aşıklı höyük

13
AŞIKLI HÖYÜK Aşıklı höyük Aksaray’ın 25 km güneydogusunda kızılkaya kasabası sınırları içinde, Melendiz Irmagı kıyısındadır. 1963 yılında, Aşıklı Höyük’ü ilk bulan, Pennsylvania Ünivesitesi hititologlarından Edmund Gordon’dur. Daha sonra Aşıklı’yı ziyaret eden çok sayıda arkeologun arasında Ian Todd’un çalışmaları önemlidir. Todd, 1964-65 yıllarında Orta Anadolu’daki tarihöncesi yerleşmeleri saptam- ak amacıyla yaptığı yüzey araştırmaları sırasında Aşıklı’yı da çalışmış, topladığı obsidien aletleri ana- liz etmiş, ayrıca Aşıklı’nın yamaçlarından topladığı odun kömür örneği örneklerinin radyoaktif kar-bon tarihlemesini yaptırarak bir yayınla arkeoloji dünyasına duyurmuştur. Todd’un araştırmaları sonrasında 20 yıldan fazla sessiz kalan höyükte ilk kazı çalışmaları, 1980’li yılların sonunda İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında başlamıştır. Kazı çalışmaları, Melendiz nehri üstüne kurulmuş olan Mamasın Barajı’nın su düzeyinin -tarımsal sulamayı arttırmak için- yükseltilmesi kararı sonucu kurtarma kazısı niteliginde başlamıştır. İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri ile uluslararası uzmanlardan oluşan ekibin çalışmaları 2004 yılına kadar devam etmiştir. Son iki yılı aynı kurumdan Prof. Dr. Nur Balkan başkanlığında devam eden çalışmalara 2006 yılına kadar iki sezon süreyle ara verilmiştir. Höyük, halen baraj etki alanı içinde olmakla birlikte, su seviyesinin yükseltilmesinden vazgeçilmesi, dolayısıyla tahribat tehlikesinin ortadan kalkmasıyla 2006 yılında Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran başkanlığında ikinci dönem çalışmalarına başlanmıştır. Yeni projede öncelik, ortaya çıkarılanların korunması, sağlamlaştırılması ve sergilenmesine verilmiş, dört sezon devam eden bu çalışmaların büyük ölçüde tamamlanmasıyla 2010 yılında yeniden bilimsel kazılara başlanmıştır. Istanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyeleri, öğrencileri ve sekiz farklı ülkeden uzmanların katılımıyla devam eden araştırmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Istanbul Üniversitesi adına yürütülmektedir. Aşıklı Höyük Hasan ve Melendiz daglarının volkanik püskürmeleri ile oluşan tüflü bir arazide peri bacalarının yükseldigi dogal bir çevre içerisindedir.bölgede karasal iklim egemendir.Hayvancılık, bugday ve bahçe tarımı, bagcılık yöre ekonomisinin ana kaynaklarını oluşturur.

Upload: serkan

Post on 29-Jan-2016

232 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

aşıklı höyük incelemesi

TRANSCRIPT

Page 1: aşıklı höyük

AŞIKLI HÖYÜK

Aşıklı höyük Aksaray’ın 25 km güneydogusunda kızılkaya kasabası sınırları içinde, Melendiz Irmagı kıyısındadır. 1963 yılında, Aşıklı Höyük’ü ilk bulan, Pennsylvania Ünivesitesi hititologlarından Edmund Gordon’dur. Daha sonra Aşıklı’yı ziyaret eden çok sayıda arkeologun arasında Ian Todd’un çalışmaları önemlidir. Todd, 1964-65 yıllarında Orta Anadolu’daki tarihöncesi yerleşmeleri saptam- ak amacıyla yaptığı yüzey araştırmaları sırasında Aşıklı’yı da çalışmış, topladığı obsidien aletleri ana- liz etmiş, ayrıca Aşıklı’nın yamaçlarından topladığı odun kömür örneği örneklerinin radyoaktif kar-bon tarihlemesini yaptırarak bir yayınla arkeoloji dünyasına duyurmuştur. Todd’un araştırmaları sonrasında 20 yıldan fazla sessiz kalan höyükte ilk kazı çalışmaları, 1980’li yılların sonunda İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı tarafından Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında başlamıştır. Kazı çalışmaları, Melendiz nehri üstüne kurulmuş olan Mamasın Barajı’nın su düzeyinin -tarımsal sulamayı arttırmak için- yükseltilmesi kararı sonucu kurtarma kazısı niteliginde başlamıştır. İstanbul Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyeleri ile uluslararası uzmanlardan oluşan ekibin çalışmaları 2004 yılına kadar devam etmiştir. Son iki yılı aynı kurumdan Prof. Dr. Nur Balkan başkanlığında devam eden çalışmalara 2006 yılına kadar iki sezon süreyle ara verilmiştir. Höyük, halen baraj etki alanı içinde olmakla birlikte, su seviyesinin yükseltilmesinden vazgeçilmesi, dolayısıyla tahribat tehlikesinin ortadan kalkmasıyla 2006 yılında Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran başkanlığında ikinci dönem çalışmalarına başlanmıştır. Yeni projede öncelik, ortaya çıkarılanların korunması, sağlamlaştırılması ve sergilenmesine verilmiş, dört sezon devam eden bu çalışmaların büyük ölçüde tamamlanmasıyla 2010 yılında yeniden bilimsel kazılara başlanmıştır. Istanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyeleri, öğrencileri ve sekiz farklı ülkeden uzmanların katılımıyla devam eden araştırmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Istanbul Üniversitesi adına yürütülmektedir.

Aşıklı Höyük Hasan ve Melendiz daglarının volkanik püskürmeleri ile oluşan tüflü bir arazide peri bacalarının yükseldigi dogal bir çevre içerisindedir.bölgede karasal iklim egemendir.Hayvancılık, bugday ve bahçe tarımı, bagcılık yöre ekonomisinin ana kaynaklarını oluşturur.

Kazılar 1989’da biri kuzeyde, diger ikisi batı yamacında olmak üzere üç ayrı basamaklı açmada başlatılmıştır.1990 yılında çogunlugu höyügün tepe düzlügünde olan 15 açma daha buna eklenmiştir.Höyükte yerleşmelere ait mimaride izlenen yapılaşma sürecinin, dogal çevresinden hiç etkilenmeden gelişmiş olması dikkat çekicidir. 80’in üzerinde sonucu alınmış radyokarbon örneğine göre Aşıklı’da yaşam, MÖ 9.bin yılda başlamaktadır.Aşıklı, MÖ 9.bin yıla kadar inen, yaklaşık 1000 yıllık kesintisiz stratigrafisi, iskan tarihi, ve son derece iyi korunagelmiş mimarisi ile ayrıcalıklı bir yere sahiptir.

Höyükte, yukarıdan aşağıya doğru, dört tabaka saptanmıştır. Bunlardan alttaki 3 ve 4. tabakalar, MÖ dokuzuncu bin yıl; 2. ve 1. tabakalar ise MÖ sekizinci bin yıl yerleşmeleridir. Arada herhangi bir kültürel boşluk bulunmamaktadır. 3. ve 4. tabakalar, step alanları, ova, dar ve derin vadiler, dağ yamaçları şeklinde bölgenin çeşitlilik gösteren çekici coğrafyasında yaşayan yaban hayvanlarını avlayarak, yabani ve kültüre alınmış tahıl ve baklagil hasadı yaparak, çeşitli otlar, yemiş ve meyveler toplayarak beslenmelerini sağlayan ilk yerleşiklere aittir

1. Mimari

Aşıklı höyük’te bütün yapılar kerpiçtendir.Taş temel bir, iki örnek dışında pek kullanılmamıştır.Özellikle kuzey ve batı yamaçlarındaki açmalarda yapıların 2-3 evresi oldugu ve, bu

Page 2: aşıklı höyük

evrelerde aynı duvarların yenilenerek kullanıldıgı izlenmektedir.Bazı yapıların tabanları ve duvarlarının iç yüzü sarı kil sıva ile kaplanmıştır.Bazı özel yapılarda ise tabanı 6-8 cm kalınlıgında bir kiraç tabakasının üstünde siyah beneklerle süslü, kırmızı bir boya ile örtülü tabanlar yer alır.Bunların yüzeyleri büyük ölçüde açkılanarak parlatılmıştır.

Yapılar tek, iki veye üç gözlüdür.çok gözlü yapılarda odalar arası geçişler duvarlarda bırakılan kapı geçitleri ile saglanmıştır.Odalar dörgen, yamuk, kare planlıdır.Boyutları 6m2 ile 16 m2 arası degişmektedir.Yapıların en büyügü olan ve T yapısının planı karedir.Yapı dinsel amaçlı oldugu düşünülüyor.İçleri çakıl, yan kenarları yassı büyükçe taşlarla döşeli, büyük ve dörtgen biçimli ocaklar daha çok tek odalı yapılarda ele geçmiştir.Çamurdan az samanlı kerpiçten yapılmış kubbeleri olan fırınlar ise genellikle avlularda yapılmış ve sayıları azdır.Yapılar birbirinden çok dar geçitler yada duvar aralıkları, Bazende avlularla ayrılmış mahalleler oluşturmaktadır.Ancak bu mahalleler yerleşmeye önceden tasarlanmış bir planlama ile “adacıklar” şeklinde yerleştirilmiştir.Ufak buluntuların çogunlugu yapılar arasında kalan dar geçit veya avlularda ele geçmiştir.Buraların bir çeşit yerleşme içi çöplük olarak kullanıldıgı anlaşılmaktadır. Yerleşme genelinde kazıldığı kadarıyla üç büyük çöplük/işlik alanı bulunur; çöplükler, mahalle olarak adlandırılan bina grupları tarafından ortak kullanılırlar. Düz dam üzerinde yapılan günlük faaliyetlerden arta kalanların dar aralıklara iş bitiminde atıldığı saptanmıştır. Binalar, plan ve boyut açısından birbirlerine benzerdir; yenileme süreçleri (yapısal süreklilik) ve iç yapı öğeleri açısından da birbirleriyle benzerlik gösterirler. Kerpiç duvarlı, taban ve duvarları toprak sıvalı binalarda en sık görülen yapı öğesi ocak yerleridir;

genellikle mekanların güney yarısında ve duvara yakın yapılmışlardır. Tüm binalarda olmamakla birlikte taban altı gömütler, sekiler, çukurlar, direk yerleri, iç yapı öğelerini oluşturur. Kimi binaların tabanlarına hasır serildiği, parçalar halinde bulunan izlerde uygulanan fitolit analizlerinden anlaşılmaktadır. Söz konusu özellikler, bina dolgularında bulunmuş, hayvan kemiği, obsidyen araç gereç gibi bulgularla tür ve yoğunluk açısından birlikte değerlendirildiğinde, binaların barınma ve günlük gereksinimler işleviyle kullanılmış oldukları anlaşılır. Konut olarak adlandırılan bu binalarda, tabandan 1.0 m yüksekliğe kadar dışa açılan kapı bulunmamaktadır; dolayısıyla mekanlara bu kot üstünde, olasılıkla çatıda, bırakılan bir boşluktan ahşap merdivenler yardımıyla girildiği düşünülmektedir. Söz konusu konutlar, güneyde, yerleşmeyi kuzeybatı - güneydoğu yönünde ayıran çakıllı bir yola kadar uzanır. Yolun güneyindeki binalar, konum, boyut ve plan açısından konutlardan ayrılmaktadır. Özellikli iki binadan biri iç avlulu, kuzey duvarı taşla örülmüş büyük bir binadır. Taş duvarın hemen önünde (kuzeyinde) küçük hücremsi mekanlar bulunur, mekanların kuzeyini yanyana beş kerpiç bloktan oluşan geniş bir kerpiç duvar sınırlar. Orta mekanın tabanının bir bölümü iri kerpiç bloklarla döşelidir; duvarları sıvalı ve kırmızı boyalıdır. Daha güneyde yer alan ikinci bina ise, kareye yakın planı, geniş kerpiç duvarları, kireç tabanı, kırmızı boyalı taban ve duvar sıvaları, kanal, seki, vb. gibi iç yapı öğeleri ve doğusundaki açık alanı ile bir başka özellikli binadır. Bu özellikler, her iki binanın, dolayısıyla yerleşmenin bu kesiminin, Aşıklı topluluğun sosyal yaşamları ve inançları doğrultusunda ortak olarak kullandıkları alan olduğuna işaret eder. Topluluğun inançları ile ilgili doğrudan verilere, somut sembolik buluntulara ise ulaşılamamıştır.

2. Endüstriler

Höyükte vurgu teknigi ile yapılmış obsidien alet endüstrisi teşkil eder.Bölgede Hasandag’ın patlamarı ile oluşan kömürcü Kalatepe, Tepecik gibi ünlü obsidyen yatakları Aşıklı çevresinde yaygındır.Bu nedenle Höyükte yaşayan insanlar bu hammaddeden yararlanarak yontma taş endüstrisini obsidyen aletlerle meydana getirmişlerdir.Yongadan yapılmış aletlerin çok bulunmasına karşın, Aşıklı’da bir “dilgi endüstrisi” egemendir.En çok kullanılmış olan alet tipi kazıyıcılardır.Uçlar ise sayıca azdır.

Page 3: aşıklı höyük

Aşıklı’da ikinci önemli endüstriyi kemik ve boynuzdan yapılmış aletler oluşturur.Çogunlugunu koyun ve keçi kemiklerinden yapılmış “bız” tipi aletler teşkil eder.spatula, toka ve çengeller de yaygındır.

Sürtme taş endüstrisi ise üçüncü sırayı alır.Bunlar daha çok çevredeki bazalt, bazalt cürufu, andezit, tüf gibi kayaçlardan sürtme, koparma, oyma ile yapılmışlardır.Bunların içinde oldukça büyük boyutlardaki ögütme taşları sayısal çogunlugu teşkil eder.Gene sürtme taş aletler arasında havanlar, havan elleri, çeşitli tipteki el taşlarının sayısı çoktur.

Anadolu’da, metal endüstrisinin başlangıcı, diğer bir deyişle ilk madencilik konusundadır. Bakırı hem sıcakken, hem de soğukken işleyen Aşıklıların teknolojik ve bilişsel gelişkinliklerine işaret eden bu yöntemle yapılmış bakır boncuklar, iki farklı mezarda bulunmuştur

3. Ölü Gömme Gelenegi

Ölü gemme gelenegi Aşıklı’da yerleşme içindedir.Ölüler yapıların tabanları altında açılan toprak çukurlara bacaklar karna çekilmiş(hocker) biçiminde gömülmüşlerdir.Gömütler ya tek yada karı-koca, ana-cocuk/bebek şeklinde ikil gruplar şeklindedir. 25 yaşlarında ölmüş ve bebeği ile gömülmüş bir Aşıklı kadınının kafatasında saptanan delik ise, Anadolu’da böylesi erken bir tarihte görülen ilk ameliyat (trepanasyon) uygulamasıdır. Tıp tarihindeki ilkler açısından önemli bir örnek oluşturan bu müdahale sonrasında, kadının bir hafta kadar yaşadığı tespit edilmiştir.

4. Ekonomi ve Toplumsal Ugraşlar

Aşıklı höyük topluluklarının besin ekonomisinde en önemli kaynagı hayvansal besinlerin oldugu kazılarda bulunan hayvan kemiklerin sayısal çoklugu ile belirlenmiştir.En çok koyun, keçi, sıgır ve do-muz etinden yararlanılmıştır.Bunlarla birlikte yaban eşegi, tavşan, kızıl ve alageyik, karaca, çeşitli kuşlar da avlanmıştır.Koyun ve keçi ön evçilleştirme evresindedir.Tahıl Aşıklı topluluklarının besin ekonominde çok önemli bir degeri yoktur.Yapılan araştırmalarda az sayıda bugday tanalerin raslanmıştır.

Aşıklı topluluklarının en büyük ugraşları avcılık, kasaplık, post ve deri işlemeciligi olmalıdır.Gerek obsidten gerek kemik ve boynuz alet endüstrisi ugraşlarının bu alanlara yönelik oldugunu gösteriyor. Aşıklı toplumu degiş-tokuş ederek ticaret yapmışlar.Bunu A keramik Neolotik A evresinde Eriha’da (jeriho’da) Aşıklı yakınındaki çiftlik obsidien kaynagından geldigi anlaşılan obsidien aletlerden anlaşılmaktadır.

Degerlendirme

1000 yıl süreyle aynı noktada yüzlerce kişiden oluşan topluluğun sosyal yapısı ve nasıl organize oldukları halen araştırılmakta olan konulardandır. Ne var ki, iş ya da uzmanlık temelli, komünal yapıya sahip oldukları ve henüz hiyerarşik bir örgütlenmenin gerçekleşmediği ön görülebilir. Veriler, toplumsal bir yapıya, kollektif bir yaşama işaret etmektedir. Yaban sığırı gibi büyük hayvan avı, kerpiç ve kerpiç bina yapımı ve yenilemeleri, hasat, hammadde temini, kireç sıva yapımı gibi ortak iş gücü gerektiren faaliyetler, topluluğun belli uzman-gruplar liderliğinde, barışcıl bir yaşam sürdüğü yönündedir. Ortaya çıkarılan 80’i aşkın insan iskeleti üzerindeki incelemeler, ölüm nedenlerinin herhangi bir şiddetten kaynaklanmadığını gösterir. Savaş, rekabet, stres gibi olumsuzluklara işaret eden bulgulara rastlanmamıştır. Ne var ki doğa ile uyumlu bir alış veriş içerisinde sürdürülen bu

Page 4: aşıklı höyük

yaşam, 1000 yılın ardından son bulmuş ve Aşıklı henüz bilinmeyen bir nedenle terk edilmiştir. Terk etme sürecinin de sessiz ve sakin yaşandığı, herhangi bir doğal felaket ya da yıkımdan kaynaklanmadığı açıktır.

Kazıların ardından 2006 yılında baslayan yeni proje, Asıklı Höyük’ün kerpiç mimarisininkoruma altına alınması, ulasılan sonuçları Neolitik yasam biçimini bütünsel olarak yansıtacak sekildesergilenmesi ve ortaya çıkarılan geçmisle ilgili verilerin bilgiye dönüstürülme sürecine toplumun ilgili kesimlerinin dogrudan ya da dolaylı olarak katılmasını saglama amacını tasımaktadır. Saha Gelisim Planı kapsamında yürütülen koruma ve sergileme çalısmaları, alanın ziyaretçilere en iyi sekilde ve anlasılabilir olarak sunulması, güvenligin saglanarak arkeolojik kalıntıların korunmasının saglanması ilkesi ile tasarlanmıstır. Proje kapsamında yürütülen, höyügün belli bir alanının koruyucu çatı yapısı ile kapatılma projesi halen sürmektedir. Höyük girisine Neolitik Dönem yasam biçiminin canlandırılması hedefiyle yeniden insa edilen bir grup Asıklı kerpiç binası ise, M.Ö. 8. bin yıl yerlesme düzenini, binalar, açık alanlar, sokaklar iliskisinde yansıtmaktadır; proje tamamlanmıs ve “Tarihöncesi Asıklı Köyü” ziyarete açılmıstır.

Page 5: aşıklı höyük

Res. 1- Aşıklı höyük havadan genel görünüş

Res. 2- İkinci tabakaya ait kerpiç yapılar, kuzeybatıdan havadan görünüş

Page 6: aşıklı höyük

Res.3- bir gömüye ait akik boncuklar

Page 7: aşıklı höyük

Res. 4- Aşıklı höyük obsidien kazıyıcılar

Page 8: aşıklı höyük

Res. 5- Boynuz alet, kemik spatulalar ve toka ve toka çengeller

Res. 6- Çeşitli boynuz aletler

Page 9: aşıklı höyük

Res. 7 -2.tabakanın kerpiç yapıları

Res. 8 – Yeni yapılan “Tarih öncesi Aşıklı köyü”

Res. 9 – Hasan dag ve volkanik arazi

Page 10: aşıklı höyük

Res. 10 - Kerpiç bina gruplarını birbirinden ayıran sokak; özgün boyutları ile boyutlarda

Res. 11-Tarihöncesi Asıklı evlerinde özgününe uygunyeniden yapılan ocak

Page 11: aşıklı höyük

KAYNAKÇA

Prof. Dr. Esin U. 1994, “A KERAMİK NEOLOTİK EVREDE AŞIKLI HÖYÜK” , XI Türk Tarih Kongre’sinden ayrıbasım, 30-34

Prof. Dr. Özbaşaran M. “AŞIKLI HÖYÜK”, https://www.academia.edu/1886703/A%C5%9F%C4%B1kl%C4%B1_H%C3%B6y%C3%BCk, 1-6

Prof. Dr. Özbaşaran M. – 2010, “ YAŞAYAN GEÇMİŞ: AŞIKLI HÖYÜK”, TÜBA-KED, 2-18

Duru G. – Teksöz D. – Omacan S.