bebekler - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ......

35
SAYI 24 YAZ 2012 HASTALIKTA VE SAĞLIKTA Tüp bebekte devrim: EmbryoScope Medicana'da Gençlik iksiri İnfini Her yaşa uygun doğru spor yapma rehberi Rekonstrüktif Cerrahi ile çatlak ve sarkmalara son Havuzlardaki tehlikelerden nasıl korunuruz? BEBEKLER obezİte teHdİdİ altında!

Upload: others

Post on 01-Apr-2021

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

SAYI 24 YAZ 2012

HASTALIKTA VE SAĞLIKTA

Tüp bebekte devrim: EmbryoScope Medicana'da

Gençlik iksiri İnfini

Her yaşa uygun doğru spor yapma rehberi

Rekonstrüktif Cerrahi ile çatlak ve sarkmalara son

Havuzlardaki tehlikelerden nasıl korunuruz?

bEbEklErobezİte teHdİdİ altında!

Page 2: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

MEDICANA AVCILAR MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA ÇAMLICA

MEDICANA DİŞ MEDICANA KONYA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ

MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA

MEDICANA SAMSUN

dem, apne, artrid, eklem ağrıları, göğüs duvarı ve diyaframda kısıtlama, bel ağrıları gibi mekanik etkileri, depresyon, beden memnuniyetsizliği, anksiyete gibi psikolojik sorunlar yanı sıra; kanser, diyabet, kalp damar hastalıkları, organ kayıpları gibi önemli kronik sağlık sorunlarına yol açan obezite, günümü-zün en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.Uzmanlar 2015'te dünyada 700 milyon obezi-te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de aşırı kilo problemi yaşayacağını öngörüyor. Bu konudaki tehlike sinyalleri uzmanları ve politikacıları küresel, bölgesel, ulusal ve yerel önlemler alma yolunda harekete geçirdi. Tüm dünya obeziteyi bir hastalık olarak kabul edip, önlemler alıyor. Ülkemizde de Sağlık Bakanlı-ğı başta olmak üzere, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, çeşitli sağlık örgütleri bu konu-nun önemine dikkat çekip, önlemleri toplum geneline yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Geç-mişte erişkin problemi olarak algılanan sorun, artık çocukluk çağına kadar inmiş durumda. Sorun genetik olabildiği gibi daha çok yanlış beslenme ve hareketsizlik temelinde büyüyor ve ailenin eğitimi gerekiyor. Obeziteyi bir halk sağlığı sorunu olarak algılayıp, önlemlerimizi buna göre geliştirmeliyiz.

Gelişen sağlık sorunları, çağdaş sağlık ku-rumlarının organizasyonel yapılarını yeniden biçimlendirmelerine ve toplum gereksinim-lerine uygun yapılanmalara gitmelerine yol açıyor. Medicana Sağlık Grubu önleyici ve teda-vi edici hizmetleri arasına Obezite Tedavi Merkez'lerini katarak bu önemli halk sağlığı sorununa çözüm üreten çalışmalar yapıyor. Beslenme, egzersiz, davranış tedavisi, cerrahi tedavi gibi multidisipliner yaklaşımla obezite-nin toplumumuzda risk oluşturmasının önüne geçmeye çalışıyor. Obezite birçok vücut siste-minde fonksiyonel bozulmaya yol açıyor. En önemlilerinden biri karaciğerde oluşturduğu yağlanma ve sinsi ilerleyen kalıcı ve geri dö-nüşsüz hasarlar. Bu durum obezite hastasını organ nakline kadar götürebiliyor. Elinizdeki sayıda, uzmanlarımızın bu konudaki tavsiye-lerini bulacaksınız. Unutmayalım tüm hasta-lıklar gibi obezite de önlenebilir bir hastalıktır ve kulaktan dolma bilgiler yerine uzmanların tavsiyelerine kulak vermek doğrudur. Hiçbir sağlık sorununuz olmasa bile yaptıracağınız dönemsel check up’larla kendiniz ve ailenizin sağlık sorunları ile karşılaşmadan uzun ve zinde yaşamasını sağlayabilirsiniz. Sağlıklı, Kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle.

Ö

EDİTÖR

ObeziteYAZ 2012 3

önlenebilir bir hastalıktır

Endokrinoloji_195x275.fh11 8/29/12 3:08 PM Page 1 C M Y CM MY CY CMY K

Page 3: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Sorumlu Yazı İşleri Md. Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Koordinatörü

Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul [email protected]

Tempo Dergisi Hürriyet Medya Towers 34212 Güneşli/İstanbul [email protected]

Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 – 10 Hat

PORF. DR. KADİR VEHBİ BAYKAL

ÜROLOJİ UZMANI

PROF.DR. İSMET DINDAR KARDIYOLOJI UZMANI

PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU

KALP-DAMAR CERRAHİSİ

PROF. DR. AYŞIN BAKKALOĞLU

ÇOCUK NEFROLOJISI

PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI

PROF. DR. CAZIP ÜSTÜN

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

PROF. DR. CEM SUNGUR NEFROLOJI

PROF. DR. FULYA TANYERİ İÇ HASTALIKLARI

PROF. DR. GÜVEN ERDOĞ

KALP DAMAR CERRAHİSİ

PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI

PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR

BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ

PROF. DR. KAYA KANBEROĞLU RADYOLOJİ

PROF. DR. LEVENT ALIMGIL GÖZ HASTALIKLARI

PROF. DR. MAHMUT BAŞOĞLU GENEL CERRAHI

PROF. DR. MARIF MUTLU CIHANGIROĞLU

RADYOLOJI

PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL

KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ

PROF. DR. MERAL KOZAKÇIOĞLU ÖZEKICI

FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON

PROF. DR. M. İRFAN SABAH KARDİYOLOJİ

PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR GENEL CERRAHİ

UZMANI (TRANSPLANTASYON)

PROF. DR. NAZLIHAN GÜNAL

PEDİATRİK KARDİYOLOJİ

PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR

ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ

PROF. DR. ÖMER IŞIK KALP DAMAR CERRAHISI

PROF. DR. SADIK ERSÖZ GENEL CERRAHI UZMANI

(TRANSPLANTASYON)

PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL KARDİYOLOJİ

PROF. DR. SELİM AKSÖYEK ÇOCUK CERRAHISI

PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ

PROF. DR. TAMER TÜRK AĞIZ VE DIŞ SAĞ.

PROF. DR. TANFER KUNT KULAK BURUN BOĞAZ

PROF. DR. TEOMAN ŞEŞEN

KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI

PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ GASTROENTEROLOJİ

PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ

PROF. DR. YILMAZ TOMAK

ORTOPEDI VE TRAVMATOLOJI

PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ

PROF. DR. SÜLEYMAN BÜLENT ARMAN

GÖĞÜS CERRAHISI

DOÇ. DR. AHMET ERDİL GASTROENTEROLOJİ

DOÇ. DR. AHMET HİLMİ KAYA

BEYIN VE SINIR CERRAHISI

DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA ONKOLOJİ

DOÇ. DR. BARIŞ AKIN GENEL CERRAHİ UZMANI

(TRANSPLANTASYON)

DOÇ. DR. CENGIZ KAYAHAN GENEL CERRAHİ

DOÇ. DR. FÜSUN TOKATLI

RADYASYON ONKOLOJİSİ

DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ

DOÇ. DR. GÜRDAN GÜR GASTROENTOROLOJİ

DOÇ. DR. H. GÜRDAL İNAL ÜROLOJİ

DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR

KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ

DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA

KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI

DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ

DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU

AĞIZ VE ÇENE CERRAHİ UZMANI

DOÇ. DR. MERYEM KAYA NÜKLEER TIP

DOÇ. DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ

DOÇ. DR. NAZİF KÜRKÇÜOĞLU DERMATOLOJİ

DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR GASTROENTEROLOJİ

DOÇ. DR. OĞUZHAN SARIYÜCE ÜROLOJİ

DOÇ. DR. SABİRE AKIN

FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON

DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF)

DOÇ. DR. SERDAR AKGÜN

KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ

DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF)

DOÇ. DR. ŞADAN AY ORTOPEDİ VE TRAVMOTOLOJİ

DOÇ. DR. YUSUF ÜSTÜN

KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM

DOÇ. DR. ALI ERDEM BAGATUR

ORTOPEDI VE TRAVMATOLOJI

DOÇ. DR. TAHIR KARADENIZ (ÜROLOJI)

YRD. DOÇ. DR. HACI AKAR

KALP VE DAMAR CERRAHISI

YRD. DOÇ. DR. KENAN DURNA KARDIYOLOJI

YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI KARDIYOLOJI

PROF. DR. SABRI ACAR

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

3 Önsöz

6 Kısa kısa

10 Omurga, ortopedi ve nöroloji tek çatı altında Medicana, Nörolojik Bilimler, Omurga ve Ortopedi Merkezi NOBİM açıldı.

14 Uzay teknolojisi Medicana, bel, karın ve kalça kaslarının güçlendirmek için uzay teknolo-

jisini hizmete soktu.

16 Total kalça protezi İlk kez 1960 yılında uygulanmaya başlanan Total Kalça Protezi, çağımı-

zın en önemli tıbbi başarılarından biri.

18 Epilepsi Sara olarak da bilinen Epilepsi, ilaçla ve ameliyatla tedavi edilebiliyor.

20 Bel fıtığı ekranda ameliyat ediliyor Bel fıtığından kurtumanın yolu, endoskopik bel fıtığı ameliyatından

geçiyor.

26 Jinekolojik kontrol ihmale gelmez! Kansere karşı düzenli kontrol şart.

28 İleri teknoloji Medicana’da Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 2011 yılında 2 bin 100

kemik iliği nakli yapıldığını, ancak bu sayının yetersiz.

32 Türkiye yeni bir sağlık üssüne kavuşuyor Medicana Sağlık Grubu, Medicana Konya Hastanesi’ni 2012 yaz ayların-

da açmaya hazırlanıyor.

36 Avcılar’a yoğun bakım güvencesi Medicana Avcılar Hastanesi, yoğun talep üzerine, yeni doğan ve

erişkin yoğun bakım ünitelerinde büyük bir kapasite artışına gitti.

38 Ülseratif kolitte doğru teşhis Ülseratif Kolit, pek bilinmeyen, ama ciddiye alınması gereken bir

hastalık. Çünkü ileride kolon kanserine neden olma riski var.

42 Mide kanserinde tehlike büyüyor Mide kanserinin görülme sıklığı artıyor. Yemek borusuna yakın bölge-

lerde görülen mide kanseri, alt bölgelerdekinden daha öldürücü.

44 Kalp krizi nasıl tetiklenir? Kalbimiz, ihtiyacı olan kanı bulamadığında kalp krizi geçiriyoruz. Ama

kriz aşamasına gelmeden önce bize sinyaller gönderiyor.

46 Varis deyip geçmeyin Varis, tehlikeli bir toplardamar hastalığı. Sadece fiziksel estetiği boz-

makla kalmıyor, tedavi edilmediğinde hayati riske de neden olabiliyor.

50 Gebelik hipertansiyonuna dikkat Bu hastalık, anne ve bebeğin hayatını tehlikeye sokabiliyor.

52 Bebeğimi nasıl emzirmeliyim? Anne sütü, bebeğin ileride sağlıklı bir yetişkin olmasında da etkin.

54 Vücudun derdini söyleme yolu: Ağrı Vücudumuzun, hastalıkları haber vermek için kullandığı alarm sistemi-

nin adı ağrı. Peki hangi ağrı, bize ne söylüyor?

58 İlk jinekolojik muayene Sağlık için doğru adımlar, ilk jinekolojik muayeneyle başlıyor.

60 Genital estetik psikolojik bir ihtiyaç Özellikle kadınların başvurduğu genital estetik ameliyatları, kişinin

psikolojik ve cinsel sağlığında önemli bir rol oynamaya başladı.

62 Çözüm “şiddete hayır” demekte Kadına şiddet sorununda, psikiyatristin sadece ilaç yazmakla sınırlı

kalmayıp kadının yanında taraf olması çok önemli.

Sağlık Grubu Dergi Danışma Kurulu

56

56

Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık.

Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık.

56Grip ayrı, soğuk

algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla

hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve

soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık.

56Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı

56

56

Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, birbirinden tamamen ayrı iki hastalık.

Grip ayrı, soğuk algınlığı ayrıHavaların soğumasıyla hareket geçen virüslerin neden olduğu grip ve soğuk algınlığı, bi

4 YAZ 2012 YAZ 2012 5İÇİNDEKİLER

Page 4: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Spor yaparken nasıl beslenmeli?

medıcana’dan bir kitap daha!

kenan imirzalıoğlu, hastanemizdeydi

Gençlerbirliği ‘check-up’ yaptırdı

Beylikdüzü Belediyesi’nin geleneksel olarak her yıl düzenledi-ği yaz spor okulları eğitim açılışında Medicana International

İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Serap Andaç Öztürk, Beylikdüzü Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda öğrencilere ve velilere, ‘Spor Yaparken Beslenme ve Diyet’ konu-larında seminer verdi.

Editörlüğünü Prof. Dr. Zehra Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp

Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik Hastalıklar ve Bakım’ kitabının ‘Kronik Böbrek Yetmezliği ve Bakım’ bölümü, Hemşirelik Hizmetleri Müdürümüz Uzm. Hem. Gülay Kaçar tarafından yazıldı. Kendilerinin daha önce bölüm yazarlığı / edi-törlüğünü yaptığı; ‘Hemodiyaliz Hemşireliği Uygulamaları’ ,‘Hemşi-relik Süreci Uygulamaları Örnekleri’, ‘CTF Hemşirelik Bakım Protokolleri’, ‘Sağlık Kurumlarında İletişim’ kitap-ları da var.

Kenan İmirzalıoğlu, Ankara hastanemizin Medikal Onko-loji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek'e teşekkür ziyaretinde

bulundu. Ünlü oyuncu hastanemizde tedavi gören yakını-nı ziyaret edip, doktoru İbrahim Tek'ten durumu hakkında

bilgi alıp memnun olarak ayrıldı.

Medicana Ankara Hastanesi'nin sponsor olduğu Gençlerbirliği

takımının oyuncuları, yeni sezon öncesi yıllık rutin check-up kont-rollerini yaptırmak için hastaneye geldiler. Medicana hastanesinde gerçekleştirilen sağlık kontrolünde 30 kişilik teknik ekip ve futbolcu-lar yer aldı. Sağlık kontrolleri so-nucu herhangi bir sağlık sorununa rastlanmayan futbolcular memnun olarak hastaneden ayrıldılar.

endoskopik yÖntemle kalp kapağı tamiriÖzgür hangi rahatsızlıkla size geldi ve ne planladınız?34 yaşındaki Özgür Çalışkan’ın mitral kapağındaki yetersizlik nedeniyle kalbinin sol tarafı büyümeye başlamış ve kalbinde yorulma belirtileri ortaya çıkmıştı. Mitral kapak yetersizliği artık ameliyat gerektirecek boyuttaydı. Ameliyat yön-temi olarak tercihimiz öncelikle kendi kapağını tamir etmek suretiyle korumak, yani değiştirmemektir. Bu şekilde iyi tamir görmüş hastalarda kapak sanki nor-mal bir kapak gibi çalışmaya devam edebilmektedir. Hasta, kapağı değiştirildiği takdirde hayat boyu kan sulandırıcı ilaçlar almaya mahkûm olur. Bu ilaçların fazla alınması kanama riski yaratırken az alındığında da pıhtı oluşarak tehlikeye yol açar. Şimdiye kadar yüzlerce hastamızın mitral kapağını bu amaçla tamir etmeyi tercih ettik. Romatizmal olmayan kapak hastalarında bu amacımıza neredeyse yüzde yüz oranında ulaştık. Özgür’e yaptığınız ameliyatı ilginç kılan neydi?Bu ameliyatın endoskopik yöntemlerle sağ meme altı hizasında çok küçük bir kesi aracılığıyla yapılmasıdır. Yaklaşık 7 santim uzunluktaki bu insizyon içerisin-den parmakların ve normal cerrahi aletlerin kalbe ulaşması mümkün olmadı-ğından ve çıplak gözle kalp yeterince görülemediğinden kalpteki tüm işlemler endoskopik aletlerle ve endoskopik kamera ile görüş sağlanarak gerçekleştirildi. Mitral kapağın arka yaprakcığındaki 2 santim genişlikteki balonlaşmış zayıf bölge kesilerek çıkartıldı ve bu bölge tekrar birleştirildikten sonra hastalık nede-niyle genişlemiş olan kapak etrafına dikilen bir halka ile büzülerek küçültüldü. Ameliyat tamamlandıktan sonra ameliyathanede yemek borusu içinden yapılan eko ile kapağın mükemmel bir şekilde görevini yapmaya başladığı belirlendi. Ameliyat sonrası dönemde hiçbir problem ile karşılaşmayan Özgür, şimdi normal hayatına dönmüş durumda. ameliyatın bu yöntemle yapılması ne avantajlar sağlıyor?Kan sulandırıcı ilaçları sadece altı ay kullanması yeterli olacak. Ameliyat izi ise estetik açıdan çok memnuniyet verici, Özgür’ün beklediğinden daha küçük ve belirsiz. Dünyada sınırlı sayıda merkezde yapılan bu ameliyatların diğer yararları; hastanın iyileşme peryodunun daha hızlı olması, daha az ağrı şikâyeti ve daha az kan kullanımı sayılabilir. Robotlarla da benzer ameliyatlar yapılabi-liyor olsa da, robot yerine endoskopik aletler kullanımının bir yararı elimizdeki endoskopik aletlerle dokuyu hissederek işlemi yapabilmemiz. Robot kollarıyla yapılan ameliyatlarda bu his kayboluyor.

MedIcana’dan okyanus’a Özel! Medicana International İstanbul ile Okyanus Eğitim Kurum-

ları arasında yapılan anlaşmaya göre, öğrenci, çalışan ve velilerine yönelik özel avantajlar uygulanıyor. Medicana Inter-national İstanbul hastanesi yetkilileri anlaşmalı kurum ağına Türkiye çapındaki başarılarının yanı sıra, uluslar arası bilimsel yarışmalarda da iki altın madalya birden kazanarak ülkemizi gururlandıran Okyanus Eğitim Kurumları’nı da dâhil etmekten onur duyduklarını belirttiler. Bu anlaşma çerçevesinde; Okyanus Eğitim Kurumları öğrenci, veli ve personeli Medicana Internati-onal İstanbul Hastanesi olanaklarından yararlanırken, Medicana çalışanları da Okyanus Koleji kurumlarında özel olanaklara sahip olacaklar. Sağlanan olanaklar hakkında kurum çalışanları, veli ve öğrenciler kurumlarındaki anlaşmalı kurum yetkililerin-den detaylı bilgi alabilecekler.

prof. dr. bilal salih

YAZ 2012 76 YAZ 2012kISa kISa

Page 5: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

‘sağlıklı yaşamın resmini çiziyoruz’

rus sağlık heyeti hastanemizi Gezdi

samsun’u yunanlılar da inceledi

her bebeğe bir fidan

obezite Galipleri buluştu

Medicana Samsun Hastanesi tarafından Nisan ayı içeri-

sinde Samsun merkezde yer alan İlköğretim Okullarının 4-5-6-7’nci sınıflara yönelik düzenle-nen ‘Sağlıklı Yaşamın Resmini Çiziyoruz’ konulu resim yarışması sonuçlandı. Ted Koleji’nden Dilay Yağmur Gürsel’in 1’inci, İlyasköy Türk-İş İlköğretim Okulu’ndan Alperen Ercan’ın 2’nci, Ticaret ve Sanayi Odası İlköğretim Okulu’ndan Hale Begüm Demiral ‘ın 3’üncü oldu.

Türk-İş Konseyi toplantıları kapsamında Rusya’nın Krasnador Eyaleti Novorosisk şehrinden gelen sağlık yatırımcısı heyet,

Medicana Samsun Hastanesi’ni ziyaret etti. Samsun’daki sağlık ya-tırımlarını yerinde görüp bilgi almak ve uluslararası hasta transferi konularında görüş alışverişinde bulunmak amacıyla; Medicana Samsun Hastanesi’ni de gezen heyet, özellikle beyin cerrahisi ve parkinson cerrahisi konularında detaylı bilgi aldı.

Samsun ve Selanik şehirlerinin arasındaki tarihsel bağı kuvvetlendirmek, Samsun’un ticari, bürokratik, ekonomik ve turizm altyapısını yerinde görüp incelemek amacıyla; 15 kişilik

Yunanlı heyet Medicana Samsun Hastanesin’de de incelemelerde bulundu.

Medicana Samsun Hastanesi Sosyal Sorumluluk Projelerine bir yenisini daha ekledi. TEMA Vakfı işbirliği ile hastanede doğan her bebeğin

adına bir fidan dikiliyor. Medicana Samsun Hastanesi, ‘Her bebeğe bir fidan, her bebek bir fidan’ sloganıyla çevre bilincinin oluşturulma-sını amaçlıyor. Bireysel amaçlarla, toplumsal faydalar yaratılabilir mesajını veren Medica-na Samsun Hastanesi, çevre konusunda top-lumu bilinçlendirmeyi ve harekete geçirmeyi hedefliyor.

Medicana International İstanbul Hastanesi Bariatrik ve Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Murat Üstün’ün Türkiye’nin dört bir

yanından gelen Obeziteyi yenen hastaları Ortaköy Radisson Blu Bosphorus Hotel’de buluştu. Beslenme Uzmanı Serap Andaç Öztürk ve Klinik Psikolog Pınar Önen’in de katıldığı organizas-yonda, bariatrik cerrahi operasyon geçiren ve geçirmeyi düşünen hastalar deneyimlerini paylaşma fırsatı buldular. Ameliyat sonrası yeni bedene ulaşmanın mutluluğunu yaşayan hastalar, zaman zaman duygulu anlar yaşattı. Paylaşımların ardından verilen diyet aperatiflerle sağlıklı beslenmenin keyfine varıldı.

medıcana yÖnetimi samsun’da toplandı

Medicana Sağlık Grubu’nun aylık değerlendirme ve koordinasyon toplantılarının temmuz ayı toplantısı

Samsun’da gerçekleştirildi. Medicana Samsun Hastanesi’nin lokalizasyon olarak sel felaketi yaşanan Canik İlçesi’nde hizmet vermesi nedeniyle, Medicana Samsun Hastanesi yöneticilerine destek olmak üzere Samsun’a gelen Medicana Sağlık Grubu üst düzey yöneticileri, bağlı hastanelerin genel müdürleri ve direktörleri Medicana Samsun Hastanesi yöneti-cilerinden yaşanan sel felaketi ile ilgili bilgi aldılar.

ıraklı shatha iyileştiMeme kanseri tedavisi için hastanemize gelen Iraklı hasta Shatha, geçirdiği

başarılı tedavi sonrası ülkesine geri döndü. Kendisi ve ailesini ülkelerine gön-dermeden önce Medicana International İstanbul Hastanesi’nde kutlama yapıldı. Başhekim, doktorlar ve çalışanlarla birlikte Shatha yeniden doğuşu için pasta kesti. Burada gördüğü ilgi ve alakadan çok memnun kaldığını belirten Shatha ve ailesi, ülkelerine döner dönmez kontrole gelecekleri günü şimdiden beklediklerini belirtti.

arçelik, ‘sağlıklı beslenme’yi dinlediB eylikdüzü Medica-

na International Hastanesi 27 Haziran’da Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Andaç Öztürk eşliğinde, Arçelik personeline ‘Sağlıklı ve Doğru Beslenme’ konulu seminer düzenledi. 93 kişinin katıldığı eğitimde katılımcılar sağlıklı

beslenme ve kilo yönetimi hakkında bilgilendirilirken ayın zamanda günümü-zün en büyük tehlikelerinden biri olan obezitenin ciddiyeti ve neler yapılması gerektiği hakkında da bilgilendirildiler.

çevre Günü’nde çevreci serGi

Medicana Samsun Hastanesi; 3’üncü sergisini Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ekolojik Yaşam Derneği’nin

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde çekilen fotoğraflardan oluşan ‘Kızılırmak Deltası Sakinleri’ konulu sergiye ev sahipliği yaparak açtı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde; 50 fotoğraftan oluşan sergi Medicana Samsun Hastanesi Lobi Katında sergilendi.

kISa kISa8 YAZ 2012 YAZ 2012 9

Page 6: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Tedaviden çok, obeziTeyi önlemeye ağırlık vermeliyiz”Prof. Dr. M. Sait Gönen, çağıMızın kâbuSu olan obeziteyi yenMek için ailelere büyük SoruMluluk Düştüğünü Söylüyor: "obeziteyle Savaş çok zorlu bir Süreç, Daha başlaMaDan yenMeliyiz."

obezite nedir?obezite, genel olarak vücut yağ mik-tarının artması olarak tanımlanmakta

olup, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli sağlık problemlerinden birisidir. Sağlıklı bir yaşam için alınan ve harcanan enerji miktarlarının dengede tutulması gerekiyor. ancak günümüzde enerji kaynaklarına kolay ulaşım ve teknolojideki ilerlemeye bağlı enerji harcatacak iş-faaliyet oranın azalması, hareketsizliğe, fazla olan enerjinin yağ deposu olarak saklanmasına ve dolayısıyla şişmanlığa sebep oluyor. ■ Obezite genel anlamda bir aşırı şişmanlık hali mi, yoksa sınıfları var mı?yetişkin erkek bireylerde ağırlığın yüzde 15-18'ini, kadınlarda ise yüzde 20-25'ini yağ dokusu oluşturuyor. bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30'un üzerine çıkması obe-zite kabul edilmektedir. Genelde beden- kütle indeksi ( kilonun yüzölçümüne bölünmesi) baz alınsa da, basit bir mezure ölçüsüyle de obezi-teyi saptamak mümkün. hatta bu bel çevresinin ölçümü, obezite ve kardiyovaskuler hastalıkların

öngörüsünde vucut-kütle indeksinden daha değerli hale geldi. buna göre, bel çevresinin erkelerde 94 cm, kadınlarda ise 80 santimi geçmesi yukarda bahsedilen metabolik sendrom kriterlerinin gelişmesi için risk faktörü kabul edilmektedir. ■ Bu hastalığın belli bir yaş aralığı var mı?eskiden daha çok orta yaşlı hastalarda obeziteyi gözlemlemekteydik. şimdi genç hatta çocuk hastalara da sıklıkla rastlıyoruz. bu genetik olduğu kadar, yanlış beslenme ve hareketsizliğin de bir sonucu. ailenin çocuğa doğru beslenme ve egzersiz disiplini aşılaması lazım. Durağan yaşam tarzından, protein ağırlıklı, fast food ağırlıklı yaşam biçiminden vazgeçmeliyiz. şunu unutmayalım ki obezite global bir halk sağlığı sorunudur. rakamlarla konuşmak gerekirsek, son 10 yılda dünyanda obezite sıklığında %10-30 arasında artış olduğu bildirilmiştir. 2008'de dün-yada 400 milyon kişi obez, 1,4 milyar kişi fazla kilolu iken, artış oranlarına göre 2015'te dünyada 700 milyon obez ve 2.5 milyar kişinin fazla kilolu olacağı tahmin ediliyor.

■ Obezite ile ilişkili hastalıklar nelerdir? Kanse-re bile neden olduğu söyleniyor...Doğrudur. en sık diyabetle ilişkilendiriliyor obezite... ancak bunun yanı sıra, hipertansiyon, hiper/dislipidemi, ateroskleroik kalp hastalığı ve inme, Safra kesesi hastalıkları, hepatosteatoz/yağlı karaciğer hastalığı, osteoartrit, kanser, uyku apnesi gibi hastalıklara da neden olabili-yor. ayrıca bazı kanser türlerine obezlerde daha sık rastlanmaktadır. ■ Obezitenin tedavisi mümkün mü? Mümkün tabii, çeşitli yöntemleri var. ancak obezite gelişiminde birçok faktörün etkili olması onun tedavisini oldukça güç ve uzun süreli hale getiriyor. bu nedenle tedaviden çok, obeziteden korunma üzerinde durmak daha önemli. korun-ma çocukluk yaşlarında başlamalı, aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve düzenli egzersiz konusunda bilgilendirilmeli. obezite tedavisiyle ilgilenen ekipte, konuyla ilgili doktor, diyetisyen, psikolog, fizyoterapist bulunmalı.

■ Buradaki hedef salt olarak zayıflamak mı?hayır. obezite tedavisindeki amaç kişiye yeterli ve dengeli bir beslenme ve egzersiz alışkanlığı kazandırarak, obezite ile ilişkili ölüm ve hastalık risklerini azaltmak ve 6 aylık dönemde vücut ağırlığında en az yüzde 10 kayıp hedeflenme-sidir.

obezite tedavisinde 5 yöntem■ Tedavide kullanılan başlıca yöntemlerden bahsedebilir misiniz?1) Tıbbi besleme tedavisi (TBT): tbt obezite tedavisinin temel taşlarından birisidir. halen kullanımda olan değişik tbt seçenekleri olmakla beraber, ideali kişinin hem beslenmesine, hem de kilo kaybına yetecek düzeyde yeterli ve dengeli olmalıdır. hedef; vkı nin normal değerler içerisine getirilmesi olup, hedef ideal kiloya ulaşıldığında yeniden kilo alınmaması için tbt ye devam edilmesi önemlidir. tbt ile verilen ağırlığın 1/3’ü yağ dokusunda, 1/3’ü ise kas ve diğer dokulardandır.2) Egzersiz: egzersiz ile aşikâr kilo kaybı olmasa da, tbt ile beraber düzenli ve yeterli egzersiz yapan kişilerde vücut kompozisyonunda önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Düzenli eg-zersiz yapan kişiler tbt esnasında kas dokusunda daha az kayıp meydana gelmektedir. kişi kilo ve-remese bile uzun vadede diyabet hipertansiyon, kalp hastalığı gibi obeziteye eşlik eden hastalık sıklığında azalmaya neden olmaktadır. ideal olarak egzersiz haftanın her günü yapılmalıdır.3) Davranış tedavisi: bu tedavide kişinin yaşam tarzında olumsuz davranışları olumluya çevirmek, olumlu davranışları ise pekiştirmek amaçlıdır.4) İlaç tedavisi: Mevcut tedaviler içerisinde en az başarılı tedavi yöntemi ilaç tedavisi dense yanlış söylemiş olmayız. obezite tedavisindeki ilaçlar genel olarak iştah azaltıcılar, yağ emilimini azaltanlar ve yağ yakılımını arttıranlar sayılabilir. ülkemizde sadece yağ emilimini azaltan orlistat etken maddeli obezite ilacı bulunmaktadır. kişi-nin tbt ve egzersiz tedavisine uymaması başarı şansını azaltmakta olup, tedavi sonrası verilen kilolar, ilaç kesildikten birkaç yıl sonra ne yazık ki geri alınmaktadır.,5) Cerrahi tedavi: obezite cerrahisi bariyatrik ve rekonstrüktif olarak ikiye ayrılmaktadır. bariyatrik cerrahide mide balonu, gastik by-pass, gastrop-last, bantlama gibi emilimi azaltmaya yönelik uygulamalar, rekontrsüktif cerrahide ise liposuc-tion gibi değişik bölgelerdeki yağ dokularının uzaklaştırıması hedeflenmektedir.

PROF. DR. M. SAİT GÖNEN

“Tedavide amaç kişiye dengeli beslenme ve

egzersiz alışkanlığı kazandırarak, 6 AyDA vüCuT AğıRlığıNDA EN Az yüzDE 10 KAyıP hEDEFlENMESİDİR.”

“2008'de dünyada 400 milyon kişi obez, 1,4 milyar kişi fazla kilolu iken, artış oranlarına

göre 2015'TE DüNyADA 700 MİlyON OBEz vE 2.5 MİlyAR KİşİNİN FAzlA

KİlOlu OlACAğı TAhMİN EDİlİyOR.”

10 yaz 2012 yaz 2012 11ENDOKRİNOlOJİ

Page 7: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Obezite cerrahisi yeni bir yaşam tarzı sunuyOr Medicana InTeRnaTIOneL iSTanBUL BaRiaTRiK Ve MeTaBOLiK ceRRaHi MeRKeZi UZManI Op. dR. MURaT ÜSTÜn iLe BaRiaTRiK ceRRaHi ÜZeRine KOnUşTUK.

Bariatrik cerrahi veya obezite cerra-hisi nedir? Hastalıklara yol açacak ağırlıktaki obezitenin tedavisi amacıyla alınan

gıda miktarlarını kısıtlamak (restriktif cerrahi) veya emilimini azaltmak (malabsorbtif cerrahi) üzere geliştirilen cerrahi yöntemleridir. Obezite cerrahisinde sindirim sistemi, yani mide ve ince bağırsaklar üzerinde hacmi daraltıcı veya emi-limi azaltıcı işlemler yapıyoruz. Bu sayede bir öğünde yiyebileceğiniz gıda miktarı azalıyor. daha az yemenize rağmen, doyarak kilo veriyorsunuz. Temel üç ameliyat yöntemi var: Mide bandı (kelepçesi), tüp mide ve gastrik bypass.■ Bu müdahalelerde yaş aralığı nedir?18 ile 60 yaş aralığı olarak belirlenmişti eskiden. ancak insan ömrünün uzamasıyla bu durum değişti. Yani 65 yaşındaki bir hastanın yaşam kalitesi bariatrik cerrahiyle artacaksa ve bedeni de ope-rasyonu kaldırabilecek güçteyse, neden olmasın? Bizim yaptığımız bypass ameliyatlarında en alt yaş 16, en üst ise 63.■ Ameliyatlar ağrılı bir süreci beraberinde mi getiriyor? Operasyonlar laparoskopik olduğu, yani karın açılmadan 3-4 küçük delikten yapıldığı için neredeyse ağrısız. Hastalarımızı genellikle 1-3 gün içerisinde taburcu ediyoruz. ■ Laparoskopi nedir?Laparoskopi genel anestezi altında yapılan ve en büyüğü 1 cm'lik kesilerden karın içine

ince bir kamera ve el aletlerinin sokulmasıyla ameliyatları gerçekleştirmemizi mümkün kılan bir yöntemdir. ■ Ameliyattan sonra hastalar neleri hayatın-dan çıkarmalı?Obezite ameliyatı hastaya güçlü bir destek sağlar, ama mucize yaratmaz. Yani ameliyatla iş bitmez, hatta başlar. Başarı için ameliyat sonrası yaşam tartı, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekir. Bu

değişiklikleri yapmaya istekli ve kararlı olmayan hasta için obezite cerrahisi yanlış seçimdir.

■ Mide kelepçesi nedir? Mide bandı ya da

kelepçesi, tüm dünyada bariatrik cerrahinin en çok sayıda uygulanan türüdür. Silikon-dan üretilmiş bir tıbbi cihazdır. Midenin

çevresine sarılan ve bir bisiklet lastiği gibi şişiri-

lebilen band yardımıyla or-ganın hacmi değiştirilir. Geri

döndürülebilir operasyonlardan biridir. Bandın en büyük avantajı,

ameliyat sonrasında da ayarlanabilir olmasıdır. Hastayı diyete uymaya motive

eder. Kısa vadede sonuçları mükemmeldir, süre geçtikçe kilo verme oranı düşebilmektedir.

mide balonu patlamaz■ Bu konularla ilgili muhtelif rivayetler var; örneğin mide balonu patlamış ya da mide ke-lepçesi kopmuş, hastaneye kaldırmışlar gibi... Mide balonu silikondan yapılmış, iki ya da üç çeperi olan çok sağlam bir protez. Mide asitine en az 6 ay dayanıklı, sağlam bir aparat. patlamı-yor, ancak belli bir zaman sonra sızıntı şeklinde

sıvı kaybı olabilir. Sıvı kaybeden balon, giderek küçülerek mideden bağırsaklara geçebilir. Bu durumda büyük oranda normal yollarla atılır, nadiren ameliyatla çıkarılması gerekebilir. Mide bandı ise aynı şekilde silikondan yapılmış bir ürünrdür. Yabancı cisim olmasına bağlı kayma, mide duvarında aşınma, enfeksiyon, port problemleri gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılabilir. ancak zamanında müdahale ile bunların çoğu çözülebilir ve ölümcül komplikasyonlar değildir. ■ Gastrik bypass nedir?Metabolic düzeltici etkileri daha kuvvetli olan bir ameliyattır. iki aşamalıdır; öncelikle mide boyu-tunu küçültürüz. daha sonra da ince bağırsağın 1.5-2 metrelik bölümünü atlayarak mideyi daha aşağıya birleştiririz. Bu da gıdaların sindirim sistemine çok hızlı geçmesine ve emilim miktarlarının azalmasına neden olur. Hastalar çok yeseler bile, daha az kalori absorbe ederler, dolayısıyla mide bandı ve balonuna göre daha hızlı kilo verirler.■ Gastrik bypassı kimlere öneriyorsunuz?Kiloya bağlı şeker hastalığı, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi yandaş ve metabolic sorunları gelişmiş olan hastalara öneriyoruz. Uygun vakalarda şeker hastaları-nın insulin yüzde 85'e yakın oranda ortadan kaldırıyoruz.

"Obezite ameliyatlarının mantığı, oldukça basittir. Sindirim sisteminiz, yani mide ve bazen ince bağırsak üzerinde işlemler yaparak bir uturuşta yiyebileceğiniz besin miktarını azaltıyoruz. Böylelikle daha az yiyerek, kilo veriyorsunuz."

Bariatrik cerrahide ne yapılıyor? Obezite cerrahisi ya da bariatrik cerrahi bir grup ameliyatın ortak adıdır. Bu ameliyatların ortak yanları şunlardır: • Tümü de laparoskopik yaklaşımla gerçekleştirilmektedir. Yani karın açılmaz, sadece 4-5 milimetrik delikten batına girilir.• Midenin boyutları çeşitli yöntemlerle küçültülür. Bazı ameliyatlara, sindirim sisteminin akışını değiştiren prosedürler de eklenir.• Hastanede kalış süreleri 3 günü geçmez, hasta hayatına rahatça devam edebilir.• neredeyse ağrısızdırlar.• ciltte sadece 1 santimlik estetik dikişlerin izi kalır.• Kalıcı ve uzun vadeli kilo kontrolü olanağı sunarlar.• diabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi gibi obeziteyle bağlantılı yandaş hastalıklarda düzelme sağlarlar.

OP. DR. MURAT ÜSTÜN

12 yaz 2012 yaz 2012 13OBEZİTE CERRAHİSİ

Page 8: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Doktor beni baştan yarat!RekonstRüktif ceRRahi, obeziteden kuRtulan ancak buRuşmuş, saRkmış, çatlamış deRiyle baş başa kalan hastalaRı deRtleRinden kuRtaRaRak, onlaRa yeni biR hayat veRiyoR. medıcana ınteRnatıonal hastanesi Plastik RekonstRüktif ceRRahi uzmanı PRof. dR. necmettin kutlu, konuyla ilgili meRak edilen soRulaRı yanıtladı.

Obezite cerrahisi sonrası, rekonstrüktif cerrahiye ihtiyaç duyulabiliyor.

Hastaların sizden beklentisi ne bu alanda?yerçekimi çok acımasız bir etken, kilosu normal olanlara bile çok çektiriyor. obezite cerrahisi son-rasında çok daha acımasız oluyor; verilen kiloların, eriyen yağların ardından deri boş bir çuval gibi kalıyor, üstelik çatlaklarıyla beraber. Problemler özellikle yüz bölgesinde başlıyor, yanaklar ve gıdık, ince çatlamış ve buruşuk olarak karşımıza çıkıyor. bunun dışında göz kapaklarının ve göz torbalarının toplanması, kaşların kaldırılması, boynun gerilmesi, alın kırışıklıklarının giderilmesi gibi... ayrıca uzun yıllar boyunca o kadar fazla kiloyu üzerinde taşımış bir insan düşünün. tam kiloları

verip rahatlayacakken, birden bire her yeri sarkmış bir deriyle karşı karşıya kalıyor ve ikinci bir şok ve darbe yaşıyor. olayın bir de psiko-lojik yönü de var yani... neyse ki biz müdahalelerimizle onlara ikinci bir hayat sunuyoruz, bu darbeden onları kurtarıyoruz. Rekonstrüktif cerrahi işte buna deniyor; yeniden yapılandırma ameliyatları yaptığı-mız yani...

başarı yüzde yüz■ Obezite cerrahisi sonrasında en çok hangi bölgelere ameliyat uygulanır?en çok meme, karın bölgesi ve kol sarkmaları... meme serisinin sarkması dışında memenin içinin de sarkması söz konusu oluyor. bazı hastalarımızda meme içi dokusu kendini koruyor, o zaman proteze başvurmuyoruz bile. karın

bölgesinde de ciddi bir defor-masyon oluyor, onun için orada yaptığımız rekonstrüktif cerrahi müdahaleleri önemli. zira obez hastalar uzun yıllar omurgayı tutan sırt ve karın bölgesindeki kasları kullanmayıp, üzerine yük bindiriyorlar. bel fıtıkla-rıyla karşı karşıya kalıyoruz. aynı zamanda karın çevresini saran kasları bütünleştirecek korse görevini gören fasya dediğimiz bir zarf var, o da bozulmuş oluyor. hepsini düzeltiyor ve karın bölgesindeki faz-la derileri topluyoruz. sonuç çok mutluluk verici oluyor.■ Bu operasyonlar-da başarı oranları ne?

başarı oranımız yüzde yüz, dümdüz bir karın yaratıyoruz. tıpkı top model gibi bir karına sahip olabiliyor hastalarımız. bunun örnekleri var, cher gibi, ajda Pekkan gibi... tek ameliyat izleri sıkıntı yaratabiliyor, o da bikini bölgesinde olduğu için görünmü-yor bile... çok rahatsız olanlara da dövme yaptırmalarını öneriyorum, o da bedenin ayrı bir süsü oluyor bir anlamda...

“Çatlak ve kırışıklıklar tarih oluyor”■ Çatlak gibi deformasyonlar yok edilebiliyor mu?çatlaklar genelde göbeğin alt bölgesinde olur. biz zaten göbek deliğine kadar alıyor, üstteki deriyi de gerdiğimiz için çatlaklar da tarih oluyorlar. kötü bir talihin kötü bir tarihi....■ Peki ya kalça bölgesi? bu tip hastalarda tabii sadece ön bölgede sarkma olmuyor. göbek,sırt ve kalça bölgesindeki

çatlamış, sarkmış deriyi cepe-cevre alıyoruz. yani

hem üstten hem de alttan germe oluyor. bazen de aldığımız o yağlardan kalça bölgesinde dolgu yapıyoruz, ek bir proteze gerek duymadan. böylelikle hem kalça daha kalkık, hem daha estetik hem de daha dolgun oluyor. biz buna kemerplasti diyoruz.■ Genç hastalarda deri neden kendini toparlayamıyor?derinin çatlaması yaşla değil genetikle ilgili bir durum. bazen 70 yasında bayanlar geliyor, ciltleri sıkı ve pırıl pırıl.derinin dokusu ve elastigin lifleri yoğunsa, sorun olmuyor. ■ Erkek hastalarınız da oluyor mu?erkeklerde daha ziyade göğüs böl-gesi sorun oluyor. meme bölgesini topluyoruz, onda sorun yok.asıl problem ameliyattan sonraki göğüs çevresindeki izler oluyor. onun için daha ustalık gereken ameliyatlar bunlar, özellikle derisi iz bırakmaya daha meyilli olan ciltlerde... burada cerraha binen yük artıyor. ■ Bütün bu ameliyatlar bir anda mı yapılıyor?kombine ameliyatlar yapmayı seçiyoruz. göğüs ve karın bölgesi ya da karın ve uyluk bölgesi gibi.

ama baştan aşağı yapmıyoruz, zira uzun süren ameliyatlar

bunlar. Örneğin göğüs ve karın ameliyatı, beş- altı saat sürebiliyor. ■ Ameliyattan sonra hasta ne kadar zamanda normal yaşantısı-na dönebiliyor?sadece karın ise 1 hafta 10 gün, sadece memeyse 5 gün, ikisi bir arada yapıldıysa iki hafta yatması gerekebilir hastanın.■ Bacaklar için bir prosedür uygulanıyor mu?uyluk kaldırma ameliyatıyla iç bacakları, üst kısmını düzeltiyo-ruz. aşağı kısımlar için de bacak protezleri var.■ Maliyet olarak hastaya yükü ne?o kadar ulaşılmaz rakamlar yok aslında. memeyi proteziyle kal-dırmanın maliyeti 4 bin ve 12 bin arasında değişiyor. karın bölgesini 4 bine de 20 bine de yapan var. burun ameliyatı 3 bin ve 8 bin arası değişebiliyor. tabii bu rakamlar doktorunuzda yaptığınız görüşmelere şekillenir.

“Uzun yıllar boyunca fazla kiloyu üzerinde taşıyan hasta, bunları verince, birden bire her yeri sarkmış

bir deriyle karşı karşıya kalıyor. Neyse ki biz müdaHalElErimizlE Onlara ikinci bir Hayat sunuyOruz.”

PrOF. dr. nEcmEttin kutlu

Obezite cerrahisi müdahalesinden sonra sarkma özellikle yüz bölgesinde başlıyor; yanaklar ve gıdık inceliyor, çatlıyor ve buruşuyor.

14 yaZ 2012 yaZ 2012 15Plastik cErraHi

Page 9: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Diyet kişiye özel olmalı ve hayat boyu sürmeli”Doğru beslenmenin obezite tehlikesini yenDiğini söyleyen meDIcana hastanesi beslenme uzmanI Diyetisyen serap anDaç öztürk, toplum olarak yeme alIşkanlIklarImIzI Değiştirmemiz gerektiğine Dikkat çekiyor.

obezite genetik mi, yoksa sonradan tutulan bir hastalık mı?öncelikle obezitenin tanımını yapmak

lâzım. obezite, estetik bir rahatsızlık değil, bir hastalık. Vücutta fazla miktarda artmış yağ demek; yaşınıza, boyunuza, cinsiyetinize bakıldığında yağ oranınız fazlaysa, obez sınıfına giriyorsunuz. genetik faktörler şüphesiz en önemli etken ama doğru beslenme ve egzersiz programıyla, bunun da önüne geçilebiliyor. obezitenin kaynağını bulmak tedavi için en önemli ayrıntı; hormonal bir sorun da olabilir, beslenme hatalarından da kaynaklanabilir. eğer beslenme hatalarından kaynaklanıyorsa hasta sebze mi yemiyor, sürekli fast food'la mı bes-leniyor, ara öğünleri atlayıp sadece akşamları mı yemeğe yükleniyor, alkol tüketimi mi fazla, hareketsiz bir yaşam tarzı mı var... gibi daha detaylı öykü alınarak kişinin tıbbi beslenme tedavisi düzenlenmelidir.

mücadele çocukken başlamalı■ Metabolizma bu kadar hızlıyken çocuklukta obezite nasıl oluyor?bizim toplumumuzda kilolu çocuk daha sağlıklı görülüyor ve anne-babalar gelişme çağında, boya gider gibi bir çok nedenle çocuklarını sürekli yedirmeye çalışırlar. çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak yerine sürekli köfte-patates, hamur işleri, pilav gibi yiyecek-lerle besleniyor, hal böye olunca çocukluk çağı obezitesi tetkikleri var. tabi bu arada cibs, kolalı içecekler, fastfood beslenmenin aile kültürüne girmesi de çocuklarımızdaki kilo probleminin artmasına neden oldu. ■ Yaz başında çoğumuz kendimizi şok diyetlere verdik. Bunların uzun vadede etkileri

neler? bu tarz diyetleri hiçbir zaman önermiyoruz. genelde kişiyi tek tip beslenme modeline itiyor, ancak zaman içinde çok ciddi sağlık problemle-ri görülebilmektedir. Diyetin kişiye özel olması ve her besini içermesi gerekir. ayrıca kişi bunu bir felsefe olarak benimsemeli ve tüm hayatına yaymalı. bir de kiloyu sabitleme programı var.

onu da uzun vadeye yaymak gerekir, 2 yıl gibi... aksi takdirde verilen tüm kilolar geri gelebiliyor.■ Beslenme açısından toplum olarak ne tip hatalar yapıyoruz?toplumca yedirdikçe mutlu oluyoruz. kültür olarak bunu yıksak çok iyi olur. mesela misa-firlere ille de tatlı yerine meyve ikram edilse, kadınlar günlerde börek yerine salata yapsa daha yerinde olur. ■ Piyasada olan takviye besin ve zayıflama hapları obezite tedavisinde kullanılıyor mu?kilonun iyi olduğuna dair birçok atasözümüz ve gerçekten de mo-bix obezite düzeyine gelene kadar kiloyu estetik bir problem olarak görüyoruz, çok da ciddiye almıyoruz. halbuki ciddi bir sağlık sorunu. bir de mucize diyetleri, (kısa sürede çok kilo kaybettiren) çok seviyor toplumumuz. halbuki bunların birçok olumsuz etkisi var. ■ İdeal beslenme için kaç öğün yemeliyiz?beslenme uzmanı olarak 3+3 felsefesini

uygularız. yani 3 ara, 3 ana öğün şeklinde. ancak ben 3+4 yöntemini tercih ediyorum, yani 4 ara öğünden yanayım. tabii bu programları hazırlarken hastanın yaşam tarzı ve imkânlarını da göz önünde bulundurarak, ona göre deği-şiklikler yapabiliyoruz. eğer kişi çok yoğunsa üç ara öğüne de düşebilir. ara öğün kullanmanın avantajı metabolizmanın hızlı çalışması, açlığın azalması ve kan şekerinin daha sabit olması. ■ Olayın bir de psikolojik boyutu var.evet. obezitede 'duygusal yeme' denen bir durum var; 'emotional eating' diyoruz buna. bazı kişiler strese girdiğinde yemeden kesilir, bazıları kendini yemeğe verir. kimileri gece uyanıp yemek yer bu gibi durumlarda. obez hastalardan bazıları ise yalnız kaldıklarında ağzına ne bulurlarsa atarlar örneğin. buna da tıkınırcasına yemek tarzı denir. bu tip 'emotional eating' durumlarında hasta mutlaka bir psikologdan da yardım almalıdır, sorunun kaynağına inilmesi için...

“Ara öğün kullanmanın en iyi avantajı, metabolizmanın

hızlı çalışması, açlığın azalMası ve kan şekerİnİn saBİt OlMası.”

UzMan DYt. seraP anDaç ÖztÜrk

"Herkesin yaşam tarzına göre programlar hazırlıyoruz, ama ben 3 ana, 4 ara öğün yemek tavsiyesinde bulunuyorum."

16 yaz 2012 yaz 2012 17BeslenMe

Page 10: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“obeziteYe KARŞI önCe AiLe SAĞLIKLI YAŞAM SÜRMeLi"Beylikdüzü MedIcana Hastanesi klinik Psikolog ve PsikoteraPist PInar Önen, yeMe BozukluklarI ve Bunun neden olduğu oBezitenin kaynağInIn yanlIş BeslenMe alIşkanlIklarI olduğunu sÖylüyor: "doğru BeslenMeyen ailenin yetiştirdiği çocuk, oBezite teHlikesi altInda."

Obezitenin en sık karşılaşılan neden-leri neler?Ben psikososyal nedenlerinden bah-sedebilirim tabii ki, biyolojik neden-

lerini hekimlerimize bırakmak gerekir. obezite bir sağlık problemi. ve her ne kadar obezitede genetik biyolojik faktörler rol oynasa da, biz obezite ile yeme bozukluğu arasında çok güçlü bir ilişki olduğunu biliyoruz. yeme bozukluğu bir psikiyatrik problem. ayrıca obezite ile kişinin hareket düzeyi ve yaşam tarzı arasında bir ilişki olduğunu da biliyoruz. dolayısıyla biz ruh sağ-lığı uzmanları olarak obeziteye yol açan yeme bozuklukları ve yaşam tarzlarının kökenlerini anlamaya ve değiştirmeye çalışırız. nedenlerine baktığımızda iki temel boyuttan bahsedebiliriz. Öncelikle çocukluktan getirdiğimiz yanlış öğ-renmelerle edinilmiş yanlış alışkanlıklarımız var. Beslenme alışkanlıkları dediğimizde çok geniş bir alışkanlık kümesinden bahsediyoruz, tuz, şeker kullanımından, sebze meyve tüketimine, su, kahve, gazlı içecek içme davranışından, yeme zamanları ve sıklığından, uyku düzenine

kadar bir sürü alışkanlık. Bu alışkanlıklarımızın çoğunu aile içinde edindik. yemek, temizlik gibi alışkanlıklarınızı, bir sürü inanç ve değer yargınızı düşünün, annenize babanıza ne kadar benzediğinizi fark edeceksiniz. kültür de çok etkili oluyor yeme alışkanlıklarımızı belirle-mede. Biz kültür olarak tuz tüketimi yoğun bir ülkeyiz. Örneğin, çok spor yapmayız veya ev kadınların düzenlediği 'gün'ler, kalorisi yüksek pasta böreklerle doludur. işte bu kültür ve aile içinde edindiğimiz sağlıksız yaşam biçimi obe-ziteye yol açıyor. ikinci boyut olaraksa, ruhsal dinamiklerimiz, çatışmalarımızın bir sonucu olarak obezite ortaya çıkabiliyor.

Psikolojik yaralar alabiliyorlar■ obez bir kişinin ruh hali nasıldır?Herkesi aynı biçimde tarif etmek ve kategorize etmek doğru olmaz. ama en önemli olumsuz etkiler sosyal yaşam üzerinde oluyor. günümüz toplumlarının çoğunda, güzellik anlayışı ‘zayıf olmak’ üzerine kurulduğundan, şişmanlık beğenilmeyen, yargılanan bir olgu. obezite problemi yaşayanlar, sosyal alanda yaşadıkları bu problemler yüzünden derin psikolojik yaralar alabiliyor.■ çocuklarda obezite, psikolojik sorunları beraberinde getirir mi?Öncelikle, çocukluğun, beden algısı, kimlik, cinsel kimlik gelişiminin devam ettiği bir süreç olduğunu düşünürsek, obezite tüm bu alanları olumsuz etkileyebilir. aile ile çocuk arasında bir çatışma alanı oluşturduğu için, aile ile ilişkile-rini zedeleyebilir. Örneğin çocuğunun obezitesi

dolayısıyla çocuğunu sürekli kontrol eden, uyaran bir annenin çocuğu ile ilişkisi bu çatış-madan olumsuz etkilenecektir. ayrıca akranları, obezite problemi olan çocukla alay etme, onu dışlama gibi davranışlarda bulunabilir. Bu tip travmalar uzun yıllar etkisini sürdürebilir. ■ çocukların beslenmesinde, anne ve babala-rın yaptıkları en büyük hatalar neler?kendilerinin doğru bir beslenme alışkanlığı ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmemeleri. kendileri sağlıklı yaşamazken, çocuklarının sağlıklı olması için doktorlara ve bize başvuru-yorlar. dolaba kola koyup, “içme zararlı” demek

işe yarar mı? Bir sürü kötü alışkanlığı azalta azalta bırakmak mümkün değil biliyorsunuz. Bu yüzden “Ben koyarım dolaba, o da az yesin” demek gerçekçi değil. ■ anne-baba ya da çevrenin obezite sorunu olan çocuğa yaklaşımı nasıl olmalı?yaşam değişikliği bütünlüklü ele alınması gereken bir sorun. Öncelikle önleyici çalışmalar çok önemli ve bu konuda sağlık Bakanlığı, Milli eğitim Bakanlığı, çevre Bakanlığı gibi kurumlara büyük iş düşüyor. Örneğin sağlık Bakanlığı’nın okullardaki kantinlerde satılan ürünlere müdahalesi oldu geçtiğimiz yıl, bu çok

çok önemli bir adım. aileye gelince, önce aile sağlıklı bir yaşam sürecek ve çocuklarına bu alışkanlıklar kazandıracak. ■ çocuklarda obezite tedavisi nasıl olmalı?Bizim müdahalemiz, öncelikle aileye yönelik oluyor. aileye danışmanlık veriyoruz, çocuğu-nun yaşamını düzenlemeleri konusunda. ama bazen, yetişkinlerde olduğu gibi, çocukta obe-zitenin altında, çok derin psikolojik problemler, ruhsal çatışmalar oluyor. gündelik ve çevresel düzenlemeler davranış değişikliği için yeterli olmuyor. Bu ruhsal dinamikler için daha yoğun bir çalışma yürüttüğümüz bireysel psikoterapi gerekli. çocuğun ruhsal çatışmalarının altında anne babanın psikolojik problemleri, evlilik problemleri varsa, o noktada aile bireylerinin bireysel veya aile terapisine başvurmaları gerekir. unutmayın, sağlıklı ve mutlu bir çocuk büyütmek istiyorsanız, önce siz sağlıklı ve mutlu olacaksınız.

KliniK PsiKolog ve PsiKoteraPist Pınar Önen

“Kendileri sağlıklı yaşamazken, çocuklarının sağlıklı

olması için doktorlara ve bizlere başvuruyorlar. Dolaba Kola KoyuP, 'zararlı' DemeK olmaz."

"Çocuklarda obezite tedavisini başlarken, öncelikle aileyi bilinçlendirmeye çalışıyoruz."

18 YAz 2012 YAz 2012 19KliniK PsiKoloJi

Page 11: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

sigaraya son!Çamlıca medıcana Göğüs cerrahı Prof. dr. Bülent arman, siGara kullananların mutlak derecede akciğer kanseri riski taşıdığına dikkat Çekiyor ve ekliyor: "siGara Bir Bağımlılık değil, alışkanlıktır. Bırakmak ise hiÇ zor değil, yeter ki isteyin."

Sigara kullanmanın akciğer kanserine neden olduğu kanıtlanmış bir durum mu?

Başlamanın yaşı, içme miktarı ve süresiyle ilgili doğru orantılı olarak, akciğer kanserini yüzde 95 olarak artırdığı kesin. diğer bir tabirle şunu söyleyebiliriz; 100 akciğer kanserli hastanın, 95'i sigara kullanıyor. teselli aramanın

bir faydası yok, sigaranın akciğer kanserine neden olduğu kanıtla-mıştır.■ Peki, sadece sigara kullanmak mı akciğer kanserine neden oluyor? akciğer kanserine neden olan başta sigara kullanımı gelir. Çevre faktörleri ikinci sırada. üçüncüsü mesleki faktörler, yani maden-lerde, boya, aspest sanayiinde çalışanlar gibi... Bir de genetik özellikler vardır. dört ana sebep bir kişiden birleşiyorsa, o kişi mutlaka kanser olacak demektir. ayrıca dört faktörün hepsinin birleşmesi gerekmiyor. ■ Sigarayı bırakmak isteyenler neler yapmalı?sigara tiryakilerini üçe ayırıyorum:

1) sigarayı bırakmayı isteyenler 2) Bırakmayı düşünenler 3) Bırakmayı hiç düşünmeyenler. Birinci grup, bizim için en ideal gruptur. Belli yöntemler vardır, bunları uygularız ve çok kısa zamanda bu alışkanlıklarından vaz-geçerler. ikinci grup, oran olarak en kalabalık olanıdır çünkü sigara kullananların yüzde 50'si, 60'ı bu gruptadır yani tereddütte olanların grubudur. 'yılbaşında bırakacağım, aslında çok istiyorum ama stresli-yim..." gibi yaklaşımları vardır. asıl problem bu gruptakilerde yaşanır çünkü sigarayı bir bağımlılık olarak görürler. aslında sigaranın fiziksel bir bağımlılığı yoktur, sadece alışkan-lıktır. alışkanlığı da iki türde ince-leyebiliriz; fiziksel ve psikolojik ola-rak. fizyolojik alışkanlık 'kahveyle, yemekten sonra' gibi ritüellerle özdeşleşir. Bunları yok ederek, bırakmayı sağlayabiliriz. ancak psikolojik alışkanlık bir hastalıktır ve mücadelesi zordur. mutlaka psi-koterapi desteği alınması gerekir. üçüncü grup yani bırakmak iste-meyenler için denecek bir söz yok, niyetleri olmadığı için uğraşmak boşunadır.■ Bir de dönemsel olarak bırakıp, başlayanlar var...Bırakıp başlamak kişinin kararsız-lığını, sigaraya olan alışkanlığın derecesini gösterir ve gerçekten niyetli olmadıklarını ortaya koyar. Bırakıp başlamak, yeniden bırakıp başlama durumunu tetikler ve ba-şarıyı azaltır. dönemsel bırakmalar kronik bronşite kısa sürede iyi gelebilir. ama asla akciğer kanseri ihtimalini azaltmaz. Bıraktıktan 5 sene sonra ancak damar tıkanıklığı riski yüzde 50'ye, akciğer kanseri

riski de 10 sene sonra yüzde 50'ye düşer. sonra gittikçe azalır, ama hiçbir zaman 'sıfır' olmaz. Çünkü ilk önce hücre bazında değişim oluyor. ■ Peki, bir tiryakinin tamamen iyileşmesi mümkün olmasa bile, sigarayı bıraktıktan sonra sağlık durumunda ne tip gelişmeler olur?tüm sigara içenlerde kronik bronşit vardır. Bu kronik bronşit sigarayı bırakma periyodu içinde iyileşir. Bir yıl içinde yüzde 50-60 geriler. Bıraktıktan sonra spora yönelir, ak-ciğer kapasitesini artırırsa, daralan hava yollarını açarsa, kanser ve koah riskini düşürür. ■ Akciğer kanserinin belirtileri nelerdir?maalesef her akciğer hastalığının belirtileriyle aynıdır. o da şunlardır: öksürük, nefes darlığı, sırt ve gö-ğüs ağrısı, balgam çıkarma bazen de kanlı balgam. Bu belirtilerin hepsi bir arada olmayadabilir. Belirtilerden biri bile varsa ve tedaviye rağmen hasta 1 hafta, 10 gün içerisinde iyileşmiyorsa, mut-laka akciğer uzmanına gidilmesi gerekir.yukarıdaki anlatımların ışığı altında, biz hastamızda 1'inci ve 2'nci grup, yani sigarayı bırakmaya kararlı ve tereddütlü olanları genel bir sağlık kontrolünden geçiriyor ve mevcut bulgulara göre hem sigarayı bıraktırıyor hem de yeni başlamış veya belli bulguları olan hastalıklarını tedavi ediyoruz. Bu şekilde kişilerde kronik bronşi-tin koah olmamasını, koah hasta-lığının ileri evrelerinin oluşmasını ve nihayet akciğer kanserinin olup olmadığını ve erken evre akciğer kanserini saptayıp tedavi ediyoruz.

Sağlıklı bir hayat için

PROF. DR. BÜLENT ARMAN

Sigaranın fiziksel bir bağımlılığı yoktur, sadece bir alışkanlıktır. Yaşamınızda belli ritüelleri değiştirerek ve uzman desteğiyle rahatça bırakabilirsiniz.

20 yaZ 2012 yaZ 2012 21SİGARASIZ YAŞAM

Page 12: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

CheCk-up'tason gelişmeler

MedIcana InternatIonal

AnkArA HAstAnesi iç HAstAlıklArı

UzManI Prof. dr. ceM SUngUr, yazlarI

check UP yaPtIrManIn kolaylIklarIndan

bahSederek, bU alanda Son

teknolojik gelişmeler konusundA dA ışık

tUttU.

Yaz “Check-Up”ı diye bir kavram var mı?Yaz mevisimi geldiğinde özellikle 'check-up' yapılmasını gerekli kılan

bir bilimsel veri yok. Öte yandan yazın çalışma temposunun düşüklüğü, ulaşımın göreceli olarak kolay olması, okulların tatil dönemi ve izin almak için daha rahat fırsat bulunması gibi etkenlere bağlı olarak, insanlar periyodik sağlık muayeneleri için daha fazla ve kolay zaman ayırabilirler. toplumun önemli bir bölümünü oluşturan ve kronik sağlık sorunları olan birey-lerin de yazın bazı özel sağlık gereksinimleri olabilir. Ayrıca fiziksel etkinlikler açısından daha kolay fırsat bulan bireyler, uzun süreli bir atalet döneminden sonra spora başlayacaklarsa sağlık kontrollerini yaptırmalarında yarar olabilir. ■ 2012 yazında periyodik sağlık kontrolleri konusunda yeni gelişmeler oldu mu?evet, oldu ve oldukça önemli gelişmeler olarak kabul edilebilir. Bunlardan birisi erkeklerde PsA (prostata özgü antijen) testinin tarama testi olarak kullanılmasının yarardan çok zarar oluşturabileceği ve bu nedenle periyodik sağlık muayeneleri sırasında rutin olarak bakılmaması konusunda yayınlanan bir öneri. Ame-rika Birleşik devletlerinde oluşturulan bir klinik uygulama kılavuzun-da yer alıyor bu yeni öneriler ve özellikle de birinci basamak hekimleri için hazırlanmış. so-nuç bölümünde PsA testinin her erkeğe yılda bir kez mutlaka yapılması gereken bir test olmadığı konusunda karar bildirdi. gerekçeleri ise şu şekilde özetlenebilir: 1- PsA testi

kanda normal seviyelerde kalan birçok erkekte aslında prostat kanseri olması, 2- PsA değerinin kanda yükselmesine neden olan tek hastalığın prostat kanseri olmaması ve bu nedenle testin tek bir hastalığın göstergesi olmaması 3- PsA testi yapıldığında yükseklik saptanması halinde birçok erkekte gereksiz yere girişimsel işlemler (Örn. biyopsi, cerrahi) yapılması sonucunda gelişen zararlar ve ender de olsa ölümler... dolayısıyla bu öneri paketinin yer aldığı kılavuz erkekler için, hangi yaşta olursa olsun, yapılan ‘check-up’lar sırasında PsA testinin uygulanma-masını öneriyor.

hormon takviyesi riskli■ Erkeklerle ilgili bir örnek verdiniz, kadınla-rın periyodik sağlık muayeneleri konusunda bir değişiklik oldu mu?temmuz ayı içinde kadınların periyodik sağlık muayeneleri ile ilgili önemli bir bilgi birikimi yayınlandı. Böylece menopoz çağındaki kadın-ları ilgilendiren çok önemli veriler paylaşıldı. menopoz dönemindeki kadınlara hormon

takviyesi yapılarak, meno-poz çağında gelişmesi

muhtemel olan kronik sağlık sorunlarının engellenmesine yönelik tedaviler bir süredir tartışmalı

hale gelmişti ve artık birçok kadın menopoz

çağında riskleri nedeniyle hormon takviyesi almak istemiyor-

du. olumsuz yan etkilerin başında meme kanseri riskindeki artış yer alı-yordu. Yeni verilerle hangi tip hormon

takviyesinde hangi risklerin arttığını daha iyi anlamış olduk. estrojen ve progesteronu bir arada içeren hormon takviyeleri veya estrojen hapları değişik dozlarda kullanıldığında kemik kırıklarındaki riskin azaldığı ama inme (felç),

toplardamarlarda pıhtı oluşumu, safra kesesi hastalıkları ve idrar kaçırma riskinde artış oldu-ğu belirlendi. Ayrıca estrojen ve progesteronu bir arada içeren ilaçların meme kanseri riskini ve büyük olasılıkla da bunama riskini arttırdığı da yayınlanan sonuçlar arasında. estrojeni tek başına kullanan kadınlarda ise meme kanseri riskinde hafif bir azalma var. Bu yeni bilgiler menopoz çağındaki kadınlarda hiçbir hormon takviyesi tipinin güvenli olmadığını açıkça ortaya koydu. Check-up sırasında kemik tarama-sında sorun saptanan kadınların, kendilerine hormon takviyesi önerilirse iki kez düşünmeleri gerekecek.

D vitamini testinin önemi!■ Yaz mevsiminde yaptırılan periyodik mua-yeneler konusunda başka bir öneriniz var mı?evet; d vitamini testi ile ilgili önerilerim olacak. kanda d vitamini düzeylerini ölçmenin tek bir yöntemi olmadığı gibi vücudumuzda ve kanımızda d Vitaminin birden fazla şekli yer alıyor. Başka bir deyişle besinlerle tükettiğimiz d vitamini ile bağırsaklarımızdaki, böbrekle-rimizdeki, kemiklerimizdeki ve kanımızdaki d vitaminleri birbirinden farklı yapıda. Hangi bireyde hangi gerekçeyle d vitamini ölçümü yaptığımızı bilmemiz gerekiyor. Aksi takdirde sonuçları yorumlamamız ve doğru öneriler geliştirmemiz mümkün olmayabilir. Ayrıca yaz mevsimi güneş ışınları (ultraviyole) aracılığıyla cildimizde d vitamini sentezinin fazla olduğu dönem. laboratuvar sonuçlarını yorumlarken içinde bulunduğumuz mevsimi de dikkate almamız gerekiyor.

PROF. DR. CEM SUNGUR

“Erkeklerde PSA (prostata özgü antijen) TESTİNİN, TARAMA TESTİ OLARAK KULLANILMASI YARARDAN ÇOK ZARAR OLUŞTURABİLİR.”

Sanılanın aksine, D vitamini ölçümlemeleri periyodik sağlık muayenelerinin, yani

‘check-up’ın bir parçası değil.

22 YaZ 2012 YaZ 2012 23CHECK UP

Page 13: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

TaTilin adeTa sembolü olan güneş banyosu, aslında rüyamız değil kâbusumuz olmalı, zira cilT kanserine daveTiye çıkarıyor. medıcana bahçelievler hasTanesi medikal onkoloji uzmanı doç. dr. ali osman kaya, güneşin cilT üzerindeki olumsuz eTkilerinden yana uyarıyor.

Cilt kanserlerine nasıl teşhis konulur, semptom-ları neler? kişiler genellikle daha

önceden vücudunun herhangi bir yerinde var olan benlerde renk değişikliği, boyutunun artması, kenarlarında düzensizlik, ülserleş-meye bağlı akıntı ve bazen kaşıntılı bir hal alması gibi değişikliklerden dolayı şikâyet edebilir. bunlar dışında özellikle sürekli güneşe maruz kalan baş boyun bölgelerin-de iyileşmeyen ve ciltden kabarık akıntılı olabilen lezyonlardan dolayı hekime başvurular. ciltteki şüpheli bu lezyonların eksizyonel biopsileri sonrasında patolojik değerlendirme ile kesin tanı konur.■ Kaç tip cilt kanseri var? Bun-lardan hangilerinin oluşumunda güneşin zararlı ışınları etki eder?malign melanoma, bazal hücreli ve yassı hücreli tipler olmak üzere başlıca üç tip cilt kanseri vardır. bunların her üçü de güneşe maruziyet ile ilişkilidir. yassı hüc-reli ve bazal hücreli tipler cerrahi ile tamaen tedavi edilebilirken 'malign melanoma' olanlar daha kötü seyirli olup vücudun diğer bölgelerine daha hızlı yayılabilirler ve cilt kanserlerinden ölümlerin büyük çoğunluğunu melanoma oluşturur.■ Güneş cilt kanserini tetikler mi?güneşe maruziyet cilt kanserlerinin temel nedenlerindendir. cildin bağışıklık sistemini bozarak aktinik keratoza, var olan benlerde malign melanoma tipi kanserleşmeye, bazal hücreli ve yassı hücreli tip cilt kanserlerine yol açar.■ Güneşin cilt üzerinde zararlı etkileri neler?güneş maruziyeti, yaşlanmanın bir parçası olduğu düşünülen cilt değişikliklerinin çoğuna neden

olur. güneşin ultraviyole ışınları, zamanla derinin elastin liflerinde harabiyete yol açar. bu durum da cildin tonusu ve gerginliğini bozarak ciltde sarkmalara yol açar. bunların yanında, ciltde ince ve kaba kırışıklıklar, solgunluk, benek-li pigmentasyonlar, çil, telenjiekta-zi dediğimiz damar genişlemeleri gibi değişikliklere yol açar. yine cilt kanserlerinin ana sebeplerini oluşturur.■ Cilt kanseri birçok kanser tipi gibi genetik mi?Tüm cilt kanserlerinin ancak % 3 kadarını ailesel genetik yatkınlık oluşturur. cildin malign mela-noma kanserinin %50 kadarında iki önemli tümör baskılayı gende (cdkn2a and cdk4) mutasyon sonrası fonksiyon kaybı etyolojide rol oynar.

Güneş kremleri önemli■ Cilt kanserinin tedavisi var mı, süreç nasıl işler?bazal hücreli ve yassı hücreli cilt kanserleri cerrahi ile tamamen tedavi edilebilir. 'malign melano-ma' ise öncelikle cerrahi tedavi yanında, hastalığın evresine göre kemoterapi ve radyoterapi seçe-nekleri de kullanılır.■ Cilt kanseri tedavisi gören bir hasta, tedavi başarılı olduktan sonra yeniden güneşe maruz kalırsa ne olur?böyle hastalarda, bu hastalık öy-küsü olmayanlara göre aynı bölge veya cildin diğer bölgelerinden cilt kanseri gözlenme riski çok daha yüksektir. bu kişilerin kendi ciltle-rini daha dikkatli gözlemlemeleri gereklidir.■ Çocuklukta uzun süre zararlı güneş ışınlarına maruz kalmanın, ileri yıllarda etkileri nasıl olur?18 yaşından önce aşırı güneşe

maruz kalanlar, yaşamlarının daha erken sürelerinde cilt kanserine yakalanırlar.■ Bazı güneş kremlerinin içeri-ğinde de kanserojen maddeler ol-duğu iddia ediliyor, doğruluk payı var mıdır? Güneş kremi seçerken nelere dikkat etmeliyiz?güneşe karşı korumada, etkinli-ği gösterilmiş ve kaliteli güneş kremleri kullanılmalıdır. kullanılan kremlerin cilde toksik madde içerip içermediği iyi bilinmelidir. cilde zararlı madde içeren kremler den uzak durulmalıdır. güneşe karşı korumada, güneşlenmeden bir saat önce en az 30 koruma faktörlü

güneş kremleri kullanılmalı ve güneşlenme süresince her 2-3 saat aralıklarla güneş kremleri kullanılmalıdır.■ 'Açık tenliler güneşten daha çok etkilenir, cilt kanserine tu-tulma ihtimali daha fazladır' savı bir 'şehir efsanesi' midir, yoksa doğruluk payı var mı?orta yaş bireyler için bunun doğru-luk payı vardır. siyah ve koyu tenli ırkların cildinde güneşin ultrovi-yole ışınlarından koruyan melanin isimli madde daha fazladır. melanin isimli bu maddenin fazlalığından dolayı açık tenlilere göre koyu tenli ırklarda cilt kanseri daha az göz-lenir. ancak, ileri yaşlardaki tüm ırklarda, güneş gören ve görmeyen yerlerde melanoma oluşması ara-sında farklılık bunmamaktadır.

“18 yaşına kadar aşırı güneş ışınlarına

maruz kalanlar, yAşAmlArının erKen sürelerinde Cilt KAnserine yAKAlAnırlAr."

dOÇ. dr. Ali OsmAn KAyA

Güneşdosttan çok düşman!

24 YAZ 2012 YAZ 2012 25OnKOlOJi

Page 14: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Çamlıca medıcana Hastanesi Kadın HastalıKları ve doğum uzmanı op. dr. FaruK vanlıoğlu uyarıyor: "raHim, raHim ağzı ve yumurtlalıK Kanserini erKen teşHisle basit bir tedaviyle yenebiliriz. bunum iÇin de düzenli Kontrol şart."

En tehlikeli kadın hastalık-ları nelerdir?şüphesiz kanserler; rahim ağzı kanseri, rahim kanseri,

yumurtalık kanseri diye üçe ayıra-biliriz. bunlardan özellikle rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu, yıllık yapılması gereken smear testi. Her yıl yapılan smear testi, erken dönem içerisinde henüz kanserleşme aşamasına gelmeden, rahim ağzında çok basit bir tedaviyle, hastalığın iyileştirilmesini sağlar. Çünkü smyr testinde kansere yol açan öncü hücreler görülür. ve henüz yayıl-madan son derece basit bir mü-dahaleyle tedavisi yapılır. Örneğin basit bir koterizasyon işlemi dedi-ğimiz sıyırma yöntemiyle kansere meyilli ve ölü hücreleri yok ederiz. bununla birlikte ultrasonografik muayene ile rahmin boyutu, iç zarının kalınlığı kontrol edilmeli. Özellikle rahmin iç zarının kalın-lığının kontrolü, belli bir yaştan sonra, menapoz döneminde bizim için önemli. yumurtlalık kapasitesi

ve myomları da yine ultrason yardımıyla saptayabilmekteyiz.■ Myom denen oluşumlar ne kadar tehlikeli?Kanserleşme ihtimali oldukça düşüktür; Kanserleşmeye meyili olan yapılara sarkom denir. ayı-rıcı tanıları ise patolojik ve klinik olarak konulabilir. sarkomlar çok hızlı büyürler, birkaç ay içerisinde inanılmaz boyutlara erişebilirler. ancak myom görüldüğünde he-men endişeye kapılmanın gereği yok, daha ziyade lokalizasyonu önemlidir. Örneğin eğer myom rahmin dışına yerleşmişse, hiçbir bulgu vermeden yıllarca büyüye-bilir. bununla beraber myomlar rahmin değişik bölgelerinde bulunabilir. rahimi tamamen büyüten myomlar olduğu gibi, rahim boşluğuna uzanan myomlar (submüköz myom), rahim duvarı dışına uzanan myomlar (subseröz myom) ve hem rahim duvarı-nı kalınlaştıran hem de rahim boşluğuna doğru uzanan myomlar (intramural myom) gelişebilir.

■ Çikolata kisti de bir çeşit myom mudur?Hayır. Her ne kadar ismi sem-patik olsa da, koyu kahverengi, çikolatamsı renkte olduğundan bu isim verilmiştir. rahimin içini döşeyen endometrium adı verilen zar tabakasının yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistleşmesi sonucu oluşur. Kist içi çikolata kıvamında koyu kahverengi bir sıvı ile dolar. Kısırlığa yol açan kistlerden biridir ve mutlaka tedavi edilmelidir. maalesef bunun tedavisi şu an için cerrahidir. diğer kistler, doğum kontrol hapı kullanarak ya da kendi kendine geçerken, çikolata kisti laparoskopik cerrahiye tedavi

edilir. yani göbekten bir buçuk santimetre kesı yapılarak çikolata kistini çıkarıyoruz. ağrısız, iz bı-rakmayan, basit bir operasyondur, hasta günlük yaşantısına çoğu zaman aynı gün dönmektedir.■ Bu tip rahatsızlıklar genetik midir? Ailemizde varsa, düzenli olarak kontrole gelmeli miyiz?evet, mutlaka. Özellikle myomların genetik olduğu saptanmıştır. aile-de primer yakınlarımızda myoma bağlı rahim alınması operasyonu gerçekleşmişse, mutlaka ultraso-nografiyle düzenli olarak kontrol edilmeli. ■ Peki ya rahim kanseri?rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserinin de genetik olduğu saptanmıştır. Özellikle yumurtalık kanseri, meme kanseriyle birlikte de geçiş gösterebilir. ailede bu tip hastalıklar varsa, mutlaka

erken teşhis yöntemiyle tedavi edilmelidir. yumurtalık kanserin-de, jinekolojik kontroller ihmal edilmişse, tanı çok geç konabili-yor. Çünkü karında dolgunluk ve gaz sancısı rahatsızlığıyla doktora geliyor hasta... Kanser kendisini göstermiyor. onun için mutlaka her yıl düzenli olarak smear testi ve jinekolojik kontroller yapılmalı. zira geç kalınan vakalarda, cerrahi müdahale yapılsa bile hastanın ömrü kısalıyor.■ Rahim ağzı kanseri hangi yaş aralığında görülür?maalesef oldukça genç yaş-larda, 20'li yaşlarda kendisini gösterebilir. rahim ağzı kanseri hem yaşlı hem de genç kadın-

larda görülmektedir. Hastalığın görüldüğü kadınların yaklaşık yarısı 45 yaşın altındadır. rahim ağzı kanserinin en önemli nedeni human papilloma virüs dediğimiz, Hpv virüsünün neden olduğu en-feksiyondur, cinsel ilişki yoluyla ya da umumi tuvaletler yüzün-den bulaşır. rahim ağzı kanseri hastalarının neredeyse yüzde 90'ınının Hpv virüsünü taşıdığı saptanmıştır. ■ HPV virüsünden nasıl koruya-biliriz?Hpv enfeksiyonuna karşı etkili bir tedavi yöntemi bulunmamak-ta, ancak erken teşhisle virüsü saptamak mümkün. virüsü smear testiyle saptayabiliyoruz. böyle-likle rahim ağzı kanserine neden olmadan tedavi edebilmekteyiz. dediğim gibi, erken teşhis için düzenli kontrol şart.

Rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu yıllık yAPılMAsı geReken sMeAR testi.

OP. DR. FARuk VAnlıOğlu

JinekoloJik kontrol ihmale gelmez!

smear testinde kansere yol açan öncü hücreler görülüyor. Ve basit bir müdahaleyle tedavisi yapılıyor.

26 Yaz 2012 Yaz 2012 27JinekOlOJi

Page 15: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Çocuklarda el-ayak-ağız hastalığına dikkat!

MedIcana Hastanesi BaHçelievler çocuk sağlIğI ve HastalIklarI uzManI dr. alper ÖzkIlIç, HastalIğIn Bu yaz patlaMa yaptIğInI sÖylüyor ve aileleri salgın konusunda uyarIyor: "Hijyen kurallarIna Her zaMankinden daHa fazla Özen gÖsterMeliyiz."

Çocuklarda el-ayak-ağız hastalığı nedir?el-ayak-ağız hastalığı bulaşıcı, viral bir hastalıktır. yaz aylarında görülür. ancak

rakam olarak bu yaz, çok fazla bir artış oldu. salgın halinde, çok fazla vaka geliyor bize. Bu hastalık çoğunlukla 5 yaş altı çocuklarda, nadiren de erişkinlerde gözlenebilir.■ Belirtileri neler?yüksek ateş, el ayaları, ayak tabanları, ağız içinde kızarık lezyonlar ve döküntüler görülür hastada. Bu hastalığa neden olan enterovirus ailesinden bir takım suçlar etken. en çok neden olan virüs, coxsackie virüs tip a 16'dır. diğer enterovirus ise salgınlarda en çok gördüğü-müz tip olan 71 suşu. yani bu salgınlarda etkili olarak bu iki virüsü görmekteyiz. seyri ise şu şekilde; Hastalarda iştahsızlık, kırgınlık, ateşlenme, sıtma benzemesi titremelerle başlar. ateş başladıktan iki- üç gün sonra, ağız içinde lezyonlar çıkar.Bu lezyonlar öncelikle kızarık, daha sonra uçları sulantılı, su çiçeğine benze-yen ülserleşen lezyonlardır. Bir- iki gün sonra, vücutta el ve ayaklarda aynı tarz lezyonlar oluşur. nadiren de olsa, genital bölge, kalçalar, dirsek ve dizlerde de aynı tarz, uçlu, kızarık lezyonlar belirir. ama her hastada bu dökün-tülerin hepsi bir arada olmayabilir. Bazılarında sadece ellerde, ayaklarda olabilir, hastaya göre değişkenlik gösterir.■ Hastalığın komplikasyonları var mı?nadiren de olsa aseptik menenjit ve ensefalittir. yani beyin zarı ve beyin iltihaplanmasıdır. sık görülmemekle birlikte, aklımızda bulunmasında

fayda vardır.■ Hastalık bulaşıcı mı?evet, zaten bulaşma şekli direkt olarak insandan insana temas yoluyladır. Bu virüsler burunda ve boğaz bölgesinde yerleşir ve o kişinin dışkısın-da ve döküntülerin içindeki sıvılarda bulunur. Bu sebeple bulaşma oral fekal yolla dediğimiz yolla, yani ağız ve dışkıdan bulaşır. yani eller iyi yıkanmadığı zaman, el- ağız yoluyla bulaşır. dışkıdan, iyi yıkanmamış elin ağıza götürülmesi sonucu bulaşan bir hastalıktır. lezyonlara, o döküntülere temas etme sonucunda da bulaşabilir. ■ Kuluçka dönemi ne kadar?ortalama 3 ile 5 gün gibidir. yani mikrobu aldıktan 3-5 gün sonra çocuk belirtileri göster-meye başlar. ilk hafta oldukça bulaştırıcıdır. Bu da demektir ki, semptomlar düzeldikten sonra bile çocuk taşıyıcı kalabilir. o nedenle hastalık çok bulaşıcıdır, dolayısıyla hastalık tamamen geçene kadar hasta çocukların izole edilmesi gerekmektedir. Bir çok erişkin de bu virüsü hiç semptom göstermeden, tamamen taşıyıcı olarak geçirebilir. erişkinlerde bu hastalık çok nadirdir.■ Hastalığı suçiçeği'nden nasıl ayırıyorsunuz? semptomları çok benziyor birbirine...Öncelikle hastanın geçmişine bakıyor, öyküsü-nü inceliyoruz. semptomlar daha çok nerelerde görülüyor, nasıl yayılıyor onları tetkik ediyoruz. Şüphede kalınan durumlar için de laboratuvar-dan faydalanıyoruz. virüsün bulunduğu dışkı, sıvılar ve boğaz bölgesinden örnekler alarak

pcr yöntemiyle virüsü izole edebiliyoruz. aynı zamanda kandaki antikorlara bakılarak da teşhis konulabilir.■ Tedavisi nasıl?aşısı yoktur, onun için hastayla temastan kaçın-mak ve bazı temel temizlik kurallarına uymak önemlidir. el temizliğine dikkat etmek, tuvalet ve bez değiştirme sonrasında el yıkamak çok önemli. çocukların oyuncaklarının dezenfek-siyonu da hassasiyet gerektiren bir konu. Bu nasıl olmalı derseniz, tüm oyuncakların yüzey temizliği sabunla yapıldıktan sonra dezenfek-siyonu edilmeli. yani bir tatlı kaşığı çamaşır suyuyla hazırlanmış 4 bardak suyla temizlik yapılmalı. Hastayla öpüşmekten, onun kullan-dığı eşyalarda temastan da kaçınmalıyız. en çok risk faktörü kreşler ve oyun alanları. onun için bu yerleri ziyaret ettikten, eve döndükten sonra çocuğa banyo yaptırılması şarttır. el temasıyla yayıldığı için ellerin de sıklıkla yıkanmasında fayda var.■ Kullanılan spesifik bir ilaç var mı bu hastalıkta?Hayır. oluşan semptomlara göre destekleyici ilaçlar veriyoruz. yani ateşi varsa, ateş düşürü-cü, ağzında yaralar çıktıysa bir takım solüs-yonlar veriyoruz. Bir hafta içerisinde de kendi kendine geçiyor.■ Çocuktan anneye geçme ihtimali var mı?tamamen bağışıklık sistemi ile ilgili bir şey, erişkinlerde hiç rastlamadım. genelde taşıyıcı oluyorlar. çocukların bağışıklık sistemi de daha zayıf olduğu için onlar daha çok etkileniyor.

DR. ALPER ÖZKILIÇ

Yaz 2012 2928 Yaz 2012ÇOCUK HASTALIKLARI

Page 16: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

gözünüz gibi bakın!

· Göz kayması· Göz kapağı düşüklüğü· Göz yaşarması· Çapaklanma· Şişlik· Bir gözü kapayarak bakma· Çok yakından okuma· TV’yi yakından izleme· Gözlerini kısarak bakma

· Okuduğu yeri kaçırma· Okuduğu yeri belirlemek için

parmak kullanma· Uzun süreli okuyamama· Düşük performans· Baş ağrısı· Baş dönmesi· Bulantı· Sakarca davranış

· Dalgınlık· Başı bir yana eğerek bakma· Sık sık gözleri kaşıma· Bebek 3 aylık olmasına rağmen

bakışları odaklayamama· Ailede ciddi göz hastalığı

varlığı durumunda çocukta göz hastalığı olabileceğini düşünmek gerekir.

Göz hastalığı belirtileri

Çocuklarda göz rahatsızlıkları ne zaman ortaya çıkar ve fark edilir?Birkaç aylık bebekken, hatta doğuştan

ortaya çıkabilir. Dikkatli ailelerin gözlemleri ve peşinden gelecek hekim tedavisi ile sorun çözülebilir. Tedavide geç kalınması ise kronik sorunlara yol açabilir. Görme problemleri okul öncesi çocukların yüzde 5-10’unu, okul çağı çocuklarının ise yüzde 20-30’unu etkiler. Tedavi edilmemiş göz problemleri öğrenme kabiliyeti-ni, kişiliği, okula uyumu olumsuz etkileyeceği gibi hastalığın daha da kötüleşmesine ve başka ciddi problemlere de yol açabilir. ■ Göz tembelliği nedir?Göz tembelliği retinaya net görüntü gelmemesi nedeniyle retinanın görmeyi öğrenememesi halidir. Genellikle iki göz arasında gözlük kusu-ru numarasının farklı olmasından kaynaklanır. Özellikle 7 yaşından sonra tembelliği yenmek çok çok zordur. Bu nedenle göz tembelliğinin

çok erken yaşlarda tespit edilmesi, tembel-liğe neden sorunun tedavi edilmesi için çok önemlidir. Özel tedaviler uygulanarak tembellik giderilebilmektedir.

Gözlük bazen yetebilir■ Göz kayması nasıl oluşuyor?Göz kaymaları, doğuştan ya da sonradan olabilir. Doğuştan olanlarda erkenden ame-liyat gerekmektedir. Sonradan olanlarda ise zamanında kullanmaya başlamak kaydıyla sadece gözlük bile bazen yeterlidir. Ancak bu gibi durumlarda bazen hem ameliyat hem de gözlük gerekebilmektedir. Gözlük ile düzeltile-meyen kaymaların en kısa zamanda cerrahi ile düzeltilmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde göz tembelliği gelişecektir.■ Sulanma, çapaklanma, kaşıntı bir hastalığın habercisi mi?Evet. Konjonktivitler, mikrobik, alerjik olmak üzere çok çeşitlidir. ■ Gözyaşı kanalı tıkanıklığı nasıl anlaşılır?Bebeklerde gözyaşı kanalı en geç hafta içinde açılır. Eğer bebeğin gözlerinde sürekli çapak-lanma oluyorsa gerekli tedavi verilerek en geç 6 aya kadar beklenir. Sulanma devam ediyorsa, hafif bir anestezi verilerek gözyaşı kanallarının basit bir müdahale ile açılması gerekebilir. Aksi halde uzun süren enfeksiyon sonrası gözde ciddi, tedavisi güç problemler yaşanabilir. ■ Gözler ne kadar sürede bir kontrol ettirilmeli?Okul öncesi dönemde ailenin gözlemleri, okul çağına gelindiğinde aileden ayrı olarak öğret-men ve eğitmenlerin de çocukları izlemeleri, onlar hakkında gerekirse notlar tutmaları, anormal davranışlara dikkat etmeleri, bir sorun

gördükleri ya da hissettiklerinde aileyi uyararak çocuğun göz muayenesinin yaptırılmasına yardımcı olmaları çok yararlı olacaktır. Pek çok göz problemi erken yaşlarda başladığından çocukların belli zamanlarda gözleri kontrolden geçirilmelidir. Çocukta bir problem görülmese bile okul öncesi çağda 6’ncı ayda, 3 ve 5 yaşlar-da ve okula başlamadan önce; okul sırasında da 2 yılda bir göz muayenesi yapılması uygun-dur. Eğer herhangi bir sorun varsa tabii ki bu dönemler beklenmemelidir.■ Göz muayene yöntemleri neler?Çocuğun göz muayenesi sırasında onlara uygun ışıklı kalemler, biyomikroskop, bilgisayarlı refraktometre gibi çeşitli muayene aletleri kullanılır. Gerekirse genel anestezi ile muayene yapılır. 3-4 yaşındaki çocuklar artık bir çok şeyi ifade edebilirler. Bu yaşlardan sonra çocukların görme güçleri çoğu kez oldukça iyi bir şekilde tespit edilebilir. Aileler genellikle sadece görme keskinliğinin yani küçük objeleri, harfleri okuyabilmenin göz sağlığının ölçüsü olduğunu düşünürler. Aslında göz muayenesi sırasında başka birçok konu da araştırılır. İfade vereme-yen ve kayması olan çocuklarda göz bozukluğu-nu doğru bir şekilde tespit edebilmek için göz damlaları ile göz bebeği büyütülerek muayene yapmak gerekebilir. Bu şekilde göz arkasını detaylı incelemek mümkün olmaktadır.

MEDIcAnA SAMSUn HASTAnESİ GÖz HASTAlIKlArI UzMAnI OP. Dr. nUrcAn GürKAynAK UyArIyOr: “ÇOcUKlArInIzIn GÖzlErİnİ, DOğUMDAn İTİBArEn DİKKATlİcE İncElEyİn. KIzArIKlIK, ÇAPAKlAnMA, SUlAnMA VS. fArK EDErSEnİz HEMEn DOKTOrUnUzA BAŞVUrUn.”

"Çocuklarda en sık görülen hastalıklar olarak göz tembelliği,

göz kayması, gözyaşı kanalı

tıkanıklığı, hipermetropi, astigmatizma,

konjonktivit sayılabilir."

op. Dr. nUrCan gÜrkaynak

Çocuklarınızın gözüne30 Yaz 2012 Yaz 2012 31gÖz sağlığı

Page 17: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Türkiye Tüp bebekTe dünya sTandarTlarının üzerinde”MedIcana InternatIonal İstanbul Hastanesİ tüp bebek Merkezİ başkanI doç. dr. selMan laçİn, eMbrİyo dondurMa İşleMlerİnİ ve başarIyI artIracak yenİ teknolojİk yönteMlere İlİşkİn sorularIMIzI yanItladI.

Öncelikle tanımla başlayalım; tüp bebek nedir?tüp bebek adı üstünde bebeğin laboratuvar ortamında oluşturulması

sonrasında sağlıklı olduğunun anlaşılması so-nucu ana rahmine yerleştirilmesi işlemi. İlk defa 1978 yılında İngiltere'de uygulanan bu yöntem, günümüze kadar yoğun bir şekilde kullanılarak gelmiş durumda. Günümüzde 3 buçuk milyon-dan fazla çocuk dünyaya tüp bebek yöntemiyle geldi. özellikle 1992'de mikroenjeksiyon yönteminde bulunmasıyla, bu konuda çığır açıldı. yumurta ve sperm elde edemediğimiz kişiler hariç, günümüzde büyük bir çoğunluğa anne- baba olabileceklerini müjdeleyebiliyoruz. en fazla üç denemeden sonra başarı oranımız yüzde 85-90'lara varıyor ki bu da çok önemli

bir rakam.■ Tüp bebek sahibi olmak isteyen çiftleri nasıl bir süreç bekliyor?öncelikle çiftin detaylı bir değerlendirmesini yapıyoruz, gerçekten tüp bebek tedavisi gereki-yor mu inceliyoruz. bazen daha basit tedavilerle anne baba olmak mümkün. Mesela bazen yu-murtlama problemleri, ya da tüplerin azalması söz konusu olabiliyor. erkeklerde durum daha zor, çünkü sperm kalitesizse iş zorlaşıyor. neyse ki mikroenjeksiyon yöntemi var.

başarı oranımız yüzde 80'lerde■ Türkiye tüp bebek alanında dünya standartla-rına göre nerede?türkiye'de bu alanda dünya standartlarının üze-rinde bir başarı söz konusu. ülkemizde bu iş bir hayli hızlı gelişti. ege üniversite'sinde başlayan bu tüp bebek macerası oldukça hızlı yayıldı. bugün ülkemizde sadece İstanbul'da 40'dan fazla tüp bebek merkezi var. yurt dışından birçok hasta bebek sahibi olmak için türkiye'ye geliyor. İyi bir blastokist uygulaması olan ünitede, ilk seferde başarı oranı yüzde 55-60'larda seyrediyor, ikinci denemede yüzde 75'e, üçüncü de ise yüzde 85'lere varabiliyor. bizim de başarı oranımız toplamda yüzde 85 seviyesinde. ■ Denemeler arası ne kadar zaman boşluğu olması gerekiyor?İki ya da en fazla üç aylık bir boşluktan sonra fiziksel olarak yeniden deneme yapılabilir. çünkü yumurtalar aynı kaliteye ulaşıyor.

■ Embriyo dondurma tekniğinde başarı ne oranda?embriyo dondurma konusunda yeni teknolojik gelişmeler sonucunda son derece başarılıyız. Hatta çiftlere fazla embriyolarını mutlaka dondur-malarını öneriyoruz. çünkü donmuş embriyonun kalitesi de aradan yıllar geçse bile, yeni olanla eşdeğer kalıyor. böylelikle kardeş istendiğinde aynı işlemi tekrar uygulamamış oluyoruz.■ Donmuş embriyoları ne kadar zaman muha-faza ediyorsunuz?beş yıl, ama yeni yönetmelik gereği çiftler her yıl bizlere evlilik durumlarını ibraz etmeleri gerekiyor. eğer ailelerini tamamladılarsa ya da boşandılarsa, onların isteğiyle embriyoyu imha ediyoruz. ■ Uygulanan klasik yöntemler dışında, başarıyı artıracak farklı teknolojiler mevcut mu? evet, çiftlerin ihtiyaçlarına göre farklı uygulama-larımız var. İlk olarak 'beşinci gün transferi'nden bahsedebiliriz. en iyi embriyoyu seçmek için, zarından ayrıldığı altıncı gün öncesine kadar bek-liyoruz. yani laboratuvar süresini biraz uzatıyoruz ki sonuç daha iyi olsun. İkinci yöntem 'yardımla yuvalama' yöntemi. embriyoyu ana rahmine yerleştirmeden önce lazerle zarında bir delik açıyoruz ki, zardan kolay kurtulsun ve ana rahmine tutunsun. IMsI dediğimiz, çok yüksek dozda spermleri büyüterek seçme teknolojisi var. spermi 6 bin kez büyüterek detaylı inceleyip, en sağlıklı spermi seçiyor, onu yumurtaya enjekte ediyoruz.ko-kültür yapay rahim uygulamamız var. çoğu kez başarısız olan, iyi kalitede embriyo geliştiremeyen çiftlere uyguluyoruz. ana rahminden bir doku alarak laboratuvarda üreterek bir yapay doku ortamı oluşturuyoruz. tüp bebek tedavisinde elde edilen bebekleri, döllenmenin hemen ertesinde bu dokuya gömerek, dört beş günde burada bes-liyoruz. daha sonra alarak sağlıklı olanları rahime yerleştiriyoruz.

“Çiftlere fazla embriyolarını mutlaka dondurmalarını

öneriyoruz. Çünkü donmuş embriyonun kaliTEsi DE araDan yıllar gEçsE bilE, yEni olanla EşDEğEr kalıyor."

Doç. Dr. sElMan laçin

Türkiye'de tüp bebek alanında dünya standartlarının üzerinde

bir başarı söz konusu.

32 yaz 2012 yaz 2012 33TÜP bEbEk

Page 18: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Embriyolarınız

Gebelik oranlarını artırmada yeni bir araç olan 'embryoScope', embriyoların Sürekli olarak izlenmeSini

Sağlayarak, eve bebek Götürme şanSını artırıyor. medıcana bahçelievler tüp bebek merkezi direktörü doç. dr. Süha Sönmez, tüp bebek alanındaki bu Son

Gelişmelerle ilGili Sorularımızı yanıtladı.

Tüp bebek alanında, gebelikte başarıyı arttıran yeni bir gelişme var mı? evet, yeni bir cihaz icad edildi; 'embryoScope' adı verilen bu cihaz

sayesinde, embriyolar kamera yöntemiyle 24 saat gözlemleniyor. bu çok yeni bir teknolo-ji, dünyada da çok yeni tanıtıldı. türkiye'de sadece bazı büyük ünitelerde var, tabii bizim ünitemizde de mevcut. bu cihazın en önemli faydası ise gebelik ve eve bebek götürme oran-larında artış sağlaması. 'embryoS cope' şöyle işliyor; embriyo, mikroenjeksiyon yöntemiyle hemen döllendikten sonra, bu cihazın olduğu inkübatöre yerleştiriliyor. yerleştirildiği andan itibaren, embriyonun bölünme aşamaları tek tek tesbit edilebiliyorsunuz çünkü cihaz 24 saat kayıt yapıyor. yani, bir embriyoyu döllenme gerçekleştiği andan embriyo transferi yapılacak ana kadar canlı olarak görüntülemek, görüntüleri kaydetmek, her dakika veya saate gelişim özelliklerini incelemek mümkün. bunun sağladığı en büyük avantaj, embriyonun tam olarak ne zaman göründüğünü tam olarak

görebilmemizdir.■ Embriyonun tam olarak ne zaman bölündü-ğünü bilmek neden önemli?embriyolardan ilk bölüneni, en iyisidir. bu teknolojiden önce, tüp bebek laboratuarında her bir olguya ait embriyoların gelişimlerinin ölçülmesi ve kalitelerinin değerlendirilmesi için günde ya da 18 saatte bir inkübatör dışarısına çıkarılarak özel mikroskoplar ile kontrol edilirdi. bunun sonucu olarak, sadece embriyoların döllenip, döllenmediği bilgisine ulaştık. ancak, şimdi bu döllenen dört embriyodan, ilk olarak hangisinin döllendiğini görebiliyoruz. bu da daha önce belirttiğim gibi, bizi en iyi embri-yoya götürüyor. ilk bölüneni transfer ettiğimiz zaman gebelik oranları artıyor, düşük oranları da azalıyor. ■ Daha sonraki aşama nedir?daha sonra, yine bölünmekte olan embriyo-lardan bizim 'blastokist' olarak adlandırdığı-mız aşamaya geliyoruz. bu aşamaya ulaşan embriyolar, en iyi embriyolardir. yasa gereği artık belirli bir yaşın altında ve belirli deneme-

lerden geçmiş hastalara, tek embriyo transferi yapmak zorunda olduğumuz için, onlara en iyi embriyoyu vermek istiyoruz ki hem gebelik şan-sı artsın hem de tutunma şansı artsın. bunun için de embryoScope cihazı sayesinde hem en iyi embriyoyu seçebiliyoruz, hem de blastokist aşamasına gelen embriyoları dondurmak, ön-ceki kullandığımız yönteme göre daha iyi, daha verimli sonuçlar alıyoruz. bu başarıyı artıran en iyi yöntemlerden bir tanesi.■ Prosedüre ne zaman başladınız?bu yıl başladık, yılbaşından beri bu cihaz ünite-mizde. zaten dünya çapında tanıtımı da geçen yıl olmuştu. biz de teknolojiyi yakından takip ediyoruz; hastalarımızın iyiliği ve gebe kalma şanslarını artırabilmek için...■ 'EmbryoScope' ile çalışmaya başladığınız-dan beri, gebelikte başarı oranı ne kadar arttı?yüzde 5 ile 10 oranında gebelik oranlarına etki ediyor, aynı zamanda düşük oranı da azaltı-yor. toplam baktığınızda gebelik oranı yüzde 45-50 arasında değişir, ortalama olarak. ama hastaların eve götürme oranı yüzde 25-30 arasında değişir. yani gebe kalanların hepsi eve bebek götüremiyor. çünkü bunların bir kısmı düşüklerle sonuçlanıyor. ancak biz bu cihaz sayesinde erken bölünen embriyoyu transfer ettiğimiz için düşük oranlarını azalttık ve eve bebek götürme oranlarını yükselttik. aslında bir tüp bebek ünitesinin başarısından bahseder-ken, gebelik oranlarından daha ziyade eve bebek götürme oranlarına bakmak lazım. işte bu cihaz bizim başarımızı da artırıyor.

EmbryoScopE naSıl geliştirdi?bilimadamları ve mühendisler, gebelik oranlarını arttırmak amacı ile byakın zaman önce ortak bir çalışma gerçekleştirerek ingilizcede ‘time-lapse imaging’ olarak adlandırılan ve embriyoların inkübatör dışarısına çıkartılmadan 24 saat canlı olarak özel kamera sistemleri ile gözlenmesine ve gelişimlerinin kaydedilmesine olanak veren bir inkübatör sistemi geliştirdiler. böylece rahme tutunma aşamasına ulaşma potansiyeli olan bir embriyo çok daha erken aşamalarda belirlenerek transfer edilebiliyor ve böylece laboratuar ortamında günlerce embriyo büyütmek zorunda kalınmıyor. ayrıca embriyoların bu gelişim dönemi sırasında kaybedilmesi de engellenmiş oluyor. embriyolar günlük kontrol için inkübatör dışarısına çıkartılmadığı için de gerek laboratuvar şartlarındaki değişimden gerekse atmosferik şartların getirebileceği negatif etkilerden de korunmuş oluyorlar.

7/24 gözlem altında

DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ

'EmbryoScope' sayesinde gelişmeler dakika dakika

takip edilebiliyor.

'EmbryoScope' yılbaşından buyana Medicana'da hizmette.

34 yaz 2012 yaz 2012 35TÜP BEBEK

Page 19: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Riskli gebelik nedir?Gebelik fizyolojik bir süreçtir ve bir ailenin en

temel mutluluğudur. Ancak ne yazık ki gebelik süreci her zaman mutlu sona ulaşmamaktadır. Bazı gebelikler hüsranla sonuçlanmak-ta hatta anne karnındaki bebek (fetus) ve anne hayatı tehlikeye girebilmektedir. Her gebelik ve doğum bir miktar risk taşımaktadır; riski olmayan gebe kadın yoktur. Örneğin Dünya Sağlık Örgütüne göre gebelerin yüzde 25’inde önemli sorunlar görülür. Diğer bir

deyişle her 4 gebeden biri risk grubuna girerken, üçü ise düşük risk grubundadır. Unutulmamalıdır ki, düşük risk grubunda olan anne adaylarının bir kısmı, gebeliğin herhangi bir evresinde birden bire riskli duruma gelebilir. O nedenle bir kadın, gebeliği süresince takip altında olmalıdır.■ Nedir bu takip edilmesi gere-ken riskler?Anne adaylarını ve bebeklerini bekleyen bazı risklere örnek vermek gerekirse: Yüzde 2-3’ünde anne karnındaki bebekte major anomali (sakatlık) olabilir. Yüzde 1.5’unda kromozom anomalisi olabilir. Yüzde 5-7’sinde halk ar-sında gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsi-eklampsi gelişebilir. Yüzde 5’inde diyabet gelişebilir. Yüzde 7-10’unda düşük veya erken doğum olabilir. Yüzde 5-6’sında anne karnındaki bebekte büyüme geriliği ortaya çıkabilir.Bu listeyi daha da uzatmak mümkün.

Riskler belirlenebilir■ Riskli gebeliği olan hastalar ne yapmalı?Riskli gebelikler konusunda daha deneyimli ve bu konuda eğitim almış kişilerce yani perinatolog tarafından takip edilmeleri gerek-mektedir. Bu kişiler riskli durumları teşhis ve tedavi etme, gerektiği zamanlarda girişimsel tanısal işlem yapma ve tedavi uygula-mada yetkin kişilerdir. Ülkemizde perinatoloji uzmanlarının sayısı az olduğu için (150 civarında), pe-rinatoloji uzmanı ile gebenin asıl doktoru arasında zaman zaman

konsultasyonlarla çok riskli gebelik olmaması koşuluyla, ilgili gebeyi kadın-doğum doktorunun takip etmesinde sakınca yoktur.■ Gebelikte risk faktörleri daha önceden belirlenebilir mi? Bir kısmı belirlenebilir. Her şeyden önce hamile bir kadının öncesini iyi bilmek gerekir. Daha önceden gebelik yaşamışsa ve o gebeliğinde sorunlar çıkmışsa var olan gebeliğinde de çıkma riski normale göre daha fazladır. Daha sonra ilk üç ayda halk arasında ikili test olarak bilinen ‘kombine tarama testi’ yapılması gerekir. Bu test ile anne karnındaki bebek için yaklaşık yüzde 90 oranında Down sendromu gibi kromozomal bir bozukluk konusunda tahminde bulunabiliriz. Bu ilk üç ay tarama testini kaçıranlar ya da geç başvu-ranlar için ‘dörtlü test’ yaptırmala-rını öneririz. Dörtlü test ile Down sendromunu yüzde 80 oranında tahmin edebiliriz. Dörtlü test imka-nı olmayanlar için geriye üçlü test seçeneği kalıyor ki bu testin oranı yüzde 60 civarında olup en düşük değere sahip tarama testidir. Riski düşük olan gebelerde diyabet taramasını 24-28 gebelik haftala-rında yaparak bazı önlemlerimizi alabiliriz. Aynı şekilde hipertan-siyon ile seyreden hastalıkların öngörüsünü gebeliğin 20-24. haf-talarında belli ölçülerde yapabili-riz. Yine 20-24. gebelik haftaların-da rahim ağzı uzunluğunu ölçerek erken doğum olasılığı konusunda tahmin yürütebiliriz.■ Gebeliği risk altında olan anne adayları, olası bir sorunu önlemek için neler yapmalı?

Takip altında olmaları çok önem-lidir. ■ Hamilelik için ideal yaş aralığı nedir? İdeal gebelik yaşı 20 yaşından sonra 35 yaşından öncedir. Günümüzde eskiye göre daha fazla oranda çıkan geç evlilikler ve dolayısıyla ileri yaş gebelik-ler artmıştır. Ama hekimlikte de sorunlu gebelikler konusunda eskiye göre bilgi birikimimiz arttı ve bilimsel veriler daha da gelişti. Unutulmaması gereken bir durum da ileri yaş gebeliklere hep riskli gebeliklerdir gözüyle bakılmamalı-dır. Her yaşın kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır.

ANNE VE BEBEĞE AİT RİSKLER Anneye ait riskler:· Çok erken (20 yaş öncesi) ya da ileri yaş gebelikler, yani 35 yaşından sonra· Önceki gebeliğinde sorun yaşayanlar, ölü doğum, düşük yapmak, erken doğum, suların erken gelmesi, diyabet, kan uyuşmazlığı, gebelikte kanamalar, epilepsi, kalp-böbrek-karaciğer-bağırsak hastalıkları, kan hastalıkları · Akraba evlilikleri· Annede enfeksiyonlar (HIV, kızamıkçık, sitomegalovirüs, toksoplazma v.b)· Radyasyona maruz kalma· İlaç kullanımı· Çoğul gebeliklerBebeğe ait riskler:· Bebeğin suyunun normalden az ya da çok olması· İri bebek· Fetusta büyüme geriliği· Ultrasonda bebeğe ait anomali olmasıTarama testlerinde risk artışı· İkili test, üçlü test ya da dörtlü tarama testlerinde risk çıkması

“Hamileliğin Her evresini Takip eTmek şarT”

HAmİlelİk İÇİn İDeAl YAş ARAlIğI neDİR? GeBelİk SÜRecİnDe neleRe DİkkAT eDİlmelİ? HAnGİ DURUmlARDA SezARYenle DOğUm YApIlmAlI? kADIn HASTAlIklARI, DOğUm UzmAnI Ve peRİnATOlOjİ UzmAnI DOÇ. DR. İSmAİl ÖzDemİR, GeBelİkTe RİSk FAkTÖRleRİnİ AnlATTI.

DOÇ. DR. İSMAİL ÖZDEMİR

PERİNAToLojİ (RİSKLİ GEBELİKLER) ÜNİTESİmedicana International İstanbul Hastanesi perinatoloji Ünitesinde, gebeliğe ait bütün işlemler yapılıyor. Ayrıca üçüncü aydaki gebelik haftasından başlanarak 18-22 gebelik haftalarında anomali taraması, detaylı ultrasonografi, renkli Doppler muayenesi ve ileri düzey kalp incelemesi (fetal ekokardiyografi) yapılıyor. perinatoloji ünitesinde ayrıca riskli gebelerin ayaktan ya da yatırılarak tedavisi de gerçekleştiriliyor.

"İdeal gebelik yaşı 20 yaşından sonra 35 yaşından öncedir. Günümüzde eskiye göre daha fazla toplumda yer alması nedeniyle, geç evlilikler ve dolayısıyla ileri yaş gebelikler artmıştır."

36 YAZ 2012 YAZ 2012 37KADIN DOĞUM

Page 20: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Anne AdAylArınA Sıcak yaz ayları, hamilelikte

ne gibi zorluklara neden oluyor? Bunları azaltmak

için neler yapmak gerekir?Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, anne adaylarını çevre koşullarına daha duyarlı hale getirmektedir. Bu dönemde vücut ısısı artar. Özellikle hamileliğin ilk aylarında olan anne adayların-

da halsizlik şikâyeti, terleme ile oluşan sıvı kaybına bağlı olarak daha belirgin olabilir. Gebeliğin son aylarındaki anne adayları için sıcak yaz ayları daha zorlu geçecektir. Vücutlarında oluşan değişime ve alınan kilolara bağlı olarak solunum sayısında artış, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma ve sıcağa tahammülsüzlük

daha sık görülür. Bu durumda bol su (yaklaşık 2.5 lt/gün) tüketilmesi ve özellikle sıcak öğle saatlerinde dışarıya çıkılmaması önerilir. Bu aylarda günün sıcak saatlerinin klimalı ortamlarda geçirilmesi daha konforlu bir ortam yaratabilir. Sıvı alımındaki yetersizlik, tansiyon düşüklüğüne neden olabildiği gibi; kabızlık, idrar yolu sorunları ve bebeğin amniyotik sıvı mikta-rında azalmaya da yol açabilir.■ Anne adayları sıcaklarda ne

tip kumaşlardan üretilen giysiler seçmeli? Giysi olarak mutlaka sentetik olmayan kumaşlardan yapılan ve ısıyı yansıtan açık renkli kıyafet-ler tercih edilmelidir. Gebelikte vücut ısısının yükselmesi ve efor kapasitesinin azalması terlemeyi artırır. Pamuklu, cilde nefes aldıran kıyafet seçimi, anne adaylarını cilt

mantarları ve genital mantardan koru-yacaktır. Terlemeye bağlı ciltte oluşabi-lecek sorunları sık duş alma ve doktor önerisiyle kullanılan kremlerle gidermek mümkündür.■ Gebeler seyahat edebilir mi?Yaz aylarında en sık sorulan soruların başında gelmektedir bu soru... Gebelikte

özellikle ilk on haftaya kadar düşük riski yüzde 10 civarındadır. Bu nedenle, gebeliğin ilk haftala-rında ve 34. gebelik haftasından sonra uzun ve yorucu olabilecek seyahatler önerilmez. Bu süreler dışında sorunsuz takip edilen bir gebenin seyahatinde genellikle bir sakınca yoktur. Ancak uzun kara yolculuklarında mutlaka sık mola verilmelidir. Uzun süre hareketsiz kalınca bacaklarda ödem gelişe-bilir ve damarlarda pıhtı oluşumu

riski artar. Uzun karayolu seyahat-lerinde varis çorabı kullanımı riski azaltacaktır. Araba yolculuğunda gebelerin mutlaka emniyet kemeri takması gereklidir. Gebelikte 24. haftadan sonra araba kullanılması önerilmez. Gebelerin uçak ile seyahatinde sakınca yoktur. Ancak özellikle gebelik takibini yapan doktordan onay alınması ve uçuş iznini ifade eden bir raporu anne adayının yanında bulundurması gerekir. 34. gebelik haftasından sonra uçuş izni olsa da bazı hava yolu şirketleri gebeleri uçağa ka-bul etmemektedir. Uzun uçuşlarda uçakta dolaşmalı ve mümkünse varis çorabı giyilmelidir.

Havuzlara dikkat■ Gebelik döneminde havuz ve denize girilebilir mi?Gebelikte havuza girilebilir, ancak havuzların mutlaka temiz olmasına dikkat edilmelidir. Havuzda kalış süresi uzun olmamalı ve çıkınca mutlaka duş alınmalıdır. Islak mayo ile durmak genital florada bulunan mantarların enfeksiyona yol açmasına neden olur ve akıntı, kaşıntı görülür. Bu, hamilelerde en sık görülen enfeksiyon çeşididir. Denizde hamile bir kadın yanlız yüzmemelidir. Gebelikte artan magnezyum ihtiyacı bacaklarda kramplara neden olabilir. ■ Peki ya güneşlenme?Hamilelerde vücuttaki hormonal değişim nedeniyle ışığa duyarlılık artar. Cilt rengi koyulaşır, yeni benler oluşabilir. Özellikle yüzde çiller artar ve “Gebelik maskesi” denilen lekeler olabilir. Bu ne-denle en az 25 faktörlü koruyucu kremler kullanılmalıdır.■ Gıda zehirlenmesi yaz aylarının en sık rastlanan vakalarının başında gelir... Bu durum bir anne adayının başına gelirse, ne yapılmalı?İshal, kusma, bulantı gibi şikâyetlerde doktora başvurmalı ve özellikle sıvı açığı oluşmaması doktorların önerileri doğrultusun-da tedavi olunmalıdır.

“Hamilelerde vücuttaki hormonal değişim nedeniyle ışığa duyarlılık

artar. 'GeBelik mAskesi' denilen lekeler olABilir.”

oP. dr. HATiCe YAĞmUrkAYA BAlkAY

sağlıklı yaz tatili önerileri

MeDICAnA SAMSUn HASTAneSİ KADIn HASTAlIKlArI Ve DoğUM UzMAnI oP. Dr. HATİCe YAğMUrKAYA BAlKAY, SICAKlArDA HAMİlelİK DÖneMİnİ SIKInTISIz Bİr şeKİlDe ATlATMAnIn YollArInI GÖSTerDİ.

Hamileler, fazla güneş ışığına manuz kalmamalı. en az 25 faktörlü koruyucu kremler kullanmalı.

38 yAZ 2012 yAZ 2012 39kAdIn doĞUm

Page 21: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Yenidoğan sarılıklarında nelere dikkat etmeli? Normal yollardaN doğaN

bebekleriN yüzde 60’INda, erkeN doğaNlarIN yüzde 80’iNde görülüyor. Peki NedeN? öNleNebilir mi? Nelere dikkat etmeli? bu sorularIN yaNItINI medIcaNa avcIlar hastaNesi Çocuk sağlIğI ve hastalIklarI doktoru mete FiridiN verdi.

ve boyun bölgesi sararır.II - bilirubin mikarı 8 ile 10 mg/dl arasında ise gövdenin üst bölümü sararır.III - bilirubin miktarı 10 ile 13 mg/dl arasında ise gövdenin alt kısmı sararır.Iv - bilirubin miktarı 13 ile 16 mg/dl arasında ise kol ve bacaklar sararır.v - bilirubin miktarı 20 mg/dl civarında ise eller ve ayaklar sararır.bu süreç, siyah ve kahverengi derili bebeklerde de aynı şekilde işler, fakat sararma yalnızca avuç içlerinde, ayak tabanlarında ve gözlerin beyaz kısmında görünür. ancak yukarıda sözü geçen bu belirtilerin görünüş biçimi ve düzeyi bebeğin doğum haftası, kaç günlük olduğu ve kilosuna göre farklılık gösterebilmektedir. hangi bebeğin tedavi edilmeyi gerektirecek düzeyde hasta olduğuna karar vermek çok önemlidir. teşhisi koyabilmek için mutlaka gün ışığı ya da beyaz ışık altında gözlem yapmak gereklidir.■ Hastalığın tedavi yöntemleri neler?dört tedavi yöntemi yöntemi var: anne sütü sarılığı için: bu tür sarılık için

bebeğin anne sütü ile beslenmesi 24 ile 72 saat arasında bir süre için kesilir ve bebek hazır mama ile beslenir. sarılığın hızlı bir şekilde azaldığı gözlendikten sonra bebeğe anne sütü tekrar verilmeye başlanır. anne sütü tekrar veril-meye başlandığında sarılığın tekrar artmaması beklenir. Fototerapi (ışık tedavisi): düşük düzeyde devam eden fizyolojik sarılıklarda belli bir tedavi uygu-lamaya gerek yoktur ancak bebeğin yaşı (gün olarak) ve ağırlığı göz önüne alınarak 15 mg/dl'nin üzerindeki oranlarda en sık uygulanan tedavi yöntemi fototerapidir. deride biriken bilirubin, uygulanan ışığın etkisiyle, suda eriyecek duruma dönüşür ve böbrekler vasıtasıyla idrar olarak vücuttan atılır. tedavi sırasında, bebek üzerinde sadece alt değiştirme bezi kalacak şekilde soyulur ve göz-lere koruma amaçlı bir maske takılır. bu şekilde ışığın altına yatırılır. Işık tedavisi esnasında çok sıvı kaybı olacağından bebeğin en az iki saatte bir ya annesi tarafından emzirilmesi sağlanır ya da yine aynı sıklıkta bebeğe mama verilir. Işık

tedavisi esnasında, bebeğin sindirim sistemi hızlı çalışacağından dışkılama sayısında ve miktarında da bir artış gözlenir.direkt gelen güneş ışınları sarılığa karşı etkili-dir. Fakat yeni doğmuş bir bebeği çıplak olarak açıkta bırakmak üşütmek ve güneş yanığına sebep olacağından düşünülmemelidir. intravenöz immunglobülin tedavisi: Şiddetli kan uyuşmazlığı bulguları olan hastalarda kan deği-şimi tedavisine ihtiyacı azaltmak için uygulanır.kan değişimi: kandaki bilirubin düzeyi aşırı miktarda arttığında ya da artma eğilimi gösterdiğinde bebeğin kanının tamamen "transfüzyon"değiştirilmesi şeklinde uygu-lanır. bebeğin kanının değiştirilmesine karar verilirken, doğum haftası, doğum ağırlığı, kaçıncı günde (yaş) olduğu göz önüne alınır ve bilirubin miktarı 20-25 mg/dl'nin üzerinde olursa bu işlem doktor onayı ile uygulanır. bu tip sarılığın hepatit b veya diğer mikrobik sarılık hastalığı ile ilgisi yoktur. hepatit b mikrobun-dan korunmak için yapılan aşının yenidoğan sarılığı üzerinde hiçbir koruyucu etkisi yoktur.

Yenidoğan sarılığı nedir?yenidoğan sarılığı ya da bebek sarılığı, yeni doğmuş bebeklerde kanlarındaki

sarı renkli bilirubin miktarının artması netice-sinde görülen bir çeşit sarılıktır. doğumdan sonraki ilk haftada her doğan bebeğin kanında az veya çok derecelerde mutlaka bilirubin mik-tarında artış gözlenmektedir. yenidoğan sarılığı, hayata yeni başlamış bebeklerde en sık görülen sıkıntılardan birisidir. Normal doğan bebeklerin

yüzde 60'ında görülürken erken doğan bebek-lerin yüzde 80'inde görülebilmektedir.■ Neden görülüyor?Çeşitli fiziksel nedenleri var. yeni doğmuş bebeklerdeki alyuvarların aşırı hızlı bir şekilde ve aşırı miktarda parçalanması (bebek kanının normalleşmesi, bebeğin kanının yüksek hema-tokrit değerinin olması), bebeğin karaciğerinin, kanındaki aşırı miktardaki bilirubin oluşumunu işleyecek kapasiteye sahip olmaması ve bebe-ğin yeteri kadar sıvı alamaması, beslenememesi şeklinde sıralayabiliriz. diğer nedenlerini ise şöyle sıralayabiliriz: bebeğin anne ve babasının rh ve abo uyuşmazlığı veya minör kan grubu uyuşmazlıkları, bebeğin alyuvarlaındaki (kırmızı

kan hücreleri) şekil ve işlev anormallikleri (orak hücre, sferositoz gibi), doğum esnasındaki zor-lanmalara bağlı aşırı ezik ve çürükler, vücutta herhangi bir yerde toplanan kan birikimi, bazı konjenital hastalıklar, hepatitler veya karaciğer-deki bilirubin işlenmesini etkileyecek sorunlar. prematüre doğum…■ Belirtileri neler? yenidoğan sarılığı doğumdan sonraki ikinci veya üçüncü gün gözlenir ve bir hafta ile 10 gün arasında yok olur. sarılığın kaybolması en son yüz ve boyun ve de onu takiben göz akla-rında olur. erken doğum, prematüre veya düşük kilolu doğan bebeklerde hastalığın belirtileri dördüncü ile altıncı günler arasında meydana çıkabilir. bilirubinin kandaki normal oranı yeni doğmuş bir bebekte 1-2 mg/dl'dir. bu değer 5 mg/dl'yi geçtiğinde sarılık gözle farkedile-bilir bir duruma gelir. ilk belirti bebeğin göz akındaki sararmadır. bilirubinin kandaki miktarı ile vücuttaki sararmanın oranı ve gözlendiği bölgeler ilişkilidir.I - bilirubin oranı 5 ile 8 mg/dl arasında ise baş

"Yenidoğan sarılığı doğumdan sonraki ikinci veya üçüncü gün gözlenir ve bir hafta ile 10 gün arasında

yok olur. İlk Belİrtİ BeBeğİN göz akıNdakİ sararmadır."

dr. mete FİrİdİN

Yenidoğan sarılığı, yeni doğmuş bebeklerde kanlarındaki sarı renkli bilirubin

miktarının artması neticesinde görülür.

40 YaZ 2012 YaZ 2012 41YeNİ dOğaN

Page 22: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Dr. Dt. CENGİZ DÜNDAR

Üç seansta ideal ağız yapısı mÜmkÜn

MedIcana diş Hastanesi Protetik diş tedavisi UzManI dr. dt. cengiz dündar, diş HekiMliğinde estetik ve korUyUcU yaklaşIMIn geldiği son nokta olan dental laMina kaPlaMalarIn yaPIM sürecini ve avantajlarInI anlattI.

dişe minimum seviyede zarar veri-yor, kaldı ki ileride diş dokusunun tahribata uğramasını önlüyor.

ağrılı süreç değil■ Süreç nasıl işliyor?Hasta bize geliyor, şikâyetlerini anlatıyor. tedavi öncesi resimlerini çekiyoruz ağız yapısının, ileride sonucunu görmesi için. resmin üzerinde hastaya birlikte, nelerin yapılacağını ve nelerin yapılama-yacağını belirliyoruz. laminalara karar verirsek, hastadan bir teşhis modeli alıyoruz. Bu teşhis modeli, laboratuvara gönderiliyor. 'Wax-up' dediğimiz bir yöntemle, teknisyen doktor eksik olan kısımları teşhis modeli üzerinde mumla ideal formun üzerinde oluşturuyor. yani dişlerini yeniden yapılandırıyor, ideal formunu gösteriyoruz. Böy-

lelikle hastamızda protezin neye benzediğini görebiliyor, değişiklik istiyorsa üzerinde oynamalar yapı-yoruz. daha sonra hastaya randevu veriyoruz, 0.3-0,5 milimetre arasın-da aşındırma yaparak, renkleşmeyi ve yamuklukları aşındırıyoruz. daha sonraki seans prova seansı oluyor. dişeti uyumuyla bir prob-lem yoksa laboratuvarda yaprak seramik kaplamalar fırınlanıyor, hazırlanıyor ve bize yollanıyor. o yaprak seramiklerinde kendi aplikator uçları var, böylelikle hiç iz bırakmadan yapıştırılıyor. zaten en önemli özelliklerinden biri, yapıştırma teknikleri.■ Ağrılı bir süreç mi?kesinlikle ağrılı bir süreç değil; çünkü diş minelerine dokunmu-yoruz, dişin yüzeyine yapıştırılıyor. aşındırma sonrası gerekirse Mock

up dediğimiz geçici restorasyonları yerleştiriyor. Böylelikle diş hiç açıkta kalmıyor. zaten iki ya da üç randevuda ideal ışıltılı dişlere kavuşuyorsunuz.■ Lamine veneer yaptıranlar, rahatlıkla elma yiyebilirler mi?Hiç bir problem olmaz. dişleriyle fındık kırmak isterlerse, nasıl nor-mal diş çatlarsa, o da çatlayabilir. onun dışında problem yok. ■ Renk farkı oluyor?rengi doğru seçerseniz, doğru

doktor ve laboratuvar teknisyeniyle çalışırsanız hiçbir renk farkı olmaz. ■ Peki, bakımı nasıl?normal dişlere yapılan işlemlerle aynı; fırçalanması yeterli. Bir de diş ipi ve gargara da kullanılmalı.■ Ne kadar zaman dayanır?dişeti uyumu çok iyi olduğu için, kronlardan daha dayanıklıdır. onun için iyi bakılırsa, çok uzun süre, gidebildiği kadar gider. Has-talar güvenle bu restorasyonlarını kullanırlar.

laminate veneer işlemi nedir ve nasıl yapılıyor?laminate veneerler temel

olarak, ön grup dişlerde renk de-ğişikliklerinin giderilmesi ve belli bir dereceye kadar şekil düzeltil-mesi amacıyla yapılan bir işlemdir. dental lamina veneerler ağzın kesici dişler ve küçük azı dişlerini içine alan bölümünde dişlerin ön yüzeylerinden minimal ve eşit oranda, 0,3-0,5 mm arasında, mine kısmen de dentin dokusu kaldırılarak hazırlanırlar. klinikteki aşındırma işlemi sonrası ağızdan ölçü alınır ve laboratuvara yollanır. teşhis modelinde hazırlanan geçici restorasyonlarda dişlere yapıştırılır.■ Kimler tercih etmeli?"Bleaching" diye adlandırılan beyazlatma metoduyla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibi-yotik, flor gibi lekeleri, kalıtsal yapı ve renk bozukluklarını gidermek için lamina kaplama uygularız. Bununla birlikte, diş aralanmaları-nı (diastema) kapamada, kırık veya aşınmış dişlerin restorasyonunda, rengi ve yapısı bozulmuş eski dol-guların düzeltilmesinde, çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde de kullanılır. ■ Bahsettiğiniz renk değişimi

durumu aşırı derecede sigara/ kahve/ asitli içecek tüketenlerde de görülüyor mu?tabii ki... nikotin lekeleri, kronik sigara kullanıcılarında da gördü-ğümüz renkleşmeler var... ve o lekeler bir noktadan sonra diğer yöntemlerle düzeltilmiyor ya da hasta tatmin olmuyor. dolayısıyla yaprak porselen sistemini uygulu-yoruz onlara da.■ Yöntem kimlere uygulanamaz?lamine restorasyonlarla çok geniş alanları kapatmaya çalışmamalıyız. Mesela dişeti seviyesinde ileri derecede bozukluk varsa, iki diş arasında açıklık varsa, ya da dişeti tahribatı söz konusuysa, bu has-talara farklı bir tedavi uygulamak gerekir. ayrıca dişlerin daha önce preparasyona uğramamış olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, çene bozuklukları, diş sıkma ve gıcırdatma gibi alışkanlıkları olan-lara da önermiyoruz, zira yaprak porselen hassas bir malzeme, dolayısıyla aşınır.■ Dişe zarar veriyor mu bu işlem?lamine porselenlerin en büyük özelliği konservatif yani koruyucu tedavi yöntemleri içinde yer al-masıdır. kronlara göre son derece zararsız. yani uyguladığımız işlem

"Lamine porselenlerin en büyük özeliği

KoNSERvAtİf, YANİ KoRuYuCu tEDAvİ YöNtEmLERİ İçİNDE YER ALıYoR oLmASı."

"Bleaching" diye adlandırılan beyazlatma

metoduyla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibiyotik,

flor gibi lekeler, kalıtsal yapı ve renk bozukluklarını

gidermek için lamina kaplama uygulanıyor.

Lamine veneer yaptıranlar, rahatlıkla elma yiyebilir. Ama

fındık kırarsa, nasıl rolmal dişler çatlarsa, o da çatlayabilir.

42 yaz 2012 yaz 2012 43PEDoDoNtİ

Page 23: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Karaciğerin Medicana InternatIonal ankara Hastanesi organ nakli direktörü Prof. dr. sadIk ersöz, karaciğeri koruMak için yaPMaMIz ve kaçInMaMIz gerekenleri anlattI

Obezite ve dengesiz beslenme karaciğe-ri nasıl olumsuz etkiler?karaciğerin en önemli düşmanları

şişmanlık ve obezite. türkiye’de bu konuda farkındalık artmaya başladı. sağlık Bakanlığı’nın çalışmaları var. Bugün aBd’de en önemli has-talık obezite. obezite, birçok sistemi etkiliyor. karaciğerde yağlanmaya yol açıyor. fonksiyonel yeteneklerinde kötüleşmeye, ileri seviyelerde ciddi hasarlara, hatta hastanın hayatını tehdit eden noktalara gelebiliyor. obezite, vücut kitle endeksi hesabına göre yapılıyor. Boyunuza göre kilonuz nedir? vücut kitle endeksinin 30’un üzerinde olması şişman olduğunuzu gösterir. Şişman insanlarda karaciğer yağlan-ması çok sık görülüyor. karaciğeri korumak için öncelikle zayıf kalmak gerekiyor. karaciğerle ilgili ikinci önemli konu beslenme. dengeli ve düzgün beslenmek gerekiyor. üç ya da dört öğün beslenirken aşırıya kaçmamak lazım.■ Alkol kullanımı ne sıklıkla yapılmalıdır?25 yaşın altındakilerde sıfır alkol, 25 yaşından sonra alkol tüketmeye başlayanlarda alkolizm oranı çok düşük oluyor. ailelerin bu konuda ço-cukların üzerinde baskı kurmasından yanayım. Haftada iki gün, alkol tüketimi için ideal. alkol ürünlerinin içerdiği alkol oranı farklı. Bir litre biranın içinde 50 ml litre etil alkol var. alkolün yıkılması karaciğerde gerçekleşiyor. karaciğerin 10-15 mililitre saatte yıkım hızı var. 50 mililitre alkolün 4 saat sonra hiçbir etkisi kalmıyor. devamlı alkol içenlerde bu yıkım hızı artıyor. Bu

nedenle toplam o günkü tüketimin 50 mililitre alkolle sınırlanması iyidir. Mümkünse 25 mililit-re de olabilir. ■ Alkolün kanı sulandırıcı ya da damar geniş-letici özellikleri mevcut mu?damar genişletici, kanı sulandırıcı özellikleri yok. kanı sulandırmak için su içmelisiniz. Hastalıklar nedeniyle kanınızın sulanması için aspirin içilebilir.

Tek yol az yemek, çok hareket■ Peki alkol dışında karaciğere zararlı ne tip içecek ya da yiyecekler var?toksit gıdalar var. Bunlar zararlı. örneğin man-tarlar. Mantarın içinde karaciğer için çok ciddi toksit içeren maddeler var. Mantar zehirlenmesi çok çabuk gelişim gösteriyor. kısa sürede ölüme götüren sonuçlar bile doğurabilir. “kocakarı” ilacı denilen hiçbir ilacı tüketmememiz gereki-yor. Bitkisel ilaçlarla zayıflamak diye bir şey yok. zayıflamanın tek yolu az yemek ve çok hareket etmek. Hepatit B özellikle önemli bir konu. çocuklar, mecburi olarak aşılanıyor. ■ Karaciğerde meydana gelen rahatsızlıklar önceden tespit edilebilir mi?karaciğer çok sinsidir. son noktaya gelene kadar karaciğerin yağlanması ya da başka herhangi bir rahatsızlık fark edilemez.■ Ne sıklıkla kontroller yapılmalıdır?Belirli aralıklarla sağlık kontrollerinden geçmek önemli. Her 10 yıllık dönemlerde kontroller yapılmalıdır. Bugüne kadar hiç hastaneye

gitmeyip kontrolden sonra hepatit B olduğunu öğrenen birçok hastamız oldu. önlenebilir bir hastalıktan hayatınızı kaybeden bir noktaya gelebilirsiniz.■ Karaciğer naklinden sonra tedavi süreci nasıl?karaciğer nakli hastaları bizim özel hasta grubu. onları steril bir ortamda yaşamaları için zor-lamıyoruz. Bazı ilaçların çok dikkatli ve özenli kullanması gerekiyor. Bir ya da iki ilacı ömür boyu kullanıyor. Bunu atladığı takdirde vücut tekrar karaciğeri reddetmeye başlayabilir. ömrü kısalabiliyor. takipleri çok ciddi ve iyi yapılması gerekiyor. genel olarak kalabalık ortamlardan uzak durmak gerekiyor. vücut kontağı iyi bir şey değil. yanaklardan öpüşme adetini yapmama-mız gerekiyor. sadece el sıkışmak ve sıkıştıktan sonra da elleri yıkamak lâzım. ülkemizde canlı donörden 80, kadavradan yüzde 20 oranında nakil yapılıyor. türkiye’de 70 Bin diyaliz hastası var. Bunların 50 binine nakil yapmak gerekiyor. Bu 50 Bin için 25 bin beyin ölümü gerekiyor. Hedef, her milyon nüfus için beyin ölümü sayısı 40.

düşmanları

"Karaciğer çok sinsidir. son noktaya gelene KAdAr KArAciğeriN yAğlANmAsı yA dA herhANgi bir hAstAlıK fArK edilmez."

PrOf. dr. sAdıK ersÖz

belli aralıklarla kontrollerden geçmek çok önemli. 20 yaşından sonra her 10 yılda bir kontrole gidilmeli.

YaZ 2012 4544 YaZ 2012OrgAN NAKli

Page 24: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Sadece cilt gençleştirme tedaviSinde değil aynı zamanda ciltte oluşan deFormaSyonlarda ve cilt çatlaklarında da başarılı Sonuçlar veren inFini, tek bir SeanSta gözle görülebilecek bir etki yaratıyor. medıcana ınternatıonal ankara HaStaneSi medikal eStetik uzmanı dr. devrim gürSoy, yöntemin cilt altı dokulara uygulandığı için etkiSinin uzun Sürdüğünü ve tek bir SeanSta bile gözle görülecek etkileri olabileceğini Söylüyor.

Neden yüzümüz yaşlanır ya da daha 30 yaşımıza bile gelmeden neden yorgun

ve bitkin bir ifadeye sahip oluruz?aslında bunun 2 ana nedeni bulunmaktadır. birincisi çevre-sel faktörler, ikincisi ise genetik faktörler.çevresel faktörlerden kastımız yaşadığımız coğrafyadır. özellikle teknolojinin hayatımıza daha fazla girmesi ve strese bağlı olarak ge-lişen koşullarda bedenimizde bir-takım stres hormonları salgılar. bu hormonlar kolajen ve elastin mik-tarlarında azalmalara sebep olur. mimik kaslarının çok fazla hareket ettirilmesi, sigara içilmesi, kuru cilt yapısı ve cilt yapısındaki yağlanma azlığı gibi faktörler de negatif bir katkı sağlamaktadır. yerçekiminin o karşı konulamaz etkisi de işin içine girdiğinde deformasyon süresi başlayarak yorgun, halsiz ve yaşlı bir yüz yapısı yaratır.genetik faktörler ise bizim değişti-remeyeceğimiz durumların başında gelir. cildimizdeki kolajen ve elastin miktarındaki azalma cilt yapısının aşırı hassas oluşu, yanak bölgesin-deki doku volümünün kaş kaybına bağlı azalmasına, şakak bölgesi kaslarının zayıf olması ve mimik kaslarının çok fazla çalışması.

Altın iğnelerle gençlik■ Yüzümüzde zamana karşı ilk darbeyi hangi bölgeler alır?anlaşılacak bir şekilde ifade etmek gerekirse ilk olarak göz çevresinde meydana gelen kırışıklıkla zamanla artmakta, göz kapakları yer çekimi ve doku kaybı sebebiyle aşağıya doğru sarkmakta, gözaltı torbaları belirginleşmekte, dudak kenarın-dan başlayıp buruna kadar giden çizgiler derinleşmekte, elmacık kemiğinde meydana gelen hacim azalması sonucunda ise yanak bölgesi dolgunluğunu kaybetmek-tedir. elmacık kemiği bölgesindeki düşmeyle birlikte ise aslında bir

bütün olarak çalışan kas grupları ahengini yitirerek dokuların yer değiştirmesini sağlamaktadır.■ İnfini, kısa zamanda gözle görülecek etki yaratır mı?infini, yüzümüzü gençleştirirken aynı zamanda cilde minimal hasar veren, cilt altı dokulara uygulandığı için etkisi çok uzun süren, tek bir seansta bile gözle görülecek düzeyde bir etki yaratan, radyofreakans enerjisinin cilt toparlayıcı etkilerini hızlandıran ve bunu Fraksiyonel lazer sistemi ile harmanladığımız bir cihazdır. direkt olarak cilde dokunulmadığı için ciltte kalıcı izler bırakmamaktadır.■ Nasıl uygulanır?mekanizması şu şekilde çalışmak-tadır: ileti gücü yüksek olan ve 0,8 mm ile 2,00 mm arasında de-ğişebilen mikro altın uçlu iğneler cilt altına fraksiyonel radyofrekans enerjisini direkt olarak vermektedir. işlem lokal anestezi altında ya-pılmaktadır. altın uçlu iğneler cilt altında ki kolajen ve elastin liflerini uyararak, hem kırışıklıklardan hem de ciltte oluşmuş olan sarkmalar-dan kurtulmamızı sağlamaktadır. lazerle, peeling yöntemi ile ya da dermabrazyonla yapılan tedavilerde ciltte oluşabilecek ciddi problem-leri infini ile kesinlikle görmek mümkün olmamaktadır. yüzde uzun süren kızarıklıklar, günlerce düzelmeyen cilt ödemi ve işlem sonrası oluşabilecek yanıklar kesin-likle izlenmez. çünkü fraksiyonel radyofrekans enerjisi direkt olarak cilt altına verilir.infini ciltte kontrollü bir hasar oluşturmaktadır. bu şekilde dokular kendini onarmak için harekete geçer ve yenilenme süreci başlar. tüm diğer cihazlar bu etkiyi oluş-turabilmek için cildin üzerinden bu enerjiyi verdiklerinden dolayı, aynı sonuçları elde etmek için farklı sorunlarla baş etmemiz gerekecek-tir. altın uçlu iğnelerin iletim gücü sayesinde hiç kayba uğramayan

radyofrekans enerjsi sayesinde de cildin 2 mm kadar altına girilerek hedef dokulara daha güçlü bir şekilde etki oluşturulmuş olur.■ Kaç seans gençleşmek için yeterli olur?2-3 seans yeterli olmakla birlikte ilk seans en fazla etkinin olduğu se-anstır. göz çevresi mimik kaslarının, dudak çevresindeki kırışıklıkların, boyun ve dekolte bölgesinde-ki problemlerin, el üzerindeki yaşlılık lekeleri ve kırışıklıklarının tedavisinde son derece etkili bir sistemdir. kolda meydana gelen sarkmalarda da toparlama sağlar. yüzeysel anestezi altında güvenle uygulanır. işlem yarım saatte uy-gulanır ve yarattığı etkiler çok uzun süre devam eder. ciltte meydana gelen kızarıklıklar 4-5 saat içinde toparlar ve 1 ay içinde en mükem-mel sonuçlara ulaşılır. ■ Vücudun diğer bölgelerine de uygulanıyor mu?vücut bakımında ve çatlak tedavi-sinde de kullanılan bir yöntemdir. çatlak üzerinde açtığı küçük deliklerle adeta çatlak dokusunda bir yara oluşturmakta ve bu yara dokusu iyileşirken dokudaki yeni-leme etkisiyle çatlaklar kapanmakta ve daha iyi bir görünüm sağlan-maktadır.

Mucize yöntem

İnfİnİ

“İnfini, cilt altındaki kolajen ve

elastin liflerini uyararak, hem KırışıKlıKlardaN hem de cİltte oluşmuş olaN sarKmalardaN Kurtulmamızı sağlar.”

dr. deVrİm GÜrsoY

İnfini cildi gençleştirir, leke ve kırışıklıkları azaltır.

İnfini ile zamanı geri çevirmek

mümkün.

YAZ 2012 4746 YAZ 2012dermatoloJİ

Page 25: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Her beyin tümörü, ölümcül değil”

Bahçelievler MedIcana hastanesi Beyin ve sinir cerrahisi UzManI Op. dr. hikMet UlUğ, ülkeMizde her yIl 15 Bin yeni Beyin tüMörü hastasI OldUğUnU söylüyOr. dr. UlUğ, tüMörün çeşitleri ve tedavi yönteMleriyle ilgili sOrUlarIMIzI yanItladI.

Beyin tümörleri kaç çeşide ayrılıyor?Beyin tümörleri birincil beyin tümör-leri ve metastatik beyin tümörleri

olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Birinci tümörleri doğrudan beyin dokusundan kay-naklanır. Metastatik tümörler ise vücudun başka bölgelerindeki kanser dokusunun beyine sıçramasıyla ortaya çıkar.■ Her beyin tümörü ölümcül mü? Birincil beyin tümörleri de iyi huylu yani benign ve kötü huylu yani malign olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Birincil beyin tümörlerinin her yıl 100 bin sağlıklı bireyin dokuzunda geliştiği saptanmıştır. aynı oran metastatik beyin tümörleri için de verilebilir. Bu hesapla her yıl ülkemizde yaklaşık 15 bin yeni beyin tümörlü hastanın görüldüğü söylenebilir.■ Beyin tümörü sadece yetişkinlerde mi görülür? Teşhis nasıl konuluyor?çocukluk döneminde ve erişkinlerde sık görülen beyin tümörü tipleri değişiklikler gösterir. Beyin tümörlerinde hücre tipinin kesin tanısı yalnızca, tümörün ameliyatla çıkartılıp mikroskop altında incelenmesiyle konur. ancak cerrahi girişimden önce, gö-rüntülere bakılıp daha önceki deneyimlerin ışığı altında hücre tipi tahmin edilebilir.■ Tümörlerinde tanı süreci nasıl işliyor?öncelikle hekimin muayenesi çok önemlidir. ardından hekimin izleyeceği görüntüleme ve laboratuvar çalışmaları önem taşır. gü-nümüzde görüntüleme açısından Magnetik

rezonans görüntüleme (Mrg) büyük önem taşımakla birlikte tümörün tabiatına göre tomografi, anjiografi, fonksiyonel görün-tüleme gibi değişik inceleme yöntemleri gerekli olabilir. görüntüleme yöntemleri dışında elektrofizyolojik çalışmalar ve labo-ratuvar incelemeleri de tanıda yardımcıdır.■ Peki, bu tümorlerde tedavi yöntemleri neler?iki ana tip tedaviden söz edebiliriz. Birincisi ‘cerrahi tedavi’dir. tümörün yerleşimine göre kafatasında kaldırılan küçük bir ka-paktan girilip, mikroskop yardımıyla tümör çıkartılır. Bazı kötü huylu ve riskli tümör-lerde tümörün bir bölümü bırakılabilir. ameliyat kimi zaman da tümör dokusun-dan biyopsi alarak tanı konması amacıyla yapılabilir. ameliyatlar sırasında kullanılan gelişkin ameliyat mikroskopları, navigasyon cihazları, ultrasonik aspiratör gibi yüksek teknoloji ürünü aygıtlar ameliyat risklerini günümüzde en aza indirmektedir. ikinci te-davi yöntemi ise ‘radyoterapi’. özellikle kötü huylu veya metastatik beyin tümörlerinde kimi zaman ameliyat sonrası, kimi zaman da ameliyat edilmeden tedavi amacıyla rad-yoterapi kullanılır. günümüzde özellikle yo-ğunluk ayarlı radyasyon tedavisiyle (IMrt) çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.Bir diğer tedavi biçimi de daha çok yardımcı olarak kullanılan kemoterapidir. ancak kemoterapi henüz özellikle birincil beyin tümörlerinde çok etkili değildir.

Beyin tümörlerinin Belirtileri neler?Kafa içi basıncını artırarak: kafatasımız genişleme olanağına sahip olmadığı için beyin dokusu içinde yer ala fazladan bir kitle olarak tümör kafa içi basıncını artırır. özellikle sabahları artan baş ağrısı, bulantı ve kusma, bilinç bulanıklığı gibi bulgular ortaya çıkar.yerleşim yerine göre: tümör yerleştiği bölgede çevresindeki beyin dokusuna bası yaparak belirtiler verir. kol veya bacakta güçsüzlük, uyuşma, görme kaybı, kulakta çınlama, işitme azalması, konuşma bozukluğu, değişik tipte epilepsi nöbetleri gibi belirtiler oluşturur.Bazı tip beyin tümörleri hormon salgılayarak vücudun hormon dengesini bozar. kadınlarda adet düzensizlikleri, aşırı kıllanma, tiroid bezinin düzensiz çalışması gibi bulgular oluşturur.

OP. DR. HİKMET ULUĞ

“Tümörün tanı sürecinde, öncelikle hekimin muayenesi

önemlidir. Ardından,

HEKİMİn İzLEyEcEĞİ görünTüLEME

vE LaBoraTUvar çaLışMaLarı çoK

önEM Taşır."

48 YAZ 2012 YAZ 2012 49BEyİn cErraHİSİ

Page 26: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Sıcak havalarda mideyi koruma

rehberiMedIcana SaMSun HaStaneSi GaStroenteroloji uzManI dr. Serkan

uySal beSlenMe ve yaşaM tarzI ile ilGili alIşkanlIklarIn MevSiMlere Göre değişMeSine dikkat çekerek yaz aylarInda Mide SorunlarInIn

yaşanMaMaSI ve SağlIklI kalMak için önerilerde bulundu.

yaz aylarında ne tip mide hastalıkla-rıyla karşılaşırız? yaz aylarında mide sağlığı açısından bakıldığında genel olarak yemek

yeme alışkanlıklarının, yemek yeme zamanları-nın değişmesi nedeniyle mide ilişkili sorunlar görülebilmektedir. yaz aylarında gastrointestinal sisteme ait mikrobik bulaşıcı hastalıklar olan akut gastrit, gastroenterit gibi mikroorganizma-ların kendileri veya toksinleri ile oluşan besin zehirlenmeleri daha sık görülür.■ Neden gıda zehirlenmeleri artıyor?Sıcakta gıdalar mikroorganizmalara iyi birer konak, besiyeri haline gelirler. Sıcakta bekleyen

gıdalar bu şekilde daha çabuk bozulabilir ve çürüyebilir. özellikle beklemiş süt ve süt ürünleri, sütlü tatlılar, dondurma vb gıdalar mikroplar için iyi birer konaktır. bu sebeple beklemiş gıdaların tüketilmesinden kaçınılmalı-dır. yine iyi yıkanmamış salata malzemeleri, çiğ et gastrointestinal paraziter enfeksiyonlar için iyi bir geçiş kaynağıdır. bu sebeple meyve ve sebzelerin çok iyi yıkanması gerekir.■ Besin zehirlenmesinin belirtileri neler?besin zehirlenmeleri dediğimiz durum genellik-le ani başlar ve bulantı, kusma, kramp tarzı ka-rın ağrıları, ishal, ateş gibi semptomları vardır. Genellikle şüpheli gıdayı alımı takiben 1-24 saat içinde başlar ve 2-3 günde düzelir. ancak bazı durumlarda ilaç tedavileri gerektirir. ■ Besin zehirlenmesi geçiren bir hasta, neler yapmalı?özellikle vucudun sıvı kayıpları ishal ile artaca-ğından vucudun sıvı kayıpları yerine konma-lıdır. kişi eğer bulantı ve kusmalar nedeniyle sıvı alamıyorsa gerekirse damar yolu ile sıvı

verilmesi uygun olabilir. ishal durumu geçene kadar barsak hareketini artıran posalı gıdaların alınmaması önerilir. Genellikle ishal durumunu kesmek için ishal kesici ilaçların kullanılma-sı hastalık oluşturan mikroorganizmaların barsakta kalma süresini uzatacağından uygun değildir. besin zehirlenmesinde şikayetler 24-48 saatte kendiliğinden geçmiyor, kişinin sıvı alımını engelliyor, yüksek ateşe sebep oluyor, kanlı ishal oluyor, bilincinde bozulma uykuya eğilim oluşuruyorsa bekletmeden doktora gidilmesi gerekir. özellikle yaşlı şeker hastalığı, hipertansiyon, böbrek hastalıkları, kalp hastalığı gibi ek kronik hastalıkları olan kişilerin böyle bir durumda vucudunda sıvı eksikliği yaşamaması dahada önem kazanır. bu durumda olanların durumları dahada kötüleşmeden doktora baş-vurması önemlidir.■ Sıcaklarda zehirlenme dışında mideyi etkileyen başka hastalıklar var mıdır?enfektif hastalıklar dışında da mide ilişkili bazı problemler oluşabilir. aşırı soğuk veya aşırı

sıcak gıdalar midemizin gıda duyarlılığının arttığı fonksiyonel dispepsi adını verdiğimiz bazı hastalıklar için şişkinlik, yanma, ağrı gibi şikâyetlerin artmasına neden olabilir.■ Reflü hastalığının yaz aylarında atağa geçtiği doğru mudur?yaz ayları reflü hastalığı açısından şikâyetleri artırabilecek bazı durumları beraberinde getirir. yemek yeme alışkanlıklarımızı değiştirebilir. Havanın daha geç saatlerde kararması ve bu sebeple akşam yemeklerinin daha geç saatlerde alınması ve akşam muhabbetleri ile geceye, uyku saatine yakın süreçlerde zevk için ek gıda-ların alınması reflü benzeri şikâyetlerin artması-na neden olabilir. yine yazın sıcakta serinlemek amaçlı alınan dondurma, gazlı içecekler gibi gıdalar reflü hastalığını tetikleyebileceğinden reflü semptomları daha sık karşımıza çıkar. ■ Tatilde midevi ne tür sorunlarla karşılaşa-biliriz?tatil sürecinde genelde sık yapılanlardan biri kontrolsüz aşırı miktarda gıda alımıdır, bu

durumda da mide şikâyetleri artış gösterebilir. Gastrit, reflü gibi hastalıklarda artış görülebilir. Hazımsızlık problemleri oluşabilir. onun için ağır, mideyi yoracak yemeklerden kaçınılma-lıdır. vücudun sıvı ve kalori eksiği karşılandık-tan sonra yapılan egzersizin sindirimi daha kolaylaştıracağı öne sürülmektedir. Sıcakların çok hissedildiği günümüzde egzersizin güneşin olmadığı ve sıcaklığın nispeten düşük olduğu akşam saatlerinde yapılması organizma için daha yararlıdır.

Bunlara Dikkat!· yaz aylarında özellikle gıdaların temizliğine dikkat edin, kişisel temizlik ve hijyen kurallarına uyun· beklemiş gıda, kirli, temizliği şüpheli sulardan uzak durun.· Su tüketiminizi artırın· kısa sürede aşırı gıda alımından kaçının· yatmadan önce gıda almayın

“Tatilde genelde sık yapılanlardan biri kontrolsüz aşırı miktarda gıda alımıdır, bu durumda mide

şikâyetleri artış gösterir. GaSTRiT, Reflü GiBi haSTalıklaRda aRTış GöRüleBiliR."

dR. SeRkaN uySal

50 yaZ 2012 yaZ 2012 51GaSTROeNTeOlOJi

Page 27: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Her yaşa uygun doğru sporDr. Yaşar Sezen Oral, 'DOğru SpOr Yapmanın' püf nOktalarını anlattı: "DOğru SpOr Yaparken, heDeflerimiz gerçekçi Olmalı. BeDenimizin tipi ve ihtiYaçlarını göz arDı eDerSek, emeklerimiz

BOşa giDer, DahaSı ciDDi haStalık riSki YarataBiliriz."

Birçoğumuzun sportif ak-tivitelerinde ön planda 'sağlıklı kalma' dürtüsü yok, daha ziyade eğlen-

ce ya da zayıflama amaçlı... Bu doğru bir anlayış mı?Spor yaparken çoğu zaman sadece spor yapmak için yaparız. Yani koşmak yada bir spor dalı ile ilgilenmek arasında bize göre fark yoktur. erkekler için hafta da bir halı saha maçları, bayanlar içinde akşam yürüyüşleri en iyi spordur. Bu yanlış bilinen şeylerden kurtul-malıyız, aksi takdirde zayıflamak ya da formda kalmak imkânsız olabilir.■ Peki, doğru spor nasıl yapılır? öncelikle kendinize gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koyun. Yani daha başlarken ‘ben her akşam on kilometre koşacağım,’ demeyin. Bunun yerine ‘haftada dört gün yarım saat yürüyeceğim' diyerek

başlayın ki gerçekleştirebileceğiniz bir programınız olsun. ayrıca severek yaptığınız bir spor çeşidi seçin; aksi halde sürdür-mekte zorlanırsınız. takvim tutmak da, devamlılık açısından iyi bir yöntem. uyguladığınız egzersizler için takvim tutun. haftanın üç günü en az yarım saat süre ile orta düzeyde spor yapmak gerekmek-tedir. Yani yürünecekse haftanın en az üç günü yarım saatte 3 km yürünmeli. egzersiz yaparken yiyip içtiklerinize dikkat ederek belirli bir program dahilinde kaslarınızı da geliştirmeye çalışın.

'programı mutlaka bir uzman hazırlamalı' ■ Spor öncesinde doktor kontro-lünden geçmeli miyiz?evet. Doktor kontrolünde kişinin genel sağlık durumunun varsa kullandığı ilaçların yapabilecekleri sporlar ile kondisyon durumunun değerlendirilmesi gerekmekte. şart-lara göre bir dizi tetkik ,efor testi, ekg, kan tahlilleri istenebilecektir. Spor yapanlara nabız ölçen saatler önerilmektedir.■ Herkes, her egzersizi yapabilir mi?her yaşta, her vücut yapısında bireyin kendi sağlık tablosu ve şartlarına göre bir egzersiz planı oluşturarak doğru uygulaması gerekir. hiçbir egzersiz için “her şartta herkes için iyidir” demek doğru değildir.■ Hangi yaşta hangi spor yapılır? 20’li yaşlarda kaslarımız güçlen-dirmek adına ağırlık çalışmaları, 30’lu yaşlarda daha çok alt bölge egzersizleri ve 40’lı yaşlarda ise kemiklere yönelik programlar uygulamamız gerekiyor. tüm bun-ları yaparken her yaşa özel dikkat etmemiz gereken noktalar da var.

20'li yaşlarda kaslarınızı çalıştırın: Bu yaşlarda uygulayabileceğimiz ideal program haftada üç kardiyo ve ağırlık şeklindedir. kardiyo için 20 dakikalık bir yürüyüş, koşu veya bisiklet; ağırlık çalışması için de 20 dakika boyunca ağırlık barı ile çalışmanızı öneririz. Barı göğüs hizanızda tutun. vücudunuz düz duracak şekilde, barı tutarak kendinizi yukarıya doğru çekin. Bu hareketi 15 tekrarla uygulayın.Bu yaşlarda dikkat etmemiz gereken nokta ise abartmamak. çünkü ihtiyacınızdan fazla kardiyo çalışmanız kas kaybına, dolayısıyla metabolizmanızın yavaşlamasına ve kilo alımına neden olabilir. 30'lu yaşlarda alt bölgeye ağırlık verin. Bu yaşlarda metabolizmamız yavaşlamaya başlar ve dolayısıyla kilo vermemiz zorlaşır. Bu yaşlar için ideal program ise haftada üç kardiyo ve ağırlık şeklindedir. kardi-yoya 20 dakikalık bir vakit ayırmak ve koşuya ağırlık vermek doğru olacaktır. alt bölge için ise 30 dakikalık ağırlık çalışması yapın. ör-neğin; iki kolunuzu öne uzatın, sol ayağınızla bir adım atın ve eğilin. tüm vücudunuzu ve kollarınızı sola döndürün. aynı hareketi sağ tarafa uygulayın ve 15 kez tekrar edin. 40'lı yaşlarda kemikleri kuvvet-lendirin. Bu yaşlarda kemikler için riskli bir dönem olduğundan ve menopoz dönemine geçiş yaşandı-ğından biraz daha dikkatli olunması gerekir. Bu yaşlarda egzersiz prog-ramını haftada üç kardiyo ve ağırlık; ama farklı günlerde olacak şekilde organize etmeliyiz. 45 dakikalık bir koşu, yüzme veya bisiklet ideal olacaktır. riskli bir dönem olduğu için 30 dakikalık ağırlık çalışmaya ve programınızı mutlaka bir spor uzmanının hazırlamasına dikkat edin.

“Her yaşta, her vücut yapısında bireyin kendi sağlık tablosu ve

şartlarına göre Bir egzerSiz Planı oluşturarak doğru uygulamaSı gerekir. HerkeS, Her SPoru yaPamaz.”

dr. yaşar Sezen oral

egzersiz öncesi doktor kontrolünden geçmek şart. Spor programını

hazırlarken bir uzmana danışılmalı.

Spor yaparken kendinize gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koyun.

52 YAZ 2012 YAZ 2012 53Sağlıklı yaşam

Page 28: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Saç ekiminde başarı,

MedIcana InternatIonal İstanbul saç ekİMİ bölüMünden dr. MuharreM eMrah çİnİk uyarIyor: "kuruMsal ve güvenİlİr bİr Merkezde ekİlen

saçlarda fİre oranI yüzde 5’İ geçMezken, doktor olMayan veya deneyİMsİz doktorlarIn yaptIğI saç ekİMlerİnde fİre oranI yüzde 20’lere hatta daha

yukarIlara çIkar."

Saç ekimi işlemini anlatabilir misiniz?kabaca anlatırsak, saç ekimi, kısaca ense bölgesindeki dökülmeye dirençli güçlü

saç köklerini alıp, saç olmayan boş alanlara yani ihtiyaç duyulan bölgelere yerleştirmektir. ense saçları, dökülmeye sebep olan erkeklik hormonu testesterona dayanıklıdır. bu nedenle ekim işleminden sonra çıkan saçlar dökülmü-yor. yani tek müdahaleyle kalıcı bir çözüme ulaşılabiliyoruz.■ bu konuda en etkin yöntemler neler? kullandığımız iki yöntem var; birincisi fue yani 'follicular unit extraction' yöntemi. bu yönteme saç ekimi operasyo-nunda en çok tercih edilen yöntemlerden biri... İkincisi ise günümüzde artık çok

tercih edilmeyen fut yöntemi... saç transferinde en fazla kullanılmış yöntem olmakla birlikte artık etkisini yitirdiğini söyleyebiliriz. ■ en ileri ve en verimli teknik hangisi?dünyada ve türkiye’de uygulanan son saç ekimi tekniği olan fue (follicular unit extraction) hem saçı alırken hem de alınan saçı ekerken doğal sonuçlar üreten bir saç ekimi işlemidir. biz onu tercih ediyoruz.■ kimler saç ektirebilir?

ciddi kronik rahatsızlığı olmamalı; kalp damar, böbrek hastalıkları,

kontrolsüz diyabet, hemofili gibi kanama, pıhtılaşma bozukluklarından şikayetçi olmayan, saç alınacak sa-hada ekim için yeterli saçı bulunan, ekim yapılacak

sahada herhangi bir deri rahatsızlığı bulun-mayan erişkinler saç ektirebilir. saç ekimi için en önemli şart, başın arkasında, ensede ve iki kulak arasında kalan bölgedeki saçların sağlıklı olmasıdır ve yeterince donörün bulunması...■ operasyon sonrası başarı oranı nedir?saç ekiminde başarı oranı tamamen ekim yapan merkezin başarısına bağlıdır. kurumsal ve güvenilir bir merkez de ekilen saçlarda fire oranı yüzde 5’i geçmezken, doktor olma-yan veya deneyimsiz doktorların yaptığı saç ekimlerinde fire oranı yüzde 20’lere hatta daha yukarılara çıkar.

"Operasyonda ağrı ve acı yok"■ operasyon kaç saat sürer?süre olarak minimum 2-3 saat, maksimum 7-8 saat sürebiliyor. yani ekilecek bölgenin miktarı-na göre değişiyor.■ hasta operasyon sonrasında nelere dikkat etmeli?yeni nakledilmiş kökler oldukça hassastır. özel-likle yeni köklerin sorunsuz uyum sağlaması için saç ekimi yaptıran kişilerin, operasyondan sonra ilk 2 gün suyla temastan ve kozmetik ürünlerinin kullanımından kesinlikle kaçınması şarttır. saç ekimi yapıldıktan sonra 3.gün, ekim yaptırılan merkezde hastaya ilk yıkama yapılır ve devam eden günlerde nasıl yıkama yapacağı uygulamalı olarak gösterilir. saç ekimi yaptıran kişilerin 1 ay süresince havuza, denize, solar-yuma ve saunaya girmeleri ve spor yapmalarını yasaklıyoruz. ekimden sonra bir hafta boyunca hastanın sırt üstü yatmasını tavsiye ediyoruz. bir de saç ekimi operasyonundan itibaren 5 gün süreyle, doktorun önereceği antibiyotikler ve ağrı kesiciler kullanılmalı.

“Ekilen saçlar dökülmez”■ operasyon sonrası ağrılı bir süreç mi?lokal anestezi yapıldığı için kişiye, acı ya da sızı pek hissedilmez, sadece müdahale sonrasında biraz ağrı olabilmekte. ancak kullanılan ağrı kesiciler ile ağrıların giderilmesi mümkün. bununla birlikte uygulama sırasında ve özellikle sonrasında ağrı ya da sızı hissedilmez fazla. aynı zamanda söyleyebilir ki fue teknolojisiyle saç ekimi fut yöntemine göre çok daha az acı vermektedir.■ ekilen saçlar zaman içerisinde dökülür mü?saçlar ekim işleminden yaklaşık 15-20 gün

sonra dökülebilir. bu durum hastanın fizyolojik yapısına göre farklılık göstermektedir. dökülme olsa dahi endişe edilecek bir durum söz konusu değildir. İlk saçlar ekim işleminden ortalama 3 ay sonra çıkmaya başlayacaktır. 6. ayda ekilen saçların yüzde 75’inin çıkmış olması beklen-mektedir. saçlar ayda yaklaşık 1 santim uzar. operasyonun birinci yılında ekilen saçların tamamı çıkmış olacaktır. saçlar öncelikle

zayıf, kıvırcık ve soluk renkte çıkabilir. ancak zamanla kalınlaşır ve kendi saç formunuza göre şekillenir.■ kadınlar saç nakli yaptırabilir mi?kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi saç ekimi yapılabilmektedir. saç dökülme sebepleri araş-tırılmalı mutlaka hormonal bir problemin olup -olmadığına, tiroid bezlerinin az ya da fazla çalışıp çalışmadığına bakmak gerekir.

dOğru dOktOrla

yakalanır”

“Saç ekimi için en önemli şart, başın arkasında, ensede

ve iki kulak arasında kalan bölgedeki saçların sağlıklı olmasıdır ve yeterince

donörün bulunması.”

dr. muHarrem emraH çinik

54 yaZ 2012 yaZ 2012 55dermatoloJi

Page 29: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

“Pediatrik böbrek nakli, ilerleme döneminde”BöBrek nakil sürecinde yeni Bir dönem Başlatan 'retroperitonoskopik nefrektomi' yöntemini geliştiren doç. dr. Barış akin'la pediatrik nakil ameliyatını ve tedavi sürecini konuştuk: "BöBrek nakli, çocuk hastaların Büyümesini engelleyen zincirlerden kurtarıyor, onlara yeni Bir hayat sunuyor" diyen dr. akin, çocuklarda idrar yolları enfeksiyonlarının da takip edilmesi yönünde uyarıyor.

lıştım. ülkeme geri döndüğümde gözlemledim ki, o dönemde böbrek nakli yapılması gerekenden çok daha alt düzeyde gerçek-leştiriyor. şimdi biz, erişkinlerde böbrek naklini, sayı olarak avrupa ve amerika'yla aynı standartlarda yapmaya başladık. pediatrik nakil henüz o düzeyi yakalayamasa da, başarı oranımız oldukça yüksek. Böbrek naklinde en önemli ge-lişme ise böbreğin çıkarılmasıyla ilgili. Ben dünyada yeni yeni ön plana çıkan kıymetli bir yöntem uyguluyorum, ismi 'retroperito-noskopik nefrektomi'. öyle ki, artık kamera kullanarak, verici olan kişinin karnına girmeden, hiç karın içi dengesini bozmadan, böbreği çıkarmak mümkün olabiliyor. yani vericiler açısından çok iyi bir gelişme. ek risk oluşturmadan, karın içine girmeden kamerayla,

böbreğin olduğu yere gidip, böbreği çıkarıyoruz. verici, en az kesikle, en az ağrıyla, iki-üç gün içinde taburcu olabiliyor.

başarı oranı yüksek■ Bir doktorun bakış açısıyla, erişkinlere yapılan böbrek nakli ameliyatlarına kıyasla, daha zor-layıcı bir operasyon mu pediatrik nakil ameliyatı? ameliyat olarak çok zor değil; yetişkin ameliyatlarından herhangi bir farkı yok. Bizim yetişkin na-killerinde başarı oranımız yüzde 98, bu oran pediatrik nakilde de aynı seviyede. sürece genel olarak bakacak olursak, çok daha keyifli diyebilirim. çünkü operasyon son-rası nasıl büyüdüğünü, geliştiğini görüyoruz. ■ Ameliyat geçiren bir çocuk, ne kadar zamanda normal yaşantısı-

na geri dönebilir? normalde ameliyattan sonra, 1 hafta hastanede yatış süreci var. Bir haftanın sonunda evlerine gidebiliyorlar. zaten çocuklar daha çabuk toparlıyorlar, onun için ameliyattan 10-15 gün sonra sağ-lıklı bir şekilde, dialize girmeden, normale geri dönüyorlar.■ Böbrek nakli geçiren bir çocuk, iyileşme sürecinde ve yaşamının geri kalanında nelere dikkat etmeli? nakil sonrasında kullanılan ilaçlar var, bunların alınması asla ihmal edilmemeli. ilaçların aksaması, rejeksiyon ve başka sorunları beraberinde getirebilir. Bir de bol miktarda su içmelerini istiyoruz, günde 1.5, 2 litre. genelde bu ço-cuklar nakil öncesi periton diyalizi oluyorlar; bu da karınlarında sıvı birikmesine neden oluyor. na-

kilden sonra bu sorun da bitiyor. hayata yeniden başlıyorlar; hem gelişme konusunda akranlarını yakalıyor, hem de rahatça oynaya-biliyor, spor yapabiliyorlar.■ Kontrol süreci nasıl işliyor?ameliyattan sonra ilk bir ay, hafta-da iki kez kontrole geliniyor. daha sonraki dönemde haftada bire iniyor. aradan üç dört ay geçtikten sonra, ayda bire iniyor. ama bizim bir takip programımız var; aradan uzun yıllar geçse bile, hastalarımı-zı iki, üç ayda bir, takip ediyoruz.■ Çocukları böbrek hastalıkların-dan korumak mümkün mü?Böbrek hastalıkları genellikle genetik olduğundan, pek mümkün değil. ancak idrar yolu enfeksiyo-nu sık sık olan bir çocuğun duru-munu daha yakından gözlemlemek ve kontrol ettirmek, ileride böbrek hastası olmasını önleyebilir.

Ç ocuklarda da kronik böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir mi?evet, çıkabilir. genelde

doğumsal anomalilere bağlı olarak olabilir. aynı zamanda, bazı enzim defektleri, böbreğin zaman içerisinde çalışmamasına sebep olabilir ve çocuklarda de böbrek yetmezliği gelişebilir.■ Çocuklarda böbrek hastalıkları-nın görülmesinin sebepleri neler?daha çok genetik faktörlerle, enzim defektleriyle ya da idrar yolların-daki problemlerle ortaya çıkan sebeplerle ortaya çıkan böbrek yetmezliklerini görüyoruz. yetişkin hastalarda genelde şeker hastalığı ya da tansiyon gibi problemler oluyor. ■ Hastalık hangi belirtiler gösterir?çocuklarda hastalığın sebep oldu-ğu en belirgin görüntüsü, gelişme geriliği. Bunun yanı sıra, çocuğun sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçirmesi ve buna bağlı ilerleyen

dönemlerde böbreklerle ilgili so-runlar yaşanması, diğer gözlenen bir unsur olabilir.

Çeşitli testler gerekir■ Gelişme geriliği ne zaman belirtilerini göstermeye başlar? Böbrek hastalığı bebeklikle başla-mışsa, bebeklikten hemen sonra kendisini gösterir. çünkü çocuklar hep belli persentillerle değerlendi-rilir. Bu çocuklar normal alt sınırın oldukça altında seyrederler; bir türlü kilo alamazlar, gelişmelerini tam olarak gösteremezler. özellikle boy ve kiloda geri kaldıkları için, çeşitli testler yapmak gerekir. Bu aşamada böbreğin iyi çalışmadığı, fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmediği ortaya çıkar. ■ Pediatrik nakil nasıl bir süreç?Burada en önemli konu, çocuğa uygun bir böbreğin bulunması... öyle ki, çok küçük bir çocuğa, büyük bir böbrek nakil edilirse, o böbrek dolaşımdaki tüm kanı çekerek, olumsuz etki yaratabilir.

ancak uygun bir böbrek bulun-duğu zaman, küçük çocuklara takma imkânı bulabiliyoruz. onun için küçük çocuklarımızı 'kadavra listesi'ne alıyoruz. ancak genellikle, anneler-babalar böbrek vermek istiyor. Bu durumda da çocuğun kilosu oldukça önemli rol oynuyor. genelde sınır olarak 20 kiloyu belirtebiliriz. kilo düştükçe, risk artar. 20 kilonun üzerindeki çocuk, erişkinlere yapılan operasyonun aynısını sorunsuz geçirebilir. yine de 16-17 kilodaki çocuklara da, nakledilecek böbreğin uygun ve küçük olması halinde, nakil yapmak mümkün. her çocuğu ayrı ayrı değerlendir-mek lâzım.■ Pediatrik böbrek naklinde, en yeni gelişmeler neler?ülkemizde pediatrik nakil, tıpkı yetişkinlerdeki nakil gibi ilerleme döneminde. 2001-2004 yılları ara-sında amerika'da ça-

“Çocuklarda böbrek hastalıkları, daha çok genetik faktörlerle, enzim defektleriyle ya

da idrar yollarındaki problemlerle ortAyA ÇıKtığını Görüyoruz."

DoÇ. Dr. BArıŞ AKİn

"Böbrek naklinde en önemli gelişme böbreğin çıkarılmasıyla ilgili. Ben dünyada yeni yeni ön plana çıkan kıymetli bir yöntem uyguluyorum,

ismi 'retroperitonoskopik nefrektomi'."

56 YaZ 2012 YaZ 2012 57GEnEL CErrAHİ

Page 30: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Sıcaklarda kalp krizi nasıl önlenir?

Çamlıca medıcana Hastanesi Kalp ve Damar HastalıKları Uzmanı prof. Dr. ismet DinDar, Uyarıyor: "vücUDUn Dengesini bozan Her UnsUr, Kalp Krizini tetiKleyebilir. ancaK risKi azaltmaK elimizDe." prof. Dr. DinDar, Kriz anınDa yapılması gereKenleri De anlattı.

aşırı sıcaklar ve nemli hava, kalp krizine yol açar mı?tek başına bir faktör değil, ama sonuçta

önemli olan vücudun dengesidir. bir şekilde vücudun ihtiyacı olan kanı, kalbin karşıla-yamaması halinde, kalpte bir takım sorunlar doğabilir. bu aşırı sıcak olduğu gibi, aşırı soğuk da olabilir. yaz mevsiminin kalp açısından bir sıkıntı yaratmadığını söyleyemeyiz, ama önce-likli neden değildir. sonuçta hava koşulları, ya da aşırı efor gibi nedenlerden dolayı vücudun dengesi bozulursa, bunların bir risk faktörü oluşturduğunu söyleyebiliriz. sıcakta, özellikle hipertansiyonu olanlar, yaşça ileri olanlar ve beyin damarlarında bir takım problemleri olan-ların daha dikkatli olmaları gerekir. ancak şunu da belirteyim biz klinik pratiğimizde kalp krizini kışın daha çok görüyoruz. ■ Sıcak havalarda kalp krizi riskini minimuma indirmek için ne tarz bir yaşam stili benim-senmeli?vücudun dengesini bozan her şey, aslında kalp krizi için risk faktörü oluşturur. yazın aslında tatil ayları olduğu için, bu anlamda daha az risk altında oluyoruz, zira bedenen ve kafada daha rahatlıyoruz. Daha çok dinlenme periyodu

buluyoruz. yine de daha önce dediğim gibi, diyabeti olanların, kilosu fazla olanların, sigara içenlerin, kanda kolesterol seviyesi yüksek olanların, tansiyonu yüksek olanların biraz daha dikkatli olmaları, daha az güneşte kalmaları, özellikle sıvı dengelerine çok dikkat etmeleri gerekmektedir. bu tedbirleri aldıklarında iyi bir yaz geçireceklerinden kuşku yok.

"aşırı efor sarf etmeyin"■ Aşırı sıcaklarda spor yapmanın bir riski olabilir mi?sporun yazın da kışın da riski var. Hayatın her döneminde, her anlamda yararı var tabii ama yapılacak sporun ne tür bir spor olacağı, burada ne kadar aktivite harcanacağı, günün hangi saatlerinde yapılacağı, mutlaka bir doktorla, bir sağlık kuruluşuyla koordine olarak götürülmeli. burada yaptığımız spor bize yarar sağlamalı, vücudun dengesini bozmamalı. aşırı efor sarf edince tüm vücudu, dolayısıyla ona o kanı sağlamakla görevli olan kalbi o ihtiyaca cevap verememek durumunda bırakabiliriz. o yüzden sporda amaç, daha büyük bir performansa ulaşmak değil, vücudu daha ritmik bir biçimde antrene etmek olmalı. Kalp için düzenli yürüyüş ve çok zorlamayacak yüzme antrenmanları, özellikle yaz ayları için idealdir.■ Kalp krizini önceden belirlemek mümkün mü?matematik olarak ne yazık ki değil; ama bir takım mesajlar, öngörücüler kuşkusuz var. Özellikle ailevi olarak böyle bir hastalığa yatkın olanlar, kilosu fazla olanlar, şeker hastası olan-lar ve hipertansiyonu olanlar risk grubuna girer. sigara içmek ve hareketsiz bir yaşam sürdürmek te bizi bu grubun içine sokar. tabii günü ve sa-ati önceden belirlemek mümkün değil ama yol yürürken, yokuş çıkarken, baskı ve yanma hissi varsa kontrol etmekte fayda var. bu baskı ve yanma çok çabuk geçtiği için hastalarımız fazla önem vermezler. ancak bu çok ciddi bir sinyal olabilir. Daha çok yetişkin hastalarda görülse bile, gençlerde de görülebilir hatta daha ciddi

bir tehlike oluşturabilir. onun için hastalar bu mesajları iyi değerlendirmeli.

"Tedavide çok ilerideyiz"■ Yüksek risk grubuna girenler, bunu azalt-mak adına nasıl bir yaşam sürmeli, nelere dikkat etmeli?Öncelikle bu kişilerin hem yazın, hem de kışın hekimiyle koordine hareket etmeleri şart; ne aktiviteler yapacaklar, ne ilaçlar alacaklar, soğuktan, sıcaktan korunmak için ne tür ekstra önlemler alacaklar, onları sağlık danışmanıyla birlikte belirlemeliler. Kalp hastalıkları çok ciddi bir sorun, hatta dünyanın en önemli sağlık sorunu. ülkemiz de bu anlamda kalp hastalık-larının dünya üzerinde en sık olduğu yerlerden biri. ama sevindirici olan konu, tedavide çok çok ilerideyiz, hatta bu konuda başı çeken ülkelerden biriyiz, tanı ve tedavi alanında. Dolayısıyla yüksek risk altında olanlar, kafayı da sürekli buna takmadan, doktoruyla işbirliği içinde hayatlarını rahatça sürdürebilirler. ■ Kriz anında neler yapmalıyız?bu en kritik soru; çünkü bu konuda, özel-likle kalp hastalığının teşhisiyle ilgili olarak toplumsal bilinci oluşturmamız lâzım. Kalbin verdiği sinyalleri, hem hastanın kendisi, hem de çevresindekiler çok iyi bilmeli. bir caddede yürürken, sıkıntılı, terleyen, göğsünü tutan ızdırap içinde bir hasta görürseniz, bu büyük bir ihtimalle kalp krizi geçirdiğini gösterir. o sırada hastanın etrafını boşaltarak, onu rahatlatmak, eğer hasta iletişim kurulacak haldeyse, bir kalp hastalığın olup olmadığını sorarak, durumuyla ilgili bilgi almak, varsa bir aspirin çiğnetmek doğru olabilir. ancak yapılacak ilk şey, mutlaka ambulans çağırmak olmalı. Özellikle kalp- da-mar hastalıkları konusunda uzman olan bir hastaneye başvurmak gereklidir.

“Ailevi olarak böyle bir hastalığa yatkın olanlar,

kilosu fazla olanlar, şeKer hAStASı olAnlAr ve hipertAnSiYonu olAnlAr KAlp Krizinde YüKSeK riSK grubunA girer.”

proF. dr. iSMet dindAr

Sıkıntılı, terleyen, göğsünü tutan biri, büyük bir ihtimalle kalp krizi geçiriyordur.

58 Yaz 2012 Yaz 2012 59KArdiYoloJi

Page 31: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

H epatit C nedir?Hepatit C virüsünün başlıca kan yolu ile bulaşarak karaciğer iltihabına yol açması hepatit C hastalığı olarak

isimlendirilir. Bu hastalık ileri evrelerde ciddi kronik hepatit, siroz (karaciğeri yetersizliğe götüren ilerleyici yaygın karaciğer iltihabı) ve karaciğer kanseri şeklinde karşımıza çıkabilir. Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C, Hepatit D, E ve G virüsleri olarak bilinen hepatit virüslerinden başka olarak, bakteriler, çeşitli ilaçlar, uzun süreli alkol kullanımı, otoimmun hastalıklar (vücudun savunma sisteminin iç /dış salgı bezlerine saldırması ile gelişen) ve karaciğerde bakır,demir birikiminin de hepatit gelişimine yol açabileceği unutulmamalı. ■ Hepatit C’nin ülkemizdeki sıklığı nedir?Türkiye’deki sıklığı yüzde 0.6 ile 1.8 arasında değişmektedir. ■ Hastalığın belirtileri neler?HCV ile ilk kez karşılaşıldığında gelişen infeksi-yona 'akut ' yani ani gelişen hepatit C adı verilir. Çoğu hastada akut dönemde semptom geliş-meyecektir. Hastaların yüzde 70-80’inde akut infeksiyon 'kronik' adı verilen süregen forma dönüşür; bu durum virüsün vücuttan atılamadı-ğına ve başlıca karaciğerde ömür boyu devam eden iltihaba neden olduğu anlamına gelir. Kronik hepatit C tedavi edilmedikçe iyileşme-diği gibi bir alt grup hastada siroz ve karaciğer kanseri gelişimine neden olabilir.Çoğu kronik Hepatit C hastasında belirgin bir yakınma olmayabilir. Belirtiler arasında en sık görülenleri ise şu şekildedir; halsizlik, iştah-sızlık, kaslarda zayıflık hissi, baş ağrısı, karın sağ üst kadranda yer alan karaciğer bölgesinin hemen üzerinde ağrı, bulantı, koyu renkte idrar, kilo kaybı, yağlı yiyeceklerden tiksinme, kas ve

eklem ağrıları, nadiren sarılık... ■ Nasıl bulaşır?Başlıca bulaşma yolu, hepatit C virüs taşıyan kanla temas edilmesidir. HCV ile bulaşmış kan ve kan ürünleriyle bulaşma olasılığı geliştirilen ileri tekniklerle son derece düşüktür. Bunun yanı sıra korumasız cinsel ilişki yoluyla da geçe-bilir. Hijyenik olmayan koşullarda tek kullanımlık olmayan ekipmanla yapılan dövme, ‘piercing’ işlemleriyle Hepatit C bulaşabilir.Uyuşturucu madde kullananlarda şırınga ve ignelerin ortak kullanılması,kokaini buruna çekerken kullanı-lan çubukların ortak kullanımı bulaşmada rol oynamaktadır. Ayrıca hemodiyaliz hastalarında da HCV kolayca bulaşabilmektedir. ■ Hepatit C anneden çocuğa geçer mi? Hepatit C virüsünün anneden çocuğa emzirme yoluyla geçtiğine ilişkin bir kanıt gösterileme-miştir, ancak annenin meme başında kanama ve enfeksiyon olmaması da gereklidir. Gebelik sırasında bebeğe virüsün geçme riski, anne kanındaki virüsün düzeyiyle yakından ilişkili olup, genel olarak risk yüzde 5 düzeyindedir (yirmide bir). ■ Kuluçka süresi nedir?Hepatit C'nin kuluçka süresi 2 hafta ile 24 hafta arasında değişir. Hepatit C'li hastaların büyük bir kısmında virüsün alınmasından sonra ve hastalığın erken dönemlerinde hastalığa ait bir belirti bulunmaz. ■ Kimler Hepatit C taraması yapılmalıdır?Anormal karaciğer enzim testleri olanlar Hepatit C taşıyıcısı olabilir. Bunun dışında, geçmişte size kan nakli yapılmış ise -ki bu yaklaşık olarak 20 yıl veya daha önce yapılmış ise- yahut size kan veren bir kişinin Hepatit C olduğunu öğrendinizde tarama yapılmasında fayda var. Aynı şekilde organ nakli yapıldıysa, özellikle 20

yıl önce... ■ Peki, tedavisi var mı?Hepatit C de tedavi hastalığın derecesine göre belirlenir; kronik Hepatit C tedavisinde 2 ilaç kullanılır. Bunlar ribavirin ve uzun etkili inter-ferondur. Artık standart tedavi olarak pegin-terferon ile ribavirinin bir arada kullanılmasıyla başarı oranı yüzde 50’lerdedir. Şimdilerde ise yeni geliştirilen telaprevir ve bocepravir isimli ilaçların bu kombinasyonlara eklenmesiyle bu oranın yüzde 80-85’lere yükseldiği gösteril-miştir.■'Kronik Hepatit C, kanser oluşumunu tetikle-yebilir mi?Kısmî olarak ‘evet’ diyebiliriz. Karaciğer kanse-rinin gelişebilmesi için karaciğerdeki hastalığın siroz evresine ulaşmış olması gerekmektedir.■ Kanser oluşumunu artıran riskler var mı?Sirozun en korkulan komplikasyonlarından birisi de karaciğer kanseri gelişimidir. Sirozlu hastaların yılda yaklaşık yüzde 2’sinde (yani her 50 karaciğer sirozlu hastanın 1 tanesinde) kara-ciğer kanseri gelişecektir. Bu yüzden Hepatit C'li hastaların çoğunluğunun karaciğer kanserinden kaybedilmeyecekleri söylenebilir. Bazı faktörler karaciğer kanseri riskini provoke eder, bunlar arasında alkol kullanımı, siroz gelişimi, ileri yaş, erkek cinsiyet, kanda yüksek virüs düzeyi sayılabilir.■ Başka hangi organlara zarar verir?Hepatit C’nin karaciğer hasarı dışında vücutta deri, böbrekler, tükrük bezleri, göz gibi organları da tutabileceği, eklemleri de etkileyerek bazı romatizmal hastalıklara da yol açabileceği belirtilmektedir.

Hepatit Chakkında ne biliyoruz?

ÇAğımızın En TEHliKEli VE SinSi HASTAlıKlArınDAn Biri olAn HEpATiT C HAKKınDA nE BiliyorUz? HAnGi BElirTilEri VAr? nASıl BUlAŞır? BElKi DE En önEmliSi DE TEDAVi ŞEKillEri nElEr? ÇAmlıCA mEDıCAnA HASTAnESi’nDEn DoÇ. Dr. niHAT AKBAyır, BU SorUlArın yAnıTlArını VErDi. BU HASTAlıKTAn KorUnmA yollArı VE KimlErin TEHDiT AlTınDA olDUğU DA BU röporTAjımızDA.

HEPATİT C'DEN KORUNMA YOLLARI * öncelikle şu kesinlikle ifade edilmeli, ‘hepatit C‘li hastalar aile içinde izole edilmemelidir, çünkü öpüşme, kucaklama, sarılma, hapşırma, öksürme, sıradan temas, su, yiyecek ve çatal, kaşık, bardakların paylaşılması ile virüsün bulaştığı gösterilememiştir.* Enfeksiyonlu kişilerin kanları ile bulaşık, jilet, ustura, makas, tırnak makası, diş fırçası, diş macunu, temizlik kâğıt ve havluları gibi malzemeler ortak kullanılmamalı, gerekli önlemler alınmalıdır.* Çamaşır suyu ile sıçramış kanlar temizlenmelidir.* HCV’nin cinsel yolla geçişi çok nadir olmasına karşın, güvenli cinsel ilişki tercih edilmelidir (prezervatif kullanımı, çok eşli cinsel yaşamın terki gibi).* HCV'li hastalar gittikleri her hangi bir hekime ve diş hekimlerine HCV'li olduklarını bildirmelidirler.* Bu hastalık ile ilgili her geçen gün araştırmalar artmakta, aşı geliştirilmesi için yoğun çabalar sürdürülmektedir.

DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR

Başlıca bulaşma yolu hepatit C virüsü taşıyan kan,

kan ürünlerinin alınması, virüsle bulaşmış materyalle

temas edilmesidir.

60 YaZ 2012 YaZ 2012 61GASTROENTEROLOJİ

Page 32: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Havuzlardaki teHlikelerden nasıl korunuruz?Havaların ısınmasıyla insanların serinlemek için terciH ettikleri yerlerin başında gelen yüzme Havuzları, çok kişinin ortak kullandığı alanlar olduğundan pek çok sağlık sorunlarına neden olur. medıcana ınternatıonal ankara Hastanesi başHekimi, enfeksiyon Hastalıkları ve mikrobiyoloji uzmanı dr. gülay kılıç, Havuzdaki teHlikelere dikkat çekti.

Havuz suyu sağlık açısından neden tehlike barındırıyor?insanların farklı salgılarıyla kirlenen ve uygun dezenfeksiyonu yapılma-

yan havuzların birçok enfeksiyonun bulaşma-sına, ayrıca, havuz suyunun dezenfeksiyonu için kullanılan kimyasal maddelerin, suya karışan sabun, şampuan veya güneş yağı gibi maddelerin de önemli sağlık sorunlarına neden olabilir. Havuzlar her nekadar klorlanmış olsalar da enfeksiyon etkenleri çeşitli olduğundan enfek-siyon riskinin tamamen ortadan kalkmaz. su sirkülasyonu iyi sağlanmamış ve düzenli temiz-liği yapılmamış havuzlar tifo, hepatit a, ishale neden olan diğer enfeksiyonlar, mantardan idrar yolu enfeksiyonuna kadar birçok hastalığa neden olmaktadır.■ Peki, bu hastalıklardan kaçınmak için neler yapılmalı?Havuza giren insanlar, hijyen kurallarına uyma-lı havuza girmeden önce mutlaka duş alınmalı, mümkünse ayaklar antiseptikli suyla temizlen-

melidir. kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıkaçları, göz enfeksiyonlarını önlemek için gözlük kullanılmalıdır. deride çatlak, kesik ve sıyrıklar varsa, havuzdan çıktıktan sonra sabunlu su ile temizlenmelidir.■ Havuzdan en çok hangi hastalıklar kapılır?gözlerde konjonktivit dediğimiz kızarma, sulanma ve yanma ile seyreden göz iltihap-ları olabilir. konjonktivit mikroplar dışında bizzat havuzun dezenfeksiyonunda kullanılan klor gibi kimyasal maddelere bağlı olarak da gelişebilir. orta kulak iltihapları görülebilir ve iyi tedavi edilmediğinde kronikleşebilir. Havuza atlamalar ciddi yaralanmalara neden olabileceği gibi sinüzit gelişme riskini arttıra-bilir. başta mantar enfeksiyonları olmak üzere değişik deri enfeksiyonları görülebilir. genital bölgenin ıslak ve nemli kalması, mantar enfeksiyonları gelişimi için hazırlayıcı bir fak-tördür. bu nedenle ıslak mayoyla oturmak çok sık yapılan yanlışlardan biridir. ayrıca kadın vajinal florasını bozarak normalde bulunan mantarları aktif hale getirerek çoğalmasına ve

enfeksiyona neden olabilir. Özelikle ishal, idrar yolu enfeksiyonu, genital akıntısı olan kişilerin havuzları kullanmaları havuz enfeksiyonlarının yayılmasında çok önemli bir etkendir.

Havuz suyunun temiz olduğundan emin olmak için nelere dikkat edilmeli?· temiz bir havuz suyunda havuzun dibi net görülmelidir.· Havuz kenarındaki taşlar yapışkan ve kaygan olmamalıdır.· iyi klorlanmış bir suyun az bir kokusu olur. aşırı bir kimyasal kokusu sorun olabileceğini gösterir.· su sıcaklığı 27 dereceyi geçmemeli. Hava ile su sıcaklığı doğru oranlı olmalı, arada fazla fark bulunmamalıdır.· Havuz pompaları ve filtre sistemleri çalışıyorsa ses yaparlar, bu sesi muhakkak duymanız gerekir.· Havuz pH ve klor seviyesi 2 günde bir kontrol edilmelidir (normal pH=7.2-7.8 arasındadır)".

enfeksiyon kapmamak ve bulaştırmamak için dikkat edilmesi gerekenler:· son bir hafta içinde ishal olduysanız havuza girmeyin.· Havuz suyunu yutmayın.· çocukları sık tuvalete götürün.· Havuza girmeden önce ve sonra duş alın.· eğer bir havuzdan mikrop kaptığınızı düşünüyorsanız işletmecilere haber verin.· bazı havuzdan kapılan hastalıkların özellikle gebeler, çocuklar ve immün sistemi zayıf kişilerde çok ağır geçebileceğini unutmayın.· ciltte sıyrığı, kesiği, mantarı ve diğer enfeksiyonları olan kişiler, göz-burun-kulak enfeksiyonu olan kişiler, ishal olan kişiler, bu durumları iyileşinceye ya da geçinceye kadar havuza girilmemelidir.· lensle havuza girmek doğru değildir. kontak lensle suya girmek, gözün iltihaplanma ihtimalini artırır.

DR. GÜLAY KILIÇ

En sık yapılan hata, havuzdan çıktıktan sonra,

ıslak mayo ile oturmak.

Yaz 2012 6362 Yaz 2012ENFEKSİYON

Page 33: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Dizinin aDı ‘UmUtsUz Ev KaDınları’ olsa Da EmEl hiç DE UmUtsUz DEğil. Gül çıKmazı’nın En ElE avUca sığmaz KaraKtEri EmEl’E hayat vErEn ÖzGE ÖzDEr, yEni sEzonDa yinE rEnGârEnK bir portrE çizEcEğini bElirtiyor. başarılı oyUncUyla sağlıK KonUsUnDaKi EnDişElErini vE ‘UmUtsUz Ev KaDınları’nı KonUştUK.

rÖportaJ: cansU Uras / FotoğraF: Ersoy alap

sorun. ■ Özellikle gıdalarda her geçen gün sağlığı-mızı ciddi anlamda kötü etkileyecek haber-lerle karşılaşıyoruz. Bu açıdan baktığınızda sağlığınızla ilgili sizi şu günlerde en çok endişelendiren şey nedir?her şey beni endişelendiriyor. ne yazık ki hayatımıza organik arayışı ve ürünlerin içindekileri okumak, bazı markaları almamak gibi şeyler girdi. her şeyin doğal yollardan çok ucuza ve sağlıklı yetişebileceği bir ülkede yaşayıp, devletin izlediği yanlış ithalat-ihracat politikaları, doğal kaynakların bilinçli yok edilişi sayesinde korkunç bir zorunlu kurgunun içine düştük. insanın isyan edesi geliyor. En sonunda herhalde kendi çiftliğimde yaşamaya başlayıp rahat edeceğim. ■ Türkiye’deki sağlık sektörünü nasıl değer-lendiriyorsunuz?Kalite anlamında bir düzelme var gibi görünse

de; insanların, özellikle de kadınların bedeni üzerinde bilinçsiz dayatmalar, altyapısı olmayan çağ dışı ve yasaklayıcı fikirler uçuştukça, insan iyi gibi görünen şeylerin de sadece birer tesadüf olduğunu düşünmeye başlıyor. ne de olsa bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösteriyor.

“Rengârenk Emel”■ Biraz da projelerinizden bahsedelim. ‘Umutsuz Ev Kadınları’nda bir sezonu geride bıraktınız. Bu projenin size geldiği ilk gün böyle bir başarıyı bekliyor muydunuz?başarı anlamında tam olarak ne tahmin ettiy-sem o oldu (Gülüyor). sadece kendi rolümle ilgili uyarlama, benim tahminimden daha cesur oldu. bunu takdir ediyor ve medyapım’ın bu konudaki tavrını doğru buluyorum. bu ülkede yapılabileceğin en iyisini yaptılar. ■ İkinci sezonda bizi bekleyen en önemli

değişiklik nedir? Emel yine rengârenk (Gülüyor). yine yasemin’le aykırı ikili olarak karşımıza çıkacaklar. ama ilişkileri ile bizi biraz daha şaşırtacaklar. bunun uslanma mı, yoksa tam tersi mi olduğunu göreceğiz. bana göre bu sezon Emel’i daha da iyi anlayacağız. ■ Dizi Ortadoğu’da rekor bir fiyata alıcı buldu. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? beğenildiğine elbette çok seviniyorum. çünkü bu işe çok emek veriyoruz. ama kaça satıldı-ğıyla açıkçası ilgilenmiyorum. oyuncuların telif hakkı almaması, yakında kamuya ait tiyatroların da olmayacağı konusu beni hem vatandaş hem de oyuncu olarak daha çok ilgilendiriyor. ■ ‘Umutsuz Ev Kadınları’ dışında ne gibi projeleriniz var?bu sezon beni şehir tiyatroları’nda şahika tekand’ın yönettiği ‘oyun’ adlı oyunda izleye-bilirler.

Yoğun bir rutine sahipsiniz. Sağlığınıza ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz?sağlıkla ilgili gerekli koşulları ve beslen-

me biçimini hayatımın geneline yaymaya çalışı-yorum. ben o konuyu “Özel bir şey yapıyorum” hissinden çıkarttım. açıkçası zor da olmadı. zaten yapı itibariyle doğal olanı seven ve sağ-lıklı beslenmekten keyif alan, bu beslenme biçi-minde lezzet bulan biriyim. meyve sebze tüketir, tükettiğim her tür üründe doğaldan yana seçim yaparım. sağlığımla ilgili bir konu gündeme geldiğinde ya da rutin sağlık kontrollerinde çok titizim. Kendime ve sağlığıma kıymet verir, özen gösteririm. oyuncu olmam itibariyle bunun sadece kendime değil, mesleğime de bir tür saygı ve borç olduğunu düşünüyorum. okulda

öğretilen “bedenin, saçın, yüzün, sesin artık senin değil. onu istediğin gibi ve hor bir şekil-de kullanamazsın!” öğretilerinin bu konudaki disiplinimle ilgili çok etkili olduğunu düşünü-yorum. açıkçası bir oyuncu olarak hasta olmak kadar nefret ettiğim bir şey olamaz.■ Düzenli olarak yaptırdığınız sağlık kontrol-leri nedir? Bunları neden yaptırıyorsunuz? alerjik astımım var. Düzenli kontrollerimi ihmal etmiyorum. arada check-up da yaptırıyorum. Kadınlara yönelik testlerimi da aksatmam. ama astım, ilerlemesinden korktuğum bir rahatsızlık. ona ayrı bir özen gösteriyorum. bu titizlik, kendimi çok önemsememle ilgili bir konu değil. mesleğime olan bağlılığım ve sahne tutkumla ilgili. bu rahatsızlık, ömrüm yettiğince sahnede olmak isteyen bir oyuncu olarak bu büyük aşkla arama girebilecek bir düşman gibi. o yüzden gözümü düşmanımın üstünden hiç ayırmıyo-rum (Gülüyor). ■ Sağlığınızı olumsuz etkileyen bir alışkanlı-ğınız var mı? bence az su içmem ve uyku düzensizliği benim baş düşmanlarım. tabii ki stresi de unutma-mak gerekiyor. ama bu tempoda bu koşulları ortadan kaldırmak imkânsız gibi. bir de ben gece kuşu olmayı galiba seviyorum (Gülüyor).

Gece kuşundan kastım, gece dışarı çıkmak değil, gece ayakta olma hissi. bunun dışında su içmeye de dikkat etmeye çalışıyorum.

“Güvenilirlik önemli”■ Bir hastanede aradığınız en önemli öğeler nedir?tanıdığım ve güvendiğim doktorlar olması, temizlik, hasta bakıcıların işini bilen ve güler yüzlü kişilerden oluşması. bir de eğer uzun süre yatmam gerekiyorsa florans ışık olmaması-nı tercih ederim. ■ Sağlık sorunlarında her zaman gittiğiniz doktorun mu önerisine başvurursunuz, yoksa ikinci bir doktordan da görüş alır mısınız?çok hayati bir rahatsızlık değilse, yani yanlış bir karar hayati önem taşımıyorsa, genelde tek bir doktora güvenmenin daha doğru olduğunu düşünürüm. ama o tek bir doktorda karar kılana kadar kaç kişiyle görüştüğümü siz bir de bana

SekSi ve kaçık ev kadını

“Kendime ve sağlığıma kıymet verir, özen gösteririm. Oyuncu olmam itibariyle bunun sadece

kendime değil, mESlEğİmE DE Bİr Tür Saygı vE BOrç OlDUğUnU DüşünüyOrUm.”

“Tanıdığım ve güvendiğim doktorlar olması, temizlik, hasta bakıcıların işini bilen ve güler yüzlü kişilerden oluşması, bir hastanede aradığım en önemli öğelerdir.”

64 YaZ 2012 YaZ 2012 65rÖPOrTaJ

Page 34: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

n ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DOĞUM TARİHİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DOĞUM YERİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİ TESLİM ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n SEMT: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n GSM: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

n DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ

Aşağıdaki bilgileri doldurun, ‘Hastalıkta Sağlıkta’ Dergisine ÜCRETSİZ abone olun. Dergimiz hiçbir ücret ödemeden adresinize ulaştırılsın.

www.medicana.com.tr

EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ

MEDICANA INTERNATIONAL

ANKARA MEDICANA DİŞ

ÇİFTEHAVUZLAR

MEDICANA INTERNATIONAL

İSTANBUL

NÖROLOJİK BİLİMLER VE

OMURGA MERKEZİAVCILAR

KONYA

ÇAMLICA

BAHÇELİEVLERDİŞ

SAMSUN

BAHÇELİEVLER

MEDICANA Sağlık Grubu İletişim BilgileriMEDICANA Hospitals Avcılar Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbulMEDICANA HospitalsBahçelİevler Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Eski Londra Asfaltı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul MEDICANA HospitalsÇamlıca Tel: 0216 521 30 30 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul MEDICANA Hospitals SAMSUN Tel : 0362 311 05 05Fax : 0362 240 20 42Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi No: 85 Canik /SamsunMEDICANA DİŞTel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler / İstanbulMEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLARTel: 0216 363 41 41 pbx Fax: 0216 363 42 07Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56Caddebostan / Kadıköy / İstanbulMEDICANA KONYAPBX: 0 332 235 65 65FAX: 0 332 235 65 64Email:[email protected]:Ferihpaşa Mah. Gürz Sokak No:1 Selçuklu/ KONYAMEDICANA NÖROLOJİK BİLİMLER MERKEZİTel: 0212 449 14 49Adres: Bağcılar Cad. No:1 Bahçelievler - İstanbulMEDICANA INTERNATIONAL İSTANBULTel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3Beylikdüzü / İstanbulMEDICANA INTERNATIONAL ANKARATel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62Söğütözü Caddesi 2165 Sokak, No:6 Söğütözü Ankara (ATO yanı)

İstanbul İçi Kod Çevirmeden 444 63 34 Alo MEDICANA Tüm hastaneleri için e-mail: [email protected]

T�p_Bebek_195x275.fh11 8/29/12 3:11 PM Page 2 C M Y CM MY CY CMY K

66 YAZ 2012ANKET

Page 35: bEbEklEr - medicana.com.tr...te hastasının olacağını, 2.5 milyar kişinin de ... Durna'nın yaptığı ve Nobel Tıp Kitabevi’nin yayımladığı ‘Kronik ... Hemşireliği

Medicana_Konya_195x275.fh11 8/29/12 3:10 PM Page 1 C M Y CM MY CY CMY K