birleŞik devrimmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek...

28
BIRLEŞIK DEVRIM BIRLEŞIK DEVRIM Sayı: 13 / Temmuz 2019 Halkların Birleşik Devrim Hareketi Y ayın Organı Devrimi Kazanmak İçin Birleşik Devrimci Savaş!

Upload: others

Post on 01-Apr-2021

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

BIRLEŞIK DEVRIMBIRLEŞIK DEVRIMSayı: 13 / Temmuz 2019 Halkların Birleşik Devrim Hareketi Yayın Organı

Devrimi Kazanmak İçinBirleşik Devrimci Savaş!

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 1

Page 2: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

İçindekiler

Birleşik Devrim

3 Aylık Siyasi Dergi - Halkların Birleşik Devrim Hareketi Yayın Organı

Temmuz 2019 - Sayı : 13

twitter: @birlesikdevrim

www.hbdh-online.org - [email protected]

Devrimi Kazanmak için Birleşik Devrimci Savaş 3

Birleşik Devrimin Birleşik Direnişi: Açlık Grevleri 6

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi 9

Umut Devrimde, Devrim 7. Yılında 11

Çöküş Sürecinde Bir Sistem: Emperyalizm 12

Türk Devleti ve Işid’in İdeolojik Politik Birlikteliği, 16Hedefleri ve Katliamları

Türkiye ve Kürdistan Devriminin Parolası: Birleşik Devrim 19

Helmetlerimizi Bitiremezsiniz, Halklarımız Kazanacak! 21

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 2

Page 3: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Türkiye‐Kürdistan birleşik dev‐rimi, büyük devrimci imkanların varolduğu özgün bir süreçten geçiyor.Karşı devrimin yönetememe krizibüyürken, AKP‐MHP faşist ittifakınınçelişki ve çatışma dinamikleri yay‐gınlaşıyor. Varlık krizi içerisinde bu‐lunan saray rejimi, ekonomik, top‐lumsal ve siyasal kriz ile kuşatılmış,karşı devrim ittifakında çatlak derin‐leşmiştir. Karşı devrim cephesi güngeçtikçe olgunlaşan kriz ve çatışma‐larla karşı karşıyadır.

Ancak tüm bunlardan daha önem‐lisi faşist saray rejimi stratejik hedef‐lerine ulaşamamış, kötü ünlü“çöktürme planı” çökmüştür. Birle‐şik devrimci kuvvetlerin varlığı faşistrejim için en büyük kriz dinamiğidir.Faşist rejimin krizini derinleştirecekve rejim krizini devrime dönüştüre‐cek olan da birleşik devrim hareke‐tinin politik‐askeri varlığıdır.

Faşist Rejimde Kriz Bitmez!

Faşist diktatörlüğün bugünkü bi‐çimi olan faşist saray rejimi, ekono‐mik, toplumsal ve siyasal krizin “hergeçen gün olgunlaştığı” özgün birkonjonktürde bulunuyor. Bu krizinadı karşı devrim cephesinde “bekasorunu” olarak konulurken, halklarve ezilenler cephesinde devrim gün‐cel bir zorunluluk olarak öne çıkıyor.

Bu anlamda faşist diktatörlük tari‐hinin en derin ve yıkıcı mali‐ekono‐mik krizini yaşıyor. Yabancı serma‐yeye dayalı mali yapı, dış ticaret açı‐ğını sistematik olarak büyütürkenkredi notunda yaşanan düşüş ser‐mayenin kaçış eğilimlerini arttırıyor.Bugünün Türkiye ekonomisinde sa‐nayi çarkları durmuş, bankalar veşirketler iflasa sürüklenmiş, dövizhızlı yükselmektedir. Yoksulluk, iş‐sizlik ve geleceksizlik rutin bir hal al‐mıştır. Bu yönüyle bir kez daha

görülmektedir ki kapitalizmde krizyapısaldır. Faşit rejim ve arkasına ye‐deklenen sermaye güçleri açısındankrizden çıkış olanaklarının azaldığıbir dönem yaşıyoruz.

Ekonomik krizin yanı sıra faşistsaray rejiminin yönetememe krizi dederinleşiyor Elinde kalan tek yöntemfaşist baskı politikasıdır. Ortda ege‐men sınıfların gerçek anlamda birliğidahi yoktur. Öyle ki egemen sınıflararasındaki çelişki, devlet içi bir iç sa‐vaşı andırmaktadır. Faşist diktatör‐lük en dağınık ve güçten düşmüşdönemini yaşıyor. Son istanbul se‐

çimleri gösterdi ki, faşist saray rejimiçöküş konağındadır.

Öyle ki AKP‐MHP faşist ittifakı yü‐rüttüğü her türlü kirli politika vedevletin bütün olanaklarını kullan‐masına rağmen yenilmiştir. Görüneno ki, içte ve dışta bir dizi kriz karşı‐sında tüm hareket marjını yitiren fa‐

şist ittifakın toplumsal tabanı çözül‐mekte, iç çatlaklarını derinleşmekteve saray diktatörlüğünün kırılganlığıartmaktadır. Faşist rejimin topyekunçöküşü hızlanacaktır.

Dışarıda da saray rejimi içindurum farklı değil. Krizi aşmak içinyeni Osmanlıcılıkla ambalajladıklarısömürgeci politialar, faşit ittifaıkıyeni kriz ve çatışmalarla karşı kar‐şıya bırakırken, bölgesel güç olmahayalleri de birer birer sönümleni‐yor. Ancak hareket alanı daralan veemperyalist efendileri arasında sıkı‐şan faşist rejim saldırganlıkta hız

kesmeyecek. Bu çöküş eğilimdenkifaşist rejimlerin ortak hareket özel‐liğidir. AKP‐MHP faşist ittifakı buamaçla Güney Kürdistan işgalini de‐rinleştirmek, Rojava’ya yönelik sö‐mürgeci saldırılarını devam ettir‐mek istiyor.

Tüm bunların yanı sıra faşist saray

3

Birleşik Devrim

Devrimi Kazanmak içinBirleşik Devrimci Savaş

Öyle ki AKP-MHP faşist ittifakı yürüttüğüher türlü kirli politika ve devletin bütün

olanaklarını kullanmasına rağmen yenilmiştir.

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 3

Page 4: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

rejimi için başka bir kriz dinamiği deemperyalistler arasındaki çelişkileredayanarak sürdürdüğü kimi politika‐larında sona doğru yaklaşmasıdır.Artık ABD ve Rusya arasındaki çeliş‐kilere yaslanarak ilerleme olanaklarıkalmadı. Hali hazırda faşist rejiminemperyalist ABD ile yaşadığı kimisorunlar biliniyordu. Özellikle Su‐riye‐Rojava politikası ve bölgedeoyun kurucu olma arayışları faşistrejim ile ABD arasındaki çelişkileriderinleştirdi. Son olarak yaşanan S400 hava savunma sistemleri kriziile ABD ve AKP ilişkileri önemli birdönemece girmiş bulunuyor. Şimdihamle sırası ABD‐AB ve NATO ekse‐ninde. Emperyalist efendileri sözünüdinlemeyen AKP'yi ekonomik‐askerive siyasi kimi yaptırımlarla hizayagetirmeye çalışacakken, bu da sarayrejiminn yönetememe krizine etkieden önemli bir faktör olacaktır.

Çöktürme Planı ve Faşist İttifa-kın Çöküşü

Tüm bu politik gelişmelerin tozdumanında gözden kaçırılmamasıgereken şudur. Faşist saray rejimininkrizini herşeyden daha fazla derin‐leştiren Türkiye‐Kürdistan birleşikdevrimdir. Faşist diktatörlüğün, okötü ünlü “çöktürme planı” yenilgiyeuğratılmıştır. Türkiye‐Kürdistan dev‐rimi en zorlu dönemlerde ayaktakalmayı, direnmeyi başarırken dağıl‐manın ve çözülmenin eşiğine gelenfaşist AKP‐MHP ittifakı olmuştur.

Bu bakımdan Kürdistan Devri‐mi’nin gelmiş olduğu düzey ve dev‐rimin Rojava’daki varlığı, faşistrejimin siyasal varlık hakkını zorlu‐yor. Batı’da Gezi Ayaklanması ve peşisıra devam eden devrimci demokra‐tik kitlelerin hareketi inkar edilemezdüzeydedir. Devlet‐halk çelişkisiningelmiş olduğu düzey, politik özgür‐lükler sorunun muhatabı olan tümkesim ve sınıfları faşist aray rejiminekarşı saflaştırmıştır.

Bu anlamda faşist saray rejimininkurmayları ve kalemşorleri dışındahiç kimse devrim ve halk güçlerininyenildiğini iddia edemez. Kürdistandağlarındaki direniş, iradesini so‐

kakta savunan milyonlar, boyun eğ‐meyen devrimci tutsaklar, özgürlükmücadelesindeki kadınlar, sokaklarıdolduran gençler. Aynı gelişkinlikteolmasa da bu ve benzeri direnişlerinsonu getirilememiş, halkların ve ezi‐lenlerin hareketine nokta konulama‐mıştır. Tüm bunların karşısındaysaçözülen ve toplumsal tabanı ile bir‐likte meşruiyeti de zayıflayan faşistsaray rejimi vardır.

Özellikle son iki güncel gelişme bubelirlemenin ne kadar haklı oldu‐ğunu doğruluyor. İlk olarak faşistrejim karşısında Leyla Güven'in baş‐lattığı açlık grevi direnişi onlara,yüzlere, binlere ve on binlere ulaş‐mış ve direnişin sokakla buluşma‐sıyla faşizme geri adım attırılmıştır.Burada kazanan direniş ve devrimciiradedir. Faşist rejim ile halklarınsaflaşmasının ifadesi olan direniş sü‐reci kazanım elde etmenin yolunu dahatırlatmış bulunuyor.

İkinci olarak ise AKP‐MHP faşist it‐tifakının İstanbul yenilgisi, saray re‐jiminin çözülüşünü kanıtlarken,halkların saray faşizmine karşı olandeğişim arzusunu da açığa çıkarttı.Ayrıca yenilgi faşist saray rejimininiç bütünlükten yoksun olduğunu dagöstermiştir. Seçimlerin iptalinin ar‐dından yaşananlar kitlelerin AKP‐MHP faşizmine karşı sokaklaraçıkmak için tereddüt etmeyeceğininkanıtıdır.

Devrimimizin İzleyeceği Yol:Birleşik Devrimci Savaş

AKP–MHP faşist ittifakı, içine gir‐diği krizden çıkabilmek adına savaşve faşist baskı politikalarına hız ve‐recektir. Faşit saray rejiminden yu‐muşama ya da burjuva demokrasisianlamında bir restorasyon beklemekyanılgıların en büyüğüdür. Faşistdiktatörlük için bu ihtimallerin hepsiçöküş ve çözülmeyi hızlandıracaktır.

4

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 4

Page 5: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Güney Kürdistan işgali, Rojava’yayönelik işgal tehtidi, devrimci kuv‐vetlere yönelik askeri ve siyasi ope‐ras‐ yonlar, demokratik hak veözgürlüklerin yasaklanması, her tür‐den muhalif öznenin tasfiye edilmekistenişi, tüm bunlar faşist saray reji‐minin izleyeceği yolun işaretleridir.Birleşik devrimimiz kendi öz gücünegüvenen ve bölgedeki gelişmeleridevrimci savaşımının konusu halinegetiren politik yönelimin içerisindeolacaktır.

Bu bakımdam faşist rejimin topye‐kûn saldırılarına karşı topyekûn di‐renişi örgütlemek temel görevken,devrimin temel gelişim çizgisi olanbirleşik mücadele pratiklerinin yay‐gınlaştırılması zorunludur. YalnızcaTürkiye‐Kürdistan’ın değil tüm dün‐yada yaşanan güncel ayaklanma veisyan deneyimleri ve de devrimci sa‐vaşım pratikleri ezilenlerin en genişcephesel birlikteliği yaratılmadığımüdetçe, devrimin zaferine gidenyolun daha meşakatli olacağını gös‐teriyor. Günün çağrısı ezilenleri ba‐ğımsız varlığıyla tek bir cephedebirleştirmektir. Görev, bugündenbaşlayarak sayısız pratik çaba ve ey‐lemin örgütleyicisi olmaktır.

Birleşik devrim hareketinin temelgörüş açısı da buna uygun olarakbütün alanlarda direnişi ve devrimcisavaşı yükseltmektir. Türkiye ve Kür‐distan'ın dağlarında ve şehirlerindebirleşik devrim bayrağını yükselt‐mek devrim hareketimizin tarihselsorumluluğudur. Bu anlamda Birle‐şik Devrim Hareketi gerillalarınıngeliştirdiği devrimci savaş pratikleriizlenecek yolun işaretlerini gösteri‐yor. Gerillayı büyütmek ve birleşikeylemini yaygınlaştırmak faşistsaray rejimi karşısında direnişintemel sac ayakları olacaktır.

Birleşik devrimimizin önündeduran güncel bir zorunlulukta dev‐rimci kitle şiddetinin ve halk özsa‐vunmasının örgütlenmesidir. Karşıdevrim cephesinin hazırlık ve hare‐ket tarzı da bu iki başlığı öne çıkar‐tıyor. Bu anamda Faşist saray rejimi‐nin “yasal” görünüm içinde hazırlı‐ğını yürüttüğü iç savaş düzenleme‐

lerine karşı milis ve halk özsavun‐masını örgütlemek, direnişin kent‐lerdeki dayanağıdır. Bu, devrimcikitle şiddetinin bugünden hazırlan‐maya başlaması ve milis eylemlilik‐lerinin yaygınlaşması demektir. Yenibarikat taktikleri belirlemek, karşıdevrimin saldırı gücünü etkisizleş‐tirmek, olası çarpışma biçimlerinisaptamak, bunun araç ve biçimleriniörgütlemek gibi sayısız zorunlulukfaşist saray rejimine karşı mücadele‐nin geleceğini de tayin edecektir

Unutulmamalı ki, faşist saray reji‐minin krizi, birleşik devrim kuvvet‐lerinin varlığı ve hazırlığı koşulla‐rında devrimci olanakları bağrındataşır. Elbette özel olarak HBDH güç‐leri ve genel olarak devrimci güçlerrollerini oynamazsa bu süreci başka

sistem içi güçler değerlendirilecek‐tir. Yükselme eğiliminde olan kitlehareketinin düzeniçi kanallarda so‐ğurulmamasının tek güvencesi birle‐şik devrim güçlerinin bağımsızdevrimci çizgisi ve sürükleyici ey‐lemi olacaktır.

Faşist saray rejiminin yıkılması,birleşik devrimci savaşın yükseltil‐mesinden geçiyor. Bilinmeli ki, fa‐şizmde rejim krizi bitmez vefaşizmin iç başkalaşımı da imkanlıdeğildir. Ancak ve sadece yıkılarakaşılabilir. Önümüzdeki dönem bu yö‐nüyle mücadelenin keskinleşeceğibir dönem olacaktır. Kentleri ve dağ‐ları birleştiren devrimci savaşım,Birleşik Devrim bayrağını zafere ta‐şıyacak yegane yoldur.

5

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 5

Page 6: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Türkiye‐Kürdistan birleşik devri‐minin tarihsel gelişiminde hapis‐hane direnişleri ve bu direnişinbiçimlerinden olan açlık grevi veölüm orucu eylemleri özgün bir yertutar. Öyle ki bu direnişler, devrimcimücadelenin geleceğine etki eden,stratejik düzeyde sonuçlar yaratanve devrim kuvvetlerine büyük zafer‐ler kazandıran önemli eylemlerdir.Türkiye ve Kürdistan devrimcileri‐nin önemli oranda iradesini ve eyle‐mini ortaklaştırarak örgütlemişolduğu bu süreçler, yüzlerce devrim‐cinin yüksek bir siper yoldaşlığıruhu ile ölümü aynı direniş mevzile‐rinde karşılamasıyla yaratılmıştır.

Ancak tüm özgün yanlarına rağ‐men bilinmeli ki, açlık grevi ve ölümorucu direnişleri yalnızca Türkiye‐Kürdistan’a has bir mücadele me‐todu değil. Dünyanın başkaca coğraf‐yalarındaki devrimci hareketler, ezi‐len halklar ve onların öncü kuvvet‐leri bu eylem biçimine sayısız kezbaşvurmuş en seçkin militanlarınıbu direnişlerin içerisinde şehit ver‐miştir. Bir anlamda açlık grevi veölüm orucu direnişleri, devrim vekarşı devrimin en keskin çarpışma‐larından biri olarak yaşanmıştır. Budirenişin biçiminin taşıdığı evrenselnitelik ezilenlerle egemenler arasın‐daki mücadelenin doğasından gelir.

Tarihsel Olarak Hapishaneler,Açlık Grevi ve Ölüm Orucu Dire-nişi

Devrim ve karşı devrim arasındakimücadele de her zaman hapishane‐ler var olmuş, ezilenler ve öncüleri,egemenlerce tutsak alınmak isten‐miştir. Burada amaç, ezilenlerin mü‐cadelesini durdurmak, halklarındevrimci hareketini engellemek veegemenlerin iktidarını koruma ara‐

yışıdır. Egemenlerin tutuklama vehapsetme saldırılarında öncelik dev‐rimci hareketin kadro ve öncüleridir.Bu aynı zamanda devrimci öncü ta‐rafından üstlenilen misyonunun,karşı devrim tarafından ne kadargüçlü kavrandığını da gösterir.

Ancak egemenler için devrimcimücadelenin öznelerini hapsetmekyetmez. Hapishaneler, devrimci

müca‐ dele içerisinde yer alan önder,kadro, taraftar, sempatizan herkesikişiliksizleştirmeyi, inançsızlaştır‐mayı amaçlar. İşkence, baskı ve hertürden faşist uygulama, nedamet,yılgınlık, teslimiyet ve devrimeinançsızlık yaratabilmek içindir.

İşte açlık grevi ve ölüm orucu dire‐nişini, devrimci mücadelenin günde‐

mine getiren, bu direnişi büyük birirade savaşına büründüren nesnelliktam olarak budur. Devrimciler, ken‐dilerine yönelik fiziki ve ideolojik iş‐kencelere karşı direniş imkanındanyoksun bırakılmak istendiğinde açlıkgrevi ve ölüm orucu eylemiyle faşistsaldırganlığı yanıtlamıştır. Türkiye‐Kürdistan birleşik devriminde böy‐lesi direnişler, düşmanın uğursuzpolitikalarının alt edilmesinde

önemli roller oynarken, büyük dev‐rimci atılımlara da moral ve inançkaynağı oluşturmuştur.

Enternasyonal Bir Direniş: AçlıkGrevleri

Bir direniş biçimi olarak açlıkgrevleri, eşitsizliğin ve baskının tarih

6

Birleşik Devrim

Bir anlamda açlık grevi ve ölüm orucu direniş-leri, devrim ve karşı devrimin en keskin çarpış-

malarından biri olarak yaşanmıştır.

Birleşik Devrimin Birleşik Direnişi:Açlık Grevleri

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 6

Page 7: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

sahnesine çıktığı sınıflı toplumlardabaşlar. Bu anlamda açlık grevinin eneski örnekleri sınıflı toplumların be‐şiği sayılabilecek Roma’da görülürve açlık grevini baskı politikalarınıprotesto etmek için kullanır. Bir mü‐cadele dinamiği olarak ise İngilte‐re’de oy hakkı mücadelesi verenkadınların hapsedilmesiyle belirgin‐leşir. Baskı ve saldırılara karşı siyasitutsak statüsünü ve haklarını talepeden Süfrajet kadın hareketi militan‐ları şehitler vererek büyük bir müca‐dele geleneğinin de tohumunu atar‐lar. Aynı dönem açlık grevlerinin po‐litik bir mücadele biçimi olarak uy‐gulandığı yerlerden biri de ÇarlıkRusya’sı olur. Bu dönemde otokra‐siye karşı savaşan devrimciler, Çarlıkhapishanelerindeki baskı ve işkence‐

lere karşı açlık grevi eylemleri baş‐latırlar. Almanya’da ise RAF savaşçı‐ları, ağır tecrit koşullarına ve yoldaş‐larının katledilmesine karşı direnişegeçer. Toplamda 145 gün süren açlıkgrevi direnişi şehitler vererek başarıkazanır.

Yine önemli açlık grevi direnişle‐rinden bir tanesi de İngiliz işgalcili‐ğine karşı İrlanda’nın bağımsızlığıiçin savaşan İRA önderliğinde gelişir.Siyasi tutsak statüsünü kabul ettir‐mek için başlayan direnişte, IRA ön‐derlerinden Boby Sands ve 9 yoldaşı,

direnişin 66. gününde şehit düşerama zafer kazanılır. Dünya devrimtarihi, açlık grevi ve ölüm orucu di‐renişinde büyük kahramanlıklar ser‐gileyen ve büyük zaferler kazanansayısız mücadele deneyimi ile dolu‐dur.

Faşist Cuntaya Karşı; DevrimciAdanmışlık, Kitlesel Direniş,

Türkiye‐Kürdistan birleşik devrimtarihinde bilinen ilk açlık grevi ko‐münist şair Nazım Hikmet tarafın‐dan gerçekleşir. Yine Hikmet Kıvılcı‐mlı başta olmak üzere TKP tevkif at‐larında tutuklananlar değişik tarih‐lerde açlık grevi eylemine başvurur‐lar. 1972 yılında ise THKO’nun ku‐rucu önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf

Aslan ve Hüseyin İnan, haklarındaverilen idam kararını protestoetmek için 12 gün sürecek açlık grevidirenişine başlar.

İlk kitlesel ölüm orucu direnişi iseKürdistan’da Amed Zindanında ya‐şanır. Faşist diktatörlük, Kürdistanıve Kürdistan Devrimini adeta hapis‐hane betonlarının arasında kaybet‐mek ister. Her türlü işkence ve baskıpolitikası devreye sokulur. Faşistdiktatörlük, Kürdistan Devrimininöncülerini teslim alarak Kürdistan’ıngeleceğini de teslim almak amacın‐

dadır. Faşist saldırganlık sürerken14 Temmuz 1982 günü direnişe ge‐çilir. Türkiye‐Kürdistan’ın ilk keztanık olduğu kitlesel ölüm orucu di‐renişi, askeri faşist cuntanın yarat‐mak istediği yılgınlık havasını tuzlabuz eder. Devrimci irade ve onurunteslim alınamayacağını gösterir. TümTürkiye‐Kürdistan hapishanelerinekararlılık aşıladığı gibi hapishanele‐rin dışına da moral ve eylem iradesitaşır. Kemal Pir, M. Hayri Durmuş,Akif Yılmaz ve Ali Çiçek bu direnişteşehit düşerken Türkiye‐Kürdistandevrimi ideallere bağlılık ve teslimolmama geleneğinin seçkin bir örne‐ğini inşa eder. Bu direnişlerde Tür‐kiye ve Kürdistanlı devrimciler aynısiperlerde dövüşmüştür. Yine AmedZindanında 1984’te gerçekleşen

ölüm orucu direnişinde de devrim‐cilerin birleşik hareketi vardır. Tür‐kiyeli devrimciler adına direnişekatılan Orhan Keskin, bu eylemdeşehit düşer. Faşist diktatörlüğe karşıhapishane koşullarında gelişen ve"sert" bir saldırı eylemi olan ölümoruçlarının etkisiyle askeri faşistcuntanın saldırganlığını geriletir.

Bu Zincir Böyle Kırılacak

1984 yılında faşist diktatörlük tümdevrimci tutsakları teslim almak,

7

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 7

Page 8: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

ideallerinden vazgeçirmek ve tut‐sakların onurunu kırmak amacıylabu sefer Tek Tip Elbise saldırısınıbaşlatır. Metris hapishanesindekidevrimciler, tek tip elbise dayatma‐sının sona erdirilmesi, işkencedenvazgeçilmesi, politik tutuklulukhakkı, sosyal ve insani şartlar içindört yüz tutsakla açlık grevine girerve bu eylem dört yüz tutsakla 45.günde ölüm orucuna dönüşür. Bu di‐reniş, devrimci örgütlerin ortakeylem ve iradesi ile kuvvetlenir. Ab‐dullah Meral, Haydar Başbağ, M.Fatih Öktülmüş, Hasan Telci devrim‐cilerin birleşik şehitleri olarak ölüm‐süzleşir. Tek tip dayatması birleşikdirenişin gücüyle 1986’da kesin ola‐rak durdurulur. Ne var ki, pek çokkazanıma karşın, 12 Eylül'ün zorlukoşullarında '84 direnişi son olmaz.1988 yılında bir ölüm orucu eylemidaha örgütlenecek ve bu eylemdeMehmet Emin Yavuz şehit düşecek‐tir.

Faşist diktatörlük tüm baskı ve iş‐kence politikalarına rağmen devrim‐cileri teslim almayı başaramaz.Hapishanelerde sergilenen direnişnedametin ve yılgınlığın önüne setçeker. Bu direnişler sayesindedir kiTürkiye devrimi tüm zorluklara veönemli kayıplara rağmen 90’lı yılla‐rın başında yeni bir atılım sürecinegirer. Kürdistan Devrimi ise, birleşikdevrimimizin ilk adımı olur. ArtıkKürdistan’da devrim başlamıştır vebu devrimin ruhu açlık grevi ve ölümorucu direnişlerinde oluşmuştur.

Faşist diktatörlük için, birleşikdevrimin hapishanelerde teslimalınması şarttır. Aksi her durumdahapishaneler devrimci mücadeleyibüyüten ve ideolojik olarak güçlen‐diren merkezlere dönüşmektedir. Buamaçla yeni saldırının adı tabutlukolarak adlandırılan tecrit hapishane‐leridir. Bu saldırı karşısında o günekadar ki en büyük ölüm orucu veaçlık grevi direnişi başlar. 10 dev‐rimci örgütten 355 ölüm orucu ve2174 açlık grevi direnişçisi siperler‐deki yerini alır. 69 günün sonunda12 şehit veren devrimci hareketler,faşist Mehmet Ağar’ı istifa ettirirken,

tabutluk saldırısını da püskürtürler.2000 yılında ise tabutluk saldırısı

güncellenerek F tipi hapishaneleregeçiş olarak yeniden güncellenir.Ancak bu seferki saldırı yalnızcadevrimci tutsakları tecrit etmeninyanı sıra stratejik olarak da devrimcihareketi yenilgiye uğratmayı amaç‐lar. Faşist diktatörlüğün amacı içerdeve dışarıda devrimci hareketi yenil‐giye uğratmaktır. Devrimciler yinebirleşik direnişle saldırıyı. Yanıtlar.Ancak bu birliktelik daha önceki de‐neyimlere göre zayıftır. Bu koşul‐larda gerçekleşen 19 Aralık hapisha‐neler katliamı yine de direnişi dur‐durmaya yetmez. İçeride ve dışarıdaaçlık grevi‐ölüm orucu yaygınlaşır.Ev ev, mahalle mahalle direniş sür‐dürülür. Yüzü aşkın devrimci açlıkgrevi ve ölüm oruçları süresinceşehit düşer. F Tipi Hapishanelerinaçılışı engellenemese de faşist dikta‐törlük stratejik amacına ulaşamaz.Devrimci hareket açlık grevi ve ölümorucu direnişi sayesinde kimi haklarkazanmanın yanı sıra, büyük tasfiyesaldırısını engelleyerek devrimcivarlığını korumayı başarır.

Tüm bu süreç bir gerçeğe daha işa‐ret eder. Birleşik direniş ve ortakdevrimci irade zaferin anahtarıdır.Devrimci birlikteliğin ve dayanışma‐nın başarıldığı koşullarda, içeride vedışarıda büyük devrimci eylemlergerçekleşirken tersi her durumdaeyle‐ min ve kazanımların gücü azal‐mıştır. Günümüzdeki açlık grevi veölüm orucu direnişinin başarısı dabirlikteliğindendir.

Birleşik Direniş Kazandırıyor

Türkiye‐Kürdistan birleşik devrimiiçerisindeki en büyük açlık grevle‐rinden bir tanesi de 2012 yılındaKürt Halk Önderi Abdullah Öcalanüzerinde sürdürülen tecrittin sonbulması ve anadilde savunma hakkı‐nın tanınması amacıyla başlatılansüresiz‐dönüşümsüz açlık grevi olur.İlk gün 68 devrimci tutsak ile başla‐yan açlık grevi direnişi iki ay içeri‐sinde 10 bine ulaşır. Kürdistan veTürkiyeli devrimcilerin içeride bir‐likte sürdürdükleri direniş hapis‐

hane dışarısında da sayısız eyleminkaldıracıdır. Faşist saray rejimi, dire‐nişin karşısında geri adım attı vesüreç birleşik devrimin zaferiylesonlandı.

Leyla Güven'in öncülüğünde başla‐yan açlık grevi ise, sömürgeciliğekarşı yürütülen özgürlük mücadele‐sinde yeni bir kilometre taşı olmayıbaşarmıştır. On binlerce devrimcitutsağın iradesi, ölümsüzlüğe yürü‐yen direnişçiler, faşist saray rejimi‐min kolluk kuvvetlerine boyuneğmeyen annelerin kararlılığı, dörtparçaya yayılan ve kıtaları aşan ey‐lemlilikler, sayısız gözaltılar, tutukla‐malar, yürüyüşler, irili ufaklı amasonu gelmeyen eylemler zaferinmüjdecisidir. Direniş, sömürgeci fa‐şizmin uzun yıllardır sürdürdüğütecrit politikasında geri adım atmayazorlamıştır

Ayrıca vurgulamak gerekir ki tec‐ridin kaldırılması talebiyle başlayanbu açlık grevinin muhtevası, AKP‐MHP faşizmine karşı direniş ve ey‐lemlilikler bütünü olarak şekillen‐miştir. Direniş, Kürt halkını dünegöre çok daha güçlü sokakla buluş‐turan, faşizmin kolluk kuvvetleriylegirilen militan çarpışmalarda yolunuaçarak ilerleyen önemli bir dönemeçolmuştur.

Türkiye‐Kürdistan devrimi göste‐riyor ki açlık grevi ve ölüm orucu di‐renişi karşı devrimle girilen çarpış‐malarda önemli roller oynamış, dev‐rimci kuvvetleri ilerletirken karşıcephesinde gedikler açmıştır. Bu ba‐şarı devrimci kararlılık ve iradekadar birleşik direniş ve birleşikeylem çizgisinin yaratılmasında giz‐lidir. Türkiye ve Kürdistan devrimi‐nin kazanacağı yeni zaferlerinmayası da birleşik direniş olacaktır.

Tam 49 yıl önce işçi sınıfının grevve toplu sözleşme haklarının kısıt‐lanması ve sendika seçme, değiş‐tirme hakkının elinden alınmakistenmesine karşın, işçi sınıfınınayağa kalktığı, polis, asker barikatla‐rını yıkarak ilerlediği bir sürecetanık olundu.

8

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 8

Page 9: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Evet 15‐16 haziran işçi sınıfının274 ve 275 sayılı grev ve toplu söz‐leşmelerle ilgili hakların kısıtlan‐ması ve sendika seçme özgürlüğü‐nün elinden alınmak istenmesinekarşı ayaklandığı gündür...

1970 yılında parlamentodaki Ada‐let partisi ve CHP işbirliğine giderekçalışma yaşamını ve sendikalar yasa‐sını düzenleyen 274 sayılı iş yasasıile 275 sayılı sendikalar yasasındadeğişiklik yapan yasayı meclisten ge‐çirdiler. Bu kanunun asıl amacıTÜRK‐İŞ ten DİSK'e üye akışını en‐gellemek ve DİSK'in kapanmasınısağlamaktı.

1970 yılında Demirel hükümetininDİSK'in öncülüğünde devam eden iş‐çilerin grev ve direnişlerinin engel‐lenmesi için çıkardıkları bu yasaylabaşladı 15 haziran sabahı işçilerinyürüyüşü...

15 haziran günü DİSK'in çağrısınauyan işçiler üç kol halinde İstanbulşehir merkezine doğru yürüyüşegeçtiler.15 haziran sabahı İstanbul,

İzmit ve Gebze'de 100 bine yakın işçiyüzlerce iş yerinde birden iş bıraka‐rak tarihi direnişi başlatmışlardır.Öncelikle Gebze bölgesindeki sanayiişçileri Ankara asfaltı üzerinde yürü‐yüşe geçerek tren ve kara yollarınıişgal etmişler, diğer fabrika işçilerinide direnişe çağırmışlardır.

Gebze, Kartal tarafından başla‐yan yürüyüş ve direnişlere Trakyatarafındaki fabrikalarda, Kağıtha‐ne'de, Eyüp'te, Levent'te aynı andadireniş başlamış 100 binlerce işçimeydanları. sokakları işgal etmişler‐dir.100 bin den fazla sayıda işçinin işbıraktığı, direnişe geçtiği fabrikala‐rın başında Türk Demir Döküm, Sun‐gurlar, Otosan, Rabak, Philps, Profilo,Arçelik, AEG, Singer, Aygaz, Merce‐des, Magirus, Uzel, Grundig...gibi fab‐

rikalar vardı.

15 haziran akşamı ‐yürüyüşünbirinci günü akşamı ‐Bakanlar ku‐rulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilanetti.

Hükümet yetkilileriyle DİSK yö‐neticilerinin yaptıkları toplantıdansonra sıkıyönetimin ilan edilmesiyleberaber DİSK yöneticileri de radyo‐dan işçilere seslenerek direnişin bit‐tiğini ilan ediyorlar. DİSK yönetici‐lerinin bu kararına karşın işçiler di‐renişe devam kararı alarak 16 hazi‐ran günü de direnişlerini devamettirmişlerdir. İşçiler arasındaki dev‐rimci işçiler, sosyalistler mücadeleyiyükseltmek, kazanımla sonuçlandır‐mak için var güçleriyle çalışıyorlardı.

16 haziran günü 150 bin işçi yürü‐yüşe geçti. Bu kez yürüyüşe geçen iş‐çilerin karşısına coplu, tabancalıtoplum polisleri , tanklı, tüfekli, sün‐gülü askerler çıkarılmıştır. Tak‐sim'de buluşmak üzere Anadoluyakasından Kadıköy ve Üsküdar'adoğru yürüyüşe geçen işçilerin yolupolis ve asker barikatı tarafından ke‐siliyor. Aynı zamanda şehrin dört biryanından dalgalar halinde şehrinmerkezine akan işçi kafilelerinin,Haliç'teki köprüler açılmak ve arabavapur seferleri iptal edilmek sure‐tiyle önleri kesilmiştir. İşçilerle gü‐venlik güçleri arasında ilk büyükçatışma burada çıkıyor. İşçiler elle‐rindeki pankart sopa ve çubuklarıylapolislere karşı saldırıya geçip bari‐katları birer birer aşınca askerlersüngü takarak işçilerin üzerine gön‐deriliyorlar. Ancak bu da işçilerin yü‐

9

Birleşik Devrim

15-16 haziran işçi eylemleri işçi sınıfının kendigücünü tanıması bakımından çok büyük bir

öneme sahiptir

15-16 HAZİRAN BÜYÜK İŞÇİ DİRENİŞİ

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 9

Page 10: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

10

Birleşik Devrim

rüyüş kollarını durdurmaya yetmi‐yor. Levent'te, Kadıköy'de engellemedaha da ileri götürülerek polisler veaskerler tarafından işçilere ateş açı‐lıyor. Açılan ateş sonucu 3 işçi yaşa‐mını yitiriyor, onlarca işçi yaralanı‐yor.

15‐16 haziran işçi eylemleri işçisınıfının kendi gücünü tanıması ba‐kımından çok büyük bir önemesahip‐ tir. Direnişin İstanbul'la sınırlıkalması Türkiye geneline yayılama‐ması, çok daha fazla sayıda işçiyi di‐renişe katılamaması sınıf örgütlü‐lüğünün zayıf olmasından kaynak‐landığını söylemek, yazmak yanlış

olmaz.Yine de Türkiye işçi sınıfının en

kitlesel eylemlerinden biri olan 15‐16 haziran eylemleri devrimciler vesosyalistler açısından tekrar tekrarincelenmesi gereken çok önemliderslerle dolu bir deneyim olarakkarşımızda duruyor.

15‐16 haziran Büyük işçi direni‐şinde Alibeyköy'de Türk DemirDöküm fabrikasında işçilerin içeri‐sinde, işçilerle birlikte direnişlerdeyer alan Türkiye devrimci hareketi‐nin önderlerinden İbrahim Kaypak‐kaya'nın 15‐16 haziran direnişindençıkardığı dersleri yazmak bu dire‐nişe ışık tutmak için önemlidir.

''İşçi hareketi birinci olarak, dev‐rimin şiddete dayanacağını, bununzorunlu ve kaçınılmaz olduğunu gös‐terdi. Bütün pasifist ve parlamenta‐

rist görüşlere ağır bir darbe indirdi.''İkinci olarak işçi hareketi halkın

kurtuluşunu hakim sınıfların ordu‐sundan beklemenin ne derece ah‐makça bir hayal olduğunu gözlerönüne serdi.''

''Üçüncüsü,15‐16 haziran büyükişçi direnişi, gerçek kahramanın kit‐leler olduğunu bir kere daha gös‐terdi.''

''Dördüncüsü, 15‐16 haziran di‐renişinin bastırılması , devrimin ilkbaşlarda şehirlerde başarıya ulaşa‐mayacağını, şehirlerde zaman za‐man ortaya çıkacak işçi ayaklanma‐larının kırlık bölgelere çekilmediğitakdirde bastırılmaya mahkum oldu‐

ğunu gösterdi.''''Beşincisi, sıkıyönetim altında,

en zor şartlarda dahi mücadeleyede‐vam etmenin ancak gerçektendevrimci bir örgütlenmeyle, kanun‐dışı bir temel atarak ve çalışmalarıbu temel üzerine inşa ederek müm‐kün olabileceğini gösterdi.''

''Altıncısı, 15‐16 haziran direnişi,ülkemizde devrimin objektif şartla‐rının ne kadar olgunlaştığının somutbir delili oldu.''

Bu gün bu tarihi direnişi hatırla‐mak her zamankinden daha önemligörünüyor. Hakim sınıfların temsil‐cisi durumundaki AKP ve başı RTEekonomik krizin yarattığı sonuçlarlabaş etmek için işçi sınıfı üzerindekibaskıyı arttırdı, grevleri yasakladı,direnişleri polis şiddetiyle engelle‐meye çalışıyor. 12 temmuz 2017'deTürkiye Odalar Borsalar Birliği'nde

sermaye sahiplerine/temsilcilerineyaptığı konuşmada , işçi grevleriniortadan kaldırmakla övünen RTE,''şimdi grev tehdidi olan yerlerde bizOHAL'den istifadeyle anında müda‐hale ediyoruz''. Diyoruz ki ''Hayır bu‐rada greve müsaade etmiyoruz'' vedevamla '' bunun için kullanıyoruzbiz OHAL'i'' demişti.

Ancak egemen sınıfların tüm sal‐dırılarına rağmen işçiler, emekçilergeçtiğimiz süreçte/yılda pek çok di‐reniş ve grev örgütlediler. En önem‐lileri olarak örnek verecek olursak,Flormar direnişi, Cargill direnişi, Sü‐perpak grevi, Tariş direnişi, Makro

işçileri direnişi, 3. Hava limanı işçi‐leri direnişi, Toki işçileri direnişi,İzban grevi....

15‐16 Haziran Büyük İşçi Dire‐nişi işçi sınıfının kendi gücünün far‐kına vardığında nelere kadirolduğunu göstermiştir.

Bu gün de tek adam diktatörlüğütarafından pervasızca çıkarılanemek karşıtı, işçi düşmanı yasa vedüzenlemelere karşı işçi sınıfı 15‐16haziran ruhunu/mücadeleci gelene‐ğini kuşanarak bu saldırıları durdu‐rabilir. Sermayenin ve onuniktidarının emeğe karşı düşmancapolitikalarını boşa çıkarabilir.

Bunun için de işçi sınıfının dev‐rimci bir sendikal örgütlülüğe ve ya‐kıcı bir şekilde kendini hissettirensınıf örgütlülüğüne gereksinim VAR‐DIR.

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 10

Page 11: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Kürt halkı, kadınlar, farklı inanç veulusal topluluklar, emekçiler BAASsömürgeci diktatörlüğü altında uzunyıllardır sosyal, kültürel, ekonomikkatliamlara uğradılar. Sömürgecili‐ğin ve diktatörlüğün ‘’tarihin so‐nuna’’ kadar süreceğini ilan eden‐lerin aksine, halkların ve ezilenlerinözgürlük tutkusu galebe çaldı.

19 Temmuz 2012’de Kobane’de tu‐tuşturulan devrim meşalesi, tüm Ro‐java kentlerini sardı ve bölge halkla‐rına özgürlük ve eşitlikçi yeni bir ya‐şamı armağan etti.

Halkların özgülük ve eşitlik isyanı

sömürgeci BAAS diktatörlüğünü par‐çaladı. Halkları, inançları bölüp par‐çalayan BAAS diktatörlüğünün aksi‐ne, Rojava devrimi, bu topraklarıeşitlik ve özgürlük bahçesine çevirdi.

Rojava Devrimi, sermaye iktidarıve faşizmin her türlü sömürü, kat‐liam ve soykırımlarına maruz kalanOrtadoğu ve dünya halklarına umutoldu. ‘’Devrimlerin çağı bitti’’ diyenkapitalist ideolojiye ve onların ko‐kuşmuş, yozlaşmış dünyalarına karşı‘’yeni bir dünya mümkün’’ şiarınıdüşten gerçeğe dönüştürdü. TıpkıEkim Devimi gibi devrimler sürecinibaşlattı. Başlatmakla da kalmadı em‐peryalistlerin, bölge gerici faşist dik‐tatörlüklerin savaş alanına çevirdiği

Ortadoğu’da 8. Yılına girmeyi ba‐şardı.

Kadın devrimi olarak gelişen Ro‐java devrimi, aynı zamanda tümdünya kadınlarının özgürlük meşa‐lesi olarak bayraklaştı, erkek ege‐menliğine karşı direnişin timsalioldu.

Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Asurive Türkmen halklarımız kendi ulusalvarlıklarıyla bir arada demokratiközerk bir sistem inşa ederek yaşıyor‐lar. Bu özelliği ile de Rojava devrimi,Ortadoğu’dan tüm dünya ezilenle‐rine örnek olmaya, ışık saçmayadevam ediyor.

Politik İslamcı faşist IŞİD, El Nusra,ÖSO gibi örgütlere karşı yürütülensavaşta yer almak için binlerce kişiRojava’ya gelerek özgürlük savaşınakatıldı. Enternasyonal dayanışmanıngüzel örnekleri yaşandı Rojava’da.

Savaş tehditlerine, engelleme veambargolara rağmen devrim, Doğuve Kuzey Suriye topraklarında köksalmayı başardı. Kuzey ve Doğu Su‐riye Federasyonu halkları, meclis vekomünlerde örgütlenerek, kendi yö‐netim sistemlerini ve savunma güç‐lerini oluşturarak, IŞİD faşizmine vegerici bölge devletlerinin saldırıla‐rına karşı teslim olmadı, dik durdu.Halklar büyük bir direnç sergiledi,devrimin gelişmesi için halk ordusuYPG‐YPJ ile QSD etrafında kenet‐lendi. Özgürlüğün zaferi, on binlerceşehit ve gaziyle birlikte geldi.

Rojava ve Kuzey Suriye Özerk Yö‐netiminin en büyük düşmanlarındanbirisi sömürgeci faşist Türk devleti‐dir. Soykırımcı işgalci faşist Türkdevleti Kürt düşmanıdır, ezilen halk‐ların düşmanıdır, farklı inanç grup‐larının düşmanıdır, kadınların düş‐manıdır, doğanın, yaşamın, emeğindüşmanıdır. Politik İslamcı Faşist

IŞİD ne ise AKP‐TC de odur. Bağdadine ise Erdoğan da odur.

Politik İslamcı faşist bu blok Ro‐java devrimine her fırsatta saldırdı.Devrim topraklarını işgal ettiler yağ‐maladılar, katliamlar yaptılar. Dev‐rime düşmanlıkta sınır tanımadılar.IŞİD, El Nusra, ÖSO özgürlük savaş‐çıları tarafından sayısız kez yenilgiyeuğratıldı. IŞİD’in toprak hakimiye‐tine son verilerek tarihi bir zafer ka‐zanıldı.

Soykırımcı faşist Türk devleti-nin işgaline geçit yok

Sömürgeci soykırımcı faşist Türkdevleti devrim topraklarına saldır‐mak için yine fırsat kolluyor. Sınırayığınak yaparak savaş kışkırtıcılığıyapıyor. Dün, politik İslamcı faşistörgütler eliyle gerçekleştiremediğinişimdi kendi işgalci, katliamcı faşistordusuyla yapmaya niyetleniyor.

Sömürgeci işgalci faşist Türk dev‐leti, devrim topraklarına karşı savaşhazırlığı içerisindedir. Tüm halkları,ezilenleri, emekçileri, kadınları,gençleri Rojava ve Kuzey‐Doğu Su‐riye Özerk Yönetimi’ni savunmayave işgalcilere geçit vermemeye çağı‐rıyoruz.

Halkların Birleşik Devrim Hareketiolarak bu savunmada tereddütsüzceyer alacağımızı ve devrimimizi savu‐nacağımızı ilan ediyoruz.

Türkiye ve Kürdistan devrimi içinmücadele yürüten Halkların BirleşikDevrim Hareketi, Ortadoğu’dan tümdünya ezilenlerine özgürlük kapısınıaralayan Rojava devriminin 7. yıldö‐nümünü selamlıyor, devrimin zaferiiçin mücadeleyi sürdüreceğinin sö‐zünü yineliyor.

Kahrolsun faşizm yaşasın birleşik mücadelemiz!

Umut devrimde,devrim 7. Yılında!

11

Birleşik Devrim

UMUT DEVRİMDE DEVRİM 7. YILINDA

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 11

Page 12: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

12

Birleşik Devrim

Ardı arkası kesilmeyen savaşlar veçatışmalardan geçiyor dünya. Bölge‐sel savaşlar, ticaret savaşları, yaptı‐rımlar, ambargolar, gümrük vekoruma duvarları, bozulup yenidenyapılan anlaşmalar, gittikçe artannükleer tehdit... Tüm yerküre savaş‐larla, savaşa çok yakın gerilim ve ça‐tışmalarla sarsılıyor.

Emperyalist canavarın elindedünya acılar içinde can çekişiyor. İk‐tisadi ve siyasi yıkımın ötesinde, em‐peryalistler pek çok ülkeyi savaşınyıkımlarına sürüklüyor. Bu dehşettablosu içinde on milyonlarca insankendi ülkelerini, evlerini, geçmişyaşam ve kültürlerini arkalarında bı‐rakarak “umut yolculuğuna” çıkıyor.Kimi zaman bir denizin ortasında,kimi zaman bir nehirde sonlanacaktrajedilerle dolu göç yollarında,“kaçak sınırları” aşmayı başaranlar,korkunç bir sefaletin hüküm sür‐düğü göçmen kamplarına doldurulu‐yor, ucuz işgücü olarak emekpazarlarına sürülüyor, organ kaçak‐çılarının av sahası oluyor, kadın veçocuk ticaretinin nesnesine dönüşü‐yor.

Kolay yoldan ülke yöneticilerine vepolitikalara suçu yükleyerek sıyrılı‐yor kimileri. Olayların sorumlusukâh Trump oluyor, kâh Macron, Mer‐kel ya da başka biri. Dünyanın üze‐rine kurulu olduğu temele,temeldeki ilişkilere bakmaksızın ge‐velenen altı boş temenniler, güçsüzliberal sızlanmalar, göz boyamalar...Oysa sorun daha derinlerde, te‐melde!

Marx, “toplum bireylerden oluş‐maz, bu bireylerin içinde bulunduğuilişkilerin toplamını ifade eder” der‐ken bu sığ liberalizmi mahkûm edi‐yor, dikkatleri toplumsal ilişkilereçekiyordu. Günümüz dünyasını al‐

tüst eden, savaş ve yıkımlara mah‐kûm eden, ama aynı zamanda bu ka‐ostan çıkışın güçlerini de hareketegeçiren ilişkiler bütünü, kapitalizm‐dir, emperyalist‐kapitalist sistemdir.

Tekeller Çağı

Yüz yıl önce “kapitalizm, evrenselbir sömürgeci baskı sistemine, biravuç ‘ileri’ ülkenin, dünya nüfusununbüyük çoğunluğunu mali yöndenboğduğu bir sisteme dönüşmüştür”demişti Lenin. Bu sistem yüz yıldırgörülmemiş insanlık suçları işliyor,insanlığı ve doğayı geri dönülmezuçuruma sürüklüyor.

Burjuva ve demokratik önyargıla‐rın tutsağı olmuş küçük‐burjuvaideolojisi sürüp gitmekte olan bu fe‐laketi görüyor, ama onun nedenle‐rini anlayamıyor. Ayaklarının altın‐daki toprak sarsıldıkça küçük‐burju‐vazi çıkış yolu olarak “serbest reka‐bet ve demokrasi” sözlerini dilinden

düşürmeyen liberal demagojiye eği‐lim gösteriyor. Oysa “mali‐sermaye,tekeller çağını yarattı. Tekeller iseher yere kendi ilkelerini götürüyor:kazançlı alışveriş işlemleri için, açıkpiyasada rekabetin yerini gitgideilişkilerin alması bun‐ dandır.”

Bu tekeller çağında “üretim top‐lumsal hale geliyor, ama mülkedinme özel kalmakta devam ediyor.Toplumsal üretim araçları, küçük birazınlığın mülkiyetinde kalıyor. Şek‐len kabul edilen serbest rekabetingenel çerçevesi sürüp gitmekte vebir avuç tekelcinin, halkın geri kalankısmı üzerindeki boyunduruğu yüzkez daha ağır, daha duyulur, dahagöz yumulmaz duruma gelmektedir.”(Lenin)

Yüz yıllık tarihin bütün veçhele‐riyle kanıtladığı “Emperyalizm” adlıçalışmasında Lenin, tekelci kapitaliz‐min temel özelliklerini şöyle sıralı‐yor: “(1) üretimde ve sermayedegörülen yoğunlaşma öyle yüksek bir

ÇÖKÜŞ SÜRECİNDE BİR SİSTEM:EMPERYALİZM

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 12

Page 13: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

gelişme derecesine ulaşmıştır ki,ekonomik yaşamda kesin rol oyna‐yan tekelleri yaratmıştır; (2) bankasermayesi sınai sermayeyle kaynaş‐mış, ve bu mali‐sermaye temel üze‐rinde bir mali‐oligarşi yaratılmıştır;(3) sermaye ihracı, meta ihracındanayrı olarak, özel bir önem kazanmış‐tır; (4) dünyayı aralarında bölüşenuluslararası tekelci kapitalist birlik‐ler kurulmuştur; (5) en büyük kapi‐talist güçlerce dünyanın toprakbakımından bölüşülmesi tamamlan‐mıştır. Emperyalizm, tekellerin vemali‐sermayenin egemenliğinin or‐taya çıktığı; sermaye ihracının bi‐rinci planda önem kazandığı;dünyanın uluslararası tröstler ara‐sında paylaşılmasının başlamış ol‐duğu ve dünyadaki bütün toprak‐ların en büyük kapitalist ülkeler ara‐sında bölüşülmesinin tamamlanmışbulunduğu bir gelişme aşamasınaulaşmış kapitalizmdir.”

Buradan hareketle Lenin sorar:“Reformlar yoluyla emperyalizmintemellerini değiştirmek olanaklımıdır? Emperyalizmdeki çelişkileriartırmak ve derinleştirmek için ile‐riye mi; yumuşatmak için geriye migitmek gerekir? Bunlar, emperyaliz‐min eleştirisinin temel sorularıdır.”Tarihin tekerleği geriye döndürüle‐mez!

Emperyalizm Egemenlik İster

Tekel, sermayenin yaşam ateşininsönmesidir. Tekel çürümedir. Kapita‐lizmin bunalımları yoğunlaşma vetekelleşme eğilimini artırır. “Mali‐sermaye temelleri üzerine kuruluekonomi‐dışı üstyapı, mali‐sermaye‐nin politikası ve ideolojisi, sömürgefetihleri eğilimini uyarmaktadır. Hil‐ferding çok doğru olarak mali‐ser‐maye özgürlük değil, egemenlik isterdiyor.” (Lenin) Ya da bir başka yerdesöylediği gibi, “emperyalizmin ken‐dine özgü siyasal özellikleri şunlar‐dır: mali‐oligarşinin baskısı veserbest rekabetin ortadan kaldırıl‐ması yüzünden her alanda gericilikve artan ulusal baskı. Bu yüzdenhemen bütün emperyalist ülkelerde20. yüzyılın başından beri bir demo‐kratik küçük‐burjuva muhalefeti

başlamıştır.”Egemenlik isteği artan baskıyla,

her alanda gericileşme eğilimiyle elele gider. Gericilik, şiddete dayana‐rak sürdürülür. Ezilen sınıfları baskıaltında tutmaya yarayan egemen sı‐nıfların baskı aygıtı devlet olmaksı‐zın, mali‐sermaye gericiliği herplanda uygulayamaz. Şiddet, tekelci‐liğin temel politik uygulamasıdır. Endemokratik görünen ülkelerde bile,proletarya sermaye iktidarını biraztehdit etse, mali‐sermaye hemen şid‐dete başvurur. İç politikada, herplanda gericilik ve şiddet mali‐oli‐garşinin temel politikasıdır.

Emperyalizm, içerde toplum üze‐rinde egemenlik kurduğu gibi, dışa‐rıda da aynı şeyi yapar. Egemensınıfın iç politikası ile dış politikasıözde aynıdır. Mali‐oligarşinin iç po‐litikası, her türden demokrasinin ye‐rine her planda gericilik ve şiddetiken; dış politikada özgürlük olamaz.Mali‐oligarşi dış politikada şiddet veulusal baskı demektir. Günümüzdünyası bu görüşün kanıtlarıyladolu. Asya, Afrika, Latin Amerika, Or‐tadoğu... nereye bakarsanız bakın,“büyük güçler” in, emperyalist dev‐letlerin dayattıkları ticari ve mali an‐laşmaları, ekonomi programlarını,çatışma ve savaşları, dikte ettiği as‐keri ve siyasi yönelimleri, darbeleri,yaratılan iç kargaşalık ve kaosu gö‐rürsünüz.

Sermayenin gelişim dinamiği öyle‐dir ki, çürüme ve gelişim (eşitsiz ge‐

lişim) bir arada gerçekleşir. Dünyaemperyalist uluslar ve bağımlı (sö‐mürge/yeni sömürge) uluslar olarakiki ana kampa bölünür. “Tekeller, oli‐garşi, özgürlük eğilimi yerine ege‐menlik eğilimi, sayıları gitgide artanküçük ya da zayıf ulusların zengin yada güçlü birkaç ulus tarafından sö‐mürülmesi bütün bunlar, emperya‐lizme, onu asalak ve çürümüş birkapitalizm haline getiren ayırt ediciözellikler kazandırmıştır. Burjuvazi‐nin, gitgide artan bir ölçüde sermayeihracından gelen kazançlar ve kuponkırpmakla yaşadığı, rantiye‐devletin,tefeci‐devletin yaratılması, gitgidedaha belirgin biçimde emperyaliz‐min eğilimlerinden biri olarak or‐taya çıkmaktadır. Ancak, bu çürümeeğiliminin, kapitalizmin hızlı geliş‐mesini önleyeceğini sanmak yanlışolur. Önlemez. Emperyalist dö‐nemde, bazı sanayi kolları, burjuva‐zinin bazı katmanları, bazı ülkeler,bu eğilimlerden birini ya da ötekini,küçük ya da büyük ölçüde gösterir‐ler. Genel olarak, kapitalizm, eskiyegöre çok daha büyük bir hızla geliş‐mektedir. Bu gelişme, yalnızca genel‐likle gitgide daha eşitsiz halegelmekle kalmayıp gelişme eşitsiz‐liği, sermaye bakımından en zenginülkelerin (İngiltere) çürümesindekendini özellikle göstermektedir.”(Lenin)

Özellikle “kapitalizmin hızlı ge‐lişme eğilimi” ile çürüme eğilimi iliş‐kisine dikkat çekelim burada.

13

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 13

Page 14: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Kimileri, teori sanki kapitalizmin ge‐lişiminin duracağını iddia ediyormuşgibi “kapitalizm gelişmeye devamediyor” diyerek burjuvaziye biat ettive ediyor on yıllardır.

Eşitsiz Gelişme ve Savaş

“İşletmelerin, sanayilerin ve farklıülkelerin, eşit olmayan ve kesintiligelişmeler içinde oluşu, kapitalist re‐jimde kaçınılmazdır.” (Lenin)

Eşitsiz gelişim deyince bundan,yalnızca ülkelerarası eşitsiz gelişimanlaşılmamalı. Kapitalizmin eşitsizgelişim yasası ilk önce, aynı ülkeninkendi içinde ortaya çıkar. Kapitalistülkelerdeki sanayi dalları arasında,farklı tekeller arasında kesintisiz birrekabet vardır. Eşitsiz büyüme ve ge‐lişim söz konusudur. Kapitalist üre‐time içkin olan bu eğilim, kapitaliz‐min dünya çapında gelişimi ve ulus‐lararası ticaretin gelişmesi sayesindeulusal sınırları aşarak küresel öl‐çekte rol oynayan temel dinamikler‐den biri haline gelir. Tabii ki çelişki‐leri ve sürtüşmeleri de uluslararasıalana çekerek...

Sonuçta kimi dönem ülke içindeyahut kıta ölçeğinde tekeller arasın‐daki rekabet yerini geçici birleşme‐lere ve uzlaşmalara bırakır, ama ozaman da dünya çapında dev tekel‐ler ve güçlü emperyalist ülkeler arasırekabet ve sürtüşmeler öne çıkar.Eşitsiz gelişme tekel rekabetinin ko‐şullarını sürekli değiştirir. Sert çatış‐malara yol açar. Dünya ölçeğindekapışmaların koşulları ise daha öncepaylaşılmış olan kaynak ve pazarla‐rın yeni güç dengesine göre yenidenve yeniden paylaşılmasını gündemegetirir. Son tahlilde bunun yolu sa‐vaştır. Bu nedenle Lenin “üretimaraçlarında özel mülkiyet düzeni varolduğu sürece, bu ekonomik temelüzerinde, emperyalist savaşlar, mut‐lak biçimde kaçınılmaz olacaktır”der.

Yaşlı dünyamız kapitalizmin ilk dö‐nemlerinin sömürge savaşlarındansonra, tekeller çağında dünya ölçe‐ğinde paylaşım savaşlarına tanıkoldu. Birinci ve ikinci paylaşım(dünya) savaşlarında 70 milyonu

aşkın insan hayatını kaybetti. Top‐lumlar korkunç yıkımlarla, acılarlasarsıldı. İnsanlık ilk kez nükleer si‐lahların kullanımına şahitlik etti.

Bu iki büyük savaş dışında emper‐yalist‐kapitalist sistemin dayattığısavaşlar, darbeler, iç karışıklıklar,yapay kıtlıklar, işkenceler sonucu ne‐redeyse bu iki büyük savaştaki kadarinsan yaşamını yitirdi. Kitlesel göç‐ler, sürgünler yaşandı. Savaşsız birdünya, barış içinde bir dünya insan

lığın evrensel hayali haline geldi.

Emperyalist‐kapitalist sistemiçinde barış için kimse boş hayallerbeslememeli. Kapitalizm var olduğusürece dünyada sürekli bir barış ola‐naklı değildir. Emperyalizm silah‐lanma ve savaş olmadan, militarizmolmadan yaşayamaz. Emperyalizmvar olduğu sürece uluslararası poli‐tikanın devamı savaş olacaktır.

Egemenlik Bunalımı

Emperyalist sistem kendi içindehegemonik bir güç olmaksızın varlı‐ğını sürdüremez. Kapitalist sistemsermaye egemenliğine dayanır. Bur‐juvazi egemen sınıftır. Egemenliğinaşınması, egemen olamama durumu,bir kriz durumudur. Bugün dünyada,tüm dünyada, sermaye ikili egemen‐lik bunalımı ile karşı karşıyadır. Bi‐rincisi sınıf olarak burjuvazinin,

sermayenin emekçi yığınlar karşı‐sında egemen olamama durumudur.Yerleşik tabirle sermaye on yıllardır“kriz yönetimi” yapmaktadır. Sistembitimsiz bir krizin içinde debeleni‐yor. Söz konusu kriz salt bir iktisadikriz değil, siyasi ve toplumsal birkrizdir. Kapitalizm egemenliğini üre‐temiyor. Bu uzun yıllardır devameden bir bunalım durumudur. Ser‐maye sınıfı egemenliği elinden kaçır‐mıştır. Yıllardır yaptığı şey, egemenli‐ğini çıplak zora başvurarak sağlamauğraşısıdır.

Diğer taraftan sistem olarak em‐peryalizm, kendi içinde bir egemen‐lik bunalımı yaşamaktadır. Sisteminhegemonya gücü ABD, kökleri1970’le‐ rin başlarına kadar uzanankrizleri takiben hegemonyasınınaşınmasıyla karşı karşıya kaldı. Sos‐yalist sistemin çözülmesi, bir taraf‐tan serma‐ yenin krizini “zafer sisi”ile gizledi, diğer taraftan emperya‐listler arası çelişkiyi ön plana çıkara‐rak söz konusu aşınmayı dahagörünür hale getirdi. 80’lerin sonla‐rından itibaren ABD‐Japonya veABD‐Almanya (da‐ ha sonra Avrupa)arasındaki çelişki ve gerilimlerHollywood’un temel konularındanbiri haline geldi. “Bilişim devrimi” veküreselleşme dalgası bu sakatlanmışhegemonyası içinde ABD’yi bir keredaha ön plana çıkardı. ABD emper‐

14

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 14

Page 15: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

yalizmi çökmekte olan hegemonya‐sını kurtarmak için küresel ölçektehemen tüm gerilimleri en güçlü ol‐duğu alana, askeri alana taşıdı. O ta‐rihten itibaren bölgesel çatışmalarve “vekalet savaşları” görülmemişoranda hızlandı. “Kara Afrika” boy‐dan boya kabile savaşlarıyla, katliamve soykırımlarla, açlık ve kıtlıkta sar‐sıldı. Emperyalist güçler sık sık doğ‐rudan çatışmaların tarafları halinegeldi. Ortadoğu kesintisiz bir yıkımsürecine sürüklendi. Adına “BüyükOrtadoğu” dedikleri koca bir coğ‐rafya (Fas’tan Afganistan’a kadarolan devasa bir bölge) emperyalist‐lerin doğrudan saldırılarına uğradı.Latin Amerika her fırsatta askeridarbelerle karşı karşıya kaldı. KezaGüney Asya yine çatışmalara sürük‐lendi.

Geçmiş dönemlerde çökmekteolan emperyalist hegemon gücün ye‐rine eşitsiz gelişmenin doğal sonucuolarak ileri sıçrayan yeni emperya‐list güçler almaya soyunurdu. Bu güçmücadelesinin paylaşım savaşınadönüşmesi ve savaşın sonucunda birhegemon gücün sistemi kendi belir‐leyiciliği altında toparlaması yaşa‐nırdı. Ama günümüz dünyası böyledeğil. Sadece hegemon güç olarakABD emperyalizminin gerilemesideğil söz konusu olan. Bütün emper‐yalist ülkeler geriliyor, bir bütün ola‐rak emperyalist‐kapitalist sistemçöküyor. Çöküşün kendisini (artıkemare olmaktan çıktı çünkü) heryerde görüyoruz. Artık sistemin he‐gemon gücü yoktur ve sistemin bile‐şenlerinin her biri farklı yöneçekiyor.

Tekellerin PenceresindenBakan Sosyalizm

Sistem çöküyor. Tüm yıkım dina‐mikleri devrede. Bu çöküşün içindebir de Yeni'nin doğum dinamiklerisöz konusu. “Emperyalizm, proletar‐yanın toplumsal devriminin önbelir‐tisidir.” diyordu Lenin. Bunu hemiktisadi çözümlemelerine dayanaraksöylüyordu hem de emperyalizminyol açtığı ulusal, kültürel, politik,toplumsal çelişki ve çatışmaları gö‐

rerek belirtiyordu. Bir yüzyıl bo‐yunca bu çatışmalara tanık olduk.

“Savaşın doğurduğu evrensel yıkı‐mın sonucu olarak, geçireceği serü‐venler ne denli uzun ve yorucuolursa olsun, proletarya devrimin‐den ve onun zaferinden başka bir bi‐çimde sonuçlanmayacak olandevrimci bunalımın, dünya ölçü‐sünde büyümekte olduğu görülür.”(Lenin)

Bugün tüm dünyayı kasıp kavuranbu devrimci dalga henüz uluslar‐arası sermayenin sosyalizme karşı“zafer naraları” yankılanıyorken ka‐barmaya başladı. 1993 ortalarındanbaşlamak üzere tüm Avrupa grevlerve eylemlerle sarsıldı. Küresel ticaretanlaşmalarına karşı eylemler tümdünyaya yayılan salgın oldu adeta.Brüksel’de kamyoncular otoyollarıbloke etti, çiftçiler tüm Avrupa’yıkasıp kavurdu, Japonya’dan Roma’yaçiftçi eylemleri tekellerin tarım uy‐gulamalarına meydan okudu...Hemen ardından Chiapas’ta Zapatisthareketin başlattığı ayaklanma gün‐deme geldi. Küresel ticaret anlaşma‐larının Uruguay raundunu takibenDünya Ticaret Örgütü’ne evrilmesiyeni eylem dalgalarını tetikledi.

Grevler, eylemler, gösteriler hiç hızkesmedi. Dönem dönem küresel baş‐kaldırılara dönüştü.

Seattle ile birlikte nitel bir sıçra‐maya geçildi. Artık anti‐kapitalist birküresel hareket vardı. Sayıları mil‐yonlarla ölçülen ve yeryüzünün hernoktasına yayılmış kitleler “birbaşka dünya mümkün” sloganıylayürüyordu. Bir tarafta bir avuç teke‐lin elinde muazzam ölçülerde birservet birikimi diğer tarafta dünyanüfusunun ezici çoğunluğunu pençe‐sine alan açlık, yoksulluk, sefalet bi‐rikimi. Bir tarafta bilim ve tekniktekidev ilerlemelerle üretici güçler in‐sanlığı bolluk ve refah içinde yaşat‐maya yetecek düzeye gelmişkendiğer tarafta üretim araçlarının ka‐pitalist özel mülkiyeti ve dolayısıylabunların sermaye niteliği nedeniylebu gelişme neticesinde işsiz kalarakyaşamdan kovulan milyonlarca vemilyonlarca insan. Artık emperyalistmetropollerde milyonlar ayağa kal‐kıyor, “biz %99’uz” şiarıyla yüzdebirin sultasına karşı çıkıyor. Savaşkarşıtı sloganlar tüm dünyanın mey‐danlarında ve caddelerinde yankıla‐nıyor. Lenin yüzyıl sonra bir keredaha haklı çıkıyor!

15

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 15

Page 16: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

16

Birleşik Devrim

Kapitalizmin yapısal krizi Arapcoğrafyasını da vurdu. Buna, gericidespotik faşist diktatörlüklerinözgür‐ lük düşmanı politikaları daeklendi. Arap devrimler sürecinintemel öznesi kadınlar, işçiler, emek‐çiler, gençler, küçük esnaf ve işsiz‐lerdi. Özgür‐ lük istedirler. İnsancayaşamak istedirler. Bütün taleplerkatliamlarla bastırılmaya çalışıldıama engellenemedi. Biriken öfkediktatörlerin saraylarını yıktı. Bazı‐ları taktik manev‐ ralar yaparak ikti‐darlarını uzatmaya çalıştı. Rojavadevrimi de Arap devrimler sürecininbir parçası, bir bileşeni, bir öznesiolarak Kürt Ulusa Özgürlük Hare‐keti’nin önderliğinde harekete geçti.Suriye sömürgeciliğinin boyunduru‐ğunu parçaladı. Arap coğrafyasındadiktatörleri deviren halk devrimci,demokratik, hakçı iktidarlar kura‐

madı. Rojava devrimi bu anlamıylaArap devrimler sürecinin en ilerimevzisi oldu; sömürgeciliği parçala‐makla kalmadı hakçı, kadın yanlı birdevrim gerçekleştirdi. Rojava devri‐minin bu karakterinden dolayı, Kürtulusunun en büyük düşmanı sömür‐geci faşist Türk devletini devrimi ez‐meye yöneltti.

Türk devleti Rojava devrimini ez‐mek, Kürtlere yeni soykırımlar uygu‐lamak için politik İslamcı faşist ör‐gütlerle her türlü ilişki ve işbirliğigeliştirdi. AKP’nin ve özel olarak daErdoğan diktatörünün bu selefi ör‐gütlerle kan bağı‐birliği taktik ol‐maktan öte ideolojik, politik veörgütseldir. Bundandır ki İhvan’dantutalım, El Kaide, El Nusra, IŞİD,Ahrar ul Şam, ÖSO ve dünyanın hertarafındaki politik İslami faşist selefi

örgütlerin hamiliğini yapmaktadır.

TÜRK DEVLETİ VE IŞİD İLİŞKİSİ-NİN İDEOLOJİK POLİTİK NEDEN-LERİ

Saray diktatörü Erdoğan Suriye’deiç savaş başladığında haftalar sonraEmevi camiinde namaz kılacağını sa‐nıyordu. 5 Eylül 2012 de “İnşallahbiz en kısa zamanda Şam’a gidecek,Emevi Camii’nde namazımızı da kı‐lacağız”. Ahmet Davutoğlu’da 24ağustos 2012 tarihinde Suriye için“Bu süreci artık yıllarla değil, aylarlaveya haftalarla ifade etmek gerekir”demişti. Yedi yılın sonunda Emevicaminde namaz kılmaktan, üç saateŞam’a giderizden Esad’la geçiş süre‐cine gelinde.

Aynı zamanda bu selefi faşist ör‐gütler Türk devletinin ve AKP’ninNeo Osmanlı hayallerini gerçekleş‐tirme amaçlı da kullanıldı ve halende kullanılmaya devam etmekte.AKP’nin politik İslamcı faşist örgüt‐lerle geliştirdiği ilişkinin ağırlık nok‐talarından birisini budur.

Kürt ulusal özgürlük mücadelesi‐nin ezilmesi, Kürt ulusunun imha veasimilasyonu sömürgeci faşist Türkdevletinin stratejik hedefidir. Bu he‐defi göz ardı eden her değerlendir‐menin yanılgılı sonuçlar çıkartmasıkaçınılmaz olur.

KÜRT VE ÖZGÜRLÜK DÜŞMANIİTTİFAK HAREKETE GEÇİYOR

Öncelikle şunu vurgulamaktafayda var: Faşist Türk devleti KuzeyKürdistan’da Hizbullah vb birçok ör‐gütle Kürt ulusal özgülük mücade‐lesini bastırmak için en alçakça yön‐temlere başvurdu. IŞİD’i aratmaya‐

Türk Devleti ve Işid’in İdeolojik PolitikBirlikteliği, Hedefleri ve Katliamları

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 16

Page 17: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

cak katliamlar, soykırımlar gerçek‐leştirdiler. Sömürgeci Türk devleti‐nin Rojava’ya yaklaşımı Bakur’dakistratejisinin devamıdır.

2011 den itibaren politik İslamcıfaşist AKP’nin toplumsal tabanınıgittikçe gerilemeye başladı. AKP vefaşist Türk devleti, Kürt ulusununözgülük mücadelesini ve onun öncükadrolarını ezmek için, katliamları,tutuklamaları, gözaltı ve işkencelerialabildiğinde yoğunlaştırdı, diğer ta‐raftan politik İslamcı faşist IŞİD’idevreye soktu. Mayıs 2015 ‘deHDP’nin Adana ve Mersin bürola‐rına, 5 Haziran 2015’te HDP’ninAmed’deki mitingine, Ağustos2016’da Antep’teki Kürt düğününesaldırarak katliam gerçekleştirildi.Bu saldırılarda onlarca insanımızkatledildi yüzlercesi yaralandı.Amaç yine belliydi? Kürt ulusununörgütlülüğünü dağıtmak, kırmak,korku ve panik yaratarak yenilgiyidayatmak.

HDP 7 Haziran 2015 seçimlerindeçok önemli bir başarı sağladı. Yüzde13’ün üzerinde bir oy ve 80 milletve‐kili çıkarıldı. AKP’nin tek başına ikti‐dar olma, 400 milletvekili çıkarmave diktatör Erdoğan’ın başkanlığagiden hayallerine baltayı vurdu.Barış süreciyle HDP’yi eriteceğinisanan AKP’nin maskesini düşürdü.Diktatör Erdoğan, Seçim öncesi he‐deflerine ulaşmamaları halinde b vec planlarının oluğunu ve bunlarındevreye sokulacağını ilan etmiştizaten. HDP’nin 5 Haziran 2015 mi‐tingine bombalı saldırılar gerçekleş‐tirerek seçimlerden sonra da neyapacağını hatırlatıyordu Kürtlere,devrimci ve demokratik güçlere. Ye‐nilgi tahminlerinden de ağır oluncaHızla makas değiştiren AKP halkla‐rımız kaşı savaşı yeniden deveyesoktu ve politik İslamcı faşist örgüt‐lerle birlikte katliamlar ardı sırageldi.

Sosyalist Gençlik Derneği Federas‐yon’lu(SGDF) gençlerin Kobani içingerçekleştirdikleri ’’Beraber savun‐duk beraber inşa edeceğiz’’ kampan‐yasına 20 temmuz 2015’de Suruç

Amara Kültür merkezinde alçakçasaldırarak katliam yaptı. 33 devrimcikatledildi yüzden fazlası yaralandı.10 aralık 2015’de Ankara’da‘Emek,Barış ve Demokrasi Mitingi’ne saldı‐rarak yine katliam gerçekleştirdi.Aralarında çocukların da olduğu 103kişi katledildi yüzlercesi yaralandı.Tıpkı Suruç katliamında olduğu gibiölülerin ve yaralıların üzerin su vebiber gazı sıkıldı, yaralıların zama‐nında hastaneye yetiştirilmesi engel‐lendi. QSD güçlerinin yakaladığıIŞİD’lilerin itiraflarında Suruç katlia‐mının AKP, MİT ve IŞİD ortaklığındagerçekleştiği bir kez daha görüldü.Savaş hükümeti AKP öyle pervasız‐laştı ki yaptıklarını açıkça savundu.Dönemin başbakanı Ahmet Davu‐toğlu 10 Ekim katliamından sonraoylarının arttığını söyledi mesela.Aynı dönemde 24 Temmuz’da daMedya Savunma Alanları’na yönelikyoğun bombardıman başlatılaraksavaş topyekun hale getirildi.

IŞİD VE DİĞER ÖRGÜTLERİNTÜRKİYE’DE ÖRGÜTLENMESİ

AKP kendisiyle aynı ideolojik ma‐yadan beslenen IŞİD, EL Nusra(HTŞ),ÖSO, Ahrar ul Şam, İslami Cephe

(Ceyşül İslam, Ahrar‐uş Şam veEnsar‐ul Şamın da içinde olduğu birörgüttür) gibi politik İslami faşistörgütleri tüm olanaklarıyla destek‐lemiştir.

IŞİD: AKP‐Türk Devleti’nin özel‐likle Rojava devrimini ezmek için iş‐birliği yaptığı örgüttür. RojavaDevrimi’nin kalbi Kobane’ye Türkdevletiyle birlikte saldırmış, aylarsüren kuşatmada binlerce insan kat‐ledilmiş, şehir harabeye dönmüştür.Böylesine ağır bir kuşatmaya ve sal‐dırıya rağmen YPG‐YPJ, devrimciler,komünistler, enternasyonalistlerAKP‐IŞİD kuşatmasını destansı birdirenişle yarmış, diktatör Erdoğan’ınettiği lafı (Kobani düştü düşecek)kursağında bırakmıştır. Rojava de‐vimi karşısında IŞİD’le kurduğu itti‐faktan sonuç alamayınca bu seferTürkiye ve Bakur Kürdistan’da bu fa‐şist örgütleri deveye sokmuştur. Bufaşist örgütler askeri, lojistik, ba‐rınma, sağlık, eğitim, örgütlenmedahil her konuda sınırsız bir biçimdedesteklenmiştir. MİT tırlarının ne‐reye ve kime gittiğini bilmeyen yok‐tur.

QSD’nin (Demokratik Suriye Güç‐

17

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 17

Page 18: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

leri)’ Deyrizor’da yakaladığı ‘EbuUbeyde’ kod isimli İlyas Aydın TürkDevti ve MİT’iyle geliştirdikleribütün ilişki ağını itiraf etmiştir. İlyasAydın’nın itirafları arasında: MİT iletoplantılar yaptıkları, Suruç ve An‐kara katliamlarını konuştukları,Mektebil Türki (Türkiye Masası)adında bir birimin olduğu ve MİT’inbu birimden haberdar oluğu da var‐dır. Yine, “Bütün patlayıcılar, kimya‐sal maddeler, yaralıların tedavisibaşta olmak üzere her şeyi Türkiyekapısı üzerinde yapıyoruz.” dediği,2015’deki çözüm süresinin bitmesiiçin AKP’nin yaptıkları eylemlere(katliamlara) göz yumduğu da ifade‐leri arasındadır.

Sömürgeci faşist Türk devletiIŞİD’lilerin geçişleri, silah ve cepha‐nelerinin çok büyük bir bölümü Tür‐kiye üzerinden Suriye ve Irak’aaktarıldı. IŞİD’liler Türkiye’de tedaviedildi ve bunlar belgelendi. Suriye veIrak’a en güvenli geçiş yerleri yineTürkiye üzerinden yapılmaktaydı.Dünyanın her tarafından gelen ya‐bancı politik İslamcı faşistler Kilis,Elbeyli, Urfa, Akçakale ağrılıklıolmak üzere engelsiz geçiş olanağısağladı Türk devleti.

Türk devleti IŞİD’in en önemli pet‐rol tedarikçisiydi aynı zamanda. IŞİDpetrol satışından tutalım, fidye, ta‐rihi eser kaçakçılığı, bağış toplamamvb her türlü faaliyetini Türkiye’deserbestçe yapmaktaydı.

Ahrar ul Şam: Türkiye’nin en çok

desteklediği örgütlerden birisidir.Türk devleti bu örgüte silah, lojistik,sağlık da dahil her türlü desteği sun‐muştur. Bu örgüt ağırlıklı olarak Ro‐java Devrimi’nin ezilmesi içinkullanılmıştır. Afrin işgalinde de ençok yer alan örgütlerden birisidir.

El Nursa: Bu örgüte de sınırsız des‐tek vermiştir hala da vermeye de‐vam etmektedir. El Nursa El Kai‐de’nin Suriye koludur. Türk devle‐tiyle birlikte Rojava devrimine karşısayısız saldırı, işgal gerçekleştirmiş‐tir. Rojava Devrimi’nin kaderini be‐lirleyen Serêkaniyê savaşı bunlardanbirisidir. Serêkaniyê ‘ye Türk devle‐tiyle birlikte saldıran El Nursa bu sa‐vaşta en büyük yenilgisini almıştır.IŞİD için Kobani yenilgisi ne ise ElNursa için Serêkaniyê yenilgisi deodur. Rojava devriminin kaderini de‐ğiştiren savaşların en önemlilerin‐den birisidir Serêkaniyê zaferi; ElNursa ve Tük devletine karşı kaza‐nılmış bir zaferdir. El Nursa IŞİD’iaratmayan katliamlar yapmıştır. Bukatliamlardan dolayı dünyada lanet‐lenen bir örgüt durumuna düştüğüiçin isim değiştirerek Heyet TahrirŞam adını almıştır. Saray diktatörü ElNusra’yı bütün platformlarda açık‐tan desteklemiştir. Şimdi İdlib bu ör‐gütün elindedir ve Türk devletiylebirlikte hareket etmeye devam et‐mektedir.

İslami Cephe: Ceyşül İslam, Ahrar‐uş Şam ve Ensar‐ul Şam gibi grupla‐rın da içinde yer aldığı bir örgüttür.

Genel olarak Hatay, El Bab ve çevre‐sinde örgütlenmiş ve Türkiye’yle bir‐likte çalışmaktadır. İslami Cepheaynı zamanda Türk devletinin doğ‐rudan tetikçiliğini yapan örgütler‐den Tevhit Tugayları, CeyşülMuhacirin ve El‐Ensar, CephetülAsala ve Tenmiye, Nureddin ZengiTugayıyla da ortak çalışmaktadır. Buörgütler bugün Afrin’in işgalinde,yağmalanmasında, yapılan katliam‐larda birinci dereceden sorumluolan örgütlerdir.

ÖSO: Şu anda Cerablus, El Bab buçetenin işgali altındadır. Bu örgüttede Türk devleti her türlü desteği sı‐nırsızca sağlamıştır. Öyle ki bu çete‐ler yer yer Türk askerininüniformasını giyerek operasyonlarakatılmıştır.

Sömürgeci faşist Türk devleti Kürthalkına, devrimci ve demokratikgüçlere karışı her türlü silahı kulla‐narak kokuşmuş, yozlaşmış, çürü‐müş kapitalist sitemlerini vedevletlerini korumak, ömrünü uzat‐mak için her yola başvurmaktadır.Politik İslamcı faşist örgütler buamaç doğrultusunda son yıllardaözellikle AKP‐MHP ile birlikte çokdaha fazla kullanılmıştır. Faşist Türkdevleti kontrgerilla cumhuriyeti ol‐duğunu böylece bir kez daha kanıt‐lamışlardır.

Saray diktatörünü, onların kokuş‐muş kontrgerilla cumhuriyetleriniRojava devriminin izinden giderekyıkmak tek yoldur. Halklar, işçiler‐emekçiler, kadınlar, gençler birleşikdevrim ruhuyla (ki bunu Kobani’degördük) AKP‐MHP faşizmine, Türkdevletinin sömürgeciliğine ve işgal‐ciliğine karşı mücadeleyi yükseltme‐lidir.

Sömürgeci faşist işgalci Türk dev‐letine karşı eşitlik, özgürlük ve onurmücadelemizi yükseltme ve faşizmegeçit vermememe zamanıdır şimdi.AKP‐MHP‐TC ve onların bütün poli‐tik İslamcı faşist örgütlerini Ko‐bani’de yendiğimiz gibi KuzeyKürdistan ve Türkiye’de de yenece‐ğiz.

18

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 18

Page 19: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Emperyalizmin yönettiği dünya dabütün insanlık kaosa sürükleniyor.Emperyalizmin krizi siyasi, ekono‐mik olarak kendini kısa vadede aşa‐mıyor. İçerisine girdiği kriz sarmalıonu tüm yönleriyle kuşatmış du‐rumda. Öncülüğünü ABD'nin yürüt‐tüğü emperyalist blok, karşısındagelişen Çin, Rusya gibi yeni ekonomi‐ler nedeni ile sıkışmakta, eski pazar‐lar sürdürülememekte ve yeni birpaylaşımı hızla dayatmaktadır. Birsüredir “vekalet savaşları” olarak ad‐landırılan savaşlardan da görüleceğiüzere, kriz tüm boyutlarıyla en çıp‐lak halini Ortadoğu coğrafyasındadışa vurmaya devam ediyor. İran ku‐şatması üzerinden şekillenen bölgede tüm devletler, yönetimler, ABD veortaklarının taktik adımlarına göreşekillendirilmeye çalışılıyor. Bütünbölge halkları, emperyalizmin buyeni saldırı hazırlığının bedeliniuzunca zamandır açlık, yoksulluk,göç, katliam, zulüm olarak ödüyor.

Emperyalizmin içsel bir olgu ha‐linde şekillendiği Türkiye kapita‐lizmi de bu krizi iliklerine kadaryaşıyor. Üzerine kendi varoluşsalkriz dinamikleri de eklenince ülkehalklar ve emekçiler açısından biryangın haline dönmüş durumda. Bukrizin eski yöntemlerle aşılamayaca‐ğını ön gören egemenlerin ve onlarındüzen partilerinin geniş bir konsen‐süsle bazılarında zımni, bazılarındaaçıktan onay verdiği başkanlık re‐jimi, yönetim krizini aşmayı bir ke‐nara bırakalım daha ilk yılında kendikrizlerini de eskinin bakiyesine ek‐leyerek adeta ülke idaresini araftabırakır hale gelmiştir. Çünkü kriz ya‐pısaldır. Büyük ölçüde borçlanmayadayalı sıcak para hareketlerindenbeslenen Türkiye kapitalizmi ekono‐mik olduğu kadar siyasal krizin de

etkisi altında çözümsüzlükle uğraş‐maktadır. Türkiye kapitalizmi içinesürüklendiği krizi, yakıcı ihtiyaç duy‐duğu sermaye birikimini artırmaksı‐zın, daralan iç pazarını genişletmek‐sizin, dış pazarlara açılmaksızın aşa‐mayacağı bir gerçeklik olarak önü‐müze çıkmaktadır.

Seçim süreci boyunca AKP iktida‐rının birçok farklı ismi tarafından bi‐linçli bir şekilde dile getirilen ‘’ beka‘’söylemi temel de AKP’nin yaşadığısiyasal krizi aşan bir noktada dur‐maktadır. Yaşanan sıkışma sadeceAKP ile açıklanamaz durumdadır.Kriz doğrudan Türkiye kapitalizmi‐nin ve egemenlerin krizidir. Yaşananve daha da derinleşecek olan bu kriz,tek başına ülkenin sınırlarında geli‐şen bir kriz değil, doğrudan emper‐yalist‐kapitalist sisteminin krizine veOrtadoğu'da ki gelişmelere bağlı birşekilde ilerlemekte ve gelişmektedir.

Son İstanbul seçimlerinin açığa çı‐kardığı tablo, geniş kitlelerin AKP‐MHP faşist bloğuna ve uyguladığıpolitikalara karşı büyük öfkesini

göstermiştir. Her ne kadar kendi ik‐tidarını kurma bilincine sıçramamışolsa da işçiler ve ezilen halklar açı‐sından mevcut haliyle yönetilmemeisteği olarak görülmelidir. Diğer bo‐yutunda ise Uluslararası sermayeninve onların yerli ortaklarının bir ka‐nadının, Erdoğan'ın temsil ettiği sı‐nıfı sınırlandırma programı olarakokunmalıdır. Bu kesim açısındanAKP'yi kuşatma, dengede tutma, yö‐netimde kendi rolünü belirginleş‐tirme ne kadar önemli ise de sontahlilde iki kamp açısından da dahahayati olan Türkiye kapitalizminin“bekası”dır. Seçim sonuçları bu açı‐dan okunduğunda, hızla düzen araç‐larından kopan, onun meşruiyetinitanımayan kitlelerin yeniden sistemiçi araçlarla konsolide edilmesi ol‐muştur.

Burada ki temel tartışma ‘’ sandık’’üzerinden biçimlenmiş olsa daözünde sistemin toplumsal muhale‐fetin yükselmesi ve düzen dışı ara‐yışların ortaya çıkması karşısındaburjuva klikleri tarafından ‘’ sandı‐ğın tek seçenek’’ olarak işaret edil‐

19

Birleşik Devrim

Türkiye ve Kürdistan DevrimininParolası: Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 19

Page 20: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

mesi ve sarsılan otoritenin tekrar‐dan tesis edilip, halk kitleleri nez‐dinde sandığa olan itibarın kazanıl‐ması ile sonuçlanmıştır. İşçi sınıfı veezilen halkların biriken öfkesi ve birbütün olarak burjuvazinin kurumla‐rına olan güvenin bu denli azaldığıbir momentte devrimci hareketin busüreci yönetememesi ve yönlendire‐memesi sonucunda, egemenler kitleöfkesinin sokağa taşmasını engelle‐yecek bir kontrol ile geçici olaraktreni yeniden raylarına oturttu.

CHP ve İmamoğlu için başat olanmesele devlettir. CHP ve İmamoğ‐lu’nun seçim öncesi ve sonrasındayaptığı açıklamaları ve popülizminibir kenara bırakırsak, özde devletinve sermayenin güncel ihtiyaçlarına

ve yaşadığı açmazlara çözüm olmaarayışını göstermektedir. Uzlaşı, sağ‐duyu ve normalleşme üzerinden ya‐pılan açıklamalar temelde yeni birrestorasyon sürecinin özelde iseTürkiye burjuvazisine can suyu olmanoktasında hazır da görev beklediği‐nin göstergesidir.

AKP‐MHP faşist bloğunun İstanbulseçimlerini kaybetmesi, faşist ku‐rumsallaşmanın durduğu, yok ol‐duğu anlamına gelmemektedir.Erdoğan iktidarı birçok defa ulusal

ve uluslararası faktöre bağlı olarakbazen sessiz, bazen sert esnemeleregitmiştir. Halen faşizm kurumsallaş‐masını sürdürmek için manevra ka‐biliyetine sahiptir. Erdoğan yeniadımlarla süreci örgütlemekten geridurmayacaktır. Yeni dönem AKP içe‐risinde ki krizlerin ve çatlakların daderinleşeceğini göstermektedir.AKP’nin yarattığı talan ve rant düze‐ninin kaymağını yiyen yöneticikesim ile her geçen gün zamlar al‐tında ezilen‐yoksullaşan emekçi yı‐ğınlar arasında ki sınıf çelişkisikeskinleşecektir. Ancak şu da bilinceçıkarılmalıdır ki AKP faşist karakte‐rinden ödün vermeyecektir. Çünkübu geçiş sürecini asıl olarak dahagüçlü bir yapı‐kadro kurmak içinkullanmak isteyecektir. Erdoğan,

ABD ve Rusya arasında ki bölgeselhegemonya çelişkilerinden güçlene‐rek çıkmak istiyor. Ancak bu çelişki‐ler, içeride kırılgan bir hale gelmişiktidar gücü açısından ona anafor et‐kisi yapacaktır. Dönemlik desteklemeşruluk yarattığını düşünse deorta vadede Ortadoğu' da açığa çıkançelişkiler yumağı, iktidar için kızgınsac üzerinde yürüme manası taşıya‐caktır.

Bütün bu çelişkiler içerisinde böl‐gede güçlenerek, diğer halkları da

etkileme potansiyeline sahip KürtÖzgürlük Hareketi sadece AKP fa‐şizmi açısından değil, emperyaliz‐min bölge politikasına da engelteşkil eden en önemli özgürlük gücü‐dür. Kürt Özgürlük Hareketi üze‐rinde yoğunlaşan ve Irak’ın da ittifakhaline getirildiği ABD‐Türkiye‐Irakoperasyonu üçgeni bu durumununsomut ifadesidir. Bu kuşatmanın kı‐rılması bölgede bir kez daha Türki‐ye’nin yenilgisini, ABD’nin emperya‐list hedeflerinden uzaklaşmasınısağlayacaktır.

Bugün Türkiye Devrimci Hareketiaçısından da mesele sadece AKP fa‐şizmini engellemek, onu durdurmakve kapitalizmi “demokratikleştir‐mek” değilse, sermayenin krizden

kendini güçlendirerek çıkmasınaengel olacak öncülük göreviyle yüzyüzedir. Türkiye Devrimini istemek,onun ihtiyaçlarına uygun örgütlen‐mekten ve hazırlanmaktan geçer. Buda “Birleşik Devrim” in hazırlığıdır.

Bugün Türkiye metropollerindeaçığa çıkan değişim iradesi bir ya‐nıyla sermaye bloklarından bağım‐sızlaşarak ortaya konacak devrimciöncülüğü, Kürdistan'ın özgürlüğü ilebuluşturacak kurmaylığın askeri‐si‐yasal inşasıdır.

20

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 20

Page 21: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

KCK Genel Başkanlık KonseyiÜyesi Helmet (Diyar Xerip Muham‐med) yoldaş 5 Temmuz 2019 tarı‐hinde Türkiye Cumhuriyeti devleti‐nin Güney Kürdistan’daki işbirlikçi‐lerine dayanarak yaptığı hava saldı‐rısında, PKK militanları Şahin veDewran yoldaşlar ile birlikte şehitdüştü. Türk faşist sömürgeciliğininAnkara’daki elebaşıları ve onlarınBaşur’deki işbilikçi beslemeleri iyibilsinler ki, öfkemiz, hesap sorma bi‐linç ve irademiz acımızdan daha bü‐yüktür.

Helmet yoldaşa yönelik saldırı,Türk sömürgeciliğinin Başur Kürdis‐tan’ı askeri işgal hareketnin bir par‐çasıdır. İşgale karşı Başur halkınındirenişini örgütleme çalışmalarınınen önünde ve başında yürüyor ol‐ması, Helmet yoldaşı Türk sömürge‐ciliği ve Başur’daki işbirlikçilerininözel ve öncelikli hedefi haline getir‐miştir. Bu, planlı teamüden işlenmişkalleş, aşağılık bir cinayettir. Halkla‐rımız ve devrimci öncüleri, birleşikdevrim hareketimiz hesap soracak‐tır.

Türk sömürgeciliği ve Başur’dakiişbirlikçilerinin Helmet yoldaşa yö‐nelik kin ve düşmanlıkları dahaderin sebeplere dayanmaktadır. Yol‐daş Helmet, çeyrek yüzyıllık dev‐rimci yaşamıyla Güney KürdistanHalkımızın yetiştirdiği örnek birdevrimci şavaşçı ve komutandır. Böl‐gesel sömürgeci güçler ve emperya‐listler ile uzlaşma ve işbirliği çiz‐gisine karşı Güney Kürdistan’dahalkçı devrimci çizginin geçit ver‐mez bir militanı olduğu kadar, Kür‐diatan Ulusal Kongrende kürt ulusaldemokratik birliğinin gerçekleşmesiiçin de sürekli mücadele etmiş öncüsorumluluklar üstlenmiş bir devrim‐

cidir. Helmet yoldaş, bölgemizde atı‐lım halindeki birleşik devrim pers‐pektif ve yöneliminin, gelişen

birleşik devrim çizgisinin öncü karo‐larından biridir. Helmet yoldaşı yö‐nelen saldırı, aynı zamanda birleşikdevrim hareketimizi hedeflemekte‐dir.

Halkların Birleşik Devrim HareketiAvrupa Komitesi olarak Helmet,Şahin ve Dewran yoldaşların anısıönünde saygıyla eğiliyoruz. Söz veri‐yoruz, hesap soracağız ve Şehitleri‐mizin ideallerini zafere ulaştıracağız.

Kürdistan ve Türkiyeli göçmen iş‐çileri, Ortadoğulu mültecileri, Türksömürgeciliğinin Günay Kürdistan’ı

işgal ve cinayetlerini protesto et‐meye, Helemet yoldaşın anısına veideallerine sahip çıkmaya, onun dev‐

rimci yaşamından öğrenerek birleşikdevrim mücadelemizi büyütmeyeçağırıyoruz.

İşgale Karşı Mücadeleyi HerAlanda Helemetçe Büyütelim!

Türk Sömürgeciliği ve İşbrilikcile‐rinden Hesap Soracağız!

Yaşasın Birleşik Devrim Mücadelemiz!

Devrim şehitleri Ölümsüzdür!

HBDH AVRUPA KOMİTESİ

21

Birleşik Devrim

Helmetlerimizi Bitiremesiniz,Halklarımız Kazanacak!

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 21

Page 22: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

“Ulaş Adalı, Gökhan Taşyakan ar‐kadaş birleşik devrim mücadele‐mizde ölümsüzleşen şehitlerimizdenbiridir. Kendisi HBDH mücadele‐sinde büyük emekler vermiş, değer‐ler üretmiş bir yoldaştır. KendisiHBDH’nin kuruluş çalışmalarındaaktif yer almıştır, kurucularımızdanbirisidir. Genç hayatında, lise döne‐minden itibaren devrimci mücadeleiçerisinde yer almış, anti faşist mü‐cadele, işçi direnişinde, gençliğin öz‐gürlük mücadelelerinde emekvermiş bir arkadaştır.

Kendisi YÖK, IMF, NATO protesto‐larında militan, devrimci bir hayatıörmüş, içinden geldiği devrimci ha‐reketin, militan bir hatta mücadeleiçerisinde örgütlenmesi içerisindebüyük katkıları olmuş bir yoldaştır.

Kobanê direnişi ile yüzünü Ortado‐ğu’da özgürlük mücadelesine, DAİŞbarbarlığına karşı devrimci müca‐dele ile birleştirmiştir.

Sonrasında Kürdistan dağlarınayüzünü dönerek, HBDH’nin kuruluşçalışmalarında aktif yer aldı.

Ulaş yoldaşın, mücadelesi, değer‐leri bizlerin ortak değerleridir. Ulaşyoldaş, Türkiye devrimi ve Kürdistandevrimcilerinin ortak bir mücadeledeğeridir. Kendisi Devrimci Komü‐narlar Partisi ve Birleşik ÖzgürlükGüçleri’nin kurucu kadrolarındandır.

Türkiye ve Kürdistan devrimineomuz veren Türkiyeli bir devrimciolarak, HBDH’nin mücadelesindeonu yaşatmaya ve onun anısını Tür‐kiye devrimini başarıya taşıyarak,taçlandırmaya devam edeceğiz. Ulaş

yoldaş, birleşik devrim mücadele‐mizde yaşayacaktır. Onun yarattığıdeğerler, kararlar, mücadele azmibizim için ön açıcı bir kılavuzdur.

Ulaş yoldaş hayatı boyunca müte‐vaziliği ile samimiyetiyle bizlereörnek olmuştur. HBDH çalışmaları‐nın kuruluşunda ve gelişimindebüyük payı vardır.

Onunun yarattığı mücadele HBDHmücadelesinde büyüyecektir. UlaşAdalı’nın, Ulaş Bayraktaroğlu’nun,Baran Serhat’ın Rubar Ozanyan’ın,Mercan yoldaşların, Taylan yoldaşla‐

rın bütün HBDH şehitlerinin müca‐delesi bugün halkların birleşik dev‐rim mücadelesinde büyümektedir.Bugün faşist devlet halkların birleşikdevrim mücadelesine karşı bütünolanaklarını kullanarak, saldırılarınıdevam ediyor.

Türkiye ve Kürdistanlı devrimci‐lere karşı suikastlar, saldırılar dü‐zenliyor. Türkiye, Kürdistan dağla‐rında, ezilenlere, işçi sınıfına zulmet‐meye devam ediyor. Ulaş adalı yolda‐şın mücadelesi mücadelemizdir,silahı silahımızdır.”

22

Birleşik Devrim

Ulaş Adalı: Birleşik DevrimMücadelemizin Ölümsüzleşen

Şehitlerinden

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 22

Page 23: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

DKP/BÖG ve HBDH Kurucu komu‐tanlarından Ulaş Adalı(Gökhan Taş‐yakan)’yı PKK gerillası Erdal Çayananlattı. ANF’de yayımlanan yazınıntamamını paylaşıyoruz.

21 Temmuz 2017… Ulaş Adalı’nınardında koca bir devrim mirasını bı‐rakarak aramızdan ayrıldığı gün. 27Mayıs 2013’te imar izni olmadan işmakinelerinin Taksim Gezi Parkı’nagirmesinin ardından, 1968 17 Tem‐muz’unda Amerikan emperyalizminitemsil eden 6. Filo’nun İstanbul açık‐larından yanaşmasını protestoamaçlı başlayan protestolara benzerşekilde, tam kırk dört yıl sonra yineTaksim’de Türkiye ikinci defa aynıruha şahit oldu. O ruh ki; Marx’ın de‐yişiyle Avrupa’da kol gezen komü‐nizmin hayaletinin Taksim semala‐rında dolaşan yansımasıydı, o ruh ki7 Ocak 1969’da ODTÜ’yü işgal edenHüseyin İnan, Taylan Özgür, UlaşBardakçı, Sinan Cemgil önderliğin‐deki gençliğin yeniden vücut bulma‐sıydı, o ruh ki en güzel ilk yüzmetreyi kat edenlerin ardından kırkdört yıllık maraton koşusunda bay‐rağın yeniden Ulaşlar şahsında ta‐şınmasıydı. Gezide dolaşan, 68ruhunun ta kendisiydi.

Gezi Parkı eylemleri başladığındaİstanbul’a yakın bir şehirde, sosya‐lizmden haberdar olmayan bir liseöğrencisiydim. Gezi ile başlayan ey‐lemler zinciri tüm Türkiye ve Kürdis‐tan’da patlak verdiğinde yaşadığımduyguları bugün nasıl tarif edebile‐ceğimi bilmiyorum. Fakat bildiğimbir şey varsa o da Gezi’nin 12 Eylülsonrası tıkanan topluma yenidennefes aldırdığı, sosyalizmin yalnızcakelime anlamı olarak değil, hakikatiyansıtan bir kavram olarak top‐lumcu olduğu gerçeğidir. 2013 yı‐

lında, otuz üç yıldır nefes alamayanTürk halkına mensup, sosyalizmdenbihaber bir genç olan ben, Gezi Parkıile başlayan ve Soma ile devam edenolaylar zincirinde hiç olmadığı kadaryoğun duyguları iç içe yaşamış veüniversiteye yerleşirken siyaset bi‐limi bölümünü tercih etmiştim.

İstanbul’da üniversiteye yerleştik‐ten kısa bir süre sonra, Gezi Parkı ey‐lemleri sonrası mücadeleyi büyüt‐mek adına dağlara çıkan Şehit UlaşAdalı’nın önderliğini yaptığı Sosya‐list Demokrasi Partisi ve gençlik ör‐gütü Kurtuluş Yolunda Dev‐Genç ile

tanıştım. Bu dönemin, hayatımda enbelirleyici olaylara tanıklık ettiğinisöylersem abartmış olmam. Üniver‐siteye yerleştiğim yıl aynı zamandaKobanê direnişiyle sembolleşen ve6‐7‐8 Ekim olaylarına tanıklık edenbir dönem olmuştur. Kobanê’de geli‐şen muazzam direnişin, İTÜ MaçkaKampüsü’nde Dev‐Genç eski genelbaşkanı Bülent Uluer ve Kobanê şe‐hidi Türkiye devrimci gençliğininöncü isimlerinden Paramaz Kızıl‐baş’ın babasının katıldığı seminerdenasıl adlandırıldığı halen hatırımda‐dır; Kızıldere’den Kobane’ye BirleşikDevrimci Direniş. Evet seminer, Kı‐

23

Birleşik Devrim

Gerilladan Ulaş Adalı anısına…

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 23

Page 24: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

zıldere’de Mahirlerin şehit olduğu30 Mart 1972’nin yıl dönümünde, busefer kırk üç yıl sonra, Önder Öca‐lan’ın Mahir Çayan’dan etkilendiği veTHKPC’ye sempati duymaya başla‐dığı seminerin gerçekleştiği aynı sa‐londa meydana gelmişti. 68’in ruhukırk yılı aşan sessiz mücadelesininardından yeniden doğduğu toprak‐larda dolaşıyor gibiydi.

O dönemler sosyalizmle örgütlüanlamda yeni tanışan üniversite öğ‐rencisi bir genç olarak birer efsanegibi bahsedilen iki Ulaş’ı çok iyi ha‐tırlıyorum. Kimse onların nerede ol‐duğundan açıkça söz etmezdi, fakatherkesin içten içe bildiği bir sır gi‐biydi. Ulaş Adalı ve Ulaş Bayraktar**,1971’de Nurhaklara tırmanan SinanCemgil, Kadir Manga, Alparslan Öz‐doğan gibiydi. Onlar, Türkiye devri‐minin geleceğini inşa etmeyegitmişlerdi. Heyecanlı ve çok şeyyapmak isteyen bir genç için heye‐can yaratan bu gizlilik ortamı ve ar‐dında yatan gerçeklikten etkilenme‐mek mümkün değildi.

O dönem, Önder Öcalan’ın ‘’Nasılyaşamalı?’’ kitabının elime geçtiğinihatırlıyorum. Devrime adanmış biryaşam üzerine yoğunlaşmalarım gi‐derek derinleşirken reel sosyalizmve devlet üzerine çelişkilerim deartış gösterdi. Daha sonra ÖnderÖcalan’ın savunmalarını da oku‐mamla yönümü PKK’ye doğru çevir‐dim. 7 Haziran 2015’ten sonraAKP’nin tek başına iktidar olamama‐sının toplum üzerinde yarattığı etkiçok barizdi. Fakat hemen ardındangelişen saldırılar karşısında örgütlücevap olunmaması Türkiye’yi yeni‐

den faşizmin pençesine bırakanolaylar silsilesini tetikledi. Önce, 20Temmuz 2015’te Kobane’nin inşa‐sına katılmak için Suruç’ta toplananTürkiye devrimci gençliğinden otuzdört SDGF’li yoldaşın katledildiğisaldırı gerçekleşti. Hemen ardındanda 24 Temmuz’da Medya SavunmaAlanlarına dönük kapsamlı hava ha‐rekatları. O zamana değin devameden çözüm süreci algısı bir andabütünüyle ortadan kalkmıştı. Kür‐distan’da yurtsever devrimci gençli‐ğin buna refleksi çok güçlü oldu veÖzyönetim Direnişleri dediğimizsüreç başladı. Artık Türkiye ve Kür‐distan’da devrimci‐demokratikgençlik için iki seçenek vardı ya tamanlamıyla mücadeleye katılırdınız yada pasifize olurdunuz.

Tahir Elçi’nin katledildiği dö‐nemde Türkiyeli bir genç olarak Kür‐distan’a ilk defa ayak bastım.Kürdistan’da gördüklerim yukarıdadile getirdiğim iki yol arasında ilkin‐den doğru kararlaşmamda etki sa‐hibi oldu ve Özgürlük Hareketi’ninsaflarına katıldım. Benim gibi Tür‐kiye solundan pek çok genç bu dö‐nemde ya özyönetim direnişleritemelinde fiili olarak ortak mücade‐leye katılmıştır ya da doğrudan Öz‐gürlük Hareketi’nin saflarına. ÇünküKürdistan merkezli inşa edilmiş sis‐tem ve Ortadoğu’da buna dayalı den‐gelerin ancak Kürdistan’da yürütü‐lecek mücadelenin başarısıyla yıkı‐lacağını doğrudan görmüş, Kürdis‐tan’daki mücadelenin diğer bölgehalklarının ortak mücadelesi oldu‐ğunu anlamışlardır. Tıpkı, Türkiye’dekıra dayalı şehir gerillacılığını baş‐latmak için yönünü Nurhaklara

veren Denizler, Antep sokakları ka‐nıyla kızıllaşan Hakiler, Amed Zinda‐nı’nda yaşamı uğruna ölecek kadarseven Kemaller gibi.

İşte tam bu dönemde HalklarınBirleşik Devrim Hareketi’nin ilanınaşahit olduk. Divanın karşıdan baktı‐ğında en sağında kumral saçlarıylaoturan Ulaş yoldaştı. Şehit Delal veAbbas arkadaşla birlikte temsil ettik‐leri divandan HBDH’ın açıklamametnini okudular. Zamanlama itiba‐riyle Halkların Birleşik Devrim Hare‐keti işte böylesi kritik ve önemli birdönemece tekabül ediyordu. Ulaşyoldaşı, yıllar öncesinin gizem per‐desini yırtarcasına birleşik müca‐dele saflarında, ona yaraşır birmilitan ve yoldaş olma imkanıylagörmek, onunla bu şekilde yüz yüzegelmek tarifi zor bir duyguydu.Önder Öcalan’ın dediği gibi eşitlerarasında emek mücadelesi olan yol‐daşlık ilişkilerinde Ulaş yoldaş enönde koşanlardandı. Onunla bu şe‐kilde eşit koşullarda olmak, Parti‐min, mücadelenin bu fırsatı sunuyorolması onun gibi yoldaşların yanındainsanın kendini layık görmediği birdurumdur.

21 Temmuz 2017’de Ulaş yoldaşşehit olduktan sonra yaşadığımduygu, bu eşitler arası mücadeledebayrağı onun bıraktığı yerden nasılkaldırabileceğim konusunda hisset‐tiklerim olmuştur. Şimdi, şehadeti‐nin ikinci yıl dönümünde Ulaşyoldaşı bir kez daha saygıyla anıyor,mücadelesine layık olma sözümü yi‐neliyorum.

24

Birleşik Devrim

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 24

Page 25: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Türkiye ve Kürdistan toprakları,halklarımızın kurtuluş mücadelesive geleceğini etkileyecek kritik sü‐reçlerden geçiyor. İçinde bulunduğuekonomik‐politik kriz her geçen gündaha fazla derinleşen faşist devletegemenliğini koruyabilmek için heryol ve yöntemi deniyor, ama sonuçalamıyor. Egemenliklerini sağlamaalmak için attıkları her adımın birsüre sonra boşa çıkmasıyla faşist uy‐

gulamalarında pervasızlaşıyor, dahafazla saldırganlaşıyorlar. Bir yandabaskı zulm ve katliam politikalarınıngün geçtikçe boyutlanması diğeryanda yıllardır üst üste yaşadığımızve toplumsal hiç bir soruna çözümüretemeyen seçim süreçleri bize tekbir şey anlatıyor, egemenler yönete‐miyor. Güçsüzler, çöküş sürecindeler.

Görevimiz bu çöküş sürecini hız‐landırmak, bu zulm düzenini sahip‐leriyle birlikte tarihin çöplüğünefırlatıp atmaktır. Halklarımızın yaşa‐mını kabusa çeviren bu karanlıkdüzen ve onun uygulayıcı faşist dev‐let yıkılmalıdır. Halklarımızın tekkurtuluş yolu devrimci mücadele veBirleşik Devrimdir.

Bu perspektifle Kürdistan ve Tür‐

kiye halklarının kurtuluşunu hedef‐leyen HBDH çalışmalarına devamediyor eylem ve faaliyetlerini sürdü‐rüyor.

Bu kapsam da HBDH Ortak Komu‐tanlığına bağlı gerilla güçlerimizin18 Nisan’da Doğubayazıt’ta ve 1 Ha‐ziran’da Iğdır’da gerçekleştirdikleridüşmana büyük kayıplar verdirdik‐

leri eylemlerini selamlıyor başarıla‐rın devamını diliyoruz.

HBDH güçleri Türkiye ve Kürdis‐tan’ın bütün alanlarında mücadeleyibüyütmeye devam edecek ve mut‐laka hedefe varacaktır. Birliğimiz,yürüyüşümüz ve ölümsüzlerimizdenaldığımız güçle bir kez daha söz ve‐riyoruz ki Birleşik Devrimi kazana‐cağız. Bu Bağlamda HalklarımızıHBDH’ın önderlik ettiği Birleşik Dev‐

rim mücadelesine omuz vermeye,devrim hareketine güç katmaya ça‐ğırıyoruz.

FAŞİST DEVLETİ YIKACAĞIZYAŞASIN HALKLARIN BİRLEŞİK

DEVRİM HAREKETİ

HBDH Yürütme Komitesi24 Haziran 2019

25

Birleşik Devrim

HBDH Gerillaları Birleşik DevrimiBüyütüyor

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 25

Page 26: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Özgür Kadın Ruhuyla Faşizmi Yıkalım,Kadınların Birleşik Mücadelesini Yükseltelim!

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 26

Page 27: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Rojava devrimikadın devrimidir

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 27

Page 28: BIRLEŞIK DEVRIMmuşama ya da burjuva demokrasisi anlamında bir restorasyon beklemek yanılgıların en büyüğüdür. Faşist diktatörlük için bu ihtimallerin hepsi çöküş

Diyar Xerip Muhammed yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Söz veriyoruz, hesap soracağız ve Şehitlerimizin ideallerini

zafere ulaştıracağız.

sayi_13.qxp_Layout 1 25-07-19 00:52 Pagina 28