aptal± tan±mak

192

Upload: others

Post on 11-Sep-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Aptal± Tan±mak
Page 2: Aptal± Tan±mak

A.M.CelalŞengör

APTALITANIMAK

Page 3: Aptal± Tan±mak

A.M.Celal Şengör 24Mart 1955’te İstanbul’da doğdu. 1973 yılındaRobertAcademy’yibitirdi,1978'deStateUniversityofNewYorkatAlbany'denjeologolarakmezunoldu.1979’damaster,l982’dedeaynıüniversitedendoktoraaldı.1981’de ITÜ Maden Fakültesi, Genel Jeoloji kürsüsüne asistan oldu. 1984yılında Londra Jeoloji Cemiyeti'nin “Başkanlık Ödülü”nü, 1986’daTÜBİTAK’ınBilimÖdülü’nüaldı.AynıyılİTÜMadenFakültesiGenelJeolojiAnabilim Dalında doçent oldu. 1988’de Neuchatel Üniversitesi FenFakültesi’nden şeref bilimdoktoru (Docteur esSciences honoris causa) payesialdı. 1990 yılındaAcademiaEuropaea’ya ilk Türk üye olarak seçildi, aynı yılAvusturyaJeolojiServisimuhabirüyesi,1991yılındaAvusturyaJeolojiDerneğişerefüyesioldu.1991yılındaKültürBakanlığı'nınBilgiÇağıÖdülü’nükazandı.1992 yılında ITÜ Maden Fakültesi Genel Jeoloji Anabilim Dalı’ndaprofesörlüğeyükseltildi.1993yılındaTürkiyeBilimlerAkademisikurucuüyesioldu, Akademi konseyine seçildi, aynı yıl TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeliğineseçildi. 1994 yılında Rusya Doğa Bilimleri Akademisi üyeliğine, Fransız veAmerikan jeoloji dernekleri şeref üyeliğine seçildi, ayrıca kendisine FransızFizik Cemiyeti ve Ecole Normale Superieure Vakfı tarafından RammalMadalyası verildi. Şengör 1997 yılında Fransız BilimlerAkademisi tarafındanyerbilimleridalındabüyüködül(LutaudÖdülü)iletaltifedildi.1998MayısayıiçerisindeŞengör,CollegedeFrance'damisafir profesör olarakbir kürsü işgaletti,burada“XIXYüzyıl'datektoniğingelişmesineFransızjeologlarınınkatkısı”konulu bir ders verdi ve 28Mayıs 1998’de College de France’ınmadalyasınıaldı.1999'daLondraJeolojiCemiyetikendisineBigsbyMadalyası’nıtevcihetti.2000 yılının Nisan ayında Amerika Birleşik Devletleri Ulusal BilimlerAkademisi yabancı üyeliğine seçilen ilk Türk oldu. 2004’te AmericanPhilosophical Society üyeliğine, 2006'da da Rusya Federasyonu BilimlerAkademisine,2012yılındadaLeopoldinaAlmanUlusalbilimlerAkademisineyabancı üye olarak seçildi. 2015 Nisan ayında Avusturya Bilimler Akademisimuhabir üyeliğine seçildi. 2010 yılında Geologische Vereinigung kendisineGustav-Steinmann madalyasını tevcih etti. Şengör birkaçı hariç tamamı yurtdışından olan 33 bilimsel ödül almıştır. Şengör, College de France dışındaİngiltere’de Oxford (Royal Society Araştırıcı bursuyla), ABD’de CaliforniaInstituteofTechnology(MooreDistinguishedScholarolarak)veAvusturya’daSalzburgLodron-ParisÜniversitesi'ndemisafirprofesörlükyapmıştır.

Page 4: Aptal± Tan±mak

Şengör jeolojidebilhassayapısal jeolojive tektonikdallarındakiçalışmaları ileünyapmıştır.Bukonuda17kitap,243bilimselmakale,198tebliğözetivepekçokpopülerbilimmakalesi,tarihvefelsefeileilgilideikikitapve300’ügeçendenemeyazısıyayınlanmıştır.Bunların1997-1998yıllarıarasındaCumhuriyetBilimTeknikdergisindeki“ZümrüttenAkisler”köşesindeçıkmışolanlarıYapıKredi Yayınları tarafından 1999’da Zümrütname, 1999 yılı içinde çıkanlar daZümrütAynabaşlıklarıaltındakitaplaştırılmıştır.Buikikitap2014yılındaKAKitap tarafından birer söyleşi eklemesiyle tekrar basılmıştır. Şengör’ün jeolojidışındaki popüler ve popüler olmayan bilimsel yayınlarının (kitap ve makale)sayısı27’dir.Şengörayrıcapekçokuluslararasıdergideeditör,yardımcıeditörveyayınkuruluüyeliğiyapmıştırveyapmaktadır.

Şengör1986yılındaOyaMaltepe ile evlenmiştir.TekçocuğuolanoğluH.C.AsımŞengör1989yılındadünyayagelmiştir.

Page 5: Aptal± Tan±mak

kakitap

AptalıTanımakA.M.CelâlŞengörKaBilimISBN978-605-84474-3-1SertifikaNo:30862

5.Baskı,KaKitap,Haziran2015GenelYayınYönetmeni:EmrahAkkurtYayınaHazırlayan:SelenSeleklerEditör:EsinKoçKapakGörseli:FrancisPieabia,“L’Adorationduveau”KapakTasarım:NafizOksar/FDATasarım

Page 6: Aptal± Tan±mak

İnsanzekâsının,insanaklınınveinsanbilgisininkâinattabildiğimizenkıymetlişeylerolduğunuveinsanlığınemniyetininaptalavecahileyetkivesorumlulukvermemektengeçtiğinikendilerindenöğrendiğim

öğretmenlerim,büyükbilimadamlarıveBüyükBritanyaİmparatorluğu’nunsonneslininmümtaztemsilcileri,

KEVINCHARLESANTONYBURKEve

JOHNFREDERICKDEWEY’eeniçtenşükranhislerimle.

Page 7: Aptal± Tan±mak

Önsöz

Bu kitabın başlığındaki “aptal” kelimesinin ne anlama geldiğini açıklamaklabaşlamak istiyorum kitabıma. Önce, tarih sırasına göre, elimdeki bazısözlüklerdebukelimeyehangianlamlarınverildiğinigöstereyim:

TürkDilKurumuLügatKolu, 1945,Türkçe Sözlük: Cumhuriyet Basımevi,İstanbul,s.30:

“1.Zekâsıhemenhiçgelişmemiş.2.Bak.Abdal”

Abdalkelimesininbenimburadailgilendiğimanlamlarlahiçilgisiolmadığındanonlarısıralamıyorum.

Ağakay, M. A., 1966, Türkçe Sözlük, Dördüncü Baskı: Türk Dil Kurumuyayınları:247,TürkTarihKurumuBasımevi,Ankara,s.43.

“1.Zekâsıhemenhiçgelişmemiş.2.Bak.Abdal”

Tuğlacı,P.,1974,OkyanusAnsiklopedikSözlük:CemYayıneviAnsiklopediveSözlükDizisi1,İstanbul,cilt1,s.117.

“s.A.veFars..bedel,bedii>abdal,ebdāl.§1Kişilikyapısıvedolayısıylaaklıvezekâsıgelişmemişolan.§2i.Genelzekâbakımındannormaleyakınolmaklabirlikte normalin altında bulunan kimse. § 3 ünl. Küçümseme, hakaret, v. b..teklifsizhitap.”

Doğan, D. M. ve diğerleri, 1988, Büyük Türkçe Sözlük: Beyan Yayınları,İstanbul,s.47.

“[s.]Zekâsıgelişmemiş,yön.alık”

Püsküllüoğlu,A.,1995,TürkçeSözlük:YapıKrediYayınları,İstanbul,s.119:

“s.Ar.1Zekâsıpekgelişmemişolan,alık,bön,budala, ahmak (kimse),2 tkz.ünl.küçümsemebelirtenseslenme,azarlama.”

Tietze, A., 2002, Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati /Sprachgeschichtliches undEtymologischesWörterbuch des Türkei-Türkischen:

Page 8: Aptal± Tan±mak

Simurg,İstanbulveÖsterreichischeAkademiederWissenschaften,Wien,c.1,s.74.

“akılsız(kimse)”

Ayverdi, İ., 2005,Misalli Büyük Türkçe Sözlük (Prof. Dr. Ahmet Topaloğluredaksiyon-etimoloji):KubbealtıNeşriyatı,İstanbul,c.1A-G.

“sıf ve i. (Ar. ebdal >abdāl’dan)Davranışlarını kontrol etmekten âciz, zekasıkıt,bön,alık(kimse)

Çağbayır,Y.,2007,ÖtükenTürkçeSözlük:Ötüken,İstanbul,c.l,s.270.

“[Ar.bedel>abdāl]sf.1.Zekâsıyeterincegelişmemişolan;ahmak,alık,bön.2(ağız)Görgüsüz;açgözlü.[DS]3.ünl.Küçümsemesözü

GüncelTürkçeSözlük veYazımKılavuzuÇalışmaGrubu (Akalın,M. vediğerleri),2011,TürkçeSözlük,11.baskı:AtatürkKültür,DilveTarihYüksekKurumuTürkDilKurumu,Ankara,s.138.

“sfAr.abdāl.1.Zekâsıpekgelişmemiş,zekâyoksunu,alık,ahmak,alıksalık....2.ünl.tkz.Küçümsemeveazarlamabildirenbirseslenmesözü”

Benimburada ilgilendiğim aptalın günümüzde halk arasında kullanılan anlamıolduğu için Osmanlı Türkçesi veya daha eski sözlüklere bakmayı gereksizbuldum. Yukarıdaki tüm sözlükler aptalın ilk anlamı olduğunda hemfikirler:Birincisi zekâ ve/veya akıl yönünden belli bir ortalamanın altında olan kimse,yani bir sıfat. İkincisi ise, bir hakaret veya küçümseme ifade eden bir ünlem.Benimbukitaptahiçkimseyehakaretetmekveyakimseyiküçümsemekgibibirniyetim olmadığı için, benim kullandığım aptal kelimesi bir sıfat olup, anlamıyukarıda yazılı olan anlamların birincisidir. Bu birincisi hakkında en güzel vetatminkâr tanımlamayı yapan sözlükler Pars Tuğlacı ile Yaşar Çağbayır’ınsözlükleridir. Bu kitap içinde her aptal kelimesi geçen yerde dile getirilmekistenenonlarınsözlüklerinde1altındaverilenanlamlardır(Çağbayır’dakısmen2de).

Ancakherikisözlükdeaptaltanımıiçindezekâkavramınaatıfyapmaktadırlar.Zekânın tanımı ise son derece güçtür. Belki de en genel şekilde “bireyinyaratıcılık ve anlayarak öğrenme kapasiteleri, bu kapasiteleri kaydedecek

Page 9: Aptal± Tan±mak

hâfızasıvebukapasiteninkullanılmahızı”olaraktanımlanabilir.Bunlarınicelikolarak ifadeedebilecekbirölçü ilkkezAlmanpsikoloğuWilhelmLouisStern(1871-1938) tarafından 1912 yılında- Die psycholologischen Methoden derIntelligenzprüfungundderenAnwendunganSchulkindern(=Zekâölçümlerininpsikolojik yöntemleri ve okul çocukları üzerindeki uygulamaları: JohannAmbrosiusBarth, Leipzig,V+105 ss.) adlı küçük kitabında geliştirilerek bunaIntelligenz-Quotient adı verilmiştir. Daha sonra IQ olarak kısaltılmış şekliyleyaygınlaşan bu terimTürkçeye “zekâ oranı” olarak çevrilebilir.Bu oran insanzekâortalamasını100kabulederekbudeğerincivarındakistandartsapmayıda15puanolarakkabuletmiştir.Şekil1benimWikipediadanaldığımistatistik!IQdağılımınıgöstermektedir.

Şekil1İstatistik!IQdağılımıgrafiği.Kaynak:Wikipedia

Stern bu çığır açan eserinin sonunda tüm test sonuçlarına rağmen zekâdeğerlendirmesi yapılırken diğer tüm psikolojik etkenlerin de göz önünealınmasını tavsiye etmektedir. Çocukluğu zekâ dürtüsünün bol olduğu,beslenmeninzenginvedengeliolarakteminedilebildiğibirortamdayetişenbirbireyle, zekâ dürtüsünün az olduğu, beslenmenin kötü olduğu bir ortamdayetişenbirbireyinIQsonuçlarınınfarklıolmasıbeklenir.Zekânınbileşenlerininbaşında doğal olarak bireyin biyolojik yapısı, yani beyin kapasitesi gelir. Bukişinin veya çevresindeki kişilerin elinde olan bir şey değildir ve tamamengenetik, yani kalıtım tarafından saptanır. Ama diğer bileşenler içinde kişininiçinde yetiştiği ortamın, aldığı tahsilin ve kendisine verilen görev vesorumluluklarınçokönemliyertuttuğuartıkkesinleşmişsonuçlardır.

Page 10: Aptal± Tan±mak

Cehalet,yanibilgisizlik,aptallığıarttıranbirdurumdur.Bukitaptacahilkelimesisadece“bilgisizveyaazbilgili”anlamlarınagelenveaynenaptalgibibağılbirsıfat olarak kullanılmış olup herhangi bir küçümseme veya hakaret maksadıtaşımamaktadır.Neyazık ki, cahil hemhiç bilgisi yokhemde bilgisi az veyabilgisiyetersizkavramlarınıifadeeder.Bunlarıtopluolarakifadeedenbaşkabirkelimemizyoktur.Aptaldaaynışekildeakılsız,aklıaz,aklıyetersiz,zekâsıkıtveya yetersiz anlamlarında kullanılabilir. Bu anlamların çokluğu, haklarındaeminolunamayanhallerdebetimlemeamaçlı olarak cahil ve aptal kelimelerinikullanmayabiziicbareder.

Dilimizde ne yazık ki “aptal” ve “cahil” kelimeleri aynı zamanda hakaretmaksatlı ifadelerin içine alınmışlardır. Dediğim gibi, bu hakaret anlamları bukitaptahiçbiryazıdaimayollubileolsayoktur.Banatabiîşusoruyöneltilebilir:Sen aptallığı ve cehaleti tayin yetkisini kendinde nereden buluyorsun? Bunaverebileceğimtekcevap,soruyusoranamesleğimihatırlatmaktır:Benüniversiteöğretmeniyim. Hem de uluslararası şöhrete sahip bir bilim insanı olaraküniversiteöğretmenliğiyapmaktayım.Benimişimbilgiyitartaraknotvermektir.Bunu merhum Mehmet Ali Birand’ın yönettiği bir televizyon programında-TürkiyeBüyükMilletMeclisiDepremAraştırmaKomisyonu’nunbaşındakibirmilletvekilimizedehatırlatmakzorundakalmıştım.

BilhassaAmerikaBirleşikDevletleri’nde20.Yüzyıl’ınsonundahertürlükişiseleleştirikişininhaklarına tecavüzolarakalgılanmayabaşlamış,onun için“I amnot judgingyou” (=seniyargılamıyorum) lâfı en sıkkullanılan ifadelerdenbiriolmuştur. Halbuki insanı insan yapan en önemli yetilerinden biri yargıbecerisidir. Biz birbirimizi yargılamayacak, tenkit etmeyeceksek nasılgelişeceğiz? “Seni yargılamıyorum” lâfı “seni yargılamaya hakkım yok”demektirki,butoplumsalbiraptallığınifadesidir.Herkesinherkesiyargılamayabal gibi hakkı vardır ve bu toplumsal gelişmemizin en temel gereğidir.Amerika’daki bu aptalca “eşitlikçiliği” şiddetle eleştiren pek enfes bir kitap,Pulitzer ödüllü kültür eleştirmenimerhumWilliamA.Henry III tarafından InDefinseofElitism(=ElitizminSavunması)başlığıile1994yılındaAnchorBookstarafından (New York, viii+212 ss.) yayımlanmıştır. Henry bu kitabıAmerika’nıneşitlikbaskısıaltındagiderekaptallaşmasınaduyduğutepkiüzerineyazdığını söylemişti. Bu önemli kitabın dilimize muhakkak kazandırılması

Page 11: Aptal± Tan±mak

gerektiğidüşüncesindeyim.

Çevresel etkenlerin “aptallığı” nasıl arttırdıkları ve bununla nasıl mücadeleedilebileceğikonusundabilgiedinmek isteyenler iseözellikleAmerikalıbüyükantropolog ve sosyal psikolog Profesör Robert B. Edgerton’un HarvardUniversityPress tarafından1979yılındayayımlananMentalRetardation (GeriZekâlılık)adlımuhteşemeserinebaşvurabilirler(125s).

Yukarıdaanlatılanlarbir toplumuoluşturaninsanlarınzekâlarınınaynıdüzeydeolmamasını intaç eder. Bazı toplumlar insanlık ortalaması olarak kabuledilebilecek bir 1OO’ün üstünde, bazıları ise altında kalmaktadırlar. Hertoplumda da zekâ dağılımı belli bir çan eğrisi görünümü sunar. Gelişentoplumsal şartlar, haberleşme, yükselen eğitim düzeyi gibi nedenlerle her onsenede bir IQ ortalamasının yeniden ayarlanması gerekmektedir, zira buortalama sürekli yükselmektedir (Flynn etkisi). Beslenmesi yeterli ve dengeli,ortamı huzurlu ve eğitimi iyi olan toplumlara ait bireylerin, kötü beslenen,süreklihuzursuzbirortamdayaşayanvekötüeğitimalanbireylerdenoluşanbirtoplumun bireylerinden daha yüksek IQ’larının olması bu nedenle şaşırtıcıdeğildir.

Son yıllarda yapılan uluslararası IQ değerlendirmelerinde ne yazık ki TürkiyeCumhuriyeti vatandaşlarının IQ ortalaması 89 ile 90 arasında bulunmuştur.Bunun nedeni basittir: Türkiye rahat besleyebileceğinden fazla bir nüfusasahiptir ve bu nüfus her yıl âdeta patlama şeklinde artmaktadır, Türkiye’deeğitim her düzeyde çok, ama çok fenadır ve giderek daha beter bir hâlalmaktadır.Bueğitimyaratıcılığadeğil,ezberciliğevebiatkültürüoluşturmayayönelmiştir;okulaveyaüniversiteyegitmektenmaksatöğrenmekdeğil,diplomakapmaktır. Türkiye’de insanlar huzursuzdur, birbirlerini sevmezler, ahlâksızlıkdiz boyudur. Aile içi ilişkiler sevgi ve saygıdan çok toplumsal baskı veekonomik mecburiyete dayanır. Kendi his ve düşünce dünyası çerçevesindeyaşamak isteyen genç kız ya aile tarafından öldürülür ya da toplumdan aforozedilir.Babaailenintekhükümranıolduğufikrindedirvebufikrihertürlübaskıyöntemini kullanarak aile fertlerine empoze eder. Babanın ve ailenin gerikalanlarının uyması gereken ahlâk kuralları bir değildir ve bu çarpık durumusorgulamaya kalkan genellikle ahlâksızlıkla veya en hafifinden nankörlüklesuçlanır.

Page 12: Aptal± Tan±mak

Aile içi ilişkiler toplum yapısına da kaçınılmaz olarak yansımıştır. Türkiyepolitikasını ve diğer yönetim alanlarını en yaygın karakterize eden özellikyolsuzluktur.Yönetimbirimlerieleştirelakılcıyöntemlerleidareedilenveişleriürettiklerifaydaileorantılıolarakdeğerlendirilenbirimlerolmayıp,tıpkıailelergibi“liderler”çevresindeyuvalanmışgruplarabenzerlervegenel standartlarınıliderlerin keyifleri belirler. Bu birimlerin halk arasındamüzmin taraftarları vemüzminkarşıtlarıvardır.Bunlarsportakımıtutargibibunları“tutarlar”veakılcıbir şekilde yaptıklarını eleştiremezler.Halk bunların liderlerinde “baba” tiplerigörmeyi arzular ve genellikle de bulur, bulamazsa da kendi kafasında yaratır.Yönetim grubu lideriyle ilişki, bilgi ve akıl değil, menfaat çerçevesindedir.Düşen lidere bir tekmeyi de eski müritlerinin atması toplumumuzda endergörülenolaylardandeğildir.

Tüm bu toplumsal davranış bozukluklarının, sosyal hastalıkların ve ahlakdüşüklüğünün nedeni Türkiye’nin çok uzun bir zamandan beri (Atatürk’ünölümünden beri dense yeridir) yukarıda belirtilen IQ ortalamasına sahip birtoplumdan çıkan yöneticilerle yönetilmesidir. Bu bir fantezi, bir küçümsemeveya kötüleme değil, eldeki somut nicel verilerin gösterdiği bir gerçektir veülkenin içinde bulunduğu durum da bu nedenle kimseyi şaşırtmamaktadır.Türkiye,RobertB.Edgerton’un“hastatoplumlar”diyenitelediğitoplumlarapekgüzel bir örnek teşkil etmektedir (bkz. Edgerton, R B., 1992, Sick Societie.s:Free Press, New York, 278 ss.). Üstelik yöneticilerimizin ortalama düzeyleribelirginbirşekildegündengünedüşmektedir.Bununçokçarpıcıbiryansımasınıbengazetevetelevizyonlarımızdagörüyorum.Nedoğrudürüsthaberverebilenve haber analizi yapabilen, ne de verdiği haberi doğru dürüst bir Türkçe ilesunabilen gazetemiz ve televizyonumuz kaldı. Bunun halkımızı rahatsızetmiyormuşgibigörünmesiaslındatoplumsalaptallığınarttığınaişaretedenveinsanı telâşa, hatta ümitsizliğe sürükleyen bir göstergedir. (Gazete vetelevizyonlar bu günlerde hükümet baskısından şikâyetçiler; yerden göğehaklılar,amainsanınmüstahaklardiyesigeliyor.Ancakhükümetinbunlarayazıve yayınlarınızda Türkçe gramer ve imlâyı perişan edin, kırk yıllık TunaNehri’ne D-a-n-u-b-e Nehri deyin veya kültürümüzde adı Beytüllahim olanşehrin isminiBetlehemdiye söyleyindiyebir baskıyaptığını sanmıyorum.Butamamen onların insanı gerçekten dehşete sürükleyecek kadar korkunç olancehaletlerinin ürünüdür. Ama o cehalet de yıllardır okul ve üniversitelerimizi

Page 13: Aptal± Tan±mak

perişanedenpolitikacılarımızıneseridir.)

Bu kitapta toplanan yazılarımın tek maksadı vatandaşlarıma aptal tanımakonusunda yardımcı olmaktır. Aptalı tanıyıp onu sorumlu mevkilerdenuzaklaştırmak içinkimsenindâhiolmasınagerekyoktur.Ancak, toplumunsonderecekarmaşıkyapısıvetoplumiçindedağılanişbölümününbirtekkişininbirseferde ihata edemeyeceği kadar geniş bir yelpazeye yayılmış bulunması aptaltanımaişinigüçleştirenfaktörlerdir.Onuniçinbukitaptabensononbeşyıldırgözlediğim bazı olaylardan yaptığım çıkarımları, tarihten bazı örnekleri veyabazıkuramsaldüşüncelerimianlatangazeteyazılarımıtopladım.Bunlarörneklerüzerinde okuyucularıma aptal tanıma konusunda yardımcı olabilir. Yazılargazeteyazısıolduklarıiçinhiçbirihtisasalanınahitapetmezler;bilakissokaktakiinsanın anlayacağı bir düzeyde kaleme alınmışlardır. Üstelik her dediğimindoğru olduğunu da iddia etmem mümkün değildir. Okuyucularımdan tekistirhamımyazılarıkendimuhakemesüzgeçlerindensonderecetitizbirşekildegeçirerekveonlarıkenditecrübeleriışığındadeğerlendirerekokumalarıveonlarhakkında kendilerine ait olacak sonuçlara varmalarıdır. İnsan ortalamasınınaltındabirzekâyasahipbirtoplumolduğumuzutakdirederekelbirliğiilebunudüzeltmek zorundayız. Aksi takdirde çok yakında tarihin çöplüğüne süpürülürgideriz. Dolayısıyla bu aptal tanıma ve aptalı bizim yaşamımıza etki edecekyerlerden uzaklaştırma işi son derece önemli sorumluluklardır. Kendimiziyönetecek insanların toplum ortalamasını yansıtmasını değil, o ortalamanınmümkün olduğu kadar üstünde olmasını temin etmeliyiz. Ancak toplumunortalama IQ’sunun üzerindeki yöneticiler toplumu yukarıya çekebilirler.Kendimize benzedikleri için sempati duyduklarımızı değil, bizden üstünolduklarınainandıklarımızı(bizebazeniticigelselerbile)yöneticiolarakgörmekistemeliyiz.

BuradakiyazılarımınbüyükçoğunluğuOrhanBursalı’nınyönettiğiCumhuriyetBilim Teknik (daha sonra Cumhuriyet Bilim Teknoloji) ekindeki “ZümrüttenAkisler” köşemde yayımlanmıştır. Sevgili dostum Orhan’a bana bu fırsatıtanıdığıiçinteşekkürborçluyum.KitabıneditörlüğünüyayıncımEmrahAkkurtüstlendi, başlığı tayin etti ve kanımca birinci sınıf bir iş çıkarttı. Kendisineşükranlarımı sunmak boynumun borcudur. Bu kitap aptal tanıma konusundakendilerinden çok şey öğrendiğim iki hocama ithaf edilmiştir: John Frederick

Page 14: Aptal± Tan±mak

DeweyveKevinCharlesAntonyBurke.

A.M.CelâlŞengörAnadoluhisarı,1Mayıs2015

Page 15: Aptal± Tan±mak

AptalıTanımak

Bilim adamı ve yükseköğretimdebir eğitimci olarak üzerimedüşen en önemligörevlerdenbiri,bilimürettiğiniiddiaedenvebilimüretmesibeklenenkişilerinzekâ düzeyleri hakkında fikir edinmektir. Sanılanın tersine, bilim dünyasındayapılan çalışmalar hakkında verilen kararlar her zaman yalnızca teker tekerçalışmalaradayanarakdeğil, sık sıkonları üretenkişininkapasitesi hakkındakigenelkanıyadadayanır.Bazenbirçalışmayabakar“Busalakyineneyazmış?”der insan ve çok sık, sonunda o “salak’’ yargısının ne kadar haklı olduğugörülür. Bu, özellikle, tüm veri toplama işleminin ve veri kalitesinin, yargıyavarması gereken kişiler tarafından birebir kontrolünün mümkün olmadığıhallerde olur. Meselâ jeolojide, elinize gelen bir jeolojik çalışma ve onunyorumunuverileritektekeldengeçirerekkontroletmenizimkânsızdır.Ozamanveriyi üretenin bilimsel şöhreti yargının temellerinden birini oluşturur. BüyükhocamKevinBurke, “jeologunşöhretinin temelinedir” sorusunabirkeresinde“dedikodu’’ demişti! Gerçekten de jeolojide bir kişi hakkında meslektaşlarıtarafındankonuşulanlar,onunşöhretininönemlitemellerindenbiridir.

Peki, bu dedikodu faktörü dışında bir bilim insanı veya öğrenci hakkındakiyargıyı etkileyen başka ne gibi etkenler olabilir? Ben iyi bir aptaltanıyıcısıyımdır. Oldukça süratli bir şekilde hakkında aptal olduğu yargısınavardığımbirkişinindahasonraöyleolmadığınıngörüldüğüherhangibirvakayıhatırlamıyorum. Tersine pek çok kişinin kendisine büyük bir zekâ ve veyayetenek atfettikleri bazı aptalları hemen herkesten önce tanıdığım hallerolmuştur. Bunun için ne gibi kıstaslar kullanırım diye geçenlerde kendimesordum.BununcevabınıilkkadınsatrançüstadıZsuzsaPolgarhakkındayapılanbirdeneydebuldum.

HerüçüdesatrançtarihininbüyükisimleriarasındaolanPolgarkardeşlerin(üçüde kadın) inanılmaz başarıları, babaları Laszlo Polgar’ın yaptığı bir deneyedayanır.BabaPolgardehânınyaratılabileceğine inananbir insandı.Bunedenleher üç kızını da satranç dehâsı olarak yetiştirmeye karar verdi. Bu deneyinşaşırtıcı başarısı daha sonrabeyninmanyetik rezonansgörüntülenmesidestekli

Page 16: Aptal± Tan±mak

psikolojik bir incelemeye konu yapıldı. Çıkan sonuç şuydu: Polgar’larınbaşarısınıntemelindeörüntütanımayatıyordu.Yaniherhangibirsatrançoyunuesnasında Polgar'lar rakiplerinin tersine oyunda muhakeme yürütmüyor,muazzam tecrübelerinin kendilerine verdiği sezgiyle hareket ediyorlardı.Herkesin dakikalar, bazen saatlerce süren muhakeme sonunda yapabildiği birhamleyi,Polgar’larhiçdüşünmeden,ânındayapabiliyorlardıveüsteliksonundaoyunudakazanıyorlardı.Onlarsatrançoynarken,beyinlerindekullanılankısım,hepimizinyüz tanırkenkullandığıkısımlaaynıydı.YaniPolgar’larherkesnasıltanıdıklarının yüzünü bilebiliyorsa, herhangi bir satranç oyununda karşılarınaçıkandurumları“öncedentanıyorlardı”.

Bilim yaşamımda edindiğim tecrübe başarılı bilim adamlarının da bu “örüntütanıma” sayesinde karşılarındaki bir problemi sezgiyle hallettikleridir.Meşhurmatematikçi Gauss kendisine sunulan bir problemi sunan kişinin “Ne kadarzamandabunuhalledebilirsin?” sorusuna“Cevabıbiliyorumdaorayanekadarzamandavarabilirim,onukestiremiyorum”diyekarşılıkvermiştir.

Aptal da bu yöntemle hemen tanınır. Tanınacak örüntünün en önemli öğelerişunlardır:Birkişişunlarıyapabiliyormu?1)Probleminnedenlerinianlamak,2)problemin herhangi bir detayına saplanmadan, tamamını görebilmek, 3)problemi çözecek verilerin doğasını ve nerede bulunabileceklerini bilmek, 4)probleminsunumununveproblemiçözecekverilerinkendiiçindetutarlılıklarınıölçebilmek, 5) hızlı çözüm üretmek ve teklif edilen çözüm, eldeki veriyleçelişirsederhalonu terkederekyenibirçözümüoluşturmak,6)çelişenverininçelişmeyen verilerle ilişkisini kurarak, verinin bizzat kendisinin doğruluğunuveriyi baştan toplamaya gerek kalmadan tartabilmek, 7) benzer problemlerigeçmişte gerçekten çözmüş olmak veya çözülmüş problemlerin çözülmesüreçlerini iyi tanımak. Akıllı insan problemin çözümüyle ilgilidir, aptal isekendikafasındakiherhangibirfikriçözümdiyedayatmakister.

Buyazıyışunedenleyazdım:Sonzamanlardaortayaatılandarbeplanlarınavebunlara komutanlarımız tarafından verilen cevaplara bakıyorum. Hele songünlerdesayınkomutanımızOrg.ÇetinDoğan’ınkatıldığıprogramlarıdikkatleizliyorum. Edindiğim intiba şudur: Ortaya atılan iddiaların kafamda yarattığıörüntü, (tabiiyalnızcamedyayayansıdığışekilleriyle),akıllıcaüretilememiş, içtutarlılıktanyoksunvemotif açılarından imkânsızbir resimdir.Bu iddialarıve

Page 17: Aptal± Tan±mak

Sayın Doğan’ın bunlara yönelttiği eleştirileri yukarıda saydığım maddelerışığında sakin kafayla bir irdeleyin. Ne çıktığını göreceksiniz. Burada aynızamanda ordumuzun verdiği eğitimle, ona saldıran yobazın “eğitiminin”yarattığıkafatiplerinideLlzsloPolgar’ındeneyiışığındakarşılaştırmaimkânınıbulacaksınız.

Page 18: Aptal± Tan±mak

CahilveAptal“Uyanabilir”mi?

Sevgiliokurlarım,bugünsizlere4-7EylülarasındadavetliolarakiştirakettiğimJaponya Jeoloji Derneği’nin Okayama'da yapılan 116. Toplantısı’ndakiizlenimlerimi anlatacaktım.Ancak ülkeye dönünce beni karşılayan sel felâketive şehit haberleri, bir de Aydın Doğan’a uygulanan baskının, işi BekirCoşkun’ungazetedenayrılmasınakadarvardıranşiddetigüzelvehoşşeylerdenbahsetme arzumu aldı götürdü, eve döndüğümün ilk gecesini sabahlayarakgeçirdim.

Sabahlamamın nedeni engel olamadığım irrasyonel bir korku hissiydi:Ülkemizdeegemenolancahilbaskısırejimininhükümranlığıesnasındabeklenenİstanbul depremi gelirse ne olur? Artık Türkiye’nin bağımsızlığının gideceğikorkusunu bile gölgede bırakan bir başka korku tüm benliğime egemen oldu:Acaba depremin vereceği zarar yalnızca yıkılan ve yanan binalarda ölen veyaralanan vatandaşlarımızla ve mala gelen zararla mı sınırlı olacak, yoksamüstakbel bir depremi yağmanın, hoyratlığın, topluma duyulan güvensizliğinhad safhaya yükselmesinin yaratacağı sosyal çöküşün izleyeceği korkunç birtoplumsal çözülmemi izleyecek?Sel felâketi esnasındameydanagelenyağmahaberleri, hatta yağmanın başka vilâyetlerden vasıta getirtecek bir sürat vevüsatta organize olabilmesi, içinde yaşadığımız toplumun ne derece toplumolabilmeözelliğiniyitirdiğinigösterdi.Birülkeninbağımsızlığınıkaybetmesi,oülkenin sahiplerinin toplum bilincini kaybetmemeleri halinde çok büyük birfelâket olmayabilir, çünkü bilinçli bir toplum, kaybettiği bağımsızlığını gerikazanabilir.Ancak, toplumolma,yanibir yerde insanolmabilinci gitmişse, otoplumdangeriyeancakbirinsanlıkharabesikalır.

Şu anda Türkiye’ye egemen olan cehalet yönetimi, toplum olma bilincimizdebüyükyaralaraçmıştırveaçmayadadevametmektedir.Öncelikle,toplumunbirgrup olarak rasyonel düşünme yeteneğini silip süpüren yobazlık ve düşünceyedeğil, korkuya dayanan cemaat yaşamının hortlatılması toplumsal dokumuzuderinden yaralamıştır. Buna ilâveten eğitimimizde yaratılan kargaşa vekalitesizlik, bir toplum olarak bilgi edinme ve değerlendirme yetimizi ortadan

Page 19: Aptal± Tan±mak

kaldırmak üzeredir. Tüm bunları yapanların eleştirilmesine, toplumda gerçeğiaramak için oluşturulabilecek bir serbest düşünce ve tartışma ortamınınoluşturulmasına imkân verecek basın özgürlüğünün alenen, fütursuzca tehditedilmesi ve buna toplumdan en ufak bir reaksiyon gelmemesi ortaya konanyıkım projesinin toplumca algılanamamasına ve dolayısıyla bertarafedilememesinenedenolmaktadır.

Bahsettiğim yıkım projesi, bir grup kötü niyetli insanın Türkiye’yi ortadankaldırmaprojesiolarakalgılanmamalıdır.Kuşkusuz,içimizdebuyıkımprojesiniyönetenleridışarıdandestekleyenlerinböylebiramaçlarıolabilirvemuhtemelenvardır da. Ancak bu projeyi içimizde (ve başımızda) bulunarak yürüten vedestekleyenlerin yaptıklarının tamamen farkında olduklarını sanmıyorum.Ortaya çıkanvebenimkısaca “proje”diyebetimlediğimolgu aslındayalnızcacehalet ve aptallığın ortaya çıkardığı bir süreçtir. Tarih boyunca cehaletin veaptallığınelinegeçentoplumlarınkaderlerihepbizimkigibiolmuştur.Ziracahil,çevresiyle temasa geçemediği gibi bizzat kendisi hakkındaki bilgileri dedeğerlendiremez. Aptal ise bu veriler kendisine sunulsa bile bunlarla neyapacağınıdüşünemez.Cahilveaptalhertürlüeleştiridenkorkar,zirabellediğiyolundışındabiryolunvarlığınıbilmez,olabileceğinidüşünemezvekendisinegösterilse bile değerlendiremez. Bu durumda yapabileceği tek şey, bugünTürkiye’de olduğu gibi, toplumsal terör, yani korku yaratmaktan ibaret olur.Yaratılan korku ortamını kontrol edebileceğini sanır. Ama korkuyla eğilenbaşlar,enufakbirsarsıntıylatekrardikilebilirvebilgivedüşüncegeleneğindenyoksunolduklarıiçinortayatambirkaosçıkarabilir.BugünBelçikamüstemlekeyönetiminin çekilmesinden sonra Kongo’da ortaya çıkmış olan durum buradasöylediklerimin bilebildiğim en güzel örneğidir. Daha önce de bu satırlardayazdığım gibi Türkiye Kongolaşmaktadır. Bugün Türkiye’yi yöneten güç,ülkenin tüm dokusunu tahrip etmiştir ve etmeye büyük bir hızla devametmektedir. Bunun nedeni yönetenlerin bilgisizliğidir, cehaletidir. Türkiye tambirkalitesizlikpazarıhalinegetirilmiştir.Ordudışındahertoplumsektörüsözümonademokrasiadınakalitesizlereteslimedilmiştir.Bugünekadarellerinefırsatgeçmediğini düşünen bu kalitesizler, toplumdan geçmişin intikamını alırcasınaherşeyi,amaherşeyikendilerineyontmaktadırlar.

Ancaktabiat,cahiliveaptalıaffetmez.Cahilveaptaldadurmaz.Beğenmedikleri

Page 20: Aptal± Tan±mak

Darwin Kuramı’nın temeli budur. Tabiat beceriksizi eler. Gelen sel felâketi,depremdenasılelenebileceğimizinküçükbirprovasıdır.Tabiatbizekorkunçbirafet olarak algıladığımız bu küçük provayla bir ikaz göndermiştir. Amaanlayabilene.

Page 21: Aptal± Tan±mak

CahilinArkadaşıOlurmu?

UzunzamandırTürklerinniçinbirbirlerindenbukadarnefretettiklerinidüşünürdururum. Bu söylediğim sadece her gün televizyonlarda birbirlerine ağızaalınmayacak sözler söyleyen politikacılar veya aynı şeyi hem televizyonlarönünde hem de gazete sahifelerinde yapan gazeteciler için geçerli değildir:Sözümonaülkeninbilgivegörgüdüzeyienyüksekkişilerinibirarayagetirdiğisanılan üniversitelerde durum aynıdır (gerçi Türkiye’de tek bir üniversite bileolmadığı iddiamı tekrar hatırlatmak isterim). Yakın zamana kadar, gidenrektörün geleni mahkemeye vermediği (veya tam tersi, gelenin gidenimahkemeye vermediği) birkaç üniversite arasında kendiminkinin olmasıylaiftihar ederdim. Dört rektör önce bu değişti, bizimkiler de çirkef kervanınakatıldılar. Öğretim üyeleri sırf birbirlerini mahkemeye vermekle kalsalar iyi;birbirleri hakkında ne ağır sözler söylüyorlar, ne dedikodular dile getiriyorlarduysanız inanamazsınız. Maşallah son zamanlarda yargı dünyamız da bunakatıldı.

Türkiye’de hiçbir kurum yoktur ki, mensupları arasında genel bir dostluk, biryakınlıkolsun.Türkiye’dekaç taneuzunömürlüşirketbilirsiniz?Yoktur.Ziraşirketleri oluşturan bireyler, akraba bile olsalar (ve bilhassa akraba iseler) erveyageçbirbirlerinedüşerlervealtınyumurtasındanistifadeettikleritavuklarınıöldürürler.

Bu davranış türü tabiî genel bir aptallık ürünüdür. Bu aptallık ise zekâeksikliğinden ziyade cehaletin sonucu olarak gelişmiştir. Her şeyden evvelTürkiye insanı tartışmayı bilmez. Fikir ayrılığına düştüğü bir başka kimse ileortak bir doğru aramak için değil, kendi bildiğinin doğru olduğunu empozeetmek için tartışır. Bilgisi az olduğundan, kendi bildiklerinin kesin doğruolduğunusanır.Bilgininnasılüretildiğinibilmediğinden,gözlemileuyumluluk,bir ifadenin doğru olabilmesi için kendi içinde çelişki içermemesi gerektiğikuralı, bilgi üretiminde varsayımın yeri ve varsayımın mahiyeti, varsayımkontrolünde gözlemin yeri ve gözlemlerdeki hata kaynakları ve payları, onunanlayabileceğişeylerdeğildir.1000yıldırbirileriona“doğruyu”söylemiş,oda

Page 22: Aptal± Tan±mak

bunu ya baba dayağı korkusu ya cehennem ateşi korkusu ya sultan hiddetikorkusuyapaşacezasıkorkusukabullenmiştir.Sormayasormaya,bırakınsoruüretmeyi, soru sormayı unutmuştur. Sık sık dile getirildiği gibi “icat çıkarma'’gibibirdeyimiüretecekkadarsalaklaşmışbirtoplumunüyesidir.

Türkiye insanı ayrıca herhangi bir problemini çözerken, bulduğu çözümünkendisinebaşkabiryerdezararveripvermeyeceğiniveyayapacağınıntoplumdabir yara oluşturup oluşturmayacağını düşünemez.Öğrenci kopya çeker, çünkücahil kalmasının sonuçlarını düşünemez; öğretmen soruya tahammül edemez,zira cehaletinin ortaya çıkmasından veya sınıf disiplinini elden kaçıracağındankorkar,amadüşünemezki,sorusormayanöğrencidenadamdeğil,olsaolsateypmakinası olur. Teyp makinalarının yöneteceği toplum ise kendisine ancaksürünebilecek kadar maaş veren, bir türlü kadro bulamayan, ders verdiğidershaneleri bir eğitim yuvasından çok bir hapishaneye benzeten, dünyayı vekâinatı öğreterekdaha rahatve eminyaşamamızı sağlayan fenbilimleri yerinebizlerikul,köleetmeyeplânlanmışhurafeöğretenzırvalıklarıdersprogramınakoyan bir toplum olur. Gereksiz yere emniyet şeridine dalmaması için ikazettiğinizşoföryacamıaçıpsizeküfrederveya,fırsatınıbulursa,üstünüzeyürür,zirabenzerbirhatanıngününbirindebelkikendisiniveyaçocuğunuhastaneyeyetiştirmek isteyen bir cankurtaranın yolunu bloke ederek ölüme nedenolabileceğini düşünemez. Tüm bu nedenlerden ötürü herkes birbirinden nefretederbuülkede.Polisinvatandaşınahanginefretlesaldırdığınıveonukatlettiğinitelevizyonlarda seyretmedikmi? Polisi yönlendiren bir valinin bunu örnek birgazetecilikyaparakortayaçıkartangazeteciyeküfürettiğinivesonrabaşbakanınküfüredenvaliyikendisinin“iyibirarkadaşı”ilânettiğinigörmedikmi?

Sevgiliokuyucularım:Cehaletenbüyükdüşmandır.Amabudüşmandışarıdangelmez. Bunu biz kendimiz büyütür, bizi daha çok cahil edecekleri başımızagetirmek için sandıklara, koşarız, zira cehalet rehaveti, rehavet yalancı birrahatlığı, o da sonunda felâketi getirir.Türkiye insanı böyle bir felâket yolunaçoktangirmiştir.Korkumbununsonununcehennemolacağıdırki,ilkateşleridesononyıldırgörünmeyebaşlamıştır.Oateşe,edinemediğimizarkadaşlarımızlabiraradaitilmekteyiz.

Page 23: Aptal± Tan±mak

MantıkîŞüpheye(ReasonableDoubt)YobazınBakışı

Mantıkîşüphe,yaniaklayatanşüphe, tümbilimintemelidir.Şüpheetmezsenizbiliminsanıolamazsınız.CumhuriyetBilimTeknolojiDergisikurulduğugündenberi, bu gerçeği okurlarına anlatmaya çalışırken birden bire mantıki şüphebambaşka bir yerden halkımızın gündemine düşüverdi: Albay Dursun Çiçekolayı.Ortayaçıkanıslakimzalıbelgeyibazılarıhementartışılmazgerçekkabuletmeyi uygun bularak bunu kullanıp başta Sayın Genelkurmay Başkanımızolmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ve hatta ülkemizin bu tekgerçekkurumununmanevişahsiyetinekarşıhücumageçti.

Şimdisizebirbiliminsanınkarşısınaçıkan“veri”karşısındakitutumunumeşhurbir örnekle anlatayım: 1912 yılında İngiltere’de Piltdown mıcır ocağındabulunanbirkafatasıCharlesDawson’undikkatiniçekmişodaBritishMuseum(NaturalHistory)jeolojibölümübaşkanıArthurSmithWoodward’ıalarakocağagitmiş ve orada bir kafatası ile bir alt çene kemiği bulmuşlardı. Yapılanincelemeler, kafatasının insana benzediğini, ancak beyin hacminin daha küçükolduğunu, alt çenenin ise çokdaha ilkel olduğunuvemaymunayakın şekliylesahibinin ilkelliğine işaret ettiğini gösterdi. Bu incelemeleri yapanlar o zamandünyanınöndegelenpaleontologlarındandı.

Bulunanfosillerbilimdünyasınınveheleheleİngilizbilimcilerininsonderece“işinegelen”buluşlarolmalıydı.Darwin'ingörüşlerimüthişbir tasdikbuluyor,bilimin gücü bir kez daha kanıtlanıyordu. Ancak Londra cerrahları, bulunanfosillerebakıncatatminolmadılar,çünkükafatasıminsankafatasındanayıracakbir işaret bulamadıkları gibi, çenenin insana ait olmadığı kesindi. 1915yılındaFransız paleontologu Marcellin Boule, alt çene kemiğinin bir maymuna aitolduğunu,bulunanfosilintekbircanlıdangelmişolmasınınmümkünolmadığınıgösterdi.Herikitarafınpartizanlarıkarşılıklıverileryayınladılar,amasonunda,1953’te, Charles Dawson'un bir sahtekâr olduğu ortaya çıktı ve Piltdownkafatasınınsahtebirfosilolduğuispatlandı.

Page 24: Aptal± Tan±mak

Pekibubilim insanları resmen işlerineyarayacakbirbuluntununüzerineniçinbukadargidipsonundaonunbirahlâksızınişiolduğunuispatettiler?Darwin’ebirdestekdaha,iyiolmazmıydı?

İştesevgiliokurlarım,biliminsanıyla,uygarinsanla,yobazburadaayrılır:Biliminsanıgerçektenbilmekistervebilimintekkaynağınınkendiaklıvegözlemleriolduğunun farkındadır.Yobaz ise inanmak ister.Onun aklı ve gözleri gerçeğekapalıdır. Onun derdi inanmaktır. Ama inanmak istediği şey ne kadar zırvaolursa olsun fark etmez. Yobaz inanmaya programlıdır. Onun şüphesi, onun“acaba”sı yoktur. Hasan-Ali Yücel’in bir yazısında belirttiği gibi, o “acaba’olmadandemokratolmak,hattainsanolmakmümkündeğildir.

Birkaç günden beri akşam haberlerinde televizyonları seyrediyorum, sabahakarşıyoruluncadabazıtartışmaprogramlarını.Oradagörüyorumki,bizimeski(vebazıgüncel)solcularla,dincitakımarasındabirbiliminsanıperspektifindenbakıncahiçbir farkyoktur.Her ikigrupda inanmayaprogramlanmıştır.Ortayaçıkanbirbelgeonları“inandırmıştır”.Çünküiçlerine“askerkötüdür”programıyerleştirilmiştir.Gerçekonları ilgilendirmemektedir.Kendi akıllarındaki çarpıkbir demokrasi şeması onların askere, her ne pahasına olursa olsun tu kakademelerini gerektirmektedir. Ortaya çıkmış olan belgenin mantıkî şüpheuyandıracak bir yanı yokmudur? Bir cinayet araştırmasının ilk adımı “niyet”aramak, yani “bu cinayeti işlemek için kimin ne sebebi olabilir” sorusunusormakdeğilmidir?Sonrailkşüphelihemensuçlumuilânedilir?BirazAgathaChristie okumuş olanlarımız, hatta biraz Komiser Colombo seyretmişolanlarımızbilir,bazensuçluhiçbeklemediğinizbiryerden,amaenaçıkniyetinsahibi olarak çıkıverir. O suçluyu suçlu ilân edecek olan ise mantıkî şüpheyeartıkyerbırakmayacakdelillerinbirikmişolmasıdır.

Türkiye’de körüklenmeye çalışılan ordu düşmanlığını büyük bir kaygıylaizliyorumvebirdedektifmantığıilekendimeşusoruyusoruyorum:Türkiye’yefenalıketmekisteyenlerinilkyapmalarıgerekennedir?Cevapbelli.Buülkenintek sağlam kurumunu ortadan kaldırarak ülkenin dağıtılmaya hazır bir yığınhaline gelmesini sağlamaktır.O zaman hedef bellidir: TürkSilahlıKuvvetleri.Buhedefeyönelikhücumlarsonyediyıldırgiderekazanbirşiddetvekesafeteulaşmıştır.Bunu görmeyip gündelik tekil olaylara takılmak bir bilim insanınındeğil,ancakbiryobazındavranışıolabilir.

Page 25: Aptal± Tan±mak
Page 26: Aptal± Tan±mak

BilimNedenYapılır?

Geçen gün Neuchâtel Üniversitesi emekli jeoloji profesörü muhterem dostumProf. Jean-Paul Schaer, yayımlamayı düşündüğü bir makalesini okuyupeleştirmem için gönderdi. Makale kıtaların kayması teorisinin İsviçre’de nasılkarşılandığının tarihçesi.Kaçınılmazolarakbüyükbirbölümü,17dilkonuşan,henüzbirdoktoraöğrencisiikenAlpler’inyapısınınanahatlarını(hemdebugünhâlâ detaylarıyla ayakta duracak birmükemmellikte) çözen büyük dâhi EmileArgand’a ayrılmış. Argand 1916 yılından itibaren kıtaların kayması teorisininbüyük savunucularından biriydi ve 1922 yılında 13. Uluslararası JeologlarKongresi’nde “Asya’nın Tektoniği” başlığı altında verdiği uzun konferansjeolojinin büyük klâsikleri arasına girmiştir. 1916 yılında yayımladığı “BatıAlplerinYayıÜzerine”adlımakalesi,kırkyılAlpjeolojininâdetakutsalkitabıolarakkullanılmış,okadarki,kendisinin1934yılındayayımladığıve1916’dakiteorisininyanlışlarınıanlataneseridikkatebilealınmamıştır.

Argand kendi kıymetinin farkında olan bir adamdı. Kendisine Paris’e gelmesiteklif edilince, “Niçin?” diye sormuş. “Paris jeoloji dünyasının merkezi değilmi?”sorusunadahiççekinmeden,“BenNeuchâtel’deyim.Demekki jeolojininmerkeziNeuchâtel’dir”cevabınıvermiştir.

Profesör Schaer 1924’ten sonra Argand’ın, üniversitedeki derslerini vermeyedevam etmekle beraber, jeolojiyle ilgisini kestiğini, 1934 yılındaki önemlimakalesini bile tehditlere varacak sıkıştırmalar sonunda yazdığını anlatıyor.Argand jeoloji yerine, karşılaştırmalı lengüistik (dilbilim), fizik vb. konularadalmış.O tarihlerdemeslekteki tekyakındostuProf.PaulArbenzeyazdığıbirmektubunda öğrenciler hakkında: “Zeki öğrenciler nankör oluyor; nankörolmayanlarisegenellikleaptal”demiştir.BiröğrencisianılarındaFransızJeolojiCemiyeti’nin bir toplantısına davet edilen Argand’ın, Paris’te hani neredeysedevlet töreni ile karşılanmayı beklediği için bir otel odası bile ayırtmadığını,sonundaöğrencisininodasınıpaylaşmakzorundakaldığınıyazıyor.

Bu büyük dâhi nasıl olup da realiteden bu kadar kopabilmiş, sonunda dakendisine büyük şöhret kazandıran jeolojiye âdeta sırtını dönmüştür? Argand

Page 27: Aptal± Tan±mak

jeolojiyibıktığıiçinmibıraktı,dünyanınkendisinianlamadığınakanaatgetirdiğiiçinmibıraktı,yoksatümdünyadakendigeliştirdiğikavramlarınkendisineatıfyapılmadan kullanılması mı canını sıktı? Acaba Argand jeolojinin tümsorunlarınıhallettiğinimisanmaktaydı?Yolunsonunageldiğinimisanıyordu?

Argand’ınyaşamınıyazanlar,onunömrününsononyılı içinde iyicekendidarçevresine kapandığını, meselâ bir felsefe öğrencisiyle kurduğu arkadaşlığı,jeoloji öğrencileriyle hiçbir zaman kuramadığını anlatırlar. Acaba Argand,jeologlardanbir şeylermibekliyordu?Alkış, saygı,hattabirnevi tapınmamı?Kavramlarınınçokyaygınolarakkullanılmasınarağmen,kıtalarınkayması tezibenimsenmemişti.Argandbunu jeologlarınaptallığınamıyormuşveoyüzdenmionlarlailişkiyikesmeyekararvermişti?

Argand’ıbilenler,muazzambirşovmerakıolduğunusöylerler.Üstünnitelikleride zaten şov yapmaya imkân veriyordu. Büyük resim yeteneği, jeolojikyayınlarını âdeta birer sanat eseri olan şekillerle süslemesini ve o yayınlarınbelkinormaldendahadaiknaediciolmalarınısağlamıştı.

Jeolojinin diğer büyük dâhisi, Argand’ın kendisine jeolojide kılavuz seçtiğiEduard Suess ise onun tam tersine son derece mütevazı, şovdan hep kaçan,başkalarınınonayvealkışınıaslabeklemeyenbirinsandı.Suessöğrencilerindende öğrenmelerinden ve bağımsız birer araştırıcı olmalarından başka hiçbir şeybeklemiyor, kendisine karşı gelenleri takdirle karşılayarak onları bağımsızdüşünmeye teşvik ediyordu. Suess ömrünün sonuna kadar hep jeoloji yaptı;jeolojininyanındadiğer entelektüelmeraklarını da izledi, o alanlardadayayınyaptı,amahiçbirşeydenbıkmadı.

Acababufark,Argand’ınjeolojidensırfbilimseltatmininötesindebirşeylerdebekliyor olmasından, Suess’ün ise böyle bir beklentisi olmamasından mıkaynaklanmıştır?Argand, geriye aslında yalnızca üç büyük eserle taçlanan birabidebıraktı.Suessiseyüzlercekıymetlieserbıraktı.YazdığıArzınÇehresiadlıdörtciltlikeser,jeolojiyebugünbileışıktutanbirşaheserdir.Argand’ınkatkısıdolayısıyla dahamı azdır? Bunu söylemekmümkün değildir. Ancak Suess’ünyaptığı işten, Argand’a nazaran daha çok tatmin olduğu muhakkaktır. AcabaArgand’ın parçalanmış bir ailenin tek çocuğu olması ve hiç evlenmemesi,Suess’ünisesağlambiraileyapısındangelmesiveyinesağlambirailekurmuş

Page 28: Aptal± Tan±mak

olmasımıdırneden.Kimbilir?

Page 29: Aptal± Tan±mak

YineBilimYapmanınÜzerine

30Aralık’taBoğaziçiÜniversitesi’ndekiEvrimKonferansı’nın ikinciKısmı’nıverdim. Konferans sonrasındaki tartışmada, bir doğa bilimci olarak, yaptığımişinyaşamımabiranlamverdiğinisandığımı,bunundışındameselâpolitikagibişeylerle uğraşanların yaşamlarını boş geçirdiklerine inandığım için onlaraacıyarakbaktığımısöyledimveşuörneğiverdim:“Miletşehirkonseyindenkaçkişinin adını biliyoruz? Ama aynı şehrin vatandaşları olan Tales’i,Anaksimandros'u,Anaksimenes’i...hemenhertahsilliinsantanıyor.”Tartışmayakatılanlardanbiri,benimbusözlerimlekendiyaptığımişinreklamınıyaptığımı,amacımın bilim yapmaya karşımdakileri ikna etmeye çalışmak olduğunu iddiaetti. Ben de bunun doğru olmadığını, kimin ne yaptığının umurumdaolmayacağını,kendiminbilimyapmasınındateknedenininkeyifalmaktanibaretolduğunusöyledim.Busözlerimsamimiyetsizbulundu.

Otomobilde eve dönerken bu muhavereyi düşündüm: Ben niçin bilimyapıyorum? Başkalarının bilim yapması gerçekten umurumda mı, değil mi?Önceikincisoruyutarttım:Aslındabenbaşkalarınınbilimyapmasınıistiyorum,çünkü onların buluşlarından, düşüncelerinden yararlanmak arzusundayım. Nekadar çok insan bilim yaparsa, bilim o kadar hızlı ilerleme kaydedecektir,dolayısıyla ben de o kadar hızlı bildiklerimi arttırabileceğim. Burada, kiminbilim yaptığı umurumda değil düşüncesini aslında şöyle ifade etmeliydim:Kimin bilim yaptığı, yapanlar açısından beni ilgilendirmiyor, ama onlarınyaptıklarının bana olan etkileri açısından ilgilendiriyor. Onların yapacaklarıbilim benim bilgi ve/veya anlayışımı zenginleştirebileceği için, ben aslındabaşkalarınınbilimyapmasınıistiyorum.

Ben niçin bilim yapıyorum sorusunu evde deOya ile birkaç kere tartışmıştık.Oya'nın sorusu şuydu:Hiçbir inancı olmayan bir insan olarak, nasıl olsa ölüpkarbonlaşacağıma göre, niçin bu kadar zahmete katlanıyorum?Tümbilgilerimöldüğüm zaman artık bir işime yaramayacağına göre, bu didişmenin sebebinedir? Veya ben kendi yaptığımı niçin başkalarının yaptığından üstüngörüyorum. Bu soruya ben kendi açımdan nasıl cevap verebilirim (yani,

Page 30: Aptal± Tan±mak

yaptığımın insanlığa olan genel faydasını cevabıma katmadan). BoğaziçiÜniversitesindekiöğrencitarafındanbanayöneltilensorudatemeldeOya’nınbusorularınaindirgenebilir.

Bu soruya cevap verebilmek için önce şu sorulmalı:Bilimyalnızca “bana” nevermektedir? Keyif, mutluluk, saygınlık bilimin bana verdikleri arasındasayılabilir.Keyifvemutlulukdersemarkasındanşusorulabilir:Anladıkdabilimyapmakniçin sanakeyif veriyor?Bana saygınlık verdiğini iddia edersem, onu“yani bilim senin yaşamını kolaylaştıran bir araç görevi olduğu için mi onuyapıyorsun'’ sorusu izleyebilir. Yani bilimin değeri yalnızca yaptığı araçişlevindemidir?

BenbilimeilkokulsıralarındatutuldumOzamandinozorlarıbilmeninherhangibirifaydasıvarmıydıbilemezdim.Banavereceğisaygınlığagelince:Tamtersi!Çevremdekiler,buçocuknekadarfasafisoişlerleuğraşıyor,diyebakıyorlardı.HattaMelih(Sipahioğlu)Dayım,HürriyetGazetesi’neverdiğibirdemeçte,benijeolojidenvazgeçirmeyeçalıştığını, amaşimdiyanıldığınıgördüğünüaçıkaçıksöylemişti.Pekibunarağmenbenijeolojiyleuğraşmayaitenneydi?Hatırladığımtekşeymeraktır.MeselâeskidenTetisDenizi’niniçindeolanTürkiyearazisininnasılkaralaştığınıçokmerakediyordum.Kitaplarımdayandansıkışıpyükseldiğiyazıyordu deniz diplerinin. Peki, yandan sıkışmanın nedeni neydi? Şimdidüşünüyorumda,jeolojitutkumdagalibabirazestetikbileşenidevardı.Dağlarıniçyapılarını oluşturan kıvrımlar falan gibi yapı öğeleri, bana bir sanat eserininverdiğiestetiktatminiveriyordu.

Zamangeçipbilgimarttıkça, tümkâinatın tarihibeni ilgilendirmeyebaşladıvemineralleri oluşturan elementlerin tarihinden ve diğer yıldızların bileşimleriniincelemeyeyarayantayfgözlemlerindentümkâinatıngeçmişihakkındapekçokşeyöğrenmişolduğumuzuanladım.Bunlarelletutulursomutbilgilerdi.Çalışmaodamdaoturuptümkâinatınnasıloluştuğunudüşünebilmekvebukonudasomutbilgilere ulaşabilmek veya bir dağ tepesinde birkaç taşa bakıp o dağıngeçmişindeki olayları okuyabilmek bana inanılmaz bir tatmin hissi veriyordu(hâlâ da veriyor).Oturduğum yerde, doğa olaylarını kafamda yaratabiliyorum.Kafamdayarattıklarımısonragidipkontroledebiliyorum.Yani içineelli-altmışsantimetre boyunda birmemeli yavrusu olarak geldiğim şu âlemle konuşmayıöğrendiğimi görüyorum. Bu beni âlemin sıradan bir parçası olmaktan çıkarıp,

Page 31: Aptal± Tan±mak

onunsohbetortağıyapıyorvehissediyorumki,gerçektenPascal’indediğigibi,tabiatbenimbeynimdekendinidüşünüyor.Yaşameğlenceliveçokanlamlıhalegeliyor.Budasanırımbanasırasırakoltuklardaoturupbirbirleriyletartışıyoruzsanırken, hakaret eden ve aklı başında insanlar arasında tüm saygınlıklarınıyitirenadamlarazavallıdiyebakmahakkınıveriyor.

Page 32: Aptal± Tan±mak

Yaratıcılıkmı,ProblemTeşhisEtmekmi!7

Geçenlerde Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde yapılan bir Deneysel CerrahiTıp Kongresi düzenleyicilerinden muhterem dostum Prof. Dr. Semih Baskankongreçerçevesindebilimveyaratıcılıkkonusundabirkonferansvermemiricaetmişti. Bu konuda söylenecek yeni ne var diye düşünürken, aklıma birdensorununyaratıcılıktanziyadeproblemteşhisindeolduğugeldi.Çünküherinsanaz veya çok yaratıcıdır. Örneğin, Türkiye’de hiç kimse yaratıcılığın eksikolduğunu iddia edemez: Dolmuş kavramını icat etmiş, yasaların dışındayaşayabilmek için herhalde dünyada ender görülen bir yöntemler koleksiyonuoluşturmuş bizimki gibi bir halk az bulunur. Öteye gitmeye lüzum yok: BirKaragöz’ün, bir orta oyunun kültürel zenginliğinin yanında, anında türetilenmizah zenginliğini düşününüz.Ancak aynı halk, ülkesini tambir bilimsel çöleçevirmiştir. Cumhuriyete kadar bugünkü Türkiye toprakları içinde yaşayaninsanların, insan bilgisine kalıcı katkıları kocaman bir sıfırdır. Yani, Osmanlıİmparatorluğununtümizleritarihtentamamensilinse,bilimdünyasınınenufakbirkaybıolmaz.HalbukiaynıhalkCumhuriyettensonra,birHulûsiBehçet’in,birCahitArf’ın,birEkremAkurgal’ın,bir İhsanKetin’in,birSedatAlp’ınvedahanicelerininşahıslarındabilimepekönemlikatkılaryapmış,ayrıcayukarıdabahsettiğim, ne yazık ki her zaman iftihar vesilesi olamayacak yaratıcılıkörnekleridevermiştir.

Türk halkının uygarlaşma yönündeki sorunlarını çözemediği de gün gibiaşikârdır.Bununnedeninihepyaratıcılığımızınköreltilmekteolduğunabağlayıpdurmuşuzdur. Ben de Semih Hocanın ricası gelene kadar aynı şekildedüşünüyordum. Ancak Semih Bey bu nazik davetiyle beni yaratıcılığımızkonusundabirkezdahadüşünmeyezorlayınca, sorununyaratıcılığımızıneksikolmadığında, tam tersinebayağıdayaratıcı bir toplumolmamıza rağmen,bazıproblemlerimizi çözemediğimizde yattığını gördüm. Çünkü problemtanıyamıyoruz.Sıktekrarlananbirlâftır:Probleminçözümününyarısıproblemigörmekte yatar. Biz işte bu problemi görme, yani teşhis etme kısmındaçuvallıyoruz.

Page 33: Aptal± Tan±mak

Problemgörmenin iki bileşeni vardır: 1) Eleştirel bir tavır sahibi olmak.Yaniher duyduğundan, her gördüğündenkuşkulanmak. 2)Etrafımızdaolupbitenlerveya ilgilendiğimiz konular hakkında bilgi sahibi olmak. İşte biz bu her ikikonuda da çuvalladığımız için, problem teşhisi yapamıyoruz. Tabii problemigörmeyinceortadayaratıcıçözümbulmakiçindenedenkalmıyor.

Her şeyden önce “inanmaya'’ programlı bir toplumuz. Annemize babamızainanırız, öğretmenimize inanırız, devlet büyüklerimize inanırız, din kitaplarınainanırız…inanırızdainanırız.Buinançlarımızınbazılarıçokderinveköklüdür.Meselâ anneye inanmak, doğal seçmenin ortaya çıkardığı kalıtımsal birözelliktir:Yavrununhayattakalmasınısağlar.Babayainanç,taavcıolduğumuzkaba taş devrinden bize miras kalan bir özelliğimizdir. Onun da hayattakalmamızakatkısı vardır.Dine inanç, ilkel toplumların sosyal çimentolarındanbiridir.Çevresindetoplanılanbirdüzenyaratır.İnanmakrahatlıkverir.

Ama aynı zamanda da rehavet verir. Problemi olmadığına veya problemlerinikendiçözemeyeceğineinananbiradamınrahatlığınıbirdüşününüz.Halbukiherşeyin kuşkulu olduğunu düşünen bir insan rahat yüzü görmez. Gelgelelimaraştırıcılardaiştebu“rahatsız”insanlararasındançıkar.

Fazla rahata eren kişi, bilgiye de ihtiyaç duymadığı hasebine kapılır. Halbukikuşkulu kişi, her fırsatta bilgisini kontrol etmek ister. Onun için her şey birsorundur. Kimseye inanmaz, söylenilenleri problem addedip doğruluklarınıkontroletmeyegayreteder.Tabiatabilekuşkuylabakar:Acabaşusudaniçersemne olurum? Bana bir zararı olur mu? Veya faydası olur mu? Bunu nasılöğrenebilirim? Öğrendiğimden nasıl emin olabilirim? Yürümeye mecburmuyum? Şu at benden hızlı gidiyor, acaba ona binmeyi mi denesem? Sırtıayaklarımıvekuyruksokumumuacıtabilir.Oradanasılrahatoturabilirim?Tümbuvebenzerisorularşimdikidurumundanmemnunolmayan,onuiyileştirmeyiamaçlayan insanlarınsorulandır.Bir lokmaekmekvebirhırka ilekanaatedeninsan yaratıcı olamaz. Bu felsefeyi öven hiçbir düşünce yaratıcı bir toplumortaya çıkaramaz. Okullarında itaat ve kanaat öğreten toplumlar başkalarınaitaate ve kendilerine verilenle kanaate mecbur olurlar. Önce bu bakış açımızıdeğiştirmeyi, problemi görmeyi ve rahatsız yaşamayı öğrenmeliyiz. O zamanyaratıcı olmadığımızı sandığımız yerlerde de ne kadar yaratıcı olduğumuzugöreceğiz.

Page 34: Aptal± Tan±mak
Page 35: Aptal± Tan±mak

BilimselDüşünmeÖzürlüHalkımTalihsizEsirleri?

Sevgiliokuyucularım:Aşağıdakiyazımıyüksektirajınedeniylegönderdiğimbirgazete basmadı. (Şaşırdınız mı? Başlığa bir defa daha bakın.) Ben de öncekonusu tamamen bu köşenin konusu içinde değildir diye düşündüğüm yazımıtekrar okuyunca bal gibi bilim ve toplum ilişkileri içinde olduğunu gördüm.Onuniçinburadabilgilerinizesunmayıuygungördüm:

Çokyakındantanıdığımgeneral,amiralvesubaylarınyargılandığıvetamamenhaksız yere –sadece herhangi bir güvenilir delil olmadan değil– savcıiddialarının tam tersine kesin deliller gösterilmesine rağmenmahkûm edildiği,Balyoz Davası’nın oturumlarına vaktim yettikçe gittim. Kaçırdıklarımındetaylarını kendilerini hapishanelerde ziyaret ettiğim komutan vearkadaşlarımdan, onların aile mensuplarından, eşimden ve nihayetavukatlarındanöğrenmeyeçalıştım.Tümbunlardanedindiğimintiba,Balyozun,iktidar partisinin önde gelen isimlerinden birinin de telâffuz ettiği gibi, birkumpas,yanibir tuzakolduğudur.Buçıkarım,pekçoğunuyakındantanıdığımsanık (ve şimdihükümgiymiş)komutanvearkadaşlarımhakkındakendilerineiftiralar atılmadan önce bildiklerimle de tam bir uyum içerisindedir. Hiçkuşkusuzburadaesastuzağadüşürülenmilletimizolmuştur.

Ancak bu gibi durumlarda kişilerce “edinilen intiba’’ hukukçuya yetmeyebilir.Hiçbir hukukçunun itiraz edemeyeceği tek bir ispatla yetineyim: İddianınokunduğunu ve yapılan savunmanın iddiayı hiçbir kuşkuyamahal vermeyecekbirşekildeçürüttüğünügözlerimlegördüm(buintibaınötesinde,ispattır).Bunarağmen sanık tutuklandı (Hv. Plt. Tuğg. Beyazıt Karataş’ın durumu)! Benzerhukuk ihlâllerini oraya giden tanıdıklarım ve üstelik pek çok saygınhukukçumuz, aklı ve vicdanı yerinde gazetecimiz gazete ve televizyonlardadetaylıbirşekildedilegetirdi.SonTÜBİTAKraporu;tarafsızolacağınaençokgüvenilebilecek bilirkişilere ısrarla gönderilmeyen sözde deliller ve bunlarhakkındayurtdışındakibilimselkaynaklardanduyulanlar,SayınAnaMuhalefetPartisi’nin Başkanı’nın da ifade ettiği gibi, Balyoz Davası’nın tutulacak bir

Page 36: Aptal± Tan±mak

yanının kalmadığını, sanırım kesin bir surette ispat etmiştir. Yapılan halkyoklamalarıhalkımızınbüyükekseriyetininbufikirdeolduğunugöstermektedir.

Buradan, bu davadan hüküm giymiş olan ordu mensuplarımızın alınlarınınakıyla çıkmalarını beklemek, sanırım aşırı bir iyimserlik olmamalıdır. Bukişilere itibar ve görevleri, resmî bir af dileme eşliğinde iade edilmedikçekendilerineverilecekhiçbirmaddîtazminatyaratılmışolanyıkımıtamiredemez.Bunları yapmak bilhassa ordunun genç nesillerinin geleceği ve milletimizinkendineitimadıvesaygısıiçinyaşamsalönemesahiptir.

Ancakbenibirvatandaşolarakyakındanhemdeçokyakındanilgilendiren,buhukuk yıkımına izin verenlerden sorulması gereken detaylı hesaptır. Bu hesapsormaişlemi,olayınardındakitümgerçeklerinençıplakşekildeortayaserilmesiiçinmuhakkakgereklidirvebugerçeklerortayaserilmedenkimseninbuülkedekendini emniyette hissedemeyeceği kesindir. Hukukçuların, başta BalyozDavası’nda etkin faaliyetleri gazete ve televizyonlarda görülen ve sayısızyorumanedenolanbakanvemüsteşardanbaşlayarak,kendisaflarınıtertemizbirhale getirdiklerine halkı ikna etmeleri artık millî bir hayat-memat meselesiolmuştur. Ancak, elbette bu iş sadece hukukçulara münhasır değildir. Kollukkuvvetlerimizin, gazetecilerin ve televizyoncuların da kendi mensuplarınınBalyozsürecindeoynadıklarırolleriiyicegözdengeçirerekulaştıklarısonuçlarıhalkaduyurmalarışarttır.

Ancako zamanpolislerin halktan saygı istemeye, gazetecilerin hür gazetecilikyapmahaklarınıaramayayüzleriolur.

Tümbuyazdıklarımdansonrasizedahaönceburadadilegetirdiğimkanaatimisöyleyeyim: Yoklamalarda ekseriyeti Balyoz'un bir kumpas olduğu ifadesinekatılanhalkımız,dönüpokumpasınkurulmasında ilkeldenyardımcıolduğunu(yanıltıldık diyerek!) ifade eden hükümetimize yine%45 gibi bir oy verecek,iftiraylahayatıkarartılanlarınişkencesineseyircikalmayadevamedecektir.Hiçsuçsuz yere 5-6 sene hapsedildiğinizi, onurunuzun, yaşamınızın idealininelinizden alındığını, hatta sağlığınızı kaybettiğinizi, ailenizin, çoluğunuzun-çocuğunuzunyaşamhevesinineritildiğinidüşünün.Eğertahminimhaklıçıkarsa,halkımızın sebep-sonuç ilişkisini kurmaktan acizolduğubelgelenmişolacaktır.Böylebir toplumda,bilimifalanboşverdim,nedemokrasinedeen ilkelinden

Page 37: Aptal± Tan±mak

bileolsamedeniyetyaşayabilir.Bkz.Afganistan!

Not:AynıdurumdakiErgenekon’danburadabahsetmememinnedeni,Balyoz’uçokdahayakındanbilmemdir.

Page 38: Aptal± Tan±mak

BilimveToplumÜzerine

SayınTayyipErdoğanBey’inantropolojiaraştırmalarıhakkındasöylediklerivebazı gazetecilerin antropolojik bilgilerin geçmişte ırkçılığı desteklemek içinkullanıldığı yönündeki yazıları, beni bu hafta bilim-toplum ilişkileri üzerinetekrar bazı şeyler söylemeye yöneltti. Tekrar diyorum, zira aşağıdasöylediklerimi, ben geçmişteki bazı yazılarımda da dile getirmiştim. Ama,görülüyorkitekrarlarındafaydaolabilir:

Öncelikle bilim toplumun faydasını veya zararını gözetmeksizin, sadece vesadecebilgiedinmekiçinyapılanbiriştir.HiçkuşkusuzEinsteinışığınhızının,evrende bir sabit olup olmadığını araştırırken, bunun toplum için faydalı mıyoksazararlımıolacağıaklınınucundanbilegeçmemiştir.Onunamacı,evrenindavranışını anlamaktı. Ben de Altaidler denilen dağ sisteminin içinde kıtakabuğunun nasıl oluştuğunu incelerken bunun muhtemel faydalarınıdüşünmedim. Bilimin sonuçlarından toplum için fayda (veya zarar) üretmek,biliminuygulayıcılarının işidir.Onuniçinmuhtelifeğitimdüzeylerindebiliminesaslarını anlatan coğrafya (meteoroloji ve klimatoloji gibi bilimlerin bilgileriortaöğretimde coğrafya öğretimi çerçevesinde verilir), fizik, kimya, biyoloji,jeoloji(ortaöğretimdefizikselantropoloji,paleontolojigibibilimlerinbazıtemelbilgilerihembiyolojihemdejeolojieğitimininkonularıiçerisindedir),astronomigibiderslergörüröğrenci.Amaçonubukonulardauzmanyapmakdeğildir,amabukonulardaortayaçıkarılmışolanbilgilerinçevresine,toplumunanasılfaydalıveya nasıl zararlı olabileceğini anlamasına yardımcı olmaktır. Bazı öğrenciler,gönüllerini bu konulardan birine kaptırır veya temel bilimlerde ya da temelmühendislik konularından birinde yükseköğrenimlerini sürdürürler. Bunlararasından bazıları bilim insanı olurlar. İşte bu bazıları insanlığı ileri götürenküçücükbirzümredir.Bu insanlarsadecevesadecekendimerakları içinbilimyaparakbilinmeyeninpeşindenkoşarlar.Onlarınbulguları,bazenbirmühendisinya da toplum bilimcinin gözüne ilişir ve ona toplumun yararına veya zararınayeni fikirler ilham eder. Bu fikirlerin toplum çapında uygulanması veyayasaklanması ise toplumun seçtiği yöneticiler vasıtasıyla aldığı kararlarlabelirlenir.

Page 39: Aptal± Tan±mak

Bunedenletoplumuyönetenkişilerin,mesleklerineolursaolsun,temelbilimlerhakkında kaliteli bir ortaöğretim düzeyinde bilgilerinin olması şarttır. BirzamanlarTürkiye’deböylebireğitimalmakmümkündü.Sanırımbenimneslim,bu tür bir eğitim alması mümkün olan son nesildi. Ondan sonra Türk ilk veortaöğretimi tepetaklak oldu. Bunun ilk nedeni, öğretmenlik mesleğininözenilecekbirmeslekolmaktançıkarılmasıydı.Buradaenbüyüksorumlulukvedolayısıyla suç, öğretmenleri ihmal eden politikacılarındır. Fabrika yapmakisteyen politikacı, en önemli fabrika olan insan fabrikalarını, yani okullarıunuttu.Enönemliöğretmentürüolanilkokulöğretmenleriveonlardansonrakienönemliöğretmenlerolanortaöğretimöğretmenleri tamamen ihmal edildiveöğretmenişdilenenbirzavallıhalinedüşürüldü.Busuç,yalnızTürkiyeçapındadeğilinsanlıkçapındaaffımümkünolmayanbirsuçturveHasan-AliYücel’densonraki tüm eğitim yöneticilerimiz bu suçun ortaklarıdır. Gelecek, kendilerinetoplucalânetedecektir.

İlk ve ortaöğretimin tepetaklak olmasının ikinci nedeni üniversitelerdir.Üniversite hocalığını, aylıklı aylaklık olarak algılayan öğretim üyelerimiz,politikacılarımızla işbirliği halinde Türk yükseköğretimini bitirmişlerdir.Sanırım bu olay bilhassa 1958 devalüasyonundan sonra çok hızlandı. BugünartıkTürkiye’deüniversiteyegitmektamamenbirvakitkaybıhalinegelmiş,heleyönetimiyle beraber, Türk üniversiteleri Osmanlı medreselerinin acıklıdurumlarına düşmüşlerdir. Büyük bir kalitesiz güruh içinde bulunan birkaçpırlantaya tesadüf eden öğrenci şanslı olmakta, o pırlantalar, onları hemçevredeki pislikten koruyarak hem de onlara kendi parlaklıklarından vererek,onları yurt dışında kaliteli bir yüksek lisans veya doktoraya hazırlamakta veakıllı olan öğrenci de bu fırsatı kullanıp derhal kapağı uygar bir ülkeyeatmaktadır. Benim bu şekilde kurtulan öğrencilerim arasında Türkiye’ye gerigelen olmadı. Ben de zaten kendilerine gelmemelerini, geldikleri takdirde(benim gibi özel imkânları yoksa) ziyan olmalarının kaçınılmaz olduğunusöylüyorum.Benkendimi bir insan fabrikası olarak görüyorum.Bu fabrikanınürünlerinideoürününkalitesinitakdiredenkullanır.

Bilimin ülkemizdeki çöküşünün en önemli sebebi ise tamamen bilgisizpolitikacılardırki,bununengüzelörneğiTayyipBey'dir.Bilimdenenküçükbirhaberi olmayan bu zat, bugün antropolojiyi ırkçılık, yarın Darwinizmi

Page 40: Aptal± Tan±mak

komünistlik, öbür gün fiziği ve kimyayı toplu katliam aracı olarak takdimedebilir.AkademimiziyokedenbukafanınüniversitelerimizigötüreceğiyeriseOsmanlımedresesininmiskinliğidir.

Page 41: Aptal± Tan±mak

IrkçılıkÜzerine

SongünlerinyalnızTürkiye’dedeğil,bütündünyadamodaolansözlerindenbiri“ırkçılık” terimidir. Önüne gelen bu terimi kullanıyor ve kullananların, benimkabaca tespit edebildiğim %99’undan fazlası ise bu kelimenin neyi ifadeettiğindenbihaber!Filistinliyekarşı İsrail’isavunanlarahemen“ırkçı”damgasıyapıştırılıyor (en son BBC’de bir programda sözüm ona saygın gazetecilerarasında yapılan bir tartışmada bu oldu). Halbuki İsrailli Yahudi de, FilistinliArapdaSâmiırkındangelirler.Yaniaynıırkınmensubudurlar.Birbirlerineolannefretinsebebidinleridir.Türkiye’deKürtlere,Almanya'daiseTürkleresıkımıen küçük bir eleştiri yöneltesiniz. Hemen “ırkçı” oluverirsiniz. HalbukiAnadolu’da yaşayan ve kendisine Türk diyen insanların hemen %90’ı aynıKürtler gibi denilen beyaz ırk mensubudur ve Orta Asya’daki Altay IrkınınTürkleriileilgileriyoktur.Almanyaiçindedurumaynıdır.Oranındaekseriyetidenilenırkamensuptur.Buralardadaayrılıkyaratandilvedindir.

Irk biyolojik tanımı olan bir kavramdır ve türün altındaki fenotipik gruplarıbetimlemek için icat edilmiştir. 1911 yılında Wilhelm Johannsen tarafındanortaya atılan fenotipkavramı, bir canlının, gözlenebilir özelliklerini ifade edenbirkavramdır.Fenotip,genetiknedenlerleolabileceğigibiçevreselnedenlerledegelişebilir ve çevresel nedenlerle gelişen bazı özelliklerin mutasyon sonucukalıtımsal hale gelmesiyle de bunlar genetik olur. Günümüzde dahi bazıLamarkist denilen düşünceler bu konularla uğraşmaktadır. Nasıl Bos taurnsdediğimizsığırtürününaltgrupları,yaniırklarıvarsaveırkıslahıziraibirterimolarak kullanılmaktaysa, Canis familiaris türü köpeğin de çeşitli ırklarımevcuttur. Bu ırkların pek çoğu yetiştiriciler tarafından üretilmiş ırklardır vebazıları arasındaverimli üremegenetikolarakmümkünsedeboy farkları artıkbazı türler arasında verimli üremeyi pratik olarak imkânsız hale getirmiştir.Bunlar geleceğin tür adaylarıdır. İnsanlar arasında, buzul çağlarından itibarenHomoneanderthalensis,HomofloresiensisveHomosapiensolaraküçtemeltürmevcuttu.BunlardanHomoneanderthalensisAfrika'yıçokdahaerkenbirtarihteterkederekAvrupa'yayerleşmişveoradakicoğrafiyalıtımburadayenibirinsantürünün ortaya çıkmasına neden olmuştu. Homo floresiensis’in tarihi ve tüm

Page 42: Aptal± Tan±mak

özellikleri ise ele geçen fosil malzemesinin azlığından ötürü henüz çok iyibilinmemektedir (yedi bireyin iskelet parçaları ve tek bir kafatası). Bugün deinsanlararasındasiyahırk,beyazırk,sarıırkgibikarakterleriçokbelirginırklarmevcuttur. Bunlar, coğrafi izolasyonlarına, yani yalıtılmışlıklarına, devamedebilselerdi hiç kuşkusuz aynıHomo neanderthalensis, Homo floresiensis veHomo sapiens gibi yeni insan türlerine dönüşeceklerdi. Ancak insanıngeliştirdiği yer değiştirme imkânları ve coğrafi engelleri olarak ortadankaldırarak eskiden birbirinden yalıtılmış mekânlarda gelişen bu ırklarıngünümüzdetekrartekdüzeleşmelerinesebepolmuştur.

Irk teriminin tarihi bahsettiğim karışıklıklara neden olmaktadır. Bahis konusukarışıklığı yapanlar ise bu terimi doğa bilimleri dışında kullananlardır. Bukullanım 18.Yüzyıl’da müstemlekeciliğin yaygınlaşmasıyla istimlâk edilenalanlardaki yerli halkı, müstemlekecilerin ayrı bir ırk olarak tanımlamasıylabaşlamış ve nihayet neredeyse her millet (ulus, budun vs) ayrı bir ırk olarakbetimlenmeyebaşlamıştır.Bubilimselolarakanlamsızındaötesibirzırvalıktır.

Bu nedenlerle meselâ, Türkiye içinde bir ırkçılıktan bahsetmek mümkündeğildir. Burada bir Türk milliyetçiliği, bir Kürt milliyetçiliği olabilir ve buayırımın temelinde de yalnızca dil vardır. Dil de aynı ırk gibi, belirli coğrafiengellerle birbirlerinden ayrılan insan gruplarının geliştirdikleri bir haberleşmearacındanibarettir(ancakdil ırktançokdahahızlıgelişir; ırkyüzbinlerceyıldagelişirken, dil birkaç on yılda gelişebilir). 30 dil konuşabilen meşhur İtalyan-AmerikalıdilbilimciMarioAndrewPei(1901-1978)1949’dayazdığıTheStoryof Languaıge adlı satış rekorları kıran eserinde,ABD içerisindeDoğu veBatısahilleri arasındakihaberleşmenin tamamenkesilebilmesimümkünolsa,onyılsonra her iki sahilde yaşayan insanların dilleri arasında karşılıklı anlaşmayaengelolabilecekönemliayrılıklarınınkaçınılmazolarakgelişeceğinibelirtmiştir.

Bu nedenlerle, ırkçılıktan bahseden politikacılara gülüyorum (hele bir tanesi,hatırlarsınız, antropoloji bilimini ırkçılık sanmıştı!). Bu durum çağımızın enbüyük hastalığıdır ve maalesef popüler demokrasinin bir ürünüdür. Buhastalıktan kurtuluşun yolunu ise ne yazık ki göremiyorum, zira cahil,demokratik yöntemlerle kendisinden daha cahil olanları sürekli iktidarataşımaktadır. Bunun Orta Çağ’dan sonra insanlık tarihinin en kara çağı olan20.Yüzyıl’daki bilançosu korkunç olup, hemen hemen 100 milyon insanın

Page 43: Aptal± Tan±mak

hayatınamalolmuş,hesabıbilemümkünolmayankültürelvarlığınkaybınıintaçetmiştir. “Kahrolsun ırkçılık” ve/veya “yaşasın demokrasi” diye nara atanlarıduydukçabunlarıunutmayınız.

Page 44: Aptal± Tan±mak

GerçeğiAramak:BilimdeİnsanlığınBuluştuğuYer

13Ocak1898’deFransızL’Aurore{Şafak)gazetesi,büyükFransızyazarıÉmileZola'nın “J’accuse” (=itham ediyorum) başlıklı bir mektubunu yayımlamıştı.Mektup Fransız Cumhurbaşkanı Felix Faure’a hitaben kaleme alınmıştı veMusevî Fransız Kurmay Subayı Alfred Dreyfus’un (1859-1935) haksız yerecasusluk suçuyla itham edilerek müebbet hapse mahkûm edilmesinieleştiriyordu.Dreyfus,5Ocak1895’teAlmanlaraordusırlarınıvermekleithamedilmiş, tüm rütbeleri sökülmüş ve Fransız Guyana’sında ömür boyu sürgünegönderilmişti. Ağustos 1896’da Yarbay Marie Georges Picquart (1854-1914)üstlerine Dreyfus’un suçsuz olduğu ve casusluğu Binbaşı Ferdinand WalsinEsterhazy'nin yapmış olduğu konusunda bilgi edindiğini bildirdi. Dreyfus’umahkûmedenlerbudurumdanhoşlanmadılarvePicquart,GüneyTunus’atayinedilereksusturuldu.

Ancakgerçekdurumuortayakoyanhaberlerbasınasızmayabaşlamıştı.Sızanbubilgileri gözden geçiren Zola, Dreyfus’un suçsuz olduğuna ve bir komployakurban gitmiş olduğuna karar verince meşhur mektubunu yayımladı. Zola,incelemenin doğru dürüst yapılması halinde tüm suçun Dreyns’un üzerineyıkıldığını ve bunu yapanın Binbaşı du Paty de Clam olduğunun görülmüşolacağını vurguladı. Zola, Dreyfus’u sorgulayan ve mahkûm edenlerin elinde,onun suçsuzluğunu kesin olarak gösterecek deliller olduğu halde bunusakladıklarınıönesürdü.Büyükyazarmektubundahukukliteratürünegeçenşusözlerisöylüyordu:

“Bunlar, Sayın Başkan, adaleti yanıltan bu operasyonun nasıl yapıldığınıgösteren gerçeklerdir. Dreyfus’un karakteri, zenginliği, cürüm işlemesi içinortada bir nedenin olmaması ve sürekli olarak kendisinin suçsuzluğunuhaykırması, Binbaşı du Paty de Clam’ın sansasyonel hayâl gücünün, onunçevresindekidindarhalkanınvezamanımızınhastalığı‘kirliYahudi’takıntısınınbirkurbanıolduğunugöstermektedir.”

Page 45: Aptal± Tan±mak

Zolabumektubundanötürüiftirasuçuylamahkûmedilmiş,hapsegirmemekiçinİngiltere’ye kaçmak zorunda kalmıştı. Suçladığı Fransız hükümeti onu ŞerefLejyonu’ndandaattı.Amabüyükyazar,1899Haziranı’ndakendisinimahkûmettirenhükümetdüşüncevatanınageridöndü.Zola29Eylül1902’devefatetti.Muhafazakâr politikacı Victor Henri Rochefort alçakça bir iftira ile Zola'nınDreyfus’un gerçekten suçlu olduğunu fark edip intihar ettiğini yazacak kadarrezilleşebilmişti.Ancak,Dreyfts gerçekten suçsuzdu. FransızOrdusu onu terfiettirerekgerialmaklakalmadı,kendisine“inandığıdavauğrunagörülmemişbirişkenceye katlanmış bir asker olduğu” gerekçesiyle Onur Lejyonu’nun haçlımadalyasını verdi. 4Ocak 1908’deZola'nın külleri Fransızların ülkelerinin enbüyük insanlarını gömdükleri Anıtkabir Pantheon’a götürülürken, Dreyfus datörenekatılmıştı.LouisGregoriadlıbirsapıkgazeteci,oradakendisineateşettiveDreyfuskolundanyaralandı.

Dreyfus12Temmuz1935tarihinde75yaşındavefatetti.Talihinhoşbircilvesi,Fransa'nın ulusal bayramı 14 Temmuz’da, cenazesi Concorde Meydanı’ndatöreniçintoplanmışbirliklerinarasındangeçti.

Zola büyük bir yazardı. Ama onumilletinin kalbine gömen şey, Dreyfus içinyazdığı omüthişmektuptur. Omektupla Zola, tüm kariyerini, şöhretini, hattahayatını tehlikeye atmıştı. Bunu yapmasının tek nedeni gerçeğin bilinmesiniistemesi, bunun için her şeyi fedaya hazır olduğunu göstermesiydi. Bununkarşılığını Pantheon’da Fransız ve insanlık tarihinin en onurlu köşelerindenbirindeölümsüzleşerekgördü.

Galiledeaynışeyiyapmamışmıydı?Doğrubildiğiniinsanlıktarihininenbüyükayıplarından biri olarak yobazlar tarafından yaratılmış olan engizisyonmahkemesininönünde“yinede...”diyedilegetirmemişmiydi?Oyobazlarıtarihsildi,Galileiseinsanlığınonurlevhasındakiyerinialdı.

Bilimde,adaletdeöncegerçeğiarar.Buradabirleşirler.Adaletibilimdenayıran,onun matematik gibi aksiyomatik bir sistem olmasıdır. Aksiyomların nasılseçilmesi gerektiği, bilimin parçası değildir; ama aksiyomların neler olduğu,gerçeğideğiştiremez.Gerçeğinaranmadığıyerdenesnellikolamaz.Nesnelliğinolmadığı yerde ise iletişim ortadan kaybolur. İnsanı insan yapan ise, iletişimikullanarak tartışma ve eleştiri ortamı yaratması ve tartışma ve eleştiri sonucu

Page 46: Aptal± Tan±mak

gerçeğeyaklaşmayıdenemesidir.

Üniversite tahsilinin aslında tek amacı, öğrenciye bir meslek öğretmek değil(onuçırak,mekteplerideyapar),düşünmeyive tartışmayı,eleştirmeyibilenveyeni gerçekleri bulmayı beceren bir birey haline getirmektir. Üniversiteyemesleköğrenmekiçingelinmez.Üniversiteyeyenibilgiüretmeyiöğrenmekveyenibilgiyiaraştırmalarlaüretmekiçingelinir.Türkiye’detekbirüniversitedahiolmamasının, gazete ve televizyonların hukuk skandalları ile çalkalanmasınınnedeni,insanlarımızagerçeğiaramanınenyüceidealolduğunuveonuancakveyalnızcaaklımızlabulabileceğimiziöğretmemişolmamızdır.

Page 47: Aptal± Tan±mak

BilgiDeğerlendirmesi

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının karşısındaki en büyük problembireyselolarakbilgideğerlendirmesiyapılmasızorunluğudur.Buzorunluğunbirproblemolarak tezahür etmesininnedeni ise, ulus olarakbilgi değerlendirmesiyapmaalışkanlığımızınolmamasıdır.TürkiyeCumhuriyetivatandaşlarıetnikvedinselkökenlerineolursaolsun,genelliklekendilerineotoriteolarakgördüklerikişivekurumlartarafındantebliğedilenifadelereinanmaeğilimindedir.

Bilgiakışıtekbirotoritedengeldiğisürecebutoplumiçinbirsorunolmaz:Evdebabanın, okulda öğretmenin, askerde komutanın, siyasette liderin, cemiyethayatında hükümet ve temsilcilerinin ve onun çevresinde şekillenmiş basınınsözlüvegörüntülümedyavb.kurumlarınifadeleridoğruolarakalgılanır.Sorun,bu kaynaklardan gelen bilgiler çeşitlendiği zaman ortaya çıkar: Toplum hangibilgiyeinanacaktır?İştebudurumdatoplumaverileneğitimindoğasıbelirleyicibir rol oynar. Çocuk otoriter bir babanın egemen olduğu bir evde yetişmişse,yaklaşık 6-7 yaşına kadar verilen bilgiyi veya alınan kararları sorgulamanınpahalıyapatlayacağınıöğrenirveöğrenilenbukalıponuömürboyupençelerinealır. Böyle bir ortamda yetişen çocuk kendi aklını ve gözlemlerini kullanmayıöğrenemez veya öğrense bile bunu açıkça değil, dolambaçlı ve gizli yollardanyapmayı tercih eder (yani namussuzluğu öğrenir).Yakın zamanda İngiltere’deyapılan “Zamanımızın Çocuğu” (Child of Our Time) adlı bir proje, otoriterevlerdeyetişen,kendisineküçükyaştabirbireyolmasınedeniyledeğerliolduğuhissi verilmeyen çocukların aynı zamanda ömürleri boyu karamsar bireylerolarak yaşadıklarını göstermiştir. Türkiye’deki ailelerin ezici çoğunluğu hâlâotoriter pederşahi aileler olup böyle ailelerde çocuğa birey olarak değerverilmez.Çocukyavruolaraksevilirvekollanır,amakendisinebirbireyolaraksaygı duyulmaz. Bu kendi aklını ve gözlemlerini kullanamayan (yani aptal)bireyleroluşturduğugibi,bubireyleriaynızamandakaramsardayapar.

Böyle bir ortamda okula gönderilen çocuk orada da genellikle otoriteröğretmenlerle karşılaşır, zira öğretmen de aynı toplumun çocuğudur. Üstelikheleelliliyıllardansonraöğretmenyetiştirmedeyapılanfahişhatalarnedeniyle

Page 48: Aptal± Tan±mak

öğretmenlerinbilgidüzeyidegündengünedüşmüştür.Cahilöğretmencehaletinigenellikle şiddete başvurarak kapatmak yolunu seçerek çocuğun evden zatentanıdığı baskı rejimini sürdürür. Okulu bitiren erkek askere gider ve oradakarşısına çıkan disiplin kavramını o zamana kadar gördüğü otoriter ortamınhavasıylakarıştırdığı için,askerîdisipliningerçekdoğasınıanlayamadanveneyazık ki hayatının kendisine askere gidene kadar vermiş olduğu intibalarınıgüçlendirerekterhisolur.Kızçocuğuisetahsilinibitirinceevlenirvegenelliklebabaotoritesindenkocaotoritesininaltınateslimedilir.

Böyle bir toplumsal ortamın sağlıklı ve bağımsız düşünebilen bireylerüretmesininimkânsızolduğumuhakkaktır.Buortamlardaenbaşarılıegemenlikaraçları sorgusuz inanç demek olan “iman” (Ing. faith, Al. Glaube, Fr. foi)kavramını temel alan dinlerdir ve bilhassa baba imajına sahip tek ve her şeyekadirTanrı'ya inananüçbüyükSamidinidir.Bunedenlebağımsızbireleştireldüşünce, yani yargı yeteneği gelişmeden önce çocuklara verilecek her türlüdinsel eğitim, türü ne olursa olsun, toplumun zararınadır, çünkü çocuğunbireyselmuhakemevedeğerlendirmeyeteneğiningelişmesinezararverir.Böylebireğitimbireylerdeğil,robotlar(=kullar)toplumuüretir.

Son zamanlarda televizyon ve gazetelerde yurttaşlarımdan en çok duyduğumşikâyet“kimeinanacağımızışaşırdık’’şeklindedilegelenbirotoritearayışıdır.Halbuki yapılacak iş, duyulan ifadeleri bir akıl süzgecinden geçirmek veinanılabilecekleinanılamayacağıbirbirindenayırmaktanibarettir.Buherzamanaçık olmayabilir, ama uzun bir sürede meydana gelen olayların zinciri ensonundabireyebirfikirverir.Onuniçinyurttaşlarımşunlaradikkatetmelidirler:Söylenenlerin kendi içindeki tutarlılıkları; söylenenlerin o zamana kadaredindikleri bilgilerle olan tutarlılıkları; söyleyenlerin konumları ve okonumlarına göre mevcut olabilecek art niyetlerinin olup olmayabileceği;söyleyenlerin geçmişleri; bilgi kaynaklarının çeşitli olup olmadığı ve bukaynaklar arasındaki tutarlılık; tarihten ve günümüzden başka ortamlardakiolaylarla söylenenlerinbenzerlikgösteripgöstermediği.Bunlaradikkat edenlerşunu da kesinlikle bilmelidirler ki, kesin bilgi kaynağı hemen hiçbir konudayoktur. Doğru bilgiyi üretmek bireye ait bir sorumluluktur. Bu sorumluluğubüyüğüne, yöneticisine, dinine vs. yıkmaya kal^m insanlığından feragatlekoyunluğarazıolmuşdemektir.

Page 49: Aptal± Tan±mak
Page 50: Aptal± Tan±mak

BilimselDüşünmeyenHalktanSeçimdeBeklenenler

Düşününüz ki, bulutlarla kaplı bir gökyüzünden boşalan yağmur taneleri siziıslatırken, gök gürültüsü ara ara çakan şimşeklere eşlik ederken birisinesoruyorsunuz: “Bugün hava yağmurlumu?”Aldığınız cevap, “Hava yağmurludeğil”olursaneyaparsınız?Nedüşünürsünüz?Demezmisiniz“Efendim,nasılyağmurlu olmaz, gökten düşen su damlaları bizi ıslatıyor, sırılsıklam etti”.Karşınızdaki derse ki, “Vallahi dediğiniz doğru, ama onlar belki bulutlardangeliyordur, bulutların da havayla ilgisi olmayabilir”. “Efendim, insaf ediniz”demezmisiniz?“Şimşeklere,gökgürültülerinenebuyurulur?”“Doğru,onlarıdabirileribiryerdeyapıyor,amahavaylailgisine?”Böylecevaplaralmayadevamettiğiniz takdirde (eğer sabrınız oraya kadar dayandıysa) muhatabınızın yadüşünmekten tamamen aciz veya yağmurla havanın ilgisini bilemeyecekkadarkörcahilbirisiolduğunakararveripyolunuzadevamedersiniz.

Uluslararası bir televizyon kanalının muhabiri, bir Orta Anadolu şehrimizdearaştırma yapıyor ve yurttaşlarımızla konuşarak oylarını nasıl kullanacaklarınısoruyor.Birisi diyor ki, “Benim oyumErdoğan’a”. “Niçin?” “Onun yolsuzlukyaptığınainanmıyorum,kendiyolsuzluğuortayaçıkarsaoyvermem'’.

Birdiğeridiyorki:“Çocuklarsuçlubulunursa,benimoyumyineErdoğan’adır.Çocuklarsuçluderim.”

Buradaki kişilerin, yolsuzluk iddialarına inanmamalarımahkeme süreci devamettiğine göre, bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir. Ama, suçlar tespitedildikten sonra bile suçlu kişilerin birebir kendisinin en yakın çalışmaarkadaşlarıolduğu,hattakendievindebüyüdüğüoğlusuçluçıkarsaaralarındabuyolsuzluk çıkana kadar en ufak bir sorun olmamış, bilakis bu yolları beraberyürüdükleriniherfırsattadilegetirenkişileritektekkendiseçmişveonlarınhericraatını savunmuş bir kişiyi birdenbire bu olaylardan tamamen tecrit etmek,yağmurlu havada, gökten düşen damlanın havayla ne ilgisi vardır demeyebenzer.

Page 51: Aptal± Tan±mak

Tüm yolsuzluk suçlamalarının iftira olduğunu bir an farz edelim: O zaman,Erdoğan ve arkadaşlarının yargı ve poliste aniden başlattıkları operasyonlarınamacı nedir? Sayın Başbakan, dost kazığı yediğini ifade etmiştir. Yani,kendisinegöre,kendisinekazıkatanlardevletezararvermektedirler.Pekionlarızarar verebilecekleri mevkilere, hem de yüzlercesini, atayan kimdir? Yinekendisi ve iktidarı. Demek ki, bu iktidar bazı amaçlar uğruna devlete zararverebilecek kişileri devletin en kilit mevkilerine getirmek basiretsizliğinigöstermiştir.Pekiozaman,bukişilertekrarseçilmeyelâyıkmıdırlar?

Benhalkımızın çoğununyine deAKP’yeoyvereceğini düşünüyorum.Çünkü,seçmenimizineziciçoğunluğu,bilimseldüşüncedediğimizsebep-sonuç ilişkisikurma işini yapamamaktadır. Bunun nedeni, Türkiye’deki ortalama bilimseldüşünce becerisi ve genel kültürün, aşağı-yukarı Afganistan'daki kadarolmasıdır. Afganistan kendi sorunlarına ne kadar demokratik bir çerçevedeçözümbulabilirse,Türkiyedeancakokadarbulabilir.

Meclis Adalet Komisyonu’nda olanları geçenlerde televizyonlardan seyrettik.BöyleutançvericişeylerihiçBatıAvrupa’danduydunuzmu?Rusya'da70yıllıkfeci bir komünist diktatörlüğünden sonra perişan olmuş olan halk nedeniyleolabilir.Çin,Kore,hattaJaponya’daolabilir.AmaBatıAvrupa'daartıkolmaz.Neden mi? Çünkü gerçek üniversitelerin, gerçek okulların, gerçek müze vekütüphanelerin, gerçek tiyatroların, gerçek hayvanat ve botanik bahçelerininyüzyıllardır olduğu bir yerde, seviye bu kadar düşmez. Asya'dan saydığımbunlara sahip ülkeler şimdilik bunları içselleştirememişlerdir. Uygarlaşmatarihleri henüz iki yüzyıllık bile değil. Onların sıkıntısı bundan ibarettir. Amauygarlaşmahedefinedoğruyürüdükleri,bizimtersimizekesindir.

Benimeldekibugünküverilerlegenelseçimtahminim,AKP’ninminimum%45oylayine tekbaşına iktidarolacağıdır.Sonrası?Fakir,cahilveparçalanmışbirTürkiye.Bunuistemesede,halkımızkendinineyazıkkisonyetmişyıldırorayasürüklüyor.

Page 52: Aptal± Tan±mak

BilgininPratikteki.FaydasıveMasalcıOsmanlıTarihininZararları

OkuldabizeBayezid’innebüyükbirkomutanolduğu,AnkaraSavaşı’nıihanetve talihsizlik yüzünden kaybettiği öğretiliyordu. Halbuki mevcut kaynaklar,Timur’un bu savaşı bir nakış işler gibi dikkatle plânladığını, Bayezid’in iseordusunu aptalca tehlikeye attığını gösteriyordu. İkinci kavga konusuİstanbul’un fethiydi. Bizlere durmadan Fatih’in buradaki askeri dehâsıanlatılıyordu. Donanma ve Macar Urban’a yaptırılmış toplarla mücehhezminimum80.000kişilikbirordununtümsavunmagücü8000muhariptenibaretolanaçveperişanbirşehresaldırdığınıdüşünün;busaldırıesnasında140parçadonanma savunmadakilere yardıma gelen yalnızca dört parça (bunların dasadeceüçüsavaşgemisi,birinakliyegemisi)gemiyidurduramasınvesavunmaiki ay sürsün. Herhalde Timur’a veya Cengiz Han’a bu büyük bir zafer diyeanlatılsagülerlerdi.

Cengiz Han’ın zamanının en müstahkem şehirlerinden biri olan Pekin’i fethiyalnızca ikihafta sürmüştür.Amaozafer içinCengizHandaha12.Yüzyıl’datarihin ilk kurmay akademisini kurmuştu (meşhur “Kaşık”). Osmanlı ise ilkkurmay akademisini Avrupa’yı takliden 19. Yüzyıl’ın ortasında kurabildi.Kanunîbize“MuhteşemSüleyman’diyetanıtılırdı.

Ben iseViyana’da aldığımızmağlubiyeti, HintOkyanusu’nda Portekizlilerdendurmadan sopa yememizi, yetenekli Şehzade Mustafa'nın sarhoş Selim tahtageçsin diye babasının gözleri önünde boğazlanmasını, Anadolu’da softaşekavedinin başlamasını ve büyük coğrafi keşiflere katılamamamız bir yana,coğrafyaya önem vermemizi öğütleyen zavallı Pirî Reisimizin MuhteşemSüleyman’ın emriyle katlini bir türlü bu sözde ihtişamla bağdaştıramazdım.Kısacası,onuncupadişahakadarsözümonamuazzamolanOsmanlıDevleti’ninazimetibenimiçinhepboşbirböbürlenmedenibaretkalmıştır.

Osmanlı, çevresindekiler gariban olduğu sürece azametli görünüyordu.Rönesans’lavebilimdevrimiylebudurumdeğişinceOsmanlı’nınnemalolduğu

Page 53: Aptal± Tan±mak

kabakgibiortayaçıkıverdi(gerçiTimurbunudahaöncegözlerönünesermişti).

Bugün safsata yüklü eğitimin pratik zararlarını görmeye başladık. Kafaları osafsatalarla dolu Tayyip Bey ve “onun’’ başbakanı Bay Sıfır Problem, aynıEnver Paşa ve arkadaşlarının yaptığı gibi, bilgiye dayanmadığı için akılsızcaolandışpolitikalarıylaülkemizitambirateşçemberiyleçevirmeyibecerdiler.Üçkomşumuzla(Suriye,Yunanistan,GüneyKıbrıs)savaşarifesindeyiz.

Tarihininherdönemindebizidesteklemişolanbiruzakkomşumuzolanİsrail’ikendimize düşman etmeyi becerdik; o kadar ki, ona karşı da savaş naralarıatılmayabaşladı. Irak ile ilişkilerABD’ninhimmetinde.BazılarıABD’ninbizieskiden de Almanlarca denenmiş (ve fos çıkmış) bir Sünnî cephe liderliğinesoyundurmaya niyetlendiği için İsrail krizini aslında uzaktan seyrettiğinisöylüyor.

Onun için, Şiî komşumuz İran bizi tehdide başladı.. Ya bu arada ABD’deYahudi lobisi desteğini çekip bir de ABD’ye Ermeni tezlerini tanıttırıverirse?ABDbirtaşlaikikuşvurmuşolmazmı?EskiBaşbakanımızMısır’danGazze’yegitmek isterken, Sünnî Mısır “haydi oradan” deyivermişti. Bizimki de“gitmeyeceğim”demekzorundakalmıştı.

Sevgiliokuyucularım:Atatürkdönemindezamanınengüçlüülkesiİngiltere’ninKralını,hemdeomuazzamdevletiaskerîvediplomatikolarakyendiktensonra,ayağınagetirenTürkiye,OsmanlıhayranıAKPileburnunutambirdiplomasivedış politika duvarına çarpmış durumda.Burnumuz kanamaya başladı, farkındabiledeğiliz.Umarımyakındakaşınmaz.

Ama işte tüm bunların sorumlusu, okullarda Tayyip Beylere, Bay SıfırProblemlere ve bu arada tabii muhalefetteki siyasetçilerimize de verilen zırvatarih eğitimidir. O nedenle bu kişiler Türkiye’yi bir masal dünyasındayönetiyorlar. Sanıyorlar ki, mektepte kendilerine öğretilen safsata gerçektir.Sanıyorlar ki, Osmanlı dirilebilir. Bununla da kalmayarak AKP hükümetininpolitikasıordumuzundamoralinibozmuş,şevkinikırmıştır.

Bu politika, diplomasi, tarih, strateji ve psikoloji bilmeyen takım Türkiye’yialkışlar arasında bir felâkete sürüklemektedir.Durdurulmazlarsa, sonları o pekhayran oldukları Osmanlı gibi olacaktır. Ama unutmayalım: Onların sonlarıbizimdesonumuzdemektir.Neyazıkkionlarlaaynıgemideyizvegeminintüm

Page 54: Aptal± Tan±mak

idaresinikötüeğitimalmışkişilereteslimetmişvaziyetteyiz.

Page 55: Aptal± Tan±mak

“Osmanlı'daBilimVarmıydı?”SorusuveSonuçları

Bu yazının başlığındaki soruyu yeni bitirmekte olduğum bir kitapla, rahmetliErdal İnönü’nün ricası üzerine onun hazırladığı bir bibliyografyaya yazmaktaolduğumbirönsözyenidenkarşımagetirdi.

Yazmakta olduğum kitap yakında Türkiye Bilimler Akademisi’ne teslimedeceğim bir araştırma kılavuzu. Bugünkü Türkiye ileOsmanlı İmparatorluğusınırları içerisinde yerbilimlerinin en geniş anlamıyla tarihini araştırmakisteyeceklere ulaşacakları kaynakları nerelerde bulabileceklerini gösteren birkitap ve bu kaynakların kullanılmasında kolaylık sağlayacak bilimsel elkitaplarınınvediğerkaynaklarınnelerolduğunuiçerenbirkaynakça.Bunedenlebinlerce eser taradım. Bunların pek çoğunu zaten daha önce okumuştum; pekçoğukendikişiselkütüphanemdevar.

Bu kaynak taraması esnasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundanyıkılışına kadar yerbilimlerinde bir Türk’ün yaptığı tek bir orijinal katkı,insanlığın bilgi haznesine kalıcı bir ilave var mı, diye baktım. Piri Reis’inkavramsalhiçbirkatkıgetirmeyenBahriye’sidışındaböylebirşeybulamadım.19.Yüzyıl’danitibarenTürkiye’deçalışmışyerbilimcilerinyayınlarınıOsmanlıDevleti’nin yıkılmasına kadarki süre için dikkatle inceledim, acaba tek birTürk’ebirbilimselteşekkürvarmıdiye:Bulamadım.

Tıp ve kartoğrafya gibi uygulaması hayatî önemi haiz konularda alanındaAvrupa’danmadalyalar bile aldığımız biliniyor. Ama kartoğrafya bilimine biryenilik kattık mı?Meselâ, yeni bir projeksiyon geliştirdik mi? Veya yeni birtasvirtarzıicatettikmi?Busorularabenimverebildiğimcevaplarolumsuzdur.

Engenişanlamıylakendialanımda,yaniyerbilimlerindeOsmanlı’nınçaktığıtekbir çivi yok. Olmadığı gibi, kendi ülkesinde böyle çiviler çakmaya çalışanyabancılaraenküçükbiryardım,onlarlaenküçükbirişbirliğiarzusu...odayok.Örneğin, Büyük Rus gezgin ve doğa bilimcisi Prens Piyotr AleksandroviçÇihatçof 19. Yüzyıl’ın ortasında on yıldan fazla tüm Anadolu’yu karış karış

Page 56: Aptal± Tan±mak

dolaşaraksekizmetinveüçatlascildiiçerendevbireseryazmıştıKüçükAsyaadıyla.Bu eserin ilk kitabı ülkemizin fizikî coğrafyası ve arkeolojisine (bir deatlasıvar),ikincikitabızoolojiveklimatolojisine,üçüncükitabıbotaniğine,(ikiayrı cilt ve bir atlastan oluşur), dördüncü kitabı (üç ayrı ciltten oluşur)jeolojisine, nihayet beşinci kitabı da (artı bir atlas) paleontolojisine ayrılmıştır.Ben bu önemli eserin tam bir nüshasını hiçbir kütüphanemizde göremedim.Türkiye’nin ilk doğa bilimi sentezi olan bu dev eserin dilimize hiçbir kısmıçevrilmemiştir.Kocaimparatorluktabueserdeanlatılanlarımerakedenvebunuvatandaşlarınadaulaştırmakisteyenbirkişibileyokmuydu?

1890yılındaEdmundNaumannülkemizibiruçtandiğerinekatetmiştir.Yazdığıeser şahanedir. Bunun da tercümesi yapılmamıştır. Alman subayı Kannenberg1897’deülkemizindoğalkaynaklarınıanlatan,pekçokşeyinTürkçeveYunancadahil isimlerini de sıralayan pek enfes bir eser yazmıştır. Bu da asla tercümeedilmemiştir. Bu listeyi yüzlerce esere çıkarabilirim (20. Yüzyıl başındaAnadoluyerbilimleriyleilgilibibliyografyalarabakınız:YüzlerceeseriçindetekbirTürk’üneserinigöremezsiniz).Yabancılarıneserleriniaçınız:TekbirTürk’ebir bilimsel teşekkür bulamazsınız. Hemen hiçbirinde, hiçbir Türk’ün adı bilegeçmez.

Hangi devlet ülkesini böyle bir karanlığa mahkûm etmiştir? Hangi devletmilletiniböylebir cehaletbalçığınabatırmıştır?Hangidevlet toplumunuböylebir zavallılığa itmiştir? Ahmet Haşim’in anlattığı Anadolu köylüsünün taşdevrinde yaşayan insandan ne farkı vardır? O taş devrindeki zavallı köylüyaşamı için mücadele verirken çevresinde yaşamını kolaylaştırabilecek bilimsahibi yabancı insanlar dolanıp eserler yazıyorlardı. Vergi verdiği, yavrularınıaptalca politikalarla hep kaybettiğimiz harplerde ölsünler diye yolladığı oDevletiŞahânedenenrezilmüessesebunlardanbirtanesinibileonunhizmetinesundumu?Hayır!OnahattaPay-iTahtında“pisTürk”diyebirdehakaretimodayaptı.

İşte şimdibiziyönetenOsmanlıhayranı zihniyetin,ohalkınyavrularına“ayaktakımı”demesininkaynağınıanlıyormusunuz?Halkımızaayaktakımıdiyenler,tarihimizinenkaranlıkdönemlerininsavunucularıdırlar.Onlarıkendiellerimizlebaşımıza getirdik. Orada her ne pahasına olursa olsun kalabilmek, içinOsmanlı’dan öğrendikleri gibi yine bizim mahkemelerimizi gidip Avrupa'ya

Page 57: Aptal± Tan±mak

şikâyetettiler.Avrupa'yayaltaklanmakyerine,o,köküaslındabizimülkemizinbatısındaolanuygarlığıalsakartık.Atatürk’ündediğivebaşlattığıgibi.DoğanKubanHocamızıngeçenhaftakioenfesyazısındahepimizehatırlattığıgibi.

Page 58: Aptal± Tan±mak

İslâmveBilim

İslamdünyasının bilime katkılarının ortaya konması konusundaProf.Dr. FuatSezgin’in yarattığı ve bin küsur cildi çoktan geçmiş olan dev eser, her biliminsanı için bir hayranlık kaynağı ve övünç vesilesidir. Fuat Bey’in Türkiyekökenli olması Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu dev başarıdankendilerine övünç payı çıkarmalarına ne yazık ki yetmez. Zira, TürkiyeCumhuriyeti 1960 yılında Fuat Bey’i üniversitesinden kovmuş, elinden bilimyapma ve bilim yaparak yaşama imkanlarını almıştır. Ülkemizin yetiştirdiğiönemlibiliminsanlarındanolan,FuatBey’indostuvehayranıProf.Dr.KazımÇeçen “İyi ki Fuat’ı kovdular, yoksa burada bu dev eseri yaratması için onafırsat verilmezdi” demişti. Fuat Bey, kendisini İstanbul Üniversitesi’ndeyetiştiren hocası büyük Arabist Helmut Ritter’in de sonunda Türkiye’yi terkemecbur bırakıldığını, büyük bilim insanının ağlayarak ülkesine döndüğünüanlatmıştı bir kez. Yani Türkiye bugün Fuat Bey’in insanlığa hediye ettiğimuhteşemeserin“yaratılamaması”içinelindengeleniyapmıştır.

Bugün durumun pek de farklı olduğunu söyleyemeyeceğim. YÖK beniüniversitedenatmakamacıylahakkımdadincigazeteleriniftiralarınaveimzasız“ihbar” mektuplarına dayanarak iki tane soruşturma açtı! Bunu yaparkenemirleriniuyguladığımercidedinciyöneticilerimizdir.Demekİslam’ın“bilimikorumak ve kollamak” gibi bir özelliği yoktur. Abdülhak Adnan Adıvar, çokhoşgörülüdiyebizlereanlatılanOsmanlı’nınyalnızcabilimseldüşüncelerindenötürükatlettirdiğibiliminsanlarınıanlatır.Takiyüddin’inRasathanesi’nindedinadamlarının tavsiyesiyle bizzat Osmanlı Donanması tarafından topa tutularakyokedildiğiherkesinmalumudur.

PekiFuatSezgin’inbelgelediğiomuazzammedeniyetinköklerinerededir?FuatBey tümeserlerindebüyükbir titizlikleherbilimdalınınMüslümandünyasınaönce nasıl girdiğini, nasıl bir kuluçka dönemi geçirdiğini ve nasıl yaratıcı birdöneme geçtiğini büyük bir detayla anlatır. Hemen her durumda en önemlikaynak antik putperest Yunan bilimi ve daha az bir nispette ve özelliklematematikte de Hindistan'dır. Müslüman ordular doksan yıl gibi kısacık bir

Page 59: Aptal± Tan±mak

süredeispanyadanOrtaAsya'yakadarbiralanıişgaledinceoralardaçokdeğişikkültürlerle karşılaştılar. Bizans ve eski Roma topraklarından Yunanmedeniyetininürünlerini,IranveHindistan’dandadoğukültürlerinineserlerinitopladılar. Bu kökeni barbar göçebe toplumların (ör. Hun işgalleri, Moğolişgali), büyük bir hızla, işgal ettikleri yerleşik toplumların kültürlerinintesirlerinde kaldıkları bilinen bir gözlemdir. Arapların ise Hun ve Moğoltoplumlarına nazaran bir üstünlükleri vardı: Başından beri insan kültürlerinindoğduğuvegeliştiğimerkezlerekomşuolmakveşiirhayranlığıdolayısıylaçokgelişmiş, zenginbir dile sahipbulunmak.Zengindilli veneredeyseönyargısızMüslüman Araplar inançları gereği “yaratılmış olan dünyayı” öğrenmek içinbüyükbirbilgiaçlığıilehızlıbiröğrenmedöneminegirdiler.Buöğrenmeninenbüyük aracı tercüme eserlerdi. Yunan ve Hint klâsiklerinin pek çoğu hızlaArapçaya kazandırıldı. O kadar ki, bütün dünya bazı Hint masallarını hemenyalnızca Arapların onlara verdiği şekilleriyle tanır (ör. gemici Sinbad’ınmaceraları). Ancak İslam’ın ikinci yüzyılı ile birlikte Araplar öğrendiklerineeleştirel bir gözle bakarakbazılarının yanlış olduğunugördüler.BenimkonumolanyerbilimlerindeAraplarınbusafhadansonrakendiyarattıklarıbilim,FuatSezgin’inortayakoyduğugibi, eşsizdir.Hiçbirkültür çevresi,OrtaÇağ teknikimkânlarıyla,matematik coğrafyayaMüslüman toplumlarkadarbüyükkatkılaryapmamıştır.

Fuat Sezgin,Müslüman toplumların, geçmişlerindeki bu dev bilimsel abideyi,onun batı biliminin gelişmesine yaptığı katkıyı öğrenerek aşağılıkkompleksinden ve onun yarattığı yobazlıktan kurtulmalarını arzuluyor, yinebilimüretmelerini istiyor.KendiülkesiFuatHoca'yıgeçmişteçoküzmüştürvene yazık ki hâlâ da üzmeye devam ediyor. Gelin bu büyük insanımızı artıkanlayalım ve onun bize öğretmek istediklerini öğrenerek onun hayâlindekibilimsel toplumu yaratalım. Fuat Hoca hâlâ hayatta: Bizler için yaptıklarısanırımböylebirhediyeyiçoktanhaketmiştir.

Page 60: Aptal± Tan±mak

CehaletinEserleri

Türkiye’deahlâkdüşüklüğüayyukaçıkmıştır.Benbirçokdeğişiktoplumiçindebulundum,çalıştım,gezdim;ahlakseviyesiTürkiye’dekikadardüşükbirtoplumgörmedim. Ahlaksızlık özellikle Özal’la birlikte yukarı doğru ivme kazanmış,AKP döneminde âdeta dikine yükselişe geçmiştir. Bu toplumun hemen hiçbirdeğeri kalmamıştır: Tek değer, kişilerin ve/veya grupların hak etmediklerişeylere uzanmak için olabilen her yolu denemesinin en makbul marifetsayılmasıdır. Türkiye rüşvet ve hırsızlıkta Avrupa birincisi, dünyadördüncüsüdür. Dünya ülkeleri arasında cahillik düzeyiyle en ön saflarda yeralmakta, dünya üniversiteleri arasında adı anılabilecek ilk 500 arasında hiçbirüniversitesibulunmamaktadır.BaştaCumhurbaşkanıveBaşbakanolmaküzeredevletiyönetenlerinhakkındabulunansuçdosyalarınedeniyledünyabirincisidir(KemalBaytaş,Sözcü 13 Şubat 201 1). içeri atılan gazetecilerin sayısıyla dilegelen aykırı fikre tahammülde, nihayet Iran ve Çin'in bile gerisine düşereksondan birinciliği kapmıştır. Gün geçmemektedir ki, ırzına geçilen kadın,cinsiyet nedeniyle veya töre denen ahlâksızlıklar yüzünden öldürülen kız vekadın haberleri gazetelerimizde, televizyonlarımızda yer almasın. Nihayetindeöğrencilerimizi devlete ait kurumlar ve devletin memurları eliyle harcamak,onlarınhayatlarınıkarartmaksıradanolayolmuş,bunlarıyapanvekötüniyetleriartıkhergündilegelenakılvebecerifakirleridevletinvehükümetingüvencesialtınaalınmıştır.MHPGrupBaşkanVekiliOktayVuralBeybukonudadevletgörevlilerinin “tatmin olduk” sözlerinde suç ortaklığının dile geldiğinitelevizyonlardanhaykırmıştırki,buağırsuçlamaya itirazedebilecekbirsebebibenbulamıyorum.

Tüm bunlar ne zaman olmaktadır? Muhafazakâr değerlerimizin, sözüm onageleneklerimizinşahlandığı,Atatürk'üngetirdiğiakılcılıktanhızlauzaklaştığımızbirdönemde;bununöncülerininikiaysonrahalktan%40’ınüzerindeoyalacağıiddia edilmektedir. Türkiye halkı tamamen keçileri kaçırdı mı, yoksa buahlâksızlıklarzümresionungerçekdeğerlerinimiyansıtıyor?

Bence ne biri ne diğeri. Halk o kadar cahilleşmiştir ki, yaptığı şeylerin veya

Page 61: Aptal± Tan±mak

kendisineyapılanlarınçoğununahlâksızlıkolduğunu,buahlâksızlıklarınerveyageçkendisinizararauğratacağını,çoluk-çocuğunusüründüreceğinigöremezhalegelmiş, safsatayla uyutulmayı tercih eder olmuştur.Türkiyehalkı kravat takar,lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veyaşehirlerinişekilsizgökdelenlerledolduruporaları“modernize”ederekyaşanmazhalegetirir—amatümbuhalkzenginiylefakiriyle,şehirlisiyleköylüsüylezırcahildir ve ortalama kültür düzeyi ya bir Afganistan ya da bir Orta Afrikakabilesi kadardır. Kendi tarihinden tamamen bihaberdir. Aslında ne dilini, nedinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evrimindenhaberdardır. Muhteşem Yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemdedevletinde Amerika'dan gelen gümüşün ilk enflâsyonu başlattığını bilmez{1}

(çünkü Avrupalı “gâvur” dünyayı keşfederken, muhteşem [!] padişahlarıhareminde gönül eğlendirmekte, dünyayı öğrenelimdiyenPiriReis’in kafasınıvurdurmaktadır). Muhteşem (!) Yüzyılda Anadolu’da medrese o kadar ayağadüşmüştür ki, öğrenci haydutluğa başlamıştır (buna softa şekâveti denir).Avrupa'da ilk yenilgimiziMuhteşem (!) SüleymanDevrinde aldığımız gibi (I.Viyana bozgunu: 1529), Hint Okyanusuna her çıkışımızda mini miniPortekiz’den sopayıyiyipKızıldeniz’eveyaBasraKörfezi’ne tıkılışımızdabubüyük (!) padişah efendimizin devrindedir. Yine onun zamanında dünyakeşfedilirken, Hint Okyanusuna kadırga denen sandallarla{2} açılan ve 1554’teHindistan’da karaya vuran büyük (!) bir amiralimiz, yürüyerek üç senedeHindistan’dan Edirne’ye gelmiş ve meşhur bir kitap (Mirât-ül Memâlik)yazmıştı. El âlemin dünyayı öğrendiği bu dönemde Seydî Ali Reis gazelsöyleyip, eğlence partilerini anlatmaktan başka tek bir detaylı coğrafya bilgisitoplamayıgereklibulmamıştı.Büyük(!)SultanımızSüleyman’ınFransaKralıI.François’yıhapistenbirmektuplakurtardığınıokurdukmektepte.OFrançois’nınkurduğuCollégedeFrancebugündünyanınenönemliaraştırmakurumlarındanbiridir.Bizimkininhangikurumuayaktakalmıştır?Hangikurumununinsanlığabeşparalıkbir faydasıolmuştur?Tekbecerdiğikalıcı şeyaklıbaşındaözoğluŞehzadeMustafa’yıHürremuğrunakatlettirip,devletibirayyaşa teslimederekhalkınıngeleceğinikarartmakolmuştur.

Artıkyeter!Buvebenzeri,rezillikleriyalanlarlabezeyipyücelten,bunakarşılıkbize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlarolmamızısağlayanAtatürk’üaşağılayanalimpozlu,ukalâtavırlızırcahilleriher

Page 62: Aptal± Tan±mak

günhalkınkarşısınadiken televizyonkanallarındanvegazetelerdengınageldi.Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tümfenalıklarınanasıdır.Bizdeoanayıbesleyipduruyor,onuntosuncuklarınaoylarveriyoruz.Artıkyeter!Memleketimdeherelimiattığımyerdecehaletçirkefinebulaşmaktanbıktım.

Page 63: Aptal± Tan±mak

ToplumunAhlâkıYokOlursa

Rahmetli Şenay Yüzbaşıoğlu’nun şöhret olduğu yıllarda ben Türkiye’dedeğildim. İtalya ve Fransız popunun bir kesimi dışında hiçbir pop müziğinidinlemediğimiçinŞenay’ınşarkılarınıda:Türkiye’yegeldiktensonratesadüfenduyduklarımdışındadinlemedim.Bunlar arasında“SevKardeşim”adlı şarkıyıdaduymuş,bestesinibeğenmiştim.'

Dün gece itiyadım üzere Habertürk’te sevgili arkadaşım Murat Bardakçı’nınyönettiği “TarihinArkaOdası” adlı programı seyrederken,Murat bir kezdahabenişokeetti:ŞenayYüzbaşıoğlu’nunsöylediği“SevKardeşim’’adlı şarkınınbestesinin İsrailli bestekâr Nurit Hirsch’in bir bestesinden çalınma olduğunubelgeledi ve ekledi: “Türk popmüziği diye bilinenmüzikteki bestelerin çoğuçalınmadır!”

Bubenişokeettiama,şokeolmamınsebebibilinçaltındabeklediğimbirşeyinbirdenbiregerçekolduğunuöğrenmemdi.YaniTürkiye’dehoşagidenpekçokşeyinçalınmaolduğunuzatenbiliyordum.Amatektekkesinörneklerigörünceinsangerçektenhemşokeoluyorhemdesonraderindenkahroluyor.

Türkiye akademik dünyasında da hırsızlık gırla gider. İkide bir ortalık intihaliddialarıyla çalkalanmaz, çünkü intihalin sıradan bir şey olduğu gibi'bu pekkorkunçbirhissitoplumkanıksamıştır.Bununnedenibilimi,yaratıcılığı,ciddiyealmamasıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yüzde doksanınınbilinçaltında “bilim olsa da olur, olmasa da olur” inancı vardır. Bu kadarönemsiz (!)bir şeydehırsızlıkolmuş:Kimene?BuhissiyatıbizzatTürkiye’yiyönetenlerpaylaşmaktadır.Bilimhırsızlığındanüniversitedenatılmış,akademikunvanı elinden alınmış ve bu kararlar bağımsız birmahkeme tarafından tasdikedilmişbirkişiyiBaşbakanüstelikMillîEğitimBakanıyaptı,birdesıkılmadanüniversiteye yüklendi “Benim arkadaşımın sizin vereceğiniz unvana ihtiyacıyoktur” diye! Madem öyle, Sayın Bakan o unvanı almak için neden intihaletevessületmiştivenedenYÖKyönetimiAKPyanlısıolurolmazounvansözümona kendisine iade edildi (mahkeme kararı ve suç delilleri yerlerinde durduğuiçintabiîbu“iâde-iitibar”ınhiçbiritibarıyoktur).

Page 64: Aptal± Tan±mak

Anacak intihal suçunu işleyen Bakan da bu toplumun çocuğudur. Çalınanbesteyi çalan ve okuyana bu kadar itibar edilen bir toplumda kendisineyüklenilmesinin tek sebebini onun ve Başbakanı’nın politik husumet olarakgörmesi doğaldır. Burada görülüyor ki, intihal suçunu bakan, toplumlapaylaşmaktadırvetoplumunenaz%50’sikendisinisuçlubulmamaktadır(bulsaonubiryüksekmevkidendiğerinetaşıyanAKP’yeoyvermez),kaçkereyazdım.Şimdibirörnekdahavereyim:İTÜ’deAsistanDayanışmasıadıaltındayapılanbazı yayımları eleştirdiğim ve bir doktoranın altı seneden fazla sürmemesigerektiğini savunduğumiçin, İTÜ’deasistanolduklarını ifadeedenbazıkişilerbenimhakkımda internettebirkaralamakampanyasıbaşlattılar.Ne tüccarlığımkaldı, ne öğrencim olmadığı kaldı ne de parayla yayın yaptırdığım. Tabiîbunların ne kadar zırva, hatta imkânsız olduğunu en küçük bir araştırma dahigösterebilir.Üstelikbirüniversitedeasistanolanbirkişibunlarınzırvaolduğunuzaten bilir. Ama belli ki, bu bilgi pek çoğunda yok veya olduğu halde yalansöyleme yolunu tercih ediyorlar. Bunun sebebi toplumun böyle ahlaksızlıklaratepkivermemesi,onlarıboşvermesi,kabullenmesidir.

BalyozDavası hakkında gazete, televizyonlarda yazılanlardan ve en sonMilliSavunma Bakanımızın ağzından ve Genelkurmay Başkanlığımızın beyanındandaöğrendiklerimizdensonra,odavayabakansavcıvehakimheyetinegözgöregöre yalan beyanı kullanarak insanların hürriyetlerini elinden aldıkları, yaniadaletiyokettikleriiçinmeslektenelçektirilmesigerekir.Enazındanuygarbirülkedebuböyleolur.AmaTürkiye’debukimseninumurundabileolmamıştır.Yalanbelgeleri“ortayaçıkaran’’gazetecibirtelevizyonkanalındakendisininbudevletle bir hesabı olduğunu söylemesine rağmen, kendisi hakkında hiçbirtakibat yapılmamış, söylediklerinin Balyoz Davası hakkındaki düşüncelerdeyaratmasıbeklenensoruişaretlerioluşmamıştır.

Sevgili okuyucularım, rahmetli Şenay Yüzbaşıoğlu’ndan bir bakanımızdan,üniversite öğrencilerimiz üzerinden Balyoza kadar bizi getiren bu düşüncezinciri bize şunu göstermektedir: Türk halkını “gerçek” ilgilendirmemektedir.Bunun sebebi, yüzyıllardır aldığı “inanç” eğitimidir. Görmeden, kontroletmeden,muhakemekurmadan inanmayı öğrenmiş bir toplumgerçeği aramaz.Gerçeği aramayan toplumda da size yukarıda sıraladığım türden rezilliklerbirbiri ardına gelir ve bunlar da kimseyi rahatsız etmez. Tabii bunun sonu

Page 65: Aptal± Tan±mak

felâkettir,muhteremdostumvehocamDoğanKuban’ınsıksıkişaretettiğigibi,bu, tüm Müslüman dünyasının içinde bulunduğu feci durumdur. İşte Atatürkhayattaki tek kılavuzu bilim olarak belirlerken bunu kastediyordu. Buyurunseçin:Bir tarafta sormadan inanarak yalan içinde rezilane yaşamak, bir taraftasorgulayarakemniyetteveonurlayaşamak.

Page 66: Aptal± Tan±mak

SibelKekilliveBilimselDüşünebilenBirToplumOlmak

Uluslararası önemli bir başarı kazanan sinema sanatçısı Sibel KekilliHanımefendi hakkında Türk ve Alman basınında çıkan haber ve yorumlarıdehşetvetiksintiyleizliyorum.Tabiî,hissettiğimdehşetinnedenivetiksintiminhedefi Sibel Hanım değil, basın ve basının haber yaptığı Kekilli’nin anne vebabasıdadahil,Kekillidüşmanları.SibelHanımneyapmıştır?

SibelHanımherşeydenöncebütündünyayaçokyeteneklibiraktrisolduğunuispatetmiştir.Dahaöncedebuyeteneğinipornofilmlerindegöstermiştir.Pornonedir? Kamera önünde cinsel ilişkiye girmektir. Bunu ilk kez Sibel Hanımyapmamaktadır. Bunu yapanların hepsi demesleklerini porno filmleri çekerekicraetmemektedirler.Örneğin,meşhurBarbaraStreisand,NickNolteilekameraönünde“sahneningerçeğihassasbirşekildeyansıtması için”orgazmolduğunuimaettiğizamanneailesikendisinireddetmiş,nedebasınkendisinifahişeilânetmişti!

Geri kalmış toplumlarda erkek önüne gelenle cinsel ilişkiye girebilir de kadınbunu yaparsa iş onun katline kadar gider. Bu asimetrik davranışın sebebi isetamamenbiyolojiktir.Bilindiğigibi,hertüriçgüdüselolarakkendinisürdürmekister. Bunun en kolay yolu çok miktarda döl almaktır. Bunun için hayvanlarâlemindepekçoktürünerkeği,çiftleşmedönemlerindepekçokfahişeye“sahipolmaya”kalkanerkeklerpekçokromanvefilmekonuolmuştur(“PazarGünleriAsla’’yı hatırlayın). Bunlardan biri fahişe Teodora’yı İmparatoriçesi yapanBizansİmparatoruJüstinyen’dir!

Sibel Hanım işte bu ilkel içgüdüye karşı bir iş yaptığı için saldırılara maruzkalmıştır. Ne var ki, Sibel Hanım kendine saldıranlardan çok daha uygarcadavranmıştır. Cinsel ilişkinin “utanılacak” bir şey olmadığını haykırmıştır.Herhaldekendisini reddedenbabası,SibelHanım’ıannesininyüzüneüfleyerekpeydahlamamıştır. SibelHanım’ın dünyaya gelebilmesi için yapılması gerekeniş bellidir. Bunun gizli veya alenî yapılması arasındaki fark da yukarıda

Page 67: Aptal± Tan±mak

saydığımbiyolojikveonundoğurduğukültürelnedenlerledir.Bunedenlerebizgelenekler veya töreler diyoruz.Uygar toplumun en önemli görevlerinden birigelenekvetöreleri,gelişenbilimveteknolojiışığındazamanzamaneleştirelbirsüzgeçten geçirerek zamanın gerçekleriyle çelişenlerini ortadan kaldırmaktır.Bunu yapamayan toplumlara “geri kalmış toplumlar” diyoruz. Yapanlar isetemeli eleştirel akılcı düşünce olan bilimi yaratıp özümsemiş olan uygartoplumlardır. İlkel damgasını alınlarına yemek isteyenler Sibel Hanım’asaldırmayaveyakardeşlerinihastaneodalarındakatletmeyedevamedebilirler.

Page 68: Aptal± Tan±mak

SibelKekilli’ninAnımsattıkları

Geçen haftaki yazımda Sibel Kekilli Hanımefendiye karşı Türk ve Almanbasınında başlatılan iğrenç kampanyanın nedenlerini irdelerken, yer darlığınedeniyle kültürel nedenlere pek girememiştim. Bugün bu konuyu ele almakistiyorum.

Sibel Hanım’a yönelen okların bir nedeni de kendisinin porno filmlerdeoynayarak cinsel ilişkiyi zevk haline getirmiş olması ve bunun reklâmınıyapmasıdır. Bu neredeyse bütün dinlerce günahtır. Bu günahın temelinde isegeçenhaftaki yazımdabahsettiğimbiyolojiknedenler yanında, “öbürdünyacı”birgörüşdeyatmaktadır.

Özelliklebugündünyayaegemenolanüçbüyüksemavidin, İran'daMÖ1000civarındayaşadığıartıkgeneldekabuledilenZerdüşt’ünortayaçıkardığıdindenikiöğeyitevarüsetmişlerdir:1)Şeytan2)Cehennem.İlkselgünahfikri,dünyayıinsanıngünahlarındanarınmakiçinbirsınavsahasıhalinesokmakta,sözümonaTanrı’nınimajındayaratılmışolaninsanınbusınavsahasındayaptığıkötülükleriaçıklayabilmek için de bir “Anti-Tanrı’ya'’, yani şeytana kuramsal bir ihtiyaçhasıl olmaktadır. Sınavın ödülü insanın ilk başta içinde yaratıldığı cennetedönüş, cezası ise cehennemin ebedî ateşidir. Tabiî “her şeye kadir” ve “iyi”Tanrı’nıninsanıngünahlarınaniçinengelolmadığıveyaşeytanıninsanlakedininfareyle oynamasına benzer şekilde oynamasına niçin izin verdiği, inançlıilâhiyatçılarıyüzyıllardırutandıransorularolmayadevametmektedirler.

Busınavalanına insankendi suçunedeniyledüşmüştür.Tanrı,cennette insanaher şeyi mubah kılmıştı; tek bir şey hariç! İnsan bilgi ağacının meyvesindenyemeyecek, yani bilgi sahibi olmayacaktı. Ancak yılan kılığına giren Şeytanönce Havva’yı kandırdı, o da Âdem’i kandırınca, bilgi ağacının meyvesiniyediler,yanibilgiedindiler(bunedenle ilkkezçıplaklıklarındanutanarakinciryapraklarıylaörtündüler)vebunaçokkızanTanrıonlarıcennettenkovdu.

Üçbüyüksemavidinin(veonlardanöncekidahapekçokdinin)görüşünegöre,insanınmaksadı, kaybolan cenneti yakalamaktır. İnsanın sınav için atıldığı bu

Page 69: Aptal± Tan±mak

dünyageçicidir.Amaçbudünyada sınavıgeçipyinecennetedönmek,hurileretekrar kavuşmaktır. Bu nedenle insan bu dünyada yaşarken bir suçlu gibidavranmalı, her türlü zevk ve sefadan uzak durarak kurtuluş günü içinçalışmalıdır,yaniibadetetmeliveilgili işlerleuğraşmalıdır.BudünyadanzevkalmayakalkmakTanrı’nınverdiğicezayınaksetmeyeteşebbüsolacağından(veherhalde şeytanın dürtüsüne uymak anlamına geleceğinden) günahtır. BunedenlecinselilişkiTanrı’nınkullarınıarttırmakiçinmümkünolanengizli(vezevksiz)şekildegeçiştirilmeli,fakatzinharbirkeyifvasıtasıyapılmamalıdır.

Bu görüşlerin- egemen olduğu Orta Çağ Avrupası’ndaki sefalet ve dehşetinsanlıktarihininkuşkusuzenkarasafhalarındanbirinioluşturur.Avrupa’danozaman çok daha aydınlık olmasına rağmen, İslâm’da da bu tür fikirlerinegemenliğinibuluyoruz.Bunlarakarşıçokciddîitirazlardayükselmişti:BüyükmatematikçiveastronomÖmerHayyâm:

“Diyorlarkicennetlervehurilerolacak,Oradaşarap,bal,şeker,neler,nelerolacak,Ohaldebizşaraba,sevgiliyetapalım:Ensonundaoradadaböyleşeylerolacak’’

diyerekilâhiyatçılarladalgageçiyor,

“Dünyadagünahişlemeyenkim,söyle!Şayetbirivarsa,nebiçim?Söyle!Bendenkötüiş,sendenonunkarşılığı;Farkınneseninbenden,aRabbim,söyle!”

rubaisiylede“herşeyekadir”(omnipotent)ve“iyi”Tanrıfikrinintutarsızlığınıanlatıyordu.

Birersosyalöğretiolarakdinlerdegeleneklervetörelergibiakılcıeleştiriyeaçıkolmak zorundadır (Basra Kelâmcıları daha İslam’ın ilk yüzyıllarında bufikirdeydiler). Vazedildikleri zamanın ve vazedenlerin bilgi düzeyi ile sınırlıolandinlerigünümüzbilgisininegemenolduğudünyadauygulamayakalkmanınsonuçları Afganistan’da, İran’da ve 11 Eylül olaylarında çok çarpıcı örneklerbulmuştur.

SibelKekilli’yesaldıranveyabusaldırılarıkullanankafalar,insanlığınkaranlık

Page 70: Aptal± Tan±mak

çağlarındadoğmuşvekafalardadonarakgünümüzekadargelmişilkelvetutarsızfikirlerinsahipleridir.SanatçıSibelKekilli’yesaldırmaklabinlerceyıllıkbüyükbir sanat eseri bir Budha heykelini “günahtır” diye havaya uçurmak arasındahiçbirfarkyoktur.Biriniyapandiğerininsuçortağıdır.

Page 71: Aptal± Tan±mak

PornoSiteleriveSayısızFaydalarıHakkında

Televizyonda dünyada pek çok kişi tarafından hayranlıkla izlenilen ve biliminnasılçalıştığınıgöstermesibakımındandaönemlibiröğreticiyanıolan“House”dizisini seyredenler fark etmişlerdir:Dahi ProfesörHouse, odasında otururkendizüstübilgisayarındabazenpornofilmseyretmekte,hattakendisinebirhastaylailgili bir şey sormaya gelen asistanlarını “dur şimdi porno seyrediyorum”diyehaşlamaktadır. Ben de öğrencilik yıllarımdan beri porno filmleri seyretmeyiseverim.Hattabunlarınmuhtelifkültürlerdeyapılmışolanlarıarasındakifarklarıdüşünmekinsanaçokilginçbakışaçılarıkazandırmaktadır.Amapornolarınesasfaydasıbukarşılaştırmalısosyolojiyimümkünkılmasındadeğildir.

Karmaşıkbir vücut düzenineulaşmışhayvanların ekserisi dişi ve erkekolarakiki cinse ayrılırlar ve çoğalma dişi ile erkeğin çiftleşmesiyle meydana gelir.Evrim, türün korunmasını ve devam etmesini temin için, çiftleşmeyi pek çokhayvan için çekici bir hale getirmiştir. Mart ayında kedilerin bitip tükenmekbilmeyen miyavlamalarını hepimiz duymuş ve birbirimize, bu miyavlamanınniçinolduğunuaçıkaçıksöyleyemedengülümsemişizdir.KedilerinMartayındaniçindurmadanmiyavladıklarınıbirbirinesöylemeyiayıp,hattagünahaddedenilkelzihniyet,pornofilmseyretmeyideayıpveyagünahsaymaktadır.

Cinselfaaliyetzevkli,hemdeçokzevklidir.Bunuadamgibiyaparakondanenüstdüzeydezevkalmakdabireğitimişidir.Çiftleşmeöncesisevişmeoyunları,çiftleşmenin muhtelif pozisyonları, çiftleşmenin süresinin ayarlanabilmesi vedahanicefaydalıbilgilerçiftleşmeyiyapacakçiftleriçingereklibilgilerdir.İlkelkültürlerin pek çoğu, çiftleşmeyi ayıp saydığı için, gençler bu bilgilerdenmahrumkalarakcinselhayatlarındabedbahtolurlarvetabiatınbizleresunduğubumüthişhediyedenistifadeedemezler.Pornositelerininvefilmlerininilkveenönemli faydası bu eğitimi görsel olarak bireye vermeleridir. Bu eğitimialamayanların ne haltlar ettiklerini her gün gazetelerimizde okuyoruz: Irzageçme,namuscinayetleri,çocuklarlacinselilişkiyegirmegibisapıklıklaradamgibi cinsel eğitim almamış ve bu nedenle tabiatın kendisine verdiği çiftleşmedürtüsünükontroldenâcizerkeklerinyarattığıvahşetörnekleridir.Bunlarınenuç

Page 72: Aptal± Tan±mak

örnekleri, sevişmeyi, çiftleşmeyi ayıp ve günah addeden dinlerin pençesindekitoplumlarda görülür ve sanırım bu uç davranışların tarihteki enmeşhur örneğiPapaRodrigoBorgia’dır.Kızıylaaçıkça,enmeşhuru“CevizBalosu”olangrupseks partilerine katılan bu Katolik din adamının kızını hamile bıraktığı dasanılmaktadır.KızıLucreza,hamilekaldığızamançocuğununbabasınınpolitiknedenlerle ayarladığı kocası Giovanni Sforza mı, babası mı, yoksa ağabeyiCesare mi olduğunu bilemiyordu (malum, o zaman bize modern bilimin birhediyesiolanDNAtestiyoktu).Burezilliktabiîkitekildeğildir.YıllaröncebenKaliforniya'da Santa Barbara şehrinde oradaki meşhur İspanyol misyonmanastırını görmek istediğim zaman, beni oraya götürmekte olanmeslektaşımKathy Busby, oradaki keşişlerin küçük çocuklarla cinsel ilişkiye girmelerininyarattığırezaletianlatmıştıbana.DahasonrabutürişlerintümAmerikaçapındayaygın olarak yapıldığı ortaya çıktı ve Katolik Kilisesi rezil oldu, papa nediyeceğini bilemedi. Bunun nedeni Katolik Mezhebinin papazlarına cinselilişkiyimenetmesidir.Müslümanlararasındadamuskacıdenilenhocalarıngençkızlara yaptıkları sık sık gazetelerimize düşmektedir. Tabiata karşı olan busaçma sapankuraladoğalolarak itaat edilemezve sonundaböyle sapkınlıklar,hatta vahşet ortaya çıkar. İnternetin bir faydası da bazı porno filmlerindegösterilen ve sağlığa zararlı olan hareketleri tartışmaya açması, bunlarınzararlarınıanlatmasıdır.Bazıporno filmlerininkendileri seyircilerini ikazedenibarelertaşırlar:“Buradaseyrettiklerinizievdedenemeyekalkışmayınız'’.Budaporno film endüstrisinin öğretici görevlerinden biridir. Her gün televizyondagördüğümüz vurdulu kırdılı, şiddeti öven filmler porno filmlerinden çok, amaçok daha zararlıdırlar ve bu filmlerin içinde yaşadığımız terör yüzyılınınşekillenmesinde büyük rolü vardır. Pornonun mesajı barışçıldır ve nihayetsevişmeyi ve çiftleşmeyi, yani ekseri insanın er veya geç yaptığı ve mutlusonuçları olan bir hareketi resmeder. Pornoyu yakalamaya kalkan ilkel kafa,şiddet içeren filmleri tezgâhlamakla kalmıyor, bütün dünyadamuhtelif isimleraltındaşiddetikörüklüyor.

Geçenlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Beyefendi demişler ki,“TÜSİAD ve Boyner iktidara gelseler pornoyu bile serbest bırakırlar.”Muhakkak doğrudur, zira TÜSİADmensuplarının ekserisi ve küçüklüğümdenberi yakından tanıdığım Boyner Ailesi uygarlıktan nasibini almış kişilerdenoluşur.Ailelerindeadamboğazlayankimseyoktur.BülentBeydebir-ikiporno

Page 73: Aptal± Tan±mak

filminegitsedekonuştuğukonudaöncebirfikirsahibioluverse.

Page 74: Aptal± Tan±mak

HipotezinZararlarıveTürkiye’deİnsanİlişkileri

İnsanne zaman insanolmuştur?ElCevap:Yalan söylemeyi öğrendiği zaman.Niçin? Çünkü yalan, gerçekte olmayan bir şeyin insan kafasında yaratılmasıdemektir.Buyaratıcılık,plânlamavehâfızagerektirir.İnsandoğruolmayanbirşeyi söyleyerek karşısındakini buna inandırdığı zaman kendisini güçlühissetmiştir.

Ancakburayakadariyigidenbuöykübunoktadansonraacıklıolmayabaşlar.Zirayalansöylemeyi,yanigerçekolmayanşeyleryaratmayıöğreneninsanoğlu,bu sefer yarattıklarını giderek daha karmaşık, daha yüksek düzeyli kurgularhaline getirmiş ve hayvanlarda olmayan, kendi yarattığını kendinden sonrakinesillereöğretmeyeteneğinedeniyle,sonundakendikurguladığıdünyalardaipinucunu kaçırıp onları artık gerçek sanarak, yani kendi yalanlarına inanarakonlarınmahkûmuolmuştur.Bu,dinlerinenkısaizahıdır.

Modern insan ise kendini bu kısır döngüden kurtaranlardır. Bunlar, yalanınkurduğu dünyayı bu sefer gözlemle, yani doğanın kendi algılayabildiklerigerçekleriyledenetlemeyidüşünenvebunuyapaninsanlardır.Buinsanlarınilkkeşiflerindenbiri yalanın yararları olmuştur.Zira, öğrenmek istedikleri bir şeyhakkında önce kafalarında bir senaryo kurdukları zaman görmüşlerdir ki, osenaryoya dayanarak gözlem yapmak daha verimlidir.Boş kafa soru soramaz.Amakafanızdabirsenaryovarsa,osenaryonunmuhtelif imalarınındoğruolupolmadığını kontrol etmek size soru sorma imkânı verir. Örneğin, dünyaküreseldir hipotezini ortaya attığınız zaman, bu iddiayı kontrol edecekgözlemler, yani bir yerde “deneyler” tasarlamaya başlarsınız: Örneğin, sahilegider,yüksekdireklibirgeminingelişiniseyredipgemisahileyaklaştıkçasizingözünüzde yavaş yavaş olduğu gibi mi büyüyor, yoksa önce direkleri sonragüverte kısmı ve nihayet hepsimi görünüyor kontrol edersiniz. İkinci gözlemkürevarsayımıiletutarlıdırvedünyanınbirtepsigibidüzolduğugörüşünüeler.Dolayısıyla tüm ilk Çağ Ortadoğu ve Mısır dinlerinin dünya hakkındasöyledikleribubasitgözlemletopluhaldeçöpegider.Bunabenzersayısızörnek

Page 75: Aptal± Tan±mak

verilebilir.

İnsan ilişkileri de tamamenyalanadayanır.Zirabir insanıbirisinin tamolaraktanıması mümkün değildir. Karşımızdakinin bildiğimiz davranışlarındankafamızdabirimajçizeriz:Buiyibirinsandırveyabufenabirinsandır;şuiçtenpazarlıklıdır;şuadamgüvenilirbirkişidir;şukadındedikoduyapmazvs.Butürtiplemeler,aslındahepimizineksikveriüzerineinşaettiğimizvarsayımlar,yanihipotezlerdir;yanlış,yaniyalanolma ihtimalleriçokyüksektir.Okadarki,biranneveyabababilekendievlâdınıtamolaraktanıyamaz.Tanıdığınızannettiği,kendikafasındaoluşturduğuvarsayımdanibarettir.

Başka insanlarla ilişkiye girerken her zaman kafamızdaki hipotez bize yolgösterir, karşımızdakine nasıl davranacağımızı tayin eder. Burada iki davranıştürübenimseyebiliriz:Yakafamızdakihipotezigerçeksanıpkarşımızdakineherzaman ve her şart altında ona göre muamele yaparız veya karşımızdakininkafamızdaki imajının yalnızca kendi yarattığımız bir varsayım olduğununbilincinde olarak onun davranışlarını hep o model içinde değerlendirmez,modelimizi sürekli kontrolden geçiririz. Bu bizim başkalarına karşı önyargılıdenen türden bir davranış içine girmemizi engeller. Aslında herkes, herkeshakkında önyargılıdır. Bu akıllı varlıklar olmamızın bir gereğidir. Önyargısıolmayan insan boş kafalı demektir; o ana kadar eline gelen verilerideğerlendirememiş insan demektir. Uygar insan ise önyargısının yalnızca birvarsayım olduğunun bilincinde olarak onu her an yeni verilerle kontrole açıktutan kişi demektir. Buna mukabil ilkel insan, öyle veya böyle edindiği,genellikleezberlettirildiğiönyargılarınıgerçekkabulediponlarıdeğiştiremeyeninsandemektir.

Türkiye’de insan ilişkileri genellikle değiştirilemeyen önyargılar üzerinekurulduğundankimsekimseyleverimlibirdiyalogagiremez.Muhalefetleiktidarkonuşamaz; müdürle emrindekiler konuşamaz, karı-koca birbiriyle konuşamazvs.Bununtrajikbirsonucucinayetevarantartışmalardır.

İşte bilimsel düşünebilmek ve bilimsel eğitim bu nedenle gereklidir; dinseleğitimvedintemellitoplumbuyüzdentehlikelidir.

Page 76: Aptal± Tan±mak

HerŞehreÜniversiteÜzerine

SevgiliarkadaşımİlberOrtaylıhiçbirimizincesaretedemeyeceğibirçıplaklıklaülkemizinvedünyanınbugünküşartlarındaTürkiye’deher şehrebirüniversiteaçmanın ahlâksızlık olduğunu haykırıverdi ve Sayın Başbakan'dan her türlügörgü sınırlarını aşan, bilgisizlik venezaketsizlik abidesi bir cevapgecikmedi:‘'Araştırdın mı hoca efendi?” Bu görgülü ve kültürlü bir ağıza aslayakışmayacak,hakaretsayılabilecekifadeyeveinanılmasıgüçbirbilgikıtlığınıdilegetirenmuhtevayacevapgerekmez,ziraonusöyleyenkendidüzeyiniortayadökmüştür. Anacak halkımızın İlber Ortaylı’yı isyan ettiren gerçeği bilmesigerekmektedir. İlber Ortaylı, her şehre bir üniversite açmak ahlâksızlıktırsözündeyerdengöğehaklıdır.

İsterseniz bu haklılığın nedenlerini eğitim düzeyi ve eğitim kurumları vegeleneği dünyadakiler arasında en yüksek düzeyde bulunan bir ülke olanAlmanya ile irdelemeye başlayalım:Bu ülkede seksenli yılların sonundan beribir Gymnasium tartışması sürmektedir. Gymnasium bizdeki ortaokul ve lisekarşılığı okul olmakla beraber, onlar bizdekinden farklı olarak elit okullardır.Bunların görevi üniversitelere öğrenci yetiştirmektir. Almanya’da özellikle solgörüşlü politikacılar, Gymnasium sistemine bir sınıf ayrıcalığı yarattığı, fırsateşitliğinibozduğuveçeşitlinedenlerlebaşarışansıdüşükçocuklarıdahabaştantoplumun alt sınıflarında yaşamaya mahkûm ettiği iddialarıyla karşıdırlar vesistemin, Gymnasiumlara kabul eşiklerinin indirilerek daha çok öğrencinin buokullardan yararlanmasının temin edilmesini mümkün kılacak şekildedeğiştirilmesini isterler. Buna mukabil Gymnasium sisteminin savunucuları,ülkenin genel bilgi ve beceri düzeyinin çok sayıda kötü veya yetersiz eğitimlikişiyle değil, az da olsa yüksek düzeyde bilgili ve eğitimli kişilerleyükseltilebileceğinisavunurlar.Busonuncular,GymnasiumsistemininWilhelmvon Humboldt tarafından 19. Yüzyıl başında yaratılmasından bu yana Almanbilim ve sanayiinin dünyada oynadığı lider rolünün veAlman halkının her ikiyüzyıldırherdönemdesergilediğiyüksekyaşamstandartlarınınbusistemineseriolduğunuhatırlatırlar.

Page 77: Aptal± Tan±mak

Anacak sol politikacılar görüşlerinde ısrarlı ve bilhassa Almanya’nın Berlin,Hessen veya Hamburg gibi kuzey eyaletlerinde etkilidirler. Bu eyaletlerde,çocuklarınGymnasiumagidipgitmeyecekleriniöğrencivelileribelirlervegirişeşikleridüşüktutulur.BunamukabilBaden-WürttembergveBavyeragibigüneyeyaletlerindeeşikleryüksektirveGymnasiumagidilipgidilemeyeceğiniyalnızcaöğrencininkişiselbaşarısıbelirler.Bubaşarıfarkıüniversiteyegirişitayinedenvebizdedebirzamanlarolanbakalorya(olgunluk)imtihanlarınakarşılıkgelenAbitur imtihanlarında görülmektedir. Gymnasiuma giriş eşikleri yüksek güneyeyaletleribuimtihanlardaherzamandahabaşarılıolmaktadırlar.BununnedeniniAlmanya'nın başarılı öğretmenlerinden tüm meslek yaşamı Gymnasiumlardageçmiş olan 85 yaşındaki Hans Simons şöyle özetlemiştir: “Eğitim, giderektoplum politikası olarak algılanıyor ve bu da başarı beklentilerine yansıyor:Başarı beklentisi azaltılıyor ve bu da okulları öldürüyor.” Simons, “Daha çokmezun,haykırışınıartıkduymayatahammüledemiyorum!”diyeisyanediyor.

Türkiye’de l946’dan beri üniversite eğitimin niçin perişan olduğunu tüm budönemihocaolarakyaşamışolanülkemizinenbüyükbilimadamlarındanDoğanKuban’abirkezsormuştum:“Bizisayılarperişanetti”dedihoca.“Talebesayısısorumsuzca arttırıldı, sonuçta düzey yerlerde sürünmeye başladı”. İngiltere’dedostum, büyük yerbilimci Dan McKenzie aynı nedenle seksenli ve doksanlıyıllarda Cambridge’in öğrenci kabul kıstaslarını on yılda üç kez düşürmeyemecburbırakıldığınısöylemişti.

Dahaçoküniversitediploması,dahayüksekdüzeyli eğitimveöğrenimdemekdeğildir. Bunu iddia eden yalancıdır, ahlâksızdır. Çünkü, bunun tersinin varitolduğutecrübeylesabittir.Yüksekeğitimdüzeyiçoksıkıbirelemesistemivebueleğin üzerinde kalmak isteyenler arasında kıran kırana bir rekabet gerektirir.Ancak böyle bir sistem sapı samandan ayırabilir ve ülkeyi gerçek kalitelieğitimlilerin eline bırakır. İlber’e “HocaEfendi” diye hitap eden zat, her türlüsaygı duvarını yıktığı için, bize de aynı hürriyeti vermiş demektir. Ona, onundüzeyinde hitap bize yakışmaz, ama ben yine de ilk ve son olarak ona kendianladığıdilleseslenerek“BaşbakanEfendi”diyeceğim,“seninüniversite,bilimnedir, ondan haberin var mı ki, saygıdeğer hocamıza araştırma yapıpyapmadığını soruyorsun? İlberOrtaylıdünyaçapındabirbilim insanıdır.Önceonahitapederkeniyidüşün,düşünkionunbilgiveaklındanhemsenyararlan

Page 78: Aptal± Tan±mak

hemdehalkımızıyaradandır.”

Page 79: Aptal± Tan±mak

CehennemdekiÜniversiteliler

Türkler ve cehennemdeki ateş kuyuları fıkrasını duymayan sanırım pek azdır:Cehennemde günahkârların içinde kaynatıldığı kuyuların başında zebanilernöbet tutarlarmış. Bir gün cehennemi ziyarete gelen misafirlerden birikuyulardan birinin başında nöbetçi olmadığını fark ederek bunun sebebinisormuş. Ziyaretçileri dolaştırmakta olan şeytan: “Ha orası mı?” diye cevapvermiş,“oradaTürklerkaynatılıyor.Aralarındanbirikaçacakbirfırsatyakalasadiğerleri onun ayağından yakalayıp tekrar kuyunun içine çeker. Onun içinonlarınbaşınaayrıcabirnöbetçikoymakgereğiniduymadık.”

Geçen Cuma (23Ocak) evde üç lisansüstü öğrenciyle ders yapıyoruz. Saatlergeçti. Jeolojiden başka herhangi bir şeyi konuşmak aklımıza gelmedi. Dersbittikten sonra veya verilen aralarda bile aklımıza gelenler ve konuştuklarımızhep jeolojiveonunçağrıştırdıklarıydı.Dahaongünotursak,ongünyineaynışeyleri konuşurduk, diye düşünüyorum. Çünkü konuşulanlar hem çok zevklihemdeinsanınbilgisiniarttıranşeylerdi.

Kemal Gürüz’ün (demediği halde) Amerikancıyım dediği şayiasının ortayaçıkmasından sonra aralarında hatta saygı duyduğum öğretim üyeleri bile olanbüyükbiröğretimüyesigrubundanbir elektronikpostayağmurugeldi.Kemalbahane edilerek uzun uzun üniversite/politika ilişkileri tartışılıyor ve herkes,herkes tarafından çeşitli nedenlerle suçlanıyor, hatta yer yer tahkir ediliyordu.İnsanlaradınıbilebilmediğimkişileriçekiştiriyor,detaylıbenzetmeleryapılıyor,kırkyıldüşünsemaklımagelmeyecekpolitikilişkileröneatılıyordu.

Bunlarıokurkenbumesajlarıyazaninsanlarınnasılbirheyecanbunlarıyazmışolmalarıgerektiğinidüşündüm:Buheyecanbütünbenliklerinisarmasabukadardetaylıvebukadaruzunmesajlar,bunlaracevaplarvs.kalemealınamazdı.

Sonra düşündüm de Türkiye Bilimler Akademisinden dolaştırılan elektronikpostamesajlarınındaçoğupolitikiçeriklidir.MeselasonmesajlaşmalarFilistinileilgiliydi!

“Birbirimizi yemeyi ve insanların birbirini yemesiyle ilgili konuları ne kadar

Page 80: Aptal± Tan±mak

seviyoruz!” diye düşündüm. Halide Edip, İstiklâl Savaşı bittikten sonra neyapacaklarını Atatürk’e sorunca, büyük adam dönüp: “Birbirimizi yiyeceğiz”diyecevapvermiş.Atatürkmilletininekadariyitanımış.

Düşünüyorum da, öğretim üyelerimiz politik konulara verdikleri dikkat vemesainin yarısını bilime verseler,muhakkakTürkiye sık sık uluslararası çaptabüyük bilimciler çıkarır. Politika hakkında sık fakat boş konuşuyoruz, zirabilimimiz güçlü olmadığı için politikacılarımız bizi ciddiye almıyorlar.Üniversitemiz hallaç pamuğu gibi atılıyor, sesimizi etkin bir şekildeduyuramıyoruz.Kafamıza akademik geçmişleri yeterli düzeyde olmayanYÖKbaşkanları, rektörler atanıyor, gık diyemiyoruz, zira atayan dönüp çoğumuzadese ki “aç çıkınını bakayım sende neler var?”, büyük birçoğumuzunmahcupolacağıkesin.

Bu boşluk, bilimdünyamızı oluşturanların ne yazık ki çoğunun aslında bilimemeraklarınedeniyledeğil,bunubirişolarakgörüpgirmelerindenkaynaklanıyor.Benineyapacağımyayınınalacağıatıf,neüniversitedekirütbemnedeneyalansöyleyeyim-YÖK’ün beni üniversiteden atıp atmayacağı ilgilendiriyor. Beni,meselâ,dizistratigrafisiiçerisindekihatapaylarınınnasıldeğerlendirilebileceği,geçmişte levha hızlarında büyük salınımlar olup olmadığının nasılirdelenebileceği,büyükyokoluşlarınmekanizmalarınınnasıltespitedilebileceğifalanilgilendiriyor.

Öğrencilerimle ders yaparken bile problem konuşup onların problem teşhisgüçlerini arttırmaya çalışıyorum. Onun için yaptığımız dersler daha zevklioluyor ve konuşmalar dersten sonra da sürüyor. Bu sorunların onların tümbenliklerini kaplamasını istiyorum. Ne Kemal Gürüz’ün ‘'Amerikancı” olupolmadığı,neKemalAlemdaroğlu’nun“Ergenekoncu”olupolmadığıveyaCelâlŞengör’ünYÖKtarafındanatılıpatılmayacağıonlarıilgilendirsinvekendilerineüniversitedebusorularlayaklaşanlara“yahuseninciddidüşünecekbirşeyinyokmu?”cevabınıvererekterslesinler.

Bunları hiç konuşmayalım demiyorum. Tabii konuşalım, ama üniversitekurumunun esas işi bilimin üretileceği yer olmaktır, üniversite politikmastürbasyonyerideğildir.Esasişiniadamgibiyapamayanınfikrineiltifatcaizdeğildir ve zaten edilmez de. Ülkemizde üniversitenin adam yerine

Page 81: Aptal± Tan±mak

konmamasınınenönemlinedenibudur.Önceadamolalım,sonrafikrimizibeyanedelim.

Page 82: Aptal± Tan±mak

YobazlarGezegenindeÜniversite!

Bugün,tümdünyanınakılcıdüşüncedentamamenuzaklaşmış,kendiniinancaveonun ürünü olan dinsel düşünceye vermiş sistemlerin egemenliğinde olduğuvarsayılan bir durumda, şimdi anladığımız anlamda bir üniversiteninmümkünolupolmadığınıtartışacağım.Böylebirdurum4.Yüzyıl’la10.YüzyılAvrupasıiçingeçerliydi.İslâmâlemibenzerbirduruma14.Yüzyıl’dansonrasürüklendi.

Avrupa'nın Batı Roma İmparatorluğunun çöküşünden sonra içinde yaşayanlariçinpekkorkunçbiryerolmuşolmasıgerekir.İlkÇağ’ınuygarşehirlerigitmiş,yerine küçük, pisliğe batmış, haraca bağlanmış köy toplulukları gelmişti. İlkÇağ’ın muntazam şehir devletlerinin ve daha sonra büyük İmparatorlukteşkilâtınınyerinihırsızderebeylerialmış,halkbusilahlıhırsızlarla,kendileriniahiretleriniçalmaklatehditedendinîhırsızlarınarasındakalmıştı.Eğitimhementamamen çökmüştü. O kadar ki, Alman Milletinin Kutsal Roma İmparatoruŞarlmanokumayazmabilmeyenbiryöneticiydi.İnsanlar;cinler,periler,cadılar,hortlaklar ve şeytanların doldurduğu korku dolu bir manevi âlemde yaşıyor,ölümdensonradacehenneminkorkunççilelerininkendilerinibeklediğiinancıylayaşamlarının her dakikası dayanılması güç bir işkence şeklini alıyordu. Tekkurtuluş,herşeyerağmenahlaksızpapazlarınhimmetindegibigörünüyordu.

Bu şartlar altında bilimsel eğitimin sığınabileceği tek yer manastırlardı.Manastırlar dinsel kurumlar olmakla beraber keşişlerin tüm ihtiyaçlarıkarşılandığındanenazındanbirkısmınabolcaboşvakitbırakankurumlardı.İştebu boş vakitlerde bazı manastırlar İlk Çağ’ın büyük kütüphanelerininharabelerinden toplanan kitapları barındıran kütüphaneler oluşturdular. (ilkÇağdan bize ulaşan kitap sayısı toplam kitap sayısının 39/40’ı olarak tahminedilmektedir!) En büyük yıkımın çevresinde kalıp bu yıkımdan az etkilenenİrlanda gibi daha önce kimsenin aklına dahi gelmeyecek yerlerdenDicuil gibibilgili keşişler çıktı ve Şarlman’ın en yakın adamlarından oldu. Daha sonraMüslümanâlemden10.Yüzyıldaakmayabaşlayanbilgieskibilgikırıntılarıylabirleşince11.Yüzyılda ilkkilise reformunayol açtı.Arkadanda12.YüzyıldailkRönesansHareketioldu.

Page 83: Aptal± Tan±mak

Avrupa’yı(vedünyayı)kurtaran,hemAvrupa’dahemdeMüslümandünyasındasaklanabilenİlkÇağ’ınbilgileriveherikikültürçevresindedebunlarınüzerinedinsel baskıya rağmen eklenebilen bilgiler olmuştur. Tüm bilginin tamamenkaybolduğubirdünyadaRönesans,yaniyenidendoğuşolamaz.Herşeyinbaştankeşfedilmesi gerekir ki, bunun da asla garantisi yoktur. Bu nedenle üretilmişbilginin korunması insanlığın en önemli görevlerinden biridir. Aynı nedenlekütüphanelerimiz ve müzelerimiz en önemli varlıklarımızdır. Bunlar büyükbilim felsefecisi Popper’in Dünya III adını verdiği varlıkları oluştururlar.Popper’e göre, Dünya I düşünce nesnelerini; Dünya II de düşünce süreçlerinioluşturur. Dünya III ise bunların somut ve kaydedilmiş ürünleridir. Popper,Dünya I ve Dünya II’nin etkileşimlerinin her zaman aynı Dünya III’üyaratmalarınınhemenhemenimkânsızolduğunusıksıkvurgulamıştır.

Bu nedenlerle, üniversitelerimizin yanı sıra Dünya III ürünlerini barındırankütüphanevemüzelerimizi, bizzatDünya III ürünüolanher türlü anıtlarımızı,mimariürünlerimizibüyükbirhassasiyetlekorumamızgerekmektedir.Bunlarınoluşturulup korunması da aslında üniversitenin görevleri arasındadır. Amagününbirindeüniversiteçökergiderse,onuntekrarayağakaldırılmasıancakveancak korunabilmiş Dünya III ürünleri sayesinde olacaktır. Koruma verestorasyonuntemelfelsefesideaslındabuolmalıdır.

DünyaIIIürünlerininkorunamadığıbiryobazlargezegeninin,külliyenOrtaÇağAvrupası gibi bir cehenneme dönüşmesinin önüne hiçbir engel konamayabilir.Böyle bir gezegende, bizim bugün anladığımız anlamda bir üniversite de aslaoluşmayabilir. Dolayısıyla elde edebildiklerimizin kıymetini bilmek, yenikazanımlaryapabilmenintemelşartlarındanbiriolarakkarşımızaçıkmaktadır.

Page 84: Aptal± Tan±mak

YabancıDilÖğrenimi,Türkiye’deÖğrenenimveKullukMantalitesiÜzerine

KendimibildimbileliTürkiye’deyabancıdil öğrenmeninzorluklarından,hattaimkânsızlığından bahsedildiğini duyar dururum.Denir ki, “Türkiye’de yabancıdil öğrenmenin tek yolu, yabancı okullardan birine girip okumaktır. Türkokullarındayabancıdilöğrenilemez.”Gerçektende, sözümonayabancıdil ileöğretim yapan Türk üniversitelerinde bile adam gibi yabancı dil öğrenilemez.Hiç unutmam TÜBİTAK’ın Bilim Adamı Yetiştirme Grubu’na yıllar önceyabancı dille öğretim yapan pek anlı şanlı üniversitelerimizden birinin biröğrencisini götürdüydüm. Grup başkanı sordu: “İngilizce biliyor musun?”Öğrencibusoruyacevapvermekyerineüniversitesininadınıhatırlatınca,başkansorusunu ısrarla yineledi “Onu sormuyorum. İngilizce biliyor musun diyesoruyorum.Oradangelenlerinekseriyetikendilerinehasbirdilkonuşurlar,onadapek İngilizcedenmez!”. İTÜkısmi İngilizceyegeçinceaynı sorunbizdedebaşgösterdi.Öğrenci İngilizceyiöğrenemiyor.Onuöğrenmediği için, İngilizceverilenderslerideöğrenemiyor.Adamgibibirİngilizceyledersverebilenhocasayısıdatabiîayrıbirsorun.

BirmüddettiröğrencininTürkçeokuduğuderslerideöğrenmediğinidüşünmeyebaşladım. Bunları düşününce birden kafamda bir şimşek çaktı: Zor olanTürkiye’de yabancı dil öğrenmek değil, herhangi bir şeyi öğrenmektir. Çünküöğrenci,öğreneceğişeyiöğrenmekiçindeğil,notalmakiçinçalışmaktadır.Birdiğer ifade ile, aslındaöğrenmeyeniyeti olmayanöğrenci, yaöğretmenininyaebeveyninin ya genelde toplumunya da hepsinin birden gözünüboyamak içinokula gidip derse girmektedir.Amaç öğrenmek değil, öğrendiğini gösteren birbelgeyiöyleveyaböylekapmaktır,ziraobelgeişkapılarını,onlardasözümonarahatbiryaşamınkapılarınıaçacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında da bireyin amacı eninde sonunda sultanayaranmaktı,çünkütoplumdatekdeğerbelirleyicisultandı.Herhangibirşeyiiyiyapmak,kişionuyapmayısevdiğiiçinyapmak,yaptığıişleiftiharetmekistediğiiçinyapmak,mevzubahisdeğildi. İyiyaşamak,rahatyaşamak,saygınyaşamak

Page 85: Aptal± Tan±mak

ancak sultana yaranmakla mümkündü. Muhterem Hocam, Türk tarihçilerininduayeni Halil İnalcık'ın Osmanlılarda patron ve sanatkâr ilişkisini inceleyenküçük fakat kanımca pek önemli kitabı Şair ve Patron bu durumu çok güzelbelgelemektedir.

Türk toplumu yüzlerce yıldır bilerek ve yaparak değil, aldatarak ve gözboyayarak yaşamayı kendisine yol olarak çizmiştir. “Biz uyanıkmilletiz” gibilâflarınaltındabufecialışkanlıkyatmaktadır.Bunundanedeniyüzyıllardıronuinim inim inleten keyfî, temelleri dine dayalı (yani tartışılması yalnız “yasak”değil, aynı zamanda “günah” da olan, yani bireyi yalnız bu dünyada değil,ölümünden sonra bile rahat bırakmayan) totaliter yönetim şekilleridir. Avrupabunuyalnız sonyüzyıldaöğrendiğidemokrasiyledeğil, aynı zamandamerkeziotoriteyi zayıflatan feodal yapısı ve devlet-din ayırımıyla yenmiştir.Avrupa'daOrta Çağ’da bile bir kralın şerrinden, bir barona veya bir manastıra sığınarakkurtulmakmümkündü.ÜniversitelerOrtaÇağ’ınsonunakadarVatikan’ın(veyaAvignon’un)korumasıaltındaydı.Papa'yakafatutmakisteyenisegüçlübirkralaveya imparatora sığınarak bu işi yapıyordu (Luther’in yaptığı gibi). ÖzetleAvrupa’da her zaman bir kuvvetler ayırımı işlemiştir. Muhteşem kültürlerinerağmen uygarlaşamayan Çin veya Osmanlı gibi toplumlarda ise böyle birkuvvetlerayırımıhiçbirzamanolamadı.KuvvetlerayırımınıgerçekleştiremeyenSovyetler Birliği, Rus kültür ve medeniyetinin tüm ihtişamına rağmen bunedenleçöktü.

Kul, iyibiröğrenciolamaz.Türkiye’deeğitimin temel sorunu,öğrenciyeöncekulluktankurtulmasını,öğrendiğiniherşeydenöncekendikeyfivezevki,kenditutkusu için öğrenmesini öğretmektir. Eskiden padişahın kulu olan şimdi depatronunun veya amirinin kulu olmuştur. Amacı, daracık hayâlindeki “iyiyaşamı”yakalamaktır (kiTürkiye’deodayalnızcabolparalıyaşamdemektir),yoksa bir işi adam gibi yapmak, hatta daha önce hiç yapılmamışı başarmak,yaratıcıolmak falandeğil. İnsanıyücelten,kanımca insanıaslında insanyapanyüksek idealizmAtatürk’ün vatandaşlarına öğretmek istediği bir şeydi. Ondansonra Hasan-Âli Yücel bu uğurda ömrünü tüketti. Onlardan sonra Türktoplumunu yönetenler ve sözüm ona eğitiminden sorumlu olanlar, toplumaihanet ettiler. Bugün öncelikle bu ihanet yolundan tekrar Atatürk'ün akıl veuygarlık yoluna dönmenin, kulluktan çıkarak uygar insan olmanın yollarını

Page 86: Aptal± Tan±mak

aramalıyız.

Page 87: Aptal± Tan±mak

ÜniversiteÖzerkliği,BilimveBilimselKalite

ÜniversitekavramıOrtaÇağAvrupası’nınürünüdür.OrtaÇağ’dabir topluluk,bir kişiler kategorisi veya bir insan grubunu ifade eden Latince “universitas”kelimesindentüreyenbukavramınaşağıyukarı13.Yüzyıl'daortayaçıkışındanönce de gerek Greko-Romen uygarlığı içerisinde, gerekse de İslâm uygarlığıçevresinde yüksek okulların yerini tutan kurumlar vardı. Ancak 2. Yüzyıl’akadar bunlar ne belirli bir programa, ne de hocaların kişiliğindenbağımsız birkurum özelliğine sahiptiler. İmparator Teodosius tarafından 5. Yüzyıl’dakurulmuş olan Konstantinopolis Üniversitesi’nin ilk yüzyılları hakkındakibilgilerimiziseneyazıkkipekeksiktir.

Üniversite özerkliği hakkında bilinen en eski belge 1200 tarihli olup (PhilippeAuguste’ün Bethisy tarihli diploması), hem üniversite rektörünü hem deüniversitenin diğer mensuplarını resmi olarak sivil hukuk kurumlarınınsorumlulukalanıdışınataşıyordu.18Kasım2005tarihindeyediğimizbirakşamyemeği esnasında sevgili dostum Xavier Le Pichon üniversite özerkliğikavramının bu tarihlerde doğduğunu ve bunun Avrupa’yı Avrupa yapan enönemli faktörlerden biri olduğunu söylemişti. Gerçekten de örneğin, 1530’daSorbonne ile anlaşmazlığa düşen Kral I. François üniversiteye dokunamadığıiçin,onarakipbirkurumkurmayolunuseçerekiçindeşuandabenimbirkürsüişgalettiğimCollegedeFrance’ındoğmasınavesileolmuştu.

Üniversite özerkliğininAvrupa'da titizlik ve inatla korunduğu ise destansaldır.19.Yüzyılortalarındakalitesi çokdüşenCambridge’ikraliyetinmüdahalesiylemodernizeetmekisteyengrubailkkarşıçıkanbizzatKraliçeVictoriaolmuştur.Sorundahasonraüniversiteninkendihüriradesiyleilerifikirliveiyitahsillibirkişi olan Prens Albert’i rektör seçmesiyle çözülmüştür. Orta Çağ’da aforozkorkusuyla üniversiteye dokunamayan devletler, daha aydınlık çağlarda aynıtitizliğibilimeolansaygılarındangöstermişlerdir.

Üniversitenin özerkliğinin korunmasının en önemli yollarından biri de malibağımsızlığınınolmasıdır.Bu,İngiltereveFransagibibazıülkelerdeönceözelbağışlarlabaşlamış,dahasonradevletbütçeleriylesürdürülegelmişveyineözel

Page 88: Aptal± Tan±mak

bağışlarla desteklenmiştir. Bu arada üniversitelerin kendi mali kaynaklarınıkendi hür iradeleriyle geliştirme yetkisine her zaman sahip oldukları daunutulmamalıdır. Örneğin, şu anda İngiltere’de Kraliyetten sonra en zenginkurum olan Cambridge’in Trinity College’i muazzam servetini İkinci DünyaSavaşı’ndanönceakıllıcayaptığılimanyatırımlarınaborçludur.

Türkiyeiseüniversitelerinebuözerklikveözgürlüğühiçbirzamanvermemiştir.Hele son zamanlarda AKP hükümetinin bütçe ve kadrolar üzerine kurduğuhükümranlık tam bir skandaldır. Buna paralel olarak büyük miktarda bir“araştırma bütçesinin” hükümetinmahkeme kararlarına rağmen işgal ettiği birkurumuntekelinetahsisedilmişolmasıvebukurumdakikararmekanizmalarınıngayri meşru olan yönetim tarafından oluşturulması üniversite bağımsızlığınavurulandolaylıfakatçokbüyükbirdarbedir.

Bukurumunbirüniversitemizdentalepettiğibirkişiyeüniversitetarafındanizinverilmemesi, önce izini vermeyen komisyonda etkin olduğu sanılan birüniversite öğretim üyesinin taciz ve tehdidine, sonra da sokak ortasındadövülerekhastanelikedilmesinenedenolmuştur.Bahsigeçenkurumuntarihindebirilkolanbufeciolaypekçokbasınvemedyaorganınaduyurulduğuhaldenehikmetseyayımlanmamıştır.Tümülkedeüniversitecamiasıkendiiçinde,olayınfaili olduğu düşünülen kişiye ancak hafif bir reaksiyon göstermiştir.Böyle birfaciaya üniversitece göz yumulması, sessiz kalınması, ülkemizde üniversiteözerkliğininaşındırılmasındanbaşkabirşeydeğildir.

Bu sessizliğin sebebi ne yazık ki pederşahi kültürel alışkanlıklarımız olduğugibi,bahsedilenkurumdangelecekaraştırmadesteğinebağlananümitlerdir.Buşartlar altında hür araştırmadan söz edilemez. Kendini bu şekilde ezdiren,hocalarının dövülmesine gereken şiddette reaksiyon göstermeyen vearaştırmasının, gündelik politikanın kaprislerine bağlanmasına göz yuman birüniversite, üniversite adına lâyık değildir. Bu tür boyunduruk altına girmeyireddetmek,belkibirdönemaraştırmayapacakbeşkuruşparayıbulamamaktançokdahagerekliveönemlidir.Zirabugünistediğinearaştırmaparasıbahşedenkeyfi bir idare, yarın istediğinin bilimsel kalitesini de tayine kalkışıverir. LaFontaine’in açlıktan iskelete dönmüş kurdunun, boynunda tasma izi gördüğübesili köpeğe söylediği sözler unutulmamalıdır: “Bu fiyata karnımıdoyurmaktansaaçdolaşmayıtercihederim.”

Page 89: Aptal± Tan±mak
Page 90: Aptal± Tan±mak

YineÜniversiteÖzerkliğiÜzerine

Daha evvel de olduğu gibi, türban dinsel bir simge olduğu için “inanç” adıaltında topladığımız “değişemez önyargıları” temsil eder. Üniversitede isedoğası gereği “hiçbir önyargı tartışmasız kabul edilemez.'’ önyargısı dışındahiçbirönyargıyıkabuledemez.Üniversitedeherdüşünce,heryorum,hergözlemtartışmaya açıktır. Üniversitenin tahammül edemeyeceği tek şey, gözlemledenetlenemeyen, mantıken tartışılamayan düşünce ürünlerinin değişmezgerçeklerolaraköğretilmeyekalkılmasıdır.Butürbirdüşünceyisavunanhiçbiröğreti üniversitenin kapısından içeri giremez. Bu nedenle türban yasağı birözgürlüğünkısılmasıdeğil,serbestdüşüncevetartışmaözgürlüğünütehditedenbirdüşüncesistemininüniversitekapılarıdışındatutulmasıdemektir.Biryandandünyanın yedi günde yaratıldığına inanıp jeoloji öğrenmek nasıl mümkündeğilse,diğeryandanÂdemileHavvaefsanesineinanıpbiyolojiyapmaköylecemümkündeğildir.Dünyanınüzerindekiyedikatgöğeinanıpastronomiyapmakne denli olanaksızsa, nedenselliği Al-Gazzali’nin yaptığı gibi reddedip fizikyapmakdaokadarmümkündeğildir.Bunedenle,değişemezönyargılarasahipolduğunu giydiği sembollerle üstelik reklam etmek niyetinde olan birininüniversitede işi yoktur. Üniversitede ders veren hoca, öğrettiğini öğrenmemekısrarında olduğu halde, bahşedeceği hakları gasp niyetiyle vereceği diplomayıkapmak isteyen bir bireye ders vermeme ve o diplomayı kazandırmamaözgürlüğünesahiptir.Buözgürlüğüelindennehükümet,nemeclis,nedebaşkaherhangibirgüçalabilir. (BununaksinedavrananABD’debilimözgürlüğününsonzamanlardanedenli tehditaltınagirdiğinibuülkeninhaberleriniizleyenleriyibilirler.Buürkütücükonubugünlerde,üyesiolduğumABDUlusalBilimlerAkademisi’nin, Darwin’in büyük eserinin 2009’da kutlanacak olan 150. yılınedeniyle,önemligündemmaddelerindenbirinioluşturmaktadır.)

“Öğrenciaffı”ise,üniversitenin,yetersizliğinekararverdiğibirbireyi,üniversitedışından uygulanan bir baskıyla üniversitede tutmaya kalkışmak demektir.Bununhalkarasındaadıtorpildirvebirimtihanındabaşarısızolanbiröğrencininebeveyninin gelip hocasından bir şans daha dilenmesinden farklı bir olaydeğildir.Annevebabanınbudilenmesonundaeldeedeceği,nasılsınıftakidiğer

Page 91: Aptal± Tan±mak

öğrenciler ve üniversite aleyhine kendi menfaatleri ise, politikacının çıkarı daadam gibi görevini yapan üniversite öğrencileri ve üniversite aleyhine olarakalacağını umduğu oydur. Tabii ki bu da üniversite tarafından asla kabuledilemez.Üniversitedebiröğrencininyeterliliğineyalnızveyalnızcaüniversitekarar verir: Bu kararın hangi mekanizma tarafından verileceği, imtihanlarıntürlerininneolmasıgerektiğivekaçimtihanaşamasınınyeterliolduğudayalnızveyalnızcaüniversitecebelirlenebilir.Bukonudayasateklifetmekhükümetin,bu tür yasaları çıkarmaya kalkmak da meclisin haddi değildir. (Aksinidüşünenlere,“ozamanbuyurundersleridesizverin,araştırmalarıdasizyapın’’demekgerekir.)Nasılkimeclis,dünyanındüzolduğununöğretilmesigerektiğikonusunda yasa çıkaramazsa, öğrenci affı konusunda da yasa çıkaramaz; ziradoğa bilimlerinin olduğu gibi, onların öğretilme şekillerinin de kendine hasyasaları vardır.Bu yasalar keyfi alınacak kararlarla (kararı almaya kalkanlarınsayısı ne olursa olsun) değiştirilemez. Meclis yine de haddini aşıp böyle biryasayı çıkarmaya kalkarsa, üniversite hiçbir şekilde bunu uygulamak zorundadeğildir,çünküburadayasaihlaliyapmışolankendisideğil,bizzatmeclisolmuşolacaktır. Bir diğer ifade ile meclis kendi meşruiyetini ayaklar altına almışolacaktır. Meşruiyetini bizzat çiğnemiş bir meclisin çıkardığı kanunların iseuygulanması gerekmez.Bunun aksine alınabilecek hukuksal kararlar da ilgisizvegeçersizdir.Bilakis, bu tür bir yasayı uygulayanüniversite, üniversite olmahakkını ve özelliğini kaybetmiş olacaktır. Bu kadar fecî bir adımı ise artık(geçmiştendefaatledersalmışolmasıgereken)hiçbirüniversitemizinatacağınıdüşünmekistemiyorum.

Üniversiteolmakkolaydeğildir.Üniversitebirtoplumunaklıvevicdanıdır.Tekdenetleyicisi ise uluslararası bilim dünyasıdır. Hep birlikte bu bilinçle hareketetmekzorundayız.

Page 92: Aptal± Tan±mak

ÜniversiteAdamıAforozEtmesin!

College de France’da vermekte olduğum derslerim çerçevesinde kullanmakarzusuyla sonbirkaçakşamdır1893’teanonimyayımlanmışolanL'Ecoleet laScience jusqu’a la Renaissance (Rönesans’a kadar okul ve bilim) adlı kitabıokuyorum.BuenfeseserinbirincibölümüAvrupa’yapekçoküniversitekavramve kıstasını yerleştiren Paris Üniversitesi’nin tarihine ayrılmış. Bu eserdenüniversitenin ne demek olduğu ve ona anlamını kazandıran geleneklerin tarihihakkındapekçokşeyöğrendim.

Önce rektörün, üniversite içerisinde neredeyse tambir “Ali kıran - baş kesen”olduğunu, ancak üniversitenin kendi içerisinden ve üniversitemensupları olanhocalar ve diğer yöneticiler tarafından bir yıllığına seçilebildiğini öğrendim.İkincisi, rektör o denli önemli ki, 13. Yüzyıl’da bile bizzat kral tarafındankraliyet konseyine çağrılıyor ve umumi törenlerde Paris Piskoposu (yani diniotorite)veParlamento(yanisivilotorite)ileaynıhizadayürüyor!(Bundanşudaçıkıyor: Üniversite, SİVİL “VE DİNİ OTORİTE DIŞINDA BAĞIMSIZ BİROTORİTEolarakgörülüyor).

Üniversitenin bağımsızlığı o denli önemli ki, üniversiteye müdahale hiçbirşekilde mümkün değil!Müdahaleyi sivil bir merci yapmaya kalksa üniversitederhal bir temsilcisini krala göndererek şikâyette bulunuyor. Eğer müdahaledinsel taraftan geliyorsa, üniversitenin bir doktoru ta Papa'ya şikâyetegönderiliyor. (Eğer bu da dini sorunu halletmezse, üniversite sorununu “tümkiliseye”açarakHerkibirdinselkonseydeelealınmasınısağlıyor.)

EĞER ÜNİVERSİTENİN BAĞIMSIZLIĞINI TEHDİT EDEN TEHLİKEYİBERTARAFEDECEKTÜMYOLLARTIKANIRSA,ÜNİVERSİTEGENELAFAROZ(excommunicationüniverselle)YOLUNAGİDİYORBuşudemektir(kitaptan aynen çeviriyorum): “Üniversite rektörünün ve onun yüksek rütbeliyardımcılarının emriyle tüm eğitim derhal durdurulurdu. Hemen tüm derslerkesilir,halkadönükbütünöğretimfaaliyetisonbulurdu;ilâhiyatmagisterlerivedoktorlarıkiliselerdekivaazlarınıvermektenimtinaederlerdi.Şehrinentelektüel,manevi ve dini yaşamı askıya alınırdı.Kriz sürerse, dört fakültenin doktorları,

Page 93: Aptal± Tan±mak

magisterleri ve bakaloryalıları kütle halinde şehirden ayrılmak tehdidindebulunurlardı... 13.Yüzyıl’da böyle bir protestoya karşı koyabilecek hiçbir güçyoktu.”(s.31).

Üniversiteninbubüyükgücününkaynağı,verdiğibilgi,yaniverdiğiderslerdir.Onadışarıdanmüdahale edilmeyekalkılırsa, üniversite, dersleri veonaparalelolarak yürüttüğü tüm bilgi verme faaliyetini kesebilir. Tüm ülkede üniversitederslerininvebilgiakımınınkesilmesine21.Yüzyıl’dada–aynen13.Yüzyıl’daolduğu gibi– karşı koyabilecek hiçbir güç yoktur. Hükümet veya meclis,üniversite başkaldırırsa mensuplarının maaşını keserim diyemez, zira tümülkenin entelektüel, askeri, endüstriyel ve ticarî gücü üniversitenin verdiğibilgiye dayanır (üstelik en zayıf üniversitemizin bile döner sermaye işletmesibağımsızlığını ilân ettiği günden itibaren üyelerine devletin verdiğine yakın,hattaaynıdüzeydemaaşödeyebilir;bunaTürkiye’detekistisna,basındaolduğugibi, patronları hükümetlerin eline bakan özel üniversitelerdir). Üniversiteleriyok derecede zayıf olan Türkiye’de bile durum böyledir. Üniversiteninfaaliyetini tatil edeceği tehdidi bile, ülkenin kısa zamanda çökmesi anlamınagelir ki, bunu kimse göze alamaz (en azından tüm üniversite hastanelerimizinkapılarınıkapattıklarınıbirdüşünüverin!).

Dolayısıyla üniversiteye dışarıdan, çarpık bir demokrasi anlayışına dayanarakmüdahale etmeye kalkacak kişiler dünya üniversiteler tarihini iyi okumalı veüniversitenin bir toplumdaki yerini iyi anlamaya çalışmalıdırlar. Avrupaheveslisi politikacılarımıza Avrupa tarihinden bir yaprak: Fransa'da ParisÜniversitesirektörününPiskoposveParlamentoileaynısıradayürümesinigelingünümüz Türkiye’sine tercüme edelim: Böyle bir çeviri Meclis Başkanlığıyla(tüm üniversitelerin başı olan)YÖKBaşkanlığı’nı aynı hizaya getirir (laik birülkeolanTürkiye’deParisPiskoposluğununkarşılığıyoktur;bu,birmemuriyetmakamı olan Diyanet İşleri Başkanlığı değildir), üniversiteler üzerinde YÖKdışında hiçbir otorite tanımaz ve YÖK Başkanı’nın seçimini de yalnızcaüniversitelere bırakır! Uygarlığı gerçekten istiyorsak, onu tüm kurumlarıylaalmalıyız,herhükümetinyalnızkendi işinegelen taraflarıyladeğil.Eğerböyleyapılmazsa, işibilgivermekolanüniversitehaklarınıveyerinigerekenkişivemercilerehatırlatıverir.

Birdeçoksıkılıp“genelaforoz”yolunuseçerse,seyreylesengümbürtüyü!

Page 94: Aptal± Tan±mak
Page 95: Aptal± Tan±mak

RektörOlarakBirUnamunoOlabilmek

GeçenlerdeHasan-AliYücel’densonraTürkyükseköğretimtarihininenbüyükyöneticisi olduğu kanısında olduğum dostum Kemal Gürüz’le bir telefonkonuşması esnasında sohbet, bir rektörün ne olması gerektiği konusuna geldi.Yeni atanacak rektörleri nedenli zorbirortamınbeklediğini irdelerkenKemalbirden,“Ah!BirUnamunoolabilmek!”deyiverdi.Sonrada,“Unamunoolayınıköşende herkese hatırlat. Hatırlat ki adam olan nasıl rektör olur, belli olsun”dedi.

Olayşudur:

Bask kökenli büyük filozof ve edebiyatçı yazar Miguel de Unamuno y Jugo(1864-1936)1936yılındaSalamancaÜniversitesiRektörüydü.OyılKolomb’unAmerika'yı keşfettiği günde Üniversite’de “Irkın Günü’’ adlı büyük bir törenyapılıyordu.Törendekimler yoktuki?SalamancaPiskoposuDr.Pla yDaniel,Yabancı Lejyonunun kurucusu olan General Millan Astray ve en önemlisiFranco’nuneşiDonaCarmen,DominikanpapazıPederVicenteBeltranvekralcıyazar JoseMariaPeman.ProfesörFranciscoMaldonadodaateşlibirkonuşmayaparakKatalanveBaskmilliyetçiliğine saldırdı, bunları sağlıklı bir vücuttakiurlarabenzetti.Faşizmise,İspanya’nınonasağlığınıiadeedecekolanhekimiydivebuurlarıameliyatlakesipatacaktı!Ortalıkiyicealevlenmişti.ArkasıralardanbirdenbirisiYabancıLejyonunparolasınıhaykırdı:“VivalaMuerte!”(=YaşasınÖlüm!)DerkenGeneralMillanAstray kanları kaynatan parolaları döktürmeyebaşladı:“İspanya!”diyehaykırdı.Toplulukhepbirağızdan,“Tek’’diyecevapverdi. Tekrar “İspanya’ diye haykırdı tek gözlüGeneral: “Yüce” diye karşılıkverdi topluluk.Sonolarak“İspanya”çağrısına “Hür”cevabıgeldivebuaradabazı Falanjistlar duvarda asılı duranFranco’nun resmine dönerek faşist selâmıverdiler.Nihayetkonuşmasırası rektöregelmişti.Unamunoyerindenkalktıveyavaşçakürsüyegitti:

“Biliyorum” dedi, “hepiniz ne söyleyeceğimi bekliyorsunuz. Hepiniz benitanıyorsunuz ve biliyorsunuz ki, sessiz kalamam. Böyle zamanlarda sessizkalmak, yalan söylemek demektir. Çünkü sessizlik kabul anlamına gelebilir.

Page 96: Aptal± Tan±mak

Profesör Maldonado’nun konuşması hakkında –hani konuşma denebilirse–birkaç şey söylemek istiyorum. Basklar ve Katalanlar hakkındaki hakaretlerinima ettiği kişisel saldırıları bir kenara itelim:BenBalboa doğumluyum. SayınPiskopos ise, hoşuna gitse de gitmese de Barselonalı bir Katalandır. Şimdinekrofilistik ve zırva bir çığlık duydum: “Yaşasın ölüm!”. Ve ben, ömrünübaşkalarının anlayamamaktan kaynaklanan öfkesini uyandıran paradokslaroluşturmaklageçirmişbiriolaraksizesöyleyebilirimki,busaçmaparadoksuçokiticibuluyorum.GeneralMillanAstraybirsakattır.Bunuhiçbiralçaltıcı imadabulunmadansöylüyorum.Birharpsakatı.Cervantesdeöyleydi.Neyazıkkişuandaİspanya’dagereğindençokfazlaböylesakatvar.EğerTanrıyardımımızagelmezse yakında çok daha fazlası da olacak. Beni üzen, General MillanAstray’ıntoplumpsikolojisinioluşturmasıdır.Cervantes’inruhyüceliğinesahipolmayanbir sakathiçkuşkusuzetrafında sakatlıkyaratmaktanmeş’umbirhazalacaktır.”

Bunun üzerine Millan Astray kendini daha fazla tutamadı: “Entelektüellereölüm’’ diye haykırdı. Jose Maria Peman da telâşla “Yalancı entelektüellerkahrolsun'’diyebağırdı.Amarektöründurmayaniyetiyoktu:

“Burası”diyedevametti,“aklınmabedidirvebendeonunyücerahibiyim.Onunkutsalalanınıkirletensizlersiniz.Kazanacaksınız,çünkügereğindenfazlakabagücünüz var. Ama ikna edemeyeceksiniz. Zira ikna edebilmek içinanlatabilmeniz lazımdır.Amaanlatabilmekiçingerekenesahipdeğilsiniz:Akılvemücadeledehaklılık.Siziİspanyaiçindüşünmeyedavetetmeyibilefaydasızbuluyorum.Benimişimbitti!”

Büyük filozofUnamuno’yuoradaFalanjistler tarafından linçedilmektenancakFranco’nuneşiDonaCarmenkurtarabilmiştir.OakşamSalamanca’dakikulüptede rektör aleyhine slogan atılmış, kendisi kulübü terke zorlanmıştır. AmaUnamuno’nun akıl lehine söyledikleri, insan haysiyeti ve insan düşüncesinisavunmadaki korkusuzluğu tarihe geçmiştir. İşte bugün Türkiye CumhuriyetiÜniversitelerindeaklıveonunürünüolaninsanhaysiyetinibuşartlardaveböylekoruyabilecek rektörler tarihe geçeceklerdir. Her yeni atanacak rektörUnamuno’nunsözlerinikulağınaküpeyapsın.

Page 97: Aptal± Tan±mak

Eğitim

—Lan,ananıdaalgit..

—(Şikâyetçibiryurttaşhakkında)...bakbakalımneistiyorbusahtekâr…

—(Muhalefetpartisihakkında)Kadrolaşmanınenkaşarlanmışını...

—(Muhalefetpartisibaşkanına)Sevsinlerseni...

Yerim olsa daha da uzatacağım bu listeyi. Çocuğunuzun terbiyesininbozulmaması için duymamasını isteyeceğiniz bu sözlerin sahibi ülkemizinBaşbakanlık Makamı’nda bulunan zattır. Açık kalmış bir mikrofonun azizliğisonucu istenmeden duyulmuş olan ikincisi hariç diğerleri uluorta, televizyonkameraları önünde duyulsunlar diye söylenmiştir. Aynı zat, yine televizyonkameraları önünde bir üniversitenin açılış töreninde okumuş arkadaşlarının açkaldığını, müsteşarı bilimsel hırsızlık suçlamasıyla üniversiteden atılınca yineuluorta onun üniversitenin vereceği pâyeye ihtiyacı olmadığını ve kendisininkıymetli bir vatan evlâdı (!) olduğunu haykırmıştır. Hukuk ve demokrasiyiağzından düşürmediği halde, ülkesinin bilimsel araştırma kurumlarının enönemlisini Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve İdari Mahkemelerin ağız birliğiederekilânettiklerişekildeyasadışıbirdurumadüşürerekülkedearaştırmanınbelinibükmüştür.

Üniversitelere bizzat öğretim üyesi atama hevesi mahkemelerce önlenince, buseferrektörlerinikendihükümetininatayacağıüniversitelerkurmayakalkmıştır.Bu zatın yardımcılarından ve devlet bakanlarından biri basit bir lise coğrafyabilgisindenmahrumolduğunu televizyonkameraları önünde ilânda sakınılacakbirşeygörmemiş,birbaşkayardımcısıvedevletbakanıdaellisindeilkkezbiroperaya gidebildiğini söylemiştir.KendisininMillî EğitimBakanlığı’na uygungördüğükişidoçent titrini taşıdığıhaldeuluslararasıherhangibiraraştırmasınarastlanmamış, kendisi yaratılış efsanesinin ders kitaplarına bilim adamlarıtarafından tavsiye edildiğini söyleyecek derecede korkutucu bir bilgisizliksergileyebilmiş,saygınbirAvrupagazetesi tarafındansuçsuzbir rektörünyakapaça hapse atılması olayında rol oynadığı imâ edildiği halde bu ima cevapsız

Page 98: Aptal± Tan±mak

kalmıştır. Aynı zat tüm zamanların en büyük bilim insanlarından biri olanCharlesDarwin’i“Türklerehakaretetti”,diyerekhalkınıngözündedüşmanilânetmekistemiştir.

Sevgili yurttaşlarım, günümüz bilimin tüm toplum yaşamını yönlendirdiği,bilimden nasiplenememiş toplumların köleleştiği veya birbirine kırdırıldığıgündür. Bilim insanlara eğitimle öğretilir. Bu eğitim ailede başlar; aileninçocuğa bilimsel yaşam terbiyesi verebilmesi için, yayınevlerinden televizyonşirketlerinebilgi ticaretiyapanherkuruluşbuçabayayardımcıolacakbir tavırtakınır.Çocukkitapları,televizyonprogramlarıbuamacahizmetedecekşekildeayarlanır. Bu çabayıMillî Eğitim Bakanlığı (Hasan-Ali Yücel’in yaptığı gibi)koordine eder. Ebeveynin eğitimi için, halkevleri modelinde görüldüğü gibi,hükümet özel bir gayret sarf eder. Okullar ise en iyi imkânlar ve en güncelbilgilerle donatılmakla kalmaz, bilgi üretiminin temellerinin atıldığı kurumlarhalinegetirilir.Öğretmenenönemliveenverimlifabrikaolarakgörülür,üzerinetitrenir. Üniversiteler ise artık bilgi üretiminin başladığı yerler, ulusungelişmesininmızrak uçlandır. Buralarda bilgi üretmeyen kişiler tutulmaz, heleaklı, giden bir trende kıble işareti arayacak düzeyde olanların buralarınkapısındangirmelerineizinverilmez.

Okulveüniversiteninöğreteceğienönemlişeyyaratıcılıktır.Oyaratıcılıkgeliredönüşerekülkeyerefahgetirir.Türkiye’nincariaçığının'üçtebirikadarservetiolanBillGates’intekmarifetiyaratıcılıktır.Paranınkarşılığınıyalnızcafizikselemekzannetmekgafletinedüşenler,dünyanınen fakir insanlarıolmayadevametmektedirler.Paranınkarşılığıbilgiveakıllamücehhezemektir.

Sizi daha çok fakirleştirecek, daha acizleştirecek, ele güne muhtaç edecekbilgisiz kişilerden uzak durunuz. Bunlar kendilerini ağızlarıyla ele verirler:Onları tanıyınız. Son günlerde televizyonlarda, atamaya kalktığı kendi benzerikişilerinönlerininkesilmesindenşikâyetçiolanzatınşikâyetini lütfenbirdebuışıkta değerlendiriniz –yoksa artık çok geç olacak ve biz güneydoğukomşumuzunyolunagireceğiz.Buolamazdemeyiniz.

Page 99: Aptal± Tan±mak

Eğitim-AraştırmaİlişkileriveBiliminGelişmesi

Yazı ve konuşmalarımda, sohbetlerimde sık sık dile getirdiğim bir görüşütekrarlayarakbaşlamakistiyorumbugünküyazıma:Araştırmayapmayaneğitimve öğretim yapamaz; eğitim ve öğretim de araştırmaya sürekli yeni sorun vebakış açıları kazandırarak araştırmanın gelişmesine yardımcı olur.Bu nedenle,üniversitelerde araştırma yapmayan öğretim üyesine tahammül edilemez,edilmemelidir.

Bu yıl College de France’da vereceğim dersimin konusu, en eski geçmiştengünümüze tektoniğin tarihçesi. Hitap edeceğim zümre ise halk. Noel tatiliminçoğunu İstanbul’da derslerimin görsel malzemesini hazırlamakla geçirdim. Buhazırlık esnasında fark ettim ki, tektoniğin tarihinde çoğumuzun modern BatıAvrupadillerindenTürkçeyedercedildiğişekliyeStenodiyebildiğiDanimarkalıNiels Stensen’in (Latincesi Nicolaus Stenonius) bir keşfi tam bir devrimyaratmış. Steno’nun çok önemli olduğu hep bilinir; ama tabaka kavramınıkeşfetmişolduğunudahaöncehiçokumamıştım.Steno’danöncekitümjeolojikeserlerdekayaçlaryığın şeklindeelealınıyordu.Buna tek istisna içindemadenyatakları bulunan sokulumlar ve kömür içeren yataklardı. Steno ilk kez tümçökel kayaçlarının tabakalı olduğunu ortaya attı. Tabaka kayaç kütlesine birdokukazandırır.Odokusayesindekayacıniçyapısıbirmostradan(yanikayacınyüzeyde görüldüğü yerden) diğerine izlenebilir hale gelir, dolayısıyla ilk kezSteno’yla bir bölgenin kayaç mimarîsi, yani tektoniği ortaya çıkarılabilirolmuştur.Üsteliktabakalarınakışkanbirortamdaçökelmeileoluştuklarıkabuledildiğinden, belli özellikleri olması gerekir: Alt ve üst yüzeyleri yerçekiminedik yönde (yani yatay) olacak; tabaka, çökelme ortamının sınırlarına kadarsürekli olacak; bir tabaka altındakinden sonra çökelmiş olmak zorunda,üstündekinden de önce. Böylece konumu yataydan çok farklı bir tabakanın, okonumuçökelmedensonrameydanagelmişolmasıgerekenbiryerdeğiştirmeyleedinmişolacağıgörülüyor.Konumubozulmuşbirtabakanınüzerineyatayduranbirtabakagelipçökelirse,aralarındakiaçısalyüzey,birincininkonumbozulması

Page 100: Aptal± Tan±mak

geçirdiğineişaretettiğigibi,oyüzeyinaltındakitabakalarkonumbozulmasındanönce,üstündekilerisesonraoluşmuşolmakzorundalar.

Steno’dan önceki tüm jeoloji bu basit kuralları bulamadığı için önemli birgelişmekaydedememiş.Amakaydettiğiyerlerdevar.Örneğin,jeomorfoloji.TaAristoveöğrencisiTeofrast’danberidünyayüzeyinindinamikbiryüzeyolduğufarkedilmiş, yani bir yandan aşınır giderken diğer yandan yükseltilip yerinekonuyor.Bunun farkedilebilmesininnedenideyeryüzününbirbaşvuruyüzeyioluşturması.Onanelerolduğunuizleyebiliyoruz.Tabakadahasoyutbirkavramamaonundavazifesibaşvuruhatlarıoluşturmak.

Fakat tabaka yapıları karmaşık, kayaç türleri çok çeşitli ve gözlenebilenmostralar arasındaki mesafeler doğrudan deneştirmeyi olanaksız kılacak kadarfazla olunca Steno’nun öğrettikleri de yetmemiş. Bu sefer (College deFrance’daki seleflerimden) Georges Cuvier belli fosil türlerinin kayaçlariçerisindekidağılımınınoluşturduğuhacimlerin(kibunlaradahasonraöğrencisiAlcided’OrbignyvepekgençyaşındaölenbüyükAlmanpaleontologuAlbertOppel, “zon”, yani “bölge” adını vermişti) deneştirilmesini önerdi. Cuvier,tabakaların tersine bu hacimlerin aynı zamanda zamanı temsil ettiklerini iddiaederek, kayaç kütlelerinin aslında kayaç tür ve yapısından bağımsız olarakdeneştirilebileceğinigösterdi.Cuvier’nin arkadaşıAlexandervonHumboldt’un1823’deişaretettiğigibi,buiddiatamolarakdoğrudeğildir,amabugünekadarjeolojininentemelgereçlerindenbiriolarakkullanılır.AslındaCuvierdejeologabaşvuruhatları sağlıyordu.Daha sonrakayaçmıknatıslanmasına,denizel çökelkayalarının kimyasal özelliklerine veya tabakalanmada görülen döngüsellikleredayanançeşitlibaşvuruyöntemlerigeliştirildi.

Bunlardananladımki, jeolojininentemelgörevi,kayaçkütlelerininmimarîsinianlamamıza yardım edecek başvuru hatlarının bulunmasıdır. Bundan sonraİstanbulTeknikÜniversitesi’ndevereceğimmuhtelifjeolojiderslerinebugörüşütemel yapacağım, zira jeolojinin amaç ve yöntemlerinin anlaşılmasında büyükbir birlik ve kolaylık sağlıyor. College de France beni tektoniğin entelektüelevrimini halka anlatmaya zorlamasaydı belki de bu görüşü aslageliştiremeyecektim. Zaman zaman en temel olan ve en iyi bildiğimizizannettiğimizkavramlarıbunlarıhiçbilmeyenlereanlatmanınkendimiz içindebüyükpedagojikyararlarıvardır.Sanırımüniversitehocalığınınbirbilimadamı

Page 101: Aptal± Tan±mak

içinengüzelveenyararlıtarafıdabudur.

Page 102: Aptal± Tan±mak

DinTemelliEğitimTürkiye’ninKarşısındaBulunduğuEnBüyükTehlikedir

İnsan eğitiminin iki amacı vardır: 1) Kişiyi yaşama hazırlamak, 2) kişiyeyaşamınısürdürebilmesiiçinbellibirbecerivermek.Kişiyiyaşamahazırlamakdemek, kişinin içinde yaşayacağı toplumun özelliklerine göre, o toplumlakarşılıklı iletişimde bulunmasını sağlamak demektir. Kişiye yaşamınısürdürebilmesi için gerekli bir beceriyi kazandırmak ise, kişinin toplumunihtiyaç gösterdiği işlerden birinde uzmanlık kazanarak gelirini kazanmasınıteminetmekdemektir.

Herikiamacıntemelindedetoplumlakişininilişkisinikurmakyatmaktadır.Builişki iki temel yolla kurulabilir:Birincisi ve ilkel olanı, toplumubelli kalıplariçerisine sokarak her bireyi o kalıplara göre yetiştirmektir. Bu en ilkeltoplumlarda fiziki güce sahip bireyin toplumun diktatörü haline gelmesiyleyapılır ki, bu diktatör konumundaki bireye hayvanlar âleminde genellikle alfaerkeği adı verilir. Maymunlardan kurtlara, sürüler halinde yaşayan hayvantopluluklarındaalfaerkeğibellibirsayıdadişiyiveyavruyukontroleder.Böylebir düzende kontrol edilenlerin özgürlükleri sınırlıdır ve sadece alfa erkeğininistekleri doğrultusunda yaşamlarını sürdürebilirler.Alfa erkeklerinin değişmesiheruzamanşiddetyoluylaolur.Alfadurumunageçmekisteyengençbirerkek,yaşlanan alfa erkeğine meydan okur: Yapılan dövüş sonucu alfa erkek yaöldürülüryadatoplumdandışlanarakyalnızbiryaşamamahkûmedilir.

İlkelinsantopluluklarındaise,toplumudiktatörceyönetmek,diktatörünbireyselfiziksel gücünü aşanbir şeydir.Onun için işin içine. düşüncegirer.Toplumundiğeröğelerinindüşüncelerinikontroledebilen,yanionları istediğine inandırandiktatör olur. Dolayısıyla diktatörlük için toplumun bir bütün olarak kabuledebileceği inanç sistemleri geliştirilmelidir. İşte dinler kısmen bu ihtiyaçtan,yani toplumun yönetilmesi için gerekli bir araç olarak ortaya çıkmışlardır.Dinlerin diğer amacı da, bireye yaşadığı çevreyi açıklamaktır: Doğa olaylarıniçinoluyor,niçindoğuyoruz,niçin'ölüyoruz,öleneneoluyor,gibisorularherzamandüşünmeyiöğrenen insanımeşguletmişolansorulardır.Bunlarahemen

Page 103: Aptal± Tan±mak

cevapbulamayan ilkel insan,kendincemasallaruydurarakbunları izahetmeyeçalışmış, bu uğraştan da dinler doğmuştur. Kısaca din, ilkel bir bilim ve aynızamandailkelbirhukuktur.

Din ile bilimin ayrılması kolay olmuştur (ama çok uzun bir zaman almıştır):Dinin getirdiği açıklamaların gözlemle çeliştiğini gören ve bunu dile getireninsanlaryeniaçıklamalararayarakilkbiliminsanlarıolaraktoplumlarayenibiryöntem öğretmişlerdir. Bu yeni yöntemin temelinde şu iddia vardır: Bireyindışında gerçek bir dünya vardır. Bu dünyaya ulaşmanın tek yolu gözlem vemuhakemedir. Ancak gözlem işlemini yapan duyularımızmükemmel değildir.Onuniçinhergözlemmuhakemefiltresindengeçirilmelidir.Bufiltreisesüreklideğişmekzorundadır,ziraonatemelolacakbilgininkendisideenindesonundagözlemedayanır.Ozamangözleminekadarçokbireyyaparvekendiaralarındagözlediklerininekadarözgürcetartışırlarsaokadargerçeğiyakalamaşansıolur.Bu şekilde elde edilen “gerçeklere”dahi tamolarak aslagüvenilemez.Bireyinöğrendiği her gerçekmuhakkak birmiktar “yanlış” içerir, çünkü her gözlenennesne veya süreçte gözlenmesi gereken sonsuz öğe vardır. Bunların hepsinigözlemeyeisenefizikselidamlarımız,nedekısıtlıolanömrümüzmüsaadeeder(bu ifadenin doğruluğunu anlamak için başparmağınızdaki atomlarınelektronlarını saymayı deneyin!). Ömrümüzün kısıtlı olması sorununu, bilgiedinme işini nesillere yayarak çözeriz. Fiziksel imkânlarımız ise sürekligelişmektedir. Kâinatın büyüklüğü her şeyi bilmemize engeldir. Onun içinelimizdekieniyibilgilerleyaşamakzorundayızveherşeyibildiğimiziaslaiddiaetmemeli,böyleiddialardabulunanlaraaslainanmamalıyız.

Dinler ise, her şeyi bilen birileri (Tanrı, peygamber, papa vs.) olduğunu iddiaederek bu iddiaya inanılmasını isterler.Tarih, bu tür iddiaların hepsinin yanlışolduğunu,yaniherşeyibilenleriniddiaettikleribilgilerindenihayetyanlışlarladoluinsandüşüncesininürünüolduğunugöstermiştir.Özgürgözlemdenetiminealınamayandüşünceisediktatörlüklerintemelidir.Türkiye’dedintemellieğitimistemek, ülkeyi yukarıda anlatılan ilkel diktatörlük rejimine mahkûm etmeninhazırlığını yapmak demektir. Din temelli eğitim, şu anda ülkemizinmücadeleedilmesi gereken bir numaralı düşmanıdır. Gündelik siyasî çekişmeleringürültüsündebuunutulmamalıdır.

Page 104: Aptal± Tan±mak

ElitistEğitimŞart

Toplumda her bireye eşit eğitim şansının verilmesi, o toplumda eğitimkalitesinin perişan olmasıyla sonuçlanır. İstanbul Teknik Üniversitesi altmışlıyıllara kadarTürkiye’nin açık ara en iyi yüksekokuluydu.Mezunları dünyanınen iyi okullarınınmezunlarıyla yarışabilen düzeydeydiler ve dünya çapında işyapabilen şirketler veya araştırma grupları oluşturabildiler (bunlar arasında birRatipBerkergibi,birKazımÇeçengibi,birİhsanKetingibiİTÜhocalarındandünyada önemlimadalyalar alanlar oldu). Şimdi iseTürkiye’de üç harp okuluhariç hiçbir yüksekokul o üstün düzeyi hayâl bile edemeyecek durumdadır.Bunun nedenini bir kere İTÜ’nün en şaşaalı günlerinin yetiştirdiği, dünyaçapında büyük şöhret sahibi bilim adamlarımızdan biri olan Prof. DoğanKuban’a sordum. Doğan Hoca, “Sayılar” dedi, “öğrenci sayılarının bu dereceartması okullarda kaliteyi tutmayı imkânsızlaştırdı. Bizim zamanımızda İTÜküçücükbirokuldu,tümfakülteleriGümüşsuyu’ndakikampüsbinasınasığanbirkurumdu.Obinayagireceklerdesonderecesıkıbirelemeylealınırdıveyinedeikinci sınıf sonunda sıkı bir baraj uygulanır, başarısız talebe elenirdi. İTÜöğrencisi olmak toplumda başlı başına bir ayrıcalıktı. Şimdi çığ gibi büyüyennüfus ve herkesi üniversiteye sokmaya çalışmak gibi yanlış bir politikaTürkiye’dekieğitimdüzeyinibufenadurumadüşürdü.”

16-18 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da Hava Harp Okulu Havacılık veUzay Teknolojileri Enstitüsü’nün düzenlediği Recent Advances in SpaceTechnologies (“Uzay Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler”: RAST-3)Konferansı’nakatılmaküzeregelen,dünyanınyaşayanenbüyükuçakmühendisiaddedilen Prof' Dr. Hans G. Hornung toplantı kapsamında verilen bir kokteylesnasındaHavaHarpOkuluKomutanıHv.Plt.TümgeneralSayınAbidinÜnalilesohbetederkenokulayapılanmüracaatilealınanöğrenciarasındakioranlarısordu. Abidin Paşa geçen yıl 60,000 müracaat olduğunu, bunun içerisindenseçilebileceköğrenci sayısınınyüzveya en çok iki yüzle ifade edilebileceğini,ama bu sayıya kalite kaygısı nedeniyle ulaşamadıklarını söyledi. HavaKuvvetleri,kotasınıdoldurmakkaygısıylakalitekıstaslarındanfedakârlıketmeyiherzamanreddetmiştir.ProfesörHornung,bubindedörttendahaazolanoranın

Page 105: Aptal± Tan±mak

ABD’ninen iyiüniversitesiolanCaltech’inoranındanbiledaha sıkıolduğunusöyledi ve bunun, kendisinin iki yıl önce bizzat gözlediği yüksek Harbiyelikalitesininizahıolduğunuvurguladı.

Üniversitegirişimtihanlarınıngündemegeldiğibugünlerdebazıpartilerinseçimkaygısıyla ÖSS’yi kaldırmayı parti programlarına aldıklarını görüyorum. Buyaklaşım temelde doğru bir yaklaşımdır. Çoktan seçmeli ÖSS, aslında iyi birkalite göstergesi olduğu halde, ülkemizde orta öğretim kalitesinin perişanolmasınınentemelnedenlerindenbiridirvebehemehâlkaldırılmalıdır.Ancakbudemek değildir ki, herkes üniversiteye alınsın. Tam tersine, üniversitelerealınacak öğrenci sayısı azaltılmalıdır. Bunun yerine üniversite dışıyükseköğretimvebilhassameslekeğitiminebüyükönemverilerekbutüreğitimveren kurumların sayısı arttırılmalıdır. Öğrenci elemesi ilköğretim sonu, lisesonu ve üniversite birinci sınıf sonu aşamalarında yapılmalı, bu seviyelerdeüniversite okuyacak kapasitesi olmadığı görülen öğrenci, topluma faydalıolabileceği başka eğitimkulvarlarınakanalize edilmelidir.Mecburî öğretim12yılaçıkarılabilirse(kiçıkarılmalıdır),buelemelisesonsınıfileüniversitebirincisınıf sonunda yapılabilir. Böyle elemeler diplomalı işsizler sorununa bir çareolacağıgibi,diplomalıcahillersorununudabüyükölçüdeortadankaldıracaktır.Şu anda Türk üniversitelerinin verdikleri diplomalar ciddîye alınacak belgelerdeğildir.Bununnedenleri;görülmemişbiröğrencikalitesizliği,bunaparalelolanbirhocakalitesizliğiveçoğuaptalcapolitikkaygılarlaaçılanüniversitelerinaltyapıimkânlarınıngerekeninçokaltındaolmasıdır.Tümbuhastalıklarınçözümüeğitimdeödünvermeyenbirelitizmeyönelinilmesidir.Bunu,demokrasiyi ‘'Alikıran baş kesen olmayı” demokrat olmak sanan akılsız, cahil ve görgüsüzpolitikacılargerçekleştirebilirmi?Hiçsanmıyorum.Amaşunuunutmayalımki,Türkiye’ninbekasıbununmutlakayapılmasınabağlıdır.

Page 106: Aptal± Tan±mak

ElitDüşmanlığınınAyyukaÇıktığıÜlke

Türkçeye elit kelimesini “seçkinler” olarak çeviriyoruz. Bu tercüme elitinLatince“eligere”dengelenkökügözealındığındadoğrudur,ziraeligereaslındaex-legere,yanielle toplamak,devşirmekanlamındaolduğundanseçmekolarakanlaşılmış ve Fransızcadaki élire'i (=seçmek) oluşturmuştur.Elire’den de élitekelimesi oluşturulmuştur ki, biz de Fransızcadan önce bu kelimeyi devşirmiş,sonradaonuseçkinolarakTürkçeleştirmişizdir.Seçkinveyaelit,temsilettiklerikavramın gerçek anlamını hiçbir dilde karşılamaz.Yani hemFransızca aslınınhem bunun diğer dillere geçmiş şeklinin hem de Türkçe tercümesinin “elit”kavramınınruhunuyansıtmadığıkesindir.Elitbirilerininbirileriniseçmesiniimaederetimolojikolarak.Halbukikavramolarakelittamamenanti-demokratikbirkavramdır. Birilerinin kendiliğinden başkalarından daha iyi bir hale geldiğiniimaeder.Yanielitseçilmez,oluşur.Bunedenleelitlerekarşıherzamanveheryerdebirreaksiyonmeydanagelir.Elitleri,gerikalantoplumüyelerigenelliklesevmez.Halbuki,toplumlarıilerigötüren,insanlığıyücelten,yenilikleryaratarakyaşam kalitemizi arttıran hep o sevilmeyen bir avuç elit olmuştur. Tarihtekiihtilâllerin,devrimlerinhemenhepsielitlerideyoketmeyeyönelmiştir.Fransızİhtilâli faciası esnasında öldürülen bilim insanlarını Fransa'da College deFrance’dakiderslerimesnasındasayarken

“Fransız ihtilâli felaketi”dediğimde,karşımdadersimidinleyen iki yüzeyakınFransız’danenküçükbiritirazgelmemişti.BenzerşekildeRusİhtilaliesnasındapek çok bilim insanı ülkeyi terk etti (bunlar arasında Lenin’in kuzeni jeologNicolas Oulianoff da vardı), diğerleri, büyük jeolog İnostransef gibi intiharıtercihetti.NeonunedediğeriniyapabilenlerinçoğunuStalinSibirya’yasürdü,kamplardavehapishanelerdeişkencelerleöldürttüki,bunlararasındaAtatürk’ünemriyle Türkiye’nin ilk ziraat araştırma raporunu derleyen biyologVavilof davardı.Çin'deKültürİhtilâlibenzerbirfelâketeimzaattı.Oradaçalıştığımesnadabu insanlık utancının kurbanlarıyla konuşma imkânını buldum. İnsanın, ÇinHalkınaDaqingpetrolalanıgibibirgelirkaynağınıhediyeetmişolanHuangJi-Qing gibi büyük bir jeologa yalnız ve yalnızca entelektüel, kızıl muhafızlarıngözünde “elit”, olduğu için yapılanları onun kendi ağzından dinlediği zaman

Page 107: Aptal± Tan±mak

kanı donuyor. Huang, pirinç tarlalarına sürülmüş, orada ayaklarına girenparazitler yüzünden tedavisine izin verilmemesi nedeniyle eşiyle birlikte ömürboyusağlıklarınıkaybetmişler.Birarkadaşı,dersverdiğiöğrencileriönündebirtabureüzerindeayaktabekletilmiş,tuvaletegitmesinebileizinverilmediğindenöğrencilerininönündeüstüneetmekzorundabırakılmışvesonradaöldürülmüş.

Türkiye’nin, hiçbir zaman bir Fransa, bir Rusya veya hatta bir Çin gibi birentelektüel eliti olamadı. Ama her şeye rağmen, Türkiye’yi dar zamanındakurtaracakkadardünyayıbilen,işininehli,vatanınısevenbirelitiolmuştur.Buelitin adı Türk Silahlı Kuvvetleridir. Bu elit Türkiye’yi ve Türk milletinikorumakla kalmaz, ona ilk ressamlarını, ilk doktorlarını, ilk gerçek biliminsanlarınıdahediyeedenkurumTürkSilahlıKuvvetleriolmuştur,çünküeniyieğitimi hep Türk Silahlı Kuvvetleri vermiştir. Türk halkı geleneksel olarakordusunu canından çok sever, çünkü o ordununmensupları kendi çocuklandır.Kendiyavrusununülkesininelitinekatılmasını isteyenailelerçocuklarınıaskeryapar.

Son yıllarda bu elite karşı bir hücum başladı. Bunu ülkenin en bilgisiz ve engörgüsüz takımı yönetiyor. Bu takımın özelliği cehaletidir ve o cehaletin enbelirgin ifadesi yobazlıktır. O yobaz, aynı Kurtuluş Savaşında yaptığı gibi,ülkesinin felâketini isteyen dış güçlerle el ele kol kola olduğu intibaınıvermektedir.Biryandanorduyuyoketmeyeyönelmişken,biryandandaülkenindiğerelitkaynağıüniversiteleribitirmekpeşindedir.Birşeyiortadankaldırırkenyaptığınızı başkaları fark etmesin isterseniz en iyi yol, yok etmek istediğiniznesneyisulandırarakçoğaltmaktır.Şuandaüniversitelerböylebirtehditlekarşıkarşıyadır. Yargı ayrıca tehdit altındadır. Ama, en elit kurum olan ordu tamhedeftedir.

Ülke çok ciddi bir bölünme krizinin içindeyken, bu olayların tesadüfen aynızamana denk geldiğini herhalde hiç kimse düşünmüyor; hem de tehdit altındaolanyerlertümOrtadoğu’nunenzenginsukaynaklarınıiçeriyorsa.Zordakalanülkeleri ayak takımı değil, elitleri kurtarmıştır. Türkiye şu anda kendi elitiniyemek sürecindedir.YaniAIDS, olmuştur.Kendi direnç sistemini yok etmeyeyönelmiştir.

Page 108: Aptal± Tan±mak

DünyanınBelkideEnSorunu:ElitizmDüşmanlığı

1974yılınınsonbaharındailkkezABDtopraklarınaayakbastığımdabenişokeeden ilk gözlemim, bireylerin başkalarından üstün olabilecekleri düşüncelerinine denli ısrarla bastırdıklarını görmem olmuştu. Başkalarından “başka” olmakkabul edilebilir bir şeydi, ama “üstün” veya “aşağı” olmaktan bahsetmekkelimenin tam anlamıyla tabuydu. Sonra öğrendim ki, meselâ zenciye zencidemek hakarettir: “Siyah'’ denmelidir (ama beyazlara “Caucasian=Kafkasırkındandemekhakaret değildi). Sonra buda değişti: “Siyah’’ da hakaretâmizaddediliroldu”Afrikalı-Amerikalı”gibigaripbirifadeicatedildi.KızılderililereKızılderilidemekABD’debaşınızıbelâyasokabilir.Benimilkgittiğimyıllardaonlariçineskidenberikullanılan“Hintli”(=lndian)tabirihenüzkullanımdaydı.Sonra Kızılderililer “Yerli Amerikalı” (=Native American) oldular (halbukionlardanihayetSibiryalıdır), Indianterimidetabularakarıştı.Sonraöğrendimki, zencilere ve (ırkı en olursa olsun) dişilere eşit şartlarda onların tercihedilmesini sağlayan özel haklar verilmiştir (affirmative action). Bunun dagerektiği gibi kullanılmadığı, başarısız zencilerin ve dişilerin başarısızlığınıörtbasetmek içinhükümetinelindengeleniyaptığınıgördüm.Budagerçektenbaşarılıolanzencilerevedişilerehaksızlıkoluyor,başarılarınıküçültüyordu.

Giderek, Avrupa Uygarlığını methetmek de ayıplar arasına katıldı. AvrupaUygarlığını yüceltmek, kendilerine uygarlık vehmedilen diğer kültürlerinAvrupa Uygarlığından “aşağı” olduklarını ima etmek anlamına alındığındanyalnız ayıplanır olmakla kalmadı, giderek tabulaştı. Meselâ, benim ÇinlilerinveyaTürklerintarihleriboyuuygarlıkyaratmamışolduklarınısöylememhemenpolitik motiflere yorulmak isteniyordu (ama kendimin de Türk olduğunuöğreneneleştirmenlerimnediyeceklerinibilemezolupbuseferkabahatiaileminzengin olmasında buluyorlardı!!!) Yunan uygarlığının ihtişamından bahsetmekcehalet olarak algılanıyor, Yunan’ın her şeyinin Mısır’dan, onun da KaraAfrika'dan geldiği gibi inanılması güç zırvalıklar öne sürülüyordu. Bazılarımeselâ, ABD Anayasası’nın lroque Kızılderililerin cemiyet yapısından

Page 109: Aptal± Tan±mak

esinlendiğigibitarihselgerçeklerleuzaktanyakındanilgisiolmayanzırvalıklarısavunur oldular. Buna benzer nice saçmalıkları William A. Henry IlI’ünElitizmin Savunulması (InDefense of Elitizm,Doubleday, 1994) adlı eserindeokuyabilirsiniz.

Ancakbenibugünküyazımıyazmayaitenşeyokitaptakişuilginçsaptamaoldu:1986 yılında jeoloji, uzay-uçak mühendisliği, astronomi, geometri, astrofizik,teorik kimya, Avrupa Tarihi, mimari, Rus, İspanyol, Alman filolojileri veyaKlasikfilolojidedoktorayapantekbirzenciyokmuşABD’de!Bunlarbizdedepuanları düşük bölümler değil mi? Yani Anadolu çocuğu da Amerikanzencisinin tercihlerine yönelmiş. Peki sırf omu?Bütün dünyada ve her nüfusgrubu içinde durum benzer değil mi? Amerika adı geçen konularda genel biröğrencisıkıntısıiçindeolduğunuyıllarönceilânetmedimi?Pekisorunne?

Sorun bütün dünyada insanlığın kendi beka, rahat ve emniyetini doğa iledoğrudan diyalogda aramakyerine, doğadan (çeşitli sosyal etkenler nedeniyle)yüzgeriedip,yaşamınıkendi^kafasıiçine,yanitamamensübjektifbirdünyayadönerek düzenlemeye kalkışmasıdır. Bu açıdan bakıldığında açıkgözler hızlapara kazandıracak insan cemiyetiyle doğrudan ilgili konulara kaymakta (işidaresi, iktisat,sistemmühendisliği,vb.Bunlarınenakıllılarıyaelektroniğeyadagenmühendisliğinegitmektedirler),dahaaptalolanlardakendileriniavutacakdinsel tutkulara kapılmaktadır. Bilgili olmak, doğanın sırlarını veya geçmişkültürlerineserlerinive/veyadüşünceyapılarınıaraştırmakgibieskidenkıymetliaddedilen işler artık âdeta alay konusu olmuştur. Bu hemen tüm dünyadaböyledir.

Bu durum Türkiye’ye de yansımıştır. Her yıl karşıma gelen jeoloji öğrencisi,“adam gibi bir yere giremediği” için bedbindir. Derslere başlayınca, büyükekseriyetininbırakınüniversiteyegirmeyi,liseden,hattaortaokuldanbilemezunolmamasıgerektiğinigörmekteyim.Hiçbirmerakveöğrenmedürtüsüolmayanzavallıgenç,kendidilindekendini ifadedenacizdir;dünyahakkındaneredeysehiçbir şey bilmemektedir ve düşünme becerisini elde etmemiştir. Fikirlerininekseriyeti,yanlışolduğuaçıksaplantılardanibarettir(meselâbaşarısızlığınınteksorumlusuolarakhepbaşkalarınıgörür).Amatümbunlararağmenherşeyieldeetmeyehakkıolduğuiddiasındadır.Butür(çarpık)yetişennesillertümdünyadayavaş yavaş idareci sıralarına yükselmektedirler. Bunun, Margaret Mead’in

Page 110: Aptal± Tan±mak

yıllar önceABD için dediği gibi, yeni ve pek dehşetli bir karanlığın habercisiolduğunugörmemekiçinherhaldekör'vesağırolmaklazımdır.

Page 111: Aptal± Tan±mak

Türkiye'deYasalaraBakışınİnançsalTemelleri

DoğuveBatıkarşıtlığınıntemelitektanrılıSamikökenlidinlerinOrtadoğu’nundespotik yönetim tarzlarını yansıttıkları ve bu dinlerde her şeye egemen olanTanrı’nında evreni keyfinceyönettiği, bunakarşılık çoktanrılıYunandininde,Tanrıların bile Temis’in şahsında temsil edilen doğa kanunları karşısındainsanlarkadargüçsüzolduklarıdır.Budurum,Samidinlerinmensuplarınınaşırıbir dindarlığa ve “Tanrı köleliği” denebilecek bir tutuma itilmesini, bunamukabil, Tanrıların bile doğa yasalarınca yöneltildiği eski Yunan dininde,insanların özgür olabilmek için (yani Tanrıların kaprisleriyle başa çıkabilmekiçin)herkesiyönetenyasalarıöğrenmeyeçalışmalarınıintaçetmiştir.

Ülkemizinyetiştirdiği enbüyükbilimcilerdenbiriolan rahmetliOrd.Prof.Dr.Dr.h.c.mult.EkremAkurgal1954yılındaAnkaraÜniversitesi’ndeverdiğibirkonferanstaDoğuileBatıarasındakifarkıDoğu’dakişiözgürlüğününolmaması,bunamukabil Batı’da bu özgürlüğün çeşitli derecelerdemevcut olması olaraközetlemişti.Buikitoplumundinlerinebaktığımızda(MusevilikveHristiyanlığınDoğu kökenli Sami dinleri olduğunu bir kez daha hatırlayalım!) bu durumunnedenlerini daha iyi anlayabiliyoruz. Doğu’da, hükümdar, Tanrı’nın temsilcisiveya gölgesidir (bazı Doğu toplumlarında bizzat Tanrı’nın kendisidir) veinsanlarüzerindetanrısalyetkileresahipkeyfibiryöneticidir.

Kanunlarıhükümdarkoyarvebozar.Bukanunlarıöğrenmenintekyararıonlaraitaatetmektir.Hükümdarayakınoluponunhimmetiylebukanunlarauymamakmümkündür.Doğatarihibununsayısızörnekleriyledoludur.

Temelini Yunan çoktanrılı dininden alan Batı’da ise çok erken çağlardakanunların öyle keyfi olarak konulupkaldırılabilecek şeyler olmadıkları inancıyerleşmiştir.Tanrılar bile onlara itaatemecbur olduklarına göre,Doğu’dakinintersine, Batı’da kanunlar Tanrı üstü şeylerdir. Onlardan zarar görmemek içinTanrı’yayakarmakdeğil,onlarıöğrenmekveonlaraitaatetmek(veyaonlardannasıl kaçılabileceğini bulmak) gerekir. Bunun için Batı çok erken çağlarda

Page 112: Aptal± Tan±mak

toplumunbirbütünolarakkanunlarıöğreniponlaraitaatetmesinimecburkılandemokrasidenenrejimiyerleştirmiştir.

Yunan dininde, doğa kanunlarını temsil eden Temis’in en güçlü kızı Dikehakkaniyettanrıçasıdır.Dikehaksızlığamaniolmazamayapanınbaşınaişaçar.Bunun için Batı’daki insan toplumu haksızlığı önleyecek doğa dışı, kendi “içyasalarını” geliştirmeye ve onlara uymaya özen göstermiştir. Bu kanunlarınkoruyucusu tek bir hükümdar veya oligarşi değil, halkın tamamıdır ki, bu dademokrasidir.AncakeskiYunan’dadurumhepböyledeğildi.Eneskiçağlarda,tıpkıDoğudakigibihemdinadamıhemhükümdarolanmutlakkrallarvardıki,bunlaraVanaksdenirdi.DahasonrakiVasileos(veyaeskiYunancadakihaliyleBasileus) her türlü dini yetki ve görevlerinden arındırılmış, laik kralları temsileder.Mutlak din kökenli krallıktan demokrasiye geçiş eskiYunan'da da kolayolmamış,budurumönceşehirdevletlerininoluşmasıvedahasonraAtinatiranıPeisistratos’un (MÖ 561 ilk adaylığı) eski Yunan dinini oluşturan mitolojiyikitaplarhalindeyazdırıphalkasatmasıylamümkünolabilmiştir.Busayedehalkdinindetaylarınıöğrenebilmişvedinikendiarasındatartışmayabaşlamıştır.BudönemaynızamandaMillet’teAnaksimandrosvearkadaşlarınınTanrılarındoğagüçleri karşısındaki aczini fark ederek, doğa yasalarını doğrudan öğrenmeyeteşebbüsettikleridönemdir.

Türkiye’de yaşayan insanların tüm geleneklerini ne yazık ki Doğudanalmışlardır (buna gayrimüslimler de dahildir!). O gelenekte yasa hükmedenetâbidir, hükmeden yasaya değil (bu açıdan İslâm öncesi eski Türk toplumlarıeski Yunan toplumlarına daha yakındı). Bugün ülkemizde gördüğümüz hukuksefaleti, yöneticilerin eski Doğu geleneğinin izleyicileri olarak yasaları belliilkelere göre değil, kendi keyiflerine göre değiştirip kullanmaya kalkmalarınınsonucudur. Türkiye’de kişi özgürlüğü yoktur. Hele İslâmcı AKP yönetimiylekişiözgürlüğüdahaçokdaralmıştır.Buyazıyıyazanben,yarınevimdenalınıpkodese takılabilir ve ömrümün sonuna kadar orada hakkımı arayamadankalabilirim. Bu durumun değişmesi, toplumun yasalara bakışının değişmesiylemümkün olabilecektir. O nedenle ben sık sık toplum eğitiminde doğabilimlerinin her şeyin önüne alınması gerektiğini savunuyorum. Doğa yasasıkavramınıbilmeyenyasalarınruhunuanlayamaz.Benimkarşıtlığımıntemelindebugörüşleryatmaktadır.

Page 113: Aptal± Tan±mak
Page 114: Aptal± Tan±mak

UzunSüreAkıllıTasarımYapılabilirmi!

İkiyılkadarönce,sevgilidostumKemâlGürüz’lebirliktebizimtekneyleaileceyaptığımız bir Boğaz gezisi esnasındaKemâl, İngiliz veKıtaAvrupası hukuksistemlerinin bir doğa bilimci olarak beni çok ilgilendiren bir karşılaştırmasınıyapmıştı.AslenRomaHukuku’nunbirürünüolanKıtaAvrupasıhukuku, tümsuçların“öngörülmesi”esasınadayanıyor.Yasalarbu“öngörülen’’suçlaragöredüzenleniyor ve yargıçlar kararlarını karşılarına gelen suçları bu “öngörülen”suçlardanuygunbirisinebenzeterekoluşturuyorlar.Böylebirsisteminsakatlığıtümsuçlarınöngörülmesininolanaksızlığındankaynaklanıyor.Örneğin,gelişenteknolojinedeniyleortayayepyenibirsuçtürüçıkıncayargıçaresizkalabiliyorveya saçma sapan bir karar alabiliyor veya almaya çanak tutabiliyor (örneğinÖzdemirSabancı’nınkatiliFahriyeErdal’ıncürümsilâhınıntamotomatikolupolmamasıkatilikollayan–veenazındanbanatamamenzırvagelen–birkarardarol oynamıştı). İngiliz hukuk sistemi ise hukukçuların geçmişte gerçektenmeydana gelmiş olan suçları ve bunlar için alınmış kararları temel almalarınıgerektiren, öngörüye değil, gözleme dayanan bir sistem. Burada mesleğihukukçuolmayan sıradan vatandaşlardan oluşan bir jüri önce ortada bir suçunolupolmadığınakararveriyor.Suçunişlenmişolduğunabirkezkararverilince,hâkim,geçmiştekibenzerdurumlarıinceleyerekvekendizamanınınşartlarınıdadeğerlendirerek bir karar veriyor. Bu şekilde İngiliz sistemi Kıta Avrupasısistemine nazaran çok daha gelişmeye açık, çok daha elastik ve sonunda çokdahaâdilolabiliyor.

İngiliz hukukunun bu “zamana ve şartlara uyabilme” özelliği aslında tümtasarımlar için önem arz eder. Her şeyi mükemmelen tasarlamadan bir şeyyapmamayaazimlikişiler sonundahiçbir şeyyapamazlar, ziraaslamükemmelbir tasarıma ulaşılamaz. Her tasarım uygulamada görülen aksaklıklarındüzeltilmesisuretiylegiderekmükemmeleyaklaşır.Buaslındahepimizingünlükyaşamımızdandabildiğimizdeneme-yanılmayöntemidir.

Biyolojikevrimdeolançalkalanmalar,bazenyaşayanhayvanlarınçokbüyükbirkısmınınanidenyokolupgitmesi,doğanındaaynıdeneme-yanılmayöntemiyle

Page 115: Aptal± Tan±mak

körlemesine çalıştığını göstermektedir. Akıllı bir tasarım, mükemmel değilsebile, tasarladığı iş için kullanılırken çok büyük değişikliklere gereksinimgöstermez.Amaortadatasarımyerineplânsız-programsızkörlemesinebirgidişvarsa, bu gidiş esnasında çok büyük kazaların olması işten bile değildir. İştebiyolojikevrimbizeböyleplânsız-programsızbirgidişmanzarasısunmaktadır.Zamaniçindetesadüflerinyarattığıorganizmalarstabildönemlerdeaynenİngilizhukukunun yöntemlerine benzer bir şekilde değişip ortama bazen neredeysemükemmelen uyarak dinozorlar gibi son derece başarılı hayvan türleri ortayaçıkarmaktadırlar.Amaortamabudenligüzeluyanhayvancıklar (veyabitkiler)ortamda olan ani bir değişiklik nedeniyle, Mesozoyik sürüngenlerinden veyaPaleozoyik’intrilobitlerindenbildiğimizgibi,silinipsüpürülebilmektedirler.

İçinde yaşadığımız evren son derece hareketli bir ortamdır.Dünyamızın doğaltarihinin bize öğrettiği en önemli şey, akıllı tasarımın çok kısa süreler hariçyapılamayacağıdır. Her yeni durum, yeni tasarımlar gerektirir. Bu nedenle, engenişbilgisive tecrübesiolanbilebazen tamamenyanılabilir.Dünya tarihindebüyükyokoluşlardoğanın“büyükyanılgılarını” temsiletmektedirler.Şansherzaman önemli bir faktördür evrende. Akıllı tasarım biyolojik evrimdeçalışmadığıgibi,sosyalevrimdedeçalışmaz.Bunedenletümdinler,Marksizm,Nazizm gibi tüm “akıllı tasarımlar” insanlık tarihinin en büyük başarısızlıkürünleri olarak karşımızda durmaktadırlar. Yine aynı nedenle, her an kendiniyenileyen, sürekli bir alçakgönüllülük içinde daima öğrenmeye çalışan bilim,insanlıktarihininenbaşarılıveenuluslararasıfaaliyetinioluşturmuştur.Belkidegelmiş geçmiş en başarılı sosyal deneyci olan Atatürk boşunamı “hayatta enhakikikılavuzbilimdirfendir,ondanayrılmakaymazlıktır,sapkınlıktır”demişti?Seçimbizlerindir:Aymazlıklabaşarıarasındaseçimyapmakbudenlizormu?

Page 116: Aptal± Tan±mak

“AkıllıTasarım”BilimDeğildir

Radikal Gazetesi’nde, yaradılış efsanesinin müfredat programlarındançıkarılması içinMillî Eğitim Bakanlığı’na pek haklı olarak dilekçe veren 700akademisyenin tutumuna karşı yayımlanan bir yazıda, akıllı tasarımın bilimselbir kuram olduğu, bu nedenle emirle veya hukuk yoluyla yasaklanmasının bir“Orta Çağ yöntemi” olacağı ileri sürüldü. Benim yazımın amacı, buna karşı,yaşamın“akıllıtasarım”sonucuolarakbiryaratıcınıneseriolduğufikrininhiçbirşekilde bilimsel olmadığını göstermektir. Bilimsel olmayan bir fikir, bilimöğreten bir derste ve müfredat programında olamaz. Bu politik zorbalıklakonulmuşsa, hukuken bu tutumla mücadele edilmesi gerekir. Bu nedenle 700akademisyenmeslektaşımınyaptıklarıtamamendoğruolupyapılanın“OrtaÇağyöntemleriyle”hiçbirilişkisiyoktur.

Herhangibirönermeninbilimselolabilmesiiçin,betimlediğive/veyaaçıkladığıgerçekdünyailetemasekurabilmesigerekir.1934’tePopper’ingösterdiğigibi,bunun da tek kontrolü, o önerinin gözlem raporlarıyla yanlışlanıpyanlışlanamayacağıdır.Örneğin, dünyanın tepsi gibi düzolduğuönerisi, yanlışolmasına rağmen tamamenbilimseldir,çünküyanlışlığıgözlemlekanıtlanabilir(ve kanıtlanmıştır da). Buna mukabil dünyada yaşamın akıllı bir tasarımcınıneseri olduğu hiçbir gözlemle yanlışlanamaz. Bu nedenle akıllı tasarımcılar,evrimi inkâr etmemekte, ancak bunun akıllı bir tasarımcının eseri olduğunusöylemektedirler. Evrim gözlemlerimizi açıkladığına göre, akıllı tasarımcıgereksiz bir varsayımdır ve bilimdeki basitlik (parsimoni) ilkesini ihlâl eder.(Napolyon,Laplace’aölümsüzeseriGöklerinMekaniği’ndeniçinhiçTanrı’danbahsetmediğini sorunca, büyük dâhinin verdiği cevap meşhurdur: “Öyle birvarsayımagerekduymadım,Majeste!”)

Yaşamın Darwin'in, Gregor Mendel’in, Hugo deVries’in sandığından dahakarmaşık olduğu doğrudur. Ancak bu, karmaşıklığın yalnızca tesadüfi evrimleaçıklanamayacağı anlamına gelmez. Örneğin, ense/kafatası arasındaki sfenoidkemiğinin evrimi Fransız antropolog Anne Dambricourt-Malasse’ye göre,“insanlaşmanın”temelbiröğesidirvesırftesadüfievrimleaçıklanamaz.Ancak

Page 117: Aptal± Tan±mak

bu doğru değildir. Çünkü, ne sfenoid insanlaşmanın temel bir öğesidir ne degeçenzamanabakıldığındatesadüfbuevrimiçinyetersizdir.

ZatenaslındakökleribizimUrlalıAnaksagoras’akadar(MÖ5.Yüzyıl)uzanan“akıllıtasarım”fikrinin,20.Yüzyıl’daABD’detekraralevlenmesi,buhareketinöncülerinden olan Salvador Cordova gibi dindar ailelerin çocuklarının bilimindinselinançlarınıaşındırdığıkorkusuyla,hembilimlehemdedinselinançlarıylauyumluolabilecekbiruzlaşmaarayışlarıdır(Bkz.Nature,c.434,sayı7037,ss.1062-1065). Ancak bu boş bir hayaldir, zira “akıllı tasarımcı” fikri bilimselolmadığı gibi, bilimle uyumlu veya uyumsuz da olamaz, çünkü kontrolü kabildeğildir.Bir inançtan ibarettirki,bunada (evreningerçekolduğukonusundakiinanç dışında) bilimde yer yoktur.Üstelik, tüm evrende akıllı bir tasarımcınınolduğuna dair en küçücük bir işaret yoktur. Tanrı kavramının tüm kökleri taSümer’dekiilkyazılıbelgelerdende,kültürelantropologlarınenilkeltoplumlarhakkındakiincelemelerindendeöğrendiklerimizkadarıyladinseldir.Biliminisebireylerindinselinançlarınıkorumakgibibirgöreviyoktur.Bilimgerçeğiarar.

Bu nedenle, “akıllı tasarım’’ veya “yaradılış” fikrinin bir biyoloji, jeoloji veherhangibirbilimselmüfredattaaslayeriolamaz.Olmasınıhiçbirbilim insanısavunmaz. Bakınız, benim de üyesi olduğum dünyanın kuşkusuz en prestijlibilimkuruluşuolanABDUlusalBilimlerAkademisieskibaşkanıbiyologBruceAlbertsbukonudanediyor:Akıllı tasarım“taraftarlarıbilimineksikolduğunusöylüyorlar ve akıllı tasarımcı fikri dışında eksikliği kapatıcı hiçbir şeyolmadığınıiddiaediyorlarki,bu,bilime‘aramaktanvazgeç’demektir.”Halbukibilimin tek varlık nedeni araştırmadır. Sürekli araştırarak bugüne geldik.Geçmişin yanlışları ve eksiklikleri, bugünün bilimsel başarılarının temellerinioluşturdular.

Özetle, biyoloji müfredatına yaradılışı sokan bilimi sabote ediyor demektir.Buna izin verilemez. Eğer bunu politik zorbalıkla yapıyorsa (ki Türkiye’dedurumaynenböyledir),bununhukukyoluyladurdurulmasıgerekir.BubirOrtaÇağyöntemideğil, bilakis,gününbirinde“bir iğneninucundakaçmelekdansedebilir?”gibi zırvave cevaplanamayacak sorularınOrtaÇağ’da,Sorbonne’daolduğu gibi, üniversitelerimizde doktora konusu olmasına engel olmateşebbüsüdür. Bir bilim insanı olarak 700 meslektaşımı canı gönüldendestekliyorvebuduyarlıtutumlarıiçinkendilerinikutluyorum.

Page 118: Aptal± Tan±mak
Page 119: Aptal± Tan±mak

İnsanOlmanınZorluğu

İnsanolmakzordur:Bununteknedeniyalanmüessesesinininsanyaşamınınbirparçası olmasıdır. Yalan söylemeden, yani doğru olmayan bir şeyi doğru farzedip dile getirmeden insan olunmaz. Tüm keşif ve icatların anası yalandır.Kolomb,Batlamyüs'ündünyayüzündeAvrupaileAsyaarasındabaşkabirkıtabulunmadığı ve dünyanın çevresinin küçük olduğu yalanlarına inanmasaydıAmerika'yı keşfedemezdi. O bu yalanlara inandı, gitti ve doğru olmadıklarınıbuldu, ama bunu Amerigo Vespucci fark etti. Suess, Constant Prevost’nundünyanınbüzüldüğü,buyüzdendeokyanuslarınbüyükçökelerneticesioluştuğuyalanınainanmasaydı,östatikhareketlerikeşfedemez,ArzınÇehresiadlıanıtsaleserindeözetlediğimuhteşemjeolojiksenteziniyapamazdı.Einstein,Newton’unyalanlarınıciddiyealmasaydı,izafiyetteorisiortayaçıkmazdı.

Tabiîyukarıdaki“yalan”ilekastettiğiminvarsayımlarolduğunuanlamışsınızdır.Adı üzerinde varsayım, yani var olduğunu bilmediğimiz bir şeyi var saymak;yanionunhakkındayalansöylemek.Buyalanlarıuyduranlarımazurgöstermekiçin deriz ki, ama onları söyleyenler yalan olduğunu bilmiyorlardı. Bu doğru,değil. Gerçi Newton “hypothesis non fıngo” (varsayım yapmıyorum) demiştiama, Einstein söylediklerinin varsayımdan ibaret olduğunun bilincindeydi. Birgündiyordu:İzafiyetteorisideçöpegidecek,amayerinedahaiyisigelecek.

İyiyalanı,kötüyalandansöyleyeninniyetindenbaşkahiçbirşeyayırmaz.Aynıyalanbazıdurumlardaiyi,bazıdurumlardakötüolabilir.Meselâ,“annenöldü”normalzamanlardakötübiryalanolabilir,amakurtuluşşansıolmayanannesinikurtarmakiçinkendinidefedaetmeyehazırlananbirisinebuyalansöylenirse,enazındanonunkurtuluşunuteminedeceğiiçiniyibiryalanolabilir.

Yalanla başa çıkmanın zorluğu, yarattığı alternatif dünyanın keşfedilmesiningüçlüğündenibarettir.Yalaninsankafasındayaratılangerçekdünyayaalternatifdünya veya dünyalardır. Bu dünyaların öğeleri kontrol edilebilir olabilir veyakontroledilemezolabilir.Kontroledilemeyenyalanlarenkötüolanlardır,çünküyalanı işitenin onun doğru olup olmadığını öğrenme şansı yoktur. Onun içinbilimde kontrolü mümkün olmayan varsayımlar bilimsel addedilmezler. Her

Page 120: Aptal± Tan±mak

bilimsel olmayan varsayım mutlaka kötü demek değildir; yeter ki onlarıntartışmasıesnasındakontrolümümkünolanvarsayımlaraulaşabilelim.

Darwin evrim kuramını ortaya attığı zaman, bu kuramı detaylı olarak kontroledebilecekverileryokgibiydi.Buyüzdenbilimselolmamaklasuçlandı.Amabirvarsayımıngücü,çıkarımlarınıngözlemleuyuşupuyuşmadığındadır.Varsayımıkontroledecekgözlem,ilkedemümkünsebubileyeter.GerçektendeDarwin'eyöneltilen en önemli eleştiri kuramının öngördüğü ara şekillerin varolmamasıydı. Ama kitabının yayımlanmasından yalnızca iki yıl sonra kuş-dinozorgeçişini temsil edenArchaeopteryx lithographica bulundu.Ondanberigeçenbirbuçukyüzyılisesayılamayacakkadararaşekilbulunmasınaşahitoldu(bunlardanenyenisiyarıbalık-yarı amfibiolanTikkalik rosaeddiî).Aristo'nunher hayvanın kendi içine bir bütün oluşturduğu fikri ise kontrol edilmesimümkünolmamasınarağmenCuvier'yiorganlarındeneştirilmesivefonksiyonelmorfoloji fikirlerine götürdü ve modern karşılaştırmalı anatominin doğmasınasebepoldu.

Peki yalan iyi bir şey midir? Dediğim gibi, bu, niyetinize ve yalanın türünebağlıdır.Herkesyalansöyler:Yalansöylemedeninsanolamazsınız.Amayalanıkendi menfaatiniz için söylüyor ve bunları başkalarının zarar göreceğinibiliyorsanızozamanyalanınızkötüdür.Kötüyalancıyıyakalamanıntekyoludabudur: Yalanın niçin söylendiğini tahmin etmeye çalışın. Her zaman başarılıolamayabilirsiniz, ama genellikle biraz düşünürseniz çıkarırsınız. Her şeydenönce yalanın neleri ima ettiğini, inandığınız takdirde nelerin olabileceğini,inanmadığınız takdirde neler olabileceğini iyice düşününüz ve bunlardantüreteceğiniz çıkarımları kontrol etmeye gayret ediniz. En çok korkacağınızyalancı ise, yalanını kontrol etmeden inanmanızı isteyen yalancıdır. Birisidedikleriniveyayazdıklarınıkontroletmeniziistemiyormu,bilinizkiyalancıdır.Hemdeenkorkulmasıgerekentipten.

Page 121: Aptal± Tan±mak

AkılOlmayınca

Ülkemde hiçbir şey akılsızların egemenliği kadar beni bedbinliğe ve üzüntüyesürüklemiyor.CumhuriyetGazetesi'ndeyenibirhaber,birAnadolu şehrimizdeMillîEğitimBakanlığı izni ileverilenbirkonferanstaaklievvelkonferansçınınDarwin'i ve fikirlerini küçümsemek için şöyle bir benzetme yaptığınıbildiriyordu:Konferansçı,dinleyicilerineevrimfikrininsözümonatutarsızlığınıgöstermekiçinbirçölfarzedindemiş,ortasındamükellefbirev;birisidegelipsizebuevkendikendineoluştudesin.Bunainanabilirmisiniz?Buzatınvardığısonuç; mutlaka evi birisinin yapmış olduğu, yaratmış olduğu.Mantık şu: Hervarlıkyaratılmıştır.Kimyaratmıştır?Tanrı!Peki,dinleyicilerdenbirisidekalkıpdeseydi ki: “Efendim, verdiğiniz örnek ne kadar çarpıcı! Çöl ortasındaki evingerçektenbiryapıcısıolmalı.Bumantığagöre,kâinatıyarattığınıiddiaettiğinizTanrı'yıacabakimyapmış?Öyleya,evibirilerininyaptığımantığı,hervarlığınbir yaratıcısı olması kabulüne dayanıyor.Tanrı da ‘var olan' olduğundan, aynımantığagöreonundabiryaratanıolmalı.”

Gerçi bahis konusu konferansçı gibi insanların dünyasında böyle bir sualsorulamaz bile ama, haydi sorulduğunu kabul edip, Tanrı'yı da bir yaratanın,yani bir üst-Tanrı'nın da varlığını kabul edelim. Bu sefer onu kimin yarattığısorusuortayaçıkacaktır;yanibusoru-cevabınsonuolamaz.Budaaklenkabuledilebilir bir yöntem değildir, çünkü çözümsüzlüğe gider. O zaman bu kişilerdiyorlarki,Tanrı’nınvarlığınainanalımdabuişbitsin.Ancakfarketmedikleri,buradamantıken gereksiz bir adımın varlığı:Kâinatın varlığını bilimsel olarakirdeleyebiliyoruz, yani varlığı konusunda ciddî bir kuşku yok. Kâinatın hiçyaratılmamış, sonsuzdan gelip sonsuza gidiyor olması, sonsuz sorgulamayaneden olmadığından, kendi içinde tamamen tutarlı bir tezdir. Bu tez birçözümdür, zira sonsuz sorgulamaya gitmeden soruna çözüm getirir. Böylecegörmediğimiz, duymadığımız, varlığı hakkında bilimsel olarak kontroledilebilecekenküçükbirverininolmadığıbirvarlığıkabuletmekgibi,mantıkenveaklengereksizbiradımaduyulanihtiyaçortadankalkar.Böylekendi içindetamamentutarlıbirdüşüncesilsilesinindinîinancavereceğizararıbirdüşünün!Halbuki bahis konusu konferansçı aklınca Tanrı’nın canlıları yarattığı tezini

Page 122: Aptal± Tan±mak

savunuyordu!

Modern bilimin yaratıcısı olduğu kabul edilen bizimMilet’li Anaksimandros,daha milâttan önce 6. Yüzyıl’da bilimsel irdelemelerde Tanrı veya Tanrılarvarsayımının gereksizliğini görerek, kâinatın zamanda ve mekânda sınırsızolmasıgerektiğitezinigeliştirmişvebusınırsızlığaYunanca“apeiron'’(=sınırı,çevresiolmayan)adınıvermiştir.

İlginçolan,Anaksimandros’untarihtebildiğimizilkbilimselevrimkuramınındababası olmasıdır. Anaksimandros, Milet çevresindeki fosillerden oraların birzamanlar deniz altında olmuş olması gerektiğini düşünmüş, bundan da belkidünyamızın ilk devrelerinde tamamen sularla kaplı olmuş olabileceğiniçıkararak,ilkvarlıklarındolayısıylainsanolamayacaklarını,insanındahaöncekisuvarlıklarındantüremişolmasıgerektiğiniyazmıştır.

Bilimin, Anaksimandros’tan sonra gösterdiği gelişme, insanlık tarihi için biriftihar ve mutluluk vesilesi olan tek öyküsüdür. Bunu anlamadan, bilmeden,kendi içlerinde tutarsız olan, insanlığın en cahil dönemlerinde icat edildikleridetaylı olarak belgelenen ve amaçları tamamen ahlâkî olan dinsel efsaneleribilimden üstün göstermeye çalışma çabası, ancak son derece akılsız insanlarınyapabileceği bir teşebbüstür. Sırf cahil değil, akılsız diyorum, zira günümüzdeher yerde bilgiye ulaşma imkânları daha birkaç on yıl önce hayâl bileedilemeyecek düzeylere ulaşmıştır. Bu bilgiye ulaşmak yerine ilk ve OrtaÇağlarınefsanelerindenmedetumarakyaşamakinsanlığayakışmaz.

Türkiye’deki korkunç durum ise, böyle insanlığa yakışmayacak, halkımızıdünyadaki en cahil, en zavallı toplumların düzeyine iteleyecek, bizzat diniinançlara da zarar verecek akılsızlıkların bizzat bakanlık eliyle okullarımızapazarlanmasıdır. Bu nedenle burada birkaç kez tekrar ettiğim bir iddiamıyinelemek istiyorum:SayınMilliEğitimBakanımızvekurduğuekibi, şuandaTürkiye’ninbaşındakienbüyüktehlikedirvebehemehâlbertarafedilmesiulusalbekamız içinbirzarurettir.Eğitimizehirlenennesillerin tedavisiuzunonyıllaralır ve belki de ülke ve ulus tamamen elden çıkmadan gerçekleştirilemez.Filhakika, bu korkunç tehdit karşımıza her gün yeni bir marifetiyle çıkmakta,çok kıymetli olan vakit kaybedilmektedir. Aklımızı başımıza alalım, yoksaiçindeveuğrundaoaklımızıkullanabileceğimizbirvatanımızvebirulusumuz

Page 123: Aptal± Tan±mak

kalmayacaktır!

Page 124: Aptal± Tan±mak

DarwinTürklerHakkındaNeDemişti?

Televizyon haberlerinde kulaklarımla duyduğum şu sözleri kaydetmemişolduğum için, “Haber.com” sitesinden diğer birkaç gazete haberiyle kontrolederekaşağıyaaldım:

Sayın Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Bey, CHP tarafından Darwin’in“yaratılış”ileilgilidüşüncelerininokullardaokutulmasıistendiğiniifadeederek,“BaştaCHPvebudüşüncedeolaninsanlar,mutlakaokulkitaplarındaolmasınıistiyor. Darwin'in Türklerle ilgili ne dediğini biliyor musunuz? ‘Gelişiminitamamlamamış,adibirırk’diyorDarwin.Nediyeceksinizbuna?”diyesordu.

Sayın Millî Eğitim Bakanı’nın Darwin'e atfettiği yukarıdaki sözleri Darwinhiçbir zaman söylememiş, yazmamıştır. Sayın Bakan söylediklerine kaynakgöstermemiştir. Söyledikleri tamamen bir kötü niyetin eseri değilse, açıkçabilgisizliğin eseridir. İsminin önünde –üniversite dünyamız için ne acıdır ki–akademikbirtitrtaşıyanSayınBakansöylediklerinikontroletmekihtiyacınıbileduymamıştır. Aşağıya Darwin’in Sayın Bakanın ifadesine temel olduğunusandığımsözleriniaynentercümeederekalıyorum:

“Nihayet,doğalseçmeüzerineolankavganınuygarlığınilerlemesineseninkabuletmeye eğimli olduğundan daha faydalı olmuş ve olmakta olduğunugösterebilirim. Birkaç yüzyıl önce Avrupalı milletlerin Türkler tarafındanyenilme risklerinin ne kadar yüksek olduğunu hatırla, halbuki şimdi böyle birfikir ne kadar saçmadır. Kafkas ırkları denilen daha medeni ırklar varlıkmücadelesinde Türk boşluğunu yenmişlerdir.” (Charles Darwin’den W.Graham’a,3Temmuz1881:“TheLifeandLettersofCharlesDarwinincludinganAutobiographicalChapter”editedbyhis sonFrancisDarwin: JohnMurray,Londra,ciltI,s.316)

Darwin’in Türkler hakkında Atatürk'ün doğduğu yıl söyledikleri işte bundanibarettir. Burada ırklar diye kullandığı kelime 19. Yüzyıl’da değişik kültürgruplarını ifade etmek için, herkesin kullandığı bir kelimeydi. O zamanTürkiye’nin uygarlık açısından Darwin’in dediği gibi Avrupa'nın kat be kat

Page 125: Aptal± Tan±mak

gerisinde olduğunu bilmek için Darwin’i okumamıza ise gerek yok. BizzatOsmanlıbununfarkındaydı.KocaimparatorlukAvrupa'nınadıkonulmamışbirsömürgesihalinegelmişti.Cehaletakılalmazboyutlardaydı.BufelâkettenbizikurtaranAtatürkdeulusunaaynışeylerihatırlatmıştı.Darwin1877-78Türk-RussavaşındadaaçıkçaRuslarıdesteklemiştir.1820’lerdeAlexandervonHumboldt,RusMaliye Bakanı Kont Kankrin’e Ağrı Dağı’nın kısa zamanda Rus toprağıolmasınıarzuettiğiniyazmamışmıydı?Peki19.Yüzyıl’ınortalarındaonbeşyılTürkiye’de araştırmayapanPrensPiotrÇihaçofDoğu,ÜzerineBirSahife adlıönemli kitabında Türkiye’deki insanların kurtuluşunu bu ülkenin bir Avrupamüstemlekesi(sömürgesideğil!)halinegetirilmesindegörmemişmiydi?

NeydivonHumboldt’u,Darwin’i,Çihaçof’uvedahanicebüyükbiliminsanınıTürkler (yani Osmanlılar) hakkında bu tür düşüncelere sevk eden? O zamanOsmanlı İmparatorluğu’nda gördükleri bağnazlık, cehalet ve halkınperişanlığıydı. Aynı perişanlığı Ahmet Haşim 1919’da tespit edip kalemedökmemişmiydi?Nediyordubüyükşair?‘‘Ankara'daAlmanyaimparatorununAnadoluhastalıklarını incelemeküzeregönderdiğibir tıpheyetininbazıbüyükrütbeli üyeleriyle görüştüm, ... Anlamışlar ki, Anadolu Türklerinin karınlarıkurtlarla yüklü ve kanları bu kurtların salgıladığı parazitlerle dolu bulunuyor.Cinsi, yakın bir yok olma ile tehdit eden bu halin sebebi nedir bilir misin?Beslenme eksikliği. Her ne kadar garip görünse de Anadolu Türkleri henüzekmekyapımındanbilehabersizdirler....istisnasıznakilvasıtalarıolankağnıhiçşüpheyokkitaşdevrikeşiflerindenvealetlerindendir....Evlerinegelince,onlarda öyle:Duvarlar yontulmamış alelâde taşların, çalı çırpının, leylek yuvasındaolduğu gibi gelişigüzel dizilmesinden hâsıl olmuştur. Anadolu külliyentemizlikten mahrumdur... (Ahmet Haşim’in Manisa milletvekili Refik Şevketİnce’ye yazdığı 3 Eylül 1919 tarihlimektuptan:O.Karaveli, Sakallı Celal, 5.Baskı,2004,PergamonYayınları,s.45-46).

İşte bizi bu hale düşüren kala, SayınBaşkan'ın temsil ettiği, uygarlığa ve onuyaratanlara saldıran, hurafeyi “bilim adamlarının tercihi” diye halkına sunankafadır.OnuniçinkanımcaBayHüseyinÇelikşuandaTürkiye’ninbaşındakienbüyüksorundur.

Page 126: Aptal± Tan±mak

Standartlar,GoetheveCahilSohbet

Bu satırları Londra'da, dünyanın en büyük ve en önemli doğa tarihimüzelerinden biri olan The Natural History Museum’un (eski adıyla BritishMuseum{NaturalHistory})YerBilimleriKütüphanesi’ndeyazıyorum.Buraya,AltaidlerveTetisidlerhakkındayapılanbirgünlükçalıştayda,çağrılıbirertebliğsunmak için meslektaşım, İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü öğretimüyelerindenProf.BorisA.Natalinilebirliktedavetedilmiştik.Borisdahaöncehiç Londra'ya gelmediği için bu muhteşem müzeyi görmemişti. Ama St.Petersburg’da okuduğu için, Büyük Petro’nun şehrinde, buradaki müzeyebenzeyenbüyükZoolojiMüzesiniiyibiliyordu.Bunedenle,çocukluğundanberidoğamüzelerinegidenbirbiliminsanıaşinalığıylamüzeyigezdivepekhayranoldu. Müzede misafir araştırmacı olan bir Rus meslektaşı Boris’e kılavuzluketmişti.Boristurunubitiripgerigelinceheyecanla,müzeninbodrumdepolarındaDarwin’in örneklerinin bulunduğunu gördüğünü, daha da ilginci, bunlarınaraştırmayapmakisteyenherkeseaçıkolduğunuduyduğunusöyledi.

Boris’egördüğümuhteşembinanın,müzenin ilkmüdürümeşhuranatomiProf.SirRichardOwenilemimarıAlfredWaterhouse’ınhayallerininyalnızcadörttebiriniyansıttığınıanlattım.ZamanınelisıkıBayındırlıkBakanıAyrton,binanınyapılması için istenilen parayı vermemişti. Waterhouse da ileride tamamlanırümidiyle,planlarıdeğiştirmemiş,birkareşeklindeplanlananbinanınyalnızcaönkısmınıbitirmişti.Neyazıkkidahasonraarayagirensavaşlarvehele1.ve2.dünya savaşları binanın bitirilmesine şimdiye kadar izin vermedi ve planlanandoğamabedibitirilemedi.

Boris, sıradan bir Bayındırlık Bakanı’nın böyle muhteşem bir işi nasılengelleyebildiğine ve hele bunun Kraliçe Viktorya'nın İngiltere’sindeolabildiğineepeyhayretetti.

Ben de kendisine bizim Milli Eğitim Bakanımızın Darwin’in kuramınınöğretilmesiniengellemeye,enazındansulandırmayaçalıştıklarınıanlattım.BunuuygarRusdostumunkafasıhiçmihiçalamadı.“Boris”dedim,“Türkiye’debazıgazeteler Darwin kuramının artık bir-iki fanatik dışında taraftarı kalmadığını

Page 127: Aptal± Tan±mak

yazıyorlar”. “BunlarMerih’te falanmı yaşıyorlar?” diye sorduBoris hayretle.“Hiçmi, birScience, birNature, birProceedings of theNational Academy ofSciences, bir Comptes-Rendus de l'Academie des Sciences veya DokladyAkademiiNaukellerinealmamışlarömürleriboyuncabuinsanlar?Bunlaracabadelimi? Peki, halk bu kadar aptalca bir yalana inanıyormu?” “Halkı bilmemamagalibabazıbakanlarımızinanıyor!”

Boris ve bizi dinleyen bilim insanı dostlarımız bu sözlerim Üzerine dehşetedüştüler. Bir Alman, “bu yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde olursanıyordum’’dedi.“TürkiyebukafaylamıAvrupaBirliği’negirecek?”

“Siz ne diyorsunuz?” dedim. ‘'Amerika'dan ithal ediyoruz biz bu zırvalıkları.”Geçenlerde orada üniversite okuyan (ama tabii ki doğa bilimi değil!) bir zatTürkiye’deki bilim insanlarını televizyon önünde tartışmaya davet etti!Merakediyorum, bizi televizyona davet edeceğine, yaradılış veya akıllı tasarım gibibüyükbuluşları(!)birazönceBoris’insaydığıherhangibirbilimdergisindeniyeyayımlamaz?Düşünsenize,bumüthişbuluş(!)doğruysaNobelgaranti!”

Bizi dinleyen Alman dostum bu gibi bilim dışı zırva tartışmalara aslagirmememizi tavsiye etti. Sözlerini de Goethe’den bir dörtlükle bitirdi: “LaßdichnurinkeinerZeitZumWiderspruchverleiten!WeisefalleninUnwissenheit,WennsiemitUnwissendenstreiten.”

(Hiçbirzamanitirazınsenişaşırtmasınaizinverme.Cahilletartışanbilgelercehaletedüşerler.)

Bu bana İngilizlerin güzel bir sözünü hatırlattı: “Cahille tartışma, dışarıdanbakanlararanızdakifarkıanlayamayabilirler!”

Düşündümde,Türkiye’dedeadamgibibirDoğaTarihiMüzesiolsaydı,butürzırvalıkları konuşuyor, mekteplerimizi onların etkilemesine izin veriyor olurmuyduk?

Page 128: Aptal± Tan±mak

EvrimselEtik

Evrimseletiksonyıllardasosyo-biyolojiningiderekartanönemineparalelolarakönem kazanan bir mevzudur. Özellikle 19. Yüzyıl’ın en son yıllarıyla 20.Yüzyıl’a, tüm sosyal gelişmenin yalnızca kültürel bir olay olduğu, insanbiyolojisinin insanın toplumsal yaşamında herhangi önemli bir rol oynamadığıfikri egemendi. Bunun 20. Yüzyıl’da giderek toplumsal bir iman halinegelmesine,belkibirazdaNazilerinbununaksinihemen tümtoplumyaşamınıntemeli yapmaya çalışan görüşleriyle, ciddi bir doğa bilimi eğitimi görmedentoplumunortasınaatılanSartregibitoplumhocalarınedenolmuştu.

Anacak son yıllarda evrim kuramı üzerine yapılan çalışmalar, özellikle büyükRusjeologvecoğrafyacısıPrensPiyotrKropotkin’inevriminentemelyöneticimekanizmalarından birisinin canlılar âleminde karşılıklı yardımlaşma olduğufikrinin, en az karşılıklımücadele kadar önemli olduğunu göstermeye başladı.Bununüzerine,evrimgeçirenbirliğinyalnızbirbireydeğil,hattabireyleberaberyalnızca yakın akrabalardan oluşan “aileler” veya “klanlar” da değil, aslındabüyükbireytopluluklarıolduğugörülmeyebaşladı.Biyologlarartıkyalnızcabirgenin değil, bazen milyonlarca bireyden oluşan karmaşık canlı toplumlarınınevrimsel avantajlarından bahsetmeye başladılar. Gerçi bu konunun verimliyazarlarından ve ABD’deki Karmaşık Sistemler İnceleme Enstitüsü MüdürüPeterA.Cronin,grupevriminindeDarwin'ingörüşleriarasındaönemlibiryertuttuğunu,Darwin’indeKropotkingibi,karşılıklıyardımlaşmayıevriminönemlimekanizmalarından biri olarak gördüğünü hatırlatmıştır. İnsanın Evrimi (TheDescent ofMan) adlı eserinde Darwin, “Bencil ve kavgacı insanlar bir aradadurabilen toplumlaroluşturamazlar;bir aradadurabilenbir toplumolmadandahiçbirşeybaşarılamaz”diyeyazmıştır.

Şimdi sorulmakta olan soru şudur: Toplumları bir arada yaşamaya itenmekanizmalar da aslında yalnızca kültürün değil, aynı zamanda biyolojinin debir parçasımıdır?Bir diğer ifade ile, bir toplumda bireyleri bencil ve kavgacıolmaktanmeneden“genler”varmıdır?Böylegenlerbazı toplumlaraevrimselbir üstünlük sağlamakta mıdırlar? İşte Cronin ve daha pek çok bilim insanı

Page 129: Aptal± Tan±mak

gerçekten de toplumların yaşamını etkileyen biyolojik evrimsel bir etiğinolduğunu sanıyorlar. Bu tür bir etiğe sahip bir toplumun, dünyadaki yaşammücadelesindeaynıetiğesahipolmayantoplumlardandahabaşarılıolacağınıdaDarwin1871’dekiölümsüzeseriİnsanınEvrimi’ndeyazmıştı.

Buradan Cronin son derece ilginç bir senteze ulaşıyor: Tümsel Darwinizm(Holistic Darwinism: Chicago University Press, 2005) Bu eserinde, bireyingelişmesi için her ne kadar liberal kurallar çok önemliyse, toplumun bir aradadurabilmesi için de aynı derecede sosyalist kurallar fevkalâdeönemlidir diyor.Butemelden,Cronintoplumsalyaşamiçinşukurallarıtüretiyor:

1.Mallarvehizmetlerherkeseihtiyacınagöredağıtılmalıdır.

2.Temelihtiyaçlarımızıkarşıladıktansonraartanlarliyakategöredağıtılmalıdır.

3.Herbireytoplumunhayattakalmasınakabiliyetinispetindekatkıyapmalıdır.

Cronin, bu temel ilkelerin anlaşılıp uygulanabilmesi için şu soruların aklageldiğini hatırlatıyor: 1) Öyledir-olmalıdır ikiliğinin halli (ör. niçin bireybaşkalarıyla ilgilenmelidir?). 2) Bu ideoloji nasıl tatbik edilecektir? 3) Batıdemokrasilerininçekirdekkavramlarıolanserbestlikveözgürlükneolacak?4)Hakkaniyetlipaylaşımbizlerinkutsalmülkiyethaklarımızınasıletkileyecek?5)Toplumaüretimsermayesiveemeğiveremeyecekdurumdaolanlarneolacak?6) Eğer mevcut ekonomik durum temel ihtiyaçlarımıza cevap vermiyorsa neyapacağız?7)Nihayet,kırmızıçizgilerimizinerelerdençizeceğiz?

BusorularınhepsineCronindetaylıcevaplarveriyor.Bunlarındikkatleokunup,savunduğutümselDarwinizmçerçevesindedeğerlendirilmesigerek.BenbirtürHerbert Spencer’in olgun dönemi ile Prens Kropotkin sentezi olan Croninmodelini büyük ölçüde Atatürk’ün uygulamalarına benzettim. Cronin’in (vediğer modern evrim kuramcılarının) çalışmalarından çıkan sonuç şu: Artıktoplumbilimleriyleuğraşanlarınsonderececiddîbirdoğabilimitemelinesahipolmalarışart.Eğerdoğanınmekanizmalarınıiyianlarsak,etikaksiyomlaratemelolabilecekdeğerlerinseçiminibelkidoğruyapabiliriz.DikkatedilirseCronin’insorduğu soruların hepsinin temelinde değer seçimi yamaktadır. Aklımızı bizikucaklayan çevrenin bize sunduğu bilgiler çerçevesinde kullanıp, ilkelfikirlerden kurtulabilirsek, bugüne kadar ha babam deneyip yanıldığımızyalnızca insan merkezli (fakat doğanın gerisinden kopuk olduğu için insanı

Page 130: Aptal± Tan±mak

bedbahteden)toplummodellerimizdençokdahaiyileriniüretebiliriz.

Page 131: Aptal± Tan±mak

Uçmak:EvrimdeBaşarınınSırrı

Biyolojikevrimdesoyunuzunbaşarılıolmasınımıistiyorsunuz?Sizdensonrakinesillerinuçmayaelverişliolmalarınıteminetmeyeçalışın.Busonuç,öğrencimSaniyeAtaymanile250milyonyılönceyaşamınneredeyseortadankalkmasınınneden ve sonuçlarını bulabilmek için yaptığımız ve şu anda Amerika JeolojiDerneği'nin bir kitabı olarak yayım aşamasında olan bir çalışmanın yanürünlerindenbiridir.

İlkdefaKarboniferDevri'ninsonlarınadoğrusürüngenlerarasındavücutısısınıkontrol edebilmek için gelişendeğişik vücut yapılarındanbirinin, dişlerinin dememeli dişleri gibi ayrışmaya başladığını ve hatta bir diş formülündenbahsetmenin mümkün olduğunu görüyoruz. ABD'nin Teksas Eyaleti'ninbatısındaki,karasalgeçKarboniferveerkenPermtabakalarıarasındabulunanvePelikozor (Pelycosauria) denilen bu hayvanlar Perm Devri içerisinde giderekdaha çok memeliye benzeyen Terapsidler ve nihayet bunlardan olanGorgonopsidlere ulaşıldığında memelilerden ayırt edilemeyecek canlı türlerioluşturuyorlar. Vücutlarında kıl bile bulunan ve memelilerdeki monotremlerebenzeyenbuhayvanlarınsıcakkanlıolduklarısanılıyor.

Perm sonundaki yok oluş bu hayvanları da etkiliyor, ama bunların bazıakrabalarıTriyasDevri'negeçebiliyorlar.Triyas'ınortalarınakadar(yaklaşık240milyonyılönce)memelibenzeribuhayvanlartekrarbiraçılımgösteriyorlarvebu arada bambaşka bir soydan ilk Arkozorlar (Archosauria) beliriyor, yaniegemen sürüngenler. Bu egemen sürüngenlerden bugün yaşayanlar arasındameselâtimsahlarvar.Ancak,yaklaşık21Omilyonyılöncearkozorlar ikiayaküzerinde yürüyen, süratli hareket edebilen ve enerjisini uzun süre koruyabilentürlergeliştiriyorlarki,bunlarbizimdinozordediğimizhayvanlardır.

Dinozor kemiklerinin 19.Yüzyıl başlarında ilk kez İngiltere’de bulunması, buhayvanların iskeletyapıları itibariylehiçşüpheyeyerbırakmayacakbir şekildediyapsidsürüngenleredahiledilmesisonucunudoğurdu.20.Yüzyıl’ınortalarına

Page 132: Aptal± Tan±mak

kadar dinozor denince akla büyük, soğukkanlı ve dolayısıyla yavaş hayvanlargeliyordu: Yani tipik sürüngenler. Ancak daha 19. Yüzyıl’da Othniel CharlesMarsh ve Thomas Henry Huxley gibi büyük paleontologlar dinozorlarınbazılarının yapı itibarıyla kuşlara çok benzediklerini fark etmişlerdi. Hatta ilkbulunan ve bugün Hollanda'da muhafaza edilen Arkeopteriks fosilinde tüylerkorunmamışolduğuiçinfosilkuşkusuzbirsürüngenolaraksınıflanmıştı.

Ancak,20.Yüzyıl’ınaltmışlıyıllarından itibarenbirbiriarkasınagelenkeşiflerdinozorlar hakkındaki bilgilerimizde bir devrim yarattı. Bu hayvanların kemikyapısı aynı kuşlargibi sıcakkanlı olduklarını gösteriyor, iskelet vekasyapılarıçok süratli ve uzun süre hareket edebildiklerini, yumurta ve yuva buluntuları,yuvayaptıklarınıveyavrularınabaktıklarınıişaretediyordu.

Sonunda Çin’de, dinozorların tüylü oldukları da keşfedilince birdenbire farkedildi ki, kuş ile dinozor arasında anatomik bir ayırım artıkmümkün değildir.Dinozorları ve kuşları kucaklayan, sürüngenlerle memeliler arasında yer alanyeni bir sınıf kondu taksonomiye: Dinosauria! Tebeşir Devri sonundaki (65milyon yıl önce) felâketten ise yalnızca uçan dinozorlar, yani kuşlarkurtulabilmişti.Bugün8500kadartürilekuşlarenbaşarılıkaraomurgalılarıdır.Memelilerarasındadayarasaların1100küsurtüriletümmemelilerin%20’sinioluşturduklarıvenihayetuçanböceklerin80.000türiletümhayvanlararasındaenbaşarılı olanlar olduğugörülünce,Saniye ile bubaşarının temelini aramayabaşladık.Tümbuhayvanlardaortaktekbirşeyvardı:

Küçükboyveuçmayeteneği.Evrimsavaşınıbellikiuçabilenlerkazanmaktadır.

Page 133: Aptal± Tan±mak

Evrim,MarxveTürkiye'deBilgisizlikleMücadele

Evrim

Bazı gazeteler haber yapıyor: “Evrimi zora sokan keşif”; merakla haberiokuyorsunuz, bir de bakıyorsunuz ki haber, Eosinopteryx brevipennaGODEFROIT, DEMUYNCK, DYKE, HU, ESCUILLIE, CLAEYS, 2013,hakkındadır. Bu haber yeni yayımlanmış bir dinozor bulgusu ile ilgilidir vebulunandinozorun,dahaöncebulunanpekçoktüylüdinozordançokdahaönceyaşamışolduğununkanıtıdır(bkz.Godefroit,P.,Demuynck,H.,Dyke,G.,Hu,D.;Escuillie,E0.,veClaeys,P.,2013,“ReducedplumageandflightabilityofanewJurassicparavian theropodfromChina’’:NatureCommunications,v.4,s.1394).Bubuluşunsöylediğitekşey,kuşlaraçokbenzeyenbu30cmboyundakidinozorun, kuşlara çok daha az benzeyen ve kendindenmilyonlarca yıl sonrayaşamışolandinozorlardançokdahayaşlıolduğudur.Eee?Archaeopteryx,yaniilkgerçekkuşdaEosinopteryxdendahayaşlıdır!Bubuluşevrimi(tabiîburadabizim gazetecilerin kastettiği şey evrim kuramıdır) nasıl zora sokar, gelin deanlayın. Gerek Archaeopteryx ve gerekse de başka birçok dinozor/kuş soyubelirli bir merhaleden sonra yok olmuştur. Meselâ ilk kuş olarak bildiğimizArchaeopteryx, bugünkü kuşların atası değildir. Aynı şekilde, büyük birolasılıklaEosinopteryxdebugünkükuşlarınatasıdeğildir.Bunungösterdiğiise,bırakınevrimizorasokmayı,bilakis tamdaDarwin'insavunduğutürdeplânsızprogramsız, tamamen tesadüflere bağlı bir evrim sürecinin doğada varolduğunun belirtisidir. Pek çok canlı belirli doğa koşulları altında benzergörünümlerkazanırlar.Buna,yakınsayanevrim(=convergentevolutiori)denir.Bu yakınsama süreci içinde bazı soylar yok olur, diğerleri evrimlerinisürdürürler.

Peki, bizim gazetelerdeki saçma sapan haber başlıklarının kökeni nedir? Neolacak gazetecilerimizin zır cahil olması. Bunlar bilgilerini artık internettendevşirmektedirler. İnternette, Eosinopteriyx ile ilgili haberlerin bazı başlıklarışunlardır:“Kuşlarabakışımızıdeğiştirecekdinozor”,Kuş-DinozorEosinopteryx

Page 134: Aptal± Tan±mak

inbulunuşukuşevrimikuramınabirmeydanokumadır”.Bubaşlıklardoğrudur,çünküEosinopteryxbugünrevaçtaolankuşevrimikuramınıdeğiştirerekyenibirkuşevrimişemasıoluşturulmasınıgereklikılmış,bunuyaparkendegenelevrimkuramınaçokgüçlübirdesteksunmuştur.Bunu“evrimizorasokankeşif’diyesunmak eğer bir kötü niyetin eseri değilse, düpedüz zır cahilliğin eseridir. Buhaberi yapan gazeteci, telefonu açıp bu haber hakkında herhangi bir uzmanadanışmakgereğinigörmediğigibi,onuyayımlayangazeteninsorumluyazıişlerimüdürü de böyle bir şeye gerek duymamıştır: Çünkü kendisi de zır cahilmuhabirindendahabilgilideğildir.

Burada bir yanlış anlaşılmaya engel olabilmek için hemen altını çizeyim:Hergazete muhabiri bir omurgalı paleontolojisi uzmanı olmak zorunda değildir.Amabilimselbirhaberyapmayakalkışanbirgazete,okonudahangiuzmandanfikir alabileceğini, en azından böyle bir başlık atılmadan önce birmütehassısabaşvurulmasıgerektiğinibilmelidir.Amabu,vasatdaolsabirtahsilveuygarbirtoplum geleneği gerektirir ki, Türkiye’de bunların ne biri ne de diğeri vardır.Bunların olmadığı bir yerde ise kuş evrimi kuramını değiştirecek bir buluşu,evrimizorasokanbuluşdiyehaberyapıverirsiniz.

Marx

Benzer bir durum Cumhuriyet Bilim Teknik'in 25 Ocak. 2013 tarihli 1349sayısında Psikiyatr Özgür Karaçam’ın “Teknolojinin verdiği zararlarınsorumlusuMarxmıdır?”başlıklımakalesindekarşımızaçıkıyor.SayınKaraçam,benim Marx’ın “Feuerbach Üzerine Tezler”inin meşhur ve meşum 11. Tezihakkında söylediklerim ile ilgili olarak “Marx’ın söz konusu tezini bu kadaryanlış anlayan ve yanlış yönlere çeken bir değerlendirmeye rastlamamıştım”diyor. Bu sözlerinde muhakkak haklıdır, zira kendisi –tabiî yazdıklarındananlayabildiğim kadarıyla– ne Marx:, ne de onun içinde yaşadığı entelektüelortam hakkında bu çok önemli konuyu ehliyetle tartışabilecek kadar bilgisahibidir.

Marx’un bahis konusu 11. Tezini, bilmeyen okurlarımız için, buraya tekraralıyorum:

Marx’ınsözününtamamışöyledir:

“Filozoflar dünyayı/âlemi sadece değişik şekillerdeyorumladılar.Amamaksat

Page 135: Aptal± Tan±mak

onudeğiştirmektir(VurguMarx’aaittir).

Almancaorijinalşudur:

“DiePhilosophenhabendieWeltnurverschiedeninterpretiert,eskommtdaraufan,siezuverändern.”

BuradakiWeltkelimesi,Almancadahemdünya(Türkçede“içindeyaşadığımızdünya”derkenkastettiğimizdünya)hemdeâlemanlamınageldiğinden,bendeTürkçeye bunu dünya/âlem olarak çevirdim. Almancadaki Welt kelimesinekarşılıkbirkelimeTürkçedeyoktur.Bu ihtiyacımızıbazenher ikikelimeyibiraradakullanarakgideririz:Örneğin“dünyaâlemduydu”sözündekigibi.

Marx“ThesenüberFeuerbach’’ı1845yılındaBrüksel’deykenkalemealmıştır.Benimkaynağımiseşurasıdır:

“Karl Marx: Friedrich Engels Werke”, c. 3 (1845 bis 1846): Institut fürMarxismus-LeninismusbeimZKderSED,DietzVerlag,Berlin(1969),s.535,tez11.

Burada verilen metin 1888 yılında Engels tarafından yayımlanan metindenalınmıştır.

Sayın Karaçam, Marx’ın kastettiği şeyin benim anladığımdan, yani içindeyaşanılandünyayıdeğiştirmektenbaşkabirşeyolabileceğinisavunuyor.Bununiçin de sözlerine, teknolojinin kuramsal bilimlerdeki gelişmeler sayesindeilerlediğiiddiasıilebaşlıyor.Öncelikle,19.Yüzyıl’akadarbuiddia,Arşimet’inburgusuve savaşmakinaları,Toricelli’ninbarometresivb.gibiender istisnalardışında geçerli değildir. Teorik bilim, buhar makinasının temel ilkeleriniİskenderiyeliHeron'un (MS10-70) çalışmaları sonucu daha İlkÇağ’da bildiğihalde,teknolojiThomasNewcomen’ekadar(yani1710’akadar)bunuyapmadı.Üstelik JamesWatt’a kadar da (yani 1776’ya kadar) sanayi, teorisi İlk Çağ’auzananbuâletikullanamadı.Bununtersibirdurumyüzennesneleriçinvarittir:İnsanlık sandal, gemi vs. gibi şeyleri Arşimet’in yüzme kuramınıgeliştirmesinden binlerce yıl öncesinden beri, bu kuram hakkında hiçbir şeybilmeden kullanıyordu. Teknoloji 19.Yüzyıl’a kadar kuramsal bilimden değil,ihtiyacındeneme-yanılmayöntemiyletatminindendoğmuştur.Meselâ,İspanyolmüteşebbisi Bartolome de Medina (1497-1585) tarafından Güney Amerika'da

Page 136: Aptal± Tan±mak

1557 yılında geliştirilen cıva ile cevherden gümüş elde etmek (“beneflcio depatio” yani “veranda yöntemi”) sürecin kimyasal temellerinin anlaşılmasındanyüzyıllar önce, deneme-yanılma yöntemiyle ve tamamen ticarî amaçlarlageliştirilmiştir. Bu keşif, Avrupa'yı dünyanın efendisi yapan ve Osmanlıİmparatorluğununekonomik çöküşünübaşlatan, tarihin enönemli olaylarındanbiridir.

Eğer Marx 11. Teziyle, Sayın Karaçam’ın hiçbir belgeye dayanmadan ilerisürdüğügibi toplumsal düzeni değiştirmeyi kastetseydi,Almancada bunuWeltile değil,Gesellschaft (cemiyet, toplum) veyaGesellschaftsordummg (toplumdüzeni)kelimeleriyleifadeedebilirdi.Kaldıki,Marx’ın11.Tezinikalemealdığı1845 yılı, bilimin varlık nedeni üzerine çok ciddî tartışmaların yapıldığı birzamanıniçinedüşmektedir.Butartışmalarıntemelinde“bilimmerakıtatminiçinmi,yoksatoplumafaydaürettiğiiçinmivardır/desteklenmelidir?”sorusuvardı.Bilimin teknoloji yoluyla topluma sağladığı faydaların artık herkes tarafındankabuledildiğibirdönemde,bilimin tekvarlıknedenininbuolduğu iddialarıylaberaber, topluma yararı olmadığı düşünülen bilimlerin desteklenmemesigerektiği gibi düşünceler belirmeye başlamıştı. Bilimin, insanoğlunun doğayaegemenolması içinçalışmasıgerektiğinidüşünenMarx,buikincigruptaydıvesanat,kuramsalbilimgibişeylerin,kendisininDasKapitalin3.cildinde“Reichder Freiheit” (özgürlüğün egemenlik alanı) adını verdiği toplum kesimine aitolduğunu söylüyordu. Bunun dışındaki ise “Reich der Notwendigkeit”(gerekliliğin egemenlik alanı) idi ve toplum için gerekli kişi ve faaliyetlerikapsıyordu. “Reich der Freiheit”, “Reich der Notwendigkeit”in gereksinimlerikarşılanmadanbirtoplumiçindevarolmamalıydı.

Butartışmalarıntemeli,SirFrancisBacon'un(1561-1626)biliminyararlıolduğuiçin önemli olduğu tezine dayanır. Benim 2001’de ABD’de yayımlanan veAdamSmith,KarlMarx,AbrahamGottlobWernerveJamesHutton’ukonualankitabımda{3} belgelediğim gibi, Marx, Bacon’un izleyicisiydi ve Bacon’untümevarım (induction) ile ifade edilen yönteminin gerçek bilimsel yöntemolduğunainanmışolanlardandı.

Marx’ındabirparçasıolduğubutartışmalarsonundazamanınbilimdünyasınınenönemlitemsilcilerindenbiriolanbüyükkimyacıJustusvonLiebig’in(1803-1873)BavyeraBilimlerAkademisi’nde yaptığı 28Mart 1863 tarihli başkanlık

Page 137: Aptal± Tan±mak

konuşmasındasertbirreddiyebuldu.{4}JustusvonLiebig,SirFrancisBacon’unzırcahilvesahtekârbirpolitikacı{5}olduğunubelgeleyerek,biliminonundediğigibi yapılmadığını, bizzat Bacon'un yaptığı sanılan hiçbir deneyi yapmamışolduğunu anlattı. Von Liebig’in kendisi, özellikle teorik kimyanın tarımauygulanmasıkonusundadevrimleryapmışbirbilimadamıydı.Dolayısıylakimsekendisiniinsanlığınihtiyaçlarınıdikkatealmayarakfildişikulesindeyaşayanbirbilimadamıolmaklaithamedemezdi.AmaJustusvonLiebig,biliminsadecevesadece bilim insanının merakını tatmin etmek için hipotetik-dedüktif yöntemkullanılarak yapılan bir iş olduğunu savunuyordu. Fayda, bilimin yalnızca biryanürünüydüvebiliminbilimolmasıiçingereklideğildi.

Marx’ın 11. Tezi, 1800’lerin başı ile 1880’lere kadar süregelmiş olan butartışmanın bir parçasıdır ve Marx bu tartışmada benim saf bilim olarakbetimleyeceğim faaliyetin karşısında uygulamanın/teknolojinin yanında yeralmıştır. Marx’ın değiştirilmesinden bahsettiği dünya, içinde yaşadığımızdünyanıntamamıydı,sadecetoplumdeğil.SayınKaraçambunurahmetliCemalYıldırım’ın yüzeysel bir derleme olan eserine atıf yapmak yerine, Marx’ınzamanının kaynaklarına dayanarak irdeleseydi, Marx’a kendi gönlündengeçenleriatfetmekten imtinaederdi.Marx’ıngünümüzeyansıyanzararı,benimeski Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti ve diğer sosyalist ülkelerdegördüğüm teknoperestliğe fikir babalığı yapmış olmasıdır. Nasıl ki, dineinananlar ileMarx’a inananlar arasında fark görmüyorsam,Marx’a tapanlarla,paraya tapanvahşî kapitalistler arasında da fark yoktur.Her iki grup da faydakavramını insan yaşamının temeli yapmıştır. Halbuki bilim faydadan öncebilgiyi vurgular, zira bilgisiz insanlar fayda temin edeyim derken zararverebilirler. HemMarksizmin yarattığı felâketler hem de vahşi kapitalizm bubilim dışı davranışların ürünüdür. Dolayısıyla teknolojinin bugün verdiğizarardanMarxtamamensorumludeğildir,amagünahpayıçokbüyüktür.

Sonuç

Son zamanlarda, Rousseau ve Marx hakkında Cumhuriyet Bilim TeknikDergisi'nde pek çok yazı yayımlandı. Bunların hemen hepsi, yazdıkları konuhakkındaciddîaraştırmayapmadıklarınıtahminettiğimkişilerceyayımlandı(enazından bildiğim kadarıyla Rousseau veya Marx konusunda ciddî bir yerdebasılmış bilimsel yayınları olmayanlarca).Cumhuriyet Bilim Teknik e bilimsel

Page 138: Aptal± Tan±mak

bir araştırma yapmadan yazı göndermeyi ben sorumsuzluk olarak görüyorum.Tabiî, bu dergi bilimsel değil, popüler bilimsel bir dergidir. Ama bu, burayagönderilenyazılaryazarıngönlündengeçenlerolabilirdemekdeğildir.Kişibirkonudabilgiedinmekistiyorsa,dergiyesorusunubirmektuplayöneltebilir,amahele bir konuda ciddî bir araştırma yapmış bir kişiyi yanlış anlama ile ithamedebilmek için en azından o konuda biraz bilimsel olarak eşelenmek gerekir.Bunu söylememinnedeni,CumhuriyetBilimTeknik’inbir dedikodumecmuasıolduğunugörmekistemediğimiçindir.Dedikodu/magazinmecmualarındainsanistediğini yazabilir, ama popüler de olsa bir bilim mecmuasında iddiaları biraraştırmailetemellendirmekgerekir.

Page 139: Aptal± Tan±mak

DarwinciFiziğinilahiyatveSosyalBilimlereEtkisi

İlahiyat, yani teoloji ve diğer sosyal bilimlerin en büyük sıkıntısı, ellerindekontrol,yanitestedilebilirherhangibirmodelinolmamasıvebumodeleksikliğiile sosyal olayları açıklamayakalkmalarıdır.Tabiî bu iddiamı okuyanpek çokilahiyatçı ve başka sosyal bilimcilerin benim sosyal bilim modellerinibilmediğimi söyleyerek itiraz edeceklerini tahmin ediyorum.Onun için, dikkatedilirse,“kontroledilebilirherhangibirmodel”dedim.Benimokumaimkânınıbulabildiğim sosyal bilimmetinlerinin hemen hepsinde birmodel var; ama bumodellernekontroledilebilir,nedekontroledilmeamaçlı.İlahiyattadogmanın,yaniimanınolmasızatenkontrolügereksizkılıyor.

İşe ilâhiyattan başlayalım: Benim öğrenme imkânını bulabildiğim tüm dinselmetinler, evreni ilk yaradılıştan beri aynı tanrısal kurallarla yönetilebiliraddediyorlar.Meselâ,Kont deBuffon 18.Yüzyıl’da dünyanın yaşı 75.000 yılolabilirdediğizaman,SorbonneİlâhiyatFakültesibuna itirazederek,Tevrat’tayaradılışınsadece6günsürdüğünüveyaradılıştandabuyanaancak6000küsursene geçmiş olduğunu kendisine hatırlatmak ihtiyacını hissetmişti. De Buffonbuna, Tevrat’taki “gün” ile neyin kastedildiğini bilmediğimizi söyleyerek bircevap vermeye kalkınca, fakülte de yaradılışın en büyük kısmının, güneşinyaratıldığı ilk günden sonra olduğunu söyleyerek Kutsal Yazarın (yaniMusa’nın) gün ile neyi kastettiğinde herhangi bir muğlaklık olmadığınıbelirtmişti.

Tevrat’ta ve ondan sonra gelen diğer Sami din kitaplarında geçen, Musa’nıngerçektarihîbirkişilikolduğuhakkındaelimizdeenküçükbiripucuolmamasıbiryana,modernkozmoloji,evreninyaşının13,8milyaryılolduğunugöstermişdurumda.Ancakbu sadecebizimevren.Bizimevrendışındaki evrenlerinyaşınedir?Kurallarınedir?Bunlarıbilmiyoruz.

Amabildiğimizbirşeyvarki,oda,bizimevrendedahikurallarınevrenintarihiboyunca sürekli değişmiş olduğu. Dolayısıyla, din kitaplarında anlatılan

Page 140: Aptal± Tan±mak

hikâyeler, evrenin ilk yaradılış günlerine kadar uzanırsa, din kitaplarındaanlatıldıkları şekilleriyle doğru olmaları mümkün değil. Fiziğin bu basitçıkarımı, zaten ilâhiyatın da sonu demektir, çünkü dogmalar çöküyor ve imanedilmesiveilâhiyatınaçıklamasıgerekenbirşeyortadakalmıyor.

Şimdigelelimdiğersosyalbilimlere:Meselâ,Marxinsanlığınbaşındanberibirgelişmeçizgisigösterdiğineişaretederek,bugünkücemiyetitemelalantarihselbirmodel kuruyor.Anlattığı, tarih; ama temel aldığı kurallar bugün cemiyettegördükleri. Onları kullanarak, aynı kanunların hüküm sürdüğü cemiyetlerde,tarihsel akışın hangi “evrime” neden olacağını anlamaya çalışıyor ve sonundabunu anladığını iddia ederek meşhur eseri Das Kapitali yazıyor. Peki, yacemiyeti yöneten kurallar değiştiyse? Yani bireyin biyolojik bileşim vedavranışındadeğişikliklerolduysa?Birdebudeğişikliklerkör talihineseriyse?Bilindiği gibi, Marx ve Engels, doğal dünyayı kör talihin yönettiği fikrineşiddetlekarşıçıkarak;meselâjeologSirCharlesLyell’ide,CharlesDarwin’ideeleştiriyorlar. Cemiyeti de evreni de yöneten zaman ve mekândan bağımsızkurallar,yasalarolmalıdiyorlar.

Bu açıdan bakıldığında Lord Bertrad Russell’ın da meşhur eseri BatıFelsefesininTarihi’nde işaretettiğigibi,Marx’ın tümsosyalkuramıbirdenbiregözümüze tanrısal bir gücü var sayan bir kuram olarak görünmeye başlıyor.Marx, evrende başıboşluğu, tesadüfiliği, kuralsızlığı kabul edemiyor. AdamSmith’inekonomikmodelide,onundayandığıahlâkmodelidebugünkü insandavranışınıtemelalanmodellerdir.Yabudavranışbiyolojiktemeldedeğiştiyse?

Doğabilimlerininsonikiyüzyıldakienbüyükkeşfi,evrendebizimdoğayasasıdediğimiztümdüzenliliğin,aslındabizimbirvarsayımımızdanibaretolduğudur.Buvarsayımın tamamınıdoğruaddetsekbile,kurduğumuzmodelsadeceşuaniçingeçerliolabilir.Geçmiştenbuyanasadeceuzay-zamangeometrisideğil,onuyönetenkurallardadeğişmişolabilir.Zamanvemekândanbağımsızkuralların,doğayasalarıolduğufikridekontroledilmeyemuhtaçbirvarsayımdanibarettir.

Peki bu ele avuca sığmazgörünen evrenveya evrenlerle nasıl başa çıkacağız?Çok basit: Kafamızda yeni modeller üretip onları sürekli kontrol ederek.Kontrolü olmadan bize sunulacak tümmodelleri reddederek. Kuramsal fizikçiLee Smolin'in ve onun gibi düşünen fizikçilerin bugün sicim kuramının envaı

Page 141: Aptal± Tan±mak

çeşidinin tüm matematiksel güzelliklerine rağmen terkedilmesi gerektiğinisavunmalarının sebebi, bu kuramı kontrol edecek bir deneyin veya gözleminteklifedilememesidir.Deneyveyagözlemletestedilemeyenhervarsayımbilimdışıdırvegüvenilemez:Bunasicimteoriside,testyollarıönermeyentümsosyalkuramlar ve tüm dinler de dahildir. Test edilmesimümkün olmayan fikirlerinpeşine takılan herkes cehaleti peşinen kabullenmiş demektir. Cemiyet isecahillereteslimedilemez.

Page 142: Aptal± Tan±mak

YobazınBüyükZaferi:KavramKargaşası

Sonbeş-altı yıldır bilmemdikkat ettinizmi,Türkiye’de hemen tümkonulardatartışma her türlü akılcı temelin dışına taşınmış bir şekilde bir kavramkargaşasınadönüştü.Örneğin,özgürlükkavramı,özgürlüğükısıtlayanhertürlügörüş ve davranış da özgürlük şeklini aldı. Dürüstlük kavramında dürüstlüğübelirleyen kıstas yasalar oldu, dolayısıyla dürüstlük yasa yapıcıya bağlı birkavram haline getirildi. Bilim kavramı, “üniversite adı verilen kurumlardayapılan her şey” olarak algılanmaya başladı ve her profesör, doçent, yardımcıdoçent vs. bilim insanı olarak görülür oldu. Fethullahçılara destek bileTÜBİTAK’çabilimseladdedilirolmuş!“Saygınlık”atamayabağlandı.Herhangibirmevkiegelenotomatikmanomevkigereğisaygınoluvermeyebaşladı;bunakarşıbirifadehakaretolarakmuamelegörüyorartık.

Birtoplumda,hattayalnızcaikikişiarasındailetişimimümkünkılabilmek,bazıtemelkavramlardaaynı şeyikabul etmeklemümkünolabilir.Bunun iki temelivardır: 1) Dilbilimsel: Yani ben “bardak'’ dediğim zaman siz “avanak”anlıyorsanız,konuşmaimkânını,dolayısıylaortakherhangibirişyapmatemelinikaybederiz; toplumdayalnızlaşırız, yaşamımızgüçleşir, hatta imkânsızolur. 2)Felsefi: gerçek bir dünyada yaşadığımızı ve bu dünya ile temasın da yalnızcaakılvebeşduyumuzlamümkünolabileceğininkabulü.Yanibenbardağabakıpbardakgördüğümüsizeaktaramıyorsam,dünyakonusundahiçbirortakfikirvedolayısıylaortakhareketimkânımızkalmaz.Bunedenleneyinhakikat,neyinseyalan olduğunu nasıl bilebileceğimiz konusunda da anlaşmak zorundayız.Meselâ, bizzat hakikat konusunda bile kavramlarımız karışmış durumdadır:Bana aklı başında olduğunu bildiğim pek çok iyi tahsilli dostum hakikat ilegerçeğin aynı şeyi ifade etmediklerini söylemişlerdir. Birinin gözlemcidenbağımsız olarak var olanı, diğerinin ise gözlemcinin söylemiyle var olanınuygunluğunuifadeettiğibelirtilir.Böylebirayırımaburayakadaritirazımyok.Ama hakikatin insan dışında bir söylemin gerçekle olan ilişkisi şeklindeifadesinin kabulü mümkün değildir, zira insan dışındaki söylem hakkında

Page 143: Aptal± Tan±mak

elimizdekontroledebileceğimizenküçükbirveriyoktur.

Neyin hakikat olduğu, yani söylemle uygun olduğuna karar verebilmenin tekyolu, söylemin gerçekle ilgisini araştırmaktır. Bu iş, hakikatin içinde ifadeedildiği bir dilin dışındaki bir dil içerisinde, hakikati dile getiren söylem ilegerçek dünya arasındaki ilişkinin ifadesiyle yapılabilir. Örneğin, ay taştanyapılmıştır ifadesi, bu konuda gözlemlerimizi yaptıktan sonra Almanca olarak“DerMondbestehtwirklichausStein’’diyebiliyorsak.veyabunuTürkçeolarakdile getirdiğimiz cümlenin kontrolü olarak herhangi bir başka dilde desöyleyebiliyorsak, doğru bir ifadedir (bu fasit daire gibi görünen tartışmanınmantık temelleri, ünlü Polonyalı matematikçi Alfred Tarski tarafındanyayımlanmışolup,gerçeğinmütekabiliyetkuramıolarakbilinir).

Postmodernizmlebirliktegelenhakikatdüşmanlığıbilhassayobazlartarafındanbüyükbirmemnuniyetlekarşılanmıştır,zirabuonlaradininzırvalıklarınıbilimedayanarak göstermek isteyenlere karşı müthiş bir silah vermektedir:Denilmektedir ki, gerçeği görmenin ve ifade etmenin hiçbir yolu yoktur.Dolayısıyla, din de en az bilim kadar gerçeği ifade eder. Buradan da aslındadinin ilâhî bir söylem olması nedeniyle (!) bilimden üstün olduğu iddiasınagidilir.Bilindiği gibi, bu,non sequitur (yani “ilgisiz sonuç”)Gazzali’nin aklınüstünlüğünekarşıkullandığı temel tezidir.Gerçeğikontrol imkânınınolmadığıbir kez ifade edilmiş olduğuna göre, artık kimsenin aklına dinin ilâhî olduğuiddiaedilentemellerinisorgulamakgelmez.

Bu şekilde düşünmeye bir kez başlamayagörün. Her şeyi eğip bükmenizmümkünolur.Örneğin,yasabirmevkie“saygınbirbiliminsanının”atanmasınımıöngörüyor:Sizhemsaygınhemdebiliminsanıterimlerinizikendinizegöreçevirip o mevkie istediğiniz kişiyi atayabilirsiniz. Sıkıştırıldığınız zaman dakendinizi demokrasinin katı tanımlarla değil, çoğunluğun fikriyle çalıştığınısöyleyerekkurtarabilirsiniz.

Bu yolun sonu felâkettir. Hiçbir bilimsel düşünce geleneği olmayan Türkiyehalkı birkaç yıldır bu felâketin kucağındadır. Çevrenizde muhtelif mevkileregelenlere bakın, Mustafa filmi hakkında yazılıp çizilenlere bakın, üniversite“aflarına” bakın... Temelde hep bu kavram kargaşasını ve onun ölümcültuzaklarınıbulacaksınız.Atatürkonuniçindememişmiydi,“Hayattaengerçek

Page 144: Aptal± Tan±mak

yolgöstericibilimdir...”

Page 145: Aptal± Tan±mak

DemokrasiAlerjisi

Pek çokCumhuriyet okuru, 1982 tarihli doktora teziminkendi ailemle birlikteOsmanlıHanedanı’naithafedildiğiniduyduğuzamanherhaldeçokşaşıracaktır.Son zamanlarda olan olaylar beni bugünkü yazıyı yazmaya ve bu ithafınnedenleriniaçıklamayaitti.

Doktoramınbittiği1982yılındaaslında“memleketlim”olanAtatürk’ebüyükbirkızgınlığım vardı. Kızgınlığımın nedeni, Atatürk’ün Türkiye’ye Cumhuriyetrejimini ve onunla beraber demokrasi beklentisini getirmiş olmasıydı.DoktoratezimibitirdiğimzamansekizyıldırAmerikaBirleşikDevletleri’ndeyaşıyordumve orada cahil ve görgüsüz bir halkın idareyi elinde tutmasının üzerimdeyarattığımoralçöküntüsünüilkkezhissetmiştim.

ABD’ninönceHouston,dahasonradaAlbanyşehirlerindeyaşamıştım.Buheriki şehir deAvrupa'dan bildiğim şehirlerle aslamukayese edilemeyecek kadarçirkindi.Öğrenciliğim esnasında bu iki şehir dışında daAmerika'nın geniş birkesiminigörmeimkânınıeldeetmiştim.DoğagüzellikleridışındaABD’deinsanelininyaptığıpekazgüzelşeyvardı.Buacabaniçinböylediyedüşündüm.BusoruyacevabıAvrupa’da“güzel”addettiğimşeylerinnelerolduğunulisteleyerekaradım: Avrupa'da ne hoşuma gitmişti? Her şeyden önce mimarî benibüyülemişti.Avrupa’nınbüyükşehirlerindebinayüzleriderindüşüncevezenginbir el emeği sonucu yaratıldıkları intibaını veriyorlardı. Bina yüzeylerinde, içdekorasyonlarında görülen heykeller, resimler, bunları yaratanların enginmitoloji, tarih, doğa bilgisi bilgilerini açığa vuruyordu. Kısacası, bu binalarıyapanlar “sıradan” insanlar değildi. Amerika'da ise karton ambalaj benzerigökdelenlerhertürlügüzelliktenıraktılar.NewYork'tahenüzAvrupaetkilerinintamamensilinmediğizamanlardayapılmışcanımbinalar,içlerineyerleşenzencive/veya Puerto Rico’lu göçmenlerle kelimenin tam anlamıyla harabeyeçevrilmişti. Hayatımda ilk kez 1975’te Harlem içerisinden uzun bir limuzinlegeçerken şoför benden camları kapatmak ve kapıları kilitlemek iznini ricaetmişti! Burası Amerika’nın en büyük şehriydi! Böyle bir şeyi Avrupa’da,Napoli’nin arka sokaklarında bile görmemiştim. Midemin bulandığını

Page 146: Aptal± Tan±mak

hissettiğimihatırlıyorum.Avrupa’dasevdiğimklâsikmüzikdeöyledeğilmiydi?Amerika'nın ne cazına, ne rockuna ne de “country western” denen çobanmusikisine ısınabildim.Avrupa'dahalkmüziği, el sanatlarıvb. “halk işleri”deayrıbirgelenekveustalıkmevzuuydular.Amerika’dabugelenekleryoktu.

Ozamanaklımaçocukluğumunİstanbul’u,bilhassaYeşilköy’ügeldi.OcanımbeldenindeAnadolu’dangelenlercenasıltanınmazhalegetirildiğinihatırladım.Güzel İstanbul’a, benim kendi ailemden yaşlıların güzelliğini anlata anlatabitiremedikleri İstanbul’a ne olmuştu? Hoşuma giden Osmanlı musikisi niçinartık dinlenmez olmuştu? Zaten o musikinin güftelerini bile pek anlayankalmamıştı.

İşte bu tür düşünceler beni hem Amerika'dan hem de kendi ülkemde benzermanzaralara neden olan cumhuriyetten soğutmuştu. Rumelili Atatürk’e “bize”ihanet ettiği için, ülkenin idaresini cahil Anadolu’nun eline verdiği için çokkızıyordum. Osmanlı, Anadolu’yu İstanbul’dan uzak tutmuştu. Cumhuriyetidaresi ise sonunda yönetimi Demokrat Parti ile beraber Anadolulunun elinevererek ülkeyi perişan etmişti. İstanbul'da dolaşan “türbanlılar” benim daha1982’de canımı sıkar olmuşlardı.Halbuki anneannemin nesli şapka giyiyordu.1982’debenimgörüşümbuydu.BuyüzdenkonuştuğumveyazdığımTürkçede“Anadolulunun’ anlayamayacağı Osmanlıcaya olabildiğince yakındı. YeniTürkçedeAnadolu’nuncehaletininyansıdığınıhissediyorvetiksiniyordum.

Bu fikirlerle İTÜ’de asistan oldum. Beni işe alan Kayserili Ihsan Ketin, tümfikirlerime katılmamakla beraber, yaptığım teşhislerin çoğuna katılıyor, amaAtatürk’ünbukonudasuçsuzolduğunusöylüyordu.AncakSelâniklibiraileninçocuğuolan“Rumelili”ErdoğanŞuhubibanaaslakatılmazken,ParisdoğumluveKafkasyalıbiraskerailesininçocuğuolanDoğanKubandaaynenErdoğanBeygibibenimtamamenyanıldığımısöylüyordu.Buikibüyükbilimadamınınsöyledikleriözetleşuydu:

Benim ihtişamına imrendiğim Osmanlı “medeniyeti” aslında bir balondu.Hayranlığım cehaletimden kaynaklanıyordu. BeğenmediğimAnadolu ne kadarcahilse, aslında Osmanlı’nın el attığı her belde o denli cahildi. İstanbul’dakibirkaç şair, bir avuç süsleme ustası, bir-iki mimar sistematik bir medeniyetinürünlerideğildi,tesadüflerin,büyükbirinsanvehırsızlıkekonomisininyarattığı

Page 147: Aptal± Tan±mak

para zenginliğinin bir araya geldiği bir zümrenin istatistiki olarak zatenkaçınılmaz bir şekilde üretmesi gereken bireylerdi. Osmanlı ortamı o denliolumsuzdu ki, bu kişiler bile pek az sayıda yetişebilmişti. Osmanlı. “bilimadamı”denilenlerinbir-ikisihariç,hiçbirininbusıfatlauzaktanyakındanilişkisiyoktu.ZatenOsmanlı’dabilimaslagelişememişti.Takiyüddin’inrasathanesininbizzat Padişah emriyle Osmanlı Donanması’na bombalattırıldığını o aralardaöğrendim.

Atatürk Türkiye’yi ele aldığı zaman yapılabilecek en akıllıca şey bir halkyönetiminegeçmekti.Zirahalkodenliperişandıki,dahakötüsüdüşünülmezdi.Atatürkzincirlerindenboşananhalkınenerjisinidoğruyere,uygarlığın,olmayanuygarlığınkurulmasınayönlendirdi.Kendiyaşamıesnasında,yanionbeşsenedealınanmesafe baş döndürücüydü.BunuülkemizinAtatürk döneminde yetişkiniki öğrenci olmuşolan iki üstünkaliteli bilimadamı,Kayserili İhsanKetin veHarputluKâzımÇeçendeaynenonaylıyorlardı.

Felâket,diyorduhocalarım,bu,aslındaDemokratParti’dendeönceHalkPartisiiçerisinde halkın uyanmasından hoşnut olmayanlarca başlatıldı. Bunlar, ekmekelden su gölden tembel yaşamlarının tehlikede olduğunu gören sözde dinadamları veAnadolu ağalarıydı.Bunlar önceHalkPartisi içindebirmuhalefetyaratarak, örneğin, Hasan-Ali Yücel’in sürdürdüğü eğitim seferberliğinidurdurmakla kalmayıp, geri çevirdiler. Daha sonra Demokrat Parti iktidaragelerekalenendinistismarınabaşladı.VerilenintibaAtatürk'ünDevrimleri’ninvegenelpolitikasınındinezararverdiğiyönündeydi.DemokratPartiiktidarıbuçirkinvepekkorkunç iftirayı acımasızca istismar ederekTürkiye’yibüyükbirfelâketin kenarına getirdi. Halbuki gerçek tam tersiydi. Atatürk dini de elealarak, halkın dinini adam gibi öğrenmesinin temellerini atmıştı. Ezanın, yaninamaza davetin, anlayacakları bir dilde okunması bu genel din aydınlanmasıpolitikasınınbirparçasıydı.DemokratPartibu iyiniyetliadımıdindüşmanlığıdiyepazarlayarakhalkıenfecibirşekildealdatmıştı.

Dahasonrageleniktidarlar,Atatürk'ünaydınlanmapolitikasınadönmecesaretinigösteremediler. İTÜ’deki hocalarıma göre beni aldatan buydu. Benim aslındaözlediğim aydınlanmaydı; beni kızdıran da cehaletti. Ama bunun nedeni neAtatürk’ün yaptıkları, ne de cahil Anadolu halkıydı; ona sürekli ihanet edenpolitikacılardı. Atatürk Anadolu halkının zincirlerini çözmekle yanlış

Page 148: Aptal± Tan±mak

yapmamıştı, sandığım gibi Rumeli’ye ihanet etmemişti. Başka her seçenekOsmanlı’nınfecipolitikasınısürdürmekdemekolacaktıki,budanihaifelâketedavetiyeçıkarmaktanbaşkabirşeyolmayacaktı.

Bu sözler ve onların ışığında okuyarak ve başkalarıyla da konuşaraköğrendiklerim1982’densonrakionyıliçindebenimgörüşlerimdeçoktemelbirdeğişikliğe neden oldular. 1982’de bana İhsan Ketin bir kere “sen Atatürk’ekızıyorsun; ama hayatta olsaydı ve kendisiyle konuşabilseydin, bir numaralıadamıolurdun’’demişti. İmaettiğininnedenlidoğruolduğunusonragördüm,gerçektendebilgimarttıkçapeksıkıbirAtatürkçüoldum.

Ama tüm bu tartışmalar ve okumalar sonunda bir şey daha öğrendim.Demokrasi, kendisini yok etmeye azimli akım ve kişilere tahammül edemez;ederse sonunda kendisi ortadan kalktığı gibi, emrinde olması gerektiği halkınfelâketinihazırlar.Bununböyleolduğunu iyibildiğim20.YüzyılAlman tarihide teyit etmektedir. Nazi rejimi Weimar demokrasisi kendisini koruyamadığıiçin,demokrasiyiistismarederekyerleşmişveyalnızca12yıliçinde20milyonAlmanın, 30 milyon Alman olmayan insanın ölümüne, bunlardan masum 6milyonYahudi’nin–tarihteeşigörülmemişbirsoykırımpolitikasıçerçevesinde–fırınlanmasına, Avrupa'nın ve Doğu Asya'nın yakılıp yıkılmasına nedenolmuştur.

Bu günlerde iktidarda olan hükümetimizin temel felsefesinin de demokrasiyeaykırı olduğu kanaatindeyim. Eğitim ve bilim konusundaki icraatları buyorumumu desteklemektedir. Eğer demokrasi kendini koruyamazsa, aynenbenim1982öncesindeolduğumgibi, hiç umulmadık toplumkesimlerindebilekendi düşmanlarını üretir. Ne denli iyi niyetle olursa olsun, demokrasininortadan kaldırılması eninde sonunda toplumun felâketiyle neticelenir. Bunamuhakkakdurdemeklazımdır.

Page 149: Aptal± Tan±mak

NewOrleansFelaketi,DemokrasiveCahilPolitikacılar

Cumhuriyet okurları Katrina tropik fırtınasının ABD’nin güneyinde yarattığıkorkunç hasarın insanın tüylerini ürperten resimlerini gördüler, haberleriniokudular.Akıllarınaşusorugelmişolabilir:Böylebir felaketABDgibi“ileri”birülkedenasılolabildi?ABD’libilimadamları,mühendislerbunungeleceğinigörememişlermiydi?Niçingerekliönlemleralınmadı?

Bufelâketdejeolojininkonusuiçerisindedir.Üstelikfelâketinhemenakabinde,ben evimde ABD’nin tıp camiasının iki mümtaz simasını misafir ediyordum(jeologbirarkadaşımınannesivebabasıolduklarıiçin).KendileriABD’ninüstdüzeybilimkuruluşlarınınüyesioldukları için ister istemez felâketinnedenlerihakkındabilgisahibiolmuşlar.

Bilindiği gibi New Orleans Mississippi Deltası’nın kuzeydoğu kenarındaPontchartrain Gölü (lâgün) ile Mississippi’nin deltayı besleyen faal anayatağının arasında kurulmuştur.Nehir, şehir içerisinden kuzeye konkav büyükbirmenderesyaparakgeçer.

Yer yer nehir ve lâgün seviyesinin altındaki nehri taşkınlardan korumak içinbüyük bentler, yani koruma duvarları vücuda getirilmiştir. Anacak bu korumaduvarları sürekli erozyon tehdidi altında oldukları için belirli aralıklarlabakımlarının yapılması gerekmektedir. Nehir normal zamanlarda sakin sakinakar. Bu zamanlarda erozyon işlevi âdeta rölantidedir. Ancak taşkınlarda vebüyük fırtınalarda nehrin su rejimindeki ani değişiklikler, erozyon ve çökelmeişlevleriniçokhızlandırır.Öyleki,budurumlardanehironyıllardayapmadığıişibirkaçgün,bazenbirkaçsaat içindeyapar.Denizebağlıolan lâgündeöyledir.Fırtına deniz seviyesini yükselterek bentlere yüklenebilir. Ancak bu “kriz”davranışıöncedengörülemeyecekbirdavranışdeğildir.Coğrafyacılar,jeologlarve meteorologlar nehrin ve lâgünün kriz zamanlarını ve bu zamanlarda neleryapabileceğinimodellemişler, mühendisler şehri buna karşı koruyabilmek içintedbirler düşünmüşlerdir. Bu tedbirlerin başta geleni bentlerin bakımıdır.

Page 150: Aptal± Tan±mak

Gelgelelim dostlarımdan duyduğum, Bush yönetiminin bentlerin bakımparalarını kestiği, örneğin, bu yıl bent bakımı için gerekli paranın ancak ondabirinin teminedilebildiğidir (bentlerinkırıldığı ikiyer içinharitayabkz)!YaniNew Orleans felâketi, kısmen de olsa Bush yönetiminin ihmallerinin birsonucudur. Irak’taki coğrafya cehaletleri binleri ölüme, parayla ölçülemeyecekkültürelhazinelerinkaybınayolaçanzır cahilpolitikacılar,NewOrleans’tadabinlerce yurttaşlarının ölümüne, daha nicelerinin yersiz yurtsuz kalmasına, birsürükadınınvekızınırzlarınageçilmesine,Amerikantarihindeeşineazrastlanıryağmalarınolmasınanedenolmuşlardır.

AncaksuçsırfBushyönetiminindeğildir.Dahaöncekiyönetimlerdönemlerindedebariyeradalarınınortadankaldırılaraksualtındakialanlarındoldurulupiskânaaçılmasıdafelâketinnedenleriarasındadır.

Doğa,cahiliveaptalıaffetmez.Doğaylaoyvererekbaşaçıkamazsınız.Doğaylaancakbilimbaşaçıkar.Biliminbulgularıdakaçkişininobulguyuyaptığıveyaobulguyainandığıiledeğil,bulgunundoğanıngerçekleriylenekadarörtüştüğüileölçülür. Bir bulgu doğanın gerçekleriyle örtüşmüyorsa ona inananın sayısı neolursaolsun,obulguyanlıştırveyaşamınıonadayandırmayakalkanınsuratınadoğasonundaşamarınıindirir.

İnsan toplumları kendilerini yönetecekleri doğa cahilleri arasından seçerlersekendi idam fermanlarını kendi elleriyle imzalamış olurlar. Her yönetici doğabilgini olmak durunda değildir, ama her yönetici doğa bilimcilere danışacak,onların dediklerini anlayacak kadar doğa bilimlerine vakıf olmalıdır. Bir doğaafetinden sonra “takdiri ilahi” diyen her yönetici aslında kendini yöneticiliğegetirmiş topluma ihanet ediyor demektir. Hiçbir doğa afeti “takdiri ilâhı”olmayıp, önceden bilinebilecek ve belirli zaman ve mekan sınırları dahilinde

Page 151: Aptal± Tan±mak

öngörülebilecekdoğaolaylarınınsonucudur.Budoğaolaylarınıbilmekbilimin,bilimidesteklemekdetoplumyöneticileriningörevidir.

Araştırmakurumlarını,üniversitelerinivediğereğitimkurumlarını tahripeden,buralarda kalitenin yeşermesine imkân vermeyen, toplum yönetiminde bilimidinlemeyen yöneticiler toplumlarının felâketini hazırlıyorlar demektir.Ülkemizde de neredeyse her gün gazetelerde halihazırdaki hükümetinTÜBİTAK’ıbilimselolarakyetersizyandaşlarınateslimetmekiçin,hattakanundışına çıkmaktan çekinmediğini, üniversiteleri sindirmek için onları yine yasadışına taşarak, parasız ve kadrosuz bırakmakla kalmayıp, devletin güçleriniuydurmasuçlamalarlaidarecilerininüzerinesaldırttığını,ülkeninjeolojiservisinikendiarkabahçesihalinegetirmekiçinehliyetliidarecileriniiftiralarlayerindenettiğini okuyorsunuz. Yarın, örneğin, bir İstanbul depremiyle ülkemizinbağımsızlığı bile tehlikeye girerse bunun sorumlusu kim olacaktır, iyidüşününüz.Ozamanbaşımızagelecekleriazınlıkmıistedi,çoğunlukmuistedidiyetartışmayanemecalimiznedevaktimizolacaktır.

Page 152: Aptal± Tan±mak

BilgiveGörgününYararları,DemokrasininZararları

BaşbakanErdoğan’ın İsrailCumhurbaşkanınahitap şekliniveDavos’tanpanelyöneticisine kızarak hışımla ayrılmasını televizyon haberlerinde dehşetiçerisinde seyrettim. Dehşetimin sebebi bu hareketin ülkeme bugünlerdevereceği zarar falan değildi. O zararın çok ciddî olacağı muhakkaktır. Benidehşete düşüren bu hareketin ülkemin yöneticilerinin bilgi ve görgü seviyesi,dolayısıylamilletimhakkındadünyayaverdiğifecimesajdı.

Ne demişti Başbakan bir üniversitemizde yaptığı bir konuşmasında: Okuyanarkadaşlarımınhepsişimdiaçgeziyor!Şimdibirisidönüponadese:Okumamış,görgüsükıtdevletyöneticileriülkelerinireziledipbaşınadertaçıyor.

Kimse Sayın Başbakanın karşısındakinin konuşma içeriğini ve tonunu, vücutdilini sineye çekmesini bekleyemez. O konuşmalara ve o muameleye uyguncevabı vermek istemekte Tayyip Bey yerden göğe haklıdır. Ama bunun yolukülhanbeylik, mahalle çocuğu tavırları değildir. İşte bu noktada bilgi vegörgünün yararları devreye girer. TayyipBey birazmürekkep yalamış olsaydıveyaherhangibiryabancıdilbilseydimeselâşuörneklerdenhareketedebilirdi:Sultan Abdülaziz Üçüncü Napolyon’u ziyaret ederken, imparator, SultanıngelişindenduyduğurahatsızlığıyanındakibirFransızdevletadamınaanlatırken,Padişah hakkında terbiyesizce sözler kullanır. Hemen akabinde arkasına birdöner ki, ne görsün! Osmanlı Dışişleri Bakanı hemen arkasındadır ve tümsöylenenleri duymuştur. Zor durumda kalan İmparator, Keçecizade MehmedFuad Paşa’nın kolundan tutup kendisine usulca duyduklarının aralarındakalmasını istirham ettiğini söyler. Fuad Paşa cevabı yapıştırır: “Majeste hiçendişe duymamalıdırlar. Haşmetmeabın onun hakkında söylediklerini ben hiçMajesteyearzettimmi?”Busöztekbirhakaret,tekbirfevrihareketiçermediğihalde İmparator’ahakaretini iade edenkorkunçbirdersniteliğindedirveonundabüyüksaygısınıkazanmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nı neredeyse tek başına kazanmış olan İngiliz Başbakanı

Page 153: Aptal± Tan±mak

Churchill’in hasımlarına ve Parlamento’daki muhataplarına verdiği cevaplarmeşhurdur.BirkeresindeChurchilltuvaletteykenpeksevmediğiMaliyeBakanıkendisiyle görüşmeye gelir. Sekreteri kibarca Başbakan’ın meşgul olduğunusöyler. Bakan ısrarla Başbakanla derhal görüşmek istediğini bildirir. Sekreteriçeri giderek durumu Churchill’e dışarıdan anlatır. Churchill Bakan’ınbeklemesini rica eder. Sekreter durumu bakana (tuvaletten bahsetmeden)naklederse de bakan ısrarcıdır. Sekreter çaresiz tekrar Churchill’e döner.Churchill’inmüthişcevabıneyazıkkiTürkçeyetercümeedilemez,ziraİngilizcebirkelimeoyununadayanmaktadır:“PleasetelltheChancelloroftheExchequer,I can only take one shit at a time”. Bu aslında bir seferinde bir kere tuvaletegidebilirim demektir. Ama aynı zamanda “bir seferinde ancak bir boklauğraşabilirim” anlamında da alınabilir. Bir Parlamento tartışmasında İngiliztarihinin ilkkadınparlamenterimeşhurLadyNancyAstorChurchill’edönerek“Winston, kocam olsaydın, çayını zehirlerdim” diye hakaret eder. Churchillhemen dönüp, “Nancy, eşim olsaydın o çayı zevkle içerdim’’ diye cevapvermiştir.Bucevaphemiltifatiçerenamahemdehakaretiiadeedeninanılmazzekicebircevaptır.

İştebilgivegörgüinsanabutürdavranmareflekslerikazandırır.TayyipBey’indışişlerinin tecrübeli kişilerine “emekli büyükelçiler, hele monşerler” diyehakaret etmesi, Türk Dışişleri’ni yıllardır başarıyla yönetenlere karşı onlarınbilgivegörgüdüzeylerineerişemeyenveonlarınyıllardır inşaettikleribaşarılıyapıyıcahilcevegörgüsüzcebir tekmeyleyıkanbirininonlaraduyduğuhıncınifadesidir.

Böyle bir insanın bir ülkeyi yönetmesi bir felâkettir. Ama kendisini AtatürkHava Limanı’nda karşılayan kalabalıkları ve ellerindeki pankartları görüncedemokrasinin,oyverenlerinbilgivegörgüdüzeyleribellibirdeğerinüzerindeolmadığıtakdirdeneleryapabileceğinidegördüm.“Herçoğunlukmutlakadoğrukararalacaktır”düşüncesininnekadaryanlışolduğuYeşilköy’deoakşamvücutbulmuştu.

Page 154: Aptal± Tan±mak

OhlokrasininNüfusPolitikası

Her şey aklıma gelirdi de ülkemde, sezaryenin yani Latince adıyla sectiocaesarea’nın bir başbakanın ağzında bir cinayet aleti olarak dile getirileceğigelmezdi. Roma Hukuku bile, yaşamı tehlike altında olan anneye sezaryenyapılmasınımecbur kılmıştı (BumaddeninRoma’nınKrallıkDönemine kadaruzandığı sanılmaktadır, yani MÖ 6. Yüzyıl’a!). Bu yöntem, Sezar’ın annekarnından kesilerek çıkarıldığı efsanesine dayanarak meşhur Romalı devletadamı ve Amiral Büyük Plinius’un (M.S. 23-25 Ağustos 79) Doğa Tarihi(HistoriaNaturalis)kitabındadahidilegelmiştir.(SezeryanınHindistan’daMÖ6.Yüzyıl’dayapıldığısöylenmektedir).

Sezaryen bir hayat kurtarma tekniğidir. Sayın Başbakan belli ki bunu bildiğihalde, sezaryeni istismar ederek kürtajı da yasaklamak niyetindedir. Bundakigörünüramacı,Türkiye’denüfusartışındakiazalmaeğilimininönünegeçmektir.Tabiî bunu yaparken çiğnediği kadın hakları falan umurunda değildir. Sözümona bebeğin yaşam hakkından bahsederken ise, yaşayan bebeği embriyo ilefetüstenayıramadığıgibi,fetüsünnedereceyaşayanbirinsanaddedilebileceğiniise öğrenip gelmiş değildir. Konuştuğu konular tabipleri ve zoologlarıilgilendirir. Çok bilgi almak istiyorsa adam gibi bir tabibe veya zooloğabaşvurmalıydı.

Ama Tayyip Bey’in işlediği insanlık suçlarının en büyüğü kadın haklarınıayaklaraltınaalmakdeğildir;insanlığınyaşamhakkınasaldırıdır.Bununeredençıkartıyorsun diyecekseniz, aşağıdaki eğriye bir göz atınız.{6} Eğer bu eğri sizidehşete düşürmediyse Tayyip Bey ve dünyada onun kafasındakilere (meselâABD’de kendilerine pro-life diyen zır cahil bir güruhu oluşturan kesime) oyvermeye ve meselâ torunlarınızın bir dünya cehenneminde yaşamasına çanaktutmayadevamedebilirsiniz.

Page 155: Aptal± Tan±mak

Şekil3AlGoreEğrisi

Dünyanüfusunungiderekhızlananbir tempoylaartmasıveartannüfusuneziciçoğunluğunun Türk halkı gibi cahil halklardan gelmesi şu anda insanlığın enbüyük sorunudur. Bu soruna bigâne kalabilecek kadar dünyadan bihaber birpolitikacının bir ülkenin oyunun % 50’sini alarak onun lideri olabilmesi isekelimenintamanlamıyladehşetvericidir.Böylebirşeyinolabildiğibirülkedenher şey beklenir.Onun için sizleri ne kadın cinayetleri, ne hukukun tar-ü-mârolmuş olması, ne çevrenin ve tarihselmirasın yağmalanması, ne eğitimin dibevurmuşolması,neulusalborcunartıkçuvalınasığmayacakhalegelmişolması,ne doğru olamayacağı bilimsel olarak ispatlanmış bir inanç sistemiyle dalgageçtidiyebirsanatçınınhapisisteğiilemahkemeyecelpedilmesiveülkemizdemeydana gelen ve uygar bir insanın tüylerini diken diken edecek daha niceşeyler hayrete düşürsün. Asıl hayret edilecek olan, bu bilgisizlik düzeyiyleyönetilenbirohlokrasidebunlarınbukadarazolmasıdır.Oda tabiîAtatürk'ünkurduğuveçökmekteolanuygardüzeninkalıntılarınıneseridir.AmaAtatürk'ünuygarlığının izleri silinip ohlokrasi düzeni sürdükçe artacaklarından eminolunuz.

Page 156: Aptal± Tan±mak

Bilim,DarbelerveDarbeDüşmanları(!)

Geçenlerde Fuad Köprülü’nün Gary Leiser tarafından İngilizceye çevrilen veTürk Tarih Kurumu tarafından Osmanlı Devleti’nin 700. Kuruluş Yıldönümümünasebetiyle basılan kitaplar arasında yayımladığıSomeObservations on theInfluence of Byzantine Institutions on Ottoman Institutions (Ankara, 1999)başlıklı eserini okuyordum. Buna Leiser, Köprülü hakkında güzel bir de girişyazısı yazmış ve Köprülü’nün kendi ülkesinde ne kadar az tanındığının altınıçizmiş.Budoğrudur.KendivatandaşlarıKöprülü’yüDemokratPartipolitikacısıolarak hatırlarlar, ama Türkiye’nin tüm tarihinde yetiştirdiği en büyük biliminsanlarından biri (bence en büyüğü) olduğunu bilmezler (umarım HanefiPalabıyık’ınikincibaskısı2005yılındaAkçağYayınlarıtarafındanyapılanOrd.Prof. Dr. Fuad Köprülü nün İlmî Hayatı ve Tarihçiliği başlıklı kitabı bucehaletin azalmasına yardım edebilir). Hele onun 1956’da dört kurucusuarasındaolduğuDemokratParti’dentiksinti ileayrılarakbirsonrakiseçimlerdeİnönü’nündavetinerağmenkendisihiçbiryerdenadayolmamasınakarşınCHPsaflarında Demokrat Parti aleyhine konuşmalar yaptığını hiç mi hiçhatırlamazlar.

Bunarağmen27MayısDarbeHükümetipolitikailehiçbirilişkisikalmamışveHarvard’da geçirdiği bir yıllık birmisafirlikten yeni dönmüş olanKöprülü’yütutuklayarakYassıada'ya göndermiştir.Köprülü daha sonra tüm suçlamalardanberaatederektemizeçıkmıştır.Burayakadarınıbenbiliyordum.GaryLeiser’ingirişindeniseyenibirşeyöğrendim:KöprülütutuklanıncaHarvard’danH.A.R.Gibb(büyükİslamveOsmanlıtarihçisi),ColumbiaÜniversitesi’ndenTürkiyatçıve Köprülü’nün İstanbul Üniversitesi’nden öğrencisi T. Halasi-Kun, yineColumbia’dan büyük sosyolog ve demokrasiye geçiş kuramlarının babasıaddedilenDankwartRustowvemeşhurİslâmAnsiklopedisi’ninyöneticilerindenJ. Schacht, Utah Üniversitesi’nden E Latimer, Washington’dan N. Poppe,Michigandan J. Stewart-Robinson, UCLA'dan Andreas Tietze (aslenAvusturyalı)vePrinceton'danL.ThomasOrgengeralCemalGürsel’eortakbirmektup göndererekKöprülü’nün herhangi bir suçunun olamayacağını veMillîBirlik Komitesi’nin bu utandırıcı sorunu derhal çözümlemesini isteyen bir

Page 157: Aptal± Tan±mak

mektupyollamışlar.

Köprülü’nün tutuklanması gerçekten de 27 Mayıs için yüz kızartıcı bir olayolmuş,neysekiMillîBirlikKomitesibudurumuhemenhallederekKöprülü’nünserbest kalmasını sağlamıştır.Neyazık ki,Üniversite’den aynı zamanda atılan147 kişi arasındaki kıymetli bazı diğer bilim insanlarını koruyacak kişilerçıkmadığı içinonlaratılmaklakalarak,aralarındagerçektenenkıymetliolanlartüm dünyadaki uygar ülkelerden gelen davetlere uyarak oralara dağılmışlar,Türkiyekendiyetiştirdiğibudeğerliinsanlarıebediyenkaybetmiştir.

Gelelimgünümüze:

Üniversitelerarası Kurul beni YÖK’te boşalan bir yere aday gösterince, önceAKP/AbdullahGülgüdümündekiYÖKBaşkanıYusufZiyaÖzcanseçimimdekisözüm ona bir usul hatasını bahane ederek benim adımı Cumhurbaşkanlığıkatınaarzetmemiştir.SonraVakitGazetesi’ndebanaatılanbiriftirayıkullanaraküniversitemden hakkımda soruşturma açmasını istedi. Ama YÖK Başkanıüniversitenin dürüst bir araştırma yapacağından çekinmiş olsa gerek ki,üniversitemden araştırmayı durdurmasını, çünkü bunu YÖK’ün bizzatüstleneceğini bildiren bir emir gönderdi üniversiteme.Beni sorgulamaya geleniki kişilik YÖK heyetine ben tüm bilgeleri sunarak hakkımdaki iddianın birsekreter yanlışı yapılan bir hata olduğunu ve görülür görülmez düzeltilmişolduğunuanlattım.Heyetsuçunoluşmamışolduğunakararverdi.KısabirsüresonrabizzatYÖKBaşkanı’nınimzasıylabirmektupİTÜRektörlüğü’negeldiveRektör Prof.Dr.Muhammet Şahin tarafından şahsıma açılmamış olarak eldenteslim edildi. Mektubu Rektör’ün yanında açtım ve birlikte okuduk. YÖKBaşkanıkendiheyetininsuçunoluşmadığıkonusundakisonucunubeğenmemişti.Benim bahis konusu sözde suç nedeniyle üniversiteden atılmamı YÖKGenelKurulu’nateklifedeceğinibildiriyordu.(Bumektubunorijinalibendeduruyor).

Ancakaynımektupbeni5Mayıs’taAnkara'dasonsavunmamıyapmayadavetediyordu, fakat İTÜ’ye 8 Mayıs’ta varmıştı Rektör derhal bir tutanakhazırlayarakbunuYÖK’ebildirdi,yenibirgünverilmesiniistedi.

Bu arada ben içinde bulunduğum durumu yurtdışındaki muhtelif dostlarımlakonuştuğumzamananlatıyordum.Bununüyesi olduğumABDUlusalBilimlerAkademisi’nin Başkanı Prof. Cicerone Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e,

Page 158: Aptal± Tan±mak

BaşbakanTayyipErdoğan’aveMilliEğitimBakanıHüseyinÇelik’ebirmektupyazarakdurumdanduyulanendişeyibildirenveaydınlanmaisteyenbirermektupgönderdi.Mektubun bir nüshası da ABDDışişleri Bakanlığı’na gönderilmişti.ArkadanAlmanJeolojiBirliği(GeologischeVereinigung,e.V.),İtalyanJeolojiDerneği,İsviçreFederalTeknikÜniversitesiJeolojiEnstitüsü,Türkiye’deYÖKve İTÜRektörlüğü dahil pek çokmevkiemektuplar yazarak durumu protestoettiler; hatta İtalyanlar Türkiye’deki güncel durumu İtalya'da neredeyse yarımbin yıl önce olan Galile olayı ile karşılaştırdılar. Sözün kısası, gazetelerdekiyobaz/liboşköşeyazarlarının tüm ısrarına rağmenbenüniversitedenatılmadım(bu takımın çok üzüldüğünü tahmin ederim), ama ismimin Cumhurbaşkanı’nasunulması iki yıl geciktirildi ve YÖK’e gitmemin anlamı kalmadı (bu aradazatenYÖKyapacağınıyapmıştı).BaştaRektörolmaküzereİTÜyönetimidebuişebulaşmamamı isteyincebenaradançekildim.AmasonraYÖKBaşkanıhiçsıkılmadan bana kınama cezası verildiğini söyleyerek kamuoyuna doğruolmayan bir bilgi verdi. Aslında, kendi üniversitemden öğrenebildiğimkadarıyla,banahiçbircezaverilmemişti.

27 Mayıs’a dediğini bırakmayan AKP, onun seçtiği Cumhurbaşkanı ve onunatadığı YÖK Başkanı ulusal bilim camiasından aynen 27 Mayısçıların nedenolduğureaksiyonabenzerbir tepkiyenedenoldular.KendimiFuadKöprülüilebir kefede görmek ise bana inanılmaz bir keyif verdi. Sonunda FuadHoca daAKP’ninmaneviatasıolanDP’yeşiddetlecephealmıştı.BugünbenimAKP’yealdığım gibi ve aynı nedenlerle. Burada da büyük hocamızla aynı kulvardakoşmaknehoş.

AmerikalıGaryLeiser’inFuadHocahakkındayazdıklarınıokudukça,bubüyükinsanla aynı milletin çocuğu olmakla iftihar ediyorum. Beni üzen ise GaryLeiser’inyukarıdaatıfyaptığımbircümlesi:“Köprülü’nünyurtdışındabüyüyenşöhretiyurtiçindeaynışekildegelişmiyordu.”.Bugünisebüyükadamneredeysekendi milleti tarafından tamamen unutuldu. Bu bana büyük bir utanç hissiveriyor. Onun için onun hayatını ve bilimsel başarılarını yazan HanefiPalabıyıkoğlu’namilletçebirteşekkürborcumuzvardiyedüşünüyorum.

Bugünhaklıolarakhükümetieleştirengösterileryapanöğrencilerimizdenricam:Köprülü’yü okuyunuz. Gazetelerde yazdığı yazılarını da okuyunuz (bunlaröğrencisibüyükMacarTürkiyatçıHalasi-KuntarafındanTürkçeolarakABD’de

Page 159: Aptal± Tan±mak

OntheWay toDemocracyadlıbirkitaptabastırılmıştır).Oradapankartlarınızayazabileceğiniz çok kıymetli inciler bulacaksınız. İşte o zaman sizi kimsesuçlayamaz.Suçlayanlardatarihinçöpsepetindeyerlerinialırlar.

Page 160: Aptal± Tan±mak

AtatürkDevrimleriİnsanOlmaProjesininBasamaklarıdır

Geçen yaz bir gazetemizde, şeriat devleti düşleyen Said-i Nursî denen zatınAtatürk’ündevrimlerinekarşıpasifdirenişgösterdiğiniyazanbiryazar,buzatıneredeysebirGandigibigöstermeçabasındaydı.Bahiskonusuyazıyıüzüntüvetiksintiyle okudum. Aşağıya Vikipedi’den Atatürk devrimlerinin bir listesiniolduğu gibi aldım.Bu listeye iyi bakın ve düşünün. Listedeki devrimlerin herbiri, Türkiye’de yaşayan insanların haysiyetini kendilerine iade etmek, onlarıuygar ve müreffeh insanlar yapmak için yapılmış devrimlerdir. Bu devrimlerbizim bağımsız düşünebilen, kendi mutluluğunu kimsenin kulu olmadanarayabilen, modern dünya ile iletişim kurabilen insanlar olabilmemiz içinyapılmışlardır. Bunlara pasif direniş gösteren kafanın nasıl bir kafa olmasıgerektiğinintakdirinisizlerebırakıyorum.BukafabugünAKPpolitikalarıveyaFethullahçılık veya bilmembaşka ne isimler altında bizim insanlığımızı tehditeden kafadır.Bir bilim adamı ve her şeyden önce bir insan olarak buna isyanediyorum. Artık uyanalım ve çevremizi de uyandıralım. Atatürk’ün alternatifidünyada cehennemdir ki, bunun örnekleri de gözlerimizin önündedir: Enbasitinden buyurun Afganistan’ı. Cezayir bile bizi artık geri görmeyebaşlamıştır.Afganistanmıdır%50 oy vererek istediğimiz Türkiye?Muhakkakhayır diyeceksiniz.Ama gittiğimiz yolun son durağıAfganistan'dır.Aşağıdakilisteyebirdahabakınveneyekarşıoyverdiğinizibirdüşünün.

ATATÜRKDEVRİMLERİ:

Siyasialandakidevrimler•Saltanatınkaldırılması(1Kasım1922)•Ankara'nınBaşkentolması(13Ekim1923)•Cumhuriyetinilânı(29Ekim1923)•Halifeliğinkaldırılması(3Mart1924)•Çokpartilirejimdenemeleri(1924TerakkiperverCumhuriyetFırkası,1930SerbestCumhuriyetFırkası)•Kadınlarınseçmeveseçilmehakkınıntanınması(1930belediye,1933

Page 161: Aptal± Tan±mak

muhtarlık,1934meclis)

Toplamsalalandayapılandevrimler•ŞapkaveKıyafetinkılâbı(25Kasım1925)•LakapveUnvanlarınKaldırılması(26Kasım1934)•SoyadıKanunu(21Haziran1934)•Laiklik(1928)•Takvim,saatveölçülerdedeğişiklik(26Aralık1925-26Mart1931)•Tekke,zaviyevetürbelerinkapatılmasıEğitimalanındakidevrimler•Medreselerinkapatılması(1924)•Öğretiminbirleştirilmesi(3Mart1924)•MaarifTeşkilatıHakkındaKanun(1926)•Milletmekteplerininaçılması(1928)•HarfDevrimi(1Kasım1928)•Güzelsanatlardayenilikler(1928)•TürkTarihveDilkurumlarınınkurulması(12Nisan1931,12Temmuz1932)•DilDevrimi(1932)•ÜniversiteReformu(1933)

Ekonomialanındakidevrimler•İzmirİktisatKongresi(1923)•Aşarvergisininkaldırılması(17Şubat1925)•Çiftçininözendirilmesi(1925)•Örnekçiftliklerinkurulması(1925)•TarımKrediKooperatiflerininkurulması(1925)•KabotajKanunu(1Temmuz1926)•SanayiTeşvikKanunu(28Mayıs1927)•ToprakReformu(1929)•I.veII.KalkınmaPlanları(1933,1937)•YüksekZiraatEnstitüsü’nünkurulması(1933)•TicaretveSanayiodalarınınkurulması(1935)

Hukukalanındakidevrimler•Teşkilât-ıEsasiyeKanunu(1921)•Anayasanınkabulü(1924)•Şer’iyyemahkemelerininkapatılması(1924)

Page 162: Aptal± Tan±mak

•Mecelleninkaldırılması(1926)•TürkMedeniKanunu(1926)•TürkCezaKanunu(1926)

Page 163: Aptal± Tan±mak

Bellek

“Hâfıza-i beşer nisyan ile malûldür.” Ziya Paşanın “insan belleğinin sakatlığıunutmaktır”anlamınagelenbuvecizesi, insanınözelliklerihakkındasöylenmişbelkideenönemlisözlerdenbiridir.19Eylül2005pazartesigünüİTÜ’nünyeniakademik yılı Rektörümüz, saygıdeğer dostum, Prof. Dr. Faruk Karadoğan’ınpek güzel bir konuşmasıyla açıldı. Sayın Rektör konuşurken konuştuğu güzelsalona baktım. Bu bir önceki Rektör, bir başka aziz dost, Prof. Dr. GülsünSağlamer’inüniversitemizebirkatkısıdır.Salonuniçindebulunduğuyerleşkeyebizler yine bir başka aziz dost, eskiRektörlerimizden, kendisine kişisel olarakpekçokşeyborçluolduğum,Prof.Dr.KemâlKafalıdönemindetaşınmıştık.

HalbukiİTÜenaz230yıllıkbirkurum.Tarihiniadamgibibilemiyoruz.Belkigerçekten rozetlerimizde yazdığı gibi 232 yıllık. Ama bilmiyoruz, çünkü eldebelge yok. Belge olmadığı için toplumumuzun hâfızası nisyan eylemiş. FarukBey'ingüzelaçışnutkunudinlediktensonraevedönerkenbirreklampanosundatrkcllharflerinigördüm.BellikiTurkcellkastediliyor.Aradakiikisesliatılmış.AmabenveopanoyuokuyanhemenherkesTurkcell’inkastedildiğinibiliyor,çünkü hem bu adı hem de şirketin uğraştığı alanı tanıyoruz. Bu reklam aynıalanlailgiliolduğunagöre,trkcllTurkcell’denbaşkasıolamaz.Peki,binlerceyılsonra,Turkcell’dengeriyeyalnızbupanonunkaldığıbirçağdüşünün.OçağınarkeologlarıbununTurkcellmi,Tarkcallmi,Turkcullmu,Türkcüllmu,Tırkcallmı...olduğukonusundakafapatlatacakvetahminlerineolursaolsunaslaeminolamayacaklardır, zira hafızaya alınmış bilginin önemli elemanları eksiktir.AlfabeyiicatettiklerisöylenenFenikelilerinalfabesindeseslileryoktu.OnlardanalfabefikrinialandiğerSamitoplumlarİbranilerveAraplardaalfabelerine“alef“ve “elif” dışında sesli harf koymadılar.Ancak onlardan alfabe fikrini tevarüsedenYunanlılar ilk kez seslilere de harf karakterleri vererek bugünkümodernalfabelerinyaratıcısıoldular.Bunedenle,sesibilinmeyeneskiFenike,İbraniveArap metinlerini okumak çok zordur, bazı hallerde mümkün değildir. Bunamukabil,Yunanmetinleriaynıtürzorluklarsunmazlar.

Fenikelilerdeyazı ticaretin,Sami toplumlarda isebüyükölçüdedinin aracıydı.

Page 164: Aptal± Tan±mak

Yunanlılarda,yazıherkesinmalıolduveonedenleilkkezYunanlılardemokrasifikriniicatettiler.OğlumAsım’danöğrendiğimkadarıyla,bilgisayarortamında“chat” yapanlar da kendilerine has bir imla kullanmaya başlamışlar. Asım’ınbana gösterdiği örneklerden bunun da seslilerin büyük ölçüde aradançıkarılmasıyla geliştirilmiş bir nevi stenografi olduğunu hayretle gördüm.Görülen o ki, alfabe ne kadar yaygın kullanılırsa o kadar sarih olmuş tarihiçerisinde.

Anıtlar oluşturmak da şehirleşen, yani toplum yaşamının önem kazandığıtoplumlara has bir şeydir. Mesela, ölmüş olan Kül Tigin’e bir anıt dikmekgöçebe Bilge Kağan’ın değil, o zaman dostu olan ve binlerce yıldır yerleşikdüzende yaşayan Çin İmparatoru’nun aklına gelmiş, Orhun Yazıtları onunyolladığıÇinliustalarcaoluşturulmuştur.

Osmanlıİmparatorluğu–neredeysehepsiİstanbul’daolmaküzere–bizlerebazıgüzel anıtlar bırakmıştır. Örneğin, Teknik Üniversite: Ama niçinHalıcıoğlu’ndaki bildiğimiz en eski binasının sahibi değildir? Niçin Rektörü2005yılındahala İTÜ’nünTaşkışla'dankovulabileceğindenendişeetmektedir?Niçin müzelerimizdeki bazı eşyaların feci durumları hakkında zaman zamangazetelerde haberler çıkmaktadır?NiçinKültürBakanlığı 13.Yüzyıldan kalanBatlamyüs kodeksini parası bulunduğu halde tamir ettirmemekte ısraretmektedir?

Bunların hepsinin tek bir cevabı vardır: Uygarlık ancak bellekle mümkündür.Belleği olmayan insanın nasıl zekâsı olamazsa; zayıf bir bellek, rahmetliMustafaİnanınsıksıksöylediğigibi,nasılaslındaaptallıkemaresiyse,belleksiztoplumlar da uygar olamazlar. İstanbul’un en büyük tahribi Anadolu kırsalkültürübuşehri1950’lerdensonraistilâedincebaşlamıştır.Eğitimimizinyıkımıise, kırsal kökenli politikacıların eseridir. Uygarlık geçmişiyle birlikte birbütündür.Geçmişinibilemeyenvahşi,uygarlıktaklidineyeltendiğizamanbazenonu uydurmaya kalkar: Çanakkale Zaferi’nin Atatürk’ün dehâsının değil debulutlardan inen Peygamberin eseri olduğunu anlattığını duyduğumuzzavallılarda olduğu gibi. Ancak gerçek tektir; bilimin görevi onu araştırmak,uygarlığınkideonauymaktır.Bunuyapamayanlarvahşidir.Vahşetindebelleğiyoktur.

Page 165: Aptal± Tan±mak
Page 166: Aptal± Tan±mak

OtuzdokuzdakiAydınlık

6Aralık2002’deParisUlusalDoğaTarihiMüzesi’ndepaleontolojikbirdoktoratezininjürisineseçilmiştim.Beniseçen,Müze’ninPaleontolojiBölümü’nünyenimüdürü, dünyaca şöhretli omurgalı paleontologu Dr. Şevket Şen. Jürisineseçildiğim öğrenci ise İTÜ’den Paris’e transfer olan Nuran Sarıca. JürideŞevket’in davet ettiği bir Türk daha var: Sivas Cumhuriyet ÜniversitesiAntropolojiProfesörüEnginÜnay.Nuran,Şevket’inyönetimindeBatıAnadoluhavzalarının Üçüncü Zaman çökellerinden topladığı fosiller hakkındakidoktorasınıbüyükbirbaşarıylasavunarak“onurvejürinintebriklerini”içerenenyüksekbaşarımertebesindebilimdoktoruoldu.HemŞevket’lebirlikteyaptıklarıgüzel çalışma hem Nuran’ın dünyanın en önemli otoriteleri önünde yaptığıbaşarılı savunmahemde diğer jüri üyesiEnginHanım’ın bilgisi ve saygınlığıbeniçokmutluetti.Aklımdan,bilimdünyasınaherşeyleriyletamamenentegreolmuş bu Türkleri görmek Atatürk’ü ne kadar mutlu ederdi diye geçti. BudüşüncemisonraŞevket’esöyledim.Bununüzerine“Sanabirşeygöstereceğim”dedi.OdasınagidincekütüphanesindekibilimselmakalelerarasındanAtatürk’ünölümünden sadece iki ay sonra yayımlanmış, dünyanın saygın antropolojidergilerinden RevueAntropologique'den bir ayrı baskı çıkardı. Yazarı meşhurantropologEugenePittard.Bubilimseldergideyayımlananmakaleninbaşlığıise‘Antropoloji vePrehistoryayı destekleyenbir devlet başkanı:KemalAtatürk’’.Bunu görür görmez neredeyse kırk yıl önceHayatAnsiklopedisi'ninAtatürk’ehasrettiği fotoğraflardan birinde, onu Pittard ile haşhaşa gösteren enstantaneyihatırladım.

Akşam otelime gidince makaleyi okudum. Pittard, Ravue Antropologique‘inpolitik konularda yayın yapan bir dergi olmadığını söyleyerek söze başlıyor.Amadiyor, zaten bu yazıya konu ettiğim insanın politik tarafından bahsetmekniyetinde değilim. Anlatmak istediği, bilime ilgi duyan, onu destekleyenAtatürk.Pittard,sırasıylaAtatürk’ündilveharfreformunu,TürklerinkökeninegösterdiğibilimselilgiyiveAnadolu’nuntümgeçmişininincelenmesineverdiğibüyükdestekveheyecanıanlatıyor.Atatürk’ün1939’dayapılacakUluslararasıArkeoloji ve Antropoloji Kongresini Türkiye’ye davet ettiğini hatırlatarak,

Page 167: Aptal± Tan±mak

kongrenin kendisine şeref başkanlığı vermeyi düşündüğünü, ama Atatürk'ündiğer devlet başkanlarının tersine sırf onursal bir unvan ile yetinmeyip bizzatkongreninçalışmalarınaiştirakedeceğindeneminolduklarınısöylüyor.Neyazıkki, diyor, ölüm onu bu zevkten mahrum etti. Ama diyor, kongreye katılanlarbilimlerine benzeri olmayan bir destek veren bu büyük kişinin anısınıunutmayacaklardır.

Türkiye’ye döndüm. Televizyon ve gazetelerde Avrupa Birliği bizi alacak mıalmayacakmı tartışmaları. Kimse sormuyor ki, biz Avrupalı olmayı hak ettikmi?Yalvaçlı Şevket Şen niçin Paris’te şöhret oluyor daTürkiye’de olamıyor?Nuran’aParis’tekigibibirtezibizniçinyaptıramıyoruzülkemizde?Niçinulusalgelirimiz adam başına yılda ortalama 2000 dolar gibi yüz kızartıcı düzeylerdesürünüyor? Yok mu aklımız dünyanın beğeneceği ürünleri yapmaya yetecek?Yokmu bilgimiz bunları pazarlayacak? Nerede uluslararası bilim adamlarıylakendi konularında fikir alış-verişi yaparak onları kendine hayran edenyöneticilerimiz? Avrupa kapısında dilenci mi olmalıydı, Pittard’ı kendisinehayran bırakan Mustafa Kemal’in Türkiye’si? Türban mı olmalıydı tartışmakonumuz, bilim, teknoloji, sanat, uluslararası ticaret ve sanayi yerine?Karafatmalar gibi mi dolaşmalıydı kadınlarımız, kürsülerde ders verecek,şirketleryönetecekyerde?

Üniversite müsveddeleri mi olmalıydı yükseköğrenim kurumlarımız? Bilimselbaşarımız ticari bir şirketin saydığı atıf sayısınamı bağlanmalıydı, uluslararasıödüller ve patentlerle taçlanacak, ulusumuzu refaha taşıyacak yerde? Bizi buhalegetirenlereanıtmezarlarmıdikmeliydik,tarihtendersalacakyerde?Neredekaldı Türkiye’yi yönetirken Pittard’ı kendine hayran bırakan o eleştirel akıl?Nerede?Neredeo1939’dakalanaydınlık?

Page 168: Aptal± Tan±mak

MilliBayramlarımızKorkanİnsanlıkDüşmanları

Türkiye CumhuriyetininMillî Bayramları, bu ülkede yaşayan herkesin gerçekinsan onuruna kavuşmasının merhalelerini hatırlatan önemli günlerin ve ogünlerde cereyan etmiş olan olayların milletçe tekrar hatırlama ve tekrar ogünlerdecereyanedenolaylarasevinmevesileleridir.Amaherşeydenöncebubayramlar ve onların kutlanması bizlerin insan haysiyetine kavuşmamızınkutlanmasıdır. O bayramları kutlamak istemeyenler, onlara cephe alanlarinsanlıkdüşmanıolmalıdırlar.Budüşüncelerimiaçıklayayım:

23NisanÇocukBayramı:Bubayramdakutlanan23Nisan1920’deAnkara’daTürkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıdır. Bu olayla Türkiye’de yaşayaninsanlar kendi kaderlerini kendi ellerine almaya karar verdiklerini dünyayaduyurmuşlar ve bu kararlılıklarını fiile geçirecek olan enmühim organı teşkiletmişolduklarınıtümâlemeilânetmişlerdir.OyücemeclisteheretnikkökendenTürkiye insanı vardır ve bu insanlar kendilerini liderliği ile bir arada tutupselâmete çıkaracağına inandıkları Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçmişlerdir.Daha sonra milletin ilk kez kendini bulduğu, kendi kendine karar vermeyebaşladığıbugünçocukbayramıilânedilerektümçocuklaraaynıkonudailhamolunması kararlaştırılmıştır. Bu bayramı istememek, ona gölge düşürmeyeçalışmakçocukdüşmanlığıdır. (Bubayramıgölgelemek için İslamPeygamberiMuhammed’indoğduğuhaftayıtemelalanbirkutludoğumhaftasıicatedildiğisöylenmektedir. Nisan’ın ortasına yerleştirilmeye çalışılan bu haftanınzamanlamasındaki ciddî yanlışlık bu söylentileri ne yazık ki desteklergörünmektedir. İslâm Peygamberi muhtemelen 570 miladi senesinin Martsonundadünyayagelmiştir,ziraRebiülevvel’deolduğuiddiaedilendoğumununoseneRebiülevvel’inbaharınbaşına,yanibaharekinoksuolan21Mart’ıizleyenhaftaya müsâdif olduğuna eldeki tarihler işaret etmektedirler. Ancak butarihleme tüm Avrasya’da Nevruz ve diğer isimler altında kutlanan EkinoksBayramı’na rast gelmesi için yakıştırılmış bir tarih de olabilir.Muhammed’indoğumunun tarihini yazan ve daha sonraki İslam tarihçilerinin kullandığı İbn

Page 169: Aptal± Tan±mak

İshak’ınResûlallah’ınHayatıadlıeserineyazıkkikayıptır.GerçibueserbileHicretten150senesonrayaaittir.Yani İbn İshakeseriniyazarken,peygamberikişiselolaraktanımışkimseartıkhayattadeğildi.)

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı: 19 Mayıs 1919, genç bir Osmanlıgeneralinin Samsun'a ayak basarak Osmanlı’yı Orta Anadolu’ya hapsetmekisteyenmüttefiklerekarşıbirdirenişveayaklanmahareketinibaşlattığı tarihtir.O zaman onun çevresindekiler de Balkan ve 1. Dünya Savaşı’nda pişmiş, bufelâketlerin acılarını kalplerinde en derin şekilde hissetmiş genç insanlardı.Onlar, kararlı, bilgili ve akıllı bir grup gencin neler yapabileceğini dünyayagösterdiler. Bu nedenle o bayram daha sonra gençlik ve spor bayramı ilânedilerek gençlere o kararlılık, o bilgi ve o akıl hatırlatılmak istenmiştir.Bayramınaynızamandasporbayramıolmasıgençliğinsağlığınavurguyapmakiçindir.Bubayramıgençlikvesporbayramıyapanlarbunu“sağlıklıakılsağlıklıvücutta bulunur” düşüncesine dayanarak yapmışlardır. Bu bayramdançekinenler, gençlerden çekinen, gençleri bastırmak isteyen karanlık kafalarolabilirancak.

30 Ağustos Zafer Bayramı: Bu gün 23 Nisan’da kendi kendine karar vermekistediğini dünyaya duyuran, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan ve ondan sonra biraraya gelen gençlerin rüyası olan kendilerini zincirlemek isteyenlerinzincirlerinin ve kafalarının kırıldığı mutlu bir tarihtir. Bu mutlu ânı milletetattıran onun genç çocuklarından oluşan ordumuzdur. Onun için 30 Ağustosmilletinordusunukutladığı,kurtarıcısınıvekoruyucusunutekrar tekrarbağrınabastığıtarihtir.30Ağustosadüşmanolan,hürriyetveşahsiyetarayaninsanlarınbuisteklerinekavuşmalarınıistemeyeninsanmüsveddeleriolabilirancak.

29EkimCumhuriyetBayramı ise,30Ağustos’taartıkhürriyetine, şahsiyetine,haysiyetine kavuşmuş olan bir insanlar topluluğunun bundan böyle kimseninkulu olmayacaklarını, kendi kendilerini yöneteceklerini dünyaya ilân ettikleritarihtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu bu günü bayram addetmeyen,Türkiye’deki insanları sadece kulluğa, şahsiyetsizliğe ve haysiyetsizliğe lâyıkgörenbirinsanlıkdüşmanıolabilir.

1OKasımisebirbayramdeğil,biryasvedüşüncegünüdür.Ogün,Türkiye’deyaşayan insanlara yukarıda saydığım özgürlüğü, saygınlığı ve insan olarak

Page 170: Aptal± Tan±mak

yücelme şansını veren insanların kendilerine lider ve önder olarak seçtikleri,bütündünyanınhayranlıklakutsadığıobüyükinsanıninsanlığavedaettiğikaragündür. O günü düşünerek üzülmeyene ise insanlık' sevgisinden, insanasaygıdanhiçnasibinialmamışbirzavallıolarakbakılabilirancak.

Türkiye Cumhuriyeti’nin millî bayramları insanlık şölenleridir. Bunu böylegörmemekiçininsanıngerçektengaflet,dalâletveyainsanlığakarşıbirhıyanetiçindeolmasıgerekir.

Page 171: Aptal± Tan±mak

Aziz(!)Kiril’iTanıyalım

GeçenlerdeCumhuriyetGazetesindekibirhaberEflatuncu filozof,matematikçive İskenderiyeKütüphanesi’ninMüdürüHypatia'nın öldürülmesinden sorumlututulanHristiyankilisesiazizlerindenKiril’dendebahsettiğiiçin,okuyucularımabu melunu tanıtmayı düşündüm. Zira Kiril, biz İstanbullular için Hypatia'danbağımsızbirönemedesahiptir.

Kiril(376-444)Hristiyankilisesininenönemliönderlerindenbiriolup,“imanınsütunu” ve “tüm kilise babalarının mührü” olarak bilinir. Yaşamı boyu bıkıpusanmadaninsanlarüzerindebaskıkurmayıdüşlemiş,hertürlüserbestdüşünceve her türlü güzelliği kilise düşmanı ilan ederek temsilcilerine akıl almadıkkötülükler yapmayı tasarlamış ve bunu kısmen de becermiş olan bu alçak,sonunda İstanbul’a bugün gördüğümüz surlarını kazandıran İmparator II.Theodosius’undasabrınıtaşırarakhapseatılmıştır.AncakhapistenkaçanKiril,İmparator’unadamlarınırüşvetleeldeetmişvesaraydışındaİmparatoraleyhinenümayişlerdüzenletereknihayetİmparatorubilebezdirmiştir.

Kiril, yaşamı boyunca güç peşinde koşmuş ve özellikle İskenderiyePiskoposluğu’nun, Antakya Piskoposluğu’nun altında olmasına engel olmayaçalışmıştır.AntakyakökenliNestorius’unKonstantinopolisPiskoposuolmasıveburada428yılından itibarenMeryem’inTanrı’nındeğil,yalnızca insan İsa’nınannesi olduğunu vazettirmeye başlaması üzerine, Kiril, bunun teslise aykırıolduğunu öne sürüp Nestorius aleyhine şiddetli bir kampanya başlattı. 429’datüm Mısır keşişlerine bir mektup dağıtan Kiril bunları Nestorius aleyhinekışkırttı. İmparatorluktaki bu huzursuzluktan tedirgin olan İmparator II.Theodosius,431yılındaEfes’tekiMeryemKilisesi’ndebirkonseytoplanmasınıemretti.AncakEfes’tekipapazlarKiriltarafındaneldeedilmişlerdi.KonseyKirilve taraftarları tarafından Nestorius ve taraftarları daha Efes’e varamadantoplandıvederhalNestorius’unafarozedilmesiileilgilibirkararçıkartıldı.

Ancak Antaklyalı Yohannes ve diğer Nestorius taraftarları nihayet Efes’eulaşıncaonlardabirKonseytopladılarveKiril’ibâtıni(yanidinikendikeyfinegöreyorumlayan)olmaklaithamederekpiskoposluğundankovdularvekendisini

Page 172: Aptal± Tan±mak

“kiliseyi tahrip etmek için doğmuş ve tahsil görmüş bir canavar” olaraknitelediler.Tümbuolaylarİmparatoru iyicekızdırmıştı. II.TheodosiusakıllıcabirkararlaEfesKonseyKararları’nıyoksaydıvetümbukargaşayavekavgayaneden olanKiril’i hapsettirdi.AncakKiril kaçtı, İmparatorun çevresine rüşvetvererek nihayet onu da bezdirdi ve Nestorius’un sonunda aforoz edilmesinitemin etti.Bu aforozHristiyanlık içinde ilkönemli bölünmeyiyaratarakDoğuAsurKilisesi’ninoluşmasınanedenoldu.

Benim(aslındayanlışolarak)NesturiKilisesidedenenDoğuAsurKilisesi’nintarihineolanilgim,bukilisenintümAsya’damuazzambirmisyonerlikteşkilatıkurarak, Asya hakkındaki coğrafi bilgilerin gelişmesine yaptığı katkıdolayısıyladır. Bu nedenle Hristiyan dinini mümkün olduğu kadar akılcıtemellereoturtmayaçalışanKonstantinopolisPiskoposuNestorius’undayaşamve görüşlerini okumuş, kaçınılmaz olarak da Kiril’le karşılaşmıştım. Kiril’in(Hypatia’nınkatlidışındada)yaptıklarınıvekişiliğini tanıdıkçabiryobazınnekadar alçalabileceğini görüp dehşete düştüm. Aziz (!) Kiril, benim yaşamıhakkında bilgi sahibi olabildiğim insanlar arasında en alçak ve rezillerindenbiridir. Bu adamın yaşamı hani neredeyse Nazi kasaplarına rahmet okutacakdüzeydedir. Novatian’ın görüşlerini savunanların kiliselerinin kapatılması vekutsal mallarına el konulması arzusuyla İskenderiye’yi birbirine katmış, ValiOrestes’ibezdirmiş,

Orestes ile dostluğu ve onu etkilediği bilinen uygar görüşleri nedeniyleHypatia’nın katlini kışkırtmış ve Nestorius’un görüşleri nedeniyle tüm DoğuRomadünyasınıbir içsavaşıneşiğinegetirmiştir.Tümburezillikleriyaparkenteksavunduğuşeyakıldüşmanlığınadayanankatıbiryobazlıkolmuştur.

Aziz(!) Kiril, dinin insanlığa verebileceği zararları kişiliğinde özetlemiş enderbulunanyobazlardanbiridir.Butürinsanlarınhayatlarınıincelemek,onlarınvebenzerlerinininsanuygarlığınaverebileceklerizararlarındahaiyianlaşılabilmesiiçin çok önemlidir. Şuna eminim ki, Kiril’i iyi tanıyan bir insan ne Hallac-ıMansur’un katline katlanabilir, ne al Gazzalî’yi ciddiye alır, ne AzizBartolomeus gecesine göz yumabilir, ne Hitler’e oy verir, ne Lenin’e veyaStalin’ e veya Mao’ya tahammül edebilir, ne de George Bush’u ikinci kerebaşkanyapardı.

Page 173: Aptal± Tan±mak
Page 174: Aptal± Tan±mak

BirYazı,BirSansürveNedenleri

Aşağıdaki yazıyı Cumhuriyet Bilim Teknolojideki köşemde yayımlanmasıniyetiyleyazmıştım.Yazıyıyazmamınsebebi,sevgilidostumOrhanBursalı’nınStalin’inölümünesebepolduğuinsansayısınıabartılıbulmasıydı.FakatOrhanBursalıbuyazıyıbasmayıreddetti!Yalınveridenoluşanbiryazınınbasılmamasıüzerine ben de 16 yıldır köşe yazarlığı yapmakta olduğumCumhuriyet BilimTeknoloji’den ayrılarak köşemi “Arıyorum”a taşımaya karar verdim.Üniversitemizin öğrencileri olan yöneticilerinin sadece doğruyu dile getirmekamacıyla yazılmış yazılara sansür koymayacağına inancım tamdır. Yani ben“Arıyorum”abirsansürmağduruolarakgeldim.

Peki, Orhan Bursalı bu yazıyı niçin sansürlemiş olabilir? Aşağıdaki şıklardanhangisi sizce doğru olan olabilir ve bu nedenlerle bir yazının sansürlenmesihakkında sizler ne düşünürsünüz? Belki cevaplarınızı “Arıyorum’’a yazaraksansür konusundaki tartışmayı sürdürebiliriz. (Ben parantez içinde şunu dasorayım: Sansür her zaman fena mıdır? Hangi hallerde sansür belki gerekliolabilir?)

1.OrhanBursalıbuyazınıngerçeğiifadeetmediğinisanmaktadır.

2. Orhan Bursalı Türkiye’de hazır aşırı sağ çökerken sola zarar vereceğinisandığı bir yazıyı içeriği gerçeği dile getiriyor olsa bile yayımlamakistememiştir.

3.OrhanBursalı buyazınınCumhuriyetBilim veTeknoloji’ye konu açısındanuymadığınıdüşünmektedir(halbukibenzerpekçokyazıdahaönceCumhuriyetBilimTeknoloji’deyayımlanmıştır).

4. Orhan Bursalı gündemin bu olmaması gerektiğini düşünmektedir (bu kendiifadesidir).

Sizcebunlardanhangisidoğruolabilirvebusansürühaklıçıkarırmı?

Stalin'inKatliamı

Page 175: Aptal± Tan±mak

Orhan Bursalı ile yaptığımız muhtelif konuşmalarda ve bazı yazılarımda,Stalin’inkendivatandaşlarındanöldürdüğüinsansayısınıben20milyonolarakveriyordum. Orhan, bunun abartılmış bir rakam gibi göründüğünü, benimmuhtelifRusdostlarımlayaptığımkonuşmalaresnasındasözlüolarakedindiğimbu bilgiyi belgelerle kontrol etmemi rica etti. Ben de muhterem meslektaşımProf. Dr. Boris A. Natal’in’den durumu inceleyerek bana bilgi vermesini ricaettim.Boris’inbanayazdığınotveverdiğirakamlaraşağıdadır:

“EkimDevrimiMerkezDevlet Arşivi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğidevlet iktidarı ve hükümeti üst kurulları” Gulag’a (yani toplama kamplarına)gönderilenlerinbelgelerininbirkoleksiyonunututmaktadır.Zemskovbuarşivdeçalışmaktadır ve buradaki belgelerin bir özetini Rus Wikipedia'sındayayımlamıştır (V. N. Zemskov, Zaklüçenniye, speçposelençi ssilnoposelençi,ssilniyeivislarınie(Statistiko-geografıçeskiaspekt):İstoriyaSSSR,1991,b5.S.151-165 Tercümesi: mahpuslar, özel yerleştirilenler, kovulanlar, sürgünler vesürülenler(istatistiki-coğraficephe):SSCBTarihi,cilt5,ss.151-1675)):

Yıl

ÖlenSayısıHükümlülerdeki

Yeüzdesi

1930

7.980

4,2

19317.283

2,9

1932

13.197

Page 176: Aptal± Tan±mak

4,8

1933

67.297

15,3

1934

25.187

4,28

1935

31.636

2,75

1936

24.993

2,11

1937

31.0562,42

1938

108,654

5,35

Page 177: Aptal± Tan±mak

1939

44,750

3,1

1940

41.275

2,72

1941

115.484

6,1

1942

352.560

24,9

1943

267.826

22,41944

114.481

9,2

1945

Page 178: Aptal± Tan±mak

81.917

5,95

1946

30.715

2,2

1947

66.830

3,59

1948

50.659

2,28

1949

29.350

1,21

195024.511

0,95

1951

22.466

Page 179: Aptal± Tan±mak

0,92

1952

20.643

0,84

1953

9.628

0,67

1954

8.358

0,69

1955

4.842

0,53

1956

3.1640,4

Sadece Gulag’a sürülenler arasında ölenlerin toplamı böylece l.606.748’evarmaktadır.”

Prof.Natal’in,bununAvrupaRusya'sındakihapishanelerdeöldürülenleri,orduda

Page 180: Aptal± Tan±mak

öldürülenleri (meselâ sadece Mareşal Voroşilof 185 tane ölüm listesiimzalamıştır ki, kendisi en çok ölüm listesi imzalayanlar sırasında Molotof,Stalin ve Kaganoviç’ten sonra dördüncüdür) kapsamadığını, onların sayısınıtahmin etmenin çok zor olduğunu söyledi. Rus tarihçi Vadim Erlikman(Erlikman, Vadim (2004). Poteri narodonaseleniia v XX veke: spravochnik.Moscow 2004: Russkaia panorama:? Türkçesi: 20. Yüzyıl'da nüfus kaybı: elkitabı, Moskova, 2004: Rus manzarası) Stalin’in öldürttüğü insan sayısını 9milyon olarak vermekte ve dökümü şöyle sunmaktadır: Ölüm infazları: 1,5milyon; Gulag: 5 milyon; sürgün (sadece sürgünde ölenler): 1,7 milyon;kollektivizasyonesnasındaölenlerveöldürülenesirler:1milyon.

Anacakburakama1932-1933baskıhareketleriesnasındaölen10milyondahildeğildir.Bunun6milyonuaçlıktan,4milyonudiğernedenlerdenölmüştür.

Nereden bakılırsa bakılsın, eldeki en güvenilir bilgilere göre Stalin kendivatandaşlarınıkatletmekonusundaHitler’inrekorunukırmışgörünmektedir.Burakamların sadece yarısını doğru kabul etsek, Stalin Hitler’le aynı düzeyeulaşıyor.

Page 181: Aptal± Tan±mak

İrticaileMücade

İrticailemücadele,herTürkiyeCumhuriyetivatandaşının–hayır,hayır,kendine“insan'’sıfatınıyakıştıranherbireyingörevidir.

İrtica,yanigericilik,ricatkelimesiyleakrabadır,yanigeriçekilmekle.Gericiliğikendineyoltutanadamürteci,yanigericidenir.Gericilik,insanoğlununulaşmışbulunduğubelirlibiruygarlıkdüzeyindengerigitmeyiistemek,bunuteminiçinçalışmakdemektir.Yükselenuygarlıkdüzeyi insanahemçevresindekidoğailehemdiğerinsanlarlavehattahemdekendisiyleuyumiçindeyaşamayıöğretirveonaböylebiryaşamınimkânlarınısunar.

Şimdi,gericiniçinböylebirilerlemeyiistemez,böylenimetlerdenyararlanmayıreddeder?Busorununcevabınıverebilmekiçinüçtürgericibulunduğunutespitetmemizlâzımdır:“Basitgerici”diyebileceğimizbirincitür,aptallardanoluşur.Bunlar her aptal gibi değişimden korkan, yenilikleri öğrenemeyen, eskiyesaplanıp kalmayı kendisi için en kolay davranış tarzı olarak gören kişilerdir.Bunlara aslında “samimî” yani “içten gericiler” de diyebiliriz.Bunlar arasındabazılarıkendilerine“muhafazakâr”sıfatınıuygungörmüşlersede,bu,buaptallartarafından muhafazakârlığın yanlış anlaşılmasının bir sonucudur. İnsan bu tipgericilereancakacıyabilir.Aptaloldukları içindünyavetoplumiçinbüyükbirtehlike de arz etmezler. Anacak büyük matematikçi Hepatia'yı öldürten veimparator Theodosius’a bile yaka silktiren, kendisine “İmanınDireği” denilenİskenderiye PiskoposuAzizKiril (MS 376-444) veya öğretmenKubilay’ın 23Aralık1930’daMenemen’debaşınıkesenyobazlarbutipgericilereörnektirvebu gibi olayların sözünü ettiğim kalabalığın tehlikesinin önemsenmeyecekolmadığınıgösterir.

İkincitipgericitoplumiçintehlikearzedenbirtiptir:Gericiliğisamimîdeğildir,amagericigörüşlerininveuygulamalarınınyayılmasındankendisinekişiselçıkarümitedenbutip,insanlarınçoğunubelliinançsaplantılarıaltındainletip,onlarıninançlarından kendisi için haksız kazanç elde etmeye çalışır. Meselâ OrtaÇağ’daki Katolik Kilisesi’nin pek çok papası bu tip gericiliğe örnektir. Birtaraftan pazar günleri halka din satan Borgia papası diğer taraftan seks

Page 182: Aptal± Tan±mak

âlemlerinde, hatta kendi kızı Lucretia'yı iğfal ediyordu. Rusya'da Çar II.Nikola'nınbaşınıyiyenyobazRasputinbaşkabirörnektir.KorkunçetkisiancakPrens Yusupof’un onu çekip vurmasıyla {ne yazık ki çok geç olarak)önlenebilmiştir. Kendi tarihimizde, zavallı meczup Sultan İbrahim’in başınıyiyen Cinci Hoca çarpıcı bir örnektir. Bunlara “çıkarcı gerici” diyebiliriz.Bunların tehlikeleri bireysel olduğu gibi, etkileri de bireysel güçlerininulaşabileceğiyerekadardır.

Üçüncütipgericientehlikeli tiptir.Butipyukarıdakiherikitiptendetüreyen,kendisini uygungördüğübir kişi veyagruba satarakonun adına inandığı veyainanmadığı gericilik fikirlerini yayıp uygulamalarını yapan kişidir. Bu tipe“satılmışgerici”diyebiliriz.Bununtehlikesi,arkasındakikişiveyagrubungücükadardır.Kendilerinigüçlügrup,hattadevletleresatansatılmışgericileriçinde.bulundukları toplum için çokbüyükbir tehlike arz edebilirler.Fransa'nınNaziAlmanya’sı karşısındaki çöküşünde Katolik Kilisesi’nin oynadığı korkunç rolartık tarihe mal olmuştur. Daha sonra 8. Urban olarak Papa olan MaffeoBarberini’nin(1568-1644)–doğruyubildiğihalde–Galile’yiEngizisyonateslimetmesi,insanlıkadınayapılmışenbüyükhainliklerdenbiridir.BizdedeAtatürkve arkadaşlarını eşkıya ilân edip idamlarına fetva çıkaran ŞeyhulislâmDürrüzâde,aynısınıftangericihainlerarasındadır.

Gericilik,yaniirtica,dolayısıylayalnızbelirlitoplumlariçindeğil,tüminsanlıkiçin korkunç bir tehlikedir. Gericilikle mücadelede tek rehber bilimdir, halkoylaması sonuçları değil, zira çoğunluk her zaman gerçeği bulmaz. Bulsaydı,Galileyanılmışolurdu,Avusturyalıların%95’iNazilerehoşgeldindemezlerdil938’de ve kölelik ve onu izleyen ayırımcılık Amerika'da bu kadar uzunyaşamazdı.İrtica'yakarşımücadelebirinsanlıkgöreviolduğukadar,eldekitümimkânlar kullanılarak yürütülmesi gereken birmücadeledir. Fakat şiddet kabuledilemez, ta ki kendini savunma için elzem olmasın. İrtica ile mücadeleyiyürüteninsanlar,Galilegibi,insanlıkkahramanlarıdır.

Page 183: Aptal± Tan±mak

İrticaileMücadeleninYöntemi

İrtica ilemücadeleninüç ayağıvardır:Aile, üniversitededahil olarakokulvetoplum.

İrticayla, yani gericiliklemücadele ailede başlar. Dolayısıyla ebeveynin gericiolmaması, çocuğun da gerici olmayan bir çevrede büyümesi lâzımdır. Budurumda gericilikle mücadelenin ilk ayağı, yetişkin eğitimidir. Bunun içindevlete büyük görev düşer. Öncelikle televizyonlarda gerici programlarınolmaması, radyoların bu yönde yayın yapmaması, gazete ve dergilerin gericimalzemeyi okuyucularına vermemeleri lazımdır. Bu durumda şu soru ortayaçıkmaktadır: Gerici malzeme nedir? Gayet basit: Güncel bilimin doğruolmadığını ispatetmişolduğu(yaniyanlışlamışbulunduğu)görüşvekuramlarıdoğruymuşgibiöğretmeyedevametmekgericiliktir.MeselâmünkarizSovyetlerBirliği’ndeTrofimDenisoviçLysenko (1898-1976) adlımeslekokulumezunubirköylü,vernalizasyon(kışlama,yanisoğuğadayanıklıhalegetirme)sürecinintevarüsedilebileceğiniiddiaederekhemMendelhemdeDarwin’ekarşıçıkmış,evrimin Lamarck'ın dediği gibi geliştiğini iddia etmişti. Aslında iddialarıvernalizasyonun tevarüs edildiği yalanına dayanıyordu. Ama cahil StalinLysenko’nun tarafını tutarak sadece pek çok önemli Rus biyoloğunu vetarımcısını zindanlarda katlettirmekle kalmadı, Sovyetler Birliği’nde genetikbiliminçokgecikmişolarakgelişmesinesebepoldu.Bubirinsanlıksuçudur.Busuç Stalin’in ölümünden sonra Sovyet Bilimler Akademisi’nin yaptığı biraraştırmadatümdetaylarıylaortayaçıkmışvedünyayaduyurulmuştur.

Benzer şekilde, canlıların biyolojik evrim yoluyla geliştiğini değil, yaradılışyoluylaortayaçıktıklarınıiddiaetmekgericiliktir,çünküyaratılışiddiasıbilimcejeoloji,biyolojivekimyakullanılarakçürütülmüştür.Bugünhiçbiraklıbaşındabilimprojesinde yaratıcılık temel alınmaz.Yaratıcılık tezini okullarda öğreten,televizyonveyazılıbasınyoluylayaymayakalkanenazStalinkadarsuçişliyordemektir. Benzer şekilde, Einsetin’in izafiyet teorisine, yanlışlığını ispatetmeden karşı çıkmak gericiliktir (meselâ Almanya’da Nazi rejimiegemenliğinde 100 gerici fizikçi Einsetin’a karşı, saçma sapan bir kitap

Page 184: Aptal± Tan±mak

yayımlamıştı). 2009 yılında Amerikan Jeoloji Derneği, akıllı tasarımın (yanigerici bir zırvalığın) okullarda öğretilmesini yasakladığı için yargıç John E.Jones’aderneğinBaşkanlıkMadalyasınıvermiştir.

Demek ki, ilk yapılacak iş, halkın gerici malzemeyle beyninin yıkanmasınınönünegeçilmesidir.Birhükümetgericipropagandayapıyorsa(meselâbirMillîEğitim Bakanı’nın “Darwin Marksistlerin teorisidir, akıllı tasarım iseinananların.Onuniçinyaradılışıokullardaöğretiyoruz'’demesihemkendisininhem de hükümetinin, ABD’de yargıç Jones'un ortaya koyduğu gibi, suçişlediğinigösterir).Nekadarçokoyalmışolursaolsun(%100olsabile!),böylebirbakanıyerindetutanveuygulamalarınaizinverenbirhükümetsuçluolurvemeşruiyetinikaybeder.

Bir bakandan bahsederek, gericiliğe karşı mücadelenin ikinci önemli ayağınagirişyaptıkdemektir.Buayakokullardanoluşur.Okulların,tersiispatedilmişvebilim tarafından terkedilmiş kuramların öğretim yeri olamayacakları kesindir.MeselâKepleröncesiastronomiyi sankidoğruymuşgibiöğretmeyekalkanherokul,okulolmavasfınıkaybeder.Böyleokullarıhalkınaempozeedenbirdevletdemeşruiyetinikaybeder.Okulunenönemligöreviöğrenciye serbest, eleştireldüşünmeyiöğretmektir.Onuniçinonunönüne“butartışılamaz”etiketinitaşıyanhiçbir şey, ama hiçbir şey konulamaz. Böyle bir şeyi öğrenciye öğretmeyekalkan,öğretmenlikmeşruiyetinikaybeder.Böylebirşeyiöğretmeyekalkanbiröğretmenidinlemekhiçbiröğrencininmecburiyetiolmadığıgibi,onutakmamaköğrencinin,öğrenciolarakaslîgörevidir.

Gericiliğe karşımücadelenin üçüncü ayağı, şiddete baş vurmadan, tartışılamazolduğu iddia edilen şeyleri öğretenlerin faaliyetinin toplum içindekısılmasıdır.Bu kişilerin düşüncelerine kimse karışmamalı, onların fikirlerini başkalarınaanlatmalarına da engel olunmamalıdır. Ancak bu kişilerin kurumsal olarakeğitime,helehele18yaşındanküçüklerineğitiminegeçmelerimutlakayasaylaönlenmelidir. Eleştirilmemesi istenen görüşler sadece bireye münhasırkalmalıdır,zira iki insanaynıdüşünmekzorundadeğildir.Çevrelerindekidoğave cemiyet hakkındaki fikirlerini tartışarak geliştirebilirler.Bu tartışmayı, yanieleştiriyi yasaklayan her şey gericiliktir ve toplumda kurumsal yer edinmesineizinverilemez.

Page 185: Aptal± Tan±mak

Özetlersek: Gericilikle mücadelenin üç ayağı, yetişkin eğitimi, okul veüniversitelerde tersi ispat edilmiş şeylerin öğretilmesinin men edilmesi veeleştirel aklın eğitilmesi ve toplumda dogmatik düşüncelerin kurumlaşmasınaizin verilmemesidir. Buraya bir açıklık getirerek yazımı bitireyim: Dogmatikdüşüncenin kurumlaşmasını yasaklamak, bizzat dogmatik bir düşünce sahibiolmak demek değildir. Nasıl ki, özgürlüğü yasaklamaya kalkan sistemlerinyasaklanmasıözgürlüğükısıtlamakdemekolamazise...

Page 186: Aptal± Tan±mak

İrticanınDemokratikBirÜlkedeMücadeleYöntemi

İrticanın demokratik bir yönetime sahip bir toplum içinde egemen olabilmesiiçin önce toplumun bireylerini mürteci fikirlerin aslında ilerici olduğunainandırması,gericidüşüncelerindedilegetirilmeyehaklarıolduğugerçeğinisıksık tekrarlaması, ama giderek gericiliğe karşı düşüncelerin dile getirilmesinitoplum ve rejim düşmanlığı olarak tanıtması gerekir. Bir fikir grubunuyayabilmekiçinöncelikleofikriyayacakkişilereihtiyaçvardır.Gericifikirleriyayacakların üç değişik grupta toplanabileceklerini daha önceki bir yazımdabelirtmiştim:1)Samimîgericiler,2)Çıkarcıgericiler,3)Satılmışgericiler.

Bu üç grup içinden elde garanti olan samimî gericilerdir.Yapılacak, önceliklebunlarıteşkilâtlandırmakve,mümkünse,imkânlarladonatmaktır:Dincigruplar,tarikatlar, siyasi hücre ve partiler bu iş için kullanılabilir. Toplum kendini bugerici teşkilatlanmaya karşı korumak içinmevcut yasalarını harekete geçirirse,bugruplarınyaygaraetmelerivedemokratikbirtoplumiçindehaklarınatecavüzedildiğini dile getirmeleri gerekir. Bu aşamada samimî gericilerin bilgi veyetenekleriyetersizkalabilir.Buaslındaçokbüyükbir ihtimaldirveonun içindevreye daha kurnaz, daha iyi eğitimli olabilecek ve daha fütursuz çıkarcıgericiler sürülür. Bu çıkarcı gericilerin toplumun muhtelif katlarında kilitnoktalardakigörevlerdebulunmalarıçokönemlidir:İlkbaşlardaözelliklebasın-yayın ve radyo-televizyon kurumlarında bunların olabildiğince bağımsıznoktalarıkapmalarıönemlidirki,işlerinibirüstebağlıolmadanveyaenzayıfbirbağlayapabilsinler.Bunlarsamimîgericigruplarınborazanıolurlarveogericigrupların tek başlarına yapabileceğinden çok daha fazla patırtı çıkarabilirler.Eskidenbugruplarıniçinetedhişelemanlarıdayerleştirilirdi(meselâNazi’lerinSA teşkilâtı sırf bu amaçla kurulmuştur. ABD’deki KuKlux Kları benzer birtedhiş örgütüydü) ama günümüzde açık tedhişin modası geçmiştir, zira uygardünyadan destek bulması beklenemez. Ama katliam da içeren tedhişhareketleriniuygulayançokgerikalmış toplumlarmeselâAfrika’dabugünbilemevcuttur.Dünya’dadaTaliban,ElKaide,PKKgibi tedhişörgütlerişiddetten

Page 187: Aptal± Tan±mak

beklenen yaygın tanıtma ve sindirme görevlerini üstlenmişlerdir. Ama uzunvâdeli planları olan, gerici örgütler olabildiğince tedhişten uzak durmaya,sindirmeyidahasıradanyöntemlerleyapmayaçalışırlar.

Bu sıradan yöntemlerin ilk âleti doğal olarak politikadır. Gerici örgütlerinpolitikaya sızmaları için ya çıkarcı ya da satılmış gericilerin bulunması çokönemlidir,ziraözelliklebutipleruluslararasıgenişörgütlerleiçiçeolarakbilgive imkân açısından çok iyi beslenip mahalli politikacıların uzanamayacaklarımekanizmalarahükmedebilirler.Ülke çapındapolitikada söz sahibi olangericiörgütlerin bu zaferlerindeki ilk amaçları ülkenin bürokrasisini ve hukuksistemini ele geçirerek, kendilerine karşı durabilecek tümmuhalefeti tamamenyasal görünen amameşru olmayan yollardan susturmak veya tasfiye etmektir.Meselâ Nazi Almanya’sında yargıçlar bizzat Adolf Hitler’in şahsına bağlılıkyemini etmekmecburiyetindeydiler.O sistemdekorunanhakveya haklı değil,kendini Alman devlet ve milletiyle bir tutan diktatörün fikirleri ve şahsıydı.ABD’deMcCarthydönemindeMcCarthy’ninsuçladığıkişilerinhakkınısavunanbirhukukçukısazamandakendisiniMcCarthysoruşturmakomisyonukarşısındabuluyordu(meselâFBItarafındantelefonlarıdinlenen,postasıokunanvesürekliizlendiği için sonunda intihar edenmeşhur avukat Bartley Cavanaugh Crum).McCarthyvâri yöntemlere Başkan Truman “biz bu ülkede insanları yaptıklarıiçinmahkûmederiz,fikirleriiçindeğil”diyerekneyazıkki

Parlamento tarafından reddedilen bir veto bile çekmişti. Sırf bu veto dahi odönem ABD Parlamentosu’ndaki gerici egemenliğini göstermesi bakımındanilginçtir.

Gerici, bürokrasi ve hukukun yalnızca kilit mevkilerini elde etmeyi hedefler.Buna,becerebildiyse, seçtirdiğipolitikacılarâletedilir.Buaradasürekliolarakgerici karşıtları ülke ve rejim karşıtı olarak halka lanse edilirler. MeselâMcCarthy’e zemin hazırlayan kuruluş ‘'Amerikan Olmayan FaaliyetlerKomisyonu’’ydu (Committeeonun-AmericanActivities).Dikkatinizi çekerim,komisyonun adı yalnızca Amerika karşıtı olan faaliyeti değil, Amerikanaddedilmeyenher hareketi kapsıyordu.Yani bukomisyonunhedefine istenilenherkesyerleştirilebilirdivesonundadaöyleoldu.

Bu düzeye erişmiş bir gerici faaliyeti ancak yapılanların halkın canına tak

Page 188: Aptal± Tan±mak

demesi ve dürüst politikacı, hukukçu ve bürokratlar durdurabilir. Amerika'daSilahlıKuvvetlerveSenatörRalphFlanders,Çin’deönceZhuEnlaidahasonrada Deng Xiaoping ve arkadaşları giderek kontrolden çıkan gerici kuvvetleridurdurmuşlardır.Avusturya-Macaristan imparatorluğu,Osmanlı İmparatorluğu,NaziAlmanya’sıböylebirakıbetiniyibilinenörnekleridir.

Page 189: Aptal± Tan±mak

YozlaşanDemokrasilerdeİrticaileMücadele

Demokrasiler çok çeşitli olabilirler. Ama temelde demokrasi, bir toplumu, otoplumdan aldığı yetki ile toplumun çıkarları isti- ^kametinde yasalar iledonatarak yönetmeyi mümkün kılan yönetim şeklidir. Toplum bu sürecidöngüsel bir seçim süreci içinde sürekli denetler. Belirli aralıklarla yöneticiseçimleri yenilenir ve halk o seçimlerde yöneticilere tabiri câizse “not” verir.Kötü not alan yöneticiler yönetimden uzaklaştırılırlar, iyi not alanlara tekraryönetmeyetkisiverilebilir.

Bir demokrasiyi yozlaştırmanın en emin yolu, toplumun not verme becerisiniortadan kaldırmaktır. Toplum verdiği notu aslında asla vazgeçemeyeceği bazışeylerinkendisinenederecedeteminedildiğikıstasındanhareketleverir.Aslındatoplumlarınvazgeçemeyeceklerienönemlişeyinyaşamhakkı,sonradakaliteliyaşam hakkı olduğu kesindir. Bir toplumun elinden yaşam hakkını almayakalkan hiçbir yönetim yaşayamaz. Ama toplumların elinden kaliteli yaşamhakkını alan yönetimlerin çok uzun süreler yönetimde kaldıkları tarihte endergörülenbirolaydeğildir.

Halkınyaşamkalitesinidüşürdüklerihaldeyönetimdekalanyönetimlerinbaşarısırrı,halkınkaliteliyaşamkavramınıdeğiştirebilmeleridir.Toplum içinönemliolan,karnını sağlıklıolarakdoyurabilmek, rahatbirmekândayaşayabilmekvetoplum sınırları dahilinde istediğini yapabilmektir.Bunlara beslenme hürriyeti,konutseçmehürriyetiveyaşamuğraşlarınıbelirlemehürriyetidiyebiliriz.Şimdibirisi çıkıp da, toplumun bireylerini bu yaşadıkları hayatın aslında geçiciolduğuna, asıl yaşamınölümden sonra (veyagelecekte) olduğuna, buyaşamdabeslenme, konut seçme ve yaşam uğraşlarını belirleme özgürlüklerindenyapacakları fedakârlıkların, bir başka yaşamda kendilerine faiziyle geriverileceğine inandırabilirse, toplum bireylerinin ekserisi bu üç temelözgürlüğünden seve seve vazgeçer. Yaptığınız fedakârlıklar güya sizin ileriyedönük yatırımınızdır, ama gerçekte bir başkasının beslenme, konut seçme veyaşam uğraşısını belirleme hürriyetlerini alabildiğine genişletir. Toplum

Page 190: Aptal± Tan±mak

kaybederken, onu ikna edebilenler kazanır ve her kazandığında topluma bukazancın aslında ortak olduğu masalını anlatır. Kendi zenginliklerini sayaraktoplumun nasıl zenginleştiğini rakamlarıyla belgeler ve toplum bu görünür“başarıdan”kendindenalınanlarınhesabınısormayacakkadaretkilenir.

Bu durumlarda, toplumlar kendilerini aldatan yöneticileri ard arda seçmeye,hatta seçme haklarından tamamen vazgeçmeye bile hazır hale gelirler. Nazidiktatörü Hitler, Almanlara gelecekteki muazzam bir “Büyük Almanya'’ vaatediyordu. Bu inanç uğruna 20 milyon Alman öldü, Almanya tamamen birharabeyedöndü,amaAlmanhalkı sonânakadarHitler’invaatettiğimucizeyibekledi.OrtaÇağAvrupası insanlık tarihinin en fecî sahnelerinden biridir.Busahnedehalkın iliğiniemendinadamları lüks içindeyaşıyorlardı.Sonunda14.Yüzyıl’da (1348-1350) kara ölüm denen veba kıtanın nüfusunun yarısınıgötürünceAvrupalınınaklıbaşınageldivekendisinesatılandininkocabiryalanolduğunuanladı.Buveondanikiasıröncecesurbiravuçkeşişin(yanimanastırpapazının)gayretiyleveimparatorFriedrichBarbarossa'nın(1122-1190)desteğiile başlayan Kilise Reformu Rönesans’ın gerçek başlangıcıdır. Rönesans’ınHristiyanlığaaşkettiğimuhteşemtokatHristiyanlığınetkisiyleçökenRoma’danberiilkkezAvrupa'nınüstünlüğününbaşlangıcıdır.

Yozlaşandemokrasilerdeyöneticiler,herreformçabasınıhalkdüşmanlığıolarakyorumlayıp,reformcularıhalkdüşmanıilânederler.Onlariçinözelmahkemelerkurulur(NazilerinveKomünistlerinözelmahkemeleriveyaABD’deMcCarthydönemininözelkomisyonlarıgibi;bunlarınbazılarında temyizhakkı .olmadığıgibi, ölüm kararları derhal infaz edilirdi), şüphelilere doğrudan hüküm giymiştutuklu muamelesi yapılır ve özellikle bunların toplum önünde itibarkaybetmeleri için ' medya yoluyla propagandaya geçilir. Amerikan SilahlıKuvvetleri’ne sataşmasının sonunda kendi politik sonunu hazırlayan JosephMcCartyh (1908-1957) denen alçağın ABD demokrasisinin vicdanında açtığıderinyaralarhâlâunutulamamıştır.

Yozlaşan demokrasi, yozlaşma yöntemini gericiliğin desteklenmesi şeklindeseçmişse,irticailehermücadeleoradarejimvetoplumdüşmanıdamgasınıyervepekçokhaldeözelmahkemelerlenormalhukuksürecininbiledışına taşınır(McCarthyism bunun çok güzel bir örneğidir). Bu durumdan kurtulmak,demokrasinin doğal sınırları içinde çok güçlü bir halk ve özellikle entelektüel

Page 191: Aptal± Tan±mak

vicdanınhareketegeçmesinigerektirir.

Buradadatercihbizimdir.Yahareketegeçerizyadayozlaşmanıngelipbiziyayutmasınıyadayozlaştırmasınıbekleriz.

Page 192: Aptal± Tan±mak

{1} Kanunî'nin torunukadındüşkünüIII.Murat’ındevrindeOsmanlıakçesibirdenbiredeğerininyarısınıyitirmişti.YanidevletanidenyarıyarıyaFakirleşmişti(1593enflasyonu).

{2}Kadırganedirbilmiyorsanız,yakındaDenizMüzesiaçılmıştır.Gidipkadırgalarıgörebilirsniz.Fatih'inkadırgadan oluşan 140 parça muhteşem (!) Osmanlı Donanması, 4 tane Cenevre gemisini İstanbulmuhasarasındaMarmara’dadurduramamıştı!!

{3}Şengör,A.M.C.,2001,Isthepresentthekeytothepastorthepastthekeytopresent?JamesHuttonandAdamSmithversusAbrahamGottlobWernerandKarlMarx in interpretinghistory:GeologicalSocietyofAmericaSpecialPaper355,x+51pp.

{4} vonLiebig, J. , 1863,Rede inderöffentlichenSitzungderk.AkademiederWissenschaftenam28.März1863zurFeierihreseinhundertundviertenStiftungstages«FrancisBaconvonVerulamunddieGeschichte der Naturwissenschaften»: F. Straub,München, 46 s. Bu önemli konuşma, iki yıl sonra«Ueber Francis Bacon von Verulam und die Methode der Naturwissenschaften» başlığı altındabağımsız bir kitap olarak da basılmıştır (Literarisch-artistische Anstalt, München, VIII+64 ss.).Türkiye’ninilkjeolojiharitasınıyapanbüyükjeologvedoğabilimciPrensPiyotrÇihaçof,bukitabı1877’de «Lord Bacon et les Sciences d’Observation auMoyen Age» (J.-B. Baillière et Fils, Paris)başlığıileFransızca’yatercümeederek,yazdığıönsözdekenditecrübelerinidehesabakatarak,biliminFrancisBacon’unsandığıgibiyapılmadığınıvurgulamıştır.JustusvonLiebigdahasonraaynıkonudaikimakale daha yazmış ve bunları AugsburgerAllgemeineZietung ’unmuhtelif eklerinde 1863ve1864 yıllarında yayımlamıştır. Bu makalelere ulaşmanın en kolay yolu, von Liebig’in Reden undAbhandlungen(C.F.Winter’scheVerlagsbuchhandlung,LeipzigveHeidelberg,ss.255ff.ve280ff.)adlıeserindekiyenidenbasımlarınıokumaktır.NeMarxnedeEngels,aynenFransıztoplumbilimciAuguste Comte gibi, onsekizinci yüzyıl sonu ile ondokuzuncu yüzyılın hemen başlarında bilimebakıştameydana gelen bu önemli değişikliği kavrayabilmişlerdi. Onun için (Türkiye’de sanıldığınıntam tersine) hem Darwin’in evrim kuramına, hem de Lyell’in modern jeolojisine cephe almışlardı.Türkiye’de bugün bilim konusundaki derin bilgisizlik, bahis konuşu değişikliğin Türkiye’de FuadKöprülü’nün1919’dailkbaskısıyapılan«İlkMutasavvıflar»adlıeserinekadarbildiğimkadarıylahiçkimse tarafından vurgulanmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Köprülü’den sonra bunun farkınavaranlar arasında öğrencisi Hasan-Âli Yücel vardı, ama ne yazık ki Hasan-Âli Yücel’in o değerlikafasıpolitikanıniğrençdeğirmeninekapılarakufalandıgitti.

{5}OkuyucularımaburadaSirFrancis’inbirparlamentokomitesitarafındanrüşvetkabulünüdeiçeren23değişikyolsuzluklasuçlubulunarak40.000İngilizsterliniparacezasıylakralıntayinedeceğibirsüremeşhurLondraKulesindehapsemahkûmedildiğinihatırlatayım.

{6}BuAlGore’un2006’dayayımlanmışolanAnInconvenientTruthadlıkitabındanalınmıştır.