bankacilar · 2009-07-03 · bankacılar dergisi, sayı 50, 2004 3 türk bankacılık sistemi...

138
ISSN 13-0217 BANKACILAR T ÜRKİYE B ANKALAR B İRLİĞİ BANKACILIK Türkiye Bankalar Birliği Türk Bankacılık Sistemi-Haziran 2003 Türkiye Bankalar Birliği Bankalararası Tahsilat Sistemi MAKALE Doç. Dr. Harun Terzi- Sabiha Oltulular Türkiye’de Ekonomik Büyüme-Enflasyon Süreci: Sektörler İtibariyle Ekonometrik bir Analiz Emre Alpan İnan Dezenflasyon Süreci ve Düşük Enflasyon Ortamı: Türkiye’de Makroekonomi ve Bankacılık Üzerine Etkileri KONFERANS-SEMİNER Prof. Dr. Seza Reisoğlu Yeni Türk Lirası İle İlgili Yasal Düzenlemeler ve Uygulama Sorunları AVRUPA BİRLİĞİ Pelin Ataman Erdönmez Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık Sektörü Eylül 2004 RİSK YÖNETİMİ Operasyonel Risk Çalışma Grubu Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı SAYI 50 MEVZUAT Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler (Haziran-Eylül 2004)

Upload: others

Post on 01-Feb-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

ISSN 13-0217

BANKACILAR TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

BANKACILIK

Türkiye Bankalar BirliğiTürk Bankacılık Sistemi-Haziran 2003

Türkiye Bankalar BirliğiBankalararası Tahsilat Sistemi

MAKALE

Doç. Dr. Harun Terzi- Sabiha OltulularTürkiye’de Ekonomik Büyüme-Enflasyon Süreci:Sektörler İtibariyle Ekonometrik bir Analiz

Emre Alpan İnanDezenflasyon Süreci ve Düşük Enflasyon Ortamı:Türkiye’de Makroekonomi ve Bankacılık Üzerine Etkileri

KONFERANS-SEMİNER

Prof. Dr. Seza ReisoğluYeni Türk Lirası İle İlgili Yasal Düzenlemeler ve Uygulama Sorunları

AVRUPA BİRLİĞİ

Pelin Ataman ErdönmezAvrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık Sektörü

Eylül2004

RİSK YÖNETİMİ

Operasyonel Risk Çalışma GrubuOperasyonel Risk Dış Veri Tabanı

SAYI50

MEVZUATBankacılığa İlişkin Mevzuat veYeni Düzenlemeler (Haziran-Eylül 2004)

Page 2: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

BANKACILARYıl: 15 Sayı: 50Eylül 2004

Türkiye Bankalar Birliği adınaİmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleriMüdürü:

Doç. Dr. Ekrem KESKİN

Genel Yayın Yönetmeni:

Melike ALPARSLAN

Yayın Danışmanları:

Tülin ERSELAli GÜNGÖRProf. Dr. Ahmet KIRMANProf. Dr. Seza REİSOĞLUB. Cahit SABIRAbdullah TAŞÇIOĞLUÖzcan ULUDAĞ

İdare Merkezi:

Nispetiye CaddesiAkmerkez B3 Blok Kat:1334340 Etiler-İSTANBULTel : 212-282 09 73Faks : 212-282 09 46Web sitesi: www.tbb.org.tr

Ankara Büro:

Paris CaddesiNo:12 Kat:4 06540Aşağı Ayrancı-ANKARATel : 312-419 49 55Faks : 312-417 66 59

Baskı-Yapım

Graphis MatbaaTel: 212-629 06 07 Faks: 212-629 03 85

Bankacılar Dergisi 3 ayda bir yayımlanır.Para ile satılmaz.ISSN 1300-0217

Bankacılar Dergisi

- Bankacılar dergisi, finans ve bankacılıkkonularında yapılan çalışmaları ilgili çevre-lerin bilgisine sunmak amacıyla yayımlan-maktadır.

- Dergide yayımlanacak yazılara karar ve-rilmesinde, Yayın Danışmanları ve Birlikuzmanlarının değerlendirmelerine ve/veyakonunun uzmanı hakemlerin görüşlerinebaşvurulabilir.

- Dergiye gönderilecek yazının daha öncehiçbir yerde yayımlanmamış olması gerek-mektedir.

- Basılması istenilen yazılar derginin arka içkapağında belirtilen biçim kurallarına uygunolarak hazırlanmalı ve değerlendirmeye gir-mek üzere,

Bankacılar DergisiTürkiye Bankalar BirliğiBankacılık ve Araştırma Grubu BaşkanlığıNispetiye Cad. Akmerkez B3 Blok Kat.13Etiler, 80630 - İSTANBUL

adresine gönderilmelidir.

- Dergide yayımlanan yazılar Türkiye Ban-kalar Birliği’nin resmi görüşlerini yansıtmaz,yazar ve görüş sahiplerini bağlar.

- Dergide yer alan çalışmalar kaynak göste-rilmek suretiyle izinsiz yayımlanabilir.

- Yayımlanacak yazılarda yazım kurallarınave biçime ilişkin değişiklikler yapılabilir ve-ya bunların yapılması yazardan istenebilir.

- Dergide yayımlanmayan yazılar geri gön-derilmez.

- Yazılar yayımlanmak üzere kabul edildiğitakdirde Bankacılar dergisi yazılı ve elektro-nik ortamda olmak üzere tüm yayın hakları-na sahiptir.

Page 3: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

1

İçindekiler

sayfa no:

BANKACILIK

Türkiye Bankalar BirliğiTürk Bankacılık Sistemi-Haziran 2004

3

Türkiye Bankalar Birliği 15Bankalararası Tahsilat Sistemi

MAKALE

Harun Terzi - Sabiha OltulularTürkiye’de Ekonomik Büyüme-Enflasyon Süreci:Sektörler İtibariyle Ekonometrik bir Analiz

19

Emre Alpan İnanDezenflasyon Süreci ve Düşük Enflasyon Ortamı:

34

Türkiye’de Makroekonomi ve Bankacılık Üzerine Etkileri

KONFERANS-SEMİNER

Prof. Dr. Seza ReisoğluYeni Türk Lirasının Hukuki Özellikleri

57

AVRUPA BİRLİĞİ

Pelin Ataman Erdönmez 68Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık

RİSK YÖNETİMİ

Türkiye Bankalar Birliği Operasyonel Risk Çalışma GrubuOperasyonel Risk Dış Veri Tabanı

84

MEVZUAT

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler(Haziran-Eylül 2004)

130

Page 4: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004
Page 5: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

3

Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004”

Özet

Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004 itibariyle 275 katrilyon TL(186 milyar dolar) olmuştur. Toplam aktifler bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30,Aralık 2003’e göre yüzde 10 artmıştır. Haziran 2003 itibariyle yüzde 76 olan toplam aktiflerinmilli gelire oranı, 2003 yıl sonunda yüzde 67, Mart 2004 itibariyle yüzde 69 olarak gerçek-leşmiştir. Haziran 2004 itibariyle bu oranın yüzde 70 düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.Ekonomideki canlanma ve TL’ye olan talep bilanço büyüklüğü üzerinde olumlu bir etkiyapmıştır.

Toplam aktifler ticaret bankalarında yüzde 30, mevduat kabul etmeyen bankalarda iseyüzde 19 oranında artmıştır.

Kamusal sermayeli ticaret bankalarının toplam aktifler içindeki payı, bir önceki yılınaynı dönemine göre 2 puan azalarak yüzde 33’e, mevduat payı 1 puan artarak yüzde 38’e,kredilerdeki payı ise 2 puan artarak yüzde 20’ye yükselmiştir. Özel sermayeli ticaret bankala-rının toplam aktifler içindeki payı 2 puan artarak yüzde 57’ye, mevduat payı 1 puan azalarakyüzde 56’ya ve krediler içinde payı 1 puan artarak yüzde 67’ye yükselmiştir.

Aktif büyüklüğüne göre ilk beş bankanın aktif ve mevduat payı artarken kredi payı a-zalmıştır. İlk on bankanın ise kredi payı artarken, mevduat payı azalmış, aktif payı değişme-miştir. Genel olarak sektörde yoğunlaşma eğilimi devam etmiştir.

Hem aktif, hem de pasif tarafta TL kalemler, yabancı para (YP) kalemlerin üzerindebir artış göstermiştir. Haziran 2003 dönemine göre, TL aktiflerin toplam aktifler içindeki payıyüzde 60’tan yüzde 62’ye yükselmiştir. TL kaynakların toplam pasifler içindeki payı iseyüzde 56’dan yüzde 59’a yükselmiştir.

Bankacılık sistemi toplam aktifleri (GSMH'nın yüzdesi)

60

70

80

90

100

110

120

99 00 01 02 03

Page 6: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

4

Aktif kalemler içinde dikkati çeken önemli gelişme, menkul değerler cüzdanının payı-nın hazine bonolarındaki azalmaya bağlı olarak gerilemesidir. Kredilerdeki artış eğilimisürmüştür. Kredilerin toplam aktiflere oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 6 puan artışlayüzde 33 olmuştur.

TL mevduat artışı hızlanmış, yurtdışından kullandırılan krediler de önemli ölçüde art-mıştır.

Özkaynaklar bir yıl öncesine göre yüzde 18 oranında büyümüştür. Serbestözkaynaklardaki iyileşme sürmüştür. Kar hacmindeki iyileşme 2004’ün ikinci çeyreğindedurmuştur. Bunun nedeni, kambiyo işlemlerinden gelen karın zarara dönmesi ve sermayepiyasası işlemleri karının azalmasıdır. Net ücret ve komisyon gelirleri yükselmiştir.

Gayri nakdi kredilerde, bir önceki yılın aynı dönemine göre taahhütler ile emanet verehinli kıymetler kalemlerinde dikkati çeken bir artış gerçekleşmiştir.

Haziran 2004 itibariyle faaliyet gösteren banka sayısı 2003 yılı sonuna göre 1 azalarak49’a gerilemiştir.

Bilanço ve Bilanço Dışındaki Gelişmeler*

1. Büyüme

Türk bankacılık sistemi toplam aktifleri Haziran 2004 tarihinde1 bir önceki yılın aynıdönemine göre TL bazında yüzde 30 oranında artarak 275 katrilyon TL’ye, dolar bazında iseyüzde 23 oranında artarak 186 milyar dolara yükselmiştir*. Mart 2004 itibariyle yüzde 69olan toplam aktiflerin gayri safi milli hasılaya oranının Haziran 2004 itibariyle yüzde 70’eyükseldiği tahmin edilmektedir.

Türk Bankacılık Sistemi, Haziran 2004

Trilyon TL

MilyonDolar

Yıllık yüzde değişme TL Dolar

Ticaret bankaları 263.675 178.049 30 24 Kamu bankaları 89.955 60.743 26 20 Özel bankalar 157.645 106.452 34 28 Fondaki bankalar 7.146 4.825 -2 -6 Yabancı bankalar 8.929 6.029 42 35Mevduat kabul etmeyen bankalar 11.168 7.541 19 13Toplam 274.843 185.590 30 23

Aktif toplamı, 12 aylık dönemde, ticaret bankaları grubuna dahil olan; kamusal serma-yeli bankalarda yüzde 26, özel sermayeli bankalarda yüzde 34, yabancı sermayeli bankalardayüzde 42 oranında artmış; Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’nda (Fon) bulunan bankalardayüzde 2 oranında azalmıştır. Mevduat kabul etmeyen bankalar grubunun aktif toplamı iseyüzde 19 oranında artmıştır.

* Her döneme ait veriler, o döneme ait satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır.

Page 7: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

5

2. Sektör Payları

Haziran 2004 itibariyle, bir önceki yılın aynı dönemine göre sektör toplam aktifleri i-çinde, ticaret bankalarının payı yüzde 96, mevduat kabul etmeyen bankaların payı ise yüzde 4düzeyinde aynı kalmıştır. Ticaret bankaları grubunda yer alan özel sermayeli bankaların payı2 puan artarak yüzde 57’ye yükselmiş, kamu bankalarının payı ise 2 puan azalarak yüzde 33’egerilemiştir. Fondaki bankaların ve yabancı sermayeli bankaların payları ise yüzde 3düzeyinde aynı kalmıştır.

Toplam mevduatın dağılımında, kamusal sermayeli bankaların payı 1 puan artarakyüzde 38'e yükselirken; özel sermayeli bankaların payı yüzde 57’den yüzde 56’ya gerilemiş-tir. Fondaki bankaların ve yabancı bankaların yüzde 3 olan payları ise aynı kalmıştır.

Toplam krediler içinde, ticaret bankaları grubunun payı 2 puan artarak yüzde 92’yeyükselmiştir. Ticaret bankaları grubunda; kamusal sermayeli bankaların kredi payı 2 puanartışla yüzde 20’ye, özel sermayeli bankaların payı ise 1 puan artışla yüzde 67’ye yükselmiş-tir. Yabancı sermayeli bankaların yüzde 4 düzeyinde olan kredi payı aynı kalmıştır. Fon’adevredilen bankaların payı ise 1 puan azalarak yüzde 1’e gerilemiştir.

Grupların Sektör Payları (yüzde)

Toplam aktifler Toplam mevduat Toplam kredilerHaz.2003

Haz.2004

Haz.2003

Haz.2004

Haz.2003

Haz.2004

Ticaret bankaları 96 96 100 100 90 92 Kamu bankaları 35 33 37 38 18 20 Özel bankalar 55 57 57 56 66 67 Fondaki bankalar 3 3 3 3 2 1 Yabancı bankalar 3 3 3 3 4 4Mevduat kabul etmeyen bankalar 4 4 - - 10 8Toplam 100 100 100 100 100 100

3. Yoğunlaşma

Sektördeki ilk beş bankanın sektör aktif payı yüzde 60, mevduat payı yüzde 63, kredipayı ise yüzde 53 olmuştur. İlk on bankanın ise sektör aktif payı yüzde 82, mevduat payıyüzde 86, kredi payı yüzde 76 olmuştur.

Bankacılık Sisteminde Yoğunlaşma (yüzde)

Haziran 2003 Haziran 2004İlk beş banka* T. aktif 59 60 T. mevduat 62 63 T. krediler 55 53İlk on banka* T. aktif 82 82 T. mevduat 87 86 T. krediler 74 76

* Toplam aktiflere göre

Page 8: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

6

4. Bilanço TL-YP Yapısı

Sektör bilançosunda Haziran 2003’e göre, TL aktifler yüzde 33,YP aktifler ise yüzde 25 oranında büyümüştür. Buna karşın TL pasifler yüzde 37, YP pasiflerise yüzde 21 oranında artmıştır. Buna göre bilanço içinde YP aktiflerin payı yüzde 40’tanyüzde 38’e, YP pasiflerin payı ise yüzde 44’ten yüzde 41’e gerilemiştir.

Bankacılık sektörünün bilanço içi YP aktif ile YP pasif farkı, Haziran 2003 dönemin-deki 6,8 milyar dolardan Haziran 2004 döneminde 6 milyar dolar düzeyine gerilemiştir.2004’ün ikinci çeyreğinde TL’sının başlıca yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, YPaktif ve YP pasif arasındaki farkın dolar cinsinden küçülmesine yol açmıştır.

Bilanço İçinde Yabancı Para Payı ve “YP Aktifler-YP Pasifler”(*)

YP aktifler YP pasifler “YP aktifler-YP pasifler”Yüzde pay Yüzde pay Milyar dolar

Haz.2003

Haz.2004

Haz.2003

Haz.2004

Haz.2003

Haz.2004

Ticaret bankaları 39 38 44 41 -7,0 -6,1 Kamu bankaları 27 25 28 26 -0,5 -0,3 Özel bankalar 48 46 54 50 -4,5 -4,2 Fondaki bankalar 10 11 41 36 -1,6 -1,2 Yabancı bankalar 46 40 53 47 -0,3 -0,4Mevduat kabul etmeyen b. 45 43 42 41 0,2 0,1Toplam 40 38 44 41 -6,8 -6,0(*)Türk Bankacılık Sistemi Üç Aylık Grup Bilgileri raporunda yer alan “Yabancı Para Aktifler-Yabancı Para Pasifler”

tanımı sadece bilanço içi döviz varlıkları ve döviz yükümlülüklerini içermektedir. Bu nedenle, bu tanım “Net GenelPozisyon/Sermaye Tabanı Standart Rasyosu”nda yer alan “Net Genel Pozisyon” tanımından farklıdır. Üç Aylık GrupBilgileri raporunda yer alan tanım dövize endeksli krediler ile bilanço dışı döviz varlık ve yükümlülüklerini içermemektedir.Yapılacak değerlendirmelerde bu hususun dikkate alınması gerektiği düşünülmektedir.

Diğer taraftan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından dö-vize endeksli varlık ve yükümlülükler de dahil edilerek yapılan hesaplamalara göre Haziran2004 itibariyle sektörün bilanço içi yabancı para pozisyonu –1.108 milyon dolar olmuştur.

Sektör Bilanço İçi Yabancı Para Pozisyonu

Milyon dolar Haz. 2003 Haz. 2004 Kamu bankaları 292 186 Özel bankalar 34 -1.222 Fondaki bankalar 182 41 Yabancı bankalar -99 -142 Mevduat kabul etmeyen bankalar 102 29 Sektör 511 -1.108

Kaynak: BDDK Haftalık Bülteni

5. Aktiflerin Yapısı

Toplam aktifler içinde likit aktiflerin payı 1 puan azalarak yüzde 13’e gerilemiştir.Kredilerin payı yüzde 27’den yüzde 33’e yükselmiştir. Özellikle TL kredilerdeki hızlı artışdevam etmiştir. TL kredilerin payı 5 puan artarak yüzde 19’a yükselmiş, YP kredilerin yüzde

Page 9: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

7

14 olan payı ise değişmemiştir. Menkul değerler cüzdanının payı 2 puan azalarak yüzde 42’yegerilemiştir. Bu gerilemede, Hazine bonosu stokundaki gerileme önemli rol oynamıştır.

Menkul değerler cüzdanında dikkati çeken önemli bir diğer gelişme vadeye kadar eldetutulacak menkul değerlerin yüzde 3 ve satılmaya hazır menkul değerlerin yüzde 102oranında artmasına karşılık, alım satım amaçlı menkul değerlerin yüzde 2 oranında azalmasıolmuştur. Duran aktiflerin ve diğer aktiflerin payları ise sırasıyla 1 ve 2 puan azalaraksırasıyla yüzde 8 ve yüzde 4 düzeyine gerilemiştir.

Aktiflerin Gelişimi ve Yapısı, Haziran 2004

Yıllık Yüzde payTrilyon

TLMilyon

Dolar yüzde değişme

TL DolarHaz.2003

Haz.2004

Likit aktifler 36.412 24.588 25 19 14 13Menkul değerler cüzdanı 114.081 77.034 23 17 44 42 - Alım-satım amaçlı m.d. 23.839 16.098 -2 -7 12 9 - Satılmaya hazır m.d. 40.505 27.351 102 92 9 15 - Vade. kadar elde. tut. m.d. 49.737 33.585 3 -2 23 18Krediler 91.117 61.528 58 50 27 33 -Takip. krediler 5.887 3.975 -37 -40 4 2 -Özel karşılıklar (-) 5.100 3.444 -23 -27 3 2Duran aktifler 20.930 14.133 12 7 9 8 - İştirakler 3.302 2.229 51 43 1 1 - Bağlı ortaklıklar 6.635 4.480 17 11 3 2 - Maddi duran var. 10.605 7.161 2 -3 5 4 - Maddi olmayan duran var. 389 263 7 1 0 0Diğer aktifler 12.302 8.307 -9 -13 6 4Toplam aktifler 274.843 185.590 30 23 100 100

Karşılık öncesi takipteki kredilerin bilanço içindeki payı 2 puan azalarak yüzde 2 dü-zeyine gerilemiştir. Ekonomik faaliyetteki iyileşme yanında, yürütülmekte olan “FinansalYeniden Yapılandırma Programı” çerçevesinde yapılandırılan kredilerin bu statüden çıkmasıtakipteki kredilerdeki azalmada etkili olmuştur. Buna bağlı olarak takipteki kredilerin karşılıköncesinde toplam kredilere oranı yüzde 16’dan yüzde 7’ye gerilemiştir. Özel karşılıklardüşüldükten sonra takipteki kredilerin toplam krediler içindeki payı ise yüzde 5’den yüzde 1düzeyine gerilemiştir. Takipteki kredilerin yüzde 87’si için özel karşılık ayrılmıştır.

Takipteki Krediler* ve Özel Karşılık Oranı (Yüzde)

Takipteki krediler/ Toplam krediler

Özel karşılıklar/ Takipteki krediler

Haz. 2003 Haz. 2004 Haz. 2003 Haz. 2004Ticaret bankaları 17,7 6,8 70,2 86,6 Kamu bankaları 44,5 13,6 78,1 96,0 Özel bankalar 8,6 4,8 56,7 80,3 Fondaki bankalar 108,0 33,8 76,1 67,5 Yabancı bankalar 5,4 3,2 77,1 80,6Mevduat kabul etmeyen bankalar 3,1 2,4 86,3 89,4Toplam 16,2 6,5 70,5 86,6

* Karşılık öncesi

Page 10: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

8

6. Pasiflerin Yapısı

Haziran 2004 itibariyle toplam mevduat yüzde 29 oranında, TL mevduat ise yüzde 48oranında artmıştır. YP mevduatın TL karşılığı değerinde ise artış yüzde 11 düzeyindekalmıştır. Bu gelişmeye bağlı olarak toplam pasifler içinde TL mevduatın payı 5 puan artarakyüzde 36’ya yükselmiş, YP mevduatın payı ise 5 puan azalarak yüzde 29’a gerilemiştir. Bugelişmede kısmi ters para ikamesi etkili olmuştur. Toplam mevduatın yüzde 65 olan payı isedeğişmemiştir. 30 Haziran 2004 tarihindeki satın alma gücü esas alındığında YP mevduat79,7 katrilyon TL (53,8 milyar dolar), TL mevduat ise 97,8 katrilyon TL (66 milyar dolar)düzeyindedir.

Pasiflerin Gelişimi ve Yapısı, Haziran 2004

Yıllık Yüzde payTrilyon

TL Milyon Dolar

Yüzde değişme TL Dolar

Haz.2003

Haz.2004

Mevduat 177.445 119.821 29 22 65 65 TL 97.773 66.022 48 40 31 36 YP 79.672 53.799 11 6 34 29Mevduat dışı kay. 45.854 30.964 50 42 14 17Özkaynaklar 35.605 24.042 18 12 14 13 Ödenmiş ser. 13.971 9.434 12 6 6 5 Serm. Yed. 20.430 13.795 -6 -10 10 7 Kar yed. 27.092 18.294 339 317 3 10 Kar/zarar -25.889 -17.482 154 142 -5 -9 Geçmiş yıllar K/Z -28.297 -19.108 125 113 -6 -10 Dönem K/Z 2.408 1.626 -1 -6 1 1Diğer pasifler 15.939 10.763 22 16 6 6Toplam 274.843 185.590 30 23 100 100

TL mevduatlar içinde en yüksek paya sahip olan tasarruf mevduatlarının toplam mev-duat içindeki payı 4 puan artarak yüzde 32, resmi kuruluşlar ve bankalar mevduatının payları1 puan artarak yüzde 4, ticari kuruluşlar mevduatının payı ise 2 puan artarak yüzde 11düzeyine yükselmiştir. Döviz tevdiat hesaplarının payı 7 puan azalarak yüzde 43 düzeyinegerilemiştir.

Mevduatın Türlerine Göre Dağılımı, Haziran 2004

Yüzde payTrilyon

TLMilyonDolar

Yıllık yüzde değişme

TL Dolar

Haz. 2003

Haz.2004

Tasarruf mevduatı 57.599 38.894 48 40 28 32Resmi kuruluşlar 6.820 4.605 60 52 3 4Ticari kuruluşlar 18.815 12.705 53 45 9 11Bankalar mevd. 6.485 4.379 39 32 3 4Diğer kuruluşlar 11.788 7.960 28 21 7 7DTH 75.846 51.216 11 6 50 43Kıymetli madenler depo 91 62 70 61 0 0Toplam 177.445 119.821 29 22 100 100

Page 11: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

9

Toplam kaynakların yüzde 17’sini oluşturan mevduat dışı kaynaklar Haziran 2004 i-tibariyle bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50 oranında artmıştır. Mevduat dışıkaynaklardaki artış yurtdışından sağlanan kredilerdeki artıştan kaynaklanmıştır.

Sektör özkaynakları yüzde 18 oranında artarak 35,6 katrilyon TL (24 milyar dolar)olmuştur. Kamu bankaları hariç, ticaret bankaları grubuna dahil bütün banka gruplarınınözkaynaklarında artış kaydedilmiştir. Kamu bankalarının özkaynaklarındaki azalış, birbankaya sermaye olarak verilen kamu kağıtlarının bir kısmının itfa edilmesinden kaynaklan-mıştır. Mevduat kabul etmeyen bankaların özkaynakları da yüzde 26 oranında artarak 4,5katrilyon TL’ye (3 milyar dolar) yükselmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, özkaynaklarıntoplam aktiflere oranı söz konusu dönem itibariyle yüzde 14’den yüzde 13’e gerilemiştir.

Özkaynaklar, Haziran 2004 Yıllık

Yüzde değişmeTrilyonTL

MilyonDolar TL Dolar

Ticaret bankaları 31.107 21.005 17 11 Kamu bankaları 7.646 5.163 -7 -12 Özel bankalar 22.700 15.329 31 24 Fondaki bankalar -943 -637 48 41 Yabancı bankalar 1.704 1.151 6 1Mevduat kabul etmeyen bankalar 4.498 3.037 26 20Toplam 35.605 24.042 18 12

Serbest özkaynaklar rasyosunda (özkaynaklar-duran aktifler-karşılık sonrası takiptekialacaklar/toplam aktifler) iyileşme devam etmiş, Haziran 2003 itibariyle yüzde 4,1 olan değeriHaziran 2004 itibariyle yüzde 5,1’e yükselmiştir.

Net Dönem Kar-Zararı, Haziran 2004

Net dönem kar-zararı(Trilyon TL)

Aktif karlılığı*(Yüzde)

Özkaynak karlılığı*(Yüzde)

Haz. 2003 Haz. 2004 Haz. 2004 Haz. 2004Ticaret bankaları 2.315 2.333 0,9 7,5 Kamu bankaları 700 916 1,0 12,0 Özel bankalar 1.055 1.371 0,9 6,0 Fondaki bankalar 458 -28 -0,4 3,0 Yabancı bankalar 101 75 0,8 4,4Mevduat kabul etm. bankalar 109 75 0,7 1,7Sektör toplamı 2.424 2.408 0,9 6,8

* Dönemsel

Haziran 2004 itibariyle sektörün net dönem karı 2.408 trilyon TL (1.626 milyon dolar)olmuştur. İlk altı aylık dönemde bankacılık sektörünün aktif karlılığı yüzde 0,9, özkaynakkarlılığı ise yüzde 6,8 oranında gerçekleşmiştir.

7. Gelir-Gider Durumu

Haziran 2004 itibariyle bankacılık sektörünün faiz gelirleri 18.995 trilyon TL, faiz gi-derleri 11.052 trilyon TL olmuş, net faiz gelirleri ise 7.943 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Krediler-

Page 12: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

10

den alınan faizler kredi miktarının artmasına bağlı olarak artarken, diğer tüm faiz gelir vegider kalemleri nominal faiz düşüşü paralelinde azalmıştır. Net ücret ve komisyon gelirleriyüzde 47 oranında artarak 1.755 trilyon TL’ye ulaşmıştır. Net ticari kar zarar hesabı yüzde 93oranında gerilemiştir. Bunun nedeni kambiyo karlarının zarara dönüşmesi ve sermaye piyasasıişlemleri karlarının gerilemesidir.

Sektörün faaliyet karı Haziran 2004 itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre yavaşda olsa azalmıştır. Ticari kar zarar hesabından gelen olumsuz etki, pasif maliyetinin, aktifgetirisinden daha hızlı düşmesiyle dengelenmiş, net dönem karında önemli bir değişiklikolmamıştır.

Gelir-Gider Tablosu, Haziran 2004

Yıllık yüzde değişme Trilyon TL

MilyonDolar TL Dolar

Faiz gelirleri 18.995 12.827 0 -5Faiz giderleri 11.052 7.463 -23 -27Net faiz geliri 7.943 5.364 72 63Net ücret ve komisyon geliri 1.755 1.185 47 40Temettü Gelirleri 42 28 25 18Net ticari kar/zarar 224 151 -93 -94 Sermaye piyasası işlemleri kar/zarar 753 508 -58 -60 Kambiyo kar/zarar -529 -357 -135 -133Diğer faaliyet gelirleri 1.037 700 -45 -48Faaliyet gelirleri toplamı 11.000 7.428 -1 -5Faaliyet karı 4.596 3.104 -1 -6Vergi öncesi kar zarar 3.505 2.367 -3 -8Vergi karşılığı(-) 1.109 749 -8 -12Net kar zarar 2.408 1.626 -1 -6

8. Gayrinakdi Krediler

Bilanço dışı yükümlülükler geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 52 oranında artarak169,8 katrilyon TL’ye, emanet ve rehinli kıymetler ise yüzde 84 oranında artarak 288,5katrilyon TL’ye yükselmiştir. Böylece toplam gayri nakdi krediler yüzde 71 oranında artarak458,3 katrilyon TL olmuştur. Bilanço dışı yükümlülüklerdeki artış taahhütler kalemi ile parave faiz swap işlemleri alt kaleminden kaynaklanırken, hem emanet hem de rehinli kıymetlerkayda değer ölçüde artış göstermiştir.

Gayrinakdi Krediler, Haziran 2004

TrilyonTL

MilyonDolar

Yıllık yüzde değişme TL Dolar

Bilanço dışı yükümlülükler 169.789 114.651 52 44 Garanti ve kefaletler 52.260 35.289 24 18 Taahhütler 77.512 52.341 93 83 Türev finansal araçlar 40.016 27.021 36 29Emanet ve rehinli kıymetler 288.503 194.815 84 75Toplam 458.292 309.466 71 62

Page 13: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

11

Page 14: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

12

Page 15: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

13

Page 16: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

14

Page 17: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

15

Bankalararası Tahsilat Sistemi*

Türkiye Bankalar Birliği

Giriş

Para aktarım ve mutabakatlarının elektronik ortamda gerçekleştirilmesini sağlayan ö-deme sistemleri, ülke ekonomisi ve elektronik bankacılık hizmetleri alanında önemli bir yertutmaktadır. Elektronik Fon Transferi (EFT) olarak da adlandırılan bu sistemler ile para akışıhızlı, güvenli ve daha risksiz bir ortamda gerçekleşmektedir. EFT sistemleri, bankalarınsundukları elektronik bankacılık hizmetlerinde daha geniş olanaklar yaratmakta ve bankalarınmüşteri potansiyellerini artırmalarına yardımcı olmaktadır.

Ülkemizde EFT sistemi 1 Nisan 1992 yılında hizmete girmiştir. 24 Nisan 2000 tari-hinde uygulamaya alınan ikinci kuşak EFT Sistemi ile gelen ek bir takım uygulamalar vemevcut sistemde yapılan iyileştirmeler sistemi işlevsel olarak daha etkin ve zengin halegetirmiştir. İkinci kuşak EFT sisteminde mevcut olan, ancak işletim kurallarının tam olarakbelirlenmemesi nedeniyle kullanılmayan “Doğrudan Borçlandırma Sistemi”, yapılançalışmalar neticesinde 7 Haziran 2004 tarihinde işletime alınmıştır. Türkiye CumhuriyetMerkez Bankası ve Türkiye Bankalar Birliği’nin öncülüğünde bankalardan temsilcilerin dekatılımıyla oluşturulan Çalışma Grubunda, doğrudan borçlandırma sisteminin işleyişineilişkin kurallar belirlenmiştir. Ayrıca, bankaların üzerinde anlaştıkları bir protokol ile“alacaklı” ve “borçlu” müşterilerinin verecekleri talimatlara istinaden mevcut EFT sistemiüzerinden bankalar arasında doğrudan borçlandırma işlemi yapılmasının ana hatları da tespitedilmiştir. Hazırlanan sistem, protokolde de belirtildiği üzere “Bankalararası Tahsilat Sistemi-BTS” olarak adlandırılmıştır.

Bankalararası Tahsilat (Doğrudan Borçlandırma) Sistemi

Nakit dışı ödemeler arasında doğrudan borçlandırma yöntemiyle yapılan ödemelerinoranı son yıllarda özellikle bazı Avrupa ülkelerinde önemli bir artış göstermektedir. Nakit dışıödemeler içerisinde doğrudan borçlandırma yoluyla 2000 yılında yapılan ödemelerin oranı;Finlandiya’da yüzde 4,5, İrlanda’da yüzde 23, Hollanda’da yüzde 29, Avusturya’da yüzde30, Almanya’da yüzde 38 (en sık kullanılan ikinci ödeme sistemi) ve İspanya’da yüzde 53olmuştur. Diğer Avrupa ülkelerinde nakit dışı ödemeler içerisindeki doğrudan borçlandırmaoranı yüzde 6 ile yüzde 17 arasında değişmektedir. Avrupa alanında, 2000 yılında gerçekleşennakit dışı ödemelerin dörtte biri doğrudan borçlandırma sistemi kullanılarak yapılmıştır.

Önceden verilmiş bir yetkiye dayanarak borçlunun banka hesabının alacaklının girişi-mi ile borçlandırılması esasına dayanan bu ödeme biçimi ülkemizde kullanılmakta olan çekleödemelere alternatif bir ödeme biçimi olarak düşünülmektedir.

* Türkiye Bankalar Birliği, Bilgi İşlem, İstatistik ve Teknoloji Grubu.

Page 18: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

16

Söz konu sistem ile düzenli ticari ilişkisi bulunan tüzel veya gerçek kişiler farklı ban-kalarda bulunan hesapları arasında verimli ve güvenli bir biçimde işlem yapabilme olanağınasahip bulunmaktadır. Ayrıca bu sistemin, ödeme maliyetlerinin düşmesi, para akışının dahaçok kontrol edilmesi, nakit yönetiminin etkin olarak yapılması, yüksek güvenlik olanaklarısunması, müşteri memnuniyeti ve bağlılığının artması gibi avantajları bulunmaktadır.

Sistem esas olarak; alacaklının talimatına ve borçlu tarafından verilen yetki belgesineistinaden ödeme yapmaya, borçlu hesabından alacaklı hesabına para transferi yapılmasınaolanak vermektedir.

Kullanım Alanları

Pazarlamacı – dağıtıcı– perakendeci üçgeninde gerçekleşen ödemelerin otomatik ola-rak yapılmasını sağlayarak özellikle ülkemizde kullanılmakta olan nakit dışı ve ileri vadeliödeme araçlarının yerini alması beklenmektedir. Ayrıca, üretici– tedarikçi (Örneğin: ilaç,gıda, kimya, gübre, teknoloji, vbg sektörler.) ödemeleri, sigorta prim ödemeleri, borç geriödemeleri, kredi kart ödemeleri ve vergi ödemeleri ile elektrik, su, doğalgaz, telefon veabonelik ödemeleri gibi fatura ödemeleri alanlarında etkin olarak kullanılması beklenmekte-dir.

Avrupa alanında, daha çok elektrik, gaz, telefon ve su gibi düzenli kamu hizmet fatu-raları ile aylık vergi ödemelerinin ödenmesinde kullanılmakta olan doğrudan borçlandırmasisteminde banka tarafında yapılmakta olan işlemler otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.Bankaların işlem maliyetlerinde bir düşüş yaşanmakta, kamu kuruluşları alacakların tahsilineilişkin işlemleri rahatlıkla yönetebilmekte ve bireysel kullanıcılar ise kamu hizmet faturaları-na ilişkin ödemelerini kolaylıkla yapabilmektedir.

Bankalararası Tahsilat Sistemine Bankaların Katılımı

BTS, EFT sisteminin özelliklerini kullanarak çalıştığından, bu uygulamaya ancak EFTsistemi üyesi kuruluşlar; bankalar ve özel finans kurumları dahil olabilmektedir. TürkiyeBankalar Birliği bünyesinde tutulmakta olan protokolü imzalayan bankalar/kuruluşlarprotokolün tarafı olan diğer bankalarla BTS’den yararlanmaya hak kazanmaktadır Sistemikullanmaya hak kazanan bankalar/kuruluşlar “EFT Sistemi İşletim Kuralları” dokümanındakikoşullara tabidirler.

Protokolü imzalayan bankalar ve BTS’den yararlanmaya hak kazanan bankaların pro-tokolü imzalamış olmaları protokolün tarafı olan diğer bankalarla doğrudan borçlandırmaişlemlerini gerçekleştirme yükümlülüğü altına girmeleri anlamına gelmemektedir. Bunun içinbankaların uygulamaya yönelik olarak kendi aralarında ikili anlaşmalar yapmaları gerekmek-tedir.

Doğrudan Borçlandırma Yetkisi’nin Alınması

Bankaların, hesaplarının BTS yolu ile borçlandırılmasını isteyen müşterilerden bellikişilerin belli hesabına doğrudan borçlandırma yetkisi tanıyan “Yetki Belgeleri” almalarıgerekmektedir.

Yetki belgelerinin içeriği her bir banka tarafından ayrıca belirlenmektedir. Ancak yetkibelgesi, müşterinin borçlandırılmasını kabul ettiği hesabının numarasını, vergi numarasını,

Page 19: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

17

hesabını borçlandıracak alacaklı müşterinin bu işlemi gerçekleştireceği banka ve bu bankada-ki hesabının (paranın transfer edileceği) numarasını ve alacaklı müşterinin vergi numarasınıtaşıdığı gibi hesabının borçlandırılması konusunda borçlu müşterinin belirleyeceği bir üstlimit de taşıyabilir.

Yetki belgeleri, borçlu müşteri tarafından borçlunun bankasına verilen yazılı bir tali-mat niteliğinde olup, borçlunun bankasına ulaştığı andan itibaren hüküm ifade etmektedir.Borçlu müşteriler yetki belgelerini borçlunun bankasına gönderdikleri yeni bir yazılı talimatile iptal etmedikleri sürece, borçlunun bankası söz konusu yetki belgesine istinaden işlemyapmaya devam etmektedir. Borçlunun bankasının, borçlu müşterinin yetki belgesini iptalettiğine ilişkin yazılı talimatının kendisine ulaştığı işgünü mesai bitimine kadar yaptığıişlemlerden dolayı hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır.

Müşteri Talimatı

Diğer bir bankada yetki belgesi ile adına doğrudan borçlandırma yetkisi tanınan ala-caklı müşteri, bu yetki belgesinde belirtilen banka ve hesabı üzerinden doğrudan borçlandırmatalimatları verebilir. Doğrudan borçlandırma talimatının içeriği her bir bankanın kendisitarafından belirlenmektedir. Borçlandırma talimatı, alacaklı tarafından alacaklının bankasınagönderilecek yeni bir yazılı talimat ile iptal edilmediği sürece, alacaklının bankası söz konusuborçlandırma talimatına istinaden işlem yapmaya devam edebilir. Alacaklının bankasının,alacaklının doğrudan borçlandırma talimatını iptal ettiğine ilişkin yazılı talimatının kendisineulaştığı işgünü mesai bitimine kadar yaptığı işlemlerden dolayı sorumlu tutulmamaktadır.

Doğrudan borçlandırma talimatını alan banka bu talimatın içeriğini bu talimattabelirtilen borçlandırılan hesabın bulunduğu bankaya EFT sistemi vasıtası ile işlem günü engeç saat 10:30’a kadar göndermektedir. Alacaklı müşteri bankası tarafından saat 10:30’dansonra gönderilen doğrudan borçlandırma talimatları borçlu müşteri bankası tarafından dikkatealınmamaktadır. Borçlunun bankası, söz konusu mesajın cevabını normal iş günlerinde saat14:00’e kadar, yarım işgünlerinde ise saat 12:00’ye kadar vermek zorundadır. İlgili bankalaralacaklı müşteriye imzalattıkları doğrudan borçlandırma talimatı ve borçlu müşteriyeimzalattıkları yetki belgesinde bu hususu belirtmekle yükümlü tutulmaktadır.

Borçlunun bankası EFT sistemi vasıtası ile gelen borçlandırma talimatlarını yetki,limit yeterliliği ve meblağ açısından değerlendirmekte, talimatın yetki verilmiş bir alıcıtarafından yine müşterisi tarafından yetki belgesinde belirtilmiş bir hesap üzerinden geldiğinikontrol ettikten sonra borçlandırma talimatının karşılığı müşterisinin hesabında mevcut ise bubedeli EFT sistemi üzerinden alacaklının bankasına göndermektedir.

Borçlunun bankası, borçlu müşterinin yetki belgesinde yer alan bilgilerle, kendisineulaşan alacaklı müşterinin doğrudan borçlandırma talimatında yer alan bilgileri karşılaştırma-lıdır. Şayet kendisine alacaklının bankası tarafından ulaştırılan doğrudan borçlandırmatalimatına ilişkin bir yetki belgesi düzenlenmemişse veya yetki belgesi yazılı olarak iptaledilmişse, borçlu müşterinin hesap bakiyesi yeterli değil ise veya hesap üzerinde, ihtiyatitedbir, iflas veya başka bir hukuki engel bulunması gibi nedenlerden dolayı işlem yapılamı-yor ise, borçlunun bankası, alacaklının bankasının talimatı içeren mesajını nedenini belirterekreddetmektedir. Hesapta kısmi bakiye bulunması durumunda doğrudan borçlandırmatalimatına istinaden kısmi ödeme yapılmamakta ve bu durumda da red cevabı verilmektedir.

Page 20: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

18

Ücretlendirme

Bankalar gişe fiyatı ilan ederek veya kendi aralarında akdedecekleri ikili anlaşmalarçerçevesinde EFT sistemi üzerinden doğrudan borçlandırma işlemlerini gerçekleştirmektedir.Bu durumda; alacaklının bankası, borçlunun bankasından red cevabı almaması ve borçlununbankası tarafından borçlandırma bedelinin alacaklının bankasına transferi durumunda,borçlunun bankasının yaptığı hizmetin karşılığı olarak bankalararası ikili anlaşmalar veya gişefiyatı ile belirlenmiş bir ücreti borçlunun bankasına ödemektedir.

Ücretler aylık olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verileri esas alınarak herbanka tarafından hesaplanmakta ve karşı bankaya EFT ile takip eden ayın ilk beş işgünüiçerisinde ödenmektedir. Vergi ve diğer yasal yükümlülüklerin de gelir elde eden bankatarafından yerine getirilmektedir.

Diğer Konular

Düzenlemeler: BTS, EFT sisteminin özelliklerini kullanarak çalıştığından, protokoletaraf olan bankalar “EFT Sistemi İşletim Kuralları”, “EFT Taahhütnamesi” ve TCMBtarafından konu ile ilgili olarak çıkartılan veya çıkartılacak diğer düzenlemelere tabidir.

Hesap numarası değişiklikleri: Borçlu müşterinin imzaladığı yetki belgesi ile yetki-lendirilmiş alacaklı müşteri veya yetki veren borçlu müşterinin yetki belgesinde belirtilenhesap numaraları banka uygulamaları sebebi ile değişikliğe uğrar ise, muhatap banka,sistemine gelecek mesajların banka içerisinde doğru hesap numarasına yönlendirilmesi içingerekli ayarlamayı yaparak hesap numarası değişen alacaklı müşteri veya borçlu müşteriyibilgilendirmektedir. Ayrıca, hesap numarası değişikliklerinde talimat ve yetki belgeleriyenilenmektedir.

Bankaların sorumlulukları: Alacaklı müşteri yetki belgesine istinaden borçlu müşteri-nin hesabını borçlandırmakta, alacaklının bankası ve borçlunun bankası ise bu işlemde aracırolü üstlenmektedir. Bu nedenle doğrudan borçlandırma yolu ile ödemenin gerçekleşmesindeyükümlülükleri yerine getiren bankanın gerçekleşen işlemle ilgili olarak herhangi birsorumluluğu bulunmamaktadır.

Sonuç

EFT sistemi içinde bir uygulama olarak kullanılmakta olan BTS’nin önümüzdeki yıl-larda daha yaygın olarak kullanılması beklenmektedir. Özellikle pazarlamacı–dağıtıcı–perakendeci üçgeninde yer alan banka müşterileri ödemelerini bu sistemle yapabilir. Elektrik,gaz, telefon ve su gibi düzenli kamu hizmeti faturaları ile aylık aidat, okul ödemeleri vb.ödemeler de sistemin kullanımı için uygun olan diğer alanlardır. BTS’nin, piyasada ilerivadeli ödeme aracı olarak kullanılmakta olan mevcut ödeme araçlarına da bir alternatif olmasıbeklenebilir.

BTS uygulaması ile banka tarafında yapılmakta olan işlemlerin büyük oranda otoma-tik olarak gerçekleşmesi ve işlem maliyetlerinin düşmesi öngörülmektedir. Özellikle kamukuruluşları gibi kuruluşların alacaklarının tahsiline ilişkin işlemler rahatlıkla yönetebilecek,bireysel kullanıcılar ise kamu hizmet faturalarına ilişkin ödemelerini kolaylıkla yapabilecek-tir.

Page 21: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

19

Türkiye’de Ekonomik Büyüme-Enflasyon Süreci:Sektörler İtibariyle Ekonometrik bir Analiz

Doç. Dr. Harun Terzi*

Sabiha Oltulular**

Bu çalışmada 1923-2003 dönemi Türkiye ekonomisine ait yıllık veriler kullanılarak enflasyon ve sektörel(hizmet, tarım ve sanayi) büyüme oranları arasındaki ilişkiler birim kök ve nedensellik analizleri ile incelenmiş-tir. Ekonometrik analizlerden üç önemli sonuç elde edilmiştir. Bu sonuçlara göre; (1) Nedensellik ilişkisi enflas-yondan sektörel büyümeye doğru olup, enflasyon oranı tarım ve sanayi sektörlerindeki büyüme oranlarını negatifetkilemektedir; (2) Bulgular sadece hizmet sektöründen enflasyona doğru çift yönlü bir nedenselliğin olduğunuve enflasyondan hizmet sektörüne doğru negatif olan nedenselliğin aksine hizmet sektöründen enflasyona doğruolan nedenselliğin yönünün pozitif olduğunu göstermektedir; (3) Sonuçlar yüksek oranlı enflasyonun Türkiyeekonomisinde büyümenin önünde önemli bir engel oluşturduğu görüşünü desteklemektedir.

1. Literatürde Enflasyon-Büyüme İlişkisi

1950’li yıllardan 1970’li yıllara kadar enflasyonun sermaye birikimine ve büyümeyeetkisinin olumlu olduğu görüşü ekonomi gündemine yerleşmişti. Enflasyonun büyüme üze-rindeki pozitif etkisi ile ilgili görüşler, enflasyonun zorunlu tasarrufları artırdığı görüşüne da-yanır. Mundell-Tobin etkisine göre, para saklama güdüsü ile sermaye birikimine yönelik port-föy hareketleri birbirinin alternatifidir. Bu modellerde enflasyon-büyüme arasında pozitif birilişki olduğu belirtilmektedir. Enflasyondaki artış servette bir azalışa neden olacağından bi-reyler enflasyon öncesi servet dengesine ulaşabilmek için tasarruf eğilimlerini artırırlar vedolayısıyla faiz oranları düşerken yatırımlar da artar. Paranın süper yansızlığını kabul etme-yen ve yüksek büyüme oranı ile yüksek enflasyon oranı arasında anlamlı bir ilişki olduğunukabul eden Tobin (1965)’in yaklaşımında enflasyon bireylerin faiz getiren varlıklarla parayıikamesine neden olacağından sermaye yoğunluğu artarken büyüme de artar.

Literatürde enflasyonun büyümeyi kısa dönemde pozitif etkilediğini savunan görüşlerinyanında bu ilişkinin hem kısa hem de uzun dönemde negatif yönlü olduğunu savunan görüşlerde mevcuttur. 1980’den sonra enflasyon-büyüme ilişkisini inceleyen bir çok ampirik çalışma-da, yüksek hatta ılımlı bir enflasyonun, büyüme ve yatırımları negatif etkilediği, bu nedenleenflasyon ile istikrarlı bir büyümenin imkansız olacağı görüşü ileri sürülmüştür. Yüksek enf-lasyonun bir diğer olumsuz etkisi de, toplam faktör verimliliğini azaltarak büyümeyi negatifetkilemesidir. Para tutma maliyetini artıran enflasyonist ortam bireyleri rant gelirine yönlendi-receğinden ekonominin etkinliğini azalacaktır.

1970’li yıllara kadar ciddi bir problem olarak değerlendirilmeyen enflasyonun, büyümeüzerindeki etkisinin pozitif olduğuna dair görüşler yaygındı. Toplam talebi arttırıcıKeynesyen politikalar sonucu enflasyon artarken büyümenin olumsuz etkilenmesi, enflasyo-nun büyümeyi pozitif etkilediğine dair görüşlerin zamanla etkisini yitirmesine neden olmuş-tur. Keynesyen görüşün aksine neoklasik iktisat düşük veya ılımlı bir enflasyon oranının bü-yüme üzerindeki etkisinin negatif olduğunu varsayar. Enflasyon-büyüme arasında negatif birilişki olduğunu varsayan Phillips eğrisi, yüksek enflasyonun düşük işsizlik oranının oluşması-na katkıda bulunarak büyümeyi pozitif etkileyeceğini, daha yüksek enflasyona katlanıldığıtakdirde büyüme oranının yüksek bir seviyede gerçekleşeceğini ifade eder. Lucas (1973) fiyatseviyesinin dengeli (kararlı) ve talep yanlı politikaların değişkenliğinin düşük olduğu ülkeler-

Page 22: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

20

de enflasyonun büyümeyi pozitif etkileyebileceğini ancak yüksek enflasyon yaşayan ülkeler-de pozitif bir etkinin olmayacağını, düşük ve yüksek enflasyon oranlarını kapsayan ampirikçalışmasında bu görüşü destekler sonuçlar bulduğunu ifade ederek Phillips eğrisini eleştir-miştir.

Friedman (1977), enflasyon oranının yüksek ve dalgalı olduğu bir ekonomide nispi fiyathareketlerinin bilgi aktarma özelliğini kaybettiğinden ekonomik etkinliğin ve büyümenin o-lumsuz etkilendiğini ileri sürmüştür. Selody (1990), ABD ve Kanada ekonomilerinde enflas-yon oranında yüzde 1’lik bir artışın işçi verimliliğini yüzde 0.1 ile yüzde 0.2 oranında azalttı-ğını tahmin ederek enflasyon-büyüme (verimlilik) arasındaki negatif ilişkiye dikkati çekmiş-lerdir. Cozier-Selody (1992), 20 OECD ülkesi için üretimde enflasyonun etkisinin negatifolduğunu ve enflasyonda yüzde 1’lik bir artışın verimliliği yüzde 0.14 oranında azalttığınıifade etmişlerdir. Eckstein-Leiderman (1992) ise, enflasyonda yüzde 10’luk bir artışın gayrisafi yurtiçi hasılada yüzde 1 oranında refah kaybına neden olduğunu tahmin etmişlerdir. DeGregorio (1992), enflasyonun kısa dönemde gelir ve kaynak dağılımını, uzun dönemde dediğer makroekonomik değişkenlerle birlikte büyümeyi olumsuz etkilediğini ileri sürmüştür.Düşük enflasyon oranında Phillips eğrisinin ödünleşmesini kuşkuyla karşılayan ve düşükenflasyona sahip ülkelerde, optimal enflasyon oranının yüzde 1 ile yüzde 3 arasında olduğu-nun tahmin eden Fischer (1994), ılımlı ve tek haneli düşük enflasyonda dahi büyümenin ne-gatif etkilediğini ileri sürmüştür. Barro (1996), yüksek enflasyon ile beklenmeyen enflasyo-nun bireylerin ve firmaların etkinliğini azalttığını, enflasyon oranının yıllık yüzde 15’in üze-rinde olması durumunda büyümenin negatif etkileneceğini belirtmiştir.

Motley (1993), 1960-88 dönemini yedi yıllık dört ayrı döneme bölerek yatay kesit veri-ler ile enflasyon-büyüme ilişkisini 78 ülke için incelemiş ve uzun dönemde, OECD ülkelerin-de, enflasyon oranının yüzde 5’ten sıfıra düşürülmesi ile kişi başına gayri safi milli hasılanınyüzde 1’den yüzde 3’e yükseleceğini, aksi halde uzun dönemde enflasyonun büyümeye etki-sinin negatif olacağını tahmin etmiştir. Haslag (1997), neoklasik büyüme modelleri çerçeve-sinde 1965-90 dönemi 82 ülke için reel kişi başına gayri safi yurt içi hasıla ile enflasyon iliş-kisini incelemiş ve enflasyon oranının yüzde 10’un üstünde olduğu ülkelerde iki değişkenarasında ilişkinin negatif olduğu, yüzde 10’un altında olduğu ülkelerde de ilişkinin anlamlıolmadığı sonucuna varmıştır.

Ghosh-Phillips (1998), 1960-96 dönemi IMF üyesi 145 ülkeyi kapsayan çalışmada enf-lasyon-büyüme ilişkinin doğrusal olmadığını, enflasyon oranının eşik değerinin yüzde 2.5olduğunu ve bu değerin altında bir enflasyonun büyümeyi pozitif, ancak bu oranın üstündekienflasyonun büyümeyi negatif etkileyeceğini ileri sürmüşlerdir. Christoffersen-Doyle (1998),1990-97 dönemi 22 geçiş ekonomisinde enflasyonun eşik değeri yüzde 13’ü aştıktan sonrabüyümeyi negatif etkilediğini ileri sürmüşlerdir. Khan-Senhadji (2001), 1960-98 dönemi ge-lişmiş ve gelişmekte olan 140 ülkenin 5 yıllık ortalamalarını kullanarak enflasyon-büyümearasındaki ilişkiyi ve eşik değeri tahmin etmişlerdir. Eşik değerin, gelişmekte olan ülkelerdeyüzde 11 ile yüzde 12, gelişmiş ülkelerde yüzde 1 ile yüzde 3 olduğunu ve eşik değerin üze-rindeki enflasyon oranının büyümeyi negatif etkilediğini, enflasyon oranının yüzde 3’ten yüz-de 40’a yükseldiğinde büyüme oranının gelişmekte olan ülkelerde yüzde 1, gelişmiş ülkelerdeyüzde 1.7 oranında azaldığını; gelişmekte olan ülkelerde yıllık enflasyon oranının yüzde60’tan yüzde 15’e düştüğünde ise gayri safi yurt içi hasıla büyüme oranının yüzde 1.2 oranın-da arttığını tahmin etmişlerdir.

Fischer-Sahay-Vegh (2002), yüksek enflasyonlu ülkelerde orta ve uzun dönemde bü-yüme oranının düşük olduğunu kaydetmişlerdir. Enflasyon-büyüme ilişkisini hem panel hem

Page 23: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

21

de zaman serileriyle inceleyen Yılmaz, Akçay ve Alper (2002), gelişmekte olan 29 ülke için1970-2000 dönemi panel verilerde enflasyon-büyüme ilişkisinin doğrusal olmadığını ve eşikenflasyon değerinin yüzde 13 olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca, yüzde 13’ün altında enflas-yon oranları için istatistiksel olarak anlamlı bir enflasyon-büyüme ilişkisinin olmadığını, an-cak enflasyon oranının yüzde 10’un üstüne çıktığında enflasyonun büyüme üzerindeki etkisi-nin negatif olduğunu belirtmişlerdir (TÜSİAD, 2002). Apergis (2003), tek değişkenliGARCH modelini kullanarak panel veri seti ile G-7 ülkeleri için enflasyon, üretim, büyümeve beklenmeyen enflasyon arasındaki nedensellik ilişkilerini araştırmış, 1960-2000 dönemiaylık verilerde beklenmeyen enflasyonun büyümeyi negatif etkilediğini tahmin etmiştir.Braun-Tella (2004), diğer çalışmalardan farklı olarak enflasyon ve enflasyon değişkenliğiarasındaki ilişkiyi 75 ülke için iki aşamalı en küçük kareler yöntemi ile incelemiş ve enflas-yon değişkenliğinin yatırımları azaltarak büyümeyi negatif etkilemesinin yanında sosyal ya-pıda bozulmalara da neden olduğunu vurgulamıştır.

Türkiye’de enflasyon-büyüme ilişkisini inceleyen ampirik araştırmalar, bu ilişkinin ne-gatif olduğu görüşünü desteklemektedir. 1968-94 dönemi Türkiye ekonomisi için Phillipseğrisini Lucas hipoteziyle inceleyen Aşırım (1995), nominal fiyat değişimlerinin reel büyümeüzerinde negatif etkiye sahip olduğunu ileri sürerek, enflasyon oranının büyümeyi negatifetkilemesiyle beraber Türkiye gibi fiyat oynaklığının yüksek olduğu ülkelerde, nominal fiyatdeğişimlerinin reel büyüme üzerinde negatif etkiye sahip olduğunu vurgulamıştır. Ma-Berument-Güner (1997) uyguladıkları GARCH modeliyle enflasyonun büyüme üzerindekietkisinin negatif olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kalkan (1999), 1982-98 dönemi üçer aylık ve-rilerle enflasyon, büyüme, özel yatırımlar, döviz kuru ve para arzı değişkenlerini kullanarakyaptığı çalışmada Türkiye’de enflasyonun yatırımlar ve kurlar kanalıyla büyümeyi olumsuzetkilediğini ifade etmiştir. Yalçın (1999), 1983-94 dönemi yatay kesit verileri kullandığı araş-tırmasında sektörel fiyat artışlarının sektörlerin büyüme oranlarını olumsuz etkilediğini ifadeetmiştir. Türkiye ekonomisi için, panel ve zaman serisi verileri ile, enflasyon-büyüme ilişkisi-nin incelendiği bir başka araştırmada Türkiye’nin enflasyonu yarıya düşürmesi durumunda(yüzde 40’tan yüzde 20’e) uzun dönemde yıllık büyüme oranının ortalama yüzde 1.8 ile yüz-de 2.8 oranında artacağı ifade edilmiştir (TÜSİAD, 2002).

Kirmanoğlu (2001), 1960-2002 dönemi Türkiye ekonomisinde son 25 yılda yaşananyüksek enflasyonun özel yatırımlar ile büyümeyi negatif etkilediğini ileri sürmüştür. 1970-2000 dönemi ve gelişmekte olan 29 ülkeyi kapsayan aynı çalışmada enflasyon-büyüme ara-sındaki ilişkinin doğrusal olmadığı ifade edilmiştir. Enflasyon oranının eşik değerinin yüzde13 olduğunu ve bu eşik değerin üstünde enflasyon oranındaki artışın büyüme oranını olumsuzetkileyeceğini ifade etmiştir. Panel verileri ile yapılan çalışmanın sonucunda, enflasyonunyüzde 13 olduğu tahmin edilen eşik değerin üstünde bir enflasyonun olduğu ülkelerde, enflas-yon oranının iki katına çıkması durumunda (yüzde 30’dan yüzde 60’a) gayri safi yurtiçi hası-lanın uzun dönemde ortalama yıllık büyüme hızının yüzde 1.3 oranında azalacağı tahmin e-dilmiştir. Doğruel (2002), enflasyonun standart sapmasının arttığı dönemlerde büyüme oranı-nın azaldığını, enflasyon oranının yükseldiğini dönemlerde de ortalama büyüme oranının a-zaldığını ifade etmiştir. Karaca (2003) 1987-2002 dönemi aylık verileri kapsayan çalışmasın-da enflasyondan büyümeye doğru negatif bir nedensellik olduğunu ve enflasyon oranındameydana gelecek 1 puanlık artışın büyüme oranını yüzde 0.37 puan düşüreceğini tahmin et-miştir. Terzi-Oltulular (2004), 1987:1-2003:5 dönemi aylık veriler ile Türkiye ekonomisi içinenflasyon-büyüme ilişkisini inceledikleri çalışmada gayri safi milli hasıla-enflasyon arasındakısa ve uzun dönemde negatif bir ilişki olduğu görüşünü destekleyen sonuçlar elde etmişler-dir.

Page 24: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

22

2. Türkiye’de Enflasyon-Büyüme Süreci

Türkiye ekonomisinde, son yirmi beş yılda fiyat istikrarının sağlanabildiği herhangi birdönemin olmadığı görülmektedir. Türkiye ekonomisinde 1924-2003 dönemi enflasyon, bü-yüme ve sektörel büyüme oranları farklı dönemlere göre aşağıda gösterilmiştir (Tablo 1).

Tablo 1: Ortalama büyüme ve enflasyon oranları1924-42 1924-47 1948-70 1924-70 1971-2003 1980-2003 1924-2003

ENF 7.2 7.6 7.0 7.5 50.2 58.2 25BÜY 6.1 5.1 6.1 5.6 4.0 3.8 4.8TA 8.3 6.4 4.6 5.5 1.2 1.0 3.7SA 7.8 6.5 8.3 7.4 5.6 5.1 6.7HZ 5.8 5.3 6.3 5.8 4.7 4.3 5.3

1923-29 dönemi büyümede itici bir güce sahip olan tarım sektörünün payı gayri safimilli hasıla içinde önemli bir yer tutmaktadır. 1928 yılında yüzde 11 olan büyüme oranının1929 yılında yüzde 21.6 seviyesine yükselmesine rağmen büyüme oranı 1930 yılında hızlı birdüşüşle, yüzde 2.2 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde enflasyon problem olmamakla bir-likte büyüme oranı düşmüştür. 1929 yılındaki dünya ekonomik krizinin ve olumsuz iklimşartlarının etkisiyle tarım sektörünün gerilemesi, büyüme oranını da düşürmüştür. 1939 yılın-da yüzde 6.9 olan büyüme oranı 1940 yılına gelindiğinde yüzde 4.9 oranında azalmıştır. 1939yılında yüzde 1.7 olan enflasyon oranı 1940 yılında yüzde 25.4 gibi yüksek bir seviyeye yük-selmiş ve bu yükseliş 1944 yılına kadar sürmüştür.

1940 yılından itibaren büyüme ve enflasyon oranları arasındaki ilişki ters yönde hareketetmeye ve enflasyon oranındaki artışlar büyümeyi negatif etkilemeye başlamıştır. 1924-47dönemi enflasyon oranı yüzde 7.6, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki büyüme oranları dasırasıyla yüzde 6.4, yüzde 6.5 ve yüzde 5.3 olmuştur. 1950 yılında, büyümeyi hedefleyen ta-lep yanlı politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Toplam talebi arttırıcı politikalar sonucunda1950-53 döneminde çok hızlı bir büyüme yaşanmış ancak sürdürülebilir bir büyüme sağlana-madığından 1954 yılında büyüme oranı yüzde 3’e düşmüştür. 1950’lı yıllarda büyümede iticigücün hala tarım sektörü olduğu görülmektedir.

1963-72 dönemi ithal ikameci politikalar ile 5 yıllık kalkınma planlarının uygulandığıbir dönem olmuştur. 1963 yılında Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (1963-67) yüzde 7olarak hedeflenen büyüme oranı yüzde 6.7 olarak gerçekleştirilmiş, ancak 1960’lı yıllardaTürkiye’de enflasyon oranı ılımlı bir şekilde seyretmiştir. 1970 öncesi ve sonrası dönemlerdesektörel büyüme ve enflasyon oranı belirgin bir şekilde farklılık göstermekte, 1970 sonrasındaenflasyon oranı ortalama yüzde 50.2, sektörel büyüme oranları ise tarım, sanayi ve hizmetsektörleri için sırasıyla yüzde 1.2, yüzde 5.6 ve yüzde 4.7 olarak gerçekleşmiştir. 1970’li yıl-larda yaşanan yüksek enflasyonda, kamu borçları (kamu harcamaları) ile kamu açıklarınınemisyon ile finanse edilmesi, askeri harcamalar ile ithal girdilerin fiyatlarının yükselmesi (ö-zellikle ham petrol fiyatları), önemli rol oynamıştır. Enflasyon-büyüme ilişkisi 1970 sonrasıdönemde değişmiş, enflasyonda yüzde 150’lere ulaşan önemli dalgalanmaların yanında tümsektörlerdeki ortalama büyüme oranlarında önemli düşüşler yaşanmıştır. 1970’li yıllarda dün-ya konjonktüründeki gelişmelerden Türkiye olumlu etkilenmiş ve 10 Ağustos istikrar önlem-leri ile büyüme oranı 1972 yılında yüzde 9.2 oranında artmış ancak 1973 yılında yüzde 4.9oranında azaltmıştır. 1971-77 döneminde 1962-68 dönemine göre enflasyon oranı yaklaşıkbeş kat daha fazla yükselirken aynı dönemde büyüme oranı yaklaşık aynı değerde kalmıştır.1948-70 dönemi enflasyon oranı yüzde 7, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki büyümeoranları da sırasıyla yüzde 4.6, yüzde 8.3 ve yüzde 6.3 olmuştur.

Page 25: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

23

1970’li yıllara kadar enflasyon baskısı çok yoğun yaşanmamakta hatta istikrar prog-ramlarında öncelikle yer almamasına rağmen, 24 Ocak İstikrar Programında ihracata dayalıbüyüme yanında enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedef olarak belirlenmiş ve 1980’de yüz-de 98.8 olan enflasyon oranı 1981 yılında yüzde 35.5 seviyelerine düşmüştür. Ancak 1988yılında enflasyon tekrar hızlanmaya başlamış, 1987’de yüzde 36.8’den 1988’de yüzde 64.6seviyesine çıkmıştır. 1980 sonrasında Türkiye ekonomisinde yıllık büyüme oranlarında ö-nemli dalgalanmalar meydana gelmiştir. 1984-86 döneminin diğer dönemlerden farklı olarakbüyüme oranındaki artışın itici gücü sanayi sektörün olduğu görülmektedir. Tarım sektörün-deki gelişmelerin yerini bu dönemde sanayi sektörünün aldığı görülmektedir.

1987 yılında Türkiye’de büyüme oranı yüzde 9.7 olarak gerçekleşmiştir. Büyüme oranı1990 yılında yüzde 9.4 iken 1991 yılında çok hızlı bir düşüş ile yüzde 0.3’e gerilemiş, ancak1992 yılında yüzde 6.4 seviyesine ulaşmıştır. 1989-94 dönemi uygulanan popülist politikalar5 Nisan 1994 krizi ile sonuçlanmış, bu dönemde enflasyon oranı ortalama yüzde 57.4 seviye-lerinde gerçekleşmiştir. 1994 yılında yüzde 149.6 olan enflasyon oranı 1923-2003 dönemininen yüksek seviyesine çıkmıştır. 1994 krizinde, TL’nin değer kaybetmesi giderek hızlanmıştır.Türkiye ekonomisinde bazı dönemlerde büyümede artış sağlanmış olsa da uzun dönemde sür-dürülebilir bir büyüme elde edilememiştir.

5 Nisan istikrar kararlarında enflasyonu düşürmeye ve istikrarı sağlamaya yönelik poli-tikalara öncelik verilmiş olmasına rağmen enflasyon oranı 1997’de yüzde 99.1 seviyesineçıkmıştır. 1997 yılının ikinci yarısından sonra enflasyon oranında meydana gelen ani bir artış1 Temmuz 1998 yılında enflasyon ile mücadeleye yönelik aşamalı bir stratejinin uygulanma-sına neden olmuştur. 5 Nisan kararlarında olduğu gibi enflasyonu düşürmek için uygulananşok politikaların yerine enflasyonun aşamalı olarak düşürülmesine dayalı bir politika uygu-lanmıştır. Uygulanan politikalar soncunda enflasyon oranı 1998’de yüzde 69.7 seviyesinegerilemiştir. IMF’nin Aralık 1999 tarihli niyet mektubunda Türkiye ekonomisinde 1975-2000dönemindeki yetersiz ve istikrarsız büyümenin temel nedeni olarak yüksek enflasyon göste-rilmiş, büyümenin önündeki en büyük engelin enflasyon ve yüksek reel faizler olduğu kabuledilmişti. 2000 yılı Kasım ve 2001 yılı Şubat aylarındaki krizlerden sonra IMF desteği ileuygulanan ve 1999 yılında yine IMF ile yapılan stand-by anlaşmasının bir devamı olan güçlüekonomiye geçiş programı enflasyonu düşürmeyi ve büyümenin önündeki yapısal engellerikaldırmayı amaçlamıştı.

2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinden sonra uygulanan 2002-2004 dönemi güçlü eko-nomiye geçiş programında “istikrar içinde kalkınma” hedeflenerek 2004’te enflasyonun yüzde12, büyümenin de yüzde 5 olması öngörülmüştü. 2002’de büyüme oranı yüzde 7.8, enflasyonoranı yüzde 29.7, 2003’te ise büyüme oranı yüzde 5.9 ve enflasyon oranı yüzde 18.4 olarakgerçekleşmiştir. 1971-2003 dönemi enflasyon oranı yüzde 50.2, tarım, sanayi ve hizmet sek-törlerindeki büyüme oranları da sırasıyla yüzde 1.2, yüzde 5.6 ve yüzde 4.7 olmuştur. Türki-ye’de ortalama enflasyon oranının yüksek olduğu dönemlerde ortalama büyüme oranında ö-nemli düşüşler dikkati çekmektedir. Örneğin, yüzde 89.7 en yüksek enflasyon oranının yaşan-dığı 1994-99 döneminde büyüme oranı yüzde 2.5, yüzde 8.1 ile en düşük enflasyon oranınınyaşandığı 1964-72 döneminde ise büyüme oranı yüzde 6.1 olmuştur. Benzer sonuçlar 1994-99, 1989-95 ve 1989-2002 dönemleri de görülmektedir (Grafik 1-2). 1923-1969 ve 1970-2003dönemi Türkiye ekonomisinde sektörlerin büyüme oranları ile enflasyon oranı arasındaki iliş-kiler Grafik 3-8’de gösterilmiştir.

Page 26: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

24

Grafik 1: Enflasyon-büyüme ilişkisi

89.772.4 69.1

8.145.7

6.14.33.44

2.5

0

40

80

1994-99 1989-95 1989-2002 1980-88 1964-7202468

ENF BÜY

Grafik 2: Enflasyon-sektörel büyüme ilişkisi

0,8 0,41,5 1,6

4,25,2

4,2

9,8

3,5 4,1 3,9

6,5

1,46,1

5

8,1

45,7

69,1

89,772,4

02468

1012

1994-99 1989-95 1989-2002 1980-88 1964-72-101030507090

TA SA HZ ENF

Güçlü ekonomiye geçiş programının olumlu etkileri 2003 yılında kendini göstererekenflasyon oranı TÜFE’de yüzde 18.4’e, TEFE’de de yüzde 13.9’a inmiş ve büyüme oranı dayüzde 5’lik hedeflenen rakamın üstünde yüzde 5.9 olarak gerçekleşmiştir. 2004 yılı için gayrisafi milli hasılanın büyüme oranı yüzde 5, yıllık enflasyon oranı da TÜFE ve TEFE’de deyüzde 12 olarak hedeflenmiştir. Uygulanan dezenflasyon politikaları ile mali disiplinin enf-lasyon üzerindeki azaltıcı etkileri 2004 yılında da devam etmiş, 2005 yılı bütçesinde TÜFEartışı yüzde 8, gayri safi milli hasıladaki büyüme oranı yüzde 5 olarak hedeflenmiştir.

Grafik 3: Enflasyon-tarım sektörü ilişkisi (1924-2003)

-50

0

50

10024 30 40 50 60

-30

-10

10

30

50ENF TA

Grafik 4: Enflasyon-sanayi sektörü ilişkisi (1924-2003)

-50

0

50

100

15024 30 40 50 60

-20-100102030ENF SA

Page 27: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

25

Grafik 5: Enflasyon-hizmet sektörü ilişkisi (1924-2003)

-50

0

50

100

15024 30 40 50 60

-20-100102030

ENF HZ

Grafik 6: Enflasyon-tarım sektörü büyüme trendi (1970-2003)

050

100150200

70 80 90 94 96 2002

-10-50510ENF TA

Grafik 7: Enflasyon-sanayi sektörü büyüme trendi (1970-2003)

0

50

100

150

200

70 85 91 94 2003-10-5051015ENF SA

Grafik 8: Enflasyon-hizmet sektörü büyüme trendi (1970-2003)

0

50

100

150

200

70 80 90 94 96 2002-10-5051015ENF HZ

3. Veri Seti ve Yöntem

1923-2003 dönemi yıllık verileri kapsayan veri setinde GSMH büyüme oranını (BÜY)oluşturan tarım (TA), sanayi (SA) ve hizmet (HZ) sektörlerinin büyüme oranları ile enflasyonoranı (ENF) arasındaki nedensellik ilişkisinin belirlenmesi amacıyla korelasyon, EKK, neden-sellik ve VAR analizleri uygulanmıştır. Türkiye ekonomisinde enflasyon-büyüme ilişkisiniinceleyen mevcut çalışmalardan farklı olarak yıllık verileri ve değişkenlerin büyüme oranları-nı esas alan bu çalışma, enflasyonun tarım-sanayi-hizmet sektörleri üzerindeki etkisini ince-lemeye yöneliktir.

Page 28: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

26

Durağan olmayan serilerde regresyon analizleri yüksek test istatistiklerine ve sahteregresyon sonuçlarına yol açabileceğinden nedensellik testinden önce serilerin durağanlığınıbelirlemek için PP testine ilave olarak aşağıda (1) ve (2) nolu denklemlerde gösterilen ve hataterimlerinin sabit varyansa sahip olduğu varsayımına dayanan DF testleri uygulanmıştır.

t

n

1iiti1tt eYYY +∆φ+ρ+α=∆ ∑

=−− (1)

t

n

1iiti1tt eYYtY +∆φ+ρ+γ+α=∆ ∑

=−− (2)

Y makroekonomik değişkeni, ∆y=yt-yt-1, birinci farkı alınmış seriyi, t trend değişkeni, n(i=1,…,n) optimal gecikme uzunluğunu ve e beyaz gürültülü hata terimini göstermektedir.Birim kök testinde Y serisinin durağan olmadığına karar vermek için H0: ρ=0 hipotezi testedilmiştir.

Nedensellik testlerinde Granger nedensellik ve nedensellikte FPE kriterini esas alanHsiao yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Hsiao yöntemi, Granger nedensellik testinde kullanı-lan denklemleri esas almakla birlikte nedenselliğin belirlenmesinde F testi yerine, modeldekiilk değişkenin gecikme uzunluğu (m) ile ilk denkleme ilave edilen ikinci değişkenin optimalgecikme uzunluğunun (q) karşılığı olan FPE bilgi kriterlerinin karşılaştırılmasına dayanır.

Hsiao’nun yaklaşımı iki aşamalıdır. İlk aşamada bağımlı değişkenin otoregressifregresyon denklemleriyle optimal gecikme uzunluğu aşağıdaki gibi belirlenir. (3) nolu denk-lem için (7) nolu FPE kriteri ile optimal gecikme uzunluğu (m) belirlendikten sonra (4) noludenklem için (8) nolu FPE kriteri ile optimal gecikme uzunluğu (n) belirlenir ve X’ten Y’yeolan nedenselliğin yönünün ve işaretinin belirlenmesi için

t

m

1iitit YY ε+φ+δ= ∑

=− (3)

t

n

1iiti

m

1iitit YY ε+φ+Χβ+δ= ∑∑

=−

=− (4)

(3) ve (4) nolu denklemler için hesaplanan FPE kriterleri karşılaştırılır ve (4) nolu denkleminoptimal FPE değeri (3) nolu denklemin optimal FPE değerinden küçük ise nedenselliğinX’ten Y’ye doğru olduğuna karar verilir. Nedenselliğin işaretinin belirlenmesi amacıyla βikatsayılarının negatif veya pozitif olan toplamının istatistiksel anlamlılığına bakılır. Y’denX’e doğru olan nedenselliğin belirlenmesinde (3) ve (4) nolu denklemler için uygulanan aşa-malar değişkenler yer değiştirilerek aşağıdaki (5) ve (6) nolu denklemler için uygulanır.

t

p

1iitit ε+Χβ+α=Χ ∑

=− (5)

t

q

1iiti

p

1iitit Y ε+φ+Χβ+α=Χ ∑∑

=−

=− (6)

FPE kriterinde T örnek büyüklüğünü, ESS hata terimleri kareleri toplamını, m, n, p ve q iseminimum FPE’yi veren gecikme uzunluklarını göstermektedir.

ESS(m)/T1mT1mTFPE(m)

−−++

= (7)

n)/TESS(m,1nmT1nmTn)FPE(m,

−−−+++

= (8)

Page 29: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

27

Granger nedensellik testinde Hsiao yönteminden farklı olarak X’ten Y’ye doğru olannedenselliğin belirlenmesi için H0: β1=β2=,......,=βi =0 ve Y’den X’e doğru olan nedenselliğinbelirlenmesi için H0: φ1=φ2=,......,=φi =0 hipotezleri test edilir. Uygulanan Wald F testinde H0hipotezleri reddedilirse değişkenler arasında çift yönlü, hipotezlerden birinin reddedilmesidurumunda ise tek yönlü bir nedenselliğin olduğuna karar verilir.

Değişkenlerden hangilerinin dışsal hangilerinin içsel olduğunun belirlemeye gerek kal-madan uygulanan VAR analizi, değişkenler arasındaki karşılıklı etkileşimin ve nedenselliğinbelirlenmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. VAR özellikle değişkenler arasındaki gerçekyapısal ilişkinin bilinmediği durumlarda klasik yapısal modeller yerine makro ekonomikmodellemede yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Değişkenlerin gecikme uzunlukları hataterimleri arasında otokorelasyona yol açmayacak şekilde AIC kriteri ile belirlendikten sonra,her bir değişken kendisinin ve diğer değişkenlerin gecikmeli değerleri ile regresyona tabi tu-tulur. VAR analizinden elde edilen ve değişkenler arasındaki nedensellik ilişkilerinin derecesikonusunda da bilgi veren varyans ayrıştırmaları ise değişkenlerin kendilerinde ve diğer değiş-kenlerde meydana gelen şokların etkilerini yüzde olarak ifade eder. Enflasyon ile tarım, sana-yi ve hizmet sektörleri arasındaki nedenselliğin VAR ile belirlenmesinde aşağıdaki denklemsistemi kurulmuştur.

µµµµ

+

++

+

+=

t4

t3

t2

t1

st

st

st

st

s

2t

2t

2t

2t

2

1t

1t

1t

1t

10

t

t

t

t

HZSATAENF

A...

HZSATAENF

A

HZSATAENF

AA

HZSATAENF

(9)

(9) nolu denklem sisteminde µt∼IN(0,1) olup, A0 sabit terimlerin vektörünü ve Ai katsayılarmatrisini göstermektedir.

4. Ampirik Bulgular

Değişkenler arasındaki ilişkinin yönünü ve derecesini belirlemek için uygulanankorelasyon analizi, farklı dönemlerde enflasyon-büyüme ile enflasyon-sektörel büyüme oran-ları arasındaki ilişkinin negatif ve genellikle anlamlı olduğunu göstermektedir (Tablo 2). İn-celenen tüm alt dönemler itibariyle korelasyon analizi sektörler ve enflasyon oranı arasındanegatif bir ilişkiyi göstermektedir.

Tablo 2: Pearson korelasyon analizi1924-47 1948-70 1924-70 1971-2003 1980-2003 1924-2003

ENF-BÜY -0.18 -0.28d -0.18d -0.52a -0.48a -0.25b

ENF-TA -0.01 -0.09 -0.01 -0.15 -0.13 -0.12ENF-SA -0.38c -0.25 -0.36a -0.61a -0.55a -0.39a

ENF-HZ -0.48b -0.42b -0.47a -0.60a -0.54a -0.43a

a, b ve c çift yanlı t testine göre yüzde 1, yüzde 5 ve yüzde 10’da, d ise tek yanlı ttestine göre yüzde 10’da anlamlı .

ADF ve PP birim kök testlerinde hesaplanan t istatistikleri kritik tablo değerlerindenmutlak değer içinde büyük olduklarından, optimal gecikme uzunlukları BIC kriterine görebelirlenen değişkenlerin seviyelerinde durağan (I∼(0)) olduğuna karar verilmiştir. Büyümeoranları alınmış tüm seriler seviyelerinde durağan çıkmıştır (Tablo 3).

Page 30: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

28

Tablo 3: Birim kök testiTrendli Trendsiz Trendli Trendsiz

Değişkenler ADF ADF PP PPENF -3.512b -4.794a -3.345b -4.780a

TA -13.429a -14.047a -13.669a -15.408a

SA -7.738a -7.893a -7.782a -7.917a

HZ -7.582a -7.633a -7.571a -7.621a

n=100 için kritik tablo değerleri trendli (trendsiz) modelde sırasıylayüzde 1 ve yüzde 5 için -4.04 (-3.51) ve -3.45 (-2.89), (Fuller, 1976).

1970 öncesi ve sonrası iki farklı dönem için uygulanan EKK analizinde enflasyon-büyüme ilişkisinin tarım sektörü hariç diğer sektörlerde negatif ve anlamlı olduğu belirlen-miştir (Tablo 4). Regresyon sonuçları enflasyonda bir puanlık atışın 1924-69 (1970-2003)dönemi sanayi ve hizmet sektöründe 0.15 (0.14) ve 0.14 (0.09) puanlık bir azalışa neden ol-duğunu göstermektedir. 1970 sonrası dönemde determinasyon katsayılarının 1970 öncesi dö-neme göre daha yüksek çıkması, 1970 sonrası dönemde enflasyonun sektörlerin büyüme o-ranları üzerindeki açıklayıcılık derecesinin arttığını göstermektedir.

Tablo 4: Enflasyon-büyüme ilişkisinin EKK analiziBüyüme denklemi (1924-69) R2 DW-d Büyüme denklemi (1970-2003) R2 DW-d

t)454.0()775.2(t ENF046.0461.5TA−

−= 0.18 2.05 t)267.1()736.2(t ENF019.0168.2TA−

−= 0.42 1.87

tb)416.2(a)050.6(t ENF154.0719.8SA−

−= 0.15 1.99 ta)920.4(a)169.7(t ENF140.0692.12SA−

−= 0.41 2.03

ta)345.3(a)719.6(t ENF144.0552.6HZ−

−= 0.26 1.88 ta)698.3(a)458.6(t ENF09.0381.9HZ−

−= 0.32 2.03

a: yüzde 1, b: yüzde 5’te anlamlı.

Hsiao nedensellik yönteminde nedenselliğin tarım ve sanayi sektörlerinde enflasyondansektörel büyümeye doğru negatif ve tek yönlü olduğu belirlenmiştir. Hizmet sektörü ile enf-lasyon arasında ise çift yönlü bir nedensellik bulunmuştur. Enflasyon ile hizmet sektörü bü-yüme oranları arasında enflasyondan hizmet sektörüne doğru negatif, ancak hizmet sektörün-den enflasyona doğru pozitif bir nedensellik belirlenmiş ve standart Granger nedensellik tes-tinde de benzer sonuçlar elde edilmiştir (Tablo 5-6).

Tablo 5: FPE kriteri ve nedensellik testiDenklemler FPE Nedenselliğin

Yönü Denklemler FPE Nedenselliğin Yönü

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+TA(2)

516.81524.36

nedensellikyok

TA=TA(1)TA=TA(1)+ENF(4)

179.21163.06 ENF→TA

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+SA(1)

516.81522.01

nedensellikyok

SA=SA(1)SA=SA(1)+ENF(2)

56.81 52.45 ENF→SA

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+HZ(1)

516.81503.26 HZ→ENF HZ=HZ(2)

HZ=HZ(2)+ENF(2) 34.13 32.53 ENF→HZ

Tablo 6: Granger nedensellik testiDenklemler Wald F Testi Denklemler Wald F Testi

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+TA(2) F(1,74)=1.35 - TA=TA(1)

TA=TA(1)+ENF(4) F(4,68)=2.01c -

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+SA(1) F(1,76)=1.18 - SA=SA(1)

SA=SA(1)+ENF(2) F(2,73)=5.12a -

ENF=ENF(1)ENF=ENF(1)+HZ(1) F(1,76)=4.05b + HZ=HZ(2)

HZ=HZ(2)+ENF(2) F(2,73)=3.82b -

a: yüzde 1, b yüzde 5 ve c yüzde 10’da anlamlı.

Page 31: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

29

Standart iki değişkenli nedensellik analizine ilave olarak uygulanan çok değişkenliVAR analizi benzer sonuçları desteklemektedir. VAR analizi de hizmet sektörü ile enflasyonarasında çift, ancak enflasyondan tarım ve sanayi sektörlerine doğru tek yönlü bir nedenselli-ğin olduğunu göstermektedir. İki değişkenli nedensellik analizlerinden farklı olarak çok de-ğişkenli nedensellik analizi enflasyondan tarım sektörüne doğru tek yönlü bir nedenselliğinolduğuna işaret etmektedir (Tablo 7).

Tablo 7: VAR analizi (F-istatistikleri)Bağımlı TA SA HZ ENF

TA 4.362a 0.139 0.511 1.618SA 1.526 0.390 0.783 0.486HZ 1.778 0.077 0.425 3.517a

Bağ

ımsı

z

ENF 3.202b 2.407c 3.135b 19.795a

a: yüzde 1, b:yüzde 5 ve c: yüzde 10’da anlamlı

Değişkenler arası nedensellik ilişkilerinin derecesi hakkında bilgi veren ancak denklemsistemi içinde değişkenlerin sıralanışına duyarlı olan ve bir değişkende meydana gelen değiş-menin ne kadarının kendisinden, ne kadarının sistemdeki diğer değişkenlerden kaynaklandı-ğını gösteren ve VAR’ın hareketli ortalamalar bölümünden elde edilen varyans ayrıştırmasıaşağıda gösterilmiştir (Grafik 9-12). Değişkenlerin farklı sıralanışı varyans ayrıştırmasındaönemli bir farklılık meydana getirmemiştir. VAR analizinden elde edilen etki-tepki fonksi-yonlarından anlamlı ilişkiler elde edilemediğinden sonuçları irdelenmemiştir.

Grafik 9: SA'nın varyans ayrıştırması

32 32.5 29.9 28.9 28.9 28.9 28.6 28.2 28.2 28.3

46.3 46.1 41.4 41.8 41.5 41.4 42 42.8 42.8 42.7

19.2 19 25.9 26 25.8 25.9 25.6 25.3 25.3 25.2

3.83.83.83.83.83.83.32.82.5 2.40%

20%

40%

60%

80%

100%1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

TA SA HZ ENF

Sanayi sektörünün varyans ayrıştırması, sanayi sektöründe meydana gelen bir değişme-yi on yıllık bir dönemde hizmet sektöründeki değişmelerin açıklama derecesinin yüzde 40’ıaştığını göstermektedir. Ayrıca aynı dönem içinde sanayi sektöründe meydana gelen değiş-meyi enflasyon oranının açıklama derecesi yüzde 32.5’i aşmaktadır. Sanayi sektöründeki dal-galanmalarda hizmet sektörünün yanında enflasyon oranın da etkili olduğu görülmektedir. 10yıllık bir sürede sanayi sektöründeki değişmenin en fazla yüzde 28’ini kendisi açıklarken,yüzde 25’e kadar varan kısmının enflasyon tarafından açıklandığı görülmektedir (Grafik 9).

On yıllık bir dönemde tarım sektöründe meydana gelen değişmelerin yüzde 61’i aşanbir oranda yine tarım sektörünün kendisi tarafından açıklandığı görülmektedir. Aynı dönemdetarım sektöründe meydana gelen değişmeyi hizmet sektörünün açıklama derecesi yüzde 16 ileyüzde 22 arasında değişmektedir. Tarım sektöründe meydana gelen değişmeleri enflasyonunaçıklama derecesi diğer sektörlere göre düşük olup yüzde 2 ile yüzde 9 arasındadır (Grafik10).

Page 32: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

30

Grafik 10: TA'nın varyans ayrıştırması

17.7 20.5 20.8 21.5 21.7 21.7 21.8

5.8 7.2 6.9 6.7 7.2 7.8 7.9 7.9 7.9

88.98.98.999.29.27.82.62.4

16.517.916.2

73.681.3 68.5 66.2 63.6 63 61.7 61.5 61.5 61.3

0%

20%

40%

60%

80%

100%1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

ENF HZ TA SA

Grafik 11: HZ'nin varyans ayrıştırması

1.323.2 22.9 28.9 29.3 29.2 29.4 29.1 28.7 28.7 28.6

76.8 74.7 67.3 65.8 65.2 65.1 65.3 65.8 65.8 65.7

3.1 4.1 4.2 4.2 4.2 4.1 4.2 4.4

0.5 0.7 0.8 1.41.41.31.41.3

1.9

0%

20%

40%

60%

80%

100%1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

TA ENF HZ SA

Hizmet sektörünün varyans ayrıştırması incelendiğinde hizmet sektöründe meydanagelen değişmeyi yüzde 65’i aşan oranda yine hizmet sektörü, sonra da enflasyon oranı açık-lamaktadır (Grafik 11). Enflasyonun hizmet sektöründe meydana gelen değişmeyi açıklamaderecesi yüzde 23 ile yüzde 29 arasındadır.

Grafik 12: ENF'nin varyans ayrıştırması

100 89.5 84 80.9 68 63.1 61.3 59.6 59.1 58.1

22 28.9 29.3 29.9

7.9 8 8.1 8.1 8.27.36.53.9 8.4

3.83.53.32.31.51.6

0.7 0.9 0.9

5.9 8.6 10.828.327.5

0%

20%

40%

60%

80%

100%1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

TA ENF SA HZ

Enflasyonda meydana gelen değişmeyi yine enflasyonun açıklama derecesi on yıllık birdönemde yüzde 58’i aşmaktadır. Varyans ayrıştırması on dönem boyunca yüzde 100 ile yüzde58 oranlarında enflasyonun kendi kendini açıkladığını göstermektedir. Özellikle ilk dönemiçin bu oran yüzde 100’dür. Daha sonra enflasyonda meydana gelen değişmeyi hizmet sektö-ründeki değişmelerin açıklama oranı yüzde 30’a çıkmaktadır. Sanayi ve tarım sektöründekideğişmelerden çok az etkilenen enflasyon oranındaki değişmeler, yine büyük oranda kendi-

Page 33: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

31

sinde ve sonrada hizmet sektöründe meydana gelen değişmelerle açıklanmaktadır. Bu sonuç,hizmet sektörü hariç diğer sektörlerdeki değişmelerin enflasyon oranı üzerinde önemli biretkiye sahip olmadığını ortaya koymaktadır (Grafik 12). Ayrıca sanayi (tarım) sektöründemeydana gelen değişmeleri yüzde 19 ile yüzde 25 (yüzde 2 ile yüzde 8) oranında enflasyonaçıklarken, hizmet sektöründe meydana gelen değişmeleri yüzde 23 ile yüzde 28 oranındaenflasyonun açıklaması, enflasyon ile hizmet sektörü arasında karşılıklı ve anlamlı bir ilişkiolduğunu göstermektedir.

5. Sonuç

Ülke deneyimleri ile yapılan birçok ampirik çalışma büyümenin sürdürülebilmesi içinenflasyonla mücadelede verilen tavizin uzun dönemde büyümeyi negatif etkilediğini göster-mektedir. Ampirik çalışmalarda, enflasyonun büyümeyi negatif etkilediği, istikrarlı ve yüksekbir büyümenin elde edilebilmesi için fiyat istikrarının sağlanması gerektiği ifade edilmiştir.Yüksek enflasyonu kısa dönemde aşağıya düşürmenin, büyümeyi olumsuz etkileyeceği vedolayısıyla ekonomiye bir maliyet yükleyeceği ileri sürülmekle birlikte, uzun dönemde enf-lasyonun büyüme üzerindeki olumsuz etkisinden kaçınmak için enflasyonun düşürülmesi ge-rektiği genel kabul görmektedir.

Türkiye ekonomisinde 1923-2003 dönemi enflasyon ve sektörel büyüme arasında ne-densel ilişkinin ve yönünün araştırıldığı bu çalışmada, enflasyondan sektörel büyümeye doğrunegatif bir nedensellik ilişkisinin olduğu, tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinin enflasyondannegatif etkilendiği belirlenmiştir. Uygulanan analizler, Türkiye ekonomisinde enflasyon-büyüme ilişkisini inceleyen mevcut çalışmalardan yöntem bakımından farklılık göstermeklebirlikte benzer sonuçlara ulaşmıştır. Ampirik sonuçlar Türkiye ekonomisi için büyümedeönemli bir engelin enflasyon olduğu görüşünü desteklerken, enflasyonla mücadelede uygula-nan politikaların kararlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini de göstermektedir.

Türkiye’de, 1970’li yıllardan itibaren yüksek enflasyon problemi yaşanmakta, enflas-yon, ülkenin her kesimini olumsuz etkilemektedir. Yüksek enflasyonu düşürmek için birçokistikrar programı uygulanmış, 1980’lı yıllara gelindiğinde enflasyonu düşürme hedefi açıkçaaçıklanmış ve birçok istikrar programında enflasyon öncelikli bir hedef olmuştur. Ancak bazıdönemler büyümenin artması için bir miktar enflasyona katlanmak gerektiği düşünüldüğün-den bu dönemlerde enflasyonun yükselmesi göz ardı edilmiştir. Bir diğer yanlış görüşte, enf-lasyonu düşürmek için uygulanan programların sonucunda büyüme hızının yavaşlayacağı,hatta düşeceğidir. 1980-2002 dönemi enflasyonla mücadelede uygulanan istikrar programla-rında bazı başarılar sağlanmış olmakla birlikte 2003 yılına kadar önemli bir başarı elde edile-memiştir. Ancak 1980-2002 dönemi yaşanan birçok krizden sonra Türkiye’de yüksek enflas-yon ortamında sürdürülebilir büyümenin elde edilemeyeceği, enflasyon artarken büyümeninancak kısa bir dönem sağlanabileceği bu etkinin de uzun dönemde ortadan kalkacağı genelkabul görmüştür.

2002 yılı güçlü ekonomiye geçiş ve sonrası programlarda artık yüksek ve sürdürülebilirbüyümenin gerçekleştirilebilmesi için fiyat istikrarının sağlanması gerektiği gerekli bir önkoşul olarak kabul edilmiştir. Ancak gerekli bir ön koşul olan fiyat istikrarı sağlandıktan sonrabüyüme için gerekli diğer koşulların sağlanması gerektiği de dikkate alınmalıdır. Türkiye’deenflasyonun kontrol altına alınmasında, sadece para politikası değil özellikle mali disiplininsağlanmasında maliye politikalarının da kullanılması gerektiği ve enflasyon ile yapılan müca-delede siyasi otoritenin kararlı tutumunun önemli bir rolü olduğu dikkate alınmalıdır.

Page 34: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Doç. Dr. Harun Terzi - Sabiha Oltulular

32

Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir bir büyüme için güven ortamının sağlanması, enf-lasyon ve büyümedeki yapısal problemlerin kalıcı bir şekilde giderilmesi önemlidir. Uygula-nan istikrar programlarının başarısızlığında güven ortamının, devamlılığın ve kararlılığınsağlanamaması en önemli faktörler olmuştur. Türkiye'de son 15, 10, 7, 5 ve 3 yılda enflasyonoranları sırasıyla yüzde 66, yüzde 69, yüzde 56, yüzde 45 ve yüzde 39 olmuştur. 2003 yılındaTÜFE’de yıllık 18.4 oranı tutturulmuş, 2004 için yüzde 12, 2005 için ise yüzde 8 hedefi be-lirlenmiştir. 2003 yılından itibaren büyüme ve enflasyonda sağlanan olumlu gelişmelere rağ-men yeterli ve kalıcı bir büyüme performansı sağlanamadığından 2004 yılı sonrasında da e-konomide fiyat istikrarını sağlayıcı yapısal reform çalışmalarının devamlılığı gereklidir.

Kaynakça

APERGIS, N. (2003), “Inflation, Output Growth, Volatility and Causality: Evidence from Panel Data andthe G7 Countries”, Economics letters, 83, 185-91.

AŞIRIM, O. (1995), “Output Inflation Trade off: Evidence from Turkey”, The CBRT ResearchDepartment Discussion Paper, No: 9506.

BARRO, R. J. (1995), “Inflation and Economic Growth”, Bank of England Quarterly Bulletin, 35, 166-76.

BERUMENT, H. ve GÜNER, N. (1997), “Inflation, Inflation Risk and Interest Rates: A Case Study forTurkey”, METU Studies in Development, 23, No.3, 319-27.

BRAUN, M . ve TELLA, D. R. (2004), “Inflation, Inflation Variability, and Corruption”, Economics &Politics, 16, 77-100.

CHRISTOFFERSEN, P. F. ve DOYLE, P. (1998), “From Inflation to Growth”, IMF Working Paper, No.98/100.

COZIER, B. ve SELODY, J. (1992), “Inflation and Macroeconomic Performance: Some Cross-CountryEvidence”, Bank of Canada Working Paper, 92-6.

DE GREGORIO, J. (1992), “The Effects of Inflation on Economic Growth: Lessons From Latin America”,European Economic Review, 36, 417-25.

DICKEY, D. A. ve FULLER, W. A. (1979), “Distribution of the Estimators for an Autoregressive TimeSeries with Unit Root”, Journal of American Statistical Association, 74, 251-76.

_____________ (1981), “Likelihood Ratio Statistics for an Autoregressive Time Series with a Unit Root”,Econometrica, 49, 1057-72.

DOĞRUEL, S. (2002), “İstikrar Politikaları ve Ekonomik Büyüme”, Küreselleşme Emek Süreçleri veYapısal

Uyum 7. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, İmaj Yayınları. ECKSTEIN, Z. ve LEIDERMAN, L. (1992), “Seigniorage and the Welfare Cost of Inflation: Evidence from

an Intertemporal Model of Money and Consumption”, Journal of Monetary Economics, 29, 389-410. ENDERS, W. (1995), Applied Econometric Time-Series, John Wiley and Sons, New York. FISCHER, S. (1981), “Towards an Understanding of the Costs of Inflation”, Carnegie-Rochester Confer-

ence Series on Public Policy, 15, 5-41. __________ (1994), The Costs and Benefits of Disinflation, in J. Wijnholds, S. Eijffinger and L.

Hoogduin (eds), A Framework for Monetary Stability, Boston: Kluwer, 31-41. FISCHER, S. ve VEGH, C. (2002), “Modern Hyper and High Inflations”, NEBR Working Paper, (May). FRIEDMAN, M. (1977), “Nobel Lecture: Inflation and Unemployment”, Journal of Political Economy,

85, 451-72. FULLER, W, A. (1976), Introduction to Statistical Time Series, John Wiley and Sons, New York. GHOSH, A. ve PHILLIPS, S. (1998), “Warning: Inflation may be Harmful to Your Growth”, IMF Staff

Papers, 45, 672-710. GRANGER, C. W. J. (1969), “Investigating Causal Relations by Econometric Models and Cross-Spectral

Methods”, Econometrica, 37, 424-38. ___________________(1986), “Developments in the Study of Co-integrated Economic Variables”, Oxford

Bulletin of Economics and Statistics, 48, 213-28. HSIAO, C. (1979), “Causality Tests in Econometrics”, Journal of Economic Dynamics and Control, 321-

46. _________ (1981), “Autoregressive Modelling and Money Income Causality Detection”, Journal of

Monetary Economics, 85-106.

Page 35: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

33

HASLAG, J. H. (1997), “Output, Growth, Welfare, and Inflation: A Survey”, Federal Reserve Bank ofDallas Review, Second Quarter, 11-21.

KALKAN, M. (1999), Uzun Dönemde Enflasyonun Büyüme Maliyeti, Ankara Üniversitesi SosyalBilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi.

KARACA, O. (2003), “Türkiye’de Enflasyon-Büyüme İlişkisi: Zaman Serileri Analizi”, Doğuş Üniver-sitesi Dergisi, 4, 247-55.

KHAN, M. S. ve SENHADJI, A. S. (2001), “Threshold Effects in The Relationship Between Inflation andGrowth”, IMF Staff Papers, 48, No.1.

KİRMANOĞLU, H. (2001), “Is There Inflation-Growth Trade off in The Turkish Economy”, PaperPresented at: CEA 35th. Annual Meetings, McGill University, Montreal, May 31-June 3.

LUCAS, J. R. E. (1973), Some International Evidence on Output-Inflation Tradeoff, American EconomicReview, 63, 326-34.

MOTLEY, B. (1993), “Inflation and Growth”, FRBSF Economic Letter, Number 93-44, (December). SELODY, J. G. (1990), “The Benefits and Costs of Price Stability: An Empirical Assessment”, Mimeo,

Bank of Canada. TERZİ, H. ve OLTULULAR, S. (2004), “Türkiye’de Kısa ve Uzun Dönemde Enflasyon ve Ekonomik

Büyüme İlişkisi”, 2004 Türkiye İktisat Kongresi, İzmir, 5-9 Mayıs 2004. TOBIN, J. (1965), “Money and Economic Growth”, Econometrica, 33 (October), 671-84. TÜSİAD (2002), Enflasyon ve Büyüme Dinamikleri: Gelişmekte Olan Ülke Deneyimleri Işığında

Türkiye Analizi, Yayın no: TÜSİAD-T/2002-12/341, İstanbul. YALÇIN, C. (1999), “Price-Cost Margins in the Turkish Manufacturing Industry”, TCMB Araştırma Genel

Müdürlüğü yayımlanmamış çalışma, Available from: http://www.tcmb.gov.tr /yeni/evds/konusma/tur/ 2000/enflasyon.html [Accessed February 28, 2004].

Page 36: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi Sayı 50, 2004

34

Dezenflasyon Süreci ve Düşük Enflasyon Ortamı:Türkiye’de Makroekonomi ve Bankacılık

Üzerine Etkileri

Emre Alpan İnan*

1. Giriş

Bu çalışmanın amacı Türkiye’de yaşanmakta olan dezenflasyon sürecinin vedezenflasyon sürecini takip etmesi umulan düşük enflasyon ortamının bankacılık sektörününasıl etkileyeceğini/etkilediğini araştırmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda bir dizi ta-nımlama yapılmasına gerek vardır. Öncelikle dezenflasyon sürecinden ne kastedildiği tanım-lanmalıdır. Çeşitli iktisat sözlüklerinde dezenflasyon, para şişkinliğini önleme, enflasyonakarşı alınan tedbirler bütünü, izlenen iktisat politikası ile genel fiyat düzeyinin indirilmesi,fiyat düzeylerindeki artışın sert olmayan tedbirlerle düşürülmesi şeklinde tanımlanmıştır.

Bu tanımlar, dikkat edileceği gibi kelimenin dar anlamını açıklamaya yönelik tanım-lardır. Bu çalışmada dezenflasyon süreci dendiğinde makro ekonomide genel anlamda kırıl-ganlıkların azaldığı, ekonomideki temel birimlerin risk algısının gerilediği, alınan risklerineskisine oranla daha yönetilebilir, kontrol edilebilir olduğunun düşünüldüğü, finansal piyasa-lardaki fiyat oynaklığının azalıp, önlerini daha iyi gördüklerini düşünen ekonomik birimlerindaha çok yatırım yapmaya ve risk almaya hevesli olduğu, nispeten istikrarlı bir ekono-mik/finansal ortam kastedilmektedir. Bu süreç, tanımı gereği geçicidir ve ekonomideki temelbirimlerin davranış değişikliklerinin (yatırım, tasarruf ve portföy tercihlerindeki kalıpların)gerçekleştiği dönemdir. Bu tanım enflasyonu, ekonomideki belirsizliklerin ve risk algısındakiyüksekliğin tek sebebi olarak gösteren bir tanımdır. Şüphesiz bu doğru değildir. Enflasyon,karar alıcılar için en önemli risk ve istikrarsızlık nedenlerinden biri olmakla beraber, tek ne-den değildir. Yapılan tanım, bu kısıtlayıcı özelliğinin farkında olunarak kullanılmalıdır.

Düşük enflasyon ortamı derken, dezenflasyon sürecinin sona erdiği ve yukarıda sayı-lan istikrar unsurlarının belirginleştiği bir ortam kast edilmektedir. Bu dönemin, dezenflasyonsürecinden başlıca ayırt edici özelliği, temel ekonomik birimlerin davranış kalıplarındaki de-ğişikliklerin tamamlanmış olmasıdır.

Tanımlanması, daha doğrusu tespit edilmesi gereken diğer bir nokta enflasyonist dö-nemin Türk bankacılık sistemini nasıl etkilediğidir. Böylece, enflasyonist sürecin sona erme-siyle beraber, bu süreçten gelen etkilerin elimine edilmesinin mümkün olup olmadığı anlaşı-labilir.

Son olarak, dezenflasyon sürecinin oluştuğu koşulların tanımlanması gerekmektedir,çünkü bankacılık sistemini etkileyecek olan tek başına dezenflasyon süreci değil, bu süreci dedoğuran ekonomik ortam ve yapıdır. Dolayısıyla öncelikle tespit edilmesi gereken nokta, yenimakroekonomik yapının ana unsurlarının ne olduğudur. Bu çerçevede, çalışmanın ikinci bö-lümü düşük enflasyon sürecine yol açan makroekonomik nedenleri; üçüncü bölüm isehanehalkı, firmalar ve kamu kesimlerinin bu yeni ekonomik ortama verdikleri tepkiyi incele-mektedir.

* Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık ve Araştırma Grubu.

Page 37: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

35

Bölüm dört, beş ve altı bankacılık sektörünün ele alındığı bölümlerdir. Dördüncü bö-lümde enflasyonist sürecin banka bilançolarına etkisi, beşinci bölümde ise düşük enflasyondabankacılık konuları incelenmeye çalışılmıştır. Altıncı bölüm, hem bankacılık sektöründe sonüç yılda gerçekleştirilen yapısal değişimleri, hem de düşük enflasyon ortamında gerçekleşme-si beklenen gelişmelerin incelenmesine ayrılmıştır. Çalışma, bulguların özetlendiği bir geneldeğerlendirme bölümüyle sona ermektedir.

2. Düşük Enflasyona Yol Açan Nedenler. Genel Ekonomik Çerçeve

Türkiye’de, Şubat 2001 krizini takiben, 3 Mayıs 2001 tarihinde Uluslararası Para Fo-nu’na sunulan niyet mektubu ile, uygulanan ekonomik politikalarda ciddi ölçüde değişikliğegidilmiş ve yeni bir ekonomik ortamın temelleri atılmıştır. Bu niyet mektubunda genel çerçe-vesi çizilen programın ilkeleri ve yaklaşımı halen (Ağustos 2004) ekonomi yönetiminin uy-gulamalarını belirlemektedir. Başka bir deyişle, ana hatları itibariyle, 3 Mayıs 2001 tarihli ni-yet mektubu ile uygulamaya konulan program halen yürürlüktedir.

Türkiye ekonomisinin yakın tarihinde, enflasyonda görülen en istikrarlı ve uzun sür-müş olan gerileme dönemi de yukarıda anılan programın uygulandığı süre içinde gerçekleş-miştir. Örnek olarak toptan eşya fiyatlarındaki yıllık değişim oranları ele alınırsa, Şubat 2001tarihi itibariyle yüzde 27 düzeyine kadar gerilemiş olan enflasyon, krizden sonra hızla yük-selmeye başlamış ve Ocak 2002 tarihi itibariyle yüzde 90 düzeyinin üzerine çıkmıştır. Bu se-viyeden sonra gerilemeye başlayan toptan eşya fiyat artışları, iki yıllık bir süre boyunca, nere-deyse kesintisiz bir şekilde azalarak Ocak 2004 tarihi itibariyle yüzde 10 düzeyine gerilemiş-tir. Bu çalışmanın yapıldığı dönem itibariyle de yüzde 10’lar seviyesini korumaktadır.

Toptan eşya fiyatları için verilen örnek, tüketici fiyatları için de geçerlidir. O halde,enflasyonun gerileme sürecinde ki ekonomik ortamı belirlemiş – ve enflasyonun düşmesinisağlamış – olan program dikkatle incelenmelidir. Böyle bir inceleme, öncelikle bankacılıksisteminin içinde faaliyet göstereceği ekonomik yapının anlaşılması için gereklidir. Bu çalış-manın amacı, düşük enflasyon ortamının bankacılık sektörüne olan etkisini incelemek oldu-ğuna göre, düşük enflasyon ortamının yaratıldığı ekonomik koşulları oluşturan programın in-celenmesi özel bir önem taşımaktadır. Bu nedenle, 3 Mayıs 2001 tarihli niyet mektubunda a-çıklanan ekonomik politika demetinin ana hatları aşağıda incelenmiştir.

Programın Ana Hatları

2.1. Tam Serbest Kur Politikasına Geçiş. Niyet mektubu, daha önce uygulamayakonulmuş olan politikaların bir kısmını korumuş, bir kısmını ise değiştirmiştir. En önemli de-ğişikliklerden biri kur politikasıyla ilgilidir. 2000 yılı başından 2001 Şubat ayına kadar kurda,yumuşak çıpa politikası uygulayan Türkiye, bu tarihten itibaren tam serbest kur politikasınageçmiştir.

Kur politikasında değişiklik, yumuşak çıpa politikası uygulanmış olan dönemde gide-rek büyüyen cari işlemler açığı ve bunun paralelinde döviz kurlarının fiyatları üzerinde mey-dana gelen baskıyı takiben gerçekleşmiştir. Kur politikasındaki değişiklik, bu nedenle iradideğil, mecburi olmuştur. Merkez Bankası, her türlü kur taahhüdünden vazgeçerek, döviz fi-yatlarının düzeyini hedefleyen hiç bir müdahalede bulunmayacağını açıklamıştır.

Tam serbest kura geçişle amaçlanan bir dizi fayda vardır. Ekonominin dışsal şoklarakarşı daha dirençli hale gelmesi, para otoritesinin döviz kuru yerine faiz hadlerinin kontrolüne

Page 38: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

36

odaklanabilmesi, dış ticaret ve cari işlemler açıklarının –politika uygulayıcılarının ek bir çabave maliyete girmesine gerek kalmadan- ekonominin taşıyabileceği boyutlarda kalmasınınsağlanması, kurda politika değişikliğinden beklenen başlıca faydalardan olmuştur. Ayrıca,Merkez Bankasının kur taahhüdünde bulunmaması uygulamakta olduğu zımni enflasyon he-deflemesi politikasını mümkün kılmıştır.

Döviz kurlarının serbest bırakılmasının en önemli etkilerinden biri, ekonomideki tümbirimler için –ve tabii bankacılık kesimi için de- kur riskinin ciddi ölçüde artması olmuştur.Öte yandan zımni enflasyon hedeflemesi ve serbest kur politikası altında kur ve enflasyon a-rasındaki ilişkinin zayıfladığına dair bulgular da vardır.1 Bir önemli değişiklik de bu olmuştur.Nihayet Merkez Bankasının, özellikle kısa vadeli faiz oranlarını araç olarak kullanarak enf-lasyon hedefinde başarı sağlaması, ekonomik birimler arasında Merkez Bankasının güvenilir-liğini artırmış ve bu durum da piyasalarda istikrarın sağlanmasına ve beklentilerin olumluyadönüşmesine katkı yapmıştır.

2.2. Yüksek Faiz Dışı Fazla

Yüksek faiz dışı fazla hedefi, daha önceki programda da varolan ve 3 Mayıs 2001 ta-rihli niyet mektubunda korunan, hatta güçlendirilen bir politika olmuştur. Bu hedefin korun-masındaki temel neden, yüksek oranlı kamu borcunun meydana getirdiği faiz yükünün azal-tılmasıdır.

Faiz harcamaları ve faiz gelirleri hariç olmak üzere, bütçenin gelir ve giderleri arasın-daki fark faiz dışı dengedir. Bu farkın pozitif olması ise, bir sonraki dönemde toplam kamuborcunun faiz dışı fazla kadar bir miktarının itfa edilmesine ve böylece net faiz giderlerininazaltılmasına imkan sağlar. Bu yönüyle faiz dışı fazla uygulaması, kamu tasarrufunun artırıl-ması –veya Türkiye örneğinde olduğu gibi eksi kamu tasarrufunun daraltılması- imkanınısağlar.

Faiz dışı fazlanın borç dinamiklerine olumlu etki yapıp yapmadığı basit bir hesaplamasorunudur. Şöyle ki, eğer faiz dışı fazla miktarının milli gelire oranı ile reel büyüme hızınıntoplamı, reel faize eşitse, kamu borç stoku aynı kalır, eğer yüksekse borç stoku küçülür. FakatTürkiye özelinde faiz dışı fazla hedefine uyma konusunda siyasal otoritenin gösterdiği özen,bu hesaplamanın ötesinde bir unsura işaret ediyormuş gibidir. Faiz dışı fazla hedefine riayetedilmesi, ekonomik birimlerin gözünde, bir bütün olarak ekonomi politikalarının ciddiye alın-dığını gösteren bir gösterge haline gelmiştir. Bu nedenle, faiz dışı fazla hedefinin yüksek tu-tulması ve uygulanması piyasalarda istikrarın korunmasına katkı yapan bir diğer unsur ol-muştur.

Niyet mektubu, 2001 yılı için tüm kamu sektörü göz önüne alındığında, milli gelire o-ranla yüzde 5,5 ve 2002 yılı için de yüzde 6,5 oranında bir faiz dışı fazla hedefi koymaktadır.Ayrıca, daha sonra 2003 yılı içinde belirlenen hedef yüzde 6,5 olmuştur. Her üç yıla ait he-defler çok küçük farklarla tutturulmuş ve böylece piyasa güveninin geliştirilmesinde ve borçstokunun denetlenmesinde faiz dışı fazla önemli bir araç işlevi görmüştür.

2.3. Merkez Bankasına Operasyonel Bağımsızlık Sağlanması ve Para Politikası

Kur politikasının değiştirilmesi, para politikasının da yeniden ve enflasyonla mücade-lede katkı sağlayacak şekilde düzenlenmesini mümkün kılmıştır. Bu düzenleme iki temel un-sura dayanmıştır. İlk unsur, Merkez Bankasının operasyonel bağımsızlığı olmuştur.

Page 39: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

37

Buna göre, TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikler, TCMB’nin görevinin öncelikleenflasyonla mücadele olduğunun belirlenmesi, Para Politikası Komitesi’nin kurulması ve baş-kan yardımcıları da dahil üst düzey yöneticilerin sabit sürelerle göreve atanmaları gibi unsur-ları içermektedir. Böylece, merkez bankasının siyasi baskıdan uzak bir şekilde, enflasyonlamücadeleyi sadece teknik bir konu olarak ele alabilmesi amaçlanmıştır.

Para politikasında, para tabanı programın nominal çıpası olarak belirlenmiştir. Ayrıca,yeniden tanımlanan net iç varlıklar ve net uluslararası rezervler değişkenleri performans kri-terleri olarak belirlenmiş ve sağlanacak dış finansman imkanının özellikle bu performans kri-terlerinin sağlanmasında kullanılacağı belirtilmiştir.

Para politikası uygulamasında net iç varlıklar, net uluslararası rezervler ve para tabanıgibi miktar kısıtlamasına tabi politika araçları vardır. Bununla beraber, en önemli iki araç kısavadeli faiz oranlarının enflasyonist baskıları hafifletecek şekilde kullanılması ve döviz kuruiçin herhangi bir fiyat düzeyi taahhüdünde bulunulmamasıdır.

Niyet mektubunda yer verilen para politikası uygulamasının öncelikli hedefienflasyonist baskıların hafifletilmesidir. Bununla beraber, mektubun yazıldığı dönemde yaşa-nan krizin de etkisiyle çok yüksek olan nominal ve reel faiz hadlerinin beklentilerin iyileşme-si, uygulanacak program ve sağlanan dış destek sayesinde gerileyeceği ve bunun da hem piya-sa istikrarına, hem de kamu maliyesine katkı yapacağı umulmaktadır.

2.4. Bankacılık Sektörü Reformu

Niyet mektubunda açıklanan ekonomik program uygulamaya konulacağı dönemde,bankacılık sektörü daha önceki dönemlerde uygulanan ekonomi politikalarının sonucu olarakbir dizi zaafa sahipti. Programın en önemli unsurlarından bir tanesi bu zaafların giderilmesi vefinansal sistemin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması olmuştur.

Finansal sistemin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan bankacılık sistemi özellikle1990’lı yıllar boyunca süren yoğun kamu borçlanması nedeniyle, aktifleri içinde kamu borç-lanma senetlerine büyük oranda yer vermiş ve böylece önemli bir faiz riskiyle karşı karşıyakalmıştı. Yine aynı dönem itibariyle, kamu borçlanmasını ve ekonomik canlılığı kolaylaştıra-cak bir faktör olarak uygulanan çeşitli kontrollü kur politikaları, hem dövizde açık pozisyontaşımayı, hem de yurtdışı piyasalardan yoğun bir şekilde borçlanmayı teşvik etmiştir. Bununsonucu olarak bankacılık sistemi bütün dönem boyunca yüksek oranda faiz ve kur riski taşı-mış; 1994 ve 2001 krizlerinde de bu riskler kısmen gerçekleşmiştir.

Dönem boyunca, gerek yüksek risk taşıma mecburiyeti, gerekse kamusal denetiminetkinlikten uzak olması sermaye yetersizliği sonucunu doğurmuş; ayrıca sistemin neredeyseyarısının kamu bankalarından oluşması da ayrı bir sorun teşkil etmiştir. Kamunun mali yü-kümlülüklerinin bir kısmının kamu bankalarına süpürülmesi, hem bu bankaların mali bünyele-rini ve likidite durumlarını bozmuş; hem de kısa süreli faiz hadlerinin yüksekliği üzerinde et-kili olmuştur.

Bankacılık sisteminde ana hatlarıyla özetlenen sorunlar, gerek 2000 başında uygulan-maya başlanan program, gerekse daha önceki programlar için ek bir zafiyet yaratmıştır. Bunedenle, niyet mektubunda ele alınan en önemli hususlardan biri bankacılık sektörü reformuolmuştur.

Page 40: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

38

Reform ana hatları itibariyle;

i. Kamu bankalarına görev zararları karşılığı kamu borçlanma kağıdı vermek, böylece bubankaların gecelik piyasada yaptıkları baskıyı hafifletmek, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. veT. Halk Bankası A.Ş.’nin yeniden yapılandırılması, bu iki bankaya sermaye desteğiyapılması ve geri kalan iki kamu bankasından birinin (T. Emlak Bankası A.Ş.) kapa-tılması, diğerinin ( T. Vakıflar Bankası T.A.O.) de özelleştirilmesi,

ii. TMSF bünyesindeki bankaların satılabilecek durumda olanlarının hızla satılması, ge-riye kalanların birleştirilmeleri ve daha sonra sermayelendirilmesi ve ayrıca TMSF’nintahsilat biriminin daha hızlı ve etkin çalışmasının sağlanması, Fon bünyesindeki kre-dilerin hızla tahsilat birimine devredilmesi,

iii. Özel bankaların mümkünse birleşmeye teşvik edilmeleri ve ayrıca, özellikle Kasım2000 ve Şubat 2001 krizlerinde uğradıkları zararlar dolayısıyla iyice zayıflamış bulu-nan sermayelerinin güçlendirilmesi için teşvik edilmesi/zorlanması,

iv. Bankalar Kanununda kamusal denetimin etkinliğini ve risk yönetimini güçlendirecekbir dizi değişiklik yapılması,

gibi unsurları içermektedir.

Programın yukarıda sayılan temel unsurlarının hemen hepsi uygulamaya konulmuştur.Böylece serbest kur rejimi, güçlü ve güvenilirliği yüksek bir para otoritesinin uyguladığı parapolitikası, güçlendirilmiş bir bankacılık sistemi ve disiplinli bir maliye politikasının sonucuolarak yeni bir ekonomik ortam oluşmuştur. Enflasyonun düştüğü ve bankacılık sistemininiçinde faaliyet göstereceği ortam, bu unsurlarla şekillenmiştir. Gayet tabiidir ki, bu dört unsu-run uygulaması ekonomik birimlerin portföy, yatırım ve tasarruf tercihleriyle, para ikamesidavranışı üzerinde etkili olmuştur. Bu şekilde, yeni ortamda ekonomik birimlerin temel tercihve davranışlarının nasıl değiştiği ve bu değişime nasıl tepki verildiğinin araştırılması da elealdığımız makroekonomik çerçevenin içinin doldurulmasını sağlayacaktır. İzleyen bölümdebu konu ele alınmaya çalışılmıştır.

3. Yeni Ekonomik Ortama Tepkiler

Ekonomik programa ve yeni ekonomik ortama her kesimin verdiği tepkilerin incelen-mesi açısından kolaylık sağlaması için, belli başlı ekonomik birimleri kamu kesimi, reel sek-tör (hizmet üretenler de dahil firmalar kesimi, finansal olmayan sektör) finansal sektör vehanehalkı olarak dört gruba ayıralım. Öncelikle bu kesimlerin yatırım ve tasarruf kararlarınınasıl değiştirdiği, dolayısıyla programa nasıl tepki verdikleri anlaşılmalıdır.

Kamu Kesimi: Yeni programla beraber, davranış kalıbını değiştiren en önemli kesimkamu sektörü olmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi, her türlü kur taahhüdünden vazgeçme,buna karşın, parasal büyüklüklerin miktarı ve kısa vadeli faiz oranlarının kontrolüne dayanandisiplinli bir para politikası, kamu bankalarının görev zararlarının kapatılması ve yeni görevzararı verilmeyecek şekilde düzenlemelere gidilmesi, v.b düzenlemeler kamu kesimi davranı-şının değiştiğine dair diğer ekonomik birimlere verilen en güçlü mesaj olmuştur ve alınan ön-lemlere kamu tarafından riayet edildiğinin görülmesi, piyasalarda istikrarın sağlanması ve te-minine, dolayısıyla enflasyonun gerilemesine çok önemli bir katkı sağlamıştır. Öte yandan,

Page 41: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

39

kamu kesimi kendi harcama ve tasarruf kalıplarını da değiştirmiş ve ekonominin genel tasar-ruf- yatırım dengesine yaptığı olumsuz etkiyi sınırlamaya başlamıştır.

Tablo 1: Milli Gelirin Dağılımı (Yüzde pay)1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003*

Gayri Safi Milli Hasıla 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0Dış Kaynak 4,8 3,8 1,1 2,5 6,6 -1,3 2,6 5,0Toplam Kaynaklar 104,8 103,8 101,1 102,5 106,6 98,7 102,6 105,0Toplam Yatırımlar 24,6 25,2 23,7 23,7 24,8 16,1 21,7 24,3 Kamu 5,3 6,5 6,8 6,6 6,9 5,6 6,3 4,5 Özel 19,3 18,6 16,9 17,1 17,9 10,5 15,4 19,8Toplam Tüketim 80,2 78,6 77,3 78,8 81,8 82,6 81,0 80,7 Kamu Tüketimi 9,9 10,8 11,1 13,3 12,3 13,1 12,7 12,4 Özel Tüketim 70,3 67,9 66,3 65,5 69,5 69,5 68,2 68,3Toplam Yurtiçi Tasarruf. 19,8 21,4 22,7 21,2 18,2 17,4 19,0 19,3 Kamu (Tas.-Yat.) Farkı -6,8 -5,6 -8,6 -13,3 -11,5 -15,2 -12,5 -9,9 Özel (Tas.- Yat.) Farkı 2,0 1,8 7,6 10,8 4,8 16,6 9,9 4,9Net Tasarruf -4,8 -3,8 -1,1 -2,5 -6,6 1,3 -2,6 -5,0 Özel Tasarruf Eğilimi 23,3 23,1 27,0 29,8 24,7 28,1 27,0 26,6Dış Kaynak 4,8 3,8 1,1 2,5 6,6 -1,3 2,6 5,0

Kaynak: DPT, * Tahmin

Aşağıda 1996-2003 yılları arasında, GSMH’nın harcamalar yönünden ve sektörler iti-bariyle yüzde dağılımı sunulmuştur. 1996-2000 dönemi, 2001-2003 dönemini kapsayan yeniekonomik ortamla kıyaslama yapabilmek amacıyla eklenmiştir.

1996-2000 döneminde kamu tüketimi ortalama yüzde 11,5 olarak gerçekleşmiştir.2001-2003 döneminde ise bu oran yüzde 12,7’dir. Her ne kadar, bu dönemde kamu tüketimiartmış gibi gözüküyorsa da, azalan bir trend izlemektedir ve 2001 yılında milli gelirdeki ciddidaralmanın etkisiyle milli gelirin yüzde 13,1’ine dek yükselen kamu tüketimi, düzenli şekildeazalarak 2003’de yüzde 12,4’e gerilemiştir. Aynı karşılaştırma itibariyle kamu yatırımları dayüzde 6,4’den yüzde 5,5’e gerilemiştir.

Nitekim kamu kesiminin net tasarrufu artmaktadır. 2001 yılında krize bağlı olarak da-ralan milli gelir, yükselen faiz oranları ve azalan vergi gelirleri paralelinde milli gelirin yüzde15,2’sine kadar çıkan kamu tasarruf açığı, 2003 yılı itibariyle yüzde 9,9 düzeyine gerilemiştir.

Kamunun net tasarruf dengesine yaptığı olumsuz katkının sınırlandırılmasında kullan-dığı en önemli araç yüksek faiz dışı fazla politikası olmuştur. Nitekim 1996-2000 dönemindekonsolide bütçe itibariyle faiz dışı fazlanın milli gelire oranı ortalama yüzde 2,8 olarak ger-çekleşirken, 2001-2003 döneminde bu oran yüzde 5,5’e yükselmiştir. Faiz dışı fazlanın bütçegelirlerine oranına baktığımızda ise, aynı dönemler itibariyle oran yüzde 12,1’den yüzde19,2’ye yükselmiştir. Bir başka deyişle, kamu 2001’den bu yana topladığı her yüz liralık ver-ginin yaklaşık yirmi lirasını (faiz gelir-giderleri hariç) tasarruf etmiş ve bu miktarla borcunuazaltmaya çalışmıştır.

Hedeflenen faiz dışı fazlayı elde etmek için, bütçe giderlerinde kısıntı yapacak pek azyer kaldığından dolayı, genellikle vergi gelirleri artırılmış ve böylece kamunun ekonomi için-deki payı ironik bir şekilde büyümüştür. Nitekim, 1996-2000 döneminde bütçe gelir ve gi-derlerinin milli gelire oranı sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 31 iken, bu oranlar 2001-2003 dönemiiçin sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 42’ye yükselmiştir.

Page 42: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

40

Kamu kesiminin davranış kalıbındaki en önemli değişiklikler bunlardır. Yani ekono-mik programın ciddiyetle uygulanacağı mesajını vermesi, enflasyonla ciddi bir savaş başlat-ması ve bu savaş için bağımsız ve saygın bir para otoritesi yaratabilmesi, daha sıkı bir maliyepolitikasına yönelmesi ve nihayet –pek istemeden de olsa- ekonomi içindeki payının artması.

Özel Kesim: Özel kesimin programa tepkisine bakıldığında, ilk göze çarpan olgu, ö-zel kesim net tasarrufundaki dikkate eğer azalıştır. 2001 yılında ekonomik krizin de etkisiylemilli gelirin yüzde 16,6’sına kadar yükselen özel kesim net tasarrufu, hızla gerileyerek 2003sonunda yüzde 4,9 düzeyine inmiştir. Kamu net tasarrufundaki artıştan çok daha hızlı bir şe-kilde gerileyen özel kesim net tasarrufu, toplam tasarruf açığının, dolayısıyla cari işlemler a-çığının büyümesinin de en önemli sebebi olmuştur.

Özel kesim net tasarrufundaki gerilemenin en önemli unsuru tüketimden değil, yatı-rımlardan gelmiştir. Özellikle 2002 yılının ilk çeyreğinden itibaren sabit fiyatlarla neredeyseiki katına çıkan özel kesim makine ve teçhizat yatırımları bu artışta belirleyici olmuştur.

Özel kesim yatırımlarındaki dikkat çekici artışın finansmanı ise sadece kısmen Türki-ye finans sisteminin kaynaklarıyla yapılmıştır. 2001-2003 döneminde bankacılık sistemininkredileri ciddi (yüzde 92) bir artış göstermiştir. Yine de aynı dönemde meydana gelen hızlıekonomik büyümeyi ve özel sektördeki yatırım artışını finanse etmekten uzak gözükmektedir.Nitekim dış borç stokunun borçlulara göre dağılımına bakıldığında, firmalar kesiminin büyükkısmını oluşturduğu diğer kaleminin hem kısa, hem de uzun vadeli borç stokunda ciddi birartış görünmektedir.

Tablo 2:Dış Borç Stokunun Borçlulara Göre Dağılımı, Seçilmiş Sektörler (Milyon dolar)1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004/1

Toplam Dış Borç 79.356 84.215 96.417 103.027 118.806 113.901 131.058 147.035 146.510 - Kısa vadeli 17.072 17.691 20.774 22.921 28.301 16.403 16.424 23.013 23.880 -Uzun vadeli 62.284 66.524 75.643 80.106 90.505 97.498 114.634 124.022 122.630

-Kısa vadeli 17.072 17.691 20.774 22.921 28.301 16.403 16.424 23.013 23.880 -Kamu 15.146 15.889 18.971 21.555 26.021 14.919 13.129 17.304 18.125 -Bankalar 8.419 8.503 11.159 13.172 16.900 7.997 6.344 9.692 10.017 -Diğer 7.669 8.245 8.710 9.063 9.748 7.654 8.425 10.461 10.980

-Uzun vadeli 62.284 66.524 75.643 80.106 90.505 97.498 114.634 124.022 122.630 -Kamu 40.162 38.845 39.890 42.427 47.924 46.419 63.985 70.238 69.283 -Bankalar 2.270 3.757 4.274 4.768 4.550 3.211 3.032 3.090 3.165 -Diğer 7.379 11.277 16.801 19.885 21.517 22.699 25.638 27.210 28.088Kaynak: Hazine Müsteşarlığı

Diğer kesiminin 2001 sonunda toplam 30 milyar dolar olan dış borç stoku, 2003 so-nunda yüzde 30 civarında artarak 39 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönem itibariyle, ban-kacılık sektörünün dış borç stoku yüzde 18, kamunun ise –Uluslararası Para Fonundan alınanyüklü borca rağmen- yüzde 42 oranında artmıştır. Bu durum firmalar kesiminin yatırımlarınınfinansmanında dış kaynak kullanımının öneminin arttığına işaret etmektedir.

2001-2003 dönemi boyunca kümülatif olarak sınai üretim endeksi yüzde 27 artarken,özel kesim reel ücretleri yüzde 23 oranında daralmıştır. Aynı dönem itibariyle genel işsizlikoranı da yüzde 6,3’den yüzde 10,5’e yükselmiştir. Demek ki, firmalar kesiminin enflasyonda-ki gerilemeye verdiği tepki, kayda değer bir verimlilik ve üretim artışı olmuştur. Bu verimlilikve üretim artışı hem ekonomik büyümeyi olumlu etkilemiş, hem de TL’nin düzenli olarak de-

Page 43: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

41

ğer kazandığı bir dönemde rekabet gücünün korunarak ihracatın artırılmasını mümkün kıl-mıştır.

Özel sektörün önemli bir unsuru olan bankalar kesiminin yeni ekonomik programagösterdiği tepki ve uyum ileride daha detaylı olarak ele alınacağı için burada ayrıca değinil-memiştir.

Tablo 3’de temel ekonomik birimlerin döviz pozisyonları çıkarılmaya çalışılmıştır. Butabloda kullanılan rakamlarda bir dizi kısıt ve varsayım mevcuttur. Tablodaki rakamlar bu kı-sıtlar altında okunmalıdır. Bankalar kesimi ve TCMB’nın rakamları sorunsuzdur. Buna karşınmesela hanehalkının bankalara olan döviz cinsinden borçları (mesela dövize endeksli olarakalınan tüketici kredileri) küçük rakamlar oldukları için ihmal edilmişlerdir.

Firmalar kesimi için, bu kesime ait dış borç stoku ile bankaların yurtiçi döviz kredileritoplamı alınmıştır. Firmalar kesiminin yabancı para alacakları ve varlıkları veri eksikliğindenihmal edildiği gibi, dış borç stokları da tamamen firmaların net dış borcunu göstermemekte-dir. (Mesela firma sahiplerinin kendi paralarını sermaye olarak koymak yerine yurtdışındankredi şeklinde firmaya aktarması gibi durumlar da firmaların dış borç stoku içinde görün-mektedir.)

Tablo 3: Ana Ekonomik Birimlerin Döviz Pozisyonları, 2000 ve 2003 (Milyon dolar)Bankalar Firmalar Hanehalkı TCMB Top.Net Poz.

2000 Döv.Alac. 54.598 … 46.819 26.737Döv.Borç -71.857 -34.596 -206 25.102Fark -17.259 -34.596 46.613 1.635 -3.607

2003 Döv.Alac. 70.271 … 56.754 37.893Döv.Borç -77.445 -49.343 -593 -37.513Fark -7.174 -49.343 56.161 380 24

Kaynak: TCMB, TBB

Hanehalkına bakıldığında, eldeki kısıtlı verilerle iki gelişme dikkat çekicidir. Birincisiözellikle tüketici kredileri ve kredi kartlarında görülen genişlemedir. 2001-2003 dönemindeyüzde 230 oranında artış gösteren tüketici kredileri ve kredi kartı harcamaları en hızlı artanparasal kalemlerden biri olmuştur. Diğer gelişme, hanehalkının döviz cinsinden alacaklarının2000 sonundan 2003 sonuna kadar olan dönemde yaklaşık 10 milyar dolar artmış olmasıdır.Her ne kadar, bu artışın bir kısmı doların Euro karşısında değer kaybetmesinden kaynaklan-mışsa da, yine de ele alınan dönemde ters para ikamesinin düşünüldüğü kadar güçlü olmadı-ğını göstermektedir.

Ekonomideki ana birimlerin döviz pozisyonlarıyla ilgili tercihine baktığımızda ise,2000 yılı sonunda bankacılık kesiminin 17 milyar dolar düzeyinde olan açık pozisyonunun2003 sonunda 7 milyar ABD doları düzeyine gerilediği görülmektedir. Bu gerilemede en ö-nemli faktör şüphesiz ki, Haziran 2001 tarihinde gerçekleştirilen takas uygulaması sonucubankaların kur risklerinin bir kısmını kamuya aktarması, buna karşın kamunun vade riskininbir bölümünü üstlenmeleri olmuştur. Firmalar kesiminin pozisyonu 14 milyar dolar artarak 49milyar dolara yükselmiştir. Hanehalkının pozisyonu 10 milyar dolar artarken, TCMB’nın po-zisyonu 1 milyar dolar düzeyinde azalmıştır.

Hanehalkı ve TCMB’nın pozisyonlarında anlamlı bir değişiklik olmamıştır. Hanehalkıpozisyonundaki on milyar dolarlık artış, gerek doların diğer yabancı döviz kurları karşısında

Page 44: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

42

değer kaybetmesi, gerekse finansal sistemdeki büyümeden kaynaklanmıştır. Buna karşılık,bankacılık kesiminin açık pozisyonunun 17 milyar dolardan 7 milyar dolara düşmesi ve fir-malar kesiminin pozisyonunun (dış borcunun ve yurtiçi döviz borçlarının) 49 milyar dolarayükselmesi ilgi çekicidir. Bankacılık kesiminin açık pozisyonunun daraltılmasında ana etken,yukarıda da söylendiği gibi takas işlemi olmuştur. Bununla beraber, bankacılık kesiminin açıkpozisyonunu izleyen dönemde -olumlu koşullara karşın- yükseltmemesi önemlidir. Bu durum,kamu denetiminin etkinliğinin arttığına ve/veya bankacılık sisteminin, tam dalgalı kur politi-kası altında olması gerektiği gibi- risk algısının yükseldiğine işaret etmektedir.

2000-2003 döneminde ekonomik birimlerin pozisyon tercihini etkileyen çok sayıdaetken mevcuttur. Dönemin bütünü itibariyle ABD dolarının Euro’ya karşı değer kazanması,kısmen ters para ikamesi görünmesi ve TL’nin başlıca yabancı paralar karşısında değer ka-zanması bu etkenlerden bazılarıdır. Bununla beraber, zaten bu sayılan etkenlerin bir kısmıdoğrudan doğruya uygulanan yeni ekonomik programın ve onun getirdiği düşük enflasyonortamına verilen tepkilerdir.

Genel olarak, özel sektörün yeni ekonomik ortama verdiği tepki, ciddi bir verimlilikartışı paralelinde gerçekleşen üretim artışı, risk algısında kısmi bir iyileşme, başta yatırımlarolmak üzere toplam harcamalarda –krizin etkilerinin devam ettiği 2001 yılı hariç- artış ve buçerçevede özel kesim net tasarrufunda bir gerileme olarak özetlenebilir. Öte yandan, risk algı-sındaki artış dahi özel kesimin bütününe yayılmış bir davranış değil, sadece kısmen bankacılıksektöründe gözlenen bir gelişmedir.

Özel sektörün 2000 sonunda 3,6 milyar dolar olan toplam açık pozisyonu 2003 sonuitibariyle kapanmıştır. Bununla beraber, pozisyonun kompozisyonu değişmiştir ve bankacılıkkesiminin üzerindeki kur riski göreli olarak azalırken, firmalar kesiminin kur riski ciddi birartış kaydetmiştir.

4. Enflasyonist Sürecin Banka Bilançolarına Etkisi

Dezenflasyon sürecinin bankacılık sistemi üzerinde nasıl etkilerde bulunacağını ince-lemeye geçmeden önce, enflasyonist sürecin bankacılık sistemini nasıl etkilediği ele alınmalı-dır, çünkü bankalar dezenflasyon sürecine, enflasyonist dönemden miras aldıkları bazı sorun-larla girmişlerdir ve dezenflasyon sürecinde bu sorunların elimine edilmeleri beklenmektedir.

Bulat, Doğukanlı, Önal (2000) çalışmalarında 1972-1997 döneminde Türk bankacılıksektörünün enflasyonist süreçten nasıl etkilendiğini net borçlu hipotezine göre araştırmışlar-dır. Buna göre, bankaların net borçlu/alacaklı durumları ile net faiz marjları arasında bir ilişkibulamamışlardır (Bulat, Doğukanlı, Önal, 2000, s.28). Diğer bir deyişle, enflasyonist sürecinnet borçlu konumunda olan banka karlılığına olumlu etkisi olması beklenirken, veriler bubeklentiyi desteklememiştir.

Aynı çalışmanın diğer bir önemli bulgusu net faiz marjının 1990 sonrası dönemdehızla artmasıdır (Bulat, Doğukanlı, Önal, 2000, s.28). 1994 yılında yaşanan kriz dahi bu mar-jın düşmesine neden olmamıştır. Aynı dönem itibariyle net faiz dışı marjı da –özellikle perso-nel harcamalarının etkisiyle- sürekli negatif olmuştur.

Babuşçu, Köksal, Ünsün ve Yazıcı ise çalışmalarında enflasyonist dönemin bankacılıksistemine etkilerinde en önemli sorunlar olarak; aktifte kredilerin payının azalması ve menkuldeğerler cüzdanının payının artması, özkaynakların reel bazda azalması ve zayıflaması, vade

Page 45: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

43

uyumunun bozulması, bilançoda döviz cinsinden varlık ve yükümlülüklerin payının artması,ve nihayet enflasyonist sürecin bankacılık ürünlerinin çeşitlenmesini engellemesini saymakta-dırlar (Babuşçu, Köksal, Ünsün ve Yazıcı, 2000, s.23, 25, 27, 33).

Öte yandan, aynı çalışmaya göre enflasyonist sürecin bankacılık sistemine olumlu et-kileri de olmuştur. Banka ve şube sayılarının artması, ayrıca şubeleşme düzeyinin yükselmesi,(şubelerin coğrafi olarak daha geniş bir alanı kapsaması) bankaların karlılığının artması venihayet repo işlemlerinin artması da olumlu etkiler arasında sayılabilir.

Yolalan’a göre, enflasyonist süreçler bankacılık sisteminin gelişimini önler. Enflasyo-nu belli bir eşiğin üzerinde olan ülkelerin finansal sistemleri, daha düşük enflasyonlu ülkeler-deki finansal sistemlere göre daha az gelişmiştir. Yine aynı çalışmaya göre, enflasyonist birsüreç içinde olumsuz etkiler olarak; oynaklık, bankacılık riskleri ve maliyet artarken, piyasaderinliği, vade ufku (ekonomik birimlerin önünü görebilme yetisi) ürün çeşitliliği ve sermayeyeterliliği azalır. (Yolalan, 2000, s.4)

Enflasyonist süreçlerin bankacılık sistemine başlıca olumlu etkileri ise, banka, şube veişlem sayılarının artmasıdır. Bu olumlu ve olumsuz etkilerin toplamına bakıldığında, serma-yenin getirisi anlamında karlılığın ve banka performansının ne olacağı içinse net bir şey söy-lenemez. (Yolalan, 2000, s.4).

Tunay ve Uzuner ise enflasyonist süreçlerin bankacılık sistemine olan etkilerini bekle-nen ve beklenmeyen enflasyon oranları arasındaki farkı dikkate alarak incelemişlerdir. Bunagöre, aktif ve pasiflerinin büyük kısmı nominal enstrümanlardan oluşan bankalar, enflasyonistbir ortamda en çok beklenmeyen enflasyon şoklarından etkilenmektedir. Beklenmeyen enf-lasyon iki çeşit risk doğurur.

Öncelikle, gelecekteki nakit akımlarının reel değerini düşürdüğü için, nakit akışındabelirsizliğe yol açar.

İkinci olarak ise, banka aktiflerinin banka pasiflerinden daha uzun vadeli olması du-rumunda, beklenmeyen enflasyonist şok sonucu artan faiz oranlarına maliyetli pasif kalemleridaha çabuk, getirili aktif kalemleri ise daha yavaş uyum gösterecektir. Bu şekilde ortaya çıkanrisk, bankanın karlılığını etkileyebilecektir.

Beklenmeyen enflasyondan doğan bu iki temel sorun dışında, enflasyonist bir sürecinbankacılık kesimine diğer etkileri ise şöyle sıralanabilir: Faiz ve kur oranlarındaki oynaklık,asimetrik bilgi problemine dayalı sorunların artış göstermesi, yoğun kamu borçlanması duru-munda, kamu bankalarının hükümet politikalarına yakın bir tavır alması suretiyle bankacılıksektöründeki rekabet ve risk alma davranışının olumsuz etkilenmesi, mali kesim-reel kesimilişkisinin zayıflaması ve bankaların faaliyet giderlerinin yükselmesi gibi etkiler de meydanagelmektedir (Tunay ve Uzuner, 2000, s.65,72).

Yukarıda kısaca özetlenen çalışmalar, enflasyonist bir sürecin bankacılık sistemininözkaynaklarını ve mali bünyesini zayıflattığını, mali sistemin büyümesini ve finansal ürünle-rin çeşitlenmesini engellediğini bulgulamaktadır. Buna karşın banka karlılığının ve şubeleş-menin artması ise enflasyonist sürecin bankacılık sistemi üzerindeki olumlu özellikleridir.

Page 46: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

44

5. Düşük Enflasyon Ortamında Bankacılık

Düşük enflasyon sürecinden bankacılık sektörünün nasıl etkilenebileceğine dair bek-lenen gelişmelerle ilgili, kısıtlı da olsa yapılmış çalışmalar mevcuttur. Bununla beraber, buçalışmaların büyük kısmı 2000 yılında uygulanmış olan dezenflasyon programından önce yada program sırasında yapılmış çalışmalardır. 2000 yılı programı ise enflasyonu düşürmek için,mevcut programda kullanılanlara taban tabana zıt araçlar kullanan bir programdı. Dolayısıylabu çalışmalarda zikredilen ve aşağıda ele alınmış olan beklentiler ve öngörüler başka bir eko-nomik-finansal yapı için düşünülmüştür. Bu nedenle, aşağıda incelenen beklentilerin bu kısıtaltında okunması gerekmektedir. Çalışmalarda çok farklı öngörüler dile getirilmiştir. Bununlaberaber, özellikle dört unsur önplana çıkmakta, çalışmaların çoğunda bu dört unsurun ortakolduğu görülmektedir.

i. Vadesiz mevduatlardan elde edilen gelirde bir azalma meydana gelecektir: Buargüman en sık dile getirilen, üzerinde en çok anlaşma sağlanmış etkilerden biri olarakortaya çıkar. Gerek Van Rijkeghem (1999), gerekse IMF (1999) ve Inan (2000) tara-fından yapılan çalışmalar, enflasyon oranındaki gerileme paralelinde bankaların vade-siz mevduatlardan elde ettikleri gelirde (float) bir azalma olacağını, çünkü enflasyon-daki gerilemenin paranın zaman değerini de düşüreceği için, vadesiz mevduattan sağ-lanan avantajların daralacağını dile getirmişlerdir. Ayrıca, Babuşçu, Köksal, Ünsün veYazıcı (2000, s.56) da çalışmalarında vadesiz mevduatın bankalar açısından cazibesiniyitirmesi sonucu toplam vadesiz mevduatta azalış olacağını belirtmişlerdir. Benzer şe-kilde Tunay ve Uzunay (2000, s.81) da vadesiz mevduatlardan sektörün elde ettiği ka-zancın azalabileceğini vurgulamışlardır.

ii. Faiz oranlarındaki hızlı gerileme bankalara bir defalık bir kazanç sağlayacaktır:Enflasyonun gerilediği bir süreçte, nominal faiz hadleri de enflasyondaki gerilemeyeuygun bir şekilde gerileyecektir. Böyle bir durumda, yani faiz hadlerinin gerilediği birsüreçte, eğer bankaların aktiflerinin ortalama vadesi, pasiflerinin ortalama vadesindendaha uzunsa bankalar ekstra kar sağlayacaklardır. Bu görüş de hem Van Rijkeghem(1999, s.6), hem IMF (1999, s.49) tarafından dile getirilmiştir. Ayrıca, programın uy-gulanması sırasında yapılmış olan bir çalışmada da bu beklentinin kısmen gerçekleş-miş olduğu belirtilmektedir (İnan, 2000, s.14).

iii. Faiz ve arbitraj gelirleri azalacak, bankacılık hizmetlerinden alınan komisyonlarön plana çıkacaktır: Bu görüş, gerek IMF (1999, s.51) gerekse Şubat 2001 Krizindensonra hazırlanmış olan Alper, Berument ve Malatyalı da ele alınmıştır. Alper,Berument ve Malatyalı (2002, s.179-180) mevcut istikrar programının başarıya ulaş-ması halinde, yüksek düzeydeki kamu borçlanmasının azalacağını ve enflasyonun dü-şeceğini; bu iki unsurun da beraberce yüksek faiz marjlarını daraltacağı ve açık pozis-yonlardan elde edilen gelirleri azaltacağı öngörüsünde bulunmaktadırlar. Böylece ban-kalar, faiz dışı gelirlerine (başta hizmet komisyonları olmak üzere) daha çok yönele-ceklerdir. Benzer şekilde Van Rijkeghem (1999, s.3) bankaların açık pozisyonlardanelde ettikleri kazançları kaybedeceklerini, bu kayıplarını da artan finansal aracılıkhizmetleriyle dengeleyeceklerini öngörmüştür. Ayrıca, Babuşçu, Köksal, Ünsün veYazıcı (2000, s.59) faiz marjlarındaki daralmanın bankaların net faiz gelirlerini düşü-receğini ve bu nedenle faiz dışı gelirlerinin önemini artıracağını söylerler.

iv. Ekonomide parasallaşma artacak ve kredi talebinde artış meydana gelecektir:Bu argüman, öncelikle enflasyondaki gerilemenin ekonomide belirsizliği azaltacağını,

Page 47: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

45

ekonomik birimlerin önlerini daha iyi görebileceklerini varsayar. Belirsizliğin azalma-sı ise kredi talebini ve ekonominin parasallaşma düzeyini artırır. Bu argüman IMF(1999, s.43), Inan (2000, s.15) ve Van Rijkeghem (1999, s.4-5) tarafından dile getiri-lir. Ayrıca, Inan (2000,15) ve Van Rijkeghem (1999,6) bu kredi patlamasının ekonomiiçin bir risk oluşturduğunu öne sürüp, önlem alınması gerektiğini de savunurlar. Ayrı-ca, Alper, Berument ve Malatyalı (2002, s.180) benzer şekilde ekonomik birimlerinenflasyonun gerilemesi paralelinde ekonomide belirsizliğin azalacağını, bunun da kre-di hacminin artışı ve kredi vadelerinin uzamasına yol açacağını belirtirler. Yine ben-zer şekilde, Babuşçu, Köksal, Ünsün ve Yazıcı (2000, s.54) da yaptıkları regresyon a-nalizinde kredilerin toplam aktifler içindeki payının artacağını bulgulamışlar, ayrıcakredilerin geri dönmeme riskinin azalması ve özel sektörün kredi talebinin artışının birbütün olarak kredi kullanımını artıracağını belirtmişlerdir.

Dezenflasyon sürecinin bankacılık sistemi üzerindeki etkisini inceleyen çalışmalardaüzerinde neredeyse anlaşmaya varılmış olan bu dört unsur dışında da bazı argümanlar dile ge-tirilmiştir. Mesela, Alper, Berument ve Malatyalı (2002, s.179-180), çalışmalarında sektördekonsolidasyon olacağı, küçük ölçekli bankaların maliyet dezavantajlarını daha net hissedeceğive kapanacağı/birleşeceği, yabancı bankaların birleşme/satın alma yoluyla paylarının artacağı,itibarlı firmaların banka kredisi yerine bono yada banka garantili bono çıkararak finansmansağlayacağı ve bu nedenle bankaların daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelere yöneleceğiöngörüsünde bulunmuşlardır.

IMF’nin çalışmasında ise (1999) munzam karşılık oranlarının bankalara getirdiği maliyükün reel anlamda azalması gibi bazı öngörüler mevcuttur.

Babuşçu, Köksal, Ünsün ve Yazıcı (2000, s.55-56-58-60,61) da yukarıda sayılan dörtunsur dışında, özkaynak yetersizliğinin belirginleşmesi, karlılıkta azalma, yabancı para kay-nağın avantajının azalması, aktif ve pasiflerin vadelerinin daha uyumlu hale gelmesi, mali ya-pısı zayıf bankaların süreçten olumsuz etkilenmesi, rekabetin, risk yönetiminin ve yabancıbankaların sistemdeki payının artışı gibi öngörülerde de bulunmuşlardır.

Tunay ve Uzuner (2000, s.84) yaptıkları ampirik incelemede Türk bankacılık sistemi-nin performansının hem enflasyona, hem de enflasyon belirsizliğine bağlı olduğunu bulgula-mışlardır. Dolayısıyla, eğer makro ekonomik istikrarsızlık, enflasyon ve enflasyon belirsizli-ğini gidermek mümkün olursa, sistemin performansı iyileşebilecektir.

Bu öngörüler, iki varsayım içermektedir. Varsayımlar, öncelikle enflasyonun gerileye-ceği ve bu durumun ekonomide risk algısını düşürerek, reel faiz oranlarını düşüreceği ve ka-mu kesimi borçlanma gereğinin azalacağı varsayımlarıdır. Ancak, kamu kesimi borçlanmagereğinde anlamlı bir gerileme ve ona eşlik edecek olan bir reel faiz düşüşü bankaların kamuborçlanma senetlerinden elde ettiği gelirleri büyük oranda düşürerek onları başka gelir kay-nakları (mesela işlem komisyonları) aramaya iter. Ekonomik genişleme nedeniyle kredi tale-binde bir artış meydana gelse bile, bankaların bu talep artışına cevap verebilmeleri yine kamuborçlanma ihtiyacının azalmasına ve bankaların buradan çektikleri kaynakları kredi plasmanıolarak kullanmalarına bağlıdır. Nihayet, bütün bunlar gerçekleşse bile, daha fazla kredi sağ-lanması daha fazla risk almak anlamına geleceğinden, bu risk alma davranışını destekleyecekolan bir özkaynak artışına ihtiyaç vardır.

Yukarıda sıralanan öngörülerle, bu öngörülerin ve onların oluşmasını sağlayacak olankoşulların gerçekleşip gerçekleşmediği izleyen bölümde ele alınacaktır.

Page 48: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

46

6. Beklentiler ve Gerçekleşmeler

Bu bölümde, öncelikle ikinci bölümde ele alınmış olan makroekonomi tedbirlerininuygulaması ve sonuçlarına bakılacaktır. Böylece, programdan amaçlanan sonuçların gerçekle-şip gerçekleşmediği çok kısa bir şekilde incelenecektir. Böylece ortaya çıkan yeni makro eko-nomik yapı incelendikten sonra, bankacılık sisteminin bu yapıya nasıl bir tepki verdiği ve be-şinci bölümde yapılan literatür aramasında derlenen öngörü ve beklentilerin gerçekleşip ger-çekleşmediğine bakılacaktır.

6.1. Program Sonrası Makroekonomik Gelişmeler: 2001-2004

2001 yılı başlarında uygulamaya konulan programın ana hatları çok fazla değişmedenşu ana kadar (Ağustos 2004) uygulanmıştır. Programın dört ana unsurundan biri olan tam ser-best kur politikası, Merkez Bankası’nın kur fiyatlarında günlük oynaklığın giderilmesi veMerkez Bankası rezervlerinin güçlendirilmesi amacıyla yaptığı müdahaleler dışında disiplinlibir şekilde sürdürülmüştür.

Bununla beraber, kur rejiminin uygulanması sürecinde Merkez Bankası’nın özelliklealım yönünde yaptığı müdahaleler, bir önceki paragrafta dile getirilen amacın oldukça ötesinegeçebilmiştir. Bir örnek olarak sadece 2004 yılının Ocak-Mart döneminde Merkez Bankasıverilerine göre, 3,8 milyar dolar tutarında alım işlemi gerçekleştirilmiştir. Yine 2004 yılınınOcak ve Şubat ayları için günlük maksimum 60 milyon dolar (ihale ve opsiyon kullanımıtoplamı) olarak belirlenen müdahale miktarı, Martta 80 milyon, Nisanda sırasıyla 100 ve 140milyon dolara çıkarılmıştır. Merkez Bankası sadece Mayıs ayında döviz satım ihalesi düzen-lemiştir. 2003 yılının tamamında ise 10 milyar doların üzerinde alım yapılmıştır. Bu miktarlargünlük oynaklığın giderilmesi ve Merkez Bankası rezervlerinin güçlendirilmesi amaçlarıylakıyaslandığında yüksek miktarlardır.

Bütün bu müdahalelere karşın, genel olarak döviz fiyatının belirlenmesinde arz-talepgelişmeleri etkili olmuş ve serbest kur rejimi büyük ölçüde uygulanabilmiştir. Bu politika herne kadar kur fiyatları üzerindeki belirsizliği artırıp, risk algısını yükselttiyse de, ekonomik bi-rimlerin kur pozisyonlarını belirlerken daha muhafazakar davranması sonucunu vermiş gö-rünmektedir. Uygulanan kur politikasının bir diğer faydası da kur ile enflasyon arasındaki i-lişkinin zayıflamış olmasıdır.

Programın ikinci ana unsuru olan Merkez Bankasının bağımsızlığının sağlanması ise25.4.2001 tarih ve 4651 sayılı Kanunla sağlanmıştır. Bu Kanunla beraber, Merkez Bankasınıntemel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu ve bunu sağlamak için gerekli araçları kendi-sinin seçeceği hükme bağlanmıştır. Yine bu Kanunla beraber, Merkez Bankası bünyesindegörev yapacak bir Para Politikası Kurulu oluşturulmuş; Kurul üyelerinin görev süreleri veözlük hakları belirtilmiştir.

Merkez Bankasının hedefinin sadece fiyat istikrarı olarak belirlenmesi, bankaya araçbağımsızlığının sağlanması ve Para Politikası Kurulunun oluşturulması, enflasyonla mücade-leyi son derece kolaylaştıran gelişmeler olmuş ve piyasada da olumlu karşılanmıştır.

Programdaki bir diğer unsur ise kamu kesiminde yüksek bir faiz dışı fazla yaratılabil-mesidir. Bu hedefte büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. 2001-2003 dönemi itibariyle kamu ke-simi faiz dışı fazlasının milli gelire oranı, ortalama olarak yüzde 5 olarak gerçekleşmiştir. Burakam hedeflenen miktarın biraz altındadır. Aynı oran 1996- 2000 dönemi için yüzde 2,7 ola-

Page 49: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

47

rak gerçekleşmişti. Buna karşın, faiz dışı fazla üretmekteki bu başarı kamu kesimi borçlanmagereğini düşürebilmekte nispeten etkisiz kalmıştır. 1996-2000 ve 2001-2003 dönemleri içinkamu kesimi borçlanma gereğinin milli gelire oranı yüzde 10,6 ve yüzde 12,6 olarak gerçek-leşmiştir. Kriz yılı olan 2001 verilerini çıkarsak bile bu oran ancak yüzde 10,7’ye, yani 1996-2000 dönemi ile aynı miktara gerilemektedir.

Kamu kesimi borçlanma gereğinin azaltılmasında başarının sınırlı kalmasının en ö-nemli sebebi, nominal faiz hadlerinde, azalan enflasyon paralelinde ciddi bir gerileme sağ-lanmış olmasına rağmen, reel faiz hadlerinin yüksek düzeyini korumuş olmasıdır. Nitekim,kamu borçlanma senetleri için reel faiz hadleri 1996-2000 dönemi için yüzde 20,2 olarak ger-çekleşirken, bu oran enflasyonun gerilediği ve ekonomik belirsizliğin önemli ölçüde azaldığı2001-2003 döneminde sadece yüzde 16,3’e gerilemiştir.2

Dolayısıyla faiz dışı fazla hedefi başarıyla gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, genelolarak kamu maliyesi ve kamu borç stoku konularında başarı sınırlı kalmıştır. Bu konulardasoru işaretleri –hafiflemiş olmakla beraber- devam etmektedir. Bu başarının sınırlı kalmış ol-ması, düşük enflasyon döneminde bankaların portföy tercihleri üzerinde önemli bir etkidebulunmuştur. Yani bankaların aktiflerinde menkul değerler cüzdanının payında beklenen ge-rileme yaşanmamıştır.

6.2. Program Sonrası Bankacılıkta Gelişmeler: 2001-2004

6.2.1. Bankacılık Sektörü Reformu: Neler Yapıldı?

Programın dördüncü ayağı olan bankacılık sektörü reformunda, Niyet mektubunda ya-pılacağı belirtilen unsurların büyük kısmı gerçekleştirilmiştir.

Bankacılık sektörü reformuna dahil olmayan, fakat bu reforma zemin hazırlayan ilk ö-nemli gelişme Haziran 2001’de gerçekleştirilen borç takası olmuştur. Bu takasla beraber, ban-kaların elindeki TL cinsinden kısa vadeli kamu borçlanma senetleri, döviz cinsinden uzun va-deli kamu borçlanma senetleriyle değiştirilmiştir. Böylece bankacılık sistemi, açık pozisyonu-nun önemli bir kısmını Hazine Müsteşarlığına devrederken, karşılık olarak onun vade riskinialmıştır.

İkinci olarak kamu bankalarının görev zararları ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na(Fon) devredilen bankaların zararları, karşılığında uzun vadeli borçlanma senedi verilmek su-retiyle bertaraf edilmiştir. Böylece, başta kamu bankaları olmak üzere bankacılık sektörününaktif kalitesi yükseltilmiştir. Fakat bundan daha önemli olarak, kamu bankalarının likidite so-runları önemli ölçüde rahatlatılmış ve kısa vadeli borçlanma piyasalarında kamu bankaların-dan gelen baskı kaldırılmıştır.

Bu iki gelişme beraberce ele alındığında, kur ve kısa vadeli TL piyasalarının çok ö-nemli iki baskı unsurunun bertaraf edilmesi suretiyle rahatlatıldığı anlaşılmaktadır. Bankacılıksektöründe gerçekleştirilen diğer gelişmeler bu iki unsurun büyük ölçüde rahatlattığı piyasala-rın yardımıyla yürütülmüştür.

Reformun diğer önemli bir adımı özel bankalara dönük denetim ve sermayelendirmeolmuştur. Buna göre, önce sorunlu krediler daha katı kriterlerle yeniden sınıflandırılmış ve busınıflandırmaya uygun olarak denetlenen özel bankaların sermaye ihtiyacı belirlenmiştir. Ar-

Page 50: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

48

dından özel bankalardan eksik sermayenin sağlanması talep edilmiştir. Reformun bu ayağı da,sektörde şeffaflığı artıran ve sektörün mali yapısını güçlendiren önemli bir unsur olmuştur.

Bankacılık sektörü reformunun Fon bankaları ayağının bir kısmı yukarıda belirtildiğigibi bu bankaların zararları karşılığında Hazine Müsteşarlığı tarafından Fona borçlanma sene-di verilmesi olmuştur. Ayrıca, bu bankaların sermaye ihtiyaçları da aynı yolla karşılanmış vesatılabilecek durumda olan bankalar satılmıştır. Satılamayacak durumda olanlar birleştirilmişve tek bir geçiş bankasına indirilmiştir. Fondaki bankaların alacaklarının Fon tarafından dahakolay tahsil edilmesini sağlayacağı düşünülen bir dizi hukuki düzenleme bu sürece eşlik et-miştir.

Nihayet reformun son ayağı kamu bankalarının yeniden yapılandırılması olmuştur.Buna göre, TC Ziraat Bankası A.Ş. ve T. Halk Bankası A.Ş. etkinlik sağlamak amacıyla ortakyönetim altına alınmış, T. Emlak Bankası A.Ş. kapatılmıştır. T. Vakıflar Bankası T.A.O’nunözelleştirilmesi ise halihazırda başarıya ulaşmamış durumdadır.

Reform süreci, özellikle Bankalar Kanununda ve ilgili diğer mevzuatta gerçekleştirilen–ve halen gerçekleştirilme sürecinde olan- bir dizi düzenleme ile devam etmiştir. Bu düzen-lemeler, özellikle kamusal denetimin etkinliğinin artırılması, risk yönetiminin güçlendirilmesi,bankalardan elde edilen mali bilgilerin kalitesinin artırılması ve sektörle ilgili düzenlemelerinuluslararası standartlara getirilmesi amaçlarına yönelik olmuştur.

6.2.2. Bankacılık Sisteminin Reforma Tepkisi: Beklentiler Gerçekleşti mi?

Düşen enflasyon ortamında bankacılık sisteminin davranış kalıplarını etkileyen iki ö-nemli süreç meydana gelmiştir/gelmektedir. Bunlardan birincisi düşen enflasyon sonucunu daortaya çıkaran ve halen temel mantığı ile uygulanmaya devam edilen ekonomik programdır.İkinci süreç ise, özünde uygulanan ekonomik programın temel bir unsuru olmakla beraber,burada ayrı ve programa paralel bir süreç olarak tanımlanmasının daha doğru olduğu düşünü-len bankacılık sektörü reformudur.

İlk süreç, yani ekonomik programın uygulanması, Türkiye’de büyümenin finansmanı,ekonomik birimlerin portföy tercihleri, kur rejimi, kamu kesiminin davranış alışkanlıkları vehatta kaynak tahsisi gibi çok kritik bazı unsurlarda etkili olmuş gibi gözükmektedir. Bu etki-nin sonuçlarından biri düşen enflasyondur. Böylece bankacılık sisteminin içinde hareket ede-ceği makroekonomik ortam radikal bir şekilde değişmiştir.

İkinci süreç, yani bankacılık sektörü reformu ise bankacılık sisteminin temel davranışkalıplarını (özellikle risk yönetimi ve özkaynak kullanma alışkanlıkları başta olmak üzere),kamu ve özel bankalar arasındaki kurumsallaşmış yapıyı ve aktif tayınlama davranışını değiş-tirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Bu iki sürecin bankacılık sistemine etkisini en sağlıklı şekilde izleyebileceğimiz yerbanka bilançolarıdır. Bankacılık sistemi bilançosunun pasif tarafı daha çok uygulanan ekono-mik program sonucu banka dışı kesimlerin –açık ifadesiyle bankalara borç verenlerin- davra-nış değişikliklerini yansıtmaktadır. Buna karşın bilançoların aktif tarafı ise, bankaların aldık-ları borçları nasıl tayınladıklarını gösterdiği için, bankaların davranış değişikliğini yansıtmayadaha uygundur. Bu nedenle, öncelikle bankaların toplulaştırılmış bilançolarının pasif tarafıincelenmiştir.

Page 51: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

49

Tablo 3’te 1996-2003 dönemi için başlıca pasif kalemlerin toplam pasifler içindekiyüzde dağılımı sunulmuştur. 2001-2003 yılları düşen enflasyon dönemi olarak alınmıştır.1996-2000 dönemi de kıyaslama yapabilmek amacıyla ve enflasyonist dönemi temsilen alın-mıştır.

Tablo 4: Pasif Kalemlerin Yüzde Dağılımı (1996-2003)4

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003Mevduat 69 65 66 67 66 70 67 64 -TL 34 30 32 34 35 28 28 33 -YP 35 34 33 33 30 42 39 32Mevd. dışı 14 17 16 17 19 16 15 16Özkaynaklar 6 6 6 3 5 6 11 12Diğer Pasif. 8 9 10 10 8 6 6 6Kar 3 3 3 3 2 1 1 2Toplam 100 100 100 100 100 100 100 100

Kaynak: TBB

En önemli pasif kalem olan mevduat 1996-2000 döneminde toplam pasiflerin yüzde66-67’sini oluşturmaktadır. 2001-2003 dönemi için de ortalama değer aynıdır. Bununla bera-ber, 1996-2000 döneminde oldukça istikrarlı bir seyir izleyen mevduatın toplam pasiflere ora-nı, 2001-2003 döneminde düzenli olarak gerilemiştir. Kriz koşullarının rakamları sıra dışı birşekilde etkilediği 2001 yılını hariç tutsak bile, toplam mevduatın pasifler içindeki payı düzenlibir şekilde gerilemektedir.

Mevduatın TL ve YP (yabancı para) ayrımına baktığımızda ise, gerilemenin dövizmevduatlardan kaynaklandığı görülmektedir. 2001 yılında yaşanan devalüasyonun da etki-siyle toplam pasiflerin yüzde 42’sine kadar yükselen YP mevduat, daha sonra hem TL’nindeğer kazanmasına, hem de kısmi ters para ikamesine bağlı olarak düzenli bir şekilde azalmışve 2003 sonu itibariyle toplam pasiflerin yüzde 32’sine kadar gerilemiştir. Buna karşın TLmevduattaki artış YP mevduattaki azalışı telafi etmekte yetersiz kalmıştır. Sonuç olarak, ban-kaların en önemli kaynağı olan mevduatın toplam pasifler içindeki payı düşmekte ve kompo-zisyonu da TL mevduat lehine değişmektedir.3

Mevduattaki göreli gerileme esas itibariyle özel ticaret bankalarından kaynaklanan birgelişmedir. Döviz tevdiat hesaplarının önemli bir kısmını ihtiva eden özel ticaret bankaların-da, 2001-2003 dönemi itibariyle TL mevduat hızlı bir artış gösterirken; döviz mevduatı terspara ikamesi ve TL’nin değerlenmesi paralelinde reel olarak küçülmüştür. 2000 yıl sonu itiba-riyle özel bankaların toplam pasiflerinin yüzde 60’ını oluşturan toplam mevduat, 2001 yıl so-nunda yaşanan devalüasyonun etkisiyle yüzde 76’ya çıktıktan sonra, düzenli ve hızlı bir şekil-de gerileyerek yüzde 65’e düşmüştür. Kamu sermayeli ticaret bankalarında ise tam tersi birgelişme yaşanmış, 2001 sonunda toplam pasiflerin yüzde 70’ini oluşturan mevduat, 2003 yı-lında yüzde 73’e yükselmiştir (bkz ek tablolar). İlgili dönemde kamu bankaları için döviz tev-diat hesapları, TL mevduattan çok daha hızlı artmıştır. Mevduattaki oransal gerileme ve TLmevduatın payındaki hızlı artış, özel bankalardan kaynaklanan bir gelişme olmuştur.

Önemli bir diğer pasif kalemi mevduat dışı kaynaklardır. Bu kalemin önemli bir kısmıyurtdışı finansal kuruluşlardan sağlanan fonlardan, geri kalanı da yurt içi finansal kuruluş vepiyasalardan sağlanan kaynaklardan oluşmaktadır. Bu kaynaklar, 1996-2000 döneminde ya-vaş ama düzenli bir şekilde artarak 2000 yılında yüzde 19 düzeyine kadar yükselmiştir. 2001-2003 döneminde ise yüzde 16 düzeyinde seyretmektedir. Bankalar düşük enflasyon ortamındayurt dışı kredilerin ağırlıkta olduğu bu kalemi önemli ölçüde artırma yoluna gitmemişlerdir.

Page 52: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

50

Aynı dönemde bankaların açık pozisyonlarının da ılımlı ve istikrarlı bir düzeyde seyretmesibu görüşü destekler niteliktedir.

Mevduat dışı kaynakların banka grupları itibariyle dağılımına bakıldığında, kamubankalarının 1996-2000 döneminde, nakit sıkıntılarını gidermek için yoğun olarak kullandık-ları interbank piyasası başta olmak üzere, yurt içi kaynaklarını 2001’den itibaren azalttıklarıgörülmektedir. Bu gelişme, büyük ölçüde kamu bankalarına sağlanan ek kaynaklar (görev za-rarı ve sermaye eksikliklerini kapatmak için verilen iç borçlanma senetleri) ile ilgilidir. Bunakarşılık, özel bankaların yurtdışı kaynaklardan sağladığı fonlar, özellikle 2003 yılından itiba-ren önemli bir artış göstermiştir. (bkz ek tablolar) Bir bütün olarak bakıldığında mevduat dışıkaynaklardaki gerilemenin, kamu bankalarının yurtiçi kaynak kullanımındaki gerilemeye ve2001-2003 döneminde TL’nin değerlenmesine bağlı olarak bu kalemlerdeki artışın bilançoda-ki artıştan daha yavaş gerçekleşmesinden kaynaklandığı görülmektedir.

Pasifte ele alınması gereken son önemli kalem özkaynaklardır. 1996-2001 dönemindetoplam pasiflerin yüzde 6 düzeyinde seyreden özkaynaklar, 2001-2003 döneminde hızla arta-rak yüzde 12 düzeyine çıkmıştır. Bu artışta, kriz sonrası kamu bankalarına ve Fona alınanbankalara sermaye konulması, özel bankaların sermaye artırmaya teşvik edilmeleri, enflasyonmuhasebesine geçiş gibi faktörler rol oynamıştır.

Bilançoların aktif tarafında 1996-2000 ve 2001-2003 dönemleri kıyaslandığında ilkgöze çarpan değişiklik, menkul değerler cüzdanının payındaki hızlı artış, buna karşın diğeraktiflerin payının hızla azalmasıdır. Bu durumun nedeni, kamu bankalarındaki görev zararıniteliğindeki kalemlerin, 2001 yılından itibaren, kamu borçlanma kağıdı verilmek suretiylediğer aktiflerden menkul değerler cüzdanına aktarılmasıdır.

Tablo 5: Aktif Kalemlerin Yüzde Dağılımı (1996-2003)4

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003Likit Aktifler 21 20 18 19 21 23 16 15Menk.Değ.Cüzd. 15 13 14 17 12 34 40 43Krediler 43 45 38 30 33 25 27 28 -Tak.Krediler 1,0 1,1 2,8 3,2 3,8 5,7 4,9 3,5 -Özel karşılıklar 0,6 0,6 1,2 2,0 2,4 3,1 3,1 3,1Diğer Aktifler 21 21 29 34 35 42 17 14Toplam 100 100 100 100 100 100 100 100

Kaynak: TBB

Aktifte bir diğer önemli gelişme de, kredilerdeki artış olmuştur. 2001 yılında toplamaktiflerin yüzde 25’ine kadar gerileyen kredi stoku, 2001’den sonra düzenli bir şekilde artarakyüzde 28 düzeyine yükselmiştir. Yine 2001 yılından itibaren takipteki kredilerde bir azalmagörülmektedir. Bu azalmanın nedeni gerek ekonomik canlanma, gerekse ‘İstanbul Yaklaşımı’olarak bilinen finansal yeniden yapılandırma programı gereği bazı kredilerin yeniden tasnifedilmiş olmasıdır.

Kredilerdeki genişleme esas olarak, özel bankalardan kaynaklanmıştır. Nitekim, 2001-2003 dönemi içinde kamu bankaları için kredi stoku artışı yüzde 38 düzeyinde kalırken; aynıdönem itibariyle bu oran özel bankalar için yüzde 152 olarak gerçekleşmiştir (bkz ek tablo-lar). Aynı dönem için mevduattaki genişlemenin sırasıyla yüzde 119 ve yüzde 209 olduğu dü-şünülürse, kredilerdeki hızlı genişlemeye rağmen, özellikle kamu bankalarında mevduatınkrediye dönüşüm oranı oldukça gerilemiştir. (2000 yılında yüzde 33’den 2003 sonunda yüzde22’ye düşmüştür.)

Page 53: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

51

Likit aktifler kaleminde, 2001’den sonra TLnin değer kazanmasına bağlı olarak bir a-zalma görülürken, menkul değerler cüzdanında beklentilerin aksine bir gerileme söz konusudeğildir. 2001 yılındaki kamu ve Fon bankalarına sermaye ihtiyaçları ve görev zararları karşı-lığı olarak koyulan devlet tahvilinin sebep olduğu sıçramayı ayrı tutsak dahi, menkul değerlercüzdanının toplam aktiflere oranı yükselmeye devam etmiştir. Bunun sebebi uygulanan malidisipline rağmen, reel faizlerin istenen ölçüde düşmemesi sonucu, kamu kesiminin bankalar-dan fon talebinde anlamlı bir gerileme olmamasıdır.

Faiz gelir ve giderlerinin kendi aralarında dağılımına bakıldığında, düşük enflasyonsürecinde gerçekleşmesi düşünülen beklentileri karşılamakta yetersiz sonuçlar ortaya çıktığıgörülmektedir.

Faiz gelirleri ele alındığında, kredilerden elde edilen faiz gelirlerinin toplam faiz ge-lirleri içindeki payının düzenli bir şekilde gerileyerek, 1996’daki yüzde 61’lik düzeyinden2002 yılında yüzde 25’e kadar gerilediği; menkul değerler cüzdanının ise aynı dönem içinyüzde 25’lik düzeyinden yüzde 62 düzeyine kadar yükseldiği görülmektedir. Halbuki beklen-tiler, kamunun fon talebinin gerilemesi paralelinde, bankalar için menkul değerler cüzdanınınve bu cüzdandan elde edilen gelirlerinin paylarının toplam içinde gerilemesiydi. Bu beklenti-ye uygun bir gelişmenin yaşandığı tek yıl 2003 yılı olmuştur. Bununla beraber, henüz bubeklentinin gerçekleştiğinden söz edilemez. Bankacılık sistemi için, menkul değerler cüzdanıgelirleri, hala 2001 yılından önceki kadar önemlidir ve artık 2001 öncesine göre, bilançolardadeğişken faizli kağıtların payı daha yüksek olduğu için, faiz değişimlerine karşı da bilançolarıdaha hassas hale getirmiştir.

Tablo 6: Faiz Gelir ve Giderlerinin Yüzde Dağılımı* (1996-2003)1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Faiz Gelirleri 100 100 100 100 100 100 100 100 -Kredilerden 61 61 47 37 38 29 25 29 -Menk. değerlerden 25 22 22 25 19 38 62 60 -Diğer 15 17 31 38 43 32 13 11

Faiz Giderleri 100 100 100 100 100 100 100 100 -Mevduata verilen 95 94 93 91 87 90 86 86 -Diğer 5 6 7 9 13 10 14 14

* Hem gelir, hem de gider kalemlerinin kendi aralarındaki yüzde dağılımıdır. Kaynak: TBB

Kamu ve Fon bankalarının görev zararları ve sermaye ihtiyaçları için aldıkları menkuldeğerler yüzünden menkul değerlerden elde ettikleri faiz gelirlerinin sektörün tümü itibariylebu tür gelirlerin miktarını ve oranını yükselttiği doğrudur. Bununla beraber özel sermayelibankalarda da benzer bir gelişme yaşanmıştır. 1996-2000 döneminde özel sermayeli bankala-rın toplam faiz gelirleri içinde menkul değerler cüzdanından elde edilenlerin payı yaklaşıkyüzde 30 düzeyinde seyrederken, bu oran kriz yılı olan 2001 yılı için yüzde 28; 2002 ve 2003yılları için de yüzde 45 düzeyinde gerçekleşmiştir (bkz ek tablolar).

Diğer faiz gelirleri 1996-2001 dönemi boyunca yüksek seyretmiş, 2001-2003 arasındaise hızla gerilemiştir. Bu kalem, diğer bankalardan alınan gecelik faizler ve para piyasası iş-lemlerinden alınan faizler gibi kalemlerin içerildiği bir gruptur. Bu nedenle 2001 öncesi dö-nemde, kamu bankalarının bankalararası piyasadan yoğun bir şekilde borçlanması yada krizdönemlerinde bankaların yüksek faizlerle bu piyasalardan likidite sağlama yoluna gitmesi gibifaktörlerin etkisiyle, oldukça yüksek seyretmiş; kamu bankalarının likidite ihtiyaçlarının kal-

Page 54: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

52

madığı ve ekonomik canlılık ve istikrarın hakim olduğu 2001-2003 döneminde ise toplam faizgelirleri içindeki payı hızla gerilemiştir.

Faiz giderlerine bakıldığında, incelenen dönemin tamamı boyunca, mevduata verilenfaizlerin –beklendiği gibi- en yüksek payı aldığı görülür. Bununla beraber, 2001 yılından son-ra mevduat dışı faiz giderlerinde belirgin bir artış söz konusudur.

Son olarak, gelir gider tablosundaki seçilmiş değişkenlerin toplam aktiflere oranı in-celenecektir. Bu tablonun bankacılık sisteminin düşük enflasyon öncesi ve sonrası dönemleriçin, ipucu sağlayacağı düşünülmektedir.

Tablo 7: Seçilmiş Gelir-Gider Kalemlerinin T.Aktiflere Oranı (Yüzde, 1996-2003)1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003

Net Faiz Geliri 7,6 7,7 9,4 6,6 4,3 7,8 6,0 4,5

Komisyonlar(net) 0,7 0,7 0,9 0,7 0,8 0,8 1,0 1,1

Net Ticari K/Z -0,3 -1,6 -1,8 -1,1 -1,7 -4,3 0,4 2,7 -Serm.Piy.İşl.(net) -1,4 -2,0 -2,4 -3,1 -1,9 -4,0 1,5 2,0 -Kambiyo (net) 1,1 0,4 0,7 2,0 0,3 -0,3 -1,1 0,7

Vergi öncesi K/Z 3,6 3,5 3,5 1,2 -2,3 -2,6 1,7 3,2

Net dönem K/Z 2,8 2,5 2,1 -0,4 -3,0 -3,1 1,1 2,2 Kaynak: TBB

Tabloda dikkat çekici bir gelişme, 1996-2000 döneminde, yüzde 6-7 civarında seyre-den, net faiz geliri/toplam aktifler oranının, 2001-2003 döneminde gerileyerek, 2003 sonundayüzde 4,5 düzeyine inmiş olmasıdır. Benzer bir oran, yine enflasyonun gerilediği bir sene olan2000’de gerçekleşmiştir. Buradan, enflasyondaki gerileme eğiliminin, kabaca faiz marjını dü-şürdüğü sonucuna varabiliriz. Bu sonuç, enflasyondaki gerilemenin, nominal faizlerin de ge-rilemesine neden olmasına bağlıdır. Gerileyen faiz oranları bir bütün olarak, faiz marjındanelde edilen geliri ve bu gelirin toplam aktiflere oranını düşürmüştür. Ayrıca, paranın zamandeğerinin düşmesi bankaların vadesiz mevduattan elde ettikleri gelirleri (float) de düşürmüş-lerdir. Bu gelişme beklentilere uygundur.

Beklentilere uygun bir diğer gelişme, komisyon ve diğer işlem gelirlerinin (net) artışgöstermesidir. 1996-2000 döneminde toplam aktiflerin yüzde 0,7-0,8’i civarında seyreden netkomisyon gelirleri, 2001-2003 döneminde artarak yüzde 1,1 düzeyine yükselmiştir. Her nekadar burada beklentilere uygun olarak, bu tür gelirlerde bir artış varsa da, ulaşılan düzey he-nüz son derece yetersizdir.

Sermaye piyasası işlemleri gelirleri (net) ve kambiyo gelirlerinden (net) oluşan net ti-cari kar zarar hesabı 1996-2001 döneminde ve kriz yılı olan 2001’de devamlı eksi bakiye ver-dikten sonra, 2002 ve 2003 yıllarında artı bakiye vermiştir. Bu hesabı oluşturan iki alt kalem,bankaların sahip oldukları kur ve faiz risklerinden (yani kabaca açık pozisyonları ve değişkengetirili aktif ve pasifleri arasındaki farktan) önemli ölçüde etkilenmektedir. Bu nedenle, 2002-2003 yıllarında TL’nin değer kazanması ve nominal faiz oranlarındaki gerileme bankalara a-vantaj ağlayarak net ticari kar zarar kalemini olumlu etkilemiştir. Bu gelişme beklentilere ta-mamen uygun olmakla beraber, özellikle sermaye piyasası işlemlerinden kazanılan avantajın

Page 55: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

53

–teorik olarak- bir seferlik bir artış olduğu ve nominal faiz oranlarındaki gerileme durduğun-da, bu avantajın kaybolacağı hatırlatılmalıdır.

Bilançolardaki gelişmeler dışında, bankacılık sektörü yeni ekonomik ortama uyumsağlarken oldukça önemli yapısal değişiklikler de geçirmiştir. Bu gelişmelere de kısaca de-ğinmek yerinde olacaktır.

2000 yılında Türk bankacılık sisteminde 79 banka, 7.837 şube ve 170.401 personelmevcuttu. 2003 sonu itibariyle bu sayılar sırasıyla, 50, 5.966 ve 123.249’a gerilemişti. Yaniuyum sürecinde toplam 29 banka ve 1.871 şube kapanmış; 47.152 bankacı da işini kaybet-miştir. Böylece kaba bir hesapla sektör, 2001-2003 döneminde şube ve personel bazında yüz-de 25 civarında küçülmüş, mevcut bankaların üçte biri de tasfiye olmuştur.

Kapatılan bankaların tamamına yakını özel bankalar grubundayken, kapanan şubelerinyaklaşık yarısı kamu bankalarına, diğer yarısı ise Fondaki bankalara (eski özel bankalara) ait-tir. Kapatılan şubelerle ilgili olarak kamu bankalarının ağırlığı, personel rakamları incelendi-ğinde daha da belirgin hale gelmektedir. Personeldeki azalışın yaklaşık üçte ikisi kamu ban-kalarından ve geri kalanı da Fon bankalarından (eski özel bankalar) kaynaklanmıştır.

Kapanan banka, şube ve personel sayılarında grup bazındaki bu asimetri büyük ölçüdekamu bankalarının yeniden yapılandırılmasından kaynaklanmıştır. TC Ziraat Bankası A.Ş.veT. Halk Bankası A.Ş.’nin ortak yönetime alınması, personelin sözleşmeye geçirilmesi ve ikibüyük kamu bankasının şube politikalarının daha kar odaklı bir bakış açısıyla gözden geçiril-mesi sonucu, -aynı dönemde çok sayıda özel banka kapanmasına rağmen- şube ve personel-deki azalmanın büyük kısmı kamu bankalarından gelmiştir.

O halde, 2001-2003 döneminde bankacılık sektöründe dezenflasyon sürecinde yaşananen önemli gelişme banka sayısındaki azalma; toplam şube ve personel sayısının da yaklaşıkdörtte bir oranında gerilemesidir. Banka, şube ve personel sayısındaki gerilemede en önemliiki neden kamu bankalarının yeniden yapılandırılması ve kriz sırasında meydana gelen zarar-larıyla başa çıkamayan bazı özel bankaların tasfiye edilmesi olmuştur.

Dezenflasyon süreçlerinde, özellikle Türkiye’de olduğu gibi, bankacılık sektöründe biryeniden yapılandırma yaşanmışsa, yabancı bankaların sektördeki paylarının artması da bek-lenmelidir. Türkiye’de de bu süreç yaşanmış, fakat etkisi oldukça sınırlı kalmıştır. Nitekim,bazı özel bankalar yabancı sermayeli banka statüsüne geçmiş olmasına rağmen, toplam aktif-ler itibariyle, 2000 yılı sonunda yabancı bankaların yüzde 5,4 olan sektördeki payları, 2003sonu itibariyle yüzde 2,8’e gerilemiştir. Bu durum da normalde beklenmeyen bir gelişmedir.

7. Genel Değerlendirme ve Sonuç: Düşük enflasyon ortamının bankacılık sektörü ü-zerindeki etkilerini incelemek için, düşük enflasyon sürecine yol açan ekonomik program vebu programın gerek makroekonomi, gerekse bankacılık sistemi üzerinde yarattığı diğer etkilerele alınmaya çalışılmıştır.

Uygulanan programın, serbest kur politikası, bankacılık sektörü reformu, yüksek faizdışı fazla ve bağımsız para otoritesinin öncelikli hedefinin fiyat istikrarını sağlaması şeklindeözetlenebilecek dört temel unsuru vardır.

Bu dört temel unsur tamamen değilse bile, büyük ölçüde gerçekleştirilmiş ve enflas-yonda belirgin bir düşüş sağlanmıştır. Bunun dışında özel kesim verimliliğinde ve üretim ye-

Page 56: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

54

teneğinde artış, özel kesim net tasarrufunda gerileme, –ve buna bağlı olarak cari işlemler açı-ğında genişleme- kısmi ters para ikamesi, kur artışı ve mal fiyatlarının artışı arasındaki ilişki-nin zayıflaması, bankacılık sektörü açık pozisyonunun gerilemesi ve buna karşın firmalar ke-siminin açık pozisyonunda yükselme gibi gelişmeler ‘yeni’ makroekonomik ortamın sonuçlarıveya ona eşlik eden unsurlardır.

Dezenflasyon ve onu izleyecek olan düşük enflasyon döneminde bankacılık sektörün-de gerçekleşmesi muhtemel gelişmeler,

i. Vadesiz mevduatlardan elde edilen gelirlerin (float) azalması,ii. Menkul değerler cüzdanının ve bu cüzdandan elde edilen gelirlerin azalması, bunun

yerine komisyon ve işlem gelirlerinin artışı,iii. Nominal faiz oranlarında ki gerilemenin bankalara bir defalık bir gelir sağlaması,iv. Ekonomide parasallaşmanın ve toplam kredi talebinde bir artış meydana gelmesi,

olarak sıralanabilir.

Bu dört temel beklentiden üçü (Vadesiz mevduatlardan elde edilen gelirlerin (float) a-zalması, nominal faiz oranlarındaki gerilemenin bankalara bir defalık bir gelir sağlaması veekonomide parasallaşmanın ve toplam kredi talebinde bir artış meydana gelmesi) kısmen yada tamamen gerçekleşirken, menkul değerler cüzdanının ve bu cüzdandan elde edilen gelirle-rin azalması şeklinde ki beklenti gerçekleşmemiştir. Bu beklentinin gerçekleşmemesinde enönemli neden nominal faiz hadlerinin gerilemesine rağmen, reel faiz hadlerindeki gerilemeninsınırlı kalması ve böylece kamu kesiminin talep ettiği fonların beklendiği ölçüde azalmaması-dır. Makroekonomik gelişmelerin bankaları ilgilendiren boyutu da kısaca ele alınmalıdır. Fir-malar kesiminin artan açık pozisyonu, eğer bu riskler kısmen de olsa realize olursa, bankacılıkkesimini ciddi bir şekilde etkileyebilecektir. Firmalar kesiminin sermaye gücü ve risk yönetimalışkanlıkları konusunda detaylı bilgi bulunmaması, bu etkiyi artırabilecek bir faktör olarak önplana çıkmaktadır.

Cari işlemler açığındaki artış, özel kesim net tasarrufunun azalmasının sonucudur. Ta-sarruflardaki azalış aynı zamanda mali sistemin büyümesinin önündeki en önemli engel olarakda göze çarpmaktadır. Toplam aktifler içinde kredilerin payı artarken, toplam aktiflerin milligelire oranında anlamlı bir artış görülmemektedir. Kaynaklar tarafında toplam mevduatlarınreel bazda artmaması, bu durumun en önemli sebebidir.

Kamu kesiminden gelen fon talebinde anlamlı bir gerileme olmadan ve mali sisteminmilli gelir içindeki payı büyümeden, bankacılık sisteminin özel kesim kredilerini artırabilmesive ekonomik büyümeyi destekleyebilmesi ancak özkaynak artışıyla mümkündür. Özkaynakartışını sağlayacak en önemli unsur ise, bankacılık sisteminin karlılığının yükselmesidir. 2003sonu ve 2004’ün ilk verileri ise, sistem karlılığının böyle bir hedefi desteklemekten uzak ol-duğunu göstermektedir.

Son olarak belirtilmesi gereken bir nokta da, aracılık maliyetlerinin yüksek seviyelerdeseyretmeye devam etmesinin, firmalar için yurt dışı finansman imkanlarının artırılmasınımecbur kılmış olmasıdır ki, bu durumun olası sakıncalarına yukarıda değinilmiştir.

Page 57: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

55

Ek Tablolar 4:

Tablo 1: Gruplar İtibariyle Bilanço Gelişmeleri: Kamu Bankaları (Milyar TL)

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003Mevduat 2.707.521 5.001.653 9.837.857 19.204.023 27.606.261 37.904.546 48.878.070 60.371.670 -TL 1.804.823 3.414.456 7.253.336 15.227.972 22.119.940 23.858.044 30.942.165 42.390.907

-YP 902.698 1.587.197 2.584.521 3.976.051 5.486.321 14.046.502 17.935.905 17.980.763Mevd. dışı kayn. 279.523 566.459 1.149.402 2.307.349 4.214.106 8.689.191 9.121.944 9.014.506Özkaynaklar 137.885 340.687 434.069 747.002 973.903 3.989.001 5.691.302 7.783.594Diğer Pasifler 281.351 729.593 1.334.093 2.639.380 2.793.099 2.688.661 3.084.064 4.174.252Kar 22.707 58.597 110.162 284.476 119.438 559.980 1.056.113 1.790.361Toplam 3.428.987 6.696.989 12.865.583 25.182.230 35.706.807 53.831.379 67.831.493 83.134.383

Likit Aktifler 633.118 1.150.209 1.718.602 3.134.284 4.334.732 8.646.829 8.696.953 13.479.701Menk.Değ.Cüzd. 573.568 732.019 1.370.923 2.704.357 2.197.418 2.997.619 39.245.247 47.715.746Krediler 1.353.394 3.053.559 4.107.727 6.124.954 9.221.482 8.803.646 4.813.680 8.432.034Tak. Alacaklar 14.390 47.390 159.463 396.309 803.180 1.202.497 4.545.264 4.299.905Diğer Aktifler 854.517 1.713.812 5.508.868 12.822.326 19.149.995 32.180.788 10.530.349 9.206.997

Tablo 2: Gruplar İtibariyle Bilanço Gelişmeleri: Özel Bankalar (Milyar TL)

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003Mevduat 3.281.700 7.115.503 12.663.304 22.385.819 29.791.986 71.421.302 83.268.378 92.086.694 -TL 1.165.924 2.330.692 3.864.010 6.350.991 9.945.073 21.110.246 25.858.723 36.040.973 -YP 2.115.776 4.784.811 8.799.024 16.034.828 19.846.913 50.311.056 57.409.655 56.045.721Mevd. dışı kayn. 575.817 1.691.804 2.854.271 6.055.970 9.633.819 12.293.055 15.465.072 22.709.462Özkaynaklar 337.279 732.592 1.666.900 3.061.689 5.284.685 4.340.669 12.784.172 18.041.143Diğer Pasifler 328.064 747.000 1.598.934 2.619.075 3.189.850 4.714.582 5.544.163 6.516.515Kar 198.452 440.170 852.940 1.556.558 1.501.365 903.741 2.409.576 2.917.037Toplam 4.721.312 10.727.069 19.636.349 35.679.111 49.401.705 93.673.349 119.471.361 142.270.851

Likit Aktifler 1.113.201 2.271.322 4.116.613 8.053.771 12.873.877 25.464.758 21.180.522 18.996.400Menk.Değ.Cüzd. 701.652 1.629.994 3.287.010 7.469.289 5.176.308 10.111.045 39.818.975 51.485.225Krediler 2.056.533 4.795.703 8.128.408 11.962.635 18.636.019 24.988.695 33.465.047 43.762.389Tak. Alacaklar 7.407 28.368 84.704 166.220 314.934 2.898.193 3.334.669 3.200.304Diğer Aktifler 842.519 2.001.682 4.019.614 8.027.196 12.400.567 30.210.658 21.672.148 24.826.533

Tablo 3: Gruplar İtibariyle Bilanço Gelişmeleri: Yabancı Bankalar (Milyar TL)

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003Mevduat 156.295 428.405 648.660 1.310.991 2.216.683 2.406.576 3.457.186 3.545.181 -TL 60.049 159.097 213.505 455.347 787.572 450.568 633.270 831.527 -YP 96.246 269.308 435.155 855.644 1.429.111 1.956.008 2.823.916 2.713.654Mevd. dışı kayn. 35.596 277.088 534.500 1.606.372 2.317.650 1.029.347 1.100.188 1.033.959Özkaynaklar 23.488 58.093 111.159 245.196 367.398 549.317 1.305.789 1.479.412Diğer Pasifler 37.528 107.932 221.986 375.355 566.407 607.811 679.137 698.603Kar 14.436 40.195 97.192 228.084 176.678 460.447 82.048 186.243Toplam 267.343 911.713 1.613.497 3.765.998 5.644.816 5.053.498 6.624.348 6.943.398

Likit Aktifler 99.356 380.073 585.020 1.341.447 2.869.921 1.898.131 2.118.760 1.733.064Menk.Değ.Cüzd. 63.648 151.086 374.748 1.180.612 725.694 399.706 1.555.137 1.614.707Krediler 67.693 240.010 413.008 620.112 966.289 1.355.439 2.136.729 2.649.099Tak. Alacaklar 310 1.167 1.831 4.640 5.708 18.640 111.563 123.164Diğer Aktifler 36.336 139.377 238.890 619.187 1.077.204 1.381.582 702.159 823.364

Page 58: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Emre Alpan İnan

56

Tablo 4: Gruplar İtibariyle Bilanço Gelişmeleri: Fon Bankaları (Milyar TL)

1998 1999 2000 2001 2002 2003Mevduat 1.035.740 5.362.936 8.827.476 5.388.761 6.784.354 4.808.705 -TL 627.919 2.280.568 4.063.211 1.775.531 4.206.932 2.329.084 -YP 407.821 3.082.368 4.764.265 3.613.230 2.577.422 2.479.621Mevd. dışı kayn. 80.049 275.539 948.266 396.034 1.489.426 2.321.101Özkaynaklar -301.241 -2.541.599 -2.492.985 -446.569 -625.899 -573.984Diğer Pasifler 648.419 3.965.051 6.941.500 3.388.842 504.225 -1.122.036Kar -490.413 -3.007.910 -5.526.308 -2.695.693 -1.130.124 274.026Toplam 972.554 4.054.017 8.697.949 6.031.375 9.310.137 7.136.470

Likit Aktifler 77.357 462.620 733.308 1.050.481 723.423 505.422Menk.Değ.Cüzd. 105.541 906.481 3.750.961 3.344.878 4.655.186 5.022.879Krediler 241.605 750.193 2.224.221 505.844 1.898.403 916.900Tak. Alacaklar 307.734 302.085 309.042 110.458 2.259.569 825.083Diğer Aktifler 240.317 1.632.638 1.680.417 1.019.714 -226.444 -133.814

Dipnotlar

1 Bkz.TCMB para politikası raporları.2 Reel faiz haddinin hesaplanmasında birinci el fiyatları dikkate alınmıştır. Şöyle ki, Hazine Müsteşarlığı tarafın-dan gerçekleştirilen TL ihalelerde oluşan faiz oranları satılan miktarla ağırlıklandırılmış ve sonra ortalaması a-lınmıştır. Bu şekilde bulunan nominal faiz haddi, aynı dönem için gerçekleşen yıllık toptan eşya fiyat artışlarıyladeflate edilmiştir. Dolayısıyla reel faiz hadleri beklenen değil, gerçekleşen enflasyona göre hesaplanmıştır.3 Dolarizasyon düzeyinin yüksek olduğu ülkelerde kur rejiminin serbest kura çevrilmesi halinde, hemdolarizasyonun gerilemesi, hem de döviz ve mal fiyatları arasındaki ilişkinin zayıflaması hakkında Domaç,Peters ve Yuzefovich (2003), Domaç ve Yücel (2003), Domaç ve Oskoee (2002)’nin çalışmalarında ayrıntılıbilgi bulunabilir. Ayrıca devalüasyonlardan sonra enflasyonun ve dolarizasyonun gerilemesi için bkz Burstein,Eichenbaum ve Rebelo (2002).4 2002 ve 2003 rakamları enflasyon muhasebesine göre hesaplanmıştır.(Kaynak: TBB)

Kaynakça

ALPER, C. E., BERUMENT, H. ve MALATYALI, K. (2002), “The Impact of a Disinflation Program on the Structureof the Turkish Banking Sector: Evidence from 1988-1999”, Inflation and Disinflation In Turkey, Ashgate Publishing.

BABUŞÇU, Ş., KÖKSAl, O., ÜNSÜN, A., YAZICI, Z. (2000), Dezenflasyon Sürecinin Bankalara Etkisi ve Bu Etki-lenmeyi Olumluya Çevirmek Amacıyla Bankalarca Alınması Gereken Tedbirler, ‘Vefa Cemal Sezer Bankacılık Yarış-ması Ödül Kazanan Eserler’, Akdenet Yayını

BURSTEIN, A., EICHENAUM, M. VE REBELO, S. (2002), Why are Rates of Inflation So Low After LargeDevaluations?, NBER Working Paper 8748, www.nber.org

DOĞUKANLI, H., ÖNAL, B. ve BULAT, Ö.(2000), Dezenflasyon Sürecinin Bankalara Etkisi ve Bu EtkilenmeyiOlumluya Çevirmek Amacıyla Bankalarca Alınması Gereken Tedbirler, Vefa Cemal Sezer Bankacılık YarışmasıÖdül Kazanan Eserler, Akdenet Yayını.

DOMAÇ, İ. ve OSKOOEE, M. (2002), “On the Link Between Dollarization and Inflation: Evidence from Turkey”,TCMB Çalışma Tebliğleri, www.tcmb.gov.tr

DOMAÇ, İ., PETERS, K. ve YUZEFOVICH, Y. (2003), “Does the Exchange Rate Regime Matter for Inflation?Evidence from Transition Economies”, TCMB Çalışma Tebliğleri, 2003, www.tcmb.gov.tr

DOMAÇ, İ., YÜCEL, E. (2003), “What triggers Inflation in Emerging Market Economies?”, TCMB Çalışma Tebliğle-ri, 2003, www.tcmb.gov.tr

İNAN, E. A. (2000), “Dezenflasyon Programının Türk Bankacılık Sistemine Olası Etkileri”, Bankacılar Dergisi, S.32. TUNAY, B. ve UZUNAY, M. (2000), Dezenflasyon Sürecinin Bankalara Etkisi ve Bu Etkilenmeyi Olumluya Çe-

virmek Amacıyla Bankalarca Alınması Gereken Tedbirler, Vefa Cemal Sezer Bankacılık Yarışması Ödül KazananEserler, Akdenet Yayını.

VAN RIJCKEGHEM, C. (1999), “Enflasyonun Düşmesinden Türk Bankaları Zarar Görür mü?”, İMKB Dergisi 1999/2 TBB, (1998), 40. Yılında Türkiye Bankalar Birliği ve Türk Bankacılık Sistemi , www.tbb.org.tr TBB, (2002-2003)Bankalarımız Kitabı, TBB Yayınları, www.tbb.org.tr 3 Mayıs 2001 tarihli Niyet Mektubu, Hazine Müsteşarlığı, www.hazine.gov.tr Para Politikası Raporları, çeşitli tarihler, TCMB, www.tcmb.gov.tr

Page 59: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

57

Yeni Türk Lirasına İlişkin Yasal Düzenlemelerve

Uygulama Sorunları

Prof. Dr. Seza Reisoğlu*

Türkiye Bankalar Birliği tarafından 11 Ekim 2004 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Yeni Türk Lirasınaİlişkin Yasal Düzenlemeler ve Uygulama Sorunları” konulu konferansa konuşmacı olarak katılanProf. Dr. Seza Reisoğlu’nun sunumu aşağıda yer almaktadır.

I. Genel Bilgi

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında 5083 Sayılı Kanun 01.01.2005tarihinde (7. madde yayımı tarihinde, 8. maddesi 01.02.2000 tarihinde) yürürlüğe girmek üze-re 31 Ocak 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yasa hükümlerine göre, YeniTürk Lirası (YTL) ve Yeni Kuruş (Ykrş) 01.01.2005 tarihinde yürürlüğe girecek ve TürkiyeCumhuriyeti Devletinin para birimini oluşturacaktır.

Böylece fiilen yürürlükten kaldırılmış olan, tedavül etmeyen kuruş da, Yeni Kuruş o-larak tedavüle sokulmaktadır. Yeni banknotlar 1, 5, 10, 20, 50 ve 100 YTL; madeni paralarise 1, 5, 10, 25, 50 Ykrş ve 1 YTL olacaktır.

Buna karşılık, bugün tedavül etmekte olan 50 bin, 100 bin, 250 bin TL madeni paralarile 500 bin, 1 milyon, 5 milyon, 10 milyon, 20 milyon TL değerindeki banknotlar Yeni TürkLirası ve Yeni Kuruş ile birlikte 31.12.2005 tarihine kadar tedavülde kalacaktır.

31.12.2005 tarihine kadar tedavül edeceği kabul edilen yürürlükteki Türk Lirası 2005yılında da Devletin geçerli milli parası olup, Yeni Türk Lirası ile birlikte Borçlar Kanunu 83.maddesinde adı geçen “memleket parası” olarak işlem görecek, isteyenlerin ödemelerini TürkLirası ve Yeni Türk Lirası ile yapma konusunda seçimlik hakları olacak; Türk Lirası ile öde-meyi kabul etmeyenler açısından alacaklının temerrüdü ortaya çıkacaktır.

31.12.2005’te tedavülden kalkacak Türk Lirası banknotlar T.C. Merkez Bankası Ka-nunu’nun 37. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde -31.12.2015 tarihinekadar- Merkez Bankası, Merkez Bankası bulunmayan yerlerde T.C. Ziraat Bankası şubelerin-ce değiştirilmektedir. Madeni paralar da 31.12.2005 tarihinde tedavülden kaldırılacak ve biryıl süre ile -31.12.2005 tarihinden 31.12.2006 tarihine kadar- mal sandıkları ile T.C. MerkezBankası Şubelerinde kabul edilecek ve değiştirilecektir (Hazine Müsteşarlığı “Yeni Türk Li-rasına Geçiş Nedeniyle Madeni Ufaklık Paraların Tedavülden Kaldırılmasına Dair Tebliğ”,Resmi Gazete, 24.09.2004, Sayı:25593). Milli paralarından sıfır atan ülkelerde de görüldüğügibi, Bakanlar Kurulu Yeni Lira ve Kuruştaki “yeni” ibaresini kaldırmaya ve uygulamaya i-lişkin esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır (Madde 1/2).

Madde gerekçesinde, parasından sıfır atarak yeni para birimine geçen ülkelerin, dahasonra “yeni” ibaresini kaldırdıklarına değinildikten sonra “Türk Lirasına geri dönmek ve def-ter ve kayıtların tutulmasında hesap birimi olarak tekrar Türk Lirasının kullanılmasını sağ-

* Türkiye Bankalar Birliği, Hukuk Başdanışmanı.

Page 60: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Prof. Dr. Seza Reisoğlu

58

lamak amacıyla Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruştaki “yeni” ibaresini kaldırma hususunda Ba-kanlar Kuruluna yetki verilmektedir” denilmektedir.

Bakanlar Kurulunun bu yetkisini kullanması, sıfır atılmasa da Yeni Türk Liralarının veyeni Kuruşların tedavülden kaldırılmasını gerektireceğinden bugünküne benzer sorunlara yolaçacağı gibi; 01.01.2006 tarihi itibariyle tedavülden kalkmış, ancak Yeni Türk Lirası ile de-ğiştirilmemiş olan Türk Lirası açısından da düzenleme yapılması zorunlu olacaktır.

01.01.2005 tarihinde yürürlüğe girecek Yeni Türk Lirası ile milli paramızdan altı sıfıratılmaktadır. Böylece 1 YTL= 1 milyon TL, 1 Ykr= 10.000 TL değerinde olmaktadır.

Milli paradan sıfır atılmasının nedeni 1970’lerde başlayan yüksek enflasyon nedeni ileTürk Lirasının büyük değer kaybıdır. Yürürlükteki 20 milyon TL dünyada en yüksek meblağıihtiva eden banknot olarak tedavül etmektedir. Onu takip eden en büyük banknot kupürleriRomanya’nın 1 milyon, Vietnam’ın 500.000, Endonezya, Kamboçya, Lübnan, Mozambik veParaguay’ın 100.000 rakamını taşıyan banknotlarıdır. Genel gerekçede “Paramızın taşıdığıkupür değeri bakımından bugün dünyada rastlanmayan büyüklüklere ulaşması sonucunda,ifade ve yazılmasında çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır” denilmektedir.

Türk Lirasındaki bol sıfırlı rakamlar başta kasa işlemlerinde olmak üzere muhasebe,istatistik kayıtlarında, bilgi işlem programlarında, ödeme sistemlerinde, benzin pompalarındantaksimetrelere kadar maliyet ve diğer sorunlara neden olmakta, ayrıca Türk Lirasının dünya-nın en değersiz paraları arasında olması itibar kırıcı bulunmaktadır.

Bugüne kadar 49 ülkede paradan sıfır atma operasyonu gerçekleştirilmiş, bazı ülkeler-de ekonomide istikrar programları başarısızlığa uğradığında -Arjantin ve Brezilya’da olduğugibi- paradan yeniden sıfır atma gereği ortaya çıkmıştır.

II. 01.01.2005 tarihinden itibaren tüm hesap ve kayıtlarda (YTL) kullanılması

01.01.2005 tarihinden itibaren tüm kamu kuruluşları; kamu ve özel tüzel kişiler vegerçek kişiler yasal olarak tutmakta zorunlu oldukları tüm hesap ve kayıtlarında -Türk Lirası-nın da 31.12.2005 tarihine kadar tedavül etmesine rağmen- sadece Yeni Türk Lirası kullana-caktır. Daha önce 1937 tarihli 3290 Sayılı Devlet Hesaplarında Liranın Esas Itlıhaz EdilmesiHakkında Kanunda, “Hazinenin kabz ve tediye muamelatında ve hesap kayıtlarında liraıtlıhaz edilerek kuruş onun kesri itibar edilir” denilmekteydi. 5083 Sayılı Yasada tüm hesapve kayıtlarda Yeni Türk Lirasının kullanılacağına dair açık bir düzenleme bulunmamasınakarşılık, 5083 Sayılı Yasa 3290 Sayılı Yasayı yürürlükten kaldırmak ve 1. maddesinde “Tür-kiye Cumhuriyeti Devletinin para birimi Yeni Türk Lirasıdır” demek suretiyle Yeni Türk Li-rasının hesap kayıtlarında kullanılması esasını benimsemiştir. 1. madde gerekçesinde de “Buçerçevede defter ve kayıtların tutulmasınında da hesap birimi olarak Türk Lirası yerine YeniTürk Lirasının kullanılması doğaldır” denilmektedir. Yasal zorunluluk olan hesap ve kayıtla-rın Yeni Türk Lirası olarak tutulmaması, bu kayıtların tutulmamış olması veya usulüne uyguntutulmaması sonucunu verecek ve ilgili yaptırımlar uygulanacaktır.

Maliye Bakanlığı da 5083 Sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 3. fıkrasındaki yetki-sini kullanarak, 01.01.2005 tarihinden itibaren genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeliidarelerin, bütçelerinden yapacakları harcamaların gerçekleştirilmesine ve ödenmesine ilişkindüzenleyecekleri belge ve cetvellerde para ile ifade edilen değerleri Yeni Türk Lirası cinsin-den göstereceklerini, tüm muhasebeleştirme belgeleri ve mali raporları Yeni Türk Lirası üze-

Page 61: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

59

rinden düzenleyeceklerini tebliğ etmiştir (Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü Ge-nel Tebliği (Sıra No:21) Yeni Türk Lirası İşlemleri, Resmi Gazete, 3.09.2004, Sayı:25599).

01.01.2005 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin para birimi Yeni TürkLirası olduğundan -Türk Lirası sadece 1 yıl süre ile tedavül ettiğinden- 01.01.2005’ten itiba-ren mahkemeler kararlarını (YTL) üzerinden verecekler, icra, SSK ve vergi dairelerinden vd.gelen ödeme emirleri (YTL) üzerinden düzenlenecek, bankalar sözleşmelerini (YTL) üzerin-den yapacaklardır.

III. Yarım (Ykrş) ve yarım (Ykrş)’un üstündeki ve altındaki değerler

5083 Sayılı Yasanın 2. maddesine göre “Türk Lirası değerlerin Yeni Türk Lirasınadönüşüm işlemlerinin ve Türk Lirası cinsinden yapılan işlemlerin sonuçlarında ve ödeme a-şamalarında yarım Yeni Kuruş ve üzerindeki değerler bir Yeni Kuruşa tamamlanır. YarımYeni Kuruşun altındaki değerler dikkate alınmaz”.

1937 tarihli 3290 Sayılı Kanunda da benzer bir hükme yer verilmiş, kırk para bir kuruşederken, para birimi kaldırılmış ve “Tahakkuk, tahsil ve tediyede yirmi para ve daha aşağıkesirler tay ve yirmi paradan fazla kesirler kuruşa ibra edilir” denilmiştir.

En küçük birim Yeni Kuruş olup, Yeni Kuruş da bugünkü 10.000 Liranın karşılığı ol-duğundan, 5000 Lira ve üzerindeki miktarlar -örneğin 7000, 8000 Lira- 1 Yeni Kuruş olarakkabul edilecek ve 5000 Liranın altındaki Liralar -örneğin 4000 Lira- dikkate alınmayacak, di-ğer bir deyişle borç sona erecektir. Ancak bu hesaplama her birim, her borç kalemi için değil,Yeni Türk Lirası işlemlerinde ödeme aşamasında ve işlem sonuçlarında yarım Kuruşun altın-da veya üstünde kalan Liralara uygulanacaktır.

Madde gerekçesinde de “Mal ve hizmetlerin fiyatları bir Yeni Kuruşun altında olabi-leceği gibi, bir Yeni Kuruşun altındaki değer küsuratlı olarak da belirlenebilecektir. Vergiler,yabancı para alım satımı ve benzeri belli sabit sayılarla çarpım yapılarak elde edilen sonuçüzerinde tahakkuk, tahsil ve ödeme işlemlerinde, işlem sonuçları da bir Yeni Kuruşun altındaveya değer küsuratı bir Yeni Kuruşun altında olabilecek şekilde sonuç verebilecektir.

Tamamlama işlemlerinin birim fiyatlarda değil, işlem sonuçlarında ve ödeme aşama-sında gerçekleştirilmesi ve ödeme kayıtlarının virgülden sonra en çok iki hane ile yapılması-nın amaçlandığı bu maddede; Türk Lirası değerlerin Yeni Türk Lirasına dönüşüm işlemleri-nin ve Yeni Türk Lirası cinsinden yapılan işlemlerin sonuçlarında ve ödeme aşamalarında birYeni Kuruşun altındaki tutarları ödemeye olanak verecek madeni para bulunmaması nede-niyle, yarım Yeni Kuruş ve üzerindeki değerlerin bir üst Yeni Kuruşa tamamlanması, yarımYeni Kuruşun altındaki değerlerin dikkate alınmaması yönünde düzenleme getirilmiştir. Budüzenleme doğrultusunda, sayısal işlem yapan elektronik cihazların ve bilgisayar yazılımları-nın yenilenmesi gibi bazı teknik güçlüklerin de önüne geçilmiş olunacaktır” denilmektedir.

2005 yılında Türk Lirası ile Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruş birlikte tedavül edecek-ler; ancak birim fiyatlarında bir değişiklik olmayacak; diğer bir deyişle Yeni Türk Lirası ola-rak belirlenen fiyatların Yeni Kuruşun katları şeklinde olması gerekmeyecektir. Örneğin birmalın fiyatı 47.000 TL ise, etikette 47.000 TL/4,7 Ykrş olarak belirlenecektir. Özellikle dövizkurlarındaki (TL) ve (YTL) belirlemelerinde bu önem taşımaktadır. 01.01.2005’ten itibarendöviz kurları uluslararası uygulamalara benzer olarak noktadan önce ve sonra kullanılan ra-kam sayısı toplamı 5’e eşit olacak, örneğin 1.508.333 olarak ilan edilmiş olan 1 ABD Doları-

Page 62: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Prof. Dr. Seza Reisoğlu

60

nın T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru 1.5083 YTL olacak; bu durumda örneğin 1000ABD Doları karşılığı 1.508,3 YTL olarak hesaplanacaktır.

2005 yılında Türk Lirası da milli ve geçerli para niteliğini taşıyacağından, Türk Lira-sının Yeni Türk Lirasına dönüşüm zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna karşılık, Türk Lirala-rının yetkili mercilerce açıklandığı gibi 2005 yılının ilk üç ayında yüzde 90-95 oranında piya-sadan çekilmesi halinde, borçluların ödemelerini fiilen Yeni Türk Lirası ile yapmaları gereke-cek, o takdirde borcun toplamı Yeni Türk Lirasına dönüşecek ve bu işlemler sonucunda bulu-nan Yeni Kuruşta tamamlama ve silinme gerçekleştirilecektir. Örneğin 47.000 Liralık maldanbir düzine alınırsa (47.000X12) 564.000 TL veya 56.4 Ykrş söz konusu olacak, borçlu 56Ykrş ödeyerek borcundan kurtulacaktır. Buna karşılık, birim fiyatı olan 47.000 Lira yuvarla-narak 5 Ykrş kabul edilseydi, borçlu 60 Ykrş ödemek zorunda kalacaktı.

Yeni Kuruşa tamamlama veya dikkate almama Yeni Türk Lirasına dönüşüm işlemininsonunda yapıldığından, sadece tek bir Ykrş bakımından göz önünde tutulacağından önem ta-şımamaktadır.

Banka hesaplarında 01.01.2005 tarihinden itibaren (YTL) göz önünde tutulma zorun-luluğu bulunduğundan, örneğin mevduat hesaplarındaki 6 sıfır atma işlemlerinde yarım YeniKuruş ve üzerindeki değer bir Yeni Kuruşa tamamlanacak; yarım Yeni Kuruş altındaki değerhesaba katılmayacaktır.

2006 yılı başından itibaren Türk Liraları tedavülden kalkacağı için fiyatlar zorunlu o-larak Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruş üzerinden belirlenecek, bu durum bir miktar fiyat artı-şına neden olabilecektir.

Türk Liraları 10 yıl süre ile T.C. Merkez Bankası veya Ziraat Bankası şubelerinde de-ğiştirilirken de bir Kuruşa tamamlama veya göz önüne almama işlemlerine devam edilecektir.

IV. Türk Lirasına veya Liraya yapılan atıfların Yeni Türk Lirasına yapılmış sayılması ve hukuki sonuçları

5083 Sayılı Yasanın 3. maddesine göre,

“ -Kanunlarda ve diğer mevzuatta -İdari işlemlerde -Her türlü muamelelerde -Kıymetli evrak ve hukuki sonuç doğuran belgelerde -Ödeme ve değişim araçlarında

Türk Lirasına veya Liraya yapılan atıflar 2. maddede belirtilen değişim oranında Yeni TürkLirasına yapılmış sayılır”.

5083 Sayılı Yasanın 3. maddesinde sayılan hallerde Türk Lirasına yapılan atıflar, 2.maddedeki oranda -1 milyon TL = 1 YTL- Yeni Türk Lirasına yapılmış sayıldığından; TürkLirasına atıf yapan kanunlarda -örneğin maktu para cezalarına atıf yapan kanun maddelerinde-, idari işlemlerde, yargı kararlarında- belli miktarda (TL) tazminatı içeren mahkeme kararla-rında, her türlü muamelelerde -kredi sözleşmeleri, kıymetli evrak, bonolarda yer alan (TL)miktarında- ve hukuki sonuç doğuran belgelerde -belli (TL) içeren borç ikrazları-, ödememakbuzlarındaki (TL) ve değişim araçlarında hiçbir değişikliğe gerek olmayacak; Türk Lira-

Page 63: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

61

larına yapılan atıflar, 1 milyon TL= 1 YTL olarak geçerli olacaktır. Ancak (TL)’ye atfın YeniTürk Lirasına yapılmış sayılması, ödemenin mutlak (YTL) ile yapılması anlamı taşımayacak,2005 yılında Yeni Türk Lirası ile birlikte Türk Liraları da geçerliliğini koruyacağından,borçlular borçlarını ister (YTL), isterse (TL) olarak ödeyeceklerdir.

5083 Sayılı Yasanın Geçici Madde 2’de “Türk Lirası üzerinden yapılan her türlü hu-kukî muamele ile hukukî sonuç doğuran belgelerin 2. maddede belirtilen değişim oranı dik-kate alınarak 31.12.2005 tarihine kadar, bu tarih dahil Yeni Türk Lirasına göre değiştirilmesihalinde, muamele ve düzenlenecek belgeler her türlü vergi, resim, harç ve diğer yükümlülük-lerden muaftır” denildiğinden, hukuki muamele ile hukuki sonuç doğuran belgelerin 2. mad-dede belirtilen değişim oranı dikkate alınarak 31.12.2005 tarihine kadar mutlaka değiştirilme-si gerektiği görüşü de ileri sürülmüştür. Ancak bu görüşe katılma olanağı yoktur. 3. maddeçok açık olarak herhangi bir değişime gerek olmadığını açıklamaktadır. 3. madde gerekçesin-de de “Yeni Türk Lirasının uygulamaya konulması söz konusu hukuki ilişkilerin şartlarındadeğişikliğe yol açmayacak veya herhangi bir edimi ifa ederken taraflardan birine mazeret önesürme ya da bu hukuki ilişkiyi tek taraflı olarak değiştirme veya feshetme hakkı vermeyecek-tir” denilmektedir.

Geçici 2. madde, taraflar, örneğin sözleşmeleri Yeni Türk Lirasına göre değiştirmekistedikleri takdirde bir vergi muafiyeti öngörmekte, hiçbir şekilde değiştirme zorunluluğu ge-tirmemektedir.

3. maddenin açık düzenlemesi olmasa dahi, sözleşmelerin 31.12.2005 tarihine kadardeğiştirilmesi zorunluluğunun kabul edilmesi; değiştirilmemesi halinde, sözleşmelerin geçer-sizliği sonucunu verecektir. Ancak o takdirde, borçlular sözleşmeleri Yeni Türk Lirasına dö-nüştürmeyi kabul etmedikleri takdirde, örneğin kredi sözleşmeleri 31.12.2005 tarihine kadardeğiştirilmediği takdirde geçersiz olacak, bankalar Yeni Türk Lirası üzerinden teminat mek-tubu düzenlemeyi isteseler dahi lehtarlar buna muvafakat etmedikleri takdirde, (YTL) üzerin-den teminat mektubu düzenlenemediği için bankaların ve dolayısıyla lehtarların yükümlülüğüson bulacaktır. Bu tür iddialar ise hukuken savunulamaz.

Sonuç olarak Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş her türlü sözleşmeler, bonolar, poli-çeler, özellikleri göz önünde tutulmak suretiyle çekler, hisse senetleri, tahviller, hukuki değertaşıyan tüm belgeler herhangi bir değişikliğe gerek kalmaksızın geçerliliğini koruyacaklar;Türk Liralarına yapılan atıflar 01.01.2005 tarihinden 5083 Sayılı Yasanın 2. maddesinde be-lirtilen değişim oranında Yeni Türk Lirasına yapılmış sayılacak; POS’lardan 01.01.2005’tenitibaren yapılacak işlemler (YTL) üzerinden olacak, slipler üzerindeki işlem tutarı hem(YTL), hem (TL) olarak gösterilecektir.

Katma Değer Vergisi mükelleflerinin ödeme kaydedici cihazları kullanma yükümlü-lükleri ile ilgili olarak Maliye Bakanlığınca çıkarılan Genel Tebliğe göre (Katma Değer Ver-gisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Hakkında Kanunla İlgili Teb-liğ, Seri No: 60, RG 15.05.2004, Sa:25463) tüm ödeme kaydedici cihazları (YTL) ve (Ykrş)’agöre işlem yapacak tarzda düzenlenecek ve bu düzenleme işlemleri en geç 31.03.2005 tarihinekadar tamamlanacaktır.

V. Banknotların resim ve görüntülerinin çoğaltılması ve yayınlanması

4. maddeye göre “Halen tedavülde bulunan, tedavülden çekilmiş veya tedavüle çıka-rılacak olan banknotların resim ve görüntülerinin çoğaltılması ve yayınlanmasına ilişkin bo-

Page 64: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Prof. Dr. Seza Reisoğlu

62

yut, renk, malzeme, çözünürlük, üzerinde bulunacak ibareler ve benzeri hususlarla ilgili şart-lar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenir ve Resmî Gazetede ilân olunur.

İlân olunacak şartlara uymayan kişiler hakkında fiil daha ağır bir suça vücut vermediğitakdirde bir milyar beş yüz milyon liradan beş milyar liraya kadar ağır para cezasınahükmolunur”.

Bu maddeye istinaden T.C. Merkez Bankasında “Banknotların Resim ve Görüntüleri-nin Çoğaltılması ve Yayımlanması İle İlgili Duyuru” Resmi Gazetede yayınlanmıştır (RG24.02.2004 Sa: 25383).

Türk Ceza Kanunu’nda parada kalpazanlık suçu ve cezası (TCK md.316 vd.) belir-lenmiş iken, ayrıca 4. maddeye gereksinme olup olmadığı tereddüt yaratmıştır.

Madde gerekçesinde “Madde ile, doğrudan sahtecilik amacı olmaksızın ancak, sahte-cilikte kullanılma tehlikesini yaratarak banknotların resim ve görüntülerinin çoğaltılması veyayınlanması durumunda uygulanacak ceza hükümlerinin mevzuatımızda bulunmaması nede-niyle, hem bu boşluğun doldurulması, hem de mevzuat uyumlaştırması kapsamında AvrupaBirliği mevzuatında olan bu düzenlemeye uyumun sağlanabilmesi amaçlanmaktadır.

Bu konudaki düzenlemelerin Avrupa Merkez Bankası tarafından güncel koşullar doğ-rultusunda değiştirilebilmesi nedeniyle, sık sık kanun değişikliğine gidilmemesi için banknot-ların resim ve görüntülerinin çoğaltılması ve yayınlanmasına ilişkin boyut, renk, malzeme,çözünürlük, üzerinde bulunacak ibareler ve benzeri hususlarla ilgili şartların Türkiye Cum-huriyet Merkez Bankasınca belirlenmesi, Resmi Gazetede ilan edilmesi ve bu şartlara uyma-yan kişilere cezai müeyyide uygulanması öngörülmüştür” denilmektedir.

VI. 01.01.2005 – 31.12.2005 tarihleri arasında mal ve hizmetlerin etiket ve tarife listelerinde TL ve YTL olarak gösterilmesi zorunluluğu

Geçici Madde 3’e göre “1.1.2005-31. 12. 2005 tarihleri arasında, bütün mal ve hizmetbedellerinin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 12 nci maddesi çerçeve-sinde düzenlenecek etiket ve tarife listelerinde Türk Lirası ve Yeni Türk Lirası üzerinden ayrıayrı gösterilmesi zorunludur.

Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler hakkında 4077 sayılı Kanunun 25 inci madde-sinin ikinci fıkrasında öngörülen ceza uygulanır”.

Hizmetler de Geçici Madde 3 kapsamında olduğundan, bankalar verdikleri hizmetkarşılığı aldıkları bedelleri – masraflar ve komisyonlar gibi – 01/01/2005 – 31/12/2005 ta-rihleri arasında (TL) ve (YTL) üzerinden ayrı ayrı göstereceklerdir. Bu zorunluluğa uyma-yanlar hakkında 4077 Sayılı Yasanın 25. maddesinin 2. fıkrasına göre 100 YTL para cezasıuygulanacaktır.

VII. Bankaların uygulamaları açısından göz önünde tutulacak hususlar

a) Genel olarak

5083 Sayılı Yasanın 1. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin para birimi YeniTürk Lirası” olduğundan, bankalar 01.01.2005’ten itibaren tüm kayıtlarını, mevduat he-

Page 65: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

63

saplarını, bireysel ve kurumsal krediler ve diğer her türlü işlemlerini (YTL) üzerinden tu-tacaklar, faizler (YTL) olarak hesaplanacak, mevduat ve repo işlemlerinde vade sonundakimiktarlar hesaplara (YTL) olarak geçecek, hesap ekstreleri (YTL) olarak düzenlenecek, ö-demelerini, otomatik fatura, düzenli ödeme ve EFT, havale talimatlarını (YTL) olarak ger-çekleştireceklerdir. Buna karşılık TL de 31.12.2005 tarihine kadar geçerli milli para niteli-ğinde bulunduğundan, nakit sıkışıklığı ve diğer nedenlerle bankaların ödemelerini TürkLirası üzerinden yapmaları da geçerli olacaktır.

Buna karşılık, bankalar 31 Aralık 2004 tarihine kadar -bu tarih dahil- tüm belgeleri (TL)üzerinden düzenleyecek, muhasebe kayıtları (TL) üzerinden yapılacak, bu belge ve kayıt-lar olduğu gibi muhafaza edilecektir.

Muhasebe kayıtları 1 Ocak 2005 tarihinde Kanunda belirtilen değişim oranı esas alınarak(YTL)’ye dönüştürülecek ve bu dönüştürülen tutarlar ilk kayıt maddesi olarak muhasebe-leştirilecektir. 1 Ocak 2005’ten itibaren ise düzenlenecek belgeler ve yapılacak muhasebekayıtları sadece (YTL) üzerinden olacaktır.

Bankalar 01.01.2005’ten itibaren, protestolu senetlere ilişkin bildiri kayıtlarını (B kaydı),senedin (TL) veya (YTL) üzerinden düzenlendiğine bakılmaksızın (YTL) üzerinden,kaldırı bildirimlerini (K kaydı) ise protesto bildirimi (TL) olarak yapılmış (TL), (YTL) ü-zerinden yapılmış ise (YTL) olarak yapacaklar; bildirimlerde (Ykrş) kullanılmayacak; se-nedin Kuruşlu düzenlenmesi halinde 50 (Ykrş) ve üzerindeki tutarlar 1 (YTL)’ye tamam-lanacak; 50 (Ykrş)’un altındaki tutarlar dikkate alınmayacak; bankalar nezdindeki eski dü-zenlemelere ait (TL) üzerinden değişime konu edilmiş kayıtlar kütükteki orijinal tutarlarıile (TL) olarak bırakılacaktır (T.C. Merkez Bankası İdare Merkezinin 21 Temmuz 2004 ta-rihli Genelgesi).

Bankalar 1 Ocak 2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olup da, bu tarihten sonra dü-zenlenecek fatura, beyanname ve bildirimleri de (YTL)’ye dönüştürecek, (YTL) üzerindendüzenleyecek ve hesaplara (YTL) olarak kaydedecektir.

Bankalar 01.01.2005 tarihinden itibaren müşterilerin -Türk Lirası nakit karşılığı da olsa-havale talimatlarını, otomatik fatura talimatlarını (YTL) olarak gerçekleştireceklerdir.

Bankalar ile müşteriler arasındaki (TL) üzerinden düzenlenmiş bireysel ve kurumsal kredisözleşmeleri dahil her türlü kredi sözleşmelerde, kredi ödeme planları, teminat mektupları,kontrgarantiler ve diğer tüm sözleşmelerde, bono, poliçe, özellikleri göz önünde tutularakçeklerde, mevduat hesapları, yatırım hesapları, hesap cüzdanları, kredi kartlarında, yöne-tim kurulları, kredi komiteleri ve şubeler tarafından alınan kredi kararlarında ve diğer tümkararlarda, imza sirkülerinde, vekâletnamelerde ve hukuki değer taşıyan diğer belgelerdeherhangi bir değişikliğe, teminat mektuplarında muhataba ve lehtara bildirme, gerek bu-lunmayacak; banka lehine alınan ipoteklerde, ticari işletme rehinlerinde vd. Tapu Dairele-rine veya Ticaret Sicili Memurluklarına herhangi bir bildirim yapılmayacak, sözleşmeler-deki ve belgelerdeki (TL)’na yapılan atıflar, 5083 Sayılı Yasanın 2. maddesindeki oranlar-da (YTL)’ye yapılmış sayılacaktır.

01.01.2005’ten itibaren kredi kartı limitleri, 2. maddedeki oranlar üzerinden (YTL) limiti-ne dönüşecek, kredi kartı hesap özetlerinde toplam borç ve asgari ödeme tutarları (YTL)olarak gösterilecektir.

Page 66: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Prof. Dr. Seza Reisoğlu

64

01.01.2005’ten itibaren ATM makinalarında işlemler (YTL) olarak gerçekletirilecektir.Ancak ATM makinalarında (YTL) ve (TL) üzerinden işlem görülmesi de yasaya aykırılıkoluşturmayacaktır.

b) Çekler açısından

01.01.2005 tarihinden sonra da bankalara (TL) veya (YTL) meblağlı çekler ibraz edi-lebilecek, ancak bankalardaki tüm hesaplar -çekle çalışan mevduat hesapları dahil-01.01.2005 tarihinde (YTL)’ye çevrilmiş olacağından, bu tarihten sonra banklara ibraz edilençekler -(TL) veya (YTL) meblağlı çekler- (YTL)’ye çevrilerek ödenecek, keza BankalararasıTakas Odalarında tüm çekler (YTL)’ye çevrilmiş olarak işlem görecektir.

TTK’na göre (md.707/2), çeklerde ileri tarihli keşide günü konulabilmesi, 01.01.2005-31.12.2005 tarihleri arasında hem (YTL) hem de (TL)’nin geçerli milli para olarak tedavületmeleri, 2006’dan itibaren sadece (YTL)’nin geçerli olması nedeni ile bazı sorunların ya-şanması kaçınılmaz olacaktır.

Sorunların çözümünde çekte ibraz tarihinin esas alınacağı, keşide gününün sırf ibrazsüresini belirleme fonksiyonunun bulunduğu göz önünde tutulacaktır.

Çeşitli ihtimaller değerlendirildiğinde;

Keşide tarihi 2004 veya 2005 olan (TL) olarak düzenlenmiş bir çek 2005’te geçerli süreiçinde ibraz edilirse, çek olarak işlem görecek; ödeme (YTL) olarak yapılacak; karşılıksızçıkarsa çek defterlerinin iadesi istenecektir.

2005 tarihli keşide günü bulunan bir çek üzerinde, çek meblağı (YTL) olarak belirlenmiş-se çekin 2004’te veya 2005’te geçerli ibraz süresinde ibrazı halinde farklı işlem yapıla-caktır.

Çek 2004’te ibraz edilirse, henüz (YTL) yürürlüğe girmediğinden ve TTK 692. maddedeöngörülen zorunlu unsurlardan biri “meblağ” bulunmadığından, ibraz edilen senet çek ni-teliği taşımayacaktır. Bu takdirde, çekin 2005’te ibraz edilmek üzere bir işlem yapılmadanhamile iadesi veya talep halinde iade edilen çek üzerine “meblağ YTL olduğundan işlemyapılmamıştır” şeklinde bir şerh düşülmesi uygun olacaktır. Çekin “geçersiz” olduğu şek-linde düşülecek bir şerh sorun yaratabilecektir. 2004’te geçerli bir ibraz olmadığından, ay-nı çek 2005’te süresinde ibraz edildiği takdirde geçerli bir çek olarak işlem görecektir.

2004 veya 2005 keşide tarihli (TL) meblağlı bir çek 2004’te veya geçerlilik süresi içinde2005’te ibraz edilirse, geçerli bir çek olarak işlem görecektir.

2004 keşide tarihli ve ibraz süresi de 2004’te sona eren bir çek (YTL) üzerinden düzen-lenmiş ise, geçerli bir meblağ ihtiva etmediğinden, “Çekin zorunlu unsurlarını taşımadı-ğından işlem yapılmamıştır” şerhi ile iade edilecektir.

(TL) meblağı ihtiva eden çekin keşide tarihi 2005 veya 2006, ibraz süresi 2006’da bitiyor-sa; çek 2005 sonuna kadar ibraz edilirse geçerli bir çek işlemi görecek; 2006’da ibrazı ha-linde ise (TL) tedavül etmediğinden, senet çek sayılmayacaktır.

Page 67: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

65

Çek üzerinde meblağlar hem (TL), hem de (YTL) olarak ayrı ayrı yazılmışsa, ancak, 5083Sayılı Yasanın 2. maddesindeki değişim oranına uyulmuş ise -örneğin 10.000.000 TL/10YTL- çek geçerli sayılacaktır. Tutarlar birbirini tutmuyorsa ve biri rakamla diğeri yazı ileyazılmışsa yazılı meblağ esas alınacaktır (TTK 730 Nr.2-588).

Çek üzerindeki (TL) veya (YTL) meblağlarının ikisi de yazı ile veya ikisi de rakamla ya-zılı ise ve oranlar tutmuyorsa -örneğin 100 milyar TL/1 milyon YTL- çek 2004’te ibraz e-dilirse geçerli olan (TL) meblağı, 2005’te süresinde ibraz edilirse her iki meblağ da geçerliolduğundan, daha düşük olan 100 milyar TL (TTK 588/2), geçerli ibraz süresi içinde2006’da ibraz edilirse geçerli meblağ olan 1 milyon (YTL) esas alınacaktır.

Karşılıksız çek çeken keşideci, 2005 yılında düzeltme hakkını (TL) veya (YTL) olarakkullanabilecektir.

01.01.2005 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasına çeklerin karşılıksız olduğu ve dü-zeltme hakkının kullanılmasına ilişkin bildiriler (YTL) ve (Ykrş) olarak yapılacaktır.

Bankalar tarafından bastırılan çek defterlerinde meblağ (TL) olarak gösterilmiştir.01.01.2005’ten sonra kullanılacak çeklerde meblağın mutlaka (YTL) olarak gösterilmesi,bankalarca mutlaka (YTL) meblağlı çek defteri bastırılması zorunlu değildir. 2005 yılında(TL) de geçerli para birimini oluşturduğundan, (TL) üzerinden çek çekilmesi mümkün ol-duğu gibi, (YTL) üzerinden çek keşide edilmek istenir ise, keşidecinin (Y) ilavesini im-zalaması/paraflaması yeterli olacaktır (TTK 730/17, TTK 660). 2006’da ise (TL) tedavül-den kalkacağından bankaların (YTL) meblağlı çek defterleri bastırmaları gerekecektir.Bankaların 2005 veya 2006’dan itibaren (YTL) meblağlı çek defterleri bastırmaları, müş-terilerin elindeki çek karnelerinin geçerliliğini etkilemeyecek, müşterilerin (TL) meblağlıçek yaprağı kullanması geçerli olacak, şu kadar ki müşteriler 2006’dan sonra da eski çekyapraklarını kullanmak isterler ise; (TL)’yi (YTL)’ye dönüştürerek imzalamala-rı/paraflamaları gerekecektir.

Yeni Türk Lirasına geçiş ile birlikte çeklerdeki meblağlar (YTL) ile birlikte (Ykrş) olarakda ifade edilebilecektir.

c) Hisse senetleri açısından

Bankalar birer anonim şirkettir. TTK 399. maddesine göre “Hisse senetlerinin itibarideğeri en az beşyüz liradır. Bu kıymet ancak 100’er lira olarak yükseltilebilir”.

Yeni Türk Lirasının alt birimi kuruştur. 1 YTL=100 Ykrş’tur. 1 Ykrş yürürlükteki10.000 TL’ye eşittir. Kuruşun altında para birimi olmadığından bir anonim şirketin hisse se-nedinin itibari değeri en az 1 Ykrş = 10.000 lira olma durumundadır. Oysa bazı bankalarınhisse senetlerinin nominal değerlerinin 500 TL= 0,05 Ykrş, 1000 TL/0,1 Ykrş, 5000 TL=0,5Ykrş gibi değerlere tekabül ettikleri görülmektedir. Bu durumda ivedilikle TTK 399. madde-sindeki bir hisse senedindeki asgari 500 lira nominal değerin en az 1 Ykrş olarak değiştirilme-si ve bir geçiş süresi tanınması gerekecektir. Nitekim bu konuda hazırlanan Kanun tasarısında,TTK 399. maddeye göre bir hisse senedinin en az 1 Ykrş olması ve şirketlere 31.12.2009 tari-hine kadar geçiş süresi tanınmış, geçiş süresince anonim şirket hissedarlarının itibari değeri neolursa olsun sahip olduğu paylardan doğan hakları saklı tutulmuş, geçiş süresinin sonunda birYeni Kuruşa tamamlanmamış paylar için kesir makbuzu düzenlenmesi öngörülmüş, şirket

Page 68: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Prof. Dr. Seza Reisoğlu

66

yönetim kurulları payların, Kanunun 399. maddesine intibak ettirilmesini sağlayacak yön-temleri uygulamakla yükümlü kılınmıştır.

Yönetim kurulları geçiş süresi içinde, şirket ana sözleşmesinden sermaye maddesindedeğişiklik ve hisse değişimi ile ilgili geçici maddeleri hazırlayıp, genel kurulu toplayacaklar;ana sözleşme değişikliğinin tescil ve ilanından sonra şirket hissedarlarını davet ederek ellerin-deki hisseleri -örneğin 1000TLX10= 1 Ykrş- yeni hisse senetleri ile değiştirmeye çalışacaklar,hisse değişimi ile ilgili ana sözleşme hükümleri çerçevesinde -en fazla kanunda öngörülengeçiş süresi içinde- küçük nominal değerli hissedarlar, şirket genel kurullarında oy hakkınasahip olacaklardır. Geçiş süresi sonunda birleştirilemeyen ve kendilerine kesir makbuzu veri-len hissedarların mülkiyet hakkı devam edecek; ancak bunlar artık sadece temettü talep hak-kına sahip olacaklardır.

Küçük kupürlü hisse senetlerini yenileri ile değiştirmenin diğer bir yolu ise, şirkettesermaye artırımına gitmektir. Şirket örneğin 1000 liralık nominal hisse senetleri sahiplerinenakit karşılığı olmaksızın -örneğin yedek akçelerden veya yeniden değerlendirmeden- 9000TL’lık hisse verecek şekilde sermaye artırımına gidilebiliyorsa sorun tamamen çözülmüş ola-caktır. Sermaye artırımının tamamen veya kısmen nakit karşılığı olması halinde ise, bu artırı-ma katılmayan hissedarlara kesir makbuzu verilecektir.

VIII. 2006 yılından itibaren YTL uygulamaları ve TL taahhütleri

2006 yılı başından itibaren (TL) tedavülden kaldırıldığından sözleşmelerde 2006 vedaha sonraki yıllarda (TL) ödemelerin kararlaştırılması halinde, para borçlarının (TL) olarakyerine getirilmesi -borcun ifası- imkansız olacaktır.

Burada objektif imkânsızlık söz konusudur. Genel olarak sözleşmenin inikadı sırasın-da objektif imkansızlık mevcutsa, Bankalar Kanununun 20. maddesine göre sözleşme mutlakbutlanla batıl olacak, objektif imkansızlık sözleşmenin inikadından sonra ortaya çıkarsa, BK117. maddeye göre borç sona erecek, borçlu borcundan kurtulacaktır.

Bankalar 01/01/2005 tarihinden itibaren kural olarak yaptıkları tüm sözleşmelerde vedüzenledikleri belgelerde Türk devletinin para birimi olan (YTL)’yi kullanacaklar ise de,2005 yılında bankaların sözleşmelerini (TL) olarak yapmaları da geçerli olacaktır. Diğer birdeğişle 2005 yılında sözleşmelerin de (YTL) üzerinden yapılması konusunda yasal bir zo-runluluk bulunmamaktadır. Bankaların 2005 yılından itibaren sözleşmelerini (YTL) üzerindenyapmaları, 2006 vd. yıllarında hukuki tartışma yaşanmaması açısından yararlıdır. Buna karşı-lık uygulamada 2005 veya daha önceki yıllarda yapılan ve 2006 ve daha sonraki yıllarda (TL)ödeme yükümlülüğü içeren çeşitli sözleşmeler, taahhütler söz konusu olabilecektir. Örneğinuzun vadeli kredi sözleşmelerinde (TL) ödemeli taksitlerin 2006 ve daha sonraki yıllarda ya-pılacağı kabul edilmiş olabilir. Keza bankalarca 2005 yılından önce düzenlenmiş vadesiz (TL)teminat mektupları 2006 yılından sonra da geçerliliğini koruyacağından; bankanın yükümlü-lüğü (TL) olarak gözükecektir.

Yükümlülük altına girildiği tarihte -örneğin 2003 yılında- ifa tarihi olarak belirlenen2006 vd. yıllarında ifası mümkün olan, ancak daha sonra 5083 Sayılı Yasa ile -2006 ve deva-mı yıllarda- ifası imkânsız hale gelen (TL) yükümlülükleri ile ilgili olarak Bankalar Kanunu-nun 117. maddesindeki genel düzenlemenin ileri sürülemeyeceği, burada 5083 Sayılı Yasanın3. maddesinin uygulanacağı ve (TL)’ye yapılan atıfların 2. maddede belirtilen değişim ora-nında Yeni Türk Lirasına yapıldığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır.

Page 69: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

67

Buna karşılık, sözleşmenin inikadı tarihinde, taahhüdün konusu imkânsız ise; Banka-lar Kanununun 20. maddesine göre akdin inikadındaki objektif imkânsızlığın sözleşmeyi veyabir kısmını batıl hale getirip getirmeyeceği üzerinde durmak gerekecektir.

5083 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 28 Ocak 2004 tarihinden sonra yapılan sözleş-melerde yer alan, 2006 yılında ve takip eden yıllara sari (TL) yükümlülükler objektif açıdanyerine getirilmesi imkânsız edalardır. Ancak burada da Bankalar Kanununun 20. maddesi de-ğil, fakat 01.01.2005 tarihinden itibaren özel kanun niteliğindeki 5083 Sayılı Yasanın 3. mad-desi uygulanacak; (TL)’ye yapılan atıflar (YTL)’ye yapılmış sayılacak; 2005 yılında hem(TL) hem de (YTL) olarak ödeme mümkün bulunacak, 2006 yılından itibaren -örneğin (TL)garantisi bulunan vadesiz teminat mektuplarında olduğu gibi- sadece (YTL) üzerinden geçerlibir yükümlülük söz konusu olacaktır.

01.01.2006 tarihinden itibaren yapılan sözleşmelerde ise, tek geçerli para (YTL) oldu-ğundan, 5083 Sayılı Yasanın 3. maddesi uygulanmayacak, (TL) ile ödeme imkânsız olduğun-dan, konusu (TL) olan sözleşmelerin mutlak butlanla batıl olduğu ileri sürülebilecektir.

Uygulamada eski alışkanlıkların devam etmesi, örneğin (YTL) kastedildiği halde yü-kümlülüğün (TL) olarak ifade edilmesi de mümkündür. O takdirde Bankalar Kanununun 24.maddesindeki hata hali sözkonusu olacak, mahkeme (YTL) yerine (TL) veya (TL) yerine(YTL) yazılmasını “adi hesap yanlışlığı” olarak kabul ederse bu yanlışlığın giderilmesine ka-rar vermekle iktifa edecektir. (BK 24/ son fıkra)

Page 70: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

68

Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon SürecindeBankacılık Sektörü

Pelin Ataman Erdönmez*

I. Giriş

Avrupa Birliği’nin (AB) temel amacı mal ve hizmetler ile sermaye ve iş gücü piyasa-ları için iç piyasalar yaratmaktır. 1957’de Roma Anlaşması’nın ikinci maddesi ile ortaya ko-nulan bu amaç, 1985 yılında yayımlanan mali entegrasyona ilişkin Beyaz Belge (WhitePaper)1 ve 1987’de yürürlüğe giren Tek Avrupa Senedi2 ile pekiştirilmeye çalışılmışsa da,1989 yılında kabul edilen İkinci Bankacılık Direktifine kadar çok az sayıda yasal düzenlemegerçekleştirilebilmiştir.

1977 yılında kabul edilen Birinci Bankacılık Direktifi, ev sahibi ülke (host country)kuralı çerçevesinde sınır ötesi şubeleşmeye imkan tanımış, fakat ulusal farklılıkların gideril-mesinde etkili olamamıştır. Bunu takiben, 1989 yılında İkinci Bankacılık Direktifi yayınlan-mıştır. Söz konusu direktif uyumlaşma (harmonization), karşılıklı tanıma (mutual recognition)ve menşe ülke (home country control) denetimini esas almaktadır. Ayrıca, AB üyesi ülkelerinfarklı bankacılık sistemlerini birbiriyle uyumlaştırmak için 1986 yılından itibaren banka de-netimi, sermaye yeterliliği, ödeme gücüne ilişkin standartlar, kara para aklama, tüketici kre-dileri ve bilançoların konsolide edilmesine yönelik çok sayıda direktif yayınlanmıştır. 1998yılında sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesine dair Konsey Direktifi’nin kabulü, 1999yılında euro’nun tedavüle girmesi ve Mali Hizmetler Eylem Planı’nın (Financial ServicesAction Plan-FSAP) kabulü, Avrupa bankacılık sektörünün önündeki yasal engellerin kaldı-rılmasına yönelik diğer düzenlemelerdir.

AB’de finansal piyasaların entegrasyonu konusunda AB üyesi ülkelerin devlet ve hü-kümet başkanlarının katılımı ile 2000 yılı Mart ayında Lizbon ve 2001 yılı Mart ayındaStockholm’de yapılan toplantılarda önemli adımlar atılmıştır. Bu toplantılarda, finansal hiz-metler alanında tek pazar oluşturulmasının önündeki engellerin kaldırılması; mevzuattakimevcut boşlukların giderilmesi için gerekli önlemlerin 2005 yılı sonuna kadar tamamlanmasıve 2006 yılında tamamen entegre olmuş bir AB finansal hizmetler sektörünün oluşturulmasıplanlanmıştır.

Bu çalışmada kısaca finansal entegrasyon sürecine ilişkin AB politikaları ile sürecinAvrupa bankacılık sektörüne olan etkileri, banka karlılığı, fiyat gelişmeleri, sınır ötesi işlem-ler ile birleşme ve devralmalar açısından ele alınmaktadır. İzleyen bölümde finansal entegras-yon sürecinin önündeki mevcut engeller anlatıldıktan sonra, sonuç bölümünde çalışmanın de-ğerlendirilmesi yapılmaktadır.

II. Avrupa Birliği’nin Finansal Entegrasyon Sürecine İlişkin Politikaları

Finansal hizmetlerde tek pazar amacını gerçekleştirmek için, AB’de bankacılığı dü-zenleyen çok sayıda direktif bulunmaktadır. Bu bağlamda, entegrasyon sürecinde uygulananüç farklı düzenlemeden bahsetmek mümkündür.

* Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık ve Araştırma Grubu.

Page 71: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

69

1. İhtiyatlı düzenlemeler: Bu düzenlemeler banka iflaslarına yol açan negatif dışsal-lıklar veya fazla risk almaya yol açan asimetrik bilgi sorunları gibi sistemden kaynaklanansorunların giderilmesine yöneliktir. İhtiyatlı düzenlemeler, özkaynaklara, ödeme gücüne, bü-yük risklere maruz kalma durumuna, mali olmayan firmaların sistemde yer almasına ilişkinkurallar ile bankaların iflas riskini önlemeye yönelik mevduat garantisi modellerini içermek-tedir. Bunların, genellikle bankalara özel bir maliyet yüklediği ve prensip olarak piyasa me-kanizmasının yetersizliğini düzeltmeye yönelik müdahaleci düzenlemeler oldukları kabul e-dilmektedir.

2. Düzenlemelerden kaynaklanan ve sektöre doğrudan uygulanan kısıtlamalar: Bu kı-sıtlamalar daha çok kredi kuruluşlarının piyasaya girişleri, şube açmaları ve başka bölgelerdefaaliyet göstermelerine ilişkindir. Bu önlemler doğrudan piyasa mekanizmasının yetersizliğinigidermeye yönelik olmamakla birlikte, çoğu ülkede yaygın olarak kullanılmakta, bankalararasındaki rekabeti yumuşatmakta ve bankaların isim hakkı değerini (franchising value) ar-tırmaktadır. Diğer yandan, bankacılık faaliyetlerinin kapsamını daraltan bu düzenlemeler,kredi kuruluşlarının risklerini azaltmakla birlikte, amaca ulaşmak için her zaman doğru araç-lar olmayabilmektedir.

3. Kredi kuruluşlarından talep edilen bankacılık ürün ve hizmetlerine ilişkin bilgilerleilgili düzenlemeler: Bu düzenlemeler bankacılıkta eksik bilgiden kaynaklanan sorunların gide-rilmesine yöneliktir. Örneğin mevduat sahibinin dolaylı olarak elinde tuttuğu bankacılık ak-tifleri hakkında çok az bilgiye sahip olması gibi bir sorun, bankacılık faaliyetlerinin genişle-mesini önlemektedir. Söz konusu düzenlemelerde bankalardan elde edilen bilgilerin eksiksizve zamanında kamuoyuna duyurulması için gerekli denetimlerin yapılması esası kabul edil-mektedir (Gual, 2003, s. 2).

Finansal entegrasyon süreci, sadece ticaret ve yatırımın önündeki engellerin kaldırıl-masını değil, aynı zamanda bir finansal hizmetin yurtdışında nasıl pazarlanacağını veya yurt-dışında faaliyet gösteren firmaların hangi düzenlemelere tabi olacağını göstermektedir. Bukonuda üç ayrı yöntem bulunmaktadır:

i. Düzenlemelerden kaynaklanan kısıtlamaların tam uyumu: Bu yöntem düzenlemelersonucu bankacılık sektörüne doğrudan uygulanan kısıtlardan kaynaklanan sorunları ortadankaldırarak tam entegrasyonun yolunu açmaktadır. Ancak, finansal ürünlere ilişkin düzenle-meler daha çok Ticaret ve Borçlar Kanunu’na bağlı olduğu için, söz konusu yöntem politikaçıdan entegrasyonun olmadığı durumlarda yetersiz kalmaktadır.

Tam uyumlaşma süreci doğru enstrümanlar kullanıldığı takdirde piyasa entegrasyonu-nu garanti altına almakta; ihtiyatlı düzenlemelerin amacıyla uyum içinde olmasını sağlamaktave ekonomik açıdan olumsuz düzenlemelerin bertaraf edilmesini temin etmektedir. Bununlabirlikte uyumlaşma süreci, bilgi ve tüketicinin korunması düzenlemelerini etkileme düzeyinegöre sektörde çeşitlenmede (diversification) kayba yol açarak negatif etki yaratabilmektedir.

ii. Ulusal muamele prensibi (national treatment principle): Bu prensibe göre, yabancıtedarikçilerin yerel piyasalara girmesine imkan tanınması ve onların yerel tedarikçilerle aynımuameleyi görmelerinin sağlanması esastır. Sözü geçen prensip, her ülkenin farklı düzenle-meler öngörebileceğini kabul etmekte olup, ticaretin serbestleşmesi anlaşmalarının (GATT)temel taşı olmuş, ancak finansal hizmetleri içeren ticaret anlaşmasında uygulanmamıştır. Ulu-sal muamele prensibi, belli düzeyde serbest ticarete ve yabancıların piyasaya erişimine imkan

Page 72: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

70

tanımasına rağmen, tek pazar amacının gerçekleşmesinde yeterli değildir. Diğer yandan, buprensiple ulusal düzenlemelerle amaçlananların sürdürülmesi garanti altına alınmaktadır.

iii. Karşılıklı tanıma prensibi: Bu prensipte, bankaların faaliyete geçme koşulları, de-netimi, tasfiyesi gibi alanlarda asgari düzeyde uyumunun sağlanması, kredi kurumlarına veri-len faaliyet izinleri ve kredi kurumlarının denetimlerine ilişkin işlemlerin AB’ye üye devletlertarafından karşılıklı olarak tanınması ve denetim alanında kaynak ülke denetimi ilkesinin be-nimsenmesi esastır. Söz konusu prensip çerçevesinde farklı ülkelerden gelen kurumların piya-sa erişimine imkan tanınması, bu kurumların farklı düzenleyici kısıtlara maruz kalacağınıgöstermektedir. Bunların bankaların rekabetçi pozisyonlarını zayıflatmasını önlemek için, dü-zenleyici kurumların gerekli önlemleri alarak kontrolü altındaki firmaların diğer firmalarakarşı rekabetçi konumlarını kaybetmemelerini temin etmeleri öngörülmektedir.

Bu yöntemlerin içinde finansal entegrasyon sürecinin gerçekleşmesini en fazla sağla-yan karşılıklı tanıma prensibidir. Nitekim, AB’de piyasa entegrasyonu karşılıklı tanıma pren-sibine dayanmaktadır. Söz konusu prensip, ihtiyatlı düzenlemelerin uyumu ve tüketicinin ko-runması hakkında ev sahibi ülkenin denetiminin getirmesi ile entegrasyon sürecinin geçmişteolduğundan çok daha süratli bir şekilde ilerlemesini sağlamıştır. Ulusal muamele prensibi ise,entegrasyonun boyutunu derinleştirmiştir.

III. Avrupa Birliğinde Finansal Entegrasyonun Bankacılık Sektörüne Etkileri

Bankacılık sektörü çok çeşitli birimlerden oluşmaktadır. Finansal entegrasyon süreciher piyasa birimi hakkında ayrı ayrı değerlendirilebilir. Bu başlık altında finansal entegrasyonsürecinin sadece bankacılık sektöründe yapısal değişimler, banka karlılığı, fiyat gelişmeleri,sınır ötesi işlemler ile birleşme ve devralmalar üzerindeki etkileri üzerinde durulacaktır.

1. AB Bankacılık Sektöründe Gelişmeler

FSA (2004) verilerine göre, AB’de banka kredileri özel sektörünün birincil derecedefinansman kaynağı olmuştur. Banka aktifleri 1980’lerdeki seviyesinin 2 katına çıkarakGSYİH’in yüzde 260’ına ulaşmıştır.

Bankalar arasındaki konsolidasyon genellikle ulusal sınırlar içinde gerçekleşmiş, sınırötesi birleşme ve devralmalar sınırlı kalmıştır. Bankalar sınır ötesi faaliyetlerini şubeleşmedenziyade iştirak edinmek suretiyle gerçekleştirmeyi tercih etmişlerdir. Öte yandan, bir çok maligrup diğer ülkelerde bir taraftan şubeleşmek diğer taraftan da iştirak edinmek suretiyle faali-yet göstermeyi tercih etmiştir.

Bankacılık faaliyetlerinin değişmesi ve bankaların müşterilerine sundukları ürün vehizmetlerin çeşitlenmeye başlamasıyla birlikte bankalar faiz dışı gelirlere daha fazla yönel-mişlerdir. (1992’de toplam gelirin yüzde 28,3’ü iken bu oran, 2001 yılında yüzde 42,5’e yük-selmiştir.) Bu gelişmede, yatırım bankacılığı ve sermaye piyasası odaklı hizmetlerin uluslara-rası piyasalarda önem kazanmaya başlaması da etkili olmuştur.

Bankacılık sektöründeki rekabet bir çok üye ülkede yüksek konsantrasyon oranlarınınortaya çıkmasına yol açmıştır. (Belçika, Hollanda ve Finlandiya’da en büyük 5 kredi kurulu-şunun aktifleri, toplam aktiflerin yüzde 80’leri civarındadır. )

Page 73: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

71

AB’de banka dışındaki kurumların da bankacılık hizmeti sunmaya başlaması rekabetinönemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Bu nitelikteki kurumların başında mevduat topla-mak için menkul kıymet yatırım fonları (mutual funds), tüketici kredileri ve kredi kartları içinbüyük perakende firmalar ve bazı ülkelerde sigorta, yatırım ürünleri ve ipotek pazarlamadaözel aracı kuruluşlar gelmektedir.

2. Banka Karlılığı ve Fiyat Gelişmeleri

Finansal entegrasyon sürecinde AB bankacılık sektörünün özkaynak karlılığı3 2000yılında yüzde 12,4 seviyesine çıkmışsa da, ekonomik ve piyasa koşullarının kötüleşmesindendolayı 2001-2002 yıllarında gerilemiştir. Karlılıkta azalışın temel nedenleri arasında kurumsalkrediler için ayrılan karşılıkların artması ile komisyonlarda ve sermaye piyasası işlemlerindenelde edilen gelirlerdeki düşüş gösterilebilir. Bu dönemde banka karlılığı azalmakla birlikte,1990’lı yılların ortalarında ulaşılan seviyenin üzerinde seyretmiştir.

Grafik:1 AB Bankalarının Karlılığı ve Operasyonel Etkinliği

Kaynak: ECB (2004)

Bankalar azalan karlılık baskısına karşılık şube kapatmak ve personel sayısını azalt-mak gibi maliyet düşürücü önlemleri uygulamaya koymuştur. Bazı bankalar menkul kıymetpiyasalarındaki faaliyetlerini, bazıları ise özellikle teknoloji ve inşaat gibi yüksek risk katego-risinde sınıflandırdıkları sektörlere yeni kredi tahsisini sınırlandırmıştır. Alınan bu önlemlersonucunda banka karlılığı 2003 yılından itibaren tekrar artmaya başlamıştır. Orta büyüklükte-ki bankalar en yüksek karlılığı gösterirken, küçük bankalar en düşük karlılık oranına sahipolmuşlardır.

Yeniden yapılandırma ve yeni teknolojilerin yayılmasıyla birlikte AB bankalarınınmaliyet etkinliği artmıştır. Bu çerçevede maliyetlerin gelirlere oranı 1992 yılında yüzde 63,7iken 2001 yılında yüzde 61,6’ya düşmüştür. AB bankalarının ödeme gücü oranı göstergelerison on yılda artmış ve ortalamada asgari zorunlulukların üzerinde kalmıştır. (örneğin, ABbankacılık sektörünün toplam düzenleyici sermaye rasyosu 2002’de yüzde 12,3 olarak ger-çekleşmiştir.

Page 74: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

72

Deregülasyon ve entegrasyon süreci bankaların yeni faaliyetlere yönelmelerine vefarklı piyasalarda faaliyet göstermelerine yol açmıştır. Bu yeni alanlardan elde edilen getiriler,geleneksel bankacılık nedeniyle düşen marjların yeniden yükselmesini sağlamıştır Öte yan-dan, ürün ve faaliyet alanında artan çeşitlilik de banka karlılığının sürdürülmesinde etkili ol-muştur. Buna karşılık, bankacılık faaliyetlerine bağlı olarak, sektöre özel riskler son yıllardaartış göstermiştir. Ayrıca, banka getirilerindeki değişkenlik (volatility) artmıştır.

AB ülkelerinde bireysel ve kurumsal kredi faiz oranları ile mevduat faiz oranları ara-sındaki fark 1998-2001 yılları arasında ciddi şekilde düşmüştür. Bu gelişme daha çokeuro’nun tedavüle girmesini takiben ülkelerin para politikalarının birbirine yakınlaşmasıylaaçıklanmaktadır. Banka marjlarının değişkenliğindeki azalma daha düşük düzeyde olmuştur.Ülkeler arasındaki hane halkı borçlanma oranları birbiriyle önemli ölçüde uyumlaştırılmış an-cak, kurumsal borçlanma ve mevduat faiz oranlarındaki değişkenlik fazla azalmamıştır. Budurum da ülkeler arasında asgari oranda uyumlaşma olduğunu, fakat marjlarda önemli farklı-lıklar olduğu için, euro bölgesinde bankacılık sektöründe hala tam entegrasyonun sağlanama-dığını göstermektedir. Diğer yandan, euro bölgesi ülkelerde perakende piyasalar bölgeleredahi farklılık göstermektedir.4 Müşteriler ikamet ettikleri yerlere yakın bankaları tercih ettik-lerinden, bankalar ulusal sınırlar içindeki piyasa paylarını fiyatlama ile güçlendirmektedir.

Entegrasyon süreci genel olarak bankacılık sektörünün fiyat rekabeti açısından önemlisonuçlar doğurmamıştır. Ancak, bu süreç ulusal piyasalarda konsolidasyona yol açarak piyasayapısı üzerinde önemli değişiklikler yaratmıştır. Sürecin sektörün etkinliğini artırıp artırmadı-ğı hususu açık olmamakla birlikte, en azından kredi kuruluşları karlılıklarını aynı seviyedetutabilmişlerdir. Bununla birlikte, banka karlılığının sürdürülmesi, özellikle gelir akımları cin-sinden bankacılığın değişen yapısı, 1990'larda interbank oranlarının düşmesini takiben marjla-rın kötüleşmesi nedeniyle artan faiz dışı gelirler ve banka getirilerindeki değişkenliğin önemliölçüde artması ile mümkün olmuştur.

3. Sınır Ötesi Aracılık Faaliyetleri

AB’de sınır ötesi işlemler, müşterilerle yapılan kredi ve mevduat işlemleri ile yabancışube ve iştirakler açısından oldukça düşük düzeyde kalmıştır. Bunun en önemli sebebi müşte-rilerin bankalarına yakın olmayı tercih etmeleridir5. Euro bölgesindeki bankalar kredi işlemle-rinin yüzde 89’unu, mevduat işlemlerinin ise yüzde 84’ünü ulusal sınırlar içindeki müşteri-lerle gerçekleştirmektedirler. (Cabral ve diğerleri, 2002, s. 37).

Avrupa bankalarının euro bölgesinde şube açmak suretiyle uluslararasılaşma(internationalisation) eğilimi incelendiğinde, yabancı şubelerin sayısında 1997-2000 yıllarıarasında önemli bir artış olduğu gözlemlenmektedir. Bu dönemde euro bölgesi bankalarınınAB üyesi ülkelerdeki şubelerinin aktifleri banka aktiflerinin ortalama yüzde 6’sını oluştur-maktadır. Bu oran sadece Lüksemburg ve İrlanda’da yüzde 10’nun üzerindedir.

Yabancı banka şubeleri perakende faaliyetler yerine genellikle kurumsal finansmanhizmetlerine, ticari faaliyetlere ve özel bankacılığa odaklanmaktadırlar. Ulusal sınırlar içindeyer alan bankaların yaygın şube ağı sayesinde sahip oldukları rekabet avantajı, yabancı ban-kaların perakende piyasalarına girmesini güçleştirmektedir. Bu piyasalara girmenin en etkinyolu mevcut bir yerel bankayla birleşmek veya bir yerel bankayı devralmaktır. Nitekim sonyıllarda bu alanda gerçekleştirilen işlemlerde önemli artış yaşanmıştır.

Page 75: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

73

AB’de küçük ülkelerde bulunan şube ve iştiraklerin sayısı büyük ülkelerde yer alan-lardan daha fazladır. Bununla birlikte ülke bazında istisnalar yaşanabilmektedir. Örneğin ABiçi ülkelerin şube ve iştiraklerin toplam aktiflerinin GSYİH’e oranı en fazla olan İngiltere veLüksemburg arasında önemli farklılıklar mevcuttur. İngiltere’de çoğu bankacılık faaliyeti iş-tiraklerden ziyade şubeler aracılığı ile gerçekleştirilirken, Lüksemburg’da sınır ötesi işlemler-de iştiraklerin ağırlığı fazladır.

3. Birleşme ve Devralmalar

1980’li yılların sonu ve 1990’lı yılların başında yeniden yapılandırma sürecinin birsonucu olarak çok sayıda AB ülkesinde birleşmeler ve devralmalar gerçekleşmiştir.6 Aynı dö-nemde, çoğu ülkede özelleştirme süreci de başlamış, bir çok kamu bankası özel bankalara sa-tılmıştır. Avrupa bankaları genellikle Güney Doğu Asya, Merkez ve Doğu Avrupa ve LatinAmerika gibi ülkelere doğru genişlemeyi tercih etmiştir.

Euro bölgesinde konsolidasyon şu ana kadar: (1) büyük ticaret bankaları ile banka vebanka dışı finansal kurumlar arasındaki birleşmeler, (2) tasarruf ve kooperatif bankaları ara-sındaki birleşmeler olmak üzere iki şekilde uygulanmıştır. AB’de sınır ötesi birleşmeler birkaç örnek dışında, bankacılık sektöründeki konsolidasyon, kültürel ve organizasyonel neden-ler, yasal düzenlemeler ve kamu politikaları nedeniyle genellikle ulusal sınırlar içinde ger-çekleşmiştir. 1997-2000 yılları arasında gerçekleşen birleşme ve devralmaların sadece yüzde17’si sınır ötesinde gerçekleşmiştir.

Dünya ekonomisinin geneline bakıldığında bankacılık sektörünün özellikle gelişmişülkelerde tam olarak entegre olmasından söz etmek mümkün değildir. Bu durum AB için degeçerlidir. Nitekim, AB’de bir çok ülkede bankacılık sektöründe yabancı bankaların payı yüz-de 10 veya daha düşük orandadır. Bankacılık sektöründe konsolidasyon yaygın bir şekildegerçekleşmesine karşılık, sınır ötesi birleşme ve devralmalar sınırlı düzeyde kalmıştır. Sınırötesi birleşme ve devralmaların finansal sektörün entegrasyonunda büyük önem taşıdığı görü-şü hakimse de, piyasa payını artırmak suretiyle rekabet gücü elde etmek için ulusal sınırlariçinde gerçekleştirilen birleşme ve devralmalar daha çok teşvik edilmiştir.

Euro bölgesinde 1990-2001 yılları arasında birleşme ve devralma faaliyetlerinin yüzde70’i 1998 yılından sonra gerçekleşmiştir. 1990-2001 yılları arasında toplam işlem değeri sınırötesi işlemler hariç iki katından fazla yükselmiştir. Özellikle büyük bankaların birleşme faali-yetleri 2000 yılına doğru artmıştır. 1990’ların başındaki birleşmeler daha çok küçük bankalar(çoğunlukla tasarruf ve kooperatif bankaları) arasında ve maliyetleri azaltmak amacıyla ya-pılmıştır.

Birleşmelerin büyük çoğunluğu bankalar arasında gerçekleşmiştir. Bunun yanında,bankaların, sigorta şirketleri ve menkul kıymet firmalarıyla birleşmeleri suretiyle mali ortak-lıklar (financial conglomerates) yaratılmıştır. Birleşme ve devralmaların toplam değerininyüzde 30’u, sektörler arası birleşme ve devralmalardan oluşmuştur. Özellikle Belçika, Al-manya, Finlandiya ve İrlanda’da sektörler arası birleşmeler yoğun şekilde yaşanmıştır.

Euro bölgesi bankaları tarafından gerçekleştirilen birleşme ve devralmaların büyükçoğunluğu Avrupa ülkelerindeki bankalar arasında gerçekleşmiştir. 1990-2001 yılları arasındagerçekleşen birleşme ve devralmaların yüzde 90’nında devralan kurum diğer bir Avrupa ülke-sindendir. Devralan kurumun banka dışı bir mali kurum olduğu durumlarda ise o kurumunmenşe ülkesi Avrupa dışından olmaktadır. 1990 ve 2001 yılları arasında bu tür devralmalar,

Page 76: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

74

toplam birleşme ve devralmaların yüzde 50’sini oluşturmuştur (Cabral ve diğerleri, 2002,s.39).

Birleşme ve Devralmaların Sonuçlarının Değerlendirilmesi ve Gelecekteki Beklentiler

Banka birleşme ve devralmaları banka sahipliği yapısında önemli değişikliklere yolaçmıştır. Sınır ötesi birleşme ve devralmalar, iştiraklerin ve diğer euro bölgesi ülkelerde faa-liyet gösteren Avrupa bankalarının artmasına yol açmıştır. AB ülkeleri arasında Lüksemburgyüzde 94,6 ile yabancıların en fazla paya sahip olduğu ülkedir. Bu ülkedeki bankaların büyükçoğunluğu Alman bankaları tarafından devralınmıştır. Finlandiya ve İrlanda bankacılık sis-teminin yüzde 40'ı, Belçika bankacılık sisteminin ise yüzde 36'sı yabancılar tarafından kont-rol edilmektedir. Almanya, Hollanda ve Yunanistan'da ise yabancıların sistemdeki payı yüz-de 6'dan fazla değildir.

Ulusal sınırlar içindeki birleşme ve devralmalar euro bölgesinde piyasa konsantras-yonunu artmıştır. Ülkeler arasında piyasa konsantrasyonu açısından önemli farklılıklar mev-cuttur. Belçika, Finlandiya ve Hollanda gibi küçük ülkelerde beş büyük bankanın aktiflerinintoplam aktiflere oranı yüzde 80'ler civarındayken, Yunanistan ve Portekiz'de bu oran yüzde60'ların üzerindedir. En dağınık bankacılık sistemine sahip olan Almanya'da ise beş büyükbanka bankacılık sisteminin toplam aktiflerinin sadece yüzde 20'sini elinde tutmaktadır(Tablo 9).

Banka birleşme ve devralmalarının bir diğer sonucu ise banka şubesi ve çalışan sayı-sında meydana gelen düşüşlerdir. 1990’lı yılların başından beri banka şube sayısında yaşananen büyük düşüş birleşme ve devralmalar sonrasında, konsantrasyon oranının en fazla arttığıülkelerde meydana gelmiştir (Belçika, Finlandiya, Hollanda, Danimarka ve İsveç). Banka ça-lışanlarının sayısı bakımından ise Hollanda dışındaki ülkelerde ciddi oranda gerileme görül-müştür. (Tablo 11-12)

Bankacılık sektöründe konsolidasyon AB ülkelerinde faaliyet gösteren bankalar ara-sındaki büyüklük farklılıklarını azaltırken, Finlandiya, Avusturya, Danimarka ve İtalya gibiülkelerde bankaların büyüklüğü göreli olarak aynı kalmaya devam etmiştir.

Dermine (2003)’de yer alan birleşme ve devralmaların etkinliğini ölçen araştırma bulgu-larına göre ise;

1. Aynı ölçekteki bankalar arasındaki birleşmenin bankaların performansını arttırdığıgözlemlenmiştir7.

2. Etkin işlemeyen bankaların etkin işleyen bankalar tarafından devralınması, devralınanbankaların etkinliğini artırmıştır.

3. Birleşmelerin, firmaların borsa değeri ile devralan ve devralınan firma üzerindeki et-kileri incelendiğinde, birleşmelerin hissedarların refahını artırdığını gösteren pozitifbulgu bulunamamıştır.

4. Bankaların uluslararası düzeyde etkinliğini ölçen son çalışmalara göre, Fransa ve İs-panya’da bankalar daha düşük etkinlik düzeyine sahiptir.

Page 77: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

75

5. Yabancı bankalar yerel bankalara göre daha az etkindir. Buna neden olarak müşterile-rin kendilerine yakın bankaları tercih etmeleri gösterilmektedir. Ancak, etkinlik ana-lizleri yapılırken yabancı bankaların piyasa payının küçük olduğu gerçeği de göz ö-nünde bulundurulmalıdır.

6. Bankalar, birleşmelerden en çok faaliyet ve gelir etkinliği sağlamışlardır Birleşmelerinetkinliğine ilişkin yapılan çalışmalar verilerin sınırlı olmasından dolayı sadece bankaişlemleri, kredi, mevduat ve menkul kıymetlere odaklanmış, kredi kartları ve türev ü-rünler gibi özel faaliyetler hakkında inceleme yapılmamıştır. Birleşmeler sonucundaelde edilen finansal çeşitlenmenin (financial diversification) faydalarının ölçülmesizordur. Bu konuda eldeki veriler çok yetersizdir. Ancak, yapılan araştırmalar farklı işkolları arasındaki –örneğin, sigorta ve bankacılık arasında- çeşitlenmenin beklenenfaydayı sağladığını göstermektedir.

AB bankacılık sisteminde yaşanan birleşme ve devralmalar genel olarak bankaların et-kinliğini artırmış ve bankaların sermaye piyasalarında faaliyet göstermek için gerekli optimalbüyüklüğe ulaşmalarını sağlamıştır. Bundan sonraki süreçte, ulusal sınırlar içindeki birleşmeve devralmalardan beklenen getirinin elde edilmesiyle birlikte yoğunlaşmanın boyutu banka-cılık sisteminin oligopol yapısını bozması ve ulusal sınırlar içinde gerçekleşen birleşme vedevralmaların yerini sınır ötesi birleşme işlemlerinin alması beklenmektedir. Bunun yanındabankaların büyüme stratejilerini özellikle gelişmekte olan ülkelerden banka satın almak sure-tiyle devam ettirecekleri öngörülmektedir.

IV. Finansal Entegrasyon Sürecinin Önündeki Engeller

AB’de 1999 yılında mali piyasaların entegrasyonun önündeki engeller ve bu engelle-rin kaldırılmasına yönelik olarak Mali Hizmetler Eylem Planı (Financial Services ActionPlan-FSAP) kabul edilmiştir8. 2005 yılında tamamlanması öngörülen FSAP, finansal hiz-metlerde tek pazara geçiş için yasal mevzuatta yapılması planlanan değişiklikleri ve diğer ön-celikli konularda atılacak adımları bir zaman çizelgesine bağlayan bir dizi önlemler paketidir.FSAP’de bu stratejik hedefler başlığı altında 42 adet yasal düzenleme ve önlem sıralanmıştır.2004 Haziran itibariyle bu 42 adet düzenlemeden 39’u gerçekleştirilmiştir.

AB’de, gerek FSAP çerçevesinde yapılan gerekse diğer yasal düzenlemelerin mevcutengellerin kaldırılarak tam anlamıyla entegre olmuş rekabetçi bir Tek Pazarın yaratılmasındayeterli olmadığı görüşü hakimdir. Bunun nedenleri şöyle belirtilebilir:

FSAP düzenlemeleri AB düzeyinde kabul edilmiştir. Düzenlemelerin yeni üyele-rin katılımı ile genişleyen AB’nin her ülkesinde etkin şekilde işleyip işlemeyeceğihususu tartışmalıdır. Özellikle perakende finansal piyasalarda ülkeler arasındakidil ve kültür farklılıklarından kaynaklanan sorunlar hala aşılamamıştır.

Sınır ötesi banka birleşmelerine ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan kısıtlar so-nucunda AB’de çok az sınır ötesi birleşme gerçekleşmiştir. Konsolidasyon ülkelerarasında olmasından ziyade ulusal sınırlar içinde gerçekleşmiştir.

Tüketicinin korunmasına yönelik farklı düzenlemeler, AB’ye üye tüm ülkelerinuluslararası muhasebe standartlarına uyumunun sağlanması9, müşterileri birfinansal üründen diğerine geçişe ikna etmenin zor olması, perakende ödeme sis-

Page 78: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

76

temlerindeki dağılma, sınırlar arasında elektronik finansal hizmetlerin provizyonu-na ilişkin kısıtlamalar ve ülkelerin kredi kartı sınırlamaları gibi engeller mevcut-tur.

Tüketicinin korunmasına yönelik farklı düzenlemeler, AB’ye üye tüm ülkelerinuluslararası muhasebe standartlarına uyumunun sağlanması10, müşterileri birfinansal üründen diğerine geçişe ikna etmenin zor olması, perakende ödeme sis-temlerindeki dağılma, sınırlar arasında elektronik finansal hizmetlerin provizyonu-na ilişkin kısıtlamalar ve ülkelerin kredi kartı sınırlamaları gibi engeller mevcut-tur.

Ürünler üzerindeki kısıtlamalar (örneğin, ürün tayini ile ilgili kurallar) ve bu ü-rünlerin yetkilendirilmesinde yaşanan gecikmeler piyasaya yeni katılımcıların gir-mesini engellemektedir.

Finansal piyasalar değişen piyasa koşullarına hızlı şekilde uyum sağlayabilen di-namik piyasalardır. Bu çerçevede piyasa gelişmeleriyle uyum sağlamak için ku-ralların periyodik olarak gözden geçirilerek revize edilmesi esastır.

AB’de faaliyet gösteren tüm kuruluşların Basel II’ye11 uyumunun sağlanması içingerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir.

FSAP’ın 2005’de tamamlanacak olması dolayısıyla, mevcut engellerin kaldırılarakFSAP sonrası stratejilerin belirlenmesi12 finansal entegrasyon sürecinin tamam-lanmasında büyük önem taşımaktadır.

2004-2006 Döneminde AB’de Finansal Piyasaları Etkileyecek FSAP ve Diğer DüzenlemelerGerçekleştirilen düzenlemeler4/7 nci Şirketler Kanunu direktifiAvrupa Şirket StatüsüUzaktan Pazarlama direktifiPiyasa Manipülasyonu Direktifi (Market Abuse Directive)Sigorta Aracılık DirektifiMali Ortaklık Direktifi (Conglomaretes Directive)Uluslararası Muhasebe StandartlarıTüketici DirektifiProspektüs DirektifiMesleki Emeklilik Fonları DirektifiDevralma DirektifiYatırım Hizmetleri Direktifi

Planlanan ancak gerçekleştirilmeyen düzenlemelerŞeffaflık DirektifiSınır Ötesi Birleşmeler DirektifiZorunlu Denetim DirektifiHaksız Ticari Uygulamalar DirektifiTüketici Kredisi Direktifi

Gerçekleştirilmeyen DüzenlemelerÜçüncü Kara Para Aklama DirektifiÜçüncü Sermaye Yeterliliği DirektifiÖdemeler için Yeni Yasal ÇerçeveTakas ve Ödemeler Çerçevesi Direktifiİkinci Sigorta Ödeme Gücü Direktifi (Second Insurance Solvency Directive)

Page 79: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

77

V . Sonuç ve Değerlendirmeler

Birleşme ve devralmalar, telefon ya da internet bankacılığı aracılığıyla yapılan doğru-dan sınır ötesi satışlar, yabancı şubelerin açılması ve iştiraklerin kurulması Avrupa finans pi-yasalarının önemli ölçüde entegre olmasını sağlamıştır. Bununla birlikte, fınansal entegrasyo-nun tam olarak gerçekleşmesini engelleyen bir çok düzenleyici engel bulunmaktadır. FSAP'dasöz konusu düzenleyici engellerin tanımlanarak belirli bir gündem çerçevesinde kaldırılmasıöngörülmüşse de bazı konularda henüz ilerleme sağlanamamıştır.

Örneğin, Devralma Direktifi (Directive on Takeover Bids) henüz Avrupa Parlamento-sunun onayını almamıştır. Devralmalarda asgari uyumlaşma kurallarının bulunmayışı sınırötesi konsolidasyon sürecini olumsuz etkilemiştir. Mevcut birleşme düzenlemelerine göre,üye ülkelerin belirli çıkarları korumak için (kamu güvenliği veya ihtiyatlı kurallar) uygun ön-lemleri almalarına olanak sağlanmıştır. Bu olanak bazı durumlarda çok geniş yorumlanaraksorunlara yol açabilmektedir. Rekabetten sorumlu otoriteler ulusal sınırlar içindekikonsolidasyon lehine karar alıp, yabancı bankalar tarafından devralmaları engelleyebilmekte-dirler.

Ülkeler arasında tasarruflara ilişkin olarak ayrı vergi kurallarının bulunması entegras-yonun ileri boyutlara taşınmasında karşılaşılan bir diğer sorundur. Ayrıca, müşteriler vefınansal hizmetleri sunanlar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde uyumlaşma süreci henüztamamlanmamıştır. Bunlara ilaveten, AB ülkeleri arasında, E-Ticaret Direktifi ve FinansalHizmetler Direktifinin Uzaktan Pazarlanması Direktifi gibi düzenlemeler ile tüketicinin ko-runması, muhasebe standartları ve iflas prosedürleri ile denetime ilişkin düzenlemelerdefarklılıklar bulunmaktadır. AB ülkeleri arasında mevcut düzenlemeler arasındaki uyum-suzlukların giderilmesi gerekmektedir.

Bankaların sınır ötesi ödemeler için müşterilerinden yüksek komisyon talep etmesi sı-nır ötesi ticareti ve e-ticareti önemli ölçüde sekteye uğratmaktadır. Bu maliyetleri aşağıyaçekmek için yapılan girişimlerin başarısızlığa uğraması nedeniyle, bankaların ulusal sınırlariçindeki işlemlerden ve benzer sınır ötesi işlemlerden aynı miktarda masraf talep etmelerinizorunlu kılan bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre, Avrupa bankacılık sektöründe 2010 yılı-na kadar tek ödeme alanı kurulması için gerekli önlemlerin alınması hususunda anlaşmayavarılmıştır.

Ayrıca, finansal entegrasyon sürecinin daha ileri boyuta taşınması için 2005 yılındatamamlanacak olan FSAP sonrasında doğru stratejinin belirlenmesi ve bunun zamanında uy-gulanması zorunludur.

Page 80: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

78

Ek : TablolarTablo 1 : Euro Bölgesinde Borçlanma Faiz Oranları ve Marjları (yüzde)

Hanehalkı kredi oranları (ortalama) Kurumsal kredi oranları (ortalama)(Mayıs 98-99) (Mayıs 01-02) (Mayıs 98-99) (Mayıs 01-02)Oran Kredi

marjıOran Kredi

marjıOran Kredi

marjıOran Kredi

marjıAlmanya 6,25 2,27 6,74 2,03 6,23 2,83 7,05 3,19Avusturya 6,33 2,35 6,42 1,70 6,11 2,69 6,07 2,21Fransa 7,16 3,18 7,23 2,52 4,52 1,12 5,31 1,45İspanya 5,85 1,83 5,78 1,06 6,06 2,53 6,20 2,34Belçika 5,36 1,38 6,37 1,65 4,98 1,57 5,64 1,78Lüksemburg 5,18 1,19 5,12 0,40 n.a n.a n.a n.aHollanda 5,29 1,31 5,81 1,09 3,67 0,29 4,35 0,49Portekiz 6,36 2,34 6,09 1,38 6,36 2,83 5,51 1,65Finlandiya 5,24 1,25 5,24 0,53 4,31 0,89 4,71 0,85İrlanda 7,49 3,43 6,84 2,12 8,68 5,28 8,67 4,81İtalya 6,71 2,67 6,31 1,60 6,13 2,50 5,64 1,77Yunanistan 12,56 6,55 7,65 2,94 16,44 5,61 8,09 4,23

Kaynak: Cabral ve diğerleri, (2002).

Tablo 2: Euro Bölgesinde Mevduat Faiz Oranları ve Marjları (yüzde)Ortalama (Mayıs 98-99) Ortalama (Mayıs 2001-2002)Oran Mevduat

marjıToplammarj

Oran Mevduatmarjı

Toplammarj

Almanya 2,46 0,94 3,78 2,49 1,37 4,39Avusturya 2,18 1,24 4,04 2,17 1,69 4,09Fransa 2,65 0,75 3,04 2,68 1,18 3,48İspanya 2,08 1,46 3,89 2,32 1,54 3,68Belçika 2,31 1,10 2,81 2,37 1,49 3,57Lüksemburg 2,50 0,91 2,67 2,54 1,32 2,58Hollanda 2,33 1,06 2,55 2,32 1,55 3,18Portekiz 2,44 1,08 3,91 2,45 1,41 3,33Finlandiya 1,20 2,21 3,60 1,59 2,27 3,40İtalya 2,26 1,37 3,94 1,72 2,14 4,02Yunanistan 8,48 2,35 7,77 2,06 1,80 5,89

Kaynak: Cabral ve diğerleri, (2002).

Tablo 3: Avrupa Bankacılık Sektöründe Yabancı Şube ve İştirak Sayısı (AB ülkelerinde)1997 1998 1999 2000 2001 2002

Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt.Almanya 46 31 53 32 57 23 62 22 59 21 64 22Avusturya 6 20 9 11 12 10 13 11 15 13 15 13Fransa 52 48 53 54 56 54 59 66 55 70 51 64İspanya 35 46 36 40 41 36 42 38 49 44 51 40Belçika 25 16 25 17 30 21 34 21 35 22 36 21Danimarka 7 2 8 4 9 5 9 5 9 7 8 7Lüksemburg 61 97 61 96 60 99 55 96 54 89 48 86Hollanda 9 9 10 9 16 9 18 12 19 14 19 14Portekiz 15 6 15 8 17 8 23 10 23 9 21 9Finlandiya 6 0 6 0 7 0 5 0 18 0 19 0İsveç 14 3 17 2 16 2 19 2 19 2 18 1İngiltere 100 21 100 15 99 15 95 16 87 17 85 17İrlanda 18 21 20 24 26 26 28 26 32 27 31 27İtalya 62 4 65 5 70 6 82 7 94 7 91 10Yunanistan 14 1 14 1 13 1 13 2 13 2 14 2Toplam 470 322 492 319 529 316 557 336 581 334 571 333Kaynak: ECB, 2003

Page 81: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

79

Tablo 4: Avrupa Bankacılık Sektöründe Yabancı Şube ve İştirak Sayısı (AB ülkeleri dışında)1997 1998 1999 2000 2001 2002

Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt. Şube İşt.Almanya 31 45 31 40 30 38 28 34 21 32 19 27Avusturya 0 0 2 12 1 13 1 12 0 10 0 10Fransa 41 14 36 13 32 13 31 14 28 12 28 11İspanya 18 14 15 13 11 13 10 14 7 12 8 11Belçika 15 15 14 10 14 6 13 6 11 7 10 8Danimarka 1 0 1 0 1 0 2 1 1 2 1 2Lüksemburg 7 45 7 41 8 39 8 39 7 35 7 36Hollanda 11 20 11 19 10 17 10 16 9 17 9 17Portekiz 2 3 3 3 3 4 2 3 2 3 1 4Finlandiya 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0İsveç 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1İngiltere 152 79 142 79 128 75 126 74 114 76 105 78İrlanda 2 8 2 10 2 9 2 10 1 13 1 12İtalya 19 3 18 3 18 3 16 2 16 2 15 5Yunanistan 9 2 9 2 9 2 9 2 8 2 7 2Toplam 311 281 293 277 268 259 259 253 226 247 212 246

Kaynak: ECB (2003)Tablo 5: Kredi Kuruluşlarının Sayısı

1997 1998 1999 2000 2001 2002Almanya 3.577 3.238 2.992 2.742 2.526 2.363Avusturya 995 898 875 848 836 823Fransa 1.273 1.226 1.159 1.099 1.050 1.011İspanya 411 402 387 368 367 359Belçika 134 120 119 119 113 111Danimarka 100 212 210 210 203 178Lüksemburg 215 212 211 202 189 177Hollanda 100 634 616 586 561 539Portekiz 235 227 224 218 212 202Finlandiya 375 348 346 341 369 369İsveç 124 148 148 146 149 216İngiltere 480 521 496 491 452 440İrlanda 70 78 81 81 88 85İtalya 935 934 890 861 843 822Yunanistan 53 59 57 57 61 61Toplam 9.077 9.260 8.809 8.368 8.018 7.756

Tablo 6: Ulusal Sınırlar İçinde Birleşme ve Devralma Sayısı*

1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Q1Almanya 15 12 22 10 8 6 3Avusturya 5 2 4 4 1 1 0Fransa 17 9 7 10 11 9 0İspanya 7 12 9 7 3 3 0Belçika 1 6 1 0 1 0 0Danimarka 0 0 2 1 1 1 0Lüksemburg 0 0 0 0 0 0 0Hollanda 3 1 1 0 1 2 0Portekiz 2 3 1 5 2 0 0Finlandiya 0 0 0 0 0 2 0İsveç 1 0 1 0 0 1 0İngiltere 4 0 0 1 1 6 0İrlanda 0 0 0 0 0 0 0İtalya 17 16 24 31 21 17 10Yunanistan 1 8 3 4 0 2 0Toplam 73 69 75 73 50 50 13

Kaynak : ECB (2003b)

Page 82: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

80

Tablo 7: AB ülkeleri Arasında Birleşme ve Devralmalar*

1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Q1Almanya 3 5 9 5 2 3 0Avusturya 0 1 0 0 3 0 0Fransa 3 2 7 8 4 3 1İspanya 2 4 10 9 3 4 1Belçika 2 1 6 1 2 1 0Danimarka 1 0 4 3 1 1 1Lüksemburg 2 4 3 4 4 1 0Hollanda 2 1 3 3 2 3 1Portekiz 0 0 2 5 2 1 1Finlandiya 0 0 1 1 1 2 0İsveç 1 0 5 2 1 3 1İngiltere 2 0 3 2 2 2 0İrlanda 0 0 1 0 1 1 0İtalya 0 4 12 5 2 4 0Yunanistan 0 1 1 2 1 2 0

Kaynak : ECB ( 2003b)

Tablo 8: AB Dışı Ülkeleri de Kapsayan Birleşme ve Devralmaların Sayısı*

1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Q1Almanya 5 6 14 11 8 5 0Avusturya 1 3 2 3 4 8 0Fransa 6 7 6 3 8 3 2İspanya 6 10 3 8 5 6 2Belçika 6 0 5 5 2 6 1Danimarka 0 1 0 1 1 0 0Lüksemburg 0 1 0 1 0 0 0Hollanda 4 4 2 1 5 1 0Portekiz 0 1 1 3 0 0 0Finlandiya 0 0 2 3 0 0 0İsveç 1 3 2 4 1 2 0İngiltere 4 3 8 3 4 2 2İrlanda 1 0 2 0 0 0 1İtalya 1 2 2 4 3 3 1Yunanistan 0 0 3 4 0 1 1

Kaynak : ECB ( 2003b)

Tablo 9: En Büyük 5 Kredi Kurumunun Toplam Aktifler İçindeki Payı*

1997 1998 1999 2000 2001 2002Almanya 17 19 19 20 20 20Avusturya 48 42 41 43 45 46Fransa 40 41 43 47 47 45İspanya 45 45 52 54 53 53Belçika 54 63 76 75 78 82Danimarka 70 71 71 60 68 68Lüksemburg 23 25 26 26 28 30Hollanda 79 82 82 81 82 83Portekiz 46 45 44 59 60 60Finlandiya 88 86 86 87 80 79İsveç 59 60 60 62 61 63İngiltere 24 25 28 28 29 30İrlanda 41 40 41 41 43 46İtalya 31 26 26 23 29 31Yunanistan 56 63 67 65 67 67

Kaynak : ECB ( 2003b)

Page 83: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

81

Tablo 10: Euro Bölgesinde Birleşme ve Devralmaların Ortalama Büyüklüğü (milyar euro)1990-1997 1998-2001 (Ağus-

tos)1990-2001(Ağustos)

Ortalama büyüklük 273,5 1116,9 549,6Ulusal sınır içi /sektör içi 315,4 1279,5 648,8Ulusal /sektörler arası 205,8 1075,3 413,5Sınır ötesi/sektör içi 163,6 1011,7 456,8Sınır ötesi/sektörler arası 38,5 575,2 429,5

Kaynak: Cabral ve diğerleri (2002)

Tablo 11: Banka Şubelerinin Sayısı (1000 kişi başına)1997 1998 1999 2000 2001 2002

Almanya 0,77 0,73 0,71 0,69 0,65 0,62Avusturya 0,58 0,57 0,57 0,56 0,56 0,55Fransa 0,43 0,42 0,42 0,42 0,43 0,43İspanya 0,97 0,99 0,99 0,98 0,97 0,96Belçika 0,72 0,70 0,68 0,65 0,60 0,54Danimarka 0,43 0,43 0,43 0,44 0,45 0,40Lüksemburg 0,76 0,76 0,80 0,76 0,62 0,61Hollanda 0,44 0,43 0,40 0,38 0,35 0,31Portekiz 0,47 0,49 0,53 0,55 0,54 0,52Finlandiya 0,25 0,24 0,23 0,23 0,24 0,24İsveç 0,28 0,25 0,24 0,23 0,23 0,23İngiltere 0,28 0,27 0,26 0,25 0,25 n.aİrlanda 0,32 0,29 0,26 0,23 0,25 n.aİtalya 0,44 0,46 0,47 0,49 0,51 0,52Yunanistan 0,23 0,25 0,25 0,26 0,27 0,28

ECB, (2002)

Tablo 12: Banka Çalışan Sayısı (1000 kişi başına)

1997 1998 1999 2000 2001 2002Almanya 9,35 9,37 9,39 9,39 9,31 9,06Avusturya 9,32 9,14 9,08 9,08 9,18 9,09Fransa 6,92 6,85 6,84 6,75 6,87 n.aİspanya 6,25 6,24 6,15 6,09 6,08 5,99Belçika 7,52 7,51 7,46 7,45 7,40 7,27Danimarka 9,09 9,17 9,02 9,09 9,11 8,84Lüksemburg 45,25 46,21 49,07 52,59 54,18 52,24Hollanda 7,14 7,58 7,86 8,12 8,19 7,93Portekiz 6,40 6,12 6,03 5,68 5,39 5,29Finlandiya 5,22 4,92 4,79 4,86 5,16 4,96İsveç 4,88 4,92 4,88 4,73 4,68 4,67İngiltere 7,71 7,71 8,06 8,02 7,97 n.aİrlanda n.a n.a n.a 9,38 9,23 n.aİtalya 6,02 5,95 5,91 5,96 5,94 5,89Yunanistan 5,26 5,33 5,38 5,51 5,45 5,52

Kaynak: ECB (2002)

Page 84: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Pelin Ataman Erdönmez

82

Tablo 13: Kredi Kurumlarının Toplam Aktiflerinin GSYİH’a Oranı1997 1998 1999 2000 2001 2002

Almanya 2,56 2,75 2,86 2,99 3,03 3,02Avusturya 2,28 2,39 2,47 2,59 2,71 2,56Fransa 2,44 2,39 2,51 2,47 2,57 2,55İspanya 1,70 1,73 1,78 1,85 1,92 1,94Belçika 3,06 2,98 3,03 2,82 3,05 2,97Danimarka 2,11 2,2 2,36 2,47 2,36 N/ALüksemburg 33,50 32,01 32,20 31,13 33,52 30,18Hollanda 2,31 2,55 2,63 2,85 2,95 3,05Portekiz 2,37 2,86 2,80 2,73 2,86 2,72Finlandiya 0,97 0,93 0,99 0,98 1,20 1,18İsveç 1,78 1,57 1,66 1,67 n.a n.aİngiltere 3,17 2,94 3,17 3,31 3,61 NAİrlanda 2,61 3,02 3,37 3,46 3,69 3,70İtalya 1,56 1,43 1,47 1,52 1,52 1,61Yunanistan 1,07 1,39 1,53 1,68 1,55 1,43

Kaynak: ECB, (2003b).

Dipnotlar:

1 Beyaz Belge (White Paper) olarak anılan Rapor, Avrupa Topluluğu’na üye ülkeler arasında 1992 yılına kadar içsınırların tamamen kaldırıldığı, gerçek bir Topluluk iç pazarının oluşturulması amacıyla mal, hizmet, kişi vesermayenin serbest dolaşımı önündeki fiziki, teknik ve mali engellerin kaldırılmasına yönelik 279 yasa önerisiniiçermektedir. Bu yasa önerilerinin Konsey tarafından kabul edilip çıkarılması için bir takvim belirlenmiş, buamaçla AT Komisyonu Beyaz Kitaptan sonra 26 Mayıs 1986, 11 Mayıs 1987, 21 Mart 1988, 20 Haziran 1989 ve28 Mart 1990 tarihlerinde iç pazar oluşumunu gösteren birinci, ikinci, üçüncü , dördüncü ve beşinci rapor olarakadlandırılan beş rapor yayınlanmış, bunların sonucunda iç pazar 1 Ocak 1993 tarihinde gerçekleştirilmiştir.2 Tek Avrupa Senedi ile iç pazarın 1992 yılına kadar tamamlanması için hukuki yapının oluşturulması amaçlan-mıştır. Tek Avrupa Senedinde Roma antlaşmasının bazı maddeler değiştirilerek iç pazarın tanımı yapılmış, paza-rın kuruluşu ile prensipler düzenlenmiştir.3 Özkaynak karlılığı, özkaynakların aktiflere oranıdır.4 Örneğin, İtalyan bankacılık sisteminde 2001’de ortalama kredi oranları Kuzey İtalya’da yüzde 6,2’den adalardayüzde 8,4’e kadar değişkenlik göstermiştir. Benzer şekilde Almanya’da kredi ve mevduat oranları önemli orandadeğişkenlik göstermektedir.5 Amerika’da bu konuda yapılan bir araştırmaya göre hanehalkı ve küçük işletmeler ikamet ettikleri yerlere 20milden uzak olmayan bankaları tercih etmektedir. (Cabral, 2002, s. 36)6 İskandinav bankacılık krizinin yaşandığı dönemde İsveç ve Finlandiya’da birleşme ve devralmalar büyük malikurumların yaratılmasına imkan tanımıştır. Bir çok AB ülkesinde de Tek Pazar’da rekabet etmek için büyük ulu-sal kurumların yaratılmasını teminen birleşme ve devralmalar gerçekleştirilmiştir. İspanya’da da 1990’ların ba-şında özellikle tasarruf bankalarını içeren benzer bir süreç yaşanmıştır.7 Avrupa’da 1988-1993 yılları arasında 492 devralma incelenmiştir.8 Daha ayrıntılı bilgi için lütfen bkz. TBB Bankacılar Dergisi, Sayı 48.9 AB’ye üye ülkelerin uluslararası muhasebe standartlarına uyumla ilgili son düzenlemelerin yapılabilmesi içinKomisyon ve Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu arasındaki tartışmaların sonuçlandırılması beklenmek-tedir.10 AB’ye üye ülkelerin uluslararası muhasebe standartlarına uyumla ilgili son düzenlemelerin yapılabilmesi içinKomisyon ve Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu arasındaki tartışmaların sonuçlandırılması beklenmek-tedir.11 AB’de faaliyet gösteren fnansal kuruluşların Basel II’ye uyumunu sağlamak üzere Üçüncü Sermaye YeterliliğiDirektifi Tasarısı hazırlanmıştır.121212 FSAP sonrası stratejinin üç unsuru içermesi öngörülmektedir. (Schioppa, T.P, 2004).(i) Piyasa odaklı entegrasyon sürecinin desteklenmesi: Finansal entegrasyon sürecinin ilerlemesinde temel unsu-runu oluşturmaktadır. Sektör içinde finansal entegrasyon eşit olarak gerçekleşmemiştir. Piyasa katılımcıları bellidurumlarda kar güdüsüyle bireysel davranmaktadır. Kamu otoritelerinin bu süreçte itici gücü oluşturması önem-lidir. Örneğin piyasa oyuncuları piyasa likiditesini artıracak, maliyetleri düşürecek ve risk yönetimini kolaylaştı-

Page 85: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

83

racak teknik standartlar veya ticaret uygulamaları konusunda hemfikir olmadığı durumlarda, kamu otoritesininbirleştirici bir rolü üstlenmesi önemlidir.(ii) Düzenleyici çerçeve ve denetimin artırılması ; AB’de finansal hizmetlere ilişkin tek pazarın sağlayacağı eko-nomik faydaların yer aldığı Kasım 2000 tarihli Lamfalussy raporunun en önemli unsuru olarak tanımlanmaktır.(Daha detaylı bilgi için lütfen bakınız TBB Bankacılar Dergisi Sayı 48). Bu yaklaşım menkul kıymetler sektörü-nü esas alarak geliştirilmiş ve yakın zamanda mali sistemin diğer sektörlerine de uygulanmaya başlanmıştır.Lamfalussy yaklaşımının başarıya ulaşması FSAP’ın zamanında tamamlanması ve finansal düzenlemelerin dahaesnek, homojen ve bütün finansal sektöre düzenli olarak uygulanmasına bağlıdır. Bu amacı gerçekleştirmek içiniki taraflı (two-tierred) düzenleyici ve denetleyici komite oluşturulmuştur. Mevcut düzenleyici engellerin kaldı-rılması hem AB düzenlemelerinin dikkatli bir şekilde aktarılmasını, hem de AB prensiplerinin yorumlanmasındadönüşümü sağlayacaktır. Bu şekilde oluşturulan süreç finansal regülasyonun yaygın şekilde uygulanmasına daolanak yaratır.(iii) Rekabet politikasının genişlemesi: Finansal entegrasyon sürecinde rekabet politikalarının önemi tam olarakanlaşılamamıştır. Aktif olarak uygulanan AB rekabet politikası, AB kanunlarının doğru olarak uygulanmasınısağlayacaktır. FSAP sonrası süreçte rekabet politikaları entegrasyon sürecinin daha ileri götürülmesinde önemlirol oynayacaktır. Nitekim, Devralma Direktifi ile Sınır Ötesi Birleşme ve Devralma Direktifleri’nin uygulanma-sı, sınır ötesi birleşmelerin önündeki engelleri kaldıracaktır

Kaynakça:

BALDWIN, R. ve WYPLOSZ, C. (2004), The Economics of European Integration, Mc Graw HillEducation.

BELAISCH, A., KODRES, L., LEVY, J. ve UBIDE A. (2001), “Euro-Area Banking at the Crossroads”,IMF Working Paper, WP/01/28.

CABRAL, I., DIERICK, F.,VESAL, J. (2002), “Banking Integration in the Euro Area”, ECB OccasionalPaper Series, No: 6.

DERMINE, J. (2002), “European Banking: Past, Present and Future, The transformation of the EuropeanFinancial System”, Second ECB, Central Banking Conference , www.ecb.int.

EUROPEAN COMMISSION (2004), “Financial Integration Monitor”, www.europa.eu.int. EPPENDORFER, C., BECKMANN R., NEIMKE M., (2002), “Market Access Strategies in the EU

Banking Sector”, www.iep-berlin.de. FSA, HM TREASURY, BANK OF ENGLAND. (2004), After the EU Financial Services Action Plan: A

New Strategic Approach, Mayıs 2004. HARTMANN, P., MADDALONI, A., MANGANELLI, S., (2003), “The Euro Area Financial System:

Structure, Integration and Policy Initiatives, ECB Working Paper No: 230. HEINEMAN, F. (2002), “The Benefits of a Working European Retail Market for Financial Services” ,

Report to European Financial Services Round Table, www.iep-berlin.de. HEINEMANN, F. ve SCHILER, M. (2002), “Integration Benefits on EU Retail Credit Markets-Evidence

from Interest Rate Pass-Through”, www.iep-berlin.de. GASPAR, V. (2000), “Financial Markets and Monetary Policy”, www.ecb.int. GASPAR, V. (2004), “Financial Integration and The International Role of the Euro”, www.ecb.int. GUAL, J. (2003), “The Integration of EU Banking Markets” University of Navarra”, www.cepr.org. ECB (2003), “EU Banking Sector Stability”, www.ecb.int. ECB (2003), “Structural Analysis of the EU Banking Sector”, www.ecb.int. ECB (2004), “The Evolving European Financial Landscape: Integration and Regulation”, www.ecb.int. ECONOMIC AND FINANCIAL COMMITTEE (2002), “Report by the Economic and Financial Committee

(EFC) on EU Financial Integration”, www. europa.eu.int. KARLUK, R. (2003), “Avrupa Birliği ve Türkiye”, İstanbul, Beta Basım Yayım 7. Edisyon. SANDER, H., KLEIMEIER, S. (2001), “Towards a Single Retail Banking Market”, www.edocs.com. SCHIPOPPA, P. (2004), “Drivers of European Financial Integration-Markets or Policy”, www. ecb.int. RUNBICHLER, A. ve DARLAP, P. (2003), “Integration of EU Financial Markets Supervision:

Harmonisation or Unification”, www.fma.gov.at. TBB (2004), “Avrupa Birliği’nde Finansal Hizmetler Tek Pazarına Geçiş Süreci”, Bankacılar Dergisi, sayı

48. TRICHET, J.C. (2004), “The Integration of European Financial Markets”, www.ecb.int. TUMPEL- GUGERELL, G. (2004), Speech at the ECB-CFS Symposium “The Role of the ECB in Financial

Integration”, www.ecb.int.

Page 86: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

84

Operasyonel Risk Dış Veri TabanıOperasyonel Risk Çalışma Grubu*

Bu çalışma, Türkiye Bankalar Birliği bünyesinde çalışmalarını sürdüren Risk Yönetim Sistemleri Uygu-lama Esasları Değerlendirme Çalışma Grubu - Operasyonel Risk Alt Çalışma Grubu üyelerinin katılımıylahazırlanmıştır.

1. Giriş

Bilindiği üzere 26 Haziran 2004’de yayımlanan Basel II Metninde (InternationalConvergence of Capital Measurement and Capital Standards - A Revised Framework) bankala-ra ve düzenleyici kurullara, kredi ve operasyonel riskleri için bankacılık operasyonlarına ve ye-rel finansal piyasalarının durumuna göre, sermaye hesaplamasında kullanacakları en uygunyaklaşımları tercih etme olanağı tanınmıştır. Metne göre sermaye hesaplamasında benimsene-cek temel yaklaşımlarda uygulamaya geçiş için en son tarih 2006 yıl sonu, gelişmiş ölçümyaklaşımları için ise 2007 yıl sonu olarak öngörülmektedir.

Uluslararası bankacılık sektöründeki bu gelişmeler ışığında ülkemizde bankaların,operasyonel risk için sermaye gereksinimi hesaplamasında Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarını(AMA) tercih etmeleri, özellikle de bu yaklaşımlar arasında riske en duyarlı yöntem olarak ka-bul gören Kayıp Dağılımı Yaklaşımını (LDA) benimsemeleri, beklenen ve beklenmeyenoperasyonel kayıp tutarlarını azaltmalarına da hizmet edecektir. Bu yaklaşım, temel veri olarakkayıp tutarını esas aldığından bankaların öncelikle operasyonel risk iç veri tabanlarını oluş-turmuş olmaları gerekmektedir. Ancak iç kayıp verisi tüm potansiyel operasyonel risk olayları-nı kapsamadığından, beklenmeyen kayıplarla ilgili olarak maruz kalınan risk konusunda de-ğerlendirme yapmaya tek başına yeterli olmamaktadır. Bu nedenle, güvenilir bir dış veri taba-nının oluşturulması, iç ve dış kayıp verilerinin birleştirilerek kullanılması, sermaye hesaplama-sı ve operasyonel riskin yönetilmesi bakımından sağlıklı sonuçlar elde edilebilmesi için önemarz etmektedir.

Türk bankacılık sektöründe, operasyonel risk yönetimi konusundaki çalışmalara katkıdabulunmak amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmada, Basel II Metni dikkate alınarak operasyonelrisklerin sayısallaştırılarak ölçülmesi ve yönetilmesine esas olmak üzere, sağlıklı dış kayıp ve-rilerinin toplanarak tek bir havuzda biriktirilmesi, kullanıcı bankalara uygun erişim imkanısağlanarak kurumsal yapıya en uygun şekilde kullanılmasına yönelik olarak “operasyonel riskdış veri tabanı” oluşturulması konusu çeşitli yönleriyle değerlendirilmiştir. Bunun yanı sırabankacılık sektöründe uluslararası uygulamalar esas alınarak veri tabanı tiplerine, iç ve dış veritabanlarından sağlanan verilerin birlikte kullanımına ilişkin unsurlar detaylı olarak irdelenmiş-tir. Çalışma uluslararası bankacılık alanındaki gelişmelere paralel olarak Türk bankacılık sis-teminde de sürekli gelişim gösteren operasyonel risk konusunda yol gösterici bir kaynak olaraksunulmuştur.

* Katılımcılar: Ahmet Hakan Tankut-Oyak Bank A.Ş., Arzu Hoşer -T. İş Bankası A.Ş., Ayşe Nur Aytemiz-T.C. Ziraat Bankası A.Ş., Belma Özçoban-Tekstil Bankası A.Ş., Elif Akpınar-Türk Ekonomi Bankası A.Ş., FigenÇavdaroğlu-T.Halk Bankası A.Ş., Gülsen Uysal-Tekstil Bankası A.Ş., Oğuzhan Öner-Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.,Özlem Ernart-T.Garanti Bankası A.Ş., Uğur Yilmazer-Koçbank A.Ş., Ulviye Coşkuner-T. Vakıflar BankasıT.A.O., Yasemin Altuntop-Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

Page 87: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

85

Dış VeriFaaliyet Çevresi ve

Kontrol Faktörleri Senaryo Analizleri

2. Operasyonel Risk Dış Kayıp Verisi-Genel Kapsam

A. Dış Veri Kullanım Alanı

Risk Yönetim Sistemleri Uygulama Esasları Değerlendirme Çalışma Grubu -Operasyonel Risk Alt Çalışma Grubu tarafından, Nisan 2004 itibarıyla yayımlanmış olan“Operasyonel Risk Veri Tabanı” konulu raporda detayları verildiği üzere, operasyonel risk yö-netimine ilişkin temel konulardan biri, operasyonel risk kayıp veri tabanının oluşturulması vebu verilerin analiz edilmesidir. 26 Haziran 2004’de yayımlanan Basel II Metninde(International Convergence of Capital Measurement and Capital Standards - A RevisedFramework) de belirtildiği gibi tüm bankaların, kendi operasyonel risk ve kayıp veri tanımla-malarına uygun olarak, kendi iç veri tabanlarını oluşturmaları tavsiye edilmektedir.

Bankalar, operasyonel risklerin ölçüm sürecinde temelde iç veri kullanmaktadır. İç veri,operasyonel risklerin ölçümünde kullanılan en uygun ve bankanın kendi bünyesinden sağlan-ması nedeniyle en güvenilir kaynaktır. Ancak, yüksek şiddet ve düşük sıklık taşıyan kayıp ve-rilerini yeterli olarak içermemesi nedeniyle, genel olarak operasyonel riskin ölçüm ve değer-lendirme sürecinde yeterli olmamaktadır. İç verinin yeterli olmadığı durumlarda, istatistikiyöntemlerle birleştirilmiş dış veri kullanılabilmektedir. Bu nedenle, iç verinin bankalararasıpaylaşıma sunularak ortak bir havuzda toplanması, ya da kamuya açık verilerin bir araya geti-rilmesi yolu ile dış kayıp verisinin de ulaşılabilir hale getirilmesi gerekir.

Operasyonel riskin ölçümü ile ilgili olarak yaşanan problemlerin bir çoğunun kayna-ğında, yeterli verinin olmaması, mevcut verinin kullanıma uygun olmaması gibi sorunlar yat-maktadır. Dış verinin de en az iç veri kadar toplanıyor ve analiz ediliyor olması ve her iki veri-nin en etkin şekilde uyumlaştırılabiliyor olması, operasyonel risk ölçümünün gelişmiş yön-temlerle gerçekleştirilmesi için gerekli şartlar arasında yer almaktadır.

.

Şekil 1: Operasyonel risk sermayesinin hesaplanmasına ilişkin girdiler ve faktörler

B. Dış Veri Kullanım Amaçları

a. Operasyonel Riskin Ölçülmesi Amacıyla Kullanım

Artan bir risk duyarlılığı içinde, operasyonel risk için sermaye gereksinimi hesaplamayöntemlerinin her birinin bankalarca tecrübe edilmesinin göz ardı edilemeyecek faydaları bu-lunmaktadır. Bununla birlikte bankaların, kendi iç yapılarını ve risk dinamiklerini belirleye-bilmeleri açısından özellikle Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarını (AMA) benimsemeleri yararlı o-lacaktır.

Operasyonel Risk Sermaye Hesaplaması

İç Veri

Page 88: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

86

Bu yaklaşımlar ışığında, operasyonel riski ölçebilmek için ihtiyaç duyulan en önemliunsur, kurumların kendi iç kayıp veri tabanlarını oluşturmuş olmalarıdır. Ancak, bu yaklaşım-ların bankaya uyarlanması çerçevesinde, bankaların bir iç kayıp veri tabanı olsa dahi, sadece içveri tabanı kullanmanın aşağıda yer verilen bazı sakıncaları bulunmaktadır:

• İç veri tabanında yer alan kayıp kategorilerine ilişkin kayıp olaylarından bazıları, ku-rum için gerçekleşmemiş olabilir. Bu durum, bankanın kayba konu alanda faaliyetininolmamasından ya da kendi risk yönetim sistemleri ve kontrol becerisinin gelişmiş ol-masından kaynaklanıyor olabilir. Banka kendi yaşamamış olsa veya yetersiz kayıp ola-yına sahip olsa dahi, mutlaka o kayıp kategorisinde oluşabilecek beklenen kayıp tutarınıhesaplamak durumundadır.

• İç veri tabanında yer alan kayıp kategorilerine ilişkin kayıp olaylarından bazıları, ku-rum için gerçekleşmiş olsa bile bu olayla ilgili geçmişe ait veya kaliteli veri elde edil-mesi mümkün olmayabilir.

• Bankanın bir kayıp kategorisinde yeterli veri kaydı mevcut olsa bile, bu verilerin yük-sek sıklık ve düşük şiddetli olması halinde, dağılımın uç kısımlarını oluşturan düşüksıklık ve yüksek şiddetli kayıp verileri hakkında, bankanın bir bilgiye sahip olmasımümkün olmayabilir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, operasyonel risk ölçümünün gerçekçi ve güvenilir ola-bilmesi için iç kayıp verileri genellikle tek başına yeterli olmamaktadır. Bu sakıncaların gide-rilebilmesi için, iç veri kadar dış verinin de hazırlanmış ve erişilebilir olması gerekmektedir.Bu noktada, dış kayıp veri tabanı kullanımı ve senaryo analizi devreye alınarak sağlıklı bir öl-çümlemenin yapılması sağlanabilir.

Şekil 2:Eşik ve risk sermayesi arasındaki ilişki

Diğer taraftan, Basel Komitesi tarafından yayımlanan son Basel II Metni (InternationalConvergence of Capital Measurement and Capital Standards - A Revised Framework –26.06.2004) ile, belirli kriterleri karşılayan bankalara, Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarını kullan-ma imkanı verilmiştir. Bu yaklaşımlar içinde Kayıp Dağılımı Yaklaşımı (LDA) en gelişmişyöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. İç veriyi dikkate alan bu yöntem, aynı zamanda riske enduyarlı yöntem olarak kabul görmektedir. Kayıp Dağılımı Yaklaşımı, beklenen ve beklenme-yen kayıplara ilişkin objektif tahminlere ulaşabilmek için bankanın operasyonel kayıplarınınsıklık (frequency) ve şiddet (severity) tahminleri aracılığıyla ve standart aktüaryel tekniklerkullanılarak modellenmesidir. Bu yaklaşım, temel veri olarak kayıp tutarını esas almaktadır.

Page 89: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

87

Bunun nedeni, kayıp tutarının en objektif risk göstergesi olması ve her bankanın kendine özgürisk profilini yansıtmasıdır. Kayıp Dağılımı Yaklaşımının matematiksel ifadesi aşağıdaki gibi-dir:

Sermaye İhtiyacı= Σi Σj [fi j (sıklık&şiddet dağılımları)] i: iş kolu; j: olay tipi

Bu yaklaşımın aşamalarından biri, tüm iş kollarındaki anahtar risk alanları itibarıyla ay-rı ayrı sıklık ve şiddet düzeylerinin tanımlanmasıdır. Sözü edilen sıklık ve şiddet bilgilerininise dış veri ile desteklenmesi sağlıklı bir ölçümlemeye temel teşkil edecektir. Bu bilgilerin, ö-zellikle kuyrukta, iç veri ile yeterince karşılanması mümkün görünmemektedir.

Şekil 3: Sermaye yükümlülüğünün istatistiksel ifadesi

b. Operasyonel Riskin Yönetilmesi Amacıyla Kullanım

Dış veri tabanının kullanımı, sadece operasyonel riskin ölçülmesi değil, aynı zamandaoperasyonel riskin yönetilmesi ve genel anlamda banka stratejisi için de oldukça önem taşı-maktadır. Bu kapsamda;

• Bankalar, kendi bünyelerinde yaşanmamış ancak sektörde yaşanan operasyonel riskler-den haberdar olabilecekler ve dış veriye bakarak kendi iç verilerinin yeterliliğini de-ğerlendirme ve sektör deneyimini anlama fırsatını bulacaklardır.

• Bankalar dış veri sayesinde yaşamadıkları bir kayıp olayı hakkında bir öngörüye sahipolacaklar, kayıp olma olasılığı ve kayıp olması halinde oluşacak kayıp tutarı konusundabilgi sahibi olup, risk yönetim sistemlerini bu doğrultuda geliştirme, sigorta ihtiyaçları-nı gerçekçi olarak belirleme, faaliyette bulunmadıkları bir alanda ise karşılaşılabilecekriskleri ve kayıp olaylarını görerek, o alana yapılması olası yatırımlarını değerlendirmefırsatı bulacaklardır.

• Yerel otoriteler, dış veri tabanına erişimlerinin olması durumunda, dış veri tabanını in-celeyerek ya da gözlemleyerek, sektörde sıklıkla maruz kalınan operasyonel risk konu-larından haberdar olabilecek, gerekli görecekleri tedbirleri alabileceklerdir.

C. Dış Veri Tabanı Tipleri

Basel Komitesinin operasyonel risk için sermaye ayrılması gerekliliği ile ilgili önerileridoğrultusunda, operasyonel risk uygulamalarında dünyada genel olarak iki tip dış veri tabanıkullanılmaktadır. Bunlar; a. Konsorsiyum Tabanlı (Consortium-Based) Dış Veri Tabanları, b.Kamuya Açık (Publicly Released) Dış Veri Tabanlarıdır.

Page 90: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

88

a. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri TabanıÜye bankaların bir anlaşma çerçevesinde ilettikleri verilerle bir konsorsiyum bünyesin-

de oluşturulan veri tabanlarıdır. Finansal kuruluşların oluşturduğu konsorsiyum tabanlı veri ta-banlarında, bilgilerin kaynağını bankaların kendi verileri oluşturmaktadır. Konsorsiyum, kayıpverinin toplanması, kontrol edilerek filtrelenmesi, ölçeklendirilmesi, işlenmesi, değerlendiril-mesi ve tekrar dağıtılarak üye bankalara iletilmesi sürecinin organize edilmesinden sorumlu-dur. Bu tür veri havuzları bir çok ülkede ulusal ve uluslararası düzeyde oluşturulmaktadır.Bunlara örnek olarak aşağıdaki veri tabanları mevcuttur:

- GOLD (Global Operational Loss Database) ← BBA (British Bankers’ Association)

- MORE (Multinational Operational Risk Exchange) ← NetRisk

- ORX (Operational Risk Data Exchange Association)← PwC (PriceWaterhouseCoopers)

Avantajları:

Gizlilik: Konsorsiyum üyesi bankalar arasında yapılan anlaşma dahilinde belirlenen ilke-ler, bankaların operasyonel riske ilişkin olarak kamuya açıklamak istemedikleri verileringizliliğinin korunması açısından son derece önemlidir.

Güvenilirlik: Veri transferi, uyumlaştırma ve ölçeklendirme gibi konularda doğru ilkelerortaya konduğu takdirde bu tür verilerin güvenilirliğinin de artması beklenir. Buradaki gü-venilirliğin sağlanmasında, bankaların verilerini doğru ve açık olarak iletmeleri ve başlan-gıçta yapılan iş kolu ve kayıp veri sınıflamasının tutarlı olması büyük önem taşır. Bu ne-denle başlangıçta belirlenen ilkelerin kullanıcı bankalar tarafından iyi anlaşılması gerek-mektedir. Diğer taraftan kur dönüşümleri, enflasyon düzeltmelerinin yanı sıra bankalar ara-sındaki ölçek farklılıklarının da giderilmiş olması gerekmektedir. Filtreleme ve ölçeklemedoğru yapıldığı takdirde güvenilirlik artacaktır.

Verim: Konsorsiyum tabanlı dış veriler, kamuya açık veri tabanına göre daha düşük eşiktaşıması nedeniyle geniş bir örneklem fırsatı yaratarak daha kesin bir modelleme imkanısağlar.

Esneklik: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanları gereksinimlere daha esnek olmaları nede-niyle tercih edilebilmektedir. Rekabet koşulları nedeniyle gelişmeleri takip etmeleri, ken-dilerini yenilemeleri ve yeni uygulamaları bünyelerine adapte etmeleri gerekmektedir. Bukonularda konsorsiyum üyesi bankaların beklentileri de belirleyici olmaktadır.

Dezavantajları:

Kapsam: Konsorsiyum üyesi olmayan bankaların kamuya mal olan bilgilerinin bu veri ta-banlarına yansımaması nedeniyle şiddeti yüksek, sıklığı düşük olayların oranı, olması ge-rektiğinden daha düşük çıkmaktadır. Buna bağlı olarak modelleme kuyruk değerlerini yete-ri kadar içermeyebilir. Ayrıca, bankaların operasyonel kayıplarını gizli tutmaya eğilimliolmaları nedeniyle, dış veri tabanlarına tüm kayıp tutarları yansımayabilir.

Maliyet: Verilerin saklanması ve kullanılmak üzere iletilmesi için gereken alt yapının be-lirli bir maliyet taşıması, konsorsiyuma katılan bankalar için bir dezavantaj olabilmektedir.

Heterojenlik: Dış verilerin kaynağı olan bankaların faaliyetlerinin içerikleri ve yoğunluk-ları, risk ve kontrol anlayışları ile bilanço büyüklükleri farklılıklar arz etmektedir. Bu ne-

Page 91: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

89

denle iş kolları bazında kayıp tutarları arasında büyük farklılıklar yaşanabilmektedir. Ayrı-ca dış veri tabanında, kontrol sistemleri zayıf bankaların verileri daha fazla olacağı için,güçlü kontrol sistemleri oluşturmuş ve operasyonel riskleri düşük olan bankaların veri ta-banında temsil edilme oranı daha düşük olacaktır. Kontrol sistemleri farklı olan bankalarınbu veri tabanlarını kullanması durumunda, olması gerektiğinden daha farklı sermaye gerek-sinimi hesaplamaları söz konusu olabilecektir.

Güvenilirlik: Konsorsiyum üyesi bankaların kasıtlı olarak yanıltıcı ve hileli bilgi vermele-ri, verilerin doğru sonuç vermemesine neden olacaktır. Güvenilirlik konusundaki diğer birdezavantaj ise bu verilerin konsorsiyum tarafından usulsüz kullanılabilme olasılığıdır. Butür veri tabanında güvenilirliğin sürekliliği için konsorsiyumun belirli periyotlarla denet-lenmesi tavsiye edilmektedir.

Zaman: Kamuya açık dış veri tabanı oluşturulma sürecine göre daha uzun bir zaman sürecigerektirir.

b. Kamuya Açık Dış Veri Tabanı

Kamuya açık dış veri tabanları, sadece kamuya duyurulan çok yüksek şiddetteki kayıpolaylarını içerir. Bu tür veriler mahkeme kayıtlarından, haber raporlarından, borsa kayıtları gibikamuya açık kaynaklardan elde edilir. PWC (Price Waterhouse Coopers) ve OpVantage/FitchRisk kurumlarının ortak çalışması olan OpVaR veri tabanı bu tür bir veri tabanına örnek olarakverilebilir.

Bu tipteki veri tabanları için kayıp eşiği konsorsiyum tabanlı veri tabanlarından çok da-ha yüksektir. Örneğin, OpVar kayıp verisi için eşik 1 Milyon USD iken, ORX kayıp verisi içineşik USD 25.000.- ’dir.

Avantajları:

Maliyet: Kamuya açık verilerden oluşan dış veri kaynakları zaman, iş gücü ve finansal a-çıdan daha düşük maliyetlidir.

Zaman: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanına göre oluşturulma süreci daha kısadır.

Güvenilirlik: Kamuya açık kaynaklardan elde edilen dış veriler olması nedeniyle güveni-lirliği yüksektir.

Amaca Uygunluk: Genelde bu tür veri kaynakları, sıklığı düşük, şiddeti yüksek verileriiçermekte ve ölçüm sürecinde, iç veriden daha düşük verim sağlamakla birlikte, geniş çaptakuyruk olaylarının ölçüme katılmasını sağladığı için olumlu bulunmaktadır.

Dezavantajları:

Kapsam: Veri eşiğinin yüksek olması ve sadece sıklığı düşük, şiddeti yüksek verileri içer-mesi nedeniyle kapsamı özellikle modelleme için yeterli olmamaktadır.

Amaca Uygunluk: Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanına göre verinin adeti ve çeşitliliğidaha azdır. Operasyonel riskin ölçümü ve yönetilmesi amacıyla kullanımı kısıtlıdır.

Page 92: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

90

D. Dış Veri Tabanları –Uluslararası Uygulamalar

a. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Tabanları

a.1. ORX (Operational Risk data eXchange Association):

ORXAmaç Güvenli bir ortamda, gizlilik çerçevesinde, üyelerin mahremiyetleri korunacak bi-

çimde kaliteli verinin paylaşımının sağlanması

Yönetici PwC (PriceWaterhouseCoopers)

Belirlenen Hedefler EUR 20.000.- / USD 25.000.- üzerindeki operasyonel kayıp olaylarının toplanması,kontrol edilmesi, düzenlenmesi, üyelere yeniden dağıtılması

Katılımcılar ABN-AMRO, Banca Intesa, Banco Bilbao Vizcaya Argentaria (BBVA), The Bankof Nova Scotia, BNP Paribas, Commerzbank AG, Danske Bank A/S, DeutscheBank AG, Euroclear Bank, Fortis Bank, HBOS

Toplanan Veri/Dağıtılan Çıktılar

Üyelerden gelen verinin kalitesi, belirlenmiş standartlara uygun olmalıdır. Anonim,temiz ve ölçeklendirilmiş kayıp verisi, analizler ve standart raporlar üyelere dağıtı-lır.

Yönetişim ● PwC (PriceWaterhouseCoopers)-Zürih: Veri Yöneticisi ve İdari Yetkili● OpRisk Analytics-SAS: Yazılım ve Donanım Sorumlusu● Deutsche Bank: Başkan● JC Morgan Chase: Başkan Vekili● BNP Paribas: Sayman● Bağımsız sorumlu : Verilerin Anonimleştirilmesinden Sorumlu Yetkili

Güncellenme Yılda 4 kere

Olay Tipleri ● İç Dolandırıcılık ● Dış Dolandırıcılık● Kasıtlı Hasar● İnsan Kaynaklarına ve İş Yeri Güvenliğine İlişkin Sorunlar● Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları ● Fiziksel Varlıkların Hasara Uğraması● İş Kesintileri ve Sistem Arızaları ● İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

İş Kolları ● Kurumsal Finansman ● Alım-Satım Faaliyetleri ve Satışlar● Bireysel (Perakende) Bankacılık ● Ticari Bankacılık ● Takaslar● Kurumsal Temsilcilik(Acentelik) Hizmetleri● Varlık Yönetimi● Perakende Aracılık ● Kurumsal Yönetim

İletişim Adresi/Tel. C/o Balmer-Etienne AG Zurich, Dreikonigstrasse 34, CH-8002, Zürih, İsviçre Tel.:+41 1 222 2020, Faks: +41 1 222 2022http://www.pwc.com

Kurucu Üyeler:Banka adı Şehir Ülke

1 ABN-AMRO Amsterdam Hollanda2 ING Amsterdam Hollanda3 Euroclear Bank Brüksel Belçika4 Fortis Bank Brüksel Belçika5 Danske Bank A/S Kopenhag Almanya6 Deutsche Bank AG Frankfurt Almanya (Başkan)7 Commerzbank AG Frankfurt Almanya8 HBOS plc Edinburgh İskoçya9 Banco Bilbao Vizcaya Argentaria Madrid İspanya10 Banca Intesa Milano İtalya11 SanPaoloIMI SpA Torino İtalya12 JPMorganChase New York ABD (Başkan Vekili)13 BNP Paribas Paris Fransa (Sayman)14 The Bank of Nova Scotia Toronto Kanada

Page 93: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

91

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci:

Raporlanacak kayıp için eşik değer, komite tarafından EUR 20.000.- (veya USD 25.000.-) olarak belirlenmiştir.

ORX konsorsiyumuna katılmak isteyen bir bankanın, veri toplama ve gönderme kapa-sitesini kanıtlaması gereklidir.

Veri toplama kapasitesini kanıtlayan bankalardan toplanan veriler, kontrol ve onaylamasürecinden geçtikten sonra üyelere dağıtılmaktadır.

Verilerin toplanıp dağıtılması sırasında, verinin temin edildiği üyenin gizliliği ilkesibenimsenmektedir. Bu nedenle, veriler bağımsız bir yetkili tarafından, kaybı bildirenfirmanın kimliğinin gizliliği korunacak biçimde ölçeklendirilir.

Verinin toplanması, işlenmesi ve dağıtılması aşağıdaki şekilde gerçekleşir:

Katılımcılar, belirlenmiş kalite standartlarını sağlayan kayıp verisini ORX’e gönderir-ler.

Sorumlu yetkili verileri anonimleştirir, temizler ve ölçeklendirir.

Veri yöneticisi verileri birleştirir, gerekli analizleri gerçekleştirir ve raporları hazırlar.

Sorumlu yetkili, verileri yeniden ölçeklendirip düzenledikten sonra, firmalara, standartraporlar biçiminde dağıtır.

Ham Veri

İşlenmiş Veri Üyeler

Veri gönderimi, yılda 4 defa, üç ayda bir gerçekleştirilir.

Sistem üzerinde iyileştirilmeler devam ettiği için, üye kuruluşlar, geçmiş dönemlerde ra-porladıkları kayıp olaylarını düzelterek tekrar gönderme şansına sahiptirler.

Bir olayın birden fazla kayba neden olduğu durumlarda, “kök olay”, yani tüm kayıplarıntemel nedeni belirlenir. Bu şekildeki kayıplarda, kök olay, ilişkili tüm kayıplarla aynı kayıtaltında tutulur. (İlişkili tüm kayıplar aynı referans kodu ile numaralandırılarak aralarındakibağ belirtilmiş olur ve ayrı olaylar gibi nitelendirilmez.)

Yan sayfadaki şekilde görüleceği gibi, ORX kayıp olayları ele alınırken, Basel II Metni(International Convergence of Capital Measurement and Capital Standards - A RevisedFramework – 26.06.2004) kriterleri göz önünde bulundurulur.

Yetkili(custodian)

Yönetici(administrator)

Page 94: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

92

Eğer kayıp olayı Basel II Metni ya da ORX standartlarında tanımlanmış bir olaysa, sorgu-suz veri tabanına alınır. Eğer olay, bu tanımlamalar içerisinde yer almıyorsa, bu olayı doğu-ran etkenler araştırılır.

Olası kayıplara, yalnızca itibar kaybına neden olan olaylara ve stratejik kararlardan kay-naklanan kayıplara veri tabanında yer verilmez.

Stratejik Risk Kapsam dışıİtibar Riski Kapsam dışıPiyasa Riski Kapsam dışıYasal Riskler Kapsam içi

ORX, kayıp olaylarına ilişkin üç tarih talep eder:

1) Meydana Gelme Tarihi2) Fark Edilme Tarihi3) Muhasebeleşme Tarihi (ORX raporlamasında esas alınan tarih, muhasebeleşme

tarihidir.)

Kayıp Olaylarının Sınıflandırılması :

ORX standartlarına göre kayıp olaylarının sınıflandırılması, Basel II Metnindeki(International Convergence of Capital Measurement and Capital Standards - A RevisedFramework – 26.06.2004) sınıflandırmaya çok benzemektedir. Ancak aşağıdaki tabloda da gö-rüleceği gibi, Basel II Metninde olay tipleri 7 sınıfta incelenirken, ORX standartlarında 8 sı-nıfta incelenir:

Basel ORXİç Dolandırıcılık

Dış Dolandırıcılık- Kasıtlı Hasar

İnsan Kaynakları Uygulamaları ve İş Yeri Güvenliğine İlişkin SorunlarMüşteri, Ürün ve İş Uygulamaları

Fiziksel Varlıkların Hasara Uğraması Afetler ve Toplum Güvenliğiİş Kesintileri ve Sistem Arızaları Teknoloji ve Alt Yapı Arızaları

İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

Olay ve/veya Kayıp

Olaya/Kayba SebepOlan Kök Olay Nedir?

Basel/ORX OlayTiplerine Uygun

mu?

Evet

OK

Hayır

Page 95: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

93

Basel 1.Seviye Basel 2.Seviye ORX 1.Seviye ORX 2.Seviye

İç Dolandırıcılık Hırsızlık ve Dolandırıcılık,Yetkisiz İşlemler

İç Dolandırıcılıkİç Hırsızlık ve DolandırıcılıkYetkisiz Faaliyetlerİç Sistem Güvenliği

Dış DolandırıcılıkHırsızlık ve DolandırıcılıkSistem Güvenliğine Karşı Saldırılar

Dış dolandırıcılıkDış Kaynaklı Hırsızlık veDolandırıcılıkDış Sistem Güvenliği

- - Kasıtlı HasarKasıtlı Hasar ve TerörSistem Güvenliğine KasıtlıHasar

İnsan KaynaklarıUygulamaları veİş Yeri Güvenli-ğine İlişkin So-runlar

Çalışanlarla ilişkilerÇevre GüvenliğiAyrımcılık

İnsan Kaynakları Uygulamalarıve İş Yeri Güvenliğine İlişkinSorunlar

Çalışan İlişkileriGüvenli Çalışma OrtamıÇalışanlarda Kültürel Çeşit-lilik ve Ayrımcılık

Müşteri, Ürün veİş Uygulamaları

Uygunluk, Açıklık ve İtibarHatalı İş ve Piyasa UygulamalarıÜrün KusurlarıSeçim, Destekleme ve Korunmasız-lıkDanışmanlık Faaliyetleri

Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları

Uygunluk, Açıklık ve GüvenUygunsuz İş ve Piyasa Uy-gulamalarıÜrün AkışlarıSeçim, Kefalet ,İtibarDanışmanlık Faaliyetleri

Fiziksel Varlıkla-rın Hasara Uğra-ması

Felaket ve Diğer Olaylar Afetler ve Toplum GüvenliğiAfetler ve Diğer OlaylarKazalar veToplum Güvenliği

İş Kesintileri veSistem Arızaları

Sistemler Teknoloji -Alt Yapı Arızaları Teknoloji -Alt Yapı Arızaları

İcra, Teslimat veSüreç Yönetimi

İşlem Üzerinde Hakimiyet Kurul-ması, İcra ve Bakım,İzleme ve RaporlamaMüşterinin Çekilmesi ve Belgelen-dirmeMüşteri Hesabının YönetilmesiTicari Karşı TarafSatıcı ve Tedarikçi

İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

İşlem Üzerinde HakimiyetKurulması, İcra ve BakımMüşteri Alım ve BelgelemeMüşteri Hesap Yönetimiİzleme ve Raporlama

İş kolları bazında ORX, küçük farklılıklar dışında Basel II Metnindeki (InternationalConvergence of Capital Measurement and Capital Standards - A Revised Framework –26.06.2004) sınıflandırmaya uyum sağlar.

Basel ORXKurumsal Finansman

Alım-Satım Faaliyetleri ve SatışlarBireysel (Perakende) Bankacılık

- Özel BankacılıkTicari Bankacılık

Takas, Ödemeler vb. Faaliyetler Takaslar (Clearing)Kurumsal Temsilcilik (Acentelik) Hizmetleri

Varlık YönetimiPerakende Aracılık

- Kurumsal Yönetim

Page 96: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

94

a.2. MORE (Multinational Operational Risk Exchange)

MORE

Amaç Risk ölçümü, operasyonel riskin sayısallaştırılması ve karşılaştırmaya yönelik(benchmarking) veri hizmetlerinin sunulması

Yönetici NetRisk & RMA (Risk Management Association)

Belirlenen Hedefler

Veri paylaşımı için güvenli ortam sağlamak, operasyonel riske maruz sermayeninsayısallaştırılmasını destekleyecek veri sağlamak, kıyaslamaya olanak sağlamak,tahminsel faktörler hakkında bilgi toplamak, düzenleyici kararların yayılmasınısağlamak

Katılımcılar2000 yılı sonundan itibaren, 16 finansal kurum (Royal Bank of Canada, CanadianImperial Bank of Commerce, Toronto-Dominion Bank, Avrupa’dan 7 banka,Kuzey Amerika’dan 4 banka ve Asya’dan 2 banka)

Toplanan Veri/ Dağı-tılan Çıktılar

Temiz, ölçeklendirilmiş ve ölçeklendirilmemiş veri, en uygun sebep, olay ti-pi/etki, iş kolu

Yönetişim 7 üyeden oluşan bir heyet tarafından yönetiliyor.

Çıktı Teknolojisi Java tabanlı veri tabanı ve Excel

Olay Tipleri İnsan, Süreç, Teknoloji, Dış faktörler

İletişim Adresi / Tel. http://www.netrisk.com

Multinational Operational Risk Exchange (MORE), 2000 yılında 16 finansal kurumun ka-tılımıyla oluşturulan, katılımcıların kendi iç kayıp verileri ile besledikleri bir kayıp veri ta-banıdır.

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci:

RMA (Risk Management Association)’in katkılarıyla NetRisk, internet tabanlı ASP mode-liyle katılımcılara sunduğu MORE kapsamında:

− Veri toplama,− Ölçeklendirme,− Temizleme,− Dağıtma,− Çözümsel hizmetler sunma

işlevlerini yerine getirerek, katılımcı firmalar arasında veri paylaşımına olanak sağlamaktadır.

Organizasyonda veri yönetimi RMA’in sorumluluğundadır.

− MORE üyeleri operasyonel kayıp verilerini, daha önceden belirlenmiş olanformatlarda RMA’e gönderirler.

− Veriler, MORE tarafından koyulmuş olan standartlara uygunluk açısından RMAtarafından gözden geçirilip onaylandıktan sonra birleştirilir.

Page 97: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

95

− Veriler, analiz edilmek, ölçeklendirilmek ve üyelere yeniden gönderilmek üzereNetRisk’e iletilir. MORE, üyelere, operasyonel risklerini modelleme ve riskleri nasılyönettiklerini rakipleriyle karşılaştırma olanağı tanır.

MORE için en önemli hedeflerden biri, operasyonel kayıp verilerinin hangi kuruma ait ol-duğunun anlaşılmasına engel olacak biçimde verileri düzenlemek, uyumlaştırmak, ano-nimleştirmek ve üyelere iletmektir.

a.3. GOLD (Global Operational Loss Database)

GOLD

Amaç Büyük kayıp olaylarının toplanması ve karşılaştırılması, risk sermayesi için riskölçümünün sağlanması

Yönetici BBA (British Bankers’ Association)

Belirlenen Hedefler Bireysel bankacılık için USD 50.000.- ticari ve kurumsal bankacılık için USD100.000.- üzerindeki operasyonel kayıp olaylarının veri tabanının yaratılması

Katılımcılar 21 bankaToplanan Veri/ Dağıtı-lan Çıktılar

Kayıp listesi şeklinde temiz ve anonim ham veri/ Üyeler tarafından düzenlenenveriler

Yönetişim Yönetim komitesi, 9 üye banka ve bir BBA temsilcisinden oluşur.Çıktı Teknolojisi Excel tabanlı

Olay Tipleri

İnsanlar: Çalışan suiistimali, yetkisiz faaliyetler, iş kanununa aykırılıklar, iş gücükesintileri, kilit personel kaybı/eksikliğiSüreçler: Ödeme/takas riski, belge/kontrat riski, değerleme/fiyatlandırma riski,iç/dış raporlama, uyum, proje ve değişim yönetimi riski, satış riskiSistemler: Teknolojik yatırım riski, sistem geliştirme ve uygulama riski, sistemkapasitesi riski, sistem hataları, sistem güvenlik açığıDışsal Faktörler: Yasal/toplumsal sorumluluklar, cezai faaliyetler, taşe-ron/tedarikçi riski, felaketler ve alt yapı hizmet hataları, yönetmelik riski, politi-ka/devlet riski

İş KollarıPerakende bankacılık, plastik kartlar, özel bankacılık, ipotek bankacılığı(mortgage banking), ticaret finansmanı, kurumsal bankacılık, yatırım bankacılığı,ticaret ve danışmanlık, sigortacılık, varlık yönetimi, broker hizmetleri

İletişim Adresi / Tel. http://www.bba.org.uk

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci:

Veri kayıt prosedürlerinin ve hesaplarının tanımlanması, sorumlu personelin belirlen-mesi, mevcut prosedürlerin kayıp toplama iş akışına göre güncellenmesi ve iç kontrol fonksi-

Page 98: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

96

yonu ile koordinasyonun sağlanması aşamalarından sonra operasyonel kayıp verisi toplanmayabaşlanır.

Tam Veri Toplama: Sigorta ödenekleri dahil tüm kayıp detaylarının saptanması- Yönetsel veri (sigorta ödenekleri dahil)- Hesapsal veri (beklenen en yüksek kayıp)- İşsel veri (business data) , (ölçüler ve tarihler)

Yönetim raporlaması:- Grafiksel, standart, anında (on-line) raporlama- Esnek tablosal raporlama- Verileri, iş kolu, konum, ürün ve zamana göre seçme işlevi

Aşağıda görüldüğü gibi raporlamalar için tablosal/grafiksel farklı formlar seçmekmümkündür.

Eşik: Raporlanacak kayıp için eşik değer, komite tarafından bireysel bankacılık için USD50.000.-, ticari ve kurumsal bankacılık için USD 100.000.- olarak belirlenmiştir.

Kayıp Veri Alanları: Kayıplar aşağıda belirtilen veri alanları bazında sınıflandırılır:

1- Olay kodu 2- Kayıp miktarı 3- Beklenen miktar 4- Belirlenme tarihi 5- Oluşma tarihi 6- İş kolu 7- Ürün 8- Süreç safhası 9- Süreç sahibi 10- Konum - Örnek: “Avrupa>Almanya>Frankfurt” 11- Olayın Sebebi 12- Açıklama

Kontrol Bildirimi: Eş zamanlı iç kontrol, e-posta ile uyarı mekanizması ve çeşitli biçim-lerde raporlama imkanı bulunmaktadır.

Page 99: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

97

Güvenlik: Merkezi idare hakları, merkezileşmemiş kullanıcı yönetimi, veri tabanı güvenli-ği, güvenli veri aktarımı konularında hassasiyet gösterilmektedir. Kullanıcıların kendilerineözel kullanıcı adları ve parolaları bulunmaktadır.

Veri Gönderim Ara Yüzü: İç veya dış veri tabanına ait istenilen olayın verileri yüklene-bilir.

Çok Dillilik: Kullanıcı kayıt ve e-posta işlemleri sırasında Almanca-İngilizce dillerindenbiri seçilebilmektedir.

Parametrelendirilebilir Alanlar:

- Veri giriş alanları, çeşitli sayı-tarih-karakter formatlarının kullanımına izin vermekte-

dir.

- Veri giriş alanlarının güvenlik ve kullanım yetkileri değiştirilebilmektedir. Bazı kullanı-

cıların belirli alanlara erişmesi engellenebilmektedir.

- Yerel yönetim ve bakım olanaklıdır.

- Veri giriş alanları zorunlu/opsiyonel olabilmektedir.

Kayıp Olaylarının Sınıflandırılması:

- Sebepler (birincil ve ikincil sebep – 3 hiyerarşik

düzey),

- Olaylar ve etkileri,

- Doğrudan/dolaylı kayıplar olmak üzere sınıflandırılır.

Page 100: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

98

a.4. Basel Consortium

Basel Consortium

AmaçFinansal hizmet sektörüne, operasyonel kayıp verilerinin tespit edilmesi,operasyonel risk yönetiminde gelişim ve bilgilendirme konularında hizmetvermek

Yönetici PWC (PriceWaterhouseCoopers)

Belirlenen Hedefler Birçok ülkenin önde gelen finansal şirketlerine, operasyonel risk yönetimikonusunda karşılaştırma ve sayısallaştırma hizmetleri sunmak

Katılımcılar 11 bankaToplanan Veri/ DağıtılanÇıktılar

Ortak bir para biriminde, temiz ve ölçeklendirilmiş kayıp verisi, özet iş ista-tistikleri, anahtar göstergeler

Yönetişim PWC’nin danışmanlığında, 11 üye bankadan birer temsilcinin oluşturduğuyönetim komitesi

Çıktı Teknolojisi Excel tabanlı

Olay Tipleri

● İç Dolandırıcılık ● Dış Dolandırıcılık● İnsan Kaynaklarına ve İş Yeri Güvenliğine İlişkin Sorunlar● Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları ● Fiziksel Varlıkların Hasara Uğraması● İş Kesintileri ve Sistem Arızaları ● İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

İş Kolları

● Kurumsal Finansman ● Alım-Satım Faaliyetleri ve Satışlar● Bireysel (Perakende) Bankacılık ● Ticari Bankacılık● Takas, Ödemeler, vb. Faaliyetler ● Varlık Yönetimi● Perakende Aracılık ● Kurumsal Temsilcilik(Acentelik) Hizmetleri

Adres / Tel. http://www.pwc.com

a.5. Zurich IC2 FIRST (Zurich Intellectual Capital Squared Financial InstitutionsRisk Scenario Trends)

ZURICH IC2 FIRST

Amaç Kayıp olaylarının raporlanması, risk analizi, operasyonel risk kayıp olay incelemesive senaryo analizi, KRM (Kurumsal Risk Yönetimi)

Yönetici OpVantage/FRM, Zurich Financial Services GroupBelirlenen Hedefler Limitler üzerindeki operasyonel kayıp olaylarına ilişkin veri tabanının yaratılmasıKatılımcılar Bazı İngiltere ve İsviçre bankalarıToplanan Veri/ Dağı-tılan Çıktılar Dikkatlice araştırılmış ve sayısallaştırılmış operasyonel risk kayıp verileri

Çıktı Teknolojisi ASP modeli, web tabanlı

Kayıp Olay Tipleri

● Etik Olmayan Davranışlar● Dış Dolandırıcılık● İnsan Kaynaklarına İlişkin Sorunlar ve Çalışanların Sağlık Sorunları● Hata, İhmal ve Yasal Sorumluluk İhlalleri● Felaketler● Donanım, Yazılım, Sistemler ve Telekomünikasyon● İş Süreçleri

Adres / Tel. http://www.opvantage.com

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci:

Zurich IC2 First, riski tanımlamak, izlemek, ölçmek ve yönetmekten oluşan dört aşamalı biroperasyonel risk yönetimi sürecini bankalara sunar.

IC2 First, web tabanlı bir dış kayıp veri tabanı uygulamasıdır.

Page 101: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

99

Operasyonel risk analizinde niteliksel ve niceliksel yaklaşımları içerir. Kapsamlı çalışmalarsonucu, olayların sebep ve sonuçlarının yanısıra anlamlı istatistiksel rakamlar da elde edilir.

Zurich IC2 First, kayıp olaylarının raporlanması, risk analizi, operasyonel risk kayıp olayincelemesi ve senaryo analizini gerçekleştirir. Veri tabanı, toplam 360 Milyar USD’yi aşan,araştırılmış ve sayısallaştırılmış operasyonel risk kayıp olaylarını içerir.

Zurich IC2 First, kurumsal risk yönetimi (Enterprise Risk Management-ERM) danışmanlığısunar ve şirketlerin risklerinin büyük çoğunluğunu değerlendirmelerine yardımcı olur. Buriskler arasında fiziksel, finansal, operasyonel ve stratejik kayıplar yer alır.

Zurich IC2 First, bir iş çevresindeki riskleri modeller. Müşterilerine, değer biçme ve riskazaltma kapsamında riski kolaylıkla belirleyerek sayısallaştırma, kurumsal yönetişim ge-rekliliklerine uyum, akılcı karar alma ve riskin finansal etkilerini ölçme konularında tavsi-yelerde bulunur.

Kayıp Olaylarının Sınıflandırılması:

İnsan Riski: Çalışanlardan kaynaklanan kasıtlı/kasıtsız kayıp riskidir. Örneğin, çalışan ha-taları ya da suiistimalleri, organizasyonel problemler ve kayıplar, vs.

- Çalışan hataları: İşlem hataları- İnsan kaynakları : Çalışan yetersizliği, işe alım/işten çıkarım- Fiziksel hasar : Çalışanlarda sağlık ve güvenlikle ilgili hasarlar- Fiziksel olmayan hasarlar : İftira/lekeleme/karalama, ırkçılık, taciz- İç dolandırıcılık: Dolandırıcılık, ticari suiistimaller

Dış Etkenler: Fiziksel varlıkların, dış etkenler nedeniyle kayba uğrama riski, işlenen suçlarve bazı piyasalarda varlığını sürdürememe riski bu kategoriye dahildir.

- Felaketler- Dış dolandırıcılık- Davalar/yasalar, yasal ve kanuni değişiklikler, sermaye kontrolü

Süreç Riski: İşlemlerin gerçekleştirilmesi ve kontrolü, ürün ve hizmet işleyişine ilişkinrisklerdir.

- İş süreçleri: Dikkat eksikliğinden ve uygunsuz ya da yanlış beyanlardan kaynakla-nan riskler

- İş riski: Şirket birleşmeleri veya yeni ürün riski- Hatalar ve ihmaller: Uygunsuz veya sorunlu kalite kontrol ve güvenlik- Özel sorumluluklar: Personel çıkarları, işveren, yönetici ve idareciler

İlişkiler: Müşterilerle, hissedarlarla, üçüncü partilerle veya düzenleyici otoritelerle ilişkiler

- Yasal/sözleşmeye dayanan ilişkiler: Sözleşme, yasal sorumluluklar ve ihlaller- İhmaller- Satış ayrımcılığı : Müşteri ve borç ayrımcılığı- Satışla ilgili konular: Agresif satış teknikleri, etik olmayan satış politikaları- Özel ihmaller : Bazı ücretlerin ödenmemesi, raporların dosyalanmaması

Page 102: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

100

Teknoloji: Teknoloji kaynaklı veri ya da bilgi hırsızlığı, teknolojik arıza/kesinti ya da ha-talar;

- Genel teknoloji problemleri: Operasyonel hatalar, teknolojinin yetkisiz/kötü niyetlikullanımından kaynaklanan kayıplar

- Donanım : Ekipman hatası, uygunsuz/eksik donanım- Güvenlik : Sisteme yönelik saldırılar, güvenlik duvarı hataları- Yazılım : Bilgisayar virüsü, programlama hatası- Sistemler: Sistem hataları ve bakımıyla ilgili riskler- Telekomünikasyon: Internet, telefon, faks, modem sorunları

Aşağıdaki tabloda, Basel Konsorsiyumu ve Zurich IC2 First için kayıp olayı tiplerininkarşılaştırması yer almaktadır:

Basel Consortium Kayıp Olay Sınıflandırması

İç Dolandırıcılık Dış Dolandırıcılıkİnsan KaynaklarıUygulamaları veİş Yeri Güvenliği

Müşteri Ürün ve İşUygulamaları

Fiziksel Varlıklar-da Hasar

İş Kesintileri veSistem Arızaları

İcraTesli-mat veSüreçYöne-timi

Etik OlmayanDavranışlar Dış Dolandırıcılık

İnsan Kaynakları-na İlişkin Sorunlar

ve ÇalışanlarınSağlık Sorunları

Hata İhmal veYasal Sorumluluk

İhlalleriFelaketler

Donanım, Yazılım,Sistemler ve Tele-

komünikasyon

İşSüreç-

leri

İnsan Riski Dış Etkenler Süreç Riski İlişkiler Tek-noloji

Zurich IC2 First Kayıp Olay Sınıflandırması

Tabloda görüldüğü gibi, Basel ve Zurich IC2 yaklaşımlarında olay sınıflamaları bazıfarklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar, veri tabanında olayların sınıflandırılması konusundabazı problemler yaratabilmektedir.

Kayıp Veri Alanları: (Zurich IC2 First veri tabanında bir kayıp olayı)

Kaybı yaşayan organizasyonun/firmanın ismi, Kayıp miktarı (USD), Olayın ayrıntılı açıklaması, Olay tipi, Olayın tetikleyicisi, Kaybın dolaylı etkenleri (ikincil nedenler), Kaybın meydana geldiği iş kolu, Ürün tipi

alanlarına dair bilgiler içerir. Zurich IC2 First veri tabanının ekran örneği için EK-1’e bakınız.

Page 103: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

101

a.6. DIPO (Database Italiano delle Perdite Operative)

DIPO

Amaçİtalyan bankaları arasında büyük kayıp olaylarının toplanması ve karşılaştırmanınsağlanması, risk sermayesi için risk ölçümünün yapılması, veri toplama-onaylama-izleme sürecinin gerçekleştirilmesi

Yönetici ABI (Associazione Bancaria Italiana)

Belirlenen Hedefler İş kolu ayrımı yapılmadan, EUR 5.000.- üzerindeki operasyonel risk kayıplarınıntoplanması ve üyelere dağıtılması

Katılımcılar 32 İtalyan bankası

Toplanan Veri/ Da-ğıtılan Çıktılar

Temiz ve anonim ham veri, kayıp listesi şeklinde düzenlenir. (Üyeler verilerinikendilerine göre düzenlerler.)

Yönetişim Yönetim komitesi sınırlı sayıda üye banka temsilcilerinden oluşur ve ABI gözetimciolarak katılır.

Çıktı Teknolojisi Excel tabanlı

İletişim Adresi/Tel. http://www.abi.it

Üyeler: 32 İtalyan bankası

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci:

İş kolu ayrımı yapılmadan, EUR 5.000.- üzerindeki operasyonel risk kayıplarının toplan-ması ve üyelere dağıtılması kararlaştırılmıştır.

DIPO’nun organizasyon yapısı aşağıdaki gibidir:

- Yönetim komitesi : Sınırlı sayıda üye banka temsilcilerinden oluşur ve ABI göze-timci olarak katılır.

- Teknik komiteler : Analiz ve çalışma yetkileri yönetim komitesi tarafından belirle-nen ve tüm üyelere açık olan komitelerdir.

- Teknik müdürlük: ABI temsilcilerinden oluşur.

Page 104: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

102

ABI, raporlanacak kayıp olay tiplerinin tanımlanması, her kayıp olayının bildiriminde zo-runlu olan bilgi setinin hazırlanması, veri tabanının oluşturulması, verilerin depolanması vekullanılmasıyla ilgili detayları prosedürlere yerleştiren bir rehber oluşturmuştur.

Kayıp Veri Alanları:

DIPO Veri AlanlarıAlan No. Alan Adı

1 Grup Kodu2 Raporlayan Firmanın ABI kodu3 Kayıt Tipi4 Referans No.5 İş Kolu6 Olay Tipi7 Karar Ağacı8 Coğrafi Bölge9 Veri Kanalı

10 Olay Tarihi11 Fark Edilme Tarihi12 Olayın Durumu13 Meydana Gelme Sayısı14 Toplam Kayıp Tutarı15 Kayıp Provizyonu16 Beklenen Diğer Kayıplar17 Grup İçerisinde Tespit Edilen Kayıp Miktarı18 Sigorta Kapsamı19 Sigortadan Tahsil Edilen Miktar20 Sigortadan Tahsil Edilen Son Tutar21 Diğer Tahsilatlar

b. Kamuya Açık Dış Veri Tabanları

b.1. OpVar® Loss Database

OpVantage, Fitch Risk firmasının, piyasaya operasyonel risk yazılımları sunan birimi-dir. Operasyonel riskin sayısallaştırılması konusunda gelişmiş araçlar ve metodolojiler sunar.OpVar kayıp veri tabanı ve Zurich IC2 First veri tabanı OpVantage firmasının bankalar içinsunduğu risk yönetim çözümlerindendir.

Kamuya açıklanan büyük operasyonel kayıpların toplanarak, üyelere sunulduğu veri ta-banı olan OpVar’ın başlıca özellikleri aşağıdadır:

- OpVar, 20’den fazla firmanın kullanmakta olduğu aşağıdan yukarı (bottom-up) risk ölçü-münü temel alan bir operasyonel risk yönetim aracıdır.

- OpVar, kullanıcıların operasyonel riskleri anlamalarını, kayıp olasılıklarını analiz etmeleri-ni, veri tabanındaki kayıpları kendi firmalarına göre ölçeklendirerek operasyonel risk pro-fillerini belirlemelerini ve riske maruz sermayeyi hesaplamalarını sağlar.

- OpVar, 8.000’den fazla kamuya duyurulmuş büyük tutarlı operasyonel risk kayıp olayınıiçerir. Bu olayların yaklaşık 6.500 tanesi 1 Milyon USD üzerindedir ve toplam raporlanmışkayıp miktarı 280 Milyar USD’den fazladır.

Page 105: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

103

- OpVar, kayıp olayı veri giriş modülü, kayıp olayı veri tabanı modülü, veri analiz modülüve riske maruz operasyonel değeri sayısallaştırma modülünden oluşur.

- OpVar, operasyonel kayıpların nedenleri, sıklık ve şiddetleri ile ilgili grafiksel analizler su-nar. Kayıp olaylarına dair açıklamalar, idari yönetim ve risk yöneticilerine operasyonel riskkaynaklarını anlama ve sayısallaştırma konusunda yol gösterecek ölçütler de OpVar’ınmüşterilerine sunduğu olanaklardandır.

- OpVar yazılım ekibi, çok çeşitli senaryoları etkin bir biçimde analiz etmede, her veri setineen uygun kayıp dağılımını eşleştirmede, operasyonel risk sermayesini belirlemede kullanı-cılara yardımcı olmaktadır.

- OpVar Sistemi, Monte Carlo Simulasyonu, En Çok Olabilirlik Kestirimi (MaximumLikelihood Estimation) Yaklaşımı, sigorta fayda analizi, iç ve dış veri tabanlarını birleştir-me teknikleri gibi birçok teknik/araç sunar. Üyeler, istedikleri teknikleri ve araçları seçerekbir arada kullanma şansına sahiptir.

OpVar Kayıp Veri Tabanı

AmaçTüm iş kollarında meydana gelen büyük kayıp olaylarının ölçeklendirilerek firmala-ra uyarlanması, firmaların operasyonel risk profillerinin belirlenmesi, riske maruzsermayenin hesaplanması

Yönetici Fitch Risk/OpVantage ve PwC (PriceWaterhouseCoopers)

Belirlenen Hedefler

● 1 Milyon USD üzerinde kayba yol açan, kamuya duyurulmuş operasyonel riskkayıp olaylarının birleştirilerek üyelere sunulması● Kayıpların nedenleri, sıklık ve şiddetleri ile ilgili grafiksel analizlerin sağlanması● Olaylarla ilgili açıklamaların verilmesi● Operasyonel risk kaynaklarını anlama ve sayısallaştırma ölçütleri

KatılımcılarDünya çapında 20’den fazla banka(Banco Sabadell, Bank of America, Deutsche Bank, ING, IntesaBci,JPMorganChase, UFJ, Soci G ale, and Swiss Re, Bank of Tokio Mitsubishi…)

Toplanan Veri/ Da-ğıtılan Çıktılar

Kamuya duyurulmuş yüksek tutarlı kayıp olaylarının listesi, olayların ne-den/sıklık/şiddetlerine ilişkin grafiksel analizler

Çıktı Teknolojisi Veri tabanıExcel / AccessNiceliksel işlevleri yürüten program Excel

Güncellenme Yılda 2 kere

Olay Tipleri

● İç Dolandırıcılık● Dış Dolandırıcılık● İnsan Kaynakları Uygulamaları ve İş Yeri Güvenliği Sorunları● Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları● Fiziksel Varlıklarda Hasar● İş Kesintileri ve Sistem Arızaları● İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

İş Kolları

● Kurumsal Finansman● Alım-Satım Faaliyetleri ve Satışlar● Bireysel (Perakende) Bankacılık● Ticari Bankacılık● Takas, Ödemeler vb Faaliyetler● Varlık Yönetimi● Perakende Aracılık● Kurumsal Temsilcilik(Acentelik) Hizmetleri

İletişim Adresi / Tel. http://www.opvantage.com

Page 106: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

104

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci :

1 Milyon USD üzerinde kayba yol açan, kamuya duyurulmuş operasyonel risk kayıp olay-ları veri tabanına dahil edilir.

Operasyonel kayıpların nedenleri, etkileri, şiddetleri ve açıklamalar da veri tabanında yeralmaktadır.

Veri tabanı yılda 2 kere güncellenir.

Kayıp Olaylarının Sınıflandırılması :

Kayıp olay sınıflandırması, Basel II Metnine (International Convergence of CapitalMeasurement and Capital Standards - A Revised Framework – 26.06.2004) uygundur.

Olay Tipleriİç DolandırıcılıkDış Dolandırıcılıkİnsan Kaynaklarına ve İş Yeri Güvenliğine İlişkin SorunlarMüşteri, Ürün ve İş UygulamalarıFiziksel Varlıkların Hasara Uğramasıİş Kesintileri ve Sistem Arızaları

OpVar

İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

Olası kayıplar, söylentiler, kayıp gelir tahminleri, sonuçlanmamış davalar ve kanıtlan-mamış şüpheli olaylar OpVar veri tabanında yer almaz.

Page 107: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

105

Kayıp Veri Alanları:

OpVar veri tabanında kayıp olayları şu kategorilerde bilgiler içerir:

1- Olay Kodu 2- Sebep 3- Kayıp Miktarı 4- Olay Açıklaması 5- Organizasyon/ Firma İsmi 6- Sektör 7- İş Kolu 8- Kayıp Tarihi 9- Etki 10- Ölçeklendirilmemiş Kayıp Tutarı 11- Başlangıç Tarihi 12- Bitiş Tarihi 13- Son Güncellenme Tarihi

b.2. SAS® OpRisk Global Data

SAS® OpRisk Global Data

AmaçTüm finansal iş kollarında meydana gelen büyük kayıp olaylarının ölçeklendirilerekfirmalara uyarlanması, firmaların operasyonel risk profillerinin belirlenmesi, riskemaruz sermayenin hesaplanması

Yönetici OpRisk Analytics, LLC, SAS®

Belirlenen Hedefler● 1 Milyon USD üzerinde kayba yol açan, kamuya duyurulmuş 10.000’den fazlaoperasyonel risk kayıp olayının birleştirilerek üyelere sunulması,● Kayıpların nedenleri, sıklıkları ve şiddetleri ile ilgili grafiksel analizler

Toplanan Veri/ Dağıtı-lan Çıktılar

Kamuya duyurulmuş yüksek tutarlı (1 Milyon USD ve üzeri) operasyonel kayıp o-laylarının listesi, olayların neden/sıklık/şiddetlerine ilişkin grafiksel analizler

Yönetişim SAS bünyesindeki OpRisk Analytics tarafından bilgiler toplanır ve üyelere dağıtılır.

Çıktı Teknolojisi Veri tabanı Excel ya da AccessNiceliksel işlevleri yürüten program Excel

Güncellenme Yılda 4 kere

Kayıp Olay Tipleri

● İç Dolandırıcılık ● Dış Dolandırıcılık● İnsan Kaynaklarına ve İş Yeri Güvenliğine İlişkin Sorunlar● Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları ● Fiziksel Varlıkların Hasara Uğraması● İş Kesintileri ve Sistem Arızaları ● İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi

İş Kolları

● Kurumsal Finansman ● Alım-Satım Faaliyetleri ve Satışlar● Bireysel (Perakende) Bankacılık ● Ticari Bankacılık● Takas, Ödemeler vb Faaliyetleri ● Varlık Yönetimi ● Perakende Aracılık● Kurumsal Temsilcilik(Acentelik) Hizmetleri

İletişim Adresi / Tel.SAS Institute GmbH, P.O. Box 105340, Neuenheimer Landstr. 28-30D-69043 Heidelberg, GERMANYTel.: (49) 6221-4160, Faks : (49) 6221-474850

SAS® bünyesinde faaliyet gösteren OpRisk Analytics, operasyonel risk için üyelerineşu yazılımları sunmaktadır:

Page 108: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

106

SAS® OpRisk Monitor: Web-tabanlı ve geniş kapsamlı operasyonel risk analiz (MIS) ara-cıdır.

SAS® OpRisk VaR: Operasyonel riske maruz değerin (OpVar) hesaplanması için kullanı-lan yazılımdır.

SAS® OpRisk Global Data: Dünya çapında kamuya ilan edilmiş, çok büyük tutarlıoperasyonel kayıpların kaydedildiği ve üyelere dağıtıldığı dış veri tabanıdır.

OpRisk Analytics, müşterilerine operasyonel risk faktörlerini, operasyonel kayıp olasılıkla-rını ve tutarlarını tahmin etmede yardımcı olur. Kamuya açıklanan büyük operasyonel ka-yıpların toplanarak üyelere sunulduğu veri tabanı olan SAS® OpRisk Global Data’nın baş-lıca özellikleri tabloda görülmektedir:

Veri Toplama, Analiz ve Dağıtım Süreci: 1 Milyon USD üzerinde kayba yol açan, kamuya duyurulmuş operasyonel risk olayları veri

tabanına dahil edilir.

Veri tabanı yılda 4 kere güncellenmektedir.

Kayıp Verilerinin Sınıflandırılması:

SAS® OpRisk Global Data veri tabanında, kayıp olay tipleri ve iş kolları, Baselstandartlarına uygundur:

Olay Tipleri İş Kollarıİç Dolandırıcılık Kurumsal FinansmanDış Dolandırıcılık Alım-Satım Faaliyetleri ve Satışlarİnsan Kaynaklarına ve İş Yeri Güvenliğineİlişkin Sorunlar Bireysel (Perakende) Bankacılık

Müşteri, Ürün ve İş Uygulamaları Ticari BankacılıkFiziksel Varlıkların Hasara Uğraması Takas, Ödemeler, vb. Faaliyetler

İş Kesintileri ve Sistem Arızaları Kurumsal Temsilcilik(Acentelik) Hizmetleri

İcra, Teslimat ve Süreç Yönetimi Varlık Yönetimi

SAS® OpriskGlobal Data

- Perakende Aracılık

Kayıp Veri Alanları:

SAS® OpRisk Global Data, verileri 50’den fazla veri alanıyla depolar. SAS®

OpRisk Global Data veri tabanında yer alan kategorilerden bazıları şunlardır:

1- Şirket İsmi 2- Temel İş Kolu 3- 2. Düzey İş Kolu 4- Kayıp Tutarı 5- Olay Açıklaması 6- Olay Risk Tipi 7- Alt Risk Tipi 8- Ülke 9- Olayın Kayıtlara Geçme Yılı, vb.

SAS® OpRisk Global Data veri tabanının ekran örneği için EK-2’ye bakınız.

Page 109: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

107

E. Dış Verinin İç Veri İle Birlikte Kullanımı

a. Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Operasyonel risk sermayesinin hesaplamasında iç ve dış verinin birlikte kullanılması ileilgili olarak öncelikle iki temel noktanın üzerinde durulması faydalı olacaktır.

a.1. Verinin Geçerliliği

Bir bankanın operasyonel risklerden kaynaklanan kayıplarının temel sebeplerinden biri-si iç kontrol sistemi ve kendi iç süreçlerinde meydana gelen aksaklıklardır. Her bankanın işle-yişi farklı olacağından, bir bankanın kayıp verisi bir diğeri için geçerli olmayabilir. Örneğin,bireysel bankacılık faaliyetleri çok az olan bir banka için, bireysel bankacılık faaliyetleri yoğunolan diğer bir bankanın dış verisi uygun olmayacak, kullanıldığı takdirde bankanın riskini ol-duğundan fazla göstermesine sebep olabilecektir. Aynı şekilde iç kontrol sistemi yetersiz birbankanın verisi, iç kontrol sistemi nispeten daha iyi olan bir banka tarafından kullanıldığındaolması gerekenden fazla bir risk düzeyi ortaya çıkabilecektir.

Bankanın kendi yapısına uygun dış veriyi kullanması operasyonel risk ölçümlerinindoğruluğu açısından önemlidir. Bu nedenle, dış verinin gruplara ayırılması ve sadece ilgili gru-bun verilerinin kullanılması ya da her bir dış veri için uzman görüşüne başvurularak uygun ol-mayan verilerin veri setinden ayıklanması faydalı olacaktır.

a.2. Veriyi Sağlayan Bankanın Büyüklüğü ve Ölçeklendirme

Bilgi paylaşımında bulunacak bankaların farklı yapı ve büyüklükte olmaları, topla-nan kayıpların belirli bir sınıflandırmaya tabi tutulmasını gerektirecektir.

Bankanın büyüklüğü ile kayıp verisinin sıklığı ve şiddeti arasındaki gerçek ilişki bü-yüklüğün ölçümüne bağlıdır ve bu ilişki ilgili operasyonel risk kategorisine bağlı olarak dahazayıf ya da daha güçlü olabilir. Ancak dış veriyi sağlayan bankanın büyüklüğünü dikkate al-mamak, bu veriyi kullanan bankanın operasyonel riskinin yanlış ölçülmesine sebep olabilir.Verinin geçerliliğinin belirlenmesinde kullanılan gruplama yöntemi burada da kullanılabilir.Bir başka yöntem ise banka büyüklüğü ve veri sıklığı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıylabir regresyon analizi yapmaktır. Banka büyüklüğü ve kayıp olayı şiddet verisi arasındaki ilişkide aynı şekilde belirlenebilir.

Yukarıda bahsi geçen veri geçerliliği, veriyi sağlayan bankanın büyüklüğü gibi konu-larla ilgili sorunlar gruplama yöntemi dışında ölçeklendirme yöntemi ile de aşılabilmektedir.Bunun için bankalar çeşitli kriterler bazında ölçeklendirilerek gruplandırılabilir.Ölçeklendirmede;

Bildirimi Yapan Bankanın Büyüklüğü (Aktifler, Gelirler, Karlılık,Şube sayısı...) Kaybın Gerçekleştiği İş Kolunun Büyüklüğü (Aktif Toplamı, Gelir/Gider Toplamı) Çevresel / Fiziki Faktörler İç denetim ortamı (müfettiş ve iç kontrol elemanı sayıları, iç kontrolün şube ve birimle-

rin tümünde etkin olup olmadığı, denetim sıklığı vb.)

gibi kriterler dikkate alınabilir. Bildirimi yapan bankanın geliri dikkate alındığındaölçeklendirilmiş kayıp tutarı aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

Page 110: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

108

GBankaÖlçeklendirilmiş Kayıp Tutarı = KVT

GVT

KVT = Veri tabanındaki kayıp tutarıGBanka = Veriyi kullanan bankanın geliriGVT = Veri tabanındaki kayıp olayını yaşayan bankanın gelirin = Regresyon analizi ile hesaplanan ölçeklendirme katsayısı

Hem dış verinin geçerliliğinin hem de dış veriyi sağlayan bankanın büyüklüğünün dış ve-riyi kullanacak banka için uygun olup olmadığının tespitinde birden fazla yöntem uygulanabi-lir. Her yöntemin avantaj ve dezavantajları olabilir. Önemli olan her bankanın kendi yönteminioluşturması, bu yöntemi yazılı hale getirmesi ve düzenli olarak gözden geçirmesidir.

b. Dış Verinin İç Veri İle Birleştirilmesi

İç ve dış verinin bir arada kullanımının en uygun yolunu bulmak için, öncelikle bu iki ve-rinin özelliklerine bakmak gerekmektedir. Dış veri iç veriden üç şekilde farklılaşabilir:

Dış verinin iç veri ile aynı popülasyondan ama farklı kriter ile seçilmiş olması

Bu durum, dış veriyi sağlayan bankanın veriyi kullanan banka ile aynı toplulukta(popülasyon) yer alması olarak açıklanabilir.

Örneğin; Türkiye’de yerleşik bir bankanın kendisiyle aynı özelliklere sahip bankalar ta-rafından sağlanmış ancak farklı eşik ile seçilmiş dış veriyi kendi iç verisiyle birleştirmesi.

Eşik tutarının bilinmesi durumunda birleştirme diğer durumlara göre daha kolay ol-maktadır. En Büyük Olabilirlik Kestirimi (Maximum Likelihood Estimation) uygulanabilir.Genellikle kullanılan En Büyük Olabilirlik (ML) fonksiyonu aşağıdaki gibidir:

M.L. Fonksiyonu = Πi f (xi;θ)

Bir eşik(xeşik) kullanıldığında fonksiyon aşağıdaki gibi olmaktadır:

Πi f (xi;θ)M.L. Fonksiyonu(eşik) =

1 – F(xeşik;θ)

Dış verinin farklı popülasyondan kaynaklanması ancak iç verinin kaynaklandığıpopülasyonla kesin/belirlenmiş ilişkisinin olması

Bu duruma örnek olarak bir bankanın kendisiyle farklı koşullarda (örneğin farklı ülke-de/coğrafi bölgede) faaliyet gösteren bankalarca sağlanan ve ölçekleme ilişkisi kurulabilen dışveriyi kullanması verilebilir.

Ölçekleme ilişkisi kurulurken sıklık ve şiddet verileri göz önünde bulundurulmalıve dış veriyi kullanan bankanın büyüklüğünü bu veriyi sağlayan bankanın büyüklüğüne a-yarlayan formüller kullanılmalıdır.

n

Page 111: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

109

Sıklık Ölçeklemesi : Bir bankanın iç veri tabanında bulunan sıklık verisi, o bankanınoperasyonel risk düzeyi ve risk yönetimi sistemlerinin etkinliği konusunda bir fikir sahibiolunmasını sağlayabilir. Ancak kayıp olayı sıklık sayısı düşük bir bankada, bu durumunbankanın risk yönetim sistemlerinin iyi ya da kötü olmasından mı yoksa sadece tesadüfler-den mi kaynaklandığı konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün olmayabilir. Eğer tesa-düfler söz konusuysa, bu bankanın ortalamadan daha az sermaye bulundurması gerektiğisonucuna varmak hatalı olabilir. Sıklık verisine ilişkin faktörler aşağıdaki gibidir:

- Kurumun/İş Kolunun Büyüklüğü- Limit Kontrolleri (Birincil Kontroller)- Çevresel Faktörler

İç ve dış veri tabanlarındaki kayıp olaylarının karşılaştırılması, olayların sebeplerininbelirlenmesinde yardımcı olabilmektedir.

Şiddet Ölçeklemesi : İç veri tabanında bulunan şiddet verisi de sıklık verisi gibi bankanınrisk yönetimi sistemlerinin etkinliği konusunda herhangi bir bilgi vermeyebilir. Bazı kayıpolayları nadiren meydana geldikleri için, bu tür olayların iç veri tabanlarında yer alma ola-sılığı çok düşüktür. Bu tür kayıp olaylarının gerçekleşme olasılığını sıfırdan farklı tutabil-mek için iç veri tabanı şiddet verilerini dış veri tabanlarından elde edilen şiddet verileriyledesteklemek gerekmektedir. Ancak dış veri tabanlarındaki veriler daha çok yüksek şiddetlikayıp olaylarını içermeye eğilimli olduğundan, iki veri tabanındaki veriyi birleştirmek deçok doğru olmayan sonuçlara ulaşmamıza sebep olabilir. Şiddet verisine ilişkin faktörler a-şağıdaki gibidir:

- İşlemin Büyüklüğü- İkincil Kontroller- Sigorta Kapsamı- Çevresel Faktörler

İç ve dış verinin tamamen farklı olması

- Kurumun yapısı dış veriye konu kayıp olayının gerçekleşmesi için uygun olmaya-bilir. Örneğin faaliyet alanı yatırım bankacılığı olan bir kurumun kredi kartı faali-yetlerinden kaynaklanan bir kayıp yaşamaması

- Kurum için dış veriye konu kayıp olayının gerçekleşmesi mümkün olabilir. Ancak,kayıp olayı henüz gerçekleşmediğinden iç veri tabanında yer almamaktadır.

İç ve dış verilerin birleştirilmesinde sigorta sektöründe kullanılan güvenilirlik teorisin-den faydalanılmaktadır. Credit Lyonnais, Fransa Groupe de Recherche Operationnelle’denAntoine Frachot ve Thierry Roncalli’nin 29 Ocak 2002 tarihli, iç ve dış verinin birleştirilmesi-ne yönelik çalışmasında yer aldığı gibi, iki verinin birleştirilmesi aşamasında sıklık ve şiddetverilerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu çalışmanın bazı detaylarınaaşağıda yer verilmiştir.

1. Sıklık Verilerinin Birleştirilmesi

Sigorta sektöründe adil bir fiyatlama yapabilmek için kişilerin geçmişteki risklilikleri-nin tesadüflerden mi yoksa daha az ya da çok risk almalarından mı kaynaklandığını belirlemek

Page 112: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

110

gerekmektedir. Güvenilirlik teorisine göre kişinin ne kadar risk taşıdığı belirsizdir ve gözlem-lenemez ama geçmişine bakılarak kısmen açığa çıkarılabilir. Bilgi edinilmeden önce bu kişiyeatanan risklilik düzeyinin olasılık dağılımı ile geçmiş bilgiler dikkate alınarak hazırlanan olası-lık dağılımı arasında farklılıklar olacaktır. Doğru fiyatlama yapabilmek için bu iki dağılım ara-sındaki fark analiz edilir.

a. Beklenen Sıklığın Hesaplanması

Güvenilirlik teorisinden hareketle, bir bankada herhangi bir iş kolunda ve herhangi birveri kategorisinde beklenen kayıp olayı sayısının (Nt) geçmişte aynı iş kolu ve kategoride ya-şanmış olan kayıp olayı sayısına(Nt-1) bağlı (şartlı beklenen kayıplar) olduğunu varsayabiliriz.Ayrıca bu tür bir veriye bağlı olmayan kayıp olaylarını da (şartsız beklenen kayıplar- sektörgenelinde beklenen kayıplar) dikkate almak gerekecektir.

Kayıp göstergesi (Exposition Indicator-EI, örneğin brüt gelirler) belirlendikten sonra, ka-yıp olayı sayısının (Nt) bankanın gözlemlenemeyen risklilik düzeyi (λ) ve kayıp göstergesi ilePoisson dağılıma sahip olduğu varsayımı yapılarak, λ’nın Gama’ya bağlı bir fonksiyon ola-rak aşağıdaki gibi gösterilmesi mümkündür:

)()(

/1

abef a

ba

Γ=

−− λλλ

Şartsız ve şartlı beklenen kayıplar sırasıyla aşağıdaki gibi hesaplanabilir:

[ ]tt NΕ=0π ΕΙ××= bat0π

[ ]1−Ε= ttt NNπ

[ ][ ]11, −−ΕΕ= ttt NNN λ

[ ]1−Ε×ΕΙ= tNλ

×−+×= ∑

=−

t

kkttt N

t 1

0 1)1( ωπωπ

ΕΙ××+=

bt11ω

Sonuç olarak, bankanın gerçek risklilik düzeyine en yakın beklenen kayıp sayısını belir-lemek için, şartsız beklenen kayıp sayısı ile şartlı beklenen kayıp sayılarının tarihsel ortalamasıarasındaki ağırlıklı doğrusal kombinasyon kullanılabilmektedir. Beklenen kayıp olayı sayısı,aşağıdaki koşullar sağlandığı sürece, bankanın geçmişte yaşadığı kayıp sayılarının tarihsel or-talamasına yakın olacaktır:

Geçmiş gözlemlerin dayandığı periyodun uzun olması, Kayıp tutarını izlemek için seçilmiş olan göstergenin (örneğin brüt gelir) büyük olması.

Page 113: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

111

Kısacası, bir bankanın kayıp olayı sıklık verisi, uzun bir dönem boyunca tutulduysave/veya banka operasyonel risklere büyük ölçüde maruz kaldıysa, denetleyiciler için bankanınrisklilik düzeyinin ölçülmesinde iç veriye dayalı bir değerlendirme yapılmış olması kabul edi-lebilir bir durum olacaktır.

b. Sıklığın Olasılık Dağılımının Hesaplanması

Beklenen kayıp sayısını sadece bankanın geçmiş deneyimlerine dayandırmak,operasyonel risk sermaye hesabında yetersiz kalacaktır. Sektör bazında gerçekleşen kayıp o-laylarını da dikkate almak gerekmektedir. Bu nedenle, yapılan modellemelerde hem bankanınkendi içindeki geçmiş kayıp olaylarının sıklığına bağlı olarak kendi riskliliğini hem de sektör-deki diğer bankaların riskliliğini tanımlayan parametreler kullanılmalıdır.

Geçmiş deneyimleri Nt-1 ile gösterilen bir bankanın t anında n adet deneyim yaşama o-lasılığı aşağıdaki gibi gösterilmektedir:

{ } natt

b

bbna

naNnN )1

()1(!)(

)(Pr 1 ≈

−≈

++

Γ

+Γ==

∑=

+=t

kktNaa

1

ΕΙ××+ΕΙ×

=≈

btbb

1

Sektör bazında gerçekleşen kayıp olaylarını dikkate alan olasılık dağılımı ise aşağıdakigibi gösterilmektedir:

{ } no

oao

t bbb

nananN )

1()1(

!)()(Pr

++

Γ+Γ

== −

ΕΙ×= bbo

Her iki dağılım matematiksel olarak benzemekle birlikte, bankanın riskliliğini gösteren≈

a ve ≈

b parametrelerine, sektör parametreleri olan a ve b kullanılarak ve geçmiş deneyimlerdikkate alınarak ulaşılmaktadır.

Sıklık verisi değerlendirilirken, iç ve dış verinin en uygun kombinasyonu,

dış veriye dayalı sektör parametreleri ile gösterilen bankacılık sektörü riskliliği tahmin e-dilerek,

sektör parametrelerine, banka içi parametreler dikkate alınacak şekilde ayarlamalar yapıla-rak,

eğer bankanın kendi iç verisi yoksa banka için kullanılması gereken parametreler sektörparametrelerine eşitlenerek

bb

aa

=

=≈

sağlanmaktadır.

Page 114: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

112

En Büyük Olabilirlik Kestirimi (Maximum Likelihood Estimation) en uygun strateji ol-makla birlikte, uygulaması daha kolay olan farklı kalibrasyon teknikleri de kullanılabilir. Ör-neğin sektörün ortalama kayıp olay sayısı/kayıp tutarı rasyosunun ve bunun varyansının bilin-mesi durumunda gerekli parametrelere ulaşmak mümkün olabilmektedir.

2. Şiddet Verilerinin Birleştirilmesi

Dış kayıp olayı şiddet verileri daha çok yüksek şiddetli olayları içerdiğinden, iç ve dış ve-ri birleştirildiğinde gerçek olasılık dağılımına göre çok daha karamsar ve doğru olmayan so-nuçlar elde edilebilmektedir. Kalibrasyonu yapılan parametrelere bu tür bir bilgi yerleştirilme-lidir. Kayıp olasılık dağılımı fonksiyonunun L(x;θ) ile belirlendiği varsayıldığında, θ’nin tümşiddet dağılımını gösterdiği düşünülürse, iç veri bu şiddet dağılımı fonsiyonuna bire bir tabiiken,

)(.;θε lj ≈

dış veri için aynı fonksiyona bir H bilinmeyeni eklenmelidir.

)(.;* θε Hj l≈

En Büyük Olabilirlik Kestirimi (Maximum Likelihood Estimation) kullanılarak aşağıdakifonksiyon çözüldüğünde sıfırdan farklı bir H sayısının çıkması, dış verinin yüksek şiddetli veriiçermeye eğilimli olduğunu göstermektedir.

∑∑ +=*

);(ln);(lnmaxarg),( *

JjjH

Jjj llH

εε

θεθεθ

İç ve dış verinin karşılaştırılabilir hale getirildikten sonra birleştirilmesi gerekir. H pa-rametresi bu karşılaştırmayı mümkün kılacak olan parametredir.

3. Dış Veri ve Türkiye Değerlendirmesi

A. Türkiye’de Dış Veri Tabanının Kapsamının Belirlenmesi

Dış veri tabanı kurulmasına ilişkin çalışmalara başlamadan önce, Türkiye uygulama-sında karar verilmesi gereken ilk husus, dış veri tabanının, bankaların bir araya gelerek oluş-turduğu konsorsiyuma dayalı bir veri tabanı mı ya da kamuya açık verilere dayalı bir veri ta-banı mı olacağıdır. Ülkemizde bankaların yararlanabileceği ortak bir dış veri tabanı oluşturul-masına ilişkin süreçte, karar verilmesi gereken ikinci husus ise, konsorsiyuma dayalı bir veritabanı söz konusu olursa kapsamının ne olacağıdır;

Bankaların kendi iç veri tabanlarından beslenen geniş kapsamlı bir dış veri tabanı mı?

Bankaların ortaklaşa belirledikleri kayıp kategorilerinde topladıkları iç verilerinden oluştu-rulan, daha dar kapsamlı bir dış veri tabanı mı?

Bu aşamada seçim yapılırken göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus,dış verinin hangi amaçla kullanılacağıdır.

Page 115: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

113

• Operasyonel Riskin Ölçümü: Dış verinin, Gelişmiş Ölçüm Yaklaşımlarından biri olanKayıp Dağılımı Yaklaşımında operasyonel riskin ölçümü amacıyla kullanılması sözkonusu ise bu yaklaşımda öncelikli olarak iç veri kullanıldığından, bankaların kendi içveri tabanlarını oluşturmaları gereklidir.

• Operasyonel Riskin Yönetilmesi: Dış verinin operasyonel riskin yönetilmesi amacıylakullanımı söz konusu ise, bankaların kendi iç veri tabanlarını oluşturmalarını bekleme-den belirledikleri bazı risk kategorilerinde kayıp verilerini paylaşmaları faydalı olabile-cektir. Bu tür bir dış veri tabanının ileride bankaların kendi iç veri tabanlarını oluştur-maları sonrasında, operasyonel riskin ölçümünde de kullanılabilmesi için özellikle sık-lığı düşük, şiddeti büyük olan olay tiplerine odaklı, dar kapsamlı bir veri tabanı oluştu-rulması tercih edilebilir. Dış olaylardan kaynaklanan risklerin tüm bankaları etkileye-bileceği ve bankalar açısından paylaşılmasının daha kolay olabileceği düşüncesindenhareketle, ilk aşamada bu tür risklere ilişkin kayıp verilerinin toplanması uygun olabile-cektir. Dış dolandırıcılık olayları ve doğal felaketlerden kaynaklanan kayıplar buna ör-nek olarak gösterilebilir. Dış dolandırıcılık olaylarında, halen bankalar arasında payla-şılan dolandırıcılık girişimlerine ilişkin bildirime benzer bir sistemin uygulanmasımümkündür (Bkz. Ek-3 Bildirim Formu).

Öte yandan, TBB Risk Yönetim Sistemleri Uygulama Esasları Çalışma Grubu tarafın-dan 30.09.2003 tarihi itibarıyla düzenlenen anket sonuçları incelendiğinde, ankete katılan ban-kaların yüzde 80’inin “Operasyonel risklerin ölçümü için toplanan veriler uluslararası stan-dartlara ve BIS’e uygun bir veri tabanında biriktirilmekte midir?” sorusuna “Hayır” cevabınıverdiği görülmektedir. Ankete katılan 25 bankanın, sektörün aktif toplamının yüzde 78’ini o-luşturduğu göz önüne alındığında, sektördeki bankaların çoğunluğunun henüz iç veri tabanları-nı oluşturmadığı anlaşılmaktadır.

Bu husus göz önünde bulundurulduğunda, bir dış veri tabanı oluşturulması çalışmasıbaşlatılması durumunda, öncelikle sektördeki tüm bankaların iç veri tabanı oluşturma konu-sunda ne aşamada olduklarının düzenlenecek yeni bir anket yardımıyla tespit edilmesi dış veritabanının kapsamının ne olacağına ilişkin yukarıda belirtilen soruların sağlıklı olarak cevap-landırılması açısından yararlı olacaktır.

B. Türkiye’de Dış Veri Tabanı Uygulaması

Türkiye’de dış veri tabanı oluşturulması sürecinde, öncelikli olarak toplanacak verilerinhangi çatı altında birleştirileceğinin, dış veri tabanının oluşturulması ve bilgi paylaşımının ta-kibi sorumluluklarının hangi kurum tarafından üstlenileceğinin belirlenmesi gerekecektir.

Dış veri tabanı oluşturulmasında uluslararası uygulamaların, banka ortaklı özerk fir-malar (konsorsiyumlar) ve kamuya açık veriler toplayan özel firmalar kurulması şeklinde o-luştuğu görülmektedir. Dış veri tabanı tiplerine göre ülkemizde nasıl bir yapı kurulması gerek-tiği konusundaki durum değerlendirmesi aşağıda sunulmuştur.

a. Konsorsiyum Tabanlı Dış Veri Tabanı

Konsorsiyum tabanlı dış veri tabanının kurulması aşamasında dikkat edilmesi gerekenhususların başında gizlilik gelmektedir. Operasyonel risk kayıpları genelde, içeriği itibarıylakurumların başkaları tarafından bilinmesini istemeyebilecekleri tecrübelerini içerecektir. Bunedenle bankalar operasyonel kayıplarını paylaşırken, bu bilgilerin tam bir gizlilik esasına da-

Page 116: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

114

yalı olarak saklanıp kullanıma sunulacağından emin olmak isteyeceklerdir. Bunun yanı sırakatılımcı bankalar, konsorsiyum yönetiminin, toplanacak verilerin güvenilirliğini (tam ve doğ-ru olmasını) filtreleme ve ölçekleme gibi yöntemlerle sağlamasını bekleyeceklerdir.

Bu görevi üstlenecek kurumun bilgilerin paylaşımı, saklanması ve kullanıma sunulmasıaşamalarında gerekli alt yapıya sahip ve bu süreçlerin en rahat şekilde işlemesini sağlayabile-cek kabiliyette olması gerekmektedir.

Söz konusu kurumun yapısı, banka ortaklı özerk bir yapı şeklinde olabilir. Bu yapıTBB’nin yönetici olarak görev alacağı bir şekilde de oluşturulabilir.

TBB desteği ile kurulabilecek ya da TBB’nin yöneticiliğini üstlenebileceği bir yapı,benzer şekilde konsorsiyum tabanlı dış veri tabanı olan GOLD’da (Global Operational LossDatabase) görülmektedir. Söz konusu konsorsiyum 9 üye banka ve bir BBA (British Bankes’Association) temsilcisinden oluşmakta olup yöneticiliği BBA temsilcisi tarafından yapılmakta-dır.

b. Kamuya Açık Dış Veri Tabanı

Bu tür bir veri tabanının kurulabilmesi için ilk aşamada, büyük kayıp olaylarını kamuyaaçık kaynaklardan araştıracak ve önceden belirlenen kriterlere uygun kayıp olaylarının veri ta-banına girişini gerçekleştirecek bir ekibe gereksinim duyulacaktır. Türkiye’de bu tür bir veritabanı kurulmak istenirse bunu gerçekleştirecek en uygun kurumun, yurt dışı uygulamalarda daolduğu gibi, bu tür bir ekibin maliyetini karşılayabilecek özerk bir kurum olacağı düşünül-mektedir. Bankalar belirli bir ücret karşılığında bu kurumun oluşturduğu veri tabanından fay-dalanabilirler. Yurt dışındaki uygulamalarda bu tür veri tabanlarının, özel firmalar tarafından,operasyonel riskin ölçümüne yönelik yazılımlarla birlikte bir paket olarak, kurulum ve kulla-nım aşamalarında danışmanlık da sağlanarak bankalara sunulduğu görülmektedir. Bu şekildesektörün operasyonel riskin ölçümüne yönelik bilgisinin artması da beklenen olumlu bir sonuçolacaktır.

Veri tabanında toplanan veriler kamuya açıklanan veriler olduğundan gizlilik bir sorunteşkil etmemekte, dolayısıyla kayıp olay tipine, iş koluna ya da istenilen herhangi başka birkritere göre arama ve filtreleme yapmaya olanak sağlayan Excel ya da Access tabanlı bir veritabanı uygun olmaktadır.

C. Dış Veri Tabanı Oluşturma Sürecinin Temel Aşamaları

Türkiye uygulamasında dış veri tabanı oluşturulmasına yönelik olarak öncelikle yapıl-ması gerekenler ve temel aşamaları aşağıda kısaca belirtilmiştir:

Dış veri tabanı kurulmasına yönelik ilk adımı atmak üzere bankalar bir araya gelmelidir.

Dış veri tabanının nasıl bir yapıda kurulacağı belirlenmelidir. Konsorsiyum şeklinde kuru-lacaksa yönetiminin nasıl oluşturulucağına, Türkiye’de yerleşik kamuya açık bir veri tabanıkurulacak ise operasyonel risk verisi toplayan uluslararası kurumlardan biri tarafından mıya da yeni kurulacak özerk bir kuruluş tarafından mı oluşturulacağına karar verilmelidir.

Page 117: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

115

Veri tabanının konsorsiyum şeklinde kurulması halinde, katılımcı bankaların hükümlerineortaklaşa karar verecekleri bir anlaşma imzalamaları ve konsorsiyumun kuruluş ve işletimmasraflarını paylaşmaları sağlanmalıdır.

Ortak bir operasyonel risk tanımı yapılmalıdır.

İhtiyaç duyulan veri detayı kapsamlı olarak belirlenmelidir. Veri tabanındaki alanlar, birin-ci ve ikinci düzey kayıp olay tipleri ve iş kolu sınıfları belirlenmelidir.

Veri tabanında yer alacak kayıp için eşik koyulup koyulmayacağına karar verilmeli, eşikkoyulmasına karar verilmesi durumunda bu eşiğin ne olacağı belirlenmelidir. Eşik miktarıbelirlenirken bankalar arasındaki ölçek farklılıkları göz önünde bulundurulmalıdır.

Dış kayıp veri tabanı oluşturulması ve veri paylaşımı konusundaki olası tüm sorulara cevapverebilecek tanımlamaları (kayıp nedir, olay ve etki türü ne şekilde sınıflandırılacak vb.)içeren prosedürler oluşturulmalı, görev ve sorumluluklar belirlenmelidir.

Yazılıma ilişkin ve fiziksel güvenlik sağlanmalıdır.

Kaybın sayısallaştırılması ve sınıflandırılmasında sistematik bir yol izlenmelidir.

Konsorsiyum tabanlı bir veri tabanı kurulması halinde, verilerin doğru, tutarlı ve amacauygun olması, diğer bir deyişle veri kalitesinin sağlanması konusunda teşvik ve yaptırımmekanizmaları oluşturularak gerekli tedbirler alınmalıdır.

- Gizliliğin korunması: Veri bildirimi yapan banka ve olayla ilgili kişilerin ismininsaklı tutulması, şifreleme, vb. yöntemlerle yetki ve sorumluluklar paralelinde verile-re ulaşımın sınırlandırılması.

- Objektifliğin temin edilmesi: Dış veri tabanının oluşturulması ve paylaşılmasındagörev alan kurum ve kişilerin objektif ve bağımsız olmalarını sağlayacak tedbirlerinalınması.

- Bildirim yapan bankalara faydalı ve anlaşılabilir geri bildirimde bulunulması.

- Bildirimde kullanılan raporlama sistemlerinin kullanımının kolay ve anlaşılır olma-sı.

- Raporlanan verilerin merkezi olarak kontrolü yapıldıktan, anonimleştirilip temiz-lendikten sonra girişinin yapılması ve doğru / amaca uygun olmayan verilerin ayık-lanması.

- Veri gönderimi için standart periyotların belirlenmesi (örneğin; çeyreklerde bildirimyapılması).

- İlk etapta veri tabanı üzerinde iyileştirmeler devam edeceğinden, katılımcı bankala-ra geçmiş dönemlerde raporladıkları kayıp olaylarını düzelterek tekrar göndermeşansının verilmesi.

Page 118: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

116

- Veri kalitesinin sağlanması için, konu ile ilgili karşılaşılabilecek soru ve sorunlarailişkin kurum bünyesinde konunun uzmanına danışabilme imkanının sağlanması.

- Verinin doğru ve tutarlı olup olmadığının kontrolü için, olay tipi bazında muhasebeskontlarının standart hale getirilmesi.

Ölçeklendirme yöntemleri oluşturulmalıdır.

D. Türkiye’de Kurumlar Arası Veri Paylaşımına Örnek Teşkil Eden Uygulamalar

Türkiye uygulamalarına baktığımızda, konsorsiyum şeklinde yapılandırılmış kurumlaraKredi Kayıt Bürosu A.Ş. (KKB) ve Bankalararası Kart Merkezi A.Ş. (BKM) örnek gösterile-bilir.

a. Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. (KKB)

Kurumun amacı, Türkiye Bankalar Birliği'nin de desteği ile, ana faaliyet konuları parave sermaye piyasaları ile sigortacılık olan mali kurumlar arasında bireysel kredilerin takip vekontrolünü sağlamak üzere gerekli olan bilgi paylaşımını gerçekleştirmektir.

1993 yılında 3182 sayılı Bankalar Kanununun 83. Maddesine eklenen ve kredilerin ta-kip ve kontrolüne olanak sağlayan bir hükümle mali kurumların ihtiyaç duyduğu "kurumlar a-rasında kredi müşterilerine yönelik bilgi paylaşımı” ile ilgili düzenleme doğrultusunda, 1995yılında 11 bankanın ortaklığı ile kurulmuştur.

3182 sayılı Bankalar Kanunu, 18.06.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ileyürürlükten kaldırılmış; KKB A.Ş.’nin kurulmasına olanak veren hüküm yeni Kanunun 22.madde 9. fıkrasında yer almıştır.

4389 sayılı Bankalar Kanununun 22.maddesi, 9 numaralı fıkrası 17.12.1999 tarihli ve4491 sayılı kanunun 13.maddesi ile değiştirilerek, bilgi paylaşım olanağından, ana faaliyet ko-nuları para ve sermaye piyasaları ile sigortacılık olan mali kurumların yanı sıra Bankacılık Dü-zenleme ve Denetleme Kurumu tarafından uygun görülecek şirketlerin de yararlanabilmeleri vebu amaçla KKB A.Ş.'ye üye olabilmeleri sağlanmıştır.

Kurucu üye konumundaki 11 bankanın 25 Milyar TL sermaye payı ve toplam 275 Mil-yar TL sermaye ile faaliyetine başlayan KKB A.Ş.’de üye statüsüne sahip olarak hizmet almakisteyen diğer kurumlar Yönetim Kurulu tarafından belirlenen üyelik tesis ücretini ödeyerekKredi Referans Sistemi hizmetlerinden faydalanma olanağına sahip olabilmektedirler.

Temmuz 2004 itibarıyla 26 aktif üyeye sahip olan kurum;

Üyelerine veri tabanında mevcut bulunan, son 5 yıl içindeki açık ve kapalı tüm kredi he-saplarına ait kişisel ve finansal bilgilere (toplam kredi riskine, hesap bazında ödemeperformasına, vb.), online/real-time erişebilme imkanı sunmaktadır.

Tüm üyelerin sorgulama sonrasında elde edeceği bilgiyi aynı şekilde yorumlamasına ola-nak sağlayacak standart raporlar geliştirmiştir.

Page 119: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

117

Kredi hesap ve başvuru kayıtlarında, bilgiyi sağlamış olan, yani kaydın sahibi konumundaolan üye kuruluşun ismini (unvanını) gizli tutmakta; sorgulama işlemi ile bir başka üye ku-rumun bu tür bilgisine ulaşan kurumun, bilginin hangi üyeye ait olduğunu öğrenmesini en-gellemektedir.

Üyelerin bünyesinde mevcut bilgilerin KRS veri tabanına aktarılması aşamasında gerçek-leştirilen her türlü bilgi bildirimini (ilk veri bildirimi, güncelleme bildirimi) ilgilivalidasyon işlemlerinden geçirmekte ve çeşitli kontrol kriterleri ile irdelemektedir. Hatalıbildirimlerde üyeyi uyarmakta ve bildirimin tekrarını istemektedir.

Üyelerin KRS veri tabanında bulunan kayıtlara kısa sürelerde ulaşmasına olanak sağlayanbir arama motorunu oluşturmuştur.

KKB’nin geliştirmiş olduğu sistemin yararları aşağıda yer almaktadır;

- Bireysel kredi riskinin minimize edilmesini sağlayacak erken uyarı sinyallerini içermesi- Kredi risk yönetimi konusunda kredi riski ölçüm sistemi olması- Veri ambarı yönetimi sağlaması- Müşteri yönetimi sağlaması- Kredi başvurularına ilişkin sahtekarlık girişimlerinin minimize edilmesini sağlaması

b. Bankalararası Kart Merkezi (BKM)

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), kartlı ödeme sistemi içerisinde ortak sorunlara çö-züm bulmak, ülkemizdeki banka ve kredi kartları kural ve standartlarını geliştirmek amacıyla1990 yılında, 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığı ile kurulmuştur. BKM'nin ana faali-yetleri arasında; kart hamillerinin yaptıkları alışverişlerden kaynaklanan borç ve alacaklarınınbankalar arasındaki takası sağlamak, bankalar arasındaki otorizasyon işlemini yürütmek, kredikartı ve banka kartı sektörü içerisinde bulunan bankalar arasında uygulanacak prosedürleri ge-liştirmek, yurt içi kuralları oluşturmak, standardizasyonu sağlamaya yönelik çalışmalar yaparakkararlar almak, yurt dışı kuruluş ve komisyonlar ile ilişkiler kurmak ve gerektiğinde üyelerinibu kuruluşlarda temsil etmek, halen her banka tarafından devam ettirilen işlemleri daha güven-li, süratli ve daha az maliyetli tek bir merkezden yürütmek yer almaktadır.

BKM Yönetim Kurulu eşit oy hakkına sahip dokuz üye ve iki mali kontrolörden oluş-maktadır. Uygulama Geliştirme, Operasyon, Üye İlişkileri ve Kurallar, Mali ve İdari İşler ol-mak üzere Genel Müdüre bağlı dört bölüm faaliyet göstermektedir.

E. Dış Veri Tabanında Bulunması Önerilen Ortak Bilgiler

Mevcut ölçüm yöntemleri ve yönetsel ihtiyaçlar doğrultusunda uluslararası uygulama-lar da dikkate alınarak, oluşturulması söz konusu olabilecek ortak dış veri tabanında bulunma-sı önerilen veri alanları [Grup Kodu (Konsorsiyum üyelerinin belirli kriterler dahilindegruplandırılması sonucunda belirlenen kod), Organizasyon/Banka İsmi ve Kodu, Veri Kalite-sinden Sorumlu Kişi, Ölçeklendirilmiş Kayıp Tutarı gibi iç veri tabanındaki alanlara ilave verialanları eklenmiştir.] belirlenmiş ve bir örnek olaya yer verilmiştir (Bkz. Ek-4). Ayrıca banka-larca çeşitli kaynaklardan dış veri kullanılması durumunda, bankaların iç veri tabanlarında yeralan bilgi alanlarına dış veri referans numarası ve dış veri kaynağı şeklinde iki alan daha ekle-meleri, iç ve dış verilerin ayrıştırılması ve ayrı ayrı takibi açısından yararlı olacaktır (Bkz.Ek 5).

Page 120: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

118

EKLEREK-1: Zurich IC2 First Veri Tabanı

Page 121: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

119

Page 122: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

120

Page 123: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

121

Page 124: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

122

EK-3: Bildirim Formu

TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ

Dolandırıcılık Eylem Girişim Bildirimi Hazırlama Kılavuzu

(Korunmuş Alandır. Sadece Türkiye Bankalar Birliği tarafından kullanılır)Bildirim TarihiBildirim Numarası

I. EYLEM HAKKINDA MEVCUT BİLGİLER

I.1. Dolandırıcılık Eyleminin/Girişiminin

I.1.a.Başlama Tarihi

I.1.b.Ortaya Çıkış Tarihi

I.1.c.(5 ayrı il ismi yazılabilir. Daha fazla sayıda il bildirimiiçin numarası belirtilerek ek sayfa kullanılır)Gerçekleştiği İl/İller

1 2 3 4 5

Ek No:

I.2. Oluş Biçimi Kullanılan Araç/Araçlar ve Yöntem/Yöntemler(Dolandırıcılığın meydana geliş şekli, kullanılan araç/araçlar ile yöntem/yöntemler

diğer bankalara en fazla yardım sağlayacak bilgilere yer vermek suretiyle açıklanır.Bu bölümde eylemin bankaya verdiği veya verebileceği zarar konusunda da açıklamayapılır)

I.3. Dolandırıcılık Eylemi Hakkında Suç Duyurusunda:

a) Bulunuldu b) Bulunulmadı

I.3.a. Bulunuldu (a) ise

Duyurunun Yapıldığı Makam

Duyuru Tarihi

Duyuru Numarası

II. FAİLLER HAKKINDA MEVCUT BİLGİLER

II.1. Faillerin yakalanıp yakalanmadığı hakkında bilgi

a) Failler Yakalandı b) Failler Yakalanamadı II.2. Failler yakalandı ise

Page 125: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

123

II.2.a (5 ayrı isim yazılabilir. Daha fazla isim yazımı için, numarası belirtilerekek sayfa kullanılır) Fail İsmi Yakalanma Tarihi1 2 3 4 5

Ek No.

II.2.b. Dolandırıcılık Eyleminde/Girişiminde Kullanılan Kimlik Belgesi ve Bilgileri

(Elde edilen belgelerin sahte veya gerçek olduğu belirtilir. Diğer bankalarayararlı olacak belgelerin okunaklı fotokopileri/ kimlik bilgileri ile yakalanan-ların fotoğraflarına numarası belirtilerek ek’te yer verilir) Belge Cinsi Sahte Gerçek Adı-Soyadı Ek No.1 2 3 4 5

Ek No.

II.2.c.Yakalanan Faillerin Bulunduğu Emniyet Birimi

II.2.d. Yakalanan Faillerin Daha Önceki Benzer Girişimleri

a) Var b) Yok

Var ve Bildirim düzenlenmiş ise

(Yakalanan faillerin önceki tarihlerde gerçekleş-tirdikleri eylem/girişimler hakkında düzenlenmişbildirimlerin tarih ve numarası belirtilir. Gerçek-leştirilen eylem/girişim 3’den fazla ise numarasıbelirtilerek ek’te yer verilir)Bildirim Tarihi Bildirim No1 2 3

Ek No:

Var fakat Bildirim düzenlenmemiş ise,

(Faillerin itirafları ile önceki tarihlerde gerçekleştirdikleri eylem veyagirişimleri hakkındaki açıklamalar yazılır)

II.3. Failler Yakalanamadı ise,

II.3.a. Eylemde/Girişimde Kullanılan Kimlik Belgesi ve Bilgileri

(Eylemde/girişimde kullanılan belgelerin sahte veya gerçek olduğu belir-tilir. Diğer bankalara yardımcı olacak belgelerin okunaklı fotokopileri,kimlik bilgileri ile yakalananların fotoğraflarına numarası belirtilerekek’te yer verilir)

Page 126: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

124

Belge Cinsi Sahte Gerçek Adı-Soyadı Ek No.

Ek No:

II.3.b. Eşgalleri ve Dikkat Çekici Özellikleri

(Robot resimlerinin bulunması halinde numarası belirtilerek ek’te yer verilir)

Ek No :

III. DİĞER BULGULAR

(Olay ve failler hakkında formun diğer bölümlerinde yer almayan fakat, bankalarımıza faydalı olacağı düşü

nülen bulgu, tespit ve istihbarat bu bölümde açıklanacaktır)

IV. ALINAN ÖNLEMLER VE DİĞER BANKALARA ÖNERİLER

IV.1. Dolandırıcılığın Önlenmesine İlişkin Öneriler

IV.2. Faillerin Yakalanmasına İlişkin Öneriler

Page 127: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

125

EK-4: Operasyonel Risk Dış Veri Tabanı Ortak Veri Alanları

A. KAYIP BİLGİLERİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Referans No. 20041711012Grup kodu 1Organizasyon / Banka İsmi veKodu XYZ Bankası

Kayıt Girişini Yapan Kişinin AdıSoyadı Alper Çamlı

Onay Veren Bölüm / Kişi Ortak Veri Tabanı YönetimiOlayın Tanımı / Açıklaması Suiistimal sonucu aktif kaybının oluşmasıOlayın Sebebi Limit Aşımları, Yetkisiz İşlemler

Faaliyet Kolu Bkz. Risk Matrisi İşlevsel Faaliyet Listesi 1.ve 2. düzey Yatırım Bankacılığı

Kayıp Kategorileri Bkz. BIS Kayıp Kategorileri İç Dolandırıcılık Sistem Süreç İnsan

Riskin Kaynağı

Dış Olaylar -Birim FX-TL MasasıBölüm HazineKaybın YeriCoğrafi Bölge / Ülke İstanbulOluştuğu Tarih 01/10/2004Tespit Edildiği Tarih 01/10/2004Tarih Bilgileriİptal veya Revize Tarihi -

Denetim Sonucu - Müşteri Şikayeti - Personel Bildirimi -Kaybın Nasıl Tespit Edildiği

DiğerBrüt Kayıp Tutarı (Tutar, DövizCinsi) Gerçekleşen Kayıp Tutarı 5.000.000.000.000.- TL

Sigorta (Tazmin Tutarı, Prim Tutarı) 1.000.000.000.000.-TLMahkeme -Karşı Taraf / Müşteri -Personel 40.000.000.000.- TL

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri (Tu-tar, Tarih, Açıklama)

Diğer -Ölçeklendirilmiş Kayıp Tutarı -Kaybın Muhasebeleştirilme Tarihi 13/12/2004Kaybın Kayıtlara Alındığı HesapSkontu 861

Finansal Kayıp Muhasebe Düzeltmesi - Fiziksel Varlıkların Zarar Görme-

si / Çalınması / Kaybolması /Tahrip Edilmesi

-

Kayıp / Kazanç Müşteri Zararının Tazmini -

Olayın Direkt Etkisi

Ceza / Yaptırım - Dış Etki - Medyaya Yansımayan Müşteri

Şikayetleri -

Medyaya Yansıyan Müşteri Şi-kayetleri

Olayın Maddi Olmayan Etkisi

Diğer - Veri Kalitesi Yönünden Onay-

lanmış Kriterlere Uygun Ölçeklendirme

Yapıldığına İlişkin Onaylanmış -Olayın Statüsü

İptal -Veri Kalitesinden Sorumlu Kişi -

Page 128: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

126

B. RİSK YÖNETİMİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

İç Kontrol Merkezi HDenetime Tabi Olup Olmadığı (Evet(E)/ Hayır (H)) Teftiş Kurulu Başkanlığı H

Sistem Yetersizliği Yetki İhlali Mutabakat Eksikliği Prosedür İhlali

Kontrol Eksiklikleri

Diğer - Soruşturma İnceleme - Dava konusu -

Kaybın Soruşturma / İnceleme / Davakonusu Yapılıp Yapılmadığı

Diğer - Piyasa Riski Kredi Riski -

Kaybın Piyasa veya Kredi Riski ile Birle-şik Operasyonel Riskten KaynaklanıpKaynaklanmadığı Operasyonel Risk

Bilgi Alanları Açıklamaları :

Bilgi Alanı Açıklama

Referans No. İşlem referansıGrup Kodu Grup kodu ( Konsorsiyum üyelerinin belirli kriterler dahilinde belirlenen grup kodları)Organizasyon / Banka İsmi ve Kodu Konsorsiyum üyesi kuruluşun ismi ve kodu (EFT sistemindeki kodlar kullanılabilir)Kayıt Girişini Yapan Kişinin Adı Soyadı Üye bankanın, veri giriş ve düzeltme işlemlerini yapmaya yetkili personeli

Onay Veren Bölüm / Kişi Konsorsiyumun belirlediği onay mercii (veri alanlarının tam ve doğru doldurulup dol-durulmadığından sorumlu mercii)

Olayın Tanımı / Açıklaması Olay istenilen ölçüde detaylı yazılabilir.Olayın Sebebi Kaybın gerçekleşmesine yol açan temel sebep belirlenerek girilir.Faaliyet Kolu BDDK - İşlevsel Faaliyet Listesi

Kayıp Kategorileri BIS - Kayıp kategorileri dikkate alınır, Banka uygun görürse kendi alt tanımlarını o-luşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Riskin Kaynağı BIS - Risk kaynakları dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluştu-rabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Bankaların bildirdiği tahsilatı sağlanmış kısım dahil kayıp tutarı.Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Ölçeklendirilmiş Kayıp Tutarı Konsorsiyum tarafından belirlenmiş kriterlere ve formülasyona göre kayıp tutarınınölçeklendirilmiş hali

Olayın Direkt Etkisi BIS - Kayıp türleri dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluşturabi-lir. Çoklu seçim yapılabilir.

Olayın Maddi Olmayan Etkisi Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Olayın Statüsü Veri kalitesinin ve yapılan ölçeklendirmenin konsorsiyumun belirlediği sorumlu tarafın-dan onayı

Veri Kalitesinden Sorumlu Kişi Ortak Veri Tabanı Yönetimi'nde veri kalitesinden sorumlu olan kişiKontrol Eksiklikleri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Page 129: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

127

EK-5: Operasyonel Kayıp İç Veri Tabanı

A. KAYIP BİLGİLERİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Evetİç Veri Hayır -Dış Veri Ref. No. -

Konsorsiyum - Medya - Mahkeme Kayıtları - Veri Sağlayan Firma -

Dış Veri Kaynağı

Diğer -İç Veri Ref. No. 1217Kayıt Girişi Yapan Kişinin Sicil No. 36886Kayıt Girişi Yapan Kişinin Birimi/Bölümü Gen. Müd./MuhasebeOnay Veren Bölüm / Kişi Risk YönetimiOlayın Tanımı / Açıklaması Müşteri Hesaplarından Zimmet

Faaliyet Kolu Bkz. Risk Matrisi İşlevsel Faaliyet Listesi1. ve 2. düzey Perakende (Bireysel) Bankacılık

Kayıp Kategorileri Bkz. BIS Kayıp Kategorileri İç Dolandırıcılık Sistem Süreç - İnsan

Riskin Kaynağı

Dış Olaylar -Birim Antalya ŞubesiBölüm Akdeniz Bölge YönetimiKaybın YeriCoğrafi Bölge / Ülke Akdeniz BölgesiOluştuğu Tarih 10/01/2004Tespit Edildiği Tarih 10/04/2004Tarih Bilgileriİptal veya Revize Tarihi -

Denetim Sonucu - Müşteri Şikayeti Personel Bildirimi -

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği

Diğer -Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Gerçekleşen Kayıp Tutarı USD 10.567.-

Sigorta (Tazmin Tutarı, Prim Tutarı) -Mahkeme -Karşı Taraf / Müşteri -Personel 2.000.-USDDiğer -Beklenen Tahsilat -

Sigorta - Mahkeme - Müşteri - Personel 8.567.-USD

Kayba İlişkin Tahsilat Bilgileri (Tutar,Tarih, Açıklama)

Diğer -Kaybın Muhasebeleştirilme Tarihi 13/12/2004Kaybın Kayıtlara Alındığı Hesap Skontu 820

Finansal Kayıp Muhasebe Düzeltmesi - Fiziksel Varlıkların Zarar

Görmesi / Çalınması / Kay-bolması / Tahrip Edilmesi

-

Kayıp / Kazanç - Müşteri Zararının Tazmini

Olayın Direkt Etkisi

Ceza / Yaptırım - Dış Etki - Medyaya Yansımayan Müşteri

Şikayetleri -

Medyaya Yansıyan MüşteriŞikayetleri

Olayın Maddi Olmayan Etkisi

Diğer -

Page 130: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Operasyonel Risk Çalışma Grubu

128

A. KAYIP BİLGİLERİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

Olası Kayıp Bilgileri (Tutar, Açıklama) - Açık Kapanmış - İptal -

Olayın Statüsü (Durum, Tarih)

DiğerOlayı Takipten Sorumlu Kişi -

B. RİSK YÖNETİMİ

Bilgi Alanı Detay Bilgi Alanı Örnek

İç Kontrol Merkezi EDenetime Tabi Olup Olmadığı (E-vet(E) / Hayır (H)) Teftiş Kurulu Başkanlığı E

Sistem Yetersizliği Yetki İhlali - Mutabakat Eksikliği - Prosedür İhlali

Kontrol Eksiklikleri

Diğer - Soruşturma İnceleme - Dava konusu -

Kaybın Soruşturma / İnceleme / Davakonusu Yapılıp Yapılmadığı

Diğer - Sistemsel Kontrollerin Gözden

Geçirilmesi Disiplin Kuruluna SevkYönetimin Aldığı Kararlar

Diğer - Piyasa Riski - Kredi Riski -

Kaybın Piyasa veya Kredi Riski ileBirleşik Operasyonel Riskten Kay-naklanıp Kaynaklanmadığı Operasyonel Risk

Bilgi Alanları Açıklamaları :

Bilgi Alanı Açıklama

İç Veri (Evet/Hayır) Veri tabanına girilecek kaydın Banka içinden olup olmadığını belirtir.Dış Veri Ref. No. Dış veri işlem referansı (Dış verilerin ayrıca takibinin yapılabilmesi amacı ile girilir)Dış Veri Kaynağı Konsorsiyum, Medya, Mahkeme Kayıtları, Firma vb. dış veri kaynağı belirtilir.İç Veri Ref. No. İşlem referansıKayıt Girişini Yapan Kişinin Sicil No. İlk kayıt, düzeltme gibi her türlü giriş için ilgili kişiKayıt Girişini Yapan Kişinin Biri-mi/Bölümü İlk kayıt, düzeltme gibi her türlü giriş için ilgili bölüm

Onay Veren Bölüm / Kişi Banka kendi yapısına uygun onay merciilerini tespit eder.Olayın Tanımı / Açıklaması Olayın detayı serbest format yazılabilir.Olayın Sebebi Kaybın gerçekleşmesine yol açan temel sebep belirlenerek girilir.Faaliyet Kolu BDDK - İşlevsel Faaliyet Listesi

Kayıp Kategorileri BIS - Kayıp kategorileri dikkate alınır, Banka uygun görürse kendi alt tanımlarınıoluşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Riskin Kaynağı BIS - Risk kaynakları dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını o-luşturabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Kaybın Nasıl Tespit Edildiği Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.Brüt Kayıp Tutarı (Tutar, Döviz Cinsi) Bankaların bildirdiği tahsilatı sağlanmış kısım dahil kayıp tutarıKayba İlişkin Tahsilat Bilgileri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Olayın Direkt Etkisi BIS - Kayıp türleri dikkate alınır, banka uygun görürse kendi alt tanımlarını oluştu-rabilir. Çoklu seçim yapılabilir.

Olayın Maddi Olmayan Etkisi Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Yönetimin Aldığı Kararlar / Tedbirler Karşılaşılan riskin giderilmesi/azaltılması/kontrol edilmesine dönük bankanın vere-ceği kararlar

Kontrol Eksiklikleri Banka kendi yapısına uygun seçenekleri oluşturur.

Page 131: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

129

Kaynakça

ALEXANDER, C. (2003), Operational Risk : Regulation, Analysis and Management, Prentice Hall. BAUD, N., FRACHOT, A. and RONCALLI, T. (Aralık 2002), “How to Avoid Over-estimating Capital

Charge for Operational Risk?”, Groupe de Recherche Operationnelle, Credit Lyonnais, France. BAUD, Nicolas, Frachot, Antoine and Roncalli, Thierry (Haziran 2002), “Internal data, external data and con-

sortium data for operational risk measurement: How to pool data properly?”, Groupe de Recherche Opera-tionnelle, Credit Lyonnais, France

BIS (Ekim 2002), “Quantitative Impact Study 3 Technical Guidance”, Basel Committee on Banking Su-pervision.

CAGAN, P., MANSER, R. (Nisan 2001), “What Can Loss Databases Do For You?”, Zurich FinancialServices Group.

CAPRI, M. S. (Nisan 2003), “Do we need the latest capital adequacy requirements to cover operationalrisks?”, Banque Privée Edmond de Rothschild's Institutional Seminar, PwC.

DAVID, G., SIDLER, C. (Temmuz 2003), “The New Basel Capital Accord: Update and Im-pact”, EDC. DE FONTNOUVELLE, P., DEJESUS-RUEFF, V., JORDAN, J., ROSENGREN, E. (Eylül 2003), “Capital

and Risk: New Evidence on Implications of Large Operational Losses”, Federal Reserve Bank of Boston. DE FONTNOUVELLE, P., DEJESUS-RUEFF, V., JORDAN, J., ROSENGREN, E. (Nisan 2003), “Loss

Data to Quantify Operational Risk”, Federal Reserve Bank of Boston. JAN VAN DEN BRINK, G. (Temmuz 2002). “Operational Risk Methodology in Dresdner Bank”. FDIC (Temmuz 2003), “Supervisory Guidance on Operational Risk Advanced Measurement Approaches for

Regulatory Capital”, FDIC Board Memorandum. FRACHOT, A. and RONCALLII, T. “Mixing Internal and External Data for Managing Operational Risk”,

Groupe de Recherche Operationnelle, Credit Lyonnais, France (Ocak 2002). FURRER, H. “Quantifying Operationl Risk : Possibilities and Limitations”, Deutsche Bundesbank, Training

Centre, Eltville (Mart 2004). HAAS, M. and KAISER, T. (Ağustos 2002), “Tackling the Insufficiency of Loss Data for the Quantification

of Operational Risk”, Group: Caesar-FEN . HANSEN, L., (Eylül 2003), “External Data combined with Internal Data in OR Measurement”, Group Op-

erational Risk Manager, SEB. HAUBENSTOCK, M. and MUDGE, D. “Quantifying Capital for Operational Risk”(Haziran 2002). Industry Technical Working Group on Operational Risk (Mayıs 2003), “An LDA- Based Advanced Meas-

urement Approach for the Measurement of Operational Risk”. BIS, International Convergence of Capital Measurement and Capital Standards - A Revised Framework,

Bank for International Settlements (Haziran 2004). JORDAN, J. “Operational Risk: A Discussion of Quantification Techniques”, Federal Reserve Bank of Bos-

ton (Mart 2004). MIGNOLA, G. (Mayıs 2003), “Integrating Internal and External Data”, Gruppo Sanpaolo IMI

(www.newyorkfed.org/newsevents). MOFFIT, K., and Gerrit Jan van de Lagemaat (Mayıs 2003), “Internal Loss Data Collection in a Global

Banking Organization”, Operational Risk Policy & Support, ABN AMRO. MORI, T., Senior Manager, Harada, Eiji, Financial Analyst (Mart 2001), “Internal Measurement Approach to

Operational Risk Capital Charge, Discussion Paper- Bank of Japan. PEEMÖLLER, F. A. (Şubat 2002), ”Operational Risk Data Pooling”, CFSforum - Operational Risk, Frank-

furt/Main, Deutsche Bank AG. PEEMÖLLER, F. A. (Şubat 2002), “Operational Risk Data Pooling”. ÁLVAREZ, Gene (Ocak 2003), “Operational Risk Event Classification” ROSENGREN, E. (Haziran 2003), “Integrating External Data Into Operational Risk Management”, Federal

Reserve Bank of Boston, PRMIA. SAMAD-KHAN, A CEO, OpRisk Analytics, LLC (Ekim 2001), “Statistical/Actuarial Modeling in Opera-

tional Risk”, GARP Conference, London, England. TBB (Nisan 2004), “Operasyonel Risk Veri Tabanı”, TBB-Operasyonel Risk Alt Çalışma Grubu. www.bkm.com.tr. www.kkb.com.tr. www.tbb.org.tr/turkce/gruplar/dolandiricilik.

Page 132: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004

130

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler(15 Haziran -30 Eylül, 2004)

1. Bankalar Kanununa İlişkin Düzenlemeler

2 Temmuz 2004 tarih ve 25510 sayılı Resmi Gazete’de;

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5189 Sayılı Kanun yayımlanmıştır.Kanun'un 11'inci maddesi ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15'inci maddesinde deği-şiklik yapılmıştır.

16 Temmuz 2004 tarih ve 25524 sayılı Resmi Gazete’de;

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan 22/06/2002 tarih ve 24793 (Mükerrer)sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Muhasebe Uygulama Yönetmeliğine İlişkin 14Sayılı Tebliğ - Mali Tabloların Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Düzenlenmesineİlişkin Muhasebe Standardında Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan 22/06/2002 tarih ve 24793 (Mükerrer)sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Muhasebe Uygulama Yönetmeliğine İlişkin 17Sayılı Tebliğ-Kamuya Açıklanacak Mali Tablolar ile Bunlara İlişkin Açıklama veDipnotlar Standardında Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan 22/06/2002 tarih ve 24793 (Mükerrer)sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Tekdüzen Hesap Planı ve İzahnamesi HakkındaTebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır

29 Temmuz 2004 tarih ve 25537 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında2004/7633 Sayılı Karar yayımlanmıştır. Karar ile bankalar ve finansman şirketlerincekullandırılan diğer kredilerde Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisioranı, yüzde 0 olarak tespit edilmiştir.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan 27/6/2001 tarihli ve 24445 sayılıResmi Gazete'de yayımlanan Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetme-likte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır. Yönetmelik ile yurt dışımüteahhitlik hizmetlerine yönelik olarak verilen teminat mektupları ile Türkiye İhracatKredi Bankası A.Ş. (Eximbank)'nin katıldığı konsorsiyumlar şeklinde yurtdışı kuruluşlaraverilecek teminat mektupları ve yurt dışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında Türkiyeİhracat Kredi Bankası A.Ş. tarafından düzenlenecek avans ve kesin teminat mektuplarınailişkin olarak bankaların verecekleri kontrgarantiler kredi sınırlarının hesaplanmasındayüzde kırk oranında dikkate alınacağı belirlenmiştir.

31 Temmuz 2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de;

Hisseleri, yönetimi ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna intikal etmiş olanPamukbank TAŞ’nin T. Halk Bankası AŞ’ye devredilmesi ile buna ilişkin usul ve esasla-rın düzenlenmesini teminen Pamukbank TAŞ’nin Türkiye Halk Bankası AŞ’ye Devri

Page 133: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

131

ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 5230 Sayılı Kanun yayımlanmıştır.Kanun ile 4603 sayılı Kanun ile 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapı-landırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da da değişiklik-ler yapılmıştır.

Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapıl-ması Hakkında 5228 Sayılı Kanun yayımlanmıştır. Kanun ile 213 sayılı Vergi UsulKanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (kredi kartı üyelik sözleşmeleri, tüketici kre-dileri hakkında), 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15'inci maddesi, 5083 sayılı TürkiyeCumhuriyetinin Para Birimi Hakkında Kanunda da (YTL'ye) ilişkin değişiklikler yapıl-mıştır.

4 Ağustos 2004 tarih ve 25543 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi'nin Kayıtlı SermayeTavanının 150 Trilyon TL.'den 500 Trilyon TL.'ye Yükseltilmesi Hakkında2004/7665 Sayılı Karar yayımlanmıştır.

7 Ağustos 2004 tarih ve 25546 sayılı Resmi Gazete’de;

Bayındırlık ve İskan Bakanlığından 9/3/1990 tarihli ve 20456 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan İller Bankası Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18’inci MaddesindeDeğişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır.

10 Ağustos 2004 tarih ve 25549 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında2004/7668 Sayılı Karar yayımlanmıştır.

14 Ağustos 2004 tarih ve 25553 sayılı Resmi Gazete’de;

Bazı Bakanlar Kurulu Kararlarında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 2004/7682 SayılıKarar yayımlanmıştır. Karar ile,

- T.C. Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve TürkiyeEmlak Bankası Anonim Şirketi'nin Görev Zararı Alacaklarının Tasfiye Edilmesi Hak-kında 18/4/2001 tarihli ve 2001/2312 sayılı Karar'da,

- Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Halk Bankası AnonimŞirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin Yeniden Yapılandırılmalarına İ-lişkin Usul ve Esasların Yürürlüğe Konulması Hakkında 28/3/2001 tarihli ve2001/2202 sayılı Karar'da,

- T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve T. Halk Bankası A.Ş.'nin Yeniden Yapılandırma ve Ö-zelleştirmeye Hazırlık Planlarının Uygulama Esas ve Usullerine İlişkin 12/1/2002 ta-rihli ve 2002/3555 sayılı Karar'da

değişiklik yapılmıştır.

15 Ağustos 2004 tarih ve 25554 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintileri Hakkında2004/7735 Sayılı Karar yayımlanmıştır. Karar ile bankalar ve finansman şirketlerince

Page 134: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

132

kullandırılan tüketici kredilerinde (gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmamak kaydıylakullandırılan krediler) Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintisi oranı yüzde 15olarak tespit edilmiştir.

4 Eylül 2004 tarih ve 25573 sayılı Resmi Gazete’de;

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan Bankacılık Düzenleme ve DenetlemeKurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikyayımlanmıştır.

2. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca Yapılan Düzenlemeler

27 Ağustos 2004 tarih ve 25566 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı KarardaDeğişiklik Yapılmasına İlişkin 2004/7757 Sayılı Karar yayımlanmıştır.

31 Ağustos 2004 tarih ve 25569 sayılı Resmi Gazete’de;

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ile Başbakanlık HazineMüsteşarlığının 91-32/5 Sayılı Tebliğine İlişkin Türkiye Cumhuriyet Merkez BankasıGenelgesi (Sayı: 2004/2) yayımlanmıştır.

9 Eylül 2004 tarih ve 25578 sayılı Resmi Gazete’de;

Hazine Müsteşarlığından Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararaİlişkin 91-32/5 Sayılı Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No:2004/32/29) yayımlanmıştır.

3. Sermaye Piyasalarına İlişkin Düzenlemeler

24 Haziran 2004 tarih ve 25502 sayılı Resmi Gazete’de;

Menkul kıymetlerin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kotuna alınması, kotta kalması,kottan geçici veya sürekli çıkarılması, borsa pazarlarında işlem görmesi ve işlemlerinsürekli veya geçici olarak durdurulması esaslarını düzenlemek, menkul kıymetlerin sağ-lıklı ve etkin bir piyasada açıklık ve dürüstlük içinde işlem görmesini sağlamak üzeremenkul kıymetleri borsa kotunda bulunan ve/veya borsa pazarlarında işlem gören ortak-lıkların uyması gereken kurallar ile Borsaya verilmesi gereken bilgi ve belgelerin belir-lenmesini teminen İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Kotasyon Yönetmeliği yayım-lanmıştır.

19/2/1996 tarihli ve 22559 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İstanbul MenkulKıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası Yönetmeliğinde Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmelik yayımlanmıştır.

3 Temmuz 2004 tarih ve 25511 sayılı Resmi Gazete’de;

Devlet Bakanlığından 03/03/2004 tarihli ve 25391 sayılı Resmi Gazete'de yayımlananBireysel Emeklilik Aracıları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına DairYönetmelik yayımlanmıştır.

Page 135: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

133

7 Temmuz 2004 tarih ve 25515 sayılı Resmi Gazete’de;

Sermaye Piyasası Kurulundan 20/7/2003 tarihli ve 25174 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: VIII No: 39 sayılı Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkinEsaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: VIII No: 42) yayımlan-mıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 27/12/1994 tarihli ve 22154 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: IV, No: 9 sayılı İhraçcıların Muafiyet Şartlarına ve Kurul Kaydın-dan Çıkarılmalarına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ(Seri: IV No: 33) yayımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 14/7/1992 tarihli ve 21284 sayılı mükerrer Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: II No: 13 sayılı Tahvillerin Kurul Kaydına Alınmasına İlişkin Esas-lar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: II No: 20) yayımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 20/03/2003 tarihli ve 25054 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: III No: 27 sayılı Kar ve Zarar Ortaklığı Belgelerinin Kurul KaydınaAlınmasına İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ(Seri: III No: 28) yayımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 31/7/1992 tarihli ve 21301 sayılı mükerrer Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: III No: 14 Varlığa Dayalı Menkul Kıymetlerin Kurul Kaydına Alın-masına ve Genel Finans Ortaklıklarının Kuruluş ve Faaliyet İlkelerine Dair EsaslarTebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: III No: 29) yayımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 14/7/1992 tarihli ve 21284 sayılı mükerrer Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: III No: 10 sayılı Katılma İntifa Senetleri İhracına İlişkin EsaslarTebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: III, No: 30) yayımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 31/7/1992 tarihli ve 21301 sayılı mükerrer Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: III No: 13 sayılı Finansman Bonolarının Kurul Kaydına Alınmasınaİlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: III No: 31) ya-yımlanmıştır.

Sermaye Piyasası Kurulundan 26/12/2001 tarihli ve 24622 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: III No: 26 sayılı Altın, Gümüş ve Platin Bonolarının Kurul KaydınaAlınmasına İlişkin Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: IIINo: 32) yayımlanmıştır.

12 Temmuz 2004 tarih ve 25520 sayılı Resmi Gazete’de;

7.4.2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi KanunununGeçici 1 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası kapsamında emeklilik şirketine dönüşenşirketler ile hayat branşında faaliyet gösteren ve yeni sigorta sözleşmesi akdetme yetkisiolan sigorta şirketlerinden kurulacak emeklilik şirketine asgari yüzde on payla kurucuortak olanlarda mevcut birikimli hayat sigortalıların talep etmeleri ve sigortalıların ilgilimevzuatta öngörülen şartları haiz olmaları halinde, birikimlerinin tüm hak ve yükümlü-lükleri ile birlikte bireysel emeklilik sistemine aktarımına ilişkin esas ve usullerin belir-lenmesini teminen Hazine Müsteşarlığından Emeklilik Şirketlerindeki Birikimli HayatSigortalarından Bireysel Emeklilik Sistemine Aktarımlara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2004/2) yayımlanmıştır.

31 Temmuz 2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de;

Sermaye Piyasası Kurulundan 22/12/2002 tarihli ve 24971 sayılı Resmi Gazete'deyayımlanan Seri: IV, No: 28 Kaydileştirilen Sermaye Piyasası Araçlarına İlişkin Ka-

Page 136: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

134

yıtların Tutulmasının Usul ve Esasları Hakkında Tebliğde Değişiklik YapılmasınaDair Tebliğ (Seri: IV, No: 34) yayımlanmıştır. Tebliğ ile Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş.(MKK) ile ilgili düzenlemeler de yapılmıştır.

7 Eylül 2004 tarih ve 25576 sayılı Resmi Gazete’de;

8/9/2003 tarihli ve 25223 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigorta ve ReasüransŞirketlerinde Bağımsız Denetim Yapılmasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapıl-masına Dair Yönetmelik yayımlanmıştır.

10 Eylül 2004 tarih ve 25579 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan 2004/7808 sayılı Karar eki Merkezi Kayıt Kuruluşunun Kuruluş,Faaliyet, Çalışma ve Denetim Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılması-na Dair Yönetmelik yayımlanmıştır.

4. Vergi Kanunlarına İlişkin Düzenlemeler

31 Temmuz 2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de;

Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapıl-ması Hakkında 5228 Sayılı Kanun yayımlanmıştır. Kanun ile 213 sayılı Vergi UsulKanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (kredi kartı üyelik sözleşmeleri, tüketici kre-dileri hakkında), 4389 sayılı Bankalar Kanunu'un 15'inci maddesi, 5083 sayılı TürkiyeCumhuriyetinin Para Birimi Hakkında Kanunda da (YTL'ye) ilişkin değişiklikler yapıl-mıştır.

30 Eylül 2004 tarih ve 25599 sayılı Resmi Gazete’de;

Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 340 yayımlanmıştır. Tebliğ ile elektronikbeyanname düzenlemesinin esas ve usulleri belirlenmiştir.

5 Ağustos 2004 tarih ve 25544 sayılı Resmi Gazete’de;

Maliye Bakanlığından Vergi Barışı Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 6) yayımlanmıştır.

13 Ağustos 2004 tarih ve 25552 sayılı Resmi Gazete’de;

5228 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun bazı maddelerinde yapılandüzenlemelerle ilgili olarak Maliye Bakanlığından Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(Sıra No: 337) yayımlanmıştır.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesine göre 1/1/2004 tarihinden sonradüzenlenecek mali tabloların enflasyon düzeltmesine ilişkin esaslar hakkında MaliyeBakanlığından Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 338) yayımlanmıştır.

5. Diğer Düzenlemeler

22 Haziran 2004 tarih ve 25500 sayılı Resmi Gazete’de;

5191 sayılı Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi

Page 137: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Bankacılar Dergisi

135

ve El Konulmasına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna DairKanun yayımlanmıştır.

26 Haziran 2004 tarih ve 25504 sayılı Resmi Gazete’de;

Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilme-sine ilişkin esas ve usullerin belirlenmesini teminen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetle-rine Dair Kanun yayımlanmıştır. Kanun ile 22.7.1981 tarihli ve 2495 sayılı Bazı Kurumve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun yürürlüktenkaldırılmıştır.

7 Temmuz 2004 tarih ve 25515 sayılı Resmi Gazete’de;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Özürlü ve Eski Hükümlerin Kamu Kurumve Kuruluşlarında İşçi Olarak İstihdamlarına İlişkin Tebliğ yayımlanmıştır.

23 Temmuz 2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de;

Özel Gelir ve Özel Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun HükmündeKararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında 5217 Sayılı Kanun yayımlanmıştır.Kanun'un 7'nci maddesi ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da bazıdeğişiklikler yapılmıştır.

27 Temmuz 2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete’de;

Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddizarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usullerin belirlen-mesini teminen Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hak-kında 5233 Sayılı Kanun yayımlanmıştır.

31 Temmuz 2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de;

Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapıl-ması Hakkında 5228 Sayılı Kanun yayımlanmıştır. Kanun ile 213 sayılı Vergi UsulKanunu, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (kredi kartı üyelik sözleşmeleri, tüketici kre-dileri hakkında), 4389 sayılı Bankalar Kanunu'un 15'inci maddesi, 5083 sayılı TürkiyeCumhuriyetinin Para Birimi Hakkında Kanunda da (YTL'ye) ilişkin değişiklikler yapıl-mıştır.

1 Ağustos 2004 tarih ve 25540 sayılı Resmi Gazete’de;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağdur-larının İstihdamı Hakkındaki Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ yayımlanmıştır.

6 Ağustos 2004 tarih ve 25545 sayılı Resmi Gazete’de;

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan Doğal Gaz Piyasası Dağıtım ve MüşteriHizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik yayımlanmış-tır. Yönetmeliğin 14'üncü maddesi değiştirilerek teminat mektuplarının alınacağı bankala-rın tespitinde aktif büyüklüğü kriteri kaldırılmıştır.

Page 138: BANKACILAR · 2009-07-03 · Bankacılar Dergisi, Sayı 50, 2004 3 Türk Bankacılık Sistemi “Haziran 2004” Özet Türk bankacılık sisteminin toplam aktifleri Haziran 2004

Türkiye Bankalar Birliği

136

12 Ağustos 2004 tarih ve 25551 sayılı Resmi Gazete’de;

Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Çalışmaları kapsamında Başbakanlıktan 2004/20Sayılı Genelge yayımlanmıştır. Genelge ile Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecindekamu kurum ve kuruluşlarıca hazırlanan tüm mevzuat taslaklarının, Başbakanlığa sevkedilmeden önce, Avrupa Birliği normları açısından incelenmek üzere Avrupa Birliği Ge-nel Sekreterliğine gönderilmesi ve anılan Genel Sekreterliğin olumlu görüşü alındıktansonra Başbakanlığa sunulmasının gerektiği ifade edilmiştir.

1 Eylül 2004 tarih ve 25570 sayılı Resmi Gazete’de;

Bakanlar Kurulundan Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, EleGeçirilmesi ve El Konulmasına İlişkin Sözleşme'nin Beyanlar ve Çekinceler ile Bir-likte Onaylanması Hakkında 2004/7712 Sayılı Karar yayımlanmıştır.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 53 üncü maddesi kapsamında BakanlarKurulu'nun 2004/7753 Sayılı Kararı eki İşsizlik Sigortası Fonu Kaynaklarının Değer-lendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.

24 Eylül 2004 tarih ve 25593 sayılı Resmi Gazete’de;

Yeni Türk Lirasına (YTL) Geçiş Nedeniyle Madeni Ufaklık Paraların TedavüldenKaldırılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır.