aralik 2018 sayi:18zucder.org.tr/upload/336e89b3c.pdf · trendyol.com ve topkapı endüstri gibi...
TRANSCRIPT
1
ARALIK 2018 SAYI:18
İsmail Erdoğan
ZÜCDER Züccaciyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
2018'in son günlerine doğru yaklaşırken, ülkemizin ekonomisiyle
birlikte sektörümüz için de zor geçen bir yılı geride bırakmanın, fakat
buna rağmen gelecek yıl adına büyüme ve yatırım hedeflerimizi
planlamanın heyecanı içerisindeyiz.
Dünyadaki tüm rakipleri ile kıyasıya bir yarış veren sektörümüz olarak
her yıl olduğu gibi bu yılı da başarılı bir şekilde tamamlamanın haklı
gurunu yaşıyoruz. Bu başarı firmalarımızın, bu başarı ülkemizin…
Yerelden globale hızlanarak devam eden bu yolculuğumuzda 2017 sonu
itibariyle 4,2 milyar dolar, 2018’in ilk 10 ayında ise 3,8 milyar dolarlık
ihracat bu uzun yolculukta geride bıraktığımız mihenk taşlarımızdan. Bu
yılın ikinci çeyreğinden başlayarak iktisadi faaliyetin yavaşlamasına
kurdaki değişkenliğin derinliği ve ön görülememesine rağmen bu seneki
başarımız da anlamlı bir konumda duruyor. Toplam ülke ihracatındaki
%3’lük sektörel katkımız ise bizi gelecek dönemlere dair yürümemiz
gereken hedefi göstermede büyük bir perspektif sağlıyor.
Geçen dönemi artı/eksileri ile bizler de analiz ettik, edeceğiz. Fakat artık
yeni bir dönem ve yeni bir heyecan ile “Yeni yıla” giriyoruz. O nedenledir
ki “yeni” üzerine çalışmak, “yeni”yi geliştirmek, tasarlamak,
geliştirmek, markalaşmak ve ona dair stratejilere kafa yormak bizce
daha anlamlı ve isabetli olacaktır.
2019 yılı içerisinde “ek gümrük vergileri” , “ hammadde girdileri
üzerindeki kısıtlamalar” ve “KDV ve ÖTV oranlarında iyileştirme” ,
üreticinin yapısal sorunlarının giderilmesi, ihracatımızın arttırılması ve
Türk malı imajının dünyada daha prestijli bir konuma getirilmesi sektör
olarak üzerinde durmamız gereken en önemli gündemlerimizden. 2017
yılında 8 aylık bir dönemde getirilen ÖTV indirimlerinin sektöre getirdiği
%30 ortalama artış, yine 2018 yılında daha kısa bir dönem olmasına
rağmen yılsonuna kadar getirilen indirim ve muafiyetler ile satışlardaki
artışlar bizlere açıkça gösterdi ki; 2019 yılında bu sınırlı ve dönemsel
iyileştirmelerin “kalıcı” ve “yapısal” bir hal alması, sektörümüze
dolayısıyla ülkemize yapılacak en büyük katkılardan olacaktır.
Bu çerçevede biz de Dernek olarak üstümüze düşen vazifeyi yapmaya,
üyelerimizin tüm dünyadaki rekabet güçlerini arttırmak için; eğitici,
geliştirici, inovatif her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye gayret
edeceğimizi ifade etmek isterim. 24 kişilik Yönetim Kurulu olarak,
sektörel ve çalışma komitelerimiz, Dernek Sekretaryamız, ayrıca da
firmalarımızın genç kuşak temsilcileriyle birlikte oluşturacağımız
sinerjiyle çok daha güçlü bir temsil ve icra mekanizması olarak
çalışacağımızı,B2B programlarımız, UR-GE Projelerimiz, fuar
çalışmalarımızla artık ihracat yapmayan veya ihracatını arttırmayan
firma kalmayacağıyla ilgili de elimizden gelen tüm çabayı
göstereceğimizi buradan belirtmek isterim.
2019’un başta ülkemize olmak üzere tüm sektörümüze, yeni tazelenen
umutların, çoğalan güzelliklerin ve kazançların olduğu bir yıl olmasını
diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE
DEĞERLENDİRME - 2018
• TÜİK’in açıkladığı GSYH verilerine göre, Türkiye
ekonomisi dördüncü çeyrekte geçen yılın aynı
dönemine göre %7,3 oranında büyüdü. 2017
yılında yıllık büyüme oranı %6 tahminlerinin
üstünde geldi ve %7,4 oldu. Dördüncü çeyrekte
hane halkı tüketim harcamalarının büyümeye
katkısı %4,1; kamu harcamalarının katkısı %1,1
ve sabit sermaye (yatırım) harcamalarının katkısı
ise %1,8 oldu. İhracatın katkısı ise %1,9 oldu.
• TÜİK’in Ekim ayı dış ticaret istatistiklerine
göre, ihracat geçen yıla göre %13 artarak 15,7
milyar Dolar, ithalat ise %23,8 azalarak 16,1
milyar Dolar oldu. Avrupa Birliği’ne (AB-28)
yapılan ihracat, 2017 yılının aynı ayına göre
%13,8 artarak 7 milyar 825 milyon dolar olarak
gerçekleşti. AB'nin ihracattaki payı 2017 Ekim
ayında %49,4 iken, 2018 Ekim ayında %49,8
oldu.
• Almanya'ya yapılan ihracat 2018 Ekim
ayında 1 milyar 457 milyon dolar olurken, bu
ülkeyi sırasıyla 1 milyar 68 milyon dolar ile
Birleşik Krallık, 877 milyon dolar ile İtalya ve 852
milyon dolar ile Irak takip etti.
• Kasım ayında ekonomik güven endeksi, Ekim’e
göre yüzde 9,1 artarak 67,5'ten 73,7'ye yükseldi.
Ekonomik güven endeksindeki artış, tüketici,
reel kesim (imalat sanayisi), hizmet ve
perakende ticaret sektörü güven
endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.
• Kasım ayında Tüketici Güven Endeksi 59,6
değerine, reel kesim (imalat sanayi) güven
endeksi 96,8 değerine, hizmet sektörü güven
endeksi 79,8 değerine ve perakende ticaret
sektörü güven endeksi 90,7 değerine yükseldi.
Kasım ayında inşaat sektörü güven endeksi ise
56,6 değerine geriledi.
• İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI,
Temmuz ayından beri ilk kez yükselerek Ekim’de
44,3 düzeyinde gerçekleşti.
2
ARALIK 2018 SAYI:18
EKONOMİDE DENGELENME SÜRECİ BAŞLADI!
Mevsim yavaşça kışa dönerken ekonomide de durum farklı değil. Yaz sıcağı bitti ve nasıl olduğunu
anlamadan, gelmesi gereken hızla gelmeye başladı. %7'yi aşan 2017 büyümesinin ardından bu yıl gelmesi
beklene soğuma epey hızlı şekilde kıyılarımıza vardı. İSO büyümeye öncü sayılabilecek Satın Alma
Yöneticileri Endeksi’ni (PMI) IHS Markit ile birlikte açıklıyor. Eylül’de yaşanan düşüş oldukça sert.
Genişleme / Daralma sınırı kabul edilen 50 seviyesi aşağı hızla geçilmiş endekse göre ve 42,7 değerini almış
endeks.
Yavaşlama sadece
üretimde hissedilmiyor.
Her ne kadar gördüğümüz
zirvelere göre gerilemiş de
olsa kurların ulaştığı
seviyeler tüketiciyi
harcama yapmaktan uzak
tutuyor. Elbette bu bir
yere kadar iyi haber.
İthalat azalıp da ülkenin
cari açığı kapanıyorsa
buna ancak sevinebiliriz.
Çünkü vatandaşlar olarak
biz, tüketince sadece yabancı marka tercih ediyoruz. Arabalar, kıyafetler ve telefonlar ithal ediliyor.
Cari açığın düşmesinin herkesin faydasına olduğu doğru ancak bu ölçü biriminin niteliği de önemli. Örneğin,
temelli çözüm bulacak reformlar ile ticaret açığımız geriliyor olsa ya da yenilenebilir milli kaynaklar ile daha
fazla enerji üretiyor olsak haberler harika denebilirdi. Ne var ki ticaret açığın düşmesinin sebebi ekonominin
soğuması. Tüketicinin mesajı açık: Bir süre ben ortalarda yokum diyor. Yurt içi nihai talep ve tüketime
dayanan sektörler için olumsuz bir haber elbette.
Sonuç Yerine
Dünyanın başka yerlerinde bizim gibi kur şoku yaşayan ülkeler oldu. Bunlar da bizimle benzer yolları izleyerek
bu işten çıktılar. Önce 1 birim ihracat artışı yaşandı, bununla beraber 3 birim ithalatta düşüş görüldü. Dış
kaynaklara ihtiyaç azalıp da kurlar değer kazanıp güven arttıkça hayta aktı gitti.
Ülkemizde de buna benzer bir süreç yaşayacağız. Ancak bunları yaşamak anlatmaktan zor olacak. Talepteki
keskin düşüşe ve kurun gelmiş olduğu yüksek seviyelere birçok işletme ve bilanço dayanamayacak.
Tüketimin yavaşlayıp işsizliğin arttığını göreceğiz ne yazık ki. İşte dengelenme bu acı reçete ile birlikte
gelecek.
Her şey olup bittiğinde ekonominin görünmez kuralları aşırılıkları budayacak. Biriken dengesizlikler
düzelecek. Acı çekilecek ve gözyaşı dökülecek. Ardından bir sakinlik ve toparlanma evresi yaşayacağız. İşte
bütün mesele burada ortaya çıkacak. Bu sürede, ekonomi tekrar hızlandığında aynı sorunları yaşayacak
mıyız yoksa bunların bazılarına çözüm bulmuş olabilecek miyiz? Bir sonraki genişleme evresinin sağlığını,
çapını ve süresini işte bu belirleyecek.
Gökhan ŞEN
BloombergHT
3
ARALIK 2018 SAYI:18
TÜRKİYE İTHALATININ KISA DEĞERLENDİRMESİ GENEL OLARAK DIŞ TİCARET
2005’de 200 milyar $’ın altında olan ülkemiz dış
ticaret hacmi kriz yılı olan 2008’e kadar geçen 3 yıl
içinde ortalama %21 dolayında büyüyerek 334
milyar $’a tırmanmış, ancak küresel krizle birlikte
2009’da -%27,2 daralmaktan kurtulamamıştır.
Krizin etkisini çabuk atlatarak izleyen 2 yıl tekrar
yaklaşık ¼’er büyüyerek 376 milyar $’a ulaşmıştır.
Daha sonra 2 yıl daha bu kez %5’in altında küçük
hareketlerle 400 milyar $ bandı civarında olan
hacim, 2015 ve 2016’da geriye geldikten sonra
geçtiğimiz yıl yeniden büyüse de halen 2013 yılı
seviyesinin altında 390 milyar $ düzeyindedir.
Geçtiğimiz yıl sırasıyla %10,2 ve %17,7 artan
ihracat ve ithalatın bu yıla kadar 2012-2016
döneminde neredeyse yerinde sayması dikkat
çekicidir. Bu 5 yıl içerisinde ihracat 3 kez daralarak
toplamda ortalama yılda %1,3 artabilmiş iken,
ithalat sadece 2013’de küçük oranlı büyüme
dışında negatif seyir izlemiştir. 5 yılın ortalama
yıllık daralması ithalat için %3,5’tir.
SEKTÖR BAZLI DEĞERLENDİRMELER
DEMİR ÇELİK;
100 milyon $’ı aşkın ilk 214 ürün arasında
ülkemizde üretilmeyen 41 adet hammadde ayrı
tutulduğunda kalan 163 hammadde içerisinde de,
genel hammadde ithalatında olduğu gibi demir
çelik ürünleri ilk sırada yer almaktadır. Değer
olarak 100 milyon $’ı aşan ithalat 10,4 milyar $ ile
toplam sektör hammadde ithalatının da %83’ünü
teşkil etmektedir. Bu durum demir çelik ürünlerin
yüksek montanlı ithal edildiğinin de göstergesidir.
Diğer taraftan ithalatın tamamı (%100) hammadde
ithalatı olarak kayıtlıdır. Adet açısından
bakıldığında ise 30 ürünle 32 ürünle ilk sırayı alan
otomotiv ürünlerinin ardından ikinci sıradadır.
Türk çelik sektörü, 2012-2015 yılları arasında, en
kötü dönemini geçirmiştir. Çelik üretimi %12.2,
ihracatı %17.5 oranında gerilerken, ithalat % 61.8
yükselmiştir. 15 yıl aradan sonra yeniden net çelik
ithalatçısı haline gelmiştir. Öyle ki, 2012’de 8.4
milyon ton net çelik ihracatı yapan Türkiye’nin,
2015 yılında 2.3 milyon ton net çelik ithalatı
yapmıştır. İthal ürünlerin, yurtiçi çelik
tüketimindeki ağırlığı %56 gibi olağanüstü yüksek
bir seviyeye tırmanmıştır. 2017 yılında toplam
ham çelik üretimi 2016 yılındaki 33.2 milyon
tondan 37.5 milyon tona çıkmıştır. Bu yıl hurda
ithalatı, %18.4 artışla 20.9 milyon tona, değer
açısından ise % 55 artışla 6.1 milyar $’a
yükselmiştir.
2017’de çelik ürünleri ithalatı % 6. azalışla 16.3
milyon tona gerilemiş, ihracat ise %8.4 artışla 18.3
milyon ton ve % 24.1 yükselişle 13.4 milyar $’a
ulaşmıştır. 3 Türkiye gibi tükettiğinin 2 katı inşaat
demiri üretimi ve 3 katı üretim kapasitesi bulunan
bir ülkede 15- 19 milyon ton kapasitenin atıl
duruma düşmüş olması kabul edilebilir değildir.
Ülkemiz son 115 senedir yaptığı yatırımlarla yassı
ürün açığını kapatmakla birlikte paslanmaz çelik
açısından üretim talebin ancak 1/3’ünü
karşılayabilmesi ithalatı zorunlu halde tutmaktadır.
PLASTİK;
Türk plastik sektörü, 2016’da gerçekleştirdiği 9
milyon tonluk üretimle dünyanın en büyük altıncı
imalatçısıdır. 100 milyon $ üzerinde ürün ithalatı
listesine bakıldığında değer olarak demir çelik
ürünlerin hemen ardından gelen plastik ürünleri
adet bazında 26 ürün ile otomotiv ve demir çelik
ürünlerin ardından 3. sıradadır. Plastik sektörünün
ithalatının %94’ü
hammadde ithalatı
şeklindedir. Bu
nedenle toplam
ithalat içinde 6.
sırada yer almasına
karşın, hammadde
ithalatında 3.
sıradadır.
Tezer PALACIOĞLU
4
ARALIK 2018 SAYI:18
2018 YILININ SON
YÖNETİM KURULU
TOPLANTISI!
Yılın son Yönetim Kurulu Toplantısı
Dernek Ofisimizde gerçekleşti.
Toplantıda ekonomik durum ve
sektörel sorunlara değinildi. Katılım
sağladığımız Yurtiçi ve Yurtdışı
Fuarlarımızdan ZUCHEX ve AMBIENTE
FUARLARI görüşüldü ve Messe Frankfurt İstanbul Temsilcisi Sn.Volkan Salar’ın sunumu ile konu istişare
edildi. Gelecek yıl için çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Ayrıca toplantımızda değerli konuğumuz Esas Sosyal Başkanı Sn.Emine Sabancı Kamışlı, Yönetim
Kurulumuzu ziyaret etti. Üniversiteli gençlerin iş hayatına katılımına yönelik İlk Fırsat Projesi hakkında
bilgilendirme yaptı.
İLK FIRSAT PROJESİ
Her yıl binlerce genç üniversiteden
mezun oluyor; iş dünyasına adım
atmaya hazırlanıyor.
İstatistiklere göre ülkemizde her
3 üniversite mezunu gençten 1’i
mülakat aşamasına gelemeden
bir yıldan fazla iş arayacak.
Nedeni, mezun oldukları
okulların işverenlerin öncelikli
listesinde yer almaması, istenilen
deneyim ve referanslara sahip
olmamaları.
Yaşanılan fırsat eşitsizliğinin nedenleri net: Son 15 yılda 100’den fazla üniversite açıldı; mezunlarının donanımı henüz işverenlerce bilinmiyor. Açılan her pozisyona binlerce başvuru geliyor, IK ekiplerinin çalışan sayısı ve yeni mezun alımına ayrılan zaman/bütçeler kısıtlı. Bu nedenle gençlerin potansiyellerini değerlendirmek yerine okul ismi ve ortalama en belirleyici kriter oluyor.
5
ARALIK 2018 SAYI:18
İlk Fırsat yaşanan fırsat eşitsizliğine çözüm modeli olmayı hedefliyor!
Şevket Sabancı ve ailesinin sosyal yatırımlarını yöneten, Emine Sabancı Kamışlı’ nın Başkanlığı’nı yaptığı Esas Sosyal, bünyesindeki İlk Fırsat Programı ile okuldan işe geçiş sürecindeki bu boşluğu doldurup gençleri daha donanımlı ve deneyimli hale getirmeyi amaçlıyor.
Program, devlet üniversitelerinden yeni mezun gençlere, STK’ların iletişim, muhasebe, insan kaynakları, idari işler, satın alma, bilgi teknolojileri ve kaynak/iş geliştirme gibi özel sektörün de fonksiyonel birimlerinde, bir yıl tam zamanlı çalışma fırsatı sunuyor. Ek olarak, İlk Fırsat Akademisi’nde, gençler 250 saatin üzerinde eğitimlerle, iş dünyası için gerekli Dünya Ekonomik Forumu’nun önerdiği 21. yüzyıl becerilerini kazanıyorlar. Esas Sosyal, gençlerin maaş giderlerini STK’lara hibe ediyor; Akademi masraflarını karşılıyor.
Katılımcılarının %97’si program sonrası istihdam ediliyor!
2016’dan bu yana 5.500 başvuru arasından yeni mezunlara özel tasarlanmış, potansiyelin değerlendirildiği işe alım süreciyle, 27 üniversiteden 60 gence, aralarında ZÜCDER’in de bulunduğu 21 STK’da işbaşı deneyimi sağlandı. Katılımcıların %83’ü programı tamamlamadan iş teklifi aldı. %97’si programı tamamladıktan sonraki üç ayda farklı sektörlerdeki 27 yerli ve yabancı kurumda işlerine başladı; Binder Seidman International, Boyner, Çelik Motor, EY, Ferrero, PriceWaterhouseCoopers, Sanko Holding, Trendyol.com ve Topkapı Endüstri gibi şirketlerde çalışıyorlar.
Kurumunuzda çalışmak üzere iş deneyimine ve 21. yüzyıl becerilerine sahip gençler İlk Fırsat’ta!
Esas Sosyal İlk Fırsat 2018 Katılımcısı Elif Demir bir yıl boyunca tam zamanlı İş Geliştirme Uzman Yardımcısı olarak Derneğimizde görev aldı.
2018 yılında İlk Fırsat Programı‘na seçilen 25 genç Aralık ayında programı tamamlayacak. Bir yıl boyunca tam zamanlı olarak sivil toplum kuruluşlarının özel sektörde de karşılığı olan İnsan Kaynakları, İletişim, Mali ve İdari İşler, Muhasebe, Finans, IT ve Satın Alma departmanlarında iş deneyimi kazanmış ve İlk Fırsat Akademi ile iş dünyası için gerekli 21. Yüzyıl becerilerini edinmiş donanımlı bu 25 gence siz de
kurumlarınızda bir fırsat verebilir, İnsan Kaynakları havuzunuzu çeşitlendirebilirsiniz.
6
ARALIK 2018 SAYI:18
DOĞUDAN YÜKSELEN YATIRIM FIRSATI: ÇİN
Çin ile 25 yılı aşkın bir süredir özel olarak ilgilenen
bir isim olan Arzum Yönetim Kurlu Başkanı, aynı
zamanda ZÜCDER Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcılığı yanında Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu’nun (DEİK) Türk-Çin İş Konseyi Başkanlığı’nı
da yürütüyor.
Çin ile ekonomik ilişkilerin, daha önce hiç olmadığı
kadar önemli bir aşamaya geldiğini söyleyen Murat
Kolbaşı, Türkiye ile Çin arasındaki karşılıklı yatırım
fırsatlarının yüksekliğine dikkat çekiyor. Özellikle
gastronomi ve turizm sektörlerinin Türk firmaları
açısından ciddi bir potansiyel barındırdığının altını
çizen Kolbaşı’nın bir de çözüm önerisi var; ”Çin
özelinde markalaşmaya çalışan Türk firmalarına Turquality desteğini biraz daha arttırabiliriz. Bunun haricinde
Eximbank, o bölgeye ihracat yapan firmaları daha fazla destekleyebilir.”
TÜM STK’LAR ÇİN’LE İLGİLİ AYRI BİRİM OLUŞTURMALI
Arzum, 52 yıllık bir marka ve bir aile işletmesi. Ben,1988’de Marmara İşletme’yi bitirdim, master yapmak için
ABD’ye gittim. Babam ölünce 22 yaşında İstanbul’a geldim ve işe başladım. Arzum’u Türkiye’de üretip,
ürettirip ihracat yapıyorduk.1992 yılında ilk defa İtalya’daki uluslararası bir markaya ihracat yapmaya
başladık.
Daha sonra karşımıza Romanya, Polonya ve Türkiye’den, ürünlerimizle ilgili rakipler çıkmaya başladı. Derken,
Çin piyasaya girdi ve Çin’in ürünleriyle baş edemeyeceğimizi gördük. Kalkıp Çin’e gittik ve orada şunu gördük
ki, bizim sektörümüzde Çin çok ciddi bir üretici.1992’den bugüne kadar devamlı Çin’e gittim geldim ve her
sene 60-120 günümü orada geçirmeye başladım. Hong Kong’da bir şirket kurdum.1992’den bugüne kadar
Türkiye’de Çin ile ilgili yapılan tüm faaliyetlerde bizzat bulundum.
Türkiye’de Çin ile ilgili DEİK dışında hiçbir STK’yı görmedim. Bunun farkına varınca da gidip DEİK’e üye oldum
ve Çin konseyine girdim. DEİK’teki organizasyonun dışında TÜSİAD’da Çin networkü masası kuruldu. Diğer
bütün STK’lara da Çin ile ilgili ayrı bir birim oluşturmalarını tavsiye ediyorum. Hatta bakanlıkta da Çin’le ve
özellikle Kuşak Yol ile ilgili bir birim oluşturulmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Çünkü Çin, direkt olarak ele
alınması gereken bir ülke.
Murat KOLBAŞI
(TÜRKONFED BİZ - 13. Sayı)
7
ARALIK 2018 SAYI:18
6.ÜRETİCİ – MARKA BULUŞMALARI ZİRVESİ’Nİ GERÇEKLEŞTİRDİK
Pazar büyüklüğü 10 milyar dolara ulaşan ve yılı 4,7 milyar Dolar ihracatla kapatmaya hazırlanan züccaciye sektörümüzün çatı derneği ZÜCDER (Züccaciyeciler Derneği), ihracata destek olmak ve iç ticareti de arttırmak amacıyla ‘’Üretici - Marka Buluşmaları’’ zirvemizin altıncısı, 22 Kasım Perşembe günü İzmir Balçova Kaya Termal Otel'de gerçekleştirildi. Dünyanın 200’den fazla noktasına ulaşan züccaciye sektörümüzün çatı derneği ZÜCDER olarak, sektörün ihracatını, iç pazardaki ticaret hacmini ve rekabet kapasitelerini arttırmak adına “Üretici-Marka Buluşmaları” ayrı bir öneme sahip. Zirveye, Rusya, Belarus, Kosova, Makedonya, Estonya, Ukrayna, Karadağ, Litvanya, Gürcistan, Sırbistan gibi 10 ülkenin en büyük satın alma ve perakende zinciri dahil 110 yerli - yabancı firma ve alanlarında uzman sekiz konuşmacı katıldı. İhracatın her yıl yaklaşık yüzde 10 arttığı züccaciye sektörü, aynı zamanda markalaşmanın en yoğun olduğu ikinci sektörü olması yanında Türkiye’nin 2,9 milyar dolar dış ticaret fazlası veren ender sektörüdür.2017 yılını 4,2 milyar dolar ihracatla kapattıktan sonra 2018 yılını ise 4,7 milyar Dolar ihracatla kapatmaya hazırlanıyor.
ZÜCDER Yönetim Kurulu Başkanımız İsmail Erdoğan zirvenin açılış konuşmasında, ‘’Sektörümüzün perakende kısmı, özellikle tüm Türkiye’de açılan AVM’lerin artmasıyla birlikte gelişen zincir mağazacılık, sektörün markalaşma trendleri ve franchise sistemleriyle atağa geçmiştir. Perakendeyi öncelikle markalaşma konusunda incelemek gerekirse, züccaciye sektörü markalaşma konusunda tekstilden sonra ikinci sırada gelmektedir. Markalaşan ve perakende mağazacılığa önem veren sektörümüzde tüm Türkiye genelindeki AVM’ lerde 1000’den fazla züccaciye mağazası bulunmaktadır. 15 yıl öncesine kadar 150 mağazası olan kişi veya kurumlar yoktu. Perakendenin organizeye dönmesiyle pazar yapısının değişmesi sektörü dinamitledi.
Perakende sektörünün büyümesiyle birlikte zincir marketlerin ve mağazaların aldığı pay hızla arttı. Bu noktada üreticilerin ve markaların birbirini tanıması çok önemli.’’ dedi. Carrefour, BİM, Biltema, Elcorte Ingles, Madame Coco, Koçtaş gibi yerli ve yabancı firmanın zirvemize katıldığını söyleyen ZÜCDER Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan; ‘’İlkini 2015 yılının haziran ayında gerçekleştirdiğimiz ‘Üretici - Marka Buluşmaları’ nda, sektörümüzün önemli üretici ve markalarından olan 110 üye firmamız, ayrıca da ülkemizin önemli önemli marka ve zincir market ve mağazaları, 2 gün boyunca yüz yüze görüşmeler sağlıyorlar. Bu görüşmeler sonucunda iş hacmi yaklaşık %30 oranında artarken, son 2 yıldır zirvelerin gücünü ihracat rakamlarımızda görmüş olduk. Keza 6.7 miyar Dolar üretim hacmine sahip züccaciye sektöründe, ihracatın %85-90’ ı ZÜCDER üyelerinin gerçekleştirdiğini göz önünde bulundurduğumuzda, zirvelerimizin içeriğini biraz daha genişlettik. Ekonomi, perakende, beslenme, marka gibi kendi alanında uzman 8 konuşmacı ile katılımcılarımızın bilgi birikimini arttırmayı hedefledik’’ dedi.
8
ARALIK 2018 SAYI:18
ZÜCDER Yönetim Kurulu Üyemiz ve BAMBUM Satış Müdürü Sayın Selman YAR’a sorularımızı yönelttik: ZÜCDER: Selman Bey merhaba. Bu yıl yapılan Genel
Kurulumuzda yönetim kurulumuza dâhil oldunuz ve devam ediyorsunuz. Öncelikle hayırlı olmasını diliyoruz. Derneğimizde sektörün önde gelen markalarından biri olan BAMBUM’u temsilen bulunuyorsunuz. Firmanız ne zaman kuruldu, kaçıncı kuşaksınız? Kısaca firmanızdan bahseder misiniz?
Selman YAR: Bambum’u 2011 yılında kurduk. Henüz ilk
kuşağız ve markamızı gelecek kuşaklara aktarmak üzere geliştiriyoruz.
ZÜCDER: Özgün tasarım dediğinizde ilk akla gelen cümle nedir?
Selman YAR: Ağırlıklı işimiz mutfak gereçleri
olduğundan, tasarımın öncelikli özelliği kullanışlı olmasıdır. Özgün tasarım dendiğinde aklımıza gelen daha önce kimsenin düşünmemiş olduğu tasarımların yanı sıra, tüketiciden gelen talepleri doğru yönde değerlendirerek yenilikçi, kullanışlı ve şık ürünler hazırlayabilmektir. Firmamızın doğası gereği bu tasarımlar, üretiminde de tüketiminde de doğaya zarar vermeyen, sağlıklı ve kullanımı keyifli ürünlere altyapı oluşturmalıdır.
ZÜCDER: Firmanız inovasyon ve
tasarıma ne kadar önem veriyor? Firmanızın bu anlamda öne çıkan özelliklerini bizlerle paylaşır mısınız?
Selman YAR: Bambum, kendi
alanındaki en inovatif firmalardan biridir. Gerek üretimde gerekse pazarlama stratejilerimizde her zaman inovatif düşündük, pencerenin dışından bakmayı tercih ettik. Kullanışlı tasarımlar her zaman önceliğimiz oldu. Yola çıkarken sadece birkaç çeşit ürünümüz vardı. Bugün ise tamamı bünyemizde tasarlanan 2.000 çeşit ürünümüz var. Durmuyoruz ve ürün geliştirmeye devam ediyoruz. İnovasyon ve tasarıma verdiğimiz önem buradan anlaşılabilir sanırım.
ZÜCDER: En büyük sektörel fırsat sizce nedir? Önerileriniz ne olabilir?
Selman YAR: En büyük fırsat, her girişimcinin kendi
alanındaki boşlukları görmesinde yatar. Var olanı tekrarlayarak bir yere varamayız. Yenilikler yapmamız, farklı kültürleri incelememiz, sektörümüze adapte edebileceğimiz hammaddeleri ve ürün kullanım kültürlerini tespit etmemiz şart. Dünya eskisi gibi büyük değil. Bilgi çok hızlı yayılıyor ve bu sürati doğru değerlendirmemiz, işimize uyarlamamız gerekiyor.
ZÜCDER: Türkiye’de ahşap mutfak eşyalarında üretim
yapmaya başlayan ilk firmasınız. Öncelikle tebrik ediyoruz. Bu süreç nasıl başladı ve hedefleriniz nelerdir?
Selman YAR: Ahşap, insanoğlunun ilk kullandığı
hammadde. İnsanlar ilk çağlardan beri ağaçları oyarak çeşitli mutfak malzemeleri ürettiler. Sanayi devriminden sonra petrol bazlı maddelerin üretim kolaylığından dolayı ahşap ikinci planda kalmaya başlamıştı. Ahşap üretmek zordur, meşakkatlidir ancak ahşap sağlıktır. Üzerinde yaşadığımız gezegeni de, gelecek kuşakları da düşünmek zorundayız. Plastik atıkların çevreyi kirletmesine, insanların daha sağlıklı ve doğal beslenmesine yardımcı olmak zorundaydık. O nedenle bu yolu seçtik. Bu işe gönül verdik, saygı gösterdik ve çok çalıştık.
2018 ülkemiz için zorlu bir yıldı. Cirolar düştü, tüm piyasa konkordatolarla, bataklarla boğuştu. İnandığımız bir değer var, başkaları dururken yürürseniz daha hızlı ilerleme sağlarsınız. Biz kabuğumuza çekilmek yerine büyük yatırımlar yaparak Türkiye’de imalata başlama yolunu seçtik. Bugün 300’e yakın ürünümüzü Türkiye’de, kendi fabrikamızda üretiyoruz. Hedefimiz önümüzdeki
yıllarda tüm ürünlerimizi ülkemizde üretecek noktaya ulaşabilmek.
Biz sadece bayilerimizle değil, evdeki tüketiciyle de yakın iletişimde bulunarak ihtiyaçları tespit ediyoruz. Bambum bugün Türkiye’de ahşap mutfak gereçleri sektörünün en önemli markası konumunda. Bundan sonraki hedefimiz ise Bambum’u bir dünya markası haline getirmek. Sürekli yükselmekte olan ihracat rakamlarımız da bu yolda başarıyla ilerlemekte olduğumuzu gösteriyor.
ZÜCDER: 2018 yılı firmanız ve sektörümüz
için nasıl geçti? Hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
Selman YAR: Bambum markası olarak
2018 yılı ciro hedefimizi Ekim sonu itibariyle yakaladık. Kaygan piyasalara göre yeni stratejiler belirledik. Tabiri caizse oyunu kuralına göre oynadık. Ancak 2018 ülkemiz ve sektörümüz açısından oldukça zorlu bir yıl oldu. Kurun sürekli değişmesi ve
piyasalara olan güvensizlik perakendeciyi de üreticiyi de olumsuz yönde etkiledi. Finansal açıdan bir zarar görmedik ancak hepimiz aynı gemideyiz. Sektörde sıkıntı yaşayan firmaları görmek bizi de üzüyor.
ZÜCDER: 2019 yılında BAMBUM’u nasıl bir strateji
bekliyor? Firmanızın geleceğe dönük planlarından bahseder misiniz?
Selman YAR: Bugüne kadar bayilerimizle hep dostane
ilişkiler içinde olduk ve el ele büyüdük. 2019’da da bu birlikteliğin güçlenerek devam edeceğine inanıyoruz. Bununla birlikte perakendede tecrübeli bayilerimizle birlikte perakende sektörüne de giriyor ve Bambum Boutique adını verdiğimiz mağazalarımızı açmaya başlıyoruz. Türkiye’de imalatımızı geliştirmeye devam ediyoruz. En önemlisi de, ülkemizin ihracat açığını kapatmaya destek olabilmek için gerek uluslararası sosyal sorumluluk projeleriyle gerekse ihracata yönelik çalışmalarımızla yurtdışında büyümeye devam etmeyi planlıyoruz.