bezekitk tek-esin vakfı kÜllİyesİnde dokuzuncu...
TRANSCRIPT
B E Z E K I T K KÜLLİYESİNDE
D O K U Z U N C U TAPINAK
n i "mrı-3-Ti.T
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
Dr.Emel Esin K Ü T Ü P H A N E
Bezeklik IX, tapınağındakl resimlerden: Karakuş'u avlayan alp - mâbud Basarnan. - God Basarnan hunting Karakuş. Picture of the temple IX of Bezeklik.
Dr. Emel ESİN
Milâdî sekizinci yüzyıldan itibaren, Doğu Türkistan, Uygur medeniyetinin en yüksek safhasına sahne oldu. Bezeklik külliyesi bu devrin bir hâtırasıdır. Bezeklik külliyesi, Uygur başkentlerinden Koço'nun (89° 30' Doğu, 43° Kuzey) az şimâlinde bulunmaktadır. Murtuk deresi vâdîsini takiben, Kızıl-tağ'ın çıplak kayamdan ibaret silsilesi arasındaki boğazdan ilerlenince, sol tarafta, yüksekte, kayalara oyulmuş kırk tapınaktan müteşekkil Bezeklik külliyesi görülmektedir. Tapınaklara varmak
BEZEKLİK KÜLLİYESİNDE
D O K U Z U N C U TAPINAK
için, yalçın kayalardan tırmanmak gerekmektedir. Bezeklik tapınakları, Uygurların o devirde mensup bulundukları dinlerden en yaygını olan Burkan (Buddha) dinine adanmıştı. Tapınakların umumî şekli şöyle idi: Burkan, veya diğer bir başlıca mabûdun heykelinin bulunduğu merkezî tapınak, dört-köşe plânda, kubbeli bir yapı idi (kubbe, hükümdarlara ve hükümdar sayılan mabûdlara tahsis ediliyordu). Merkezi tapınağın etrafına, beş metre kadar mesafede bir ikinci duvar daha örülüp, köşeli
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
»ATİ
t t
IX. Bezeklik tapınağının plânı (A. Von Le Coq, Chotsc-ho'dan) - Plan of the IXth temple Bezeklik (A. Von Le Coq).
Bir Türk toyın'ı (râhib). - A Turkish priest toyin.
bir dehliz teşekkül ediyordu, ibadet için gelenler, İç tapınağa girmeden, bu dehlizde, iç tapınağın etrafında dönmekte idiler. Böyle ikinci derecede sayılan mekânlar, beşik tonoz ile örtülüyordu.
Burkan dinine adanmış başka mabetler gibi, Bezeklik tapınakları da, bütün duvarları kaplayan resimler ile süsleniyordu. Bezeklik resimleri, Uygur Buddhist sanatının- en güzel nümu-nelerlndendir ve sekizinci ilâ onüçüncü yüzyıllara tarihlendirllir. Resmin ön plânını dolduran insan şekilleri, kuvvetli çizgiler ile, ekserî mürekkeple çizilmiş ve zamk mahlûlu ile hazırlanan şeffâf ve parlak renkler ile boyanmıştı. Sekizinci yüzyıldan resimler, beyaz zemin üzerine, gök, yeşil, sarı ve kara renklerde idi. Dokuzuncu yüzyıldan sonra, Uygur Buddhist duvar resimlerinde al ve yeşil hâkim olmuştu. Dinî şahısların tasvirleri, Buddhist metinlerde tesbit edilmiş kanunlara göre yapılmalı idi. Ancak, tabiatı ile, her millet, kanunları kendi geleneğine göre tefsir ediyordu. Uygurlarda, Bur-kan'a ve benzeri azizlere, Doğu Türklerini an-dirir bir güzellik mefhumu izafe edilmekte idi: Doğu Asyalılarda yaygın olan çekik gözler, Çin-lilerece Türklerin alâmeti sayılan, uzun ve büyükçe burun (Çinlilerin burnu küçük ve yayvandır), çok beyaz cild gibi hususiyetler bu meyanda İdi. Burkan ve azizler birer kral oğlu olarak bilindiği için, bollukla geçen bir hayatın tezahürü olarak, bu şahsiyetler şişmanca kimseler şeklinde gösteriliyordu. Ağır küpeler takmış olan bu şahsiyetlerin kulak memeleri sarkık olarak belirtiliyordu. Uygur sanatında Burkan, ekseri Buddhist rahip, Türkçe tabiri ile «toyın» kıyafetinde idi. Hlnd mitolojisinden aktarma mabûdlar, Hind beyleri kıyafetinde ve taçlı olarak tasvir edilmekte idi.
«Küzetkici» (gözetici) denen ve dünyanın dört yönünden kötü ruhları kovaladıkları düşünülen alp mabûdlar ise, Orta Asyada gelişmiş tasavvurlar İdi ve muhtemelen Türklerin
2
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
eski dinî, gök-yer-atalar ibadet in in tanr ı la r ı i le karışık veçhede id i ler . «Küzetk ic i» le r ve onların ordusu sayı lan alp ruhlar , Or ta Asya ve Türk k ıya fe t le r inde , z ı rh l ı , t u lga l ı , tuğ taş ıyan şahs iyet le r g ib i tasv i r ed i l i r d i . A lp tanr ı lar , eller inde s i lâh lar ve yı lanlar , a teş ler saçarak, korkutucu bir veçhede be l i r t i l i yo rdu . «Yek» ve « içgek» (kan içen) gibi adları i le anılan kötü ruhlar hayvanî veçhe le rde , bazan hayvan başlı o larak gös te r i l i r d i . Dinî res im le rde k i tabeler , Uygur har f le r i i le Türkçe, veya Sanskr i t , bazan Ç ince yazılı id i .
Uygur lar ın B u d d l r s t sanatına ka tk ıs ı , Türklerde bir ge lenek o lan po r t re , Türkçe adı i le «körk» dalı o l m u ş t u . Mabed le r i yapt ı ran lar ın «körk» ler i , Türk lere has o lan ge rçekç i , hattâ şahsî husus iye t le r i mübalâğal ı o larak be l i r ten bir üs lûp ta , tapınak lar ın duvar lar ında yer al ıyordu. «Tengr i» (Tanrı) lara benzet i len hükümdar a i les i mensup la r ı dışında, Uygur bey ler i nin ve eş le r i n in çehre le r i ve mer tebe le re göre ayar lanmış k ıya fe t le r i , böy lece , iyi b i l ineb i lmek ted i r . «Körk» le r in yanına, Uygur harfleri i le Türkçe adlar da k i tâbe le re yazı l ıyordu Ressamlar ın bazı lar ı , aynı gerçekç i üs lûpta , kendi «körk» le r in i de, duvar ın bir köşes ine ilâve ed iyo r la rd ı .
Sekiz inc i yüzyı ldan i t ' ba ren , Türk mimar , ressam, heyke l t raş ve süs leme sanatç ı lar ın ın adlar ı , çok sayıda o larak, k i tâbe ler ve met in lerde geçmek ted i r .
Mevzuumuz olan «Dokuzuncu tapınak», Be-zekl ik kü l l i yes in in ik inc i dev res inden , al rengin hâk im o lduğu dokuzuncu-onuncu yüzyı l lardan kalma sanı lmaktadı r . Dokuzuncu tapınak, A lman arkeo log lar ından Grünwede l ve Le Coq taraf ından araş t ı r ı lmış ve res im le r i n iyi halde o lan lar ı , 1904'de. Ber l in -Dah lem'dek i Turfan eser le r ine i lâve e d i l m i ş t i . Ancak , İk inc i Dünya Savaşında, ne yazık ki bu eser le r in çoğu kayboldu. Bugün elde kalan, on lar ın renk l i res imler id i r .
Dokuzuncu tapınağın iki ayrı safhada inşa ed i ld iğ i be l i rmek ted i r . İlk önce , Buddhis t ma-bûdlardan Ava lok i teşva ra ' ya i thaf ed i lm iş bir tapınak, yukar ıda anlat ı lan b i ç 'mde , ç i f t duvar iç inde, kubbel i ve dör t -köşe plânda bir yapı olarak, bina ed i lm i ş t i (plânda A ve B kısımları), iç tapınağın sathı 5 , 6 X 7 me t re idi ve beş
me t reden yüksek duvar lar ı va rd ı . Le Coq kubbeyi yıkık o larak bu ldu ve duvar res im le r i n i n üst k ısmı , açık hava ve ru tube t ten ziyan görm ü ş t ü . İç tapınaktak i Avalokiteşvara heyke l i de yok o lmuş ve ancak ka ides i ka lmış t ı . İbâdet eden le r in iç tapınak et ra f ında dönmes i iç in ön gö rü lmüş , iç ve dış duvar lar arasındaki köşe l i deh l iz in de beşik tonozu y ık ı lmı şve üç me t re kadar yükse len duvar la rdak i r es im le r i n üst k ısmı zarar g ö r m ü ş t ü . Avalokiteşvara tapınağının ç i f t duvar ının güney tara f ına, sonradan, 13X2 ,20 me t re sathında bir kor idor daha ilâve ed lerek, Burkan dinî Tantra ko lunun ma-bûdlar ına adanmış t ı (p lânda C k ısmı) . Dokuzuncu tapınağın res im le r i çok sayıda, büyük ve kalabalık sahneler t ems i l ek t ik le r inden, bu yazıda, r es im le r i n ancak bazı k ıs ımlar ından nu-müne le r ve rmek le ye t i n i l ecek t i r .
* Çi f t duvar l ı tapınakta takd is ed i len Avalo
kiteşvara, batı yönüne mensup say ı l ı yo rdu .
<
İç tapınakta denizi bir havuz şeklinde tasvir eden bir duvar resmi. - Wall painting showing the sea as pool.
4
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
Çünki, Buddhist m i t o l o j i ye göre , Ava lok i teş vara nm manevî babası , dünyanın batı c ihe t in -deki denize nazır bir cenne t in sahib i idi (Am i -tâbha). iç tapınakta bu batı cennet i tasv i r ed i l mekte ve Ava lok i teşvara 'n ın heyke l i b inanın batı yönünde bu lunmakta id i . İç tapınağa ayak bası lmadığından, bunun yer i de res im lend i r i l -mişt i . Yerdek i res imde , ö len Buddh is t le r in ruhlarının, batı cenne t inde , su larda, Türkçe «hua çeçek» denen lo tus ' le r arasında, çocuk şekl inde, tekrar doğduğu tasv i r e d i l m i ş t i . Ava-loki teşvara heyke l in in arkasındaki duvarda da, yine aynı mabudun, kâ inat hak imi o larak, resmi bu lunuyordu. Kâinat ın muh te l i f k ıs ım la r ı , Uygur sanatında ku l lanı lan bazı remzler i le ifade ed i lm iş t i . Burkan dinî kosmo lo j i s i nde , dünyanın merkez inde bir deniz bu lunduğu ve bu denizden a l t ın bir dağ üzer inde, kâinat ın m :hver i o lan bir ağaç yükse ld iğ ine inanı l ıyordu. M ihver ağacın Türkçe adı , sü tun mânası-
'X. Bezeklik tapınağının kuzey duvarındaki resimde Basarnan, bayraktarı ile görülüyor. - Basarnan wıth his standard-bearer.
na «sıruk» (sır ık) id i . İç tapınağın batı duvar ındaki res imde, dünyanın merkez indek i deniz, bir havuz şek l inde t ems i l ed i lm i ş . Havuzun iç inde yüzen ve havuzdan çıkan iki e jder ç i f t i , merkezî denizden dünyanın dör t yönüne akt ığı sanı lan ı rmaklar ın remzi o luyo rdu . Merkezî denizden yükse len al t ın dağın şek l i yok tu , veya rü tube t ten s i l i nm i ş bu lunuyordu . Ancak , dünyanın mihver i o larak «sıruk» adını alan ağacın şek l inde gös te r i l i nce , da l lar ında, Avalokiteşvara 'nın tezahür le r i sayı lan üç ç i f t ma-bûd, küçük çapta, t asv i r ed i l i yo rdu . N i t e k i m , dokuzuncu tapınağın resm inde de, üç ç i f t ma-bûdun i l k i , havuzun iki ta ra f ında durmaktad ı r . El inde toprağın haz ine ler i mücevher le r i le dolu tabak tu tan ve bir Uygar hatunu (hakan eşi) k ıya fe t inde t e r s i m ed i len kadın, yer-yüzü ve toprak mabûdes i Vasundharâ 'dır . Uygur lar Vasundharâ 'ya «yir katunı» (yer hatunu) diyorlardı . Havuzun d iğer ta ra f ındak i , Brahman kıya fe t inde iht iyar , Avalokiteşvara tezahürü sayı lan mabûdlardan Brahma 'd ı r . Ağaç şek l indeki dünya nvhver in in tepes inde , lotus ç içeğ i b i ç im indek i tahta o tu rmuş , büyük boyda bir Avalokiteşvara tasv i r i mevcu t id i . Fakat rütu-bet, resmin üst bö lümünü tahr ip e t m i ş t i .
İç tapınağın güney duvar ında, y ine üst kısmı s i l i nm iş bir sahne, be lk i tapınağı yapt ı ran Uygur hükümdar ın ın at l ı alay meras im i gözükmek ted i r . Uygur hükümdar la r ı Mani d in ine mensup id i , fakat Burkan tapınak lar ında da res im le r i o lu rdu . Hükümdar ın ma iye t i i le, ç i çek veya al t ın saçan hanım tasv i r l e r i görüI -mek tedT . Levhanın iki ucunda, insan üstü boyda, iki «küzetkici» (alp mabûd) , hayvanî görüşlü kötü ruhlar ı kova lamaktadı r . A l p mabûdlardan b i r in in ayağı h izasında, res im le r i yapan sanatkâr, kend is in i de i lâve e tm i ş . El inde boyalar ı ve f ı rçası diz çökmüş ressam, sanki hükümdar alayının resm in i yapmaktadı r .
Kuzey yönündek i iç duvarda, Türkçe «Kara-kuş»u kovalamağa ç ıkmış la r . Usta bir avc ı , kemend atarak, «Kara-kuş»u yaka lamış . Bu res i m d e k i , büyük boyda alp mabûd lardan b i r i , ş imal yönü muhafızı Basaman ' d ı r . Türk ler kuzey kav im le r inden sayı ld ığı i ç in , Uygur lar kend i le r in i Basaman 'a mensup b i l i p , en çok onun resmin i yapar la rd ı . Dokuzuncu tapınağın kuzey duvar ındak i res imde Basaman ' ın bayrak-
5
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
tan da gözükmek te ve «kotuz» ( tüy lü yabanı boğa) i le kaplan kuyruk la r ından bir tuğ tutmaktadır.
iç tapınağın doğuda bulunan kapısının iki yanında, üst -üste d i z i lm iş sıralar ha l inde, mabedi yapt ı ran beyler ve hanımlar ın «körk»ler i yer a lmış . Erkekler , mabûd heyke l in in şere f l i taraf ı o lan so lda, kadınlar sağda tasv i r ed i l m iş . Heps i , belk i saçı me ras im ine hazır l ık olarak, e lde ç içek tu tmak tad ı r . Erkek «körk»ler in-den, ancak üç şahsın resmi bozu lmadan kalmış. Meras imde yere ser i l en uzun hal ı lardan b i r inde, ayakta duran Uygur bey le r i , Türk le rde âdet o lduğu g ib i , uzun saçl ıd ı r . M e r a s i m e lb i se le r i , «kur» denen ve mer tebeye işare t eden kemer ler i le ç i zme le r g i ym iş le r . Baş l ık lar ı , muayyen bir mer tebeye mahsus şek i lded i r . Yüzler i kapıya doğru ç e v r i l m i ş , Türkçe «kol kavuşturmak» denen tarzda, bugünkü tab i r i le , d ivan durmaktad ı r la r . Res im le r in yanındaki is im k i tabe le r inden ancak öndeki okunab i lm iş ve önde duran bey in , Koço 'nun i ler i ge len ai leler inden Salı soyundan, Buğra Salı Tutuk olduğu an laş ı lmış t ı r . Kapının d iğer ta ra f ında, y i ne halı üs tünde , «kol kavuş tu rmuş» hanım res im le r inden ancak ik is i ka lmış ve tek b i r k i tabe okunab i lm iş . Arkada duran hanım, «Tigin» ve «Tengri» ünvanlar ın ı taşıdığına göre , hükümdar soyuna mensup* bu lunan Ögrünç (Sev inç) Tigin Tengrim id i .
İç tapınağın e t ra f ında dönmek iç in ön görü lmüş ve onu çepe-çevre saran deh l iz in yerler i , kurşunî renk te , p i şm iş tuğ la lar i le döşenm iş t i . Deh l izde bulunan res im le rden , deh l iz in iki uçtak i g i r i ş k ısmında «toyın» ( rahib) «körk» le r i , y ine yan-yana ve üst -üste d : z i l m i ş t i . İs im k i tâbe le r inden anlaşı ld ığına göre, «toyın»la-rın bazısı Türk, d iğe r le r i yabancı id i . Türk ler i le ecneb i le r arasında, t i po lo j i bakımından da fark göze t i lm i ş . Türk «toyın»lar ı , Uygur la r ın güzel l ik me fhumuna göre tasv i r ed i lm i ş . Yabancı lar ise Ç in l i ye benzemekted i r . Türk «to-yın»Iarın üçünün ad lar ı , k i tâbe le rden şöy le okunmuş : Ç i tung Tutung Beg, Singuy Tutung Beg, Vapguy Tutung Beg.
iç tapınağın e t ra f ında dönmek iç in ön görülen dehl iz in d iğer onbeş r e s m i , Uygur sanat ında «et-öz mandal» denen c insdend i . «Mandal» dai re şek l inde kâinat plânı demek id i . «Et-öz»
ise vücu t mânasına ge l i yo rdu . «Et-öz mandal» kâinat ı t e m s i l eden bir t e r k i p id i . Fakat remz-ler i insan tasv i r l e r i id i . Efsânevî şahs i ye t l e r i n t asv i r l e r i , on lar ın mensup sayı ldığı yön le r i ve alâkal ı m e f h û m l a r ı , bu t e r t i p iç inde, t e m s i l etmek te id i . Resmi burada ve r i l en 11 numara l ı «et-öz mandal» da, kâinata hâk im bi r manevî hükümdar s ı fa t ı i le bir Burkan merkezde , alevli bir hale i ç inde , ayakta durmaktad ı r . Avuç la rını b i rb i r ' ne b i r l eş t i r e rek , ona ibadet e t t i k le r in i i fade eden e t ra f ındak i efsânevî şahs iye t le r üç tü r lüdür . Başı t raş l ı o lan lar «toyın»lardır ( râh ip le r ) . Taçlı şahs iye t Buddhis t menkabe-lerden bir kral oğ ludur . Zı rh l ı alp ise Burkan ' ın muhaf ız ıdı r . «Et-öz mandaU la r ın bazısında, Burkan ' lara adanan kü l l i ye le r i n res im le r i de gözükmek ted i r .
Avalokiteşvara tapınağının güney duvar ına ek lenen Tantr ik mabedde, bu mezheb in mabûd-ları r e s m e d i l m i ş t i . Tantra mezheb inde, Burkan d in ine başka i t i ka t la r ın t es i r l e r i çok kar ışmışt ı . Uygur çev res inde , bu tes i r l e r H ind 'dek i Şiva ibadet i i le , Türk le r in esk i d in inde mevcu t zaman Tanrısı Öd- tengr i inancı hat ı ra lar ından gel i yo rdu . Öd- tengr i m e f h û m u , zaman i le mekâna t e ş m i l ed i le rek , Hind d i l i ndek i bir ad i le, Ma-hâkâla i smin i a lm ış t ı . Burkan d in in in karamsar görüşü i le , Mahâkâla zâ l im bir mabûd idi ve insanlar ı b : r çark iç inde ezerek, ö ldü rüp , ö l ü m t imsa l i de say ı l ı yo rdu . Tantr ik mabed in başl ı ca t asv i r i , dünya taşıy ıc ıs ı sayı lan efsânevî boğaya b inm iş , korkunç veçhe l i bir Mahâkâla i d i . Tantr ik mabedde Mahâkâla 'n ın Türkçe «tengr i kızı» denen, ona l t ı ned imes i de, e jder , at, karta l , balık g ib i ongun lar üzer inde, t e m s : l ed i l m i ş t i . Bu çok-başh ve dör t ko l lu mabûde le r de korkunç veçhe l i idi ve dör t e l le r inde kafatas ı , b ıçak , - tokmak ve kemen t tu tmak tad ı r l a r . Tant r ik toy ın , mürâkabe hal inde iken, hayal inde kendi kafa-tasını kes ip , « tengr i kız»larına sunmak ta id i . Mu râkaben in mânası şu i d ! : ö l ü m l ü , hayat ın ce fas ından ku r tu lmak iç in , tek çare , yok o lmak ve kâ inat ın «bir töz lüğ» (tek-ruh lu) b i r l i ğ inde öz ruhun sönmes i id i .
6
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı