ben Üzeri̇ne hali̇l i̇barahi̇m

44
ÖNSÖZ Antropolojide insan nedir, tıpta insan ne, tıp’ın bir kolu olan psikolojide kişilik nedir, felsefede Ben nedir, insanın kendi olağan hayatında yaşamımın anlamı nedir sorgulamaları, Ben kimim sorgulamasının, sorgulama nesnesinin gene insan olması sebebiyle farklı bir boyutta dışlaşması görünür. Ben, kelime olarak dil bilgisinde birinci tekil şahıs zamiridir. Birinci tekil şahıs olarak insan, Ben olurluğunda dil bilgisini oluşturandır. Tarihin kendisinde ise; Ben kimim sorgulaması kimlik arayışı olarak farklı bir boyutta belirir. Tasavvufta ise; geniş bir alanda Ben kimim sorusu, yaşam biçimi olarak Tanrı varlığına iye olurluğunda, onun için var olan kul olma olurluğunda Tanrı varlığına yetişmenin aracı ve insanın bizzat kendisi olarak, nefs-i natıka olurluğunda irdelenir. Ben kimim sorusu veyahut Ben’in, sorgulama nesnesi olarak karşıt bir varlık olurluğunda irdelenmesi ontolojinin (varlık bilimi) temelini oluşturur. Çünkü, var olmaklığın temel hali varlık bulmaklıktır. Varlık olmak ise; Ben olmaklıkla özdeştir. Her varlık, var olurluğuyla Ben olma durumundadır. Bu sebepten dolayı Ben olmaklık ontolojinin temelini oluşturan varlık sorgulamasıdır. Bu fakir kimlik arayışında olarak, Ben kimim sorusunu bu kitapçıkta irdelemekte değildir. Bu kitapçıkta bu fakir, Ben olmaklığın kendisini, başta Tanrı üzerine kitapçığının beyan ettiği Tanrı varlık bilgisi kriterince ve diğer kitapçıkların aklı üzeri anlayışında toparlamak ve irfan zevki olması adına ayrıca bu irfan zevkini meraklılarıyla paylaşmak adına irdeler. Ben, bütün varların varolur olma hallerinin doğaları gereği zorunlu olarak olağan varolur olma halidir ve varların doğalarından türeyen şe’nlerde hal ve kal lisanınca kendilerini varolur olma durumunda beyan edişleridir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, varolan her varın varolur olduğu varlık durumu, o varın Ben olurluğunda varoluşudur. Varolan her var kendi varlığında varolur olduğu unsurların bütünsel ilişkisinde doğası gereği kendinde Ben halindedir. Ayrıca her var diğer varlarla olan ilişkilerinde tümelde varlık bulma zorunlu durumunca Ben olma durumunda seyir eder.

Upload: umitylmaz

Post on 23-Dec-2015

239 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

book

TRANSCRIPT

Page 1: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

ÖNSÖZ

Antropolojide insan nedir, tıpta insan ne, tıp’ın bir kolu olan psikolojide kişilik nedir, felsefede Ben nedir, insanın kendi olağan hayatında yaşamımın anlamı nedir sorgulamaları, Ben kimim sorgulamasının, sorgulama nesnesinin gene insan olmasısebebiyle farklı bir boyutta dışlaşması görünür.

Ben, kelime olarak dil bilgisinde birinci tekil şahıs zamiridir. Birinci tekil şahıs olarakinsan, Ben olurluğunda dil bilgisini oluşturandır. Tarihin kendisinde ise; Ben kimim sorgulaması kimlik arayışı olarak farklı bir boyutta belirir. Tasavvufta ise; geniş bir alanda Ben kimim sorusu, yaşam biçimi olarak Tanrı varlığına iye olurluğunda, onun için var olan kul olma olurluğunda Tanrı varlığına yetişmenin aracı ve insanın bizzat kendisi olarak, nefs-i natıka olurluğunda irdelenir.

Ben kimim sorusu veyahut Ben’in, sorgulama nesnesi olarak karşıt bir varlık olurluğunda irdelenmesi ontolojinin (varlık bilimi) temelini oluşturur. Çünkü, var olmaklığın temel hali varlık bulmaklıktır. Varlık olmak ise; Ben olmaklıkla özdeştir. Her varlık, var olurluğuyla Ben olma durumundadır. Bu sebepten dolayı Ben olmaklık ontolojinin temelini oluşturan varlık sorgulamasıdır.

Bu fakir kimlik arayışında olarak, Ben kimim sorusunu bu kitapçıkta irdelemekte değildir. Bu kitapçıkta bu fakir, Ben olmaklığın kendisini, başta Tanrı üzerine kitapçığının beyan ettiği Tanrı varlık bilgisi kriterince ve diğer kitapçıkların aklı üzerianlayışında toparlamak ve irfan zevki olması adına ayrıca bu irfan zevkini meraklılarıyla paylaşmak adına irdeler.

Ben, bütün varların varolur olma hallerinin doğaları gereği zorunlu olarak olağan varolur olma halidir ve varların doğalarından türeyen şe’nlerde hal ve kal lisanınca kendilerini varolur olma durumunda beyan edişleridir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, varolan her varın varolur olduğu varlık durumu, o varın Ben olurluğunda varoluşudur.

Varolan her var kendi varlığında varolur olduğu unsurların bütünsel ilişkisinde doğası gereği kendinde Ben halindedir. Ayrıca her var diğer varlarla olan ilişkilerinde tümelde varlık bulma zorunlu durumunca Ben olma durumunda seyir eder.

Page 2: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ben olurluluğunda var olur olan varın, kendi varlığındaki unsurlarının ilişki hali ve diğer varlarla olan ilişki hali, hareketlilikte varlık bulma hali olup, varın Ben olma durumunda varolur olmasının zorunlu doğasıdır.

Hareketliliğin kendisi bir varın başka bir varla ilişki hali olup, bu durumda hareketlilik ilişkide bir varın varlık bulmak için varolur olma iradesi sergileyişinin olağan hali olarak, varlıklar üzerinde evrensel yasa olurluğunda, başta; varların varolurluğunu var kılan, süreçte; varların zorunlu varolur olma durumlarında şe’nlerde bulunuşları, sonuçta; varların Ben olurluğunda varlık bulma durumunda olarak, her an başta, süreçte ve sonuçta varların diğer varlarla olan varolur olma iradesinin ilişki olarak görünüşünün belirlenişidir. Bu anlatım üzeri Ben için şunu söyleriz; Ben’in kendisi her an hareketliliğin varolur olma iradesinde varlık bulma, varlık olma olurluğunda var olan olarak ilişkide belirişinin erek halidir de diyebiliriz.Çünkü Ben varolur olma iradesi olan hareketliliğin sonuç halidir.

Her an varlıklar üzerinde hareketliliğin kendisi varolur olma durumu olurluğunda zorunlu olarak tecelli ettiği için, her var kendi varlığında varolur olma iradesinin hareketlilik olurluğunda Ben olarak dışlaşmasının ereğinde seyir eder.

Ben olan her varlık, kendinde ve diğer varlarla olan ilişkilerinde, varolur olma iradesinin varolur olma ilişkisi olarak seyir edişinde varlık bulduğu doğası gereği, varlık bulduğu unsurlarının ilişki bütünlüğü ve diğer varlarla olan ilişkilerinde; ilişkinin aynı zamanda bir varın varolur olmasının ilişki bulduğu her şeyle sınırlı olması sebebiyle, her var varlık bulduğu ilişki sınırında varolur olma durumunda seyir eder. Bir varın varolur olma sınırı olan ilişki bütünlüğü ve diğer varların da o var ile olan ilişki bütünlüğünde varın kendisi, varolur olma durumunda Ben’de seyireder.

Ben olurluğunda var olur olan her var, diğer varlarla ilişkide var olur olması zorunluluğu sebebiyle, varlar Ben olarak diğer varlara gereksinimde bulunarak Ben olurluğunda seyir ederler. Ben olurluğunda diğer varlarla var olur olan Ben, diğer varların kendini var kılışı ile Ben iken, ayrıca Ben olarak diğer varları kendi varlığıylatümelin bir parçası olurluğunda var kılan olurluğunda, kendiyle diğer varlara varlık veren olarak varlık bulan Ben olma durumunda seyir eder.

Ben olan var, varlık haliyle Ben olma durumunda diğer varların tümel ilişkide kendisine varlık verişiyle, ayrıca kendisinin de tümel ilişkide diğer varlara varlık verişiyle seyir ederken, kendi var olur olmasının erek hali olan Ben olma durumu üzerinden doğası gereği (kendi üzerinde) var olur olma şe’ninde bulunur. Ben bu seyri itibarı ile varlık buluşunun başlangıcını kendi üzerinden sergileyen doğası gereği zorunlu şe’ndedir.

Page 3: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ben olan var, kendi üzerinden diğer varlarla tümel ilişkide var olur olmanın ereği olan Ben’de, ilişkide olduğu varlar ve ilişkinin kendisi ile Ben olmanın sınırlarında Ben olarak var olur. Bu var oluşta Ben olan var, kendi doğasının var olurluğuyla ve diğer varlarla olan ilişkilerinde var olur olmasının sınırlarında Ben olarak belirimde olan tekil ayrıca belirlenişte olan tikel olurluğunda tekil ve tikel olma durumundadır.

Kendi üzerinden, tekil ve tikel olurluğunda var olur olma durumunda Ben olurluğunda seyir eden var, var olarak tümel ilişkide diğer varlarla ve kendi varlık unsurlarıyla sınırlı olduğu için varlığı kendinden olmayan olarak yokluk hükmündedir. Yokluk hükmünde seyir eden varın Ben şe’ninde seyir ederken kendiliğindeki Ben olma durumu da, bu sebepten dolayı yokluktan başka bir şey olmaz.

Sınırlı var olurluğuyla tekil ve tikel olan yokluk seyrinde var olur olan olarak her var, Ben olma durumunca tümelin bir tamamlayıcı öğesi olma sürecinde tümelde geçicilik arz eden fanilik durumunca yokluk seyrindedir.

Yokluk seyrince Ben olma durumunda var olan var, varların tümel ilişkide daim yaratılışta kendisini var kılmaları sebebi ile diğer varlara içkin ve Ben olurluğunda yeni bir var olarak diğer varlara aşkın, ayrıca var olurluğuyla var olur olmak için diğer varlara iye olan birliktelikte, içkin aşkınsal birliktelikte Ben olma halindedir. Varın tümel ilişkideki aşkınsal Ben hali, varın kendi var olurluğundan daha çok, tümelin varın kendisinden Ben olurluğunda varın kendisi olarak seyir edişidir. Çünkü varın kendisi, tümelin kendisiyle sınırlı varlığının yokluk halinde tümelin kendisinde ki aşkınsallıkta tekil ve tikel olurluğunda belirişiyle Ben olma durumunda varlık bularak, diğer varlara karşıt olarak “aşkınsal Ben”dir. Ayrıca var olur olduğu varlık unsurlarının karşıt ilişkilerinin aşkınsallığında, kendi varlık unsurlarına aşkın olurluğunda aşkın Ben olma durumunda da seyir eder.

Varın kendisi Ben olarak hem sınırlılık, hem aşkınsallık içkinliğinde tümelin, kendisi olurluğunda dışlaşmasıyla [ 1 ] tümelin, kendisi olarak aşkınsal Ben’de, tümelin kendisinde tümelin kendisini var kılışıyla sınırlı olan sonlulukta tekil ve tikel olan Ben’de, hem aşkınsal Ben, hem de tekil ve tikel olan Ben olurluğunda kendinde çelişik ilişkide Ben olma seyrindedir.

Var olan Ben, çelişik ilişkide tümelin kendisi olurluğundaki aşkınsal Ben’de, tümelinkendinde dışlaşmasının tekil ve tikel olan Ben haliyle tümelin karşıtı olurluğunda tümelde belirir. Tümelin karşıtı olarak tümelde beliren Ben olurluğundaki tekil ve tikel olan var aynı zamanda varlık bulduğu hal üzeri başlangıcı kendi üzerinden olmak üzere tümeli karşıtı olarak bulur.

Page 4: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

[ 1 ] Daha önceki kitapçık çalışmalarında dışlaşmadan kast ettiğimiz manayı belirtmiştik. Hususen dışlaşma için şunu da belirtebiliriz. Dışlaşma; dışlaşan varın, dışlaştığı var olur olma düzeyine geçişi ve dışlaşılan yeni var olma düzeyinde dışlaşan varın, dışlaştığı vara içkin olarak, varın kendi varlığında özdeş olarak bulunmasında ve yeni var olur olma düzeyindeki varın örtüklükte, dışlaşan varın karşıtı olurluğunda, dışlaşan varın farkındalık aynadarlığı olarak, kendisini aks ettirdiği kendisi olma durumu olduğu gibi, dışlaşan var ile dışlaşılan varın, biri birilerinin karşıtı olarak, biri birilerini karşıtlıkta var kılışları ve karşıt ilişkide olarak, yeni bir var olur olma düzeyine aşkınsal olurluğunda devinişleridir de diyebiliriz. Dışlaşmanın kendisi yaratışın kendisidir de diyebiliriz. Bu dipnottaki anlatıma dikkatli bakıldığında karşıtların özdeş olduğu evrensel prensibi, dışlaşılan varın kendisinde, dışlaşan varın, içkin ve özdeşlikte seyir etmesi beyanı kriter alınarak rahatlıkla anlaşılır.

Var, Ben olurluğunda olağan var olur olma haliyle başlangıcı kendinde olmak üzere tümeldeki diğer varlarla ilişkideyken dolayımlı veyahut dolayımsız olarak onlara varlık verirken, onları Ben olma haline geçirmekte, diğer varlarda o var ile ilişkideyken o varın kendisini Ben olarak var kılar. Ben’in kendisi bu seyrinde karşıtıyla kendine varlık vererek kendini varlık haliyle olumlayan Ben olma durumunda karşıt ilişkide varlık bulur. Bu hadise diğer varlar içinde evrensel prensip olarak geçerlidir. Varın diğer varlarla olan bu ilişkisinde diğer varların karşıtı oluşuyla, diğer varlara kıyasla farkındalıkta aşkınsal olarak aşkın Ben’de tümelde belirmesi sebebiyledir. Bu paragrafta bahsi geçen aşkın Ben olma durumu yukarıda anlatır olduğumuz aşkın Ben olma durumuna farklı olarak, varın tümelde diğer varlara karşı diğer varların var olur olmalarının bir gereksinimi olarak, diğer varların var olma gereksinimlerini karşılayan olarak diğer varlara karşı aşkın Ben olma durumundadır. Var diğer varların var olma gereksinimlerini karşıladığı sürece diğer varlara karşı aşkın Ben’dir. [ 2 ] Ve var, bu ilişkisinde tümel değil, tümelde varolma gereksinimlerini karşıladığı varlara karşı o varların varlıklarının zorunlu gereksinimi olduğu için onlara karşı aşkın Ben olma durumunda seyir eder. Lakin varın kendisi tümel karşısında her zaman tümelin bir cüzü olurluğunda, tümelin erildeğer, kendisinin dişil değer olması sebebiyle tekil ve tikel Ben’de seyir eder.

Ben olurluğundaki varın karşıtıyla kendine varlık verişi dolayımlı veyahut dolayımsız olarak kendi varlığı üzerinden diğer varları olumlaması ve olumsuzlaması ayrıca diğer varlar üzerinden öncelikli olarak, kendi varlığını olumlaması ve olumsuzlaması olarak iki şıkta belirir. Bu evrensel prensip içkinliğinde varın kendisi Ben olurluğunda öncelikli olarak kendi üzerinden karşıtı olan diğer varlarla ilişkide varlık bulurken aşkınsal Ben’de, öncelikli olarak diğer varlar üzerinden varlık buluş halince tekil ve tikel olan Ben’de seyir eder. Aşkınsal Ben aynı zamanda diğer varların varolur olma sınırı olma durumunda diğer varlarıntümelde belirmesinin sınırlarını oluşturan varlık haline sahiptir. Varın karşıtı olan

Page 5: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

diğer varlar da aşkınsal Ben’de seyir ettikleri için, varın tümelde var olur olma sınırını oluşturduğu için var, tümelde diğer varlara içkin olduğu için, kendisi olma durumunda bulunan diğer varlarla ters simetride çelişik ilişki olurluğunda Ben olarak var olur olma durumundadır.

[ 2 ] Her şey var olur olduğu unsurlarıyla tümel ilişkide diğer varları var kıldığı sürece üstünlük seyrindedir. Bu sebep içkinliğinde tümelde her şeyin biri birilerini var kılmasından dolayı hiçbir şeyi başka bir şeyden daha fazla üstün bir düzeyde görmemekteyim. Bu da her şeyi bir görmenin kriterini oluşturmalıdır. Burada hususen şunu belirtmek gerekir, bu anlatımın kendisinde varın diğer varlarla olan ilişki bütünselliğinde kendi varlığıyla diğer varları var kılışı anlaşılmalıdır, tümelin kendisini var kılması değil. Çünkü tümelin kendisi dışlaşma olurluğunda varı kendinde var kılar. Varın kendisi ise tümelin bir cüzü olurluğunda tümeli var kılan olarak görünüyorsa da, aslında tümelde, tümele iye olarak, tümel ile var olma durumunda seyir eder. Bu sebepten dolayı her şeyi biri birinden daha fazla üstün görmemek aslında tümeli var görmek anlamını taşır. Bu hadise tasavvufta ehli tevhit tarafından “her şeyi bir görme” olurluğunda ders olarak irdelenir. Ve her şeyibir görme mertebesine ehli tevhit rahman nazarıyla alemi seyran etmek anlamını yüklemişlerdir.“Rahmanı seyran eyle, Rahman ile”Kişilerin varları biri birlerinden üstün görmeleri, kendi var olur olma iradesinde, varolma iradesinin dışlaşması olurluğunda, var olma iradesine iye ve içkin olan keyfi iradeleri doğrultusunda yargıya varmalarında, tercihlerde bulunmalarından başka bir şey değildir.

Dil bilgisinde bunu özlü bir şekilde anlayışımız adına misallendirmek istersek; her var kendi üzerinden Ben iken karşıtı olan sen olurluğundaki var ile Ben olurluğundaseyir eder. Ayrıca varın kendisi sen olurluğundaki karşıtını belirlerken sen olan karşıtı üzerinden Ben olan olurluğunda seyir eder. Bu ilişki hali hitap – muhatap düzeyinde dildeki diğer işaret zamirleri içinde geçerlidir. (Esma’ül Cem kitabında bukonu açıklanmıştır)

Anlatılanlar üzeri Ben için, Ben bir varın, kendi varlığının çelişik ilişkiliğinde varlık olarak var olur olma durumunda seyir ederken kendi varlığını oluşturan bütün varlık halleriyle, varlık hallerine içkin olduğu için, kendi varlık unsurlarının karşıt ilişkiliğinde var olma durumunca, çelişik ilişkide var olur olma şe’ninde var olur olmaktır.

Varların tümel ilişkisi dahilinde, tümel ilişkide var olur olan tekil ve tikel Ben, tümelin kendinde dışlaşması olduğundan sebebiyet tümele içkin olarak, kendisi olma durumundaki tümelin bir nevi toparlanışı olurluğundaki cem’î halince, aşkınsal Ben’de tümelin özsel bütünselliğinin nokta olma durumudur. Ben’in

Page 6: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

kendisi, tümelin toparlanışı olurluğunda noktalıkta seyir ederken, varlığının başlangıcı olan tümel ile tümelin geçmişi olması sebebiyle, ayrıca tümelde var olur olma süresince, geçmişi olan tümel ile tümelde, tümeldeki zorunlu var olur olma ilişkisinde, tümele zorunlu olarak yönelmesi sebebiyle, tümelin geleceği olmasıyla, her an geçmişi ve geleceğiyle dışlaşan var olur olma zorunluluğu altında, var olur olduğu durum itibariyle an’da seyir eder. Ben, bu seyri itibariyle, tümele içkin olduğu için geçmişini ve geleceğini kendinde bulunduran an’dır da. Ben olurluğunda var olur olan var, var olur olma haliyle, her an var olur olduğu şu an’ı itibariyle aşkınsal Ben olarak hem kendinde an’dır, hem de tekil ve tikel olan Ben olarak tümelin varlığında an’da seyir eder. [ 3 ] Varın kendisi Ben olurluğunda diğer varlarla ilişkideyken, bu ilişkinin kendisinde görünüşte direk olarak var veya varların kendisi ile ilişkide olduğu belirlenir. Lakin her var tümelin varlığında, tümele içkin, tümele iye, tümelin dışlaşması olurluğunda tümelde var olur olan olarak tümelin, tümel olmasının zorunlu hali olan varların varlık halleri (doğal halleri) ve varlıklarında ki var olur olma iradesi uyuşurluğunda, töz ve evrensel yasalar içkinliğinde tümel ile bir olan tümelin bir öğesi olarak bir-birlik-bütünsellik içkinliğinde tümeli oluştururlarken tümelin kendisinde varlar, tümelde tümel ile var olur oldukları için tümelin kendisinde tümel olarak tümelde, tümel ile belirlenirler. Bu sebepten dolayı varın kendisi diğervar veya varlar ile ilişkideyken aslında tümelin kendisi ile töze iye olarak ve evrenseller içkinliğinde ilişkide bulunur. Varın ilişkide olduğu diğer var ve varlarda tekil ve tikel olan Ben olurluğundaki varlık hallerince varın kendisi ile ilişkilerinde varın tekil ve tikel olurluğu değil, varın tümel ilişkideki tümelin aşkınsal Ben olurluğuyla tümel olurluğundaki var ile ilişki seyrindedirler.

Tümel bu seyri itibarı ile her an tekil ve tikel olarak Ben olan varlar üzerinde daim etken olan eril değerde, tümelde var olur olan varlar ise her daim edilgen olan dişil değer olma durumunca karşıtlıkta zorunlu olarak çelişik ilişkide var olur olma şe’ninde varların birliktelik arz ettiği belirimde varlık birliği seyrinde bulunur.

[ 3 ] Seyirullah kitapçığında an mevzusu mutlak an olurluğunda irdelenmiştir. Mutlak an’a ek olarak zılli an olan varların var olur olma düzeylerince daim yaratılışta geçmişlerini ve geleceklerini şu an lığlarıyla kendilerinde bulundurmalarını anlayışımız adına anlamlandırırız. Zilli an aslında mutlak an’ın zamanda varlar üzerinden surete geldiği evrensel prensiptir

Varlık birliği seyri olurluğunda tümel ilişkide varlar, töz ve evrenseller içkinliğinde yek vücud olurluğunda bir Ben olarak yek pare (tek parça) olma durumunda bulunurlar. Bu sebepten dolayı yek pare olan tümel, tümel ilişki seyrinde, tümel olan Ben olurluğunda “ Tümel Ben”dir.

Page 7: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Tümel Ben’de [ 4 ] ; Ben, Ben olurluğunda tekil ve tikel olan varların görünüşlerinde değil, varların tümele iye olarak evrensel prensipler içkinliğinde tümel iradenin, kütle - güç - hareketlilik olurluğunda zaman olarak açılımında belirir. Zaman (rahman tecellisinin en genel açılım hali) tümel iradenin var olur olma ereği olurluğunda bir varlığın biriciklikte Ben olarak, Tümel Ben olurluğunda kendini var kılışının aracısı olurluğundaki zorunlu açılımıdır.

Zaman; Tümel Ben’in var olurluğunun aracısı olarak, varlıklara içkin, varlıkların yokluk seyrindeki fanilikleri üzerinde, varlıklara aşkın ve varlıkları kuşatıcı olarak bir varlığın kendisinde, kendi varlığıyla kendi olan karşıtını var ederek, karşıtı olan varlar üzerinden kendine varlık verişinin çelişik ilişkisinde Varlık Birliğinin an’da heran tekrarlanışıyla bu tekrarlanışta her an var olanlar üzerinde aşkınsal olarak kendini var olura getiren bir varlığın kendini var kılışında aralıksız olarak kendinde, tekil ve tikel Ben olarak değil, tekil ve tikel Ben’ler üzerinde Tümel Ben olarak varlıkmertebelerinde varlık olarak kendini seyir ettirişinde, kendini beyan ediş biçimidir.

Tekil ve tikel olan Ben ve Ben’ler, Tümel Ben’in varlığındaki çelişik ilişkide, tekil ve tikel Ben olurluluklarındaki var olur olma şe’nleri haricinde, Tümel Ben’den ayrıştırılamaz ve ayırt edilemez oldukları için [ 5 ] ; Tümel Ben, tekil ve tikel olan Ben’lerde özdeş bütünsellikte seyir ederken, her daim varlık olurluğunda zamandan kendini tecelli ettirerek, Ben olan olarak Ben şe’ninde var olur olma şe’ni sergiler.

Tekil ve tikel Ben’ler ise var olurluklarıyla Tümel Ben’e iye, Tümel Ben’e içkin, TümelBen’in sıfat açılımları olarak mertebe düzeyleri olmalarınca, Tümel Ben’in kendileri üzerinden aşkınsal Ben olurluğunun seyrinde tekil ve tikel olan sonlu olurluğundakiBen hallerince O değil, O’ndan ayrı gayrı da değil olma durumunda var olurlar.

Tekil ve tikel Ben olarak var olur olan varlar, doğalarında potansiyel olarak var olur olan evrensel yasalar içkinliğinde Tümel Ben ile birlenmekte, doğalarından türeyen sınırlı var olur olmaklığı şe’nleriyle Tümel Ben’in varlığında farklılık arz eden Ben olurluğunda varlıklarının belirişinde seyir ederler. Bu hadiseyi Tümel Ben üzerindenaçıklarsak eğer; Tümel Ben varlığında çelişik ilişki olurluğunda var olur olma şe’ni sergilediği varlara içkin olarak evrensel yasaları ile varlarla özdeşlikte kendi olma halinde varların aşkın Ben olma durumlarında onlarla birdir (Vahdet). Tümel Ben, varların doğalarından türeyen Ben olarak ise, var olur olma şe’nleri üzerinden, kendine varlık veren, ayrıca varların kendisine de varlık veren olarak karşıt bütünsellikte çelişik ilişkide Ben olarak varlık seyrindedir.

[ 4 ] Tümel Ben’den kast edilirken varların tözü olurluğunda var olan Tanrı zatıyla, Tanrı zat’ının diğer varlarla tümel varlık olurluğunda var olurluğu kast edilmektedir.

Page 8: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

[ 5 ] Tekil ve tikel Ben’ler kategorik düzeydeki, sınırlı olanlar olarak var olur olma durumlarındaki şe’nlerince, insanın kendi iradeleri doğrultusunda anlayışınca Tümel Ben’de belirlemeler yapması ve bu belirlemelerde tekil ve tikel Ben’lerin Tümel Ben’den ayrı olarak belirlenmeleri sebebiyle, tekil ve tikel Ben’ler Tümel Ben’den ayrıştırılmış olmaları hükmünce insanın anlayışında belirir ve belirlenirler.Tümel Ben, varların Ben olurluğunda sonlu olarak varlık buldukları seyirde her daim değişmez Ben olarak sonlu olan varların fanilik seyrinde Ben olurluğunda kendini tezahüre getirir. Yani başka bir deyişle Varlık zamanda değişmez, varlar zamanda değişir. Varların zamandaki değişikliklerinde daim yaratıcılıkta Tümel Ben,hep Ben olarak var olurluğunu kendinde olumlayan varları kendinde olumsuzlayan olarak kendini var olura getirir. Bu seyir itibarı ile Tümel Ben “mutlak aşkın Ben” olurluğunda sonlu varlar üzerinden hep var olura gelen ve hep var olurda olandır.

Burada hususen şunu belirtmek gerekir. Bir varlığın doğası zorunluluğuyla kendinde varlık olarak Ben oluşu ile doğasından türeyen şe’nler ile doğası gereği Ben olurluğunu karşıtıyla farkındalığa getirerek var olur olma şe’nlerinde Ben olarak kendini açışı ayrı ayrı, Ben üzerinden bilinçlenmek adına irdelenmelidir.

Varın kendisi doğası zorunluluğunda; töze [ 6 ] , irade idealarına (bilinmek, hayr, hüsn, sıdk vb. gibi), kavramsal idealara (esma’ül hüsna) ayrıca diğer evrensel yasalara, özdeşlikte içkin ve varlığıyla iye olarak kendi varlığında kendi olurluğunda Ben olma durumunca varlıktır. Var doğasından türeyen şe’nler ile, bu şe’nlerin kendinde oluşturduğu var olur olma şe’nince doğasına iye, doğası zorunluluğuna içkin olarak doğasının kendine özdeş olduğu kendilikte doğasından türeyen şe’nler ile başkasılaşır. Bu başkasılaşma ile varın kendisi kendi varlığında başkası olurluğunda Ben olma şe’ni ile tümele iye olur. Varın doğasından türeyen şe’nlerde Ben oluşu, kendi varlığında başkasılaşmak olduğu gibi, varın doğasının, kendinde dışlaşması olarak varı tümel ilişkide Tümel Ben’e taşır.

Var, eğer doğasından türeyen şe’nlerde Ben olurluğa kendini taşıyamazsa bu varın kendinde varlık olarak yok oluşuna sebebiyet taşıyarak var olur olma ereğinde Ben olarak varın var olması söz konusu olamaz [ 7 ] .

Var; doğası zorunluluğunda kendisi olurluğunda ki zati Ben olma durumu ve doğasından türeyen şe’nler ile başkasılaşmış ve kendinde dışlaşmış olma durumundaki varlığından türeyen Ben olma durumu ile kendi varlığında kendi varlığının çelişik ilişkiliğinde aşkın Ben olma durumunda kendisi olurluğunda seyir eder.

Var, aşkın Ben olurluğunda bir taraftan doğasından türeyen var olur olma şe’nleri ile Tümel Ben’e iye, bir taraftan da doğasının olağan kendilik haliyle Tümel Ben’in kendisi olma durumunda var olur olmanın zorunluluğu olan evrensel yasa içkinliğinde var olan olarak seyir eder.

Page 9: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Var, aşkın Ben olurluluğunda var olur olma iradesinin ereği olurluluğunda en kamil varlık halindedir. Aşkın Ben de seyir eden var, doğasının zorunluluğuna ayrıca doğasından türeyen var olur olma şe’nlerine içkin tümel halince varlık olma durumunda seyir eder. Bu seyrin kendisinde var, doğasının zorunluluğunda zati Benolma durumunda varlık

[ 6 ] Tözden kast edilen mana kavramsal idealar olarak belirttiğimiz Esma’ül Hüsnanın aslı olan Tanrı zatının nur tanecikleridir(Töz mevzusu Tanrı nuru olurluğunda, diğer kitapçıklarda irdelenmiştir). Bu nur tanecikleri ayan’ı sabiteler olurluğunda asıl olan kavramsal ideadırlar. Bu konuyu konunun akışında özlü bir şekilde anlayışımız adına irdeleyeceğiz.

[ 7 ] Bu hadise, Tanrı varlığının zatı için geçerli olmayıp, Tanrı zatı ile var olur olan varlar için geçerlidir.

iken doğasından türeyen var olur olma şe’nlerince şe’n de Ben olma durumunda doğasında örtünerek başkasılaşan ve kendinde dışlaşmış olan varlık olma seyrince doğasının kendisine özdeş olması seyrine karşıt olarak, kendi varlığında çelişik ilişkide asli olan varlığına örtük olarak tekil ve tikel olan, şe’n de Ben olma seyrince varlık olma durumundadır.

Var’ın şe’n de Ben olma durumu seyri aynı zamanda varın kendi doğası olan varlığının kendisinde varlığına içkin olan tözün, irade idealarının, kavramsal idealarının ve diğer evrensel prensiplerin varda varın kendisi olurluğunda bir evrensel durum olan kategoriler olarak dışlaşması [ 8 ] ve kategoriler olurluğunda başkasılaşmasıdır. Kategoriler de var olur olan var şe’nde Ben olma durumundayken kategorilerde kategorilerin ilk örnekleri olarak töz ve evrensellere iyedir.

Aşkın Ben; töz ve evrenseller düzeyinde sınırsız, kategoriler düzeyinde ise kendindesonlu olan olarak sınırlı, sınırlı-sınırsız karşıtlığının kendi varlığının çelişik ilişkisinde çelişkisini kendinde aşan özdeş bütünsellikte kendinde varlık seyrindedir. [ 9 ] Bu seyrinde aşkın Ben olan olurluğunda var olur olan var; tözün ve evrensellerin, varlığının evveli olması, kategorilerin ise varlığının ahiri olması sebebi ile evvelinin geçmişi, ahirinin şu an’ı oluşu ile geçmişi ve şu an’ı ile tümel ilişkideki hareketliliktetümele iye olarak, tümel ilişkideki etki-tepki, itme-çekme, gel-git, toplanış-dağılış, varoluş-yok oluş evrensellerinde, tümelde seyir ederliğiyle her an geçmişi olan töz ve evrensellere kategorik düzeydeki ilişki durumunca, geleceği olurluğunda devinir.

Var, doğası zorunluluğunda zati Ben iken doğasından türeyen şe’nlerde şe’n de Ben olma durumunda kendi varlığını beyan eden şe’n de Ben olurluğuyla zati Ben

Page 10: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

olurluluğunu işaret eden, zati Ben olurluğunda ise kendilik olarak varlık olan halde,varlığını kendinde şe’n de Ben olarak açar. Bu seyirde var’ın zati Ben olarak var olurluğuyla ve şe’n de Ben olarak var olurluğunu sergileyişi var’ın kendinde farklı iki durum teşkil eder. Var’ın potansiyel varlık durumu olan zati Ben, var olur olduğuasli hali, varın tümel ilişkide açtığı şe’n de Ben, varın kendinde var olan olarak var olan olduğunu işaret edişidir. Var şe’n de Ben olma durumunca kendinde varlık değildir. Kendinde varlık olan zati Ben olma durumunu beyan eden, işaret eden olarak var kılan olurluğunda var’ı aşkınsal Ben ve tümel ilişkiye taşıyarak Tümel Ben de var olur olmasını sağlar. Bu hadiseye örnek olarak:1) bir ağacın doğası zorunluluğunda ağaç olma haliyle, ağacın doğasından türeyen var olur olma şe’n i olan fotosentez ve meyve verme hadisesini 2)Bir insanın doğası zorunluluğunda insan olması ve doğasından türeyen kelam etme sıfatınca Ben deyişi hadisesini gösterebiliriz.

Var’ın Ben olması ile Ben olurluğunu belirtişi farklı iki olgudur. Lakin var bu iki durum üzeri aşkın Ben olarak var olur olma seyrindedir.

Anlatılanlara Tümel Ben üzerinden bakarsak. Varlar tümel ilişkide Tümel Ben in kendini zaman olurluğunda açışında var olur olarak seyir ederler. Varların tümel ilişkideki var olur olma şe’ni daim yaratılış olarak tümelde var olur olma şe’ni sergilenişidir. Tümelde var olur olma şe’ni olması sebebiyle tümel, kategorik düzeyde varların var olur olduğu

[ 8 ] Bu dışlaşmanın kendisinde evrenseller oran olurluluğunda kategorik düzeyde belirirler. Eş deyişle, kategoriler, evrensellerin bir oran üzeri dışlaşmasıdır.

[ 9 ] Var’ın kendi varlığındaki sınırlılık ve sınırsızlık, aslında var olur olmanın evrensel biçimidir.

ilişki bütünselliği ayrıca ilişki olurluğunda iradenin hareketlilik olarak tümelde belirmesinde tümel, evrenseller içkinliğinde evrensellerin kategoriler olarak kendinde dışlaşmasıyla zaman olurluğunda aşkınsal Ben oluşu seyrinde şe’nde Ben değil; şe’nde Ben olarak, şe’nde Ben’in karşıtı olan ve iye olduğu zati Ben olurluluğundaki var’ı işaret eder. Ayrıca şe’n var ise şe’nde bulunan, varlık olarak var olan var söz konusudur ki tümel ilişkideki daim yaratış şe’ni şe’nde bulunan varlığı işaret eder. Bu varlığın kendisi ise Tümel Ben deki zati Ben dir. Tümel Bendeki zati Ben (burada bahsi geçen zati Ben tanrı zatı olurluğunda Tanrı Üzerine kitapçığında irdelenmiştir. ) doğası zorunluluğunda kendinde varlık olarak mutlak olan Ben dir. Zati Ben mutlak Ben olurluğuyla doğasından türeyen var olura gelme şe’nince evrenseller ve evrensellerin kategoriler olurluğunda tümel ilişkideki daim yaratışta belirmesiyle şe’nde Ben olarak şe’n de Ben’in tümel ilişkide zaman olarak Ben olurluğuyla akl-ı küll olurluğunda dışlaşması ve bu dışlaşmadaki zati Ben’inden

Page 11: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

örtünerek başkasılaşması ile kendini şe’nde Ben olurluğunda beyan eden olarak işaret eden var olurlulukta, şe’nde Ben ile kendini varlar üzerinden Tümel Ben’e taşıyan aşkınsallıkta aşkınsal Ben olarak mutlak olan aşkınsal Ben dir. Tümel Ben buseyrince İslam terminolojisine göre Allah, başka bir deyişle Tanrı olarak mutlak değişmeyen Hakk olurluğunda Aliy olan cenab olarak Cenab-ı Hakk tır.

Tümel Ben yukarıda anlatılan seyri itibari ile doğası zorunluluğunda zati Ben, doğasından türeyen daim yaratış şe’nince tümel ilişkide akl-ı küll olurluğunda şe’nde Ben olarak karşıtlıkta, karşıtını kendinde bulunduran çelişik ilişkide, kendini karşıtı ile var eden var olur olma seyrindedir. Tümel Ben’in şe’nde Ben olurluğu zaman olarak belirir. Zaman; anlatılanlardan da anlaşılacağı üzeri bir taraftan Tümel Ben’in şe’nde Ben olurluğunun açılım hali iken, bir taraftan da Tümel Ben’de var olan varların tümel ilişkideki aşkın Ben olma düzeyidir.

Tümel Ben kendinde karşıtı olarak dışlaştığı varlar üzerinden kendine varlık verirken, varlık olma seyrinde Ben olarak varlığını kendinde var kıldığı varlar üzerinden özdeş bütünsellikte sergileyen tinsellikte varlık sıfatlarını açar. Tümel Ben’in karşıtı olurluğunda dışlaştığı varlar, kendi tikel ve tekil olurluklarının değil, Tümel Ben’in kendi üzerlerinden özdeş bütünsellikte sıfatlarıyla Ben olarak seyir edişinde, Ben olurluğunda var olur oldukları Tümel Ben’in sıfatları üzeri (evrenseller) tinini kendi varlığında bulunduran ve tinini kendi varlığında kendi varlığı olurluğunda yaşayan tinsellikte seyir ederler.

Tümel Ben, doğasından türeyen var olur olma şe’nleriyle (daim yaratıştaki evrenseller ve evrensellerin kategoriler olarak varlarda ölçü üzeri dışlaşması [ 10 ] ) bu şe’nlerini adet edinişinde ahlakta belirir. Var olur olarak var olurluğuyla Ben olan varlar ise Tümel Ben’e iye olarak, Tümel Ben’in özdeş bütünsellikte kendileri üzerinden evrenseller, ayrıca evrensellerin kategoriler olarak kendileri olurluğunda kendilerinde dışlaşmasıyla Tümel Ben’in ahlakında, Tümel Ben’in ahlakının açılımı olurluğunda tekil ve tikel olarak ahlakta seyir ederler (Ahlakullah).

Var olanlar tekil ve tikel Ben olurluğunda, Tümel Ben’de seyir ederken daha önce anlatır olduğumuz yokluk hallerinin dışında ikinci bir yokluk halini de kendi üzerlerinde yaşarlar. Şöyle ki her var olur olan Ben olma durumundaki var, var olur olduğu hali itibarı ile Tümel Ben’in özdeş bütünsellikte varın kendisi üzerinden evrenseller olurluğunda sıfatlarını açışı ve seyir ettirişi sebebiyle Ben olarak, kendi varlığını kendinde bulan

[ 10 ] Burada hususen, “Gerçekten Biz, her şey’i bir ölçü ve denge üzeri yarattık” (Kamer 49) ayetini zevk ehli için belirtmek yerinde olur..

Page 12: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Tümel Ben’den ayrı bir varlık olamaması zorunluluğunda, kendi varlığının yokluğunda Tümel Ben’in varlık olurluğunda onun bir varlık sıfat açılımı olarak Ben olma seyrindedir (Varlık Birliği Özdeş Bütünselliği).

Tümel Ben; kendi varlığının tümel ilişkisinde, ilişkinin iradenin hareketlilikte var olur olma şe’ni olarak, varların tümel iradeye (irade-i külliye, irade ideaları) iye olurluğunda kendini evrenseller içkinliğinde, evrensellerin kategoriler olurluğunda (kategoriler de evrenseldir) tümelin kendisinde varlar olarak dışlaşmasında, kategoriler düzeyinde başkasılaşmış (yabancılaşmış da denilebilinir) varların var olur olma iradesinde, belli bir tertip ve düzende içkin aşkınsal birliktelikte, evrenseller içkinliğinde, uyum arz edişinin kendiliğinde, bilen olurluğunda bilgisini daim yaratışta, yaratış ilişkisinin akl etme olmasında, akl etmenin tümel ilişkide olması sebebiyle tümel ilişkideki bilincin akl-ı küll (aklın üstündeki akıl) olarak evrensel bilinç olma durumunda kendini akl-ı küll'den beyan eden olarak işaret eden ve aklı küll'den Tümel Ben olurluğunun aşkınsal Ben’liğine taşıyan seyirdedir.

Tümel Ben doğasının zorunluluğunda varlık bilgisinde mutlak bilen Ben olma durumunda kendini, kendi olarak kendinde bilendir. Tümel Ben doğasından türeyen var olur olma şe’ninde ise varlık bilgisini; evrenseller temeli ile evrensellerin kategoriler düzeyinde kendi varlığında, kendi varlığının dışlaşmasındaalim vasfınca ilim sıfatında açar.

Var olur olan her Ben, varlık olarak Tümel Ben’in varlığında O’nun özdeş bütünsel seyrinde zorunlu olarak var olur olmaları sebebiyle, kendi doğalarında Tümel Ben’in, zati Ben olurluğunun töz olurluğu ve evrensellere içkin olarak, hangi varlık sıfatının (Esma-i Has) önceliğinde, Tümel Ben’in varlığında var olur olduğu Tümel Ben’in varlık düzeylerinde, varlık bilgisini kendinde bulunduran ve doğasından türeyen var olur olma şe’nlerince, varlık bilgisini kategoriler düzeyinde kendinde evrensellerin dışlaşmasıyla beyan eder.

Tümel Ben, varlık bilgisinde mutlak bilen olarak bildiğiyle, bildiğini daim yaratışta varlar üzerinden açan olarak, bilgisini açışında bilgisinde kendine varlık verme durumunda seyir eder. Varların kendisi de aynı şekilde, var olur oldukları varlık düzeylerince varlık bilgilerini, var olur olma şe’ninde kendi üzerlerinden açarak kendilerinde Ben olurluğunda varlık bulmuş olurlar. Varların bu varlık buluş seyirleri Tümel Ben’in özdeş bütünselliğinde, Tümel Ben’in kendini var kılışı olduğunu tekrar etmek yerinde olur.

Tümel Ben ve varların var olur olmalarının Ben olma durumu, hangi varlık düzeyinde olursa olsun, farklılık arz etmeden, zorunlu olarak doğalarının, zorunlu varlık durumu ve doğalarından türeyen var olur olma şe’nlerinin evrensel prensip olurluğunda seyir etmeleri iledir. Varın doğasından türeyen var olur olma şe’nleri sadece kategoriler değil, kategoriler dahilinde olumlama – olumsuzlama

Page 13: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

olurluğunda karşıtıyla karşıtı üzerinden kendine varlık verme, etki – tepki, idare – idame vb. gibi birçok evrensel prensibi kapsar.

Tümel Ben ve tikel ve tekil Ben’in kendinde varlık olarak kendi iç çelişkilerinde, çelişkilerinin aşkınsallığı olurluğunda Ben oluşları ve her iki Ben olma düzeyinin biribirilerinin karşıt Ben'i olarak çelişik ilişkide biri birilerini var kılan var olur olma şe’nlerini tekil ve tikel Ben üzerinde, ayrıca Tümel Ben üzerinden irdelememiz sonucun da şunları belirtebiliriz.

Anlatılanlardan anlaşılacağı üzeri, Tümel Ben - tekil ve tikel Ben, zati Ben – şe’nde Ben, aşkınsal Ben olarak ayrı ayrı Ben olma düzeylerinde var olan bir varlığın, kendivarlığının çelişik ilişkisinde, başta kendinde varlık iken, süreçte kendini var olur olma iradesinin ereği olan Ben haliyle varlık olarak kendini var olura getirdiği mutlak aşkınsal Ben’de seyir ettiği belirlenir.

Ben’in öznesi olarak varlık, Ben olandır. Bu Ben olurluğunda varlık, Ben olurluğunun her an kendi çelişik ilişkilerinde ve kendi varlık bilgisini varlar üzerinden açarak, Ben olmaklığının seyrinde kendini Ben olarak beyan eden, işaret eden olarak, Ben olma durumunda kendinde karşıtlıkta, varlığının karşıt unsurlarına aşkın, kendine karşıt edindiği diğer varlara aşkın, karşıtlığın aşkınsallığında, karşıtlığın Ben olma durumunda birbirine sınır oluşturuşuyla sınırlarda, sınırların Ben olurluğunda, Ben olmaklığın aşkınsallığında, sınırlı Ben olmak ve aşkın Ben olmaklığın özdeşliğindeki evrensel zorunlulukta Ben olurluğunda var olandır. Bu seyrin kendisi evrensel zorunluluk olarak her var için geçerli olduğu için, her var, var olur olduğu varlık düzeyince diğer varlarla olan ilişkilerinde, ilişkilerinin Ben olarak biri birine farkındalıkta sınır oluşturuşunun dışlaşmasında biri birilerine Ben’de, Ben olurluklarını aks ettiren, bu aks ettirmede biri birilerinin, Ben olarak biri birileri olduğunu gösteren ters simetride (eski dille söylersek eğer; makaslama) birbirileriyle Ben’de varlıktırlar.

Ben’in öznesi olan varlık, Ben olarak doğası zorunluluğunda kendinde varlık iken, doğasından türeyen şe’nleri itibariyle kendinden varlık bilgisini Ben olmak için evrenseller içkinliğinde, evrensellerin kategoriler olarak kendinde dışlaşmasında farkındalığa gelerek açan bilgide, bilginin görünüre geliş halinde Ben olarak kendinde Ben olan varlık halini açan seyirdedir. Bu seyrinde doğası zorunluluğuyla kendinde Ben olan varlık, doğasından türeyen şe’nlerin kendinde, kendi varlığının üretkenliğinde, üretkenliğinin şe’nde belirişiyle ürettiği kendiliğiyle, kendi üzerinde Ben olmaklığının ereğindedir. Ben’in Ben olmaklığının evrensel yasası olan bu hadise, Tümel Ben için kendi varlığının tinsel seyri, tikel ve tekil olan Ben’ler için iseTümel Ben’in tinselliğini kendi varlıkları olarak tinini yaşamak olurluğunda kategoriler düzeyinde evrenselleri kendi varlıklarında açışlarıdır.

Page 14: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ben için bütün anlatılanlar içkinliğinde özet bir tanım yapmak gerekir ise eğer; Ben,Ben olarak var olmanın evrensel yasasıdır. Var olmak, hal veya kal olurluğunda, Ben olarak kendini var kılmakla var olur olmanın ereği olan kavramsal idea olan Ben olma sıfatı halince, Ben olmaklıkta mümkündür. Bu sebepten dolayı bütün evrenseller, Ben olmaklığın evrenselliğinde seyir ederler.

Dil bilgisi olarak Ben, kelime olurluğunda boş bir kavramdır. Ben kavramının içeriği Ben’in öznesi olan varın, kendinde varlık olarak, kendi varlığında kavramsal ideadır (esma’ül hüsna olurluğunda Tanrı sıfatıdır). Ben kavramsal ideası kendinde varlık olan varlığın olağan doğasıdır. Ben kavramsal ideası bilinmek irade ideası içkinliğinde varın doğasından türeyen var olur olma şe’nlerinin kendinden üretkenliğinde, ürettiğinde ürettiğiyle kendine varlık vererek varlık bulan Ben olmadurumunda varın kendinde dışlaşması olurluğunda kategoriler düzeyinde suret (biçim)buluşunda belirir.

Varlık olarak var olur olma sürecinde Ben; başta kavramsal idea, süreçte var olur olma iradesi olan bilinme irade ideası içkinliğinde var olur olma aşamasında, sonuçta ise kategoriler düzeyinde suret bularak varlık bulan evrensel olma seyrindedir.

Kavramsal idea olarak Ben, bu seyri itibariyle; başta tözün kendisinde, töz olurluğunda saltık, süreçte öznelleşen, sonuçta ise nesnelleşen, nesnelleştiğinde öznel olan olurluğunda surete gelen olarak, surette nesnel, nesnelliğinde öznelliğini açan, öznelliğinde ise saltık olduğunu beyan eden, geçmişine içkin ve iye olan şu anlığıyla surete gelen olarak, surete gelen olurluğundaki var olanda, var olanın varlık bulduğu var olma düzeyinde belirir.

Var olarak suret bulan Ben; sonuçta, varın kendisi olurluğunda, varın kendinde kendi varlığının nesnesi olma durumunda, suret bulduğu varlık düzeyince, varın, kendi varlığını hal veya kal lisanınca beyan eden işaret ederlikte kendini tanıtlayan olarak, kendini işaret ettiği suret bulduğu varlık düzeyinde; var olur olma iradesinin, suret bulduğu varlık düzeyinde var olur olma değerine bürünüşünde, surette kendi varlığında olarak sembolleşmesinde belirir. Bu sebepten dolayı her var sureti itibarı ile kendinde varlık olurluğunu, suretin sembol olurluğunda kendinde aks ettirerek Ben olarak var olur olma durumunda da seyir eder. Bu anlatıma içkin olarak başta içeriği boş bir kavramdır dediğimiz Ben, sonuçta kavramolarak; kişinin kendi varlığını işaret eden var olurlukta varlığını işaret ettiği sembol olma durumundadır. Zaten dil bilgisinde var olur olan bütün kelimeler bir şeyin varlığını, o varlığın var olur olma değerinde var oluşunu işaret eden semboller olmadüzeyini kendinde bulundurur. Ayrıca dilin kendisi, hal ve kal lisanı olurluğunda heran Ben olmaklığa, varın başlangıcı kendinde olmak üzere Ben olanın, Ben olurluğa hitap - muhatap karşıt ilişkisinde devinmesinin aracısıdır.

Page 15: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Bu anlatım üzeri Tümel Ben’e bakıldığında; Tümel Ben’de var olur olan varların; evrensellere iye olarak, Tümel Ben’i varlıklarından, özdeş bütünsellikteki seyirlerince, işaret eden beyanda var olur olma düzeyleriyle (mertebeleri) sembol olurluğunda tanıtladıkları görünür [ 11 ] . Ayrıca varlar, biri birilerinin tümel ilişkideki suret buldukları varlık düzeyince, suretin sembol olurluğunda, birbirileriyle, birbirilerine kendinde varlık oldukları hallerini, işaret eden beyanda kendilerini tanıtlayışlarıyla, var olur olma seyrindedirler.

Bütün anlatılanlar içkinliğinde, Ben’in Ben olmaklığının evrensel olurluğunu bütün açılardan irdelemeye çalıştık. Anlatılanlar haricinde Ben için, başka bir şey söylemenin gerekli olmadığı kanaatindeyim. Lakin Ben’in var olur olduğu evrenseller içkinliğinde insan üzerinden anlamlandırarak anlayışımıza taşımak yerinde olur. Çünkü Ben kimim sorgulamasıyla insan, tarihi boyunca kimlik arayışında olarak kendini tanımak adına Ben’i irdelemiştir. İnsan üzerinde Ben’i sorgularken, Ben için anlatır olduğumuz açıklamalar, insan üzerinde bire bir aynı şekilde göründüğü için, insan üzerinden Ben’i, anlatılan Ben olmanın evrensel yasaları içkinliğinde irdeleriz.

Var olan bir var olarak insan, genel olarak beden, nefs, akıl, ruh bütünselliğinde kendinde varlık olarak Ben durumundadır. Kendinde varlık olarak Ben olan insan, Ben olur olma sürecinde iken; kendi varlığında gene kendi varlık mertebesi düzeyleri olan, bedeninde toprak, su, hava, ateş unsurlarını, karşıtlıklarındaki ilişkilerinde kendine içkin ve aşkın olarak bulundurduğu gibi, bedenle ruhun karşıt ilişkisini kendine içkin ve aşkın, akıl ve nefs karşıt ilişkisini kendine içkin ve aşkın birşekilde bulundurarak, kendi varlığında bir çok karşıtlık ve o karşıt ilişkilerde karşıtlarına içkin ve karşıtlarına aşkın var olur olma halince Tümel Ben’de, aşkın Ben olarak seyir eder. Sonuçta aşkın Ben

[ 11 ] Her var bu anlatılan hali ile, Tümel Ben’in var olur olduğunun bir burhanı (delil) olurluğunda ayet olma hükmünce, Tümel Ben’de var olur olma seyrindedir. Hz, Kur’an daki; “Ayetlerimizi afakta ve enfüste göstereceğiz” (Fussilet 53) ayeti anlatılanların aklı üzeri vahiy olma durumunda seyir eder. Ayrıca Hz. Kur’an da, Tanrının var ettiği var ve varlık düzeyleri üzerine yemin (kasem) edişi ayetlerine bakıldığında, yukarıda anlatılan hadise çok açık bir şekilde görünür. Bu konu hakkında Esma’ül Cem kitabında açıklama yapılmıştır. olurluğunda karşıtlıklarının bireşiminde seyir eden insan, aşkın Ben olurluğunda kendi var olurluğundaki karşıt ilişkilerinin bireşiminde Ben olur olduğunda var olma durumundadır.

İnsanın kendisini var olur olma sürecinin başından başlayarak irdelersek; insan varlığı itibari ile, Tümel Ben’in kendindeki tümel ilişkide varlık durumunda yokluk halindeyken (diğer varlar içinde yaratılmış olarak surete gelmemişken) Tümel Ben’in, kendi varlığındaki tümel ilişkide bütün varlık düzeylerinin karşıt ilişkilerinin

Page 16: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

birbirine içkin ve aşkın olan devinim sürecinde kendinde var kıldığı tümele içkin, tümele iye, tümelle birlikte, tümelde tümel ilişkinin kendinde dışlaştığı varlık olarak Ben olma durumunda, tümele karşıt olarak başlangıcı kendinde olmak üzerekendinde varlık olarak, ya aşkın Ben’liğinde kendi üzerinden kendine varlık vererek karşıtı olan Tümel Ben ve Tümel Ben’deki, Tümel Ben’in kendi varlık düzeyleri olan diğer varlarla olan ilişkilerinde varlara karşıt olarak Ben olma durumunda olarak, ya da başlangıcı kendinde olmak üzere, Tümel Ben ve Tümel Ben’deki varlar üzerinden kendine varlık verme seyrince tümel ilişkide, ilişkinin hareketlilik olarak var olur olma sınırı olması sebebiyle, ilişki sınırında, ilişkide Ben ve ilişkinin kendisinde diğer varlarla sınırlı olan olarak, tekil ve tikel Ben olurluğunda, var olur olma sınırlarında Ben olma halince kendinde varlık bularak, var olur olma iradesi doğrultusunda kendine varlık vererek var olur olma sınırlarına aşkın olarak, aşkın Ben olma düzeyinde seyir eder. İnsan bu seyri itibarı ile anlaşılacağı üzeri; kendi varlığının çelişik ilişkiliğinde aşkın Ben iken, aynı zamanda kendi varlığının dışında olarak, Tümel Ben’in kendi varlığının çelişik ilişkiliğinde, bu çelişik ilişkinin bir düzeyi olarak tümel ilişkideki Ben olarak var olur olan diğer varların kendine karşıt olması ve Ben olarak kendinin de onlara karşıt olması sebebiyle, Ben olmanın karşıtilişkiliğinde karşıtını, kendine Ben olurluğunda varlık vererek aşan, aşkın Ben olma durumunda seyir eder. Ayrıca insan, diğer varların kendi varlığını var kılması sürecinde kendisini var kılarlarken, kendi varlığında onlara içkin olarak, onlara aşkın bir düzeyde var olması sebebiyle karşıtı olan diğer varlara karşı, onlara aşkın olan aşkın Ben olma düzeyinde varlık durumunda bulunur.

Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı üzeri insan,

a) kendi varlığında, kendinde varlık olarak kendine aşkın,b) kendi varlığında, diğer varların varlık düzeylerine içkin olarak onlara karşıt olurluğunda onlara aşkın,c) kendi varlığında, kendine Ben olurluğunda varlık verişiyle, karşıt olarak diğer varlara aşkın, olmak üzere üç aşkınsal Ben olma durumunda, aşkın Ben olurluğunda var olurdadır.

İnsan Ben olarak, tümel ilişkide diğer varlarla Ben olma düzeyinde ilişkideyken, aslında Tümel Ben’e karşıt olarak Tümel Ben ile ilişkidedir. Tümel Ben’in mutlak olması sebebiyle insan, Tümel Ben ile karşıt ilişkiliğinde, Tümel Ben’in daim etken olarak eril, kendisinin ise edilgen olan olarak dişil değerde Ben olma durumunda seyir edişinde, mutlak olan Tümel Ben’e aşkınsallık arz etmez. Lakin mutlak olan Tümel Ben eril değer olarak, hem insana karşıt olarak var olur olmasına etkenken, aynı zamanda insanın kendisinden mutlak olması sebebiyle, kendisinde var olan diğer varlık düzeylerine karşı, insanın kendisinden ayrıştırılamaması sebebiyle özdeş bütünsellikte Ben olarak, insanın kendisinden, insanın kendisinde olarak, insanda Ben olurluğunda varlık olarak şe’nde seyir eder. [ 12 ]

Page 17: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

İnsan; kendi varlık düzeylerinin, Tümel Ben’deki varlarla olan ilişkilerinde sınırlı olması sebebiyle, başlangıçta varlığını kendinden bulan olmaması sebebi ile sınırlı olan varlığında, var olurluğuyla tümel ilişkide yoklukta seyir eder. İnsan; tümel ilişkide, Tümel Ben’in bir var olur olma şe’ni olan surete gelirliğiyle de, Tümel Ben’in özdeş bütünsellikte kendisi üzerinden Ben olurluğunda kendine varlık vermesi sebebiyle, mevcudiyetinden Tümel Ben’in varlık şe’ninde olarak kendisinde, kendisinden olarak seyir edişiyle ikinci bir yokluk halinde varlık bulur. Bu varlık bulma düzeyinde Ben olarak insan; varlığı itibarı ile Tümel Ben’in mutlak Ben olurluğundaki her daim Ben olanın kendisi olması sebebiyle, Ben olan Tümel Ben’in hem bir karşıtı olarak (kul), hem de özdeş bütünsellikte bizzat kendisi üzerinden diğer varlık düzeylerine karşıt olarak (halifelik), kendine varlık verişinin, ayrıca Tümel Ben’in özdeş bütünsellikte bizzat kendi varlık sıfatlarının kendisi üzerinden belirmesinin aracısı olurluğunda (halifelik) varlık bulur.

Yokluk seyrinde tekil ve tikel Ben; varlık seyrinde ise, tekil ve tikel Ben olurluğuyla Tümel Ben’e karşıt, Tümel Ben’e iye, Tümel Ben ile beraber, birliktelikte ve Tümel Ben’de, Tümel Ben’in var olurluğa gelirliği için, Tümel Ben’in Tümel Ben olurluğundaki Tanrı olma vasfını var kılmak için Tümel Ben’de, Tümel Ben’e devinen, ayrıca Tümel Ben’in özdeş bütünselliğinde Tümel Ben’e içkin, Tümel Ben’in Ben olurluğunda Ben olan olarak, Ben’de seyir eder.

Yokluk ve varlık seyri itibarı ile insan; yokluk seyrinde, tekil ve tikel Ben olurluğunda, doğasından türeyen var olur olma şe’nleriyle seyir eden; varlık seyrinde ise insan, doğasının zorunluluğunda var olurluğunun tözü (Tümel Ben’in, zati Ben olurluğu yani, Tanrı zatı) ve irade ideaları, kavramsal idealar ve diğer bütünevrensel prensipler içkinliğinde seyir eden varlık haliyle, Tümel Ben’in kendi varlığında hal ve kal lisanınca kendisini çelişik ilişkide sergileyişinin kendiliğinde Ben olma durumunda bulunur.

İnsan; anne karnında, var olur olma sürecinin başlangıcındayken, tümel ilişkideki diğer varlarla yaratılma safhasında, diğer varlara içkin ve kendinde aşkın olan yaratılış sürecindeyken ayrıca, yaratılışın tözü olan Tümel Ben’in, zati Ben olurluğuna ruh alarak (Tanrı nuru) [ 13 ] içkin oluşu ve bu hadisenin kendisinde, Tümel Ben’in evrenseller olarak kendini dışlaşma olurluğunda insanın kendisinde açışında insan, kendisinde içkin olan tözün evrenseller olarak kendisinde dışlaşması, evrensellerin ise kendisinde Tümel Ben’deki diğer varlar [ 14 ]

[ 12 ] Burada Hz. Kur’an daki, Adem olarak insana, diğer varlık düzeylerinin secde etmesi gerektiğini belirten, ayetlerin hatırlanması yerinde olur. Büyüklerin ; “Ademe secde eyle, Hakk’ın mekanını inkar eyleme” beyanlarını da anlayışımız adına belirtmek yerinde olur.

Page 18: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

[ 13 ] Burada kast edilen şey, tasavvuf öğretisinde beyan edilen Adem’e ruh üfürülüşüdür.

[ 14 ] Varlarda Tümel Ben’de, daha önce belirttiğimiz gibi evrensellerin kategorik düzeyde surete geliş halidir. Ben’in kendisinde var kıldığı noktalıkta bütün varlık düzeylerine ve sıfatlarına içkin olarak yaşayan varlık düzeyidir (mertebesidir).

Nokta durumunca an olurluğunda Ben olarak yaşayan insan; her an geçmişi ve geleceği olan tözün, evrensellerin, kategorilerin kendinde dışlaşmasıyla, bu dışlaşmanın son düzeyi olan kategorik düzeyden başlayarak, Ben olarak var olur olmanın tarihi boyunca Tümel Ben'in varlık düzeylerinin kendinde dışlaşmasının surete geleni olarak, önce kategorilerde seyir eden Tümel Ben’deki varlara, var olurolmanın tarihsel süregelirliğinin sürecinde ise evrensellere, ayrıca kategorik düzeyde evrenseller içkinliğinde tözü olan, Tümel Ben’in zati Ben olurluğuna tümel ilişkide devinerek, bu devinişin kendisinde bilerek veyahut bilmeyerek, Tümel Ben’in var olur olma iradesinin her an Ben olurluğunda ereğinde olarak var olura gelmesinin dışlaşmasında, Tümel Ben ile dışlaşır. Tümel Ben’in kendi varlığında dışlaşması olan insan, insan olarak Ben olurluğunda süregelen tarihi boyunca, Tümel Ben ile dışlaşmasının ters simetrisinde, şu anlığıyla yaşamakta ve geleceğiyleyaşamaya devam edecek olan zorunlulukta Tümel Ben’de seyir eder.

Ben olurluğunda insan, doğasının zorunluluğunda tözü, evrenseller ve kategorik düzeyde olan surete gelirliliğiyle, Tümel Ben’de var olur olan diğer varlar gibi, Tümel Ben’in özdeş bütünselliğinde, Tümel Ben’e ait olan olarak, Tümel Ben’in kendi varlığındaki çelişik ilişkisinin karşıt birliğinde, aşkın Ben olurluğunun varlık birliği özdeş bütünselliği seyrinin kendisinde, Tümel Ben’in kendisi olma durumundadır. İnsan doğası zorunluluğunda, tümele ait olan olarak, Tümel Ben’in zati Ben’liğinde var olura gelmek için doğasından türeyen var olur olma şe’ni olan yaratışta (halk etmek, başka bir deyişle dışlaşmak) kendi varlık bilgisini diğer varlar ve insan olurluğunda, diğer varlar ve insanın kendisinde, evrenseller [ 15 ] ile açışında, Tümel Ben’in zati Ben olarak kendinde varlık, yaratışta ise şe’nde Ben olarak kendi varlığının var olur olma sürecine ait olan olarak Tümel Ben’de, Tümel Ben’in aşkın Ben olurluğuna devinirken onunla dışlaşmaktadır. Bu seyri itibarı ile insan, Tümel Ben’de, Tümel Ben’e karşıt olarak iki ayrı varlık olarak değil, Tümel Ben’e ait olan olarak Tümel Ben’de, Tümel Ben’in Ben olan olmaklığında seyir eder (varlık birliği özdeş bütünselliği).

Bu seyri itibarı ile insan, Ben olarak doğasının zorunluluğunda Tümel Ben’e ait olan olarak, zorunlu olarak tinini bilerek ve bilmeyerek kendi üzerinde evrensellerin tümel ilişkideki seyri dahilinde yaşar (Tin’i yaşamak; Var Olur Olmak ve Tin’i Yaşamak kitapçığında açıklanmıştır).

Page 19: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Evrenseller, insanın doğası gereği zorunlu olarak yaşadığı tinin kendisidir. İnsan Benolarak yaşarken dahi; başta, bilinme irade ideasının kendisinde var olur olma iradesi olarak dışlaşması ve Ben kavramsal ideasının var olur olma iradesi olarak özdeşlikte kendisinde, kendinde varlık olurluğunda dolayımsız olarak zati Ben'de seyir edişi, süreçte, doğasından türeyen var olur olma şe’nlerinde hal ve kal lisanınca, kendi varlığında ve diğer varlarla olan ilişkilerindeki fiillerinde dolayımlı olarak, şe’nde Ben olurluğunda var olura gelişi, sonuçta ise; zati Ben ve şe’n Ben olarak, her iki Ben düzeyinin kendi varlığındaki karşıtlıktaki çelişik ilişkisini, kendinde her iki Ben düzeyine içkin ve aşkın olarak, özdeşlikte aşkın Ben düzeyindeyaşayan olarak, var olur olmanın

[ 15 ] Evrensellerden kast edilen şey; irade ideaları, kavramsal idealar, kategoriler ve genel olarak bu üç evrensel içkinliğinde var olur olan bütün evrensel prensiplerdir. Ayet tecelliyatı evrensel prensiplere dahildir.

Ben olarak var olur olmak gerekliliğinin evrensel prensibinde, varlık olma durumunda, Ben olurluğunda tini yaşamaktadır.

Zati Ben olurluğuyla kendinde varlık olarak, Tümel Ben’e aitlikte olan insan, şe’nde Ben olurluğuyla kendi varlığında var olur olma iradesi ile kendini aşkın Ben’e taşıyan, ayrıca şe’nde Ben olurluğuyla tümel ilişkide kendini tümele taşıyan olarak, tümele içkin hali itibarı ile tümele iye olarak, aşkın Ben’de şe’nde Ben var olur olmadüzeyinin kendi varlığında zati Ben olurluğuna iye olarak daha önde seyir etmesi sebebiyle Tümel Ben’e ve Tümel Ben’in varlığında var olan varlara karşıt Ben olan olarak varlık bulur.

İnsan, zati Ben olma düzeyinde kendinde varlık olarak insan olmanın varlık bilgisini kendinde bulunduran ve varlık bilgisinde bilinme irade ideasının kendisinde var olur olma iradesinde dışlaşmasıyla, var olur olma şe’nlerine insan olmanın varlık bilgisiyle devinerek, şe’nde Ben olurluğunu, kendinde ve kendinden üretkenlikte olarak bulur. Bu üretkenlikte insan; insan olmanın varlık bilgisinin kendisinde şe’nde dışlaşmasında, zati Ben olurluğunda kendine içkin olan töz, irade ideaları ve kavramsal idealara; kategorik düzeyde varlık bulması sebebiyle, şe’nde Ben olurluğuyla zati Ben olurluğuna örtünen olarak kendi asli varlığına başkasılaşan (yabancılaşan) olma durumunca, mutlak bilen olan Tümel Ben’in, zati Ben olurluğuna örtündüğü için, şe’nde Ben olurluğunda bilmeyen olma durumunda seyir eder. Bu seyir itibarı ile insan, bir taraftan zati Ben olurluğundan gelen var olur olma iradesinde, bir taraftan da şe’nde Ben olurluğuyla bilmezlikte seyir ederken, var olur olma iradesinin şe’nde Ben olurluğunun kendisinde bilmek iradesi olarak dışlaştığı hal üzeri tümel ilişkide kategorik düzeydeki diğer varlara yönelme zorunluluğunu kendinde bulur. İnsan bu seyrinde, zati Ben olurluğundaki bilinmek irade ideasının şe’nde Ben olurluğunda bilmek iradesi olarak

Page 20: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

dışlaşmasında var olur. Bu hadise ise Tümel Ben’in, Mutlak Ben olarak Mutlak bilenolduğu için kendisini bilen başka bir varlık olmadığından sebebiyet bilinme irade ideasında bulunan olarak kendi varlığında, yaratışta kategoriler düzeyinde örtünüşünde, doğasında bilmek iradesi güden aslına başkısılaşmış insanı var kılışı ve bu var kılışın ise bilinmek irade ideasının var olura gelme sürecinde bilmek iradesi olurluğunda insanda dışlaşması ile sonuçta mutlak bilen olarak Tümel Ben olurluğunda seyir eden varlığın kendi varlığında, tekil ve tikel Ben olurluğunda bilmeyen insan ile bilen olarak bilinmek isteyen ve bilmeyen olarak bilmek isteyen karşıtlığının çelişik ilişkisinde ereğine ermesidir. Bu erek halinde insan; bilmek iradesinde olarak doğasından türeyen var olur olma şe’nlerinde isteyerek ve istemeyerek, bilerek veya bilmeyerek zorunlulukta olarak Tümel Ben’in iradesi doğrultusunda, Tümel Ben’e başta, kategoriler düzeyinde yönelir. Bu da insanın bilmeyen olarak, geçmişi olan aslına geleceği olurluğunda yönelişinin başlangıcıdır.

Ben olurluğunda insan, Tümel Ben’e tümel ilişkide zorunlu olarak yönelişiyle beraber, insan olmanın zorunlu doğasını yaşamaya başlar.

Dünya’ya gelişi ile beraber insan, kendinde varlık olarak Ben’de, var olur olma iradesi doğrultusuna da doğasının idare ve idamesinin gereksinimlerinde var olur olmak için, kendi varlık bilgisinin açılımında, varlık bilgisinin var olur olma iradesi doğrultusunda içgüdü olurluğunda kendinde belirişiyle aşkın Ben olarak varlık bulma sürecinde olarak tümel ilişkide seyir etmeye başlar. İnsan, bu var olma düzeyinde içgüdünün kendisinde, dolayımsız sezgi olarak açılışında kendi varlığının tümel ilişkisinde Tümel Ben’e ait olarak [ 16 ] , Tümel Ben’in akl’ı kül varlık düzeyinde, tözü olan ruh içkinliğinde dolayımsız bilinç olma durumunda kendinde varlıktır.

Bu var olma düzeyinde insan; kendi varlığında vücut unsurlarının tümel ilişkisinde bilinç olma düzeyindedir. Ayrıca bu bilinç düzeyinde, insan olmanın varlık bilgisini kendinde bulunduran olarak dolayımsız bilmeklikte bilen olarak sezgide, sezgide Ben olurluğunda kendisinde, bilinç ve sezgi düzeylerini özdeşlikte, bu özdeşliğin iç güdü olarak kendisinde belirişinde bulur. [ 17 ] Bu seyrin kendisini insan, yaşamı boyunca kendisinde kendi varlığının tümel ilişkisi olurluğunda bulundurur. İnsan sezgiyi yaşamında var olma düzeyleri itibari ile farklı boyutlarda kendinde bulur. Sezgi; insanın var olurluğunun başlangıcında aslı olan töz ve evrensellerden olarak kendi varlık bilgisini, dolayımsız bilmede kendisinde iç güdü olarak belirişi ve yaşamı sürecinde dışarıdan aldığı bilgilerin kendi varlığındaki tümel ilişkide dolayımlı bilmede varlığına sirayet edişinin hıfz ederliğinde dolayımsız bilme olarakbilincin kendisinde bilincin kendisine diğer varlar ile olan ilişkisinde insan olarak kendisine varlık verişinde belirmesi ayrıca insanın duygularını duyumsaması ve düşüncelerindeki beliren anlamları hatıra geliş olurluğunda anımsaması olarak insanda belirir. Bunun haricinde sezgi, insanın kendisinde ilmi ledün olurluğunda aslından gelen bilgi olarak dolayımsız bilme durumunda ilham mahiyetinde

Page 21: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

insanda belirir. (Sezgi hakkında Ahadiyet-ül Cem kitabında örnekler içkinliğinde açıklama yapılmıştır. )

Var olma sürecinde doğasından açılan insan olmanın varlık bilgisini kendisinde sezgisel Ben’e içkin olarak bilinç olurluğunda, tümel ilişkide kategoriler düzeyinde duyu organları aracılığıyla duyular ve duyuları temeli ile edindiği algılanımlarda duygulanımlar ile insan sezgide Ben’e aşkın olarak duyguda Ben var olma düzeyine çıkar. Duyguda Ben olurluğunda insan sezgide Ben olurluğuna içkin olarak duyuları aracılığıyla dışardan edindiği dolayımsız olarak duyumsadığı bilgiler içkinliğinde kendini zihinde var olma düzeyine taşır. Duyguda Ben olurluğunda insan duygulanımlarında duygularının bizzat kendisi olma durumunda bulunduğu gibi sezgide Ben olurluğuyla bilinç olarak duygulanımlarını sezen duygulanımları üzerinden kendine varlık veren ve duygulanımları üzerinden kendine varlık vererek fiillerde bulunan ayrıca duygulanımları üzerinden, sezme olurluğunda duyumsama olarak kendi varlığının farkındalığına varma düzeyinde bulunur. İnsan duygunun kendisini yaşarken duygunun kendisi olma durumunda ve duygusunu duyumsayan bilinç olurluğunda duygusu üzerinden duyguda Ben olurluğunda kendisine varlık verir. Bu seyri itibari ile insan bilinç olarak duyumsanan duygu, duyumsayan bilinç karşıtlığının aşkınsallığında duyguda Ben olma düzeyinde seyir eder.

İnsan var olur olmanın başlangıcında sezgide Ben olarak seyir ederken kategorik düzeydeki aciz yaratılışı sebebiyle Mürebbi’si olan tarafından yetiştirilir. Bu yetiştiriliş sürecinde, tümel ilişkide duyuları aracılığıyla diğer varlar üzerinden edindiği deneyim ve gözlemler, ayrıca edindiği lisan içkinliğinde bilincin kendisinde,zihin edinme düzeyinde, zihni ile irade içkinliğinde, düşünce yetisine devinmeklikteseyir eder. İnsan yetişme sürecinde, düşünce yetisi aracılığıyla edindiği bilgilenimde, edindiği bilgilenim üzeri kendine varlık verir ve bu bilgilenim üzeri edindiği bilgi ölçüsünce, bilinme iradesinde

[ 16 ] Burada hususen Hz. Muhammed (sav) efendimizin; “Her insan mümin doğar”hadis’i şerifini belirtmek yerinde olur.

[ 17 ] Bu var olma düzeyini bitkilerde ve hayvanların kendisinde rahatlıkla görebiliriz. kendini Ben olurluğunda beyan eden olarak, kendinde varlık olurluğunu işaret eden, kendini tanıtlayışta düşüncede Ben düzeyinde seyir eder.

Düşüncede Ben olurluğunda edindiği bilgide, tümel Ben deki diğer varlarla tümel ilişkide fiillerde bulunan insan;duyguda Ben, sezgide Ben var olma düzeylerine içkin ve aşkın olarak düşünceleriyle duygu ve sezgisini besleyen, duygularıyla sezgisini beslerken kendisini düşünceye taşıyan, sezgisiyle kendini duygulanımlara ve duygulanımlar aracılığıyla düşünceye taşıyan, ayrıca sezgileri ile düşüncelerini

Page 22: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

yapılandıran olarak kendi varlığının tümel ilişkisinin bilinç olma durumunda kendine Ben olarak varlık verir. [ 18 ] Düşünen, duygulanan, sezen olan olarak kendinde Ben olan insan; sezgileri, duyguları ve düşünce edimselliği üzerinden Ben olurluğunu var olur olma şe’nleri itibari ile hal lisanınca ve kal lisanınca, kal lisanında hususen Ben deyişi ile de beyan eden olarak tümel Ben’deki ilişkide olduğu her şey ile kendi üzerinden ve diğer varlar üzerinden, var olur olmanın evrensel prensibi olan Ben olmaklıkta varlık bulur. Bu varlık buluşun kendisinde insan var olur olma iradesi ve doğasındantüreyen var olur olma iradeleri (idare, idame, keyfi haller vb.) içkinliğinde düşünen Ben olarak ayrıca hal ve kal lisanınca iradeleri içkinliğinde kendini tanıtlayan Ben olarak, konuşan irade olma olurluğunda nefs’i natıka dır.

İnsan yukarıda anlatılan seyri dahilinde kendi varlığının tümel ilişkisinin bilinç olurluğunda özdeksel bilinç ve tinsel bilinç (Tanrı Üzerine kitapçığında açıklanmıştır.) duruşlarında seyir eder. İnsan ayrıca;alemi furkan, alemi fark, alemi ceberut, alemi insan, alemi şahadet bakışımlarında görünür ve düşüncenin akıl yürütürlerinde de seyir eder(Ahediyet-ül Cem ve Seyirullah kitapçığında açıklanmıştır. )

İnsan sezgide Ben olma düzeyindeyken kendi asli varlığına her ne kadar örtük olsa da doğası zorunluluğunda tümel Ben’de tümel Ben ile evrenseller düzeyinde kendi varlığında özdeş bütünsellikte seyir eder. Duyguda Ben ve düşüncede Ben olurluğuyla sezgide Ben var olma düzeyindeki özdeşlik seyrinden örtünen olarak; doğasından türeyen var olur olma şe’nlerinden olan keyfi iradeleri üzeri kendi Ben olurluğunun farkındalığında olarak diğer varlar üzerinden kendine varlık veren hali itibariyle, Tümel Ben’e karşıt olurluğunda anlayışında aslı olan varlık haline örtük olan seyri itibari ile Tümel Ben’e ve diğer varlara karşı başkasılıkta seyir eder [ 19 ] . Bu seyri itibariyle insan, tümel Ben ve tümel Bende var olan diğer varlara karşı kendi doğasının zorunluluğuna(töz ve evrensellere) örtük olan olarak, kendi varlığının şe’nde Ben olurluğuyla kendi varlığının Ben olurluğu için çatışık ilişkide(Var olur olmak ve tini yaşamak kitapçığında açıklanmıştır. ) seyir eder. Bu seyrinde insan, kendi varlığının Ben olurluğunun çıkar ilişkilerinde, tümel ilişkide aslı olan Tümel Ben’e örtük olduğu gibi özdeksel bilinç duruşunda bütünden değil parçadan hareket ederek kendinde Ben olurluğunda varlık bulma düzeyinde seyir eder.

Bu seyrinde insan; Tümel Ben’i kendi varlık bulma çıkarlarından dolayı bilmez ve duyumsamaz.

[ 18 ] Sezgi, duygu, düşünce akıl devinimleri olarak hususen Ahadiyet-ül Cem kitapçığı olmak üzere diğer kitapçık çalışmalarında irdelenmiştir.

Page 23: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

[ 19 ] Başka bir deyişle kendi asli varlığına örtük olan olarak İblisiyet’te seyir eder.

İnsan, kendi varlık unsurlarının tümel ilişkisinde bilinç olarak Ben olma düzeyinde Tümel Ben’e, kendinde varlık olarak zati Ben’de değil, şe’nde Ben olarak bilincin zihin olma düzeyinde örtüktür. Bu örtüklüğün başlangıcı ise, insanın kendi varlığının başlangıcında, sezgide Ben olma düzeyinde iken doğasında bulunan duyuları aracılığıyla tümel ilişkide kategorik düzeydeki diğer varlara yönelişi ve bu yönelişinde diğer varlarla olan ilişkilerinde, diğer varlarda hüsn (güzellik) irade ideasının oranda estetik olarak belirmesi ve bu belirişi, insanın kendi varlığındaki hüsniyet irade ideasının var olur olma iradesine iye olarak beğenti olarak kendinde belirmesiyle belirlemesi ve bu belirlemede insanın beğenti duyduğuna yönelerek, beğenti duyduğu üzerinden kendine varlık verişi ve bu varlık veriş halinin kendisinde, beğenti duyduğu şeyi sahiplenme [ 20 ] iradesi olarak dışlaşmasıyla, (sahiplenmede insan “Ben’im” olma hali üzeri varlık bulur) insanın kendi varlığı dahil olmak üzere beğenti duyduğu her şeyi sahiplenirken, kendine sahiplenmede varlık veren Ben olurluğundan başlar. [ 21 ] Sahiplenme aynı zamanda insanın kendisinde var olur olma sevgisinin dışlaşması olma olurluğunda belirir. İnsanın, aciz yaratılışı sebebiyle, sahiplenmede var olur olma sevgisinde seyir edişi, kendi varlığında yok olma korkusu (başka bir deyişle, Ben olamama korkusu) olarak özdeşlikte belirir.

Ayrıca yukarıda anlatılanlar dahilinde örtüklüğün başlangıcı insanda insanın tümel ilişkide bilinme irade ideasının, kategorik düzeyde var olan varların, var olma düzeylerindeki oranın, farkındalıklar olurluğunda olağan bilgi olarak belirişinde; bu belirişte ise, insanın duyularıyla diğer varlarla ilişkideyken, farkındalıkların kendisinde oluşturduğu, kendi varlığındaki bilinme irade ideasının, bilmek iradesi olarak dışlaşmasında, bilmek iradesinin ise; kendisinde merak olarak belirişiyle belirler. Bu belirmeyle beraber insan; olağan bilgiyi kendinde, direk tözünden olmak üzere (Tanrı nuru olan ruhundan) sezgide Ben varlık düzeyinde, dolayımsız olarak bilebilir. [ 22 ]

[ 20 ] Sahiplenme; insanda “Rab” esmasının tecellisi olarak belirir.

[ 21 ] Yukarıda anlatılan seyir; “Adem’in Hava’ya yönelişi” olurluğunda tasavvufta irdelenir.

[ 22 ] Bu bilişe örnek olarak; Avustralya’da yaşayan direk bilgiyle hayatlarına yön veren Aborigine’leri, ayrıca birçok evliyanın keşif seyrinde bu halin cereyan ettiğini gösterebiliriz.

Page 24: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

kendilerini bilincin zihin düzeyinde, surete (biçim) getirişleridir. Bu surete gelişin evrensel açılımı, Esma’ül Hüsna olurluğunda belirdiği için, Esma’ül Hüsna'daki bütün kavramlara kavramsal idealar denir.

Ayan’ı sabitelerin (kavramsal idealar), insan zihninde surete gelirliğiyle [ 23 ] insan; zihninin oluşmasının dışarıdan diğer varlar üzerinden duyuları aracılığıyla algılanımlarla başlaması sebebiyle, zihninde surete geleni (sabit özleri, melekeyi aliyun veya Hz. Kur’andaki hitapları itibarıyla Biz) duyumsamaz. Lakin insan; ayan’ı sabitelerin, zihninde kelimeler, rakamlar, imgeler olurluğunda surete gelen halleri üzerinden, irade idealarının dışlaşması olurluğundaki bilinç olarak kendisinde, irade idealarının dışlaşması olurluğunda seyir eden; aşk, merak, sahiplenme, sevgi vb. gibi iradelerde özdeşlik sergileyerek, irade ve zihninde oluşan suretler içkinliğinde düşüncede olarak, bilincin kendisinde, bilinç olurluğunda kendine varlık verir. [ 24 ] İnsan, bu hali itibarı ile, zihninde surete geleni duyumsamadan, zihninde suret bulan kelimeler, rakamlar, imgeler aracılığıyla, bu suret bulan haller üzerinden irade idealarının (hareketliliğin tinsel prensipleri) dışlaşması olurluğundakendinde oluşan iradeler aracılığıyla, hareketliliğin mekanik prensipleri [ 25 ]

[ 23 ] İnsan zihninde surete gelen ayan’ı sabiteler; dışlaşma olarak surete geldikleri;kelimeler, rakamlar, imgelerde irade ideaları olurluğunda dışlaşma buldukları için, zihindeki hareketlilikte zihinde oluşan suretler, irade idealarına içkin olarak özdeşlikte seyir ederler.

[ 24 ] İnsanın zihninde surete gelen ayan’ı sabiteleri duyumsamaması, anlatılanlardan da anlaşılacağı üzeri, insanın irade içkinliğinde bilincinde özdeşlikteyken, zihninde oluşan suretleri iradeleri doğrultusunda, dolayımlı veya dolayımsız olarak belirlemesindendir.Ayrıca dip notun geçtiği paragrafa ek olarak belirtmek gerekir ki; ruh tanecikleri olurluğundaki ayan’ı sabiteler, suretler olurluğunda zihinde dışlaştıkları zaman, suretlere içkin, suretlere özdeşken, aynı zamanda ruh olurluğunda suretlere karşıt varlık olarak zihinde belirir. Ruh zihindeki bu karşıt ilişkide, Tanrı nuru olurluğunda,Tanrı kavramsal ideası iken, bu hali itibari ile kendinde varlıktır. Zihindeki suretlerde ise; şe’nde Ben olarak surete gelme olurluğunda zihinde belirir. Ayrıca ruh, insan bedeninin kendisinde, kendinde varlık olurluğuna örtüktür. Zihindeki suretlerle karşıt ilişkide olan olarak ruh, suretlerdeki hali itibarı ile suretleri zihinde açığa çıkartırken, bir taraftan da karşıt varlıkmışçasına suretlerdeki manaları bilinçte, bilincin sezgi düzeyinde örtünen olarak anında, zihinde oluşan suretler üzerinden duyumsatan olarak (anında duyumsatmayı anlamak adına süper iletkenleri örnek gösterebiliriz), düşüncede beliren anlamlar olurluğunda, bilinçte anlayışı oluşturma sürecinde bulunur. Anlayışa taşıma, dip notun bulunduğu paragraf içerisinde anlatılmaktadır.

Page 25: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ehli tevhide için ise, şunu belirtmek yerinde olur. Zihnin var olurluğu her ne kadar dışardan başlıyor olsa da, zihnin kendisinde oluşan suretlerin varlık bilgisi bilincin kendisinde mevcuttur. Bilinçte mevcut olan suretlerin varlık bilgisi ayanı sabitelerinsuretlerin varlık bilgisiyle dışlaşmasında açığa çıkmış olur. Bilinç duyular ile algılanımlarda bulunduğu zaman ayanı sabitelerin oluşturduğu suretlerin kendisinde belirmesiyle zihin oluşur. Şunu da hususen belirtmek gerekir ki; evliyaullahta zuhur eden doğuşatlar, ilhamatlar vb. gibi durumlar, zihnin kendisinde oluşur. Bu oluşumda bilinç, sezgi düzeyinde ilhamat ve doğuşatları kendinde kavrar. Zihnin kendisi, kulun Cenab’ı Hakk’a el yakin olduğu tecelli mahaliolduğu gibi, kulun Cenab’ı Hakk’tan gündelik hayatındaki iradeleri doğrultusunda uzaklaştığı, tecelli mahalidir de.

[ 25 ] Hareketliliğin mekanik prensipleri olan; etkilenmek ve tepki göstermekte olarak, etkileşim (etki – tepki), itiş – çekiş, geliş – gidiş, alış – veriş, toparlanış – dağılış irade idealarına içkindir. Daha doğrusu hareketliliğin mekanik prensipleri irade idealarıyla özdeşlikte, irade idealarının açılımı olurluğunda tümel ilişkide irade idealarının belirmeleridir. yürütürlerine kendini taşıyarak, özdeksel bilinç duruşunda var olma düzeyinde bulunur. İnsan bilmekliği ise; kavramsal ideaların (ayan’ı sabiteler) kelimeler, rakamlar ve imgelerde zihinde suret bulurlarken, suret buldukları bu zihin unsurlarının içeriğini mutlak bilen olarak, mana olurluğunda zihinde açmaları ile insan zihninde, içeriği mana olan bu suretlerle irade idealarına, irade idealarınında bu suretlere içkin ve iye olurluğunda, irade idealarının bu suretlerdeki manaları, ayan’ı sabiteler olurluğundaki ruh içkinliğinde, düşünce akıl yürütürlerinde mananın anlam olarak hatıra geliş olurluğunda açışıyla, bilincin kendisinde belirişiyle anlayış bulma durumunda kendinde bulur. [ 26 ]

[ 26 ] Bilinmek, hayr, hüsn, sıdk, irade ideaları (irade-i külliye) temel irade ideaları olup merhamet, adalet, safviyet irade ideaları diğer kitapçıklarda belirttiğimiz gibi tamamlayıcı olan bağlayıcı irade idealarıdır. İrade ideaları Tanrı zatında saltıktırlar. Lakin Tanrı zatının dışlaşması olurluğundaki yaratışın hareketlilik olurluğundaki seyrinde, hareketliliğin tinsel prensipleridirler. Hareketliliğin ilişki hali hayr, hareketlilikteki enerji yoğunluğu hüsn, hareketlilikteki enerji – ilişki ve kütle uyumu, doğru oranlar olurluğunda biri birileri ile olan uygunlukta sıdktır. Sıdkta hareketlilik, aynı zamanda hayrdır ve hayr oluşuyla da hüsndür. Hareketlilikteki enerjinin yoğunluğu hüsn olurluğunda, yoğunluğunun kendinde varlık olurluğunda sıdktır ve bu sıdk olurluğuyla da hayrdır. Hareketliliğin ilişkideki hayr olurluğu uygun oranlarda olarak sıdktır ve aynı zamanda hareketliliğin uygun oranlılıkta ilişki hali hüsndür. Bu haliyle hareketliliğin tinsel prensipleri olan irade ideaları, hareketliliğin mekanik prensiplerinde, varlar üzerinden kategoriler düzeyinde dışlaşma olurluğunda belirerek pozitif bilimlerde fiziğin uğraşı olurlar ve irade ideaları, insan vücudunun hiyerarşik hareketliliğinde, vücudun fiziki ve kimyevi

Page 26: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

ilişkilerinde dışlaştıkları için, biyokimya ve biyofiziğin uğraşı olurlar. İnsan vücudundaki hiyerarşik hareketliliğin sonucu olarak irade ideaları; insanın sezgi, duygu, düşünce düzeylerinin her biri ve bütununda insanın kendi için bilmeklik ve bilinmeklik, kendi için hayr, kendi için sıdk, kendi için hüsn irade halleri olurluğunda dışlaşır. Bu dışlaşmada oluşan insan kişiliğinin seyri itibari ile irade ideaları psikolojinin uğraş dalı olurlar.Kavramsal idealar Tanrı zatının töz olurluğunun nurani açılımıdır. Bu açılım itibari ile Kavramsal idealar, sabit özler olurluğunda Muhiddin Arabi hz. leri tarafından ayan’ı sabiteler olarak işaret edilmiştir. Ayan’ı sabiteler olan kavramsal idealar, Tanrı varlığındaki yaratışın hareketlilik olurluğunu da başlatan ve bu hareketliliği irade ideaları içkinliğinde ilişkilendiren Tanrı varlığının mutlak olan nurlarıdır. Bu halleri ile kavramsal idealar, Kuantum fiziğinin uğraş dalıdırlar. Kavramsal idealar, hareketlilikte bilinmekliğin anlam açışında olarak, tümel ilişkideki evrensel olan sıfat açılımlar olurluğunda, esma’ül hüsna’da dışlaşırlar. Esma’ül hüsna’da surete gelen kavramsal idealar, dinin uğraşları arasındadır. Ayrıca kavramsal idealar insan bilincini oluşturan, insan bilincinde insanın zihnini oluşturan ve insanın anlayış bulmasını sağlayan varlık düzeyi olarak, biokuantum’un uğraşı olurlar. Kavramsal idealar insan zihninde dışlaşma olurluğunda kelimeler, rakamlar ve imgeler olurluğunda surete gelenler olarak, bu suretlerde içkin ve özdeşlikte seyir edenler olarak, düşüncede insan bilincinin başlangıcını oluştururlar. Kavramsal idealar insan bilincindeki bu dışlama seyirleri itibari ile psikolojinin de uğraş dalı olurlar.Bu hususiyette Cenab’ı Hakk fizik üzerine bir çalışma yapmamıza müsaade ederse eğer bu konuyu daha geniş bir şekilde açarız inşallah. Bu konu ile alakadar olana bukadarı kafidir.Ayrıca hususen, Eflatun’u (Platon) anmak adına şunu da belirtebiliriz. Eflatun; “İdealar her yerdedir ve hiçbir yerdedir. ” beyanından kast ettiği şey, insanın tümel ilişkideki hareketliliğin tinsel prensipleri olan irade idealarını, duygu ve düşünceleriiçkinliğinde dolayımlı olarak, kozmik ahenkte belirleyişi, Eflatun’un “İdelar her yerdedir” beyanına denk düşer. İnsanın, kozmik ahenkte beliren irade idealarını, duygu ve düşünce dolayımından geçirmeyerek belirleyemeyişi, Eflatun’un “İdealar hiçbir yerdedir” beyanına denk düşer. Lakin Eflatun’un yukarıda belirtilen beyanını,kişiler farklı şekillerde yorumlayabilirler. Bu fakirin Eflatun’un, İdealar için olan beyanını irdelemesinin sebebi Eflatun’u anmaktan başka bir şey için değildir.Hareketliğin tinsel prensipleri olan irade idealarını; her ne kadar hareketliğin mekanik prensiplerinde belirseler de kategoriler düzeyinde göremeyiz. Lakin irade idealarını içsel bir duyumsayış ile duygulanımlarımızda içgüdü olarak bizde belirmelerinde duyumsarız.Hareketliğin tinsel prensipleri olan irade ideaları Tanrı varlığının kendisinden tecelliolurluğunda belirir ve tecelli olurluğunda Tanrı varlığı zatına, devinimde olarak iyedir. (Eshab’ı Keyf kıssasında bu net bir şekilde görünür)Bizlerin varlığında arketipler olarak var olan irade ideaları, insan olarak bizleri var kılarken, gündelik hayatta onları genelde duyumsamayız. Temelde hep onların

Page 27: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

varlığıyla insan olmaklıkta seyir ederken, keyfi iradelerimiz doğrultusunda onlara iye olarak onları duyumsamayız. Lakin irade idealarına iye ve onların dışlaşması olurluğundaki niyet ve amellerde, ayrıca diğer varlarla olan ilişkilerimizde duyumsadığımız duygulanımlarda, düşüncelerimizde onların farkındalığına her zaman olmasa bile geliriz. Ve insan olarak onlara içkin ve iye olma durumunda afaki hareketlilikte beliren kategorik düzeydeki varlar üzerinde irade idealarını belirleriz.“İrade idealarıyla, irade idealarını belirleriz”İrade idealarının varlık bilgisi Tanrıya dönüşümde ve Tanrıya iye olduğu için; onlar aracılığıyla, Tanrı varlığı külliyatı karşısında vicdana gelerek, Tanrı varlığını duyumsar ve irade idealarına iye olan irade idealarının dışlaşması olurluğundaki ameller ile (bu amellere salih ameller denir) Tanrı varlığına yükselir ve O’nunla yakinlik buluruz.Hareketliliğin tinsel prensipleri olan irade ideaları, Tanrı varlığının rububiyet sıfatına; irade idealarıyla özdeşlikte onlara içkin ve onlara iye olurluğunda seyir eden, hareketliliğin mekanik prensipleri ise; Tanrı varlığının uluhiyet sıfatına daha çok yakinlik arz ederler. İnsan bilincinde anlayış bulurken ve zihninde oluşan kavramsal ideaların surete gelme düzeylerinde, zihninde surete gelen, anlayış veren, Hz. Kur’an da Biz olurluğunda kendini yad eden ayan’ı sabiteleri, kategorik düzeyde zihin edinmeye başladığı için duyumsamadığı gibi, ayan’ı sabitelerin zihinde surete gelen ve bilinçte anlayış olarak açılışında, anlayışın kendisinde kendinde varlık olarak, zihninde oluşan suretlerin kendisini düşüncede karşıt olarak kendi bilincinde bulur. İnsan bilinç olarak, anlayış bulduğu anlam üzeri karşıtı olan zihinde oluşan suretler üzerinden, çelişik ilişkide diyalektikte düşünce edimselliğinde olarak hep yeni bir anlayışta, anlayış – suret karşıtlığını irade ideaları aracılığıyla var olma iradesinde olarak, kendi bilincinde Ben olma aşkınsallığıyla aşar. Lakin kişi bu aşkınsallıkta anlayışta kendinde varlık iken, zihninde oluşan suretler üzerinden ise var olur olma iradesi doğrultusunda düşüncesinde var olur olma şe’ni olurluğunda diyalektikte doğasının gerekliliği olarak bulunuşuyla zihninde surete gelen ve bilincinde anlayış veren Tümel Ben’in, zati Ben olurluğuna örtünür. Bu örtünüşüyle, zihni üzerinden özdeksel bilinçte seyir eden insan, sahiplenme iradesi ve merak etme hali üzeri kategorik düzeyde var olan diğer varlar üzerinden bilgisince ve bildiğinde, bilgide, bilincinde bilen olarak kendisini ve diğer varları varlık bulduğu mevkisince Ben’im olurluğunda sahiplenişte veyahut sahiplenme iradesinde olarak varlık bulur.

Bu varlık seyrinde insan, sahiplenme iradesine iye olarak yok oluş korkusunu kendisinde içgüdü olarak bulundururken, bilgisi doğrultusunda sahiplendiği her şeyüzerinden diğer varlarla ilişkideyken sahiplendiği şeyler üzerinden (malı, mülkü, mevkisi, bilgisi, çocukları, bedeni vb. gibi) tümel ilişkide kendine varlık verme durumunda ve bu kendine varlık verişte insan, sahiplendiği şeylerin diğer insanlarında var olur olma gereksinimleri doğrultusunda sahiplenme iradesinde

Page 28: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

bulunmasıyla çatışık ilişkide seyir eder. [ 27 ] Sahiplenme ile kendisine varlık veren insan, çatışık ilişkide irade uyuşmazlığı olurluğunda iradesine karşıt düşen her şeye karşı sahiplendiği şeyleri kaybetmemek adına (yok oluş korkusu, başka birdeğişle; Ben olamama korkusu); kibir, yalan, öfke, kin, nefret, bozgunculuk vb. gibi hallerde seyir eder. Kendi varlığının idare ve idamesi için Ben olarak var olan insanın sahiplenmelerde bulunması doğaldır. Zaten insanın Ben olarak var oluşu dahi, kendi varlığını sahiplenişidir. Lakin; öfke, kin, bozgunculuk, hırsızlık, yalan vb. gibi irade hallerinde kendine varlık verişliliği insanın keyfiyet iradelerinden sebebiyet psikolojik bir rahatsızlık olarak kendisinde belirir. [ 28 ] Bu haliyle insan;Tümel Ben’e örtük, ve kendi varlığında kendi varlığının asli olan evrensel halleriyle birebir örtüşmediğinden sebebiyet bu örtüşmemenin kendisinde oluşturduğu buhranlar da kendi varlığında çatışık ilişkide seyir eder.

İnsan bu seyri itibarı ile dahi evrensellerin kendisinde, kendisine varlık verişliliğinde seyir eder. Yukarıda anlatılan evrensellerin insan üzerinden dönüşüme uğraması dikkatli irdelenirse, evrensellerin kendisi insanın Ben olmaklığıyla, insandan dışlaşır. Evrensellerin insandan dışlaşması, kategoriler düzeyindeki olağan bilginin insanda somut bilgiye dönüşümünde net bir şekilde görünür.

İnsan aciz yaratılışı sebebiyle toplumsal varlık olarak ve ayrıca yukarıda anlatılan toplum içinde yaşayan insanların gösterdiği aşırı var olur olma şe’nleri sebebiyle buinsanların, zati Ben olurluğunda kendinde varlık olma değil, şe’nde Ben olurluğunda kendi aslına örtük başkasılıkta kendi için var olma düzeyinde, Ben değil, Ben’likte [ 29 ]

[ 27 ] Ehl’i tevhid için burada şunu belirtmek yerinde olur. Tümel Ben’de insan üzerinden çatışık ilişki ilk olarak; Azazil’in kendi varlığını ve bilgisini, bilgisinde anlayışınca sahiplenerek Adem (a. s)’a secde etmeyerek, kendine kibir olurluğunda Ben’lik vermesiyle başlar. İnsanlar arasında ise ilk olarak; Habil ve Kabil kıssasında başlar.

[ 28 ] Psikolojik rahatsızlıklar olan, insanın aşırı düzeyde kendine varlık veriş halleri olan yukarıda anlatılan şe’nleri, psikolojinin konusudur diyerek sadece konumuz adına anlatılanlar kafidir deriz. Lakin, bu haller için şunu hususen belirtmek gerekir: bu hallerde, insanın nefs latifesi önde olarak keyfi iradeler içkinliğinde iradede bulması söz konusudur. Bu hallerde insan, bilinç olurluğunda düşünce akıl deviniminden daha çok, var olur olma iradesi doğrultusunda sezgisel Ben düzeyinde anlayışa iye olmadan şe’nlerde bulunur.

[ 29 ] İnsanın Ben’likte seyir ederliği yalnızca aşırı var olur olma şe’nleri olan öfke, kin, kibir, bozgunculuk, yalan vb. gibi psikolojik hallerle sınırlı değildir. İnsanın

Page 29: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

kendi varlığında Tümel Ben’e (Tanrı varlığı) örtük olurluğunda seyir etmesine sebepveren her türlü keyfi, ideolojik, törel iradeleri ve anlayış biçimleri de insanın Ben’likte seyir etmesinin vesilesidirler. Bu vesileler temeliyle, insan, çatışık ilişkide aşırı var olur olma şe’nlerinde bulunur. prensibinde seyir eder. Bu evrensel prensip dahilinde insan toplum içerisinde Ben’likte seyir ederken var olur olma şe’nlerinin kendi üzerindeki devamlılıklarında huylar edinen ve bu huyların devamlılıklarında ahlak edinmiş olandır. İnsan ahlakta ahlakıyla Ben olma durumunda şe’nde Ben olarak toplum içerisinde seyir eder.

Toplum içerisinde toplum varlığı olarak kendi varlığının idare ve idamesi iradeleri, keyfi iradeleri, törel ve ideolojik iradelerinde devamlılığı için kategorik düzeydeki varlar üzerinden edindiği olağan bilginin kendisinde somut bilgi olarak dışlaşmasında ve bu dışlaşmanın sonucunda somut bilgiyle somut bilgiyi edindiği diğer varlar üzerine dönerek, bu dönüşüyle de varlar üzerinden kendindeki somut bilgiyi evrensellere iye olarak nesnel bilgiye çevirir.

İnsan kendinde ürettiği somut bilgi ve nesnel bilgi üzerinden; ürettiğiyle, ürettiğinde, ürettiği üzerinden kendine varlık vererek, kendinde varlık bulan olarak,ürettiğiyle kendini sınırlayan ve kendini sınırladığı ürettiği ile kendini bir önceki haline kıyasla aşan olarak, ürettiğinin kendisine kazandırdığı aşkınsallık ve ürettiğinin kendisinde oluşturduğu değer üzeri kendisini sınırlayışı ile ürettiği üzerinden sınırlı ve aşkın olan Ben olma durumunda seyir eder.

İnsanın kendisi üzerinden bilginin bu devinimi aslında, Tümel Ben’in özdeş bütünsellik seyrinde insan üzerinden evrensellerde dışlaşmasıdır (bu konu var olur olmak ve tini yaşamak kitapçığında esma ve ayet tecelliyatı olarak insanın tini yaşaması olurluğunda irdelenmiştir. )

Evrenseller olarak, kategoriler insandan pozitif bilimler (ilm-i huzuri), irade ideaları hukukta, irade idealarının kategorilerde oranda belirişi sanatta, kavramsal ideaların insan zihninde suret halleri olan kavramlar ve kavramlar olurluğundaki esma’ül hüsna ve irade idealarının irdelenişi anlayış bulmak için felsefede nesnel bilgiye dönüşür (felsefede esma’ül hüsna günümüze kadar, İslam tasavvufu hariç, esma’ül hüsna olurluğunda irdelenmemiştir)

İnsan, yukarıda anlatılan seyri itibari ile hem, Ben’likteki var olur olma düzeyince, Tümel Ben’e olan örtüklüğünün başkasılığında şerr’de, hem de Tümel Ben’in insanın kendisi üzerinden kendi varlığını evrensellerin dışlaşmasında toplum içerisinde sergileyişinde hayır’da seyir eden olarak, hayır - şerr özdeşliğini de kendinde bulundurur [ 30 ] . Bu var olur olma düzeyinde insan; Tümel Ben’in, zati Ben olurluğunda mutlak varlıkken, var olura gelme iradesi güderek; 1) Başta akl-ı külle olurluğunda tümel ilişkide tümel akıl olarak dışlaşması aşamasında, 2) Tümel akılda, tümel aklın (Tümel Ben’in şe’n de Ben olma durumu) ve Tümel Ben’in zati

Page 30: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ben olurluğunun biri birine içkin olarak bireşimde Tümel Ben’in insan olarak, insan olurluğunda dışlaşması aşamasında, 3) Tümel Ben’in insan üzerinden kendi varlık sıfatlarını evrensellerde rahman tecellisinde dışlaştırması aşamasında, 4) her üç şıkkın içkinliğinde Tümel Ben’in insanın kendisini rahim tecellisi seyrinde kendine, din olurluğunda davet edişiyle kendi varlığına yönlendirişi ve bu yönlendirişi ile beraber insanı kendi asli sıfatlarına yükselterek, insan üzerinden kendine asli sıfatlarıyla varlık verişi dışlaşması aşamasında kendine, var olur olmanın Ben olarakvar olur olmak zorunluluğunun evrensel yasasında varlık verişinin seyrinde olarak, yukarıda anlatılan Tümel Ben’in var olmasının aşamalarının sonucunda olarak Tümel Ben’in varlığındaki çelişik ilişkide varlık bulandır.

[ 30 ] Hayır – şerr özdeşliği zıtların özdeşliği prensibince anlaşılmalıdır. Daha önceki kitapçık çalışmalarında bu konuyu irdelemiştik. Yukarıda anlatılan Tümel Ben’in var olura gelme aşamalarının ilk üç şıkkını konumuz adına kafi derecede irdeledik. Dördüncü şıkkın kendisini irdelemeden önce bir konuya husulsen değinmek gerekir. Şöyle ki; insanın Ben olurluğunda kendini nesnel bilgide, ürettiğinde ürettiğiyle kendine şe’nde Ben olarak varlık verişinde, insanının varlığının başlangıcı olan evrenseller insanın geçmişi olurluğunda, varlığının temel yaratılış suretinin evveli hali olma durumunda arketipler (ilk örnekler) olma olurluğunda insanda vardır. Arketipler insandan; insanın zorunlu var olur olma doğası olarak insanda, insanın kategoriler düzeyindeki arketipi olan vücudunun kategoriler düzeyindeki diğer varlara yönelişiyle [ 31 ] kategoriler üzerinden insanın kendisinde diğer evrensellerin nesnel bilgi olarak dışlaşması, insanın geleceği olurluğunda evrenselleri insanın kendisinde irade idealarının duygular olarak dışlaşmasında, duygularının da iradeye iye olarak insanın zihninde niyetler olarak belirmesinde niyetler olurluğunda niyetini zihninde evvela hayal akıl yürütürlüğünde (düşte) kendinde kelimeler, rakamlar, imgeler aracılığıyla biçim olarak suretlendirmesi ve yaşantısında zihninde surete getirdiği potansiyel irade ideası olma durumundaki niyetinin ameli iradesinde olarak (fiilinde bulunmak iradesi), Tümel Ben’e iye olurluğunda Tümel Ben’in Zati Ben olurluğunun ayan-ı sabiteler düzeyinde zihnindebelirletmesi ile niyetine içkin olurluğunda amelde bulunan olarak insan, arketiplerin ilkeleri [ 32 ] olmasınca bilerek veyahut bilmeyerek arketipi olan evrensellere devinir.

İrade ideaları insanda, insanın idare ve idamesi için diğer varlarla duyuları ile ilişkideyken kendisinde bulunan nefs latifesine (ruh latifesi olarak bozonik düzeyde bulunur) iye olarak lezzat ve haz’larının oluşmasında, bu lezzat ve hazların insanda devamlılık hallerinde keyfi iradeleri oluşturmasında, keyfi iradeler içerisinde keyfiyete içkin olarak nefs latifesine iye olurluğunda aşk, tutku, merak, sevgi, ihlâs vb. gibi duygu hallerinde dışlaşırlar (tamamlayıcı ve bağlayıcı olan irade ideaları). Bu dışlaşmanın kendisinde irade ideaları suret bulma olurluğunda bu duygu

Page 31: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

hallerinin kendisinde özdeşlikte kendi olma durumlarınca zihinde oluşan suretlere iye olarak kendilerini düşünceye taşırlar. [ 33 ]

[ 31 ] Tümel ilişkide varlar olurluğunda kainat, insanı kebir olarak insanın içkin aşkınsal olduğu yaratılış arketipidir.

[ 32 ] Tümel Ben olurluğunda, Tanrı için evrenseller ilke değildir. Evrensellerde Tanrı, varlık birliği özdeş bütünselliği seyrinde, evrensellerin, kendisinin sıfat açılımları olması itibarı ile, evrensellerde hazret olarak hazırdadır. Lakin Tümel Ben’in zati Ben olurluğu olan töz için evrenseller daim yaratışta sıfat açılım olarak zaman sürecinde ilkeler olarak belirirler diyebiliriz.İlkeler; bir varın kendisinde, varın varlığının temel evrenselleri olarak belirirler. Tümel ilişkide ilkeler, her ne kadar kategoriler düzeyinde evrenseller olarak belirseler de, bu belirmede karşıt bir varlık tarafından düşünce dolayımından geçirilmediği için dolayımsız; düşünce dolayımından geçirilerek belirlenen tümel ilişkideki varların, biri birileriyle olan devinimdeki seyirlerinde dolayımda olarak, belirleyenin kendi anlayışında ve iradelerinde belirmeleriyle, anlayışta ve iradelerde belirmeleriyle belirlenen olarak ve anlayışta ve iradelerde belirmeleriylebu belirmeleri üzeri diğer varlar üzerinde duyumsanarak belirlenen ilkeler; tümel ilişkide dolayımsız veya dolayımlı olarak her varın temeli olan evrensellere geleceğiolurluğunda devinişidir.

[ 33 ] Zihindeki suretlere ve onlardaki mana açılımlarına iye olduklarında aslında; bilinmeklik, hayr, hüsn, sıdk, irade idealarının zihinde oluşan suretlerde, zihindeki hareketlilikte özdeşlikte seyir etmesi sebebiyle, asıllarına iye olmuş olurlar.

Tanrı üzerine kitapçığında, irade ideaları açıklanırken, irade idealarının insan olaraksurete gelen dışlaşmaları olurluğundaki Eshab’ı Keyf’in ayet tecellisi burada hususen irdelemiş olduğumuzuda beyan etmek yerinde olur.

suretler aracılığı ile, manaya iye olan olarak ve insanın sezgisel Ben ve duygusal Ben olurluğunda var olur olma düzeylerine içkin olarak bilinç altını oluştururlar. İrade ideaları, aklın hayal yürütürlüğü önde olmak üzere, düşüncenin her türlü akıl yürütürü seyrinde görünürler.

Yukarıda anlatılan duygu hallerinin insanın kendisinde, insanın kendi varlığının tümel bilinç olurluğunun aracılığıyla duyumsanması olarak canlılık ihtiva etmeleri ve zihinde oluşan suretlerinde insanın kendi varlığının tümel bilinç olurluğunun aracılığla duyumsanması olarak canlılık ihtiva etmeleri; ayrıca bu iki canlılık halinin,insanın kendi varlığının tümel bilincinin canlılık ihtiva etmesinde, insanın kendisi; kendi varlık birliğinin içsel halinde, sezgi, duygu ve düşüncede anlayış bulma düzeyinde olarak, lezzat ve haz’larda duyumsama, duygularda kendi olma ve ayrıca

Page 32: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

duygularını sezgisel Ben olarak duyumsayan olma durumunca ve zihnindeki suretler aracılığı ile anlamlarda anlayış edinen olarak KALP [ 34 ] ’tir. Kalp insanın kendi varlığının aşkın Ben’i olurluğunda GÖNÜL’dür (zılli gönül).

Zılli gönül olurluğunda Ben olarak, Tümel Ben’in gönül olurluğunda, Tümel Ben’in tek bir an seyrinde insan, Ben olan an olurluğunda Tümel Ben ile birliktelikte biricikolurluğunda tek olma halince Tümel Ben’in kendi varlığındaki en kamil dışlaşma seyridir.

İnsan, kendisinde anlayan olarak canlılık bulduğu yukarıda anlatılan seyri itibari ile canlı olan değil Tümel Ben’in kendi varlığında kendisiyle canlı kıldığı canlı kılınan olma durumunda anlayış bularak Ben olurluğunda seyir edendir. [ 35 ] İnsan bu canlılık seyrinde; kendi varlığında, varlık unsurlarının tümel ilişkisinin bilinç olurluğunda varlığının temel başlangıcı olan arketipler ile bilinç altı ve bilinç altında sezgi, duygu ve düşüncede oluşan bilinç haliyle Ben olurluğunda kişilik edinişinde ilkelere yönelişiyle, ilkelere devinen olarak, kendisinde somut bilginin diğer varlar üzerinden nesnel bilgiye dönüşünde, nesnel bilgi üzerinden ilkeleri yaşar.

İnsan öncelikli olarak nesnel bilgide ilkeleri; hukukta sıdk irade ideası önde olarak adalet bağlayıcı irade ideası doğrultusunda diğer irade ideaları içkinliğinde Barış kavramsal ideasına devinerek barış kavramsal ideasının ise kendisinde içsel huzur olurluğunda emniyet oluşturuşunda yaşar. Pozitif bilimlerde, bilinme irade ideasının kendisinde dışlaşması olan bilmek iradesi içkinliğinde bilinme irade ideasıönde olarak diğer irade ideaları içkinliğinde alim kavramsal ideasına devinerek, Alim kavramsal ideasında

[ 34 ] Hz. Kur’an da, ” anlayasınız diye kalpler verdi” (Ahkâf 26) ayetinin meal beyanında anlaşılacağı üzere anlayışın insanın kendisinde insanın kendi varlık birliğinin tümel ilişkisinde belirmesi sebebiyle kalp’ten kast edilen, insanın varlık birliğinin içsel seyrinde kendisinde oluşan bilinç düzeyidir. İnsanın kendisi de, bu bilinç düzeyinin kendisidir. Ayet mealinde beyan edilen “anlayasınız” beyanından da anlaşılacağı üzere anlayan olan insan tanrı tarafından tanrının, kendisine muhatap aldığı olarak hitap ettiğidir. Bu da anlayan olarak insanın kalp olurluğundavar olur olduğunun işaretidir. . Ehli zevk için bu kadarı kafidir.

[ 35 ] Burada hususen bildiriler kitapçığındaki 39. bildiride geçen “ Onlar ki, kendilerini canlı zan ediyorlar, görmüyorlar mı ki onlar cansızdırlar?” hatırını hatırlatmak yerinde olur.

bilgisince bilen olurluğunda yaşar. Bu felsefe içinde geçerlidir. Sanatta insan; hüsniyet irade ideası önde olarak diğer irade ideaları içkinliğinde Halik kavramsal

Page 33: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

ideasına devinerek, kendisinde oluşturduğu yaratış olurluğunda surete getirmede (biçimlendirme) Halik kavramsal ideasını yaşar. Dilin kendisinde, bilinme irade ideası önde olarak diğer irade ideaları içkinliğinde Ben kavramsal ideasına devinerek Ben kavramsal ideasını kendisinde kendini tanıtlayan Ben olarak yaşar. İnsanın nesnel bilgi üzerinden ilkeleri yaşayışına genel olarak bu kadar örnek kafidir.

İnsanlık zılli gönül olma seyrinde, nesnel bilgi üzerinden, bilerek veyahut bilmeyerek ilimler arası disiplin olurluğunda Tümel Ben’in(gönül) Tanrı olurluğuna bilinme irade ideası önde olarak diğer irade ideaları içkinliğinde Tanrı kavramsal ideasına devinen olarak, Tanrının Tümel Ben olurluğuna, Tanrı olarak Ben olmaklığının kendisine ilke olurluğunda devinir. [ 36 ] Kavramsal idealar olan kavramlar olurluğundaki esma’ül hüsna, bir tanesi insanın esmayı hassı (Tasavvuf Üzerine kitapçığında irdelenmiştir) olurluğunda önde olmaküzere diğer esma’ül hüsna içkinliğinde yaşanır.

Ayrıca esma’ül hüsna insan zihninde ayanı sabitelerin kendilerini özdeşlikte surete getirdikleri en yalın kavramlar olurluğunda insanın düşüncesi aracılığlı ile bilincindehatıra geliş olurluğunda tevhitte anlam bulmasının aracısıdırlar. Husulsen şunu da belirtmek gerekir; ardı ardına vitir olurluğunda zihinde hafi zikir olarak zikredildiklerinde bu kavramlar suretleri oldukları ayanı sabitelerin kendilerindeki mana açılımını bilinçte bilincin sezgi deviniminde ilhamat olarak açılışının araçlarıdırlar. Bu hadisenin kendisinde ayanı sabitelerin kendilerindeki mutlak bilgide mutlak bilen olarak, surete geldikleri esma’nın suret hali üzerinden, suret olurluğundaki esmanın manasını ilham olurluğunda anlam olarak bilinçte hatıra getirişleri söz konusudur.

Tümel Ben’in, semavi dinler aracılığıyla insanın kendisini kendi varlığına davetiyle, insanı kendine yönlendirişi ve kendi asli sıfatlarına ciraç ve miraç seyrince yükseltişive bu yükseltişte asli sıfatlarıyla kendini belirleten ve asli sıfatlarıyla insandan dışlaşarak zahir (aşikar) olan olarak var olura gelmesi söz konusudur.

Din olarak diğer dinlere içkin ve aşkın olan İslam dinini kriter alarak, insanın arketipleri olurluğundaki evrensellerin din’de yaşanması gereken ilkeler olurluğunda, akıl yolu olan sırat-ı müstakim’de (doğru yol) olarak, emirler, yasaklar,nasihatler vb. gibi düzeylerde insanın önüne çıktığı görünür. Dinin kendisinde ilkeler üzeri yaşanması gerekliliğinin sebebi, insanın tümel ilişkide ilkelerin oluşturduğu hiyerarşim ahenk ile birebir niyet ve amelleriyle örtüşmeleri içindir. Buda barış kavramsal ideasında Tanrı ahlakında selamda olarak İslam olma olurluğunda varlık birliği özdeş bütünselliği seyrinde yaşamaktır.

Hz. Kur’an dikkatli bir şekilde irdelendiğinde, ilkeler olarak irade idealarının insanda amele yönelik niyetler içkinliğinde salih ameller olurluğunda ibadette

Page 34: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

bulunma durumunca dışlaşması ve salih ameller içkinliğinde insanın Tanrı kavramsal ideasına esma’ül hüsna içkinliğinde akıl devinimlerinde devinerek Tanrı varlığını kabulde olarak iman içkinliğinde ve insanın arınma yöntemleri aracılığıyla esmayı hass’ını irade ideaları içkinliğinde Tanrı varlığının bir sıfatı olurluğunda kendisinde tinini yaşamak olurluğunda

[ 36 ] Burada “Hakk’tan geldiniz Hakk’a dönücüsünüz “ kelamını belirtmek yerinde olur.

belirmesiyle, rahim (hususi tecelli) tecellisinde birebir ilkeleri ayet tecellisi olurluğunda yaşayan olarak, insanın kendi varlığı ve diğer varlarla olan ilişkilerindeki çatışık ilişkide Ben’likte var olurluğu değil; Ben’liğinde, var olan olarak kendini surete getiren Tanrı varlığını yaşayışı söz konusudur.

Yukarıda anlatılan paragraf içkinliğinde Hz. Kur’an irdelendiğinde hayır işlerinde bulunmak, takvada olarak salih amellerde bulunmak, hayra davet etmek, hayır işlerinde koşuşturmak, hüsn olan helal olurluluğundaki gereksinimler aracılığıyla yaşanması, bilmek iradesinde olarak düşünülmesi [ 37 ] , düşünmeye yönelinmesi,Tümel Ben olurluğunda Tanrı varlığını var kılmak adına, Tanrı varlığına inanılıp iman edilmesi gerekliliği ve Tanrı varlığını var kılmak şe’nleri olarak dua, şükür, ibadetler (var olara gelme şe’nleri) içkinliğinde takvada bulunularak Tanrı varlığına yükselinmesi, cömertlik, adalet içkinliğinde bozgunculukta bulunulmayarak, barış kavramsal ideasına devinilerek, selam kavramsal ideası doğrultusunda Tanrı varlığına aitlikte yaşayan, mümin olmak gerekliği ve esma’ül hüsna'nın beyanında, esma’ül hüsna ile Tanrı varlığına yükselineceği, peygamberlerin Tanrı varlığına davetleri ve nasihatlerini, Tanrının kendi varlığına yönelinmesi olurluğunda kendine daveti ve nasihatlerini beyan edişi ayetleri net bir şekilde görünür. Bu sebepten dolayı Hz. Kur’an, ilkelerin ayetler olurluğunda ayetlerin kendisinde dışlaştığı, ayetlerin de ilkeler olurluğunda, insanın arketipi olarak, insanın yaşamasıgerektiği ilkeler kitabıdır. [ 38 ] Hz. Kur’an kendi iç bütünselliğindeki ve okuyucusuyla olan hitap – muhatap ilişkisinde olarak karşıtıyla Ben olmaklığın yasasında seyir eder. Karşıtıyla Ben olmaklığın hitap – muhatap ilişkisi Hz. Kur’anda, bütün düzeyleriyle bulunur. (Ayet – esma tecellisi, diğer kitapçık çalışmalarında açıklanmıştır)

Ehli Kur’an, bu çalışmada beyan edilen açıklamalara dikkatli bakarsa eğer, birçok anlatımda, Hz. Kur’an ayetlerinin farklı bir dil ile tefsir edildiğini görür.

Yaşanması gereken ilkelerin ayet olurluğunda suret bulduğu kitap olan Hz. Kur’anı yaşamak, Tanrı varlığını yaşamak olurluğunda, insanın tinselliğini İnsan-i Kamil olarak yaşamasıdır.

Page 35: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

İnsan, doğasından türeyen var olur olma şe’nlerinin kendisinde oluşturduğu Ben’likseyrinde, salih ameller olurluğunda ilkelere devinmezse eğer; kendi varlığının şe’nde Ben olurluğunda, keyfi, törel ve ideolojik iradeler ile sınırlı olan olarak ilkelere iye olurluğunda, ilkeler içkinliğinde, Rahman tecellisinde yaşarken [ 39 ] ve ilkelere anlayışında örtük kılan ve iradelerinde direnen olarak direnç gösteren, töz ve ilkeleri kabulde bulunmayarak, Rahim tecellisinde töze ve ilkelere, sınırlı olan olarak Tanrı varlığına devinmeyen bir seyirdedir. [ 40 ]

[ 37 ] Hz. Kur’anın ilk inen ayeti olarak; “ Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 1) “Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. ” (Alak 3) ayetlerinde emir olurluğunda işaretedilen oku emri, insanın okuyuşunun düşüncesinde, düşüncesi ile tefekkür edişi olması sebebiyle düşünmesine işaret eder. Bu da bilinmek irade ideasıyla örtüşür. Bu ayet, bilinmek irade ideasının surete geliş biçimidir olarak ta tefsir edebiliriz.

[ 38 ] Burada hususen; “İnsan ile Kur’an ikiz kardeştir” hadisi şerifini belirtmek gerekir.

[ 39 ] Rahman suresinin okunması tavsiye edilir.

[ 40 ] Tanrı varlığının zatı olan tözün kendiside yetişilmesi gereken bir ilke olarak, insan bilincinde niyet olurluğunda belirir.

Ben’lik düzeyinde bulunan insanlar, ilkelere devinmedikleri için kendi varlıklarında ve diğer varlarla olan çatışık ilişkilerinde, sağlam bir kişilik olurluğunda Ben olma durumunda bulunmazlar. Bu seyirlerinden dolayı, koşullara göre değişen irade ve anlayış biçimlerince güvenilmez ve Rahim tecellisinde tinini yaşayan gerçek Ben olma durumunda bulunmazlar. [ 41 ] Bu seyri sonucunda insan, ilkelere devinen mümin olur ise eğer; İnsan’ı Kamil olmanın arketipi olarak, İnsan’ı Kamil olma ilkesinde, İnsan’ı Kamil olmaya devinir. Bu seyrinde insan; şu anlığıyla İnsan’ı Kamil olma potansiyelini kendisinde bulunduran olarak, geleceği olan İnsan’ı Kamil olmaklığa devinen olarak, İnsan’ı Kamil’in geçmişi olurluğunda, İnsan’ı Kamil’in arketipi olma durumundadır. Mümin kişi, Ben’likte seyir edenler gibi parça üzerinden, olumsuzlama önde, olumlama geride olma yöntemince düşünce içkinliğinde, kendini anlayışa taşımaz. Mümin kişi, Tümel Ben üzerinden, Tümel Ben’in Tanrı olurluğunu bilerek veyahut bilmeyerek kriter alarak, onun kendisi üzerindeki iradeleri olan ilkelere iye ve ilkeler içkinliğinde, tevhit anlayışında olarak parça üzerinden olumlama önde, olumsuzlama geride olma yöntemince düşüncelerinde anlayış bulur. Bu da, bilerek veyahut da bilmeyerek insanın ilkelere devinişidir.

Page 36: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Ben’likte seyir eden kişiler ise; bilmeyerek, zorunlu olarak, Tümel Ben’in varlık birliği özdeş bütünselliği seyrinde ilkelere devinirler. Lakin hususi olarak, ilkelere devindiklerini bilmeden, Tümel Ben’e örtük olurluğunda, başkası olma durumunca ötekilikte Tümel Ben’in varlığında seyir ederler.

Töze, ilkelere devinen insanlar; ihlâs ve kararlılıkta olarak, töze, ilkelere devindikleriiçin, ilkeler ile var olan olarak, ilkeleri yaşayan olurluğunda, Tanrı ahlakıyla ahlaklanan olarak gerçek Ben olma durumunda salih kişi veya emin olunan mümin kişi de diyebileceğimiz var olma düzeyinde seyir ederler.

İnsan ilkeler doğrultusunda yaşamına yön vererek, ilkeleri yaşar ise eğer; Tümel Ben olarak, Tanrı ile Rahim tecellisinde bire bir irade uyuşurluğunda, varlık birliği özdeş bütünselliği seyrinde olarak, mutlak olanın olumsuzlanamaması zorunlu sebebiyle, mutlak olan Tanrı üzerinden, kendi varlığını ve diğer varları anlayışında olumsuzlayarak, Tanrı varlığını kendi varlığında olumlayarak, Ben’lik değil, kendinde varlık olarak Ben olanın kendisi olma durumunda, Ben olan olarak yek pare olurluğunda, yek vucud olduğunun hali üzeri seyirdedir. Bu Ben olmaklıkta insan; tasavvufta Cem, Hz. Cem, Cem’ül Cem olan beka mertebeleri sürecinin sonunda olarak, Ahadiyet’ül Cem mertebesinde seyir etmiş olur (Beka mertebeleri diğer kitapçık çalışmalarında irdelendiği için burada özlü bir şekilde irdelenmiştir).

“Bir Ben var! Ben üzerine başka ne diyeyim?”

Bütün anlatılanlar içkinliğinde, özet olarak şunu söyleyebiliriz. Var olmanın yasası Ben olmak, Ben olmaklığın yasası ise; çelişik ilişkide, ters simetrilerin dışlaşma olurluğunda

[ 41 ] Tümel Ben’de Ben’likte seyir eden insanların var olura gelme sebepleri daha önceki kitapçıklarda irdelendiği için bu kitapçık çalışmasında irdelemeye gerek duymamaktayım.

varların, hal ve kal lisanınca, hitap – muhatap ilişkisinde diyalektikte var olma sınırlarında, aşkınsallıkta var olan olarak, var olura gelmeleridir. [ 42 ] Lakin tekil ve tikel Ben

[ 42 ] Bu hadiseyi bir parça irdelersek; dışlaşmanın kendisinde dışlaşan var veya varlar, dışlaştıkları yeni var olur olma düzeyinde başkasılaşmışlardır. Başkasılaşılan yeni var olma düzeyinde, dışlaşan var ve varlar, dışlaştıkları yeni var olma düzeyine içkin ve o varın var olma unsurları olurluğunda, o varın iç dinamikliklerinde özdeşlikte kendi olma durumunda seyir eder. Baskasılaşılan, yeni var olma düzeyindeki var ise, evvel haline karşıt olarak belirir. Dışlaşan var, dışlaştığı başkası

Page 37: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

olma düzeyindeki var ile karşıtlık oluşturmasında, karşıtıyla var olura gelen olarak, var olur olduğu yeni başkası olurluğundaki varlık haliyle, karşıt ilişkide olarak yeni bir var olur olma düzeyine aşkınsallıkta diyalektik olurluğunda devinirler.

Dışlaşan var, dışlaştığı yeni varlık düzeyinin karşıtı olurluğunda, karşıtıyla ters simetride biri birilerine devinişlerinde diyalektikte seyir etmiş olurlar. Ters simetride oluşan diyalektikte karşıtlar, biri birileriyle içsel olan özdeşlik hallerinde, başkasılıkta biri birileri üzerinden, biri birilerine varlık verişleriyle varlık bulan olarak, Ben olmaklıkta var olur olurlar.Bu seyrin kendisinde, var veya varlar; kendinde varlık olarak, varlık buldukları zorunlu doğaları üzeri zati Ben, kendi varlık bilgileri doğrultusunda var olur olma şe’ni olarak, doğasından türeyen kendi varlığının üretkenliğinde varlık bulan olma durumunca, şe’nde Ben olarak var olur olan olurluğunda, zati Ben ve şe’nde Ben olma karşıtlığını kendinde, var olma zorunluluğu olarak bulunduruşu ile varlık bulma durumunda, var olan olarak aşkın Ben’dir.

Aşkın Ben olma durumunda bulunan her var, diğer varlarla ilişkideyken, diğer varların da aşkın Ben olma durumlarına karşıt varlık olarak, kendi varlığının zati Ben olurluğuyla, şe’nde Ben olarak diğer varlığın zati Ben olurluğuyla, etki – tepki, itiş – çekiş, geliş – gidiş, alış – veriş olurluğundaki hareketliliğin mekanik prensiplerinde, hareketlilikte ilişkide olarak; toparlanış – dağılış prensibinde, var oluş – yok oluş prensibi seyrinde görünür. Varın ilişkide olduğu karşıt varlık olurluğundaki diğer var veya varlar ise; zati Ben olma durumlarında, şe’nde Ben olurluluklarıyla, varın zati Ben olurluğunun kendisiyle, yukarıda anlatılan prensiplerüzeri ilişkide bulunan olarak, hareketliliğin mekanik prensiplerindeki diyalektikte, ters simetri dışlaşmalarında Ben olmaklığın var olur olma evrenselinde seyir ederler. Ters simetride diyalektiği bir şema ile anlayışımız adına örnek olması için gösterirsek eğer;

Hareketliliğin mekanik prensiplerindeki diyalektikte ilişki üzeri var olan her var aşkın Ben olurluğunda iki düzeyde şe’nde Ben olarak seyir eder. Bu da mekanik diyalektiğin zorunlu prensibidir. Şe’nde Ben olmanın bu iki düzeyinin birincisi; varınkendi varlığının idare ve idamesi için karşıtlıkta seyir ettiği diğer varlar üzerinden hareketlilikte etkilenen olarak kendi varlığının diğer varlar üzerinde oluşturduğu çekim veya diğer varların kendisi üzerinde oluşturduğu çekimden etkilenen olarak çeken vara karşı gidiş olurluğunda kendisi üzerinden tepki göstermiş olarak diğer varlardan varlığının idare ve idamesi gereksinimlerini karşılayan olma durumunda alışta bulunarak, kendi üzerinde alışta olduğu gereksinimi üzeri toparlanışta olma durumunca var oluş sürecinin sonunda kendi varlık bilgisinin üretkenliğinde varlık bulmasıdır. Bu varlık buluşun kendisinde varın kendisi, varlıklarının idare ve idamesi için gereksinimlerini kendisi üzerinden sağlayan diğer varlara karşı, varların

Page 38: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

kendisi üzerinden oluşturduğu etkilenişte olarak kendi üzerine varlığının iç dinamikliklerinde dönen olurluğunda kendi üzerine gelişte olma durumunda var olurluğuyla diğer varlara karşı var olmanın içsel direncinde olarak tepki gösterişinde diğer varları kendi varlığından yana iter. Bu da varın varlık olarak var olur olduğu unsurların kendisi üzerinde iç dinamiklikleri olurluğunda toparlanışı olarak var oluşudur. Ayrıca cansızlar hariç olarak canlı olurluğunda varların kendisinde; var, kendi varlık bilgisinin üretkenliğinde varlık bulurken ayrıca eşeyli veya eşeysiz üreme düzeyinde ve insan olarak var kendi düşüncesindeki üretkenlikte (Tanrının töz olurluğu mertebesi olan zatının yaratışta bulunuşu bu konuya dahildir. Lakin Tanrı zatıyla mutlak eril olan olarak diğer varlara ihtiyaç duymadan yaratan olurluğunda üretkendir. ), üretkenlikte bulunan olarak kendi varlığında ürettiğinde, ürettiğince, ürettiğiyle, ürettiğinin kendisinin bir dışlaşması olurluğunda karşıtlık oluşturuşunda, ürettiği karşıtlıkta karşıtıyla kendine varlık veren olarak varlık bulur.

Şe’nde Ben olmanın ikinci düzeyi ise varın;varlık olarak idare ve idameleri için gereksinimlerini kendisi üzerinden sağlayan varlara hareketlilikte etkide bulunarak varların kendisi üzerindeki çekim ve varların kendisi üzerine gelişi ile gereksinimlerini kendisinde alışı ile verişte olan olarak kendi varlığının dağılış olurluğundaki etkileşiminde yok oluş sürecinde oluşudur. Varın kendisi yukarıda anlatılan, varın varlık bilgisi doğrultusunda üretkenlikte kendisinden varlık vererek karşıtını var etme sürecindeyken kendi varlığından veren olarak kendi varlığının yeni var üzerinde toparlanışında ve kendi varlığının dağılışında yok oluş olarak etkilenendir de. Cansızlar ise canlıların varlık bulma sürecinde kendi varlıklarından veren olarak dağılışta yok oluş sürecinde bulunarak seyir ederler. Bu seyrin kendisi mutlak olan Tanrı zatı için geçerli değildir.

Tümel Ben’in şe’nde Ben olurluğunda var olan varların şe’n de Ben olmaklıklarında değişkenlikte yok oluş sürecinde olarak yokluk bulmaları aynı zamanda tümel ilişkide yeni bir var olma düzeyine geçişleri evrensel prensibi sebebiyle varlar kendinde varlık olmaklıklarında ölümlü Ben’ler olarak tümelin varlığında değişkenlikte bulunarak evrenseller içkinliğinde değişkenlikte değişmeyen Ben olurluğuyla tümel Ben olurluğundaki Tanrı varlığının işaretçisidirler. Eş deyişle Tümel Ben olurluğuyla Tanrı, tümelde değişkenler olurluğundaki ölümlü Ben’ler üzerinden evrenseller içkinliğinde değişmeklikte değişmeyen tek varlık olduğunu beyan eden işaret etmeklikte kendi varlığının ölümsüz Ben olan olarak tanıtlamaktadır.

“Ölümsüz Ben olan ölümlü Ben olmaklıkta hep kendi varlığını haykırmakta”

Şe’n de Ben olmanın her iki düzeyinde ise varın kendisi; her an kendi varlığında etkilenen, tepki gösteren, iten, çeken, gelen, giden, alan, veren, toplanan, dağılan, yok olan, var olan olarak değişen ve değişkenlikte bulunan olarak da diğer varlarla

Page 39: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

olan ters simetri ilişkisinde diğer varları kendi varlığıyla etkileyen olarak onların kendileri üzerinden başlayarak tepki göstermesi tepkileriyle de; itmeleri, çekmeleri, gelmeleri, gitmeleri, almaları, vermeleri, toparlanmaları, dağılmaları, var olmaları, yok olmaları, ilişki bütünselliğinde değişkenlikte değişimlerine sebep veren olarak hem kendi hem de diğer varlarla olan ilişkilerindeki ters simetrilerde diyalektikte olarak aşkın Ben de varlık bulur.

Bu varlık buluş; tümel Ben’de; tümel ilişki olurluğunda, tümel Ben in zati Ben olurluğunun dışlaşma olarak yaratışta şe’nde Ben olma durumunda tümel bilinç olma düzeyinde akl eden(ilişkilendirerek bağlayan) olma durumunda akl-ı külle mertebe düzeyinde bulunarak, aklı küll’ün(eski deyişle aklın üstündeki akıl) varlığında varların biri birleriyle olan var olur olma ilişkisindeki hiyerarşik düzende tümel akıl olurluğunda belirmesindeki daim yaratışta gerçekleşir.

Bu dip notta anlatılanlar haricinde şunu da belirtmek gerekir. Hareketliliğin mekanik prensiplerinin kendilerinde içkin, kendilerinin iye olduğu ve kendilerinde, kendileri olurluğunda özdeşlikte seyir eden irade ideaları, bütün varlar olurluğundaki kainatta, varların tümel ilişkide var olur olmalarının en temel evrenselleri olurluğunda dolayımsız olarak seyir ederler. Bu sebepten dolayı kainatta var olur olan her var; varlığı itibarı ile Tümel Ben’de, Tümel Ben’in özdeş bütünsellik seyrinde, Tümel Ben’e ait olan olarak, Tümel Ben’in kendi varlığında dışlaştığı bir varlık mertebesi düzeyinde varlık bulur. Ve bu varlık buluş seyrinde, hareketliliğin tinsel prensipleri olan irade idealarının karşıtları bulunmadığı sebebiyle belirlenimleri olmayan dolayımsızlıkda; hareketliliğin mekanik prensiplerinin, kategoriler düzeyinde var olan varların biribirileri ile olan karşıt ilişkilerinde belirmesiyle, hareketliliğin mekanik prensiplerindeki diyalektikte dolayımsız olarak seyir ederler. Bu sebepten dolayı karşıtı olmayan olarak irade idealarında diyalektik görünmez. Lakin irade idealarına içkin, iye ve irade idealarının kendisinde özdeşlikte seyir etmesi ile varlık bulan insanın; doğasından türeyen idare, idame iradeleri, keyfi iradeleri, törel iradeleri, ideolojik iradeleri sebebiyle Tanrı varlığı olurluğundaki Tümel Ben’e örtünüşünde, insanın Ben’likte seyir etmesi ile beraber; Ben’likte seyir eden insanın aşırı var olur olma şe’nleri olan yalan, öfke, kibir, bozgunculuk, nefret, kin vb. gibi psikolojik hallerde, irade idealarının karşıtları olarak irade idealarıyla bire bir örtüşmeyen rahman tecellisinde, kendi varlık çıkarı için bilgi edinerek bilmeklikde seyir ederken, evrenseller olan hakikatler ışığında bilmekliğe kendi varlık çıkarı için direnen cehalette, hakikati bilmeyen cahil olarak kötü, çirkin, yalan ve yanlışlarda seyir eden olarak varlık bulur. Bu seyri itibarı ile insan, kendi varlığının temeli olan hareketliliğin tinsel prensipleri olurluğundaki irade ideaları ile var olur olma durumundayken, bir taraftan da irade idealarının kendisinde dışlaştığı ve irade idelarının karşıtları olurluğunda kendisinde beliren cehalet, kötülük, çirkinlik, yalanlarda yanlışlar olurluğunda asli olan varlığıyla bire bir örtüşmeyen hatalarda

Page 40: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

varlık bulmuş olur. Ve bu varlık buluşluğunda insan; kendisinde irade idealarının hak, irade idealarının kendisinde dışlaşmasıyla beliren irade idealarının karşıtı olurluğundaki seyirlerinin(cehalet,kötülük vb gibi) batıl olmasında, hak – batıl karşıt ilişkisinde ya kendi varlık çıkarı için batılda, ya da evrensellerin niyetlerde ilke olurluğunda kendisinde belirmesiyle aslı olan Hakk ve hakikate dönüşümde olarak devinen olurluğunda rahim tecellisi seyrine geçer. Bu seyrin kendisinde insan; hak – batıl karşıtlığı ilişkisinin ters simetri olurluğunda kendisinde, irade idealarının dışlaşmasıyla varlık buluşunda, kendi varlığında hareketliliğin tinsel prensiplerinin diyalektikte belirmesinin seyrinde bulunur.

İnsan; kendi varlığındaki, hareketliliğin tinsel prensiplerinin oluşturduğu diyalektikte bilmek – cehalet, iyi – kötü, güzel – çirkin, yanlış – doğru karşıtlarının ilişkisinde, ya Tümel Ben’e örtük olan olurluğunda iblisiyete devinen aşkınsallıkta, ya da Tümel Ben’e yetişmesinin ve Tümel Ben’i duyumsamasının aracısı olurluğunda kendisinde beliren vicdan, pişmanlık,haya, sorumluluk vb. gibi insan olmanın erdemlerinde Tümel Ben’e devinen aşkınsallıkta seyir eder. İnsanın bu seyri, insanın toplumsal ilişkilerinde açığa çıkar.

Toplumsal ilişkilerinde ilkeleri gözetmeksizin batıl olurluğunda yaşam biçimi olurşturan insanlar ve ilkeleri gözeterek yaşam biçimi oluşturan insanlar arasında ilişkide açığa çıkan bilmek – cehalet, iyi – kötü, doğru – yanlış, güzel – çirkin karşıtlarının oluşturduğu, insanların biribirileriyle olan ilişkilerindeki irade uyuşmazlığı; hareketliliğin tinsel prensiplerinin, insanlar üzerinde, insanların biribirileriyle olan ilişkilerinde ters simetride dışlaşma olurluğunda belirmeleriyle diyalektikte seyir etmeleridir.

İnsanın kendin üzerinde ve toplum içerisinde yaşadığı hareketliliğin tinsel prensiplerinin diyalektiğine ehli tevhid hususen “temaşa bayramı” demişlerdir.Hareketliliğin tinsel prensipleri diyalektiğinin insan üzerinde belirmesinde, kainattadolayımsız olurluğunda seyir eden hareketliliğin tinsel prensipleri olurluğundaki irade ideaları, insanın kendisinde ve insanların toplumsal yaşantısında dolayımda olarak beliren olurluğunda bu belirmeleriyle de belirlenenler olarak Tümel Ben’de Tümel Ben’in kendi varlığındaki çelişik ilişkide seyir bulurlar.

İnsanın yukarıda anlatılan hak seyri ve batıl seyrinin kendisinde, hak seyrin asli olma olurluğunda mutlakiyet taşımsı sebebiyle daim olarak eril, batıl seyrinin ise, asliyetine örtük olması sebebiyle daim olarak dişil olma durumunda bulunması söz konusudur. Bu sebepten dolayı mutlak olurluğunda eril olan olarak hak seyri itibarıile irade ideaları, daim dişil değerde batıl olan karşıtları üzerinden var olmalarının beliriminde olarak insanın kendisi üzerinden belirmiş olurlar. İnsan da irade idealarının hak seyrinin mutlak olması sebebiyle, insanın batıl seyri her zaman, Hakk’ın hak olurluğunda insanın üzerinden var olura gelişinin aracısı olur. İnsanın batıl seyrinin kendisi mutlakiyet taşımaması sebebiyle her daim hak’ın belirişinin

Page 41: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

aracısı olduğu gibi hak’ın belirişiyle beraber Tümel Ben’de yok olma sürecinde bulunur. Burada hususen “De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Elbette batıl yok olmaya mahkumdur.” (İsra 81) ayetini belirtmek yerinde olur. İnsan hak seyri üzeri yaşam biçimi oluşturmaz ise batıl seyri itibarı ile her zaman bireysel ve toplumsal olarak hüsrandadır. Burada da hususen “İnsan apaçık hüsrandadır” (Asr 2) ayetini belirtmek yerinde olur.

Hareketliliğin tinsel prensiplerinin diyalektik seyrini, ilkeler kitabı olan Hz.Kur’an da; ilkeler üzeri yaşayan peygamberler (ilkeler üzeri yaşamak, hak üzeri yaşamaktır)ve ilkeleri kabul etmeyerek inat ve şımarıklıkta olarak kendi varlık çıkarları için yaşayan kişi ve toplumların (ilkeler üzeri yaşamamak, batıl üzeri yaşamaktır) biribirileriyle olan ilişkilerinde, Hakk’ın her zaman hak seyrince galip geldiği ve Hakk’ın hak olurluğunda her zaman batıl üzeri yaşayanlar üzerinden peygamberler sürecinde aşkınsallıkta olarak varlık düzeylerince var olura geldiğini beyan eden bir çok ayette, net bir şekilde görebiliriz.

İlkeler kitabı olan Hz.Kur’an irdelendiğinde hak üzeri ve batıl üzeri yaşayanların psikolojik olarak sergiledikleri şe’nler de net bir şekilde anlatılır.

Hareketliliğin tinsel prensipleri olan irade idealarının karşıtı olurluğunda beliren cehalet, kötülük, çirkinlik, doğruları keriter almayarak yanlışlarda seyir etmek vb. gibi insan şe’nleri; irade idealarına içkin, irade idealarına iye ve irade idealarının kendilerindeki özdeşlik seyrinde irade idealarının belirmesinin aracısı olmaları ve her daim irade idealarını insanın kendisine işaret etmeleri ve insanın toplum yaşantısındaki çatışık ilişkide bilginin açılmasının aracısı olmaları sebebince; bu anlatıma ek olarak Tanrı varlığının rahman tecellisinde insan üzerinden var olura gelmesinin aracısı olmaları ve rahim tecellisinde olarak seyirü sülükte bulunan bir insanın, Tanrı varlığı karşısında vicdana gelerek haya,pişmanlıklar, kendi asli varlığının sorumluluğunu duyumsama vb gibi,hallerin, kendisinde açılmasının araçları olmaları seyirlerince ve bu seyir itibari ile insanın ilkeler üzeri değerler edinmesinin araçları olmalarıyla, ilkeler üzeri değerlerde insanın Tanrı varlığına yönelmesinin aracısı olmaları sebebiyle iyidirler, güzeldirler, doğrudurlar. Bu fakirinkanaatince iyiki de varlar.(Bu mevzu diğer kitapçık çalışmalarında farklı boyutlarda irdelenmişdir.Ayrıca şunuda belirtmek gerekir vicdan,haya,sorumluluklar vb gibi, toplumsal yaşantıda, seyirü sülükde bulunmayan insanlar üzerinde de farklı boyutlarda irade ideaları içkinliğinde irade idealarının karşıtları üzerinden insanda belirir.) Bu fakirin “iyikide varlar” beyanından, irade idealarının karşıtlarının benimsendiği ve benimsenmesi gerektiği anlaşılmamalıdır. Bu beyanın kendisinde bu fakir Tanrı varlığının var olura gelmesinin bir hileyi rabbanisi olan irade idelarının karşıtlarının, zorunlu olarak var olur olmalarının hakikati üzeri “iyikide varlar” beyanında bulunmuştur. Her varlık doğasının zorunluluğu itibarıyla kendini var kılan, kendi varlığının var oluş nedenselliği olan Tanrı varlığının zat, sıfat ve ef’al içkinliğindeki külliyatına

Page 42: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

muhtaçlığı sebebi ile acizdir. Ve varlıklar, O’nun varlığının, kendi varlığındaki dışlaşması sebebi ile yokluk hükmündedir. Başka bir deyişle, her varlığın varlık durumu kendi varlığı değil, Tanrı varlığının kendi varlık sıfatlarını seyir ettirişinden ibarettir. Bunun içindir ki, çoklukta var olan her var, bir taraftan asliyeti ile Hak bir taraftan da acziyette yaratılan olarak mahlûk olma durumunda, Hak – Mahlûk ikiliğinin bireşimindeki özdeşlikte seyir eder.

Kendin de dahil olmak üzere, istersen Hak diye bak her şeye, istersen de mahlûk diye. Her iki bakışında da bakışımda olduğun hal üzeri varlık bulan olursun ve Tanrı da senin varlığın üzerinde, senin bulunduğun hâl üzeri var olur olma şe’ninde olarak varlık bulan olarak varlık seyrindedir. Bil ki, sirette ve surette, maddeden ve mânâdan yana aşikar ve gizli olan ne var ise oluşta olarak, O’nun varlığının var olur olma şe’ninden başka bir şey değildir. Bu sebepten dolayı, Hak diye de baksan mahluk diye de baksan, kendin dahil olmak üzere her şeye, Tanrı varlığının bir var olur olma şe’ni olarak O’nun iradesi ile örtüşeceği için Hak belirmiş olacaktır sonuçta, senin var olur olma durumun üzerinden.

Mahlûk olarak bakışım sergiler isem, kendim de dahil olmak üzere cümle vara, nasıl olur da Hak belirmiş olur ve benim üzerimde varlık bulmuş olur diyecek olursan: bil ki, mahlûk der iken, eserinde müessiri kabul etmektesin aslında. Mahlûk, mahlûk oluşu ile Yaratıcısını işaret eder her an.

Mevlana Celâleddin-i Rumi’ye sorarlar bir gün: “En-el Hak dedi Hallaç; ne dersiniz bu hususta?” Ulu zat buyurdu: “en-el Hak diyecekti elbet, en-el bâtın diyecek değil di ya” Bu kıssadan sonra sen Hak da desen, mahlûk da, Hak olarak da görsen, mahlûk olarak da, Tanrı varlığının var olur olma şe’ni kıyasınca birdir.

Mahlûk olarak oluşta olan sen, acziyette bulunan olarak rahmeti her yeri kuşatan Tanrı varlığının rahmet seyrinde bulunmaktasın.

O’nun rahmeti iki şe’n üzeridir: biri Rahmân diğeri Râhim. Rahmân rahmeti ile O, iki şe’n üzeridir. Biri oluşta olan mahlûku var kılış rahmetidir, diğeri ise var kıldığı mahlûku var kıldığı ortama uygunluk arz eden yaratılışındaki tabiatı ile beraber, idare ve idamesinin ihtiyaçlarını Rezzak sıfatı üzeri vermesi ve bu sıfatı üzeri var olur olanlara var olur olma haklarını veren olarak Adl sıfatı üzeri var olur olmasıdır.

Mahlûk bir yönü ile de Hak’tır demiştik yukarıda. Hak’lığı ile mahlûk üzerinde bulunanın Hak olması sebebi ile mahlûkat üzerindeki Hak’lığı ile rahmetini Rahmânolmaklığı ile seyir ettiren Tanrı varlığıdır demek yerinde olur. Böyle olunca hakikat; Tanrı varlığıdır, var kıldığı mahlûkatı üzerinde Rahmân olarak seyir eden. Zorunlu olarak dahil olduğun için bu seyre, sen de Rahmân olanın surete gelişisin bir nevi. Var kılması ve var kılması ile beraber var kıldığını kendisi üzerinde ve diğer var kılmış olduğu varlar üzerinden, çokluktaki ilişki bütünselliğinde idare ve idame

Page 43: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

ederliği ile Tanrı, genel rahmet seyrinde olan Rahmân olarak her an varlık veriştedir.

Tanrı varlığının Rahmân sıfatında seyir edişi, halk ediş ve daim halk ediş (daim yaratışı) seyrinde bulunuşundan başka bir şey değildir. Ve bu sıfat üzeri her an fiillerin faili olandır. Bu sebepten dolayıdır ki, mahlûkatın var oluşu, eş deyişle yaratılışı, ve mahlûkatın üzerinde beliren her türlü fiil, faili olan Rahmân’a bağlanır,mahlukata değil. Rahman, Tanrı varlığının hareketlilik üzeri varlık verişi şe’ninde mahlukatı var kılış sıfatıdır. Ve bu sıfatı üzeri Tanrı, bulunmasından dolayı, Hak – mahlûk ikileminin bireşimindeki özdeşlikte hem Hak’sın hem de kul. Ve bu anlatılanlar içkinliğinde varlığında var olduğun yüce varlığın kendi varlığında dışlaştığı bir mertebesinden başka bir şey de değilsin. Merteben ise O’nun sendeki dışlaşmasının hususi varlık sıfatıdır. Yani senin esma-i hass’ın ne ise, sen esma-i hass’ın içkinliğinde diğer varlık mertebeleri ile var olansın.

İyi dinle! VAR OLAN’sın Başka bir şey değil.

Ders 5:

Doğru yol olarak beyan ettiğim ilkeler üzeri yaşamında Hakk ve Hakk’ın hakikatine ermek için tasavvufta tarik olarak belirtilen bir çok yol bulursun. Lakin, iyi bil ki, tarikten murad edilen gaye, pir himmeti ile bir Hakk talibinin Hakk’tan yana örtüklüğüne sebebiyet teşkil eden her türlü halden arınma sürecine girmek ve arınma sürecinde fena mertebeleri içkinliğinde Hakk talibinin fenâ fillah’ta bulunarak Tanrı varlığı muhabbetine (muhabbetullah) ermesidir. Zaten Tanrı varlığı muhabbeti ile varlık bulan kul fenâ fillah’ta seyir eder. Tanrı muhabbetinde, Tanrı varlık bilgisi ile kendi varlığında vuslat bulur ise kul, marifetullahta seyir eder. Tarik üzeri muhabbetullah’a eren kulun Tanrı varlığı bilgisi ile miraç ve ciracında marifetullaha erişi ise, kulun Tanrı varlığı ile varlık buluşunun ereğinde seyir edişi olur. Bu da bütün tariklerin temelde tek gayesidir.

Bu sebepten dolayı, seyir edeceğin veya sadece akli delil olarak araştıracağın, Hak olan pir üzerine seyr-ü sefer bulan her tarikin kendisinde, öğretilerinin üslup farkındalığından başka bir farkındalık bulamazsın. Bu da, Hak olan her tarik pirinin esma-i hassı ve bağlı olduğu nur mertebesinde, pirin muhabbetullah’ta edindiği ilahi zevki üzerinden, tarikte dışlaşması sebebiyledir.

Uyanık ol!

Tariklerdeki usullerden daha çok, tarikin kendisinden murad edilen ereğe odaklan.

Tarikte iken anlayışını, hayatına yön vererek, irfana taşıyacak olan tevhit görüşüdür. Tevhit ise, tevhid-i vucudi ve tevhid-i şuhudi olarak iki demde belirir

Page 44: Ben Üzeri̇ne Hali̇l i̇barahi̇m

Hakk talibinin anlayışında. Bu hususiyette çok şey belirttiğim için diğer kitapçıklarda, fazla bir şey beyan etmeye gerek duymamaktayım. Lakin, ister tevhid-i vucudi, isterse tevhid-i şuhudi olsun ve Dindeki diğer beyanların hepsinin, tevhidin prensipleri ile en güzel şekilde anlam bulduğunu da belirtmek yerinde olur. Ve her var, tevhidin prensipleri içkinliğinde var olma seyrinde bulunur. Tevhidin prensipleri ise, Allah, Allah’tan, Allah’ta, Allah’la, Allah için Allah’ın, Allah’a olmak üzere yedi şıkta toplanır. Bu prensiplerin kendisi Tanrı’nın varlık mertebelerini genel olarak kavramak için yeterlidir.

Hiç bir öğreti yoktur ki, Hak olmaklığı ile, zati sıfatları ile ef’alde seyir eden Tanrı varlığına, tevhidin prensipleri dışında Tanrı talibini yetiştirmeye çalışa. Ve zatıyla, sıfatıyla ve ef’aliyle Tanrı varlığının muhabbetine ermek, başka bir deyişle, fena’ya ermek kendi varlığında ve bu ermekle beraber Tanrı varlığı bilgisi ile varlık bulmak marifetullahta olarak. Bu da öğretilerde murad edilene ulaşmaktır.

Ve sen!

Tevhidin prensipleri içkinliğinde kendin de dahil olmak üzere anlayışında bakarsan bütün var olanlara, zatı ile sıfat ve ef’alde yekpare olarak Allah esması ile kendinde varlık olarak