ankara İlİnde bulunan Ünİversİtelerde...
TRANSCRIPT
-
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ
MESLEKİ RESİM ANABİLİM DALI
ANKARA İLİNDE BULUNAN
ÜNİVERSİTELERDE
MODA TASARIMI EĞİTİMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Şerife UYAR
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Taciser ONUK
Mayıs – 2006
-
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ’NE,
Şerife UYAR’a ait “Ankara İlinde Bulunan Üniversitelerde Moda Tasarımı
Eğitimi” adlı çalışma jürimiz tarafından Uygulamalı Sanatlar Eğitimi – Mesleki
Resim Eğitimi Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan ………………………………………
Prof. Dr. Taciser ONUK
Üye ………………………………………….
Yrd. Doç. Dr. Feriha AKPINARLI
Üye …………………………………………
Yrd. Doç. Dr. Emel BAYRAKTAR
-
ÖZET
Yirminci yüzyılın sonlarına doğru belirli alanlarda hayatımıza girmiş olan
tasarım olgusu yirmi birinci yüzyıl da yaşantımızın beslenmeden konuta kadar tüm
alanlarında etkisini göstermektedir. Bu alanlardan biri ise giyim endüstrisidir.
Dünyada insanların hiçbir zaman vazgeçemeyeceği giyim, tasarım ile birleşince
özgün modeller ortaya çıkmış, moda tasarımı olgusu yaşam biçimimizi etkileyen bir
unsur olmuştur. Toplumun değişim istekleri arttıkça bu olgu zamanla sektör haline
dönüşmüştür. Böylece yeni iş imkânlarının ortaya çıkmasıyla birlikte moda
tasarımcıları ihtiyacı gündeme gelmiştir.
Teknoloji sınırlarının zorlandığı günümüzde üretime dönük mesleki eğitimin
ülkeler açısından çok önemli olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda moda tasarımı
eğitimi de ülkemizin gelişmesi ve tanıtımı için önemlidir. Alandaki ihtiyacın
karşılanabilmesi için öncelikle usta-çırak ilişkisine başvurulmuş ve eğitim
başlamıştır. Dünyada moda tasarımının hızla gelişmesi nedeniyle kaliteli eleman
ihtiyacı artmış, örgün ve yaygın eğitim kurumları devreye sokulmuştur. Ülkemizin
moda alanında başarılı olabilmesi için de bu kurumlarda iyi bir eğitim verilmesinin
çok önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin birçok şehrinde 4 yıllık
üniversiteler bünyesinde moda tasarımı eğitimi programları açılmıştır. Bu şehirler
arasından hem sektörün yoğun olarak bulunduğu şehirlerden biri olması, hem de
ulaşım kolaylığı nedeniyle başkent Ankara seçilmiştir. Böylece araştırmanın problem
konusu; “Ankara İlinde Bulunan Üniversitelerde Moda Tasarımı Eğitimi” olarak
belirlenmiştir.
Araştırmanın amacı; Ankara ilinde bulunan üniversitelerin moda tasarımı
lisans programlarının incelenmesi, ilgili kişi ve kurumların da görüşlerinin
alınmasıyla birlikte mevcut durumun tespit edilmesidir. Alanla ilgili yapılan ön
araştırmalar sonucunda bilimsel açıdan moda tasarımı eğitiminin incelenmesine
yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Araştırma alanında ilk kez yapılması ve
ülkemizde yeni oluşmaya başlayan moda tasarımı ve eğitimi olgusunun incelenmesi
açısından önemlidir.
-
Araştırmanın evrenini; Ankara ilinde lisans düzeyinde moda tasarımı eğitimi
veren yükseköğretim kurumları oluşturmaktadır. İlde bulunan üniversitelerin moda
tasarımı eğitimi programları incelenmiş ve sadece Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim
Fakültesi bünyesinde Moda Tasarımı Eğitimi Programı olduğu tespit edilmiştir. Bu
bağlamda örneklem grubu olarak Gazi Üniversitesi -Tasarımı Eğitimi Programı
seçilmiştir.
Araştırmada betimsel araştırma yönteminin türlerinden Survey (tarama)
araştırmaları kullanılmıştır. Verilerin toplanabilmesi için kaynak araştırması,
görüşme ve anket teknikleri uygulanmıştır. Çalışmada kuramsal temellerin
oluşturulması ve eğitim programları hakkında bilgiye ulaşmak için kaynak
araştırması; öğrencilerin konu ile ilgili görüşlerinin alınması için anket; öğretim
elemanları, modacılar ve sektör çalışanlarının konu ile ilgili görüşlerinin alınması
için ise görüşme tekniği uygulanmıştır.
Araştırma verilerine dayalı olarak Ankara’da moda tasarımı eğitiminin sadece
Gazi Üniversitesinde olduğu, Giyim ve Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü bünyesinde
Moda Tasarımı Eğitimi Anabilim Dalı olarak yer aldığı tespit edilmiştir. Bu program
genel olarak incelendiğinde; derslerin % 37’si eğitim, % 47’si giyim ve % 16’sı
sanatsal ağırlıklı olarak yer aldığı görülmektedir. Bu verilere göre işin sanatsal
yönünden çok giyim bilgisi ağırlıklı olarak derslerin işlendiği düşünülmektedir.
Ayrıca moda tasarımı eğitimi programının fiziksel ortam, donanım ve araç-
gereç olanakları bakımından ve sektörle işbirliği açısından yeterli durumda olmadığı
görülmektedir. Eldeki bütün bulgular sonucunda Türkiye’nin tanıtımı, turizmi ve
kalkınması gibi her alanda önemli olan moda tasarımı sektörüne eleman yetiştiren
Ankara’da lisans düzeyindeki üniversitelerin sayı ve nitelik olarak ve de sektörle
işbirliğinin yetersiz olduğu, programlarının belirli aralıklarla çağın gereklerine göre
geliştirilmesi gerektiği ve öğrencilerin yaratıcı yetenek gerektiren bu programa ÖSS
puanına göre yerleştiği tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda bu konulara yönelik
öneriler geliştirilmiştir.
-
ABSTRACT
Although the phenomenon design at the end of the twentieth century in ours
life is entrance did, this has had in the short term its influence on all environments of
ours life. Clothing is of these environments and even most important for people.
Clothing combined with the design leads to original models and fashion design has
become an important factor to form to ours life. As social changes increase, this
phenomenon develops to a sector. Thereby need for fashion designers have arisen.
It has been confessed that profession education aimed at production an
important subject become in a world in which technology borders moved. In this
context fashion design plays an important role for the development and promotion of
ours country. In the beginning is need for fashion designers foresee by people from
the practice. As need for trained fashion designers training institutes develops
fashion design at several levels. It is important that there a good becomes education
to have looked after for successful in the field of fashion. For this reason four-year
fashion education went start on the universities in several cities in Turkey. From
these cities we have chosen Ankara for ours research for number of reasons. Among
other things the fashion sector in this city has been well developed. The subject of
this research concerns the “Education Fashion Design on the Universities of
Ankara”.
Aim of this research is analysing education programmes of fashion design on
the universities in Ankara and determining current state of the art holding a
conversation with the concerning persons and institutions. During preliminary
analysis no scientific work has been found in the field of education fashion design.
That is also the reason why this research has been done in this direction.
Population of this research is formed by the high schools where education
fashion design is given. From the analysis of the education programmes of these
schools has become clear that only on Gazi university (factorial profession
-
education) education fashion design are looked after. That is the reason why in this
research on this university a sample has been drawn.
To collect dates survey has been chosen as a method. Thereby literature
search beside interview and inquiry hears. Literature search was necessary a
theoretical frame develop and information to obtain on the education programmes.
To ask ideas of students an inquiry has been applied. Furthermore interview is kept
with the scholars, fashion stylists and professionals in the sector.
From the analysis of education programme of Gazi University has become
clear that lessons existed from 37 per cent education, 47 per cent clothing and 16 per
cent artistic shaping. That means that knowledge of clothing much is heavier than of
artistic shaping.
Further has appeared that university offers none good physical and technical
possibilities and no cooperation has with the sector. Because education fashion
design play an important role for tourism, development and promotion of Turkey
must be adapted the education programmes to the requirements of the modern
developments in that area. At the end of the study rapport recommendations are
formulated.
-
ÖNSÖZ
21. Yüzyılda çağdaş ülkelerin en çok önem verdikleri sektör eğitimdir. Hızla
küreselleşen dünyada bu ülkelerin yanında yer alabilmek için eğitime büyük oranda
önem verilmesi ve çağın gereklerine göre sık sık yenilenerek yapılandırılması
gerekmektedir. Ancak bu şekilde kalite artırılarak ve hedeflere ulaşılabilir. Her
alanda olduğu gibi moda alanında da kaliteyi arttırmak için eğitim çok önemlidir.
Moda tasarımcısı olarak yetiştirilecek kişilerin teknik bilgilerin yanı sıra yeteneğe
bağlı yaratıcılık açısından eğitilmeleri gerekmektedir. Bu şekilde eğitimin kaliteyi
artıracağı düşünülmektedir. Araştırmanın problem konusu bu fikirden yola çıkılarak
oluşturulmuştur. Ankara’da lisans düzeyindeki eğitim veren üniversitelerimizde
moda tasarımı eğitimi araştırılmış ve sadece Gazi Üniversitesinde bu programın
mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim
Fakültesi Moda Tasarımı Eğitimi programının incelenmesine karar verilmiştir.
Moda sektörünün eğitimli, yaratıcı tasarımcı işgücü ihtiyacının
karşılanmasına yönelik olarak hazırlanan bu çalışmanın literatüre, eğitim
kurumlarına, ilgili kurum ve kuruluşlara yararlı olması beklenmektedir.
Araştırma altı bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölüm; giriş, ikinci
bölüm; araştırmanın yöntemi, üçüncü bölüm; ilgili araştırmalar, dördüncü bölüm;
kuramsal çerçeve, beşinci bölüm; bulgular ve yorum, altıncı bölüm ise; sonuç ve
öneriler kısmından oluşmaktadır. Araştırmanın sonunda kaynakça ve ekler
bulunmaktadır.
Bu çalışmanın hazırlanmasında yardımcı olan sayın Prof. Dr. Taciser ONUK
ve eşim Ahmet UYAR başta olmak üzere emeği geçen tüm kişi, kurum ve
kuruluşlara teşekkürü bir borç bilirim.
Şerife UYAR
Ankara–2006
-
İÇİNDEKİLER
ÖZET …………………………………………………………………………. i
ABSTRAC …………………………………………………………………… iii
ÖNSÖZ …...……………………………………………………………………v
İÇİNDEKİLER ……………………………………………………………… vi
KISALTMALAR LİSTESİ …………………………………………………viii
TABLOLAR LİSTESİ ……………………………………………………… ix
BÖLÜM – I
GİRİŞ …….……………………………………………………………….. 1
1.1. Problem …………………………………………………………... 1
1.2. Araştırmanın Amacı ……………………………………………… 6
1.3. Araştırmanın Önemi ……………………………………………… 7
1.4. Sayıtlılar ………………………………………………………….. 8
1.5. Sınırlılıklar ……………………………………………………….. 8
1.6. Tanımlar ………………………………………………………….. 8
BÖLÜM - 2
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ……………………………………………… 11
2.1. Evren ve Örneklem …………………………………………………. 11
2.2. Veri Toplama Teknikleri …………………………………………… 11
2.3. Verilerin Analizi ……………………………………………………. 12
BÖLÜM - 3
İLGİLİ ARAŞTIRMALAR …………………………………………………. 14
BÖLÜM - 4
KURAMSAL TEMELLER …………………………………………………. 16
4.1. Moda ve Moda Tasarımı İle İlgili Kavramlar ……………………… 16
4.2. Modanın Tarihi ……………………………………………………... 21
4.2.1. Mezopotamya; Sümer, Babil, Asur ………………………… 23
4.2.2. Akdeniz Uygarlığı; Mısır, Yunan Uygarlığı, Roma-Bizans .. 24
4.2.3. Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ ……………………………….. 25
4.2.4. Selçuklu ve Osmanlı Devletinde Giyim …............................ 36
4.2.5. Türkiye Cumhuriyetinde Moda ……………………………. 40
-
4.3. Tasarım, Moda Tasarımı Eğitimi …………………………………… 43
4.4. Moda Tasarımında Eğitimin Önemi ………………………………... 45
4.5. Moda Tasarımında Etkili Olan Faktörler …………………………… 47
4.6. Tasarım ve Teknoloji ……………………………………………….. 48
4.7. Tasarım ve Üretimde Bilgisayar Kullanımı ………………………… 49
4.8. Bilgisayar Destekli Tasarım ………………………………………… 50
4.9.Türkiye’de Moda Tasarımı Eğitimi Programları …………………….. 51
4.9.1. Ortaöğretim …………………………………………………. 53
4.9.2. Yükseköğretim ……………………………………………… 53
4.10. Yurt Dışında Moda Tasarımı Eğitimi ……………………………… 54
4.11. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Giyim Endüstrisi ve Moda
Tasarımı Bölümü - Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı ……… 59
4.11.1.Ders Programı ve Ders İçerikleri …………………………. 61
BÖLÜM - 5
BULGULAR VE YORUM …………………………………………………... 71
5.1. Öğrenci Görüşlerine İlişkin Bulgular ……………………………….. 71
5.2. Öğretim Elemanlarının Görüşlerine İlişkin Bulgular ……………….. 99
5.3. Modacıların Görüşlerine İlişkin Bulgular …………………………... 108
5.4. Sektör Elemanlarının Görüşlerine İlişkin Bulgular …………………. 115
BÖLÜM - 6
SONUÇ VE ÖNERİLER …………………………………………………….. 119
6.1. Sonuç ………………………………………………………………... 119
6.2. Öneriler ……………………………………………………………… 125
KAYNAKÇA …………………………………………………………………. 128
EKLER ………………………………………………………………………... 137
Ek- 1. Anket Formu Örneği ……………………………………………... 138
Ek- 2. Öğretim Elemanları Görüşme Formu Örneği …………………….. 142
Ek- 3. Modacılar Görüşme Formu Örneği ………………………………. 143
Ek- 4. Sektör Elemanları Görüşme Formu Örneği ……………………… 144
Ek- 5. GÜMEF- Moda Tasarımı Eğitimi Ders Programı ……………….. 145
-
KISALTMALAR LİSTESİ
ABD. _ Ana Bilim Dalı
A.I.U. _ American Intercontinental University
E.A.Ü. _ Eskişehir Anadolu Üniversitesi
G.Ü. _ Gazi Üniversitesi
G.Ü.M.E.F. _ Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi
İ.E.Ü. _ İzmir Ekonomi Üniversitesi
İ.T.Ü. _ İstanbul Teknik Üniversitesi
SUNY _ State University of New York
-
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. Müfredat Programı İle İlgili Ön Bilgilerin Dağılımı …………….. 71
Tablo 2. Bölüm Seçimi İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………… 73
Tablo 3. Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …... 74
Tablo 4. Öğrencilerin Önceki Eğitim Durumu İle İlgili Bilgilerin Dağılımı. 76
Tablo 5. Moda Tasarımı Eğitiminin Başlaması İle İlgili Bilgilerin Dağılımı.77
Tablo 6. İyi Bir Moda Tasarımcısı Olabilmek İle İlgili Bilgilerin Dağılımı. 78
Tablo 7. Moda Tasarımında Genel Amaç İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ….. 79
Tablo 8. Türkiye’de Moda Tasarımı Eğitimi Kurumlarının Sayısal Durumları
İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………………………... 80
Tablo 9. Moda Tasarımı Eğitimi Programlarına Alınacak Öğrenciler İçin Sınav
Türü İle İlgili Bilgilerin Dağılımı………………………………... 82
Tablo 10. Mezuniyetten Sonraki Tercih İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …….. 83
Tablo 11. Eğitim Kurumu İle Sektör Arasındaki İşbirliği İle İlgili Bilgilerin
Dağılımı ………………………………………………………………… 84
Tablo 12. Eğitim Kurumunun Fiziksel Ortam Olanakları İle İlgili Bilgilerin
Dağılımı ………………………………………………………………… 86
Tablo 13. Eğitim Kurumunun Donanım, Araç, Gereç Olanakları İle İlgili
Bilgilerin Dağılımı ……………………………………………………… 87
Tablo 14. Moda Resmi Dersi İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ………………... 88
Tablo 15. Moda Resmi Dersinin Haftalık Ders Saati İle İlgili Bilgilerin Dağ.89
Tablo 16. Moda Resmi Dersinin Kaç Saat Olması İle İlgili Bilgilerin Dağ… 90
Tablo 17. Moda Resmi Dersinin Hangi Sınıfların Programında Olması Gerektiği
İle İlgili Bilgilerin Dağılımı ……………………………………... 91
Tablo 18. Moda Resmi Dersinde Çizim Yapmak İle İlgili Bilgilerin Dağ…. 92
Tablo 19. Bilgisayar Gerekliliği İle İlgili Bilgilerin Dağılımı …………….. 93
Tablo 20. Mezun Öğrencilerin Türk Modasına Katkı Konusunda Yeterliliği İle
İlgili Bilgilerin Dağılımı ………………………………………… 94
Tablo 21. Moda Tasarımı İş Kolunun Sosyo-Kültürel Değerler ve Ekonomik
Yönden Ülke Kalkınmasına Katkıları İle İlgili Bilgilerin Dağılımı.95
Tablo 22. Moda Tasarımı İş Kolunun Ülke Tanıtımına Katkısı İle İlgili
Bilgilerin Dağılımı ………………………………………………. 97
-
BÖLÜM – I
GİRİŞ
1.1- Problem
Teknoloji Çağı adı verilen 21.yy. da bütün dünya ülkelerinin üzerinde önemle
durdukları ve giderek daha fazla önem kazanan sektör eğitimdir (Gürcan, 2001).
Çağdaş eğitim sistemi, bilim, teknoloji, sanat ve değerler alanlarında yaşanan
gelişmelere paralel olarak yapıcı, yaratıcı ve üretici bireyler yetiştirmeyi
amaçlamaktadır.
Eğitim, değişen durumların gerektirdiği bilgi ve becerileri kişisel çaba ile
öğrenebilme ve bunları yaşamın özel durumlarına uygulayabilme sanatının
kazanılmasıdır (Titiz, 2000). Kısaca eğitim, insanların kişisel benliklerini
kazanmaları için önemli bir süreçtir. Bu süreç öncelikle aile ortamında başlamakta
daha sonra ise bu göreve çevre ile birlikte eğitim ve öğretim kurumları dâhil
olmaktadır. Bu sistem her zaman bu şekilde devam etmektedir. Hiç kimsenin eğitim
ve öğretim hakkından yoksun bırakılamayacağı, insanların hangi sınıfa ve zümreye
ait olurlarsa olsunlar bu haklara sahiptirler. Milli Eğitimin Temel İlkeleri
doğrultusunda temel eğitim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. İlköğretim
kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri
ölçüsünde yararlanırlar. Bu nedenle 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Yasası ile
belirlenmiş olan Millî Eğitim Sistemi, “Örgün Eğitim” ve “Yaygın Eğitim” olmak
üzere iki ana bölümden oluşmaktadır.
Örgün eğitim, belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre
hazırlanmış programlarla okul çatısı altında yapılan düzenli eğitimdir. Örgün eğitim,
okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsamaktadır.
Yaygın eğitimin amacı, millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun
olarak, örgün eğitim sistemine hiç girmemiş olan veya herhangi bir kademesinde
bulunan ya da bu kademeden çıkmış yurttaşlara örgün eğitimin yanında veya
dışındaki eğitim programlarını kapsamaktadır(www.meb.gov.tr). Örgün eğitim
-
kurumları arasında orta öğretim ve yükseköğretim içerisinde bulunan mesleki eğitim
kurumlarında eğitim sürecinde olan öğrenciler teknik bilginin yanında yetenekleri
doğrultusunda eğitilmektedir. Bu eğitimlerden bir de moda tasarımı eğitimidir. Moda
tasarımı eğitimi programları ortaöğretim kurumları olarak Kız Meslek Liselerinde,
yüksek öğretimde ise ön lisans ve lisans düzeyinde verilmektedir.
Türkiye’de farklı isim ve içeriklerle lisans düzeyinde
moda tasarımı eğitimi veren okullar bulunmaktadır. Bunların
içerisinden moda tasarımı eğitimi ile ilgili direkt eğitim veren
ve bu isime sahip olan üniversiteler; İEÜ. – Güzel Sanatlar ve
Tasarım Fakültesi – Moda Tasarımı; İTÜ. – Tekstil ve Tasarım
Fakültesi – Moda Tasarımı; EAÜ. – Endüstriyel Sanatlar
Yüksekokulu – Moda Tasarımı ve GÜMEF – Moda Tasarımı
Öğretmenliği programlarıdır.
Bu üniversitelerin programlarına bakıldığında bazı
üniversitelerin Avrupa standartlarına yakın olduğu
görülmektedir. Üniversitelerin bazılarına giriş için
ÖSS+komisyon tarafından belirlenen aşamalı yetenek sınavında
başarılı olmak gerekmektedir. Bu üniversitelerin moda tasarımı
eğitimi programları yeni kurulduğu için eğitim kadroları henüz
sayı olarak yeterli olmadığı görülmektedir. Bunun içinde bazı
kurumlar yurt dışından ya da Türkiye’deki başka
-
üniversitelerden misafir öğretim elemanı getirerek program
zenginleştirilmektedir.
Yurt dışında moda tasarımı eğitimi programlarına bakıldığında; Moda
tasarımı eğitiminin özellikle bu alanda söz sahibi ülkeler açısından oldukça önemli
olduğu görülmektedir. Bu ülkeler, Fransa, İtalya ve İngiltere’dir. Bu ülkelerde lisans
eğitimi 3 yıldır. Fransa’daki üniversiteler devlet kurumlarıdır. Bu üniversitelerde
temel, teknik ve mesleki eğitim sunulmaktadır. Her okulun kendine özgü bir giriş
koşulu vardır. Ülkede eğitim ücretlidir ve eğitim maliyeti okula göre değişmektedir.
(Örneğin; MOD’ART; Uluslararası Moda ve Sanat Okulu). İtalya’da moda üzerine
eğitim veren okullar, eğitim dili İngilizce olan sanat ve tasarım okullarıdır. Bu
okullar sanat ve tasarım alanlarında hem uluslararası geçerli diplomaları hem de
mezunlarının sanat ve tasarım camiasında iyi konumda olmaları sebebiyle en çok
tavsiye edilen okullardır. Bu okullarda moda, sanat, iç tasarım, endüstriyel tasarım,
grafik tasarım, görsel tasarım ve daha birçok İtalya’ya özgü program bulunmaktadır.
İtalyan üniversiteleri ön kayıt ile öğrenci almaktadır. İtalya’da dünya çapında tanınan
birinci sınıf üniversitelerinden olan NABA (Nouva Accademıa Dı Belle Artı Mılano)
ve Domus Academy bulunmaktadır. NABA eğitim programları üniversite lisans
düzeyinde olup eğitim dili İtalyancadır, eğitim süresi üç yıldır. Domus Academy
eğitim programları üniversite yüksek lisans (master) düzeyinde olup, eğitim dili
İngilizcedir, eğitim süresi bir yıldır. İngiltere’de moda tasarımı üzerine 3 yıl eğitim
veren kurumlar yüksek öğretim ve 2 yıl eğitim veren (IME) "Mesleki Eğitim
Kolejleri" adı altında kurumlar tarafından verilmektedir. Öğrenciler mesleki eğitim
kurumlarında öğrenimlerini sürdürüp üniversite diplomalarının bir kısmını ya da
tamamını elde edebilirler. Öğrenciler isterse, bu iki yıllık mesleki eğitimlerinin
üzerine bir yıl daha eğitim alarak üniversite mezunu olabilirler. AIU – London –
Amerıcan Intercontınental Universıty; Hem Amerikan hem de İngilizler tarafından
tanınan dünya da ikinci üniversitedir. AIU dünyanın birçok ülkesinde yıllardır
başarılı bir şekilde eğitim veren kıtalararası bir üniversitedir. Eğitim süresi 3 yıl,
eğitim dili İngilizcedir. Lisans programı; moda tasarımı, moda pazarlama, moda
tasarımı ve pazarlaması, medya prodüksiyonu, görsel iletişim, iç dizayn ve
-
uluslararası iş alanlarındaki lisans programları öğrencilere iki ayrı uluslararası derece
sağlamaktadır. Bunlar İngiliz ve Amerikan lisans dereceleridir. Ayrıca kazanma
gücünü artırmak isteyen iş uzmanlarına da Amerikan MBA derecesi verilmektedir.
AIU moda tasarımı programına giriş için ön müracaat ve mülakat vardır. Bunlardan
başka adayların bir önceki eğitim-öğretim not dökümleri de değerlendirmeye
alınmaktadır. Bu aşamayı geçenler okula kabul edilmektedir. Kurumun eğitim
kadrosu uzman öğretim elemanları yanında, modacılar, pazarlamacılar, gazeteciler,
stilistler ve alıcılardan oluşmaktadır. Eğitim kalabalık olmayan sınıf ve atölye
ortamında ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda verilmektedir. Mezuniyet öncesi
öğrencilerden kendi kreasyonlarını oluşturmaları istenmektedir. Bu tasarımlar her yıl
yapılan, satıcıların, basının ve halkın katıldığı moda şovundaki sunumda
kullanılmaktadır. (www.yakinbati.net)
Verilen bu örnekler doğrultusunda moda tasarımı programlarında eğitimin
kalitesine önem verilerek yetiştirilen teknik elemanlar ülke kalkınmasında doğrudan
etkili olacak ve ülkeyi başarıya götürecektir. Bu başarıyı gerçekleştirmek için başta
üniversiteler olmak üzere tüm mesleki eğitim kurumlarına büyük görev düşmektedir.
Bu bağlamda Meslekî Eğitim Programları iş hayatına dönük ve iş hayatının dinamik
yapısı ile ilişkili olmalı, öğretim programları dünyadaki örnekler göz önünde
tutularak, çağın gereklerine uygun nitelikte araştırmalara dayanmalı ve bu örnekler
ülke koşullarına göre hazırlanmalı ve geliştirilmelidir. Ancak Türk eğitim sisteminin
uygulama aşamasına bakıldığında çoğunlukla ezber ve taklitçiğin ön planda olduğu
görülmektedir. Moda tasarımı alanında başarı sağlanabilmesi için ezber ve taklitten
uzak yaratıcılık eğitiminin önemli olduğu düşünülmektedir. Rekabet edebilmek ve
moda alanında yer alabilmek için, eğitimli, yaratıcı moda tasarımcılarına ve
markalaşmaya ihtiyaç giderek artmaktadır. Markalaşmanın önemi ön plana çıktıkça,
yaratıcılığın ve özgünlüğün önemi de anlaşılmaktadır. Bu düşünce moda tasarımı ve
eğitimini meslek olarak önemli bir yere taşımış, taşımaya da devam etmektedir.
Moda tasarımı bir ülkenin soyut ve somut kültürel değerlerini, sosyal ve
ekonomik durumunu dünyaya tanıtmak açısından çok önemlidir. Şu anda dünya
modasına yön veren ülkeler bu açıdan ellerinde büyük bir güç bulundurmaktadır. Bu
-
güce sahip ülkeler moda alanında kendi kültürel kimlik, kişilik ve güçlerini bu
yollarla dünyaya kabul ettirmişlerdir. Bunun aksi olan, dünya modasını sürekli olarak
benimseyip taklit eden toplumlarda öncelikle kültürel kimlik ve kişilikleri ile ilgili
sıkıntılar doğmakta ve dünya ülkeleri arasında istenilen düzeyde kültürel varlıklarını
hissettirememenin sıkıntısını çekmektedirler.
Moda; belirli bir toplumda uygun görülen ortak zevkler, geçici yaşama,
hissetme biçimleridir. (Robert, 1993) Moda, gerçek anlamda, ancak değişime ve
gelişime inanan toplumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bir yandan ekonomiye
bir yandan da toplumsal yapıya sıkı sıkıya, ama değişken biçimde bağlıdır. Uzun
zaman boyunca, moda nüfusun ancak çok küçük bir bölümünü ilgilendiren bir olgu
olarak kalmış, zenginlere özgü olmuştur. Ancak günümüzde medyanın ve
teknolojinin de etkisi ile tüm toplumu etkileyen bir olgu haline dönüşmüştür.
Modada asıl amaç giysinin ille de yararlı ve gerekli olması değildir.Yani temelde ısınmak veya korunmak için modaya ihtiyacımız yoktur. Amainsanoğlunun güzel ve çekici olmaya, kişiliğini ve stilini giydiği şeylerlebelirtmeye olan ihtiyacını moda karşılar. İnsanoğlunun güzel ve çekici olmaya,kişiliğini ve stilini giydiği şeylerle belirtmeye olan ihtiyacını moda karşılar.Modanın bu ihtiyacı karşılayabilmesi için ise en önemli etken tasarımdır.(Altınay, 1992)
Tasarım; meydana getirilecek ürünün öncelikle beyinde hazırlayıp daha sonra
da çizimini, kalıbını ve planını yaparak uygulamaya geçirmektir(Longman, 1989).
Bu da ancak iyi bir eğitim sonunda olabilir. Tasarım eğitiminde yetenek ve
yaratıcılık ön planda olmalıdır.
Tasarım eğitimi doğrudan yeteneğe ve yaratıcılığa dayalı bir eğitimdir.Yaratıcılık, öğrenilebilir ve öğretilebilir olarak kabul edilmektedir. Yaratıcılıkkişilerin doğuştan getirdikleri bir özelliktir. Sınırları olmayan, geliştirilebilenbir eylemdir. Öğrenilmez, fakat uygun koşullar sağlandığı takdirdegeliştirilebilir (Karagülder, 1994; Artut, 2001; San, 2003).
Bu bağlamda; iyi bir moda tasarımcısı olabilmek için yeteneği olan kişilerin
öncelikle yaratıcılık alanında eğitim alması gerekmektedir. Bu eğitimde teknik
-
bilgilerin yanı sıra tasarımın da verilmesi ve öğrencilerin sanatsal yönden de
eğitilmesi çok önemlidir.
Yeni yetiştirilen Türk moda tasarımcılarının öncelikle kendi kültürel kimlik
ve kişilikleri doğrultusunda özgün ve yaratıcılığa dayalı tasarımlar hazırlamaları ve
Türkiye’yi uluslararası alanda başarılı bir şekilde ifade etmeleri çok önemlidir.
Ancak dünyada ismini duyurmuş Türk tasarımcıların sayısı oldukça azdır. Bu
kişilerinde başta Fransa, İtalya ve İngiltere olmak üzere ya yurt dışında eğitim
aldıkları ya da eğitimlerine devam ettikleri görülmektedir. Bunun sebebi olarak
eğitim sisteminde bazı aksaklıklar olduğu düşünülmektedir. Bunun için Türkiye’de
bulunan üniversitelerde moda tasarımı eğitimi programlarının ilgili kişilerce yeniden
gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; Ankara’da bulunan ve 4 yıllık
eğitim programlarının incelenmesi düşüncesi doğmuştur.
Araştırma problemi bu fikirden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Ankara ilinde
yapılan ön araştırma sonucunda Gazi Üniversitesi hariç ilde bulunan diğer devlet ve
vakıf üniversitelerinde lisans düzeyinde bu programın olmadığı tespit edilmiştir. Bu
nedenle araştırmanın problemi; Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim Fakültesi
bünyesinde bulunan Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı ders programı ve
uygulama biçiminin incelenmesi, bugünkü durumun tespit edilerek, ilgili kişi ve
kurumlarında görüşleri doğrultusunda programdaki aksaklıkların belirlenmesi ve
önerilerde bulunmak şeklinde belirlenmiştir.
1. 2- Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın genel amacı, Ankara ilinde bulunan kamu ve vakıf
üniversitelerinin lisans eğitim programlarını incelemektir. Bu bağlamda genel amaç
doğrultusunda, moda tasarımı eğitimi veren GÜMEF – Moda Tasarımı Eğitimi ABD.
programı incelenerek ve bu bölümdeki öğrenci ve öğretim elemanlarının görüşlerini
tespit etmektir. Ayrıca konu ile ilgili olarak sektör elemanları ve modacıların da
görüşleri tespit edilmektedir.
-
Bu amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
1. Moda tasarımının ülkemizdeki yeri ve önemi nedir?
2. Moda tasarımı eğitimi ve bu eğitimi veren kurumların özellikleri
nelerdir?
3. Moda tasarımı eğitimi veren 4 yıllık eğitim kurumları nitelik ve
nicelik bakımından yeterli midir?
4. Kültürel değerlerin tasarımlardaki yeri ve önemi nedir?
5. Ankara ilinde bulunan üniversitelerin moda tasarımı eğitimi
açısından durumu nasıldır?
6. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.
programının içeriği nasıldır?
7. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.
öğrencilerinin programla ilgili görüşleri nelerdir?
8. Gazi Üniversitesi–Mesleki Eğitim Fakültesi–Moda Tasarımı ABD.
öğretim elemanlarının moda tasarımı eğitimi ile ilgili görüşleri
nelerdir?
9. Ankara ilinde bulunan sektör elemanlarının moda tasarımı eğitimi
ile ilgili görüşleri nelerdir?
10. Modacıların moda tasarımı eğitimi ile ilgili görüşleri nelerdir?
1. 3- Araştırmanın Önemi
Moda bir ülkenin soyut ve somut kültürel değerlerini, sosyal ve ekonomik
durumunu dünyaya tanıtmak açısından önemlidir. Bu bağlamda moda tasarımı
eğitimi de ülkeler için her açıdan önem kazanmaktadır. Türkiye’nin bu alanda
kendini dünyaya kabul ettirebilmesi ancak iyi bir moda tasarımı eğitimi sonucunda
olabilecektir.
-
Araştırma moda tasarımcıları ve moda tasarımı öğretmenlerinin yetiştirilmesi
amacıyla eğitim veren moda tasarımı eğitimi programlarının artı ve eksileri bilimsel
açıdan bakılarak geleceğe yönelik çalışmalar için kaynak oluşturması bakımından
önemlidir.
Ayrıca moda tasarımcısı ve öğretmeni olarak topluma yön veren, sanat, alan
bilgisi, yaratıcılık yönü gelişmiş, kültürel kimliğe sahip ve ülkemizi uluslar arası
alanda temsil edecek uzman kişiler yetiştirebilmek adına önemlidir.
Bu araştırmanın moda tasarımı eğitimini incelemesi, eksikliklerin ve
ihtiyaçların tespit edilerek öneriler getirilmesi nedeniyle eğitim kurumlarının gelişimi
için de önemli olduğu düşünülmektedir.
1.4- Sayıtlılar
1. Öğretim elemanları, modacılar ve sektör elemanları ile yapılan yüz
yüze görüşmeler sonucunda elde edilen bilgiler güvenilir kabul
edilmektedir.
2. Öğrencilere uygulanan anketlere verilen cevaplar güvenilir kabul
edilmektedir.
3. Yazılı ve sözlü kaynaklardan elde edilen bilgiler güvenilir kabul
edilmektedir.
4. Araştırmanın amacı doğrultusunda hazırlanan anket ve görüşme
formları güvenilir kabul edilmektedir.
1.5- Sınırlılıklar
1. Bu araştırma Gazi Üniversitesi - Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim ve
Moda Tasarımı Eğitimi Bölümü – Moda Tasarımı Eğitimi Ana Bilim Dalı
programı ile sınırlıdır.
-
2. Araştırmada elde edilen veriler öğretim elemanları, modacılar,
sektör elemanları ile yapılan görüşmelere ve bölüm öğrencilerine
uygulanan anketlere verilen cevaplarla sınırlıdır.
3. Araştırma yazılı ve sözlü kaynaklardan program ile ilgili alınan
bilgilerle sınırlıdır.
4. Araştırma moda kavramı ile ilgili yerli ve yabancı kaynaklardan
alınan bilgilerle sınırlıdır.
1.6- Tanımlar
Dantel: Dilimize Fransızcadan geçmiştir. Çamaşır, örtü, elbise gibi eşyalara
süsleyici olarak dikilen seyrek örgüdür (Şahin, Tarihsiz)
Eğitim: Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak
istendik değişme meydana getirme sürecidir. (Erkaya, Tarihsiz)
Fason: Terzinin ya da işletmecinin belli bir ölçü ve modele göre kumaşa
biçim vermek üzere yaptığı iştir.(Meydan Larousse)
Ferace: Kadınların sokakta yaşmakla beraber giydikleri üstlük. (Koçu, 1967)
Haute-couture: 19.yy.ın ortalarında ortaya çıkan modaya gerçek anlamını
kazandıran kişiye özel giyim, sipariş giyimdir. (Olgaç, 2005)
Hazır Giyim: Olası müşterilerin giyim gereksinimlerini karşılamak üzere
genellikle seri olarak üretilen giysiler. (Çakar, 1991)
Kıyafet: Bir topluluğa, bir döneme, bir mesleğe özgü giyinme biçimi.
(Gümüş, 1995)
Kostüm: Belli bir ülkeye ve sınıfa ait bireysel giyim şeklidir. 1839’da
tamamen dış giyim anlamını almıştır. Sinema, tiyatro, TV sanatçılarının rol gereği
giydiği giysi, aksesuar vb. (Oluç, 1988)
Marka: Bir işletmenin mal veya hizmetlerini, başka işletmelerin mal veya
hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan kişi adlarından, sözcüklerden, şekillerden,
harflerden ya da sayılardan oluşan her türlü işarettir. (Olgaç, 2005)
Moda: İngilizce karşılığı fashion’dır. Belirli bir toplumda uygun görülen
ortak zevkler geçici yaşama ve hissetme biçimidir. (İmer, 2003)
-
Model: Günümüzde modacının ürettiği her yeni kıyafetten biridir (İmer,
2003).
Modelist: Stilistin çizdiği tasarımların temel kalıplarını çıkaran, bu kalıplar
üzerinde değişik modeller uygulayan, kalıbı kumaşa uygulayan kişidir. (Olgaç, 2005)
Peştamal: Bele bağlanan, vücudun belden aşağı kısmını örten bez.(Koçu,
1967)
Pret a Porter: Hazır giyim. (Olgaç, 2005)
Sanat: Latince “art” kökenlidir. Duygu ve düşüncelerin görsel ve işitsel
yollarla başkalarına hoş bir şekilde sunulması işlemidir. (San, 2003)
Stil: Tarz, üslup, kişiye özel ifade yöntemidir. İngilizcede belli bir moda ve
tarzı anlatır. İnsanların yaşayış ve davranışlarında ve de güzel sanatlarla ilgili
alanlarda belirgin dışavurum-anlatım durumuna “biçim ya da üslup-stil” denir.
Örneğin mimaride (gotik, barok, kübik, vb.), giyimde (resmi kılık kıyafet, teklifsiz
giyim kuşam, vb.), mobilyada (XIV. Loui) gibi. (Üşenmez, 1992)
Stilist: Bir moda koleksiyonunun ürünlerinde kedi yaratıcılığı veya seçimiyle
çizgileri ve kullanılacak malzemeyi belirleyen ve ürünün hazırlanışını denetleyen
kişi, moda desinatörüdür (Yener, 1994).
Tasarım: Bir giysinin desenden dikime kadar giysi üretiminde kişi ve toplum
isteklerine, işletmenin fiyat politikasına uygun; bir sonraki sezonda moda olacak
çizgileri taşıyan ürünü tüketici beğenisine sunmaktır (Olgaç, 2005). Genel anlamda
ise; bir ürün ortaya koymaya yönelik düşünsel veya maddi çalışmalar sürecidir.
Tasarımcı (Dizaynır-Desingner): Giyim alanı ile ilgili teknik, teknolojik,
sanatsal bilgi ve beceriye sahip, tüketici istekleri, moda ve kullanım alanını dikkate
alarak giysi planlayan kişidir. (Tansoy, 1994). Tasarımcı güncel bilgiyi, çağdaş bir
beğeni anlayışı içinde ve yine çağdaş araç ve malzemelerle sunmak zorundadır.
(Olgaç, 2005)
Yaratıcılık: Latince karşılığı, “creare” sözcüğünden gelen doğurmak,
yaratmak ve meydana getirmek anlamındadır. Yaratıcılık insanlık tarihi kadar eski
olmasına rağmen, özellikle son beş yüzyılda güzel sanatlar alanına ilişkin bir olgu
olarak benimsenmiş, çoğunlukla bir deha ya da tanrısal ve olağan üstü güçlerle
açıklanmaya çalışılmıştır (Gürsoy, 2001; San, 2003). Yaratıcılık, insanın belli bir
özelliğini (yeteneğini) ifade eder. Sanat eğitiminde yaratıcılık, girişim ve deneylerle
-
uyarmak, alışılmamış yollarla, imajları ve fikirleri bir araya getirmek şeklinde
açıklanır (Gökaydın, 1998).
BÖLÜM- 2
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Bu araştırmada betimsel araştırma yönteminin türlerinden Survey (tarama)
araştırmaları kullanılmıştır. Araştırma yöntemleri olarak literatür araştırması,
görüşme ve anket teknikleri uygulanmıştır.
2.1. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evreni, Ankara ilindeki; Ankara Üniversitesi, Atılım
Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Gazi
Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ, TOBB ve Ufuk Üniversitesidir. Bu
üniversiteler içerisinde sadece Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi
bünyesinde Moda Tasarımı programı yer aldığı için örneklem grubu olarak bu
üniversite seçilmiştir. Bu bölümde okuyan 4. sınıf öğrencileri arasından tesadüfî
örnekleme yoluyla ve oransız küme örnekleme ile oluşturulan 60 öğrenci ve moda
tasarımı programında ilgili derslere giren 12 öğretim elemanı çalışma grubunu
oluşturmaktadır.
-
Ayrıca Ankara ili bünyesinde bulunan farklı firmalarda çalışan ve yine
tesadüfî örnekleme yoluyla seçilen firma müdürü, stilist ve modelistlerden oluşan 10
kişilik sektör çalışanlarının da yüz yüze görüşme tekniği ile görüşleri alınmıştır.
Teknolojik imkânlardan faydalanarak yurt dışında yaşayan iki ünlü modacının da
görüşleri alınmıştır.
2.2. Veri Toplama Teknikleri
Araştırmada verilerin toplanabilmesi için öncelikle kaynak taraması yapılarak
moda, tasarım, moda tarihi gibi konular ve okullar hakkında bilgi, ders programları,
ders içeriklerine ulaşılmıştır. Elde edilen bilgiler araştırmanın çeşitli bölümlerinde
kullanılmıştır.
Bölüm öğrencilerinin konu ile ilgili fikirlerini almak için bir tanesi açık uçlu,
diğerleri çoktan seçmeli olmak üzere 22 sorudan oluşan anket hazırlanmış, danışman
ile birlikte değerlendirilmesi yapılmış ve son şekli verilerek örneklem grubundan
alınan küçük bir grup üzerinde ön denemesi yapılmış ve gerekli düzeltmeler
yapılarak seçilen gruba uygulanmıştır.
İlgili öğretim elemanlarının konu ile ilgili görüşlerini almak üzere 8 soruluk
görüşme formu danışmanla birlikte hazırlanarak yüz yüze görüşme tekniği ile
uygulanmıştır.
Sektör çalışanlarının görüşlerini almak üzere 9 soruluk görüşme formu
danışmanla birlikte hazırlanmış ve yine yüz yüze görüşme tekniği ile uygulanmıştır.
Görüşleri alınan diğer bir grupta modacılardır. Teknolojik imkânlardan
faydalanılarak Türkiye ve yurt dışında yasayan 18 ünlü Türk modacının e-mail
adreslerine ulaşılmış ve bu konudaki görüşlerini almak üzere 8 sorudan oluşan
görüşme formu danışmanla birlikte hazırlanarak gönderilmiş, ancak 2 kişiden yanıt
alınmıştır. Çalışma bu doğrultuda sürdürülmüştür.
-
2.3. Verilerin Analizi
Kaynak taraması sonucunda elde edilen bilgiler araştırmanın ilgili bölümünde
direkt ve dolaylı alıntılar yapılarak ve bazı bölümler de ekler kısmında sunularak
kullanılmıştır.
Gazi Üniversitesi – Mesleki Eğitim Fakültesi – Moda Tasarımı Eğitimi
Programı öğrencilerine yönelik hazırlanan anketin uygulanması sonucunda elde
edilen verilerin çetelemesi yapılmış, frekansları belirlenerek yüzdeleri alınmış ve
ilgili kaynaklarla yorumlanmıştır. Değerlendirmede Excel programından
faydalanılmıştır.
Öğretim elemanlarına uygulanan yüz yüze görüşme tekniği sonuçlarında
ortak görüşler ortaya konularak olumlu ve olumsuz görüşler sınıflandırılarak
yorumlanmıştır. Modacılar ve sektör çalışanlarına uygulanan görüşme tekniği
sonuçları da aynı yöntemle yorumlanmıştır.
-
BÖLÜM- 3
İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
BİLGEN (1993) “Türkiye'de Moda Tasarımı Eğitimi Programlarının
Değerlendirilmesi ve Japonya-Hiroshima Örneği” konulu çalışmasında Türkiye’de
orta ve yüksek öğretim düzeyinde uygulanan moda tasarımı eğitim programlarının,
eğitim sürecini etkileyen değişkenler açısından etkililik derecesini ve sorunlarını
saptayarak Japonya örneği doğrultusunda önerilerde bulunmuştur.
HİLMİOĞLU (1993) “Giysi tasarımını yönlendiren faktörler” konulu
çalışmasında tasarım ve giysi tasarımı hakkında bilgi verirken, giysi tasarımında
etkili olan faktörleri belirlemiştir.
GÜMÜŞ (1995) “Uluslararası Pazarlar İçin Üretim Yapan Türk Hazır Giyim
İşletmelerinde Moda Tasarımı Çalışmalarının Sektörel Olarak İncelenmesine İlişkin
Bir Araştırma” konulu çalışmasında moda ve tasarım ile ilgili bilgiler verdikten sonra
yerli ve yabancı modacıların hayat hikâyelerine de yer vererek sonuçta hazır giyim
kurumlarında moda tasarım anabilim dalı kurulması gerektiği ve moda tasarım
çalışmalarının akademik ortamda bilimsel olarak ele alınması gerektiğini belirtmiştir.
-
GÖKYER (1996) “Hazır Giyim Sektöründeki İnsan Gücünün Eğitim İhtiyacı
Üzerine Bir Araştırma” konulu çalışmasında hazır giyim sektöründeki işgücünün
durumunun belirlenerek mesleki ve teknik eğitim programlarının sektör ile işbirliği
içinde düzenlenmesi ve yeniden yapılanması çalışmalarına katkı sağlanmak amacıyla
önerilerde bulunmuştur.
SAYINALP (1997) “Kız Teknik Öğretim Kurumlarında Moda Tasarımı
Eğitiminin Sektörel Bazda İncelenmesi” konulu çalışmasında hazır giyim sektöründe
moda tasarımı ile ilgili kısa ve uzun vadede düşünülmesi ve çözülmesi gereken
sorunlar üzerinde durarak çözüm önerileri sunmuştur.
ÇEĞINDIR (2001) “Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim Endüstrisi ve Moda
Tasarımı Eğitimi Bölümü Koleksiyon Hazırlama Dersi İçin Örnek Bir Ders Program
Modeli Hazırlama” konulu çalışmasında giyim endüstrisi ve moda tasarımı eğitimi
bölümünün yeni hazırlanan programına konulan, koleksiyon hazırlama dersine;
örnek bir program hazırlamada gerekli verileri toplamak amaç edilerek, koleksiyon
hazırlama aşamalarının önemi verimliliği artırmak için ilgili ihtiyaçlar tespit edilerek
bu doğrultuda örnek program hazırlanmıştır.
TÜMÖZ (2002) “Topkapı Sarayı Müzesi Giysi Koleksiyonunun Çağdaş
Moda Tasarımında Kaynak Olarak Değerlendirilmesi” konulu çalışmasında, Topkapı
sarayında bulunan kadın giysilerini inceleyerek bunların yeni ve çağdaş tasarımlar
için çıkış noktası olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır.
CANYOLU (2003) “20. Yüzyılda Moda Tasarımında Etkileşim Faktörleri”
konulu çalışmasında, moda tasarımının 20. yüzyıldaki durumunu inceleyerek, bu
alanda etkili olan faktörleri belirlemiştir.
-
BÖLÜM- 4
KURAMSAL TEMELLER
4.1. Moda ve Moda Tasarımı İle İlgili Kavramlar
Moda; Latince “modus” kelimesinden gelen moda kelimesi, Fransızcada
“biçim” veya “şekil” anlamına gelmektedir. Buna göre moda, belirli bir dönemde
güzel karşılanan ve bu nedenle ilgi gören giyim biçimidir. Kelime, güncel dile
yenilik çağrıştıran bir anlamda kullanılmaktadır (www.nl.wikipedia.org). Eski
Fransızcada “fazon”, Ortaçağ Fransızcasında “façon” ve Ortaçağ İngilizcesinde
“fashion” olarak ifade edilmiştir (Partridge, 1959).
Günümüzde ise, moda, tümüyle giysi, etiket, stil ve yaşanan zamanın bir
parçası olarak benimsenmiş bulunmaktadır. Bu terimin içerdiği farklı kavramlar,
zamana, bakış açısına ve hitap ettiği gruba göre değişebilir.
“XV. yüzyılda moda, tümüyle ayrıcalıklı aristokratik bir bakış açısına sahipti.XIX. yüzyılda sosyal yapı değiştikçe, modayı üstten yönettiği gözlenmiştir. XX.yüzyıl ile birlikte geniş halk kitlelerine yayılan moda, her sınıftan her çeşitinsanın kolay ve pratik bir şekilde sahip olabileceği düşüncesini de beraberindegetirmiştir” (Üşenmez, 1992).
-
Modanın genel anlamı, birbirine karşıt iki terim moda ve demode tarafından
tespit edilmektedir. Bu terimler, kesin sosyal formlardaki değişikliklerin bazılarının
diğerlerine göre daha fazla kabul görmesini belirtmektedir (Blumer, 1968)
Moda bir ifade biçimidir, bir kültür ve bakış açısıdır, duyguların, hayatın ve
daha birçok şeyin yorumudur. Oscar Wilde’de bu konuda “Moda denilen şey o kadar
çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler…” (Altınay, 1992; Samyeli, 2005)
Bruno du Roselle, modayı “Tarihin belli bir anında belirli bir kitlenin giyim
alanındaki ifadesi” olarak tanımlarken (Onur, 2004), Cemil İpekçi moda için; “Bir
kültürü en iyi ifade eden giysidir.” demektedir (www.odevsitesi.com). Georg Simmel
modayı, değişmeye ve taklide duyulan arzu olarak nitelendirmiştir. Moda, ona göre
yenilikler arama tutkusudur. Kişi hayatının monotonluluğundan kurtulmak için
değişiklikler aramaktadır. Moda, yararlı olmanın ötesinde süslenme isteğine dayalı
bir değişiklik istemidir. (Simmel, 1914; Komsuoğlu, 1986).
Fred Davis Moda, Kültür ve Kimlik adlı eserinde bu değişime farklı bir
açıdan bakmıştır. Ona göre; “Toplumsal formlar, giysi, estetik yargı, bir bütün olarak
insanın kendini ifade tarzı, moda etkisiyle sürekli dönüşüme uğrar; ama bu öyle bir
biçimde gerçekleşir ki, moda –yani en son moda– sadece üst sınıflarda bütün bunları
etkiler. Alt sınıflar onların tarzını taklit etmeye başladığı anda, üst sınıflar bu tarzdan
vazgeçip bir yenisini benimserler; artık onları yığınlardan ayıran, bu yeni tarzdır. İşte
böylece oyun sürer gider.” demektedir. Ünlü İngiliz denemeci William Hazlitt ise
daha XIX. yüzyıl başında “on fashion” başlığı altında kaleme aldığı bir sohbet
yazısında modayı “sempatiler, antipatiler ve çelişkilerden oluşmuş karman çorman
bir ayrılık’’ olarak tanımlamaktadır. Ona göre moda, dalgalı bir harekettir. Geçmiş
tarzları değiştirir, yenileri uyarlar ve yayar. Farklılaşma sonunda karşılıklı bağımlılığı
artırır. Her moda kendi sonunu ve geçiciliğini daha başlangıçta hazırlar, ama bu onun
bazen çok uzun süre yaşamasına da engel değildir. Bir modanın önemini veya
süresini belirlemek her zaman kolay değildir; fakat bir modanın seyri yaklaşık olarak
belirlenebilir (Hilmioğlu, 1993; Davis, 1997).
-
Moda terimi başka bir deyişle yapılandırmak, kalıplaştırmak ve yaratmaktır.
Moda, daha çok yaratanın ve tasarımın bileşkesidir. Tasarım yetisi, genelde tüm
ürünlerin ruhunu ve kimliğini oluşturan en önemli öğedir. Örneğin, basit bir t-shirt
Coco Chanel, Chirstian Dior, Yves Saint Laurent gibi modacıların elinde, sanatsal bir
yaratıma dönüşür. Arzu Kaprol mesleğinin resim, müzik gibi sanatlarla bir
tutulmamasını, giyilemeyen bir kıyafeti tasvip etmediğini, onun ancak duvara
asılabilecek bir resim, bir sanat objesi olduğunu söylemektedir. Kendi yaptığı işi ise
sanattan çok endüstri tasarımı olarak görmektedir. Vural Gökçaylı ise bu konuda
“Moda soytarılık değildir. Moda gerçektir, bir yaşam tarzı, değişen bir sanattır. Onu
yansıtırken fonksiyonel, kullanışlı, giyilebilir bir şey yapmalısınız” cümleleriyle
modanın önemini vurgulamaktadır. (Arna, 2003; Bike, 2003; Doğan, 2005)
Bugün evrensel bir sözcük olan moda, daha çok giyinmek eylemiyle, giysiyle
ilgili bir terim olarak algılansa da bir olgu olarak en geniş anlamıyla, insanın yaşam
biçimiyle bütünlenen kültürel etkinliklerin adıdır (Bike, 2003). Resim müzik, ev
dekorasyonu, felsefe, psikolojik ve sosyal bilimler, politik doktrinler gibi devamlı
değişiklik gösteren sosyal yaşamın her alanı modanın ilgisine açıktır. Ünlü sahne ve
kostüm tasarımcı ve tarihçisi Alexandre Vassiliev bu konuda şunları söylemiştir;
“Modadaki değişiklikler, tıptan alınması gereken ilaçlara, oturulacakbölge ya da evin tarzından dinlenen müzik türüne, moda olan tiyatrooyunlarından yemek türlerine, ya da beslenen köpek cinsine kadar hayatımızınçeşitli yönlerini etkiler.” (Vassiliev, 2004)
Modaya ilmî ilgi de gün geçtikçe artmaktadır. Moda sorunu XIX. yüzyılda
sosyal refah ile orantılı olarak ortaya çıkmıştır. O çağın filozof ve din adamları,
yaşadıkları çağın sosyal değerlerini, sanayileşme ile birlikte gelen akıma savunup
korumaya çalışmışlardır. Zaman geçtikçe moda hem ekonomik, hem de sosyal bir
sorun şeklini almıştır. Ekonomistler, modanın avantaj ve dezavantajları üzerinde
çalışırken sosyolog ve psikologlar olayı bilimsel olarak ele alıp toplum üzerindeki
etkileri ile analiz etmeye çalışmışlardır. Tarihçiler ise veri olayları toparlayıp bir
araya getirmişlerdir. Moda, sosyolog ve psikologları da, aslında hem bireysel uyum
-
ve hem de grupsal davranış incelenmesi olarak ilgilendirmiştir. 1876 yılında H.
Spencer o dönem hakkında modanın rolünü araştırmış ve farklı sosyal gruplarda
modayı sosyal değişim olarak incelemiştir. Estetiğe duyulan saygı ile yapılan taklit
zamanla yerini rekabetçi taklide bırakmıştır. Taklit, sanayileşme ile öylesine
yayılmıştır ki kendinden üst düzeydekilerin yaşam tarzlarını kopya etmeye kadar
gitmiştir (Üşenmez, 1992).
1914’te Georg Simmel, modayı, değişmeye ve taklide duyulan arzu olarak
nitelendirmiştir. “Taklidin Kanunları” adlı eserinde G. Tarde, gelenekler ve modayı
incelerken, geleneklerin modaya geçtiğinde bütün topluma yayılan yeni bir gelenek
nehri şeklini aldığını açıklamıştır. Moda, giderek ya görenek biçimine dönüşür, ya da
kısa bir süre sonra ortadan kaybolur. Mesela; İkinci Dünya Savaşında, Amerikalı
erlerin giydiği Blue Jeans’ler önceleri Avrupalılarca yadırganmış, sonra Avrupa ve
Amerika toplumlarının yaşam biçimleri birbirine benzeyince Blue-Jeanslar dünya
gençliğinin ortak giysisi olmuştur. Diğer yönden, 1930’ların Yo-Yo oynama modası,
1950’lerin Hula-Hop dansı kısa bir sürede moda olarak yayılmış ve yok olmuştur
(Komsuoğlu, 1986; Üşenmez, 1992).
Moda aynı zamanda toplumların yaşadıkları dönemlerle ilgili maddi ve
manevi belgeler olarak da nitelendirilebilir. Anatole France bu konuda şöyle
söylemiştir; “Bir gün yeniden dünyaya gelirsem, sosyal hayatın nasıl olduğunu,
dünyanın nereye gitmiş olduğunu anlamak için bir moda dergisi isterim.” (Onur,
2004). Asuman Samyeli ise;
“Modanın; sadece kumaş trendlerinden, yılın aksesuarlarından, renklerinden,kimin nasıl giyindiğinden, TV kanalları veya dergi sayfalarından oluşacak kadarkısıtlı bir konu olması mümkün değil. Gelecek yıllarda “2000'lerde hayatnasıldı?” dendiğinde, bizlerin bakış açısını ve yorumunu, hatta zekâmızı ortayakoymamıza imkân yaratan bir fırsattır moda.” sözü bunu açıklar niteliktedir.(Samyeli, 2005)
Görüldüğü gibi moda; değişik anlayışlarla, değişik biçimlerde tanımlanmıştır.
Modanın genelde bir değişim süreci olduğu ve hiçbir zaman, tek başına, değişmez bir
-
varlık olmadığı kabul edilir. Literatürden ortaya çıkan en belirgin görüş, modaya
ilişkin tek değişmez kesinliğin hiçbir zaman değişimini durdurmadığıdır.
Moda, gerçek anlamda, ancak değişime ve gelişime inanan toplumlarda
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bir yandan ekonomiye bir yandan da toplumsal
yapıya sıkı sıkıya, ama değişken biçimde bağlıdır. Uzun zaman boyunca, moda
nüfusun ancak çok küçük bir bölümünü ilgilendiren bir olgu olarak kalmış,
zenginlere özgü olmuştur. Ancak günümüzde medyanın ve teknolojinin de etkisi ile
tüm toplumu etkileyen bir olgu haline dönüşmüştür.
Çağımızda modayı yönlendirme olayı, çeşitli ülkelerin moda sözcülerinin
birleşerek oluşturdukları “Moda Konseyi”nin çalışmaları doğrultusunda
gerçekleşmektedir. Yılın renklerini ve çizgilerini belirleyen bu konsey, her yıl
Paris’te toplanarak iki yıl sonrasına ait dokuma ve giysiler üzerinde çalışmaktadır.
Bu konseyin kararlarını, dünyada gerçekleşen sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve
politik etkenler yönlendirmektedir. Modanın çıkışı konusunda Hakan Elyaban, 1950
senesinde yapılanları on beş yıl sonra görebiliriz, fakat aynısı değil stilize edilmiş
hali olduğunu ve moda sektörünün işleyişine bakıldığında yaşamımızı etkilemesinde
stokların da önemli bir rol oynadığına dikkat çekmektedir.(Bilgen, 1993; Onur, 2004)
Modanın başlaması, değişmesi ve sona ermesi çeşitli etkenlere ve koşullara
bağlıdır. Yeniliklerin moda haline gelip gelmemesi, yine o toplumun seçimine
bağlıdır. Güzel giyinmek isteyen bir bireyin, tamamen moda akımı dışında kalması
düşünülemez. Modanın amacı kişiye daha iyi bir görünüm vermektir. Çünkü giyim
kişiliğin bir parçasıdır. Kişinin ait olduğu toplumdaki yerini, sosyal konumunu,
yaşını ve karakterini yansıtmaktadır. (Gümüş 1995)
Modaya uygun ürünlerin tüketici açısından kabulüne ilişkin süreci
etkileyebilecek faktörler ise 1969 yılında Blumer tarafından şöyle açıklanmaktadır;
-
“Tarihsel devamlılığın etkisi, zaman içindeki herhangi bir anda modaya uygunsayılan giysi stillerinin daha öncekilerden kaynaklanmasını sağlamaktadır.Çağdaşlık etkisi modanın sürekli olarak toplumdaki değişimlere cevap vermesive ayak uydurmasını gerekli kılmaktadır. Aynı ilgileri paylaşan insanlararasındaki sosyal ilişkiler, değerler ve sosyal deneyim birçok kişinin ortakzevkler gelişmesini sağlamaktadır”(Davis, 1997).
Moda, toplumların, geleneklerin, olayların somut bir aynasıdır. Savaşlar,
barışlar, ekonomik, sanatsal, vb. olaylar modayı her açıdan etkilemiştir. Döşemelik
kumaştan ev eşyalarına, mücevherden parfüme, otomobilden televizyona, şarkılardan
romanlara kadar her şeyin ayrı bir modası vardır.
Sonuç olarak moda; çağlar boyu insanları etkilemiş ve yine onların değişiklik
tutkusundan doğan ve toplumun yaşam biçimini etkileyerek yarattığı geçici
yeniliklerdir denilebilir. Modanın ortaya çıkış sebepleri arasında tesadüf, ihtiyaç, ilgi
çekme isteği, zorunluluk, farklı olma gibi özellikler ön plandadır. Ayrıca moda ve
giyim tarihi aracılığı ile milletlerin uygarlık gelişmeleri, ahlak anlayışları,
gelenekleri, görenekleri ve ekonomik koşulları da tarihi süreç içinde öğrenilmektedir.
Modanın geniş kitlelere yayılabilmesi için kullandığı araç medyadır.
Medyanın kitleler üzerindeki gücü çoğunlukla modern ve çağdaş yaşam biçiminin
kitlelere kabul ettirilmesi amacıyla kullanılmaktadır.
4.2. Modanın Tarihi
İnsanların örtünmeye başladıkları anda giyim tarihi de oluşmaya başlamıştır.
Bugün kullandığımız giysilerin tarihi de buna bağlı olarak aletlerin icat edilip giysi
üretiminde kullanılmasına kadar inmektedir. Bununla beraber insanların ve
dolayısıyla toplumların kendilerine has giyim tarzları oluşmuştur.
Günümüzde bir akım olarak yaşanan modanın geçmişine bakacak olursak,
eskiden giysilerin o dönemlerde, genel olarak insanların içinde bulunduğu sosyal
-
yapıyı, bireylerin sosyal yapı içindeki yerini-konumunu, ekonomik ve tinsel
durumlarını belirleyip, estetik kaygılarına veya beğenilerine yanıt verdiğini ve buna
göre biçimlendiğini görmekteyiz. (Bozkuş, 2002)
Bazı kaynaklarda ise modanın ne zaman başladığına dair iki farklı görüş
vardır. Birincisi modayı kıyafet çeşitliliği olarak tanımlayanların görüşüdür ki,
bunlara göre moda en eski çağlardan beri vardır. İkinci görüşe göre günümüz
modasının başlangıç tarihi olarak sanayi devrimi ve Fransız ihtilâlini kabul etmek
gerekmektedir. 1789 yılına kadar daha çok saray çevresinde devam eden giyim zevki
ihtilâlin eşitlik ve hürriyet ortamından istifade ederek toplumun bütün katmanlarında
etkili bir duruma gelmiştir. Fransız devriminden itibaren moda geleneksel bir giyimin
alt tabakalar tarafından taklidinden doğmaktadır. Moda özellikle sanayi devriminden
sonra hayatımıza girmiş, bazı toplumlar için her türlü gelenek ve göreneğin ötesinde
alışkanlık olmuştur. (Oransay, 1977; Barbarosoğlu, 1994; Stone, 1994)
Bu görüşlere göre o zamana kadarki giyim kuşam alışkanlıklar moda olarak
görülmemektedir. Modanın sanayi devriminden etkilenen toplumlarda ortaya çıktığı
ve daha kolay uygulandığı anlaşılmaktadır. Giysiler daha kısa sürede büyük kitlelere
daha ucuz şekilde ulaşabilmektedir.
Moda sosyolojisi açısından da bakıldığında tarım öncesi ve tarımcı
toplumlarda modadan değil daha çok örf ve adetlerden söz edilebilir. Moda özellikle
endüstriyel aşamaya gelmiş olan toplumların şehirlerinde görülmektedir. Ayrıca
bireylerin yan yana gelmesinden oluşan topluluklar bütün olarak diğer bir topluluğa
göre farklı yaşam biçimlerini, kültürlerini oluşturmuşlar, dolayısıyla yaşamlarının her
alanı kıyafetlerine de yansımıştır. Böylece her milletin, kültürün ve siyasal oluşumun
neticesi olarak giyim, çağa göre şekillenmiştir (Komsuoğlu, 1986; Onur, 2004).
Sanayi devrimi modanın yenilik ve ilerlemeye dayanmak zorunda olan yapısı
için yeni imkânlar sunmuştur. Sanayi devriminin sonuçlarından bazıları modayı
etkilemiştir. Nüfus hızla artmış, batı dünyasında hayat seviyesi yükselmiştir. Köyden
-
kente göç ve yeni nüfusun sanayi kesiminde çalışması batı dünyasının bir şehir
toplumu haline gelmesini sağlamıştır. Sürekli teknolojik gelişmenin kural haline
gelmesi, insan ihtiyacı için pek çok maddenin üretimde kullanılmaya başlaması
neticesini doğurmuştur. Gelir dağılımında değişiklikler olmuş, sosyal ve mesleki
sınıflar doğmuştur (Barbarosoğlu, 1994).
Bu gelişmelere bakıldığında en önemli sonuç, kumaşın daha kısa zamanda ve
daha ucuza mal edilmesinden dolayı kumaşın sadece ihtiyaca karşılık olarak
tüketilmesini ortadan kaldırarak alt sınıflarda da zevk ve beğeniye dayalı bir
tüketimin gerçekleşmesine imkân verilmesidir.
“Sanayi devriminin modayı etkileyen yanı yapılan icatlarla iplik ve kumaşüretiminin daha ucuza ve daha çok miktarda olması sebebiyledir. 1733’deJohn Kay, bir dokuyucunun, iki kişinin işini yapmasına imkân veren uçanmekiği icat etmiştir. Yenilikler bu tarihten itibaren günümüzdeki bilgisayarteknolojisine kadar gelişmeye devam etmiştir.” (Güran, 1993)
Bazı moda ansiklopedileri ise, moda tarihini dört kronolojik bölüme
ayırmaktadır. 1800–1849 aristokrasinin bitiş süreci, 1850–1919 1. burjuvazi devri,
1920–1959 modacıların diktatörlük devri, 1960'tan 2000'li yıllara kadar sokak
insanının kendi modasını yaratma devridir (Akimoğlu, 2004).
Örtünme ihtiyacı ile başlayan giyinmenin, modaya ne zaman dönüştüğü
kesin olarak belli değildir. Bulgular, Eski Mısır’da, Antik Babil’de, milattan üç bin
yıl kadar önce, eski medeniyetlerde de modanın önemli olduğunu ortaya
koymaktadır. Kıtaların keşfi ile farklı yaşamlar ve medeniyetler arasındaki etkileşim
de modanın oluşmasına katkıda bulunan diğer etkenlerdendir. Bugünden
bakıldığında, modanın çağlar boyunca kendini yenileme, değiştirme misyonunun
kültürel ortamın ve zevkin gelişmesiyle de doğru orantılı olduğu anlaşılmaktadır
(Vassiliev, 2004). Buna göre, modanın başlangıcını belirlemek açısından, tarihte
uygarlıkların beşiği kabul edilen Mezopotamya topraklarında yaşamış medeniyetlerin
(Sümer, Babil, Asur, vb.) giyimleri hakkında kısa bilgiler vermek gerekmektedir.
-
4.2.1. Mezopotamya; Sümer, Babil, Asur
Sümerlerde erkek kıyafetleri sade bir özellik taşımaktadır. Ortak giysi türü
örme tuniktir. Erkeklerin saç ve sakalları incelik ve zarifliğin sembolü olarak
görülmektedir. Mezopotamya bölgesinde yaşayan diğer uygarlıklar olan Babil ve
Asur’lu kadınların erkeklerin, erkeklerin ise Sümerli kadın giysilerinden etkilendiği
görülmektedir. Dairesel bir şekilde vücudu saran kenarları bol saçaklı zengin
süslemeli şallar kullanılmaktadır. Askerlerin şalı kısa, hükümdarların ise uzundur.
Kadınların ki ise püsküllüdür. Aksesuar olarak büyük bilezik, kolye ve küpeler ortak
kullanılmıştır. Ayrıca başlıklar ve kemer önemli bir statü sembolüdür. Bölgedeki bir
diğer kavim ise İ.Ö.539–331 yılları arasında yaşayan Perslerdir. Tümü ile
örtünmeden meydana gelen giyim tarzı, uzun bluzlar ve Doğu etkisindeki pantolonlar
bu bölge insanının tipik giyim özelliklerini oluşturmuştur. (Komsuoğlu, 1986; Onur,
2004)
4.2.2. Akdeniz Uygarlığı; Mısır, Yunan Uygarlığı, Roma-Bizans
En eski Akdeniz Uygarlıklarından biri olan Mısır, medeniyetlerin en
zenginlerindendir. Uygarlığın yaşam biçimi ve inanış sistemi kıyafetlerine de
yansımıştır. Nemli ve sıcak Mısır ikliminin gereği olarak kıyafetler hafif ve serin
tutan ketenden yapılmıştır. Kadınların tarihte ilk defa makyaj yaptıklarını, peruk,
yüzük kullandıklarını burada görülmektedir. Özellikle göz makyajı ve far Mısır kadın
ve erkeklerde karşımıza çıkan önemli unsurların başında gelmektedir. Mısır’da
akbaba sembolü çok önemli bir figür olarak kraliçenin tacını süslemiştir. Diğer bir
Akdeniz uygarlığı olan Yunan uygarlığının bir anlamda tüm Batı medeniyetlerinin
beşiği olduğu bilinmektedir. Kadın ve erkek giysileri iki ayrı gruptan oluşmaktadır.
Alt giysilerin en önemlilerinin başında adı “chiton” (kiton) olan bir giyim tarzı
karşımıza çıkmaktadır. Üst giysilerin en önemlisi ise “himation” ve “peplos” olarak
adlandırılmıştır. Roma sanatında İ.Ö.I. yüzyılda başlayan cumhuriyet döneminde
Yunan sanatının yoğun etkisi görülmektedir. Ancak zamanla Yunan sanatında
görülen “serbestlik ve yalınlığa karşın Roma’da disiplin ve yalınlık” görülmektedir.
-
İmparatorluk döneminde kadınların saçlarını boyadıkları ve aşırı derecede kozmetik
ürünleri, parfümler ve mücevherler kullandıkları bilinmektedir. Bizanslıların
kıyafetlerinde ise Romalıların basit kıyafetler ile doğunun kumaşlarındaki
zenginliğinin yan yana geldiği görülmektedir. Bizanslılarda giyim uzun kollu tunik
ve “sagus” denen kadın ve erkeklerin ortak kullandığı bir tür pelerinden
oluşmaktadır. Boyu giyenin statüsüne göre değişmektedir. Uzun sagusları yaşlı ve
önemli kişiler, kısa sagusları ise gençler kullanmıştır. (Komsuoğlu, 1986; Onur,
2004)
4.2.3. Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ
Ortaçağ halk giyimi hakkında ise Alexandre Vassiliev; “Avrupa’da bu
yüzyılda erkek ve kadın giysileri cinsiyet ayrımı gözetmeksizin uzun, bol
elbiselerden oluşuyordu.” diyerek kısaca tarif etmektedir. Bu devriden önce olduğu
gibi bundan sonra da giyimden bahsederken konu olan kitlenin daha çok asiller
olduğu görülmektedir. (Vassiliev; 2004)
Roma uygarlığının dünya tarihinden çekilmesinden sonra Batı’da giyim
alanındaki değişiklikler eski hızında olmamış, klasik çağın yüzyıllar boyu yaratmış
olduğu geleneğin etkisi bir süre daha devam etmiştir. Ortaçağda giyimin gelişmesine
en fazla etki eden olayların başında yine savaşlar ve salgınlar gelmektedir. Bunun
yanı sıra milletler arası ticaret ve teknik ilerlemeler de bu süreci etkilemiştir. MS.
1100 yıllarından sonraki, Ortaçağın altın yüzyılları diye adlandırılabilecek dönem
içerisinde Avrupa’da kadın giyimi daha zarif, süslü bir hal alır. İlk para keseleri bu
dönemde aksesuar olarak görülmeye başlar. Savaşlar sonrasında kazanan tarafın
hâkimiyeti ve zenginleşmesi ile krallar daha fazla lüks düşkünü olmaya başlarlar.
Ayrıca halkın refah düzeyinin de artması ile saraya yakın çevreler ve zengin
sınıfların başlattığı pahalı ve gösterişli giyim tarzı da halka doğru inerek
-
yayılmaktadır. Haçlı seferleri sırasında Batı’nın Doğu ile karşılaşması, zengin kumaş
çeşitlerinin Batı’ya getirilmesi, giyim tarzlarının farklılaşmasını yaratan bir diğer
etkendir. Akdeniz ticaretinin gelişmesiyle de yeni ve farklı birçok dokuma
malzemesinin dolaşıma girmesini, giyim alanında kültürler arasındaki geçişin
başlamasına ilişkin yeni bir işaret olarak görülmektedir. (Komsuoğlu, 1986; Onur,
2004)
13. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar giysilerde geleneksellik hâkimdir. Bu tarihten
sonra seyahatlerin artması, ticaretin gelişmesi, moda ile ilgili yazıların yazılması
modanın uluslararası bir hal almasına sebep olmaktadır (Altınay, 1992).
Giyim alanında Fransa’da M.S. 1180–1223 yılları arasında Philippe
döneminde bazı ayrılıklar dikkat çekmektedir. Kadın giysileri bele oturan uzun
bedenli, zengin işlemeli kumaşlardan yapılmaktadır (Komsuoğlu, 1986).
İngiltere’de de soyluların giysilerinde işlemeler önemli bir yer tutmaktadır.
Bir tür Kırlangıç tüyü olan kürkler, kıyafeti destekleyen birer unsurdur. Ticaretin
yaygınlaşması ile ipek, önceleri Şam’dan getirilirken, 12.yüzyıldan itibaren
Sicilya’da dokunmaya başlanmıştır. Bu dönemde en çok rağbet gören diğer kumaşlar
saten, tül, kadife ve telli kreplerdir. Kumaşlar gösterişli ve renklidir. (Onur, 2004)
13. yüzyılda Haçlıların Doğu modasının çizgileriyle birlikte getirdikleri
“düğme”, kopça kullanan Avrupalılar tarafından kabul görmüş; bu da biçime
yansıyarak, vücudu ortaya çıkaran stillerin yaratılmasına yardımcı olmuştur.
Ortaçağda, bu gelişmeleri erkeklerin dar ceket ve pantolonlarla daha çabuk
benimsedikleri; buna karşın, soylu kadınlar dışında, halkı oluşturanların uzun, pek de
göze hoş gelmeyen biçimlerde elbiseleri, pelerinleri giymeye devam ettikleri
gözlenmektedir. (Vassiliev, 2004)
14. yüzyılda Avrupa’da biçki bilgileri artmış ve elbiselerde düğme
kullanılmaya başlanmıştır. (Altınay, 1992) Bu yüzyılda büyük tüccar aileler dokuma
-
sanatıyla daha fazla ilgilenmeye başlamışlardır. Yeni tasarımlar yapmışlardır.
(Komsuoğlu, 1986)
Bu dönemde artık terzilik önemli bir uğraş olmaya başlamıştır. Farklı giysi
tasarımlarını gerçekleştirmek özenli bir çalışma gerektirmektedir. Kadın giysilerinde
derin dekolteler moda olmuştur. Elbiseler uzundur. (Onur, 2004)
15. yüzyılın ortalarında İtalya’da başlayan Rönesans her alanda olduğu gibi
giyimde de önemli değişimlere yol açmıştır. Rönesans’la dünyanın doğası hakkında
yeni fikirler ortaya çıkmış, Avrupa’nın birçok yerinde sanatsal çalışmalar yapılmıştır.
Bunlar giysileri de etkilemiştir. (Altınay, 1992)
Rönesans’la birlikte İtalyanların sanat ve kültürdeki ağırlığı, özellikle
kuzeyde yer alan Venedik, Cenova ve Milano’nun uzun zaman Avrupa Modası’nın
merkezi olmasını sağlar. Modada Gotik stil, yine bu dönemde ilk korseleri ortaya
çıkararak, kadınların ünlü “S” biçimli siluetini yaratmaktadır. (Vassiliev, 2004)
Rönesans düşüncesi insanın yaratıcı olma yeteneğini şekillendirmiş,
geleneğin zincirleri kırılmış, herkes kendi kişisel beğenisine göre giyinmeye
başlamıştır.(Onur, 2004) Rönesans döneminde kadınların sıkça tercih ettiği dekolte
elbiseler, dişiliği teşhir edici özelliği ile ön plana çıkmıştır. (Sones, 2005).
17. yüzyıl fen dalında birçok deneylerin yapıldığı, özgürlükle ilgili
düşüncelerin arttığı bir yüzyıldır. 14. Louis zamanında Fransa’nın etkisi görülmeye
başlamıştır. Paris artık moda merkezi olmuştur. Avrupa’da 18. yüzyılın ilk yarısında
Fransız, ikinci yarısında da İngiliz modasının hâkimiyeti görülmektedir. Dantel
önemli bir unsurdur. (Altınay, 1992; Onur, 2004)
Çağdaş düşüncenin ve bu düşüncelere bağlı olarak çağdaş gelişmenin
temelleri 18. yüzyılda atılmıştır. 1789 yılına kadar daha çok saray çevresinde devam
-
eden giyim zevki ihtilalin eşitlik ve hürriyet ortamından istifade ederek toplumun
bütün katmanlarında etkili bir duruma gelmiştir.
“Fransız devriminden itibaren moda, geleneksel bir giyimin alt tabakalartarafından taklidinden doğmamaktadır. Artık moda yeni olandır, bütünalışkanlıkları altüst edendir, insanı modernleştirendir.” (Meriç, 1986)
Bu dönemde resimli moda dergileri çıkmaya başlamıştır. Bu dergilerin en
önemlisi Paris’te 1770 yılında yayılmaya başlayan Galerie des Modes adındaki
dergidir.
İhtilalle birlikte şatafatlı giyim tarzı sona ermiştir. Bu ihtilal tüm geçmişi
yıkmayı, gelenekleri, inançları ve toplumsal sınıfsal ayrılıkları ortadan kaldırmayı
amaçlamaktadır. Korku ve sertliğin hüküm sürdüğü bir evreye girilmiştir. Bu sertlik,
kıyafetlere de yansımıştır. Giyimin ana çizgilerinde ideolojik akımların etkileri
görülmektedir. Aristokrat giyim anlayışının süslenme, zariflik ve asalet simgelerine
dayanan giyim tarzı artık yerini burjuva anlayışının sade ve pratik olan giyim tarzına
bırakmaya başlamıştır. (Onur, 2004)
Bu dönemden sonra artık erkek ve kadın giyiminde kesin ayrımlar
başlamıştır. O kadar ki erkek giyim tarzı neredeyse bugüne gelene kadar büyük bir
değişiklik geçirmemiştir. Buna rağmen kadın giyim tarzının değişim hızı ihtilal
esnasında bir süre yavaşlamış olsa da yine değişimini çok hızlı bir şekilde
sürdürmüştür. Günümüzde de bu etkinin artarak devam ettiğini rahatlıkla
görebilmektedir. (Onur, 2004)
19. yüzyıla doğru Avrupa’da Napolyon’un kendisini imparator ilan etmesi ile
Fransa ‘da giysilerde başlayan modaya “Ampir” adı verilmiştir. Bu giyim tarzı
Fransa’da kendini gösterdikten sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Diğer ülkelerde
küçük değişimler olmasına rağmen Paris etkisini artık tamamen hissettirmektedir.
(Altınay, 1992) Napolyon modasının en büyük yeniliği, hanımların aksesuarlarını
içine koyabilecekleri el çantaları olmuştur. (Vassiliev, 2004)
-
1835, 1840 ve 1849 yıllarında İngiltere’de hükümet tarafından oluşturulan
seçici komiteler tasarımdaki standart düşüşlerini incelemek üzere görevlendirilmiş,
sonuçta Henry Cole tasarım okulları açmak için seçilmiştir. Bu girişimlerle estetik ve
teknik alanlarındaki iletişimi iyileştirmek, estetik alanda eğitim vererek
tasarımlardaki standartları yükseltmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda iki yüzün
üzerinde tasarım okulu açılmıştır; Royal College of Art, Royal School of
Needlework gibi. Cole bu alanda birçok çalışmalarda bulunmuştur. Tasarım ve
Üretim Dergisi’ni (Journal Of Desing And Manufacture) yayınlamış ve 1851’deki
fuarın gerçekleştirilmesinde önemli katkıları olmuştur. Bu fuardan elde edilen
kazançlar yardımı ile South Kensington’daki Süsleme Sanatları Müzesi’ni (Museum
of Ornamental Art) açarak ilk müdürlüğünü yapmıştır. Bu müze daha sonraları
“Victoria And Albert Museum” adını almıştır. Avrupa’nın diğer başkentlerinde ve
Amerika’da benzer kurumlar şekillenmeye başlamıştır. Fransa da yine bu anlamda
“Societe İndustrielle De Mulhouse” ve “School Of Desing” hizmete girmiştir.
(Gingsburg, 1991)
1846’da icat edilen dikiş makinesi ile giyim seri olarak üretilmeye
başlanmıştır. İlk modern giyim imalathanesi modanın büyük babası olarak
adlandırılan Charles Worth tarafından 1858 yılında kurulmuştur.(Barbarosoğlu,
1994; Olgaç, 2005)
1850 yılında kadınlara magazinsel bilgiler veren 'Godey' kitabı vardır.
Güzellik üzerine makaleleri içeren 'Godey' endüstriyel devrimin bir sonucudur.
Daha doğrusu sanayi devriminin getirdiği giyimdeki standartlaşmanın bir
sonucudur. Çünkü standartlaşma beraberinde modelite kavramını getirmiştir. Bu
anlamda ilk modelleri üstelik canlı mankenleri çalıştıran Charles Frederick
olmuştur (Sones, 2005).
Bu yıllarda artık moda kitap ve dergileri çoğalmıştır. Ayrıca çok önemli bir
olay gerçekleşmiş, 1871 tarihinde Ellen Butterick tarafından kağıt patronlar
çıkarılmıştır. Böylece bu yüzyılın sonlarına doğru evde dikiş kolaylığı sağlanmıştır
(İmer, 2003).
-
1880 yılı, moda açısından önemli bir dönemin aşılmasına tanık olmuştur.
Giysi, tarihin bir parçası olmaktan çıkmış ve kişisel bir anlatım biçimine
dönüşmüştür. Fransız moda tasarımcısı Charles Frederick Worth, tasarladığı
elbiselerden birine imzasını atmıştır. O güne kadar kimsenin aklına gelmemiş olan bu
davranış, moda tasarımcısının toplumsal konumunda değişikliğe yol açmış, moda
tasarımcıları da sanat dünyasında saygın bir yer edinmeye başlamışlardır
(www.hurriyetim.com.tr).
Edward dönemi ile başlayan ve iki dünya savaşı dönemini kapsayan 1900 ve
1939 yılları arası, sansasyonel bir değişim dönemidir. Bu dönemde gelenekler
sarsılmış, sınıf engelleri ortadan kalkmıştır. Sanat edebiyat ve müzikte heyecan verici
yeni stiller doğmuştur. Moda, beşeri faaliyetleri gösteren bir alan olarak bu
değişiklikleri en iyi şekilde yansıtmaktadır. (Altınay, 1992)
1914’te Birinci Dünya Savaşı felaketiyle birlikte moda durgunluk dönemine
girdi. Savaş sonrasında 20. yüzyılın moda anlayışı, Fransız modacı Paul Poiret
(1879–1944) ile başlamıştır. Kadın vücudunu korseden arındırarak büyük bir
yeniliğe imzasını atan Poiret'i Mademiselle Chanel yenilikleriyle takip etmiş ve o
zaman için düşünülmesi zor olan radikal değişimleri gerçekleştirmişti. Kadınlar için
tasarladığı tenis ve golf giysileriyle hemcinslerini spor yapmaya teşvik ederek moda
ve spor bağlantısının temelini atmıştır. Fransa'nın en önemli modacılarından biri
olarak kabul edilen Poiret, Charles Frederic Worth'u, haute-couture'ün kurucusu
olarak kabul etmek gerektiğini dile getirmiştir. 1858 yılında bugünkü anlamda bir
modaevi açan Worth, kendi tarzını ve yaratıcılığını benimseterek “yüksek dikiş,
yüksek terzilik” anlamını taşıyan ve günümüze kadar gelen haute-couture olgusunun
doğmasına neden olmuştur. Sektör, 1910'da da sendikalaşarak kurumsallaşmıştır.
(Akimoğlu, 2004; Vassiliev, 2004).
Modanın özü ise Paul Poiret tarafından açıkça sunulmuştur. 1903’te kendi
moda evini açarak devrimsel stilini üretmiştir. Yanında Erte ve Dufy gibi büyük
modacılar yetiştirmiştir. Moda; Avrupa’dan başlayarak dünyaya yayılmaya, heyecan
-
vermeye ve tutku haline gelmeye başlamıştır. (Altınay,1992;
www.turkiyeonline.com)
1901 yılında dönemin en ünlü fotoğrafçıları ve illüstrasyon yapan
sanatçılarını bir araya getiren ''Femina'' adlı dergi iki ayda bir yayınlanmaya
başlamıştır. 1903 yılında bisiklete rahat binmek için eteğin altına giyilen pantolonlar
yaratılmıştır. Aynı yıl parfümü yaratan ilk Poiret olmuş ve ona kızlarından birinin
adını, Rosina'yı vermiştir. 1905 yılında gazeteler moda ekleri, dergileri çıkarmaya
başladı. 1916’da savaş etkisiyle modeller askeri tarza yakınlaşmıştır.
(www.turkiyeonline.com)
1914'te I. Dünya Savaşının başladığı yıllarda yıkım her yeri sararken Mary
Phelps tarafından ilk Amerikan tarzı sutyen icat edilmiştir. (Sones, 2005).
19. yüzyılın sonundan II. Dünya savaşının bitimine kadar moda tarihi, prestij
sağlayan giysilerin son biçimlerindendir ve bilinen demokratik parçalara geçişin bir
aşamasıdır. (Evers, 1949)
20. yüzyılın başları havailik, bolluk ve kayıtsız davranışlar zamanıdır. I.
Dünya savaşının sona ermesiyle insanlar daha özgür olmak, eğlenmek istemektedir.
Bu dönemde 1800’lerin ortalarında giyilen kıyafetler erkeklerin günlük giysilerini
oluşturmuştur. Renkli gömlekler giyiyor, üzerinde geometrik desenler, çizgiler olan
kravatlar takmışlardır. Kadınların giyim tarzı ise bağımsızlık hareketinden büyük
oranda etkilenmiştir. Çünkü Batı'da kadınlar eşitlik ve siyasi haklar için savaş
veriyorlardı, bu savaş en "şık" ifadesini kadınların dış görünümünde ve giyimlerinde
bulmuştur.(www.insankaynaklari.com)
1929 yılında Charleston modası tüm dünyayı sarmıştır.
(www.turkiyeonline.com)
24 Ekim 1929’da yaşanan büyük Wall Street Bunalımı’yla beraber moda da
olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu bunalımın sebebi para politikasındaki yetersizlik
http://www.turkiyeonline.com/http://www.turkiyeonline.com/
-
sonucu ortaya çıkan para arzında mutlak düşüştür ve 1932 yılı sonuna kadar süren
yaygın banka iflasları ve bununla ilişkili olarak da Amerikan Federal Rezerv
Bankasının para stokundaki azalmayı önleyememesi bunalımın büyümesinde büyük
bir rol oynamıştır. Bu bunalımdan sonra yaklaşık 8 milyon insanın işsiz kalmasıyla
giysiye ayrılan bütçede ortadan kalkmıştır. Giyim endüstrisi bütçe daralmasına sahne
olmuş, kadınların dikiş dikme olayında büyük artışa yol açmıştır. Çünkü yenisi
alınmadan önce onarılıp, sonra da yamalanmaktadır. Kadın modasında 20’lerdeki
salık ve erkeksi görüntünün yerini daha yumuşak, kadınsı çizgiler almıştır.
(www.insankaynaklari.com)
1937 yılında moda dışında haberlere ve tavsiyelere de yer veren Marie Claire
ortaya çıkmıştır. (www.turkiyeonline.com)
1939’da İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla moda yeniden duraksama
dönemine girmiştir. II. Dünya Savaşı, dünya modasını sonsuza dek değiştirmiştir.
Almanya moda kontrolünü eline geçirmeye başlamıştır. Fransa moda evlerini
Berlin’e taşıyarak Berlin’i, dünyanın moda merkezi olmasını istemişlerdir. Savaştan
önce de New York’taki modacılar, Atlantik Okyanusu’nun etrafına geziler yaparak,
her yıl Fransa’daki frapan ve zengin moda şovlarına katılarak geri döndüklerinde
Paris’teki modayı kopyalamışlardır. Birleşik Devletler, Paris’ten uzaklaşınca yeni
moda yaratma girişimlerine başlamış ve spor giyim üzerine yoğunlaşmışlar, bunun
sonunda da dünyanın spor giyim merkezi olmuşlardır. (Davis, 1997; Vassiliev, 2004)
1942–43 yıllarında İngiltere Ticaret Odası yeni kurulmuş olan Moda
Tasarımcıları Şirketi ile işbirliği yapmış, ünlü modacıların ürettiği kurallara uygun
örnek giysilerin üretimi sonucunda da “hazır giyim” doğmuştur. Bu birlik sonradan
birçok modacının katılması ile kuvvetlenmiş ve ihracata yönelik çalışmalara önder
olmuşlardır. Haute couture’un yerini artık hazır giyim (Pret-a-Porter) almıştır. Tam
ölçüleri tespit edip standart kalıpları ekonomik olsun diye kullanmışlardır. Moda
harbe girerkenki yüzünü harpte kaybetmiş, farklı bir havada harpten çıkmıştır.
Böylelikle yeni bir endüstri dalı olan hazır giyim endüstrisi doğmuştur. 1943 yılında
ipek üretiminin çorap yerine paraşüte kaydırılmasından sonra, kadınlar sokağa
http://www.turkiyeonline.com/
-
çıkarken bacaklarının arkasına kalemle çorap izi yapmaya başladı (Altınay, 1992;
www.turkiyeonline.com).
“Yokluklar dönemi” 1945’te savaşın bitmesiyle sona ermiştir. 1947 yılında
moda tekrar uyanarak harpten sonraki ilk çalışmalar başlamıştır. Christian Dior