aslı halil kızı aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - kurşunlanmış Çocukluk (türkiye’de 2....

116

Upload: others

Post on 03-Sep-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:
Page 2: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:
Page 3: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 1 -

Aslı Halil kızı Aliyeva

KurşunlanmışÇOCUKLUK

1992 26 ŞubatHocalı SoykırımınıYaşamış Çocukların

Öyküsü

Page 4: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 2 -

Kurşunlanmış Çocukluk(Türkiye’de 2. Baskı)

Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5

ISBN:978-975-7739-90-6

Yazar: Aslı Halil Kızı Aliyeva

Editörler: Mehmet Nazimoğlu, Selçuk Kırlı

Koordinatörler: Süsen Nebiyeva, Cemile Babayeva, Teymur Musayev

Çevirmenler: Gaffar Çakmaklı, Selçuk Kırlı

Korrektor: Aylin Tatar

Grafiker: Mustafa Yaşar

Kapak Tasarımı: Gözde Kırlı

© Türk Ocakları Derneği Bursa Şubesi, Şubat 2016

Baskıya Hazırlık: Ercüment KARTAL / [email protected]

Baskı: F. Özsan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti Üçevler Mh. Tanay Cad. No:13 Nilüfer/Bursa

Hocalı Faciasını anlatan Bakü’de İngiliz, Rus dilleri ve Azerbaycan Türkçesiyle iki kez basılan, Türkiye de Türkiye Türkçesiyle ikinci baskısı yapılan bu kitabı yazarken gerek manevi, gerek maddi desteklerinden dolayı kardeşlerim ALİYEV Ramiz Haliloğlu ve ALİYEV Gaffar Haliloğlu’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım

Page 5: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 3 -

Yazardan…

Halkımızın başına gelen bütün belalar her zaman komşularımızdan gelmiştir.Yüzyıldan fazla süredir halkımız muztarip durumdadır. Ata yurdunu, topraklarını ve kıymetli evlatlarını kaybediyor, mahrumiyetler acı facialar yaşıyor, gerçek bir soykırıma maruz kalıyor. Bugün Azerbaycan’da hayatında bir facia, Ermeni mezalimi yaşanmamış bir aile bulamazsınız. Tarihin neredeyse tüm aşamalarında, özellikle son 100 yılda Ermenilerce işlenen suçlar bugün herkesin hayatını etkilemiş durumda. Ama dünya bu gerçekleri sanki görmüyor, duymuyor. Onun düşüncesinde sadece “zavallı Ermeni halkı” ve “üzgün Ermeni gözleri” var. Biz millet olarak unutkanız, hayatımızda yaşanan feci tarihi olayları da zaman zaman unuttuk, belki de bunları bize unutturmaya çalıştılar… Bugünkü Ermenistan Cumhuriyetinin 1918 yılında tarihi Azerbaycan topraklarında kurulduğunu herkes bilmektedir ve o zaman burada yaşayan ahalinin yüzde sekseni Azerbaycan Türklerinden ibaretti. Şimdi ise Azerbaycan’ın batı bölümünde, yani Ermenistan Cumhuriyetinde bir tek Azerbaycan Türkü bile kalmamıştır. Ermeniler burada tek etnisiteli bir devlet, sadece Ermenilerin yaşadığı “Türksüz Ermenistan” kurmuşlardır. Azerbaycan’a ait bir çok arazi, Karabağ, tamamen Ermeni işgali altındadır. Şimdi de Nahçıvan üzerinde iddialıdırlar.

Benim dedem Gaffar Aliyev 1918-1921 yılları arasında Ermeni milletçilerine karşı Abbaskulu Bey Şadlinski’nin komutanlığında olan askeri birliğin aktif üyelerinden olup birlik komutanı olmuştur. Kardeşlerimden biri olan Mübariz Halil Oğlu Aliyev, 1992 yılında Kara-bağda Laçin-Kelbecer uğruna yapılan savaşlarda ağır yaralandı ve şimdi özürlüdür. Diğer kardeşim Karabağ gazisi Gaffar Halil Oğlu Aliyev, 1992 yılında Bakü’nün Sebail ilçesinde oluşturulan gönüllülerden ibaret askeri taburunun organizatörü ve komutanı olmuş, savaş bölgelerinde Tovuz’da, Akdere’de, Terter’de, Akdam’da, Fuzuli’de, Askeran‘da muharebelere katılmıştır. Bir başka kardeşim Aliyev Bayar Halil Oğlu,1992 yılındaki Sederek savaşının katılımcısıdır.

Page 6: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 4 -

Kendim 1993-1994 yıllarında ön cepheden – Sederek, Ordubad, Tovuz, Ağdamda yapılan röportajların ve memleketimin dört bir tarafına yayılmış mülteci kamplarında yaşamak zorunda olan soydaşlarımızın ağır yaşamını aksettiren ‘Gölgesiz Kümeler’ dizi makalelerinin yazarıyım.

Bunları söylemekteki amacım: Ailemin ağır bir bedel ödediği bu son savaştan dolayı benim bu kitabı kaleme almaya manevi hakkım olduğunu düşünmem ve bunu manevi bir borç olarak kabul etmemdir. Bu, benim açımdan çok ağır bir yüktür ve bu kitabı yazmaya hazırlanırken acaba Hocalı Soykırımının çocuk tanıklarının sesini insanlara ulaştırabilir miyim diye çok düşündüm. Sonunda her şeyi olduğu gibi, gerekçeleriyle ve olayın tanıklarının konuştuğu dille kaleme almanın en makul yol olduğuna karar verdim.

Hocalı’yı anlatmanın çok ağır bir iş olduğunu itiraf etmeliyim. Maalesef, o gecenin dehşetini gözleri ile görmüş, canında yaşamış çocukların, hepsi ile görüşemedim. Çünkü, Hocalı Soykırımı’ndan sağ kalanlar Azerbaycan’ın çeşitli yerlerine dağılmışlardır ve bir kısmı da başka ülkelerde, yurdundan uzakta yaşamaktadır. Bazıları ise sadece, konuşmaktan kaçındılar. Bu insanlara, bütün hayatı vahşetten geçmiş çocuklara, onların çocukluk hayatı ile ilgili bir şeyler sormak, onları konuşturmak, dinlemek oldukça zor bir iş. Onların her biri ölümün bir adım yanında olmuş, onu bizzat yaşamış insanlardır. Ölüm onların başlarının üzerinde ebediyen durmuş ve öyle de kalmıştır. Fakat onlar ölmemişler, sağ kalmışlardır. Bu da bir faciadır: çocuklukları öldü, yakınlarının hepsi mahvedildi, kendileri ise yaşıyorlar. Bu daha dehşetli bir facia değil mi?

Hocalı çocukları ile görüştükten sonra onların öz geçmişlerindeki “çocukluk” sayfasının hep boş kalacağı kanaatine vardım. Şimdi bu boylu poslu delikanlılar Ölmüş Çocukluklarını hatırlamaya zorlanıyorlar aslında bu insanlar 1992 yılının ölüm gecesini hatırlamaya mahkum edilmiş zavallılardır. Bu onlara hep dert getiriyor, sitem veriyor, ara ara da bir şaman gibi o geceye çekiliyorlar, konuştukça konuşuyorlar: sanki dedikleri bir şaman duasıdır. Bu, aslında bizim facialarımızın salnamesidir. Onu yazmak, gelecek nesillere ulaştırmak bizim kutsal görevimizdir. Ben o borcu ödeyebilir miyim? Bu sorunun karşısında heyecanımı yenemiyorum. Tanrıdan, akrabalarımdan ve dostlarımdan

Page 7: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 5 -

bana arka çıkmalarını, manevi destek vermelerini istiyorum. 1992, 26 Şubat’ında ölümün ağzından kurtulmuş Hocalı Çocuklarının kaderi bence bir alın yazısıdır. O yazıdan kaçmak olmuyor. Benim yazdıklarım Allah’ın bir kulunun dile getirdikleri, kaleme aldıklarıdır. Bu kitabı ortaya koyana kadar elime demir asa alarak, ayağıma demir çarık giyerek kapı kapı dolaştım, derviş hayatı yaşadım demiyorum. Zaten, Yunus Emre “ben derviş olamam çünkü derviş gönülsüz olur” demiş. Ben ise bu işe gönüllü gittim. Kırık gönüllere küçücük bir merhem olsun diye yaptım. Çocukluğu ölmüş insanların trajedisini herkese ulaştırmak için yaptım. Bu nedenle bu kitapta ne çığlık arayın, ne de bir isyan... Sadece okuyun ve düşünün…

Aslı Aliyeva, Gazeteci-Yazar

Page 8: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 6 -

Kan kokan rakamlar

Bundan 23 yıl önce Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeni kuvvetleri yüzlerce Türkü katletti. 336.Sovyet Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasına giren Ermeniler kadın çocuk erkek ayrımı yapmadan işkenceye varan yöntemlerle eşine az rastlanır bir katliam gerçekleştirdiler. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren SSCB’nin dağılma sürecine girmesi, Azerbaycan ile Ermenistan arasında gerilimli bir süreci başlattı. Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti Azerbaycan’a ait olan Karabağ bölgesinin dağlık kısmında Ermeni nüfusunun fazla olduğunu belirterek bölgenin kendisine ait olması gerektiğini iddia etti. 1989 yılında yapılan nüfus sayımına göre Dağlık Karabağ bölgesinin nüfusunun %75’i Ermenilerden, %25’i Azerbaycan Türklerinden oluşmaktaydı. Ancak bölgede Ermeni nüfusunun fazla olmasının sebebi Sovyetler Birliğinin yıllar süren politikalarıydı. Bölge uluslararası örgütlerin de kabul ettiği gibi tarihi ve hukuki olarak Azerbaycan’a aitti.

Dağlık Karabağ bölgesinde yaşanan bu gelişmeler Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşı başlatan sebep oldu. 1991 yılının sonlarında başlayan savaş Ermenilerin lehine gelişti. Rus desteğini alan Ermeniler Dağlık Karabağ’a girerek bölgeyi işgal ettiler. Hocalı Kasabası’nda yaşananlarsa bu savaşın henüz başlarında gerçekleşen bir katliamdı.

Dağlık Karabağ’ın en önemli tepelerinden ve dolayısıyla hakim konumu itibariyle önemli bir mevki olan Hocalı kasabası, Ermeni kuvvetleri için önemli bir askeri hedefti. Kasaba aylarca top ateşine tutuldu, Ermeni kuvvetlerince abluka altına alındı ve etrafıyla bağlantısı kesildi.

Katliamın gerçekleştiği tarihlerde 10 bin nüfuslu Hocalı’da 3 bin civarı Azerbaycan Türk’ü bulunmaktaydı. Ermeni kuvvetleri 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede, bölgedeki Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasında 63 çocuk, 106 kadın ve

Page 9: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 7 -

70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk annesiz-babasız kaldı, 130 çocuk ya annesini ya da babasını kaybetti, 150 kişinin şu an nerede olduğu bilinmiyor, 487 kişi engelli kaldı ve 1275 kişi esir düştü. Yaşanan sadece insanların katledilmesi değildi. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin yakılmış olduğu, insanların gözlerinin oyulduğu, başı, kulağı, burnunun kesildiği, derilerinin yüzüldüğü tespit edildi. Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı belirlendi.

Hocalı’daki hareket stratejik bir amacının olmasının dışında aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.

Hocalı’da yaşanan bu katliama Birleşmiş Milletler ve Batılı devletler ciddi bir tepki göstermediler. Batılı ülkelerin bu tutumu sayesinde ve Rus desteğiyle Ermeni kuvvetleri kısa bir süre içerisinde Dağlık Karabağ bölgesini ve bölgenin dışında kalan bir kısım Azerbaycan toprağını işgal etti. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki bu savaş 1994 yılına kadar devam etti. 1994 yılında iki taraf arasında ateşkes sağlandı. Ancak ateşkesin ardından başlayan barış görüşmelerinde herhangi bir sonuca ulaşılamadı.

Page 10: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 8 -

DON VURMUŞ AYAKLAR…

TEYMUR SELİMOĞLU MUSAYEV

Doğum: 4 Nisan 1981Doğduğu Yer: Hocalı

“Şubatın 13’ü, akşama yakın, Hocalı Havaalanı’ndan son helikopter çocuk ve kadınları götürüyordu. Bu helikopteri koruyan ikinci helikopter de yere indi. Annem, küçük kardeşim kucağında helikoptere zorla bindi. Küçük ablam da ağlayarak kendini helikoptere attı. Kapı kapanmıyordu. Helikopterin pilotu bacımı içeri çekip kapıyı kapattı. Helikopter havalandı. Beni panik bastı. Öyle korkuyordum ki, kapı açılırsa ablam düşecekti. Sonra biz - babam, kardeşim ve ben - eve döndük. Birkaç gün geçti. Çoktan beri Hocalı’da çatışma olduğundan babam bizim güvenliğimiz için avlumuzda (hayatımızda) tünel kazmıştı. Şubatın 25’i çatışmanın şiddetlendiğini görürken, tünele indik. Komşular da bizim tünele doluştu. Komşularımızdan Ziynet teyze ile eşi Hüseyin dayı da tüneldeydi. Korkunç bir uğultu vardı, insanın kulaklarında yankılanıyordu. Çatışmanın ara vermediğini hatta daha da şiddetlendiğini gördüğümüzden tünelden çıktık. İnsanlar duvarların dibinden sürünerek hareket ediyordu. Biz de onlara katıldık. Ziynet teyze ile Hüseyin dayı tünelden çıkmaya korktular. Tünelde kaldılar... Bir daha onları gören olmadı... Kalabalık bir grup şehirin kenarında nehri geçiyordu. Babam ayakkabılarını çıkararak, önce büyükannemi - annesini, sonra küçük kardeşimi, amcamın oğlunu geçirerek bana da yardım etmek isterken bağırdım, baba, ben nehri geçtim, bu taraftayım, gelme. Nehri geçip bir hayli gittik. Geceydi. Her yer bembeyazdı. Ayaz adamı kesiyordu. Babam ağaçlardan dallar kırıp birkaç ateş yaktı . Her ateşin başına bir yığın insan toplaşıyordu. Bizim grupda insan daha fazlaydı. Gece gündüz yol gidiyorduk. İkinci gün Vüsal adlı bir çocuk- Sattar dayının oğlu açlığa

Page 11: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 9 -

dayanamadı... Öldü. O, hep babasından ekmek istiyordu. Ben kuşburnu, kar yiyordum. Kuşburnunun daları ellerimizi yırtık-yırtık etmişti. Herkes takatsizdi, yürüyecek halimiz kalmamıştı. Diz boyu karda yürümek zordu. Korkunç uykum geliyordu. Gözlerim kendi kendine kapanıyordu. Babama izin versin beş dakika uyuyayım diye yalvarıyordum. Babam izin vermiyordu, varmamıza çok az kaldı diyordu. Meğer uyursam donacağımdan endişeleniyormuş. Uyuya kalırım diye beni kucağına da almıyordu. Elimden tutarak çekiyordu. Bizim kervanımızda yaşlı bir karı koca da vardı. Onlar daha fazla gidemiyorlardı. Erkekler sıra ile onlara yardım ediyordu. Artık herkes takatten düşmüştü, güçlükle hareket ediyorlardı. İsimlerini hatırlayamadığım o kadın ve erkek ormanda kaldı. Gidemediler. Babam onlara ısınmaları için büyük bir ateş yaktı. Kervanımız çok büyüktü, önden bakınca arkası görünmüyordu. Babam bu kervanın organizatörlerinden biri olduğundan biz önde gidiyorduk. Dik tepeleri, yokuşları tırmanmak adamı halden düşürüyordu. Ağdam ilçesinin Abdalgülablı köyüne doğru yönelmiştik. Yokuşu çıkmaya başladığımızda kurşun yağmuruna tutulduk. Geri kaçmak zorunda kaldık. Vadiye indik. Her yerde kar, bir de ağaç gövdeleri vardı. Yoğun ağaç gövdeleri çoğumuzun hayatını kurtarmış olsa da, orada ölenler de çok oldu. Paramparça olmuş kervanımız vadide bir yere toplandı. Sayımız azalmıştı... İnsanlar gecenin karanlığında birbirlerini bulmak için sesleniyorlardı. Abdalgülablı olduğunu zannettiğimiz köye yaklaşıyorduk. Köy halkı bize Azerbaycan Türkçesiyle sesleniyordu. Ve aniden yine kurşun yağmuru başladı. Tuzağa düşmüştük. Bize seslenenler, Ermenilerdi. Arkadakiler geri dönerek kaçabildiler. Dayım da kaçmıştı. Biz önde olduğumuzdan esir düştük... Burası Abdalgülablı değilmiş, Ermenilerin yaşadığı Dehraz köyüymüş... Bizi köyün içerisindeki hayvan çiftliğine götürdüler. Zehra isimli bir kadını çiftliğin bahçesinde kurşunladılar. Kurşun onun ağzından girip boynunun arkasından çıktı. Hemen yanımda yavaşça dünyasını değişti... Sesi de çıkmadı. Unutamadığım sahnelerden biri de Zehra teyzenin sessiz ölümüydü ...

Bizi sığır ahırına doldurdular. Yemeğe çiğ patates verdiler. Biraz geçti, büyük bir leğen getirdiler ve neyiniz varsa bunun içine koyun diye emrettiler. Üzerinizde bir şey kalırsa, öldürüleceksiniz. Kimin neyi vardı - altın, para, belge buraya dolduruyordu. O leğen üç kez dolup boşaldı. Oraya atılan altın eşyaların sesi halen kulağımdadır. Bu ahırda üç oğlu

Page 12: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 10 -

elinden alınarak kurşunlanan Matan teyzenin feryadı da...Matan teyze ne kadar ağlayıp yalvardıysa da, oğlanlarından hiç

birini ona vermediler. Onun oğlanlarının üçü de Azerbaycan Milli Ordusu üniforması giyiyorlardı. İlk gün 10-11 kişi, Azerbaycan Milli Ordusu kıyafeti giyen erkekleri dışarı çıkardılar. Dışarıdan makineli tüfek sesleri duyuldu ...

Bizi iki gün daha Dehraz köyü yakınındaki çiftlikte tuttular. Sonra ayırdılar. Ahırdan çıkınca ihtiyar, kadın ve çocukları bir yana, eli silah tutabilecek genç ve orta yaşlı erkekleri diğer yana sıraya dizdiler. Babam bizden ayrı düştü. Babaannem bana ve kardeşim Ramin’e gidip babamızın ayaklarından tutarak ağlamamızı ve militanlara annemiz ormanda öldü, en azından babamızı bırakın dememizi söyledi. Kıymayın ona. Öyle de yaptık. Erivan’dan gelene benzemeyen, buraların Ermenisi olan bir militan babamı tüfeğin kundağı ile ihtiyarların, kadınların olduğu sıraya itti. Bizim sıraya Ağdamın Abdalgülablı köyüne doğru gitme emri verildi. Bir kaç Ermeni askeri tarafından yarı yola kadar uğurlandık. Yolda bize eğer bir kurşun atılırsa hepimizi kurşuna dizeceklerini söylüyorlardı. Gidiyordum, yürüdükçe dönüp arkaya bakıyordum. Bizi arkadan kurşuna dizmelerini bekliyorduk. Öbür sıradan ise hiç haberim olmadı. Abdalgülablı köyünde bizi Azerbaycan Milli Ordusunun askerleri karşıladı. Oradan da Ağdama getirdiler. Bizi ölmüş sanan annem birkaç gün Ağdam Camisi’nde cesetler içerisinde dolaşmıştı... İnanamıyordu sağ kaldığıma... Don vurmuş ayaklarımı soğuk suya koydular...”

Evet, onun don vurmuş ayaklarını soğuk suya koydular ki, açılsın, ısınsın ... Ya kalbi?! Sarsılmış bu bebek kalbinin aldığı yaraları nasıl saracaklardı?

Musayev Teymur Selim oğlu Bakü, Nesibbey Usubbeyli sokak,

58 sayılı apartmanda yaşıyor.Tel: 441-29-94 (ev);

(050) 660-30-39 (cep)

Page 13: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 11 -

BABASI GÖZLERİ ÖNÜNDE YAKILAN KIZ…

HAZANGÜL AMİROVA TEVEKKÜL KIZI

Doğum: 25 Eylül 1983Doğduğu Yer: Hocalı

“1992 Şubatının 25’inde gece saat on bire yakın evden çıktık. Her yandan patlama sesleri geliyordu. Gürültüden kulaklarımız kanıyordu. Korkuyordum. Annem küçük kardeşim Vüsal’i kucağına almıştı. Babam bacım Nigarı. Ben ve dört yaşındaki bacım kendimiz gidiyorduk. Hocalı’dan çıktığında ana ninem Antiga gelip bizi buldu. O, Annemden kardeşim Vüsal’i aldı. Babam bizi nehirden geçirdi. Ormana girdik. Her yer kardı, üşüyordum. Gece ormanda kaldık. Sabah açıldı. Ermeniler bizimkileri kırdı. Her tarafta ceset vardı. Babam ayağından yaralandı, sonra da omuzundan. Babam ormandan kırdığı ağaç dalına dayanarak gidiyordu. Annem, Nigarı babamdan almıştı. Vadiye inmiştik. Oturuyorduk. Ermeniler bize kurşun yağdırdılar. Annem başını eğip kurşun ona değmesin diye bacım Nigar’ı sardı. Kurşun annemin başına geldi... ve annem olduğu yerde öldü. Ninem çığlık atıyordu, bağırıyordu, ağlıyordu. Küçük bacılarım Yegane, Nigar donuk-donuk bakıyorlardı. Anneme sarılıp ağlıyordum. Annem de gelsin istiyordum. Babam kolumdan tutup çekti. Annemin üstüne başına bağladığı eşarbı örttü… Biz gidiyorduk. Hep dönüp anneme bakıyordum. İstiyordum ki annem de gelsin... Biraz gitmiştik ki, altı yaşındaki ablam Yeganeyi vurdular, o da yerinde öldü. O da ormanda kaldı. Sonra bilmiyorum, Ermeniler bizi yakaladılar. Bir köye getirdiler. Babamı tüfekle öldürmek istiyorlardı. Ermeni çetecisinin ayağına sarılıp yalvarıyordum. Annem öldü, ablam öldü bari babamı öldürmeyin. Beni ittiler. Babamı vurmadılar. Sonra onu demir telle ağaca bağladılar. “Karabağ Ermenistan toprağıdır!” demesini istedirler.Babam demedi. Ayaklarına benzin döküp yaktılar.

Page 14: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 12 -

Babamın ayakları yanarken ben de, ninem de bağırıyorduk. Bir kez daha “Karabağ Ermenistan toprağıdır! de, bırakalım git, yavruların da yanında kasın” dediler. Babam yine demedi. Bu kez onun boğazından aşağıya benzin döktüler. Yaktılar babamı ...

Haykırıyordum... Babama yardım etmek istiyordum... Her kolumdan bir Ermeni çetecisi tutmuştu. Gülüyorlardı! “Türk köpekoğullarına gözdağı olsunlar!” diye bağırıyorlardı. Orada çok ceset vardı... Boyunlarına tel bağlayıp yerde sürüyorlardı... İnsan azabından zevk alıp gülüyorlardı! Oradan nasıl kurtulduk bilmiyorum.Artık hiçbir şey hissetmiyordum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ninem bizi Milli Ordunun askerleri kurtardı diyor. Ağdama gelmişiz.

Bir masalda şöyle denir: Geçmiş hep insanı yiyor. Ama geçmişi hatırlamadan yarına gitmek de olmuyor. Hazangül’ü yaşatan ise anılar değil, umuttu. Mahvolmuş arzuların yeşillenmesine olan umut…

Hazangül Tevekkül kızı AmirovaBakü, Pirşağı kasabası, Kızıl kum

Sanatoryumunda kalıyor.Tel: 551-43-54

Page 15: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 13 -

HAFIZASI SİSLİNMİŞ KÜÇÜK KIZ…

NİGAR TEVEKKÜL KIZI AMİROVA

Doğum: 1 Ocak 1988Doğduğu Yer: Hocalı

Hiçbir şey hatırlayamıyor. İki kurşun yarası almış. Topuğundan ve kalçasından. 1992 Bakü Sabuncu bölge hastanesinde tedavi görmüş. 10 numaralı Meslek Lisesi’nde okuyor.

Yok, onun hafızası silinmemiş, sadece tanık olduğu dehşetlerin ağırlığı onun anılarını silip atmıştır.

Amirova Nigar Tevekkül kızı Bakü, Sabuncu,

Pirşağı kasabası, Kızılkum Sanatoryumu’nda kalıyor.

Tel : 551-43-54

Page 16: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 14 -

YAŞAMAK VARMIŞ KISMETİNDE…

VÜSAL TEVEKKÜL OĞLU AMİROV

Doğum: 14 Nisan 1991Doğduğu Yer: Hocalı

Hiçbir şey hatırlamıyor. Anneannesi Antiganın kucağında ölümden kurtularak Ağdama ulaşmış. Yolda ölmesin diye, anneannesi yemek için ağaç yapraklarını çiğneyerek ağzına koyarmış. Çocuğun ağzına bazen kar da atıyormuş, ağlamasın diye. Bazen de ağlarken sesini Ermeniler duymasın diye ağzını mendille kapatıyormuş. Kaderinde yaşamak varmış bu sekiz aylık bebeğin. Büyüyor babasız, anasız... İhtiyar ninenin himayesinde... Şubat soğuğunda üç gün, üç gece dışarıda kalan bu bebek tam dört yıl tedavi görmüş... Önce Sabuncu bölge hastanesinde, sonra da Cumhuriyet Klinik Hastanesi’nde. İşitme sorununu gideremedi doktorlar.

Onun çocukluğu, ayaz vurmuş masaldı. Acaba onun ömrünün diğer yarısına güneş doğacak mı?

Vüsal Tevekkül oğlu Amirov Bakü,Sabuncu ilçesi, Pirşağı kasabası, Kızılkum

Sanatoryumu’nda kalıyor. Hocalı şehir 2 sayılıorta okulun 9. sınıfında okuyor. Tel: 551-43-54

Page 17: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 15 -

CENGİZ HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAYARAK CESETLERİ KAMERAYA ALIYORDU

FÜZULİ ALİ OĞLU MEHBALIYEV

Doğum: 12 Ağustos 1975 Doğduğu yer: Hocalı

“Hocalı sakini İsrail İsmailov’la birlikte “Vaşim şestoy” denilen mevzideydik. Sabahtan beri bir lokma bile yememiştik. Akşam saat on sularında eve yemeğe geldik. Her an ateş altındaydık. Aniden çatışma şiddetlendi. Milli Ordunun askerlerinden olan İsrail, benim mevziye geri dönmeme izin vermedi. Kendisi gitti. Korkunç patlama, gürültü sesleri etrafı sardı. Biz üç katlı bir binada yaşıyorduk. Dışarı çıkmak mümkün değildi. Evin olduğu blok kurşun yağmuruna tutulmuştu. Birinci katta olduğumuzdan blok sakinleri bizim eve doldular. Bloğun aksi tarafındaki nispeten kurşun tutmayan odanın penceresini açtık. Önce ben indim. Sonra evde bulunan kızlar, gelinler ve yaşlıları pencereden indirebilmek için belimi dayak yaptım. Binada benden başka erkek yoktu, çünkü erkeklerin hepsi Hocalı’nın savunması için ön tarafa gitmişlerdi. Elif Hacıyev ve Tevfik Hüseynov’un (Ulusal Kahramanlar - A.H.) Mili Ordu askerlerini yardımımıza gönderdiklerini gördük. Hocalı şehri hem aşağıdan hem de yukarıdan havaalanı ve Askeran, bir de Bozdağı tarafından saldırıya uğramıştı. Büyük çaplı silahlardan çıkan mermiler yağmur gibi yağıyordu. Sadece Çaylak yolu tarafında ses yoktu. Milli Ordu askerleri düşmanla çatışarak, bu yolla bizi Ağdama geçirmek istiyorlardı. Eski Fin evlerinin yanından saklanarak gidiyorduk. Gittikçe sayılarımız artıyordu. Bağıran kim, ağlayan kim. Nihayet Gargar nehrine ulaştık. Kardeşim Nizami ile yardımlaşarak annemi nehirden geçirdik. Su buz gibi soğuktu. Nehri geçip Ketik ormanına doğru yürüdük. Hocalıyı terk edenlerin kervanı o kadar büyümüştü ki, artık onu bir istikamette götürmek, yönetmek zordu. Rahmetli Elif Hacıyev, Milli

Page 18: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 16 -

Ordunun askerlerinden Fuzuli ve diğerleri güvenli yönü tespit ederek grubu yönetiyorlardı. Annem, kardeşim, komşumuz Mehmet dayı, eşi Rahile - biz hepimiz - birlikte yürüyorduk. Tanıdığım insanların çoğunu hatırlayamıyordum. Soğuk, korku, panik içindeydim, ıslanmış ayaklarım buz kesmişti.

Ketik ormanında tepeyi tırmandık. Geri dönüp Hocalı’ya baktım. Hocalı ateş içinde yanıyordu. Her yer ışıl ışıldı. Sanki yeni yıl çamının yoğun ışıkları yakılmıştı. Hocalı’dan bir hayli uzaklaşmış olsak da, şehirden şiddetli ateş sesi geliyordu. Milli Ordunun askerleri şehri savunuyorlardı. Onlar sivil insanları kurtarabilmek için ölümle yüzleşiyorlardı...

Tepeden vadiye indik. Rahmetli Elif Hacıyev burayı kurşun tutmaz, biraz oturup dinleniriz dedi... Karın üstüne oturdum. Ağzıma kar koydum. İnsanlar su yerine kar yiyorlardı. Elif Hacıyev karı az yeyin diye bağırıyordu. Biraz dinlenmiştik ki, o, “kalkın” emri verdi. Kalktık. Bir hayli yol gidip ormanın boş yerinden sürülmüş yerine vardık. Kar basmıştı ve sürülmüş yerde hareket etmek çok zordu. Ayağının birini atıyordun, diğerini sanki birisi tutup bırakmıyordu. Üstelik nehri geçerken ıslanmış ayaklarım zulüm veriyordu bana. İlerlememi zorlaştıran montumu çıkarıp attım. Beni çok yoruyordu. Biraz gitmiştim ki, ayağım tuzağa yakalandı. Ne kadar uğraştıysak tuzağı açamadık. Ayakkabımın bağını çıkarıp ayağımı kurtardım. Ayakkabılarımdan biri tuzakta kaldı. Gidiyorduk. Sabaha yakındı. Ketik ormanı ile Askeranı birleştiren asfalt yolu geçebilsek. Şelli köyüne ulaşacaktık. Asfalta geldiğimizde, kurşun yağmuru başladı. Başımızı kaldıramıyorduk. Kimsenin kimseden haberi yoktu. Bizi koruyan Milli Ordu askerleri cevap ateşi açıyorlardı . Orada çok ölen, yaralanan oldu. Halk kurşun yememek için sürüne sürüne gidiyordu. Hiç hatırımdan çıkmaz. Hocalı’da fin evlerinde yaşayan Reşit adlı çocuğun köpeği - Sibirya Kurdu kurşun yağmuru başladığında ileri koştu. Sonra o da sanki her şeyi anlıyormuş gibi sürünmeye başladı. Şelli’ye kadar süründü.

Şelli’ye varmadan vadide yine kurşun yağmuruna yakalandık. Milli Ordunun askeri İsrail’e yardım etmek istiyordum. Şarjörü ondan almak isteyince geri dönerek bağırdı: “Çekil git, git buradan. Oradan buraya sağ sağlim geldin, burada mı ölmek istiyorsun”. Sağım - solum

Page 19: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 17 -

cesetlerle doluydu. Yıkılan kim, inleyen kim, yardım isteyen kim… Kimse kimseye yardım etmiyordu. Kurşun yağmuru altında bir saniye bile yerinden kalkarak birilerine yardım etmek mümkün değildi . Herkes can havlindeydi.

Bu kurşun yağmurunda Azerbaycan’ın Milli Kahramanı Elif Hacıyev’in bana bağışladığı külahı kaybettim. Şapka başımdan düştü, almaya korktum. Şelli’ye doğru yürüyordum. Ketik ormanında Elif Hacıyevin külahı dala takılıp dereye düşmüştü. Gidip onu getirmiştim. Külahı başıma takıp “soğuktur, koy başına” demişti...

Nahçıvanik’deki domuz çiftliğinin yanındaki kurşun yağmurundan canını kurtaranlar Şelli köyüne ulaştılar. Ben de onlarla idim. Bizi bir eve götürdüler. Öncelikle su verdiler.

27 Şubat 1992’de cesetleri toplamak için kurşun yağmuruna tutulduğumuz o yere - Nahçıvanik yakınına geldik. Babaannesinin cesedini bulmak ümidiyle gelen Hasanbala’nın çocukları da benimleydi. Başka Hocalılılar da vardı. Milli Ordunun askerlerinden de vardı. Ceset arıyorduk. Bir askeri helikopter yere indi. Birkaç helikopter de onu koruyordu. Gazeteci Cengiz Mustafayev kamera ile bu vahşeti çekiyordu. Çekerken hüngür hüngür ağlıyordu. Sonraları Azerbaycan’ın Milli Kahramanı unvanı olan, Cengiz Mustafayev’in çektiği bu kareler dünyayı dolaştı. Bu karelerden kat kat dehşetlilerini ben gözlerimle görmüştüm. Yanmış, yakılmış, başı, kulağı, burnu kesilmiş, derisi soyulmuş cesetler… Cesetleri toplayamıyorduk bile. Yine ateş başladı. Daha da şiddetli bir hal aldı. Yere inmiş helikopter 15-20 ceset aldıktan sonra kalktı. Biz yine Şelli’ye doğru kaçtık. Cesetleri alamadık. Hasanbala’nın çocukları ne annesinin ne de babasının ölüsünü oradan çıkaramadılar. Hasanbala’nın karısı vadideydi. Boğazından yaralanmıştı. Bizim köylü Talehin cesedi biraz yukarıdaydı. Donmuştu... Ondan biraz aşağıda tanımadığım iki çocuk cesedi vardı... Vadi cesetle doluydu. Donmuş ölüler... 26 Şubat’ta, o vahim gecede insanlar ölümden kurtulmak için vadiye dolmuştu.Ama zalim Ermeniler tarafından kurşuna dizilmişlerdi. Cesetlerin hepsi üst üsteydi... Bir çoğunu tanımıyordum. Hocalı’da çiftlikte çalışan bir erkeğin cesedini yakmışlardı. Akrabaları onu ayakkabısından tanıdılar. Dilo’nun oğlunun kafasının içi oyulmuştu...

Page 20: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 18 -

Geceleri uyuyamıyorum. İnanmıyorum hayattayım. İnanamıyorum ki, o geceden sonra ben sağ kaldım, yaşıyorum.”

Bu da Hocalı faciasının korkunç bir makamıdır: insanlarla birlikte onların güvenini da kırmışlar. Sağ iken öldüğünü zanneden insanın yüzü güler mi hiç?

Fuzuli Ali oğlu MehbalıyevBakü, Pirşağı’daki pansiyonunda kalıyor.

tel: 551-48-89 (055) 733-05-96

Page 21: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 19 -

BAZEN YAŞAMA AŞKI DA ÇOK GÜÇSÜZ OLUYOR

AZAD ZAHİD OĞLU GULİYEV

Doğum: 9 Temmuz 1974Doğduğu yer: Hocalı

…O, annesinin yanında röportaj vermek istemedi. “Geçelim öbür odaya” dedi. Geçtik. Sigara yakmak için izin istedi. “Elbet, olur” diyorum. Azad konuşuyor. Konuşuyor mu?! Dolmuş gözler, uzağa gitmiş bakışlar, sallanan eller, gerilmiş sinir, gizlemek istediği gözyaşları... Azad sanki o faciayı yeniden yaşıyor...

“Büyükler şehri savundukları için, biz fırında yardım ediyorduk. Fırındaydım. Gece eve geldim. saat 10’du tahminen, 11’e beş dakika kala evimizin yanındaki mevziye indim.

Her tarafta evler yanıyordu. Hocalı Hankendi ve Noraguh yönünden ateşe tutulmuştu. Hızla eve döndüm. Küçük kardeşim Mikail ve yengem Dilşad’ı aldım ve üç katlı evin bodrum katına indik. Komşularımız da bodrumdaydılar. Şehrin savunmasına katılan büyük kardeşlerim Nadir, Kadir ve Adil’den haber alabilmek için bodrum katından dışarı çıktım. Şehri korkunç patlamalar ve gürültü sarmıştı. Kuşatılmış olduğumuzu öğrendim, yeniden bodruma döndüm. Bodrumda 20-30 kişi kadardık. Sabaha doğru, dörde yirmi beş kala, saate bakmıştım, bodrumu terk ederek Çaylak’a doğru yöneldik. Çaylak’a ulaştık. Karlı kış, bumbuz su... Yengemi sırtıma alıp nehri geçerken, ikimiz de çaya düştük. Adamlar yardıma geldiler, bizi kaldırdılar. Tamamen ıslanmıştık. Bir-iki saat hareketsiz kalsaydık, donacaktık. Nehri geçip Ketik ormanına girdik. Kar dize kadardı. Hareket etmek zordu. Üstelik de üstümüz başımız yaş… Ormanda biraz gitmiştik ki, karşıdan Ermenilerin kurşunları gelmeye başladı. Önde gidenlerden ölenler

Page 22: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 20 -

oldu. Yönümüzü Abdalgülablı Köyüne doğru değiştirdik. Bir gün yol gitmiştik ki, ormanda yine Ermenilerin pususuna düştük. Geri döndük. Yönümüzü tekrar değiştirmek zorunda kaldık. Kurşun yağdırılmayan yönü seçtik. (Ermenilerin bu yönden kasıtlı olarak saldırmadıklarını sonradan anlayacaktık) Yeni bir pusuya düştük. Ne kadar, kaç gün yol gitmiştik iyi hatırlamıyorum. Dördüncü gün Nahçıvanik’e vardık. Nahçıvanik’te ablukaya düşeceğimizi bilmiyorduk. Köy kenarındaki mezarlığın kabir taşları arasında gizlenmiş Ermenilerin vahşi ateşiyle karşılaştık. Burada yengem Dilşad, teyzemin oğlu Vasif öldürüldü. Biliyormusunuz, en vahimi neydi?

Yaşamın cilvesine bak en yakının yanında hayata veda ediyor, senin ona hiç yardımın dokunamıyor. Kardeşim Mikâil ile mezarlıkta bir taşın arkasına saklanmıştık. Kurşunlar orayı tutmuyordu. Gecenin karanlığında görünmüyorduk. Kardeşimle sırtüstü uzanmıştık. Sabah olunca aniden garip bir panik bastı beni. Kardeşim Mikâil’e evde Vügar da diyorduk. Ona dönerek “Vügar, Vügar” diye seslendim. İnliyordu, av tüfeği ile kendine kıymış... Bağırdım... “Neden? Neden? Neden Vügar?” Kucağıma alıp beraberimde götürebilmek için ne kadar uğraşsam da gücüm yetmedi. Ermeni’ye esir düşmesin diye, kardeşim kendini vurmuştu. Ayrılmak gitmek zorundaydım, ona gelip seni götüreceğim dedim. Kardeşimin dışarıda kurda kuşa yem olacağını düşününce dehşete kapılıyordum. Kim bilir, belki Ermeniler onun ölüsüne bile hakaret edeceklerdi. Onu gömmek için döneceğime yemin etmiştim. Yaralı kardeşimden 500-600 metre uzaklaştığımda 28-30 yaşında iki Ermeni’ye rastladım. Uzaktan el işareti ile beni yanlarına çağırdılar. Şoke oldum. Bir adım dahi atamıyordum. Dimdik durmuştum. Ermenilerden biri elindeki Kalaşnikofla sağıma soluma ateş ediyordu. Benim korkmamdan zevk alarak gülüyorlardı. Diğer Ermeni yaklaşıp tüfeğin kundağı ile sırtıma vurdu. Yüz üstü yere serildim. Esir düştüm. Orada duyduğum küfür ve aşağılanmaları daha önce hiç duymamıştım. Esirlere nasıl işkence ediyorlardı anlatamam. Kalaşnikofla, tekmeyle, yumrukla vurmak en kültürel yöntem sayılıyordu. Beni Nahçıvanik köyünün içinden götürüyorlardı. Yolda rastladığımız ellerinde asa, saç - sakalı ağarmış Ermeni yaşlılar bile değneklerini başıma vuruyorlardı. Pencereden bir Ermeni kadını bağırıyordu: “Türk köpek oğlu, ne duruyorsunuz, derhal o Türkü gebertin!” Beni Nahçıvanik’deki domuz çiftliğine getirdiler. Kapıyı açıp içeri ittiler. İçeride Hocalı cemaatini görünce kendimden

Page 23: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 21 -

geçmişim. Ayılınca gördüm, 30-40 kişiyiz. Bizi sıraya diziyor, yere uzandırıyor, tekmeliyorlardı. Ayakları yorulduktan sonra ise tahtalara iş düşüyordu. Üç gün kaldık. Sonra bizi Askeran İlçe Emniyet Şubesine götürdüler. Askeran’dakilerin Türk esirlerin getirileceğinden haberi olmuştu. Polis idaresinin karşısına yığılmış Ermeniler yük kamyonundan atlamamıza izin vermediler. Bizi kamyondan sürükleyerek asfalt yola ittiler, sonra sırayla tekmelediler. Karakolda bizi ikişer, üçer paylaştılar. Sanki biz dövülmek için esir alınmıştık. Sonra bir odaya attılar. Ben 35-40 yaşında bir erkek ile aynı odadaydım. Onu benim yanımda kurşunlayıp öldürdüler. Korkuyordum. Çok korkuyordum. Korkudan kurşuna dizilmiş Hocalı sakininin cesedine bile bakamıyordum...

Bir gün bir Ermeni geldi, yaklaşık 40 yaşlarındaydı. “Ben Erivan’dan geldim. Senin başını bizzat kendim kesip Erivan’a götüreceğim” dedi. Sonra da gülmeye başladı. Hunharca beni yumruklamaya ve dövmeye başladı. Bu iş günlerce devam etti. Orada kaç gün kaldığımı bilmiyorum. Başka bir köye götürdüler beni. Burada da yirmiye yakın erkek vardı. Vahşice işkence yapıyorlardı esirlere. Komşu bölmelerde rehin alınmış kızlarımız ve gelinlerimizin çığlıklarını duyuyordum. Orada kaç gün kaldığımı hatırlamıyorum. Bizi Noraguh köyüne getirdiler. Noraguh’da sera gibi bir yere bıraktılar. Artık 19 kişiydik. Her gün sabah, öğle, akşam ve istedikleri her zaman çeşitli işkenceler yapıyorlardı. Orada da kaç gün kaldığımı hatırlamıyorum. Martın 14’ünde beni Ağdam mezarlığında bir Ermeni ile değiştirdiler. Ermeni taraftan Karen, bizim taraftan rahmetli Allahverdi Bağırov vardı. Annemin babamın yanında olduğuma inanamıyordum. Sanki bir rüya idi.. Şimdi de sağ kaldığıma göre şaşırıyorum. Yaşadığım işkenceler her gece rüyama giriyor.”

... Hazarın kıyılarına sığınmış, kederinin duman gibi sardığı Azad’ın özgürlükte yaşadığı dalgın gözlerine bakmaktan ve çok sevdiğim denizin bu seferki amansız, soğuk rüzgarından tirtir titreyen, kaderin onlarla oyun oynadığı bu Hocalı sakinine yeniden acı yaşattığımdan dolayı sarsılmıştım... Çok sarsılmıştım... Beni ve seni bu duruma düşürenlerin Allah cezasını versin.

Azad Zahid oğlu GuliyevBakü Pirşağı Sanatoryum’unda yaşıyor.

Tel: (050) 329-23-12

Page 24: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 22 -

GÖKTEN KURŞUN YAĞIYORDU

CEYHUN KAMİL OĞLU ABDÜLOV

Doğum: 12 Nisan 1978Doğduğu yer: Hocalı

“...Saat 9 sularıydı. Annem ekmek pişiriyordu. Babam mevzilerin birinde savunmada idi . Babam apar topar eve geldi, artık eskisi gibi değil dedi. Yığışın Tevekküllerin tüneline! Hocalı çoktan beri ateşe tutulduğundan komşumuz rahmetli Tevekkül amcanın avlusunda tünel kazmışlardı. Annemle tünele gittik. Komşularımız Sahibe teyze ve evlatları - Zahid, Mahir; Fazile teyze ve oğlu, Sehlet teyze ve oğlu Amil, kızı Matı (asıl adı başkaydı, ancak Matı diyorlardı). 5-6 yaşlarındaydı. Ve başka komşularımız da tüneldeydi. Ağdam’dan gelmiş birkaç gönüllü de vardı. Gece saat 12-1 sularında Ağdam’dan gelmiş gönüllülerin yardımı ile rahmetli - Aliasker hocalara gittik. (Azerbaycan’ın Milli Kahramanı Alesker Novruzov –A. H.) Onların evini ateş az tutuyordu. Hem de tünelden daha sıcaktı. Aliasker hocanın evi Bozdağ tarafına yakındı. O tarafta korkunç bir uğultu vardı . Ermeni tankları şehre giriyorlardı. Biz ise bundan habersizdik. Savaşın çok şiddetli bir anında kardeşim Eldeniz geldi ve ne oturuyorsunuz Ermeniler şehri ablukaya almışlar dedi. Anahtarı annemden alarak, evden evrakları almaya koştu. Geldiğinde kapıyı kapatmamıştı . Artık kapıyı kapatmanın önemi yoktu. Aliasker hoca’nın evini terk ettik. Gece yarısıydı. Muhtemelen saat iki civarıydı. Saklana saklana üç katlı binanın bodrumunda 1-2 saat beklemek zorunda kaldık. Çünkü savaş o kadar şiddetliydi ki, hareket etmek mümkün değildi . Gökten kurşun yağıyordu. Hocalı ateş içindeydi. Mermilerin patlamasından dehşete düşüyorduk. Snaryad’ın (Rus silahı) uğultusu panik yaratıyordu. Hocalı ateş püskürüyordu. Gece yaklaşık saat dört sularında bodrumu terkedip tek açık yol olan Gargar Nehrine yaklaştık.

Page 25: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 23 -

Sonraları Ermenilerin bu yolu kasten açık bıraktıkları anlaşıldı. Nehri geçip Nahçıvanik’e doğru yöneldik. Orada ise bizi pusu bekliyormuş.

Çayın kenarında amcamlarla karşılaştık. Kardeşim Eldeniz ayakkabılarını çıkararak ayaklarımız ıslanmasın diye babamı, annemi ve beni nehirden geçirdi. Çünkü don vardı... Ormana girdik. Ketik ormanına. Bilmiyorum saat kaçtı. Ormandan gaz borusu geçiyordu. Boruya mermi değmişti, yanıyordu. Nehirde ıslanmış bir çok kişi o gazın sıcağıyla ısınıyordu. Bazıları yola devam edemediler. O gaz borusundan yanan ateşin başında kaldılar. Orayı yeni geçmiştik ki, Allahverdi dayı öldü. Zaten yolda oğlu ile torunu onu zorla götürüyorlardı. Gitmek istemiyordu. Siz gidin diyordu, zaten bu zulümden kurtarmak zordu... Sinirleniyordu, bağırıyordu, ama oğlu onu bırakmıyordu. Allahverdi dayının kalbi patladı. Bastonu da elinde Ketik ormanında kaldı ...

Hava biraz aydınlandıktan sonra bazılarını tanıdım. Sınıf arkadaşım Ramini gördüm. Elektrikçi İbrahim’in oğluydu. Biraz sohbet ederek yürüyorduk ki, şiddetli bir çatışma başladı. Ramil’den ayrı düştüm. Babamdan, kardeşimden de. Annem yanımdaydı. Bir BTR (zırhlı araç) topluluğun arasına girerek adeta onları önüne katıp kovalıyordu. Üstündeki silahlı Ermeniler makineli tüfekle insanları biçiyorlardı . O vahim durumu, sarsıntıyı anlatmak imkansız. Herkes koşuyor, herkes bağırıyor, her yan ceset, insanların çoğunun yüzü kan içinde, hiçbir şey düşünemiyorsun. Ne yaptığını , nereye kaçtığını bile bilmiyorsun, sadece canını kurtarmak istiyorsun. Yakın mesafedeki BMP’lerden atılan mermiler birden bire 15-20 kişiyi yere seriyordu. Bu çatışmada annemden de ayrı düştüm... Şimdi Sumgayıt polisinde çalışan Bahtiyar, kardeşi İkbal, Bayram düşmana direniyordu. Ben onların yanında yere uzanmıştım. Savaş hiç durmuyordu. Onlar çabuk hareket edebilmek için montlarını çıkarıp atmışlardı. Kimin tüfeğinin şarjörü boşalırsa tekrar doldurabilmek için montlarının cebindeki kurşunları çıkarıp hazır tutuyordum. Biraz uzakta Ağdam’dan gelmiş gönüllüler - Mezahir, Kefil, “çekist” Behmen, onlardan da ötede rahmetli Aqil Guliyev’ın (Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Kahramanı – A. H.) çocukları savaşıyordu. Bu direniş olmasaydı, hiç bir Hocalı sakini o katliamdan kurtulamazdı. İkbal’i vurdular. Kurşun öyle çarptı ki , hiç sesi çıkmadı. Onun montunu ve Kalaşnikof’unu kendim aldım. Bu tüfek AK-72 idi. Hocalı’da savaş çoktan beri sürdüğünden, kardeşim Eldeniz bana silaha

Page 26: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 24 -

davranmayı öğretmişti. O savaşta Bahtiyar da yaralandı. Ben artık asfalt yolu geçmiştim. Hiç unutmuyorum bir kadın küçük kızını beline sarmıştı. Kendisi ise yaralanıp yere yığılmıştı. Kızına yardım edelim, kendimizle götürelim diye yalvarıyordu. Ben de orada omzumdan yaralandım. Biraz gitmiştim ki, sağ bileğimden de yaralandım. Artık hareket edemiyordum. İkbal’in montunun üzerinde uzanmıştım. Sabah saat 8-9 oluyordu. Çatışma yavaşlamıştı. Savaş durmuştu. Annem beni arayıp buldu. Önce yaralarıma kar koyup kanı kesti. Sonra da baş örtüsünü açıp yaralarımı sardı. Anneme çekip gitmesini söyledim ama gitmedi. Yanımızda Hankendi’nden mülteciler olan anne - yavru - Güllü teyze ve oğlu Şeref de yaralanarak yere uzanmışlardı. Güllü teyze omzundan, oğlu karnından yaralanmıştı. Güllü teyze öleceğini bildiğinden yanında bulunan para torbasını yaktı. Hayatımda ilk kez parayı yanarken görüyordum. Paradan ne kadar siyah duman çıkarmış... Artık akşam oldu. Saat 5-6 olmuştu. Ağdamla aramızda 1 kilometre bile yoktu, 700-800 metre kalmıştı. Ancak bu yolu kat edebileceğimi ümit etmiyordum. Anneme gidip kurtulması için tekrar yalvardım. O anda sarı üniforma giymiş iki Ermeni bize yaklaştı. Rusça bağırdılar, silahı bırakmamı istiyorlardı. Tüfeği kendimden biraz kenara attım. Ermenilerden biri bizi vurmak istedi. Öbürü izin vermedi. Ermenice “zaten ölecekler, mermiyi boşa harcama” dedi. Tüfeği alıp gittiler. Biraz sonra eski siyah giysileri olan dört Ermeni bize yaklaştı. Güllü teyze onlara Ermenice küfretti. O, Ermeni dilini biliyordu. Güllü teyzeye de, oğluna da 15 kurşun sıktılar... Annem ne kadar altın ve parası varsa hepsini onlara vererek bize dokunmamaları için yalvardı. Parayı aldılar, bize dokunmadılar. Sizden para aldığımızı kimseye söylemeyin dediler. Bizi götürüp Nahçıvanik’te silahlı dört başka Ermeni’ye teslim ettiler.

Uzanıp kaldığımız yerden 300-400 metre uzaklaştığımızda Hocalı’dan Tevfik’in kızı Sevinç’e rastladık. O 15 yaşındaydı. Annem Ermenilere yalandan Sevinç’in kendi kızı olduğunu söyledi. Bizi bir “Kamaz” yük kamyonuyla Nahçıvanik’ten Askeran’a götürdüler.Ormandan halen çatışma sesleri geliyordu... Askeran’da karakola getirildik. Su istedim. Ermeni bekçisi cam bardakta su getirdi.Susuzluktan ciğerim yansa da, suyu içmeye korktum. O, önce kendisi içti ve korkma iç dedi. Daha sonra Norik adlı bir Ermeni bizi Askeran’dan Hankendi’ne götürdü. Babası Karlen esir düşmüştü ve bizi onunla değiştirebilmek için götürüyordu.

Page 27: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 25 -

Norik bize kötü muamele yapmıyordu. Dedesi Sarkis de bize ılımlı davranıyordu. Bu ermeni ihtiyarı Ermenilerin her zaman toprak üstünde kırıldıklarını ama amaçlarından vazgeçmediklerini, manasız savaşlardan bıktıklarını söylüyordu. Sarkis annemin Cemilli’de yaşayan Mürsel’in kızı olduğunu öğrenince bize daha iyi davranmaya başladı. O, hep Ermeni silahlılarına küfrediyordu. Karısı Roza ise çok kötüydü. Bize nefretle “Törk” diyordu.

Orada annem yaramı iyotlu suyla temizlemek istedi. Kolum çok şişmişti. Montum üzerimden çıkmıyordu. Montumu keserek çıkardılar. Sonra annem yaralarımı temizleyerek sardı. Bu evde bizden başka bir esir daha vardı. Adı Gaffar idi, Malıbeyli köyündendi.

Birkaç gün sonra anlaşmaya vardılar ve Bakü’de esir olan Karlen’in bizimle değiştirilmesine yardım etsin diye annemi serbest bıraktılar. Annemi Askeran’a getirdik. İki Özbek askeri, birkaç Ermeni ile annemi Ağdam’a gönderdiler. Annemi uğurlamaya ben de gitmiştim. O, hep dönüp bana bakıyordu.

Bizim – Sevinç’in, Gaffar’ın ve benim esaretten kurtarılmamızda annem müstesna rol oynadı. Gece gündüz çalmadığı, açmadığı kapı kalmadı. Nihayet, Karlen’i bulup bizimle değiştirebildi. O günü hiç unutamam. Ermeni çocuklarına katılıp ormana gitmiştim. Maksadım 1-2 kez ormana gittikten sonra Ermeni çocuklarını aldatıp kaçmaktı. O ormanları, dereleri iyi tanıyordum. Yaklaşık birkaç gün sonra Sarkis’in tüfeğini alıp kaçmayı planlıyordum ancak, annem Bakü’den rahatsız olmuş… sanki benim başıma bir şeyler gelebileceğini duymuş ve Ermenileri eğer oğlum Ceyhun sağ olmazsa, oğlunuz Karlen’i vermeyeceğiz: onu da öldüreceğiz diye uyarmış. Karlen 7-8 ay önce yakalanmıştı.

Nihayet Martın 28’inde Norik bizi Askeran’a getirdi. Karargah görüşmeleri yapıldı. Evden sabah erkenden çıkmıştık. Artık öğlendi. Biz Norik’in arkadaşının “Kamaz”ının yük yerinde oturmuştuk. Norik bizim aç olduğumuzu biliyordu. Bize vermek için iri bir parça ekmek ve el içi boyda domuz yağı almıştı. Dört yandan üstüne saldırdılar “sen Türklere ekmek mi veriyorsun?” dediler. Norik korkusundan bunları kendisi için aldığını söyledi ve ekmek elinde kamyona oturdu. Araba Ağdam’a – ara bölgeye doğru yol aldı. Orada bizi değiştirdiler.

Page 28: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 26 -

“... İnsan hiçbir zaman alın yazısından kaçamaz” diyorlar. Ve bu yazı eski alfabe gibi tersinden okunursa, demek bela Tanrıdan değil, onun kulundan geliyor.

Ceyhun Kamil oğlu Abdülov Bakü’de,2 numaralı Tikinti pansiyonda kalıyor.

Tel : 551-56-51(050) 379-03-79 (mob.)

Page 29: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 27 -

KORKU HER ŞEYE ÜSTÜN GELİYORMUŞ…

RAMİN SELİM OĞLU MUSAYEV

Doğum : 30 Ağustos 1977Doğduğu yer: Hocalı

“ O gün sabahtan başlayarak bir hayli çatışma oldu. Her zamanki gibi... Akşama yakın biraz azaldı. Akşam 9’da çatışma yeniden şiddetlendi. Babam bahçemizde büyük beton panelleri bir yere yığarak, toprağı alttan kazıp tünele benzer bir oda yapmıştı. Şiddetli çatışma olunca hep o tünele girer, saklanırdık. Şimdi de tünele doluştuk. Komşularımız Ziynet teyze, Hüseyin dayı, Garaş dayının ailesi de tünel de idi . Gece saat 12’ye kadar tünel de kaldık. Ateş bitmiyordu. Uğultu vardı. Dayım Tahir geldi ve Ermenilerin her taraftan saldırıya geçtiğini söyledi. Tünelde korunmak artık anlamsızdı. Ziynet teyze, ile Hüseyin dayı tünelde kaldılar. Biz tünel den çıktık. Sanki sabah oldu. Ermeniler ışığında Hocalı sakinlerini daha kolay kırabilmek için fişek atıyorlardı. Asfalta doğru çıktık. Saklanmaya yer yoktu. Duvarların dibine saklanarak gidiyorduk. Yağmur gibi yağan kurşunun altında Gargar nehrine yöneldik. Nehri geçtik. Ketik ormanına girdik. Karşıda yüksek bir dağ vardı. O dağı tırmanıyorduk. Dağın zirvesine ulaşmaya az kalmışken, Ermeniler tepeden ateş açtılar, yüzü aşağı kaçmaya başladık. Kendimi koruyamıyordum. Ağaca çarptım, orada kurşun da ayağıma çarptı. Ayağımdan hafif yara aldım. Ağrı hissetmiyordum. Akan kanı da hissetmiyordum. Korku her şeye üstün geliyormuş… Bir hususu da hiç unutamıyorum. Bakın… Kendini kurşundan korumak için 13 yaşındaki bir çocuk kadın cesedinin altında saklanıyor... O çocuk bendim... Cesetten de korkmuyordum... Burada çok ölen, kaybolan oldu. Yüzlerce insan da kendine hakim olamıyordu, vadiye yuvarlanıyorlardı. Vadiyi kurşun tutmuyordu. Orada bir saate yakın dinlendikten sonra yeniden yola düştük. Hava dumanlıydı. Bir

Page 30: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 28 -

hayli gittikten sonra Ağdam yerine Hankendi yoluna çıktığımız anlaşıldı. Geri dönecek olduk. Herkes yorulmuştu. Karın üstüne çöktük. Babam 3 yerde ateş yaktı. İnsanlar biraz ısındı. Ayağımı ısıtırken ayakkabımın altı eriyip derime yapışmış. Bunu bile hissetmemişim. Sabaha yakın yola çıktık. Karşıda bir dağ vardı. O dağı geçerek bütün gün yol gittik. Bir köye ulaştık. Köy halkı bizi Azerbaycan dilinde çağırdı. Ermenilere de küfür ettiler. Seviniyorduk. Canımız kurtuldu sanmıştık. Aniden kurşun yağmuru başladı. Telman Aslanov yanımda vuruldu ve öldü. Bu köyde Zehra teyzenin de ölümü hatırımdan hiç çıkmıyor. Kurşun ağzına gelmişti. Ölürken sesi bile çıkmadı. Bizi orada esir aldılar. Dağın eteğinde hepimizi yere uzatarak başımızın üstünden ateş etmeye başladılar. Sonra bizi çiftliğe getirdiler. 60-70 kişiydik. Bize sabah akşam 1 kova su, 1 kova de çiğ patates veriyorlardı. Bir kez bir Ermeni kadını elbisesinin altında bir ekmek saklayarak getirmişti. Bana verdi. 2-3 gündür ormanda yol gelmiştik, 3-4 gündür de çiftlikte esirdik. Hafta boyunca yediğim bir o ekmek oldu. Ormanda kar, dallarda kuruyup kalmış kuşburnu yiyordum.

Çiftlikteyken büyük bir leğen getirdiler. Kimin neyi varsa içine koysun dediler. Eğer birinin üzerinden bir şey çıkarsa, derhal öldürülecek. Herkes parasını, altınını, belgelerini oraya koydu. Sonra bizim Milli Ordunun kıyafetlerini giyen 12 veya 13 erkeği dışarı çıkardılar. Orada bir kadın vardı. Adını unuttum. 5 oğlum vardı, ikisi öldü, üçünü de siz götürüyorsunuz diye ağlayıp yalvarıyordu. En azından, birini bana verin. Tüfeğin kundağı ile kadını ittiler. Milli Ordu kıyafetinde olanlar dışarı çıkarıldıktan biraz sonra ateş açıldı. Ateş sesleri belki 10 dakika sürdü. İçerideki esirler bağırıyorlardı. O anne ne yapacağını bilmiyordu. Ermeniler içeri girip çığlıklar kesilmezse hepimizi kurşunlayacaklarını söylediler. Yanılmıyorsam, çiftlikte 2 veya 3 gün kaldık. Bir kızın orada yaşanmış olan öyküsünü de hiç unutamıyorum. Bir kız vardı. 13-14 yaşlarında. Kızın adını söylemiyorum. Ermeniler zorla dışarı çıkardılar. Babası ne kadar yalvardı, ellerinden alamadı. Kız birazdan geri döndü... 13 yaşındaki kıza vahşice tecavüz etmişlerdi...

Birkaç gün sonra bizi çiftlikten dışarı çıkardılar. Erkekleri bir sıraya, kadın ve çocukları da diğer sıraya dizdiler. Babam bizden ayrı düştü. Mahluka nine Teymur’la bana babanızın ayaklarına sarılıp onu bırakmayın dedi. Ermenilere annemiz ormanda öldü, en azından

Page 31: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 29 -

babamızı bırakın dememizi söyledi. Öyle de yaptık. Babamı bize doğru ittiler. 15 erkeği ise bıraktılar. Bizi sıraya alarak Abdalgülablı köyüne yakın bir yere getirdiler. Yolda donarak kurumuş cesetler görüyorduk. Bir kadın yanında da bir çocuğun cesedi vardı. Belki o kadının çocuğu idi... Abdalgülablı köyüne yaklaştığımızda bize eşlik eden Ermeniler geri döndüler. İnanamıyorduk. Arkadan ateş açacaklarını zannediyorduk. Açmadılar. Geldik Abdalgülablı’ köyüne, oradan da Ağdam şehrine. Ayaklarım tutulmuştu. Bizi Bakü’ye getirdiler. 3-4 ay yürüyemeyecek vaziyette yattım. Askeri hastanede ayaklarımı dizden aşağı kesmek istediler. Sonra bu fikirden vazgeçtiler. Tedavi aldım. Dizlerimin üstünde dolaşıyordum. Gördüklerimi hiçbir zaman unutamam. Herkesi Allah yaratmıştır. Allah’ın yarattığı insana karşı Ermenilerin yaptıkları katliamlara ne ad verilebiliriz? Suçumuz neydi bizim? Nefret ediyorum bu işi bizim başımıza getiren Ermenilerden!

“ İnsan doğarken nefretle birlikte doğmuyor... Bazen insan sevgisini aksi–nefrete ceviriyorlar... Acaba Tanrı kimi suçlu sayar: Nefret tohumu serpeni mi , yoksa nefret edeni mi?

Ramin Selim oğlu MusayevBakü, Şerifzade 196-da,

Devlet Hastanesinin bahçesinde yaşıyor.Tel : 434-16-62 (ev)

(055) 776-38-68 (mob)

Page 32: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 30 -

... HALEN RÜYALARIMDA ORMAN GÖRÜYORUM

TERANE SEVİNDİK KIZI PAŞAYEVA

Doğum: 31 Aralık 1978 yılıDoğduğu yer: Hocalı

“...bahçemizdeki kuyuda babam, annem, bacılarım Tünzale, Yegane ve kardeşim Elşadla saklanmıştık. Eve gidebilmek için çatışmanın biraz azalmasını bekliyorduk. Ama savaş daha da arttı. Eve gidemedik. Ormana doğru kaçtık. Önce nehri geçtik. Beni çaydan amcam Alaaddin geçirdi. İkimiz de suya düştük. Boğaz’dan aşağı suyun içinde idim. Ayakkabılarımı da su alıp götürmüştü. Ayaklarım yalın kaldı. Sonra çoraplarım da buz tuttu. Yırtıldı, ayaklarımdan çıktı. İki gün yol gittik. Dağın başına çıkıyorduk. Orada bize ateş ettiler. Yeniden dağın dibine indik. Halamın oğlu Mehdi ile el ele tutuşmuştuk. Oturuyorduk. Otura otura da kayıyorduk. Herkes de otura otura kayıyordu. Ayakta durmak olmuyordu.. Gece vadide ateş yaktılar. Yalın ayaklarımı neredeyse ateşe sokacaktım. Sıcaklık hissetmiyordum. Sabah erkenden yolumuza devam ettik. Açlıktan ölüyordum. Üçüncü gün Dehraz köyü yakınlarında rehin düştük. Rehin düştüğümüzde 19 yaşındaki halamın oğlu Mehdi’yi vurdular... orada da öldü. Bizi büyük bir eve götürdüler.

Bilmiyorum, galiba ahır idi, belki de bir düğün salonu, yada taziye evi. Oraya attılar bizi. Sonra 11-12 genç erkeği, amcam Alaaddin’i seçerek götürdüler. Dışarıda ateş sesleri duyuldu. Öbür gün nisbeten yaşlı erkekleri de seçtiler ve götürdüler. 50 yaşlarındaki babam Sevindik’i de götürdüler.

Çocukları ve kadınları, Abdalgülablı köyüne getirdiler. Bize esirlikte çiğ patates, bir de buğday veriyorlardı. Beni orada kimse dövmedi. Bir leğen getirdiler. Esirlerin altınlarını, paralarını, belgelerini topladılar.

Page 33: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 31 -

Kadınların kulaklarından küpeleri de çıkarıyorlardı.

Yevlah hastanesinde bir iki ay tedavi gördüm. Rüyamda hep ormanla yürüdüğümü görüyorum. Uyandığımda uyku olduğuna seviniyorum.’’

... Bazen adama öyle geliyor ki, “Bu dağların başında bir zaman kar vardı, eteğinde babam-annem de vardı” mısraları senin için yazılmıştır.

Terane Sevindik kızı PaşayevaGoranboy bölgesi, Aşağı Ağcakend

kasabasında kalıyor.Tel: (+ 02-234) 74-4-72

Page 34: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 32 -

ELLERİM DONDU

ARZU VİTALİ KIZI ALİYEVA

Doğum: 28 Temmuz 1987Doğduğu yer: Hocalı

“... Anneme kurşun deyince korktum. Ağladım. Annemin ayağından kan akıyordu. Onun eteğinden yapışmıştım. Anneme birileri yardım ediyordu. Sonra ormanda süründüğümüz aklıma geliyor. Babam da sürünüyordu. Kardeşlerim Ramil, Amil, Raman da sürünüyordu. Ermenilerden korkuyorduk. Ellerim donmuştu. Sonra babamın sırtında olduğumu da hatırlıyorum. Düşmeyeyim diye kollarımı boynuna sımsıkı sarmıştım.’’

Herkesin ayakları, minik Arzu’nunsa babasının boynuna sarınan elleri dondu o gece ... Hafızasında donmuş elleri kalmış ...

Arzu Vitali kızı Aliyeva Naftalan,Karabağ sanatoryumunda yaşıyor.

Tel : (+ 02-55) 2-16-85

Page 35: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 33 -

“ORMANA İNSAN GELMİŞ…”

ARİFE ARİF KIZI AHMEDOVA

Doğum: 15 Ağustos 1987Doğduğu yer: Hocalı

“... Annemin belinde olduğum aklımda. Seviniyordum. Ormanda gezdiğimizi sanıyordum. Bağırmaya başladım: “Ormana insan gelmiş” Babam sımsıkı ağzımı kapattı. Yine haykırmak isteyince bana vurdu. Ağladım. Sen ses edersen Ermeniler gelip bizi bulacak dedi. Esir alındığımız rüya gibi aklıma geliyor. Herkes bir evde oturuyordu. Orada para kesesi çaldığım ise sanki şu anda olmuş gibi aklımda. Her şeyi olduğu gibi hatırlıyorum. Herkesin parasını alıyorlardı. Paraları toplayan bir Ermeni kadınıydı, asker elbisesi giymişti. O, esirlerden para kesesini alıp, parayı içerisinden çıkarıp sonra attı. Birilerinin ayaklarının altına düşen bu keseyi sürüne sürüne gidip aldım ve elbisemin altında sakladım. Keseyi Ağdama da yanımda getirmiştim. Bir de annemin hep ağladığını hatırlıyorum. Neden ağladığını anlamıyordum...”

Kana susamışlar!!! Hocalı katliamı’nı“ormana insan gelmiş ” mutluluğu ile karşılayan küçücük Arife’den utanın!!!

Arife Arif kızı AhmedovaNaftalan bölgesi ,

Karabağ sanatoryumunda yaşıyor.Tel : (+ 02-55) 2-11-28

Page 36: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 34 -

SANKİ HER ŞEYİ RÜYADA GÖRMÜŞÜM...

AYGÜN ARAZ KIZI SELİMOVA

Doğum: 3 Mayıs 1987Doğduğu yer: Hocalı

Onun söyledikleri : “Her şey bana rüya gibi geliyor. Kuru ekmek yiyordum. Buğday yiyordum. O Buğdaydan cebimde kalmıştı. Babaannemle esirdik. Esir olduğumuzu anlamıyordum. Hepimiz bir evde oturuyorduk. Uyumaya yer yoktu. Teyzemin çocukları Lale, Leyla, Elçin, Emil de oradaydı. Onlarla oynadığımı hatırlıyorum. Çok insan vardı. Şehla teyzemin yaralandığını bir film gibi hatırlıyorum. Hala bazen uykumda teyzemin yaralandığını görüyorum. Uyanıyorum. Korkuyorum. Başkalarının yaralandığını hatırlamıyorum. Bir de bizi tankın üzerine oturtup götürdüklerini hatırlıyorum. Teyzemin oğlu Elman da tankın üstündeydi. Bir de başka bir çocuk vardı. Hatırlayamıyorum kimdi. Orada biri bizi döverken uyanıyordum. Korkuyordum. Babaannemi de dövüyorlardı. Herkesi dövüyorlardı. Her şey bana hayal gibi geliyor. Öyle sanıyorum ki bütün bunları uykuda görmüşüm.

“...Gördüğüm rüyalar’’ giriyor rüyama mısrasını sana bağışlıyorum, Aygün.

Aygün Araz kızı SelimovaNaftalan, Şirvan sanatoryumu, oda

463’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-25-53

Page 37: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 35 -

CESET YÜKLEYEN OĞLAN

SAMET BEHMEN OĞLU ABIŞOV

Doğum: 11Haziran 1978Doğduğu yer: Hocalı

Söyledikleri: “25 Şubat’ta ben Siyah Kaya mevzisindeydim. Hocalı çoktan kuşatılmıştı. Helikopterle de gidiş-geliş mümkün değildi. Ailemiz Hocalı’daydı. Kalbim çatlıyordu. Bir fırsat bulup evimize gidebileyim diye kaç zamandır buraya, savaş alanına geliyordum.Mümkün olmuyordu. 25 Şubat’ta Hocalı ateş içinde yanıyordu. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Sabaha doğru oradan adamlar geldi. Hocalı’da katliamın yapıldığından haberdar olduk. Halka yardım etmek için Ağdam’dan gönüllüler, Milli Ordu askerleri, Hocalı’dan Ali, Rasim, Turan, Zakir, Kara ve başkaları ile yardıma gitmiştik. Şubat’ın 27’sinde tüm gün ceset topladık. Cesetleri kamyonlara dolduruyorduk.Tanıdık cesetler de vardı. Şirhan dayımın kafasını parçalamışlardı... Kamil’in kızı donmuştu... Tahir’in ölüsünü yakmışlardı... Sınıf arkadaşımın anne ve babasının cesedi tanınmaz durumdaydı. Beyinleri dağıtılmıştı... Onları da kamyona yükledik.’’

İnsanlar siz söyleyin , dünyada böyle bir “sanat” var mı? Yoksa, o vakit bu “sanatı” bize öğretenleri neden sorgulamıyorsunuz?

Samet Behmen oğlu AbışovNaftalan bölgesi,

Karabağ sanatoryumu, oda 217 de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-27-04

Page 38: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 36 -

BEN HERKESİ KAYBETTİM

MEHDİ FİRDEVSİ OĞLU ALİYEV

Doğum: 4 Şubat 1988Doğduğu yer: Hocalı

Söyledikleri: “...İsmail dedemin sırtında yol gittiğimizi hatırlıyorum. Hep gidiyorduk. Gidiyorduk gündüz - gece… Dedemin dediğine göre çatışma devam edince beni sırtından indirip dalların arasına saklamış. Sonra dedemleri esir almışlar. Bense orada dalların arasında kalmışım. “Dede, dede” diye bağırırken Ermeniler duymuş. Ermeniler dedemi öldürmek istiyorlarmış. Dedem “o bağıran torunumdu, izin verin götüreyim beni sonra öldürüsünüz”. Ermeni “eğer o senin torununsa hepinizi bırakırız, yalan söylüyorsan hepinizi kurşunlarız” diye cevap vermiş. Beni getirmişler, dedemi de kurşunlamamışlar. Hatırlıyorum. Orda bana süt veriyorlardı. Dedem içmeye izin vermiyordu. Ermeni sütü kendisi içti. Sonra dedem benim içmeme de izin verdi.

Hocalı soykırım’ında babam Firdevsi, annem Hayranı, kardeşlerim Elçini, Eldegizi ve başka akrabalarımı kaybettim. Ailemizden bir tek ben kaldım. Yalnızım... Rahile teyzemlerde yaşıyorum.”

Ermenilerin Tanrı payından - ailesiz yaşamaya mahkum ettiği bu bebeğe, yaptıklarının günahlarını dünyanın tüm suları, yıkayamaz kardeşim, bacım ...

Mehdi Firdevsi oğlu AliyevGoranboy bölgesi, Aşağı Ağcakend

kasabasında kalıyor.Tel : (+ 02-234) 74-7-20 (ev)

(055) 728-76-26 (mob)

Page 39: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 37 -

ANNESİNİN SAÇLARINDAN KAN AKAN ÇOCUK…

SEYMUR İBRAHİM OĞLU AZİZOV

Doğum: 31 Aralık 1977Doğduğu yer: Hocalı

Söyledikleri: “...Evden gece çıktık. Karşıdaki nehre doğru koşan insanlara katıldık. Nehri geçtik. Ormanda bütün gece yol aldık. Sabah oldu. Aniden şiddetli çatışma başladı. Menzure teyzeyi öldürdüler. Bir kadın daha vardı, tanımıyordum, o da öldü. Ablam Vesile, ben, bir de o kadın yere uzanmıştık. Kadın kız kardeşimle benim arama saklanmıştı. Onu da başından vurdular. Olduğu yerde can verdi. Annem de orada yaralandı. Uzanmıştı. Baktım ki, saçlarının arasından kan akıyor... Hiçbir şey söylemedi. Annemi kucaklayarak ağlıyorduk. Birileri bizi sarıldığımız annemizden ayırdı. Kardeşim Vesile’yi de o gün kaybettim. Çıldırmış gibiydim. Asfalt yola çıktığımda kardeşim Elmanla karşılaştım. Yolu beraber geçtik. Orada bir “BTR” (zırhlı araç) peşimize düştü. Kardeşim Elmanla kaçıp canımızı kurtarabildik.“BTR” insanların kalabalık olduğu yere ateş açtı. 8-9 kişi birden yere serildi. Birazdan kardeşim Elman’dan da ayrı düştüm. Çalıların altında saklandım. Sabah erkenden akşam saat 4-5’e kadar çalıların altında kaldım. Sonra Ağdam’dan gelen Milli Ordu askerleri beni buldular. Milli Ordunun askerleri çok kan kaybetmesin diye boyunlarındaki eşarbı çıkarıp açarak ayağından yaralanmış olan Humar teyzenin ayaklarını sardılar. İki kişi onu kucağına aldı. Bizi Şelli’ye, oradan da Ağdam’a getirdiler. Annemi de getirecekler sanıyordum. Saçının arasından akan kanı durduracaklar...”

Çocuklukfotoğrafıyok,kaybettiğiçocukluğugibi...

Page 40: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 38 -

Tankla iki bebeği kovalayanlar, Tanrı’nın cezasından tankla mı kaçacaksınız?

Seymur İbrahim oğlu AzizovNaftalan bölgesi, Karabağ sanatoryumu,

oda 23’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-31-12 (ev)

(050) 665-06-88 (mob.)

Page 41: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 39 -

ÖCÜ ALINMAMIŞ BEBEK…

AMİD TEVEKKÜL OĞLU ALESKEROV

Doğum: 10 Temmuz 1982Doğduğu yer: Hocalı

Söyledikleri: “...Yatmıştım. Gece saat 11’di. Çatışma başladı. Bahçedeki bodruma girdik. 1-2 saat orada kaldık. Çatışma devam ediyordu. Sığınaktan çıkarak Alesker hocanın evine gittik. Bir saate yakın da onların bodrumunda saklandık. Dedem Milli Ordunun gönüllülerindendi. O da geldi ve ablukanın yarıldığını ve düşmanın şehre girmekte olduğunu söyledi. Alesker hocalardan beş katlı eve gittik. Orada biraz kaldıktan sonra bu çatışmanın diğerlerine benzemediği anlaşıldı. Gargar nehrine doğru yöneldik. Beni nehirden babam geçirdi. Evden çıkarken ayakkabılarımı giyememiştim. Yalın ayaktım. Ormana girdik. Tepeden Hocalı’ya baktım. Şehir meşaleye dönmüştü. Her yer alev alev yanıyordu.

Yolumuza devam ettik. Her yer kardı . Yürümek mümkün değildi. Rehberimiz hayli yol gittikten sonra yanlış yere geldiğimizi söyledi. Geri dönmeliydik... O anda Vagif dayının kalbi durdu. Yere yığıldı. Ailesi - Afile hoca ve çocukları - Azer, Ceyhun, Niyamettin Vagif’in cesedinin üstüne kapandılar. Onları cesetten ayıramıyorlardı... Afile hoca ailece orada kaldı . Onlardan hala haber yok…

Yola devam ettik. Sekiz yaşındaki Saadete annem yardım ediyordu. Ben kendim yürüyordum. Sabah erkendi. Nahçıvanik yakınındaki yola yaklaştık. Yola 30-40 metre kala bir “UAZ” arabası geçti. Bunun üstünden 15 dakika bile geçmeden, bir “BMP” (zırhlı araç) asfalt yola çıktı. BMP’nin üstünden, hem de Nahçıvanik tarafından bize makineli tüfeklerle ateşe başladılar. Babam grubu koruyanlardandı.

Page 42: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 40 -

Bize siz kaçın diye bağırdı. Şelli tarafına yürüdük. O ise geri döndü, oradakilere yardıma gitti. Yolda hendek vardı. Burada bir çok ceset üst üste yığılmıştı. Komşumuz Talih kucağında iki yaşındaki çocuğuyla yere yıkılmıştı. Çocuğun kulağını şarapnel götürmüştü. Çocuğunu kurtarsınlar diye herkese yalvarıyordu. Herkes kendi halindeydi. Telman Aslanov eğilerek çocuğu almak istediğinde aniden vuruldu. O da yıkıldı onların yanına. Buradan kuzeye 2-3 metre gitmiştik ki komşumuz Hasanbala yaralandı. Hasanbala’nın eşi kendisini onun üstüne attı. Onu da ağzından vurdular. Kadının ağzından kan fışkırıyordu. O da öldü. Hiçbir şey hissetmiyordum. Gördüklerimin dehşet olduğunu fark edecek durumda bile değildim. Çoraplarım buz kesmişti. Sonavar teyzenin kızı Hicran’ı, annesi Zeyneb’i vurdular. Sonavar kendisi de yaralandı. Annem, ablam Sadakat, 12 yaşındaki kardeşim Sehavetle kaçıyordu. Şiddetli çatışmada Sahavet yaralandı. Yıkıldı. Yanından geçmişim. Beni çağırmaya hali olmamış. Annem yanından geçerken var gücünü toplayarak anneme seslenmiş. Annem onu sırtına aldı. Sehavet alkan içindeydi. O, annemin sırtında, biz de yanında kaçıyorduk. Kurşunlar sanki bizim saçlarımıza çarpıp yere dökülüyordu. Dayım Kara, gelip bize ulaştı. Beni sırtımdan iterek yere düşürdü. Dik hareket etmekten çekinmek gerekiyordu. Annem Sehaveti sırtına almış sürünüyordu. Ablam Saadet de sürünüyordu. Orada Mehruze teyzeyi de öldürdüler. Şelli’ye çok az kalmıştı. Oradan 5-6 silahlı kişi bize yardıma geldi. Onların da kurşunu bitti. Yol boyunca beyaz gömleğimin göğüs cebinde biriktirip sakladığım kurşunları onlara verdim. Dinç halk Şelli köyüne ulaşabilsin diye bu kurşunlarla Ermenileri biraz oyaladılar. Birkaç kişi yolu geçmişti artık. Dayım Atakişi de yolu geçti. Ben de geçebilirdim. Ama gitmedim. Kalbim geride kalmıştı. Çünkü annem, yakınlarım arkada kalmıştı, henüz gelmemişlerdi. Onları beklemeye başladım. İri bir beyaz taş vardı. O taşın altında saklanarak ağlıyordum. Fatma teyzenin dimdik geldiğini gördüm. O, artık hiçbir şeyi duymuyordu. İki kız da gülerek dimdik geliyorlardı. Onların o zaman akli dengelerini kaybetmiş olduklarını şimdi anlıyorum. Annem de sırtında kardeşimle biraz süründükten sonra dimdik ayakta yürümeye başladı. Annem Nuride - kardeşim Sehavet’in cesedini sırtında Şelli köyüne getirebildi. Benim annem kahramandı. Oğlunun cesedini öylece atmadı. Şelli’ye varmak üzereyken Aqil Guliyev’in birliğinden olan Çekist (bu, onun lakabı idi - A.H.) bir araçla yanımıza geldi. Annemin sırtından küçük

Page 43: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 41 -

Sehavet’in cesedini ağlayarak açıp “Abla, bu bebeğin kanını yerde koymayacağız” dedi.

Aqil Guliyev’in birliğinden olan Mezahir’i de tanıyordum. Onun kafasını kesmişlerdi. Vücudunu Ağdam’a getirdiler. Ağdam’da gördüm. Çekist, Mezahir, bir de Sahip üç arkadaştılar. Onlar Hocalı’da hep aynı cephede savaşıyorlardı. Ara sıra biz çocuklar da onların yanına gidiyorduk. Çekistde savaşların birinde şehit oldu. Sonraları polis olarak çalışan Sahip ise Hocalı soykırımının 5’inci yıldönümünde kendisini tabanca ile vurdu. Bütün bunları çekemedi... “Üç arkadaş” masalı da böylece bitti. Bazen başımıza gelenlerin hepsinin ya yalan olduğunu ya da onları rüyada gördüğümü sanıyorum.

... Bazen başa gelenler akla gelmiyor. Belki Hocalı’ların her şeyi rüya gibi yorumlamalarındandır. Bu çocuğun anlattığı “üç gardaş” masalı gibi...

Amid Tevekkül oğlu AleskerovNaftalan bölgesi,

Şirvan sanatoryumu, konut 440’da yaşıyor.Tel: (+ 02-55) 2-12-21 (ev)

(055) 683-60-32 (mob)

Page 44: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 42 -

ÇOCUKLAR YATTIKLARI YERDE DONDULAR

ŞEHLA KARYAĞDI KIZI GULİYEVA

Doğum: 13 Mayıs 1976Doğum yeri: Hocalı

“Gece saat 11’idi. Evimizdeydik. Babam annemi ve bizi - 13 yaşındaki ablam Revane’yi, 12 yaşındaki ablam Nurane’yi, 6 yaşındaki kardeşim Şükür’ü ve beni alarak ormana kaçtı. Saadet teyzem ve çocukları - Nebi, Sevinç, Roman da o gece bizdeydiler. Onlar da bizimle ormana geldiler. Ormanda nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Kayıp olmuştuk. Ağdam yerine Hankendi’ye, düşman tarafına gitmişiz. Ertesi gün ormanda Sona teyzenin, Hacer teyzenin ailesi ile karşılaştık. Onlarla beraber yürümeye başladık. Yolda amcam Tahir’in ayakları tutuldu. Babam onu bırakıp gitmeyeceğini söyledi ve kardeşinin yanında kaldı. Biz devam ettik. Biraz gitmiştik ki, Halay dayının eşi Şergiye teyzenin kalbi durdu. Öldü. 12 yaşındaki ablam Revane bu olaydan çok etkilenerek korktu. Ablamın da kalbi durdu. Revane’yi de Şergiye teyze ile yanyana yatırıp ağaç dalları ile örttüler… Annem bacımı kucaklamıştı… Ayrılmak istemiyordu…

Yolumuza devam ettik. Annemin ayakları tutuldu. Biz yürüdüğümüz gruptan ayrıldık. 8 kişi kaldık. Teyzem, çocukları - Nebi, Sevinç, Roman, ben, annem, bir de ablam Nurane ile kardeşim Şükür. Annemin ayaklarının tutulduğu yerde iki gün bekledik. Ocak yakmak için kibritimiz yoktu. Teyzemin çocukları - Nebi, Roman, Sevinç ve kardeşim Şükür, ablam Nurane karın üzerinde uyudular. Ben uyuyamıyordum. Gözüme bir damla uyku girmiyordu. Çocuklar yattıkları yerde dondular... Teyzem ne yaparsa yapsın onları uyandıramıyordu... Annem zar zor nefes alıyordu... Hala sağdı... Teyzeme Şehlayı al git diye yalvarıyordu. En azından, siz kurtulursunuz. Teyzem gitmiyordu. Donmuş çocuklarını bir

Page 45: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 43 -

bir kucağına alıp götürmek istiyordu, ama gücü yetmiyordu... Sonunda gitmek gerektiğini anladı. Çocuklarını, annemi döne döne kucaklayıp öptü. Ben de annemi öpüyordum... Annem sırt üstü takatsiz uzanmıştı. Gözleri iri iri açılmıştı… Beni kucaklayamıyordu. Hem gitmek istiyor, hem de istemiyordum. Anneme gitmiyorum dedim. O bana “Git kızım, ağabeyin Şakir yalnız kalmasın!” dedi. Olaylar olduğunda ağabeyim Şakir, Hocalı’da değildi . Teyzemle oradan uzaklaştık. Dönüp dönüp geri bakıyordum. İki tepe aştık. Baktık adamlar var. Korktuk. Ağaçların dibinde saklandık. Milli Ordunun askerleriydi. Ketik ormanında Hocalı sakinlerini arıyor, yardım ediyorlardı. Bizi önce Abdalgülablı köyüne getirdiler. Oradan da Ağdam’a götürdüler. Vagon - hastanede kaldık. Sonra bizi Bakü’ye götürdüler. Ben 1-2 ay tedavi gördüm. Teyzemin ise ayaklarını kestiler…

“ Bu olayları çocuklarınıza anlatın. Sanırım onlar hiçbir zaman bu tür korkutucu masal duymamışlardır…

Şehla Karyağdı kızı Guliyeva Naftalan,Goran sanatoryumu, blok 16’da kalıyor.

Üç çocuğu var.Tel : (+ 02-55) 2-15-63

Page 46: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 44 -

ÖLÜMDEN ATEŞ IŞIĞININ KURTARDIĞI ADAM

MÜBARİZ SABİR OĞLU HAMİDOV

Doğum: 6 Ekim 1978Doğum yeri: Hocalı

“... Evdeydim. Annem, kardeşlerim Müşfik ve Eldeniz de evdiydi. Amcam, teyzemler de bizdeydiler. Saat 11-12’de evi terk ettik. Kaçıyorduk. Gargar Nehrini geçtikten sonra annemle ben ayrı düştük. Ormanda yolu şaşırdık. 2-3 gün annemle ormanda kaldık. Sonra annemi kaybettim... Ormanda yalnız başıma kaldım. Geceleri korkuyordum. Gecenin karanlığından korkuyordum. Sonraları karanlıktan da korkmaz oldum... Ormanda tek başıma gezip dolaşıyordum. Bazı yerlerde toplu cesetlere rastlıyordum. Cesetlerin bazılarının yüzlerinin derisini soymuşlardı... Bazılarının ise, başını, kolunu kesmişlerdi… Memesi kesilmiş kadın cesetleri gördüm... Kan izleri, ayakkabı, kol-köse takılmış baş örtüleri, şapka - çok şeye rastlıyordum. Cesetlerin çoğunu tanımıyordum. Ben de kaçıp canımı kurtarmak istiyordum. Fakat yolu bulamıyordum. Yorulunca karın üstüne yüzüstü uzanıyordum. Yemeğe yaprak bile bulamıyordum. Kar yiyordum. Susuzluğum geçmiyordu. Biraz erisin diye karı güneş vuran yerlere topluyordum. Bir kez karşıma paltoya sarılmış bir çocuk cesedi çıktı, açıp baktım. Teyzemin oğlu Vüsal’di. Firdevsi dayının, oğlu Elçin’in de cesedine rastladım. Elçinin elinde kurumuş ekmek vardı. Ekmeği Elçin’in donmuş elinden zorlukla alıp yedim ...

Ateş ışığına doğru gidersem kurtarabilirim sandım. Baktım uzakta alevler yanıyor. O tarafa gittim. Ateşin yanına varınca aklımı kaybedip bayılmışım. Beni Ağdam hastanesine götürmüşler. Ermeniler Ağdam hastanesine ateş açtıktan sonra orayı terk etmek zorunda kaldım, iki gün vagonda kalmışım. Sonra öldüm zannederek beni ölülerin

Page 47: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 45 -

olduğu helikoptere atmışlar. Bakü’de Semaşko hastanesinin morgunda uyandım. Her yanım ceset doluydu. Ben de onların arasında uzanmışım. Uzandığım demiri tıkırdattım. Bağırdım. Bekçi kapıyı açtı. Sonra beni çocuk şubesine götürdüler. 2-3 ay tedavi gördüm. Sağ ayağımın parmakları kesildi... kararmıştı.”

...Dirilen çocuk... Mübariz, öldüğünü de, dirildiğini de kendi gözleriyle görmüş bir insan olarak, bu vahşetleri yaşamaya hala devam ediyor... Size soruyorum bu yaşamak mı?

Mübariz Sabiroğlu HamidovNaftalan , Şirvan sanatoryumu,

oda 305’de kalıyor.Tel : (+ 02-55) 2-22-26

Page 48: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 46 -

SAĞ KALAN YARALILARI DA KURŞUNA DİZİYORLARDI

ELMAN İBRAHİM OĞLU AZİZOV

Doğum: 27 Temmuz 1974Doğum yeri: Hocalı

“ Evdeydim. Annem, 17 yaşındaki ablam Nergis, 11 yaşındaki küçük kız kardeşim Rahide, 13 yaşındaki kardeşim Ramin, 16 yaşındaki kardeşim Ramin, 15 yaşındaki ablam Vesile de evdeydi. Amcamın eşi Nergis ve oğlu Galip de bizdeydi. Çatışma hızlandığında, yaklaşık saat 11 civarında evden çıkıp Tevekkül dayılara gittik. Evde kimse yoktu. Komşumuz Alesker Hocalara geçtik. Orada bir çok kişi vardı. Onların evi arka taraftaydı. Burası kurşunu az tutuyordu. Hocalı’ya artık top atılıyordu. Gece saat 1-2 civarında oradan çıktık. Beş katlı bir eve gittik. Bir saate yakın orada kaldık. Orayı da terk etmeliydik. Fin evleri denen evlerin yanından geçip Gargar Nehrine ulaştık. 11 yaşındaki küçük kız kardeşim, Rahide’yi sırtıma alıp nehirden geçirdim. Kardeşlerim ve ablam kendileri geçtiler. Ayaklarım dizlerime kadar ıslanmıştı. Donuyordum. Ormanda belimize kadar kara battığımız yerler vardı. Sabaha kadar yol gittik. Nahçıvanik köyü yakınlarında çatışma başladı. Ben kaçanların sonundaydım. Önde gidenler parça parça edildiler. Kardeşim Şeymur’la el ele tutuşmuş kaçıyorduk. Asfalt yolu geçip Şelli’ye ulaşmak istiyorduk. Asfalt yolda bir BTR peşimize düştü. Nedense bizi vurmuyorlardı. İki çocuğu kovalamanın adeta zevkini yaşıyorlardı. Hızlıca kaçıp yolu geçtik. 15-20 metre yüksekliğinde bir tepeye çıktık. Geriye baktığımda ablam Vesile’nin ayakta olduğunu ve kaçmak istediğini gördüm. Ona ayağa kalkma, sürün! diye bağırdım. O zaman ateş açıldı. Vesile’yi gözden kaybettik. Seymur da artık yanımda yoktu. Yalnız kaldım. Her yanda ceset vardı. Hiç korkmuyordum. Bana bir şeyler olmuştu. Yanımda Taptık’ı vurdular. Mermi başından isabet

Page 49: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 47 -

etmişti. Can veriyordu... Ben de şaşırmış onun yüzüne bakıyordum… Hiçbir şey düşünemez haldeydim... Dediğim gibi hiç korkmuyordum da. Hasanbala’nın da cesedi de yerdeydi. Karısı Pervane’nin de. Hendek cesetle doluydu. Saklanabilmek için oraya girmek cesetler yüzünden mümkün değildi. Cesetlerin üzerine basmak istemiyordum.Hendeğe girmedim, üzerinden sürünüyordum.

Dayımın eşi Nuride de oradaydı. Oğlu Sehaveti vurmuşlardı. Sırtına bağlamıştı. Birazdan Zamini vurdular. Olduğu yerde öldü. Şubat’ın 26’sı akşamına doğru Şelli’ye ulaştık.

Bu savaşta annem Zarife, dayım Tevekkül, amcam Hüseyin, bibimin kızı Resmiye, teyzemin oğlu Emin, dayımın oğlu İskender, teyzemin eşi Araz öldürüldü.

Bazen deli gibi yerimden kalkıyorum. Sanki yine o gecedir… Yanımda ablam, kardeşim, annem, ailem, gökten de kurşun yağıyor… Adam cehennem azabı çekiyor. Bu azabı hiç kimse için arzulamam.Sağ-salim kaldığıma şimdi de inanamıyorum. 300 metre ötedeki tepeye çıkarak katliam yaşanan meydana bakıyordum. Cesetlerden yer yoktu. Ermeniler cesetlerin arasında dolaşıyorlardı, silahları cesetlere doğrultup tekrar tekrar ateş ediyorlardı. Sağ kalan yaralıları yeniden vuruyorlardı... Kalbim duruyordu. Görülmemiş bir vahşetti. Yardım da edemiyordum.”

...Görülmemiş vahşetin tanıkları! Ey insanlar, bu tanıklar sağ oldukça, onları dinleyin…

Elman İbrahim oğlu AzizovNaftalan, Şirvan sanatoryumu,

oda 150’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-13-52 (ev)

(055) 671-57-25 (mob)(050) 525-69-31 (mob)

Page 50: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 48 -

BABAMI ÖLMÜŞ BİLİYORDUK, AMA O DÖNDÜ ...

TÜNZALE SEVİNDİK KIZI PAŞAYEVA

Doğum: 11 Mart 1975Doğduğu yer: Hocalı

“...Hocalı epey zamandır kuşatma altındaydı. Helikopterler de gidip gelemiyordu. Kentin kenarlarında kurulmuş mevzilerde gönüllüler ve Milli Ordunun askerleri gece gündüz nöbet tutuyordu. Ancak Hocalılılar kendi evlerini terketmek istemiyorlardı. Elbiselerimizle yatıp, elbiselerimizle kalkıyorduk. O dehşetli gün, çatışma başladığında bahçemizdeki kuyuya indik. Babam Ermenilerin şehre girdiğini öğrenmişti. Ormana kaçmalıydık. Üstümüz başımız inceydi. Eve koşup kalın giysiler almak istedim. Annem izin vermiyordu, çünkü kurşunlar oraya erişebilirdi. 17 yaşındaydım. Anlıyordum ki, üstümüzdeki bu giysilerle kışın soğuğunda yol gidemeyiz. Annemin elinden kurtularak eve doğru gittim. Sıcak çizmelerimi giydim. Onlara da kalın giysiler alıp aşağı indim. Hatta babamın sigarasını da almıştım. Ormana doğru yol aldık. Bütün gece yol gittik. Kışın soğuğu, gece, ormanın karanlığı, ölüm korkusu… Anlatılması imkansız, müthiş bir gün… Dağı aşarak Ağdama varmak istiyorduk. İlerdeki grup dağın doruğuna çıkınca onlara ateş açtılar. Dağdan aşağıya doğru dökülmeye başladık. Gülhar teyzenin ayakları dondu. Ayakkabısı yoktu. Tabanlarından kan akıyordu. Ona biraz yardım ettim. Vadinin içinde ateş yaktılar. Biraz ısındık. Sonra yolumuza devam ettik. Telefoncu Gülşen halden düşmüştü. Yürüyemiyordu. Muhtemelen ayağımda sıcak çizme olduğundan gücüm yetiyordu. Onun koluna girdim. Hey diyordu: “Tünzale ağrın bana gelsin.” Dehraz köyü yakınlarında esir düştük. Bizi rehin aldılar. Amcamın oğlu Mehdi orada öldürüldü. Erkekleri içimizden seçerek götürdüler. Amcam Alattin’i , babam Sevindik’i de götürdüler.

Page 51: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 49 -

Babam 54 günl ük esaretten sonra döndü, bir ermeni ile değiştirildi. Biz onu ölmüş biliyorduk. Amcam Alattin’den şimdiye kadar haber yok. Ermeniler, dayılarım Hamit’i , Tariyel’i de öldürdüler. O gece yaşadığım vahşeti unutamıyorum. İnsanların gözüne dikkatle bakın. Hocalı trajedisini yaşamış herkes sarsıntı içindedir. Neden şimdiye kadar suçlular ceza almamış?”

...Bu soruyu duyuyor musunuz?: “Neden suçlular şimdiye kadar ceza almamış? Gerçekten de “Neden...”?!

Terane Sevindik kızı Paşayeva.Natalan, Goran sanatoryumu,

oda 8’de kalıyor.İki çocuk annesidir.

Tel : (+ 02-55) 2-14-55

Page 52: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 50 -

EKRANDA KENDİ FACİALARIMIZA BAKINCA KALBİM DURUYOR ...

YEGANE SEVİNDİK KIZI PAŞAYEVA

Doğum: 3 Ocak 1982Doğduğu yer: Hocalı

“...Ailemiz bahçemizdeki kuyuda saklanmıştı. Ateş kesilmiyordu. Babam Ermenilerin Hocalı’yı aldığı haberini getirdi. Ormana gitmemiz gerekiyordu. Evimizi ateş tutuyordu. Biz de ince giysilerle kuyuya girmiştik. Büyük ablam Tünzale yürüyerek evden giysilerimizi getirdi. Nehri geçtik. Beni nehirden babam geçirdi. Ormanda ayakkabılarıma kar dolmuştu. Ayaklarım öyle ağırlaşmıştı ki, yürüyemiyordum. Ayakkabılarım ayağımdan çıktı. Çorapla kaldım. Birazdan çorabım da yırtıldı. Bazen babam, bazen annem sırayla ayaklarımı ovuyorlardı. Ermeni ateşinden teyzemin oğlu Mehdi öldü. Annem elimden sıkı sıkı tutmuştu. Bizi esir aldılar. Erkekleri seçtiler. Önce amcam Alattin’i götürdüler. Babamı da götürdüler. Babam 54 gün sonra döndü. Amcam gelmedi. Hocalı faciasına televizyonda bakınca yüreğim duruyor.”

...O kalp, o kadar acıya dayanmışsa, demek kısas gününü bekliyor! Hocalı’nın geri dönüş gününü!

Yegane Sevindik kızı PaşayevaNaftalan, Goran sanatoryumu,

oda 8’de kalıyor.Tel : (+ 02-55) 2-14-55

Page 53: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 51 -

NEDENSE, ÖNCE BİZE KİMSE İNANMIYORDU

SEYMUR TAPDIK OĞLU ÇOBANOV

Doğum : 18 Aralık 1980Doğum yeri: Hocalı

“... İkinci kattaki odalarımızı kurşun tuttuğundan çoktadır alt odada yaşıyorduk. O gece de zemin katta idik. Hocalı’nın savunmasından dönen babam kapıyı heyecanla çaldı. Ermenilerin Hocalı’ya girdiğini söyledi. Hepimiz ev kıyafetleri içinde dışarı çıktık. Annem, 8 yaşındaki ablam Nezaket, 13 yaşındaki kardeşim Teymur’la önce okulun avlusuna geldik. Komşularımız da oraya toplanmıştı. Ağdam’a doğru yürümemiz tavsiye edildi. İnsanların çoğu ince ev kıyafetleri içindeydi. Bütün gece yol gittik. Kendim yürüyordum. Ara sıra babam, bazen annem, bazen de dayım elimden tutuyordu. Babam daha çok Nezaket’i kucağında götürüyordu. Yürümek çok zordu. Nahçıvanik’e yaklaşırken Ermeniler bizi ateş açtılar. Cemaat paramparça oldu. Babam, Taptık ve 8 yaşındaki ablam Nezaket öldürüldü. Ben teyzemin çocukları Amin ve Rahid’le birlikte koşarak Şelli köyüne ulaştım. Buraya varabilen ilk Hocalı’lılar bizdik. Katliamı anlattık. Önce bize inanmadılar. Hocalı faciasından önce Şelli, kısa süre sonra da Ağdam halkı haberdar oldu. Çok sayıda insan Hocalı’lılara yardıma geliyordu. Oradan son çıkan insanlara Ermeniler zulm etmişlerdi. Arkadaki grupta korkunç bir katliam olmuştu.”

... Babası ve kız kardeşi gözleri önünde öldürülen Çocuk! Vatanın, Yurdun, obaların, çocukluğun neden viran oldu?

Çobanov Seymur Taptık oğlu Naftalan bölgesi, Azerbaycan sanatoryumu, oda 232 de kalıyor.

Tel: (+ 02-55) 2-13-37(055) 681-60-80 (mob)

Page 54: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 52 -

KUCAĞINDA BEBEK TUTAN KİŞİYİ HİÇ UNUTAMIYORUM…

ANAR YALÇIN OĞLU ESEDOV

Doğum: 4 Eylül 1981Doğum yeri : Hocalı

“... Yatmıştık. Dayım İntikam, kapıyı tıklattı. Kalkın gidiyoruz Ermeniler şehre girmişler dedi. Biz Fin evlerinde yaşıyorduk. Atılan bir kurşun eve isabet etse içeri giriyordu. Dayım 3 yaşındaki küçük kız kardeşim Nergis’i kucağına alıp bizi komşuluktaki taştan yapılmış eve götürdü. Aynı evin alt katında 40’tan fazla kişi vardı . Hocalı alev almış yanıyordu. Beklemenin anlamı yoktu. Herkes ormana doğru yollandı . Bütün gece yol gittik. Askeran tarafına gelince yolda tanklar olduğunu gördük. Bizden önceki grubun hepsini kırmışlardı. Geri döndük. Vadiye inerek saklandık. Bizimkiler temelde kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Birkaç erkek vardı. Vadide Ermeniler bizi ablukaya aldılar. Erkekleri seçip götürdüler. Dayım İntikam’ı da götürdüler. Hala ondan haber yok. Sonra bizi Askeran köprüsünde bir saat kadar karın üstüne yatırdılar. Oradan da Askeran ceza evine götürdüler. Sadece bizim koğuşta 40 kişi vardı. Odanın penceresini soğuk olsun diye kırmışlardı, Türkler üşüsün, donsun. Herkes yere, betonun üstüne oturmuştu. Açlıktan ölüyorduk. Bizden bir kişiyi götürüp, köyün çöplüğünden ekmek toplattırıp getirdiler. Hiç kimse yemedi ... Ama kapının ağzına koyulmuş, içerisinde döşeme eskisi olan varilden su verince... İçtik... Susuz duramıyorduk. Orada 5-6 gün kaldık. Bir gün Hocalı’nın savunmasında kahramanlık göstermiş Milli Ordunun askeri Vidadi’nin ölüsünü bizim koğuşun önüne attılar, bize ders olsun diye. Başını kesmişlerdi. Geceleri fenerle kadınların yüzüne ışık tutup bakıyorlardı. Seçip götürmek isteyince kadınlar gitmiyordu. Saçlarından tutup sürükleyerek götürüyorlardı ...

Bizim koğuşta bir de erkek vardı. Adı Dombay idi. Onu kucağında

Page 55: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 53 -

bebek olduğu için kadınlar bölümüne koymuşlardı. Onu çok dövüyorlardı. Bir akşam gelip 10’ar kişilik gruplara bölünmemizi istediler. Ben, annem, küçük kız kardeşim Nergis “UAZ” arabasına bindirildik. Bizi iki zenci cesediyle değiştirdiler. Bizden sonra da 3 araba ile koğuşta kalan 30 kişiyi de Ağdam yakınlarında esir değiştirilen yere - mezarlığa getirdiler.”

...Bazen... Hayatı mezarlıkta değiştiriyorlar... Sağ kalmak için… İnsanlar uzun yıllar yaşıyor, ama onların gözleri önünden mezarlık hiç gitmiyor ...

Anar Yalçın oğlu Asadov Naftalan,Azerbaycan sanatoryumu,

oda 23 de yaşıyor.

Page 56: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 54 -

KUNDAKDAKİ “ŞAHİT”

ZAUR ŞAİK OĞLU GURBANOV

Doğum: 2 Aralık 1991Doğum yeri : Hocalı

Tabii hiçbir şey hatırlamıyor.... Annesi Besti Gurbanova’nın söyledikleri: “Geceye yakındı. Savaş çok şiddetlendi. Evin bodrumuna indik. Küçük Zaur da kucağımda idi . Bir kadın geldi ve Hocalı artık Ermenilerce işgal edildi dedi. İnanamadık. Kadın lafı sandık. Kadının kucağında iki çocuğu vardı. Hiç bilemedim nasıl oldu. Ablamın oğlu Yaşar bizim arkamızdan gelmişti . Bodrum katından çıktık. O, bize yardım ederek Gargar çayından geçirdi. Çok fazla insan vardı . Ormanda gece gidiyorduk. Sabah erkenden çatışma başladı. Ablamın oğlu Yaşarı çatışma sırasında kaybettim. Zaur kucağımda, büyük oğlum - 6 yaşındaki Ruslan da yanımdaydı. Biz topluluğun sonundaydık. Çocuklarla bir yarıkta uzandık. Oraya kurşun ulaşamazdı. Akşam karaltısına kadar burada kaldık. Zaur ağlıyordu. Onu susturamıyordum. Sesi çıkmasın diye ağzını kapatıyordum. Bir taraftan da boğulur diye korkuyordum. Açtı. Emziğini tükürükleyip ağzına kokuyordum. Biraz emip sonra yine ağlamaya başlıyordu. Sesini Ermenilerin duyacağından çok korkuyordum. İyi ki cebimde bir şeker parçası vardı. Onu ağzımda ıslatıp emziği şekere sürtüyordum. Zaur’un ağzına koyuyordum. Çocuk uyuyordu. Öldürmeyen Allah, öldürmez. Benim çocuğumun yaşaması bir mucizeydi.”

... Ama Allah’ın verdiğini ve koruduğunu kul korumuyorsa, bu Tanrı’ya karşı çıkmak değil mi?

Zaur Saik oğlu Kurbanov Naftalan bölgesi, Şirvan sanatoryumu, oda 112’de kalıyor.

Tel: (+ 02-55) 2-24-25

Page 57: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 55 -

İKİZ TANIKLAR

İLKİN BEBİR OĞLU ABIŞOVDoğum: 1 Mayıs 1990

ELVİN BEBİR OĞLU ABIŞOVDoğum: 1 Mayıs 1990Doğdukları yer: Hocalı

Bu ikiz kardeşler, o dehşetli geceyi hatırlayabilir mi? Anneleri Abışova Zülfiye Bahış Kızı diyor ki: “...Şubat’ın 25’inde evdeydik. Savaş şiddetlenirken komşumuz Yelmar’ın bodrumunda saklandık. Bodrum katından sabaha karşı çıktık. Ketik ormanı yoluyla Ağdama gitmek istiyorduk. İmkan olmadı. Beş katlı binaya girdik. Ermeniler binaya sürekli ateş ediyorlardı. Bizim savunmacılar bu binanın çatısında pozisyon aldıklarından Ermeniler binaya girip bizi yakalayamıyordu. 150-200 kişi, belki de daha fazlaydık. Çoğumuz kadın, çocuk, ihtiyarlardı. Akşama doğru Ermeniler ateşi sanki kestiler. Bunu fırsat bilip binayı terk ederek ormana kaçtık. Nehri geçtik. İkiz bebeklerimden İlkin’i ben, Elvin’i ise 66 yaşındaki babaannesi Sekine sırtımızda taşıyorduk. Eşim ise 76 yaşındaki babası Ali’yi taşıyordu. Ormanda olduğumuz ilk gece kayın pederim vuruldu. Ve onu kaybettik. Eşim babasını gömemedi, üstüne ağaç dalları örttü. Devam ettik yola. Onun cesedini ancak 19 Mart’ta alabildik. Hatırlıyorum, o gün, yani 19 Mart günü eşim olay yerinden 36 ceset getirmişti. Hepsi de kötü durumdaydı.

Bunu da iyi hatırlıyorum.… Kayınpederim şehit olduktan sonra eşim Elvin’i kayınvalidemden aldı. Zavallı ihtiyar güçlükle yürüyordu. Çocuklar ağlıyordu. Susturamıyordum. Ara sıra ağızlarına kar koyuyordum. Emziremiyordum. Vakit yoktu, grup bizi bekleyemezdi. İkincisi de onları sırtımıza sarmıştık, açamazdık ...

Şelli köyüne varmak üzereyken yolun üstünde, Ermeniler pusudan çıkarak bizi makineli tüfek ateşine tuttular. Canımızı yağmur gibi yağan

Page 58: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 56 -

kurşundan kurtarabilmek için eğile eğile, sürüne sürüne gidiyorduk.Orada eşim silahsız halkın Şelli’ye geçebilmesini organize etttiği için Elvin’i bir anlık kucağından yere bıraktı. Bir de baktım çocuk ayakta durmuş. Bağırdım. Eşim Ermeniler çocuğa nişan almasın diye tüfeğin kundağı ile göğsüne vurup onu yere serdi.

Bu savaşta kaynım Kamil, komşumuz Bahtiyar, Şöhlet ağır yaralandı. İlkin değil, ama Elvin ağır hastalandı. O tam 3 yıl tedavi gördü. Bebeklerin sağ kalması mucize oldu.”

... Bizim milletin de mucizeleri böyle oluyor. Bizim ayetlerimiz trajedi içerisinden çıkar. Kaderimiz bu.

İkizler İlkin Abışov, Elvin AbışovGoranboy bölgesi,

Aşağı Ağcakend kasabası konut159’da kalıyorlar.

Tel: (+ 02-234) 74-7-37(050) 353-97-98

Page 59: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 57 -

HATTA CESETLERİN BAŞLARININ DERİSİNİ DE SOYMUŞLARDI…

TACİR MAHAR OĞLU AZİZOV

Doğum: 3 Eylül 1982Doğum yeri : Hocalı

“...25 Şubat saat 11’di . Şiddetli çatışma başladı. Önce bunun da öncekiler gibi olacağını sandık. Atacaklar, sonra susacaklar. Evin bodrumuna indik. Dedem Mehyettin geldi ve Ermenilerin Hocalı’ya girdiğini söyledi. Kaçmak gerekir. Gece saat 1 veya 2 olmak üzereydi. Bizim aile, bir de komşumuz Kudret hocanın ailesi beş katlı binanın bodrumuna indik. Bütün geceyi (26 Şubat) akşama kadar orada geçirdik. Ermenilerin başı Hocalı’nın talan edilmesine karışmıştı. Binanın çatısından baktığımızda evlerden mobilyaları, halıları, buz dolaplarını ve diğer ev eşyalarını taşıyarak kamyonlara yüklediklerini görüyorduk. Bodrumundan hızla çıktık. Gargar Nehrini geçtik. Ketik ormanına girdik. Beni çaydan büyükbabam Ekber geçirdi. Ayağı ıslanmıştı. Yürüyemiyordu. Çok yorgundu. En son sıradaydı , ama yine de geliyordu. Bir de baktık ki, artık babam yok. Görünmüyor... gidiyorduk. Kardeşim Elmeddin ağlayarak ekmek istiyordu. Babam ona “sabret” diyordu. Ama o yine ağlıyordu. Ben ondan biraz büyüktüm. Kaçmamız gerektiğini anlıyordum. Ermeniler bizi bulsa kesecekler. Ancak Ağdam’dan bize yardıma gelmelerini istiyordum. Yol boyunca cesetlere rastlıyorduk. Bazı yerlerde ölüler, üst - üste toplanmıştı, seyrek cesetlere de rastlıyorduk. “Şumlug” denilen yere, sanki ölü serpmişlerdi... Cesetlerin çoğunun başında belki de 10-15 kurşun yarası vardı. Bazılarının kafa derisini soymuşlardı. Dedemin ablası Zeynep ninenin ölüsünü tanıdım. Şelli köyüne yaklaşınca Milli Ordunun askerleri yardımımıza geldi. 5 yaşındaki kardeşim Elmeddini, 8 yaşındaki ablam Laleyi kucaklarına alıp götürdüler. Çünkü ne annem nede babam onlara

Page 60: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 58 -

yardım edemiyordu...”

... Bu, artık trajedi değil, kardeş, bunun adı bir ayrı şeydir! Tacir Meher oğlu Azizov

Tacir Meher oğlu AzizovNaftalan bölgesi, Azerbaycan

sanatoryumu oda 303’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-17-75 (ev)

(050) 648-81-40 (mob)

Page 61: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 59 -

GALİBA SİZ “BAŞSIZ ATLI” FİLMİNDE GÖRMÜŞSÜNÜZ, BENSE BAŞSIZ CESEDİ

KENDİ GÖZLERİMLE GÖRDÜM…

EMİN RAFAYEL OĞLU MUSAYEV

Doğum: 2 Şubat 1980Doğum yeri : Hocalı

“O gün Selim amcamda idim. Yaklaşık saat 10-11’di. Amcamın avlusundaki tünele girmiştik. Şehrin alındığını söylediler. Tünelden çıktık. Her yer alev almış yanıyordu. Dağa doğru gidiyorduk. Gargar Nehri’ni geçince Selim amca beni sırtına aldı. Ketik ormanına girdik. Çok fazla insan vardı. Bütün gece yol gittik. Dağı tırmandık. Dağın başına varınca bize ateş açtılar. Kurşun yağmur gibi yağıyordu. Dağdan aşağıya doğru kaçmaya başladık. Aliş Guliyev omuzundan yaralandı. Kadınlar bağırıyorlardı. İnsanlar vadinin içine toplandı. Biraz dinlendik. Sonra yolumuza devam ettik. Sabah saat 10-11 sularıydı. Dağın eteğinden gidiyorduk. Oradan Hocalı görünüyordu. Evimizi gördüm. Ermeniler büyük kamyonlara eşyalarımızı yüklüyorlardı . Tüm gün yine yol gittik. Artık gece idi . Yorulmuştuk. Ateş yaktılar. Biraz dinlenip yolumuza devam ettik. Galiba yanlış gitmiştik. Hankendi’ne doğru. Geri dönmek zorunda kaldık. Yol da kol - köse takılmış giysi - kıyafet, şapka, ayakkabı görüyordum. Gece gündüz yol gidiyorduk. Ormanda kırmızı şeyler vardı . Ondan çay demliyorlardı. Toplayıp yiyordum. Bizim takımda Mahir adlı bir abi vardı. Kucağında da yeni doğmuş ikiz kızlarından biri. Öteki kız, annesinin kucağındaydı. Başka takıma düşmüştü. O kızlar sağ salim gelip çıktılar. Üç gün, üç gece soğukta, tufanda… Allah onları korudu. Okulumuzun yanında bir kişi yaşıyordu. Sarı “Zaporojets” bir arabası vardı. Ayağının birini çekiyordu. Onunla eşi ormanda ocağın başında kaldılar. Yola çıkınca dönüp onlara baktım. Hiç bilmiyorum neden ?

Çocuklukfotoğrafıyok,kaybettiğiçocukluğugibi...

Page 62: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 60 -

Şimdiye kadar onlardan haber yok…

Biz gittik. Ormanın ortasında açık bir saha vardı. Grubun ön bölümü buraya vardığında, arkası henüz ormandaydı. Sahanın tam ortasına büyük bir hendek kazılmıştı. Biraz uzakta ise köy görünüyordu. Oradan bize Azerbaycan dilinde seslenerek çağırdılar. Sevindik. Hendeğe varmak üzereyken köy mezarlığından bizi otomatik tüfek ateşine tuttular. Telman Aslanov, Muhammed dayının karısı Zehra teyze, bir de tanımadığım bir erkek yanımda öldüler. Bizi esir aldılar. Dağın eteğinde yere yatırdılar, başımızın üstünden ateş açtılar. Bizi bir çiftliğe getirdiler. Kimin neyi varsa hepsini, para, altın, belge elinden aldılar. Bize çiğ patates, su verdiler. Arada bir de tavuk yemi veriyorlardı. Çiftlikteyken Milli Ordu kıyafeti giymiş Haqani’yi (okulun 10. sınıfında okuyordu) götürdüler. Şimdiye kadar ondan haber yok. Sonra, Milli Ordu kıyafeti giyen diğerlerini götürdüler. Matan teyzenin 3 oğlunu götürdüklerinde, zavallı en azından birini verin diye ağlayıp kendini öldürdü. Vermediler. Bizimle birlikte bir kız vardı. 13-14 yaşlarında. Onu babasının elinden zorla alıp götürdüler... Yaklaşık bir saat sonra getirdiler. Tecavüz etmişlerdi...

Bir kaç gün çiftlikte kaldıktan sonra bizi sıraya dizdiler. Kadın ve çocukları bir araya sıraladılar, erkekleri ise başka bir sıraya koydular.Komşumuz 60 yaşlarındaki Muhammed dayıyı da götürdüler. Bu güne kadar ondan haber yok. Biz çiftlikten çıkıp mezarlığın yanından geçerken bir erkek cesedi gördüm, başını kesmişlerdi... Kafası yoktu... Boynundan aşağı vücut idi... Bizim grubu, eli silahlı Ermeniler götürüyordu. Ağdamın Abdalgülablı köyüne. Bizi Ermenilerle değiştirdiler… Köye yaklaşırken babamı gördüm. O, bana doğru bir-iki adım atıp, yıkıldı. Heyecandan ayakları tutulmuştu. Fazıl dayı gelip beni kucağına almak istedi. Dayıma ben kendim giderim dedim. Sen arkadan gelenlere yardım et. Arkada çok ağır durumda olan insanlar vardı. Abdalgülablı köyünden bizi Ağdama getirdiler. Annem beni görünce bayıldı. Ormanda anneme kavuştuğumda tavuk pişirmesini, dolma pişirmesini söylemeyi düşünüyordum. Masanın üstü yemekle doluydu. Hiçbir şey yiyemiyordum. 2-3 gün sonra ayaklarım tutuldu. Bakü’ye askeri hastaneye getirdiler. Tedavi gördüm. Sol ayağımın baş parmağını kesmek istediler. Hissetmiyordum. Babam bırakmadı. Amcam Ulan - Ude kentinde yaşıyordu. Beni oraya götürdüler. Orada 3 ay hastanede yattım. İki ay sonra hemşireler beni gezdirmeye başladılar. Sonra yavaş yavaş ayaklarım açıldı. Ancak sol

Page 63: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 61 -

ayağımın baş parmağını, hala hissetmiyorum. İğne batırılsa bile fark etmiyor.

Gördüklerimi hiçbir zaman unutamıyorum. 26 Şubatta televizyonlarda Hocalı faciasını gösterince kendime hakim olamıyorum. Bilmiyorum ne yapayım, bunları görmemek için nereye kaçayım”.

... Yeryüzü balon gibidir, kardeş, nereye gidersen, yine gelip buraya çıkacaksın. En iyisi toprakları kurtarmak, Hocalı’yı geri almaktı... Bunun için yaşamağa değer…

Emin Rafael oğlu MusayevBakü, Yasamal rayonu,

Şerifzade sokak- 196’da, hastaneninbahçesinde kalıyor.

Tel: 434-26-08

Page 64: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 62 -

SADECE AĞLADIĞIMI HATIRLIYORUM

ELMEDDİN MEHER OĞLU AZİZOV

Doğum: 20 Nisan 1987Doğum yeri : Hocalı

“...Ancak ağlamam aklıma geliyor. Herkes ağlıyordu... Biz hep yol gidiyorduk... Başka bir şey hatırlamıyorum. Yol gittiğimizi de, sanıyorum rüyada görmüşüm.”

...Bu yolun sonu olacak mı acaba?

Elmeddin Meher oğlu Azizovşimdi Naftalan bölgesi , Karabağsanatoryumu, oda 303’de kalıyor.

Tel : (+ 02-55) 2-17-75

Page 65: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 63 -

ÖLÜME GÜLEN, AKLİ DENGESİNİ KAYBETMİŞ KADIN…

ABIŞOV AYNURE EYVAZ KIZI

Doğum: 13 Haziran 1984Doğduğu yer: Hocalı

“Kapımız tıklandı. Komşumuz Yelmar dayı idi. Onların bodrumunda saklanmıştık. Sabaha doğru beş katlı eve gittik. Orada çok insan vardı. 26’sı akşamı orayı terk ettik. Komşumuz Natik beni nehirden geçirdi. 2. sınıfta okuyordum o zaman. Çatışmaya düştük. Noterde çalışan biri vardı. Adı Şöhlet idi. Ayağından yaralandı. Gidemedi. Kaldı orada. Ona birisi yardım etsin, o da gelsin istiyordum... Gece yol gittik... Bakış dayıyla Aydın dayı Ağdam’a hangi yolla gitmek gerektiği konusunda tartıştılar. Grup ikiye ayrıldı. Biz, Bakış dayının peşinden gittik. Düz gittik. 28 Şubat’ta sabah erkenden Şelli köyüne ulaştık. Şelli köyünden bize yardıma geldiler. O günlerden unutamadığım iki nokta var. Bir amcamın kızı ile ormanda kaybolduğumuz. İki çocuğun ormanda yapayalnız kaldığını düşünün. Sesimizi Ermeniler de duyar diye bağırmaya da korkuyorduk. Bir kaç saat sonra annemler bizi buldu.

“Bir de, Hazangül adında bir kadın vardı, hiçbir şey umurunda değildi. Hep gülüyordu. Haykırıyordu. Oğullarını çağırıyordu. Galiba onun oğlunun adı Kamil idi. O zaman delirmiş olduğunu anlamıyordum”.

...Bu trajediyi işleyen Ermenilerdi... Delirmiş O kadınsa ÖLÜME gülüyordu...

Aynure Eyvaz kızı Abışov Naftalan bölgesi, Karabağ sanatoryumu,

oda 231’de kalıyor.Tel : (+ 02-55) 2-31-59 (ev)

(050) 568-00-58 (mob)

Page 66: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 64 -

YAVRUSUNUN KANINI YALAYAN ANNE GÖRDÜM ...

AYNURE VEZİR KIZI ABUŞOVA

Doğum: 30 Haziran 1979Doğum yeri: Hocalı

“...26 Şubat’ta, gece komşumuz Gardaşhan dayının evindeydik. Mahalleliler onlarda toplanmıştı. Evleri taştandı. Kurşun geçirmiyordu. Hem bodrumları da vardı. Orada ateşten saklanabilirlerdi. Ermenilerin Hocalı’ya girdiği haberi geldi. Ormana doğru kaçıştık. Bütün gece yol gittik. Cemile teyzenin bebeği Vüsal ağlıyordu. Teyzem sesi çıkmasın diye ağzını yumuyordu. Bizim grupta Mehmet adında bir kişi de vardı. Akordeon öğretmeniydi. O, tüm kadınlara eğer Ermeniler bizi esir alırsa bomba ile herkesi patlatacağını söyledi. Herkes anlaştı. Ancak ben çok korkuyordum. Bizi kimsenin patlatmasını istemiyordum. Ermeni vahşetinden, esir olmanın trajedisinden haberim yoktu o zaman.

Hiç aklımdan çıkmıyor. Dinlenmek için çalının dibinde biraz oturmuştuk. O sırada esir alınan başka bir gruptan Ramile adlı bir kadın kaçarak bize katıldı. Kucağındaki bebeği, Samir’i vurmuşlardı.Çocuk kanlar içindeydi. Annesi çocuğu bağrına basıp yalıyordu…

Biraz dinlenip yolumuza devam ettik. Sabah Nahçıvanik yakınlarında bize yine ateş açtılar. Kurşunlar yağmur gibi yağıyordu. İnsan az kalsın deliriyordu. Komşumuz Zarif teyze yerinden kalkıp çocuklarına seslenirken mermi beynine girdi. Yerinde öldü. Evülfet vardı. Poliste çalışıyordu. Onun da cesedi yerde seriliydi. Bir yerlere kaçıp canını kurtarmak istiyordun. Teyzemin kızı Humar, cesetlerin arasında yaralı uzanmıştı. İnliyordu. Onu Milli Ordu askerleri çıkarmıştı. Sonra baldırıma şarapnel çarptı. Cemile teyzem beni ateş noktasından sürüyerek çıkardı. Çok kan kaybetmiştim. Ağdam hastanesine götürdüler.

Çocuklukfotoğrafıyok,kaybettiğiçocukluğugibi...

Page 67: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 65 -

26 Şubat gecesi Ermeniler Ağdam Hastanesine güçlü bir ateş açtılar. Beni Ağdam hastanesinden Berde hastanesine götürdüler. Babam Vezir, 16 yaşındaki ablam Samire de Nahçıvanik’te yaralanmıştı . Biz 1-2 ay hastanede kaldık.”

...bu kan içiciliğin en müthiş manzarasıdır. Anne yavrusunun kanını yalıyor...

Aynure Vezir kızı Abışovaşimdi Naftalan bölgesi ,

Goran sanatoryumu,ev 34’de kalıyor.

Page 68: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 66 -

“ONU GÖTÜRMÜYORUM”

REVANE ELÖVSET KIZI HÜSEYNOVA

Doğum: 22 Ağustos 1989Doğum yeri : Hocalı

“...7-8 yaşına kadar çok şeyi hatırlıyordum. Şimdi de bazı şeyler gözümün önüne geliyor. Annem beni sırtına sarmıştı. Gidiyorduk. Açlıktan ağlıyordum. Benden büyük kardeşim Anar, kendisi yürüyordu. Yolda annemin giysisi ağaca takıldı . Anar ne kadar uğraştıysa da annemin ağaca takılan giysisini ağaç dalından kurtaramadı. Orada çok kaldık. Sonra babam gelip bizi ağaçtan ayırdı. Bir de annemin beni sırtından çözüp yere attığı hiç aklımdan çıkmıyor. Ayakları donmuştu. Yürüyemiyordu. “Onu götürmüyorum” dedi. Yalnız Anar’ın elinden tutup gitmek istiyordu. Anar gitmedi. Kaçarak gelip beni kucakladı. Ağladı. “Ya benim bacım kim olacak?” dedi. Babam beni sırtına sardı…

Bizi bir eve getirdiler. Matan adlı kadının oğullarını götürüyorlardı. O, bağırıyordu. Orada bana bir Ermeni kadını kurabiye getirmişti. Yedim. Kucağına alıp götürmek istiyordu. Annem bırakmadı. O, Ermeni kadını bana buğday da vermişti .”

...Annesinin sırtına sarılmış bebekler... Hocalı çocuklarından söz açıldığında, sadece bu levhayı gözlerinizin önüne getirin!

Hüseynova Revane Elövset kızıNaftalan bölgesi , Karabağ

sanatoryumu, oda 19’da kalıyor.Tel : (+ 02-55) 2-18-02 (ev)

(050) 676-39-46 (mob)

Page 69: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 67 -

HAYATINI, DEDESİ KURTARMIŞ BEBEK…

EMİL EKBER OĞLU GULİYEV

Doğum: 1988 1 EylülDoğum yeri: Hocalı

“Hiçbir şey hatırlamıyorum. Ama hayatımı dedem Timur’un kurtardığını biliyorum. O geceden söz edildiğinde evden çıkıyorum. Beni çok kötü etkiliyor. Annemin azaplarına dayanamıyorum.”

Guliyev Emilin annesi Metanet Timur kızının söyledikleri:“... Annemlerde idim. 7 yaşındaki kızım Sevinç, 3 yaşındaki oğlum Emil yanımdaydı. Gece saat 12’de evden çıktık. Emili çaydan babam geçirdi. Ormanda da o hep babamın kucağındaydı. Kardeşim Nizami arada sırada Emil’i babamdan alıyordu. Sabah erkenden Nahçıvanik yolunda çatışmaya düştük. O kadar dehşetli şeyler gördük ki...

...Kahraman Elif Hacıyev yanımızda öldü. Zamin’i, çoğu zaman ona Fuzuli de diyorlardı - vurdular. Şöle Bağırova, Alinin gelininin babası İslam ve annesi Sabah, Nuridenin oğlu Sehavet... Hangisini sayayım? Nuride son ana kadar oğlunun ölüsünü sırtından açmadı...

Biraz sonra Şöhlet’in kızını vurdular. Şöhlet kızını bağrına basarak getiriyordu. Sonra getiremedi... Amcası Hasanbala’nın, halası Pervane’nin cesetlerinin yanına koydu. Emil babamla beraberdi, Sevinç benim yanımdaydı. Kardeşim Nizami bizden ayrı düşmüştü. Babam ayağından yaralandı. Kurşun benim koluma girdi. O zaman bağırdım. Benden 5-6 metre ileride kaçan kızım Sevinç sesime geri dönerek bana doğru koşmaya başladı. Yıkıldı. Ayağı cesetlere takılıp düştü sandım... Kurşun karnını delik deşik etmişti. Şamil hoca vardı. Sevinç’i kucağına aldı. Kardeşim uzaktan Sevinç’in yaralandığını görüp yardıma

Page 70: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 68 -

geldi. Şelli’ye ulaşmıştık. O, bizi Şelli cemaatine teslim ederek arkada kalanlara yardıma gitti. 3 yaşındaki Emil’i babam kurtardı ... Sevinç Şubat’ın 27’sinde öldü.”

...İnsanın hayal gücü böyle bir trajediyi asla yaratamaz. Hocalı’lılar ise onu hayatta yaşadılar.Yaşam savaşının halkasız dalgalarına çırpıla çırpıla...

Emil Ekber oğlu GuliyevNaftalan bölgesi, Goran sanatoryumu,

oda 6’da kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-30-92 (ev)

(055) 760-53-54 (mob)

Page 71: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 69 -

NEHRİ GEÇERKEN AYAKKABILARIMI SU GÖTÜRDÜ ...

RAMİN İBRAHİM OĞLU AZİZOV

Doğum: 22 Mart 1978Doğum yeri: Hocalı

“...Şubatın 25’i akşamı evdeydim. Annem, kız kardeşlerim Vesile, Rahide, erkek kardeşlerim Elman, Seymur da evdeydiler. Dayımlar da bize gelmişti. Dedemin dostu Muradhan dayı bize seslendi. Güçlü çatışma başlamıştı. Toplanarak Tevekkül dayılara gittik. Evde yoklardı. Bizim mahellenin yukarısında yaşayan Alesker hocaya gittik. Orada insan çoktu. Ormandan Ağdam’a kaçmalıyız dediler.

…Nehri geçerken ayakkabılarımı su götürdü. Yalınayak kaldım. Ayaklarım donuyordu. Sonra hissetmedim. Alıştım. Sabaha karşı yeniden ateş başladı. Annemden ayrı düştüm. Kurşun yağmur gibi yağıyordu. Gaçay dayının oğlu Tahir’in cesedinin altında saklandım... Yakında bir hendek vardı. Cesedin altından çıkıp kendimi hendeğe attım. Orada Hocalılı’lardan Selim, Elizamin, Saida, Valeh - tahminen 13 kişi - vardı. Kalanlarının adını unutmuşum. Hendekte, başımızın üstünde silahlı 7 Ermeni belirdi. Bunlardan 5’i bizi tüfeğin önüne katıp Askeran’a götürdü. Yolda kadınların altınlarını ellerinden aldılar. Bizi Askeran köprüsünün üstünde iki saate yakın yüzüstü yatırdılar. Askeran halkı Ermenice küfürler ediyor, taş atıyorlardı. Sonra bizi Askeran cezaevine getirdiler. Beni önce erkeklerin koğuşuna koydular. Sonra çocuk olduğum için kadınların koğuşuna geçirdiler. Esirlere su taşıyordum. Bir kez su getirirken, yolda Ermeniler beni dövdü. Sonra “adında kaç harf var” diye sordular. “Beş” dedim. İri bir parça ekmek verdiler ve beşe kadar sayacağız, bu sürede ekmeği bitiremezsen seni öldüreceğiz dediler. Ekmeği hızla yemek istedim. Boğuldum. Ermeniler

Page 72: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 70 -

gülüştüler. Beni dövdüler. Esirleri günde 3-4 kez dövüyorlardı. Milli Ordu askerlerini seçerek götürüyorlardı. 2-3 dakika sonra ateş sesi geliyordu...

Su getirmeye gittiğimde bir çöplüğün yanından geçiyordum. Orada Selim’i, Vasif’i vurmuşlardı, Hüseyin’in cesedini de gördük, yere atılmıştı...

Bizim koğuşta 50-55 kadın-çocuk vardı. Bir kez de bir kızı götürmek istediler. Kızın annesi, ablası da orada esirdi. Üçü birbirlerine sarıldılar. 3 Ermeni onları birbirinden ayıramadı. Gidip yardım için 2 Ermeni daha çağırdılar. 5 Ermeni erkeği birbirine sarılmış anne ve kızlarını zorla birbirinden ayırdı. Kızlardan birini götürdüler... Annesinin kalbi durdu...

Bir gün, gece saat 4 idi... Koğuşumuza bir Ermeni girdi ve “ben Erivan Ermenisiyim. Seni sabaha Erivan’a götüreceğim, orada kafanı keseceğiz” dedi. Erivan Ermenileri çok acımasız oluyordu. Korkudan tirtir titriyordum... Sabah erkenden beni değiştirdiler. Eve geldiğimde artık martın 3’ü olduğunu öğrendim.

...Türklerin başını kesmek Ermeniler için “yeni iş” değildir. Tarih boyunca onlar o kadar başlar kesmiş ki…

Ramin İbrahim oğlu AzizovNaftalan bölgesi, Karabağ

Sanatoryumu’nda, oda 13’ de kalıyor.Tel: (055) 634-92-51 (mob)

Page 73: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 71 -

O GECE TANRI’NIN MUCİZESİNE RASTLADIM

HAYALE HUMBET KIZI CAFEROVA

Doğum: 20 Nisan 1981Doğum yeri: Hocalı

“Babam Humbet, dayım İsak, Hocalı’yı savunuyorlardı. O gece Yunus dedemin bodrumundaydık. Babam, babaannem, annem, ben, kardeşim Amil, Emil, bir de özürlü teyzem Züleyha. İsakdayı Ermenilerin Hocalı’ya girdiğini öğrenince, bizi çıkarmak için eve gelmişti. O, yaşlı anne ve babasına yardım ediyordu. Annem kardeşlerimin elinden tutmuştu. Özürlü olan teyzem yürüyemiyordu. O, bodrumda kaldı... Ondan şimdiye kadar hiç haber yok... Bodrum katından çıkıp beş katlı eve doğru koştuk. İnsan çoktu. Ermeniler buraya ateş etmeye başladılar. Mermiler üst katlara geldiğinde aşarı, aşarı katlara geldiğinde yukarı gidiyorduk. O kadar çıkıp inmiştik ki, bacaklarımızda takat kalmamıştı. Bizimkiler binanın çatısında pozisyon aldıklarından, Ermeniler binaya sokulamıyorlardı. Bizimkilerden biri beş katlı bu binanın avlusundaki Tevfik Hüseynov’un “Villiz” arabasından mermi getirdi. Tevfik Hüseynov kendisini mermiyle patlatmıştı ki, esir düşmesin. Binadan sabaha karşı çıktık. Bizimkilerden 1-2 kişi Ermenileri şaşırtmak için başka yöne yürüyerek ateş açtı. Ermeniler o yönü ateşe tuttular. Bunun üzerine biz binayı terk ederek ormana doğru yürüdük. Yanımızda 5-6 Rus askeri de vardı. Onlar 366. Alaydan firar etmişlerdi, ihtimal ki bu cinayetlere, bu katliamlara katılmak istememişlerdi. O Rus askerleri bir kadının ikiz çocuklarını kucaklarına aldılar. Nahçıvanik yakınlarında bizim grup da kurşun yağmuruna tutuldu. Kurşun annemin elbisesini delip geçti ve Şöhlet dayı’ya denk geldi. O, yerinde kaldı. Dedem Müseyib de orada öldürüldü. Cemaat paramparça oldu. Ninem, dayım bizden ayrı düştüler. Grubumuzda 10 kişi vardı . Babam, annem, ben, kardeşlerim, 2 Rus

Page 74: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 72 -

askeri, Kıyas dayı, bir de Milli Ordunun askerlerinden İlham ve Saik. Grubumuz yola çıktı. Bir köye yaklaşırken bize Azerbaycan dilinde seslendiler. Lehçelerinden Ermeni olduklarını anladık. Gitmedik. Geri döndük. Bir hayli yol gitmiştik ki, kardeşim Emin’in annemin kucağında donduğunu fark ettik. Babam anneme yardım edemiyordu. Onda ağır bir silah vardı. Anneme Emin’i bırakıp gidelim dedi. Annem razı olmadı. “Ölüsünü sırtıma sar” dedi. Babam donmuş Emin’i annemin sırtına sardı. Onun ağzından köpük geliyordu...Donmuş vücudu Şelli’ de açıldı.

Bütün gece yol gittik. Ormanda bir erkeğe rastladık. Bizi tanımıştı. Haykırıyordu: “Ben, Usubov Adaletim”. O da bize katıldı. Hocalı’lıların bir çoğunun esir alındığını ondan öğrendik. Yürümek çok zordu. Ayaz, adamı kesiyordu. Dağın başına çıktığımızda bir köy gördük. Işıkları yanıyordu. Milli Ordunun askerlerinden birisi Ermeni köyü olduğunu söylese de, babam bu yerleri iyi tanıdığından “Ağdam’ın Şelli köyüdür” dedi.

Işığın geldiği tarafa gittik. O köy gerçekten de Şelli idi. Gece ormandan gelen insanların Hocalı’lılar olduğunu öğrendiklerinde Milli Ordunun askerleri Şelli’den bize yardıma geldiler. Artık hiç kimse yürüyemiyordu. Hepimizi kucaklarına alıp götürdüler. Tanrı’nın bir mucizesine de şahit oldum. Kardeşim Emin’in donmuş vücudu açılıyor ve o nefes almağa başlıyordu”.

... Hep ışık gelen tarafa gidin. Tanrı en zor anlarda kendi ışığını esirgemez!

Hayale Humbet kızı CaferovaNaftalan bölgesi, Şirvan sanatoryumu,

oda 431’ de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-13-18 (ev)

Page 75: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 73 -

ANILARIN DA KENDİNE HAS DEHŞETİ VAR

AMİL HUMBET OĞLU CAFEROV

Doğum: 20 Mayıs 1982 Doğum yeri: Hocalı

EMİL HUMBET OĞLU CAFEROVDoğum:7 Mayıs 1983

Doğum yeri: Hocalı

Emil’in, Amil’in ve Hayale’nin annesi Hocalı faciasını yaşamış çocuklarının resmini bize verse de, yalnız Hayale ile sohbet ettik. Emil ve Amil ise o gecenin faciasını yeniden yaşamak istemediler ve sohbete katılmadılar.

...O gecenin dehşetini anmaktan kaçabilirsin, ama onu unutamazsınız ...

Caferov Emil Humbet oğluve Caferov Amil Humbet oğlu

Naftalan bölgesi, KarabağSanatoryumu’nda kalıyorlar.

Tel: (+ 02-55) 2-13-18 (ev)

Page 76: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 74 -

GÖRDÜKLERİMİ ASLA UNUTAMAM

RAMAN VİTALİ OĞLU ALİYEV

Doğum: 4 Aralık 1984Doğum yeri: Hocalı

“Gece oldu. Saat 10-11 sularıydı. Cemile teyzelerdeydik. Bizim ev Bozdağ’ın eteğinde olduğundan Ermeni köyü olan Noraguh’dan Ermeniler bizi sık sık ateş ediyordu. Şubat ayı geldiğinde, kendi evimizde yaşayamıyorduk. Babam, amcam Vadim Hocalı’nın gönüllü savunma birliğindeydiler. Babam amcamla birlikte geldi ve Ermenilerin Hocalı’ya girdiğini söyledi. Evden çıktık. Cemaat dışarıdaydı. Kaçıyorlardı. İnsanların çoğunun giysisi inceydi. Onlar ormanda dondular. Nehri geçerek Ketik ormanına girdik. Ağabeyim Ramin kendisi yürüyordu. Elimden bazen annem, bazen babam tutsa da, ben kendim de yürüyebiliyordum. Ormanda ateş sırasında annemden ayrı kaldım. Sonra yine buluştuk. Annem Etrabe, yaralanmıştı. Babam onu sırtına almış sürünüyordu. Amcam, Vadim de babama yardım ediyordu.Annem babama beni bırak çocukları al, koş, git diye yalvarıyordu.Babam ise onu bırakmıyordu. Ben de istemiyordum, annem ormanda kalsın.

Bir de kilolu kadın vardı. Çatışma zamanı kurşun neresine isabet etti bilmiyorum ama ağzından kan fışkırıyordu. Kan benim de annemin de üstüne sıçrıyordu. Mariya teyzemin 13-14 yaşındaki kızı Elnare ormanda kayboldu ...

Biz Ağdam tarafına geçebildik. Annemi orada hastaneye götürdüler. Sonra Bakü’ye Semaşko hastanesine götürdüler. Önce ayağını kesmek istediler, birkaç ay tedavi gördü. Gördüklerimi hiçbir zaman unutamam. Kan hafızama yazılmıştır. Hocalı faciası sırasında 8 yaşındaydım,

Page 77: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 75 -

şimdi 23 yaşındayım. 83 yaşında da olsam bize karşı işlenen vahşeti unutmayacağım.”

...Unutmamak! Bu faciadan bize kalan ders oldu.

Aliyev Raman Vitali oğluNaftalan bölgesi, Karabağ sanatoryumu,

oda 309’da kalıyor.

Page 78: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 76 -

HEPİMİZ BİR VAHŞETİN TANIĞIYIZ

AMİL VİTALİ OĞLU ALİYEV

Doğum : 11 Ağustos 1981 Doğum yeri: Hocalı

RAMİT VİTALİ OĞLU ALİYEV

Doğum : 20 Şubat 1983 Doğum yeri: Hocalı

O gece Hocalı’dan çıktığımda Ağdam’a gelene kadar ailemizle hep bir aradaydık. Kardeşimiz Raman’ın söyledikleri bizim de başımıza geldi. Aynı olayların tanığıyız.

Ramin Vitali oğlu Aliyev veAmil Vitali oğlu Aliyev Naftalan

bölgesi, Karabağ sanatoryumu, ev309’da kalıyorlar.

Tel: (+ 02-55) 2-16-85 (ev)(050) 514-49-47 (mob)

Page 79: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 77 -

MEHDİ’DEN BAŞKA SAĞ KALAN OLMADI

RAMİN KARYAĞDI OĞLU HASANOV

Doğum: 25 Temmuz 1981Doğum yeri : Hocalı

“Annemin dayısı Kazım dayının evinin bodrumundaydık. Dayılarım Natik, Yamen, Firdevsi, teyzemin kızı Nezaket ve başka akrabalarımız da oradaydılar. Anne dedem İsa geldi ve Ermenilerin Hocalı’ya girdiklerini söyledi. Saat yaklaşık 11’i geçmişti. Evden çıkıp aşağıya doğru yürüdük. İnsanlar birbirine karışmıştı. Dayım annemi, beni, dayımın çocukları Elçin, Elgiz ve Mehdi’yi sırtında nehirden geçirdi. Firdevsi dayım yaralıydı. Bu nedenle bizimle yürüyemiyordu. “Siz önden gidin. Ben geleceğim.” Öbür dayılarım da bizden ayrı düşmüştü. Durmadan gidiyorduk. Rehberimiz yoktu. Hocalı’dan 12 gün önce işgal edilmiş Kuşçular köyüne ulaştık. Ormanda kaybolmuş Kuşçular halkı da bize katıldı. 4-5 gün boyunca ormanda öylece dolaştık… 5. veya 6. gün Şelli köyüne yaklaştık. Bizimle olan çocukların çoğu açlıktan, soğuktan öldü. Ölen çocukları ormanda bırakıyorlardı. Onların cesetlerini ya ağaç dalları ile kapatıyor, ya da cesedi karın altına koyuyorlardı. Yanımda bir kadına kurşun değdi. Sırtında çocuğu vardı. Kadının eşi sırtından çocuğu açıp aldı. Kadın orada kaldı... Bir çocuk ağzından vuruldu. Kan fışkırıyordu. O da ormanda kaldı. Biz gidiyorduk. Şelli köyüne doğru. Orada “Şumluk” denilen yer vardı. Çok sayıda ceset ve karın üstünde kırmızı lekeler vardı . Yamen dayım artık bizimleydi. Burada bir katliam yaşandığını söyledi. Geceydi. Şelli’ye yaklaştığımızda, Şelli ahalisi işitip yardıma gelsin diye Yamen dayım ateş açtı. Öyle de oldu. Onlar sanki bizi bekliyormuş. Artık takatimiz tükenmişti. Varır varmaz belki de yarım kova su içtim. Beş - altı gün ormanda bir damla kar bile yiyememiştim. Karı ağzıma aldığım gibi boğuluyordum. Şelli’de bir

Page 80: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 78 -

delikanlı bizi evine götürdü. Orada da hayli çay içtim. Ancak bir lokma yemek yiyemedim. Şimdi de inanamıyorum, sağ kalmışım. Bunun bir mucize olduğunu düşünüyorum. Hocalı’da - evden çıkınca sanki kurşundan yağmur yağıyordu. O mermilerden biri bile beni bulmadı. Kurşunlar kulağımın dibinden, başımın üsten geçiyordu. Şimdi de o ıslık, o ses beni rahat bırakmıyor. Hocalı dehşetini unutmak mümkün değil. Dayım Firdevsi, eşi Hayran, çocukları Elçin ve Eldegiz’den hala haber yok... Ailenin hayatta kalan tek üyesi Mehdi’dir. Bizimle yaşıyor. Her defasında Mehdi’ye bakınca annem ölüp ölüp diriliyor.

Şelli’den, bizi sabah erkenden, Ağdama getirdiler. Vagon “hastanelerin” birine yerleştirdiler. Ermeniler oraya da ateş açtı. Sonra Bakü’ye - Semaşko hastanesine getirildik. Ayaklarımı don vurmuştu. Annem Rahel’in ayak parmaklarını kestiler.”

Onların hepsi, yaşıyor olmalarının Tanrının mucizesi olduğunu, biliyorlar.

Ramin Karyağdı oğlu HasanovGoranboy bölgesi, Aşağı Ağcakend

kasabası, konut 314’de kalıyor.Tel: (+0234) 74-7-20 (ev)

(050) 713-36-96 (mob)

Page 81: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 79 -

BEN NEFRETLE BİLENDİM…

TURAL BEHMEN OĞLU ABIŞOV

Doğum: 6 Temmuz 1977Doğum yeri: Hocalı

“25 Şubat’ı 26’sına bağlayan gece saat 10’da eve geldim. Daha yarım saat geçmeden şiddetli çatışma başladı. Sürekli makineli tüfek ateşinin ardından Hocalı, roket, top ateşlerine tutuluyordu. Bunun her zamanki savaş olmadığını hemen anladık. Ağır araçların uğultusu, ateş sesleri korkunç panik yaratmıştı. Evden komşumuz Rahim’in bodrumuna kaçtık. Rahim Ermenilerin şehre girdiği haberini getirdi. Kaçıp beş katlı binaya girdik. Burada çok fazla insan vardı. Belki de 300’den çok. Çoğu da kadın, çocuk, ihtiyarlar… Ailelerini korumak için savaş alanından gelmiş, eli silahlı 10-15 kişi binadaki insanların gruplara bölünmesi, Ağdam yönüne gitmesi planını oluşturdular. Öyle de yaptık. Gargar Nehrini geçip ormana girdik. Bizim birliğe Zamin rehberlik ediyordu. Korkuyordum. Bütün vücudum titriyordu. 8 yaşındaki kardeşim Sadık annemin yanındaydı. Arada bir de ben ona yardım ediyordum. Biz önde gidiyorduk. Yolu geçtiğimiz anda korkunç bir kurşun yağmuru başladı. Ermeniler Hocalı halkı için “güvenli” dedikleri tek koridorda onları kurşuna diziyorlardı. Ermeniler Hocalı sakinlerinin ormandan kaçıp buradan Ağdama sığınmak isteyeceklerini biliyorlardı - önceden buna hazırlanmışlardı, sivil ahaliyi makineli tüfek ateşine tuttular. Asfalt yolu ilk biz geçtiğimiz için arkadaki grupla bir kopukluk oluştu. Hatırlıyorum, bir çocuğu annesinin sırtında vurmuşlardı. Çocuk ölmüştü. Kadına çocuğu sırtından at, kendin kaç diyorlardı ama o dimdik yürüyordu. Sanırım delirmişti .

Olaydan 4-5 gün sonra Ağdam camisine cesetler getirdiler. Kulağı, ayağı, kolu kesik cesetler gördüm orada. Gözü çıkarılmış, kafa derisi

Page 82: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 80 -

soyulmuş cesetler de vardı. 2 kişiyi arka arkaya bağlayıp yakmışlardı! Cesetleri birbirine yapışıp kurumuştu... Nefret ediyorum Ermenilerden!”.

...Nefret! Bu Tanrıdan gelen ses değil. Onu insanlar oluştururlar.

Tural Behmen oğlu AbışovNaftalan bölgesi , Karabağ sanatoryumu,

oda 206’da kalıyor.Tel : (+ 02-55) 2 -27-04

Page 83: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 81 -

ŞİMŞEK ÇAKTIĞINDA, SANKİ O DEHŞETİ YENİDEN YAŞAYACAĞIMI ZANNEDİYORUM

FERMAN GAZENFER OĞLU MEMMEDOV

Doğum: 2 Ekim 1982Doğum yeri: Hocalı

“25 Şubat’ı 26’sına bağlayan gece teyzemin evindeydik. Orayı ateş tutmuyordu. Teyzem, komşuları ve bizim aile, sabah saat 6’da evden çıktık. Beş katlı eve gittik. Orada çok insan vardı. Bize kurşun yağdırıyorlardı. Kıyas dayının oğlu Elşad’ın cesedi binanın çatısında kaldı… babası oğlunun öldürüldüğünü bilmedi. Hava karardığında buradan Bozdağ tarafa kaçtık. Ormanda ilk çatışmada grup paramparça oldu. Biz 11 kişiydik. Annem, ben, teyzem, onun kocası Yelmar, oğlu Zahid, Mahluka hala ve 4 oğlu, bir de komşumuz Mobil. Ormanda nereye gideceğimizi bilemedik. Gittiğimiz yere bir daha gidiyorduk. Gece yarısı bir köye yaklaştık. Açlıktan ölüyorduk. Şimdi ekmek yiyeceğim diye seviniyordum. Köyün girişinde bir evin kapısını tıklattık. Ev sahibi lambayı yaktı. Sonra bağırmaya başladı, Türkler geldi. Anladık ki, Ermeni kapısı çalmışız. Çabucak geri kaçtık. Bizimkilerden birisi, galiba adı Mirza idi - korkudan şoke oldu. Orada kaldı. Öldü. Biz ormana kaçtık.

Hava dumanlıydı. Annemin elinden sımsıkı tutmuştum. Elimi bile göremiyordum. Kol-köse takıla-takıla gidiyorduk. Birden duman çekildi. Bir de baktık, her yer tank, Ermeni silahları. Bizim dumandan yolu şaşırdığımızı anlayıp kahkaha attılar. Annem Mahluka teyzenin oğlu İlgar’a yavrum beni de, ananı da, diğer iki kadını da öldür, Ermenilere esir olmayalım dedi. İlgar önce şaşırdı. Sonra annesini ve benim annemi vurmak için Kalaşnikofunu kaldırdı. O sırada Ermeniler havaya ateş ettiler. İlgar şaşırdı. Otomatik tüfek elinden yere düştü. Ermeniler grubumuzdaki Zahid’in ayaklarını makineli tüfekle taradılar. Karın üstü kıpkırmızı oldu.

Page 84: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 82 -

Zahid öldürüldü. Bizi yakaladılar. Üstümüzü başımızı aradılar. Ayağım şişmişti. Ayakkabılarım çıkmıyordu. Zorla çıkarıp içine baktılar. Annemin bütün altınlarını aldılar. Bizi Askeran kalesine götürdüler. Cezaevi kadın ve çocuklarla doluydu. Belki de 200 kişi vardı orada. Kalede beyaz montlu bir kız da vardı. Ermeniler götürmek isteyince gitmedi. Ermeni’yi itti. Saçından tutup sürükleyip götürdüler... Götürüldüğünde ağladım. Anama gel buradan gidelim diyordum. Ağladığımı gören Ermeni beni dövmeye başladı. Elindeki demirle sırtıma vuruyordu. Haykırıyordum. Annem kendini üstüme attı. Annemi de dövmeye başladılar. Bütün vücudumuz mosmor oldu. O kararmalar 5-6 ay vücudumuzda kaldı. Halen böbreklerimde o ağrıları hissediyorum. Bize verilen kupkuru ekmeğin içinde cam kırıntıları vardı. Midem hastalandı. Esaret bittiğinden beri annem de, ben de tedavi görüyoruz. Kaç gün esir kaldığımı bilmiyorum. Bizi bir Ermeni cesedi ile değiştirdiler. Askeran ceza evinden ilk olarak annem, ben, komşumuz Kamil dayının 5 yaşındaki oğlu Muhammed, bir de Fatma teyzenin 2 çocuğunu çıkardılar. (Fatma teyze ve onun eşinden şimdiye kadar haber yok) Bizi Ağdama – Gara Ağacı mezarlığına getirdiler. Kurtarılacağımıza inanmıyorduk. Annem kaçmaya başladı. Milli Ordunun askerleri annemi tutarak esaretten kurtulduğuna inandırdılar. Annem bağırıyordu: “Askeran cezaevi kadın ve çocukla dolu. Onları da kurtarın” Bizimle değişilecek ceset, Ermeni büyüklerinden birinin kardeşiydi. Allahverdi Bağırov (gönüllü savaş komutanı), Askeran’da bu kadının gördüğü tüm esir kadın ve çocuklar getirilmezse, ceset verimeyecek dedi. Ermeniler kabul etti. Bütün gece Ağdam hastanesine esirleri taşıdılar. Bizim yatağımız pencerenin önündeydi. Anneme “yerimizi değiştirelim” dedim. Korkuyorum. Ermeniler roket atar, pencereden üstümüze düşer. Çok korkuyordum. Şimdi de şimşek çakarsa, Hocalı faciası yeniden başlayacak diye çabucak eve giriyorum...”

....Korkunç hatıralar kabus gibidir, seni her yerde ve her an takip edecek... Bunu Hocalı faciasının tanıklarından daha iyi bilen yok.

Ferman Gazenfer oğlu MemedovBakü, Azizbeyov bölgesi, Merdekan

kasabası, Barış kampı, ev 17’de kalıyor.Tel: 454-98-53

Page 85: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 83 -

ONUN AĞZINI KAPIYORDUK Kİ, AĞLAMASIN

AYGÜN EYVAZ KIZI ABIŞOVA

Doğum: 21 Mayıs 1990Doğum yeri : Hocalı

…Hiçbir şey hatırlamıyor. Annesi Şefika Aslanova’nın anlattıkları: “Hocalı’dan üç çocukla çıktım. Aliye 11, Aynur 6, Aygün 1,5 yaşlarındaydılar. Aygün kucağımda sürekli ağlıyordu. “PEPE” (ekmek- E. H) istiyordu. Kar veriyordum, yemiyordu. “Bana Pepe ver” diyerek bağırıyordu. Kaçanlar Aygün’ün ağlamasından rahatsız oluyordu. Ben de korkuyordum. Ermeniler sesi duyarlarsa yerimizi öğreneceklerdi. Ağzını yumdum. Çocuk masmavi oldu. Eşimin dayısının oğlu Bakış gelip çocuğun ağzından elimi çekti. “Bir daha çocuğun ağzını yumarsam seni vururum” dedi. Sırtındaki ceketi çıkarıp Aygün’ü sardı . Aygün’ü sırtıma sardım. Galiba Aygün’ün yeri sıcak oldu. Hiç ağlamıyordu. 3 gün ormanda yol aldık. 6 yaşındaki kızım Aynur yolunu şaşırdı. Buluncaya kadar neler çektiğimi bir Allah bilir. Dumanlıydı. Geçtiğimiz yoldan bir daha geçiyorduk. Nahçıvanik yakınlarında bizden önceki grubu kırmışlardı. Her yan cesetle doluydu.

Ağdam cemaati ormanda bizim olduğumuzu biliyordu. Bize yardıma geldiler. Artık Aliye donmuştu. Kaynımın oğlu Niyameddin onu kucağında getiriyordu. Köyde İlham adlı bir oğlan onu Niyameddin’den alıp bizi kendi evine götürdü. Çocuklara çay içirtti. Âliye’yi sobanın yanına yatırdı. İlham başını Âliye’nin göğsüne koyuyor, sonra odada elleri koynunda geziniyordu. Hiçbir şey anlamıyordum. Aklım durmuştu. Arada İlham yine Aliye’ye yaklaştı. Bu kez bağırdı: “Nefes alıyor!”. Demek sıcaktan Âliye’nin buzu açılmış.... Çocuklarımın 3’ü de uzun süre tedavi gördü.”

Page 86: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 84 -

...Bu hatıraya tek cümlelik de olsun açıklama yapmaya değer mi?

Aygün Eyvaz kızı Abışovşimdi Naftalan bölgesi, Karabağ

sanatoryumu, oda 231’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-31-59 (ev)

(055) 625-97-91 (mob)

Page 87: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 85 -

EMZİĞİ AĞZINDA ERİMİŞ KIZCAĞIZ

HAYALE İLHAM KIZI ABDULLAYEVA

Doğum: 10 Ekim 1990Doğum yeri: Hocalı

Tabii ki, hiçbir şey hatırlamıyor. Annesi Senem’in söyledikleri: “Hocalı’dan 25 Şubat saat 11’de çıktık. Hayale kucağımda bir buçuk aylıktı, Vüsale de 5 yaşındaydı. Hangisinin sesini keseceğimi bilmiyordum. Eşim Hocalı’nın savunmasındaydı. Babamlarla gidiyordum. Babam Hasan, annem Gökçek, bacılarım Letafet, Hatice, bir de kardeşimin oğlu 9 yaşındaki Ruslan. Kıyafetlerimiz inceydi. Tüm Hocalı halkı nehrin kenarında toplanmıştı. Ormanda yolu şaşırmıştık.

Bizim grup ihtiyar, kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Ailemiz gruptan geride kaldı. Teyzem Zabella, iki Ahıska Türkü de bizimleydi. Gidemiyorduk. 26 Şubat akşamı annemin kalbi durdu... Gözlerini kendim kapattım... Kaldı orada. Gidiyorduk. 27 Şubat’ta hava dumanlıydı. Yine gidiyorduk. Nereye? bilmiyorduk. 27 Şubat öğlen, 16 yaşındaki ablam Letafet dondu. Onun da gözlerini kendim kapattım... Bunları konuştukça o anları yeniden yaşıyorum...

Hayale sırtımda sarılıydı. İnanıyor musun, ormanda olduğumuz o 3 gün boyunca bu çocuktan bir kere de olsun ses çıkmadı. Ölmüş sanıyordum. Tanrı’nın mucizesiydi bu. Bir buçuk aylık çocuk, soğuk ormanda 3 gün nasıl da dayandı bilemiyorum artık. Bilinmeyen istikamete yürüyorduk. Artık Hayale’yi sırtımda taşımaya gücüm yetmiyordu. 28 Şubat’ta babam da dondu. Onun da gözlerini kendim kapattım ...

28 Şubat’ta Dehraz ya da Pircamal köyünün yakınlarında esir alındık. Büyük bir ahıra getirdiler bizi. Hayalenin ağzından emziği

Page 88: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 86 -

çıkaramıyordum. Çocuk emziği o kadar emmişti ki, emzik incelmiş onun ağzında erimişti. Sonra değiştirildik. Hayale şişmişti. Ben ve çocuklarım tam 5 ay Bakü’de tedavi olduk. 3 ay da İran’da tedavi gördük. Ablam Hatice’nin ayaklarını kestiler. Şimdi Hayale 11. sınıfta okuyor.”

...Ara sıra insana öyle geliyor ki, bu bebek ailesinin gözlerini bir bir yuman annesinin sitemini duymuş ve yaşamaya tutunmuş ...

Hayale İlham kızı Abdullayevaşimdi Bakü, Hazar böl gesi, Merdekan

kasabası, Güneş sanatoryumu,oda 26’da kalıyor.

Tel : 554-25-63

Page 89: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 87 -

BANA O GÜNLERDEN SORU SORMAYIN…

VÜSALE İLHAM KIZI ABDULLAYEVA

Doğum: 8 Kasım 1987Doğum yeri: Hocalı

“O günleri hatırlamak istemiyorum” diyerek bebeği Celal’i kucağına alıp odayı terk etti. Annesi Senem diyor ki, o gece 5 yaşındaki Vüsale’yi teyzesi Hatice kucağında getiriyordu. Ve teyzesinin ayakları kesildi. Vüsale bunda sanki kendini suçlu sayarak azap çekiyor… Konuşmuyor. O günleri hatırlamak istemiyor.

Vüsale, suçlu sen değilsin!

Vüsale İlham kızı AbdullayevaBakü, Azizbeyov bölgesi, Merdekan

kasabası, Güneş sanatoryumu,oda 26’da kalıyor.

Tel: 554-25-63

Page 90: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 88 -

ANNESİZ KALDIĞIMI SONRA BİLDİM

RAHİDE İBRAHİM KIZI GULİYEVA (AZİZOVA)

Doğum: 8 Eylül 1982Doğum yeri : Hocalı

“Evde idik. Toparlanarak kaçmaya başladık. Ablam Vesile beni nehirden geçirdi. Ormanda annem elimden tutmuştu. Sonra, kendi annesi - Azize büyükannemi gördükten sonra, beni Nergiz halama verdi: “Rahide’yi o tarafta senden alacağım” dedi. Kendisi ise halalarımla birlikte ihtiyar annesine yardım etmeye başladı.

Aide teyzenin çocukları Aytekinle İlgar da yanımızdaydı. Biraz gitmiştik ki, Afile hocanın kocasının kalbi durdu. Afile hoca, çocukları - Azer, Ceyhun, Niyameddin kaldılar. Biz gittik. Sonra çatışma yeniden başladı. Halamla kaçıyorduk. Yanımda Hasanbala’nın karısı Pervane vardı, kurşun neresine geldi bilmiyorum, ağzından kan fışkırdı. Ayakkabısı elindeydi. Ayakkabının içi kanla doldu. Korkudan ağlıyordum. Bir taraftan da annemi istiyordum. Annem yanımda olursa ölmem sanıyordum.

Dayımın oğlu Sehavet’i vurmuşlardı. Yaralıydı. Nuride teyzenin sırtındaydı. Su istiyordu. Onun sesi hala kulağımda... Sehavet öldüğünde çok kötü oldum. Hep birlikte oynardık... Şelli’ye varınca köylüler bize yardım ettiler. Mübariz adlı birisi beni kendi evine götürdü. Onun 5 oğlu vardı. Ormanda tüm ailemizin öldüğünü sanıyordu. Çünkü, ben annemle birlikte kaçamamıştım. “ Gam yeme. Sen bugünden oğlanlarımın ablası olacaksın”. Birkaç gün sonra teyzem gelip beni buldu. Ermenilerin annemi ormanda öldürdüğünü bir süre bana söylemediler. Dayımın kızı Zarife’nin öbür odada anneme ağıt yaktığını duydum... Annesiz olduğumu öğrendim.”

Çocuklukfotoğrafıyok,kaybettiğiçocukluğugibi...

Page 91: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 89 -

“...Rahide’yi o tarafta senden alacağım”dedi, ama kendisi gelemedi, alamadı ...

Rahide İbrahim kızı Guliyeva (Azizova)Bakü, Merdekan kasabası, Güneş

sanatoryumu, oda 15’te kalıyor.

Page 92: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 90 -

DONMUŞ KIZIN HİKAYESİ

ALİYE EYVAZ KIZI ABIŞOVA

Doğum : 18 Haziran 1981Doğum yeri: Hocalı

“...Biz arkadaki odada uyuyorduk. Dışarıdaki odalardan habersizdik. Amcam Vezir de bizdeydi. Komşumuz Yelmar dayı geldi. Amcama bir şeyler söyledi. Amcam bize “giyinin gidiyoruz” dedi. Bodruma indik. Ateş sesleri öncekilerden farklıydı. Daha yakından geliyordu. Hocalı’yı artık top ateşine tutuyorlardı. Bodrumda biraz bekleyip ormana kaçmaya karar verdik. Bodrumda 25-30’a yakın insan vardı. Komşumuz Mahluka teyze, çocukları İlgar, İlham, Sadakat, İntizam , Vezir amcam, onun çocukları Samire, Ruhiye, Orhan, Oktay, amcamın eşi Memleket, Kıyas amcam, onun çocukları Niyameddin, Elmar, komşumuz Moruk teyze çocukları ile, Şuhaddin dayı ve Zarif teyzenin da çocukları bodrumdaydı. Sabah saat 6’ya kadar bodrumda kaldık. Ormana gitmek istiyorduk. Mümkün olmadı. Ermeniler bize ateş ettiler. Beş katlı binaya geldik. Orada çok insan vardı. Bizimkiler binanın çatısında pozisyon almışlardı. Ermeniler binaya girip bizi öldüremiyordu. Yanımda Elşad isimli çocuk öldürüldü. Bizimkilerin mermisi bitti. Binanın avlusunda “Villis” arabası vardı. Sonradan onun Milli Kahraman Tevfik Hüseyinov’un “Villis” i olduğunu öğrendim.Ermenilere esir düşmemek için kendini bombayla havaya uçurmuştu. Bizi savunan savaşçı Natik, kurşun yağmuru altında “Villis” den mermi getirdi. Akşama Ermenilerin ateşi kesildi. Oradan çıktık. Ormana kaçıyorduk. Küçük kız kardeşim Aygün’ü annem beline sarmıştı. O, sırayla bazen bana, bazen de 6 yaşındaki kız kardeşim Aynur’a yardım ediyordu. Aygün annemin sırtında “Pepe” (Ekmek) deyip ağlıyordu. Yemek istiyordu. Annem ağzına kar koyuyordu. Ayaklarımızda ayakkabı, çorap yoktu. Yırtılıp ayağımızdan çıkmıştı.

Page 93: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 91 -

Annem şalını yırtıp Aynur ve benim ayaklarıma sardı. Birazdan şal da yırtıldı. Ayaklarım buz bağlamıştı. Hissetmiyordum. Ayağımın altındaki kar sertleşmişti. Ağırlık veriyordu. Yürüyemiyordum. Ormanda yol boyunca bir çok giysi, ayakkabı, şapka görüyordum. Bir yerde çok sayıda ölü gördüm. Birinin kafasının derisini soymuşlardı. Bir bebek vardı. Onun gözlerini çıkarmışlardı. Memesi kesilmiş birkaç kadın cesedi gördüm. Ölüler kurumuştu. O kurumuş cesetler aklımdan hiç çıkmıyor. 6 yaşındaki kız kardeşim Aynur’la 16 yaşındaki amcamın kızı Samira ormanda yollarını kaybettiler. Öyle duman vardı ki, onları bulamıyorduk. Annem... ağlıyordu. Seslenemiyorduk. Ermeniler yerimizi tespit edebilirlerdi. Gruptan bir kişi birkaç saat sonra onları buldu. Sonraki olayları hatırlamıyorum. 3 gün ormanda yol aldıktan sonra Nahçıvanik yakınlarında donmuşum...

Ayılınca kendimi bir evde buldum. Bakü’de hastanede uzun süre tedavi gördüm. Bir defasında doktor iğneyi ayaklarıma batırırken eğer bu kez de duyu olmasa ayaklarını kesmeliyiz dedi. Duyuyu o an hissettim! Belki de ayaklarımın kesileceği korkusundan”…

...Donan kızcağızın hafızasında neler kalmış… gözü oyulmuş, başı kesilmiş, donmuş ölüler...

Aliye Eyvaz kızı AbışovaNaftalan bölgesi, Karabağ

sanatoryumu, oda 131’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-10-05 (ev)

(050) 425-08-78 (mob)

Page 94: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 92 -

SAÇLARINI KURŞUN “SIVAZLAYAN” OĞLAN

RAMİN KAMİL OĞLU HÜSEYNOV

Doğum : 27 Eylül 1979 Doğum yeri: Hocalı

“Evimizde idik. Tank uğultusu geliyordu. Noraguh tarafından korkunç ateşler açılıyordu. Babamın teyzesi Gumru’lara gittik. Alt katta saklanmıştık. Elbrus dayı geldi ve “Ne duruyorsunuz, Ermeniler şehre girdiler” dedi. Oradan fırının yanına kaçtık. Orada da çok insan vardı. Ormana gitme kararı alındı. Annem Melahat, bacılarım 7 yaşındaki Maral, 8 yaşındaki Gülnar, 9 yaşındaki Saadetle nehri geçmiştik ki, babam bizi buldu. Cemaat nehri geçtikten sonra erkeklerin yarısı, kadın ve çocukları ormandan geçirerek Ağdama ulaştırsın, yarısı da geriye - Hocalının savunmasına, savaşa dönsün diye karar alındı. Babam savaşa döndü. Biz ormanın içlerine girdik. Ormanda çatışma başladı. Darmadağınık olduk. Annem, bacılarım Maral ve Gülnar’la bir aradaydı, ben ise Saadetle ayrı düştüm. Birbirimizin elini sımsıkı tutmuştuk. Tanımadığımız bir kadın bizi yanına çağırdı. Sürekli “benden ayrımayın” diyordu.” Onun yanında yürüyorduk. Kervanın ucu bucağı yoktu. Biraz sonra, İskender amcam bizi buldu.

Bir çocuk annesinin kucağında ölmüştü. Orada insanın yüzüne bakıyordun, tanımıyordun... Halbuki önceden onu tanıyordun... Dondurucu soğuk ve açlık nefesleri kesiyor, üstelik de gökten dolu gibi yağan kurşunun dehşetinden hiç bir şey düşünülemiyordu... Önceki çatışmaların birinde bir kadınla kayadan aşağıya yuvarlanmıştım. Kar örtüsü o kadar kalındı ki, yalnızca dizim ezilmişti. Yuvarlanırken çalılara takıldık, derenin dibine gitmedik. Bundan 10 dakika sonra amcamın oğlu Habil beni çağırmaya başladı. Bizi bulup yardım etti. Yeniden bir araya

Page 95: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 93 -

geldik. Orada 3-4 kadın ölmüştü. Bilmiyorum, yürekleri mi durmuştu, yoksa kurşun mu isabet etmişti. 26’sı sabah yine çatışmada kaldık. Milli Ordunun askerlerinden Aqil Guliyev’i yaralı getiriyorlardı. Aynı çatışmada o da öldürüldü. Çok ölen oldu, Ağdam tarafına geçebilen geçti, geçemeyenler geri kaçtılar. Ağdam’a giden yol konusunda tartışma başladı. Grup ikiye yere bölündü. Biri aşağıya doğru Ağdam’a diğeri yukarıya doğru Askeran’a. Biz ablukaya düştük. Garagaya denilen yerde iki dağın arasına vardığımızda, gökten dolu gibi mermi yağmaya başladı. Bir makineli tüfeği kayanın, diğerini ise arabanın üstüne koymuşlardı. Her ikisinden sürekli ateş açılıyordu. Araba dağın eteğini takiben hareket ediyordu. Üstten ise bizi biçiyorlardı. Kaçıyorduk. Demin dediğim gibi, düşünmek bile mümkün değildi. Montumun düğmeleri açılmıştı. Her iki tarafa sallanan montum bile delik deşik olmuştu. Sağ kalabilmem Tanrı’nın mucizesiydi. Mont yanlardan delik deşik olsun, saçını kurşun yaksın, kulağının dibinde kurşun geçsin, ama sen sağ kal. Bu gerçekten mucizeydi.

Yaşadığım o günü hatırlayınca aldığım havadan bile nefret ediyorum. Cesetlerin arasından sürünüyordum. Yaralananlar çoktu. Henüz ölmemişlerdi. İnleyip yardım et diye yalvarıyorlardı. Ne yardımı? Kim kime yardım edebilirdi ki? İskender amcam cesedi kaldırıp altına girdi. Ağdam istikametinden bize yardıma geldiler. Eğer yardım edilmeseydi, bir kişi bile sağ kalmayacaktı. Sürünerek Şelli’ye ulaştık. Ayaklarımın altı dikenlerden delik deşik olmuştu. Ağdam hastanesinde o kadar yaralı vardı ki, bana doğru bakmadılar bile. Ben hafif yaralı sayılıyordum. Halbuki, ayak parmaklarımda bir tane bile tırnak kalmamıştı. Kol-kos, taş-kaya götürmüştü. Çok ilginçti, ağrı hissetmiyordum. Artık, korkmuyordum da. Çatışmada yanımda beyni patlayan, başı ikiye ayrılan kişiden öyle korkmuştum ki…Ondan da korkulu bir şey görecek değildim.

Bizi Berde’ye dedemin evine getirdiler. 3 gün sonra annem Melahat’in ağır yaralı olduğunu öğrendim. Bakü’ye hastaneye götürmüşler. Amcamın dedeme küçük kardeşim - Maral’ın ormanda öldüğünü söylediğini duydum. 7 yaşındaki kız kardeşimin cesedi ormanda kalmıştı. Babam Kamil 6 ay rehin kaldı.

Hocalı’dan çıktığımızda dağın başında dönüp şehre bakmıştım.

Page 96: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 94 -

Hocalı alev alev yanıyordu. Hocalı’nın yanması gözümün önünden gitmiyor. Bu olayları anlatırken çok kötü oluyorum. O gece yaşadığım sarsıntıdan dolayı askere çağrılmadım.”

... Montu delik deşik, saçını kurşunun “sıvazladığı” oğlan, sadece aldığı nefesten mi nefret ediyor ?!

Hüseynov Ramin Kamil oğluBakü, Merdekan kasabası, Güneşsanatoryumu, oda 26’da kalıyor.

Tel: 454-26-02

Page 97: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 95 -

AYAKKABI DA İNSANA YÜK OLUYORMUŞ

ANAR ALÖVSET OĞLU HÜSEYNOV

Doğum: 21 Mart 1985Doğum yeri: Hocalı

“...Babam bahçemizde sığınak inşa etmişti. Oradaydık. 25 Şubat saat 11 sularında komşumuz Ramiz gelip Ermenilerin şehre girdiklerini söyledi. Fabrika tarafından şiddetli ateş açmışlardı. Babam eve koşup, yastık yüzünün içine bir iki sıcak elbise, bir de bir ekmek koyarak geldi. Kalbim köpeğimiz Kozbi’nin yanında kaldı. Biz evden çıkarken sanki onu da alalım diye insan gibi yalvarıyordu. Babam ormanda havlar, Ermeniler yerimizi öğrenirler diye onu serbest bırakmadı. Gargar Nehrine ulaştığımızda babam beni kucağına, annemi ise sırtına alıp nehri geçirdi. Annemin sırtında ise 5 yaşındaki bacım Revane vardı. Bir ara az daha suya düşüyordu. Nehrin kenarında Ağdam’a doğru gitmek veya gitmemek konusunda tartıştılar. Bizim gruba babam, bir de Humbet dayı rehberlik ediyordu. Onlar ormanda avlandıklarından buraları iyi biliyorlardı. Diğer grup yanlışlıkla Hankendi yönüne gitti. Onların çoğundan haber çıkmadı.

Ayakkabıma kar dolmuştu. İçi ıslaktı. Ağırlaşmıştı. Yürüyemiyordum. Ayakkabılarımı çıkardım. Babam aldığımız kıyafetleri yırtıp ayaklarımı sardı. Ekmeği çok küçük parçalara bölüp bana ve diğer çocuklara dağıttı. Herkesi “ekmeği yemeyin, ağzınızda emin” diye uyardı. Hocalı faciasından 1-2 gün önce boğazımdan ameliyat olmuştum. Evdeyken ancak süt içebiliyordum. Annem kar yememem için tekrar tekrar uyardı. Gizli gizli kar yiyordum. Susuzdum. Dayanamıyordum. Gece geçti. Şubat’ın 26’sı bütün gün yol gittik. Donuyorduk. Akşama doğru ateş yakın, biraz ısınalım dediler. Önce istemediler. Sonra ateş yaktılar. Ocağın kenarında başımı, babamın dizlerinin üstüne koyup ısındığımda

Page 98: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 96 -

aniden uyuyup, ocağa düşmüşüm. Yanan elbiselerimi çabucak karla söndürdüler. Biraz dinlenip yolumuza devam ettik. Dağın tepesine çıkıp bir ovaya ulaştık. Babam en önde gidiyordu. Ben de yanındaydım. Karşıda 4 silahlı Ermeni gördük. Babam arkadakilere geriye - dereye insinler diye işaret etti. Grup geri döndü. Babamla Humbet dayı ağaçların dibinde gizlendiler. Annem Naide grup ile kaçmadı. Babamın tarafına gittiğinde Humbet dayının 19-20 yaşındaki oğlu Eldar annemi aşağı itti. Anneme atılan kurşun, ona - Eldar’a isabet etti. Yerinde kaldı. Babam ağacın arkasından çıkmak isteyince Humbet dayı hafifçe kıpırdama! diye işaret etti. Kendisi de hiç kıpırdamıyordu. O zaman bu soğukkanlılıktan dehşete düşmüştüm. Evet yaşama aşkı o kadar güçlü ki, baba oğlunun cesedine yaklaşmıyor. Humbet dayı 10-15 gün sonra gidip oğlunun ölüsünü getirdi.

Bizden önce giden annem ağaca takılmıştı. Ağacının keskin ucunun bir tarafında annem, öbür tarafında kız kardeşim Revane, asılı kalmıştı. Çok uğraştım, kurtaramadım. Ellerime diken batıyordu. Hem de donuyordum. Babam gelip kurtardı. Yavaş yavaş dereye iniyorduk. Birden annem, bacım Revane’yi belinden açarak yere attı. Beni bir ağlamak aldı. Çabucak bacımın yanına koştum ve “ya benim bacım kim olacak” dedim. Babam gülerek bana bakıp Revane’ye yaklaştı. “Korkma, kız kardeşini ben götüreceğim” dedi. Revane’yi sırtına aldı. Elinde de bir hayli yük vardı. Sonraları babamın o zaman bana gülerek bakışını bir türlü unutamadım. O gülüşü hep tahlil ediyorum hala bir şey anlamıyorum. Gidiyorduk. Artık annem de yürüyemiyordu. Genellikle babama “daha varmadık mı” diye soruyordum. Diyordu: “Bu dağı geçelim, ulaşacağız.” Ama varamıyorduk. Ben yeniden sorunca, o da bir bir öteki dağları gösteriyordu.

Grubumuz artık Abdalgülablı köyüne ulaşmıştı. Ön bölüm köyün girişindeydi. Babam, annem de köyün girişindeydiler. Ben onlardan biraz arkada yürüyordum. Küçük bir tepe vardı. Onun üstüne çıkmıştım ki, kurşun yağmuru başladı. Şaşırıp tepenin üstünde oraya buraya kaçmaya başladım. Babam koşarak geri gelip, beni itti ve tepenin yanındaki hendeğe düşürdü. Humbet dayı da, eşiyle oraya saklanmıştı. Babam da yanımıza yuvarlandı. Hendeğe mermi ulaşmıyordu. Bir de baktık başımızın üstünde Ermeniler. Bizi esir aldılar. Bilmiyorum düğün evimiydi neydi, bizi oraya götürdüler. İçerde soba da vardı . Ama yanmıyordu. Sandalye

Page 99: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 97 -

yoktu. Ev rehinelerle doluydu. Orada delikanlıları, şimdi ben yaşta olanları , bir de ondan büyükleri seçerek götürdüler. İçlerinde Milli Ordu kıyafeti giyen yoktu. Annemin kulağından küpelerini çıkarmalarını sanki şu an gibi hatırlıyorum. Bir çini varile cemaatin altınlarını, paralarını topladılar. Altınları toplayan Ermeni annemin küpelerini pantolonunun ön cebine koydu. İki gün sonra sizi bırakıyoruz dediler. İnanmadık. Sıraya dizdiler. Birinci sırada kadınlar, çocuklar, ikincide erkekler. Babam 3 yaşındaki ablam Revane’yi kucağına almıştı. Zülfü dayı vardı. O da beni çabucak kucağına aldı ki, oğlumdur desin. Annesi ormanda öldü. Ben de annemin ormanda öldüğünü söyledim. Yalan söylediğimi biliyordum. Ama Zülfü dayıyı öldürmesinler diye yalan söylüyordum.

Abdalgülablı’ya geldik. Birisi “Villis” arabasının içinde çok miktarda ekmek, sosis getirmişti. Esirlere paylaştıyordu. Ben de yedim. Sonra bizi hastaneye götürdüler.”

...Hayatta kalmak için yalan hakikatten üstün olur. Ancak bu, kutsal yalandır... Bir de babasının o vahim durumda ona bakarak tebessüm etmesini hala anlayamayan Anarcım, ben anlatayım. Küçük kız kardeşine sahib çıkman babanın hoşuna gitmiş ve sana gülümsemiş. Vatanına, ailene hep sahip çık Anarcım.

Anar Alövset oğlu HüseynovNaftalan bölgesi, Karabağ sanatoryumu,

oda 19’da kalıyor. Öğrencidir.Tel: (+ 02-55) 2-18-02 (ev)

(050) 451-24-51 (mob)

Page 100: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 98 -

ERMENİLER İNSAN AVINA ÇIKMIŞLARDI

SALMAN MUHAMMED OĞLU GASIMOV

Doğum: 6 Ağustos 1977Doğum yeri: Hocalı

“Çoktan beridir heyecanlı günler yaşıyorduk. Hocalı’da bir son savaş olacağına inanmak istemiyorduk. Hocalı’nın 1992’nin Kasım’ından bu yana başlamış olan kuşatması devam ediyordu. Onun biteceğine inancımız vardı. Her şey aniden oldu. Dört yandan temel hedefler, çeşitli çaplı silahlarla, güçlü ateşe tutuldu. Sonra ağır zırhlı araçlar şehre girdi. Evimizin önünde savunma istihkamı kurulmuştu. Önce burası vuruldu. Evden kaçtık. Demiryolunun altında su kanalı vardı. Burası doğal istihkam idi. Orada bir süre ateşten korunduk. 2-3 saat mi, söyleyemem. Ağır araçların uğultusu bizi şehrin sarp kayalıklarına doğru çekilmeye sevk etti. Hocalı’dan çıkmak istemiyorduk. Uçaklarla yardımımıza gelecekler sanıyorduk. Hiç neden yokken ümit arıyorduk... Haftalarca giysilerimizi çıkarıp yatağımızda uyuyamamıştık. Üç dört pantolunu üst üste giyiyorduk. Evde değil bodrumda yaşıyorduk. Bu zulüm boşa gitti. Hocalı’yı terk ettik. Birden bizi uzun bir yolun beklediğini düşündüm. Nazim’in evinin yanından geçerken girip ekmek aldım. Kapı açıktı. Zaten Hocalı’da bütün kapılar açık kalmıştı... Demiryolu köprüsünün altından ormana girdik. Nehri geçerken ayağım ıslanmıştı. Islak ayakkabı, ayağımı acıtıyordu. Gendere denilen yere gidiyorduk. Ketik ormanının en sarp kayalığına doğru. Başka zaman kadınları mecbur etsen, o sarp kayaları tırmanmazlar. Yaşamak aşkı insana güç veriyor… Öyle tırmanıyorlardı ki… Ölüm korkusunun gücüydü bu... Gendere’nin başına varınca Ermenilerin ateşine yakalandık. Humbet’in oğlu orada öldürüldü. Cesedi de kaldı. Cesedin üzerini sonra gelip alabilmek için ağaç dalları ile örttüler. Gülablı tarafına gitmeye başladık. Tek derdimiz vardı - kadınlar esir düşmesin.

Page 101: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 99 -

Gülablı’ya ulaşmak üzereyken Ermenilerin güçlü ateşine yakalandık. Ermeniler geldiğimizi bilerek, gruptan 20-30 kişiyi kasıtlı olarak önde bırakıp sonra grubun tam ortasına nişan alıyorlardı. İçimizde bir Ahıska Türkü de vardı. Abdullah, ailesinden ayrı kaldığı için çok rahatsızdı. Öldürüldü…

Merkez, yaralı halde ağaca yaslanmıştı. Yardım istiyordu. Ama konuşmuyordu. Susuyordu... Çünkü yardımın imkansız olduğunu biliyordu... Çatışmada annemden, kardeşlerimden ayrı düştüm. Sonra buluştuk. Ateşten canını kurtaranlar geriye - ormanın içine çekiliyordu. Yaklaşık 300’den fazla insan vardı. Abdalgülablı’nın hangi yönde olduğuna dair görüşler farklıydı. Gelenler 2-3 gruba bölündü. Her grup seçtiği yolun doğru olduğunu sanıyordu. Allaha emanet deyip yola düştük. Bir yerde yine çatışmaya yakalandık. Babam bizden ayrıldı. Babamız öldü sanıyorduk. Teyzemin eşi Malik yaralandı. Ormanın ortalarına çekildik. Artık sayımız 50’ye düşmüştü. Ermeniler köpeklerle bizi arıyorlardı. Sanki ava çıkmışlardı. İnsan avına...

Silahımız azdı. Korucularında mermisi tükenmek üzereydi. Bazılarının elleri aniden esir düşmesin, hemen kendini vurabilsin diye sürekli tetikteydi. Bir anı unutamıyorum. Ormanda bir Ermeni aniden makineli tüfeğini bize doğrulttu. Makineli tüfek çalışmadı. İkinci kez doldurmak istediğinde, içimizdeki asker Süleyman ayaklarının altına bomba attı. Bomba da patlamadı. O zaman ağabeyim Bayram, boş tüfeğini Ermeni’nin üstüne doğrultup: “Görüyorsun makineli tüfek çalışmadı, bomba patlamadı. Buradakilerin çoğu kadınlardır. Seni öldürmüyorum, çık git!” dedi. Ermeni gitti. Birazdan çetecilerle geldi. Yerimizi değiştirip saklanmıştık. Akşam kararınca 50 kişilik grup da dağıldı. Karyağdı dayı kardeşi Tahirle, Samson da kız kardeşinin çocuklarıyla beraber gruptan ayrıldı.

Kaldık 11 kişi

Bilmediğimiz yöne doğru gidiyorduk. Belki, bir yere çıkarız diye.. grubumuzda Refik, Tevfik adlı 2 kardeş vardı. Hocalı’dan beri annelerini omuzlarında taşıyorlardı. Anneleri yürüyemiyordu. Onu Gendere kayasının başına da 2 kardeş çıkarmıştı. Yolda anneleri dondu...

Page 102: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 100 -

Yere koydular. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Annelerini ormanda bırakıp kurda kuşa yem etmek istemiyorlardı. Dört bir yanda çakallar, kurtlar uluşuyordu. Biz uzaklaşırken, cesedi parçalayacaklardı. Gömmek de mümkün değildi. Zaman gerekiyordu. Yer donmuştu, zaman yok… Kardeşler bir tercih yapmak zorundaydılar. Sonunda grup onları cesedi bırakıp gitmek gerektiğine ikna etti. Refik paltosunu çıkarıp annesinin cesedinin üstüne örttü...

10 kişi kaldık

Ormanı dolaşıyorduk. Birinci çatışmada yaralanmış olan Malik dayının ayaklarından kan akıyordu. O da öldü. Üstünü ağaç dalları ile kapattık. Henüz yaralıyken bana “Salman, öyle edin ki Habib, oğlum yetim olduğunu hissetmesin” demişti. Bu konuşmamızı şimdiye kadar hiç kimseye söylemedim. O, öleceğini biliyordu.

9 kişiydik

Yolumuza devam ediyorduk. Kaçıncı gündü bilmiyorduk. Açlık hissetmiyordum. Sanki alışmıştım. Ancak susuzdum. Gidiyorduk. Gidiyor gidiyor, dolanarak yeniden Malik dayının ölüsünü koyduğumuz yere gelip çıkıyorduk. Bu, 2-3 defa tekrarlandı. Sanki ceset “beni bırakıp gitmeyin” diyordu. Geceleri yürüyor, gündüzleri saklanıyorduk. Bu kez bambaşka bir yön seçtik. Bir dağın başına varınca, bir grup Hocalı sakininin, rehin alınıp götürüldüğünü gördük. Rehinelerin ucu bucağı yoktu. Bir gece bir Ermeni köyünün yakınındaydık. Ağabeyim Bayram ile ormanda annesi ölen Refik, rehin alınmadan buradan nasıl geçebileceğimizi anlamak için bilgi toplamaya gittiler. Onlar gittikten biraz sonra köyden çığlıklar yükseldi. Onları esir aldılar sandık. Hemen yerimizi değiştirdik. Bayramlar Ağdamın yolunu öğrenip geri döndüklerinde bizi bulamamışlar. Beklemenin anlamsız olduğunu görerek Ağdamın Muğanlı köyüne geçmişler.

Page 103: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 101 -

Biz 7 kişi kaldık.

Mirvari teyze ile kardeşi bizden ayrıldı. Çünkü biz yerimizi değiştirsek de, Bayramları beklemek zorundaydık. Sabaha kadar bekledik. Gelmediler. Yolumuza devam ettik.

Artık 5 kişi idik

5. veya 6. gündü. Geceleyin uzakta bir köyün yanan ışıklarını gördük. Kardeşim Enver ile Tevfik keşfe gitmek istediler. “Dönmezsek, buradan uzaklaşın!” dediler. Sona teyzem onları bırakmadı. Ormanın içlerine doğru çekildik. Böylece Hocalı’nın doğusundan çıkıp, dere tepe aşarak Hocalı’nın çevresini dolanıp kuzeyine ulaştık. Hava aydınlandığında Bozdağ’ı tanıdık. Köylerde yanan Azerbaycanlı evlerinin dumanı henüz çekilmemişti. Artık bıkmıştım. Oturdum. Gitmiyorum dedim. Annem Hacer de yanıma oturdu. Beni bırakıp gidemiyordu. Kardeşim Enver 5-10 metre gidip geri döndü. “Salman kalk gidelim” dedi. “Gitmiyorum!” dedim. Başıma bir tokat attı. “Eğer bir daha vurusan Ermeniler sesimi duysun diye bağıracağım!” dedim. Enver çaresiz kalıp razı oldu. Biraz dinlendik. Bozdağ’ın başında çevremizi kurtların sardığını hissettik. Annem canavar ateşten korkup kaçsın diye çizmesinin boğazını kesip yaktı. Bozdağ’ın başındaki başka bir olayı da hiç unutamıyorum. Kardeşim Enver yerde bir fındık bulup kırarak çabucak, ağzına koydu. Birden benim mazlum mazlum ona baktığımı görünce fındığın yarısını ağzından çıkarıp “ Gaga (küçük kardeş), al, bu da senin” dedi. Aldım çabucak ağzıma koydum.Çok da susuzdum. Susuzluğumun haddini tasvir etmek imkansız... Ne kadar kar yesek de susuzluğumuz geçmiyordu. Arabaların geçtiği yerlerde tekerlek çukurlarında biriken suları içiyorduk. Sanki cennette idik. Gidiyorduk. Sonradan o günün 12. gün olduğunu öğrenecektim. Ağdamın Garağacı mezarlığına ulaştık. Artık gidemiyorduk. Nevruz Bayramı arifesi idi. Bazı mezarların üstünde semeni ( buğday filizleri) vardı. Genellikle bu zamanda mezarların üstüne, semeni ile birlikte tatlı da götürürlerdi. Başladım mezarların üstünü aramaya, belki yiyecek bir şey bulurum diye. Neden buraya bir şey bırakmadılar diye sinirlendim. Bizim geleceğimizi bilmiyorlardı ki...

Page 104: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 102 -

Gece mezarlıkta kaldık. Yattık. Sabah erkenden kalkmak istedik. Üstümüze el kalınlığında kar yağmıştı. Kalkamıyorduk. Sadece Tevfik ayağa kalkabilmişti. Yakındaki köye gidip haber vermeliydi. Eğer Ermeni köyüyse yerimizi söylemesin diye uyardık. Bıraksın burada ölelim. O gitti. Birazdan yanımıza silahlı adamlar geldi. Katır Mehmet’in (Karabağ savaşının gönüllü birlik komutanı - A. H) takımındandılar. İnanmıyorduk. Bizi Katır Mehmet’in karargahına götürdüler. Gözleri büyüdü. Haykırıyordu: “Bakın, bakın görün Ermeniler bizim çocukları ne hale getirmişler? Sizin annelerinizi de ağlatacağız” diye Ermenilere küfretti. Hepimiz şişmiştik. Kıyafetleri, ayakkabıları keserek üstümüzden çıkardılar. Ağdam hastanesine götürüldük. O zaman her bir Hocalı sakini hastanelerde, morglarda, camilerde kendi ailelerini arıyordu. Kardeşim Hüseyin hastanede yatağımın yanından geçince sevindim, sağ olduğuna şükrettim. Yüzüme baka baka geçti. Beni tanımamıştı. Tanınmaz haldeydim. Onu çağırabilecek takatim de yoktu...

Bizi uçakla acilen Bakü’ye – Musa Nağıyev hastanesine götürdüler. Annem Hacer, teyzem Sona, kardeşim Enver, komşumuz Tevfik ve ben tam 4 ay tedavi gördük. Hepimizin ayaklarını dizden aşağı kesmek istiyorlardı. Orada bir genç doktor vardı. Nuri Bayramov. O, bizim hayatımızı kurtardı. “

... Ölümden sonraki dünyayı yaşamış çocuğun anılarından kan kokusu geliyor.

Salman Muhammed oğlu GasımovNaftalan bölgesi, Goran sanatoryumu,

oda 7’de kalıyor.Tel: (050) 677 - 19-77

Page 105: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 103 -

ANNEME ÇOK ACIYORDUM

SADIK BEHMEN OĞLU ABIŞOV

Doğum: 17 Kasım 1979Doğum yeri : Hocalı

“O gece evdeydim. Çatışmanın şiddetlendiğini anladığımız andan itibaren Rahim dayının bodrumuna kaçtık. Orada bir hayli bekledik. Uğultudan, şehre atılan roketlerin sesinden insanın kulağı patlıyordu. Herkes heyecanlıydı. Çünkü bu seferki çatışma eski çatışmalara benzemiyordu. Bodrumda 1-2 saat kaldıktan sonra önce ormana gitmek istedik. Orman istikametindeki yoldan - kurşun yağmurundan dolayı - geçmek imkansızdı... Yakındaki beş katlı binaya toplandık. 26 Şubat akşama kadar orada kaldık. Sonra Ketik ormanı yoluyla Ağdam’a ulaşmanın tek seçenek olduğuna karar verildi.

Annemin ellerinden tuttum. Annem yalınayaktı. Evden çıktığında ayakkabı giymemişti. Yerde dize kadar kar vardı. Anneme acıyordum. Biz kaçan grubun önündeydik. “Şumluk” denilen yerde çatışmanın ortasında kaldık. Hatırlıyorum, bir kadının çocuğu sırtında ölmüştü. O, oğlunu sırtına sarmıştı. Sınıf arkadaşım Elnare’ye yardım ettiğimi de hatırlıyorum. Onun kardeşi Zahit şehit olmuştu. Annesi de yoktu. Elnare yıkıldı. Onu kaldırdım. Bizimle kaçtı. Karakaya denilen yerde bize ateş açtılar. Orada ölenler çok oldu. Çocuktum. Çoğunu tanımıyordum. Ancak Elif Hacıyev’i tanıyordum. O da bu çatışmada öldürüldü. Bir de Natik’i hatırlıyorum. Hocalı’daki beş katlı binadan savaşa savaşa bizi o çıkarmıştı. Karakaya’da yaralandı. Orada da kaldı...”

...Yaşayanlar olmasa, ölenleri hiç kimse hatırlamaz. Vahşice öldürülenleri anmak için mutlaka yaşamak ve uzun yaşamak gerekir.

Page 106: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 104 -

Sadık Behmen oğlu Abışov Naftalan bölgesi,

Karabağ sanatoryumu,oda 217’de kalıyor.

Tel: (+ 02-55) 2-27-04 (ev)(055) 764-74-79 (mob)

Page 107: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 105 -

KONUŞAMAYAN ADAM

TURAL ARİF OĞLU AHMADOV

Doğum: 24 Ağustos 1982Doğum yeri: Hocalı

Konuşmak istemedi. Olaylardan çok sarsılmıştı.

Tural Arif oğlu Ahmedovşimdi Naftalan bölgesi,

ev 327’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-11-28

Page 108: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 106 -

BİR BUÇUK AYLIK TANIK

İLGAR ARAZ OĞLU SELİMOV

Doğum: 30 Haziran 1989Doğum yeri: Hocalı

Tabii ki, hiçbir şey hatırlamıyor, çünkü çok küçüktü Annesi Aide “İlgar bir buçuk yaşındaydı. Kucağımdaydı. 5 yaşındaki Aygün, 6 yaşındaki Aytekin de yanımda. Eşim, Hocalı’nın savunmasındaydı. Ne yapacağımı bilmiyordum. İlgar’ı sırtıma sardım. Öyle yapmak daha rahattı. Ağladığında onu sakinleştiremiyordum. Bir hayli yürüdük. Sabaha yakın çatışma başladı. Ablam Zarife yanımda öldürüldü. Korkudan gözlerim büyüdü. Ablamın kızı Vesile, annem kendilerini cesedin üzerine attılar. Ben de cesetten ayrılamıyordum. Bizi ablamın ölüsünden Vidadi Rahimov ayırdı. Çünkü çatışma gittikçe şiddetleniyordu. Hendeğe girdik. Hendek ceset doluydu. Gulu Aslanov’u hendekte yaralı gördüm. Sonra ondan haber alınamadı. Biz hendeğin içinden geri, ormana doğru kaçtık. Şubat’ın 26’sında yaklaşık saat 12’den akşam saat 5’e kadar Ketik ormanında dalların altında saklandık. Kımıldamadık. Kardan ve heyecandan bütün kıyafetlerimiz su oldu. Gargarı geçerken de ıslanmıştık. Ağdam’dan Milli Ordunun askerleri yardımımıza gelmeseydi, muhtemelen orada donacaktık. Askerlerin yardımı ile Şelli köyüne geldik. Orada 5 yaşındaki kızım Aygün’ü kaybettim. 4-5 gün morgları gezdim. Bulamadım. Kızımın ölüm haberini kim getirirse onu öpeceğim diyordum. Anneler de böyle şey söyler mi? Bebeğimin ormanda tek başına yapayalnız olduğunu düşündükçe deliriyordum. Ölmüş olsaydı, korkmazdı... Bu azapları Ermeniler yaşattı bana. Bir hafta sonra Aygün teyzesi ile esaretten kurtulduğunda yaşadığını öğrendim. İlgar, Aygün, Aytekin birkaç ay tedavi oldular”

Page 109: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 107 -

...Sen Azerbaycan Milli Kahramanı Araz’ın oğlusun, İlgar! Hafızana her şey kazınsın !

Selimov İlgar Araz oğluNaftalan bölgesi, Şirvan sanatoryumu,

konut 463’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-25-53

Page 110: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 108 -

AL KAN İÇİNDE OLAN TEYZEMİ UNUTAMIYORUM

AYTEKİN ARAZ KIZI SELİMOVA

Doğum: 22 Ocak 1986Doğum yeri: Hocalı

“ Hatırıma çok az şey geliyor. Nehri geçerken ayakkabılarım suya düştü. Ormanda teyzem öldü. Büyükannem, annem ağlıyordu. Bir de en çok dalların arasında saklandığımız aklımda kaldı. Bizi Azerbaycan dilinde, gelin biz Azerbaycanlıyız, size yardıma geldik diye çağırdılar. Sevindik. Önden Humar teyzemler gitti. Ermeniler onlara bomba attılar. Orada ölenler oldu. Ama kimlerdi hatırlamıyorum. Humar teyzemin al kana boyanması gözümün önünden gitmiyor. Sonra ablam kaybolmuştu. Çok aradık. Ağdam’a gittiğimizi de hatırlıyorum. Beni bir kişi kucağına alıp evlerine götürdü. Paltom tamamen su içindeydi. Onların evinde bana ayrı elbiseler giydirdiler.”

... Islanmış kıyafeti değiştirmek olur, ama kırık kalp hiç düzelmiyor!

Aytekin Aras kızı Selimova Naftalan bölgesi, Şirvan sanatoryumu,

konut 464’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-21-21

Page 111: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 109 -

ERKEKLERİ SEÇEREK GÖTÜRDÜLER

HAYAL ARİF OĞLU AHMADOV

Doğum: 25 Ağustos 1985Doğum yeri: Hocalı

“Gece evden kaçtık. Ablam Arife’yi annem almıştı. Ben kendim yürüyordum. Her yanda kar vardı. Çok insan vardı. Gece ormanda kaldık. Bir köye yaklaşırken çatışma başladı. Hatırlıyorum, orada Zehra teyzeyi öldürdüler. Sonra da Mehdi’yi. Komşumuz bir Ahıska Türkü vardı, yüzünü tanıyordum, adını bilmiyordum, onu da öldürdüler. Biz esir düştük. Sonra öğrendim ki, o köy Dehraz köyüymüş. Bizi büyük bir dama koydular. Milli Ordu kıyafeti giymiş erkekleri seçerek götürdüler. Beni orada döven olmadı. Bize buğday veriyorlardı. Çiğ patates de veriyorlardı. Bir kez bir Ermeni karısı bana kurabiye de getirmişti. Annemin, tüm kadınların, altınlarını iri bir leğene toplayıp götürdüklerini de hatırlıyorum. Sonra bizi değiştirdiler. İki sıraya dizildik. Orada yine erkekleri seçerek götürdüler. Ağdam’a gelince bizi kalabalık bir grup karşıladı.”

...Ölümden kurtulanları karşılamak da bir dertti kardeşim!

Hayal Arif oğlu AhmedovNaftalan bölgesi, Karabağ sanatoryumu, ev

317’de kalıyor.Tel: (+ 02-55) 2-11-28

Page 112: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 110 -

BÜYÜYEMEYEN ÇOCUK...

MUHAMMED KAMİL OĞLU ABIŞOV

Doğum: 4 Temmuz 1986Doğum yeri: Hocalı

“...Bizi yakaladılar... Bizi dövdüler... Bizi bırakmadılar...”

Ve 20 yaşındaki Muhammed elleriyle yüzünü kapatarak hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ona acı verdiğim için, yaşadığım sarsıntıyı hiç kimsenin yaşamasını istemem. Kendisi ile değil, küçük Muhammed’in analığı ile sohbet etmek zorunda kalıyorum. “Muhammed’in annesi Hazangül’ü Ketik ormanında Ermeniler öldürdü” diyor. 6 ay esir kalan babası Kamil ise birkaç yıldır hayatta değil. Bu çocuk - 6 yaşındaki Muhammed Hocalı faciasından sonra uzun süre psikolojisi bozulmuş ve uzun zaman tedavi görmüştü.”

Muhammed’in babalı, anneli, mutlu günlerinde çektirdiği resmine bakıyorum. Hocalı’da çekilmiş bu fotoğraf. Siz de iyice bakın. Oyuncak motoruna binmiş bu tatlı bebeğin suçu ne ?! Muhammed’e cevap bulabildiniz mi?

“Ben dünyamdan geçtikten sonra bu çocuk yapayalnız nasıl yaşayacak?” diyor. Muhammed’in analığı Rafiqa Hanım.

Büyüyemeyen çocuğun acısını duyuyor musunuz?

Muhammed Kamil oğlu AbışovBakü, Azizbeyov bölgesi, Merdekan

kasabası, Meşal kampı, ev 20’de kalıyor.Tel: 454-60-13

Page 113: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 111 -

İçindekiler

Yazardan… ......................................................................................... 3Kan kokan rakamlar ........................................................................... 6Don vurmuş ayaklar… ....................................................................... 8Babası gözleri önünde yakılan kız… ................................................11Hafızası sislinmiş küçük kız… ........................................................ 13Yaşamak varmış kısmetinde… ......................................................... 14Cengiz hüngür hüngür ağlayarak cesetleri kameraya alıyordu ........ 15Bazen yaşama aşkı da çok güçsüz oluyor ....................................... 19Gökten kurşun yağıyordu ................................................................. 22Korku her şeye üstün geliyormuş… ................................................ 27... Halen rüyalarımda orman görüyorum .......................................... 30Ellerim dondu ................................................................................... 32“Ormana insan gelmiş…” ................................................................ 33Sanki her şeyi rüyada görmüşüm... .................................................. 34Ceset yükleyen oğlan ....................................................................... 35Ben herkesi kaybettim ...................................................................... 36Annesinin saçlarından kan akan çocuk… ........................................ 37Öcü alınmamış bebek… ................................................................... 39Çocuklar yattıkları yerde dondular .................................................. 42Ölümden ateş ışığının kurtardığı adam ............................................ 44Sağ kalan yaralıları da kurşuna diziyorlardı .................................... 46Babamı ölmüş biliyorduk, ama o döndü ... ...................................... 48Tünzale sevindik kızı paşayeva ....................................................... 48Ekranda kendi facialarımıza bakınca kalbim duruyor ... ................. 50Nedense, önce bize kimse inanmıyordu ........................................... 51Kucağında bebek tutan kişiyi hiç unutamıyorum… ........................ 52Kundakdaki “şahit” .......................................................................... 54İkiz tanıklar ...................................................................................... 55

Page 114: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:

- 112 -

Hatta cesetlerin başlarının derisini de soymuşlardı… ..................... 57Galiba siz “başsız atlı” filminde görmüşsünüz, bense başsız cesedi kendi gözlerimle gördüm… ............................................................. 59Sadece ağladığımı hatırlıyorum ....................................................... 62Ölüme gülen, akli dengesini kaybetmiş kadın… ............................. 63Yavrusunun kanını yalayan anne gördüm ... .................................... 64“Onu götürmüyorum” ...................................................................... 66Hayatını, dedesi kurtarmış bebek… ................................................. 67Nehri geçerken ayakkabılarımı su götürdü ... .................................. 69O gece tanrı’nın mucizesine rastladım ............................................. 71Anıların da kendine has dehşeti var ................................................. 73Gördüklerimi asla unutamam ........................................................... 74Hepimiz bir vahşetin tanığıyız ......................................................... 76Mehdi’den başka sağ kalan olmadı .................................................. 77Ben nefretle bilendim… ................................................................... 79Şimşek çaktığında, sanki o dehşeti yeniden yaşayacağımı zannediyorum ................................................................................... 81Onun ağzını kapıyorduk ki, ağlamasın ............................................ 83Emziği ağzında erimiş kızcağız ....................................................... 85Bana o günlerden soru sormayın… .................................................. 87Annesiz kaldığımı sonra bildim ....................................................... 88Donmuş kızın hikayesi ..................................................................... 90Saçlarını kurşun “sıvazlayan” oğlan ................................................ 92Ayakkabı da insana yük oluyormuş ................................................. 95Ermeniler insan avına çıkmışlardı ................................................... 98Anneme çok acıyordum ................................................................. 103Konuşamayan adam ....................................................................... 105Bir buçuk aylık tanık ...................................................................... 106Al kan içinde olan teyzemi unutamıyorum .................................... 108Erkekleri seçerek götürdüler .......................................................... 109Büyüyemeyen çocuk... ....................................................................110

Page 115: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar:
Page 116: Aslı Halil kızı Aliyeva · 2016. 10. 4. · - 2 - Kurşunlanmış Çocukluk (Türkiye’de 2. Baskı) Türk Ocakları Bursa Şubesi Yayınları: 5 ISBN: 978-975-7739-90-6 Yazar: