systematic sistematik · mekanik, pünomat taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak,...
Post on 11-Dec-2020
7 Views
Preview:
TRANSCRIPT
systematic sistematik
systematic error dizgesel (sistematik) hata
systematic sampling dizgesel örnekleme
systematic(al) sistemik, uslu ve kaideye göre, intizamlı
systematise, to sistemleştirmek
systematization 1. sistemli şekle getirme, sistemleştirme; 2. fikirlerin, anlam ifade edecek şekilde
sıralanması, fikir ve düşünce düzeni
systematize, to sistemli şekle koymak, sistemleştirmek
systemic sisteme ait
systems analyst dizge (sistem) çözümleyici
systems application architecture (SAA) sistem uygulama mimarisi
‐T‐
t beam tablalı kiriş, t kiriş, t profilli putrel
t elbow t dirsek, t dirsekli rakor
t girder tablalı kiriş
t intersection t kavşağı, t tipi kavşak (kavşak ayaklarından biri öbürünün uzantısı gibi olup,
üçüncü ayağın bu doğrultuyu tam veya yaklaşık dik, 75 ile 105 derece arasında bir açı ile kestiği
t harfi biçiminde üçlü kavşak)
t iron t profilli demir
t junction bkz. t intersection
trailer römork, treyler, çekme araba, çekçek
t rap points kullanıcısı olmayan vagonların kendiliğinden ray değiştirmesini engellemek için
tebdili hat takımları
t rap kapan, tuzak, kapanca, sifon, ayırma düzeni sürgü, mandal, menteşeli kapak, (a) diffızyon
pompasının yüksek vakum kısmında bulunan yağ buhar basıncı etkisini azaltan cihaz, (b) roket
rotoriannın sürücü habbeyi, itici zerreyi yerinde muhafaza eden kısım
t shape t demiri, t profil
t slot milling cutter t kanalı açmak için freze bıçağı
t square t cetveli
t, t sırası ile zaman ve periyod sembolleri, t ayrıca kinetik enerji ve tork için kullanılır
tand b döndürülmüş ve delinmiş
tdc (top dead center) üst ölü nokta
tm burulma momenti, (tork)
tpi bir parmaktaki (1 inch) vida dişi sayısı
tric agent trachoma inclusion conjunctive kelimeleri için kullanılan kısaltma
ts gerilme mukavemeti
tab 1. sekme 2. etiket
tab delimited sekmeyle ayrılmış
tab dialog etiketli iletişim kutusu
tab marker tab imleyici
tab position sekme konumu
tab ruler tab cetveli
tab ruler sekme cetveli
tab stop sekme durağı
table 1. tablo, çizelge, cetvel, liste 2. masa
table tabla
table tezgah
table cell tablo gözesi
table feed besleme tablası kesme takımı sabit iş parçasının bağlandığı tablası yatay hareket
edebilen tezgah tablalarına besleme tablası denir
table lookup çizelgeye başvurma
table of chemical elements kimyasal elementler çizelgesi, periyodik tablo
table of contents içindekiler
table vice tezgah mengenesi
table planyalama ve diğer işlemler için iş parçasının üzerine tespit edildiği tezgahın yatay kısmı,
tabla
tablet yassı hap, tablet
tabular çizelge halinde
tabular cetvel halinde
tabulate cetvele geçirme, tablolaştırma, çizelgelemek
tabulate çizelge yapmak
tabulate, to çizelgelemek
tabulation çizelge haline koyma
tabulation çizelgeleme
tache leke, taş
tacheometer takometre
tachogenerator takogeneratör
tachogram takografi ile elde edilen grafik
tachograph takoğraf
tachometer devir saati
tachometer takometre, döner şaftların dakikada yaptığı devri gösteren yay kontrollü bilezik
sarkaç veya yay kuvvetine sahip regülatör veya manyetik olarak çalıştırılan cihaz, pamuk bükme
şaftının devrini kayd edenlere ‘ındıkator’denir
tachy‐ (ön_ek) , 1. süratli, çabuk, hızlı; 2. sürat
tachymeter takeometre
tachymeter hareket süratini ölçme aleti, takimetre
tack raptiye
tack ufak çivi
tack coat yapıştırma tabakası (bir yüzeye, üzerine gelecek tabaka ile bağıntısını arttırmak üzere,
ince bir film halinde uygulanan bir sıvı tabakası)
tack weld kesik dikiş kaynak, nokta kaynak
tackle (lifting tackle) alet, avadanlık, teçhizat, donatım, palanga düzeni, takım, tertibat, vinç
tertibatı, makara düzeni, halat donanımı, madenci ocağı vargeli
tag etiketleme, etiket koyma, işaretleme, etiket, elektronik etiket (durmaksızın geçiş
sistemlerinde araçların içersinde bulundurulması gereken ve şerit anteniyle elektromanyetik
dalga yoluyla haberleşme özelliğine sahip elektronik ünite)
tag, to etiketlemek
tag yönlendirme imi
tagged işaretli, etiketli
tagged image file format file (tiff) tıff
tagged image file format (tiff) resim format biçimi
tail kuyruk
tail izlemek
tail (auxiliary) rotor kuyruk rotoru, yardımcı rotor helikopterlerde kuyruktaki yatay aks üzerine
monte edilmiş ve yatay itme kuvveti oluşturarak tek bir ana rotor torkunu dengeleyen ve
helikoptere yön kontrolü sağlayan küçük rotor, buna ayrıca yardımcı rotor veya zıt‐tork rotor
tail and directional lamp bulb kuyruk ve işaret lambası ampulü
tail and directional signal lamp kuyruk ve işaret lambası
tail and signal lamp arka ve sinyal lambası
tail and stop light stop ve arka lamba grubu
tail chain arka topraklama zinciri (yakıt tanker kamyonlarında biriken statik elektriği toprağa
veren toprak zinciri)
tail drum kuyruk tamburu
tail end kuyruk tarafı
tail gate arka kapak, arka kapı
tail gate spreader kapaklı serici (ayarlanabilir kapağı olan ve damperli kamyonların arka
kapaklarının altına bağlanarak asılan kutu)
tail lamp kuyruk lambası, arka lamba
tail lamp body kuyruk lambası gövdesi
tail lamp bulb kuyruk lambası ampulü
tail lamp cable kuyruk lambası kablosu
tail lamp cable and socket kuyruk lambası kablosu ve duyu
tail lamp cable socket spring kuyruk lambası kablosu duyu yayı
tail lamp cable socket washer kuyruk lambası kablosu duyu pulu
tail lamp lens kuyruk lambası camı
tail lamp lens gasket kuyruk lambası camının contası
tail lamp shell kuyruk lambası yuvası
tail lamp socket kuyruk lambası duyu
tail light stop lambası
tail light arka lamba
tail pin torna arka merkez pimi
tail pipe kuyruk egzoz borusu, egzoz uç borusu, egzoz susturucusundan sonraki egzoz uç borusu
tail pipe front support kuyruk egzoz borusu ön mesnedi
tail pipe rear support kuyruk egzoz borusu arka mesnedi
tail pipe egzoz manifoltundan çıkan gazlan dışarı atan egzoz ucundaki boru
tail pulley kuyruk tamburu
tail race su türbin çarkından veya diğer hidrolik makinelerden su çıkışını yönlendiren kanal
tail rotor kuyruk rotoru
tail rotor yardımcı rotor
tail shaft kuyruk mili
tail screw kuyruk pervanesi
tail screw (a) ayna arka merkez vidası (b) payandalı silindiri çalıştıran vida, (c) genel olarak bir
makina uzvunu çalıştıran (tahrik eden) uzvun arkasında bulunan vida
tail stock torna gezer punta gövdesi
tail stop screw geri dişli mekanizmalı torna aynası arka vidası
tail wheel kuyruk tekerleği
tail seyyar krenlerin arka tarafında denge ağırlığının üzerinde bulunduğu kısım
tailings artık şistler
tailings tortu, atık (taşın konkasörden geçirildikten sonra, eleğin büyük açıklığından geçmeyen
büyüklükteki taşlar)
tailrace su çıkış noktası
tailshaft gemi uskurunu, pervanesini, döndüren şaft
tailstock (poppet) torna tezgahında, iş parçasını tahrik aynasının uzağındaki diğer kısımda
mesnetleyen hareketli kısım
tailwater mansap yönündeki su
tailwater level mansap yönündeki su düzeyi
taintor gate amerika birleşik devletlerinde su yükseklik seviyesi kontrolü için kullanılan bir çeşit
kapak, sürgü
taintor gate bkz. gate
take, to almak
take apart parçalarına ayırmak
take into account dikkate almak, göz önünde bulundurmak
take up gerdirmek, boşluğunu almak, yükünü üzerine almak suretiyle askıda tutmak
take up forces kuvvetleri almak
take up nut gerdirme somunu
take up screw gerdirme cıvatası
take up sprocket zincir gerdirme dişlisi
take up wheel palet gerdirme makarası
take‐off havalanmak
take‐off havalanma
take‐off piece ara parça
take‐off piece çıkartma parçası
take‐off sprocket wheel çekilmiş sinema fılimlerini sabit hızdaki dişli tahrik makarasından
alarak sabit hızı, germe makarasının çekme etkisinden koruyan dişli makara
take‐up gergi düzeni
take‐up reel germe makarası take‐off sprocket wheel’ den filimleri alan, filimde uygun gerginliği
oluşturmak için sürtünme ile tahrik olan makara
take‐up travel gergi mesafesi
taking over certificate kabul belgesi, geçici kabul belgesi
talc talk
talc su ihtiva eden magnezyum silikat
talent kabiliyet
talk konuşma
talus cone döküntü konisi, birikinti konisi
talus deposit döküntü şevi
talus material yamaç molozu
talus slide şev kırılması, topuk kayması, şev kayması (şev topuğunda veya üzerinde)
talus, incline of a bkz. incline of a talus
tambour tambur
tambour hareketleri kaydeden bir cihazda davum şeklindeki kısım
tamp tokmaklamak
tamped soil silindirlenmiş zemin, sıkıştırılmış zemin
tamper tokmak
tampering kurcalama, onaysız değişiklik
tamping tokmaklama
tamping bar titreşimli sıkıştırıcı çubuk, tokmak
tamping in layers tabakalar halinde tokmaklama
tamping rod saplı tokmak, beton dövme çubuğu
tamping roller vibrasyonlu silindir, titreşimli silindir
tampon tampon, tapa, fitil
tampon 1. gaz, pamuk v.s. ile yapılan ve bastırarak kan dindirmeğe veya ilaç tatbikine yarayan
yumaklar, tıkaç, tampon (cerrahide kullanılır); 2. tampon ile tıkamak
tamponade 1. tamponlama; 2. iç kanamayı durdurmakta kullanılan bir alet
tamponage herhangi bir boşluğa yerleştirme
tandem 1. tandem, çift arka diferansiyel 2. arka arkaya sıralanma
tandem axle çiftli dingil grubu
tandem compressor çift etkili kompresör
tandem connection art arda bağlantı
tandem cylinder tandem (birden fazla piston yüzeyli) silindir
tandem drive çift tamburlu tahrik
tandem drive çift arka diferansiyelle tahrik, tandemli tahrik
tandem driving rear axle tandem tahrikli arka aks, çift tahrikli arka aks
tandem engine tandem motor
tandem engine silindirleri eksenel olarak birbiri ardı gelen ve ortak bir piston koluna sahip
motor, tandem makinasi
tandem roller tandem silindir (birbiri arkasına yerleştirilmiş olan ve böylece birbirini takiben
yaklaşık aynı iz üzerinde çalışan, yaklaşık aynı genişlikte iki veya daha fazla tekerleğe sahip yol
silindiri)
tandem switch düzgeçiş santralı
tandem trunk peşpeşe gövdeyol
tang alet sap kısmı tutanak, kabza
tangency değme, teğetlik
tangent tanjant, teğet (güzergahın doğrusal bileşeni veya düz kesimi)
tangent distance tanjant boyu (yatay kurpta some noktası ile tanjant orijin veya tanjant final
noktaları arasındaki mesafe)
tangent line teğet doğrusu
tangent modulus of elasticity, initial bkz. initial tangent modulus of elasticity
tangent of circle çember teğeti
tangent plane teğet düzlem
tangent point teğet noktası (tanjant orijinal, başlangıç teğet noktası veya tanjant final, bitiş teğet
noktası, aliymanın bitip kurbun başladığı veya kurbun bitip alinyimanın başladığı veya zikzakta
eğriliğin yön değiştirdiği nokta)
tangent screw (tangent wheel) ince dişli vida cihaz ayarı yapmada kullanılan ince dişli vida
tangential teğetsel
tangential component teğetsel bileşen
tangential fan teğetsel vantilatör
tangential keys bkz. key
tangential normal stress teğetsel normal gerilme
tangential stress kesme gerilmesi, teğetsel gerilme
tangential wave path teğet ışın
tangle deniz yosunu
tank tank, yağ deposu
tank breather tank havalandırıcısı
tank engine tenderiı makine, tenderti lokomotif, kendi su tankına sahip kömürlü lokomotif
tank farm depo/çoklu
tank sprayer püskürtme tankı (uygun bir şasi üzerine, malzemeyi memeleri vasıtasıyla ve
genellikle basınç altında yol üzerine püskürtecek mekanik kısımlarla birlikte monte edilmiş bir
tanktan ibaret, sıvı maddeler distribütörü)
tank support platform depo taban sacı
tank truck akaryakıt vb sıvı taşıma kamyonu, tanker veya arazöz
tank vent pipe depo havalandırma borusu
tank with spherical bottom altı küresel olan su kulesi
tank/gravity depo/üst
tank/reserve depo/yedek
tank/service depo/günlük
tankage depolama
tanker tanker, sıvı taşıma kamyonu
tanker tanker gemi, tanker vagon
tanking yeraltı yapılarında, yeraltı suyunun süzülmesine engel olmak için kullanılan su geçirmez
malzeme
tantalum tantal
tantalum Ta sembolü ile bilinen, atom no:73 ve atom ağırlığı: 180.95 olan kimyasal element,
tantal
tantrum aşırı öfke ile belirgin nöbet, öfke nöbeti
tap 1. darbe, vuruş, vurmak, hafif darbelerle çakmaya veya çıkarmaya çalışmak, kılavuz çekmek,
kılavuzla diş açmak, kılavuz, diş kılavuzu 2. musluk, tapa, tıkaç
tap diş açmak, kılavuz
tap tapa, vurma
tap çıkma (telefon hattı), priz
tap musluk
tap diş açmak
tap (f) akmak
tap and dies kılavuz ve paftalar
tap and dies set kılavuz ve pafta takımı
tap bolt yivli bulon
tap discharge rate musluk boşalma oranı
tap discharge rate musluk boşaltma oranı
tap drill kılavuz matkabı
tap grooving klavuzlar üzerindeki kanalların freze ile açılması
tap plate pafta, vida lokması
tap set/triple kılavuz/üçlü takım
tap water musluk suyu
tap wrench kılavuz kolu
tap wrench ortasında kare şeklinde delik olan kullanım esnasında kare şeklindeki klavuz kolu
ucuna veya çeşme kafasına geçen kol, başlık
tap erkek klavuz, boru içersinde iç diş açmak için kullanılan erkek klavuz, klavuzun üzerinde
boyuna kanal olup çıkan talaşın dışan verilmesi sağlanmış olur
tap/insert kılavuzu/tamir
tap/plug kılavuz/orta
tap/second kılavuz/son
tap/taper kılavuz/birinci
tap/thorough kılavuz/tam geçişli
tape 1. manyetik bant 2. şerit metre, izolabant, izolabantla kapatmak, bantla sarmak 3. şerit, kor‐
don, yapışkan
tape backup teyp üzerinde yedekleme
tape backup device manyetik bant yedekleme aygıtı
tape condenser tarak makinesi tarak silindinndeki lif ağlarını fitil haline dönüştürmek için den
şeritleri ve perdahlama merdanelerini kontrol eden mekanizma
tape deck manyetik kart birimi
tape drive teyp sürücü
tape dump teyp dökümü
tape mark manyetik bant imi
tape measure şerit metre
tape reel bant makarası
tape‐controlled machine çalışması tamamen veya kısmen üzerinde delikler açılmış şerit
tarafından kontrol edilen sistem, bir kesme takımının hızı veya beslemesi veya iş parçası
kontrolü teyplerden okunan elektronik talimatlar ile yapılır optik ve pünomatik okuma,
mekanik, pünomat
taper sivriltmek, yiv açmak, oluk açmak, yontmak, konik tırnak yatağı, gittikçe incelme veya
inceltme
taper konik
taper, to incelmek
taper incelen
taper bastard eşkenar üçgen kesitli eğe
taper file fare kuyruğu eğe
taper key bkz. key
taper needle konik iğne
taper pin drill sapı doğrusal, saptan konik uca doğru üzerindeki kartallarda daralma olan
helezon matkap
taper reamer konik rayba
taper roller bearing konik rulman
taper roller bearing konik bilyalı yatak
taper roller‐bearing konik makaralı rulman, iç ve dış konik bilezikler ve konik makaralar
kullanılarak, dip basmasını ve radyal yükleri karşılayan yatak
taper screw chuck (serew worm chuck) konik vidalı ayna, küçük düz ayna merkezine konik vida
tespit edilmiş böylece kerestelerin bu vidaya tutturulması ile dönme işlemleri yapılabilen ayna
taper screw thread koninin yüzüne açılmış vida dişi
taper screw tread bir koni yüzeyine diş açılması şeklinde oluşan vida dişi
taper shank konik sap
taper shank four lipped type çok ağızlı ve konik saplı tip
taper shank mors konik sap
taper shank two lipped type iki ağızlı ve konik saplı tip
taper shank bazı matkap uçlarında veya raymalarda olduğu gibi boyunca daralan fakat kesiti
dairesel olan sap, gövde
taper tap bir boruya iç diş açmak için kullanılan ve girecek diş açma klavuzuna yol vermesi için
bir kaç diş açan ilk klavuz
taper thread konik diş
taper turning konik tornalama
taper, to gittikçe incelmek
tapered konik, koni biçiminde, uca doğru incelen, gittikçe incelen
tapered bearing konik masuralı yatak
tapered bearing cone konik rulman, konik yatak, konik rulman iç yatağı
tapered bearing cup konik rulman dış kursu
tapered bit konik bağlantılı delici uç
tapered distribution düzgün sönümlü dağılım
tapered pin konik pim
tapered roller bearing konik rulman
tapered roller bearing konik masuralı rulman
tapered roller bearing cone konik masuralı yatak
tapered roller bearing cup konik masuralı yatak dış zarfı
tapered shaft konik mil
tapered shoulder meyilli fatura, konik fatura, konik çıkıntı, konik omuz noktası
tapered socket halat kovanı
tapered thread konik vida
tapped itecek
tapped kılavuz ile diş çekilmiş
tapped delay line dallı (prizli) gecikme hattı
tapped hole dişi vida deliği
tappet manivela
tappet fincan
tappet itici, kaldırıcı, supap iteceği, supap kadehi, supap itici tablası
tappet (tappet valve) itici, itecek, itecek çubuğu, itecek kolu
tappet cam itecek kamı
tappet clearance itici boşluğu
tappet clearance supap sapı ile supap iteceği ucu arasındaki açıklık
tappet guide subap iteceği yuvası
tappet rod itecek çubuğu, itici çubuk
tapping vida açmak
tapping aspirasyon
tapping hafif hafif vurma, kılavuz çekme
tapping machine dişi vida dişi çekmek için kılavuz tezgahı
tapping point aldı noktası
tapping screw diş açma klavuzu
tapping klavuz salma, vida dişi çekme, hafifçe vurma, tıklatma, çekme
tar asfalt
tar acids katran asitleri (katranın 225‐250°c’a kadar destillenen fraksiyonunun sodyum
hidroksitle muamelesinden elde edilen karışık kısmı)
tar bases katran bazları (kaynama noktası 225‐250°c arasında olan katran destilatlarının asit ile
muamele edilmesinden elde edilen çeşitli organik azot bileşikleri; piridin, pikolin, anilin,
toluidin, kinolin, kinaldin vb)
tar coating katran kaplama
tar emulsion katran emülsiyonu (katranın, uygun bir emülsiyon verici maddenin yardımı ile
suda veya sulu çözeltide çok küçük parçacıklar halinde ve süspansiyon şeklinde dağılmış olduğu
bir emülsiyon)
tar paving katranlı kaplama (yaya yolları, oyun sahaları ve yayalara mahsus benzeri diğer
sahalara veya taşıt trafiği çok hafif olan yerlere bir veya iki tabaka halinde serilen katranlı
makadam kaplama)
tar sand katranlı kum
tar yield katran randımanı
tar, distillated bkz. distillated tar
tare 1. bir şeyin tartısından indirilen kabın ağırlığı, dara; 2. darasını çıkarmak
tare mass dara
tare/net dara/net
tared loads daralı yükler
target hedef, erek; amaç
target address hedef adresi
target height hedef levhası yüksekliği
target identification hedef tanılama
target language amaç dil
target plate hedef levhası
target tracking radar hedef izleyen radar
tariff fiyat listesi
tariff tarife
tariff system tarife sistemi
tariff table ücret tablosu (çevre birimlerinin çalışması sırasında kullanacakları, giriş istasyonları
ve araç sınıflarına göre ücretler, gecikme süreleri, eş zamanlama süresi, rapor basım saati vb
verileri içeren bilgisayar dosyaları)
tarmac asfalt, kaba asfalt
tarmacadam katranlı makadam (kontrol edilen şartlar altında karıştırılmış agrega ile yol katranı
veya agrega ile katran‐bitüm karışımından ibaret, kaba agrega miktarının hakim olduğu, çok
boşluklu bir yol malzemesi)
tarmacadam plant katranlı makadam tesisi
tarnish donuklaştırmak
tarp tente
tarpaulin katranlı muşamba
tar‐stabilized soil katranla stabilize edilmiş toprak
tarviated katranlı makadam yol kaplamalarına verilen bir ad
task iş, görev, vazife, hizmet
task force çalışma kolu
task list görev listesi
task management görev yönetimi
task migration görev göç ettirme
tasla (t) akım yoğunluğu birimi ‐ 1 wb/m2
taste, to tadına bakmak, tatmak
tasting tat alma, tatma
tattletale toplam işlem sayısı
taut gergin, gerilmiş
tauten, to gerginleştirmek, gerilmek
tautness gerginlik
tawing çekme
tax, to vergi koymak, vergilendirmek
tax vergi, resmi harç
tax deductable vergiden düşülebilir
tax free vergiden muaf
tax rate vergi oranı
taxes and duties vergiler ve harçlar
taxi‐cab taksi
taxi‐cab metric taksimetre ölçevi
taximeter taksimetre
taxon sınıflandırmada müşterek özellik taşıyan canlıların oluşturduğu grup
taxpayer vergi mükellefi
t‐bolts (tee‐headed bolts) t kafalı cıvata tezgah tablasındaki uygun kanallara iş parçasını
tutturabilmek için 90 derece döndürülerek kullanılan ve kafa kısmında küçük çapraz bir parça
olan cıvata
t‐circuit t‐devresi
t connector t bağlantı elemanı, t rakor
tdc (top dead center) üst ölü nokta
teachware eğitim yazılımı
team ekip, takım
team work ekip çalışması, takım çalışması
tear yırtılma, yıpranma, yırtmak, yırtılmak
tear gözyaşı
tear kopartmak, yırtılmak, yırtmak
teat bkz. nipple
technetium Te sembolü ile bilinen, atom no, 43 ve atom ağırlığı: 99 olan kimyasal element,
teknetyum
technique yöntem
technic bkz. technical
technical teknik
technical adviser teknik danışman
technical committee teknik komite
technical data teknik bilgiler
technical literature teknik yazın, literatür
technical management teknik yönetim
technical manual teknik el kitabı
technical marketing information(tmi) teknik pazar bilgisi
technical research teknik araştırma
technical specifications teknik şartname
technical staff teknik eleman
technical term teknik terim, teknik deyim
technician tekniker, teknisyen
technics bkz. technique
technique mekanik bir olayın veya cerrahi bi rameliyatın yapılma metodu
technique teknik
techno‐ (ön‐ek) teknik anlamı veren birleştirici
technochemistry endüstriyel kimya
technological teknolojik
technological teknolojiye ait
technological determinism teknolojik gerekircilik
technological properties teknolojik özellikler, mekanik özellikler
technology teknoloji
tectal çatı şeklindeki oluşumla ilgili
tectiform çatı şeklinde, dam biçiminde
tectonic forces tektonik kuvvetler
tectonics yer yuvarlağının yapısı, yapısal yerbilimi
tectorial tavanlı, örtülü,
tee t parçası
tee t borusu, çatal boru, t dirsek, t dirsekli rakor
tee beam bkz. t beam
tee elbow bkz. t elbow
tee joint t‐eki (kablo)
tee slot te kanal
tee tube t dirsekli boru
tee‐headed bolt bkz. t‐bolts
tee‐rest bkz. t‐rest
tee‐slots bkz. t‐bolts
teeth dişli çark dişi, kesici takımlara göre: finishing teeth, ınvolute gear‐teeth, roughing teeth,
semifınishing teeth
tee‐valve t şeklinde üç yollu kontrol valfı, çekvalf
tele‐ (ön‐ek) pref, 1. uzakta, uzak (mesafede); 2. son, sonunda
tele‐ (ön‐ek) uzaktan anlamı veren birleştirici
tele control tele kontrol
tele control uzaktan kontrol
telecommunication uziletişim, telekomünikasyon
telecommunication teleiletişim, uziletişim
telecommunication path teleiletişim yolu
telecommunication security teleiletişim güvenliği
telecommunications telekomünikasyon, uziletişim
telecommuting evde çalışma, tele‐çalışma
teleconference telekonferans, teletoplantı
teleconferencing uziletişimli toplantı
telecontrol uzaktan denetim
telecopier faks makinası
teleeducation tele‐öğretim
teleelectric teleelektrik
telegram telgraf
telegraph pole telgraf direği
telehandler teleskopik yükleyici
teleinstruction tele‐eğitim
telemarketing telepazarlama
telemeasuring equipment uzaktan ölçme donatısı
telemechanics makinaları uzaktan idare
telemetry uzaktan ölçüm
telemonitoring uzaktan gözetleme
teleorganic hayati, hayat için gerekli
telephone telefon
telephone conduit telefon kablo borusu
telephone exchange merkezi telefon santrali (acil haberleşme sistemlerinin merkezi telefon
santrali)
teleprinter uzaktan yazar makine, telepnnter, uzaktan yazıcı
teleprocessing uzişlem
teleprocessing uzaktan bilgi işleme
teleprocessing network uzişlem ağı
telescope teleskop, dürbün
telescope magnification dürbün büyütmesi
telescope tangent screw dürbün az hareket vidası
telescope/hand teleskopu/el
telescopic teleskopik, iç içe geçen
telescopic boom iç içe geçmeli kol
telescopic cylinder teleskopik silindir
telescopic shock absorber teleskopik amortisör
telescopic slide (telescopic shaft) birbiri içerisine geçmiş borulardan oluşan gerektiğinde uzayıp
kısalabilen teleskop
teleservice telehizmet
teleshopping tele‐alışveriş
teletext document telemetin belgesi
teletext service telemetin hizmeti
teletext teleteks
teletypewriter, teletype uzak yazıcı, uzyazıcı
teleview televizyonda izlemek
television televizyon
telewriting teleyazı
telex teleks
telford base blokaj
teli tale otomatik sayma makinesi, kontör, sayıcı, su seviye müşiri, su taşma borusu, sicil kayıt
düzeni, istihparatçı
tellurium tellür
tellurium te sembolü le bilinen, atom no:52 ve atom ağırlığı: 127.61 olan kimyasal element
telo pref, son, sonunda
telpher teleferik
telpher line otomatik elektrikle çalışan taşıtların yükleri taşıdığı havai tel ray sistemi
TEM bkz. Trans‐European North‐South Motorway
temper 1. su vermek, çeliğe su vermek 2. tavlamak, sertleştirmek
temperament bkz. temper
temperamental sinirli
temperance 1. ılımlılık, ölçülülük, itidal; 2. alkollü içkilerden sakınma
temperate mutedil
temperate climate ılıman iklim
temperate zone ılıman bölge
temperature sıcaklık, hararet
temperature adjustment sıcaklık ayarı
temperature adjustment sıcaklık değişimlerinde kronomometre ve saat ayarı yapma
temperature coefficient sıcaklık katsayısı
temperature compensation ortam sıcaklılığındaki değişimlere göre cihaz göstergesinin otomatik
ayarı
temperature control sıcaklık kontrol mekanizması
temperature control unit sıcaklık kontrol ünitesi
temperature control valve sıcaklık kontrol valfı
temperature controller sıcaklık kontrolörü, sıcaklık regülatörü
temperature curve sıcaklık eğrisi
temperature deviation sıcaklık sapması
temperature difference sıcaklık farkı
temperature differential damage sıcaklığın karışım içinde homojen olmamasından kaynaklanan
bozukluklar
temperature drop sıcaklık düşmesi
temperature gauge termometre
temperature indicator sıcaklık göstergesi
temperature limit sıcaklık sınırı
temperature of mix karışımın sıcaklığı
temperature of soil toprak sıcaklığı
temperature range sıcaklık aralığı
temperature regulator termostat
temperature rise sıcaklık yükselmesi
temperature segregation sıcaklığın karışım içinde homojen olmaması
temperature sensor sıcaklık algılayıcısı, hararet müşiri
temperature stress sıcaklık gerilmesi
temperature succeptibility of asphalt asfaltın sıcaklık hassasiyeti
temperature swing sıcaklık salınımı
temperature switch sıcaklık anahtarı
temperature ısı, sıcaklık, hararet, sıcaklık derecesi
temperature/allowable sıcaklık/izin verilen
temperature/average sıcaklık/ortalama
temperature/comfort sıcaklığı/konfor
temperature/critical sıcaklık/kritik
temperature/design sıcaklığı/proje, tasarım sıcaklığı
temperature/dry bulb sıcaklığı/kuru termometre
temperature/effective sıcaklık/etkin
temperature/entering sıcaklığı/giriş
temperature/equilibrium sıcaklığı/denge
temperature/evaporation sıcaklığı/ buharlaşma
temperature/excess sıcaklık/fazla
temperature/flame sıcaklığı/alev
temperature/flow sıcaklığı/akış
temperature/ignition ateşleme sıcaklığı
temperature/initial sıcaklığı/başlangıç
temperature/low sıcaklık/düşük
temperature/maximum sıcaklık/ maksimum
temperature/mean sıcaklık/ortalama
temperature/melting sıcaklığı/erime
temperature/minimum sıcaklık/ minimum
temperature/operating sıcaklığı/işletme
temperature/permissible sıcaklık/izin verilen
temperature/radiant sıcaklığı/ışıma
temperature/return sıcaklığı/dönüş
temperature/set sıcaklığı/ayar
temperature/wet bulb sıcaklığı/yaş termometre
temperature/working sıcaklığı/işletme
tempered steel su verilmiş çelik, sertleştirilmiş çelik
tempering ısıl işlem
tempering tavlama, temperleme
tempering colour su vermek üzere ısıtılan maddenin aldığı tav rengi
tempering method su verme metodu, tavlama metodu
tempering oven tav fırını, tav ocağı
tempest compatible tempest uyumlu
tempest compliant equipment tempest uyumlu donatım
tempest inspection tempest denetimi
tempest security tempest güvenliği
template (templet) kalıp, model, örnek, mastar, şablon makinada veya başka şekilde işlem
görmüş iş parçasının boyut ve işlem kontrolü için kullanılan hassas boyutlardaki ince plaka
template matching şablon eşleme
temple dokuma germe çubuğu, çivili (mıhlı) veya kanallı silindirlere sahip dokunan kumaşın
genişliğinin sabit tutulmasını sağlayan dokuma tezgahı germe cihazı
tempolabile [medikal] zamanla değişebilen
temporal geçici
temporary geçici
temporary acceptance geçici kabul
temporary admission geçici kabul
temporary connection geçici bağlantı
temporary crossing geçici geçit
temporary deformation geçici deformasyon
temporary drainage geçici drenaj
temporary drop geçici düşüş
temporary elastic compression of a pile bir kazığın geçici elastik sıkışması
temporary facility geçici tesis
temporary load geçici yük
temporary magnet geçici mıknatıs
temporary magnetism geçici mıknatıslık
temporary pier geçici orta ayak
temporary storage geçici saklama
temporary structure geçici yapı
temporary support geçici mesnet
temporary, tentative geçici
tempostabile zamanla değişmeyen
temulence aşırı alkol alımının sebep olduğu zehirlenme hail; alkol intoksikasyonu
tenable makul
tenacious [medikal] yapışkan
tenant kiracı
tendency eğilim, temayül
tendency to cave in göçmeye meyletme, göçmeye eğilim
tendency to shrink büzülme eğilimi
tendency toward sliding kayma eğilimi
tender teklif (fiyat teklifi)
tender ihale
tender ihale etmek
tender form and cost estimate sheet teklif formu ve keşif özeti cetveli
tender offering shorter delivery period daha kısa teslim müddetli teklif
tender specifications ihale şartnamesi, teklif verme şartnamesi
tender unit price teklif birim fiyatı
tenderer teklif sahibi, ihaleye katılan
tendering teklif verme
tendering ihale
tenon erkek geçme
tenon ahşap dil
tenon saplama
tenon lamba (geçme birleşimli kerestede erkek paralel)
tenon kırlangıç kuyruğu
tenon geçme, dil, kırlangıç kuyruğu, geçme ile tutturmak, geçme yapmak
tenoning kırlangıç kuyruğu yapma
tenoning machine ağaç parçada geçme yeri oluşturmak için kullanılan dört kesıcıli makına iki
testere sağa sola ayarlanabilir olup ikisi beraber düşey doğrultuda çalışırlar diğer ikisi yatay
çalışıp omuzları kesmek için kullanılırlar tenoning machine kırlangıç kuyruğu makinası
tensile gerilim, çekme
tensile (s) gerilebilir, gerilmeyle ilgili
tensile band germe şeridi
tensile bolt germe cıvatası
tensile force çekme kuvveti
tensile load germe yükü
tensile strain çekme deformasyonu
tensile strength çekme dayanımı
tensile test çekme deneyi
tensile test diagram çekme deneyi diyagramı
tensile force çekme kuvveti
tensile‐testing machine gerilme deneyi yapma cihazı, gerilme cihazı
tensimeter bkz. tensiometer
tensiometer gerginlik ölçer, gerilim ölçer, tansiometre, kapilarimetre
tension 1. çekme, germe, gerilim, gerilme 2. voltaj farkı
tension çekme, gerginlik
tension bar germe çubuğu
tension bolt gergi cıvatası
tension crack çekme çatlağı
tension failure çekme kırılması
tension force çekme kuvveti
tension free pore water germesiz boşluk suyu
tension in the pore water boşluk suyundaki gerilme, boşluk suyu basıncı, nötr basınç veya
gerilme
tension lever gergi kolu
tension member çekme elemanı
tension nut yay basıncını tutan cıvata somunu, gerdirme somunu
tension of the water vapour su buharı gerilmesi
tension pile çekme kazığı
tension pulley gergi kasnağı
tension ring iç gerdirme halkası, iç gerdirme segmanı
tension rod gerdirme çubuğu
tension screw gerdirme vidası
tension spring çekme durumunda çalışan yay
tension spring gerdirme yayı, basınç yayı
tension station gerdirme düzeni
tension test çekme deneyi
tension wire gergi teli
tension zone çekme bölgesi
tensor tansör
tent çadır, tente
tent peg çadır kazığı
tentative 1. deneme, denemelik 2. geçici
tentative 1. tecrübi, deneysel; 2. değişebilir
terbium terbiyum
terbium Tb sembolü ile bilinen, atom no:65 ve atom ağırlığı: 158.93 olan kimyasal element
teredo deniz tarak makinesi
term devre
term dönem
term terim
term 1. vade (borçluya borcunu ödemesi için verilen zaman) 2. terim, madde, şart
term 1. had, hudut, sınır; 2. belirli bir sürenin (özellikle gebelik) sona ermesi
terminal uç, kutup, çıkış, kablo bağlama ucu,
terminal
terminal based linearity uç değer doğrusallığı (ölçme)
terminal block buat
terminal box uç bağlantı kutusu
terminal box block tevzi kutusu
terminal clamp uç kıskacı, kutu başlığı
terminal cluster uçbirim kümesi
terminal component uçbirim bileşeni
terminal emulation uçbirim öykünümü
terminal exchange uç santralı
terminal insulator screw terminal yalıtma vidası
terminal lever terminal kolu
terminal lug kablo bağlama tırnağı
terminal multiplexer uçbirim çoğullayıcısı
terminal node uç düğüm
terminal nut kablo bağlama somunu
terminal pair (port) bağlantı kapısı; kapı
terminal point bitiş noktası
terminal point besleme noktası
terminal pressure bitiş basıncı
terminal server uçbirim paylaştırıcı
terminal valve çıkış (boşaltma) vanası
terminal velocity son noktadaki hız
terminate bitirmek, bitmek
terminate sonlandırmak
terminate sona erdirmek, bitirmek, feshetmek
terminate and stay resident bitince yerleşik kalan
terminate, to sonlandırmak
terminated in sonlandırılmış
terminated line sonlandırılmış hat
terminating traffic varış trafiği (belli bir bölgeye bir veya birkaç noktadan giren trafiğin varışları
bu bölgede olan kısmı)
termination 1. sonlanma, bitiş, son; 2. sonlandırma, bitirme
termination bağlantı ucu (kablo), sonlandırma
termination for convenience alıcının isteği ile yürürlükten kaldırma
termination for insolvency iflas nedeniyle yürürlükten kaldırma
terminator sonlandırıcı
terminology terimler, tabirler, terminoloji, tabir tekniği, hususi tabir
terminus sınır, son
termionic tube elektron tübü
terms and conditions şartname
ternary üçlü
ternary üç parçalı
ternary code üçlü kod
ternary operation üçlü işlem
ternate üçten oluşan
terotechnology fabrika, makına ve cihazların yerleştirilmesi, bakımı, kurulması, sökülmesi ve
danışmanlık hizmetleri
terra toprak
terra cotta bir nevi tuğla, pişmiş kil
terrace teras
terracing birçok tabaka halinde (kat kat) dikme
terrain arazi
terrain model arazi modeli
terrain, flat bkz. flat terrain
terrain, hilly bkz. hilly terrain
terrain, level bkz. level terrain
terrain, mountainous bkz. mountainous terrain
terrain, rolling bkz. rolling terrain
terrain, rugged bkz. rugged terrain
terraine arazi
terramycin oksitetrasiklinin ticari adı, teramisin
terrazzo mozaik
terrazzo floor çimento mozaikli döşeme
terrazzo tile karo mozaik
terrestrial yer, yersel
terrestrial yerüstü
terrestrial communication yerüstü iletişim
terrestrial coordinates yersel koordinatlar
terrestrial heat flow jeotermal enerji
terrestrial interference yerüstü karışması
terrestrial photogrammetry yersel fotogrametri (arazi üzerinde konumları belirli olan
noktalardan çekilen resimlerle yapılan fotogra‐metrik çalışmalar)
terrestrial photograph yersel resim
terrestrial survey yersel ölçme
territorial sea hükümranlık suları
territory belli sınırlar içindeki bölge, yöre
terror korku krizi, şiddetli korku, dehşet, pavor
tertian üç günde bir veya gün aşırı gelen (olan), gün aşırı tutan nöbet, tertius
tertiary 1. üçüncü, üçüncü derece, üçüncü devre 2. tersiyer (senozoyik çağının birinci dönemi ve
bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin genel adı)
tertiary üçüncü (gelen)
tertiary treatment üçüncül arıtma (ikincil işlemlerden sonra gelen atık suyu arıtma işlemi)
tertiary triangulation üçüncü derece nirengi
tertile processing dokuma işlemi, tekstil
tertipara [medikal] üç canlı doğum yapmış kadın
tessellated küçük karelerle işaretlenmiş olan
test (a) deney, tecrübe, test, (b) maden tasfiyesinde kullanılan pota, (c) tahlil için kullanılan ecza
(d) tasfiye etmek (e) tahlil etmek
test deney, test, tecrübe, muayene, kontrol, denemek, deney yapmak
test apparatus deney aleti
test at constant load sabit yük altında deney
test bench sınama denektaşı
test bench deney masası
test bench deneme tezgahı, bremze
test bit pattern sınayıcı bit örüntüsü
test booth deney kabini
test bores deneme sondajları
test box test cihazı
test certificate deney belgesi
test certificate test sertifikası
test clip muayene mandalı, elektrikli ölçü cihazlarının kablo ucu kıskaçları
test cock test vanası (musluğu)
test compaction deneme sıkıştırması
test crazing ince sır çatlak deneyi
test cylinder deneme silindiri, test silindiri
test data deney verileri
test design sınama tasarımı, test tasarımı
test dust test tozu
test efflorescence toz olma ve ufalanma deneyi
test equipment deneme aletleri
test field deneme alanı
test fill deneme dolgusu
test flight deneme uçuşu
test for short kısa devre muayenesi
test length deneme uzunluğu
test load deneme yükü, deneme yüklemesi, deney yükü
test loop sınama döngüsü
test method test metodu, deney metodu
test of hypothesis hipotez sınaması
test piece deney parçası
test pile deneme kazığı
test piling deneme kazığı çakma
test pit deneme çukuru, deneme kuyusu, deney çukuru
test plan sınama planı
test point deney noktası
test pressure deneme basıncı
test procedure deney metodu
test program sınama programı
test pumping deneme pompalaması
test result deney sonucu
test results deney sonuçları
test rig deney seti
test rig bkz. test equipment test ekipmanı
test rod deneme demir çubuğu
test room test odası
test run deneme çalışması
test sample deney örneği
test section deneme kesimi (üzerinde trafik deneylerinin yapıldığı, deneme şeritleri ile taşıtların
dönmek için manevra yaptıkları kısımlar dahil, saha)
test set up deney hazırlığı
test shaft deneme çukuru, deneme kuyusu
test site deneme alanı
test specification deney şartnamesi
test specimen deney örneği
test stand deney sehpası
test statistic sınama istatistiği
test track deneme şeridi (üzerinde trafik denemelerinin yapıldığı deneme kesiminin düz olan
kısmı)
test traffic test trafiği
test tube deney borusu, deney tüpü
test, duration of the bkz. duration of the test
test, full scale bkz. full scale test
test, hydrostatic bkz. hydrostatic test
test, penetration bkz. penetration test
test, rattler bkz. rattler test
test, sedimentation bkz. sedimentation test
test, slump bkz. slump test
test, sulfonation bkz. sulfonation test
test, thawing bkz. thawing test
test/bending deneyi/bükme
test/performance deneyi/verim
test/type deneyi/prtototip
testability sınanabilirlik
testaceous kırmızımsı, kahverengi
testbed sınama ortamı
tester deneme cihazı
testing deneme, deney yapma, ölçü alma, test etme
testing apparatus deney aleti
testing data deney verileri
testing lamp deneme lambası, ışıklı sarım tecrübe cihazı
testing machine deneme makinesi, deney cihazı
testing machine numunenin uzamasını vs, ölçmek için numuneye yük uygulanan cihaz, bkz.
Haigh fatigue‐ testing machine, Izod test, tensile‐testing machine
testing method deney metodu, deney yöntemi
testing voltage deneme gerilimi
testing voltage deneme voltajı
testing deneme, muayene, tecrübe, prova, sınama
test‐piece gerilme, vurma ve diğer test cihazlarında kullanılmak için hassas ölçülerde yapılmış
numune parça
test‐type görme keskinliğini ölçmekte kullanılan harf veya şekilleri ihtiva eden tablo
tetra‐ (ön‐ek) , dört
tetra‐ (ön‐ek) dört anlamı veren birleştirici
tetrabasic dört hidrojen atomu verebilen
tetragenous dörde bölünebilen
tetragon dörtgen
tetragonium dört taraflı şekil, tetragon
tetrahedral dört yüzeyli
tetrahedral layer dört yüzlü tabaka
tetrahedral positions dört yüzlü durumlar
tetrahedron dört yüzlü
tetrahedron dört üçgen yüzeyli şekil
tetravalent dört değerli, tetravalan
text metin, yazı
textbook ders kitabı
text editing metin düzenleme
text editor metin düzenleyici
text editor yazı editörü (bilgisayar)
text formatter metin formatlayıcı
text processing metin işleme
text string metin dizgisi
textiform ağ şeklinde örgüye sahip olan
textile dokuma, tekstil
textile bearing dokuma sanayinde kullanılan tip yatak
textile belt dokuma bant
textile engineer tekstil mühendisi
textiles mensucat
textural dokusal
textural doku oluşumuna ait
texture doku, nesiç
texture analysis doku çözümlemesi
texture depth kaplamanın doku derinliği
texture features doku öznitelikleri
texture map doku eşlemi
texture segmentation doku bölütlemesi
texture dokunuş, örgü, terkip, yapı, bir tezgahta takım tarafından işlenen bir parçanın işlemden
sonraki yüzey yapısı
tfo bkz. thin flim oven
thaw erime, don çözülmesi, erimek, eritmek
thawing erime
thawing çözülme, karın çözülmesi
thawing of aggregate agreganın çözülmesi
thawing test çözülme deneyi
theca (çoğ. thecae), zarf, kılıf, mahfaza, tabaka
thematic data bir konuya ait veri
thematic map konulu harita
theme konu
theorem teorem, kanıtlanabilen bilimsel önerme
theorem kuram, teorem
theorem kanıtsav, teorem
theoretic kuramsal
theoretic limit of elasticity teorik elastiklik limiti
theoretical kuramsal, teorik
theoretical frequencies kuramsal sıklıklar
theoretical investigations teorik araştırmalar
theoretical maximum density maksimum teorik yoğunluk (toplu asfalt karışımının boşluksuz
olduğu farz edildiği haldeki teorik özgül ağırlığı)
theoretical physics kuramsal fizik
theoretically kuramsal olarak
theorist kuramcı
theorize teori oluşturmak
theory kuram, teori, nazariye
theory of plasticity plastisite teorisi
theory/cell hücre kuramı
theory/Copernicus’ Kopernik kuramı
theory/Dalton atomic dalton atom kuramı
theory/Lamarck evolution lamarck kuramı
theory/light particle ışığın parçacık kuramı
theory/planetesimal gezegenlerin oluşumu kuramı
therapy tedavi, terapi
therm sıcaklık birimi
therm‐ ısı anlamı veren birleştirici
therm(o) (ön‐ek), sıcaklık
thermal ısıl
thermal 1. kaplıcaya ait; 2. sıcağa ait, termik
thermal ısısal, termal
thermal anemometer ısıl ananometre
thermal balance ısıl denge
thermal capacity ısıl kapasite
thermal comfort ısıl konfor
thermal conductance ısıl iletkenlik
thermal conductance ısıl iletken
thermal conductivity ısıl iletkenliği
thermal contact metamorphism magmanın madde salgısı olmadan yalnız sıcaklığı ile içine
sokulduğu kayaçları başkalaştırmasını kapsayan süreç
thermal container termal konteyner
thermal convection ısıl konveksiyon
thermal converter termik dönüştürücü
thermal cracking ısısal çatlaklar
thermal diffusivity ısıl dağılma
thermal diffusivity ısı geçirgenlik
thermal effıciency ısı verimliliği, ısı makınası ile yapılan işin, ısı makinasına giren yakıt veya
buhar ısısının iş eşdeğerine oranına denir
thermal efficiency ısıl verim
thermal electric relay ısıl elektrik rölesi
thermal energy termal enerji
thermal environment ısı çevresi, termal çevre, termik çevre
thermal equilibrium ısıl denge (ısı dengesi)
thermal expansion ısısal uzama, ısı genleşmesi
thermal expansion ısıl genleşme
thermal expansion coefficient ısıl genleşme katsayısı
thermal expansion bkz. expansion
thermal forces ısıdan meydana gelen kuvvetler
thermal head ısıl yazma kafası
thermal izolasyon sıcaklık tecridi, sıcaklık izolasyonu, ısı izolasyonu
thermal instrument ısıl alet
thermal insulation ısı izolasyonu, ısı yalıtımı
thermal insulation ısıl izolasyon
thermal ionisation ısıl iyonlaşma
thermal output ısı çıktısı
thermal pollution termik kirlilik
thermal printer ısıl yazıcı
thermal radiation ısıl radyasyon
thermal reactions termal reaksiyonlar
thermal recorder ısıl kayıtçı
thermal relay ısıl röle
thermal relay sıcaklığa duyarlı röle
thermal relay ısıl bağlak, ısıl röle
thermal resistance ısıl direnç (sıcaklık geçirme direnci)
thermal resistivity ısıl direnç
thermal shock ısıl şok
thermal spalling ısı ile dökülme
thermal storage ısı depolama
thermal storage vessel ısı deposu basınçlı kap
thermal storage vessel ısı depolama tankı
thermal stres ısıl gerilim
thermal stress farklı sıcaklıklardan dolayı parçaların eşit olmayan uzamalarından kaynaklanan
yapı ve mekanizmalar içersinde oluşan gerilmeler
thermal switch termik şalter
thermal transmission termik iletimi, ısı iletimi, sıcaklık iletimi, termal iletim
thermal transmittance ısıl geçirgenlik katsayısı
thermal water termal akışkan, termal sıvı, termal su
thermal water courses termal su kaynağı
thermal water field jeotermal sıcak su rezervuarı
thermelometer küçük sıcaklık değişikliklerini ölçen elektrikli termometre
thermesthesia [medikal] sıcak veya soğuğu duyma yetisi
thermesthesiometer sıcağa karşı duyarlılık derecesini ölçme aleti
thermhypesthesia [medikal] sıcağa karşı duyarlığın azalması
thermic ısısal
thermic value ısısal değer
thermion termiyon
thermionic ısıl elektronik, termiyonik
thermistor sıcaklık ölçme cihazı
thermistor ısıldirenç
thermistor termistör
thermit termit
thermite termit
thermite welding termit kaynağı
thermo‐ (ön‐ek) ısı anlamı veren birleştirici
thermochemistry termokimya
thermocouple bimetal, termo eleman
thermocouple ısılçift
thermocouple instrument ısılçiftli alet
thermocouple junction ısılçift bağlantısı
thermocouple sheath ısılçift koruncağı
thermochemistry kimyanın sıcaklıkla kimyasal tesir arasındaki ilgiden söz eden kısmı,
termokimya
thermodiffusion ısı tesirinden yayılma veya dağılma
thermoduric hararete karşı dayanıklı
thermodynamic analogue termodinamik benzeşim
thermodynamics termodinamik
thermodynamics ısı dinamiği, termodinamik, ısı gücü bilgisi
thermoelectric termoelektrik
thermoelectric power termoelektrik güç
thermoelectriciti hararetin bilavasıta tesirinden meydana gelen elektrik, ısı elektriği,
termoelektrik
thermoelement ısılöğe
thermoexcitory vücut hareketini yükselten
thermogram termografın kaydetti çizgi
thermograph sıcaklık kaydedici, termograf
thermograph sıcaklık değişikliklerini kaydeden alet, termograf
thermo‐hygrograph ısıl nem ölçer
thermohyperesthesia [medikal] sıcağa karşı aşırı duyarlık
thermo‐ionic emission termoiyonik salım
thermokinematics termokinematik
thermolabile ısıtmakla (çok defa 56°’nın üstünde) harap olan, termolabil
thermology haraket bilgisi, ısı bilim, termoloji
thermoluminescence ısındığ zaman bir maddeden ışık çıkması
thermometer hararet derecesini ölçen aleti, termometre
thermometer sıcaklık ölçer, termometre
thermometer bulb sıcaklıkölçer haznesi
thermometer well termometre kovanı
thermometric(al) termometreye ait
thermometry hararet derecesini ölçme (usulü veya bilgisi)
thermonuclear termonükleer
thermonuclear fusion termonükleer füzyon
thermonuclear reaction termonükleer reaksiyon
thermo‐osmosis ısıl geçişme
thermopenetration vücudun derin kısımlarını düşük gerilimli ve yüksek amperli akım
uygulayarak hararet gönderme
thermophore termofor
thermophore içi sıcak su ile veya kimyasal bir madde ile doldurulmuş olup devamlı ısı sağlayan
kaplar, büyot, termofor
thermopile küçük ısı değişikliklerini ölçen cihaz
thermoplastic sıcakta kalıplanır nitelikte olan, ısı ile yumuşayan
thermoplega sıcaklık veya güneş çarpması, termopleji
thermoprinter ısılyazıcı
thermoresistant yüksek ısıya dayanıklı
thermos bottle termos
thermos flask termos şisesi
thermosat ısıya aynı derecede muhafaza eden otomatik alet, termostat
thermoscan bir bölgedeki ısı dağılımını ölçebilen aygıt
thermoscope ısı değişikliklerini gösteren alet, termoskop
thermosetting sıcakta sertleşen
thermosiphon termosifon, su soğutmalı motorlarda soğutma işleminin yapıldığı kapalı borulu
sistem
thermosphere termosfer
thermostable sıcağa karşı dayanıklık, ısı etkisiyle değişmeyen, termostabl
thermostat ısı derecelerini kendiliğinden düzenleyen alet, termostat, araçlarda motor sıcaklığını
düzenleyen supap
thermostat ısıdenetir, termostat
thermostat bellows termostat körüğü
thermostat gasket termostat contası
thermostat housing termostat yuvası
thermostat night setback termostatın gece için ayarı
thermostat spacer ring termostat bileziği
thermostat spring termostat yayı
thermostat valve termostat su devri kapama ve açma supabı
thermostat termostat, sıcaklık kontrol cihazı, ısı denetici, sıcaklık değişimlerini ölçerek, sabit bir
sıcaklık muhafazası için, ısı ve soğutma kaynaklarını doğaldan ve ındırek yolla kontrol eden
cihaz
thermostatic termostatik
thermostatic coil termostat bobini
thermostatic heat control spring ısı kelebeği kumanda yayı (ısı ile genleşip büzülmek suretiyle
ısı kelebeğine kumanda eden yay)
thermostatic trap termostatik kondenstop
thermostatic valve termostatik vana
thermostatics ısıyı muhafaza bilimi, termostati
thermosteresis ısıdan yoksun etme
thermosystaltic ısı sonucunda kasılan
thermotank ısıtıcılı depo
thermotics ısıbilim, termoloji
thermotolerant sıcaklığa dayanıklı olan, ısıya tahammül eden
thermotropism ısı karşısında gelişme
thermy (son‐ek) sıcaklık, ısı anlamına sonek
thesaurus eşanlamlılar sözlüğü
thesis herhangi bir konu üzearinde yapılan belli bir sonuca yönelik bilimsel çalışma, tez
thesis sav
thick koyu
thick kalın
thick ethernet kalın ethernet
thick line kalın çizgi
thick viscous fluid koyu viskoz sıvı, koyu viskoz akışkan
thicken kalınlaştırmak, koyulaştırmak
thickener koyulaştırıcı
thickness yoğunluk
thickness kalınlık
thickness gauge sentil
thickness gauge kalınlık mastarlı sentil
thickness of the stratum tabaka kalınlığı
thimble halat halkası
thimble yüksük, halat yüksüğü, bir başı kapalı burç
thin, to incelmek, inceltmek, seyreltmek
thin seyrek
thin ince
thin ethernet ince ethernet
thin film ince film
thin flim oven (tfo) ince film halinde ısıtma fırını
thin lift ince tabaka
thin plate model ince levha modeli
thin route network seyrek trafikli ağ
thin surfacing ince satıh kaplaması
thin surfacing carpet bkz. carpet
thinking düşünme, düşünce
thinner inceltici
thinner tiner, boya sulandırıcı
thio‐ (ön‐ek) kükürt, sülfür
third gear hız kutusu üçüncü vites dişlisi, üçüncü vites
third generation computer üçüncü kuşak bilgisayar
third order triangulation üçüncü derece nirengi
third party üçüncü şahıs, üçüncü taraf
third party üçüncü parti
third party software bağımsız şirketlerin yazılımı
third person üçüncü şahıs
third pinion (watch) saatlerde üçüncü dişli çark ile aynı mil üzerinde olan pinyon dişli
third rail üçüncü ray
third speed üçüncü vites
third wheel (watch) saat dişli çark sisteminde dördüncü (saniye) pinyonunu döndüren, merkez
ve dördüncü dişli çark arasındaki dişli çark
thirst su içme isteği ile belirgin kuvvetli his, susuzluk
thirsty susamış, susuz
this disk is damaged bu disk hasarlı
thixotropy karıştırma sonucunda viskozitenin değişmesi
thompson indicator motor indikatörierinde kullanılır
thoriated filament toriyonlu filaman, akkor lamba
thorium toryum
thorium Th, sembolü ile bilinen atom no: 90 ve atom ağırlığı: 232.05 olan kimyasal element
toryum
thoron Tn sembolü ile bilinen, atom no: 86 ve atom ağırlığı: 220 olan radyoaktif izotop, toron
thorough tam
thoroughfare tap klavuz çektiği borudan geçecek kadar küçük kare şeklinde kafası olan klavuz,
işlek klavuz
thoroughness kusursuzluk
thou bkz. mill
thousands separator binlik basamak ayırıcı
thrasher (thrashing machine, thresher) ekin tanelerini saplarından ayıran kırıcı, parçalayıcı
makina, döner silindirler içersinde buğday başaklarını döverek onları saplarından ayırıp hava
üfleyerek taneleri tamamen samanlarından ayırıp çuvallara doldurma işlemınide yerine getirir
thrashing boşa çabalama
thread yürümek
thread diş, vida dişi
thread iş parçacığı
thread 1. iplik; 2. iplik veya lif şeklinde uzantı, bu nitelikte oluşum
thread diş açmak
thread cutter vida açar
thread cutter diş kesici takımı
thread cutting vida dişi açma, diş kesme
thread cutting bit torna diş açma kalemi ucu
thread cutting machine vida dişi çekme makinesi
thread cutting tool torna diş kalemi
thread file vida diş törpüsü
thread gauge diş mastarı
thread gauge vida dişi mastarı, vida dişi ölçer
thread grinding diş taşlama
thread grinding özel profile sahip, iş parçası dönerken otomatik olarak çapraz yönde hareket
ederek vida diş yüzeylerini taşlayan ve hassas bir hale getiren taşlama çarkı
thread insert tamir dişi
thread insert takviye dişi
thread measurement diş ölçümü
thread measurement vida dişi basit ölçüm yöntemi şekil 210’de gösterilmiştir çapları bilinen üç
tel parçası ölçülecek temas noktaları arasına sokulur
thread pitch diş hatvesi, diş adımı
thread rolling diş açma/rulo ile
thread rolling yuvarlanma basıncı ile vida dişi oluşturma
thread diş, vida dişi
thread/button headed screw diş/ yuvarlak başlı
thread/half round screw diş/yuvarlak başlı
thread/international diş/uluslararası
thread/metric coarse screw diş/metrik kaba
thread/metric fine screw diş/metrik ince
thread/metric screw diş/metrik
thread/multi start screw diş/çok ağızlamalı
thread/pipe screw diş/boru
thread/power transmission screw dişi/ güç aktarma dişli
thread/screw dişi/dişli
thread/square screw diş/kare
thread/tapered pipe screw diş/konik boru
thread/tapered screw diş/konik
thread/wheel dişli çark dişi
thread/whitworth coarse screw diş/ whitworth kaba
thread/whitworth fine screw diş/ whitworth ince
thread/whitworth screw diş/whitworth
threaded diş açılmış
threaded bit dişli bağlantılı matkap ucu, dişli bağlantılı delici uç
threaded bushing dış yüzü vida dişli ve yuvasına vida gibi vira edilen burç
threaded connector vida dişli rakor
threaded flange vidalı flanş
threaded flange vidalı muf
threaded hole single‐angle dişli delikli tek taraflı konik
threaded joint dişli geçme
threaded pipe dişli boru
threaded sleeve dişli gömlek
threaded tapered rod dişli bağlantılı konik uçlu matkap
threaded tube dişli boru
threading vida açma, vida dişi çekme
threading spring tool holder yaylı vida kalemi tutucusu
threads, power transmission üç farklı tip güç iletme dişleri şekil 211’da gösterilmiştir
threat agent tehdit etkeni
threat and risk assessment tehdit ve risk değerlendirme
threat monitoring tehdit gözetleme
three üç
three contact üç temaslı
three contact lugs üç temaslı socket
three d üç boyutlu
three dimensional üç boyutlu
three dimensional (3‐D) üç boyutlu
three dimensional (3D) graphics üç boyutlu grafik
three dimensional (3D) modelling üç boyutlu modelleme
three dimensional photo üç boyutlu resim
three dimensional space üç boyutlu uzay
three dimensional view üç boyutlu görüntü
three jaw chuck üç ayaklı ayna
three party service üç aboneli hizmet
three pass boiler üç geçişli kazan
three pass boiler kazan/üç geçişli
three phase current trifaze akım
three phase motor üç fazlı (trifaze) motor
three pipe system üç borulu sistem
three position valve üç konumlu valf
three quarter üç çeyrek
three square bastard eşkenar üçgen kesitli çift sıra dişli eğe
three square file üç köşeli eğe
three stranded rope üç bükümlü halat
three wheel carrier triportör
three‐dimensional consolidation üç boyutlu konsolidasyon, üç yönlü konsolidasyon
three‐dimensional seepage flow üç boyutlu sızıntı akımı
three‐dimensional state of stress üç boyutlu gerilme hali
three‐dimensional stress distribution üç boyutlu gerilme dağılımı
three‐high mill (three‐high rolls) üçüzlü hadde tezgahı birbiri üzerinde olan üç hadde
merdanesinden oluşan alt ikisinde çubuk veya plakaların öne doğru, üst ikisindede arkaya doğru
çekildiği merdane
three‐hinged arch üç mafsallı kemer
three‐lane highway üç şeritli karayolu (üç şeritli enkesite sahip olan karayolu)
three‐lane road üç şeritli yol(her iki yöndeki trafik için, aynı platformda birer şeridi ve ortasında
her iki yöndeki trafiğin geçmek için kullanacağı üçüncü bir şeridi olan iki yönlü yol)
three‐leg directional interchange üç‐ayaklı kavşak (üç kesişen ayağın teşkil ettiği bir platform
kavşağı)
three‐leg intersection üçlü kavşak (üç yolun birleşmesi ile oluşan eşdüzey kavşak)
three‐phase trifaze, üç fazlı elektrik akımı
three‐phase motor trifaze elektrik motoru
three‐phase transformer üç fazlı transformatör
three‐pipe air conditioning system üç borulu klima sistemi
three‐pipe üç kollu boru
three‐quarter plate watch üç çeyrek plaka saati denge amacı ile kesilmiş üst plaka ile aynı
düzlemde bulunan pandule sahip saat
three‐start thread bkz. multi‐threaded screw
three‐throw crank krank açıları 120’şer derece olan üç sübab, piston veya kova çalıştıran
özellikle pompalarda kullanılan krank mili, krank şaftı
three‐throw pump (treble‐barrel pump) üç silindir haznesi de aynı hizada olan ve piston kollan
120’şer derece krank açısına sahip krank kolu, “three‐throw crank”ten tahrik alan pompa
three‐way bucket üç yöne boşaltmalı kova
three‐way cock üç yollu vana
three‐way intersection üçlü kavşak (t kavşağı, çatal kavşak veya y kavşağı gibi üç ayağı olan
kavşak)
three‐way tee brake tube üç yollu fren borusu
three‐way valve üç yollu vana, üç yollu valf
three‐wheel roller üç tekerlekli silindir (ön dingiline bağlı olan ve şeridin orta kısmına basan
geniş bir tambur ile, arka dingiline bağlı
olan ve çiğnenen şeridin kenarlarına basan, daha dar iki tamburu bulunan yol silindiri)
thresher döver, dövücü, harman makinesi
threshold eşik, kapı eşiği, giriş yeri, geçit
threshold eşik değer
threshold başlangıç, bilincin başlangıcı, eşik
threshold detector eşikli algılayıcı
threshold frequency eşik frekansı
threshold function eşik işlevi
threshold gate eşik geçidi
threshold limit value eşik sınır değeri
threshold limit value izin verilen limit (sınır) değeri
threshold of audibility eşik duyulabilme sınırı
threshold of hearing eşik işitme sınırı
threshold of luminescence ışıma eşiği
threshold relation eşik ilişkisi, başlangıç ilişkisi
threshold sensitivity duyarlılık eşiği
threshold stress level eşik gerilme seviyesi
threshold value kritik değer (üstyapı performansının müdahale gerektiren seviyesi)
threshold void ratio eşik boşluk oranı
threshold zone eşik bölgesi (tünel kapısından başlayan tünel içindeki ilk bölüm)
threshold (to) eşik; eşiklemek
thrilling bkz. knurling tool
throat diameter (of a worm wheel) diş uçları minimum çapı
throat latch boğaz altı
throat boğaz, boyun, demiryolu tekerleği veya flanş iç kenarı
throb, 1. atım, vuruş, nabız veya kalb atımı; 2. atmak, nabız gibi atmak
throbbing atma, nabız veya kalb atımı şeklinde ritmik atım gösterme
throe şiddetli ağrı
thromb(o)‐ (ön‐ek) tıkaç
throttle azaltma
throttle gaz kesmek, kısmak
throttle (f) kısmak, daraltmak
throttle booster spring el gazı yardımcı yayı
throttle butterfly karbüratör gaz kelebeği
throttle control gaz kumanda tertibatı
throttle control bell crank el gazı kumanda telinin başladığı mafsal parçası
throttle control bell crank stud gaz kumanda mafsalı saplaması
throttle control bell crank to carburetor rod gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası mil
throttle control bell crank to carburetor rod ball joint gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası
mili bilyalı mafsalı
throttle control bell crank to carburetor rod spring gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası mili
yayı
throttle control bell crank to carburetor rod swivel gaz kumanda mafsalı ile karbüratör arası eğri
kumanda kolu
throttle control button gaz kumanda düğmesi
throttle control button and wire gaz kumanda düğmesi ve teli
throttle control guide gaz kumanda çubuğu
throttle control guide and housing gaz kumanda çubuğu ve kovanı
throttle control knob el gazı düğmesi, el gazı topuzu
throttle control spring gaz kumanda yayı
throttle control wire gaz kumanda teli
throttle control wire tube gaz kumanda teli borusu
throttle control wire tube bracket gaz kumanda teli borusu braketi
throttle fly karbüratör gaz kelebeği
throttle governing buhar makinalarının şaft veya kayar valf yerine kısma valfi ile regüle
edilmesi, kontrol edilmesi
throttle governor kısma regülatörü
throttle hand control lever gaz elle kumanda bağlantısı
throttle lever gaz kolu
throttle linkage gaz kumanda bağlantıları
throttle shaft gaz kumanda çubuğu
throttle stop pin gaz limit tahdit pimi
throttle stop screw gaz limit tahdit vidası
throttle valve kısma valfi
throttle valve (a) benziniı motorların kelebek valfı (b) gaz motorlarının regülatör valfi (c) buhar
makineleri ve türbinlerinin regülatör kontrollü buhar valfleri, (d) soğutma makinelerinde
çalışan akışkanın basınç ve sıcaklık aralığını kontrol eden regülatör valfi, (e) throttling kısma,
dardan geçirme, boğma, çekme, gaz kesme, bir akışkanı dar ve dolanbaçlı pasajlardan geçirerek
basıncını düşürme işlemi
through aktarmasız, engelsiz, transit, doğru geçen
through‐ (ön‐ek) vasıtasiyle, yolu ile
through band süre‐uzaklık diyagramı şeridi, zaman‐mesafe diyagramı şeridi (kesintisiz sisteme
göre işaretlemede, teorik hızla giden bir ideal taşıt grubunun hareketinin süre‐ uzaklık ilgisinin,
bir süre‐uzaklık diagramı üzerinde şerit şeklinde gösterilişi)
through bill of lading gemi acentesi tarafından tanzim edilen konşimento, bileşik konşimento
through bolt boylamasına delikli cıvata
through girder yol seviyesi alt başlıkta olan kiriş
through highway transit karayolu, anayol
through road transit yol through street transit cadde, anacadde
through traffic düzgeçiş trafiği
through traffic transit trafik (verilen bir alan içerisinde başlangıç ve bitişi olmayan direkt trafik)
through trip transit sefer, transit seyahat (etüt bölgesi içinden geçen, fakat ne çıkışı, nede varışı
etüt bölgesi içinde olan sefer)
through truss yol seviyesi alt başlıkta olan kafes kiriş
through way cock geçiş (düz geçiş) kısma vanası
through‐connection delay santral bağlantı gecikmesi
throughput debi
throughput üretilen iş
throughput nüfuz, yayılma
throughput iş çıkarma yeteneği, üretilen iş
through‐the‐wall air conditioner duvar geçişli klima cihazı
throw disc kısa bir biyel kolu ile koçu çalıştıran zıvana makinesi diski
throw in bkz. throw in the clutch
throw in the clutch debriyajı kavratma
throw off yağ dağıtma
throw out bkz. throw out the clutch
throw out the clutch debriyaj yapmak, debriyajı boşlamak
throw atma, fırlafma, fırlatış, devirme yarıçapın iki katına eşit olan krank eksantrıklığı, krank
kaçıklığı
thrower bkz. slinger
throwout bearing debriyaj baskı bilyası
throwout collar debriyaj baskı bilyası bileziği
throwout gear vitesten çıkarma, vitesi boşa alma, hız kutusu dişlilerinin kendiliğinden
ayrılmaları, vitesten atma
throwout gear tek bir eksantriğee sahip gemi makineleri geri vitesi, geri vites dişlisi
thrust baskı
thrust itki, baskı, itmek, saplamak
thrust itmek, itme kuvveti
thrust (a) bir pervane (uskur) bileşke kuvvetinin pervane mil eksenine paralel olan bileşeni (b)
jet veya roket motorlarındaki bileşke kuvvet (c) bir makine veya mekanizma uzvuna gelen bası
kuvveti
thrust ball bearing eksenel sabit bilyalı yatak
thrust bearing gezinti yatağı
thrust bearing yan basınçları alan yatak, baskı bilyası, baskı yatağı
thrust bearing gezinti yatağı
thrust bearing dip yatağı
thrust bearing basınç yatağı
thrust bearing gezinti yatağı
thrust bearing (thrust block) basma yatağı, dip yatağı, taban yatağı şaft eksenine paralel yükü
karşılayabilen yatak
thrust block bkz. thrust bearing
thrust button dayanma takozu
thrust collar alın bileziği
thrust collars basma bileziği, dayama bileziği itme kuvvetini yatağa ileten bilezik, burç
thrust flange eksenel yatak vazifesi gören plaka
thrust force itiş kuvveti
thrust force çekiş kuvveti
thrust needle roller and cage eksensel iğneli çember
thrust of the earth toprak itkisi, toprak basıncı, zemin basıncı
thrust plate eksenel yatak vazifesi gören plaka
thrust plate destek plakası
thrust reverser itme çevirici, itme kuvveti saptırıcı
thrust screw bir matkap, sondaj veya herhangi bir makınada itmeyi alan, itmeyi karşılayan mil
thrust shaft basma mili
thrust shaft basma mili, dayama mili deniz makinalarında basma yatağı için üzerlerinde basma
bileziği oluşturulan farklı uzunluktaki şaftlar
thrust shoulder baskı faturası
thrust spoiler (thrust reverser) itme kuvvetini (jet thrust) azaltmak veya tersine çevirmek için
itici (puskürtücü) memelere monte edilen cihaz
thrust surface baskı yüzeyi
thrust washer gezinti pulu, eksenel yatak pulu, baskı pulu, gezinti yatağı
thrypsis [medical] parçalı kırık
thulium Tm sembolü ile bilinen, atom no: 69 ve atom ağırlığı: 168.94 olan kimyasal element
thulium tulyum
thumb el başparmağı
thumb nut dış yüzü tırtıllı silindirik somun
thumb pressure baş parmak basıncı (yarı sıkı geçmeler için)
thumb screw elle gevşetilip sıkıştırılan vida, kelebek başlı cıvata, silindirik başlı ayar vidası,
silindirik başlı ayar cıvatası
thumbnut somun/kelebek
thumbscrew kelebek cıvata
thumbtack raptiye
thury screw thread (swiss sere w thread) profil açısı 47, 5 derece olan metrik diş, diş
yüksekliğinin yarısı kesilmiş olup tepesi yuvarlanmıştır
thwart, to engel olmak
ticket bilet
ticket roll bilet rulosu
tidal amplification gel‐git etkisi
tidal barrage gel‐git barajı
tidal compensation gel‐git dengelemesi
tidal energy gel‐git enerjisi
tidal plant gel‐git santralı
tidal plant/floating gel‐git santralı/yüzer
tidal power station gel‐git santralı
tidal race gel‐git santralı besleme kanalı
tidal range gel‐git yüksekliği
tidal river gelgit nehri
tidal traffic gel‐git trafiği, dalgalı trafik, gayrı muntazam trafik (zamana veya diğer şartlara göre
yönlerden birinin aşırı yüklendiği iki yönlü bir yoldaki trafik)
tide gel‐git, med cezir
tide mark gel‐git yüksekliği
tie, to bağlamak
tie sargı, bağ, ek, kablo irtibatı, bağlantı, çiroz demiri
tie bar rot çubuğu
tie bar gergi çubuğu
tie bar basma kolu
tie bar bağlama çubuğu
tie bar bkz. tie rod basma, çekme (kolu) çubuğu
tie bolt tespit cıvatası
tie bracket tespit cıvatası flanşı
tie down bağlama
tie line özel bağlantı numarası; santrallarası hat
tie pin kıskaçlı iğne
tie point blok ve kolonları bağlayan nokta
tie rod 1. bağlantı, bağlantı kolu, direksiyon rodu, uzun rot 2. palplanş, ankraj çubuğu, gergi
çubuğu
tie rod bağlama çubuğu, rot
tie rod rod
tie rod bearing rot başı aşık yatağı
tie rod cylinder saplamalı silindir
tie rod end rot başlığı
tie rod sleeve rot başı bileziği
tie rod spring rot başı aşık yayı
tie rod to the rear face of a sheet piling palplanşın arkasındaki ankraj çubuğu
tie rod yoke direksiyon rotu bağlama tertibatı
tie rope örme halat
tie trunk santrallararası gövdeyol
tie‐beam bağlantı kirişi
tier kat
tie‐rods (tension rods) (a) kren vinç kolunu destekleyen çubuklar, (b) sadece çeki gerilmesine
maruz uzuv
tight kompakt, sıkı, gergin
tight sıkışmış, tıkanık
tight coupling sıkı sıkıya bağlaşmış
tight international fit‐up iç kısmı sıkıca monte edilmiş
tight strand gergin şerit
tight track gergin palet
tight/air hava sızdırmaz
tighten sıkma
tighten sıkıştırmak, sıkmak
tightener gerdirici, sıkıcı
tightening sıkma, sıkıştırma
tightening data cıvata ve somun sıkma torklarını gösteren cetvel
tightening pulley gergi kasnağı
tightening pulley germe kasnağı
tightening screw sıkıştırma vidası
tightening torque sıkma torku
tightening torque cıvata veya somun sıkma kuvveti (torku)
tightening torque sıkma torku
tightly coupled sıkı bağlı
tightly coupled sıkı sıkıya bağlı
tightly packed çok sıkı, çok yoğun durumda
tightness sızdırmazlık
tightness sıkılık
tile kiremit, yassı tuğla
tile karo
tile drains seramik boru
tile partition tuğla bölme
till buzul menşeli kil toprağı, buzul birikintisi
tilt (arkaya) eğim
tilt 1. eğilim, meyil; 2. eğilmek, belli bir yöne meyil yapmak
tilt eğiklik, eğim, eğmek, eğilmek, aşırı dönme, devrilme, devirmek, devrilmek
tilt arkaya yatırma
tilt (bucket) toplama
tilt about etrafında dönme hareketi, etrafında dönme
tilt and tip system tilt ve devirme sistemi
tilt arm tilt kolu, eğim kolu
tilt brace mekanik tilt kolu
tilt brace (bulldozer) mekanik tilt kolu (buldozer)
tilt cylinder devirme silindiri
tilt cylinder eğim silindiri, tilt silindiri
tilt lever tilt levyesi
tilter eğici, meyil verici
tilting aşırı dönme, devrilme
tilting around etrafında dönme hareketi, etrafında dönme
tilting device devirme tertibatı
tilting moment devrilme momenti
tilting screw yükseliş vidası
tilting wagon devirme vagon
tiltmeter dönme ölçer
timber kereste
timber tını
timber ahşap, kereste, ağaç, tahta
timber beam ahşap kiriş
timber bridge ahşap köprü
timber cribbing ahşap ızgara sandık ayak
timber design ahşap tasarım
timber flooring ahşap parke döşeme, ahşap yer kaplaması
timber pile ahşap kazık
timber piling ahşap kazık çakma
timber sheet piling ahşap palplanş
timber stringer ahşap kiriş
timber structure ahşap inşaat, ahşap yapı
timbering ahşap kaplama
timbering of a cut bir hendeğin iksalanması, bir hendeğin desteklenmesi
timbre ses tınısı
time 1. vakit, zaman, süre, müddet, vade 2. hemzamanlamak, senkronize etmek 3. aynı zamanda
iki parçanın veya sistemin müşterek fonksiyonu temin etmek 4. saat tutmak
time defa, kere
time saat tutmak
time and motion study zaman ve hareket incelemesi, bir operatörün veya makina kısmının bir iş
parçasının belirli bir biçimde işlenmesi ile ne kadar zaman kazanılabileceğinin veya işlemin ne
kadar basıtleştirilebileceğinin incelenmesi
time average zaman ortalaması
time bandwidth product zaman‐sıklık bantları çarpımı
time base expansion zaman genleştirmesi
time bomb saatli bomba (yazılım)
time charter zamana bağlı kiralama
time clock zaman saati
time clock operation zaman saati kumandası
time clock operation puantörlü işletme
time constant zaman sabiti titreşim genliğinin ekponansıyel olarak azalan, başlangıç değerinin
1/e miktarında azalma süresi
time contour map izokron haritası, eş zaman çizgileri haritası (verilen bir nokta veya bölgeden
aynı zaman içinde gidilebilecek
noktaların izokronlar; eş zaman çizgileri ile birleştirildiği harita)
time defrosting zamana bağlı defrost (eritme)
time delay zaman gecikmesi
time delay zaman geciktirme
time delay gecikme
time delay bkz. time lag gecikme, geri kalma
time delay control zaman geciktirmeli denetim
time delay module zaman geciktirici modül
time division zaman bölüşümü
time division multiplexing, tdm zaman bölüşümlü çoğullama
time division switching zaman bölüşümlü anahtarlama
time domain zaman bölgesi
time extension süre uzatma
time factor zaman faktörü
time format zaman biçimi
time frame zaman çerçevesi
time frame, time slice zaman dilimi
time fuel injector enjektör zaman ayarı
time gate zaman geçidi
time headway boy farkı, zaman aralığı (aynı yönde giden iki taşıtın aynı noktalarının yol
üzerindeki belli bir noktadan geçmeleri arasındaki zaman)
time interval zaman aralığı
time invariance zamanda değişmezlik
time jitter zaman seğirmesi
time keeper kronometreci, saat kontrol memuru
time lag gecikme, gecikme süresi
time lag in compression konsolidasyon gecikme süresi, sıkışma gecikme süresi
time lag of consolidation konsolidasyon gecikme süresi, sıkışma gecikme süresi
time management zaman yönetimi
time mean speed zaman ortalama hızı (karayolunun belli bir noktasından geçen araçların
hızlarının aritmetik ortalaması)
time of consolidation konsolidasyon süresi
time of delivery teslim zamanı
time of extension süre uzatımı
time of flow akış süresi (suyun drenaj sisteminden belirli bir noktaya kadar akması esnasında
geçen zaman)
time of form removal kalıpların alınma zamanı
time of mixing karıştırma zamanı
time of opening proposals tekliflerin açılma zamanı
time of set tespit etme zamanı, sertleşme zamanı, priz müddeti
time of settlement yerleşme zamanı, oturma süresi, oturma zamanı
time out, timeout zaman aşımı
time program zaman programı
time pulse distributor zaman darbesi dağıtıcısı
time register saat yazmacı
time relay zaman rölesi
time response zaman yanıtı
time saving zaman tasarrufu
time saving zaman kazanma, zaman tasarrufu
time schedule iş programı
time schedule çalışma planı, iş ilerleme planı, tatbikat programı
time series zaman serileri (bir değişkenin birbirini takip eden zaman birimleri içerisinde aldığı
değerlerin sıralanmasıyla elde edilen seri)
time sharing zaman bölümü (dağılımı)
time sharing zaman paylaşımı
time sheet puantaj
time sheet zaman cetveli
time shift zaman kaydırma
time slicing süre dilimleme
time slot zaman dilimi
time slot interchange zaman dilimi değiştokuşu
time specific belirli bir anda başlayan
time stamp zaman damgası
time switch süre şalteri
time switch zaman süreli anahtar
time table ders programı
time table tarife
time varying system zamanla değişen sistem
time zone saat dilimi, zaman dilimi
time, acceleration bkz. acceleration time
time, access bkz. access time
time, clock saat
time‐base generator zaman dayanağı üreteci
time‐consolidation curve zaman konsolidasyon eğrisi
time‐consuming zaman alıcı
timed accerelation zamanlanmış ivdirme
timed call ücretli süreli çağrı
time‐deformation curve zaman‐deformasyon eğrisi
time‐dependent losses zamana bağlı kayıplar
time‐load curve yük eğrisi, yük‐zaman eğrisi
timely zamanında
timeout zamanaşımı
timer düzenleyici, elektrikli zaman düzenleyicisi, zaman rölesi
timer süre ölçer
timer kronometre
timer zamanlayıcı, zaman ayarı
timer relay zaman rolesi
times defa, kere
time‐saving zaman kazandırıcı
time‐settlement curve zaman‐oturma eğrisi
time‐swelling curve zaman‐şişme eğrisi
timing saat ayarı
timing hemzamanlama, zaman ayarı
timing zamanlama
timing belt tevzi kayışı, motor ön dişli düzeni kayışı
timing belt ayar kayışı iç yan kenarında yanal (enine) dişleri olan ve tahrik eden ve tahrik olan
kasnaklardaki yivlere (yarıklara) girerek hareket ileten kayış
timing chain tevzi zinciri (motor ön dişlileri arası zinciri, krank‐eksantrik milleri zinciri, krank ve
kam millerini eş çalıştıran zincir)
timing chain ayar zinciri, pistonlu makinalarda krank mili ile kam mili üzerindeki zincir dişli
çarkları birleştiren onlar arasında hareket aktaran zincir
timing diagram zamanlama çizeneği
timing gear zamanlama dişlisi
timing gear tevzi dişlisi, krank ve eksantrik milleri başı dişlileri, ön düzen zaman dişlisi
timing gear ön düzen, zaman dişlisi
timing gear train zaman ayarı dişli düzeni
timing gear ayarlama düzeni, 2/1 hız oranında kam milini krank miline birleştiren dişli
mekanizma
timing hole volan mahfazası üzerinde ateşlemenin hem zamanlanması için kullanılan volan
işaretlerini gözetleme deliği
timing information zamanlama bilgisi
timing lamp ateşleme ayar lambası, avans lambasıda denilen alet
timing light bkz. timing lamp
timing mark volan üzerindeki ateşleme ayar işaretleri
timing nuts kronomometre denge (pandül) bileziği üzerindeki kolun her bir ucunda zaman ayarı
gayesi için kullanılan somunlar
timing pulse zaman ayar vurumu
timing recovery zaman dayanağı kazanımı
timing screws ayar vidaları
timing system zaman ayar düzeni
timing washers ayar rondelaları, pandül’ün vida kafaları altına yerleştirilen ve onun kütle atalet
momentini dolayısı ile titreşim zamanını değiştiren rondelalar
timing wheels tek kam miline sahip içten yanmalı motorlarda krank mili ve kam mili üzerinde
bulunan ve ayar zinciri ile birbirlerine bağlı, hızı 1/2 oranında azaltan zincir‐dişli çarklar
timing (a) saat ayarı(b) kronometre veya saat ile saat tutma (c) subab ayarı yapma
timing/ignition ateşleme ayarı
tin Sn (stannum) sembolü ile bilinen, atom no: 50 ve atom ağırlığı: 118.70 olan kimyasal
element, kalay
tin teneke, kalay
tin kutulamak
tin hat çelik miğfer
tin base babbit lining kalaylı babit kaplaması
tin coated kalay kaplı
tin coated copper kalay kaplamalı bakır
tin plate teneke levha, kalay ile kaplama, kalaylama
tinctable yapısına boya alır, boyanabilir
tinction 1. boyama, renk verme; 2. renk verici madde, boya maddesi, boya
tinctorial boyamaya ait
tingible boyanabilir, boyanabilen
tinned kalaylı
tinning kalaylama
tinsel conductor gelin teli iletken
tinsmith tenekeci
tintometer sıvıların renk bakımından karşılaştırılmasını sağlayan cetvel
tintometry titometrenin kullanılışı
tip son, uç, en tepe nokta
tip ipucu; fiş ucu
tip devirmek, devrilmek, yana yatırmak, yana yatmak
tip uç nokta
tip 1. uç, heyelanın ucu, kazık ucu, meme ucu 2. devirmek, eğmek
tip angle uç açısı, tepe açısı, uç koni üreticisi (oluşturucusu) ile mahrut dişli ekseni arasındaki açı
tip circle diş üstü dairesi
tip circle uç silindirin çapraz bir düzlem ile kesişmesi ile oluşan daire, buna diş üstü daireside
denir
tip cone mahruti dişli diş uçlarının oluşturduğu (onları içersine alan) koni
tip cylinder uç silindir
tip cylinder (blade) uç silindir (bıçak)
tip cylinder düz, helisel veya sonsuz dişli çarklarda diş üstlerini içeren, diş üstlerinin
oluşturduğu, silindir
tip diameter uç çapı, kazık uç çapı
tip diameter (a) düz, helisel ve sonsuz dişli çark diş üstü silindirleri çapı (b) konik (mahruti) dişli
diş dış uç yüzleri ile uç konisi kesişmesinden oluşan çemberin çapı
tip of landslide heyelanın ucu
tip of the pile kazık ucu
tip radius kanat yarıçapı
tip radius kepçe toplama yarıçapı
tip radius boşaltma yarıçapı
tip resistance uç direnci
tip speed çevresel hız
tip velocity ratio en yüksek rüzgar hızı oranı
tip, hint ipucu
tip uç, tepe diş yan kenarı (böğrü) ile diş ucunun birleştiği kenar
tip‐path plane uç yörünge düzlemi uçak pervanelerinde kanat uçlarının dönme esnasında
içersinde hareket ettiği düzlem, rotor göbeğinden daha yüksektedir
tipped fill dökme dolgu
tipper kasası yanlara eğilerek yük boşaltan tip kamyon
tipping boşaltma, çöp boşaltma
tipping devirme
tipping bucket devirme kovası, boşaltma kovası, devirme vargeli, boşaltma vargeli
tipping load devrilme yükü
tipping load denge ağırlığı
tipping parts muylu etrafında dönen parçalar
tipping platform devirme platformu
tyre lastik, otomobil lastiği
tyre lastik, tekerlek, dış lastik, bandaj, araç lastiği
tyre 1. yormak, yorgunluk vermek, bitkinleştirmek; 2. yorulmak, bitkinleşmek
Tire and Rim Association (TRA) amerika lastik ve jant birliği
tyre carrier yedek lastik askısı, stepne askısı
tyre chain lastik koruma zinciri
tyre chain patinaj zinciri
tyre chain lastik zinciri
tyre chain adjuster patinaj zinciri gerdirme tertibatı
tyre contact area tekerlek tesir bölgesi, tekerlek temas alanı
tyre gauge dingil açıklığı
tyre gauge tekerlek lastiklerinin hava basıncını ölçen alet
tyre inflation pressure lastik hava basıncı
tyre iron lastik levyesi
tyre pressure lastik basıncı
tyre pressure lastiklere basılacak hava miktarı, lastiklere basılan hava basıncı
tyre pressure failure inik lastik
tyre pressure gauge bkz. tire gauge
tyre protection chain lastik koruyucu zincir
tyre pump lastik pompası
tyre rim jant tırnağı çemberi
tyre rim jant
tyre rim block bkz. tyre rim peg
tyre rim peg jant tırnağını bijon somunları vasıtasıyla poyraya tutturan tırnak veya pabuç
tyre section araç lastiği kesiti
tyre size araç lastiği boyutları
tyre tube iç lastik, şambryel
tyre valve lastik supabı
tyre, tire (Amerikan İngilizcesi’nde) lastik (tekerlek)
tiredness yorgunluk, bitkinlik
tire‐rod bağlantı çubuğu
titan titan
titan crane çok büyük buharlı kren, hercules krenine benzer olup, sadece dönme hareketi
yapamamaktadır
titan crane bkz. crane
titanium titaniyum
titanium Ti sembolü ile bilinen atom no: 22 ve atom ağırlığı: 47.90 olan kimyasal element,
titanyum
titanium titan
titer titre
title başlık, ad, ünvan
title bar başlık çubuğu
title deed tapu senedi, menkul veya gayri menkulun yasal sahiplik hakkı
title page başlık sayfası
title sheet baş pafta
titrate, to titre etmek
titration volümetrik analiz, bir solüsyonun belli bir ölçüye göre ayarlanması, titre, titrasyon
titre birim hacımdaki miktarı bilinen standard
tnermodynamic termodinamik
tnt (trinitrotoluol) trinitrotolüol
toe and floor board pedalların bulunduğu kısım ve döşeme levhası
toe and floor board brake cylinder inspection hole pedalların bulunduğu kısım ve döşeme
levhası fren silindiri kontrol deliği
toe and floor board brake cylinder inspection hole cover pedalların bulunduğu kısım ve döşeme
levhası fren silindirini kontrol deliği kapağı
toe board döşeme tahtası
toe board clutch and brake pedal cover nut debriyaj ve fren pedalları deliği kapak somunu
toe board clutch and brake pedal hole debriyaj ve fren pedalları delikleri
toe board clutch and pedal hole cover debriyaj ve fren pedalları delikleri kapağı
toe circle topuk dairesi
toe in tekerleğin içe eğimi
toe in önü kapalı
toe of a dam baraj topuğu
toe of footing sömel burnu, ucu
toe of slope şev topuğu, şev kazığı noktası
toe out önü açık
toe out tekerleğin dışa eğimi
toe ray makas burnu
toe resistance of a pile bir kazığın uç direnci
toe trench topukta drenaj, topuk drenaj hendeği
toe wall topuk duvarı
toe (a) pedal mekanizmasında çalışan düşey bir milin alt ucu (b) ray makas burnu, ray makas
ucu
toe‐in ön düzen açısı (otomobil ön tekerleklerinin ön tarafta arkaya nazaran birbirine daha
yakın olması)
toe‐in paytaklık, içe dönüş, motorlu taşıtların ön tekerleklerinin direksiyon stabilitesini
sağlamak ve lastiklerde eşit bir aşınmaya olanak sağlamak için tekerlek düzlemlerinin öne doğru
yanaşması, kıvrılması
toe‐out otomobil hareket halinde iken ön tekerleklerin arka tarafta birbirlerinden arkaya
nazaran daha fazla açılmaları
toe‐out otomobil ön tekerleklerinin, direksiyon kollarının belirli bir konumda tesis
edilmelennden dolayı dönme esnasında dışarı yönde yaptıkları eğim, meyil
together birlikte, beraber
toggle 1. tespit etme, yerinde tutma 2. kablo ucu tespit pimi, birbirine menteşeli iki kol veya
plaka mesnet, payanda
toggle menteşe
toggle action menteşe hareketi
toggle actuator uçtan mafsallı kol kumandası
toggle anchor mesnet pimi, tespit mili
toggle button geçiş tuşu
toggle button iki konumlu düğme
toggle joint bkz. knee joint
toggle joint dirsekli mafsal
toggle keys geçiş tuşları
toggle lever uçtan mafsallı kol
toggle plate mesnet plakası, konkasör sabit çenesi mesnedi
toggle switch menteşe şalter
toggle switch çıtçıt anahtar, mandallı anahtar
toggle switch devirmeli anahtar
toggle wedge tespit kaması, mesnet kaması
toggle, to çöğünmek, geçiş yapmak
toggle‐joint (knee) dirsekli mafsal, dirsek mafsalı, birbirleri ile bir açı oluşturan merkezlerinden
mafsallanmış iki kolun oluşturduğu oynak mafsal
token jeton
token bus andaçlı veriyolu
token file alıntı kütüğü
token passing andaç geçirme
token ring andaçlı halka
token ring network simgeli halka ağı
toko‐ (ön‐ek), bkz. toco‐
tokodynagraph tokodinamometre ile elde edilen grafik
tolerable müsaade edilebilir
tolerable error kabul edilebilir hata
tolerable settlement kabul edilebilen oturma, müsaade edilen oturma
tolerance tahammül
tolerance 1. tolerans, maksimum ve minimum limitler arasındaki de‐ğerler 2. pay, fark, boy farkı
tolerance tolerans, izin verilen sapma
tolerance hoşgörü
tolerance tolerans, bazı boyutlarda kabul edilebilir değişimler
tolerate 1. müsaade etmek, hoş görmek 2. açıklık vermek, boşluk bırakmak, belirli bir miktar
aşınma, boşluk vb hallere göz yummak
toll geçiş ücreti
toll authority ücret toplama idaresi
toll booth gişe, geçit ücreti ödeme gişeleri, gişe kabini
toll bridge geçişi ücretli köprü
toll collection ücret toplama
toll collection system ücret toplama sistemi
toll collector ücret toplama sistemlerinde geçiş ücreti tahsilat işlemini yürüten görevli
toll facility ücret toplama tesisi
toll financing ücret toplama ile finans sağlamak
toll free number ücretsiz hatlar
toll indicator ücret göstergesi (ücret toplama sistemlerinde sürücülerin ödeyecekleri ücretleri,
aracın sınıfını, para üstünü vs göstermeye yarayan elektronik veya elektromekanik gösterge)
toll level ücret seviyesi
toll motorways paralı otoyollar
toll office kentlerarası santral
toll plaza ücret toplama istasyonu
toll plaza ramp ücret toplama bağlantı kolu
toll plaza sign ücret toplama istasyonu işareti
toll rate ücret oranı
toll rate regulation geçiş ücreti ayarlaması
toll regulation bkz. toll rate regulation
toll revenue geçiş ücreti gelirleri
toll road paralı yol, ücretli yol (üzerinden belirli bir ücret ödemek suretiyle geçilebilen yol)
toll station ücret toplama istasyonu
toll ticket geçiş ücreti bileti
toll‐free ücretsiz
tolls geçiş ücreti
tollways ücretli yollar
toluene toluen, C7H8 karbonhidratı
toluene insolubles toluende çözünmeyen kısımlar (kömür katranı veya ziftinin belirli tecrübe
şartları altında tolüende çözünmeyen kısmı)
tommy bar lokma anahtar kolu
tomo‐ (ön‐ek) kesme, kesşi, kesit, kısım
ton ton
tone ton (ses), koyuluk (imge)
tone 1. vücudun veya organın sıhhatli hali, beden kuvveti, tonüs; 2. ses tonu
tone dialing tuşlu arama
toner karartıcı
tong kavrayıcı
tongs maşa
tongs kıskaç, maşa
tongs pense
tongs jaw kıskaç çenesi
tongs, lifting çeneleri arasında bir plaka taşıyan kaldırma kıskaçları(çenelerı) gösterilmiştir (ii)
açık, d çubuğu ile tutulan, b mafsalı, c zinciri ve e mafsalı kullanılarak, a tarafından hareket
ettirilen çeneler gösterilmiştir
tongue dil, çıkıntı, tırnak
tongue and groove lamba‐zıvana
tongue and groove facing flange kamalı flanş
tongue and groove facing flange lamba ve zıvanalı alın flanş
tongue and groove joint lamba ve zıvana
tongued and grooved lamba‐zıvanalı
tongueing döner bir kafaya tespit edilmiş kesiciler kullanılarak bir tahta plakanın kenarında
geçme yapacak bir kısım oluşturarak, diğer bir plakanın kenarında açılan kanala bu kısmı
sokarak iki tahta plakayı birleştirme işlemi geçme işlemi
ton‐kilometer ton‐kilometre
tonnage tonaj, taşıma kapasitesi
tonnage navlun
tonnage yük kapasitesi, tonaj, iç hacim
tonnage/net gemi tonajı/net
tonne(t) kütle biri m=1000 kg
tono‐ (ön‐ek) gerilim
tonograph yazan tonometre
tool takım, alet
tool alet, araç, bir işi gerçekleştirmede kullanılan herhangi bir el aleti
tool 1. araç, alet, avadanlık, takım, torna bıçağı 2. el ve el aletleri ile işlemek, taşlama çarkının
yüzünü elmas kalemi ile düzeltmek
tool kesici takım
tool bag alet çantası
tool bar alet çubuğu
tool bit torna kalemi
tool box takım sandığı
tool box avadanlık, araç kutusu
tool carriage takım arabası
tool carriage takım yatağı, takım kızağı otomatik çalışan makinalarda kesici takımı taşıyan kızak
tool holder torna kalemi tutucusu
tool kit takım seti
tool kit avadanlık çantası
tool kit takım çantası
tool kit takım, takım kutusu, avadanlık
tool list alet listesi
tool list takım listesi
tool palette araç paleti
tool post (a) torna kızak mesnedinde takımı tutan çeneler, mengene, kelepçe, kilit (b) planya, fre‐
ze tezgahlarında koç içersinde kesici takımı tutan çeneler, kelepçe
tool rest bkz. rest, slide rest
tool room takım odası, takımhane özel tezgahların ve takımların bulunduğu bölüm
tool stay t mesnedi oyuğu içersinde tutulan üzerinde kanal olan çubuk, matkap ucunun yassı
sapı bu oyuk içersine girmektedir
tool steel kesici takım çeliği
tool takım, iş gören alet şekil 213’de hem boşaltan nemde şekil veren tahta rendesi
görülmektedir
toolbar araç çubuğu
toolholder takım tutucusu
tool‐holder (cutter bar) takım tutacağı, takım malafası, takım mesnedi, kalem mesnedi, kalem
sapı
tooling aletle işleme, takımla işleme, takımlar, aletler
toolkit araç takımı
tools edevat
tooth diş
tooth crest diş tepesi
tooth flank çalışma derinliği içersinde kalan diş yüzeyi bölgesi
tooth profile diş profili
tooth rest diş desteği
tooth space (a) diş üstü silindiri yarıçapı ile dış dibi silindiri yarıçapı arası mesafe (b) konik dişli
(mahrut dişlisi) arka koni oluşturucusu boyunca ölçülen diş üstü konisi ve diş dibi konisi
arasındaki en kısa mesafe
tooth thickness diş kalınlığı
tooth thickness diş kalınlığı, yuvarlanma (referans) dairesi üzerindeki dişin iki yüzü arasındaki
yay uzunluğu
tooth trace diş kesişme çizgisi
tooth trace diş açıklık mahrutu (konisi) veya referans silindir ile diş cenahının (yan yüzünün)
kesişme hattı, kesişme çizgisi
tooth bkz. teeth
tooth/skip testere dişi/atlamalı
tooth/standard testere dişi/standart
toothed dizi halinde diş veya dişe benzer çıkıntılar gösteren, dişil
toothed arc dişli kavis
toothed cylinder bkz. pin barrel
toothed ring connector alligator halkası (ahşap birleşim)
toothed wheels bkz. bevel gear, helical gear, spiral gear, spur gear, worm gear
top üst, tavan
top and bottom tools bkz. swage
top bearing üst yatak
top card düşey veya salınan bir silindirin üst kısmından alınan ındikatör kartı
top chord kafes kiriş üst başlığı
top clamp üst kelepçe
top cover üst kaplama
top dead center ust ölü nokta, iç ölü nokta pistonun en üst noktada bulunduğu krank konumu
top deck üst tabliye
top down modeling bölerek modelleştirme
top flow line üst akım ipi, üst akım çizgisi
top gear üst dişli
top gear plate üst dişli plakası
top layer üst tabaka, yüzeysel tabaka, örtü tabakası
top management üst yönetim
top margin üst kenar
top margin üst kenar boşluğu
top mounted üste monte edilmiş
top of form (tof) form başı
top of page sayfa başı
top of slope şev tepesi
top rail trabzan, üst korkuluk çubuğu
top rake bkz. rake
top ring üst segman
top side üst taraf
top slab üst plak
top speed en yüksek hız
top steam çift tesirli buhar çekiçlerinde (şahmerdanlarda) pistonun üst kısmından giren buhar
top view üst görünüş
top(o)‐ (ön‐ek), yer, saha
top‐down design tepeden tabana, yukarıdan aşağı tasarım
topdown programming yukarıdan aşağıya programlama
topic konu
topical belirli bir yere ait olan
topographer topoğraf
topographic belirli bölgeler itarif eden
topographic map topoğrafik harita, topografya haritası
topographic survey topoğrafik ölçme
topographical survey harita alımı
topography bir kısım veya bölgenin özel tarifi
topography topoğrafya, arazi yapısı
topography of the rock surface kaya yüzeyinin topografyası, kaya yüzeyinin eş düzey eğrileri
geçirilmiş haritası
topology ilinge
topology topoloji (şekillerin gerçek konumlarından çok birbiriyle olan ilişkisini dikkate alan ma‐
tematiğin bir dalı)
topping yüzeyleme, üstüne kırpma, tepe
topping up ilave etmek, tamamlamak
topple, to devrilmek
toppling devrilme
topsoil bitkisel toprak (bitkilerin yetiştiği en üst toprak tabakası)
topview üst görünüş
torc bkz. torque
torch asetilen alevi, şalome, asetilen beki, hamlaç
torch pürmüz lambası, hamlaç
torch şalüme
torch el feneri
torch annealing şalüme ile tavlama
torch cutting oksijen ile kesme
torch cutting oksijenle kesme
torch/welding hamlaç
tore tor, kaval (kemerde yarım daire profilinde yuvarlak silme kısmı)
torgue coefficient (of propeller) tork sabiti, torkun, akışkanın yoğunluğu, açısal hızın karesi ve
çapın beşinci katının çarpımına bölünmesi
toricx ring (seal) bombeli segman
tork proportioning differantial tork orantılı diferansiyel
torqmatic converter torkmatik konvertör
torque tork
torque tork, bükme momenti, burma momenti, burulma momenti, döndürme momenti, dönme
momenti
torque arm tork kolu
torque characteristic tork karakteristiği
torque converter tork konvertör, moment değiştirici
torque converter tork değiştirici
torque converter tork değiştirici
torque converter (a) akışkan volan (mayı volan) veya kavrama gibi değişken verimliliğe sahip
sonsuz hız değişim özelliklen içeren cihaz, sistem (b) örneğin dişli kutusu gibi torku arttırıcı
herhangi bir cihaz
torque data sıkma değerleri cetveli
torque divider tork bölücü
torque dynamometer tork dinamometresi
torque dynamometer bir makınanın gücünü yutarak torkunu ölçen ölçme cihazı
torque limiter tork sınırlayıcı
torque limiter sabit güçlü türbin torkunun belirli bir değerin üzenne çıkmasını engelleyen cihaz
tork sınırlayıcı
torque meter tork metre
torque meter tork ölçer, tork metre, şaft üzerinde belirli aralıktaki iki nokta arasında şaftın
burulmasını ölçerek bu ölçümden tork’un hesaplanmasını sağlayan cihaz
torque proportioning differantial tork orantılı diferansiyel
torque splitter tork bölücü
torque tester tork deneme cihazı
torque tube boru mil, döndürme borusu bir torkun iletilmesinde veya torka karşı direnme amacı
ile kullanılan boru mil
torque variator moment değiştirici
torque wrench cıvata sıkma torkunu ölçen anahtar
torque wrench tork anahtarı
torque tork, döndürme momenti
torrefaction herhangi bir maddeyi yüksek ısı etkisiyle kurutma, kavurma
torrent sel
torrid zone dönence kuşağı
torsiograph torsıyograf burulma yazıcı bir şaftın burulma titreşimleri frekansları ile genliklerini
ölçen cihaz
torsion 1. bükme, burma, bükülme, burkulma, dönme (uzunluğuna mihver üzerinde), torsiyon; 2.
ameliyattan sonra kan akıntısını durdurmak için bir dmarın kesik ucunu bükme
torsion burulma, torsiyon
torsion bar burulma çubuğu
torsion bar suspension burulma çubuğu askısı, burulma çubuğu süspansiyonu bazı motorlu
taşıtlara adapte edilen yay sistemi, bu sistemde bazı düz demir çubuklar taşıtın ağırlığı ile bir
uçlarından burulmaya maruz bırakılmak sureti ile burulmalı askı sistemi, burulmalı yay siste
torsion couple burulma çifti
torsion damper burulma söndürücü
torsion pendulum burulma sarkacı
torsion pendulum bir yayın ucuna asılan bir kütlenin genliğinden bağımsız olan sabit pehod ile
saat ibresi yönünde ve saat ibresinin tersi yönünde değişerek dönüp basit harmonık titreşim
yapması ile oluşan sistem burulma sarkacı
torsion shear burulma kesmesi
torsion spring burulma yayı
torsion strength burulma dayanımı
torsion stress burulma gerilmesi
torsion test burulma deneyi
torsion type burulma tipi
torsional moment burulma momenti, kuvvet çifti momenti
torsional shear test burulmalı kesme deneyi
torsional strength burulma dayanımı
torsional stress burulma gerilmesi
torsional vibration burulma titreşimleri bkz. damper and vibration
torsional vibration damper burulma titreşim söndürücü, burulma titreşim yutucu, burulma
titreşim daşpotu bkz. damper
torsionally rigid burulmaz
torsiversion bir dişin uzun ekseni üzerinde yan dönmesi
torskmal vibration damper burulma titreşim söndürücüleri, bir şaft üzerine monte edilen ve
relatif hareketi viskoz sürtünme ile söndürülen volan
torso gövde
tortjue link uçakların şok yutucu teleskobık uzuvlarının relatıv dönme hareketlenni önleyen
makas tipinde mekanik bir kol düzeneği
tortuosity dolambaçlılık, eğri büğrülük
tortuous kıvrıntılar gösteren, burmalı, büküntülü
toruloid düğümlü veya tomurcuklu
torulus küçük çıkıntı
torus tor
total toplam almak, toplama varmak
total toplam, tutar
total amount genel toplam
total amount toplam miktar
total core recovery toplam karot verimi
total cost toplam maliyet (bir firmanın üretim faaliyetlerinde bulunurken yaptığı her türlü gider‐
ler toplamı)
total efficiency bkz. overall efficiency toplam verim
total elongation toplam uzama
total energy toplam enerji
total energy system toplam enerji sistemi
total head toplam basınç yüksekliği
total heat toplam ısı
total heat output toplam ısı kapasitesi
total heat output toplam ısı çıktısı
total indicator reading (tir) toplam sapma miktarı
total input toplam girdi
total loss toplam kayıp
total loss toplam zarar
total mass toplam kütle
total normal stress toplam normal gerilme
total output toplam çıktı
total pressure toplam basınç
total price toplam fiyat
total quality toplam kalite
total quality management (TQM) toplam kalite yönetimi (TKY)
total reflection tam yansıma
total settlement son oturma, nihai oturma, toplam oturma
total station elektronik mesafe ölçer (otomatik veri toplayıcılı)
total stopping distance toplam duruş mesafesi
total stress toplam gerilme
total stroke toplam strok, toplam kurs
total technology araştırma, geliştirme dizayn, imalat, pazarlama, fabnka işletmesi ile planlama ve
yönetimin tümüne beraber toplam teknoloji denir
total thickness of snow toplam kar kalınlığı
total turnover toplam ciro
total value toplam bedel
total, sum toplam
total/as toplam olarak
totality bütünlük
totalization toplama
totalize toplamak
totalizer toplama makinası
totalizing measuring instrument tümleyici ölçme aygıtı
totem ilkel kabilelerde, kabile’nin atası olarak kabul edilen herhangi bir hayvan veya bitki, totem
touch dokunmak, temas etmek
touch değmek, dokunmak
touch tuşe: 1. vücut boşluklarının parmak veya el yardımıyla yoklanarak muayenesi (mesela
vaginanın tuşesi gibi), dokunum, tactus; 2. dokunma duyusu
touch pad dokunmaya duyarlı tablet
touch screen dokunma duyarlı ekran
touch sensitive dokunma duyarlı
tough sağlam, dayanıklı, sert
toughness peklik, sertlik, mukavemet, çetinlik, dirilik, gevreklik ve yumuşaklık arasında, boyca
uzaması ile kesit alanı değişimi düşük, buna karşın yüksek kopma mukavemetine sahip malzeme
toughness index sertlik indeksi
toughness of aggregate agreganın sağlamlığı veya sertliği
toughness of rock kayaların sertliği
tour devir
tourbillon movement (watch) ince çelik taşıyıcı üzerinde olup dördüncü pinyon ile beraber
dönen ve ayrıca pandülü taşıyan saat maşası bu düzeneğin amacı konum hatalarını ortadan
kaldırmak içindir
touristical area turizm bölgesi
tourniquet kan akıntısını durdurmak için kola veya bacağa sarılan sıkı sargı, turnike
tow çekmek/yedekte
tow üstüpü
tow taşıtı çekme
tow bar çeki kolu
tow hook çeki kancası
tow pressure düşük basınç
tow rope çekme halatı
towed type çekilir tip
towed type roller çekilir tip silindir
towel havlu
towel rail havlu askısı
tower kule
tower clock kule saati
tower crane kule kren
tower crane çelik bir kulenin tepesine mafsallanmış döner tablalı ankastre kren, ağır makinaları
kaldırmakta kullanıllıp mafsalın diğer tarafındaki ölü ağırlıklar ile dengeleme sağlanır
tower leg kule bacağı, kule ayağı
tower pier kule gövdesi
tower saddle kule semeri
tower strut kule bağlama kirişi
towing çekme
towing bar çekme çubuğu
towing hook çekme kancası
towing link çekme halkası
towing winch çeki vinci
town kasaba
town center şehir merkezi
town gas havagazı
town planning şehir planlaması, kent planlaması, şehircilik
tow‐path yedeğe alıp çekme yolu (bir kanalın veya kanala geçit sağlayan bir su yolunun kenarı
boyunca uzanan ve tekneleri yedeğe alıp çekme veya denizcilikle ilgili diğer hizmetler için
kullanılan yol)
tox‐ (ön‐ek) toksik madde, zehir anlamına önek
toxic zehirli, zehirleyici
toxic fume zehirli duman
toxic gas zehirli gaz
toxic(o)‐ (ön‐ek) zehir, zehirli
toxicant zehirleyici
toxicant 1. zehirli, zehirleyici, zehir meydana gelen; 2. zehirli, madde zehir
toxication zehirleme, zehirlenme, toksikasyon
toxicity zehirlilik, toksisite
trabs ışın demeti
trace 1. zerre, cüzi şey; 2. iz, belirti, işaret
trace eser miktarda
trace iz, izlemek
trace izlemek, kopya etmek
trace iz, belirti
trace element az rastlanan madde, nadir madde
trace log izleme günlüğü
trace of a matrix matrisin izi
trace, track, trail iz
trace, track, trail, monitor izlemek
traceability izlenebilirlik
tracer kopya eden
tracer kopyalama ucu, yörünge izleyici
tracer resmi kopya eden ressam, kopya makinesi
tracer bilgi edinmek amacıyla kullanılan bir madde veya bir aygıt
tracer gas izleme gazı
tracer gas izleyici gaz
tracing kopye etme
tracing cloth resim muşambası, muşamba kâğıt
tracing machine kopyalama tezgahı
tracing machines ağaç işleri kopyalama tezgahı
tracing paper aydınger
tracing paper aydınger kağıdı
track 1. dingil genişliği, iz, yol, ray, demiryolu, hat, güzergah 2. palet, palet takımı
track izini takip etmek
track adjuster palet ayarlayıcı
track adjusting bolt palet gerdirme ayar cıvatası
track ball/trackball iztopu
track bolts palet cıvataları
track bushing palet burcu
track chain palet zinciri
track drilling paletli delici
track drive sprocket palet tahrik dişlisi
track frame palet şasesi
track frame palet takımı şasisi, palet takımı çerçevesi
track frame guide roller bracket palet makara mesnetleri
track frame pivot palet şasi mili
track frame pivot bracket palet şasi eksen mili mesnedi
track frame pivot oil seal palet şasisi eksen mili yağ keçesi
track frame pivot oil seal diaphragm palet şasisi eksen mili yağ keçesi diyaframı
track frame pivot oil seal diaphragm retainer palet şasisi eksen mili yağ keçesi diyaframı
tutucusu
track frame pivot oil seal diaphragm retainer mounting bolt palet şasisi eksen mili yağ keçesi
diyaframı tutucusu tespit cıvatası
track front idler palet ön avara tekerleği, doğrultu tekerleği
track front idler guide doğrultu tekerleği kızağı
track gauge palet açıklığı
track grouser palet tırnağı
track guide palet kılavuzu
track idler istikamet tekeri
track idler palet avara makarası
track idler roller palet taşıyıcı makarası
track link palet pabucu baklası
track link palet zincir baklası
track link bushing palet baklası burcu
track link pin palet baklası pimi
track pad palet pabucu
track pad bolts palet pabucu cıvatası
track pin palet pimi
track pin press palet pim presi
track pitch iz aralığı
track press palet presi
track rod palet mili
track rod motorlu taşıtlarda yarım dingiller tarafından taşınan, kolları küre mafsallar kullanıla‐
rak birleştiren çubuk bu çubuk ile direksiyondan tahrik alarak dönme hareketi yapan bir teker‐
lekten diğer tekerleğe dönü hareketi iletilir
track roller yürüyüş makarası
track roller palet makarası, yürüyüş makarası, palet askı tamburları
track roller flange palet makarası flanşı
track roller seal palet makarası yağ keçesi
track sag palet sarkması
track shoe pabuç
track shoe palet çenesi
track shoe palet pabucu
track shoe bolts palet pabucu cıvataları
track shoe grouser palet pabucu tırnağı
track shoe lug palet pabucu kulağı
track shoe pin palet pabucu pimi
track shoe take‐up wheel palet takımı askı tamburu
track shoe width palet pabuç genişliği
track shoes palet pabucu
track spring palet gerdirme yayı
track spring mud guard palet gerdirme yayı mahfazası
track spring retainer palet gerdirme yayı tutucusu
track spring shield palet gerdirme yayı mahfazası
track type loader paletli yükleyici
track type tractor paletli dozer
track type tractor paletli traktör
track wear gauge palet aşınmasını ölçmek için kullanılan şablon
track, car bkz. car track
track, railroad bkz. railroad track
track (a) tren rayları (b) taşıtlarda aynı dingildeki tekerlekler arası mesafe (c) uçakların ana
tekerlerlerinin yerle temas eden dış temas noktaları arası mesafe (d) uçak iniş takımları çift
teker orta hatları arası mesafe
tracking peşpeşe gitme, arka arkaya gitme (taşıtların bir şeritte ve hemen hemen aynı bir iz
üzerinden birbiri peşi sıra gitmesi)
tracking yürüme sistemi
tracking izleme
tracking antenna izleme anteni
tracking error izleme hatası
tracking error of a measuring instrument ölçme aygıtının izleme hatası
tracking problem izleme sorunu
trackless trolley bkz. trolleybus coach
tracks torna yatak mesnedi üst yüzleri
tract 1. çizgi, şerit, demet, kordon, tractus; 2. belirli bir amaca hizmet eden organlar sistemi
tract ada (bir veya birkaç bina bloğu ihtiva eden, binaları ve trafik durumu ile oldukça yeknesak
olan bir şehir içi bölgeciği)
tractability çözülebilirlik (mat.)
tractable izlenebilir, çözülebilir
traction çekme, çekiş gücü
traction iz, çekiç, traksiyon
traction cer
traction çekiş
traction drive sürtünmeli tahrik
traction engine çekici lokomotif
traction engine (road locomotive) çekici makina, çekici lokomotif
traction motor yürüyüş motoru
traction sheave tahrik makarası
traction sheave tahrik kasnağı
traction sheave (of an elevator) tahrik kasnağı, üzerinde yivler, oluklar, bulunan ve motordan
aldığı tahrik ile dönüp üzerindeki halatı hareket ettiren kasnak
traction steel bandaj çeliği
traction wheel tekerlekli çekici
traction çeki, çekme çekiş kuvveti, taşıma, motordan tahrik alan tekerleklerin yer ile tekerlekler
arasındaki sürtünme yardımı ile hareket ederek çekme, yürüme işini yerine getirmesi taşıtı
hareket ettirmesi
tractive çekici, çeken
tractive force çekici kuvvet
tractive force çekici kuvvet, yürütücü kuvvet, lokomotifin veya traktörün çekme çubuğuna
uyguladığı kuvvet
tractor çekme işleminde kullanılna araç
tractor traktör, çekici
tractor dozer
tractor chain traktör patinaj zinciri
tractor without trailer romorksüz çekici
tractor (a) zirai amaçla kullanılan traktör, (b) türbin, pervane, şaftında gerilme oluşturan güç
makinesine sahip uçak, (c) çekme amaçlı kullanılan her türlü taşıt
tractus tel
trade alışveriş
trade alışveriş yapmak
trade ticaret
trade discount ticari iskonto, indirim, tenzilat
trade name marka
trade secrets ticari sırlar
trademark ticari marka, alameti farika, marka
trade‐off ödünleşim
trades people esnaf
tradesman tacir, tüccar
tradesmen and craftsmen esnaf ve sanatkarlar
tradition gelenek
traditional geleneksel
traffic trafik
traffic trafik (yolu, taşıma, gitme veya gezme amacı ile kullanan tek veya çok sayıda taşıtların,
yükleri ile beraber tümü)
traffic analysis trafik analizi, (mevcut bir yol veya taşıma sisteminde halihazır trafiğin, cinslerini
ayırmaksızın sadece sayısı üzerinden yapılan analizi)
traffic analysis trafik çözümlemesi
traffic assignment trafik yükleme, trafik bindirme, trafik tahsisi
traffic calming yol kullanıcıları arasındaki etkileşimin kalitesini zenginleştiren ve motorlu
taşıtların hızlarını azaltan program
traffic capacity trafik sığası
traffic capacity kapasite (çeşitli şartlar altında,
yolun herhangi bir kesiminden geçebilen en fazla taşıt sayısı)
traffic carried taşınan trafik
traffic census trafik sayımı
traffic concentration trafik yoğunluğu (herhangi bir anda yolun birim uzunluğuna düşen taşıt
sayısı)
traffic condition trafiğin durumu (trafik akımındaki araç tiplerinin dağılımı, trafiğin yönsel
dağılımı, şerit kullanım dağılımı ve belli bir yerdeki sürücü popülasyonunun tipi)
traffic control trafik denetimi
traffic control trafiğin düzenlenmesi (trafiğe kumanda etmeye, kılavuzlamaya ve güvenini
sağlamaya yarayan, fakat yolun bir parçası olmayan bütün düzen)
traffic control devices trafik kontrol cihazları (trafiği düzenlemek, kıla‐vuzlamak ve tehlikeleri
önceden bildirmek ve yolla ilgili diğer bilgileri vermek için dikilmiş veya yerleştirilmiş levha,
ışıklı işaretler, işaretler veya diğer şeyler)
traffic control station trafik kontrol istasyonu
traffic count trafik sayımı (herhangi bir kesitten belli bir zaman süresinde geçen taşıtların
sayılması)
traffic cut karışımsız kavşak (karışım önlenerek düzenlenmiş kavşak)
traffic demand trafik talebi
traffic density taşıma sıklığı, trafik sıklığı, trafik yoğunluğu
traffic diagnosis trafik teşhisi, trafik değerlendirme (bir yol veya taşıma sisteminin kapasite,
güven ve ekonomiyi göz önünde tutarak, trafikle ilgili hususların hesaplanması)
traffic engineering trafik mühendisliği (üzerinde insan veya eşyanın taşınmasında güven,
kolaylık ve ekonomi sağlamak üzere, yollar ve yollara bitişik arazinin planlanması, geliştirilmesi
ve işletmesi ile uğraşan mühendislik dalı)
traffic flow trafik akımı (belli bir yolun, belli bir kesiminden, belirtilen bir zaman‐saat, gün, yıl vb
süresinde tek veya her iki yönde geçen taşıtların sayısı)
traffic flow diagram trafik akım diyagramı (belli bir zaman, genel olarak bir saat içinde yolun
herhangi bir kesiminden faydalanan trafik
miktarının yol veya sokak şebekesinin veya bunun bir kısmının üzerinde grafik olarak
gösterilmesi)
traffic flow map trafik hacim haritası
traffic forecast trafik tahmini
traffic gap trafik boşluğu
traffic interaction en az iki yol kullanıcısının dahil olduğu ve her bir yol kullanıcısının diğerine
göre durumunu değiştirmesi hali
traffic interchange köprülü kavşak (trafiğin farklı seviyelerdeki yollardan geçmesini sağlayan bir
veya birkaç köprü ile oluşturulmuş kavşak)
traffic island trafik adası (platform üzerinde trafik akımlarını ayırmak veya yöneltmek için
genellikle kavşaklarda yapılan, trafiğe kapalı alan)
traffic jam trafik sıkışıklığı
traffic lane şerit, trafik şeridi (yolun, taşıtların yana doğru küçük yer değiştirmelerine imkan
vererek bir dizi halinde hareketine yetecek genişlikteki kısmı)
traffic lane design trafik şeridi hesabı, trafik şeridi tasarımı
traffic law trafik kanunu
traffic lights trafik ışıkları
traffic line şerit çizgisi (eksen çizgisi olmamak şartıyla, aynı yöndeki şeritleri ayıran devamlı
veya kesikli çizilen uzunlamasına çizgi)
traffic load trafik yükü
traffic management trafik yönetimi
traffic management system trafik yönetim sistemi
traffic marking trafik işaretlemesi
traffic matrix trafik matrisi
traffic monitoring trafik izleme
traffic offered sunulan trafik
traffic padding trafik dolgulaması
traffic patrol trafik devriyesi
traffic pollution trafik kirliliği (trafiğin yoğunlaşmasıyla artan ve araçlardan kaynaklanan
atmosfer ve gürültü kirliliğinin oluşturduğu kirlilik bütünü)
traffic prognosis trafik tahmini (planlanan bir yol veya taşıma sisteminde meydana gelecek
trafiğin tahmini)
traffic railing yaya korkuluğu, yaya parmaklığı
traffic regulation trafik yönetmeliği
traffic roundabout dönel kavşak (trafiğin, bir göbek, merkezi ada etrafında, saat ibrelerinin tersi‐
ne ve tek yönlü bir dönüş yolunu kullanarak girdiği veya çıktığı, üç veya daha fazla sayıda ayağı
olan kavşak)
traffic sign trafik işaret levhası (üzerinde, trafiğe yön veren, tehlikeleri bildiren veya bilgi veren
sembol ve yazılar bulunan levha)
traffic sign board trafik işaret levhası
traffic signal ışıklı trafik işaret cihazı (elle, elektrikle veya mekanik olarak işleyen ve trafiğe sıra
ile dur veya geç emri verebilen cihaz)
traffic signal control system sinyalizasyonlu trafik kontrol sistemi
traffic signing trafik işaretlemesi
traffic simulator trafik modeli
traffic stream trafik akımı (bir veya birkaç dizi halinde aynı yönde hareket eden taşıtlar)
traffic study trafik etüdü
traffic surveillance trafik gözlemi
traffic survey trafik etüdü
traffic vibrations trafik titreşimleri
traffic violation trafik ihlali
traffic volume trafik oylumu, trafik hacmi
traffic, average daily bkz. average daily traffic
traffic, heavy bkz. heavy traffic
trafficability mat trafik yaygısı
traffic‐actuated control trafikle kumanda, trafik uyarmalı kumanda (bazı özel hallerde, taşıt veya
yayaların yalnızca veya beraberce etkisi ile işleyen bir otomatik kumanda şekli)
traffic‐actuated controller trafikle kumanda cihazı, trafik uyarma cihazı (trafiğin o andaki veya
değişen ihtiyacına göre, ışıklı işaret cihazlarını bir detektör vasıtasıyla çalıştıran otomatik cihaz)
traffic‐actuated signal trafik uyarmalı sinyal, trafikle kumanda edilen ışıklı işaret cihazı (trafikle
kumanda aletleri vasıtasıyla çalışan ışıklı
işaret cihaz)
tragacanth emülsiyon ve süspansiyon hazırlamakta kullanılan nebati bir zamk
trail izlemek, sürüklemek
trail and error deneme‐yanılma
trail hole deneme deliği
trail döndürülmüş tekerleğin yer ile temas noktası ile onun arkasındaki döner mil aks hattının
yer ile kesiştiği nokta arasındaki uzaklık, ayrıca; yedekte gitmek, sürüklemek, çekilmek
trailer artbilgi
trailer karavan
trailer römork
trailer treyler (bir çekici askısına bağlı olarak çekilen araba)
trailer axle sadece yük taksimi için kullanılan ve direksiyon veya tahrikle ilgisi bulunmayan
serbest aks, dingil
trailer label artetiket
trailer plug römork fişi
trailing en arka
trailing axle lokomotifin en arkadaki aksı
trailing blanks izleyen boşluklar
trailing edge of a pulse darbenin art kenarı
trailing edge thickness taşıyıcı kenar kuvveti
trailing edge thickness bitiş kenarı kalınlığı
trailing edge türbin kanadı, uskur, pervanenin hava veya su ile temasa gelen enson kenarı, arka
kenar
trailing lengths tam olarak birleşmiş bir lokomotifin son tekerleklere kadar uzanan birleşik
çubukları, kolları
trailing points bkz. points
trailing spıings lokomotif arka tekerlerinin dingil kutusunu taşıyan yaylar
trailing wheels lokomotiflerin en arkadaki tekerlekleri
train 1. tren, katar 2. yetiştirmek, eğitmek
train dişli çark dizisi
train iş hattı
train brake emme freni, boşluk freni, vakum freni
train of gearing dişli çark mekanizma, dişli çarklar ve pınyon dişliler kullanılarak hız düşürmek
dolayısı ile tork arttırmak amacı için kullanılan, veya tersi amaçla, kullanılan mekanizma
train of unit impulses birim dürtü katarı
train of wheels bkz. train of gearing
train (a) bir kaç dişli çarkın oluşturduğu mekanizma, dişli çark dizileri (b) makinelerde eş
çalışan, beraber çalışan dişli çarklar veya uzuvlar (c) tren (d) çalıştırmak, yetiştirmek
trainee eğitim gören
trainee stajyer, kursiyer
training eğitme, alıştırma
training kurs, staj, eğitim
training eğitme, eğitici
training data eğitme verileri
training idler kılavuz makara
training package eğitim paketi
training pattern set eğitici örüntü kümesi
training period staj, eğitim dönemi
training program eğitim programı
training sequence eğitici dizi
training unit eğitim birimi
training/apprentice eğitimi/çıraklık
trait 1. yüz hattı; 2. önde gelen vasıf, kişiye özgü özellik
trajectories of principal strains asal şekil değiştirmelerin gidişi
trajectories of principal stresses asal gerilme doğrultuları, asal gerilme çizgileri
trajectory yörünge
trajectory gezinge
tram doğru ayarlama
tram wheel flanşlı tekerlek
tram (a) ibrişim, ipek ipliği, atkı, mekik ipliği, (b) tranvay, tranvay rayı, araba dingili, havai
vargel, elips pergeli
tramcar tramvay
tramp iron döküntü demir
tramp iron in cement çimentoda döküntü demir
tramway tramvay
tramway maden ocağı treni
tranquil sakin durgun, rahat
tranquility yatışma, sükunet
tranquilization yatıştırma, teskin etme, sükunete sevketme, ilaç vererek hastayı sakinleştirme
trans‐ (ön‐ek) içinden, arasından
transabdominal [medikal] batının içinden geçerek gerçekleştirilir
transact, to bitirmek
transact, to yapmak
transaction hareket
transaction iş
transaction işlembilgi, hareket
transaction muamele
transaction driven harekete dayalı
transaction file hareket kütüğü, işlem dosyası
transactions tutanak, toplantı kayıtları
transanimation [medikal] zehirlenmiş bir şahsı ağız yolu ile yapılan sun’i solunumla
canlandırma
transaudient ses dalgalarını geçiren
trans‐border connection sınır ötesi bağlantı
transcalent ısı dalgalarını geçiren
transceiver alıcı verici
transcendental function aşkın işlev
transcoding; code conversion kod çevrimi
transcribe, to kopya çıkartmak
transcribe, to çevriyazmak
transcript transkrip
transcript kopya
transcription machine yazıya dönüştürme makinesi
transducer hissedici eleman
transducer dönüştürücü
transducer 1. belli bir enerjiyi diğer bir enerji şekline dönüştüren alet; 2. basınç değişimlerini
elektriksel akım haline dönüştürerek çizelge halinde kaydeden alet
transducer actuating mechanism dört çeşit çevirici (transducer) mekanizma
transducer bir çeşit fiziksel büyüklüğü (veya sinyali) başka bir fiziksel büyüklüğe dönüştüren ci‐
haz, güç çevirici
transect, to herhangi bir oluşumun uzun eksenine dik olarak kesit yapmak, enlilemesine kesit
yapmak
transection 1. kesme; 2. kesilme; 3. enine kesme ve kesilme
Trans‐European North‐South Motorway (TEM) trans avrupa kuzey güney otoyolu
transfer aktarmak, taşımak, transfer etmek, nakil, havale, devir
transfer bir yerden diğer yere geçiş
transfer, to aktarmak, iletmek, nakletmek
transfer, to aktarım; aktarmak
transfer a force kuvvet iletmek, kuvvet nakletmek, kuvvet taşımak
transfer agreement temlikname sözleşmesi, transfer sözleşmesi
transfer case ara hız kutusu, yardımcı hız kutusu, arazi tipi hız kutusu
transfer chute iletim oluğu
transfer conveyor transfer konveyörü
transfer drive ara şanzıman
transfer function aktarım işlevi
transfer function aktarma fonksiyonu
transfer function method transfer fonksiyonu yöntemi, iletim fonksiyonu metodu
transfer gear transfer dişlisi
transfer gear housing (circle) transfer dişli kutusu (kule dönüş)
transfer line aktarma hattı
transfer line aktarma hattı iş hattı, bir çok
makinanın otomatik olarak sürekli bir iş hattı üzerinde çalışması
transfer of an effort bir kuvveti aktarma, gücün aktarılması
transfer of axis eksen değiştirme
transfer of load yük aktarması, yük nakli
transfer of technology teknoloji transferi
transfer point aktarma noktası
transfer point nakil yeri
transfer pump transfer pompası
transfer pump aracı pompa, besleme pompası, depodan aldığı sıvıyı asıl mekanizmaya ileten
pompa, transfer pompası
transfer pump strainer enjektör pompa bloku transfer pompası tel süzgeci, filtresi
transfer rate aktarım hızı
transfer slide iletim kızağı
transfer standard aktarım standardı
transfer station aktarma istasyonu
transfer syntax aktarım sözdizimi
transfer time aktarım süresi
transfer tower aktarma kulesi
transferable transfer edilebilir, devredilebilir
transferable bir yerden diğer yere geçebilen, nakledilebilen
transferable letter of credit devre‐dilebilir akreditif
transfers transferler, nakiller (verilen malzeme, teçhizat ve makine veya yapılan hizmetler için
tahsisat, fonlar veya proje hesapları arasındaki aktarmalar)
transfix içinden geçip tesbit etmek
transfixion içinden geçerek tesbit etme
transform dönüşüm
transform dönüştürmek
transform çevirmek, dönüştürmek
transform coding dönüşüm kodlaması
transform, to dönüştürmek
transformation dönüştürme, dönüşüm, değişim, dönüştürüm, şekil değiş‐tirme
transformation 1. değişme, herhangi bir canlının şekil veya yapı bakımından değişim göstermesi;
2. bir maddenin özelliğini kaybederek başka bir madde transformation input dönüştürme girdisi
transformation loss dönüştürme kaybı
transformation of coordinates konaç (koordinat) dönüşümü
transformation of energy enerji dönüşümü
transformation/linear dönüşüm/lineer
transformed dönüştürülmüş
transformed area şekli değişmiş yüzey
transformed section şekli değişmiş kesit
transformed value of a measurand ölçülen büyüklüğün dönüşüm değeri
transformer dönüştürücü
transformer transformatör, voltaj değiştirme cihazı
transformer trafo
transformer bridge trafolu köprü
transformer oil trafo yağı
transformer outlet voltage trafo çıkış voltajı
transforming station transformatör merkezi
transgression 1. tecavüz, kanun ihlali 2. denizin yükselip karayı kaplaması
transhipment yük aktarması
transient kısa süre devam eden, geçici
transient geçici, muvakkat
transient area geçici program alanı
transient heat flow değişken ısı akışı
transient heat flow geçici (süreksiz) ısı akışı
transient load geçici yük
transient loading geçici yükleme
transient phenomena geçici olaylar
transient wave geçici dalga
transient sürekli olmayan, gelip geçici, kısa, geldi geçti
transistor transistor
transit düzgeçiş
transit aktarma
transit transit geçme
transit 1. ölçü aleti 2. geçiş, gelip geçiş, transit
transit exchange düzgeçiş santralı
transit network düzgeçiş ağı
transit party transit ekibi
transit share düzgeçiş ücret payı
transit station transit istasyonu
transit trade transit ticaret
transit traffic düzgeçiş trafiği
transit traffic transit trafik, gelip geçen trafik
transition bağlantı
transition bir halden diğer hale geçme, değişme, çevrilme
transition geçiş, bağlantı, değişme
transition chute geçiş şutu
transition climate geçiş iklimi
transition curve geçiş eğrisi, rakordman (yön veya eğim değişikliklerini kolaylaştırmak için
kullanılan, eğikliği azar azar değişen eğri)
transition diagram geçiş çizeneği
transition fit bkz. fit
transition flow geçiş akışı
transition length rakordman boyu (rakordman eğrisinin uzunluğu)
transition piece geçiş parçası
transition probability geçiş olasılığı
transition region geçiş bölgesi
transition slab yaklaşım plağı
transition width geçiş genişliği
transition zone geçiş bölgesi
transitional geçişle ilgili, geçişli, değişmeye ait
transitional 1. değişimle ilgili; 2. değişme veya geçiş gösteren, değişici
transitive geçişli
transitive axiom geçişme aksiyomu
transitivity geçişlilik kuralı
transitman alet operatörü
transitory belli bir süre devam eden, geçeci, süreksiz
translate çevirmek, tercüme etmek
translate 1. ötelemek, yer değiştirmek 2. tercüme etmek, çevirmek
translate, dial çevirmek
translate, to çevirmek
translateral bir yandan öbür yana
translation tercüme, çeviri
translation 1. ötelenme, yer değiştirme 2. çeviri, tercüme
translator çevirici izlence
translator çevirmen, tercüman
translatory motion yer değiştirme hareketi, ötelenme hareketi
transliterate, to damga değiştirmek
translucent ışığı hafif olarak geçiren
translucent yarı‐saydam
translucid yarı saydam
transmissibility iletim
transmissible bir şahıstan diğerine geçebilen
transmission 1. iletme, transmisyon 2. hız kutusu, vites kutusu
transmission 1. bulaşıcı nitelikte bir hastalığın bir kimseden diğer bir kimseye geçişi, hastalığın
bir organdan diğer bir orgna geçişi; 2. kalıtsal özelliklerin anne‐babadan evlada geçişi
transmission iletim
transmission şanzıman (transmisyon)
transmission aktarma, nakil, şanzıman
transmission geçirme
transmission aktarma, aktarma organı
transmission iletim, gönderim
transmission and distribution network iletim ve dağıtım sistemi
transmission belt aktarma kayışı
transmission belt transmisyon kayışı, transotör kayışı, transmisyon “v” kayışı
transmission block iletim öbeği, iletim bloğu
transmission bridge besleme köprüsü
transmission buffer iletim yastığı
transmission case hız kutusu gövdesi
transmission case stud hız kutusu gövde saplaması
transmission case to clutch housing gasket hız kutusu gövdesi ile kavrama yuvası arasındaki
conta
transmission cluster gear hız kutusu grup dişlisi
transmission clutch gear hız kutusu senkromeş dişlisi
transmission clutch gear sleeve hız kutusu senkromeş dişlisi burcu
transmission clutch gear snap ring hız kutusu senkromeş dişlisi tespit segmanı
transmission clutch gear synchronizer shifting plate hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize
plakası
transmission clutch gear synchronizer spring hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize yayı
transmission clutch gear synchronizer stop ring hız kutusu senkromeş dişlisi senkronize tahdit
halkası
transmission control lever vites kolu
transmission countershaft hız kutusu ara mili
transmission countershaft bearing hız kutusu ara mili yatağı
transmission countershaft bearing spacer hız kutusu ara mili yatağı ara parçası
transmission countershaft gear hız kutusu ara mili dişlisi
transmission countershaft gear thrust washer hız kutusu ara mili dişlisi baskı pulu
transmission coupling hız kutusu kavraması
transmission cut off şanzıman boşa alma
transmission drive gears hız kutusu tahrik dişlileri, ana mil üzerindeki dişliler, motordan
hareket alan hız kutusu dişlileri
transmission drive pinion hız kutusu tahrik konik mili
transmission drive pinion bearing hız kutusu tahrik konik mili yatağı
transmission drive pinion bearing retainer hız kutusu tahrik konik mili yatağı tutucusu
transmission drive pinion bearing retainer gasket hız kutusu tahrik konik mili yatağı
tutucusunun contası
transmission drive pinion bearing retainer screw hız kutusu tahrik konik dişlisi yatağı tutucu
vidası
transmission drive pinion bearing snap ring hız kutusu konik mili yatağı tespit segmanı
transmission drive pinion bearing washer hız kutusu tahrik konik mili yatağı pulu
transmission driven gears hız kutusu tahrik dişlileri
transmission driving shaft hız kutusu tahrik dişlilerinin mili
transmission driving shaft and gear hız kutusu tahrik mili ve dişlisi
transmission driving shaft bearing hız kutusu tahrik mili yatağı
transmission driving shaft bearing spacer hız kutusu tahrik mili yatağı ara parçası
transmission dynamometer iletim dinamometresi
transmission dynamometer iletim dinamometresi, bir şaft tarafından iletilen gücü ölçmeye
yarayan cihaz
transmission end cover hız kutusu uç kapağı
transmission end cover dowel pin hız kutusu uç kapağı tespit pimi
transmission factor iletim faktörü
transmission fitler şanzuman filtre
transmission flange hız kutusu flanşı
transmission gasket set hız kutusu conta takımı
transmission gear aktarma düzeni
transmission gear shift hız kutusu vites kaydırma milleri
transmission gear shift rails hız kutusu vites kaydırma milleri
transmission gear shift snap balls hız kutusu vites kaydırma milleri kilit bilyaları
transmission gear shift tower hız kutusu hilalleri mahfazası, hız kutusu üst çıkıntısı
transmission intermediate shaft hız kutusu ara mili
transmission intermediate shaft idler gear hız kutusu ara mili avara dişlisi
transmission line amplifier iletim hattı yükselteci
transmission loss iletim yitimi
transmission main drive gear hız kutusu priz direk dişlisi
transmission main shaft hız kutusu ana mili
transmission main shaft pilot bearing hız kutusu ana mili uç yatağı
transmission main shaft pilot bearing snap ring hız kutusu ana mili uç yatağı tespit segmanı
transmission main shaft rear bearing hız kutusu ana mili arka yatağı
transmission main shaft rear bearing oil seal hız kutusu ana mili arka yatak yağ keçesi
transmission main shaft rear bearing retainer hız kutusu ana mili arka yatak tutucusu
transmission main shaft rear bearing snap ring hız kutusu ana mili arka yatak tespit segmanı
transmission main shaft rear bearing spacer hız kutusu ana mili arka yatak ara parçası
transmission media iletim ortamları
transmission network iletim şebekesi
transmission of a force kuvvet iletme, kuvvet nakletme, kuvvet taşıma
transmission of load yük aktarması, yük nakli
transmission oil level rod hız kutusu yağını ölçme çubuğu
transmission oiler gear hız kutusu yağlama dişlisi
transmission oiler gear bushing hız kutusu yağlama dişlisi burcu
transmission oiler gear reservoir hız kutusu yağlama dişlisi rezervuarı
transmission oiler gear sleeve hız kutusu yağlama dişlisi bileziği
transmission oiler gear sleeve key hız kutusu yağlama dişlisi bileziği tespit kaması
transmission parameters (a,b,c,d) iletim parametreleri
transmission performance iletim başarımı
transmission pinion konik dişli
transmission power take‐off hız kutusundan kuvvet çıkışı, şanjmandan kuvvet alan, tahrik alan,
teçhizatın kuvvet çıkışı
transmission protocol iletim protokolu
transmission pump şanzuman pompası
transmission reverse gear hız kutusu geri vites dişlisi
transmission reverse idler hız kutusu geri vites avara dişlisi
transmission reverse idler gear hız kutusu geri vites ara, avara dişlisi
transmission reverse idler gear bearing hız kutusu geri vites avara dişlisi yatağı
transmission reverse idler gear oil scoop hız kutusu geri vites avara dişlisi yağ haznesi
transmission reverse idler gear shaft hız kutusu geri vites avara dişlisi mili
transmission reverse idler thrust washer hız kutusu geri vites avara dişlisi baskı pulu
transmission reverse speed gear hız kutusu geri vites dişlisi
transmission screen şanzuman süzgeci
transmission screen and filter şanzuman filtre ve süzgeci
transmission second speed gear hız kutusu ikinci vites dişlisi
transmission shaft kardan mili, transmisyon mili
transmission shaft güç iletme mili, hız kutusu mili
transmission shifter fork hız kutusu vites hilali
transmission shifter socket vites kolu başlığı bilyasının yuvası
transmission shifter yoke hız kutusu vites hilali
transmission sliding first and reverse gear hız kutusu kayar birinci ve geri vites dişlisi
transmission sliding gears hız kutusu kayar, gezer dişlileri
transmission speed iletim hızı
transmission speedometer drive gear hız kutusu kilometre saat kordonu tahrik dişlisi
transmission spline shaft hız kutusu frezeli mili
transmission spline shaft bearing hız kutusu frezeli mili yatağı
transmission standards iletim standartları
transmission steel transmisyon çeliği
transmission syncronizer gear hız kutusu senkromeş dişlisi
transmission syncronizer springs hız kutusu senkromeş yayları
transmission iletme, aktarma, geçirme, transmisyon mili, vites mekanizması, güç iletme düzeni
transmissivity aktarılabilirlik, nakledilebilirlik
transmit aktarmak, geçirmek, göndermek, iletmek, nakletmek, yayın yapmak
transmit iletmek, göndermek
transmit flow control iletim akış denetimi
transmit window gönderme penceresi
transmit, to iletmek, göndermek
transmitivity iletkenlik
transmit‐receive switch alış‐veriş anahtarı
transmittance iletim
transmittance aktarganlık
transmittance coefficient ısıl geçirgenlik katsayısı
transmittance coefficient u‐value ısıl geçirgenlik katsayısı
transmitter verici, iletici
transmitter verici, gönderici, aracılık yapan
transmitter gönderici, göndermeç, verici
transmitter transmitter
transmitter chain verici zinciri
transmultiplexer çapraz çoğullayıcı
transmural çeper aracılığıyla gerçekleştirilen
transmutable başka bir şekil veya maddeye değişebilen
transmutation değişme, değişim, şekil veya yapı bakımından değişme, transmutasyon
transnasal burundan geçerek, burun aracılığıyla
transom çapraz kiriş
transom lento, yatay destek
transonic ultra‐ses geçmesine izin veren
transparency 1. slayt, dia 2. şeffaflık, saydamlık
transparent şeffaf, saydam, transparan
transparent needles şeffaf iğneler, saydam iğneler
transparent paper aydınger
transparent paper şeffaf kağıt, aydınger
transparent transmission saydam iletim
transpirable ter geçiren
transpiration sızmak, terlemek
transpiration terleme
transpiration cooling buharlaşma soğutması
transpiration cooling film, ince, şeffaf soğutma, terlemelı soğutma
transpire terleme
transponder uydu alıcı‐vericisi
transport taşıma, nakliye
transport, to iletmek, taşımak
transport, to taşımak
transport ulaştırma, taşımak, nakletmek, taşıma, taşımacılık, nakliyat
transport taşınma, bir yerden diğer yere geçme iletilme
transport nakletmek, taşımak, ulaştırmak
transport and distribution loss iletim ve dağıtım kaybı
transport lag taşınım gecikmesi
transport layer taşıma katmanı
transport loss nakliye kaybı
transport modeling ulaştırma modelleri
transport taşıma, iletim, nakliyat, götürme, sevk, yollama; nakliye, taşıma düzeni, taşımak,
iletmek, götürmek, ulaştırmak, yollamak, nakletmek
transportasion center ulaşım merkezi, taşıma merkezi, nakliye merkezi
transportation ulaştırma, taşıma, nakliye
transportation and storage conditions taşıma ve saklama koşulları
transportation engineering ulaşım mühendisliği
transportation network ulaşım ağı
transportation study ulaşım etüdü
transportation survey ulaşım etüdü
transported soil taşınmış zemin, taşınmış toprak
transporter taşıyıcı
transporter bridge nakil köprüsü, iki kule tepesinin kiriş (hatıl) ile birleştirilmesi ve bu kinş
üzeinde askı platform taşıyan bir arabanın hareket etmesi ile oluşan taşıma sistemi, platform yer
seviyesinde olduğunda nakledilecek şeyler kolayca yüklenebilir
transporting nakliyat, taşıma, ulaştırma
transporting equipment ulaştırma donanımı, taşıma aracı
transpose transpoze
transpose, to tarafını değiştirmek
transpose, to yerini değiştirmek
transpose of a matrix matrisin devriği
transposed transmission line çaprazlama iletim hattı
transposition yerini ters çevirmek
transposition 1. devirme (matris); 2. çaprazlama (kablo); 3. karılma
transposition cipher karılmaya dayalı kripto
transshipment bill of lading aktarma konşimento
transversal yanal, enine, çapraz
transversal enine, transversalis
transversal force yanal kuvvet, enine kuvvet
transversal swinging arm çapraz sallantı kolu
transversally loaded beams enine yüklü kirişler
transverse enine, transversus
transverse enine, enlemesine, çapraz
transverse anisotropy enine anizotropluk
transverse axis enine eksen
transverse beam enleme kirişi, enine kiriş
transverse bore delik
transverse clevis foot ayak yer bağlantısı
transverse crack enine çatlak (merkez hattına hemen hemen dikey doğrultudaki çatlaklar)
transverse diametral pitch çapraz diş açıklığı, diş kutru, pi sayısının inç olarak çapraz diş
açıklığına böiümü
transverse distribution enine dağıtma, enine dağılış (bir trafik akımının yol enkesitindeki bir
takım paralel şeritler arasında dağılması)
transverse electric and magnetic mode enine elektrik ve manyetik kip
transverse electric mode enine elektrik kipi
transverse flooring enine döşeme
transverse force yanal kuvvet, enine kuvvet
transverse isotropy enine izotropluk
transverse joint enine derz, enine ek yeri
transverse load enine yük
transverse magnetic mode enine manyetik alan
transverse modulus of elasticity elastik kesme modülü, enine elastisite modülü
transverse moment enine moment
transverse parity check dikey eşlik denetimi
transverse pitch enine adım
transverse pitch enine adım, çapraz adım, yuvarlanma daireleri üzerinden ölçülen birbiri ardı
gelen iki dişin aynı diş yüzeylerinin yuvarlanma daireleri ile kesiştiği noktalar arası uzaklık
transverse plane enine düzlem, enine yüz, çapraz düzlem vida, dişli vs eksenine dik düzlem
transverse pressure angle enine kesitteki diş profiline dik olan, ve o noktada referans daireyi
kesen, doğru ile aynı noktada referans dairesine teğet olan doğru arasındaki sivri açı
transverse principal stress enine asal gerilme
transverse profile enine profil, en kesit profili
transverse reinforcement dağıtım donatısı
transverse section enine kesit, ana eksene dik olan kesit düzlemi
transverse sections of arch ring kemer anoları (dökümde)
transverse sliding enine kayma hareketi
transverse spring enine yay
transverse springs motorlu taşıtlarda, akslara paralel şekilde, enine yönde yerleştirilmiş yaprak
yaylar
transverse swelling enine kabarma
transverse travel enine hareket
transverse ventilation enine havalandırma (tünel eksenine dik yönde hem taze hem kirli hava
kanalları ile yapılan havalandırma)
transverse wave enine dalga
transverse wave kesme dalgası, enine dalga
trap kapan, kondenstop
trap tuzak
trap door iner tip kapı
trap door gizli kapı (yazılım)
trap‐door çatı kapısı, kapak
trapeze trapez, yamuk
trapeziform yamuk şeklinde, yamuğa benzer
trapezium trapez, yamuk
trapezoid trapezoid, trapez, yamuk
trapezoid/median of yamuğun orta tabanı
trapezoidal trapez şeklindeki
trapezoidal beam trapez şeklindeki kiriş
trapezoidal bucket trapezoid kepçe
trapezoidal distribution of earth pressure toprak basıncının yamuk şeklinde dağılışı
trapezoidal thread trapez diş
trapped hapsedilmiş
trapped tutulmuş, kıstırılmış
trapped air hapsedilmiş hava
trapped water tutulmuş su
trapping hapsolma
trash hurda, süprüntü, çöp
trash çöp sepeti
trash can çöp kutusu
trash; trashcan çöp kutusu
trass tras, tras taşı
trauma 1. yaralanma, zedelenme; 2. yara, bere, travma
traumat‐ pref, travma anlamına önek
traumat(o)‐ (ön‐ek) travma (ile ilgili)
traumatic yaraya ait, travmatik
travel yürüyüş, seyahat
travel seyahat, yolculuk
travel hareket, seyahat etmek
travel hareket miktarı
travel stok, gezinti payı
travel (cylinder) strok
travel agency seyahat acentesi
travel allowance harcırah
travel brake valve yürüyüş fren valfı
travel expenses seyahat giderleri
travel motor yürüyüş motoru
travel speed seyahat hızı
travel time seyahat süresi (iki nokta arasında seyahat için yol üzerindeki durma ve gecikmeler
dahil, yol dışındakiler hariç gerekli zaman)
travel piston, sübab, sübab kolu gibi gidip gelme hareketi yapan bir uzvun maksimum hareket
miktarı
travelator (moving walkway) eskalatör (yürüyen merdiven) prensibi ile çalışan, basamaksız,
aşağı yukarı eğik bir rampada yolcu taşıyan hareketli platform
travelling bridge hareketli köprü
traveling grate hareketli ızgara
travelled way kaplama (karayolunun, banketler ve yardımcı ek şeritler hariç, taşıtların
hareketine ayrılmış kısmı)
traveller 1. yolcu 2. seyyar iskele, hareketli iskele
traveller gantry sahip olduğu raylar üzerinde hareket eden bir araba ve bu arabayada sabit
vinçler tespit edilmiş ayaklı çerçeve, ayaklı sehpa
traveller rail seyyar iskele rayı, hareketli iskele rayı
traveller, overhead bkz. crane
traveller küçük c harfi şeklinde, halkalı bükme tezgahı halkası üzerinde bulunan ipler için klavuz
görevi gören, iplik bükücünün girişine yardımcı olan yaylı tutucu, yaylı kenet
travelling yürüme
travelling brake oynar fren
travelling bridge hareketli köprü tekerlekleri üzerinde ileri gen, öne arkaya hareket ettirilen
köprü, şekil 217’de a kamyonundan b haznesine boşaltılmış taneli bir malzemenin buradan c
taşıyıcısı ile alınıp d hunisi yardımı ile e kamyonuna boşaltılmasını sağlayan hareketl
travelling crane seyyar vinç
travelling crane gezici vinç, bkz. crane
travelling gear gezici vinç tahrik mekanizması
travelling grate gezer (hareketli) ızgara
travelling jip crane düşey ana direğe tespit edilmiş yatay kol üzerinde hareketli araba(vargel)
taşıyan kren
travelling load hareketli yük
travelling mechanism yürütme mekanizması
travelling roller hareketli makara
travelling speed yürüme hızı
travelling standard gezici standart
traverse çapraz
traverse enine geçmek
traverse poligon hattı, poligon ölçmek
traverse angle poligon kırılma açısı
traverse beam enine kiriş
traverse point poligon noktası
traverse station poligon istasyonu
traversing enine hareket
traversing çapraz hareket
traversing drill çapraz matkap, kanal açan matkap
traversing gear yana çevirme dişlisi
traversing length yüzey yapısı incelenmesinde kullanılan yüzey boyu, genellikle bir çok
incelenecek örnek boyunu ihtiva edebilir
traversing lever yana döndürme levyesi
traversing mandrel süslü nakışlı vida dişi açmak için en sonda değiştirilebilir klavuz vidalara
sahip kayar kalem mesnedi
traversing mechanism yan döndürme tertibatı
traversing rack yan dişli eğimi
traversing screw jack tabanındaki rulman içersinde yatay çapraz vidanın döndürülmesi ile
boyuna, aşağı yukarı hareket eden vidalı kriko
traversing screw takım tezgahlarının bazı uzuvlarına çapraz hareket sağlayan vida
traversing tornada kesici kalemin veya herhangi bir tezgahta kesici takımın boyuna hareketi
trawl winch trol vinci
tray tepsi
tray tabla
tread 1. sırt, araç lastiği sırtı 2. adım, basamak
tread diş (lastik), dingil açıklığı
tread vida dişi
tread design araç lastiğinin sırt deseni
tread pattern bkz. tread design
treadle 1. ayakla harekete geçirme, ayakla tahrik etme, pedal 2. strip (araç geçişlerini
algılamakta kullanılan ve şerit biçiminde araçların geçiş yönlerine dik olarak yol yüzeyine monte
edilen elektromekanik algılayıcı)
treadle pedal, ayak manivelası
treadle pedal
treadle pedala basmak
treadle type pedallı tip, ayakla tahrikli tip
treadle valve pedal vasıtasıyla kumanda olunan hidrolik valf
treadle (a) tezgah, dikiş makinesi veya diğer bazı makineleri hareket ettirmek için kranka bir
biyel ile bağlı ayakla çalıştırılan pedal (b) trenlerin raylar üzerinde hareket etmeleri anında
raylarda meydana gelen sehimlerin meydana getirdiği temas ile çalışan s
treadmill yürüme dolabı, insan veya atların döner bir silindir üzerinde yürümesi ile oluşturulan
hareket
treasury hazine
treasury bond hazine bonosu
treat işlem yapmak, muamele etmek
treat davranmak, muamele etmek, saymak, işlemek, işlem yapmak, muamele yapmak
treat tedavi etmek
treated işlem görmüş
treated air işlenmiş hava
treated Portland cement işlenmiş Portland çimentosu
treated timber işlem görmüş ahşap (katranlanmış vb)
treating/finishing process arındırma işlemi
treatise ilmi eser
treatment işlem, muamele
treatment 1. muamele, işlem 2. arıtma, iyileştirme (atık su veya gazların kirleticilerden
temizlenmesi işlemlerinin tümü)
treatment tedavi
treatment plant arıtma tesisi
tremble1. titremek; 2. titreme
treble üç misli
treble barrel pump üçlü silindir pompa
treble clack box üçlü klape muhafazası, kapak muhafazası, üçlü kızak muhafazası
treble ported slide valve silindir içersindeki egzoz gazlarını boşaltmak için kullanılan ucundaki
çıkış kanalı yanında gövdesindede iki küçük çıkış kanalı olan sübab, valf
treble valve box üçlü valf muhafazası, üçlü sübab muhafazası gövdesinde emme, boşaltma ve
arakontrol veya muhafaza valflen olan pompa gövdesi
tree ağaç
tree ağaç şeklinde yayılan kristal
tree coding ağaç tipi kodlama
tree network ağaç tipi ağ
tree network ağaç ağ
tree search ağaç yapısında arama
tree search ağaç tipi arama
tree topology ağaç topolojisi
trellis coded modulation kafes kodlamalı kipleme
tremble titreme
trembling titreme, tremor
tremie tremi, oluklu huni
tremour bkz. trembling
tremulor herhangi bir vücut kısmında titreşim meydana getiren masaj aleti
tremulous titreyen, titrek
trench kanal
trench hendek, çukur
trench çukur açmak, hendek açmak
trench drain hendek drenaj
trench, open bkz. open trench
trencher hendek kazma makinesi
trencher bucket hendek kazma makinesinin kovası
trenching bucket kanal kepçesi
trend temayül, eğilim
trend şekil, biçim, eğilim, gidiş, gelişme şekli
trend akım
trend yönseme
trend eğilim göstermek
trend fitting yönseme eğrisi uydurma
trend of economical improvement ekonomik gelişim trendi
trend of the curve eğrinin eğilimi, eğrinin karakteri
treshold stress level eşik gerilme seviyesi
tresis delme
t‐rest t şeklindeki mesnet, marangoz tezgahlarında tezgah gövdesine tespit edilmiş takım
mesnedi olarak kullanılan t şeklindeki mesnet
trestle iş sehpası ayağı
trestle köprü sehpa
trestle ayaklık
trestle sehpa/eşek
trestle bridge sehpa köprü, ayakları kazıklardan oluşan köprü
trestle bridge ayaklı köprü
tri‐ (ön‐ek) üç anlamı veren birleştirici
tri‐ (ön‐ek) üç, üçlü, üç defa, üç misli
triad üçlü takım
triad 1. üç değerli element; 2. birbirine benzer üç cisimden veya üniteden oluşan sistem
trial deneme, tecrübe, deney
trial and error deneme‐yanılma
trial borehole kılavuz sondajı, deneme sondajı
trial borings deneme sondajları
trial circle deneme dairesi
trial compaction deneme sıkıştırması
trial driving deneme kazığı çakma
trial hole deneme deliği
trial loading deneme yüklemesi, deney yükü
trial mix deneme karışımı
trial pile deneme kazığı
trial pit deneme çukuru, araştırma çukuru, deneme kuyusu
trial run deneme işletmesi
trial run deneme çalışması
triangle üçgen
triangle gönye
triangle/acute angled üçgen/dar açılı
triangle/congruent üçgen/eş
triangle/oblique üçgen/eğik
triangle/oblique üçgen/yatık
triangle/right angled üçgen/dik açılı
triangular üç köşeli
triangular üçgensel
triangular üçgen (şeklinde), triangularis
triangular distribution of pressure üçgen basınç dağılımı
triangular load distribution üçgen yük dağılımı
triangular stress diagram üçgen gerilme diyagramı
triangular stress distribution üçgen gerilme dağılımı
triangular truss üçgen şeklindeki kafes kiriş
triangulate üçgenlere bölme
triangulate üçgen yapmak
triangulation üçgenleme, triyangülasyon, üçgenlerle nirengi ağı oluşturmak (bilgisayarda
projelendirmede arazi veya tasarım yüzeylerini modellemek için üçgenlere bölme işlemi)
triangulation coordinate value nirengi koordinat değeri
triangulation net üçgenleme ağı
triangulation network üçgenleme ağı
triangulation point nirengi noktası
triangulation station nirengi
triassic triyas (mesozoik çağının birinci dönemi ve bu dönemde çökelen jeolojik birimlerin genel
adı)
triatomic (a) üç atomlu, (b) üç hidrojen atomlu, (c) üç hidroksil gruplu
triaxial üç eksenli
triaxial apparatus üç eksenli basınç aleti, üç eksenli kesme aygıtı
triaxial compression üç eksenli basınç
triaxial compression test üç eksenli basınç deneyi, üç eksenli kesme deneyi
triaxial method üç eksenli metodu
triaxial state of stress üç eksenli gerilme durumu
triaxial stress üç eksenli gerilme
triaxial test üç eksenli basınç deneyi
triaxial test sample üç eksenli deney numunesi
triaxial test specimen bkz. triaxial test sample
tribasic üç üslü
triblet (a) üzerinde bilezik, somun vs, ‘nin meydana getirildiği veya dövülerek şekil verildiği
konik mil, zımba, (b) üzerinde boruların çekildiği çelik rayma, maça
tribology sürtünme, yağlama ve aşınma bilimi
triboluminescence bir maddenin toz haline getirildiği zaman ışık vermesi
tribometer sürtünme ölçme aleti
tribometry sürtünme ölçeği
tributary yardımcı
tributary 1. katkıda bulunan 2. nehir kolu
tributary channel kol kanalı
tributary circuit yardımcı devre
trick valve (allan valve) egzoz boşluğu (çıkış yeri) yanında iç buhar pasajınada sahip kayar valf
trickle, to damlama
trickle, to damlamak, sızmak
tricycle (a) tribütör, önde bir arkada iki tekerleği bulunan motorlu taşıt, (b) bir tanesi uçak
gövdesinin ön fakat alt kısmında diğer ikisıde gövenın tam ağırlık merkezi altına gelen kısmında
olan üç tekerlek
trident üç çıkıntı gösteren, üç dişli
trigger tetikleme
trigger tetiklemek, tetik
trigger circuit tetikleme devresi
trigger fork tetik çatalı
trigger pulse tetikleme darbesi
trigger, to tetiklemek
trigger tetik, mandal, yayı veya tetiği boşa alıp mekanizmanın çalışmaya başlamasına olanak
sağlayan cihaz
trigonal 1. üçgensi; 2. üçgene ait
trigonal üçgene ait
trigone üçgen, trigonum
trigonometric trigonometrik
trigonometric circle trigonometrik çember
trigonometric derivative trigonometrik türev
trigonometric function trigonometrik fonksiyon
trigonometric integral trigonometrik integral
trigonometric/inverse trigonometrik/ters
trigonometrical point trigonometrik nokta
trigonometry trigonometri
trigonous üç açılı
trigonum anat, üçgen
trihedral üç yüzlü
trihedron üç yüzeyin birleşim şekli
trilaminar üç tabakadan oluşmuş, üç tabakalı
trillion trilyon
trim, to kırpmak, kısaltmak
trim 1. seviyesine getirmek, tıraş etmek 2. çerçeve, kenarı zırhlı, otomobillerin krome süs aksamı
trim, to kırpmak
trim bu terim disk, gövde yuva segmanı, sübab gövde malzemelerin alaşım miktarlarını belirten
bir terimdir, örneğin ‘10 per cent chrome trim’ % 10 krom alaşımı
trimanual üç elle yapılan
trimensual üç ayda bir olan
trimetal bearing alloy üçlü yatak alaşımı
trimming ince ayar
trimming süsleme, kenar süsü
trimming dozer istif bıçaklı dozer
trimming machine kordon makinası
trimming machine kırpma makinası
trimming machine (guillotine) kordon makinesi, kırpma makinesi, giyotin kağıt uçlarını kırpmak
için kullanılan kesici tezgah
trimming press ince metal lehvaları kalıpla şekil verme, baskı yapma amadan için kullanılan pres
trinidad lake asphalt trinidad göl asfaltı (batı hint adalarındaki trinidad adasından elde edilen
bir doğal asfalt)
trip kısa gezi
trip sefer, yolculuk (bir çıkış ve varış arasında bir yönde hareket)
trip açma
trip, to açmak
trip amplifier durdurma amplifikatörü
trip assignment trafik tahsisi
trip distribution trafik dağılımı
trip dogs otomatik vida dişi açma tezgahlarında veya otomatik tezgahlarda her bir çalışma
esnasında doğru konum, hız ve tepe konumu verebilmesi için ayarlanabilir kam uyduları
trip end estimation yolculuk sonu tahmini
trip engine subabları (valfleri) eksantrik yerine kısa kollar ile açılan motor
trip gear sübab tahrik mekanizması subablan triger (tetik) ile açıp, tetiği boşa alarak yay kuvveti
ile onların tekrar kapanmasına olanak sağlayan mekanizma
trip hammer mekanik çekiç
trip lever sübabların (valflerin) hızlı açılıp kapanmasına olanak sağlayan üç köşeli krank kolu
tripartite üç parçalı, üç yanlı
triple üç kat
triple üçlü, üç taneli
triple axle üçlü aks, üçlü dingil grubu
triple grouser üç trınaklı pabuç
triple grouser shoe üç tırnaklı pabuç
triple‐expansion (steam) engine aynı krank mili üzerinde çalışan yüksek basınç, orta basınç ve
düşük basınç silindirlerine sahip buhar makinası
triplet üçlü takım
triplet 1. üçüz; 2. üç mercekli
triplex üçlü veya üç katlı, üç misli, üç defa
triplex glass üç katlı kırılmaz cam
triplicate üç kopya
tripod alet sehpası, üç ayak, üç ayaklı sehpa
tripod sacayak
tripod crane üç ayak sehpalı caraskal
tripod head sehpa başlığı
tripper aktarma düzeni
tripper car boşaltma arabası
tripping durdurma
tripping boşaltma çarkı dişinin, saat maşasının kilitleme yüzünü geçip gitmesi, ondan ayrılması
tripsy‐ (son‐ek) sıkıştırarak ezme anlamına sonek
tripos tripod
triquetrus üçköşeli (kesiti üçgen)
trisaccharide hidrolize olduğu zaman üç molekül monosakkarid veren hidrokarbon
trisection üç eşit kısma bölme
triturable toz haline getirilebilir
triturate 1. toz haline getirmek; 2. ince toz haline getirilmiş madde
trituration 1. toz haline getirme; 2. ince toz haline getirilmiş madde
trivalence üç değerli olma hali (element hakkında)
trivial önemsiz
trivial solution apaçık çözüm
trivial, minor önemsiz
trizonal üç tabaka gösteren, üç sıra halinde dizilmiş
trolley araba, askı
trolley el arabası
trolley devrilir taşıt
trolley market arabası
trolley tramvay
trolley (trolly) (a) raylar üzerinde hareket eden alçak taşıt, (b) tekerlekler üzerinde hareket
eden küçük masa, (c) devrilir taşıt, kasası yük boşaltmak için kalkar taşıt, (d) marketlerde kulla‐
nılan tekerlekli alış veriş arabası
trolley bus troleybüs, üzerinden geçen elektrik hatlarından aldığı elekrik gücü ile çalışan otobüs
trolley conveyor asılı tür konveyörü
trolley wheel (a) troleybüslerde kullanılan havai tel makarası, (b) demir yollarındaki alçak
vagonlarda kullanılan tek veya çift flanşlı tekerlek
trolleybus coach troleybüs (insan taşıyan, elektrikle beslenen, fakat raylar üzerinde hareket
etmeyen ve akımı havai hat vasıtasıyla alan taşıt)
trommel 1. kırma taşı boyutlarına ayırmak için kullanılan silindirik dönen bir elek 2. döküm
temizleme dolabı
tropical tropik
tropical sıcak bölgelere ait, sıcak memleketlerde görülen
tropical climate tropikal iklim
tropical zone tropikal kuşak
tropics tropikal kuşak
trotyl kuvvetli patlayıcı bir madde, trotil
trouble, to rahatsız etmek, sıkıntı vermek
trouble güçlük, sıkıntı, zorluk
trouble arıza, bozukluk
troubleshooting sorun giderme, arıza arama, arıza tespiti
troubleshooting arızacılık
troublesome ground kötü zemin, kötü toprak
troublesome soil bkz. troublesome ground
trough kertik, oluk, taşıtın yağmur olukları
trough çukur, çöküklük, oluk
trough tekne, oluk
trough gate oluklu kapak
troughed idler oluklu makara
troughing oluklaşma
trowel mala çekmek
trowel el küreği
trowel mala
trowel/brick malası/duvarcı
trowel/cement malası/düzeltme
trowel/garden malası/bahçıvan
truck kamyon
truck açık yük vagonu
truck crane kamyonlu kreyn, kamyonlu vinç
truck driver kamyon şoförü
truck frame kamyon şasesi
truck load kamyon yükü
truck loading kamyon yükü
truck mixer kamyona monte edilmiş betonyer
truck mounted crane seyyar vinç, kamyona monte edilmiş vinç
truck train load kamyon katarı yükü
truck train loading kamyon katarı yükü
truck kamyon, taşıma arabası, araba, vagon, platformlu araba, maden ocağı arabası
truckage taşıma ücreti
trucker kamyon sürücüsü
truck‐tractor treyler çekici
truck‐truck accident kamyon kamyona kaza
true gerçek
true angle of internal friction gerçek iç
sürtünme açısı
true azimuth gerçek azimut
true azimuth coğrafi kuzeye göre azimut
true bearing gerçek doğrultu
true coefficient of friction gerçek sürtünme katsayısı
true cohesion gerçek kohezyon, hakiki kohezyon, gerçek iç yapışkanlık
true dip doğrultuya dikey olan eğim
true north gerçek kuzey
true value gerçek değer
true value of a quantity bir büyüklüğün gerçek değeri
trueing doğrultma
truetype truetype
truing doğrulama, düzeltme
trumpet boru, trompet
trumpet interchange trompet kavşak
trumpet junction trompet kavşak
truncal gövdeye ait
truncate ucunu kesmek
truncate kol ve bacakları budayıp yalnız gövdeyi bırakmak
truncate, to kırpmak
truncated tepesinden kesik
truncated tepesi ve uçları kesilmiş, sadece gövdeden ibaret
truncated cone kesik koni
truncated prism kesik prizma
truncation uç kesme
truncation error kırpma hatası
truncus (çoğ trunci), bkz. trunk
trunk bagaj
trunk gövde, ana kısım, arabanın bagajı
trunk ana hat
trunk telefon hattı
trunk gövdeyol, trank
trunk gövde, truncus
trunk air pump piston kolu delik olup biyel kolunu içersine alan ve biye) kolunun piston alt
ucuna gevşek olarak yatakiandığı havalı gemi pompası
trunk cable (escon) ana kablo
trunk cables bagaj kabloları
trunk call şehirlerarası konuşma
trunk call şehirlerarası çağrı
trunk circuit gövdeyol devresi, şehirlerarası devre
trunk compartment light bagaj lambası
trunk dialling şehirlerarası arama
trunk exchange gövdeyol santralı, şehirlerarası santral
trunk lid bagaj kapağı
trunk line ana hat
trunk piston çapına göre oldukça uzun olan, piston kolu ve piston çaprazı (kroşet) ihtiva
etmeden, biyel kolu ile direk bağlantılı olan piston, kovan piston
trunk plunger dalma pistonun içi boş olup, alt ucundan mafsallı biyeli içersine alan pompa
pistonu
trunk road ana yol
trunk route ana arter
trunk route ana yol
trunnion pimli
trunnion muylu, mesnet
trunnion tapa, tıkaç
trunnion mafsal
trunnion (trunnion bearing) mil, muylu, top muylusu, silindir yatağı, üzerinde silindir veya
teknenin döndüğü veya salınım yaptığı yatak
trunnion bearing muylu yatağı, istinat yatağı, taban yatağı
trunnion foot mounting mafsallı yer bağlantısı
trunnion housing mafsal muhafazası
trunnion mounting pimli bağlantı, mafsallı bağlantı
trunnion pin istinat pimi
trunnion socket mafsal taşı
truss makas
truss kafes kiriş
truss kiriş
truss destek olmak
truss reddedilmiş bir fıtığı yerinde tutan bağ
truss beam kafes sisteminde kiriş
truss bridge kafes köprü
truss diagram kafes kiriş diyagramı
truss housing üstü kiremitle örtülü kafes
kirişli köprü
truss member kafes kiriş elemanı
truss, half through bkz. half through truss
truss, main bkz. main truss
truss, pin‐connected bkz. pin‐connected truss
truss, riveted bkz. riveted truss
truss, sub bkz. sub truss
truss, through bkz. through truss
truss, welded bkz. welded truss
trussed beam bkz. truss beam
trussed shaft mesnetli mil
trussed shaft rijit hale getirmek için çubuklar ile mesnetlenmiş hafif, ince uzun mil
trust fund aggrement destek fonu anlaşması
trustee mutemet
truth gerçek
truth table doğruluk çizelgesi
try, to çalışmak, denemek
try 1. denemek, tecrübe etmek; 2. deneme, tecrübe
trying‐up machine dairesel diskinin etrafına kesici bıçakları sabıtlenmış ve büyük kereste
parçalarını planyalamak için kullanılan marangoz tezgahı
t‐test t‐sınaması, t‐ölçeri
tub tekne
tub küvet
tub leğen
tube metro
tube boru, tüp, araç iç lastiği
tube tünel
tube boru/dış çap ölçülü, boru
tube iç lastik
tube hortum, boru
tube şambriyel
tube bundle boru demeti
tube casing muhafaza borusu, kuyu muhafaza borusu
tube clamp boru kelepçesi
tube clip boru klipsi
tube cutter boru keseceği
tube drawing boru çekme
tube drawing boru çekme, dikişsiz boru imal etme
tube extrusion kalıptan boru çekme
tube expander makinato, boru genişletici
tube expander daha çok kazan imalatçılarının kullandığı bir takım olup, merkezinde konik bir
mil olan merdaneli sistemde konik milin döndürülerek boru içersine sokulması ile boru çapının
arttırılmasını sağlayan mekanizma
tube extrusion boru çekme
tube fitting boru rakoru
tube flaring tool rakor geçecek boru ağzına havşa açma aleti
tube foundation borulu temel
tube friction boru sürtünmesi
tube mili boru değirmeni, boru taşlama tezgahı, içi bölümlere ayrılmış uzunca bir boru olup,
taşlanacak malzemenin uygun bir taşlamaya maruz kalabilmesi için ilerledikçe taşlama
bölümleri küçülmektedirler
tube plate boru sacı, borulu plaka, boru cidarı
tube sampler, thin‐walled bkz. thin walled tube sampler
tube sampling boring karotiyer ile numune alma, tüple numune alma sondajı, karot sondajı
tube steel pier çelik kılıflı boru şeklindeki kazık ayak
tube support boru tespit takozu, boru mesnedi
tube type tyre iç lastikli araç lastiği
tube union boru rakoru
tube, combustion bkz. combustion tube
tube, sample bkz. sample tube
tube boru, lüle, kamış, masure, buz, tûp, yeraltı demiryolu (metro) tünel, iç lastik, şamrel
tubeaxial fan aksiyal (eksenel) fan, vantilatör
tubeless borusuz
tubeless iç lastiksiz, tubles
tubeless tire iç lastiksiz araç lastiği
tubular boru
tubular boru şeklinde
tubular borucuğa ait
tubular construction içi boru biçiminde boş demirden yapılmış konstrüksiyon
tubular conveyor boru konveyör
tubular foundation borulu temel
tubular level silindirik düzeç
tubular steel pier içi boş dairesel çelik orta ayak
tubule küçük boru
tubule borucuk, tubulus
tubuliform küçük tüp şeklinde
tubulous küçük tüplerden oluşmuş
tufa sünger taşı, tüf
tuff tüf (normal olarak aktif veya sönmüş volkanların yamaçlarında ve eteklerinde bulunan
volkanik küllerin kaynaşmış veya bağlanmış bir şekli)
tug çekme halatı
tug römorkör
tug, to asılmak, çekmek
tug çekme
tug boat römorkör
turndown ratio bükme oranı, kıvırma oranı, katlama oranı, yatırma oranı, azaltma oranı
tumble dönmek, tepetaklak yuvarlanmak
tumbler drier çamaşır kurutma makinası, döner kazanlı kurutma makinesi
tumbler lock mandal veya tırnağın vida kertiğine girmesi sonucu onun hareketini, takı tırnağın
kaldırılması veya bir anahtar ile yerinden hareket ettirilmesine kadar, durduran kilit
mekanizması
tumbling bir iş parçasının aşındırıcı malzemeler ile beraber yüzeyinin işlenmesi ve temizlenmesi
amacı ile bir kazanda döndürülme işlemi
tumbler bearing uzun şaftların mestlenmesi için kullanılan mesnet yatağı olup taşıyıcı veya
hareketli cisim bu yatak ile temasa geldiğinde yatak dış bir mesnede mafsallanır taşıyıcının
geçmesine olanak sağlayıp geçiş işleminden hemen sonra orijinal konumuna gelir
tumefacient [medikal] şiş yapan, şişiren
tumescence [medikal] şişme durumu, şişkinlik
tumid [medikal] şişmiş, kabarık
tumidity [medikal] şişkinlik, kabarıklık
turning cylinders (slewing cylinders) hidrolik krenlerde koçun krenin merkezi etrafında
dönmesini sağlayan en kısa silindir
turning tool bkz. lathe tool
turning tornada dairesel veya silindirik parça işleme, torna etme
tune ayar etmek
tune up ayar (motorun makine üzerine ayarı, supap ateşleme buji ağırlığı, platin tırnak açıklığı
vb küçük ayarlar)
tune up ayarlamak
tune up data motor ayarları değerleri cetveli
tune, to ayarlamak, uyumlamak
tuned torsional vibration damper ayarlı burulma titreşim söndürücüsü, şaftın doğal
frekanslarına yakın frekanslarda etkili olacak şekilde şaft miline bir yay ile akuple olan rezonans
volan sistemi
tuner radyo alıcısı, ayar aygıtı
tuner ayarlayıcı
tungsten tungsten, volfram, şelit
tungsten W (Wolfram) sembolü ile bilinen, atom no: 74 ve atom ağırlığı: 183.86 olan kimyasal
element, tungsten
tungsten lamp tungsten lambası
tunic tabaka, gömlek, tunica
tunica (çoğ. tunicae), bkz. tunic
tunicle zar
tuning ayarlama
tuning frekans (sıklık) uyumlaması
tuning ayar
tuning rodaj
tuning (of a device) aygıtın ayarlanması
tuning fork ses çatalı
tunnel tünel açmak
tunnel kapalı yol, tünel
tunnel cooler tünel tip soğutucu
tunnel effect tünel etkisi
tunnel freezer tünel tip dondurucu
tunnel lighting system tünel aydınlatma sistemi
tunnel lining tünel kaplaması
tunnel ventilation tünel havalandırma
tunnel zones tünel bölgeleri (gündüz aydınlatması açısından tünelde tanımlanan beş ayrı bölge)
tunnel kemer, dehliz, galeri, geçit, tünel, lağım, delik, baca, tünel açmak, lağım açmak
tup (a) buharlı çekiç başı, (b) şahmerdan, şahmerdan başı, kazık çakıcı
turbary turbalık
turbid bulanık, dumanlı, donuk
turbid düzensiz
turbid water çalkantılı su, bulanık su
turbidimeter bulanıklık ölçer
turbidimeter bulanıklık ölçücüsü
turbidimeter bulanıklık dterecesini ölçen alet
turbidimeter, jackson bkz. jackson turbidimeter
turbidimetry bir sıvının bulanıklık derecesini ölçme
turbidity bulanıklık, çalkantılılık (suda ve havada asılı bulunan maddelerin neden olduğu, güneş
ışınlarının ortama girme ve bitkilerin büyüme düzeylerini denetleyen, içme suyu kalitesi
açısından çok zararlı olan ortam koşulları)
turbidity bulanıklık
turbidity coefficient bulanıklık katsayısı
turbidity coefficient pusluluk katsayısı
turbine türbin
turbine blade türbin kanadı
turbine rotor türbin çarkı
turbine wheel türbin çarkı, türbin pervanesi
turbine‐type axial compressor şekil 220, türbin tipi bir aksiyel kompresörün stator ve rotorunu
göstermektedir
turbo‐ (ön‐ek) türbin anlamı veren birleştirici
turbo blower turbo körük (fan)
turbo compressor turbo kompresör
turbo generator turbo jeneratör
turbo jet turbo jet
turboblower turbo körük
turbo‐starter uçak motorlarını çalıştırmak için kullanılan sıkıştırılmış hava, gaz kaynağı veya
diğer başka bir yolla çalıştırılan bağımsız türbin
turbocharged engine turboşarjer motor
turbocharger türboşarj, türbo
turbocompressor turbo kompresör
turboengine turbo motor
turbogenerator turbo jeneratör, turbo generatör
turbogenerator türbinli jeneratör, türbinli generatör
turbogenerator türbo jeneratör, buhar türbini ile jeneratörün direkt bileşiminden oluşan sistem
turbojet engine türünü jet motoru kompresör, yanma odaları ve gaz türbininden oluşan egzoz
konisinden itme( püskürtme) memelerine geçen sıcak gazlar ile itme oluşturan hava emici
motor
turboprop pervaneli türbin
turboprop engine türbinli pervane motoru, kısmen pervane tarafından, kısmende jet tarafından
itme hareketi sağlanan hava emmeji türbo jet motoru
turbo‐pump (a) klavuz kanatlan (yönlendirici kanatları) pervane çıkışında olan santrifüj pompa,
(b) güdümlü silahlar için kullanılan koçlu hava türbini ve hidrolik pompa kombinasyonu
turbo‐superchargsr bkz. supercharger
turbulent flow türbülanslı akış
turbulence türbülans, dönerek karışma
turbulence türbülans, girdap
turbulence chamber türbülans odası
turbulence chamber türbülans hücresi
turbulent türbülanslı
turbulent flow türbülanslı akım, akış çizgisi akış eksenine koşut kalmayan akıntı
turbulent flow türbülanslı akış
turing machine turing makinası
Turkish International Cooperation Agency (TICA) Türk İşbirliği Kalkınma Ajansı (TIKA)
turmeric paper zerdeçal kağıdı, kalevi maddeleri muayene etmeğe mahsus kağıt
turn, to döndürmek
turn, to dönmek
turn sarım (bobin); dönüş
turn, to tornalamak
turn, to çevirmek
turn, to döndürmek, dönmek, kıvırmak, kıvrılmak
turnaround göbek, dönüş cebi
turn bench torna tezgahı
turn off kapatmak, durdurmak, devre dışı bırakmak
turn off kapatmak, şalterle devreyi kesmek, stop etmek
turn off kesime gitme (devre)
turn on iletime geçme (devre)
turn on açmak, çalıştırmak, devreye almak
turn signal dönüş sinyali
turnaround time yön değiştirme gecikmesi
turnboot bkz. curb pins
turnbuckle fırdöndü
turnbuckle germe donanımı, mil ucu aşığı, mil uzunluğu ayar baklası veya çatalı, ayar somunu,
fırdöndü çektirmesi
turnbuckle fırdöndü, germe aleti, gerici, iki ucunda biri sağ biri sol diş açılmış uzun vida bu vida
ile iki farklı çubuk birleştirildiği gibi, gerilebilir, boy ayarlaması yapılabilir
turned torna edilmiş
turned bolts tornalanmış bulonlar
turner tornacı
turning tornalama
turning rotasyon, dönme
turning çevirme, döndürme
turning axis dönme ekseni
turning bay göbek, dönüş cebi
turning clrcle taşıtın dönebileceği minimum viraj yarıçapı
turning moment dönme momenti
turning movement dönme hareketi
turning point değişme noktası, dönüş noktası
turning radius dönüş yarı çapı
turning radius dönme miktarı, dönüş yarıçapı
turning tool torna kalemi
turning tool holder torna kalemi tutucusu
turning vane döner kanatlı
turning vane fan döner kanatlı fan
turnkey anahtar teslimi
turnkey anahtar teslim
turnkey contract anahtar teslimi sözleşme
turnout sarma, sapak (yavaş seyir eden taşıtları düz giden trafik şeridinden çekerek, takip eden
taşıtlara geçiş olanağı sağlayan, genişletilmiş, engelsiz banket)
turnout lane hızlanma‐yavaşlama şeridi, katılma‐ayrılma şeridi, cep (taşıtların kısa süreli
duruşlar için faydalandıkları genişletilmiş yol kısmı)
turnover devir
turnover iş hacmi
turnover toplam ciro
turnover devir hızı
turnpike paralı yol (üzerinden belirli bir ücret ödemek suretiyle geçilebilen yol)
turnplate döner tabla
turns küçük parçaları mesnetlemek, parlatmak vs, için saat imalatçıları tarafından kollanılan
küçük, sabit merkezli tezgah olup genellikle mengeneye tutturulup, el ile döndürülen bir çark ile
çalışır
turnstile turnike
turntable döner tabla
turntable döner platform
turntable ladder döner tablalı merdiven
turret küçük kule
turret taret
turret clock kule saati, hareketi kadranından ayrı olan büyük saat, bkz. tower clock
turret head (turret) of a lathe döner başlıklı torma, revolver tezgahı üzerinde birden fazla kesici
takım taşıyan iş parçasının işlenmesi esnasında bu kesici takımları birbiri ardı kullanılan tezgah
turret lathe revolver torna
turret lathe büyük tezgah, ırgat baslığı ve kundak tertibatı her özel iş için belirli bir sırada
otomatik olarak çalışan tezgah, revolvent tornalarda karşılaşılmayan bir durum olan ırgat yatağı
ana yatak kızağı üzerinde bulunur
turret saddle turret tezgahların altı köşeli revoh/ent takım kafasını taşıyan kısmı, mesnet torna
yatağı üzerinde doğrudan kayar
tutorial eğitmen
tutorial paper başvuru makalesi, eğitmence yazılmış makale
tutorial session eğitim oturumu
turbine rotor bkz. rotor ve şekil 168
turbine türbin, dolap, çark, su, sıcak gazlar veya buhar tahriki ile çalışan ve güç üreten dönel
ünite, su türbini, buhar türbini, gaz türbini gibi
turbine blade türbin kanadı, bkz. turbine
turbine buckets (a) çarpma tesirli türbin kanatları, (b) türbin kanatları (A.B.D.)
turbine disc (or drum) türbin kanatlarının tespit edildiği dönel türbin göbeği, türbin diski
turbine pump santrifüj pompadan daha fazla kaldırma yüksekliği olan kademeli dönel pompa
turbine wheel,
turbine rotor şekil 222’te en basit hero tip çim fıskiye çarkı, çim sulama çarkı, gösterilmiştir, bkz.
rotor
TÜV (Technischer Überwachungsverein) Alman teknik inceleme kurumu
tweezers cımbız
twice iki kere
twin ikiz, çift
twin blade lift cylinders çift bıçaklı kaldırma silindirleri
twin core cable çift tel göbekli çelik halat
twin cylinder compressor ikiz silindirli kompresör
twin cylinder compressor ikiz (çift) silindirli kompresör
twin disc clutch çift çelik diskli kavrama
twin engine çift motor
twin pump ikiz pompa
twin screws çift pervaneli, çift uskuriu birbirine paralel farklı iki şaftta bulunan sağ ve sol
pervane
twin sprocket iki sıra dişli çark, iki zinciri birden tahrik eden çiftli zincir dişlisi
twin‐shaft turbine aynı yatay şafta bağlı benzer iki türbinin zıt yönde egzoz vererek kendi itme
kuvvetlerimde dengelemeyi gerçekleştiren türbin çifti
twinaxial ikiz eksenli
twinge birden gelen şiddetli sancı
twist burmak, burulma
twist, to bükmek, bükülmek
twist, to kıvırmak
twist drill matkap ucu
twist drill helisel matkap, helezon matkap
twist drill, inch size bkz. inch size twist drill
twist drill, milimetrical size bkz. milimetrical size twist drill
twist drill, wire gauge size bkz. wire gauge size twist drill
twist drill helezon matkap, konik uca sahip helisel, oyuk kanal kenarları kesme işini gören, konik
ile delme işi için yer oluşturan matkap
twist drill/cylindrical matkap ucu/ silindirik
twist drill/morse taper matkap ucu/ mors konik
twisted pair bükülü tel çifti
twisted wire bükülü kablo, örülmüş kablo
twisting burkulma
twisting torsiyon, burulma
twisting frame çifte büküm tezgahı
twisting moment burulma momenti
two cycle iki zamanlı
two cycle engine iki zamanlı motor
two cycle motor bkz. two cycle engine
two cylinder engine iki silindirli motor
two dimensional (2‐D) iki boyutlu
two dimensional flow iki boyutlu akım, düzlemsel akım
two dimensional state of stress düzlem gerilme, iki boyutlu gerilme hali
two flute iki ağızlı
two hand control block iki elle kontrol bloğu
two hand release iki elle tetikleme
two hand safety block iki el güvenlik bloğu
two lane road iki şeritli yol (her iki zıt yöndeki trafik için birer şeriti bulunan, bölünmemiş iki‐
yönlü yol)
two phase iki fazlı, çift safhalı
two phase current iki fazlı akım
two phase flow iki fazlı akış
two phase motor iki fazlı akımla çalışan elektrik motoru
two piece flange iki parçalı flanş
two pipe heating iki borulu ısıtma
two point level control system iki nokta seviye denetim sistemi
two port valve bkz. two‐way valve iki geçişli vana
two position valve iki konumlu valf
two speed tracking çift hızlı yürüyüş sistemi
two stage iki kademeli, iki safhalı
two stage compressor iki kademeli kompresör
two step bkz. two stage
two step compressor bkz. two stage compressor
two way valve iki konumlu valf
two wire circuit iki kablolu devre (sistem)
two zone partial transverse ventilation çift bölge havalandırma (tünelde boyuna hava akışını
sağlamak için, havanın tünelin bir bölümünden sağlanıp diğer bir bölümüne boşaltıldığı
kuvvetlendirilmiş kısmi enine havalandırma)
two‐start thread çift dişli vida
two‐cycle iki zamanlı
two‐cycle engine iki zamanlı motor
two‐headed arrow çift başlı ok
two‐high rolls (two‐high mill) iki merdane hadde merdanelerden biri diğerinin üzerinde olan ve
merdanelenn geri dönüşünün olmaması durumunda haddeden geçen çubuğun üstten geri
alınarak geri geçiş zaman kaybı oluşturan hadde tezgahı
two‐hinged arch iki mafsallı kemer
two‐jawed chuck iki çeneli ayna, ya bağımsız veya tek bir vidalı mil tarafından tahrik olan iki
çeneye sahip aynalı torna tezgahı
two‐lane iki şeritli
two‐lane highway iki şeritli karayolu (her yön için bir şeride sahip olan iki şeritli enkesitten
oluşan karayolu)
two‐out‐of‐five code beşten ikisi kodu
two‐phase flow gaz ve sıvı gibi iki fazın kapalı bir kanal veya borudan aynı anda akma hareketi
two‐phase flow iki fazlı akış
two‐pipe flow çift borulu akış, iki borulu akış
two‐ply timber floor çift katlı ahşap döşeme
two‐quadrant multiplier iki dördünlü çarpıcı
two’s complement ikiye tümleyen
two‐sided weaving section iki yönlü örülme alanı (araçların karayolu yaklaşımına sağdan veya
bunun tersi girmeleri ve araçların karayolunda soldan ayrılmaları durumunda oluşan çapraz
geçiş örülme alanı)
two‐stage iki kademeli
two‐stage compressor iki kademeli kompresör
two‐step action iki basamaklı eylem
two‐stroke (2‐stroke) cycle iki zamanlı motor
two‐terminal network tek kapılı devre
two‐throw crank genellikle krank açıları 90° olan iki kranktı krank şaftı, krank mili
two‐throw pump çift krankla çalışan iki silindirli emme pompası
two‐vehicle accident iki taşıtlı kaza (iki taşıtın karıştığı kaza)
two‐way iki yollu
two‐way highway iki yönlü karayolu
two‐way left‐turn lane iki yönlü sola dönüş şeridi (akımın herhangi bir yönünde sola dönüş
yapan araçların sürekli olarak kullandığı üç şeritli veya çok şeritli yollardaki orta şerit)
two‐way reinforcement iki doğrultuda donatı
two‐way road iki‐yönlü yol (trafiğin aynı anda birbirine zıt yönlerde hareket edebildiği yol)
two‐way slab iki doğrultuda plak
two‐way slab floor iki yönlü döşeme
two‐way switch komütatör
two‐way switch iki yollu anahtar
two‐way valve iki yönlü valf
two‐way valve iki yollu vana
two‐wire channel iki telli kanal
two‐wire circuit iki‐telli devre
two‐wire circuit iki kablolu devre
two‐wire‐system iki‐telli sistem
twtst drill grinder helezon matkap taşlayıcı, helezon matkap sabit açısını taşlamaya yarayan
taşlama tezgahı
tychastics sanayi kazalarının izlenmesi
tying contract bağlayıcı sözleşme
tying down makinayı bağlamak
type n. 1. cins, tip; 2. örnek; 3. hurufat
type tip, tür, çeşit, cins
type, to daktilo etmek
type code tip kodu
type declaration tip bildirimi
type designation tip tanımlaması
type face, typeface yazıyüzü ailesi
type of action of an element öğe davranışı
type of clay kil cinsi
type of control denetim türü
type of error hata türü
type of mounting montaj şekli
type of soil zemin tipi, zemin cinsi
type of terrain arazi cinsi
type test tip sınaması
typeface yazıyüzü
typematic key yinelemeli tuş
types of beams kiriş tipleri, çeşitleri
types of fit birleşme tipleri, geometrik boyutlardan ziyade diğer faktörlere bağlı olarak isim alan
birleşme tipleri, sıkı geçme, toleranslı geçme gibi
typeset karakter dizmek
typeset, to karakter dizmek
typesetter karakter dizicisi
typewriter daktilo
typewriter yazı makinası
typical tipik
typical belli özelliler taşıyan cinse has özellikler gösteren, tipik
typical cross‐section tip enkesit (yolun tipik standart enkesit boyutlarını ve yapım
karakteristiklerini gösteren enkesit)
typical cross‐section sheet tipik enkesit paftası
typical section tipik kesit
typically tipik olarak
typing sınıflandırma
tire bkz. tyre
tyre lastik, otomobil lastiği
tire carrier bkz. tyre carrier
tire gauge bkz. tyre gauge
tire pressure bkz. tyre pressure
tire rim bkz. tyre rim
tire rim block bkz. tyre rim peg
tire rim peg bkz. tyre rim peg
tyre rolling milis düşey veya yatay merdaneler, tekerlek sına demirinin iç ve dış merdaneler
arasında ilk ve son işlemde şekillendirildiği haddeler
tire size bkz. tyre size
tire valve bkz. tyre valve
tire, pressure gauge bkz. tyre pressure gauge
tire tekerlek lastiği, tekerlek sına demiri, tekerlek taban demiri, tekerlek ispiti, dışlastiği
lokomotif tekerleğini kuvvetlendirmek için tekerlek çevresine geçirilen dövülmüş ve flanşlı çelik
çember
‐U‐
u bolt u kelepçe
u bolt u cıvatası, çift kollu askı cıvatası
u iron u profili demir
u joint u bağlantısı
u joint yoke u bağlantısı çatal mafsalı
u pipe u borusu
top related