atebetÜ’l hakÂyik’ta eksİltİlİ...
TRANSCRIPT
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi 2019 Cilt: 8 Ek Sayı: 1
MANAS Journal of Social Studies 2019 Vol.: 8 S: 1
ISSN: 1694-7215
Atıfta Bulunmak İçin / Cite This Paper: Hunutlu, Ü. (2019). “Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar”,
Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 8(Ek Sayı 1): 785-809
Geliş Tarihi / Received Date: 28.12.2018 Kabul Tarihi / Accepted Date: 07.01.2019
Araştırma Makalesi
ATEBETÜ’L-HAKÂYIK’TA EKSİLTİLİ YAPILAR
Dr. Öğr. Üyesi Ümit HUNUTLU
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
ORCID ID: 0000-0002-1410-1203
Öz
Diller, gelişmesini sürekli etkileyen en az çaba yasası gereği bazı görev ögelerini bazen
aşındırmış ve bu görevleri başka görev ve anlam ögelerine yüklemiştir. İşaretsiz olan bu görev
ögeleri; dildeki ek veya kelimelerin yerini tutan, genellikle derin yapıdan anlaşılan ve dilin
kendi mantığında varlığını hissettiren eksiltili unsurlardır.
Konuşma dilinde olduğu gibi, edebî metin değeri taşıyan eserlerde de bu eksiltmelere rastlanır.
Çünkü eksiltmelerdeki asıl amaç, az söze çok ve etkili anlamlar yüklemektir. Edip Ahmet
Yüknekî de ifadelerinde bu etkiyi sağlamak için, Atebetü’l-Hakâyık’ta işaretsiz görev ögelerinden
yararlanmıştır.
Atebetü’l-Hakâyık’ın Türk yazı dilinin ilk dönemlerinden günümüze ulaşabilmiş az sayıda
eserden biri olmasında, dil ve edebiyat yönü göz ardı edilemez fakat aynı dönem eserleri
oldukları için, Atebetü’l-Hakâyık çoğunlukla Kutadgu Bilig’le mukayese edilmiş ve
Atebetü’l-Hakâyık’a onunla kıyaslanarak bir değer biçilmiştir. Öğretici bir eser olması
sebebiyle, dil incelikleri üzerinde Kutadgu Bilig kadar durulmamıştır. Hâlbuki onu yüzyıllar
öncesinden günümüze taşıyan şey, sadece dinî ve öğretici yönü değildir. Döneminin halk dilini
ve ifade gücünü iyice sindirmiş bir yazarın akılda yer edecek üslubu da onu kalıcı kılmıştır.
İslam dininin önem verdiği ahlak değerlerini, aydın ve halkın anlayabileceği bir dille ele alan
Edip Ahmet Yüknekî; bize Karahanlı Türkçesinin dil hususiyetlerinin ipuçlarını sunmaktadır.
Bengü taşlardan günümüze kadar gelen eksiltili / işaretsiz görev ögeleri, Karahanlı Türkçesinin
farklı kullanımlarıyla Atebetü’l-Hakâyık’ta da yer almıştır.
Bu çalışmada, Atebetü’l-Hakâyık’ın eksiltili / işaretsiz görev ögeleri tespit edilmiştir. Üzerinde
durulan eksiltili / işaretsiz görev ögeleri sadece yazarın üslubuyla ilgili değildir. Türk dilinin
gelişim hususiyetleri ve Karahanlı Türkçesinin nitelikleri bu eksiltili / işaretsiz kullanımlarda
etkilidir. Bu sebeple, tespitler analiz ve değerlendirmeye tabi tutulmuş ve böylece eser ve
dönemi hakkında çıkarımlarda bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Atebetü’l-Hakâyık, Eksiltili / İşaretsiz Görev Ögeleri, Karahanlı Türkçesi.
ELLIPTICAL STRUCTURES IN ATEBETÜ’L-HAKÂYIK
Abstract
Languages have sometimes eroded some of the functional elements due to the practicability and
comprehensibility laws which constantly affect their development and have put these functions
on other functional and semantic elements. These unmarked functional elements are elliptical
structures which replace affixes or words in the language, which are generally recognized
thanks to the deep structure and which are felt in the language’s own logic.
Bu çalışma, 28-30 Haziran 2018’de Atebetü’l Hakâyık ve İlk Dönem Türkçe İslâmî Eserler Sempozyumunda sunulan
“Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar” başlıklı yayınlanmamış bildirinin genişletilmiş halidir.
MANAS Journal of Social Studies 786
These ellipses are found in the works regarded as literary texts as in the spoken language,
because the main purpose of ellipses is to produce many and effective meanings using a few
words. In order to provide this effect in his statements, Edip Ahmet Yüknekî also benefited
from unmarked functional elements in Atebetüetl-Hakâyık.
Linguistic and literal aspect of Atebetü’l-Hakâyık cannot be ignored as it is one of the few
works that have reached to the present from the first periods of the Turkish written language.
However, Atebetü’l-Hakâyık was often compared to Kutadgu Bilig since they were works of the
same period. Due to the fact that it is a didactic work, language particulars were not emphasized
in Atebetüetl-Hakâyık as in Kutadgu Bilig. However, what has carried Atebetüetl-Hakâyık to the
present is not just its religious and instructive aspect. The style of the writer, who deeply
understood the public language and power of expression of his time, also made him permanent.
Edip Ahmet Yüknekî, who dealt with the moral values to which the religion of Islam attaches
importance by using a language that could be understood by the intellectuals and the people,
presents us the clues about the characteristics of Qarakhanid Turkish language. Elliptical/
unmarked functional elements that have come from Bengü Taş to the present were included in
Atebetül-Hakâyık with different uses of Qarakhanid Turkish language.
In this study, elliptical/ unmarked functional elements in Atebetüetl-Hakâyık were determined.
The emphasized elliptical/ unmarked functional elements are not only related to the author’s
style. The developmental characteristics of Turkish language and the qualities of Qarakhanid
Turkish language are effective in the use of these elliptical / unmarked structures. For this
reason, the findings were analyzed and evaluated and inferences were made about the work.
Keywords: Atebetüetl-Hakâyik, Elliptical/ Unmarked Functional Elements, Qarakhanid
Turkish Language.
1. GİRİŞ
Eksilti, eksiltim, düşürme, düşüm, sıfır birim, elips olarak değişik terimlerle karşılanan
eksilti hakkında farklı tanımlar yapılmıştır. Yazın Terimleri Sözlüğü’nde eksilti, “Anlatımda
kolaylık sağlamak üzere bir kelimedeki eklerin veya bir cümledeki kelimelerin azaltılarak
kullanılması olayı, elips.”, “Kullanılmayışları, anlatımda eksikliğe yol açmayan sözcüklerin
düşürülmesi. Ör. -Bu romanı beğendiniz mi? -Çok! (Evet, bu romanı çok beğendim, yerine).”
şeklinde açıklanır ve örneklendirilir (Gencan vd., 1974: 58).
Vardar, eksiltiyi “Olağan koşullardaki biçimine oranla kimi ögeleri eksik olan, ama
anlamayı aksatmayan dizim.” olarak açıklar. Eksilti ürünü biçimleri, ya durum ya da dil bilgisi
açısından kolayca kavranabilecek, eksik yanı herhangi bir güçlük olmadan giderilebilecek
biçimler” olarak görür (Vardar, 2007: 92).
Karaağaç’a göre eksilti; “Dilin her düzleminde görülen bir olaydır. Bu yüzden eksiltme,
ses, söz, ek veya cümle ögesi eksiltmesi gibi çok değişik yapıda ortaya çıkabilir.” (Karaağaç,
2013: 366).
Korkmaz, eksiltim terimi altında aynı kavramı şöyle açıklar: “Anlatımda kolaylık
sağlamak üzere bir kelimenin, bir kelime grubunun veya bir cümlenin bazı ögelerinin atılıp
eksiltilerek kullanılması olayı. Bu olayda, bazı ses veya kelimeler atılmış olduğu hâlde, anlamı
aksatmayan kendine özgü bir dil biçimlenmesi, bir biçim bütünlüğü vardır.” (Korkmaz, 2003: 81).
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 787
Hengirmen ise eksiltiyi “Bir yapı, genelde de cümlelerde, görünmeyen ama anlaşılan
sözcük değerindeki öğelere yönelik görünüm.” olarak tanımlar (Hengirmen, 2009: 155).
Uzun; Chomsky’nin “dilbilgisinde seçmeli ve zorunlu silme dönüşümü” (deletion
transformation) hususuna dikkat çeker ve eksiltmelerin temel şartını “kestirilebilirlik”e bağlar
(Uzun, 1990: 143).
Gemalmaz konuya biraz daha artzamanlı bakış açısıyla yaklaşmıştır. Ona göre;
Türkçe anlam ögelerine yükleyeceği hemen her görev için ayrı bir görev ögesi
geliştirmiştir. Bu görev ögelerini de sürekli, anlam ögelerinden sonra getirdiği için
bunların büyük bir çoğunluğunu da ekleştirmiştir. Ekleşme gerçekleştirilirken dillerin
gelişmesini sürekli etkileyen kolaylık (économie) ve anlaşılabilirlik (compréhensibilité)
kanunları gereği bu görev ögeleri zaman zaman oldukça aşınmış bazen de görevlerini
kendilerini kuşatan diğer görev ve anlam ögelerine bırakarak düşmüşler veya daha
başlangıçta işaretli bir öge karşısında işaretsiz (non-maryitesiyeué) kalmışlardır
(Gemalmaz, 2010: 275; Mert, 2008: 1).
Üstünova konuyu söz dizimsel olarak değerlendirmiştir. Cümleden büyük birimlerin
çözümünde ve semantik parelelizmi göstermede eksiltili yapılara dikkat etmek gerektiğini
vurgulamıştır. Yüzey yapıda görünmeyen, derin yapıya ait sentaktik paralelizmi ortaya
çıkarmada eksiltili unsurları bir araç olarak görmüştür (Üstünova, 1998: 162). 10 maddede
sentaktik eksiltmeleri belirlemede gerekli olan kuralları vermiştir:
“1. Tamlayan, tamlanan gerektirir, dolayısıyla tamlanan da tamlayan gerektirir. 2.
Yüklem özne; özne de yüklem gerektirir. 3. Zarf, yüklem gerektirir. 4. Geçişli çatıdaki
eylem / eylemsi nesne gerektirir. 5. Sıfat ad gerektirir. 6. Yan yargı temel yargı
gerektirir. 7 Bir cümlede kullanılan ortak öge / birim anlam bağı olan diğer
cümlelerde de var sayılır. 8. Sıralı cümlelerde genellikle son cümlelerde verilen
birleşik zaman eki / bildirme eki diğer cümlelerde de var sayılır. 9. Her cümlede bir iç
cümle bulunur, birden fazla iç cümle birden fazla cümleyi gerektirir. 10. Aynı yapıdaki
cümlemsiler birden fazla cümleyi gerektirir.” (Üstünova, 1998: 168).
Eksiltmelerdeki ses, söz, ek veya cümle ögesi gibi çok yönlü alanlar, onların genel
kurallarını belirlemeyi güçleştirmiştir. Araştırmacılar eksiltili yapılar hakkında inceleme
yaparken konu alanının biri veya bir kaçına yönelmiştir. Ayrıca konuya eşzamanlı ve
artzamanlı bakış açısıyla yaklaşmışlardır. Çok sayıda alt konu başlığına sahip böyle bir alanla
ilgili eser incelemelerinde ses, söz, ek veya cümle ögesi eksiltmelerinin tamamını gözeterek
yapılacak bir çalışma oldukça hacimli olacaktır. Bu sebeple incelemelerde genellikle söz
MANAS Journal of Social Studies 788
dizimi, ek, ses eksiltmeleri bağımsız olarak ele alınmıştır ancak bu konu alanlarının hepsini
bir arada değerlendiren tezler de mevcuttur (Bk. Çakır, 2007).
Dilde eksiltilerin rastgele oluşturulmadığı, belli kurallar çerçevesinde sağlandığı ve bu
eksiltilerin iletişimde sorun teşkil etmediği ortadadır (Aydın, 2012: 170). Dilde birçok eksilti
çeşidi mevcuttur. Bu eksiltiler, ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi, anlam bilgisi, metin
bilgisi alanlarıyla ilgilidir (Gümüşatam, 2013: 1640). Eksiltiler en az çaba yasası gereği
oluşmuş olsa da oluşum şekilleri birbirinden bağımsız ve farklıdır. Bu sebeple eser
incelemelerinde bu alanların tamamı üzerinde durmak makale bütünlüğü ve amacı
bakımından çok da verimli değildir.
Eksilti; şekil bilgisi, cümle bilgisi ve anlam bilgisinin iç içe geçtiği bir konu alanıdır.
Eski Türkçeye ait bir metinde bütün bu unsurları gözeterek çıkarımlarda bulunmak oldukça
zordur. Eski Türkçeden günümüze gelinceye kadar birçok ekin yazı dilinde kaybolmuş olması
birbirine yakın ifadeler arasında farkların belirlenmesine büyük bir engel teşkil etmektedir
(Arat, 1951: 3). Eski Türkçede şekil veya ek değeri taşımayan anlam ögelerinin günümüz
Türkçesinde belli ek ve şekillerle aktarılıyor olması da metnin tam anlamını belirlemenin
başka bir güçlüdür. Örneğin; Türk budun > Türk millet[+i] veya Türk [olan] millet. Böyle bir
tamlamayı günümüz Türkçesine çevirirken farklı yapılar tercih edilebilmektedir. Nitekim bu
örnekteki anlam, Eski Türkçede şekil olarak olmayan ancak derin yapıda varlığını hissettiren
bir yapıyla sağlanmaktadır. Bu yapılar, Eski Türkçede özel yer, millet, boy, coğrafi şekil
adlandırmalarında tercih edilir ve sıfat tamlaması kuruluşundan farklı olarak belirtisiz isim
tamlaması olarak değerlendirilir. Böyle bir yapıda tamlanan ekinin işaretsizliği üzerinde
durulmaktadır (Eraslan, 2012: 495; Alyılmaz, 1994: 27-35). Eski Türkçede özel adlar
sonrasında kullanılan isim, özel adın belirliliği sebebiyle belirtilen ekine tekrar ihtiyaç
duymamıştır. Millet adları için benzer kullanımlar bugün de Türkçede vardır: Rus komutan,
Alman mühendis vb. Ancak aynı yer adlarında bugün böyle bir kullanımla
karşılaşılmamaktadır. Bu tamlamalarda bir tamlanan ekine ihtiyaç duyulmaktadır: Kadırkan
yiş / Kadırkan Dağı, Şantun yazı / Şantun Ovası gibi. Buna karşın birleşik isim hâlini almış
Kadıköy[ü], Galatasaray[ı] gibi yer adlarında ise bugün tamlanan eki eksiltilir.
Bu çalışmada İslami dönem ilk yazılı eserlerimizden Edip Ahmed Yüknekî’nin
Atebetü’l-Hakâyık adlı eserinin dil hususiyetlerini ve inceliklerini daha iyi görebilmek ve
yazarın tercih ettiği eksiltmeleri ortaya koymak amaçlanmıştır. Atebetü’l-Hakâyık, eksiltili
yapıların çokça kullanıldığı ilk dönem eserlerimizden biridir. Eserdeki eksiltme yapıları
belirlenirken Reşit Rahmeti Arat’ın 1951 basımlı tenkitli metin neşri olan Atebetü’l-Hakâyık
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 789
kitabı esas alınmıştır. Bazı anlam özelliklerini belirlemede Ayşegül Çakan tarafından yapılan
Atebetü’l-Hakâyık çevirisine de başvurulmuştur.
Atebetü’l-Hakâyık’taki eksiltili yapılar değerlendirilirken şekil bilgisi ve cümle bilgisi
alanındaki eksiltmeler üzerinde durulmuştur. Buna göre Atebetü’l-Hakâyık’taki eksiltili
yapılar:
Çekim ekleri,
Edatlar,
Kelime grupları,
Cümle ögelerindeki eksiltmeler olarak incelenmiştir.
Eksiltmelerdeki asıl amaç, az söze çok ve etkili anlamlar yüklemektir. Edip Ahmet
Yüknekî de ifadelerinde bu etkiyi sağlamak için, Atebetü’l-Hakâyık’ta işaretsiz görev
ögelerinden yararlanmıştır.
Yüknekî, Atebetü’l-Hakâyık’ta öz ifadelere yönelmiş, sözlerini imbikten geçirircesine
iyi seçmiştir. Sadece seçkin ifadelerle kalıcı olacağının farkında olan yazar, kendi eseri ve dili
hakkında şunları söylemiştir:
469. edip Ahmed atım edeb pend sözüm
470. sözüm munda ḳalur barur bu özüm
471. kelür küz keçer yaz barur bu umür
472. tüketür umürni bu yazım küzüm
473. anın uş çıkardım bu türki kitab
474. kerek ḳıl tap ey dost kerek ḳıl itib
475. bitidim bu taηsuk turaf sözlerin
476. ḳalı barsa özüm sözüm ḳalsu tip
477. anın uz erür bu kitab bir süzük
Edip Ahmet’tir adım, edep ve öğüttür sözüm
Sözüm burada kalır, gider bu özüm
Gelir güz, geçer bahar, gider bu ömür
Tüketir ömrümü bu baharım güzüm
Onun için çıkardım bu Türkçe kitabı
İster yeterli bul, ey dost, istersen ekle
Yazdım bu seçkin ve değerli sözleri
Ben gidersem sözüm kalsın diye
Onun için, bu kitap iyidir ve imbikten geçirilmiştir.
2. ÇEKİM EKİ EKSİLTMELERİ
Atebetü’l-Hakâyık’ta hâl ekleri, iyelik ekleri ve ek-fiilde sıkça eksiltmeye gidilmiştir.
Bu eksiltmeler yazarın üslubu ve dönemin dil özellikleriyle ilgilidir.
2.1. Hâl Eklerindeki Eksiltmeler
Atebet’ül-Hakâyık’ta, Eski Türkçenin genel bir özelliği olarak çoğunlukla hâl
eklerinde eksiltmeye gidilmiştir. Yükleme hâli eki, ilgi hâli eki en fazla eksiltilen unsurlardır.
Ayrılma, bulunma, vasıta ve yönelme hâli eklerinde de eksiltmelere rastlanır.
MANAS Journal of Social Studies 790
2.1.1. Yükleme Hâli Eki
Köktürk ve Eski Uygur Türkçesi döneminde isimlere gelen yükleme hâli eki
/+(I)G/’dır (Kırgız bodun+ug uda basdımız). Zamirlerden sonra yükleme hâli eki olarak /+nI/
kullanılır (an+(n)I, biz+ni). İyelik eklerinden sonra ise /+In/ gelir (sab+ı+m+ın eşidgil)
Eski Türkçeye ait eserlerde /+nI / yükleme hâli ekinin isimlerden hemen sonra geldiği
örnekler (Gabain, 2007: 64) yanında, işaretsiz /+ø/ (Alyılmaz, 1994: 55) bir kullanımın da
olduğu görülür. Bu işaretsiz /+ø/ şekil genellikle iyelik ekleri üzerine yükleme hâli getirildiği
zaman ortaya çıkar. Bu yapılarda yükleme hâli fonksiyonu hissedildiği için bir belirlilik söz
konusudur (Sev, 2007: 188). Atebetü’l-Hakâyık’ta iyelik eki almamış isim soylu sözcüklerden
sonra da eksiltilmiş bir yükleme hâli kendini hissettirmektedir:
43. şahım medhi birle bezeyin kitab[nı]1
(Şahımın methiyle bezeyeyim kitabı)
49. simaḳtin edizrek tutar himmet[ni] ol
(Simak’tan daha yüksek tutar himmeti o.)
69. dad ispehsalar beg üçün bu kitap[nı] / 70. çıḳardım ajunda [anıng] atı ḳalsu tip
(Dad İspehsalar Bey için bu kitabı çıkardım, dünyada adı kalsın diye.)
473. anın [uçun] uş çıkardım bu türki kitab[nı]
(Onun için işte çıkardım bu Türkçe kitabı)
509. sebeb erdi bu iş bitidük kitab[nı]
(Sebep oldu, işte bu kitabı yazdık.)
Metinde birinci teklik şahıs iyelik eki sonrasında yükleme hâli ekinin işaretsiz olduğu
sadece bir örnek tespit edilmiştir:
293. yime pendim[ni] al kel uzatma [sening] emel[ingni] / 294. emel asrasında busuġlı
[er-ür+ol] / [turur] ecel
(Yine öğüdümü al, gel emelini uzatma, emelin altında ecel saklıdır.)
Metinde genellikle birinci teklik şahıs iyelik eki sonrasında yükleme hâli eki
kullanılmıştır:
80. havadarlıḳımnı tükel bilsü tip
22. uḳuş huş yititip sözimni aηa
72. şahımnı du'a birle yad ḳılsu tip
İkinci teklik şahıs iyelik eki sonrasında işaretsiz yükleme hâli kullanımı metinde çok
yaygındır. Metinde sadece beş örnekte ikinci teklik şahıs iyelik eki sonrasındaki yükleme hâli
1 [Köşeli parantez içinde verilen ögeler eksiltilidir].
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 791
eki tercih edilmiştir. İkinci teklik şahıs iyelik ekinden sonra yükleme hâli ekinin eksiltme
oranı % 67’dir. Yani bu yapıda eksiz belirli yükleme hâli daha çok tercih edilmiştir:
15. [ol] tünetür [sening]tününgni kününg[ni] kiterip
(Karartır geceni gündüzünü götürüp)
16. [sening] tününg[ni] kiterip baz yarutur tanga
(Senin geceni götürüp yine aydınlatır tana.)
131. tiling[ni] bekte tutġıl tişing sınmasun
(Dilini sıkı tut, dişin kırılmasın.)
135. sözüng[ni] boşlaġ ıdma yıġa tut tiling[ni]
(Sözünü boş bırakma sıkı (yasaklayıp) tut dilini)
154. keçür sen me umrüng[ni] könilik üze
(Geçir sen de ömrünü doğruluk üzerine)
169. ḳatıġ kizle razıng[nı] kişi bilmesün / 170. sözüngdin özüngke ökünç kelmesün
(İyi gizle sırrını kimse bilmesin, sözünden kendine pişmanlık gelmesin.)
353. uluġluḳḳa tegseng yangılma özüng[ni] / 354. ḳalı kedseng atlas unıtma bözüng[ni]
(Ululuğa erersen kendini kaybetme, eğer atlas giysen bile bezini unutma.)
355. uluġ bolduḳungça tüzünrek bolup / 356. uluġḳa kiçigke sılıġ ḳıl [sening] sözüng[ni]
(Yüceldikçe alçak gönüllü olup büyüğe küçüğe sözünü güzel kullan.)
432. uyadıp birürler sarınġu bözüng[ni]
(Utanıp verirler sarınacak bezini.)
12. [sen] kel ottın [sening] özüng[ni] yul ölümdin önge
(Gel ateşten kendini kurtar ölümden önce)
13. yarattı ol [mening] uġanım [mening] tününg[ni] [mening]kündüzüng[ni]
(Yarattı Tanrım geceni gündüzünü)
181. bu dünya songında yügürmek neçe [er-ür+ol] / [turur] / 182. hasis nengdin ötrü
tip özüng[ni] küçe
(Bu dünya ardından yürümek niyedir, hasis maldan ötürü diyerek kendini zorlar.)
Üçüncü teklik şahıs iyelik eki sonrasındaki işaretsiz yükleme hâli kullanımına sadece
bir örnekte rastlanmıştır.
501. eger bilse kaşġar tilin+ø her kişi / 502. bilür ol edibning ne kim aymışı[n]
(Eğer bilse Kaşgar dilini her kişi, bilir o edibin ne söylediğini.)
İyelik eki ve yükleme hâlinin aynı örnek üzerinde işaretsiz olduğu sadece bir yapı
tespit edilmiştir:
MANAS Journal of Social Studies 792
159. resul erni otḳa yüzin atġuçı [neng] / 160. til [er-ür] / [turur] ol tidi yıġ til[üngni]
yul ottın yüzüng[ni]
(Resul, kişiyi ataşe yüzükoyun atacak şey dildir dedi, dilini tut, koru ateşten yüzünü.)
Metinde yükleme hâli ekinin düşürülmesinde şairin üslup özellikleri ve şiirdeki ölçü
kaygısı etkisi olmuştur. 2. teklik şahıs iyelik ekinden sonra yükleme hâli ekinin daha az tercih
edilmesinde de bu önemli bir etkendir. Ayrıca şair ikinci şahıs ekindeki /ñ/ sesiyle yükleme
hâli ekindeki /+nI/ seslerinin birlikte kullanımından doğacak söyleyiş güçlüğünün önüne
geçmek için bu kullanımı pek tercih etmemiştir. Böylece bu söyleyişten doğacak ses itişmesi
(tenafür / kakofoni) olayının önüne geçmiştir. Ses bakımından birbirine benzer veya eşit
seslerden oluşan iki heceden biri dilde en az çaba ilkesi gereği düşürülmüş. Bu da hece
düşmesine yol açmıştır (Karaağaç, 2012: s. 74).
2.1.2. İlgi Hâli Eki
İlgi hâli eki, ismin başka bir isimle münasebetini kuran, bir ismin kendinden sonra
gelen isme tabi olduğunu gösteren şekildir. Eksiz ilgi hâlleri görünüş olarak yalın hâle
benzerler. Söyleyişte belirtilmemiş olan ilgi hâli eki, derin yapıda kendini hissettirir.
Atebetü’l-Hakâyık’ta anlam olarak Türkiye Türkçesindeki belirli isim tamlamasına karşılık
gelen, ancak kuruluş olarak tamlayanının ilgi hâli eki almadığı yapılar mevcuttur. Döneminin
dil özellikleri bakımından bir eksilti olarak düşünülemeyecek bu yapılar günümüz
Türkçesinin kurallarına göre yeniden anlamlandırıldığında kendini eksiltili olarak
göstermektedir. Metinde 19 tamlamada ilgi eki kullanılmamışken aynı yapıdaki 35 örnekte
ilgi hâli eki kullanılmıştır. Türkiye Türkçesine sadece belirli isim tamlaması olarak
aktarabildiğimiz isim tamlamalarının % 54’ünde ilgi hâli ekinin kullanılmadığı görülmektedir.
Zamirlerin tamlayan olduğu durumlarda bir örnek dışında ilgi hâli eki hep kullanılmıştır:
2. seniη rahmetiηdin (senin rahmetinden)
28. anıη medhi (onun methi)
74. anıη yadı birle (onun yadıyla)
203. bu kün olar[nıng] minginge biri (bugün onların binde biri)
Aynı söz dizimsel yapıda olmasına rağmen bazı örneklerde ilgi hâli eki kullanılmış
bazı örneklerde ise kullanılmamıştır. Yazarın tercihi bunda etkili olduğu gibi ilgi hâli ekinin
kullanım ve anlam özellikleri de bu durumu etkilemiştir. Aşağıdaki örneklerden ilk ikisinde
ilgi eki kullanılmışken benzer özelliklere sahip olan üçüncü örnekte kullanılmamıştır:
152. ikinç yalğan erse ol erniη tili (ikincisi yalan ise o kişinin dili)
317. köki körklüg erniη huyı (aslı güzel kişinin huyu)
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 793
133. sanıp sözlegen er[ning] sözi söz[ning] saġı [er-ür+ol] / [turur]
Atebetü’l-Hakâyık’ta ilgi eki işaretsiz olduğu hâlde bugünkü belirli isim tamlaması
anlam özelliklerine sahip yapılar üç şekilde karşımıza çıkmaktadır:
a. İyelik Eki Sonrasındaki İşaretsiz İlgi Hâli
59. aya [mening] şahım[nıng] erdemlerin sanaġan [kişi]
(Ey şahımın erdemlerini sayan kişi)
141. sefih er[ning] tili öz başı[nıng] düşmanı [er-ür+ol] / [turur] / 142. tilindin töküldi
telim er[ning] ḳanı
(Ahmak kişinin dili kendi başının düşmanıdır, dili yüzünden pek çok erin kanı döküldü.)
495. atası[nıng] atı Mahmud-ı Yükneki [er-ür+ol] / [turur]
(Babasının adı Mahmud-ı Yüknekidir.)
b. Zamirler Sonrasındaki İşaretsiz İlgi Hâli
203. neçe alim erdi neçe feyleşuf / 204. ḳanı [er-ür+ol] / [turur] bu kün olar[nıng]
minginge biri
(Nice âlim nice filozof vardı, hani bugün onların binde biri.)
c. İyelik Eki Almamış İsimlerden Sonra Gelen İşaretsiz İlgi Hâli
Sev; eksiz belirtili ilgi hâlinin iyelik ekleri üzerine ilgi hâli getirilmediği zaman ortaya
çıktığını ve bu tamlamalarda tamlayanın iyelik eki aldığından belirli sayılması gerektiğini ifade
eder (Sev, 2007: 120). Sadece iyelik sonrasında eksiz ilgi hâli eki olabileceği görüşünden hareket
ettiği için, verdiği örneklerde doğrudan isime gelmesi gereken eksiz ilgi hâlinden bahsetmez.
Ancak Atebetü’l-Hakâyık’ta iyelik eki almamış isimlerden sonra gelen işaretsiz ilgi hâli oldukça
yaygındır. Metindeki örneklerin en dikkat çekici tarafı ise ilgi ekini alması gereken isim
unsurunun çoğunlukla sıfat tamlaması kuruluşunda olmasıdır. Bu örneklerde, sıfatla belirtilen
veya nitelenen tamlayan değerindeki isim kendisinden sonra ilgi hâli almamıştır:
133. sanıp sözlegen er[ning] sözi söz[ning] saġı [er-ür+ol] / [turur]
(Düşünüp söyleyen erin sözü, sözün doğrusudur.
141. sefih er[ning] tili öz başı[nıng] düşmanı [er-ür+ol] / [turur] / 142. tilindin
töküldi telim er[ning] ḳanı
(Ahmak kişinin dili kendi başının düşmanıdır, dili yüzünden pek çok erin kanı döküldü.)
257. bu budun[nıng] talusı aḳı er turur / 258. aḳılıḳ şeref cah cemâl arturur
(Bu milletin iyisi cömert kişidir, cömertlik şeref, ikbal ve cemal arttırır.)
19. bu ḳudret[ning] idisi uluġ bir bayat [er-ür+ol] / [turur]
(Bu kudretin sahibi ulu bir Tanrı'dır.)
MANAS Journal of Social Studies 794
217. bu ajun[nıng] ma körmekke körklüg [er-ür+ol] / [turur] taşı / 218.velıḳin
[anıng] içinde tümen na-hoşı [bar]
(Bu dünyanın dışı görünüşte güzeldir, lakin içinde binlerce nahoşluk vardır.)
255. tirip köngli todmaz közi suḳ [bolgan] bahıl[nıng] / 256. ḳul [er-ür+ol] / [turur]
ol malı anga erklig [er-ür] ol
(Yığmakla gözü doymaz gözü aç cimrinin, kuldur o, malı ona efendidir.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta bazı eksiz belirtili ilgi hâllerinin bugün Türkiye Türkçesinde ekle
yapıldığı yukarıda ifade edilmişti. Bu isim tamlaması kuruluşlarının bir bölümünde tamlayan
genel veya belirsiz bir ismi karşılamaktadır:
106. bilig[ning] tatgın ay dost biliglig bilür
(Bilginin tadını ey dost bilgili bilir.)
113. biliglig kişi kör bilür iş[ning] ödin
(Bilgili kişi bak bilir işin doğrusunu.)
167. könilik tonın ked ḳodub eğrilik [kedim tonın] / 168. kedim ton[nıng] talusı könilik
tonı [er-ür+ol] / [turur]
(Doğruluk kıyafetini giy, bırakıp eğrilik [elbisesini], giyimin kıyafetin iyisi doğruluk
kıyafetidir.)
130. edebler[ning] başı til küdezmek [er-ür+ol] / [turur] tiyür
(Edeplerin başı diline sahip olmaktır, der.)
21. [sen] eşit emdi ḳaç söz+ø habib[ning] fazlındın
(İşit şimdi birkaç söz habibin faziletinden.)
443. hüner birle devlet[ning] birikmekliki / 444. bulunmaz ḳamuġ ḳızda ol ḳızraḳ [er-
ür]+ol / [turur]
(Hüner ile talihin bir arada olması, bulunmaz bütün nadirden daha nadirdir.)2
2.1.3. Vasıta Hâli Eki
Vasıta hâli, eylemin hangi vasıtayla, ne sayesinde, ne kullanılarak yapıldığını gösterir.
Karahanlı Türkçesinde genellikle /-n/ ekiyle oluşturulmuştur (Hacıeminoğlu, 2008: 31).
Atebetü’l-Hakâyık’ta üç örnekte vasıta hâli anlamı eksiz sağlanmıştır:
77. bezedim kitabnı mevaiz mesel [-in / birle] / 78. baḳıglı oḳıglı [kişi] asıg alsu tip
(Bezedim kitabı öğütler ve mesellerle bakan okuyan faydalansın diye.)
465. bitidim kitabnı mevaiz mesel [-in / birle]
(Yazdım bu kitabı öğüt ve nasihat ile.)
2 Bu örneklerdeki yapılar “herhangi bir bilginin tadı, her işin doğrusu, bütün kıyafetlerin iyisi, bütün edeplerin başı”
anlamlarında düşünülebilir.
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 795
327. [sening] cefa ḳıldaçı [kişi]ngḳa yanut ḳıl vefa [-in / birle] / 328. arımaz neçe yusa
ḳan birle ḳan
(Sana cefa edene yanıt ver vefa [ile], temizlenmez ne kadar yıkansa kan kanla.)
2.1.4. Diğer Hâl Ekleri
Atebetü’l-Hakâyık’ta ayrılma hâli ekinin eksiltildiği iki örnek tespit edilmiştir:
14. udup biri bir[in]ke yorır öng[din] songa
(Uyup birbirine yürürler baştan sona)
29. bu kün tegsü mindin dürud [anga] ol yarın / 30. elig[din] tuttaçımga [ol] egirse
munga
(Bugün ulaşsın benden selam ana yarın /elimden tutacak olana, bunun hatırına.)
Bir örnekte ise bulunma hâli eki eksiltilmiştir:
491. uġan rahmet itsin bu saat[de] anga
(Tanrı rahmet etsin bu saatte ona)
2.2. İyelik Eklerindeki Eksiltmeler
İyelik eksiz isim tamlamaları, aslında şekil bakımından ilgi grubu, anlam bakımından
isim tamlamasıdır (Eraslan, 2012: 494). Bugün Türkiye Türkçesinde iyelik eki eksiltmesine
sıkça başvurulur: bizim kız+[+ımız], şiş kebap[+ı], gözler[+i] aynı babası vb. Atebetü’l-
Hakâyık’taki şu örneklerde art arda sıralanan iki isimden birincisi iyelik eki almış, ikincisinde
ise iyelik eki eksiltilmiştir.
50. [anıng] sehası mekarim[i] iki dermanı [er-ür+ol] / [turur]
(Cömertliği ve keremi onun iki dermanıdır.)
14. udup biri bir[in]ke yorır öng[din] songa
(Uyup birbirine yürürler baştan sona)
2.3. Ek-Fiildeki Eksiltmeler
Metinde en çok eksiltilen yapı ek-fiil olmuştur. 67 örnekte ek-fiil işaretsizdir. Bu da
metin içindeki toplam ek-fiil kullanım oranının % 57’sidir. Yüklem yapma göreviyle
kullanılmayan /er-se/, /er-ken/ yapılarını çıkardığımızda bu oran % 80’i bulur.
134. öküş yangşaġan til unulmaz yaġı [er-ür+ol] / [turur]
(Çok konuşan dil yenilmez düşman gibidir.)
181. bu dünya songında yügürmek neçe [er-ür+ol] / [turur] / 182. hasis nengdin ötrü
tip özüng[ni] küçe
(Bu dünya ardından yürümek niyedir, hasis maldan ötürü diyerek kendini zorlar.)
MANAS Journal of Social Studies 796
187. çıġaylıḳ yarınlıḳ azuḳ yoḳluḳı [er-ür+ol] / [turur] / 188. çıġaylıḳ tip ayma tavar
yoḳluḳın
(Fakirlik yarının azık yokluğudur, fakirlik diye söyleme mal yokluğunu.)
203. neçe âlim erdi neçe feyleşuf / 204. ḳanı [er-ür+ol] / [turur] bu kün olar[nıng]
minginge biri
(Nice âlim nice filozof vardı, hani bugün onların binde biri.)
469. edip Ahmed [er-ür+ol] / [turur] [mening] atım edeb pend [er-ür+ol] / [turur]
[mening] sözüm / 470. [mening] sözüm munda ḳalur barur bu özüm
(Edip Ahmet'tir [benim] adım, edep ve nasihattır [benim] sözüm, sözüm burda kalır bu
özüm [geçip] gider. )
19. bu ḳudret[ning] idisi uluġ bir bayat [er-ür+ol] / [turur]
(Bu kudretin sahibi ulu bir Tanrı'dır.)
213. yılan teg [er-ür+ol] / [turur] bu ajun yılan oḳlaġu / 214. yoḳamaḳḳa yumşaḳ,
[anıng] içi pür aġu [er-ür+ol] / [turur]
(Yılan gibidir bu dünya, yılanı oklamak gerek, yoklandığında yumuşaktır, onun içi pür
zehirdir.)
3. EDAT EKSİLTMELERİ
Metinde geldikleri isme benzetme, kıyaslama ve sebep anlamları katan edatlarda
eksiltmeye gidilmiştir. Dönemin dil özelliklerini dikkate alarak bu boşlukları sırasıyla /teg/,
/karşu/, /üçün/ edatlarıyla tamamlayabiliriz.
3.1. Benzetme Edatı Eksiltmeleri
Atebetü’l-Hakâyık’ta en çok benzetme göreviyle kullanılan edatlar eksiltilmiştir.
Yüknekî sözü daha etkili bir duruma getirmek için genellikle teşbih sanatından yararlanmıştır.
Teşbih, aralarında türlü yönlerden ilgi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz
durumda olanı nitelikçe daha üstün olana benzetme sanatıdır. Teşbihin dört ana unsurundan
biri benzetme edatıdır. Teşbih türlerinden biri ise benzetme edatının düşürüldüğü pekiştirilmiş
benzetmedir (Dilçin, 2000: 405-408). Şair bu benzetme şekline sıkça başvurmuş ve benzetme
edatını eksiltmiştir:
52. velıḳin buşarda şera arslanı [teg] [er-ür+ol] / [turur]
(Ve lakin kızdığında Şera aslanı gibidir.)
85. bahalıġ dinar [teg] [er-ür] / [turur]+ol biliglig kişi / 86. bu cahil biligsiz [kişi]
bahasız bişi [teg] [er-ür+ol] / [turur]
(Değerli dinar gibidir o bilgili kişi, bu cahil bilgisiz değersiz akçe gibidir.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 797
87. biliglig [kişi] biligsiz [kişi] ḳaçan teng bolur / 88. biliglig tişi er cahil er tişi [teg
er-ür+ol]
(Bilgili bilgisiz nasıl denk olur, bilgili dişi erkek cahil erkek dişi gibidir.)
161. köni söz asel teg bu yalġan basal [teg] [er-ür+ol] / [turur]
(Doğru söz bal gibi, yalan söz soğan gibidir.)
163. bu yalġan söz ig teg köni söz şifa [teg] [er-ür+ol] / [turur]
(Yalan söz hastalık gibi, doğru söz şifa gibidir.)
3.2. Kıyaslama Edatı Eksiltmesi
Kıyaslama edatları, iki isim veya isim öbeğinin karşılaştırılmasını sağlarlar, geldikleri
cümlede kıyaslama anlamı taşırlar. Atebetü’l-Hakâyık’ta, bir kıyaslamada edat kullanılmamış
ve isme gelen yönelme hâli eki bu görevi üstlenmiştir. Aşağıdaki örnekte anlam boşluğu
/karşu/ edatıyla doldurulabilir:
97. biliglig+ø biringe [karşu] biligsiz [kişilerning] mingin / 98. tengegli [kişi] tengedi
biligning tengin
(Bilgili+ø birine [karşılık] bilgisiz [kişilerin] binini [denk tuttu] / tartan [kişi] [böyle]
tarttı bilginin dengini.)
3.3. Sebep Edatı Eksiltmeleri
İsimlerden sonra gelerek onlara sebep anlamı kazandıran son çekim edatları
Atebetü’l-Hakâyık’ta bazı durumlarda eksiltilmiştir. Tespit edilen örneklerde, “anın” zamirinden
sonra sebep anlamı kazandıracak edat eksiltilmiştir. Bu örneklerde anlam boşluğu /üçün/ edatıyla
doldurulmaktadır:
403. bidatın yıġıġlı kişi ḳalmadı /404. anın [üçün] künde arta turur bu bidad
(Bidadını yıkan kişi kalmadı onun için her gün artar bidad.)
473. anın [üçün] uş çıkardım bu türki kitab[nı]
(Onun için işte çıkardım bu Türkçe kitabı.)
477. anın [üçün] uz erür bu kitab bir süzük / 478. [sözni] talulap ketürdüm kemiştim
çözük [sözlerni]
(Onun için bu kitabın bir süzülmüş [kitap] olduğu doğrudur, [sözleri] seçerek
getirdim, attım çözülmüş [sözleri])
4. KELİME GRUPLARINDAKİ EKSİLTMELER
Atebetü’l-Hakâyık’ta kelime gruplarıyla ilgili eksiltmeler; isim tamlamaları, sıfat
tamlamaları, birleşik fiil grupları, kısaltma gruplarındaki eksiltmeler olarak sınıflandırılabilir.
MANAS Journal of Social Studies 798
4.1. İsim Tamlamalarındaki Eksiltmeler
a.) Tamlayanın Eksiltildiği Yapılar
Türkçede belirtili isim tamlamalarında tamlayanın düşürülmesi; tamlayan eksiltisi,
birinci ögesi düşmüş iyelik öbeği, tamlayanı düşmüş ad tamlaması, örtülü iyelik grubu,
tamlayansız iyelik öbeği gibi terimlerle izah edilmiştir. Uzun; iyelik öbeklerinde tamlayanın
eksiltilmesi hakkında görüşlerini açıklarken iyelik öbeklerinde tamlayan eksiltisinin her
zaman bir eksiltme olarak düşünülemeyeceğini söyler. Metin bağlamına göre iyelik
öbeklerinde tamlayan durumundaki şahıs zamirinin iyelik öbeklerinde karşılaştırma ve
pekiştirme işleviyle kullanıldığını dile getirir. İyelik öbeklerinde tamlayan durumundaki
zamirin anlam kapalılığının önüne geçmek için kullanıldığını vurgular. İyelik öbeklerinde
şahıs zamirinin tamlayan olarak kullanılamayacağı durumları örneklendirir (Uzun, 2018:
105-110). Tamlayan eksiltmelerinin böyle anlamsal zorunluluklara bağlı olarak kullanıldığını
Atebetü’l-Hakâyık’ta da görebiliriz.
Atebetü’l-Hakâyık’ta isim tamlamasının tamlayanının eksiltildiği 32 yapı tespit
edilmiştir. 42 örnekte ise isim tamlamasında tamlayan açıkça yer almaktadır. Bu isim
tamlaması kuruluşlarında tamlayan unsur çoğunlukla Allah veya peygamber için kullanılan
zamirlerdir:
2. seniη rahmetiηdin umar men oηa (Senin rahmetinden hayır umarım.)
5. seniη barlıḳıηḳa tanuḳluḳ birür (Senin varlığına tanıklık eder.)
7. seniη birlikiηke delil arḳaġan (Senin birliğine delil arayan…)
27. anıη ögdisindin tatır bu tilim (Onun methinden ağzım tatlılanır.)
28. anıη medhi bolsa şeker şehd aηa vb. (Onun methi dilim için şeker ve baldır.)
Tamlayanın kullanıldığı belirtili isim tamlamalarının diğer bir bölümünde ise
karşılaştırma ve pekiştirme öne çıkmaktadır. Metinde kullanılan isim tamlamaları içinde
tamlayanın eksiltildiği yapıların oranı % 43’tür. Tamlayanın eksiltildiği bu isim tamlamalarının
bir bölümünü bağlamdan sezinlemek zordur, çünkü isim tamlamasının iyelik eki de
eksiltilmiştir.
Aşağıdaki örneklerde, metin bağlamında gerekli olduğu hâlde isim tamlamasının
tamlayanı eksiltilmiştir:
243. ülüş boldı [bahılnıng] malı kişiler ara / 244. bahıl aldı anda ökünçtin ülüş
(Paylaşıldı cimrinin malı kişiler arasında, cimri aldı ondan pişmanlıktan pay.)
377. [erning] eşi edgü bolsa er edgü bolur / 378. er iş[ning] edgüsindin öküş hayr bulur
(Dostu iyi olursa kişi iyi olur, kişi, dostunun iyiliğinden çok hayır bulur.)
23. ol [er-ür+]ol halk[nıng] talusı [bolgan] kişi [halknıng] ḳutluġı [bolgan kişi]
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 799
(Odur, halkın seçkini [olan] kişi [ve] [halkın] kutlusu olan.)
Aşağıdaki örnekte sadece tamlayan değil; tamlanandan sonraki iyelik de eksiltilmiştir:
293. yime pendim[ni] al kel uzatma [sening] emel[ingni] / 294. emel asrasında
busuġlı [er-ür+ol] / [turur] ecel
(Yine öğüdümü al, gel emelini uzatma, emelin altında ecel saklıdır.)
Tamlayanı sıfat tamlaması olan belirtili isim tamlamalarında, sıfat tamlamasında
eksiltmeye gidilirken ilgi ekinin de kullanılmadığı görülmüştür:
125. biliglig [kişining] sözi pend nasihat edeb [er-ür+ol] / [turur]
(Bilgilinin sözü pend nasihat edeptir.)
İyelik grubu olarak nitelendirilen aşağıdaki örneklerde tamlayanın ne olduğu iyelik
ekinden ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple tamlayanın düşürülmesi herhangi bir anlamsal boşluk
oluşturmamaktadır, eksiltilen unsurlar zorunlu değildir:
3. sena mu ayuġay seza [mening] bu tilim
(Sena mı layıkıyla söyleyecek bu dilim.)
12. [sen] kel ottın [sening] özüng[ni] yul ölümdin önge
(Gel ateşten kendini kurtar ölümden önce
13. yarattı ol [mening] uġanım [sening] tününg[ni] [sening] kündüzüng[ni]
(Yarattı Tanrım geceni gündüzünü)
27. anıng ögdisindin tatır bu [mening] tilim
(Onun methinden tatlanır bu dilim)
50. [anıng] sehası mekarim[i] iki dermanı [er-ür+ol] / [turur]
(Cömertliği ve keremi onun iki dermanıdır.)
58. bu sözni bütün çın tutar [anıng] düşmanı
(Bu sözü bütün düşmanları doğrular.)
143. öküş sözlegende öküngen [er-ür+ol] / [turur] [mening] tilim / 144. tilin
beklegende ökünmiş ḳanı [er-ür+ol] / [turur]
(Çok söylediğinde pişmandır dilim, dilini sıkı tutandan pişman olmuş hanidir?)
145. ne kim kelse erke [ol] [erning] tilindin kelür /146. tilindin kim edgü kim isiz bolur
(Kişiye her ne kim gelse [o] dilinden gelir, dilinden ya iyi ya kötü olur.)
16. [sening] tününg[ni] kiterip baz yarutur tanga
(Senin geceni götürüp yine aydınlatır tana)
37. ilahi [mening] keçürgen idim sen [meni] keçür / 38. neçe me hatalıġ ḳul ersem sanga
(İlahi bağışlayan Tanrım, ben ne kadar hatalı kul olsam da sen affet.)
MANAS Journal of Social Studies 800
213. yılan teg [er-ür+ol] / [turur] bu ajun yılan oḳlaġu / 214. yoḳamaḳḳa yumşaḳ,
[anıng] içi pür aġu [er-ür+ol] / [turur]
(Yılan gibidir bu dünya, yılanı oklamak gerek, yoklandığında yumuşaktır, onun içi pür
zehirdir.)
291. ata bir [bolgan] ana bir [bolgan] uyalar [er-ür+ol] / [turur] bu halḳ / 292.
[anlarnıng] tefavütleri yoḳ [er-ür+ol] / [turur] öte irtese
(Bu halk ata bir [olan] baba bir [olan] kardeşlerdir, farkları yok iyice incelersen.)
327. [sening] cefa ḳıldaçı [kişi]ngḳa yanut ḳıl vefa [birle]/ 328. arımaz neçe yusa ḳan
birle ḳan
(Sana cefa edene yanıt ver vefa [ile], temizlenmez ne kadar yıkansa kan kanla.)
469. edip Ahmed [er-ür+ol] / [turur] [mening] atım edeb pend [er-ür+ol] / [turur]
[mening] sözüm / 470. [mening] sözüm munda ḳalur barur bu özüm
(Edip Ahmet'tir [benim] adım, edep ve nasihattır [benim] sözüm, sözüm burada kalır
bu özüm [geçip] gider.)
418. halal yigli [kişi] ḳanı [er-ür]+ol / [turur] körünmez [anıng] bodı
(Helal yiyen kişi hani, görünmez boyu.)
439. asel kayda erse [anda] bile [er-ür+ol] / [turur] [aselning] arısı / 440. arı zehri
tatġu aseldin oza
(Bal nerede ise [orada] beraberdir arısı, arının zehri tadılır baldan önce.)
39. manga bolsa [sening] fazlıng ḳutuldı özüm / 40. eġer bolsa adling ḳatıġlıḳ [bolur]
manga
(Bana senin fazlın olursa özüm kurtulur, eğer adaletin olursa kötü olur bana.)
b. Tamlananın Eksiltildiği Yapılar
Atebetü’l-Hakâyık’ta söz dizimsel bir özellik olarak bir önceki tamlamada işaretli olan
tamlanan unsuru, ikinci bir isim tamlamasında tekrar etmemiştir. Birden fazla tamlayan bir
tamlanana bağlanmıştır:
89. süngekke yilig [teg] [er-ür+ol] / [turur] erenke bilig / 90. eren[ning] körki aḳl
[er-ür+ol] / [turur] ol süngekning [körki] yilig [er-ür+ol] / [turur]
(Kemiğ için ilik gibidir, insan için bilgi, insanın güzelliği akıldır, kemiğin güzelliği
iliktir.)
4.2. Sıfat Tamlamalarındaki Eksiltmeler
Atebetü’l-Hakâyık’ta sıfat tamlamalarında, niteleme sıfatından sonra gelen isim
unsurunun düşürüldüğü yapılar oldukça çoktur. Bunların % 56’sı niteleyenin sıfat-fiil grubu
olduğu yapılardır. Bu yapılarda, en çok /-glI/ eki sonrasındaki isim unsurları eksiltilmiştir:
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 801
11. aya şek yolında yiligli [kişi] odun
(Ey şüphe yolunda koşan kişi uyan.)
177. bu ajun rıbat ol tüşüp köçgülüg / 178. rıbatḳa tüşügli [kişi] tüşer keçgülüg
(Bu dünya konup göçmelik bir kervansaraydır, kervansaraya konan göçmek için
konar.
273. ḳamuġ ḳazġanıglı [kişi] ajun malını / 274. yiyümedi bardı körüŋ hâlini
(Bütün kazananlar dünya malını, yiyemeden gitti görün hâlini.)
281. tevazu ḳılıġlı [kişi]nı kötrür idi / 282. tekebbür tutar erni kemşür ḳodı
(Alçak gönüllü kişiyi yüceltir Tanrı, kibir tutar kişiyi indirir aşağı.)
418. halal yigli [kişi] ḳanı [er-ür]+ol / [turur] körünmez [anıng] bodı
(Helal yiyen kişi hani, görünmez boyu.)
77. bezedim kitabnı mevaiz mesel [birle] / 78. baḳıglı oḳıglı [kişi] asıg alsu tip
(Bezedim kitabı öğütler ve mesellerle bakan okuyan faydalansın diye)
/-gAn/ sıfat-fiil eki taşıyan sıfat unsurlarından sonra isim unsurunun eksiltildiği
üç örnek mevcuttur:
7. sening birlikingke delil arḳaġan [kişi]
(Senin birliğine delil arayan kişi)
59. aya [mening] şahım[nıng] erdemlerin sanaġan [kişi]
(Ey şahımın erdemlerini sayan kişi)
171. ḳamug yaşru işing bolup aşḳara / 172. [munı] bu körgen eşitgen [kişi] sanga
külmesün
(Bütün gizli işin aşikâr olup, bunu gören işiten sana gülmesin.)
251. eliglerde ḳutluġ [bolgan] birigli elig [er-ür+ol] / [turur]/ 252. alıp birmegen
[elig er-ür] / [turur]+ol elig[lerning] kutsuzı
(Ellerden kutlu olan veren eldir, alıp vermeyen eldir ellerin kutsuzu.
/-gUçI/ eki taşıyan sıfat unsurlarından sonra eksiltilen iki isim unsuru mevcuttur:
159. resul erni otḳa yüzin atġuçı [neng] / 160. til [er-ür] / [turur] ol tidi yıġ til[üngni]
yul ottın yüzüng[ni]
(Resul, kişiyi ataşe yüzükoyun atacak şey dildir dedi, dilini tut, koru ateşten yüzünü.)
211. aya gam ḳatıgsız sürur umġuçı [kişi] / 212. bu ajun ḳaçan ol umınçḳa orun [boldı]
(Ey sıkıntısız rahat uman kişi, bu dünya ne zaman umutlanacak yer oldu.)
/-dAçI/, /-mIş/ ve /-dUk/ ekinden sonra eksiltilen birer unsur tespit edilmiştir:
327. [sening] cefa ḳıldaçı [kişi]ngḳa yanut ḳıl vefa [birle]/ 328. arımaz neçe yusa ḳan
birle ḳan
MANAS Journal of Social Studies 802
(Sana cefa edene yanıt ver vefa [ile], temizlenmez ne kadar yıkansa kan kanla.)
435. bu kün kendü süçüg [er-ür+ol] / [turur] bu tirmek sanga / 436. açıġ bolġa yarın
ḳodup barduḳ [hâl]ung
(Bugün kendisi tatlıdır bu (mal) toplamak sana, açı olacak yarın bırakıp gittiğin
[durum]
24. törütmiş [tınlıg]te yoḳ [er-ür+ol] / [turur] bil, anga tuş [bolgan] tenge
(Yaratılmışta yok[tur] bil ana denklikte eş [olan] [varlık].)
Atebetü’-Hakâyık’taki sıfat tamlaması eksiltmelerinin diğer bir önemli özelliği; varlık
eki /+lıg/ veya yokluk eki /+sız/’ı alan niteleme sıfatı görevindeki unsurlardan sonra isim
unsurun düşürülmesidir. Bu örneklerde biligsiz kelimesi cahil anlamında isimleşmiştir:
127. tavarsız [kişi]ḳa bilgi tükenmez tavar [er-ür+ol] / [turur]
(Mal mülksüz kişiye bilgi tükenmez maldır.)
128.Hesabsız [kişi]ḳa bilgi yarılmaz hisab [er-ür+ol] / [turur]
(Hesapsız kişiye bilgi bozulmaz hesaptır.)
394. ḳanı bir vefalıġ [kişi] bar erse [anı] tile / 395. sen artaḳ sen anın ajun artadı
(Eğer bir vefalı varsa onu ara, sen bozuksun onun için dünya bozuldu.)
85. bahalıġ dinar [teg] [er-ür] / [turur] +ol biliglig kişi 86. bu cahil biligsiz [kişi]
bahasız bişi [teg] [er-ür+ol] / [turur]
(Değerli dinar gibidir o bilgili kişi, bu cahil bilgisiz değersiz akçe gibidir.)
87. biliglig [kişi] biligsiz [kişi] ḳaçan teng bolur
(Bilgili bilgisiz nasıl denk olur?)
91. biligsiz [kişi] yiligsiz süngek teg hâlî [er-ür+ol]/[turur]/92. yiligsiz süngekke
sunulmaz elig
(Bilgisiz kişi iliksiz kemik gibi boştur, iliksiz kemiğe el sürülmez.)
115. ḳamuġ türlüg işte biligsiz [kişining] ongı
(Her türlü işte bilgisiz[in] payı)
95. biliglig er öldi [biliglig erning] atı ölmedi / 96. biligsiz [kişi] tirig erken [biligsiz
kişining] atı ölüg [er-ür+ol] / [turur]
(Bilgili er öldü adı ölmedi, bilgisiz diri iken adı ölüdür.)
125. biliglig [kişining] sözi pend nasihat edeb [er-ür+ol] / [turur]
(Bilgilinin sözü pend nasihat edeptir.)
319. bir erdin bir erke [bolgan] tefavüt telim [er-ür+ol] / [turur] / 320. velikin körerke
tözü börklüg [kişi][er-ür]+ol / [turur]
(Bir kişiden bir kişiye fark çoktur, lakin görünüşte hepsi börklüdür.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 803
Bir örnekte sıfat görevinde kullanılan “süzük”ten sonra isim unsuru kullanılmamıştır:
479. nevadir süzük [söz] az bolur hezl öküş [bolur]
(Nadir, süzülmüş [söz] az olur, hezliyat çok olur.)
4.3. Birleşik Fiillerdeki Eksiltmeler
Art arda sıralanan cümlelerin ortak bir yardımcı fiile bağlanması söz dizimsel bir
özelliktir. Her cümlenin sonunda yardımcı fiil tekrar edilmek yerine eksiltilir. Metinde
yardımcı fiil eksiltmesinin sınırlı sayıda örneği mevcuttur. Tespit edilen örneklerde bol-
yardımcı fiilinde eksiltmeye gidilmiştir.
400. harab boldı mescid budun bi-nemaz [boldı]
(Harap oldu mescit, halk beynamaz oldu.)
479. nevadir süzük [söz] az bolur hezl öküş [bolur]
(Nadir, süzülmüş [söz] az olur, hezliyat çok olur.)
398. ibadet riya boldı abid mecaz [boldı] / 399. harabat oramı bolup abadan
(İbadet riya oldu kulluk mecaz oldu, harabat yeri bayındır olup.)
Aşağıdaki eksiltme yardımcı fiilin ortak kullanımından kaynaklanmamıştır. Bu
örnekte yardımcı fiil doğrudan eksiltilmiştir:
211. aya gam ḳatıgsız sürur umġuçı [kişi] / 212. bu ajun ḳaçan ol umınçḳa orun [boldı]
(Ey sıkıntısız rahat uman kişi, bu dünya ne zaman umutlanacak yer oldu.)
4.4. Kısaltma Grupları
Kısaltma grupları, iyelik eki veya hâl eki almış, bazen ise hiçbir ek almamış bir isim
unsuruyla başka bir isim unsurunun birleşiminden oluşmuştur (Özkan ve Sevinçli, 2009: 92).
Bu yapılar fiilimsi gruplarının yıpranma ve kalıplaşmasından oluşurlar ve cümle içinde isim,
sıfat ve zarf görevinde kullanılabilirler (Karahan, 2006: 79-80). Eksiltili yapıların en yaygın
kullanıldığı alanlardan biri fiilimsi yan cümleleridir. Bütün alt türleriyle (bulunmalı, çıkmalı,
yönelmeli) kısaltma grupları (blokları) aslında eksiltili bir fiilimsi yan cümlesinin kalıntısıdır
(Daşdemir, 2015: 19).
Kısaltma grupları, fiilimsi eklerini alması gereken kelimelerin düşürülmesiyle yapılır.
Bu kısaltma grupları aynı zamanda eksiltili yapılar oluşturur. Metinde 16 kısaltma grubuyla
karşılaşılmıştır. Atebetü’l-Hakâyık’ta kısaltma grupları içinde en çok isnat grupları tercih
edilmiştir. İsnat grubu biri diğerine isnat edilen iki isim unsurundan meydana gelir.
Unsurlarının ikisinde de çekim eki bulunmayan ya da sadece birinci unsurunda iyelik eki
bulunan kısaltma grupları isnat grubu olarak adlandırılır (Karahan, 2006: 80):
137.hiredlıġ [kişi] mu bolur tili boş [bolgan] kişi / 138. telim başnı yidi bu söz til boşı
MANAS Journal of Social Studies 804
(Akıllı mı olur dili boş olan kişi (geveze) pek çoğunun başını yedi bu söz ve dil gevşekliği.)
153. tili yalġan [bolgan] erdin yıraḳ tur teze
(Sözü yalan olan erden kaçıp uzak dur.)
255. tirip köngli todmaz közi suḳ [bolgan] bahıl[nıng] / 256. ḳul [er-ür+ol] / [turur]
ol malı anga erklig [er-ür] ol
(Yığmakla gözü doymaz gözü aç cimrinin, kuldur o, malı ona efendidir.)
317. köki körklüg [bolgan] erning huyı körklüg [er-ür]+ol / [turur] / 318. bu körklüg
ḳılıḳḳa köngül örklüg [er-ür]+ol / [turur]
(Aslı güzel kişinin huyu güzel olur, bu güzel tavra gönül bağı olur.)
İsnat grubu olarak kullanılan bir örnekte birinci unsur hiçbir ek almamıştır:
291. ata bir [bolgan] ana bir [bolgan] uyalar [er-ür+ol] / [turur] bu halḳ / 292.
[anlarnıng] tefavütleri yoḳ [er-ür+ol] / [turur] öte irtese
(Bu halk ata bir [olan] baba bir [olan] kardeşlerdir, farkları yok iyice incelersen.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta kısaltma grubunun birinci unsuru şekil olarak bulunma hâli ekini
almışsa da görev ve anlam bakımından ayrılma hâlindedir. Bu yapılar ayrılma grubu olarak
değerlendirilmiştir. Ayrılma grubu örnekleri şunlardır:
251. eliglerde ḳutluġ [bolgan] birigli elig [er-ür+ol] / [turur]/ 252. alıp birmegen
[elig er-ür] / [turur]+ol elig[lerning] kutsuzı
(Ellerden kutlu olan veren eldir, alıp vermeyen eldir ellerin kutsuzu.
269. tekebbür kamuġ tilde yirlür ḳılıḳ [er-ür+ol] / [turur] / 270. ḳılıḳlarda edgü
[bolgan] ḳılıḳ ḳodḳılıḳ [er-ür+ol] / [turur]
(Kibir bütün dillerde yerilen bir tavırdır, davranışlardan iyi olan tavır alçak
gönüllülüktür.)
Metinde yönelme grubu örnekleri de vardır. Bu kısaltma grubunda birinci unsur
yönelme hâli ekini almıştır:
425. aya malḳa suḳ [bolgan] er yaḳin bil bu mal / 426. bu kün kadġu, saḳınç, yarın
yük vebal [er-ür]+ol / [turur]
(Ey mala aç gözlülük eden kişi iyi bil ki bu mal, bugün kaygı, düşünce yarın yük ve
vebaldir.)
24. törütmiş [tınlıg]te yoḳ [er-ür+ol] / [turur] bil, anga tuş [bolgan] tenge
(Yaratılmışta yok[tur] bil ana eş [bolgan] [varlık]) denklikte
Birinci unsuru ayrılma hâli, ikinci unsuru yönelme hâli eki taşıyan bir kısaltma grubu
örneği mevcuttur:
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 805
319. bir erdin bir erke [bolgan] tefavüt telim [er-ür+ol] / [turur] / 320. velikin
körerke tözü börklüg [kişi][er-ür]+ol / [turur]
(Bir kişiden bir kişiye fark çoktur, lakin görünüşte hepsi börklüdür.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta kısaltma grubu özelliği taşımayan ancak sıfat-fiil eksiltmesi
özelliği gösteren örnekler şunlardır:
23. ol [er-ür+]ol halk[nıng] talusı [bolgan] kişi [halknıng] ḳutluġı [bolgan kişi]
(Odur, halkın seçkini [olan] kişi [ve] [halkın] kutlusu [olan kişi].)
430. köngülde [bolġan] ġamıng [er-ür]+ol, tilingde [bolġan] sözüng / 431. barur sen
bu [sening] malıng yaġıngḳa ḳalur
(Dilindeki sözün gönlünde gamındır, gidersin, bu malın düşmanına kalır.)
5. CÜMLE ÖGELERİNDEKİ EKSİLTMELER
Öge eksiltmeleri genellikle sıralı ve bağlı cümlelerde yapılmaktadır. Bu cümlelerde
ögelerin bazıları ortak kullanılır. Bu ortak ögeler sıralı cümlenin birinde söylenir ve
diğerlerinde tekrar etmez. Sıralanan cümle bağlamından derin yapıda olan, ancak yüzey
yapıda eksiltilen yapı kolaylıkla anlaşılabilir. Sıralı ve bağlı cümlelerde ortak ögelerin veya
öge eksiltmelerinin temel sebebi tekrardan kaçınmak ve söyleyişe kolaylık ve akıcılık
kazandırmaktır (Özkan ve Sevinçli, 2009: 187). Atebetü’l-Hakâyık’taki cümle kuruluşlarında
genellikle; özne, yüklem, nesnede eksiltisi olduğu tespit edilmiştir.
5.1. Yüklem Eksiltmeleri
Atebetü’l-Hakâyık’ta sıralı cümlelerde öge tekrarını engellemek için ortak yükleme
bağlanarak oluşturulan yüklem eksiltmesine sadece bir örnekte rastlanmıştır:
401. amel ḳoddı âlim ve zahid vera [ḳoddı] / 402. arif raḳs çıḳarıp iter hoş sema
(Alim ameli, zahit zühdü bıraktı, arif raks çıkarıp hoş sema eder.)
Anlatımın yarıda bırakıldığı, yüklemin söylenmediği cümleler eksiltili cümlelerdir. Bu
tarz cümlelerde anlamın tamamlanması muhatabına bırakılmıştır. Eksiltili cümlelerde yüklem
söylenmese de yargı anlamı sezilebilir. Bu da genellikle eksiltili yapının öncesi veya sonrasındaki
cümleden hareketle çözülür. Metinde doğrudan yüklem eksiltmesine gidildiği örnekler şunlardır:
217. bu ajun[nıng] ma körmekke körklüg [er-ür+ol] / [turur] taşı / 218. velıḳin
[anıng] içinde tümen na-hoşı [bar]
(Bu dünyanın dışı görünüşte güzeldir, lakin içinde binlerce nahoşluk vardır.)
411. kim ol yolluġ erse anıng yolı yoḳ [er-ür+ol] / 412. kim ol yolsuz erse angar
kingrü yol [bar er-ür] / [turur]
(Kim yol sahibi ise onun yolu yok, kim yolsuz ise ona geniş yol var.)
MANAS Journal of Social Studies 806
5.2. Özne Eksiltmesi
Özne alabilen cümlelerde özne söylenmediği zaman yüklemin taşıdığı şahıs öznenin
belirleyicisi olur. Bu tarz cümlelerde söylenmeyen özneler gizli özne niteliğindedir. Aşağıdaki
örneklerde şahıs ekleri özneyi işaret ettiği için özneler eksiltilmiştir:
4. unarça ayayın [sen] yarı bir manga
(Güç yettikçe söyleyeyim sen yardım et bana
9. [men] yoḳ erdim [sen][meni] yarattıng yana yoḳ ḳılıp
(Yok idim sen beni yarattın yine yok kılıp…)
10. ikinç bar ḳılur sen [men] muḳir men munga
(İkinci kez var edersin buna ikrar ederim.)
5.3. Nesne Eksiltmesi
Zorunlu ögeler yüklemin gerçekleşmesi için gerekli ögelerdir. Yüklemin anlam
özelliklerine göre zorunlu ve yardımcı ögeler farklılık gösterir. Ancak bir cümle yüklem
üzerine kurulur ve ihtiyaca göre diğer ögeler kullanılır. Cümlede ikinci zorunlu öge öznedir.
Geçişli fiil cümlelerinde nesne de zorunlu ögelerden biridir (Karahan, 2006: 12). Metinde
bağlamdan anlaşılan eksiltili nesne örnekleri şu şekildedir:
119. biligsiz ne aysa [anı] ayur uḳmadın
(Bilgisiz ne söylerse onu düşünmeden söyler.)
9. [men] yoḳ erdim [sen][meni] yarattıng yana yoḳ ḳılıp
(Yok idim sen beni yarattın yine yok kılıp…)
478. [sözni] talulap ketürdüm kemiştim çözük [sözlerni]
([Sözleri] seçerek getirdim, attım çözülmüş [sözleri].
37. ilahi [mening] keçürgen idim sen [meni] keçür
(İlahi bağışlayan Tanrım sen beni bağışla.)
167. könilik tonın ked ḳodub eğrilik [kedim tonın] / 168. kedim ton[nıng] talusı
könilik tonı [er-ür+ol] / [turur]
(Doğruluk kıyafetini giy, bırakıp eğrilik [elbisesini], giyimin kıyafetin iyisi doğruluk
kıyafetidir.)
Aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi iç / aktarılan cümlenin nesnesi de eksiltili
olabilmektedir:
104. bilig çinde erse siz [anı] arḳang tidi
(İlim Çin’de ise siz onu gidip arayınız, dedi.)
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 807
5.4. Yer Tamlayıcısı Eksiltmesi
Bazı durumlarda yer tamlayıcısı zorunlu öge durumunda olabilir. Aşağıdaki örnekte
“selam ulaşsın” yüklemine sorulacak sorular “kimden”, “kime”dir. Ancak bu cümlede “kime”
sorusuna cevap verecek öge eksiltilmiştir.
29. bu kün tegsü mindin dürud [anga] ol yarın / 30. elig[den] tuttaçımga [ol] egirse
munga
(Bugün ulaşsın benden selam ana yarın /elimden tutacak olana, bunun hatırına.)
5.5. Zarf Tamlaması Unsuruna Ait Öge Eksiltmeleri
İçinde bazı soru kelimeleri bulunduran şart yan cümleleri kendinden sonra gelen
cümle ögesini (özne, zarf tümleci, nesne vs.) belirleyen ya da sınırlandıran bir zarf tamlaması
oluşturur (Daşdemir, 2015: 110).
Örnek: Kim kirlettiyse (zarf yan cümlesi) o (özne) temizlesin.
Kim kirlettiyse o: zarf tamlaması
Köktürkçeden beri görülen bu yapının örnekleri Atebetü’l-Hakâyık’ta da takip
edilebilmektedir. Aşağıdaki örneklerde, şart yan cümlesinde başta bulunan soru zamirinin yan
cümle sonrasında söylenmeyen veya eksiltilen bir ögeyi buldurmaya yönelik kullanıldığı
görülür:
307. harislıḳnı ḳodur haris er kaçan / 308. ölüp yatsa topraḳ içinge kirip [ol ödün]
(Hırslılığını bırakır hırslı kişi, ne zaman ölüp toprak içine girip yatarsa [o zaman]
439. asel kayda erse [anda] bile [er-ür+ol] / [turur] [aselning] arısı, 440. arı zehri
tatġu aseldin oza
(Bal nerede ise [orada] beraberdir arısı, arının zehri tadılır baldan önce.)
511. bilip tutsa her kim edibning sözin [ol] / 512. halayıḳ ara ol güzinler özin
(Her kim edibin sözünü bilip tutarsa [o] halk arasında kendi itibarını yükseltir.
145. ne kim kelse erke [ol] [erning] tilindin kelür /146. tilindin kim edgü kim isiz bolur
(Kişiye her ne kim gelse [o] dilinden gelir, dilinden ya iyi ya kötü olur.)
6. SONUÇ
Atebetü’l-Hakâyık’ta şekil bilgisi ve cümle bilgisiyle ilgili eksiltmeler; çekim ekleri,
edatlar, kelime grupları, cümle ögelerindeki eksiltmeler şeklinde gruplandırılmıştır. Çekim
ekleri içinde en çok eksiltme, yükleme hâli ve ilgi hâli ekinde görülmüştür. Metinde yükleme
hâli ekinin çoğunlukla 2. teklik şahıs iyelik ekinden sonra düşürüldüğü tespit edilmiştir.
Bunda şiir dilinin eksilme özellikleri etkili olduğu gibi, ikinci şahıs iyelik ekindeki /ñ/ sesiyle
MANAS Journal of Social Studies 808
yükleme hâlindeki /+nI/ seslerinin birlikte kullanımından doğacak söyleyiş güçlüğünün önüne
geçmek de etkili olmuştur.
Atebetü’l-Hakâyık’ta belirtili isim tamlaması anlamı taşıdığı hâlde tamlayanın ilgi hâli
eki almadığı birçok örnek vardır. Bunları iyelik eki almayan isimlerden sonra eksiltilen, iyelik
ekleri sonrasında eksiltilen ve zamirlerden sonra eksiltilenler olarak gruplandırabiliriz.
Atebetü’l-Hakâyık’ta iyelik eki almamış isimlerden sonra gelen işaretsiz ilgi hâli daha çoktur.
Metinde bulunma, ayrılma ve vasıta hâli eklerinin sınırlı sayıda eksiltilmiş örneğine
rastlanmıştır. İyelik eklerindeki eksiltmeler üçüncü şahıs iyelikte yapılmıştır. Metinde ek-
fiilin eksiltildiği örnek sayısının toplam ek-fiil sayısına oranı % 80’dir. Yani Atebetü’l-
Hakâyık’ta çoğunlukla ek-fiil yüzey yapıda söylenmemiştir. Teşbih sanatı gereği, benzetme
edatı en çok eksiltilen edat olmuştur. İsim tamlamalarında, tamlayanın zamir olduğu
durumlarda eğer zamir “Allah, peygamber veya bir dinî terimi” karşılamışsa ve tamlayan ayrı
bir vurgu gerektiriyorsa söylenmiştir, ancak bunlar dışında tamlayan çoğunlukla eksiltilmiştir.
Sıfat unsurunun /-glI/ ekiyle yapıldığı sıfat tamlamalarında genellikle isim unsuru
düşürülmüştür. Sıfat tamlamasında sıfat unsurunun /+sIz/ veya /+lIg/ ekini aldığı yapılarda da
isim unsuru eksiltilmiştir. Atebetü’l-Hakâyık’ta metnin hacmine oranla sık tercih edilen bir
eksiltme şekli ise kısaltma gruplarıdır. Kısaltma gruplarının hemen hemen her türünden
yararlanan Yüknekî, en çok isnat grubu kuruluşundaki kısaltma grubunu tercih etmiştir.
Atebetü’l-Hakâyık’taki cümle kuruluşlarında genellikle; özne, yüklem, nesnede
eksiltmeye gidilmiştir. Metinde, Eski Türkçenin cümle yapısında sıkça başvurulan soru
ifadesi + şart yan cümlesi + açıklanan öge kuruluşlarındaki “açıklanan öge” genellikle
eksiltilmiştir. Sonuç olarak Atebetü’l-Hakâyık’ın anlam dünyasında derin yapıda var olan
ancak yüzeysel yapıda söylenmeyen eksiltili ifadelerin çeşitliliği ve çokluğu dikkat çekicidir.
KAYNAKÇA
Alyılmaz, Cengiz (1994). Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir
Eğitim Fak. Yay.
Arat, Reşit Rahmeti (1951). Atebetü’l-Hakâyık. İstanbul: Ateş Basımevi.
Aydın, Hasene (2012). Dilde Sıfır Birim ve Sıfır Biçimbirimin Kullanımı. Turkish Studies - International
Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/2 Spring 2012,
p.169-181
Çakan, Ayşegül (2015). Edip Ahmed Yüknekî, Atebetü’l-Hakâyık. Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisi, İstanbul:
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Çakır, Umay (2007). Türkiye Türkçesinde Kalıplaşmış Eksiltili Yapılar. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri.
Daşdemir, Muharrem (2015). Oklama Yöntemiyle Türkçenin Yapısal- İşlevsel Söz Dizimi. Erzurum: Fenomen
Yayınları.
Dilçin, Cem (2000). Örneklerle Türk Şiir Bilgisi. Ankara: Türk Dil Kurumu Ysy.
Gemalmaz, Efrasiyap (2010). “STT‟de İşaretsiz (/Ø/ Görev Ögeleri Üzerine”. Türkçenin Derin Yapısı,
(haz.:Cengiz Alyılmaz, Osman Mert), Belen Yayıncılık, Ankara 2010, 275-279.
Eraslan, Kemal (2012). Eski Uygur Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yay.
Atebetü’l-Hakâyık’ta Eksiltili Yapılar 809
Gabain, A.V. (2007). Eski Türkçenin Grameri. (Çev. Mehmet Akalın). Ankara: TDK Yayınları.
Gencan, T. N., Ediskun H., Dürer, B., Gökşen E. N. (1974). Yazın Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları
Hacıeminoğlu, Necmettin (2008). Karahanlı Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yay.
Hengirmen, Mehmet (2009). Dil Bilgisi ve Dilbilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: Engin Yayınevi.
Karaaaç, Günay (2013). Dil Bilimi Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Karaağaç, Günay (2012). Türkçenin Ses Bilgisi. İstanbul: Kesit Yayınları.
Karahan, Leyla (2006). Türkçede Söz Dizimi. Ankara: Akçağ Yayınları.
Korkmaz, Zeynep (2003). Gramer Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK.
Mert, Osman (2008). “Orhun Yazıtlarında Kullanılan İşaretsiz (/.Ø./) Görev Ögeleri”. Erzurum: Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 38,
Özkan, M., Sevinçli, V. (2009). Türkiye Türkçesi Söz Dizimi. İstanbul: 3F Yayınevi.
Sev, Gülsel (2007). Tarihî Türk Lehçelerinde Hâl Ekleri. (1. bs.). Ankara: Akçağ Yay.
Uzun, Muzaffer (2018). İyelik Öbeklerinde “Tamlayan Eksiltisi” Sorunu. International Journal of Language
Academy, 104-111
Uzun, N. Engin (1990). “Atasözlerinin Kısalığı ya da Dilbilimsel Eksilti Sorunu”. A.Ü. DTCF Dergisi, s.141-150.
Üstünova, Kerime (2004). “Dede Korkut Destanları ve Sentaktik Paralelizmde Eksiltili yapıların Rolü”. TDAY-
Belleten 1998/I, Ankara: TDK Yayınları:793, s. 161-169.
Vardar, Berke (2007). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Multılıngual Yabancı Dil Yayınları.