“adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 kasım 2019 salı om kadinlar türkiye’nin dört bir...

13
26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da Beyoğ- lu kaymakamı yasağı kal- dırdı ancak günün sonunda yine gaz ve plastik mermi atan silahlar konuştu. 2’de KADINLARIN omuzunda cinayete kurban giden Ayşe Tuğba Arslan... Arslan eski eşinden şikayetçi oldu, uzlaş- tırmacıya gönderildi ve yine cinayet, göz göre göre geldi. 2’de Sayı: 37 Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yoktu ama “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor” Dünyanın çöpü Türkiye’ye akıyor ESKI MİT’çi Mehmet Ey- mür 15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz’ün istihba- ratta “eleman” olduğuna ilişkin iddiaları hatır- lattı, “Öksüz’e ilişkin “angaje” belgelerinin internette yayınlandığını söyledi. Mehmet Eymür Adil Öksüz için “Muhte- melen yaşamıyor” ifade- sini kullandı. MEHMET Eymür, Öksüz ile ilgili olarak “Hayatta mı değil mi onu da bilmi- yoruz ama yurt dışında değildir onu kesinlikle söyleyebilirim, çünkü yurt dışında olursa ko- nuşabilir” dedi. Adil Öksüz 15 Temmuz’dan sonra hakim karşısına çıkmış, mahkemenin tahliye kararı ile ortadan kaybolmuştu. 5’te MALEZYA ile İngiltere arasındaki çöp savaşında ka- zanan Malezya oldu, 42 ton çöp İngiltere’ye iade edildi. Asya ülkelerinin çöp ithalatını durdurması- nın ardından Avrupa’nın çöpü istikametini Türki- ye’ye çevirdi. TMMOB’ye göre 2018’de 439 bin ton ithalatla Türkiye açık hava çöplüğüne döndü. 8’de Mürted’de S-400 testi ANKARA’DA uçaklar alçak uçuş yap- tı, valilik hava savunma sistemi projesinin test edildiğini duyurdu. Gün içinde testin S-400’lerle ilgili olduğu anlaşıldı. Uzmanlar proje- de önemli bir aşamaya geçildiğini, S-400’lere Türk uçaklarını tanıtma işleminin yapıldığını belirtti. 5’te MEHMET ŞANDIR Mutsuzluk ve umut- suzluk ik- limi kara- basan gibi üzerimize çöktü. 4’te BAHDIR ERDEM Siyasetçiler kullandık- ları üslupla bile isteye toplumu bölüyorlar. 3’te ERHAN ERKUT Mes- lek liseleri için atılan en olumlu adım iş dünyası ile işbirli- ği. 6’da NIHAT SIRDAR Diyorlar ki İs- kandinav ülkele- ri mutlu, bizim yaşadıklarımızı yaşasınlar da göreyim ben onları. 7’de CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, İnce’nin parti yöne- timine ilişkin iddiaları için “Madem bildiği şeyler var iddiayı ortaya atan gazete- ciyi beklemesin, kendisi açıklasın” dedi. Özkoç İnce’nin iddialarıyla ilgili parti içinde in- celeme olmadığını söyledi. 5’te Ibrahim Turhan ekonominin anemik büyümesini yazdı 9’da S-400 testi doların yönünü yukarı çevirdi 9’da CHP İnce’ye karşı sertleşiyor Meclis’te konu imtiyaz olunca gerisi teferruat “ÖMÜR boyu ayrıcalık- lar’’a tüm partilerin oybirliği var. 4’te Fetö firarisi Adil Öksüz

Upload: others

Post on 11-Feb-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com

KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da Beyoğ-lu kaymakamı yasağı kal-dırdı ancak günün sonunda yine gaz ve plastik mermi atan silahlar konuştu. 2’de

KADINLARIN omuzunda cinayete kurban giden Ayşe Tuğba Arslan... Arslan eski eşinden şikayetçi oldu, uzlaş-tırmacıya gönderildi ve yine cinayet, göz göre göre geldi. 2’de

Sayı: 37

Bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yoktu ama

“Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”

Dünyanın çöpü Türkiye’ye akıyor

ESKI MİT’çi Mehmet Ey-mür 15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz’ün istihba-ratta “eleman” olduğuna ilişkin iddiaları hatır-lattı, “Öksüz’e ilişkin “angaje” belgelerinin internette yayınlandığını söyledi. Mehmet Eymür Adil Öksüz için “Muhte-melen yaşamıyor” ifade-sini kullandı.

MEHMET Eymür, Öksüz ile ilgili olarak “Hayatta mı değil mi onu da bilmi-yoruz ama yurt dışında değildir onu kesinlikle söyleyebilirim, çünkü yurt dışında olursa ko-nuşabilir” dedi. Adil Öksüz 15 Temmuz’dan sonra hakim karşısına çıkmış, mahkemenin tahliye kararı ile ortadan kaybolmuştu. 5’te

MALEZYA ile İngiltere arasındaki çöp savaşında ka-zanan Malezya oldu, 42 ton çöp İngiltere’ye iade edildi. Asya ülkelerinin çöp ithalatını durdurması-nın ardından Avrupa’nın çöpü istikametini Türki-ye’ye çevirdi. TMMOB’ye göre 2018’de 439 bin ton ithalatla Türkiye açık hava çöplüğüne döndü. 8’de

Mürted’de S-400 testi ANKARA’DA uçaklar alçak uçuş yap-

tı, valilik hava savunma sistemi projesinin test edildiğini duyurdu. Gün içinde testin S-400’lerle ilgili olduğu anlaşıldı. Uzmanlar proje-de önemli bir aşamaya geçildiğini, S-400’lere Türk uçaklarını tanıtma işleminin yapıldığını belirtti. 5’te

MEHMET ŞANDIR

Mutsuzluk ve umut-suzluk ik-limi kara-basan gibi üzerimize çöktü. 4’te

BAHDIRERDEM

Siyasetçiler kullandık-ları üslupla bile isteye toplumu bölüyorlar. 3’te

ERHANERKUT Mes-

lek liseleri için atılan en olumlu adım iş dünyası ile işbirli-ği. 6’da

NIHAT SIRDAR Diyorlar ki İs-kandinav ülkele-ri mutlu, bizim yaşadıklarımızı yaşasınlar da göreyim ben onları. 7’de

CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, İnce’nin parti yöne-timine ilişkin iddiaları için “Madem bildiği şeyler var iddiayı ortaya atan gazete-ciyi beklemesin, kendisi açıklasın” dedi. Özkoç İnce’nin iddialarıyla ilgili parti içinde in-celeme olmadığını söyledi. 5’te

Ibrahim Turhan

ekonominin anemik

büyümesini yazdı 9’da

S-400 testi doların yönünü yukarı çevirdi 9’da

CHP İnce’ye karşı sertleşiyor

Meclis’te konu imtiyaz olunca gerisi teferruat “ÖMÜR boyu ayrıcalık-

lar’’a tüm partilerin oybirliği var. 4’te

Fetö firarisi Adil Öksüz

Page 2: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM2 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

CHP İstanbul İl Kadın Kolları, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptıkları toplantıda kadın-ların yaşadıkları sorunları gündeme aldı. Toplantıya CHP İstanbul İl Başkanı Ca-nan Kaftancıoğlu, İl Kadın Kolları Başkanı Yeşim Ağır-man, meclis üyeleri ve ilçe başkanları katıldı. CHP’li ka-dınlar yaptıkları açıklamada özetle şunları söyledi:

"Namus, töre, gelenek gibi kavramlarla erkeklere ka-dınlar üzerinde tahakküm

kurmayı bir hak gibi göste-ren erkek egemen zihniyet, kadın cinayetlerinin suç ortağıdır.

“KADINLAR SADECE ANNE DEĞILDIR”

Kadın çiçek değildir. Ka-dın sadece anne değildir. Kadınların ne giyeceğinden ne zaman evlenip nasıl do-ğuracağına kadar kadınlara hak ve görev tayin edenler, kadınlara roller biçenler, katillerin azmettiricisidir."

"Gerek sosyal medyada ge-rek yazılı ve görsel medyada

cinsiyetçi dil kullananlara yönelik yaptırımlar derhal gündeme alınması için çağ-rıda bulunuyoruz. Çünkü nefret söylemleri, nefret suçlarının sebebidir."

Kadınlar olarak evde, işyerinde, okulda, sokakta, her yerde şiddete uğruyoruz. Gözler önünde, 'Ölmek iste-miyorum' çığlıkları arasında kardeşlerimiz katlediliyor ve şiddet sadece ölümle sonuç-landığında görünür oluyor.

Biz kadınlar her gün şid-det sarmalı içinde ayakta kalmaya çalışıyoruz.”

Eskişehir'de 1.5 ay önce eski eşi tarafından satırla yaralanan ve tedavi gör-düğü hastanede hayatını kaybeden Ayşe Tuğba Arslan'ın cenazesi defne-dildi.

Arslan'ın cenazesi otop-si işleminin ardından Sami Ramazanoğlu Ca-misi'ne getirildi. Kızının tabutunun başına gelen Meral Sondikme, "Ne istedin kızımdan" diyerek uzun süre gözyaşı döktü.

Öğle vakti kılınan na-mazın ardından kadınla-rın omuzlarında cenaze aracına kadar taşınan

Arslan'ın naaşı, Asri Me-zarlığa götürülerek topra-ğa verildi.

“BIÇAKLA SATIRI HEP YANIMDA TAŞIRIM”

Vişnelik Mahallesi'n-deki bir anaokulunda yardımcı personel olarak çalışan iki çocuk annesi 45 yaşındaki Ayşe Tuğba Arslan, 11 Ekim'de mesai bitiminde evine döner-ken 6 ay önce boşandığı Yalçın Özalpay’ın saldı-rısına uğramıştı. Yalçın Özalpay tahrik indirimi almaya çalışan her katil gibi “Eşim beni aldatıyor-du” bahanesine sığınmış-

tı. İfadesinde eşiyle tesa-düfen karşılaştığını iddia eden Özalpay eşini öldü-rürken kullandığı satır ve belinde taşıdığı bıçakla ilgili soruya ise “Bıçakla satırı hep yanımda taşı-rım” diye cevap vermişti. Arslan’ın şikâyeti üzeri-ne Özyalçın’a yaralama, tehdit, hakaret, huzur ve sükun bozma ile eve yaklaşmama cezasını ihlal suçlarından 12 dos-ya olduğu anlaşılmıştı. Özalpay’ın bir davada 3 bin TL ceza aldığı tespit edildi. İki dosyada ise takipsizlik kararı verildi.

BİR KADIN DAHA KADINLARIN OMUZUNDA TAŞINDI

Kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında sokaktaydı

Avukat Pınar Çelik Ar-pacı, İstanbul Sözleşme-si’ne aykırı şekilde her şikâyetten sonra savcılı-ğın Özalpay ve Arslanı’ı

uzlaştırmacıya yolladığı-nı belirterek şöyle de-vam etti: “Uzlaşma, dava açılma sürecini gecik-tiriyor. Kadınlar şiddet

uygulayandan korkarak uzlaşıyor. Arslan’ın dos-yaları uzlaşmaya gön-derilmiş. Bu saldırı göz göre yaşanmıştır.”

25 Kasım Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şid-detle Mücadele Günü kapsa-mında Taksim’deki Tünel Mey-danı’nda akşam saatlerinde bir araya geldi. İstanbul Valiliği, önceki gün kadınların yürü-yüşünü yasakladığını duyur-duktan sonra dün kadınların ısrarlı görüşmeleri sonucu yasağın kalktığını duyuruldu. Bunun üzerine binlerce kadın Tünel Meydanı’nda bir araya geldi. Polis tarafından yoğun “güvenlik önlemleri”nin alın-dığı görüldü.

“Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa” ve “Sus-muyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları eşliğin-de yürüyen kadınlar “Bir kişi daha eksilmeye tahammülü-müz yok” pankartı açtı.

BIBER GAZLI MÜDAHALE

Ancak polis Kumbaracı Yo-kuşu ile Asmalımescit cadde-sinin İstiklal Caddesi’ni kestiği yerde yürüyüşü durdurdu. Burada yapılan basın açıkla-masının ardından ayrılan bir

grup kadına ellerinde döviz-lerle devam edemeyecekleri söylendi. Ardından kalan gru-ba son yıllarda düzenlenen gösterilerde olduğu gibi polis biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etti.

Ankara, İzmir, Mersin, Eski-şehir, Isparta, Aydın, Adana, Balıkesit, Antalya ve daha birçok şehirde de kadınlar yürüdü. Ankara’da yürüyen ka-dınlara polis önce izin vermez-ken sonrasında polis engelinin kalkmasıyla kadınlar Sakarya Caddesi’ne ulaştı.

“Kadınlara roller biçenler katillerin azmettiricisidir”

CHP’Lİ KADINLAR

ŞİDDETE KARŞI TOPLANDI

KATİLİYLE UZLAŞMAYA GÖNDERİLMİŞ

Page 3: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNCEL3 26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com

[ PENCERE ]GAZETE

İmtiyaz Sahibi:YAVUZ OĞHAN

www.gazetepencere.com lllll [email protected] lllll 02123274775 lllll Beşiktaş/İSTANBUL

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yine gerçekleşeceğine dair akıllarda soru işaretleri bırakan vaatlerle geçti. Çün-kü, bir türlü önlenemeyen ve birçoğu da ‘geliyorum’ diyen kadın cinayetle-rinin ardı arkası kesilmedi. Kadınla-rın hak arayışlarında, şiddete maruz kaldıklarında uygulanmayan, yalnızca kağıt üzerinde kalan hakları vaatleri “süslemeye” devam etti.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, kadına yönelik şiddetle mücadele için başlatı-lan "Mercan Seferberliği" kapsamında hazırlanan "2020-2021 Koordinasyon Planı"nı anlattı.

“ŞIDDETIN BAHANESI OLAMAZ” DEDI AMA…

Selçuk, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen, "25 Ka-sım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulus-lararası Mücadele Günü" programında yaptığı konuşmada, şiddetin hiçbir şekilde bahanesi, mazereti ve gerekçe-sinin olamayacağını ifade etti. Ancak kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet davalarında hala sanığın verdiği “Aldatıyordu”, “Hakaret etti”, “Yemek yapmıyordu”, “Eve geç geliyordu” gibi ifadeler “haksız tahrik” sebebi sayılıp sanığa ceza indirimi uygulanıyor.

"YAŞAM HAKKI ELINDEN ALINAN KADIN SAYISI 308"

Kadına yönelik şiddetin en uç nokta-sını ise kadın cinayetlerinin oluşturdu-ğunun altını çizen Selçuk, İçişleri Ba-kanlığı verilerine göre 2019'da yaşam hakkı elinden alınan kadın sayısının 308 olduğunu ifade etti.

Bakan Selçuk Kurumsal hizmet bi-rimleri olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) hakkında ise şu bilgileri verdi:

"ŞÖNİM'ler 2019'da 137 bin kadın, 16

bin çocuk ve 8 bin erkek olmak üze-re 161 bin kişiye hizmet sunmuştur. Kamuoyundaki yanlış bir algı da ŞÖ-NİM'lerin sadece kadınlara hizmet sunduğudur.

Halbuki Bakanlığımızın temel amacı aileyi korumak olduğu için ŞÖNİM'ler-de erkeklere ve çocuklara da kısaca tüm aile bireylerine yönelik koruyucu

ve önleyici hizmetler sunulmaktadır.”

YALNIZCA 15 ILDE E-KELEPÇEBakan Selçuk, toplam 15 ilde yüksek

can güvenliği riski olan mağdurlara yö-nelik elektronik kelepçe uygulamasına devam edildiğini kaydetti. Aile, Çalış-ma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık bakanlıkları ve son olarak kadını koca-

sına hizmet eden bir figür olarak gös-terdiği kamu spotu tepki çeken Diyanet İşleri Başkanlığı ile bir araya gelerek hazırlanan 2020-2021 Koordinasyon Planı hakkında bilgi verildi. Bakan Sel-çuk hedeflerin bazılarını şöyle sıraladı:

"6284 sayılı Kanun uygulamasının değerlendirilmesine yönelik yeni bir araştırma yapacağız, etki analizini değerlendireceğiz. Araştırma sonuçları ışığında, Kanuna ilişkin değişiklik öne-rileri ve alt düzenlemelere dair ortak çalışma yürütülecek. Adliyelerde 'adli destek birimleri' oluşturacağız. 6284 sayılı Kanuna ilişkin 'ihtisas mahke-meleri' görevlendirilecek.”

“ÖFKE KONTROL PROGRAMI YÜRÜTECEĞIZ”

“Kadına yönelik şiddet olaylarına dair risk analiz modülünü geliştirece-ğiz. Muhtarlarımızı sürece dahil ederek mahalle bazında önleyici ve koruyucu model ağımızı yaygınlaştıracağız.

Sadece mağdurlara değil şiddet uy-gulayanlara yönelik önleyici tedbirleri etkin şekilde uygulamayı hedefliyoruz. Öfke Kontrol Programları yürüteceğiz. Aile Danışmanlığını yaygınlaştıracağız. Aile Eğitim Programları, Evlilik Öncesi Eğitimleri ve Baba Okulu gibi program-larla rehberlik hizmeti vereceğiz.

Şiddetle mücadelede eğitimin her ka-demesinde müfredatı güncelleyeceğiz.”

“ANNELIK ROLÜNÜ GÜÇLENDIRME” ISRARI

“Biz, Mercan Seferberliği ile kadına yönelik şiddetle mücadele etmekle beraber kadınlarımızın kendi hikaye-lerini yazabilmeleri için fırsatlar sun-mayı, annelik rolünü güçlendirecek politikalar geliştirmeyi, karar alma mekanizmalarında daha fazla yer al-malarını sağlamayı, sosyo-ekonomik açıdan güçlenmelerini desteklemeyi hedefliyoruz."

BAHADIRERDEM

Rahmetli anneannem, birisi acı söz söyleyip de kalp kırdı mı hemen yapıştı-rırdı. ‘Ah o kopasıca diliniz yok mu ah.’

Siyasetin son yıllardaki dilini, siya-setçilerin birbirlerine ya da toplumda kızdıkları kişilere ya da kesimlere söy-lediklerini duydukça hep anneannemin o meşhur sözü aklıma geliyor ve hemen yapıştırıyorum. ‘Diliniz kopsun’.

Siyasetçiler en üst perdeden birbirle-rini, vatan hainliği ile suçlarken, birbir-lerini terörist ilan ederken aslında bile isteye toplumu da bir güzel ayrıştırıp bölüyorlar. Bu acı dil ile seçmenlerini kışkırtarak karşı karşı getiriyorlar. Bu kışkırtıcı, mahalle kavgasında kulla-nılmayacak dil ile oy toplamaya giri-şiyorlar. Daha fazla oy, daha fazla oy.

Ne için? Ne uğruna? Milleti ve toplumu bölmek uğruna.

İktidarın milleti korkutarak, beka sorunu diye yeri göğü inleterek referan-dumda zar zor ancak % 51 ile geçirme-yi başardığı Anayasa değişikliği de bu suçlayıcı, ayrıştırıcı dili her geçen gün körüklüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre, cumhurbaşkanının seçilebilme şartının %50+1 olması, siyasetin bu çirkin dilini, bu çirkin dil de %50+1 besliyor.

Türkiye’de siyasi hayat son on yıldaki kadar çirkin bir dile hiç sahip olmadı. Rahmetli Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş ile büyüyen seçmenler için şim-diki çirkin suçlayıcı dil kabul edilebilir bir seviye değil. Daha öncekileri hiç

söylemiyorum bile.Son yıllardaki çirkin dilin hiç şüp-

hesiz ki en büyük suçlusu iktidar kesimi. Ülkeyi yönetmekle görevli olan iktidar, yönetirken dilinde de dikkatli ve birleştirici olmak zorunda. En büyük sorumluluk ise hiç şüphesiz ki artık Anayasaya göre aynı zamanda siyasi partisinin de başkanı olan sayın Cum-hurbaşkanında.

Edibali’nin meşhur sözü ‘Ey oğul ar-tık sen beysin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana’, sözünü Cumhurbaşkanı hatırla-mak zorunda. Ancak o zaman, siyasette beka ortağı Sayın Bahçeli ya da İçişleri bakanı Sayın Soylu da siyasi dillerini

belki biraz yumuşatır.Sayın Bahçeli’nin ‘zillet ittifakı’

tanımlaması ile ülkenin seçmenlerinin yarısına zillet yakıştırmasını, iktidar kesimi nasıl olup da kendisine yakıştı-rıyor anlamak zor.

Muhalefet partisi liderlerinden Erdoğan ve Bahçeli tarafından bugüne kadar teröristlikle suçlanmayanı zan-nediyorum yok.

İşte siyasetin en üst perdelerinden başlayan bu çirkin suçlayıcı dil, balık baştan kokar misali, bütün seçmene sirayet etmiş durumda. Sosyal medya adeta insanların içlerinin bütün çirkin-liklerine ayna oluyor.

%50+1 ile seçilebilmek için, safları sıkı tutmak, oy veren seçmen sayısını

arttırmak, bunu sağlamak için de illaki bir düşman yaratmak ve o düşmana karşı en hasmane dil ve tutumla hitap etmek, bu milletin bekasına, huzuruna, barışına ve geleceğine hizmet etmiyor. Siyasetin bile isteye kullandığı bu çir-kin dil, milleti bölüyor, huzursuzlukları katlıyor, insanları birbirine tahammül-süz, öfkeli, düşman hale getiriyor.

Değmez beyler inanın değmez. Sonra öyle bir noktaya gelir ki bu iş, sizler de yarattığınız öfkeyi durduramaz, gemle-yemez hale gelirsiniz.

Ne iktidar, ne makam, ne koltuk hiçbir şey bu öfkeye, bu ayrışmaya, bu insafsız dile değmez.

İyisi mi siz, en iyisi Edibali’nin sözü-nü hatırlayın. Azıcık bey olun.

SİYASETİN O KOPASICA DİLİ

Kadın cinayetlerinin gölgesinde vaatlerle geçen bir 25 Kasım

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslarar-ası Mücadele Günü programın-da katılımcılara hitap etti.Şiddetin, kime ve ne şekilde uygulandığı fark etmeksizin, toplumların ruhunda peyda olmuş kötü huylu bir tümör olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, “İnsanlığı zehirleyen bu habis urun, kökünden kazın-ması noktasında hepimiz canla başla mücadele etmeliyiz” ifadesini kullandı.

Her şeyden önce, kadına yönelik şiddetin eşler arası ya da aile arasındaki “mahrem alan” kavramıyla meşru-laştırılmasının önüne geçilmesi

gerektiğini vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle konuştu:

“AHLAK CINSIYETTEN BAĞIMSIZ BIR FAZILETTIR”

“Mahrem alan, şiddetin uygulanmasına zemin old-

uğu anda, insan hakları ihlali başlamış demektir. Böylesi bir durumda mahremiyet or-tadan kalkar. Söz konusu olan şiddetse kol kırıldığında yen içinde kalamaz. Sıfatları ne olursa olsun, insanlar hiçbir şekilde birbirlerinin sahipleri olamazlar. Erkekler kadınları

mülk edinemezler. Üstünlük iddia edemezler. Kadın ci-nayetleri haberlerine dönüp baktığımızda, faillerin sebep olarak kıskançlık, namus, boş-anmayı istememe gibi nedenler sıraladığını görüyoruz.

“ŞIDDET DEĞIL, HAK ARAYAN KADIN SAYISI ARTTI”

Özellikle ahlakla ilişkilendi-rilmiş sebepler başı çekiyor. Unutmayalım ki ahlak in-sani bir fazilettir. Cinsiyetten bağımsızdır. Başkasının ahl-akından sorumlu olmak kims-enin görev tanımı değildir. Tüm bu yanlışlar, biyolojik bir cinsi-yet olan erkek olma halini, ade-ta bir erkeklik ideolojisine çev-iriyor. Şiddet ve kaba kuvvet, erkek olmanın unsurlarından

biri olarak görülüyor. Halbuki, erkek ya da kadın herkes, insan olmak için doğar.”

Emine Erdoğan kadına yönelik şiddetin arttığına dair algının doğru olmadığını, kadınlar artık haklarını araya-bildikleri için şiddetin görünür olduğunu savundu:

“Toplumda hızla kadına yönelik şiddetin arttığına dair bir algı olduğunu, bu algının, insanları kolektif olarak büyük bir karamsarlığa sürüklediğine dikkati çeken Emine Erdoğan, “Elbette rakamlar ortada. Fakat bu rakamlar, eskiden sessizliğe gömülen hadiselerin artık görünür olduğu şeklinde de okunmalıdır. Bugün kadın-lar haklarını arayabiliyorlar. Kendilerine yönelik işlenen suçları utanıp gizlemiyorlar.”

KADINLAR ÇIÇEKTI ŞIMDI MERCAN OLDU

Kadınlar için topyekün bir se-

ferberlik ruhu içinde olunması

gerektiğini dile getiren Bakan

Selçuk, şöyle konuştu:“Biz de bugün itibarıyla in-

şallah sizlerin de desteği ile

adına ‘mercan’ dediğimiz bir

yola çıkıyoruz. Bu seferberliğin

adını niye mercan olarak belir-

lediğimize gelirsek, kadınlar,

yeryüzü atlasının mercanları,

yani hayatın kaynağı, insan-

lığın akciğerleridir. Nasıl ki

mercanlar okyanusların mi-

marlarıysa, kadınlar da yaşamı

imar eden varlıklar aslında.

Dolayısıyla kadına gelen her

zarar, hayatı zedeliyor. Kadının

incinmesi, insanlığın incinme-

si demek. Kadının değer gör-

mesi ise ailenin ve toplumun

yücelmesi demek.”

EMİNE ERDOĞAN KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE İLGİLİ KONUŞTU:

Kol kırılır yen içinde kalmazERDOĞAN: İNŞALLAH TAMAMEN SİLECEĞİZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-doğan 25 Kasım’la ilgili Twitter hesabın-da “Kadına yönelik şiddet, insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardan biridir. Kadına yönelik şiddete, istismara, tacize ve ayrımcılığa karşı mücadeleye devam edecek, inşallah bu ayıbı el birliğiyle ülkemizden tama-men sileceğiz” pay-laşımında bulundu.

Page 4: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM4 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

İçişleri, Jandarma, Sahil Gü-venlik ve göçmenlerle ilgili yasalarda bir dizi değişiklik öngören 95 maddelik torba yasa teklifine, AK Parti tara-fından sıkıştırılan iki madde hem eski ve yeni milletve-killerine hem de cumhur-başkanlığı hükümet sistemi gereği göreve atama yoluyla gelen bakan ve cumhurbaş-kanı yardımcılarına çok geniş imtiyazlar getiriyor.BEŞTEPE KADROLARINA 5 YILDIZLI HIZMET

Torba teklifin 47'nci mad-desine göre; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, bu görevlerde bulunmuş olan-lar ile bunların eşleri, anne ve babaları ile bakmakla yükümlü oldukları çocukla-rının ve ölenlerden SGK ile ilişiği bulunmayan dul ve yetimlerinin sağlık giderleri ömür boyu TBMM üyelerinin tabi oldukları esaslar çerçe-vesinde Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ödenecek. Bu isimler, hiçbir kamu görevlisi ve sigortalının yararlanama-dığı ücretsiz implant dahil 5 yıldızlı sağlık hizmetlerinden faydalanacak.

1 GÜN BILE GÖREVDE KALSA YARARLANACAK

Cumhurbaşkanı yardımcıla-rı ve bakanların bu haklardan yararlanmak için sadece 1 gün o görevi yapmaları bile yeterli olacak. Cumhurbaşkanlığı hü-

kümet sistemi nedeniyle, ba-kanlar ve cumhurbaşkanları atama yoluyla göreve geliyor. Halen 16 kişilik kabinenin 4'ü milletvekilleri arasından, 1'i Genelkurmay Başkanlığından, 11'i de dışarıdan atamayla bakan oldu. Teklifin yasalaş-masıyla hem o bakanların hem de cumhurbaşkanı yar-dımcılarının tüm aileleriyle birlikte sağlık giderleri ömür boyu bütçeden karşılanmaya başlanacak.MUHALEFET ITIRAZ ETTI

Torba yasada bu madde tar-tışılırken, muhalefet millet-vekilleri itiraz etti. CHP’li Ali Öztunç, “Bunlar kamu görev-lisi, atanmış kişiler, seçilmiş değiller. Bu kamu görevlileri arasında bir ayrım anlamına gelecektir. Eşitlik ilkesine aykırıdır” dedi ve benzer imtiyazların memurlara sağ-lanmadığını hatırlattı.

HDP’li Zeynel Özen ise “Bu maddenin, gerçekten, neden getirildiği de, gerekçesi de açıklanmıyor ama gördüğü-müz kadarıyla halkın vergi-lerinden ömür boyu imtiyaz elde edecek ayrıca bir kesim oluşuyor. Bu maddenin ka-nun teklifinden çıkarılmasını istiyoruz çünkü sarayın bu Türk halkına yeterince büyük maliyeti var. Şimdi de o atan-mışların bile ömür boyu bu hizmetlerden yararlanması söz konusu. Bu, eşitlik ilkesi-ne de aykırı” dedi.

CHP’li Yaşar Tüzün ise,

cumhurbaşkanı yardımcılığı ya da bakanlık görevini 2 gün süreyle yapacak bir bürokra-tın bile bu imtiyazlara sahip olacağını hatırlattı, “Dışarı-dan atanan bakanların bir gün süreyle de görev yapma ihtimalleri var” dedi.

VEKIL IMTIYAZINA SIRA GELINCE...

Torba yasaya sonradan sıkıştırılan bir başka mad-deyle de milletvekillerinin bakmakla yükümlü olmadığı anne ve babaları ile 25 yaşın-dan büyük bekar kız çocuk-larına ücretsiz sağlık hiz-meti geliyor. Düzenlemeden mevcut milletvekilleri ile 3 bin 500 eski vekil ve yüksek yargı mensuplarının anne baba ve 25 yaşından büyük bekar kız çocukları yararla-nacak. 51. maddeyle getirilen yeni imtiyazlar eski ve yeni milletvekilleri, yakınlarıyla birlikte 14 bin kişiyi kapsı-yor. Milletvekillerine ücretsiz sağlık hizmeti konusunda yeni ayrıcalık getirecek bu düzenlemeye ise, komisyon-da hiçbir itiraz gelmedi. Mad-de okundu, oylandı ve kabul edildi.

Halen eski ve yeni milletve-killeri ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin tüm tedavi masrafları TBMM ta-rafından karşılanıyor. Ancak anne, baba ve 25 yaşından büyük bekar kız çocukları için ‘Muhtaç olma şartı' ara-nıyor. Teklifle artık o şart da aranmayacak.

‘ÇATLAK SES’ YOKİçişleri, Jandarma, Sahil Gü-

venlik ve göçmenlerle ilgili yasalarda bir dizi değişiklik öngören 95 maddelik torba yasa teklifine son anda sıkış-tırılan ‘imtiyaz’ maddelerine muhalefetin itirazı sadece Beştepe kadrolarıyla sınırlı kaldı, milletvekillerine gelen imtiyazlara karşı ‘çatlak ses’ ses çıkmadı.

Hem CHP, hem HDP teklife muhalefet şerhi koyarken, şerhini 47. maddeyle, yani Beştepe kadrolarına getirilen imtiyazlarla sınırlı tuttu.

CHP’nin şerhinde AK Par-ti’nin teklifinin Cumhurbaş-kanı yardımcıları ve bakan-ların, bakmakla yükümlü olmadıkları anne ve babala-rın da sağlık giderlerinin de

milletvekillerinin tabi olduğu hükümler çerçevesinde Cum-hurbaşkanlığı bütçesinden ödenmesinin öngörüldüğü belirtildi, “ömür boyu tanın-mış bir imtiyaz niteliğinde-dir“ diyerek Anayasaya aykı-rılık itirazında bulunuldu.

Muhalefet şerhinde şu ifa-deler yer aldı:

“Düzenleme Cumhurbaşka-nı yardımcıları ve bakanlar için bir ayrıcalık, diğer kamu görevlileri açısından ayrım-cılık oluşturmaktadır. Anaya-samız, ‘hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağına’ hükmet-mektedir. Düzenleme, Ana-yasanın 2’nci maddesinde belirlenen ‘hukuk devleti’ ve 10’uncu maddesinde tarif edilen ‘Kanun önünde eşitlik’ ilkelerine ve 60’ıncı madde-sinde tanımlanan ‘sosyal gü-venlik hakkına’ da aykırıdır.”

HDP’nin muhalefet şerhinde de sadece Beştepe kadrolarına yönelik imtiyaza itiraz vardı.

Şerhte, “Yeni sistemde göreve gelen Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların ile yakınlarının sağlık gider-lerinin Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanması amaçlanmaktadır.

Böylece yurttaşların vergi-lerinden karşılanacak şekilde ömür boyu imtiyaz elde ede-cek bir ayrıcalıklı kesim olu-şacaktır. Bu maddenin kanun teklifinden çıkarılması gerek-mektedir” denildi.

MEHMETŞANDIR

BENCE

Bir toplumsal cinnet atmosfe-rini soluyoruz.

Özellikle son günlerde artan ve bir türlü önlenemeyen şiddet olayları, kadın cinayetleri, toplu intiharlar, her geçen gün daha çok hissedilen hayat pahalılığı, terörle mücadele gündeminin sürekliliği ve belirsizliği ve tüm bunların haberleştirilme biçimi ülkemizi bir toplumsal cinnet anaforuna sürüklüyor.

Geleceğin bu günden daha kötü olacağı beklentisi toplumun ufkunu sarmış bulunmakta, yapılan bir araştırmaya göre toplumunun %47’si mutsuz olduğunu beyan ediyor. Her türlü provokasyona açık hale geliyo-ruz.

KARABASANMutsuzluk ve umutsuzluk

iklimi karabasan gibi üzerimize çökmüş görünüyor.

Daha da kötüsü, sorunlara çözüm bulması gereken siyaset kurumu, maalesef özellikle son günlerde yeniden bir kısır çatış-

manın içine sürükleniyor.Siyasetin dili her geçen gün

ağırlaşıyor. Örnek olması gere-kenlerin kullandıkları konuşma üslubu sokağı ve toplumsal psi-kolojiyi çatışmaya teşvik ediyor.

Ayrıca, dünyanın hızla eksen değiştirdiği, çok merkezli güç dengelerinin kurulduğu, bölge-mizde yeni haritaların çizildiği, eski dostların düşman, düşman-ların müttefik olduğu, herkesin yeni durumlara göre yeni pozis-yonlar belirlediği bir dönemden geçiyoruz. Küresel güçler arasın-da soğuk savaş dönemi şartları yeniden oluşuyor. Bir dünya savaşı ihtimalinden bahsedilir oldu.

Böyle bir süreçte ülkemizin kronikleşmiş hastalıkları, sorun-ları, zaafları ve fırsatları üze-rinde düşünmek ve yeni öneriler getirmek bir aydın sorumluluğu-dur.

Türkiye’nin, Demokrasi, kötü yönetim, gelir dağılımı ada-letsizliği, bölücü terör, insan hakları ihlalleri, ekonomik ve

sosyal sorunları bulunmaktadır. Ancak, sorunlar ve çözümler ne kadar ağır olursa olsun Türki-ye, bu coğrafyada güçlü olmak zorundadır.

Bu coğrafya, tarihin tüm dönemlerinde büyük olanların egemen olduğu bir coğrafyadır. Bu coğrafyada zayıflara, birliği-ni, dirliğini kaybetmişlere hayat hakkı yoktur.

GELECEĞE SALDIRIDış destekli olması ve sınır

ötesi boyut kazanması dolayısı ile etnik bölücü terör, sonuçları itibariyle tüm diğer sorunların önüne geçmiş bulunmaktadır.

Özellikle de siyasi bölücülük talepleri, ülkemizin ve milletimi-zin geleceği açısından toplumun her kesimini derinden etkileyen bir temel mesele haline geldi.

Etnik bölücü terör, aslında PKK boyutunun çok ötesinde tarihten gelen bir hınç ve inti-kam operasyonu ve Türkiye'nin varoluşuna ve geleceğine yönelik bir dış saldırı aracı olarak ülke-

mizin bir milli güvenlik sorunu boyutuna ulaştı.

Daha da kötüsü, uzun yıllar devam eden ve bir türlü biti-rilemeyen terörle mücadele, halkımız arasında ayrışmaya, soğumaya ve kalın duvarlar oluşmasına sebep olmaktadır. Esas tehlike ve tehdit budur.

Birlikte yaşamak, bir olmak, bir millet olmak, ortak değerleri-mizi, Vatanı, Devleti savunmak bilinci ve Türk Milleti’ne men-sup olmak övüncü bu gün en çok ihtiyaç duyduğumuz ve dış saldırılara karşı en büyük güç kaynağımızdır.

BIRLIKTE YAŞAMAKMilli BİRLİĞİMİZİ güçlendirme-

liyiz.Milli birliğin değerini ve öne-

mini bilen ve bunun siyasetini yapan bir insan olarak önerim şudur. Farklılıkların ayrıştırıl-ması ve çatıştırılması üzerinde Türkiye’yi zayıf düşürmek isteyen küresel güçlere karşı; Bir sosyal ve siyasi proje olarak, BİRLİKTE

YAŞAMA’YI “CAZİBE MERKEZİ” haline getirmeliyiz.

Toplumun tüm katmanlarını, “farklılıkların farkında olarak ve farklılıklarımıza saygı gös-tererek” ancak farklılıkların batağında kaybolmadan, ortak paydalarımızın güvencinde “birlikte yaşamak”, sorunlarımı-zı çözer ve mutlu oluruz fikrine ikna etmeliyiz;

Öncelikle bir “GÖNÜL SEFER-BERLİĞİ” başlatmalıyız.

Toplumu; tarihi, ortak geçmiş, yaşanılan coğrafyayı, VATAN ola-rak birlikte sahiplenmeye ikna etmemiz gerekmektedir.

Tabi ki, silahlı terörle müca-dele yapmakta kararlılığımızı devam ettirmeliyiz ve bunu ilan etmeliyiz. Ancak, bölücü siya-setle mücadele metotlarını terör örgütü ile mücadeleden ayrıştır-malıyız. Çünkü siyaset toplumsal bir olgudur. Toplum, tercihlerin-den dolayı asla suçlanmamalı ve cezalandırılmamalıdır.

Bölücü fikirlere ve siyasete sahip seçilmiş kişilerin ceza-

landırılmaları konusunda daha özenli davranmalıyız.

Bölücülük yaptıkları iddiası ile görevden alınan seçilmişlerin yerine yine seçimle yenileri se-çilmelidir. “seçenlerin hatırını” kırmamalıyız.

DIŞ GÜÇLERBöylece, toplumu bölücü terör

örgütünün ve dış güçlerin pro-paganda etkisinden kurtarmış oluruz. Devletimizin adaletine, şefkatine ve yaptırım gücüne inanmalıyız ve herkesi inandır-malıyız.

Yarın ne olacak belirsizliğin-den insanımızı kurtarmamız gerekir.

Toplumsal psikoloji bir özgü-ven ile yeniden inşa edilmelidir.

Toplum bir büyüklük hayali içinde “Ortak gelecek” kurmaya ikna edilmelidir.

Çok yönlü bir stratejik yenilen-me gerçekleştirmeliyiz.

BENCE, bunun tam zamanı… Kayan arabanın frenine değil gazına basılır.

ESAS TEHLİKE

TBMM’de ‘özlenen’ birliktelik:

Bütün partiler imtiyazda birleşti

Page 5: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM5 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

Muharrem İnce’nin kendisine CHP genel merkezindeki bir çete tarafından kumpas ku-rulduğu iddiasını Grup Başkan Vekili Engin Öz-koç yanıtladı. Özkoç İnce Kılıçdaroğlu’nu değil al-tındaki yöneticileri hedef alıyor iddialarının içinin boş olduğunu söyledi.

“Ben kimin vekiliyim, Genel Başkanın vekili-yim, Genel Başkan adına konuşuyorum, şu anda da öyle. Siz kalkıp bana saldırıyorsanız, MYK’ya saldırıyorsanız Genel Başkana, CHP’ye saldırı-yorsunuz demektir.”

ELINDE BELGE VARSA TALAT ATILLA’YI BEKLEME SEN AÇIKLA

Engin Özkoç Muharrem İnce’yi elinde belge varsa açıklamaya çağırdı, niye Talat Atilla’ya soruyoruz ki” dedi. “Yani bu tutum sizi cumhurbaşkanı adayı gösteren CHP’ye karşı in-saf ölçüsünde bir tutum

mudur? Bu tutum birlikte yol yürüdüğünüz arka-daşlarınıza karşı sarayı kutsayarak ‘saray bu için içinde yoktur’ diyerek göstermek nasıl yol ar-kadaşlığına sığar. Şimdi bunun tek bir yolu vardır, ‘bunu CHP içinden bir ekip yapmıştır’ diyorsa-nız bunu Talat Atilla’ya sormaya ne gerek var? O zaman sen bunu kimin yaptığını biliyorsun, açık-la o zaman. Hayır elinde belge yoksa niye CHP’yi hedef olarak gösteriyor-sun?”

TEKNE IDDIASINI ISPAT EDEMEZSE NAMERTTIR

Başkanlık divanı üye-si Bülent Kuşoğlu Talat Atilla’nın internet sitesi TimeTürk’te yazı yazdı-ğı için hedef gösterilen isimler arasındaydı. Engin Özkoç “Sözcü’de yazsaydı Rahmi Turan’a bilgiyi o mu vermiş olacaktı” diye sordu ve tekne tatili parolası ile

kendisinin de içinde olduğu bir ekibi kumpas ile suçlayan İnce’ye hodri meydan dedi; “İspat etsin grup başkan vekilliğini bırakacağım, kanıtlaya-mazsa namerttir.

DURDUK YERE KENDIMIZI NEDEN MUHATAP YAPALIM

Spekülasyonun kaynağı Millet İttifakını parçala-mak istediğini kamuoyu-na açıklayan Erdoğan’dır diyen Engin Özkoç parti içinde bir inceleme baş-latıldı mı sorusunu da yanıtladı.

“İnsanlara sorsak ben yaptım demez, arkadaş-larımızı suçlasak onurla-rıyla oynarız, kumpas ile öyle böyle bir bağlantı-mız yok, genel başkanı-mız başımızda, MYK’da oturuyoruz birbirimizin yüzüne bakıyoruz, komp-lonun içinde olmayan kişiler olarak kendimizi durduk yere böyle bir şeyin muhatabı yapmak asla istemeyiz.”

15 Temmuz darbe girişimin kilit ismi Adil Öksüz ile ilgili eski MİT’çi Mehmet Eymür çok çarpıcı bir iddia ortaya attı. Eymür Adil Öksüz’ün kaçışının normal olmadığını, Ök-süz hakkında “eleman” olduğu biçiminde id-dialar bulunduğunu söyledi:

“Adil Öksüz’ün bir anda yok olmasını katiyen normal karşı-lamıyorum. Bir takım ortaya çıkan bilgiler de var. Adil Öksüz’ün angaje formları orta-ya çıktı. Deniz Bayrak

isminde MİT mensubu olduğunu iddia eden bir ismin iddiaları var. Adil Öksüz’ün eleman olduğunu, kullanıldığı-nı iddia ediyor”

Mehmet Eymür bu iddiaları ciddiye al-dığını söyledi. Kayıp olması çok dikkat çeki-ci değil mi diye sordu, Öksüz’ün yurt dışında olamayacağını söyledi.

“Kayıp olması çok dikkat çekici değil mi? Hayatta mı değil mi onu da bilmiyoruz. Ama yurt dışında de-ğildir onu kesinlikle söyleyebilirim. Çünkü

konuşabilir yurt dışın-da olursa orada, yani muhtemelen yaşamı-yor olabilir.

Adil Öksüz 15 Tem-muz’da darbenin he-men sabahında Mürted hava üssünün civarın-da jandarma tarafın-dan yakalanmış, mah-kemeye çıkartılmış ve sonra da salıverilmişti. Üstelik üstünden çıkan GPS cihazı da iade edi-lerek. Sonrasında ya-pılan bütün araştırma-lara rağmen Öksüz’ün izine ne yurt içinde ne de yurt dışında rastla-nabilmişti.

Ankara'da F-16 savaş uçakları Mürted Hava Meydan Komutanlığı çevresinde alçak uçuş yaptı. Uçuşların amacı-nın 'S-400 hava savun-ma sistemini test etmek olduğu' ileri sürüldü.

Ankara Valiliği 24 Ka-sım’da, Hava Savunma Sistemi Projesi Uçuşlu Testlerin İcra edilmesi

Hakkında Duyuru” du-yuru başlığıyla şu açık-lamayı yaptı:

“Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesin-de yürütülen bazı pro-jeler kapsamında 25-26 Kasım günü Ankara se-malarında, Valiliğimizin bilgisi dâhilinde Hava Kuvvetlerimize ait F-16 uçakları ve diğer hava

araçları tarafından alçak ve yüksek irtifada test uçuşları yapılacaktır.”

Açıklamada “Hava sa-vunma sistemi projesi” denildi ancak S-400 adı anılmadı.

Dün öğlen saatlerin-den itibaren F-16’lar ha-valanarak Mürted Hava Meydan Komutanlığı çevresinde alçak uçuş

yaptı.Hükümete yakın bazı

gazete ve ajansların in-ternet sitelerinde, uçuş-ların amacının ABD ile krize neden olan “S-400 hava savunma sistemini test etmek” olduğu ileri sürüldü. Milli Savunma Bakanlığı yetkililerine dayandırılan haberlerde S-400 sistemiyle uçak-

ların radar bağlantısının test edildiği belirtildi. Milli Savunma Bakanlığı ise gün boyu yayınlanan haberlere ilişkin, “Anka-ra’da icra edilen uçuşlar, Savunma Sanayi Baş-kanlığının devam proje-leri kapsamında yapılan test uçuşları olarak ko-ordine edilmiştir” diye açıklama yaptı.

ABD, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi-ni aldığı için Türkiye’yi F-35 savaş uçağı prog-ramından çıkarmıştı. Cumhurbaşkanı Erdo-ğan, 14 Kasım’da Beyaz Saray’da Trump ile yap-tığı görüşmeden sonra Türkiye’nin S-400’ler-den vazgeçmeyeceğini söylemişti.

HDP'de iki dönem milletve-killiği yapan Mehmet Ali Aslan partisinden istifa etti. Aslan is-tifa gerekçesinde dışlandığını öne sürdü. Dışlanmasına örnek olarak parti yöneticisi Alican Önlü’nün kendisine bir yıl önce attığını söylediği “Bir daha HDP ve Demirtaş’ı ağzına alma, çünkü ikisini de kirletiyorsun, partiden uzak kalman daha hayırlı” mesa-jını gösterdi.

“IHRAÇ EDILECEKTI”HDP Örgütlenmeden Sorumlu

Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali-can Önlü ise Aslan’ın iddialarını reddetti. Önlü, bahsedilen What-sapp yazışmalarının bir yıl bek-letilip şimdi gerekçe yapıldığını söyledi. Önlü, “Aslan’ın kesin ihracı disiplin kurulunda açılan-mak üzere bekliyor. İhraç edile-ceğini duyduğu anda kalkıp ken-disi istifa etmiş gibi kamuoyuna açıklama yaptı. MYK konuyla ilgili açıklama yapacak” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, eşi Nep-tün Soyer ile üzerlerine olan mal varlığını açıkladı. Sefe-rihisar Belediye Başkanlığı döneminde de aynı uygula-mayı yaptığı belirtilen Soyer, 31 Mart yerel seçimlerinde göreve gelmesinin ardından eşi Neptün Soyer ile üzerleri-

ne olan mal varlığını kamuo-yuyla paylaştı. Soyer’in daha önceden mal bildiriminde bulunduğu ve Ekim ayında sadece güncelleme yaptığı aktarılan mal varlığı şöyle:

Karaburun Çatalkaya’da 100 bin TL değerinde bina (Üçte bir hisseli), Üçkuyular’da 100 bin TL değerinde bina, Karan-

tina’da 150 bin TL değerinde bina, Ulamış İmamderesi’nde 100 bin TL değerinde arazi, Konak’ta 86 bin TL değerinde bina, SS Denizevleri K. Yapı Kooperatifi’nde 32 bin TL’lik hisse (Seferihisar), 2010 mo-del 55 bin TL değerinde Volk-swagen araç, 61 bin euroluk banka hesabı

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, ‘CHP’li Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüştüğü iddi-ası’nın CHP’ye kurulmuş bir kum-pas olduğunu söyledi. Öztrak, “Kim CHP’yi karıştırmak istediyse kumpası da o kurdu. Saray medyasının Barış Pınarı Harekatı’na göstermediği ilgiyi bu olaya göstermesi kumpası gözler önüne sermektedir” dedi. İnce’nin

“Kumpası yapan CHP’deki bir çete” demesine de yanıt veren Öztrak, “CHP’de ‘çete’ arama gafletinde bu-lunanlar karşılarında Kuva-yı Milliye ruhunu bulacaktır” diye konuştu.

Ömer Çelik’in ‘Erdoğan’dan özür dilesinler’ sözlerinin hatırlatılması üzerine de Öztrak, “Bu komployu ya-panlar bizden özür dilesin” ifadesini kullandı.

S-400’LERE TEST ZAMANI

Ünlü eski MİT’çi Eymür: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyordur”

Madem biliyorsun Talat Atilla’ya sormaya ne gerek var, sen açıkla

Engin Özkoç’tan

Muharrem İnce’ye...

Tunç Soyer mal varlığını açıkladı

AK Parti’den ayrıldıktan sonra yeni parti hazırlıklarına hız veren Ali Babacan, bugün ses-sizliğini bozuyor. Babacan, bugün Fatih Altay-lı’nın Teke Tek programına katılacak.

Ali Babacan’ın ekibinde yer alan Sadul-lah Ergin, şimdiye dek gözlerden uzak şekilde çalışmayı tercih eden Ali Babacan’ın televizyon yayınına katılma kararını “Süreç başladı” sö-zleriyle değerlendirdi.

AK Parti’den ayrılıp parti kurma çalışmalarını sürdüren diğer isim Ahmet Davutoğlu zaman zaman kamuoyu önüne çıkarken, Babacan ve ekibi çalışmalarını daha korunaklı bir çerçe-vede yürüttü. Gelen bilgilere göre, son 6 aydır Babacan ekibi ekonomi, yargı, eğitim, sağlık vb. alanlarda kaleme alınan politika temel metin-lerini tamamladı. Yeni partinin kuruluş tarihi olarak da Aralık sonu planlanıyor.

Babacan için sahne zamanı

Eski vekil Mehmet Ali Aslan HDP’den istifa etti

Mehmet Eymür Yavuz Oğhan’ın

HALK TV’deki “BiDeBunuİzle”

programına konuk oldu.

“Saray medyasının ilgisi kumpası gösteriyor’’

Page 6: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM6 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

Benim öğrencilik dönemime kıyas-la ulkemizde üniversite sayısı 10’a, toplam kontenjan ise 20’ye katlanmış durumda. 2019’da tercih yapan öğren-cilerin %81’i bir programa yerleşti ve 750.000’in üzerinde aday üniversit-eye başladı. Yani, üniversiteye gire-meme sorunu artık yok. Fakat erişim sorununu çözülürken kalite sorunu yaratıldı. Sistem çok sayıda vasıfsız mezun üretiyor ve bunun sonucu olarak da mezun işsizliği 1 Milyonu geçmiş durumda.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda, güçlü bir üniversite sisteminin yanında güçlü bir meslek lisesi yapılanması görüyoruz. Maalesef ülkemizde meslek liseleri uzun yıllar üvey evlat muamelesi gördüler ve potansiyellerine erişemediler. Son bir yıl içinde MEB meslek liselerine eğildi ve çok olumlu olarak değerlendirdiğim bir

dizi iyileştirme yapıldı.Kanımca en önemli gelişme, mesl-

ek liselerinin iş dünyası ile birlikte yönetilmesi yönünde atılan adım. Her ilde belirlenecek bir pilot okulda TOBB işbirliği ile atölye ve laboratuvarların kurulması, eğitim içeriklerinin hazır-lanması, stajların gerçek üretim or-tamlarında yaptırılması, öğretmenlere işbaşında eğitim verilmesi hedefleni-yor.

TEKNOPARK LISELERIBu pilot proje başarılı olursa meslek

liselerimiz yeni ve heyecan verici bir döneme girerler. Benzer bir olumlu adım da (örneğin örneğin organize san-ayi bölgelerinde) özel sektörün kendi talep ettiği nitelikte işgücünü yetiştire-bilme amacıyla özel mesleki eğitim merkezleri açmasına izin verilmesi.

Bana ilginç gelen bir diğer gelişme teknoparkların içinde açılması planla-nan meslek liseleri.

Bilişim, elektronik, yazılım, biyo-medikal, biyoteknoloji, makine, enerji, savunma, otomotiv sektörlerinde sa-dece mühendise değil, kalifiye meslek lisesi mezunlarına da çok ihtiyaç var.

Teknoparklardaki meslek liseleri hem öğrencilere yerinde staj olanağı hem de öğretmenlere sürekli eğitim olanağı sağlayabilir.

Benzer bir şekilde İTÜ ve Aselsan’da açılan marka okullar hem çok başarılı öğrencilere üst düzey eğitim verecek, hem sektörün ihtiyaçlarını karşılaya-cak, hem de meslek liselerinin algısını değiştirecek.

MEB büyümekte olan sektörlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için birçok devlet kurumu ile işbirliği yapıyor.

Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı ile işbirliklerini dikkat çekici buldum. Benzer bir işbirliği ile meslek liseler-inin döner sermayelerindeki hazine payının %15’den %1’e düşürülmüş olması okullardaki ekonomik faaliyeti (dolayısıyla deneyim kazanımını) te-tikleyecektir. Daha şimdiden okullarda-ki ekonomik faaliyet geçen yıla oranla %40 artmış durumda.

SEKTÖRÜN TALEPLERIBunların yanında programların se-

ktörün talepleri ve teknolojik gelişme-ler doğrultusunda, sektör, meslek kuruluşu, ve üniversite desteği ile güncellenmesi, sisteme kalite güvence süreçlerinin yerleştirilmesi, kurumların dış değerlendirilmeden geçirilmesi ve

elektronik eğitim içeriklerinin geliştiril-mesi de meslek liselerinde geçmişte alışık olmadığımız uygulamalar.

SEVIYEYI YÜKSELTMELI

Bakanlığın meslek liselerine ciddiye-tle eğilip seviyelerini yükseltmesi hem üniversite sistemi üzerindeki baskıları hafifletecek, hem de lise çağındaki gençlere hızlıca istihdama ulaşabi-lecekleri kaliteli bir eğitim alternatifi sunacak.

Tespitleri, planları ve pilot uygu-lamaları çok beğendim. Umarım uygu-lamada süreklilik sağlanabilir.

Kalkınmanın tek yolu üretim ve bunun için gereken kalifiye işgücünü eğitimin her seviyesinde yetiştirmek zorundayız.

PROF. DR. ERHANERKUT

Meslek liselerinde güzel şeyler oluyor

Halk Sağlığı Genel Müdürlü-ğü’nün verilerine göre, 2016’da sıfırlanan kızamık vakalarının sayısı, aşı reddi nedeniyle bu yıl 2 bin 400’e kadar çıktı.

Türkiye’de görülen kızamık vakası sayısı 2001’de 30 binler-deydi. 2016’da sadece 9 kızamık vakası görüldü. Bu yıl görülen vaka sayısı ise 2 bin 391’e ulaştı.

Son verilere göre çocukluk çağındaki zorunlu aşılar saye-sinde hamilelik ve yeni doğan dönemlerinde görülen tetanos, 2009’da elemine edildi. Kaba-kulakta vaka sayısı, 2005’te 20 binlerdeyken bu yıl 300- 400’lere kadar geriledi.Türki-

ye’de 19 yıldır çocuk felci vakası görülmezken, 2003’ten bu yana ise difteri vakasına rastlanmadı.

20 BIN KIŞI AŞIYI REDDETTI

İstanbul Aile Hekimliği Der-neği’nden Handan Karahan Saper, ‘aşı karşıtlığı’nın popüler hale gelmesiyle yıllar geçtikçe aşılanma oranının azaldığını, özellikle son 8 yıldır durumun daha da kötüye gittiğini söyledi. Saper “Son iki yılda aşı karşıtlığı iki katına çıktı, bu yıl 20 binden fazla aile aşıyı reddetti” dedi.

KLİMİK Derneği Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap ise, hiçbir bi-

limsel ortamda aşıların gerekli olup olmadığının tartışılmaya-cağını söyledi, “Aşıların çağı-mızın üretim ilişkileri içinde, kapitalist sistemin işleyişine tabi olarak büyük şirketler tarafından üretilmesi, satılması ve kullanılmasının aşılara karşı olmak için bir gerekçe olamaz. Yapılması gereken, insanların aşı olmaması için değil, tam tersine, aşıların gelişmiş-ge-lişmemiş tüm ülkelere aynı miktarda ve kolaylıkla temin edilmesi, zengin-fakir herkese ücretsiz şekilde yapılması için mücadele etmektir. Aşılar bü-tün insanlık içindir” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri, 81 ilde denetime çıktı, et ve et ürünleri üretim tesisle-ri denetlendi. İnceleme 1 hafta sürecek.

İstanbul’da da 700’ü aşkın görevli 39 ilçede et ve et ürünleri üretimi ve satışı yapılan tesisi büyüteç altına aldı.

Denetim sırasında açıklama yapan İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlü Ahmet Yavuz Kara-ca, 2019’da 110 bin işletmede 191 bin denetim yapıldığını söyledi. Karaca, işletmelerden 4 bin 500’ünde uygunsuzluk tespit edildiğini belirterek, bu işletmelere 26 milyon 500 bin lira idari para cezası uygulandığını kaydetti. Karaca, 59 işletme hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.

Antalya’da zengin kadınlarla para karşılığı birlikte olmak iste-yen ‘jigolo’ adaylarını dolandıran 19 kişi, düzenlenen operasyonla yakalandı. Çetenin ilk belirleme-lere göre, 150 bin liralık vurgun yaptığı belirlendi.

1 MILYON TL’YI BULABILIR Antalya’da örgüt ve çete suç-

larına bakan Cumhuriyet savcı-lığı, ‘jigolo adayı’ 12 mağdurun dolandırıldıkları yönündeki şikayetleri üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında araştırma yapan Asayiş Şube Mü-dürlüğü Yankesicilik ve Dolandı-rıcılık Büro Amirliği ekipleri de 4 ay süren teknik ve fiziki takibin sonunda, para karşılığı zengin kadınlarla birlikte olmak isteyen

genç erkekleri dolandıran çete-nin izini buldu.

6 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda 19 şüpheli gözaltı-na alındı. Çete lideri olduğu öne sürülen bir kadın ise lüks bir villada yakalandı. Çetenin kur-duğu internet sitesindeki telefon

numarasını arayan ‘jigolo ada-yı’ndan ‘gold’ ve ‘VIP’ üyelik için çeşitli miktarlarda para istediği, bu şekilde 150 bin liralık vurgun yaptığı belirlendi. Gerçek mağ-dur sayısının 100’ü geçebileceği, vurgun miktarının ise 1 milyon lirayı bulabileceği bildirildi.

KIZAMIK PATLADIAŞI KARŞITLARININ FATURASI:

‘Jigolo adayları’ çetesi yakalandı

4 BIN 500 TESIS uygunsuz bulundu

Et için ürküten tablo

Cumhurbaşkan-lığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin sahipleri belirlendi. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Po-litikaları Kurulu’nca belirlenen ödüllerde, müzik alanında “Türk pop ve rock müziğinde kültürel kimliğin tem-siline verdikleri önem ve kırk yılı aşkın süre-dir devam ettirdikleri müzik çizgilerindeki istikrar ve başarıları dolayısıyla” MFÖ ödü-lün sahibi oldu.

Edebiyat alanında Nuri Pakdil, sine-ma alanında Mesut Uçakan, resim ala-nında Devrim Erbil, geleneksel sanatlar alanında Fuat Başar, mimarlık alanında Doğan Kuban, sosyal bilimler alanında ise Ahmet Yaşar Ocak layık görüldü.

Bu yılki “vefa ödü-lü”nün sahibi ise tra-fik kazasında hayatını kaybeden eski Kültür ve Turizm Bakan Yar-dımcısı Haluk Dursun oldu.

SANATÇI IÇIN YAŞAMA SEVINCI

MFÖ üyelerinden Mazhar Alanson: “Ha-kikaten bu tip ödüllerle de nefsimiz okşanıyor” derken Fuat Güner: “Bize bu ödülü layık gören herkese teşekkür ediyoruz. Aslında bu tür ödülleri almak bir sanatçı için yaşama sevincidir” diyerek duygularını dile getirdi. Özkan Uğur ise “Demek ki doğruyu, güzeli he-defleyen eserler bırak-mışız. Her zaman kalıcı eserler bırakmak da önemli. Bunun karşı-lığını görmek de çok güzel bir duygu” dedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLTÜR SANAT ÖDÜLLERI AÇIKLANDI

Mazhar Alanson: Nefsimiz okşanıyor

Page 7: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM7 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

Bakan Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2020 yılı büt-çesinin sunumunda, suç ve yaptırım dengesini, toplu-mun adalet duygusunu tat-min edecek şekilde gözden geçirmeyi düşündüklerini belirtti.

"ISLAH ODAKLI BIR INFAZ SISTEMI"

Gül, suça sürüklenen ço-cukların davalarının öncelik-li görülmesinin sağlanaca-ğını, çocuk adalet sistemini onarıcı adalet yaklaşımı üzerine kuracaklarını ifade etti.

İnfaz sisteminin ıslah işle-vine odaklı bir şekilde etkili, doğru çalışması üzerinde durduklarının altını çizen Gül, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hami-le ve çocukların cezalarını, elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde çekmesi al-ternatifi üzerinde duruyoruz. Hükümlü ve tutukluların ya-kınları ile görüntülü görüş-mesi, elektronik dilekçe gibi yeni uygulama modellerinin geliştirilmesi de çalışma

gündemimizde yer alıyor."

NOTERLIK VE HARÇ MASRAFLARI

Gül, bazı çekişmesiz yar-gı işlerinde, belirli sınırlar altındaki delil tespitlerinde noterliklere de yetki tanın-masını hedeflediklerine işaret etti.

Noterliklerde parmak izi ile kimlik doğrulama siste-minin kullanılmasını sağ-layacaklarını bildiren Gül, satış bedelinin, noterde işlem gerçekleşmeden satıcı hesabına geçmesini önleye-cek bir finansal entegrasyon oluşturulmasının düşünül-düğünü kaydetti.

Abdulhamit Gül, "Noterlik harç ve masraflarının tüm bankaların kredi kartlarıyla ödenebilmesini de sağlaya-cağız" diye konuştu.

Bakan Gül, 15 Tem-muz'dan bu yana meslekten çıkarılan hakim ve Cumhu-riyet savcısı sayısına ilişkin bilgi de verdi, “Meslekten çıkarılan hakim ve savcı sa-yısı 3 bin 926'dır. FETÖ, 15 Temmuz akşamı başlayıp 16 Temmuz sabahı bastırılan bir tehlike olarak yorumla-namaz" dedi.

NİHATSIRDAR

Adalet Bakanı Gül yeni paketi anlattı

Yaşlı, hamile ve çocuklar cezalarını evde çekebilirKabul edilen birinci yargı paketinin ardından ikinci yargı paketinin ocak ayında Meclis'e gelmesi beklenirken Adalet Bakanlığı bütçe görüşmeleri başladı. Komisyonda ıslah odaklı bir infaz sistemine odaklanacaklarını belirten Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarını evde çekmesi üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

‘Gizli tanık geldiysen 3 kere masaya vur’

Görüşmelere Meral Danış Beştaş, Garo Paylan ve Ahmet Şık'ın bulunduğu HDP'li vekiller; tutuklu HDP'li milletvekilleri ve eş başkanların fotoğrafları yer alan dövizlerle katıldı. HDP sıralarında ayrıca siyasetçil-erin tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen “gizli tanık” ifadelerine dikkati çekti. HDP’liler bu konuda bir karikatürü komisyona getirdi. Karikatür görselinde, “Ey gizli tanık… Geldiysen eğer 3 kere masaya vur” ifadeleri yer aldı.

"HUKUK ÖLDÜ, EKONOMI IFLAS"Aralarında Mahmut Tanal, Süleyman Girgin ve Meh-

met Ali Çelebi'nin bulunduğu CHP'li milletvekilleri ise, "Hukuk öldü, ekonomi iflas etti", "Yargı bağımsızlığın-da 141 ülke arasında 104. sıradayız" yazılı dövizlerle komisyonu protesto etti.

Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak, 24 Kasım Öğretmenler Günü programında azar-ladığı kişinin öğretmen değil gazeteci olduğu-nu belirterek, karşısındaki gazetecinin bacak bacak üzerine atmasının ‘nezaketsizlik’ oldu-ğunu söyledi.

Toprak, önceki gün Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen törende kürsüde ko-nuşurken, bir kişiye hitaben “Sen öğretmen misin birader? Öğretmen gibi otur da bir göre-lim” demişti. Ajanslar, valinin azarladığı kişi-nin erkek bir öğretmen olduğunu yazmıştı.

‘ÜZÜCÜ GELIŞME’Valiliğin resmi internet sitesinden yazılı

açıklama yayınlayan Toprak, yaşananların ‘üzücü bir gelişme’ olduğunu ifade etti. Vali Toprak, “Çok büyük bir heyecan ve mutluluk-la geldiğimiz törende öğretmen olmasa dahi bu tip bir oturuş şekli orada bulunan herkese karşı da uygun görülemezdi” dedi.

ILK VUKUATI DEĞILMIŞVali Orhan Toprak’ın daha önce de benzer

hakaretlerle gündeme geldi. Geçen yıl kentte-ki 10 Kasım törenlerinde saat 09.05’te İstiklal Marşı’nın okunmasını istedi. Tam o dakikada sirenler çalınca, İstiklal Marşı siren eşliğinde okundu. Törenin ardından Toprak olaya tepki gösterdi, “Tören düzenleyici, hepsini görev-den alın, Vali’ye tören yönettiriyorlar” dedi.

Geçtiğimiz Ağustos ayında da, bir okulda sertifika törenine katılan Toprak, ödül verdiği müdürleri törene takım elbiseli gelmedikleri için azarladı. Toprak, “Böylesine önemli bir programa gündelik kıyafetle gelmeniz hoş ol-madı. Biraz özen göstermeniz gerekirdi” dedi.

Öğretmen diye azarladığı gazeteci çıktı

Grup Yorum'un Almanya'nın Köln kentin-deki konseri polis tarafından yasaklandı. Köln polisi tarafından yapılan açıklamada, Pazar günü öğleden sonra Braunsfeld sem-tinde düzenlenmesi planlanan Grup Yorum konserinin "yasaklı terör örgütü propagan-dası” şüphesi nedeniyle yasaklandığı belir-tildi. Açıklamada, konserin yapılacağı yerde bulunan "Almanya'da yasak olan, aşırı solcu bir Türk örgüte ait propaganda malzemesine el konduğu" kaydedildi.

Konser öncesinde etkinliğin propaganda amacıyla kullanılabileceği konusunda ih-bar alındığı, Köln Savcılığı'nın da görüşü ile olayla ilgili soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Grup üyelerinden Helin Bölek ve Bahar Kurt'un da aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 15 sanığın "DHKP-C silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasından yargılandığı dava geçen hafta İstanbul'da görülmüştü. Duruş

Grup Yorum’un Almanya konserine ‘şüphe’ yasaklaması

12 bin yıllık buzul gölünün dibinde Roma İmparatorluğu hazinesi var dediler.

Yetkililer buna inandı, izin verdi. Kimse de “İsmi Dipsiz göl olan o gölün dibine nasıl hazine göm-müşler?” diye sormadı.

Gölü boşalttılar. Hiçbir halt çık-madı ama büyük hadise çıktı.

Önce toprakla doldurdular, tepki gelince tekrar boşalttılar. Dibine kil döküp su tutsun diye hortum bağladılar.

12 bin yılda oluşan gölü hortum-la yapmaya çalışıyorlar. Bu arada define arayan arkadaşlar şaşırtıcı bir şekilde AKP’li çıktı.

***Kanser vakalarında rekor kırılırk-

en, uzmanlar bas bas “termik san-traller zehir saçıyor” diye bağırırken bizimkiler zaten uzatılmış olan santral bacalarına filtre takmama süresini 2,5 yıl daha uzattılar.

Üstelik bu kanuna onay verenler arasında “Ben doktorum. İnsanlar ölüyor. Yapmayın, etmeyin” diye Meclis kürsüsünde konuşan MHP’li milletvekili var. Sordu gazeteciler, “Partim grup kararı aldı” dedi.

***Bisikletiyle dünya turu yapan

Kanadalı adam Edirne’ye kadar kazasız belasız geldi. Gazimihal Köprüsü’nden geçerken kafasına taş attılar, yaralandı hastaneye kaldırıldı. Bisikletli bir yabancıya taş atarak kendisini karşılamış ve

“Türkiye’ye hoş geldin” demiş olduk.***

Polisler FETÖ şüphelisini gözaltına alıp serbest bırakmak için rüşvet istedi. Ailesi parayı verdi. Serbest bıraktılar. Bir süre sonra bir kez daha gözaltına aldılar. Aile bu sefer polisi aradı. Gelen polisler de FETÖ şüphelisini bırakmak için para iste-di. Bunun üzerine aile Jandarma’ya başvurdu. Operasyon yapıldı, polis-ler gözaltına alındı, FETÖ şüphelisi mahkemeye çıkarıldı ve serbest bırakıldı. FETÖ’yle mücadelede baş-ka bir boyuta geçmiş olduk.

***İnsanlar iflas ettikleri için, geçine-

medikleri, aç kaldıkları için ailece intihar ederken TBMM’de torba

yasayı bulan milletvekilleri içine bir şeyler atma yarışına girdiler. Önce bakanlara ve ailelerine ömür boyu ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi için yasa teklifi verildi. Malum bakanlar artık vekillerin içinden seçilmi-yordu. Hâl böyle olunca kendileri vekillerimiz gibi sülale boyu ücretsiz sağlık hizmeti alamıyordu. Önce bu halledildi. Sonra hem eski hem yeni vekillerin “bakmakla yükümlü olmadıkları” anne ve babalarının da sağlık harcamalarının Meclis tarafından karşılanması için yasa teklifi verildi.

Böylece TBMM’nin adının hak-kını vererek tam manasıyla “Millet Meclisi” olduğu bir kez daha ispat-landı.

***Tüm bunlar olurken güzide

basınımız cumhurbaşkanlığı seçi-minde zırnık koklatmadığı Muhar-rem İnce’yi bir anda baş tacı ediver-di. Muharrem İnce ve CHP’nin nasıl karıştığı haberlerinden kalan zam-anlarda ise sevimli maymun, sakar köpek ve yaramaz kedi haberleriyle ekranlar doldu.

***Tüm bunlar sadece geçtiğimiz bir

hafta içinde yaşadı.***

Sonra diyorlar ki İskandinav ülke-leri en mutlu ülkeler. Şu bizim bir haftada yaşadıklarımı bir yıl içinde yaşasınlar o zaman göreyim ben onları.

Ya İskandinav ülkesi olsaydık?

Page 8: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

GÜNDEM8 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

Çevre ve Şehircilik Baka-nı Murat Kurum, Gümüş-hane’deki Dipsiz Göl ile ilgili olarak “Biz ikinci bir Dipsiz Göl vakası yaşan-maması için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nde değişik-liğe gittik. Bundan sonra Türkiye’nin neresinde olursa olsun, define kazısı yapacak firmalar, kişiler

Bakanlığımızdan ÇED raporu almak zorundalar” diyerek define kazısı için ÇED raporunu zorunlu kıldıklarını açıklamıştı. 12 bin yıllık Buzul Gölü’nü eski haline dönüştürme çabaları kapsamında ya-kındaki dereden su taşınsa da uzmanlar kurutulan gölde kaybedilen ekolojik zenginliğin geri gelmeye-

ceğini bu haliyle ancak ha-vuz olabileceğini açıkladı.

26 YILDA SADECE 54 RET

İş işten geçtikten sonra gelen ÇED kararının başka doğa harikalarının korun-ması adına bir adım olma-dığı da ortaya çıktı. Bir-gün’ün haberine göre son 26 yılda sadece 54 ÇED

projesine olumsuz yanıt verildi.

CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay’ın yazılı soru önergesini yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 1993-2019 yılları arasında 5 bin 655 adet ÇED projesinin onay-lanırken sadece 54 proje-sine “olumsuz” yanıt veril-diğini belirtti.

“Dipsiz hazineleri” ÇED kararı da korumayacak

İngiltere ile 'çöp savaşını' Malezya kazandı, atıklar Türkiye’ye kaldı

Çöp ithalatında bizden iyisi yok!Gelişmiş ve zengin ülkelerin çöplerini gelişmekte olan ülkelere göndermelerine itiraz eden ülkelerden olan Malezya savaşını kazandı. Ingiltere, Malezya’ya yasa dışı yollarla gönderdiği 42 konteyner plastik atığı geri almayı kabul etti. Türkiye ise TMMOB verilerine göre geçen yıl 439 bin ton plastik atık ithal etti. Çin, Filipinler ve Malezya artık katı atık kabul etmediği için ‘atık ihracatçısı’ ülkeler Türkiye’ye yöneldi.

Geçen aylarda illegal yollar-la ülkeye sokulan 60 kontey-ner dolusu çöpün geri gönde-rileceğini açıklayan Malezya yönetimi, istenmeyen atıktan sorumlu olan ve aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Kana-da, Japonya ve Avustralya’nın da olduğu en az 14 ülke tes-pit ettiklerini duyurmuştu. İngiltere’den gönderilen 42 konteynerlik çöp ise uzun süredir iki ülke arasında kriz nedeniydi. Malezya’yı ziyaret eden İngiltere Çevre Bakan-lığı’ndan yetkililer, geçen yıl ülkenin kuzeyindeki Penang eyaletine gerekli belgeler olmadan gönderilen plastik atık dolu çöp konteynerlerini geri alacaklarını açıkladı.

ASYA ARTIK ALMIYOR, YENI ‘PAZAR’ TÜRKIYE

Gelişmiş ve zengin ülkele-rin, çöplerini gelişmekte olan ülkelere göndermesi uzun süredir sorun yaşanması-na neden oluyor. Geçen yıl Çin başta olmak üzere bazı Asya ülkeleri bu uygulamaya yasak getirmişti. Gelişmiş ülkelere karşı isyan bayrağı-nı açan pek çok Asya ülkesi bu çöpleri geri göndermeye başladı. Filipinler bu konuda başı çekti. Kanada ile ‘savaş tehdidine’ kadar varan ve yıl-larca devam eden sorun, sab-rı taşan Filipinli yetkililerin kargo gemisiyle çöpleri geri göndermesi üzerine çözüldü.

Asya ülkelerinin gelişmiş

ülkelerin çöplüğü olmayı reddetmesinin ve çöpleri geri göndermeye başlamasının ardından seçilen yeni ‘Pazar ülke’ Türkiye oldu. Türk Mü-hendis ve Mimar Odaları Bir-liği (TMMOB) Çevre Mühen-disleri Odası’nın geçtiğimiz Haziran ayında yayımladığı rapora göre katı atıklar artık ağırlıklı olarak Türkiye’ye gönderiliyor.

TMMOB: “TÜRKIYE AÇIK HAVA ÇÖPLÜĞÜ”

Greenpeace de geçti-ğimiz yaz bir rapor yayımlaya-

rak, Çin'in atık alımını ya-saklaması üzerine atıkların yeni adresinin Endonezya ve Türkiye olduğunu belirt-mişti.

Konu Türkiye açısından da, kamuoyu önünde sık-ça tartışılmasa da büyük bir sorun. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendis-leri Odası’nın raporunda, Türkiye'nin Avrupa Birliği

ve ABD’den gönde-rilen katı atık ve

çöplerle “açık hava çöplü-ğü”ne dön-düğü savu-nuldu.

439 BIN TOP ÇÖP TÜRKIYE’YE GELDI

Rapora göre Türkiye'ye son 3 yılda 3 kata yakın katı atık getirildi. Rapora göre, Türkiye'ye 2016 yılında 159 bin ton, 2017 yılında 261 bin ton ve 2018 yılında ise 439 bin ton plastik atık ithal edilirken, 2017 yılında bu ithalattan kaynaklı cari açık 52 milyon euroyu geçti.

Raporda, 2004’te AB’den yüzde 20 or-anında katı atığın Türkiye'ye gönderildiği, 2019 yılında ise bu rakamın yüzde 35'lere çıktığı yer aldı. Ancak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı'nın bu konuda neredeyse hiç denetim yapmadığı savunuldu.

Bu durum ise Türkiye'deki mevcut depolama tesislerinin kapasitesinin erken dolmasına, hava, toprak ve suyun daha fazla kirlenmesine yol açıyor.

INGILTERE’NIN ÇÖPÜ TÜRKIYE’YE GELIYOR

2018'in ilk çeyreğinde İngiltere’nin, Türkiye'ye gemiyle 27 bin 34 ton plastik çöp gönderdiği belirtiliyor. Buna göre Tür-kiye, geçtiğimiz yıl İngiltere'den en fazla plastik atık alan ikinci ülke oldu.

Türkiye'ye en fazla plastik atık ihraç eden ülkelerin ilk sırasında İngiltere yer alırken onu Belçika, Almanya, ABD, Hol-landa, İspanya, İtalya, Slovenya, Fransa ve Japonya izliyor.

Türkiye’deki katı atıklar konusun-da geri dönüşüm ise yetersiz. Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK) verilerine göre plastik atıkların sadece yüzde 9,8’i geri dönüşüme gönderiliyor.

Page 9: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

MESELE EKONOMI9 26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com

$ €5.74 6.32 %12.02Faiz Cumhuriyet Gram BrentBIST 100

1.813 269 63.38105.382 ↑ ↑ ↑↑ ↑ ↑ ↑

DOÇ. DR. İBRAHİMTURHAN

Anemik büyüme, gayrisafi yurt içi hasılanın arttığı –dolayısıyla da teknik olarak durgunluk olarak nitelendirilemeyen bir durumdur. Ancak bu, sağlıklı bir büyüme değildir. Bir kere üretim potansi-yel büyüme hızının altında art-maktadır, pozitif rakamlar görülse de bunlar düşüktür. Ayrıca güçlü bir yatırım talebi söz konu ol-madığından büyümenin kalıcılığı kuşkuludur. Dahası bu büyüme seviyelerinde işsizlik azalmam-akta, toplumsal refah artamam-aktadır. İşte kansızlık çektiği için zayıf ve takatsiz görünen hasta-lara benzetilerek böyle büyümel-ere ‘anemik büyüme’ adı verilir.

EKONOMI DIBI GÖRDÜĞÜ IÇIN

Türkiye ekonomisi dibi gördüğü, aşağıda gidecek daha fazla yer kalmadığı için geçen aydan beri toparlanma görüntüsü sergiliyor. Ancak bu toparlan-ma, geçmişteki krizlerden sonra gözlemlediğimiz hızlı ve güçlü

toparlanmalara benzemiyor. Genellikle hızlı daralmaların ardından gelen güçlü toparlan-maları tanımlamak için büyüme grafiklerindeki çizginin şekline atıfla “V şeklinde toparlanma” terimi kullanılır.

Mesela Türkiye de 1994, 2001 ve 2009’da yaşadığı derin daral-ma dönemlerinin hemen ar-kasından böyle V şekilli toparlan-malarla çıkmıştı. Bu defa ‘V’nin sağ taraftaki bacağı biraz yayvan olacak. Böyle toparlanmalara, iktisadî faaliyet bir süre düşük seviyelerde kaldıktan sonra yavaş yavaş artacağından “U şeklinde” toparlanmalar diyen de var, daha ileri gidip banyo küveti benzetm-esi yapan da.

Peki bu fark nereden kaynak-lanıyor? Cevap; bu sefer sorunun tek bir yerde odaklanmış olmayıp yaygınlık göstermesinden… Geçmişte Türkiye’nin ekonomik sorunları daha çok kamu kesimi kaynaklı olurdu. Bazı durum-larda kamu açıkları bankacılık

sektörüne sirayet etse de yine de sorunun kapsamı da ölçeği de dar olurdu.

REEL SEKTÖR BORÇ ORANI YÜKSEK

Oysa bu defa reel sektör borçluluk oranları yüksek. Bank-acılığın bilançosundan taşıdığı sorunlu alacaklar yükü de bir hayli ağır. Aslında gelir-gider dengesi bozulmuş, verimsizlik yüzünden sürdürülebilir olmak-tan çıkmış birçok işletme yapay olarak ayakta tutuluyor. Bu ise hastalığın sağlıklı olanlara da bulaşmasına yol açıyor.

Yine de pozitif büyüme rakam-ları göreceğimize sevinmeliyiz. Sağ olsun, iktidara yakın bir köşe yazarı geçenlerde pek de hoş olmayan biçimde benim ekonomi ile ilgili yaptığım tahminleri gündeme getirmişti. Ben de eski dosyalarımı karıştırdım. Mesela; 2018 Aralık ayında şöyle demişim:

“Önümüzdeki döneme ilişkin tahmin modellerimiz GSYİH’nın,

2019 yılı ikinci çeyreğinde dip noktaya ulaştıktan sonra kade-meli bir toparlanma kaydede-ceği ve reel olarak 2020 yılı son çeyreğinde bugünkü düzeyini yakalayabileceğini ortaya koy-maktadır.” Bir de şu gördüğünüz grafiği yapıp paylaşmışız. İşte anemik büyümeye örnek…

SAĞLAM DELIL Aynı tahminler arasında;

Ağustos-Eylül dönemindekine benzer kur hareketleri görülmesi olasılığı söz konusu olmadığı, hatta TL’nin 2019’da reel olarak değerleneceğine ilişkin iddi-alı öngörülerimiz de yer almış. Allah’tan ki yazılı kayıt altında; yani dış mihrakların içerideki uzantılarından olmadığımızın sağlam delili var.

Tahminlerimiz şimdiye kadar fena gitmemiş. Konuyla ilg-ilenenlere, büyümeyle ilgili olanı da izlemeye devam etmelerini tavsiye ederim. Sonucu Pencere okurları ile de paylaşırız.

Anemik (kansızlık çeken) ekonomik büyüme

Küresel kirizin ardından Türkiye ekonomisi V şeklinde toparlanma yaşamıştı.

Anemik büyyüme.

Ankara Valiliği, dün başlayan ve bugün de devam edecek hava savunma sistemi projesi kapsamında, Ankara’da F-16 sa-vaş uçaklarının alçak uçuş yapacağını du-yurmuştu. Ulusal ve uluslararası basında çıkan haberlere göre alçak uçuş esnasında Ankara Mürted Hava Meydan Komutanlı-ğı’nda konuşlu S-400 bataryalarına yönelik ilk testin gerçekleşece-ği açıklandı. Kurulum ve test süreci tamam-lanınca yeni hava

savunma sisteminin Nisan 2020’de aktif hale getirileceği belir-tiliyor.

Konu hakkında Reu-ters’e açıklamalarda bulunan TD Securities Londra Gelişmekte Olan Piyasalar strateji ekibi direktörü Cristian Maggio, bu gelişmeden sonra ABD’nin Türki-ye’ye yönelik yaptırım tehdidinin artık daha somut ve gerçekleşme-si olası bir risk haline geldiğini söyledi.

Hava savunma sis-teminin test edile-ceğinin basında yer

almasının ardından dolar/TL’de hızlı bir hareketlenme oldu. Gün içinde dolar karşı-sında 5.75 seviyesine kadar çıkan TL, günü yüzde 0.44 değer kay-bıyla 5.74 seviyesinde tamamladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdo-ğan’ın ABD ziyaretinin ardından geçen hafta ABD Dışişleri Bakanlı-ğı tarafından yapılan açıklamada Türki-ye’nin S-400 hava savunma sisteminden “kurtulması gerektiği” ifade edilmişti.

İngiltere’nin başkenti Londra’da 45 bin lisanslı sürücüsü bulunan ve dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteren ABD merkezli ulaşım şir-keti Uber, Londra’daki faaliyetlerini devam ettirebilmesi için gerekli ruhsatı alamadı.

Şirketin bu karara 21 gün içeri-sinde itiraz etme hakkı var. Bu süre zarfında Uber, Londra’da faaliyet-lerine devam edebilecek. Yaklaşık

50 milyar dolarlık piyasa değerine sahip olan Uber'in hisse senetleri açıklamanın ardından ABD'de piya-sa öncesi işlemlerde yüzde 4 civa-rında düşüş kaydetti.

Londra Ulaşım Dairesi’nden yapı-lan açıklamada, faaliyet belgesinin uzatılmayacağı duyuruldu.

Açıklamada, Uber’in yolcu güven-liğini sağlamak için gereken adım-ları atmadığı ve bu konuda ulaşım

dairesine istenilen garantileri vere-mediği belirtildi.

Londra Belediye Başkanı Sadıq Khan, kararı desteklediğini ve ne-den bu kararın gerekçelerini anladı-ğını belirtti. Ayrıca, Uber’in yolcular için güvenlik riskleri oluşturduğuna açıklamasında yer verdi.

İstanbul Taksiciler Esnaf Oda-sı’nın UBER’e açtığı dava sonrasında Uber, Türkiye’de yasaklanmıştı.

Uber’e son darbe Londra’dan

S-400’e test haberi TL’ye değer kaybettirdi

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Der-neği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Kadına Yönelik Şid-dete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada “Kadınların güven içinde yaşadığı, güç-lendiği ve toplumu da güçlendirdiği bir iklimi hep beraber yaratmalıyız. Tek kanatla uçamayız” dedi.

EN ACIMASIZ YANSIMAKadın cinayetleri ve kadına karşı erkek

şiddetinin, hem bir insan hakları ihlali hem de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en acımasız yansıması olduğunu ifade eden Kaslowski, açıklamasında şu ifadele-re yer verdi:

“Türkiye 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Söz-leşmesi', kısaca İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ve onaylayan ülke olarak çözümün bir parçası olacağını göstermiş ve çok önemli bir sorumluluk üstlen-miştir. Bu yönde tüm yargı mensupları, kolluk kuvvetleri ve eğitimciler başta olmak üzere, kamunun İstanbul Sözleş-mesi'nin önleme, koruma, kovuşturma ve destek hükümlerini etkili şekilde uygulaması çözüm için çok önemlidir. Tüm toplum olarak 'kadına yönelik her türlü şiddete sıfır tolerans' anlayışının yerleşmesi için harekete geçmeliyiz. Bu soruna kamu, özel sektör ve sivil top-lum örgütleri ortak bir duruşla, bütünsel bir yaklaşımla ve iş birlikleriyle çözüm geliştirmeliyiz. Kadınların güven içinde yaşadığı, güçlendiği ve toplumu da güç-lendirdiği bir iklimi hep beraber yarat-malıyız. Tek kanatla uçamayız.”

Ekonomiden ılımlı haber geliyor ama Türkiye Cumhuriyet Merkez Ban-

kası, Kasım ayına ait Iktisadi Yö-nelim Istatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi verileri açıklandı. Güven endeksi 1.1 puan artarak 102'ye yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güveni ise 1.7 puan arttı ve 105.9 oldu.

IHRACAT VE IŞSIZLIKTE BEKLENTI KÖTÜMSER

Son üç aydaki sipariş, sabit ser-maye yatırım harcaması, mevcut sipariş miktarı, mevcut mamul mal stoku ve gelecek üç aydaki üretim hacmine ilişkin artış bekle-nirken, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı ve toplam istihdam miktarına ilişkin değerlendirme-lerde ise azalış bekleniyor.

ÜFE BEKLENTISIGelecek on iki aylık dönem sonu

itibarıyla yıllık ÜFE beklentisi bir önceki aya göre 1.1 puan azalarak yüzde 15.1 seviyesinde gerçekleşti.

KAPASITE KULLANIMI ARTTIImalat sanayisi genelinde kapa-

site kullanım oranı da bir önceki aya göre 0.8 puan artarak yüzde 77.2'ye çıktı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.7 puan artarak yüzde 76.7 oldu.

Tek kanatla uçamayız

TÜSİAD BAŞKANI KASLOWSKİ’DEN 25 KASIM MESAJI:

Page 10: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

DIŞ HABERLER10 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

Çin hükümetinin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki kamplarda tu-tulan Uygur Türklerine uygulanması için verdiği beyin yıkama talimatla-rına ilişkin ilk defa resmi bir belge basın kuruluşlarına sızdırıldı.

Uluslararası Araştırmacı Gazeteci-ler Konsorsiyumu’na (ICIJ) sızdırılan belgelerde, kamplarda tutulan yüz binlerce Müslüman Uygur Türkünün güvenlikli hapishanelerde kilitli tu-tulduğu, cezalandırıldığı ve beyninin yıkandığı ortaya çıktı.

17 basın kurumu belgeleri incele-mek için işbirliği yaptı. Çin hükümeti şimdiye kadar bu kampların gönüllü eğitim ve çalışma kampları olduğu-nu öne sürüyordu.

BELGELERDE YER ALAN TALIMATLAR

* Kamplar bütüncül fiziksel ve zihinsel kontrol sistemine sıkı bir şekilde riayet etmeli. Her binanın çevresi tellerle çevrilmeli. Kampların girişine kamptan sorumlu bir polis karakolu inşa edilmeli.

* Mahkumlar kalıcı olarak kamp-larda tutulabilir. En erken bir yılın sonunda programı tamamlayıp ser-best bırakılabilirler.

* Kamplar puanlama sistemiy-le çalışmalı. Mahkumlar, ideolojik dönüşüm, disipline uyum ve eğitim alanlarında kredi toplayabilir.

* Mahkumlara haftada bir kez tele-fon görüşmesi, ayda bir kez ise video konferans görüşmesi izni verilebilir. Bu görüşme hakları ceza olarak elle-rinden alınabilir.

* Mahkumların kaçışını engelle-mek birincil öncelik. Kamptakiler 7 gün, 24 saat kameralarla takip edilmeli. Kamp içerisinde hiçbir kör nokta bırakılmamalı.

Çin’in İngiltere Büyükelçisi Liu Xiaoming, bu belgeleri ‘sahte haber’ olarak nitelendirdi.

‘SAVCILAR KANIT OLARAK KULLANMALI’

İnsan Hakları Gözlemevi’nin Çin direktörü Sophie Richardson, bu belgelerin ‘büyük bir insan hakları

ihlali’ olduğunu gözler önüne ser-diğini belirterek savcılar tarafından kanıt olarak kullanılması gerektiğini vurguladı. Richardson, belgelere göre kamplarda tutulan herkesin en azından psikolojik işkenceye maruz kaldığını aktardı. Belgelerde ancak ‘pişmanlık ve itiraf’ açıklamalarında bulunan kişilerin salınabileceği ifade edilirken Çince’nin öncelik haline getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

‘MERHAMET GÖSTERMEYIN’Amerikan New York Times gazetesi

ise daha önce yaptığı haberinde Çin Komünist Partisi’nden sızdırılan ve partinin Müslüman Uygur Türklerine yönelik olarak uygulanacak politi-kalarla ilgili direktiflerin sıralandığı belgeleri yayımlamıştı. Belgeler, Çin’in Müslümanlara yönelik baskı politikasının sürdüğünü gösterdi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping belge-lerden birinde Komünist Parti üyele-rine, “Sincan’da terörle ve bölücülük-le mücadelede kesinlikle merhamet göstermeyin” diyordu.

Uygur Türklerinin tutulduğu kampların öteki yüzü:

‘Beyin yıkama talimatları’

ALMANYA’nın doğusunda bulu-nan Dresden kentinde Avrupa’nın en büyük hazine koleksiyonların-dan birinin Grünes Gewölbe Müzesi soyuldu. Hollywood filmlerini ara-tan soygunda, sabah erken saatler-de soyguncular müzenin elektriğini keserek yan taraftaki bir pencereden içeri girdi.

Saksonya Eyalet Başbakanı Micha-el Kretschmer de olay yerine gelerek yetkililerden bilgi aldı. Kretchmer, burada yaptığı açıklamada ‘’Sadece devlete ait sanat eserleri çalınmadı.öz konusu sanat eserleri olmadan topraklarımızın tarihi iyi anlaşıla-maz’’ ifadesini kullandı.

1 MILYAR EURO’NUN ÜSTÜNDE DEĞERI VAR

Alman medyasında yer alan ha-berlerde ise müzeden çalınan eser-ler ve değerli eşyaların değerinin 1 milyar avronun üzerinde olduğu iddia edildi. Ancak müze yetkilileri çalınan mücevherler arasında paha biçilemez parçalar olduğunu bu ne-denle bir rakam vermenin de müm-kün olmadığını belirtti. Çoğunlukla 18’inci yüzyıla ait antika mücev-herlerin çalındığı olay 2’nci Dünya

Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük müze soygunu olarak nitelendirili-yor. Hırsızların özellikle elmas, inci, mücevher, kıymetli taş gibi şeyleri çalmayı tercih ettiği, vazo, tablo gibi büyük eserlerin fazla “rağbet görme-diği” belirtildi.

ÇALINAN PARÇALAR SIGORTALI DEĞIL

Polis bir cam vitrinin kırılarak farklı sayılarda parçalardan oluşan üç setin çalındığını açıkladı. Çalınan parçaların sigortalı olmadığı öğreni-

lirken müze yetkilileri çalınan par-çaların çok uzun süredir Saksonya eyaletine ait olduğu, bu gibi durum-larda sigorta yapılmamasının stan-dart bir prosedür olduğunu söyledi. Bild gazetesi de elektrik kesilmesine rağmen farklı bir hattan enerji alan güvenlik kamerasının soyguncuların görüntülerini kaydettiğini yazdı.Soy-gun soruşturmak için özel bir ekip kuran polis ayrıca müze yakınındaki meydanda bir trafoda çıkan yangının da müze soygunuyla ilgisi olup ol-madığını araştırıyor.

ALMANYA’DA FİLM SENARYOLARINI ARATAN MÜZE SOYGUNU

Elektriği kestilercamı kırdılarsoydular

Tesla’nın merakla beklenen yeni elektrikli aracı “cybertruck” geçen hafta sahnede tanıtılırken yaşanan büyük aksiliğe rağmen 200 bin si-parişe ulaştı. Şirketin CEO’su Elon Musk pazar akşamı kurşun geçirmez aracın ön sipraşinin 200 bin oldu-ğunu açıkladı. Geçen hafta görkem-li bir gösteriyle sahnede Musk ve şirketin baş tasarımcısı Franz von Holzhausen aracın ne kadar daya-nıklı olduğunu gösterdiği sırada ön camına metal bir tıp fırlatmış ve cam kırılmıştı. Arka camda da aynı şey denenmiş, o da kırılmıştı.

Bu olaydan sonra Tesla’nın his-selerinin yüzde 6.1 düştüğü ve bu düşüşün şirkete yaklaşık 768 milyon dolara mal olduğu açıklanmıştı.

Ancak bu olay üretimine 2021’de başlanacak ve fiyatı 39 bin 900 dolardan (227 bin 450 TL) başlayıp 69 bin 900 dolara (398 bin 450 TL) kadar çıkan aracın 200 bin ön sipa-riş almasına engel olmadı.

Ukrayna’da, ailelerinin ilgisizliği nedeniyle saç, duvar kağıdı ve stra-for yemek zorunda kaldıkları belir-tilen iki kız çocuk polis tarafından kurtarıldı. 5 yaşındaki Diana ve 1 yaşındaki Anya, bir komşunun ihba-rı üzerine eve gelen polis tarafından ailelerinden alındı. Adı açıklanma-yan 25 yaşındaki annenin çocukla-rını beslemediği, çocukların dışkı-sından saç, duvar kağıdı ve strafor çıktığı belirtildi.

Dnipro kentindeki eve giden polis-ler, içeriden ‘dayanılmaz bir koku’ geldiğini söyledi. Apartmanda yaşa-yan bir kadın ise “Evde erkek arka-daşıyla yaşıyorlardı; sürekli kavga edip çocuklara bağırıyorlardı” dedi.

Polis sözcüsü ise “Hayatlarını ida-me ettirebilmek için devletin çocuk bakımı için verdiği parayı harcıyor-lar. Çocuklar ayda bir kez düzgün yemek yiyor, anne kalan parayı alkole harcıyor” ifadelerini kullandı.

60’tan fazla doktor İngiltere’de tutuklu bulunan ve ABD’ye iade-si gündemde olan Wikileaks’in kurucusu ve eski genel yayın yö-netmeni Julian Assange’ın sağlık durumuyla ilgili bir açık mektup kaleme aldı.

Mektupta Assange’ın sağlık du-rumunun çok kötü olduğu ve tu-tulduğu Belmarsh hapishanesinde her an ölebileceği ifade edildi. Bri-tanya İçişleri Bakanı Priti Patel’e gönderilen mektupta doktorlar 48 yaşındaki Assange’ın hastaneye nakledilmesini talep etti.

Doktorlar bulgularını 21 Ekim’de Londra’da yapılan duruşmaya ve Birleşmiş Milletler işkence özel raportörü Nils Melzer’in 1 Kasım tarihli raporuna dayandırdı. Ra-porda Assange’ın hapishanede maruz kaldığı muamelenin ölümü-ne sebep olabileceği belirtilmişti.

Kırılan cama rağmen 200 bin

Ukrayna’da açlıktan duvar kağıdı yiyen iki çocuk kurtarıldı

‘Assange her an ölebilir’

Page 11: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

SPOR11 26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com

TÜRK futbolunun ve Trab-zonspor’un eski efsane futbolcusu Ali Kemal Denizci, takım arkadaşı olan ŞENOL Güneş’in başarısının tesadüf olmadığını söyledi.

Denizci şöyle konuştu:“Futbol oynadığımız zamandan

belliydi. Kendisini iyi yetiştiren ve sürekli çalışan bir insandı. Kendini bugünlere 50 yıl öncesinden ha-zırladı. Kendisi bir öğretmen oldu-ğu için, insanlarla olan diyaloğu, insanları idare etme dilini çok iyi biliyor. Bir bakın çalıştığı kulüplere, o kadar sorunlu oyuncu ile çalıştı ama kimse ile kavga etmedi.

Ben şahsen Şenol Hocanın yerin-de kendim olsam çoğunu kovardım. Nihayet 15 yıl önce çok futbolcu kovdum. Şenol Güneş, Quaresma’yı idare edip futbolundan verim aldı. Ben alamazdım. Milli takımda da aynı başarıyı yakaladı. Ülke futbo-

lunu yukarı çekti. Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Başarılı bir insan. Futbolunu eleştirmek için yan yollara girmeye gerek yok.

GENÇLERIN KAFASINI SOSYAL MEDYA KARIŞTIRIYOR

Sosyalleşme açısından gençlerin yanlış yolda olduğunu söyleyen Ali Kemal Denizci şöyle devam etti:

“Biz maçtan sonra takım olarak aynı kahvehanede buluşup sohbet edip eksiklerimizi konuşurduk.Dertlerimizi paylaşırdık. Şimdi gençler bir araya kamp akşamları geliyor.

Sosyal medya üzerinden yazış-mak paylaşmak kanka olmak işin kolay yolu. Bizim zamanımızda bunlar yoktu. Şimdiki gençler ko-lay yolu seçiyor. Düşünün, benim

hiçbir sosyal medya hesabım yok. Tanımadığım biri bana olumsuz bir şey yazacak, huzurum kaçacak, sabaha kadar uyumayacağım. Dert-leneceğim. En iyisi bunlarla hiç işim olmaz, rahat uyurum. Gençler

sosyal medyadan uzak dursunlar.”

YASAK KEŞKE BIR YIL DAHA SÜRSEYDI

“Trabzonspor’da zorunluluktan da olsa iyi gençler çıkarttık. Altyapı-da bunlardan çok daha var, yenileri gelecek, işin doğrusu yasağın bir yıl daha devam etmesini isterdim. Ta-raftar yönetime güveniyor, teknik heyete güveniyor.

Bu enerji sağlandı. Arkası gel-meli. Bu takım bu kadar formsuz takımlar içerisinde lider olabilirdi. Çok ucuz puanlar kaybettik.

Beşiktaş, Fenerbahçe ve Gala-tasaray’ın bu kötü durumu bizim lehimizeydi. Ünal hoca çok iyi bir çıkış yakalayıp,gençleri takıma motive ederek bu sinerjiyi oluş-turdu. Doğru işler yaptı yapmaya devam ediyor. Ona bu desteği sür-dürmek lazım.

RÖPORTAJ: Cevat KOL

‘Güneş’in başarısı tesadüf değil’

Türk futbolunun efsane ismi Ali Kemal Denizci, Gazete PENCERE’ye anlattı

G.SARAY’IN KADROSU

KÖTÜ DEĞILGALATASARAY kolay bir takım

değil. Şu anda kötü gitmesi bizim favori olduğumuz anlamına gel-mez. Bu tür derbilerin motivas-yonları ve sonuçları farklı olur. Trabzonspor iyi oynuyor. Yüreğini ortaya koyuyor. Mücadele ediyor Bunu hissettiriyor ama Galatasa-ray maçı kolay bir maç değil, Ga-latasaray’ın kadrosu kötü değil.

AVRUPA’NIN 5 BÜYÜK LİGİNDE GÖRÜNÜM

AVRUPA’nın en büyük 5 futbol ligi kabul edilen İngilte-re (Premier Lig), İspanya (La Liga), İtalya (Serie A), Alman-ya (Bundesliga) ve Fransa’daki (Ligue 1) karşılaşmalara hafta sonu devam edildi.İngilte-re’de Liverpool, İspanya’da Barcelona, İtalya’da Juventus, Almanya’da Borussia Mönc-hengladbach, Fransa’da ise Paris Saint-Germain (PSG), puan tablosunun zirvesinde yer aldı.

PREMIER LIGAlman teknik adam Jurgen

Klopp yönetimindeki Liverpo-ol, 13. hafta maçında deplas-manda Crystal Palace’ı 2-1

mağlup etti ve 37 puanla lider-liğini sürdürdü. “Kırmızılar”, ligdeki yenilmezlik serisini de 30 karşılaşmaya çıkardı.Premier Lig’in 13. haftasının ardından lider Liverpool’u 29 puanlı Leicester City ve 28 puanlı Manchester City takip ediyor.

LA LIGALider Barcelona, ilk yarısı-

nı 1-0 geride kapadığı maçta Leganes’i 2-1 yendi.Galata-saray’ın UEFA Şampiyonlar Ligi’ndeki rakiplerinden Real Madrid, sahasında Real Socie-dad’ı 3-1 mağlup etti.

La Liga’nın 14. haftası so-nunda puanını 28’e çıkaran

Barcelona, kendisi gibi maç eksiği bulunan Real Madrid’in averajla önünde liderliğini sürdürdü.

SERIE AJuventus, geriye düştüğü

maçta Atalanta’yı 3-1 yenerek yoluna namağlup devam etti. Torino’yu 3-0 yenen Inter, zirveden kopmadı.Serie A’nın 13. haftasını 35 puanla geçen Juventus’u, 34 puanla Inter, 27 puanla Lazio, 25 puanla da Roma takip etti.

BUNDESLIGAMedipol Başakşehir ile UEFA

Avrupa Ligi’nde aynı grupta yer alan Borussia Möncheng-

ladbach, deplasmanda Union Berlin’e 2-0 yenildi.Bundesli-ga’nın 12. haftası sonunda 25 puanlı lider Borussia Mönc-hengladbach’ı, 24 puana sahip Leipzig ve Bayern Münih, 22 puanlı Freiburg ve Schalke 04 takip etti.

LIGUE 1G.saray’ın UEFA Şampiyon-

lar Ligi’ndeki rakiplerinden PSG, sahasında Lille’i 2-0 yendi. Ligue 1’de 14. haftanın ardından puanını 33’e çıkaran PSG, liderliğini sürdürdü. 24 puanlı Angers, 22’şer puanlı Bordeaux, Olympique Marsil-ya ve Saint-Etienne Paris eki-binin arkasında yer aldı.

ISTIKBAL Mobilya Kayserispor Başkanı Ber-na Gözbaşı, sergilenen futboldan üzüntü duydu-ğunu açıkladı.

Süper Lig’in 12. haf-tasında sahasında Si-vasspor’a farklı mağlup olan İstikbal Mobilya Kayserispor’da yüzler gül-müyor, moraller bozuk. Kayserispor’un çiçeği bur-nundaki kadın başkanı Berna Gözbaşı da, moral-lerinin bozuk olduğunu söyledi. Berna Gözbaşı, “Kaybedilen 3 puandan ziyade, ortaya konulan kötü futbol moralimizi bozdu. Sorunlar büyük, Kayserispor tarihinin en zor dönemlerinden biri yaşanıyor olabilir ancak bu değerli formanın ne kadar kutsal olduğu bilin-melidir” dedi.

Gözbaşı, “Henüz göreve geleli birkaç gün oldu. Bu sorunları çözmek, Kayse-ri’ye katkı sağlamak için böylesi bir görevi kabul ettim. Çok çalışacağız. Hep birlikte çalışaca-ğız. Bu takım; kentin en önemli sosyalleşme kay-nağı, en önemli markası-dır. Boş laflarla kaybede-cek zamanımız yok’’ dedi.

BERNA GÖZBAŞI: OYNANAN OYUN MORALIMIZI BOZDU

Page 12: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

SPOR12 26 Kasım 2019 Salı www.gazetepencere.com

Galatasaray, UEFA Şam-piyonlar Ligi A Grubu 5.

hafta maçında bugün Belçika’nın Club Brugge

ekibini konuk edecek. Türk Telekom Stadı’n-da saat 20.55’te baş-layacak müsabakayı Slovak hakem Ivan

Kruzliak yönetecek. Maç, beIN Sports 1 kanalından naklen yayınlanacak. Galatasaray, bu sezon Şampyonlar Ligi’nde çıktığı 4 maçta bir beraberlik ve 3 mağlubiyet yaşadı. Grupta bir puanla son sırada yer alan Galatasaray’ın üst tura çık-ma şansı bulunmuyor. Club Brugge ise 2 beraberlik ve 2 mağ-

lubiyet sonucunda topladığı iki puanla grupta üçüncü sırada yer alıyor.Sarı-kırmızılı takım, Belçika ekibiyle oyna-

yacağı karşılaşmayı kazanarak UEFA Avrupa Ligi’ne kalma iddiasını sürdürmeye çalışacak.

GALATASARAY’DA 4 SAKAT, BIR CEZALI

Galatasaray’da 5 futbolcu sakatlık ve ceza

ne-deniyle bugünkü müsabakada forma giyemeyecek.

Sakatlıkları bulu-nan Radamel Falcao, Florin Andone, Ch-ristian Luyindama ve Şener Özbayraklı ile sarı kart cezalısı Nzonzi maçın kadrosunda yer alamaya-cak. Uruguay Milli Takı-mı’ndan sakat dönen ka-leci Fernando Muslera’nın bugün sahada yerini alması bekleniyor.

KARTAL’IN ZIRVE AŞKI

AVRUPA’daki kötü sonuçların ardından ligde aldığı üst üste galibiyetlerle taraftarının yüzü-nü güldüren Beşiktaş’ın zirve yürüyüşü sürü-yor.

Süper Lig’in 12’nci haftasında deplasmanda İttifak Holding Konyaspor’u Burak Yılmaz’ın attığı golle 1 - 0 mağlup ederek galibiyet serisi-ni 4 maça çıkaran Siyah beyazlılar, 21 puanla zirvenin 3 puan gerisinde yer aldı. Yenilmezlik unvanını da 6 haftaya çıkara-rak şampiyon- luk hava-sına giren Beşiktaş, Süper Lig’de üst üste 6 maçını da İstan- bul’da oynayacak.

ilk yarının son hafta-sına kadar olan 5 ve ikinci yarının ilk karşılaş- ması olmak üzere toplam 6 maçını da İstanbul’da oynayacak olan Siyah-beyazlılar, seyahat yorgunluğu yaşamayışını avantaja çevire-rek zirve koltuğuna oturmayı hedefliyor.

ÜST ÜSTE 6 MAÇLIK ISTANBUL PROGRAMI

Beşiktaş, 13’üncü haftada ligin son sırasında yer alan İstikbal Mobilya Kayserispor’u ağır-ladıktan sonra 14’üncü hafta deplasmanda Kasımpaşa’nın konuğu olacak. 15’inci hafta BTC Turk Yeni Malatyaspor’u ağırlayacak olan Siyah-be-yazlılar, 16’ncı hafta oynana-cak derbide Fenerbahçe ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. Beşiktaş, ilk yarı-nın son ve 17’nci haftasında ise Gençlerbirliği’ni ağır-layacak. Siyah-beyazlılar, ikinci yarının ilk karşılaş-masında da Demir Grup Sivasspor’u konuk ede-cek.

ASLAN TESELLİ ARIYOR

VEDAT MURIÇ BILMECESI

FENERBAHÇE’DE

Yeni Malatya deplasmanında yok-

luğu ciddi şekilde hissedilen Vedat Mu-

riç’in 5 hafta sahalardan uzak kalacağı

haberi bir anda Fenerbahçeliler’in yüre-

ğini ağzına getirdi. Yıldız futbolcunun

çekilen MR’ından alınan sonuçlar

hakkında yapılan tetkiklerde

normal bir oyuncuya göre

tedavinin 5 hafta sürmesi

muhtemel. Ancak Kosova-lı

oyuncunun çok daha erken

dönmesi bekleniyor.

TFF 1’inci Lig’de, Ege derbi-sinde geriye düştüğü maçta Altay’ı Burhan’ın golleriyle 2-1 yenen Akhisarspor derin bir nefes aldı.

Ligde 3 maç sonra kazanan yeşil-siyahlılar 21 puana yük-selip yeniden şampiyonluk potasına girdi. Averajla 3’üncü sıraya yükselen Akhisarspor’da teknik direktör Mehmet Altı-parmak, Altay karşılaşmasının kendileri için dönüm noktası olduğunu belirtti. Zorlu bir müsabaka oynadıklarının altını çizen deneyimli çalıştırıcı, “Ra-kibimizin çok iyi bir kadro ile oynayacağını biliyorduk. Maçın özellikle ilk yarısında tamamen üstündük diyebilirim. Rakip kontratakla oynayacaktı, bunu da biliyorduk. İlk yarıda 6 ya da 7 tane pozisyonumuz vardı. Birini atmış olsak maç daha değişik olacaktı. İkinci yarıya hiç yapmak istemediğimiz bir basit hata ile başladık ve golü de yedik. Ancak bu gol bizi ken-dimize getirdi” dedi.

AKHİSAR NEFES ALDI

GÖZTEPE’NIN GÖZÜ ÜST SIRALARDA

SÜPERLIG’de sezonun flaş takımlarından Aytemiz Alan-yaspor’u deplasmanda Andre Castro’nun golüyle 1-0 yenen Göztepe büyük mutluluk yaşadı.Trabzonspor’un ardından gurbette Alanyaspor’u da tek golle geçen sarı-kırmızılılar üst üste 2 deplas-man maçından 6 puan çıkarıp üst sıralara tırmandı. Son 3 karşılaş-mada 7 puanı hanesine yazdıran Göz-Göz, istediği gibi başlayama-dığı 2019-2020 sezonuna ağırlı-ğını koydu. Tamer Tuna’nın ye-rine göreve getirilen genç teknik direktör İlhan Palut da takımıyla ilk galibiyet sevincini yaşadı. Bu sezon genellikle yedek kulübesi-ne mahkum olan orta saha Andre Castro ise attığı müthiş golle geri döndü. Klasını konuşturan Porte-kizli, forma rekabetinde “Ben de varım” mesajını verdi

Page 13: “Adil Öksüz muhtemelen yaşamıyor”26 Kasım 2019 Salı om KADINLAR Türkiye’nin dört bir tarafında sokağa çıktı, “Yaşamak istiyoruz” diye haykırdı. İstanbul’da

MAGAZIN13 www.gazetepencere.com 26 Kasım 2019 Salı

AKASYA’da bağımsız müzik sahnesin-den, söyleşilere, yazar buluşmalarından illüstrasyon ve fotoğraf sergilerine kadar birçok etkinliğin yer aldığı FAZ.1; Zuhal Müzik ve FAZ Creative işbirliği ile gerçek-leşti. İki gün boyunca binlerce misafiri ağırlayan festivalde sevilen sanatçılar Manga, Zeynep Bastık, Hey! Douglas ve Nova Norda da söyleşiler aracı-lığıyla Akasya misafirleri ile buluştu.

Büyük bir kitle tarafından son dönemde sevilerek takip edilen Zeynep Bastık kendisi gibi müzik dün-yasında yer bulmak isteyen gençlere “Kendisine güvenen herkese tavsiyem cesur olmaları. YouTube gibi tüm dün-yaya erişebileceğiniz bir mecra varken bir şeyler çalmak ve cesur olmak yeterli” sözleriyle seslendi.

FADİK Sevin Atasoy, ya-ratıcısı olduğu “Esin Perim Benim” mottosuyla gerçek-

leştirdiği sosyal sorumluluk projesi kapsamında Ankara-lı kadınlarla bir araya geldi.

Bu yıl Danimarka Kültür Enstitüsü’nün katkılarıyla, Ankara’da Büyülü Orman Kişisel Gelişim Merkezi’nde cumartesi günü gerçekle-şen etkinlikte, Fadik Sevin Atasoy’un ev sahipliğinde “Heal Your Life” uzmanı Banu Metya ve beden tera-pisti Günce Taşpınar atölye çalışmaları yaptı. Ankaralı kadınların yoğun ilgi gös-terdiği etkinlikte lisanslı be-den terapisti ve RC- terapisti

Atasoy katılımcılarla özel bir çalışma gerçekleştirdi. Atölyede beden terapisi ile bedeni rahatlatma ve olum-lu imgeleme egzersizleri ile daha mutlu bir yaşamı he-deflemek üzerine çalışmalar yapıldı.

KANSER Savaşçıları Derneği, 2016 yılından

beri yürüttüğü ‘Saçım Saçın Olsun’ projesi için işadamı Murat

Kayabaşı’nın Nan Şişha-ne’de organize ettiği geceyle yardım kampanyası düzen-ledi. Kanser tedavisi gören

kişilere peruk yardımı yaptıklarını söyleyen Kanser Savaşçıları

Derneği Başkanı Aslı Ortakmaç, “2016 yılından

beridir başlattığımız Saçım Saçın Olsun kampanyası sonucunda birçok kişiye yardımda bulunduk. Bugü-ne kadar 5 binden fazla saç bağışı aldık. Yaklaşık bin 500’e yakın peruk hediye ettik” dedi.

DESTEK ÇAĞRISIÜnlü isimlerin kuaförü

olan ve projenin başladığı

günden itibaren birçok pe-ruk üretimine destek veren Murat Kayabaşı, “Çok fazla kimyasala maruz kalma-yan, kuru olan, 35-40 cm uzunluğunda saçları peruk olarak hazırlayabiliyoruz. Lütfen bizlerle birlikte olup insanlarımızı sevindirmeye katkıda bulunun” dedi.

‘Ben yanındayım’ dedilerŞiddet gören kadınların sesini duyurmak

ve onlara destek olmak amacıyla AVON’un hayata geçirdiği “Ben Yanındayım” adlı farkındalık projesi adına şarkıcı Karsu Dönmez, rapper Çağrı Sinci ve oyuncu Meh-met Aslantuğ bir rap şarkısında buluştular. 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” aracılığıyla markanın desteklediği sosyal sorumluluk ve farkındalık projesin-de, kadınların gördüğü şiddet bir rap şar-kısıyla dile getirildi. Şarkının solistliğini Karsu Dönmez üstlenirken, söz yazarı ve erkek vokali Çağrı Sinci’nin yanı sıra “ben yanındayım” seslendirmesiyle Mehmet Aslantuğ da projeye hayat verdiler. Şarkı-da, genç yaşta zorla evlendirilen ve şiddete maruz kalan acılı bir kadının yalnızlığı ve toplumdan beklediği destek dile getiriliyor.

“O KADAR HİSSEDEREK SÖYLEDİM Kİ ZORLANDIM”

Şarkıyı seslendirirken çok duygulandığı-nı ve hatta hissettiklerinden dolayı kork-tuğunu dile getiren Karsu Dönmez şunları söyledi: “Bu projede olmakla bir kişiye dahi yardımım dokunacaksa ne mutlu bana. Zorlandığım şey şarkıyı okurken his-settiklerim oldu. O kadar hissederek söy-ledim ki yaşadıkları yalnızlıktan korktum. Şiddet görmek ama imdat diyecek, yardım isteyecek kimseyi yanında bulamamak; en kötüsü de bu.”

Projenin destekleyicilerinden de Mehmet Aslantuğ oldu. Aslantuğ, “Kadına şiddet, bir erkeğin; hem vahşi, hem kompleksli, hem de en zavallı hâlidir! Ve bu hâl onu asla bir insan yapmadığı gibi, yenildiği o çarpık duygunun vadettiği ‘er kişi’ de yap-mayacaktır. Tarihin böyle kaydı yoktur! Bu acıklı suçtan geriye kalan tek gerçek onur-suzluktur!” dedi.

Zeynep Bastık’tan GENÇLERE:

CESUR OLUN

Saçım saçın olsun

projesi

İYİLİK MELEĞİ HANDE MARDİN’DE

‘Sen İstersen Dünya Değişir’ sosyal

sorumluluk projesinde projenin ge-

nel yönetmeni Erdal Murat Aktaş ile

işbirliği yapan oyuncu Hande Doğan-

demir, Mardin’de göçmen ve mülteci

çocuklarla bir araya geldi. Daha önce

proje kapsamında Kars’a gide ünlü

oyuncu, bu kez Mardin’de Kızılay

Toplum Merkezi’ni ziyaret etti.

“PROJEMİZ HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR”

Burada göçmen ve mülteci

çocuklarla zaman geçiren Doğandemir, Kızılay

çalışanları ile birlik-te gelen yardımların düzenlenmesine yar-

dımcı oldu. Beykoz Üniversitesi’nin

koordinasyonunda, Kızılay, Türk

Alman Üniversitesi, UNESCO Türkiye

ve birçok kurumun desteklediği ‘Sen

İstersen Dünya Değişir’, ülkemizde

ve dünyanın farklı yerlerinde göç,

eğitim, açlık, tarihi değerlerin korun-

ması, çevre, hayvan hakları ve ço-

cuklara eşit yaşam hakkı gibi önemli

konularda farkındalık yaratıp dikkat

çekmeye yönelik kapsamlı bir sosyal

sorumluluk projesi.Çocuklarla olmak güzeldi. Mardin

beni derinden etkiledi” diyen Doğan-

demir, Mardin’de bağışçılar tarafın-

dan sağlanan kışlık ayakkabıların ço-

cuklara ulaşmasına da yardımcı oldu.

ANKARALI KADINLARLA ÖZGÜVEN ÇALIŞMASI