AŞK LAFTAN ANLAMAZ

3.Bölüm

Nuray USLU – Aylin EREN – Yusuf Kürşad GÜRSES

1

1) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN

(Murat, Hayat)

..............................Hayat, arkasını dönüp yürümeye başlar.

MURAT –(kızgın)Nereye?! Konuşmam daha bitmedi.

Hayat tekrar geri döner. HAYAT –Benim için bitti. Bana istediğiniz işi verebilirsiniz. İşle ilgili istediğiniz kadar zorlayabilir ya da eziyet edebilirsiniz. Ama beni karaktersizlikle suçlayamazsınız Murat Bey.

MURAT –Ne yapıp yapmayacağımı sana soracak değilim. Patron olan benim.

HAYAT –Artık değilsiniz. Çünkü istifa ediyorum!

Hayat ve Murat’ın yüz yüze kalmış ikili resminde KARARMA...

Resim açıldığında ikilimiz 2.bölümün finalinde bıraktığımız üzere karşılıklı durmaktadırlar. Murat, Hayat’ın istifasını pek de ciddiye almamıştır. Belki de hiç ama hiç beklemediği bu tepki karşısında şaşkın… Hala alaycı tavrını korumakta…

MURAT –Konuya küçük bir açıklama getireyim. Burası kumarhane değil. Biz de oyun oynamıyoruz. Oynasaydık bile, en son blöf yapacağın oyuncu ben olurdum.

Genç kızımızın ise uğradığı bu haksızlık ve iftira karşısında sözünü yemek gibi bir niyeti yoktur.

HAYAT –(son derece ciddi)Ben blöf yapmıyorum!

MURAT –Hmm... (laf çakıp küçümseyerek) Peki, bu kararından babanın haberi var mı?

Hayat bir an hiç düşünmediği bu ‘ayrıntı’ karşısında kalır. Ancak kararlı ve ciddi tavrını bozmaz.

HAYAT – Siz beni tehdit mi ediyorsunuz?!

2

MURAT –Hayır, merak ediyorum. Babana istifa gerekçesi olarak neyi göstereceksin?

HAYAT –Gerçekleri. (bir an durup) Ama asıl siz işin aslı ortaya çıktığında babanıza ne diyeceksiniz, onu düşünün.

Hayat, Murat’ın burnunun dibine kadar girip meydan okuyarak...

HAYAT –Çünkü ben suçsuzum.

Kararlılıkla ve başı dik odadan çıkan Hayat, kapıyı Murat’ın suratına çarpar!

2) SARTE/MURAT ODA ÖNÜ İÇ/GÜN(Hayat)

Hayat, Murat’ın odasından çıkar. Bir an için öylece kalır. Öfkeli olduğu oranda yıkılmıştır.

3) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat)

Odada bir başına kalan Murat da sinirlidir şimdi… Hatta masasının üzerindeki Hayat’ın fotoğrafına gözü ilişince masanın üzerindeki bütün kağıtları ve fotoğrafları elinin tersiyle savurur.

4) SARTE/MURAT ODA ÖNÜ-4.KAT İÇ/GÜN(Hayat, Çağla)

Derin bir nefes alıp gücünü toplayan Hayat, Murat’ın oda önünden ayrılıp Çağla’nın masasının olduğu alana gelir. Ve elinde Hayat’ın cep telefonunu tutmakta olan Çağla’yla karşılaşır.

ÇAĞLA –Neredesin sen? Telefonun susmak bilmedi. Madem yanında taşımıyorsun, en azından sessize al.

HAYAT –(şaşkın)Kim aramış ki bu kadar ısrarla?

3

Çağla, telefonu genç kızın eline tutuştururken...

ÇAĞLA –Maaşlı sekreterin olmadığım için bakmadım, pardon.

Çağla, masasındaki işinin başına geri dönerken Hayat, elindeki telefona bakıp arayanın annesi olduğunu görür. Tam 9 cevapsız arama vardır. Bir an şaşkınlığına yenik düşüp...

HAYAT –9 cevapsız arama mı?!..

Çağla’nın bakışı üzerine açık vermemek için toparlanır. Derken, hala elinde tutmakta olduğu telefon yeniden çalmaya başlar. Arayan yine annesidir!

ÇAĞLA –Ya aç ya da sessize al.

Çağla’dan uzaklaşarak telefonu açan Hayat...

HAYAT –(etrafı kollayarak)Efendim anne?

5) SARTE/ANA GİRİŞ-SARTE/GİRİŞ İÇ/GÜN(Fadik, Emine, görevli) (Hayat)

Fadik, bir yandan sinir kriziyle karışık baygınlık geçiren Emine’nin yüzüne danışma görevlisinin getirdiği suyu çarparken bir yandan da Hayat’la konuşmaktadır. Emine de olduğu yerden kızına seslenip sövüp saymakta…

FADİK –Neredesin kızım sen!

EMİNE –Neredeymiş ay? Neredeymiş? Niye açmıyormuş o telefonu, ha niye?

HAYAT –Ya nerede olacağım Fadik teyze, işteyim.

FADİK –Allah allah... Bak sen şu Allah’ın işine ki, biz de öyleyiz.

EMİNE –Canımı yedi bunlar benim. Baba-kız canımı yediler...

4

HAYAT –Anlamadım, hangi iştesiniz?

EMİNE –Ne diyor?

FADİK –(Emine’ye)Hangi işte olduğumuzu soruyor.

Atılıp bir hışımla telefonu Fadik’in elinden alan Emine...

EMİNE –Biz senin işyerindeyiz de sen neredesin evladım?! Sen neredesin?

HAYAT –(şok)Sizin burada ne işiniz var ya?!

FADİK –(meraklı)Ne diyor?

EMİNE -Bizim burada ne işimiz varmış?

FADİK –Soruya bak! Dolma tarifi almaya geldik!

EMİNE –(tekrar telefona dönüp)Danışman, senin burada çalışmadığını söylüyor. Sen her sabah evden işe diye çıktığını söylüyorsun. Söyler misin, bu durumda ben babana ne söylüyorum? Ha ne söylüyorum?

Hayat’ın yüzü...

6) SARTE/NEJAT ODA İÇ/GÜN(Nejat, Doruk, Murat)

Nejat’ın gözleri masasındaki büyük bilgisayar monitörüne kilitlenmiştir. Doruk da ayakta, yanında, babasının gösterdiği fotoğraflara bakmaktadır. Nejat son derece kendinden emin ve tutkulu…

NEJAT-İşte bu fıstığı istiyorum Doruk. Aklıma koydum, benim olacak.

Doruk babasının arzulu haline bakıp güler. Monitörde bir kız değil, bir yatın çeşitli açılardan çekilmiş fotoğrafları vardır.

DORUK-Yürü be baba... Valla şahane.

5

NEJAT-Şu güzelliğe bak. 16 metre, iki kamarası var. Saatte 30 mil yapıyor. Taş gibi taş. Bekle bizi Seyşel adaları.

DORUK-Vay be! Ben de kime çektim diyordum. Peki, annemin, hayatına girecek bu yeni kızdan haberi var mı ?

NEJAT-Sürpriz yapacağım.

DORUK-Hımm… Annem istemezse ben varım! Ömür dediğin kaç gün be baba? Yayıla yayıla gezip tozalım. Her şeyi boş verip hayatın tadını çıkaralım.

NEJAT-Yemezler Doruk Bey. Ben bunu hak etmek için yıllarca çalıştım. Şimdi sıra abinle sende.

Murat içeri hışımla girer. Halinden öfkesine hakim olmaya çalışmakta zorlandığı bellidir.

NEJAT-Hah iyi insan lafı üstüne gelirmiş. Gel Murat gel, bak sana ne göstereceğim.

DORUK-Tcık… Abim yine terminatör modunda, bir şey olmuş belli.

MURAT-Ben sana söylemiştim baba. Beni muhatap etme demiştim. Bu kızdan olmaz demiştim.

NEJAT-Ne kızı yahu?

MURAT-Kemal beyin kızı… Hayat… Suna… Her neyse… İşten ayrıldı.

6

7) SARTE BİNA ANA GİRİŞ/ İÇ/GÜN(Hayat, Tuval, Emine, Fadik)

Fadik, Emine’yi orada bir koltuğa oturtmuştur.. (yada ayaktalar)Emine, otururken Fadik de hemen başında, ayakta olduğu halde elindeki gazeteyle arkadaşını yellemektedir.Asansörden çıkan Hayat, annesine doğru ilerlerken uzaktan Tuval’in binaya doğru gelmekte olduğunu görürüz.. belki taksiden inebilir.

HAYAT –Anne...

EMİNE –Ne demek oluyor bütün bunlar Hayat? Ne demek oluyor kızım?

HAYAT –Bir şey demek olmuyor. İşe yeni başladığım için adımı bilmiyorlar hepsi bu. Şu haline bak ya... Bunun için mi bu kadar kızdın?

FADİK –Ne bilelim biz? Danışman o isimde biri yok deyince kan beynimize sıçradı.

EMİNE –Hem telefonlarım niye cevaplanmıyor benim ha, niye cevaplanmıyor?

HAYAT –Çalışıyordum anneciğim, çalışıyordum. Patron odasına çağırdı. Adama ‘bir saniye annem arıyor’ diyemezdim ya...

Fadik ikna olur gibidir de Emine hala şüpheci bakmakta...

HAYAT –Ayrıca burada çalışmıyor olsam, binada işim ne?

Bir anda kadın topluluğunun başında biten Tuval, son derece enerjik ve keyifli...

TUVAL –Selam!

Tuval’i gören Hayat, şok. Dertlerin biri bitiyor, biri başlıyor!

HAYAT –Aaa... Tuval Hanım?.. Hay Allah, sizin ne işiniz var burada?!

7

TUVAL –Geçerken uğrayayım dedim. (şen bir kahkaha patlatıp) E, yüksek müsaadenle ben burada çalışıyorum Hayatcım.

Tuval’in kızına ismiyle hitap ettiğini duyan Emine...

FADİK –(Emine’ye)Bir tanıyan çıktı en azından bak.

Bir an Emine ve Fadik’e dikkat kesilen Tuval...

TUVAL –Bu hanımlar kim yavru kuş?

HAYAT –Bu hanımlar mı? Bu hanımlar şey Tuval Hanım...

EMİNE –Bu hanım annesi, bu hanım da manevi teyzesi efendim.

Tuval’in yüzü...

8) SARTE/NEJAT ODA İÇ/GÜN

Murat odanın ortasında ayaktadır. Hala sinirine hakim olmaya çalışmaktadır. Doruk, da babasının yanında hala ayakta…

MURAT-Babası yakın arkadaşın, kabul. Ama kızı profesyonellikten ve iş dünyasından bihaber.

NEJAT-Ne oldu, nasıl oldu peki? Bir anlat…

MURAT-(alaycı)Hah… İşte orası çok komik. Çünkü şu ana kadar sorun çıkarmaktan başka işe yaramayan küçük hanım, istifa ettiler!

NEJAT-İyi de neden?

Doruk her zamanki dalgacı haliyle Murat’a laf sokar.

DORUK-(dalgacı)Tahmin etmek zor değil. Abim kovmaktan beter edince kızcağızın başka çaresi kalmamıştır.

Doruk’la Murat göz göze gelirler. NEJAT –Doğru mu Murat?

8

MURAT –Herkese neyse ona da öyle davrandım. Doruk abartıyor her zamanki gibi.

Nejat, bir Murat’a bir de hala kaşını gözünü ‘abim yapmıştır’ gibilerinden oynatmakta olan Doruk’a bakıp...

NEJAT –(Murat’a)Normal şartlarda işle ilgili kararlarınıza saygı duyarım ama bu durum başka... Ne olup bittiğini öğrenmek zorundayım.

Murat’ın yüzü...

9) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI İÇ/GÜN(Tuval, Hayat, Emine, Fadik)

Hayat, Emine ve Fadik, Tuval’in çalışma alanında ağırlanmaktadırlar şimdi. Kadınların önlerinde Türk kahveleri... Kahvesinin son yudumunu alan Emine...

EMİNE –Ziyade olsun Tuba Hanım...

Hayat, bir an önce annesini ve Fadik’i göndermenin peşinde olduğundan...

HAYAT –(telaşlı atılıp)Kahveler de bittiğine göre uğurlayayım ben sizi artık.

TUVAL –Ne acelemiz var tatlım? Oturuyoruz ne güzel. (Emine’ye) Tuval canım adım Tuval... Yanıkoğlu.. Ünlü tasarımcı. Ben söylemiyorum, Dünya söylüyor. Yoksa kendimi övmeyi hiç sevmem.

FADİK –Maşallah maşallah...

TUVAL –Asıl size ve kızınıza maşallah... Ne kadar özgüvenli, çalışkan, kendini bilen bir genç yetiştirmişsiniz.

EMİNE –Estağfurullah Tuman Hanım...

HAYAT –Tuval anneciğim Tuval. Hadi artık gidin de biz de işimize gücümüze bakalım...

9

FADİK –Kız doğru söylüyor Emine. Dünya çapında kadını işinden alıkoymayalım.

Kadınlar ayaklanırlarken...EMİNE –Pek memnun olduk Duman Hanım...

TUVAL –Gerçi Duman da fena değilmiş ama... Tuval canım Tuval... Ben de. Hiç merak etmeyin, kızınız emin ellerde...

HAYAT –(Emine’yle Fadik’e)Hadi... Akşam evde görüşürüz.

TUVAL –(tebessüm ederek)Yine bekleriz.

Emine ile Fadik giderler. Kadınları tebessüm ederek uğurlayan Tuval’in ifadesi donar, bir anda şüpheci nazarlarını Hayat’a dikip...

TUVAL -Şimdi bana işin aslını anlatıyorsun yavru kuş. Bu kadınlar kim, sen kimsin?

Hayat her ne kadar saklamaya çalışırsa da ciddi biçimde paniklemiştir.

HAYAT –Nasıl yani?..

TUVAL –Geçen gün telefonda konuşurken annenin vefat ettiğini söylemiştin. Tekrar soruyorum: Bu kadınlar kim, sen kimsin Hayat?

Hayat’ın yüzünden GEÇME ile…

10) SARTE/BİR YER -ASLI HASTANE-SOKAKLARİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (İpek) (Aslı)

(*Bu sahne, Sarte/Kumaş deposuna da taşınabilir!) Hayat’ın yüzünden açılırız. Genç kız yüzüne su vurmuş... Telaşlı telaşlı yürüyüp bir yerden bir yere gitmeye çalışan İpek’le hastanede bazı hasta formlarını doldurmakta olan Aslı’yla telekonferans halindedir.

10

HAYAT –Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Tuval Hanım’a yakalandık.

ASLI –Kiminle, ne yaparken yakalandınız Allah korusun!?

HAYAT –Annemle Emine teyzem baskına gelmişler diyorum. Sence Aslı?

İPEK –Bırak, kızın koordinatlarıyla oynamayı da skoru öğrenelim. Bugün kaç gol yedin Hayatcığım?

HAYAT –O Didem denen sarı çıyanın oyununa geldim. Patronum beni köstebeklikle suçladı. İstifa ettim. Ve Tuval Hanım, bu hanımlar kim diye sorunca annem, annem olduğunu söyledi.

ASLI –E ne deseydi kadın?

İPEK –Zaten burada Emine Teyze’nin değil, Hayat’ın ne söylediği önemli. Annen öyle deyince sen de paşa paşa kabul etmedin di mi canım arkadaşım? Yapmadığını söyle.

HAYAT –Yok, yapmadım. Onun yerine başka bir şey yaptım.

ASLI –Ne yaptın Allah korusun?!

Hayat’ın yüzünden GEÇME ile...

11) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI(flash-back) İÇ/GÜN(Tuval, Hayat)

Tuval ile Hayat’ın konuştuğu sahneye geri döneriz.

HAYAT –Emine hanım... Yani kendisini, annem olarak tanıtan kadın, evimizin hizmetlisi olur.

11

TUVAL –(hafiften şaşkın)Aa...

12) SARTE/BİR YER-ASLI HASTANE-SOKAKLARİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (İpek) (Aslı)

ASLI –(Tuval’inkiyle aynı tepki)Aa... Peki, neden annen gibi davranıyormuş?

13) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI(flash-back) İÇ/GÜN(Tuval, hayat)

Aynı soruyu Tuval sormuşçasına...HAYAT –Çünkü... Kendisi elim bir kazada iki çocuğunu birden kaybetti.

TUVAL –Ee?

14) SARTE/BİR YER-ASLI HASTANE-SOKAKLARİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (İpek) (Aslı)

İPEK –Ee? Konumuzla ilgisi?

15) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI(flash-back) İÇ/GÜN(Tuval, Hayat)

HAYAT –O günden sonra dengesi bozuldu kadıncağızın. Bu durum onda bir çeşit psikolojik soruna neden oldu. Beni ölen çocuklarının yerine koydu. Biz de bozmuyoruz.

16) SARTE/BİR YER-ASLI HASTANE-SOKAKLARİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (İpek) (Aslı)

12

ASLI –Bak şimdi üzüldüm kadıncağıza...

HAYAT –(tatsız)Tuval Hanım da tam olarak öyle söyledi.

İPEK –Yedi diyorsun yani?

HAYAT –(tatsız)Fazlasıyla.

17) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI(flash-back) İÇ/GÜN(Tuval, Hayat)

Tuval eni konu gözyaşlarıyla ağlamakta... Hayat da onu sakinleştirmeye çalışmaktadır.

HAYAT –Tamam ama aaa... Harap ettiniz kendinizi. Olan olmuş bir kere.

TUVAL –Trajik hikayelere hiç dayanamıyorum yavru kuş...

18) SARTE/BİR YER -ASLI HASTANE-SOKAKLARİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (Aslı) (İpek)

İPEK –E, süper. Sorun çözülmüş. Sesin niye bok gibi geliyor o zaman?

HAYAT –(kırık dökük)İşimden oldum.

ASLI –Senin bir işin yoktu ki zaten canımın içi. Başkasının kimliğiyle idareten gidip geldiğin bir yerdi orası.

HAYAT –Bilmem. Alışmışım galiba.

İPEK –(hinlikle)İşe mi, yakışıklı patronuna mı?

13

O sırada telaşlı bir biçimde Çağla gelir.ÇAĞLA –Hah! Nihayet! Her yerde seni arıyorum.

HAYAT –Ben işten ayrıldım Çağla Hanım.

ÇAĞLA –Fark etmez. Seni, Nejat Bey’in odasına bekliyorlar.

HAYAT –Kimler?

ÇAĞLA –Murat Bey’le babası.

Hayat’ın yüzü...

19) SARTE BİNA GENEL DIŞ/GÜN

Binanın genel görüntüsü…

20) SARTE/NEJAT ODA İÇ/GÜN(Nejat, Murat, Hayat)

Nejat, Murat ile Hayat’ı karşısına almış, ikisini de küçük çaplı bir sorgudan geçirmekte… Kısa bir süre Hayat ve Murat’ın yüzlerinde kalan Nejat...

NEJAT –Bu konuşmayı şu an burada büyük patron olarak değil, (Murat’ın) senin baban (Hayat’a dönüp) senin de babanın arkadaşı olarak yapıyorum. Anlatın bakalım, ne oldu şimdi?

Hayat da Murat da aksi yönlere bakıp suskunluklarını korurlar.

NEJAT –Murat?

MURAT –Önce bayanlar.

NEJAT –Suna?

Nejat’a bakıp Murat’a laf çakarak...

14

HAYAT –Nezaket kurallarını sadece köşeye sıkıştığında hatırlayan bir oğlunuz var.

Murat, Hayat’ın ettiği lafa bozulur. Tıpkı Hayat’ın yaptığı üzere Nejat’a bakıp genç kıza laf çakarak...

MURAT –Nezaket, hak edene gösterilir.

HAYAT –Murat Bey’e sonuna kadar katılıyorum. Kendisine bunun için saygı duymuyorum. Konuyu tamamen kişisel alabilir yani.

MURAT –Hayat hanımla ilgili her hangi bir konuyu kişisel alma durumum yok. Çünkü aramızdaki sadece bir iş ilişkisi. Pardon ‘idi’. İş ilişkisiydi.

O an’a kadar ikiliyi pinpon maçı izler gibi seyreden Nejat, daha fazla dayanamaz.

NEJAT -Tamam, yeter! Babanız olarak burada bulunuyorum dediysem de karşıma geçip ilkokul çocukları gibi sürtüşün demedim. Bilmek istediğim tek şey var. Sen niye istifa ettin kızım?

Hayat, Murat’ı babasına satmak istemez. Sonuçta köstebeklik etmediğini bilmekte.

HAYAT –Onu size oğlunuz açıklasın bence.

NEJAT –Murat?

Murat da köstebeklik yaptığını söyleyip kızı, babasının arkadaşının karşısında küçük düşürmek istemez.

MURAT –Zaten hatasını anlayıp ayrıldı, bir daha mahcup etmeyeyim senin önünde.

HAYAT –Konuşmaya kalkarsak kim mahcup olur acaba?

NEJAT –Konuşun da ona ben karar vereyim.

MURAT –Benim bu konuda söyleyecek tek kelimem yok. Terbiye sınırlarımı aşıyor.

15

HAYAT –Benim hiç yok. Beyefendiyi, vicdanıyla baş başa bırakıyorum.

Hayat ayağa kalkıp Nejat’la tokalaşırken...HAYAT –Lütfen daha fazla ısrar etmeyin. Bana tanıdığınız bu fırsat ve her şey için çok teşekkür ederim. Sizden tek ricam var...

NEJAT –Nedir kızım?

HAYAT –Bu haberi babama kendim vermek isterim. Onun için şimdilik aramızda kalabilirse...

NEJAT –(keser)Tabi tabi, ne demek, doğrusu da o zaten.

HAYAT –Hoşça kalın Nejat amca.

NEJAT –Güle güle yavrum.

Hayat, hiçbir şey söylemeksizin Murat’a son bir öfkeli bakış atıp odayı terk eder. Hayat çıktıktan sonra Murat’a dönen Nejat...

NEJAT –Beğendin mi yaptığını?MURAT –Dedim ya ben bir şey yapmadım. İş hayatına adapte olamayan kendisi.

NEJAT –Kaç yıllık arkadaşımla aramı bozma. Ne yap et çöz bu işi Murat.

Kararlılıkla ayağa kalkan Murat, kısa bir an babasının karşısına dikilip...

MURAT –Mesele düşündüğün gibi değil ve tartışmaya kapalı baba.

Murat odadan çıkar. Nejat’ın sıkkın yüzünde kalırız.

16

21) SARTE/KORİDOR İÇ/GÜN(Murat, Hayat)

Masasından çantasını alan Hayat’la babasının odasından çıkan Murat, koridorda karşılaşırlar. İkisi de birbirine karşı öfkeli. Biri diğeriyle muhatap olmadan yoluna devam etmek için sağ yaptığında diğeri de aynı nedenle sol yaptığından bir kez daha burun buruna kalırlar. Bu kez aynı hamle aynı anda diğer tarafa yapılır. Bu durumun istemsiz bir şekilde böyle devam etmesi üzerine yüz yüze, göz göze kalan ikilimiz… Şimdi çekinmeden birbirlerinin gözlerinin içine bakmakta ve iki taraf da kenara çekilip bir diğerine yol vermemektedir.

MURAT –Niye babama söylemedin neyle suçlandığını? Utandın mı?

HAYAT –Siz niye söylemediniz? Yoksa şüpheleriniz mi var?

Kısa bir an daha devam eden meydan okuma bakışmasının ardından Murat, sağa çekilip Hayat’a eliyle yol verirken...

MURAT –Siz buyurun, ne de olsa yolunuz uzun.

Genç kız basıp gider.

22) SARTE/MODELHANE İÇ/GÜN(Tuval, Doruk, Didem, fgr)

Yanında asistanı, atölyede dikilen giysileri incelemekte olan Tuval odaya giren Doruk’u görünce gülümser.

DORUK-(gülümseyerek, coşkuyla yaklaşır)Moda dünyamızın güneşi! Yanardağı! Altın külçesi! Bu ne güzellik yine?

Tuval derin bir nefes alır, büyük bir inançla...

TUVAL-Bugün aynaya bakınca ben bile kendimden etkilendim Dorukcum. Kalem çekiyordum, kendi gözlerimde kaybolup gitmişim. Hemen kendime bir mesaj attım. Eğer kabul edersem kendimle bir kahve içeceğim bugün.

17

DORUK-(gülmesine mani olamaz)Sana sen bile karşı koyamazsın. Bambaşkasın Tuvalcim. Kıskananlar çatlasın.

TUVAL-Evet, lütfen, tam ortalarından ikiye yarılsınlar. Alnıma bir nazar boncuğu dövmesi mi yaptırsam diyorum.

DORUK-Bir tane kesmez, sana en az üç tane lazım hayatım.

TUVAL-(gülerek)Seni gidi yaramaz. Kızları da hep böyle tavlıyorsun değil mi? Bu saatte ne işin var burada? Dökül bakalım.

DORUK-Kovuldum.

TUVAL-(bir avazda)Nasıl yani? Kim kovdu? Nereden kovdu? Niye kovdu? Olur mu hiç? Burası senin de şirketin. Olmaz öyle şey.

DORUK-Yok yok. Öyle değil. Abim, asistanı Hayat’ı istifa ettirince babam da beni odadan kovdu. İfadelerini alıyor.

TUVAL-Demin gördüm, tüm aile geçmişini anlattı. Bunu söylemedi bak. Hay Allah pek de tutmuştum o kızı. (meraklı ve coşkulu bir dedikodu modunda) Ne olmuş ki?

DORUK-Daha öğrenemedim. Çözeriz ama. (göz kırpar) Gözüm üstlerinde. (kibar bir şekilde elini öperken) Bilgileri güncelleriz Tuvalcim. Şimdilik uzuyorum.

Doruk hareketlenirken Didem odaya girer. Pek keyifli olduğu her halinden bellidir. Bir öncesinde Hayat’ın Murat’ın karşısında zor durumda kalmasını sağladı ya!

DİDEM-Selammmm…

18

23) SARTE/BİNA ÖNÜ DIŞ/GÜN(Hayat)

Elinde çantasıyla gelen Hayat, saatine bakar. Henüz eve dönmek için çok erkendir. Üstelik bütün bu yaşadıklarından dolayı da allak bullaktır. Bahçedeki banklardan birine çöker.

24) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat)

Murat da son derece huzursuz, odasında gergin ve düşünceli voltalar atmaktadır. Derken sıkkınlıkla pencerenin önüne gelir. Düşünceli düşünceli dışarı bakarken bahçede oturan Hayat’ı görür.

25) SARTE/BAHÇE-ASLI HASTANE DIŞ-İÇ/GÜN(Hayat) (Aslı)

Hayat’ın telefonu çalar. Arayan Aslı’dır. Hayat’ın telefonu açısıyla ekran ikiye bölünür. İki kızı da ayrı mekanlarda, aynı anda görürüz.

HAYAT –(küskün-buruk)Efendim?

ASLI –Naber, nasıl oldun bir tanem?

HAYAT –Daha da kötüyüm.

ASLI –Niye, ne oldu ki?

HAYAT –Çantamı alıp çıktım ama iş yerinin önünde öylece kala kaldım. İçim bir tuhaf... Aklım desen aldı başını izne çıktı... Yüreğim burum burum... Saçma sapan bir haller içindeyim. Offf... Ne yapacağım ben şimdi?

ASLI –Hemen bir minibüse atlayıp yanıma geleceksin. Birlikte bakacağız çaresine.

19

HAYAT –Niyeyse ayrılasım da yok... Bıraksalar saatlerce otururdum şuracıkta.

ASLI –Ama bırakmıyorlar. Hadi benim güzel arkadaşım. Çık gel bir an önce, aklım sende kalmasın.

Hayat, kalkıp yürümeye başlar.

26) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat)

Genç kızın gidişini gözünü kırpmadan izleyen Murat’ın kısa süre sonra telefonu çalar. Arayan Kerem’dir.

MURAT –Söyle Kerem... (dinler) E, gel konuşalım, odamdayım. (dinler) Ne demek olmaz. Ne oluyoruz oğlum? Allah allah... Neredesin sen? Tamam, bekle geliyorum hemen.

Murat seri bir biçimde odadan çıkar.

27) SARTE/MODELHANE İÇ/GÜN(Tuval, Didem, fgr.)

Didem’in üstünde tadilatı yapılmakta olan şık bir gece elbisesi vardır. Didem’in yüzünde güller açmıştır. Sevinçten yerinde duramamaktadır. Tuval ise Didem’in bu hallerinden iş yapamamaktadır.

DİDEM-Ay yerimde duramıyorum. Bugün nasıl neşeliyim anlatamam… İçim kaynıyor!

TUVAL-(sıkılmış, bezmiş)Didem biraz daha kıpraşırsan şu iğneyi kemiklerine saplıycam, çünkü etin yok...

DİDEM-Dayanamıyorum, anlatacağım. Keyfim tavan Tuval. Sonunda Murat, o Hayat denen kızın gerçek yüzünü gördü. Bana nasıl saygısızlık yaptığını kendi kulaklarıyla duydu.

20

TUVAL-Şaşırdım. Hiç de öyle bir kıza benzemiyordu.

Didem kendiyle gurur duyarak, DİDEM-Eh, benim de küçük bir yardımım oldu tabi. Üstüne yürüdüm, verdim ateşi. Bırak Murat’ın peşini diye şarladım.

TUVAL-(ilgiyle dinler)Eee?

DİDEM-Nasıl delirdi. Sonra Murat’ın geldiğini gördüm ama bu farkında değil. Saydırıyor hala bana… Yattım kuzuya, büzdüm dudaklarımı, böyle ağlar gibi... Görsen kıyamazsın. (rolden çıkar, gülerek, zevk alarak) Murat da kızı paralamak için derhal makamına çağırdı.

TUVAL-Sana ondan böyle can geldi demek. İnsan yutmuşsun. ( kinayeli) Çok zekice ama tebrik ederim.

DİDEM- Ay teşekkür ederim. Aklım böyle şeylere çok güzel çalışıyor hakikaten…

TUVAL_Evet… Bravo. Masum bir kızı işinden ettin. Ben de diyorum Hayat, durup dururken neden işten ayrıldı.

Didem’in yüzü sevinçle aydınlanır.DİDEM-Hayat işten mi ayrılmış?! (fırlar, çalışanların şaşkın bakışları altında bağırır) Hey millet! Herkese benden birer çift stiletto!!!

Çalışanların alkışları altında ağzı gülmekten yırtılacak gibi olmuş sevinçli Didem oynamaya başlar.

21

28) SARTE PARK ALANI DIŞ/GÜN(Murat, Kerem)

Murat gelir. Kerem şoför mahallinde oturmakta… (Aracın arka camları malum siyah film cam!) Arabanın kapısını açan Murat, Kerem’in yanına oturur.

29) MURAT ARABA İÇİ İÇ/GÜN(Murat, Kerem, Doruk)

Kapıyı çeken Murat, endişeyle Kerem’e dönüp...

MURAT –Anlat bakalım ne oldu...

KEREM –Valla şimdi ne desem yalan olur.

MURAT –(şaşkın)O ne demek oğlum? Sen beni az önce arayıp acil konuşmamız lazım demedin mi?

KEREM –(mahcup)Dedim...

Bir anda ikilinin ortasında kafası biten Doruk’un o an’a kadar arka koltukta oturmakta olduğunu anlarız.

DORUK –Dedi. Fakat bildiğin baskı altındaydı.

Murat şaşkınlıkla Doruk’a döner.MURAT –Sen de nereden çıktın?

DORUK –(Kerem’e)Sür abicim sür.

KEREM –Yav öyle de olur mu? Adam kaçırır gibi.

DORUK –E, kaçırıyoruz zaten. (eğlenerek) Valla şahane.

MURAT –Biri bana burada neler döndüğünü söyleyecek mi artık?

DORUK –

22

Kerem’i yoldan çıkardım, seni öğle yemeğine götürüyorum birader. (Kerem’e) Sürsene oğlum, alırım yoksa o direksiyonu elinden bak.

Kerem, arabayı hareket ettirirken...MURAT –(Kerem’e)Demek sen de işin içindesin tertip?

KEREM –Valla şimdi şöyle... (diyecek bir şey bulamayıp doğruyu söyler) Ağır şantaja maruz kaldım Murat bey.

30) HASTANE/ HASTA ODASI-İPEK İŞYERİİÇ/GÜN

(Hayat, Aslı, fgr) (İpek)

Gençten bir delikanlı el, ayak ve kafası sargılı olduğu halde yatakta yatmaktadır. Hayat canı sıkkın, elinde telefonu Aslı’yla birlikte içeri girer. Aslı’nın elinde bir bardak su ve ilaç vardır.

HAYAT-Bana laubali ve küstahsın dedi. Ne Didem’in oyununu ne de Doruk’un yardım istediğini anlatabildim. Kaldım öyle…

İş yerinde, masasındaki Aslı olumsuz başını sallar,

İPEK-Anlamazlar Hayat’ım. Erkek milleti böyledir. Kütüktür, odundur. Onların zeka seviyeleri beş yaşta takılı kalıyor.

Aslı ilacı hastaya uzatırken her şey çok normalmiş gibi hastaya gülümser,

ASLI-Siz üstünüze alınmayın. Genelleme yapıyor o. Hadi ilacımızı içelim…

Hayat kendini teklifsizce hastanın yatağının ucuna atar, oturur. Adam sarsılır.

ASLI-Aman… Hayatcım dikkat… Hastamızı incitmeyelim. 9’u küçük, 3’ü büyük, toplamda 12 kırığımız var.

HAYAT-Pardon ya… (konuşmasına döner) Ama en ağırı köstebeklikle suçlaması. Orada bir saniye bile kalamazdım artık. (hastaya dönerek) Rica ederim bakar mısınız? Ben de hiç köstebek tipi var mı?

23

Adam başını sallar zorlukla… Aslı da Hayat’ı ilk kez görmüş gibi şöyle bir süzer, büyük bir ciddiyetle...

ASLI-Vallahi yok.

İPEK-Ya Hayat senin çakma baban büyük patronun arkadaşı değil mi? Ona niye anlatmadın her şeyi?

HAYAT-Adam bizi çağırdı zaten. İşin aslını öğrenmeye çalıştı ama anlatmadık bir şey… Beni vazgeçirmeye de çalıştı. Olmaz dedim.

ASLI-E iyi ya işte, neden inat ettin? (hastaya dönerek) Değil mi ama, fırsatını yakalamışken anlatsaydı güzel güzel.

Hasta yani anlamında onaylar. Hayat hastaya ve Aslı’ya anlatır,

HAYAT-İnsanlık bende kalsın dedim. Bilip bilmeden, dinlemeden hüküm vermiş. Nasılsa gerçek bir gün ortaya çıkar. Utancında boğulsun, yeter.

Bu sırada Aslı Hayat’ın ateşine bakar, elini alıp nabzını saymaya başlar.

İPEK-Geç kızım bunları. Erdem dediğin, tek dişi kalmış canavar. Hazır fırsatını yakalamışken evire çevire ispikleseydin ya babasına o psikopatı.

Aslı endişeyle,ASLI-Gitme kızın üstüne, nabzı hızlanıyor, rengi solmuş zaten. Boş ver Hayatcım iyi yapmışsın, büyüklük sende kalmış. Buluruz sana başka bir iş.

HAYAT-İş bulunur da, kalbim kırıldı, gururum incindi Aslı. Onu ne yapacağız hiç bilmiyorum.

24

31) MARİNA/CAFE DIŞ/GÜN(Murat, Doruk)

İki kardeş öğle yemeği yemektedirler. Doruk, şevkle önündeki yemeği götürürken...

DORUK –Hadi bir değişiklik yapalım, ben sormadan sen anlat bu sefer.

MURAT –Neyi?

DORUK –Öff abi ya... Para piyasalarındaki son durumu sormak için seni buraya getirmedim herhalde.

MURAT –(gülümser)Öyle olmasını tercih ederdim.

DORUK –(güler)Ondan şüphem yok. Ama konumuz şu an asistanının asistanının işten neden ayrıldığı.

MURAT –Hmm... Mesele şimdi anlaşıldı. Niye merak ediyorsun?

DORUK –Seni tanıdığım için diyelim. Dökül hadi, kıza ne yaptın da işten ayrıldı?

MURAT –Şaşıracaksın ama bu sefer ben hiçbir şey yapmadım.

DORUK –Hı hı... Kız da durduk yere bastı istifayı. Sırf sen, ona iyi davrandın diye.

Murat, konuyu önemsemiyormuş gibi bir tavır takınıp yemeğine devam ederken...

MURAT - Senin için pek bir anlam ifade etmeyebilir ama laf taşımak benim açımdan affedilmez bir suç. Hatun, bildiğin köstebek çıktı.

Elindeki çatalı bıçağı bırakan Doruk, ilgiyle ağabeyine döner.

25

DORUK -Kim?! Hayat mı?! Hadi canım! (sevimlilikle) Bak sen şu Bambi’ye! Ne lafı taşımış?

MURAT –Bilmiyormuş gibi davranma. Konsept projesini, sana taşıyan o ‘kuşların’ Hayat olduğunu ikimiz de biliyoruz.

DORUK –(ultra şaşkın)A-a... Ben konsept olayını ondan duymadım ki.

MURAT –Yeme beni.

DORUK –Valla ondan duymadım.

MURAT –O gün toplantıda Hayat’tan başka kimse yoktu. Kim söyledi o zaman? Çağla mı?

Doruk, bir an için annesiyle yaptığı konuşmayı hatırlar. 2.Bölüm/81.Sahne...

DERYA –Küçük beyimiz şimdi de Sarte’yi konsept bir şirkete dönüştürme peşindeymiş.

An’a geri dönen Doruk, ne annesini satabilir ne de Çağla’ya suç atabilir.

DORUK –Yok be oğlum... Amma fesat bir hayal dünyan var. Senin şu toplantı yaptığın Araplar’ın yanındaki escortlardan biriyle takıldık geçen gece. (kendinden emin bir yalancılıkla) Geniş çevreye sahip olmanın avantajları işte, ne yaparsın...

Murat son derece ciddidir şimdi. Ya kardeşi doğru söylüyorsa, ya Hayat’a haksızlık ettiyse...

MURAT –Konu ciddi bak. Şaka kaldırmaz.

DORUK -Allah allah... Sana yalan borcum mu var? Bak tane tane, bir kere daha söylüyorum: Konsept projesini, Hayat’tan duymadım.

Murat’ın yüzü...

26

32) HASTANE/HASTA ODASI/İPEK İŞ YERİ/KIZLAR EV-MUTFAK İÇ/GÜN

(Hayat, Aslı) (İpek)

Hayat sargılı hastanın hemen yanındaki diğer hasta yatağına uzanmıştır. Yanında Aslı oturmaktadır, saçlarını düzeltmektedir sevgiyle. Hasta adam da ilgiyle onları izlemekte. İpek ise odasında volta atmaya başlamıştır.

İPEK- Tamam adama, lütfen babama söylemeyin demişsin ama nereye kadar Hayat? Er geç ortaya çıkacak bu durum. Suna’yla konuşmalısın bir an önce.

ASLI-Ya ama kız da üzülür şimdi… Sana kızar, babasına mahcup olur. Hiç söylemesen mi?

HAYAT- Onu sonra düşünürüm. Asıl mesele annem. Ona ne diyeceğim?

İPEK-Hiçbir şey demeyeceksin. İşe gidiyorum deyip çıkacaksın evden.

HAYAT-Ya bir daha gelirse şirkete. Baksana bugün nasıl habersiz baskın yaptılar?

O sırada Hayat’ın telefonu çalar. HAYAT-Ay annem arıyor? Duydu mu acaba? Yoka yanlışlıkla onu da mı dahil ettim konferansa?

ASLI-Aç bebeğim aç… Kaderden kaçılmaz.

Hayat hiç istemese de telefonu açmak zorundadır. Aslı ile hastaya şşşt yapar. Telefonu hoparlöre alır. Emine mutfakta sigara böreği sarmaktadır.

EMİNE-Napıyorsun kızım? Çalışıyor musun güzel güzel?

27

Emine’nin söylediklerini oradaki hasta dahil, Aslı ile İpek de duymaktadır şimdi. Hayat ağlamaklı ama sesini normal yapmaya çalışarak...

HAYAT-Tabii ki anne. Yani ne yapacağım başka. Ay çok yoğunuz. Bir görsen bir sürü iş var.

EMİNE-Aferin kızım. Çalış çalış. Bak babanla konuştum. Madem kız iş buldu dedi. Sen de gördün iş yerini de dedi. Artık dön dedi. Ben de döneyim diyorum. Akşama otobüs biletini aldım.

Sevinçten zıplayıp Aslı’ya sarılan Hayat hastaya da sarılmaya kalkar. Adam can havliyle...

HASTA-Ah…

Aslı adama yardıma koşar, sargılı kafasını okşar, geçti geçti yaparak. Konuşmaları dinleyen İpek de sessizce sevinmektedir.

HAYAT-(sessizce özür diler jestlerle) Ya annecim, ben doyamadım sana ama… Keşke gitmesen diyeceğim… Babama da kıyamıyorum. Hay Allah.

33) İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GÜN

Şehrin genel görüntüleri…

34) FADİK EV ÖNÜ DIŞ/GÜN(Fadik, Emine, Hayat, Aslı, İpek, Taksici)

Akşam saati... Ancak henüz hava kararmamış... Taksiye eşyalar yüklenmekte… Fadik, Aslı, İpek ve Hayat, Emine’yi uğurlamaktadırlar. Emine, kızıyla vedalaşırken...

EMİNE –Uiy benim güzel kızım... Kınalı kuzum uiy... Nasıl da takdirleri toplarmış iş arkadaşlarından... Gurur duydum seninle gurur...

Hayat, annesi kendisiyle gurur duyduğu için şimdi daha da kötü hissetmekte...

HAYAT –Abartmayalım istersen...

28

FADİK –Niye abartmasınmış canım? Bırak abartsın. Medarı iftiharımızsın sen bizim... O tavus kuşu kılıklı dünya markası seni överken benim bile göğüslerim kabardı valla.

ASLI –Öpeyim Emine Teyzecim...

Aslı ile İpek de Emine’nin ellerini öperken...EMİNE – Hadi bakalım kalın sağlıcakla... Önce Allah’a, sonra Fadik’e, en sonra da birbirinize emanetsiniz.

İPEK –(gülerek,şaka yollu)Yalnız o ‘en sonra da’ vurgusunu atlamadım, haberin olsun...

Gülüşürler. Emine arabaya binerken... HAYAT –Babamı ve Adem’i öp benim için...

ASLI –Bizden de bolca selam söyleyin.

EMİNE –Sadece selam olur mu? Sefer diyeceğim, kızın on numara beş yıldız bir iş bulmuş diyeceğim.

Araba hareket aldığı halde açık pencereden konuşmayı sürdüren Emine...

EMİNE –Diyeceğim ki, artık gözün arkada kalmasın diyeceğim. Göğsümüzü gere gere kızımız İstanbullar’da tutunmuş diyeceğim.

Fadik, giden aracın arkasından su dökerken Aslı ve İpek gülüşmekte... (Hayat’ın mahzunluğu devam etmekte)

İPEK –Kadın her koşulda diyecek bir şeyler buluyor ya, pes.

O an’a kadar onlarla birlikte gülmekte olan Fadik, aracın gözden kaybolmasıyla bir anda ciddileşir.

FADİK -Hadi bakalım bu kadar kikirdeme yeter. Kız kısmına kapı önünde o kadar gülüşmek yakışmaz. Alın duşlarınızı, yiyin yemeklerinizi, yarın giyeceklerinizi akşamdan hazırlayın ki, sabah telaş olmasın. Hadi bakayım, doğru evinize, marş marş.

29

İPEK –(Aslı’yla Hayat’a eğilip)Haah! Bizimki Emine teyze gider gitmez Hamdi Komutan’a bağladı yine!

Aslı ile İpek, Fadik’in ardından eve girerken biz kısa bir an için canı sıkkın Hayat’ın yüzünde kalırız. Ardından genç kız da kafileye katılır.

35) SARSILMAZ EV DIŞ/GÜN

Evin genel görüntüsü...

36) SARSILMAZ EV/MUTFAK İÇ/GÜN(Doruk, Derya)

Derya, bıçak kullanmadan kırdığı yeşilliklerden salata yapmaktadır. Kapı ağzından etrafına bakınarak Doruk’un geçip gittiğini görürüz. Annesine gözü takılan delikanlı, aynen gerisin geri dönüp...

DORUK –Yemin ederim karabatak gibisin anne ya... Balkondan baktığımda bahçedeydin, ne ara salataya giriştin?

Derya yaptığı işe devam edip...DERYA -Baban acıktı. Babaannenin tereyağlı ağır yemeklerine dalmasın diye önlem alayım dedim.

Doruk, ocaktaki tencerelerden birinin kapağını açıp...

DORUK –Üff bu ne ya?.. Döktürmüş yine bizimki.

Doruk, eline geçirdiği bir kaşıkla doğrudan yemeğe girişirken...

DERYA –Rica ederim Doruk... Mis gibi salata dururken burada...

DORUK –Erkek adamım ben, enerjiye ihtiyacım var, otla meyveyle yürümez bu tekne. Ayrıca babaannemin yemeklerini, dünyalara değişmem. Al bak... Valla şahane.

DERYA –Doruk!

DORUK –

30

Tamam aman yeme, ben bir başıma da gömerim bu tencereyi.

Kısa bir an yemek yemeye devam eden Doruk’un bir gözü annesindedir.

DORUK -Anne?..

DERYA –Efendim?

DORUK –Sen şu abimin konsept meselesini nereden öğrendim demiştin?

DERYA –Öyle bir şey söylememiştim.

DORUK –Peki söylemiş olsan nereden öğrendiğini söylerdin?

Derya salataya sosunu ilave edip karıştırırken...

DERYA –Söylemezdim.

DORUK –Ketumluğun sırası değil... Bak bugün biri bizim yüzümüzden işinden oldu.

Bir an elindeki işi bırakıp ilgiyle oğluna dönen genç kadın...

DERYA –Kim işinden oldu?

DORUK –Hayat. Hani şu babamın arkadaşının kızı.

DERYA –Anlamadım, onun konuyla ne ilgisi var?

DORUK –Abim, lafı Hayat’ın sana, (düzeltir) daha doğrusu bana taşıdığını düşünüyor.

DERYA –Onu, ailesinin arkasından gizli iş çevirirken düşünecekti.

Tekrar işine dönüp salatayı iki kaseye pay ederken...

DERYA –Ve boşuna ısrar etme, kaynaklarımı satmam. Eğer bir suçlu arıyorsan o ben değilim, ağabeyin. Çünkü Sarte hala bir aile

31

şirketi. Dolayısıyla olan bitenden haberdar olmak en temel hakkımız. Ama için rahatlayacaksa söyleyeyim, konsept projesini o kızdan öğrenmedim Dorukcuğum.

Derya elinde salata kaseleriyle çıkar. Doruk’un düşünceli yüzünde kalırız.

GECEYE GEÇERİZ

37) FADİK EV/BAHÇE DIŞ/GECE(Hayat, Aslı, İpek, Fadik)

Hava kararmış... Üç kızımız bahçede… Duş almış olan Aslı başında bir havlu olduğu halde İpek’e oje sürmekte, Hayat ise annesinin söylediklerinden dolayı kendisini iyice bir kötü hissetmekte şimdi...

İPEK –(Aslı’ya)Bu gamlı baykuş niye betlerde yine?

ASLI –Annesine yalan söylediği için suçluluk hissediyor. Ki, haklı.

İPEK –Saçmalama kızım ya... Yalan söylemek senin tercihin miydi? Zorlamasalardı o zaman memlekete dön diye.

HAYAT –Tek sorun o değil.

Bir anda kendisine ait dairenin balkonunda biten Fadik...

FADİK –Hiii! Yatmadınız mı siz hala?

ASLI –Bu saatte tavuklar bile yatmaz Fadik teyzem ya...

FADİK –(saatine bakıp)Evet, erkenmiş daha. O zaman içeride oturun.

İPEK –O niye?

FADİK –Banyo yapmışsınız, üşütürsünüz maazallah.

32

İPEK –(kızlara eğilip)Bu kamp hayatı biraz daha devam ederse üşüteceğiz zaten. (Fadik’e) Hayat’la ben yıkanmadık daha. Aslı’yı da dert etme, kötüye bir şey olmaz.

FADİK –İyi madem, son yarım saatiniz bak.

Fadik içeri girer. Aslı derhal Hayat’a dönüp muhabbete kaldığı yerden devam edecektir.

ASLI –Tek sorun o değil, ne demek, anlamadım ben.

HAYAT –Ya ne bileyim, bir tuhaf hissediyorum kendimi. Büyük bir boşluk beni içine çekiyormuş gibi geliyor. Canım sıkılıyor, içim bir acayip. Murat Bey’in yaptığı şeyi hazmedemiyorum galiba. Kendimi savunmama bile izin vermedi.

İPEK –Senin bozulduğun şey gerçekten bu mu?

HAYAT –Haksızlığa uğradım diyorum İpek, daha ne olsun?

İpek’in hınzır bakışı üzerine sinirlenen Hayat...

HAYAT –Lütfen ‘patronunu özlüyorsun’ geyiğine başlama yine. Yok öyle bir şey. (kendi bile inanmayarak) Hem neyini özleyecekmişim o onun? Sadist egoistin teki. (tribal) Umurunda bile değilimdir.

38) BİR GECE KULÜBÜ ÖNÜ DIŞ/GECE(Didem, Tuval, fgr)

Didem saatine bakıp sabırsızlanarak birini beklemekte… Oldukça neşeli ve canlı görünmekte. Derken bir taksiden son derece iddialı-şık giyinmiş olan Tuval iner. Çok dişil ve enerjiktir. Didem onu karşılar.

DİDEM-Ya şahanesin, ne çabuk geldin?

TUVAL-(keyfi yerinde, gözü kara)

33

E, İstanbul’un en yakışıklıları bu partide dedin. Hadi, girelim de endam görsünler. Bak hepsi kapışılır, geriye defolular kalır sonra.

DİDEM-Dur! Yok öyle bir parti. Sana yalan söyledim Tuval. Kızdın mı bana? Hadi kız bana!

Tuval şaşkın ve sinirli...TUVAL-Ne demek parti yok? Beyin eriten diyet mi yapıyorsun sen?

DİDEM-Evet evet, işte böyle, kız bana Tuval! Moralimi boz benim. Seni bunun için çağırdım zaten.

TUVAL-(gülümser)Kefenin vücudunu sarsın mı?.. Yoksa volanlı mı olsun? (ciddileşip) Bak yavrum, hormonlarımla oynuyorsun şu an.

DİDEM- (fena halde neşeli)Hayat’ın gittiğini öğrendiğimden beri aşırı mutluyum. Murat buradaymış. Gidip olanlara üzülmüş numarası yapmam lazım. Ama tam yapacağım, hep bir gülme geliyor. Kapatamıyorum ağzımı. Bildiğin yayılıyor.

Tuval acımasızca ve son derece sakin. Uzun zamandır içinde tuttuklarını ifade etmek için fırsat bulmuşçasına gibi gerçekçi...

TUVAL-(akrep gibi sokar tereddütsüz)At gibi ağzın var. Kapatamazsın tabii. İçinde çift kale maç yapılır. Metrobüs girer çıkar.

Didem şaşkın...DİDEM-(gülümsemesi söner, bozularak)Gerçekten mi?

TUVAL-Üzülme, çok fark edilmiyor. Koca kafan rol çalıyor. Vücudun orantısız ya dikkat oraya kayıyor.

Didem duyduklarına inanamayarak...DİDEM-Ama…

TUVAL-Yaklaş bakayım buraya. Ay göz altı torbaların mı çıktı senin? Yazık…

34

DİDEM-Beni üzmek için söylüyorsun herhalde?..

TUVAL-Üzmek istesem botoksun gelmiş Didem derdim. Bu arada botoksun gelmemiş, ‘geçmiş’ tatlım. Yüz çökmeye başladı tabii. 30’unda kuru erik gibi olur senin suratın.

Didem, Tuval’in her cümlesinde daha da kahrolur. Yüzüne dokunarak...

DİDEM-Hayır olamaz…

TUVAL-(son derece cool, tadını çıkarır)Olur, olur. Zaten bu gidişle senin anlaşmanı feshederler. Hemen git o boşlukta gerdir kendini. Ayrıca üstündekinin de modası geçen yaz bitti, çok demodesin.

DİDEM- (ağlamak üzeredir, isyan ederek)Tuval çok kötüsün…

Tuval çantasından bir mendil çıkarıp umursamazca Didem’e uzatırken yürümeye başlamıştır bile.

TUVAL-Evet, işlem tamam. Ben içeri giriyorum artık. Bu libido boşa akıyor senin yanında. Düden şelalesiyim, şişeleyen yok.

39) BİR GECE KULÜBÜ DIŞ/GECE(Murat, fgr)

Bir mekanın açık kısmı… Murat, kalabalıktan uzakta manzaraya bakıyor ayakta. Yanına bir arkadaşı gelir.

BİR ARKADAŞ-Murat bizi mi görmeye geldin, yalnız takılmaya mı? Herkes seni soruyor? Özledik resmen.

MURAT-(tebessüm eder)Gelirim birazdan.

Arkadaşı içeri girerken,BİR ARKADAŞ-Bekliyoruz.

Murat kafasını sallar. Arkadaşı gittikten sonra yine düşünceli ifadesine bürünür. Doruk’un Hayat’a haksızlık yaptığını söylediği anlar gelir gözünün önüne.

31.Sahne...

35

DORUK –(ultra şaşkın)A-a... Ben konsept olayını ondan duymadım ki.

Murat telefonunu alır eline. Hayat’ın numarasını bulur. Bir an kararsız kalır. Tekrar düşünür.

FLASHBACK/ 2. BÖLÜM 103. SAHNEDORUK –Valla şahane!

İkisi birden kahkahayı basarlar. Doruk, genç kızın omzuna elini atıp...

DORUK –Hayatımı kurtardın, borçluyum sana.

HAYAT –Rica ederim, görevimiz. Ayrıca zevk duydum. İnsanda azıcık utanma olur yani.

Bir daha gülüşürler. O sırada odasından çıkmış olan Murat’ın kendilerini izlediğinden haberleri yoktur!!! Kısa bir süre daha gülüşen ikilimiz... Derken Murat’ı fark eden Hayat... Genç kız, suçüstü yakalanmışçasına toparlanır nedense...

FLASHBACK/ 2. BÖLÜM 109. SAHNE

Hayat, sonunda çıldırır. HAYAT –(isyan ederek)……………… İşimi yapıyorum ben, işimi! Hatta sana da aynısını tavsiye ederim.

Hayat’ın arkası kapıya dönüktür. Göz ucuyla Murat’ın oda kapısında belirdiğini fark eden Didem, genç adamı görmemiş gibi yapıp konuşmayı sürdürecek ve yine o masum/mazlum pozlarını takınacaktır.

DİDEM –Bana işimi doğru yapmadığımı mı söylüyorsun, anlamadım?

HAYAT –Benim söylememe gerek yok ki! Azıcık aklı olan, gözü gören durumu anlar. Murat Bey gibi bir adam seni neden yanında tutuyorsa artık...

DİDEM –(ağlamaklı- alınmış)Bu tavırların gerçekten kırıcı ve incitici Hayatcığım... Ben sana dün için teşekkür etmeye geliyorum, senin ettiğin laflara bak.

36

Hayat, Didem’in bu son söylediğinden hiçbir şey anlamamıştır.

40) BİR GECE KULÜBÜ DIŞ/GECE(Murat, Didem, Tuval, fgr)

Murat hatırladıklarından sonra vazgeçerek telefonu kapatır. Cebine koyar. Tam o arada yaklaşan Didem’i ve onun yanında etrafı keserek gelen Tuval’i görür.

DİDEM-A Murat! Sen de mi buradaydın? Biz de Tuval’le bir hava alalım diye çıkmıştık. Ne tesadüf.

Ancak Tuval’in Didem’e öfkesi henüz geçmemiştir.

TUVAL-Tesadüf mü???

DİDEM-(uzaklaştırmaya çalışarak)İçecek bir şeyler mi alsan acaba sen?

TUVAL-Ne alacağımı bilirim ben. Ben istediğimi alırım. Şimdi de intikam almak istiyorum.

DİDEM –(Murat’a)Şaka yapıyor.

TUVAL –Yoo yapmıyorum. (Murat’a) Seni görmek için kalkıp buralara kadar geliyor. Beni de parti var diye kandırıyor. Bildiğin östrojenimle oynuyor.

Didem, Tuval’in ilgisini dağıtmaya çalışır.DİDEM-Aaa, şu kapıdan çıkan geçen senenin en iyi erkek mankeni değil mi ya?

TUVAL-(bakar, adamı beğenir, neşelenir, arzuyla)Hımmm. Öyle miymiş ya. E o zaman ben gidip bu senenin trentlerini tartışayım biraz kendisiyle. Görüşürüz.

Didem kırık bir tebessümle Tuval’e gülümser. O gidince de olgun, üzgün, anlayışlı pozlarda Murat’a yaklaşır,

37

DİDEM-(ilgili kadını oynayarak)Yalan değil. Gelmek istedim. Seni görmek istedim. Çünkü merak ettim. Nasılsın?

MURAT-(hiçbir şey yokmuş gibi)İyiyim Didem.

DİDEM-Olanları duydum. Keyfin kaçmıştır diye düşündüm. İnan benim de çok canım sıkıldı… Acaba benim yüzümden mi oldu bu tatsızlıklar diye içim içimi yedi.

Murat son derece rahat, sakin...MURAT-Ne ilgisi var? Böyle olması gerekiyordu, oldu.

DİDEM-İnan kıza da çok üzüldüm. Yani keşke biraz daha profesyonel olsaydı. Böyle sıkıntılar yaşanmasaydı.

MURAT-(tebessüm eder) Üzülecek bir şey yok. Herkes hak ettiğini yaşar. (elini tutarak yürür) Gel hadi, dans edelim.

Didem’in ağzı kulaklarına varır, hemen toparlamaya çalışır. Murat’la dans etmeye başlarlar.

41) FADİK EV/BAHÇE DIŞ/GECE(Aslı, Hayat, İpek)

Dizlerini oturduğu bahçe koltuğunda kendisine çekmiş olan Hayat hala kös kös ve de düşünceli oturmakta...

İPEK –Yeter ama aaa! Bu ne arkadaş! Üstümüze ölü toprağı serilmiş gibi. Kalkın bir şeyler yapalım.

HAYAT –Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.

ASLI –(Hayat’a)Buldum, tabu oynayalım.

İpek sanki kendisine sorulmuş gibi atılıp...

38

İPEK –Tabu oynayalım, sen yine yenilip bir gün bir gece kölemiz ol... (düşünür) ı-ı çok sıkıcı.

Aslı yine Hayat’ı muhatap alıp...ASLI –O zaman film seyredelim. Güzel bir polisiye bulalım, şöyle en bir psikolojik gereninden.

İpek yine üstüne alınır.İPEK –Olmaz. Bütün polisiyeleri beşinci dakkasında çözüp katilin kim olduğunu söylüyorsun, anlamı kalmıyor.

Aslı bu kez İpek’e dönüp...ASLI –Komedi seyredelim o zaman.

İPEK –Senin film dekoderin olamayacağım Aslı. Sana esprileri açıklarken bir sonrakiler güme gidiyor hep.

ASLI –Tamam o zaman... Sen ne istersen onu yapalım İpekcim... (bir an duruma ayılıp) Niye senin istediğini yapıyormuşuz canım? Morali bozuk olan Hayat.

HAYAT –(Aslı’ya)Gerçekten hiç tadım yok arkadaşım. (ayağa kalkıp) Onun için sen İpek’le takıl. Bende bu gece hayat yok.

Hayat, morali bozuk bir biçimde yürüyüp eve girerken...

ASLI –(kaygılı)Sence de durumu biraz abartmıyor mu? Sonuçta biz onun suçsuz olduğunu biliyoruz. Yeni bir iş bulur, olur biter.

İpek, kasedeki erikleri kütür kütür götürürken...

İPEK –Onun derdi iş değil tatlım, aşk. Üstelik haberi bile yok.

Aslı bir an kalır. İpek, erik kasesini kucaklayıp Hayat’ın peşine düşerken...

İPEK –Ve tahmin et, o aşık oldu diye biz ne olduk?

ASLI –Dert ortağı.

İPEK –Tcık.

39

ASLI –Psikolog.

İPEK –Tcık.

ASLI –Üzgün. (bulamaz) Ne?

İPEK –Maymun maymun. Hayat’ı neşelendirmek için kadrolu şebek rolü yapacağız, yürü.

Müzik altı başlar.

42) BİR GECE KULÜBÜ DIŞ/GECE(Murat, Didem, Tuval, fgr)

Müzik altı sahne... Didem ve Tuval’in Murat’ın arkadaş grubuyla deli gibi eğlenmelerine karşın son derece düşünceli olan Murat…

43) KIZLAR EV/MUTFAK İÇ/GECE(Hayat, Aslı, İpek)

Müzik altı sahne... İpek, buzdolabının başında Aslı ise tezgah önünde... İki kızımız da mutfaktaki tabureye tünemiş olan Hayat’a türlü çeşitli yiyecekler gösterip onu oyalamaya çalışmaktadırlar. (Kızlar gösterdikleri yiyeceklerin isimlerini söyleyip olayı ballandıra ballandıra anlatırlar ancak müzik altı olduğu için duymayız!) ‘Mısır patlatalım’ ‘Meyve salatası yapalım hem daha sağlıklı’ ‘Boş ver şimdi sağlığı, çikolata eritip çilek batıralım’ ‘Salçalı makarna mı yoksa, Hayat bayılır’ ‘Bence tam hovardalık gecesi pizzaya girelim’ Hayat ise hiçbirini istememektedir.

44) BİR GECE KULÜBÜ DIŞ/GECE(Murat, Tuval, Didem, fgr)

Müzik altı sahne... Tuval ve Didem, yanlarındakilerle sohbet edip gülüşürken Murat usulca gruptan ayrılıp mekandan çıkar.

40

45) KIZLAR EV/KIZLAR ODA İÇ/GECE(Hayat, İpek, Aslı)

Hayat ile İpek yatmaya hazırlanmaktadırlar. Hayat, yatağın üzerindeki dağınıklığı toplarken eline Suna Pektaş’ın cv’si geçer. Bir an Murat’la karşılaşmalarına gider.

Flash-back... 1.Bölüm/25.-27.-49.sahnelerden şutlar...An’a geri dönen Hayat, cv’yi yırtıp çöpe atarken elinde yastığı ve pikesiyle Aslı gelir. Gönlü kızlardan ayrı uyumaya razı olmamıştır.

46) MURAT EV/ANTRE-SALON İÇ/GECE(Murat)

Müzik altı sahne... Karanlık antre-salon, Murat’ın içeri girip ışığı açmasıyla aydınlanır. Genç adam yalnızdır. Sıkkın ve düşünceli... Elindeki anahtarı gelişigüzel bir biçimde kanepelerden birine atar. Kabına sığamaz bir hali vardır. Salona doğru düşünceli bir iki adım daha atınca gözü, havuza ilişir.

47) KIZLAR EV/KIZLAR ODA İÇ/GECE(Hayat, Aslı, İpek)

Müzik altı sahne... Aslı ile İpek’in kıçlarında pireler uçuşurken Hayat’ı uyku tutmamakta… Genç kız, usulca yataktan kalkıp odadan çıkar. (Aslı, yere açılmış veya portatif bir yatakta yatmakta!)

48) MURAT EV/HAVUZBAŞI DIŞ/GECE(Murat)

Müzik altı sahne... Mayosunu giymiş olan Murat, suya dalar. Yüzmeye başlar.

49) KIZLAR EV/BALKON DIŞ/GECE(Hayat)

Müzik altı sahne... Hayat, balkona çıkar. Ellerini tırabzana dayayıp başını gökyüzüne kaldırır.

41

50) MURAT EV/HAVUZBAŞI DIŞ/GECE(Murat)

Diyaloglu müzik altı sahne... Murat attığı her kulaçta Hayat’la yaptığı tartışmayı düşünmekte... 2.Bölüm final sahnesi...

HAYAT -Gerçekten düşündüğünüz gibi değil... Ne olur izin verin de açıklayayım...

51) KIZLAR EV/BALKON DIŞ/GECE(Hayat)

Diyaloglu müzik altı sahne... Hayat da aynı şeyi düşünmekte... 2.Bölüm final sahnesi...

MURAT –(keser)Ben duyacağımı duydum.

HAYAT –Ama öncesi var.

MURAT –Öncesinden de haberdarım.

52) MURAT EV/HAVUZBAŞI DIŞ/GECE(Murat)

Diyaloglu müzik altı sahne... Murat, yüzerken düşünmeye devam etmekte... 2.Bölüm final sahnesi...

HAYAT –Size ne anlatıldı bilmiyorum ama kendimi gerçekten oyuna getirilmiş hissediyorum.

HAYAT -Doruk Bey’den bahsediyorsanız... Düşündüğünüz gibi bir şey değildi. Kendisi benden yardım istedi.

HAYAT –(isyan etmekte artık)Asıl siz yanılıyorsunuz! Hem de başından beri.

HAYAT -Şu kadarını söyleyeyim, ben düşündüğünüz insan değilim. Köstebek hiç değilim!

42

53) KIZLAR EV/KIZLAR ODA İÇ/GECE(Hayat, Aslı, İpek)

Müzik altı sahne... Odaya geri dönen Hayat’ın gözü, Tuval’in ıslandığında kendisine verdiği ve gardıropta asılı olan elbise ve ayakkabılara ilişir. Tekrar yatağına uzanan Hayat, elbiseyi izlemeye devam eder.

54) MURAT EV/HAVUZBAŞI DIŞ/GECE(Murat)

Müzik altı sahne... Havuzdan çıkan Murat, havluyla kurulanırken bu kez de Hayat’ı karavandan inerken gördüğü haliyle hatırlar.

2.Bölüm/71.Sahne...Araçtan dışarı çıkmak üzere adımını atan Hayat’ın ayağındaki şık, ince topuklu, ten rengi stilettoları görünür. Ardından ayaktan başa genç kızımızı tarayan kamera, önce üzerindeki parizyen ancak iddialı bir renkteki (kırmızı, nar çiçeği, cam göbeği,..) üzerine oturan, belki yandan yırtmaçlı elbiseyi, ardından da saçları sade bir şekilde ensesinde topuz olarak toplanmış ve hafif ancak elbisesiyle uyumlu makyaj yapılmış Hayat’ın yüzünü bulur.

Murat, bu düşünceden uzaklaşmak istercesine hafifçe başını sallayıp eve yönelir.

55) İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GÜN

İstanbul’da sabah olur.

56) YOL DIŞ/GÜN(Murat, Kerem)

Kerem’in kullandığı Murat’a ait araç yol almaktadır.

43

57) MURAT ARABA İÇİ İÇ/GÜN(Murat, Kerem)

Murat’ın düşünceli hali devam etmekte… Dikiz aynasından kısa bir süre genç adamın bu halini izleyen Kerem...

KEREM –Ekönomi haberlerini okumuyoruz bu sabah?..

Bir anlık dalgınlıktan sıyrılan Murat...MURAT –Düşünüyordum.

KEREM –Bu kadar derinlere daldığına göre konu mühim?..

Bir an için Kerem’e açılıp açılmamak konusunda kararsızlık yaşadıktan sonra...

MURAT –Şu yeni kız hakkında ne düşünüyorsun Kerem? Gerçi pek muhabbetiniz de olmadı ama...

KEREM –Şimdi şöyle söyleyeyim tertip... Tertip dedim... Muhabbet öyle icap etti af buyur.

MURAT –Rahat ol, arkadaşım olarak sordum zaten.

KEREM -Has kız. Bizden. Öyle kaşı gözü oynaşta değil. Özü sözü bir.

MURAT –Özünü, sözünü ne ara çözdün?

KEREM –Bu akılla ilgili bir mesele değil ki, Murat bey. Hissiyat diyelim.

MURAT –Hissiyat benim için bir veri olamaz. Ben gördüklerime ve duyduklarıma inanırım.

KEREM –Hokkabazlara inanır mısın peki?

MURAT –Hayır.

44

KEREM –(güler)E sen kendi kendini çürüttün be tertip. Hem niye sordun sorguladın ki bu kızı şimdi?

MURAT –Hiç, öylesine.

58) SARTE BİNA ÖNÜ DIŞ/GÜN(Murat, Kerem)

Araçtan inen Murat, şirket binasından içeri girer.

59) SARTE/ASANSÖR ÖNÜ İÇ/GÜN(Murat)

Murat gelip asansöre girer.

60) SARTE/ASANSÖR İÇİ İÇ/GÜN(Murat, Hayat)

Murat, tam 5.kat düğmesine basmıştır ki, bu kez iki kapı kanadı arasına giren bir kadın eli asansörü durdurur. Kapılar yeniden açılır ve elinde büyükçe bir karton poşet olduğu halde karşısında duran Hayat’la Murat yüz yüze kalırlar. İkisi de şaşkındır. Murat, elinde olmadan alaycı üslubunu takınıp (kızı da hazır ayağına kadar gelmiş gördü ya)

MURAT –Ne o, özür dilemeye mi geldin?

Hayat, Murat’la pek de muhatap olmadan...HAYAT –Hayır, teşekkür etmeye geldim.

Teşekkürü üzerine alınan Murat...MURAT –Anlayışım ve tahammülüm için herhalde.

Hayat elindeki karton poşetteki elbise ve ayakkabıları göstererek...

HAYAT –Hayır, Tuval hanıma yardımları ve insanlığı için.

45

Hayat, 2.kat düğmesine basar. Asansör hareket alır. Murat durumu hazmedememiştir, beklediği şey çıkmadı zira. Kelimenin tam anlamıyla hem suçlu hem güçlü…

MURAT -Doruk lafı taşıyanın sen olmadığını söylüyor...

Hayat bir şey söylemez. Asansör de 2.katta durmuştur artık. Tam inecekken Murat’a dönüp...

HAYAT –Konuyu sorgulamak için biraz geç kalmadınız mı?

Genç kız asansörden çıkmak üzere hamle etmiştir ki, Murat önce kapıları kapatma düğmesine basar. Ardından da kızla kapı arasına girip onun çıkışına engel olur. Hayat neye uğradığını şaşırmıştır. Murat, genç kıza iyice yaklaşıp gözlerini gözlerinden ayırmadan ve meydan okuyan tavrını elden bırakmaksızın...

MURAT –Doruk’un bunu seni korumak için söylediğini düşünüyorum.

HAYAT – Zor bir hayatınız olmalı. Kardeşinizden bile şüphe duyduğunuza göre…

Murat sinirlenmeye başlar. MURAT -Benim şüphe duyduğum kişi, kardeşim değil, sensin. Ayrıca Doruk doğru bile söylüyor olsa bu diğer hatalarını affettirmez.

HAYAT –Bunları niye konuşuyoruz ki? Biliyorum siz kovmayı tercih ederdiniz ama ben (üstüne basa basa) istifa ettim. İzninizle.

Hayat, Murat’ı aşıp kapıyı açar ve çıkar. Genç adamın yüzünde kalırız.

46

61) SARTE/SHOWROOM-TUVAL ALANI İÇ/GÜN(Tuval, Hayat, fgr)

Son derece yakışıklı beş tane erkek manken yan yana sıralanmıştır. Tuval’in elinde abartılı tüylü bir kalem, adamların önünde yürümekte. Kimi zaman tüylü kalemi vücutlarında gezdirerek; zaman zaman içlerinden birinin yüzüne yaklaşarak etkileyici bir konuşma yapmaktadır. Asistanı ve koreografı da kenarda onu izlemektedir. Tuval’in üzerinde adeta bir ön sevişme havası vardır. Son derece kadınsı…

TUVAL-Bir erkeğin yaşayabileceği en güzel şey geldi başınıza. Kreasyonumu taşıyacaksınız! Bir bedeni sarmak incelik ister. Ben bu işi iyi bilirim. Arzularınızı serbest bırakın. Giysilerimle sevişin adeta.

Tuval erkek mankenlerden birinin gözlerinde eriyip giderken, kendini toparlar. Ciddileşmeye çalışarak...

TUVAL-Evet… Her şeyin mükemmel olmasını istiyorum. Uzun uzun gecelerce çalışırız gerekirse. Yeter ki duygum size de geçsin. Şimdi bir mola verelim.

Tuval asistanının yanına gider. Bitkindir. Kız abartılı yelpazesiyle Tuval’i yellemeye başlar.

TUVAL-Evet, beş dakika mola… Hararet bastı. Kafeinim nerede benim?

Bu sırada odaya giren Hayat’ı gören Tuval, genç kızın yanında biter.

TUVAL-Aa yavru kuş, sen de nereden çıktın? Ayrıldığını söylemişlerdi. HAYAT-Doğru. Size teşekkür etmek için geldim. (poşeti uzatıp) Bana verdiğiniz elbise. Temizlettim.

TUVAL-Uğramana sevindim. (asistanına) Kızım alın şunu! Ben de merak etmiştim seni?

47

HAYAT-Kusura bakmayın, her şey o kadar hızlı gelişti ki, kimseye veda edemedim.

TUVAL-Ay ben zaten vedalardan hiç hoşlanmam. Merhabaları severim. Hoş geldinler de güzeldir. Güle güle kime dediğime göre değişir.

HAYAT-Herkesin bir tarzı var tabii…

TUVAL-Ha bak bir de ‘haksızlıklardan’ hiç hazzetmem.

Hayat ile Tuval, anlamlı bakışırlar. HAYAT-(gülümser)Bir ortak noktamız daha varmış demek.

Tuval de Hayat’a gülümser. HAYAT –Ben sizi daha fazla meşgul etmeyeyim.

Tuval’in onu kolay kolay bırakmaya niyeti yoktur. İşin aslını astarını öğrenmek için çatlamakta…

TUVAL-Bir kahve içmeden hayatta olmaz Hayat. Sen bana şu istifanın ayrıntılarını bir anlat bakayım yavru kuş. Bu hikâyenin dikişleri çok gevşek, (göz kırpar) potluk yapıyor.

62) SARTE BİNA ANA GİRİŞ İÇ/GÜN(Didem, Hayat)

Didem binadan içeri girmek üzeredir. Hayat’ın çıktığını görür. Onun üzgün halini, binaya son bir bakışını zevkle içine çeker. Dalgın olan Hayat’ın yanına yaklaşır usulca...

DİDEM-Murat’la öğlen güzel bir yerde yemek yiyelim diyoruz. Randevu al, ayarla diyeceğim. Ama sen kovuldun di mi… Tüh. Gözyaşlarını silmek için mendil ister misin??

Hayat dalgın halinden sıyrılmıştır. Son derece kararlı, sakin, öfkesini belli etmemeye çalışarak...

48

HAYAT-Bir, ben kovulmadım, istifa ettim. İki, seni görünce bir kez daha emin oldum ki, son derece doğru bir karar vermişim.

DİDEM-Ay kıyamam. Gurur da mı yaparmış? Ne oldu o zaman? Yine düşmüşsün buralara? Murat’a, nolur beni affet diye yalvarmaya mı geldin?

HAYAT-Algılamakta zorlanıyorsun sanırım. Bir kez daha yavaşça söylüyorum. Takip etmeye çalış. Ben, istifa, ettim. Nejat Bey, kararımı değiştirmem için ısrarcı oldu. Ben kabul etmedim.

DİDEM-(inanmayarak)Tabii tabii eminim… (tehditkar) Ben sana ne demiştim. Gideceksin demiştim. Benimle takışmayacaktın Hayat hanım. İşte böyle kapının dışında kalıverirsin.

Hayat kendine güvenli,HAYAT-Belki şahit olamam senin de er ya da geç gerçek yüzün çıkacak ortaya.

Hayat, Didem’le daha fazla muhatap olmak istemediğinden yürümeye başlar. Didem ise Hayat’ın arkasından konuşmayı sürdürecektir.

DİDEM-(alaycı)A aaaa ben ne yapmışım ki? Gayet tatlişko bir insanım. Hadi tutma beni, senin aksine işim gücüm var benim.

Hayat binadan çıkıp gözden kaybolmuştur. DİDEM-(daha ziyade kendi kendine)Sonsuza kadar bay bay minnoşum…

63) SARTE ÖNÜ/YOL DIŞ/GÜN(Hayat, Doruk)

Hayat hala Didem’e sinirli, kendi kendine söylenerek yürümektedir.

HAYAT-Allahım duy sesimi! Nolur ver şu kadının cezasını! Beni resmen oyuna getirdi! Gittim diye neşesi düğün halayı gücüne çıkmış ya.

49

Son derece dalgın olan Hayat son anda ezilmekten kurtulur. Araba acı bir frenle durmuştur. Hayat toparlanmaya çalışarak...

HAYAT-Yok bana beddua yaramıyor. Bumerang gibi gelip beni çarpacaktı. Aaa Doruk Bey...

Bu sırada arabadan inmiş olan şoför Doruk’un ta kendisidir. İnip arabasına yaslanan Doruk, Hayat’ın kendi kendine konuşması bitinceye ve kendisini fark edinceye kadar beklemiştir.

DORUK-(takılarak)Selam. Bu kendi kendine konuşma işi hep mi var? Yoksa arada mı oluyor? (gülümser)Çünkü sıklığı önemli biliyorsun.

HAYAT-Şimdilik idare edilir vaziyette. Henüz tam delirmedim.

DORUK-(güler)Geçmiş olsun ikimize de, ucuz atlattık.

HAYAT-Benim suçum, kusura bakma… Kafam dağınık bu ara.

DORUK-Baban var ya bizi mahvederdi. (taklit yaparak) “Cani Sarsılmazlar kızımı işten attılar! Yetmedi bir de arabayla üstünden geçtiler!” diye delirirdi herhalde.

HAYAT-(güler)Bu kadarı bence de fazla gelebilirdi. Ama düzeltmem lazım. Ben kovulmadım, istifa ettim.

DORUK-Abimi, arada bir fark olmadığını bilecek kadar iyi tanırım. Hadi atla. Gidelim.

HAYAT-Nereye?

DORUK-Bir şeyler içmeye. Sana borcum var unuttun mu? Kabus kız arkadaşımdan kurtardın ya beni. Bir teşekkür edemedim. Hem merak ediyorum, acaba seni istifa ettirecek kadar nasıl bunalttılar?

50

HAYAT-Gelmeseydim ben hiç?

DORUK-Kahvene ilaç atacak değilim, hadi… İki muhabbet edelim. Gördüğün zulümleri dinlerim hem. Bakma böyle durduğuma, iyi dinleyiciyimdir.

Hayat’ın kararsız yüzü...

64) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat, Tuval)

Murat, masasında çalışmaktadır. Kapı tıklatılır.

MURAT –Evet?

Kapı açılır. İçeri elinde iki kahve kupası olduğu halde Tuval girer.

TUVAL –Molaa! İtiraz istemiyorum, kahve arası.

Murat, ayağa kalkıp Tuval’in elindeki kahveleri alırken...

MURAT –Niye zahmet ettin ya...

TUVAL –Benim elimden daha tatlı olduğunu söylüyorlar.

Murat gülümseyerek tekrar yerine geçerken...

MURAT –Otursana...

TUVAL –Oturayım çünkü bu konu öyle ayaküstü konuşulacak gibi değil.

MURAT –Sürpriz gelişinden de anlaşılıyor o zaten. Evet, seni dinliyorum.

TUVAL –Hmm... Bir bakalım... Nereden, nasıl başlayabiliriz...

MURAT –En iyisi doğrudan konuya girmek bence.

Tuval, adeta bu an’ı bekliyormuş gibi...TUVAL –(bir kerede)

51

Didem yalan söylüyor, Hayat suçsuz. Murat’ın yüzü...

65) CAFE DIŞ/GÜN(Doruk, Hayat)

Deniz kenarında bir kafeterya... Garsonun Doruk ve Hayat’ın önlerine bıraktığı kahveler... Garson gider. Doruk, masadaki şekerliği uzatıp...

DORUK –Şeker?

HAYAT –I-ı.

Hayat, hala tatsız olduğu için işi şebekliğe vuran Doruk...

DORUK –Tuz, karabiber, nar ekşisi? Balzamik sirke de var bak.

Hayat elinde olmadan gülümser.HAYAT –Hepsi birbirinden şahane teklifler ama ben yine de kahvemi sade içeyim.

DORUK –Bizde teklif var, ısrar yok.

Doruk, kendi bardağına üst üste her şeyi boca ederken Hayat giderek şaşırıp...

HAYAT –Sen ciddimişsin!

DORUK –(ciddiyetle)Hı hı ama bir şey eksik. (garsona) Bakar mısınız?

HAYAT –Ne isteyeceksin?

DORUK –Sızma zeytinyağı.

Garson gelir. GARSON –Buyurun beyefendi?

DORUK –Bana yeni bir kahve lütfen.

GARSON –Hemen.

52

Hayat gülmektedir.HAYAT –(eğlenerek)Ne yani? Sırf beni kandırmak için mi...

DORUK –(kesip)I-ı. Güldürmek içindi. Ve başardım.

HAYAT –Teşekkür ederim.

DORUK –Rica ederim. Zevkti.

HAYAT –Onun için değil. Abinle benim adıma konuşmuşsun.

DORUK –Teşekkür israfına değmez. Sadece doğruları söyledim.

Bir an için Doruk’un samimi yüzünde kalan Hayat...

HAYAT –İki kardeş birbirinizden nasıl bu kadar farklı olabiliyorsunuz?

DORUK –Hmm... Derin mevzu... Bir bakalım nasıl olabiliyoruz...

66) AĞAÇLIK ALAN YAKINI BİR YOL DIŞ/GÜN(Murat)

Doruk’un anlatımı, görüntü üzerine düşmeye devam edecektir. Murat, bizzat kullandığı arabasıyla son hız bir yere doğru yol almaktadır.

DORUK –(V.O.)Ben babamıza çekmişim, o annesine. Yani babaannem öyle söylüyor en azından. Ben ne kadar kütük ve dangozsam, Murat abim de bir o kadar duygusaldır.

67) CAFE DIŞ/GÜN(Hayat, Doruk)

HAYAT –Kim? Murat bey mi duygusal?

53

DORUK –Tcık tcık tcık... Bütün hatunların düştüğü tuzağa düşmeyecek kadar akıllı olduğunu düşünmüştüm.

68) AĞAÇLIK ALAN-YOL KENARI DIŞ/GÜN(Murat, fgr)

Birkaç kişi taichi yapmakta... Son sürat gelerek arabayı zınk diye durduran Murat, araçtan iner. Taichi yapan grubun yanından geçerek ağaçlık alana doğru hızla ilerlerken Doruk’un anlatımı devam eder.

DORUK –(V.O.)Duygu deyince neden aklınıza sadece göz yaşı gelir? Öfke de bir duygudur mesela. Hem de oldukça güçlü bir duygu. Suçluluk ve ihtiras da duygudur sonra.

HAYAT –(V.O)İhtirası anladım da, suçluluk niye?

69) AĞAÇLIK ALAN DIŞ/GÜN(Murat, Didem, yaşam koçu, fgr.)

Murat, hocalarıyla spor yapan birkaç kişiyi aşıp ilerlerken Doruk’un anlatımı görüntü üstüne düşmeye devam eder.

DORUK –(V.O.)Valla psikolog değilim ama annesinin kaybıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

HAYAT –(V.O.)Annesi niye ölmüş ki?

DORUK –(V.O.)Abimi kurtarmak için.

Didem’i hocasının gözetiminde pilates ya da yoga yaparken bulan Murat, doğruca genç kızın koluna yapışınca Didem’in lafı ağzında kalacaktır.

DİDEM –Aa Mura...

MURAT –Yürü.

DİDEM –Ne oluyoruz hayatım?

54

MURAT –(kararlı-kesin)Yürü dedim!

70) AĞAÇLIK ALANIN BİRAZ İLERİSİ DIŞ/GÜN(Murat, Didem)

Murat, Didem’i insanlardan uzaklaştırmıştır.

DİDEM –(şaşkın ve panik)Bana ne olduğunu söyleyecek misin artık?

Murat’ın gözlerinden ateş fışkırmakta...MURAT –Onu bana sen söyleyeceksin!

DİDEM –Konunun ne olduğunu bile bilmiyorum.

MURAT –Birine iftira atmaya utanmadın mı hiç?

DİDEM –Kimden bahsediyorsun hayatım sen?

MURAT –Yeter. Kimden bahsettiğimi ikimiz de gayet iyi biliyoruz. Oynamayı bırak artık.

DİDEM –O küçük fare sana ne yalanlar salladı bilmiyorum ama...

MURAT –(keser)Yeter dedim! O masum kızı, nasıl oyuna getirdiğini Hayat’tan öğrenmedim.

DİDEM –Kim söyledi peki?

MURAT –(iyice çıldırıp)Ne önemi var Didem, ne önemi var! Konu o değil ki. Konu, senin gözümün içine baka baka yalan söylemiş olman. Senin bu yaptığın ne aşkla ne de sevgiyle açıklanır. Bunun adı düpedüz ruh hastalığı!

Köşeye sıkışan Didem’in gözlerine yaşlar hücum etmiştir şimdi.

DİDEM –Hayatım lütfen, böyle konuşma...

55

MURAT –Sakın bana bir daha hayatım deme. Bundan sonra senin için Murat Bey’im, sen de benim için sıradan bir çalışan. Sözleşme süren bitince de bir daha karşılaşmamak üzere çıkacaksın hayatımdan. Seninle takılmak bile hataymış.

Murat basıp gider. Didem göz yaşlarına boğulur.

71) OTOBÜS DURAĞI-ASLI HASTANE-İPEK İŞ YERİİÇ-DIŞ/GÜN

(Hayat) (Aslı) (İpek)

Durakta otobüsün gelmesini bekleyen Hayat, bir yandan İpek ve Aslı’yla telekonferans halindedir.

ASLI –Ben şimdi anlamadım. Kardeşi gerçeği söylememiş mi bu adama?

İPEK –Söylemiş dedi ya kız. Hayat da bir güzel ağzının payını vermiş işte.

HAYAT –Fena morardı, evet.

ASLI –Bu işe döndün mü demek oluyor yani?

HAYAT –Ne münasebet. Ölsem dönmem.

İPEK –Valla burasını ben de anlamadım.

HAYAT –Murat bey suçsuz olduğuma inanmıyor hala. Ayrıca sadece inanması da yetmez. Yaptığı büyük ayıptı. Özür dilemesi gerekir.

İPEK –Ayaklarına da kapansın mı kuzum?

HAYAT –Şaka yapmıyorum. Zaten artık dönüşü yok. Otobüs bekliyorum, Suna’ya gidiyorum şu

56

an. Da... Nasıl gideceğim orası hiç belli değil.

ASLI –Niye?

HAYAT –Sevgilisiyle birlikte Allah’ın unuttuğu bir yerdeymişler. Şimdi yola çıksam dönüşüm gece yarısını bulur. Evdeki Hamdi komutan da ortalığı ayağa kaldırır.

İPEK –Orası sorun değil. Birazdan bayi teftişine çıkacağım diye biliyorlar. Atlar gelirim. Arabayla götürürüm ben seni gideceğin yere.

ASLI –Ee, bu evdeki Hamdi komutan sorununu çözmüyor ki. O zaman ikiniz birden gece yarısı eve döneceksiniz demektir. Fadik teyzeyi kim oylayacak?

Aynı anda manidar birer yüzle susan Hayat ve İpek... Aslı da sorduğu sorunun cevabını kendi kendine bulmuştur o arada.

ASLI – Ya hayır yaa... Yine mi?

72) SARSILMAZ EV/BAHÇE DIŞ/GÜN(Murat, Azime)

Azime, başında kendisini güneşten koruyacak bir şapka olduğu halde bahçeyle ve çiçeklerle ilgilenmektedir. Görüntüye Murat’ın sesi düşer.

MURAT –Kolay gelsin Azime Sultan.

Yaptığı işten başını kaldıran Azime, sesin geldiği yöne bakıp...

AZİME –(sevinçle)Sen de nereden çıktın deli oğlan?

Azime, Murat’a sarılırken...MURAT –Babaannemi özledim belki...

AZİME –Belki? Aman aman kırk yılın başı güzel bir çift laf edeceksin, (gülerek) onu da şaibelere kurban et e mi? Ketum şey seni.

Biraz da konuyu değiştirmek için...

57

MURAT –Başına güneş geçecek, bu saatte yapılır mı bu iş?

AZİME-Konuyu değiştirme hemen. Söyle bakayım ne işin var senin güpegündüz iş saati burada?

MURAT –Bilmem. Öyle bir uğrayayım dedim.

AZİME –Hadi hadi söyle bir daha, dudakların aşınmaz. Hasretine dayanamadım, burnumda tüttün de.

MURAT –(gülerek)Bir kere yaparsan hata, ikinciye tekrar edersen ayıp olurmuş.

Bir kere daha torununa sarılıp...AZİME –Neyse neyse buna da şükür. Gel bir babaanne limonatası ısmarlayayım sana serin serin. Ev yapımı.

İkili kol kola girip eve doğru yürürken...MURAT –(gülümser-şaka yollu)Çarpmasın sıcakta?AZİME –Bu evde adama çarpan tek bir şey var, o da şu an dışarıda.

MURAT –Aman babaanne ya...

AZİME - Ne yalan mı? Senin üvey anan, iki ayağı üzerinde yürüyen tek sürüngen...

58

73) MARİNA/CAFE DIŞ/GÜN(Tuval, Didem)

Tuval, marinada bir cafede oturmuş, salatasını yerken bir yandan etraftaki erkekleri kesip bir yandan da önündeki tabletten dünya moda trendlerine bakmakta... Derken telefonu çalar. Yüzünde bezgin bir ifade beliren Tuval, eline aldığı telefona göz ucuyla bakıp –ekranda Didem yazmakta- aramayı sessize düşürür.

TUVAL-(kendi kendine)Vazgeçmiyor da...

Tuval, tam telefonu tekrar masaya koymuştur ki, yeniden çalmaya başlar.

TUVAL-(bezgin)Şimdi düşüp bayılacağım...

Tuval, bir kez daha aramayı sessize alırken bu kez az ileride, mekan derinliğinde beliren Didem...

DİDEM –Niye açmıyorsun Tuval?.. Öğle yemeklerini burada yediğini bilmesem ulaşamayacağım yani...

Didem tam anlamıyla çökmüş haldedir. Makyajı ağlamaktan dağılmıştır, moral sıfırdır.

TUVAL-Aaa duymadım herhalde. (yalandan şöyle bir telefona bakıp) Aramışsın hakikaten. Dur bakayım.

Ayağa kalkan Tuval, Didem’i arar. Arkasını döner ona. Didem’in telefonu çalar. Didem telefonunu açar.

DİDEM-Alo?

TUVAL-Didemcim. Ay demin duymamışım telefonu. Bak ne diyeceğim, ben çok meşgulüm bugün canım. Sonra görüşsek olur mu?

Didem atılır, Tuval’in ellerine yapışır.DİDEM-Nolur yapma, senden başka doğru düzgün bir arkadaşım yok. Ölüyorum bak, çok kötüyüm..

Tuval, Didem’i koltuğa oturmasına yardım ederken...

59

TUVAL-Görebiliyorum, evet. Ama neden diye sormak istemiyorum. Çünkü anlatırsın diye korkuyorum.

DİDEM-Murat her şeyi öğrenmiş. Bittim ben. Biri, Hayat’a kurduğum tuzağı ispiyonlamış.

Tuval çok şaşırmış gibi, ama bir yandan da zevk alarak...

TUVAL-(bir avazda)Aaaaa kim söylemiş olabilir ki? Nereden duydu acaba? Bak sen şu işe ya? Nasıl olur? Ne mümkün? Allah Allah...

DİDEM-Bana çok ağır konuştu. Artık yüzüme bile bakmaz. Her şey bitti. Ben bittim.

TUVAL-Kötülere bir şey olmaz Didem. Kendine gel.

DİDEM-Öyle mi diyorsun?

TUVAL-Evet… Daha kim bilir ne eziyetler çektireceksin insanlara. Daha yapacak çok kaprisin, gıybetin var.

74) SARSILMAZ EV/AZİME ODA İÇ/GÜN(Azime, Murat)

Murat, odada bir başınadır. Odada ağır adımlarla sağa sola bakınarak turlamakta... Derken gözü, büfenin üzerindeki çerçeveli fotoğraflara ilişir. Doruk’la ikisinin çocukluk halleri... Babasının gençlik, belki askerlik fotoğrafı... Ve ölen annesiyle babasının da bir düğün fotoğrafı vardır. Murat, anne ve babasının fotoğrafını eline alır. Dalıp gitmiştir ki, elinde limonatalarla Azime gelir. İkili bir an göz göze kalırlar. Murat, elindeki fotoğrafa bir açıklama getirme ihtiyacıyla...

MURAT –Bu fotoğrafın burada olduğunu fark etmemişim daha önce.

60

Azime, Murat’ın yanına gelir. Limonatalardan birini torununa verirken o da fotoğrafa bakıp...

AZİME –Annenle babanın düğün resmi... Yüzü gibi huyu da güzeldi rahmetlinin. İstersen sende kalsın.

Murat, fotoğrafı yerine koyarken...MURAT –İyi burada. Evde fotoğraf sevmiyorum.

Murat, babaannesinin elindeki limonatalardan birini alıp koltuğa geçerken...

AZİME –Özlüyor musun anacığını?

MURAT –Fazla hatırlamıyorum ki... (bir an durup) Belki de hatırlamak istemiyorumdur.

Murat’ın yanına kadar gelen Azime, elini onun omzuna koyup...

AZİME –Senin suçun değildi Muradım.

MURAT –Bu konuda konuşmasak olur mu?

Derin bir nefes alan Azime de koltuğuna geçerken...

AZİME –Olur tabi babaannem, olur.

Kısa bir sessizlik... İkisi de limonatalarından birer yudum alırlar. Murat, meseleden kopamamıştır.

MURAT -Ama nasıl biri olduğundan bahsedebilirsin istersen...

Azime’nin yüzünü hüzünlü bir tebessüm kaplar.

AZİME –Cefakardı çok. Sabırlıydı sonra. Tam eski toprak kadınlardandı Leyla. Hanımlığına hanım, saygıda kusur etmez. Kalp kırmak, gönül koymak nedir bilmezdi. Kanatsız melek gibiydi mübarek. Herkesin yardımına koşar, kul hakkı yemekten çok korkardı. Görse başarılarınla gurur duyardı.

MURAT –Hiç sanmıyorum.

61

AZİME –Niye öyle dedin? Kime ne yapmışsın sen bugüne kadar?

Murat’ın düşünceli yüzü...

75) MARİNA/CAFE DIŞ/GÜN(Tuval, Didem)

Tuval elinde kuruyemişleri ağzına tak tak atarken, Didem’i gizli bir zevk içinde dinlemektedir. Didem elinde mendili arada burnunu silmekte…

TUVAL-(iştahla)Bir daha anlatsana, tam anlamadım. Ne dedi Murat, nasıl kızdı sana ya?

DİDEM-Tuval her anlattığımda mahvoluyorum. Tekrar ettirme artık nolur. Bundan sonra sadece iş ilişkimiz var dedi.

TUVAL-(çaktırmadan gülerek)Aaaa….

DİDEM-Benimle takılması bile bir hataymış...

TUVAL-Oooo….

DİDEM-Ruh hastasıymışım ben.

TUVAL-Haa….. Hahahah. (güler ve durur)

DİDEM-Murat’a kim öttüyse Allah onu tepeden baktırsın inşallah?

TUVAL-Hangi tepe olduğuna bağlı? Sarıyer tepeleri mi mesela? Çamlıca da fena değildir bak.

DİDEM-İnsanlık ölmüş ya Tuval…

62

TUVAL-Ah canımmm… Haklısın kimseye güvenilmiyor artık. İnsan ağız tadıyla kimsenin kuyusunu kazamıyor şu zamanda.

DİDEM-Çekemiyorlar beni işte… Neden yani? Gidip hemen yetiştirmişler Murat’a ya…

TUVAL-Ay bence de neden yani. (derin nefes alır, kendi kendine) Bilsem böyle beni yiyeceğini konuşmazdım valla…

Yeniden Didem’e dönüp hiçbir şey olmamış gibi...

TUVAL -Badem?

76) SARSILMAZ EV ÖNÜ DIŞ/GÜN(Murat, Kerem)

Murat evden çıktığında Kerem, aracın sağındaki solundaki ufak tefek tozları almakta...

MURAT –Bana ayıracak bir yarım saatin var mı tertip?

Yaptığı işi bırakıp Murat’a dönen Kerem, kısa bir an arkadaşının yüzünde kaldıktan sonra...

KEREM –Ayıp ettin be tertip. (elindeki bezi bir kenara fırlatıp) Sen yeter ki iste ömrümü veririm ben sana! Ayrıca... (yine bir an ciddiyetle durduktan sonra gevşeyip) Hah şöyle ya!

77) İZBE BİR YER DIŞ/GÜN(İpek, Hayat)

İpek ile Hayat, Gökçe’yle Suna’nın oldukları yeri ararken güzelce kaybolmuşlardır. İpek arabayı durdurur. İki kız, araçtan inerler. Kısa bir an etrafına bakınan Hayat...

HAYAT –Nerede olduğumuz konusunda her hangi bir fikrin var mı?

Telefonuna başını gömmüş olan İpek...

63

İPEK –Sadece benim değil, (başını telefondan kaldırıp) navigasyonun da yok. Nasıl bir yerdeysek yol bile tanımlanamıyor.

HAYAT –Çok güzel. Ne olacak şimdi?

İPEK –(fütursuz)Ne olacak. Birazdan gece çöker, hava kararır, inlerine saklanmış ne kadar yırtıcı varsa peşimize düşer.

Hayat eni konu tırsmaktadır.HAYAT -Yapma bak korkuyorum.

İPEK –Bak o iyi bir şey. Korkudan ölürsen, bari dört ayaklının birine akşam yemeği olduğunu görmeden gidersin.

HAYAT –İpek!

İPEK –Bilmedin maç seyredip birilerinin bizi kurtarması için dua ederiz.HAYAT –Ne maçı?

İPEK –Şuraya bak. İn cin top oynuyor.

HAYAT –İpek dedim!

İPEK –Saçmalama kızım ya... Allah’ın bile unuttuğu bu yerde cinin minin ne işi var?

HAYAT –Yoktur değil mi?

İPEK –Yoktur, rahat ol. Burada olsa olsa aylardır eline kadın eli değmemiş magara adamlarına falan rastlanır.

64

Hayat ağzını açmıştır ki, İpek ondan önce davranıp...

İPEK –Tamam tamam sustum. Ver bakayım şu adres tarifini bir daha.

78) DENİZ KENARI DIŞ/GÜN(Murat, Kerem)

Murat ile Kerem, eller cepte, deniz kenarında yürüyüp konuşmaktadırlar. Murat, olanları Kerem’e anlatmıştır.

MURAT –Durum özetle bu.

KEREM –Ne yani, sen şimdi alt tarafı bir hata yaptın diye mi karaları bağladın?

MURAT –(hafiften gülümser)Hata yapmaya pek alışık değilim galiba.

KEREM –Herkes hata yapabilir.

MURAT –Ben genelde yapmam.

KEREM –Helal olsun kıza ama... İftiraya uğrayınca mertçe basmış istifayı valla.

Murat, durup yüzünü denize döner.MURAT –İftira demesek ona. Alt tarafı bir yanlış anlaşılmaydı. Onda da hiç geri vites yokmuş maşallah.

Kısa bir an arkadaşının yüzünde kalan Kerem...

KEREM –Şimdi anlaşıldı o sorup soruşturmaların... Sen bu kızı niye bu kadar önem veriyon ki?

Murat, Kerem’e dönmeden kaçak göçek...MURAT -Hayat’a özel bir durum değil. Onun yerinde kim olsa aynı şekilde dert ederdim. İstemeden de olsa sonuçta bir haksızlığa neden oldum.

65

KEREM –O zaman yapılacak şey belli.

Murat, Kerem’e döner.MURAT –Neymiş?

KEREM –Gidicen paşa paşa özrünü dileyip kızın gönlünü alıcan.

Bu fikir Murat’ın hoşuna hiç gitmemiştir.MURAT –Ben hayatımda kimseden özür dilemedim.

KEREM –(Güler)Ee... Her şeyin bir ilki varmış.

Murat’ın yüzü...79) BİR ARAZİ/GÖL KENARI DIŞ/GÜN

(İpek, Hayat, Suna, Gökçe)

Gökçe ve Suna arazide pozisyonlarını almışlardır. Pür dikkat bir halde, dürbünleri, fotoğraf makineleri ve özel ışıklarıyla kuş gözlemlemektedirler. Gökçe gözlem yaparken bir yandan Suna’ya yazmaktadır.

GÖKÇE- (fısıltıyla konuşur)İşte ben de aynen böyle bir şah kartalıyım kuşum. Ömrüm boyunca tek bir eşe bağlı kalırım. Kuluçkada onu hoş tutarım. Ve o eş, sen olacaksın.

SUNA- (fısıltıyla cilveli ve mesut)Ay gagalarım şimdi seni Gökçe ya. Çok tatlısın.

Biraz ötelerine İpek’in arabası gürültüyle gelip yaklaşır, üstüne bir de İpek “biz geldik” manasında kornaya basar. Gökçe delirerek ayaklanır.

GÖKÇE-(fısıltıyla bağırır)Durun! Napıyorsunuz? Doğmamış şah kartal yavrusu katilleri!

İpek ve Hayat arabadan inerlerken, GÖKÇE-Burada bir hayvanın nesli söz konusu! Yavaş olun lütfen ama!

İPEK- (sakin)Hey adamım. Sakin. Bilmiyorduk.

66

GÖKÇE-Sessiz olun da hayvanlar rahatça çiftleşsin! Doğayı mahvettik hep! Zaten bir avuç kaldılar bizim yüzümüzden. Gelmişler şuracıkta üreyecekler! Üremesinler mi?

HAYAT- (yatıştırmaya çalışarak)Üresinler tabii. Çok pardon ya. Söz bir daha yapmayacağız.

SUNA-Gökçe sakin ol canım. Saçların elektriklendi bak. Hem biz Hayat’a teşekkür borçluyuz. Yerime geçmese şimdi burada seninle olamazdık di mi canım? (Hayat’a döner) Evet nedir bu kadar acil olan?

Hayat derin bir nefes alır,

HAYAT-Suna, ben istifa ettim.

SUNA- (şaşkınlık ve öfkeyle)Ne? Niye? Nasıl?

GÖKÇE- (isyanla)Ama kuşum yavaş, şah kartalları! Üreyemeyecekler!!

SUNA-Sus Gökçe! Yolarım o şah kartallarının tüylerini! Hayat neden? Çabuk anlat!

HAYAT-Beni şirket içinde köstebeklik yapmakla suçladılar.

Suna’nın dehşete kapılan yüzü...

80) SARSILMAZ EV/SALON İÇ/GÜN(Nejat, Derya)

Derya, salondaki kanepelerden birine uzun oturmuş, elindeki dergiyi karıştırmakta... Derken telefon konuşması yapmakta olan Nejat salona gelir. An itibariyle Derya, kocasının telefon konuşmasına dikkat kesilecektir.

NEJAT –Emeklilik işini ne yaptın peki? Hah oldun mu? Nihayet. E sen durmazsın daha buralarda. Bana bak, gitmeden önce görüşelim mutlaka tamam mı? (dinler, canı sıkılır) Biz de... Biz de kızımızdan çok

67

memnunuz. Baş üstüne Kemalciğim, söylerim. Dediğim gibi gitmeden önce görüşelim.

Nejat telefonu kapatıp koltuklardan birine geçerek sıkkın bir hal alır. Başı, iki eli arasında olduğu halde...

NEJAT –Kemal’in selamı var offf...

DERYA –Aleykümselam da... Sana ne oldu?

NEJAT –Belli ki, Suna daha babasına söylememiş işten ayrıldığını.

Kalkıp sıkkınlıkla kendisine sehpadaki sürahiden meyve suyu alırken...

DERYA –Onun yerinde olsam, ben de söyleyemezdim, normal.

NEJAT –Niye ki?

DERYA –A-a... Senin haberin yok mu?

NEJAT –Neyden yahu?

Derya’nın yakaladığı bu fırsat karşısında gözleri ışıldar.

DERYA –Murat, kızı şirket içinde casusluk yapmakla suçladı.

NEJAT –İkisini de sorguya çektim ama bana bir şey demediler.

DERYA –Şaşırmadım. Kızcağız utanmıştır oğlunun terbiyesizliğini ortaya dökmeye. Suçlamanın bir aslı yokmuş çünkü.

Nejat’ın yüzü...

81) BİR ARAZİ/GÖL KENARI DIŞ/GÜN(İpek, Hayat, Suna, Gökçe)Suna Hayat’tan aldığı haber üzerine deliye dönmüştür. Gökçe ise dürbünün başına geri dönmüş, tekrar kuşları gözlemlemeye başlamıştır.

68

SUNA-İnanamıyorum ya! Köstebeklik ne demek? Ben sana güvendim Hayat. Ben sana adımı soyadımı teslim ettim ya! Nasıl yaparsın bunu bana!

GÖKÇE-(son derece sakin ve mutlu)Suna, kuşum, bak kaçırıyorsun ama. Yine başladılar.

SUNA- (sinirle)Ben sana başlıycam Gökçe ya. Şah kartalları tepene yuva yapsın senin inşallah! (Hayat’a döner) Ben şimdi babama ne diyeceğim ha?

HAYAT-Özür dilerim. Gerçekten böyle olmasını istemezdim. Keşke yapabileceğim bir şey olsa.

Tam bu sırada Hayat’ın telefonu çalar. Arayan Murat’tır. Hayat açmak istemez.

HAYAT-Hah, her şeyin sebebinin ta kendisi arıyor. Eski patronum, Murat Bey. Kesin yine moral bozacak bir şeyler söyleyecek. Açmayacağım.

İPEK-Ya boş ver açma tabii. Bari sessize al da şah kartalları şaha kalkmasın!

SUNA-Aç o telefonu Hayat! Bu işi hemen çöz. Konuş, özür dile, yumuşat.

HAYAT- (yumuşak ama kararlı)Üzgünüm... Haksız olsaydım özür dilerdim. Ama durum farklı.

SUNA-Belki adam hatasını anladı, senden özür dileyecek?

HAYAT-Ölür de öyle bir şey yapmaz. SUNA-Bana bunu borçlusun. Lütfen?

Bir an Suna’nın yüzünde kalan Hayat, ricaya karşı koyamaz,

HAYAT-Peki…

69

Hayat telefonu açar. HAYAT- (soğuk bir ses tonuyla)Efendim.

MURAT-(duygusunu belli etmeyen bir sesle)Hayat, seninle konuşmamız lazım. Müsaitsen şu an senin eve yakın bir yerdeyim.

HAYAT- (önce telaşla sonra kendini toplayarak) Ama ama ben evde değilim…. Hem neden? Ne hakkında konuşacağız?

MURAT-Sorun değil. Olduğun yere gelebilirim. Bugün bu işi halletmemiz lazım.

HAYAT- (şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak) Madem bu kadar acil diyorsunuz. Peki. Ama uyarayım, biz bile zor geldik buraya… Uygun bir noktada buluşalım.

82) SARSILMAZ EV/ SALON İÇ/GÜN(Derya, Nejat)

Derya, konuyla ilgili bildiklerini kocasına anlatmıştır. Nejat şaşkındır şimdi...

NEJAT –Allah allah... Murat nasıl yaptı böyle bir şeyi anlamıyorum.

DERYA –Bunda bu kadar şaşırılacak bir şey yok. Herkes gibi senin oğlun da hata yapabilir Nejat.

NEJAT –Murat yapmaz. Dinlemeden, araştırmadan, emin olmadan böyle bir hükme varması... DERYA –(tamamlar)Hırstan. Tamamen hırstan.

NEJAT –(şaşkınlığı devam etmekte)İş konusunda hep hırslıydı. Yeni bir şey değil ki bu.

70

DERYA –Ama şimdi işin içine bir de rekabet girdi.

NEJAT –Murat’ın Doruk’a karşı böyle bir duygusu olduğunu sanmıyorum.

DERYA –Yoktuysa da oldu. Kendi ellerinle yaptın üstelik. Dikkat et, bunlar hep senin emeklilik kararından sonra başımıza geldi. Başarılı olan, başa geçer demeyecektin.

NEJAT –Ben ne bileyim böyle olacağını.

Derya, Nejat’ın da kararıyla ilgili şüpheye düşmesinden dolayı keyiflenmiştir. Meyve suyunu tazelerken...

DERYA -İyi bir yönetici olmak için işten anlamak, ticari kafaya sahip olmak yetmiyor işte. İnsan ilişkileri de önemli. Sen Sarte’yi senelerce sevgi-saygı ilkesine bağlı kalarak yönettin. Kusura bakma ama Murat ise bu konuda sınıfta kaldı.

83) BİR ARAZİ DIŞ/GÜN(İpek, Hayat)

İpek’in arabası, bomboş arazinin ortasında iki tekleyip kalakalır. İpek arabayı çalıştırmaya uğraşır ama nafile. İpek sinirle arabadan iner. Hayat da öyle… İki kız dağın başında kalakalmışlardır.

İPEK-Yok, çalışmıyor! (arabaya sorar ) Ya ne oldu benim güzel kızım sana? Ne güzel gidiyorduk işte? Neden çalışmıyorsun? Kalakaldık burada! Deliricem yemin ederim!

HAYAT- (normal olmayan bir sakinlikte)Tersliklere aşılandım. Kafama uzay gemisi düşse şaşırmam. O bela patronla tanıştığımdan beri hep böyle. Hadi, yürüyüp geri dönelim. Sunalardan yardım isteyelim. Başka çare yok.

İpek arabasının kaportasını okşayarak,

71

İPEK-Hayatta olmaz. Ben kızımdan ayrılmam. Zaten nazar değdi yavruma. Onu bu dağ başında bir başına bırakamam!

HAYAT- (isyanla)Yarabbim herkes mi arıza, herkes mi çatlak? İpek, sen mantıklı kızsın. Koy verme kendini böyle arkadaşım. Araba o araba.

İPEK-Üstüme gelme Hayat! Herkesin bir hassas noktası var. Kızımı yalnız bırakmayacağım!

HAYAT- (sinirlenir)Tamam ya. Sen, inadın ve kızın durun burada. Issız yollarda kurtlar kuşlar bu arkadaşını didiklerse üzülme ama. Olur da dönmezsem bizimkilere selam söyle. Hep benim yüzümden oldu de.. Hadi Allaha emanet.

İPEK- (boynunu büker, sevimlilikle)Annelik iç güdüsüne ver. Bak daha taksitleri bitmedi.

Hayat hey Allahım dercesine bir jest yaparak yürümeye başlar.

84) BİR ARAZİ/ MURAT ARABA DIŞ-İÇ/GÜN(Murat, Kerem)

Murat ve Kerem arabada ıssız yollarda ilerlemektedirler. Kerem etrafı endişeli gözlerle kolaçan ederek...

KEREM- (son derece ciddi)Murat Bey, bu bir tuzak olmasın?

MURAT-Nasıl yani Kerem?

KEREM-Yani siz Hayat Hanım’ı üzmüş oldunuz ya biraz? Kin tutma gibi bir durum olabilir mi? Issız bir yere çekip çifteyle nişan alıp vurmak gibi?

MURAT-(gülmemeye çalışarak)Kızmış olduğunu tahmin ediyorum evet. Ama işleri o noktaya getirmez diye düşünüyorum Kerem.

72

KEREM-(düşünür)Aniden işsiz kalınca boşluğa düşüp hayatın anlamını doğada aramaya başlamıştır belki de.

MURAT-(tebessüm eder)Mümkün. Söz konusu Hayat’sa her türlü beklenmeyen davranış beklenebilir.

85) BİR ARAZİ/ YOLLAR DIŞ/GÜN(Hayat)

Hayat ıssız ormanlık yollarda üç buçuk atarak, ağlamaklı bir halde yürümektedir. Uzaktan gelen kurt ulumaları, kuş sesleri…

HAYAT-Allahım sen koru ya. Benim burada ne işim var ki. Kendi halinde bir insandım ben. Hep o tarantula Murat yüzünden. (az ötede bir şey görür, korkar) Ay ne o? Yılan mı o ya? (bakar) Ha dalmış. (dalı alır) İyi ben bunu alayım yanıma. Ayı çıkarsa kafasına kafasına vururum. O da beni yer. (ağlamaklı) Ühühühüh… Niye karşıma ayı çıkıyor benim ya? Allahım sen genç yaşımda kurda kuşa yem etme beni nolur. Cümle hayvanattan koru yarabbim. Amin nolur.

86) BİR ARAZİ DIŞ/GÜN(İpek, Kerem, Murat)

Arazinin ortasında yalnız kalmış olan İpek arabasına yaslanmış kaportasını sevmekte...

İPEK- Niye böyle olduk kızım? Bilmeden seni incitecek bir şey mi yaptım söyle? Ne benzinini ne yağını eksik ettim. Her gün tozunu aldım ya.

Tam bu sırada geçen bir arabayı (Murat’ın arabasını) gören İpek büyük hareketler yaparak arabayı durdurmaya çalışır.

İPEK-Hey… Dur! Durun durun!

73

87) BİR ARAZİ / MURAT ARABA İÇ/GÜN(Kerem, Murat)

Kerem arabayı hızla sürerken yol kenarında bir hareketlenme görür gibi olmuştur.

KEREM-Sanki geride yardım isteyen biri vardı… Dönüyorum?

MURAT-Dönelim tabi.

Kerem arabayı gerisin geri alır.

88) BİR ARAZİ DIŞ/GÜN

(İpek, Kerem, Murat)

İpek arabanın durmasına tam da sevinmişken önce arabayı ardından da içinden inen Kerem’i görünce adeta kahrolur. Siniri bozulmuştur. Derhal arabasına biner ve kapıları kilitler. Camları kapatır.

İPEK-(kendi kendine) Hayır ya… Yok artık. Bu kadar olmaz!

Kerem karşısında İpek’i görünce mest olmuştur. Bir an durur onu izler tebessümle kendi kendine…

KEREM-Evet… İşte bu. Bu kadar olur.

Kerem yaklaşır, İpek’in camına vurur, eğilerek konuşur.

KEREM-Bir merhabayı esirgiyor musun benden İpek? Yine gerçeklerden mi kaçıyorsun?

İPEK-Yok, senin saçmalıklarından kaçıyorum.

KEREM-Sarsıldın tabii di mi. Yine mıknatıs gibi yapıştık birbirimize. Ayak üstü aşk destanı yazıyoruz. Artık anla.. Biz tamamız.

İpek dinlemek istemez, işaret eder,İPEK-Ya sen gprs mi taktırdın bana? Sürekli karşıma çıkıyorsun? Git buradan git!

74

KEREM-Gidemem İpek. Beni sen çağırdın bir kere. Yardım istedin. Araba bir metafor sadece. SOS veren kalbin. Merak etme geldim.

İPEK-Yok! Allahın aşkına git. İstemiyorum yardım falan. (Arabasını çalıştırmaya çalışarak) Hadi kızım çalış ya… kurtar beni şu manyaktan nolur…

Kerem o konuşurken camda bir leke görmüştür. Hohlar hohlar, sonra mendille silerken, İpek’in sinirden delirmiş bakışları karşısında son derece cool ve sakin bir şekilde konuşur.

KEREM-İnsan kaderinden kaçamaz İpek.. Debelenme. Kendine bir şans ver. Hem neyi var arabanın, gel bakalım. Hadi aç şu kapıyı.

İPEK-Hayatta açmam!

KEREM- (sakin, özgüvenli)(iyice ön cama kafasını neredeyse yapıştırarak) Direnme İpek. Bu kapıları da gönlünün kapılarını da açacağım ben senin.

İPEK- (sinirden silecekleri çalıştırır, ağlamaklı)Yemin ederim delireceğim! Allahım sen bana sabır ver!

Arabadan Murat da inmiştir. Diğer camı tıklatır. İpek sinirle diğer tarafa döner. Murat sabırlı bir tebessümle ve durumla eğlenerek...

MURAT-Pardon bölüyorum ama Hayat nerde?

İPEK-Araba bozulunca yardım istemeye gitti. Şu tarafa doğru yürümeye başladı bir on dakika önce.

MURAT-Tamam. Ben onu bulmaya gidiyorum. Siz de lütfen mantıklı olun. Kerem bu işlerden anlar. Arıza neyse çözer.

Murat onların yanından ayrılıp arabaya doğru giderken...

75

İPEK-Bununla bırakmayın beni! Gitmeyin!

Murat aldırmaz. İpek bir sinir krizi şeklinde kafasını direksiyondaki kornaya doğru vurur. Kısa kısa düt düt diye sesler çıkarken,

İPEK-Allahım ölmek istiyorum!

KEREM- (camın dibinde biter) Bir yere bırakmam. Kısmetse yıllar sonra birlikte, el ele vereceğiz son nefesimizi.

89) BİR ARAZİ/YOLLAR DIŞ/GÜN(Hayat, Murat)

Hayat, ıssız yolda üç buçuk ata ata ilerlerken bu kez bir de arkasından bir aracın kendisini takip ettiğini fark edip iyice gerilir.

HAYAT –Hıh... Bir bu eksikti...

Aracın içindeki Murat ise oyunu bozmayıp bir süre daha sürdürür.

HAYAT –Kendimden emin, cesur cesur yürürsem belki basıp gider.

Araç Hayat’a iyice yaklaşıp hız indirmiştir şimdi.

HAYAT –Geçecek gibi de değil. Bir de hız kesti namussuz...

Murat, küçük küçük kornaya dokunur.HAYAT –Şeytan diyor bırak korkuyu morkuyu Allah yarattı deme giriş kafasına gözüne.

Hayat, adımlarını iyice hızlandırır. Murat aynen takipte... Ve kızın korkmuş olmasıyla eğlendiği her halinden belli...

HAYAT –Yok bu böyle olmayacak.

Hayat, arabaya dönerken... HAYAT –Dat dat ne dat dat! Yol verdik, geç işte! (direksiyondakinin Murat olduğunu fark edip) Aa Murat Bey...

Arabayı Hayat’ın’ın yanına süren Murat, başını açık camdan uzatıp...

MURAT –Merhaba.

76

HAYAT –Ama... E, madem sizdiniz... (bir an duruma ayılıp) Siz benimle uğraşmaktan zevk mi alıyorsunuz?!

MURAT –(dalgacı)Korku açtı seni ama.

Hayat, sinirden kudurur.

HAYAT –Ama maalesef siz buna tanık olamayacaksınız çünkü ben yola korkumla birlikte devam edeceğim.

Hayat yürümeye devam ederken Murat da arabayı ağır ağır genç kızın yanında sürmekte...

MURAT –Konuşmamız lazım.

HAYAT –Onu, benimle dalga geçmeden önce düşünecektiniz.

MURAT –Küçük bir şakaydı sadece. Bin hadi.

HAYAT –İstemez.

MURAT –Bak birazdan hava kararacak. Kerem’i sorunu çözsün diye arkadaşının yanında bıraktım. Yardım çağırmana gerek kalmadı. Gel hadi, inat etme.

HAYAT –Ölsem binmem o arabaya.

Murat aracı durdurup aşağı anar. Hayat’ın yanında yürümeye başlar. İkili kısa bir süre yürüdükten sonra dayanamayan Hayat...

HAYAT –Ne yaptığınızı sorabilir miyim?

MURAT –Dedim ya, konuşmamız lazım. Madem sen arabaya binmiyorsun, ben yanında yürürüm.

Hayat yeniden yürümeye başlar. Murat da hemen yanında...

77

HAYAT –Benim sizinle konuşacak her hangi bir şeyim yok.

MURAT –Ama benim var.

HAYAT –Şu an sizinle konuşmak istediğimi hiç sanmıyorum.MURAT –Sorun değil. Kararın değişene kadar beklerim.

Hayat tempolu yürümesini sürdürürken Murat da aynı hızla ona eşlik edecektir.

90) BİR ARAZİ DIŞ/GÜN(İpek, Kerem)

İpek canı gibi sevdiği arabasına dokunmasını bile istemese de Kerem’in ona yardım etmesine muhtaç olmuştur. Delirmek üzeredir, içi içini yemektedir. Kerem kaportayı açmış incelemekte… İpek onun yanında söylenmekte,

İPEK-Dokunmadan bakamaz mısın? Arabama değmeni istemiyorum ya! İşin bitsin çamaşır sularıyla yıkayacağım kızımı.

KEREM-Kızımızı… Gün gelecek minik kızımızı ya da oğlumuzu yıkayacağız birlikte el bebek gül bebek… Benim çamaşırlarımı atacaksın makineye. Ütülerken cız cız diye mutluluk gözyaşların düşücek sıcak gömleklerime.

İPEK-(kaportayı kapamaya davranır)Ben var ya o ütüyle suratını dağıtırım senin… Fantezilere bak sen. Bırak, istemiyorum, bakma.

KEREM-(engeller, hafif otoriter)İpek bak seninle bir konuşmamız lazım. Hastasıyım asabiyetinin! Ama geleceğimiz için biraz balans lazım! İki ay önce kaza yapmışsın bak. Yanlış yere parklar, hız sınırını aşmalar… Ceza puanın 56 olmuş.

İPEK-Bir dakika ya, sen bunları nereden biliyorsun?

78

KEREM-Hasan anlattı. Süper çocuktur,arkadaşım, tanıştırırım seni. Trafik polisi.

İPEK-Nasıl nasıl?

KEREM-Plakanı verdim. Dedim bak bakalım hacı. Bizim kız uslu mu yaramaz mı bir söyleyiver?

İPEK-Bizim kız mı? Ya sen ne hakla beni araştırırsın? Sapık mısın, manyak mısın? KEREM-Sevgi ilgilenmektir İpek. Anlamaya çalışmaktır. Sorun çözmektir. Aç biraz kalbinin radarlarını. Orada benim plakamı göreceksin.

İPEK-Plakanı çizerim senin! Senin tedaviye ihtiyacın var. Ayrıca bir şey çözeceğin falan da yok. Bırak arabamı, yeter!

Kerem havalı bir şekilde kaportayı kapatıp KEREM-Benim teşhisim çoktan tamam. Senin benim sevgime, arabanın da sigortası atmış yenilenmeye ihtiyacı var. İkisini de çözeriz dert etme. Derman bende.

91) BİR ARAZİ/GÖL KENARI DIŞ/GECE(Murat, Hayat)

Göl manzarası... Güneş batmakta artık... Hayat ile Murat, yürüye yürüye göl kenarına kadar gelmişlerdir. Hayat, gölün kenarına kadar gelince yol da biter haliyle...

MURAT –Eveeet yol bitti. Şimdi nereye kaçacaksın bakalım...

Hayat, bu laf üzerine iyice sinirlenir. HAYAT –Benim kaçtığım filan yok!

79

Hayat, göl boyunca ilerlemek üzere sağa hamle yapar. Murat karşısına dikilir. Hayat, genç adamı aşıp geçmek için sola yönelir. Murat bu kez de kendi sağına kayar, yine genç kızın karşısına dikilmiştir. Gözlerini, Murat’ın gözlerine diken Hayat...

HAYAT –Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!?

MURAT –Seninle iki yetişkin gibi konuşmanın imkanı yok. Çocukça oyununa ayak uydurmaya çalışıyorum.

HAYAT –Kim? Ben mi çocukça davranıyorum? Hıh. Bilip bilmeden, hele hele ki dinlemeden insanları suçlamak bayağı büyüklük ister haklısınız.

MURAT –İyi ya işte. Ben ettim sen etme de dinle.

Hayat bu laf üzerine bir an kalır.HAYAT –Peki... Dinliyorum. Nedir?

Murat, bu kez kala kalır. Hayatında ilk kez özür dileyecektir, üstelik de bir kadından. Daha da fenası Hayat’tan!

MURAT –Öyle küt diye de olmaz ki...

HAYAT –Yo yo çekinmeyin lütfen... Zaten maşallah laf söz esirgemek konusunda öyle bir derdiniz yok. Rahat olun. Ağzınıza geleni söyleyin de gidelim bir an önce.

MURAT –Ben buraya sana kızmaya gelmedim.

HAYAT –Ha bu sefer daha fazlasını yapacağım diyorsunuz? Yalnız peşin söyleyeyim... Terbiyemin de, sabrımın da bir sınırı var. Altta kalmam bilin.

MURAT –Bilmez miyim...

80

HAYAT –Siz bu arada daha bir şey görmediniz.

MURAT –Tahmin ederim.

HAYAT –Ee nedir o zaman?

MURAT –Doruk’la konuştuk...

HAYAT –Onu söylemiştiniz zaten.

MURAT –Sonra Tuval geldi ziyaretime...

HAYAT –Evet?

MURAT –Ben de oturup uzun uzun düşündüm...

Hayat, Murat’a dikkat kesilmiştir. Murat hala zorlanmakta...

MURAT –Herkes hata yapabilir.

HAYAT –(ultra şaşkın)Siz şimdi hatanızı kabul mu ediyorsunuz?

MURAT –Seni suçlamak konusunda erken davrandığımı söylüyorum.

Hayat şimdi eline geçen bu fırsatı kullanmak niyetindedir.

HAYAT –Ha bu bir hata değildi yani?

MURAT –(kızar)Zorlama işte, tamam.

HAYAT –Neyi zorlamayayım aaa... Benim bir şeyi zorladığım yok. Bastım istifayı, gittim yoluma. Peşime düşen sizsiniz!

MURAT –Geri dönmeni istiyorum.

81

HAYAT –Sebep?

MURAT –Dedim ya, ben yanlış anlamışım.

HAYAT –Ha o kadar lafı sineye çekeyim öyle mi?Gelip yarın hiçbir şey olmamış gibi işe devam edeyim... Kusura bakmayın ama ben o kadar...

MURAT –(keser)Özür dilerim.

Hayat, kulaklarına inanamamakta...HAYAT –Nasıl nasıl?

MURAT –Özür dilerim dedim.

Murat ile Hayat, bir süre için birbirlerinin yüzlerinde, gözlerinde kalırlar. Genç kız, Murat’ın gözlerinde kaybolmuşken...

HAYAT –Siz ciddisiniz.

Murat da gözlerini bir an olsun genç kızdan ayırmadan...

MURAT –Oldukça.

Hayat’ı ateş basmıştır.HAYAT –(hafiften mahcup)Ay... ne diyeceğimi bilemedim şimdi.

MURAT –Bir şey demen gerekmiyor. Konunun seninle ilgisi yok. Bir hata yaptım, hatamı fark edip kabul ettim ve özrümü diledim. Bu saatten sonra neye yarar bilmiyorum. Ama en azından ben üzerime düşeni yaptım. İşe geri dönüp dönmemek sana kalmış Hayat.

Hayat’ın yüzü...

92) İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GECE

Şehrin genel görüntüleri…

82

93) MURAT EV/ BAHÇE DIŞ/GECE(Murat, Nejat)

Bahçe kapısından giren Murat, evine dönmektedir. Binaya doğru yürürken havuz başında oturmuş beklemekte olan Nejat’ı görürüz.

NEJAT –Ben de hiç gelmeyeceksin sandım.MURAT –(şaşkın)Baba... Senin ne işin var burada?

NEJAT –Allah allah... Oğlumun evine gelemez miyim?

MURAT –Gelirsin tabi gelirsin de... Pek alışkanlığın değil. Hele habersiz...

Nejat, elini sevecen ve babacan oğlunun omzuna atar.

NEJAT –Hadi bize içecek bir şeyler hazırla, azıcık konuşalım seninle.

94) KIZLAR EV/ ASLI ODA İÇ/GECE(İpek, Aslı, Hayat)

Kızlar yatmadan önce hazırlık yapmaktadırlar. Pijamalarını giymişlerdir. İpek’le Aslı’nın yüzünde maskeler vardır. İpek Hayat’ın burnunun ucuna bir krem pıtlatarak Aslı ile Hayat’ın yanına oturur.

İPEK- (neşeli)Al şunu sür bakayım. Yarın işe gideceksin, yakışıklı patronun güzel görsün seni.

HAYAT- Yani ne alakası var İpek? Ayrıca işe gidip gitmeyeceğime daha karar vermedim.

İPEK-(tabii tabii biz de yuttuk dercesine)Hı hı. Hı hı. (Aslı’ya döner, ballandıra ballandıra anlatmaya başlar) Aslıııııı, bunun patronu var ya. Adamda kirpik boyu bir metre. Belli gıcık biraz ama yıkılıyor yani. Hayat’ın gözyaşlarının tek sebebi iş değilmiş belli ki.

ASLI-(pası alır, eğlenerek)

83

Hayat sen bu patronuna aşık mı oldun bakayım kuzum? İpek doğru mu söylüyor? Korkma duygularından, açıl bana birtanem.

HAYAT-Ya Aslı ne ilgisi var! Bu cadıyı bilmiyor musun? Benim ne işim olur patronla matronla. Hatırlayın, adam beni kovmaktan beter etti ayrıca.

ASLI-Ama sonra gelmiş özrünü de dilemiş ne yapsın çocuk daha… Şimdi hangi patron dağ tepe aşar böyle bir şey için?

İPEK-Göl kenarında gün batımında özür mü olur? Mesaj atarsın yani. Telefon açarsın.

ASLI-Yollara mecnun gibi serilmezsin tabii.

HAYAT-Arkadaşlar saçmalıyorsunuz. Adamın sevgilisi var. Biz de tartışıp duruyoruz zaten. Yok öyle bir durum.

ASLI-Tamam işte büyük aşklar pata küteyle başlar. Ay çok romantik ya...

HAYAT-Yok romantiklik filan. Uydurmayın… Yani tamam, hakkaniyetli bir insanmış tabii. Herkes yapmaz.

İPEK-Bak bak bak… Bir takım u dönüşleri… Hak vemeler falan da başladı.

HAYAT- (ciddileşir, hafif dertlenir)Kızlar şaka bir yana… Biraz aklım karıştı gerçekten… ben bu adama haksızlık mı yapıyorum acaba … Bak geldi özür diledi. Hem… Başından çok kötü bir şey geçmiş.

ASLI-Nolmuş kuzum ya?

84

HAYAT-Kardeşi anlattı… Küçük yaşta annesini kaybetmiş… Daha doğrusu annesi onu kurtarmak isterken hayatını kaybetmiş…

İPEK- (üzülür)Hadi ya…

ASLI-(çok üzgün)Çok ağır bir şey bu… Nasıl olmuş…

HAYAT-O kadarını bilmiyorum… Doruk devamını getirmedi. Sanki böyle sert gözüküyor ama duygularını içe atıyor belki de… İnsan hani çok üzülünce neşeye vurur ya… sanki o da böyle kendini koruyor bir şeylerden… Belki de haksızlık etmişimdir ona…

95) MURAT EV/ BAHÇE DIŞ/GECE(Murat, Nejat)

Havuz başında düşünceli düşünceli oturan Nejat... Elinde iki kupa olduğu halde Murat gelir. Kupalardan birini babasına uzatıp Nejat gibi bahçe koltuklarından birine geçer.

MURAT –Derya annemle mi tartıştınız?

NEJAT –Yok yook... O meseleyi ne yaptın diye merak ettim.

MURAT –Hangi meseleyi?

NEJAT –Kemal’in kızını. Babasıyla konuştuk bu akşam, belli ki haberi yok daha. Belki de renk vermedi, bilemiyorum.

MURAT –O konu halloldu.

NEJAT –Nasıl?

85

MURAT –Hayat’la konuştuk bu gece. İşe döner mi bilmiyorum ama en azından tatsızlık giderildi diye düşünüyorum. Sıkma canını daha fazla.

NEJAT –(şaşkın)Sen kızla ben üzülmeyeyim diye mi konuştun, ben anlamadım.MURAT –Hayır, ona haksızlık ettiğim için konuştum.

Nejat’ın yüzüne gururlu bir tebessüm yayılır.

NEJAT –Aferin sana... Benim oğluma da bu yakışırdı.

MURAT –(gülümser)Ha gerçi seçme şansım olsa özür dilemek yerine ölmeyi tercih ederdim o ayrı konu.

Nejat da güler.NEJAT –Ona ne şüphe...

Baba oğul gülüşürler. NEJAT –(ciddileşip duygusal)Seninle gurur duyuyorum Murat.

MURAT –Bence erken karar verme. Bir boşluğuma denk geldi diyelim. (yarı şaka yarı ciddi) Bir daha olacağını sanmam.

Nejat kadehini kaldırıp...NEJAT –Bu güzel habere!

Murat da kadehini kaldırır.MURAT –Dediğim gibi fazla ümitlenme. Benden adam olmaz.

İçkilerinden birer yudum alırlarken kamera ikiliden giderek uzaklaşacak, Nejat ile Murat’ın sesleri de fade-out olacaktır.

NEJAT –Sus be kerata...

MURAT –Susamam, sonra sıra bana gelir.

NEJAT –Ouv! Espri mi yaptın sen...

86

MURAT –Hiç kalkışmasam daha iyiydi sanki.

Gülüşmeler...

96) İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GECE-GÜN

Geceden güne geçiş…

97) SARTE/4.KAT-KORİDOR İÇ/GÜN(Murat, Çağla)

Çağla masasında çalışırken koridorun ucunda Murat belirir. Etrafına bakınarak -aslında Hayat’ın gelip gelmediğinin merakında- odasına doğru ilerler. Murat’ı gören Çağla, yaptığı işi bırakıp derhal ayaklanır.

ÇAĞLA –Günaydın Murat Bey...

MURAT –Günaydın.

ÇAĞLA –Kahve ya da başka bir şey alır mısınız?

MURAT –Kahve iyi olur. (bir an durup) Yalnız mısın sen?

Çağla soruyu tam olarak anlamasa da...ÇAĞLA –Evet?..

Murat alenen soramaz da...MURAT –(anlıyorum gibisinden)Peki.

Çağla yine hiçbir şey anlamamıştır.ÇAĞLA –Peki?..

MURAT –İşine dönebilirsin.

ÇAĞLA –Peki.

87

98) SARTE/ MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat)

Murat odasına girer. Masasına oturur. Bir an için telefonu eline alır, sonra vaz geçip masaya bırakır. Bir an düşünür. Yerinde duramamaktadır. Kalkıp pencereden dışarı bakar. Masasına geri döner. Tam tekrar oturacaktır ki, vazgeçip çıkmaya karar verir. Kapıya yönelir. Odadan çıkar.

99) SARTE/4.KAT-KORİDOR İÇ/GÜN(Murat, Çağla, Hayat)

Murat sanki cep telefonuyla ilgileniyormuş gibi yaparak yürür ve Çağla’nın yanına gelir, yüzüne bakmadan...

MURAT –Araplar aradı mı?

ÇAĞLA –Henüz geri dönüş yapmadılar Murat Bey.

MURAT –Aradıklarında haberim olsun. Avukatı ara, ön sözleşmeye de son şeklini versinler.

ÇAĞLA –(omzuna doğru)Araplardan haberi olsun. Avukat. Sözleşme. Şekil şemal.

MURAT –Yapım grubu defile için mekan önerilerinde bulunacaktı. Süreci hızlandır, sıkışmayalım sonra.

ÇAĞLA -Baş üstüne. (omzuna) Defile. Mekan. Öneri. Hızlandır. Sıkışırız sonra.

MURAT –(önemsemeden)O yok mu?

Bir an boş bulunan Çağla, yine omzuna...ÇAĞLA –O yok mu? (toparlanır) Ay pardon. Kim patron? Ah pardon. (yine toparlanıp) Patron değil, pardon olacaktı o. (omzuna) Saçmalama Çağla.

88

MURAT –Neyse... Kahvemi alayım ben.

Murat tam odasına gitmek üzere arkasını dönmüştür ki, görüntüye Hayat’ın sesi düşer.

HAYAT –Buyurun Murat Bey.

Genç kızın sesini duyan Murat’ın yüzünde anlık bir tebessüm parlayıp söner. Sesin geldiği yöne dönünce elinde kahve tutmakta olan Hayat’la göz göze gelirler.

HAYAT –Espressonuz. Duble ve şekersiz.

İkisi de yeniden aynı çatı altında olmaktan memnun belli ki... Murat hızla toparlanır, her zamanki gibi renk vermez.

MURAT –Masama bırakın, geliyorum.

Hayat, Murat’ın odasına yönelir. O an’a kadar pür dikkat ikiliyi izlemiş olan Çağla’yla Murat bu kez göz göze gelirler. Çağla hızla toparlanıp...

ÇAĞLA –Başka bir emriniz?

MURAT –Şimdilik bu kadar.

Murat da odasına giderken Çağla omzuna...ÇAĞLA –Bu kadar.

100) SARTE/MURAT ODA İÇ/GÜN(Murat, Hayat)

Murat, odasına geldiğinde Hayat, kahveyi masaya bırakmış, çıkmak üzere hareketlenir. Genç kızın dönüşüyle birlikte ikili bir kez daha yüz yüze kalır. Yine aynı anda ve aynı yöne birbirlerine yol vermek üzere hamle ederler. Ancak bu kez bu durum ikisinde de küçük bir tebessüme yol açar.

MURAT –Sen geç, yoksa sonu gelmiyor.

Hayat gülümser. Murat’ın yol vermesiyle geçer. Ancak tam kapıya kadar gelmiştir ki, durup geri döner.

HAYAT –Murat Bey...

İşine dönmüş olan Murat bir an için başını kaldırıp...

89

MURAT –Evet?

HAYAT –Dün gece için teşekkür edemedim size. Geri döndüğüm için mutluyum. Ayrıca yaptığınız şey çok anlamlıydı.

MURAT –Ne yapmışım ki?

Bir an için kalan Hayat...HAYAT –Oraya kadar gelip özür dilemeniz...

MURAT –(net ve nötr)Bir daha olmayacak. Onun için ayağını denk al ve işine odaklan.

Hayat, Murat’ın bu eski patron hali karşısında kala kalır.

HAYAT –Başka bir komutunuz yoksa çıkıyorum.

Murat umursamaz bir biçimde işine geri dönerken...

MURAT –Olsa söylerdim.

Murat’a karşı yeniden hırslanan Hayat, hiçbir şey diyemeden çıkar. Genç kız çıktıktan sonra Murat’ın yüzüne tatlı bir tebessüm yayılır yine.

101) SARTE/ BİNA ÖNÜ DIŞ/GÜN(Didem, Doruk)

Didem üstünde siyah dar bir elbise, gözünde büyük kara güneş gözlükleri ve büyük siyah bir şapkayla içeri girerken, Doruk arkasından yetişir.

DORUK-Didem?

Didem son derece mahsun ve dramatik bir şekilde durur ve döner. Sanki kendi yazdığı bir filmin tek kişilik bir oyuncusudur sahne boyunca.

DORUK-Nereden çıktı bu siyahlar Didocum ya? Yoksa bizi bırakıp başka modacı ile mi anlaştın? DİDEM-(dramatik bir şekilde, artistik)İlgisi yok. Yastayım Doruk…

90

Didem yeniden yürümeye başlar. Doruk ile birlikte şirketten içeri girerler.

102) SARTE/BİNA İÇ /GİRİŞ İÇ/GÜN(Didem, Doruk)

Didem içeri girdikleri halde gözlüklerini çıkarmaz. Doruk Didem’in halinin nedenini kurcalamaya kararlıdır. Yürümeye devam ederlerken,

DORUK-Allah Allah dostlar böyle günler içindir. Konuş, kimi kaybettin, noluyor?

DİDEM- Ölümsüz aşkı kaybettim Doruk. Hayatımın anlamını. Güneşimi kaybettim. İlk baharımı yazımı. Winter is coming.

DORUK-(bıyık altından tebessümle)Bu aşkın katili aynı zamanda öznesi sanırım. Murat Sarsılmaz.

103) SARTE/ SHOWROOM İÇ/GÜN(Doruk, Didem, Hayat)

Cutla showroomdan devam ederiz. Doruk ve Didem showroomda yürümeye devam etmektedirler.

DORUK-Yani zaten biraz çalkantılıydı sizin durum. Peki neden, nasıl oldu Didem?

DİDEM-Hep o kızın yüzünden… Hayat denen o asistan bir yılan gibi çöreklendi aramıza. Neyse, istifa edip gitti de bir daha görmeyeceğim yüzünü. Murat değil, o yaptı her şeyi. Hayat bizim aşkımızı öldürdü.

Showroomda o sırada arkası dönük bir elbise aramakta olan Hayat, sesi tanır, döner. Didem’le burun buruna gelmiştir.

HAYAT-(kendine güvenli gülümser)Selam…

DİDEM-(son derece şaşkın, gözlüklerini çıkarır)Sen… Senin ne işin var burada?

91

HAYAT-(üstüne bastırarak)E ben burada çalışıyorum. Burası benim iş yerim.

DİDEM-Nasıl olur bu? Murat seni göndermişti…

HAYAT- (yaklaşır, son derece emin, tebessümle)Murat Bey, bana haksızlık yaptığını fark edince gelip özür diledi. Geri dönmemi rica etti. Size sabırlı biri olduğumu söylemiştim. Gerçekler ortaya çıkar elbet demiştim. Ama size ne oldu böyle asıl? Çok çökmüş gördüm?

Doruk Hayat’ın Didem’e verdiği ayar karşısında gülümseyerek sessiz bir of çeker.

DİDEM- (sinirden ve üzüntüden bayılmak üzere)Doruk ben kaçtım. Tuval’i bekletmeyeyim.

Didem koşarcasına uzaklaşırken, Hayat onu keyifle izler.

DORUK-( (Didem’e bıyık altından gülerek) Tamam canım. Bay bay.

Doruk Hayat’a döner, hayret, merak ve neşeyle...

DORUK- Of of of… Olaylara bak. Sen dur bakayım, abim senden özür mü diledi? Olmaz öyle şey. Kıyamet alameti.

HAYAT-Ya vallahi oldu. Ben de hiç beklemiyordum. Hem de aramızda kalsın, ta nerelere kadar geldi özür dilemek için.

DORUK- Hem de senin ayağına geldi? Bittin sen abi ya. Hayatta yaptığı şey değil. Ömründen ömür gitmiştir onun…

HAYAT-Böyle biraz canı çekilir gibi oldu evet. Sarardı, rengi attı. Karizması çok yara aldı. Kibri iki seksen yere uzandı.

Doruk duyduklarından çok hoşnut, Hayat’ın koluna girer. Yürümeye başlarlar,

DORUK-Anlat anlat… Öyle iki lafa geçiştiremezsin bunu böyle. Yüzyılın olayı! Detayları almam şart! (eğlenerek) Valla şahane.

92

104) SARTE/ 4. KAT İÇ/GÜN(Murat, Hayat, Çağla)

Koridorun ucunda beliren Hayat, katına geri dönerken odasından çıkan Murat, doğruca masasındaki Çağla’ya yönelir.

MURAT –Ön sözleşmeler hazır mı Çağla?

ÇAĞLA –Hazır Murat Bey. Buyurun.

Hayat, yanlarına henüz gelmiştir ki, Murat Çağla’nın kendisine uzattığı sözleşmeleri başıyla işaret edip...

MURAT –Hayat Hanım’a verin.

Sözleşme dosyasını alan Hayat...HAYAT –(şaşkın)Bu nedir?

MURAT –Araplar’la yapacağımız sözleşme nüshaları. Başka sorunuz yoksa çıkalım.

HAYAT –Anlamadım, nereye?

Çağla olaya müdahale etme ihtiyacı duyar. ÇAĞLA –(saatine bakıp)Tam bir saat beş dakika sonra Arap iş adamlarıyla toplantınız var.

HAYAT –(ultra şaşkın-biraz da panik)Araplarla?

MURAT –Niye sakıncası mı vardı?

HAYAT –Yook, hayır. Ne sakıncası olacak? Haberim yoktu, şaşırdım sadece.

MURAT –Af edersin bir daha randevu vermeden önce senden izin alırım.

Murat, koridorda seri adımlarla ilerlemeye başlar.

ÇAĞLA –(Hayat’a)Haydi ne bekliyorsun, yürüsene.

93

HAYAT –Hiç hazırlıklı değilim ki ama... (çaresiz) Onun yerine kendimi şu dördüncü kat penceresinden aşağı atsam yeri yani.

ÇAĞLA –Toplantını yap atarsın.

Koridorun sonuna kadar gitmiş olan Murat geri dönüp...

MURAT –(tahammülsüz)Bütün gün seni bekleyemem, hadi!

Hayat, mecburen Murat’ın peşine düşer.

105) SARTE/ BİNA ÖNÜ DIŞ/GÜN(Murat, Kerem, Hayat)

Murat, binadan çıktığında Kerem aracın yanında beklemektedir. Koşup Murat’a kapıyı açar. Murat, arabaya binerken bina kapısında Hayat belirir. Bir an için durup yol boyunca yazdığı mesajı tamamlamaya çalışırsa da kafasını açık araba kapısından uzatan Murat müsaade etmez.

MURAT –Hızlanın ve düşmemeye bakın. Ona bile vaktimiz yok çünkü.

HAYAT –(kendi kendine)Bittim ben.

Hayat, mesajı tamamlayamadan arabaya binmek zorunda kalır.

106) SAHİL YOLU DIŞ/GÜN(Kerem, Murat, Hayat)

Kerem’in kullandığı araç sahil yolunda seyir halindedir. Hayat ile Murat da arka koltukta...

107) MURAT ARABA İÇİ İÇ/GÜN(Murat, Hayat, Kerem)

Murat, sözleşmelere şöyle bir göz atarken Hayat da yanına koyduğu telefondan tamamladığı mesajı Suna’ya gönderir.Derin bir oh çeker. Bu durum Murat’ın dikkatinden kaçmaz. Bir an için dönüp gençkıza bakar. Hayat, her şeyin yolundaolduğunu vurgulamak istercesine küçücük

94

olduğunu vurgulamak istercesine küçücük tebessüm eder.

108) SUNA EV/ YATAK ODASI İÇ/GÜN(Suna)

Suna derin uykudadır. Komodin üzerinde duran ve sessize alınmış olan telefona mesaj gelir. Ancak Suna tınmaz!

109) MURAT ARABA İÇİ İÇ/GÜN(Hayat, Murat, Kerem)

Suna’dan cevap gelmesini bekleyen Hayat, fıkır fıkır, kıpır kıpır son derece gergin bir bekleyiş içindedir. Durumun farkında olan Murat, ona bakmadan...

MURAT –Bir problem mi var?

HAYAT –Yoo yok... Yani var da yok. Acilen bir ihtiyaç molası vermek zorundayım da.

MURAT –Yol üstünde çok zor. Ama az kaldı. Yata kadar bekleyeceksin artık.

HAYAT –Yat derken?

Murat, Hayat’a bakıp...MURAT –Bugünkü toplantı için yatı hazırlattım. Niye, onun da mı sakıncası var?

HAYAT –Estağfurullah... (pencereye dönüp kendi kendine) Olmadı suya atlar kaçarım artık.

110) MARİNA DIŞ/GÜN(Kerem, Hayat, Murat, Kaptan)

Araba durur. Kerem’in açtığı kapıdan Murat ve Hayat inerler. Kaptan onları karşılar.

KAPTAN –Hoş geldiniz Murat Bey.

95

MURAT –Hoş bulduk kaptan.

KAPTAN -Siz de hoş geldiniz hanımefendi...

HAYAT –Hoş bulduk hoş bulduk da lavabo nerede pardon?

KAPTAN –(şaka yollu)İçeride. (güler) Merdiveni geçip aşağı inin, kamaraların olduğu yerde.

Hayat, hızla yata girerken...MURAT –Sen gidebilirsin Kerem.

KEREM –Baş üstüne Murat Bey.

Kerem giderken Murat ve kaptan konuş konuşa yata gireceklerdir.

KAPTAN –Özledik valla, nerelerdesiniz?

MURAT –İşten güçten gezmeye vakit yok ki Güven abi.

111) YAT/KAMARA-İPEK İŞ YERİ İÇ/GÜN(Hayat)

Hızla kamaraya giren Hayat, kapıyı kapatıp derhal cep telefonundan İpek’i arar.

HAYAT –Aç şu telefonu İpek... Bari sen aç...

Ekran ikiye bölünür ve diğer yarıda telefonu henüz açan İpek’i görürüz.

İPEK –Buyursunlar.

HAYAT –İpek yandım ben İpek! Bittim ben, öldüm ben İpek!

İPEK –Ne oluyoruz ya?..

96

HAYAT –Murat Bey, beni aniden Araplar’la toplantıya getirdi. Çevirmenlik yapmam lazım. Suna’ya ulaşamıyorum. Bittim ben.

İPEK –Ne demek Suna’ya ulaşamıyorum?

HAYAT –Arıyorum cevap vermiyor. Mesaj attım dönmüyor. Biz şimdi toplantının yapılacağı yattayız, benim artık yukarı, insanların yanına çıkmam gerekiyor.

İPEK –Tamam tamam sen git. Ben aramaya devam ederim. Olmadı evine kurye yollayıp zilini milini çaldırırım. En olmadı sana başka bir yeminli tercüman bulurum. Ne bileyim işte, yaparım bir şeyler.

HAYAT –Hayatım sana bağlı bak.

112) SARTE/SHOWROOM TUVAL ALAN İÇ/GÜN(Tuval, Didem)Tuval sıkıntıdan patlamak üzeredir, boş gözlerle bakmakta artık. Hatta öyle ki, önündeki kumaş örneklerini elindeki makasla şuursuzca kırpmakta... Çünkü Didem ağlamaklı bir şekilde aralıksız durmadan konuşmaktadır.

DİDEM-Sonra bir baktım, karşımda o kız Tuvalcim. Ölseydim daha iyiydi. İnan yıkıldım. Düşünebiliyor musun Murat özür dilemiş. Kız da geri gelmiş. Murat kimseden özür dilemez ki… Niye özür dilemiş. Ya Murat onu severse? Ya artık beni hiç istemezse? Ben Muratsız yaşayamam Tuval. Onsuz ölürüm.

TUVAL- (isyanla)Ay ay ay ay. Asıl sen, yaşarken öldürdün beni. Mumyaya döndürdün beni. Bitirdin beni Didem ya.

Daha fazla dayanamayan Tuval... TUVAL-Ay offf… Yeter. Tamam. Kalk.

97

DİDEM-(ağlamaklı)Beni kovuyor musun? Sen de mi istemiyorsun beni?

TUVAL-Bu durumu çözmeden senden kurtulmam imkansız. Kene gibi yapıştın kaldın. Kalk, kızla aranı düzelteceksin önce. Özür dileyeceksin. Murat seni anca öyle affeder.

DİDEM- Yapamam. Nefret ediyorum ondan. İstemiyorum ya…

TUVAL-Aklını başına topla. Bir hata yaptın. Geri adım at. Git güzel güzel aranı düzelt. İnsan gibi davran iki dakika.

DİDEM-Ay burada herkesin içinde rezil eder o kız beni.

TUVAL-O zaman akşam! Yaptır çiçeğini. Dayan kapısına! (bir an önündeki oluşan kumaş kırpıntısı dağına bakıp) Sayende bütün kumaş örnekleri birbirine karıştı. (bir an alıcı gözüyle bakıp) Gerçi değişik bir yorum oldu. Bir nevi petçvörk!

113) MARİNA DIŞ/GÜN(Murat, Hayat)

Murat ve Hayat, Arap iş adamlarını beklemektedirler. Murat sabırsızlıkla saatine bakarken Hayat da cep telefonundan İpek’le mesajlaşmakta... Hayat ‘Adamlar gelmek üzere. Ulaşabildin mi Suna’ya?’ İpek’ten cevap gelir ‘Hayır’ Hayat sıkkınlıkla dolanırken Murat’ın telefonu çalar. Arayan Çağla’dır. Telefonu açan Murat...

MURAT –Evet Çağla, nedir durum? (dinler, deliye döner) Ne demek gelemiyorlarmış?! Bu şimdi mi haber verilir? Tam yarım saattir Kandilli iskelesindeyiz! Yarım günüm gitti!

98

Hayır, başka bir görüşme olmayacak! Olmayacak dedim sana!!!

Murat telefonu kapatır ancak çıldırmıştır. Bir terslik olduğunu anlayan Hayat, çekine çekine olsa da sorar.

HAYAT –Bir terslik mi var Murat Bey?

MURAT –Her şey yolunda! Keyfimden bağırıp çağırıyorum!

HAYAT –(bozulur)Bana niye bağırıyorsunuz?!

Murat, öfkesini kontrol etmeye çalışarak...MURAT –Araplar gelemeyeceklermiş. Başka bir işleri çıkmış! Bu şimdi mi söylenir!

Hayat, rahat bir soluk alırken Murat, sinirle masanın üzerindeki sözleşme nüshalarını elinin tersiyle savurur. Bir süre öylece kalıp Murat’ın sinirli halini seyreden Hayat, sağdan sola kağıtları toplarken...

HAYAT –(kendi kendine söylenerek)Alt tarafı iş... Ne varsa bu kadar sinirlenecek!..

MURAT –Ne dedin sen?!

HAYAT –Bir şey demedim.

MURAT –Dedin, duydum.

Ayağa kalkıp Murat’ın karşısına dikilen Hayat cesaretle...

HAYAT –Alt tarafı iş, nu kadar sinirlenecek ne var dedim.

MURAT –Benim hayatım iş.

HAYAT –(daha ziyade kendi kendine) Orası kesin.

Hayat tam kağıtları toplamak üzere yeniden yere eğilmiştir ki, Murat bu kez onun yanına gelip...

99

MURAT –Cesaretin varsa yüzüme söyle ne söyleyeceksen!

Hayat’a gelirler. Genç kız geri basmadığı gibi doğrulup Murat’ın karşısına dikilerek...

HAYAT –Tamam, uzun süredir yanınızda çalışmıyorum ama bütün hayatınızın iş olduğu belli. Kusura bakmayın ama abartıyorsunuz yani. Valla bu gidişle 40’ınıza varmadan kalp hastası olursunuz, demedi demeyin.

MURAT –Pekala... Benim yerimde olsan, buraya kadar gelsen ve son anda bir iptalle karşılaşsan siz ne yapardınız küçük hanım? Karşı tarafa bir de teşekkür çiçeği mi yollardınız?

HAYAT –Ben sizin yerinizde olsam, buraya kadar gelsem ve bir iptalle karşılaşsam, buraya kadar gelmişken buraya kadar gelmenin tadını çıkarırdım.

MURAT –Duyan da Las Vegas’tayız, Dubai’deyiz zanneder. Alt tarafı Hisar’dayız. Yapılacak çok şey varmış gibi...

HAYAT –Var tabi, neden olmasınmış. Oyun dediğiniz bir deste kağıda bakar. Balık tutulabilir, midye yenebilir, biraz daha ilerleyip denize girilebilir. İnsan tuttuğu balığı pişirebilir. Sonra o tutup pişirdiği balığı güvertede bir güzel yiyebilir. Tekne kullanabilir. Martılara simit atabilir. Daha sayayım mı? Ama haklısınız tabii size gelmez bunlar takım elbiselerinizin ütüsü bozulur.

MURAT –Sen bana meydan mı okuyorsun?

HAYAT -Haşa, patronumsunuz.

MURAT –Patronun olmasam okuyacaksın yani?

100

Hayat, başını olumlu sallar. MURAT -Tamam bugünlük patronun değilim. Ama iddia dediğin şeyin bir bedeli olmalı.

HAYAT –(çekinerek)Ne gibi?

MURAT -Gün sonunda en fazla pes eden sorulan soru ne olursa olsun cevaplayacak.

Hayat tereddütsüz elini uzatır. HAYAT –Anlaştık.

114) İSTANBUL GÖRÜNTÜLERİ DIŞ/GÜN

İstanbul Boğazı...

115) BİR SAHİL SEMTİ İSKELE/YAT DIŞ/GÜN(Murat, Hayat, kaptan)

Avrupa ya da Anadolu yakasında denize de girilebilen sahillerden birine yakınız... Hayat ile Murat yan yana durup kendilerini bekleyen sahile bakmaktadırlar. Genç adama dönen Hayat, gayet kendinden emin ve oyuncu...

HAYAT –Başlıyoruz o zaman!

MURAT –Başlıyoruz, evet. (kaptana) Burası iyidir kaptan!

Kaptan motoru durdurur.

MURAT –Vee iddia başlar.

Murat üzerindeki gömleği çıkarırken...HAYAT –Ne yapıyorsunuz?

MURAT –Soyunuyorum.

HAYAT –Onu görüyorum! İşin sonu böyle saçma sapan ahlaksız tekliflere varacaksa...

MURAT –(gülerek keser)

101

Kıyıya yüzerek gitmek senin için ahlaksızlıksa ahlak anlayışını bir daha gözden geçirmeni tavsiye ederim.

HAYAT –Nasıl ya? Ama benim yanımda yedek kıyafet yok. Denize iç çamaşırlarımla girecek değilim herhalde.

MURAT –Benim var. Onun için ben giriyorum ve sen daha ilk turu kaybediyorsun... Kaptan! Sen bana benim gardıroptan ayarlarsın bir şeyler.

Murat, pantolonuyla suya atlar. Hayat, hırsından kudururken...

HAYAT –Ama bu... Bu haksızlık yaaa...

CUT GEÇME ile...

116) BİR SAHİL SEMTİ DIŞ/GÜN(Murat, Hayat, midyeci)

Hayat ile Murat sahilde yürümektedirler. Murat üzerini değiştirmiş ancak saçları hala ıslaktır. Yenilgiyi kabul edemeyen Hayat hala söylenmekte...

HAYAT –Hiç keyiflenmeyin daha gün yeni başladı. Ayrıca çok acımasız şey ettiniz.

MURAT –Sizi bırakalım.

HAYAT –Nasıl?

MURAT –Bugün ‘siz’ ve ‘bey’ yok. Manasızca centilmenliğim tutuyor, insafa gelirim diye korkuyorum.

HAYAT –Aman aman tabi gelmeyin.

MURAT –Siz yok.

HAYAT –Gelme. (pekişsin diye) İnsafa gelme sakın sen. (bir an durup güler) Ay böyle de bir

102

tuhaf hissettim şimdi kendimi. (midyeciyi görüp yeniden coşarak) Aha midye! Oooh midye!

MURAT –(dalgacı)Lise yıllarından mı tanışırsınız kendisiyle?

HAYAT –Siz yok Murat efendi. Düş peşime de sana midye nasıl yenir onu öğreteyim.

MURAT –Hiç şansın yok. Üç yaşımdan beri midye yerim. Çok da severim. Ayrıca ben erkeğim. Hem sen bu çiroz halinle kaç tane midye yiyebilirsin ki?

Müzik altı başlar. Eğlenceli bir aşk şarkısı... Hayat ile Murat, midyecinin başındadırlar. Midyeci ilk midyeleri açıp ikiliye uzatır. Hayat, Murat’ın midyesine şerefine yapar. Genç adam güler. Kendinden emindir. İkili midyelerini bir kere de yer.

CUT GEÇME ile...

Tezgahta sıralanan boş midye kabukları artmakta... Hayat ise henüz elindekini bitirmeden midyeciye ‘ver sen ver’ demekte... Murat, hafiften tırsmaya başlamıştır.

CUT GEÇME ile...

Hayat, Murat’a ‘e hadi sen de yesene’ derken ilk midyedeki şevkiyle yemeye devam etmektedir.

CUT GEÇME ile...

Murat pes eder. İki elini havaya kaldırır. Sevinç kahkahaları atıp olduğu yerde zıplayan Hayat, ‘bu da yolluk olsun’ deyip bir midye daha alarak oradan uzarken ellerini silen Murat, hesabı öder. Bir yandan da neşeyle giden genç kızın arkasından bakmaktadır.

103

117) SAHİL DIŞ/GÜN(Murat, Hayat)

Müzik altı sahne... Hayat ile Murat bu kez deniz kenarındadırlar. Ellerinde birer avuç çakıl taşı... İddia: Kim suyun yüzeyinde daha fazla taş sektirebilecek. Atmaya başlarlar. Hayat neredeyse bu konudaprofesyonelleşmiştir. İkidir yenilen Murat, hafiften bozulmaya başlamakta... O bozuldukça durumdan zevk alan Hayat ise genç adamın üzerine daha bir gitmekte... En son bir taş daha atıp dört defa sektirince eliyle 4 rakamını gösterip bir kez daha sevinçle havalara uçar.

118) SAHİL SEMTİ/BİR DUVAR ÖNÜ DIŞ/GÜN (Hayat, Murat)

Müzik altı sahne... Murat ile Hayat yürümekte... Hayat’ın keyfi pek yerindedir. Murat’ı ‘nasıl yendim, hiç şansın yok’ diye coşturmakta... Derken duvara resim yapan iki-üç küçük çocuğun yanından geçip giderler. Derken Hayat, Murat’ı çekiştirerek tekrar duvarın önüne getirir. ‘Var mısın’ deyip fütursuzca elini boyaya daldırdığı gibi duvara elinin izini çıkarır. Bir yandan da Murat’a ‘tabi senin şimdi üstün başın kirlenir’ demekte... Ancak el izini duvarda bıraktıktan sonra Murat’a dönünce, genç adamın yerinde olmadığını görüp şaşırır. Tam o sırada Hayat’ın arkasına geçmiş olan Murat’ın boyayabuladığı iki avuç içini, genç kızın iki yanından uzatmak süetiyle duvara bastırdığını görürüz. Pozisyon dolayısıyla yakınlaşmış olan ikilimiz... Hayat, hem Murat altta kalmadığı için bozulmuş hem de genç adamla bu kadar yakın olmaktan dolayı bir garip olmuştur. Murat da adetadurumun tadını çıkarmakta... İki el izini, Hayat’ınkinin iki yanına bırakır. Hayat,Murat’a dönünce, ikilimiz neredeyse dudak dudağa kalırlar. Kısa bir bakışma anı...Ardından Murat’ın iki kolu arasından sıvışan Hayat...

104

119) BİR BALIKÇI LOKANTASI ÖNÜ DIŞ/GÜN(Hayat, Murat)

Murat ile Hayat, bir balıkçının önünden geçmektedirler. Bu kez duran Murat olur.

MURAT –Var mısın?

Hayat kafadan itiraz eder.HAYAT –Ama bu gerçekten çok gaddarca! Kırk tane midye yedim ben. (eliyle gırtlağını gösterip) Burama kadar doluyum.

MURAT –Yemeyeceğiz ki. Yapacağız. Sokak aktivitelerindeki başarın tartışılmaz. Bir de mutfakta görelim bakalım seni.

Hayat bir anlık gafletle... HAYAT –(gayet doğallıkla)Niye, nikahına mı alacan?

İkili bir an kalır. MURAT –Hayati konularda iddiaya girmem, korkma.

Murat balıkçıdan içeri girer. Hafiften arkada kalan Hayat, yerin dibine girmiştir şimdi.

HAYAT –(kendi kendine)Tut şu dilini iki dakka tut işte! Ettiğim lafa bak! Ay rezil oldum!

MURAT –(SES)Geliyor musun?

HAYAT –(yine kendi kendine)Yerin dibinden çıkar çıkmaz oradayım. (Murat’a seslenerek) Geldim!

120) BİR BALIKÇI LOKANTASI/MUTFAK İÇ/GÜN(Hayat, Murat)

Müzik altı sahne... Hayat ile Murat, adeta bir masterchef programındaymışçasına önlerindeki malzemelere bakmaktadırlar. Murat, tam bir saate ayarladığı saati ortaya koyup kronometreye basar. Hayat, hayatında ilk kez gördüğü bir balık türünü iğrenerek incelerken genç adam çoktan kolları sıvayıp işe koyulmuştur.

105

CUT GEÇME ile...

Hayat, bir önünde duran eğri büğrü doğradığı sebzelere ve telef ettiği balığa bakar, bir de gayet profesyonelce kendinden emin yemek yapmakta olan Murat'a...

CUT GEÇME ile...

Süre azalmakta... İkilimiz yaptıkları işlere hız verirler. Aynı anda aynı şeye hamle edince bir an için elleri birbirine değer. Bir an kalırlar. Murat, centilmence Hayat’a öncelik verir. CUT GEÇME ile…

121) BİR BALIKÇI LOKANTASI ÖNÜ DIŞ/GÜN(Hayat, Murat, mekan sahibi)

Müzik altı sahne... Mekan sahibi, balıkçı önündeki masalardan birine oturmuş beklemekte... Derken üstlerinde önlükler başlarında şef kepleriyle Hayat ile Murat çıkar içeriden. İkisinin de elinde hazırladıkları tabaklar... Murat ile Hayat aynı anda tabakları adamın önüne koyarlar. Murat’ınki özenle hazırlanmış, gastronomik açıdan da 10 numara 5 yıldızken Hayat’ın yemeği, yemekten çok artık tabağını andırmakta... Müzik altı biter.

122) BİR SAHİL SEMTİ İSKELE/YAT DIŞ/GÜN (Hayat, Murat)

Hayat ile Murat, yata geri dönerken... MURAT –(çok eğlenmekte)Bir de nikahına alacan mı diye soruyor...Sen bu gidişle evde kalırsın evde... Adamcağız, yaptığın yemeği tadamadı bile.

HAYAT –Çalışmadığım yerden sordun ondan. Ben o balığı bu gün ilk defa o mutfakta gördüm.

MURAT –Lipsos onun adı lipsos.HAYAT –

106

Her ne haltsa işte. Ama altta kalacağımı sanıyorsan çok yanılıyorsun. Durum iki iki. Son turda canına okumazsam bana da Hayat demesinler.

Saatine bakan Murat...MURAT -Saat itibariyle son turun iddiası belli oldu.

HAYAT –Hmm... Neymiş?

MURAT –Bakalım midye yeme konusundaki istikrarını tavlada da gösterebilecek misin?

Hayat’ın dehşete düşen yüzü...HAYAT –Tavla?.. Bildiğimiz tavla?

Murat’ın yüzüne hınzır bir gülümseme yayılır.

GEÇME

123) YAT DIŞ/GÜN(Hayat, Murat)

Sahil semtinin biraz açıklarında demir atmış olan yat... İkilimiz tavla oynamaktadır. Hayat bir zar atar. Beklediği gelmeyince bozulur.

HAYAT –Böyle zar mı olur? Oynayamıyorum ki.

MURAT –Ne oldu hayat uzmanı? Pes mi ediyorsun yoksa?

HAYAT –Ne münasebet? Ölmek var, dönmek yok. (taşları yerleştirirken) Açık vereceğiz mecburen. Ama sorun değil. Ben kazanıyorum nasılsa.

Murat oynarken...MURAT –(güler)O nasıl oluyor pardon? Durum dört dört.

Sıra kendisine geçen Hayat, zarları öpüp sallarken...

HAYAT –Şimdi şöyle oluyor. Bir beş beş atıyorum. Hem açıkları kapatıp hem de seninkini kırıyorum.

107

MURAT –Ona dübeş denir, bir. Dört atarsan bir açık daha verirsin, o da seni marsa götürür, iki.

Hayat zarı atar. Dört gelir. MURAT –İşte budur!

HAYAT –Sayılmaz! Şom ağızını açtın diye oldu!

Hayat ne kadar hırslıysa Murat bir o kadar eğlenmektedir.

MURAT –Tabi tabi...

Zarı atar. Hem Hayat’ın taşını kırar hem de kendi hanesine bir kapı daha alıp bir karışı bulur.

MURAT –Çay, kahve bir şey alır mısın? Beklerken canın sıkılmasın...

HAYAT –Bırak ya bırak, tamam. Kazandın işte.

Tavlayı kapatan Murat...MURAT –Yook öyle gitmek yok. Al şunu kolunun altına da adet yerini bulsun.

Hayat, tribal bir biçimde ayağa kalkıp birkaç adım atar.

HAYAT –Bırak istemez, bırak. Kaybettik işte, tamam!

Murat da elinde tavla olduğu genç kızın peşinden giderken...

MURAT –Sonra ben eğlenmeyi bilmiyor oluyorum değil mi? Bunda bu kadar bozulacak bir şey yok. Mağlubiyeti asaletle taşımak lazım. (tavlayı uzatıp gülerek) Hatta taşımaya tavladan başlayabilirsin.

Hayat, tavlayı almamak için bir iki geri adım daha atınca güverteden denize düşer.

MURAT –(hala eğlencesinde)Gerçekten her koşulda düşmeyi başarıyorsun Hayat Pektaş.

Murat, Hayat’ın denize düştüğü yere yaklaşıp aşağı bakınca genç kızın debelendiğini ve inip bir çıktığını görüp...

MURAT –Şakanın sırası değil ama...

108

HAYAT –(kesik kesik)Yüzme bilmiyorum ben!

Durumun ciddiyetini kavrayan Murat, bir an bile tereddüt etmeden suya atlar.

124) DENİZ DIŞ/GÜN(Hayat, Murat)

Murat, suda bir an için kaybolan Hayat’ı çekip çıkarırken...

MURAT –Bu şimdi mi söylenir!

Hayat, vantuz gibi yapışmıştır genç adama....

HAYAT –Fırsat mı bıraktın allah allah! Ay gidiyoruz ay!MURAT –Asılma. Birlikte boğulacağız şimdi.

HAYAT –Hep senin yüzünden!

MURAT –Bak hala söyleniyor... Bırak kendini. Bırak bana... Sakin... Debelenme...

HAYAT –Nasıl debelenmeyeyim, ölüyorum burada.

Murat, genç kızı sıkıca yakalayıp kendisine çeker. Gözlerinin içine bakarak...

MURAT -Ben buradayken sana hiçbir şey olmaz.

Hayat, Murat’ın gözlerine öyle dalar ki, boğulduğunu unutur.

HAYAT –Valla mı?

MURAT –(gülümser)Valla.

HAYAT –Tamam... Ne yapayım peki?

MURAT –Kendini bana bırak... Su seni kaldıracak zaten. Çırpınma sadece. Bırak kendini kollarıma...

HAYAT –Benden günah gitti o zaman...

109

Hayat kendini Murat’a bırakırken genç adam,kızın bu hallerine gülümsemektedir.Murat, Hayat’ı yavaş yavaş yatın merdivenineçekerken kamera ikiliden uzaklaşıpBoğaz manzarasını bulur.

125) SUNA EV ÖNÜ DIŞ/GECE(Didem, Suna)

Hava kararmıştır! Didem, hoşnutsuz bir şekilde telefonundaki adrese baka baka Suna’nın ev önüne kadar gelmiştir. Elinde bir meyve sepeti vardır. Kapıyı çalar. Suna açar.

DİDEM –İyi akşamlar...

SUNA –İyi akşamlar?

DİDEM –Suna Pektaş’a bakmıştım ben.

SUNA –Suna Pektaş benim. Konu nedir?

Didem’in şaşkın yüzü...

126) YAT DIŞ/GECE(Murat, Hayat)

Yat yol almakta... Murat, güvertede bir başınadır. Üzerini değiştirmiştir. Kısa süre sonra başında bir havlu ve üzerinde Murat’a ait bir eşofman altı ve tişört olduğu halde Hayat gelir.

MURAT –Benim kıyafetler açmış seni...

HAYAT –Dalga geçme... Gidiyordum az kalsın.

MURAT –Gel otur şöyle... Kahve yaptım sana...

Hayat bir an kalır.HAYAT –Ne gerek vardı...

MURAT –Gerek olmasa yapmazdım. İç hadi.

110

Hayat, kahvesinden bir yudum alırken...MURAT –Bu da sana ders olsun. Bir daha iddiaya girmeden önce karşındakinin kim olduğuna bir bak.

HAYAT –Pişman değilim. Son tura kadar iyi mücadele ettim. Ayrıca her türlü rövanşa da varım.

MURAT –Önce bir cezanı öde de.

HAYAT –Hmm... Bir de o mesele var değil mi? Sen kesin soruyu önceden hazırlamışsındır.

MURAT –Tabi.

Hayat işin gırgırındadır hala...HAYAT –Tamam, gönder gelsin.

MURAT –Unutma bak, soru ne olursa olsun cevaplayacaksın.

HAYAT –Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın, sor.

MURAT –Bugüne kadar söylediğin en büyük yalan nedir?

O an’a kadar deli gibi eğlenen, belki de hayatının en mutlu anlarını yaşayan Hayat, bu soru karşısında kala kalır. Kendince ‘Ya şimdi, ya hiçbir zaman’ noktasındadır. Gücünü toplar, derin bir nefes alıp kararlılıkla Murat’ın gözlerine bakarak...

HAYAT –Ben düşündüğün kişi değilim Murat.

İkilinin üzerinde KARE DONAR.

3.Bölümün Sonu...

111