin başvuru sahibi üzerinde bırakılmasına karar verilmesini
istemiştir.
Sigorta Kuruluşu Tarafından İbraz Edilen Belgeler
1. XXXX Hayata Devam Sigorta Poliçesi
2. XXXX numaralı hasar dosyası
3. Sağlık Sigortası Genel Şartları
4. Hayata Devam Sigortası Özel Şartları
5. Bilirkişi incelemesi
6. Talebe ilişkin sigortalı tarafından paylaşılan bilgi ve belgeler
7. Her türlü yasal delil
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Söz konusu uyuşmazlık; Uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta
Hukuku Hükümleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun ilgili
hükümleri ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ilgili hükümleri, Sigortacılıkta Tahkime
İlişkin Yönetmelik, Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik, Sigorta
Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ, Hayat Sigortaları Genel Şartları,
XXXX Sigorta Hayata Devam Sigortası Özel Şartları ile sair mevzuat hükümleri
uygulanarak çözülecektir.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
Dosya muhteviyatı olarak taraflardan temin edilen belge ve bilgiler kapsamında uyuşmazlığın
temel nedeni, XXXX’in tazminat talebinin, Sigorta Şirketi tarafından “Sigortalının, sigorta
yapılması öncesinde " Multiple Skleroz (MS) hastası olmasını bilmesine karşın bu hastalığı
bildirmediği” gerekçesiyle Hayat Sigortaları Genel Şartları ve TTK’ nın ilgili hükümleri
gereği reddedilmiş olmasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlığın çözümü, XXXX’in beyan
yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, sigorta şirketinin beyan almada kusuru bulunup
bulunmadığı, beyan edilmeyen hastalıkla tazminat talep edilen hastalık arasında illiyet bağı
olup olmadığı, MS hastalığının beyan edilmemesiyle yapılmaması gereken bir sigorta yapılıp
yapılmadığı ve sigorta şirketinin kötü niyet sonucu poliçeyi iptal etmesinin uygun olup
olmadığı hususlarının, ilgili mevzuat hükümleri ve poliçe genel ve özel şartları çerçevesinde
değerlendirilerek sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünün doğup doğmadığı yönünde
verilecek karara dayanacaktır.
XXXX Sigorta Hayata Devam Sigortası Özel Şartları’nda Teminatın Kapsamı
başlığı altında “işbu poliçe ekli şartlar, klozlar, poliçede yazılı özel şartlar uyarınca
aşağıda belirtilen hastalıkları poliçede yazılı bedelleri ile teminat altına alır. Kanser,
Böbrek Yetmezliği, Organ Nakilleri (Kalp, Karaciğer Akciğer, Pankreas, Körlük,
Multiple Skleroz (MS), Yanıklar,..”biçiminde teminat altına alınacak hastalıkların
belirtildiği,
Teminat altına alınacak hastalıklar arasında sayılan MS hastalığının, poliçede yazılı
özel şartlar uyarınca ve bedelleri ile teminat altına alınabileceğinin belirtildiği,
XXXX Sigorta Hayata Devam Sigortası Özel Şartları’nda Bekleme Süresi başlığı
altında “sigortanın başladığı ve yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 90 gün içinde
rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ödenmeyeceği” denildiğinden bu durumda
tazminat ödemesi yapılamayacağı,
XXXX Sigorta Hayata Devam Sigortasının başlangıç tarihi 24.10.2017 olup,
16.01.2017-06.03.2017 tarihleri arasında hastalık teşhisleri için çeşitli tetkikler
yapıldığı görüldüğünden rizikonun 90 günden önce gerçekleşme durumunun söz
konusu olabileceği, (90 günlük sürenin 23 Ocak 2017’de dolacağı) gerekçesiyle,
XXXX Sigorta Hayata Devam Sigortası Özel Şartları’nda Beyan Klozu başlığı
altında, “sigortalı, işbu poliçenin Genel ve Özel şartlarından bilgi edindiğini ve
hepsini kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan eder. XXXX sigorta A.Ş. sigortalının
başvuru sırasında verilen Kalp Yetmezliği, Karaciğer Yetmezliği, Böbrek
Yetmezliği,...MS, Ciddi Akciğer Hastalığı,.. hastalıklarının hiçbiriyle ilgili bir
şikayetinin bulunmadığı, tanı almadığı ve tedavi görmediği beyanını esas alarak ...
poliçeyi tanzim etmiştir.” denilerek poliçenin sigortalının beyanının esas alınarak
düzenlendiği,
Sigortalı poliçeyi düzenleyen banka yetkilisine MS tanısı olduğunusözlü olarak
belirttiğini, ancak poliçenin düzenlendiğini başvurusunda ifade etmesine karşın bu
teminatın ek bir bedelle alınabileceğini ve poliçe düzenlendikten sonra MS hastalığına
karşın ek bir bedel ödemediğinin farkına varması ve sigorta şirketine başvurarak
hatanın düzeltilmesini sağlaması gerektiği,
TTK’nın 1435. Maddesine göre; sigortalının “sigortalının sözleşmenin yapılması
sırasında bildiği ve bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle
yükümlüdür” denilmesine karşın sigortalının bu yükümlülüğe aykırı davrandığı,
TTK’nın 1439. Maddesinin 2. Fıkrasına göre beyan yükümlülüğünü ihlal eden
sigortalıya, “bu ihlal tazminatın miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki
edebilecek nitelikte ise, ihlalin derecesine bağlı olarak tazminattan indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise, beyan yükümlülüğünün ihlali ile riziko
arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat ya da bedel ödeme borcu ortadan
kalkar” ifadesine dayanarak sigortalının daha önce MS olduğunu bildiğini ancak
beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2011/4708E.,2013/5886 K.26.03.2013 Sayılı İlamı ile
“Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2 maddesine göre sigorta şirketinin sorusu
üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısıyla buna dair bir form
doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve
sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapılmasını
gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu... ” ifadesi ile
sigortalının beyan yükümlülüğünün belirtildiği,
görüldüğünden bu gerekçelere dayanarak Sigortalı XXXX’in sigorta başlangıcından önce
mevcut olan MS hastalığını beyan etmeyerek şirketi yanılttığı, bu nedenle başvuru sahibine
tazminat ödemesi yapılması hukuken mümkün olmadığından, başvurunun reddedilmesi
kanaati oluşmuştur.
4.2 Gerekçeli Karar
Sigorta sözleşmesi sigortalının sağlıklı olduğu kabul edilerek karşılıklı güvene dayalı olarak
yapılmış olup, sigortalı bu hususta herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Oysaki
sözleşmenin imzalandığı tarihten önce MS hastalığına dair tanının olduğu ve sigortalının bu
durumu beyan etmediği gerekçesiyle tazminat talebinin reddedilmesi gerektiğine karar
verilmiştir.
5. KARAR
1. Başvurunun reddine,
2. Başvuru sahibi tarafından ödenen 750,00 TL tutarındaki başvuru ücretinin kendi
üzerinde bırakılmasına,
3. Aleyhine başvuru yapılan şirket kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan
AAÜT uyarınca belirlenen 5.850/ 5 = 1.170,00TL vekalet ücretinin,
başvuru sahibinden alınarak XXXX Sigorta A.Ş.’ne verilmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10
gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle
karar verildi. 25.10.2018.
***
24.12.2018 Tarih ve K-2018/85801 Sayılı Hakem Kararı(Seyahat Sağlık)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
27.07.2018 tarihinde XXXX (T.C. Kimlik No: XXXX) Vekili tarafından Sigorta Tahkim
Komisyonu nezdinde karşı taraf XXXX Sigorta AŞ ile yaşandığı beyan edilen uyuşmazlık
talebinin konusu; başvuru sahibi XXXX’ ın yurtdışı seyahatinde meydana gelmiş rahatsızlık
tedavisiyle ilgili 1219 TL tutarındaki giderlerinin, XXXX Sigorta A.Ş. nezdinde yaptırmış olduğu
XXXX no.lu “Yurtdışı Seyahat Sağlık Sigortası” teminatı kapsamında karşılanması talebinin,
sigorta şirketi tarafından reddedilmiş olmasıdır.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Sigortalı XXXX Vekili Burak BAYAR tarafından 27.07.2018 tarihinde Komisyona iletilen ve
XXXX Sigorta A.Ş. ile yaşandığı beyan edilen uyuşmazlık talebi, evrak kaydına alınarak
2018.H.XXXX no.lu başvuru numarası verilerek, dosya 04.09.2018 tarihinde Hakemliğimizce
teslim alınmıştır. Başvuru dosyası içeriği üzerinde yapılan ön tetkik sonucunda, sigortalının yurt
dışı seyahati esnasında görmüş olduğu hastalık tedavisiyle ilgili yabancı dilde düzenlenmiş
“XXXX” kuruluşu belgelerin Türkçe çevirilerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Alınan
28.11.2018 tarihli ara kararla, 10 günlük süre içerisinde başvuru sahiplerinden söz konusu
belgelerin Türkçe tercümesinin yaptırılarak dosyaya ibraz ettirilmesi istenmiştir. Belirlenmiş süre
ve istenilen uzatma süresi sonrası her hangi bir bilgi verilmediği görülmüştür. Bu durum dikkate
alınarak uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle duruşma yapılmasına gerek olmadığı
kanaatine varılmış ve uyuşmazlığın çözümü için teknik bilirkişi görevlendirilmesine gerek
görülmemiştir. Dosya içeriği uyuşmazlık hakkında 24.12.2018 tarihinde karara varılmış ve
incelemeye son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
“Müvekkil XXXX 13.09.2017 tarihinde eşiyle birlikte balayını geçirmek üzere İspanya'nın
Barcelona şehrine gitmiştir. Fakat bu tatilde müvekkil hastalanmış ve şehirde bulunan özel bir
hastaneye başvurmak zorunda kalmıştır. Müvekkil için yapılan bir kısım tetkik ve tedavilerden
sonra müvekkil taburcu edilmiş fakat öncesinde kendisine 200,00 € gibi bir tedavi gideri
çıkarılmıştır. Müvekkil bu ödemeyi fatura karşılığı yapmış ve yazılan ilaçları almak üzere
eczaneye gitmiştir. Burada da 15,06 € tutarında ilaç almış ve faturasını da almıştır. Bahsi geçen
toplam 215,06 € tutarındaki sağlık harcaması için tatile çıkmadan evvel yaptırdığı sağlık
sigortasına başvurmuştur. Sağlık sigortasının hizmet sunucusu olan XXXX sigorta müvekkilin tüm
taleplerine ve tüm evrakları sunmasına rağmen kendisine ödeme yapmamıştır. Müvekkilin
başvurusuna yazılı bir cevap vermeyen sigorta şirketi, müvekkile şifahi olarak talebinin
reddedildiğini de beyan etmiştir.
Sigorta şirketinin bu haksız ve hukuksuz tutumu karşısında Sayın Hakemliğinize başvurma
zorunluluğu doğmuştur ve işbu başvuru yapılmıştır.
Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re'sen göz önüne alınacak tüm sebeplerle ve Fazlaya dair tüm
hak ve taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla,
- Müvekkilin yukarıda açıkladığımız toplam 215,06 € (euro) alacağının sigorta şirketine başvuru
tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketinden alınarak müvekkile
ödenmesine,
-Tüm yargılama masrafları ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve
talep ederiz.”
Başvuru Sahibince İbraz Edilen Belgeler:
Ek-1. XXXX Sigorta “Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortası Poliçesi”
Ek-2. 19.09.2018 tarihli Sigortalının, Sigorta Şirketinden Tazminat Talebi Yazısı.
Ek-3. XXXX muayene tedavi teşhis ve fatura belgeleri (Yabancı dilde)
Ek-4. Yurtdışı Giriş / Çıkış Pasaport Fotokopisi,
Ek-7. E-posta yazışma belgeleri.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Sigorta Şirketi tarafından yapılan yazılı açıklamada özetle:
“Talep sahibinin, İspanya’da iken solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle rahatsızlanmış ve müvekkil
şirket nezdinde ki Yurt Dışı Seyahat Sağlık Sigortası kapsamında, yapmış olduğu tedavi
giderlerinin kendisine ödenmesi talepleri ile müvekkil şirkete başvurmuş olmakla XXXX numaralı
hasar dosyası açılmış ve hasar başvurusu reddedilmiş olduğu belirtilmekte.
Müvekkil şirketin söz konusu Poliçeden doğan sorumluluğunun kapsamı, sınırları ve istisnalarının
Seyahat Sağlık Sigortaları Genel Şartları ile tespit edilmiş olduğu belirtilerek, Genel Şartların
1.maddesinin 2.fıkrasında “meydana gelen bir kaza veya önceden mevcut duruma bağlı
olmayan hastalık hali “ için teminat sağlanmış olduğu ifade ediliyor.
Buna bağlı olarak Genel Şartların Genel İstisnalar başlıklı 9. maddesinin (j) bendinde ise;
“poliçenin başlangıç tarihinden önce var olduğu, yetkili bir doktor tarafından tespit edilen tıbbi
bir durum veya bu duruma bağlı olarak ortaya çıkan akut kriz “ sigorta teminatı kapsamı
dışında bırakılmış olduğu belirtilmekte. Bu kapsamda, tarafımıza iletilen hastane raporunda
rahatsızlığın 3-4 gündür devam ettiği belirtilmekte olup, Türkiye’den çıkış tarihi baz alındığında
bu rahatsızlığın seyahat öncesi mevcut bir rahatsızlık olduğu tespit edilmiştir. Hastane raporu ekte
sunulmakta olup, raporun ilgili kısmı: (Ek.2. Hastane Raporu)’nda
“Lisan engeli sebebiyle iletişimde zorluk çekildi. Hasta 3 gündür süren burun akıntısı, genel
rahatsızlık ve öksürme şeklinde baş gösteren şikayetle geldi. Burun akıntısı ve rahatsızlığın iyiye
gittiğini ancak öksürüğün devam ettiğini belirtti. Ateşi yoktu.” şekline sunulmakta
Müvekkil şirket poliçesinin vade başlangıcı 12.09.2017 olduğu ve davacının yurtdışına çıkış tarihi
13.09.2017 olduğu belirtilerek, Hastane Raporu’nda görüldüğü üzere davacının hastaneye
başvurduğu tarihin de 14.09.2017 göz önünde tutulursa, Raporda belirtilen süre dikkate
alındığında bu rahatsızlığın Türkiye’de başlamış olduğunun açıkça anlaşılmakta olduğu
belirtiliyor.
Sunulmuş belgeler ile hasarın vade öncesinde var olduğu ispatlanmış olduğundan hasar
başvurusunu reddetme yönünde alınan karar hukuken doğru olduğu Komisyon nezdinde ikame
edilen iş bu başvurunun reddedilmesi talep edilmektedir.
Bu doğrultuda başvuru talebinin reddine ve bu taleplerine halel gelmemek üzere, aksi kanaat ile
aleyhlerine hüküm verilecek olursa, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/64 E. 2016/1453 K. –
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/1573 E. 2016/7620 K. sayılı emsal kararları doğrultusunda
1/5 vekâlet ücreti uygulanması talep ediliyor.”
Sigorta Şirketi tarafından ibraz edilen belgeler:
Ek-1. XXXX No.lu Yurtdışı Seyahat Sigortası Poliçesi,
Ek-2. XXXX Hospital Universitari “URGENCIAS URG” Raporları
Ek-3. Yargıtay 11 Hukuk Dairesi E 2016/64 K.2016/1453 T. 15.02.2016 Kararı.
Ek-4. Yargıtay 11 Hukuk Dairesi E 2016/1573 K.2016/7620 T. 29.09.2016 Kararı.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümünde; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun
Altıncı Kitabında yer alan Sigorta Hukuku Hükümleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)' nun
ilgili hükümleri, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta
Hükümlerine İlişkin Tebliğ, XXXX Sigorta A.Ş. Yurtdışı Seyahat Sağlık Sigortası Genel ve Özel
Şartları ile sair ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
Dosya muhteviyatı olarak taraflardan teslim alınan belge ve bilgiler kapsamında uyuşmazlığın
temel nedeni; başvuru sahibi XXXX’ ın yurtdışı seyahati esnasında gerçekleşen hastalık muayene
ve tetkikiyle ilgili tazminat talebinin, “rahatsızlığın seyahat öncesi mevcut bir rahatsızlık olduğu
tespit edilmesi” nedeniyle, sigortanın istisna halleri kapsamında bulunduğu gerekçesi ile Sigorta
Şirketi tarafından reddedilmiş olmasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlığın çözümü için; öncelikle usule ilişkin bir engel bulunup bulunmadığı, daha sonra da gerçekleşen riskin poliçe teminat kapsamı içerisinde kalıp kalmadığı hususlarının irdelenmesi ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekmiştir. Yapılan incelemede talep sahibi XXXX’ ın poliçe sahibi olduğu ve işbu başvuruyu yapma haklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Usule ilişkin herhangi bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından esasa ilişkin değerlendirmelere geçilmiştir. Başvuru dosyasındaki mevcut belge ve bilgiler dikkate alınarak, tarafların iddia ve talepleri
değerlendirildiğinde:
- Başvuru dosyasında belge olarak sunulmuş XXXX Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenmiş
XXXX No.lu “Yurtdışı Seyahat Sigortası Poliçesi” üzerinde yer alan bilgilerden; Poliçenin,
17.08.2017 tarihinde XXXX adına düzenlendiği ve 12.09.2017 - 20.09.2017 tarihleri arasında 8
gün süreli geçerli olacağı, bu süre içinde “ani olarak hastalanma veya yaralanma durumlarıyla
ilgili olarak;
Tıbbi Tedavi,
Medikal Bilgi/Organizasyon,
Sigortalının Cenazesinin Yurda Nakli,
Acil Mesajların İletilmesi.
Tıbbi Nakli ve Tedavi Sonrası İkametgaha Geri Dönüş Sağlanması,
Halleri için azami 30.000 Euro limitle sınırlı teminat verilmiş olduğu görülüyor.
- Söz konusu poliçe ile teminat verilmiş olan:
-Sigortanın Konusu ve Kapsamı:
“XXXX Sigorta A.Ş. işbu poliçe ile sigortalıyı, poliçede belirtilen tarihler arasında gideceği
ülkede yapacağı seyahat süresince, ani olarak hastalanması veya yaralanması durumunda
yararlanabileceği, yukarıda yer alan teminatlar ile karşılarında belirtilen limitler kapsamında, …
temin eder.” şeklinde tanımlanmış olduğu da görülmekte.
- Başvuru Dosyasında, Sigortalı tarafından sunulmuş, yurt dışındaki rahatsızlığı nedeniyle
“XXXXXXXX” hastanesinde gördüğü tedavi konusunda yapılan işlemlere ait belgelerin,
İspanyolca olarak düzenlenmiş olduğu görülüyor. Bu nedenle Hakemlikçe alınan 28.11.2018
tarihli Ara Karar ile Başvuru Sahibi tarafından, bu belgelerin yeminli tercümana yaptırılacak
Türkçe çevirisinin 10 iş günlük süre içinde gönderilmesi talep edilmiştir.
- Başvuru Sahibi Vekilinin, Ara Karar tebliğini müteakip 07.12.2018 tarihli e-posta mesajı ile “…
dilekçemizde ekli evrakların yeminli tercüman tarafından tercümesini istemiş bulunmaktasınız.
Bu konuda tarafımıza 10 günlük kesin süre verilmiştir. Bugün itibariyle tarafımızca başvurulan
yeminli tercüman tarafından evrakların tıbbi terimler içermesi sebebiyle yetiştirilemeyeceği
bildirilmiştir. Bu sebeple tarafımıza yenide 10 günlük ek bir süre verilmesi” talebi Hakemlikçe
uygun bulunarak, Türkçe çeviri için 10 günlük ek süre daha verilmiştir. Ancak verilen bu ek süre
dolmuş olmasına rağmen, karar tarihine kadar her hangi bir belge tercümesi ibraz edilmemiş
olduğundan, başvuru konusunun değerlendirilmesi dosya mevcudu üzerinden yapılması
gerekmiştir.
Taraflarca belge olarak sunulmuş, sigortalının görmüş olduğu hastalık tedavisiyle ilgili olarak
“XXXX” hastanesince sigortalı adına düzenlenmiş 14.09.2017 tarihli “ URGENCİES
URGENCİES URG” başlıklı raporun 2. paragrafındaki “Proceso actual / Proces aktual”
bölümünün davalı Sigorta Şirketi tarafından yaptırılarak delil olarak sunulmuş Türkçe
tercümesinde;
“Lisan engeli sebebiyle iletişimde zorluk çekildi. Hasta 3 gündür süren burun akıntısı, genel
rahatsızlık ve öksürme şeklinde baş gösteren şikayetle geldi. Burun akıntısı ve rahatsızlığın iyiye
gittiğini ancak öksürüğün devam ettiğini belirtti. Ateşi yoktu.”
Bilgilerinin yer aldığı görülüyor.
Bu tespitler ışığında;
1- “XXXX” hastanesince düzenlenmiş olan “ URGENCİES URGENCİES URG” raporunun
“Proceso actual / Proces aktual” bölümünde, sigortalı tarafından, rahatsızlığı konusunda doktora
verilmiş bilgilerin yazılmış olduğu anlaşılıyor. Verilmiş olan bu bilgilere göre; sigortalının
hastaneye başvurduğu 14.09.2017 tarihinde “3 gündür süren burun akıntısı, genel rahatsızlık ve
öksürme şeklinde” rahatsızlıklarının bulunduğunu ve bunun neticesi öksürüğünün devam etmesi
nedeniyle hastaneye başvurulduğu belirtilmekte. Bu durumda, sigortalının rahatsızlığının
11.09.2017 tarihinden başlayarak, hastaneye başvuru tarihine kadar devam etmiş olduğu
anlaşılıyor. Yani sigortalının başvuruya konusu rahatsızlığın ani oluşmuş bir rahatsızlık olmadığı
anlaşılıyor.
2- Dava konusu poliçenin başlangıç tarihinin 12.09.2017 olmasına rağmen, Başvuru Dosyasında
sunulmuş pasaport fotokopisine göre, sigortalının yurt dışına çıkış tarihinin 13.09.2017 olduğu
dikkate alındığında, dava konusu rahatsızlığın Türkiye’de başlayıp yurt dışında devam eden bir
rahatsızlık olduğu anlaşılıyor.
3- Davaya konu olan poliçenin 2. Sayfasında yer alan “Özel Şartlar” bölümün hükümlerinin son
maddesinde, “ –Poliçe başlangıç tarihinden önce var olan rahatsızlıklar kapsam dışıdır.”
Hükmünün bulunduğu görülmektedir.
Sonuç itibariyle; sigortalı XXXX’ ın yaptığı yurtdışı seyahati esnasında meydana geldiği belirtilen
rahatsızlığının, seyahat başlangıcından önce başlamış olduğu, seyahat esnasında rahatsızlığın
artması neticesi tedavi gördüğü anlaşılıyor. Bu durumda, söz konusu rahatsızlığın; aniden
meydana gelmiş bir hastalık olamadığı, sigorta öncesinden kendisinde mevcut rahatsızlığına bağlı
olarak gelişmiş bir hastalık olduğu anlaşılarak, dava konusu poliçe teminatı kapsamında
bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Başvuru talebinin reddi kararına varılmıştır
Bu değerlendirmeler neticesinde, ayrıca bir incelemeye gerek görülmeyerek dava konusunda
hüküm kurulmuştur.
4.2 Gerekçeli Karar
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Başvuru sahibi sigortalı XXXX ın yurtdışı seyahati esnasında meydana geldiği belirtilen
rahatsızlığıyla ilgili “XXXX” hastanesinde görmüş olduğu tedavisine ait giderlerin, XXXX
Sigorta A.Ş. nezdinde yaptırdığı “Yurtdışı Seyahat Sağlık Sigortası Poliçesi” kapsamında tazmin
edilmesi talebi konusu değerlendirildi.
Bu değerlendirmede; sigortalının adı geçen yurt dışı sağlık kuruluşunda tedavi olmasına sebep
olan rahatsızlığının seyahat öncesi başlamış olduğu, dolayısıyla yurt dışı seyahati esnasında
aniden meydana gelmiş bir hastalık hali olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla, sigortalıda yurt dışı
seyahati esnasında meydana geldiği belirtilen rahatsızlığın, sigortanın tabi olduğu “Seyahat
Sağlık Sigortası Genel Şartları Madde 1” ile poliçede yer alan “Sigortanın Konusu ve
Kapsamı” hükümleri içinde belirlenmiş kapsamda bulunmadığı ve poliçe “Özel Şartlar” ı
hükmü ile kapsam dışı bulunduğu dikkate alınarak, başvuru talebinin reddi gerektiği kararına
varılmıştır.
5. KARAR
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;
1. Başvuru sahibi XXXX’ ın açılmış olan hakem davasının esastan REDDİNE,
2. Başvuru sahibi tarafından ödenen 100 TL başvuru ücretinin başvuru sahibi üzerinde
bırakılmasına,
3. Sigorta Kuruluşu Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde kendisini vekil ile temsil
ettirdiğinden, A.A.Ücret Tarifesi ve Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi hükmü uyarınca,
hesaplanan maktu 436 TL Av. Ücretinin Başvuru Sahibinden alınarak Sigorta Kuruluşuna
ödenmesine,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’uncu maddesinin 12’nci fıkrası uyarınca itiraz yolu
kapalı olarak kesin hüküm verilmiştir
***
27.08.2018 Tarih ve K-2018/46511 Sayılı Hakem Kararı(Tekne)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE YARGILAMA USULÜNE İLİŞKİN
BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Karara bağlanmak üzere heyetimize tevdi edilmiş bulunan uyuşmazlığın konusu XXXX
Sigorta
A.Ş tarafından tanzim edilen 29/12/2017-29/12/2018 vadeli XXXX no.lu Tekne VIP
poliçesi ile teminat altına alınan XXXX’a ait “XXXX” isimli teknede 29.01.2018
tarihinde meydana gelen maddi hasarın aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketince
tazminine ilişkindir.
Başvuru sahibi XXXX sigorta şirketince reddedilen 21.240.- TL’nin temerrüt tarihinden
itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte şirketince tazminine karar verilmesini talep
edilmektedir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline ve İncelenmesine İlişkin Süreç
Başvuran, 350.-TL tutarındaki başvuru ücretini 26.04.2018 tarihinde Sigorta Tahkim
Komisyonu'nun Ziraat Bankası nezdindeki hesabına yatırmıştır.
Başvuran Sigorta Tahkim Komisyonu Başvuru Formunu doldurmuş imzalamış ve
başvurusu uygun görülerek Komisyonca 2018.E.XXXX sayılı dosya açılmıştır.
Başvuru sahibi başvuru formunda Sigorta Kuruluşunun Başvuru ile ilgili olarak nihai
cevabı verdiğini, konu ile ilgili olarak mahkemeye veya Tüketici Sorunları Hakem
Heyetine müracaat etmediğini, Başvuru konusuna ilişkin devam eden bir ceza davası
veya savcılık soruşturmasının olmadığını, Başvuru konusu ile ilgili olarak Hazine
Müsteşarlığına veya başka bir şikayet merciine müracaat etmediğini beyan etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Hayat Dışı Raportörü XXXX tarafından düzenlenen Raportör
Başvuru İnceleme Raporu ile taraflarca Komisyona intikal ettirilmiş olan bilgi ve
belgelerden müteşekkil dosya muhtevasının esastan karara bağlanmak üzere
2018.E.XXXX esas sayılı başvuru dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Hakem Heyetine
gönderilmesi hususu Komisyon Başkanlığı'nın takdirine sunulmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu, yapılan inceleme sonucunda başvuruya konu edilen
uyuşmazlığın 5684 Sayılı Kanunun 30.maddesinin 15.fıkrası uyarınca karara bağlanmak
üzere XXXX Sicil Numaralı Sigorta Hakemi XXXX, XXXX Sicil Numaralı XXXX ve
XXXX Sicil Numaralı XXXX’dan müteşekkil hakem heyetine havalesinin uygun
görüldüğünü ve uyuşmazlığın çözümünün 5684 Sayılı Kanunun 30.maddesi, 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin
Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ ve diğer ilgili
mevzuat çerçevesinde gerçekleştirileceğini 14.05.2018 tarih THK-SB-XXXX sayılı
yazıları ile taraflara bildirmiştir.
Dosyanın koordinatör hakem tarafından Komisyon’dan teslim alınmasını müteakip
heyetimizce dosyaya sunulu belgeler üzerinde gerekli inceleme yapılmış ve işbu
belgelerin uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için yeterli olduğu kanaatine varılmakla
takdiren bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç duyulmadan re’sen karar oluşturulması
yoluna gidilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuru sahibi vekili 02.05.2018 tarihli Başvuru Formunda iddia, delil ve taleplerini
aynen;
“Müvekkil tarafından Amerika’dan XXXX isimli bir tekne alınmıştır. Söz konusu tekne ekli resimlerde de görüldüğü gibi naylon branda ile sıkı sıkı sarılmak suretiyle kaplanmış bir şekilde Türkiye’ye getirilmiştir. Tekne 29.12.2017 tarihinde henüz daha Gümrük’te iken XXXX sigorta tarafından sigortalanmıştır.
Tekne Türkiye’ye geldikten sonra deneme amaçlı kısa bir tur için çok kısa bir süre kullanılmış, sonrasında 1 ay limanda bağlı kalmıştır. Sonrasında teknenin hareket etmesi akabinde radarının çalışmadığı tespit edilmiştir. Bunun üzerine radarın markası olan XXXX teknik servisi çağrılmış ve “cihazın içine su girmesi sonucu elektronik kartlarının bozulduğu, tamir olamayacağı, bu nedenle değiştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.“
Bunun üzerine müvekkil tarafından teknenin sigortası olan XXXX Sigorta’ya 09.02.2018 tarihinde durumu açıklayan dilekçe ile başvuru yapılmıştır. Ancak sigorta 21.03.2018 tarihli e-posta ile; “… normal şartlarda açık hava şartlarına maruz kalan ve en kötü hava şartlarında dahi iç aksamına su almadan çalışması gereken radar anteninin nasıl arızalandığının net olarak tespit edilemediği, Radar anteni üzerinde herhangi bir çarpma, darbe, kırılma, çatlak vb. şeklinde fiziksel hasar ibaresi olmadığı, Radar anteninde arızaya neden olan kısa devrenin nerede ve nasıl meydana geldiğinin belirlenemediği, ancak bu tür bir hasarın tekne teslim alındıktan sonra kullandığı 3 gün içerisinde meydan gelmiş olma ihtimalinin çok düşük olduğu, mevcut arızanın tekne fiziken teslim alınmadan önce vuku bulan bir olay neticesinde meydana gelmiş olabileceği…” şeklinde ret cevabı gelmiştir.
Bunun üzerine aşağıdaki sebeplerle işbu başvuruyu yapma zarureti doğmuştur.
Teknenin Türkiye’ye getirilmesinden hemen önce, bağımsız bir ekspertiz kuruluşu olan XXXX & XXXX.’den ayrıntılı bir survey raporu alınmıştır. Raporun 3.sahifesinde deniz aracında bulunan radarın “XXXX” model olduğu, devamında araç ile hareket edildiği, gözlem yapıldığı, her parçanın çalıştığı ve teknenin sağlam olduğu, radara ilişkin bir arızanın raporda yer almadığı ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Sonrasında ise Türkiye’ye nakil için nakliye firması ayarlanmış ve yine nakliyat sigortası yaptırılarak ekli resimlerde görüleceği gibi naylon branda ile sıkı sıkı sarılmak suretiyle kaplanmış bir şekilde Türkiye’ye getirilmiştir.
Sigorta ret cevabında, teknenin teslim alınmadan önce böyle bir hasarın olabileceği yönünde bir tahmin ile talebi reddetmiştir. Oysaki yukarıda da belirttiğimiz üzere survey raporu ile teknenin her yeri detaylı şeklide incelenmiş ve müvekkil tarafından o şekilde alınmıştır. Sigorta tarafından ekspertiz raporu müvekkile verilmemiştir. Zira tekne Amerika’dan gelmiştir, teknenin orada da
sigortası mevcuttur. Radar orada çalışmıyor olsaydı müvekkil tarafından orada yaptırılıp sigortadan talep edilirdi.
Yukarıda ayrıntılı şekilde yer verdiğimiz gibi, olaya konu cihaza elle müdahale söz konusu değildir. Yine Amerika’dan teslim almadan önce de survey raporu ile radarında bir arıza olmadığı da tespit edilmiştir. Yani sonuç olarak radarın alınmadan önce arızalı olması ihtimali dahi yoktur. Söz konusu radar servis tarafından değiştirilmiş olup faturası ektedir.
Bu nedenlerle, talebimizin kabulü ile 21.240.00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini arz ve talep ederiz.” Şeklinde açıklamış ve dosyada saklı belgeleri dosyaya sunmuştur.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Aleyhine başvuru yapılan Sigorta Şirketi vekili Sigorta Tahkim Komisyonu’na hitaben
yazdığı cevabi yazısında açıklamalar başlığında iddia, delil ve taleplerini aynen;
1. “Başvuru sahibi XXXX adına XXXX isimli tekne için Müvekkil Şirket tarafından
düzenlenmiş 29/12/2017-29/12/2018 vadeli XXXX no.lu Tekne VIP poliçesi
mevcuttur.
2. Başvuru sahibi sigortalı tekneyi Amerika’dan satın almış ve tekne Florida’dan
Türkiye’ye nakliye edilmiştir. Teknenin teslim alınmasından 3 gün sonra seyir
sırasında XXXX marka radar cihazının çalışmadığı tespit edilmiştir Tekne sahibi
tarafından XXXX yetkili servisi tarafından inceleme yaptırılmış ve servis raporunda
network girişinin su aldığı, kısa devre yaptığı tespit edilmiştir. Bu hadiseye istinaden
sigortalı, teknede meydana gelen hasara istinaden Müvekkil Şirkete başvurmuş,
Müvekkil Şirket tarafından gerekli inceleme ve ekspertiz çalışmaları sonucu konu
talebin poliçe teminatları dahilinde olmaması sebebi ile talep reddedilmiştir.
3. Müvekkil Şirketçe yapılan ve incelemeler sonucu aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir;
Radar anteni üzerinde herhangi bir çarpma, kırılma, çatlak vb. şeklinde fiziksel hasar
yoktur.
Servis ortamında yapılan incelemede radar içerisinde herhangi bir ıslaklık izi mevcut
değildir.
Radar iç kısmına uygulanan gümüş –nitrat testi sonucu negatif sonuç alınmış yani tuzlu
su (klor) etkisi tespit edilememiştir.
Normal şartlarda açık hava şartlarına maruz kalan ve en kötü hava şartlarında dahi
çalışması gereken radar anteninin nasıl arızalandığı hususu net olarak
belirlenememiştir.
4. Sonuç olarak; kullanım amacına uygun olarak her türlü doğa koşulunda, açık denizde,
rüzgar, fırtına, yağmur, deniz dalgası gibi etkenler açık ortamda kullanılmak üzere
dizayn ve imal edilen radar anteninin hiçbir darbe almadan su geçirmezliğini
kendiliğinden kaybetmesi mümkün değildir.
5. Ayrıca, mevcut arıza teknenin tesliminden 3 gün sonra tespit edilmiştir. Bu sigortalının
tekneyi satın alması akabinde teknenin ilk seyre çıkmasıdır. Yani, satın alındıktan
sonra ilk seyrinde radar anteninin su aldığı tespit edilmiştir. Fakat radar anteni üzerinde
hiçbir çizik, darbe vb. de mevcut değildir.
6. Tüm bu hususlar göz önünde alındığında radar antenindeki konu arızanın teknenin
teslim alınmasından sonra hiçbir darbe olmadan kendiliğinden oluşmadığı açık ve
çekişmesizdir. Bu durumda, konu su alma arızasının poliçe dönemi içerisinde
gerçekleşme imkanı da mevcut değildir.
7. Radar antenindeki arıza tekne fiziken teslim alınmadan önce vuku bulan bir olay
öncesinde meydana gelmiş olabileceği yani tekne teslim alınırken ve Müvekkil Şirket
tarafından tekneye teminat verilmeden önce mevcut bir arıza olduğu açıktır.
8. Her ne kadar sigortalı başvuru dilekçesinde tekne Türkiye’ye getirilmeden önce bir
survey raporu aldığını ve raporda arızaya ilişkin bir tespit geçmediği belirtilse de bu
husus taraflar için bağlayıcı bir belge niteliğinde değildir.
9. Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği üzere konu hasar sigorta dönemi içerisinde ve
verilen teminatlar kapsamında bir riziko değildir ve Müvekkil Şirketin konu taleple
ilgili bir sorumluluğu mevcut değildir.
10. Yukarıda belirtilen haklı gerekçeler ile talep reddedilmiş ve bu husus sigortalıya da
bildirilmiştir.
11. Sonuç olarak, başvuruya konu olayda müvekkil XXXX Sigorta A.Ş. tarafından sigorta
poliçesi gereğince tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Talep edilen hasar
açık ve çekişmesiz bir şekilde teminat dışıdır. Sigortalı iddialarının haksız ve mesnetsiz
olduğu nazara alınarak müvekkil XXXX Sigorta A.Ş. aleyhine yapılan başvurunun
reddine karar verilmelidir.
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklanan ve Komisyonunuzca belirlenecek sair
nedenlerden dolayı,
1- Sigortalının haksız ve mesnetsiz başvurusunun reddine,
2- Yargılama gideri ve de vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar
verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. “
Şeklinde açıklamış ve dosyada saklı belgeleri dosyaya sunmuştur.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümünde Türk Ticaret Kanunu'nun Sigorta Hukuku'na ilişkin hükümleri, Borçlar Kanunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümleri, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü, Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ, XXXX numaralı Tekne Sigorta Poliçesi Genel ve Özel Şartları, Enstitü Yat Klozları
1.11.85 hükümleri, tarafların iddia ve savunmaları ile bunları tevsik eden deliller, yorum kuralları ve ilgili mevzuat dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme:
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, başvuranın, hasar tarihi itibarıyla XXXX no.lu Tekne VIP poliçesi ile teminat altına alınan XXXX isimli teknenin sigortalısı olması nedeni ile TTK ve poliçe hükümleri gereği talep etme hakkı olduğundan aktif husumet ehliyetinin ve davalının da teminat veren sigortacı konumunda olması nedeni ile pasif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmış olup esasen bu konuda taraflar arasında her hangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Dava şartları yönünden davanın görülmesine engel başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esasına girilmiştir.
Uyuşmazlık sigorta şirketinin, başvuru sahibi sigortalısının tazminat talebini gerçekleşen
rizikonun teminat dışında kaldığı gerekçesiyle tazmin etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün söz konusu olabilmesi için;
1- Riziko sigorta sözleşmesinin süresi içinde meydana gelmeli,
2- Gerçekleşen riziko sigorta teminatının kapsamına giren bir riziko olmalı,
3- Riziko ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı olmalıdır.
Sigorta ettirenin uğradığı zarar eğer sigorta akdiyle teminat kapsamına alınan ve
gerçekleşen rizikonun sonucunda oluşmamışsa sigortacı tazminat ödemeyecektir. O halde
sigortacının tazminat ödeme borcu, sigorta edilen rizikonun gerçekleşmesiyle, meydana
gelen zarar arasında illiyet bağı bulunduğu taktirde doğacaktır.
Uyuşmazlığı bu şartlar çerçevesinde değerlendirecek olursak;
1. Başvuru sahibi XXXX’a ait, 29.12.2017- 29.12.2018 vadeli ve 300.000.- USD sigorta
bedelli Tekne VIP poliçesi ile sigortalanan “XXXX” isimli fiberglas motor yat
29.01.2018 tarihinde hasarlanmıştır. Söz konusu hasar, 29.12.2017-29.12.2018
tarihleri arası dönemi kapsayan sigorta sözleşmesinin süresi içinde gerçekleşmiştir. Bu
bağlamda sigortacının tazminat ödeme borcunun ilk şartı olayda mevcuttur.
2. Uyuşmazlıkta başvuru sahibinin sigorta tazminatına hak kazanabilmesi için mevcut
hasarın poliçede belirtilen teminat kapsamı dahilinde bir riziko neticesinde
doğduğunun sabit olması gerekmektedir.
25.06.2018 tarihinde alınan ve tarafların e-posta adreslerine tebliğ edilen ara karar ile,
Başvurandan dava dosyasında saklı XXXX & XXXX isimli firma tarafından düzenlenmiş
İngilizce Survey Raporunun Türkçe yeminli tercümesinin, aleyhine başvuru yapılan
sigorta şirketinden de XXXX no.lu hasar dosyasına ilişkin yaptırılan ekspertiz raporunun
dava dosyasına sunulmasına karar verilmiştir.
Aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketince Sigorta Eksperi, Uzak Yol Kaptanı XXXX’e
yaptırılan ve hakem heyetimizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bulunan
27.02.2018 tarih XXXX Ekspertiz Raporuna göre;
Sigortalı tekne sahibi XXXX’ın 2. el tekne satıcısı Trim Yachting firması vasıtası ile
Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan “XXXX” isimli tekneyi satın almak istediği,
Teknenin mevcut durumunun belirlenmesi için Amerika’da yerleşik XXXX & XXXX
isimli sörvey firmasına tekneyi incelettiği ve ilgili sörvey firmasınca 07.11.2017 tarihli
raporun düzenlendiği,
Rapor içeriğinde Radar Anteni arızasına dair bir notun mevcut olmadığı,
“XXXX” isimli fiberglas teknenin, 2013 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde,
XXXX gövde numarası ile XXXX firması tarafından, XXXX marka, XXXX model
olarak inşa edilmiş olduğu,
Teknenin Amerika / Florida’dan, Türkiye / İstanbul’a kadar olan nakliyesi için, cradle
üstüne yerleştirildiği ve etrafının naylon koruyucu ile çepeçevre sarıldığı,
Organize edilen nakliye programı çerçevesinde nakliye gemisine yüklenmek suretiyle
teknenin İstanbul’a sevk edildiği,
Nakliye gemisinin Ambarlı limanına varışını müteakip gemiden indirildiği ve yapılan
gümrük işlemleri sonrasında teknenin teslim alınarak Pendik Marintürk Marinaya
getirildiği ve H-08 punton iskeleye bağlandığı,
“XXXX” isimli teknenin isminin “XXXX” olarak değiştirilerek 18.01.2018 tarihinde
Tuzla Liman Başkanlığında XXXX ve XXXX adına tescil ettirildiği,
Tekne teslim alındıktan 3 gün sonra, 29.01.2018 tarihinde yapılan seyir sırasında
XXXX marka, GPS map 7215 model Radar cihazının çalışmadığının tespit edildiği,
Tekne sahibi tarafından İstanbul’da yerleşik XXXX Yetkili Servisinden teknisyen
talep edildiği,
Tekneye giderek radarı inceleyen teknik servis sorumlusu XXXX’ın radar anteninin
çalışmadığını tespit ettiği ve radar antenini tekne üstünden sökerken radar anteni
bağlantılarından su çıktığını tespit ettiği,
Sökülen radar anteninin Karaköy / İstanbul’da yerleşik XXXX Yetkili Servis
atölyesine alındığı,
Radar anteni Pedestal Ünitesi seri numarasının XXXX, Üst Reflektör Ünitesi seri
numarasının XXXX olduğu,
Radar anteni üstünde yapılan incelemede; herhangi bir çarpma, kırılma, çatlak vs.
şeklinde fiziksel hasar tespit edilmediği,
Tekne üstünde söküldüğü anda tespit edilen, radar bağlantılarından su çıkışına
rağmen, servis ortamında yapılan kontrolde radar içinde herhangi bir ıslaklık izine
rastlanmadığı,
Tarafımızca radar iç aksamına uygulanan Gümüş-Nitrat testinde radar anteni içinde
(pedestal ünitesi) negatif sonuç alındığı ve tuzlu su (klor) etkisinin tespit edilmediği,
Normal şartlarda açık hava şartlarına maruz kalan ve en kötü hava şartlarında bile iç
aksamına su almadan çalışması gereken radar anteninin nasıl arızalandığının net
olarak tespit edilemediği,
Tekne kaptanı XXXX ile yapılan görüşmede, Ambarlı Limanında teknenin teslim
alındığı anda yapılan seyirde radarın kullanılmadığı, teslim alındıktan 3 gün sonra
radarın kullanılmak istendiğinde ise radarın stand-by bekleme süresi sonunda devreye
girmediğinin tespit edildiğini ve yetkili servise haber verdiklerini, herhangi bir
çarpma, darbe alma gibi bir şeyin söz konusu olmadığını tarafımıza ilettikleri,
Radar anteninde arızaya neden olan kısa devrenin nerede ve nasıl meydana geldiğinin
belirlenemediği,
Yetkili servis raporunun şu şekilde düzenlenmiş olduğu; “Servisimize gelmiş olan
XXXX açık anten radarın çalışmadığı ve yapılan incelmeler sonrasında Magnetron /
Modulatör kart girişinde bulunan network girişinin oksitlenme yaptığı ve bu nedenle
magnetron modülatör ve power kart arıza yaptığı gözlenmiştir. Her iki kart
değiştirilerek denemesi yapılmıştır. Radar çalışmamaktadır. Servis ekibinin gözlemleri
network girişinin su aldığı ve kısa devre yaptığıdır.”
İncelenen ekli sigorta poliçesinin 29.12.2017-29.12.2018 tarihlerini kapsayan I.Y.C.
1.11.85 CL 328 hükümlerince düzenlenmiş ve Elektronik Cihaz Ek Teminatının
alınmış olduğu ve poliçe kapsamında elektronik cihaz ek teminatının aşağıdaki gibi
düzenlenmiş olduğu;
“Elektronik Cihaz Ek Teminatı: İlgili kloz şartları ve Elektronik Cihaz Sigorta Genel
Şartları çerçevesinde Sigortalı teknede ve demirbaş listesine kayıtlı seyir ve muhabere
cihazlarının tekne bedelinden bağımsız olarak yıllık 5.000.- Euro veya poliçe kuru
karşılığı otomatik olarak teminat sağlanmıştır. Bu kapsama giren her bir hasarda 250.-
Euro tenzili muafiyet uygulanacaktır. Bu teminat 5 yaşın üzerindeki yatlarda
sigortalının, cihazın 5 yaşından yeni olduğunu belgelemesi şartıyla teminat geçerli
olacaktır. 5 yıllık sürenin sigorta dönemi başladıktan sonra sona ermesi halinde dahi
poliçe vadesi içinde bu teminat devam edecektir.”
“Elektronik Cihaz: Teknenin demirbaş listesine kayıtlı seyir ve muhabere ekipmanları
(radar, GPS, telsiz cihazları, echo sounder, radyo, tevizyon, otomasyon sistemi
ekipmanları, split klima, merkezi sistem klima, bilgisayar, fax. vb.)”
Buna göre hasara konu radar anteninin / radarın teknenin orijinal ekipmanları olduğu,
teknenin 2013 yılında inşa edilmiş olduğu ve poliçenin 29.12.2017 tarihinde tanzim
edildiği göz önüne alındığında, teminat şartı olan 5 yaşından genç olması maddesinin
geçerliliğini koruduğu,
Tekne sahibi XXXX tarafından iletilen 19.02.2018 tarihli XXXX Yetkili servisi
tarafından düzenlenen fiyat teklifinde hasar tutarının;
GMR 624/626 Xhd2 Pedestal (6kW) bedeli 5.500.00 USD Muafiyet tenzili (250.- € x 1,1972 $ / €) 299.30 USD Hasar miktarı 5.200.70 USD
========== Olarak tespit edildiği görülmüştür.
Somut olayı, teminatın kapsamına ilişkin olarak poliçe genel ve özel şartlarında yer alan
düzenlemeler ışığında değerlendirecek olursak;
Başvuran sigortalı tarafından teknenin sigortacısı olan XXXX’ne 09.02.2018 tarihinde
durumu açıklayan dilekçe ile başvuru yapılmıştır. Ancak sigorta şirketi 21.03.2018 tarihli
e-posta ile sigortalı teknede meydana gelen hasarın teminat harici kaldığını sigortalısına
bildirmiştir.
Dosyadaki belgelerden ve fotoğraflardan sigortalı “XXXX” isimli T.C. Bayraklı, 2013
ABD inşa, özel kullanım amaçlı 13.95 metre boyundaki fiber motor yatın 2 adet 600 HP
gücünde XXXX marka dizel motora haiz olduğu anlaşılmaktadır.
Başvuru sahibi XXXX, 09.02.2018 tarihli beyanında; XXXX isimli deniz aracımın radar
cihazının çalışmadığını tespit ederek 29.01.2018 tarihinde yetkili servisten eleman
istediğini ve yerinde tamir edilemeyen cihazın sökülerek ana servise götürüldüğünü ve
düzenlenen servis raporunda içine su girmesi sonucu elektronik kartlarının bozulduğu,
tamir olamayacağından değiştirilmesi gerektiğinin belirtildiğini ifade etmiş ve davalı
sigorta şirketinden zararının tazminini talep etmiştir.
İlk hasarla ilgili olarak, teknenin XXXX marka, XXXX RADAR cihazına ait elektronik
kart hasarına ilişkin olarak ekspertiz raporunun ekinde dosyaya sunulan, XXXX yetkili
servisi olan XXXX Teknik Cihazlar Tic. ve Ltd. Şirketi tarafından tanzim edilmiş
03.02.2018 tarihli Servis Raporunun;
“Servisimize gelmiş olan XXXX açık anten radarın çalışmadığı ve yapılan incelmeler
sonrasında Magnetron / Modulatör kart girişinde bulunan network girişinin oksitlenme
yaptığı ve bu nedenle magnetron modülatör ve power kart arıza yaptığı gözlenmiştir. Her
iki kart değiştirilerek denemesi yapılmıştır. radar çalışmamaktadır. Servis ekibinin
gözlemleri network girişinin su aldığı ve kısa devre yaptığıdır.“
Şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Teminatın kapsamı taraflar arasında akdedilmiş bulunan sigorta sözleşmesine ilişkin
poliçe genel ve özel şartlarında açıkça belirtilmiştir.
Tekne Sigortası Poliçe Genel Şartları’nın “ Sigortanın Konusu” başlıklı A.1 hükmünde;
“ Bu sigorta, poliçede belirtilen süre içinde gemi veya diğer deniz ve göl araçları ya da
bunlara ilişkin diğer sigorta ettirilebilir menfaatlerin maruz kalabileceği rizikoları,
poliçede belirlenen koşullara bağlı olarak güvence altına alır. Bu maddede yer alan gemi
veya diğer deniz ve göl araçları' terimi, yük ve yolcu gemilerini kapsar. Ancak sigortacı
kabul ettiği takdirde, ahşap veya beton yahut bunların karışımından yapılmış tekneler,
yelkenli tekneler, tenezzüh tekneleri, yat ve kotralar, hizmet motorları, balıkçı gemi ve
tekneleri, römorkör, duba, şat ve layterler, yüzer havuz, şahmerdan ve vinçler, yüzer
lokanta, deniz motosikletleri gibi deniz ve göl araçları gemi veya diğer deniz ve göl
araçları terimi kapsamında sayılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Tekne Sigortası Poliçe Genel Şartları’nın “Sigorta Teminatının Kapsamı” başlıklı A.3
hükmünde ise;
“ Bu sigorta, rizikonun gerçekleşmesi sonucu gemi veya diğer deniz ve göl araçlarının
yahut bunlara ilişkin diğer menfaatlerin uğrayacağı ziya ve hasarı, ayrıca teminata dahil
edilmişse sorumluluk tazminatını, yahut bunlarla ilgili masrafları kapsar. Ziya veya hasar
yahut sorumluluk tazminat ile bunlara ilişkin masrafların kapsam ve içeriği, teminata
dahil ve istisna edilen rizikolar, bu poliçeye eklenen özel şartlarla belirlenir.”
düzenlemesi yer almaktadır.
Dosya içerisinde bulunan ve 17 sayfadan oluşan XXXX no.lu poliçenin Institute Yacht
Clauses 1.11.85 CL 328 hükümlerine göre akdedilmiş olduğu ve poliçenin 4. sayfasındaki
ELEKTRONİK CİHAZ EK TEMİNATI bölümünde;
“ İlgili kloz şartları ve Elektronik Cihaz Sigorta Genel Şartları çerçevesinde Sigortalı
teknede ve demirbaş listesine kayıtlı seyir ve muhabere cihazlarının tekne bedelinden
bağımsız olarak yıllık 5.000 EUR veya poliçe kuru karşılığı otomatik olarak teminat
sağlanmıştır. Bu kapsama giren her bir hasarda 250 EUR tenzili muafiyet uygulanacaktır.
Bu teminat 5 yaşın üzerindeki yatlarda sigortalının, cihazın 5 yaşından yeni olduğunu
belgelemesi şartıyla teminat geçerli olacaktır. 5 yıllık sürenin sigorta dönemi başladıktan
sonra sona ermesi halinde dahi poliçe vadesi içinde bu teminat devam edecektir.
Elektronik Cihaz: Teknenin demirbaş listesine kayıtlı seyir ve muhabere ekipmanları
(radar, GPS, telsiz cihazları, echo sounder, radyo, tevizyon, otomasyon sistemi
ekipmanları, split klima, merkezi sistem klima, bilgisayar, fax. vb.) “
Şeklinde bir özel şart bulunduğu görülmüştür.
Ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, hasara konu radar anteninin / radarın sigortalı
teknenin orijinal ekipmanları olduğu, teknenin 2013 yılında inşa edilmiş olduğu ve
poliçenin 29.12.2017 tarihinde tanzim edildiği hususları göz önüne alındığında, poliçedeki
özel şart gereğince hasarın meydana geldiği 29.01.2018 tarihinde söz konusu hasarın
teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Elektronik Cihaz Sigortası Genel Şartları - Teminat Kapsamı
“Madde 1- Sigortacı bu poliçe ile bu poliçenin ayrılmaz cüzünü teşkil eden ekli cetvelde
cinsi, sayısı, yapım yılları, niteliği ve sigorta kıymetleri yazılı, münferit ünite veya
muhtelif birimler halinde belirtilmiş olan elektronik makine, teçhizat veya bilgi işlem
sistemlerinin deneme devresinden sonra normal çalışır halde iken veya aynı işyerinde
temizleme, bakım, revizyon ve yer değiştirme esnasında veya dururken, önceden
bilinmeyen ani ve beklenmedik her türlü sebepten ve ezcümle;
a) İşletme personelinin veya üçüncü kişilerin ihmali, kusuru, hatası, dikkatsizliği veya
sabotajından,
b) Sigortalı kıymetlerin bulunduğu mahallerde yapılan hırsızlık veya hırsızlığa
teşebbüsten,
c) Hatalı dizayn ve malzemeden,
d) Kısa devre, yüksek voltaj ve endüksiyon akımının etkilerinden,
e) Yangın, yıldırım, her nev'i infilak ve bunlar sebebiyle yapılan söndürme, yıkma ve
kurtarma ameliyelerinden,
f) Kavrulma kararma, duman ve is’den,
g) Deprem hariç fırtına, sel, seylap, yer kayması, toprak çökmesi gibi tabii afetlerden,
h) Su ve rutubet etkisi ve bunlardan doğan korozyon hasarlarından,
i) İstisna edilmeyen diğer hallerden, husule gelen maddi ziya ve hasarların gerektirdiği
tamirat masrafları ve ikame bedellerini temin eder. “
Hükmünü haizdir.
Yukarıda görüldüğü üzere, herhangi bir deniz rizikosu olmaksızın elektronik cihazlarda
meydana gelen yüksek akım, voltaj ve kısa devre nedeniyle meydana gelen hasarlar
Elektronik Cihaz Teminatı kapsamında değerlendirilmektedir. XXXX no.lu poliçedeki
Elektronik Cihaz Ek Teminatı özel şartına göre; sigortalı teknede ve demirbaş listesine
kayıtlı seyir ve muhabere cihazlarının tekne bedelinden bağımsız olarak yıllık 5.000.-Euro
veya poliçe kuru karşılığı otomatik olarak teminat sağlanmıştır. Bu kapsama giren her bir
hasarda 250.-Euro tenzili muafiyet uygulanacaktır.
Ayrıca başvuranın teknenin mevcut durumunun belirlenmesi için Amerika’da yerleşik
XXXX & XXXX isimli ekspertiz firmasına tekneyi incelettiği ve ilgili ekspertiz
firmasınca düzenlenen 07.11.2017 tarihli raporda, Radar Anteni arızasına dair herhangi
bir notun mevcut olmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilaf teknenin radar anteninde / radarında meydana gelen hasarın
teminat kapsamında olup olmadığı noktasındadır.
Bu bağlamda heyetimizce teknenin radar anteninde / radarında ıslanmaya bağlı kısa devre
nedeniyle meydana gelen hasarın, poliçedeki özel şart uyarınca teminat kapsamı dahilinde
olduğuna karar verilmiştir.
Hasarın tamirine ilişkin olarak dosyaya sunulan, “XXXX” isimli firmanın 18.04.2018
tarih ve XXXX no.lu irsaliyeli fatura ile başvuran XXXX adına XXXX teknesi için
“XXXX Anteni (Seri no: XXXX)” bedeli olarak KDV dahil 21.240.- TL fatura tahakkuk
ettirilmiş olduğu görülmüş olup bu tutar heyetimizce de makul bulunmuştur.
(Hakem Heyeti notu: Poliçede döviz klozu olmasına rağmen başvuru sahibi TL cinsinden
talepte bulunduğundan hasar TL cinsine göre belirlenmiş ve hüküm TL üzerinden
verilmiştir.)
Ancak poliçedeki “Elektronik Cihaz Ek Teminatı” özel şartına göre; her bir hasarda 250.-
Euro tenzili muafiyet uygulanacaktır. Buna göre, rizikonun gerçekleştiği 29.01.2018
tarihindeki TCMB döviz satış kuru esas alındığında (1 EURO = 4.6888 TL) hasar
tutarına uygulanacak tenzili muafiyet 250.-Euro karşılığı 1.172.20 TL olmaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle başvurana ödenmesi gereken tazminat tutarı;
“XXXX” isimli firmanın 18.04.2018 tarihli faturasına istinaden;
XXXX Radar Anteni bedeli (42M004151) 21.240.00 TL
Muafiyet Tenzili (-) 1.172,20
TL
KDV dahil tazminat tutarı 20.067.78
TL
===========
Olarak hesaplanmıştır.
Sonuç olarak, taraflar arasında akdedilen poliçe kapsamında, radar anteni yenileme
masraflarına ilişkin 21.240.00 TL tutardan 1.172.20 TL muafiyet tenzili sonrasında KDV
dahil 20.067.78 TL tazminat tutarının başvurana ödenmesine karar verilmiştir.
Başvuranın, temerrüt tarihinden itibaren avans faiz talebi bulunmaktadır.
Temerrüt tarihi bakımından;
Dava dosyasından başvuranın sigorta şirketine hangi tarihte müracaat ettiği net olarak
tespit edilememiştir.
TTK m.1427
1. Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
2. Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili
belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları
bitince ve her hâlde TTK 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan kırk beş gün sonra
muaccel olur. Can sigortaları için bu süre on beş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen
bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
3. Araştırmalar, TTK 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde
tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere,
tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz
sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini
avans olarak öder.
4. Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.
5. Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme
hükümleri geçersizdir.
Hükmünü haizdir.
Başvuran dosyada saklı 09.02.2018 tarihli XXXX Sigorta A.Ş. muhataplı bir yazı ile
aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketine müracaat ettiğini beyan etmektedir.
Bu tarih ve TTK 1427. Madde hükümleri dikkate alındığında aleyhine başvuru yapılan
sigorta şirketi ihbar tarihini takip eden 45. gün sonu olan 27.04.2018 tarihinde temerrüde
düşmektedir.
Dava dosyasında aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin 23.03.2018 tarihinde
başvurana hitaben yazılmış, hasarın teminat dışında olduğunu bildiren bir e-posta
mevcuttur.
Ancak dava dosyasında aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketince 27.02.2018 tarihinde
yaptırılmış bir ekspertiz raporu da mevcuttur.
Bu durumda aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin, tazminat alacağının muaccel
olduğu 27.02.2018 tarihinde temerrüde düşmüş olduğu kabul edildiğinden temerrüt
tarihinin başlangıcı da 27.02.2018 olarak kabul edilmiştir (TTK m.1427)
Başvuran, Başvuru formunda, 21.240.-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari
avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Başvuruya konu poliçe Türk Ticaret Kanununda düzenlenen Mal Sigortaları türünden bir
poliçe olduğundan Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlar ticari iş sayıldığından
hükmedilmesi gereken faiz türü, (eğer talep edilmiş ise) avans faizidir.
Avukatlık ücreti bakımından;
“Vekalet ücretleri avukatlık kanununa dayanarak çıkartılan Avukatlık Asgari Ücret
tarifesine göre her yıl Barolar Birliğinin teklifi ve Adalet Bakanlığının kabulü ile
yayımlanır ve yürürlüğe girer. 30.12.2017 tarihinde 30286 sayılı Resmi Gazetede
yayınlanıp yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Tahkimde ve Sigorta
Tahkim Komisyonunda Ücret Başlıklı 17/2 bölümünde Sigorta Tahkim Komisyonları,
vekalet ücretine hükmederken, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye
mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına
göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine
hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye
göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir. Ancak hesaplanan miktarın maktu
ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilir.” hükmüne amirdir.
Bu nedenle kabul edilen tutarlar için tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde asliye
mahkemeleri için öngörülen tutarlara göre nisbi vekalet ücreti hesaplanmış ayrıca
reddedilen kısım için ise yine tarife hükmü ve Sigortacılık Kanunu 30. Maddeye göre
sigorta şirketi vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilmiştir.
4.2 Gerekçeli Karar:
Hakem heyetimizce dosya üzerinde yapılan inceleme ve yukarıda açıklanan gerekçelerle, somut olayda meydana gelen riziko ve hasarın teminat kapsamı dahilinde olması nedeniyle tazminat ödemesinin bütün şartları gerçekleşmiş olduğundan, KDV dahil 20.067.78 TL tazminat tutarının
27.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte aleyhine başvuru yapılan XXXX Sigorta A.Ş. den tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
5. KARAR: Yukarıda yapılan değerlendirme ve açıklanan gerekçelerle;
1. Başvuranın başvurusunun kısmen kabulü ile 20.067.78 TL’nın 27.02.2018 tarihinden
itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte aleyhine başvuru yapılan XXXX Sigorta
A.Ş.'den tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2. Başvuranın yapmış olduğu 350.-TL başvuru ücreti 5.20 TL vekalet harcı toplamı
355.20 TL yargılama giderinin kabul/ret oranına göre hesap ve takdir edilen 335.60
TL sının aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinden tahsili ile başvurana
ödenmesine, artan kısmın kendi üzerinde bırakılmasına,
3. Başvuran vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT madde 17/2 ye göre
hesap ve takdir edilen 2.408.13 TL avukatlık ücretinin sigorta şirketinden alınarak
başvurana ödenmesine,
4. Aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde
yürürlükte bulunan AAÜT ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17.Madde
hükmü uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 436.-TL vekalet ücretinin
başvurandan tahsili ile aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketine ödenmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden
itibaren 10 gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak
üzere oybirliğiyle karar verildi.
***
18.12.2018 Tarih ve K-2018/82186 Sayılı Hakem Kararı(Yangın Dahili Su)
1. BAŞVURUYA İLİŞKİN BİLGİLER
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Uyuşmazlık, Sigorta şirketi tarafından tanzim edilen XXX no.lu Site Ortak Alan Sigorta
poliçesi kapsamında sigortalı bulunan binada meydana gelen 17.04.2018 tarihli dahili su
hasarı üzerine sigorta şirketi tarafından ödenmediği belirtilen sigorta tazminat bedelinin
tazmini talebine ilişkindir.
1.2 Başvurunun Hakeme İntikaline İlişkin Süreç
Dosya 23.10.2018 tarihinde heyetimizce teslim alınarak tahkim yargılamasına başlanmıştır.
Dosya içeriği üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu
itibariyle bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmış ve 18.12.2018 tarihinde
karara varılarak tahkim yargılamasına son verilmiştir.
2. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR
2.1 Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri
Başvuru sahibi başvurusunda özetle ;
“17.04.2018 tarihinde B-1 bolaka ait bulunan toğrağın altında bulunan kanalizasyon alt
yapısında çökme meydana geldiğini, hasarı sigorta kuruluşuna ihbar ettiklerini, eksperin
gelip inceleme yaptığını, ardından işi XXX İnşaat firmasına yaptırdıklarını KDV dahil
20.532,00. TL lık fatura düzenlendiğini, poliçenin 3. Sayfasında binalar başlığı altında 3-C
bendinde tesisatların da teminat altına alındığını, haksız yere reddedilen 20.532,00. TL
zararının ödenmesini talep ettiklerini”
Beyan etmiştir. Başvuru sahibi başvurusuna ek olarak poliçeyi delil olarak sunmuştur.
2.2 Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri
Sigorta Kuruluşu savunmasında özetle ;
“Davacı taraf XXX No’ lu poliçe ile 12.12.2017- 2018 tarihleri arasında Site Ortak Alan
Sigorta Poliçesi ile sigortalıdır. Söz konusu poliçe ile yangın, dâhili su, sel/su basması gibi
teminatlar verilmiştir. Davacı taraf, 17.04.2018 tarihinde site dahilinde yer alan B1 Bloka ait
toprağın yaklaşık 7-8 metre altında bulunan kanalizasyon alt yapısında çökme meydana
geldiği, 18.04.2018 tarihinde müvekkil şirkete başvurduğunu ve talebinin haksız yere
reddedildiğini ileri sürerek 20.532,00 TL tutarındaki hasar bedelinin talep etmektedir. Davacı
tarafın iddia ve talepleri haksız ve dayanaksızdır. Şöyle ki; 08.05.2018 Tarihli Yangın
Ekspertiz Raporu tanzim edilmiştir.Tanzim edilen Eksper raporunda;
1- “BEYAN YAZISI – MAĞDUR KONUT” bölümünde;
Sigortalı yetkilisinin düzenlemiş olduğu ekli hasar beyan yazısında;
“ XXX adresinde bulunan XXX Sitesi (B ada) daki B1 Blok arkasında bulunan pis su ana
rögar hattında çökme nedeniyle boruda yırtılma ve bu nedenle de hatta tıkanma meydana
gelmiştir.
Atık su hattında meydana gelen çökme nedeniyle B1 Blok *2. Kat sığınağına atık sular
boşalmıştır. Bu nedenle arızanı tespiti için 17.04.2018 tarihinde robot kamera ile atık su
hattında yapılan çalışmada iki rögar arasındaki 18 mt. uzunluğundaki atık su ana hattının
çöktüğü görülmüştür. Meydana gelen hasarın ortak alan sigorta poliçemizden karşılanmasına
gereğini bilginize sunarız.” şeklindeki beyanı yer almaktadır.
2- “SONUÇ & KANAAT” bölümünde; “Yerinde yapılan incelemeler, tespit, teknik servis
yetkilileri ile yapılan görüşmelerde alınan bilgiler, fotoğraf ve video kayıtları ile ekli
belgelere istinaden:
17.04.2018 tarihinde sigortalı konutlardaki B1 Blok ana rögar hattında;
*muhtemelen hat içinde zamanla biriken yabancı atık maddelerin oluşturduğu yükün etkin bir
ağırlığa ulaşması ve çevre toprak zemindeki ıslanmaya bağlı yumuşamanın etkisiyle çökmesi
sonucu tıkanması ve/ veya
*sebebi belli olmayan zemin hareketlerinin/ oturmalarının etkisiyle eğilme/ ezilme/ çökme
akabinde tıkanması sonucu 2. Bodrum kattaki ortak alanlara pis suların geri tepmesi sonucu
meydana gelen hasarın, dahili su klozu kapsamında incelenip incelenmeyeceğini hususu sayın
şirketinizin takdirine sunulmuştur…”şeklinde düzenlenmiştir.
3-“HASAR HESABI HAKKINDA DEĞERLENDİRMELER” bölümünde;
1-Dahili Su Klozu (Yangın Sigortası ile Birlikte Verildiği Takdirde Yangın Poliçesine
Eklenecek Klozu
Yangın Sigortası Genel Şartları Hükümleri Saklı Kalmak Kaydıyla;
1-Sigorta konusu bina içindeki, su depo ve sarnıçlarının, su borularının; kalorifer kazan,
radyatör ve borularının; temiz veya pis su tesisatının patlaması, taşması, sızması, tıkanması,
kırılması ve donmasının doğrudan sebep olduğu zararlar, denilmekte olup ana rögar
hatlarında zaman içinde yaşanması muhtemel zemin oturması ve/ veya çökme ihtimali gözardı
edilerek basit usulde korumasız olarak (körüğe borunun toprak içerisine doğrudan
döşenmesi) yapılmış olan site olarak alanlarına ait kanalizasyon hattının;
*muhtemelen hat içinde zamanla biriken yabancı atık maddelerin oluşturduğu yükün etkin bir
ağırlığa ulaşması ve çevre toprak zemindeki ıslanmaya bağlı yumuşamanın etkisiyle çökmesi
sonucu tıkanması ve/ veya
* sebebi belli olmayan zemin hareketlerinin/ oturmalarının etkisiyle eğilme/ ezilme/ çökme
akabinde tıkanması sonucu geri tepmeye bağlı olarak meydana gelen hasarın, bu madde
kapsamında incelenip incelenmeyeceğin hususu sayın şirketinizin takdirine sunulmuştur..”
şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı taraf başvuru dilekçesinde Site Ortak Alan Sigorta
Poliçesi ‘nde yer alan BİNALAR ana başlığı altındaki 3. Maddenin C Bendinde “şehir
şebekesi bitiminden başlamak üzere su, elektrik, kanalizasyon, telefon, doğalgaz ile ilgili yer
altı tesisatları” poliçe kapsamında teminat altına alınmış olduğu gerekçesi ile söz konusu
hasarın da teminat kapsamına girmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak sigortalı şirket adına
müvekkil şirket nezdinde tanzim edilen Site Ortak Alan Sigorta Poliçesi’ nin bahsedilen
maddesi “TANIMLAR VE ÖZEL ŞARTLAR” klozunun “BİNALAR” başlıklı kısmında yer alan
“3- Çevre ve Altyapı- C: şehir şebekesi bitiminden başlamak üzere su, elektrik, kanalizasyon,
telefon, doğalgaz ile ilgili yer altı tesisatları” şeklinde düzenlenmiştir. İş bu maddede “Site
Ortak Alan Sigorta Poliçesi” ile teminat altına alınan “Yangın, Yıldırım, İnfilak, Sel/ Su
Basması, Fırtına, DAHİLİ SU, Duman, Yer Kayması, Kar Ağırlığı, Enkaz Kaldırma, Dolu
vs…” SİGORTA TEMİNATLARININ UYGULANACAĞI ALANLARI GÖSTERMEKTEDİR.
Teminat altına alınan poliçede tanımı yapılan “C- ŞEHİR ŞEBEKESİ BİTİMİNDEN
BAŞLAMAK ÜZERE SU, ELEKTRİK, KANALİZASYON, TELEFON, DOĞALGAZ İLE
İLGİLİ YER ALTI TESİSATLARI” ndaki poliçe kapsamındaki teminat altına alınan
hususlardan dolayı ortak kullanım alanına DOĞRUDAN OLUŞAN HASARLAR teminat
altına alınmıştır. Zira; Yangın Sigortası Genel Şartları Dahili Su Klozu 1. Maddesinde de
belirtildiği üzere “Sigorta konusu bina içindeki, su depo ve sarnıçlarının, su borularının;
kalorifer kazan, radyatör ve borularının; temiz veya PİS SU TESİSATININ PATLAMASI,
TAŞMASI, SIZMASI, TIKANMASI, KIRILMASI VE DONMASININ DOĞRUDAN SEBEP
OLDUĞU ZARARLAR,” için teminat söz konusudur. Dava konu olayda; B1 Blok ana rögar
hattında sebebi belli olmayan tıkanma ve çökme nedeniyle bodrum kattaki ortak alanlara pis
suların sızdığı anlaşılmış ancak ORTAK ALANDA SUYUN VERDİĞİ BİR HASARIN
OLMADIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR; SUYUN VERDİĞİ BİR HASAR OLMADIĞINDAN
DAVAYA KONU HASAR TEMİNAT HARİCİDİR. İş bu sebeple davacının talebini REDDİNİ
talep ediyoruz.
Davacı tarafın iş bu başvuru dilekçesi ile talep ettiği B1 Blok atık su hatlarının çökmesinden
dolayı atık su hatlarının yeniden yapılması nedeniyle ödenen 20.532,00 TL tutarındaki bedel;
rögar hattındaki iyileştirme/ yenileme çalışmaları kapsamındadır. Rögar hattındaki
iyileştirme/ yenileme müvekkil şirket nezdinde tanzim edilen 255315248 no’ lu Site Ortak
Alan Sigorta Poliçesi teminatı kapsamında değildir.”
Şeklinde savunmuştur. Sigorta kuruluşu delil olarak; poliçeyi, Ekspertiz raporunu, fotoğrafları
delil olarak sunmuştur.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Konu uyuşmazlığın hallinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), Türk Ticaret Kanunu
(TTK), Türk Borçlar Kanunu (TBK), Sigortacılık Kanunu, Yangın Sigortası Genel Şartları,
poliçe özel şartları ve klozları, tarafların iddia ve savunmaları ile bunları tevsik eden deliller
çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR VE HUKUKİ DAYANAK
4.1 Değerlendirme
Dosyaya sunulan belge ve delillerin incelenmesinden, davacıya ait ve davalıya sigortalı
binanın B1 Blok altında bulunan kanalizasyon pis su ana rögar hattında çökme nedeniyle
boruda yırtılma ve bu nedenle de hatta tıkanma meydana geldiği anlaşılmaktadır.
08.05.2018 Tarihli Yangın Ekspertiz Raporuna göre hasarın sebebi “ B1 Blok ana rögar
hattında muhtemelen hat içinde zamanla biriken yabancı atık maddelerin oluşturduğu yükün
etkin bir ağırlığa ulaşması ve çevre toprak zemindeki ıslanmaya bağlı yumuşamanın etkisiyle
çökmesi sonucu tıkanması” dır.
Sigorta kuruluşu, ortak alanda suyun verdiği bir hasar olmadığı gerekçesiyle sigorta tazminat
talebini reddetmiştir.
4.2 Gerekçeli Karar ve Hukuki Dayanak
Davaya konu Yangın Sigorta poliçesi ile sigortalı binaya dahili su ek teminatı verilmiş olduğu
hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Yangın Sigorta poliçesine eklenen
Dahili Su Klozu hükümlerine göre teminata dahil haller;
“Yangın Sigortası Genel Şartları Hükümleri Saklı Kalmak Kaydıyla;
1-Sigorta konusu bina içindeki, su depo ve sarnıçlarının, su borularının; kalorifer kazan,
radyatör ve borularının; temiz veya pis su tesisatının patlaması, taşması, sızması, tıkanması,
kırılması ve donmasının doğrudan sebep olduğu zararlar,
2-Yağmur sularının, kar veya buzların erimesi sonucu meydana gelen suların, çatı veya
saçaktan sızması; su olukları veya yağmur derelerinin tıkanması veya taşması sonucunda
bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zararlar,
3-Kapatılması unutulan musluklardan akan suların taşmasının doğrudan sebep olacağı
zararlar,
4-Donma sonucu tesisatta ve tesisata bağlı cihazlarda meydana gelen zararlar ile teminat
kapsamına giren zarara yol açan tesisatın onarılması maksadıyla duvarın açılması ve
kapatılması için yapılan masraflar,
5-Yağışlar nedeniyle meydana gelmediği takdirde kanalizasyon ve fosseptik çukurlarından
geri tepen pis suların doğrudan sebep olacağı zararlar,
6-Şehir su şebekesinin arızası nedeniyle sebep olacağı zararlar, teminata ilave edilmiştir.”
Teminat Dışında Kalan Haller ise;
“1-Donma sonucu dışında tesisatta ve tesisata bağlı cihazlarda meydana gelen bozulma,
aşınma, eskime gibi zararlar,
2-Baca deliklerinden, damda bırakılan açıklıklardan, açık bırakılan pencere ve kapılardan
içeri giren suların sebep olacağı zararlar,
3-Kar veya buzların atılması masrafları,
4-İzolasyon yetersizliği ve/veya kaybı nedeniyle yağmur ve kar sularının binanın dış cephe
veya terasından veya pencere, kapı ve pervazlarından (açıklarından) sızması ve/veya girmesi
nedeniyle meydana gelen zararlar ile tedrici nemlenme ile ısı farkı nedeniyle oluşan terleme,
küflenme ve benzeri nedenlerden kaynaklanan hasarlar,
5-Her ne sebeple olursa olsun yeraltı sularının riziko mahalline sirayeti nedeniyle meydana
gelen hasarlar.”
Şeklinde sayılmıştır.
Başvuruya konu sigorta poliçesinin 3. Sayfasında “TANIMLAR” başlığı altında
“BİNALAR” tanımı yapılırken 3- Çevre ve Altyapı- C” bendinde : şehir şebekesi bitiminden
başlamak üzere su, elektrik, kanalizasyon, telefon, doğalgaz ile ilgili yer altı tesisatları”
Bina tanımı içinde sayılmıştır. Davaya konun olayda rögar hattında oluşan pis su tesisatı
tıkanması, patlaması ve geri teperek kat sığınağına atık su boşalması şeklinde gerçekleşen
olayın hangi nedenle meydana geldiği anlaşılmış değildir. Nitekim sigorta eksperi de kesin
olarak bir neden belirleyememiş ve ; “muhtemelen hat içinde zamanla biriken yabancı atık
maddelerin oluşturduğu yükün etkin bir ağırlığa ulaşması” şeklinde ifade ederek neden
konusunda bir varsayımı dile getirmiştir.
Sigorta sözleşmesi ile sigortacının üstlendiği risk, sigorta konusunun zarardan bir gün önceki
haline getirilmesi ile sınırlı olup, iyileştirme veya güçlendirme amacıyla yapılan giderlerin
sigorta kapsamında olmadığı bir gerçektir. Ne var ki, boruların tıkanması sonucu geri teperek
kat sığınağına boşalan atık suyun bir dahili su hasarı olduğu gerçeği ve sigorta poliçesinde
hasara konu tesisatın doğrudan bina tanımı içinde sayılarak sigorta kapsamı içine alınmış
olması karşısında, tesisatların kendisinde meydana galen zararların ve onarım bedellerinin
sigorta kapsamı dışında olduğunu ileri sürmek hukuken mümkün görülmemiştir. Diğer
yandan davaya konu edilen boru tıkanmasının ve hasarın, zaman içinde kendiliğinden
oluştuğunu ve bu nedenle sigorta kapsamı dışında olduğunu ileri süren sigortacının 5684
Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11/4 ve TTK. nun 1409/2 maddesi uyarınca bu durumu
kanıtlaması gerekir. Ancak dosyada bu konuda mevcut yegane belge olan ekspertiz raporunda
konu hakkında “muhtemelen” denilmek suretiyle yalnızca tahminde bulunulduğu
görülmektedir. Açıklanan nedenlerle davaya konu edilen hasar ve zararın sigorta kapsamında
kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Ödenmesi gereken hasar tutarına gelince, dosyada hasar tutarına ilişkin tek delil ekspertiz
raporundaki hasar tespiti olup, davacı taraf dosyaya zararının ekspertiz raporu ile belirlenen
tutardan daha yüksek olduğunu kanıtlayacak nitelikte herhangi bir delil ibraz etmemiştir. 5684
Sayılı Sigortacılık Kanununun 30/15 maddesine göre hakemler dosyaya sunulan belge ve
delillere göre karar verdiğinden, zarar miktarı konusunda ekspertiz raporu ile belirlenen
12.297,79. TL tutar hükme esas alınmıştır. Söz konusu tutarın KDV hariç olarak hesaplandığı
ekspertiz raporunda belirtildiğinden, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca anılan tutara % 18
KDV (.2.213,60. TL ) ilave edildiğinde sigorta kuruluşu tarafından ödenmesi gereken KDV
dahil tutarın 14.511,39. TL olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
5. KARAR
1- Başvurunun KISMEN KABULÜ ile 14.511,39. TL sigorta tazminatının sigorta
kuruluşundan tahsili ile başvuru sahibine ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin
REDDİNE,
2- Faiz talep edilmediğinden faiz konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3- Başvuru sahibince sarf edilen 350,00. TL tahkim yargılama giderinden kabul ve ret
oranına göre 247,37. TL lık kısmının sigorta kuruluşundan TAHSİLİ ile başvuru sahibine
ÖDENMESİNE, aşan kısmın başvuru sahibi üzerinde bırakılmasına,
4- Başvuru sahibi kendisini avukatla temsil ettiğinden Avukatlık Kanunu ve TBB. A.A.Ü.T.
uyarınca belirlenen 2.180,00.TL vekalet ücretinin sigorta kuruluşundan TAHSİLİ ile
başvuru sahibine ÖDENMESİNE,
5- Sigorta kuruluşu kendisini avukatla temsil ettiğinden reddedilen kısım üzerinden
Avukatlık Kanunu ve TBB. A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 2.180,00.TL tutarın, 5684
Sayılı Sigortacılık Kanun’unun 30. Maddesi uyarınca 1/5’i olarak hesaplanan 436,00. TL
vekalet ücretinin başvuru sahibinden TAHSİLİ ile sigorta kuruluşuna ÖDENMESİNE,
5684 sayılı Yasanın 30/12 maddesi uyarınca kararın bildirim tarihinden itibaren 10 gün
içinde Komisyon nezdinde itirazı kabil olmak üzere 18.12.2018 tarihinde oybirliği ile
karar verilmiştir.
***
IV. SİGORTA POLİÇELERİNDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR İLE İLGİLİ
VERİLEN İTİRAZ KARARLARI
20/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11290 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Kasko)
1. BAŞVURUYA KONU UYUŞMAZLIK VE İTİRAZ HAKEM HEYETİNE İNTİKALİ
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay
Karara bağlanmak üzere heyetimize tevdi edilmiş bulunan itiraza ilişkin uyuşmazlığın
konusu, 18.10.2017 tarihinde XXXX plaka nolu araç ile başvurana ait XXXX plaka nolu
aracın karıştıkları kazada aracında oluşan kasko hasarı nedeniyle başvuranın davalı XX
Sigorta A.Ş’den bakiye 7.000,00 TL zararın avans faiziyle tahsiline ilişkin talebinin
uyuşmazlık hakemi tarafından kısmen kabulü yönündeki 19.09.2018 tarih, K-2018/62033
sayılı karara karşı davalı XX Sigorta A.Ş vekili tarafından yapılan itirazın incelenmesinden
ibarettir.
1.2 Dosyanın İtiraz Hakem Heyetine İntikal Etme Süreci
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve 18.10.2013 tarihinde yürürlüğe giren Sigortacılıkta
Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 16/A maddesi
uyarınca Hakem Kararına karşı Komisyona yapılan itiraz başvurusu itiraz yetkilisi
tarafından incelenmiş olup; itiraz yetkilisi tarafından itiraz başvurusunun yasal süresi
içinde ve usulüne uygun olduğu tespit edilmiş olduğu anlaşılmakla, itiraza konu dosya
5684 sayılı Kanununun 30.maddesinin 12.fıkrası gereğince esastan incelenmek ve karara
bağlanmak üzere 11/11/2018 tarihinde İtiraz Hakem Heyetimize intikal ettirilmiştir.
2. SİGORTA HAKEMİ VEYA HAKEM HEYETİNCE VERİLEN HÜKÜM
Sigorta Hakemince 19.09.2018 tarihinde “Başvuranın talebinin kısmen kabulüne, kısmen
reddine; Başvurana XXXX plakalı aracının kalan rayiç bedeli olarak 5.500.- TL ve
08.06.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sigorta kuruluşundan alınıp
başvurana ödenmesine” karar verilmiştir.
2.1 TARAFIN/TARAFLARIN İTİRAZ GEREKÇELERİ VE TALEPLERİ
İtiraz eden XX Sigorta A.Ş vekili özetle, başvuran aracında oluşan zararın tamamen karşılandığı ve
başvuran ile karşılıklı yapılan mutabakatla aracın rayiç bedelinin birlikte tespiti hususunda anlaşma
sağlandığı ve müvekkili sigortacıdan başkaca herhangi bir hak ve alacağı kalmadığı; kendilerince
dosyaya itiraz edilen ekspertiz raporundaki hasar tespiti ve onarım bedeli başvuru dosyasına ibraz
edilen ve hakem kararına esas alınan bilirkişi XX’ın hazırladığı raporda yer alan hasar tespiti, rayiç
değer tespiti ve araç onarım bedelinin birbiriyle ciddi anlamda çeliştiği, çelişkinin giderilmesi için
yeni bir rapor alınarak sonuca gidilmiş olması gerektiği; taraflar lehine 1/5 oranında vekalet
ücretine hükmedilmesi gerektiği; Kararın 5.4’te 300 TL davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine
hükmedilmesi gerekirken tersi yönünde ifade kullanılarak infazda tereddüt uyandırıldığı ve
düzeltilmesi gerektiği ve kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Başvuran vekili itiraza karşı beyanında özetle, kaza sonrası aracının pert olduğu, davalı sigorta
tarafından gerçek değerinin altında tazminat verildiği, hakem yargılamasında ise aracın gerçek
değeri olan 29.500,00 TL’nin tespit edildiği, davalının 5.500 TL daha ödeme yapması gerektiği
yönünde karar verildiği ve kararın doğru olduğu ve davalı itirazının reddine karar verilmesini talep
etmiştir.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümünde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar
Kanunu genel hükümleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu,
Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliği, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik,
Trafik Sigortası Genel Şartları, Sigorta Poliçesi Özel hükümleri ile Yargıtay kararları
dikkate alınmıştır.
4 DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 18.10.2017 tarihli kazada başvuranın XXXX plaka
nolu aracının kasko zararına maruz kalması nedeniyle davalı sigorta şirketinden talep
ettiği bakiye 7.000,00 TL tazminattan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
XX Sigorta A.Ş vekili tarafından, yukarıda yazılı gerekçelerle uyuşmazlık hakem
kararına itiraz edilmiştir.
Davalı XX Sigorta A.Ş vekilinin yapmış olduğu itirazlar, Heyetimizce itiraz sebepleri ile
bağlı kalınarak aşağıda incelenmiştir (5684 sayılı SK m. 30/12 “İtiraz talebi münhasıran
bu talepleri incelemek üzere Komisyon tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince
incelenir”.
Başvuran aracında oluşan zararın tamamen karşılandığı ve başvuran ile karşılıklı yapılan
mutabakatla aracın rayiç bedelinin birlikte tespiti hususunda anlaşma sağlandığı ve müvekkili
sigortacıdan başkaca herhangi bir hak ve alacağı kalmadığı itirazı;
Davalı vekili hasar ile ilgili olarak başvuranın tüm zararlarının karşılandığını ileri sürse de dosya da
tüm zararların karşılandığı ve davalının tamamen ibra edildiğine dair herhangi delil veya bilgi
yoktur. Ayrıca başvuran vekili 30.03.2018 tarihli dilekçeyle davalı sigortaya başvurmuş ve
zararlarının 31.000 TL olduğu halde kendilerine 24.000 TL ödendiği ve aradaki farkın da
giderilmesini istemiştir. Ve nihayet hakem yargılaması esnasında bilirkişi raporu alınmış ve
başvuran zararının tamamıyla giderilmediği ortaya çıktığından davalının anılan yöndeki
itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Kendilerince dosyaya itiraz edilen ekspertiz raporundaki hasar tespiti ve onarım bedeli başvuru
dosyasına ibraz edilen ve hakem kararına esas alınan bilirkişi Ahmet Saçmaz’ın hazırladığı
raporda yer alan hasar tespiti, rayiç değer tespiti ve araç onarım bedelinin birbiriyle ciddi
anlamda çeliştiği, çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor alınarak sonuca gidilmiş olması
gerektiği itirazı;
Uyuşmazlık hakem yargılaması esnasında başvurana ödenmesi gereken hasar tazminatının
belirlenmesi için İzmir Bilirkişi Bölge Kurulu bilirkişi listesinde kayıtlı Ahmet Saçmaz’dan rapor
alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan incelemede rayiç bedelin tespiti hususunda
detaylı araştırma ve fiyat karşılaştırmaları ortaya konularak piyasa rayiç değerinin 29.500,00 TL
olacağı ve sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemeye ilave olarak 5.500,00 TL daha ek ödeme
yapması gerektiği sonucuna ulaşılmış, hakem kararında bu rakama itibar edilerek davalının
5.500,00 TL daha ödeme yapması kararlaştırılmıştır. Bilirkişi raporu açık, anlaşılır, karşılaştırmalı
ve objektif verilere dayandığı ve hüküm kurmaya elverişli olduğu için davalı vekilinin itirazının
reddine karar verilmiştir.
Taraflar lehine 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği itirazı;
SK m. 30/17 ve AAÜT m.17 hükmüne başvuran lehine tam (nispi), davalı lehine 1/5 oranında
vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, hakem kararında ise bu doğrultuda hüküm kurulduğundan
işbu itirazın da reddine karar verilmiştir.
Kararın 5.4’te 300 TL davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tersi
yönünde ifade kullanılarak infazda tereddüt uyandırıldığı ve düzeltilmesi gerektiği itirazı;
Hakem kararının 5:4 hükmünün başvurandan alınıp sigorta kuruluşuna ödenmesi şeklinde
yazılması gerekirken tersi yönünde ifade kullanılmıştır. 5.4 nolu kararda başvuranın davalı
sigortaya ödeyeceği vekalet ücreti düzenlendiğinden hükmün icrasında tereddüt
oluşmaması için bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.
4.2.Gerekçeli Karar
Yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde, açıklanan gerekçelerle,
Generali Sigorta A.Ş vekilinin itirazlarının reddi ve hakem kararının 5.4 hükmünde yer
alan yazım hatasının düzletilmesine karar vermek gerekmiştir.
5. SONUÇ
1. XX Sigorta A.Ş vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakeminin
19.09.2018 tarih, K-2018/62023 sayılı kararına karşı yapmış olduğu itirazın REDDİNE,
hakem kararının 5.4 hükmünde yer alan “…sigorta kuruluşundan alınıp başvurana
ödenmesine” ifadesinin “…başvurandan alınıp sigorta kuruluşuna ödenmesine” şeklinde
düzeltilmesine ve itiraza konu kararın işbu düzeltilmiş şekliyle İNFAZINA,
2. İtiraz başvuru ücreti 250,00 TL’nin itiraz eden XX Sigorta A.Ş üzerinde bırakılmasına,
3.Usulî işlemlerin tamamlanması için dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu’na
TEVDİİNE,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12.maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği
ile karar verildi.20.12.2018
***
29.11.2018 Tarih ve 2018/İHK-10438 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Tekne)
1. BAŞVURUYA KONU UYUŞMAZLIK VE İTİRAZ HAKEM HEYETİNE
İNTİKALİ
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay:
İtiraz Hakem Heyetimize tevdi edilmiş bulunan uyuşmazlığın konusu, XX Sigorta A.Ş.
tarafından tanzim edilen XXXX sayılı tekne sigorta poliçesi tahtında sigorta konusu "XXX"
isimli teknenin 28.02.2018 tarihinde bağlı bulunduğu XXX Barınağında batması ile meydana
gelen maddi hasarın tazmini talebidir.
1.2 Dosyanın İtiraz Hakem Heyetine İntikal Etme Süreci:
Dosya aslı, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından Koordinatör Hakem XXX’a 30.10.2018
günü teslim edilmiş; elektronik ortamda da Heyet üyelerine iletilmiştir.
Dosya içeriği üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu
itibariyle duruşma yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılarak uyuşmazlığın tekne
sigorta poliçesinden kaynaklanan tazmin talebine ilişkin olduğu anlaşılmakla konu
uyuşmazlığın hukuki değerlendirme yoluyla karara bağlanması öngörülmüştür.
2. SİGORTA HAKEMİ VE HAKEM HEYETİNCE VERİLEN HÜKÜM
Başvuru sahibi vekili tarafından Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru XXX
tarafından verilen 03.09.2018 tarih, 2018/E.46046, 2018/ K58257 sayılı karar gerekçesinde
aynen;
“1-Başvuranın başvurusunun kısmen kabulü ile 30.000.-TL'nın aleyhine başvuru yapılan XX
Sigorta A.Ş.'den tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Başvuranın yapmış olduğu 750.-TL başvuru ücreti 5.20 TL vekalet harcı toplamı 755.20 TL
yargılama giderinin kabul ret oranına göre hesap ve takdir edilen 453.66 TL sının aleyhine
başvuru yapılan sigorta şirketinden tahsili ile başvurana ödenmesine, artan kısmın kendi
üzerinde bırakılmasına,
3-Başvuran vekil ile temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT madde 17/2 ye göre hesap
ve takdir edilen 3.600.-TL avukatlık ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvurana
ödenmesine,
4-Aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde
yürürlükte bulunan AAÜT ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17.Madde hükmü
uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 478.56 TL vekalet ücretinin başvurandan
tahsili ile aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketine ödenmesine,
5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği, kararın bildirim tarihinden itibaren 10
gün içinde Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle
karar verildi. ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
2.1 TARAFLARIN İTİRAZ VE GEREKÇELERİ, TALEPLERİ
Sigorta Kuruluşu Davalı Vekili itiraz dilekçesinde özetle, rizikonun teminat kapsamında
olmadığını, batmanın yağmur suyu nedeniyle gerçekleştiği, batmanın deniz tehlikesi
kapsamında gerçekleşmediğinden kararın hatalı olduğuna ilişkindir.
Başvuru Sahibi /Davacının itiraz dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunmadığı
görülmüştür.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku’na ilişkin hükümleri,
Borçlar Kanunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri, 5684 Sayılı
Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik, Sigorta Tahkim Usulü,
Sigorta Hakemlerine ilişkin Tebliğ, XXXX numaralı Tekne Sigorta Poliçesi Genel ve Özel
Şartları, Enstitü Yat Klozları 1.11.85 hükümleri, tarafların iddia ve savunmaları ile bunları
tevsik eden deliller, yorum kuralları ve ilgili mevzuat dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
4.1 Değerlendirme
İhtilaf, Başvuru sahibi XXX e ait, 28.05.2017 tanzim tarihli, 28/05/201X - 28/05/201X vadeli
ve 50.000 TL sigorta bedelli Tekne Sigorta Poliçesi tahtında sigorta konusu "XXX" isimli
fiber teknenin 28.02.2018 tarihinde XXX barınağı içerisinde iskeleye bağlı halde iken,
bulunduğu yerde tamamen battığı, tekne battığı yerden dalgıç ekibi vasıtasıyla kurtarıldığı,
suyu tahliye edilerek yüzdürüldüğü ve çekek alanında karaya alındığı, kurtarma masrafları
için 1.000.- TL, onarım bedeli içinse 48.940.- TL olmak üzere toplam 49.940.- TL talep
edildiği, Sigorta Şirketi tarafında yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda,tespit edilen
onarım bedeli sigorta değerine eşit olduğundan teknenin onarımının ekonomik olmayacağı bu
nedenle hükmi tam ziya işlemi yapılarak sovtaj olarak değerlendirilmesinin daha makul ve
ekonomik olacağı ve teknenin sovtaj değeri için sigortalıdan 21.000.- TL'lık teklif alınmış
olup makul bulunarak değerlendirilmiş olduğu, ekspertiz raporunda hasar tutarı; teknesi
sigorta bedelinden sovtaj değeri 21.00 TL mahsup edilmesi ile 29.000 TL ve kurtarma
masrafları 1.000 TL olmak üzere 30.000 TL olarak tespit edildiği, Hakem incelemesi
sırasında Hakem Heyetin’de yer alan teknik hakem koordinatör Kaptan XXX’ın yer aldığı,
hasarın sigortalı fiber teknenin kıçtan takma motoru, XXX marka 90 HP gücünde ve oldukça
ağır bir motor olduğu, , yaklaşık ağırlığı 160 kg. civarında olduğu, bu sebeple, sigortalı
teknenin kıç tarafı suya biraz daha fazla gömülmüş olması nedeniyle , olay öncesinde şiddetli
yağan yağmur sularının teknenin üzerini örten brandanın açık kalan yerlerinden içeri sızması
sonucu burada zamanla biriken yağmur ağırlığı teknelerin kıçının suya daha da fazla
gömülmesine neden olduğu, bunun neticesinde, önceden öngörülemeyen şekilde teknenin kıç
tarafında bulunan deniz suyu tahliye deliğinden giren deniz suyu içeri dolarak sigortalı
teknenin dengesini bozmuş ve batmasına neden olduğunun tespit edildiği, ekspertiz raporunda
yer alan hasar miktarı ile aynı kanaate vardığı ve talebin kısmen kabulüne karar verildiği,
Hakem kararına karşı Sigorta Şirketi tarafından hasarın temimat kapsamında olmadığı
yönünden itiraz edilmiştir.
4.2 Gerekçeli Karar
İtiraz Hakem Heyetimiz’ce Hakem Heyeti kararı ve dosya itirazlar kapsamında incelenmiş
olup, İtiraz konusu olmayan hususlar taraflar arasındaki kesinleşmiştir.
Buna göre taraflar arasındaki ihtilaf, rizikonun teminat kapsamında olup olmadığına
ilişkindir. 28.02.201X tarihinde XXX balıkçı barınağı içerisinde iskeleye bağlı halde iken,
bulunduğu yerde tamamen battığı, tekne battığı yerden dalgıç ekibi vasıtasıyla kurtarıldığı,
suyu tahliye edilerek yüzdürüldüğü ve çekek alanında karaya alındığı taraflar arasında
çekişmesizdir.
TTK m. 1409/1 uyarınca sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan
zarardan veya bedelden sorumlu olup, 2. fıkra uyarınca sözleşmede öngörülen rizikolardan
herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığına ilişkin ispat yükü,
sigortacıya aittir. İspat yükünün sigortacı üzerinde olduğuna ilişkin söz konusu prensip,
sigorta ettirenin ihbar yükümlülüklerini iyiniyet kuralları çerçevesinde kullanmış olduğu
durumlarda geçerlidir; aksi halde, ispat yükünün yer değiştireceği kabul edilir. Bu prensipler
ışığı altında ihtilafı incelediğimizde;
Tekne Sigortası Poliçe Genel Şartları "Sigortanın Konusu" başlıklı A3 uyarınca, bu sigorta,
rizikonun gerçekleşmesi sonucu gemi veya diğer deniz ve göl araçlarının yahut bunlara
ilişkin diğer menfaatlerin uğrayacağı ziya ve hasarı, ayrıca teminata dahil edilmişse
sorumluluk tazminatını, yahut bunlarla ilgili masrafları kapsar. Ziya veya hasar yahut
sorumluluk tazminat ile bunlara ilişkin masrafların kapsam ve içeriği, teminata dahil ve
istisna edilen rizikolar, bu poliçeye eklenen özel şartlarla belirlenir." düzenlemesi yer
almaktadır.
Mezkur poliçenin "Enstitü Tekne Klozu 1.11.85" CL.328 klozu hükümlerine göre akdedildiği
ve poliçenin ön sayfasında sigortalı teknenin hızının 17 mil üstü olduğu, poliçenin " ÖZEL
ŞARTLAR" bölümünde; "Sigortalı teknenin azami süratinin 17 mil/saatten daha fazla olduğu
sigortalının beyanından anlaşıldığından Enstitü Klozları 1.11.85 CL.328 klozunun 5. (5.1)
maddesi iptal edilerek, Sürat botu klozları uygulanması meşruttur. " şeklinde özel şarta yer
verildiği görülmektedir. Dolayısıyla, sürat botu klozunun uygulama alanı, Enstitü Klozları
1.11.85 CK 328 klozu 5.(5.1) maddesinin yerine geçmek üzere konulmuş olup, Enstitü Yat
Klozu 1.11.85’ in diğer maddeleri poliçe şartları olarak uygulama alanı bulacaktır.
Hakem kararında, batmanın önceden öngörülemeyen şekilde teknenin kıç tarafında bulunan
deniz suyu tahliye deliğinden giren “deniz suyunun” içeri dolarak sigortalı teknenin
dengesini bozmuş ve batmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Olayda, Başvuru Sahibi,
teknesini barıkçı limanına sokarak bağlamış ve dış etkenlerden korumak amacıyla branda ile
üzerini örtmüş, sigortalıdan beklenen özen borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
Diğer yandan motorun gücü ve teknik özellikleri Sigortacı tarafından bilinerek teminat altına
alınmıştır. Sigortacı’ının “tekne sigorta uzmanlığı” kapsamında esasen motorun ağırlığının,
bu tekne için uygun olup olmadığını bilmesi ve buna ilişkin riskleri değerlendirerek sigorta
poliçe kapsamını ve prim değerlendirmesi yaparak teminat altına alınması gereklidir.
Neticen, ağır olan motor, teknenin kıç tarafını suya batırmış, yağan yağmur ile birlikte
ağırlaşmış ve tahliye deliğinden deniz suyu içeri girerek batmasına sebep vermiştir.
Dolayısla batmaya sebep olan doğrudan etken, teknenin tahliye deliğinden giren deniz
suyudur. Bir başka anlatım ile, yağan yağmur tek başına teknenin batmasına sebebiyet
verecek nitelikte ve yoğunlukta değildir. Aynı barınakta yer alan teknelerin batmadığı dosyaki
bilgi ve fotoğraflardan açıktır. Eğer tahliye deliğinden deniz suyu girmeseydi, batma
olayının da gerçekleşmeyeceği ortadır.
Olay niteliği itibariyle, bir deniz tehlikesidir. Ayrca, mezkur, sigorta poliçesinde “batmanın
tahliye deliğinden giren deniz suyu neticesinde teminat kapsamında olmadığına” ilişkin bir
klozda yer almamaktadır. Teminat dışında bırakılmayan bir klozun, riziko gerçekleştikten
sonra teminat kapsamında olduğunu iddia etmek Medeni Kanunun 2. Maddesi uyarınca
iyiniyet niyet kurallarına ve sigorta hukukun temel prensiplerine aykırılık teşkil eder.
Neticen meydana gelen hasar, temiat kapsamında olup Hakem Heyeti Kararı’nda usul ve
yasaya aykırılık görülmediğinden Sigorta Şirketi’nin itirazının reddine karar verilmemiştir.
5. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı sigorta şirketinin Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararına yönelttiği tüm itirazlar
yerinde bulunmadığından, itirazların REDDİNE,
2. Davalının yapmış olduğu itiraz giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3.Usulü işlemlerin tamamlanması için dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna tevdiine,
Uyuşmazlığın miktarı itibarıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30/12. maddesi uyarınca
kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
***
21/12/2018 Tarih ve 2018/İHK-11386 sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Maluliyet)
1. BAŞVURU KONUSU UYUŞMAZLIK VE İTİRAZ HAKEM HEYETİNE İNTİKALİ
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay ve Talep
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusu, davalı sigorta kuruluşuna Karayolları Zorunlu
Mali Sorumluluk (Trafik) sigorta poliçesi ile sigortalı XXX plakalı aracın 15.01.2015
tarihinde karıştığı trafik kaza sonucu, araçta yolcu olarak bulunan başvuranın yaralanarak
malul kalmasına bağlı geçici iş görmezlik tazminatının poliçe kapsamında davalı sigorta
şirketinden tazminine ilişkindir.
1.2 Başvurunun İtiraz Hakem Heyetine İntikal Etme Süreci
Tahkime yapılan başvuru neticesinde görevlendirilen Uyuşmazlık Hakemi, yaptığı
inceleme neticesinde oluşturmuş olduğu kararın taraflara tebliği sonucu, davalı sigorta
vekili yasal sürede karara itiraz etmiştir. İtiraza konu uyuşmazlık Komisyon tarafından
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrası uyarınca yapılan inceleme
sonucu, itiraz hakkında karar verilmesi için İtiraz Hakem Heyetimize tevdii edilmiş olup,
dosya heyetimize 16.12.2018 tarihinde teslim edilmiştir.
İtiraz dilekçesi içeriği ve dosya kapsamı dikkate alındığında başkaca inceleme ve araştırma
yapılmasına gerek bulunmadığı hususunda Heyetimizce görüş birliğine varılarak karar
oluşturulmuştur.
2. UYUŞMAZLIK HAKEMİNCE VERİLEN KARAR
Uyuşmazlık Hakemi 29.10.2018 tarih ve K.2018/XXXX sayılı kararında özetle;
Tarafların ortaya koydukları maddi ve hukuki veriler, dosyada bulunun sağlık kurulu ve
tazminat raporlarını birlikte değerlendirerek, 15.01.2015 tarihinde meydana gelen
yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında başvuranın 9 ay geçici iş görmezlik dönemi
için sigortalı araç sürücüsünün kusuru dikkate alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun,
hükme dayanak olacak nitelikte açık ve denetime elverişli olduğunu kabul ederek, aktüer
bilirkişi raporu ile belirlenen miktardan %20 oranında kusur indirimi yapmak suretiyle
başvuranın talebinin kısmen kabulüne, 6.976,04 TL geçici iş görmezlik tazminatının
davalı sigorta şirketinden tahsili ile başvurana verilmesine, itirazı kabil olmak üzere karar
vermiştir.
2.1 TARAFIN/TARAFLARIN İTİRAZ GEREKÇELERİ VE TALEPLERİ
Davalı sigorta şirket vekili, itiraz başvuru formuna ekli itiraz dilekçesinde özetle;
> Başvuranın hukuki yararı bulunmaması nedeniyle açmış olduğu davanın bu nedenle
reddi gerektiği,
> Uyuşmazlık konusu kazanın 15.01.2015 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle ileri
sürülen tüm talepler hakkında hak düşümü ve zamanaşımı gerçekleştiğinden esasa
girilmeden usulden reddi gerektiği,
> Başvurana, XX Asliye Ticaret Mahkemesinin XXX E, XXX K ve 14.03.2018 tarihli
dosyada verilen kararında kabul edilen miktar üzerinden ödeme yaptığı ve sorumluluğunun
kalmadığı, başvuranın geçici iş göremezlik tazminatı talebi feri nitelikte olduğundan
huzurdaki başvurunun reddi gerektiği,
> Başvuranın emniyet kemeri takmaması ve koruyucu tertibat kullanmaması, kask
takmaması nedeniyle zararın artmasına neden olduğundan %50 oranında müterafik kusur
indirimi yapılması gerektiği,
> Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat sürekli iş gücü kaybı ve
bu bağlamda tazminat talepleri olup “geçici” zararlar ve buna bağlı talepler teminat
kapsamı dışında olup, Genel Şartların A.5.b. maddesi ile geçici iş göremezlik ve bakıcı
giderleri SGK sorumluluğun da olduğu, Genel Şartların A.6. k. maddesinde belirlenen
zararlardan da sigorta şirketinin sorumlu olmadığı, poliçe kapsamı dışında kaldığını,
dolayısıyla geçici iş göremezlik tazminatı teminat kapsamında olup, SGK sorumluluğunda
olduğundan talebin reddi gerektiği,
> Başvurana SGK’dan herhangi nama altında ödeme yapılıp yapılmadığının ya da ödenek
bağlanıp bağlanmadığının sorulması, SGK ödemesi olması durumunda ödenen tutarın
tazminattan düşülmesi gerektiği,
> Uyuşmazlığa konu kazada ticari taşıma veya ticari herhangi bir faaliyet söz konusu
olmayıp talebin haksız fiilden kaynaklanması sebebiyle avans faiz talep edilmesinin
hukuka aykırı olduğu,
> Başvuran lehine takdir edilen vekalet ücretini Yargıtay kararları ve Sigortacılıkta
Tahkime İlişkin Yönetmeliği 16/13 maddesi uyarınca her iki yan içinde 1/5 oranında karar
verilmesi gerektiğini,
İleri sürerek Uyuşmazlık hakem kararına itiraz etmiştir.
Başvuranın itiraza cevabı
Başvuran vekili, davalı vekilinin Uyuşmazlık Hakemi tarafından verilen karara karşı
yaptığı itirazlara cevap vermemiştir.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın çözümü için 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu,
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali
Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali
Sorumluluk Sigortası Poliçesi ile emsal yargı kararları ve ilgili diğer hukuki mevzuat
dikkate alınmıştır.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR VE HUKUKİ DAYANAK
4.1 Değerlendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 15.01.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında
yaralanarak geçici ve kalıcı malul kalan başvuranın karşılanmayan geçici iş görmezlik
tazminatının ZMSS (trafik) kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsiline ilişkindir.
Başvuru sahibi tarafından açılan davada, Uyuşmazlık Hakemi, dosyada bulunan Adli Tıp
Kurumu tarafından düzenlenen raporda belirlen 9 aylık geçici iş görmezlik süresi dikkate
alarak, resen atadığı bilirkişiden rapor almıştır. Başvuran vekili, dava değerini bilirkişi
raporu ile belirlenen 8.720,05 TL’ye ıslah etmiş, Uyuşmazlık Hakemi, başvuranın hatır
için taşındığı nedeniyle %20 oranında indirim yaparak kalan 6.976,04 TL geçici iş
göremezlik tazminatının kabulüne karar vermiştir.
Taraflar arasında, kazanın oluşu, sürücü kusurları, poliçe süresi içinde olup olmadığı
konularında çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, geçici iş göremezlik tazminatının
poliçe kapsamında olup olmadığı, başvuranın davanın açmasında hukuki yarar bulunup
bulunmadığı, vekalet ücretinin her iki yana da 1/5 oranında olacağına ilişkindir.
Başvuran tarafından XX Asliye Ticaret Mahkemesinin XXX esas sayılı dosyada alınan
raporda, 15.01.2015 tarihinde dava dışı XX’un sevk ve idaresindeki XXXX plakalı
motosiklette yolcu konumunda olduğu sırada XXXX plakalı araçla çarpışması sunucu
yaralanarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 31.07.2017 tarih ve
16454 sayılı raporda %3.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve
iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar
uzayabileceği tespit edilmiştir. XXX Asliye Ticaret Mahkemesi, anılan rapora
dayanılarak aktüer bilirkişiden aldığı rapora istinaden belirlenen sürekli iş göremezlik
tazminatından %20 oranında hatır indirimi yaparak davanın kısmen kabulüne karar
vermiştir. Anılan davada geçici iş göremezlik dava konusu olmadığından bu yönde karar
verilmemiştir.
Başvuran yukarıda yazılı rapora dayanarak Sigorta tahkim Komisyonu nezdinde 9 aylık
geçici işgöremezlik tazminatının tahsili için dava açmıştır. Uyuşmazlık Hakemi, aktüer
bilirkişiden aldığı raporda belirlenen ve başvuran vekilince ıslah edilen miktardan XXX
As. Tic. Mahkemesi kararında olduğu gibi %20 oranında hatır taşıması indirimi yapmak
suretiyle talebin kısmen kabulüne karar vermiştir.
4.2 Gerekçeli karar
Davalı sigorta şirketinin itirazlarının tek tek incelenip değerlendirilmesinde;
Davalı vekilinin hukuki yarar bulunmadığı itirazının irdelenmesinde;
Belirsiz alacak davası HMK’nun 107. maddesi birinci fıkrasında aşağıdaki şekilde
düzenlenmiştir.
“ Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak
belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde,
alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz
alacak davası açabilir.” Kanunun düzenlenme şekli, öğreti ve uygulamada, davacı
tarafından belirlenmesi mümkün olmayan alacak talepleri hakkında belirsiz alacak dava
açılacağı kabul edilmektedir. Eldeki olayda, başvuranın 9 aylık geçici iş göremezlik
zararının hesaplanması konuda uzman bilirkişi raporu ile belirlenebilir. Davadan önce bu
konuda rapor alınması halinde karşı tarafça alınan raporun tek taraflı alındığı ve
genellikle de mahkeme ve tahkim yargılanmasında tek taraflı alınan rapora itibar
edilmemektedir. Bu nedenle, belirsiz alacak davası açılarak, mahkeme/tahkim
aşamasında bilirkişi atanarak alınan raporla nihai alacak belirlenmesi yolu tercih
edilmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1.h. maddesi, “Davacının, dava açmakta hukuki
yararının bulunması” dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Başvuru sahibinin davalı sigorta şirketine başvurusunda usul ve yasaya aykırılık
görülmediği gibi belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunduğunda tereddütte
mahal olmayacak şekilde açık olduğundan, davalı XXX Sigorta A.Ş. vekilinin belirsiz
alacak davası açmasında hukuki yarar yokluğu itirazı yerinde görülmemiştir.
Zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi;
Başvuran, 15.01.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasında kalıcı ve geçici maluliyetini Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 31.07.201X tarih ve XXXX
sayılı raporla öğrenmiştir. 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesi “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” Şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, kaza15.01.2015 tarihinde meydana gelmişse de kesin ve geçici maluliyeti 31.07.2017 tarihinde öğrenmiş, davayı da 15.08.2018 tarihinde yasada öngörülen 2 yıllık sürede açmış olması karşısında, davalının olayda zamanaşımı bulunduğu itirazı yerinde görülmemiştir.
Davadan önce yapılan ödeme ile sorumluluğun sona erdiği itirazının irdelenmesinde;
Davalı sigorta şirketi, başvuran tarafından XXX Asliye Ticaret Mahkemesinde sürekli
maluliyet gideri için açtığı davada 2015/856 E, 2018/215 K. Ve 14.03.2018 tarihli karada
kabul edilen sürekli maluliyet tazminatını icra vasıtasıyla ödemiştir. Davadan önce geçici
işgöremezlikle ilgili herhangi bir ödeme yapılmamış olmakla, ödeme ile sorumluluğun
son bulduğu itirazı da yerinde görülmemiştir.
Müterafik kusur indirimi yapılmaması itirazının irdelenmesinde;
Dosyada, bulunan kaza tespit tutanağında başvuranın XXXX plakalı motosiklette yolcu
olduğu için trafik kaza tespit tutanağında koruyucu tertibat ve kask kullanıp
kullanmadığına dair açıklama bulunmamaktadır. Kaldıki, başvuranın olayda kusursuz
olduğu taraflarında kabulündedir. Bu hususun araştırılması ve delillendirilmesi iddiayı
ileri süren sigorta şirketine aittir. Türk Ticaret Kanunun 1409. maddesi gereği bunu ispat
davalı sigorta şirketi üzerindedir. Sigorta Tahkim yargılamasında 5684 sayılı yasanın
30/16. maddesi gereği dosyaya sunulu evraklar üzerinde karar verileceği öngörülmüş
olup, Uyuşmazlık ve İtiraz hakem Heyetlerinin bu konuda araştırma yapması da
olanaksızdır. Davalı yolcu konumunda olan başvuranın koruyucu tertibat kullanmadığı ve
kask takmadığını somut delillerle ispat edemediğinden bu itirazında yersiz olduğu
kanaatine varılmıştır.
Geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığı itirazın irdelenmesinde;
Genel Şartların, A.5.b) maddesinde, "Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik
kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil
olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun
tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar
tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik
kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına
bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal
Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve
Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci
maddesi hükmü gereğince sona ermiştir." olarak ifade edildiği gibi, sağlık Giderleri
Teminatı'ndan sayılanların ve SGK'ya devredildiği ifade edilenlerin, bizatihi geçici iş
görmezlik zararları değil, bunlara bağlı giderlerin olduğu anlaşılmaktadır.
Genel Şartın bu şekilde yazılmış olmasından, geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin,
SGK'ya devredildiği ve bu nedenle trafik sigortası teminatları haricinde tutulduğu
söylenemeyecektir. Aksi halde "tamamen" de denmekle, kalıcı iş görmezlik tazminatı
taleplerinin de SGK'ya devredildiği ve bu nedenle teminat dışı olduğu sonucu çıkar ki, bu
da sigortanın konusunun ortadan kaldırılmış olması demektir.
Aynı Genel Şartların "Teminat Dışında Kalan Haller" bölümünde de geçici iş görmezlik
zararlarının teminat dışı tutulduğuna ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu bölüm k) maddesinde "Gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi
zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle
yöneltilecek tazminat talepleri," olarak sayılanların, A.5. a) Maddi Zararlar Teminatı:
Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer
kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç
kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta
eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan
esaslara göre yapılır." olarak tanımlanan araç zararlarına ilişkin olduğu anlaşılmakla, bu
istisnaların geçici iş görmezlik zararlarını da kapsadığı söylenemez.
Aynı Genel Şartların, A.3. SİGORTANIN KAPSAMI başlıklı maddesinde "Sigortacı,
poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya
yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı,
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk
çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza
tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür."
olarak, şahsın yaralanmasına bağlı zararlarına 2018 Sayılı Kanuna göre sigortalıya düşen
hukuki sorumluluğun temin edildiği de ifade edilmiş bulunmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu, maddi ve manevi tazminat başlıklı 90. maddesinde, Maddi
tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız
fiillere ilişkin hükümleri uygulanır yönünde düzenleme olup, Borçlar Kanunu b.
Bedensel zarar, MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır denilerek, "3. Çalışma
gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar." sorumluluk kapsamında
sayılmış olmakla, işletenin ve onun sorumluluğunu temin eden sigortacının bu
zararlardan sorumlu olacağı tartışmasızdır. Bu kapsamda, Yargıtay kararlarında da işaret
edildiği gibi, geçici iş görmezlik zararları da çalışma gücünün azalması veya yitirilmesine
bağlı bulunduğundan ve genel şartlarda teminat dışı tutulduğu da belirtilmemiş
olmakla, davacı bu zararları, işletenin hukuki sorumluluğunu temin eden davalı trafik
sigortacısından talep edebilecektir. Bu nedenle davalıların geçici iş göremezlik zararından
sorumlu olmadıkları itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Başvurana SGK’ca ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması itirazının irdelenmesi;
Başvuranın yaralanarak kalıcı ve geçici malul kaldığı olay trafik iş kazasına ilişkin
olmadığından başvurana anılan kurum tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı sürekli
maluliyet nedeniyle XXX Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/XXX esas sayılı dosyada
savunma olarak ileri sürülmemiştir. Davalı bu savunmasını somut kanıtlarla ispatlamak
zorunda olup soyut beyanlarla yetinmiş olduğu anlaşılmakla itiraz yerinde görülmemiştir.
Faiz türüne yönelik itirazın incelenmesinde;
Kazaya karışan ve başvuranın yolcu olarak bulunduğu XXX motosiklet ticari olmadığı,
Uyuşmazlık Hakemi tarafından kabul edilen miktar üzerinden yasal faiz yürütülmesine
karar vermiş olması nedeniyle davalının bu itirazı irdelenmemiştir.
Davalı vekilinin, vekalet ücretine ilişkin itirazının irdelenmesinde;
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16/13. madde hükmünde "Tarafların avukat ile
temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için
de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için
hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü yer almaktadır.
Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. maddesinde, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde,
aleyhe hükmolunacak vekalet ücretinin Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen
vekalet ücretinin beşte biri olduğu öngörülmüş olmasına rağmen; Sigortacılıkta Tahkime
İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesinde ise taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet
ücretinin her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye
mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olduğu ifade
edilmiş olduğundan yönetmeliğin söz konusu hükmü, Sigortacılık Kanunu'nun m. 30/17
hükmünün kapsamını genişletmek suretiyle ona aykırı nitelikte bir düzenleme
içermektedir.
Anayasa'nın 124. maddesinde, "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi
görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve
bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." düzenlemesi
öngörülmüştür.
Bu bakımdan, normlar hiyerarşisinde daha alt sırada yer alan yönetmeliklerin kanuna
aykırı nitelikte hükümler öngörmeleri mümkün değildir. Bu bakımdan, kanuna aykırı
nitelikte yönetmelik hükmünün ihmal edilmesi ve bu şekilde hukuki değer yüklenmemesi
suretiyle, kanun hükmünün uygulanması zorunludur.
1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 169.maddesi 1.fıkrasına göre; Yargı mercilerince
karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az
ve üç katından fazla olamaz. Avukatlık ücreti konusundaki Kanun hükmü sarih ve
Hakem Heyetini bağlayıcıdır. Hakem heyeti; yargılama gideri olarak vekalet ücreti takdir
ettiğinde; asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapmak zorundadır. Meğerki Kanunen
farklı bir düzenleme olsun.
1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 168. maddesinde; avukatlık resmi ücret tarifesinin
hazırlanması konusu kapsamlı olarak düzenlenmiş ve bu konuda Türkiye Barolar Birliği
yetkili kılınmıştır. Şu hale göre ve prensip olarak; avukatlık ücretinin uygulanması
gereken tüm mercilerde resmi ücret belirleme yetkisi münhasıran Türkiye Barolar
Birliğine aittir. Bu Kanundan kaynaklanan bir yetki ve görevdir. Nitekim Türkiye Barolar
Birliği her yıl Resmi Gazetede yayınlanan ücret tarifeleri ile; mahkemelerde, hakem
nezdinde, tüketici hakem heyetlerinde uygulanacak ücretleri belirlemektedir. Hükme
göre; başvuran vekili lehine tarifenin 3. kısmına göre tam vekalet ücreti takdiri
gerekmektedir.
Avukatlık ücret tarifesi ve dolayısıyla resmi ücretleri belirleme yetkisi Türkiye Barolar
Birliğine ait olmakla beraber, yasama organı Kanun ile Tarifenin içeriğine müdahale
edebilir, tarifenin ilgili kısmını Kanun ile tanzim edebilir. Nitekim; yasama organı bu
yetkisini bir kaç kez kullanmıştır. 5904 Sayılı Kanunla, 1136 sayılı Kanunun 168.
maddesine mali davalarda vekalet ücreti ile ilgili hüküm ilave edilmiş, 6502 Sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 70. maddesinin 1. ve 6. bentlerinde ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17 maddesinde vekalet ücreti ile ilgili düzenleme
yapılmıştır.
Bu Kanuni düzenlemeler esas olarak Türkiye Barolar Birliğinin 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu’nun 168. maddesinde yasal dayanağını bulan avukatlık ücreti belirleme yetkisini
kaldırmamakta ancak, tarife tanzim edilirken uyulması gereken kanuni ücret belirleme
kriterleri getirilmektedir. Nihai olarak; tüm mercilerin uyması gereken vekalet
ücretlerinin yer aldığı norm metin; TBB tarafından yayınlanan resmi tarife olmaktadır.
Kanuni bir düzenleme olmadıkça; Tarifeye mugayir uygulama yapılamaz.
Heyette yer alan Fatma Dilek Özer, her ne kadar vekalet ücretine ilişkin Sigortacılık
Kanunu'nda öngörülen düzenlemenin davanın her iki taraf için de uygulanması gerektiği
görüşündeyse de maktu ücretin altına düşülmemesi gerektiği görüşüyle Karara iştirak
etmiştir.
5. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1. Uyuşmazlık Hakeminin XXX tarih ve K.XXX sayılı kararına, davalı XXX
Sigorta vekili tarafından yapılan tüm itirazların REDDİNE,
2. İtiraz eden sigorta tarafından yapılan itiraz başvuru ücretinin üzerinde bırakılmasına,
3. Usuli işlemlerin tamamlanması için dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna tevdiine,
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 30. maddesinin 12. fıkrası uyarınca, miktar itibariyle
kesin olmak üzere oybirliğiyle kara verilmiştir 21.12.2018
***
19.12.2018 Tarih ve 2018/İHK-11249 Sayılı İtiraz Hakem Heyeti Kararı(Maluliyet)
1. BAŞVURUYA KONU UYUŞMAZLIK VE İTİRAZ HAKEM HEYETİNE İNTİKALİ
1.1 Uyuşmazlık Konusu Olay
Başvuran vekili,, 17.05.2016 tarihinde XXXX plakalı araç ile XXXX plakalı aracın çift
taraflı karıştığı yaralanmalı trafik kazasında XXXX plakalı araçta yolcu konumunda bulunan
başvuranın yaralanarak malul kaldığını, sigorta şirketi tarafından maluliyet tazminatının
eksik ödendiğini ileri sürerek : eksik ödenen maluliyet tazminatının sigorta şirketinden tahsili
istemi ile Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmuş; Sigorta Hakemi Kararı ile başvurunun
usulden reddine karar verilmiş; başvuran vekilinin Sigorta Hakemi Kararına itirazı üzerine,
uyuşmazlık , İtiraz Hakem Heyeti’ne gelmiştir.
1.2 Dosyanın İtiraz Hakem Heyetine İntikal Etme Süreci
Dosya heyetimize 30.10.2018 günü teslim edilmiştir.
İtiraz yetkilisi tarafından düzenlenen raporun incelenmesinden: itirazın usulüne uygun ve
süresinde yapıldığı anlaşılmış, heyetimizce yapılan ön incelemede: itiraz incelemesinin dosya
üzerinde yapılmasının uygun olacağı kanaatine varılmış; itiraz incelemesi dosya üzerinde
yapılmış ve karar verilmiştir.
İtiraz incelemesi sırasında taraflardan ek bilgi ve belge istenmemiştir.
2. SİGORTA HAKEMİ VEYA HAKEM HEYETİNCE VERİLEN HÜKÜM
İtiraz edilen Hakem Heyeti Kararı ile,
“Başvuru sahibinin talebinin usulden reddine,
Başvuru sahibinin katlanmış olduğu yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına”
Karar verilmiştir.
2.1 TARAFIN/TARAFLARIN İTİRAZ GEREKÇELERİ VE TALEPLERİ
İtiraz eden başvuran vekili itiraz dilekçesinde özetle;
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında
yönetmeliğe göre rapor düzenlenmesi gerektiğinin 02.08.20XX tarihinde ZMMS Genel
Şartlarında yapılan değişiklikle düzenlendiğini,
Bu değişikliğin geriye doğru uygulanmasının mümkün olmadığını, sunulan raporun uygun
olduğunu,
Bakiye tazminat hesaplaması yaptırılması gerektiğini,
Yargılama giderlerinin başvurana yükletilmesinin hatalı olduğunu,
Sigorta şirketine 436,-TL vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesinin hatalı olduğunu,
İleri sürerek: itirazların kabulü ile itirazlar doğrultusunda kararın bozulmasını, talep etmiştir.
Sigorta Şirketi başvuranın itirazlarına karşı cevap vermemiştir.
3. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER
Uyuşmazlığın ve itirazın çözümünde:
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk
Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği, Sigortacılıkta Tahkime
İlişkin Yönetmelik, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel
Şartları ve Sigorta Poliçesi hükümleri, Yargıtay İçtihatları değerlendirilmiştir.
4. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR
Başvuru ile ZMMS poliçesi kapsamında bakiye maluliyet tazminatı istenmiştir.
Kaza tutanağı ve dosya kapsamına göre, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu kabul edilmiş
olduğu;
XXX Üniversitesi Rektörlüğü Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Anabilim
Dalı Başkanlığının 05.05.20XX günlü Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranının % 12,1 olarak
tespit edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık Hakemi tarafından, özetle, 26.04 201 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa
ile KTK da yapılan değişiklikle, ZMMS poliçeleri kapsamında tazminat istemlerinin bu
kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi
olduğu, 02.08.2016 tarihinde ZMMS Genel Şartlarında yapılan değişiklikle sakatlık
raporlarının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu
Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiği, başvuran vekili
tarafından bu nitelikte bir rapor sunulmadığı, bu hususun dava şartı olduğu, dava şartı
eksikliğinin resen gözetilmesi gerektiği, gerekçesi ile ; yukarıda belirtildiği üzere,
başvurunun usulden reddine karar vermiştir.
Başvuran vekili tarafından dosyaya sunulan XXX Tıp Bilimleri ABD tarafından düzenlenen
05.05.2018 Adli Kurul Raporu : Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı
Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir.
Somut olayda poliçe düzenleme tarihi 06.05.2016 , kaza tarihi 17.05. 2016 dır. Buna göre
ZMMS Genel Şartlarında 02.08.2018 tarihinde yapılan değişiklikle sakatlık raporlarının
Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları
Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmesi zorunluluğu olayımıza uygulanamaz
ise de :
Yargıtay’ın kararlılık kazanan içtihatlarına göre :
“Maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık
İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 1.9.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte
Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 1.9.2013 tarihinden sonra ise
Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'ne uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut
olayda Tepecik EAH den davacının % 16 maluliyetine ilişkin rapor kaza tarihi itibarı ile
yürürlükte olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliğine uygun değildir. Bu durumda Hakem Heyetince yapılacak iş, Adli Tıp Kurumu
3. İhtisas Kurulundan, Adli Tıp Şube Müdürlüklerinden veya Üniversitelerin Adli Tıp
kürsülerinden olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü
Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun bir rapor alınarak sonucuna göre aktüerya
uzmanından ek rapor alınarak karar verilmesi gerekmekte olup kararın bu nedenle
bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir..”
( Yg. 17. HD 17.05.2018 , 2015/15177 E. , 2018/5200 K. )
Başvuran vekili tarafından sunulan Başvuran vekili tarafından dosyaya sunulan XXXX Tıp
Bilimleri ABD tarafından düzenlenen 05.05.2018 Adli Kurul Raporu , yukarıda belirtildiği
üzere : Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri
Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir.
Kaza tarihine göre , eldeki uyuşmazlığın çözümü için sakatlık raporunun Maluliyet Tespiti
İşlemleri Yönetmeliği'ne uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Dolayısı ile, başvuran vekili tarafından Yargıtay uygulama ve kararlarına uygun bir biçimde,
kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş bir rapor
sunulmamıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için Yargıtay kararlarına uygun olarak ve kaza tarihinde yürürlükte
olan Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen sakatlık raporunun sunulması başvuran
vekilinin yükümlülüğündedir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 30/15. Maddesine göre :
“Hakemler, sadece kendilerine verilen evrak üzerinden karar verir.”
Bu bakımdan, gerekçesi , rapor düzenlenmesinde uygulanacak yönetmelik yönünden farklı
olsa da : başvurunun dava şartı eksikliği nedeni ile usulden reddedilmiş olması sonucu itibarı
ile doğrudur.
Bu nedenle, itiraz yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Başvurunun usulden reddi nedeni ile başvuran tarafından karşılanan yargılama giderlerinin
başvuran üzerinde bırakılmasında bir yanlışlık bulunmadığından; başvuran vekilinin bu
konuya ilişkin itirazı da yerinde görülmemiştir.
Yine, başvuran vekili , sigorta şirketi lehine 436, TL avukatlık ücretine hükmedilmesinin
yanlış olduğunu itiraz sebebi olarak ileri sürmüş ise de : itiraz edilen kararda sigorta şirketi
lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiş olduğundan bu itirazın konusu yoktur.
5. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle:
İtirazın REDDİNE,
1. İtiraz eden tarafından karşılanan itiraz başvuru giderinin itiraz eden üzerinde
bırakılmasına,
2. Dosyanın usulü işlemlerin tamamlanması için Sigorta Tahkim Komisyonu’na
teslimine,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. Maddesi uyarınca ve miktar itibarı ile kesin
olarak ve oybirliği ile karar verildi. 19.12.2018
***
top related