aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması...

97
ASOMEDYA MART / NİSAN 2010 ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ASO Genişletilmiş Meclis Toplantısı’na Katıldı Sanayicimiz ürettikçe onların yükünü hafifletmek de bizim görevimizdir Binali YILDIRIM ULAŞTIRMA BAKANI Sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki endişelerimiz devam etmektedir Nurettin ÖZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI DOSYA ! Türkiye’de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler BÜYÜTEÇ ! Zorunlu İstihdam

Upload: phungdieu

Post on 20-Mar-2019

237 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMEDYAMART / NİSAN 2010 ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI

Cumhurbaşkanı Abdullah GülASO Genişletilmiş Meclis Toplantısı’na Katıldı

Sanayicimiz ürettikçe onların yükünü hafifletmek de bizim görevimizdir

Binali YILDIRIMULAŞTIRMA BAKANI

Sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki endişelerimiz devam etmektedir

Nurettin Ö ZD EB İRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI

DOSYA ! Türkiye’de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler

BÜYÜTEÇ ! Zorunlu İstihdam

Page 2: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ÜretenTürkiye'nin

BankasıKOBİ’lerbankasınıbilir!

www.halkbank.com.tr

HALKBANK> îÜreten Türkiye’nin Bankası

Page 3: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

| ASOMEDYAANKARA SANAYİ ODASI

YAYIN ORGANI

MART / NİSAN 2010

| ASO Adına İmtiyaz SahibiYönetim Kurulu Başkanı

NURETTİN ÖZDEBİR

Yazı İşleri MüdürüOKAN SAYKUN

Yayın YönetmeniNACİ CANPOLAT

ASOMEDYA Yönetim YeriAtatürk Bulvarı No:193 Kavaklıdere / ANKARA Tel: 0312 417 12 00

Faks: 0312 417 52 05 Email: [email protected]

www.aso.org.tr

YapımCAST GRAPHIC

Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık

Ltd. Şti.Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 90. Sok. 1/3

Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07(Pbx)

Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com

Baskı ve CiltTŞOF Trafik Matbaacılık San. Tic. A.Ş.

Organize San. Böl. Orhan Işık Cad. No: 3 Sincan- Ankara

Tel: 0312 267 08 97 - 98 Faks: 0312 267 06 93

[email protected]

Reklam Rezervasyon0312 440 87 07

Yayın TürüYerel Süreli

ANKARA SANAYİ ODASI ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.

Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans

hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların

düşüncelerini kapsamaktadır.

Basım Tarihi

1 Nisan 2010

Okuyucu Dağılımı

ASO Üyeleri % 50

■ Va lilik le r %2

Oda ve Borsalar % 12

■ Siyasi P artile r %1

• Ü n ive rs ite le r %5

■ Dernekler %2

■ B üyüke lç ilik le r %1

• B e led iye le r %2

■ Basın %6

■ Bankalar %1

■ D ev le t P ro toko lü %11

■ Bakanlıklar %7

sunuşBu ayın Büyüteç bölümünü Zorunlu İstihdam konusuna ayırdık. 4857 sa­

yılı İş Kanunu'nun işverenlere getirdiği istihdam yükümlülükleri işveren-

lerce zorunlu istihdam olarak tanımlanmaktadır. Zorunlu istihdam uygu­

laması, işverenlere ek maliyetler getirerek rekabet güçlerini zayıflatırken,

istihdam ve yatırım kararlarını da olumsuz etkilemektedir. İş dünyasının

talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul dü­

zeylere indirilmesi.

Bu ayın Dosya'sının konusu bölgesel kalkınma. Gazi Üniversitesi öğretim

üyesi Doç. Dr. Gülen Elmas Arslan ve Araştırma Görevlisi Baki Demirel'in

"Türkiye'de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler" başlıklı

yazısı ülkemizde bölgesel kalkınma politikalarının tarihsel gelişimini ve AB

uyum sürecinde bölgesel politikalardaki son gelişmeleri ele alıyor.

Ankara Sanayi Odası'nın Genişletilmiş Meclis Toplantısı'na katılan Cumhur­

başkanı Abdullah Gül, sektör temsilcilerinin görüş ve önerilerini dinledik­

ten sonra yaptığı konuşmada sanayinin ve ekonominin içinde bulunduğu

durumu değerlendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı konuşmanın tam

metnini dergimizde bulacaksınız.

Şubat ayı Oda Meclisi aylık olağan toplantısının konuğu Ulaştırma Ba­

kanı Binali Yıldırım'dı. Ulaştırma sektöründe meydana gelen değişimleri

anlattığı konuşmasında Sayın Bakan geleceğe ilişkin projeler hakkında da

bilgi verdi. Sayın Bakan'ın konuşmasını da ASO Meclis bölümünde bulabi­

lirsiniz.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir Genişletilmiş Meclis Toplantısı ve Şubat ayı

Oda Meclisi toplantısında yaptığı konuşmalarda 2010 yılında ekonomik

büyümenin beklenenin altında kalabileceği uyarısında bulunarak ekono­

mik politikaların iç talebi canlı tutacak biçimde tasarlanması ve bankaların

da KOBİ'lere kapattıkları kredi musluklarını açmaları gerektiğini belirtti.

[email protected]

Page 4: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

x\ içindekiler ^ m

Ocak MeclisASO Genişletilmiş Meclis Toplantısı,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Katılımıyla Gerçekleşti

Şubat MeclisASO Şubat Meclis Toplantısı,

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Katılımıyla Gerçekleşti

DosyaTürkiye'de Bölgesel Politikaların Gelişimi ve Bölgesel Dengeler

Doç. Dr. Gülen Elmas Arsları Baki Demirel

BüyüteçZorunlu İstihdam

İsmail Bozok Fulya Tunca

ANKARA SANAYİ ODASI AYLIK YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010

Page 5: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Risks threateningthe economic recovery

An ambiguity continuing for two years have disappeared by the announcement that a stand­

by agreement will not be made with IMF. Henceforth, Turkey shall meet its finance not

by IMF sources, but debiting from international markets and internal market. The last bids

realized by the Treasury have put forth that not much difficulties shall be experienced

in providing foreign finance unless great problems are encountered in the international

financial markets. The budgetary progress of the first two months further show that the

Treasury may pull down the internal debt rollover ratio a few points. However, also there is

the risk of damaging this positive scene by possible fluctuations in international markets.

On the other hand, recovery in real economy realizes very slowly. Capacity use ratios in

manufacture industry and increase rate of industrial production related to the first two

months of the year is lower than expected. There is not an appreciable increase also in the

loans given to real sector, especially SMEs by the banking sector. If SME loans reduced in real

terms in 2009 don't exhibit a significant increase in 2010, anyway the recovery in industry

will unavoidably be limited. Furthermore, the Central Bank has announced that it shall not

avoid interest increase in case the increase in inflation harms the inflation expectations

and pricing behaviors. An interest increase in the second half of the year or before shall also

affect the economic development rate adversely.

All these risks put forth how sensitive are the balances in the economy. While economy

should be the first item of the agenda to preserve or improve these balances, political strains

with increasing dose have pushed economy to lower ranks of the agenda; and political

risk has again entered the lists of factors affecting the investors' behaviors due to the

increasing rumor of an early election. This scene should change. The economy management

should support economic recovery by precautions increasing reliance, the structural reforms

paused for a while should be accelerated, and the political strains should not be provoked.

Page 6: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Nurettin OZDEBIRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Ekonomik canlanmayı tehdit eden risklerIMF ile bir stand-by anlaşmasının yapılmayacağının açıklanması ile birlikte iki yıldır süren

bir belirsizlik ortadan kalkmış oldu. Bundan sonra Türkiye, borç finansmanını IMF kaynakları

ile değil, uluslararası piyasalardan ve iç piyasadan yapacağı borçlanmalarla karşılayacaktır.

Uluslararası finansal piyasalarda büyük sorunlar yaşanmadıkça dış finansmanın

sağlanmasında büyük sorunların yaşanmayacağını Hazine'nin gerçekleştirdiği son ihaleler

ortaya koymuştur. İlk iki ayın bütçe gelişmeleri de Hazine'nin iç borç çevirme oranını birkaç

puan aşağı çekebileceğini göstermektedir. Ancak, uluslararası piyasalarda yaşanabilecek

dalgalanmaların bu olumlu tabloyu bozma riski de bulunmaktadır.

Diğer yandan, reel ekonomide toparlanma ise çok yavaş gerçekleşmektedir. Yılın ilk iki

ayına ilişkin imalat sanayiinde kapasite kullanım oranları ve sanayi üretimindeki artış hızı

beklentilerin altında kalmıştır. Bankacılık sektörünün reel sektöre, özellikle KOBİ'lere açtığı

kredilerde de hissedilir bir artış yoktur. 2009 yılında reel olarak düşen KOBİ kredileri, 2010

yılında ciddi bir artış göstermezse sanayide toparlanmanın sınırlı kalması zaten kaçınılmazdır.

Ayrıca Merkez Bankası da enflasyondaki artışın enflasyon beklentilerini ve fiyatlandırma

davranışlarını bozması halinde faiz artırımına gitmekten çekinmeyeceğini açıklamıştır. Yılın

ikinci yarısında ya da daha önce gelebilecek bir faiz artışı da ekonomik büyüme hızını olumsuz

etkileyecektir.

Tüm bu riskler, ekonomide oluşmakta olan dengelerin ne kadar hassas olduğunu ortaya

koymaktadır. Bu dengelerin korunması ve daha da iyileştirilmesi için ekonominin gündemin

ilk maddesi olması gerekirken, dozu giderek artan siyasi gerginlikler, ekonomiyi gündemin

alt sıralarına itmiş; artan erken seçim söylentileri nedeniyle siyasi risk de yeniden yatırımcı

davranışlarını etkileyen faktörler listesine girmiştir. Bu tablo değişmelidir. Ekonomi yönetimi

güven artırıcı tedbirlerle ekonomik canlanmayı desteklemeli, bir süredir ara verilen yapısal

reformlara hız verilmeli, siyasi gerginlikleri tırmandırmaktan kaçınılmalıdır.

Page 7: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECUS

l\%

I/ #

Ankara Sanayi Odası Genişletilmiş Meclis Toplantısı

21 Ocak 2010

Page 8: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Ekonomik politikalar, nüfusu itibariyle büyük bir iç pazarı olan ülkemizde, iç talebi canlı

tutacak biçimde tasarlanmalıdırM

NURETTİN ÖZDEBİRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Sayın Cumhurbaşkanım, ASO Meclisi ve Meslek Komitele­

rinden oluşan Genişletilmiş Meclis Toplantısı'na hoşgeldi-

niz. Hafızam beni yanıltmıyorsa Başbakanlığınız dönemin­

de ziyaret ettiğiniz ilk oda Ankara Sanayi Odası'ydı. Yine

Ocak ayı ve yine bir Perşembe günüydü. Şimdi sizi yine bir

Ocak ayında ve yine bir Perşembe günü odamızda ağırla­

maktan büyük bir onur duyuyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, dünyamız ve ülkemiz için çok zor

geçen bir yılı geride bırakmış bulunuyoruz. 2009 yılında

dünya ekonomisi İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez kü­

çülürken, Türkiye ekonomisindeki daralmanın yüzde 6'yı

bulacağı hatta aşabileceği tahmin ediliyor. Dünya ekono­

misinin bu küçülmeden sonra biraz toparlanması doğaldır.

Hükümetlerin ve merkez bankalarının ekonomiyi canlan­

dırmak için aldıkları tedbirler etkili olmuştur. Ancak topar­

lanmanın güçlü ve kalıcı olması için özel tüketim ve yatırım

harcamalarının da artması gerekir. Gelişmiş ülkelerde tüke­

tici harcamaları henüz hızlı bir toparlanmayı destekleye­

cek ölçüde güçlü değildir. Diğer yandan artan kamu har­

camaları nedeniyle büyüyen bütçe açıkları, birçok ülkede

kaygı verecek düzeylere ulaşmıştır. Dubai'de yaşananlar,

Yunanistan'ın borç problemi, İspanya, İrlanda, Macaristan

gibi AB ülkelerinin sorunları yeni sürprizlere hazırlıklı ol­

mamız gerektiğini gösteriyor. Nitekim IMF, Dünya Bankası

ve Avrupa Merkez Bankası başkanları peş peşe yaptıkları

Gelişmiş ülkelerde tüketici harcamaları henüz hızlı bir toparlanmayı destekleyecek ölçüde güçlü değildir. Diğer yandan, artan kamu harcamaları nedeniyle büyüyen

bütçe açıkları, birçok ülkede kaygı verecek düzeylere ulaşmıştır. Dubai'de yaşananlar, Yunanistan'ın borç problemi, İspanya, İrlanda, Macaristan gibi AB ülkelerinin sorunları,

yeni sürprizlere hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 7

Page 9: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

Ekonomik krizde en ağır darbeyi sanayimiz almıştır. Fabrikalar birbiri ardına kapanmaktadır. Kapanan işletmelerin yeniden faaliyete geçmesi çok zordur. Bu nedenle, sanayimizdeki mevcut kapasiteyi korumak için sektörü destekleyecek

tedbirler alınmalıdır.

açıklamalarla dünya ekonomisindeki toparlanmanın kaotik

olacağını, bazı ülkelerde çift dipli resesyon riskinin hala de­

vam ettiğini vurguladılar. Küresel ekonomideki bu riskler

bizdeki toparlanmayı da tehdit etmektedir. Bu nedenle

ekonomik politikalar, 72 milyonluk nüfusu ile büyük bir

iç pazarı olan ülkemizde iç talebi canlı tutacak biçimde ta­

sarlanmalıdır.

Bu bağlamda, harcama eğilimi fazla olan emeklilere yapı­

lan zammın yüksek tutulması yerinde bir karar olmuştur.

Benzer biçimde kamu harcamalarının istihdam etkisi fazla,

geri dönüşü hızlı ve çarpan etkisi yüksek alanlara yönlen­

dirilmesi doğru olur. Örneğin, yüksek istihdam sağlayan

üretim alanları uygun maliye politikalarıyla desteklenmeli­

dir. Meclis'e sunulan tasarıda kısa çalışma ödeneğindeki ar­

tışın 2010 yılında da uygulanacak olması yerindedir. Diğer

yandan, içinde bulunduğumuz hassas dönemde rekabeti

bozacak düzenlemelerden de kaçınılmalıdır.

Karşılıklar Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerin süresi

Mart ayında bitecek. Ekonomi düze çıkana kadar bu süre

uzatılmalıdır. Ekonomik krizde en ağır darbeyi sanayimiz

almıştır. Fabrikalar birbiri ardına kapanmaktadır. Biz her

hafta iki-üç üyenin kaydını silmekteyiz. Kapanan işletme­

lerin yeniden faaliyete geçmesi çok zordur. Bu nedenle

sanayimizdeki mevcut kapasiteyi korumak için sektörü

destekleyecek tedbirler alınmalıdır. Örneğin, krizde en

büyük üretim kaybına uğrayan yatırım malları sektörünü

desteklemek için iyi tanımlanmış bir listede yer alan ya­

tırım mallarına uygulanan KDV oranı, leasingde bir süre­

liğine yüzde 1'e çekilebilir veya hızlandırılmış amortisman

uygulanabilir. Bankalar, büyük işletmelere düşük faizler­

le kredi verirken KOBİ'lere çok cimri davranmakta, kredi

verseler bile çok yüksek faizler talep etmektedirler. 2010

yılındaki büyümeyi desteklemek için bankaların bu tu­

tumlarını değiştirmeleri ve KOBİ'lere kredi açmak için öne

sürdükleri şartları yumuşatarak KOBİ kredilerinin yeniden

yapılandırılmasında daha esnek bir tavır sergilemeleri ge­

rekmektedir. Ayrıca, Kredi Garanti Fonu'nun yeni mevzua­

tına göre hala çalışmıyor olması da finansman sıkıntısı için­

deki KOBİ'lerin sorunlarını ağırlaştırmaktadır. Kredi Garanti

Fonu acilen çalıştırılmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım, komşularla sıfır problem politikası

meyvelerini vermeye başlamış, komşularımızla ilişkilerimiz

düzelirken birçok ülkeyle vize uygulamasına son verilmiş­

tir. Bildiğiniz gibi Odamız, uzunca bir süredir AB'nin işa­

damlarına uyguladığı vizeyi kaldırmasını talep etmekte ve

bu uygulamayı ticarette teknik bir engel olarak değerlen­

dirmektedir. AB vize uygulamalarında kağıt üzerinde bazı

Komşularla sıfır problem politikası meyvelerini vermeye başlamış, birçok ülkeyle vize uygulamasına son verilmiştir. Odamız, uzunca bir süredir AB'nin işadamlarına

uyguladığı vizeyi kaldırmasını talep etmekte ve bu uygulamayı ticarette teknik bir engel olarak değerlendirmektedir. Vize uygulamalarındaki sıkıntıların giderilmesi için

siyasi girişimlerin devam etmesi gereklidir.

8

Page 10: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

iyileştirmeler yapmışsa da uygulamadaki sıkıntılar devam

ediyor. Bu sıkıntıların giderilmesi için siyasi girişimlerin de­

vam etmesi gereklidir.

Dış ilişkilerdeki gelişmeler ülkeler arasındaki ekonomik iliş­

kileri de geliştirecek ve bundan herkes kazançlı çıkacak­

tır. Ancak bunun için sadece işadamlarının çabası yetmez.

Bürokrasinin de çok daha fazla çaba göstermesi gerekir.

Sizin ve Hükümet'in her zaman işadamlarının yurtdışında

yaşadıkları sorunlarla yakından ilgilendiğinizi ve bu sorun­

ları çözdüğünüzü biliyoruz. Birçok büyükelçi ve konsolosu­

muzun da bu çabalara desteklerini arttırdıklarını görüyor

ve bu değişimin daha da yaygınlaşmasını diliyoruz. Bölge­

mizdeki bazı ülkelerde bankacılık ve ödeme sistemindeki

sorunlar nedeniyle sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle,

kamu bankalarının komşu ülkelerin önemli iş merkezlerin­

de şube açabilmeleri için gerekli diplomatik girişimler hız­

landırılmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım, beklentilerin ve ekonomiye duyu­

lan güvenin ne kadar önemli olduğu hepimizin malumu­

dur. Bu nedenle, herkes gibi biz de tüketici ve reel kesim

güven endeksindeki gelişmeleri yakından takip ediyoruz.

Eylül ayından itibaren düşüşe geçen tüketici güven en­

deksi, Aralık'ta çok az da olsa yükseldi. Temmuz ayından

beri düşüşte olan reel kesim güven endeksi de Aralık'ta

biraz toparlandı. Ancak bu hafif toparlanmalara rağmen

her iki endeksin seviyeleri, ekonominin geleceğine ilişkin

kötümserliğin devam ettiğini gösteriyor. Bu nedenle tüke­

tici ve yatırımcıların ekonomiye duydukları güven arttırıcı

İş yapmak için geçmek zorunda olduğumuz mayın tarlasında birçok alanda olumlu adımlar atılmasına rağmen mayın tarlasının henüz tam temizlenmediğini görüyoruz.

Bu nedenle ülkemizde üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın önünü açmak için yapısal reformlara devam etmek gereklidir. Biz bu yapısal reformlarda geciktikçe rekabet

gücümüz zarar görüyor.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 9

Page 11: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

Siyasetteki gerginlik, toplumda endişe ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Bu endişe ve belirsizliklerin artması halinde bundan ekonominin de olumsuz etkileneceği açıktır.

Bu konuda siyasilere, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

tedbirlerin alınması gereklidir. Odamızı Başbakan olarak

ziyaret ettiğinizde, o zamanki başkanımız Zafer Çağlayan

iş yapmak için geçmek zorunda olduğumuz mayın tarlasını

size göstermişti. Birçok alanda olumlu adımlar atılmasına

rağmen mayın tarlasının henüz tam temizlenmediğini gö­

rüyoruz. Bu nedenle ülkemizde üretim, yatırım, ihracat ve

istihdamın önünü açmak için yapısal reformlara devam

etmek gereklidir. Biz bu yapısal reformlarda geciktikçe re­

kabet gücümüz zarar görüyor.

Sayın Cumhurbaşkanım, İsrailli bir bakan yardımcısının Bü­

yükelçimize yaptığı terbiyesizlik tüm toplumun tepkisini

çekmiş, hemen hemen her konuda ayrışan basın bu olayda

ortak bir tepki göstermiştir. Ülkemizin gururu söz konusu

olduğunda böyle bir birlik ve beraberlik tablosunun çizil­

mesi bizi memnun etmiştir. Biz bu tabloyu diğer alanlarda

da görmek istiyoruz. Elbette ki fikir ayrılıkları olacaktır; bu,

demokrasinin bir gereğidir ancak fikir ayrılıklarının birlik ve

beraberliğimizi bozacak bir kutuplaşmaya yol açmaması

için herkesin üslubuna dikkat etmesi, eleştirilerin dozunu

iyi ayarlaması zorunludur.

Siyasetteki gerginlik, toplumda endişe ve belirsizlikleri

arttırmaktadır. Bu endişe ve belirsizliklerin artması halinde

bundan ekonominin de olumsuz etkileneceği açıktır. Bu

konuda siyasilere, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına bü­

yük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanım, sizin siyasette üslup ve kurumlar

arasında uyum konusundaki girişim ve uyarılarınızı tak­

dirle izliyoruz. Sizin de gayretlerinizle özlediğimiz huzur

ve ahenge kavuşup boşa harcadığımız enerjimizi ülkemi­

zin refah ve mutluluğunu arttırmada değerlendirebiliriz.

Odamızı onurlandırarak bu günlerimizde bizlere destek ve

moral verdiğiniz için bir kez daha teşekkür ediyor, hepinizi

saygıyla selamlıyorum.

10

Page 12: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Teknik gücümüzün yetmeyebildiği bu çetin rekabet ortamında devletin ve hükümetin desteğine

ihtiyacımız var

MİTHAT YENİGUNİNŞAAT VE TESİSAT MÜTEAHHİTLERİ MECLİS ÜYESİ

i P

■ _________

Sayın Cumhurbaşkanım, Odamıza hoşgeldiniz. İzninizle yurtdı­şı müteahhitlikle ilgili konuşmak istiyorum.

Biliyorsunuz işadamları olarak dünyanın her tarafında dola­şıyor ve iş geliştirmeye çalışıyoruz. Ancak dünyada rekabet o kadar çetin ki teknik gücümüz yetmeyebiliyor. Bu nedenle, diğer ülkelerin yaptığı gibi devletin ve Hükümet'in desteği­ne ihtiyacımız oluyor. Biz de eski Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde başlayan bir usul­le ve zat-ı alinizin Dışişleri Bakanlığı döneminden başlayan, sonra Sayın Başbakanımızın, sayın bakanlarımızın verdikleri destekle dünyada büyük başarılar elde ediyoruz. Dubai Met­rosu, Varşova Metrosu ve Libya'daki gelişmeler bunlara birer örnektir. Boğaz Köprüsü inşaatı sırasında İngiltere Başbakanı Thatcher'in ülkemizi ziyaret edip, köprü inşaatının İngiliz fir­malara verilmesi için öneri ve ricada bulunduğunu hatırlarız. Bu nedenle, sizlere bu desteklerinizden dolayı çok teşekkür ediyoruz; bizi yalnız bırakmıyorsunuz ve gerçekten başarıla­rımızın devamını sağlıyorsunuz. Bunun devamından da emin olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde müteahhitler olarak Türk işgücünden olabildiğince faydalanmak isteriz. Çünkü biz, ken­di işçilerimizle çalıştığımız zaman daha kaliteli, daha güvenli ve daha hızlı çalışma imkanları elde ediyoruz. Örneğin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Projelerinde çalıştırılan işçilerin sigor­ta primi ve vergi ödemelerine devlet nasıl destek oluyorsa benzer uygulamanın yurtdışında yapılması halinde daha fazla Türk işçisi çalıştırma imkanı elde edeceğiz. Aksi halde, maa­lesef daha ucuz olduğu için Filipinli, Hintli işçileri acenteler vasıtasıyla çalıştırmak zorunda kalıyoruz.

Yurtdışı hizmetlerinde bir sorunumuz da teminat mektubu. Bildiğiniz gibi bankalarımızın teminat mektupları bazı ülkeler­de doğrudan kabul edilmemekte ve muhabir bankalar devreye

girmekte. Bu durum, mektupların temininde daha fazla zorluk çıkartmakta ve maliyet artmaktadır. Mesela yakın olduğumuz ve de iş hacmimizin yüksek olduğu Libya, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ülkelerde mektuplarımızın doğrudan kabulü sağ­lanırsa daha fazla iş imkanı elde etmiş oluruz.

Bir de Eximbank'ın imkanlarına değinmek istiyorum. Rusya gibi krizi ağır geçiren ancak iş potansiyelinin yüksek olduğu ülkelerde Eximbank'ın devreye girmesi ve krediyle destekle­mesi halinde firmalarımız, pozisyonlarını koruyup kriz sonrası tekrar bu ülkelerde söz sahibi olma imkanı elde eder, çok bü­yük yarar sağlarız.

İzninizle bir de yurtiçi konuya değinmek istiyorum. 2008 ve 2009 yıllarında dünyada baş gösteren krizlerin etkilerini hafifletmek için bazı ülkeler altyapı yatırımlarına bütçeden ödenek ayırarak işsizliği azaltma imkanı elde etmişlerdir. Biz­de de özellikle devam eden altyapı yatırımlarına daha fazla ödenek ayırmak suretiyle hem yarım kalmış yatırımların ülke hizmetine girmesi sağlanmış olur hem de piyasayı canlandır­mış oluruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, son olarak inşaat sektöründeki kalite düşüklüğüne dikkat çekmek istiyorum. Özellikle Haiti depre­mi sonrası sonuçlar ortadayken ülkemizde herkes müteahhit olabilmekte ve en düşük fiyatı veren herkes iş alabilmekte. Ülkemizin deprem bölgesinde olduğu gerçeğini göz önün­de bulundurursak resmi kurumlarda ihaleye çıkarılan bir işin gerçek ihale bedelinin mutlaka iyi hesaplanması, ihale kararı verildiği zaman bunun göz önünde bulundurulması ve bu ka­rarı veren kurum yetkililerinin müfettiş korkusundan arındırıl­ması gerekmekte. Aksi halde doğru karar verilememektedir ve maalesef deprem ülkesi olduğumuz ve yıllarca çok büyük deprem felaketleri yaşadığımız halde, aynı tehlikelerle karşı karşıya yaşamaya devam edeceğiz gibi gözükmektedir.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 11

Page 13: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

ÇED Raporu ile gerekli tedbirleri alan sınai bir tesisin Türkiye'nin neresinde olursa olsun yapılmasının sağlanması lazım

SOZER ÖZELMADENCİLİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ

Sayın Cumhurbaşkanım, hoşgeldiniz. Madencilik Meslek Grubu olarak saygılarımızı arz ediyoruz.

Madencilik, dünyada geçmiş son 10 yılda gelişen, önümüzdeki 10 yıllarda daha da gelişecek ve potansiyeli olan çok büyük bir sektör. Madenciler olarak bugünkü şartlar altında, dünya­daki bu konjonktür ve madenlerin inanılmaz yükseliş trendi içerisinde devletimizden şu anda maddi anlamda bir destek beklemiyoruz ama önümüzde büyük köstekler var Sayın Cum­hurbaşkanım.

En büyük ancak süratle çözebileceğimiz köstek, mevzuat kösteği. 2004 yılında AK Parti Hükümeti döneminde yeni bir Maden Kanunu çıkartıldı ve bu Maden Kanunu'nun en can alı­cı noktası, yeni getirilmiş olan izinler maddesi, bu Kanun'un 7. maddesi. Madencilikle ve diğer mevzuatlarla ilgili, orman­dan tutun çevre, diğer ne kadar izin varsa bu maddede tüm bakanlıkların iştiraki ve görüşü alınarak "Bakanlar Kurulu'nun çıkaracağı yönetmeliğe göre izinler alınır." diye bir mad­de konuldu. O dönemde Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi'ne gitti. 15.01.2009'da Anayasa Mahkememiz, bu madde ve birkaç küçük maddeyi de iptal etti ama en önemli­si bu "izinler" maddesinin 1. paragrafını -yönetmelikle bu işin düzenleneceğine dair olan maddeyi- iptal etti ve yayınlandığı tarihten itibaren -ki Anayasa Mahkemesi'nin yayın tarihi 11 Haziran'dır- yeniden düzenlenmesi için 1 yıl müddet verdi. Bu müddet içerisinde Anayasa Mahkemesi'nin görüşüne göre Sa­yın Bakanlığımızın bir kanun çalışması yapıp bu açığı kapatma­sı lazımdı. Bugüne kadar geldik bu kanun yapılmadı. Bu arada Tema Vakfı Danıştay'a müracaat etti ve Bakanlar Kurulu'nun çıkarmış olduğu bu kararnamenin iptali için müracaatta bu­lundu ve maalesef geçen sene bir yürütmeyi durdurma kararı verdi Danıştay; orman izinleri dahil bütün izinler durdu. Bunun üzerine, Bakanlar Kurulu kanun çıkarma yerine ormanla ilgili konuları aşabilmek için yeniden bir yönetmelik çıkardı ve tek­

rar orman izinleri alınmaya başlandı. Ancak Danıştay, bu Yö­netmeliğin 70 küsur maddesini -neredeyse tümünü- iptal etti ve şu anda Anayasa Mahkemesi 1 yıl müddet vermiş olması­na rağmen izinler alınamıyor, yeni maden yatırımları yapılamı­yor. Tamamen bloke olmuş vaziyetteyiz. Bunun bir an evvel Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara göre tekrar bir sorun çıkmayacak şekilde ve Danıştay'ın Yönetmelik'le ilgili vermiş olduğu karara bakarak, bir kanun maddesinin ve bir yönetmeliğin hemen çıkarılması lazım. Bu çıkarılmadığı taktir­de bizim bir şey yapmamız mümkün değil.

İkinci konu; mevzuatla ilgili. Geçmiş dönem Meclis'inde Balıke­sir milletvekili arkadaşımız bir önerge vererek zeytin alanları içerisinde bir kısıtlama getirdi. Bu kısıtlama şu; 3 kilometre içerisinde herhangi bir zeytin ağacının bulunduğu bir yerde zeytin ve zeytinciliğin haricinde hiçbir şekilde bir sanayi te­sisinin yapılması mümkün değil. Son 5 yılda milyonlarca yeni ağaç ekildi, bu ne demek biliyor musunuz? Artık bu bölgelerde sınai anlamda çivi çakılmaz demektir. Dünyanın hiçbir yerinde, başta Avrupa Birliği olmak üzere ne İspanya'da ne İtalya'da ve bizden fazla zeytin ağacı olan Yunanistan'da böyle bir kanun yok. Gazetelerden okuduğumuz kadarıyla bu konu bugünler­de Meclis'e geldi. Bir kere herhangi bir sınai tesis için ÇED alı­yorsunuz ve bu ÇED'de kurulacak yerin şekline, teknolojisine göre çevreye zarar verecek şekilde izin almanız mümkün de­ğil. Şu anda bizim bürokratlarımız kraldan çok kralcı. Onun için ÇED alabilecek sınai bir tesisin Türkiye'nin neresinde olursa olsun, bu tedbirleri aldığı müddetçe yapılmasının sağlanması lazım Sayın Cumhurbaşkanım,

Diğer yandan, madenciliğin gelişmesi konusunda dünyayla rekabet edebilmemiz için rekabetçi bir maliyet sistemi içeri­sinde olmamız ve nakliye problemimizin de mutlaka çözüm­lenmesi gerekiyor.

12

Page 14: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Ülkemize uygulanan gümrük vergileri nedeniyle zararına iş yapmak durumunda kalıyoruz

Sayın Cumhurbaşkanım, hoşgeldiniz. ASO Meclisi'ne seçilen ilk kadın üyelerden biri olmam ve ilk kürsüden konuşmamı siz Sa­yın Cumhurbaşkanım ziyareti sırasında huzurunuzda yapıyor olmam bana büyük bir onur veriyor.

Ben mobilya sektörüyle ilgili konuşmak istiyorum. Mobilya sektörü, bildiğiniz gibi son yıllarda ülkemizde 5. büyük sektör olma yolundadır. Firmalarımız kendi gayretleriyle teknolojileri takip edip yatırımlarını yapmakta, dünya ile rekabet edebile­cek seviyeye gelmektedir. Özellikle mobilya sektörünün yaşa­dığı sıkıntıların sadece 5'ini ve olası çözüm önerilerini sizlere aktarmak istiyor ve bu konularda sektörümüze göstereceği­niz desteğe inanıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle nakliye bizim için büyük bir sıkıntı. Ürünlerimiz büyük hacim kaplayan havaleli mallardır. Demonte gönderme konusunda hepimiz özen gösteriyoruz ancak montajı yapılmış halde gönderilen mobilyalar çoğun­luktadır. Bunların nakliye bedellerinin yaklaşık yüzde 40'a varan kısımları havaya ödenen paralardır, bu da maliyetimi­zi çok artırmakta. Özellikle komşu ülkelerimize demiryoluyla nakliye konusunda gerekli girişimlerde bulunulması bizleri çok memnun edecektir. Demiryolu ağının yük taşımaya daha elverişli hale getirilmesi, katar sayısının arttırılması ve fiyat­larının makul seviyelere çekilmesi, ayrıca Van Gölü geçişinde feribot sayısının arttırılması ülkemiz ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.

Bir diğer sorunumuz da gümrük vergileridir Sayın Cumhurbaş­kanım. Serbest ticaret anlaşmaları sayesinde AB ülkelerinin gümrük vergileri olmadan girebildiği sektörümüz, pazarı olan ülkelere maalesef yüksek gümrük vergileri ödeyerek ihracat yapabilmektedir. Bu konuda girişimlerin ve sonuçlanmış ser­best ticaret anlaşmalarının olduğunu biliyoruz. Ancak zaman bizler için çok önemlidir. Pazarı diğer rakip ülkelere kaptırma­

dan bizlere destek olunacağına inanıyorum. Fizan'a kadar gi­dip iş bulmak için gayret gösterip işi alıyoruz. Ancak, ülkemize uygulanan gümrük vergileri nedeniyle zararına iş yapmak durumunda kalıyoruz.

Bir diğer sorunumuz da -tekrar olacak farkındayım bunu her türlü toplantıda söylüyorlardır mutlaka- KOSGEB kredileri. Ya­zılı ve görsel basında KOSGEB kredilerinin cazibesi çok anla­tılmakta ancak uygulamada yaşanan zorluklar nedeniyle bu kredilerden kaçar olduk. İşlemlerin sonuçlanması için oldukça fazla bürokratik engeli aşmak zorundayız. Burada önemli olan doktorun hastaya gereken zamanda, gereken dozda ilacı ver­mesidir. Hasta komaya girdikten sonra doktorun reçete yaz­ması hastaya hiçbir fayda sağlamaz.

Sayın Cumhurbaşkanım son olarak da bilindiği gibi inşaat sek­törüyle ilişkilerimiz var. Bizler koltuk, kanepe üretiminin yanı sıra yapılan kamu ya da özel inşaatlara mutfak, banyo dolabı, ofis donanımları üretip montajını yapıyoruz ve bunlar inşaat kalemlerinden değerlendiriliyor. Bu durumda örneğin Aralık ayında yapılan bir sözleşmenin teslimi doğal olarak bir sonraki yıla kalmaktadır. Maliye Bakanlığı tarafından bu işler inşaat işi sınıfına sokulmadığı halde, idareler tarafından yıllara sari iş olarak değerlendiriliyor ve bizden stopajlar kesiliyor. Bu bizim boynumuzun borcu bir vergi, mutlaka ödemek durumundayız. Ancak bu kesilen stopajları hiçbir şekilde yıl içinde verdiğimiz geçici vergilerden indiremeyip bir sonraki yılda verdiğimiz kurumlar vergilerinde indirebiliyoruz. Oysa gerek Kamu İhale Kanunu'na gerekse Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre inşaat işiyle birlikte üstlenilmemiş olan mutfak, banyo dolapları ve ofis donanımları mal teslimi olarak değerlendirilir, bunlar in­şaat sınıfına girmemelidir. Ancak idareler bu konuda lehimize almış olduğumuz özel gelire itibar etmemekte, mutlaka bir tebliğ ile bu işlemin yapılmasını beklemektedirler. Bu konuda da gerekli girişimlerde bulunulacağına inanmaktayım.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 13

Page 15: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

2023'te 500 milyar dolarlık ihracat hedefi için çalışma haritası çıkarmamız lazım

TEOMAN AKIŞELEKTRONİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ

Sayın Reisicumhurum, Odamıza hoşgeldiniz. Ben elektronik sanayii sektörünün sorunlarını ifade etmeden önce, genel makro ekonomik sıkıntılarımızı dile getirerek söze başlamak istiyorum.

2023 Türkiye perspektifine bakıldığı zaman 500 milyar do­larlık ihracat, milli bir hedef olarak öngörülmekte ve bütün sektörlerin hedeflerini bu 500 milyar dolarlık ihracata yönelik yapmaları gerekmektedir. Yani 2009 yılında ihracatımız 100 milyar dolar olduğuna göre sanayimizin, mal ve hizmetlerimi­zin yaklaşık olarak 4 misli büyümesi ve buna göre kendimize çeki düzen vermemiz gerekmektedir.

Toplum olarak demokratik özgürlükleri, sosyal özgürlükleri konuşuyoruz, tartışıyoruz ancak ben buna bir de ekonomik özgürlükleri eklemek istiyorum. Acaba biz ekonomik özgür­lüklerde ne durumdayız? Tabii burada ister istemez bir kıyas­lama yapma imkanımız doğuyor. Birleşmiş Milletler'e bağlı kuruluşların dünyada 179 ülke üzerinde yaptığı ekonomik özgürlükler sıralamasında maalesef biz 67. sıradayız. Şimdi buna baktığımız zaman gerçekçi olmamız lazım, yani önü­müzde ekonomik yönde bizden daha özgür pozisyonda olan, daha hızlı karar alabilen, yatırım yapabilen yaklaşık 67 tane ülke var. Bu indeks bize karamsar bir tablo sergiliyor ancak bize aynı zamanda bir yol haritası da veriyor. İndeksi oluştu­ran birçok parametreler var. Bu parametrelerin belirli ağırlıklı ortalamaları alınarak total bir puanlama yapılıyor. Endeks aynı zamanda yükselmemiz için neler yapmamız gerektiği konu­sunda ev ödemizi belirtiyor. O zaman bizim bireysel olarak şikayet edip, konuşmaya gerek kalmadan bütün sorunlarımızı ortaya koyacak bir endeks ve çalışma haritası ortaya çıkarma­mız, kurumlarımızın kurumsal zekasını buna odaklayıp sorun­larımızı çözmemiz gerekiyor. Aksi halde 500 milyara yönelik hedefi gerçekleştiremeyiz.

Bizler Orta Anadolu'da yerleşmiş bulunan firmalarız; üreti­mimizi, ihracatımızı, ithalatımızı Orta Anadolu'dan yapıyoruz ve denize uzak bir bölgedeyiz. Biraz evvel konuşmacıların

bahsettiği üzere, tüm taşımacılığın karayolu ile yapılması da mümkün olmadığına göre o zaman süratli bir şekilde demir- yollarımızın yük taşımacılığını arttırmamız lazım. Ancak bunu devletin tekeliyle, tek elle yapması mümkün olamayacağın­dan "serbest lokomotif işletmeciliği" düzenlemesinin getiril­mesi gerekiyor.

İkinci olarak da derin limanlarımız yok. Son derece sıkıntılı Ku­zey Ege limanlarımızı geliştirmemiz, sıkıntılarımızı giderecek bir kurumsal zekanın belli bir koordinasyon içinde çalışması gerekmektedir.

Ben sözü uzatmadan Sayın Cumhurbaşkanımızın Dışişleri Bakanı olduğu dönemde gayet iyi bildiği TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) ile ilgili ufak bir anekdotumu anlatmak istiyorum. TİKA, hepinizin bildiği üzere Dışişleri Ba­kanlığımızın paralelinde Türkiye'nin, bilhassa Türkiye Cumhu­riyetlerinin Osmanlı coğrafyası ağırlıklı olmak üzere o ülkelere çeşitli destekler vererek Türkiye'nin ilişkilerini sağlamlaştıra­cak bir kuruluştur ve gayet başarılı çalışmalar yapmakta, bu ülkelere çeşitli uzman, araç-gereç desteklerinde bulunmak­tadır. Şimdi bu kuruluşumuzla ilgili uygulamada yaşadığımız bazı ufak tefek sıkıntılarımızı aktarmak istiyorum. Bizler kendi mallarımızı üretip bu ülkelere satmak için uğraşırken, TİKA vasıtasıyla gelen mallar bizim oradaki en büyük rakiplerimizi Türkiye alıp oraya intikal ettirip otomatikman bizim de zor duruma düşmemize maalesef sebep olmaktadır. Şimdi bu bakımdan eğer Türk imajını düşünürseniz lütfen Türkiye hiç olmazsa Türk malını temin edip Türkiye'de üretilen limanları temin edip oraya direk olarak sevk etmesi hepimizin menfaati icabıdır. Ama rakibimizin malını o ülkeye bize verip de bizim ihale sırasında doğal olarak eleminasyona girmemiz hakikaten son derece trajikomiktir. Kurumların birbirleriyle organizasyo­nu, otomatikman ilişkilendirilmesi lazımdır. Bunlar olmadığı zaman daha komplike işlere girmemizin mümkün olmadığı inancındayım. İnşallah 2023'te 500 milyar dolarlık ihracata, 1,5 trilyon dolarlık da milli gelire ulaşırız.

14

Page 16: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Ankara Sanayi Odası her zaman ülke menfaatlerini birinci plana koymayı prensip kabul etmiştir

MEHMET YAZARASO ESKİ BAŞKANI

Değerli Cumhurbaşkanım ve sevgili arkadaşlarım; Odamızın değerli yöneticileri bana bu programla ilgili telefon ettikleri zaman dediler ki "Siz yaşayan en eski Başkan haline geldiniz, duayen oldunuz, onun için gelin bu görevinizi yapın." Şimdi siyasetten uzaklaşalı 20 sene, Oda'dan ve kamu hizmetlerin­den uzaklaşalı 30 sene olmuş. Bu konuşma meselesi tabii bu yaşta bu kadar mesafeden sonra nasıl olacak?

Rahmetli Refik Koraltan, Erzurum'da bir açık hava toplantısın­da kürsüye çıkmış, bu siyasette de olur insanın başına gelir bir anda zihni boş; "Aziz Erzurumlu hemşerilerim" demiş, hemen ilave etmiş "Aziziye tabyaları memleket ekonomisinde mühim bir yer işgal eder.". Şimdi ben de Ankara Sanayi Odası mem­leket ekonomisinde mühim bir yer işgal eder diye başlamak istiyorum.

Benden evvelki değerli konuşmacı arkadaşlarımız hakikaten gurur verdiler, birçoğu ikinci nesil, hatta üçüncü nesil arka­daşlarımız. Konularını gayet hukukiyetle ve çok öz bir şekilde anlatabildiler.

Ben uygun görürseniz biraz hafızalarımızı tazeleyip bugüne gelmek istiyorum. Ankara Sanayi Odası -biraz evvel Sayın Başkanımız söyledi- 1963'te kurulmuş. O günkü kurucu üye­lerden Necati Bey burada oturuyor, Allah uzun ömür versin. Mümin Bey ağabeyimiz şu anda hayatta fakat rahatsız. Ah­met Bozkurt Beyefendi hayatta ama oğlu burada, onu temsil ediyor. Diğer arkadaşlardan ahirete intikal edenlerden hepimi­zin büyüğü saydığımız, sevdiğimiz ve bu Oda'nın bu noktaya erişmesinde çok büyük emekleri geçen, fikriyle bizim hareket­lerimize ve geleceğimize ışık tutan Sayın Orhan Işık'tan bir iki şey söylemek istiyorum. Bunu geçenlerde ifade etmiştim; Orhan Işık harp sırasında Dresden'de bombalar altında mezun olmuş. Türkiye'ye gelmiş, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde do­çent olmuş, sonra bir sebeple okuldan ayrılmış ve Ankara'da Siteler'de, İskitler'de 35 metrekare ufak bir atölye kiralamış ve doçent doktor tornacı Orhan Usta olarak işe başlamış. İşte Oda'yı ilk kuran değerli ağabeyimiz çok güzel bir örnektir, bu neyi gösteriyor? Milletimizin her zor şartta bile hayat mücade­

lesini, yaşama ve başarı mücadelesini yapabileceğinin çok ba­riz bir örneğidir. Orhan Bey'in ve diğer bilahare Oda'ya intikal eden arkadaşlarımızın Oda yönetimine getirdikleri ve bizlerin de aynen takip ettiğimiz ve bizden sonraki arkadaşlarımıza da intikal ettirmeye çalıştırdığımız birkaç prensibini burada ifa­de etmek istiyorum. Bugüne kadar da değerli arkadaşlarımız buna uymuşlardır. Öncelikle Oda'yı siyasete sokmamışlardır. Çünkü o zaman bir siyasi taraf olursa söylediklerim o taraf ekseninden değerlendirileceği için zaman zaman etkili olma­maktadır, buna bugün de arkadaşlarımız aynı hassasiyetle uymaktadırlar.

İkincisi; elbette ki meslek kuruluşu olarak önce kendi sorun­larımızı dile getireceğiz ama bunu yaparken her zaman ülke menfaatlerini birinci plana koymayı prensip olarak kabul et­mişizdir.

Üçüncü ve önemli konulardan bir tanesi de doğru bildikleri­mizi açık ve net söyleyişimizdir. Onun için de Ankara Sanayi Odası bugüne kadar bu saygınlığını koruyarak gelmiştir ve bundan sonra da böyle devam edeceğine inanıyorum. Çünkü usta çırak anlayışını da devam ettirmişlerdir.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce konuşan değerli arkadaşım biraz maziye giderek Türkiye'nin nereden nereye geldiği ko­nusunda bir iki noktaya işaret etti. Sadece bizzat yaşadığımız dönemle ilgili hafızalarınızı biraz geriye götürmek istiyorum. Ben 1970'li yıllarda Oda'ya intikal ettim. 63'te Türkiye'de yavaş yavaş sağ-sol fikirlerinin tartışmaları olmuş, 69'larda bu tartışma eylemlere dönüşmeye başlamıştır; 70'lerde ise birbirimizi, gençlerimizi öldürme boyutuna gelmiştir ve ondan sonraki hadiseleri de biliyorsunuz. İşte o yıllarda Ankara Sa­nayi Odası'nda bizler değerli arkadaşlarımla beraber bu akım içinde doğruyu bulup, Türkiye'nin kalkınmasının doğru hede­fe yönlendirilmesi konusunda zannediyorum misyon olarak tarihi bir görev yaptık. Çünkü o ortamda konuşulan konular tamamen ideolojik, özellikle sol ideoloji ağır bir şekilde yükle­niyor; karşı tarafta olan bizler diyelim, ne yazık ki o gün için vurgun-soygun düzeninin temsilcileri olarak ifade görüyoruz.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 15

Page 17: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

Fabrikalarımız kurşunlanıyor, evlerimiz kurşunlanıyor -işte bu­rada Alaaddin Bey arkadaşımızın fabrikası ve benim fabrikam kurşunlandı- bu ortamda zaten sanayi dediğimiz de hepi­mizin birer ufak atölyesinden ibaret. Daha bugünkü fabrika boyutlarında değil. Yavaş yavaş bir şeyler yapmaya çalışıyo­ruz ama bu ortamda bu ideolojik mücadele öyle bir sarmış ki onun içinden çıkacaksın; en önemlisi de karşı görüşe bizim fikirle, ufukla, stratejiyle cevap verecek bir altyapımız yok, en acı tarafımız bu. Açık oturumlara gidiyoruz karşı taraf gayet kolay Marx'ın ideolojilerini anlamakta, ortaya koymakta çok keyifli. Onlar oradan bir giriyorlar, biz ne diyeceğimizi topar- layana kadar ortalık birbirine giriyor. İşte bu noktada Ankara Sanayi Odası -onun için tekrar zikrettim- Sayın Orhan Işık'ın başkanlığında önce bu fikri altyapıyı ve Türkiye'nin kalkın­ma felsefesini ortaya koymada Türkiye'de öncülük etmiştir, bunu gururla söylüyorum. O zaman İstanbul Sanayi Odası var ama İstanbul Sanayi Odası daha büyük firmaların meydana getirdiği bir Oda olduğu için onlar meseleye daha başka tür­lü yaklaşıyorlar. Ancak biz idealist bir grup olarak -işte bütün arkadaşlarım burada- ve amatörce yayınlar yaparak, kendi­mizi yetiştirerek açık oturumlarda, toplantılarda Türkiye'nin kalkınmasının sanayileşmeden geçeceğini anlatmaya çalıştık. Çünkü karşı görüş "Hayır, tarım!" diyor, birincisi bu. İkincisi, kar­şı görüş "Özel sektör olmaz katiyen, devlet." diyor. Şimdi bu çatışmanın çetin mücadelesi sonunda yüce Rabbimize şükür ki neticede işte bugün burada iftiharla seyrettiğim, değerli arkadaşlarımın ve onların kurduğu büyük tesislerin ihracata yönelik biraz evvel hanımefendi kardeşimiz o da ayrı bir gurur meselesi, bir hanımefendinin aramızda olması, ihracata dönük konular tartışıyoruz. Nerede o tarihte ihracata dönük konu tartışmak, ithalatı nasıl yaparsın onu da bilmiyorsun. Döviz yok; kotayla verilecek. Bir tesisin var, bir torna getirmişsin gözün gibi bakıyorsun ama bir parçası kırılsa parça yok. Par­çayı getirecek para yok, döviz olmadığı için cebine 200-300 dolar kaçak koyuyorsun, orada da yakalandın mı hapse gidi­yorsun. Eğer o doları koyup gidip dışarıdan o parçayı aldınsa -ben yaşadığım için söylüyorum- onu da gelirken bavulun bir tarafına yerleştirdinse, gümrüğe girerken bütün duaları oku­yorsun aman gümrükçü onu yakalamasın diye. O parçayı geti­rip tornaya takıp işine devam edeceksin. Demek ki geldiğiniz boyutlar içinde hem ülkenin bugünkü aşaması hem de Sanayi Odamızın bugün geldiği nokta hakikaten hepimize büyük gu­rur vermektedir.

Ankara Sanayi Odası'nın bir başka büyük faaliyeti de organize sanayi meselesinin, organize sanayi fikrinin ve Türkiye'de uy­gulanmasının ilk önemli öncüsü olmasıdır. Oda, büyük mücade­lelerden geçmiştir. Ankara Sanayi Odası'nın bu mücadelesini, organize sanayi kurma tarihini ümit ediyorum yaşayan arka­daşlarım bir gün yazarlar. 15-20 yıllık bir mücadeleden sonra bugün iftihar ettiğimiz sanayi bölgeleri ortaya çıkmıştır.

Bu noktada belki söylememem lazım ama üzüntümü sizler- le paylaşmak istiyorum. Biraz evvel haber aldım, eski Sanayi Bakanlarımızdan Orhan Ak Beyefendi rahmetli olmuş. Onu burada rahmetle anıyorum çünkü Sayın Ecevit döneminde, koalisyon dönemlerinde yahut Sayın Ecevit'in Başbakanlığı

döneminde özel sektör, sanayici ve hükümet ilişkileri biraz zorluklar içindeydi. O zorluklar içinde sanayi bölgemizin son imzasını atan Orhan Ak Beyefendi olmuştur, yolu açmıştır. Kendisine burada, huzurlarınızda Allah'tan rahmet diliyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım, sizi daha çok dinleyebilmek, zamanı uzatmamak için çok da siyasi sayılmadan, izin verirseniz bu­gün Türkiye'nin içinde bulunduğu konuların detayına da gir­meden birkaç ana başlığa dikkat çekmek istiyorum ve aman ha aman demek istiyorum. Neden aman ha aman dediğimi birazdan arz edeceğim.

Şimdi ne yaparsak yapalım şüphesiz demokratikleşmeyi ge­liştirelim, küreselleşme çerçevesinde dünyaya, Avrupa'ya uyum sağlayalım. Özgürlükleri, bireysel özgürlükleri, hak ve özgürlükleri büyük genişliğe sokalım. Ancak hiç şüphe yok hepimizin gönlü buradadır, devletimizin milletiyle ve ülkesiy­le bölünmez bütünlüğüne en ufak bir nokta düşürmeyelim. Birinci ricam bu.

İkincisi; bugün yine güncel olduğu için tabii ki hak ve hukuk arama yine hukuk devletinde hukuka uygun olarak yapılacak­tır. Ancak bunlar yapılırken yargının ve ordunun bir tartışma konusu yapılmamasını temenni ederim. Bunu Türkiye'nin hayrına olacağını düşündüğüm için söylüyorum, zaten değerli Cumhurbaşkanım bu konuları benden çok daha iyi bilirler.

Yönetimde şüphesiz kadrolaşma diye bir şey olacaktır. Her dönemde olmuştur, bugün de olması tabiidir ancak benim dikkat çekmek istediğim şey Türkiye'nin geleceği açısından bu kadrolaşma cepheleşmeye dönüşmemelidir.

Son olarak dış politikada da çok iyi gelişmeler var. Bu gelişme­lerin daha da iyiye gideceğini temenni ediyorum. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı da çok iyi bilirler, bu iyi yollar bazen çok gizli tuzaklarla doludur. Türkiye'nin geleceği açısından bunları da göz önüne almak gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye'nin sorunları her zaman olmuştur ancak sorunlar de­ğişmiş, Türkiye büyümüş, gelişmiştir. Yeni sorunlar olacaktır ve ben bütün sorunlara, problemlere, kaygılara rağmen şu ana kadarki naçizane tecrübemle diyorum ki; Türkiye hiçbir şekilde engele uğramadan, zorlukları aşarak ama önü kesilmeden bü­tün bunları aşacaktır ve Türkiye ebediyen bu bütünlüğü için­de dünyadaki en güzel yerini alacaktır. Bunu biz görmesek, torunlarımızın göreceğine kesin inanıyorum.

Aman ha aman demiştim, neden dediğimi söyleyeyim sonunu güzel bağlayalım. Kayseri'de 1940'lı yıllarda iki ortak bezir alır satarlarmış. O tarihte bezir birçok yerde kullanılıyor. Piyasada bezir yok, Kayseri piyasasında fiyatlar yükseliyor. İbrahim de­miş ki "Rahim git İstanbul'a hemen bezirleri topla getir, piyasa müsait kar edelim." Rahim gitmiş bezirlerin fiyatına bakmış şimdi telgraf çekecek, o zaman öyle telefon filan pek yok, olsa da çok pahalı. Telgrafı da çok kısa çekmesi lazım. Telg­raf şöyle: "35 stop 250 rahim." Şimdi İbrahim almış telgrafı, bu arada başka bir tüccar piyasaya beziri getirmiş vermiş ve fiyatlar düşmüş. Tabii telgrafı alınca İbrahim yazıyor; "Aman ha aman İbrahim."

Efendim aman ha, aman... Hepinize sevgiler ve saygılar su­nuyorum.

16

Page 18: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Bir ülkeyi güçlü yapan, bir ülkenin önünü açan en büyük sermaye müteşebbislerdir,

işadamlarıdırM

Öncelikle Ankara Sanayi Odası'nın bugünkü genişletilmiş

oturumunda sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnu­

niyeti ifade etmek istiyorum.

Ankara'ya ilk defa milletvekili seçildiğim 1991 yılında gel­

miştim. O günden bugüne Ankara Sanayi Odası'na gerek

milletvekili olarak gerek biraz önce Sayın Başkan'ın söy­

lediği gibi Başbakan olarak gerekse Dışişleri Bakanı ola­

rak bütün vasıflarımla geldim. Bugün de Cumhurbaşkanı

olarak sizlerle, Türkiye'nin her zaman iftihar ettiği değerli

sanayicileriyle, müteşebbisleriyle beraber olmaktan büyük

bir memnuniyet ve gurur duyuyorum.

Aranızda Türkiye'nin en seçkin sanayicileri, işadamları,

Türk iş hayatına katkıda bulunan tabii ki çok değerli kişiler

var ama Ankara Sanayi Odası'nın geçmişine de baktığı­

mızda çok büyük işadamları, siyasetçiler, devlet adamla­

rı -aramızda bulunan Sayın Yazar, diğer bulunmayanlar

gibi- yetişmiş. Bugün yine daha önceki Sayın Başkanınız

kabinede, Hükümet'te. Çok değerli devlet adamları, siya­

setçiler, işadamları yetiştirmiş bir Oda. Böyle bir odanın

Genişletilmiş Meclis Toplantısı'nda sizlerle beraber olmak

gerçekten benim için büyük bir mutluluk kaynağıdır.

Yönetim Kurulu, Sayın Başkanlar bir süre önce beni ziyaret

ettiklerinde bu daveti yapmışlardı, ben de memnuniyetle

kabul ettim. Uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı görevinde bu­

lunduğum için biz buna diplomaside ufuk turu deriz bazen;

bugün burada Türkiye'yle ilgili, Türkiye'nin çevresiyle ilgi­

li, Türk sanayisiyle, iş hayatıyla ilgili bir ufuk turu yapıldı.

Ankara Sanayi Odası'nın değerli temsilcilerini, sektörlerinin

temsilcilerini gayet dikkatli bir şekilde dinledim ve özel­

likle değerli hanım arkadaşımız Zeynep Hanım'ı dinlerken

Bugün müteşebbis, işadamı artık çok daha ayrı bir anlam taşıyor. Hiç kaynağı olmayan, hiçbir madeni olmayan, hammadde anlamında hiçbir değeri olmayan ülkeler bile bugün sadece işadamı, müteşebbis girişimcileri olduğu için dünyanın en zengin madenlerine

sahip olan ülkelerin çok daha ilerisine geçiyorlar.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 17

Page 19: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

İnternetin hayatımıza girmesi, enformasyon teknolojisinin inanılmaz bir şekilde gelişmesi, teknolojiye artık hiçbir ülkenin gem vuramaz, onu sınırlayamaz hale gelmesi hayatımızı, iş hayatını o kadar çok değiştirmiştir ki dünyanın en büyük zenginleri artık elle tutulur bir şey üretenler değil, görünmeyen şeyleri üretenlerden çıkmaya başladı.

de ayrıca gurur duydum. Yine aramızda değerli işkadınları,

sanayiciler var. Bu da ülkemizin, Ankara Sanayi Odası'nın

nerelere geldiğinin ayrı bir göstergesidir, bundan hepimiz

büyük iftihar duyuyoruz tabii ki.

Değerli müteşebbisler, değerli işadamları, sanayiciler şunu

yine ifade etmek isterim; bir ülkeyi güçlü yapan, kuvvetli

yapan, bir ülkenin önünü açan en büyük sermaye müte­

şebbislerdir, işadamlarıdır. Üretim faktörleri klasik anlam­

da konuşulurken hep müteşebbis konuşulur ama bugün

müteşebbis, işadamı artık çok daha ayrı bir anlam taşıyor.

Hiç kaynağı olmayan, hiçbir madeni olmayan, hammadde

anlamında hiçbir değeri olmayan ülkeler bile bugün sadece

işadamı, müteşebbis girişimcileri olduğu için dünyanın en

zengin madenlerine sahip olan ülkelerin çok daha ilerisine

geçiyorlar. Bugünkü dünya çok farklı bir dünya; dünyanın

ne kadar hızla değiştiğini, biraz önce Sayın Yazar hatırala­

rını anlatırken o günden bugüne geldiğimiz noktayı emi­

nim ki herkes mukayese etmiştir. İnternetin hayatımıza

girmesi, enformasyon teknolojisinin inanılmaz bir şekilde

gelişmesi, teknolojiye artık hiçbir ülkenin gem vuramaz,

onu sınırlayamaz hale gelmesi hayatımızı, iş hayatını o ka­

dar çok değiştirmiştir ki dünyanın en büyük zenginleri ar­

tık elle tutulur bir şey üretenler değil, görünmeyen şeyleri

üretenlerden çıkmaya başladı. Bu, çok büyük bir değişiklik.

İş hayatımızda fabrikalarımızın üretim tarzı, şekli, her şey

çok değişti ve tabii ki Türkiye'de de sanayi kökleşirken,

sanayici ailelerin ikinci, üçüncü nesilleri artık görevleri dev­

ralmaya başladılar. Daha tahsilli insanlar, ufku çok daha

geniş insanlar, dünyanın her köşesini bilen insanlar, dün­

yanın her tarafında dostları, arkadaşları, kontakları olan

insanlar artık iş hayatında. İşte sizlerin kurduğu fabrika­

ları, firmaları devralmaya başladılar çocuklarınız ve dünya­

nın en büyük şirketleriyle Türkiye'de, Türkiye'nin dışında

ortaklıklar kurmaya başladılar. Türkiye'nin bugün geldiği

noktayla şüphesiz ki büyük gurur duyuyoruz. Muhakkak

ki alternatifini düşündüğümüzde çok daha ileri gitmemiz,

çok daha iyi olmamız, çok daha büyük olmamız gerekirdi,

bu ayrı. Her şey zaten mukayeseli olarak değerlendirilirse

anlam ifade ediyor; başkaları sizden çok daha fazla yatırım

yapıyor ve kazanç sağlıyorsa ve başkasıyla mukayese et­

mezseniz bir şey ifade etmez. Bugün işte bu mukayeseyi

yaptığımızda -Türkiye'nin çevresiyle ve kendisine benzer

ülkelerle- bazen daha ileri gitmemiz gerektiğini bazen de

başarılarımızı görüyoruz. Bugün harcama paritesine göre 1

trilyon dolarlık Gayrisafi Milli Hasıla'ya ulaşmış bir Türkiye,

G-20 ülkeleri içerisine girmiş bir ülke. Bütün krize rağmen,

dünyadaki ticaretin yüzde 30 gerilemesine rağmen ihra­

catı 100 milyar doları aşmış olan bir Türkiye. Dışarıda çok

büyük yatırımlar, büyük projeler gerçekleştiren bir Türkiye

şüphesiz ki hepimiz için büyük bir gurur kaynağı olmakta

ve bu, çok büyük bir güç oluşturmaktadır.

İşte burada muhakkak devletin rolü vardır ama Türkiye'yi

özel sektör, müteşebbisler bu hale getirmiştir. Biraz önce

yurtdışı müteahhitlikle ilgili sunuş yapan değerli arkadaşı­

mız çok daha iyi bilecek; artık 10, 20, 30, 50, 100 milyon

dolarlık projelerle ilgilenmiyor Türk iş adamları. 500 milyon

dolarlık, 1 milyar dolarlık, 1 milyar doların üzerinde o kadar

çok iş alan ve bu işleri başarıyla tamamlayan o kadar çok

Türk firması var; bunlar Türkiye'nin geldiği noktayı gös­

termektedir.

Şüphesiz ki Türkiye'nin daha da iyileşmesi ve sizlerin

önünün daha da çok açılması için her şeyden önce hukuk

devleti olması gerekiyor. Hukuk devleti deyince sadece si­

yasi anlam çıkmasın ortaya. Tabii ki siyasi anlamda hukuk

devleti her şeyin temeli, demokrasi her şeyin temeli ama

ekonominin gelişmesi için de sizlerin rahat çalışabilmeniz

için de işçi-işveren meselelerinin suhuletle çözülebilmesi

de yabancıların güvenip gelip, oradaki tasarruflarını getirip

Türkiye'ye yatırabilmeleri de Türkiye'deki ekonomi huku­

18

Page 20: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

kunun, ticaret hukukunun, iş hukukunun gayet açık sari

ve en modern seviyeye çıkartılmasıyla ilgilidir. Bu söz ko­

nusu olmadığından bürokrasiden, başka engellerden her

zaman şikayet edilebilecektir. Bu noktada da Türkiye'de

köklü reformların yapıldığını yine hep beraber görüyoruz,

daha da yapılması gereken çok şey vardır. Şimdi düşünün

enflasyonun yüzde 100'lere yaklaştığı, maliyet enflasyo­

nu hesaplarının olmadığı, hepimizin elimize biraz para ge­

çince hemen yabancı paraya çevirmek için hücum ettiğimiz

plan, program yapılamayan dönemleri. Bugün eğer bütün

bu krize rağmen ayakta durabildiyseniz bu, Türkiye'de ya­

pılan ekonomik reformlar sayesindedir. Şüphesiz ki burada

daha önceki hükümetlerin, herkesin çok büyük katkıları

olmuştur ama özellikle son senelerde yapılan o köklü re­

formlar, Türkiye'yi bugün sağlam hale getirmiştir. Hemen

ufacık bir olaydan nem kapan bir ekonomimiz vardı. 1929

büyük ekonomik buhranından sonra dünyanın en büyük

ekonomik buhranı yaşanırken Türkiye bu krize dayana-

bildiyse -şüphesiz ki çok etkiledi ama diğer ülkelerle yine

mukayese ettiğimizde dayanabildiyse- birçok reformları

vaktiyle yapmış olmamızdandır. Başta bankacılık, finans

sektörü olmak üzere birçok konuda Türkiye önemli şeyler

yapmıştır. Arzu ederim ki bugün de yapılması gerekenler

süratli bir şekilde yapılsın. Ticaret Yasası hala Türkiye Bü­

yük Millet Meclisi'nde tartışılıyor; bakıyorum her gün bir

madde geçiyor. Şimdi ta 1930 yıllarının ticaret hayatını

yansıtan bir yasayla bugünün ticaretini ne kadar etkin ya­

pabilirsiniz. Elektronik imzalar girmiş, elektronik alışverişler

girmiş, inanılmaz yeni enstrümanlar ticaret hayatına gir­

miş; kendi hukukumuzu da o noktaya getirmemiz gerekir.

Onun için reformlar dediğimde sadece siyasi reformları an­

lamayın; ekonomiyle ilgili, ticaretle ilgili reformları da çok

köklü ve güçlü bir şekilde devam ettirmemiz gerekiyor.

Bu noktada Avrupa Birliği müktesebatını üstlenmemizin

işimizi çok kolaylaştıracağına inanıyorum. Bazı noktalarda

belki en sona bırakabiliriz eğer çıkarımız şu anda el vermi­

yorsa ama formülü bulunmuş, standardı ispatlanmış ko­

nuları bizim süratli bir şekilde üstlenmemiz muhakkak ki

bizim işimizi de kolaylaştıracaktır.

Ekonomide tabii ki ticaretin, hizmet sektörünün, turizmin

hepsinin ayrı ayrı önemi, yeri vardır ama sanayi ayrıca çok

önemlidir. Çünkü sanayi direkt üreten, direkt üretimi yapıp

1930 yıllarının ticaret hayatını yansıtan bir yasayla bugünün ticaretini ne kadar etkin yapabilirsiniz. Elektronik imzalar girmiş, elektronik alışverişler girmiş,

inanılmaz yeni enstrümanlar ticaret hayatına girmiş; kendi hukukumuzu da o noktaya getirmemiz gerekir.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 19

Page 21: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Z i Ocak ZQiQ

istihdam eden bir sektör olduğu için hem zordur hem de

değeri çok büyüktür. Birçok konuşmamda hep ifade etmi­

şimdir; Türkiye eğer küçük bir ülke olsaydı, nüfusu küçük,

coğrafyası küçük bir ülke olsaydı belki hizmet sektörüyle

kifayet edebilirdi. Ancak nüfusu, coğrafyası bu kadar bü­

yük olan, siyasi anlamı ve değeri çok büyük olan bir ülkede

sanayinin ve üretimin muhakkak çok ayrı bir önemi oldu­

ğuna ve üretimi de sanayiyi de Türk işadamlarının yapa­

cağına inanıyorum.

Tabii ki yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesi, hepimizin

teşvik ettiği bir husustur. Çünkü Türkiye'nin hızlı kalkına­

bilmesi için kendi tasarruflarımız yetmiyor malum; Arapla­

rın da Japonların da Rusların da Amerika'nın da Avrupa'nın

da tasarruflarını Türkiye'ye getirip değerlendirebilmemiz

lazım. Ancak yabancılar gelirken onların tercihleri farklı olu­

yor. Onlar gelirken sizlere ortak olurken, bir taraftan siz de

sermaye birikimi de söz konusu oluyor ama yeni yatırım­

ları yapacaklar o ülkenin yerlileridir açıkçası. O bakımdan

bu konuyu Sanayi Odası'nın özellikle takip etmesi, teşvik

etmesi, Hükümet ile ve ilgili diğer devlet organlarıyla, ban­

kalarla çok daha özel bir şekilde görüşmesi ve konuşması

gerektiği kanaatindeyim. Eğer dışarıdan da gelip yatırım,

direk üretim yatırımı yaparlarsa amenna ama görünen şu

ki bu daha çok o ülkenin yerli sahipleri tarafından yapıl­

maktadır, onun için bu konuyu ihmal etmememiz gerekir.

Sanayicilerin hizmet sektörüne kaydığını görüyorum fakat

bunu yaparken sanayiyi ihmal etmemeleri lazım. Bu konu­

da özellikle bankaların daha teşvik edici davranış içerisinde

olmaları gerektiğini de burada bir kez daha ifade etmek

istiyorum. Onlarla yaptığım görüşmelerde de bu konuları

daima tekrarlıyorum.

Türk sanayisi Avrupa Gümrük Birliği'ne girdikten sonra

ayrı bir şekil almıştır. O zamanlar Türkiye belki çok kaygılar

duydu ama neticede gördük ki bu, Türkiye'nin nasıl rekabet

edebileceğini, Türkiye'nin yeni şartlara kendini ayarlayabi­

lecek kapasitesi olduğunu da göstermiştir. Ben yurtdışı

ziyaretlerimde özellikle Avrupa dışındaki ülkelerle konu­

şurken, "Bizim sanayicimiz Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan

sanayiciyle rekabet eder durumda ve aramızda gümrük

duvarları yok." dediğimde önce herkes şöyle bir sarsılıyor.

Ondan sonra Türkiye'nin ihracatının yüzde 95'inin sanayi

ürünleri olduğunu söylediğimde bir kez daha sarsılıyorlar.

Bunun içerisinde yüksek teknolojinin çok önemli bir yer

tuttuğunu söylediğimde o zaman tabii Türk sanayisinin

geldiği noktayı anlıyorlar. Türkiye dikkatli bir şekilde çev­

resiyle de ilgilenirken, aynı zamanda ekonomik anlamda

da bu geçerli. Özellikle serbest ticaret anlaşmaları, karşılıklı

vergi muafiyeti anlaşmaları, yatırımların karşılıklı garanti

altına alınması anlaşmaları, bunların ısrarlı bir şekilde ta­

kip edilip imzalanması bütün çevre ülkelerle inanıyorum

ki sizlere de inanılmaz avantajlar sağlamaktadır. Şimdi

bir müteahhit firmamızın bu anlaşmaların imzalandığı bir

ülkede aldığı projeye veya talip olduğu projeye verdiği ra­

kam şüphesiz ki kendisine çok avantaj sağlayacaktır. Bunu

müteahhitlerimiz çok iyi bilmektedir, bu konuyu Cumhur­

başkanı olarak ben de takip ediyor, özel ilgi gösteriyorum.

Her geçen ay yeni bir ülkeyle bu anlaşmaların yapılıyor

olması sizlerin pazarını çok daha fazla geliştirmekte, art­

tırmaktadır. Biraz önce sektör temsilcilerini dinlerken not

da aldım; benimle birlikte gelen görevliler de notlarını aldı,

bunların hepsini takip edeceğiz. Ankara Sanayi Odası'nın

Türkiye'deki çok özel durumunu defalarca temas içinde

olduğum için biliyorum ama Ankara'nın giderek çok önemli

bir sanayi merkezi haline geldiğini de herkese gösterme­

miz, anlatmamız lazım. Öyle ürünler var ki, Türkiye'de sa­

dece Ankara Sanayi Odası'nın üyeleri tarafından üretiliyor.

Rulman, radar, hız ölçen radarlar, yine sağlıkla ilgili birçok

önemli, çok gelişmiş aletler... Bütün bunlar Ankara Sanayi

Odası'nın üyeleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ostim'e gi­

Artık 10, 20, 30, 50, 100 milyon dolarlık projelerle ilgilenmiyor Türk iş adamları. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık, 1 milyar doların üzerinde o kadar çok iş alan ve bu işleri başarıyla tamamlayan o kadar çok Türk firması var; bunlar Türkiye'nin geldiği

noktayı göstermektedir.

ZQ

Page 22: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Sanayicilerin hizmet sektörüne kaydığını görüyorum fakat bunu yaparken sanayiyi ihmal etmemeleri lazım. Bu konuda özellikle bankaların daha teşvik edici davranış

içerisinde olmaları gerektiğini de burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.

dip gezdiğimde hepsi ayrı bir fabrika. Özellikle savunma

sanayii sektöründe Ankara'nın avantajını ve yine Ankara

Sanayi Odası'na üye birçok firmanın çok büyük işler yap­

tığını biliyoruz. Şimdi yeri geldiğinde birleşme, yeri geldi­

ğinde ortak projeleri konsorsiyum şeklinde yapma organi­

zasyonunu da göstermek gerekir. Türkiye'nin geçenlerde

tartıştığı mesela mayınları temizlemeyle ilgili bir olay vardı.

Dışarıdaki firmalar teklifi verirken bunları kendileri yapmı­

yorlardı. Birçok firmayı birleştirip o şekilde veriyorlardı. İşte

bu tip görevleri Sanayi Odası'nın, Ostim'in, üniversitelerin

işbirliği içerisinde hep birlikte gerçekleştirebilmemiz ge­

rekir. Gezdiğimde de gerçekten büyük gurur duyduğum,

özellikle savunma sanayiinde birçok konunun, yani dün­

yanın birçok yerinde üretilmeyen bazı sanayi ürünlerinin

Türkiye'de üretiliyor olması, Ankara merkezde üretiliyor

olması büyük bir iftihar kaynağıdır.

Biraz sonra sizlerle daha serbest sohbet edeceğiz ama

basın da buradayken şunu söylemek isterim; bir ülkenin

önünü açan ve kapatan şey istikrardır. İstikrar -çok geniş

anlamda söylüyorum- bir ülkenin önünün görülür olmasıdır.

Bu, Türkiye'de çok önemlidir. Yakın tarihimize baktığımız­

da bunun analizini eminim ki en iyi sizler yapacaksınızdır.

Çünkü siz hep eli taşın altında olan insanlarsınız, bunun ne

demek olduğunu bilirsiniz. İstikrar tabii ki gereklidir ama

bu, her şeyin çok otoriter bir şekilde yönetileceği anla­

mına gelmez. İstikrar, sadece ülkenin önünün görülebilir

olması, ülkenin meselelerini soğukkanlılıkla alıp konuşabil­

mesi, tartışabilmesi ve bunları tartışırken de alabora ol­

maması demektir. Türkiye'nin demokrasisinin güçlenmesi

ve derinleşmesiyle yine gurur duyuyoruz. Hala o konuda

Türkiye'nin alması gereken mesafeler olduğuna da inanı­

yorum, bunu açıklıkla söylüyorum. Daha önceki hükümet­

lerin karşılaştığı, bugünkü Hükümet'in de, bundan sonraki

hükümetlerin de karşılaşacağı bazı önemli konular vardır.

Bu önemli konuları soğukkanlılıkla almak, tartışmak, bun­

larla ilgili farklı fikirler varsa bunlardan karşılıklı faydalana­

bilmek ve bu meseleleri çözüp Türkiye'nin yoluna devam

etmesi gerektiğine de çok inanıyorum. Ben Cumhurbaş­

kanlığı makamında olan bir kişi olarak Türkiye'nin mesele­

lerini görmezlikten gelen durumda değilim açık söyleye­

yim. Tabii ki Türkiye'yi yöneten Hükümet vardır, sorumlu­

su odur ama Türkiye'nin hükümetler üstü meseleleriyle de

yakından ilgilenmek benim görevimdir. Eğer bu görevleri

veyahut da bu meseleleri görmez, kapının arkasına sak­

lar, halının altına süpürürsek gelecek nesillerimize bunları

yük olarak taşırız. Bugün karşılaştığımız birçok meselenin

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 21

Page 23: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

21 Ocak 2010

daha önceki yıllarda daha kolay çözülebileceği kanaatinde­

yim. O zaman demek ki şartlar müsait olmamış; bunda hiç

kimseyi suçluyor değilim, yanlış bir anlaşılma söz konusu

olmasın. Ancak bir gerçeği söylüyorum; problemler küçük­

ken çok şüyu bulmadan, toplumu taraflara ayırmadan ele

alınır ve gayet gerçekçi, realist modern dünyanın ulaştığı

seviye dikkate alınarak çözülürse bundan o ülke, o toplum

karlı çıkar. Fakat bunları aman saklayalım, aman bunları

konuşmayalım dediğimiz andan itibaren de gelecek nesil­

lerimiz çok daha kronikleşmiş problemlerle yüz yüze gelir.

O açıdan meselelerimizi kendi inisiyatifimizle halletmek

zorundayız, bunu tekrar söylüyorum. Bugünkü dünya çok

küçük bir dünyadır; herkes birbiriyle uğraşıyor, herkes bir­

birine karışıyor, herkes birbirinin zayıf tarafını bulursa onu

yeri geldiğinde istismar ediyor. Bu söylediklerimi hiçkimse

yanlışa çekmesin, gayet açık. Yine şöyle bir 20-30 sene

geriye gittiğimizde neler yaşadığımızı hepimiz biliriz; bu

konular, yaşadıklarımız buradaki herkesin hafızasında ta­

zedir. Onun için bizlerin tüm bunları büyük milli meseleler

Bu ülkenin kıymetini bilmemiz, birbirimize saygı göster­

memiz, sevgi göstermemiz gerekir. Türkiye büyük bir ülke

olduğu için Türkiye'de çok farklılıklar, zenginlikler vardır.

Bunların hepsi bizim zenginliğimizdir, bunları asla ayrışma

unsuru olarak görmememiz gerekir, yoksa bunların acısı­

nı hep beraber çekeriz. Bu konularda benim hassasiyetim

gayet açıktır; aslında hepimizin, herkesin hassasiyetinin

aynı olduğu kanaatindeyim. Ancak ifade ederken yapıcı mı

ifade ediyoruz, yoksa yapıcı olmayan bir şekilde mi? Mese­

lenin burada olduğu inancındayım. Yoksa bu ülkenin siyasi

partilerinin de kurumlarının da çok büyük bir kısmının te­

mel meselelerde mutabakat içerisinde olduğuna inanıyo­

rum ama maalesef çeşitli anlayışlar yüzünden bu konular

farklı ifade ediliyor.

Ben tekrar Türk işadamlarına, sanayicilerimize başarılar

diliyorum. 2009 yılının sizlere ne kadar çok yük getirdi­

olarak görmemiz lazım. Bu meselelere başta şüphesiz ki si­

yasi partilerimiz olmak üzere, Türkiye'nin aydınlarının, en­

telektüellerinin, bilim adamlarının, önemli şahsiyetlerinin,

önemli sivil toplum örgütlerinin, büyük işadamlarının kafa

yorması gerekir. Bunları yapıcı bir şekilde ele alarak götür­

memiz gerektiği kanaatindeyim. Yoksa daha önce yaşadı­

ğımız şeyleri tekrarlamış oluruz. Mehmet Akif'in dediği gibi

geçmişten ders almamış oluruz, "Eğer ders alsaydık tarih

tekerrür eder miydi?" diye onun güzel ifadeleri vardır. Ar­

tık bugün dünyanın ne kadar farklı olduğunu söylemiştir.

Bugün dünyanın her tarafına resimle ulaşıyorsunuz, canlı

ulaşıyorsunuz, fabrikalarınızı artık evinizden idare edebili­

yorsunuz; gazetelerin, televizyonların, telefonların geldiği

nokta ortada. Türkiye'nin ve dünyanın şeffaflaşması bu

kadar kaçınılmaz artık. Böyle bir ortam içerisinde tabii ki

eski alışkanlıklar da devam etmez. Onun için hepimiz ül­

kemizin kıymetini bilmek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti

vatandaşı olan, bu ülke sınırları içerisinde yaşayan ve tabii

ki sınırlarımız dışında da olan birçok vatandaşımız vardır.

ğini, zorluklarla karşı karşıya olduğunuzu biliyorum; bun­

ları Odanızla, Yönetim Kurulu ile bir araya geldiğimizde

çok detaylı konuştuğumuz için buna girmek istemedim.

Ancak göstergeler şunu açıkça ifade ediyor ki bu sıkıntılı

dönemden dünya da çıkmak üzeredir, Türkiye de çıkmak

üzeredir. Türkiye'nin çok daha hızlı çıkacağını, 2010 yılın­

da Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkesi olacağını, ticareti en

hızlı artan ülke olacağını, bütün uluslararası kurumlar ve

kuruluşlar da söylüyorlar. Onun için ümitli olmamız gerekir.

Kaybettiğimiz kazançlarımızı 2010 yılında tekrar kazana­

cağımıza inanıyorum.

Hepinize başarılar diliyorum. Ankara Sanayi Odası'nın hem

daha önceki yöneticilerine, üyelerine hem de şimdiki üye­

lerine sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Sağ olun.

Bir ülkenin önünü açan ve kapatan şey istikrardır. İstikrar, sadece ülkenin önünün görülebilir olması, ülkenin meselelerini soğukkanlılıkla alıp konuşabilmesi,

tartışabilmesi ve bunları tartışırken de alabora olmaması demektir.

22

Page 24: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Uluslararası piyasada birlikteyiz.Dış Ticaret ürünlerim izle, uluslararası piyasada çalışan firmanızın beklentilerine uygun, kaliteli ve modern hizm etler sunarak dış piyasalardaki başarılarınıza destek oluyoruz!

Firmanıza özel çözümlerle riskinizi minimize ediyor, rekabet gücünüzü ve başarınızı artırıyoruz.

• Akreditif• Kabul/Aval Kredileri• Harici Garantiler• İhracat Akreditifi İskontosu• İhracat Faktoringi• Eximbank Kredileri• Ülke Kredileri

İ U 25 25 www.akbank.com

-

Page 25: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLISı/#

Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı“ 4 şubat 2010

Page 26: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki

endişelerimiz devam etmektedir

NURETTİN OZDEBİRASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyeleri, basını­mızın seçkin temsilcileri; hepinizi şahsım ve Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanım, davetimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür edi­yor, hoşgeldiniz diyorum.

Sayın Bakanım, değerli Meclis üyeleri; açıklanan son veriler reel kesimde iyimserliğin arttığını göstermektedir.

Reel kesim güven endeksi Şubat ayında Ocak ayına göre 3,4 puan artarak 105,4'e yükseldi. Bu iyimserliği Ankara sanayiinde de görmekteyiz. Ankara sanayiinde durum ve

Üretim

iç Satışlar

Dış Satışlar

Yeni Siparişler

İstihdam

İthalat

Ürün Fiyatları

Hammadde Fiyatları

Kredi Kullanımı

Ücretler

Stoklar

beklentiler anketimizin sonuçları, kötüye gidişin hız kes­tiğini ve 2010 yılı beklentilerinin olumluya dönüştüğü­nü göstermektedir. Anket sonuçlarına göre Eylül 2009'a göre Aralık 2009'da üretim arttı diyenlerle azaldı diyenler arasındaki fark eksi 19'dan eksi 14'e gerilemiştir. Benzer biçimde iç satışlardaki fark eksi 28'den eksi 19'a, dış sa­tışlardaki fark eksi 38'den eksi 27'ye, ithalattaki fark eksi 25'ten eksi 13'e gerilerken; yeni siparişlerdeki fark eksi 23'ten eksi 28'e, istihdamdaki fark eksi 13'ten eksi 16'ya, ürün fiyatlarındaki fark eksi 1,3'ten eksi 3,9'a yükselmiş­tir.

2009 Eylül Sonu 2009 Aralık Sonu

Arttı Azaldı Fark ] Arttı Azaldı Fark 1

25,6 44,2 -19 28.57 42.86 -14

21,0 49,0 -28 26.28 45.51 -19

17,4 55,4 -38 20.00 47.37 -27

25,6 48,2 -23 19.98 46.72 -28

9,7 22,6 -13 11.11 27.45 -16

7,6 32,9 -25 12.20 25.61 -13

13,4 14,7 -1,3 15.48 19.35 -3.9

49,7 3,4 46 53.38 2.03 51

35,5 16,5 19 34.96 14.63 20

17,3 1,2 16 14.20 1.85 12

30,3 22,8 7,6 28.97 27.59 1,3

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 25

Page 27: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

2010 yılı beklentileri ise olumludur. 2010 yılında üretim artışı ile azalış bekleyenler arasındaki fark 41'dir, iç satış­lardaki fark 33, dış satışlardaki fark 28, yeni siparişlerdeki

2009 yılındaki sert düşüşlerden sonra 2010 yılında eko­nominin toparlanmasını beklemek normaldir. Ancak bu toparlanmanın güçlü ve kalıcı olması için iç ve dış talebin de canlanması gerekmektedir. İç talebin canlanması için tüketimin ve yatırım harcamalarının artması, bunun için de beklentilerin iyimsere dönüşmesi gerekmektedir. Tüketici­lerin kötümserliği devam etmekle birlikte bu kötümserlik­te hafif de olsa bir azalma görülmektedir. Özellikle son üç ayda hafif bir yükseliş trendine girilmiştir.

Geçen yılın Aralık ayında 78,79 olan tüketici güven en­deksi, Ocak ayında Aralık ayına göre binde 57 oranında artarak 79,24 değerine yükselmiştir.

Değerli Meclis üyeleri, tüketicilerin kötümserliğinin teme­linde 2009 yılında yaşadığımız derin kriz yatmaktadır. TÜİK verilerine göre 2009 yılında bireylerin yüzde 60'ı daha ucuz ürün tüketmeye başlamış, yüzde 34'ü borç­

fark 40, istihdamdaki fark 21, ithalattaki fark 8, kredi kul­lanımdaki fark 26'dır.

lanmış, yüzde 28'inin geliri ve tasarrufları azalmış, yüzde 3,2'si işini kaybetmiş, binde 5'i ise iflas edip dükkan ka­patmıştır. İşsizlikteki artış da devam etmektedir. Türkiye genelinde işsiz sayısı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 233 bin kişi artarak 3 milyon 270 bin ki­şiye yükseldi.

İşsizlik oranı ise binde 5 puanlık artışla yüzde 13,1 oldu. Kasım döneminde genç nüfustaki işsizlik oranı, geçen yılın aynı dönemine göre binde 4 puan artarak yüzde 24,4 oldu. Her dört gençten biri işsizdir. Görüldüğü gibi kriz, bireylerin alım gücünü azaltırken işsizliği de artırmaktadır. İşsizliğin bu sosyal maliyetini azaltmak için ekonomi yönetiminin bazı tedbirler alması ve beklentilerdeki iyileşmeyi destek­lemesi gerekmektedir. Alınması gereken tedbirler konu­sundaki görüşlerimi konuşmamın sonunda belirteceğim.

Değerli Meclis üyeleri, sanayi üretimi Aralık ayında beklen­

2010 Yılı Icin Beklentiler

Artacak Azalacak Fark

Üretim 60,7 19,4 41

İç Satışlar 55,6 22,2 33Dış Satışlar 46,9 19,4 28

Yeni Siparişler 57,9 18,1 40İstihdam 35,1 14,6 21

İthalat 27,4 19,1 8

Ürün Fiyatları 46,1 13,2 33

Hammadde Fiyatları 69,7 3,5 66

Kredi Kullanımı 43,0 16,5 26

Ücretler 59,5 2,0 58

Stoklar 29,1 26,2 2,8

Sanayimiz 2009 yılında derin bir hasar görmüştür. Krizin bu kadar derin olmasında yerli bankaların kredileri hızla çağırmasının ve özellikle KOBİ kredilerini azaltmalarının

büyük etkisi olmuştur. Bankaların bu tutumu devam ettikçe makro ekonomik göstergelerin 2007 yılındaki seviyelerine ulaşması uzunca bir zaman alacaktır.

26

Page 28: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Derecelendirme kuruluşları birbiri ardına ülkemizin kredi notunu yükseltmektedir. Ancak Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir ülke notuna yükseltilmesi

gerekmektedir. Eğer Türkiye bu kredi notuna ulaşırsa yabancı sermaye girişleri artacak ve finansman maliyetleri düşecektir. Bunun için ülkemizdeki yatırım ortamını

iyileştirme çabalarımıza kesintisiz devam etmeliyiz.

tilerin üzerinde bir artış gösterdi. Aralık 2008'de toplam sanayi üretimi yüzde 18'e yakın bir oranda düşmüştü. Üretim, Aralık 2009'da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,2, bir önceki aya göre ise yüzde 8,7 arttı. Üretim madencilik ve taşocakçılığında yüzde 15,4, imalat sanayi­inde yüzde 28, enerjide yüzde 10,9 arttı.

Aralık 2009'da takvim etkilerinden arındırılmış endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,3 artarken, mevsim takvim etkilerinden arındırılmış endeks ise bir önceki aya göre binde 7 arttı. Diğer yandan Ocak ayı kapasite kullanım oranı beklentilerin altında gerçekleşmiştir. İmalat sanayiin­de kapasite kullanım oranı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre 7,5 puan artarken, bir önceki aya göre değiş­meyerek yüzde 67,8 seviyesinde gerçekleşti. Dolayısıyla sanayi üretimindeki artışın baz etkisi dışında sürdürülebilir olduğu konusundaki endişelerimiz devam etmektedir.

Aralık ayında dış ticaretimizde de hızlı bir artış olmuştur.2009 yılı Aralık ayında, 2008 yılının aynı ayına göre ih­racat yüzde 30 artarak 10,1 milyar dolar, ithalat yüzde 31 artarak 15 milyar dolar oldu. Aynı dönemde dış ticaret

açığı yüzde 33,8 artarak 3,7 milyar dolardan 4,9 milyar dolara çıktı.

Bu artışlarda baz etkisi önemli rol oynamıştır. Aralık 2008'de ihracat yüzde 21'e, ithalat ise 29'a yakın oranda düşmüştür. Yıllık bazda baktığımızda ise krizin dış ticareti­miz üzerindeki etkileri açıkça görülmektedir. 2009 yılında 2008 yılına göre ihracat yüzde 23 azalarak 102 milyar dolar, ithalat yüzde 30 azalarak 141 milyar dolar oldu. Aynı dönemde dış ticaret açığı yüzde 45 azalarak 38,6 milyar dolara geriledi. 2008 yılında yüzde 65 olan ihraca­tın ithalatı karşılama oranı 2009'da yüzde 73'e yükseldi. AB'de artan çift dipli resesyon olasılığı 2010 yılındaki ih­racat artışını önemli ölçüde sınırlayabilir.

Sayın Bakanım, görüldüğü gibi sanayimiz 2009 yılında derin bir hasar görmüştür. Krizin bu kadar derin olmasın­da yerli bankaların kredileri hızla çağırmasının ve özellikle KOBİ kredilerini azaltmalarının büyük etkisi olmuştur. Ör­neğin; yerli bankaların yurtdışı şubeleri, reel sektörün uzun vadeli dış borçlarının yüzde 10,4'ünü yenilememiştir.

Dış krediyi en çok yerli bankalar kesti

Finans dışı özel sektörün uzun vadeli kredi borcu, milyon $

Kas.09 Değişim

Yurtdışı Yabancı Firmalar 46 .20 6 -2,6%

Yerleşik Bankaların Yurtdışı Şubeleri 33.085 -10,4%

Toplam Uzun Vadeli Kredi Borcu 94.257 -4,7%

İşgücü verimliliğinde hala katetmemiz gereken önemli bir mesafe vardır. Mesleki eğitimin cazip hale getirilmesi ve kalitesinin yükseltilmesi bu mesafenin hızla

kapatılmasına katkı sağlayacaktır.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 27

Page 29: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

Hükümetiniz döneminde bitirilen bölünmüş yollar karayolu ulaşımında büyük bir rahatlama sağlamıştır. Ancak demiryolu taşımacılığında da benzer bir atılıma ihtiyacımız var. Özellikle organize sanayi bölgelerinin yük toplama ve aktarma

merkezleri haline getirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, kredi hacmi de reel olarak artmamıştır.

Reel olarak krediler büyümüyorN om ina l v e reel kred i hacm i (m ily o n TL), Ocak 2 0 0 7 -K a s ım 2 0 0 9

Toplam - N o m ina l------------Toplam - Reel

KOBİ kredileri ise yüzde 5,8 daralmıştır. İç kredi kanalı kredi artışlarında yavaşlama gösterirken, kaybedenler KOBİ'ler olmuştur.

Burada tablodan da görüleceği gibi, bireysel kredilerde ve büyük işletmelere verilen kredilerde yüzde 15, yüzde 20 gibi artışlar

olurken, KOBİ'lere tanınan kredi imkanlarında yüzde 5,8'lik bir daralma olmuştur. Bankaların bu tutumu devam ettikçe makro

ekonomik göstergelerin 2007 yılındaki seviyelerine ulaşması uzunca bir zaman alacaktır.

28

Page 30: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Değerli Meclis üyeleri; derecelendirme kuruluşları birbiri

ardına ülkemizin kredi notunu yükseltmektedir. Son ola­

rak Standart and Poor's kredi notunu yabancı para cinsin­

den BB'ye, yerli para cinsinden BB+'ya yükseltti. Türkiye

kriz ortamında görünümü pozitif olan az sayıdaki ülkeler

arasındadır. Kriz ortamında 52 ülkenin kredi notu düşürü-

lürken, Türkiye'nin de aralarında olduğu 13 ülkenin kredi

notu arttırılmıştır. Kredi notu iki basamak artan tek ülke

Türkiye'dir. Ancak, bizce ülkemizin kredi notu bundan

daha yüksek olmalıdır. Tabloya bakarsanız bütçe açığının

Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya oranının İrlanda'da yüzde 13,6,

Yunanistan'da ise yüzde 13 olduğunu görürsünüz. Bu

ülkelerdeki borç yükü de Türkiye'den çok daha fazladır.

Bugünlerde Yunanistan'ın borçlarını çevirip çeviremeyece-

ği, İrlanda ve Portekiz'in bir borç krizine girip girmeyeceği

tartışılmaktadır.

Kredi Bütçe Açığı/ Notu GSYİH (%)

Cari İşlemler Açığı/ GSYİH (%)

Borç/GSYIH (%)

Tüm bu göstergelere bakıp Türkiye'nin kredi notunun bu

ülkelerin altında olmasını anlamak mümkün değildir.

Sayın Bakanım, Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabi­

lir ülke notuna yükseltilmesi gerekmektedir. Eğer Türkiye

bu kredi notuna ulaşırsa, yabancı sermaye girişleri artacak

ve finansman maliyetleri düşecektir. Bunun için ülkemiz­

deki yatırım ortamını iyileştirme çabalarımıza kesintisiz

devam etmeliyiz. Öncelikle istihdam üzerindeki yüklerin

düşürülmesi gerekmektedir. Bu yükler içinde kıdem taz­

minatı uygulamasının önemli bir ağırlığı vardır. Biz, kıdem

tazminatı uygulamasında bir fon yapılarak kıdem kazan­

mak için gerekli sürenin uzatılmasını, kazanılan kıdemin

düşürülmesini ve bir kıdem tazminatı fonu kurulması öne­

rimizi bir kez daha tekrarlıyoruz.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 29

Page 31: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

1981 - 2002 2003 - 2008 Verimlilik düzeyi

Ülkemizde istihdam artışını engelleyen diğer bir konu da

işgücünün niteliğidir. Bir yandan sanayici nitelikli eleman

sıkıntısı çekerken, diğer yandan milyonlarca kişi iş ara­

maktadır. Niteliksiz işgücü verimliliği de düşürmektedir.

Aslında son yıllarda işgücü verimliliğindeki artışta Türkiye

ekonomisi iyi bir not almıştır.

Yukarıdaki tabloda ilk sütun, söz konusu ekonomilerin

1981 ile 2002 yılları arasında bir yıldan ötekine ortalama

yıllık verimlilik artışı yüzdesini göstermektedir. İkinci sü­

tun da 2003 ile 2008 arasındaki ortalama değişimi gös­

teriyor. Son sütun ise 2007 yılı itibariyle Amerika Birleşik

Devletleri'ndeki verimlilik seviyesi 100 kabul edildiğinde

öteki ülkelerin hangi seviyede olduğunu ortaya koyuyor.

Tablodan verimlilik düzeyi en düşük ekonominin Türkiye

olduğu görülüyor. Örneğin bir ABD'li işçi belirli bir zaman

biriminde 100 adet üretim yaparken, bizim işçimiz 41

adet üretiyor. Ülkemizde emek verimliliği düşük olmakla

birlikte hızla artmaktadır. Türkiye'de işgücü verimliliğinde­

ki artış son altı yılda yüzde 5,1 gibi çok yüksek bir oranla

Kore'yi de geçerek birinci sıraya yükselmiş bulunuyor. Eğer

böyle bir artış ortalamasıyla devam edebilirsek işgücü ve­

rimliliğini bir süre sonra gelişmiş ekonomiler seviyesine

getirebiliriz. Bu artışın bir bölümü 2001 krizi sonrasında

30

Page 32: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Yüksek ulaştırma maliyetleri, limanlara uzak olan kentlerimiz için bir dezavantaj oluşturmaktadır. Bu nedenle konteynır taşımacılığının ve demiryolu lojistik köylerinin

yaygınlaştırılması ve taşıma maliyetlerini düşürecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.

işçi çıkararak mevcut kapasitenin daha etkili kullanılma­

sından kaynaklanmıştır. Ancak son yıllarda işletmelerimiz

yeni teknolojiye, AR-GE'ye ve işgücü eğitimine daha fazla

yatırım yapmaktadır. Verimlilik artışında bu yatırımların da

önemli bir katkısı vardır. Ancak, işgücü verimliliğinde hala

katetmemiz gereken önemli bir mesafe vardır. Mesleki

eğitimin cazip hale getirilmesi ve kalitesinin yükseltilmesi

bu mesafenin hızla kapatılmasına katkı sağlayacaktır.

Sayın Bakanım, Hükümetiniz döneminde sosyal güvenlik

işveren katkı payının ve Kurumlar Vergisi oranının düşü­

rülmesi bizleri bir ölçüde de olsa rahatlatmıştır, bu nedenle

Hükümet'e teşekkür ediyoruz. Ancak, başta enerji ve ileti­

şim olmak üzere bazı vergiler hala yüksektir. Vergi gelirle­

rinin yüzde 70'i ise dolaylı vergilerden sağlanmaktadır. Bu

vergilerin düşürülmesi, sanayimizin rekabet gücünü olum­

lu etkileyecektir. Bazı sektörlerde KDV-ÖTV indirimlerinin

hem piyasalara canlılık getirdiğini hem de vergi gelirlerinde

artışa yol açtığını bu kriz döneminde hep beraber gördük.

Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanımız da yeni KDV-ÖTV

indirimlerinin yapılabileceğini söylemişti. Biz uzunca bir

süredir sanayi üretimindeki düşüşte en ağır darbeyi alan

yatırım malları üreten sektörlere destek vermek amacıyla

iyi tanımlanmış bir listede yer alan yatırım malları için le-

asingde KDV oranının bir süreliğine yüzde 1'e çekilmesini

ya da hızlandırılmış amortisman uygulanmasını talep edi­

yoruz. Biraz önce kredi hacmindeki daralmadan en fazla

KOBİ'lerin etkilendiğini ifade etmiştim. KOBİ kredilerindeki

daralmanın bir nedeni de teminat sorunlarıdır. Leasingde

KDV oranının düşürülmesi bu teminat sorununun by-pass

edilmesini sağlayacaktır. İletişim üzerindeki vergiler de çok

yüksektir, daha da düşürülmelidir.

Sayın Bakanım, Hükümetiniz döneminde bitirilen bölünmüş

yollar karayolu ulaşımında büyük bir rahatlama sağlamıştır.

Ben bu arada yapmış olduğum seyahatlerde bu yollardaki

rahatlığı yaşayan biri olarak -başta sizin ve Meclisimizin

de komiteleri içerisinde İnşaat Komitesi'nin çok emeği var-

hem Hükümetinize hem o yolları yapan müteahhitlerimize

teşekkür ediyorum. En son haftasonu Antalya'ya gittim,

uzunca zamandır Antalya'ya karayoluyla gitmemiştim;

hiçbir sıkıntı çekmeden tamamen bölünmüş yollardan, ne­

redeyse otoyol standardında yolla çok rahat ulaştık.

Ancak demiryolu taşımacılığında da benzer bir atılıma ihti­

yacımız var. Hızlı trende yolcu taşımacılığında önemli şey­

ler yapılıyor, bu projelerin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.

Ancak sanayinin rekabet gücü içerisinde ağırlıklı bir unsur

olan taşıma maliyetinin düşürülmesi açısından da demir­

yolu taşımacılığında benzer bir atılım yapılması lazım. Özel­

likle organize sanayi bölgelerinin yük toplama ve aktarma

merkezleri haline getirilmesi gerekmektedir. Burası üreti­

min merkezi, aynı zamanda ithalat ve ihracatın da odak

noktalarıdır. Buradan yapılan sevkiyatların kolaylaştırılma­

sı ve ucuzlaştırılması rekabet gücümüz açısından avantaj

yaratacaktır. Ayrıca yüksek ulaştırma maliyetleri, limanlara

uzak olan kentlerimiz için bir dezavantaj oluşturmaktadır.

Bu nedenle konteynır taşımacılığının ve demiryolu lojistik

köylerinin yaygınlaştırılması ve taşıma maliyetlerini düşü­

recek tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Sayın Bakanım, malumunuz olduğu üzere Ankara Sanayi

Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde "Ankara'ya Liman"

diye bir proje başlatmıştık, zat-ı alinizin de çok büyük

destekleri oldu. Devlet Demiryolları ile bu konuda gerek­

li mutabakatlar sağlandı, anlaşmalar yapıldı ama bu kriz

döneminde harcama kabiliyetimizin azalması nedeniyle

projeyi biraz ertelemiştik. Tahmin ediyorum havaların dü­

zelmesiyle beraber tekrar inşaatımıza başlayacağız.

Organize sanayi bölgelerinin bir yük toplama cazibe mer­

kezi haline getirilip ve güzergah üzerindeki organize sa­

nayi bölgelerinde de yüklerin birleştirilerek katar haline

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 31

Page 33: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

getirilmesiyle verimli ve düzenli tren seferlerinin yapıla­

bileceğine inanıyoruz. Organize sanayi bölgelerimize bu

konuda destek olunursa, hem karayolu trafiğinin azalma­

sına katkıda bulunulacak hem de taşıma maliyetlerimizin

aşağıya çekilmesinde çok ciddi fırsatlar olacaktır.

Ankara'da konteynır deposu bulunmamaktadır. Bizim bu

lojistik köyümüzde bir konteynır deposu için de yer ayırdık.

Ankara'ya boş gelen konteynırların buradan dolu gönderil­

mesi, ulaştırma maliyetlerinde yarıya yakın bir tasarrufa

sebep olacaktır. Bu konuda da desteklerinizi bekliyoruz

efendim.

Ayrıca, kamuya olan vergi ve Sosyal Sigorta borçlarının

uygun vade ve faizle yeniden yapılandırılması, yeniden

yapılandırılan borçların ödeme dilimlerinde ağırlığın ile­

ri dönemlere kaydırılması, borçların gecikme faizlerinin

Hazine'nin borçlanma faizleri kullanılarak yeniden hesap­

lanması yerinde olacaktır. Bu kriz döneminde birçok işlet­

memiz öz varlıklarından, işletme sermayelerinden yediler,

bunlara tekrar nefes aldırabilmek için bir destek yapılma­

sının zamanıdır. Şu anda devletin uygulamış olduğu 1,95

faiz oranı karşılığında -birkaç gün önce bir arkadaşımız

söyledi- herhangi bir firma bir yıl ödemesiz 4 - 5 yıl va­

deli kredi alabilmekte. Bu oranların, bu dönem içerisinde

ekonominin toparlanmasını hızlandırmak ve onların ihtiya­

cı olan işletme sermayelerine destek olabilmek açısından

faydalı olacağına inanıyorum.

Kamunun özel sektöre borçlarının, özellikle hastanelerin,

belediyelerin ve üniversitelerin borçlarının da bir an önce

ödenmesi gerekmektedir. Kamu alımlarında yerli makine

ve teçhizatlara mutlaka öncelik verilmelidir. Devlet Malze­

me Ofisi alımlarında mümkünse sadece yerli malları seçil­

meli, İller Bankası da sadece yerli mal alımlarını kredilendir-

melidir. Kamu alımlarında eşik değerin altındaki ihalelere

yabancıların katılmasına da izin verilmemelidir.

Sayın Bakanım, ulaştırma sektörüne ilişkin üyelerimizin

görüş ve önerilerini bir rapor halinde zat-ı alinize verece­

ğim. Onun için daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.

Son günlerde artan siyasi gerginlik ve erken seçim söylen­

tileri 2010 yılındaki toparlanmayı yavaşlatacak bir görü­

nüme bürünmüştür çünkü siyasetteki gerginlik toplumda

endişe ve belirsizlikleri arttırmaktadır. Bu endişe ve be­

lirsizliklerin artmasından ekonominin olumsuz etkilenmesi

kaçınılmazdır.

2004 yılından beri büyüme hızının düşüşünde özellikle

2007 yılından beri giderek artan siyasi gerginliğin etkisi

inkar edilemez. Bu nedenle siyasi tansiyonun düşürülmesi

gerekmektedir ve bu konuda başta siyasetçilere, medya­

ya ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görev ve sorumlu­

luklar düşmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyor, Sa­

yın Bakanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.

32

Page 34: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sevkiyat ücretlerinin rekabet edebilir düzeye çekilmesi gerekmektedir

SOZER ÖZELMADENCİLİK SANAYİİ MECLİS ÜYESİ

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyesi arka­daşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.

Sayın Bakanım, madencilik sektörü açısından demiryolu taşımacılığı ve madencilik bir bütünün ayrılmaz iki par­çası. Sayın Başkanım da değindi. Geçmiş yıllardan beri Türkiye'de maalesef demiryoluna gereken önem verilme­mesine rağmen madencilik sektörü Devlet Demiryolu ile müşterek çalışmaya devam ediyor.

Tabii taşımalarda en önemli konu fiyat, en ucuz taşıma yolu ise demiryolu taşımalığı. Bizler gerek yurtiçi gerekse yurtdışı sevkiyatlar için limanlara gönderdiğimiz maden­lerde demiryolunu tercih ediyoruz ve demir cevher nak- liyesinde ithalatını yaptığımız ülkelerle kıyaslama yapıl­dığında maalesef bizim taşıma rakamlarımız bunların kat be kat üstünde. Bunun haricinde çok değişik uygulamalar da yapıyoruz. Geçmiş yıllarda -Rahmetli Özal zamanında- Devlet Demiryolları zarar ediyor, en fazla da demir cevheri taşınıyor diye listelerde değişiklik yaparak demir cevheri taşımacılığını kırılacak eşya sınıfına aldılar. Bunun şikaye­tini yıllarca yaptık, hükümetler değişti, "Haklısınız!" dediler, ne yapıldı? Krom cevheri de kırılacak eşya sınıfına konuldu. Bu ayıp devam ediyor Sayın Bakanım. Hiç olmazsa bu ayıbı siz düzeltin, rica ediyorum; birinci konu bu.

İkinci konu; "Divriği-İskenderun Elektrifikasyon Projesi" olarak büyük bir proje yapıldı. Bu, epey sürdü ve milyon­larca dolar harcanarak hem mevcut hem de geleceğe yönelik demir cevheri taşıması için bir hazırlık yapıldı. Bu hatta aşağı yukarı 18 tane elektrikli lokomotifimiz var; şu anda kullanılan kapasitesi de 2,5 milyon ton ve önü­

müzdeki günlerde artacak mecbur çünkü büyük projeler geliyor. 2004 yılında Ereğli'de bir lojistik şirketi kuruldu ve Devlet Demiryolları'ndan 8 lokomotif, 18 vagon kiralandı. Bu vagonlar ve lokomotiflerle aynı hatta 19 saatte bir tur atılıyor. Bu dönemde özellikle Ereğli'nin özelleştirme aşamasında rahatsız olan gruplar -başta Demiryolları Sen­dikası olmak üzere- hemen Danıştay'a giderek bu muka­veleyi iptal ettirdi. Şu anda bir tur 38 saat Sayın Bakanım. Şimdi bu yol üzerinde bulunan "Maraş-Kumdağ-Kapıdere Mevkii"nde -son 10 yıl içerisinde belki 5'in üzerinde- en son 23 Ocak 2010 tarihinde yine bir heyelan oldu. Bugün bir ayı geçti, bir kazma vurulmadı. Hala üniversitelerden heyetler gidiyor, incelemeler yapılıyor ancak bir sonuç elde edilemedi. Bu heyelanın bir an önce kaldırılması gerekiyor. Bugün Türkiyemizde bu işi süratle yapabilecek hem ma­denci hem de atıl vaziyette çok büyük inşaat firmaları var, süratle bunun açılması lazım.

Şimdi "Vagon taşımacılığının daha ucuz olması lazım." di­yoruz ama son 5 yılda daha pahalı olmasına rağmen yüzde 60'ı, 70'i kamyon taşımacılığına kaymış. Bunun sebebi ise vagonlarda taşınan mallarımızda bir kayıp var. Bir yerden bir yere maden taşınırken eğer fas tipi otomatik vagon de­ğilse malımızın neredeyse yüzde 10'u, yüzde 20'si yollara dökülüyor. Bilhassa kromu bırakmıyorlar. Maraş tarafında vagonların yavaşladığı yerde insanların vagonların üzerine çıkıp attıklarını söylüyorlar. Malımızın selameti için bütün maden taşımalarının mutlaka otomatik vagon sistemi ve katarlar halinde, yine boşaltma tesislerinin de bugünkü teknolojiye uygun şekilde yapılması lazım Sayın Bakanım.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 33

Page 35: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

Kamyonet için şehiriçi güzergah izin belgesi uygulamasının kaldırılmasını talep ediyoruz

Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakan, değerli Meclis üye­

leri, değerli konuklarımız; hepinizi sevgi ve saygılarımla

selamlıyorum.

Hükümet'in bürokratik işlemlerin azaltılmasında göster­

diği hassasiyeti ve çalışmaları, bürokrasi oluşturmaya

hakim olan anlayışları gidermeye yönelik çalışmalara

bizlerden daha fazla destek vermeniz gerektiğini de bi­

liyoruz. Bürokrasi mücadelemizi iş yerimizde, Odamızda,

bakanlıklarımızda sürdürebildiğimiz takdirde hepimizin

devletimize, Odamıza ve birbirimize olan güvenini artı­

rarak güçlülüğümüzü geliştireceğimizi düşünüyoruz.

Bir sanayici KOBİ olarak Bakanlığınızca kolay çözümle­

neceğini düşündüğümüz sorunumuzu bir kez de sizlerle

paylaşmak istiyoruz. Odamızca bürokrasiyle başarılı bir

şekilde sürekli mücadele edilmesine karşın yaklaşık 10

yıldır paylaştığımız bir sorunumuz ise kamyonet için

şehiriçi izin belgesi uygulamasıdır. 1996 yılında uygu­

lanmaya başlanmış, daha önce Ankara Trafik Vakfı'na

yapılan zorunlu bağış sonucu Ankara Valiliği'nce 2005

yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne her araç için 15

YTL, bugün ise 59 TL yapılan ödeme sonucu izin belge­

si verilmesi uygulamasıdır. Bilindiği üzere 1996 yılında

İl Trafik Komisyonu'nun 12.12.1996 tarih, 1996/202

sayılı Kararı gereği Metro ve Ankaray çalışmaları bitme­

sine karşın sadece duyuru amacını taşıyan izin belge­

sinin de izin olarak geçerli olmadığı halde niye her yıl

alınması zorunluluğunun kaldırılmadığını anlamamız da

olanaksızdır. Sürekli takip edilmesine rağmen uygulama

kaldırılmamış, 2005 yılındaki uygulama sonucunda ise

verilen izin belgesi üzerinde metin aynı kalmış ve sade­

ce veren kurum ismi değişmiştir. Yeni uygulamada ta­

şıma amaçlı kamyonetler için Ulaştırma Bakanlığı'ndan

K-2 yetki belgesi, sürücüler için de SRC mesleki yeter­

lilik belgesi alma zorunluluğu başlamıştır. Birincisi, yak­

laşık 14 yıl önceki bu uygulamanın gerekçesi ortadan

kalkmıştır. İkincisi, verilen izin belgesinin ise uygulama­

da alınan belgenin izin şeklinde kullanılmamasıdır. Her

iki nedenden ötürü, kamyonet için şehiriçi güzergah izin

belgesi anlamsızdır. Kamyonet için şehiriçi güzergah

izin belgesi alma zorunluluğunun, Başkentimiz tarihine

geçmiş bürokrasi açısından eşi görülmemiş örneklerden

biri olması nedeniyle bu uygulamaların kaldırılması için

Bakanlığınızca gerekli girişimlerde bulunup çözümlene­

ceğini ümit ediyoruz.

34

Page 36: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Organize sanayi bölgelerini, demiryolları ağıyla buluşturan projenin yaygınlaştırılması gerekiyor

HÜSEYİN KUTSİ TUNCAYGENEL AMAÇLI MAKİNA VE YEDEK PARÇA SANAYİİ MECLİS ÜYESİ

Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyesi arkadaşlarım; öncelikle Yönetim Kurulumuzun Bakanımıza görüşlerimizi aktarma konusunda gösterdiği duyarlılığa ve toplantıya katıldığı için Sayın Bakanımıza teşekkür ediyo­rum.

Planlı ve çevreyi koruyan, aynı zamanda yatırım maliyet­lerini de aşağıya çeken organize sanayi bölgelerinin cazibe merkezi haline getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'de da­ğınık bir sanayileşmenin ortaya çıkardığı sorunları dikka­te aldığımızda yerel yöneticilerden başlayarak, merkezi düzeydeki yöneticilere kadar tüm ilgili ve yetkili kurum- ların OSB'lerde yatırımları özendirecek önlemleri alması, imkan sağlaması şart gözükmektedir. Bir organize sanayi bölgesinin yatırımcıyı çekebilmesi için, karayolu, havayo­lu, demiryolu ve denizyollarından en az üçünün mevcut olması gerekmektedir. Çünkü hem hammaddenin hem de ürettiğimiz ürünün nakliyesi en ciddi maliyet kalemleri arasındadır. Buradan hareketle diyebiliriz ki ulaşım avan­tajı firmanın rekabetçi yanlarını geliştiren en temel un­surlardan birisidir. Bir örnek vermem gerekirse ben kendi firmamda 23 tonluk bir malzemeyi İtalya'dan Ankara'ya gemi ve karayolu nakliyesiyle getirirken ya da gönderir­ken 2933 kilometre mesafe için 6880 TL, aynı tonajdaki malzemeyi Malezya'dan İstanbul'a gemi ile gönderirken ya da getirirken 3762 kilometre için 2635 TL, yine aynı tonajdaki malzemeyi Haydarpaşa'dan Ankara'ya kara yo­luyla naklettirirken 450 kilometrelik mesafe için de 2200 TL para ödemekteyim. Bu durum Türkiye'deki nakliyenin pahalı olduğunu göstermesinin yanı sıra karayolu taşıma­cılığındaki maliyet yüksekliğinin iyi bir örneğidir. Ayrıca, bu durum neden sanayi bölgelerinin limanlarda yoğunlaştığı­nı da izah etmektedir.

Sayın Bakanım, Türkiye'de 261 organize sanayi bölgesi bulunuyor. Organize sanayi bölge yönetimleri de işlet­melerin altyapı, enerji, arıtma ve ulaşım gibi sorunlarına çözüm getirmeye çaba gösteriyorlar. Bakanlığınızın son yıllarda ulaşım ağının iyileştirilmesi, altyapıda standartla­rın yükseltilmesi konusundaki çalışmalarını biliyor, özellikle demiryolları için ayrılan bütçenin uzun yıllardan sonra ka­rayollarına ayrılan bütçeden daha fazla olmasını takdirle karşılıyoruz. Bu politikaların devam ettirilmesi durumunda inanıyorum ki geçen yıl yapılan Ulaşım Şurası'nda alınan kararla demiryolu ulaşımının yüzde 20 artması hedefi tut- turulabilecektir. Demiryolu taşımacılığının ekonomik, gü­venli ve çevreci olma, enerji ve trafik avantajlarına rağmen bugünkü payının yüzde 5 düzeyinde olduğunu dikkate al­dığımızda yüzde 20'lik artış, ciddi bir artış olacaktır.

Devlet Demiryolları'nın organize sanayi bölgelerini demir­yollarına bağlamak için çalışma başlattığını ve bu çalışma­ları sürdürdüğünü biliyoruz. Organize sanayi bölgelerini, demiryolları ağıyla buluşturan projenin yaygınlaştırılması­nı arz ediyoruz. Çünkü sanayicinin nakliye sorunu var. Ka­rayollarında yük almanın belli standartlara ulaşmasından dolayı nakliye fiyatları bildiğiniz gibi çok yüksek. Nakliye maliyetini aşağıya çekebilmek için, organize sanayi böl­gelerinde demiryolları istasyonlarının bağlantı hatlarının yapılması anlamlı sonuçlar verecektir. Sanayicilerin taşıma­cılığını demiryollarına kaydırmamız gerekiyor. Bunun için kuşkusuz demiryolu ağını hem iyileştirmek hem de yay­gınlaştırmak gerekmektedir. Organize sanayi bölgelerini demiryollarıyla limanlara ve bölünmüş yollara bağlamak gerekmektedir. Eğer bunları yapabilirsek ucuz nakliyenin firmalarımızı rekabette bir adım öne geçireceğine inanıyo­rum.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 35

Page 37: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

Havayollarımızın Ankara'dan yurtdışı sefer sayılarının daha da arttırılmasını istiyoruz

Sayın Meclis Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Yöne­

tim Kurulu üyelerimiz ve değerli Meclis üyelerimiz,

medyanın değerli mensupları; hepiniz hoşgeldiniz.

Sayın Bakanım, özellikle sizlerin son dönemde ulaştır­

ma alanında hem demiryolları hem karayolları hem de

havayollarımız konusunda çok ciddi çabalarınız oldu­

ğunu görüyoruz. Bu anlamda da özellikle Ankara'daki

havaalanımızın faaliyet ve köprü anlamında çok ciddi

bir boyutta büyüklüğe geldiğini de görmekteyiz. Sana­

yiciler olarak bizlerin en büyük isteklerinden bir tanesi,

Ankara'daki havayollarımızın yurtdışı sefer sayılarının

daha da arttırılmasıdır.

Bir başka problemimiz daha var. Bildiğiniz gibi

Ankara'da yıllardır devam eden bir Keçiören Metrosu

Projesi vardı. Sanıyorum mevcut belediyenin belki

imkansızlıklarından, belki de proje anlamında bu işe

ilk sıralarda bakmamasından kaynaklanan, özellikle

Keçiören'deki trafiğin çok ciddi olarak aksadığı ve cid­

di anlamda problem yarattığı bir organizasyon da var.

Aynı zamanda firmalarımdan bir tanesinde mikro tünel

makineleri ve tünel makineleri yedek parçası imalatı

yapılmakta ve Türkiye'de bu işi yapan tek firmayım. İs­

tanbul metroları projelerinde çalıştık, yine Ankara'daki

metro projelerinde çalıştık, Konya'daki sulama tünel­

leri projelerinde de çalıştık. Bu anlamda bu proje çok

uzun ve çok yıllara sari olmayacak kadar basit bir

proje. Eğer başlanabilirse çok kısa bir süre içerisinde

teslim edilebileceğine inandığımız bir proje. Medyadan

da diğer yerlerden de duyduğumuz kadarıyla sizin bu

konuyla ilgilendiğinizi hissediyoruz. Sadece naçizane

Ankara Sanayi Odası'nın bir Meclis üyesi ve Ankara'da

yaşayan sade bir vatandaş olarak sizden dileğim odur

ki özellikle Keçiören Metrosu'nun faaliyete açılması

noktasında katkılarınızı rica ediyoruz.

36

Page 38: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Ankara Metrosu'nun yapımını Ulaştırma Bakanlığı üstlenmelidir

Sayın Bakanım, Sayın Başkanlarım; 1997 yılında

Berlin'e gitmiştim. Otel odasında okuduğum bir der­

gide "Dünyanın en küçük ve en kısa metrosu nere­

dedir?" diye soruyordu. Cevabını bilmediğim için arka

sayfayı açtım, cevapta "Türkiye-Ankara" yazıyordu.

Tabii o cevabı okuduktan sonra bir Türk vatandaşı

olarak, ülkesini seven bir sanayici olarak son derece

üzüldüm ve metroyu yakından takip etmeye başla­

dım, özellikle de Ankara Metrosu'nu. Ankara Metrosu

maalesef -maalesef diyorum- şu an görevde bulu­

nan Büyükşehir Belediye Başkanımızın beceriksizliği

neticesinde bu haldedir. Onlarca yatırım yapılmasına

rağmen bu, Ankara'nın ayıbıdır. Trafiği görüyorsunuz,

trafikte insan faktörü sıfır. Bir şekilde bir yoldan kar­

şıya geçme imkanınız yok, kilometrelerce yürüyecek­

siniz öbür tarafa geçeceksiniz ve bu Belediye'nin bu

işi yapamayacağı da ortadadır. Sayın Bakanım, sizin

bu işe el atmanızı özellikle rica ediyorum.

İki yıl önce sahibi bulunduğum şirketle Batıkent

Organize Sanayi Bölgesi hattının ihalesine katıldık,

130 milyon dolar teklif verdik ve 3 yıl önce o iş baş­

lamış olsaydı şu an bitmiş olacak, milyonlarca insan

Sincan, Etimesgut ve Eryaman'dan çok hızlı bir şekil­

de Ankara'ya ulaşabilecekti, iptal ettiler. Şu anda bir

taraftan çelik yığınları görüyoruz, bir taraftan Enerji

Bakanlığı önünde çarşılar, yani boşa heba edilen pa­

ralar ve yapılamayan metrolar. Sanayici olarak hepi­

mizin yatırım planları, bu yatırım planlarının içinde de

bir işi yapmak, sonra öbürüne bakmak vardır. Bütün

Ankara'nın altına girdiler ve sonuçta para kalmadı,

elektro mekaniği yapacak para kalmadı. Sayın Ba­

kanım, Ankara'yı bu konudan kurtarmanızı istirham

ediyoruz.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 37

Page 39: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

Ekonomimizin sınırlı kaynaklarının belli önceliklerinin iyi kullanılması gerekiyor

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanıma söz vermeden

evvel izin verirseniz bir iki kelime de ben söylemek is­

tiyorum. Tekrardan kaçınmak için arkadaşlarımın ifade

ettiği hususları yinelemeyeceğim. Ancak demiryolu

ile yük taşımacılığı meselesinin fevkalade önemli bir

konu olduğunu Sayın Bakan'a bir kere daha hatırlat­

mak istiyorum. Ekonomimizin sınırlı kaynaklarının belli

önceliklerinin iyi kullanılması gerektiğine inanıyorum.

Bu konuda hala anlayamadığım, çözemediğim pek

çok şey var. Dünyanın her yerindeki bu demiryolu ta­

şımacılığının avantajlarının, yük taşıma avantajlarının

Türkiye'de niye çözümlenemediğini yıllardır bir türlü

anlayamıyor, Ankara'dan Diyarbakır'a demiryolu taşı­

masının karayolu taşımasından niye pahalı olduğunun

cevabını bulamıyorum. Ankara'ya temel hammaddele­

rin, girdilerin sağlandığı yerlerden, sözgelimi Ereğli'den

niye bir demiryolu bağlantısı olmadığını, niye Ankaralı

sanayicilerin Ereğli'deki kooperatifin esiri haline geti­

rildiğini anlayamıyorum. İskenderun'da faaliyete geçen

tesislerin ve orada üretilen hammaddelerin Ankara'ya

aktarılmasının niye mümkün olmadığını, Kayseri üze­

rinden olup da karayolunun iki misli pahalıya geldiğini

anlayamıyorum. Niye Ankara'dan ihracat çıkışının de-

miryoluyla hiçbir limana yapılamadığını anlayamıyo­

rum. Şimdi bunların fevkalade büyük problemlerimiz

olduğunu Sayın Bakanımızın çok iyi bildiklerine de ina­

nıyorum. Tabii -birtakım seçenekler varken- hızlı trene

kimse hayır demiyor, duble yollar da mutlaka çok iyi

oldu. Ancak tüm bu harcanan kaynaklara rağmen çok

daha uzun bir süre bu sorunların Türkiye'de çözüm­

lenemeyeceğini tahmin ediyorum. Şunu da ifade et­

mek isterim ki Türkiye'de hala bir sürü yerde otoyollar

yapılması düşünülürken, sürekli bu konular gündem­

deyken bizim demiryoluyla yük taşımacılığımızın niye

bu kadar ihmal edilip ekonomiye bu kadar ağır yükler

getirildiğini de çözemiyorum.

Sayın Bakan, bunların hepsinin cevabını mutlaka biz­

den de iyi biliyordur.

38

Page 40: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Krizin ilacı yatırımdır

Ankara Sanayi Odası'nın değerli mensupları, bugün An­karalI sanayicilerimizin sorunlarını dinledik. Tabii hepsinin konuşma imkanı olmadı, birkaç arkadaşımız burada kendi yaşadıkları sorunları dile getirdi ancak genel olarak ulaşım­la ilgili, taşımacılıkla ilgili sorunlara da değindiler.

Ben her şeyden önce bugün bize sizlerle buluşma fırsatı veren Ankara Sanayi Odası Başkanı'na, Meclis Başkanı'na ve tüm Yönetim Kurulu üyelerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Esasında programım; Ulaştırma Bakanlığı'nın son 7 yılda yaptığı işler, yapamadıkları ve geleceğe yönelik hedefleri, projeleri, vizyonlarıyla ilgili kapsamlı bir sunum yapmak idi. Ancak görüyorum ki buna çok fazla imkanımız olmayacak, yine de kısa bir geçiş yapacağım.

Biraz önce Sayın Başkan, genel olarak sanayideki 2009­2010 değişimini, üretimi, reel sektörün ülkemizin geleceği için ekonomimiz için ne anlama geldiğini rakamlarla, oran­larla çok açık bir şekilde ortaya koydu. İstihdam, ihracat- ithalat ilişkileri, istikrardan, güvenden tutun birçok konu­da aslında bizim için de çok önem arz eden bilgileri bizlerle paylaştı.

Şimdi 2008 Eylül'ünde dünyada ne oldu? Dünya ticareti bozuldu. Dünyadaki tüketim sektörü birdenbire kan kay­

betmeye başladı. Bunu gören finans sektörü de telaşa kapıldı çünkü küresel ticaret küresel finansmanla sürdürü­lüyor. Küresel ticaretteki bu bozulmanın evveliyatında da güven kaybı, yani ülkelerin ekonomi yönetimlerine güven kaybı var. Reel olmayan fiktif işlemlerin olduğu kanaati, dedikodusu had safhaya çıkınca güven kaybı ve küresel ticarette bozulma başladı. Küresel ticaretteki bozulma, kü­resel finansın telaşlanması ve finansmanın küresel ticareti durdurması, azaltması gibi bir sonucu da beraberinde ge­tirdi. Böyle olunca ne oldu? İki tane sektör bundan hemen etkilenmeye başladı; bunların bir tanesi üretim, diğeri de taşımacılık. Küresel ticarette bir bozulmaya karşılık taşı­macılıktaki etki dört kat oldu. Üretim zaten daha vahim ve daha hızlı şekilde etkileniyor. Çünkü neticede sadece Amerika'nın 11 trilyon dolar bir tüketim pazarı var. Bu bozulduğu zaman bütün dünyanın dengesi bozuluyor. Dolayısıyla üretimde, finansmandan başlayarak zincirleme bir bozulma da beraberinde geldi. Stok maliyetleri, talep kısılması söz konusu oldu ve işletmeler bir sarmalın içerisi­ne doğru süratle yuvarlandılar. Bu 2009'da daha şiddetli hale geldi. Küresel talebin daralması bizim ihracatımızda da yüzde 30 civarında bir azalmayı birlikte getirdi ama bir bakış açısı böyle, bir bakış açısına da bakarsanız 2009 yılı bizim ekonomik göstergelerimizin de bir anlamda düzeldi­ği bir yıldır. Yıllarca uğraşıp başaramadığımız birçok göster­geyi küresel kriz bir anlamda başardı ama bizim istediğimiz

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 39

Page 41: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

Küresel ticarette bir bozulmaya karşılık taşımacılıktaki etki dört kat oldu. Üretim zaten daha vahim ve daha hızlı şekilde etkileniyor. Çünkü neticede sadece

Amerika'nın 11 trilyon dolar bir tüketim pazarı var. Bu bozulduğu zaman bütün dünyanın dengesi bozuluyor. Dolayısıyla üretimde, finansmandan başlayarak

zincirleme bir bozulma da beraberinde geldi.

başarı bu değil. Yani oranların küçülerek, küçülmenin doğal sonucu olarak iyileşmesi bizim, milletimizin istediği bir şey değil. Biz istiyoruz ki hem büyümemiz devam etsin hem faiz oranlarımız aşağı insin hem de enflasyon oranımız makul seviyelerde olsun, ithalat-ihracat arasındaki makas daralsın. Dolayısıyla, reel sektörün lokomotif görevini sür­dürdüğü gerçek sektöre dayalı, üretime dayalı, istihdama dayalı bir kalkınma modeli ülkede devam etsin.

Değerli sanayiciler; bir ülkenin, sanayicinin, bakanlıkların plan yapması için, insanların hayal kurması için, geleceği planlaması için istikrar lazım, güven lazım. Bunların hiçbiri olmazsa dediğiniz de hiçbir şekilde mümkün olmaz. Türkiye bu dönemleri de yaşadı, Türkiye günlük plan yapamayacak olduğu dönemleri geride bıraktı. Bugün bahsedilen veya yaşanan olayların onda biri, yüzde biri geçmiş dönemde yaşanmış olsaydı ülke her gün krizden krize sürüklenir­di ama Allah'a şükür biz İspanya'dan geliyoruz, İspanya Türkiye'ye gıptayla bakıyor. "Siz iyisiniz." diyorlar. İşsizlik, iç piyasadaki durgunluk, insanlardaki moral Türkiye'den daha iyi değil, bunu bilesiniz. Türkiye dinamik bir ülke; biz giderken gündem başkaydı, döndük başka. Türkiye bu di­namik gündemde yaşamaya alışmış bir ülkedir. Sayın Baş­kan siyasi gerginlikten bahsetti, yani bunun adını doğru koymamız lazım. Türkiye aslında gelişiyor, demokratikleşi­yor, açık toplum özelliği gittikçe daha belirgin hale geliyor. Bizim burada yapmamız gereken kurumları rahat bırakma­mız, herkesin işini en iyi şekilde yapması için gerekli zemini hazırlamamız lazım. Bunun dışındaki müdahaleler bu ülke­nin geleceğine katkı sağlamaz, tam aksine gelişmesini, de­mokrasisini geciktirici bir etkisi olur, bunu görmemiz lazım. Yargı işleyecek, siyaset kendi işine akacak, vatandaşa ver­diği vaatlerini yerine getirecek, bunun gayreti içerisinde olacak. Kurumlar çalışacak, bürokrasi çalışacak ve dolayı­sıyla birbiriyle uyumlu bir şanzımanın dişlileri gibi sistem enerji üretmeye, güç üretmeye devam edecek; avare kas­nak gibi çalışmayacak sizin tabirinizle. Güç üretecek, ve­rimlilik olacak, verimliliği söylediniz, Amerika'da 100, bizde 41. Türk insanı çalışkan, Türk insanı zeki ama verimlilikte konumumuz Amerika'nın yarısından az. Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunun izahı gayet basit; bir kere her şeyden

önce değişimi iyi okumamız lazım. Hangi işi yaparsak ya­palım değişimi göremezsek, kendimizi yenileyemezsek, yaptığımız işin verimini, üretim artışını sağlayacak yenile­meleri yapamazsak maalesef bunu yaşayacağız. Bende bu işi yaptım, gemi inşaat sektöründe 20 yılım geçti. Japonlar kişi başına 70 kilo çelik işliyordu, bizim tersanelerimizde 14 kiloyu çıkana çok büyük iş yaptı diyorduk. Dolayısıy­la, bununla biz bir yere varamayız. Türkiye'de ne zaman biteceği, kaça biteceği belli olmayan, bilinmeyen bir gemi inşaatı sektöründen, bir gemi fiyatından bugün yılda 150­200 gemi yapar hale geldik. Aslında Türkiye'de de geliş­meler oluyor ama tabii kazandıklarımızla yetinmeyeceğiz, daha ileriye bakmamız, daha iyisini nasıl yaparızı düşün­memiz lazım. Çünkü bu bir kurtlar sofrası. Üretmeniz, en iyi kalitede üretmeniz yetmiyor. Bunu dünya piyasasında rekabet edecek, en güzel katma değer oluşturacak şekilde satabilmeniz lazım.

Buradaki konuşmacıların gündeme getirdiği konuları da kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum. Özel Bey, maden­cilik sektöründe demiryollarıyla ilgili sorunlardan bahsetti, bir kısmı kendi işleriyle ilgili. Onlara arkadaşlarımız bakıp kendisine dönecek, orada bir sorun görmüyorum. Bahset­tiğiniz proje Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi'dir; Sivas- Erzincan arasında dört tane HES projesi var, dolayısıyla demiryolu bu güzergahta ve su altında kalıyor, mecburen yapılması gereken bir projedir. Yani öyle keyfe keder bir proje değil onu söylemek istiyorum. Ancak sizin tesisinizle güzergah arasındaki münasebete arkadaşlarımız bakarlar, herkesi memnun eden bir çözüm üretirler, endişeniz olma­sın.

Diğer yandan tabii o göçük hadisesi, heyelan hadisesi.., Biliyorum, onun farkındayım ve o konuda çalışmalar yürü­yor. Yalnız şunu da bilmeniz gerekiyor ki -siz de gerçi ifade ettiniz- Demiryolları alternatif güzergahı hemen geliştirdi ve onun için de ayrı bir ücret almıyor, sadece fazla kilomet­re farkını alıyor. Yoksa tarifede bir değişiklik yapılması söz konusu değil, artı kilometre kadar bir ücret alıyor. Hiç taşı- mamaktansa alternatif oluşturmak şüphesiz daha önemli. Neticede Demiryolları da artık eski Demiryolları değil. On­

40

Page 42: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

lar da çok ciddi gayret gösteriyorlar ama içinde bulunduk­ları şartlar o kadar kötü ki, o kadar ihmale uğramış ki; ben şikayet etmeyi sevmem ama demiryollarında çok ciddi ihmal var. Bizim 7 yılda yaptıklarımız bile bir yüksek fırının potasına atılan bir tutam cevher gibidir. Cız diyor bir ses geliyor hiçbir şey fark etmiyorsunuz. Demiryollarına kesin­tisiz 15 yıl süreyle her yıl 6-7 milyar yatırım yaparsak bu ihmali bir ölçüde gidermiş oluruz. Efendim işte demiryolları ucuz, yolumuz yok, yol olmayınca nasıl ucuz taşıyacaksı­nız? Bana göre fiilen demiryolu yok. Neden yok? Yüzde 94'ü tek hat, yüzde 83'ü sinyalsiz, yüzde 82'si elektriksiz ve yüzde 70'i de 50 yıldır bakılmamış. Böyle demiryolla- rımız var, gerçeği görmemiz lazım. Tamam demiryolları refah yolu, ümran yolu; büyük Atatürk bunu demiş, laf­ta da bırakmamış bunun üzerine seferberlik ilan etmiş ve 4160 kilometreden 8800 kilometreye ulaşmış demiryolu hattımız 46'ya kadar. Ancak 46'da demiryolları harç bitti yapı paydos bırakılıyor ta ki bizim döneme kadar. Bakın biz bu dönemde 10 katrilyon para harcadık demiryollarına ama belki de bir şey göremiyorsunuz etrafta. Ancak de­miryollarında bir şeylerin değiştiğini göreceksiniz, aslında değişti de. Demiryollarında 13 milyon ton taşıma yapılı­yordu, bugün 23 milyon ton taşıma yapılıyor ve Demir­yolları "Bu 153 yıllık tarihimizin rekorudur." diyor. Ben de onlara diyorum ki "Aynı demiryolu ağına sahip Kanada ne kadar taşıyor baktınız mı?" Onların da 11 bin kilometresi var. Baktılar, 170 milyon ton taşıyor. Neyle övünüyoruz? 13 milyondan 23 milyona çıktık diye övünüyoruz, 150 yıl­lık rekorumuz diyoruz. Bana göre ortada rekor filan yok. Ancak her şeye rağmen gelecek demiryollarında, bunu çok açık ve net söylüyorum. Çünkü dünyayı, Avrupa'yı, etra­fımızı inceliyoruz herkes demiryollarına yatırım yapıyor. Türkiye'nin meselesi, altyapıda türler arasındaki enteg­rasyonunu sağlayacak bütüncül bir bakış açısını geçmişte

ortaya koymamasıdır. Ulaşım planlamasında her şey birbi­rinden bağımsız gitmiş; karayolları kendi başına, denizci­lik kendi başına, havacılık kendi başına ve demiryolları da zaten kaderine terk edilmiş. Hal böyle olunca ne oluyor? Karayolu taşımacılığı baskın ulaşım türü oluyor ama orada da yollar yetersiz kalmış. Sadece geçtiğimiz 6 yılın içinde motorlu araç sayısında yüzde 60 artış var. Yolların yüzde 30'uyla 60'ı ağır araçlardan oluşuyor. Yolların ömrü, trafik­te yaşanan sıkıntılar, bunları siz hesap edin.

Türkiye'de 2 yıldır çok şey değişti. Bütün ulaşım türleri aynı Bakanlık tarafından koordine ediliyor, gerçek adresini buldu. Ulaştırma Bakanlığı şu anda ulaşımla ilgili ne varsa hepsinden sorumlu. Daha bahane üretecek hiçbir şeyimiz yok. Bundan sonra olmayan işler varsa bunun hesabı biz­den sorulur, adresi bellidir.

Şimdi demiryollarıyla ilgili lojistik merkezleri kuruluyor. Şu anda 12 yerde bu çalışma yapılıyor, bir yandan da 400'ün üzerinde sizlerle, OSB'lerle birlikte iltisak hattı yaptık. "Ya­pamıyoruz, yani elimizdeki imkanlar sınırlı, tecrübe yetersiz, zaman da geçiyor o halde gelin beraber yapalım." dedik. Bu çağrıya kulak verdiniz, müşterek yapıyoruz. Demiryolları malzeme veriyor, siz altyapıyı yapıyorsunuz, bağlantıları yapıyoruz; bunlar güzel gelişmeler, bunlara devam ede­ceğiz. Çok güzel bir şey söylediniz, 19 saatte Erdemir'in lojistik şirketi yapıyor idi, biz 38 saatte yapıyoruz. Bu bir örnektir, bunu başlatan da benim ama yargı orada da karşı­mıza çıktı. Garip bir memlekette yaşıyoruz. Yani bir vatan­daşın karayolunu kullanmasıyla demiryolunu kullanması arasında ne fark var? Yolları yapıyoruz, herkes kullansın diyoruz. Demiryolunu yapıyoruz; valla demiryollarını TCDD kullanır, kullanmazsa kimse kullanamaz, karar bu. Yargı, ne yapacaksın? Şimdi onun da gerekçelerini ortadan kal­dıracak yasal düzenleme yapıyoruz. Demiryolculara kötü

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 41

Page 43: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

örnek olur diye belki de bu karar alındı. Demiryolcular için demiryolları esastır, müşteriler teferruattır; bu hale gel­miş, gerçekleri görmemiz lazım. Değişim şart, değişim her yerde şart. Avrupa bunu yaptı ve demiryolları tehdit etti "Bunu yaparsanız kazalar artacak." dedi, bu tehdide boyun eğmediler, kazalar da arttı ama şimdi Avrupa demiryolları Avrupa'yı ayakta tutacak bir altyapıya sahip oldu. Biz de bunu yapıyoruz, belki bu tehditleri bize de yapacaklar. Biz kamuoyuna söylüyoruz, ya bunları yaparız ya da ağlama­ya, sızlamaya devam ederiz. Bu ülkenin kaynaklarını, bu ülkenin değerlerini bu ülkenin geleceği için, kalkınması için, Büyük Atatürk'ün bize işaret ettiği çağdaş uygarlık sevi­yesine ulaşmak için en iyi şekilde kullanacağız. Dahası var mı? Ben size söyleyeyim, bugün Demiryolları'nda paydos etsek, her şeyi, herkesi evine göndersek 3 trilyon tasarruf sağlıyoruz. Onu da size versek -KOBİ'lere- abad olursunuz. Bunu yapabilir miyiz? Yapamayız çünkü Demiryolları'nın bizim insanımız için sadece bir taşıma olmanın ötesinde anlamı var; Atatürk'ün mirası. Atatürk'ün mirasına her fırsatta sahip çıkmaya çalışanlar ne yazık ki demiryolunu görmezden geldiler, 60 yıl görmezden geldiler. Demiryol­larını da inşallah o arzu ettiğimiz düzeye getirerek, Büyük Atatürk'ün vasiyetini de yerine getireceğiz.

Bir başka arkadaşımız Mehmet Yalçındere, sürücü belge­lerine, şehiriçi kamyonet güzergahlarına değindi. Bunlar Büyükşehir Belediye Kanunu'yla Ulaştırma Bakanlığı'nın yetki ve sorumluluğunu ilgilendiren konular. Esasen 5216 sayılı Kanun şehiriçi trafiğini düzenleme yetkisini UKOME'ye veriyor. Dolayısıyla, bizim şehiriçi trafiğiyle ilgili söyleyeceğimiz çok bir şey yok ama şehirlerarası trafikten biz sorumluyuz. Daha doğrusu, kolluk kuvveti olarak değil ama taşımacıların yetkilendirilmesi, sertifikası, sürücülerin eğitimi vesaire gibi konularda da çok mesafe aldık. Taşı­maların biraz pahalanmasının nedeni bu olabilir. Araçların istiap haddine, araçların teknik yeterliliklerine çok dikkat ediyoruz. Tabii bunu yapmazsak bedelini başka türlü ödü­yoruz; can olarak ödüyoruz, mal olarak ödüyoruz ve yol­ların eskimesi, kısa sürede bozulması olarak misli mislini ödüyoruz, bunu yapmamız lazım.

Şimdi karayolu taşımacılığımızın sorunları yok mu? Var. 50 senemizi karayoluna ayırmışız ama orada da bir şey yapa­mamışız; darmadağınık, mevzuatı yok, arz-talep dengesi

kaybolmuş. 860 bin tane araç var, 500 bin tanesi ancak iş buluyor. İş bulmak için 30 tonluk araca 50 ton atıyor; böyle bir yapıyla biz nereye kadar gidebiliriz, böyle bir şey olabilir mi? Bunları düzene soktuk. Herkesin köşe bucak kaçtığı, aman bulaşmayayım dediği sorunların hepsinin üzerine gittik, elhamdülillah sektörümüzün de milletimizin de desteğiyle hepsini hallettik. Hallettiklerimizin sayısı et­mediklerimizden çok fazla, onu bilesiniz.

Evet bir başka konu. Kutsi Bey de yine taşımacılıkta de­miryollarının önemini vurguladı. Karayolunun denizcilikle uzak mesafelerden 6600-6700 milden gelen taşıma fi­yatlarıyla, yurtiçi taşımaları karşılaştırdı. Bütün bunlar doğ­ru, bunun sebebi ne? Parsel büyüklüğü. Bir gemiyle 50 bin ton taşıyorsunuz, bir kamyonla 50 ton taşıyorsunuz; tabii ki fiyat aynı olmayacak, bunu biliyoruz. Ancak önemli olan, ulaşımda modlar arasındaki entegrasyonun tamamlan­masıdır. Burada da alışkanlıkların değişmesi gerekiyordu. Biz şimdi başlangıçta hava taşımacılığını yaygınlaştırırken otobüsçüler telaşlandı, geldiler "Ne yapıyorsunuz Bakanım bizi öldüreceksin, bittik, yandık." dediler. Dedim ki, "Merak etmeyin size de bir şey olmaz, bundan siz de kazanacaksı­nız." "Nasıl olacak?" dediler. Gayet basit; Edirne'den Iğdır'a taşıma yapmayacaksınız; 250 kilometrelik bir daire içeri­sinde taşımacılığa döneceksiniz o zaman siz de para kaza­nacaksınız. İnsanları "Yahu kardeşim sen otobüsle git 23 saat, ne lüzum var 1,5 saatte gidiyorsun, etrafı seyrede­rek gidersin." deseniz de ikna edemezsiniz. Eğer bir sefer bu adam uçağa ayağını bastıysa onu aşağı indiremezsiniz; Türkiye de bunu yaşıyor. 8 milyon insan uçuyordu şimdi 37 milyon insanımız uçuyor. Türkiye adeta uçtu. Bunun ekonomiye getirdiği artı değeri benim size anlatmama lüzum yok. Bir gün gittiniz, bir gün geldiniz, gece orada kaldınız 3 gününüz geçti. Halbuki aynı gün gidip işlerinizi yapıp geri dönebiliyorsunuz. Çağdaş taşımacılığı, konfor­lu, güvenli, zaman tasarrufunu sağlayan taşımacılığı ma­alesef yıllarca halkımızdan esirgemişiz; Allah'a şükür onu hallettik, şimdi diğerlerine de bakacağız. Bağlantı hatları dediğim gibi yapılıyor, yapılmaya devam edecek.

Özgür Özüdoğru arkadaşımız Esenboğa Havaalanı... İşte orada bir köy meydanı vardı, ne yaptık? 23 ayda oraya Avrupa'nın en prestijli havaalanını yaptık. Bunu devlet yapmaya kalksaydı o sürede DPT'den planlarını geçire­

Türk insanı çalışkan, Türk insanı zeki ama verimlilikte konumumuz Amerika'nın yarısından az. Bunu nasıl izah edeceğiz? Bunun izahı gayet basit; bir kere her şeyden

önce değişimi iyi okumamız lazım.

42

Page 44: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

Türkiye'nin meselesi, altyapıda türler arasındaki entegrasyonunu sağlayacak bütüncül bir bakış açısını geçmişte ortaya koymamasıdır. Ulaşım planlamasında her

şey birbirinden bağımsız gitmiş; karayolları kendi başına, denizcilik kendi başına, havacılık kendi başına ve demiryolları da zaten kaderine terk edilmiş.

mezdi. Biz inşaatını yaptık hizmete soktuk sessiz sedasız. Şimdi oradaki uçuş sayılarını arttırın diyorsunuz, bu doğru bir talep, haklı bir talep. Orada da alışkanlıklar karşımıza çıkıyor. Herkes pazarın hazır olduğu yere hücum ediyor, bakın yapılan hata budur. Pazar doysun önemli değil, Atatürk Havaalanı kapasite üstü çalışsın ama ben oradan sefer yapayım, niye kardeşim? Sabiha Gökçen bomboştu başladığımızda, şimdi 6 milyonu geçti. Oraya ilk gelen kazandı. Biz de şimdi firmaları bu tarafa yönlendiriyoruz, Ankaray'da da ikinci bir hat olması için gayret ediyoruz.

Ankara Metrosu, o aynı zaman da Sait Bey'in de sorusuna cevap. Ben belediye başkanlarımızın beceriksizliği görü­şüne katılmıyorum, gayretle çalışıyorlar. Şunu söyleseniz doğrudur; kaynak yetersizliği var. Öncelikler daha iyi belir­lenebilir, kaynaklar daha iyi kullanılabilir ama şunu da he­pimizin görmesi lazım. Belediyeler büyük altyapı projelerini yapamazlar, böyle bir kaynakları, birikimleri de yok. Bu iş sadece parayla da olmuyor, bir de böyle bir altyapınız ola­cak. O nedenle, biz de Ankara Metrosu'nun yarım kalan işlerini almayı düşünüyoruz; bunun planlamasını yaptık, yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bakanlık teşkilat gö­revleriyle ilgili yasada, bunun çalışmalarını da tamamladık. Yalnız müteahhitlerle bir-iki ufak konuşmamız gereken konu var, onları konuşup anlaştıktan sonra devralacağız. Bizim istediğimiz şu: Bir sorunu A kuruluşundan B kuru­luşuna devretmek Ankara'ya bir şey kazandırmaz. Eğer bu devir olacaksa süratle geri kalan işler yapılıp Ankara'da tra­fik çilesinin sona ermesi lazım. Ben Ankara'ya ilk geldiğim­de bu kadar değildi, siz belki daha iyi yaşıyorsunuz ama dışarıdan gelen biri olarak Ankara'daki trafik probleminin son birkaç yılda artış seyrini bizzat yaşayarak şahit oldum. Dolayısıyla bu konu bizim için de öncelikli bir konudur ve gündemimizdedir.

Tarık Bey de genel bir değerlendirme yaptı. Esasında de­miryollarının önemi, Ankaray'la ilgili özelde konuyu kendisi de dile getirdi. Bunlar için kendisine teşekkür ediyorum.

Tabii ki reel sektör, Hükümet, sivil toplum kuruluşları he­pimizin tek bir gayesi var; hepimizin müşterisi vatandaş. Sıralamayı yaparsak en yukarıda vatandaş var, ondan

sonra sizler varsınız, en aşağıda biz varız. Biz yönetişim anlayışını böyle görüyoruz. Orayı mutlu etmeyen hiçbir iş bizi de mutlu etmez, sizi de mutlu etmez. Bu konuyla ilgili son olarak şunu söyleyeyim; krizin ilacı yatırımdır, siz de ifade ettiniz.

İstihdam en büyük sorunumuz. İstihdamı iki türlü aşacağız; iç piyasayı canlandırmak için nakit pompalayacağız, bir de kamu yatırımlarını arttıracağız. Kamu yatırımlarının artma­sı konusunda hiç endişeniz olmasın, ona ben bakıyorum, en fazlasıyla yapıyoruz. Şu anda yüzde 45-50 oranında kamu yatırımını, bütçemizin 2 katı yatırımı yapıyoruz. Son2 senedir bunu teamül haline getirdik, bilhassa karayolları projelerinde süreyi kısaltmak için. İstihdam için de hepimize sorumluluk düşüyor. Yine söylediniz, KOBİ'lere kredi azal­mış, bireysel krediler artmış, kurumsal büyük işletmelerin kredilendirilmesi artmış. Bankaların artık topladıkları 22 katrilyon paradan biraz da küçük ve orta ölçekli işletme­lere doğru bir şey akıtmasının zamanı geldi; bunu herkes bekliyor, kamuoyu da bekliyor. Devlete borç vererek para kazanma zamanı değil, biraz da ülkenin geleceğini düşün­me zamanı. Burada da Kredi Garanti Fonu'nu bir an önce işler hale getirmemiz ve bu kanaldan işletmelerin temi­nat açığını kapatacak finansal sistemin, kredi sisteminin sağlıklı çalışacağı yapıyı tekrar oluşturmamız lazım. Ben bu konunun sadece sizin değil, bizim değil aynı zamanda fi- nans sektörünün de birinci derece konusu haline geldiğini düşünüyorum. Onlar da bu açılımı yapmak zorundalar.

Ulaştırma Bakanlığı'nın faaliyetlerine ilişkin sunumum ol­dukça uzun ancak ben mümkün mertebe hızlı hızlı geçe­ceğim.

Türkiye yatırımın merkezi haline gelmiş; 2000 yılında 51. sıradaymışız, 20. sıraya yükselmişiz. Doğrudan yabancı sermayede gözle görülür bir artış var ama bununla ye­tinmemeliyiz, bunun çok daha fazlasını Türkiye yapabilir, yapacaktır da. Ulaştırma yatırımlarının toplam kamu yatı­rımları içerisindeki payı, 2003'ten itibaren artmaya devam etmiş, yüzde 6'dan yüzde 28'e çıkmış.

Sektör sektör bakacak olursak... Cumhuriyet tarihinin en büyük karayolu hamlesini bu dönemde gerçekleştirdik.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 43

Page 45: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

6101 kilometre 79 yılda ve 2009 sonu itibariyle 7 yılda da 17.438 kilometre bölünmüş yolu tamamlayarak hiz­mete açtık. Türkiye böyle bir değişimi yaşadı 7 yılda. Bu bir dünya rekorudur onu da söyleyeyim; bu işte oldukça başarılıyız, bunu diğer ülkelerle yaptığımız kıyaslarda gö­rüyoruz. 2012 hedefimiz, 22.500 kilometredir.

Otoyol projeleri var, hala yol projelerinin gündemde oldu­ğunu görüyoruz diyen sanayicilerimiz vardı. Otoyollarımız tabii ki olacak, yani biz demiryollarına önem verelim der­ken Türkiye'nin yollarını da ihmal edelim demiyoruz. Ancak buradaki ayrıntıyı iyi görmemiz lazım; biz bu projeleri kamu kaynağıyla yapmayacağız. Bunları kamu özel sektör ortak­lığıyla, yap-işlet-devret modeliyle yapacağız; dolayısıyla burada bir kamu kaynağının en azından kısa sürede kul­lanılması cihetine gitmeyeceğiz. Malum, Sakarya-Bozüyük hattını bitirdik, açtık. Bozüyük-Kütahya-Afyon'u bu sene bitireceğiz, sadece 20 kilometremiz kalmış. İstanbul­Antalya arası yolculuk yapanlar otoyol standardı yolda gidecek. Ankara-Çankırı-Kastamonu hattında 44 kilomet­remiz var, bunu bitireceğiz. Afyon, Konya, Ereğli, Ulukışla, Sivrihisar, Bursa, Delice, Yozgat, Sivas, Refahiye, Kayseri, Gürün, Darende, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis, Amas­ya, Tokat, Yıldızeli, Bursa, İzmir "Kuzey TETEK" dediğimiz Gerede, Amasya, Tokat, Erzincan, Erzurum, Gürbulak yolu da 2010'da bitecek diye hedefleniyor.

Şimdi 2023 hedeflerimiz var yollarda. Artık Türkiye'de kuzey-güney akslarını güçlendirme zamanı geldi. Türkiye'nin kuzey-güney akslarına ağırlık veriyor, iki denizi birbirine birleştirmeyi hedefliyoruz. Bu da ayrı bir proje­miz. İstanbul-İzmir Otoyolu yap-işlet-devret modeliyle ihale edildi ve ağırlıklı olarak bir yerli grup bunu aldı. Şimdi bunun sözleşme, finansman çalışmaları devam ediyor. 6,5 milyarlık bir projedir, 22 yıl işletme yapılacaktır. Bu ger­

çekleştiğinde İzmir-İstanbul 3 saat, bilemediniz 3,5 saate inmiş olacak. Devam eden önemli projelerimizden bir tane­si, karayolu boğaz tüp geçişi projesidir. Bunun da ihalesi yap-işlet-devret modeliyle yapılmıştır. Şu anda işlemleri sürmektedir.

Bölünmüş yolların ekonomimize sağladığı faydadan kısa­ca bahsetmek gerekirse, her şeyden önce bir kere trafik kazalarında ölümler azalıyor; kazalar arttı ama niye arttı? Çünkü araç sayısı arttı, ikincisi hızlar arttı. Kazalar artık yol kusurundan, kafa kafaya çarpışmadan olmuyor, birbirine arkadan çarpmayla oluyor, o da hızla ilgili bir problem. Ancak bütün bunlara rağmen ölüm sayılarında araç sa­yısındaki artışa kıyas yaptığımızda, yüzde 89'a varan bir azalma var bölünmüş yollarda.

Diğer iki önemli tasarruf da seyahat süresi ve yıllık akar­yakıt tüketimindeki azalma. Bunları topladığımız zaman neredeyse 4 milyar TL'ye yakın bir tasarruf anlamına geli­yor. Bu da bölünmüş yollara harcadığımız paranın 6-7 yılda geri döneceği anlamına geliyor. Bölünmüş yollara şu ana kadar 25 katrilyon, toplam yollara 34 katrilyon harcadık. Yapılan yatırım ortalama olarak 6 yıl gibi bir süreye düştü; eskiden bu süre 15 yıldı.

Yetki belgesi ve karayolu taşımacılığı ile ilgili olarak yap­tığımız düzenlemeler ise şöyle; şu anda toplam 865.242 yetki belgesi ile faaliyet gösteren işletmecimiz olmuş. Es­kiden bunların hiçbir kaide koyduğu yoktu, şimdi gerçek zamanlı olarak 24 saat takip ediyoruz. Kim sektöre girdi, kim sektörden ayrıldı, ne oldu, ne bitti, hangi gümrük ka­pısından kim girdi, kim çıktı, belgeleri düzgün mü değil mi? Bakın biz gümrük kapısındaki memurlarımızı çektik; diğer kurumlar var, en azından vatandaş bir pencereyi az gör­sün diye biz çektik. Şimdi Ankara'dan takip ediyoruz, bunu

44

Page 46: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

da bilişim sayesinde yaptık. Vatandaş bir polise gidiyor, bir gümrüğe gidiyor, bir sağlığa gidiyor, bir Ulaştırma'ya gidiyor. Şimdi Ulaştırma eksik, en azından 3 yere gidiyor,3 sefer hatırı soruluyor. Bizden kurtarmış olduk.

Yol kenarlarında istasyon denetimlerini artırdık. Şu anda "Taşıma fiyatları arttı." diyor ya arkadaşlar, biraz da bu yüzden. İstiabın üzerinde taşıma artık azaldı, yok demiyo­rum. Buna çok büyük bir isyan vardı başta fakat şimdi taşı­macılar "Şuraya da kantar koyun, buraya da kantar koyun." diyor. Çünkü haksız rekabet ortadan kalkıyor. Sürdürülebilir bir şey değildi bu, böylece araç muayene istasyonları çok çağdaş hale geldi, eskiden kağıt üzerinde yapılırken şimdi dünya standartlarında yapılıyor, bu konuda Avrupa'dan bile öndeyiz.

Şimdi bir şey daha yapıyoruz; en eskilerinden başlamak üzere trafikten ağır taşıtları alıyoruz. Şu ana kadar 17.483 adet araç almışız, bunları hurda haline getirip tekrar demir- çelik endüstrisine kazandırmak için çalışma yapmışız, bun­ların dökümü var. Bunun için yaklaşık 100 trilyon civarında para ödedik hak sahiplerine, bu da meslekten çekilenlere bir anlamda destek oldu. Vergi borcu, diğer borçları, yedek parçası, işletme masrafı her şeyi maliyetinin çok üzerine çıktığı için kurtulamadıkları bir sorundan böylece kurtardık. Onları kurtarmakla kalmadık; sektördeki arz-talep denge­sinin de biraz daha iyileşmesine katkı sağladık.

Geldik demiryollarına. Evet, ilk defa bu sene bütçe ödenek­lerinde yüzde 10 kara yollarına yapılan yatırımı demiryol­ları bütçesi aştı. Bu son 60 yılda belki de 67 yılda bir ilktir, bunu ifade etmek isterim. 1950-2003 yılları arasında yıl başına 11 kilometreymiş. Bu dönemde yıllık 111 kilomet­reye ulaşmışız, yani bir şeyler yapılıyor boş durmuyoruz. Ancak dediğim gibi bunun semeresini görmek için zaman lazım. Şu anda bizim yaptıklarımızla bile Atatürk dönemin- dekilere ulaşmış değiliz. Orada 134 kilometre yol yapılı­yordu; şu anda 88 ila 111 kilometre. Hangisini alacağınıza bağlı, hızlı tren hattı olarak alırsanız 88, topunu alırsanız 111 kilometre.

Demiryolu ağımızın açmazı "elektrik ve sinyal" süratle bunları arttırmamız gerekiyor. Şu anda yapılan yerler var,

diğerlerini de programa aldık. Demiryollarında hızlı tren projeleri devam ediyor. Bu sene başlayacağımız proje de Bursa-Osmaneli veya Bursa-Bilecik projesidir. Buna ilave­ten ayrıca Sivas-Erzincan hattını da bu sene ihale edece­ğiz. Ankara-Eskişehir'i açtık çalışıyor. Eskişehir-İstanbul'da çalışmalar devam ediyor, böylece bu mesafeyi 3 saate in­dirmiş olacağız. Bu, 33 senedir Türkiye'nin, Türk insanının özlemidir. Bunu da böylece gerçekleştirmiş olacağız.

150 yıllık rüya dediğimiz Marmaray Projesi var. Bu projede de tarih 2013'ün sonu. Bu, dünyanın sayılı projelerinden biridir. Bunun yapımı da süratle devam ediyor.

Diğer bir husus; Türkiye'yi Avrupa'yla Asya'ya bağlaya­cak, Türkiye-Gürcistan-Kars-Tiflis-Bakü Projesi'nin altyapı çalışmaları devam ediyor. Gürcistan'da biraz yavaşladı, in­şallah karşı tarafta bir aksilik yaşamazsak 2012 sonunda bitirilmesi hedefleniyor. Yine Ankara-Konya karayolunu bu sene tamamlamayı hedefliyoruz ve tamamladığımız za­man Ankara-Konya 1 saat 15 dakika veya gidiş-geliş 2,5 saat olacak; git-gel Konya 6 saat tarihe karışmış olacak. Devam eden Ankara-Yozgat-Sivas hattı var, daha doğru­su Yerköy-Yozgat-Sivas devam ediyor, diğer kısmı bu sene ihale edilecek. Hızlı tren garlarını bundan sonra yap-işlet- devret modeliyle yaptıracağız. İlk proje Ankara'da olacak.

Demiryollarının altyapısında ve üst yapısında kullanılan malzemelerin yerli üretimi için adımlar attık. "Yerli katkı­ya önem verelim." diyordunuz. Mesela Sakarya'da bir hızlı tren fabrikası kuruldu, onu Koreli ve Türk ortaklar gerçek­leştirdi. Tekerlekler Makine Kimya'da yapılıyor, hep dışa­rıdan alınıyordu. Kardemir'i teşvik ettik, hızlı tren rayları ve normal tren rayları yapmaya başladı ve hatta bizden sonra dışarıya da satmaya başladı. Erzincan'da ray bağlan­tı elemanları fabrikası, Pamukova'da tren travers fabrika­sı kuruldu, bunların hepsi özel sektör. Makas fabrikası da Kardemir'le ortak yabancı bir firma tarafından devralındı.

Lokomotifte önemli gelişmeler var. Eskişehir'de Amerikan firmasıyla bir ortaklığa gidildi ve böylece artık Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu pazarına Amerikan General Elektrik'in imalatları Eskişehir'de yapılacak.

Türkiye'de 2 yıldır çok şey değişti. Bütün ulaşım türleri aynı Bakanlık tarafından koordine ediliyor, gerçek adresini buldu. Ulaştırma Bakanlığı şu anda ulaşımla ilgili ne

varsa hepsinden sorumlu. Daha bahane üretecek hiçbir şeyimiz yok. Bundan sonra olmayan işler varsa bunun hesabı bizden sorulur, adresi bellidir.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 45

Page 47: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Şubat 2010

50 senemizi karayoluna ayırmışız ama orada da bir şey yapamamışız; darmadağınık, mevzuatı yok, arz-talep dengesi kaybolmuş. 860 bin tane araç var, 500 bin tanesi ancak iş buluyor. İş bulmak için 30 tonluk araca 50 ton atıyor; böyle bir yapıyla biz

nereye kadar gidebiliriz, böyle bir şey olabilir mi?

Vagon üretimleri de TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ'ta yapılmaya devam ediyor.

Bu dönemde blok tren taşımacılığına önem verildi ancak ona da çok itiraz oldu. Herkes "40 ambar benim yükü­mü alsın götürsün." diyor. Nereden? İşte Soma'dan alsın Erzurum'a götürsün. İyi götürsün de 15 günde gidiyor. Trenler karışıyor, vagonlar karışıyor, yükler karışıyor. Şimdi 250 ve üzerinde blok yapılıyor, en azından 15 günden 3 güne indi. Bu çok istenen düzeyde değil ama çok ciddi bir avantaj sağladı.

Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ulaşım altyapı bağlantısının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Yakında Rusya'yla Kafkas Samsun'u açıyoruz; Marmaray bitince Avrupa-Asya bağlantısı bitmiş olacak. Kars-Tiflis-Bakü Projesi bitince Kafkasya'yı bağlamış olacağız ve bir başka proje de Bas­ra Körfezi'nden, Silopi üzerinden Türkiye ağına yapılacak bağlantıdır.

Denizcilik sektörüne gelince, belki sizin çok fazla doğrudan ilişkili olmadığınız bir sektör olabilir ama Türkiye için önem­li bir sektördür. İktidara geldiğimizde ilk olarak denizcilere yakıtın ÖTV'sini kaldırdık. İstenildi ki denizde taşımacılık daha fazla yapılsın, denizyolu daha çok kullanılsın, dola­yısıyla bir anlamda taşıma maliyetlerimiz azalsın. Şu ana kadar yaptığımız desteklerin tutarı 1,5 milyar TL'yi bul­muş. Türkiye, denizde kruvazör, yani deniz turizminde de 2002'ye göre yüzde 346'lık bir artış sağladı.

Ticaret filomuz büyüdü. Tonaj bazında 64, adet bazında yüzde 103 bir artış sağladık. Yabancı, armatörlük küresel bir iş kolu. Dolayısıyla, Türk armatör ama yabancı bayrak­ta gemileri var veya Türk bayrağında gemileri var. Türk bayrağına kayıtlı 6736 milyon detveyt ton, yabancı bay­raktaki miktar ise 8500 ile yerli bayrağın üzerine çıkmış. Yani Türk armatörlerinin artık dünyanın her tarafında ça­lışan gemileri var ve toplam tonajımız da 15 milyon tonu aşmış durumda. Türkiye gemi inşaat sektöründe geçtiği­miz yıllarda çok büyük mesafeler aldı. Kriz nedeniyle biraz durgunluk yaşıyoruz ama Türkiye sipariş alma noktasında 5. sıraya yükseldi. Tersane sayımızı 37'den 100'ün üzerine çıkardık. Yani bir Tuzla Aydınlı Koyu'ndan çıkardık bütün

sahillerimize tersane alanlarımızı yaydık. Türkiye, yat in­şaatında da bir marka oldu. Amerika, Kanada ve İtalya'dan sonra 3. sırada.

Denizciliğimizin emniyet yönünden, gemilerin teknik do­nanımı yönünden durumu vahimdi, kara listedeydi Tür­kiye. Şimdi ise beyaz listeye geçti, denizcilikteki itibarını kazanmış oldu. Bunu da tabii yetkin denizcileri görevlen­direrek, denetimleri arttırarak yaptık.

Bir başka konu; geçen yıl uyguladığımız gerek yerli gerek yabancı teknelerde Türk bayrağının çekilmesine yönelik vergi kolaylıklarıydı. Öyle bir şey vardı ki tekne adeta lüks kabul ediliyor. Halbuki tekne bazen otomobilden daha ucuz ama Motorlu Taşıtlar Vergisi, ÖTV'si, KDV'si vesaire üst üste koyunca teknenin 3 yıl içinde bedelinden fazla vergi ödüyordunuz. Dolayısıyla, bütün sahillerimiz tekne­lerle doluydu ancak arkalarında yabancı bayrak vardı. İn­ternetten müracaat ediyor, ufak bir ücretle bayrak çekme hakkı veriyorlar ve bizim sahillerimiz işgal ediliyor, hesaplar kitaplar başka ülkelerde tutuluyor; doğrusu bu çok büyük bir kepazeliktir. Bunu ortadan kaldıracak bir tedbir aldık ve şu ana kadar 1237 büyük ebatlı ve 12.000'in üzerinde de küçük ebatlı tekne Türk bayrağı çekti.

Deniz korsanlığıyla ilgili Aden Körfezi'nde, Hint Denizi'nde de mücadelemiz sürüyor. Denizcilik belki sizin ilginizi çok çekmez ama artık 8484 kilometrelik sahillerimiz gece gündüz, 24 saat takip ediliyor. Ne oluyor ne bitiyor, kim nereye gitti, ne yaptı, bütün hareketleri izliyoruz. Acil durumlarda müdahale ediyoruz. Ayrıca bir Deniz Emniye­ti Ulusal Acil Müdahale Merkezimiz var Ankara'da, bunu şimdi Marmara Ereğlisi'nde kuruyoruz.

Yap-işlet-devret modeliyle yaptığımız işler var. Turgutre- is Yat Limanı geçtiğimiz yıllarda açıldı. Ayrıca Çanakkale Kepez Limanı, Güllük Gemi Yük İskelesi, bu da şehrin mer- kezindeydi dışarı aldık, bir rahatlama oldu ve şehir kur­tuldu. Bodrum Yolcu İskelesi, Didim Yat Limanı, bunların toplam tutarı 1 milyar 375 milyon doları bulmuş bu süre içerisinde. Bu anlamda Bakanlığımız gerek havacılık gerek denizcilik sektöründe ve şimdi de karayolu sektöründe yap-işlet-devret projelerinde hem en fazla birikime sahip

46

Page 48: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOMECLİS

bakanlık haline geldi hem de kamu kaynağı kullanılmadan projeler gerçekleştirildi. Türkiye'nin ihtiyacı olan birçok şey kısa sürede yapılmış oldu. Sadece 4 havaalanında yaptığı­mız projelerle kapasiteyi yüzde 100 artırdık. Alanlarımızın toplam yolcu kapasitesi 52 milyon iken şu anda 105 mil­yona geldi. Yıllık taşımalarımız 33 milyonken 86 milyona çıktı.

Havacılık sektörü de bu dönemde adete uçan, dünya­dakinin tersine çok büyüyen bir sektör oldu Türkiye'de. 2003-2009 yıllarında yüzde 147 büyüdü. Yani biz bunu "Havayolunu, halkın yolu haline getirdik." diye özetliyoruz. Uçak trafiğinde 200 binlerden 1 milyonlara çıkan bir trafik var. Yük hava kargoda da ciddi bir artış var, iç-dış toplam 1.6 milyon tona yükseldi. Yolcu kapasiteleri 55 milyondan 108 milyona çıkmış. 2023 hedefimiz 386 milyon. Demek ki yeni havaalanları yapmamız gerekiyor, bunun hazırlığı içerisindeyiz. Kapasite kullanımında ciddi iyileşmeler var. Kapasite kullanımı 60'tan 79'lara çıkmış. Tabii hava ta­şımacılığı çok artınca denetimler önem kazanıyor ve son yıllarda işi sıkı tutuyoruz. İki türlü denetim var. Safha, Sana diyoruz; Safha yabancı kuyruklu tescilli uçakların, Sana da yerli uçakların denetimidir. Onlarda da yerli yabancı ayırt etmeden örnekleme usulü bu teftişler yapılıyor. Havacılık­ta uluslararası ilişkilerde çok önemli gelişmeler, ikili havaa­lanı anlaşmalarında ciddi artışlar sağlandı. Hava sahasının

açık kullanımı, open sky dediğimiz yönde attığımız adımlar var.

Türk Hava Yolları'nda 2003 yılında sadece 2 merkezden 25 noktaya uçuş yapılıyor. Şimdi ne olmuş? Havada iş­ler arapsaçına dönmüş ama bu kötü anlamda değil tabii. Evet, 2, 4, 5 tane uçucu 45 noktaya sefer yapıyor; bizim amacımız da buydu, bunu da gerçekleştirmiş olduk. Ayrıca çapraz uçuşlar dediğimiz uçuşlar da önemli ölçüde gelişti. Sadece Ankara'dan İstanbul'dan değil, diğer vilayetlerimiz­den de uçuş yapılır hale geldi. Yine bu dönemde Kıbrıs'ı da unutmadık, Kıbrıs'ta da bağlantı noktalarını arttırdık. Yani Türkiye dünyanın merkezinde değerli sanayicilerimiz. Her­kes biz dünyanın merkezindeyiz diyor ama bu da yanlış değil, doğrudur. Dünya yuvarlak nereye elini değdirirsen ora merkez oluyor. 3 saatlik uçuşla 60 ülkeye ulaşabiliyor­sunuz, böyle bir ülke dünyada yok. Boşuna söylemiyoruz, dünyanın merkezindeyiz. Bugün artık 60 noktadan 130 noktaya gidebilir hale gelmişiz. Türkiye havacılıkta dünya­da küresel bir oyuncu olmuştur, bunu da memnuniyetle söyleyebiliriz. Havaalanları ve yolcu payı ise Atatürk Ha­vaalanı yüzde 33, biz başladığımızda yüzde 64'tü, yarıya inmişiz ama yolcu payını azaltmamıza rağmen hala yetmi­yor. Çünkü havacılığımız çok gelişti. Bakın yap-işletlerle öz kaynak projelerinin karşılaştırılması var havacılıkta. Yap- işletler genel bütçeyle yapılanların önüne geçmiş. Yani

Reel sektör, Hükümet, sivil toplum kuruluşları hepimizin tek bir gayesi var; hepimizin müşterisi vatandaş. Sıralamayı yaparsak en yukarıda vatandaş var, ondan sonra

sizler varsınız, en aşağıda biz varız. Biz yönetişim anlayışını böyle görüyoruz. Orayı mutlu etmeyen hiçbir iş bizi de mutlu etmez, sizi de mutlu etmez.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 47

Page 49: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

24 Ş2u4baŞtub2a0t1200

İstihdam en büyük sorunumuz. İstihdamı iki türlü aşacağız; iç piyasayı canlandırmak

için nakit pompalayacağız, bir de kamu yatırımlarını arttıracağız.

Türkiye'nin geleceği burada. Eğer biz piyasayı hareketlen­dirmek, projelerin çok daha hızlı tamamlanmasını istiyor­sak yapmamız gereken bu, bunun için çalışıyoruz.

Şimdi bir de bizim gözükmeyen işlerimiz var; bilgi ve ileti­şim, bu da bizde. Şimdi iletişim sektöründeki serbestleş­me ve onun sonrasında meydana gelen değişim sürecini de biz başlattık. Hep lafını ettiler, Telekom'u sattırırım- sattırmam, öyle olur-böyle olur, siyasete kurban ettiler, yatırım yapmadılar. O muazzam kuruluş hep kan kaybetti. Geldik o işi de hallettik ve kamu yararının olabileceği en yüksek düzeye çıkacak şekilde hallettik. 80 tane mah­kemeden yüz akıyla da çıktı. Bozmak için herkes elinden gelen her şeyi yaptı ama sonuç alamadılar, iyi ki de ala­madılar yoksa biz bu gelişmeyi, bugün 130 milyar dakika görüşmeyi sağlayamazdık. İletişimde ciro artışı da muaz­zam oldu, 33 milyar dolara çıkmışız. Nerelerden? 10 milyar dolardan üç kat artış olmuş. Şunu özellikle ifade edeyim ki krizde iki sektör büyümeye devam etti; finans sektörü, bilişim sektörü. Bankaların neden büyüdüklerinin sebebini biliyoruz ama bilişim neden büyüdü? Çünkü bilişim gelecek, bunun için büyüdü. İşiniz ne olursa olsun hepiniz bilişime yatırım yapıyorsunuz. İnterneti daha çok kullanıyorsunuz, üretim artışı için, verimlilik artışı için. Bilişim yazılımlarını, donanımlarını daha çok kullanıyorsunuz, iyi ki de böyle ya­pıyorsunuz. Hem değişime ayak uyduruyorsunuz hem de bir sektörün gelişimini sağlıyorsunuz. Arama trafiğindeki artışlar 129 milyar seviyesine ulaşmış ama cep telefonu... Bakın başlangıçta yüzde 65 ev telefonu iken şimdi 105 milyarı cep telefonu olmuş.

Geniş bant dediğimiz hızlı internette de çok önemli ilerle­me kaydedildi, 2003'te yoktu bu. Şu anda mobil artı sabit olarak 7.55 milyona çıktık ama hane sayısı, kullanıcı sayısı olarak 35 milyona ulaştık. Türkiye ulaşımda olduğu gibi iletişimde de geçiş noktasında bulunuyor. Serbestleşmey- le birlikte evrensel hizmet fonunu devreye soktuk. Yani hizmetin iradın maliyeti karşılamadığı yerlerde biz gidiyo­ruz, parasını biz veriyoruz, yapıyoruz. İşte PTT, sağlıklı bir şekilde büyüyen kuruluşumuz. İmkanlarını, kapasitesini daha iyi değerlendiriyor. Bugün PTT artık zarar etmekten çıktı, normal vatandaşa odaklı hizmet sayısını, hizmet kali­tesini arttırdı ve personel sayısı 5000 azaldığı halde 400 trilyon da kara geçti. Demek ki atıl bir kapasite vardı, bu canlandırılmış oldu.

Uydular da -anlayacağınız bizde olmayan iş yok- şu anda kapasite yetmiyor, iki tane daha uydu alacağız. Bu arada da kendi uydumuzu yapmak için TAİ ile birlikte TURKSAT çalışmalara başladı. İnşallah 2015 gibi tamamen kendi uy­dumuzu uzaya göndereceğiz.

E-devlet projesi de bizde. Bu e-devlet projesi Türkiye'nin kaderini değiştirecek bir projedir. Hep şikayet ettiğimiz o bürokrasiyi şu tuşların altına yerleştirecek proje e-devlet projesidir, bunu da başlattık. 22 hizmetle başlamıştı, 155 hizmete çıktık; burada da gidişat iyi, yasal mevzuat dü­zenlemesi yapıyoruz çünkü mevzuatımız eski.

Geldik 2023 hedeflerine; Türkiye'de ilk defa bir şey ger­çekleştirdik, uzun vadeli hedefler ortaya koyan bir çalışma yaptık. 8 aylık bir çalışma sonunda biz bu noktaya geldik. 27 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında İstanbul'da çok geniş bir katılımla Türkiye'nin ulaşım ve iletişimdeki 2023 hedef­lerini kamuoyuyla paylaştım. Niye 2023? Cumhuriyetimi­zin 100. Yılı. Cumhuriyetin 100. yılında nasıl bir Türkiye görmek istiyoruz, ona isterseniz beraber bakalım. Gayrisafi Milli Hasılası 1.9 trilyon dolar, çok iddialı bir hedef. Ancak olmaz değil. Siz neleri başardınız, ihracatta 33 milyar do­lardan 132'ye çıktık, o halde bunu da başarabiliriz. Kişi başı milli gelir 21 bin dolar harcama paritesine göre, büyüme yüzde 7. Dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacağımızı söylüyoruz. İşte bunları yaparsak yer alırız, yoksa hava­mızı alırız, kendimizi avutmayalım. Bu göstergeler önemli. Bunu yapar mıyız, yaparız, yapacağımızı da gösterdik. O halde ne yapacağız? El ele vereceğiz, birlikte çalışıp insanı­mızın yüzünü güldüreceğiz.

Beni davet ettiğiniz ve sabırla dinlediğiniz için sizlere tek­rar teşekkür ediyorum. Burada ortaya koyduğunuz görüş­ler bizim için önemlidir. Bunların bir kısmı günlük bürokra­sinin bize armağan ettiği sorunlardır ama bir kısmı yapısal sorunlardır. Bunların çözümü için zamana ihtiyacımız var, sürekli çalışmaya ihtiyacımız var. Biz bu heyecandayız, bu kararlılıktayız. Sanayicimiz, üreticimiz ürettikçe, çalıştıkça onların yükünü hafifletmek, onların yükünü olabildiğince taşımak da bizim görevimizdir diyorum ve bu duygularla hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

48

Page 50: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

TTNET

işserim LO G OB U S I N E S S S O L U T I O N S

Evet, TTNET’le ticari hayatınızı kolaylaştırın!

TTNET Işyerîm Paketi, Türkiye'nin en yaygın ticari

programı LOGO Start'ı şimdi ilk defa aylık ödemelerle size sunuyor

LOGO Start, tek kullanıcılı küçük işletmelere ve şahıs firmalanna yönelik geliştirilmiş, günlük işlemlerin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlayan bir ticari yazılımdır. TTNET İşyerim ayrıcalığıyla LOGO S ta ıfa sahip olabilir, işletmenizin iş yükünü ve maliyetlerini azaltabilirsiniz!

TTNETEvet, TTNET 'le her şey mümkün.

444 0 375 www.ttnetisyerim.com.tr

Page 51: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Türkiye'de bölgesel politikaların gelişimi ve bölgesel dengelerDOÇ. iRjIR lENaMAŞ ARŞLANGazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Öğretim Üyesi

BAKİ DEMİRELGazi Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Araştırma Görevlisi

Page 52: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

Girişâr

20. yüzyılda kalkınma literatüründe bölgesel dengesiz­liklerin ve kaynak dağılımı adaletsizliklerinin giderilmesi sorununun aşılmasına ilişkin bir dizi anlayış değişikliği ol­muş ve bu değişiklikler ülkelerin bölgesel politikalarına da yansımıştır. 1929 Ekonomik Krizi ile kapitalist dünyanın başarısına olan inancın sarsılması, bir yandan da o dönem­de Doğu Bloğu ülkelerinin büyüme konusundaki başarı­larının da etkisiyle olsa gerektir ki, piyasanın dengeleyici mekanizmalarının yetersiz olduğu ve kamunun aktif mü­dahalesinin gerekliliği görüşü kapitalist dünyada da ağır basmıştır. Bu nedenle o dönemlerde bölgesel politikalar­da da giderek Keynezyen iktisadın etkisi gözlenmekte­dir. 1960'lardan itibaren dünyada uygulanan Keynezyen bölgesel politikalar, firma merkezli, standardize, teşvik temelli ve devlet destekli olmuştur. İlkesel olarak ulusal kalkınmanın bir parçası olarak algılanır. Bu dönemde bun­lara ek olarak çeşitli ülkelerde Türkiye'deki GAP (Güneydo­ğu Anadolu Projesi) benzeri, bölgenin kaderini doğrudan değiştirmeye yönelik geniş çaplı, kalıcı, entegre kalkınma projelerinin de başlatıldığını görmekteyiz. Keynezyen böl­gesel politikalar, gelir dağılımı ve refah politikaları ile ya­tırımın az yöneldiği bölgelerdeki talebi harekete geçirme­ye ve devlet teşvikleriyle de firmaları buralarda yatırıma yöneltmeye dayanmaktadır. Bu politikalar şüphesiz geri kalmış bölgelerdeki iş olanaklarını ve gelirleri arttırmada başarılı olmuştur. Ancak, verimlilik ve etkinliği arttırmada kendi dinamikleriyle gelişmiş bölgelere göre aynı başarı­yı gösterdiklerini her zaman söylemek olanaklı değildir. Ayrıca Keynezyen bölgesel politikalar bölge dışı kaynak­ların bölgeye yöneltilmesine dayanmaktadır. Özellikle son çeyrek yüzyılda küreselleşmenin yarattığı rekabet rüzga­rının etkisiyle, üç nedenden dolayı Keynezyen bölgesel politikaların sürdürülmesinin zemini ortadan kalkmıştır: Bunlardan birincisi, son dönemlerde (özellikle azgelişmiş ülkelerde) giderek artan borç yükü ya da uygulanan büt­çe politikaları nedenleriyle merkezden geri kalmış bölge­lere yapılan kaynak aktarımlarının azalması ya da durma noktasına gelmesidir. İkincisi, kıyasıya rekabetin yaşandığı küresel ekonomide dışarıdan destekli, etkinlikten uzak ve zayıf ekonomik bünyesi olan bu yapıların piyasada da- yanamamasıdır. Üçüncüsü ise gelişmiş bölgelere kaynak akımını önleyememişlerdir. Bu süreçte, bu bölgelerde yer alan ekonomik yapılar, sürecin olumsuzlaştırdığı ekonomik

koşullar nedeniyle bölge kaynaklarının dışarı akmasının önüne geçememiş, süreci tersine döndürememişlerdir.

Temelde Keynezyen bölgesel politikalara etkinlik ve re­kabet konusunda eleştiri yönelten Neo-liberal anlayış, pazarın deregülasyonu ile eğitim, ulaşım, iletişim altya­pısında iyileşmeyi sağlamayı, teknolojiyi teşvik etmeyi ve yatırımlarda bu bölgelerdeki girişimciyi desteklemeyi öngörmektedir. Keynezyen bölgesel politikaları eleştiren piyasa yanlısı Neo-liberal anlayışın bir çelişki olarak, devlet müdahalesinin gerekliliğine ve piyasanın dengeleyici güç­lerine ilişkin temel farklılıklarına rağmen bölgesel politika enstrümanları aynıdır1. Yani firma merkezli, standardize, teşvik temelli ve dış destekli bölgesel politika enstrüman­ları ile çakışan Keynezyen ve Neo-liberal politikaların bir başka ortak noktaları da her ikisinin de yukarıdan aşağı (top-down) politikalar niteliğinde olmalarıdır. Keynezyen politikalara ilişkin bölgesel politikalardaki aksamalar ve Neo-liberal anlayışın yeni bölgesel politika gereklerine ye­terince cevap verememesi ve dengesizliklerin son çeyrek yüzyılda bütün dünyada giderek artması nedenleriyle bir üçüncü alternatif dillendirilmeye başlanmıştır. Neo-liberal anlayışı yumuşatan daha katılımcı, daha sosyal demokrat çizgide, daha orta yolcu bir ara çizgidir bu. Bu iki anlayışa eleştiri üzerinde geliştirilen ve 'yeni bölgeselcilik (new re­gionalism)' olarak adlandırılan bu çizgi, yerel kaynakların harekete geçirilmesi, kurumsal yapının bu amaçla organi­zasyonunu ve katılımcılık anlayışını içermesi gibi nedenler­le aşağıdan yukarı (bottom-up) politikalar olarak anılmak­tadır. Ayrıca bu politikaların bölge orijinli, uzun erimli ve çok aktörlü nitelikte olması hedeflenmektedir. Bölge kay­naklarını harekete geçirmeyi önerdiğinden içsel niteliklidir. Kavramsal olarak Ortodoks bireyciliğine karşı ekonomik davranışta birlikte hareket etmeyi savunmakta ve sosyal yapıları tanımlamaktadır. Bu nedenle bu yaklaşım, bölgesel gelişmede bir kurumsal perspektif olarak tanımlanmakta­dır2. Bu, bir anlamda merkezi sosyal bölgeselcilik ve liberal bölgeselciliğin kombinasyonundan türemiş sosyal-liberal bölgeselcilik olarak da adlandırılabilir. Ayrıca bu anlayışta; toplumun anında tam ve doğru bilgi edinmesi çok önemli­dir ve günümüzde giderek devletin ekonomik düzenleyici rolü azalırken, toplumun her kesimini temsil eden kurum­sal yapıların birbirleriyle etkileşim süreci yaşayarak karar

1- Amin, A. (1999), “An Institutionalist Perspective on Regional Economic Development," Events and Debates, Blackwell Publishers, UK, s.365.

2- Amin, age: 365-366.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 51

Page 53: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

1980 sonrası küreselleşme sürecinin az gelişmiş ülkelerde yansımasını bulan anlayış

değişmesine bağlı olarak Türkiye'de de bölgesel politikalarda ve söylemsel düzlemde

önemli değişmeler olmuştur. Ancak her iki dönemde de Türkiye için bölgesel

dengesizliklerin giderilmesine ilişkin gelişmeler planlananın ve arzulananın çok

gerisinde kalmıştır.

verme ve uygulama sürecine katılmaları (governance) gö­rüşü savunulmaktadır. Küresel yeniden yapılanma ile de çok uyumlu olan yeni bölgeselcilik anlayışı Toplulukta da hakim olmuştur. Toplulukla olan ilişkilerimiz nedeniyle ise 2000'li yıllardan itibaren yeni bölgeselciliğe ilişkin uygula­malar Türkiye'de de başlatılmış olup kurumsal yapıları olan "Bölge Kalkınma Ajansları"nın kurulması, o andan itibaren gündeme alınmıştır.

Öte yandan, Türkiye'de dengeli büyüme kavramının ilk dil- lendirilişi daha çok 1960 sonrası planlı döneme denk düş­mektedir. Zira, Cumhuriyet'in ilk yıllarında gündem ülkenin onarım ve imarına, ekonominin toparlanmasına odaklan­mış durumdadır. 1980 sonrası ise küreselleşme sürecinin az gelişmiş ülkelerde yansımasını bulan anlayış değişme­sine bağlı olarak Türkiye'de de bölgesel politikalarda ve söylemsel düzlemde önemli değişmeler olmuştur. Ancak her iki dönemde de Türkiye için bölgesel dengesizliklerin giderilmesine ilişkin gelişmeler planlananın ve arzulananın çok gerisinde kalmıştır. Hatta piyasa erkinin hitleştirildiği son yıllarda bölgelerarası gelişmişlik farkları giderek art­mıştır. Yerelliğin, katılımcılığın, kurumsalcılığın ön plana çıkıp, bölgesel söyleme yerleştiği günümüzde bölgesel politikalarımızın aynı zamanda AB perspektifi olduğunu dillendirmiştik. Bu bağlamda, 58. Hükümet'in "Acil Eylem Planı"nda bölgesel politikalarda yukarıda sözünü ettiğimiz üçüncü yolun benimsendiği ve politika önermeleri doğ­rultusunda DPT aracılığıyla bazı uygulamalar başlattığı gözlenmektedir. Bu doğrultuda DPT bünyesinde ekono­mik gelişmişlik düzeyleri esas alınarak ve uluslararası veri tabanına uygun yeniden bölge tanımlaması yapılmaya, istatistik veri tabanı oluşturulmaya ve yeni kurumsal düzenlemeler yapılmaya başlanmış, kalkınma ajanslarının kurulması doğrultusunda süreç başlatılmıştır. 59 ve 60. Hükümetler döneminde, 58. Hükümet döneminde başla­tılan bölgesel politikalarda yürütülen istatistiki çalışmalar dışında bölgesel politikalarda ciddi bir hareketlilik ve poli­tika atılımı olmamıştır.

Bu, vermeyi mutlaka gerekli gördüğümüz ön bilgiden son­

ra makalenin devam eden bölümünde Türkiye'de bölgesel politikaların gelişimi yer alacaktır. Bu bölümü takip eden mevcut durumun değerlendirilmesi bölümü ve sonuç ve öneriler kısmı ile makalenin şekillendirilmesi planlanmıştır.

1. TÜRKİYE'DE BÖLGESEL POLİTİKALARIN GELİŞİMİ

Türkiye'de 1923-1950 döneminde ulusal bağımsızlık bi­linci ile kamu yararı ve ülkeyi bir bütün olarak kalkındırma anlayışı egemen iken, 1950-1980 sonrası bölgesel kalkın­ma çabaları, liberal ekonomik politikalar anlayışı içerisin­de ve daha çok popülist uygulamalar biçiminde gerçek­leşmiştir. 1980 sonrası bölgesel kalkınma politikaları iseo döneme kadar uygulanan iç dinamiklere bağlı kalkınma çabaları yerine dışarıya bağımlı ve dış dünyaya eklemlen­me çabalarına uygun politikalar eşliğinde gerçekleşmiştir.2000 yılı sonrasında ise bu politikaların -aksi dillendirilse bile- çok daha belirgin bir biçimde uygulamaya konulduğu görülmektedir (Özgen, 2008). Bu bakımdan bölgesel kal­kınmaya yönelik olarak 1923-1950, 1950-1960, 1960­1980, 1980-2000 dönemleri baz alınarak ve günümüzde bölgesel politikalarda önemli politika farklılıkları olduğunu vurgulayarak ve bölgesel kalkınma politikalarını bu farklı­lıkları gözeterek ele almak uygun olacaktır.

Türkiye'de 1923-1950 Dönemi Bölgesel Kalkınma

Politikaları

Öncelikle şu durumu belirtmekte yarar görüyoruz: Savaş­tan yeni çıkmış, kendi iktisadi ve siyasi bağımsızlığının mücadelesini veren genç Türkiye Cumhuriyeti'nin bölge­sel politikalara ağırlık verecek durumu başlangıçta yoktu. Çünkü ülkenin tamamı yoksulluk ve geri kalmışlığın özel­liklerini gösteriyordu. Zaten genç Cumhuriyet'in amacı, ül­kenin bütün halinde kalkınmasını sağlamaya çalışmaktı.

Bu bağlamda, 1923-1950 dönemini yukarıda belirti­len çerçevede değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Cumhuriyet'in ilk yıllarında en avantajlı bölgelerin, İzmir, İstanbul ve bu kentlere yakın bölgeler olduğu gözlenmek­tedir. Zira bu yerler Anadolu'nun diğer bölgelerine göre nispeten sermaye birikiminin ve ticari geleneğin daha faz-

52

Page 54: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

la olduğu bölgelerdir (Elmas, 2004). Böyle olmalarının ge­risinde Türkiye'nin 19. yy'da yaşadığı yarı sömürgeleşme deneyimi ve tipik koloni yerleşme yapısına sahip olmuş olmasının yattığını söyleyebiliriz. Hızlı nüfus artışının gö­rüldüğü liman şehirleri ile bu liman şehirlerinin hinterlan­dındaki artı ürünün bağlı bulunduğu metropole taşımak için gelişmiş yol şemasıyla, iç piyasayla bütünleşmesi ol­mayan bir ekonomik sistemin yerleşme düzenine sahipti (Tekeli, 1981). Bu bölgeler zaman içinde içsel ve dışsal ölçek ekonomilerinin de etkisi ile sermaye ve emek fak­törlerinin yığıldığı alanlar olarak ortaya çıkmıştır. Zamanla bu bölgeler ve yeni eklenen başkent Ankara, tarım ili olan Adana ve komşusu İçel, İstanbul'un komşusu İzmit ile bir­likte diğer bölgelerden daha fazla gelişme göstermişlerdir (Elmas, 2004).

Türkiye'de 1950-1960 Dönemi Bölgesel Kalkınma

Politikaları

1950-1960 dönemi Türkiye'de ilk liberal deneyimlerin gerçekleştiği dönemdir. Bu dönemde de özel kesim yatı­rımlarının yine gelişmişlik sıralamasında önlerde olan yöre­lere ve özellikle Marmara Bölgesi'ne yöneldikleri görülmek­tedir (DTP, 2000). Bu da yadırganmamalıdır. Zira girişimci yatırım yeri ve alanı seçerken, getirilerini azamileştirecek ve yatırımların geri dönme süresini kısaltacak mekan ve yatırım alanı seçecektir. Bu nedenle liberal ekonomi poli­tikalarının hakim olduğu 1950-60 arası dönem ve 1980 sonrası dönemde Türkiye'de bölgelerarası dengesizliğin de artması kaçınılmaz bir sonuçtur. Ancak bu gelişmenin

önüne devlet kompanse edici politikalarla geçilebilirdi fa­kat bu, böyle olmamıştır.

Aşağıdaki tablodan da gözleneceği üzere Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında ön planda olan bölgeler planlı döne­me gelindiğinde de yerlerini korumaktadır.

TABLO 1: Yıllara Göre İllerin

Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması

Kaynak: DPT: 1996, s.51.

Türkiye'de 1960-1980 Dönemi Bölgesel

Kalkınma Politikaları

Birinci plan döneminde (1963-1967) bölgelerarası den­genin sağlanmasında temel sorumluluk devlete verilmişti. Buna göre devlet, sosyal hizmetleri ve tesisleri geri kalmış bölgelere yöneltecekti. Bu bölgelerde altyapı yatırımları hızlandırılacak ve devlet iktisadi yatırımlarını bu bölgelere götürecekti. Ancak plan, hedeflediği yıllık yüzde yedi bü­yüme hızını engellememesi kaydıyla bu bölgelere iktisadi yatırımlarını götürme taraftarıydı. Yani planda iktisadi ya­tırımların bölgeye yönlendirilmesi koşula bağlanmıştı. Bu planda özel kesimin geri kalmış bölgelere yatırım yapması için herhangi bir teşvik önlemi düşünülmemiş, sadece ye­rel sanayicilerin kendi bölgelerinde yatırım yapmasını ko-

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 53

Page 55: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

laylaştıracak sanayi siteleri vb. araçlar önerilmiştir. Planda bu amaçların yerine getirilmesi için bölge planlarının ya­pılmasını öngörmüştü. Bu ilk planın önemini, planda fırsat eşitliği ve bölgesel eşitsizlik kavramlarına yer vermiş ol­ması olarak açıklayabiliriz (Tekeli, 1981; DPT, 1968).

1968-1972 dönemini kapsayan ikinci planda bölgelerarası dengeyi sağlama, öncelikli amaç olarak ortaya konulmuş­tu. Bu amacı gerçekleştirmek için birinci plandan farklı bir yol önerilmiştir. Önerilen yöntem, geri kalmış bölgelerdeki az sayıda olan şehir merkezlerine hizmet yığılması yapa­rak gelişme yaratmak ve kendi kendini besleyen, çevresini de kapsayan bir büyümeyi başarabilmeyi amaçlamaktır (Tekeli, 1981). İkinci planda organize sanayi bölgesi oluş­turma düşüncesi şekillenmiş, geri kalmış bölgelere altyapı yatırımlarının yapılmasına öncelik verilmesi kararlaştırıl­mıştı. İkinci planda tıpkı birincisinde olduğu gibi bölgesel dengesizliğin giderilmesini sağlayacak temel aktör olarak devlet ön plana çıkartılmıştı (Elmas, 2004).

1973-1977 dönemini kapsayan üçüncü planda ise böl­gecilik ve bölgesel gelişme kavramları yok sayılmış ve ilk defa yöre kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. Değişiklik sadece kelimelerin farklı kullanılmasından kaynaklanma­mış, kavramın kendisi de değiştirilmiştir. Bu farklılık bölge yapısının kavranmamış olmasını da açığa çıkarmıştı. Buna göre planda gelişmiş bölgelerde de geri kalmış yöreler ol­duğuna yer verilmiştir. Dolayısı ile bu planda kalkınmada öncelikli yörelerin ancak potansiyeli olan alanlarda gelişti­rilmesi, bölgesel eşitliği sağlamak için kalkınmadan feda­karlık yapılmaması ilkesi benimsenmiştir (Tekeli, 1981).

1979-1983 dönemini kapsaması öngörülen dördüncü

plan da; üçüncü plan döneminde, geri kalmış bölgelere daha az yatırım yapıldığı ve bölgelerarası dengesizliğin daha da arttığı saptaması yapıldıktan sonra, soruna böl- gelerarası denge sorununun ötesinde bir yerelleşme soru­nu olarak yaklaşılması üzerine kurulmuştur (Tekeli, 1981). Dördüncü plan ise; iç ve dış gelişmelere bağlı olarak bu planın uygulanabilme olanağı olamamıştır.

Planlı dönemi bir bütün olarak ele aldığımızda, bölgesel po­litikalar konusunda hedeflenenin çok gerisinde kalındığını söylemek olasıdır. Kaldı ki ilk plandan sonra yapılan vurgu değişikliği, bölgelerarası dengelerin giderilmesi hedefin­den örtük olarak vazgeçildiği anlamına da gelmektedir. Gelişme potansiyeli olan yörelerin geliştirilmesi ile bölge­de dinamizm yaratmak ön plana çıkmıştır. Ancak gerçekte planlı döneminde bölgesel dengesizliklerin giderilmesinde iyi niyetli çabalar olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bunun en somut örneği ise bu dönemde hayata geçirilen Güneydoğu Anadolu Projesi'dir (Elmas, 2004).

1980-2000 Dönemi: Liberalizmin Yükselişi ve

Bölgesel Gelişmişlik Farklarının Derinleşmesi

1980 sonrası dönemle birlikte devlet yatırımlarının azal­ması, planlama ve kalkınmanın giderek önemini kaybet­mesi sonucu bölgelerarası dengesizlik daha fazla artmıştır (Elmas, 2004). 1980'lerin başında askeri yönetimin oluş­turduğu yasaklı yıllar ve Özal yönetiminde sosyal devlet anlayışının terk edilmesi, dengesizliklerin ortaya çıkması­nın arka planını oluşturmuştur. Bu dönemde ihracata da­yalı kalkınma stratejilerinin sonucu olarak devletin elindeki kaynaklar özel sektöre aktarılmış, 1980 sonrası Washing­ton uzlaşısına paralel olarak Türkiye'de uygulanan istikrar

Tablo 2. 1960-1980 Dönemi Bölgesel Kalkınma Politikaları

Kalkınma Planı İlkeler Yaklaşım ve Politikalar Hedefler Araçlar

1. Plan (1962-1967)

- Bölgelere ekonomik kalkınmanın nüfus etmesi- Bölgesel ekonomik bütünleşme

- Bölgesel planlama- Büyüme kutupları (Doğu Marmara, Çukurova, Antalya, Zonguldak

- Dengeli kentleşme- Kamu hizmetleri ve gelir dağılımında bölgelerarası dengenin sağlanması- Yatırım etkinliği

- Finansal teşvikler- Az gelişmiş bölgelere yönelik yatırım temelli önlem alternatifleri

2. Plan (1968-1972)

- Hızlı kentleşmeden kaynaklanan nüfus sorunlarına odaklaşma

- Bölge ve il planlaması- Dolaylı bölgesel planlama

- Bölgelerarası dengeli gelişme- Sosyal etkinlik açısından bölgelerarası dengenin sağlanması- Yatırım etkinliği

- Vergi indirimleri- Özel sektör yatırımlarına ilişkin finansal teşvikler- Pilot projeler- Keban Barajı Projesi

3. Plan (1973-1977)- Belirli az gelişmiş yörelerin kalkınması - Sektör ve il planlaması - İkinci planın aynısı

- Finansal teşvikler- Az gelişmiş bölgeler için sanayileşme programları- Envanter çalışmaları- İl planlaması- Sektör planlaması- Kalkınmada öncelikli iller

4. Plan (1978-1982)

- Bölgesel sorunlara yönelik kaynakların mobilizasyonu

- Sektör ve bölgeler arasındaki bağların güçlendirilmesi

- Az gelişmiş illerin kalkınması- Sektörel ve bölgesel karşılıklı bağımlılık- Mekansal organizasyon

- Yatırım için faiz indirimleri- Çeşitli finansal yardımlar- İl ve bölge düzeyinde yatırımlar

Kaynak: DPT Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2006)

54

Page 56: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

politikalarının, bölgesel kalkınma sorunlarının 1985 yılına kadar ele alınmasına da engel olmuştur (Özgen, 2008). 1980 öncesi geri kalmış bölgelerin 1980'ler boyunca da geri kalmışlıklarının devam etmesi, bölgesel geri kalmışlı­ğın düzeltilmesi için herhangi bir somut adım atılmadığının göstergesi olabilir. Nitekim TÜSİAD (2008) çalışmasında derlenen ve aşağıda Tablo 3'te gösterilen verilere bakıldı­ğında, 1980-2000 döneminde İstanbul hariç, hemen he­men tüm bölgelerin bu dönemde üretilen katma değerden aldıkları payların azaldığı veya sabit kaldığı görülmektedir. Bu gelişmeleri destekler nitelikte bir çalışma olan Gezici ve Hewings, (2004)'e göre de; 1987-1999 yılları arasında bölgelerarası yakınsamanın ancak gelişmiş bölgeler arasın­da olduğu vurgulanmıştır.

1980-2000 döneminde bölgesel kalkınmaya yönelik poli­tikaları ele almak için başlangıç olarak 1985 yılında hazırla­nan 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı'na bakmamız gerekecektir. 5. Planda da bölge planı olgusu tekrar ele alınmıştır. Ancak 5. Plan, gelişme talebinin ortaya konması ondan sonra ge­len bu taleplerin desteklenmesini öngördü. Planda il sınır­larından bağımsız olabilen 16 bölge tanımlaması yapıldı ve KÖY (Kalkınmada Öncelikli Yöre) tanımlaması sürdürüldü. Bu çerçevede hem bölgesel planlama hem de KÖY için il­keler ve politikalar belirlendi (Özgen, 2008).

1990-1994 dönemini ele alan 6. Plan'da tüm yurtta den­geli kalkınmanın sağlanması temel hedef olarak ortaya kondu. Aynı zamanda bölgelerarası ve bölge içi göçlerin bölgesel kalkınma üzerinde olumsuz etkileri olduğun­dan yola çıkarak, göçün azaltılmasına yönelik önlemlerin

de devreye girmesi ve göçü tutabilmek için geri kalmış bölgelerde yatırımların, dolayısı ile istihdamın arttırılması yönünde kararlar alındı. Bu çerçevede yatırımların özendi­rilmesi için gerekli vergi kolaylıkları ve diğer özendiricilerin uygulamaya konulması kararlaştırıldı (Özgen, 2008).

Son olarak 1996-2000 dönemini kapsayan 7. Plan'da ulu­sal bütünlüğü artırmak amacı ile her yönden bölgesel ge­lişmişlik farklarının düzeltilmesi kararı alınmıştır. 7. Plan'da ilk kez sürdürülebilir kalkınmadan bahsedilmiştir ve ge­lişmenin sadece iktisadi değil, sosyal, kültürel alanlarla da tamamlanması gerektiği vurgusu yapılmıştır (Özgen, 2008; Turan, 2005).

Buraya kadar 1980-2000 döneminde bölgesel kalkınma konusunda ne tür kararlar alındığı ve bu kararları uygu­lamak için hangi politika araçları kullanıldığı kısaca özet- lenmeye çalışılmıştır. Bu noktada bu dönemde Neo-liberal politikaların ve devlet yerine özel sektör eli ile bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması düşüncesinin ağırlık ka­zandığı görülmektedir. Bu özelliği ile 1980-2000 dönemi, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılmasında devlete daha fazla rol veren 1960-1980 döneminden ayrılmaktadır. Dolayısı ile 1980-2000 döneminde uygulanan Neo-liberal politikalar, kamu öncülüğündeki ulusal kalkınma kavramını ve politikalarını aşındırırken, yerel kalkınma çabalarını ön plana çıkarma çabasındadır. Daha önce vurguladığımız gibi planlı döneme göre bu dönemde bölgesel dengesizlikler daha fazla artış göstermiştir.

Bunlara ek olarak, 6. Plan'dan itibaren AB ile ilişkiler ve bu

Tablo 3. İİBS 1 Bazında Bölgesel Katma Değer ve Bölgesel Kişi Başına Katma Değer

Bölgesel Katma Değer Bölgesel Kişi Başına Katma Değer

Toplam İçerisindeki Payı% ' %

Göreli Kişi Başına İKD (Türkiye= 1)

1980 2000 1980 2000 1

İstanbul 19,4 23,3 1,83 1,58Marmara 16,3 16,5 1,25* 1,30*

Ege 16,4 15,3 1,24 1,16

Akdeniz 11,8 12,0 1,00 0,93İç Anadolu 14,7 14,9 0,85* 0,90*

Karadeniz 12,2 8,5 0,73* 0,79*

Doğu Anadolu 4,9 3,8 0,45* 0,40*

Güneydoğu Anadolu 4,3 4,9 0,54 0,50

Kaynak: TÜSİAD (2008:46-47). * işaretli veriler raporun tablolarından yararlanılarak hesaplanmıştır.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 55

Page 57: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

çerçevede AB bölgesel kalkınma anlayışının Türkiye'de de egemen olmaya başladığı görülmektedir (TÜSİAD, 2008). Aşağıdaki Tablo 4, bize bu dönemi özet olarak vermek­tedir.

2. 2000 SONRASI BAŞLATILAN VE GÜNÜMÜZDE

SÜRDÜRÜLEN BÖLGESEL POLİTİKALAR

Bu başlığı; "teşvik politikalarındaki gelişmeler", başta GAP olmak üzere "entegre kalkınma projeleri" ve "AB bölgesel politikalarına uyum süreci" olarak üç ayrı başlıkta ele al­makta fayda görüyoruz. Zira bu şekilde sistematize edil­mez ise tam bir karmaşa gösteren 2000'li yıllardan itiba­ren bölgesel politikaları anlamak oldukça güç olacaktır.

Türkiye'de Teşvik Politikalarındaki Son Gelişmeler

Planlı dönemde bölgesel politikalar, bazı illere kalkınmada teşvik verilmesi esasına göre oluşturulmuştur. Kalkınma­da öncelik verilen il ve ilçelerin belirlenmesinde sağlam kriterlerin oluşturulmaması nedeniyle, süreç içerisinde bu liste siyasi otoriteler tarafından sık sık değişikliğe uğratılmıştır. 2004 yılı başına kadar liste, en son 49 il ve iki ilçeyi içermektedir. 06.02.2004 tarihinde 5084 sayılı Yasa ile 2001 yılı göstergeleri esas alınarak, kişi başına

Gayrisafi Milli Hasıla'nın 1500 doların altında hesaplandığı iller (ki bu listede 36 il vardır) teşvik kapsamına alınmıştır. Çok ciddi eleştiriler alan bu düzenlemeye ilişkin teşvik alan iller listesinde genişletme yapılmış ve nihayetinde 19 Ekim 2006 tarihli Resmi Gazete'de yayınlandığı şek­liyle I. derecede kalkınmada öncelikli yöreler Tablo 5'te belirtilmiştir.

06.02.2004 Tarihli ve 5084 sayılı "Yatırımların ve İstih­damın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun" teşvik kapsamındaki illeri KBGSYİH'nin 1500 doların üstünde olduğu iller olarak belirlerken kısaca şu teşvikleri içermektedir:

• Beş yıl süreyle yüzde 80 ile yüzde 100 arasında gelir vergisi stopaj teşviki,

• Beş yıl süreyle yüzde 80 ile yüzde 100 arasında si­gorta primi işveren paylarında teşvik,

• 1998 ve 2004 listesindeki iller için bedelsiz yatırım yeri tahsisi,

• İstihdam edilen işçi sayısına göre yüzde 20 ile yüzde 50 arasında enerji sübvansiyonu.

Tablo 4. 1980-2000 Dönemi Bölgesel Kalkınma Politikaları

1 Kalkınma Planı 1 İlkeler 1 Yaklaşım ve Politikalar 1 Hedefler 1 Araçlar 1

5. Plan(1985-1989)

- Az gelişmiş ve sektörel olarak potansiyel olan bölgelerde kaynak kullanımını rasyonel hale getirip kalkınmayı gerçekleştirmek

- Projelerin bölgesel etkisini de içeren doğrudan bölgesel planlama (16 fonksiyonel bölge tanımlanması)

- Sosyal eşitliği de dikkate alan dengeli bölgesel kalkınma

- Potansiyel kaynakların belirlenmesi için bölgesel gelişme programlarının hızlandırılması- Bu programlar doğrultusunda ilgili yatırımların seçilmesi- Öncelikli bölge ve sektörlerdeki alt yapının sanayileşme projeleri için gerçekleştirilmesi

6. Plan (1990-1994)

- Uygulama için sosyal idari ve finansal boyutların bir bütün olarak ele alınması- Uluslararası standartlara uygun istatistiksel sistemin uygulanması

- Bölge ve bölge altı düzeyde planlama

- Bölgelerde dengeli kalkınma- İlçelerin köylerden kentlere göçün engellenmesi için desteklenmesi

- KÖY yönelik finansal kaynakların arttırılması- Kalkınmada öncelikli illere ilişkin teşvikler ve fonların oluşturulması

7. Plan(1996-2000)

- Sektörel ve mekansal çalışmaların bütünleştirilmesi

- İllerin sektörel Uzmanlaşması

- Şehir planlaması

- Bölgesel Farklılıkların Giderilmesi

- Bölge ve bölge altı Projeler

- Bölgesel yeteneklerin mobilizasyonu

- Sürdürülebilir kalkınma

- Göç ve demografik değişimin rasyonalizasyonu

- Metropol bölgelerin sorunlarının ayrıbir kategoride ele alınması

- Konut sorunu için politika geliştirme

- Kalkınmada öncelikli yöreler politikasına devam edilmesi

- Doğu ve Güneydoğu Anadolu için acil destek programı

- GAP

- Yasal düzenlemeler

- Konut projeleri

- Rekabet gücünün artırılması

çalışmaları

- Bölgesel farklılıklar

- Kalkınmada öncelikli illerdeki KOBİ'lerin desteklenmesi

- ZBK, Yeşilırmak Havzası, DOKAP, DAP

Kaynak: DPT Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2006)

56

Page 58: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

Tablo 5. Günümüzde Kalkınmada Öncelikli İller Listesi

I. Derecede Kalkınma Öncelikli Yöreler

1. Adıyaman 11. Bitlis 21. Hakkari 31. Malatya 41. Sinop2. Ağrı 12. Çanakkale (Bozcaada ve 22. Iğdır 32. Mardin 42. Sivas3. Aksaray Gökçeada İlçeleri) 23. Kahramanmaraş 33. Muş 43. Şanlıurfa4. Amasya 13. Çankırı 24. Karabük 34. Nevşehir 44. Şırnak5. Ardahan 14. Çorum 25. Karaman 35. Niğde 45. Tokat6. Artvin 15. Diyarbakır 26. Kars 36. Ordu 46. Trabzon7. Bartın 16. Elazığ 27. Kastamonu 37. Osmaniye 47. Tunceli8. Batman 17. Erzincan 28. Kırıkkale 38. Rize 48. Van9. Bayburt 18. Erzurum 29. Kırşehir 39. Samsun 49. Yozgat10. Bingöl 19. Giresun 30. Kilis 40. Siirt 50. Zonguldak

20. Gümüşhane

Aşağıdaki Tablo 2004 yılından itibaren kalkınmada öncelikli illerin belirlenmesinde sürecin nasıl geliştiğine ilişkin fikir vermek amacıyla oluşturulmuştur.Tabloda kırmızı ile belirtilmiş olan iller; 5084 Sayılı Yasaya göre kişi başı Gayrisafi Milli Hasıla'sı 1500 Doların altında kalan illere işaret etmektedir.Eleştirilerden sonra bu listeye dahili planlanan iller mavi ile gösterilmiş ve nihayetinde liste dışı kalan iller ise siyah ile belirtilmiştir. Nihayetinde 19 Ekim2006 tarih ve 2006/11105 sayılı 2007 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar'ın sonunda birinci derecede kalkınmadaöncelikli iller listesi yukarıdaki tabloda olduğu şekliyle yayınlanmıştır.

5084 Sayılı Yasa ve Sonraki Düzenlemeler İle Teşvik Alan İller

1. Adıyaman 10. Bitlis 17. Hakkari 21. Malatya 27. Sinop2. Ağrı 1. Çanakkale (Bozcaada ve 18. Iğdır 22. Mardin 28. Sivas3. Aksaray Gökçeada İlçeleri) 4. K. Maraş 23. Muş 29. Şanlıurfa4. Amasya 11. Çankırı 2. Karabük 8. Nevşehir 30. Şırnak5. Ardahan 2. Çorum 5. Karaman 9. Niğde 31. Tokat1. Artvin 12. Diyarbakır 19. Kars 24. Ordu 11. Trabzon6. Bartın 3. Elazığ 6. Kastamonu 25. Osmaniye 12. Tunceli7. Batman 13. Erzincan 3. Kırıkkale 10. Rize 32. Van8. Bayburt 14. Erzurum 20. Kırşehir 4. Samsun 33. Yozgat9. Bingöl 15. Giresun 7. Kilis 26. Siirt 5. Zonguldak

16. Gümüşhane 34. Uşak35. Afyon36. Düzce13. Kütahya

Kaynak: DPT ve İlgili Resmi Gazeteler

KADEME'nin oluşturulmasının da gereği gözlenmektedir. Böylece aynı sepete konulması yadırganacak illerin daha gerçekçi eşleştirilesi de olası olacaktır.

Yeni teşvik sisteminin hedefleri temel başlıklarıyla aşağı­daki şekilde belirlenmiştir:

1- Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını azaltmak,

2- Rekabet gücünü artıracak, teknoloji ve AR-GE içeriği yüksek büyük ölçekli yatırımlara destek olmak,

3- Sektörel kümelenmeyi desteklemek,

4- Desteklenecek yatırım konularında ekonomik ölçek kri­terlerini öne çıkarmak.

3- Kademeli Teşvik Sistemi önerisi, ilk kez Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi yayın organı olan “Yorum" dergisinde ele alınıp önerilmiştir. Bkz:

G.ELMAS, "Türkiye'de Bölgesel Politikalar, Yeni Uygulama ve Öneriler", 2005/2, ss.3-5.

Son olarak 4 Haziran 2009 günü birkaç yıldır üzerinde ça­lışılan teşvik paketi nihayet açıklanmıştır. Bu pakete göre kademeli3 ve sektör öncelikli teşvik sistemi tercihinde bu­lunulduğu anlaşılmaktadır. 2002'de belirlenen "Düzey 2" esas alınarak illerin eşleştirilerek indirgendiği 26 alt bölge sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi kullanılarak 4 alt böl­geye (Tablo 6) ayrılmıştır. Buna göre:

İllerin kademelendirilmesinde ilk göze çarpan durum, Dü­zey 2'nin belirlenmesindeki aksaklıkların yansımalarının bu tabloya da yansıdığıdır. Örneğin 1. KADEME iller içerisinde yer alan Bilecik, Düzce gibi iller hemen dikkati çekmektedir. Buna benzer illerin sınıflandırılmasında yerlerinin yadırga­nabileceği pek çok örnek verilebilir. Öte yandan bir 5. ve 6.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 57

Page 59: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

Tablo 6: 04.06.09 Tarihli Teşvik Paketinde İllerin Kademelendirilmesi

1. KADEME 2. KADEME 3. KADEME 4. KADEME

- İstanbul - Adana, Mersin - Zonguldak, Karabük, Bartın - Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane- Ankara - Aydın, Denizli, Muğla - Manisa, Afyonkarahisar,

- İzmir - Antalya, Isparta, Burdur Kütahya, Uşak - Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli

- Bursa, Eskişehir, Bilecik - Balıkesir, - Konya, Karaman - Kastamonu, Çankırı, Sinop- Kocaeli, Sakarya, Düzce, - Çanakkale (Bozcaada, Gökçeada - Gaziantep, Adıyaman, Kilis

- Erzurum, Erzincan, BayburtBolu, Yalova hariç) - Hatay, Kahramanmaraş,

- Tekirdağ, Edirne, Kırklareli Osmaniye

- Kayseri, Sivas, Yozgat

- Kırıkkale, Aksaray, Niğde,

Nevşehir, Kırşehir

- Samsun, Tokat, Çorum,

Amasya.

- Şanlıurfa, Diyarbakır

- Mardin, Batman, Şırnak, Siirt

- Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan

- Van, Muş, Bitlis, Hakkari

- Çanakkale'nin Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri.

Kaynak: http://www.haber7.com/haber/20090604/Yeni-Tesvik-Paketinde-iller-ve-bolgelerl.php

Ayrıca kademelendirilmiş bölgeler itibariyle teşvikten ya­rarlanacak sektörler de aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

- 1. Bölgede ağırlıklı olarak motorlu kara taşıtları ve yan sanayi, elektronik, ilaç, makine imalat ve tıbbi, hassas ve optik alet yatırımları gibi yüksek teknoloji gerektiren yatı­rımlar teşvik edilecek.

- 2. Bölgede nispeten teknoloji yoğun sektörler destekle­necek. Bu çerçevede; ağırlıklı olarak, makine imalat, akıllı çok fonksiyonlu tekstil, metalik olmayan mineral ürünler (cam, seramik, karo, yalıtım malzemeleri vb) kağıt, gıda ve içecek imalatı sektörleri teşvik edilecek.

- 3. ve 4. Bölgeleri oluşturan Doğu ve Güneydoğu bölge­lerinde, tarım ve tarıma dayalı imalat sanayi, konfeksiyon, deri, plastik, kauçuk, metal eşya gibi emek yoğun sektör­lerin yanı sıra turizm, sağlık ve eğitim yatırımları da teşvik edilecek.

Yeni teşvik paketine ilişkin çok sayıda uyarıda bulunula- bilinir. Ancak öncelikle dikkati çekmek istediğimiz bir nok­ta söz konusu: Eğer bir teşvik sisteminde sektörel teşvik sistemini belirlerseniz, sektörel gelişmeler süreç içerisinde yakından takip edilmeli ve yanlış sektörel yönelimlerin önüne hemen geçilmelidir. Yani orta vadede sürecin takibi esnasında günün gerektirdiği değişimlerin yapılacağı dina­mik teşvik süreci hayata geçirilmelidir. Ayrıca bir bölge için teşvik görecek sektörler listesi belirlenirken; öncelikle böl­genin potansiyellerini belirleyecek envanterler çıkartılmalı

ve bölge potansiyellerine uygun sektörler teşvik edilme­lidir. Bunun böyle yapılıp yapılmadığını bilemiyoruz ancak bölgelerde teşvik edilecek sektörler listesine bakıldığında teşvik sisteminin temel hedeflerinde yer alan "sektörel kümelemeyi desteklemek4" hedefiyle örtüşen bir bileşim gözlenmemektedir.

Teşvik araçları ise şöyle belirlenmiştir:

1- Kurumlar/Gelir Vergisi indirimi,

2- SSK Primi İşveren Hissesinin Hazine tarafından karşı­lanması,

3- Faiz desteği,

4- Yatırım yeri tahsisi,

5- KDV istisnası,

6- Gümrük vergisi muafiyeti.

Son olarak vurgulamak isteriz ki teşvik araçlarında taşıma desteği dışında bilinenden farklı bir araç gözlenmemekte- dir. Bunun ise faydalı bir uygulama sonucu yaratacağına kuşku ile bakılmalıdır. Ayrıca belki de vurgulanması gere­ken en önemli husus: Krizden çıkma adına oluşturulan ön­lemler ile bölgesel dengesizliklerin giderilmesine yönelik paketin bir birinden mutlaka ayrıştırılması gerekirdi. Zira birisi olağanüstü bir duruma yönelik bir kriz paketidir ve diğeri uzun dönemli bir resmi devlet stratejisidir.

4 - İktisat literatüründe sektörel kümelenmeden kastedilen: bir bölgede o bölgeye uygun, birbirini tamamlayan sektörlerin bir arada yer almasıdır. Böylece bu

sektörler birbiriyle olan ticari ilişkilerinde maksimum iç ve dış tasarruf sağlarlar.

58

Page 60: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

Yeni teşvik paketine ilişkin çok sayıda uyarıda bulunulabilinir. Eğer bir teşvik sitseminde sektörel teşvik sistemini belirlerseniz, sektörel gelişmeler süreç içerisinde yakından takip

edilmeli ve yanlış sektörel yönelimlerin önüne hemen geçilmelidir. Yani orta vadede sürecin takibi esnasında günün gerektirdiği değişimlerin yapılacağı dinamik teşvik süreci

hayata geçirilmelidir.

Bölgesel Kalkınma Projeleri ve GAP Eylem Planı

Aralık 2003'te onaylanan Ulusal Kalkınma Planı (UKP) kapsamında, öncelikli 12, Düzey 2 bölgesinde stratejik ni­teliği olan, müstakil bütçeli ve işlevsel bölgesel kalkınma programları ile sınır ötesi işbirliği programları uygulanması öngörülmüştür (Kayasü ve Yaşar, 2006). Türkiye-AB Mali İşbirliği kapsamında oluşturulan bölgesel kalkınma prog­ramları şunlardır:

- Doğu Anadolu Kalkınma Programı,

- GAP Bölgesel Kalkınma Programı,

- T82: Çankırı, Kastamonu, Sinop,

- TR83: Amasya, Çorum, Samsun, Tokat,

- TRA1: Bayburt, Erzincan, Erzurum,

- TRA2: Ağrı, Ardahan, Iğdır, Kars,

- TR72: Kayseri, Sivas, Yozgat,

- TR52: Konya, Karaman,

- TRB1: Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli Düzey 2 Böl­geleri Kalkınma Programları,

Türkiye-Bulgaristan Sınır Ötesi İşbirliği Programı uygula­

malarına başlanmıştır.

GAP Eylem Planı (2008-2012): Burada özellikle Ma­yıs 2008'de açıklanan GAP Eylem Planı'na değinmemek bir eksiklik olacaktır. Zira bölge ile ilgili ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok açmazın aşılması açısından bu planın başarısının önemi göreli olarak daha büyüktür. Bu planda dikkati çeken unsurlar şunlardır:

- Bugüne kadar yüzde 15'i ancak gerçekleştirilebilmiş olan sulama yatırımlarına öncelik verilmesi,

- İşgücünün niteliğinin arttırılması,

- Özel sektör yatırımlarının yanı sıra kamu yatırımları­nın artırılması gereğine vurgu yapılması,

- Sosyal göstergelerin iyileştirilmesi, devletin eğitim ve sağlık personeli sağlaması,

- Turizm ve tarımın canlandırılması.

Planda bölgenin iç dinamiklerinin ve potansiyelinin kal­kınmada kullanılması temel hedef olarak belirlenirken vurgularda "yeni bölgeselciliğin" bilinen alışıldık vurguları yer almaktadır. Eylem planında bugüne kadar dillendirilen konulardan farklı bir vurgu olmamakla birlikte planda bir finansman tablosunun yer alması olumludur.

AB Uyum Sürecine Bağlı Olarak Bölgesel Politikalardaki Son Gelişmeler

Günümüz Türkiyesinde teşvik sistemi ve bölge kalkınma projeleri bu şekilde oluşmuşken, bölgesel politikalara as­lında 2000'li yıllarda asıl damgasını vuran süreç AB pers­pektifidir. Öte yandan 1990'lı yılların ortalarından itibaren, AB bölgesel politikalarını belirlerken kendi içinde geri kal­mış bölgelerin kalkınmasında dış kaynağa dayalı kalkınma modeli yerine, yerel dinamikleri harekete geçirerek kalkın­mayı amaçlayan bölge kaynaklarının harekete geçirilmesi­ne yönelik kalkınma modelini benimsemiştir. Bu doğrultu­da, Türkiye'nin bölgesel politikalarından beklentilerinde de aynı paralellik vardır. Türkiye 2000 yılından sonra bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma mo­deline uygun politikalar izlemeye ağırlık vermiştir. Ancak bu noktada bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma politikaları Türkiye'de uygulanırken, ilgili bölgelerde böyle bir kalkınma stratejisinin izlenebilmesi için yeterli sosyal sermayenin5 olup olmadığının iyi analiz edilmesi gerekmektedir (Altan, 2009).

Türkiye'de sosyal sermaye kavramının ne kadar bilindiği ve/veya geri kalmış bölgelerde kalkınma için gerekli sosyal sermayenin mevcudiyeti tartışmalıdır. Oysa AB kalkınma

5- Bölgesel farklılıkların temelinde sosyal sermayenin olduğunu söyleyen görüşe göre sosyal sermaye; toplumun sosyal yapısı ve bu yapı içerisindeki

potansiyelleri içermektedir.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 59

Page 61: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

için sosyal sermayenin önemine, bölgelerarası işbirliğine, bilgi ve yenilikçiliğe, işletmeleri bir arada toparlamaya ve bölgesel kalkınmada tabandan gelen katılımcı süreçlere büyük önem vermektedir (Altan, 2009; TÜSİAD, 2009).

Avrupa Birliği bölgesel politikalarında, geri kalmış bölgele­rin, birliğin sağladığı fonlardan yararlanmalarını sağlamak için birlik üyesi ülkeler içinde bir bölgelendirme sistemi oluşturulmuştur. Bu sistemle, her bölgeye ait verilerin karşılaştırılabilmesi ve bölgelerarası farklılıkların belirlene­bilmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda oluşturulan sistem, NUTS (Numenclature of Territorial Units for Statistics- Türkiye'deki karşılığı ile: İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflan­dırması) olarak adlandırılmıştır.

NUTS sistemi, AB bölgesel istatistiklerin toplanabilme­si ve tek bir bölgesel sınıflandırma yapabilmek amacı ile oluşturulmuştur. AB NUTS sistemi, NUTS I (78), NUTS II (221) ve NUTS III (1093) olmak üzere üç alt bölgeye ay­rılmıştır. AB, belirlenen bu alt bölge sınıflamasını temel alarak bölgesel fonların dağılımında hedef bölgelerin sa­yısı toplulaştırılarak üç olarak belirlenmiştir (Elmas, 2004).

Bunlar; Kalkınmada Geri kalmış Bölgeler (Hedef 1), Yapısal Krizdeki Bölgeler (Hedef 2) ve İnsan Kaynaklarının Gelişti­rilmesi (Hedef 3) olarak başlıklandırılmıştır.

Bu noktada Türkiye, AB bölgesel politikalarına uyum sü­recinde Eylül 2002'de kabul edilen yasa çerçevesinde üç düzey halinde NUTS bölgeleri tespit edilmiştir6. Bu çerçe­vede oluşturulan "Ulusal Kalkınma Planı" Hükümet tara­fından Aralık 2003'te onaylanmıştır.

Yine 2000 sonrası dönemde AB bölgesel politikalarına uyum çerçevesinde yerel olanaklarla kalkınma stratejisinin bir parçası olarak, AB destekli bölgesel kalkınma program­larının uygulandığı 4 NUTS II Bölgesi'nde servis birimleri kurulmuştur. Bu birimler il ve belediye yönetimlerinin böl­gesel kalkınma programlarının uygulanmasında katılımını sağlayan birimleri oluşturmaktadırlar. Aynı zamanda UKP değerlendirme ve izlenme görevlerini yerine getirilmesi için DTP bünyesinde yeni birimler oluşturulmuştur. Böl­gesel gelişmeyi hızlandırmak, yereller arasında işbirliğini güçlendirmek ve kaynakların etkin kullanımını sağlamak için Düzey 2 bölgelerinde "Kalkınma Ajansları" kurulması-

6- Bu çerçevede 2002 yılında 4720 sayılı Kararname ile “Bölgesel istatistiklerin toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması,

bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi ve Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemine uygun karşılaştırılabilir istatistiki veri tabanı oluşturulması için

ülke genelinde İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması" (İBBS) oluşturulmuştur. Bu yeni yapıda iller "Düzey III" de tanımlanmış; ekonomik, sosyal ve coğrafi

yönden benzerlik gösteren komşu iller ise bölgesel kalkınma planları ve nüfus büyüklükleri de dikkate alınarak "Düzey I" ve "Düzey II" olarak gruplandırılmıştır.

Düzey III 81 ilden, Düzey II 26 ve Düzey I de 12 alt bölgeden oluşmaktadır. Uygulamada tek ilden oluşan Düzey alt bölgeler sadece İstanbul (TR10), Ankara

(TR51) ve İzmir (TR31) dir

60

Page 62: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

na yönelik "Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyo­nu ve Görevleri Hakkında Kanun" 2006 başında7 ve bu çerçevede Temmuz 2006'da Türkiye'de yabancı yatırımı özendirmek üzere yatırım destek ve tanıtım stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanmasından sorumlu olarak Türki­ye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın görev, yetki ve teşkilatını düzenleyen "Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanun" çıkartılmıştır (Kayasü ve Yaşar, 2006).

Kalkınma ajanslarının kurulmasına ilişkin yasal süreç çeşitli yasal kesinti ve tereddütler akabinde, günümüzde iki pilot uygulamanın başlatılmasıyla sürmektedir. Bunlardan biri İzmir, diğeri Adana-Mersin bölgeleridir.

TÜİK'in kısıtlı veri tabanına dayalı olarak, 2000'li yıllarda uygulanmaya başlanan bölgesel politikaların performans değerlendirmesine yönelik olarak 2002-2008 politikala­rının sonuçları aşağıda kısıtlı veriler ışığında ortaya konul­maya çalışılacaktır.

Aşağıdaki iki tablo, 2000 ve 2007 yıllarına ait olarak Birli­ğin, Hedef 1 kriteri temel alınarak Türkiye'nin alt bölgeleri ve Avrupa (15)'in endeks değerlerine ilişkindir ve bu veri­ler TÜİK verileri temel alınarak tarafımızca hesaplanmıştır.

Ayrıca yararlı olacağı düşünülerek EUROSTAT kaynaklı bir grafiğe de yer verilecektir.

Tablo 7, 2000 yılında Türkiye'nin endeks değerinin 27 olduğuna işaret etmektedir. Bir başka deyimle AB (15)'in KBGSYİH'sı 2000 yılında 25.467 dolar iken, aynı yıl Türkiye'de KBGSYİH 6950 dolardır ve bu rakam Birlik rakamının yüzde 27'sidir. Yani kişi başına gelir, Birliğin kişi başına gelirinin üçte birinden azdır. Bu oran 2004 EURO­STAT hesaplamalarında ise Türkiye için yüzde 29 olarak belirlenmiştir. Grafik 1'de diğer AB üyesi ülkelerin bu en­deks değerine bakılırsa, Türkiye'nin çok gerilerde olduğu gözlenecektir. Ayrıca Tablo 7 bir başka şeye daha işaret etmektedir. Türkiye'nin en gelişmiş bölgesi olan Marmara Bölgesi'nin bu endeks değeri 46'dır. Bu durumda üyelik halinde Türkiye'nin tamamı yukarıda sözünü ettiğimiz He­def 1 kapsamında periferi sayılacak ve bölgesel fonların hedef alanında olacaktır.

2007 yılı için güncellemiş olduğumuz endeks hesaplama­larında temel tespitlerimiz şöyledir: Birincisi; Türkiye'nin de kişi başına KBGSMYİH'sında önemli artış8 olmuştur ancak, AB'nin KBGSMYİH'sı çok daha fazla artış gösterdi­

ğinden AB ile aramızdaki makas KBGSYİH ölçütü açısından

TABLO 7: Kişi Başı Reel GSYİH- AB ve Türkiye- 2000 (PPP)

Bölgeler AB Ort. Akdeniz DoğuAnadolu

EgeBölgesi

G. D Anadolu İç Anadolu Karadeniz Marmara Türkiye

Ort.

KBGSYİH (2ÜÜÜ- S) 25.467 7.4B6 2.849 9.7BÜ 4.2B9 7.Ü89 S.6BÜ 11.676 6.950

A B O SH Ü Ü (Endeks Değ.-2ÜÜÜ) 100 29 11 3B 17 2B 22 46 27

Kaynak: OECD (2001), Main Economic indicators 2001, National Accounts of OECD Countries, Volume I, İndeks rakamları tarafımızdan

türetilmiştir

TABLO 8: Kişi Başı Reel GSYİH- AB ve Türkiye- 2007

Bölgeler AB Ort.TR11

İstanbulTR51

Ankara

TR81Zonguldak

BartınKarabük

TRA1ErzurumBayburtErzincan

TRB2 Van Muş Bitlis Hakkari

TRC2 Diyarbakır Urfa

TRC3 Siirt Batman Mardin Şırnak

TürkiyeOrt.

KBGSYİH (2ÜÜ8- S) 5S.064 1ü .6ü 7 9.77Ü 9.44S 9.182 9.Ü26 8.896 8.682 9.305

A BO S^ iÜÜ (Endeks Değ.-2ÜÜ8) 100 18,3 16,8 16,3 15,8 15,5 15,3 14,9 16

7- 59. Hükümet döneminde 25 Nisan 2003 tarihli Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarı taslağını hazırlamış ve bu taslağın 25. Maddesi “Bölge Kalkınma Ajans­

larının" kurulmasına ilişkindir. Bu temel kanun; kamuoyunca tereddütle karşılanmış ve Cumhurbaşkanlığınca geri çevrilmiştir. Yürütme organı da, temel kanun

metninde ufak tefek değişiklikler yapıp yasayı parça-parça çıkartma yolunu seçmiştir. Bölge Kalkınma Ajanslarının da adı “Kalkınma Ajansları" olarak değiştirilmiş

ve yasa temel hükümleri itibariyle korunmuştur. Tekrar yapılan girişim TMİMOB'un başvurusu ile yürütme durdurulmuştur. Süreç içerisinde İBBS26 tasnifini esas

alarak kurulması düşünülen 26 kalkınma ajansına, ilklik teşkil etmesi açısından pilot uygulamaya iki bölgede başlanmıştır. Bu bölgeler İzmir ve Adana-Mersin'dir.

8- Bu artışta adrese göre nüfus sayımında nüfusumuzun düşmesinin ve kur politikalarının da önemi vardır. Tabii şimdilerde de bu artışın en büyük müsebbibi

milli gelir hesaplamasının değiştirilmesidir.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 6i

Page 63: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

artmıştır. İkincisi; iller artık istatistiki açıdan tek tek değil,

il grupları olarak ele alındığından sanki bölgesel farklar

azalmış gibi rakamlara yansımaktadır. Bu yanıltıcı olabilir.

Zira eşleştirilmiş illerdeki gelir farklılıkları yok varsayılmış­

tır. Netice olarak Türkiye'nin endeks değerinde son 7 yılda

AB'ye göre çarpıcı bir düşüş gözlenmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Türkiye'de 2000'li yılların başından itibaren, küreselleş­

menin önermeleri ve AB bölgesel politikalarının paralelli­

ği dikkate alınarak yeni bölgeselciliğin argümanları kabul

edilmiştir. 2002 yılından itibaren resmi söyleme giren bu

tercih günümüzde de etkisini sürdürmektedir.

İllerimizin istatistiki bölge birimleri esasında sınıflandırıl­

ması, AB'nin istatistik veri tabanına uyum için, kalkınma

ajanslarının oluşturulması da AB'nin fonlarının dağılımı

açısından başlatılan uygulamalardır. Yeni bölgeselciliğin

temel kurumsal yapıları "Kalkınma Ajansları"dır ve bunlar

AB bölgesel politikalarının da temel uygulayıcı aktörleridir.

Grafik 1: 2004 Yılı Kişi Başına GSYİH Hacim Endeksleri, (AB25=100)

Kaynak:

(1) News Release, 75/2005, Avrupa Birliği istatistik Ofisi (EUROSTAT)(2) 25 Avrupa Birliği Ülkesi, 4 Aday Ülke ve 3 EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Birliği) Ülkesi (Liechtenstein hariç, İsviçre, İzlanda ve Norveç)

Türkiye 2000 yılından sonra bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik

kalkınma modeline uygun politikalar izlemeye ağırlık vermiştir. Ancak bu noktada

bölge kaynaklarının harekete geçirilmesine yönelik kalkınma politikaları Türkiye'de

uygulanırken, ilgili bölgelerde böyle bir kalkınma stratejisinin izlenebilmesi için yeterli

sosyal sermayenin olup olmadığının iyi analiz edilmesi gerekmektedir.

62

Page 64: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DOSYA

Türkiye'de sosyal sermaye kavramının ne kadar bilindiği ve/veya geri kalmış

bölgelerde kakınma için gerekli sosyal sermayenin mevcudiyeti tartışmalıdır. Oysa AB

kalkınma için sosyal sermayenin önemine, bölgelerarası işbirliğine, bilgi ve yenilikçiliğe,

işletmeleri bir arada toparlamaya ve bölgesel kalkınmada tabandan gelen katılımcı

süreçlere büyük önem vermektedir.

Türkiye'de oluşturulmaya çalışılan bu kurumsal yapılara

ilişkin özetle şu uyarılar yapılabilir:

1- Kalkınma ajanslarına ilişkin; kaynak yaratılması, görev

tanımlaması ve yetki göçertimine ilişkin net tanımların ol­

duğu, AB perspektifini ve fonlarını dikkate alan kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmazsa bu uygulamaların da

sonuçsuz kalması kaçınılmaz görünmektedir. Ayrıca illeri­

mizde mevcut kurumsal yapılara ve yetki alanlarına ilişkin

yetki karmaşası da önlenmelidir.

2- Öte yandan, yeni bölgeselcilik anlayışıyla ve AB pers­

pektifiyle yapılacak olan (ya da ön hazırlıkları başlatılmış

olan) kurumsal düzenlemelerin (Kalkınma Ajansları) ve uy­

gulamada katılımcılığın nasıl gerçekleştirileceği ve bekle­

nen sonucu vermesinin nasıl sağlanacağı net olarak tespit

edilmelidir. Zira sosyal sermayesi gelişkin ve demokrasi

anlayışı yerleşik toplumlar ile ve bu öğelerin gelişkin olma­

dığı toplumlar açısından uygulama sonuçlarının farklı ol­

ması kaçınılmazdır. Geri kalmışlık özelliği yoğun toplumlar-

da, kimlerin nasıl yetkilendirileceği ve yetki keyfiyeti açıla­

rından uygulamada dejenerasyon doğabilir. Bu nedenle az

gelişmiş ülkelerin, bu yeni anlayış ve uygulamaların kendi

özgün koşullarında yansımalarının nasıl olacağını öngör­

mesi ve ona göre çözüm üretmesi gereklidir. Bir başka

deyimle; yönetişimsel süreçte uygulamanın başarısı, top­

lumun tüm kesimlerinin organize (örgütlü) olmuş olması

ve eşit temsil ve etkileşim şanslarının olmasına bağlıdır.

Örgütlü toplumlar karar verme süreçlerine kuşkusuz daha

rahat katılacaktırlar.

3- Bunun yanı sıra uygulamanın başarısı ancak etkin bir

denetim mekanizmasıyla olacaktır. Bu anlamda Türkiye'de

Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı'yla denetim birimlerinin azal­

tılması yönündeki önerisi bir çelişki oluşturmaktadır. Zira

denetim mekanizmasının yetersizliği, hatanın ve hatalı

aktörlerin tespiti ve telafisini geciktirecek, toplumda etkin

bilgilenme ve karar alma sürecinin de önüne geçecektir.

Özetle uygulamanın, sosyal sermayesi ve örgütlenmesi

yetersiz olan ve demokrasisi ve denetim mekanizması

zayıf olan azgelişmiş ülkelerde dejenerasyona uğraması

kaçınılmaz görünmektedir.

Türkiye özelinde, bugünkü seçim sistemi ve bugünkü sos­

yal sermaye ve örgütlenme düzeyi ve hukuksal altyapısı

ile yetkinin yerel odaklara kaydırılması ekseninde yeni şe­

killenen yerel-bölgesel kalkınma anlayışının vazgeçilmez

yapıları olan katılımcılık ve yönetişim konularında bekle­

nen başarının sağlanmasının bir dizi güçlüğü olduğu öngö­

rülmelidir. Öte yandan yeni anlayışta, bölgesel kalkınmaya

ilişkin yerel odakların ve özel sektörün gücü ön plana çıka­

rılmakta ve merkezi otoritenin geniş çaplı yatırım inisiyatifi

geri plana itilmektedir. Bu da başlı başına dengesizliklerin

önünü açan bir gelişmedir. Zira bu, kendileğinci yaklaşımla

yerel olanakları fazla olan bölgelerin önümüzdeki dönem­

de de göreli olarak daha dinamik süreçler yakalamalarını

kaçınılmaz kılacaktır. Bu konuda şanssız olan bölgelerin

ise aynı dinamizmi yakalaması olanaksız olduğu gibi elle­

rindeki kısıtlı kaynakların da daha dinamik olan bölgelere

kaymasının önüne geçemeyecekleri açıktır.

Ayrıca bölgesel politikaları üretme ve uygulama süreçleri

ekonomik kriterler yanında bir dizi sosyal ve siyasal kriter­

leri ve bunlar arasındaki girift ilişkileri de gözetmeyi ge­

rektirmektedir. Aksi halde hiçbir bölgesel politikanın başarı

şansı yakalaması olanaklı değildir.

Temelde tek cümle ile özetlenecek olunursa; 2000'li yıllar­

da bölgesel politikalarda söylemde iddialı ve fakat icraatta

zayıf ve flu bir dönem yaşanmaktadır.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 6S

Page 65: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

YARARLANILAN KAYNAKLAR

- ALTAN, (2009), "AB ve Türkiye'de Bölgesel Kalkınma",

Stratejik Boyut, 31 Mart 2009, http://www.stratejikbo-

yut.com/article detail.phtp?id=506. erişim tarihi 12-05­

2009

- AMİN, A. (1999), "An Institutionalist Perspective on

Regional Economic Development," Events and Debates,

Blackwell Publishers, U.K, ss.365-378.

- DPT, (2003) Türkiye Cumhuriyeti Ön Ulusal Kalkınma

Planı (2002-2004), Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/

o-ukp.pdf erişim tarihi 12-05-2009.

- DPT (1996), İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralama­

sı Araştırması, Yayın No:2466, Ankara.

- DPT (2000), VIII.BYKP, Ankara. http://ekutup.dpt.gov.tr/

plan/viii/taslak.pdf erişim tarihi, 15-05-2009.

- DPT (2003), İllerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralama­

sı Araştırması, Yayın No:2671, Ankara.

- DPT (2006), "Bölgesel Politikalar", Özel İhtisas Komis­

yonu Raporu.

- ELMAS, G, (2004), "Cumhuriyetin İlanından Günümüze

Türkiye'de Bölgesel Politikalar", Ekonomik Yaklaşım, Kış

2004:15(50), ss. 115-136.

- ELMAS, G, (2000), "GAP ve Devlet," İktisat Dergisi, İÜ,

İFMC Yayın Organı, Sayı: 403, Temmuz-2000, ss.25-34.

- ELMAS, G. (2001), Küreselleşme Sürecinde Bölgesel Den­

gesizlikler: AB ve Türkiye, Nobel Kitapevi, Ankara.

- ELMAS, G. ve L. Özgen (2003), "AB ve Türkiye'nin Böl­

gesel Coğrafyası,"///. GAP ve Sanayi Kongresi Bildiri­

ler Kitabı, TMMOB,MMO,Yayın No:E-2003-338, Ankara,

ss.103-14.

- ELMAS, G. ( 2005), "Türkiye'de Bölgesel Politikalar, Yeni

Uygulama ve Öneriler", Yorum, GÜ,İİBF Yayın Organı,

2005/2, ss.3-5.

- EUROSTAT (2005), News Release , 75/2005.

- GEZİCİ ve HEWİNGS, (2004), "Regional Convergence and

The Economic Performance of Peripheral Areas in Turkey",

RURDS, vol:16, no: 2, July.

- GAP Eylem Planı 2008-2012. www.gap.gov.tr/Turkish/

Genel/eylem812.pdf, erişim tarihi 12-05-2009.

- KAYASÜ, S. (2002), "Yeni Planlama Paradigması ve Ku­

rumsallaşma Süreçleri Üzerine," Planlama, TMMOB, Şehir

Plancıları Odası Yayını, No:2002/4, İstanbul, ss.52-54.

- KAYASÜ ve YAŞAR, (2006), "Avrupa Birliğine Üyelik Sü­

recinde Bölgesel Kalkınma Politikaları: Yasal ve Kurumsal

Dönüşümler", Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyu­

mu, Ankara, www.tepav.org.tr/sempozyum/2006/bildiri/

bolum3/3 1 kayasu.pdf, erşim tarihi 14-05-2009.

- KÖROĞLU, N.T.(2002),"Aktör ve Eylem: Plan ve Kurum­

salcı Planlama Üzerine," Planlama, TMMOB, ŞPO, 4, s.51.

- OECD (2001), Main Economic Indicators 2001, Natio­

nal Accounts of OECD Countries, Volume I.

- ÖZGEN, Levin (2008), "Cumhuriyet'ten 2000'li Yıllara

Türkiye'de Bölge Kalkınma ve Planlama", Bilim ve Eleşti­

ri, GÜ, SBE Dergisi, Cilt:5, Sayı:9, ss.1-29.

- www.tüik.gov.tr

- www.dpt.gov.tr

- Resmi Gazeteler

- TEKELİ, İ.(1981), "Dört Plan Döneminde Bölgesel Poli­

tikalar ve Ekonomik Büyümenin Mekansal Farklılaşması",

ODTÜ Gelişme Dergisi 1981 Özel Sayısı: Türkiye'de Planlı

Gelişmenin Yirmi Yılı 1960-1980, Ankara, ss.369-390.

- TÜSİAD, (2008), Türkiye'de Bölgesel Farklar ve

Politikalar, Yayın No. TÜSİAD-T/2008-09/471), Dr. A.

FİLİZTEKİN, İstanbul.

64

Page 66: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

DİĞER Ü RÜ NLER İM İZ

BETON SANTRALLERİ BETON FOMRALARIİ

* KIRMA. ELEME. YIKAMA

7RAN5MİKSERLER

YÜKLEYİCİLER EKSKAVATÖRLER

* GREYDERLER

ASFAUTESİSLERİ VİBRASYONLU SİLİNDİRLER

KULE VİNÇLERİÇELİK KDNSTRÜKSİYON

* 4X4-6X6 ARAÇLAR

K E S İT E : 20-360M3/H

ANKARA ■ KOMYA YÜUU 23.KM. 06330 GQLBAŞI-ANKAIWTURKİYE TİL: 0090-312 464 08 00 (PBK> FAK: 0030-312 AŞA 14 3i www.pimakina.com.tr

□ ■IIBBOBİBBSSUSBIELiy

Page 67: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

s

Zorunlu İstihdamİSMAİL BOZOKASO Belge Hizmetleri Müdürü

FULYA TUNCAASO Ticaret Uzmanı

Page 68: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

BÜYÜTEÇ

İşverene Getirilen İstihdam Zorunlulukları

Çağımızda demokrasiler temel insan hak ve hürriyetlerini te­min etmeyi hedef olarak kabul eden, bu hedefe ulaşırken de katılımcı ve çoğulcu düşünceye dayanan, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde gelişen sistemler olarak kabul edilmekte­dir.

Temel insan hak ve özgürlüklerinin temini yoluna gidilirken ülkeler kendi iç hukuk kuralları ile yetinmemiş, sağlanan insan hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ve bu özgür­lüklerin daha ileri safhalara götürülebilmesi için uluslararası kuruluşlar oluşturulmuş ve bu uluslararası kuruluşlar bünye­sinde uyulması zorunlu kurallar kabul edilmiştir.

İnsanların kendisini, ailesini, çocuklarını geçindirecek bir işte insan onuruna yaraşır bir tarzda çalışması da bireylerin temel insan haklarındandır. İşsizlik tüm gelişmekte olan ülkelerde ol­duğu gibi ülkemizde de temel sorunlardan biri olarak varlığını halen sürdüre gelmektedir.

Devlet; bu soruna bir ölçüde çare bulmak, bu konuda uluslara­rası sözleşmelerin öngördüğü sorumlulukları yerine getirmek ve bir anlamda kişi hak ve özgürlüklerinin bir adım daha ileri gitmesini sağlamak için İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla iş­verene bir kısım mükellefiyetler yüklemiştir. Bu mükellefiyet­lerin başında özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu gelmektedir.

İç hukukumuzda gerek Medeni Kanun'da ve gerekse Borçlar Kanunu'nda sözleşme serbestisi kuralı geçerli olduğu halde 4857 sayılı İş Kanunu bu kurala aykırı hükümler içermektedir. Devlet bu Kanun'la kamu yararı düşüncesini ön plana çıka­rarak işverenlere kendi arzuları dışında, sayı ve nitelikte işçi çalıştırma zorunluluğu getirmiş, bu suretle işverenin kendi iş yerinde istediği sayı ve nitelikte işçi çalıştırma hakkı sınırlan­dırılmıştır.

İşverenin, işyerinde özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorun­luluğunun dışında; işe alma ve işten çıkarmada karşılaştığı zorluklar, işten çıkarmada ödenen yüksek oranlı kıdem tazmi­natı, işletmelerin yerine getirmekle yükümlü oldukları sosyal mükellefiyetler (kreş, anaokulu, spor tesisleri v.b.), vergi ve sigorta primlerinin işletmelerin işgücü maliyetini arttırdığı ve bir kısım işverenin yeni yatırım arzularını azalttığı da gözden uzak tutulmaması gereken bir gerçektir.

İşverenin yeni yatırımlara yönelmesini sağlayacak, istihdama kapı açacak ve devletin İş Kanunu, yönetmelikler ve diğer ilgili mevzuatlarla işverene yüklediği sosyal ve mali mükellefiyet­leri makul ölçülere indirecek düzenlemeler yapılmalıdır.

2010 yılı ilgili mevzuatlarında yapılan incelemelerde, işveren­lerin faaliyette bulundukları alanların nitelikleri göz önünde bulundurulmak suretiyle, bu işyerlerinde ve/veya bu işyerleri nedeniyle çevrede oluşabilecek sakınca ve tehlikelerin önlen­

mesini ve/veya giderilmesini teminen, belirli meslek dallarında eğitim görmüş, belirli sayı ve nitelikteki görevlinin bulundu­rulmasının zorunlu kılındığı gözlenmektedir.

Söz konusu düzenlemelere bakıldığında, kamu ve bu çalışma­nın konusu olan özel işyerlerinin sosyal sorumlulukları (Örn., toplumun tüm kesimlerinin üretim sürecine katılımlarının sağ­lanması açısından özürlü istihdamı, insan sağlığı ve gıda ile çevre güvenliği açılarından örneğin gıda üreten işyerlerinde sorumlu yönetici ve çevreyi kirletici etkisi olabilecek işyerle­rinde çevre görevlisi istihdamı ile ilkyardımcı bulundurma zo­runluluğu vb.) ve çalışanlarının hak ve özgürlükleri çerçevesin­de (örneğin iş güvenliği uzmanı bulundurulma zorunluluğu) değerlendirilebilecek nispeten makul zorunluluklar yanında, ilgili mevzuatından kaynaklanmakla birlikte, çok da fonksiyo­nel olarak değerlendirilmeyecek niteliklerdeki zorunlulukların gelişmiş ülkelerdeki rakipleri ile karşılaştırıldığında ülkemizde zaten zor koşullarda üretim faaliyetlerinde bulunan işverenler üzerinde ekstra maliyet unsuru olarak kaldığı görülmektedir.

Öte yandan söz konusu zorunluluklar kapsamındaki bazı hizmetlerin (örneğin işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanında olduğu gibi) part-time veya bu işlerde uzmanlaşmış şirket ve/veya diğer yapılanmalar kanalıyla dışarıdan sağlanmasına yönelik düzenlemeler bulunmakla birlikte, özellikle full-time istihdam zorunlulukları söz konusu görevliler için gerek ilgili mevzuat gerekse meslek odaları tarafından belirlenen asgari ücret tarifeleri göz önünde bulundurulduğunda, işyeri faali­yetleri kapsamında doğan gelir ve gider kalemlerinin optimi- zasyonu açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Bu bakış açısıyla Odamızca pek çok platformda, söz konusu zorunlulukların makul değerlendirmeler ölçüsünde yeniden düzenlenerek özellikle insan sağlığı, toplumsal sorumluluklar ve çalışanların hak ve özgürlüklerinden kaynaklananların daha fonksiyonel kriter ve oranlarda belirlenerek devam ettirilmesi, öte yandan bu hizmetlerin alımının kolaylaştırılarak ucuzlaştı­rılmasının sağlanmasına, fonksiyonel olmayanların ise kaldırıl­masına ilişkin hususlar dile getirilmiştir.

Bu kapsamda, Odamızca konuyla ilgili olarak yapılan araştır­ma sonuçları ile bunlara ilişkin görüş ve değerlendirmelerimiz aşağıda yer almaktadır.

Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu ve Özürlü İstihdamı Teşviki

İlgili mevzuatı kapsamında, özel işyerleri için özürlü çalıştır­ma zorunluluğu ülkemizde 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde toplam işçi sayısının % 3'ü olarak belirlenmiştir. 2010 yılı itibariyle söz konusu zorunluluğu yerine getirme­yen işverenlere, çalıştırılmayan her özürlü ve çalıştırılmayan her ay için 1552 TL para cezası belirlenmiştir.1

Söz konusu istihdamın işverene maliyeti açısından bakıldı­ğında, çalıştırılan özürlülere verilecek ücretin, 2010 yılı için

1. 4857 Sayılı İş Kanunu'na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları, http://www.csgb.gov.tr/

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 67

Page 69: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

belirlenen asgari ücretin altında olmamak kaydıyla taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlendiği hususunu göz önün­de bulundurmak gerekir.

Öte yandan, söz konusu maliyetin hafifletilmesini teminen, özel sektör işyerlerinde işverenin işçi sayısının % 3'ü oranında zorunlu olarak istihdam ettiği özürlü işçilere (kontenjan dahi­lindeki işçilere) ait prime esas kazançlar üzerinden hesapla­nan sigorta primlerine ait işveren hisselerinin tamamı Hazine tarafından karşılanmaktadır. İşçi sayısının % 3'ünden fazla istihdam edilen veya yükümlü olmadığı halde özürlü çalıştıran özel sektör işyerlerinde, işverenlerin istihdam ettikleri özürlü işçilere (kontenjan dışı işçilere) ait prime esas kazançları üze­rinden hesaplanan sigorta primlerine ait işveren hisselerinin ise % 50'si Hazine tarafından karşılanmaktadır.

İşyeri Hekimi Görevlendirmek, İş Güvenliği Uzmanı

Görevlendirmek, İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi

Oluşturmak, Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden

Hizmet Almak

a) İşyeri sağlık ve güvenlik biriminin oluşturulması veya iş­yeri dışında kurulu ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alınması ile işyeri hekimi ve gereğinde diğer per­sonelin görevlendirilmesi bakımından devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerleri,

b) İş güvenliği uzmanı mühendis veya teknik elemanın gö­revlendirilmesi bakımından sanayiden sayılan işlerin2 ya­pıldığı ve devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırılan işyerleri yükümlüdür.

Özet olarak, söz konusu zorunluluk kapsamında, 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre 3 be­lirlenen sürelerde işyeri hekimi ve ayrıca iş güvenliği uzmanı bulundurulması gerekmektedir.4

İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 2010 yılı itibariyle uygulanacak para cezası 1145 TL5 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan, örneğin 2010 yılı "İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi"ne göre 50-74 işçi çalıştıran işyerlerinde görevlendiri­len işyeri hekimine verilecek net ücret 1.418,20 TL'dir. 6

Burada dikkat edilmesi gereken husus, işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilecek kişilerin, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurumlardan eğitim ve sertifika almış olmaları gerekliliğidir.

Avukat Bulundurma Zorunluluğu

Esas sermaye miktarının (50.000 TL) 5 katı (250.000 TL) veya daha fazla esas sermayesi bulunan A.Ş.'lere avukat bulundur­ma zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu yükümlülüklerini ye­rine getirmeyen işletmelere 2010 yılı itibariyle 16 yaşından büyük işçiler için 2 aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanması öngörülmekle birlikte, Baro tarafından takibi yapılmak suretiyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirilen işletmelerden avukat bulundurma yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere 2008 yılında 12.000 TL-17.000 TL'yi bulan tutarlarda para cezası verildiği de bilinmektedir.

24.12.2009 tarih ve 27442 sayılı Resmi Gazete'de ya­yımlanan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nde, Avukatlık Kanunu'nun 35'inci maddesi gereğince ve yukarıda açıklan­dığı şekliyle bulundurulması gereken sözleşmeli avukatlara

2. Sanayiden sayılan işyerleri listesi,"Sanayi, Ticaret, Tarım ve Orman İşlerinden Sayılan İşlere İlişkin Yönetmelik" 03.09.2008 tarih ve 26986 sayılı Resmi Gazete

3. "İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi, "İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği, 29.11.2009 tarih ve 27417 sayılı Resmi Gazete

4. İşyeri hekimlerinin çalışma süreleri, "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetme!ik"15.082009 tarih ve 27320 sayılı

Resmi Gazete İş güvenliği uzmanlarının çalışma süreleri, "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik”15.08.2009 tarih ve

27320 sayılı Resmi Gazete,

5. 4857 Sayılı İş Kanununa Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları, http://www.csgb.gov.tr/

6. 2010 yılı"İşyeri Hekimliği Asgari Ücret Tarifesi" Türk Tabipler Birliği web sayfası, http://www.ttb.org.tr/

68

Page 70: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

BÜYÜTEÇ

ödenecek ücret 850 TL olarak belirlenmiştir. Avukatlık ücre­tinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava so­nunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınması öngörülmüştür.

Elektrik Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu

Tüm yüksek gerilimli (etkin değeri 1000 voltun üzerinde olan fazlar arası gerilim) kuvvetli akım tesislerinde teknik sorumlu olarak ve 154 KV ve daha büyük kuvvetli akım tesislerinde (uzaktan kumanda edilen TM'ler hariç) işletme sorumlusu ola­rak elektrik mühendisi görevlendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Öte yandan uygulamada, yükümlü işletmelerin söz konusu hizmeti serbest çalışan elektrik mühendislerinden harici ola­rak almasının önünde de bir engel bulunmamaktadır.

Söz konusu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işletmelere uygulanmak üzere belirlenmiş bir idari para cezası bulunma­makla birlikte, örneğin trafosu bulunan işletmelere TEDAŞ kanalıyla elektrik mühendisi istihdam etmeleri gerektiğine ilişkin yazılı uyarıda bulunulmakta; buna rağmen elektrik mü­hendisi bulundurmamaya devam eden işletmeler Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirilmekte ve cezai uygulamaya ilgili Mahkemece karar verilmektedir.

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 2010 yılında ser­best çalışan elektrik mühendislerinin alabileceği aylık asgari net ücreti 1650 TL olarak belirlemiştir.

Öte yandan, teknik veya işletme sorumlusu olarak istihdam edilecek elektrik mühendisinin Elektrik Mühendisleri Odası ta­rafından verilen 3 günlük eğitime katılması, eğitim ardından yapılacak sınavda başarı göstermesi ve sertifika alması önem taşımaktadır.

Gıda Üreten İşyerlerinde 7Sorumlu Yönetici

Bulundurma Zorunluluğu

Gıda maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve malze­meleri üreten işyerlerinde, üretimin niteliğine göre Sorumlu Yönetici8 istihdamı zorunludur. Gıda üreten işyerleri sorumlu yönetici olarak, "sorumlu yönetici olarak istihdam edilebilecek meslek mensupları" listelerinde9 yer alan meslek mensuplarını istihdam edebilirler.

Sorumlu yönetici istihdam etmeyen işletmelere 2010 yılı iti­bariyle uygulanacak para cezası 1144 TL10 olarak belirlenmiş olup, para cezasının tahsilini takiben istihdam zorunluluğunu yerine getirmesi için işletmeye 30 gün süre verilmekte, bu süre sonunda halen yükümlülüğünü yerine getirmeyen işlet­melerin faaliyetleri durdurulmaktadır.

Sorumlu yönetici olarak istihdam edilebilecek meslek dalla­rından olan gıda mühendisleri, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları arasında imzalanan bir protokolle, söz konusu meslek mensubu sorumlu yöneticilere 2010 yılı itibariyle verilebi­lecek asgari net ücret, tek işyerine bakma zorunluluğunun bulunması durumunda (gıda üreten ve 60 beygir gücünün üzerinde motor gücü bulunan veya 10 ve üzerinde işçi çalıştı­ran veya su ürünleri işleyen veya hazır yemek üreten işyerleri veya yemek fabrikaları veya her türlü gıda katkı karışımla­rı üreten işyerleri) 1800 TL olarak belirlenmiştir. 5 işyerinin yükümlülüğünü üstlenecek sorumlu yöneticiler için ise asgari net ücret 360 TL olarak uygulanacaktır.11

Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan İşletmelerde

Çevre Görevlisi İstihdamı veya Çevre Yönetim Birimi Kurma veya Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan

Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluğu

İlgili mevzuatında, Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faa­liyet veya Tesislere ilişkin Ek 1 ve Ek 2 olmak üzere iki liste oluşturulmuştur.12 EK-1 listesinde yer alan işletmeler en az 2 çevre görevlisi, EK-2 listesinde yer alan işletmeler ise en az 1 çevre görevlisi istihdam etmek veya EK-1 ve EK-2 listelerinin ikisi için de geçerli olmak üzere en az 3 çevre görevlisinden oluşan Çevre Yönetim Birimi kurmak veya Bakanlıkça yet­kilendirilmiş firmalardan çevre yönetim hizmeti satın almak zorundadır.

Çevre görevlisi hizmetini görecek kişilerin Bakanlıkça yetki­lendirilmiş kurumlardan eğitim ve sertifika alma zorunluluğu bulunmaktadır.

2872 sayılı Kanun'un 5491 sayılı Kanun ile değişik 20'inci maddesinin (m) bendi uyarınca 2010 yılında uygulanacak ida­ri para cezası miktarları, "2872 sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin 2010/1 sayılı Tebliğ" ile belirlenmiş olup, bu kapsamda çevre yönetim birimini kurma­yanlara 7934 TL, çevre görevlisi bulundurmayanlara ya da

7. Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İşkolları, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve

Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik 27.08.2004 tarih ve 25566 sayılı Resmi Gazete

8. Sorumlu Yönetici Olabilme Esasları, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu

Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik 27.08.2004/25566

9. Gıda İşletmelerinde Üretimin Niteliğine Göre Sorumlu Yönetici Olarak İstihdam Edilecek Meslek Mensupları Listeleri, Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri

Üreten İş Yerlerinin Çalışma İzni ve Gıda Sicili ve Üretim İzni İşlemleri ile Sorumlu Yönetici İstihdamı Hakkında Yönetmelik, 27.08.2004 tarih ve 25566 sayılı Resmi Gazete

10. Kaynak: Ankara Tarım İl Müdürlüğü

11. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Serbest Ziraat Mühendisliği Hizmetleri 2010 Yılı Asgari Ücret Tarifesi', TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası web sayfası,http://www.

zmo.org.tr/

12. Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesisler, Ek1 ve Ek2, Çevre Denetimi Yönetmeliği, 21.11.2008 tarih ve 27061 sayılı Resmi Gazete, 21.11.2008

tarih ve 27061 sayılı Resmi Gazete, Çevre Kanununca Alınması Gerekn İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelik, 29.042009 tarih ve 27214 sayılı Resmi Gazete, Çevre Kanu­

nunca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 24.02.2010 tarih ve 27503 sayılı Resmi Gazete

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği, 16.06.2004 tarih ve 25494 sayılı Resmi Gazete, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik,

07.03.2010 tarih ve 27514 sayılı Resmi Gazete

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 69

Page 71: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

Bakanlıkça yetkilendirilmiş firmalardan hizmet almayanlara 5289 TL idari para cezası verilecektir.

Çevre Mühendisleri Odası'nca çevre mühendislerine 2010 yılı itibariyle verilecek net asgari ücret 1500 TL olarak belirlen­miştir.

İlkyardım Elemanı Bulundurma Zorunluluğu

İstihdam edilen her 20 personel için 1, ağır ve tehlikeli işler kapsamında bulunan işyerlerinde her 10 personel için 1 olmak üzere, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurumlardan eğitim ve ser­tifika almış ilkyardımcı bulundurulması gerekmektedir.

Uygulamada işletmeler, mevcut personelinden birine söz konusu eğitimi aldırmak suretiyle bu zorunluluklarını yerine getirmektedir. Söz konusu eğitim 16 saatlik olup, İl Sağlık Mü­dürlüğü 2010 yılı Komisyon Kararı'na göre eğitim ücreti 200 TL'dir. Katılımcı eğitim sonunda Bakanlıkça açılan sınava katıl­makta ve başarılı olanlara 3 yıl süreli sertifika verilmektedir. 3 yılın sonunda ilkyardımcı yaklaşık 8 saatlik 100 TL tutarındaki eğitime tabi tutulmakta, sınavda başarılı olması durumunda sertifikası 3 yıl daha uzatılmaktadır.

Konu, denetimlerde gündeme gelse de ilkyardımcı bulundur­mayan işletmelere bugün itibariyle herhangi bir para cezası uygulanmamaktadır.

Maden İşletmelerinde Daimi ve/veya Teknik Nezaretçi Olarak Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğuİlgili mevzuatına göre bütün maden işletmelerinde teknik nezaretçi olarak maden mühendisi bulundurulması

gerekmekte olup, daimi nezaretçi görevi görecek maden mühendisi bulundurulması gereken işletmeler aşağıda yer almaktadır.

a) En az 30 işçi çalıştıran işletmeler,

b) En az 15 işçi çalıştıran ve yeraltı üretim yöntemiyle ça­lışan işletmeler.

Söz konusu zorunluluklarını yerine getirmeyen işletmelerin faaliyetleri durdurularak ruhsat sahibinin yatırmış olduğu ruhsat teminatı irad kaydedilmektedir.

Bir ruhsat sahası için 1 (a) grubu madenler kapsamında teknik nezaretçi olarak görevlendirilen maden mühendisinin ücreti örneğin 450 TL'dir. 13

Yeminli Mali Müşavir (YMM) İle Tam Tasdik

Sözleşmesi İmzalanması Gerekliliği

Söz konusu uygulama bugünkü düzenlemeler çerçevesinde kanuni bir zorunluluk olmamakla birlikte, özellikle ilgili vergi kanunlarında öngörülen istisnalardan yararlanılabilmesi için Maliye Bakanlığı YMM tasdikini zorunlu tutmaktadır.

Kanuni bir zorunluluk olmaması nedeniyle YMM'ye tasdik ettirilmeyen belgeler için öngörülmüş bir para cezası bulun­mamaktadır ancak ilgili belgeleri YMM tarafından tasdik edil­meyen işletmeler, Maliye Bakanlığı'nca uygulanmakta olan istisnalardan yararlandırılmamaktadır.14

İŞVERENE GETİRİLEN İSTİHDAM ZORUNLULUKLARI(Kısa Açıklamalara Tabloda Yer Verilmiştir. )

İçindekiler

*Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu (*)

*İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Görevlendirme, İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Oluşturma veya Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden Hizmet Alma Zorunluluğu (*)

*Avukat Bulundurma Zorunluluğu

*Yüksek Gerilimli Kuvvetli Akım Tesislerinde Teknik Sorumlu Olarak ve 154 Kv ve Daha Büyük Kuvvetli Akım Tesislerinde İşletme Sorumlusu Olarak Elektrik Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu

*Gıda Üreten İşyerlerinde İlgili Meslek Dallarında Öğrenim Görmüş Sorumlu Yönetici Bulundurma Zorunluluğu (*)

*Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet veya Tesisler İçin İlgili Meslek Dallarında Öğrenim Görmüş Çevre Görevlisi İstihdam Etme, Çevre Yönetim Birimi Kurma veya Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluğu (*)

*İlkyardım Elemanı Bulundurma Zorunluluğu (*)

*Maden İşletmelerinde Daimi veya Teknik Nezaretçi Olarak Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu

*Yeminli Mali Müşavir ile Tam Tasdik Sözleşmesi Yapılması Gerekliliği

Not: (*) Sosyal Sorumluluk Gereği Zorunlu Kılındığı Düşünülen İstihdam Zorunlulukları Mavi Renk ile Gösterilmiştir.

13. İşletme ve görev türü itibariyle Maden Mühendislerine verilecek en az ücretleri gösteren "Serbest Maden Mühendisliği Hizmetleri Asgari Ücret Tarifesi (2010)"Maden

Mühendisleri Odası web sayfası, http://www.maden.org.tr/

14. 2010 yılı "Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik İşlemleri Asgari Ücret Tarifesi" (Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanltğı'ntn yazısına istinaden, TÜRMOB'un ZZ.01.Z010 tarih

ve 00384 sayılı duyurusu çerçevesinde, 2009 yılı Asgari Ücret Tarifesi 2010 yılında da aynen uygulanacaktır.) 2009 Yılı"Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik İşlemleri Asgari

Ücret Tarifesi" için bkz. http://www.istanbulymmo.org.tr/iymmo/

70

Page 72: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

BÜYÜTEÇ

ZORUNLU İSTİHDAM TABLOSU ÛZ orun lu İstihdam Konusu M evzuatı İdari Para C ezası-2010 İstihdam Edilen G örevliye Ö denecek Ücret Kriteri-2010

Özürlü Çalıştırm a Zorunluluâu Kriter: 50 Veya Daha Fazla İşçi Çalıştırılan İşyerlerinde % 3 Özürlü İşçi

*5763 Sayılı “iş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” (Rg: 5763 Sayılı Kanun: 26.05.2008-26887)

Çalıştırılmayan Her Özürlü ve Çalıştırılmayan Her Ay için 1552 T l Ceza Ödenir.

Çalıştırılan Özürlülerin Ücreti Asgari Ücretin* Altında Olmamak Kaydıyla Taraflar Arasındaki Sözleşmeye Göre Belirlenir. ASgari Ücretin Üzerindeki Tutarlar Pazarlığa Tabidir.

Is v e ri Hekimi G örevlendirm ek * s Güvenliâi Uzmanı G örevlendirm ek ‘ sveri Saâlık ve G üvenlik Birimi Oluşturm ak‘ O rtak Saâlık ve G üvenlik Birimlerinden

*4857 Sayılı iş Kanunu (Rg: 1.0.06.2003-2513)'işyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik (Rg: 1.5.08.2009/27320)'işyeri Sağlık Ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Tebliğ (Rg:09.12.2009/27427)

iş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ile ilgili Yükümlülükleri Yerine Getirmeyenlere 1145 Tl Ceza Uygulanır.

•işvemde Görevlendirilen işven Hekimi Ücretleri 2009 Yılı Isveri Hekimlini Asnari Ücret Tarifesi’ne Göre Belirlenmektedir.

Hizm et A lm ak(Dışarıdan Hizm et Alınabilir.)Kriter: 50 veya Daha Fazla İşçi Çalıştırılan İşyerlerinde Işyerindeki İşçi Sayısı, İşyerinin Niteliği ve İşin Tehlike S ın ıf ve Derecesine G öre Belirlenen Sürelerde (İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Bakanlıkça Yetkilendirilm iş Kurumlardan Eğitim ve Sertifika A lm ak Zorundadır.)

(Or: 50-74 İşçi Çalıştıran İşyerlerinde Görevlendirilen İşyeri Hekimi Ücreti 1.418,20 Tl’dir.) . ‘*isveri Saâlık Ve Güvenlik Birimi'nde Çalışan is Güvenliâi Uzmanı Ücreti Asaari ücretten Az Olmamak Kavdıvla Taraflarır Arasındaki Sözleşmeye Göre Belirlenir. Asgari Ücretin Üzerindeki Tutarlar Pazarlığa Tabidir.

Avukat Bulundurma Zorunluluâu Kriter: Esas Serm aye Miktarının (50.000 Tl) 5 Katı (250.000 Tl) veya Daha Fazla Esas Serm ayesi Bulunan A .Ş .’Ler

5904 Sayılı Avukatlık Kanunu(Rg: 07.04.1969/13168)

*16 Yaşından Büyükler için 2 Aylık Brüt Asgari Ücret Tutarında (1458 T l) Kadar Ceza Ödenir. *Ancak Ankara Barosu'dan Alınan Bilgiye Göre Baro, Her Yıl Ankara Ticaret Sicil Memurluğu'ndan Firma Listesi Almakta Olup, Listede Bulunan Firmalardan Sermaye Miktarlarına ilişkin Bilgi Talep Etmektedir. Söz Konusu Bilgileri Vermeyen Firmalar için 2008 Yılında Baro Tarafından Ankara Cumhuriyet BaŞsavcılığı'na Suç Duyurusunda Bulunulmuş Olup, Baro Yetkililerince Verilen Bilgiye Göre Başsavcılık Zorunlu Olduğu Halde Avukat Bulundurmayan işletmelere 12.000 TI-17.000 Tl’lere Varan Tutarlarda Ceza Kesmiştir.

Avukatlık Ücreti Rn: 24.12.2009/2744? Yavımlanan Avukatlık Asnari Ücret Tarifesi’ne Göre Belirlenir.

(Ör: Avukatlık Kanunu'nun 35. Maddesi Gereğince Bulundurulması Zorunlu Sözleşmeli Avukatlara Aylık Ödenen Ücret Bu Tarifeye Göre A.Ş'lerde 850 Tl'dir.)

Uvnulanacak Tarifenin Tesüiti: Avukatlık Ücretinin Takdirinde Hukuki Yardımın Tamamlandığı Veya Dava Sonunda Hüküm Verildiği Tarihte Yürürlükte Olan Tarife Esas Alınır.

Elektrik Mühendisi Bulundurm a ZorunluluğuKriter: *Tüm Yüksek Gerilim li (Etkin Değeri 1000 Voltun Üstünde Olan Fazlar Arası Gerilim) Kuvvetli Akım Tesislerinde Teknik Sorum lu O larak*154 Kv Ve Daha Büyük Kuvvetli Akım Tesislerinde (Uzaktan Kum anda Edilen Tm Ler Hariç) İsletm e Sorum lusu Olarak (Sorumlu İsletm eler Serbest Elektrik M ühendislerinden Dışarıdan Da Hizm et Alabilm ektedir)(Sorumlu Elektrik M ühendislerinin Elektrik Mühendisleri Odasından Eâitim Ve Sertifika Alma Zorunluluâu Bulunm aktadır. Eâitim Süresi 3 Gün Olun. Eâitim i Müteakin Yanılan Sınavda Başarılı O lunması Durumunda Yetki Beldesi Verilm ektedir.)

Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği (Rg: 30.11.2000/24246)

idari Para Cezası Olarak Belirlenmiş Bir Tutar Yoktur. Ancak Tedaş Kanalıyla Örn. Trafosu Bulunan işletmelere Elektrik Mühendisi Bulundurma Hususunda Yazılı Uyarı Yapılmakta Olup, Buna Rağmen Elektrik Mühendisi Bulundurmayan işletmeler Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına Suç Duyurusunda Bulunulmaktadır. Bu Kapsamda; Cezayı Savcılık Takdir Etmekle Birlikte, Elektrik Mühendisi Çalıştırılmayan Bir Tesiste iş Kazasına Neden Olan Kişi Ve işletme Sahibi Sorumlu Tutulmaktadır. Bu iş Kazası Kapsamında Meydana Gelen Can Ve Mal Kaybı Nedeniyle Hazırlanan Bilirkişi Raporunda işletmenin Elektrik Mühendisi Çalıştırmadığı Hususu Kayıt Altına Alınarak ilgili Mahkemeye Gönderilmektedir.

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2010 Yılında Serbest Çalışan Elektrik Mühendislerinin Alabileceği Aylık Asgari Net Ücreti 1650 Tl Olarak Belirlemiştir.

Ciıda Üreten İsverlerinde Sorum lu Yönetici (İlgili Mevzuat Ekinde Yer Alan Liretimin Niteliğine Göre Sorumlu Yönetici Olarak istihdam Edilecek Meslek Mensupları Listesinde Yer Alan Şekliyle)Bulundurm a Zorunluluğu .Kriter: G ıda M addeleri Ve G ıda İle Temasta Bulunan M adde Ve M alzem eleri Üreten İşyerlerinde, M otor Gücü, Çalışan Sayısı Ve Üretimin Niteliğine Göre

*Gıda Ve Gıda ile Temas Eden Madde Ve Malzemeleri Üreten iş Yerlerinin Çalışma izni Ve Gıda Sicili Ve Üretim izni işlemleri ile Sorumlu Yönetici istihdamı Hakkında Yönetmelik (Rg: 27.08.2004/2566)

Sorumlu Yönetici istihdam Etmeyen işletmelere 1.145 Tl Ceza Uygulanmakta, işletmeye 30 Gün Süre Verilmekte Ve Bu Süre Sonunda Yükümlülüğünü Yerine Getirmeyen işletmelerin Faaliyetleri Durdurulmaktadır.

Gıda Üreten işyerlerinde istihdam Edilen Sorumlu Yönetici Asgari Net Ücreti, Tek işyerine Bakma Zorunluluğunun Bulunması Durumunda (GıdA Üreten Ve 60 Beygir Gucunun Üzerinde Motor Gücü Bulunan Veya 10 Ve Üzerinde işçi Çalıştıran Veya Su Ürünleri işleyen Veya Hazır Yemek Üreten işyerleri Veya Yemek Fabrikaları Veya Her Türlü Gıda Katkı Karışımları Üreten işyerleri) 1.800 Tl Olarak Belirlenmiştir. 5 İşyerinin Yükümlülüğünü Üstlenecek Sorumlu Yöneticiler için ise Asgari Net Ücret 360 Tl Olarak Uygulanacaktır.

(Söz Konusu Tutarlar, Gıda Mühendisleri Odasından Alınmış Olup, Sorumlu Yönetici Olarak istihdam Edilen Gıda Mühendis Kimya Ve ZiraAt Mühendislerini De Kapsamaktadır. Söz Konusu Ücret Üç Meslek Dalının Odaları Arasında Yapılan Protokolle Belirlenmiştir.)

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 71

Page 73: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

(3mum■ MI / #

İL ^ .

ZORUNLU İSTİHDAM TABLOSU mZorunlu İstihdam Konusu Mevzuatı İdari Para Cezası-2010 İstihdam Edilen Görevliye Ödenecek Ücret Kriteri-

2010

“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler” Ek 1 Listesinde Yer Alan İşletmeler En Az 2 Çevre Görevlisi“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler” Ek 2 Listesinde Yer Alan İsletmeler En Az 1 Çevre Görevlisi İstihdam Etme fllaili Mevzuatında Belirtildiği Üzere Çevre Görevlisinin Mühendislik, Fizik, Kimya, Biyoloji Bölümlerinden Veya Veterinerlik Meslek Dallarından Kişiler Olması Gerekm ektedir.)VeyaEn Az 3 Çevre Görevlisinden Oluşan Çevre Yönetim BirimiKurmaVeyaBaKanlıkca Yetkilendirilmiş Firmalardan Çevre Yönetim Hizmeti Satın Alma Zorunluluâu (Dışarıdan Hizmet Alınabilir.)Kriter:“Çevreye Kirletici Etkisi Yüksek Olan Faaliyet Veya Tesisler”Listesinde Yer Alan İşletmeler (Çevre Görevlisi Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Kurumlardan Eâitim ve Sertifika Almak Zorundadır.)

*2872 Sayılı Çevre Kanunu (11.08.1983/18132)•Çevre Denetimi Yönetmeliği (Rg: 21.11.2008/27061-Yürürlüğe Giriş Tarihi 01.01.2009)•Çevre Denetimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Rg: 22.10.2009/27384)

Çevre Yönetim Birimini Kurmayanlara 7934 Tl, Çevre Görevlisi Bulundurmayanlara Ya Da Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Firmalardan Hizmet Almayanlara 5.289 Tl idari Para Cezası Uygulanmaktadır.

Çevre Görevlisine Verilen Net Asgari Ücret 1500 Tl’dlr.

ilkvardım Elemanı Bulundurma Zorunluluâu Kriter: İstihdam Edilen Her 20 Personel İçin 1,Ağır Ve Tehlikeli İşler Kapsamında Bulunan İşyerlerinde, Her 10 Personel İçin 1 Olmak Üzere(ilkvardımcı Bakanlıkça Yetkilendirilmiş Kurumlardan Eâitim ve Sertifika Almak Zorundadır, t

•ilkyardım Yönetmeliği (Rg: 22.05.2002/24762)•ilkyardım Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Rg: 18.03.2004/25406)*1953 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu (Rg 06.05.1930/1489) (idari Para Cezasına ilişkin Düzenlemeler)

İlgili M evzuatta İdari Para Cezası Öngörülm üş O lm akla Birlikte, Para Cezasının Net Güncel M iktarına Ulaşılam am akta, Uygulam ada Da Cezai Yaptırım Yoluna Gidilm em ektedir.

Görevlendirilen ilkyardımcının Yetkilendirilmiş Merkezlerden Alacağı Gerekil ilkyardım Eğitimi 16 Saatlik Olup, Ankara il Sağlık Müdürlüğü 2010 Yılı Komisyon Kararına Göre Eğitim Ücreti 200 Tl'dlr. Katılımcı Eğitim Sonunda Bakanlıkça Açılan Sınava Girmekte Ve Başarılı Olanlara 3 Yıl Geçerli Sertifika Verilmektedir. Geçerlilik Süresi Sonunda Aynı Kişi Tekrar 8 Saatlik Eğitime Tabi Tutulmakta Olup, Bu Eğitimin Ücreti De 100 Tl'dlr. ikinci Eğitimin Ardından Yapılan Sınavda Başarılı Olanların Sertifikası 3 Yıl Daha Uzatılmaktadır.

Maden İşletmelerinde (Daimi Ve Teknik Nezaretçi Olarak) Maden Mühendisi Bulundurma Zorunluluğu Kriter: Bütün Maden İşletmelerinde Teknik Nezaretçi Bulundurulmalıdır.Daimi Nezaretçi Bulundurulması Gereken İsletmeler:A) En A z 30 İşçi Çalıştıran İşletmeler,B) En A z 15 İşçi Çalıştıran Yeraltı Üretim Yöntemiyle Çalışan İşletmelerdir.

*5177 Sayılı Kanunla Değişik 3213 Sayılı Maden Kanunu (Rg: 15.06.1985/18785)

'Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği

İşletm enin Faaliyetleri Durdurulur. Ruhsat Sahibinin Yatırdığı Ruhsat Tem inatı İrad Kaydedilir.

Maden Mühendislerine Çeşitli işletmelerde Verilen Cesitll Görevler Kaüsamında Verilen Ücretler Serbest Maden Mühendlsllâl Hizmetleri Asaarl Ücret Tarlfesl'ne Göre Belirlenmektedir.

(Ör: Bir Ruhsat Sahası için 1 (A) Grubu Madenler Kaüsamında Teknik Nezaretçi Olarak Görevlendirilen Maden Mühendisinin Ücreti 450 Tl’dlr.)

Yeminli Mali Müşavir İle Tam Tasdik Sözlesmesi (Ttst*3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebe Mail Müşavirlik Ve Yeminli Mail Müşavirlik Kanunu (13.06.1989/20194)

ilgili Mevzuatlar Çerçevesinde Ymm'ler ile Tts imzalama Zorunluluğu Açıkça Belirtilmediğinden Şu Anda Herhangi Bir idari Para Cezası Bulunmamaktadır.*Ancak ilgili Belgede Ymm Tasdlğl Bulunmayan işletmeler ilgili istisnadan Yararlanamamaktadır.

Ymm'ne Verilecek Ücretler 2010'Da Da Uvaulanan 2009 Yılı “Yeminli Mail Müşavirlik Tasdik işlemleriİmzalama Gerekliliâi

Kriter: Kanuni Bir Zorunluluk Olmamakla Beraber İlgili Vergi Kanunları Kapsamında Sağlanan Bazı İstisnalardan (Örn. Kurumlar Vergisi İstisnası) Yararlanmak İsteyen İşletmeler

Asaarl Ücret Tarlfesl“Ne Göre Belirlenmiştir. Bu Tarlfevı Göre Örneğin Yıllık Kurumlar Vergisi Beyanname Tasdiki Ücreti 10.550 Tl'den (A ylık 879tl’den) Az Olamamaktadır.

*2010 YILI BRÜT ASGARİ ÜCRET 729 TL, NET ASGARİ ÜCRET 577 TL OLARAK BELİRLENMİŞTİR.

72

Page 74: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Va

Pegasus,Ankara'ya uçmanın kolay yolu

s ı

' t ......... ¿ 5

GÜNDE 6 SEFER08:10 • 09:25 *12:10 *15:05*18:30*21:15

GÜNDE 6 SEFER06:50* 08:05*10:50*13:45*17:10 *19:55

herseydahil

ı'denbaşlayan fiyatlarla

İstanbul Sabiha Gökçen bağlantılı dıs hatlar;AMSTERDAMBASELBERLİNBRUKSELDUSSELDORFFRANKFURTKOPENHAGKOLNKRASNODARLEFKOSALONDRAMuNlHPARlSSTUTTGARTZuRlH

' Web sitesinden satın alınan biletlerde, vergiler dahil en düşük yurt içi ücret sınıfını yansıtır.

flypgs. com

Page 75: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

'DANCumhurbaşkanı Abdullah Gülw

İvedik Organize Sanayi Bölgesi'ni Ziyaret EttiCumhurbaşkanı Abdullah Gül 26 Şubat tarihinde İvedik Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ederek sektör temsilcileri ve işadamları ile bir araya geldi. Gül'e ziyaretinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir eşlik etti.

26 Şubat 2010

MT i A

ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak herkesin bu dönemde sorumlu davranması gerektiğini kaydetti. Özdebir, "Birbirimize empatiyle bakmamız lazım. Kurumlar arasında yetki uyuşmazlığı, insanlar arasında farklı düşünceler olacak­tır. Birbirimize empatiyle bakamazsak sorunları çözmek daha uzun zaman alacak." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise konuşmasında sanayi bölge­lerindeki işadamlarının Türkiye'nin yük çeken ve sorumluluk sahibi orta direği olduğunu ifade ederek Ankara'nın her geçen gün sanayinin önemli bir merkezi haline geldiğini kaydetti. Ankara'nın büyük sanayi tesislerinin yanında küçük ve orta ölçekli işletmelerin de yaygınlaştığı, büyük istihdam ve üre­tim sağlayan bir kent olduğunu söyleyen Gül, İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin geride bıraktığı gelişmeyi de değerlendirdi. İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin kısa sürede önemli bir ge­lişme kaydettiğine değinen Gül, bölgenin bugün geldiği nok­taya ulaşmasında emeği geçen işadamlarını kutlayarak "Kısa sürede 100 binin üzerinde insanı istihdam edecek bir organi­ze sanayi bölgesinin ortaya çıkması başarı hikayesidir." dedi.

İstihdamın Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında geldiği­ni vurgulayan Abdullah Gül, yüzde 13 olan işsizlik rakamının hesapta olmayan rakamlarla daha da büyük olduğunu kay­detti. "Birinci önceliğimiz işsizlere iş bulmak. İşsizlere iş bulma­nın yolu artık devlet kapısından geçmiyor." diyen Gül, devletin kullandığı paranın özel sektörün kullandığı para kadar verimli olmadığını belirtti ve kamuda istihdamın kolay bir yol oldu­ğunu ifade etti.

İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin oldukça önemli girişimcilik çalışmalarına imza attığını ve Hacettepe Üniversitesi ile işbir­

liği içinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hacettepe Üniversitesi'ndeki teknoparkın şubesi niteliğindeki bir teknoparkın İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulacağı bilgisinin kendisine verildiğini aktardı.

Organize Sanayi Bölgesi için "fidanlık" benzetmesi yapan Gül sözlerini "Burada kendisini ispatlayanlar büyüyecektir. Mikro ise küçük olacak, sonra orta ölçekli olacak ve mu­hakkak ki aranızdan çok büyükleri de çıkacak." diyerek ta­mamladı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise konuşmasında, İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin kuruluşu hakkında de­tayları paylaşarak sanayi bölgelerinin üretim ve istihdamın önemli merkezleri haline geldiğini belirtti. Türkiye'nin sana­yileşme konusunda dünyadaki gelişmeleri de takip ederek yeni bir stratejik yol haritası hazırladığını belirten Bakan Ergün, Türkiye'nin yeni sanayi stratejisinin Avrasya'nın sa­nayi ve üretim merkezi olmak ve bunu da yüksek teknoloji kullanarak gerçekleştirmek olduğunu kaydetti.

Bu stratejiyi gerçekleştirmek için Türkiye'nin rekabet gü­cünü arttıracak politikalar geliştirdiklerini anlatan Ergün, 2002'de iki olan teknopark sayısının bugün 37'ye çıkarıl­dığını aktardı.

İvedik Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gültekin de bir konuşma yaparak Cumhurbaşka­nı Abdullah Gül'e teşekkür ederek sanayicilerin son dö­nemde yaşanan gelişmelerden dolayı tedirgin olduklarını kaydetti.

74

Page 76: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

ASO 1. OSB Verimliliği Artırma Projesi Kapanış Toplantısı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın Katılımı ile GerçekleştirildiAnkara Sanayi Odası ve Milli Prodüktivite Merkezi'nin birlikte gerçekleştirdiği "ASO 1. OSB Verimliliği ArtırmaProjesi" kapanış toplantısı 12 Şubat tarihinde, Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

12 Şubat 2010

ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuşmada verimliliği artırmak için öncelikle insan gücünün eğitilmesi gerektiğini kaydetti. Özdebir, küresel krizin sona ermesi ile birlikte mevcut rekabet şartlarının daha da ağırlaşacağını belirterek daha verimli işler yapıla­rak bu sürecin en iyi şekilde yönetilebileceğini ifade etti.

Son 6 yılda Türkiye'nin verimlilikte önemli bir artış yaka­ladığına dikkat çeken Özdebir, bu artışın devam etmesi halinde kısa zamanda Türkiye'nin gelişmiş ülkelerin verim­lilik düzeyine ulaşacağını kaydetti. Verimliliği artırmak için teknolojik yatırımın ve işgücünün niteliğinin arttırılması gerektiğini ifade eden Özdebir "Mesleki eğitimin sorunla­rının biran önce çözülüp nitelikli, meslek sahibi insanların yetiştirilmesi önemli." dedi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan ise konuşmasında 84 ülke­nin kredi notu düşerken, kredi notu artan 14 ülke arasında Türkiye'nin de yer aldığını vurgulayarak kredi notu iki ka­deme birden artan tek ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.

Konuşmasında nitelikli eleman ve mesleki eğitim yetersiz­liğine de değinen Bakan Çağlayan, bu durumun aşılması için Hükümet olarak çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Kriz­de özel sektörün ciddi problemler yaşadığına dikkat çeken

Çağlayan, tüm sorunlara rağmen sanayicilerin üretmek ve ihracat yapmak için yoğun çaba sarf ettiklerini kaydetti.

Bankacılık sektörüne ilişkin değerlendirmelerde de bulu­nan Zafer Çağlayan, "Böyle bir küresel krizin yaşandığı, kol kola yürünmesi gereken bir ortamda maalesef bankacılık sektörü reel sektöre yani sizlere yeterli desteği verme­miştir, desteğini esirgemiştir. İstem dışı kas hareketini bili­yorsunuz buna 'tik' denir. Bir 'tik' hareketle reel sektörden desteğini çekmiştir. Eğer bankacılık sektörü sizlerin yanın­da olmuş olsaydı ben inanıyorum ki, biliyorum ki ve yaşa­dım ki bu krizi Türkiye çok daha erken atlatabilirdi." dedi.

MPM Genel Sekreteri Kerim Ünal da bir konuşma yapa­rak değerlendirmede bulundu. Tüm dünya ekonomilerini etkileyen kriz ortamında Sincan OSB'nin ayakta kaldığını belirten Ünal, Sincan OSB'deki 250 firmayı tek tek do­laştıklarını, 20 projeyi hayata geçirdiklerini ve bu projeler kapsamında eğitimler verdiklerini kaydetti.

Toplantı, konuşmaların ardından proje kapsamında seçilen verimli işçi ve işverenlere ödüllerinin verilmesi ile tamam­landı.

Yılın işçi ve işverenleri

Firma İsmi İşçi İsmi Görevi İşveren İsmi

Hidromek Mustafa Akmaz Tesisatçı Hasan Basri BOZKURT

Ulusoy Elektrik Eyüp Körismailoğlu CNC Operatörü Sait ULUSOY

Al-Met Metal Mehmet Yıldırım Elektrik Bakım Şefi Abidin ALTINTAŞ

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 75

Page 77: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ASO I. OSB'yi Ziyaret Etti

25 Şubat 2010

Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Ta­bii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Hasan Ali Çelik ile üye 8 milletvekili, 25 Şubat tarihinde Ankara Sanayi Odası I. Organize Sanayi Bölgesi'ni gezdi. Milletve­killeri Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrikası bulunan sana­yicilerle bir araya gelerek OSB'nin yapısı ve işleyişi hakkında bilgi aldılar. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Hasan Ali Çelik'in başkanlığındaki heyette, ko­misyon üyelerinden AK Parti Gaziantep Milletvekili İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, Nev­şehir Milletvekili Mahmut Dede, Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran ile MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu, Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve ayrıca AK Parti Sakarya Milletvekili Recep Yıldırım yer aldı.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda milletvekillerine bilgi vererek 1990 yılında üretime başlayan Organize Sana­yi Bölgesi'nin 575 hektar alana sahip olduğunu ve 268 par­selde 235 fabrikanın faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydetti.

Mobilya, döküm, gıda, elektrik-elektronik, makine, zirai alet­ler, kimya, savunma sanayi gibi çok çeşitli alanlarda üretim yapılan OSB'de 20 bin kişinin istihdam edildiğini hatırlatan Özdebir, OSB bünyesinde gerçekleştirilen mesleki eğitim faaliyetlerine de değinerek nitelikli işgücü konusunda ya­şanan sorunun henüz aşılamadığını dile getirdi.

"Teknik eğitim maalesef her geçen gün gücünü kaybediyor. Türkiye son 6 yılda verimlilikte çok ciddi bir artış göster­di, yüzde 1'den yüzde 5'e sıçradık ama ABD'deki verimliliği 100 kabul edersek bizim verimliliğimiz 40. Amerikalı bir işçi 100 birim üretirken bizim işçimiz ancak 40 birim üretim yapabiliyor. Bunun çok çeşitli faktörleri var. Ancak temel faktörlerinden birisi nitelikli eleman. Krizde 3,5 milyon in­san işsiz, işini kaybetmiş. Biz hala nitelikli eleman bulmakta sıkıntı çekiyoruz. Bu sorunun mutlaka halledilmesi lazım." diyen Nurettin Özdebir, mesleki eğitim konusundaki talep­lerini YÖK Başkanı'na ilettiklerini ancak yapılan düzenleme­lerin yargıdan döndüğünü hatırlattı.

Milletvekilleri konuşmaların ardından Organize Sanayi Bölgesi'nde yer alan bazı fabrikaları gezdi.

76

Page 78: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

ASO Karma Resim Sergisi'ni Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Açtı

16 Şubat 2010

Ankara Sanayi Odası Karma Resim Sergisi 16 Şubat ta­rihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın katılı­mıyla açıldı.

ASO Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen törende bir ko­nuşmada yapan Günay, ASO'ya kültür ve sanat girişimleri­ne yaptığı ev sahipliği nedeni ile teşekkür etti. ASO Kültür Merkezi'nde daha önce de başka bir koleksiyonun açılışını

yaptığını hatırlatan Günay, Devrim Erbil'in Türk resmine uzun yıllar büyük emek veren, uluslararası ve ulusal sergi­lerde yer alan bir devlet sanatçısı olduğunu kaydetti.

Ankara'nın kültür ve sanat alanları yönünden geride kaldı­ğını ifade eden Günay, "Şimdi özel teşebbüsün de bu alana ilgi göstermesi, bu eksikliğimizin tamamlanması konusun­da çok yardımcı oluyor." dedi.

ASO Motorlu Kara Taşıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Genişletilmiş Komite Toplantısı Türk Traktör Fabrikası'nda Gerçekleştirildi

Ankara Sanayi Odası, tarım aletleri ve yedek parça sektö­rünün değerlendirildiği "ASO Motorlu Kara Taşıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Genişletilmiş Komite" top­lantısını 3 Şubat tarihinde Türk Traktör A.Ş. ev sahipliğin­de, Kadir Kapusuzoğlu başkanlığında gerçekleştirdi. Yapı­lan toplantıda tarım aletleri ve yedek parça sektöründe yaşanan sorunlar ve gelecek beklentileri ele alındı.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir toplantıda yaptığı konuş­mada, tarımda verimliliğin artırılması için ileri teknoloji

3 Şubat 2010

ürünü ekipmanlarla makineleşme sürecinin tamamlanması gerektiğini ifade ederek üretimin ve reel sektörün destek­lenmesinin Türkiye'nin büyüme potansiyelinin gerçekleş­tirilmesi ve verimliliğin arttırılması için gerekli olduğunu belirtti.

"Reel sektörün ve üretimin desteklenmesi, iç pazarın can­landırılması ile üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk yok. Tarımda verimliliğin artırılması da bu açıdan önem taşıyor. Bunun için ileri teknoloji ürünü ekipmanlara sahip olmak, makineleşme sürecini tamamlamak lazım." diyen Özdebir, bunun için Türkiye'nin sahip olduğu potansiyele inanma­nın yeterli olduğunu dile getirdi.

Türk Traktör Genel Müdürü Hakkı Akkan da Türk çiftçisi için ziraat makineleri üreterek modernleşmede önemli bir yer edindiklerini kaydederek tarımda verimin arttırılması için modernleşmeye önem verilmesi gerektiğini kaydetti.

Toplantının sonunda Nurettin Özdebir, "Motorlu Kara Ta­şıtları Tarım Aletleri ve Yedek Parça Sanayii Komitesi"ne katkılarından ötürü Türk Traktör Genel Müdürü Hakkı Akkan'a bir plaket takdim etti.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 77

Page 79: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASO VIII. Gündem Toplantısı'na Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz KatıldıAnkara Sanayi Odası VIII. Gündem Toplantısı 17 Şubat tarihinde, Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz'ın katılımı ile gerçekleştirildi.

17 Şubat 2010

Toplantının açılış konuşmasını yapan Nurettin Özdebir,

finans sektörüne değinerek bankacılık sisteminin 2009

yılında 20 milyar 75 milyon lira kar ettiğini kaydetti.

Bankalar Birliği Genel Sekreteri'nin "Bankalar kar etmez­

se bunu halk öder." sözünü hatırlatan Özdebir, bankaların

bu karı özel sektör üzerinden sağladığını ve zarar da et­

seler kar da etseler bunu özel sektörün ödediğini ifade

etti. Özellikle kriz süresince bankaların reel sektörü daha

fazla desteklemelerini beklediklerini ancak bunun ger­

çekleşmediğini belirten Özdebir, sözlerini şöyle sürdürdü;

"Bunu yapmadıkları gibi "Zarar edersek bunu halk öder."

diyorlar. Gösterge faizinin yüzde 6,5'lere indiği bir dönem­

de hala 22'den 23'ten kredi kullandıran bankalar var. Sizin

muhtaç olduğunuz anlardaysa iyice üstünüze geliyorlar.

KOBİ'lere kullandırılan kredi hacminde yüzde 5,8'lik daral­

ma var."

Yerli özel bankaların KOBİ'lere kullandırdıkları kredileri

yüzde 14 oranında azalttıklarını, kamu bankalarının yüz­

de 1,9 oranında bu rakamı artırdıklarını, yerleşik yabancı

bankaların ise kredi hacmini yüzde 10 artırdıklarını dile

getiren Özdebir, krize karşı alınan önlemlere de değindi.

2010 yılından itibaren Türkiye'nin tedbirli bir iyimserlik­

le büyüyeceğini, hatta Orta Vadeli Program'da öngörü­

len rakamların aşılacağını aktaran Özdebir, yıllık ortalama

büyüme rakamının yüzde 7 düzeyinde olması gerektiğini

belirterek işsizliğin ancak bu miktarda bir büyümeyle aşı­

lacağını kaydetti.

KGF Genel Müdürü Hikmet Kurnaz ise yaptığı konuşma­

da Kredi Garanti Fonu'nun yeni yapısı ve işleyişi hakkında

bilgi vererek değerlendirmelerde bulundu. Bankacılık sis­

temi kredi hacminde 2009 yılında 2008 yılı sonuna göre

yüzde 6 artış olduğunu belirten Kurnaz, bu artışa rağmen

KOBİ'lerin kredi payının yüzde 25'ten yüzde 21'e geriledi­

ğini ifade etti. Kredi Garanti Fonu'nun yeni yapısıyla Aralık

ayı sonu itibariyle başvuru almaya başladığını ve şu an

itibariyle bankalarda bekleyen başvuru sayısının 500'ü

78

Page 80: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASO'DAN

H L * m i

m M

aştığını kaydeden Kurnaz, bu başvurulardan işlemleri ta­

mamlanan 30 firmaya "30 ile 15 milyon lira civarında" ke­

falet verdiklerini söyledi.

Bankaların sermaye yeterlilik rasyosunun da övünülecek

bir konuma geldiğini kaydeden Kurnaz, her bir banka şu­

besinin 240-250 KOBİ'yi kredilendirmesi gerektiğini ancak

mevcut durumun bu şekilde olmadığını dile getirdi.

Yeni teminatlandırma teknikleri ile küresel krizin aşılabi­

leceğini, Fon'un krediye erişimde güçlük yaşayan küçük

işletmelerin teminat sorunlarını çözmek için kurulduğunu

hatırlatan Hikmet Kurnaz, küresel krizle birlikte Fon'un

sermayesinin artırılması için Hükümet'e başvurduklarını ve

1 milyar liralık Hazine desteği aldıklarını belirtti. Kurnaz

ayrıca ortaklık yapılarının da değiştiğini, 20 bankanın daha

ortaklık yapısına dahil olduğunu ve kaynaklarının 1 milyar

240 milyon liraya ulaştığını aktardı.

Kendi öz kaynaklarından verdikleri kefaletlerde kredi tu­

tarının yüzde 80'ine kadar, Hazine desteğinden verilen

kefaletlerde ise yüzde 65'ine kadar kefalette bulunduk­

larını kaydeden Kurnaz, kefalet üst limitinin KOBİ başına

1 milyon lira ile sınırlandırıldığını ancak KOBİ'nin doğrudan

ya da dolaylı olarak risk grubu oluşturduğu işletmeler için

ise üst limitin 1milyon lira olduğunu ifade etti. Kalkınma

Bankası kredilerinde kefalet üst limitinin 3 milyon liraya

çıkarıldığını ve bir KOBİ'nin hem Fon'un hem de Hazine'nin

desteğinden ayrı ayrı yararlanamayacağını dile getiren

Kurnaz şöyle konuştu;

"KGF kefaletinin hala bankacılık mevzuatında gerçek veya

tüzel kişi kefaletinden farklı bir yere sahip olması nedeniy­

le bankaların sermaye yeterlilik rasyosuna olumlu bir etki­

si bulunmamaktadır. Bunun için BDDK ile görüşmelerimiz

sürmektedir. Hazine desteğinden sağlanacak kefaletlerde

ise bunun önü açılmıştır. Hazine desteğinden sağlanacak

kefaletlerde KGF'nin kefaleti 1. grup teminatlar arasına

aktarılacaktır."

Kefaletlerini kabul eden kurum sayısının 37 olduğunu ve

finansal kiralama işlemlerine de kefalet verdiklerini akta­

ran Kurnaz, kefalet maliyetleriyle ilgili olarak da Hazine

desteğinden verilen kefaletlerde kefalet riskinin yüzde 1,

Fon'un öz kaynaklarından verilen kefaletlerde ise yüzde 2

oranında olduğunu dile getirdi.

KOBİ'lerin Hazine desteğinden yararlanabilmeleri için 30

Haziran 2008 tarihinden önceki 2 yıl içinde kredi sicillerin­

de "leke olmaması" şartının arandığını kaydeden Kurnaz,

yeniden yapılandırılmış vergi ve SSK borçlarının ise sorun

teşkil etmediğini dile getirdi. Kurnaz ayrıca 2009 yılı sonu

itibariyle kefalet risklerinin 361 milyon lira olduğunu ve

4110 KOBİ'ye kefalet riskinin sürdüğünü de sözlerine ek­

ledi.

Hikmet Kurnaz, Kredi Garanti Fonu'nun Avrupa Yatırım

Fonu'ndan 90 milyon euroluk bir kontr garanti sağladığını

ve bu garantiyle 1 yıldan 8 yıla kadar vadeli kredilerde

Avrupa Yatırım Fonu'nun kontr garantisi ile kefalet vere­

ceklerini ifade etti.

Kurnaz kefalet miktarlarıyla ilgili olarak şunları kaydetti;

"Başvuruları Aralık ayı sonunda kabul etmeye başladık.

Bankalarımızla protokollerin uzun sürmesi, uygulama

esasları ve altyapının hazırlanması, süreci biraz uzattı. Şu

anda bankalarımızda bekleyen başvuru sayısı 500'ü geç­

miş durumda fakat belgelendirme hususlarının tamamlan­

ması bekleniyor. 30 firmaya kefalet verdik; 30 firmanın

kefalet tutarı 30 milyon veya 15 milyon civarındadır."

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 79

Page 81: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASO Başkanı Özdebir, Savunma Sanayii İçin Akredite Merkezi İstedi

14 Ocak 2010

Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı İsmail Tohumcu ve beraberindeki heyet savunma sanayiine iş yapan firmala­rı yerinde incelemek için 14 Ocak tarihinde Ankara Sanayi Odası I. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret etti.

Ziyarette ASO Başkanı Nurettin Özdebir, savunma sanayiine iş yapan firmaların teknik şartnamelerinin hazırlanması ve üretilen malzemenin testini yapabilecek bir akredite mer­kezi kurulmasını isteyerek, bu şekilde savunma sanayiine daha iyi hizmet verebileceklerini söyledi. Savunma sanayi­inde yerli katkı payının yetersizliğine dikkat çeken Özdebir, Ankaralı sanayicinin her şeyi üretebilecek kapasitede oldu­ğunu vurgulayarak "Önemli olan bu potansiyelin savunma sanayiine üretim yapabilecek hale dönüştürülmesidir." dedi. Bu konuda Ankara Sanayi Odası olarak daha önce Ostim'de şimdi ise ASO I. OSB'deki firmalarla Müsteşarlık yönetimini buluşturduklarını belirten Özdebir, "Bu buluşmalarla inşallah yerli katkı payının artırılması noktasından, tamamen yerli malı üretim noktasına geçeriz." diye konuştu.

Savunma sanayiine iş yapan firmaların Müsteşarlığı iyi tanı­madıklarını dile getiren Savunma Sanayii Müsteşar Yardım­cısı İsmail Tohumcu ise ilk olarak Savunma Sanayii Müste­

şarlığı "Ne iş yapar, nasıl iş yapar ve sanayi ile ilişkilerini nasıl düzenler?" soruları kapsamında müsteşarlığı firmalara tanıt­mak istediklerini söyledi. Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın, yurtiçinde kurulu olan sanayinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu kapsamında ana sistem ihtiyaçlarını kar­şılamak üzere kurulan bir kurum olduğunu vurgulayan To­humcu, projeleri bu kapsamda ürettiklerini belirtti.

Savunma sanayii projelerinin gün geçtikçe çoğaldığını belir­ten Tohumcu, teknolojik değişimi göz önüne alarak tekno­lojiyi takip edebilecek firmaları yerinde görebilmek ve varsa ihtiyaçlarını karşılamak istediklerini söyledi. TSK'nın projele­rini yürüttüklerini söyleyen İsmail Tohumcu, bu projelerde yer alacak firmalara katkı sağlamak ve gerekirse teşvik ile birtakım teknolojik yatırım destekleri yapmak istediklerini belirtti.

Tohumcu ayrıca savunma sanayiine iş yapan firmaların Müsteşarlığa başvurmaları halinde firmayı incelediklerini ve proje kapsamında üretim yapıyorsa üretim müsaade belgesi verdiklerini ve böylece firmaların daha iyi hizmet verdiklerini sözlerine ekledi.

80

Page 82: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

Nurettin Özdebir "Tarım Arazilerinin Çalıştayı"na Katıldı

Toplulaştırılması

"Tarım Arazilerinin Toplulaştırması Çalıştayı" ASO Başkanı Nu­rettin Özdebir'in katılımıyla 18 Şubat tarihinde Polatlı Ticaret Borsası Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Çalıştay'a, Polatlı Belediye Başkanı Yakup Çelik, Tarım Reformu Ankara Bölge Müdürü Muzaffer Ulu, Polatlı İlçe Tarım Müdürü Ali Bozdilli, Po­latlı Ziraat Odası Başkanı Muzaffer Türkoğlu, AK Parti ve MHP Belediye meclis üyeleri de katıldı.

ASO Başkanı Özdebir Çalıştay'da yaptığı konuşmada tarım poli­tikalarının gözden geçirilmesi, tarım sektörünün yapısal sorun­larının çözümü için yeni yaklaşımlar getirilmesi ve ekilmeyen tarım arazilerinin cezaen vergilendirilmesi gerektiğini söyledi.

Söz konusu olan yapısal sorunların başında ölçek sorununun yer aldığını ve miras hukuku nedeniyle bölünen küçük arazi­lerde verimliliği artırmanın çok zor olduğunu belirten Özdebir, Türkiye'de tarım arazileri piyasasının oluşmadığını da hatırla­tarak bu nedenle arazilerin paylaşımında sorun yaşandığını ve arazi sahibinin tespiti konusunda sorunlar yaşandığını aktardı.

Ekilmeyen tarım arazilerinin cezaen vergilendirilmesi gerektiği­ni dile getiren Özdebir şöyle devam etti;

"Bu vergiyi ödemek istemeyenler arazilerini ya ekecek ya da satacaklar. Böylece arazi ihtilaflarının çözümü de kolaylaşacak­tır. Ancak, bu ihtilaflardaki çözümsüzlüğün diğer bir nedeni de izale-i şuyu davalarının maliyetidir. Tarımda verimliliğin düşük olduğunu biliyoruz ancak bunun işletme bazındaki özel neden­lerini tespit edecek verilerden yoksunuz. Tarımsal işletmelere tüzel kişilik kazandırmak bu konuda mesafe kat etmemizi sağ­layacak."

Tarımsal politikalarda müdahale edilmiş tohumlar hakkındaki

18 Şubat 2010mevzuat eksikliğinin bir boşluk yarattığını söyleyen Nurettin Özdebir, "Konuyu tartışmak ve bir sonuca bağlamak zorunda­yız; aksi takdirde tarımsal üretimde verimlilik artışını sağlaya­maz ve tarımımızın rekabet gücünü azaltmış oluruz." dedi.

Özdebir tarımsal ürün fiyatlarındaki artışa da değinerek bu artışın tarım politikalarını gözden geçirmek ve tarımın rekabet gücünü artırmak için bir fırsat olduğunu belirtti ve bu fırsatın mutlaka iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

"Tarım bacağımız zayıf. Dünya ortalamalarına göre pek çok ül­keye oranla şanslıyız. Ekilebilir topraklar dünya mirasımız; mira­sımıza sahip çıkmalı ve bilinçli hareket etmeliyiz. Tarımda ve­rimliliği arttırmak için bilinçlenmeliyiz. Çiftçilikte artık babadan kalan tarlayı, dededen gördüğümüz usullerle işlememeliyiz." diyen Özdebir, köylünün zenginleştirilmesi gerektiğini belirte­rek sözlerini tamamladı.

Polatlı Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Yahya Toplu ise tarımda plansız ve dengesiz üretimlere değinerek bu ürün­lerin bütün piyasaları olumsuz yönde etkilediğini kaydederek sorunun çözümü için ürünlerin sınıflandırılması, depolanması ve pazarlanması süreçlerinin AB standartlarına yükseltilmesi ge­rektiğini aktardı.

Parçalanmış ve bölünmüş tarım arazilerinin toplulaştırılmasına da değinen Toplu sözlerini şöyle sürdürdü;

"Bu uygulama ile çiftçiliğin meslek haline gelmesi en büyük temennimiz. Toplulaştırmak, tarımsal arazileri niteliklerine göre sınıflandırmak, bir kişiye ait farklı alanlardaki küçük arazi grup­ları yerine, arazinin toplamı kadar tek parça arazinin o kişiye verilmesidir. Bu sürecin daha hızlı ve etkin olabilmesi için bir dizi teknik, sosyal ve ekonomik tedbirlerin alınması gerekmek­tedir. Lisanslı depoculuk çalışmalarımıza 2009 yılında başladık. 40 bin ton hububat deposu çiftçilerimize ve bölgemize büyük yarar sağlayacak. Depolarımız söz verdiğimiz tarihte, 1 Haziran2010 tarihinde hizmete girecek."

Çalıştay'a katılan Polatlı Kaymakamı Gürsoy Osman Bilgin de arazi toplulaştırılması çalışmaları üzerinde durarak arazi ne ka­dar bölünürse verimin o kadar düşeceğini ifade etti. Bu alanda Polatlı'da çalışmaların sürdüğünü aktaran Bilgin, önümüzdeki dönemde de bu çalışmalardan sonuç alacaklarını kaydetti.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 81

Page 83: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

"Uluslararası Enerji Verimliliği ve Atık Gazlardan Elektrik Enerjisi" Semineri Gerçekleştirildi

"Uluslararası Enerji Verimliliği ve Atık Gazlardan Elektrik Enerjisi" konulu seminer 22 Ocak tarihinde Enerji ve

Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Ankara

Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve çok sayıda bürokrat ve sanayicinin katılımı ile gerçekleştirildi.

22 Ocak 2010

Nurettin Özdebir seminerde yaptığı konuşmada Türkiye'nin ithalatının neredeyse dörtte birini enerjinin oluşturduğuna dikkat çekerek "Son derece kıt kaynaklarımız var, bunları da çok iyi değerlendiremiyoruz. Doğal kaynaklarımızın, ye­nilenebilir enerji kaynaklarımızın yeni yeni farkına varmaya başladık ve bu konuda son yıllarda çok ciddi yatırımlar yap­maya başladık." dedi.

Özdebir, hayatın her alanında kullanılan, hayatı kolaylaştı­ran ve vazgeçilmez olan enerjinin sanayide etkin kullanımı için yapılması ve dikkat edilmesi gereken hususlar bulun­duğunu söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci ise Türkiye'de 2008 yılında yıllık enerjinin yüzde 74'ünün it­hal edildiğini, ithal edilen enerji ile birlikte enerjinin yüzde 33'ünün sanayide, yüzde 24'ünün binalarda, yüzde 16'sının ise ulaştırmada kullanıldığını anlattı.

Kalkınma sürecindeki Türkiye'de artan nüfus ve refah dü­zeyinin sanayileşme gibi faktörlerden dolayı enerji kullanı­mında yıllık ortalama artışın son yıllarda yüzde 5 olmakla birlikte, uzun dönemde yüzde 7 civarında olduğunu belir­ten Kilci, 2020 yılına gelindiğinde bugün tüketilen enerjinin iki katı kadar enerji tüketiminin beklendiğini söyledi. Kilci şöyle devam etti;

"Enerji üretiminde ve tüketiminde çevre dostu yöntemler uygulamak, israftan kaçınmak, verimliliği ve etkinliği gö­zetmek üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konuların başında geliyor. Sürdürülebilir kalkınma hamlelerini yetersiz enerji kaynakları ile beslemek durumunda kalan ülkemiz için

enerji verimliliği ve bu çerçevede atıkların değerlendirilme­si ayrı bir önem taşımaktadır. Enerji arz güvenliği, küresel ısınma, iklim değişikliği, fosil yakıtların oluşturduğu çevre­sel kaygılar bizleri yeni enerji teknolojileri geliştirmeye ve kullanmaya zorluyor. Tüketim tarafında sektörler bazında verimlilik artıracak tedbirlerin etkin şekilde kullanılmasının arz tarafında da eşdeğer katkılar sağlayacağı kuşkusuz."

Çimento sektöründe enerji verimliliğini artırmak üzere ça­lışmaların yürütüldüğünü anlatan Kilci, enerjiyi en verimli şekilde kullanarak, enerjide dışa bağımlılığı azaltacak çö­zümleri araştırmak gerektiğinin altını çizdi.

Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu da yeni enerji kaynakları elde etmek gerektiğini ancak bunu elde ederken hem enerjinin karşılanmasının sağlanması hem de bundan dolayı insanlığın geleceğinin tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin bir enerji ülkesi olmadığını, yüzde 74'lere varan oranda enerji ithalinin söz konusu olduğunu belirten Kuzu, "Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konum artık enerji hattı ola­rak kabul edilmiştir. Özellikle son birkaç yıl içinde imzalanan, gerek Kafkaslar ve gerek Ortadoğu'da imzalanan birtakım anlaşmalar artık bu enerji koridorunun Avrupa'ya Türkiye üzerinden geçmesi gerektiğinde hemfikir olmuştur." diye konuştu. Kuzu, bunun nedenini de Türkiye'nin her şeye rağmen bölgesiyle barışçıl ve güvenli bir hat olması olarak açıkladı ve "Enerji öncelikle güvenlik ister. Türkiye bu bakım­dan önemli bir tercih olmuştur." dedi.

Sinoma Grup Başkanı Liu Zhıjıang de Türkiye ve Çin arasın­da güzel bir dostluğun bulunduğunu belirterek bu dostlu­ğun 2000 yıl önce İpekyolu ile başladığını hatırlattı. Zhıjı- ang, Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğunu ve geliştiğini, büyümekte olan bir ekonomiye sahip olduğunu belirterek Türkiye ve Çin arasında enerji alanındaki işbirliğinde büyük bir potansiyel olduğunu söyledi.

SC Endüstri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık da hedeflerinin -üretilen sera gazının azaltımının çevreye kat­kısı nedeniyle- bu sistemin kullanımında Ortadoğu, Avrasya ve Avrupa'nın ortasında yer alan Türkiye'yi uygulama üssü haline getirmek olduğunu söyledi.

82

Page 84: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

O'DAN

Nurettin Özdebir Bilkent Üniversitesi Üniversite-Sanayi İşbirliği Merkezi Açılışına Konuşmacı Olarak KatıldıW W £T

4 Şubat 2010

Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü bünye­sinde kurulan Üniversite-Sanayi İşbirliği Merkezi 4 Şubat tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in katılımıyla açıldı.

Nurettin Özdebir merkezin açılışında yaptığı konuşmada son zamanlarda yaşanan gelişmeler nedeni ile Türkiye'nin asıl gündeminden uzaklaştığını belirterek dünyanın çok hızlı bir değişim yaşadığını ve Türkiye'nin de bu değişim sürecine dahil olması gerektiğini ifade etti. Herkesin yapıcı olması ve "Ülkeme ne kazandırabilirim?" düşüncesiyle ha­reket etmesi gerektiğini kaydeden Özdebir, 2008 yılının başından beri yaşanan siyasi gerginliğin reel sektöre zarar verdiğini belirtti. Özdebir konuşmasını şöyle sürdürdü;

"Ülkemizin gündemi; iş dünyasının ihtiyaçları, ekonominin durumu, reel sektörün sıkıntıları olmalıyken kısır çekişme­lerle gündemi tıkıyoruz. Biz bu durum nedeniyle çok acı çekiyoruz."

2001 krizinden sonra Türkiye'de finans sektörü ve kamu maliyesinin yeniden şekillendirildiğini ve bunun sonucun­da ortaya çıkan sağlam yapıların küresel kriz sürecinde Türkiye'yi diğer ülkelerden ayırdığını dile getiren Özdebir, reel sektörün aynı şekilde yapılandırılamadığını ve bunun gerçekleştirilebilmesi için ihtiyaç duyulanın özel sektör ile üniversite işbirliğinin geliştirilmesi olduğunu vurguladı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise açılışta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin orta ve uzun vadeli hedefinin ileri teknolojili ve katma değeri yüksek ürünlere geçmek oldu­ğunu kaydederek bunun ancak sanayiciler ile üniversitele­rin işbirliği yapması ile mümkün olduğunu belirtti.

Türkiye'nin son yıllarda araştırmacı sayısında artış yakala­dığına dikkat çeken Ergün, 2010 yılı için 40 bin ulusal araş­tırmacı hedefini ortaya koyduklarını ve bu hedefi 2006'da gerçekleştirdiklerini, 2013 yılı için de 150 bin araştırmacı hedefine ulaşmayı amaçladıklarını kaydetti.

Türkiye'de girişimcilikte verimliliğin arttırılması gerektiği­nin altını çizen Bakan Ergün, bu konuda Bakanlık olarak "Teknogirişim Sermayesi Desteği"ni yürütmeye başladık­larını ve bu destekten faydalanmak için bu yıl 724 başvu­ru yapıldığını aktardı.

Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı da ko­nuşmasında üniversite-sanayi işbirliğinin önemine vurgu yaparak patentlerden elde edilecek gelirlerin de üniversi­telerin özgelirlerine eklenmesi gerektiğini ifade etti.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 83

Page 85: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

İran Sanayi ve Madenler Bakan Yardımcıları

ASO 1. OSB'yi Ziyaret Etti8 Ocak 2010

İran Sanayi ve Madenler Bakan Yardımcıları Hüda Murad Ahmadi ve Mecid Hedayet ile Uluslararası İşlerden Sorumlu Bakan Vekili Ahmet Khademolmaleh, bazı kurumların yöneticileri ve milletve­killerinden oluşan heyet 8 Ocak tarihinde Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni gezdi. Heyet, geziden önce ASO Baş­kanı Nurettin Özdebir'in OSB'de verdiği yemeğe katıldı.

ASO Başkanı Nurettin Özdebir, iki ülke arasındaki ticaretin ve iş­birliğinin geliştirilmesinin, diğer alanlardaki ilişkilerin geliştirilme­sini de hızlandıracağını belirterek Oda olarak geçen yıl Tahran'a bir ziyaret gerçekleştirdiklerini ve bu temaslardan çok olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi.

Ekonomik krizden sonra yeni dünya düzeni kurulduğunu ifade

Sudan Büyükelçisi ASO'yu Ziyaret Etti

eden Özdebir, "Şu anda Türkiye bu bağlamda öncelikle sınır kom­şuları ile daha yakın ilişkiler kurma stratejisi uyguluyor. Başbaka­nımız Recep Tayyip Erdoğan komşularla sıfır sorun hedefi koydu. İlişkilerimizi güçlendirip işbirliğini artırırsak bölgenin ekonomideki ağırlığı, ülkelerimizin saygınlığı artar. İlişkilerimizin gelişmesi, her iki ülkeye büyük yarar sağlar." dedi.

Heyet üyeleri ise Türkiye'deki temaslardan çok memnun kaldık­larını ifade ederek iki ülke arasındaki karşılıklı ziyaretleri, ilişkilerin geliştirilmesi açısından bir fırsat olarak gördüklerini kaydettiler.

Heyet, yemeğin ardından bölgede yer alan Hidromek ve Yiğit Akü firmalarını ziyaret etti.

19 Ocak 2010

Sudan Büyükelçisi Omer Hidar Abu Zaid 19 Ocak tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.Özdebir yaptığı konuşmada İslam ülkelerinin şimdiye kadar Arap dayanışması içinde bulunduğunu, oysa Müslümanlar arasında herhangi bir üstünlüğe yer olmadığını, Türkiye olarak hem Batı ile hem de aynı coğrafyada kardeşleriyle iyi ilişkiler içinde olundu­ğunu söyleyerek ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sudan ile Türkiye arasında ortak bir potansiyel olmasına rağmen ticaretin oldukça geri kaldığını söyleyen Özdebir, özel sektör ve

STK'ların görevini iyi yapamadığını, Büyükelçiliğin bu yönde yol göstermesinin de önemli olduğunu vurguladı.Abu Zaid de konuşmasında Türkiye'nin Sudan'ı desteklemesi ve sahip çıkıyor olması ile son yıllarda politik ilişkilerde büyük ivme kazanıyor olmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Zaid, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin istenilenin çok altında kaldığını, bundan böyle iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde özellikle Sana­yi Odası'ndan destek beklediklerinin altını çizdi. Ziyaretin sonunda Özdebir Büyükelçi'ye ASO tabağı takdim etti.

84

Page 86: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

Ankara Sanayi Odası, Ankara'daki İlçe Kaymakamlarını

Bir Araya Getirdi* 13 Şubat 2010

Çankaya Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat, Keçiören Kaymakamı Mustafa Güler, Mamak Kaymakamı Nuh Mehmet Hamurcu, Yenima­halle Kaymakamı Kenan Çiftçi, Sincan Kaymakamı Ufuk Seçilmiş 13 Şubat tarihinde ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ederek incelemelerde bulundu.

Ziyarette, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir heyete sunum yaparak bölge hakkında bilgi verdi. Heyet, daha sonra böl­gede yer alan Hidromek, Çesan ve Serdar Plastik firmalarını gezdi.

Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan

Özdebir'i Ziyaret Etti23 Şubat 2010

I-----------------

s

%

k:iJPi7 ¿m

Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan 23 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.

Şinasi Candan, vergi haftası dolayısıyla işbirliği içinde bulundukları sivil toplum örgütlerini ziyaret ettiklerini belirterek, mükelleflerin sıkıntılarına çözüm üretebilmek için işbirliğinin büyük önem taşıdığını kaydetti.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 85

Page 87: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASKİ'den ASO 1. OSB'ye Ziyaret3 Şubat 2010

Ankara Su ve Kanalizasyon Genel Müdürü Kamil Kılıç ve beraberindeki heyet 3 Şubat tarihinde Ankara Sanayi Odası 1. Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaret etti.

ASO 1. OSB Müdürlüğü'nde gerçekleşen ziyarette Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, bölge ile ilgili bir brifing verdi. Brifingin ardından bölgede yer alan firmalardan Tempo Pompa, Hidromek ve Aksan-Kardan fabrikaları gezildi.

Türk Tabipler Birliği'nden OSB'lere Destek10 Ocak 2010

Ankara Sanayi Odası Başkanı ve Organize Sanayi Bölge­leri Üst Kuruluşu Başkan Yardımcısı Nurettin Özdebir ile OSBÜK Genel Sekreteri Ali Yüksel, 10 Ocak tarihinde Türk Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy'u makamında zi­yaret etti. Özdebir ziyarette, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 2009 yılı Ağustos ayında yayınlanan "İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile Ortak Sağlık ve Gü­venlik Birimleri Hakkındaki Yönetmeliği" gündeme getirdi.

Özdebir, 50'den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde başta dok­tor olmak üzere çok sayıda zorunlu istihdam yükü bulun­duğunu ve bunun da rekabet gücünü azalttığını belirte­rek Organize Sanayi Bölgelerinde kurulacak ortak sağlık merkezleriyle hem kaynak israfının önleneceğini hem de işveren üzerindeki yükün azalacağını dile getirdi. Özdebir,

ayrıca OSB'lerde çalışan işçilere uzman doktorlar tarafın­dan daha iyi hizmet verilebileceğini ifade etti.

"İşyeri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri" hizmetinin alt işverenler tarafından yürütülmesine karşı çıktıklarını belir­ten TBB Başkanı Gençay Gürsoy ise bu ve buna benzer se­beplerle yargıya gittiklerini ve süreci takip ettiklerini ifade etti. Organize Sanayi Bölgeleri ile Teknokentlerin kendi­lerine ait tüzel kişiliği olduğunu belirten Gürsoy, organize sanayi bölgeleri ile teknokentler kendi bünyelerinde "Or­tak Sağlık Güvenlik Birimleri" oluşturup hizmet verirlerse buna destek vereceklerini kaydetti. Gürsoy, böylece daha geniş bir kitleye daha nitelikli bir sağlık hizmetinin verile­bileceğini sözlerine ekledi.

86

Page 88: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

ASO Başkanı Nurettin Özdebir Çankırı'daM M

Çankırı Sanayi ve Ticaret Odası'nı Ziyaret' 30 Ocak 2010

mücadele ediyor. Türkiye 2001 yılında yaşadığı kriz nedeniyle tecrübeye sahip ve bu buhranı daha az zararla atlatıyor. Finans sektörü bu buhrandan büyüyerek çıktı. Kamu maliyesi de zarar görmeden bu krizi atlattı. Krizden en fazla zarar gören ise reel sektör oldu. Önümüzdeki dönemde Türkiye bu krizden daha da güçlenerek çıkacaktır. Rahat bırakıldığımızda biz reel sektör olarak bu krizi atlatarak ülkeyi daha güzel ve anlamlı yerlere taşırız. Bazı baskılarla asgari ücret belirlenmesi yanlış. Eğer serbest piyasaysa işini iyi yapan parayı alsın. Biz zaten işini iyi yapana parasını veri­yoruz. Bu tür engellemeler olmazsa daha başarılı oluruz." Çankırı'nın bazı yerel özelliklerinden de bahseden Özdebir, bölge­nin Ankara'ya yakınlığı nedeniyle tarımsal bir potansiyele sahip olduğunu, tarım ve hayvancılık alanında bölgenin değerlendiril­mesi gerektiğini ifade ederek, "Köylü hayvancılığı neredeyse terk etti. Hayvancılık önü açık bir iş. Bölge bu işe uygun. Üniversite ile işbirliği yapılarak potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Bölgede geniş alanlar var. Süt ve hayvancılık açısın­dan bölge önemli bir potansiyele sahip. Özellikle Ankara pazarına yakınlığı biliniyor. Bu potansiyelin değerlendirilerek kullanılması gerekiyor." dedi.

Çankırı Karatekin Üniversitesi ile Ankara Sanayi Odası tarafından yürütülen otomasyon eğitimi projesi kapsamında Çankırı'ya giden Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ve Oda üyeleri,Çankırı Sanayi ve Ticaret Odasını ziyaret etti.Ziyarette proje çalışmalarını anlatan ASO Başkanı Nurettin Öz­debir, Türkiye'nin ekonomik krizden güçlenerek çıkacağını dile getirerek şöyle konuştu; "Dünya ciddi bir ekonomik buhranla

Çankırı Karatekin Üniversitesi'ni Ziyaret

Ankara Sanayi Odası ASO Başkanı Nurettin Özdebir ve berabe­rindeki heyet 30 Ocak tarihinde Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabit Erşahin'i ziyaret etti.

30 Ocak 2010

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir ziyaret kapsa­mında yaptığı konuşmada üniversitelerin öncelikle bulundukları illerin kalkınmalarına yardımcı olmalarını, sanayinin ihtiyaçlarına cevap verecek bilgi ve beceriye sahip elemanların yetiştirilmesi gerektiğini, istihdam imkanı olmayan alanlardaki fakültelerden veya yüksekokullardan mezun olan gençlerin istihdamda önem­li sıkıntılarla karşılaştıklarını ve hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi.Prof. Dr. Erşahin ise Çankırı Karatekin Üniversitesi'nin ilin, bölge­nin, ülkenin ve dünyanın ihtiyaçlarına cevap verecek özelliklerde ve alanlarda elemanlar yetiştirmeyi ve çeşitli bölgesel kalkın­ma projeleriyle ile katkı sağlamayı hedeflediklerini ve "iz"i takip eden üniversite olmadıklarını söyledi.

Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi'ni Ziyaret30 Ocak 2010

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 30 Ocak tarihinde Şabanözü Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Ali Yılmaz'ı makamın­da ziyaret etti.Özdebir ve Yılmaz, Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yaptıkları OSB'lerle ilgili mevcut uygulamalar ve yaşadıkları sorunlar konu­sunda fikir alışverişinde bulundular. Yönetim Kurulu üyeleri ise sanayide ara eleman bulma sıkıntısına değinirken, mesleki eğiti­min önemine dikkat çektiler. Ziyarette Özdebir tarafından Başkan Ali Yılmaz'a ASO 1. OSB'de üretimi yapılan gümüş işlemeli sahan takdim edildi.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 87

Page 89: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASO SGK Bilgilendirme Toplantısı Düzenledi

Ankara Sanayi Odası 4 Şubat tarihinde SSK Bilgilendirme Toplantısı düzenledi. İş sağlığı ve güvenliği, işyeri güvenliği, işyerinde meydana gelen iş kazalarında işverenin yükümlü­lükleri, işverenin mali yükümlülükleri, sigortası ve diğer mali sorumluluklar konularının ele alındığı ve başkanlığını ASO Yö­netim Kurulu Üyesi Hasan Altun'un yaptığı toplantıya Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigortalar Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri Daire Başkanı Bekir Hançer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Uzmanı Ali Rıza Ergün, Sağlık Enstitüsü İşverenler Sendikası Genel Sek­reteri Refika Eser, TÜSİAD'ı temsilen Avukat Muhittin Ertuğ- rul Ertürk, OSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sedat Şahin, OSİAD Denetim Kurulu Üyesi Nihat Ermiş katıldı.

Toplantıda ilk olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Sigorta­lar Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri Daire Başkanı Bekir Hançer söz aldı. Hançer konuşmasında Sosyal Güvenlik Kurumu hak­kında detaylı bilgi vererek Kurumun işleyişini anlattı.

Sigortalı, işveren, işyerine ilişkin temel hükümler, iş kazası ve meslek hastalığı unsurlarının neler olduğu üzerine bir sunum gerçekleştiren Hançer, işverenin, sigortalının ve üçüncü kişi­lerin sorumluluklarının neler olduğu, iş kazası ve meslek has­talığında sigortalılara sağlanan hakların neler olduğu ve idari para cezalarına ilişkin de bilgi verdi.

Hançer'in ardından söz alan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba­kanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü Uzmanı Ali Rıza Ergün ise iş sağlığı güvenliğiyle ilgili verilerle bilgi ver­dikten sonra İş Kanunu'na göre işverenlerin yükümlülüklerine değinerek iş sağlığı güvenliğiyle ilgili yükümlülükleri katılım­cılara aktardı. İş kazalarının yıllara göre dağılımlarını içeren istatistikleri paylaşan Ergün, bugüne yaklaştıkça yaşanan kaza sayısının azaldığına dikkat çekerek bunda işverenlerin bilinçlenmesinin payının oldukça büyük olduğunu kaydetti. Tüm bu gelişmelerin memnuniyet verici olduğunu kaydeden Ergün, yine de iş kazalarının yaşandığını ve aşılması gereken çok yol olduğunu ifade etti.

Çocuk ve genç işçi çalıştırmakla ilgili usullere de değinen Ergün, bu tür durumlarda alınması gereken önlemlerden bahsetti. Konuşmasında gürültü yönetmeliğine de yer ve­ren Ergün, bu yönetmeliğin Avrupa Birliği direktiflerinden ve iş sağlığı güvenliği yönetmeliğinin temelini oluşturan 3 maddeyi gösterdiğini ifade etti. Bu üç maddenin ilkinin risk değerlendirmesi hükmü olduğunu kaydeden Ergün, mesleki risklerin işveren tarafından tanımlanması gerektiğini ve yeni iş sağlığı güvenliği yaklaşımı temelinin risk değerlendirmesi olduğunu belirtti.

İkinci maddenin çalışanların bilgilendirilmesi ve konuyla ilgili eğitimlerinin sağlanması olduğunu dile getiren Ergün üçüncü olarak da işçilerin sağlık gözetimine tabi tutulmasını saydı.

Kişisel koruyucu donanımların iş sağlığı güvenliğinde son ön­lem olduğunu kaydeden Ergün, önce toplu korumaya önem verilmesi gerektiğini, toplu korumanın mümkün olmadığı durumlarda son önlem olarak kişisel koruyucu donanımların kullanılması gerektiğini ifade etti.

Bu noktada doğru donanımın tedarikinin önemine dikkat çe­ken Ergün, doğru ekipmanın kullanılması konusunda çalışanın da eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ergün son olarak işverenin cezai sorumlulukları ve hakları konusunda açıklamalarda bulundu. Ceza vermenin İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü'nün çalışma alanında olmadığını hatırlatan Ergün, İş Teftiş Kurulu müfettişlerince işyerlerinde denetim yapıldığını ve sonra bölge müdürlüklerince cezaların uygulandığını kaydetti. Ergün ayrıca Ceza Kanunu'ndan ve Borçlar Kanunu'ndan gelen cezai sorumluluklar olduğunu da hatırlattı.

Ergün sözlerini şöyle tamamladı;

"Önlemek ödemekten çok daha ucuzdur, çok daha insanidir, çok daha doğrudur, çok daha etiktir. Bunu yapmanız gerekiyor; siz işverenler olarak bir iş kazası, meslek hastalığı sonucunda tazminata çarptırılmak yerine, bir rücu davasıyla karşılaşmak yerine çok küçücük bir önlem alarak, çok daha az maddi harca­malarla bunu önleyebilirsiniz. Bu sadece maddi yöndür ki bir insan hayatı veya doğrudan çocukları etkilenecektir, eşi etki­lenecektir, birçok insan etkilenecektir. Birçok insanın hayatını etkileyebilecek konuyu zaten maddiyatla ölçmek de doğru değildir. Maddi yönünü söyleyeyim, manevi yönünü zaten he­pinizin yüreklerinizde hissettiğinizi düşünüyorum."

Toplantı, konuşmaların tamamlanmasının ardından katılımcı­ların soruları ile devam etti. Toplantının sonunda ise konuş­macılara teşekkür edilerek problemlerin çözümünde işveren­lerin sorunlarına çözüm getirilmesi istendi.

4 Şubat 2010

88

Page 90: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

D'DAN

ANGİAD'dan ASO Başkanı Özdebir'e Ziyaret

Z Şubat Z010

Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer ve Yönetim Kurulu üyeleri 2 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.

ANGİAD'ın 10. dönem başkanı olmasından dolayı Özdebir'e nezaket ziyaretinde bulunduklarını söyleyen Abdullah Değer, Özdebir'e Ankaralı genç sanayicilerin sorunlarını anlatarak destek istedi.

KASİAD'dan ASO'ya Ziyaret23 Şubat Z010

Ankara Kazan Sanayici ve İşadamları Derneği (KASİAD) Başkanı Erkan Tabak ve Yönetim Kurulu üyeleri 23 Şubat tarihinde ASO Başkanı Nurettin Özdebir'i makamında ziyaret etti.

KASİAD'ın yeni başkanı olmasından dolayı Özdebir'e nezaket ziyaretinde bulunduklarını söyleyen Tabak, "Yeni yönetimle yeni bir döneme girdiklerini, Ankara Sanayi Odası'nın birikmiş bilgisinden ve güçlü enerjisinden faydalanarak Kazanlı sanayicilere faydalı olmak istediklerini söyledi.

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 89

Page 91: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

7 Ocak 2010

Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Ocak tarihinde Zübeyde Hanım Kız Teknik ve Meslek Lisesi Mü­dürü Necibe Mokan'ı makamında kabul etti.

Ankara Sanayi Odası Ekonomi Komisyonu gündemdeki ekonomik gelişmeleri tartışmak için 3 Mart tarihinde top­landı.

Ankara Sanayi Odası Meclis Başkanı Tarık Artukmaç'ın baş­kanlığında gerçekleşen toplantıya, ASO Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, Maliye Bakanlığı Eski Müsteşarı Hasan Basri Aktan, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı

Özdebir ziyarette, ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasın­da sanayileşmenin temel unsuru olan bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip nitelikli eleman yetiştirilmesi gerek­tiğini söyledi.

Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin sanayinin ihti­yaç duyduğu nitelikli eleman sıkıntısı olduğunu belirten ASO Başkanı Özdebir, "Kalifiye elemanların bilgi ve beceri­si, ekonomik başarının temelidir." dedi.

Yaklaşık 1400 öğrencileri olduğunu belirten Zübeyde Ha­nım Kız Teknik ve Meslek Lisesi Müdürü Necibe Mokan ise Ankara Sanayi Odası ile nitelikli eleman yetiştirmek için işbirliği içinde olmak istediklerini ifade etti.

Ziyarette ASO Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Altun da bu­lundu.

Cengiz Göğebakan, TEPAV Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fatih Özatay, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Referans Gazetesi

Ankara Temsilcisi Erdal Sağlam, ASO Yönetim Kurulu üye­leri Mehmet Doğanlar, Yılmaz Kayaaslan, Fahrettin Kürklü, Bülent Bayram, Şerafeddin Ceceli, ASO Meclis Üyesi Teo­man Akış katıldı.

ASO Ekonomi Komisyonu Ekonomik Gelişmeleri Değerlendirdi

3 Mart 2010

90

Page 92: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

□ ÇUHADAROĞLUAlüminyum Sistemleri

İsmimiz Referansımızdır...ÇUHADAROĞLU 56 yılın tecrübesiyle; Alüminyum Doğrama, Cephe Kaplama Sistemleri, Özel Sistem Serileri, Kompoze Cephe Kaplama Sistemleri, Otomatik Kapılar, Alüminyum Aksesuarları, Kapı Pompa ve Mekanizmaları, Alüminyum, Yangına ve Patlamaya Dayanıklı Güvenlik Ürünleri, Isı ve Ses Yalıtımı Kapı-Pencere Sistemleri, Alüminyum Korkuluk Sistemleri

alanlarında hizmet vermektedir.

IBjM**1'' ısaa «»

Merkez: Hürriyet Mah. Cemil Bengü Cad. No:41 34403 Kağıthane / İstanbul / Türkiye Tel: 0212 224 20 20 (pbx) Faks: 0212 224 20 40 Fabrika: Yakuplu Köyü Yolu 34900 Büyükçekmece / İstanbul / Türkiye Tel: 0212 875 35 80 (pbx) Faks: 0212 875 11 08

www.cuhadaroglu.com • [email protected] Ç U H A D A R O Ğ L U Holding kuruluşudur

Page 93: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

EĞİTİMŞubat-Mart 2010 Eğitimleri

Odamız İnsan Kaynakları Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerine devam edecek olan Eğitim

Atölyesi'nin güncel bilgilerine ve gerçekleştirilmiş olan faaliyetlerine aşağıda yer verilmiştir:

Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı

(2. GRUP) 9 Şubat 2010 - 4 Mart 2010

Odamız ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AN- KÜSEM) işbirliği ile "Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı"nın ikincisi gerçekleştirilmiştir. 36 saat (12 gün) süren eğitime 26 kişi iştirak etmiştir.

Dış ticaret alanında gittikçe artan eğitimli ve kalifiye eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak gerçekleştirilen eği­timde, dış ticaret konularında temel bilgilerin yanısıra güncel uygulamalar ve çağdaş yöntemler deneyimli öğretim eleman­ları ve uygulayıcılar tarafından katılımcılara aktarılmaktadır. Eğitim programının hedef kitlesi; işletmelerde dış ticaret iş­lemlerini yürütmekte olan ve/veya dış ticaret elemanı olmayı amaçlayan kişilerdir.

Personel Kahvaltısı ve Etkili İletişim Eğitimi

9 Mart 2010

Odamız hizmetiçi eğitimleri kapsamında personelimize yöne­lik olarak "Personel Kahvaltısı" organizasyonu gerçekleştiril­

miştir. Bunun ardından, odamız personelinin işe ilişkin moti­vasyonunu arttırmak ve etkili iletişim-beden dili konularında çeşitli bilgiler vermek üzere, Satış-Pazarlama Eğitmeni ve Marka Danışmanı Cem KÜÇÜKTEPEPINAR tarafından bir su­num yapılmıştır.

Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı

(3. GRUP) 9 Mart 2010 - 1 Nisan 2010

Odamız ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (AN- KÜSEM) işbirliği ile gerçekleştirilen "Uygulamalı Dış Ticaret Temel Eğitim Programı"nın 3. grup eğitimleri başlamıştır. Bu kapsamda, Odamız üyesi işletmelerin ilgili personelinden olu­şan 26 kişi eğitim almaktadır.

GÜNCELLENEN İLETİŞİM BİLGİLERİ

(EĞİTİM ATÖLYESİ - İNSAN KAYNAKLARI

MÜDÜRLÜĞÜ)

Tel: 0 312 417 12 00 / 1217 - 1323 - 1324 Faks: 0 312 417 52 05 E-mail: [email protected]

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 92

Page 94: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

“Yükünüzü hafife alıyoruz, İşimizi değil..!”

Merkez:Kemalpaşa yolu üzeri 300 m. No: 16 Torbalı İzmir Tel: 0.232.853 18 66 Faks: 0.232.853 18 67 [email protected]

Müşteri Danışma Hattı

444 VINC 4 4 4 84 62

I VİIMÇ ve MAKİNA

CNG Ü R A L P| VİIMÇ ve MAKİNA

İstanbul Bölge:Emek Mah. Baran Sok.No:1 34785 Sangazi İstanbul Tel: 0.216.466 57 01 Faks: 0.216.415 85 56 [email protected]

Bursa Bölge:Nilüfer Ticaret Merkezi 62 Sok. No: 6 Nilüfer Bursa Tel: 0.224.441 10 89 Faks:0-224.441 10 90 [email protected]

Ankara Bölge:687 Sokak No: 91/D ivedik Org. San. Böl. Ostim Ankara Tel: 0.312.394 78 51 Faks: 0.312.394 78 50 [email protected]

www.guralpvinc.com.tr

Güralp Vinç MakinalarıDünya markası olması adına tasarladığı GMD marka vinç makinalarını ürettiği sistemlerde kullanmaktadır.Türkiye genelinde kendi Bölge Müdürlükleri ve Bayileri ile yaygın servis hizmeti,Sadece müşterilerimizin çalışmalarını desteklemek amacıyla 24 saat servis verebilen servis ekiplerimiz, tam donanımlı servis araçlarımız ile hizmet vermektedirler.Dünya standartlanndaki kalite güvence belgelerine tam uygunluk,ISO 9001 -2000 şartlarına uygun olarak üretim yapmakta olan firmamız, CE belgesine sahip olarak, ihracat yapılacak ülkeden talep edilebilecek diğer kalite belgelerini sağlayabilecek organizasyondadır. Özel projelerde tecrübeli Proje Mühendisliği ile proses uygulamaları,Özel olarak tasarım gerektirecek projelerde, müşteri taleplerini dikkate alan Proje Kısım Müdürlüğü ve AR-GE Kısım Müdürlüğü’nün ortak çalışmaları ile proje esaslı çözümler sunulmaktadır.Satış sonrası operatör eğitimi ve kullanıcı sertifikasyonu,Vinçlerinin emniyetli iş makinesi sınıfında olmasından dolayı en önemli konu olan kullanıcı eğitimleri ile belgelendirilmeleri tecrübeli kadrolarımız tarafından sağlanmaktadır.Çalışm a Bakanlığı’nın denetimindeki sürekli bakım servislerinin sağlanması,Kurumsal organizasyonu, tecrübelerini her yeni uygulamasına yansıtan, müşteri memnuniyetini ilke edinmiş firmamız; Vinç transfer sistemleri, standart ve özel amaçlı kaldırma makineleri ile çelik konstrüksiyon tasarım, üretim ve devreye alma hizmetlerini vermek amacıyla, değerli teklif taleplerinizi beklemektedir.

Page 95: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

ASOBÜLTENRESMİ GAZETE ÖZETLER İ (09.0 1.20 10-23.02.20 10)

10.01.2010-27458- Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik11.01.2010-27459- Ölçü Aletleri ve Metrolojik Kontrol Yöntemleri Hakkında Yönetmelik (2009/34/AT)12.01.2010-274558- Milli Emlak Genel Tebliği (Sıra No: 326)14.01.2010-27462- 1. M ükerrer- 2009/15753 Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında İmzalanan Serbest Ticaret Anlaşması'nın Onaylanması Hakkında Karar- Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası ile Akdedilen “Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Finansmana Erişimi Projesi Ek Kredi II” ile İlgili Garanti, Kredi Anlaşması ve Ek Mektuplar14.01.2010-27462-2. M ükerrer- 17 Ekim 2009 Gün ve 27379 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan 12 Ekim 2009 Gün ve 2009/15513 Sayılı 2010 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2010 Yılı Yatırım Programı15.01.2010-27463- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 394) -Akrilonitril İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ16.01.2010-27464- Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 395)- Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: V, No: 115)17.01.2010-27465- Ölçü ve Ölçü Aletleri Tip Onay Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Uluslararası Birimler Sistemine Dair Yönetmelikte (80/181/AT) Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik20.01.2010-27468- 954 Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna Üye Seçimine İlişkin Karar- Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (89/106/EEC) Kapsamında Uygulanacak Teknik Şartnamelerin Yayımlanması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010/01)- Çek Defterlerinin Baskı Şekline, Bankaların Hamile Ödemekle Yükümlü Olduğu Miktar ile Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı Kararlarının Bildirilmesine ve Duyurulmasına İlişkin Tebliğ (Sayı: 2010/2)

- Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (BİK/TPE: 2010/2)21.01.2010-27469- Kamu İhale Tebliği (No: 2010/1)22.01.2010-27470- 5946 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/1)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/2)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/3)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/4)- İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (No: 2010/5)23.01.2010-27470- Kişisel ve Ticari Kullanıma Mahsus Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği (Seri No: 1)26.01.2010-27474- Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun 13/1/2010 Tarihli ve 5225 Sayılı Kararı28.01.2010-27476- Gümrük Genel Tebliği (Posta ve Hızlı Kargo Taşımacılığı) (Seri No: 1)29.01.2010-27477- Parasal Sınırlar ve Oranlar Hakkında Genel Tebliğ (Sayı: 2010/1)30.01.2010-27478- Ev Tipi Buzdolapları, Derin Dondurucular, Buzdolabı Derin Dondurucular ve Bunların Bileşimlerinin Enerji Etiketlemesine Dair Yönetmelik (94/2/AT)- Gümrük Genel Tebliği (Serbest Dolaşıma Giriş (Seri No: 12)- Türk Gıda Kodeksi Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddelerinin Saflık Kriterleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/2)- Klimaların Üretiminde Kullanılan Kompresörlerin İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Tebliğ- İhracat 2008/6 Sayılı İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (İhracat: 2010/1)- Türk Standartları Enstitüsü Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/22)-Ticari Kalite Denetim Yeterlik Belgesi İptaline İlişkin Tebliğ (No: 2010/24)- Piyasa Gözetimi ve Denetimi Tutanağı Usul ve Esaslarına İlişkin Dış Ticarette Standardizasyon

Tebliği (No: 2010/25)- Kişisel Koruyucu Donanımların İthalat Denetimlerine Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (No: 2010/26)31.01.2010-27479- 5201 Sayılı Kanun Gereğince Kontrole Tabi Tutulacak Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Bunlara Ait Yedek Parçalar, Askeri Patlayıcı Maddeler, Bunlara Ait Teknolojilere İlişkin Liste (2010 Yılı Listesi)06.02.2010-27485- 2010/51 Belgesiz İhracat Kredileri ile Vergi Resim ve Harç İstisnası Hakkında Karar- Yapı Malzemelerinin Tabi Olacağı Kriterler Hakkında Yönetmeliğe Göre Uygunluk Teyit Sistemlerinin Uygulanmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010-02)- Gümrük Genel Tebliği (Gümrük Tarife Cetveli Açıklama Notları) (Seri No: 2)13.02.2010-27492- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/1)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/2)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/3)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/4)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/5)- İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (No: 2010/6)16.02.2010-27495- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Tahvil ve Bono Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Gelişen İşletmeler Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik19.02.2010-27498- Yapı Malzemeleri İçin Onaylanmış Kuruluşların Görevlendirilmesinde Esas Alınan Temel Kriterlere Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: YİG/2010-03)20.02.2010-27499- Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik- Mecburi Standardların Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ (No: ÖGS-2010/3)- İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2004/14 Sayılı Tebliğ'de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ

94

Page 96: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

22.02.2010-27501- 2010/87 İçişleri Bakanlığı Tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü Maddesinin (b) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Ekli Esasların Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar23.02.2010-27502- 2010/150 Elektrikli Süpürge İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/151 Buharlı Ütüler İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/152 Motosiklet İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- 2010/153 Ayakkabı İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar- Milletlerarası Tahkim Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ

D U Y U RU LA RSARAYBOSNA ULUSLARARASI YATIRIM

KONFERANSIBosna-Hersek'in Ankara Büyükelçiliği' tarafından6-7 Nisan 2010 tarihinde, Saraybosna'da, altyapı, enerji, tarım ve turizm sektörlerinin ele alınacağı bir “Uluslararası Yatırım Konferansı”nın düzenleneceği bildirilmektedir. Söz konusu Konferansın konusu, Bosna-Hersek'in altyapı, enerji, tarım ve turizm sektörlerine yatırım imkanlarıdır. Konferans iki bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde, tüm katılımcıların katılacağı genel toplantıda önemli konuşmacıların hitapları yer alacaktır. İkinci bölümde somut projelerin sunumu yapılacak, Bosna Hersekli işadamları davet edilen yatırımcılarla bir araya getirilip, somut işbirliği anlaşmalarının sağlanacağı sektörlere göre (altyapı, enerji, tarım ve turizm) dört ayrı tematik oturum düzenlenecektir. (0103-809) MERSİN-LİBYA DİREKT GEMİ SEFERLERİ Medkon Denizcilik'in, Mersin Limanı'ndan Libya'nın Benghazi, Misurata ve Tripoli Limanları'na, gerek konteynır gerekse açık yük taşımak üzere 5 gemi ile direkt düzenli sefer yapacağını bildirmektedir. Medkon Lines bahse konu limanlar arasında m/v Mehtap Bayraktar, m/v Yunus, m/v Sea Mater one, m/v Meryem Kocabaş isimli kiralık ve sahibi olduğu, çok amaçlı, konteynır taşımaya uygun gemiler ile 10 günlük ve direkt servis amacıyla dönüşümlü olarak çalışacaktır. Transit süre 4 ile 5 gündür. Gemileri minimum 150-160 teu Konteynır ve açık yük taşımacılığı yapacaktır. (5709-531)A N K A R A BÖLGESİNDE BİR TAŞ YÜNÜ FABRİKASI KURULMASIKonutlardaki ısı kaybını 35-50% oranında önlemek ve enerji sarfiyatını aynı oranlar arasında sağlamak için, Devletin teşvik ettiği binaların dış duvar yüzeylerinin ısı kaybını önleyici izolasyon malzemeleri ile kaplanmaları zorunlu olmuştur. Binaların dış duvarlarının izolasyonu alanından cam yünü, strafor ve en etkileyici olarak taş yünü plakaların çeşitli plaka kalınlıkları ve plaka yapısal yoğunluklarında uygulanmaktadır.Avrupa ülkelerinde genellikle Danimarka Rockwool firması tarafından geliştirilen ve dünyada büyük bir güvenirliği olan taş yünü plakları binalarda izolasyon malzemeleri olarak uygulanmaktadır.Özellikle Rusya, Kazakistan- Ukrayna ve İrlanda birçok taş yünü fabrika tesisleri kuran Avrupa kökenli bir firmanın Türkiye mümessili olan Apaydın Fazlı Apaydın isimli firma Türkiye için önemli olan taş yünü üretim tesisi kurmak ve bu tesisi kurabilecek inşaat firmaları ile görüşmek istemektedir. İlgilenen firma veya kuruluşların kendileri ile direkt irtibata geçmelerini istemektedir. (5709-571)Apaydın Fazlı Apaydın Adres: Rıhtım Cad. Nemlizade Sok. No:1 Kat:2 D:4 Kadıköy İstanbul Tel: 0216 345 15

23 - 338 40 51 Faks: 0216 346 07 42 Mobil:0552 615 56 24 eposta: [email protected]

ÜLKE B İ LG İ LER İMERIDIAN CAPITAL ENTERPRISES (MCE)T.C. Londra Büyükelçiliği tarafından bazı Türk Firmalarından alınan şikayetlerde, İngiltere ve Dubai'de ofisleri, İsrail'de ise merkezi bulunan Meridian Capital Enterprises (MCE) unvanlı şirketin yüksek miktarlarda kredi vereceği taahhüdüyle firmaları zarar uğrattığı belirtilmektedir.Yapılan araştırma ve girişimler sonucu, söz konusu firmanın limited şirketlerin kayıtlı olmaları zorunlu olan kamu kuruluşu Companies Houste'ta 04.02.2009 tarihinde isim değiştirerek Business Assignments Ltd. adını aldığı, ancak anılan şirketin 08.09.2009 tarihinde kapandığı, finansal hizmet sağlayan firmaların kayıtlı olması gereken Financial Services Authotiry kayıtlarında ise bu isimde bir firmaya rastlanmadığı bildirilmektedir. (0103-379)RF LİPETSK BÖLGESİ ÖZEL EKONOMİ BÖLGESİ Rusya Federasyonu'nun Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Mümessilliği tarafından RF Lipetsk bölgesinde faaliyette bulunan özel ekonomi bölgesinin, federal ve bölgesel düzeyde başarılı faaliyetler yürüttüğü ve bölgede ekonomik ve girişimci faaliyetlerde bulunanlara idari vergi gümrük uygulamalarında önemli imtiyazlar sunduğu belirtilmektedir.İtalya, Belçika ve Japonya'dan firmalar dahil 17 yerleşik firmanın, federal düzeyde özel ekonomi bölgelerine kayıtlı olduğu, ayrıca Lipetsk bölgesinin RF'nda bölgesel düzeyde özel ekonomi bölgesi oluşturan ilk bölgelerden biri olduğu ifade edilmektedir. Lipetsk bölgesine ilişkin ayrıntılı bilgiye www.admlr.lipetsk. ru www.lipetsk.rosoez.ruwww.oezru.ru www. invest.region48.ru adreslerinden ulaşılabilmektedir. (0103-443)SARAYBOSNA ALIŞVERİŞ MERKEZİSaraybosna Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği tarafından, son yıllarda, Bosna-Hersek'te mağaza, ofis vb. açarak faaliyetlerini sürdüren ihracatçı Türk firmalarının artmakta olduğu belirtilmekte olup, modern alışveriş merkezlerinin Bosna-Hersek'te yeni yeni açılmaya başladığı ve giderek nihai tüketiciye yönelik ticaretin bu merkezlere kayacağının düşünüldüğü ifade edilmektedir.Bosna-Hersek'in en çok okunan Dnevmi Acaz isimli günlük gazetesinde, Saraybosna'da inşa edilen ve inşaatından yakın zamanda tamamlanacağı söylenen modern IMPORTANNE merkezine ilişkin bir reklam yayınlandığı, reklamda IMPOTANNE merkezinin iş merkezi, alışveriş merkezi ve konutlar olmak üzere üç bölümden oluşacağı ve merkezde yer almak isteyen ve ilgi gösteren tüm tüzel ve gerçek kişilerin başvuru yapabilecekleri belirtilmektedir. Merkezin bölümlerinde yer alabilecek ticari faaliyetler ile merkezin irtibat bilgileri aşağıda verilmektedir: (0103­575)Alışveriş Merkezi: Moda-tekstil, mücevher, takı vb., ayakkabı, spor, elektronik, ev dekorasyonu, çocuk eşyası, özel mağazalar (gözlük stüdyosu, çiçek mağazası, eczane, kuru temizlik. vb.)İş Merkezi: Doktor muayenesi, avukat ofisi, güzellik salonları vb.Konut: 70 ile 170 m2 arası daireler.İrtibat bilgileri: IMPORTANNE CENTAR SARAJEVO Adres: Zmaja od Bosne 7-7a, 71000 Saraybosna Tel: +387 62337517 Faks: +387 33638870 Web: www. importanne.baŞİLİ BÜYÜKELÇİLİĞİ TİCARET BÖLÜMÜAnkara Şili Büyükelçiliği'nde bir ticaret Bölümü açıldığı bildirilmektedir. Söz konusu bölümün ve

ilgili temsillin iletişim bilgileri aşağıda yer almaktadır. (0103-619)Mashar Cenk Naibgil: Şili Büyükelçiliği Ticaret TemsilcisiReşit galip Cad. İrfanlı Sok. 14/1-3 G.O. P Ankara Tel: 0312 447 3 40 18 -447 35 82 / Fax: 0312 447 47 25 / E-mail: prochilchile. org.tr / Web: www.chileinfo.cl / R O M ANYA VATANDAŞLARINA YÖNELİK VİZE

MUAFİYETİDışişleri Bakanlığı tarafından Romanya vatandaşlarına, ülkemize turistik amaçlı seyahatlerinde toplam ikamet süresi 180 gün içerisinde 90 günü aşmamak kaydı ile vize muafiyeti sağlanmasının uygun görüldüğü bildirilmektedir. Konuya ilişkin 25.11.2009 tarihli ve 2009/15644 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın sureti Odamıza iletilmiş olup, Odamız Araştırma ve Yönlendirme Müdürlüğü'nden (Tel: 417 12 00 - 1211) temin edilebilmektedir. (0103-274) TÜRKİYE-TACİKİSTAN VİZE MUAFİYETİ ANLAŞMASITürkiye-Tacikistan Vize Muafiyeti Antlaşması'na ilişkin hususlar aşağıda yer almaktadır;

1. Duşanbe'de 29 Mayıs 2009 tarihinde imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümeti arasında Hizmet ve Hususi Pasaport Hamilleri için Vizenin karşılıklı Olarak Kaldırılmasına Dair Anlaşma”, 11.11.2009 tarih ve 2009/15618 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanarak, 12.12.2009 tarih ve 27430 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Söz konusu Anlaşma'nın yürürlüğe giriş işlemleri14 Ocak 2010 tarihi itibarı ile tekemmül ettirilmiş olup, hizmet pasaportu hamili Tacikistan vatandaşlarına yönelik vize muafiyeti sınır kapılarımızda 05 Şubat 2010 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

2. Anlaşma'da öngörülen vize düzenlemelerine ilişkin esaslar aşağıda maruzdur:• Hizmet ve hususi pasaport hamili Türk vatandaşları ile hizmet pasaportu hamili Tacik vatandaşları, birbirlerinin ülkelerine yapacakları seyahatlerinde veya transit geçişlerinde toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren, altı ay içerisinde 6 günü aşmamak kaydı ile vizeden muaftır.• Her iki ülkenin hizmet ve hususi pasaport hamili vatandaşlarının, çalışma, uzun süreli ikamet (60 günü aşan sürelerle), öğrenim, eğitim, ilmi, araştırma ve montaj-bakım- onarım gibi özel amaçlı seyahatleri akit tarafların diplomatik ve konsolosluk temsilciliklerinden alınacak” özel meşruhatlı vize”ye tabidir.• Her iki ülkenin akredite diplomatik konsolosluk veya uluslararası örgütler nezdindeki temsilciliklere atanan hizmet ve hususi pasaport hamili vatandaşları, görevleri müddetince, birbirlerinin ülkelerine yapacakları giriş-çıkışlar ve transit geçişlerde vize almaktan muaftır. Bahse konu vize muafiyeti düzenlemesi, geçerli hizmet ve hususi pasaport hamillerinin aile fertlerini de kapsamaktadır. (0103-731)

FUAR LAR• MOSTRA CONVEGNO EXPOCOMFORT (MCE)Uluslararası Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve Yenilenebilir Enerji Fuarı 23 - 27 Mart 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası Derneği Tel: 0212 244 22 68 Faks: 0212 252 58 85 E-mail: [email protected] Web: www.cciist.com

ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI | MART / NİSAN 2010 95

Page 97: aso ocak subat 2012kapak · talebi bu yükümlülüklerin bazılarının kaldırılması bazılarının ise makul d ... Turkey shall meet its finance not ... recovery in real economy

• Trablus 39. Uluslararası Genel Ticaret ve Sanayi Ürünleri Fuarı2 -12 Nisan 2010Trablus / LİBYADetaylı bilgi: Forum FuarcılıkTel: 0312 446 08 22Faks: 0312 446 08 23E-mail: [email protected]• AYSAF 2010 43. Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı7 -10 Nisan 2010 CNRExpo / İstanbul Detaylı bilgi: CNR Fuarcılık Tel: 0212 465 74 74 / 2633 Faks: 0212 465 63 89 E-mail: [email protected]• ENOLITECHUluslararası Vitikültür, Önoloji, Zeytin Yetiştirme ve Zeytinyağı Üretimi Fuarı8 - 12 Nisan 2010 Verona / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.enolitech.com / www.cciist.com• VINITALYUluslararası Şarap ve Alkollü İçkiler Fuarı 8 - 12 Nisan 2010 Verona / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.vinitaly.com / www.cciist.com• ARCHITEX 10. Uluslararası Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı8 -12 Nisan 2010Halep / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür FuarcılıkTel: 0212 219 69 30Faks: 0212 219 69 31E-mail: [email protected]: www.merkurfair.com• CANTON 2010 107. Uluslararası İthal ve İhraç Ürünleri Fuarı15 -19 Nisan 2010 Guangzhou / ÇİNDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• EQUIP AUTO CEZAYİR 4. Uluslararası Otomotiv, Yan Sanayi ve Garaj Ekipmanları Fuarı19 - 22 Nisan 2010 CEZAYİRDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• CLIMATECH / WATEX 3. Uluslararası Ortadoğu Isıtma, Soğutma, Hava ve Tesisat Fuarı16 -18 Nisan 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Furniture Show 2010Suriye 7. Uluslararası Mobilya, Dekorasyon, Aydınlatma ve Ev Tekstili Fuarı 26 - 30 Nisan 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• IPAF'10 Uluslararası Plastik ve Ambalaj Teknolojileri ve Ürünleri Fuarı29 Nisan - 2 Mayıs 2010 İzmir Kültürpark

Detaylı bilgi: Yağmur Fuarcılık Tel: 0212 272 45 60 Faks: 0212 272 45 59 Email: [email protected] Web: www.ipaffuarlari.com• Baghdad Agriculture ShowBağdat Uluslararası Tarım, Gıda, Gıda Teknolojileri ve Paketleme Fuarı 4 - 7 Mayıs 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• 2. Uluslararası Akdeniz Fuarı 12 -16 Mayıs 2010Lyon / FRANSA Detaylı bilgi:Tel: 0312 473 31 14 Faks: 0312 473 31 17 Email: [email protected]• Baghdad Fashion ShowBağdat Uluslararası Hazır Giyim, Deri, Konfeksiyon, Ayakkabı ve Aksesuarları Fuarı 12 -15 Mayıs 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• BUILDEX 201016. Uluslararası İnşaat Teknolojileri ve Yapı Malzemeleri Fuarı12 -16 Mayıs 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• 8. Mutfak, Banyo, Sauna ve Havuz Sanayi ve Ekipmanları Fuarı18 - 21 Mayıs 2010 Tahran / İRANDetaylı bilgi: Tahran Uluslararası Fuarcılık Tel: (0098-21) 22 24 74 79 - 22 24 74 81 Faks: (0098-21) 22 24 74 80 E-mail: [email protected] Web: www.kb-sp.com• CHIBIDUEUluslararası Takı ve Aksesuar Fuarı 21-24 Mayıs 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.chibidue.biz / www.cciist.com• CHIBIMART SUMMER BUSINESS - CASH & CARRY Uluslararası Takı, Yarı Değerli Taşlardan Yapılmış Aksesuar ve El Sanatları Fuarı21-24 Mayıs 2010 Milano / İTALYADetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.chibimart.it / www.cciist.com• SIAB Uluslararası Unlu Mamuller Hammadde ve Teknolojileri Fuarı22 - 26 Mayıs 2010 Verona- İtalyaDetaylı Bilgi: İtalyan Ticaret Odası DerneğiTel: 0212 244 22 68Faks: 0212 252 58 85E-mail: [email protected]: www.siabweb.com / www.cciist.com• BTP Expo 3. Uluslararası Yapı ve Yapı Malzemeleri Fuarı 26 - 30 Mayıs 2010Kazablanka / FAS Detaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30

Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• 17. Uluslararası Gıda, Gıda Teknolojisi ve Tarım Fuarı30 Mayıs - 2 Haziran 2010 Tahran / İRANDetaylı bilgi:Tel: 0312 4680573 Faks: 0312 4661705 Web: www.tpo.ir• IFTECH - PLAST & PACK Gıda, Gıda İşleme ve Ambalaj Fuarı31 Mayıs - 3 Haziran 2010 Karaçi / PAKİSTANDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Baghdad Machinery ShowBağdat Uluslararası Makine ve Yan Sanayi Fuarı 2 -5 Haziran 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• Baghdad Construction ShowBağdat Uluslararası İnşaat, İnşaat Makineleri, Yapı Malzemeleri ve Elektrik Fuarı 2 -5 Haziran 2010 Bağdat / IRAKDetaylı bilgi: Forum Fuarcılık Tel: 0312 446 08 22 Faks: 0312 446 08 23 E-mail: [email protected]• FOODEXPO 8. Uluslararası Gıda, Gıda İşleme Tek. ve Ambalaj Fuarı7 -10 Haziran 2010 Şam / SURİYEDetaylı bilgi: Merkür Fuarcılık Tel: 0212 219 69 30 Faks: 0212 219 69 31 E-mail: [email protected] Web: www.merkurfair.com• Uluslararası Kimyasal Tarım Maddesi Sergisi 21 - 22 Haziran 2010İstanbul Detaylı bilgi:Tel: 91 22 267 34845-46 Faks: 91 22 26734847 Web: www.pmfai.org• UMTIK 2010 14. Uluslararası Makina Tasarım ve İmalat Kongresi29 Haziran - 2 Temmuz 2010ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü, Güzelyurt - KKTCDetaylı bilgi:Tel: 0216 372 23 30 Faks: 0216 372 23 31 Email: [email protected] Web: www.umtik.com• SIAL 2010 Uluslararası Gıda Fuarı17 - 21 Ekim 2010Paris - FRANSADetaylı bilgi: İstanbul Ticaret Odası Tel: 0212 455 61 07 Faks: 0212 520 15 26 E-mail: [email protected]

96