Şehit'ten kale'ler - 1. sayı
Post on 06-Apr-2016
251 Views
Preview:
DESCRIPTION
TRANSCRIPT
3
içindekiler editörden...editörden...
Tarihimize ait ortak bir beyin ve akademik bir bakış
oluşturmak geleceğe ait olan ömrümüzü uzatacaktır. Kamera titizliği
ile tarihi yansıtmak bu bilincin oluşumunu sağlayan en etkili yoldur
aynı zamanda!
Ancak, edebiyat; tarihin yorumlamaktan titizlikle kaçındığı
noktaları farklı açılardan bir çırpıda değerlendirmeyi sağlayan bir
bakış açısına sahip olan ve de tarihe en yakın duran disiplin dalıdır...
Söz gelimi Koca Seyit'in kaç kiloluk mermiyi kaldırıp topa
sürdüğünü araştırmak tarihçinin önemli bir görevi olduğu gayet açık
bir konu iken bunun edebiyat araştırmacısı için anlamı; kilo değil
atılan top mermisiyle Ocean isimli devasa geminin batırılmasıdır.
Ocean bilindiği gibi “okyanus” anlamına gelmektedir ve bu
edebiyatçı için aynı zamanda koca İtilaf Ordusunun simgesi olan
gücün daracık sularda boğulmasıdır.
Bu; tarih ve edebiyat gözüyle bakmanın ayrıcı ama anlamlı
renkleridir. Ve yine bu renkler elinizdeki dergide olabildiğince farklı
kişi ve pencerelerden yansıtıldı.
Üniversitemiz Çanakkale Savaşları Araştırma ve Tanıtma
Topluluğu bir avuç gayretli gencin çabaları sonucu kuruldu. Kısa bir
sürede üye sayısı dört yüz öğrenciyi aştı. Topluluk; “Son Kale:
Çanakkale” filminde görev aldı, “Bir Göç Hikayesi: Sürgün ve Ölüm”e
katkıda bulundu. Dergi fikrini gerçekleştiren üyelerimi kutluyor
onlara çok teşekkür ediyorum.
Bulduğu her tarihsel mecmua, belge; Osmanlıca kayıt veya
bilgileri anında bizimle paylaşan, okuyup-harmanlayan, dergimize
söyleşi veya yazı ile katılan; katkısı her takdirin üzerinde olan kişi ve
kurumlara çok teşekkür ediyorum…
Kutlanması gereken ve bizi destekleyen siz okurların takdiri
ise çok daha belirleyici olup bize şevk kazandıracaktır. Sizlere teşekkür
ediyoruz…
Topluluğumuz bir de internet sitesi kurmuş olup site ve
dergimiz ile ilgili görüş ve katkılarınızı beklemektedir. Adresimiz şu
şekildedir:
Saygılarımızla…
www.canakkalesavaslari.net
www.canakkalesavaslari.org
Dergimizden
Hepimize Merhabalar
Çanakkale, Mayıs 2006
Mehmet KAPLAN
Çanakkale Şavaşları Araştırma
ve Tanıtma Topluluğu 4
Başkan’la Çanakkale’ye Dair 8
Şehitliklerimizin Durumu 9
Çanakkale’nin Tarihsel Gelişimi 10
Çanakkale 15
Plan Yeni Değildi 16
Çanakkale’ye Duygu
Penceresinden Bakmak 18
İlginç Hikayeler 20
Bunları Biliyor muydunuz? 22
Çanakkale’de Bir Şehidin Mektubu 23
Biz Değil Belgeler Konuşsun 24
Büyük Önder Atatürk
Hakkında Söylenenler 26
Gelibolu Ünlüleri 28
Moskof’u Dize Getiren Kumandan 29
Dosta Güven, Düşmana Korku Veren
Eşsiz ve Tek Türk Askeri 32
Teşekkür 33
Gazilik 30
4
Çanakkale Savaşları Araştırma ve Tanıtma Topluluğu (ÇSATT),
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde kurulan 39 öğrenci
topluluğundan en aktif olanlarındandır. Topluluğumuz, Nisan 2003'te
Ahmet Yurttakal önderliğinde küçük bir gurup tarafından kurulmuştur.
Akademik danışmanı, Öğr. Gör. Mehmet Kaplan ve şu andaki başkanı
Kadir Tekerek'tir. Sayısı her geçen gün artmakta olan üye sayımız, şu anda
480'lere ulaşmıştır. Topluluğumuzda, Osmanlıca Gurubu, İngilizce
Gurubu, Bilişim Gurubu, Şiir Gurubu, Tiyatro Gurubu ve Basın-Yayın
Gurubu olmak üzere aktif bir şekilde çalışmalarını sürdüren 6 alt çalışma
gurubu mevcuttur.
Bu gurupların amaçlarını kısaca şöyle sıralayabiliriz:
Osmanlıca Gurubu: Savaş zamanında tutulan Osmanlıca
belgeleri (subay günlükleri, asker mektupları vb…) araştırıp Türkçe'ye
çevirerek güvenilir bilgiyi elde etmeye çalışmaktadır.
İngilizce Gurubu: Savaş zamanında tutulan İngilizce belgeleri
(subay günlükleri, asker mektupları vb…) ve daha sonra yazılan kitap,
makale gibi yazıları araştırıp Türkçe'ye çevirerek güvenilir bilgiyi elde
etmeye çalışmaktadır.
Bilişim Gurubu: Topluluğumuzun kendisine ait olan internet
sitesini güncelleyerek üyelerimizin yapılan işlerden her an haberdar
olmalarını sağlamaya ve topluluğun daha geniş kitleye ulaşması için
çalışmaktadır.
Şiir Gurubu: Çeşitli şiir dinletileri düzenleyerek şairlerimizin
dizeleriyle ölümsüz kıldığı savaşı şiirsel bir dille anlatmaya çalışmaktadır.
Tiyatro Gurubu: Çanakkale Savaşları'yla ilgili olay ve menkıbeleri tiyatro
sahnesine uyarlayarak, izleyicileri başka bir atmosfere taşımayı
hedeflemektedir.
Basın-Yayın Gurubu: Çanakkale Savaşları'yla ilgili basında çıkan
haberleri takip etmek, topluluğumuz ve çalışmalarıyla ilgili haberleri,
yetkili mercilere ulaştırmak gurubun görevleri arasında yer almaktadır.
Bütün bu alt guruplar, topluluğumuzun tek amacı olan; "ÇANAKKALE
SAVAŞLARI'NI ARAŞTIRIP TANITMAK" doğrultusunda çalışmalarını
sürdürmektedirler.
Topluluğumuz, bu faaliyetlerin yanı sıra düzenli olarak Anadolu
ve Gelibolu yakasındaki şehitliklere gezi düzenlemektedir. Bu gezilerimiz
bazen şehitliklerdeki çöpleri toplamaya yöneliktir. Yaptığımız arazi
yürüyüşleriyle de savaş alanlarını daha yakından tanıyıp o zaman ki
askerlerimizin yaşamış olduğu zorluğu bir nebze olsun hissetmeye
çalışıyoruz.
Topluluğumuz, düzenlediği konferanslarla ve fi lm
gösterimleriyle halkı bilinçlendirmektedir. Ayrıca topluluğumuz,
yönetmenliklerini Ahmet Okur'un yaptığı ve Türk Tarihi'ne birer ışık
tutan “Son Kale Çanakkale” ve Türklerin Anadolu'ya göçünü anlatan
“Ölüm ve Sürgün” belgesel filmlerinin çekimlerine de yardımcı olmuştur.
5
ERTUĞRUL KAŞIKÇI
Topluluğumuz yapmış olduğu bu etkinliklerin yanı
sıra kendi çerçevesindeki üyelerine Çanakkale
Savaşları 'nda uzmanlaşmış beyinler yardımıyla
bilgilendirmelerde bulunmaktadır. Yapmış olduğumuz bu
tür etkinlikleri yıllara göre bir başlık altında toplayacak
olursak şöyle bir tablo çizebiliriz:
2 0 0 4 - 2 0 0 5 E ğ i t i m Y ı l ı
· 3 Kasım 2004 “İlk Şehitler”imizi Anma Programı
· 19 Aralık 2004 Çimenlik Kale'si Gezisi
· 25 Aralık 2004 “Son Kale Çanakkale” Belgeseli
Gösterimi
· 26 Aralık 2004 Gelibolu Yarımadası Savaş Alanları
Gezisi 2 0 0 5 - 2 0 0 6 E ğ i t i m Y ı l ı
· 10 Ocak 2005 Zafer Kutlamaları · 3 Kasım 2005 “İlk Şehitler”imizi Anma Programı ve
· 6 Mart 2005 Gelibolu Yarımadası Savaş Alanları Gezisi Güney Koyları Gezisi
· 11 Mart 2005 İstiklâl Marşı'nın Kabulü ve M. Akif'i · 10 Kasım 2005 “Atatürk ve Çanakkale” Fotoğraf
Anma Programı Sergisi
· 14 Mart 2005 Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat · 10 Kasım 2005 “Sarı Zeybek” Belgesel Gösterimi
Aydın ve Son Kale Çanakkale Belgeseli Yapımcılarıyla · 17 Kasım 2005 Gelibolu Yarımadası Şehitlik Ziyareti
Söyleşi · 25-26-27 Kasım 2005 “Sürgün ve Ölüm” Belgeseli
· 15 Mart 2005 Ata'ya ve Şehitlere Saygı Yürüyüşü Çekimi
· 18 Mart 2005 Deniz Zaferi Kutlamaları ve Devlet · 9 Aralık 2005 “Çanakkale Aslanları” Film Gösterimi
Programlarında Temsilci Bulundurma · 11 Aralık 2005 Anadolu Yakası Şehitlikleri Gezisi ve
· 20 Mart 2005 Arazi Gezisi ve Çöp Toplama Çöp Toplama
· 2 Nisan 2005 “Son Söz: 'Vatan Sağ Olsun'!” Belgeseli · 16 Aralık 2005 “Derinlerdeki Tarih” Belgesel
Gösterimi Gösterimi
· 6 Nisan 2005 Çanakkale Belediyesi “Gençlik Meclisi” · 23 Aralık 2005 “Son Kale Çanakkale” Belgeseli
Oturumlarına Katılma Gösterimi
· 25 Nisan 2005 “Kara Çıkarmaları” Programı · 11 Mart 2006 Gelibolu Yarımadası Savaş Alanları
· 10 Mayıs 2005 Şiir Dinletisi ve Tiyatro Gösterimi Gezisi
· 11 Mayıs 2005 Anadolu Yakası Şehitlikleri ve Troya · 12 Mart 2006 İstiklâl Marşı'nın Kabulü ve M. Akif'i
Antik Kenti Gezisi Anma Programı
· 11 Mayıs 2005 Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Bahar · 18 Mart 2006 Deniz Zaferi Programı ve Anadolu
Şenlikleri Programı Yakası Şehitlikleri Gezisi
· 18-19 Mayıs 2005 19 Mayıs Şehitleri'ni Anma · 19 Mart 2006 Gelibolu Yarımadası Deniz Savaşları
Yürüyüşü Alan Gezisi ve Çöp Toplama
· 28 Mayıs 2005 Tüm Şehitliklerde Çöp Toplama · 24-25 Nisan 2006 “57. Alay” Yürüyüşü Programı
· 12 Haziran 2005 Gelibolu Yarımadası Şehitlik Ziyareti · 13 Mayıs 2006 SeddülBahir Koyları Arazi Gezisi ve
· 3-6 Eylül 2005 “Uluslararası Aliağa Fuarı” Stand Çöp Toplama
Açılması · 14 Mayıs 2006 Çimenlik Kale'si Gezisi
· 18-19 Mayıs 2006 19 Mayıs Şehitleri'ni Anma
Yürüyüşü
· 20 Mayıs 2006 Şiir Dinletisi ve Tiyatro Gösterimi
· 21 Mayıs 2006 Arıburnu Yarları ve Conkbayırı Arazi
Gezisi ve Çöp Toplama
Topluluğumuz yukarıda da belirtildiği gibi etkinliklerini
her geçen sene yenilerini de ekleyerek devam ettirmektedir ve
ettirecektir.
6
7
8
Dünya tarihinde bir dönüm yakaladık. Bu olayların Çanakkale'de toplamıştık, bu gazetelerde de haber
noktası, yenilmezlerin yenildiği tek yer olan yaşanması Çanakkale'nin efsaneleşerek olarak yer almıştı, siz şehitliklerimizin
Çanakkale Savaşı muharebe alanları ve tanınmasını, gelişmesini sağlıyor. temizliğine yeterince önem verildiğini
Truva Antik Kent'i gibi tarihsel bir miras 4 Ç a n a k k a l e S a v a ş l a r ı n ı n düşünüyor musunuz?
ü z e r i n e k u r u l a n yıldönümünde Belediye tarafından Şehitliklerin temizliğinden Milli
Ç a n a k k a l e ş e h r i düzenlenen özel bir etkinlik var mı? Park, köylere bağlı şehitliklerden ise köy
B e l e d i y e B a ş k a n ı varsa amacı nedir? muhtarları sorumludur. Her geçen gün
Sayın Ülgür Gökhan Yıl dönümü programları Vali, şehitliklerimizin temizliğine daha fazla
b i z i m a k a m ı n d a Belediye ve Askeriyenin ortak çalışması önem veriliyor. Abideyle birlikte birçok
ağırlayarak, soru- sonucu yapılıyor. ye r d e d ü z e n l e m e l e r ya p ı l ı yo r.
larımızı içtenlikle yanıtladı. Sayın Başkan'a Etkinlikler Başbakan, bakanlar ve Çanakkale Savaşları hakkındaki milli
öncelikle topluluğumuz hakkında bilgi halkla iç içe yapılıyor. Resmi geçit bilincimiz arttıkça gençlerimiz bu
vererek amaç ve etkinliğimizden bahsettik. törenleri, hafta boyunca sergiler, k o n u l a r ı d a h a d a ö n e m s i y o r
Sayın Ülgür Gökhan bu gönüllü konserler ve söyleşiler, öğleden sonra ise önemseyecek.
çalışmalarımızdan dolayı bize teşekkür etti karşıda etkinlikler düzenleniyor. Bu 4 Çanakkale Savaşları Araştırma ve
ve röportajımıza başladık. etkinlikleri düzenlemekteki amacımız Tanıtma Topluluğu olarak bize
4Bu sene 91. yıldönümü düzenlenecek Türk Milleti'nin birlik ve bütünlüğünü önerileriniz nelerdir?
olan Çanakkale Deniz Savaşları'yla tüm dünyaya göstermektir. Bütün üniversite öğrencilerimiz
ilgili belediye tarafından özel bir ş e h i t l i k l e r i z i y a r e t e t m e d e n
etkinlik var mı? varsa nelerdir? Ç a n a k k a l e ' d e n a y r ı l m a m a l ı .
18 Mart haftasındaki etkinlikler Öğrencilerimizin şehitlikleri bilinçli ve
devlet tarafından düzenlendiği için bilgili olarak dolaşmaları sağlanmalıdır.
Belediye tarafından ayrı bir etkinlik Biz bu konuda üzerimize düşeni
düzenlenmiyor. Ama Belediye bu yapmaya hazırız. Öğrencilerin getirilip
törenlerde gelen heyetlerin ulaşımı, götürülmesinde araç,gereç konusunda
tören alanının düzenlenmesi, grupların, destek sağlayabiliriz. Dergi ve diğer
konuşmacıların, mehter takımının çalışmalarınız çok güzel, gönüllü
getirilip götürülmesinde görev alıyor. arkadaşlarınız dergide yazı yazarak
4 Sizce Çanakkale'nin tanıtımında 4 Tarihi açıdan büyük bir önem üniversite dışındaki insanları da
Çanakkale Savaşları'nın yeri ve önemi taşıyan Çanakkale'de Belediye Başkanı bilinçlendirebilir, internet yoluyla
nedir? olmak nasıl bir duygu ve bu konumun T ü r k i y e v e d ü n y a y a s e s i n i z i
Çanakkale'nin tanınmasında en size yüklediği yükümlülükler nelerdir? duyurabilirsiniz. Siz memnun olduktan
önemli ve özel yeri Çanakkale Savaşları Görevim gereği kent dışına s o n r a a r k a n ı z d a n g e l e n g e n ç
a l m a k t a d ı r . Ç ü n k ü T ü r k i y e çıktığımda Çanakkale Belediye Başkanı a r k a d a ş l a r a d a b u b i l i n c i
Cumhuriyeti'ne giden yolda milli olmanın önemini daha iyi anlıyorum. yerleştirmelisiniz. Sizden sonra
mücadelenin odak noktasını Çanakkale Çanakkale Belediye Başkanlığımdan koltuğunuz boş kalmasın.
Savaşları oluşturuyor. Savaşın askeri dolayı daha özel bir ilgi gördüğümü Sayın belediye başkanına bizi
sonucundan çok siyasi sonucu daha düşünüyorum. Bu da beni çok mutlu ağırladığı için çok teşekkür ederiz,
önemli. Düşmana denizde dur denildiği ediyor ve ayrı bir gurur veriyor. kendisine görevinde başarılar dileriz.
gibi karada da dur denilmiştir. Fakat G e l i b o l u ' d a k i s a v a ş a l a n l a r ı
daha sonra burası hiçbir askeri Belediye'nin sorumluluğunda değil ama
müdahale ile karşılaşılmadan geçildi ve geçişler, konaklama yerleri, kentteki
düşman İstanbul'a kadar ilerledi. g ö r ü n ü m , y a ş a m t a r z ı b i z i m
Diyeceksiniz ki bu kadar mücadele sorumluluğumuz altındadır. Amacımız
boşuna mı? Hayır, buradaki savaş milli Çanakkale'yi güzel ve tarihimizde en
bütünlüğümüzü sağladı. Bu nedenle özel yerlerden olarak hayal edip buraya
Gelibolu milli mücadelenin merkezidir. gelenlerin hayallerini yıkmamaktır.
Nasıl dinimizin merkezi Kabe ise milli 4 Geçen yıl şehitliklerde ki çöpleri
mücadelenin Kabe'si de Gelibolu'dur. Çanakkale Savaşları Araştırma ve
Varlığımızı ve milli birliğimizi burada Tanıtma Topluluğu olarak biz Röportaj:
GÜLZİBA GÜRSOY - CANDAN ÇEKİÇ
9
Çanakkale savaşları üzerinden 91 sene geçmiştir. Bu Kilometrelerce uzaktan buraya savaş için gelip
sene içinde ecdadımızı unutmamak için onları binlerce askerini yitiren müttefikler askerlerinin anısına
ölümsüzleştirecek şehitlikler ve anıtlar yaptırılmıştır. Onları yapmış oldukları anıt ve mezarlıklarını 1926 yılına kadar
ziyaret ettiğimiz zaman bir nebze olsun o yıllara gidiyoruz ve tamamlamışlardır. Biz ise tabya ve şehitliklerimizi 91 senedir
o ruhu yaşamaya çalışıyoruz. Uğruna nice kanlar dökülen bitiremedik ve halen çalışmalar devam etmektedir. Bunun bir
aziz vatanımızın değerli toprakları üzerinde yaşıyoruz, onu örneğini çalışmaları süren aşağıda fotoğrafını gördüğümüz
korumaya çalışıyoruz ama bu yeterli mi? Sadece belirli Hamidiye ve Namazgah tabyalarıdır. Bu tabyamız 18 Mart'a
günlerde onları ziyaret etmekle üstümüze düşen görevi hazırlanmaktadır. Acaba şehitliklerimiz her sene bu gün için
tamamlamış mı oluyoruz? Tabi ki hayır. Onları anmanın mi düzenlenecektir…
yanında şehitliklerimizin temizliğine de dikkat etmeliyiz.
Çünkü Dünyanın dört bir tarafından gelen ziyaretçilerimizi
ve bizleri attığı çöplerle şehitliklerimiz çok kirletilmiştir.
Çanakkale savaşları sadece Gelibolu Yarımadası
üzerinde olmamıştır. Gelibolu Yarımadası kadar Anadolu
yakasında da bir çok şehitlik, anıt, tabya ve bataryalarımız
bulunmaktadır. Hatta ilk bombardımanda düşmanı
karşılayan Orhaniye tabyası şehitliğimiz buradadır. Bu kadar
öneme sahip olmasına rağmen gerekli özen gösterilmemiş ve
hazine olduğu gerekçesiyle birkaç kez kazılmıştır. Bunlara ne
zaman dur diyeceğiz?
GÜLŞAH ÇELİK - HANDE SÖZÜGERÇEK -
FERDA ÖZMISIRCI - AYNUR AŞAR
10
Çanakkale ve çevresinin öncelikli
akla gelen özelliklerinden biri tarihî ve
arkeolojik özellikleridir. Tarihin en eski
dönemlerinden beri stratejik önemi
kavranan Çanakkale yöresinin tarihini
Osmanlı Devleti öncesi, Osmanlı Devleti
Dönemi, 1915 yılında yaşanan Çanakkale
Muharebeleri ve Cumhuriyet Dönemi
başlıkları altında incelemek daha doğru
olacaktır.
Osmanlı Devleti Öncesinde
ÇanakkaleBiga Yarımadası'nın eski adı Troas'tır.
Kuzeyde Çanakkale Boğazı, güneyde
Edremit Körfezi ile çevrili olan bölgenin
Troie, Troia ve Troade isimleri de
bilinmektedir. Antik Çağ'da Çanakkale
Boğazı, kaynağını mitolojik öğelerden
doğru yapılan ilk göçler ve istilalar MÖ.
14. yüzyıla kadar uzanır. Bu tarihlerde
Yunanistan'da hakimiyeti sağlayan
A k a l a r b ö l g e ye d o ğ r u a k ı n l a r
düzenlemiş ve Homeros'un İlyada adlı
destanına konu olan Truva işgalini
gerçekleştirmişlerdir. Böylece Çanakkale
yöresi Yunan topluluklarının yeni
yerleşme alanlarından olmuştur.
MÖ. 1150'li yıllarda Yunanistan'da
Aka egemenliği sona ererken yerine
Dorlar ve İyonlar geldi. Bu kavimlerin
Batı Anadolu ve Çanakkale yöresine
yerleşmeye başladıkları yıllar MÖ. 8.
yüzyılı bulmuştur. Çanakkale yöresinde
Assos, Lamponia, Sigeion, Neandria,
Abydos, Lampsakos gibi koloniler kuran
Dor ve İyon kavimleri MÖ. 500'lü yılların
ile Büyük İskender Çanakkale yöresine
hakim olmuştur. Büyük İskender'in
ölümünün ardından bölgeye sırasıyla
Galatlar, Bergama Krallığı, Roma ve
uzun yı l lar boyunca da Bizans
İmparatorlukları egemen olmuştur.
Çanakkale yöresinde görülen ilk
Müslüman Türkler Selçuklulardır. Emir
Muhammed komutasındaki bir ordu
1160 yılında Biga Yarımadasını Bizans
İmparatorluğu'nun elinden almıştır.
Yöre bir süre Selçuklu hakimiyetinde
kaldıktan kısa bir süre sonra Selçuklu
egemenliği yerini Karesi Beyliğine
bırakacaktır.***
Çanakkale yöresinin Osmanlı Devleti
egemenliğine girinceye kadar olan
devresinin incelenmesi sırasında bölgede
yerli halklar Pelesg, Leleg ve Karia'lılar
gibi farklı kabilelerden oluşmaktaydı.
Homeros'tan başlayarak pek çok eski çağ
yazar ve tarihçisi bu kavimleri Yunan
öncesi Ege dünyası toplulukları olarak
kabul etmişlerdir.**
Yunanistan'dan Çanakkale kıyılarına
başındaki Pers işgaline dayanamayarak
bölgeyi boşaltmak zorunda kalmışlardır.
Böylece Çanakkale yöresi yeni bir işgale
uğramış oluyordu.
Bölgedeki Pers hakimiyeti de uzun
soluklu olmamış ve MÖ. 334 yılında Biga
Yarımadası'nda yapılan Granikos Savaşı
geçirilişi ve halkın isyanı anlatılmıştır.
2. Gargara: Helen dilinde “Kaynaşan
Kalabalık” demektir. İzmir-Çanakkale
yolunun sağ tarafındaki Çaltı Köyünün
yakınlarında kurulu olanı Eski Gargara;
Arıklı Köyü civarında kurulu olanı ise
Yeni Gargara'dır. Halkı zamanla Eski
alan Hellespontos ismini
taşımaktadır. Daha sonraki
dönemlerde ise Çanakkale
Boğazı 'na Avrupal ı larca
Dardanel los denmiş t i r. *
Bölgenin bilinen en eski
halkı, Beşiktepe ve Kumtepe
yerleşmelerinden bilinen
Ka lko l i t ik Dönem yer l i
halkıdır. Bunları MÖ. 3000'li
yıllardan MÖ. 1250'lere kadar
herhangi bir dış etki altında
kalmadan yaşayan İ l ion
(Troya-Truva) halkı izler. Bu
İlk Çağ'da kurulan antik
yerleşmelerin incelenmesi de
gerekmektedi r. Bu ant ik
yerleşmeler Biga ve Gelibolu
Yarımadaları ile Gökçeada ve
Bozcaada'da dağılmışlardır.
Biga Yarımadası'ndaki
Antik Yerleşimler1. Antandros: Altınoluk ile
Avcılar arasında Yarmataş
Tepesi üzerinde kurulmuştur.
Anlamı “Rehine”dir. Heredot
t a r i h i n d e M Ö . 4 9 9 - 4 9 4
yıllarında Persler tarafından ele
11
Gargara'dan Yeni Gargara'ya göç İskender'in komutanlarından biri yılında İlion(Troya)'a bağlanmayı
etmiştir. tarafından kurulmuştur. Romalılar reddettiği için tahrip edilmiştir.
3 . L a m p o n i a : K o z l u K ö y ü döneminde kent oldukça büyümüş ve 1 3 . D a r d a n o s : İ s m i n i H e l e n
yakınlarında Asar Tepe üzerinde başkent olması dahi düşünülmüşse de destanlarındaki baştanrı Zeus'un
kuruludur. “Erkek Yurdu” demektir. İstanbul'un kurulmasıyla gözden oğlunun adından almıştır. Çanakkale
Kentin Heredot tarihinde MÖ. 5. düşmüş ve zamanla boşalmıştır. kent merkezine 11 km. uzaklıkta bulunan
yüzyılda Pers istilasına uğradığından 10. Akhilleion: Beşige Burnu civarında bugün Hasan-Mevsuf Şehitliği olarak
bahsedilmektedir. Midilli Adası halkı tarafından MÖ. 7. adlandırılan bir tepe üzerine kuruludur.
4. Assos: Ayvacık ilçesindeki Behramlı yüzyılda kurulmuştur. MS. 1. yüzyılda MÖ. 3000'li yıllarda kurulduğu tahmin
Köyü ile iç içedir. Antik kent MÖ. boşalmıştır. edilmektedir.
2 0 0 0 ' l e r d e L e l e g l e r t a r a f ı n d a n 11. İlion(Truva, Troya): Çanakkale 14. Abydos: Nara Burnu civarında
kurulmuştur. MÖ. 8. yüzyılda İyonlar civarındaki en önemli antik kentlerden MÖ. 2000'li yıllarda kurulmuş olan kent
tarafından ele geçirilmiştir. Aristo ilk biridir. Çanakkale kent merkezine 30 km. b u g ü n a s k e r î b ö l g e i ç e r i s i n d e
felsefe okulunu MÖ. 348 yılında Assos'ta m e s a f e d e T e v f i k i y e K ö y ü kalmaktadır. Çimenlik Kalesi'nin
kurmuştur. Kentin en değerli kalıntıları yakınlarındadır. MÖ. 3000 yıllarında yapımında Abydos antik kentinden
MÖ. 6. yüzyılda kurulan Athena kurulan Troya üst üste 9 kültür katından g e t i r i l e n t a ş l a r ı n k u l l a n ı l d ı ğ ı
Tapınağı'dır. Kenti kuşatan surlar Antik oluşur. Homeros'un İlyada Destanı'nda bilinmektedir. Pers Kralı Kserkses ve
Çağ'dan günümüze kadar çok iyi Büyük İskender ordularını bu kentten
korunmuş sayılı örneklerindendir. karşı kıyıya geçirmişlerdir.
5. Polymedion: Sivrice Burnu batısında 15. Arisbe: MÖ. 2000'li yıllarda
deniz kenarında küçük çaplı bir tepe kurulmuştur. Kurucuları yerli halk olan
üzerinde olup kalıntılarından bir kısmı anlatılan savaşlar MÖ. 1250 yılında Leleglerdir. Yakınındaki Abydos
günümüzde deniz altında kalmıştır. başlamış olup 10 yıl sürmüştür. Savaşın kentinin yanında sönük kalmıştır.
6. Lekton: Biga Yarımadası'nın en batı nedeni İlyada'da Sparta Kraliçesi G ü n ü m ü z d e y e r i n d e M u s a k ö y
ucu olan Baba Burnu'nda bugünkü Helen'in, Troya Prensi Paris tarafından kuruludur.
Babakale Köyü ile iç içedir. baştan çıkarılarak kaçırılması olarak 16. Astyra: “Altın Ülkesi” anlamına
7. Khrysa: Bu kentin yeri Gürpınar'ın 2 açıklansa da gerçek neden ekonomik ve gelmektedir. MÖ. 2000'li yılların başında
km. kuzeybatısında olup deniz kıyısında yayılmacı kaygılarla hareket eden Lapseki yakınlarında kurulmuş olup
Beşik Tepe üzerindedir. Ünlü Apollo A k a l a r ' ı n Tr o y a ' n ı n s t r a t e j i k ünlü coğrafyacı Strabon'un Geographica
Smintheus Tapınağı da bu kentte konumundan yararlanmak istemeleridir. a d l ı k i t a b ı n d a ç ı k a r ı l a n a l t ı n
bulunmaktadır. Ünlü coğrafyacı MS. 400'lü yıllarda eski parlak madenlerinden bahsedilmektedir.
Strabon'un Geographica adlı kitabında dönemlerini geride bırakan Troya 17. Lampsakos: İlk adı Pityousa olan
kentten bahsedilmektedir. zamanla boşalmış ve 1871 yılında Lampsakos bugünkü Lapseki ilçesi
8. Neandreia: Bu sözcük Helen dilinde Heinrich Schliemann tarafından tekrar merkezi altındadır. Pers ve İskender
“ D e l i k a n l ı Yu r d u ” a n l a m ı n a bulununcaya kadar yalnız l ığ ını İmparatorlukları dönemlerinde parlayan
gelmektedir. Ezine'ye bağlı Kayacık korumuştur. Şimdilerde ise Troya kent İlk Çağ başlarında boşalmıştır.
Köyü yakınlarında kurulan kent halkın bölgenin en çok ziyaretçi alan antik 18. Parion: Kent “Paris'in Yeri”
Aleksandreia Troia'ya göç etmesiyle kentidir. anlamına gelen adını Troya prensi
boşalmıştır. 12. Sigeion: Helen dilinde “Sessizlik Paris'ten almıştır. MÖ. 1300'lü yıllarda,
9. Aleksandreia Troia: Ezine'ye bağlı Yeri” demektir. Kent MÖ. 7. yüzyılda Marmara Denizi kıyısında Kemer Köyü
D a l ya n K ö y ü ya k ı n l a r ı n d a d ı r. kurulmuştur. Çanakkale il merkezine 34 yakınlarında kurulmuştur. Kent
“ Tr u v a ' d a k i İ s k e n d e r Yu r d u ” km. uzaklıkta bulunan Yenişehir sakinlerinin yaptığı su kemerleri,
anlamındadır. MÖ. 4. yüzyılda Büyük Köyü'ne oldukça yakındır. MÖ. 302 mezarlar ve surlar günümüze kadar
12
ulaşmıştır. Abydos ile devamlı etkileşim halinde Sultaniyye kenti zarar gördü. Şehrin
*****1 9 . P r i a p o s : bulunmuştur. A d ı n ı H e l e n gelişimi yıllar süren bu savaşlar
mitolojisindeki Afrodit'in oğlundan alan nedeniyle gecikmiş ve ancak XVIII. Osmanlı Devleti Dönemi'nde kent bugünkü Karabiga civarında yüzyıl itibariyle eski gelişim hızına Çanakkalekurulmuştur. Büyük İskender ile Pers erişebilmiştir.
Osmanlı Devleti'nin Çanakkale İmparatorluğu arasında yapılan 1743 yılında kenti ziyaret eden
yöresinde ilk faaliyetleri 1340'lı yıllarda Granikos Savaşı bu kent yakınlarında seyyah Pococke şehrin çevresinin 2,5 km.
başlamış ve 1345 yılında bölgeye hakim gerçekleşmiştir. kadar olduğundan; nüfusun büyük
olan Karesi Beyliği'ne son verilmesiyle bölümünün ipekçilik, yelken bezi ve Adalardaki Antik Yerleşimler bu faaliyetler devam etmiştir. Ancak çanak-çömlek üretimi ve ticareti ile 20. Tenedos: Bugünkü Bozcaada olup Osmanlı Devleti'nin Çanakkale uğraştığından bahsetmektedir. Burada antik çağlarda “Leukophrys” idi. Boğazı'na tam olarak hakim olması 1362imal edilen çanak ve çömleklerin şöhrete Heredot'a göre kentin ilk sakinleri yılını bulmuştur. Bu tarihten sonra kavuşması sonucunda da Kal'a-i Pelesglerdir. MÖ. 2000'li yıllarda kurulan Osmanlılar Çanakkale, Lapseki ve Sultaniyye'ye Çanak Kal'ası denilmeye kentte sırayla Yunan, Makedon, Roma, Çardak'ı Rumeli'ye geçiş noktası olarak başlandı ve zamanla bu isim yerleşerek Bizans, Venedik, Ceneviz ve Osmanlı kullanmışlardır. eski ismi unutturdu. Daha sonra da egemenlikleri yaşanmıştır. Yukarıda sayılan ve bugünkü il günümüzdeki şekliyle Çanakkale'ye 21. İmbros(İmroz): Bugünkü Gökçeada sınırları içerisinde kurulan antikdönüştü.olup adanın ilk sakinleri MÖ. 2000'li
XVIII. yüzyılın sonlarına doğru yıllarda kenti kuran Pelesglerdir.
Osmanl ı ka le ler in in tahkim ve Daha sonra istilacı Yunan kavimleri müdafaası hakkında araştırmalar tarafından adanın çeşitli yerlerinde kentlerden sonra Boğazın en dar ve yapmak üzere İstanbul'a davet edilen yerleşmeler kurulmuştur. Zamanla Pers, stratejik noktasında, yerini alan Antoine Chabot adlı Fransız istihkâm Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı Çanakkale şehrinin çekirdeğini Fatih subayı yanındaki coğrafyacılarla birlikte hakimiyetine giren ada arkeolojik açıdan Sultan Mehmet'in boğazdan geçişleri yeni tahkimatlar planlamıştır. Bu planlar zengindir.**** kontrol altında tutmak için 1463 yılında bazı değişikliklerle çeşitli padişahlar Gelibolu Yarımadası'ndaki yaptırdığı kale oluşturur. Stratejik önemi döneminde uygulama dökülmüş ve
çok fazla olan bir kesimde kurulan bu Antik YerleşimlerBoğazın her iki yakasında tabyalar inşa
kale etraf ında zamanla gel işen 22. Madytos(Maydos): Bugünkü edilmiştir.
yerleşmeye önceleri “Kal'a-i Sultaniyye Eceabat ilçesindeki höyüğün tarihi MÖ. XIX. yüzyılda askerî olduğu kadar
deniyordu. Bu küçük yerleşim birimi 3400 yılından itibaren bilinmektedir. diplomatik açıdan da hareketli yıllar
kuruluşundan bir yıl sonra yani 1464 Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı geçiren Çanakkale'de 5 Ocak 1809'da
yılındaki bir Venedik zorlamasından sınırlarında kalan antik kent Bizans K a l ' a - i S u l t a n i y y e A n l a ş m a s ı
başka hemen hemen iki yüzyıl boyunca döneminde önemini yitirmiştir.imzalanacaktır. XIX. yüzyılın son
hiçbir saldırı görmeyerek gelişti.23. Protesilaion: Seddülbahir Köyü'ne çeyreğinde bu küçücük şehirde Fransız,
XVII. yüzyılda şehri ziyaret eden 3 km. uzaklıkta kurulan antik kentin İngiliz, Yunan ve Rus konsolosluklarının
Evliya Çelebi şehrin düz bir ova üzerinde t a r i h i N e o l i t i k Ç a ğ ' a k a d a r bulunduğunu bilmek şehrin stratejik
kurulu olduğundan ve 2000 civarında uzanmaktadır. Roma dönemiyle birlikte önemi hakkında bizlere önemli ip uçları
e v e s a h i p o l d u ğ u n d a n kent eski önemini yitirerek boşalmıştır.verir.*******
bahsetmektedir.******24. Sestos: MÖ. 1000'li yılların başında XVII. yüzyılda yaşanan Venedik-ilk yerleşmelerin gözlemlendiği kent
Osmanlı savaşları nedeniyle Çanakkale b u g ü n k ü A k b a ş Ş e h i t l i ğ i Boğazı sık sık Venedik taarruzlarına yakınlarındadır. Boğazın stratejik bir maruz kaldı ve bu nedenle Kal'a-i noktasında kurulmuş; karşı yakadaki
13
çıkarılacak askerler hızla Kilitbahir Çanakkale MuharebeleriP l a t o s u ' n a i l e r l e y e c e k v e k ı y ı
istihkamlarını işgal ve tahrip edecekti. 1. Öncesi: 1900'lü yılların başında Daha sonra yine donanma İstanbul'a Avrupa'nın sanayileşmiş ülkeleri geçecekti. Kara yoluyla İstanbul'a arasındaki bloklaşma* bütün bir dünyayı ulaşmak gibi bir amaç taşımayan bu savaşa sürüklerken Osmanlı Devleti'nin anfibik harekât, Anadolu yakasında de bu savaş ın dış ında kalması Kumkale civarındaki Türk kuvvetlerini düşünülemezdi. Blok devletleri arasında oyalama amacı taşıyan bir çıkarma ve git-geller yaşayan Osmanlı devlet Saros Körfezi'ndeki gösteri harekâtları ile a d a m l a r ı s o n u n d a A l m a n ya ve desteklenecekti.Avusturya-Macaristan İmparatorlukları
Kara çıkarmaları için seçilen 25 Nisan safına katılmayı kararlaştırdılar ve bunu 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası'nda gizli anlaşmalarla temin ettikten sonra Seddülbahir ve Arıburnu kıyılarına çıkan boğazları bütün gemilere kapattıklarını İngiliz ve sömürge askerleri kıyıda zayıf duyurdular. Son hızla savaş hazırlıklarını Türk birlikleri ile karşılaşmış ve ağır başlatan Osmanlı Devleti daha ne kayıplar vermiştir. İlk gün kıyı ve tesadüf olduğunu anlamadan Çanakkale muharebeleri ile geçerken sonraki birkaç Boğazından içeri alınan iki Alman gün içerisinde cephe genel hatlarıyla g e m i s i ( G o e b e n v e B r e s l a u ) şekillenmiştir.Karadeniz 'deki Rus l imanlar ın ı
Arıburnu bölgesinde Yarbay Mustafa bombardıman etmişti bile. Ruslar'ın ve Kemal komutasındaki 57. ve 27. Alaylar onların müttefiki olan İngiltere ve ile 19. Tümen Avustralya ve Yeni Zelanda Fransa'nın cevabı çok gecikmeden piyadelerine karşı önemli mücadeleler gelmişti: 3 Kasım 1914 Çanakkale Boğazı
Boğazı'ndaki büyük saldırısı için 18 Mart verirken Seddülbahir 'de Binbaşı girişindeki Orhaniye, Kumkale ve Günü seçilmişti. Amiral Carden'den bir Mahmut Sabri komutasındaki 26. Alay S e d d ü l b a h i r T a b y a l a r ı ' n ı n gün önce görevi devralan de Robeck 16 destanlar yazacaktır.bombardımanı.a d e t h a r p g e m i s i n i Ç a n a k k a l e Çıkarmalardan sonra İtilaf Devletleri 2. Çanakkale Boğazı'nın Denizden istihkamlarına doğru yönlendirmişti. amaçlarına ulaşmak için Kirte ve Z o r l a n m a s ı : A m i r a l C a r d e n Filo 11.15 sularından itibaren Çanakkale Kerevizdere hücumlarını yapsa da komutasındaki bir İtilaf donanması istihkamlarını yoğun topçu ateş altına başarılı olamamış ve ilk hedef olan Ş u b a t 1 9 1 5 ' t e h a z ı r l ı k l a r ı n ı alarak ilerlerken ilk kayıplarını Nusrat Alçıtepe'ye sekiz buçuk ay boyunca t a m a m l a y a r a k C e v a d P a ş a Mayın Gemisi'nin 7-8 Mart gecesi sadece uzaktan bakmıştır. Arıburnu komutasındaki Müstahkem Mevki Erenköy Koyu'na döktüğü mayınlar ve bölgesinde de aynı şekilde dar kıyı Komutanlığına bağlı Çanakkale Boğaz Türk topçusu karşısında verecek, Bouvet hattına sıkışıp kalan İtilaf güçleri istihkamlarına planlı ilk taarruzlarını Zırhlısı'nı son kez görecekti. Onu amaçlarına ulaşamamıştır.gerçekleştirdi. 19 Şubat'taki bu ilk yaklaşık iki saat sonra Irresistible ve biraz Siperler arasında kilitlenen savaşın saldırının amacı dış savunma hatlarını daha sonra da Ocean takip edecekti. anahtarının Anafartalar bölgesine yok etmekti. Ancak tam anlamıyla bir Ayrıca Inflexible, Suffren ve Gaulois yapılacak yeni bir çıkarma olduğunu tahribat yapılamayınca 26 Şubat ve 4 zırhlıları da savaşamayacak durumda düşünen İtilaf devletleri bu bölgede Mart'ta Seddülbahir ve Kumkale'ye hasara uğrayacaktı. Ağustos 1915'te harekete geçmişse de çıkarılan İngiliz müfrezeleri bu işi
Her geçen dakika kayıplarının yine akamete uğramıştır.üstlenerek yerine getirdi. Böylece arttığını gören amiral de Robeck akşam Ç a n a k k a l e ' d e b a ş a r ı y a Çanakkale Boğazı'nın Ege girişi İtilaf saatlerinde filoya çekilme emri vererek ulaşamayacağını anlayan İtilaf devletleri donanmasına açılmış oldu.yenilgiyi ve Çanakkale'nin geçilmezliğini 1915 Aralık ayı sonunda Anafartalar ve Müstahkem Mevki Komutanlığı dış kabullenmek zorunda kalacaktı. Arıbunu'nu boşaltırken 1916 yılının Ocak savunma sistemlerinin(medhal) tahribi
3. Kara Çıkarmaları ve Kara Muharebeleri: ayı başında Seddülbahir'den çekilmek sırasında asıl harbin boğazın içerisinde İtilaf devletlerinin Çanakkale Boğazı'nın durumunda kaldılar.sonuçlanacağını bildiğinden merkez sadece donanmanın zorlamasıyla Savaşın sonunda her iki tarafın da t a b ya l a r ı n ı n v e o r t a s a v u n m a geçilemeyeceğini öğrenmeleri onlara oldukça ağır kaybı vardır. Karşılıklı insan bölgesindeki bataryaların gözden pahalıya mal olmuş ve kara harekâtı zayiatı 250'şer bini civarındadır ve geçirilmesi ve mayın dökme işleri ile destekli planlar yapmaya itmiştir. Bu e k o n o m i k k a y ı p l a r i s e meşguldü.
hesaplanamayacak kadar çoktur.********p l a n l a r ç e r ç e v e s i n d e G e l i b o l u İtilaf donanmasının Çanakkale Yarımadası'nın çeşitli yerlerinden
14
askerî yığınak bölgesi olduğu için Şehrin son kırk yıllık yayılma alanına Cumhuriyet Dönem’inde nüfusu 24.621'e ulaşan kentin nüfusu bakacak olursak kıyı kısmında kuzeye Çanakkalesavaş sonunda yapılan sayımda (1945) (Hastahanebayırı) ve Sarıçay'ın güney
Çanakkale 1915 yılında yaşadığı 2 2 . 8 6 9 ' d u r . A s k e r î y ı ğ ı n a ğ ı n kısmına (Barbaros Mah.) doğru
savaşlar nedeniyle büyük bir tahribat çekilmesinin ardından kentin 1950 ilerlemiştir.
gördü. Savaş döneminde sivil nüfus yılındaki nüfusu 11.824'e indi. 1950 Günümüzde Çanakkale merkez
tahliye edilmiş olduğundan kentte yılından sonra kent nüfusu hızlı bir ilçeyle birlikte on iki ilçeye sahip
ticaret azaldı ve şehir sönükleşti. Şehrin gelişme içerisine girerek 1970'te 27.042, (Ayvacık, Bayramiç, Ezine, Biga,
eski dönemlerini tekrar yakalaması 1980'de 39.975, 1990'da 53.995, 2000'de Lapseki, Çan, Gelibolu, Eceabat, Yenice
Cumhuriyetin ilk yıllarını buldu.75.900'e ulaştı. Bozcaada ve Gökçeada), 9737 km²lik
Cumhuriyet Dönemi'nin ilk nüfus Şehrin alan üzerindeki gelişmesi de toprakları üzerinde 585 köyü bulunan
sayımında (1927) şehirde sadece 8515 1950'li yıllara kadar sınırlı olmuştur. bir Batı Anadolu kentidir.
kişi sayılabilmişti. 1935 sayımında nüfus Şehir bu yıllarda Sarıçay'dan kısmen
11.495'e ulaştı. II. Dünya Savaşı içinde Hastahanebayırı'na kadar uzanıyordu.
* Talat Koç, Çanakkale Yerleşmesinin Durum Raporu 2003, Çanakkale ******Gös. yerKent Konseyi Yayınları: 2, Çanakkale 2004, s. 111. *******İngiltere, Fransa ve Rusya İtilaf devletlerini; Almanya ve ** Gös. Yer Avusturya-Macaristan İttifak devletlerini oluşturuyordu.
***Şihabeddin Tekindağ, “Çanakkale”, MEB İslam Ansiklopedisi, ********Tekindağ, a.g.m, s. 347-351; Koç, a.g.e, s. 120-124; Erol MEB Basımevi, C. 3, İstanbul 1945, s. 342. Mütercimler, Korkak Abdul'den Coni Türk'e Gelibolu 1915, Alfa
Yayınları, 2. Baskı, İstanbul 2005, 686 s.****Koç, Rapor, s. 113-118; Metin Tuncel, “Çanakkale”, İslâm Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, C.8, İstanbul 1993, s. 197.
*****Murat Ufuk Kara, “Gelibolu Yarımadası Arkeolojisi”, Alan Kılavuzluğu Eğitimi Ders Notları, 2004, s. 231. Tuncel, a.g.m, s. 198.
KADİR TEKEREK
15
ERHAN EVREN
Bunları rüyamda gördüm bir gece Savaş öyle kızıştı ki bir an
Yıl 1915, yer Çanakkale Mermiler havada çarpışıyor her an
Savaşıyoruz yine mertçe Uğultular, dualar feryatlar birde Kur-an
Düşman üstümüze geliyor namertçe Artık kalmadı ne zaman ne mekan
Amaç belli geçmek boğazı Ama yaklaşılıyor artık mutlu sona
İstanbul'a varıp kesmek boğazı Düşman kapıldı bir heyecana
İçecekler sözde boğaza karşı Koca Seyit kaldırdı mermiyi tam 215 okka
Güzelim İstanbul'da akşam çayı Vurdu Ocean'ı düşman artık yasta
Ama geçemezler bu boğazı Yenmiştik nihayet düşmanı
Bilmiyorlar karşısına kimi aldıklarını Geçemediler işte bu boğazı
Fatih'in, Yavuz'un, Sultan Süleyman'ın torunları, Yenilmez armada! Anladı, Çanakkale geçilmez
Bırakmazlar düşmana asla bu vatanı. Ama onların Anadolu hasreti bitmez
Geliyor işte düşman gemilerle Ey düşman unutma sakın bunu
İngiliz, Fransız bide sömürgelerle Karşınızda ki aslanlar Osmanlı torunu
Gemileri müthiş askerleri çok Sökmez bize gavur oyunu
Ama bizim gibi yiğitleri yok Hepimizin göğsü iman dolu
16
Günümüzde Çanakkale Savaşları'nın birçok karanlık noktası olacağından öylesine emindir…
gün ışığına çıkarılmıştır. Bu karanlık noktalardan biri de Diğer yandan belgeler bize Churchill'in, 1914'ten çok
Winston Churchill'in 1897 yılında yayınlamış olduğu önceki yıllardan beri Çanakkale'ye takıldığını ve boğazda
“Savrola: Lauraniya'daki Ayaklanmanın Öyküsü” adlı girişilecek olası bir savaş için gerekli senaryoları yazmaya
öyküdür. başladığını göstermektedir. Çanakkale savaşlarıyla İlgili bu
Bu öyküye ulaşan değerli hocamız A. ilginç ve o zamana dek bilmediğim gerçeği, 1995 yılında
Mete TUNÇOKU yapmış olduğu Londra'daki İngiliz Müzesi Kütüphanesi Arşivleri'nde,
araştırmalar sonucunda çok şaşırtıcı Çanakkale Savaşları'yla ilgili kaynak araştırma ve derlemesi
bilgilere ulaşır. Ulaştığı bilgileri ve yaparken öğrendim.
deneyimlerini “ÇANAKKALE 1915 C h u r c h i l l 1 9 3 0 ' d a y
Buzdağının Altı “ eserinde bizlerle ayımlanan “Yaşamımın İlk
paylaşır. A. Mete TUNÇOKU Y ı l l a r ı ” a d l ı e s e r i n d e
hocamızın kitabında yazmış olduğu Çanakkale Boğazı ile ilgili
makalenin ilgili kısımlarını aynen ilginç bilgiler vermektedir.
sizlere aktarıyoruz: K e n d i s i 1 8 9 0 ' l ı y ı l l a r d a
“Birinci Dünya Savaşı'nın başta gelen B i r m a n y a ' d a ( b u g ü n k ü
cephelerinden olan Çanakkale Savaşları, deniz ve kara Myanmar) genç bir gazeteci
muharebelerinden oluşup yaklaşık on ay kadar sürmüştür. Bu v e a r a ş t ı r m a c ı o l a r a k ç
büyük harekâtın temel amacı, Çanakkale Boğazı ve Gelibolu alışmakta, çeşitli gazete ve
Yarımadası'nın denizden ve karadan zorlanarak ele dergilerde inceleme yazıları
geçirmesidir. ve öyküleri çıkarmaktadır.
Aslında, Boğaz'ın bu şekilde donanmayla zorlanıp Bunlardan biri de Mac Millian's Magazine adlı dergide
geçilmesi ve oradan da İstanbul'a ulaşıp, Osmanlı Devleti'nin 1897'de yayınlanan “Savrola: Lauraniya'daki Ayaklanmanın
başkentini işgal düşüncesi yeni değildir. Bu işi geçmiş Öyküsü” adlı uzun Öyküsüdür. Bu öykü daha sonra küçük bir
yüzyıllarda olduğu gibi Yirminci Yüzyıl'ın başlarında kitap olarak da yayınlamıştır. Sözü edilen dergiyi araştırıp
düşünen de olmuştur. 1906, 1909, 1911, 1912 ve son olarak bularak öyküyü okudum. Churchill'in bizzat kendi sözleriyle
1914'te, Birinci Dünya Savaşı çıkar çıkmaz konu gündeme aktarmak gerekirse, öykünün ana konusu şöyledir.
getirilmiş, ancak her seferinde zor, riskli ve bedeli ağır olur “…Büyük Zırhlılardan oluşan güçlü bir donanma,
gerekçesiyle ertelenmiştir. geniş bir kanalı zorlamaktadır. Amaç, burayı geçerek despot
1915 yılı başıyla birlikte, Çanakkale Boğazı'nın ele bir yöneticiye karşı ayaklanma başlatmış olan, liberal bir lideri
geçirilmesi ve Almanya'ya yeni bir cephe açılması amacıyla desteklemek ve başkenti ele geçirmektir…”
büyük bir harekâta girişme fikrini ısrarla ortaya atan ise Öykünün tamamını okuyunca, Çanakkale Savaşları
bilindiği gibi Winston Churchill'dir. Dahası, tüm bu harekâtı deniz ve kara muharebeleri gelişmelerine benzer bir çok
baştan beri planlayıp uygulamaya koyan, bir başka deyişle noktanın yer aldığını, şaşırarak gördüm!... Çünkü Açıkça
hem mimarı, hem de lokomotifi olma görevini yüklenen anlaşılıyor ki Churchill, neredeyse yirmi yıl öncesinden,
bizzat Churchill olmuştur. Askerlerin yanı sıra, böyle bir Çanakkale Boğazı'nı ele geçirme konusuyla ciddi olarak
girişimin taşıdığı zorluk ve büyük riskleri bilen uzmanların ilgilenmiş ve senaryolar geliştirmiştir. Çanakkale
aksi yöndeki görüş ve uyarılarına karşılık, işi omuzlayıp, Churchill'de tam bir saplantı haline gelmiştir…
inatla götüren isim Churchill'dir. Nitekim yıllar sonra Birinci Dünya Savaşı başladığında,
Churchill bu konuda o kadar acelecidir ki, Osmanlı dönemin İngiliz Başkanı Asquith de 5 Ocak 1915'te Churchill
devleti Birinci Dünya Savaşı'na henüz katılmamış iken, ile ilgili bu gerçeği şöyle dile getirmektedir.
Ağustos 1914'te Çanakkale'de yeni bir cephe açılması “…Churchill kafasını Osmanlı devletine ve
görüşünü ortaya atıp planlamasını yaptığı gibi Boğaz Bulgaristan'a takmıştır. O Çanakkale'de cesur bir maceraya
başarıyla geçilip İstanbul işgal olunduktan sonra yapılması atılmak istiyor! Ben böyle bir şeye karşıyım.”
kaçınılmaz birtakım uluslar arası nitelikteki siyasi
düzenlemeleri de sıralamaktadır. Sonucun başarılı
17
Çanakkale Savaşlarında bir noktaya daha ışık Hepimizin takdir edeceği üzere bu cephenin sonucu
tutarak bizleri aydınlatan A. Mete TUNÇOKU hocamıza bununla kalmayacaktır kadavralaşmış Osmanlı devleti
teşekkür ederiz. ortadan kalkacak bizim veya hasımlarımızın yanına
Çanakkale Savaşlarının planını daha öncesinden geçmekte tereddüt eden Bulgaristan, Romanya gibi Balkan
düşünen Churchill'in kendinden ne kadar emin olduğunu devletleri yanımızda yer alacak, Avusturya ve Almanya'yı
görmemiz açısından şu örneğin yeterli olacağı doğrudan da sıkı bir çembere alacağız. Yenilmez
düşüncesindeyim: 25 Şubat'ta müttefik donanma amirali donanmamız Çanakkale Boğazını aşınca, muzaffer
De Robeck kumandasında boğaza karşı planlı bir hücuma ordumuz İstanbul'a girmeden orada isyan patlayacaktır.
geçti. Boğazın giriş tabyaları susturuldu. Seddülbahir köyü Osmanlının baş şehrinde yaşayan sayıları da hiç de
alevler içinde kaldı. Karaya birlikler çıkarılarak, kıyıdaki azımsamayacak kadar çok olan Hıristiyanlar ve Levantenler
Türk birlikleri dağıtıldı. Bunun üzerine Winston Churchill kurdukları komitelerle yapacakları şenliklerin şu anda
kabine toplantısında şunları söyledi. programına hazırlamaktadırlar.”
“…Ekselanslar, herhalde artık tereddüttünüz Her şeyi düşündüğünü zanneden ve kendinden bu
kalmamıştır. Sizlere bir elimizi bağlasalar tek elimizle kadar emin olan Churchill bir şeyi unutmuştur: Türk
boğaz engelini aşacağımızı söylememiş miydim? İşte Milletinin vatan sevgisi ve sahip olduğu iman gücü. Bu ona,
donanmamızın muhteşem zaferi… Boğazın girişindeki dört müttefiklere Çanakkale Boğazında çok pahalıya mal
tabya berhava edilmiştir. Evet bu cephe son derece isabetle olacak. Tüm dünya yenilmezlerin de yenileceğini ve
açılmıştır. Tannenberg'de Almanlar karşısında ağır Türkün eşsiz VATAN sevgisini görecektir.
yenilgiye uğrayan dostumuz Rusya'ya yardım edeceğiz.
Çarlık yönetimi savaş aleyhtarı komünistleri ezecektir.
Birinci Dünya Savaşı'na varan siyasi
gelişmeler yanı sıra bu bilgilerde gösteriyor ki
Çanakkale Savaşları'nın tarihi bir bakıma yıllar
öncesinden belirlenmiş, senaryosu hazırlanmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışı Osmanlı devletinin bu
savaşa Almanya yanında ve diğer siyasi gelişmeler,
daha önce kaderi belli olan Çanakkale savaşları'nın
çıkışını hızlandıran siyasal ve stratejik gelişmelerdir.
Bu nokta ayrıca, “Osmanlı devleti Almanya değil de
İngiltere yanında savaşa katılsaydı ya da tarafsız
kalsaydı iyi olurdu…”. Şeklindeki tarihsel tartışmalara
da ışık tutacak niteliktedir kanısındayım.
ÖZGEHAN ALKURT - SEVAL BELEN
18
Çanakkale ile ilgili pek çok kişi az yada çok, kitaplardan veya şahıslardan
bizleri duygulandıran gözlerimizi yaşartan, kahraman dedelerimizin
hikayelerini duymuştur. Şimdi o hikayelerden birkaçını okuyarak Çanakkale'yi
manevi anlamda hissedelim.
yakınına düştü. Siperler arasında
kurtarma imkansızdı. Artık yaralı asker
acılı bir can çekişmeyle, yanı başındaki
ölümü bekleyecekti. Ama orada
ölümden başka kol gezen şeyler de
vardır. Hayat gibi, insanlık gibi, yiğitlik
gibi…
Mermi yağmurunun ortasında bir
Türk siperinden fırlayarak yaralı
askerimizi sırtına aldı ve bizim hatlara
a s k e r l e r i s i p e r l e r i n e ç e k i l m i ş
b e k l i y o r d u . V u r u l a n s i l a h
arkadaşlarına son vedalaşma bitmişti.
…Türk subayı birkaç adım ilerledi ve
selam verdi. Bizim subaylarımızda
selem aldı lar. Böylece ateşkes
s o n a e r m i ş t i . D ü ş m a n l a r ı m ı z ı n
nezaketlerinde bir yüce ruhluluk bir
asalet vardı. Dünya şövalyeliğinin
kutsal emaneti sanki onlardaydı…
BİR ANZAK ASKERİN
HATIRALARINDANOlay Avusturya'da geçer. Debbie
Reys adındaki kişi bir gün dedesinin
yıllar evvel yaşadığı evi ziyarete gider.
Dedesi Elion Cambell ise eski bir
Çanakkale gazisidir. Dedesinin evini
ziyaret esnasında dedesine ait hatıralar
dikkatini çeker. Dedesi bu savaş
hatıralarının bir yerinde savaş
Fakat bir kahraman hiçbir şekilde
unutulmayacak bir kahraman olarak
şehit düştü. Yaralı Avustralyalı aç
Türk'e sığır bifteği ve bisküvi getiren
askerdi. O'nu sırtında siperlerimize
taşıyan Türk onun kumanya verdiği
askerdi.
Birkaç hafta sonra Avustralyalı
askerler Türk siperlerine karşı büyük
bir saldırıya geçtiler. Bu saldırıda çok
can kaybedildi. Mücadelenin şiddetli
bir anında Avustralyalı bir asker ağır bir
şekilde yaralanarak Türk siperlerinin
Avustralyalı kahraman siperine
giderek biraz sığır bifteği ve bisküvi
getirdi. Mehmetçik bu hareket
karşısındahislendi hareketlerinde bu
hissin ifadesi vardı. Sonunda görev
tamamlanmıştı. Her iki tarafında
doğru taşımaya başladı.
Türk sırtındaki Avustralyalı ile
b i r l i k t e y a r a l a n m a d a n
siperlerimizin korkuluklarına
u l a ş t ı v e s ı r t ı n d a k i
arkadaşımızı kıyıdan aşağıya
yavaşça bıraktı. Sonra bu Türk
kendi hatlarına doğru yöneldi.
F a k a t b i r ç o k y e r i n d e n
yaralanıp düşmeden önce
ancak üç yada dört adım
atabilmişti. Ve dolayısıyla şehit
düştü. Meçhul bir şekilde
Aralarındaki ateşkesten
bahsetmektedir.
A t e ş k e s e s n a s ı n d a
T ü r k l e r ş e h i t l e r i n i
g ö m ü y o r l a r d ı .
Arkadaşlarımızdan birkaç
kişi gönüllü olarak onlara
yardım etmek istedi ve
korkunç görevde dost ve
düşman işbirliği yaptılar. İşte
bu sırada yapılan karşılıklı
k o n u ş m a l a r d a a ç l ı ğ ı n ı
hissettiren bir Mehmetçiğe,
19
delinmiş ve çocukların başları oradan dışarıya çıkarılmıştır. Gazanfer, Muzaffer, MücahitKolları da aynı şekilde yanlardan.
Gazeteci dayanamaz yaklaşır sorar:Osmanlı devleti uzun yıllar yabancıların zihninde
- Evladım baban nerede?kendinden kurtulunması gereken bir düşman olarak
- Babam Çanakkale'de vatan için öldü.görülmüştür. Zira onun dağıttığı adaletten rahatsızdırlar.
- Sen?Onun gücü yabancı devletlerin serbest hareketlerini
- Benim babamda Yemen'de din için öldü.engellemektedir. Fakat bir süredir hasta olan bu gazi devlet
Üçüncü çocukta aynı cevabı verir.yabancı sömürgecilerin iştahlarını kabartmaktadır. Bu
- Burada bir ebe annemiz var bize o bakıyor.nedenle gözler Osmanlının üzerine dikilmiş zayıf anları
Derken yaşlı bir kadın istasyon civarındaki kulübesinden kollanmaya başlamıştır. Sadece yabancı devletlerin askeri
çıkarak bağırmaya başlar:stratejistleri değil zamanın gazetecileri de Osmanlı
- Gazanfer, Muzaffer, Mücahit! Çorba yaptım gelin için!topraklarında cirit atmaktadırlar. Hatta bu serbest harekat
Yoksuldurlar, açtırlar üstte başta yoktur çuval sırasında Osmanlı tebaası içinde ayrılık tohumu bile
giymektedirler.ekmektedirler. Ama bazı gazeteciler insafa gelerek hakikati
Ama isimleri Gazanfer, Muzaffer, Mücahit'tir.inkar etmekten de geri kalmamışlardır.
“Bu millet yenilmez!” der. Le Monde muhabiri.
Osmanlının fiilen nihayete erdiği günlerdir. Yeni
Türkiye devletinin kurulma aşamalarında Anadolu'da yeni
bir varlık yokluk savaşı verilmektedir. Bu savaş, Kurtuluş
Savaşı'dır. Fransızların ünlü Le Monde gazetesinin
muhabirliğini yapan bir Türkolog da o günlerde bu savaşı
takip etmektedir.Meraklı gözlerle çevrede şahlanacak bir
Osmanlı kuvveti var mı diye araştırmaktadır. Halbuki baktığı
her tarafta açlıktan sefaletten başka bir şey görememektedir.
Evet Anadolu neredeyse tükenmektedir. Zira Anadolu
yaklaşık bir asırdır devam eden savaşlarda defalarca
boşalmış ciğerpareler gitmiş ve bir daha geri dönmemiştir.
Her tarafı yıkılmış insanları perişan bu ortamlar içinde gezen
muhabirin yolu Eskişehir istasyonuna uğrar. Şöyle bir etrafı
gözlemler. Manzara diğer yerlerden pekte farklı değildir.
Çevre dul ve yetimlerle doludur. Fakat bir şey görür ki buna
yürek dayanacak gibi değildir.
7-8 yaşlarında üç çocuk tüm dünyayı unutmuşçasına
oynamaktadır. Halbuki çocukların ayakları çıplaktır ve
üzerlerinde sadece çuval vardır. Çuvalların boyunları İREM KOÇDEMİR
20
ANNENİN ANNELİĞİ iki kere kırpıyorsam bil ki, insan kafası Öğrencilerden biri; “Uzaktaki
Aşçılığıyla ün yapmış bir kadın, kesildikten sonra bir süre daha beyninin sürüye bakarım.” demiş, “koyunu
akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve düşünmekte olduğunu anlarız.” keçiden ayıramadığım zaman akşam
gelini için mutfağına kapanmış yemek Lavoisier'in kafası kesildikten sonra olmuş demektir.”
yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir sepete düştü ve gülerek iki kere göz Bilge kişi, uzun süre susmuş.
aile dostu da davetli idi. kırptı. Öğrenciler meraklanmışlar ve “Siz ne
Beklenen misafirler gelip sofraya Matematikçi Lagrange diyor ki, düşünüyorsunuz hocam?” d iye
oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla “Lavoisier'in son saniyedeki ispat sormuşlar.
karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek Bilge kişi şöyle demiş;
yemekler değme oburların bile iştahını meşalesidir. Ama o yobaz kafalar ışık “Yürürken karşıma bir kadın
kapatacak kadar berbattı. Tatlılar, un üretmek için asırlarca karanlıkta çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı
kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler yüzecekler…” beyaz mı diye ayırmadan ona “bacım”
ise neredeyse hiç pişmemişti . Oğlu, yeni FİYAT VE DEĞER diyebildiğimde ve yine yürürken önüme
gelini ve aile dostu, kadıncağıza Bir gün Avrupa'nın ünlü sanat çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye
durumu fark ettirmemek için ellerinden merkezi kentlerinden birinde gezen bakmadan, milletine, ırkına, dinine
geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek çocuğun biri bir vitrinde çok hoş bir tablo aldırmadan kardeşim sayabildiğimde
iştahlı göründükleri söylenemezdi. görür. Tablo bedeli oldukça pahalıdır. anlarım ki; sabah olmuştur, aydınlık
Nihayet yemek bitti ve yeni evli Çocuk bu tabloyu bir sonraki başlamıştır…”
çift annelerinin ellerini öperek evlerine sene abisinin doğum gününe almayı ister İNSANLIK DERSİ (Gerçek Hikâye)
gittiler. Aile dostları ise biraz daha ve bir iş bulup kıt kanat geçinerek Ünlü İtalyan sinema sanatçısı
kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. biriktirdiği para ile mağazaya gider. Vittorio de Sica bir TV röportajında
Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı Ş a n s l ı d ı r t a b l o h a l a anlatıyor:
kadına: satılmamıştır. İçeri girer ve tabloyu bir İtalya'da Napoli'nin kenar
“ Senin harika bir aşçı olduğunu süre yakından izledikten sonra resmi mahallelerinden birinde, bir Cafe-Bar'da,
adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, yapan sanatçıyı bulur ve “Abimin doğum espressolarımızı içiyoruz. İçeri giren
bu geceki yemekler neden o kadar günü için bu resmi satın almak müşterilerden biri, barmene “due caffee,
kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir istiyorum, tüm param da bu kadar” der. uno sospeso” (iki kahve, biri askıda)
sorunun var.” dedi. Ressam bir süre düşündükten diyor, iki kahve parası veriyor, bir kahve
Yaşlı kadın gülümseyerek cevap sonra resmi paketler ve resmi satar. içip gidiyor, barmen de tezgâhın
verdi: Çocuk paketini alır ve teşekkür ederek üzerinde asılı duran çiviye bir küçük
”Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten çıkar. kâğıt asıyor.
yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla Mağazada adamın arkadaşları Biraz sonra iki kişi içeri giriyor:
iki de bir annesinin yemeklerini da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar: “due caffee e un sospeso” (iki kahve ve
hatırlayıp karısının kalbini kırmayacak.” “Sen ne yaptın o resmin değeri bir askıda) diyorlar, üç kahve parası
BİLİMSEL ARAYIŞ VE GAYRET milyonlar ederdi. Neden bu kadar cüzi verip, iki kahve içip gidiyorlar, barmen
K i m y a b i l i m i n i n d e h a s ı bir rakama sattın?” gene bir küçük kâğıt daha asıyor
Lavoisier'nin, asıl eğitimi hukuktu ve Adam cevap verir: tezgâhın üstündeki çiviye…
Paris Barosuna kayıtlı avukattı. Bilimsel “Evet ben bu resme milyonlarını Bunun gün boyu böyle sürdüğü
gözlem ve yorum üzerine yaptığı verecek bir sürü insan bulabilirdim, anlaşılıyor. Derken üstü başı biraz eski
konuşmaları ile ünü dünyaya yayılmıştı. ancak tüm servetini bu resme verecek kaç püskü, belli ki fakir biri bardan içeri
Kimya bi l imini reddeden kişi bulabilirdim?...” girdi, barmene “un caffee sospeso”
yobazların kafasını gösterip: “Bu kelleler GÜNDÜZ VE GECE (askıdan bir kahve) dedi ve barmenin
hiçbir şeye yaramaz” dediği için B i r b i l g e k i ş i , ç ö l d e hazırladığı kahveyi içip, para ödemeden
tutuklandı. Aynı gün yargılanıp ölüme öğrencileriyle otururken demiş ki; “Gece çıkıp gitti. Barmen de tezgâhın üzerine
mahkum edildi. Lavoisier, matematikçi ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? asmış olduğu kâğıtlardan bir tanesini
Lagrange'yi çağırdı. “Kellem giyotinden Tam olarak ne zaman karanlık aşağı indiriverdi.
sepete düştüğünde gözlerime bak; eğer başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?”
21
HAYAL VE GERÇEK yeniden gözden geçiririm.” sonra, kral insan yiyen kabilelerin
Babasının iş nedeniyle çocuğun Çocuk evine döndü ve uzun yaşadığı bir yerde avlanıyordu.
orta öğrenimi kesintilere uğramıştı. uzun düşündü. Babasına danıştı. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve
Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne -Oğlum, dedi babası; ”bu köylerine götürdüler. Ellerini ayaklarını
o lmak ve ne yapmak i s tediğ i konuda kararını kendin vermelisin. Bu bağlayıp köyün meydanına odun
konusunda bir kompozisyon yazmasını senin hayatın için oldukça önemli bir yığdılar.
istedi hocası. seçim!” Sonra da odunların ortasına onların
Çocuk bütün gece oturup Ç o c u k b i r h a f t a k a d a r k o y d u l a r . T a m o d u n l a r ı
günün birinde at çiftliğine sahip olmayı düşündükten sonra ödevini hiçbir tutuşturacakken kralın baş parmağının
hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir değişiklik yapmadan geri götürdü olmadığını gördüler.
kompozisyon yazdı. Hayalini en ince hocasına. Bu kabilenin inancına göre de
ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki - “ S i z v e r d i ğ i n i z n o t u uzuvlarından biri eksik olan bir insanı
200 dönümlük çiftliğin krokisini de değiştirmeyin… Ben de hayallerimi…” yemelerinin onlara uğursuzluk
çizdi. Binaların, ahırların ve koşu HERŞEYDE BİR HAYIR VAR getireceğine inanıyorlardı. Bu inançla
yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede bir kralı salıverirlerken diğerlerini yediler.
200 dönümlük arazinin üzerine kral vardır. Kral daha çocukluğundan Kral saraya döner dönmez onca
oturacak 1000 metrekarelik evin itibaren arkadaş olduğu bir dostunu hiç yıllık arkadaşına reva gördüğü
ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün yanından ayırmazmış. Kralın bu muameleden dolayı pişman olup
hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam arkadaşının değişik bir huyu vardı. İster hemen zindana koştu ve başına
kalbinin sesiydi. kendi başına gelsin, ister başkasının gelenleri tek tek arkadaşına anlattıktan
İki gün sonra ödevi geri aldı. başına gelsin ister iyi olsun ister kötü sonra özür dileyerek:
Kağıdın üstünde kırmızı kalemle her olay karşısında hep aynı şeyi Yaptığım çok haksız ve kötü bir
yazılmış kocaman bir “0” ve “Dersten söylermiş: Bunda bir hayır var! şeydi.
sonra beni gör” uyarısı vardı. Bir gün kralla arkadaşı ava -Kralım vardır bunda da bir
-Neden 0 aldım, diye merakla çıktılar. Derken avda kral ateş ederken hayır, diyerek karşılık verdi arkadaşı.
sordu hocasına çocuk. tüfeği geriye doğru patladı ve kralın Ne diyorsun Allah aşkına diye
-Bu senin yaşında bir çocuk için başparmağı koptu. hayretle bağırdı kral.
gerçekçi olmayan bir hayal, dedi hocası. Durumu gören dostu her Bir arkadaşımı bir yıl boyunca
-Paran yok. Gezginci bir aileden zamanki sözünü söyledi: zindanda tutmanın neresinde hayır var.
geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği -Bunda bir hayır var! Düşünsene ben zindanda
kurmak büyük para gerektirir. Önce Kral acı ve öfkeyle bağırdı: olmasam seninle birlikte avda olurdum
araziyi alman lazım. Damızlık - B u n d a h a y ı r f a l a n değil mi?
hayvanlarda alman gerekiyor. Bunu yok!Görmüyor musun parmağım ...Ve sonrasını düşünsene?
başarman imkansız. Eğer ödevini koptu?
gerçekçi hedefler belirledikten sonra Ve sonra kızgınlığı geçmediği
yeniden yazarsan, o zaman notunu için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl İSMAİL SEZGİN
22
*1919 yılında Charles Bean, Binbaşı Zeki Bey ile Gelibolu yarımadası savaş
alanlarına yapmış olduğu gezi sırasında Ağadere Ağır Mecruhin Hastanesi'nin
olduğu yere geldiğinde 3000 den fazla mezar taşı saymıştır ve bugün için
şehitlerimizin yattığı yerde herhangi bir anıt bulunmamaktadır. Şehitlerimizin
yattığı yer ise Kilitbahir Platosu'nda bulunan DUR YOLCU yazısının sağındaki
vadidir.
Şehitlerimizi ziyaret etmek için Kilitbahir'de bulunan İsimsiz Topçu Yüzbaşı
Şehitliği'nden yukarı doğru devam eden patikayı takip etmek gerekir.
*Safiye Hüseyin Elbi, Türk tarihindeki ve Çanakkale savaşlarındaki ilk
kadın Türk hemşiredir.
*Bir buluşma esnasında Mısır Devlet Başkanı Atatürk'ü takdir ettiğini söyler
ve ekler;
-" Ekselans benim milletimin de sizin milletiniz gibi hürriyete ve istiklale
ihtiyacı var. Bunu nasıl temin edebiliriz? Tıpkı sizin Çanakkale Boğaz Savaşında
Düvel-i Muazzama Ordusuna karşı kazandığınız zafer gibi bizim de böyle bir ordu
ve stratejiye ihtiyacımız var. Bize bu konuda yardım edebilir misiniz? " Sorusuna
Mustafa Kemal:
-" Vatanı için şehit olacak bir buçuk milyon Mısırlı genciniz varsa bu işi
yapabiliriz. Bunun haricinde olmaz! " deyince Mısır Devlet Başkanı " Maalesef bizim
öyle ölecek bir buçuk milyon Mısırlı gencimiz yok." Der. Mustafa Kemal de:
-" O zaman sizin de hürriyet ve istiklale hakkınız olamaz." Deyiverir.
İşte bu söz her şeyi açıklamıyor mu?...
Fatih Sultan Mehmet Han'ın
Tuğrası'nın Manası
*Cumhuriyet'in ilanından sonra İstanbul'da bir resepsiyon verilir. Tüm
dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri davet edilir. Davet güzel bir şekilde devam
etmektedir fakat İngiliz ateşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in
gözünden kaçmaz. Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya
devam etmektedir. Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir. Yaver Mustafa
Kemal'e şöyle der. “Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da
Mustafa Kemal'in babasını Çanakkale'de öldürdüğünü söyledi.” Bunun üzerine
Mustafa Kemal şöyle dedi.
Git sor bakalım, babasının ÇANAKKALE'DE ne işi varmış?
ÖZGEHAN ALKURT
23
Ovacık yakınındaki ordugahtan, mektubu lütfen kendi elinizle veriniz. Fakat çok etkilenmiş
31 Mayıs 1915 Pazartesi olacaktır. O üzüntüyü gideriniz. Ağlayacak üzülecek tabi
teselli ediniz. Kader böyle imiş. Alacaklarım ve borçlarım
Yaşama sebebim olan canım karım, hakkında eşimin mektubunda düzenlemiş olduğum deftere
Sevgili babacığım, valideciğim dikkat ediniz. Münevver'in hafızasında veyahut defterinde
bulunan borçlarda doğrudur. Münevver'e yazmış olduğum
Arıburnu'nda ilk girdiğim müthiş muharabede sağ mektup daha ayrıntılıdır, kendisinden sorunuz.
yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun Sevgili baba ve anneciğim, belki bilmeyerek size karşı
kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden birçok kusur işlemişimdir. Beni affediniz, hakkınızı helal
kurtulacağıma ümidim olmadığından hatıra olmak üzere şu ediniz, ruhumu şad ediniz, işlerimin düzenlenmesinde eşime
sözleri yazıyorum. yardım ediniz.
Allah'a şükürler olsun ki beni bu rütbeye kadar getirdi. Sevgili kız kardeşim ve Lütfiye'ciğim
Yine alın yazısı olarak beni asker yaptı. Siz de annem ve Bilirsiniz ki sizi çok severim. Sizin için gücümün yettiği
babam olmak dolayısıyla beni Vatan'a Millete ne suretle ölçüde ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size
yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Yaşama karşıda kusur işlemişimdir. Beni affet kader böyle imiş,
sebebim ve hayatım oldunuz. Cenab-ı Hakk'a ve sizlere çok hakkını helal et, ruhumu şad et, yengeniz Münevver hanımla
teşekkürler. oğlum Nezih'e sen de yardım et. Sizi de Cenab-ı Hakk'ın lütuf
Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı bugün hak ve himayesine emanet ediyorum.
etme zamanıdır. Mukaddes vatanı savunmaya çabalıyorum. Ey akraba ve eş, dost
Şehitlik nasip olursa Cenab-ı Hakk'ın en sevimli kulu Cümlenize elveda, cümleniz hakkınızı helal ediniz.
olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğum için bu bana çok Benim tarafımdan cümlenize helal olsun. Elveda, elveda
yakındır. cümlenizi Cenab-ı Hakk'a emanet ediyorum. Ebediyen
Sevgili babacığım ve anneciğim, Allah'a ısmarladım.
Gözbebeğim olan eşim ve oğlum Nezihciğimi önce Oğlunuz Mehmet Tevfik
Cenab-ı Hakk'a sonra size emanet ediyorum. Onlar hakkında
ne mümkün ise yapınız. Oğlumun eğitim ve öğretimi ile sizde (Ali Rıza oğlu, İst. 1881, Rütbesi Önyüzbaşı, Görevi;
eşim ile birlikte çalışınız. Servetimin çok olmadığı Bölük Komutanı)
malumunuzdur. Mümkün olandan fazla bir şey isteyemem.
İstesem de anlamsızdır. Eşime hitaben yazmış olduğum katlı
Kurşun gelir askeri bulur, fakat bulunan ANA'dır.Kurşun gelir askeri vurur, fakat vurulan ANA'dır.
24
*Savaş kurallarına göre sivil yerleşim dört kişi ayrıca yaralandı.
y e r l e r i v e h a s t a h a n e l e r i n 111
bombalanması insanlık suçudur.* Genel Müdürlük Kalemliği'ne
Dünyada ilk kez kimyasal silahın Çanakkale önündeki müttefikler,
kul lanı ld ığ ı savaş Çanakkale vahşi olaylar silsiliğine yeni bir namert
Savaşlarıdır. olayı da ilave ettiler. 17 Temmuz 1931
116-19 öğleden sonra saat 7.5 'da bir düşman
Genel Kalemler Müdürlüğü'ne tayyaresi Ezine'deki hasta- hane
2 1 - 2 2 Te m m u z g e c e s i binasına bir bomba attı. Hastahanenin
Arıburnu'nda sol tarafta siperlerimiz cephesi yıkıldı ve zavallı bir hasta asker
önünde düşman bir lağım patlatarak ağır bir şekilde yaralandı. Bunun Milli
peşinden hücuma kalktıysa da boşuna Ajans vasıtasıyla yazılmasını ve ilân 116-18
zararlar vererek geri çekilmek zorunda edilmesini rica ederim. Genel Müdürlük Kalemliği'ne
kaldı.Sabahleyin iş bu siperler önünde 115 Çanakkale cephe'sinde:
düşmanın birçok ölüsü olduğu Genel Müdürlük Kalemliği'ne 21 Temmuz Arıburnu'nda
görüldü. Harp Genel Karargahı vasıtasıyla önemsiz siper savaşları olmuştur. Sol
gazetelerle yazılmasını rica ederim kanadında düşmanın bomba ateşlemek
Selanik,2 Ağustos 1915 mevzii topçu ateşlerimizle tahrip
Limni halkı ada hayatının olundu. Öğleden sonra bir hızlı savaş
dayanılmaz bir hale geldiğinde, gemisi Alçıtepe civarını bir müddet
İngiliz yetkililerinde disiplinden eser etkisiz bombardıman etmiştir. Bu sıra
olmadığı gibi her gün halka karşı tehdit topçular ımız taraf ından at ı lan
ve tecavüzleri arttırdıklarını şikayet mermilerden dahi bir torpidonun
ediyorlar. güvertesine isabet etmesiyle torpido
K e z a M o n d r o s ' t a n g e l e n derhal uzaklaşmıştır.
yolcular, Müttefikler Kıta'atının birçok B i r d ü ş m a n t a y y a r e s i
Ay n ı g e c e s a ğ t a r a f t a tecavüze yeltendiğini ve İngiliz, Fransız K u m k a l e ' n i n g ü n e y E z i n e
topçularımız bir düşman torpidosunu yetkilileri arasında daima mücadeleler Hastahane'sine bir bomba atmış ve bir
ateş altına aldılar. İsabet eden meydana geldiğini naklediyorlar. yaralının şehit olmasına sebep
mermilerin etkisiyle torpido alevler olmuştur.
içinde ateş menzilinden çekilmiştir. 22 Temmuz 1331 / 4 Ağustos 1915
Seddülbahir tarafında hafif ve
aralıklı topçu piyade ateşleri tespit
e d i l d i . K ı t a a t ı m ı z a r a l ı k s ı z
taarruzlarıyla sol taraftan düşman
siperlerine doğru 200 metrelik araziyi
d ü ş m a n d a n g e r i a l m a y a
çalıştılar.Kilitbahir civarında Ağıl
deresi mevkiinde etrafı müte'addid
Kızılay bayraklarıyla gösterilmiş
olmasına rağmen hastahanemize
düşman tayyarelerinden bombalar
atıldı.Dört yaralımız şehit oldu on
25
116-18 ve Rızatepe'sine tesirsiz mermiler muhabirinden gelecek telgrafı almıştır.
Galataköyü'nde üzerinde ufki atmaktadır. Türkler pek mert ve soylu bir
kızılay işaretlerini taşıyan bir 109 tarzda savaşmaktadırlar. Bunlardan biri;
hastahanemize 27 Temmuz (günü) bir Genel Müdürlük Kalemliği'ne şiddetli bir ateş altında olduğu halde
düşman tayyaresi 3 adet bomba attı. Gelecek mektubun Harp Genel skerlerimizden birisinin yarasını sarmak
Bir askerin şehit üç askerinde Karargahı vasıtasıyla gazetelere insanlığında bulunmuş, diğer bir Türk
yaralanmasına sebep oldu. ulaştırılmasını rica ederim. askeri , daha yaralı bir Avustralyalı
106 Suda bulunan E-15 numaralı askerin yanına bir şişe su bırakmakla bu
Büyük Dışişleri Bakanlığı'na denizaltı gemisinin mürettebatından soyluluğu pekiştir-miştir. Mert Türk
Düşman denizaltı gemilerinin Thomas O'Niell'e Manchester'dan baba a s k e r l e r i n d e n b i r i d e İ n g i l i z
yeniden her yeni medeni hukuk ve ve annesi tarafından gönderilen siperlerinden uzak bir mesafede yaralı
insanlıktan uzak olarak yaptıkları mektubun tercümesidir: düşüp saatlerce aç ve yorgun kalmış olan
tecavüzler; Amerika Elçilikleri Aziz oğlum, bir İngiliz askerine ekmek vermek
vasıtasıyla icap eden makamlar Göndermiş olduğunuz mektubu merhametliliğini göstermiştir. Türklerle
nezninde protesto edilmesi için yetkili aldık. Ulaşmış olduğunuz istirahat çarpışmada bulunan İngiliz askerlerinin
makamlara b i ld i r i lmes in i a rz sebebinden dolayı ne kadar memnun hemen hemen hepsi Türkler tarafından
ediyorum. olduğumuzu tarif ve açıklamadan İngiliz askerlerine pek güzel muamelede
6.7.1915' de bir düşman deniz a c i z i m . S i z ve E - 1 5 ' e m e n s u p bulunulduğunu bildirmişlerdir.
altısı Mudanya'nın iskele mevkiinde arkadaşlarınızın İngiltere'de daha fazla 7 Temmuz 1331 / 20 Temmuz 1915
d u r a n B i g a Vap u r u ' n a h a b e r iyi olamayacağının bilincindeyim, İstihbarat Şube Müdürü
vermeksizin bir su altı bombası attı. Bu oradaki efendilerle hasta bakıcılarda Seyfi
bomba boşa gitti. Gözetimimizde görmüş olduğunuz güzel muamele ve
saklanmıştır. insanlık örneğinden dolayı memnuniyet
ve bahtiyarlığı-mızı beyan ederiz.
Nelli de bizim gibi bu subay
efendilerle hasta bakıcılara ne kadar
şükran edebileceğinden emin değil. Size
sigara ve çikolata gönderiyoruz.
Bunların size ulaştığını bildiriniz ki daha
çok gönderelim. Zaten subay efendilerle 117
hasta bakıcıların gönderilen sigara ve Genel Müdürlük Kalemliği'ne
çikolatalardan edeceğiniz ikramı kabul Londra'da yayımlanmış Times
edeceğini bilmek bizi son derece mutlu gazetesinin 29 Temmuz sene 1915
edecektir. Nelli gayet rahat. Fakat tarihli benzer Reuter Ajansı'nın İngiliz
Adı geçen vapura ayrılmış posta kendisine mektup yazacak hale gazetelerine verdiği gelecek bildirmek
hidayetinde bir görevde kullanılıyor. gelmenizi sabırsızlıkla beklemektedir. içerikli olup aynen tercüme edilmiş.
7 .7 .1915 'de b i r Hal i ç Vapuru Yüzünüzün iyileşmekte olduğundan “Çanakkale'de 30 Nisan 1915
Tekfurdağı'nda karaya oturan bir yeterince mutlu olduğumuz gibi; bu tarihinde Türkler tarafından batırılan
gemiyi kurtarmaya çalışır- mektubun size ulaşana kadar kolunuzun AE-2 denizaltı gemi kaptanı Osmanlı
ken saldırıya uğradı. Saat 9.30' da bir da iyileşmiş olduğunu umut ediyorum. hükümeti nezninde esir bulunan bir
düşman deniz altısı uğramadan ve Bütün akraba ve ahbaplar kendilerini dostuna gönderilen bir mektubun
askerlerin çıkabil- s i z e h a t ı r l a t m a m ı b a n a r i c a tercümesidir.”
mesine vakit vermeksizin adı geçen ettiler.Ailemizin subay efendilerle hasta R a h a t ı m p e k y e r i n d e ,
vapuru topa tuttu. Haliç Vapuru gibi bakıcılara şükranlarını bildirmek beni ummadığımız derecede güzel muamele
vapurlar ise hiçbir askeri hizmette mutlu ediyor. İngiltere'de bile daha görmekteyiz. Bundan dolayı katiyen
kullanılmıyordu. iyisine sahip olamayacağınız surette endişe etmeyiniz. Arkadaşımız ile
90 iyileşmekte olduğunuzu bildirmiş birlikte sohbet ediyoruz ve onlarla
1 9 1 4 ' d e d ü ş m a n Ş i m a l olduğunuz mektup bizi çok memnun beraber günlük idman yapmaya
Grubu'nda parçalandıktan sonra yeşil etti. Mektubuma son veriyorum. Geceniz müsaade ediyorlar bu büyük bir kibarlık.
bir gaz dumanı ve şarapnel hayırlı olsun ve Cenab-ı Hak sizi Burada altı Rus; iki Fransız; iki
kullanmıştır. Gaz (mermilerini) kutsasın. Avustralyalı ve altıda İngiliz beraber
attıktan sonra bombalarla siperlerdeki 99 bulunmaktayız.
kalasları yakmak istedi. Hemen her Genel Müdürlük Kalemliği'ne*Yararlanılan Kaynak:
gün bir torpido Cesarettepe'sine, Halid Reuter Telgraf Ajansı Çanakkale (Osmanlı belgelerinde Çanakkale savaşları)
www.devletarsivleri.com
26
Her zaman kendisine sahip şöyle cevaplandırmıştır: "Arkadaşlar, SSCB'nin Dışişleri Bakanı Litvinof'la
olmakla gurur duyduğumuz, başta Türk yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu görüşürken, onun fikrince bütün
milletine olmak üzere dünyaya örnek bir talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi Avrupa'nın en değerli ve ilgi çekici devlet
deha , l ider o lan ve Çanakka le çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. a d a m ı n ı n b u g ü n A v r u p a ' d a
savaşlarının en önemli isimlerinden ve Mustafa Kemal'in dehasına karşı elden ne yaşamadığını, Boğazların gerisinde,
gazilerinden, düşmanın dahi sevgisini gelirdi." Ankara'da yaşadığını, bunun Türkiye
kazanabilen insan Büyük Önder Atatürk. Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Sir Charles Townshend İngiliz
Mustafa Kemal Atatürk olduğunu İş te atamızı b ize anlatan Generali, 1922 söyledi.cümlelerden bazıları…
Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve
cumhurbaşkanı ile özel ve resmi
konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar
ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa
Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı
var.
Eleftherios Venizelos Yunanistan
Başbakanı, 1933
Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede
bu denli kökten değişiklik pek seyrek
gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri Winston Churchill İngiltere Başbakanı, yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam Aristide Briand Fransız Başbakanı, 1921
1938anlamıyla büyük adam niteliğine hak Yeni Türk Devlet i i le Ankara kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Antlaşması'nın imzalanması nedeniyle; Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan Türkiye övünebilir."Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten
haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için Franklin Roosevelt ABD Başkanı, 1937 diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste değil, Avrupa için de en büyük kayıptır.
Mustafa Kemal hakkındaki bilgiyi, O'nu verdiği cevap: "Dağ başındaki haydutlar Her sınıf halkın O'nun ardından
çok iyi tanıyan birisinden edindim. diye isimlendirdiğiniz kahraman döktükleri içten gözyaşları bu büyük
Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri kahramana ve modern Türkiye'nin
burada olsalardı, teker teker hepsinin Ata'sına layık bir tezahürden başka
heykellerini dikerdik. Böylesine birşey değildir.
kahraman bir antlaşma imzalamaktan
gurur duyuyorum."
David Lloyd George İngiltere
Başbakanı, 1922
1922'de Türk ordularının zaferi neticesi
Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen
İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen
Başbakanı Lloyd George, Parlamento'da
kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri
27
Muhammed Ali Cinnah Pakistan'ın çağların en büyük adamlarından biri
Kurucusu, 1954 olarak görüyoruz. O, yalnız sizin
ulusunuzun sevgili önderi değildir. O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya
Dünyadaki bütün Müslümanlar uluslarına Müslümanların seslerini
gözlerini sevgi ve hayranlık duygularıyla duyuracak kudrette olduğunu ispat etti.
O'na çevirmişlerdir.Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman
dünyası en büyük kahramanını Nikita S. Kruşçev Sovyetler Birliği
kaybetmiştir. Atatürk gibi önder Başkanı, 1963
önlerinde bir ilham kaynağı olarak Yakın ve Orta Doğu'da ilk cumhuriyet,
dikildiği halde Hint Müslümanları d o ğ u ş u n u O ' n a b o r ç l u d u r. B u
bugünkü durumlarına hala razı olacaklar cumhuriyet, birçok ulusun milli
mı?Muhammed İkbal Pakistan Millî özgürlük savaşlarına ışık tutmuştur.
Şairi, 1958 Bizim aslımız rengi uçmuş bir Atatürk'ün yönetimindeki Türkiye'nin
kıvılcım iken O'nun bakışıyla cihanı uluslararası otoritesi yükselmiş ve ülkesi
kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline dünya siyasetinde önemli bir rol
geldik.oynamaya başlamıştır.
HOME - İNGİLTERE BAŞBAKANI
John F. Kennedy ABD Başkanı, 1963"Atatürk'ün adı bizce, hemen hemen 50
Atatürk adı insana bu yüzyılın büyük yıl önce parlak bir Türk askeri komutanı
insanlarından birinin tarihi başarılarını, olarak biliniyordu. Barışı takiben, ona
Türk ulusuna ilham veren önderliğini, tarihteki büyük milli liderler arasındaki
modern dünyayı anlayışındaki ileri daimi yerini kazandıran devletçilik
görüşlülüğü ve bir askeri önder olarak sıfatlarıyla O'nu tanıdık..."
kudret ve cesaretini hatırlatmaktadır.
Şüphesiz ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin GENERAL MAC ARTHUR
doğuşu ve o zamandan beri Atatürk'ün "Askerlik dehası ile idealini Atatürk ve Türkiye'nin giriştiği derin ve geniş kadar kendinde birleştirmiş bir adam devrimler kadar bir ulusun kendisine tanımıyorum..." olan güvenini daha başarı ile belirten bir
başka örnek gösterilemez.
CANG KAY SHEK - ÇİN Kurt Georg Kiesinger Federal
Almanya Başbakanı, 1968 "Atatürk'ün hayatı ve eseri, sadece
Türkiye için değil, fakat dünyanın bütün Ben Türk - Alman dostluğunu yakından hür milletleri için bir ilham kaynağı tanıyan bir neslin çocuğuyum. Küçük
Lord Kinross İngiliz Devlet Adamı, olmakta devam edecektir..." yaşımda bir adamın kahramanlıklarını, 1960 yaptığı hizmetleri, ülkesi için giriştiği
ABDUSSELAM ARIF özverileri gördüm. Bu adam Mustafa Atatürk, tarih boyunca gelip geçmiş en "20. Yüzyıl tarihinin Atatürk'ün şahsına Kemal'di. Bugün daha iyi kavrıyorum ki, büyük devlet adamlarından biridir. Hiç önem vermesi kadar tabii bir şey olamaz. o insan büyük bir devlet adamıydı. bir zaman yaşadığı zamanın üzerinde Çünkü Atatürk, milletlerin yenilgisini Büyüktü, çünkü, ölçüyü korumasını her durmamış, ileriyi görerek ona göre iş z a f e r e , ç ö k ü ş ü n ü y ü k s e l m e y e , zaman bildi ve eserini tehlikeye sokacak yapmıştır. Atatürk'ü Mussolini ve Hitler gerilemesini ilerlemeye dönüştürme sınırları aşamadı. Yürekliliğin ve kendi gibi yöneticilerden ayıran nokta işte bu yolunda vatani görevin kendilerine yürekliliğinin sınırlarını da çizebilecek niteliktir. Onlar her yaptıklarında yüklediği sorumlulukları yerine kadar anlayışlıydı.k e n d i l e r i n i d ü ş ü n e r e k h a r e k e t getirmek için, durumu ülkeleri lehine RIZA PEHLEVI - IRAN ŞAHI ediyorlardı. Atatürk, kendisinden
ötesini, 2030 yıl ilerisini görerek hareket "Dünya tarihinde, Mustafa Kemal gibi ederdi. önemli bir görevin kesin şekilde başarı ile
sonuçlandırılmasını ve bir milletin Muhammed Eyüp Han Pakistan m u k a d d e r a t ı n ı b e l i r l e y e c e k Devlet Başkanı, 1963 sorumlulukları üzerine alan dürüst
Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en insanlara dünya tarihinde çok az
büyük liderlerinden biri değildir. biz rastlanmaktadır..."
Pakistan'da O'nu, gelmiş geçmiş bütün
HANDE KIRER
ÖZNUR MAVİ - HATİCE HAZAN
28
BAYRAKLI BABA (?-1410)
Bayraklı baba Gelibolu'nun Fener Meydanı
girişinde Hamza Bey koyuna bakan yamaçta küçük bir
bahçenin içinde bayraklarla donatılmış mezarında
yatmaktadır.
Bayraklı Baba bir adak yeri olarak bilinmektedir.
Asıl adı Karaca Bey olan Bayraklı Baba Osmanlı ordusunda
bayraktarlık yapmış ve bu kutsal vazife uğruna şehit olmuş
yiğit ve ermiş bir kişidir. Bayraklı Baba olarak anılmasına
sebep olan öykü şöyledir;
Karaca Bey, arkadaşlarıyla beraber düşman
tarafından sarılır, kimi şehit, kimi tutsak olur. Karaca Bey
elinde sancağı ile düşmana direnir, şehit ve tutsak olması
durumunda sancak düşmanın eline geçeceğinden bayrağı
düşmana teslim etmek istememektedir.
Ufuklar dar geliyor şehitlere, kaldığım bu gecede
Manevi bir haz var, Gelibolu denen bilmecede
Her taraf manevi surlarla örülmüş bu kutsal beldede
Şehitler yatıyor nu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
Bayraklı Baba kurulmuş bir tepede, binlerce bayrakla
Ona gelen insanlar, onu vasıta kılarak yalvarıyor Allah'a
Samimi yalvararak, ayyıldızlı bayrağı asıyor içlere de
Şehitler yatıyor bu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
Kendisi horasan ereniymiş gelmiş iklim-i Rum'a
Savaşta eşsiz bir cengavermiş, aman vermezmiş düşmana
Elinde bayrağı Tekbir getirirken, korku düşermiş düşmana
Şehitler yatıyor bu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
Ufuklar dar geliyor şehitlere, kaldığım bu gecede
Manevi bir haz var, Gelibolu denen bilmecede
Her taraf manevi surlarla örülmüş bu kutsal beldede
Şehitler yatıyor nu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
Bayraklı Baba kurulmuş bir tepede, binlerce bayrakla
Ona gelen insanlar, onu vasıta kılarak yalvarıyor Allah'a
Samimi yalvararak, ayyıldızlı bayrağı asıyor içlere de
Şehitler yatıyor bu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
Kendisi horasan ereniymiş gelmiş iklim-i Rum'a
Savaşta eşsiz bir cengavermiş, aman vermezmiş düşmana
Elinde bayrağı Tekbir getirirken, korku düşermiş düşmana
Şehitler yatıyor bu yörede, tekbir sesleri yükseliyor göklerde
NAMIK KEMAL bir yazısı üzerine, gazete 4 ay kapatıldı ve İstanbul'dan
1988'te Sakız Adasında vefat eden Namık uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada
Kemal vasiyeti üzerine Gelibolu yazmaya başladığı “Vatan Yahut Siliste ” adlı oyunu 1873'te
Bolayır'da Gazi Süleyman Paşa'nın Gedik Paşa Tiyatrosunda sahnelendi. Oyunu izleyenler
türbesinin bahçesine gömüldü. Ak galeyana gelip sokak gösterileri yaptı. Namık Kemal birçok
mermerden oluşan mezarının planını arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magasa'
Tevfik Fikret çizmiştir. Asıl adı Mehmet ya sürgüne gönderildi. 1. Meşrutiyetin ilanından sonra
Kemal olan şaire Namık adını şair Eşref İstanbul'a dönen Namık Kemal tutuklanıp Midilli Adası'na
Paşa vermiştir. Namık Kemal çeşitli gazetelerde yazılar sürülmüştür. Daha sonra Rodos ve Sakız Adası'na
yazmıştır .Tasvir-i Efkar gazetesinde yazdığı yazısında gönderilmiştir. Sakız Adasına gelmesinin ertesi yılı hayata
hükümeti eleştirmesi üzerine gazete kapatılmış ve Namık gözlerini yummuştur
Kemal İstanbul'dan uzak olması için Erzurum'a vali muavini
olarak atanmıştır. Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine önce
Paris'e daha sonra Londra'ya gitmiştir. Avrupa'da desteksiz
kalınca tekrar İstanbul'a dönmüştür. İbret gazetesinde çıkan
O anda aklına bir fikir gelir. Sancağı küçük parçalara böler ve Donanmanın merkezi olan Gelibolu'da sahile yakın bir yerde
yutar, sonra düşmana saldırır, yaralanır ve yere düşer. Yaralı gömülmüş ve vasiyeti üzerine mezarı bayraklarla
olarak bulunduğunda arkadaşları tarafından kendisine donatılmıştır.
sancağın nerede olduğu sorulur düşmana teslim etmemek için
yuttuğunu söyler. Komutanı bu sözlere inanmaz. Dürüst ve
yiğit biri olan Karaca Bey bunu ispat etmek için keskin palası ile
karnını yarar ve yuttuğu sancak parçaları karnından dışarı
kanlarla beraber çıkar. Gerçeği ispatlamasıyla mutluluk içinde
yere yığılır. Son sözü şu olur:”Benim mezarımdan hiç bir
zaman bayrak eksik etmeyin” der. İşte o gündür türbesinden
bayrak eksik olmaz.
Diğer bir rivayete göre ise;
Karaca Bey donanmada bayraktarlık yapan yiğit bir
denizcidir. Marmara Yassı Ada açıklarında Bizans donanması
ile yapılan savaşta elinde, sancağı ile beraber şehit düşmüştür.
Y. EMRE AKYOL
DUYGU KOCAMAN - BURÇİN GÖNEN
29
Her sayfası bir kahramanlık örneği ile dolu olan
tarihimiz boyunca sayısız kumandanlarımız askeri alanda
hizmet vermiş, özellikle savaş meydanlarında gösterdikleri
cesaret ve beceriden dolayı tüm dünyanın hayranlıkla
baktığı zaferlerin kazanılmasını sağlamışlardır. Gazi
Osman Paşa'da, Plevne Müdafaası Kumandanı olarak
gönüllere taht kurmuştur.
Osman Paşa, 1832 yılında Tokat'ta dünyaya geldi.
Askerliğe olan merak ve hevesi üzerine, sıbyan
mektebinden sonra Kuleli Askeri lisesine girdi. Daha sonra
Harp Okuluna girerek 1852'de mezun oldu. Ruslarla
yapılan Kırım Harbi'ndeki ve Rumeli'deki başarısından
dolayı yüzbaşılığa yükseldi. Daha sonra Kolağası oldu. Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar,
1861'de binbaşı olarak vazife aldı. Girit isyanında başarılar Plevne'yi 13 Eylülde kuşatma altına aldı. Hiçbir yerden
gösterdi. Bunun üzerine albaylığa yükseldi. Üç yıl sonra yardım gelmeyen Plevne'de yiyecek, yakacak ve ilaç
Yemen isyanını bastırmaya gönderildi ve buradaki sıkıntısı başladı. Kale müdafileri huruç (çıkış) harekâtı
başarısından dolayı kendisine “paşa”lık rütbesi verildi. yapmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 askerden
Sırp isyanında gösterdiği eşsiz kahramanlıklardan dolayı oluşan ordusunu iki kısma ayıran Gazi Osman Paşa, Vid
Mareşalliğe yükseldi. suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularının
Gazi Osman Paşayı bütün dünyaya tanıtan, ateşi sonucu bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Erkânıharp
Osmanlı-Rus savaşındaki (18771878) Plevne Müdafaasıdır. zabitlerinin yapabilecekleri daha fazla bir şeyin olmadığını
24 Nisan 1877'de Ruslar Osmanlı Devleti'ne savaş belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı.
ilan ettiklerinde Osman Paşa, Vidin ve Rahova bölgelerinin Kahraman kumandan yaralı olarak teslim alındı. Rus
korunmasıyla görevliydi. Kendisine verilen emir üzerine başkumandanı Nikola ve Çar Aleksandr Gazi Osman
Vidin'den 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 Paşa'yı tebrik ettiler. Nikola Gazi Osman Paşa'ya:
tarihinde Plevne'ye ulaştı. Rusların buraya yönelik olarak 8 “Plevne'yi müdafaa etmekte gösterdiğiniz muvaffakiyetten
Temmuz 1877'de başlattıkları saldırılara karşı koydu. I. dolayı sizi tebrik ederim. Bu müdafaa tarihin en parlak
Plevne Muhaberesi olarak tarihe geçen bu kanlı çatışma, askeri vakalarında biridir.” Dedi.
18771878 Osmanlı-Rus savaşlarında Rusların Rumeli Çar Aleksandr, bu yüce Türk'ün karşısında çok
cephesinde aldıkları ilk darbe oldu. Takviye alan Rus heyecanlandı ve onun elini sıkarak şu sözleri söyledi:
kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz'da ikinci defa Ayrıca Rus Çarı tarafından Gazi Osman Paşa'ya
taarruzda bulundu. kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi.
Fakat yirmi altı saat süren bu savaşta gösterilen Gazi Osman Paşa bir süre Bugat, Bükreş, Harkof ve
direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha Rusya'da esaret hayatı yaşadı. 1878 Martında serbest
hezimete uğradı. Bunun üzerine Rus çarı, Osman Paşa'ya bırakılarak İstanbul'a döndü. Gazi Osman Paşa'nın dönüşü
karşı Rumen ordusundan yardım istedi. muhteşem bir törenle kutlandı. 4 ay 23 gün Plevne'de
Rus Çarı, Romanya Prensi Birinci Karol'e yardım için şu Ruslara karşı koyan kahraman ordunun kahraman
tarihi telgrafı çekti. kumandanı Gazi Osman Paşa 5 Nisan 1900 tarihinde
“İmdadımıza gel! İstediğin gibi, istediğin yerden, İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Kabri, Fatih Camii
dilediğin şartlarla Tuna'yı geç! Acele Plevne'de avlusundadır. Türbesini onu çok seven II. Abdülhamit
yardımımıza yetiş. Türkler bizi mahvediyorlar! yaptırmıştır.
Hristiyanlık, davasını kaybetmek üzeredir! Rusların 50 bin asker ve 184 topuna karşı, 23 bin
Rusların bu yardım talebi üzerine, Rumenler 50.000 asker ve 53 topla mücadele eden Gazi Osman Paşa ve
kişilik bir ordu gönderdi. Rumenler'in de savaşa şehitlerimiz unutulur mu? Onların bedenleri yıllar önce
katılmasını sağlayan Ruslar, 711 Eylül tarihleri arasında gömüldü ama bir karış vatan toprağını savunmak için
gerçekleşen III. Plevne Muhaberesi'nde de başarı yaptıkları unutulur mu? Unutulsaydı eğer adına yazılan
kazanamadı. “Plevne Marşı” hala söylenir miydi?
Bu başarısından dolayı Osman Paşa'ya “gazi”lik
Unvanı verildi.CANDAN ÇEKİÇ
30
geldiğimizi anlattı. İbrahim Dede'nin Deniz, Hint Okyanusu ve Büyük
elini öptükten sonra, ben kendimi Okyanus'tan geçtik. 17 Ekim'de de
tanıttım; üniversite öğrencisi olduğumu Pusan'dan karaya çıktık. Yolculuğumuz
ve Çanakkale'den geldiğimi, ondan Kore yaklaşık bir ay sürdü.
Savaşı hakkında bilgi almak ve sohbet Tugay komutanımız Tahsin
için onu ziyaret ettiğimi söyledim. Yazıcı,Alay Komutanımız da Celal Doru
Bana sadece birkaç soruyla idi. İlk kafileden sonra arkamızdan
konuyu açmak düştü. Sağ olsun İbrahim birçok asker daha geldi.
Dede, benim soru sormama pek fırsat Mançurya Dağları'nda 5-6 gün
bırakmadan Kore'de neler yaşadığını bir çemberde kaldık. Bayağı zayiat verdik.
çırpıda anlatmaya başladı. Anlatırken 2-3 ay istirahat ettik. Silahlar yenilendi.
Gazilik, Türk Vatanseverliğinin bazen gözleri doluyor, ara sıra da Amerika tarafından yiyecek,içecek ve
Türk Kahramanlığının dışarıda yağan kara bakıyordu. Sanki o giyeceklerimiz temin edildi. Ve tekrar
Türk Fedakarlığının günleri tekrar yaşarcasına anlatıyordu. cepheye çıktık. Üç yerden çıkarma
yaşayan destanıdır. İbrahim Can dede, Ankara'nın yaptık. Ve düşmanı Mançurya'ya kadar
Gazi ise bu destanı yazan kahramanın Çubuk ilçesinin Akkuzulu köyünde kovaladık. Yirmi gün durduk, tekrar
adıdır. 1929 y ı l ında doğmuştur. Kore cepheye vardık. On gün sonra tam
M. Kemal ATATÜRK Savaşı'nda havan topçusu olarak görev ye m e k ye r k e n , k a r a va n l a r ı m ı z
almıştır. elimizdeyken üç Amerikan subayı geldi
Bu kahramanlardan biri de İbrahim Dede'ye Türkiye'nin ve elimizdekileri yere atarak bizleri
Ankara Çubuk'ta bulunan İbrahim Can Kore Savaşı'na katılmasının sebebini arabalara doldurmaya başladı. Tam yatsı
dededir. sorarak röportajımıza başladık. namazı sıralarıydı. Arabalar giderken
Bu kahraman dedemiz in O da bize şöyle cevap verdi: far yakmıyor ve çok ağır gidiyordu.
Kore'de neler yaşadığını onunla - Kore Savaşı'nın karşılığı Sabaha karşı cepheye vardık. Bize el kol
görüşmeye giden Medine Öztürk'ten NATO'ya girmekti. Yani başımızdaki hareketleriyle sesimizi çıkartmamamızı
dinleyelim: h ü k ü m e t ; N a t o ' n u n e n g ü ç l ü söylediler. Arabalar bizi cepheye bıraktı
Ankara 'da i lk önce Gazi devletlerinden biri olan Amerika'yla ve geri döndü. Biz de ortalık ışıyınca
dedemin kızı ile görüşerek evlerine birlikte Güney Kore'de savaşırsak hareket ettik ve bulunduğumuz yerden
doğru yola çıktık. Kızından gazi NATO'ya girme şansımızın artacağını yaklaşık 2 km ileri gittik. Burada bir
hakkında bilgi almaya çalışıyordum. düşünüyordu. kısmımız sağa, bir kısmımız sola ayrıldı.
Kızı, babasının adının İbrahim Peki savaşın çıkış sebebi neydi Ben ise sola saptım. Piyadeler önden
olduğunu ve bu konu hakkında pek ve savaş kimler arasında oldu? ilerler, yer tespit ederler, biz ise daha
konuşmadığını, röportaj yapmamıza - Kuzey Kore ve Güney Kore sonra giderdik. Beni ise gözetlemeye
olumlu mu, olumsuz mu cevap arasında oldu. Kuzey Kore'deki aldılar. 8 topumuz vardı. Biz topçulara
vereceğini bilmediğini söylüyordu. k o m ü n i s t l e r i n G ü n e y K o r e ' y e emir verirdik, piyade bölüğü sıkışınca
Benimse bu sözlerden sonra saldırmasıyla 25 Haziran 1950'de savaş bizden yardım isterdi. Karşımızdaki
heyecanım kat kat artmış, aklımdan başladı. Güney Kore'nin yanında askerler duruyorsa yaylım ateşi,
binbir türlü soru geçmeye başlamıştı. Amerika, Kuzey Kore'nin yanında kaçıyorsa taramalı ateş açardık.
Acaba nasıl bir insan? Vb sorular Rusya yer alıyordu. Mançurya Dağları'nda inmemiz için
beynimi kurcalamaya devam ediyordu. Ve daha sonra İbrahim Dede, emir geldi, biz de indik. Önümüzde bir
Ve doğrusunu söylemek gerekirse, Kore'ye gidiş hikayesini bizlere tarla vardı, tarlada da bir kulübe vardı.
yolda ilerlerken İbrahim Dede'yi anlatıyordu. Kulübenin içi kurutulmuş mısır
kafamda huysuz, aksi biri olarak Türkiye'den, Kore'ye gidecek doluydu ve biz de açtık, onları yemek
tasarlamıştım. Ama eve geldiğimizde, olan askerler İskenderun'dan toplandı zorunda kaldık.
kapıyı tonton ve tatlı gülümseyişli ve burada dört gün kalıp Kurban
birinin açmasıyla, az önceki fikirlerim B a y r a m ı ' n ı g e ç i r d i k t e n s o n r a
tamamen değişmiş, yerini olumlu İskenderun'dan 500 kişilik ilk kafile
düşünceler almıştı. olarak üç gemiyle 20 Eylül 1950'de
Kız ı ona , b iz im ne i ç in ayrıldık. Sırasıyla Süveyş Kanalı, Kızıl
31
yolunda 2-3 km geri çekildik. üzerimize ateş açıldı. Ben iki tankın
Topçuların yanına vardık, piyade a r a s ı n a g i r d i m , e m e k l e y e r e k
birlikleri cephe aldı. Biz de istirahat karayolundan orman daldım. Ufak bir
ediyorduk, yüzbaşı tabur komutana tepeyi aştım ve bölüğe vardım. Bölük
g i t t i , b e n d e t o p ç u t a b u r u n a iştimaya geçmiş, “Kimse yayan
gidiyordum, elimde de telsiz vardı. kalmasın, herkes ne bulursa binsin”
Yolda mısır sapları gördüm. Şunları diyorlardı. Ben de bir Amerikan cipine
altıma sereyim de biraz oturayım bindim, 500 m gitmeden arabalar
dedim. 20-30 m adım atmadan ateş durdu. Amerikan yüzbaşısı eliyle
açıldı. Ben sürüne sürüne telsizin başına inmemizi işaret ediyordu. Sağ
geldim. Ve “Bize yaylım ateşi açıldı” tarafımıza hücum ettik, kurşunlar
dedim. Bizde de 8 cip ve 8 top vardı. üzerimize yağıyordu. İki siyah İngiliz
Ciplere bindik, bir mermi cipin tepesine uçağı geldi, kırmızı mendil uçağa işaret
düştü. 1 km kadar geriye çekildik. verdi, hedef gösterdi. O sırada ateş
Piyade birlikleri ateş içinde kaldı. kesildi. Biz ikinci tepeden aşağıya
Kendimizi toplardan arındırdık. Topçu inerken düşman toprağı kazıp çukurlar
taburu olarak tepenin ardına mevzi oluşturmuş ve üzerini mısır saplarıyla
Önümüzdeki karayolu çok aldık ama top sesleri halen devam örtüp oralara saklanmışlardı. Biz 2000
dardı ve bir tarafı uçurum, bir tarafı da geliyordu. Ay doğdu, ayın ışığı ortalığı kişiydik, düşman ateşimiz karşısında
ormanlıktı. O dar yoldan, akşamüzeri aydınlatıyordu. Önümüzden 1000 kaçışmaya başladı. Biz de çayın
bir cip geldi. Kulak misafiri oldum, kişilik düşman ordusu geçti, biz de kenarına indik. Köprü yıkılmıştı, biz de
bizim Yüzbaşımız Nail Noyan, 3. Tabur bunlara yan ateş açtık, ölülerini 100-200 m aşağıya yürüdük. Ve bir
Komutanı'na “bizim bölüğü çevir” römork gördük. İçi birer kiloluk
dedi. Karayolundan 2-3 km. geri konservelerle doluydu. Biz de açtık ve
çek i ld ik ve ik i dağ ın aras ına onları yedik. Karşıya varan asker
çadırlarımızı kurduk. Ben de bizim arabalara bindi.
bölüğün nöbetçisiydim o gün. Ortalıkta Güney Kore'ye gelen askerlerin
sadece 5-6 tane ev, bir de durgun akan hepsi başkent Pyongyang'ta birleşti.
bir çay vardı. Bir adam çaydan geçerek Burada bizi trene bindirdiler. İki uçak
bana doğru geldi, ”Parolayı söyle” trene ateş açtı ama denk getiremedi.
dedim. “Dur ben Türk askeriyim yolda Toplam 15-16 ay savaştık, düşmanla
giderken arabamız bozuldu ve durduk. çarpıştık.
O sırada düşman etrafımızı sardı, ben B e n , K o r e ' y e g i d e r k e n
yardım bulmak için kaçtım” dedi. Toplamaya kalmadan geri çekildiler. İskenderun'da bir amca oğluna
Gerçekten de ileriden makineli tüfek Sabahladık, karavana yoktu, üç gündür Kuran'dan bir ayet verirken bana da
sesleri geliyordu. 10. ve 11. Bölük o de yemek yememiştik. Ertesi gün vermişti. Herhalde o korudu bizi,Allah
t a r a f a y ö n l e n d i r i l d i . D ü ş m a n kumpanya geldi, o sırada iki taburun yanımızda oldu. Ve ben hiçbir yara
çadırlarımızın 500 m yakınına kadar e s i r g i t t i ğ i h a b e r i g e l d i . Ve almadım.
gelmişti. Alarm verildi, askerler sağa ellerimizdekileri atıp, topları elimize Ve vapurlarla bizi İzmir'e
sola dağıldılar. Biz de dağın yarısına aldık.1 km kadar gittik, önümüzdeki getirdiler, o gün İzmir ana-baba günü
doğru yola çıktık. Dağın yarısına orman düşman kaynıyordu. O sırada gibiydi. Bizi karşılama birçok insan
geldiğimizde topları buraya kurduk. Tahsin Yazıcı'yla albay geldi, cipten iner gelmişti.
Çıktığımız yolda kömür ocakları vardı. inmez onların cipine ateş açıldı. Ama İbrahim Dede'yle röportajımız
Düşman otomatik silahlarla tarıyor, bizi her ikisine de bir şey olmadı. yaklaşık üç saat sürdü. Bizi kapıdan
geri püskürtüyordu. Tam o sırada Albay, birliğe, geri çekilmeleri uğurlarken hala bir şeyler anlatmaya
yanımda dokuz asker şehit oldu. emrini verdi. Biz de geri çekildik, topları devam ediyordu. Ayaküstü anlatılarını
Ben sürüne sürüne geri geldim. toparladık ve yolun arka tarafına geçtik. da dinledikten sonra, bizi evinde konuk
Pusula açısını alıp mesafeyi ayarladık 200-300 m ilerimizde iki makineli, ettiği ve sorularımızı yanıtladığı için
ve sis mermisi, yaylım mermisi attık. arkamızda da Amerikan tankı vardı. teşekkür edip onunla vedalaştıktan
Tepeye çıktığımızda düşman yine 400-500 m ilerimizde ise düşman sürekli sonra ayrıldık.
kaçmıştı. Tepeyi düşürdük ve akşama üzerimize geliyordu. İzmirli bir asker-
kadar bekledik. O sırada yine yaylım Cemal Özaltın- karnından ve elinden
ateşi başladı. Ertesi gün tepeden yaralandı. Onun yarasını sarıp araziye
inmemiz için emir geldi. Kömür götürdük. Makinelilerle ve tanklarla MEDİNE ÖZTÜRK
Mazisi destanlar ve zaferlerle dolu asil Türk "Başka millet askerinin artık savaşı kaybettik, yenildik diye
milletinin kahraman ve şanlı ordusundan bahsediyoruz. Her silahını bırakıp savaştan vazgeçtiği hallerde; Türk askeri için
Türk anasının; çocuğunu seve seve güven içinde emanet ise savaş yeniden başlamıştır.” Fransız General, Maude
ettiği ordumuz. Yeryüzünde hangi milletin anası; "Avrupa'da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını
ciğerparesini, yavrusunu davullarla zurnalarla VATAN çiziyorum. Savunmada Türklerle mukayese edilebilsin.
hizmetine yollar ki(!) İşte asil Türk anasının yetiştirmiş Örnek olarak Çanakkale'yi vermek isterim. Orada bizim
olduğu kahraman Türk ordusu… Gözbebeğimiz, ordumuz gemi ateşlerimizle büyük kayıplara uğrayan birlikler Türk
hakkındaki düşünceler ve söylenenler.olmasaydı yerlerinde kalamazlardı, halbuki Türkler bütün
Şanlı Ordumuz İçin Yapılan Yorumlar muharebe süresince yerlerinden ayrılmadılar. İngiliz
Generali TaushardTürk Ulusal Ordusu güçlü ve etkindir. İngiltere Hükümeti bunu
"1915 yılında bütün Avrupa'da milyonlarca insanın hayatı kavrayabilmiş değildir. Yepyeni bir Türkiye doğmuştur. Bu da
ortaya konmuş büyük taarruzlar yapılmıştı. 2-3 milyon İngiltere'de henüz anlaşılmış değildir. Türk'ü Avrupa dışına,
asker ölü ve yaralı bulunmakta, 4-5 bin harb gemisi Anadolu'ya itmeye çalışmak, çılgınlıktır! (10) İngiliz General
denizlerde dolaşmaktaydı. Fakat bunlardan hiçbirisi Townshend 27 Temmuz 1922
Nusrat'ın döktüğü mayınlar kadar harbin devamına ve "Türk askeri kadar vatanı için gözünü kırpmadan ölen, savaş düşmanın istikbaline müessir olacak bir başarı anında müthiş cesaret ve fırtınalar yaratan, ateş kesildiği gösterememiştir." Wiston Churchillzaman onun kadar iyi yürekli, yumuşak kalpli, düşmanın
yaralarını saran, sırtında taşıyarak onu ölümden kurtaran bir
asker yeryüzünde görülmemiştir." General William
Birdword Çanakkale Anzak Kolordusu Kumandanı
"Türk askerinin savaş içinde haiz olduğu yüksek
niteliklerinin önceden layıkıyla bilinmemesi İngilizler için
felaket olmuştur. Türk askerinin ne yaman bir muharip
olduğunu İngilizler kendileri ile dövüştükten sonra
anlamışlardır. Aspinall Oglander İngiliz Generali
"Çok cesur harbeden, iyi sevk ve idare edilen asil Türk
ordusu karşısında bulunuyoruz." İngiliz Ordu Komutanı
Orgeneral Hamilton
"Türk askeri yenilgi bilmez, dünyada yenilgi adına kavram
tanımaz. Türkler Asya'nın centilmenleridir." İngiliz
Mareşali Frenc
Aziz Şehidim
Sana sesleniyorum, ey şehit oğlu şehit!
Ey göğsünde bin sancak açan yiğit.
Aradım kabrini, yaşlı gözlerle her an.
Seni gördüm, öyle büyüktün ki seraba vatan
Bu vatan minnettardır, her zaman.
Seni unutmayacağız, ey şanlı kahraman.
Ruhum cennette, yükseldikçe senin.
Binlerce Fatiha, sana aziz şehidim.
Aziz Şehidim
Sana sesleniyorum, ey şehit oğlu şehit!
Ey göğsünde bin sancak açan yiğit.
Aradım kabrini, yaşlı gözlerle her an.
Seni gördüm, öyle büyüktün ki seraba vatan
Bu vatan minnettardır, her zaman.
Seni unutmayacağız, ey şanlı kahraman.
Ruhum cennette, yükseldikçe senin.
Binlerce Fatiha, sana aziz şehidim.
HANDE KIRER
ÖZNUR MAVİ - HATİCE HAZAN
32
Dosta Güven, Düşmana Korku Veren
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi
Bedrin aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
Açıl ey toprak açıl, bağrında yavrum saklı,
Helal o kan ki, bağrımdan sana aktı.
İffet Hanım
Şehit Anası
Dosta Güven, Düşmana Korku Veren
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi
Bedrin aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın
Açıl ey toprak açıl, bağrında yavrum saklı,
Helal o kan ki, bağrımdan sana aktı.
İffet Hanım
Şehit Anası
33
34
top related