ankara İlİnde bulunan Ünİversİtelerde...

162
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ MESLEKİ RESİM ANABİLİM DALI ANKARA İLİNDE BULUNAN ÜNİVERSİTELERDE MODA TASARIMI EĞİTİMİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Şerife UYAR Tez Danışmanı Prof. Dr. Taciser ONUK Mayıs – 2006

Upload: others

Post on 07-Mar-2020

13 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • T.C.

    GAZİ ÜNİVERSİTESİ

    EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

    UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ

    MESLEKİ RESİM ANABİLİM DALI

    ANKARA İLİNDE BULUNAN

    ÜNİVERSİTELERDE

    MODA TASARIMI EĞİTİMİ

    YÜKSEK LİSANS TEZİ

    Hazırlayan

    Şerife UYAR

    Tez Danışmanı

    Prof. Dr. Taciser ONUK

    Mayıs – 2006

  • GAZİ ÜNİVERSİTESİ

    EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ’NE,

    Şerife UYAR’a ait “Ankara İlinde Bulunan Üniversitelerde Moda Tasarımı

    Eğitimi” adlı çalışma jürimiz tarafından Uygulamalı Sanatlar Eğitimi – Mesleki

    Resim Eğitimi Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

    Başkan ………………………………………

    Prof. Dr. Taciser ONUK

    Üye ………………………………………….

    Yrd. Doç. Dr. Feriha AKPINARLI

    Üye …………………………………………

    Yrd. Doç. Dr. Emel BAYRAKTAR

  • ÖZET

    Yirminci yüzyılın sonlarına doğru belirli alanlarda hayatımıza girmiş olan

    tasarım olgusu yirmi birinci yüzyıl da yaşantımızın beslenmeden konuta kadar tüm

    alanlarında etkisini göstermektedir. Bu alanlardan biri ise giyim endüstrisidir.

    Dünyada insanların hiçbir zaman vazgeçemeyeceği giyim, tasarım ile birleşince

    özgün modeller ortaya çıkmış, moda tasarımı olgusu yaşam biçimimizi etkileyen bir

    unsur olmuştur. Toplumun değişim istekleri arttıkça bu olgu zamanla sektör haline

    dönüşmüştür. Böylece yeni iş imkânlarının ortaya çıkmasıyla birlikte moda

    tasarımcıları ihtiyacı gündeme gelmiştir.

    Teknoloji sınırlarının zorlandığı günümüzde üretime dönük mesleki eğitimin

    ülkeler açısından çok önemli olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda moda tasarımı

    eğitimi de ülkemizin gelişmesi ve tanıtımı için önemlidir. Alandaki ihtiyacın

    karşılanabilmesi için öncelikle usta-çırak ilişkisine başvurulmuş ve eğitim

    başlamıştır. Dünyada moda tasarımının hızla gelişmesi nedeniyle kaliteli eleman

    ihtiyacı artmış, örgün ve yaygın eğitim kurumları devreye sokulmuştur. Ülkemizin

    moda alanında başarılı olabilmesi için de bu kurumlarda iyi bir eğitim verilmesinin

    çok önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin birçok şehrinde 4 yıllık

    üniversiteler bünyesinde moda tasarımı eğitimi programları açılmıştır. Bu şehirler

    arasından hem sektörün yoğun olarak bulunduğu şehirlerden biri olması, hem de

    ulaşım kolaylığı nedeniyle başkent Ankara seçilmiştir. Böylece araştırmanın problem

    konusu; “Ankara İlinde Bulunan Üniversitelerde Moda Tasarımı Eğitimi” olarak

    belirlenmiştir.

    Araştırmanın amacı; Ankara ilinde bulunan üniversitelerin moda tasarımı

    lisans programlarının incelenmesi, ilgili kişi ve kurumların da görüşlerinin

    alınmasıyla birlikte mevcut durumun tespit edilmesidir. Alanla ilgili yapılan ön

    araştırmalar sonucunda bilimsel açıdan moda tasarımı eğitiminin incelenmesine

    yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Araştırma alanında ilk kez yapılması ve

    ülkemizde yeni oluşmaya başlayan moda tasarımı ve eğitimi olgusunun incelenmesi

    açısından önemlidir.

  • Araştırmanın evrenini; Ankara ilinde lisans düzeyinde moda tasarımı eğitimi

    veren yükseköğretim kurumları oluşturmaktadır. İlde bulunan üniversitelerin moda

    tasarımı eğitimi programları incelenmiş ve sadece Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim

    Fakültesi bünyesinde Moda Tasarımı Eğitimi Programı olduğu tespit edilmiştir. Bu

    bağlamda örneklem grubu olarak Gazi Üniversitesi -Tasarımı Eğitimi Programı

    seçilmiştir.

    Araştırmada betimsel araştırma yönteminin türlerinden Survey (tarama)

    araştırmaları kullanılmıştır. Verilerin toplanabilmesi için kaynak araştırması,

    görüşme ve anket teknikleri uygulanmıştır. Çalışmada kuramsal temellerin

    oluşturulması ve eğitim programları hakkında bilgiye ulaşmak için kaynak

    araştırması; öğrencilerin konu ile ilgili görüşlerinin alınması için anket; öğretim

    elemanları, modacılar ve sektör çalışanlarının konu ile ilgili görüşlerinin alınması

    için ise görüşme tekniği uygulanmıştır.

    Araştırma verilerine dayalı olarak Ankara’da moda tasarımı eğitiminin sadece

    Gazi Üniversitesinde olduğu, Giyim ve Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü bünyesinde

    Moda Tasarımı Eğitimi Anabilim Dalı olarak yer aldığı tespit edilmiştir. Bu program

    genel olarak incelendiğinde; derslerin % 37’si eğitim, % 47’si giyim ve % 16’sı

    sanatsal ağırlıklı olarak yer aldığı görülmektedir. Bu verilere göre işin sanatsal

    yönünden çok giyim bilgisi ağırlıklı olarak derslerin işlendiği düşünülmektedir.

    Ayrıca moda tasarımı eğitimi programının fiziksel ortam, donanım ve araç-

    gereç olanakları bakımından ve sektörle işbirliği açısından yeterli durumda olmadığı

    görülmektedir. Eldeki bütün bulgular sonucunda Türkiye’nin tanıtımı, turizmi ve

    kalkınması gibi her alanda önemli olan moda tasarımı sektörüne eleman yetiştiren

    Ankara’da lisans düzeyindeki üniversitelerin sayı ve nitelik olarak ve de sektörle

    işbirliğinin yetersiz olduğu, programlarının belirli aralıklarla çağın gereklerine göre

    geliştirilmesi gerektiği ve öğrencilerin yaratıcı yetenek gerektiren bu programa ÖSS

    puanına göre yerleştiği tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda bu konulara yönelik

    öneriler geliştirilmiştir.

  • ABSTRACT

    Although the phenomenon design at the end of the twentieth century in ours

    life is entrance did, this has had in the short term its influence on all environments of

    ours life. Clothing is of these environments and even most important for people.

    Clothing combined with the design leads to original models and fashion design has

    become an important factor to form to ours life. As social changes increase, this

    phenomenon develops to a sector. Thereby need for fashion designers have arisen.

    It has been confessed that profession education aimed at production an

    important subject become in a world in which technology borders moved. In this

    context fashion design plays an important role for the development and promotion of

    ours country. In the beginning is need for fashion designers foresee by people from

    the practice. As need for trained fashion designers training institutes develops

    fashion design at several levels. It is important that there a good becomes education

    to have looked after for successful in the field of fashion. For this reason four-year

    fashion education went start on the universities in several cities in Turkey. From

    these cities we have chosen Ankara for ours research for number of reasons. Among

    other things the fashion sector in this city has been well developed. The subject of

    this research concerns the “Education Fashion Design on the Universities of

    Ankara”.

    Aim of this research is analysing education programmes of fashion design on

    the universities in Ankara and determining current state of the art holding a

    conversation with the concerning persons and institutions. During preliminary

    analysis no scientific work has been found in the field of education fashion design.

    That is also the reason why this research has been done in this direction.

    Population of this research is formed by the high schools where education

    fashion design is given. From the analysis of the education programmes of these

    schools has become clear that only on Gazi university (factorial profession

  • education) education fashion design are looked after. That is the reason why in this

    research on this university a sample has been drawn.

    To collect dates survey has been chosen as a method. Thereby literature

    search beside interview and inquiry hears. Literature search was necessary a

    theoretical frame develop and information to obtain on the education programmes.

    To ask ideas of students an inquiry has been applied. Furthermore interview is kept

    with the scholars, fashion stylists and professionals in the sector.

    From the analysis of education programme of Gazi University has become

    clear that lessons existed from 37 per cent education, 47 per cent clothing and 16 per

    cent artistic shaping. That means that knowledge of clothing much is heavier than of

    artistic shaping.

    Further has appeared that university offers none good physical and technical

    possibilities and no cooperation has with the sector. Because education fashion

    design play an important role for tourism, development and promotion of Turkey

    must be adapted the education programmes to the requirements of the modern

    developments in that area. At the end of the study rapport recommendations are

    formulated.

  • ÖNSÖZ

    21. Yüzyılda çağdaş ülkelerin en çok önem verdikleri sektör eğitimdir. Hızla

    küreselleşen dünyada bu ülkelerin yanında yer alabilmek için eğitime büyük oranda

    önem verilmesi ve çağın gereklerine göre sık sık yenilenerek yapılandırılması

    gerekmektedir. Ancak bu şekilde kalite artırılarak ve hedeflere ulaşılabilir. Her

    alanda olduğu gibi moda alanında da kaliteyi arttırmak için eğitim çok önemlidir.

    Moda tasarımcısı olarak yetiştirilecek kişilerin teknik bilgilerin yanı sıra yeteneğe

    bağlı yaratıcılık açısından eğitilmeleri gerekmektedir. Bu şekilde eğitimin kaliteyi

    artıracağı düşünülmektedir. Araştırmanın problem konusu bu fikirden yola çıkılarak

    oluşturulmuştur. Ankara’da lisans düzeyindeki eğitim veren üniversitelerimizde

    moda tasarımı eğitimi araştırılmış ve sadece Gazi Üniversitesinde bu programın

    mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim

    Fakültesi Moda Tasarımı Eğitimi programının incelenmesine karar verilmiştir.

    Moda sektörünün eğitimli, yaratıcı tasarımcı işgücü ihtiyacının

    karşılanmasına yönelik olarak hazırlanan bu çalışmanın literatüre, eğitim

    kurumlarına, ilgili kurum ve kuruluşlara yararlı olması beklenmektedir.

    Araştırma altı bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölüm; giriş, ikinci

    bölüm; araştırmanın yöntemi, üçüncü bölüm; ilgili araştırmalar, dördüncü bölüm;

    kuramsal çerçeve, beşinci bölüm; bulgular ve yorum, altıncı bölüm ise; sonuç ve

    öneriler kısmından oluşmaktadır. Araştırmanın sonunda kaynakça ve ekler

    bulunmaktadır.

    Bu çalışmanın hazırlanmasında yardımcı olan sayın Prof. Dr. Taciser ONUK

    ve eşim Ahmet UYAR başta olmak üzere emeği geçen tüm kişi, kurum ve

    kuruluşlara teşekkürü bir borç bilirim.

    Şerife UYAR

    Ankara–2006

  • İÇİNDEKİLER

    ÖZET …………………………………………………………………………. i

    ABSTRAC …………………………………………………………………… iii

    ÖNSÖZ …...……………………………………………………………………v

    İÇİNDEKİLER ……………………………………………………………… vi

    KISALTMALAR LİSTESİ …………………………………………………viii

    TABLOLAR LİSTESİ ……………………………………………………… ix

    BÖLÜM – I

    GİRİŞ …….……………………………………………………………….. 1

    1.1. Problem …………………………………………………………... 1

    1.2. Araştırmanın Amacı ……………………………………………… 6

    1.3. Araştırmanın Önemi ……………………………………………… 7

    1.4. Sayıtlılar ………………………………………………………….. 8

    1.5. Sınırlılıklar ……………………………………………………….. 8

    1.6. Tanımlar ………………………………………………………….. 8

    BÖLÜM - 2

    ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ……………………………………………… 11

    2.1. Evren ve Örneklem …………………………………………………. 11

    2.2. Veri Toplama Teknikleri …………………………………………… 11

    2.3. Verilerin Analizi ……………………………………………………. 12

    BÖLÜM - 3

    İLGİLİ ARAŞTIRMALAR …………………………………………………. 14

    BÖLÜM - 4

    KURAMSAL TEMELLER …………………………………………………. 16

    4.1. Moda ve Moda Tasarımı İle İlgili Kavramlar ……………………… 16

    4.2. Modanın Tarihi ……………………………………………………... 21

    4.2.1. Mezopotamya; Sümer, Babil, Asur ………………………… 23

    4.2.2. Akdeniz Uygarlığı; Mısır, Yunan Uygarlığı, Roma-Bizans .. 24

    4.2.3. Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ ……………………………….. 25

    4.2.4. Selçuklu ve Osmanlı Devletinde Giyim …............................ 36

    4.2.5. Türkiye Cumhuriyetinde Moda ……………………………. 40

  • 4.3. Tasarım, Moda Tasarımı Eğitimi …………………………………… 43

    4.4. Moda Tasarımında Eğitimin Önemi ………………………………... 45

    4.5. Moda Tasarımında Etkili Olan Faktörler …………………………… 47

    4.6. Tasarım ve Teknoloji ……………………………………………….. 48

    4.7. Tasarım ve Üretimde Bilgisayar Kullanımı ………………………… 49

    4.8. Bilgisayar Destekli Tasarım ………………………………………… 50

    4.9.Türkiye’de Moda Tasarımı Eğitimi Programları …………………….. 51

    4.9.1. Ortaöğretim …………………………………………………. 53

    4.9.2. Yükseköğretim ……………………………………………… 53

    4.10. Yurt Dışında Moda Tasarımı Eğitimi ……………………………… 54

    4.11. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Giyim Endüstrisi ve Moda

    Tasarımı Bölümü - Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı ……… 59

    4.11.1.Ders Programı ve Ders İçerikleri …………………………. 61

    BÖLÜM - 5

    BULGULAR VE YORUM …………………………………………………... 71

    5.1. Öğrenci Görüşlerine İlişkin Bulgular ……………………………….. 71

    5.2. Öğretim Elemanlarının Görüşlerine İlişkin Bulgular ……………….. 99

    5.3. Modacıların Görüşlerine İlişkin Bulgular …………………………... 108

    5.4. Sektör Elemanlarının Görüşlerine İlişkin Bulgular …………………. 115

    BÖLÜM - 6

    SONUÇ VE ÖNERİLER …………………………………………………….. 119

    6.1. Sonuç ………………………………………………………………... 119

    6.2. Öneriler ……………………………………………………………… 125

    KAYNAKÇA …………………………………………………………………. 128

    EKLER ………………………………………………………………………... 137

    Ek- 1. Anket Formu Örneği ……………………………………………... 138

    Ek- 2. Öğretim Elemanları Görüşme Formu Örneği …………………….. 142

    Ek- 3. Modacılar Görüşme Formu Örneği ………………………………. 143

    Ek- 4. Sektör Elemanları Görüşme Formu Örneği ……………………… 144

    Ek- 5. GÜMEF- Moda Tasarımı Eğitimi Ders Programı ……………….. 145

  • KISALTMALAR LİSTESİ

    ABD. _ Ana Bilim Dalı

    A.I.U. _ American Intercontinental University

    E.A.Ü. _ Eskişehir Anadolu Üniversitesi

    G.Ü. _ Gazi Üniversitesi

    G.Ü.M.E.F. _ Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi

    İ.E.Ü. _ İzmir Ekonomi Üniversitesi

    İ.T.Ü. _ İstanbul Teknik Üniversitesi

    SUNY _ State University of New York

  • TABLOLAR LİSTESİ

    Tablo 1. Müfredat Programı İle İlgili Ön Bilgilerin Dağılımı …………….. 71

    Tablo 2. Bölüm Seçimi İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………… 73

    Tablo 3. Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …... 74

    Tablo 4. Öğrencilerin Önceki Eğitim Durumu İle İlgili Bilgilerin Dağılımı. 76

    Tablo 5. Moda Tasarımı Eğitiminin Başlaması İle İlgili Bilgilerin Dağılımı.77

    Tablo 6. İyi Bir Moda Tasarımcısı Olabilmek İle İlgili Bilgilerin Dağılımı. 78

    Tablo 7. Moda Tasarımında Genel Amaç İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ….. 79

    Tablo 8. Türkiye’de Moda Tasarımı Eğitimi Kurumlarının Sayısal Durumları

    İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………………………... 80

    Tablo 9. Moda Tasarımı Eğitimi Programlarına Alınacak Öğrenciler İçin Sınav

    Türü İle İlgili Bilgilerin Dağılımı………………………………... 82

    Tablo 10. Mezuniyetten Sonraki Tercih İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …….. 83

    Tablo 11. Eğitim Kurumu İle Sektör Arasındaki İşbirliği İle İlgili Bilgilerin

    Dağılımı ………………………………………………………………… 84

    Tablo 12. Eğitim Kurumunun Fiziksel Ortam Olanakları İle İlgili Bilgilerin

    Dağılımı ………………………………………………………………… 86

    Tablo 13. Eğitim Kurumunun Donanım, Araç, Gereç Olanakları İle İlgili

    Bilgilerin Dağılımı ……………………………………………………… 87

    Tablo 14. Moda Resmi Dersi İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ………………... 88

    Tablo 15. Moda Resmi Dersinin Haftalık Ders Saati İle İlgili Bilgilerin Dağ.89

    Tablo 16. Moda Resmi Dersinin Kaç Saat Olması İle İlgili Bilgilerin Dağ… 90

    Tablo 17. Moda Resmi Dersinin Hangi Sınıfların Programında Olması Gerektiği

    İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………………………... 91

    Tablo 18. Moda Resmi Dersinde Çizim Yapmak İle İlgili Bilgilerin Dağ…. 92

    Tablo 19. Bilgisayar Gerekliliği İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …………….. 93

    Tablo 20. Mezun Öğrencilerin Türk Modasına Katkı Konusunda Yeterliliği İle

    İlgili Bilgilerin Dağılımı ………………………………………… 94

    Tablo 21. Moda Tasarımı İş Kolunun Sosyo-Kültürel Değerler ve Ekonomik

    Yönden Ülke Kalkınmasına Katkıları İle İlgili Bilgilerin Dağılımı.95

    Tablo 22. Moda Tasarımı İş Kolunun Ülke Tanıtımına Katkısı İle İlgili

    Bilgilerin Dağılımı ………………………………………………. 97

  • BÖLÜM – I

    GİRİŞ

    1.1- Problem

    Teknoloji Çağı adı verilen 21.yy. da bütün dünya ülkelerinin üzerinde önemle

    durdukları ve giderek daha fazla önem kazanan sektör eğitimdir (Gürcan, 2001).

    Çağdaş eğitim sistemi, bilim, teknoloji, sanat ve değerler alanlarında yaşanan

    gelişmelere paralel olarak yapıcı, yaratıcı ve üretici bireyler yetiştirmeyi

    amaçlamaktadır.

    Eğitim, değişen durumların gerektirdiği bilgi ve becerileri kişisel çaba ile

    öğrenebilme ve bunları yaşamın özel durumlarına uygulayabilme sanatının

    kazanılmasıdır (Titiz, 2000). Kısaca eğitim, insanların kişisel benliklerini

    kazanmaları için önemli bir süreçtir. Bu süreç öncelikle aile ortamında başlamakta

    daha sonra ise bu göreve çevre ile birlikte eğitim ve öğretim kurumları dâhil

    olmaktadır. Bu sistem her zaman bu şekilde devam etmektedir. Hiç kimsenin eğitim

    ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı, insanların hangi sınıfa ve zümreye

    ait olurlarsa olsunlar bu haklara sahiptirler. Milli Eğitimin Temel İlkeleri

    doğrultusunda temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. İlköğretim

    kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri

    ölçüsünde yararlanırlar. Bu nedenle 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Yasası ile

    belirlenmiş olan Millî Eğitim Sistemi, “Örgün Eğitim” ve “Yaygın Eğitim” olmak

    üzere iki ana bölümden oluşmaktadır.

    Örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre

    hazırlanmış programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitimdir. Örgün eğitim,

    okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsamaktadır.

    Yaygın eğitimin amacı, millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun

    olarak, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş olan veya herhangi bir kademesinde

    bulunan ya da bu kademeden çıkmış yurttaşlara örgün eğitimin yanında veya

    dışındaki eğitim programlarını kapsamaktadır(www.meb.gov.tr). Örgün eğitim

  • kurumları arasında orta öğretim ve yükseköğretim içerisinde bulunan mesleki eğitim

    kurumlarında eğitim sürecinde olan öğrenciler teknik bilginin yanında yetenekleri

    doğrultusunda eğitilmektedir. Bu eğitimlerden bir de moda tasarımı eğitimidir. Moda

    tasarımı eğitimi programları ortaöğretim kurumları olarak Kız Meslek Liselerinde,

    yüksek öğretimde ise ön lisans ve lisans düzeyinde verilmektedir.

    Türkiye’de farklı isim ve içeriklerle lisans düzeyinde

    moda tasarımı eğitimi veren okullar bulunmaktadır. Bunların

    içerisinden moda tasarımı eğitimi ile ilgili direkt eğitim veren

    ve bu isime sahip olan üniversiteler; İEÜ. – Güzel Sanatlar ve

    Tasarım Fakültesi – Moda Tasarımı; İTÜ. – Tekstil ve Tasarım

    Fakültesi – Moda Tasarımı; EAÜ. – Endüstriyel Sanatlar

    Yüksekokulu – Moda Tasarımı ve GÜMEF – Moda Tasarımı

    Öğretmenliği programlarıdır.

    Bu üniversitelerin programlarına bakıldığında bazı

    üniversitelerin Avrupa standartlarına yakın olduğu

    görülmektedir. Üniversitelerin bazılarına giriş için

    ÖSS+komisyon tarafından belirlenen aşamalı yetenek sınavında

    başarılı olmak gerekmektedir. Bu üniversitelerin moda tasarımı

    eğitimi programları yeni kurulduğu için eğitim kadroları henüz

    sayı olarak yeterli olmadığı görülmektedir. Bunun içinde bazı

    kurumlar yurt dışından ya da Türkiye’deki başka

  • üniversitelerden misafir öğretim elemanı getirerek program

    zenginleştirilmektedir.

    Yurt dışında moda tasarımı eğitimi programlarına bakıldığında; Moda

    tasarımı eğitiminin özellikle bu alanda söz sahibi ülkeler açısından oldukça önemli

    olduğu görülmektedir. Bu ülkeler, Fransa, İtalya ve İngiltere’dir. Bu ülkelerde lisans

    eğitimi 3 yıldır. Fransa’daki üniversiteler devlet kurumlarıdır. Bu üniversitelerde

    temel, teknik ve mesleki eğitim sunulmaktadır. Her okulun kendine özgü bir giriş

    koşulu vardır. Ülkede eğitim ücretlidir ve eğitim maliyeti okula göre değişmektedir.

    (Örneğin; MOD’ART; Uluslararası Moda ve Sanat Okulu). İtalya’da moda üzerine

    eğitim veren okullar, eğitim dili İngilizce olan sanat ve tasarım okullarıdır. Bu

    okullar sanat ve tasarım alanlarında hem uluslararası geçerli diplomaları hem de

    mezunlarının sanat ve tasarım camiasında iyi konumda olmaları sebebiyle en çok

    tavsiye edilen okullardır. Bu okullarda moda, sanat, iç tasarım, endüstriyel tasarım,

    grafik tasarım, görsel tasarım ve daha birçok İtalya’ya özgü program bulunmaktadır.

    İtalyan üniversiteleri ön kayıt ile öğrenci almaktadır. İtalya’da dünya çapında tanınan

    birinci sınıf üniversitelerinden olan NABA (Nouva Accademıa Dı Belle Artı Mılano)

    ve Domus Academy bulunmaktadır. NABA eğitim programları üniversite lisans

    düzeyinde olup eğitim dili İtalyancadır, eğitim süresi üç yıldır. Domus Academy

    eğitim programları üniversite yüksek lisans (master) düzeyinde olup, eğitim dili

    İngilizcedir, eğitim süresi bir yıldır. İngiltere’de moda tasarımı üzerine 3 yıl eğitim

    veren kurumlar yüksek öğretim ve 2 yıl eğitim veren (IME) "Mesleki Eğitim

    Kolejleri" adı altında kurumlar tarafından verilmektedir. Öğrenciler mesleki eğitim

    kurumlarında öğrenimlerini sürdürüp üniversite diplomalarının bir kısmını ya da

    tamamını elde edebilirler. Öğrenciler isterse, bu iki yıllık mesleki eğitimlerinin

    üzerine bir yıl daha eğitim alarak üniversite mezunu olabilirler. AIU – London –

    Amerıcan Intercontınental Universıty; Hem Amerikan hem de İngilizler tarafından

    tanınan dünya da ikinci üniversitedir. AIU dünyanın birçok ülkesinde yıllardır

    başarılı bir şekilde eğitim veren kıtalararası bir üniversitedir. Eğitim süresi 3 yıl,

    eğitim dili İngilizcedir. Lisans programı; moda tasarımı, moda pazarlama, moda

    tasarımı ve pazarlaması, medya prodüksiyonu, görsel iletişim, iç dizayn ve

  • uluslararası iş alanlarındaki lisans programları öğrencilere iki ayrı uluslararası derece

    sağlamaktadır. Bunlar İngiliz ve Amerikan lisans dereceleridir. Ayrıca kazanma

    gücünü artırmak isteyen iş uzmanlarına da Amerikan MBA derecesi verilmektedir.

    AIU moda tasarımı programına giriş için ön müracaat ve mülakat vardır. Bunlardan

    başka adayların bir önceki eğitim-öğretim not dökümleri de değerlendirmeye

    alınmaktadır. Bu aşamayı geçenler okula kabul edilmektedir. Kurumun eğitim

    kadrosu uzman öğretim elemanları yanında, modacılar, pazarlamacılar, gazeteciler,

    stilistler ve alıcılardan oluşmaktadır. Eğitim kalabalık olmayan sınıf ve atölye

    ortamında ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda verilmektedir. Mezuniyet öncesi

    öğrencilerden kendi kreasyonlarını oluşturmaları istenmektedir. Bu tasarımlar her yıl

    yapılan, satıcıların, basının ve halkın katıldığı moda şovundaki sunumda

    kullanılmaktadır. (www.yakinbati.net)

    Verilen bu örnekler doğrultusunda moda tasarımı programlarında eğitimin

    kalitesine önem verilerek yetiştirilen teknik elemanlar ülke kalkınmasında doğrudan

    etkili olacak ve ülkeyi başarıya götürecektir. Bu başarıyı gerçekleştirmek için başta

    üniversiteler olmak üzere tüm mesleki eğitim kurumlarına büyük görev düşmektedir.

    Bu bağlamda Meslekî Eğitim Programları iş hayatına dönük ve iş hayatının dinamik

    yapısı ile ilişkili olmalı, öğretim programları dünyadaki örnekler göz önünde

    tutularak, çağın gereklerine uygun nitelikte araştırmalara dayanmalı ve bu örnekler

    ülke koşullarına göre hazırlanmalı ve geliştirilmelidir. Ancak Türk eğitim sisteminin

    uygulama aşamasına bakıldığında çoğunlukla ezber ve taklitçiğin ön planda olduğu

    görülmektedir. Moda tasarımı alanında başarı sağlanabilmesi için ezber ve taklitten

    uzak yaratıcılık eğitiminin önemli olduğu düşünülmektedir. Rekabet edebilmek ve

    moda alanında yer alabilmek için, eğitimli, yaratıcı moda tasarımcılarına ve

    markalaşmaya ihtiyaç giderek artmaktadır. Markalaşmanın önemi ön plana çıktıkça,

    yaratıcılığın ve özgünlüğün önemi de anlaşılmaktadır. Bu düşünce moda tasarımı ve

    eğitimini meslek olarak önemli bir yere taşımış, taşımaya da devam etmektedir.

    Moda tasarımı bir ülkenin soyut ve somut kültürel değerlerini, sosyal ve

    ekonomik durumunu dünyaya tanıtmak açısından çok önemlidir. Şu anda dünya

    modasına yön veren ülkeler bu açıdan ellerinde büyük bir güç bulundurmaktadır. Bu

  • güce sahip ülkeler moda alanında kendi kültürel kimlik, kişilik ve güçlerini bu

    yollarla dünyaya kabul ettirmişlerdir. Bunun aksi olan, dünya modasını sürekli olarak

    benimseyip taklit eden toplumlarda öncelikle kültürel kimlik ve kişilikleri ile ilgili

    sıkıntılar doğmakta ve dünya ülkeleri arasında istenilen düzeyde kültürel varlıklarını

    hissettirememenin sıkıntısını çekmektedirler.

    Moda; belirli bir toplumda uygun görülen ortak zevkler, geçici yaşama,

    hissetme biçimleridir. (Robert, 1993) Moda, gerçek anlamda, ancak değişime ve

    gelişime inanan toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bir yandan ekonomiye

    bir yandan da toplumsal yapıya sıkı sıkıya, ama değişken biçimde bağlıdır. Uzun

    zaman boyunca, moda nüfusun ancak çok küçük bir bölümünü ilgilendiren bir olgu

    olarak kalmış, zenginlere özgü olmuştur. Ancak günümüzde medyanın ve

    teknolojinin de etkisi ile tüm toplumu etkileyen bir olgu haline dönüşmüştür.

    Modada asıl amaç giysinin ille de yararlı ve gerekli olması değildir.Yani temelde ısınmak veya korunmak için modaya ihtiyacımız yoktur. Amainsanoğlunun güzel ve çekici olmaya, kişiliğini ve stilini giydiği şeylerlebelirtmeye olan ihtiyacını moda karşılar. İnsanoğlunun güzel ve çekici olmaya,kişiliğini ve stilini giydiği şeylerle belirtmeye olan ihtiyacını moda karşılar.Modanın bu ihtiyacı karşılayabilmesi için ise en önemli etken tasarımdır.(Altınay, 1992)

    Tasarım; meydana getirilecek ürünün öncelikle beyinde hazırlayıp daha sonra

    da çizimini, kalıbını ve planını yaparak uygulamaya geçirmektir(Longman, 1989).

    Bu da ancak iyi bir eğitim sonunda olabilir. Tasarım eğitiminde yetenek ve

    yaratıcılık ön planda olmalıdır.

    Tasarım eğitimi doğrudan yeteneğe ve yaratıcılığa dayalı bir eğitimdir.Yaratıcılık, öğrenilebilir ve öğretilebilir olarak kabul edilmektedir. Yaratıcılıkkişilerin doğuştan getirdikleri bir özelliktir. Sınırları olmayan, geliştirilebilenbir eylemdir. Öğrenilmez, fakat uygun koşullar sağlandığı takdirdegeliştirilebilir (Karagülder, 1994; Artut, 2001; San, 2003).

    Bu bağlamda; iyi bir moda tasarımcısı olabilmek için yeteneği olan kişilerin

    öncelikle yaratıcılık alanında eğitim alması gerekmektedir. Bu eğitimde teknik

  • bilgilerin yanı sıra tasarımın da verilmesi ve öğrencilerin sanatsal yönden de

    eğitilmesi çok önemlidir.

    Yeni yetiştirilen Türk moda tasarımcılarının öncelikle kendi kültürel kimlik

    ve kişilikleri doğrultusunda özgün ve yaratıcılığa dayalı tasarımlar hazırlamaları ve

    Türkiye’yi uluslararası alanda başarılı bir şekilde ifade etmeleri çok önemlidir.

    Ancak dünyada ismini duyurmuş Türk tasarımcıların sayısı oldukça azdır. Bu

    kişilerinde başta Fransa, İtalya ve İngiltere olmak üzere ya yurt dışında eğitim

    aldıkları ya da eğitimlerine devam ettikleri görülmektedir. Bunun sebebi olarak

    eğitim sisteminde bazı aksaklıklar olduğu düşünülmektedir. Bunun için Türkiye’de

    bulunan üniversitelerde moda tasarımı eğitimi programlarının ilgili kişilerce yeniden

    gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; Ankara’da bulunan ve 4 yıllık

    eğitim programlarının incelenmesi düşüncesi doğmuştur.

    Araştırma problemi bu fikirden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Ankara ilinde

    yapılan ön araştırma sonucunda Gazi Üniversitesi hariç ilde bulunan diğer devlet ve

    vakıf üniversitelerinde lisans düzeyinde bu programın olmadığı tespit edilmiştir. Bu

    nedenle araştırmanın problemi; Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim Fakültesi

    bünyesinde bulunan Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı ders programı ve

    uygulama biçiminin incelenmesi, bugünkü durumun tespit edilerek, ilgili kişi ve

    kurumlarında görüşleri doğrultusunda programdaki aksaklıkların belirlenmesi ve

    önerilerde bulunmak şeklinde belirlenmiştir.

    1. 2- Araştırmanın Amacı

    Bu araştırmanın genel amacı, Ankara ilinde bulunan kamu ve vakıf

    üniversitelerinin lisans eğitim programlarını incelemektir. Bu bağlamda genel amaç

    doğrultusunda, moda tasarımı eğitimi veren GÜMEF – Moda Tasarımı Eğitimi ABD.

    programı incelenerek ve bu bölümdeki öğrenci ve öğretim elemanlarının görüşlerini

    tespit etmektir. Ayrıca konu ile ilgili olarak sektör elemanları ve modacıların da

    görüşleri tespit edilmektedir.

  • Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.

    1. Moda tasarımının ülkemizdeki yeri ve önemi nedir?

    2. Moda tasarımı eğitimi ve bu eğitimi veren kurumların özellikleri

    nelerdir?

    3. Moda tasarımı eğitimi veren 4 yıllık eğitim kurumları nitelik ve

    nicelik bakımından yeterli midir?

    4. Kültürel değerlerin tasarımlardaki yeri ve önemi nedir?

    5. Ankara ilinde bulunan üniversitelerin moda tasarımı eğitimi

    açısından durumu nasıldır?

    6. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.

    programının içeriği nasıldır?

    7. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.

    öğrencilerinin programla ilgili görüşleri nelerdir?

    8. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.

    öğretim elemanlarının moda tasarımı eğitimi ile ilgili görüşleri

    nelerdir?

    9. Ankara ilinde bulunan sektör elemanlarının moda tasarımı eğitimi

    ile ilgili görüşleri nelerdir?

    10. Modacıların moda tasarımı eğitimi ile ilgili görüşleri nelerdir?

    1. 3- Araştırmanın Önemi

    Moda bir ülkenin soyut ve somut kültürel değerlerini, sosyal ve ekonomik

    durumunu dünyaya tanıtmak açısından önemlidir. Bu bağlamda moda tasarımı

    eğitimi de ülkeler için her açıdan önem kazanmaktadır. Türkiye’nin bu alanda

    kendini dünyaya kabul ettirebilmesi ancak iyi bir moda tasarımı eğitimi sonucunda

    olabilecektir.

  • Araştırma moda tasarımcıları ve moda tasarımı öğretmenlerinin yetiştirilmesi

    amacıyla eğitim veren moda tasarımı eğitimi programlarının artı ve eksileri bilimsel

    açıdan bakılarak geleceğe yönelik çalışmalar için kaynak oluşturması bakımından

    önemlidir.

    Ayrıca moda tasarımcısı ve öğretmeni olarak topluma yön veren, sanat, alan

    bilgisi, yaratıcılık yönü gelişmiş, kültürel kimliğe sahip ve ülkemizi uluslar arası

    alanda temsil edecek uzman kişiler yetiştirebilmek adına önemlidir.

    Bu araştırmanın moda tasarımı eğitimini incelemesi, eksikliklerin ve

    ihtiyaçların tespit edilerek öneriler getirilmesi nedeniyle eğitim kurumlarının gelişimi

    için de önemli olduğu düşünülmektedir.

    1.4- Sayıtlılar

    1. Öğretim elemanları, modacılar ve sektör elemanları ile yapılan yüz

    yüze görüşmeler sonucunda elde edilen bilgiler güvenilir kabul

    edilmektedir.

    2. Öğrencilere uygulanan anketlere verilen cevaplar güvenilir kabul

    edilmektedir.

    3. Yazılı ve sözlü kaynaklardan elde edilen bilgiler güvenilir kabul

    edilmektedir.

    4. Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan anket ve görüşme

    formları güvenilir kabul edilmektedir.

    1.5- Sınırlılıklar

    1. Bu araştırma Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim ve

    Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü – Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı

    programı ile sınırlıdır.

  • 2. Araştırmada elde edilen veriler öğretim elemanları, modacılar,

    sektör elemanları ile yapılan görüşmelere ve bölüm öğrencilerine

    uygulanan anketlere verilen cevaplarla sınırlıdır.

    3. Araştırma yazılı ve sözlü kaynaklardan program ile ilgili alınan

    bilgilerle sınırlıdır.

    4. Araştırma moda kavramı ile ilgili yerli ve yabancı kaynaklardan

    alınan bilgilerle sınırlıdır.

    1.6- Tanımlar

    Dantel: Dilimize Fransızcadan geçmiştir. Çamaşır, örtü, elbise gibi eşyalara

    süsleyici olarak dikilen seyrek örgüdür (Şahin, Tarihsiz)

    Eğitim: Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak

    istendik değişme meydana getirme sürecidir. (Erkaya, Tarihsiz)

    Fason: Terzinin ya da işletmecinin belli bir ölçü ve modele göre kumaşa

    biçim vermek üzere yaptığı iştir.(Meydan Larousse)

    Ferace: Kadınların sokakta yaşmakla beraber giydikleri üstlük. (Koçu, 1967)

    Haute-couture: 19.yy.ın ortalarında ortaya çıkan modaya gerçek anlamını

    kazandıran kişiye özel giyim, sipariş giyimdir. (Olgaç, 2005)

    Hazır Giyim: Olası müşterilerin giyim gereksinimlerini karşılamak üzere

    genellikle seri olarak üretilen giysiler. (Çakar, 1991)

    Kıyafet: Bir topluluğa, bir döneme, bir mesleğe özgü giyinme biçimi.

    (Gümüş, 1995)

    Kostüm: Belli bir ülkeye ve sınıfa ait bireysel giyim şeklidir. 1839’da

    tamamen dış giyim anlamını almıştır. Sinema, tiyatro, TV sanatçılarının rol gereği

    giydiği giysi, aksesuar vb. (Oluç, 1988)

    Marka: Bir işletmenin mal veya hizmetlerini, başka işletmelerin mal veya

    hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan kişi adlarından, sözcüklerden, şekillerden,

    harflerden ya da sayılardan oluşan her türlü işarettir. (Olgaç, 2005)

    Moda: İngilizce karşılığı fashion’dır. Belirli bir toplumda uygun görülen

    ortak zevkler geçici yaşama ve hissetme biçimidir. (İmer, 2003)

  • Model: Günümüzde modacının ürettiği her yeni kıyafetten biridir (İmer,

    2003).

    Modelist: Stilistin çizdiği tasarımların temel kalıplarını çıkaran, bu kalıplar

    üzerinde değişik modeller uygulayan, kalıbı kumaşa uygulayan kişidir. (Olgaç, 2005)

    Peştamal: Bele bağlanan, vücudun belden aşağı kısmını örten bez.(Koçu,

    1967)

    Pret a Porter: Hazır giyim. (Olgaç, 2005)

    Sanat: Latince “art” kökenlidir. Duygu ve düşüncelerin görsel ve işitsel

    yollarla başkalarına hoş bir şekilde sunulması işlemidir. (San, 2003)

    Stil: Tarz, üslup, kişiye özel ifade yöntemidir. İngilizcede belli bir moda ve

    tarzı anlatır. İnsanların yaşayış ve davranışlarında ve de güzel sanatlarla ilgili

    alanlarda belirgin dışavurum-anlatım durumuna “biçim ya da üslup-stil” denir.

    Örneğin mimaride (gotik, barok, kübik, vb.), giyimde (resmi kılık kıyafet, teklifsiz

    giyim kuşam, vb.), mobilyada (XIV. Loui) gibi. (Üşenmez, 1992)

    Stilist: Bir moda koleksiyonunun ürünlerinde kedi yaratıcılığı veya seçimiyle

    çizgileri ve kullanılacak malzemeyi belirleyen ve ürünün hazırlanışını denetleyen

    kişi, moda desinatörüdür (Yener, 1994).

    Tasarım: Bir giysinin desenden dikime kadar giysi üretiminde kişi ve toplum

    isteklerine, işletmenin fiyat politikasına uygun; bir sonraki sezonda moda olacak

    çizgileri taşıyan ürünü tüketici beğenisine sunmaktır (Olgaç, 2005). Genel anlamda

    ise; bir ürün ortaya koymaya yönelik düşünsel veya maddi çalışmalar sürecidir.

    Tasarımcı (Dizaynır-Desingner): Giyim alanı ile ilgili teknik, teknolojik,

    sanatsal bilgi ve beceriye sahip, tüketici istekleri, moda ve kullanım alanını dikkate

    alarak giysi planlayan kişidir. (Tansoy, 1994). Tasarımcı güncel bilgiyi, çağdaş bir

    beğeni anlayışı içinde ve yine çağdaş araç ve malzemelerle sunmak zorundadır.

    (Olgaç, 2005)

    Yaratıcılık: Latince karşılığı, “creare” sözcüğünden gelen doğurmak,

    yaratmak ve meydana getirmek anlamındadır. Yaratıcılık insanlık tarihi kadar eski

    olmasına rağmen, özellikle son beş yüzyılda güzel sanatlar alanına ilişkin bir olgu

    olarak benimsenmiş, çoğunlukla bir deha ya da tanrısal ve olağan üstü güçlerle

    açıklanmaya çalışılmıştır (Gürsoy, 2001; San, 2003). Yaratıcılık, insanın belli bir

    özelliğini (yeteneğini) ifade eder. Sanat eğitiminde yaratıcılık, girişim ve deneylerle

  • uyarmak, alışılmamış yollarla, imajları ve fikirleri bir araya getirmek şeklinde

    açıklanır (Gökaydın, 1998).

    BÖLÜM- 2

    ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

    Bu araştırmada betimsel araştırma yönteminin türlerinden Survey (tarama)

    araştırmaları kullanılmıştır. Araştırma yöntemleri olarak literatür araştırması,

    görüşme ve anket teknikleri uygulanmıştır.

    2.1. Evren ve Örneklem

    Araştırmanın evreni, Ankara ilindeki; Ankara Üniversitesi, Atılım

    Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Gazi

    Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ, TOBB ve Ufuk Üniversitesidir. Bu

    üniversiteler içerisinde sadece Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi

    bünyesinde Moda Tasarımı programı yer aldığı için örneklem grubu olarak bu

    üniversite seçilmiştir. Bu bölümde okuyan 4. sınıf öğrencileri arasından tesadüfî

    örnekleme yoluyla ve oransız küme örnekleme ile oluşturulan 60 öğrenci ve moda

    tasarımı programında ilgili derslere giren 12 öğretim elemanı çalışma grubunu

    oluşturmaktadır.

  • Ayrıca Ankara ili bünyesinde bulunan farklı firmalarda çalışan ve yine

    tesadüfî örnekleme yoluyla seçilen firma müdürü, stilist ve modelistlerden oluşan 10

    kişilik sektör çalışanlarının da yüz yüze görüşme tekniği ile görüşleri alınmıştır.

    Teknolojik imkânlardan faydalanarak yurt dışında yaşayan iki ünlü modacının da

    görüşleri alınmıştır.

    2.2. Veri Toplama Teknikleri

    Araştırmada verilerin toplanabilmesi için öncelikle kaynak taraması yapılarak

    moda, tasarım, moda tarihi gibi konular ve okullar hakkında bilgi, ders programları,

    ders içeriklerine ulaşılmıştır. Elde edilen bilgiler araştırmanın çeşitli bölümlerinde

    kullanılmıştır.

    Bölüm öğrencilerinin konu ile ilgili fikirlerini almak için bir tanesi açık uçlu,

    diğerleri çoktan seçmeli olmak üzere 22 sorudan oluşan anket hazırlanmış, danışman

    ile birlikte değerlendirilmesi yapılmış ve son şekli verilerek örneklem grubundan

    alınan küçük bir grup üzerinde ön denemesi yapılmış ve gerekli düzeltmeler

    yapılarak seçilen gruba uygulanmıştır.

    İlgili öğretim elemanlarının konu ile ilgili görüşlerini almak üzere 8 soruluk

    görüşme formu danışmanla birlikte hazırlanarak yüz yüze görüşme tekniği ile

    uygulanmıştır.

    Sektör çalışanlarının görüşlerini almak üzere 9 soruluk görüşme formu

    danışmanla birlikte hazırlanmış ve yine yüz yüze görüşme tekniği ile uygulanmıştır.

    Görüşleri alınan diğer bir grupta modacılardır. Teknolojik imkânlardan

    faydalanılarak Türkiye ve yurt dışında yasayan 18 ünlü Türk modacının e-mail

    adreslerine ulaşılmış ve bu konudaki görüşlerini almak üzere 8 sorudan oluşan

    görüşme formu danışmanla birlikte hazırlanarak gönderilmiş, ancak 2 kişiden yanıt

    alınmıştır. Çalışma bu doğrultuda sürdürülmüştür.

  • 2.3. Verilerin Analizi

    Kaynak taraması sonucunda elde edilen bilgiler araştırmanın ilgili bölümünde

    direkt ve dolaylı alıntılar yapılarak ve bazı bölümler de ekler kısmında sunularak

    kullanılmıştır.

    Gazi Üniversitesi – Mesleki Eğitim Fakültesi – Moda Tasarımı Eğitimi

    Programı öğrencilerine yönelik hazırlanan anketin uygulanması sonucunda elde

    edilen verilerin çetelemesi yapılmış, frekansları belirlenerek yüzdeleri alınmış ve

    ilgili kaynaklarla yorumlanmıştır. Değerlendirmede Excel programından

    faydalanılmıştır.

    Öğretim elemanlarına uygulanan yüz yüze görüşme tekniği sonuçlarında

    ortak görüşler ortaya konularak olumlu ve olumsuz görüşler sınıflandırılarak

    yorumlanmıştır. Modacılar ve sektör çalışanlarına uygulanan görüşme tekniği

    sonuçları da aynı yöntemle yorumlanmıştır.

  • BÖLÜM- 3

    İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

    BİLGEN (1993) “Türkiye'de Moda Tasarımı Eğitimi Programlarının

    Değerlendirilmesi ve Japonya-Hiroshima Örneği” konulu çalışmasında Türkiye’de

    orta ve yüksek öğretim düzeyinde uygulanan moda tasarımı eğitim programlarının,

    eğitim sürecini etkileyen değişkenler açısından etkililik derecesini ve sorunlarını

    saptayarak Japonya örneği doğrultusunda önerilerde bulunmuştur.

    HİLMİOĞLU (1993) “Giysi tasarımını yönlendiren faktörler” konulu

    çalışmasında tasarım ve giysi tasarımı hakkında bilgi verirken, giysi tasarımında

    etkili olan faktörleri belirlemiştir.

    GÜMÜŞ (1995) “Uluslararası Pazarlar İçin Üretim Yapan Türk Hazır Giyim

    İşletmelerinde Moda Tasarımı Çalışmalarının Sektörel Olarak İncelenmesine İlişkin

    Bir Araştırma” konulu çalışmasında moda ve tasarım ile ilgili bilgiler verdikten sonra

    yerli ve yabancı modacıların hayat hikâyelerine de yer vererek sonuçta hazır giyim

    kurumlarında moda tasarım anabilim dalı kurulması gerektiği ve moda tasarım

    çalışmalarının akademik ortamda bilimsel olarak ele alınması gerektiğini belirtmiştir.

  • GÖKYER (1996) “Hazır Giyim Sektöründeki İnsan Gücünün Eğitim İhtiyacı

    Üzerine Bir Araştırma” konulu çalışmasında hazır giyim sektöründeki işgücünün

    durumunun belirlenerek mesleki ve teknik eğitim programlarının sektör ile işbirliği

    içinde düzenlenmesi ve yeniden yapılanması çalışmalarına katkı sağlanmak amacıyla

    önerilerde bulunmuştur.

    SAYINALP (1997) “Kız Teknik Öğretim Kurumlarında Moda Tasarımı

    Eğitiminin Sektörel Bazda İncelenmesi” konulu çalışmasında hazır giyim sektöründe

    moda tasarımı ile ilgili kısa ve uzun vadede düşünülmesi ve çözülmesi gereken

    sorunlar üzerinde durarak çözüm önerileri sunmuştur.

    ÇEĞINDIR (2001) “Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim Endüstrisi ve Moda

    Tasarımı Eğitimi Bölümü Koleksiyon Hazırlama Dersi İçin Örnek Bir Ders Program

    Modeli Hazırlama” konulu çalışmasında giyim endüstrisi ve moda tasarımı eğitimi

    bölümünün yeni hazırlanan programına konulan, koleksiyon hazırlama dersine;

    örnek bir program hazırlamada gerekli verileri toplamak amaç edilerek, koleksiyon

    hazırlama aşamalarının önemi verimliliği artırmak için ilgili ihtiyaçlar tespit edilerek

    bu doğrultuda örnek program hazırlanmıştır.

    TÜMÖZ (2002) “Topkapı Sarayı Müzesi Giysi Koleksiyonunun Çağdaş

    Moda Tasarımında Kaynak Olarak Değerlendirilmesi” konulu çalışmasında, Topkapı

    sarayında bulunan kadın giysilerini inceleyerek bunların yeni ve çağdaş tasarımlar

    için çıkış noktası olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.

    CANYOLU (2003) “20. Yüzyılda Moda Tasarımında Etkileşim Faktörleri”

    konulu çalışmasında, moda tasarımının 20. yüzyıldaki durumunu inceleyerek, bu

    alanda etkili olan faktörleri belirlemiştir.

  • BÖLÜM- 4

    KURAMSAL TEMELLER

    4.1. Moda ve Moda Tasarımı İle İlgili Kavramlar

    Moda; Latince “modus” kelimesinden gelen moda kelimesi, Fransızcada

    “biçim” veya “şekil” anlamına gelmektedir. Buna göre moda, belirli bir dönemde

    güzel karşılanan ve bu nedenle ilgi gören giyim biçimidir. Kelime, güncel dile

    yenilik çağrıştıran bir anlamda kullanılmaktadır (www.nl.wikipedia.org). Eski

    Fransızcada “fazon”, Ortaçağ Fransızcasında “façon” ve Ortaçağ İngilizcesinde

    “fashion” olarak ifade edilmiştir (Partridge, 1959).

    Günümüzde ise, moda, tümüyle giysi, etiket, stil ve yaşanan zamanın bir

    parçası olarak benimsenmiş bulunmaktadır. Bu terimin içerdiği farklı kavramlar,

    zamana, bakış açısına ve hitap ettiği gruba göre değişebilir.

    “XV. yüzyılda moda, tümüyle ayrıcalıklı aristokratik bir bakış açısına sahipti.XIX. yüzyılda sosyal yapı değiştikçe, modayı üstten yönettiği gözlenmiştir. XX.yüzyıl ile birlikte geniş halk kitlelerine yayılan moda, her sınıftan her çeşitinsanın kolay ve pratik bir şekilde sahip olabileceği düşüncesini de beraberindegetirmiştir” (Üşenmez, 1992).

  • Modanın genel anlamı, birbirine karşıt iki terim moda ve demode tarafından

    tespit edilmektedir. Bu terimler, kesin sosyal formlardaki değişikliklerin bazılarının

    diğerlerine göre daha fazla kabul görmesini belirtmektedir (Blumer, 1968)

    Moda bir ifade biçimidir, bir kültür ve bakış açısıdır, duyguların, hayatın ve

    daha birçok şeyin yorumudur. Oscar Wilde’de bu konuda “Moda denilen şey o kadar

    çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler…” (Altınay, 1992; Samyeli, 2005)

    Bruno du Roselle, modayı “Tarihin belli bir anında belirli bir kitlenin giyim

    alanındaki ifadesi” olarak tanımlarken (Onur, 2004), Cemil İpekçi moda için; “Bir

    kültürü en iyi ifade eden giysidir.” demektedir (www.odevsitesi.com). Georg Simmel

    modayı, değişmeye ve taklide duyulan arzu olarak nitelendirmiştir. Moda, ona göre

    yenilikler arama tutkusudur. Kişi hayatının monotonluluğundan kurtulmak için

    değişiklikler aramaktadır. Moda, yararlı olmanın ötesinde süslenme isteğine dayalı

    bir değişiklik istemidir. (Simmel, 1914; Komsuoğlu, 1986).

    Fred Davis Moda, Kültür ve Kimlik adlı eserinde bu değişime farklı bir

    açıdan bakmıştır. Ona göre; “Toplumsal formlar, giysi, estetik yargı, bir bütün olarak

    insanın kendini ifade tarzı, moda etkisiyle sürekli dönüşüme uğrar; ama bu öyle bir

    biçimde gerçekleşir ki, moda –yani en son moda– sadece üst sınıflarda bütün bunları

    etkiler. Alt sınıflar onların tarzını taklit etmeye başladığı anda, üst sınıflar bu tarzdan

    vazgeçip bir yenisini benimserler; artık onları yığınlardan ayıran, bu yeni tarzdır. İşte

    böylece oyun sürer gider.” demektedir. Ünlü İngiliz denemeci William Hazlitt ise

    daha XIX. yüzyıl başında “on fashion” başlığı altında kaleme aldığı bir sohbet

    yazısında modayı “sempatiler, antipatiler ve çelişkilerden oluşmuş karman çorman

    bir ayrılık’’ olarak tanımlamaktadır. Ona göre moda, dalgalı bir harekettir. Geçmiş

    tarzları değiştirir, yenileri uyarlar ve yayar. Farklılaşma sonunda karşılıklı bağımlılığı

    artırır. Her moda kendi sonunu ve geçiciliğini daha başlangıçta hazırlar, ama bu onun

    bazen çok uzun süre yaşamasına da engel değildir. Bir modanın önemini veya

    süresini belirlemek her zaman kolay değildir; fakat bir modanın seyri yaklaşık olarak

    belirlenebilir (Hilmioğlu, 1993; Davis, 1997).

  • Moda terimi başka bir deyişle yapılandırmak, kalıplaştırmak ve yaratmaktır.

    Moda, daha çok yaratanın ve tasarımın bileşkesidir. Tasarım yetisi, genelde tüm

    ürünlerin ruhunu ve kimliğini oluşturan en önemli öğedir. Örneğin, basit bir t-shirt

    Coco Chanel, Chirstian Dior, Yves Saint Laurent gibi modacıların elinde, sanatsal bir

    yaratıma dönüşür. Arzu Kaprol mesleğinin resim, müzik gibi sanatlarla bir

    tutulmamasını, giyilemeyen bir kıyafeti tasvip etmediğini, onun ancak duvara

    asılabilecek bir resim, bir sanat objesi olduğunu söylemektedir. Kendi yaptığı işi ise

    sanattan çok endüstri tasarımı olarak görmektedir. Vural Gökçaylı ise bu konuda

    “Moda soytarılık değildir. Moda gerçektir, bir yaşam tarzı, değişen bir sanattır. Onu

    yansıtırken fonksiyonel, kullanışlı, giyilebilir bir şey yapmalısınız” cümleleriyle

    modanın önemini vurgulamaktadır. (Arna, 2003; Bike, 2003; Doğan, 2005)

    Bugün evrensel bir sözcük olan moda, daha çok giyinmek eylemiyle, giysiyle

    ilgili bir terim olarak algılansa da bir olgu olarak en geniş anlamıyla, insanın yaşam

    biçimiyle bütünlenen kültürel etkinliklerin adıdır (Bike, 2003). Resim müzik, ev

    dekorasyonu, felsefe, psikolojik ve sosyal bilimler, politik doktrinler gibi devamlı

    değişiklik gösteren sosyal yaşamın her alanı modanın ilgisine açıktır. Ünlü sahne ve

    kostüm tasarımcı ve tarihçisi Alexandre Vassiliev bu konuda şunları söylemiştir;

    “Modadaki değişiklikler, tıptan alınması gereken ilaçlara, oturulacakbölge ya da evin tarzından dinlenen müzik türüne, moda olan tiyatrooyunlarından yemek türlerine, ya da beslenen köpek cinsine kadar hayatımızınçeşitli yönlerini etkiler.” (Vassiliev, 2004)

    Modaya ilmî ilgi de gün geçtikçe artmaktadır. Moda sorunu XIX. yüzyılda

    sosyal refah ile orantılı olarak ortaya çıkmıştır. O çağın filozof ve din adamları,

    yaşadıkları çağın sosyal değerlerini, sanayileşme ile birlikte gelen akıma savunup

    korumaya çalışmışlardır. Zaman geçtikçe moda hem ekonomik, hem de sosyal bir

    sorun şeklini almıştır. Ekonomistler, modanın avantaj ve dezavantajları üzerinde

    çalışırken sosyolog ve psikologlar olayı bilimsel olarak ele alıp toplum üzerindeki

    etkileri ile analiz etmeye çalışmışlardır. Tarihçiler ise veri olayları toparlayıp bir

    araya getirmişlerdir. Moda, sosyolog ve psikologları da, aslında hem bireysel uyum

  • ve hem de grupsal davranış incelenmesi olarak ilgilendirmiştir. 1876 yılında H.

    Spencer o dönem hakkında modanın rolünü araştırmış ve farklı sosyal gruplarda

    modayı sosyal değişim olarak incelemiştir. Estetiğe duyulan saygı ile yapılan taklit

    zamanla yerini rekabetçi taklide bırakmıştır. Taklit, sanayileşme ile öylesine

    yayılmıştır ki kendinden üst düzeydekilerin yaşam tarzlarını kopya etmeye kadar

    gitmiştir (Üşenmez, 1992).

    1914’te Georg Simmel, modayı, değişmeye ve taklide duyulan arzu olarak

    nitelendirmiştir. “Taklidin Kanunları” adlı eserinde G. Tarde, gelenekler ve modayı

    incelerken, geleneklerin modaya geçtiğinde bütün topluma yayılan yeni bir gelenek

    nehri şeklini aldığını açıklamıştır. Moda, giderek ya görenek biçimine dönüşür, ya da

    kısa bir süre sonra ortadan kaybolur. Mesela; İkinci Dünya Savaşında, Amerikalı

    erlerin giydiği Blue Jeans’ler önceleri Avrupalılarca yadırganmış, sonra Avrupa ve

    Amerika toplumlarının yaşam biçimleri birbirine benzeyince Blue-Jeanslar dünya

    gençliğinin ortak giysisi olmuştur. Diğer yönden, 1930’ların Yo-Yo oynama modası,

    1950’lerin Hula-Hop dansı kısa bir sürede moda olarak yayılmış ve yok olmuştur

    (Komsuoğlu, 1986; Üşenmez, 1992).

    Moda aynı zamanda toplumların yaşadıkları dönemlerle ilgili maddi ve

    manevi belgeler olarak da nitelendirilebilir. Anatole France bu konuda şöyle

    söylemiştir; “Bir gün yeniden dünyaya gelirsem, sosyal hayatın nasıl olduğunu,

    dünyanın nereye gitmiş olduğunu anlamak için bir moda dergisi isterim.” (Onur,

    2004). Asuman Samyeli ise;

    “Modanın; sadece kumaş trendlerinden, yılın aksesuarlarından, renklerinden,kimin nasıl giyindiğinden, TV kanalları veya dergi sayfalarından oluşacak kadarkısıtlı bir konu olması mümkün değil. Gelecek yıllarda “2000'lerde hayatnasıldı?” dendiğinde, bizlerin bakış açısını ve yorumunu, hatta zekâmızı ortayakoymamıza imkân yaratan bir fırsattır moda.” sözü bunu açıklar niteliktedir.(Samyeli, 2005)

    Görüldüğü gibi moda; değişik anlayışlarla, değişik biçimlerde tanımlanmıştır.

    Modanın genelde bir değişim süreci olduğu ve hiçbir zaman, tek başına, değişmez bir

  • varlık olmadığı kabul edilir. Literatürden ortaya çıkan en belirgin görüş, modaya

    ilişkin tek değişmez kesinliğin hiçbir zaman değişimini durdurmadığıdır.

    Moda, gerçek anlamda, ancak değişime ve gelişime inanan toplumlarda

    ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bir yandan ekonomiye bir yandan da toplumsal

    yapıya sıkı sıkıya, ama değişken biçimde bağlıdır. Uzun zaman boyunca, moda

    nüfusun ancak çok küçük bir bölümünü ilgilendiren bir olgu olarak kalmış,

    zenginlere özgü olmuştur. Ancak günümüzde medyanın ve teknolojinin de etkisi ile

    tüm toplumu etkileyen bir olgu haline dönüşmüştür.

    Çağımızda modayı yönlendirme olayı, çeşitli ülkelerin moda sözcülerinin

    birleşerek oluşturdukları “Moda Konseyi”nin çalışmaları doğrultusunda

    gerçekleşmektedir. Yılın renklerini ve çizgilerini belirleyen bu konsey, her yıl

    Paris’te toplanarak iki yıl sonrasına ait dokuma ve giysiler üzerinde çalışmaktadır.

    Bu konseyin kararlarını, dünyada gerçekleşen sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve

    politik etkenler yönlendirmektedir. Modanın çıkışı konusunda Hakan Elyaban, 1950

    senesinde yapılanları on beş yıl sonra görebiliriz, fakat aynısı değil stilize edilmiş

    hali olduğunu ve moda sektörünün işleyişine bakıldığında yaşamımızı etkilemesinde

    stokların da önemli bir rol oynadığına dikkat çekmektedir.(Bilgen, 1993; Onur, 2004)

    Modanın başlaması, değişmesi ve sona ermesi çeşitli etkenlere ve koşullara

    bağlıdır. Yeniliklerin moda haline gelip gelmemesi, yine o toplumun seçimine

    bağlıdır. Güzel giyinmek isteyen bir bireyin, tamamen moda akımı dışında kalması

    düşünülemez. Modanın amacı kişiye daha iyi bir görünüm vermektir. Çünkü giyim

    kişiliğin bir parçasıdır. Kişinin ait olduğu toplumdaki yerini, sosyal konumunu,

    yaşını ve karakterini yansıtmaktadır. (Gümüş 1995)

    Modaya uygun ürünlerin tüketici açısından kabulüne ilişkin süreci

    etkileyebilecek faktörler ise 1969 yılında Blumer tarafından şöyle açıklanmaktadır;

  • “Tarihsel devamlılığın etkisi, zaman içindeki herhangi bir anda modaya uygunsayılan giysi stillerinin daha öncekilerden kaynaklanmasını sağlamaktadır.Çağdaşlık etkisi modanın sürekli olarak toplumdaki değişimlere cevap vermesive ayak uydurmasını gerekli kılmaktadır. Aynı ilgileri paylaşan insanlararasındaki sosyal ilişkiler, değerler ve sosyal deneyim birçok kişinin ortakzevkler gelişmesini sağlamaktadır”(Davis, 1997).

    Moda, toplumların, geleneklerin, olayların somut bir aynasıdır. Savaşlar,

    barışlar, ekonomik, sanatsal, vb. olaylar modayı her açıdan etkilemiştir. Döşemelik

    kumaştan ev eşyalarına, mücevherden parfüme, otomobilden televizyona, şarkılardan

    romanlara kadar her şeyin ayrı bir modası vardır.

    Sonuç olarak moda; çağlar boyu insanları etkilemiş ve yine onların değişiklik

    tutkusundan doğan ve toplumun yaşam biçimini etkileyerek yarattığı geçici

    yeniliklerdir denilebilir. Modanın ortaya çıkış sebepleri arasında tesadüf, ihtiyaç, ilgi

    çekme isteği, zorunluluk, farklı olma gibi özellikler ön plandadır. Ayrıca moda ve

    giyim tarihi aracılığı ile milletlerin uygarlık gelişmeleri, ahlak anlayışları,

    gelenekleri, görenekleri ve ekonomik koşulları da tarihi süreç içinde öğrenilmektedir.

    Modanın geniş kitlelere yayılabilmesi için kullandığı araç medyadır.

    Medyanın kitleler üzerindeki gücü çoğunlukla modern ve çağdaş yaşam biçiminin

    kitlelere kabul ettirilmesi amacıyla kullanılmaktadır.

    4.2. Modanın Tarihi

    İnsanların örtünmeye başladıkları anda giyim tarihi de oluşmaya başlamıştır.

    Bugün kullandığımız giysilerin tarihi de buna bağlı olarak aletlerin icat edilip giysi

    üretiminde kullanılmasına kadar inmektedir. Bununla beraber insanların ve

    dolayısıyla toplumların kendilerine has giyim tarzları oluşmuştur.

    Günümüzde bir akım olarak yaşanan modanın geçmişine bakacak olursak,

    eskiden giysilerin o dönemlerde, genel olarak insanların içinde bulunduğu sosyal

  • yapıyı, bireylerin sosyal yapı içindeki yerini-konumunu, ekonomik ve tinsel

    durumlarını belirleyip, estetik kaygılarına veya beğenilerine yanıt verdiğini ve buna

    göre biçimlendiğini görmekteyiz. (Bozkuş, 2002)

    Bazı kaynaklarda ise modanın ne zaman başladığına dair iki farklı görüş

    vardır. Birincisi modayı kıyafet çeşitliliği olarak tanımlayanların görüşüdür ki,

    bunlara göre moda en eski çağlardan beri vardır. İkinci görüşe göre günümüz

    modasının başlangıç tarihi olarak sanayi devrimi ve Fransız ihtilâlini kabul etmek

    gerekmektedir. 1789 yılına kadar daha çok saray çevresinde devam eden giyim zevki

    ihtilâlin eşitlik ve hürriyet ortamından istifade ederek toplumun bütün katmanlarında

    etkili bir duruma gelmiştir. Fransız devriminden itibaren moda geleneksel bir giyimin

    alt tabakalar tarafından taklidinden doğmaktadır. Moda özellikle sanayi devriminden

    sonra hayatımıza girmiş, bazı toplumlar için her türlü gelenek ve göreneğin ötesinde

    alışkanlık olmuştur. (Oransay, 1977; Barbarosoğlu, 1994; Stone, 1994)

    Bu görüşlere göre o zamana kadarki giyim kuşam alışkanlıklar moda olarak

    görülmemektedir. Modanın sanayi devriminden etkilenen toplumlarda ortaya çıktığı

    ve daha kolay uygulandığı anlaşılmaktadır. Giysiler daha kısa sürede büyük kitlelere

    daha ucuz şekilde ulaşabilmektedir.

    Moda sosyolojisi açısından da bakıldığında tarım öncesi ve tarımcı

    toplumlarda modadan değil daha çok örf ve adetlerden söz edilebilir. Moda özellikle

    endüstriyel aşamaya gelmiş olan toplumların şehirlerinde görülmektedir. Ayrıca

    bireylerin yan yana gelmesinden oluşan topluluklar bütün olarak diğer bir topluluğa

    göre farklı yaşam biçimlerini, kültürlerini oluşturmuşlar, dolayısıyla yaşamlarının her

    alanı kıyafetlerine de yansımıştır. Böylece her milletin, kültürün ve siyasal oluşumun

    neticesi olarak giyim, çağa göre şekillenmiştir (Komsuoğlu, 1986; Onur, 2004).

    Sanayi devrimi modanın yenilik ve ilerlemeye dayanmak zorunda olan yapısı

    için yeni imkânlar sunmuştur. Sanayi devriminin sonuçlarından bazıları modayı

    etkilemiştir. Nüfus hızla artmış, batı dünyasında hayat seviyesi yükselmiştir. Köyden

  • kente göç ve yeni nüfusun sanayi kesiminde çalışması batı dünyasının bir şehir

    toplumu haline gelmesini sağlamıştır. Sürekli teknolojik gelişmenin kural haline

    gelmesi, insan ihtiyacı için pek çok maddenin üretimde kullanılmaya başlaması

    neticesini doğurmuştur. Gelir dağılımında değişiklikler olmuş, sosyal ve mesleki

    sınıflar doğmuştur (Barbarosoğlu, 1994).

    Bu gelişmelere bakıldığında en önemli sonuç, kumaşın daha kısa zamanda ve

    daha ucuza mal edilmesinden dolayı kumaşın sadece ihtiyaca karşılık olarak

    tüketilmesini ortadan kaldırarak alt sınıflarda da zevk ve beğeniye dayalı bir

    tüketimin gerçekleşmesine imkân verilmesidir.

    “Sanayi devriminin modayı etkileyen yanı yapılan icatlarla iplik ve kumaşüretiminin daha ucuza ve daha çok miktarda olması sebebiyledir. 1733’deJohn Kay, bir dokuyucunun, iki kişinin işini yapmasına imkân veren uçanmekiği icat etmiştir. Yenilikler bu tarihten itibaren günümüzdeki bilgisayarteknolojisine kadar gelişmeye devam etmiştir.” (Güran, 1993)

    Bazı moda ansiklopedileri ise, moda tarihini dört kronolojik bölüme

    ayırmaktadır. 1800–1849 aristokrasinin bitiş süreci, 1850–1919 1. burjuvazi devri,

    1920–1959 modacıların diktatörlük devri, 1960'tan 2000'li yıllara kadar sokak

    insanının kendi modasını yaratma devridir (Akimoğlu, 2004).

    Örtünme ihtiyacı ile başlayan giyinmenin, modaya ne zaman dönüştüğü

    kesin olarak belli değildir. Bulgular, Eski Mısır’da, Antik Babil’de, milattan üç bin

    yıl kadar önce, eski medeniyetlerde de modanın önemli olduğunu ortaya

    koymaktadır. Kıtaların keşfi ile farklı yaşamlar ve medeniyetler arasındaki etkileşim

    de modanın oluşmasına katkıda bulunan diğer etkenlerdendir. Bugünden

    bakıldığında, modanın çağlar boyunca kendini yenileme, değiştirme misyonunun

    kültürel ortamın ve zevkin gelişmesiyle de doğru orantılı olduğu anlaşılmaktadır

    (Vassiliev, 2004). Buna göre, modanın başlangıcını belirlemek açısından, tarihte

    uygarlıkların beşiği kabul edilen Mezopotamya topraklarında yaşamış medeniyetlerin

    (Sümer, Babil, Asur, vb.) giyimleri hakkında kısa bilgiler vermek gerekmektedir.

  • 4.2.1. Mezopotamya; Sümer, Babil, Asur

    Sümerlerde erkek kıyafetleri sade bir özellik taşımaktadır. Ortak giysi türü

    örme tuniktir. Erkeklerin saç ve sakalları incelik ve zarifliğin sembolü olarak

    görülmektedir. Mezopotamya bölgesinde yaşayan diğer uygarlıklar olan Babil ve

    Asur’lu kadınların erkeklerin, erkeklerin ise Sümerli kadın giysilerinden etkilendiği

    görülmektedir. Dairesel bir şekilde vücudu saran kenarları bol saçaklı zengin

    süslemeli şallar kullanılmaktadır. Askerlerin şalı kısa, hükümdarların ise uzundur.

    Kadınların ki ise püsküllüdür. Aksesuar olarak büyük bilezik, kolye ve küpeler ortak

    kullanılmıştır. Ayrıca başlıklar ve kemer önemli bir statü sembolüdür. Bölgedeki bir

    diğer kavim ise İ.Ö.539–331 yılları arasında yaşayan Perslerdir. Tümü ile

    örtünmeden meydana gelen giyim tarzı, uzun bluzlar ve Doğu etkisindeki pantolonlar

    bu bölge insanının tipik giyim özelliklerini oluşturmuştur. (Komsuoğlu, 1986; Onur,

    2004)

    4.2.2. Akdeniz Uygarlığı; Mısır, Yunan Uygarlığı, Roma-Bizans

    En eski Akdeniz Uygarlıklarından biri olan Mısır, medeniyetlerin en

    zenginlerindendir. Uygarlığın yaşam biçimi ve inanış sistemi kıyafetlerine de

    yansımıştır. Nemli ve sıcak Mısır ikliminin gereği olarak kıyafetler hafif ve serin

    tutan ketenden yapılmıştır. Kadınların tarihte ilk defa makyaj yaptıklarını, peruk,

    yüzük kullandıklarını burada görülmektedir. Özellikle göz makyajı ve far Mısır kadın

    ve erkeklerde karşımıza çıkan önemli unsurların başında gelmektedir. Mısır’da

    akbaba sembolü çok önemli bir figür olarak kraliçenin tacını süslemiştir. Diğer bir

    Akdeniz uygarlığı olan Yunan uygarlığının bir anlamda tüm Batı medeniyetlerinin

    beşiği olduğu bilinmektedir. Kadın ve erkek giysileri iki ayrı gruptan oluşmaktadır.

    Alt giysilerin en önemlilerinin başında adı “chiton” (kiton) olan bir giyim tarzı

    karşımıza çıkmaktadır. Üst giysilerin en önemlisi ise “himation” ve “peplos” olarak

    adlandırılmıştır. Roma sanatında İ.Ö.I. yüzyılda başlayan cumhuriyet döneminde

    Yunan sanatının yoğun etkisi görülmektedir. Ancak zamanla Yunan sanatında

    görülen “serbestlik ve yalınlığa karşın Roma’da disiplin ve yalınlık” görülmektedir.

  • İmparatorluk döneminde kadınların saçlarını boyadıkları ve aşırı derecede kozmetik

    ürünleri, parfümler ve mücevherler kullandıkları bilinmektedir. Bizanslıların

    kıyafetlerinde ise Romalıların basit kıyafetler ile doğunun kumaşlarındaki

    zenginliğinin yan yana geldiği görülmektedir. Bizanslılarda giyim uzun kollu tunik

    ve “sagus” denen kadın ve erkeklerin ortak kullandığı bir tür pelerinden

    oluşmaktadır. Boyu giyenin statüsüne göre değişmektedir. Uzun sagusları yaşlı ve

    önemli kişiler, kısa sagusları ise gençler kullanmıştır. (Komsuoğlu, 1986; Onur,

    2004)

    4.2.3. Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ

    Ortaçağ halk giyimi hakkında ise Alexandre Vassiliev; “Avrupa’da bu

    yüzyılda erkek ve kadın giysileri cinsiyet ayrımı gözetmeksizin uzun, bol

    elbiselerden oluşuyordu.” diyerek kısaca tarif etmektedir. Bu devriden önce olduğu

    gibi bundan sonra da giyimden bahsederken konu olan kitlenin daha çok asiller

    olduğu görülmektedir. (Vassiliev; 2004)

    Roma uygarlığının dünya tarihinden çekilmesinden sonra Batı’da giyim

    alanındaki değişiklikler eski hızında olmamış, klasik çağın yüzyıllar boyu yaratmış

    olduğu geleneğin etkisi bir süre daha devam etmiştir. Ortaçağda giyimin gelişmesine

    en fazla etki eden olayların başında yine savaşlar ve salgınlar gelmektedir. Bunun

    yanı sıra milletler arası ticaret ve teknik ilerlemeler de bu süreci etkilemiştir. MS.

    1100 yıllarından sonraki, Ortaçağın altın yüzyılları diye adlandırılabilecek dönem

    içerisinde Avrupa’da kadın giyimi daha zarif, süslü bir hal alır. İlk para keseleri bu

    dönemde aksesuar olarak görülmeye başlar. Savaşlar sonrasında kazanan tarafın

    hâkimiyeti ve zenginleşmesi ile krallar daha fazla lüks düşkünü olmaya başlarlar.

    Ayrıca halkın refah düzeyinin de artması ile saraya yakın çevreler ve zengin

    sınıfların başlattığı pahalı ve gösterişli giyim tarzı da halka doğru inerek

  • yayılmaktadır. Haçlı seferleri sırasında Batı’nın Doğu ile karşılaşması, zengin kumaş

    çeşitlerinin Batı’ya getirilmesi, giyim tarzlarının farklılaşmasını yaratan bir diğer

    etkendir. Akdeniz ticaretinin gelişmesiyle de yeni ve farklı birçok dokuma

    malzemesinin dolaşıma girmesini, giyim alanında kültürler arasındaki geçişin

    başlamasına ilişkin yeni bir işaret olarak görülmektedir. (Komsuoğlu, 1986; Onur,

    2004)

    13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar giysilerde geleneksellik hâkimdir. Bu tarihten

    sonra seyahatlerin artması, ticaretin gelişmesi, moda ile ilgili yazıların yazılması

    modanın uluslararası bir hal almasına sebep olmaktadır (Altınay, 1992).

    Giyim alanında Fransa’da M.S. 1180–1223 yılları arasında Philippe

    döneminde bazı ayrılıklar dikkat çekmektedir. Kadın giysileri bele oturan uzun

    bedenli, zengin işlemeli kumaşlardan yapılmaktadır (Komsuoğlu, 1986).

    İngiltere’de de soyluların giysilerinde işlemeler önemli bir yer tutmaktadır.

    Bir tür Kırlangıç tüyü olan kürkler, kıyafeti destekleyen birer unsurdur. Ticaretin

    yaygınlaşması ile ipek, önceleri Şam’dan getirilirken, 12.yüzyıldan itibaren

    Sicilya’da dokunmaya başlanmıştır. Bu dönemde en çok rağbet gören diğer kumaşlar

    saten, tül, kadife ve telli kreplerdir. Kumaşlar gösterişli ve renklidir. (Onur, 2004)

    13. yüzyılda Haçlıların Doğu modasının çizgileriyle birlikte getirdikleri

    “düğme”, kopça kullanan Avrupalılar tarafından kabul görmüş; bu da biçime

    yansıyarak, vücudu ortaya çıkaran stillerin yaratılmasına yardımcı olmuştur.

    Ortaçağda, bu gelişmeleri erkeklerin dar ceket ve pantolonlarla daha çabuk

    benimsedikleri; buna karşın, soylu kadınlar dışında, halkı oluşturanların uzun, pek de

    göze hoş gelmeyen biçimlerde elbiseleri, pelerinleri giymeye devam ettikleri

    gözlenmektedir. (Vassiliev, 2004)

    14. yüzyılda Avrupa’da biçki bilgileri artmış ve elbiselerde düğme

    kullanılmaya başlanmıştır. (Altınay, 1992) Bu yüzyılda büyük tüccar aileler dokuma

  • sanatıyla daha fazla ilgilenmeye başlamışlardır. Yeni tasarımlar yapmışlardır.

    (Komsuoğlu, 1986)

    Bu dönemde artık terzilik önemli bir uğraş olmaya başlamıştır. Farklı giysi

    tasarımlarını gerçekleştirmek özenli bir çalışma gerektirmektedir. Kadın giysilerinde

    derin dekolteler moda olmuştur. Elbiseler uzundur. (Onur, 2004)

    15. yüzyılın ortalarında İtalya’da başlayan Rönesans her alanda olduğu gibi

    giyimde de önemli değişimlere yol açmıştır. Rönesans’la dünyanın doğası hakkında

    yeni fikirler ortaya çıkmış, Avrupa’nın birçok yerinde sanatsal çalışmalar yapılmıştır.

    Bunlar giysileri de etkilemiştir. (Altınay, 1992)

    Rönesans’la birlikte İtalyanların sanat ve kültürdeki ağırlığı, özellikle

    kuzeyde yer alan Venedik, Cenova ve Milano’nun uzun zaman Avrupa Modası’nın

    merkezi olmasını sağlar. Modada Gotik stil, yine bu dönemde ilk korseleri ortaya

    çıkararak, kadınların ünlü “S” biçimli siluetini yaratmaktadır. (Vassiliev, 2004)

    Rönesans düşüncesi insanın yaratıcı olma yeteneğini şekillendirmiş,

    geleneğin zincirleri kırılmış, herkes kendi kişisel beğenisine göre giyinmeye

    başlamıştır.(Onur, 2004) Rönesans döneminde kadınların sıkça tercih ettiği dekolte

    elbiseler, dişiliği teşhir edici özelliği ile ön plana çıkmıştır. (Sones, 2005).

    17. yüzyıl fen dalında birçok deneylerin yapıldığı, özgürlükle ilgili

    düşüncelerin arttığı bir yüzyıldır. 14. Louis zamanında Fransa’nın etkisi görülmeye

    başlamıştır. Paris artık moda merkezi olmuştur. Avrupa’da 18. yüzyılın ilk yarısında

    Fransız, ikinci yarısında da İngiliz modasının hâkimiyeti görülmektedir. Dantel

    önemli bir unsurdur. (Altınay, 1992; Onur, 2004)

    Çağdaş düşüncenin ve bu düşüncelere bağlı olarak çağdaş gelişmenin

    temelleri 18. yüzyılda atılmıştır. 1789 yılına kadar daha çok saray çevresinde devam

  • eden giyim zevki ihtilalin eşitlik ve hürriyet ortamından istifade ederek toplumun

    bütün katmanlarında etkili bir duruma gelmiştir.

    “Fransız devriminden itibaren moda, geleneksel bir giyimin alt tabakalartarafından taklidinden doğmamaktadır. Artık moda yeni olandır, bütünalışkanlıkları altüst edendir, insanı modernleştirendir.” (Meriç, 1986)

    Bu dönemde resimli moda dergileri çıkmaya başlamıştır. Bu dergilerin en

    önemlisi Paris’te 1770 yılında yayılmaya başlayan Galerie des Modes adındaki

    dergidir.

    İhtilalle birlikte şatafatlı giyim tarzı sona ermiştir. Bu ihtilal tüm geçmişi

    yıkmayı, gelenekleri, inançları ve toplumsal sınıfsal ayrılıkları ortadan kaldırmayı

    amaçlamaktadır. Korku ve sertliğin hüküm sürdüğü bir evreye girilmiştir. Bu sertlik,

    kıyafetlere de yansımıştır. Giyimin ana çizgilerinde ideolojik akımların etkileri

    görülmektedir. Aristokrat giyim anlayışının süslenme, zariflik ve asalet simgelerine

    dayanan giyim tarzı artık yerini burjuva anlayışının sade ve pratik olan giyim tarzına

    bırakmaya başlamıştır. (Onur, 2004)

    Bu dönemden sonra artık erkek ve kadın giyiminde kesin ayrımlar

    başlamıştır. O kadar ki erkek giyim tarzı neredeyse bugüne gelene kadar büyük bir

    değişiklik geçirmemiştir. Buna rağmen kadın giyim tarzının değişim hızı ihtilal

    esnasında bir süre yavaşlamış olsa da yine değişimini çok hızlı bir şekilde

    sürdürmüştür. Günümüzde de bu etkinin artarak devam ettiğini rahatlıkla

    görebilmektedir. (Onur, 2004)

    19. yüzyıla doğru Avrupa’da Napolyon’un kendisini imparator ilan etmesi ile

    Fransa ‘da giysilerde başlayan modaya “Ampir” adı verilmiştir. Bu giyim tarzı

    Fransa’da kendini gösterdikten sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Diğer ülkelerde

    küçük değişimler olmasına rağmen Paris etkisini artık tamamen hissettirmektedir.

    (Altınay, 1992) Napolyon modasının en büyük yeniliği, hanımların aksesuarlarını

    içine koyabilecekleri el çantaları olmuştur. (Vassiliev, 2004)

  • 1835, 1840 ve 1849 yıllarında İngiltere’de hükümet tarafından oluşturulan

    seçici komiteler tasarımdaki standart düşüşlerini incelemek üzere görevlendirilmiş,

    sonuçta Henry Cole tasarım okulları açmak için seçilmiştir. Bu girişimlerle estetik ve

    teknik alanlarındaki iletişimi iyileştirmek, estetik alanda eğitim vererek

    tasarımlardaki standartları yükseltmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda iki yüzün

    üzerinde tasarım okulu açılmıştır; Royal College of Art, Royal School of

    Needlework gibi. Cole bu alanda birçok çalışmalarda bulunmuştur. Tasarım ve

    Üretim Dergisi’ni (Journal Of Desing And Manufacture) yayınlamış ve 1851’deki

    fuarın gerçekleştirilmesinde önemli katkıları olmuştur. Bu fuardan elde edilen

    kazançlar yardımı ile South Kensington’daki Süsleme Sanatları Müzesi’ni (Museum

    of Ornamental Art) açarak ilk müdürlüğünü yapmıştır. Bu müze daha sonraları

    “Victoria And Albert Museum” adını almıştır. Avrupa’nın diğer başkentlerinde ve

    Amerika’da benzer kurumlar şekillenmeye başlamıştır. Fransa da yine bu anlamda

    “Societe İndustrielle De Mulhouse” ve “School Of Desing” hizmete girmiştir.

    (Gingsburg, 1991)

    1846’da icat edilen dikiş makinesi ile giyim seri olarak üretilmeye

    başlanmıştır. İlk modern giyim imalathanesi modanın büyük babası olarak

    adlandırılan Charles Worth tarafından 1858 yılında kurulmuştur.(Barbarosoğlu,

    1994; Olgaç, 2005)

    1850 yılında kadınlara magazinsel bilgiler veren 'Godey' kitabı vardır.

    Güzellik üzerine makaleleri içeren 'Godey' endüstriyel devrimin bir sonucudur.

    Daha doğrusu sanayi devriminin getirdiği giyimdeki standartlaşmanın bir

    sonucudur. Çünkü standartlaşma beraberinde modelite kavramını getirmiştir. Bu

    anlamda ilk modelleri üstelik canlı mankenleri çalıştıran Charles Frederick

    olmuştur (Sones, 2005).

    Bu yıllarda artık moda kitap ve dergileri çoğalmıştır. Ayrıca çok önemli bir

    olay gerçekleşmiş, 1871 tarihinde Ellen Butterick tarafından kağıt patronlar

    çıkarılmıştır. Böylece bu yüzyılın sonlarına doğru evde dikiş kolaylığı sağlanmıştır

    (İmer, 2003).

  • 1880 yılı, moda açısından önemli bir dönemin aşılmasına tanık olmuştur.

    Giysi, tarihin bir parçası olmaktan çıkmış ve kişisel bir anlatım biçimine

    dönüşmüştür. Fransız moda tasarımcısı Charles Frederick Worth, tasarladığı

    elbiselerden birine imzasını atmıştır. O güne kadar kimsenin aklına gelmemiş olan bu

    davranış, moda tasarımcısının toplumsal konumunda değişikliğe yol açmış, moda

    tasarımcıları da sanat dünyasında saygın bir yer edinmeye başlamışlardır

    (www.hurriyetim.com.tr).

    Edward dönemi ile başlayan ve iki dünya savaşı dönemini kapsayan 1900 ve

    1939 yılları arası, sansasyonel bir değişim dönemidir. Bu dönemde gelenekler

    sarsılmış, sınıf engelleri ortadan kalkmıştır. Sanat edebiyat ve müzikte heyecan verici

    yeni stiller doğmuştur. Moda, beşeri faaliyetleri gösteren bir alan olarak bu

    değişiklikleri en iyi şekilde yansıtmaktadır. (Altınay, 1992)

    1914’te Birinci Dünya Savaşı felaketiyle birlikte moda durgunluk dönemine

    girdi. Savaş sonrasında 20. yüzyılın moda anlayışı, Fransız modacı Paul Poiret

    (1879–1944) ile başlamıştır. Kadın vücudunu korseden arındırarak büyük bir

    yeniliğe imzasını atan Poiret'i Mademiselle Chanel yenilikleriyle takip etmiş ve o

    zaman için düşünülmesi zor olan radikal değişimleri gerçekleştirmişti. Kadınlar için

    tasarladığı tenis ve golf giysileriyle hemcinslerini spor yapmaya teşvik ederek moda

    ve spor bağlantısının temelini atmıştır. Fransa'nın en önemli modacılarından biri

    olarak kabul edilen Poiret, Charles Frederic Worth'u, haute-couture'ün kurucusu

    olarak kabul etmek gerektiğini dile getirmiştir. 1858 yılında bugünkü anlamda bir

    modaevi açan Worth, kendi tarzını ve yaratıcılığını benimseterek “yüksek dikiş,

    yüksek terzilik” anlamını taşıyan ve günümüze kadar gelen haute-couture olgusunun

    doğmasına neden olmuştur. Sektör, 1910'da da sendikalaşarak kurumsallaşmıştır.

    (Akimoğlu, 2004; Vassiliev, 2004).

    Modanın özü ise Paul Poiret tarafından açıkça sunulmuştur. 1903’te kendi

    moda evini açarak devrimsel stilini üretmiştir. Yanında Erte ve Dufy gibi büyük

    modacılar yetiştirmiştir. Moda; Avrupa’dan başlayarak dünyaya yayılmaya, heyecan

  • vermeye ve tutku haline gelmeye başlamıştır. (Altınay,1992;

    www.turkiyeonline.com)

    1901 yılında dönemin en ünlü fotoğrafçıları ve illüstrasyon yapan

    sanatçılarını bir araya getiren ''Femina'' adlı dergi iki ayda bir yayınlanmaya

    başlamıştır. 1903 yılında bisiklete rahat binmek için eteğin altına giyilen pantolonlar

    yaratılmıştır. Aynı yıl parfümü yaratan ilk Poiret olmuş ve ona kızlarından birinin

    adını, Rosina'yı vermiştir. 1905 yılında gazeteler moda ekleri, dergileri çıkarmaya

    başladı. 1916’da savaş etkisiyle modeller askeri tarza yakınlaşmıştır.

    (www.turkiyeonline.com)

    1914'te I. Dünya Savaşının başladığı yıllarda yıkım her yeri sararken Mary

    Phelps tarafından ilk Amerikan tarzı sutyen icat edilmiştir. (Sones, 2005).

    19. yüzyılın sonundan II. Dünya savaşının bitimine kadar moda tarihi, prestij

    sağlayan giysilerin son biçimlerindendir ve bilinen demokratik parçalara geçişin bir

    aşamasıdır. (Evers, 1949)

    20. yüzyılın başları havailik, bolluk ve kayıtsız davranışlar zamanıdır. I.

    Dünya savaşının sona ermesiyle insanlar daha özgür olmak, eğlenmek istemektedir.

    Bu dönemde 1800’lerin ortalarında giyilen kıyafetler erkeklerin günlük giysilerini

    oluşturmuştur. Renkli gömlekler giyiyor, üzerinde geometrik desenler, çizgiler olan

    kravatlar takmışlardır. Kadınların giyim tarzı ise bağımsızlık hareketinden büyük

    oranda etkilenmiştir. Çünkü Batı'da kadınlar eşitlik ve siyasi haklar için savaş

    veriyorlardı, bu savaş en "şık" ifadesini kadınların dış görünümünde ve giyimlerinde

    bulmuştur.(www.insankaynaklari.com)

    1929 yılında Charleston modası tüm dünyayı sarmıştır.

    (www.turkiyeonline.com)

    24 Ekim 1929’da yaşanan büyük Wall Street Bunalımı’yla beraber moda da

    olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu bunalımın sebebi para politikasındaki yetersizlik

    http://www.turkiyeonline.com/http://www.turkiyeonline.com/

  • sonucu ortaya çıkan para arzında mutlak düşüştür ve 1932 yılı sonuna kadar süren

    yaygın banka iflasları ve bununla ilişkili olarak da Amerikan Federal Rezerv

    Bankasının para stokundaki azalmayı önleyememesi bunalımın büyümesinde büyük

    bir rol oynamıştır. Bu bunalımdan sonra yaklaşık 8 milyon insanın işsiz kalmasıyla

    giysiye ayrılan bütçede ortadan kalkmıştır. Giyim endüstrisi bütçe daralmasına sahne

    olmuş, kadınların dikiş dikme olayında büyük artışa yol açmıştır. Çünkü yenisi

    alınmadan önce onarılıp, sonra da yamalanmaktadır. Kadın modasında 20’lerdeki

    salık ve erkeksi görüntünün yerini daha yumuşak, kadınsı çizgiler almıştır.

    (www.insankaynaklari.com)

    1937 yılında moda dışında haberlere ve tavsiyelere de yer veren Marie Claire

    ortaya çıkmıştır. (www.turkiyeonline.com)

    1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla moda yeniden duraksama

    dönemine girmiştir. II. Dünya Savaşı, dünya modasını sonsuza dek değiştirmiştir.

    Almanya moda kontrolünü eline geçirmeye başlamıştır. Fransa moda evlerini

    Berlin’e taşıyarak Berlin’i, dünyanın moda merkezi olmasını istemişlerdir. Savaştan

    önce de New York’taki modacılar, Atlantik Okyanusu’nun etrafına geziler yaparak,

    her yıl Fransa’daki frapan ve zengin moda şovlarına katılarak geri döndüklerinde

    Paris’teki modayı kopyalamışlardır. Birleşik Devletler, Paris’ten uzaklaşınca yeni

    moda yaratma girişimlerine başlamış ve spor giyim üzerine yoğunlaşmışlar, bunun

    sonunda da dünyanın spor giyim merkezi olmuşlardır. (Davis, 1997; Vassiliev, 2004)

    1942–43 yıllarında İngiltere Ticaret Odası yeni kurulmuş olan Moda

    Tasarımcıları Şirketi ile işbirliği yapmış, ünlü modacıların ürettiği kurallara uygun

    örnek giysilerin üretimi sonucunda da “hazır giyim” doğmuştur. Bu birlik sonradan

    birçok modacının katılması ile kuvvetlenmiş ve ihracata yönelik çalışmalara önder

    olmuşlardır. Haute couture’un yerini artık hazır giyim (Pret-a-Porter) almıştır. Tam

    ölçüleri tespit edip standart kalıpları ekonomik olsun diye kullanmışlardır. Moda

    harbe girerkenki yüzünü harpte kaybetmiş, farklı bir havada harpten çıkmıştır.

    Böylelikle yeni bir endüstri dalı olan hazır giyim endüstrisi doğmuştur. 1943 yılında

    ipek üretiminin çorap yerine paraşüte kaydırılmasından sonra, kadınlar sokağa

    http://www.turkiyeonline.com/

  • çıkarken bacaklarının arkasına kalemle çorap izi yapmaya başladı (Altınay, 1992;

    www.turkiyeonline.com).

    “Yokluklar dönemi” 1945’te savaşın bitmesiyle sona ermiştir. 1947 yılında

    moda tekrar uyanarak harpten sonraki ilk çalışmalar başlamıştır. Christian Dior