romen folklorunda romenler ve osmanlilar dr. cornelia calın bodea
Post on 04-Apr-2018
230 Views
Preview:
TRANSCRIPT
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 1/9
ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER
VE OSMANLILAR
Dr. Cornelia Calın BODEA
Dr. Cornelia Calın BODEA tarafından kaleme alınan Romen Folklorunda Romenler ve
Osmanlılar adlı kitap, Araştırma Merkezimize yazar tarafından hediye edilmiştir. Kitapta Bodea’nın
yapmış olduğu Türkçe ve İngilizce özetlemeyi, kitabın geneli hakkında bilgi vermesi açısından aynen
yayımlıyoruz.
ÖZET
Doktora tezimiz olan bu kitap, on bir yıl süren Romen ve Türk filoloji araştırmaları alanındakiçabalarımızdan ortaya çıktı. Bu çabalarımız, Romen ve Güney-Doğu Avrupa folklorunun tetkik
edilmesi ile devam etti (mukayese açısından çalışıp Romen-Türk alanına özel bir dikkat göstererek).
İncelememiz, kitaplık ve müellif katkısını ihtiva etmeyen gerçek folklor kaynaklarına (sözlü
kaynaklara) dayanmaktadır. Köy ve kasabalarda derlenen folklor edebiyatı metinlerinden söz
ediyoruz. Bu metinler, ya teyp bandına kaydedildi, ya Romanya, Millî Folklor Arşivi'nde muhafaza
edilen el yazmalarında yazıldı ya da uzmanlık eserleri, antoloji ve tipoloji ciltleri ile folklor dergilerinde
yayınlandı.
Sözlü kaynakları gerçek tarih çerçevesine sokabilmek için kaynaklarımızdan aldığımız bilgilerindiğer folklor kaynakları ve gerçek tarih kaynaklarından aldığımız bilgiler ile destekledik. Demek,
mukayese metodunu kullandık. Böylece, konumuzu ilimler arası bir şekilde araştırdık. İddia edebiliriz
ki, bu eserimiz üç ilim, arasındaki hudutta bulunuyor (folklor, etnografya ve tarih). Her ilmî eserde
mevcut olmaları mecburî, olan bazı unsurları bu kitabımızın içerisine almak istedik ve bunu
başardığımızı umut ediyoruz. Bu mecburî unsurlara göre, bir îlmî eser şunları ihtiva etmek zorundadır:
- şimdiye kadar yapılan araştırmaların seviyesini göstermek;
- kullanılan metotlar ve aletlerini belirtmek;
- alanındaki tahlile devam edip yeni katkılarda bulunmak;
- kullanılan metotlar ve de elde edilen sonuçların doğru olduklarını ispat etmek.
Kitabımızda, çoktan beri kabul edilen şu ilmî gerçeklere dayandık (ki bir bilimsel araştırma için
kaçınılmazdır):
- halkın hatırası genellikle 150-200 yıl sürmektedir,
ama bazen daha az zaman da devam edebilmektedir (binalar, diğer inşaatlar ve yer adlarınabağlı dursa);
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 2/9
- tarih eyleminin değeri, sosyal ve kültürel sonuçlar ile anlamlarına bağlıdır;
- her folklor topluluğu, kendisine lâzım olan şahsiyetleri yaratmaktadır, demek ki önemli olan,
tarih değil, o topluluğu duygulandıran tarih eylemidir;
- hiç bir hikâyevî folklor ürünü, hakikî bir temeli (somut vaka) yoksa, ortaya çıkmaz.
Eserimizin aşağıda sunacağımız üç bölümü vardır. Giriş Bölümü'nde, tarihçilik ve metodoloji
teoritik meseleleri tahlil edilmektedir. Kezâ, konumuzu araştırma seviyesi ve kullanılan kaynaklar
sunulmaktadır. Nihayet, bazı terminoloji mülâhazaları yapılmaktadır.
Şimdiki modem ilmî araştırmalarda, ilimler arası şekilde çalışmak mecburîdir. Konu tektir ve
insanî bilmek imkânı sınırlıdır. Bu, iyi bilinen bir gerçektir. Bundan dolayı, biz de ilimler arası şekilde
araştırmanın mecburî olduğunu zannetmekteyiz. Bazen, bir ilmin iç zorlukları çözülmez gibi
görünüyorlar. O zaman, ilimler arası şekilde yapılan bir araştırma gerçekten faydalı oluyor. Çünkü,
böylece, o zorluklar kolaylıkla çözülüp sonuçların doğruluğu artıyor. Yukarda yazdıklarımızı ispatlamak
için ilimler arası bir tahlil konusu olarak Marcu şi Gerul (Marcu ve Ayaz) adlı baladı seçtik. Bu balad,
Türkler (Osmanlı Türkleri) hakkındaki en eski Romen baladlarından birisidir. Romen folklor ilminde, bu
baladdan ötürü iki mühim ekol ortaya çıktı ("mitoloji ekolü" ve "tarih ekolü".)
Biz, şu varsayımı kullandık. Bu balad, 1498 senesinde Lehistan'da vuku bulan ve Polonyalı
folklorunda belirtilmeyen bir tarih olayından dolayı yaratıldı. Kezâ, biz de sanıyoruz ki, hikâyevî bir
folklor ürününde onu yaratan topluluğu duygulandıran mutlaka hakikî bir temel var (bu durumda,
Romen topluluğunu kastediyoruz). Böylece, bu baladın temeli olarak gerçek bir tarih olayı bulduk.
1485 yılındaki Câtlâbuga (Güney Boğdan'da) meydan muharebesinden bahsediyoruz. Bu meydanmuharebesinde, Boğdan Prensi olan Ştefan cel Mare (Koca İstefan), Malkoçoğlu Ali Bey tarafından
komutanlık edilen Osmanlı ordusunu yendi.
Elbette, "doğa kuvvetlerinin düşmanlara karşı mücadelesi" adlı evrensel hikâyevî unsur da var
bu baladda. Romen folklorunda, bu unsur "ayazın Türklere karşı mücadelesi" olarak adlandırılıyor.
Ama, bu unsurun büyük şiddeti, yalnızca hakikî temeli olan Romen arazisinde vuku bulan yukarıda
belirttiğimiz gerçek tarih olayı vakıasıyla izah edilebiliyor.
Varsayımımızı desteklemek için şu ilâveli ispatları sunuyoruz:
- Malkoç adını alan köy, tepe ve göl adları (ki kuzey Dobruca'da Tuna nehri ağızları yakının da
bulunuyor);
-"Gerul lui Malcoci" (Malkoç'un ayazı) deyiminin tüm Romen arazisinde bulunması, ama
Lehistan'da hiç bulunmaması (bu deyim, çok sert bir ayaz hakkında kullanılıyor).
İkinci Bölüm'de, Romenler ile Osmanlı Türkleri ve Osmanlı döneminden önceki Türkler
arasındaki ilişkiler, manzume hikâyevî folklor kategorileri bakımından tahlil edilmektedir. Bu folklor
kategorileri şunlardır: Kahramanlık hikâyevî şarkısı; aile baladı ve konusu tarihsel olan hikâyevî şarkı
("tarih şarkı"). Bunlardan hemen hemen mitolojik olan şu çeşit ilişkiler ortaya çıkmaktadır:
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 3/9
- cesur düşmana karşı saygı (esarete düşen savaşçıya hayat ve hürriyet hediye edilmektedir);
- cesaret için ödül (kaliraman, "kadı kızı" ya da hatta "Türk İmparatoru’nun kızı" ile
evlenmektedir);
- yenilmiş olan kahramanın, namus, dürüstlük ve çalışkanlık sıfatlarının takdir edilmesi;
- kaçırılma ya da aldatılmadan çıkmamış olan evlilik ve akrabalık ilişkileri;
- iki ayrı din arasında vasıtasız yükleştirme (Constantin Brâncoveanu);
- millî kurtuluş mücadeleleri (Tudor Vladimirescu);
- millî hürriyet ve bağımsızlık için mücadeleler (1877-1878 yıllarındaki Romanya Bağımsızlık
Harbi).
Üçüncü Bölüm, Romenler ile Osmanlı Türkleri ve Osmanlı döneminden önceki Türkler
arasındaki münâsebetleri Romen halk nesri açısından incelemektedir.
İlk önce tarih efsane ve hikâyeleri ile uğraşacağız. Bunlarda şu tür ilişkileri bulabilmekteyiz:
- Romen Prenslikleri ile Osmanlı İmparatorluğu, arasındaki ilişkiler (Cuza Vodâ = Romanya' nın
ilk prensi olan A.İ. Cuza);
- Romenler ile Osmanlılar arasındaki savaşlar (Vlad Tepeş = Kazıklı Voyvoda; Romanya kralı
Carol I).
Sözlü hikâyevî halk edebiyatında, Romen-Türk ilişkileri hakkındaki tarih olaylarının muhafaza ve
kaydolunması çok mühimdir. Halktan gelen folklor yaratıcısı, o dönemde mevcut olup kendine
mahsus bir şekilde tarih vakasını değerlendirmektedir.
Üç tarih şahsiyeti olan Vlad Tepeş, Alexandru Ioan Cuza ve kral Carol I olağanüstü bir tarzda
sunulmaktadırlar. Hususiyet ve vasıfları mübalağa edilmektedir. Ama tarihi olayların gerçek temeli
muhafaza edilmektedir.
1456-1462 yıllarında Eflâk Prensi olan Vlad Tepeş, Romen sözlü hikâyevî halk edebiyatında,
dürüst, sert ve bilge bir prens olarak tarif edilmektedir. Vlad Tepeş ile Osmanlılar arasındaki
münâsebetlere gelince, halkımız, cesur, meziyetli, vatansever ve her zaman Eflâk'ın hürriyetini
savunan bir prensin hatırasını muhafaza etti. Kazığa sokma, korkunç bir ceza idi. Hırsızlar, katiller ve
Eflâk'a giren düşmanlara verilmekteydi bu ceza. Eflâk Prensi’nin Sarayı'ndaki protokole saygı
göstermeyen Osmanlı elçileri de kazığa sokuldular. Bu ilginç bir olaydır. "Bazen (Vlad Tepeş) Türkleri
yeniyordu. Bazen de Argeş Dağları’na saklanıyordu. Orada gizli bir kalesi vardı". Hikâyeler, bu masal
bölgesinden başlamaktadır (Poienari Kalesi).
Eflâk'ı Boğdan ile birleştiren Alexandru Ioan Cuza (1859-1866). İstanbul'daki Padişah Sarayı'nda
"sevinç ve hürmet ile" kabul edilmektedir. "Zekâ ve güzelliği ile" herkesi hayrete düşürdü. Bizim
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 4/9
prensimiz, Padişah Sarayı'na meziyetli ve dik olarak, kılıcı zıngırdayarak tam bir masal kahramanı gibi
girdi. Ülkemiz için büyük haklar elde edip Türk ülkesinde çoktan beri köle olarak yaşayan tüm
Romenleri serbest bıraktırdı."
Romanya kralı olan Carol I (1886-1914) da bilge ve cesurdur. "Dünya'nın tüm imparatorları",
O'nun öğütlerini dikkate almalıdırlar. "Moskov İmparatoru", Plevne'yi sadece Prens Carol olan başka
bir kahramanın mucizeli yardımı ile zaptedebilmektedir. Prens Carol'un kumandası altında, Romen
ordusu kahramanca savaşmaktadır. Ordumuzun bu davranışı, adalet ve de millî bağımsızlık
arzusundan ortaya çıkmaktadır. Bu arzular ve duygular Plevne, Smârdan ve Grivita meydan
muharebeleri vesilesiyle şiddetlenmektedir. Halktan gelen hikâyeci, Romanya'nın bağımsızlığının elde
edilmesinden sonra ülkemizde hüküm süren sakinlik ve emniyet durumunu fark edip kendisine
belâgatlı olarak şöyle soru sormaktadır: "Carol'a niçin minnettar olmayayım? Şimdi beni hiç kimse
rahatsız etmiyor. Artık beni hiç kimse kamçılamıyor. Şimdi, avlumda bir para sandığı ile beraber
yatıyorum ama evvelki zamanlarda annem heybesini alıp bataklığa giderek orada yatıyordu... Oradaki
kurtların yanında istirahat ediyordu..."
Bundan sonra, Romen coğrafya efsanelerinde sunulan Romen-Türk ilişkileriyle uğraşacağız.
Türkler ve Tatarlar Romen arazisinde vesfedici ve kurucudurlar. Bu çeşit efsaneler şunlardır:
- Babadağı kasabasının kuruluşunun efsanesi (bu hikâyevî konunun tahlilinin temeli, birkaç yıl
süresinde oradaki Türkler ve Romenler yanında yaptığımız araştırmalar sonucu olarak tarihsel ve
yerel bilgilerden oluşturulmaktadır);
- Techirghiol (Tekirgölü) ve Lebâda göllerinin efsaneleri;
- Mamaia plajinn efsanesi;
- diğer Romen köy ve kasabalarının efsaneleri.
Kezâ, şu coğrafya efsanelerinde başka iki önemli unsur göze çarpmaktadır:
- Tatar ve Osmanlı istilâlarına karşı savunma metotları;
- "gorgan" adlı küçük tepeler (Tuna nehri boyunca bulunan Müslüman cenaze abideleri;
gözetleme ve düşmanın gelişini işaret yerleri; Tatarların definelerinin bulunduğu yerler; "definelerinateşi").
Mitoloji efsanelerimizde, Türkler ve Tatarlar mitolojik halklardır ("Devler" ve "İnsan yiyen
devler"). Onlar, "kötüleri imha etmek için Tanri tarafından gönderildiler". Romenler, "Devler"in
dostları idiler.
Ayrıca, bu tür efsanelerde, Marcoş Paşa isimli efsanevî kahramanı bulabilmekteyiz, Alexandru
Macedon (Makedonyalı Büyük İskender) gibi Marcoş Paşa kendi kaderiyle savaşan bir halk kahramanı
olmaktadır. Bu iki kahraman, Romen halkının savaşçı kahramanları olmaktadır.
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 5/9
Sözlü hikâyevî geleneği ahlâk örneği kaynağı olarak kabul ettik. Böylece, Tuna nehri
bölgesindeki Romen ve Türk olan hikâyevî kahramanın vasıflarını âdet kahraman ve uygarlaştırıcı
kahraman bakımından anlayıp sunduk.
Koyun Baba adlı efsanevi kahramanın mevcudiyeti de Dobruca’daki Romen folklorunda yaygın
bir unsurdur, Koyun Baba’nın şahsiyeti, Babadağı kasabasını tesis eden ve gerçek bir tarih şahsiyeti
olan Sarı Saltuk isimli kişiye bağlı idi. Ama, Koyun Baba’nın hususi sıfatları vardır. Doğaüstü ve basiretli
bir insandır. O, Sarı Saltuk’un mezarını keşfetmektedir. Bundan dolayı, Koyun Baba aziz oldu. Romen
halk geleneğinde bir tarih şahsiyetinin defnedildiği yer kutsal değildir. Fakat o yeri keşfeden insan
kutsaldır. Çünkü bu insan, yerel ahali tarafından verilen doğaüstü sıfatlar ve de kutsallık ile temasa
girmesi vasıtasıyla özel (kutsallık) sıfatlar elde etti. Koyun Baba aziz oldu. Mezari ise kutsal bir yer
oldu.
Sonuç olarak, iddia edebiliriz ki, Tuna nehri bölgesindeki gelenek, Romen Prenslikleri ile
Osmanlı İmparatorluğu arasındaki hudut bölgesine has bir folkloru doğurdu. Bu folklorda, Romenler
ile Türkler arasındaki ilişkiler, sadece zulmedilenler ile zulmedenler arasında değil, isyancılar ile geçici
işgalciler arasında da gelişti. İki taraf, birbiriyle savaştılar. Ama, aynı zamanda, birbirine saygı
gösterdiler. Bundan fazla iddia edebiliriz ki, Dobruca'da müşterek bir Romen-Türk kültür türü
yaratıldı. Bu kültür türüne şimdi "Karadeniz Kültürü" derler. Bu mülâhazalar, Romen halkı bakımından
tasdik edildi.
Kitabımızın tüm muhtevası, Romen halkına mahsus hoşgörüyü göstermektedir. Romen halkı
hoşgörülü idi. Mademki halkımızın bu sıfatı, hayatta kalmak, doğmak, yeniden doğmak, inşa etmek ve
muzaffer olmak için bir şart idi, onu Romenlerin büyük bir değeri olarak muhafaza etmeliyiz. Umarız,
gelecekte, Romen tarih ve manevî hayatı üzerine Türk halkının içerisi ve bakımından gelen biraraştırma yapılacak. Böyle bir araştırma, elbette, fikirlerimizi ya tasdik edecek ya da tasdik
etmeyecektir. Zannediyoruz ki, eserimizde de ifade ettiğimiz görüş noktamız, folklor ilminde bir
yenilik temsil ediyor. Bu görüş noktamız muvakkattır ve her zaman pekiştirilebilir.
SUMMARY
The paper is the fruit of eleven years of specialization in Romanian and Turkish Philology,
continued with the comparative study of Romanian and South-East European folklore, particularly
the Romanian-Turkish fıeld.
Our approach is based upon documents of authentic folklore (oral sources), which exclude the
scholarly and the author creations, meaning we use the literary folk texts from genuine collections,
recorded on types or noted in manuscripts from the National Folklore Archive or published in folk
papers, reviews, anthologies and typologies.
We use an interdisciplinary approach by comparing the data from our researches and the
others' with the historical one in order to fıx the "oral sources" in the real historical context.
Therefore our paper is on the border of three fields: the folklore, the ethnography and the history.
We aimed and we think that we succeded to respect certain obligatory scientific levels, so that:
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 6/9
- to be known the level of up to date investigations,
- to be defined the working ways and methods,
- the analysis in the field to be continued, with new contributions,
- the efficiency of the method and it results to be demonstrated.
In our demonstration we kept in mind certain constants, proved as scientifical truths,
indispensable to an objective analyse of research:
- the duration of the folk memory, which is between 150 and 200 years but it could be longer
when conected to buildings, toponymy;
- the historical fact has value, with social-cultural results and significances;
- every folk community creates itself its own needed personalities therefore the historical fact
which impresses the community is valuable not the historical event itself;
- no narrative folk product can be born in the absence of a real support: the concrete event.
The paper was structured in three main parts, as following: the Introductory Chapter where
the historiography and methodology theoretical issues, the stage of the study of the problem and the
sources are presented and there are some terminological appreciations too.
In the modern research the interdisciplinarity is a must. It is well-known that the object is
unique and the possibility of the human knowledge is limited therefore we thought that the
interdisciplinary approach becomes an imperative of the knowledge; the interdisciplinary approach is
efficient when the inside difficulties of a field, impossible to be solved after a time, becomes easy to
solve and the degree of the certainty of the conclusions increases. In order to prove what we have
just told we chose as an object of interdisciplinary analyse a ballad, "Marcu and the Frost", thought
to be one of the oldest Romanian old songs about Turks (Ottomans), which generated in Romanian
folk researches the appearance of a two important schools: "the mytologisant school" and "the
historisant school".
Starting with this hypothesis that this ballad could be generated by a historical event which
occured in 1498 in Poland, which was not recorded in Polish folklore, as well as that an narrative
product cannot take place in the absence of a real fact, able to impress the community which created
it -in our case, the Romanian community- we identifıed another real event, the battle from
Câtlâbuga, in the South of Moldavia, at Danube, where Stephen the Great defeated the army of
Mahocioglu Ali Bey, in 1485.
Though the ballad could have an universal narrative nucleus, with us it materialized as the
theme of "the fight of the Frost against the Turks", but it ocurred only because of its real support: the
event itself.
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 7/9
To support our assumption we have historical evidences, local toponymy, the names of
settlements and geographical places (hulls and lakes) by the name Malcoci, at Danube, in Dobrodgea,
as well as the saying "the frost of Malcoci" to indicate a severe frost, found all over our country but
unknown at Poles.
In the second chapter the relationships between Romanians and Preottomans and Ottomans
from the prospective of the narrative folk categories: the heroic epic songs, the family ballad and the
narrative song with historic theme are analized, devolving the following types of mythizated
relations:
- the respect toward the brave enemy: the life and liberty are given to the prisoner fighter;
- the reward for bravery: the hero marries the "daughter of the cadiu" or even "of the Turkish
emperor";
- the qualities of honesty, rightness and diligence of the defeated hero are recognized;
- the kinship, when not the result of rape or hoax;
- the direct confrontation between two different faiths (Constantin Brâncoveanu);
-the fights for national independence (Tudor Vladimirescu);
- the fights for independence (The Independence War, 1877-1878).
The third chapter refers to the relationships between the Romanians and Preottomans and
Ottomans as they appear in folk prose:
-in the historical legends (and narrations);
-the relations with The Door: Cuza Vodâ;
-the fıghts with the Ottomans: Vlad Tepeş (Vlad the Splinterer) and Carol the First.
It is significant that the narrative oral literature preserves and registeres the historic events
related with the Turks. The folk creator is present in his time and registeres in his own way the
historical moment.
The three historical personalities, Vlad Tepeş, Alexandru Ioan Cuza and the king Carol the First
are presented fabulously, an oversizeness of their features and qualities appears but made
respectfully to their actions.
Vlad Tepeş is thought a fair, harsh and wise ruler: relaxed with the Ottomans it is preserved
the memory of a brave, dignifed and patriot ruler, unshakeable in his creed to protect the liberty of
the Romanian Country. The staking was a frightful punishment enforced to the evildoers and to the
enemies who invaded our country; it seems interesting too, the episode of the punishment of the
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 8/9
Ottomanic messengers who did not respect the etiquette of the Wallachian court. "Sometimes he
defeated the Turks, other times he took shelter in Argeş Mountains, where he had a hidden fortress".
The narratives begin from this tale space: Poienari fortress.
Alexandru Ioan Cuza, "the Ruler of the Union" is received at the Ottoman Court with “joy and
honour"; he amazed the whole world with his "inteligence and beauty": "Our Ruler went straight,
with his chin up, with his sword rattling, to the palace, tike a Prince Charming". "He brought great
rights to our country and he set free all Romanians, who, for quite a long time slaved in Turkish
country".
Carol the First is, too, wise and brave, and "all the emperors of the world" have to respect his
advice. The "Russian emperor" cannot "overrun Plevna" but for the miraculous help given by other
hero, the Prince Carol. Under the command of the Prince Carol, the Romanian army fight bravely, led
by the spirit of justice and by the wish to win the national independence, feelings increased in the
battles from Plevna, Smârdan and Grivita. The narrator notices the peace and safety existing in the
country, after the independence was conquered and, rhetorically, asks himself: "Why not be thankful
to Carol? Nobody is troubling me, nobody is scourging me. Now, I sleep with my treasury on my
porch... but then, my mother took the wallets... and went to the weeds and slept in the swamps...
That was her rest: with the wolves..."
- in the geographical legends: the Turks and the Tartars are discoverers and founders on
Romanian land;
- the legend of the setting up Babadag; the analysis of the narrative subject is based upon
historical and field data, older and never, obtained by personal researches at the Turks and theRomanians from this locality, during many years;
- the legend of Techirghiol and Lebâda lakes; - the legend of Mamaia beach;
- the legends of other Romanian localities; , - methods of protection against Tartar invasions
and
- the earthen knolls, "gorganele", Moslims funeral nıonuments. Set along the Danube,
observation and signalnig places of the presence of the inamies, places which hide treasures of the
Tartars, "the fıre of the treasures";
- in the mythological legends: the Turks and the Tartars are mythical people: "the Giants" and
"the Câtcâunii". They are "let by God to exhaust the evildoers". The Romanians were friends with
"the Giants";
- Marcoş Paşa, knight hero, legendary hero, who, like Alexandru Macedon becomes a folk hero
who fights with his own fate. They are uptaken in Romanian folklore and they become fighting
heroes of Romanian ethnic community.
7/29/2019 ROMEN FOLKLORUNDA ROMENLER VE OSMANLILAR Dr. Cornelia Calın BODEA
http://slidepdf.com/reader/full/romen-folklorunda-romenler-ve-osmanlilar-dr-cornelia-calin-bodea 9/9
Seeing the oral epical tradition as source of moral examplarity we nuanced the features of
Danubian epic hero, Romanian and Ottoman, as hero of the tradition, with qualities as a hero who
makes the civilization.
The presence of the legendary hero, Koyun Baba is also common to Romanian folk creation in
Dobrodgea. Koyun Baba's personality was connected to the real existance of a historical hero, Sarî
Saltuk, the founder of place Babadag, but Koyun Baba is endowed with special qualities,
transcendental ones and of perspicacity too: he discovers the place where Sarî Saltuk was buried and
he is sanctified. In folk Romanian tradition, holy is not the place where a historical hero was buried,
but the one who discovered it, because, owing to his transcendental qualities, the local population
endowed him and because his relation with the sacre, he got special, holy qualities. The place of his
grave became holy.
In conclusion we can assert that the Danubian tradition generated a folklore specific to the
interferaction area with the Ottoman Empire, where the relations existed not only between the
opressors and the opressed ones, but between the rebels and the temporary occupants too, where
both forces fought but respected each other. More, we can assert that in the space of Dobrodgea a
joint space of culture formed, what we call today the concept of "Pontic culture".
These observations were acknowledged from Romanian ethnical point of view.
The whole paper shows the tolerance specific to our people. The Romanians are tolerant and
this feature has to be preserved if it was a must to survival, born and reborn, build and victory of the
Romanian being. A future reasearch, from inside and from the point of view of Turkish ethnicity,
about the history and the spirituality of the Romanians could confirm or deny this assertion. But wethink too, as we express in this papers as a novelty in the folklore field, that this opinion is for the
time being and anytime it could be improved.
Bodea, Cornelıa Calın, Romanıı Şı Otomanıı În Folclorul Românesc, Krıterıon, Bucureşti1996.
top related