aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması...
TRANSCRIPT
![Page 1: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/1.jpg)
ASOMEDYAMART / NİSAN 2010 ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI
Cumhurbaşkanı Abdullah GülASO Genişletilmiş Meclis Toplantısı’na Katıldı
Sanayicimiz ürettikçe onların yükünü hafifletmek de bizim görevimizdir
Binali YILDIRIMULAŞTIRMA BAKANI
Sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki endişelerimiz devam etmektedir
Nurettin Ö ZD EB İRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
DOSYA ! Türkiye’de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler
BÜYÜTEÇ ! Zorunlu İstihdam
![Page 2: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/2.jpg)
ÜretenTürkiye'nin
BankasıKOBİ’lerbankasınıbilir!
www.halkbank.com.tr
HALKBANK> îÜreten Türkiye’nin Bankası
![Page 3: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/3.jpg)
| ASOMEDYAANKARA SANAYİ ODASI
YAYIN ORGANI
MART / NİSAN 2010
| ASO Adına İmtiyaz SahibiYönetim Kurulu Başkanı
NURETTİN ÖZDEBİR
Yazı İşleri MüdürüOKAN SAYKUN
Yayın YönetmeniNACİ CANPOLAT
ASOMEDYA Yönetim YeriAtatürk Bulvarı No:193 Kavaklıdere / ANKARA Tel: 0312 417 12 00
Faks: 0312 417 52 05 Email: [email protected]
www.aso.org.tr
YapımCAST GRAPHIC
Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık
Ltd. Şti.Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 90. Sok. 1/3
Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07(Pbx)
Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com
Baskı ve CiltTŞOF Trafik Matbaacılık San. Tic. A.Ş.
Organize San. Böl. Orhan Işık Cad. No: 3 Sincan- Ankara
Tel: 0312 267 08 97 - 98 Faks: 0312 267 06 93
Reklam Rezervasyon0312 440 87 07
Yayın TürüYerel Süreli
ANKARA SANAYİ ODASI ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans
hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların
düşüncelerini kapsamaktadır.
Basım Tarihi
1 Nisan 2010
Okuyucu Dağılımı
ASO Üyeleri % 50
■ Va lilik le r %2
Oda ve Borsalar % 12
■ Siyasi P artile r %1
• Ü n ive rs ite le r %5
■ Dernekler %2
■ B üyüke lç ilik le r %1
• B e led iye le r %2
■ Basın %6
■ Bankalar %1
■ D ev le t P ro toko lü %11
■ Bakanlıklar %7
sunuşBu ayın Büyüteç bölümünü Zorunlu İstihdam konusuna ayırdık. 4857 sa
yılı İş Kanunu'nun işverenlere getirdiği istihdam yükümlülükleri işveren-
lerce zorunlu istihdam olarak tanımlanmaktadır. Zorunlu istihdam uygu
laması, işverenlere ek maliyetler getirerek rekabet güçlerini zayıflatırken,
istihdam ve yatırım kararlarını da olumsuz etkilemektedir. İş dünyasının
talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul dü
zeylere indirilmesi.
Bu ayın Dosya'sının konusu bölgesel kalkınma. Gazi Üniversitesi öğretim
üyesi Doç. Dr. Gülen Elmas Arslan ve Araştırma Görevlisi Baki Demirel'in
"Türkiye'de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler" başlıklı
yazısı ülkemizde bölgesel kalkınma politikalarının tarihsel gelişimini ve AB
uyum sürecinde bölgesel politikalardaki son gelişmeleri ele alıyor.
Ankara Sanayi Odası'nın Genişletilmiş Meclis Toplantısı'na katılan Cumhur
başkanı Abdullah Gül, sektör temsilcilerinin görüş ve önerilerini dinledik
ten sonra yaptığı konuşmada sanayinin ve ekonominin içinde bulunduğu
durumu değerlendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı konuşmanın tam
metnini dergimizde bulacaksınız.
Şubat ayı Oda Meclisi aylık olağan toplantısının konuğu Ulaştırma Ba
kanı Binali Yıldırım'dı. Ulaştırma sektöründe meydana gelen değişimleri
anlattığı konuşmasında Sayın Bakan geleceğe ilişkin projeler hakkında da
bilgi verdi. Sayın Bakan'ın konuşmasını da ASO Meclis bölümünde bulabi
lirsiniz.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir Genişletilmiş Meclis Toplantısı ve Şubat ayı
Oda Meclisi toplantısında yaptığı konuşmalarda 2010 yılında ekonomik
büyümenin beklenenin altında kalabileceği uyarısında bulunarak ekono
mik politikaların iç talebi canlı tutacak biçimde tasarlanması ve bankaların
da KOBİ'lere kapattıkları kredi musluklarını açmaları gerektiğini belirtti.
![Page 4: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/4.jpg)
x\ içindekiler ^ m
Ocak MeclisASO Genişletilmiş Meclis Toplantısı,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Katılımıyla Gerçekleşti
Şubat MeclisASO Şubat Meclis Toplantısı,
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Katılımıyla Gerçekleşti
DosyaTürkiye'de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler
Doç. Dr. Gülen Elmas Arsları Baki Demirel
BüyüteçZorunlu İstihdam
İsmail Bozok Fulya Tunca
ANKARA SANAYİ ODASI AYLIK YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010
![Page 5: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/5.jpg)
Risks threateningthe economic recovery
An ambiguity continuing for two years have disappeared by the announcement that a stand
by agreement will not be made with IMF. Henceforth, Turkey shall meet its finance not
by IMF sources, but debiting from international markets and internal market. The last bids
realized by the Treasury have put forth that not much difficulties shall be experienced
in providing foreign finance unless great problems are encountered in the international
financial markets. The budgetary progress of the first two months further show that the
Treasury may pull down the internal debt rollover ratio a few points. However, also there is
the risk of damaging this positive scene by possible fluctuations in international markets.
On the other hand, recovery in real economy realizes very slowly. Capacity use ratios in
manufacture industry and increase rate of industrial production related to the first two
months of the year is lower than expected. There is not an appreciable increase also in the
loans given to real sector, especially SMEs by the banking sector. If SME loans reduced in real
terms in 2009 don't exhibit a significant increase in 2010, anyway the recovery in industry
will unavoidably be limited. Furthermore, the Central Bank has announced that it shall not
avoid interest increase in case the increase in inflation harms the inflation expectations
and pricing behaviors. An interest increase in the second half of the year or before shall also
affect the economic development rate adversely.
All these risks put forth how sensitive are the balances in the economy. While economy
should be the first item of the agenda to preserve or improve these balances, political strains
with increasing dose have pushed economy to lower ranks of the agenda; and political
risk has again entered the lists of factors affecting the investors' behaviors due to the
increasing rumor of an early election. This scene should change. The economy management
should support economic recovery by precautions increasing reliance, the structural reforms
paused for a while should be accelerated, and the political strains should not be provoked.
![Page 6: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/6.jpg)
Nurettin OZDEBIRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Ekonomik canlanmayı tehdit eden risklerIMF ile bir stand-by anlaşmasının yapılmayacağının açıklanması ile birlikte iki yıldır süren
bir belirsizlik ortadan kalkmış oldu. Bundan sonra Türkiye, borç finansmanını IMF kaynakları
ile değil, uluslararası piyasalardan ve iç piyasadan yapacağı borçlanmalarla karşılayacaktır.
Uluslararası finansal piyasalarda büyük sorunlar yaşanmadıkça dış finansmanın
sağlanmasında büyük sorunların yaşanmayacağını Hazine'nin gerçekleştirdiği son ihaleler
ortaya koymuştur. İlk iki ayın bütçe gelişmeleri de Hazine'nin iç borç çevirme oranını birkaç
puan aşağı çekebileceğini göstermektedir. Ancak, uluslararası piyasalarda yaşanabilecek
dalgalanmaların bu olumlu tabloyu bozma riski de bulunmaktadır.
Diğer yandan, reel ekonomide toparlanma ise çok yavaş gerçekleşmektedir. Yılın ilk iki
ayına ilişkin imalat sanayiinde kapasite kullanım oranları ve sanayi üretimindeki artış hızı
beklentilerin altında kalmıştır. Bankacılık sektörünün reel sektöre, özellikle KOBİ'lere açtığı
kredilerde de hissedilir bir artış yoktur. 2009 yılında reel olarak düşen KOBİ kredileri, 2010
yılında ciddi bir artış göstermezse sanayide toparlanmanın sınırlı kalması zaten kaçınılmazdır.
Ayrıca Merkez Bankası da enflasyondaki artışın enflasyon beklentilerini ve fiyatlandırma
davranışlarını bozması halinde faiz artırımına gitmekten çekinmeyeceğini açıklamıştır. Yılın
ikinci yarısında ya da daha önce gelebilecek bir faiz artışı da ekonomik büyüme hızını olumsuz
etkileyecektir.
Tüm bu riskler, ekonomide oluşmakta olan dengelerin ne kadar hassas olduğunu ortaya
koymaktadır. Bu dengelerin korunması ve daha da iyileştirilmesi için ekonominin gündemin
ilk maddesi olması gerekirken, dozu giderek artan siyasi gerginlikler, ekonomiyi gündemin
alt sıralarına itmiş; artan erken seçim söylentileri nedeniyle siyasi risk de yeniden yatırımcı
davranışlarını etkileyen faktörler listesine girmiştir. Bu tablo değişmelidir. Ekonomi yönetimi
güven artırıcı tedbirlerle ekonomik canlanmayı desteklemeli, bir süredir ara verilen yapısal
reformlara hız verilmeli, siyasi gerginlikleri tırmandırmaktan kaçınılmalıdır.
![Page 7: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/7.jpg)
ASOMECUS
l\%
I/ #
Ankara Sanayi Odası Genişletilmiş Meclis Toplantısı
21 Ocak 2010
![Page 8: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/8.jpg)
ASOMECLİS
Ekonomik politikalar, nüfusu itibariyle büyük bir iç pazarı olan ülkemizde, iç talebi canlı
tutacak biçimde tasarlanmalıdırM
NURETTİN ÖZDEBİRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sayın Cumhurbaşkanım, ASO Meclisi ve Meslek Komitele
rinden oluşan Genişletilmiş Meclis Toplantısı'na hoşgeldi-
niz. Hafızam beni yanıltmıyorsa Başbakanlığınız dönemin
de ziyaret ettiğiniz ilk oda Ankara Sanayi Odası'ydı. Yine
Ocak ayı ve yine bir Perşembe günüydü. Şimdi sizi yine bir
Ocak ayında ve yine bir Perşembe günü odamızda ağırla
maktan büyük bir onur duyuyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanım, dünyamız ve ülkemiz için çok zor
geçen bir yılı geride bırakmış bulunuyoruz. 2009 yılında
dünya ekonomisi İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez kü
çülürken, Türkiye ekonomisindeki daralmanın yüzde 6'yı
bulacağı hatta aşabileceği tahmin ediliyor. Dünya ekono
misinin bu küçülmeden sonra biraz toparlanması doğaldır.
Hükümetlerin ve merkez bankalarının ekonomiyi canlan
dırmak için aldıkları tedbirler etkili olmuştur. Ancak topar
lanmanın güçlü ve kalıcı olması için özel tüketim ve yatırım
harcamalarının da artması gerekir. Gelişmiş ülkelerde tüke
tici harcamaları henüz hızlı bir toparlanmayı destekleye
cek ölçüde güçlü değildir. Diğer yandan artan kamu har
camaları nedeniyle büyüyen bütçe açıkları, birçok ülkede
kaygı verecek düzeylere ulaşmıştır. Dubai'de yaşananlar,
Yunanistan'ın borç problemi, İspanya, İrlanda, Macaristan
gibi AB ülkelerinin sorunları yeni sürprizlere hazırlıklı ol
mamız gerektiğini gösteriyor. Nitekim IMF, Dünya Bankası
ve Avrupa Merkez Bankası başkanları peş peşe yaptıkları
Gelişmiş ülkelerde tüketici harcamaları henüz hızlı bir toparlanmayı destekleyecek ölçüde güçlü değildir. Diğer yandan, artan kamu harcamaları nedeniyle büyüyen
bütçe açıkları, birçok ülkede kaygı verecek düzeylere ulaşmıştır. Dubai'de yaşananlar, Yunanistan'ın borç problemi, İspanya, İrlanda, Macaristan gibi AB ülkelerinin sorunları,
yeni sürprizlere hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 7
![Page 9: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/9.jpg)
21 Ocak 2010
Ekonomik krizde en ağır darbeyi sanayimiz almıştır. Fabrikalar birbiri ardına kapanmaktadır. Kapanan işletmelerin yeniden faaliyete geçmesi çok zordur. Bu nedenle, sanayimizdeki mevcut kapasiteyi korumak için sektörü destekleyecek
tedbirler alınmalıdır.
açıklamalarla dünya ekonomisindeki toparlanmanın kaotik
olacağını, bazı ülkelerde çift dipli resesyon riskinin hala de
vam ettiğini vurguladılar. Küresel ekonomideki bu riskler
bizdeki toparlanmayı da tehdit etmektedir. Bu nedenle
ekonomik politikalar, 72 milyonluk nüfusu ile büyük bir
iç pazarı olan ülkemizde iç talebi canlı tutacak biçimde ta
sarlanmalıdır.
Bu bağlamda, harcama eğilimi fazla olan emeklilere yapı
lan zammın yüksek tutulması yerinde bir karar olmuştur.
Benzer biçimde kamu harcamalarının istihdam etkisi fazla,
geri dönüşü hızlı ve çarpan etkisi yüksek alanlara yönlen
dirilmesi doğru olur. Örneğin, yüksek istihdam sağlayan
üretim alanları uygun maliye politikalarıyla desteklenmeli
dir. Meclis'e sunulan tasarıda kısa çalışma ödeneğindeki ar
tışın 2010 yılında da uygulanacak olması yerindedir. Diğer
yandan, içinde bulunduğumuz hassas dönemde rekabeti
bozacak düzenlemelerden de kaçınılmalıdır.
Karşılıklar Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerin süresi
Mart ayında bitecek. Ekonomi düze çıkana kadar bu süre
uzatılmalıdır. Ekonomik krizde en ağır darbeyi sanayimiz
almıştır. Fabrikalar birbiri ardına kapanmaktadır. Biz her
hafta iki-üç üyenin kaydını silmekteyiz. Kapanan işletme
lerin yeniden faaliyete geçmesi çok zordur. Bu nedenle
sanayimizdeki mevcut kapasiteyi korumak için sektörü
destekleyecek tedbirler alınmalıdır. Örneğin, krizde en
büyük üretim kaybına uğrayan yatırım malları sektörünü
desteklemek için iyi tanımlanmış bir listede yer alan ya
tırım mallarına uygulanan KDV oranı, leasingde bir süre
liğine yüzde 1'e çekilebilir veya hızlandırılmış amortisman
uygulanabilir. Bankalar, büyük işletmelere düşük faizler
le kredi verirken KOBİ'lere çok cimri davranmakta, kredi
verseler bile çok yüksek faizler talep etmektedirler. 2010
yılındaki büyümeyi desteklemek için bankaların bu tu
tumlarını değiştirmeleri ve KOBİ'lere kredi açmak için öne
sürdükleri şartları yumuşatarak KOBİ kredilerinin yeniden
yapılandırılmasında daha esnek bir tavır sergilemeleri ge
rekmektedir. Ayrıca, Kredi Garanti Fonu'nun yeni mevzua
tına göre hala çalışmıyor olması da finansman sıkıntısı için
deki KOBİ'lerin sorunlarını ağırlaştırmaktadır. Kredi Garanti
Fonu acilen çalıştırılmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanım, komşularla sıfır problem politikası
meyvelerini vermeye başlamış, komşularımızla ilişkilerimiz
düzelirken birçok ülkeyle vize uygulamasına son verilmiş
tir. Bildiğiniz gibi Odamız, uzunca bir süredir AB'nin işa
damlarına uyguladığı vizeyi kaldırmasını talep etmekte ve
bu uygulamayı ticarette teknik bir engel olarak değerlen
dirmektedir. AB vize uygulamalarında kağıt üzerinde bazı
Komşularla sıfır problem politikası meyvelerini vermeye başlamış, birçok ülkeyle vize uygulamasına son verilmiştir. Odamız, uzunca bir süredir AB'nin işadamlarına
uyguladığı vizeyi kaldırmasını talep etmekte ve bu uygulamayı ticarette teknik bir engel olarak değerlendirmektedir. Vize uygulamalarındaki sıkıntıların giderilmesi için
siyasi girişimlerin devam etmesi gereklidir.
8
![Page 10: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/10.jpg)
ASOMECLİS
iyileştirmeler yapmışsa da uygulamadaki sıkıntılar devam
ediyor. Bu sıkıntıların giderilmesi için siyasi girişimlerin de
vam etmesi gereklidir.
Dış ilişkilerdeki gelişmeler ülkeler arasındaki ekonomik iliş
kileri de geliştirecek ve bundan herkes kazançlı çıkacak
tır. Ancak bunun için sadece işadamlarının çabası yetmez.
Bürokrasinin de çok daha fazla çaba göstermesi gerekir.
Sizin ve Hükümet'in her zaman işadamlarının yurtdışında
yaşadıkları sorunlarla yakından ilgilendiğinizi ve bu sorun
ları çözdüğünüzü biliyoruz. Birçok büyükelçi ve konsolosu
muzun da bu çabalara desteklerini arttırdıklarını görüyor
ve bu değişimin daha da yaygınlaşmasını diliyoruz. Bölge
mizdeki bazı ülkelerde bankacılık ve ödeme sistemindeki
sorunlar nedeniyle sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle,
kamu bankalarının komşu ülkelerin önemli iş merkezlerin
de şube açabilmeleri için gerekli diplomatik girişimler hız
landırılmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanım, beklentilerin ve ekonomiye duyu
lan güvenin ne kadar önemli olduğu hepimizin malumu
dur. Bu nedenle, herkes gibi biz de tüketici ve reel kesim
güven endeksindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Eylül ayından itibaren düşüşe geçen tüketici güven en
deksi, Aralık'ta çok az da olsa yükseldi. Temmuz ayından
beri düşüşte olan reel kesim güven endeksi de Aralık'ta
biraz toparlandı. Ancak bu hafif toparlanmalara rağmen
her iki endeksin seviyeleri, ekonominin geleceğine ilişkin
kötümserliğin devam ettiğini gösteriyor. Bu nedenle tüke
tici ve yatırımcıların ekonomiye duydukları güven arttırıcı
İş yapmak için geçmek zorunda olduğumuz mayın tarlasında birçok alanda olumlu adımlar atılmasına rağmen mayın tarlasının henüz tam temizlenmediğini görüyoruz.
Bu nedenle ülkemizde üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın önünü açmak için yapısal reformlara devam etmek gereklidir. Biz bu yapısal reformlarda geciktikçe rekabet
gücümüz zarar görüyor.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 9
![Page 11: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/11.jpg)
21 Ocak 2010
Siyasetteki gerginlik, toplumda endişe ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Bu endişe ve belirsizliklerin artması halinde bundan ekonominin de olumsuz etkileneceği açıktır.
Bu konuda siyasilere, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
tedbirlerin alınması gereklidir. Odamızı Başbakan olarak
ziyaret ettiğinizde, o zamanki başkanımız Zafer Çağlayan
iş yapmak için geçmek zorunda olduğumuz mayın tarlasını
size göstermişti. Birçok alanda olumlu adımlar atılmasına
rağmen mayın tarlasının henüz tam temizlenmediğini gö
rüyoruz. Bu nedenle ülkemizde üretim, yatırım, ihracat ve
istihdamın önünü açmak için yapısal reformlara devam
etmek gereklidir. Biz bu yapısal reformlarda geciktikçe re
kabet gücümüz zarar görüyor.
Sayın Cumhurbaşkanım, İsrailli bir bakan yardımcısının Bü
yükelçimize yaptığı terbiyesizlik tüm toplumun tepkisini
çekmiş, hemen hemen her konuda ayrışan basın bu olayda
ortak bir tepki göstermiştir. Ülkemizin gururu söz konusu
olduğunda böyle bir birlik ve beraberlik tablosunun çizil
mesi bizi memnun etmiştir. Biz bu tabloyu diğer alanlarda
da görmek istiyoruz. Elbette ki fikir ayrılıkları olacaktır; bu,
demokrasinin bir gereğidir ancak fikir ayrılıklarının birlik ve
beraberliğimizi bozacak bir kutuplaşmaya yol açmaması
için herkesin üslubuna dikkat etmesi, eleştirilerin dozunu
iyi ayarlaması zorunludur.
Siyasetteki gerginlik, toplumda endişe ve belirsizlikleri
arttırmaktadır. Bu endişe ve belirsizliklerin artması halinde
bundan ekonominin de olumsuz etkileneceği açıktır. Bu
konuda siyasilere, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına bü
yük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanım, sizin siyasette üslup ve kurumlar
arasında uyum konusundaki girişim ve uyarılarınızı tak
dirle izliyoruz. Sizin de gayretlerinizle özlediğimiz huzur
ve ahenge kavuşup boşa harcadığımız enerjimizi ülkemi
zin refah ve mutluluğunu arttırmada değerlendirebiliriz.
Odamızı onurlandırarak bu günlerimizde bizlere destek ve
moral verdiğiniz için bir kez daha teşekkür ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
10
![Page 12: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/12.jpg)
ASOMECLİS
Teknik gücümüzün yetmeyebildiği bu çetin rekabet ortamında devletin ve hükümetin desteğine
ihtiyacımız var
MİTHAT YENİGUNİNŞAAT VE TESİSAT MÜTEAHHİTLERİ MECLİS ÜYESİ
i P
■ _________
Sayın Cumhurbaşkanım, Odamıza hoşgeldiniz. İzninizle yurtdışı müteahhitlikle ilgili konuşmak istiyorum.
Biliyorsunuz işadamları olarak dünyanın her tarafında dolaşıyor ve iş geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak dünyada rekabet o kadar çetin ki teknik gücümüz yetmeyebiliyor. Bu nedenle, diğer ülkelerin yaptığı gibi devletin ve Hükümet'in desteğine ihtiyacımız oluyor. Biz de eski Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde başlayan bir usulle ve zat-ı alinizin Dışişleri Bakanlığı döneminden başlayan, sonra Sayın Başbakanımızın, sayın bakanlarımızın verdikleri destekle dünyada büyük başarılar elde ediyoruz. Dubai Metrosu, Varşova Metrosu ve Libya'daki gelişmeler bunlara birer örnektir. Boğaz Köprüsü inşaatı sırasında İngiltere Başbakanı Thatcher'in ülkemizi ziyaret edip, köprü inşaatının İngiliz firmalara verilmesi için öneri ve ricada bulunduğunu hatırlarız. Bu nedenle, sizlere bu desteklerinizden dolayı çok teşekkür ediyoruz; bizi yalnız bırakmıyorsunuz ve gerçekten başarılarımızın devamını sağlıyorsunuz. Bunun devamından da emin olduğumuzu bilmenizi isteriz.
Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde müteahhitler olarak Türk işgücünden olabildiğince faydalanmak isteriz. Çünkü biz, kendi işçilerimizle çalıştığımız zaman daha kaliteli, daha güvenli ve daha hızlı çalışma imkanları elde ediyoruz. Örneğin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Projelerinde çalıştırılan işçilerin sigorta primi ve vergi ödemelerine devlet nasıl destek oluyorsa benzer uygulamanın yurtdışında yapılması halinde daha fazla Türk işçisi çalıştırma imkanı elde edeceğiz. Aksi halde, maalesef daha ucuz olduğu için Filipinli, Hintli işçileri acenteler vasıtasıyla çalıştırmak zorunda kalıyoruz.
Yurtdışı hizmetlerinde bir sorunumuz da teminat mektubu. Bildiğiniz gibi bankalarımızın teminat mektupları bazı ülkelerde doğrudan kabul edilmemekte ve muhabir bankalar devreye
girmekte. Bu durum, mektupların temininde daha fazla zorluk çıkartmakta ve maliyet artmaktadır. Mesela yakın olduğumuz ve de iş hacmimizin yüksek olduğu Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerde mektuplarımızın doğrudan kabulü sağlanırsa daha fazla iş imkanı elde etmiş oluruz.
Bir de Eximbank'ın imkanlarına değinmek istiyorum. Rusya gibi krizi ağır geçiren ancak iş potansiyelinin yüksek olduğu ülkelerde Eximbank'ın devreye girmesi ve krediyle desteklemesi halinde firmalarımız, pozisyonlarını koruyup kriz sonrası tekrar bu ülkelerde söz sahibi olma imkanı elde eder, çok büyük yarar sağlarız.
İzninizle bir de yurtiçi konuya değinmek istiyorum. 2008 ve 2009 yıllarında dünyada baş gösteren krizlerin etkilerini hafifletmek için bazı ülkeler altyapı yatırımlarına bütçeden ödenek ayırarak işsizliği azaltma imkanı elde etmişlerdir. Bizde de özellikle devam eden altyapı yatırımlarına daha fazla ödenek ayırmak suretiyle hem yarım kalmış yatırımların ülke hizmetine girmesi sağlanmış olur hem de piyasayı canlandırmış oluruz.
Sayın Cumhurbaşkanım, son olarak inşaat sektöründeki kalite düşüklüğüne dikkat çekmek istiyorum. Özellikle Haiti depremi sonrası sonuçlar ortadayken ülkemizde herkes müteahhit olabilmekte ve en düşük fiyatı veren herkes iş alabilmekte. Ülkemizin deprem bölgesinde olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak resmi kurumlarda ihaleye çıkarılan bir işin gerçek ihale bedelinin mutlaka iyi hesaplanması, ihale kararı verildiği zaman bunun göz önünde bulundurulması ve bu kararı veren kurum yetkililerinin müfettiş korkusundan arındırılması gerekmekte. Aksi halde doğru karar verilememektedir ve maalesef deprem ülkesi olduğumuz ve yıllarca çok büyük deprem felaketleri yaşadığımız halde, aynı tehlikelerle karşı karşıya yaşamaya devam edeceğiz gibi gözükmektedir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 11
![Page 13: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/13.jpg)
21 Ocak 2010
ÇED Raporu ile gerekli tedbirleri alan sınai bir tesisin Türkiye'nin neresinde olursa olsun yapılmasının sağlanması lazım
SOZER ÖZELMADENCİLİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Sayın Cumhurbaşkanım, hoşgeldiniz. Madencilik Meslek Grubu olarak saygılarımızı arz ediyoruz.
Madencilik, dünyada geçmiş son 10 yılda gelişen, önümüzdeki 10 yıllarda daha da gelişecek ve potansiyeli olan çok büyük bir sektör. Madenciler olarak bugünkü şartlar altında, dünyadaki bu konjonktür ve madenlerin inanılmaz yükseliş trendi içerisinde devletimizden şu anda maddi anlamda bir destek beklemiyoruz ama önümüzde büyük köstekler var Sayın Cumhurbaşkanım.
En büyük ancak süratle çözebileceğimiz köstek, mevzuat kösteği. 2004 yılında AK Parti Hükümeti döneminde yeni bir Maden Kanunu çıkartıldı ve bu Maden Kanunu'nun en can alıcı noktası, yeni getirilmiş olan izinler maddesi, bu Kanun'un 7. maddesi. Madencilikle ve diğer mevzuatlarla ilgili, ormandan tutun çevre, diğer ne kadar izin varsa bu maddede tüm bakanlıkların iştiraki ve görüşü alınarak "Bakanlar Kurulu'nun çıkaracağı yönetmeliğe göre izinler alınır." diye bir madde konuldu. O dönemde Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi'ne gitti. 15.01.2009'da Anayasa Mahkememiz, bu madde ve birkaç küçük maddeyi de iptal etti ama en önemlisi bu "izinler" maddesinin 1. paragrafını -yönetmelikle bu işin düzenleneceğine dair olan maddeyi- iptal etti ve yayınlandığı tarihten itibaren -ki Anayasa Mahkemesi'nin yayın tarihi 11 Haziran'dır- yeniden düzenlenmesi için 1 yıl müddet verdi. Bu müddet içerisinde Anayasa Mahkemesi'nin görüşüne göre Sayın Bakanlığımızın bir kanun çalışması yapıp bu açığı kapatması lazımdı. Bugüne kadar geldik bu kanun yapılmadı. Bu arada Tema Vakfı Danıştay'a müracaat etti ve Bakanlar Kurulu'nun çıkarmış olduğu bu kararnamenin iptali için müracaatta bulundu ve maalesef geçen sene bir yürütmeyi durdurma kararı verdi Danıştay; orman izinleri dahil bütün izinler durdu. Bunun üzerine, Bakanlar Kurulu kanun çıkarma yerine ormanla ilgili konuları aşabilmek için yeniden bir yönetmelik çıkardı ve tek
rar orman izinleri alınmaya başlandı. Ancak Danıştay, bu Yönetmeliğin 70 küsur maddesini -neredeyse tümünü- iptal etti ve şu anda Anayasa Mahkemesi 1 yıl müddet vermiş olmasına rağmen izinler alınamıyor, yeni maden yatırımları yapılamıyor. Tamamen bloke olmuş vaziyetteyiz. Bunun bir an evvel Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara göre tekrar bir sorun çıkmayacak şekilde ve Danıştay'ın Yönetmelik'le ilgili vermiş olduğu karara bakarak, bir kanun maddesinin ve bir yönetmeliğin hemen çıkarılması lazım. Bu çıkarılmadığı taktirde bizim bir şey yapmamız mümkün değil.
İkinci konu; mevzuatla ilgili. Geçmiş dönem Meclis'inde Balıkesir milletvekili arkadaşımız bir önerge vererek zeytin alanları içerisinde bir kısıtlama getirdi. Bu kısıtlama şu; 3 kilometre içerisinde herhangi bir zeytin ağacının bulunduğu bir yerde zeytin ve zeytinciliğin haricinde hiçbir şekilde bir sanayi tesisinin yapılması mümkün değil. Son 5 yılda milyonlarca yeni ağaç ekildi, bu ne demek biliyor musunuz? Artık bu bölgelerde sınai anlamda çivi çakılmaz demektir. Dünyanın hiçbir yerinde, başta Avrupa Birliği olmak üzere ne İspanya'da ne İtalya'da ve bizden fazla zeytin ağacı olan Yunanistan'da böyle bir kanun yok. Gazetelerden okuduğumuz kadarıyla bu konu bugünlerde Meclis'e geldi. Bir kere herhangi bir sınai tesis için ÇED alıyorsunuz ve bu ÇED'de kurulacak yerin şekline, teknolojisine göre çevreye zarar verecek şekilde izin almanız mümkün değil. Şu anda bizim bürokratlarımız kraldan çok kralcı. Onun için ÇED alabilecek sınai bir tesisin Türkiye'nin neresinde olursa olsun, bu tedbirleri aldığı müddetçe yapılmasının sağlanması lazım Sayın Cumhurbaşkanım,
Diğer yandan, madenciliğin gelişmesi konusunda dünyayla rekabet edebilmemiz için rekabetçi bir maliyet sistemi içerisinde olmamız ve nakliye problemimizin de mutlaka çözümlenmesi gerekiyor.
12
![Page 14: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/14.jpg)
ASOMECLİS
Ülkemize uygulanan gümrük vergileri nedeniyle zararına iş yapmak durumunda kalıyoruz
Sayın Cumhurbaşkanım, hoşgeldiniz. ASO Meclisi'ne seçilen ilk kadın üyelerden biri olmam ve ilk kürsüden konuşmamı siz Sayın Cumhurbaşkanım ziyareti sırasında huzurunuzda yapıyor olmam bana büyük bir onur veriyor.
Ben mobilya sektörüyle ilgili konuşmak istiyorum. Mobilya sektörü, bildiğiniz gibi son yıllarda ülkemizde 5. büyük sektör olma yolundadır. Firmalarımız kendi gayretleriyle teknolojileri takip edip yatırımlarını yapmakta, dünya ile rekabet edebilecek seviyeye gelmektedir. Özellikle mobilya sektörünün yaşadığı sıkıntıların sadece 5'ini ve olası çözüm önerilerini sizlere aktarmak istiyor ve bu konularda sektörümüze göstereceğiniz desteğe inanıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle nakliye bizim için büyük bir sıkıntı. Ürünlerimiz büyük hacim kaplayan havaleli mallardır. Demonte gönderme konusunda hepimiz özen gösteriyoruz ancak montajı yapılmış halde gönderilen mobilyalar çoğunluktadır. Bunların nakliye bedellerinin yaklaşık yüzde 40'a varan kısımları havaya ödenen paralardır, bu da maliyetimizi çok artırmakta. Özellikle komşu ülkelerimize demiryoluyla nakliye konusunda gerekli girişimlerde bulunulması bizleri çok memnun edecektir. Demiryolu ağının yük taşımaya daha elverişli hale getirilmesi, katar sayısının arttırılması ve fiyatlarının makul seviyelere çekilmesi, ayrıca Van Gölü geçişinde feribot sayısının arttırılması ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.
Bir diğer sorunumuz da gümrük vergileridir Sayın Cumhurbaşkanım. Serbest ticaret anlaşmaları sayesinde AB ülkelerinin gümrük vergileri olmadan girebildiği sektörümüz, pazarı olan ülkelere maalesef yüksek gümrük vergileri ödeyerek ihracat yapabilmektedir. Bu konuda girişimlerin ve sonuçlanmış serbest ticaret anlaşmalarının olduğunu biliyoruz. Ancak zaman bizler için çok önemlidir. Pazarı diğer rakip ülkelere kaptırma
dan bizlere destek olunacağına inanıyorum. Fizan'a kadar gidip iş bulmak için gayret gösterip işi alıyoruz. Ancak, ülkemize uygulanan gümrük vergileri nedeniyle zararına iş yapmak durumunda kalıyoruz.
Bir diğer sorunumuz da -tekrar olacak farkındayım bunu her türlü toplantıda söylüyorlardır mutlaka- KOSGEB kredileri. Yazılı ve görsel basında KOSGEB kredilerinin cazibesi çok anlatılmakta ancak uygulamada yaşanan zorluklar nedeniyle bu kredilerden kaçar olduk. İşlemlerin sonuçlanması için oldukça fazla bürokratik engeli aşmak zorundayız. Burada önemli olan doktorun hastaya gereken zamanda, gereken dozda ilacı vermesidir. Hasta komaya girdikten sonra doktorun reçete yazması hastaya hiçbir fayda sağlamaz.
Sayın Cumhurbaşkanım son olarak da bilindiği gibi inşaat sektörüyle ilişkilerimiz var. Bizler koltuk, kanepe üretiminin yanı sıra yapılan kamu ya da özel inşaatlara mutfak, banyo dolabı, ofis donanımları üretip montajını yapıyoruz ve bunlar inşaat kalemlerinden değerlendiriliyor. Bu durumda örneğin Aralık ayında yapılan bir sözleşmenin teslimi doğal olarak bir sonraki yıla kalmaktadır. Maliye Bakanlığı tarafından bu işler inşaat işi sınıfına sokulmadığı halde, idareler tarafından yıllara sari iş olarak değerlendiriliyor ve bizden stopajlar kesiliyor. Bu bizim boynumuzun borcu bir vergi, mutlaka ödemek durumundayız. Ancak bu kesilen stopajları hiçbir şekilde yıl içinde verdiğimiz geçici vergilerden indiremeyip bir sonraki yılda verdiğimiz kurumlar vergilerinde indirebiliyoruz. Oysa gerek Kamu İhale Kanunu'na gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre inşaat işiyle birlikte üstlenilmemiş olan mutfak, banyo dolapları ve ofis donanımları mal teslimi olarak değerlendirilir, bunlar inşaat sınıfına girmemelidir. Ancak idareler bu konuda lehimize almış olduğumuz özel gelire itibar etmemekte, mutlaka bir tebliğ ile bu işlemin yapılmasını beklemektedirler. Bu konuda da gerekli girişimlerde bulunulacağına inanmaktayım.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 13
![Page 15: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/15.jpg)
21 Ocak 2010
2023'te 500 milyar dolarlık ihracat hedefi için çalışma haritası çıkarmamız lazım
TEOMAN AKIŞELEKTRONİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Sayın Reisicumhurum, Odamıza hoşgeldiniz. Ben elektronik sanayii sektörünün sorunlarını ifade etmeden önce, genel makro ekonomik sıkıntılarımızı dile getirerek söze başlamak istiyorum.
2023 Türkiye perspektifine bakıldığı zaman 500 milyar dolarlık ihracat, milli bir hedef olarak öngörülmekte ve bütün sektörlerin hedeflerini bu 500 milyar dolarlık ihracata yönelik yapmaları gerekmektedir. Yani 2009 yılında ihracatımız 100 milyar dolar olduğuna göre sanayimizin, mal ve hizmetlerimizin yaklaşık olarak 4 misli büyümesi ve buna göre kendimize çeki düzen vermemiz gerekmektedir.
Toplum olarak demokratik özgürlükleri, sosyal özgürlükleri konuşuyoruz, tartışıyoruz ancak ben buna bir de ekonomik özgürlükleri eklemek istiyorum. Acaba biz ekonomik özgürlüklerde ne durumdayız? Tabii burada ister istemez bir kıyaslama yapma imkanımız doğuyor. Birleşmiş Milletler'e bağlı kuruluşların dünyada 179 ülke üzerinde yaptığı ekonomik özgürlükler sıralamasında maalesef biz 67. sıradayız. Şimdi buna baktığımız zaman gerçekçi olmamız lazım, yani önümüzde ekonomik yönde bizden daha özgür pozisyonda olan, daha hızlı karar alabilen, yatırım yapabilen yaklaşık 67 tane ülke var. Bu indeks bize karamsar bir tablo sergiliyor ancak bize aynı zamanda bir yol haritası da veriyor. İndeksi oluşturan birçok parametreler var. Bu parametrelerin belirli ağırlıklı ortalamaları alınarak total bir puanlama yapılıyor. Endeks aynı zamanda yükselmemiz için neler yapmamız gerektiği konusunda ev ödemizi belirtiyor. O zaman bizim bireysel olarak şikayet edip, konuşmaya gerek kalmadan bütün sorunlarımızı ortaya koyacak bir endeks ve çalışma haritası ortaya çıkarmamız, kurumlarımızın kurumsal zekasını buna odaklayıp sorunlarımızı çözmemiz gerekiyor. Aksi halde 500 milyara yönelik hedefi gerçekleştiremeyiz.
Bizler Orta Anadolu'da yerleşmiş bulunan firmalarız; üretimimizi, ihracatımızı, ithalatımızı Orta Anadolu'dan yapıyoruz ve denize uzak bir bölgedeyiz. Biraz evvel konuşmacıların
bahsettiği üzere, tüm taşımacılığın karayolu ile yapılması da mümkün olmadığına göre o zaman süratli bir şekilde demir- yollarımızın yük taşımacılığını arttırmamız lazım. Ancak bunu devletin tekeliyle, tek elle yapması mümkün olamayacağından "serbest lokomotif işletmeciliği" düzenlemesinin getirilmesi gerekiyor.
İkinci olarak da derin limanlarımız yok. Son derece sıkıntılı Kuzey Ege limanlarımızı geliştirmemiz, sıkıntılarımızı giderecek bir kurumsal zekanın belli bir koordinasyon içinde çalışması gerekmektedir.
Ben sözü uzatmadan Sayın Cumhurbaşkanımızın Dışişleri Bakanı olduğu dönemde gayet iyi bildiği TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) ile ilgili ufak bir anekdotumu anlatmak istiyorum. TİKA, hepinizin bildiği üzere Dışişleri Bakanlığımızın paralelinde Türkiye'nin, bilhassa Türkiye Cumhuriyetlerinin Osmanlı coğrafyası ağırlıklı olmak üzere o ülkelere çeşitli destekler vererek Türkiye'nin ilişkilerini sağlamlaştıracak bir kuruluştur ve gayet başarılı çalışmalar yapmakta, bu ülkelere çeşitli uzman, araç-gereç desteklerinde bulunmaktadır. Şimdi bu kuruluşumuzla ilgili uygulamada yaşadığımız bazı ufak tefek sıkıntılarımızı aktarmak istiyorum. Bizler kendi mallarımızı üretip bu ülkelere satmak için uğraşırken, TİKA vasıtasıyla gelen mallar bizim oradaki en büyük rakiplerimizi Türkiye alıp oraya intikal ettirip otomatikman bizim de zor duruma düşmemize maalesef sebep olmaktadır. Şimdi bu bakımdan eğer Türk imajını düşünürseniz lütfen Türkiye hiç olmazsa Türk malını temin edip Türkiye'de üretilen limanları temin edip oraya direk olarak sevk etmesi hepimizin menfaati icabıdır. Ama rakibimizin malını o ülkeye bize verip de bizim ihale sırasında doğal olarak eleminasyona girmemiz hakikaten son derece trajikomiktir. Kurumların birbirleriyle organizasyonu, otomatikman ilişkilendirilmesi lazımdır. Bunlar olmadığı zaman daha komplike işlere girmemizin mümkün olmadığı inancındayım. İnşallah 2023'te 500 milyar dolarlık ihracata, 1,5 trilyon dolarlık da milli gelire ulaşırız.
14
![Page 16: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/16.jpg)
ASOMECLİS
Ankara Sanayi Odası her zaman ülke menfaatlerini birinci plana koymayı prensip kabul etmiştir
MEHMET YAZARASO ESKİ BAŞKANI
Değerli Cumhurbaşkanım ve sevgili arkadaşlarım; Odamızın değerli yöneticileri bana bu programla ilgili telefon ettikleri zaman dediler ki "Siz yaşayan en eski Başkan haline geldiniz, duayen oldunuz, onun için gelin bu görevinizi yapın." Şimdi siyasetten uzaklaşalı 20 sene, Oda'dan ve kamu hizmetlerinden uzaklaşalı 30 sene olmuş. Bu konuşma meselesi tabii bu yaşta bu kadar mesafeden sonra nasıl olacak?
Rahmetli Refik Koraltan, Erzurum'da bir açık hava toplantısında kürsüye çıkmış, bu siyasette de olur insanın başına gelir bir anda zihni boş; "Aziz Erzurumlu hemşerilerim" demiş, hemen ilave etmiş "Aziziye tabyaları memleket ekonomisinde mühim bir yer işgal eder.". Şimdi ben de Ankara Sanayi Odası memleket ekonomisinde mühim bir yer işgal eder diye başlamak istiyorum.
Benden evvelki değerli konuşmacı arkadaşlarımız hakikaten gurur verdiler, birçoğu ikinci nesil, hatta üçüncü nesil arkadaşlarımız. Konularını gayet hukukiyetle ve çok öz bir şekilde anlatabildiler.
Ben uygun görürseniz biraz hafızalarımızı tazeleyip bugüne gelmek istiyorum. Ankara Sanayi Odası -biraz evvel Sayın Başkanımız söyledi- 1963'te kurulmuş. O günkü kurucu üyelerden Necati Bey burada oturuyor, Allah uzun ömür versin. Mümin Bey ağabeyimiz şu anda hayatta fakat rahatsız. Ahmet Bozkurt Beyefendi hayatta ama oğlu burada, onu temsil ediyor. Diğer arkadaşlardan ahirete intikal edenlerden hepimizin büyüğü saydığımız, sevdiğimiz ve bu Oda'nın bu noktaya erişmesinde çok büyük emekleri geçen, fikriyle bizim hareketlerimize ve geleceğimize ışık tutan Sayın Orhan Işık'tan bir iki şey söylemek istiyorum. Bunu geçenlerde ifade etmiştim; Orhan Işık harp sırasında Dresden'de bombalar altında mezun olmuş. Türkiye'ye gelmiş, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde doçent olmuş, sonra bir sebeple okuldan ayrılmış ve Ankara'da Siteler'de, İskitler'de 35 metrekare ufak bir atölye kiralamış ve doçent doktor tornacı Orhan Usta olarak işe başlamış. İşte Oda'yı ilk kuran değerli ağabeyimiz çok güzel bir örnektir, bu neyi gösteriyor? Milletimizin her zor şartta bile hayat mücade
lesini, yaşama ve başarı mücadelesini yapabileceğinin çok bariz bir örneğidir. Orhan Bey'in ve diğer bilahare Oda'ya intikal eden arkadaşlarımızın Oda yönetimine getirdikleri ve bizlerin de aynen takip ettiğimiz ve bizden sonraki arkadaşlarımıza da intikal ettirmeye çalıştırdığımız birkaç prensibini burada ifade etmek istiyorum. Bugüne kadar da değerli arkadaşlarımız buna uymuşlardır. Öncelikle Oda'yı siyasete sokmamışlardır. Çünkü o zaman bir siyasi taraf olursa söylediklerim o taraf ekseninden değerlendirileceği için zaman zaman etkili olmamaktadır, buna bugün de arkadaşlarımız aynı hassasiyetle uymaktadırlar.
İkincisi; elbette ki meslek kuruluşu olarak önce kendi sorunlarımızı dile getireceğiz ama bunu yaparken her zaman ülke menfaatlerini birinci plana koymayı prensip olarak kabul etmişizdir.
Üçüncü ve önemli konulardan bir tanesi de doğru bildiklerimizi açık ve net söyleyişimizdir. Onun için de Ankara Sanayi Odası bugüne kadar bu saygınlığını koruyarak gelmiştir ve bundan sonra da böyle devam edeceğine inanıyorum. Çünkü usta çırak anlayışını da devam ettirmişlerdir.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce konuşan değerli arkadaşım biraz maziye giderek Türkiye'nin nereden nereye geldiği konusunda bir iki noktaya işaret etti. Sadece bizzat yaşadığımız dönemle ilgili hafızalarınızı biraz geriye götürmek istiyorum. Ben 1970'li yıllarda Oda'ya intikal ettim. 63'te Türkiye'de yavaş yavaş sağ-sol fikirlerinin tartışmaları olmuş, 69'larda bu tartışma eylemlere dönüşmeye başlamıştır; 70'lerde ise birbirimizi, gençlerimizi öldürme boyutuna gelmiştir ve ondan sonraki hadiseleri de biliyorsunuz. İşte o yıllarda Ankara Sanayi Odası'nda bizler değerli arkadaşlarımla beraber bu akım içinde doğruyu bulup, Türkiye'nin kalkınmasının doğru hedefe yönlendirilmesi konusunda zannediyorum misyon olarak tarihi bir görev yaptık. Çünkü o ortamda konuşulan konular tamamen ideolojik, özellikle sol ideoloji ağır bir şekilde yükleniyor; karşı tarafta olan bizler diyelim, ne yazık ki o gün için vurgun-soygun düzeninin temsilcileri olarak ifade görüyoruz.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 15
![Page 17: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/17.jpg)
21 Ocak 2010
Fabrikalarımız kurşunlanıyor, evlerimiz kurşunlanıyor -işte burada Alaaddin Bey arkadaşımızın fabrikası ve benim fabrikam kurşunlandı- bu ortamda zaten sanayi dediğimiz de hepimizin birer ufak atölyesinden ibaret. Daha bugünkü fabrika boyutlarında değil. Yavaş yavaş bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama bu ortamda bu ideolojik mücadele öyle bir sarmış ki onun içinden çıkacaksın; en önemlisi de karşı görüşe bizim fikirle, ufukla, stratejiyle cevap verecek bir altyapımız yok, en acı tarafımız bu. Açık oturumlara gidiyoruz karşı taraf gayet kolay Marx'ın ideolojilerini anlamakta, ortaya koymakta çok keyifli. Onlar oradan bir giriyorlar, biz ne diyeceğimizi topar- layana kadar ortalık birbirine giriyor. İşte bu noktada Ankara Sanayi Odası -onun için tekrar zikrettim- Sayın Orhan Işık'ın başkanlığında önce bu fikri altyapıyı ve Türkiye'nin kalkınma felsefesini ortaya koymada Türkiye'de öncülük etmiştir, bunu gururla söylüyorum. O zaman İstanbul Sanayi Odası var ama İstanbul Sanayi Odası daha büyük firmaların meydana getirdiği bir Oda olduğu için onlar meseleye daha başka türlü yaklaşıyorlar. Ancak biz idealist bir grup olarak -işte bütün arkadaşlarım burada- ve amatörce yayınlar yaparak, kendimizi yetiştirerek açık oturumlarda, toplantılarda Türkiye'nin kalkınmasının sanayileşmeden geçeceğini anlatmaya çalıştık. Çünkü karşı görüş "Hayır, tarım!" diyor, birincisi bu. İkincisi, karşı görüş "Özel sektör olmaz katiyen, devlet." diyor. Şimdi bu çatışmanın çetin mücadelesi sonunda yüce Rabbimize şükür ki neticede işte bugün burada iftiharla seyrettiğim, değerli arkadaşlarımın ve onların kurduğu büyük tesislerin ihracata yönelik biraz evvel hanımefendi kardeşimiz o da ayrı bir gurur meselesi, bir hanımefendinin aramızda olması, ihracata dönük konular tartışıyoruz. Nerede o tarihte ihracata dönük konu tartışmak, ithalatı nasıl yaparsın onu da bilmiyorsun. Döviz yok; kotayla verilecek. Bir tesisin var, bir torna getirmişsin gözün gibi bakıyorsun ama bir parçası kırılsa parça yok. Parçayı getirecek para yok, döviz olmadığı için cebine 200-300 dolar kaçak koyuyorsun, orada da yakalandın mı hapse gidiyorsun. Eğer o doları koyup gidip dışarıdan o parçayı aldınsa -ben yaşadığım için söylüyorum- onu da gelirken bavulun bir tarafına yerleştirdinse, gümrüğe girerken bütün duaları okuyorsun aman gümrükçü onu yakalamasın diye. O parçayı getirip tornaya takıp işine devam edeceksin. Demek ki geldiğiniz boyutlar içinde hem ülkenin bugünkü aşaması hem de Sanayi Odamızın bugün geldiği nokta hakikaten hepimize büyük gurur vermektedir.
Ankara Sanayi Odası'nın bir başka büyük faaliyeti de organize sanayi meselesinin, organize sanayi fikrinin ve Türkiye'de uygulanmasının ilk önemli öncüsü olmasıdır. Oda, büyük mücadelelerden geçmiştir. Ankara Sanayi Odası'nın bu mücadelesini, organize sanayi kurma tarihini ümit ediyorum yaşayan arkadaşlarım bir gün yazarlar. 15-20 yıllık bir mücadeleden sonra bugün iftihar ettiğimiz sanayi bölgeleri ortaya çıkmıştır.
Bu noktada belki söylememem lazım ama üzüntümü sizler- le paylaşmak istiyorum. Biraz evvel haber aldım, eski Sanayi Bakanlarımızdan Orhan Ak Beyefendi rahmetli olmuş. Onu burada rahmetle anıyorum çünkü Sayın Ecevit döneminde, koalisyon dönemlerinde yahut Sayın Ecevit'in Başbakanlığı
döneminde özel sektör, sanayici ve hükümet ilişkileri biraz zorluklar içindeydi. O zorluklar içinde sanayi bölgemizin son imzasını atan Orhan Ak Beyefendi olmuştur, yolu açmıştır. Kendisine burada, huzurlarınızda Allah'tan rahmet diliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım, sizi daha çok dinleyebilmek, zamanı uzatmamak için çok da siyasi sayılmadan, izin verirseniz bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu konuların detayına da girmeden birkaç ana başlığa dikkat çekmek istiyorum ve aman ha aman demek istiyorum. Neden aman ha aman dediğimi birazdan arz edeceğim.
Şimdi ne yaparsak yapalım şüphesiz demokratikleşmeyi geliştirelim, küreselleşme çerçevesinde dünyaya, Avrupa'ya uyum sağlayalım. Özgürlükleri, bireysel özgürlükleri, hak ve özgürlükleri büyük genişliğe sokalım. Ancak hiç şüphe yok hepimizin gönlü buradadır, devletimizin milletiyle ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğüne en ufak bir nokta düşürmeyelim. Birinci ricam bu.
İkincisi; bugün yine güncel olduğu için tabii ki hak ve hukuk arama yine hukuk devletinde hukuka uygun olarak yapılacaktır. Ancak bunlar yapılırken yargının ve ordunun bir tartışma konusu yapılmamasını temenni ederim. Bunu Türkiye'nin hayrına olacağını düşündüğüm için söylüyorum, zaten değerli Cumhurbaşkanım bu konuları benden çok daha iyi bilirler.
Yönetimde şüphesiz kadrolaşma diye bir şey olacaktır. Her dönemde olmuştur, bugün de olması tabiidir ancak benim dikkat çekmek istediğim şey Türkiye'nin geleceği açısından bu kadrolaşma cepheleşmeye dönüşmemelidir.
Son olarak dış politikada da çok iyi gelişmeler var. Bu gelişmelerin daha da iyiye gideceğini temenni ediyorum. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı da çok iyi bilirler, bu iyi yollar bazen çok gizli tuzaklarla doludur. Türkiye'nin geleceği açısından bunları da göz önüne almak gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin sorunları her zaman olmuştur ancak sorunlar değişmiş, Türkiye büyümüş, gelişmiştir. Yeni sorunlar olacaktır ve ben bütün sorunlara, problemlere, kaygılara rağmen şu ana kadarki naçizane tecrübemle diyorum ki; Türkiye hiçbir şekilde engele uğramadan, zorlukları aşarak ama önü kesilmeden bütün bunları aşacaktır ve Türkiye ebediyen bu bütünlüğü içinde dünyadaki en güzel yerini alacaktır. Bunu biz görmesek, torunlarımızın göreceğine kesin inanıyorum.
Aman ha aman demiştim, neden dediğimi söyleyeyim sonunu güzel bağlayalım. Kayseri'de 1940'lı yıllarda iki ortak bezir alır satarlarmış. O tarihte bezir birçok yerde kullanılıyor. Piyasada bezir yok, Kayseri piyasasında fiyatlar yükseliyor. İbrahim demiş ki "Rahim git İstanbul'a hemen bezirleri topla getir, piyasa müsait kar edelim." Rahim gitmiş bezirlerin fiyatına bakmış şimdi telgraf çekecek, o zaman öyle telefon filan pek yok, olsa da çok pahalı. Telgrafı da çok kısa çekmesi lazım. Telgraf şöyle: "35 stop 250 rahim." Şimdi İbrahim almış telgrafı, bu arada başka bir tüccar piyasaya beziri getirmiş vermiş ve fiyatlar düşmüş. Tabii telgrafı alınca İbrahim yazıyor; "Aman ha aman İbrahim."
Efendim aman ha, aman... Hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.
16
![Page 18: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/18.jpg)
ASOMECLİS
Bir ülkeyi güçlü yapan, bir ülkenin önünü açan en büyük sermaye müteşebbislerdir,
işadamlarıdırM
Öncelikle Ankara Sanayi Odası'nın bugünkü genişletilmiş
oturumunda sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnu
niyeti ifade etmek istiyorum.
Ankara'ya ilk defa milletvekili seçildiğim 1991 yılında gel
miştim. O günden bugüne Ankara Sanayi Odası'na gerek
milletvekili olarak gerek biraz önce Sayın Başkan'ın söy
lediği gibi Başbakan olarak gerekse Dışişleri Bakanı ola
rak bütün vasıflarımla geldim. Bugün de Cumhurbaşkanı
olarak sizlerle, Türkiye'nin her zaman iftihar ettiği değerli
sanayicileriyle, müteşebbisleriyle beraber olmaktan büyük
bir memnuniyet ve gurur duyuyorum.
Aranızda Türkiye'nin en seçkin sanayicileri, işadamları,
Türk iş hayatına katkıda bulunan tabii ki çok değerli kişiler
var ama Ankara Sanayi Odası'nın geçmişine de baktığı
mızda çok büyük işadamları, siyasetçiler, devlet adamla
rı -aramızda bulunan Sayın Yazar, diğer bulunmayanlar
gibi- yetişmiş. Bugün yine daha önceki Sayın Başkanınız
kabinede, Hükümet'te. Çok değerli devlet adamları, siya
setçiler, işadamları yetiştirmiş bir Oda. Böyle bir odanın
Genişletilmiş Meclis Toplantısı'nda sizlerle beraber olmak
gerçekten benim için büyük bir mutluluk kaynağıdır.
Yönetim Kurulu, Sayın Başkanlar bir süre önce beni ziyaret
ettiklerinde bu daveti yapmışlardı, ben de memnuniyetle
kabul ettim. Uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı görevinde bu
lunduğum için biz buna diplomaside ufuk turu deriz bazen;
bugün burada Türkiye'yle ilgili, Türkiye'nin çevresiyle ilgi
li, Türk sanayisiyle, iş hayatıyla ilgili bir ufuk turu yapıldı.
Ankara Sanayi Odası'nın değerli temsilcilerini, sektörlerinin
temsilcilerini gayet dikkatli bir şekilde dinledim ve özel
likle değerli hanım arkadaşımız Zeynep Hanım'ı dinlerken
Bugün müteşebbis, işadamı artık çok daha ayrı bir anlam taşıyor. Hiç kaynağı olmayan, hiçbir madeni olmayan, hammadde anlamında hiçbir değeri olmayan ülkeler bile bugün sadece işadamı, müteşebbis girişimcileri olduğu için dünyanın en zengin madenlerine
sahip olan ülkelerin çok daha ilerisine geçiyorlar.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 17
![Page 19: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/19.jpg)
21 Ocak 2010
İnternetin hayatımıza girmesi, enformasyon teknolojisinin inanılmaz bir şekilde gelişmesi, teknolojiye artık hiçbir ülkenin gem vuramaz, onu sınırlayamaz hale gelmesi hayatımızı, iş hayatını o kadar çok değiştirmiştir ki dünyanın en büyük zenginleri artık elle tutulur bir şey üretenler değil, görünmeyen şeyleri üretenlerden çıkmaya başladı.
de ayrıca gurur duydum. Yine aramızda değerli işkadınları,
sanayiciler var. Bu da ülkemizin, Ankara Sanayi Odası'nın
nerelere geldiğinin ayrı bir göstergesidir, bundan hepimiz
büyük iftihar duyuyoruz tabii ki.
Değerli müteşebbisler, değerli işadamları, sanayiciler şunu
yine ifade etmek isterim; bir ülkeyi güçlü yapan, kuvvetli
yapan, bir ülkenin önünü açan en büyük sermaye müte
şebbislerdir, işadamlarıdır. Üretim faktörleri klasik anlam
da konuşulurken hep müteşebbis konuşulur ama bugün
müteşebbis, işadamı artık çok daha ayrı bir anlam taşıyor.
Hiç kaynağı olmayan, hiçbir madeni olmayan, hammadde
anlamında hiçbir değeri olmayan ülkeler bile bugün sadece
işadamı, müteşebbis girişimcileri olduğu için dünyanın en
zengin madenlerine sahip olan ülkelerin çok daha ilerisine
geçiyorlar. Bugünkü dünya çok farklı bir dünya; dünyanın
ne kadar hızla değiştiğini, biraz önce Sayın Yazar hatırala
rını anlatırken o günden bugüne geldiğimiz noktayı emi
nim ki herkes mukayese etmiştir. İnternetin hayatımıza
girmesi, enformasyon teknolojisinin inanılmaz bir şekilde
gelişmesi, teknolojiye artık hiçbir ülkenin gem vuramaz,
onu sınırlayamaz hale gelmesi hayatımızı, iş hayatını o ka
dar çok değiştirmiştir ki dünyanın en büyük zenginleri ar
tık elle tutulur bir şey üretenler değil, görünmeyen şeyleri
üretenlerden çıkmaya başladı. Bu, çok büyük bir değişiklik.
İş hayatımızda fabrikalarımızın üretim tarzı, şekli, her şey
çok değişti ve tabii ki Türkiye'de de sanayi kökleşirken,
sanayici ailelerin ikinci, üçüncü nesilleri artık görevleri dev
ralmaya başladılar. Daha tahsilli insanlar, ufku çok daha
geniş insanlar, dünyanın her köşesini bilen insanlar, dün
yanın her tarafında dostları, arkadaşları, kontakları olan
insanlar artık iş hayatında. İşte sizlerin kurduğu fabrika
ları, firmaları devralmaya başladılar çocuklarınız ve dünya
nın en büyük şirketleriyle Türkiye'de, Türkiye'nin dışında
ortaklıklar kurmaya başladılar. Türkiye'nin bugün geldiği
noktayla şüphesiz ki büyük gurur duyuyoruz. Muhakkak
ki alternatifini düşündüğümüzde çok daha ileri gitmemiz,
çok daha iyi olmamız, çok daha büyük olmamız gerekirdi,
bu ayrı. Her şey zaten mukayeseli olarak değerlendirilirse
anlam ifade ediyor; başkaları sizden çok daha fazla yatırım
yapıyor ve kazanç sağlıyorsa ve başkasıyla mukayese et
mezseniz bir şey ifade etmez. Bugün işte bu mukayeseyi
yaptığımızda -Türkiye'nin çevresiyle ve kendisine benzer
ülkelerle- bazen daha ileri gitmemiz gerektiğini bazen de
başarılarımızı görüyoruz. Bugün harcama paritesine göre 1
trilyon dolarlık Gayrisafi Milli Hasıla'ya ulaşmış bir Türkiye,
G-20 ülkeleri içerisine girmiş bir ülke. Bütün krize rağmen,
dünyadaki ticaretin yüzde 30 gerilemesine rağmen ihra
catı 100 milyar doları aşmış olan bir Türkiye. Dışarıda çok
büyük yatırımlar, büyük projeler gerçekleştiren bir Türkiye
şüphesiz ki hepimiz için büyük bir gurur kaynağı olmakta
ve bu, çok büyük bir güç oluşturmaktadır.
İşte burada muhakkak devletin rolü vardır ama Türkiye'yi
özel sektör, müteşebbisler bu hale getirmiştir. Biraz önce
yurtdışı müteahhitlikle ilgili sunuş yapan değerli arkadaşı
mız çok daha iyi bilecek; artık 10, 20, 30, 50, 100 milyon
dolarlık projelerle ilgilenmiyor Türk iş adamları. 500 milyon
dolarlık, 1 milyar dolarlık, 1 milyar doların üzerinde o kadar
çok iş alan ve bu işleri başarıyla tamamlayan o kadar çok
Türk firması var; bunlar Türkiye'nin geldiği noktayı gös
termektedir.
Şüphesiz ki Türkiye'nin daha da iyileşmesi ve sizlerin
önünün daha da çok açılması için her şeyden önce hukuk
devleti olması gerekiyor. Hukuk devleti deyince sadece si
yasi anlam çıkmasın ortaya. Tabii ki siyasi anlamda hukuk
devleti her şeyin temeli, demokrasi her şeyin temeli ama
ekonominin gelişmesi için de sizlerin rahat çalışabilmeniz
için de işçi-işveren meselelerinin suhuletle çözülebilmesi
de yabancıların güvenip gelip, oradaki tasarruflarını getirip
Türkiye'ye yatırabilmeleri de Türkiye'deki ekonomi huku
18
![Page 20: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/20.jpg)
ASOMECLİS
kunun, ticaret hukukunun, iş hukukunun gayet açık sari
ve en modern seviyeye çıkartılmasıyla ilgilidir. Bu söz ko
nusu olmadığından bürokrasiden, başka engellerden her
zaman şikayet edilebilecektir. Bu noktada da Türkiye'de
köklü reformların yapıldığını yine hep beraber görüyoruz,
daha da yapılması gereken çok şey vardır. Şimdi düşünün
enflasyonun yüzde 100'lere yaklaştığı, maliyet enflasyo
nu hesaplarının olmadığı, hepimizin elimize biraz para ge
çince hemen yabancı paraya çevirmek için hücum ettiğimiz
plan, program yapılamayan dönemleri. Bugün eğer bütün
bu krize rağmen ayakta durabildiyseniz bu, Türkiye'de ya
pılan ekonomik reformlar sayesindedir. Şüphesiz ki burada
daha önceki hükümetlerin, herkesin çok büyük katkıları
olmuştur ama özellikle son senelerde yapılan o köklü re
formlar, Türkiye'yi bugün sağlam hale getirmiştir. Hemen
ufacık bir olaydan nem kapan bir ekonomimiz vardı. 1929
büyük ekonomik buhranından sonra dünyanın en büyük
ekonomik buhranı yaşanırken Türkiye bu krize dayana-
bildiyse -şüphesiz ki çok etkiledi ama diğer ülkelerle yine
mukayese ettiğimizde dayanabildiyse- birçok reformları
vaktiyle yapmış olmamızdandır. Başta bankacılık, finans
sektörü olmak üzere birçok konuda Türkiye önemli şeyler
yapmıştır. Arzu ederim ki bugün de yapılması gerekenler
süratli bir şekilde yapılsın. Ticaret Yasası hala Türkiye Bü
yük Millet Meclisi'nde tartışılıyor; bakıyorum her gün bir
madde geçiyor. Şimdi ta 1930 yıllarının ticaret hayatını
yansıtan bir yasayla bugünün ticaretini ne kadar etkin ya
pabilirsiniz. Elektronik imzalar girmiş, elektronik alışverişler
girmiş, inanılmaz yeni enstrümanlar ticaret hayatına gir
miş; kendi hukukumuzu da o noktaya getirmemiz gerekir.
Onun için reformlar dediğimde sadece siyasi reformları an
lamayın; ekonomiyle ilgili, ticaretle ilgili reformları da çok
köklü ve güçlü bir şekilde devam ettirmemiz gerekiyor.
Bu noktada Avrupa Birliği müktesebatını üstlenmemizin
işimizi çok kolaylaştıracağına inanıyorum. Bazı noktalarda
belki en sona bırakabiliriz eğer çıkarımız şu anda el vermi
yorsa ama formülü bulunmuş, standardı ispatlanmış ko
nuları bizim süratli bir şekilde üstlenmemiz muhakkak ki
bizim işimizi de kolaylaştıracaktır.
Ekonomide tabii ki ticaretin, hizmet sektörünün, turizmin
hepsinin ayrı ayrı önemi, yeri vardır ama sanayi ayrıca çok
önemlidir. Çünkü sanayi direkt üreten, direkt üretimi yapıp
1930 yıllarının ticaret hayatını yansıtan bir yasayla bugünün ticaretini ne kadar etkin yapabilirsiniz. Elektronik imzalar girmiş, elektronik alışverişler girmiş,
inanılmaz yeni enstrümanlar ticaret hayatına girmiş; kendi hukukumuzu da o noktaya getirmemiz gerekir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 19
![Page 21: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/21.jpg)
Z i Ocak ZQiQ
istihdam eden bir sektör olduğu için hem zordur hem de
değeri çok büyüktür. Birçok konuşmamda hep ifade etmi
şimdir; Türkiye eğer küçük bir ülke olsaydı, nüfusu küçük,
coğrafyası küçük bir ülke olsaydı belki hizmet sektörüyle
kifayet edebilirdi. Ancak nüfusu, coğrafyası bu kadar bü
yük olan, siyasi anlamı ve değeri çok büyük olan bir ülkede
sanayinin ve üretimin muhakkak çok ayrı bir önemi oldu
ğuna ve üretimi de sanayiyi de Türk işadamlarının yapa
cağına inanıyorum.
Tabii ki yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesi, hepimizin
teşvik ettiği bir husustur. Çünkü Türkiye'nin hızlı kalkına
bilmesi için kendi tasarruflarımız yetmiyor malum; Arapla
rın da Japonların da Rusların da Amerika'nın da Avrupa'nın
da tasarruflarını Türkiye'ye getirip değerlendirebilmemiz
lazım. Ancak yabancılar gelirken onların tercihleri farklı olu
yor. Onlar gelirken sizlere ortak olurken, bir taraftan siz de
sermaye birikimi de söz konusu oluyor ama yeni yatırım
ları yapacaklar o ülkenin yerlileridir açıkçası. O bakımdan
bu konuyu Sanayi Odası'nın özellikle takip etmesi, teşvik
etmesi, Hükümet ile ve ilgili diğer devlet organlarıyla, ban
kalarla çok daha özel bir şekilde görüşmesi ve konuşması
gerektiği kanaatindeyim. Eğer dışarıdan da gelip yatırım,
direk üretim yatırımı yaparlarsa amenna ama görünen şu
ki bu daha çok o ülkenin yerli sahipleri tarafından yapıl
maktadır, onun için bu konuyu ihmal etmememiz gerekir.
Sanayicilerin hizmet sektörüne kaydığını görüyorum fakat
bunu yaparken sanayiyi ihmal etmemeleri lazım. Bu konu
da özellikle bankaların daha teşvik edici davranış içerisinde
olmaları gerektiğini de burada bir kez daha ifade etmek
istiyorum. Onlarla yaptığım görüşmelerde de bu konuları
daima tekrarlıyorum.
Türk sanayisi Avrupa Gümrük Birliği'ne girdikten sonra
ayrı bir şekil almıştır. O zamanlar Türkiye belki çok kaygılar
duydu ama neticede gördük ki bu, Türkiye'nin nasıl rekabet
edebileceğini, Türkiye'nin yeni şartlara kendini ayarlayabi
lecek kapasitesi olduğunu da göstermiştir. Ben yurtdışı
ziyaretlerimde özellikle Avrupa dışındaki ülkelerle konu
şurken, "Bizim sanayicimiz Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan
sanayiciyle rekabet eder durumda ve aramızda gümrük
duvarları yok." dediğimde önce herkes şöyle bir sarsılıyor.
Ondan sonra Türkiye'nin ihracatının yüzde 95'inin sanayi
ürünleri olduğunu söylediğimde bir kez daha sarsılıyorlar.
Bunun içerisinde yüksek teknolojinin çok önemli bir yer
tuttuğunu söylediğimde o zaman tabii Türk sanayisinin
geldiği noktayı anlıyorlar. Türkiye dikkatli bir şekilde çev
resiyle de ilgilenirken, aynı zamanda ekonomik anlamda
da bu geçerli. Özellikle serbest ticaret anlaşmaları, karşılıklı
vergi muafiyeti anlaşmaları, yatırımların karşılıklı garanti
altına alınması anlaşmaları, bunların ısrarlı bir şekilde ta
kip edilip imzalanması bütün çevre ülkelerle inanıyorum
ki sizlere de inanılmaz avantajlar sağlamaktadır. Şimdi
bir müteahhit firmamızın bu anlaşmaların imzalandığı bir
ülkede aldığı projeye veya talip olduğu projeye verdiği ra
kam şüphesiz ki kendisine çok avantaj sağlayacaktır. Bunu
müteahhitlerimiz çok iyi bilmektedir, bu konuyu Cumhur
başkanı olarak ben de takip ediyor, özel ilgi gösteriyorum.
Her geçen ay yeni bir ülkeyle bu anlaşmaların yapılıyor
olması sizlerin pazarını çok daha fazla geliştirmekte, art
tırmaktadır. Biraz önce sektör temsilcilerini dinlerken not
da aldım; benimle birlikte gelen görevliler de notlarını aldı,
bunların hepsini takip edeceğiz. Ankara Sanayi Odası'nın
Türkiye'deki çok özel durumunu defalarca temas içinde
olduğum için biliyorum ama Ankara'nın giderek çok önemli
bir sanayi merkezi haline geldiğini de herkese gösterme
miz, anlatmamız lazım. Öyle ürünler var ki, Türkiye'de sa
dece Ankara Sanayi Odası'nın üyeleri tarafından üretiliyor.
Rulman, radar, hız ölçen radarlar, yine sağlıkla ilgili birçok
önemli, çok gelişmiş aletler... Bütün bunlar Ankara Sanayi
Odası'nın üyeleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ostim'e gi
Artık 10, 20, 30, 50, 100 milyon dolarlık projelerle ilgilenmiyor Türk iş adamları. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık, 1 milyar doların üzerinde o kadar çok iş alan ve bu işleri başarıyla tamamlayan o kadar çok Türk firması var; bunlar Türkiye'nin geldiği
noktayı göstermektedir.
ZQ
![Page 22: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/22.jpg)
ASOMECLİS
Sanayicilerin hizmet sektörüne kaydığını görüyorum fakat bunu yaparken sanayiyi ihmal etmemeleri lazım. Bu konuda özellikle bankaların daha teşvik edici davranış
içerisinde olmaları gerektiğini de burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.
dip gezdiğimde hepsi ayrı bir fabrika. Özellikle savunma
sanayii sektöründe Ankara'nın avantajını ve yine Ankara
Sanayi Odası'na üye birçok firmanın çok büyük işler yap
tığını biliyoruz. Şimdi yeri geldiğinde birleşme, yeri geldi
ğinde ortak projeleri konsorsiyum şeklinde yapma organi
zasyonunu da göstermek gerekir. Türkiye'nin geçenlerde
tartıştığı mesela mayınları temizlemeyle ilgili bir olay vardı.
Dışarıdaki firmalar teklifi verirken bunları kendileri yapmı
yorlardı. Birçok firmayı birleştirip o şekilde veriyorlardı. İşte
bu tip görevleri Sanayi Odası'nın, Ostim'in, üniversitelerin
işbirliği içerisinde hep birlikte gerçekleştirebilmemiz ge
rekir. Gezdiğimde de gerçekten büyük gurur duyduğum,
özellikle savunma sanayiinde birçok konunun, yani dün
yanın birçok yerinde üretilmeyen bazı sanayi ürünlerinin
Türkiye'de üretiliyor olması, Ankara merkezde üretiliyor
olması büyük bir iftihar kaynağıdır.
Biraz sonra sizlerle daha serbest sohbet edeceğiz ama
basın da buradayken şunu söylemek isterim; bir ülkenin
önünü açan ve kapatan şey istikrardır. İstikrar -çok geniş
anlamda söylüyorum- bir ülkenin önünün görülür olmasıdır.
Bu, Türkiye'de çok önemlidir. Yakın tarihimize baktığımız
da bunun analizini eminim ki en iyi sizler yapacaksınızdır.
Çünkü siz hep eli taşın altında olan insanlarsınız, bunun ne
demek olduğunu bilirsiniz. İstikrar tabii ki gereklidir ama
bu, her şeyin çok otoriter bir şekilde yönetileceği anla
mına gelmez. İstikrar, sadece ülkenin önünün görülebilir
olması, ülkenin meselelerini soğukkanlılıkla alıp konuşabil
mesi, tartışabilmesi ve bunları tartışırken de alabora ol
maması demektir. Türkiye'nin demokrasisinin güçlenmesi
ve derinleşmesiyle yine gurur duyuyoruz. Hala o konuda
Türkiye'nin alması gereken mesafeler olduğuna da inanı
yorum, bunu açıklıkla söylüyorum. Daha önceki hükümet
lerin karşılaştığı, bugünkü Hükümet'in de, bundan sonraki
hükümetlerin de karşılaşacağı bazı önemli konular vardır.
Bu önemli konuları soğukkanlılıkla almak, tartışmak, bun
larla ilgili farklı fikirler varsa bunlardan karşılıklı faydalana
bilmek ve bu meseleleri çözüp Türkiye'nin yoluna devam
etmesi gerektiğine de çok inanıyorum. Ben Cumhurbaş
kanlığı makamında olan bir kişi olarak Türkiye'nin mesele
lerini görmezlikten gelen durumda değilim açık söyleye
yim. Tabii ki Türkiye'yi yöneten Hükümet vardır, sorumlu
su odur ama Türkiye'nin hükümetler üstü meseleleriyle de
yakından ilgilenmek benim görevimdir. Eğer bu görevleri
veyahut da bu meseleleri görmez, kapının arkasına sak
lar, halının altına süpürürsek gelecek nesillerimize bunları
yük olarak taşırız. Bugün karşılaştığımız birçok meselenin
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 21
![Page 23: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/23.jpg)
21 Ocak 2010
daha önceki yıllarda daha kolay çözülebileceği kanaatinde
yim. O zaman demek ki şartlar müsait olmamış; bunda hiç
kimseyi suçluyor değilim, yanlış bir anlaşılma söz konusu
olmasın. Ancak bir gerçeği söylüyorum; problemler küçük
ken çok şüyu bulmadan, toplumu taraflara ayırmadan ele
alınır ve gayet gerçekçi, realist modern dünyanın ulaştığı
seviye dikkate alınarak çözülürse bundan o ülke, o toplum
karlı çıkar. Fakat bunları aman saklayalım, aman bunları
konuşmayalım dediğimiz andan itibaren de gelecek nesil
lerimiz çok daha kronikleşmiş problemlerle yüz yüze gelir.
O açıdan meselelerimizi kendi inisiyatifimizle halletmek
zorundayız, bunu tekrar söylüyorum. Bugünkü dünya çok
küçük bir dünyadır; herkes birbiriyle uğraşıyor, herkes bir
birine karışıyor, herkes birbirinin zayıf tarafını bulursa onu
yeri geldiğinde istismar ediyor. Bu söylediklerimi hiçkimse
yanlışa çekmesin, gayet açık. Yine şöyle bir 20-30 sene
geriye gittiğimizde neler yaşadığımızı hepimiz biliriz; bu
konular, yaşadıklarımız buradaki herkesin hafızasında ta
zedir. Onun için bizlerin tüm bunları büyük milli meseleler
Bu ülkenin kıymetini bilmemiz, birbirimize saygı göster
memiz, sevgi göstermemiz gerekir. Türkiye büyük bir ülke
olduğu için Türkiye'de çok farklılıklar, zenginlikler vardır.
Bunların hepsi bizim zenginliğimizdir, bunları asla ayrışma
unsuru olarak görmememiz gerekir, yoksa bunların acısı
nı hep beraber çekeriz. Bu konularda benim hassasiyetim
gayet açıktır; aslında hepimizin, herkesin hassasiyetinin
aynı olduğu kanaatindeyim. Ancak ifade ederken yapıcı mı
ifade ediyoruz, yoksa yapıcı olmayan bir şekilde mi? Mese
lenin burada olduğu inancındayım. Yoksa bu ülkenin siyasi
partilerinin de kurumlarının da çok büyük bir kısmının te
mel meselelerde mutabakat içerisinde olduğuna inanıyo
rum ama maalesef çeşitli anlayışlar yüzünden bu konular
farklı ifade ediliyor.
Ben tekrar Türk işadamlarına, sanayicilerimize başarılar
diliyorum. 2009 yılının sizlere ne kadar çok yük getirdi
olarak görmemiz lazım. Bu meselelere başta şüphesiz ki si
yasi partilerimiz olmak üzere, Türkiye'nin aydınlarının, en
telektüellerinin, bilim adamlarının, önemli şahsiyetlerinin,
önemli sivil toplum örgütlerinin, büyük işadamlarının kafa
yorması gerekir. Bunları yapıcı bir şekilde ele alarak götür
memiz gerektiği kanaatindeyim. Yoksa daha önce yaşadı
ğımız şeyleri tekrarlamış oluruz. Mehmet Akif'in dediği gibi
geçmişten ders almamış oluruz, "Eğer ders alsaydık tarih
tekerrür eder miydi?" diye onun güzel ifadeleri vardır. Ar
tık bugün dünyanın ne kadar farklı olduğunu söylemiştir.
Bugün dünyanın her tarafına resimle ulaşıyorsunuz, canlı
ulaşıyorsunuz, fabrikalarınızı artık evinizden idare edebili
yorsunuz; gazetelerin, televizyonların, telefonların geldiği
nokta ortada. Türkiye'nin ve dünyanın şeffaflaşması bu
kadar kaçınılmaz artık. Böyle bir ortam içerisinde tabii ki
eski alışkanlıklar da devam etmez. Onun için hepimiz ül
kemizin kıymetini bilmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olan, bu ülke sınırları içerisinde yaşayan ve tabii
ki sınırlarımız dışında da olan birçok vatandaşımız vardır.
ğini, zorluklarla karşı karşıya olduğunuzu biliyorum; bun
ları Odanızla, Yönetim Kurulu ile bir araya geldiğimizde
çok detaylı konuştuğumuz için buna girmek istemedim.
Ancak göstergeler şunu açıkça ifade ediyor ki bu sıkıntılı
dönemden dünya da çıkmak üzeredir, Türkiye de çıkmak
üzeredir. Türkiye'nin çok daha hızlı çıkacağını, 2010 yılın
da Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkesi olacağını, ticareti en
hızlı artan ülke olacağını, bütün uluslararası kurumlar ve
kuruluşlar da söylüyorlar. Onun için ümitli olmamız gerekir.
Kaybettiğimiz kazançlarımızı 2010 yılında tekrar kazana
cağımıza inanıyorum.
Hepinize başarılar diliyorum. Ankara Sanayi Odası'nın hem
daha önceki yöneticilerine, üyelerine hem de şimdiki üye
lerine sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Sağ olun.
Bir ülkenin önünü açan ve kapatan şey istikrardır. İstikrar, sadece ülkenin önünün görülebilir olması, ülkenin meselelerini soğukkanlılıkla alıp konuşabilmesi,
tartışabilmesi ve bunları tartışırken de alabora olmaması demektir.
22
![Page 24: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/24.jpg)
Uluslararası piyasada birlikteyiz.Dış Ticaret ürünlerim izle, uluslararası piyasada çalışan firmanızın beklentilerine uygun, kaliteli ve modern hizm etler sunarak dış piyasalardaki başarılarınıza destek oluyoruz!
Firmanıza özel çözümlerle riskinizi minimize ediyor, rekabet gücünüzü ve başarınızı artırıyoruz.
• Akreditif• Kabul/Aval Kredileri• Harici Garantiler• İhracat Akreditifi İskontosu• İhracat Faktoringi• Eximbank Kredileri• Ülke Kredileri
İ U 25 25 www.akbank.com
-
![Page 25: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/25.jpg)
ASOMECLISı/#
Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı“ 4 şubat 2010
![Page 26: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/26.jpg)
ASOMECLİS
Sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki
endişelerimiz devam etmektedir
NURETTİN OZDEBİRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyeleri, basınımızın seçkin temsilcileri; hepinizi şahsım ve Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanım, davetimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ediyor, hoşgeldiniz diyorum.
Sayın Bakanım, değerli Meclis üyeleri; açıklanan son veriler reel kesimde iyimserliğin arttığını göstermektedir.
Reel kesim güven endeksi Şubat ayında Ocak ayına göre 3,4 puan artarak 105,4'e yükseldi. Bu iyimserliği Ankara sanayiinde de görmekteyiz. Ankara sanayiinde durum ve
Üretim
iç Satışlar
Dış Satışlar
Yeni Siparişler
İstihdam
İthalat
Ürün Fiyatları
Hammadde Fiyatları
Kredi Kullanımı
Ücretler
Stoklar
beklentiler anketimizin sonuçları, kötüye gidişin hız kestiğini ve 2010 yılı beklentilerinin olumluya dönüştüğünü göstermektedir. Anket sonuçlarına göre Eylül 2009'a göre Aralık 2009'da üretim arttı diyenlerle azaldı diyenler arasındaki fark eksi 19'dan eksi 14'e gerilemiştir. Benzer biçimde iç satışlardaki fark eksi 28'den eksi 19'a, dış satışlardaki fark eksi 38'den eksi 27'ye, ithalattaki fark eksi 25'ten eksi 13'e gerilerken; yeni siparişlerdeki fark eksi 23'ten eksi 28'e, istihdamdaki fark eksi 13'ten eksi 16'ya, ürün fiyatlarındaki fark eksi 1,3'ten eksi 3,9'a yükselmiştir.
2009 Eylül Sonu 2009 Aralık Sonu
Arttı Azaldı Fark ] Arttı Azaldı Fark 1
25,6 44,2 -19 28.57 42.86 -14
21,0 49,0 -28 26.28 45.51 -19
17,4 55,4 -38 20.00 47.37 -27
25,6 48,2 -23 19.98 46.72 -28
9,7 22,6 -13 11.11 27.45 -16
7,6 32,9 -25 12.20 25.61 -13
13,4 14,7 -1,3 15.48 19.35 -3.9
49,7 3,4 46 53.38 2.03 51
35,5 16,5 19 34.96 14.63 20
17,3 1,2 16 14.20 1.85 12
30,3 22,8 7,6 28.97 27.59 1,3
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 25
![Page 27: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/27.jpg)
24 Şubat 2010
2010 yılı beklentileri ise olumludur. 2010 yılında üretim artışı ile azalış bekleyenler arasındaki fark 41'dir, iç satışlardaki fark 33, dış satışlardaki fark 28, yeni siparişlerdeki
2009 yılındaki sert düşüşlerden sonra 2010 yılında ekonominin toparlanmasını beklemek normaldir. Ancak bu toparlanmanın güçlü ve kalıcı olması için iç ve dış talebin de canlanması gerekmektedir. İç talebin canlanması için tüketimin ve yatırım harcamalarının artması, bunun için de beklentilerin iyimsere dönüşmesi gerekmektedir. Tüketicilerin kötümserliği devam etmekle birlikte bu kötümserlikte hafif de olsa bir azalma görülmektedir. Özellikle son üç ayda hafif bir yükseliş trendine girilmiştir.
Geçen yılın Aralık ayında 78,79 olan tüketici güven endeksi, Ocak ayında Aralık ayına göre binde 57 oranında artarak 79,24 değerine yükselmiştir.
Değerli Meclis üyeleri, tüketicilerin kötümserliğinin temelinde 2009 yılında yaşadığımız derin kriz yatmaktadır. TÜİK verilerine göre 2009 yılında bireylerin yüzde 60'ı daha ucuz ürün tüketmeye başlamış, yüzde 34'ü borç
fark 40, istihdamdaki fark 21, ithalattaki fark 8, kredi kullanımdaki fark 26'dır.
lanmış, yüzde 28'inin geliri ve tasarrufları azalmış, yüzde 3,2'si işini kaybetmiş, binde 5'i ise iflas edip dükkan kapatmıştır. İşsizlikteki artış da devam etmektedir. Türkiye genelinde işsiz sayısı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 233 bin kişi artarak 3 milyon 270 bin kişiye yükseldi.
İşsizlik oranı ise binde 5 puanlık artışla yüzde 13,1 oldu. Kasım döneminde genç nüfustaki işsizlik oranı, geçen yılın aynı dönemine göre binde 4 puan artarak yüzde 24,4 oldu. Her dört gençten biri işsizdir. Görüldüğü gibi kriz, bireylerin alım gücünü azaltırken işsizliği de artırmaktadır. İşsizliğin bu sosyal maliyetini azaltmak için ekonomi yönetiminin bazı tedbirler alması ve beklentilerdeki iyileşmeyi desteklemesi gerekmektedir. Alınması gereken tedbirler konusundaki görüşlerimi konuşmamın sonunda belirteceğim.
Değerli Meclis üyeleri, sanayi üretimi Aralık ayında beklen
2010 Yılı Icin Beklentiler
Artacak Azalacak Fark
Üretim 60,7 19,4 41
İç Satışlar 55,6 22,2 33Dış Satışlar 46,9 19,4 28
Yeni Siparişler 57,9 18,1 40İstihdam 35,1 14,6 21
İthalat 27,4 19,1 8
Ürün Fiyatları 46,1 13,2 33
Hammadde Fiyatları 69,7 3,5 66
Kredi Kullanımı 43,0 16,5 26
Ücretler 59,5 2,0 58
Stoklar 29,1 26,2 2,8
Sanayimiz 2009 yılında derin bir hasar görmüştür. Krizin bu kadar derin olmasında yerli bankaların kredileri hızla çağırmasının ve özellikle KOBİ kredilerini azaltmalarının
büyük etkisi olmuştur. Bankaların bu tutumu devam ettikçe makro ekonomik göstergelerin 2007 yılındaki seviyelerine ulaşması uzunca bir zaman alacaktır.
26
![Page 28: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/28.jpg)
ASOMECLİS
Derecelendirme kuruluşları birbiri ardına ülkemizin kredi notunu yükseltmektedir. Ancak Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir ülke notuna yükseltilmesi
gerekmektedir. Eğer Türkiye bu kredi notuna ulaşırsa yabancı sermaye girişleri artacak ve finansman maliyetleri düşecektir. Bunun için ülkemizdeki yatırım ortamını
iyileştirme çabalarımıza kesintisiz devam etmeliyiz.
tilerin üzerinde bir artış gösterdi. Aralık 2008'de toplam sanayi üretimi yüzde 18'e yakın bir oranda düşmüştü. Üretim, Aralık 2009'da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,2, bir önceki aya göre ise yüzde 8,7 arttı. Üretim madencilik ve taşocakçılığında yüzde 15,4, imalat sanayiinde yüzde 28, enerjide yüzde 10,9 arttı.
Aralık 2009'da takvim etkilerinden arındırılmış endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,3 artarken, mevsim takvim etkilerinden arındırılmış endeks ise bir önceki aya göre binde 7 arttı. Diğer yandan Ocak ayı kapasite kullanım oranı beklentilerin altında gerçekleşmiştir. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre 7,5 puan artarken, bir önceki aya göre değişmeyerek yüzde 67,8 seviyesinde gerçekleşti. Dolayısıyla sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki endişelerimiz devam etmektedir.
Aralık ayında dış ticaretimizde de hızlı bir artış olmuştur.2009 yılı Aralık ayında, 2008 yılının aynı ayına göre ihracat yüzde 30 artarak 10,1 milyar dolar, ithalat yüzde 31 artarak 15 milyar dolar oldu. Aynı dönemde dış ticaret
açığı yüzde 33,8 artarak 3,7 milyar dolardan 4,9 milyar dolara çıktı.
Bu artışlarda baz etkisi önemli rol oynamıştır. Aralık 2008'de ihracat yüzde 21'e, ithalat ise 29'a yakın oranda düşmüştür. Yıllık bazda baktığımızda ise krizin dış ticaretimiz üzerindeki etkileri açıkça görülmektedir. 2009 yılında 2008 yılına göre ihracat yüzde 23 azalarak 102 milyar dolar, ithalat yüzde 30 azalarak 141 milyar dolar oldu. Aynı dönemde dış ticaret açığı yüzde 45 azalarak 38,6 milyar dolara geriledi. 2008 yılında yüzde 65 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2009'da yüzde 73'e yükseldi. AB'de artan çift dipli resesyon olasılığı 2010 yılındaki ihracat artışını önemli ölçüde sınırlayabilir.
Sayın Bakanım, görüldüğü gibi sanayimiz 2009 yılında derin bir hasar görmüştür. Krizin bu kadar derin olmasında yerli bankaların kredileri hızla çağırmasının ve özellikle KOBİ kredilerini azaltmalarının büyük etkisi olmuştur. Örneğin; yerli bankaların yurtdışı şubeleri, reel sektörün uzun vadeli dış borçlarının yüzde 10,4'ünü yenilememiştir.
Dış krediyi en çok yerli bankalar kesti
Finans dışı özel sektörün uzun vadeli kredi borcu, milyon $
Kas.09 Değişim
Yurtdışı Yabancı Firmalar 46 .20 6 -2,6%
Yerleşik Bankaların Yurtdışı Şubeleri 33.085 -10,4%
Toplam Uzun Vadeli Kredi Borcu 94.257 -4,7%
İşgücü verimliliğinde hala katetmemiz gereken önemli bir mesafe vardır. Mesleki eğitimin cazip hale getirilmesi ve kalitesinin yükseltilmesi bu mesafenin hızla
kapatılmasına katkı sağlayacaktır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 27
![Page 29: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/29.jpg)
24 Şubat 2010
Hükümetiniz döneminde bitirilen bölünmüş yollar karayolu ulaşımında büyük bir rahatlama sağlamıştır. Ancak demiryolu taşımacılığında da benzer bir atılıma ihtiyacımız var. Özellikle organize sanayi bölgelerinin yük toplama ve aktarma
merkezleri haline getirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, kredi hacmi de reel olarak artmamıştır.
Reel olarak krediler büyümüyorN om ina l v e reel kred i hacm i (m ily o n TL), Ocak 2 0 0 7 -K a s ım 2 0 0 9
Toplam - N o m ina l------------Toplam - Reel
KOBİ kredileri ise yüzde 5,8 daralmıştır. İç kredi kanalı kredi artışlarında yavaşlama gösterirken, kaybedenler KOBİ'ler olmuştur.
Burada tablodan da görüleceği gibi, bireysel kredilerde ve büyük işletmelere verilen kredilerde yüzde 15, yüzde 20 gibi artışlar
olurken, KOBİ'lere tanınan kredi imkanlarında yüzde 5,8'lik bir daralma olmuştur. Bankaların bu tutumu devam ettikçe makro
ekonomik göstergelerin 2007 yılındaki seviyelerine ulaşması uzunca bir zaman alacaktır.
28
![Page 30: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/30.jpg)
ASOMECLİS
Değerli Meclis üyeleri; derecelendirme kuruluşları birbiri
ardına ülkemizin kredi notunu yükseltmektedir. Son ola
rak Standart and Poor's kredi notunu yabancı para cinsin
den BB'ye, yerli para cinsinden BB+'ya yükseltti. Türkiye
kriz ortamında görünümü pozitif olan az sayıdaki ülkeler
arasındadır. Kriz ortamında 52 ülkenin kredi notu düşürü-
lürken, Türkiye'nin de aralarında olduğu 13 ülkenin kredi
notu arttırılmıştır. Kredi notu iki basamak artan tek ülke
Türkiye'dir. Ancak, bizce ülkemizin kredi notu bundan
daha yüksek olmalıdır. Tabloya bakarsanız bütçe açığının
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya oranının İrlanda'da yüzde 13,6,
Yunanistan'da ise yüzde 13 olduğunu görürsünüz. Bu
ülkelerdeki borç yükü de Türkiye'den çok daha fazladır.
Bugünlerde Yunanistan'ın borçlarını çevirip çeviremeyece-
ği, İrlanda ve Portekiz'in bir borç krizine girip girmeyeceği
tartışılmaktadır.
Kredi Bütçe Açığı/ Notu GSYİH (%)
Cari İşlemler Açığı/ GSYİH (%)
Borç/GSYIH (%)
Tüm bu göstergelere bakıp Türkiye'nin kredi notunun bu
ülkelerin altında olmasını anlamak mümkün değildir.
Sayın Bakanım, Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabi
lir ülke notuna yükseltilmesi gerekmektedir. Eğer Türkiye
bu kredi notuna ulaşırsa, yabancı sermaye girişleri artacak
ve finansman maliyetleri düşecektir. Bunun için ülkemiz
deki yatırım ortamını iyileştirme çabalarımıza kesintisiz
devam etmeliyiz. Öncelikle istihdam üzerindeki yüklerin
düşürülmesi gerekmektedir. Bu yükler içinde kıdem taz
minatı uygulamasının önemli bir ağırlığı vardır. Biz, kıdem
tazminatı uygulamasında bir fon yapılarak kıdem kazan
mak için gerekli sürenin uzatılmasını, kazanılan kıdemin
düşürülmesini ve bir kıdem tazminatı fonu kurulması öne
rimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 29
![Page 31: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/31.jpg)
24 Şubat 2010
1981 - 2002 2003 - 2008 Verimlilik düzeyi
Ülkemizde istihdam artışını engelleyen diğer bir konu da
işgücünün niteliğidir. Bir yandan sanayici nitelikli eleman
sıkıntısı çekerken, diğer yandan milyonlarca kişi iş ara
maktadır. Niteliksiz işgücü verimliliği de düşürmektedir.
Aslında son yıllarda işgücü verimliliğindeki artışta Türkiye
ekonomisi iyi bir not almıştır.
Yukarıdaki tabloda ilk sütun, söz konusu ekonomilerin
1981 ile 2002 yılları arasında bir yıldan ötekine ortalama
yıllık verimlilik artışı yüzdesini göstermektedir. İkinci sü
tun da 2003 ile 2008 arasındaki ortalama değişimi gös
teriyor. Son sütun ise 2007 yılı itibariyle Amerika Birleşik
Devletleri'ndeki verimlilik seviyesi 100 kabul edildiğinde
öteki ülkelerin hangi seviyede olduğunu ortaya koyuyor.
Tablodan verimlilik düzeyi en düşük ekonominin Türkiye
olduğu görülüyor. Örneğin bir ABD'li işçi belirli bir zaman
biriminde 100 adet üretim yaparken, bizim işçimiz 41
adet üretiyor. Ülkemizde emek verimliliği düşük olmakla
birlikte hızla artmaktadır. Türkiye'de işgücü verimliliğinde
ki artış son altı yılda yüzde 5,1 gibi çok yüksek bir oranla
Kore'yi de geçerek birinci sıraya yükselmiş bulunuyor. Eğer
böyle bir artış ortalamasıyla devam edebilirsek işgücü ve
rimliliğini bir süre sonra gelişmiş ekonomiler seviyesine
getirebiliriz. Bu artışın bir bölümü 2001 krizi sonrasında
30
![Page 32: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/32.jpg)
ASOMECLİS
Yüksek ulaştırma maliyetleri, limanlara uzak olan kentlerimiz için bir dezavantaj oluşturmaktadır. Bu nedenle konteynır taşımacılığının ve demiryolu lojistik köylerinin
yaygınlaştırılması ve taşıma maliyetlerini düşürecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
işçi çıkararak mevcut kapasitenin daha etkili kullanılma
sından kaynaklanmıştır. Ancak son yıllarda işletmelerimiz
yeni teknolojiye, AR-GE'ye ve işgücü eğitimine daha fazla
yatırım yapmaktadır. Verimlilik artışında bu yatırımların da
önemli bir katkısı vardır. Ancak, işgücü verimliliğinde hala
katetmemiz gereken önemli bir mesafe vardır. Mesleki
eğitimin cazip hale getirilmesi ve kalitesinin yükseltilmesi
bu mesafenin hızla kapatılmasına katkı sağlayacaktır.
Sayın Bakanım, Hükümetiniz döneminde sosyal güvenlik
işveren katkı payının ve Kurumlar Vergisi oranının düşü
rülmesi bizleri bir ölçüde de olsa rahatlatmıştır, bu nedenle
Hükümet'e teşekkür ediyoruz. Ancak, başta enerji ve ileti
şim olmak üzere bazı vergiler hala yüksektir. Vergi gelirle
rinin yüzde 70'i ise dolaylı vergilerden sağlanmaktadır. Bu
vergilerin düşürülmesi, sanayimizin rekabet gücünü olum
lu etkileyecektir. Bazı sektörlerde KDV-ÖTV indirimlerinin
hem piyasalara canlılık getirdiğini hem de vergi gelirlerinde
artışa yol açtığını bu kriz döneminde hep beraber gördük.
Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanımız da yeni KDV-ÖTV
indirimlerinin yapılabileceğini söylemişti. Biz uzunca bir
süredir sanayi üretimindeki düşüşte en ağır darbeyi alan
yatırım malları üreten sektörlere destek vermek amacıyla
iyi tanımlanmış bir listede yer alan yatırım malları için le-
asingde KDV oranının bir süreliğine yüzde 1'e çekilmesini
ya da hızlandırılmış amortisman uygulanmasını talep edi
yoruz. Biraz önce kredi hacmindeki daralmadan en fazla
KOBİ'lerin etkilendiğini ifade etmiştim. KOBİ kredilerindeki
daralmanın bir nedeni de teminat sorunlarıdır. Leasingde
KDV oranının düşürülmesi bu teminat sorununun by-pass
edilmesini sağlayacaktır. İletişim üzerindeki vergiler de çok
yüksektir, daha da düşürülmelidir.
Sayın Bakanım, Hükümetiniz döneminde bitirilen bölünmüş
yollar karayolu ulaşımında büyük bir rahatlama sağlamıştır.
Ben bu arada yapmış olduğum seyahatlerde bu yollardaki
rahatlığı yaşayan biri olarak -başta sizin ve Meclisimizin
de komiteleri içerisinde İnşaat Komitesi'nin çok emeği var-
hem Hükümetinize hem o yolları yapan müteahhitlerimize
teşekkür ediyorum. En son haftasonu Antalya'ya gittim,
uzunca zamandır Antalya'ya karayoluyla gitmemiştim;
hiçbir sıkıntı çekmeden tamamen bölünmüş yollardan, ne
redeyse otoyol standardında yolla çok rahat ulaştık.
Ancak demiryolu taşımacılığında da benzer bir atılıma ihti
yacımız var. Hızlı trende yolcu taşımacılığında önemli şey
ler yapılıyor, bu projelerin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ancak sanayinin rekabet gücü içerisinde ağırlıklı bir unsur
olan taşıma maliyetinin düşürülmesi açısından da demir
yolu taşımacılığında benzer bir atılım yapılması lazım. Özel
likle organize sanayi bölgelerinin yük toplama ve aktarma
merkezleri haline getirilmesi gerekmektedir. Burası üreti
min merkezi, aynı zamanda ithalat ve ihracatın da odak
noktalarıdır. Buradan yapılan sevkiyatların kolaylaştırılma
sı ve ucuzlaştırılması rekabet gücümüz açısından avantaj
yaratacaktır. Ayrıca yüksek ulaştırma maliyetleri, limanlara
uzak olan kentlerimiz için bir dezavantaj oluşturmaktadır.
Bu nedenle konteynır taşımacılığının ve demiryolu lojistik
köylerinin yaygınlaştırılması ve taşıma maliyetlerini düşü
recek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Sayın Bakanım, malumunuz olduğu üzere Ankara Sanayi
Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde "Ankara'ya Liman"
diye bir proje başlatmıştık, zat-ı alinizin de çok büyük
destekleri oldu. Devlet Demiryolları ile bu konuda gerek
li mutabakatlar sağlandı, anlaşmalar yapıldı ama bu kriz
döneminde harcama kabiliyetimizin azalması nedeniyle
projeyi biraz ertelemiştik. Tahmin ediyorum havaların dü
zelmesiyle beraber tekrar inşaatımıza başlayacağız.
Organize sanayi bölgelerinin bir yük toplama cazibe mer
kezi haline getirilip ve güzergah üzerindeki organize sa
nayi bölgelerinde de yüklerin birleştirilerek katar haline
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 31
![Page 33: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/33.jpg)
24 Şubat 2010
getirilmesiyle verimli ve düzenli tren seferlerinin yapıla
bileceğine inanıyoruz. Organize sanayi bölgelerimize bu
konuda destek olunursa, hem karayolu trafiğinin azalma
sına katkıda bulunulacak hem de taşıma maliyetlerimizin
aşağıya çekilmesinde çok ciddi fırsatlar olacaktır.
Ankara'da konteynır deposu bulunmamaktadır. Bizim bu
lojistik köyümüzde bir konteynır deposu için de yer ayırdık.
Ankara'ya boş gelen konteynırların buradan dolu gönderil
mesi, ulaştırma maliyetlerinde yarıya yakın bir tasarrufa
sebep olacaktır. Bu konuda da desteklerinizi bekliyoruz
efendim.
Ayrıca, kamuya olan vergi ve Sosyal Sigorta borçlarının
uygun vade ve faizle yeniden yapılandırılması, yeniden
yapılandırılan borçların ödeme dilimlerinde ağırlığın ile
ri dönemlere kaydırılması, borçların gecikme faizlerinin
Hazine'nin borçlanma faizleri kullanılarak yeniden hesap
lanması yerinde olacaktır. Bu kriz döneminde birçok işlet
memiz öz varlıklarından, işletme sermayelerinden yediler,
bunlara tekrar nefes aldırabilmek için bir destek yapılma
sının zamanıdır. Şu anda devletin uygulamış olduğu 1,95
faiz oranı karşılığında -birkaç gün önce bir arkadaşımız
söyledi- herhangi bir firma bir yıl ödemesiz 4 - 5 yıl va
deli kredi alabilmekte. Bu oranların, bu dönem içerisinde
ekonominin toparlanmasını hızlandırmak ve onların ihtiya
cı olan işletme sermayelerine destek olabilmek açısından
faydalı olacağına inanıyorum.
Kamunun özel sektöre borçlarının, özellikle hastanelerin,
belediyelerin ve üniversitelerin borçlarının da bir an önce
ödenmesi gerekmektedir. Kamu alımlarında yerli makine
ve teçhizatlara mutlaka öncelik verilmelidir. Devlet Malze
me Ofisi alımlarında mümkünse sadece yerli malları seçil
meli, İller Bankası da sadece yerli mal alımlarını kredilendir-
melidir. Kamu alımlarında eşik değerin altındaki ihalelere
yabancıların katılmasına da izin verilmemelidir.
Sayın Bakanım, ulaştırma sektörüne ilişkin üyelerimizin
görüş ve önerilerini bir rapor halinde zat-ı alinize verece
ğim. Onun için daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.
Son günlerde artan siyasi gerginlik ve erken seçim söylen
tileri 2010 yılındaki toparlanmayı yavaşlatacak bir görü
nüme bürünmüştür çünkü siyasetteki gerginlik toplumda
endişe ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Bu endişe ve be
lirsizliklerin artmasından ekonominin olumsuz etkilenmesi
kaçınılmazdır.
2004 yılından beri büyüme hızının düşüşünde özellikle
2007 yılından beri giderek artan siyasi gerginliğin etkisi
inkar edilemez. Bu nedenle siyasi tansiyonun düşürülmesi
gerekmektedir ve bu konuda başta siyasetçilere, medya
ya ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görev ve sorumlu
luklar düşmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor, Sa
yın Bakanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
32
![Page 34: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/34.jpg)
ASOMECLİS
Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sevkiyat ücretlerinin rekabet edebilir düzeye çekilmesi gerekmektedir
SOZER ÖZELMADENCİLİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyesi arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sayın Bakanım, madencilik sektörü açısından demiryolu taşımacılığı ve madencilik bir bütünün ayrılmaz iki parçası. Sayın Başkanım da değindi. Geçmiş yıllardan beri Türkiye'de maalesef demiryoluna gereken önem verilmemesine rağmen madencilik sektörü Devlet Demiryolu ile müşterek çalışmaya devam ediyor.
Tabii taşımalarda en önemli konu fiyat, en ucuz taşıma yolu ise demiryolu taşımalığı. Bizler gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sevkiyatlar için limanlara gönderdiğimiz madenlerde demiryolunu tercih ediyoruz ve demir cevher nak- liyesinde ithalatını yaptığımız ülkelerle kıyaslama yapıldığında maalesef bizim taşıma rakamlarımız bunların kat be kat üstünde. Bunun haricinde çok değişik uygulamalar da yapıyoruz. Geçmiş yıllarda -Rahmetli Özal zamanında- Devlet Demiryolları zarar ediyor, en fazla da demir cevheri taşınıyor diye listelerde değişiklik yaparak demir cevheri taşımacılığını kırılacak eşya sınıfına aldılar. Bunun şikayetini yıllarca yaptık, hükümetler değişti, "Haklısınız!" dediler, ne yapıldı? Krom cevheri de kırılacak eşya sınıfına konuldu. Bu ayıp devam ediyor Sayın Bakanım. Hiç olmazsa bu ayıbı siz düzeltin, rica ediyorum; birinci konu bu.
İkinci konu; "Divriği-İskenderun Elektrifikasyon Projesi" olarak büyük bir proje yapıldı. Bu, epey sürdü ve milyonlarca dolar harcanarak hem mevcut hem de geleceğe yönelik demir cevheri taşıması için bir hazırlık yapıldı. Bu hatta aşağı yukarı 18 tane elektrikli lokomotifimiz var; şu anda kullanılan kapasitesi de 2,5 milyon ton ve önü
müzdeki günlerde artacak mecbur çünkü büyük projeler geliyor. 2004 yılında Ereğli'de bir lojistik şirketi kuruldu ve Devlet Demiryolları'ndan 8 lokomotif, 18 vagon kiralandı. Bu vagonlar ve lokomotiflerle aynı hatta 19 saatte bir tur atılıyor. Bu dönemde özellikle Ereğli'nin özelleştirme aşamasında rahatsız olan gruplar -başta Demiryolları Sendikası olmak üzere- hemen Danıştay'a giderek bu mukaveleyi iptal ettirdi. Şu anda bir tur 38 saat Sayın Bakanım. Şimdi bu yol üzerinde bulunan "Maraş-Kumdağ-Kapıdere Mevkii"nde -son 10 yıl içerisinde belki 5'in üzerinde- en son 23 Ocak 2010 tarihinde yine bir heyelan oldu. Bugün bir ayı geçti, bir kazma vurulmadı. Hala üniversitelerden heyetler gidiyor, incelemeler yapılıyor ancak bir sonuç elde edilemedi. Bu heyelanın bir an önce kaldırılması gerekiyor. Bugün Türkiyemizde bu işi süratle yapabilecek hem madenci hem de atıl vaziyette çok büyük inşaat firmaları var, süratle bunun açılması lazım.
Şimdi "Vagon taşımacılığının daha ucuz olması lazım." diyoruz ama son 5 yılda daha pahalı olmasına rağmen yüzde 60'ı, 70'i kamyon taşımacılığına kaymış. Bunun sebebi ise vagonlarda taşınan mallarımızda bir kayıp var. Bir yerden bir yere maden taşınırken eğer fas tipi otomatik vagon değilse malımızın neredeyse yüzde 10'u, yüzde 20'si yollara dökülüyor. Bilhassa kromu bırakmıyorlar. Maraş tarafında vagonların yavaşladığı yerde insanların vagonların üzerine çıkıp attıklarını söylüyorlar. Malımızın selameti için bütün maden taşımalarının mutlaka otomatik vagon sistemi ve katarlar halinde, yine boşaltma tesislerinin de bugünkü teknolojiye uygun şekilde yapılması lazım Sayın Bakanım.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 33
![Page 35: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/35.jpg)
24 Şubat 2010
Kamyonet için şehiriçi güzergah izin belgesi uygulamasının kaldırılmasını talep ediyoruz
Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakan, değerli Meclis üye
leri, değerli konuklarımız; hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Hükümet'in bürokratik işlemlerin azaltılmasında göster
diği hassasiyeti ve çalışmaları, bürokrasi oluşturmaya
hakim olan anlayışları gidermeye yönelik çalışmalara
bizlerden daha fazla destek vermeniz gerektiğini de bi
liyoruz. Bürokrasi mücadelemizi iş yerimizde, Odamızda,
bakanlıklarımızda sürdürebildiğimiz takdirde hepimizin
devletimize, Odamıza ve birbirimize olan güvenini artı
rarak güçlülüğümüzü geliştireceğimizi düşünüyoruz.
Bir sanayici KOBİ olarak Bakanlığınızca kolay çözümle
neceğini düşündüğümüz sorunumuzu bir kez de sizlerle
paylaşmak istiyoruz. Odamızca bürokrasiyle başarılı bir
şekilde sürekli mücadele edilmesine karşın yaklaşık 10
yıldır paylaştığımız bir sorunumuz ise kamyonet için
şehiriçi izin belgesi uygulamasıdır. 1996 yılında uygu
lanmaya başlanmış, daha önce Ankara Trafik Vakfı'na
yapılan zorunlu bağış sonucu Ankara Valiliği'nce 2005
yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne her araç için 15
YTL, bugün ise 59 TL yapılan ödeme sonucu izin belge
si verilmesi uygulamasıdır. Bilindiği üzere 1996 yılında
İl Trafik Komisyonu'nun 12.12.1996 tarih, 1996/202
sayılı Kararı gereği Metro ve Ankaray çalışmaları bitme
sine karşın sadece duyuru amacını taşıyan izin belge
sinin de izin olarak geçerli olmadığı halde niye her yıl
alınması zorunluluğunun kaldırılmadığını anlamamız da
olanaksızdır. Sürekli takip edilmesine rağmen uygulama
kaldırılmamış, 2005 yılındaki uygulama sonucunda ise
verilen izin belgesi üzerinde metin aynı kalmış ve sade
ce veren kurum ismi değişmiştir. Yeni uygulamada ta
şıma amaçlı kamyonetler için Ulaştırma Bakanlığı'ndan
K-2 yetki belgesi, sürücüler için de SRC mesleki yeter
lilik belgesi alma zorunluluğu başlamıştır. Birincisi, yak
laşık 14 yıl önceki bu uygulamanın gerekçesi ortadan
kalkmıştır. İkincisi, verilen izin belgesinin ise uygulama
da alınan belgenin izin şeklinde kullanılmamasıdır. Her
iki nedenden ötürü, kamyonet için şehiriçi güzergah izin
belgesi anlamsızdır. Kamyonet için şehiriçi güzergah
izin belgesi alma zorunluluğunun, Başkentimiz tarihine
geçmiş bürokrasi açısından eşi görülmemiş örneklerden
biri olması nedeniyle bu uygulamaların kaldırılması için
Bakanlığınızca gerekli girişimlerde bulunup çözümlene
ceğini ümit ediyoruz.
34
![Page 36: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/36.jpg)
ASOMECLİS
Organize sanayi bölgelerini, demiryolları ağıyla buluşturan projenin yaygınlaştırılması gerekiyor
HÜSEYİN KUTSİ TUNCAYGENEL AMAÇLI MAKİNA VE YEDEK PARÇA SANAYİİ MECLİS ÜYESİ
Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyesi arkadaşlarım; öncelikle Yönetim Kurulumuzun Bakanımıza görüşlerimizi aktarma konusunda gösterdiği duyarlılığa ve toplantıya katıldığı için Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum.
Planlı ve çevreyi koruyan, aynı zamanda yatırım maliyetlerini de aşağıya çeken organize sanayi bölgelerinin cazibe merkezi haline getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'de dağınık bir sanayileşmenin ortaya çıkardığı sorunları dikkate aldığımızda yerel yöneticilerden başlayarak, merkezi düzeydeki yöneticilere kadar tüm ilgili ve yetkili kurum- ların OSB'lerde yatırımları özendirecek önlemleri alması, imkan sağlaması şart gözükmektedir. Bir organize sanayi bölgesinin yatırımcıyı çekebilmesi için, karayolu, havayolu, demiryolu ve denizyollarından en az üçünün mevcut olması gerekmektedir. Çünkü hem hammaddenin hem de ürettiğimiz ürünün nakliyesi en ciddi maliyet kalemleri arasındadır. Buradan hareketle diyebiliriz ki ulaşım avantajı firmanın rekabetçi yanlarını geliştiren en temel unsurlardan birisidir. Bir örnek vermem gerekirse ben kendi firmamda 23 tonluk bir malzemeyi İtalya'dan Ankara'ya gemi ve karayolu nakliyesiyle getirirken ya da gönderirken 2933 kilometre mesafe için 6880 TL, aynı tonajdaki malzemeyi Malezya'dan İstanbul'a gemi ile gönderirken ya da getirirken 3762 kilometre için 2635 TL, yine aynı tonajdaki malzemeyi Haydarpaşa'dan Ankara'ya kara yoluyla naklettirirken 450 kilometrelik mesafe için de 2200 TL para ödemekteyim. Bu durum Türkiye'deki nakliyenin pahalı olduğunu göstermesinin yanı sıra karayolu taşımacılığındaki maliyet yüksekliğinin iyi bir örneğidir. Ayrıca, bu durum neden sanayi bölgelerinin limanlarda yoğunlaştığını da izah etmektedir.
Sayın Bakanım, Türkiye'de 261 organize sanayi bölgesi bulunuyor. Organize sanayi bölge yönetimleri de işletmelerin altyapı, enerji, arıtma ve ulaşım gibi sorunlarına çözüm getirmeye çaba gösteriyorlar. Bakanlığınızın son yıllarda ulaşım ağının iyileştirilmesi, altyapıda standartların yükseltilmesi konusundaki çalışmalarını biliyor, özellikle demiryolları için ayrılan bütçenin uzun yıllardan sonra karayollarına ayrılan bütçeden daha fazla olmasını takdirle karşılıyoruz. Bu politikaların devam ettirilmesi durumunda inanıyorum ki geçen yıl yapılan Ulaşım Şurası'nda alınan kararla demiryolu ulaşımının yüzde 20 artması hedefi tut- turulabilecektir. Demiryolu taşımacılığının ekonomik, güvenli ve çevreci olma, enerji ve trafik avantajlarına rağmen bugünkü payının yüzde 5 düzeyinde olduğunu dikkate aldığımızda yüzde 20'lik artış, ciddi bir artış olacaktır.
Devlet Demiryolları'nın organize sanayi bölgelerini demiryollarına bağlamak için çalışma başlattığını ve bu çalışmaları sürdürdüğünü biliyoruz. Organize sanayi bölgelerini, demiryolları ağıyla buluşturan projenin yaygınlaştırılmasını arz ediyoruz. Çünkü sanayicinin nakliye sorunu var. Karayollarında yük almanın belli standartlara ulaşmasından dolayı nakliye fiyatları bildiğiniz gibi çok yüksek. Nakliye maliyetini aşağıya çekebilmek için, organize sanayi bölgelerinde demiryolları istasyonlarının bağlantı hatlarının yapılması anlamlı sonuçlar verecektir. Sanayicilerin taşımacılığını demiryollarına kaydırmamız gerekiyor. Bunun için kuşkusuz demiryolu ağını hem iyileştirmek hem de yaygınlaştırmak gerekmektedir. Organize sanayi bölgelerini demiryollarıyla limanlara ve bölünmüş yollara bağlamak gerekmektedir. Eğer bunları yapabilirsek ucuz nakliyenin firmalarımızı rekabette bir adım öne geçireceğine inanıyorum.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 35
![Page 37: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/37.jpg)
24 Şubat 2010
Havayollarımızın Ankara'dan yurtdışı sefer sayılarının daha da arttırılmasını istiyoruz
Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Yöne
tim Kurulu üyelerimiz ve değerli Meclis üyelerimiz,
medyanın değerli mensupları; hepiniz hoşgeldiniz.
Sayın Bakanım, özellikle sizlerin son dönemde ulaştır
ma alanında hem demiryolları hem karayolları hem de
havayollarımız konusunda çok ciddi çabalarınız oldu
ğunu görüyoruz. Bu anlamda da özellikle Ankara'daki
havaalanımızın faaliyet ve köprü anlamında çok ciddi
bir boyutta büyüklüğe geldiğini de görmekteyiz. Sana
yiciler olarak bizlerin en büyük isteklerinden bir tanesi,
Ankara'daki havayollarımızın yurtdışı sefer sayılarının
daha da arttırılmasıdır.
Bir başka problemimiz daha var. Bildiğiniz gibi
Ankara'da yıllardır devam eden bir Keçiören Metrosu
Projesi vardı. Sanıyorum mevcut belediyenin belki
imkansızlıklarından, belki de proje anlamında bu işe
ilk sıralarda bakmamasından kaynaklanan, özellikle
Keçiören'deki trafiğin çok ciddi olarak aksadığı ve cid
di anlamda problem yarattığı bir organizasyon da var.
Aynı zamanda firmalarımdan bir tanesinde mikro tünel
makineleri ve tünel makineleri yedek parçası imalatı
yapılmakta ve Türkiye'de bu işi yapan tek firmayım. İs
tanbul metroları projelerinde çalıştık, yine Ankara'daki
metro projelerinde çalıştık, Konya'daki sulama tünel
leri projelerinde de çalıştık. Bu anlamda bu proje çok
uzun ve çok yıllara sari olmayacak kadar basit bir
proje. Eğer başlanabilirse çok kısa bir süre içerisinde
teslim edilebileceğine inandığımız bir proje. Medyadan
da diğer yerlerden de duyduğumuz kadarıyla sizin bu
konuyla ilgilendiğinizi hissediyoruz. Sadece naçizane
Ankara Sanayi Odası'nın bir Meclis üyesi ve Ankara'da
yaşayan sade bir vatandaş olarak sizden dileğim odur
ki özellikle Keçiören Metrosu'nun faaliyete açılması
noktasında katkılarınızı rica ediyoruz.
36
![Page 38: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/38.jpg)
ASOMECLİS
Ankara Metrosu'nun yapımını Ulaştırma Bakanlığı üstlenmelidir
Sayın Bakanım, Sayın Başkanlarım; 1997 yılında
Berlin'e gitmiştim. Otel odasında okuduğum bir der
gide "Dünyanın en küçük ve en kısa metrosu nere
dedir?" diye soruyordu. Cevabını bilmediğim için arka
sayfayı açtım, cevapta "Türkiye-Ankara" yazıyordu.
Tabii o cevabı okuduktan sonra bir Türk vatandaşı
olarak, ülkesini seven bir sanayici olarak son derece
üzüldüm ve metroyu yakından takip etmeye başla
dım, özellikle de Ankara Metrosu'nu. Ankara Metrosu
maalesef -maalesef diyorum- şu an görevde bulu
nan Büyükşehir Belediye Başkanımızın beceriksizliği
neticesinde bu haldedir. Onlarca yatırım yapılmasına
rağmen bu, Ankara'nın ayıbıdır. Trafiği görüyorsunuz,
trafikte insan faktörü sıfır. Bir şekilde bir yoldan kar
şıya geçme imkanınız yok, kilometrelerce yürüyecek
siniz öbür tarafa geçeceksiniz ve bu Belediye'nin bu
işi yapamayacağı da ortadadır. Sayın Bakanım, sizin
bu işe el atmanızı özellikle rica ediyorum.
İki yıl önce sahibi bulunduğum şirketle Batıkent
Organize Sanayi Bölgesi hattının ihalesine katıldık,
130 milyon dolar teklif verdik ve 3 yıl önce o iş baş
lamış olsaydı şu an bitmiş olacak, milyonlarca insan
Sincan, Etimesgut ve Eryaman'dan çok hızlı bir şekil
de Ankara'ya ulaşabilecekti, iptal ettiler. Şu anda bir
taraftan çelik yığınları görüyoruz, bir taraftan Enerji
Bakanlığı önünde çarşılar, yani boşa heba edilen pa
ralar ve yapılamayan metrolar. Sanayici olarak hepi
mizin yatırım planları, bu yatırım planlarının içinde de
bir işi yapmak, sonra öbürüne bakmak vardır. Bütün
Ankara'nın altına girdiler ve sonuçta para kalmadı,
elektro mekaniği yapacak para kalmadı. Sayın Ba
kanım, Ankara'yı bu konudan kurtarmanızı istirham
ediyoruz.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 37
![Page 39: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/39.jpg)
24 Şubat 2010
Ekonomimizin sınırlı kaynaklarının belli önceliklerinin iyi kullanılması gerekiyor
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanıma söz vermeden
evvel izin verirseniz bir iki kelime de ben söylemek is
tiyorum. Tekrardan kaçınmak için arkadaşlarımın ifade
ettiği hususları yinelemeyeceğim. Ancak demiryolu
ile yük taşımacılığı meselesinin fevkalade önemli bir
konu olduğunu Sayın Bakan'a bir kere daha hatırlat
mak istiyorum. Ekonomimizin sınırlı kaynaklarının belli
önceliklerinin iyi kullanılması gerektiğine inanıyorum.
Bu konuda hala anlayamadığım, çözemediğim pek
çok şey var. Dünyanın her yerindeki bu demiryolu ta
şımacılığının avantajlarının, yük taşıma avantajlarının
Türkiye'de niye çözümlenemediğini yıllardır bir türlü
anlayamıyor, Ankara'dan Diyarbakır'a demiryolu taşı
masının karayolu taşımasından niye pahalı olduğunun
cevabını bulamıyorum. Ankara'ya temel hammaddele
rin, girdilerin sağlandığı yerlerden, sözgelimi Ereğli'den
niye bir demiryolu bağlantısı olmadığını, niye Ankaralı
sanayicilerin Ereğli'deki kooperatifin esiri haline geti
rildiğini anlayamıyorum. İskenderun'da faaliyete geçen
tesislerin ve orada üretilen hammaddelerin Ankara'ya
aktarılmasının niye mümkün olmadığını, Kayseri üze
rinden olup da karayolunun iki misli pahalıya geldiğini
anlayamıyorum. Niye Ankara'dan ihracat çıkışının de-
miryoluyla hiçbir limana yapılamadığını anlayamıyo
rum. Şimdi bunların fevkalade büyük problemlerimiz
olduğunu Sayın Bakanımızın çok iyi bildiklerine de ina
nıyorum. Tabii -birtakım seçenekler varken- hızlı trene
kimse hayır demiyor, duble yollar da mutlaka çok iyi
oldu. Ancak tüm bu harcanan kaynaklara rağmen çok
daha uzun bir süre bu sorunların Türkiye'de çözüm
lenemeyeceğini tahmin ediyorum. Şunu da ifade et
mek isterim ki Türkiye'de hala bir sürü yerde otoyollar
yapılması düşünülürken, sürekli bu konular gündem
deyken bizim demiryoluyla yük taşımacılığımızın niye
bu kadar ihmal edilip ekonomiye bu kadar ağır yükler
getirildiğini de çözemiyorum.
Sayın Bakan, bunların hepsinin cevabını mutlaka biz
den de iyi biliyordur.
38
![Page 40: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/40.jpg)
ASOMECLİS
Krizin ilacı yatırımdır
Ankara Sanayi Odası'nın değerli mensupları, bugün AnkaralI sanayicilerimizin sorunlarını dinledik. Tabii hepsinin konuşma imkanı olmadı, birkaç arkadaşımız burada kendi yaşadıkları sorunları dile getirdi ancak genel olarak ulaşımla ilgili, taşımacılıkla ilgili sorunlara da değindiler.
Ben her şeyden önce bugün bize sizlerle buluşma fırsatı veren Ankara Sanayi Odası Başkanı'na, Meclis Başkanı'na ve tüm Yönetim Kurulu üyelerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Esasında programım; Ulaştırma Bakanlığı'nın son 7 yılda yaptığı işler, yapamadıkları ve geleceğe yönelik hedefleri, projeleri, vizyonlarıyla ilgili kapsamlı bir sunum yapmak idi. Ancak görüyorum ki buna çok fazla imkanımız olmayacak, yine de kısa bir geçiş yapacağım.
Biraz önce Sayın Başkan, genel olarak sanayideki 20092010 değişimini, üretimi, reel sektörün ülkemizin geleceği için ekonomimiz için ne anlama geldiğini rakamlarla, oranlarla çok açık bir şekilde ortaya koydu. İstihdam, ihracat- ithalat ilişkileri, istikrardan, güvenden tutun birçok konuda aslında bizim için de çok önem arz eden bilgileri bizlerle paylaştı.
Şimdi 2008 Eylül'ünde dünyada ne oldu? Dünya ticareti bozuldu. Dünyadaki tüketim sektörü birdenbire kan kay
betmeye başladı. Bunu gören finans sektörü de telaşa kapıldı çünkü küresel ticaret küresel finansmanla sürdürülüyor. Küresel ticaretteki bu bozulmanın evveliyatında da güven kaybı, yani ülkelerin ekonomi yönetimlerine güven kaybı var. Reel olmayan fiktif işlemlerin olduğu kanaati, dedikodusu had safhaya çıkınca güven kaybı ve küresel ticarette bozulma başladı. Küresel ticaretteki bozulma, küresel finansın telaşlanması ve finansmanın küresel ticareti durdurması, azaltması gibi bir sonucu da beraberinde getirdi. Böyle olunca ne oldu? İki tane sektör bundan hemen etkilenmeye başladı; bunların bir tanesi üretim, diğeri de taşımacılık. Küresel ticarette bir bozulmaya karşılık taşımacılıktaki etki dört kat oldu. Üretim zaten daha vahim ve daha hızlı şekilde etkileniyor. Çünkü neticede sadece Amerika'nın 11 trilyon dolar bir tüketim pazarı var. Bu bozulduğu zaman bütün dünyanın dengesi bozuluyor. Dolayısıyla üretimde, finansmandan başlayarak zincirleme bir bozulma da beraberinde geldi. Stok maliyetleri, talep kısılması söz konusu oldu ve işletmeler bir sarmalın içerisine doğru süratle yuvarlandılar. Bu 2009'da daha şiddetli hale geldi. Küresel talebin daralması bizim ihracatımızda da yüzde 30 civarında bir azalmayı birlikte getirdi ama bir bakış açısı böyle, bir bakış açısına da bakarsanız 2009 yılı bizim ekonomik göstergelerimizin de bir anlamda düzeldiği bir yıldır. Yıllarca uğraşıp başaramadığımız birçok göstergeyi küresel kriz bir anlamda başardı ama bizim istediğimiz
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 39
![Page 41: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/41.jpg)
24 Şubat 2010
Küresel ticarette bir bozulmaya karşılık taşımacılıktaki etki dört kat oldu. Üretim zaten daha vahim ve daha hızlı şekilde etkileniyor. Çünkü neticede sadece
Amerika'nın 11 trilyon dolar bir tüketim pazarı var. Bu bozulduğu zaman bütün dünyanın dengesi bozuluyor. Dolayısıyla üretimde, finansmandan başlayarak
zincirleme bir bozulma da beraberinde geldi.
başarı bu değil. Yani oranların küçülerek, küçülmenin doğal sonucu olarak iyileşmesi bizim, milletimizin istediği bir şey değil. Biz istiyoruz ki hem büyümemiz devam etsin hem faiz oranlarımız aşağı insin hem de enflasyon oranımız makul seviyelerde olsun, ithalat-ihracat arasındaki makas daralsın. Dolayısıyla, reel sektörün lokomotif görevini sürdürdüğü gerçek sektöre dayalı, üretime dayalı, istihdama dayalı bir kalkınma modeli ülkede devam etsin.
Değerli sanayiciler; bir ülkenin, sanayicinin, bakanlıkların plan yapması için, insanların hayal kurması için, geleceği planlaması için istikrar lazım, güven lazım. Bunların hiçbiri olmazsa dediğiniz de hiçbir şekilde mümkün olmaz. Türkiye bu dönemleri de yaşadı, Türkiye günlük plan yapamayacak olduğu dönemleri geride bıraktı. Bugün bahsedilen veya yaşanan olayların onda biri, yüzde biri geçmiş dönemde yaşanmış olsaydı ülke her gün krizden krize sürüklenirdi ama Allah'a şükür biz İspanya'dan geliyoruz, İspanya Türkiye'ye gıptayla bakıyor. "Siz iyisiniz." diyorlar. İşsizlik, iç piyasadaki durgunluk, insanlardaki moral Türkiye'den daha iyi değil, bunu bilesiniz. Türkiye dinamik bir ülke; biz giderken gündem başkaydı, döndük başka. Türkiye bu dinamik gündemde yaşamaya alışmış bir ülkedir. Sayın Başkan siyasi gerginlikten bahsetti, yani bunun adını doğru koymamız lazım. Türkiye aslında gelişiyor, demokratikleşiyor, açık toplum özelliği gittikçe daha belirgin hale geliyor. Bizim burada yapmamız gereken kurumları rahat bırakmamız, herkesin işini en iyi şekilde yapması için gerekli zemini hazırlamamız lazım. Bunun dışındaki müdahaleler bu ülkenin geleceğine katkı sağlamaz, tam aksine gelişmesini, demokrasisini geciktirici bir etkisi olur, bunu görmemiz lazım. Yargı işleyecek, siyaset kendi işine akacak, vatandaşa verdiği vaatlerini yerine getirecek, bunun gayreti içerisinde olacak. Kurumlar çalışacak, bürokrasi çalışacak ve dolayısıyla birbiriyle uyumlu bir şanzımanın dişlileri gibi sistem enerji üretmeye, güç üretmeye devam edecek; avare kasnak gibi çalışmayacak sizin tabirinizle. Güç üretecek, verimlilik olacak, verimliliği söylediniz, Amerika'da 100, bizde 41. Türk insanı çalışkan, Türk insanı zeki ama verimlilikte konumumuz Amerika'nın yarısından az. Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunun izahı gayet basit; bir kere her şeyden
önce değişimi iyi okumamız lazım. Hangi işi yaparsak yapalım değişimi göremezsek, kendimizi yenileyemezsek, yaptığımız işin verimini, üretim artışını sağlayacak yenilemeleri yapamazsak maalesef bunu yaşayacağız. Bende bu işi yaptım, gemi inşaat sektöründe 20 yılım geçti. Japonlar kişi başına 70 kilo çelik işliyordu, bizim tersanelerimizde 14 kiloyu çıkana çok büyük iş yaptı diyorduk. Dolayısıyla, bununla biz bir yere varamayız. Türkiye'de ne zaman biteceği, kaça biteceği belli olmayan, bilinmeyen bir gemi inşaatı sektöründen, bir gemi fiyatından bugün yılda 150200 gemi yapar hale geldik. Aslında Türkiye'de de gelişmeler oluyor ama tabii kazandıklarımızla yetinmeyeceğiz, daha ileriye bakmamız, daha iyisini nasıl yaparızı düşünmemiz lazım. Çünkü bu bir kurtlar sofrası. Üretmeniz, en iyi kalitede üretmeniz yetmiyor. Bunu dünya piyasasında rekabet edecek, en güzel katma değer oluşturacak şekilde satabilmeniz lazım.
Buradaki konuşmacıların gündeme getirdiği konuları da kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum. Özel Bey, madencilik sektöründe demiryollarıyla ilgili sorunlardan bahsetti, bir kısmı kendi işleriyle ilgili. Onlara arkadaşlarımız bakıp kendisine dönecek, orada bir sorun görmüyorum. Bahsettiğiniz proje Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi'dir; Sivas- Erzincan arasında dört tane HES projesi var, dolayısıyla demiryolu bu güzergahta ve su altında kalıyor, mecburen yapılması gereken bir projedir. Yani öyle keyfe keder bir proje değil onu söylemek istiyorum. Ancak sizin tesisinizle güzergah arasındaki münasebete arkadaşlarımız bakarlar, herkesi memnun eden bir çözüm üretirler, endişeniz olmasın.
Diğer yandan tabii o göçük hadisesi, heyelan hadisesi.., Biliyorum, onun farkındayım ve o konuda çalışmalar yürüyor. Yalnız şunu da bilmeniz gerekiyor ki -siz de gerçi ifade ettiniz- Demiryolları alternatif güzergahı hemen geliştirdi ve onun için de ayrı bir ücret almıyor, sadece fazla kilometre farkını alıyor. Yoksa tarifede bir değişiklik yapılması söz konusu değil, artı kilometre kadar bir ücret alıyor. Hiç taşı- mamaktansa alternatif oluşturmak şüphesiz daha önemli. Neticede Demiryolları da artık eski Demiryolları değil. On
40
![Page 42: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/42.jpg)
ASOMECLİS
lar da çok ciddi gayret gösteriyorlar ama içinde bulundukları şartlar o kadar kötü ki, o kadar ihmale uğramış ki; ben şikayet etmeyi sevmem ama demiryollarında çok ciddi ihmal var. Bizim 7 yılda yaptıklarımız bile bir yüksek fırının potasına atılan bir tutam cevher gibidir. Cız diyor bir ses geliyor hiçbir şey fark etmiyorsunuz. Demiryollarına kesintisiz 15 yıl süreyle her yıl 6-7 milyar yatırım yaparsak bu ihmali bir ölçüde gidermiş oluruz. Efendim işte demiryolları ucuz, yolumuz yok, yol olmayınca nasıl ucuz taşıyacaksınız? Bana göre fiilen demiryolu yok. Neden yok? Yüzde 94'ü tek hat, yüzde 83'ü sinyalsiz, yüzde 82'si elektriksiz ve yüzde 70'i de 50 yıldır bakılmamış. Böyle demiryolla- rımız var, gerçeği görmemiz lazım. Tamam demiryolları refah yolu, ümran yolu; büyük Atatürk bunu demiş, lafta da bırakmamış bunun üzerine seferberlik ilan etmiş ve 4160 kilometreden 8800 kilometreye ulaşmış demiryolu hattımız 46'ya kadar. Ancak 46'da demiryolları harç bitti yapı paydos bırakılıyor ta ki bizim döneme kadar. Bakın biz bu dönemde 10 katrilyon para harcadık demiryollarına ama belki de bir şey göremiyorsunuz etrafta. Ancak demiryollarında bir şeylerin değiştiğini göreceksiniz, aslında değişti de. Demiryollarında 13 milyon ton taşıma yapılıyordu, bugün 23 milyon ton taşıma yapılıyor ve Demiryolları "Bu 153 yıllık tarihimizin rekorudur." diyor. Ben de onlara diyorum ki "Aynı demiryolu ağına sahip Kanada ne kadar taşıyor baktınız mı?" Onların da 11 bin kilometresi var. Baktılar, 170 milyon ton taşıyor. Neyle övünüyoruz? 13 milyondan 23 milyona çıktık diye övünüyoruz, 150 yıllık rekorumuz diyoruz. Bana göre ortada rekor filan yok. Ancak her şeye rağmen gelecek demiryollarında, bunu çok açık ve net söylüyorum. Çünkü dünyayı, Avrupa'yı, etrafımızı inceliyoruz herkes demiryollarına yatırım yapıyor. Türkiye'nin meselesi, altyapıda türler arasındaki entegrasyonunu sağlayacak bütüncül bir bakış açısını geçmişte
ortaya koymamasıdır. Ulaşım planlamasında her şey birbirinden bağımsız gitmiş; karayolları kendi başına, denizcilik kendi başına, havacılık kendi başına ve demiryolları da zaten kaderine terk edilmiş. Hal böyle olunca ne oluyor? Karayolu taşımacılığı baskın ulaşım türü oluyor ama orada da yollar yetersiz kalmış. Sadece geçtiğimiz 6 yılın içinde motorlu araç sayısında yüzde 60 artış var. Yolların yüzde 30'uyla 60'ı ağır araçlardan oluşuyor. Yolların ömrü, trafikte yaşanan sıkıntılar, bunları siz hesap edin.
Türkiye'de 2 yıldır çok şey değişti. Bütün ulaşım türleri aynı Bakanlık tarafından koordine ediliyor, gerçek adresini buldu. Ulaştırma Bakanlığı şu anda ulaşımla ilgili ne varsa hepsinden sorumlu. Daha bahane üretecek hiçbir şeyimiz yok. Bundan sonra olmayan işler varsa bunun hesabı bizden sorulur, adresi bellidir.
Şimdi demiryollarıyla ilgili lojistik merkezleri kuruluyor. Şu anda 12 yerde bu çalışma yapılıyor, bir yandan da 400'ün üzerinde sizlerle, OSB'lerle birlikte iltisak hattı yaptık. "Yapamıyoruz, yani elimizdeki imkanlar sınırlı, tecrübe yetersiz, zaman da geçiyor o halde gelin beraber yapalım." dedik. Bu çağrıya kulak verdiniz, müşterek yapıyoruz. Demiryolları malzeme veriyor, siz altyapıyı yapıyorsunuz, bağlantıları yapıyoruz; bunlar güzel gelişmeler, bunlara devam edeceğiz. Çok güzel bir şey söylediniz, 19 saatte Erdemir'in lojistik şirketi yapıyor idi, biz 38 saatte yapıyoruz. Bu bir örnektir, bunu başlatan da benim ama yargı orada da karşımıza çıktı. Garip bir memlekette yaşıyoruz. Yani bir vatandaşın karayolunu kullanmasıyla demiryolunu kullanması arasında ne fark var? Yolları yapıyoruz, herkes kullansın diyoruz. Demiryolunu yapıyoruz; valla demiryollarını TCDD kullanır, kullanmazsa kimse kullanamaz, karar bu. Yargı, ne yapacaksın? Şimdi onun da gerekçelerini ortadan kaldıracak yasal düzenleme yapıyoruz. Demiryolculara kötü
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 41
![Page 43: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/43.jpg)
24 Şubat 2010
örnek olur diye belki de bu karar alındı. Demiryolcular için demiryolları esastır, müşteriler teferruattır; bu hale gelmiş, gerçekleri görmemiz lazım. Değişim şart, değişim her yerde şart. Avrupa bunu yaptı ve demiryolları tehdit etti "Bunu yaparsanız kazalar artacak." dedi, bu tehdide boyun eğmediler, kazalar da arttı ama şimdi Avrupa demiryolları Avrupa'yı ayakta tutacak bir altyapıya sahip oldu. Biz de bunu yapıyoruz, belki bu tehditleri bize de yapacaklar. Biz kamuoyuna söylüyoruz, ya bunları yaparız ya da ağlamaya, sızlamaya devam ederiz. Bu ülkenin kaynaklarını, bu ülkenin değerlerini bu ülkenin geleceği için, kalkınması için, Büyük Atatürk'ün bize işaret ettiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için en iyi şekilde kullanacağız. Dahası var mı? Ben size söyleyeyim, bugün Demiryolları'nda paydos etsek, her şeyi, herkesi evine göndersek 3 trilyon tasarruf sağlıyoruz. Onu da size versek -KOBİ'lere- abad olursunuz. Bunu yapabilir miyiz? Yapamayız çünkü Demiryolları'nın bizim insanımız için sadece bir taşıma olmanın ötesinde anlamı var; Atatürk'ün mirası. Atatürk'ün mirasına her fırsatta sahip çıkmaya çalışanlar ne yazık ki demiryolunu görmezden geldiler, 60 yıl görmezden geldiler. Demiryollarını da inşallah o arzu ettiğimiz düzeye getirerek, Büyük Atatürk'ün vasiyetini de yerine getireceğiz.
Bir başka arkadaşımız Mehmet Yalçındere, sürücü belgelerine, şehiriçi kamyonet güzergahlarına değindi. Bunlar Büyükşehir Belediye Kanunu'yla Ulaştırma Bakanlığı'nın yetki ve sorumluluğunu ilgilendiren konular. Esasen 5216 sayılı Kanun şehiriçi trafiğini düzenleme yetkisini UKOME'ye veriyor. Dolayısıyla, bizim şehiriçi trafiğiyle ilgili söyleyeceğimiz çok bir şey yok ama şehirlerarası trafikten biz sorumluyuz. Daha doğrusu, kolluk kuvveti olarak değil ama taşımacıların yetkilendirilmesi, sertifikası, sürücülerin eğitimi vesaire gibi konularda da çok mesafe aldık. Taşımaların biraz pahalanmasının nedeni bu olabilir. Araçların istiap haddine, araçların teknik yeterliliklerine çok dikkat ediyoruz. Tabii bunu yapmazsak bedelini başka türlü ödüyoruz; can olarak ödüyoruz, mal olarak ödüyoruz ve yolların eskimesi, kısa sürede bozulması olarak misli mislini ödüyoruz, bunu yapmamız lazım.
Şimdi karayolu taşımacılığımızın sorunları yok mu? Var. 50 senemizi karayoluna ayırmışız ama orada da bir şey yapamamışız; darmadağınık, mevzuatı yok, arz-talep dengesi
kaybolmuş. 860 bin tane araç var, 500 bin tanesi ancak iş buluyor. İş bulmak için 30 tonluk araca 50 ton atıyor; böyle bir yapıyla biz nereye kadar gidebiliriz, böyle bir şey olabilir mi? Bunları düzene soktuk. Herkesin köşe bucak kaçtığı, aman bulaşmayayım dediği sorunların hepsinin üzerine gittik, elhamdülillah sektörümüzün de milletimizin de desteğiyle hepsini hallettik. Hallettiklerimizin sayısı etmediklerimizden çok fazla, onu bilesiniz.
Evet bir başka konu. Kutsi Bey de yine taşımacılıkta demiryollarının önemini vurguladı. Karayolunun denizcilikle uzak mesafelerden 6600-6700 milden gelen taşıma fiyatlarıyla, yurtiçi taşımaları karşılaştırdı. Bütün bunlar doğru, bunun sebebi ne? Parsel büyüklüğü. Bir gemiyle 50 bin ton taşıyorsunuz, bir kamyonla 50 ton taşıyorsunuz; tabii ki fiyat aynı olmayacak, bunu biliyoruz. Ancak önemli olan, ulaşımda modlar arasındaki entegrasyonun tamamlanmasıdır. Burada da alışkanlıkların değişmesi gerekiyordu. Biz şimdi başlangıçta hava taşımacılığını yaygınlaştırırken otobüsçüler telaşlandı, geldiler "Ne yapıyorsunuz Bakanım bizi öldüreceksin, bittik, yandık." dediler. Dedim ki, "Merak etmeyin size de bir şey olmaz, bundan siz de kazanacaksınız." "Nasıl olacak?" dediler. Gayet basit; Edirne'den Iğdır'a taşıma yapmayacaksınız; 250 kilometrelik bir daire içerisinde taşımacılığa döneceksiniz o zaman siz de para kazanacaksınız. İnsanları "Yahu kardeşim sen otobüsle git 23 saat, ne lüzum var 1,5 saatte gidiyorsun, etrafı seyrederek gidersin." deseniz de ikna edemezsiniz. Eğer bir sefer bu adam uçağa ayağını bastıysa onu aşağı indiremezsiniz; Türkiye de bunu yaşıyor. 8 milyon insan uçuyordu şimdi 37 milyon insanımız uçuyor. Türkiye adeta uçtu. Bunun ekonomiye getirdiği artı değeri benim size anlatmama lüzum yok. Bir gün gittiniz, bir gün geldiniz, gece orada kaldınız 3 gününüz geçti. Halbuki aynı gün gidip işlerinizi yapıp geri dönebiliyorsunuz. Çağdaş taşımacılığı, konforlu, güvenli, zaman tasarrufunu sağlayan taşımacılığı maalesef yıllarca halkımızdan esirgemişiz; Allah'a şükür onu hallettik, şimdi diğerlerine de bakacağız. Bağlantı hatları dediğim gibi yapılıyor, yapılmaya devam edecek.
Özgür Özüdoğru arkadaşımız Esenboğa Havaalanı... İşte orada bir köy meydanı vardı, ne yaptık? 23 ayda oraya Avrupa'nın en prestijli havaalanını yaptık. Bunu devlet yapmaya kalksaydı o sürede DPT'den planlarını geçire
Türk insanı çalışkan, Türk insanı zeki ama verimlilikte konumumuz Amerika'nın yarısından az. Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunun izahı gayet basit; bir kere her şeyden
önce değişimi iyi okumamız lazım.
42
![Page 44: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/44.jpg)
ASOMECLİS
Türkiye'nin meselesi, altyapıda türler arasındaki entegrasyonunu sağlayacak bütüncül bir bakış açısını geçmişte ortaya koymamasıdır. Ulaşım planlamasında her
şey birbirinden bağımsız gitmiş; karayolları kendi başına, denizcilik kendi başına, havacılık kendi başına ve demiryolları da zaten kaderine terk edilmiş.
mezdi. Biz inşaatını yaptık hizmete soktuk sessiz sedasız. Şimdi oradaki uçuş sayılarını arttırın diyorsunuz, bu doğru bir talep, haklı bir talep. Orada da alışkanlıklar karşımıza çıkıyor. Herkes pazarın hazır olduğu yere hücum ediyor, bakın yapılan hata budur. Pazar doysun önemli değil, Atatürk Havaalanı kapasite üstü çalışsın ama ben oradan sefer yapayım, niye kardeşim? Sabiha Gökçen bomboştu başladığımızda, şimdi 6 milyonu geçti. Oraya ilk gelen kazandı. Biz de şimdi firmaları bu tarafa yönlendiriyoruz, Ankaray'da da ikinci bir hat olması için gayret ediyoruz.
Ankara Metrosu, o aynı zaman da Sait Bey'in de sorusuna cevap. Ben belediye başkanlarımızın beceriksizliği görüşüne katılmıyorum, gayretle çalışıyorlar. Şunu söyleseniz doğrudur; kaynak yetersizliği var. Öncelikler daha iyi belirlenebilir, kaynaklar daha iyi kullanılabilir ama şunu da hepimizin görmesi lazım. Belediyeler büyük altyapı projelerini yapamazlar, böyle bir kaynakları, birikimleri de yok. Bu iş sadece parayla da olmuyor, bir de böyle bir altyapınız olacak. O nedenle, biz de Ankara Metrosu'nun yarım kalan işlerini almayı düşünüyoruz; bunun planlamasını yaptık, yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bakanlık teşkilat görevleriyle ilgili yasada, bunun çalışmalarını da tamamladık. Yalnız müteahhitlerle bir-iki ufak konuşmamız gereken konu var, onları konuşup anlaştıktan sonra devralacağız. Bizim istediğimiz şu: Bir sorunu A kuruluşundan B kuruluşuna devretmek Ankara'ya bir şey kazandırmaz. Eğer bu devir olacaksa süratle geri kalan işler yapılıp Ankara'da trafik çilesinin sona ermesi lazım. Ben Ankara'ya ilk geldiğimde bu kadar değildi, siz belki daha iyi yaşıyorsunuz ama dışarıdan gelen biri olarak Ankara'daki trafik probleminin son birkaç yılda artış seyrini bizzat yaşayarak şahit oldum. Dolayısıyla bu konu bizim için de öncelikli bir konudur ve gündemimizdedir.
Tarık Bey de genel bir değerlendirme yaptı. Esasında demiryollarının önemi, Ankaray'la ilgili özelde konuyu kendisi de dile getirdi. Bunlar için kendisine teşekkür ediyorum.
Tabii ki reel sektör, Hükümet, sivil toplum kuruluşları hepimizin tek bir gayesi var; hepimizin müşterisi vatandaş. Sıralamayı yaparsak en yukarıda vatandaş var, ondan
sonra sizler varsınız, en aşağıda biz varız. Biz yönetişim anlayışını böyle görüyoruz. Orayı mutlu etmeyen hiçbir iş bizi de mutlu etmez, sizi de mutlu etmez. Bu konuyla ilgili son olarak şunu söyleyeyim; krizin ilacı yatırımdır, siz de ifade ettiniz.
İstihdam en büyük sorunumuz. İstihdamı iki türlü aşacağız; iç piyasayı canlandırmak için nakit pompalayacağız, bir de kamu yatırımlarını arttıracağız. Kamu yatırımlarının artması konusunda hiç endişeniz olmasın, ona ben bakıyorum, en fazlasıyla yapıyoruz. Şu anda yüzde 45-50 oranında kamu yatırımını, bütçemizin 2 katı yatırımı yapıyoruz. Son2 senedir bunu teamül haline getirdik, bilhassa karayolları projelerinde süreyi kısaltmak için. İstihdam için de hepimize sorumluluk düşüyor. Yine söylediniz, KOBİ'lere kredi azalmış, bireysel krediler artmış, kurumsal büyük işletmelerin kredilendirilmesi artmış. Bankaların artık topladıkları 22 katrilyon paradan biraz da küçük ve orta ölçekli işletmelere doğru bir şey akıtmasının zamanı geldi; bunu herkes bekliyor, kamuoyu da bekliyor. Devlete borç vererek para kazanma zamanı değil, biraz da ülkenin geleceğini düşünme zamanı. Burada da Kredi Garanti Fonu'nu bir an önce işler hale getirmemiz ve bu kanaldan işletmelerin teminat açığını kapatacak finansal sistemin, kredi sisteminin sağlıklı çalışacağı yapıyı tekrar oluşturmamız lazım. Ben bu konunun sadece sizin değil, bizim değil aynı zamanda fi- nans sektörünün de birinci derece konusu haline geldiğini düşünüyorum. Onlar da bu açılımı yapmak zorundalar.
Ulaştırma Bakanlığı'nın faaliyetlerine ilişkin sunumum oldukça uzun ancak ben mümkün mertebe hızlı hızlı geçeceğim.
Türkiye yatırımın merkezi haline gelmiş; 2000 yılında 51. sıradaymışız, 20. sıraya yükselmişiz. Doğrudan yabancı sermayede gözle görülür bir artış var ama bununla yetinmemeliyiz, bunun çok daha fazlasını Türkiye yapabilir, yapacaktır da. Ulaştırma yatırımlarının toplam kamu yatırımları içerisindeki payı, 2003'ten itibaren artmaya devam etmiş, yüzde 6'dan yüzde 28'e çıkmış.
Sektör sektör bakacak olursak... Cumhuriyet tarihinin en büyük karayolu hamlesini bu dönemde gerçekleştirdik.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 43
![Page 45: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/45.jpg)
24 Şubat 2010
6101 kilometre 79 yılda ve 2009 sonu itibariyle 7 yılda da 17.438 kilometre bölünmüş yolu tamamlayarak hizmete açtık. Türkiye böyle bir değişimi yaşadı 7 yılda. Bu bir dünya rekorudur onu da söyleyeyim; bu işte oldukça başarılıyız, bunu diğer ülkelerle yaptığımız kıyaslarda görüyoruz. 2012 hedefimiz, 22.500 kilometredir.
Otoyol projeleri var, hala yol projelerinin gündemde olduğunu görüyoruz diyen sanayicilerimiz vardı. Otoyollarımız tabii ki olacak, yani biz demiryollarına önem verelim derken Türkiye'nin yollarını da ihmal edelim demiyoruz. Ancak buradaki ayrıntıyı iyi görmemiz lazım; biz bu projeleri kamu kaynağıyla yapmayacağız. Bunları kamu özel sektör ortaklığıyla, yap-işlet-devret modeliyle yapacağız; dolayısıyla burada bir kamu kaynağının en azından kısa sürede kullanılması cihetine gitmeyeceğiz. Malum, Sakarya-Bozüyük hattını bitirdik, açtık. Bozüyük-Kütahya-Afyon'u bu sene bitireceğiz, sadece 20 kilometremiz kalmış. İstanbulAntalya arası yolculuk yapanlar otoyol standardı yolda gidecek. Ankara-Çankırı-Kastamonu hattında 44 kilometremiz var, bunu bitireceğiz. Afyon, Konya, Ereğli, Ulukışla, Sivrihisar, Bursa, Delice, Yozgat, Sivas, Refahiye, Kayseri, Gürün, Darende, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis, Amasya, Tokat, Yıldızeli, Bursa, İzmir "Kuzey TETEK" dediğimiz Gerede, Amasya, Tokat, Erzincan, Erzurum, Gürbulak yolu da 2010'da bitecek diye hedefleniyor.
Şimdi 2023 hedeflerimiz var yollarda. Artık Türkiye'de kuzey-güney akslarını güçlendirme zamanı geldi. Türkiye'nin kuzey-güney akslarına ağırlık veriyor, iki denizi birbirine birleştirmeyi hedefliyoruz. Bu da ayrı bir projemiz. İstanbul-İzmir Otoyolu yap-işlet-devret modeliyle ihale edildi ve ağırlıklı olarak bir yerli grup bunu aldı. Şimdi bunun sözleşme, finansman çalışmaları devam ediyor. 6,5 milyarlık bir projedir, 22 yıl işletme yapılacaktır. Bu ger
çekleştiğinde İzmir-İstanbul 3 saat, bilemediniz 3,5 saate inmiş olacak. Devam eden önemli projelerimizden bir tanesi, karayolu boğaz tüp geçişi projesidir. Bunun da ihalesi yap-işlet-devret modeliyle yapılmıştır. Şu anda işlemleri sürmektedir.
Bölünmüş yolların ekonomimize sağladığı faydadan kısaca bahsetmek gerekirse, her şeyden önce bir kere trafik kazalarında ölümler azalıyor; kazalar arttı ama niye arttı? Çünkü araç sayısı arttı, ikincisi hızlar arttı. Kazalar artık yol kusurundan, kafa kafaya çarpışmadan olmuyor, birbirine arkadan çarpmayla oluyor, o da hızla ilgili bir problem. Ancak bütün bunlara rağmen ölüm sayılarında araç sayısındaki artışa kıyas yaptığımızda, yüzde 89'a varan bir azalma var bölünmüş yollarda.
Diğer iki önemli tasarruf da seyahat süresi ve yıllık akaryakıt tüketimindeki azalma. Bunları topladığımız zaman neredeyse 4 milyar TL'ye yakın bir tasarruf anlamına geliyor. Bu da bölünmüş yollara harcadığımız paranın 6-7 yılda geri döneceği anlamına geliyor. Bölünmüş yollara şu ana kadar 25 katrilyon, toplam yollara 34 katrilyon harcadık. Yapılan yatırım ortalama olarak 6 yıl gibi bir süreye düştü; eskiden bu süre 15 yıldı.
Yetki belgesi ve karayolu taşımacılığı ile ilgili olarak yaptığımız düzenlemeler ise şöyle; şu anda toplam 865.242 yetki belgesi ile faaliyet gösteren işletmecimiz olmuş. Eskiden bunların hiçbir kaide koyduğu yoktu, şimdi gerçek zamanlı olarak 24 saat takip ediyoruz. Kim sektöre girdi, kim sektörden ayrıldı, ne oldu, ne bitti, hangi gümrük kapısından kim girdi, kim çıktı, belgeleri düzgün mü değil mi? Bakın biz gümrük kapısındaki memurlarımızı çektik; diğer kurumlar var, en azından vatandaş bir pencereyi az görsün diye biz çektik. Şimdi Ankara'dan takip ediyoruz, bunu
44
![Page 46: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/46.jpg)
ASOMECLİS
da bilişim sayesinde yaptık. Vatandaş bir polise gidiyor, bir gümrüğe gidiyor, bir sağlığa gidiyor, bir Ulaştırma'ya gidiyor. Şimdi Ulaştırma eksik, en azından 3 yere gidiyor,3 sefer hatırı soruluyor. Bizden kurtarmış olduk.
Yol kenarlarında istasyon denetimlerini artırdık. Şu anda "Taşıma fiyatları arttı." diyor ya arkadaşlar, biraz da bu yüzden. İstiabın üzerinde taşıma artık azaldı, yok demiyorum. Buna çok büyük bir isyan vardı başta fakat şimdi taşımacılar "Şuraya da kantar koyun, buraya da kantar koyun." diyor. Çünkü haksız rekabet ortadan kalkıyor. Sürdürülebilir bir şey değildi bu, böylece araç muayene istasyonları çok çağdaş hale geldi, eskiden kağıt üzerinde yapılırken şimdi dünya standartlarında yapılıyor, bu konuda Avrupa'dan bile öndeyiz.
Şimdi bir şey daha yapıyoruz; en eskilerinden başlamak üzere trafikten ağır taşıtları alıyoruz. Şu ana kadar 17.483 adet araç almışız, bunları hurda haline getirip tekrar demir- çelik endüstrisine kazandırmak için çalışma yapmışız, bunların dökümü var. Bunun için yaklaşık 100 trilyon civarında para ödedik hak sahiplerine, bu da meslekten çekilenlere bir anlamda destek oldu. Vergi borcu, diğer borçları, yedek parçası, işletme masrafı her şeyi maliyetinin çok üzerine çıktığı için kurtulamadıkları bir sorundan böylece kurtardık. Onları kurtarmakla kalmadık; sektördeki arz-talep dengesinin de biraz daha iyileşmesine katkı sağladık.
Geldik demiryollarına. Evet, ilk defa bu sene bütçe ödeneklerinde yüzde 10 kara yollarına yapılan yatırımı demiryolları bütçesi aştı. Bu son 60 yılda belki de 67 yılda bir ilktir, bunu ifade etmek isterim. 1950-2003 yılları arasında yıl başına 11 kilometreymiş. Bu dönemde yıllık 111 kilometreye ulaşmışız, yani bir şeyler yapılıyor boş durmuyoruz. Ancak dediğim gibi bunun semeresini görmek için zaman lazım. Şu anda bizim yaptıklarımızla bile Atatürk dönemin- dekilere ulaşmış değiliz. Orada 134 kilometre yol yapılıyordu; şu anda 88 ila 111 kilometre. Hangisini alacağınıza bağlı, hızlı tren hattı olarak alırsanız 88, topunu alırsanız 111 kilometre.
Demiryolu ağımızın açmazı "elektrik ve sinyal" süratle bunları arttırmamız gerekiyor. Şu anda yapılan yerler var,
diğerlerini de programa aldık. Demiryollarında hızlı tren projeleri devam ediyor. Bu sene başlayacağımız proje de Bursa-Osmaneli veya Bursa-Bilecik projesidir. Buna ilaveten ayrıca Sivas-Erzincan hattını da bu sene ihale edeceğiz. Ankara-Eskişehir'i açtık çalışıyor. Eskişehir-İstanbul'da çalışmalar devam ediyor, böylece bu mesafeyi 3 saate indirmiş olacağız. Bu, 33 senedir Türkiye'nin, Türk insanının özlemidir. Bunu da böylece gerçekleştirmiş olacağız.
150 yıllık rüya dediğimiz Marmaray Projesi var. Bu projede de tarih 2013'ün sonu. Bu, dünyanın sayılı projelerinden biridir. Bunun yapımı da süratle devam ediyor.
Diğer bir husus; Türkiye'yi Avrupa'yla Asya'ya bağlayacak, Türkiye-Gürcistan-Kars-Tiflis-Bakü Projesi'nin altyapı çalışmaları devam ediyor. Gürcistan'da biraz yavaşladı, inşallah karşı tarafta bir aksilik yaşamazsak 2012 sonunda bitirilmesi hedefleniyor. Yine Ankara-Konya karayolunu bu sene tamamlamayı hedefliyoruz ve tamamladığımız zaman Ankara-Konya 1 saat 15 dakika veya gidiş-geliş 2,5 saat olacak; git-gel Konya 6 saat tarihe karışmış olacak. Devam eden Ankara-Yozgat-Sivas hattı var, daha doğrusu Yerköy-Yozgat-Sivas devam ediyor, diğer kısmı bu sene ihale edilecek. Hızlı tren garlarını bundan sonra yap-işlet- devret modeliyle yaptıracağız. İlk proje Ankara'da olacak.
Demiryollarının altyapısında ve üst yapısında kullanılan malzemelerin yerli üretimi için adımlar attık. "Yerli katkıya önem verelim." diyordunuz. Mesela Sakarya'da bir hızlı tren fabrikası kuruldu, onu Koreli ve Türk ortaklar gerçekleştirdi. Tekerlekler Makine Kimya'da yapılıyor, hep dışarıdan alınıyordu. Kardemir'i teşvik ettik, hızlı tren rayları ve normal tren rayları yapmaya başladı ve hatta bizden sonra dışarıya da satmaya başladı. Erzincan'da ray bağlantı elemanları fabrikası, Pamukova'da tren travers fabrikası kuruldu, bunların hepsi özel sektör. Makas fabrikası da Kardemir'le ortak yabancı bir firma tarafından devralındı.
Lokomotifte önemli gelişmeler var. Eskişehir'de Amerikan firmasıyla bir ortaklığa gidildi ve böylece artık Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu pazarına Amerikan General Elektrik'in imalatları Eskişehir'de yapılacak.
Türkiye'de 2 yıldır çok şey değişti. Bütün ulaşım türleri aynı Bakanlık tarafından koordine ediliyor, gerçek adresini buldu. Ulaştırma Bakanlığı şu anda ulaşımla ilgili ne
varsa hepsinden sorumlu. Daha bahane üretecek hiçbir şeyimiz yok. Bundan sonra olmayan işler varsa bunun hesabı bizden sorulur, adresi bellidir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 45
![Page 47: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/47.jpg)
24 Şubat 2010
50 senemizi karayoluna ayırmışız ama orada da bir şey yapamamışız; darmadağınık, mevzuatı yok, arz-talep dengesi kaybolmuş. 860 bin tane araç var, 500 bin tanesi ancak iş buluyor. İş bulmak için 30 tonluk araca 50 ton atıyor; böyle bir yapıyla biz
nereye kadar gidebiliriz, böyle bir şey olabilir mi?
Vagon üretimleri de TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ'ta yapılmaya devam ediyor.
Bu dönemde blok tren taşımacılığına önem verildi ancak ona da çok itiraz oldu. Herkes "40 ambar benim yükümü alsın götürsün." diyor. Nereden? İşte Soma'dan alsın Erzurum'a götürsün. İyi götürsün de 15 günde gidiyor. Trenler karışıyor, vagonlar karışıyor, yükler karışıyor. Şimdi 250 ve üzerinde blok yapılıyor, en azından 15 günden 3 güne indi. Bu çok istenen düzeyde değil ama çok ciddi bir avantaj sağladı.
Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ulaşım altyapı bağlantısının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Yakında Rusya'yla Kafkas Samsun'u açıyoruz; Marmaray bitince Avrupa-Asya bağlantısı bitmiş olacak. Kars-Tiflis-Bakü Projesi bitince Kafkasya'yı bağlamış olacağız ve bir başka proje de Basra Körfezi'nden, Silopi üzerinden Türkiye ağına yapılacak bağlantıdır.
Denizcilik sektörüne gelince, belki sizin çok fazla doğrudan ilişkili olmadığınız bir sektör olabilir ama Türkiye için önemli bir sektördür. İktidara geldiğimizde ilk olarak denizcilere yakıtın ÖTV'sini kaldırdık. İstenildi ki denizde taşımacılık daha fazla yapılsın, denizyolu daha çok kullanılsın, dolayısıyla bir anlamda taşıma maliyetlerimiz azalsın. Şu ana kadar yaptığımız desteklerin tutarı 1,5 milyar TL'yi bulmuş. Türkiye, denizde kruvazör, yani deniz turizminde de 2002'ye göre yüzde 346'lık bir artış sağladı.
Ticaret filomuz büyüdü. Tonaj bazında 64, adet bazında yüzde 103 bir artış sağladık. Yabancı, armatörlük küresel bir iş kolu. Dolayısıyla, Türk armatör ama yabancı bayrakta gemileri var veya Türk bayrağında gemileri var. Türk bayrağına kayıtlı 6736 milyon detveyt ton, yabancı bayraktaki miktar ise 8500 ile yerli bayrağın üzerine çıkmış. Yani Türk armatörlerinin artık dünyanın her tarafında çalışan gemileri var ve toplam tonajımız da 15 milyon tonu aşmış durumda. Türkiye gemi inşaat sektöründe geçtiğimiz yıllarda çok büyük mesafeler aldı. Kriz nedeniyle biraz durgunluk yaşıyoruz ama Türkiye sipariş alma noktasında 5. sıraya yükseldi. Tersane sayımızı 37'den 100'ün üzerine çıkardık. Yani bir Tuzla Aydınlı Koyu'ndan çıkardık bütün
sahillerimize tersane alanlarımızı yaydık. Türkiye, yat inşaatında da bir marka oldu. Amerika, Kanada ve İtalya'dan sonra 3. sırada.
Denizciliğimizin emniyet yönünden, gemilerin teknik donanımı yönünden durumu vahimdi, kara listedeydi Türkiye. Şimdi ise beyaz listeye geçti, denizcilikteki itibarını kazanmış oldu. Bunu da tabii yetkin denizcileri görevlendirerek, denetimleri arttırarak yaptık.
Bir başka konu; geçen yıl uyguladığımız gerek yerli gerek yabancı teknelerde Türk bayrağının çekilmesine yönelik vergi kolaylıklarıydı. Öyle bir şey vardı ki tekne adeta lüks kabul ediliyor. Halbuki tekne bazen otomobilden daha ucuz ama Motorlu Taşıtlar Vergisi, ÖTV'si, KDV'si vesaire üst üste koyunca teknenin 3 yıl içinde bedelinden fazla vergi ödüyordunuz. Dolayısıyla, bütün sahillerimiz teknelerle doluydu ancak arkalarında yabancı bayrak vardı. İnternetten müracaat ediyor, ufak bir ücretle bayrak çekme hakkı veriyorlar ve bizim sahillerimiz işgal ediliyor, hesaplar kitaplar başka ülkelerde tutuluyor; doğrusu bu çok büyük bir kepazeliktir. Bunu ortadan kaldıracak bir tedbir aldık ve şu ana kadar 1237 büyük ebatlı ve 12.000'in üzerinde de küçük ebatlı tekne Türk bayrağı çekti.
Deniz korsanlığıyla ilgili Aden Körfezi'nde, Hint Denizi'nde de mücadelemiz sürüyor. Denizcilik belki sizin ilginizi çok çekmez ama artık 8484 kilometrelik sahillerimiz gece gündüz, 24 saat takip ediliyor. Ne oluyor ne bitiyor, kim nereye gitti, ne yaptı, bütün hareketleri izliyoruz. Acil durumlarda müdahale ediyoruz. Ayrıca bir Deniz Emniyeti Ulusal Acil Müdahale Merkezimiz var Ankara'da, bunu şimdi Marmara Ereğlisi'nde kuruyoruz.
Yap-işlet-devret modeliyle yaptığımız işler var. Turgutre- is Yat Limanı geçtiğimiz yıllarda açıldı. Ayrıca Çanakkale Kepez Limanı, Güllük Gemi Yük İskelesi, bu da şehrin mer- kezindeydi dışarı aldık, bir rahatlama oldu ve şehir kurtuldu. Bodrum Yolcu İskelesi, Didim Yat Limanı, bunların toplam tutarı 1 milyar 375 milyon doları bulmuş bu süre içerisinde. Bu anlamda Bakanlığımız gerek havacılık gerek denizcilik sektöründe ve şimdi de karayolu sektöründe yap-işlet-devret projelerinde hem en fazla birikime sahip
46
![Page 48: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/48.jpg)
ASOMECLİS
bakanlık haline geldi hem de kamu kaynağı kullanılmadan projeler gerçekleştirildi. Türkiye'nin ihtiyacı olan birçok şey kısa sürede yapılmış oldu. Sadece 4 havaalanında yaptığımız projelerle kapasiteyi yüzde 100 artırdık. Alanlarımızın toplam yolcu kapasitesi 52 milyon iken şu anda 105 milyona geldi. Yıllık taşımalarımız 33 milyonken 86 milyona çıktı.
Havacılık sektörü de bu dönemde adete uçan, dünyadakinin tersine çok büyüyen bir sektör oldu Türkiye'de. 2003-2009 yıllarında yüzde 147 büyüdü. Yani biz bunu "Havayolunu, halkın yolu haline getirdik." diye özetliyoruz. Uçak trafiğinde 200 binlerden 1 milyonlara çıkan bir trafik var. Yük hava kargoda da ciddi bir artış var, iç-dış toplam 1.6 milyon tona yükseldi. Yolcu kapasiteleri 55 milyondan 108 milyona çıkmış. 2023 hedefimiz 386 milyon. Demek ki yeni havaalanları yapmamız gerekiyor, bunun hazırlığı içerisindeyiz. Kapasite kullanımında ciddi iyileşmeler var. Kapasite kullanımı 60'tan 79'lara çıkmış. Tabii hava taşımacılığı çok artınca denetimler önem kazanıyor ve son yıllarda işi sıkı tutuyoruz. İki türlü denetim var. Safha, Sana diyoruz; Safha yabancı kuyruklu tescilli uçakların, Sana da yerli uçakların denetimidir. Onlarda da yerli yabancı ayırt etmeden örnekleme usulü bu teftişler yapılıyor. Havacılıkta uluslararası ilişkilerde çok önemli gelişmeler, ikili havaalanı anlaşmalarında ciddi artışlar sağlandı. Hava sahasının
açık kullanımı, open sky dediğimiz yönde attığımız adımlar var.
Türk Hava Yolları'nda 2003 yılında sadece 2 merkezden 25 noktaya uçuş yapılıyor. Şimdi ne olmuş? Havada işler arapsaçına dönmüş ama bu kötü anlamda değil tabii. Evet, 2, 4, 5 tane uçucu 45 noktaya sefer yapıyor; bizim amacımız da buydu, bunu da gerçekleştirmiş olduk. Ayrıca çapraz uçuşlar dediğimiz uçuşlar da önemli ölçüde gelişti. Sadece Ankara'dan İstanbul'dan değil, diğer vilayetlerimizden de uçuş yapılır hale geldi. Yine bu dönemde Kıbrıs'ı da unutmadık, Kıbrıs'ta da bağlantı noktalarını arttırdık. Yani Türkiye dünyanın merkezinde değerli sanayicilerimiz. Herkes biz dünyanın merkezindeyiz diyor ama bu da yanlış değil, doğrudur. Dünya yuvarlak nereye elini değdirirsen ora merkez oluyor. 3 saatlik uçuşla 60 ülkeye ulaşabiliyorsunuz, böyle bir ülke dünyada yok. Boşuna söylemiyoruz, dünyanın merkezindeyiz. Bugün artık 60 noktadan 130 noktaya gidebilir hale gelmişiz. Türkiye havacılıkta dünyada küresel bir oyuncu olmuştur, bunu da memnuniyetle söyleyebiliriz. Havaalanları ve yolcu payı ise Atatürk Havaalanı yüzde 33, biz başladığımızda yüzde 64'tü, yarıya inmişiz ama yolcu payını azaltmamıza rağmen hala yetmiyor. Çünkü havacılığımız çok gelişti. Bakın yap-işletlerle öz kaynak projelerinin karşılaştırılması var havacılıkta. Yap- işletler genel bütçeyle yapılanların önüne geçmiş. Yani
Reel sektör, Hükümet, sivil toplum kuruluşları hepimizin tek bir gayesi var; hepimizin müşterisi vatandaş. Sıralamayı yaparsak en yukarıda vatandaş var, ondan sonra
sizler varsınız, en aşağıda biz varız. Biz yönetişim anlayışını böyle görüyoruz. Orayı mutlu etmeyen hiçbir iş bizi de mutlu etmez, sizi de mutlu etmez.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 47
![Page 49: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/49.jpg)
24 Ş2u4baŞtub2a0t1200
İstihdam en büyük sorunumuz. İstihdamı iki türlü aşacağız; iç piyasayı canlandırmak
için nakit pompalayacağız, bir de kamu yatırımlarını arttıracağız.
Türkiye'nin geleceği burada. Eğer biz piyasayı hareketlendirmek, projelerin çok daha hızlı tamamlanmasını istiyorsak yapmamız gereken bu, bunun için çalışıyoruz.
Şimdi bir de bizim gözükmeyen işlerimiz var; bilgi ve iletişim, bu da bizde. Şimdi iletişim sektöründeki serbestleşme ve onun sonrasında meydana gelen değişim sürecini de biz başlattık. Hep lafını ettiler, Telekom'u sattırırım- sattırmam, öyle olur-böyle olur, siyasete kurban ettiler, yatırım yapmadılar. O muazzam kuruluş hep kan kaybetti. Geldik o işi de hallettik ve kamu yararının olabileceği en yüksek düzeye çıkacak şekilde hallettik. 80 tane mahkemeden yüz akıyla da çıktı. Bozmak için herkes elinden gelen her şeyi yaptı ama sonuç alamadılar, iyi ki de alamadılar yoksa biz bu gelişmeyi, bugün 130 milyar dakika görüşmeyi sağlayamazdık. İletişimde ciro artışı da muazzam oldu, 33 milyar dolara çıkmışız. Nerelerden? 10 milyar dolardan üç kat artış olmuş. Şunu özellikle ifade edeyim ki krizde iki sektör büyümeye devam etti; finans sektörü, bilişim sektörü. Bankaların neden büyüdüklerinin sebebini biliyoruz ama bilişim neden büyüdü? Çünkü bilişim gelecek, bunun için büyüdü. İşiniz ne olursa olsun hepiniz bilişime yatırım yapıyorsunuz. İnterneti daha çok kullanıyorsunuz, üretim artışı için, verimlilik artışı için. Bilişim yazılımlarını, donanımlarını daha çok kullanıyorsunuz, iyi ki de böyle yapıyorsunuz. Hem değişime ayak uyduruyorsunuz hem de bir sektörün gelişimini sağlıyorsunuz. Arama trafiğindeki artışlar 129 milyar seviyesine ulaşmış ama cep telefonu... Bakın başlangıçta yüzde 65 ev telefonu iken şimdi 105 milyarı cep telefonu olmuş.
Geniş bant dediğimiz hızlı internette de çok önemli ilerleme kaydedildi, 2003'te yoktu bu. Şu anda mobil artı sabit olarak 7.55 milyona çıktık ama hane sayısı, kullanıcı sayısı olarak 35 milyona ulaştık. Türkiye ulaşımda olduğu gibi iletişimde de geçiş noktasında bulunuyor. Serbestleşmey- le birlikte evrensel hizmet fonunu devreye soktuk. Yani hizmetin iradın maliyeti karşılamadığı yerlerde biz gidiyoruz, parasını biz veriyoruz, yapıyoruz. İşte PTT, sağlıklı bir şekilde büyüyen kuruluşumuz. İmkanlarını, kapasitesini daha iyi değerlendiriyor. Bugün PTT artık zarar etmekten çıktı, normal vatandaşa odaklı hizmet sayısını, hizmet kalitesini arttırdı ve personel sayısı 5000 azaldığı halde 400 trilyon da kara geçti. Demek ki atıl bir kapasite vardı, bu canlandırılmış oldu.
Uydular da -anlayacağınız bizde olmayan iş yok- şu anda kapasite yetmiyor, iki tane daha uydu alacağız. Bu arada da kendi uydumuzu yapmak için TAİ ile birlikte TURKSAT çalışmalara başladı. İnşallah 2015 gibi tamamen kendi uydumuzu uzaya göndereceğiz.
E-devlet projesi de bizde. Bu e-devlet projesi Türkiye'nin kaderini değiştirecek bir projedir. Hep şikayet ettiğimiz o bürokrasiyi şu tuşların altına yerleştirecek proje e-devlet projesidir, bunu da başlattık. 22 hizmetle başlamıştı, 155 hizmete çıktık; burada da gidişat iyi, yasal mevzuat düzenlemesi yapıyoruz çünkü mevzuatımız eski.
Geldik 2023 hedeflerine; Türkiye'de ilk defa bir şey gerçekleştirdik, uzun vadeli hedefler ortaya koyan bir çalışma yaptık. 8 aylık bir çalışma sonunda biz bu noktaya geldik. 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İstanbul'da çok geniş bir katılımla Türkiye'nin ulaşım ve iletişimdeki 2023 hedeflerini kamuoyuyla paylaştım. Niye 2023? Cumhuriyetimizin 100. Yılı. Cumhuriyetin 100. yılında nasıl bir Türkiye görmek istiyoruz, ona isterseniz beraber bakalım. Gayrisafi Milli Hasılası 1.9 trilyon dolar, çok iddialı bir hedef. Ancak olmaz değil. Siz neleri başardınız, ihracatta 33 milyar dolardan 132'ye çıktık, o halde bunu da başarabiliriz. Kişi başı milli gelir 21 bin dolar harcama paritesine göre, büyüme yüzde 7. Dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacağımızı söylüyoruz. İşte bunları yaparsak yer alırız, yoksa havamızı alırız, kendimizi avutmayalım. Bu göstergeler önemli. Bunu yapar mıyız, yaparız, yapacağımızı da gösterdik. O halde ne yapacağız? El ele vereceğiz, birlikte çalışıp insanımızın yüzünü güldüreceğiz.
Beni davet ettiğiniz ve sabırla dinlediğiniz için sizlere tekrar teşekkür ediyorum. Burada ortaya koyduğunuz görüşler bizim için önemlidir. Bunların bir kısmı günlük bürokrasinin bize armağan ettiği sorunlardır ama bir kısmı yapısal sorunlardır. Bunların çözümü için zamana ihtiyacımız var, sürekli çalışmaya ihtiyacımız var. Biz bu heyecandayız, bu kararlılıktayız. Sanayicimiz, üreticimiz ürettikçe, çalıştıkça onların yükünü hafifletmek, onların yükünü olabildiğince taşımak da bizim görevimizdir diyorum ve bu duygularla hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
48
![Page 50: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/50.jpg)
TTNET
işserim LO G OB U S I N E S S S O L U T I O N S
Evet, TTNET’le ticari hayatınızı kolaylaştırın!
TTNET Işyerîm Paketi, Türkiye'nin en yaygın ticari
programı LOGO Start'ı şimdi ilk defa aylık ödemelerle size sunuyor
LOGO Start, tek kullanıcılı küçük işletmelere ve şahıs firmalanna yönelik geliştirilmiş, günlük işlemlerin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlayan bir ticari yazılımdır. TTNET İşyerim ayrıcalığıyla LOGO S ta ıfa sahip olabilir, işletmenizin iş yükünü ve maliyetlerini azaltabilirsiniz!
TTNETEvet, TTNET 'le her şey mümkün.
444 0 375 www.ttnetisyerim.com.tr
![Page 51: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/51.jpg)
Türkiye'de bölgesel politikaların gelişimi ve bölgesel dengelerDOÇ. iRjIR lENaMAŞ ARŞLANGazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Öğretim Üyesi
BAKİ DEMİRELGazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Araştırma Görevlisi
![Page 52: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/52.jpg)
DOSYA
Girişâr
20. yüzyılda kalkınma literatüründe bölgesel dengesizliklerin ve kaynak dağılımı adaletsizliklerinin giderilmesi sorununun aşılmasına ilişkin bir dizi anlayış değişikliği olmuş ve bu değişiklikler ülkelerin bölgesel politikalarına da yansımıştır. 1929 Ekonomik Krizi ile kapitalist dünyanın başarısına olan inancın sarsılması, bir yandan da o dönemde Doğu Bloğu ülkelerinin büyüme konusundaki başarılarının da etkisiyle olsa gerektir ki, piyasanın dengeleyici mekanizmalarının yetersiz olduğu ve kamunun aktif müdahalesinin gerekliliği görüşü kapitalist dünyada da ağır basmıştır. Bu nedenle o dönemlerde bölgesel politikalarda da giderek Keynezyen iktisadın etkisi gözlenmektedir. 1960'lardan itibaren dünyada uygulanan Keynezyen bölgesel politikalar, firma merkezli, standardize, teşvik temelli ve devlet destekli olmuştur. İlkesel olarak ulusal kalkınmanın bir parçası olarak algılanır. Bu dönemde bunlara ek olarak çeşitli ülkelerde Türkiye'deki GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) benzeri, bölgenin kaderini doğrudan değiştirmeye yönelik geniş çaplı, kalıcı, entegre kalkınma projelerinin de başlatıldığını görmekteyiz. Keynezyen bölgesel politikalar, gelir dağılımı ve refah politikaları ile yatırımın az yöneldiği bölgelerdeki talebi harekete geçirmeye ve devlet teşvikleriyle de firmaları buralarda yatırıma yöneltmeye dayanmaktadır. Bu politikalar şüphesiz geri kalmış bölgelerdeki iş olanaklarını ve gelirleri arttırmada başarılı olmuştur. Ancak, verimlilik ve etkinliği arttırmada kendi dinamikleriyle gelişmiş bölgelere göre aynı başarıyı gösterdiklerini her zaman söylemek olanaklı değildir. Ayrıca Keynezyen bölgesel politikalar bölge dışı kaynakların bölgeye yöneltilmesine dayanmaktadır. Özellikle son çeyrek yüzyılda küreselleşmenin yarattığı rekabet rüzgarının etkisiyle, üç nedenden dolayı Keynezyen bölgesel politikaların sürdürülmesinin zemini ortadan kalkmıştır: Bunlardan birincisi, son dönemlerde (özellikle azgelişmiş ülkelerde) giderek artan borç yükü ya da uygulanan bütçe politikaları nedenleriyle merkezden geri kalmış bölgelere yapılan kaynak aktarımlarının azalması ya da durma noktasına gelmesidir. İkincisi, kıyasıya rekabetin yaşandığı küresel ekonomide dışarıdan destekli, etkinlikten uzak ve zayıf ekonomik bünyesi olan bu yapıların piyasada da- yanamamasıdır. Üçüncüsü ise gelişmiş bölgelere kaynak akımını önleyememişlerdir. Bu süreçte, bu bölgelerde yer alan ekonomik yapılar, sürecin olumsuzlaştırdığı ekonomik
koşullar nedeniyle bölge kaynaklarının dışarı akmasının önüne geçememiş, süreci tersine döndürememişlerdir.
Temelde Keynezyen bölgesel politikalara etkinlik ve rekabet konusunda eleştiri yönelten Neo-liberal anlayış, pazarın deregülasyonu ile eğitim, ulaşım, iletişim altyapısında iyileşmeyi sağlamayı, teknolojiyi teşvik etmeyi ve yatırımlarda bu bölgelerdeki girişimciyi desteklemeyi öngörmektedir. Keynezyen bölgesel politikaları eleştiren piyasa yanlısı Neo-liberal anlayışın bir çelişki olarak, devlet müdahalesinin gerekliliğine ve piyasanın dengeleyici güçlerine ilişkin temel farklılıklarına rağmen bölgesel politika enstrümanları aynıdır1. Yani firma merkezli, standardize, teşvik temelli ve dış destekli bölgesel politika enstrümanları ile çakışan Keynezyen ve Neo-liberal politikaların bir başka ortak noktaları da her ikisinin de yukarıdan aşağı (top-down) politikalar niteliğinde olmalarıdır. Keynezyen politikalara ilişkin bölgesel politikalardaki aksamalar ve Neo-liberal anlayışın yeni bölgesel politika gereklerine yeterince cevap verememesi ve dengesizliklerin son çeyrek yüzyılda bütün dünyada giderek artması nedenleriyle bir üçüncü alternatif dillendirilmeye başlanmıştır. Neo-liberal anlayışı yumuşatan daha katılımcı, daha sosyal demokrat çizgide, daha orta yolcu bir ara çizgidir bu. Bu iki anlayışa eleştiri üzerinde geliştirilen ve 'yeni bölgeselcilik (new regionalism)' olarak adlandırılan bu çizgi, yerel kaynakların harekete geçirilmesi, kurumsal yapının bu amaçla organizasyonunu ve katılımcılık anlayışını içermesi gibi nedenlerle aşağıdan yukarı (bottom-up) politikalar olarak anılmaktadır. Ayrıca bu politikaların bölge orijinli, uzun erimli ve çok aktörlü nitelikte olması hedeflenmektedir. Bölge kaynaklarını harekete geçirmeyi önerdiğinden içsel niteliklidir. Kavramsal olarak Ortodoks bireyciliğine karşı ekonomik davranışta birlikte hareket etmeyi savunmakta ve sosyal yapıları tanımlamaktadır. Bu nedenle bu yaklaşım, bölgesel gelişmede bir kurumsal perspektif olarak tanımlanmaktadır2. Bu, bir anlamda merkezi sosyal bölgeselcilik ve liberal bölgeselciliğin kombinasyonundan türemiş sosyal-liberal bölgeselcilik olarak da adlandırılabilir. Ayrıca bu anlayışta; toplumun anında tam ve doğru bilgi edinmesi çok önemlidir ve günümüzde giderek devletin ekonomik düzenleyici rolü azalırken, toplumun her kesimini temsil eden kurumsal yapıların birbirleriyle etkileşim süreci yaşayarak karar
1- Amin, A. (1999), “An Institutionalist Perspective on Regional Economic Development," Events and Debates, Blackwell Publishers, UK, s.365.
2- Amin, age: 365-366.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 51
![Page 53: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/53.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
1980 sonrası küreselleşme sürecinin az gelişmiş ülkelerde yansımasını bulan anlayış
değişmesine bağlı olarak Türkiye'de de bölgesel politikalarda ve söylemsel düzlemde
önemli değişmeler olmuştur. Ancak her iki dönemde de Türkiye için bölgesel
dengesizliklerin giderilmesine ilişkin gelişmeler planlananın ve arzulananın çok
gerisinde kalmıştır.
verme ve uygulama sürecine katılmaları (governance) görüşü savunulmaktadır. Küresel yeniden yapılanma ile de çok uyumlu olan yeni bölgeselcilik anlayışı Toplulukta da hakim olmuştur. Toplulukla olan ilişkilerimiz nedeniyle ise 2000'li yıllardan itibaren yeni bölgeselciliğe ilişkin uygulamalar Türkiye'de de başlatılmış olup kurumsal yapıları olan "Bölge Kalkınma Ajansları"nın kurulması, o andan itibaren gündeme alınmıştır.
Öte yandan, Türkiye'de dengeli büyüme kavramının ilk dil- lendirilişi daha çok 1960 sonrası planlı döneme denk düşmektedir. Zira, Cumhuriyet'in ilk yıllarında gündem ülkenin onarım ve imarına, ekonominin toparlanmasına odaklanmış durumdadır. 1980 sonrası ise küreselleşme sürecinin az gelişmiş ülkelerde yansımasını bulan anlayış değişmesine bağlı olarak Türkiye'de de bölgesel politikalarda ve söylemsel düzlemde önemli değişmeler olmuştur. Ancak her iki dönemde de Türkiye için bölgesel dengesizliklerin giderilmesine ilişkin gelişmeler planlananın ve arzulananın çok gerisinde kalmıştır. Hatta piyasa erkinin hitleştirildiği son yıllarda bölgelerarası gelişmişlik farkları giderek artmıştır. Yerelliğin, katılımcılığın, kurumsalcılığın ön plana çıkıp, bölgesel söyleme yerleştiği günümüzde bölgesel politikalarımızın aynı zamanda AB perspektifi olduğunu dillendirmiştik. Bu bağlamda, 58. Hükümet'in "Acil Eylem Planı"nda bölgesel politikalarda yukarıda sözünü ettiğimiz üçüncü yolun benimsendiği ve politika önermeleri doğrultusunda DPT aracılığıyla bazı uygulamalar başlattığı gözlenmektedir. Bu doğrultuda DPT bünyesinde ekonomik gelişmişlik düzeyleri esas alınarak ve uluslararası veri tabanına uygun yeniden bölge tanımlaması yapılmaya, istatistik veri tabanı oluşturulmaya ve yeni kurumsal düzenlemeler yapılmaya başlanmış, kalkınma ajanslarının kurulması doğrultusunda süreç başlatılmıştır. 59 ve 60. Hükümetler döneminde, 58. Hükümet döneminde başlatılan bölgesel politikalarda yürütülen istatistiki çalışmalar dışında bölgesel politikalarda ciddi bir hareketlilik ve politika atılımı olmamıştır.
Bu, vermeyi mutlaka gerekli gördüğümüz ön bilgiden son
ra makalenin devam eden bölümünde Türkiye'de bölgesel politikaların gelişimi yer alacaktır. Bu bölümü takip eden mevcut durumun değerlendirilmesi bölümü ve sonuç ve öneriler kısmı ile makalenin şekillendirilmesi planlanmıştır.
1. TÜRKİYE'DE BÖLGESEL POLİTİKALARIN GELİŞİMİ
Türkiye'de 1923-1950 döneminde ulusal bağımsızlık bilinci ile kamu yararı ve ülkeyi bir bütün olarak kalkındırma anlayışı egemen iken, 1950-1980 sonrası bölgesel kalkınma çabaları, liberal ekonomik politikalar anlayışı içerisinde ve daha çok popülist uygulamalar biçiminde gerçekleşmiştir. 1980 sonrası bölgesel kalkınma politikaları iseo döneme kadar uygulanan iç dinamiklere bağlı kalkınma çabaları yerine dışarıya bağımlı ve dış dünyaya eklemlenme çabalarına uygun politikalar eşliğinde gerçekleşmiştir.2000 yılı sonrasında ise bu politikaların -aksi dillendirilse bile- çok daha belirgin bir biçimde uygulamaya konulduğu görülmektedir (Özgen, 2008). Bu bakımdan bölgesel kalkınmaya yönelik olarak 1923-1950, 1950-1960, 19601980, 1980-2000 dönemleri baz alınarak ve günümüzde bölgesel politikalarda önemli politika farklılıkları olduğunu vurgulayarak ve bölgesel kalkınma politikalarını bu farklılıkları gözeterek ele almak uygun olacaktır.
Türkiye'de 1923-1950 Dönemi Bölgesel Kalkınma
Politikaları
Öncelikle şu durumu belirtmekte yarar görüyoruz: Savaştan yeni çıkmış, kendi iktisadi ve siyasi bağımsızlığının mücadelesini veren genç Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgesel politikalara ağırlık verecek durumu başlangıçta yoktu. Çünkü ülkenin tamamı yoksulluk ve geri kalmışlığın özelliklerini gösteriyordu. Zaten genç Cumhuriyet'in amacı, ülkenin bütün halinde kalkınmasını sağlamaya çalışmaktı.
Bu bağlamda, 1923-1950 dönemini yukarıda belirtilen çerçevede değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyet'in ilk yıllarında en avantajlı bölgelerin, İzmir, İstanbul ve bu kentlere yakın bölgeler olduğu gözlenmektedir. Zira bu yerler Anadolu'nun diğer bölgelerine göre nispeten sermaye birikiminin ve ticari geleneğin daha faz-
52
![Page 54: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/54.jpg)
DOSYA
la olduğu bölgelerdir (Elmas, 2004). Böyle olmalarının gerisinde Türkiye'nin 19. yy'da yaşadığı yarı sömürgeleşme deneyimi ve tipik koloni yerleşme yapısına sahip olmuş olmasının yattığını söyleyebiliriz. Hızlı nüfus artışının görüldüğü liman şehirleri ile bu liman şehirlerinin hinterlandındaki artı ürünün bağlı bulunduğu metropole taşımak için gelişmiş yol şemasıyla, iç piyasayla bütünleşmesi olmayan bir ekonomik sistemin yerleşme düzenine sahipti (Tekeli, 1981). Bu bölgeler zaman içinde içsel ve dışsal ölçek ekonomilerinin de etkisi ile sermaye ve emek faktörlerinin yığıldığı alanlar olarak ortaya çıkmıştır. Zamanla bu bölgeler ve yeni eklenen başkent Ankara, tarım ili olan Adana ve komşusu İçel, İstanbul'un komşusu İzmit ile birlikte diğer bölgelerden daha fazla gelişme göstermişlerdir (Elmas, 2004).
Türkiye'de 1950-1960 Dönemi Bölgesel Kalkınma
Politikaları
1950-1960 dönemi Türkiye'de ilk liberal deneyimlerin gerçekleştiği dönemdir. Bu dönemde de özel kesim yatırımlarının yine gelişmişlik sıralamasında önlerde olan yörelere ve özellikle Marmara Bölgesi'ne yöneldikleri görülmektedir (DTP, 2000). Bu da yadırganmamalıdır. Zira girişimci yatırım yeri ve alanı seçerken, getirilerini azamileştirecek ve yatırımların geri dönme süresini kısaltacak mekan ve yatırım alanı seçecektir. Bu nedenle liberal ekonomi politikalarının hakim olduğu 1950-60 arası dönem ve 1980 sonrası dönemde Türkiye'de bölgelerarası dengesizliğin de artması kaçınılmaz bir sonuçtur. Ancak bu gelişmenin
önüne devlet kompanse edici politikalarla geçilebilirdi fakat bu, böyle olmamıştır.
Aşağıdaki tablodan da gözleneceği üzere Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında ön planda olan bölgeler planlı döneme gelindiğinde de yerlerini korumaktadır.
TABLO 1: Yıllara Göre İllerin
Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması
Kaynak: DPT: 1996, s.51.
Türkiye'de 1960-1980 Dönemi Bölgesel
Kalkınma Politikaları
Birinci plan döneminde (1963-1967) bölgelerarası dengenin sağlanmasında temel sorumluluk devlete verilmişti. Buna göre devlet, sosyal hizmetleri ve tesisleri geri kalmış bölgelere yöneltecekti. Bu bölgelerde altyapı yatırımları hızlandırılacak ve devlet iktisadi yatırımlarını bu bölgelere götürecekti. Ancak plan, hedeflediği yıllık yüzde yedi büyüme hızını engellememesi kaydıyla bu bölgelere iktisadi yatırımlarını götürme taraftarıydı. Yani planda iktisadi yatırımların bölgeye yönlendirilmesi koşula bağlanmıştı. Bu planda özel kesimin geri kalmış bölgelere yatırım yapması için herhangi bir teşvik önlemi düşünülmemiş, sadece yerel sanayicilerin kendi bölgelerinde yatırım yapmasını ko-
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 53
![Page 55: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/55.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
laylaştıracak sanayi siteleri vb. araçlar önerilmiştir. Planda bu amaçların yerine getirilmesi için bölge planlarının yapılmasını öngörmüştü. Bu ilk planın önemini, planda fırsat eşitliği ve bölgesel eşitsizlik kavramlarına yer vermiş olması olarak açıklayabiliriz (Tekeli, 1981; DPT, 1968).
1968-1972 dönemini kapsayan ikinci planda bölgelerarası dengeyi sağlama, öncelikli amaç olarak ortaya konulmuştu. Bu amacı gerçekleştirmek için birinci plandan farklı bir yol önerilmiştir. Önerilen yöntem, geri kalmış bölgelerdeki az sayıda olan şehir merkezlerine hizmet yığılması yaparak gelişme yaratmak ve kendi kendini besleyen, çevresini de kapsayan bir büyümeyi başarabilmeyi amaçlamaktır (Tekeli, 1981). İkinci planda organize sanayi bölgesi oluşturma düşüncesi şekillenmiş, geri kalmış bölgelere altyapı yatırımlarının yapılmasına öncelik verilmesi kararlaştırılmıştı. İkinci planda tıpkı birincisinde olduğu gibi bölgesel dengesizliğin giderilmesini sağlayacak temel aktör olarak devlet ön plana çıkartılmıştı (Elmas, 2004).
1973-1977 dönemini kapsayan üçüncü planda ise bölgecilik ve bölgesel gelişme kavramları yok sayılmış ve ilk defa yöre kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. Değişiklik sadece kelimelerin farklı kullanılmasından kaynaklanmamış, kavramın kendisi de değiştirilmiştir. Bu farklılık bölge yapısının kavranmamış olmasını da açığa çıkarmıştı. Buna göre planda gelişmiş bölgelerde de geri kalmış yöreler olduğuna yer verilmiştir. Dolayısı ile bu planda kalkınmada öncelikli yörelerin ancak potansiyeli olan alanlarda geliştirilmesi, bölgesel eşitliği sağlamak için kalkınmadan fedakarlık yapılmaması ilkesi benimsenmiştir (Tekeli, 1981).
1979-1983 dönemini kapsaması öngörülen dördüncü
plan da; üçüncü plan döneminde, geri kalmış bölgelere daha az yatırım yapıldığı ve bölgelerarası dengesizliğin daha da arttığı saptaması yapıldıktan sonra, soruna böl- gelerarası denge sorununun ötesinde bir yerelleşme sorunu olarak yaklaşılması üzerine kurulmuştur (Tekeli, 1981). Dördüncü plan ise; iç ve dış gelişmelere bağlı olarak bu planın uygulanabilme olanağı olamamıştır.
Planlı dönemi bir bütün olarak ele aldığımızda, bölgesel politikalar konusunda hedeflenenin çok gerisinde kalındığını söylemek olasıdır. Kaldı ki ilk plandan sonra yapılan vurgu değişikliği, bölgelerarası dengelerin giderilmesi hedefinden örtük olarak vazgeçildiği anlamına da gelmektedir. Gelişme potansiyeli olan yörelerin geliştirilmesi ile bölgede dinamizm yaratmak ön plana çıkmıştır. Ancak gerçekte planlı döneminde bölgesel dengesizliklerin giderilmesinde iyi niyetli çabalar olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bunun en somut örneği ise bu dönemde hayata geçirilen Güneydoğu Anadolu Projesi'dir (Elmas, 2004).
1980-2000 Dönemi: Liberalizmin Yükselişi ve
Bölgesel Gelişmişlik Farklarının Derinleşmesi
1980 sonrası dönemle birlikte devlet yatırımlarının azalması, planlama ve kalkınmanın giderek önemini kaybetmesi sonucu bölgelerarası dengesizlik daha fazla artmıştır (Elmas, 2004). 1980'lerin başında askeri yönetimin oluşturduğu yasaklı yıllar ve Özal yönetiminde sosyal devlet anlayışının terk edilmesi, dengesizliklerin ortaya çıkmasının arka planını oluşturmuştur. Bu dönemde ihracata dayalı kalkınma stratejilerinin sonucu olarak devletin elindeki kaynaklar özel sektöre aktarılmış, 1980 sonrası Washington uzlaşısına paralel olarak Türkiye'de uygulanan istikrar
Tablo 2. 1960-1980 Dönemi Bölgesel Kalkınma Politikaları
Kalkınma Planı İlkeler Yaklaşım ve Politikalar Hedefler Araçlar
1. Plan (1962-1967)
- Bölgelere ekonomik kalkınmanın nüfus etmesi- Bölgesel ekonomik bütünleşme
- Bölgesel planlama- Büyüme kutupları (Doğu Marmara, Çukurova, Antalya, Zonguldak
- Dengeli kentleşme- Kamu hizmetleri ve gelir dağılımında bölgelerarası dengenin sağlanması- Yatırım etkinliği
- Finansal teşvikler- Az gelişmiş bölgelere yönelik yatırım temelli önlem alternatifleri
2. Plan (1968-1972)
- Hızlı kentleşmeden kaynaklanan nüfus sorunlarına odaklaşma
- Bölge ve il planlaması- Dolaylı bölgesel planlama
- Bölgelerarası dengeli gelişme- Sosyal etkinlik açısından bölgelerarası dengenin sağlanması- Yatırım etkinliği
- Vergi indirimleri- Özel sektör yatırımlarına ilişkin finansal teşvikler- Pilot projeler- Keban Barajı Projesi
3. Plan (1973-1977)- Belirli az gelişmiş yörelerin kalkınması - Sektör ve il planlaması - İkinci planın aynısı
- Finansal teşvikler- Az gelişmiş bölgeler için sanayileşme programları- Envanter çalışmaları- İl planlaması- Sektör planlaması- Kalkınmada öncelikli iller
4. Plan (1978-1982)
- Bölgesel sorunlara yönelik kaynakların mobilizasyonu
- Sektör ve bölgeler arasındaki bağların güçlendirilmesi
- Az gelişmiş illerin kalkınması- Sektörel ve bölgesel karşılıklı bağımlılık- Mekansal organizasyon
- Yatırım için faiz indirimleri- Çeşitli finansal yardımlar- İl ve bölge düzeyinde yatırımlar
Kaynak: DPT Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2006)
54
![Page 56: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/56.jpg)
DOSYA
politikalarının, bölgesel kalkınma sorunlarının 1985 yılına kadar ele alınmasına da engel olmuştur (Özgen, 2008). 1980 öncesi geri kalmış bölgelerin 1980'ler boyunca da geri kalmışlıklarının devam etmesi, bölgesel geri kalmışlığın düzeltilmesi için herhangi bir somut adım atılmadığının göstergesi olabilir. Nitekim TÜSİAD (2008) çalışmasında derlenen ve aşağıda Tablo 3'te gösterilen verilere bakıldığında, 1980-2000 döneminde İstanbul hariç, hemen hemen tüm bölgelerin bu dönemde üretilen katma değerden aldıkları payların azaldığı veya sabit kaldığı görülmektedir. Bu gelişmeleri destekler nitelikte bir çalışma olan Gezici ve Hewings, (2004)'e göre de; 1987-1999 yılları arasında bölgelerarası yakınsamanın ancak gelişmiş bölgeler arasında olduğu vurgulanmıştır.
1980-2000 döneminde bölgesel kalkınmaya yönelik politikaları ele almak için başlangıç olarak 1985 yılında hazırlanan 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı'na bakmamız gerekecektir. 5. Planda da bölge planı olgusu tekrar ele alınmıştır. Ancak 5. Plan, gelişme talebinin ortaya konması ondan sonra gelen bu taleplerin desteklenmesini öngördü. Planda il sınırlarından bağımsız olabilen 16 bölge tanımlaması yapıldı ve KÖY (Kalkınmada Öncelikli Yöre) tanımlaması sürdürüldü. Bu çerçevede hem bölgesel planlama hem de KÖY için ilkeler ve politikalar belirlendi (Özgen, 2008).
1990-1994 dönemini ele alan 6. Plan'da tüm yurtta dengeli kalkınmanın sağlanması temel hedef olarak ortaya kondu. Aynı zamanda bölgelerarası ve bölge içi göçlerin bölgesel kalkınma üzerinde olumsuz etkileri olduğundan yola çıkarak, göçün azaltılmasına yönelik önlemlerin
de devreye girmesi ve göçü tutabilmek için geri kalmış bölgelerde yatırımların, dolayısı ile istihdamın arttırılması yönünde kararlar alındı. Bu çerçevede yatırımların özendirilmesi için gerekli vergi kolaylıkları ve diğer özendiricilerin uygulamaya konulması kararlaştırıldı (Özgen, 2008).
Son olarak 1996-2000 dönemini kapsayan 7. Plan'da ulusal bütünlüğü artırmak amacı ile her yönden bölgesel gelişmişlik farklarının düzeltilmesi kararı alınmıştır. 7. Plan'da ilk kez sürdürülebilir kalkınmadan bahsedilmiştir ve gelişmenin sadece iktisadi değil, sosyal, kültürel alanlarla da tamamlanması gerektiği vurgusu yapılmıştır (Özgen, 2008; Turan, 2005).
Buraya kadar 1980-2000 döneminde bölgesel kalkınma konusunda ne tür kararlar alındığı ve bu kararları uygulamak için hangi politika araçları kullanıldığı kısaca özet- lenmeye çalışılmıştır. Bu noktada bu dönemde Neo-liberal politikaların ve devlet yerine özel sektör eli ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması düşüncesinin ağırlık kazandığı görülmektedir. Bu özelliği ile 1980-2000 dönemi, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasında devlete daha fazla rol veren 1960-1980 döneminden ayrılmaktadır. Dolayısı ile 1980-2000 döneminde uygulanan Neo-liberal politikalar, kamu öncülüğündeki ulusal kalkınma kavramını ve politikalarını aşındırırken, yerel kalkınma çabalarını ön plana çıkarma çabasındadır. Daha önce vurguladığımız gibi planlı döneme göre bu dönemde bölgesel dengesizlikler daha fazla artış göstermiştir.
Bunlara ek olarak, 6. Plan'dan itibaren AB ile ilişkiler ve bu
Tablo 3. İİBS 1 Bazında Bölgesel Katma Değer ve Bölgesel Kişi Başına Katma Değer
Bölgesel Katma Değer Bölgesel Kişi Başına Katma Değer
Toplam İçerisindeki Payı% ' %
Göreli Kişi Başına İKD (Türkiye= 1)
1980 2000 1980 2000 1
İstanbul 19,4 23,3 1,83 1,58Marmara 16,3 16,5 1,25* 1,30*
Ege 16,4 15,3 1,24 1,16
Akdeniz 11,8 12,0 1,00 0,93İç Anadolu 14,7 14,9 0,85* 0,90*
Karadeniz 12,2 8,5 0,73* 0,79*
Doğu Anadolu 4,9 3,8 0,45* 0,40*
Güneydoğu Anadolu 4,3 4,9 0,54 0,50
Kaynak: TÜSİAD (2008:46-47). * işaretli veriler raporun tablolarından yararlanılarak hesaplanmıştır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 55
![Page 57: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/57.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
çerçevede AB bölgesel kalkınma anlayışının Türkiye'de de egemen olmaya başladığı görülmektedir (TÜSİAD, 2008). Aşağıdaki Tablo 4, bize bu dönemi özet olarak vermektedir.
2. 2000 SONRASI BAŞLATILAN VE GÜNÜMÜZDE
SÜRDÜRÜLEN BÖLGESEL POLİTİKALAR
Bu başlığı; "teşvik politikalarındaki gelişmeler", başta GAP olmak üzere "entegre kalkınma projeleri" ve "AB bölgesel politikalarına uyum süreci" olarak üç ayrı başlıkta ele almakta fayda görüyoruz. Zira bu şekilde sistematize edilmez ise tam bir karmaşa gösteren 2000'li yıllardan itibaren bölgesel politikaları anlamak oldukça güç olacaktır.
Türkiye'de Teşvik Politikalarındaki Son Gelişmeler
Planlı dönemde bölgesel politikalar, bazı illere kalkınmada teşvik verilmesi esasına göre oluşturulmuştur. Kalkınmada öncelik verilen il ve ilçelerin belirlenmesinde sağlam kriterlerin oluşturulmaması nedeniyle, süreç içerisinde bu liste siyasi otoriteler tarafından sık sık değişikliğe uğratılmıştır. 2004 yılı başına kadar liste, en son 49 il ve iki ilçeyi içermektedir. 06.02.2004 tarihinde 5084 sayılı Yasa ile 2001 yılı göstergeleri esas alınarak, kişi başına
Gayrisafi Milli Hasıla'nın 1500 doların altında hesaplandığı iller (ki bu listede 36 il vardır) teşvik kapsamına alınmıştır. Çok ciddi eleştiriler alan bu düzenlemeye ilişkin teşvik alan iller listesinde genişletme yapılmış ve nihayetinde 19 Ekim 2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandığı şekliyle I. derecede kalkınmada öncelikli yöreler Tablo 5'te belirtilmiştir.
06.02.2004 Tarihli ve 5084 sayılı "Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun" teşvik kapsamındaki illeri KBGSYİH'nin 1500 doların üstünde olduğu iller olarak belirlerken kısaca şu teşvikleri içermektedir:
• Beş yıl süreyle yüzde 80 ile yüzde 100 arasında gelir vergisi stopaj teşviki,
• Beş yıl süreyle yüzde 80 ile yüzde 100 arasında sigorta primi işveren paylarında teşvik,
• 1998 ve 2004 listesindeki iller için bedelsiz yatırım yeri tahsisi,
• İstihdam edilen işçi sayısına göre yüzde 20 ile yüzde 50 arasında enerji sübvansiyonu.
Tablo 4. 1980-2000 Dönemi Bölgesel Kalkınma Politikaları
1 Kalkınma Planı 1 İlkeler 1 Yaklaşım ve Politikalar 1 Hedefler 1 Araçlar 1
5. Plan(1985-1989)
- Az gelişmiş ve sektörel olarak potansiyel olan bölgelerde kaynak kullanımını rasyonel hale getirip kalkınmayı gerçekleştirmek
- Projelerin bölgesel etkisini de içeren doğrudan bölgesel planlama (16 fonksiyonel bölge tanımlanması)
- Sosyal eşitliği de dikkate alan dengeli bölgesel kalkınma
- Potansiyel kaynakların belirlenmesi için bölgesel gelişme programlarının hızlandırılması- Bu programlar doğrultusunda ilgili yatırımların seçilmesi- Öncelikli bölge ve sektörlerdeki alt yapının sanayileşme projeleri için gerçekleştirilmesi
6. Plan (1990-1994)
- Uygulama için sosyal idari ve finansal boyutların bir bütün olarak ele alınması- Uluslararası standartlara uygun istatistiksel sistemin uygulanması
- Bölge ve bölge altı düzeyde planlama
- Bölgelerde dengeli kalkınma- İlçelerin köylerden kentlere göçün engellenmesi için desteklenmesi
- KÖY yönelik finansal kaynakların arttırılması- Kalkınmada öncelikli illere ilişkin teşvikler ve fonların oluşturulması
7. Plan(1996-2000)
- Sektörel ve mekansal çalışmaların bütünleştirilmesi
- İllerin sektörel Uzmanlaşması
- Şehir planlaması
- Bölgesel Farklılıkların Giderilmesi
- Bölge ve bölge altı Projeler
- Bölgesel yeteneklerin mobilizasyonu
- Sürdürülebilir kalkınma
- Göç ve demografik değişimin rasyonalizasyonu
- Metropol bölgelerin sorunlarının ayrıbir kategoride ele alınması
- Konut sorunu için politika geliştirme
- Kalkınmada öncelikli yöreler politikasına devam edilmesi
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu için acil destek programı
- GAP
- Yasal düzenlemeler
- Konut projeleri
- Rekabet gücünün artırılması
çalışmaları
- Bölgesel farklılıklar
- Kalkınmada öncelikli illerdeki KOBİ'lerin desteklenmesi
- ZBK, Yeşilırmak Havzası, DOKAP, DAP
Kaynak: DPT Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2006)
56
![Page 58: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/58.jpg)
DOSYA
Tablo 5. Günümüzde Kalkınmada Öncelikli İller Listesi
I. Derecede Kalkınma Öncelikli Yöreler
1. Adıyaman 11. Bitlis 21. Hakkari 31. Malatya 41. Sinop2. Ağrı 12. Çanakkale (Bozcaada ve 22. Iğdır 32. Mardin 42. Sivas3. Aksaray Gökçeada İlçeleri) 23. Kahramanmaraş 33. Muş 43. Şanlıurfa4. Amasya 13. Çankırı 24. Karabük 34. Nevşehir 44. Şırnak5. Ardahan 14. Çorum 25. Karaman 35. Niğde 45. Tokat6. Artvin 15. Diyarbakır 26. Kars 36. Ordu 46. Trabzon7. Bartın 16. Elazığ 27. Kastamonu 37. Osmaniye 47. Tunceli8. Batman 17. Erzincan 28. Kırıkkale 38. Rize 48. Van9. Bayburt 18. Erzurum 29. Kırşehir 39. Samsun 49. Yozgat10. Bingöl 19. Giresun 30. Kilis 40. Siirt 50. Zonguldak
20. Gümüşhane
Aşağıdaki Tablo 2004 yılından itibaren kalkınmada öncelikli illerin belirlenmesinde sürecin nasıl geliştiğine ilişkin fikir vermek amacıyla oluşturulmuştur.Tabloda kırmızı ile belirtilmiş olan iller; 5084 Sayılı Yasaya göre kişi başı Gayrisafi Milli Hasıla'sı 1500 Doların altında kalan illere işaret etmektedir.Eleştirilerden sonra bu listeye dahili planlanan iller mavi ile gösterilmiş ve nihayetinde liste dışı kalan iller ise siyah ile belirtilmiştir. Nihayetinde 19 Ekim2006 tarih ve 2006/11105 sayılı 2007 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar'ın sonunda birinci derecede kalkınmadaöncelikli iller listesi yukarıdaki tabloda olduğu şekliyle yayınlanmıştır.
5084 Sayılı Yasa ve Sonraki Düzenlemeler İle Teşvik Alan İller
1. Adıyaman 10. Bitlis 17. Hakkari 21. Malatya 27. Sinop2. Ağrı 1. Çanakkale (Bozcaada ve 18. Iğdır 22. Mardin 28. Sivas3. Aksaray Gökçeada İlçeleri) 4. K. Maraş 23. Muş 29. Şanlıurfa4. Amasya 11. Çankırı 2. Karabük 8. Nevşehir 30. Şırnak5. Ardahan 2. Çorum 5. Karaman 9. Niğde 31. Tokat1. Artvin 12. Diyarbakır 19. Kars 24. Ordu 11. Trabzon6. Bartın 3. Elazığ 6. Kastamonu 25. Osmaniye 12. Tunceli7. Batman 13. Erzincan 3. Kırıkkale 10. Rize 32. Van8. Bayburt 14. Erzurum 20. Kırşehir 4. Samsun 33. Yozgat9. Bingöl 15. Giresun 7. Kilis 26. Siirt 5. Zonguldak
16. Gümüşhane 34. Uşak35. Afyon36. Düzce13. Kütahya
Kaynak: DPT ve İlgili Resmi Gazeteler
KADEME'nin oluşturulmasının da gereği gözlenmektedir. Böylece aynı sepete konulması yadırganacak illerin daha gerçekçi eşleştirilesi de olası olacaktır.
Yeni teşvik sisteminin hedefleri temel başlıklarıyla aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
1- Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltmak,
2- Rekabet gücünü artıracak, teknoloji ve AR-GE içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlara destek olmak,
3- Sektörel kümelenmeyi desteklemek,
4- Desteklenecek yatırım konularında ekonomik ölçek kriterlerini öne çıkarmak.
3- Kademeli Teşvik Sistemi önerisi, ilk kez Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi yayın organı olan “Yorum" dergisinde ele alınıp önerilmiştir. Bkz:
G.ELMAS, "Türkiye'de Bölgesel Politikalar, Yeni Uygulama ve Öneriler", 2005/2, ss.3-5.
Son olarak 4 Haziran 2009 günü birkaç yıldır üzerinde çalışılan teşvik paketi nihayet açıklanmıştır. Bu pakete göre kademeli3 ve sektör öncelikli teşvik sistemi tercihinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. 2002'de belirlenen "Düzey 2" esas alınarak illerin eşleştirilerek indirgendiği 26 alt bölge sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi kullanılarak 4 alt bölgeye (Tablo 6) ayrılmıştır. Buna göre:
İllerin kademelendirilmesinde ilk göze çarpan durum, Düzey 2'nin belirlenmesindeki aksaklıkların yansımalarının bu tabloya da yansıdığıdır. Örneğin 1. KADEME iller içerisinde yer alan Bilecik, Düzce gibi iller hemen dikkati çekmektedir. Buna benzer illerin sınıflandırılmasında yerlerinin yadırganabileceği pek çok örnek verilebilir. Öte yandan bir 5. ve 6.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 57
![Page 59: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/59.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
Tablo 6: 04.06.09 Tarihli Teşvik Paketinde İllerin Kademelendirilmesi
1. KADEME 2. KADEME 3. KADEME 4. KADEME
- İstanbul - Adana, Mersin - Zonguldak, Karabük, Bartın - Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane- Ankara - Aydın, Denizli, Muğla - Manisa, Afyonkarahisar,
- İzmir - Antalya, Isparta, Burdur Kütahya, Uşak - Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli
- Bursa, Eskişehir, Bilecik - Balıkesir, - Konya, Karaman - Kastamonu, Çankırı, Sinop- Kocaeli, Sakarya, Düzce, - Çanakkale (Bozcaada, Gökçeada - Gaziantep, Adıyaman, Kilis
- Erzurum, Erzincan, BayburtBolu, Yalova hariç) - Hatay, Kahramanmaraş,
- Tekirdağ, Edirne, Kırklareli Osmaniye
- Kayseri, Sivas, Yozgat
- Kırıkkale, Aksaray, Niğde,
Nevşehir, Kırşehir
- Samsun, Tokat, Çorum,
Amasya.
- Şanlıurfa, Diyarbakır
- Mardin, Batman, Şırnak, Siirt
- Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan
- Van, Muş, Bitlis, Hakkari
- Çanakkale'nin Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri.
Kaynak: http://www.haber7.com/haber/20090604/Yeni-Tesvik-Paketinde-iller-ve-bolgelerl.php
Ayrıca kademelendirilmiş bölgeler itibariyle teşvikten yararlanacak sektörler de aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:
- 1. Bölgede ağırlıklı olarak motorlu kara taşıtları ve yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tıbbi, hassas ve optik alet yatırımları gibi yüksek teknoloji gerektiren yatırımlar teşvik edilecek.
- 2. Bölgede nispeten teknoloji yoğun sektörler desteklenecek. Bu çerçevede; ağırlıklı olarak, makine imalat, akıllı çok fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler (cam, seramik, karo, yalıtım malzemeleri vb) kağıt, gıda ve içecek imalatı sektörleri teşvik edilecek.
- 3. ve 4. Bölgeleri oluşturan Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, tarım ve tarıma dayalı imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eşya gibi emek yoğun sektörlerin yanı sıra turizm, sağlık ve eğitim yatırımları da teşvik edilecek.
Yeni teşvik paketine ilişkin çok sayıda uyarıda bulunula- bilinir. Ancak öncelikle dikkati çekmek istediğimiz bir nokta söz konusu: Eğer bir teşvik sisteminde sektörel teşvik sistemini belirlerseniz, sektörel gelişmeler süreç içerisinde yakından takip edilmeli ve yanlış sektörel yönelimlerin önüne hemen geçilmelidir. Yani orta vadede sürecin takibi esnasında günün gerektirdiği değişimlerin yapılacağı dinamik teşvik süreci hayata geçirilmelidir. Ayrıca bir bölge için teşvik görecek sektörler listesi belirlenirken; öncelikle bölgenin potansiyellerini belirleyecek envanterler çıkartılmalı
ve bölge potansiyellerine uygun sektörler teşvik edilmelidir. Bunun böyle yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz ancak bölgelerde teşvik edilecek sektörler listesine bakıldığında teşvik sisteminin temel hedeflerinde yer alan "sektörel kümelemeyi desteklemek4" hedefiyle örtüşen bir bileşim gözlenmemektedir.
Teşvik araçları ise şöyle belirlenmiştir:
1- Kurumlar/Gelir Vergisi indirimi,
2- SSK Primi İşveren Hissesinin Hazine tarafından karşılanması,
3- Faiz desteği,
4- Yatırım yeri tahsisi,
5- KDV istisnası,
6- Gümrük vergisi muafiyeti.
Son olarak vurgulamak isteriz ki teşvik araçlarında taşıma desteği dışında bilinenden farklı bir araç gözlenmemekte- dir. Bunun ise faydalı bir uygulama sonucu yaratacağına kuşku ile bakılmalıdır. Ayrıca belki de vurgulanması gereken en önemli husus: Krizden çıkma adına oluşturulan önlemler ile bölgesel dengesizliklerin giderilmesine yönelik paketin bir birinden mutlaka ayrıştırılması gerekirdi. Zira birisi olağanüstü bir duruma yönelik bir kriz paketidir ve diğeri uzun dönemli bir resmi devlet stratejisidir.
4 - İktisat literatüründe sektörel kümelenmeden kastedilen: bir bölgede o bölgeye uygun, birbirini tamamlayan sektörlerin bir arada yer almasıdır. Böylece bu
sektörler birbiriyle olan ticari ilişkilerinde maksimum iç ve dış tasarruf sağlarlar.
58
![Page 60: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/60.jpg)
DOSYA
Yeni teşvik paketine ilişkin çok sayıda uyarıda bulunulabilinir. Eğer bir teşvik sitseminde sektörel teşvik sistemini belirlerseniz, sektörel gelişmeler süreç içerisinde yakından takip
edilmeli ve yanlış sektörel yönelimlerin önüne hemen geçilmelidir. Yani orta vadede sürecin takibi esnasında günün gerektirdiği değişimlerin yapılacağı dinamik teşvik süreci
hayata geçirilmelidir.
Bölgesel Kalkınma Projeleri ve GAP Eylem Planı
Aralık 2003'te onaylanan Ulusal Kalkınma Planı (UKP) kapsamında, öncelikli 12, Düzey 2 bölgesinde stratejik niteliği olan, müstakil bütçeli ve işlevsel bölgesel kalkınma programları ile sınır ötesi işbirliği programları uygulanması öngörülmüştür (Kayasü ve Yaşar, 2006). Türkiye-AB Mali İşbirliği kapsamında oluşturulan bölgesel kalkınma programları şunlardır:
- Doğu Anadolu Kalkınma Programı,
- GAP Bölgesel Kalkınma Programı,
- T82: Çankırı, Kastamonu, Sinop,
- TR83: Amasya, Çorum, Samsun, Tokat,
- TRA1: Bayburt, Erzincan, Erzurum,
- TRA2: Ağrı, Ardahan, Iğdır, Kars,
- TR72: Kayseri, Sivas, Yozgat,
- TR52: Konya, Karaman,
- TRB1: Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli Düzey 2 Bölgeleri Kalkınma Programları,
Türkiye-Bulgaristan Sınır Ötesi İşbirliği Programı uygula
malarına başlanmıştır.
GAP Eylem Planı (2008-2012): Burada özellikle Mayıs 2008'de açıklanan GAP Eylem Planı'na değinmemek bir eksiklik olacaktır. Zira bölge ile ilgili ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok açmazın aşılması açısından bu planın başarısının önemi göreli olarak daha büyüktür. Bu planda dikkati çeken unsurlar şunlardır:
- Bugüne kadar yüzde 15'i ancak gerçekleştirilebilmiş olan sulama yatırımlarına öncelik verilmesi,
- İşgücünün niteliğinin arttırılması,
- Özel sektör yatırımlarının yanı sıra kamu yatırımlarının artırılması gereğine vurgu yapılması,
- Sosyal göstergelerin iyileştirilmesi, devletin eğitim ve sağlık personeli sağlaması,
- Turizm ve tarımın canlandırılması.
Planda bölgenin iç dinamiklerinin ve potansiyelinin kalkınmada kullanılması temel hedef olarak belirlenirken vurgularda "yeni bölgeselciliğin" bilinen alışıldık vurguları yer almaktadır. Eylem planında bugüne kadar dillendirilen konulardan farklı bir vurgu olmamakla birlikte planda bir finansman tablosunun yer alması olumludur.
AB Uyum Sürecine Bağlı Olarak Bölgesel Politikalardaki Son Gelişmeler
Günümüz Türkiyesinde teşvik sistemi ve bölge kalkınma projeleri bu şekilde oluşmuşken, bölgesel politikalara aslında 2000'li yıllarda asıl damgasını vuran süreç AB perspektifidir. Öte yandan 1990'lı yılların ortalarından itibaren, AB bölgesel politikalarını belirlerken kendi içinde geri kalmış bölgelerin kalkınmasında dış kaynağa dayalı kalkınma modeli yerine, yerel dinamikleri harekete geçirerek kalkınmayı amaçlayan bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma modelini benimsemiştir. Bu doğrultuda, Türkiye'nin bölgesel politikalarından beklentilerinde de aynı paralellik vardır. Türkiye 2000 yılından sonra bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma modeline uygun politikalar izlemeye ağırlık vermiştir. Ancak bu noktada bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma politikaları Türkiye'de uygulanırken, ilgili bölgelerde böyle bir kalkınma stratejisinin izlenebilmesi için yeterli sosyal sermayenin5 olup olmadığının iyi analiz edilmesi gerekmektedir (Altan, 2009).
Türkiye'de sosyal sermaye kavramının ne kadar bilindiği ve/veya geri kalmış bölgelerde kalkınma için gerekli sosyal sermayenin mevcudiyeti tartışmalıdır. Oysa AB kalkınma
5- Bölgesel farklılıkların temelinde sosyal sermayenin olduğunu söyleyen görüşe göre sosyal sermaye; toplumun sosyal yapısı ve bu yapı içerisindeki
potansiyelleri içermektedir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 59
![Page 61: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/61.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
için sosyal sermayenin önemine, bölgelerarası işbirliğine, bilgi ve yenilikçiliğe, işletmeleri bir arada toparlamaya ve bölgesel kalkınmada tabandan gelen katılımcı süreçlere büyük önem vermektedir (Altan, 2009; TÜSİAD, 2009).
Avrupa Birliği bölgesel politikalarında, geri kalmış bölgelerin, birliğin sağladığı fonlardan yararlanmalarını sağlamak için birlik üyesi ülkeler içinde bir bölgelendirme sistemi oluşturulmuştur. Bu sistemle, her bölgeye ait verilerin karşılaştırılabilmesi ve bölgelerarası farklılıkların belirlenebilmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda oluşturulan sistem, NUTS (Numenclature of Territorial Units for Statistics- Türkiye'deki karşılığı ile: İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması) olarak adlandırılmıştır.
NUTS sistemi, AB bölgesel istatistiklerin toplanabilmesi ve tek bir bölgesel sınıflandırma yapabilmek amacı ile oluşturulmuştur. AB NUTS sistemi, NUTS I (78), NUTS II (221) ve NUTS III (1093) olmak üzere üç alt bölgeye ayrılmıştır. AB, belirlenen bu alt bölge sınıflamasını temel alarak bölgesel fonların dağılımında hedef bölgelerin sayısı toplulaştırılarak üç olarak belirlenmiştir (Elmas, 2004).
Bunlar; Kalkınmada Geri kalmış Bölgeler (Hedef 1), Yapısal Krizdeki Bölgeler (Hedef 2) ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi (Hedef 3) olarak başlıklandırılmıştır.
Bu noktada Türkiye, AB bölgesel politikalarına uyum sürecinde Eylül 2002'de kabul edilen yasa çerçevesinde üç düzey halinde NUTS bölgeleri tespit edilmiştir6. Bu çerçevede oluşturulan "Ulusal Kalkınma Planı" Hükümet tarafından Aralık 2003'te onaylanmıştır.
Yine 2000 sonrası dönemde AB bölgesel politikalarına uyum çerçevesinde yerel olanaklarla kalkınma stratejisinin bir parçası olarak, AB destekli bölgesel kalkınma programlarının uygulandığı 4 NUTS II Bölgesi'nde servis birimleri kurulmuştur. Bu birimler il ve belediye yönetimlerinin bölgesel kalkınma programlarının uygulanmasında katılımını sağlayan birimleri oluşturmaktadırlar. Aynı zamanda UKP değerlendirme ve izlenme görevlerini yerine getirilmesi için DTP bünyesinde yeni birimler oluşturulmuştur. Bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, yereller arasında işbirliğini güçlendirmek ve kaynakların etkin kullanımını sağlamak için Düzey 2 bölgelerinde "Kalkınma Ajansları" kurulması-
6- Bu çerçevede 2002 yılında 4720 sayılı Kararname ile “Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması,
bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulması için
ülke genelinde İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması" (İBBS) oluşturulmuştur. Bu yeni yapıda iller "Düzey III" de tanımlanmış; ekonomik, sosyal ve coğrafi
yönden benzerlik gösteren komşu iller ise bölgesel kalkınma planları ve nüfus büyüklükleri de dikkate alınarak "Düzey I" ve "Düzey II" olarak gruplandırılmıştır.
Düzey III 81 ilden, Düzey II 26 ve Düzey I de 12 alt bölgeden oluşmaktadır. Uygulamada tek ilden oluşan Düzey alt bölgeler sadece İstanbul (TR10), Ankara
(TR51) ve İzmir (TR31) dir
60
![Page 62: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/62.jpg)
DOSYA
na yönelik "Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun" 2006 başında7 ve bu çerçevede Temmuz 2006'da Türkiye'de yabancı yatırımı özendirmek üzere yatırım destek ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanmasından sorumlu olarak Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın görev, yetki ve teşkilatını düzenleyen "Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanun" çıkartılmıştır (Kayasü ve Yaşar, 2006).
Kalkınma ajanslarının kurulmasına ilişkin yasal süreç çeşitli yasal kesinti ve tereddütler akabinde, günümüzde iki pilot uygulamanın başlatılmasıyla sürmektedir. Bunlardan biri İzmir, diğeri Adana-Mersin bölgeleridir.
TÜİK'in kısıtlı veri tabanına dayalı olarak, 2000'li yıllarda uygulanmaya başlanan bölgesel politikaların performans değerlendirmesine yönelik olarak 2002-2008 politikalarının sonuçları aşağıda kısıtlı veriler ışığında ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Aşağıdaki iki tablo, 2000 ve 2007 yıllarına ait olarak Birliğin, Hedef 1 kriteri temel alınarak Türkiye'nin alt bölgeleri ve Avrupa (15)'in endeks değerlerine ilişkindir ve bu veriler TÜİK verileri temel alınarak tarafımızca hesaplanmıştır.
Ayrıca yararlı olacağı düşünülerek EUROSTAT kaynaklı bir grafiğe de yer verilecektir.
Tablo 7, 2000 yılında Türkiye'nin endeks değerinin 27 olduğuna işaret etmektedir. Bir başka deyimle AB (15)'in KBGSYİH'sı 2000 yılında 25.467 dolar iken, aynı yıl Türkiye'de KBGSYİH 6950 dolardır ve bu rakam Birlik rakamının yüzde 27'sidir. Yani kişi başına gelir, Birliğin kişi başına gelirinin üçte birinden azdır. Bu oran 2004 EUROSTAT hesaplamalarında ise Türkiye için yüzde 29 olarak belirlenmiştir. Grafik 1'de diğer AB üyesi ülkelerin bu endeks değerine bakılırsa, Türkiye'nin çok gerilerde olduğu gözlenecektir. Ayrıca Tablo 7 bir başka şeye daha işaret etmektedir. Türkiye'nin en gelişmiş bölgesi olan Marmara Bölgesi'nin bu endeks değeri 46'dır. Bu durumda üyelik halinde Türkiye'nin tamamı yukarıda sözünü ettiğimiz Hedef 1 kapsamında periferi sayılacak ve bölgesel fonların hedef alanında olacaktır.
2007 yılı için güncellemiş olduğumuz endeks hesaplamalarında temel tespitlerimiz şöyledir: Birincisi; Türkiye'nin de kişi başına KBGSMYİH'sında önemli artış8 olmuştur ancak, AB'nin KBGSMYİH'sı çok daha fazla artış gösterdi
ğinden AB ile aramızdaki makas KBGSYİH ölçütü açısından
TABLO 7: Kişi Başı Reel GSYİH- AB ve Türkiye- 2000 (PPP)
Bölgeler AB Ort. Akdeniz DoğuAnadolu
EgeBölgesi
G. D Anadolu İç Anadolu Karadeniz Marmara Türkiye
Ort.
KBGSYİH (2ÜÜÜ- S) 25.467 7.4B6 2.849 9.7BÜ 4.2B9 7.Ü89 S.6BÜ 11.676 6.950
A B O SH Ü Ü (Endeks Değ.-2ÜÜÜ) 100 29 11 3B 17 2B 22 46 27
Kaynak: OECD (2001), Main Economic indicators 2001, National Accounts of OECD Countries, Volume I, İndeks rakamları tarafımızdan
türetilmiştir
TABLO 8: Kişi Başı Reel GSYİH- AB ve Türkiye- 2007
Bölgeler AB Ort.TR11
İstanbulTR51
Ankara
TR81Zonguldak
BartınKarabük
TRA1ErzurumBayburtErzincan
TRB2 Van Muş Bitlis Hakkari
TRC2 Diyarbakır Urfa
TRC3 Siirt Batman Mardin Şırnak
TürkiyeOrt.
KBGSYİH (2ÜÜ8- S) 5S.064 1ü .6ü 7 9.77Ü 9.44S 9.182 9.Ü26 8.896 8.682 9.305
A BO S^ iÜÜ (Endeks Değ.-2ÜÜ8) 100 18,3 16,8 16,3 15,8 15,5 15,3 14,9 16
7- 59. Hükümet döneminde 25 Nisan 2003 tarihli Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarı taslağını hazırlamış ve bu taslağın 25. Maddesi “Bölge Kalkınma Ajans
larının" kurulmasına ilişkindir. Bu temel kanun; kamuoyunca tereddütle karşılanmış ve Cumhurbaşkanlığınca geri çevrilmiştir. Yürütme organı da, temel kanun
metninde ufak tefek değişiklikler yapıp yasayı parça-parça çıkartma yolunu seçmiştir. Bölge Kalkınma Ajanslarının da adı “Kalkınma Ajansları" olarak değiştirilmiş
ve yasa temel hükümleri itibariyle korunmuştur. Tekrar yapılan girişim TMİMOB'un başvurusu ile yürütme durdurulmuştur. Süreç içerisinde İBBS26 tasnifini esas
alarak kurulması düşünülen 26 kalkınma ajansına, ilklik teşkil etmesi açısından pilot uygulamaya iki bölgede başlanmıştır. Bu bölgeler İzmir ve Adana-Mersin'dir.
8- Bu artışta adrese göre nüfus sayımında nüfusumuzun düşmesinin ve kur politikalarının da önemi vardır. Tabii şimdilerde de bu artışın en büyük müsebbibi
milli gelir hesaplamasının değiştirilmesidir.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 6i
![Page 63: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/63.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
artmıştır. İkincisi; iller artık istatistiki açıdan tek tek değil,
il grupları olarak ele alındığından sanki bölgesel farklar
azalmış gibi rakamlara yansımaktadır. Bu yanıltıcı olabilir.
Zira eşleştirilmiş illerdeki gelir farklılıkları yok varsayılmış
tır. Netice olarak Türkiye'nin endeks değerinde son 7 yılda
AB'ye göre çarpıcı bir düşüş gözlenmektedir.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Türkiye'de 2000'li yılların başından itibaren, küreselleş
menin önermeleri ve AB bölgesel politikalarının paralelli
ği dikkate alınarak yeni bölgeselciliğin argümanları kabul
edilmiştir. 2002 yılından itibaren resmi söyleme giren bu
tercih günümüzde de etkisini sürdürmektedir.
İllerimizin istatistiki bölge birimleri esasında sınıflandırıl
ması, AB'nin istatistik veri tabanına uyum için, kalkınma
ajanslarının oluşturulması da AB'nin fonlarının dağılımı
açısından başlatılan uygulamalardır. Yeni bölgeselciliğin
temel kurumsal yapıları "Kalkınma Ajansları"dır ve bunlar
AB bölgesel politikalarının da temel uygulayıcı aktörleridir.
Grafik 1: 2004 Yılı Kişi Başına GSYİH Hacim Endeksleri, (AB25=100)
Kaynak:
(1) News Release, 75/2005, Avrupa Birliği istatistik Ofisi (EUROSTAT)(2) 25 Avrupa Birliği Ülkesi, 4 Aday Ülke ve 3 EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Birliği) Ülkesi (Liechtenstein hariç, İsviçre, İzlanda ve Norveç)
Türkiye 2000 yılından sonra bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik
kalkınma modeline uygun politikalar izlemeye ağırlık vermiştir. Ancak bu noktada
bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma politikaları Türkiye'de
uygulanırken, ilgili bölgelerde böyle bir kalkınma stratejisinin izlenebilmesi için yeterli
sosyal sermayenin olup olmadığının iyi analiz edilmesi gerekmektedir.
62
![Page 64: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/64.jpg)
DOSYA
Türkiye'de sosyal sermaye kavramının ne kadar bilindiği ve/veya geri kalmış
bölgelerde kakınma için gerekli sosyal sermayenin mevcudiyeti tartışmalıdır. Oysa AB
kalkınma için sosyal sermayenin önemine, bölgelerarası işbirliğine, bilgi ve yenilikçiliğe,
işletmeleri bir arada toparlamaya ve bölgesel kalkınmada tabandan gelen katılımcı
süreçlere büyük önem vermektedir.
Türkiye'de oluşturulmaya çalışılan bu kurumsal yapılara
ilişkin özetle şu uyarılar yapılabilir:
1- Kalkınma ajanslarına ilişkin; kaynak yaratılması, görev
tanımlaması ve yetki göçertimine ilişkin net tanımların ol
duğu, AB perspektifini ve fonlarını dikkate alan kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmazsa bu uygulamaların da
sonuçsuz kalması kaçınılmaz görünmektedir. Ayrıca illeri
mizde mevcut kurumsal yapılara ve yetki alanlarına ilişkin
yetki karmaşası da önlenmelidir.
2- Öte yandan, yeni bölgeselcilik anlayışıyla ve AB pers
pektifiyle yapılacak olan (ya da ön hazırlıkları başlatılmış
olan) kurumsal düzenlemelerin (Kalkınma Ajansları) ve uy
gulamada katılımcılığın nasıl gerçekleştirileceği ve bekle
nen sonucu vermesinin nasıl sağlanacağı net olarak tespit
edilmelidir. Zira sosyal sermayesi gelişkin ve demokrasi
anlayışı yerleşik toplumlar ile ve bu öğelerin gelişkin olma
dığı toplumlar açısından uygulama sonuçlarının farklı ol
ması kaçınılmazdır. Geri kalmışlık özelliği yoğun toplumlar-
da, kimlerin nasıl yetkilendirileceği ve yetki keyfiyeti açıla
rından uygulamada dejenerasyon doğabilir. Bu nedenle az
gelişmiş ülkelerin, bu yeni anlayış ve uygulamaların kendi
özgün koşullarında yansımalarının nasıl olacağını öngör
mesi ve ona göre çözüm üretmesi gereklidir. Bir başka
deyimle; yönetişimsel süreçte uygulamanın başarısı, top
lumun tüm kesimlerinin organize (örgütlü) olmuş olması
ve eşit temsil ve etkileşim şanslarının olmasına bağlıdır.
Örgütlü toplumlar karar verme süreçlerine kuşkusuz daha
rahat katılacaktırlar.
3- Bunun yanı sıra uygulamanın başarısı ancak etkin bir
denetim mekanizmasıyla olacaktır. Bu anlamda Türkiye'de
Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı'yla denetim birimlerinin azal
tılması yönündeki önerisi bir çelişki oluşturmaktadır. Zira
denetim mekanizmasının yetersizliği, hatanın ve hatalı
aktörlerin tespiti ve telafisini geciktirecek, toplumda etkin
bilgilenme ve karar alma sürecinin de önüne geçecektir.
Özetle uygulamanın, sosyal sermayesi ve örgütlenmesi
yetersiz olan ve demokrasisi ve denetim mekanizması
zayıf olan azgelişmiş ülkelerde dejenerasyona uğraması
kaçınılmaz görünmektedir.
Türkiye özelinde, bugünkü seçim sistemi ve bugünkü sos
yal sermaye ve örgütlenme düzeyi ve hukuksal altyapısı
ile yetkinin yerel odaklara kaydırılması ekseninde yeni şe
killenen yerel-bölgesel kalkınma anlayışının vazgeçilmez
yapıları olan katılımcılık ve yönetişim konularında bekle
nen başarının sağlanmasının bir dizi güçlüğü olduğu öngö
rülmelidir. Öte yandan yeni anlayışta, bölgesel kalkınmaya
ilişkin yerel odakların ve özel sektörün gücü ön plana çıka
rılmakta ve merkezi otoritenin geniş çaplı yatırım inisiyatifi
geri plana itilmektedir. Bu da başlı başına dengesizliklerin
önünü açan bir gelişmedir. Zira bu, kendileğinci yaklaşımla
yerel olanakları fazla olan bölgelerin önümüzdeki dönem
de de göreli olarak daha dinamik süreçler yakalamalarını
kaçınılmaz kılacaktır. Bu konuda şanssız olan bölgelerin
ise aynı dinamizmi yakalaması olanaksız olduğu gibi elle
rindeki kısıtlı kaynakların da daha dinamik olan bölgelere
kaymasının önüne geçemeyecekleri açıktır.
Ayrıca bölgesel politikaları üretme ve uygulama süreçleri
ekonomik kriterler yanında bir dizi sosyal ve siyasal kriter
leri ve bunlar arasındaki girift ilişkileri de gözetmeyi ge
rektirmektedir. Aksi halde hiçbir bölgesel politikanın başarı
şansı yakalaması olanaklı değildir.
Temelde tek cümle ile özetlenecek olunursa; 2000'li yıllar
da bölgesel politikalarda söylemde iddialı ve fakat icraatta
zayıf ve flu bir dönem yaşanmaktadır.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 6S
![Page 65: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/65.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- ALTAN, (2009), "AB ve Türkiye'de Bölgesel Kalkınma",
Stratejik Boyut, 31 Mart 2009, http://www.stratejikbo-
yut.com/article detail.phtp?id=506. erişim tarihi 12-05
2009
- AMİN, A. (1999), "An Institutionalist Perspective on
Regional Economic Development," Events and Debates,
Blackwell Publishers, U.K, ss.365-378.
- DPT, (2003) Türkiye Cumhuriyeti Ön Ulusal Kalkınma
Planı (2002-2004), Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/
o-ukp.pdf erişim tarihi 12-05-2009.
- DPT (1996), İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralama
sı Araştırması, Yayın No:2466, Ankara.
- DPT (2000), VIII.BYKP, Ankara. http://ekutup.dpt.gov.tr/
plan/viii/taslak.pdf erişim tarihi, 15-05-2009.
- DPT (2003), İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralama
sı Araştırması, Yayın No:2671, Ankara.
- DPT (2006), "Bölgesel Politikalar", Özel İhtisas Komis
yonu Raporu.
- ELMAS, G, (2004), "Cumhuriyetin İlanından Günümüze
Türkiye'de Bölgesel Politikalar", Ekonomik Yaklaşım, Kış
2004:15(50), ss. 115-136.
- ELMAS, G, (2000), "GAP ve Devlet," İktisat Dergisi, İÜ,
İFMC Yayın Organı, Sayı: 403, Temmuz-2000, ss.25-34.
- ELMAS, G. (2001), Küreselleşme Sürecinde Bölgesel Den
gesizlikler: AB ve Türkiye, Nobel Kitapevi, Ankara.
- ELMAS, G. ve L. Özgen (2003), "AB ve Türkiye'nin Böl
gesel Coğrafyası,"///. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiri
ler Kitabı, TMMOB,MMO,Yayın No:E-2003-338, Ankara,
ss.103-14.
- ELMAS, G. ( 2005), "Türkiye'de Bölgesel Politikalar, Yeni
Uygulama ve Öneriler", Yorum, GÜ,İİBF Yayın Organı,
2005/2, ss.3-5.
- EUROSTAT (2005), News Release , 75/2005.
- GEZİCİ ve HEWİNGS, (2004), "Regional Convergence and
The Economic Performance of Peripheral Areas in Turkey",
RURDS, vol:16, no: 2, July.
- GAP Eylem Planı 2008-2012. www.gap.gov.tr/Turkish/
Genel/eylem812.pdf, erişim tarihi 12-05-2009.
- KAYASÜ, S. (2002), "Yeni Planlama Paradigması ve Ku
rumsallaşma Süreçleri Üzerine," Planlama, TMMOB, Şehir
Plancıları Odası Yayını, No:2002/4, İstanbul, ss.52-54.
- KAYASÜ ve YAŞAR, (2006), "Avrupa Birliğine Üyelik Sü
recinde Bölgesel Kalkınma Politikaları: Yasal ve Kurumsal
Dönüşümler", Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyu
mu, Ankara, www.tepav.org.tr/sempozyum/2006/bildiri/
bolum3/3 1 kayasu.pdf, erşim tarihi 14-05-2009.
- KÖROĞLU, N.T.(2002),"Aktör ve Eylem: Plan ve Kurum
salcı Planlama Üzerine," Planlama, TMMOB, ŞPO, 4, s.51.
- OECD (2001), Main Economic Indicators 2001, Natio
nal Accounts of OECD Countries, Volume I.
- ÖZGEN, Levin (2008), "Cumhuriyet'ten 2000'li Yıllara
Türkiye'de Bölge Kalkınma ve Planlama", Bilim ve Eleşti
ri, GÜ, SBE Dergisi, Cilt:5, Sayı:9, ss.1-29.
- www.tüik.gov.tr
- www.dpt.gov.tr
- Resmi Gazeteler
- TEKELİ, İ.(1981), "Dört Plan Döneminde Bölgesel Poli
tikalar ve Ekonomik Büyümenin Mekansal Farklılaşması",
ODTÜ Gelişme Dergisi 1981 Özel Sayısı: Türkiye'de Planlı
Gelişmenin Yirmi Yılı 1960-1980, Ankara, ss.369-390.
- TÜSİAD, (2008), Türkiye'de Bölgesel Farklar ve
Politikalar, Yayın No. TÜSİAD-T/2008-09/471), Dr. A.
FİLİZTEKİN, İstanbul.
64
![Page 66: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/66.jpg)
DİĞER Ü RÜ NLER İM İZ
BETON SANTRALLERİ BETON FOMRALARIİ
* KIRMA. ELEME. YIKAMA
7RAN5MİKSERLER
YÜKLEYİCİLER EKSKAVATÖRLER
* GREYDERLER
ASFAUTESİSLERİ VİBRASYONLU SİLİNDİRLER
KULE VİNÇLERİÇELİK KDNSTRÜKSİYON
* 4X4-6X6 ARAÇLAR
K E S İT E : 20-360M3/H
ANKARA ■ KOMYA YÜUU 23.KM. 06330 GQLBAŞI-ANKAIWTURKİYE TİL: 0090-312 464 08 00 (PBK> FAK: 0030-312 AŞA 14 3i www.pimakina.com.tr
□ ■IIBBOBİBBSSUSBIELiy
![Page 67: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/67.jpg)
s
Zorunlu İstihdamİSMAİL BOZOKASO Belge Hizmetleri Müdürü
FULYA TUNCAASO Ticaret Uzmanı
![Page 68: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/68.jpg)
BÜYÜTEÇ
İşverene Getirilen İstihdam Zorunlulukları
Çağımızda demokrasiler temel insan hak ve hürriyetlerini temin etmeyi hedef olarak kabul eden, bu hedefe ulaşırken de katılımcı ve çoğulcu düşünceye dayanan, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde gelişen sistemler olarak kabul edilmektedir.
Temel insan hak ve özgürlüklerinin temini yoluna gidilirken ülkeler kendi iç hukuk kuralları ile yetinmemiş, sağlanan insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve bu özgürlüklerin daha ileri safhalara götürülebilmesi için uluslararası kuruluşlar oluşturulmuş ve bu uluslararası kuruluşlar bünyesinde uyulması zorunlu kurallar kabul edilmiştir.
İnsanların kendisini, ailesini, çocuklarını geçindirecek bir işte insan onuruna yaraşır bir tarzda çalışması da bireylerin temel insan haklarındandır. İşsizlik tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de temel sorunlardan biri olarak varlığını halen sürdüre gelmektedir.
Devlet; bu soruna bir ölçüde çare bulmak, bu konuda uluslararası sözleşmelerin öngördüğü sorumlulukları yerine getirmek ve bir anlamda kişi hak ve özgürlüklerinin bir adım daha ileri gitmesini sağlamak için İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla işverene bir kısım mükellefiyetler yüklemiştir. Bu mükellefiyetlerin başında özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu gelmektedir.
İç hukukumuzda gerek Medeni Kanun'da ve gerekse Borçlar Kanunu'nda sözleşme serbestisi kuralı geçerli olduğu halde 4857 sayılı İş Kanunu bu kurala aykırı hükümler içermektedir. Devlet bu Kanun'la kamu yararı düşüncesini ön plana çıkararak işverenlere kendi arzuları dışında, sayı ve nitelikte işçi çalıştırma zorunluluğu getirmiş, bu suretle işverenin kendi iş yerinde istediği sayı ve nitelikte işçi çalıştırma hakkı sınırlandırılmıştır.
İşverenin, işyerinde özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun dışında; işe alma ve işten çıkarmada karşılaştığı zorluklar, işten çıkarmada ödenen yüksek oranlı kıdem tazminatı, işletmelerin yerine getirmekle yükümlü oldukları sosyal mükellefiyetler (kreş, anaokulu, spor tesisleri v.b.), vergi ve sigorta primlerinin işletmelerin işgücü maliyetini arttırdığı ve bir kısım işverenin yeni yatırım arzularını azalttığı da gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçektir.
İşverenin yeni yatırımlara yönelmesini sağlayacak, istihdama kapı açacak ve devletin İş Kanunu, yönetmelikler ve diğer ilgili mevzuatlarla işverene yüklediği sosyal ve mali mükellefiyetleri makul ölçülere indirecek düzenlemeler yapılmalıdır.
2010 yılı ilgili mevzuatlarında yapılan incelemelerde, işverenlerin faaliyette bulundukları alanların nitelikleri göz önünde bulundurulmak suretiyle, bu işyerlerinde ve/veya bu işyerleri nedeniyle çevrede oluşabilecek sakınca ve tehlikelerin önlen
mesini ve/veya giderilmesini teminen, belirli meslek dallarında eğitim görmüş, belirli sayı ve nitelikteki görevlinin bulundurulmasının zorunlu kılındığı gözlenmektedir.
Söz konusu düzenlemelere bakıldığında, kamu ve bu çalışmanın konusu olan özel işyerlerinin sosyal sorumlulukları (Örn., toplumun tüm kesimlerinin üretim sürecine katılımlarının sağlanması açısından özürlü istihdamı, insan sağlığı ve gıda ile çevre güvenliği açılarından örneğin gıda üreten işyerlerinde sorumlu yönetici ve çevreyi kirletici etkisi olabilecek işyerlerinde çevre görevlisi istihdamı ile ilkyardımcı bulundurma zorunluluğu vb.) ve çalışanlarının hak ve özgürlükleri çerçevesinde (örneğin iş güvenliği uzmanı bulundurulma zorunluluğu) değerlendirilebilecek nispeten makul zorunluluklar yanında, ilgili mevzuatından kaynaklanmakla birlikte, çok da fonksiyonel olarak değerlendirilmeyecek niteliklerdeki zorunlulukların gelişmiş ülkelerdeki rakipleri ile karşılaştırıldığında ülkemizde zaten zor koşullarda üretim faaliyetlerinde bulunan işverenler üzerinde ekstra maliyet unsuru olarak kaldığı görülmektedir.
Öte yandan söz konusu zorunluluklar kapsamındaki bazı hizmetlerin (örneğin işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanında olduğu gibi) part-time veya bu işlerde uzmanlaşmış şirket ve/veya diğer yapılanmalar kanalıyla dışarıdan sağlanmasına yönelik düzenlemeler bulunmakla birlikte, özellikle full-time istihdam zorunlulukları söz konusu görevliler için gerek ilgili mevzuat gerekse meslek odaları tarafından belirlenen asgari ücret tarifeleri göz önünde bulundurulduğunda, işyeri faaliyetleri kapsamında doğan gelir ve gider kalemlerinin optimi- zasyonu açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Bu bakış açısıyla Odamızca pek çok platformda, söz konusu zorunlulukların makul değerlendirmeler ölçüsünde yeniden düzenlenerek özellikle insan sağlığı, toplumsal sorumluluklar ve çalışanların hak ve özgürlüklerinden kaynaklananların daha fonksiyonel kriter ve oranlarda belirlenerek devam ettirilmesi, öte yandan bu hizmetlerin alımının kolaylaştırılarak ucuzlaştırılmasının sağlanmasına, fonksiyonel olmayanların ise kaldırılmasına ilişkin hususlar dile getirilmiştir.
Bu kapsamda, Odamızca konuyla ilgili olarak yapılan araştırma sonuçları ile bunlara ilişkin görüş ve değerlendirmelerimiz aşağıda yer almaktadır.
Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu ve Özürlü İstihdamı Teşviki
İlgili mevzuatı kapsamında, özel işyerleri için özürlü çalıştırma zorunluluğu ülkemizde 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde toplam işçi sayısının % 3'ü olarak belirlenmiştir. 2010 yılı itibariyle söz konusu zorunluluğu yerine getirmeyen işverenlere, çalıştırılmayan her özürlü ve çalıştırılmayan her ay için 1552 TL para cezası belirlenmiştir.1
Söz konusu istihdamın işverene maliyeti açısından bakıldığında, çalıştırılan özürlülere verilecek ücretin, 2010 yılı için
1. 4857 Sayılı İş Kanunu'na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları, http://www.csgb.gov.tr/
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 67
![Page 69: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/69.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
belirlenen asgari ücretin altında olmamak kaydıyla taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlendiği hususunu göz önünde bulundurmak gerekir.
Öte yandan, söz konusu maliyetin hafifletilmesini teminen, özel sektör işyerlerinde işverenin işçi sayısının % 3'ü oranında zorunlu olarak istihdam ettiği özürlü işçilere (kontenjan dahilindeki işçilere) ait prime esas kazançlar üzerinden hesaplanan sigorta primlerine ait işveren hisselerinin tamamı Hazine tarafından karşılanmaktadır. İşçi sayısının % 3'ünden fazla istihdam edilen veya yükümlü olmadığı halde özürlü çalıştıran özel sektör işyerlerinde, işverenlerin istihdam ettikleri özürlü işçilere (kontenjan dışı işçilere) ait prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerine ait işveren hisselerinin ise % 50'si Hazine tarafından karşılanmaktadır.
İşyeri Hekimi Görevlendirmek, İş Güvenliği Uzmanı
Görevlendirmek, İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi
Oluşturmak, Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden
Hizmet Almak
a) İşyeri sağlık ve güvenlik biriminin oluşturulması veya işyeri dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınması ile işyeri hekimi ve gereğinde diğer personelin görevlendirilmesi bakımından devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerleri,
b) İş güvenliği uzmanı mühendis veya teknik elemanın görevlendirilmesi bakımından sanayiden sayılan işlerin2 yapıldığı ve devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerleri yükümlüdür.
Özet olarak, söz konusu zorunluluk kapsamında, 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre 3 belirlenen sürelerde işyeri hekimi ve ayrıca iş güvenliği uzmanı bulundurulması gerekmektedir.4
İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 2010 yılı itibariyle uygulanacak para cezası 1145 TL5 olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, örneğin 2010 yılı "İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi"ne göre 50-74 işçi çalıştıran işyerlerinde görevlendirilen işyeri hekimine verilecek net ücret 1.418,20 TL'dir. 6
Burada dikkat edilmesi gereken husus, işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek kişilerin, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurumlardan eğitim ve sertifika almış olmaları gerekliliğidir.
Avukat Bulundurma Zorunluluğu
Esas sermaye miktarının (50.000 TL) 5 katı (250.000 TL) veya daha fazla esas sermayesi bulunan A.Ş.'lere avukat bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere 2010 yılı itibariyle 16 yaşından büyük işçiler için 2 aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanması öngörülmekle birlikte, Baro tarafından takibi yapılmak suretiyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirilen işletmelerden avukat bulundurma yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 2008 yılında 12.000 TL-17.000 TL'yi bulan tutarlarda para cezası verildiği de bilinmektedir.
24.12.2009 tarih ve 27442 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nde, Avukatlık Kanunu'nun 35'inci maddesi gereğince ve yukarıda açıklandığı şekliyle bulundurulması gereken sözleşmeli avukatlara
2. Sanayiden sayılan işyerleri listesi,"Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik" 03.09.2008 tarih ve 26986 sayılı Resmi Gazete
3. "İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi, "İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği, 29.11.2009 tarih ve 27417 sayılı Resmi Gazete
4. İşyeri hekimlerinin çalışma süreleri, "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetme!ik"15.082009 tarih ve 27320 sayılı
Resmi Gazete İş güvenliği uzmanlarının çalışma süreleri, "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik”15.08.2009 tarih ve
27320 sayılı Resmi Gazete,
5. 4857 Sayılı İş Kanununa Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları, http://www.csgb.gov.tr/
6. 2010 yılı"İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi" Türk Tabipler Birliği web sayfası, http://www.ttb.org.tr/
68
![Page 70: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/70.jpg)
BÜYÜTEÇ
ödenecek ücret 850 TL olarak belirlenmiştir. Avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınması öngörülmüştür.
Elektrik Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu
Tüm yüksek gerilimli (etkin değeri 1000 voltun üzerinde olan fazlar arası gerilim) kuvvetli akım tesislerinde teknik sorumlu olarak ve 154 KV ve daha büyük kuvvetli akım tesislerinde (uzaktan kumanda edilen TM'ler hariç) işletme sorumlusu olarak elektrik mühendisi görevlendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Öte yandan uygulamada, yükümlü işletmelerin söz konusu hizmeti serbest çalışan elektrik mühendislerinden harici olarak almasının önünde de bir engel bulunmamaktadır.
Söz konusu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işletmelere uygulanmak üzere belirlenmiş bir idari para cezası bulunmamakla birlikte, örneğin trafosu bulunan işletmelere TEDAŞ kanalıyla elektrik mühendisi istihdam etmeleri gerektiğine ilişkin yazılı uyarıda bulunulmakta; buna rağmen elektrik mühendisi bulundurmamaya devam eden işletmeler Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirilmekte ve cezai uygulamaya ilgili Mahkemece karar verilmektedir.
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 2010 yılında serbest çalışan elektrik mühendislerinin alabileceği aylık asgari net ücreti 1650 TL olarak belirlemiştir.
Öte yandan, teknik veya işletme sorumlusu olarak istihdam edilecek elektrik mühendisinin Elektrik Mühendisleri Odası tarafından verilen 3 günlük eğitime katılması, eğitim ardından yapılacak sınavda başarı göstermesi ve sertifika alması önem taşımaktadır.
Gıda Üreten İşyerlerinde 7Sorumlu Yönetici
Bulundurma Zorunluluğu
Gıda maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemeleri üreten işyerlerinde, üretimin niteliğine göre Sorumlu Yönetici8 istihdamı zorunludur. Gıda üreten işyerleri sorumlu yönetici olarak, "sorumlu yönetici olarak istihdam edilebilecek meslek mensupları" listelerinde9 yer alan meslek mensuplarını istihdam edebilirler.
Sorumlu yönetici istihdam etmeyen işletmelere 2010 yılı itibariyle uygulanacak para cezası 1144 TL10 olarak belirlenmiş olup, para cezasının tahsilini takiben istihdam zorunluluğunu yerine getirmesi için işletmeye 30 gün süre verilmekte, bu süre sonunda halen yükümlülüğünü yerine getirmeyen işletmelerin faaliyetleri durdurulmaktadır.
Sorumlu yönetici olarak istihdam edilebilecek meslek dallarından olan gıda mühendisleri, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları arasında imzalanan bir protokolle, söz konusu meslek mensubu sorumlu yöneticilere 2010 yılı itibariyle verilebilecek asgari net ücret, tek işyerine bakma zorunluluğunun bulunması durumunda (gıda üreten ve 60 beygir gücünün üzerinde motor gücü bulunan veya 10 ve üzerinde işçi çalıştıran veya su ürünleri işleyen veya hazır yemek üreten işyerleri veya yemek fabrikaları veya her türlü gıda katkı karışımları üreten işyerleri) 1800 TL olarak belirlenmiştir. 5 işyerinin yükümlülüğünü üstlenecek sorumlu yöneticiler için ise asgari net ücret 360 TL olarak uygulanacaktır.11
Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan İşletmelerde
Çevre Görevlisi İstihdamı veya Çevre Yönetim Birimi Kurma veya Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan
Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluğu
İlgili mevzuatında, Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesislere ilişkin Ek 1 ve Ek 2 olmak üzere iki liste oluşturulmuştur.12 EK-1 listesinde yer alan işletmeler en az 2 çevre görevlisi, EK-2 listesinde yer alan işletmeler ise en az 1 çevre görevlisi istihdam etmek veya EK-1 ve EK-2 listelerinin ikisi için de geçerli olmak üzere en az 3 çevre görevlisinden oluşan Çevre Yönetim Birimi kurmak veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş firmalardan çevre yönetim hizmeti satın almak zorundadır.
Çevre görevlisi hizmetini görecek kişilerin Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurumlardan eğitim ve sertifika alma zorunluluğu bulunmaktadır.
2872 sayılı Kanun'un 5491 sayılı Kanun ile değişik 20'inci maddesinin (m) bendi uyarınca 2010 yılında uygulanacak idari para cezası miktarları, "2872 sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin 2010/1 sayılı Tebliğ" ile belirlenmiş olup, bu kapsamda çevre yönetim birimini kurmayanlara 7934 TL, çevre görevlisi bulundurmayanlara ya da
7. Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İşkolları, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve
Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik 27.08.2004 tarih ve 25566 sayılı Resmi Gazete
8. Sorumlu Yönetici Olabilme Esasları, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu
Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik 27.08.2004/25566
9. Gıda İşletmelerinde Üretimin Niteliğine Göre Sorumlu Yönetici Olarak İstihdam Edilecek Meslek Mensupları Listeleri, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri
Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik, 27.08.2004 tarih ve 25566 sayılı Resmi Gazete
10. Kaynak: Ankara Tarım İl Müdürlüğü
11. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Serbest Ziraat Mühendisliği Hizmetleri 2010 Yılı Asgari Ücret Tarifesi', TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası web sayfası,http://www.
zmo.org.tr/
12. Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesisler, Ek1 ve Ek2, Çevre Denetimi Yönetmeliği, 21.11.2008 tarih ve 27061 sayılı Resmi Gazete, 21.11.2008
tarih ve 27061 sayılı Resmi Gazete, Çevre Kanununca Alınması Gerekn İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelik, 29.042009 tarih ve 27214 sayılı Resmi Gazete, Çevre Kanu
nunca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 24.02.2010 tarih ve 27503 sayılı Resmi Gazete
Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği, 16.06.2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,
07.03.2010 tarih ve 27514 sayılı Resmi Gazete
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 69
![Page 71: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/71.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
Bakanlıkça yetkilendirilmiş firmalardan hizmet almayanlara 5289 TL idari para cezası verilecektir.
Çevre Mühendisleri Odası'nca çevre mühendislerine 2010 yılı itibariyle verilecek net asgari ücret 1500 TL olarak belirlenmiştir.
İlkyardım Elemanı Bulundurma Zorunluluğu
İstihdam edilen her 20 personel için 1, ağır ve tehlikeli işler kapsamında bulunan işyerlerinde her 10 personel için 1 olmak üzere, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurumlardan eğitim ve sertifika almış ilkyardımcı bulundurulması gerekmektedir.
Uygulamada işletmeler, mevcut personelinden birine söz konusu eğitimi aldırmak suretiyle bu zorunluluklarını yerine getirmektedir. Söz konusu eğitim 16 saatlik olup, İl Sağlık Müdürlüğü 2010 yılı Komisyon Kararı'na göre eğitim ücreti 200 TL'dir. Katılımcı eğitim sonunda Bakanlıkça açılan sınava katılmakta ve başarılı olanlara 3 yıl süreli sertifika verilmektedir. 3 yılın sonunda ilkyardımcı yaklaşık 8 saatlik 100 TL tutarındaki eğitime tabi tutulmakta, sınavda başarılı olması durumunda sertifikası 3 yıl daha uzatılmaktadır.
Konu, denetimlerde gündeme gelse de ilkyardımcı bulundurmayan işletmelere bugün itibariyle herhangi bir para cezası uygulanmamaktadır.
Maden İşletmelerinde Daimi ve/veya Teknik Nezaretçi Olarak Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğuİlgili mevzuatına göre bütün maden işletmelerinde teknik nezaretçi olarak maden mühendisi bulundurulması
gerekmekte olup, daimi nezaretçi görevi görecek maden mühendisi bulundurulması gereken işletmeler aşağıda yer almaktadır.
a) En az 30 işçi çalıştıran işletmeler,
b) En az 15 işçi çalıştıran ve yeraltı üretim yöntemiyle çalışan işletmeler.
Söz konusu zorunluluklarını yerine getirmeyen işletmelerin faaliyetleri durdurularak ruhsat sahibinin yatırmış olduğu ruhsat teminatı irad kaydedilmektedir.
Bir ruhsat sahası için 1 (a) grubu madenler kapsamında teknik nezaretçi olarak görevlendirilen maden mühendisinin ücreti örneğin 450 TL'dir. 13
Yeminli Mali Müşavir (YMM) İle Tam Tasdik
Sözleşmesi İmzalanması Gerekliliği
Söz konusu uygulama bugünkü düzenlemeler çerçevesinde kanuni bir zorunluluk olmamakla birlikte, özellikle ilgili vergi kanunlarında öngörülen istisnalardan yararlanılabilmesi için Maliye Bakanlığı YMM tasdikini zorunlu tutmaktadır.
Kanuni bir zorunluluk olmaması nedeniyle YMM'ye tasdik ettirilmeyen belgeler için öngörülmüş bir para cezası bulunmamaktadır ancak ilgili belgeleri YMM tarafından tasdik edilmeyen işletmeler, Maliye Bakanlığı'nca uygulanmakta olan istisnalardan yararlandırılmamaktadır.14
İŞVERENE GETİRİLEN İSTİHDAM ZORUNLULUKLARI(Kısa Açıklamalara Tabloda Yer Verilmiştir. )
İçindekiler
*Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu (*)
*İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Görevlendirme, İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Oluşturma veya Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden Hizmet Alma Zorunluluğu (*)
*Avukat Bulundurma Zorunluluğu
*Yüksek Gerilimli Kuvvetli Akım Tesislerinde Teknik Sorumlu Olarak ve 154 Kv ve Daha Büyük Kuvvetli Akım Tesislerinde İşletme Sorumlusu Olarak Elektrik Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu
*Gıda Üreten İşyerlerinde İlgili Meslek Dallarında Öğrenim Görmüş Sorumlu Yönetici Bulundurma Zorunluluğu (*)
*Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesisler İçin İlgili Meslek Dallarında Öğrenim Görmüş Çevre Görevlisi İstihdam Etme, Çevre Yönetim Birimi Kurma veya Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluğu (*)
*İlkyardım Elemanı Bulundurma Zorunluluğu (*)
*Maden İşletmelerinde Daimi veya Teknik Nezaretçi Olarak Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu
*Yeminli Mali Müşavir ile Tam Tasdik Sözleşmesi Yapılması Gerekliliği
Not: (*) Sosyal Sorumluluk Gereği Zorunlu Kılındığı Düşünülen İstihdam Zorunlulukları Mavi Renk ile Gösterilmiştir.
13. İşletme ve görev türü itibariyle Maden Mühendislerine verilecek en az ücretleri gösteren "Serbest Maden Mühendisliği Hizmetleri Asgari Ücret Tarifesi (2010)"Maden
Mühendisleri Odası web sayfası, http://www.maden.org.tr/
14. 2010 yılı "Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik İşlemleri Asgari Ücret Tarifesi" (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanltğı'ntn yazısına istinaden, TÜRMOB'un ZZ.01.Z010 tarih
ve 00384 sayılı duyurusu çerçevesinde, 2009 yılı Asgari Ücret Tarifesi 2010 yılında da aynen uygulanacaktır.) 2009 Yılı"Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik İşlemleri Asgari
Ücret Tarifesi" için bkz. http://www.istanbulymmo.org.tr/iymmo/
70
![Page 72: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/72.jpg)
BÜYÜTEÇ
ZORUNLU İSTİHDAM TABLOSU ÛZ orun lu İstihdam Konusu M evzuatı İdari Para C ezası-2010 İstihdam Edilen G örevliye Ö denecek Ücret Kriteri-2010
Özürlü Çalıştırm a Zorunluluâu Kriter: 50 Veya Daha Fazla İşçi Çalıştırılan İşyerlerinde % 3 Özürlü İşçi
*5763 Sayılı “iş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” (Rg: 5763 Sayılı Kanun: 26.05.2008-26887)
Çalıştırılmayan Her Özürlü ve Çalıştırılmayan Her Ay için 1552 T l Ceza Ödenir.
Çalıştırılan Özürlülerin Ücreti Asgari Ücretin* Altında Olmamak Kaydıyla Taraflar Arasındaki Sözleşmeye Göre Belirlenir. ASgari Ücretin Üzerindeki Tutarlar Pazarlığa Tabidir.
Is v e ri Hekimi G örevlendirm ek * s Güvenliâi Uzmanı G örevlendirm ek ‘ sveri Saâlık ve G üvenlik Birimi Oluşturm ak‘ O rtak Saâlık ve G üvenlik Birimlerinden
*4857 Sayılı iş Kanunu (Rg: 1.0.06.2003-2513)'işyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik (Rg: 1.5.08.2009/27320)'işyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (Rg:09.12.2009/27427)
iş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ile ilgili Yükümlülükleri Yerine Getirmeyenlere 1145 Tl Ceza Uygulanır.
•işvemde Görevlendirilen işven Hekimi Ücretleri 2009 Yılı Isveri Hekimlini Asnari Ücret Tarifesi’ne Göre Belirlenmektedir.
Hizm et A lm ak(Dışarıdan Hizm et Alınabilir.)Kriter: 50 veya Daha Fazla İşçi Çalıştırılan İşyerlerinde Işyerindeki İşçi Sayısı, İşyerinin Niteliği ve İşin Tehlike S ın ıf ve Derecesine G öre Belirlenen Sürelerde (İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Bakanlıkça Yetkilendirilm iş Kurumlardan Eğitim ve Sertifika A lm ak Zorundadır.)
(Or: 50-74 İşçi Çalıştıran İşyerlerinde Görevlendirilen İşyeri Hekimi Ücreti 1.418,20 Tl’dir.) . ‘*isveri Saâlık Ve Güvenlik Birimi'nde Çalışan is Güvenliâi Uzmanı Ücreti Asaari ücretten Az Olmamak Kavdıvla Taraflarır Arasındaki Sözleşmeye Göre Belirlenir. Asgari Ücretin Üzerindeki Tutarlar Pazarlığa Tabidir.
Avukat Bulundurma Zorunluluâu Kriter: Esas Serm aye Miktarının (50.000 Tl) 5 Katı (250.000 Tl) veya Daha Fazla Esas Serm ayesi Bulunan A .Ş .’Ler
5904 Sayılı Avukatlık Kanunu(Rg: 07.04.1969/13168)
*16 Yaşından Büyükler için 2 Aylık Brüt Asgari Ücret Tutarında (1458 T l) Kadar Ceza Ödenir. *Ancak Ankara Barosu'dan Alınan Bilgiye Göre Baro, Her Yıl Ankara Ticaret Sicil Memurluğu'ndan Firma Listesi Almakta Olup, Listede Bulunan Firmalardan Sermaye Miktarlarına ilişkin Bilgi Talep Etmektedir. Söz Konusu Bilgileri Vermeyen Firmalar için 2008 Yılında Baro Tarafından Ankara Cumhuriyet BaŞsavcılığı'na Suç Duyurusunda Bulunulmuş Olup, Baro Yetkililerince Verilen Bilgiye Göre Başsavcılık Zorunlu Olduğu Halde Avukat Bulundurmayan işletmelere 12.000 TI-17.000 Tl’lere Varan Tutarlarda Ceza Kesmiştir.
Avukatlık Ücreti Rn: 24.12.2009/2744? Yavımlanan Avukatlık Asnari Ücret Tarifesi’ne Göre Belirlenir.
(Ör: Avukatlık Kanunu'nun 35. Maddesi Gereğince Bulundurulması Zorunlu Sözleşmeli Avukatlara Aylık Ödenen Ücret Bu Tarifeye Göre A.Ş'lerde 850 Tl'dir.)
Uvnulanacak Tarifenin Tesüiti: Avukatlık Ücretinin Takdirinde Hukuki Yardımın Tamamlandığı Veya Dava Sonunda Hüküm Verildiği Tarihte Yürürlükte Olan Tarife Esas Alınır.
Elektrik Mühendisi Bulundurm a ZorunluluğuKriter: *Tüm Yüksek Gerilim li (Etkin Değeri 1000 Voltun Üstünde Olan Fazlar Arası Gerilim) Kuvvetli Akım Tesislerinde Teknik Sorum lu O larak*154 Kv Ve Daha Büyük Kuvvetli Akım Tesislerinde (Uzaktan Kum anda Edilen Tm Ler Hariç) İsletm e Sorum lusu Olarak (Sorumlu İsletm eler Serbest Elektrik M ühendislerinden Dışarıdan Da Hizm et Alabilm ektedir)(Sorumlu Elektrik M ühendislerinin Elektrik Mühendisleri Odasından Eâitim Ve Sertifika Alma Zorunluluâu Bulunm aktadır. Eâitim Süresi 3 Gün Olun. Eâitim i Müteakin Yanılan Sınavda Başarılı O lunması Durumunda Yetki Beldesi Verilm ektedir.)
Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği (Rg: 30.11.2000/24246)
idari Para Cezası Olarak Belirlenmiş Bir Tutar Yoktur. Ancak Tedaş Kanalıyla Örn. Trafosu Bulunan işletmelere Elektrik Mühendisi Bulundurma Hususunda Yazılı Uyarı Yapılmakta Olup, Buna Rağmen Elektrik Mühendisi Bulundurmayan işletmeler Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına Suç Duyurusunda Bulunulmaktadır. Bu Kapsamda; Cezayı Savcılık Takdir Etmekle Birlikte, Elektrik Mühendisi Çalıştırılmayan Bir Tesiste iş Kazasına Neden Olan Kişi Ve işletme Sahibi Sorumlu Tutulmaktadır. Bu iş Kazası Kapsamında Meydana Gelen Can Ve Mal Kaybı Nedeniyle Hazırlanan Bilirkişi Raporunda işletmenin Elektrik Mühendisi Çalıştırmadığı Hususu Kayıt Altına Alınarak ilgili Mahkemeye Gönderilmektedir.
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2010 Yılında Serbest Çalışan Elektrik Mühendislerinin Alabileceği Aylık Asgari Net Ücreti 1650 Tl Olarak Belirlemiştir.
Ciıda Üreten İsverlerinde Sorum lu Yönetici (İlgili Mevzuat Ekinde Yer Alan Liretimin Niteliğine Göre Sorumlu Yönetici Olarak istihdam Edilecek Meslek Mensupları Listesinde Yer Alan Şekliyle)Bulundurm a Zorunluluğu .Kriter: G ıda M addeleri Ve G ıda İle Temasta Bulunan M adde Ve M alzem eleri Üreten İşyerlerinde, M otor Gücü, Çalışan Sayısı Ve Üretimin Niteliğine Göre
*Gıda Ve Gıda ile Temas Eden Madde Ve Malzemeleri Üreten iş Yerlerinin Çalışma izni Ve Gıda Sicili Ve Üretim izni işlemleri ile Sorumlu Yönetici istihdamı Hakkında Yönetmelik (Rg: 27.08.2004/2566)
Sorumlu Yönetici istihdam Etmeyen işletmelere 1.145 Tl Ceza Uygulanmakta, işletmeye 30 Gün Süre Verilmekte Ve Bu Süre Sonunda Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen işletmelerin Faaliyetleri Durdurulmaktadır.
Gıda Üreten işyerlerinde istihdam Edilen Sorumlu Yönetici Asgari Net Ücreti, Tek işyerine Bakma Zorunluluğunun Bulunması Durumunda (GıdA Üreten Ve 60 Beygir Gucunun Üzerinde Motor Gücü Bulunan Veya 10 Ve Üzerinde işçi Çalıştıran Veya Su Ürünleri işleyen Veya Hazır Yemek Üreten işyerleri Veya Yemek Fabrikaları Veya Her Türlü Gıda Katkı Karışımları Üreten işyerleri) 1.800 Tl Olarak Belirlenmiştir. 5 İşyerinin Yükümlülüğünü Üstlenecek Sorumlu Yöneticiler için ise Asgari Net Ücret 360 Tl Olarak Uygulanacaktır.
(Söz Konusu Tutarlar, Gıda Mühendisleri Odasından Alınmış Olup, Sorumlu Yönetici Olarak istihdam Edilen Gıda Mühendis Kimya Ve ZiraAt Mühendislerini De Kapsamaktadır. Söz Konusu Ücret Üç Meslek Dalının Odaları Arasında Yapılan Protokolle Belirlenmiştir.)
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 71
![Page 73: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/73.jpg)
(3mum■ MI / #
İL ^ .
ZORUNLU İSTİHDAM TABLOSU mZorunlu İstihdam Konusu Mevzuatı İdari Para Cezası-2010 İstihdam Edilen Görevliye Ödenecek Ücret Kriteri-
2010
“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler” Ek 1 Listesinde Yer Alan İşletmeler En Az 2 Çevre Görevlisi“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler” Ek 2 Listesinde Yer Alan İsletmeler En Az 1 Çevre Görevlisi İstihdam Etme fllaili Mevzuatında Belirtildiği Üzere Çevre Görevlisinin Mühendislik, Fizik, Kimya, Biyoloji Bölümlerinden Veya Veterinerlik Meslek Dallarından Kişiler Olması Gerekm ektedir.)VeyaEn Az 3 Çevre Görevlisinden Oluşan Çevre Yönetim BirimiKurmaVeyaBaKanlıkca Yetkilendirilmiş Firmalardan Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluâu (Dışarıdan Hizmet Alınabilir.)Kriter:“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler”Listesinde Yer Alan İşletmeler (Çevre Görevlisi Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Kurumlardan Eâitim ve Sertifika Almak Zorundadır.)
*2872 Sayılı Çevre Kanunu (11.08.1983/18132)•Çevre Denetimi Yönetmeliği (Rg: 21.11.2008/27061-Yürürlüğe Giriş Tarihi 01.01.2009)•Çevre Denetimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Rg: 22.10.2009/27384)
Çevre Yönetim Birimini Kurmayanlara 7934 Tl, Çevre Görevlisi Bulundurmayanlara Ya Da Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan Hizmet Almayanlara 5.289 Tl idari Para Cezası Uygulanmaktadır.
Çevre Görevlisine Verilen Net Asgari Ücret 1500 Tl’dlr.
ilkvardım Elemanı Bulundurma Zorunluluâu Kriter: İstihdam Edilen Her 20 Personel İçin 1,Ağır Ve Tehlikeli İşler Kapsamında Bulunan İşyerlerinde, Her 10 Personel İçin 1 Olmak Üzere(ilkvardımcı Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Kurumlardan Eâitim ve Sertifika Almak Zorundadır, t
•ilkyardım Yönetmeliği (Rg: 22.05.2002/24762)•ilkyardım Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Rg: 18.03.2004/25406)*1953 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu (Rg 06.05.1930/1489) (idari Para Cezasına ilişkin Düzenlemeler)
İlgili M evzuatta İdari Para Cezası Öngörülm üş O lm akla Birlikte, Para Cezasının Net Güncel M iktarına Ulaşılam am akta, Uygulam ada Da Cezai Yaptırım Yoluna Gidilm em ektedir.
Görevlendirilen ilkyardımcının Yetkilendirilmiş Merkezlerden Alacağı Gerekil ilkyardım Eğitimi 16 Saatlik Olup, Ankara il Sağlık Müdürlüğü 2010 Yılı Komisyon Kararına Göre Eğitim Ücreti 200 Tl'dlr. Katılımcı Eğitim Sonunda Bakanlıkça Açılan Sınava Girmekte Ve Başarılı Olanlara 3 Yıl Geçerli Sertifika Verilmektedir. Geçerlilik Süresi Sonunda Aynı Kişi Tekrar 8 Saatlik Eğitime Tabi Tutulmakta Olup, Bu Eğitimin Ücreti De 100 Tl'dlr. ikinci Eğitimin Ardından Yapılan Sınavda Başarılı Olanların Sertifikası 3 Yıl Daha Uzatılmaktadır.
Maden İşletmelerinde (Daimi Ve Teknik Nezaretçi Olarak) Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu Kriter: Bütün Maden İşletmelerinde Teknik Nezaretçi Bulundurulmalıdır.Daimi Nezaretçi Bulundurulması Gereken İsletmeler:A) En A z 30 İşçi Çalıştıran İşletmeler,B) En A z 15 İşçi Çalıştıran Yeraltı Üretim Yöntemiyle Çalışan İşletmelerdir.
*5177 Sayılı Kanunla Değişik 3213 Sayılı Maden Kanunu (Rg: 15.06.1985/18785)
'Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği
İşletm enin Faaliyetleri Durdurulur. Ruhsat Sahibinin Yatırdığı Ruhsat Tem inatı İrad Kaydedilir.
Maden Mühendislerine Çeşitli işletmelerde Verilen Cesitll Görevler Kaüsamında Verilen Ücretler Serbest Maden Mühendlsllâl Hizmetleri Asaarl Ücret Tarlfesl'ne Göre Belirlenmektedir.
(Ör: Bir Ruhsat Sahası için 1 (A) Grubu Madenler Kaüsamında Teknik Nezaretçi Olarak Görevlendirilen Maden Mühendisinin Ücreti 450 Tl’dlr.)
Yeminli Mali Müşavir İle Tam Tasdik Sözlesmesi (Ttst*3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebe Mail Müşavirlik Ve Yeminli Mail Müşavirlik Kanunu (13.06.1989/20194)
ilgili Mevzuatlar Çerçevesinde Ymm'ler ile Tts imzalama Zorunluluğu Açıkça Belirtilmediğinden Şu Anda Herhangi Bir idari Para Cezası Bulunmamaktadır.*Ancak ilgili Belgede Ymm Tasdlğl Bulunmayan işletmeler ilgili istisnadan Yararlanamamaktadır.
Ymm'ne Verilecek Ücretler 2010'Da Da Uvaulanan 2009 Yılı “Yeminli Mail Müşavirlik Tasdik işlemleriİmzalama Gerekliliâi
Kriter: Kanuni Bir Zorunluluk Olmamakla Beraber İlgili Vergi Kanunları Kapsamında Sağlanan Bazı İstisnalardan (Örn. Kurumlar Vergisi İstisnası) Yararlanmak İsteyen İşletmeler
Asaarl Ücret Tarlfesl“Ne Göre Belirlenmiştir. Bu Tarlfevı Göre Örneğin Yıllık Kurumlar Vergisi Beyanname Tasdiki Ücreti 10.550 Tl'den (A ylık 879tl’den) Az Olamamaktadır.
*2010 YILI BRÜT ASGARİ ÜCRET 729 TL, NET ASGARİ ÜCRET 577 TL OLARAK BELİRLENMİŞTİR.
72
![Page 74: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/74.jpg)
Va
Pegasus,Ankara'ya uçmanın kolay yolu
s ı
' t ......... ¿ 5
GÜNDE 6 SEFER08:10 • 09:25 *12:10 *15:05*18:30*21:15
GÜNDE 6 SEFER06:50* 08:05*10:50*13:45*17:10 *19:55
herseydahil
ı'denbaşlayan fiyatlarla
İstanbul Sabiha Gökçen bağlantılı dıs hatlar;AMSTERDAMBASELBERLİNBRUKSELDUSSELDORFFRANKFURTKOPENHAGKOLNKRASNODARLEFKOSALONDRAMuNlHPARlSSTUTTGARTZuRlH
' Web sitesinden satın alınan biletlerde, vergiler dahil en düşük yurt içi ücret sınıfını yansıtır.
flypgs. com
![Page 75: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/75.jpg)
'DANCumhurbaşkanı Abdullah Gülw
İvedik Organize Sanayi Bölgesi'ni Ziyaret EttiCumhurbaşkanı Abdullah Gül 26 Şubat tarihinde İvedik Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ederek sektör temsilcileri ve işadamları ile bir araya geldi. Gül'e ziyaretinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir eşlik etti.
26 Şubat 2010
MT i A
ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak herkesin bu dönemde sorumlu davranması gerektiğini kaydetti. Özdebir, "Birbirimize empatiyle bakmamız lazım. Kurumlar arasında yetki uyuşmazlığı, insanlar arasında farklı düşünceler olacaktır. Birbirimize empatiyle bakamazsak sorunları çözmek daha uzun zaman alacak." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise konuşmasında sanayi bölgelerindeki işadamlarının Türkiye'nin yük çeken ve sorumluluk sahibi orta direği olduğunu ifade ederek Ankara'nın her geçen gün sanayinin önemli bir merkezi haline geldiğini kaydetti. Ankara'nın büyük sanayi tesislerinin yanında küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yaygınlaştığı, büyük istihdam ve üretim sağlayan bir kent olduğunu söyleyen Gül, İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin geride bıraktığı gelişmeyi de değerlendirdi. İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin kısa sürede önemli bir gelişme kaydettiğine değinen Gül, bölgenin bugün geldiği noktaya ulaşmasında emeği geçen işadamlarını kutlayarak "Kısa sürede 100 binin üzerinde insanı istihdam edecek bir organize sanayi bölgesinin ortaya çıkması başarı hikayesidir." dedi.
İstihdamın Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında geldiğini vurgulayan Abdullah Gül, yüzde 13 olan işsizlik rakamının hesapta olmayan rakamlarla daha da büyük olduğunu kaydetti. "Birinci önceliğimiz işsizlere iş bulmak. İşsizlere iş bulmanın yolu artık devlet kapısından geçmiyor." diyen Gül, devletin kullandığı paranın özel sektörün kullandığı para kadar verimli olmadığını belirtti ve kamuda istihdamın kolay bir yol olduğunu ifade etti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin oldukça önemli girişimcilik çalışmalarına imza attığını ve Hacettepe Üniversitesi ile işbir
liği içinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hacettepe Üniversitesi'ndeki teknoparkın şubesi niteliğindeki bir teknoparkın İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulacağı bilgisinin kendisine verildiğini aktardı.
Organize Sanayi Bölgesi için "fidanlık" benzetmesi yapan Gül sözlerini "Burada kendisini ispatlayanlar büyüyecektir. Mikro ise küçük olacak, sonra orta ölçekli olacak ve muhakkak ki aranızdan çok büyükleri de çıkacak." diyerek tamamladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise konuşmasında, İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin kuruluşu hakkında detayları paylaşarak sanayi bölgelerinin üretim ve istihdamın önemli merkezleri haline geldiğini belirtti. Türkiye'nin sanayileşme konusunda dünyadaki gelişmeleri de takip ederek yeni bir stratejik yol haritası hazırladığını belirten Bakan Ergün, Türkiye'nin yeni sanayi stratejisinin Avrasya'nın sanayi ve üretim merkezi olmak ve bunu da yüksek teknoloji kullanarak gerçekleştirmek olduğunu kaydetti.
Bu stratejiyi gerçekleştirmek için Türkiye'nin rekabet gücünü arttıracak politikalar geliştirdiklerini anlatan Ergün, 2002'de iki olan teknopark sayısının bugün 37'ye çıkarıldığını aktardı.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gültekin de bir konuşma yaparak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e teşekkür ederek sanayicilerin son dönemde yaşanan gelişmelerden dolayı tedirgin olduklarını kaydetti.
74
![Page 76: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/76.jpg)
D'DAN
ASO 1. OSB Verimliliği Artırma Projesi Kapanış Toplantısı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın Katılımı ile GerçekleştirildiAnkara Sanayi Odası ve Milli Prodüktivite Merkezi'nin birlikte gerçekleştirdiği "ASO 1. OSB Verimliliği ArtırmaProjesi" kapanış toplantısı 12 Şubat tarihinde, Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
12 Şubat 2010
ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuşmada verimliliği artırmak için öncelikle insan gücünün eğitilmesi gerektiğini kaydetti. Özdebir, küresel krizin sona ermesi ile birlikte mevcut rekabet şartlarının daha da ağırlaşacağını belirterek daha verimli işler yapılarak bu sürecin en iyi şekilde yönetilebileceğini ifade etti.
Son 6 yılda Türkiye'nin verimlilikte önemli bir artış yakaladığına dikkat çeken Özdebir, bu artışın devam etmesi halinde kısa zamanda Türkiye'nin gelişmiş ülkelerin verimlilik düzeyine ulaşacağını kaydetti. Verimliliği artırmak için teknolojik yatırımın ve işgücünün niteliğinin arttırılması gerektiğini ifade eden Özdebir "Mesleki eğitimin sorunlarının biran önce çözülüp nitelikli, meslek sahibi insanların yetiştirilmesi önemli." dedi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise konuşmasında 84 ülkenin kredi notu düşerken, kredi notu artan 14 ülke arasında Türkiye'nin de yer aldığını vurgulayarak kredi notu iki kademe birden artan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.
Konuşmasında nitelikli eleman ve mesleki eğitim yetersizliğine de değinen Bakan Çağlayan, bu durumun aşılması için Hükümet olarak çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Krizde özel sektörün ciddi problemler yaşadığına dikkat çeken
Çağlayan, tüm sorunlara rağmen sanayicilerin üretmek ve ihracat yapmak için yoğun çaba sarf ettiklerini kaydetti.
Bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Zafer Çağlayan, "Böyle bir küresel krizin yaşandığı, kol kola yürünmesi gereken bir ortamda maalesef bankacılık sektörü reel sektöre yani sizlere yeterli desteği vermemiştir, desteğini esirgemiştir. İstem dışı kas hareketini biliyorsunuz buna 'tik' denir. Bir 'tik' hareketle reel sektörden desteğini çekmiştir. Eğer bankacılık sektörü sizlerin yanında olmuş olsaydı ben inanıyorum ki, biliyorum ki ve yaşadım ki bu krizi Türkiye çok daha erken atlatabilirdi." dedi.
MPM Genel Sekreteri Kerim Ünal da bir konuşma yaparak değerlendirmede bulundu. Tüm dünya ekonomilerini etkileyen kriz ortamında Sincan OSB'nin ayakta kaldığını belirten Ünal, Sincan OSB'deki 250 firmayı tek tek dolaştıklarını, 20 projeyi hayata geçirdiklerini ve bu projeler kapsamında eğitimler verdiklerini kaydetti.
Toplantı, konuşmaların ardından proje kapsamında seçilen verimli işçi ve işverenlere ödüllerinin verilmesi ile tamamlandı.
Yılın işçi ve işverenleri
Firma İsmi İşçi İsmi Görevi İşveren İsmi
Hidromek Mustafa Akmaz Tesisatçı Hasan Basri BOZKURT
Ulusoy Elektrik Eyüp Körismailoğlu CNC Operatörü Sait ULUSOY
Al-Met Metal Mehmet Yıldırım Elektrik Bakım Şefi Abidin ALTINTAŞ
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 75
![Page 77: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/77.jpg)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ASO I. OSB'yi Ziyaret Etti
25 Şubat 2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Hasan Ali Çelik ile üye 8 milletvekili, 25 Şubat tarihinde Ankara Sanayi Odası I. Organize Sanayi Bölgesi'ni gezdi. Milletvekilleri Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrikası bulunan sanayicilerle bir araya gelerek OSB'nin yapısı ve işleyişi hakkında bilgi aldılar. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Hasan Ali Çelik'in başkanlığındaki heyette, komisyon üyelerinden AK Parti Gaziantep Milletvekili İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede, Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ile MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu, Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve ayrıca AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım yer aldı.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda milletvekillerine bilgi vererek 1990 yılında üretime başlayan Organize Sanayi Bölgesi'nin 575 hektar alana sahip olduğunu ve 268 parselde 235 fabrikanın faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydetti.
Mobilya, döküm, gıda, elektrik-elektronik, makine, zirai aletler, kimya, savunma sanayi gibi çok çeşitli alanlarda üretim yapılan OSB'de 20 bin kişinin istihdam edildiğini hatırlatan Özdebir, OSB bünyesinde gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetlerine de değinerek nitelikli işgücü konusunda yaşanan sorunun henüz aşılamadığını dile getirdi.
"Teknik eğitim maalesef her geçen gün gücünü kaybediyor. Türkiye son 6 yılda verimlilikte çok ciddi bir artış gösterdi, yüzde 1'den yüzde 5'e sıçradık ama ABD'deki verimliliği 100 kabul edersek bizim verimliliğimiz 40. Amerikalı bir işçi 100 birim üretirken bizim işçimiz ancak 40 birim üretim yapabiliyor. Bunun çok çeşitli faktörleri var. Ancak temel faktörlerinden birisi nitelikli eleman. Krizde 3,5 milyon insan işsiz, işini kaybetmiş. Biz hala nitelikli eleman bulmakta sıkıntı çekiyoruz. Bu sorunun mutlaka halledilmesi lazım." diyen Nurettin Özdebir, mesleki eğitim konusundaki taleplerini YÖK Başkanı'na ilettiklerini ancak yapılan düzenlemelerin yargıdan döndüğünü hatırlattı.
Milletvekilleri konuşmaların ardından Organize Sanayi Bölgesi'nde yer alan bazı fabrikaları gezdi.
76
![Page 78: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/78.jpg)
D'DAN
ASO Karma Resim Sergisi'ni Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Açtı
16 Şubat 2010
Ankara Sanayi Odası Karma Resim Sergisi 16 Şubat tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın katılımıyla açıldı.
ASO Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen törende bir konuşmada yapan Günay, ASO'ya kültür ve sanat girişimlerine yaptığı ev sahipliği nedeni ile teşekkür etti. ASO Kültür Merkezi'nde daha önce de başka bir koleksiyonun açılışını
yaptığını hatırlatan Günay, Devrim Erbil'in Türk resmine uzun yıllar büyük emek veren, uluslararası ve ulusal sergilerde yer alan bir devlet sanatçısı olduğunu kaydetti.
Ankara'nın kültür ve sanat alanları yönünden geride kaldığını ifade eden Günay, "Şimdi özel teşebbüsün de bu alana ilgi göstermesi, bu eksikliğimizin tamamlanması konusunda çok yardımcı oluyor." dedi.
ASO Motorlu Kara Taşıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Genişletilmiş Komite Toplantısı Türk Traktör Fabrikası'nda Gerçekleştirildi
Ankara Sanayi Odası, tarım aletleri ve yedek parça sektörünün değerlendirildiği "ASO Motorlu Kara Taşıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Genişletilmiş Komite" toplantısını 3 Şubat tarihinde Türk Traktör A.Ş. ev sahipliğinde, Kadir Kapusuzoğlu başkanlığında gerçekleştirdi. Yapılan toplantıda tarım aletleri ve yedek parça sektöründe yaşanan sorunlar ve gelecek beklentileri ele alındı.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuşmada, tarımda verimliliğin artırılması için ileri teknoloji
3 Şubat 2010
ürünü ekipmanlarla makineleşme sürecinin tamamlanması gerektiğini ifade ederek üretimin ve reel sektörün desteklenmesinin Türkiye'nin büyüme potansiyelinin gerçekleştirilmesi ve verimliliğin arttırılması için gerekli olduğunu belirtti.
"Reel sektörün ve üretimin desteklenmesi, iç pazarın canlandırılması ile üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk yok. Tarımda verimliliğin artırılması da bu açıdan önem taşıyor. Bunun için ileri teknoloji ürünü ekipmanlara sahip olmak, makineleşme sürecini tamamlamak lazım." diyen Özdebir, bunun için Türkiye'nin sahip olduğu potansiyele inanmanın yeterli olduğunu dile getirdi.
Türk Traktör Genel Müdürü Hakkı Akkan da Türk çiftçisi için ziraat makineleri üreterek modernleşmede önemli bir yer edindiklerini kaydederek tarımda verimin arttırılması için modernleşmeye önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
Toplantının sonunda Nurettin Özdebir, "Motorlu Kara Taşıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Komitesi"ne katkılarından ötürü Türk Traktör Genel Müdürü Hakkı Akkan'a bir plaket takdim etti.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 77
![Page 79: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/79.jpg)
ASO VIII. Gündem Toplantısı'na Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz KatıldıAnkara Sanayi Odası VIII. Gündem Toplantısı 17 Şubat tarihinde, Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz'ın katılımı ile gerçekleştirildi.
17 Şubat 2010
Toplantının açılış konuşmasını yapan Nurettin Özdebir,
finans sektörüne değinerek bankacılık sisteminin 2009
yılında 20 milyar 75 milyon lira kar ettiğini kaydetti.
Bankalar Birliği Genel Sekreteri'nin "Bankalar kar etmez
se bunu halk öder." sözünü hatırlatan Özdebir, bankaların
bu karı özel sektör üzerinden sağladığını ve zarar da et
seler kar da etseler bunu özel sektörün ödediğini ifade
etti. Özellikle kriz süresince bankaların reel sektörü daha
fazla desteklemelerini beklediklerini ancak bunun ger
çekleşmediğini belirten Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Bunu yapmadıkları gibi "Zarar edersek bunu halk öder."
diyorlar. Gösterge faizinin yüzde 6,5'lere indiği bir dönem
de hala 22'den 23'ten kredi kullandıran bankalar var. Sizin
muhtaç olduğunuz anlardaysa iyice üstünüze geliyorlar.
KOBİ'lere kullandırılan kredi hacminde yüzde 5,8'lik daral
ma var."
Yerli özel bankaların KOBİ'lere kullandırdıkları kredileri
yüzde 14 oranında azalttıklarını, kamu bankalarının yüz
de 1,9 oranında bu rakamı artırdıklarını, yerleşik yabancı
bankaların ise kredi hacmini yüzde 10 artırdıklarını dile
getiren Özdebir, krize karşı alınan önlemlere de değindi.
2010 yılından itibaren Türkiye'nin tedbirli bir iyimserlik
le büyüyeceğini, hatta Orta Vadeli Program'da öngörü
len rakamların aşılacağını aktaran Özdebir, yıllık ortalama
büyüme rakamının yüzde 7 düzeyinde olması gerektiğini
belirterek işsizliğin ancak bu miktarda bir büyümeyle aşı
lacağını kaydetti.
KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz ise yaptığı konuşma
da Kredi Garanti Fonu'nun yeni yapısı ve işleyişi hakkında
bilgi vererek değerlendirmelerde bulundu. Bankacılık sis
temi kredi hacminde 2009 yılında 2008 yılı sonuna göre
yüzde 6 artış olduğunu belirten Kurnaz, bu artışa rağmen
KOBİ'lerin kredi payının yüzde 25'ten yüzde 21'e geriledi
ğini ifade etti. Kredi Garanti Fonu'nun yeni yapısıyla Aralık
ayı sonu itibariyle başvuru almaya başladığını ve şu an
itibariyle bankalarda bekleyen başvuru sayısının 500'ü
78
![Page 80: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/80.jpg)
ASO'DAN
H L * m i
m M
aştığını kaydeden Kurnaz, bu başvurulardan işlemleri ta
mamlanan 30 firmaya "30 ile 15 milyon lira civarında" ke
falet verdiklerini söyledi.
Bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun da övünülecek
bir konuma geldiğini kaydeden Kurnaz, her bir banka şu
besinin 240-250 KOBİ'yi kredilendirmesi gerektiğini ancak
mevcut durumun bu şekilde olmadığını dile getirdi.
Yeni teminatlandırma teknikleri ile küresel krizin aşılabi
leceğini, Fon'un krediye erişimde güçlük yaşayan küçük
işletmelerin teminat sorunlarını çözmek için kurulduğunu
hatırlatan Hikmet Kurnaz, küresel krizle birlikte Fon'un
sermayesinin artırılması için Hükümet'e başvurduklarını ve
1 milyar liralık Hazine desteği aldıklarını belirtti. Kurnaz
ayrıca ortaklık yapılarının da değiştiğini, 20 bankanın daha
ortaklık yapısına dahil olduğunu ve kaynaklarının 1 milyar
240 milyon liraya ulaştığını aktardı.
Kendi öz kaynaklarından verdikleri kefaletlerde kredi tu
tarının yüzde 80'ine kadar, Hazine desteğinden verilen
kefaletlerde ise yüzde 65'ine kadar kefalette bulunduk
larını kaydeden Kurnaz, kefalet üst limitinin KOBİ başına
1 milyon lira ile sınırlandırıldığını ancak KOBİ'nin doğrudan
ya da dolaylı olarak risk grubu oluşturduğu işletmeler için
ise üst limitin 1milyon lira olduğunu ifade etti. Kalkınma
Bankası kredilerinde kefalet üst limitinin 3 milyon liraya
çıkarıldığını ve bir KOBİ'nin hem Fon'un hem de Hazine'nin
desteğinden ayrı ayrı yararlanamayacağını dile getiren
Kurnaz şöyle konuştu;
"KGF kefaletinin hala bankacılık mevzuatında gerçek veya
tüzel kişi kefaletinden farklı bir yere sahip olması nedeniy
le bankaların sermaye yeterlilik rasyosuna olumlu bir etki
si bulunmamaktadır. Bunun için BDDK ile görüşmelerimiz
sürmektedir. Hazine desteğinden sağlanacak kefaletlerde
ise bunun önü açılmıştır. Hazine desteğinden sağlanacak
kefaletlerde KGF'nin kefaleti 1. grup teminatlar arasına
aktarılacaktır."
Kefaletlerini kabul eden kurum sayısının 37 olduğunu ve
finansal kiralama işlemlerine de kefalet verdiklerini akta
ran Kurnaz, kefalet maliyetleriyle ilgili olarak da Hazine
desteğinden verilen kefaletlerde kefalet riskinin yüzde 1,
Fon'un öz kaynaklarından verilen kefaletlerde ise yüzde 2
oranında olduğunu dile getirdi.
KOBİ'lerin Hazine desteğinden yararlanabilmeleri için 30
Haziran 2008 tarihinden önceki 2 yıl içinde kredi sicillerin
de "leke olmaması" şartının arandığını kaydeden Kurnaz,
yeniden yapılandırılmış vergi ve SSK borçlarının ise sorun
teşkil etmediğini dile getirdi. Kurnaz ayrıca 2009 yılı sonu
itibariyle kefalet risklerinin 361 milyon lira olduğunu ve
4110 KOBİ'ye kefalet riskinin sürdüğünü de sözlerine ek
ledi.
Hikmet Kurnaz, Kredi Garanti Fonu'nun Avrupa Yatırım
Fonu'ndan 90 milyon euroluk bir kontr garanti sağladığını
ve bu garantiyle 1 yıldan 8 yıla kadar vadeli kredilerde
Avrupa Yatırım Fonu'nun kontr garantisi ile kefalet vere
ceklerini ifade etti.
Kurnaz kefalet miktarlarıyla ilgili olarak şunları kaydetti;
"Başvuruları Aralık ayı sonunda kabul etmeye başladık.
Bankalarımızla protokollerin uzun sürmesi, uygulama
esasları ve altyapının hazırlanması, süreci biraz uzattı. Şu
anda bankalarımızda bekleyen başvuru sayısı 500'ü geç
miş durumda fakat belgelendirme hususlarının tamamlan
ması bekleniyor. 30 firmaya kefalet verdik; 30 firmanın
kefalet tutarı 30 milyon veya 15 milyon civarındadır."
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 79
![Page 81: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/81.jpg)
ASO Başkanı Özdebir, Savunma Sanayii İçin Akredite Merkezi İstedi
14 Ocak 2010
Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı İsmail Tohumcu ve beraberindeki heyet savunma sanayiine iş yapan firmaları yerinde incelemek için 14 Ocak tarihinde Ankara Sanayi Odası I. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret etti.
Ziyarette ASO Başkanı Nurettin Özdebir, savunma sanayiine iş yapan firmaların teknik şartnamelerinin hazırlanması ve üretilen malzemenin testini yapabilecek bir akredite merkezi kurulmasını isteyerek, bu şekilde savunma sanayiine daha iyi hizmet verebileceklerini söyledi. Savunma sanayiinde yerli katkı payının yetersizliğine dikkat çeken Özdebir, Ankaralı sanayicinin her şeyi üretebilecek kapasitede olduğunu vurgulayarak "Önemli olan bu potansiyelin savunma sanayiine üretim yapabilecek hale dönüştürülmesidir." dedi. Bu konuda Ankara Sanayi Odası olarak daha önce Ostim'de şimdi ise ASO I. OSB'deki firmalarla Müsteşarlık yönetimini buluşturduklarını belirten Özdebir, "Bu buluşmalarla inşallah yerli katkı payının artırılması noktasından, tamamen yerli malı üretim noktasına geçeriz." diye konuştu.
Savunma sanayiine iş yapan firmaların Müsteşarlığı iyi tanımadıklarını dile getiren Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı İsmail Tohumcu ise ilk olarak Savunma Sanayii Müste
şarlığı "Ne iş yapar, nasıl iş yapar ve sanayi ile ilişkilerini nasıl düzenler?" soruları kapsamında müsteşarlığı firmalara tanıtmak istediklerini söyledi. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın, yurtiçinde kurulu olan sanayinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu kapsamında ana sistem ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan bir kurum olduğunu vurgulayan Tohumcu, projeleri bu kapsamda ürettiklerini belirtti.
Savunma sanayii projelerinin gün geçtikçe çoğaldığını belirten Tohumcu, teknolojik değişimi göz önüne alarak teknolojiyi takip edebilecek firmaları yerinde görebilmek ve varsa ihtiyaçlarını karşılamak istediklerini söyledi. TSK'nın projelerini yürüttüklerini söyleyen İsmail Tohumcu, bu projelerde yer alacak firmalara katkı sağlamak ve gerekirse teşvik ile birtakım teknolojik yatırım destekleri yapmak istediklerini belirtti.
Tohumcu ayrıca savunma sanayiine iş yapan firmaların Müsteşarlığa başvurmaları halinde firmayı incelediklerini ve proje kapsamında üretim yapıyorsa üretim müsaade belgesi verdiklerini ve böylece firmaların daha iyi hizmet verdiklerini sözlerine ekledi.
80
![Page 82: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/82.jpg)
D'DAN
Nurettin Özdebir "Tarım Arazilerinin Çalıştayı"na Katıldı
Toplulaştırılması
"Tarım Arazilerinin Toplulaştırması Çalıştayı" ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in katılımıyla 18 Şubat tarihinde Polatlı Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Çalıştay'a, Polatlı Belediye Başkanı Yakup Çelik, Tarım Reformu Ankara Bölge Müdürü Muzaffer Ulu, Polatlı İlçe Tarım Müdürü Ali Bozdilli, Polatlı Ziraat Odası Başkanı Muzaffer Türkoğlu, AK Parti ve MHP Belediye meclis üyeleri de katıldı.
ASO Başkanı Özdebir Çalıştay'da yaptığı konuşmada tarım politikalarının gözden geçirilmesi, tarım sektörünün yapısal sorunlarının çözümü için yeni yaklaşımlar getirilmesi ve ekilmeyen tarım arazilerinin cezaen vergilendirilmesi gerektiğini söyledi.
Söz konusu olan yapısal sorunların başında ölçek sorununun yer aldığını ve miras hukuku nedeniyle bölünen küçük arazilerde verimliliği artırmanın çok zor olduğunu belirten Özdebir, Türkiye'de tarım arazileri piyasasının oluşmadığını da hatırlatarak bu nedenle arazilerin paylaşımında sorun yaşandığını ve arazi sahibinin tespiti konusunda sorunlar yaşandığını aktardı.
Ekilmeyen tarım arazilerinin cezaen vergilendirilmesi gerektiğini dile getiren Özdebir şöyle devam etti;
"Bu vergiyi ödemek istemeyenler arazilerini ya ekecek ya da satacaklar. Böylece arazi ihtilaflarının çözümü de kolaylaşacaktır. Ancak, bu ihtilaflardaki çözümsüzlüğün diğer bir nedeni de izale-i şuyu davalarının maliyetidir. Tarımda verimliliğin düşük olduğunu biliyoruz ancak bunun işletme bazındaki özel nedenlerini tespit edecek verilerden yoksunuz. Tarımsal işletmelere tüzel kişilik kazandırmak bu konuda mesafe kat etmemizi sağlayacak."
Tarımsal politikalarda müdahale edilmiş tohumlar hakkındaki
18 Şubat 2010mevzuat eksikliğinin bir boşluk yarattığını söyleyen Nurettin Özdebir, "Konuyu tartışmak ve bir sonuca bağlamak zorundayız; aksi takdirde tarımsal üretimde verimlilik artışını sağlayamaz ve tarımımızın rekabet gücünü azaltmış oluruz." dedi.
Özdebir tarımsal ürün fiyatlarındaki artışa da değinerek bu artışın tarım politikalarını gözden geçirmek ve tarımın rekabet gücünü artırmak için bir fırsat olduğunu belirtti ve bu fırsatın mutlaka iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
"Tarım bacağımız zayıf. Dünya ortalamalarına göre pek çok ülkeye oranla şanslıyız. Ekilebilir topraklar dünya mirasımız; mirasımıza sahip çıkmalı ve bilinçli hareket etmeliyiz. Tarımda verimliliği arttırmak için bilinçlenmeliyiz. Çiftçilikte artık babadan kalan tarlayı, dededen gördüğümüz usullerle işlememeliyiz." diyen Özdebir, köylünün zenginleştirilmesi gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.
Polatlı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Toplu ise tarımda plansız ve dengesiz üretimlere değinerek bu ürünlerin bütün piyasaları olumsuz yönde etkilediğini kaydederek sorunun çözümü için ürünlerin sınıflandırılması, depolanması ve pazarlanması süreçlerinin AB standartlarına yükseltilmesi gerektiğini aktardı.
Parçalanmış ve bölünmüş tarım arazilerinin toplulaştırılmasına da değinen Toplu sözlerini şöyle sürdürdü;
"Bu uygulama ile çiftçiliğin meslek haline gelmesi en büyük temennimiz. Toplulaştırmak, tarımsal arazileri niteliklerine göre sınıflandırmak, bir kişiye ait farklı alanlardaki küçük arazi grupları yerine, arazinin toplamı kadar tek parça arazinin o kişiye verilmesidir. Bu sürecin daha hızlı ve etkin olabilmesi için bir dizi teknik, sosyal ve ekonomik tedbirlerin alınması gerekmektedir. Lisanslı depoculuk çalışmalarımıza 2009 yılında başladık. 40 bin ton hububat deposu çiftçilerimize ve bölgemize büyük yarar sağlayacak. Depolarımız söz verdiğimiz tarihte, 1 Haziran2010 tarihinde hizmete girecek."
Çalıştay'a katılan Polatlı Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin de arazi toplulaştırılması çalışmaları üzerinde durarak arazi ne kadar bölünürse verimin o kadar düşeceğini ifade etti. Bu alanda Polatlı'da çalışmaların sürdüğünü aktaran Bilgin, önümüzdeki dönemde de bu çalışmalardan sonuç alacaklarını kaydetti.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 81
![Page 83: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/83.jpg)
"Uluslararası Enerji Verimliliği ve Atık Gazlardan Elektrik Enerjisi" Semineri Gerçekleştirildi
"Uluslararası Enerji Verimliliği ve Atık Gazlardan Elektrik Enerjisi" konulu seminer 22 Ocak tarihinde Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Ankara
Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve çok sayıda bürokrat ve sanayicinin katılımı ile gerçekleştirildi.
22 Ocak 2010
Nurettin Özdebir seminerde yaptığı konuşmada Türkiye'nin ithalatının neredeyse dörtte birini enerjinin oluşturduğuna dikkat çekerek "Son derece kıt kaynaklarımız var, bunları da çok iyi değerlendiremiyoruz. Doğal kaynaklarımızın, yenilenebilir enerji kaynaklarımızın yeni yeni farkına varmaya başladık ve bu konuda son yıllarda çok ciddi yatırımlar yapmaya başladık." dedi.
Özdebir, hayatın her alanında kullanılan, hayatı kolaylaştıran ve vazgeçilmez olan enerjinin sanayide etkin kullanımı için yapılması ve dikkat edilmesi gereken hususlar bulunduğunu söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci ise Türkiye'de 2008 yılında yıllık enerjinin yüzde 74'ünün ithal edildiğini, ithal edilen enerji ile birlikte enerjinin yüzde 33'ünün sanayide, yüzde 24'ünün binalarda, yüzde 16'sının ise ulaştırmada kullanıldığını anlattı.
Kalkınma sürecindeki Türkiye'de artan nüfus ve refah düzeyinin sanayileşme gibi faktörlerden dolayı enerji kullanımında yıllık ortalama artışın son yıllarda yüzde 5 olmakla birlikte, uzun dönemde yüzde 7 civarında olduğunu belirten Kilci, 2020 yılına gelindiğinde bugün tüketilen enerjinin iki katı kadar enerji tüketiminin beklendiğini söyledi. Kilci şöyle devam etti;
"Enerji üretiminde ve tüketiminde çevre dostu yöntemler uygulamak, israftan kaçınmak, verimliliği ve etkinliği gözetmek üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konuların başında geliyor. Sürdürülebilir kalkınma hamlelerini yetersiz enerji kaynakları ile beslemek durumunda kalan ülkemiz için
enerji verimliliği ve bu çerçevede atıkların değerlendirilmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Enerji arz güvenliği, küresel ısınma, iklim değişikliği, fosil yakıtların oluşturduğu çevresel kaygılar bizleri yeni enerji teknolojileri geliştirmeye ve kullanmaya zorluyor. Tüketim tarafında sektörler bazında verimlilik artıracak tedbirlerin etkin şekilde kullanılmasının arz tarafında da eşdeğer katkılar sağlayacağı kuşkusuz."
Çimento sektöründe enerji verimliliğini artırmak üzere çalışmaların yürütüldüğünü anlatan Kilci, enerjiyi en verimli şekilde kullanarak, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak çözümleri araştırmak gerektiğinin altını çizdi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu da yeni enerji kaynakları elde etmek gerektiğini ancak bunu elde ederken hem enerjinin karşılanmasının sağlanması hem de bundan dolayı insanlığın geleceğinin tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin bir enerji ülkesi olmadığını, yüzde 74'lere varan oranda enerji ithalinin söz konusu olduğunu belirten Kuzu, "Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konum artık enerji hattı olarak kabul edilmiştir. Özellikle son birkaç yıl içinde imzalanan, gerek Kafkaslar ve gerek Ortadoğu'da imzalanan birtakım anlaşmalar artık bu enerji koridorunun Avrupa'ya Türkiye üzerinden geçmesi gerektiğinde hemfikir olmuştur." diye konuştu. Kuzu, bunun nedenini de Türkiye'nin her şeye rağmen bölgesiyle barışçıl ve güvenli bir hat olması olarak açıkladı ve "Enerji öncelikle güvenlik ister. Türkiye bu bakımdan önemli bir tercih olmuştur." dedi.
Sinoma Grup Başkanı Liu Zhıjıang de Türkiye ve Çin arasında güzel bir dostluğun bulunduğunu belirterek bu dostluğun 2000 yıl önce İpekyolu ile başladığını hatırlattı. Zhıjı- ang, Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğunu ve geliştiğini, büyümekte olan bir ekonomiye sahip olduğunu belirterek Türkiye ve Çin arasında enerji alanındaki işbirliğinde büyük bir potansiyel olduğunu söyledi.
SC Endüstri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık da hedeflerinin -üretilen sera gazının azaltımının çevreye katkısı nedeniyle- bu sistemin kullanımında Ortadoğu, Avrasya ve Avrupa'nın ortasında yer alan Türkiye'yi uygulama üssü haline getirmek olduğunu söyledi.
82
![Page 84: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/84.jpg)
O'DAN
Nurettin Özdebir Bilkent Üniversitesi Üniversite-Sanayi İşbirliği Merkezi Açılışına Konuşmacı Olarak KatıldıW W £T
4 Şubat 2010
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü bünyesinde kurulan Üniversite-Sanayi İşbirliği Merkezi 4 Şubat tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in katılımıyla açıldı.
Nurettin Özdebir merkezin açılışında yaptığı konuşmada son zamanlarda yaşanan gelişmeler nedeni ile Türkiye'nin asıl gündeminden uzaklaştığını belirterek dünyanın çok hızlı bir değişim yaşadığını ve Türkiye'nin de bu değişim sürecine dahil olması gerektiğini ifade etti. Herkesin yapıcı olması ve "Ülkeme ne kazandırabilirim?" düşüncesiyle hareket etmesi gerektiğini kaydeden Özdebir, 2008 yılının başından beri yaşanan siyasi gerginliğin reel sektöre zarar verdiğini belirtti. Özdebir konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Ülkemizin gündemi; iş dünyasının ihtiyaçları, ekonominin durumu, reel sektörün sıkıntıları olmalıyken kısır çekişmelerle gündemi tıkıyoruz. Biz bu durum nedeniyle çok acı çekiyoruz."
2001 krizinden sonra Türkiye'de finans sektörü ve kamu maliyesinin yeniden şekillendirildiğini ve bunun sonucunda ortaya çıkan sağlam yapıların küresel kriz sürecinde Türkiye'yi diğer ülkelerden ayırdığını dile getiren Özdebir, reel sektörün aynı şekilde yapılandırılamadığını ve bunun gerçekleştirilebilmesi için ihtiyaç duyulanın özel sektör ile üniversite işbirliğinin geliştirilmesi olduğunu vurguladı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin orta ve uzun vadeli hedefinin ileri teknolojili ve katma değeri yüksek ürünlere geçmek olduğunu kaydederek bunun ancak sanayiciler ile üniversitelerin işbirliği yapması ile mümkün olduğunu belirtti.
Türkiye'nin son yıllarda araştırmacı sayısında artış yakaladığına dikkat çeken Ergün, 2010 yılı için 40 bin ulusal araştırmacı hedefini ortaya koyduklarını ve bu hedefi 2006'da gerçekleştirdiklerini, 2013 yılı için de 150 bin araştırmacı hedefine ulaşmayı amaçladıklarını kaydetti.
Türkiye'de girişimcilikte verimliliğin arttırılması gerektiğinin altını çizen Bakan Ergün, bu konuda Bakanlık olarak "Teknogirişim Sermayesi Desteği"ni yürütmeye başladıklarını ve bu destekten faydalanmak için bu yıl 724 başvuru yapıldığını aktardı.
Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı da konuşmasında üniversite-sanayi işbirliğinin önemine vurgu yaparak patentlerden elde edilecek gelirlerin de üniversitelerin özgelirlerine eklenmesi gerektiğini ifade etti.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 83
![Page 85: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/85.jpg)
İran Sanayi ve Madenler Bakan Yardımcıları
ASO 1. OSB'yi Ziyaret Etti8 Ocak 2010
İran Sanayi ve Madenler Bakan Yardımcıları Hüda Murad Ahmadi ve Mecid Hedayet ile Uluslararası İşlerden Sorumlu Bakan Vekili Ahmet Khademolmaleh, bazı kurumların yöneticileri ve milletvekillerinden oluşan heyet 8 Ocak tarihinde Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni gezdi. Heyet, geziden önce ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in OSB'de verdiği yemeğe katıldı.
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, iki ülke arasındaki ticaretin ve işbirliğinin geliştirilmesinin, diğer alanlardaki ilişkilerin geliştirilmesini de hızlandıracağını belirterek Oda olarak geçen yıl Tahran'a bir ziyaret gerçekleştirdiklerini ve bu temaslardan çok olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi.
Ekonomik krizden sonra yeni dünya düzeni kurulduğunu ifade
Sudan Büyükelçisi ASO'yu Ziyaret Etti
eden Özdebir, "Şu anda Türkiye bu bağlamda öncelikle sınır komşuları ile daha yakın ilişkiler kurma stratejisi uyguluyor. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan komşularla sıfır sorun hedefi koydu. İlişkilerimizi güçlendirip işbirliğini artırırsak bölgenin ekonomideki ağırlığı, ülkelerimizin saygınlığı artar. İlişkilerimizin gelişmesi, her iki ülkeye büyük yarar sağlar." dedi.
Heyet üyeleri ise Türkiye'deki temaslardan çok memnun kaldıklarını ifade ederek iki ülke arasındaki karşılıklı ziyaretleri, ilişkilerin geliştirilmesi açısından bir fırsat olarak gördüklerini kaydettiler.
Heyet, yemeğin ardından bölgede yer alan Hidromek ve Yiğit Akü firmalarını ziyaret etti.
19 Ocak 2010
Sudan Büyükelçisi Omer Hidar Abu Zaid 19 Ocak tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.Özdebir yaptığı konuşmada İslam ülkelerinin şimdiye kadar Arap dayanışması içinde bulunduğunu, oysa Müslümanlar arasında herhangi bir üstünlüğe yer olmadığını, Türkiye olarak hem Batı ile hem de aynı coğrafyada kardeşleriyle iyi ilişkiler içinde olunduğunu söyleyerek ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sudan ile Türkiye arasında ortak bir potansiyel olmasına rağmen ticaretin oldukça geri kaldığını söyleyen Özdebir, özel sektör ve
STK'ların görevini iyi yapamadığını, Büyükelçiliğin bu yönde yol göstermesinin de önemli olduğunu vurguladı.Abu Zaid de konuşmasında Türkiye'nin Sudan'ı desteklemesi ve sahip çıkıyor olması ile son yıllarda politik ilişkilerde büyük ivme kazanıyor olmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Zaid, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin istenilenin çok altında kaldığını, bundan böyle iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde özellikle Sanayi Odası'ndan destek beklediklerinin altını çizdi. Ziyaretin sonunda Özdebir Büyükelçi'ye ASO tabağı takdim etti.
84
![Page 86: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/86.jpg)
D'DAN
Ankara Sanayi Odası, Ankara'daki İlçe Kaymakamlarını
Bir Araya Getirdi* 13 Şubat 2010
Çankaya Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat, Keçiören Kaymakamı Mustafa Güler, Mamak Kaymakamı Nuh Mehmet Hamurcu, Yenimahalle Kaymakamı Kenan Çiftçi, Sincan Kaymakamı Ufuk Seçilmiş 13 Şubat tarihinde ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Ziyarette, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir heyete sunum yaparak bölge hakkında bilgi verdi. Heyet, daha sonra bölgede yer alan Hidromek, Çesan ve Serdar Plastik firmalarını gezdi.
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan
Özdebir'i Ziyaret Etti23 Şubat 2010
I-----------------
s
%
k:iJPi7 ¿m
Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan 23 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.
Şinasi Candan, vergi haftası dolayısıyla işbirliği içinde bulundukları sivil toplum örgütlerini ziyaret ettiklerini belirterek, mükelleflerin sıkıntılarına çözüm üretebilmek için işbirliğinin büyük önem taşıdığını kaydetti.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 85
![Page 87: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/87.jpg)
ASKİ'den ASO 1. OSB'ye Ziyaret3 Şubat 2010
Ankara Su ve Kanalizasyon Genel Müdürü Kamil Kılıç ve beraberindeki heyet 3 Şubat tarihinde Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret etti.
ASO 1. OSB Müdürlüğü'nde gerçekleşen ziyarette Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, bölge ile ilgili bir brifing verdi. Brifingin ardından bölgede yer alan firmalardan Tempo Pompa, Hidromek ve Aksan-Kardan fabrikaları gezildi.
Türk Tabipler Birliği'nden OSB'lere Destek10 Ocak 2010
Ankara Sanayi Odası Başkanı ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkan Yardımcısı Nurettin Özdebir ile OSBÜK Genel Sekreteri Ali Yüksel, 10 Ocak tarihinde Türk Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy'u makamında ziyaret etti. Özdebir ziyarette, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2009 yılı Ağustos ayında yayınlanan "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkındaki Yönetmeliği" gündeme getirdi.
Özdebir, 50'den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde başta doktor olmak üzere çok sayıda zorunlu istihdam yükü bulunduğunu ve bunun da rekabet gücünü azalttığını belirterek Organize Sanayi Bölgelerinde kurulacak ortak sağlık merkezleriyle hem kaynak israfının önleneceğini hem de işveren üzerindeki yükün azalacağını dile getirdi. Özdebir,
ayrıca OSB'lerde çalışan işçilere uzman doktorlar tarafından daha iyi hizmet verilebileceğini ifade etti.
"İşyeri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri" hizmetinin alt işverenler tarafından yürütülmesine karşı çıktıklarını belirten TBB Başkanı Gençay Gürsoy ise bu ve buna benzer sebeplerle yargıya gittiklerini ve süreci takip ettiklerini ifade etti. Organize Sanayi Bölgeleri ile Teknokentlerin kendilerine ait tüzel kişiliği olduğunu belirten Gürsoy, organize sanayi bölgeleri ile teknokentler kendi bünyelerinde "Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri" oluşturup hizmet verirlerse buna destek vereceklerini kaydetti. Gürsoy, böylece daha geniş bir kitleye daha nitelikli bir sağlık hizmetinin verilebileceğini sözlerine ekledi.
86
![Page 88: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/88.jpg)
D'DAN
ASO Başkanı Nurettin Özdebir Çankırı'daM M
Çankırı Sanayi ve Ticaret Odası'nı Ziyaret' 30 Ocak 2010
mücadele ediyor. Türkiye 2001 yılında yaşadığı kriz nedeniyle tecrübeye sahip ve bu buhranı daha az zararla atlatıyor. Finans sektörü bu buhrandan büyüyerek çıktı. Kamu maliyesi de zarar görmeden bu krizi atlattı. Krizden en fazla zarar gören ise reel sektör oldu. Önümüzdeki dönemde Türkiye bu krizden daha da güçlenerek çıkacaktır. Rahat bırakıldığımızda biz reel sektör olarak bu krizi atlatarak ülkeyi daha güzel ve anlamlı yerlere taşırız. Bazı baskılarla asgari ücret belirlenmesi yanlış. Eğer serbest piyasaysa işini iyi yapan parayı alsın. Biz zaten işini iyi yapana parasını veriyoruz. Bu tür engellemeler olmazsa daha başarılı oluruz." Çankırı'nın bazı yerel özelliklerinden de bahseden Özdebir, bölgenin Ankara'ya yakınlığı nedeniyle tarımsal bir potansiyele sahip olduğunu, tarım ve hayvancılık alanında bölgenin değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Köylü hayvancılığı neredeyse terk etti. Hayvancılık önü açık bir iş. Bölge bu işe uygun. Üniversite ile işbirliği yapılarak potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Bölgede geniş alanlar var. Süt ve hayvancılık açısından bölge önemli bir potansiyele sahip. Özellikle Ankara pazarına yakınlığı biliniyor. Bu potansiyelin değerlendirilerek kullanılması gerekiyor." dedi.
Çankırı Karatekin Üniversitesi ile Ankara Sanayi Odası tarafından yürütülen otomasyon eğitimi projesi kapsamında Çankırı'ya giden Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve Oda üyeleri,Çankırı Sanayi ve Ticaret Odasını ziyaret etti.Ziyarette proje çalışmalarını anlatan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin ekonomik krizden güçlenerek çıkacağını dile getirerek şöyle konuştu; "Dünya ciddi bir ekonomik buhranla
Çankırı Karatekin Üniversitesi'ni Ziyaret
Ankara Sanayi Odası ASO Başkanı Nurettin Özdebir ve beraberindeki heyet 30 Ocak tarihinde Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabit Erşahin'i ziyaret etti.
30 Ocak 2010
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ziyaret kapsamında yaptığı konuşmada üniversitelerin öncelikle bulundukları illerin kalkınmalarına yardımcı olmalarını, sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek bilgi ve beceriye sahip elemanların yetiştirilmesi gerektiğini, istihdam imkanı olmayan alanlardaki fakültelerden veya yüksekokullardan mezun olan gençlerin istihdamda önemli sıkıntılarla karşılaştıklarını ve hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi.Prof. Dr. Erşahin ise Çankırı Karatekin Üniversitesi'nin ilin, bölgenin, ülkenin ve dünyanın ihtiyaçlarına cevap verecek özelliklerde ve alanlarda elemanlar yetiştirmeyi ve çeşitli bölgesel kalkınma projeleriyle ile katkı sağlamayı hedeflediklerini ve "iz"i takip eden üniversite olmadıklarını söyledi.
Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi'ni Ziyaret30 Ocak 2010
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 30 Ocak tarihinde Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ali Yılmaz'ı makamında ziyaret etti.Özdebir ve Yılmaz, Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yaptıkları OSB'lerle ilgili mevcut uygulamalar ve yaşadıkları sorunlar konusunda fikir alışverişinde bulundular. Yönetim Kurulu üyeleri ise sanayide ara eleman bulma sıkıntısına değinirken, mesleki eğitimin önemine dikkat çektiler. Ziyarette Özdebir tarafından Başkan Ali Yılmaz'a ASO 1. OSB'de üretimi yapılan gümüş işlemeli sahan takdim edildi.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 87
![Page 89: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/89.jpg)
ASO SGK Bilgilendirme Toplantısı Düzenledi
Ankara Sanayi Odası 4 Şubat tarihinde SSK Bilgilendirme Toplantısı düzenledi. İş sağlığı ve güvenliği, işyeri güvenliği, işyerinde meydana gelen iş kazalarında işverenin yükümlülükleri, işverenin mali yükümlülükleri, sigortası ve diğer mali sorumluluklar konularının ele alındığı ve başkanlığını ASO Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Altun'un yaptığı toplantıya Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri Daire Başkanı Bekir Hançer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Uzmanı Ali Rıza Ergün, Sağlık Enstitüsü İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Refika Eser, TÜSİAD'ı temsilen Avukat Muhittin Ertuğ- rul Ertürk, OSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sedat Şahin, OSİAD Denetim Kurulu Üyesi Nihat Ermiş katıldı.
Toplantıda ilk olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri Daire Başkanı Bekir Hançer söz aldı. Hançer konuşmasında Sosyal Güvenlik Kurumu hakkında detaylı bilgi vererek Kurumun işleyişini anlattı.
Sigortalı, işveren, işyerine ilişkin temel hükümler, iş kazası ve meslek hastalığı unsurlarının neler olduğu üzerine bir sunum gerçekleştiren Hançer, işverenin, sigortalının ve üçüncü kişilerin sorumluluklarının neler olduğu, iş kazası ve meslek hastalığında sigortalılara sağlanan hakların neler olduğu ve idari para cezalarına ilişkin de bilgi verdi.
Hançer'in ardından söz alan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Uzmanı Ali Rıza Ergün ise iş sağlığı güvenliğiyle ilgili verilerle bilgi verdikten sonra İş Kanunu'na göre işverenlerin yükümlülüklerine değinerek iş sağlığı güvenliğiyle ilgili yükümlülükleri katılımcılara aktardı. İş kazalarının yıllara göre dağılımlarını içeren istatistikleri paylaşan Ergün, bugüne yaklaştıkça yaşanan kaza sayısının azaldığına dikkat çekerek bunda işverenlerin bilinçlenmesinin payının oldukça büyük olduğunu kaydetti. Tüm bu gelişmelerin memnuniyet verici olduğunu kaydeden Ergün, yine de iş kazalarının yaşandığını ve aşılması gereken çok yol olduğunu ifade etti.
Çocuk ve genç işçi çalıştırmakla ilgili usullere de değinen Ergün, bu tür durumlarda alınması gereken önlemlerden bahsetti. Konuşmasında gürültü yönetmeliğine de yer veren Ergün, bu yönetmeliğin Avrupa Birliği direktiflerinden ve iş sağlığı güvenliği yönetmeliğinin temelini oluşturan 3 maddeyi gösterdiğini ifade etti. Bu üç maddenin ilkinin risk değerlendirmesi hükmü olduğunu kaydeden Ergün, mesleki risklerin işveren tarafından tanımlanması gerektiğini ve yeni iş sağlığı güvenliği yaklaşımı temelinin risk değerlendirmesi olduğunu belirtti.
İkinci maddenin çalışanların bilgilendirilmesi ve konuyla ilgili eğitimlerinin sağlanması olduğunu dile getiren Ergün üçüncü olarak da işçilerin sağlık gözetimine tabi tutulmasını saydı.
Kişisel koruyucu donanımların iş sağlığı güvenliğinde son önlem olduğunu kaydeden Ergün, önce toplu korumaya önem verilmesi gerektiğini, toplu korumanın mümkün olmadığı durumlarda son önlem olarak kişisel koruyucu donanımların kullanılması gerektiğini ifade etti.
Bu noktada doğru donanımın tedarikinin önemine dikkat çeken Ergün, doğru ekipmanın kullanılması konusunda çalışanın da eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ergün son olarak işverenin cezai sorumlulukları ve hakları konusunda açıklamalarda bulundu. Ceza vermenin İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü'nün çalışma alanında olmadığını hatırlatan Ergün, İş Teftiş Kurulu müfettişlerince işyerlerinde denetim yapıldığını ve sonra bölge müdürlüklerince cezaların uygulandığını kaydetti. Ergün ayrıca Ceza Kanunu'ndan ve Borçlar Kanunu'ndan gelen cezai sorumluluklar olduğunu da hatırlattı.
Ergün sözlerini şöyle tamamladı;
"Önlemek ödemekten çok daha ucuzdur, çok daha insanidir, çok daha doğrudur, çok daha etiktir. Bunu yapmanız gerekiyor; siz işverenler olarak bir iş kazası, meslek hastalığı sonucunda tazminata çarptırılmak yerine, bir rücu davasıyla karşılaşmak yerine çok küçücük bir önlem alarak, çok daha az maddi harcamalarla bunu önleyebilirsiniz. Bu sadece maddi yöndür ki bir insan hayatı veya doğrudan çocukları etkilenecektir, eşi etkilenecektir, birçok insan etkilenecektir. Birçok insanın hayatını etkileyebilecek konuyu zaten maddiyatla ölçmek de doğru değildir. Maddi yönünü söyleyeyim, manevi yönünü zaten hepinizin yüreklerinizde hissettiğinizi düşünüyorum."
Toplantı, konuşmaların tamamlanmasının ardından katılımcıların soruları ile devam etti. Toplantının sonunda ise konuşmacılara teşekkür edilerek problemlerin çözümünde işverenlerin sorunlarına çözüm getirilmesi istendi.
4 Şubat 2010
88
![Page 90: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/90.jpg)
D'DAN
ANGİAD'dan ASO Başkanı Özdebir'e Ziyaret
Z Şubat Z010
Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer ve Yönetim Kurulu üyeleri 2 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.
ANGİAD'ın 10. dönem başkanı olmasından dolayı Özdebir'e nezaket ziyaretinde bulunduklarını söyleyen Abdullah Değer, Özdebir'e Ankaralı genç sanayicilerin sorunlarını anlatarak destek istedi.
KASİAD'dan ASO'ya Ziyaret23 Şubat Z010
Ankara Kazan Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) Başkanı Erkan Tabak ve Yönetim Kurulu üyeleri 23 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.
KASİAD'ın yeni başkanı olmasından dolayı Özdebir'e nezaket ziyaretinde bulunduklarını söyleyen Tabak, "Yeni yönetimle yeni bir döneme girdiklerini, Ankara Sanayi Odası'nın birikmiş bilgisinden ve güçlü enerjisinden faydalanarak Kazanlı sanayicilere faydalı olmak istediklerini söyledi.
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 89
![Page 91: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/91.jpg)
7 Ocak 2010
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Ocak tarihinde Zübeyde Hanım Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdürü Necibe Mokan'ı makamında kabul etti.
Ankara Sanayi Odası Ekonomi Komisyonu gündemdeki ekonomik gelişmeleri tartışmak için 3 Mart tarihinde toplandı.
Ankara Sanayi Odası Meclis Başkanı Tarık Artukmaç'ın başkanlığında gerçekleşen toplantıya, ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, Maliye Bakanlığı Eski Müsteşarı Hasan Basri Aktan, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Özdebir ziyarette, ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında sanayileşmenin temel unsuru olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip nitelikli eleman yetiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman sıkıntısı olduğunu belirten ASO Başkanı Özdebir, "Kalifiye elemanların bilgi ve becerisi, ekonomik başarının temelidir." dedi.
Yaklaşık 1400 öğrencileri olduğunu belirten Zübeyde Hanım Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdürü Necibe Mokan ise Ankara Sanayi Odası ile nitelikli eleman yetiştirmek için işbirliği içinde olmak istediklerini ifade etti.
Ziyarette ASO Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Altun da bulundu.
Cengiz Göğebakan, TEPAV Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fatih Özatay, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Referans Gazetesi
Ankara Temsilcisi Erdal Sağlam, ASO Yönetim Kurulu üyeleri Mehmet Doğanlar, Yılmaz Kayaaslan, Fahrettin Kürklü, Bülent Bayram, Şerafeddin Ceceli, ASO Meclis Üyesi Teoman Akış katıldı.
ASO Ekonomi Komisyonu Ekonomik Gelişmeleri Değerlendirdi
3 Mart 2010
90
![Page 92: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/92.jpg)
□ ÇUHADAROĞLUAlüminyum Sistemleri
İsmimiz Referansımızdır...ÇUHADAROĞLU 56 yılın tecrübesiyle; Alüminyum Doğrama, Cephe Kaplama Sistemleri, Özel Sistem Serileri, Kompoze Cephe Kaplama Sistemleri, Otomatik Kapılar, Alüminyum Aksesuarları, Kapı Pompa ve Mekanizmaları, Alüminyum, Yangına ve Patlamaya Dayanıklı Güvenlik Ürünleri, Isı ve Ses Yalıtımı Kapı-Pencere Sistemleri, Alüminyum Korkuluk Sistemleri
alanlarında hizmet vermektedir.
IBjM**1'' ısaa «»
Merkez: Hürriyet Mah. Cemil Bengü Cad. No:41 34403 Kağıthane / İstanbul / Türkiye Tel: 0212 224 20 20 (pbx) Faks: 0212 224 20 40 Fabrika: Yakuplu Köyü Yolu 34900 Büyükçekmece / İstanbul / Türkiye Tel: 0212 875 35 80 (pbx) Faks: 0212 875 11 08
www.cuhadaroglu.com • [email protected] Ç U H A D A R O Ğ L U Holding kuruluşudur
![Page 93: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/93.jpg)
EĞİTİMŞubat-Mart 2010 Eğitimleri
Odamız İnsan Kaynakları Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine devam edecek olan Eğitim
Atölyesi'nin güncel bilgilerine ve gerçekleştirilmiş olan faaliyetlerine aşağıda yer verilmiştir:
Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı
(2. GRUP) 9 Şubat 2010 - 4 Mart 2010
Odamız ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AN- KÜSEM) işbirliği ile "Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı"nın ikincisi gerçekleştirilmiştir. 36 saat (12 gün) süren eğitime 26 kişi iştirak etmiştir.
Dış ticaret alanında gittikçe artan eğitimli ve kalifiye eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak gerçekleştirilen eğitimde, dış ticaret konularında temel bilgilerin yanısıra güncel uygulamalar ve çağdaş yöntemler deneyimli öğretim elemanları ve uygulayıcılar tarafından katılımcılara aktarılmaktadır. Eğitim programının hedef kitlesi; işletmelerde dış ticaret işlemlerini yürütmekte olan ve/veya dış ticaret elemanı olmayı amaçlayan kişilerdir.
Personel Kahvaltısı ve Etkili İletişim Eğitimi
9 Mart 2010
Odamız hizmetiçi eğitimleri kapsamında personelimize yönelik olarak "Personel Kahvaltısı" organizasyonu gerçekleştiril
miştir. Bunun ardından, odamız personelinin işe ilişkin motivasyonunu arttırmak ve etkili iletişim-beden dili konularında çeşitli bilgiler vermek üzere, Satış-Pazarlama Eğitmeni ve Marka Danışmanı Cem KÜÇÜKTEPEPINAR tarafından bir sunum yapılmıştır.
Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı
(3. GRUP) 9 Mart 2010 - 1 Nisan 2010
Odamız ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AN- KÜSEM) işbirliği ile gerçekleştirilen "Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı"nın 3. grup eğitimleri başlamıştır. Bu kapsamda, Odamız üyesi işletmelerin ilgili personelinden oluşan 26 kişi eğitim almaktadır.
GÜNCELLENEN İLETİŞİM BİLGİLERİ
(EĞİTİM ATÖLYESİ - İNSAN KAYNAKLARI
MÜDÜRLÜĞÜ)
Tel: 0 312 417 12 00 / 1217 - 1323 - 1324 Faks: 0 312 417 52 05 E-mail: [email protected]
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 92
![Page 94: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/94.jpg)
“Yükünüzü hafife alıyoruz, İşimizi değil..!”
Merkez:Kemalpaşa yolu üzeri 300 m. No: 16 Torbalı İzmir Tel: 0.232.853 18 66 Faks: 0.232.853 18 67 [email protected]
Müşteri Danışma Hattı
444 VINC 4 4 4 84 62
I VİIMÇ ve MAKİNA
CNG Ü R A L P| VİIMÇ ve MAKİNA
İstanbul Bölge:Emek Mah. Baran Sok.No:1 34785 Sangazi İstanbul Tel: 0.216.466 57 01 Faks: 0.216.415 85 56 [email protected]
Bursa Bölge:Nilüfer Ticaret Merkezi 62 Sok. No: 6 Nilüfer Bursa Tel: 0.224.441 10 89 Faks:0-224.441 10 90 [email protected]
Ankara Bölge:687 Sokak No: 91/D ivedik Org. San. Böl. Ostim Ankara Tel: 0.312.394 78 51 Faks: 0.312.394 78 50 [email protected]
www.guralpvinc.com.tr
Güralp Vinç MakinalarıDünya markası olması adına tasarladığı GMD marka vinç makinalarını ürettiği sistemlerde kullanmaktadır.Türkiye genelinde kendi Bölge Müdürlükleri ve Bayileri ile yaygın servis hizmeti,Sadece müşterilerimizin çalışmalarını desteklemek amacıyla 24 saat servis verebilen servis ekiplerimiz, tam donanımlı servis araçlarımız ile hizmet vermektedirler.Dünya standartlanndaki kalite güvence belgelerine tam uygunluk,ISO 9001 -2000 şartlarına uygun olarak üretim yapmakta olan firmamız, CE belgesine sahip olarak, ihracat yapılacak ülkeden talep edilebilecek diğer kalite belgelerini sağlayabilecek organizasyondadır. Özel projelerde tecrübeli Proje Mühendisliği ile proses uygulamaları,Özel olarak tasarım gerektirecek projelerde, müşteri taleplerini dikkate alan Proje Kısım Müdürlüğü ve AR-GE Kısım Müdürlüğü’nün ortak çalışmaları ile proje esaslı çözümler sunulmaktadır.Satış sonrası operatör eğitimi ve kullanıcı sertifikasyonu,Vinçlerinin emniyetli iş makinesi sınıfında olmasından dolayı en önemli konu olan kullanıcı eğitimleri ile belgelendirilmeleri tecrübeli kadrolarımız tarafından sağlanmaktadır.Çalışm a Bakanlığı’nın denetimindeki sürekli bakım servislerinin sağlanması,Kurumsal organizasyonu, tecrübelerini her yeni uygulamasına yansıtan, müşteri memnuniyetini ilke edinmiş firmamız; Vinç transfer sistemleri, standart ve özel amaçlı kaldırma makineleri ile çelik konstrüksiyon tasarım, üretim ve devreye alma hizmetlerini vermek amacıyla, değerli teklif taleplerinizi beklemektedir.
![Page 95: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/95.jpg)
ASOBÜLTENRESMİ GAZETE ÖZETLER İ (09.0 1.20 10-23.02.20 10)
10.01.2010-27458- Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik11.01.2010-27459- Ölçü Aletleri ve Metrolojik Kontrol Yöntemleri Hakkında Yönetmelik (2009/34/AT)12.01.2010-274558- Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 326)14.01.2010-27462- 1. M ükerrer- 2009/15753 Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın Onaylanması Hakkında Karar- Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası ile Akdedilen “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Finansmana Erişimi Projesi Ek Kredi II” ile İlgili Garanti, Kredi Anlaşması ve Ek Mektuplar14.01.2010-27462-2. M ükerrer- 17 Ekim 2009 Gün ve 27379 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan 12 Ekim 2009 Gün ve 2009/15513 Sayılı 2010 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2010 Yılı Yatırım Programı15.01.2010-27463- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 394) -Akrilonitril İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ16.01.2010-27464- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 395)- Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: V, No: 115)17.01.2010-27465- Ölçü ve Ölçü Aletleri Tip Onay Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Uluslararası Birimler Sistemine Dair Yönetmelikte (80/181/AT) Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik20.01.2010-27468- 954 Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna Üye Seçimine İlişkin Karar- Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (89/106/EEC) Kapsamında Uygulanacak Teknik Şartnamelerin Yayımlanması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010/01)- Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar ile Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)
- Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (BİK/TPE: 2010/2)21.01.2010-27469- Kamu İhale Tebliği (No: 2010/1)22.01.2010-27470- 5946 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/1)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/2)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/3)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/4)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/5)23.01.2010-27470- Kişisel ve Ticari Kullanıma Mahsus Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği (Seri No: 1)26.01.2010-27474- Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun 13/1/2010 Tarihli ve 5225 Sayılı Kararı28.01.2010-27476- Gümrük Genel Tebliği (Posta ve Hızlı Kargo Taşımacılığı) (Seri No: 1)29.01.2010-27477- Parasal Sınırlar ve Oranlar Hakkında Genel Tebliğ (Sayı: 2010/1)30.01.2010-27478- Ev Tipi Buzdolapları, Derin Dondurucular, Buzdolabı Derin Dondurucular ve Bunların Bileşimlerinin Enerji Etiketlemesine Dair Yönetmelik (94/2/AT)- Gümrük Genel Tebliği (Serbest Dolaşıma Giriş (Seri No: 12)- Türk Gıda Kodeksi Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddelerinin Saflık Kriterleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/2)- Klimaların Üretiminde Kullanılan Kompresörlerin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ- İhracat 2008/6 Sayılı İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2010/1)- Türk Standartları Enstitüsü Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/22)-Ticari Kalite Denetim Yeterlik Belgesi İptaline İlişkin Tebliğ (No: 2010/24)- Piyasa Gözetimi ve Denetimi Tutanağı Usul ve Esaslarına İlişkin Dış Ticarette Standardizasyon
Tebliği (No: 2010/25)- Kişisel Koruyucu Donanımların İthalat Denetimlerine Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/26)31.01.2010-27479- 5201 Sayılı Kanun Gereğince Kontrole Tabi Tutulacak Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Bunlara Ait Yedek Parçalar, Askeri Patlayıcı Maddeler, Bunlara Ait Teknolojilere İlişkin Liste (2010 Yılı Listesi)06.02.2010-27485- 2010/51 Belgesiz İhracat Kredileri ile Vergi Resim ve Harç İstisnası Hakkında Karar- Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmeliğe Göre Uygunluk Teyit Sistemlerinin Uygulanmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010-02)- Gümrük Genel Tebliği (Gümrük Tarife Cetveli Açıklama Notları) (Seri No: 2)13.02.2010-27492- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/1)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/2)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/3)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/4)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/5)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/6)16.02.2010-27495- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Tahvil ve Bono Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Gelişen İşletmeler Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik19.02.2010-27498- Yapı Malzemeleri İçin Onaylanmış Kuruluşların Görevlendirilmesinde Esas Alınan Temel Kriterlere Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010-03)20.02.2010-27499- Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Mecburi Standardların Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ (No: ÖGS-2010/3)- İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2004/14 Sayılı Tebliğ'de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ
94
![Page 96: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/96.jpg)
22.02.2010-27501- 2010/87 İçişleri Bakanlığı Tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü Maddesinin (b) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Ekli Esasların Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar23.02.2010-27502- 2010/150 Elektrikli Süpürge İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/151 Buharlı Ütüler İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/152 Motosiklet İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/153 Ayakkabı İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- Milletlerarası Tahkim Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ
D U Y U RU LA RSARAYBOSNA ULUSLARARASI YATIRIM
KONFERANSIBosna-Hersek'in Ankara Büyükelçiliği' tarafından6-7 Nisan 2010 tarihinde, Saraybosna'da, altyapı, enerji, tarım ve turizm sektörlerinin ele alınacağı bir “Uluslararası Yatırım Konferansı”nın düzenleneceği bildirilmektedir. Söz konusu Konferansın konusu, Bosna-Hersek'in altyapı, enerji, tarım ve turizm sektörlerine yatırım imkanlarıdır. Konferans iki bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde, tüm katılımcıların katılacağı genel toplantıda önemli konuşmacıların hitapları yer alacaktır. İkinci bölümde somut projelerin sunumu yapılacak, Bosna Hersekli işadamları davet edilen yatırımcılarla bir araya getirilip, somut işbirliği anlaşmalarının sağlanacağı sektörlere göre (altyapı, enerji, tarım ve turizm) dört ayrı tematik oturum düzenlenecektir. (0103-809) MERSİN-LİBYA DİREKT GEMİ SEFERLERİ Medkon Denizcilik'in, Mersin Limanı'ndan Libya'nın Benghazi, Misurata ve Tripoli Limanları'na, gerek konteynır gerekse açık yük taşımak üzere 5 gemi ile direkt düzenli sefer yapacağını bildirmektedir. Medkon Lines bahse konu limanlar arasında m/v Mehtap Bayraktar, m/v Yunus, m/v Sea Mater one, m/v Meryem Kocabaş isimli kiralık ve sahibi olduğu, çok amaçlı, konteynır taşımaya uygun gemiler ile 10 günlük ve direkt servis amacıyla dönüşümlü olarak çalışacaktır. Transit süre 4 ile 5 gündür. Gemileri minimum 150-160 teu Konteynır ve açık yük taşımacılığı yapacaktır. (5709-531)A N K A R A BÖLGESİNDE BİR TAŞ YÜNÜ FABRİKASI KURULMASIKonutlardaki ısı kaybını 35-50% oranında önlemek ve enerji sarfiyatını aynı oranlar arasında sağlamak için, Devletin teşvik ettiği binaların dış duvar yüzeylerinin ısı kaybını önleyici izolasyon malzemeleri ile kaplanmaları zorunlu olmuştur. Binaların dış duvarlarının izolasyonu alanından cam yünü, strafor ve en etkileyici olarak taş yünü plakaların çeşitli plaka kalınlıkları ve plaka yapısal yoğunluklarında uygulanmaktadır.Avrupa ülkelerinde genellikle Danimarka Rockwool firması tarafından geliştirilen ve dünyada büyük bir güvenirliği olan taş yünü plakları binalarda izolasyon malzemeleri olarak uygulanmaktadır.Özellikle Rusya, Kazakistan- Ukrayna ve İrlanda birçok taş yünü fabrika tesisleri kuran Avrupa kökenli bir firmanın Türkiye mümessili olan Apaydın Fazlı Apaydın isimli firma Türkiye için önemli olan taş yünü üretim tesisi kurmak ve bu tesisi kurabilecek inşaat firmaları ile görüşmek istemektedir. İlgilenen firma veya kuruluşların kendileri ile direkt irtibata geçmelerini istemektedir. (5709-571)Apaydın Fazlı Apaydın Adres: Rıhtım Cad. Nemlizade Sok. No:1 Kat:2 D:4 Kadıköy İstanbul Tel: 0216 345 15
23 - 338 40 51 Faks: 0216 346 07 42 Mobil:0552 615 56 24 eposta: [email protected]
ÜLKE B İ LG İ LER İMERIDIAN CAPITAL ENTERPRISES (MCE)T.C. Londra Büyükelçiliği tarafından bazı Türk Firmalarından alınan şikayetlerde, İngiltere ve Dubai'de ofisleri, İsrail'de ise merkezi bulunan Meridian Capital Enterprises (MCE) unvanlı şirketin yüksek miktarlarda kredi vereceği taahhüdüyle firmaları zarar uğrattığı belirtilmektedir.Yapılan araştırma ve girişimler sonucu, söz konusu firmanın limited şirketlerin kayıtlı olmaları zorunlu olan kamu kuruluşu Companies Houste'ta 04.02.2009 tarihinde isim değiştirerek Business Assignments Ltd. adını aldığı, ancak anılan şirketin 08.09.2009 tarihinde kapandığı, finansal hizmet sağlayan firmaların kayıtlı olması gereken Financial Services Authotiry kayıtlarında ise bu isimde bir firmaya rastlanmadığı bildirilmektedir. (0103-379)RF LİPETSK BÖLGESİ ÖZEL EKONOMİ BÖLGESİ Rusya Federasyonu'nun Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Mümessilliği tarafından RF Lipetsk bölgesinde faaliyette bulunan özel ekonomi bölgesinin, federal ve bölgesel düzeyde başarılı faaliyetler yürüttüğü ve bölgede ekonomik ve girişimci faaliyetlerde bulunanlara idari vergi gümrük uygulamalarında önemli imtiyazlar sunduğu belirtilmektedir.İtalya, Belçika ve Japonya'dan firmalar dahil 17 yerleşik firmanın, federal düzeyde özel ekonomi bölgelerine kayıtlı olduğu, ayrıca Lipetsk bölgesinin RF'nda bölgesel düzeyde özel ekonomi bölgesi oluşturan ilk bölgelerden biri olduğu ifade edilmektedir. Lipetsk bölgesine ilişkin ayrıntılı bilgiye www.admlr.lipetsk. ru www.lipetsk.rosoez.ruwww.oezru.ru www. invest.region48.ru adreslerinden ulaşılabilmektedir. (0103-443)SARAYBOSNA ALIŞVERİŞ MERKEZİSaraybosna Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği tarafından, son yıllarda, Bosna-Hersek'te mağaza, ofis vb. açarak faaliyetlerini sürdüren ihracatçı Türk firmalarının artmakta olduğu belirtilmekte olup, modern alışveriş merkezlerinin Bosna-Hersek'te yeni yeni açılmaya başladığı ve giderek nihai tüketiciye yönelik ticaretin bu merkezlere kayacağının düşünüldüğü ifade edilmektedir.Bosna-Hersek'in en çok okunan Dnevmi Acaz isimli günlük gazetesinde, Saraybosna'da inşa edilen ve inşaatından yakın zamanda tamamlanacağı söylenen modern IMPORTANNE merkezine ilişkin bir reklam yayınlandığı, reklamda IMPOTANNE merkezinin iş merkezi, alışveriş merkezi ve konutlar olmak üzere üç bölümden oluşacağı ve merkezde yer almak isteyen ve ilgi gösteren tüm tüzel ve gerçek kişilerin başvuru yapabilecekleri belirtilmektedir. Merkezin bölümlerinde yer alabilecek ticari faaliyetler ile merkezin irtibat bilgileri aşağıda verilmektedir: (0103575)Alışveriş Merkezi: Moda-tekstil, mücevher, takı vb., ayakkabı, spor, elektronik, ev dekorasyonu, çocuk eşyası, özel mağazalar (gözlük stüdyosu, çiçek mağazası, eczane, kuru temizlik. vb.)İş Merkezi: Doktor muayenesi, avukat ofisi, güzellik salonları vb.Konut: 70 ile 170 m2 arası daireler.İrtibat bilgileri: IMPORTANNE CENTAR SARAJEVO Adres: Zmaja od Bosne 7-7a, 71000 Saraybosna Tel: +387 62337517 Faks: +387 33638870 Web: www. importanne.baŞİLİ BÜYÜKELÇİLİĞİ TİCARET BÖLÜMÜAnkara Şili Büyükelçiliği'nde bir ticaret Bölümü açıldığı bildirilmektedir. Söz konusu bölümün ve
ilgili temsillin iletişim bilgileri aşağıda yer almaktadır. (0103-619)Mashar Cenk Naibgil: Şili Büyükelçiliği Ticaret TemsilcisiReşit galip Cad. İrfanlı Sok. 14/1-3 G.O. P Ankara Tel: 0312 447 3 40 18 -447 35 82 / Fax: 0312 447 47 25 / E-mail: prochilchile. org.tr / Web: www.chileinfo.cl / R O M ANYA VATANDAŞLARINA YÖNELİK VİZE
MUAFİYETİDışişleri Bakanlığı tarafından Romanya vatandaşlarına, ülkemize turistik amaçlı seyahatlerinde toplam ikamet süresi 180 gün içerisinde 90 günü aşmamak kaydı ile vize muafiyeti sağlanmasının uygun görüldüğü bildirilmektedir. Konuya ilişkin 25.11.2009 tarihli ve 2009/15644 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın sureti Odamıza iletilmiş olup, Odamız Araştırma ve Yönlendirme Müdürlüğü'nden (Tel: 417 12 00 - 1211) temin edilebilmektedir. (0103-274) TÜRKİYE-TACİKİSTAN VİZE MUAFİYETİ ANLAŞMASITürkiye-Tacikistan Vize Muafiyeti Antlaşması'na ilişkin hususlar aşağıda yer almaktadır;
1. Duşanbe'de 29 Mayıs 2009 tarihinde imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümeti arasında Hizmet ve Hususi Pasaport Hamilleri için Vizenin karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma”, 11.11.2009 tarih ve 2009/15618 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanarak, 12.12.2009 tarih ve 27430 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Söz konusu Anlaşma'nın yürürlüğe giriş işlemleri14 Ocak 2010 tarihi itibarı ile tekemmül ettirilmiş olup, hizmet pasaportu hamili Tacikistan vatandaşlarına yönelik vize muafiyeti sınır kapılarımızda 05 Şubat 2010 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
2. Anlaşma'da öngörülen vize düzenlemelerine ilişkin esaslar aşağıda maruzdur:• Hizmet ve hususi pasaport hamili Türk vatandaşları ile hizmet pasaportu hamili Tacik vatandaşları, birbirlerinin ülkelerine yapacakları seyahatlerinde veya transit geçişlerinde toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren, altı ay içerisinde 6 günü aşmamak kaydı ile vizeden muaftır.• Her iki ülkenin hizmet ve hususi pasaport hamili vatandaşlarının, çalışma, uzun süreli ikamet (60 günü aşan sürelerle), öğrenim, eğitim, ilmi, araştırma ve montaj-bakım- onarım gibi özel amaçlı seyahatleri akit tarafların diplomatik ve konsolosluk temsilciliklerinden alınacak” özel meşruhatlı vize”ye tabidir.• Her iki ülkenin akredite diplomatik konsolosluk veya uluslararası örgütler nezdindeki temsilciliklere atanan hizmet ve hususi pasaport hamili vatandaşları, görevleri müddetince, birbirlerinin ülkelerine yapacakları giriş-çıkışlar ve transit geçişlerde vize almaktan muaftır. Bahse konu vize muafiyeti düzenlemesi, geçerli hizmet ve hususi pasaport hamillerinin aile fertlerini de kapsamaktadır. (0103-731)
FUAR LAR• MOSTRA CONVEGNO EXPOCOMFORT (MCE)Uluslararası Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve Yenilenebilir Enerji Fuarı 23 - 27 Mart 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası Derneği Tel: 0212 244 22 68 Faks: 0212 252 58 85 E-mail: [email protected] Web: www.cciist.com
ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 95
![Page 97: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy](https://reader036.vdocuments.pub/reader036/viewer/2022081420/5c9149fb09d3f242278c9f57/html5/thumbnails/97.jpg)
• Trablus 39. Uluslararası Genel Ticaret ve Sanayi Ürünleri Fuarı2 -12 Nisan 2010Trablus / LİBYADetaylı bilgi: Forum FuarcılıkTel: 0312 446 08 22Faks: 0312 446 08 23E-mail: [email protected]• AYSAF 2010 43. Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı7 -10 Nisan 2010 CNRExpo / İstanbul Detaylı bilgi: CNR Fuarcılık Tel: 0212 465 74 74 / 2633 Faks: 0212 465 63 89 E-mail: [email protected]• ENOLITECHUluslararası Vitikültür, Önoloji, Zeytin Yetiştirme ve Zeytinyağı Üretimi Fuarı8 - 12 Nisan 2010 Verona / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.enolitech.com / www.cciist.com• VINITALYUluslararası Şarap ve Alkollü İçkiler Fuarı 8 - 12 Nisan 2010 Verona / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.vinitaly.com / www.cciist.com• ARCHITEX 10. Uluslararası Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı8 -12 Nisan 2010Halep / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür FuarcılıkTel: 0212 219 69 30Faks: 0212 219 69 31E-mail: [email protected]: www.merkurfair.com• CANTON 2010 107. Uluslararası İthal ve İhraç Ürünleri Fuarı15 -19 Nisan 2010 Guangzhou / ÇİNDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• EQUIP AUTO CEZAYİR 4. Uluslararası Otomotiv, Yan Sanayi ve Garaj Ekipmanları Fuarı19 - 22 Nisan 2010 CEZAYİRDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• CLIMATECH / WATEX 3. Uluslararası Ortadoğu Isıtma, Soğutma, Hava ve Tesisat Fuarı16 -18 Nisan 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Furniture Show 2010Suriye 7. Uluslararası Mobilya, Dekorasyon, Aydınlatma ve Ev Tekstili Fuarı 26 - 30 Nisan 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• IPAF'10 Uluslararası Plastik ve Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı29 Nisan - 2 Mayıs 2010 İzmir Kültürpark
Detaylı bilgi: Yağmur Fuarcılık Tel: 0212 272 45 60 Faks: 0212 272 45 59 Email: [email protected] Web: www.ipaffuarlari.com• Baghdad Agriculture ShowBağdat Uluslararası Tarım, Gıda, Gıda Teknolojileri ve Paketleme Fuarı 4 - 7 Mayıs 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• 2. Uluslararası Akdeniz Fuarı 12 -16 Mayıs 2010Lyon / FRANSA Detaylı bilgi:Tel: 0312 473 31 14 Faks: 0312 473 31 17 Email: [email protected]• Baghdad Fashion ShowBağdat Uluslararası Hazır Giyim, Deri, Konfeksiyon, Ayakkabı ve Aksesuarları Fuarı 12 -15 Mayıs 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• BUILDEX 201016. Uluslararası İnşaat Teknolojileri ve Yapı Malzemeleri Fuarı12 -16 Mayıs 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• 8. Mutfak, Banyo, Sauna ve Havuz Sanayi ve Ekipmanları Fuarı18 - 21 Mayıs 2010 Tahran / İRANDetaylı bilgi: Tahran Uluslararası Fuarcılık Tel: (0098-21) 22 24 74 79 - 22 24 74 81 Faks: (0098-21) 22 24 74 80 E-mail: [email protected] Web: www.kb-sp.com• CHIBIDUEUluslararası Takı ve Aksesuar Fuarı 21-24 Mayıs 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.chibidue.biz / www.cciist.com• CHIBIMART SUMMER BUSINESS - CASH & CARRY Uluslararası Takı, Yarı Değerli Taşlardan Yapılmış Aksesuar ve El Sanatları Fuarı21-24 Mayıs 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.chibimart.it / www.cciist.com• SIAB Uluslararası Unlu Mamuller Hammadde ve Teknolojileri Fuarı22 - 26 Mayıs 2010 Verona- İtalyaDetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.siabweb.com / www.cciist.com• BTP Expo 3. Uluslararası Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı 26 - 30 Mayıs 2010Kazablanka / FAS Detaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30
Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• 17. Uluslararası Gıda, Gıda Teknolojisi ve Tarım Fuarı30 Mayıs - 2 Haziran 2010 Tahran / İRANDetaylı bilgi:Tel: 0312 4680573 Faks: 0312 4661705 Web: www.tpo.ir• IFTECH - PLAST & PACK Gıda, Gıda İşleme ve Ambalaj Fuarı31 Mayıs - 3 Haziran 2010 Karaçi / PAKİSTANDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Baghdad Machinery ShowBağdat Uluslararası Makine ve Yan Sanayi Fuarı 2 -5 Haziran 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• Baghdad Construction ShowBağdat Uluslararası İnşaat, İnşaat Makineleri, Yapı Malzemeleri ve Elektrik Fuarı 2 -5 Haziran 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• FOODEXPO 8. Uluslararası Gıda, Gıda İşleme Tek. ve Ambalaj Fuarı7 -10 Haziran 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Uluslararası Kimyasal Tarım Maddesi Sergisi 21 - 22 Haziran 2010İstanbul Detaylı bilgi:Tel: 91 22 267 34845-46 Faks: 91 22 26734847 Web: www.pmfai.org• UMTIK 2010 14. Uluslararası Makina Tasarım ve İmalat Kongresi29 Haziran - 2 Temmuz 2010ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü, Güzelyurt - KKTCDetaylı bilgi:Tel: 0216 372 23 30 Faks: 0216 372 23 31 Email: [email protected] Web: www.umtik.com• SIAL 2010 Uluslararası Gıda Fuarı17 - 21 Ekim 2010Paris - FRANSADetaylı bilgi: İstanbul Ticaret Odası Tel: 0212 455 61 07 Faks: 0212 520 15 26 E-mail: [email protected]
96