bthaber sayı 1061

40
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr SAYI 29 Şubat - 6 Mart 2016 Lider* IPS Çözümü. Tam 9 Yıldır! McAfee Network Security Platform *Gartner Magic Quadrant Raporu'na göre. 1061 Sayfa 10 Sayfa 12 Sayfa 7 Dünya Mobil Kongresi, 22 – 25 Şubat tarihleri arasında İspanya’nın Barselona şehrinde gerçekleştirildi. “Mobil her şeydir” Voxporta, yeni ürünleri ve yaptığı çalışmalar ile uluslararası alanda tanınırlık yaratmaya, yeni pazarlar bulmaya çalışıyor. Hedef: Yurt dışında farkındalığı artırmak Hakan İçduygu Utarit, aldığı sertifikalar ile hem kalitesini hem de sosyal duyarlılığını tescilliyor. Utarit çevresel yaklaşımlarını da sertifikalandırdı. Her adımda çevresel duyarlılık ön planda Burak Tüzün Bu risk dünyasında, seviyeli bir paranoya da şart Özel Haber Sayfa 3-4 Bilişimdeki gelişim, güvenlik risklerini tetikliyor. Öyle ki, bir zamanlar ütopya gibi gözüken tehlikeler, artık gündelik hayatın parçası. EY Küresel Bilgi Güvenliği Raporu 2015 yılı analizlerine bakınca, sofistike ve karmaşık saldırılar, suç örgütlerinin bireysel bazda hamlelerinin süreceği aşikar. Hacktivistler kadar, kurumun kendi çalışanları, yani kurumun kendi içinden kaynaklanabilecek saldırılar da güç kazanıyor. İşte bu nedenle kapsamlı ve sürekli güncellenen bir güvenlik politikanız olması şart. Handan Aybars

Upload: bthaber

Post on 26-Jul-2016

248 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: BThaber Sayı 1061

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

SAYI

29 Şubat - 6 Mart 2016

Lider* IPS Çözümü.Tam 9 Yıldır!

McAfee NetworkSecurity Platform

*Gartner Magic Quadrant Raporu'na göre.

1061

Sayfa

10

Sayfa

12

Sayfa

7

Dünya Mobil Kongresi, 22 – 25 Şubat tarihleri arasında İspanya’nın Barselona şehrinde gerçekleştirildi.

“Mobil her şeydir”

Voxporta, yeni ürünleri ve yaptığı çalışmalar ile uluslararası alanda tanınırlık yaratmaya, yeni pazarlar bulmaya çalışıyor.

Hedef: Yurt dışında farkındalığı artırmak

Hakan İçduygu

Utarit, aldığı sertifikalar ile hem kalitesini hem de sosyal duyarlılığını tescilliyor. Utarit çevresel yaklaşımlarını da sertifikalandırdı.

Her adımda çevresel duyarlılık ön planda

Burak Tüzün

Bu risk dünyasında, seviyelibir paranoya da şart

ÖzelHaberSayfa

3-4

Kuştepe Mh. Leylak Sk. Nursanlar İş Mrk. Kat:6 N:22 Şişli, İSTANBUL

T +90 212 252 2222 Pbx / +90 850 460 2222

www.ce-sa.com.tr | [email protected]

Bina TeknolojilerindeProfesyonel Çözüm Ortağınız...

Sizleri önemsiyor, ve teknolojinin tümyeniliklerini sizler için takip ediyoruz...

Bilişimdeki gelişim, güvenlik risklerini tetikliyor. Öyle ki, bir zamanlar ütopya gibi gözüken tehlikeler, artık gündelik hayatın parçası. EY Küresel Bilgi Güvenliği Raporu 2015 yılı analizlerine bakınca, sofistike ve karmaşık saldırılar, suç örgütlerinin bireysel bazda hamlelerinin süreceği aşikar. Hacktivistler kadar, kurumun kendi çalışanları, yani kurumun kendi içinden kaynaklanabilecek saldırılar da güç kazanıyor. İşte bu nedenle kapsamlı ve sürekli güncellenen bir güvenlik politikanız olması şart.

Handan Aybars

Page 2: BThaber Sayı 1061
Page 3: BThaber Sayı 1061

GÜNDEM 3

n Bu iki savunma yapısı arasındaki temel farklar neler?

Aktif tehdit incelemesi ile nereden tehditler gelebileceği detaylı ele alınmalı. Bilgi güvenliği açıklarının, tespit edilen yeni tehditlerin veya yapılan haklama faaliyetleri ile ilgili güncel, anlık istihbarat toplanması şart. Sonuçta şirketlerin kendilerine yapılabilecek bir saldırıyı önceden öğrenebilmeleri ya da hangi tekniklerin kullanıldığına dair bazı bilgileri hızlı edinebilmeleri artık çok hayati. Keşif odaklı ‘tehditlere yönelik aktif istihbarat’ yapılmalı. Ama şirketlerin önemli bir bölümü de bu alana yatırım yapmadı.

n Bu başlıkta yatırımın ana başlıkları nedir?

Piyasada bu tehditleri

Bu risk dünyasında, seviyeli bir paranoya da şart

Ülkeler siber saldırı ve savunma tarafında çok ciddi çalışıyor. Bazı ülkelerin profilleri, savunmanın yanında saldırıyı da teşvik edecek durumda. Hatta basında bu haberler yer alıyor, bazı ülkeler bu konuda resmi açıklamalar yapabiliyor. Bu devleşen risk dünyasında şirketler de siber savunma yatırımı yapıyor, ama bunlar ‘pasif yatırımlar’ şeklinde. Yani öncelik ‘zamanında bir saldırıyı fark edeyim, bunun etkisini gidermeye çalışayım ve saldırı sonrası kendimi hızlı biçimde toparlayabileyim.’ Ama minimum zararla kurtulmak için bazı savunma yatırımları da yapmak gerek. Ülkelerden farklı olarak, şirketler bir saldırı ekibi kuramıyor. Çünkü bu, hukuki olarak gri bir bölge. EY Türkiye BT Risk ve Güvence Hizmetleri Ortağı Emre Beşli de, “Evet şirketler, hukuki gerekçeler ışığında saldırı yapmamalılar. Ama pasif defans anlayışından çıkıp, daha aktif defansa da geçtiler” diyerek, bunun en önemli değişiklik olduğuna da işaret etti. Yani 2016 ve sonrasında şirketlerin bilgi güvenliği ile ilgili yapacağı en önemli faaliyet pasif defanstan aktif defansa geçmeleri.

size önceden bildiren, istihbarat sağlayan bazı profesyonel şirketler var. Bu tarz bir dışkaynak hizmeti alınabilir. Çok yaygın değil, ama bu eğilim başladı ve önümüzdeki senelerde gelişimini göreceğiz. Tehdit istihbaratı sunan şirketlerle masaya oturup, bir sözleşme kapsamında hizmet alınabilecek. Bilgiyi aldıktan sonra, aktif defansın ikinci bacağı içerdeki savunma mekanizmalarını güçlendirmek.

n Bu ikinci başlık neleri içeriyor?

Bir saldırı daha gerçekleşmeden, proaktif savunma mantığından ziyade, direkt önlemek mümkün. Ama bunu yapabilmek için önce istihbaratı doğru almanız lazım. Bu da sürekli çok güncel bir risk haritası tutmanız gerektiğini gösteriyor. Risklerinizi sürekli bilmelisiniz ve bunlar ışığında kendinizi, artı ve eksi yönlerinizi tanımanız, güncel risklere karşı kendinizi sürekli yenilemeniz şart. 2016 ve önümüzdeki yılların bilgi güvenliği yaklaşımları bu şekilde devam edecek. Eski pasif yaklaşım alt tarafta bir savunma mekanizması olarak yine duracak, ama bunun üzerine konulması gereken bir katman var.

n Şirketlerde güvenliğe para harcama ilgisi ne seviyede?

Araştırmamızda da görülüyor: Yurtiçinde de yurtdışında da bilgi güvenliği yöneticileri, kendilerine ayrılan bütçeyi yetersiz buluyor. Burada çözüm, farkındalık noktası, yani yönetim kurullarının, üst yönetimin bu konuda farkındalığı. Bu konunun öneminin bütçeyi onaylayacak kişilerce idrak edilmesi gerek. Oysa C seviyesi yöneticiler ve yönetim kurulu için ya kendi başlarına bir sorun gelmesi ya da sektörde bir başka şirketin sıkıntı yaşaması lazım ki bu bütçe

29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

MUTABAKAT zaman alan, emek isteyen

cari hesap mutabakat işlemlerinde

hız, kolaylık, doğruluk

BA / BS mutabakatlarının yapılması yasal bir zorunluluk.

Zaman alması, çok insan emeği istemesi bir yük.

İnsan hatasına açık olması bir risk.

Çözüm Kalsiyum Mutabakat Uygulaması

Mutabakat İşlemlerinde İşgücü ve Zamandan Tasarruf

Kolay üyelik

Hızlı ve kolay veri aktarımı

KEP entegrasyonu

Mutabakat daveti

Karşılıklı kayıtların eşleştirilmesi

Eşleşmeyen kayıtların kolayca bulunması

www.kalsiyum.co

Handan Aybars

Devamı 4. sayfada

Yetkin bir mağazadan PC alırken güvenlik paketi de ona dahildir. Bu aynı zamanda bir pazarlama stratejisidir. Ama mobil cihazlarda böyle bir ek paket dahil değil. Yurtdışında da bu tarz bir sunum yok. Çünkü son kullanıcı gözüyle riskler daha az gibi algılanıyor. Cihaz üreticilerinin de cihaz ve kullandıkları işletim sistemleri ile ilgili güvenlik odaklı güçlü mesajları var. Ama çok daha fazla ve daha kişisel verilerinizi mobil cihazda tutuyorsunuz. Orada uygulamaların

ve işletim sisteminin belli güvenlik özellikleri var. Bunlar belli avantaj sağlıyor ama ciddi riskler de var. Görece yeni olduğu için ortaya çıkan vakaların daha az bilinmesi nedeniyle farkındalık sınırlı. Mobil cihaz, günlük hayatın parçası, ama gündelik hayatta bu vazgeçilmezliğine karşılık, yeterli güvenlik hassasiyeti gösterilmiyor. Yine de süreç içinde bu da oturacaktır. Yani zamanla bu algı gelişecek, satışta PC veya laptop satışında olduğu gibi güvenlik bir paket olarak sunulabilecek.

MoBİlİTe ve rİsk fArkınDAlığı

eY Türkiye BT risk ve Güvence Hizmetleri ortağı emre Beşli

Page 4: BThaber Sayı 1061

GÜNDEM4 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

ayrılsın. Genel anlamda bilgi güvenliğinin önemine dair her sektörden ve her ölçekte şirketten örnekler var, günde sayısız saldırı oluyor ama bunlardan en medyatik olanları öne çıkıyor. Üst yönetim ve yönetim kurulunun önemli bir kısmı da riski tam olarak anlamıyor. Oysa önde gelen yabancı iş dergilerinde, bilgi güvenliği ile ilgili haberler artıyor. Yani iş dünyasında farkındalık yaratma çabası ve medyadan kurumsal yapıya giden bir mesaj var. Bilgi güvenliği ekonomisi üzerine içerikler ekonomi ve finans yayınlarında öne çıkıyor. ‘Görünmeyen değer’ olarak, yapılan yatırım karşılığında neler elde edildiğine de analistler eğiliyor. Yönetim kurulunda

eksiği gidermek adına ‘Artık kurulumuza bu işlerden anlayan birini atayalım’ yöntemi etkili. Direkt yönetim kuruluna bağlı bağımsız bir danışman şeklinde de olabilir. Yani tepe yönetim yapısında teknoloji ve risklerden anlayabilecek, bütçe ve kararları buna göre yönlendirecek biri yönetim kurulunda konumlanabiliyor. Finansal hizmetler ve telekom gibi sektörlerde bu yapılanma önemli.

n Bunun ardından operasyon nasıl ilerleyecek? Bu ayrı bir birim mi olmalı?

Güvenlik, BT biriminin işi değildir aslında, ama güvenlik risklerinin önemli bir bölümü de hala BT’den kaynaklanıyor. Dijitalleşme, bağlantılı dünya, kullanıcı BT cihazları gibi başlıkların hepsi BT birimi odaklı. Bunlar aslında kurumun kendi problemi, ama bunun operasyonunda BT muhakkak var. Yani bu şirketin sorunu, ama bu sorunların önemli bir bölümünün çözülmesinde, operasyonel olarak doğru yönetiminde BT’nin payı olmak zorunda. Bir yanlış konusunda çalışanı uyarmak ise BT biriminin değil, C seviyesinde yetkililerin görevi olmalı. Bilgi güvenliği herkesin ciddiye alması

gereken bir olgu. Bu güvenlik algısını şirket kültürünün parçası haline getirmek için bu sorumluluk yapısı şart.

n Kurumları bekleyen ne gibi tuzaklar var?

Araştırmamızda ortaya çıktığı gibi, sosyal mühendislik ve ‘phising’, en büyük tehditler. İnsanlar e-posta ile çalışıyor ve başlığı çekici olan, tasarımsal olarak güzel bir e-posta alınca merakla bir yeri tıklıyor. Bankalar, büyük kurumlar, operatörler bu risk konusunda müşterilerine uyarı yapıyorlar. Ama yine de gazetelerde haberler okuyoruz. Şirket içinde ve kültürel meselelerle ilgili başka sorunlar da var. Bunu sahada gözlemliyoruz. Yıllık iznini kullanan bir personelin, diğer personele kendi şifresini vermesi, ‘ben yokken şu bilgiyi sen onaylarsın’ demesi gibi... Bu nedenle güvenlik algısı tabandan başlamalı. Teknik bilgi gerekmeden, sadece bazı temel unsurları bilerek ilerlemek mümkün.

n Yani eğitim şart.Evet. Kurumsalda C

yönetim seviyesinde kurumsal güvenlik öncelikleri ve gereklilikleri içeren eğitim setinin tüm çalışanlar için hazırlanması, bunun düzenli aralıklarla

güncellenerek yine eğitimlerle çalışanlara sunulması, bireysel farkındalığı geliştirip kurumsalı da geliştirmek için tüm birimlerinin BT birimi ile entegre çalışması gerek. Bu konuda, yani teoride varız. Ama misal kurum eğitim düzenler, çalışan gereken ilgiyi göstermez. Kurumlara bu eğitimi veriyor ve bakış açısını görüyorum. Bu eğitimlerin bireye dokunması için evlerde neler yapmaları gerektiğine de değiniyoruz. Zira güvenliğe bir bütün olarak bakmak lazım. Bir grup bu bilgileri ciddiye alıyor, ama bir grup aldırmıyor. Kültürel bakış açısı ve üst yönetimin sahiplenmesi bu nedenle önemli. Bir kriz politikanız olmalı, komplo teorilerini sürekli güncellemelisiniz. Yani bu, yaşayan bir süreç olmalı.

n Aktif defansa ek olarak neler yapmalı?

Bilgi güvenliği risklerinden etkilenmek kaçınılmaz. Bu noktada kriz yönetimini nasıl yapacaksınız, kendinizi nasıl düzelteceksiniz? Bu da önemli. İlk başlık aktif defans, ikincisi de süreklilik ve sürdürülebilirlik, eski duruma geri dönebilmek. Yani riski doğru yönetip, itibarı korumak. Bunun bir parçası olarak siber güvenlik sigortaları ortaya çıkıyor ve

örnekleri yurtdışında var.

n Bu nasıl bir sigorta yapısı?

Sigorta çok kompleks bir konu ve detay hesap noktaları içeriyor. Bilgi güvenliği konusunda bunu yapmak çok daha zor. Bu nedenle bir yangın sigortası veya kaskoda olduğu gibi, çok oturmuş bir yapı henüz dünyada da yok. Bilgi güvenliği başlığında sigorta sektörünün alışık olduğu detay istatistikleri toplayıp analiz edecek veri de yok ve bu bilgiler paylaşılmıyor. Dolayısıyla bu sigortalar yapılmadan önce, sigorta yapılacak şirketin detaylı profili ortaya çıkartılmalı ve bu yapı terzi usulü şekillenmeli. Bu bir süre daha böyle gidecektir. Türkiye’de bu konuya belli belirsiz ilgi var. Ama Türkiye’de sigorta algısı zaten zayıf. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu gelişecek ve kurumlar kendi yapabileceklerini içerde yapacak, bir kısmını hizmet olarak dışkaynak kullanımına aktaracak, bilgi güvenliği risklerini makul bir seviyeye getirmeye çalışacaklar. Buna ek olarak, hala kalan riskleri de sigortalatma yoluna gidecekler. Bu konuda doğru kurgu ve risk analizi yapmış olmak önemli. Sonuçta kurumsal varlıklarınızın dışında gelişen bir risk dünyası var.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_BulutKonferans_28x40_BT_Haber.pdf 1 19.02.2016 15:27

Bu çerçevede küreselle paralel gider. Türkiye bu anlamda her türlü ürün ve hizmeti bulabileceğiniz bir nokta. Küresel eğilimler de yakından izleniyor. Sonuçta aynı riskler ve eğilimlerle karşı karşıyayız.

2016 YılınDA Güvenlİk oDAklı YATırıMlArın TürkİYe seYrİ

Baştarafı 3. sayfada

Page 5: BThaber Sayı 1061

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TT_BulutKonferans_28x40_BT_Haber.pdf 1 19.02.2016 15:27

Page 6: BThaber Sayı 1061

E-TOPLUM6 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

‘5G Çekirdek Ağ’ temasıyla HAVELSAN’ın 16 Şubat tarihinde düzenlediği, ‘2. Akıllı Çözümler Semineri’, akademisyenler ve özel sektörü bir araya getirdi. HAVELSAN Genel Müdürü ve CEO’su Ahmet Hamdi Atalay’ın da katıldığı, 5G’nin tüm yönleriyle irdelendiği seminerin açılış konuşmasını, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Taner Düvenci gerçekleştirdi. Sektörden gelen ilginin kendilerini mutlu ettiğinin altını çizen Düvenci, “2020’ye nasıl uyum sağlayabiliriz? 5G ile ilgili ne yapabiliriz?” sorularını gündeme taşıdı. 5G ile ilgili standartlaşmanın henüz tamamlanmadığına dikkat çeken Havelsan Sistem Baş Mühendisi Ali Telli, 5G’nin uygulama alanlarının çığ gibi büyüdüğünü söyleyerek “Tüm uygulamaların tabanında; yazılım tabanlı uygulamalar mevcut. HAVELSAN olarak farkındalık yaratmak istiyoruz ve bir ekosistem çalışması gerçekleştirdik. 5G

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Kocaeli Bilim Merkezi Dinamik Dünya Sergisi açılışında yaptığı konuşmada, hayattaki en büyük gücün bilgi olduğunu kaydetti. Bakan Işık, dünyanın en güçlü devletlerinin bilim ve teknolojide de gücünü gösterdiğini, bilim ve teknoloji seviyesinin ülkelerin durumunu belirlediğini ifade ederek “Büyük medeniyetin evlatları olarak yine bilim ve teknolojide ülkemizi dünyanın en güçlü lider ülkelerinden biri yapmak zorundayız. Sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize bilimi sevdirmeden bunu başaramayız. Bugün 17 yaşındaki bir genç, bir bilgisayar uygulaması yazıyor, onu bir şirketin mağazasına koyuyor ve her gün bin dolar kazanıyor. Şu anda Türkiye’de her gün bin dolar kazanan insan sayısı kaçtır? Bunun için bilgi ve bilim bizim açımızdan çok önemli” açıklamasını yaptı.

Işık, Kocaeli Bilim Merkezi’nin yaşayan bir merkez olduğunu ifade ederek, buranın bir müze gibi gezilmemesi gerektiğini söyledi. “2023 yılına kadar bütün illerimizde bilim merkezlerimizi kurmak istiyoruz” diyen Işık, konuşmasını şöyle

sürdürdü: “Bu çağ dijital çağ. 4. sanayi devrimine dünya hızla gidiyor. Türkiye, ilk 3 sanayi devrimini tribünden izledi, biraz geriden takip etti. Şimdi 4. sanayi devrimini tribünden izleyen, geriden takip eden değil, bu 4. sanayi devriminin içinde bulunmak için önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda Intel’le birlikte bu bilim merkezi içinde ‘Sanayi 4.0 Laboratuvarı’ kuruyoruz. Sanayinin kalbi Kocaeli, sanayi 4.0’ın kalbi de olacak. Daha küçük yaşta yavrularımızın dijital üretimin ne olduğunu görmeleri, bu noktada merak uyandırmaları ve çocuklarımızın geleceğe şimdiden hazırlanmalarını sağlamak istiyoruz. Şu anda Türkiye’nin en önemli açıklarından biri proje kültürü. Proje yapmayı yeteri kadar bilmiyoruz. Bu kültür çocuk yaşlarda kazanılır.” Merkezdeki düzeneklerin yerli üretilmesinin önemine de değinen Işık, “Düzenekleri ithal edemeyiz. Buna büyük kaynak harcamak gerekiyor. Şu anda 25 milyon lira değerinde yerli düzenek üretimine başladık. Hedefimiz, bu bilim düzeneklerinin tamamını yerli

üretmek. Uluslararası standartlara uygun olarak geliştiriyoruz. Çoklu ortam ögelerinin bulunmasını ve mümkün olduğunca engelli kullanımına açık olmasını istiyoruz.”

Mas-Deha grup şirketlerinden olan 3D Mast, sektörün en gelişmiş 3 boyutlu yazıcılarıyla çarpıcı baskı örneklerini, Ankara’daki demo merkezinde tanıtıyor. Bir Mas-Deha kuruluşu olan 3Dmast firması yaklaşık 3 yıldır 3 boyutlu yazıcı sektöründe hizmet veriyor. Konuyla ilgili olarak; Satış Müdürü Aykut Aydoğan, İş Geliştirme Müdürü Mitat Beygu ve Müşteri Hizmetleri Koordinatörü Serkan Fitilcan sorularımızı yanıtladı. Ekip, seçimlerinin nedenini şöyle açıkladı: “Geleceği şekillendirecek olan 3 boyutlu yazıcı teknolojileri alanında ülkemiz genelinde 3D yazıcıların kullanım alanının bulduğu her sektörde ihtiyaçları en doğru şekilde tespit ederek en doğru çözümleri sunmak, müşterilerimize süreklilik sağlayan satış sonrası teknik destek hizmetleriyle katkı sağlamak istedik. Yakın zamanda da 3DSystems’in distribütörü olduk. Böylece 3D Mast, Türkiye’de 3D Systems’ın teknolojilerini tanıtma amaçlı en kapsamlı profesyonel demo merkezini kurdu.”

Merkezde, 3D Systems’ın en yeni 3 boyutlu metal baskı yapan makinesi dâhil, en gelişmiş 7 farklı teknolojisiyle çalışan makineler ve gerçek 3 boyutlu profesyonel üretim makineleri, gelen ziyaretçilere tanıtılıyor. 3 boyutlu dünyaya adım atacak kişi ve kurumlar, bu tanıtım sayesinde, yatırımlarını geliştirmeden önce ve doğru seçim yapmak için yeni fikirler

alabiliyorlar. Aydoğan, Beygu ve Fitilcan demo merkeziyle ilgili ayrıca şu detayları paylaştılar: “Yaklaşık 2 senedir faaliyette olan demo merkezinde Türkiye’nin dört bir yanından gelen firmalara tanıtım yapılmaya devam ediliyor. 3D Mast, kuruluşundan itibaren servis ve hizmet kalitesini her zaman ön planda tuttu. Bu ilkesini hep sürdürerek makine satışlarına başlamadan önce, satış ile teknik ekibine aylar süren yurt dışı ve yurt içi eğitimlerini aldırıp hizmet altyapısını da tamamladı. Türkiye’de 6 bölgede oluşturduğu merkezlerinde satışını yaptığı tüm makinelerin montajını ve satış sonrası hizmetlerini 3D Mast olarak kendisi vermekte. Firma, servis büro hizmeti almak isteyen ihtiyaç sahiplerini de, satışını yaptığı ve bu hizmeti veren kullanıcılarına yönlendiriyor.”

3 boyutlu baskı veya diğer adıyla ‘katmanlı baskı’; Türkiye’de yeni tanınmaya başlasa da dünyada yaklaşık 30

yıl önce adını duyurdu. Ekip, bu teknolojilerin tarihi süreciyle ilgili de şunları aktardı: “Bu konuda ilk keşfini 1983 yılında yapan Chuck Hull (Charles W. Hull) ilk patentini 1986 yılında ‘Apparatus for Production of Three-Dimensional Objects by Stereolithography’ ile aldı ve cihazlarını üretmek üzere ABD’de 3D Systems şirketini kurdu. O günden bu yana 3D Systems, hem dünya çapında konusunun lider şirketi oldu hem de 1500’ü aşkın patentle ürettiği makineler mimarlıktan eğitime, uçak endüstrisinden kuyumculuğa, diş hekimliğinden modaya kadar her yerde kullanılmaya başlandı. Özellikle CMYK baskı renklerini kullanarak tam renkli baskı yapabilen makinelerden 10 mikron katman kalınlığında çok hassas baskılar alabilen makinelere kadar prototip, reklam, üretim, tanıtım, eğitim ve mimari gibi sektörlerde tüm dünyada tercih edilen marka haline dönüştü.”

5G ile yazılımın öne çıktığı bir dünyaya giriliyor

Teknolojik güç, çocuklarımıza bilimi sevdirerek kazanılır

3 boyutlu yazıcılarda en kapsamlı demo merkezi Ankara’da kuruldu

tamamen mobil ve birbirine bağlı büyük toplum yaratmayı hedefleyen uçtan uca bir ekosistemdir. Standartlaşma ve patent geliştirme çok kritik” açıklamasını yaptı.

Yazılım tabanlı şebekeler fırsat olabilir

Seminerde düzenlenen, ‘5G: Fırsatlar ve Zorluklar’ paneline; Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.

Dr. Cem Ersoy, University of Ottawa – ITU’den Prof. Dr. Abbas Yongaçoğlu, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erdal Arıkan, ODTÜ’den Prof. Dr. Ali Özgür Yılmaz ve Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Ergen katıldı. Nesnelerin internetinin güzel bir uygulama ve kapsama alanı olacağını söyleyen Ersoy, TETAM’ın iş birliklerine model olabileceğine, çok katmanlı

bulut sistemlerinde senaryolarının bulunduğuna dikkat çekti. Yongaçoğlu, ‘drone’ların telsiz haberleşmedeki rolleri üzerine çalıştıklarını kaydederken Arıkan da 5G alt katmanlarında Türkiye olarak ne yapılabileceğinin düşünülmesi gerektiğini ifade ederek “Müşteri odaklı, ağı da içine alan çözümler üretilmeli. Yaratıcı çözümler geliştirmekle ilgili her türlü iş birliğini yapmak isteriz” dedi. “Şebeke teknolojilerini akıllı olarak nasıl kullanacağız?” sorusunu soran Yılmaz, “Uygulamaları yaratacak kişiler çok farklı disiplinlerden olacak. Teknolojiyi üretenler uygulamaları buluyor. Yazılım tabanlı şebekeler bizim için

fırsat olabilir” şeklinde konuştu. Ergen, BT’nin telekomdan çok daha hızlı ilerlediğini vurgulayıp “Konsolidasyon altyapısına, tek merkezden tek yazılıma, yazılım tabanlı şebekeye ihtiyaç var. Pazar bize bunu dikte ediyor” değerlendirmesini yaptı. Panelde; kalifiye iş gücünün önemi de vurgulandı.

ULAK bir başarı hikâyesidirEtkinliğin sonunda

değerlendirme yapan Ahmet Hamdi Atalay, “5G ile birlikte yazılımın öne çıktığı bir dünyaya giriyoruz” ifadesini kullandı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu dünyada nasıl yer alabiliriz diye beyin fırtınası yapıyoruz. Daha kolay katma değer sağlayabileceğimiz için uygulama tarafını hedef alıyoruz. ULAK bir başarı hikâyesidir; kamuoyunda yeterince kıymeti bilinmedi. Türkiye’de artık 4G’yi bilen 500 kişi var ve 5G’ye geçmek için de bu önemli bir altyapı oluşturuyor.”

soldan sağa: Aykut Aydoğan, Mitat Beygu, serkan fitilcan

Page 7: BThaber Sayı 1061

E-TOPLUM 729 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Her yıl olduğu gibi dünyanın dört bir yanından gelen yüz binlerce ziyaretçiye ev sahipliği yapan etkinlikte Türkiye’den de 20’nin üzerinde şirket ürün ve hizmetlerini tüm

dünyaya tanıtma fırsatı buldu. Argela, Aselsan, Cardtek, Defne, Emek Group, Etiya, Figensoft, General Mobile, Innovile Communications, Martin Telekom, Netaş, P.I. Works, Pubinno, Teksan, Telenity, TTG, Verscom ve Vestel, Dünya Mobil Kongresi’nde Türkiye’yi temsil eden şirketler arasında yer aldı.

Bu yıl “Mobile is everything – Mobil Her Şeydir” temasına sahip olan etkinlik bu yıl da oldukça hızlı başladı. Etkinlikten bir gün önce Huawei, Samsung ve LG amiral gemisi yeni ürünlerini tanıttılar. Huawei, iPad

Pro ve Microsoft Surface’e oldukça güçlü bir rakip olan Huawei

MateBook’u tanıttı. Samsung ise aylardır konuşulan yeni akıllı telefonu Samsung Galaxy S7’yi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in de katıldığı bir etkinlikle duyurdu. LG, modüler bir yapıya sahip olan G5’i ve birlikte kullanılacak olan aksesuarları tanıttı.

Bu yıl odak noktası 5GGeçtiğimiz yıl daha çok

giyilebilir cihazların konuşulduğu etkinlikte, bu yıl en çok konuşulan

konulardan birisi 5G oldu. Birçok şirket 5G’ye yönelik çalışmalarını aktarırken, prototipler ve 5G’nin nasıl bir teknoloji olacağına dair çeşitli testler de gerçekleştirildi. Etkinlikten bizim çıkardığımız sonuç ise 5G’nin daha önce tahmin edilen 2020 yılından daha önce hayatımıza gireceği oldu.

General Mobile’dan yeni androidone telefon

Dünya Mobil Kongresinde yeni telefonlarını tanıtan şirketler arasında Türkiye’den de bir şirket yer aldı. General Mobile yeni androidone telefonu General Mobile 5 Plus’ı etkinlikte düzenlediği bir basın toplantısı ile tanıttı. GM 5 Plus’ın sadece Türkiye’de değil diğer ülkelerde de satılması planlanıyor.

Türk Telekom, Korea Telecom ile anlaştı

Türk Telekom, Dünya Mobil Kongresinde, Korea Telecom ile yaptığı yüksek hızlı internet erişimi sağlayan GiGA LTE anlaşmasını duyurdu. LTE ve WiFi teknolojilerini bir araya getiren bu teknoloji sayesinde akıllı telefonlara yüklenecek bir uygulama sayesinde kullanıcılar 1000 Mbit’e varan hızları akıllı telefonlarında görebilecekler.

“Mobil her şeydir”

Dünya Mobil Kongresi,

22 - 25 Şubat tarihleri arasında

İspanya’nın Barselona şehrinde

gerçekleştirildi.

Bülent nevresBarselona

Dünya Mobil Kongresi ile ilgili hazırladığımız önümüzdeki haftalarda yayınlanacak olan yayınımızda etkinlikle ilgili daha birçok ayrıntıyı ve Türkiye’den katılan ziyaretçilerin görüşlerini okuyabileceksiniz.

Page 8: BThaber Sayı 1061

8 E-TOPLUM Edip Emil Öymen [email protected]

Hocalar, gazetecilik yapıyor

Senaryoya yapay zeka

Amerikan Bilgi Teknolojileri ve İnovasyon Vakfı (ITIF) tarafından yayınlanan “Küresel İnovasyona Ülkelerin Etkisi: Katkıcılar ve Direnenler” (Contributors and Detractors: Ranking Countries’ Impact on Global Innovation) raporunda Türkiye, 56 ülke arasında 37’inci sırada.

Listede “alıştığımız” bir yerdeyiz: Ortalarda. Ama, raporun en önemli özelliği, ülkelerin “etkisine” göre sınıflaması. Türkiye için, “İnovasyon Merkantilist” diyor. Bizimle beraber: Brezilya, Malezya, Rusya, Ukrayna, Vietnam, Tayland, Hindistan, Endonezya, Arjantin.

Diğer değerlendirme başlıkları: Schumpeterciler (Finlandiya, İsveç gibi). İleri Asya Kaplanları (Singapur, Japonya, Tayvan gibi). AB Avrupalısı (Almanya, Fransa gibi). AB Yükseleni (Slovenya, Estonya gibi). Adam Smithci (ABD, Kanada gibi). İnovasyon Takipçisi (Bulgaristan, Romanya gibi).

Neden Türkiye merkantilist (% 100 bir

tanım zor, ama belki “korumacı” diyebiliriz)? Bir yorumu, vizyoner iktisatçımız Güven Sak’ın şu paragrafında bulabiliriz:

“Şimdi bugünlerde TBMM’de kişisel verilerin güvenliğiyle ilgili kanun tasarısı tartışılıyor. Ben, vatandaşını potansiyel suçlu olarak gören anlayışın bugünlerde internet ve bilgi-iletişim teknolojileri bağlamında yeniden hortlamış olduğunu görüyorum. Kontrol ve ihanet önleme gayesi, iletişim hürriyetinin önüne geçiyor. Tarih bize ne diyor? Amerikan teknoloji liderliğinin kaynağı iletişim hürriyetidir. Biz pek farkında değil gibiyiz. Güvenlikçi yaklaşımlar inovasyonu engelliyor. Hürriyetçi yaklaşımlar inovasyonu tetikliyor. Türkiye, bir türlü güvenlik psikozunu aşıp kendine güvenemediği için ne tarihi ne coğrafyasıyla barışabiliyor, ne inovasyonun önünü açabiliyor.” (Türkiye’de değişim yapmak neden bu kadar zor? Dünya, 11.02.16)

Türkiye, inovasyonda merkantilist

29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Bilimcilerin, yaptıkları araştırmaları, sadece bilimcilerin değil, herkesin, hem de dünyada herkesin anlayacağı dille anlattıkları “vatandaş gazetecilik” sitesi Conversation (Sohbet) listesindeki akademik kurum sayısı 1,500’ü, katkı yapan bilimci sayısı 31 bini aştı. Sitenin 3 milyon kayıtlı üyesi var.

2011’de Avustralya’da 8 üniversite bir araya gelerek, “Vatandaş, bizim ne yaptığımızı bilmiyor. Biz çünkü işimizi bilimsel dergilerde, kongrelerde anlatıyoruz. Oysa vatandaşa da anlatmamız lazım. Ama bizim dilimizi, vatandaşın diline nasıl çevireceğiz?” diye sormuştu. Sonuçta, akademik dili gündelik dile çevirecek bir “arayüz” örgütlendi: Bilimden anlayan gazeteciler, bir tür yazı kurulu gibi, önlerine gelen akademik araştırmayı “habere” dönüştürmeye başladılar. Akademi, ilk kez, pek az insanın anlayacağı araştırmalarını pek çok insanın anlamaya başladığını gördü. Conversation üyesi akademik kurum sayısı bu 5 yılda 1,527 oldu. İçlerinde İstanbul’dan Bilgi ve 29 Mayıs üniversiteleri de var (ancak bu iki kurumun katkıları, araştırmadan çok, düz

Bir rejisörün, bir sinema oyuncusunun, bir senaryoyu baştan sona okuyup, notlar çıkartarak karakter tahlili yapmaya uğraşmasına son! Yapay zekayla çalışan ScriptHop (Hop diye senaryo) algoritması, bütün senaryoyu “okuyup” bütün karakterlere ait özellikleri “hop diye” çıkartıyor.

Karakter, senaryoda kaç kelime laf etmiş? Kaç kere görünmüş? Ne kadar süreyle ? Başka karakterlerle diyalogları gibi sayısal özellikler kadar,

daha “insani” özellikleri de ayırdediyor yazılım. Nasıl biri bu karakter? Ne gibi zafiyetleri var? Güçlü yanları nedir?

Yazılımın ortak mucidi senaryo analisti Scott Foster, şimdiye kadar 5,500 senaryo okumuş. 12 yıl bu işi yaptıktan sonra bilişimci Brian Austin’le, “otomatik senaryo okuyucu” bir yazılım geliştirmeye karar vermiş. Sonuç? Senaryoyu bir çırpıda okumak 4 saat alırken, bu yazılımla süre 4 saniye. Üstelik, karakterlerin yukarda yazılı

olan, olmayan özelliklerini de listeleyecek...miş.

Yapay zekaya tapınma dönemindeyiz ya, bir başka start-up da benzer bir iş yapmaya hazırlanıyor: ScriptBook’un yapay zekası, senaryoyu okuyup ticari başarı beklentisi hakkında fikir yürütecek. Filmlerin % 87’si gişede umulan hasılatı tutturamdığı için, film stüdyolarına, prodüksiyon şirketlerine, yetenek ajanslarına, dağıtımcılara ve yatırımcılara, “yüksek getiri sağlayacak senaryoları seçme” fırsatı verecek...miş.

Bu yapay zekalar,

belki düzsel mantıkla ve diyalogla ilerleyen ortalama filmlere yararlı olabilir? Ama felsefi derinliği olan, söylenmeyenlerin, sessizliklerin daha yoğun olduğu,

sinematografisi daha güçlü senaryoları da anlayacak mıdır? Bunu bilemeyeceğiz. Çünkü start-up’ların yükselişi haber olur, ama batışı haber olmaz.

makale tarzında). Conversation, kendisini

“Üniversite ve araştırma sektöründen; ama bağımsız veri, analiz ve yorum kaynağı” olarak tanımladı. Hedefi, bilimsel bilgiyi anlaşılır bir dille doğru iletmek.

Konularını; işdünyası, ekonomi, çevre, enerji, sağlık, tıp, siyaset, toplum, bilim, teknoloji diye böldü. Sitenin tepesinde, “Gazeteciliğe yeni bir bakış açısı” yazıyor. Gerçekten de, üniversite hocası ile gazeteci arasında kurulması zor görülen ilişkiyi kuran, yürüten yenilikçi bir anlayış.

Sitenin şimdi Avustralya, ABD, İngiltere, Fransa ve Afrika odaklı bölgesel şubeleri de var. Dünyanın çok geniş bu kesiminde üretilen bilimsel bilgiyi “anlaşılır” şekle getiriyorlar.

Bu siteye benzeyen bir başkasını 47 Amerikan üniversitesi öncülüğünde İngiliz, Kanada ve başka ülkelerden üniversiteler geliştirdi. Futurity (Gelecekçilik)

adlı site başlangıçta 35 üniversiteyle başlamışken, şimdi 62 üniversite ve 14 bin öğretim üyesi katılıyor. Siteye İsviçre’nin ünlü teknik üniversitesi (Einstein’in hem öğrencisi, hem de sonra hocası olduğu) ETH, Danimarka’dan Kopenhag, Avustralya’dan Melbourne ve Singapur’dan Ulusal Üniversite de katıldı. Türkiye’den kimse yok.

Bu sitenin kuruluş nedeni de, bilimsel çalışmalarını sadece akademik dergilerde ve kongrelerde açıklamakla yetinmek istemeyen üst kesim üniversitelerin dünya kamuoyu ile iletişim bağlantısı kurma ihtiyacıydı. İngilizcenin dünya dili olmasının sağladığı kolaylıkla, aynı dili konuşan farklı uluslardan hocalar, dünyaya bilimsel haberi, “gerçekliğinden” kuşku duyulmayacak bir biçimde iletiyorlar. Akademik bilgi, fildişi kuleden çıkıp, gündelik dilde, herkesin ilgisine sunuluyor. İki site, bir bakıma birbirinin rakibi.

Alicia vikan-der’in “robot” rolündeki “ex

Machina” oscar’da Görsel

Tasarım adayı

Page 9: BThaber Sayı 1061

bussion

Müşterilerimiz önümüzdeki

yıllarda ne kadar sipariş geçecek?

Analizlerimi

çalışma arkadaşlarımla

paylaşarak fikirlerini almak istiyorum.

Çalışanlarımızın performans trendi

nedir?

Sunucuların performansı

düştüğünde nasıl bilgilendirilebiliriz?

Bu ay ne kadar satış

gerçekleşti?

Hastanemizde hizmet süresi

nedir?

Bussion ile gerçek zamanlı olarak cevaplarınız hazır.

Tablet, akıllı telefon, desktop ayrımı yapmadan tüm platformlarda kullanabilirsiniz.

İstediğiniz veri kaynağına bağlayarak hızlı ve modern mimarisi ile veri analizinin en yeni yolunu siz de deneyin.

Üstelik yüzde yüz Türk Malı

Bussion bir ürünüdür.www.bussion.com

[email protected] 216 372 36 10

Maliyetlerimizi etkileyen faktörler

nelerdir?

Şirketimiz

hakkında sosyal medyada neler konuşuluyor?

Page 10: BThaber Sayı 1061

BİLİŞİM DÜNYASI10 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Utarit, ISO 9001:Kalite Yönetim Sistemi, OHSAS 18001: İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 27001:Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerine bir yenisini daha ekledi. Şirket, ISO 14001: Çevre Yönetim Sistemi ile çevreye verilen zararın en aza indirilmesi amacıyla sektör ve ölçek gözetmeksizin her işletmeye uygulanabilen ve gönüllülük esasına dayalı bir sistemi bünyesinde oluşturdu. Danışman firma ile bu konuda ilk olarak 2015 Haziran’ında görüşmelere başlandı.

Avnet, müşterilerine vCloud Air üzerine kurulu servislerin yönetimi hizmetini sunmak isteyen VMware vCloud Air Network Hizmet Sağlayıcıları için kaynak firma olarak seçildi. VMware Yönetilebilir Hizmet Sağlayıcısı (Managed Service Provider - MSP) modeli, vCloud Air Network Hizmet Sağlayıcıları’nın Avnet gibi kaynaklarla mevcut ilişkilerini korurken, VMware vCloud Air satışıyla yeni bir gelir kaynağı elde etmelerini sağlıyor. Programa dahil olan VMware vCloud Air Disaster Recovery ürünü de servis sağlayıcıların, veri merkezi arızası durumunda müşterilerinin işlerinin devamını sağlarken kamu, özel ve melez bulutlar arasında iş yüklerinin kolayca taşınmasını sağlıyor.

Böylece Avnet, EMEA

bölgesindeki vCAN Yönetilebilir Hizmet Sağlayıcıları programının kaynak firması haline geldi. Avnet aynı zamanda Türkiye’de vCAN MSP’ler için tek kaynak distribütör. Müşterilerin halihazırda mevcut veri merkezlerinde kullandıkları VMware teknolojisini kullanan VMware vCloud Air Network Servis Sağlayıcıları, yönetilebilir hizmetlerle birlikte müşterilerine güvenli kamu ve melez bulut hizmetlerini sunarak işlerini büyütme süreçlerini hızlandırabilir. VMware vCloud Air Network; daha dazla hizmet esnekliği, küresel bulut hizmetleri için daha fazla seçenek ve 100’den fazla ülkede lokal VMware vCloud Air Network Servis Sağlayıcısı imkanlarıyla müşterilerinin hizmetinde.

Her adımda çevresel duyarlılık ön planda

Avnet, EMEA bölgesikaynak firma olarak seçildi

Sürecin nasıl yönetileceği de böyle belirlendi. 21 Kasım 2015 tarihinde yapılan denetimlerin ardından, 26 Kasım’da belge alındı. Utarit Genel Müdürü Burak Tüzün, süreci şöyle anlattı:

“Danışman firmamız; ISO 14001 yapısının, işletmelerin çevreye verdikleri veya verebilecekleri zararların sistematik olarak azaltılması, mümkün olduğunca ortadan kaldırılması için geliştirilmiş bir yönetim sistemi olduğunu ilettiğinde, bu konuyla ilgili neler yapılabileceğini araştırdık. ISO 9001 Kalite Yönetim

Sistemi’nin olması işimizi biraz daha kolaylaştırdı. Standardın maddelerini ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi’nin prosedürlerine bağlı akışlarda ekleme yaptık. Tehlikeli atıkların bertaraf edilmesi, doğal kaynakların lüzumsuz kullanımı gibi konularda yapılabilecekleri kalite politikalarımız içerisinde yer almasını sağladık. Çevre konusunda duyarlılığımızın, çalışanlarımız ve müşterilerimiz üzerinde farkındalık yarattığını söyleyebiliriz.”

Tüm çalışanlarda

ve müşterilerde çevre konusunda farkındalık yaratmak hedefine işaret eden Burak Tüzün,

bunun gerçekleştiğini gördüklerini vurgulasa da, bu adımlarda daha yüksek verim beklentisinin de altını çizdi. Özellikle atık pil ve kullanılmayacak olan elektronik kartların imhası, lüzumsuz kullanımlar ile ilgili daha iyi, sistematik çözümler üretebileceklerine yönelik beklentisini dile getiren Burak Tüzün, “Her şeyden önce konulara bakış açımız değişti” yorumunu yaptı ve ekledi: “İş süreçlerimizi yürütür ve gözden geçirirken, tüm aşamalarda çevre başlığı dikkate alınıyor.”

Utarit Genel Müdürü Burak Tüzün

Mobil iş çözümleri konusunda 24 yıldır sektörde hizmet veren Univera, hizmetlerinin yanı sıra bu yıl 15’incisini düzenleyeceği Mobil Teknolojiler Günü etkinliği ile de birçok teknoloji üreticisi ve kullanıcısını bir araya getirecek. Bu yıl 6 Nisan’da, İstanbul Marriot Hotel Asia’da gerçekleşecek Mobil Teknolojiler Günü, birçok büyük firmanın konuşmasına ev sahipliği yapacak. Bu yılki özel konuşmacı ise CNN Türk Ekonomi Müdürü Emin Çapa olacak. Çapa, MTG’de iş dünyası ile akıllı sistemlerin şirket ekonomisine ve gelişimine katkılarını keyifli anlatımıyla paylaşacak.

“Mobil Teknolojiler Günü, bizim için olduğu kadar artık

katılımcılar için de çok önemli bir etkinlik haline geldi” diyen Univera Genel Müdürü Cüneyt Ersin, “Katılımcılar hem çözümlerle ilgili gelişmeleri ve yenilikleri öğreniyor hem de benzer iş süreçlerine sahip firmalardan deneyimlerini dinliyor, fikir alışverişi yapabiliyor. Biz de birçok sektör temsilcisinden, sahada ve depodaki iş süreçleri için ihtiyaçlarını öğrenme ve ürünlerimizi buna göre geliştirme fırsatı buluyoruz” yorumunu yaptı.

Bu yıl Zebra Technologies’in Ana Sponsor olacağı etkinlikte, Çaykur, Torku, Adel Kalemcilik, La Lorraine, Riot Games gibi farklı sektörlerde hizmet veren firmalar konuşmacı olarak

yer alacak. Konuşmalarında, özellikle saha satış ve dağıtım, sahadan bilgi toplama ve depo yönetimi gibi iş süreçlerini teknoloji ile nasıl yönettiklerini ve deneyimlerini anlatacaklar.

15. Mobil Teknolojiler Günü için geri sayım

Univera Genel Müdürü Cüneyt ersin

Network ekipmanları üreten CNet, Next&NextStar ile yaptığı distribütörlük anlaşmasıyla birlikte Türkiye’ye iddialı dönüyor. Ethernet, Fast ethernet ve Gigabit network alanlarında ürettiği kaliteli ürünlerle ABD ve uluslararası pazarda önemli bir müşteri kitlesine sahip olan CNet, ‘home networking’ ve ‘high power networking’ ürünlerinin sunduğu yüksek hız ve verimlilik ile müşterilerine düşük maliyetlerle etkin çözümler üretiyor. Ayrıca ürünlerin sağladığı güvenlik, güvenilirlik, kullanım kolaylığı, sınırlandırılabilir özelliklerinin yanında sağladığı servis kalitesiyle geniş çaplı talepleri karşılıyor.

CNet, devlet kurumları, şirketler, küçük ve orta ölçekli işletmeler, küçük ofisler ve ev ofisleri için ürettiği Fast Ethernet Kartları, Fast Ethernet Swichleri, Gigabit Ethernet Kartları, Gigabit Ethernet Switchleri, çift katmanlı SNMP yönetimi sağlayan Gigabit ethernet switchleri, kablosuz ağ ürünleri, SOHO ve SMB Broadband Routerları ve daha bir çok alanda hizmet verdiği geniş ürün yelpazesine 20 yılı aşan deneyimini ekleyerek müşterilerine güvenle hizmet veriyor.

CNet, Türkiye’ye, kullanıcıları heyecanlandıracak bir çok ürünle geldi. Bu ürünlerde başı çeken iki ürün Touchscreen Wi-Fi Extender ve Spotcam. İlki, geniş

çekim alanı ile Touchscreen Wi-Fi Extender. Wi-Fi Router yada Access Point cihazından aldığı sinyali, ev yada iş yerlerin kablosuz ağı görmediği ölü noktalara taşıyor. Herhangi bir ek bilgisayar ihtiyacı olmadan, kullanıcı dostu arayüzü dokunmatik paneli ile kolay kurulum imkanı sunuyor.

İkinci ürün ise, ev ve iş yerlerini gece gündüz canlı izlettiren ve dinlettiren kablosuz SpotCam Wi-Fi video kamera. Çift yönlü konuşma, gece görüşü özelliği yanında cloud kayıt desteğiyle sınırsız kayıt özelliğine sahip SpotCam Wi-Fi video kamera, kablosuz internet bulunan her alana kolaylıkla kurulabiliyor.

CNet, Next&NextStar ile yeniden Türkiye’de

Page 11: BThaber Sayı 1061

Verinin hacminde, yoğunluğunda ve çeşitliliğinde artış gerçekleşeceğini gözlemleyen Dell, 2016’da özellikle öne çıkacak, veriye dayalı beş eğilime dikkat çekiyor. Dünya çapında 27 bağımsız pazarlama derneğinden oluşan GDMA Birliği ve Amerikan araştırma ve danışmanlık firması Winterberry Group tarafından 3 bine yakın pazarlamacıyla gerçekleştirilen araştırma, pazarlamacıların yüzde 81’inin veriyi, çalışmalarındaki en önemli araç olarak tanımladığını gösteriyor. Büyük veriye ve veri analizine odaklanan Dell, bu yıl öne çıkacak veri odaklı eğilimleri şöyle sıralıyor:

Sensörlerin yükselişi: Şirketler, sadece sensörlerden

Uç kullanıcı analitik çözümleri alanında faaliyet gösteren Nexthink, Ümit Teknoloji ile ortaklık kurdu. Böylece Türkiye’de Nexthink ürünleri Ümit Teknoloji ile temsil edilecek ve dağıtılacak. Nexthink teknolojisi BT yapılarında giderek artan karmaşıklığı çözme konusunda fayda sağladığı gibi, CIO’lara BT yapısının görünümünü bir bütün olarak sunuyor ve BT altyapılarının dönüşümünde önemli avantajları beraberinde getiriyor. Bu ortaklıkla Nexthink ve Ümit Teknoloji; müşterilerine iş performanslarını geliştirmek ve mükemmelleştirmek için yeni fırsatlar sağlamayı amaçlıyor.

Türkiye’nin önemli bir BT patlamasından geçtiğini ve bu ortaklığın kuruluşlara doğru yatırımları yapmakta yardımcı olacağı beklentisini dile getiren Ümit Teknoloji Murahhas Üyesi Ali Camat’a göre, Ümit Teknoloji, Türkiye’de güvenilir bir BT çözüm sağlayıcısı olarak, özellikle finans ve telekom sektörlerinde çalışmaları ile öne çıkıyor. Ali Camat, “Nexthink’i portföyümüze katmak Ümit Teknoloji’nin BT yönetim yazılım pazarındaki konumuna güç katacak.

Kuruluşlar bu ortaklıktan yararlanarak BT altyapılarını daha iyi, daha verimli ve etkili yönetebilecekler” yorumunu yaptı. Nexthink Bölge Direktörü Ghassan AlKhalout da işbirliğini şu sözlerle değerlendirdi:

“Türkiye BT pazarını inceleyip araştırdıktan sonra, bu alanda tecrübesi olan Ümit Teknoloji ile işbirliği kararı aldık. Ümit Teknoloji satış ve satış sonrası faaliyetlerinde bizi temsil edecek, müşterilerimize birinci seviye teknik destek sağlayacak. Bizim teknolojimiz ve Ümit Teknoloji’nin tecrübesi bölgedeki kuruluşlar için çok faydalı olacak.”

Yüzde yüz yerli sermayeyle kurulan CPM Yazılım, farklı sektörlerden 500’ü aşkın müşteriden edindiği deneyimi Türkiye’nin dört bir yanına yaymak için çözüm ortakları arıyor. 2016 sonunda 20 ile ulaşmayı hedefleyen CPM Yazılım, 2017 sonunda tüm Türkiye’de yer almayı planlıyor. Hizmet ağını genişletmek için Türkiye’nin dört bir yanında çözüm ortakları arayan, “Yerli Yerinde Çözümler” sloganıyla yola çıkan CPM Yazılım, çözüm ortağı yapılanması ile satış sonrası müşteri memnuniyetini üst seviyelere çıkarmak istiyor. Halen Marmara, İç Anadolu, Ege, Doğu Anadolu’da 8 çözüm ortağı ve 10’dan fazla satış ortağı ile Türkiye genelinde hizmet veren CPM

Yazılım, yeni yapılanmayla 2016 sonunda 20 ilde, 2017 sonuna kadar ise Türkiye’nin tüm bölgelerinde çözüm ve satış ortağı yapılanmasını tamamlamayı hedefliyor. CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, çalışmaları ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Hedefimiz Türk sanayisine hizmet etmek, yerli yazılımın ve Türk yazılımcılarının farkını ortaya koymak. Kurumsal yapımızı geliştirmek için yaptığımız yatırımlar, özellikle 2016 yılında hız kazanacak. Türkiye’nin dört bir yanında müşterilerimize daha yakın olabilmek için bir atılım başlattık. “Çözüm Ortağı” ağımızı genişleterek müşterilerimize daha yakın olmayı hedefliyoruz.”

Web sitesini belirlenen kriterlere göre kişiselleştirilmiş versiyonlarını göstererek, içerikleri daha çok ziyaretçi ile buluşturmayı sağlayan “dönüşüm optimizasyonu” şirketi Frosmo, Türkiye’de UX alanında ilk çözüm ortaklığını SHERPA ile yaptı. Finlandiya merkezli Frosmo, 2008 yılından bu yana, karmaşık altyapı yazılımları nedeniyle hantallaşan web varlıklarını, geliştirme süreçlerini JavaScript ile ön yüze taşıyarak

çevikleştiriyor. Çok sayıda ülkede aktif olan Frosmo; dünyaca tanınan markaların da arasında bulunduğu 100’ün üzerinde firmaya binin üzerinde dijital varlık için hizmet veriyor. SHERPA da Frosmo çözüm ortaklığı ile yerli ve küresel müşterilerine veri ve davranış analizleri, sezgisel analiz, hipotez geliştirme, kullanıcı deneyimi tasarımı, kullanıcı arabirimi tasarımı gibi hizmetler de sunmaya başlayacak.

Merkezinde ‘veri’ olan5 temel eğilim öne çıkacak

Nexthink, Ümit Teknoloji ile Türkiye pazarında yerini aldı

CPM Yazılım’da hedef tüm Türkiye

Frosmo, Türkiyepazarında SHERPA ile var

veri toplama konusunda değil, anlamlı bulgular sağlamak için verinin nasıl analiz edileceği ve bu verileri gerçek zamanlı operasyonlarına nasıl uygulayacakları konusuna da kafa yoracaklar.

Algoritmaların gelişimi: Algoritmik/programlanmış yaklaşımlar, farklı alanlara genişleyerek yaygınlaşacak. Ayrıca, geleneksel kurallara dayanan ve site üzerinden alışveriş yapan müşterinin siteye nasıl geldiğini tespit edebilen last-click

Veri tabanlı tetikleyiciler şirketlere müşterileriyle doğru zamanda ve doğrudan ihtiyaçlarına yönelik iletişim kurma fırsatı veriyor.

Çapraz-cihaz sıkıntısı: Tüketicilerin kullandıkları cihazlar arttıkça, markaların birden çok ekranda aktif olan kişileri belirleyip hedeflemeleri zorlaşıyor. Şirketler da bunun üstesinden gelmek için değişmez ve olasılıklara dayalı metotların kombinasyonuna odaklanıyor. Müşterilerin farklı cihazlar üzerinden

gibi modellerden ziyade, pazarlamacılar algoritmik modellerden daha çok yararlanacak.

Tetikleyen dönüşümler: Veri tabanlı tetikleyiciler, mobil pazarlama alanında daha fazla yaygınlaşacak. Mobil dünyada şirketler; müşteri mağazaya girdiği anda onu algılayan sensörlerle kişiye özel iletişim ve teklifler yapma imkanı sağlayan yeni fırsatlarla karşı karşıya. Bu, şirketlere gerekli anlarda müşterilere anında yanıt verme fırsatı sağlıyor.

oturum açmalarını ya da kimlik doğrulamalarını isteyen şirketlerin sayısı artıyor. Birçok şirket veri yönetim platformlarını (DMP) ve diğer algoritmik çapraz-cihaz eşleşmesi yapan yöntemlere önem veriyor. Çapraz cihazlar arasındaki bu ayrılığı aşma çabası, tüm pazarlama çalışmalarının odağında.

Verinin demokratikleşmesi: İşletmeler veri-tabanlı yönetildikçe, çalışanların veriyle yetkilendirilmesi önem kazanıyor. Şirket organizasyonlarının her noktasında veriyi demokratikleştiren gelişmelere daha sık rastlanması beklenirken, verinin, analiz uzmanı olmayanlar için de önemli ölçüde esnek hale geleceği üzerinde duruluyor.

CPM Yazılım Yönetim kurulu Başkanı recep Palamut

Yakup Bayrak

BİLİŞİM DÜNYASI 1129 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

ümit Teknoloji Murahhas üyesi Ali Camat

Page 12: BThaber Sayı 1061

BİLİŞİM DÜNYASI12 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Voxporta Genel Müdürü Hakan İçduygu, yeni ürünler, versiyonlar çıkartırken uluslararası

tanınırlık yaratmaya, uzak hedefler bulmaya çalıştıklarına vurgu yaptı.

Konuşmasına LEAPvox’ı hatırlatarak başlayan Hakan İçduygu, bunun rafta ürün Ar-Ge’si olması açısından ilk Ar-Ge projesi olduğunu söyleyerek “Dünyada eşi benzeri olmasın dediğimiz bir modeldi. Bütünleşik iletişim ifadesinin vücut bulmuş haliydi” değerlendirmesini yaptı. Şu anda daha gelişkin bir bayi – satış kanalları olduğunun altını çizen İçduygu, “Şimdi artık çok net sınırlar var; ticari ürün grubu bölümü bulunuyor. Onun dışında kamu ve büyük kullanıcılar dediğimiz bir bölüm mevcut ki orada ‘Kurumsal’ dediğimiz ürün grubunu tercih ediyoruz; güvenilirlik ve erişilebilirlik açısından kamunun beklentisi farklı. Yakın zaman içinde başladığımız; savunma sanayine yönelik ürünler, alt ürün grupları var ve tüm bu bölümlerin hepsinin farklı ihtiyaçları ve beklentileri bulunuyor. Dolayısıyla şirketin geçmişinden gelen bilgi ve deneyimimizle ürünü paketlemek o tarafta zor olmadı” şeklinde konuştu.

Deniz Kuvvetleri Projesi tamamlandı

“Artık Voxporta’dan; yeni ürünler, satılan ürünlerin yeni jenerasyonu bekleniyor” ifadesini kullanan İçduygu, “Bugüne kadar bütünleşik yapılar kurgularken özellikle ‘Kurumsal’ tarafta endüstriye daha fazla uyar hale

Kişiden kişiye araç kiralama hizmeti sunan, Arda Aşkın, Erman Çağıral ve Güven Özyurt tarafından 2015 yılında kurulan Garajyeri, yurt içi ve yurt dışı yatırımcılarından aldığı yatırım desteği ile büyümeye devam ediyor. İlk yatırımını Doğa Girişim adına Ersoy Kiraz’dan alan proje, 2016 yılında da önemli bir yatırım aldı. Projeye yatırım yapanlar arasında Nevzat Aydın, Gökçe Kabatepe, Aydın Evren Özol ve Oytun Özer, Hakan Baş, Mert Bayram ve Kaan Karamancı gibi e-ticaret sektöründen isimlerin yanı sıra yabancı yatırım fonu Hummingbird Ventures da var.

400 bin doları Hummingbird Ventures’ten olmak üzere toplamda 800 bin dolar yatırım alan platform, 2016’da hizmetlerini çeşitlendirerek büyümeyi hedefliyor.

Garajyeri; araç sahiplerinin boşta duran araçlarından ek gelir elde etmelerini sağlarken, kiralık araç ihtiyacı olanların kendilerine en yakın mesafeden en uygun fiyata araç kiralamalarını sağlıyor. Web ve mobil uygulamaları aracılığıyla araç sahibi ve kiracıları bir araya getiren platform, kullanıcılarına kiralama yapmak istedikleri lokasyon ve tarihe uygun olarak

sunduğu araç listesi ile kolay bir fiyat karşılaştırma imkanı veriyor. Bu yapıda araç sahipleri, kiralamak istedikleri araç için istenilen bilgileri girerek sistemde kayıt oluşturuyor. Kiracılar ise ehliyet, TC kimlik numaraları, e-posta, telefon bilgilerini girip, Facebook hesaplarını bağlayarak beğendikleri araca kiralama isteği gönderebiliyor. Araç sahipleri kiralamayı onayladıktan sonra kiracı kredi kartı ile ödemeyi yapıyor ve araç sahibi ile kiracı buluşup anahtarı teslim ediyor. Kiracılar, “Ücretsiz kapıya teslim” butonunu kullanarak vale hizmetinden de yararlanabiliyor.

Hedef: Yurt dışında farkındalığı artırmak

geldik. Santral, bütünleşik olarak pek çok kabiliyet sunarken bunu ayırmamız istendi; parametrik olarak ayırmaya başladık, kendi içinde ürünlere dönüştü. Farklı marka ve modelde ürünlerle de entegre şekilde çalışıyor. Endüstri standardı neyse gerekli içeriği biz hazırlıyoruz. Deniz Kuvvetleri Projesi tamamlandı. Çeşitli platformlarda kullanılır şekilde sahada ürünlerimiz mevcut. Milli bir üretici olarak yerli imkânları kuruma açık kaynak kodu teslim edebilir şekilde sağladık” açıklamasını yaptı. İçduygu, ürünlerinin uluslararası standartlara uygun olarak hazırlandığına vurgu yapıp konuşmasını şöyle sürdürdü: “2016 için tamamladığımız bir Ar-Ge süreci var; Cisco, Avaya gibi firmaların telefon setlerinin tam özelliklerini bizim telefon santrallerimizde çalışabilecek şekilde derledik ve bunun için bize herhangi lisans ücreti ödenmesi gerekmiyor. Bu bizi endüstride daha farklı bir yere götürüyor; büyük bir fiyat avantajı sağlıyor. Yakın zamanda lansmanını da gerçekleştireceğiz. Çoklu sayıda telefon setinin, farklı markadan ürünlerini, bir senaryo içerisinde tek noktadan yönetilebilmesini sağlıyoruz.”

Ar-Ge ve inovasyonla sahaya çıkmak istiyorduk, şimdi artık sahadayız

Yılda 2 kez ‘Kamu Platformu’ düzenlediklerine dikkat çeken Hakan İçduygu, bu platformların kesinlikle ürün odaklı olmadığını, bir ‘konu’ seçildiğini, bu sebeple

de katılımın hep arttığını belirterek 2016 için hedefledikleri lansman dışında; 2. konularının LEAPhone versiyon 2 olduğunu; bunun da bir telefon santrali ve ses ağ geçidi olarak ayrı ayrı paketlenebildiğini aktardı. İçduygu, 2015 yılında İstanbul operasyonlarını da başlattıklarını belirtip satışı ağırlıklı olarak İstanbul’a kaydırdıklarını söyledi ve şu bilgileri verdi: “Türkiye’de 60’ın üzerinde bayimiz ve 2 adet distribütörümüz bulunuyor. İstanbul ve Ankara ofislerimizde eğitimlere devam ediyoruz. Ar-Ge ve inovasyonla sahaya çıkmak istiyorduk, şimdi artık sahadayız. Yazılım Ar-Ge’mizi de; Hacettepe Teknokent’e taşıyoruz. Yurt dışı fuarlara katılıyoruz, ihracat tarafında da varız. Sadece Türkiye’de satış yapmak ticari olarak izah edilebilir bir durum değil. Yeni ürünler, versiyonlar derken uluslararası tanınırlık yaratmaya çalışıyoruz. Ürünümüzün gerçekten beğenileceği uzak hedefler de bulmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda Güney Afrika açılımı bizim için önemliydi. Burada distribütör sıfatıyla bir firmayla çalışmaya başladık. Garanti politikamızın bir parçası da; ürünü sıfırıyla değiştiriyoruz. Bu hem Türkiye hem de yurt dışı pazar için çok büyük avantaj. Şu anda aktif şekilde Katar ve Suudi Arabistan’da bayilerimiz var. Meksika’da, Çin’de de bayimiz bulunuyor. Çin’deki bayimiz kendi yerli üreticilerinden çok bizim ürünümüze yüzde 100 güveniyor. Bu sene GITEX’E

gideceğiz. Orta Doğu’da farkındalığa ihtiyacımız var çünkü. Zaten hedefimiz; yurt dışında farkındalığımızı artırmak. Ticaret, iletişim teknolojilerinde kaçınılmaz. Yatırımlarımız devam ediyor.”

Yeni jenerasyon depolama ürünü: LEAPhub

İçduygu, inovosyon merkezli bir şirket oldukları için yeni bir ürünün yatırımını yaptıklarının haberini verdi ve bu ürünü depolama cihazı LEAPhub olarak aktararak “Artık depolamayla ilgili ihtiyaç çok büyük. Yapılması gereken şey; organik şekilde büyüyebilir depolama sistemleri. Bunlar, devrimsel; yeni jenerasyon depolama sistemleri oluyor. Uzun süredir Ar-Ge projemiz vardı. Mimari prensip olarak, disk başına işlemci; küçük hücrelerden oluşan kendi içerisindeyken anlamsız ama birlikteyken anlamlı hale gelen mekanizmalar. Bir birim için 4 birim yatırım yapılıyordu ki bu büyük bir israf. Artık önemli olan dağınık şekilde bulundurabileceğimiz

depolama sistemleri arasında bir ilişki olması, en azından bilginin bir ya da daha fazla yerde bulunması, disklerin değil. Bu bir bulut çözümü; yüzlerce sunucuya ulaşan bir ağ. Aynı veriye çok noktadan ulaşabilme prensibi var. En önemli konu; sanallaştırma ki bunun bir depolama tarafı bulunuyor. Ürünümüz; sanallaştırma denilen sistemlerle tam entegre çalışıyor. Sisteme küçük parçalarla başlayıp zaman içinde yatırım yaparak sistemi büyütebiliyorsunuz. Enerji tasarrufu da çok önemli. Biz konvansiyonel algının dışına çıkmaya çalışıyoruz. Bizi tanıyan kamu kurumları bunu denemek istiyor. LEAPhub ayrı bir markamız olacak; 2016-2017’de çok fazla sesimiz duyulacak. LEAPvoX büyümeye devam ediyor ama depolama alanında da ilerleyeceğiz. Tamamen ürünlerin satış hacmiyle ilgili olarak bir üretim hattı da düşünüyoruz; 2016-2017’de böyle bir hamle de gerçekleştirebiliriz.” TBMM’nin 3 yıldır aktif şekilde elektronik faks sunucu sistemlerini kullandığına, bunun da dünyadaki en büyük 3. sistem olduğuna dikkat çeken İçduygu, Dolmabahçe Sarayı’nın da bu sistemi kullandığını açıkladı. Hakan İçduygu, Ar-Ge tarafında ciddi büyüme hedeflediklerini kaydederek bunun içinde mevcut ürünlerin sektörel veya yurt dışı hedeflere doğru şekillendirilmesi olduğunu ifade ederek “Bu hiç bitmeyen bir döngü… İnşaat, otelcilik gibi çok sayıda sektörel çözüm de var. Bizi daha büyük yapacak şey; markanın hem tanınırlığı hem de müşterinin bizi inovatif ve hızlı bir şekilde tanıyor olması yani müşteri memnuniyeti” dedi.

Voxporta, yeni ürün ve sürümleri ile uluslararası tanınırlık yaratmaya, yeni

pazarlar bulmaya çalışıyor.

voxporta Genel Müdürü Hakan İçduygu

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

partnera_09.02.2016_con.pdf 1 09/02/16 09:46

Garajyeri’ne destekler devam ediyor

sedef Özkan

Page 13: BThaber Sayı 1061

Emobil Satış Destek ve Satınalma Yöneticisi Şükriye Özkurt, Nutanix yatırımı sürecini ve AirTies ile ilişkilerini şu sözlerle

anlatıyor: AirTies’a proje bazlı satışlar da dahil olmak üzere uçtan uca birçok alanda hizmet veriyor, tüm ekiple sıkı bağlarımızı koruyoruz. Kendileri ile daha önce yaptığımız büyük projeler olduğu için bunu da sıkıntısız biçimde hayata geçirdik. PoC’den ürün teslimatına kadar hiçbir alanda sıkıntı yaşamadık. Müşterinin kendi yapısını tanıdığımız, ayrıca ürüne de hakim olmamız avantajımız oldu. Nutanix

tarafında hem satış hem teknik başlıklarında arkadaşlarımız tüm eğitimlerini tamamladılar ve bu önemli bir uzmanlık. Nutanix’in geleneksel mimariden farkı, bir özelliği. Neredeyse tak-çalıştır bir çözüm olan Nutanix’in konumlandırması da kolay. Ölçeklenebilir olması ise farklı başlıklarda kurumda ihtiyaç duyulması halinde kolay genişletme imkanını sunuyor. Toplam sahip olma maliyeti bu yapıda çok daha hesaplı. Bu bütünsel bir çözüm altyapısı ile parçaları değil, entegre platformu elde ediyorsunuz.”

AirTies’ın farklı projelerde verimli işbirliklerine imza

attığı Emobil desteğiyle ve Exclusive Networks’ün Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği Nutanix çözümleri ile yatırım hamlesinin temelinde, çağrı merkezinin bir bütün olarak Erzincan’a taşınması yatıyor. İstanbul’daki merkezin ağırlığını Erzincan’a kaydıran AirTies, böylece çağrı merkezi operasyonunun da tamamına yakınını Erzincan’dan yönetir hale geldi. 2010 yılından itibaren Erzincan’da çağrı merkezi operasyonunun bir kopyası yerleşmeye başladı. Ancak söz konusu dönemde tüm sistemler İstanbul’dan yürüyordu. Nutanix yatırımı ile gelinen noktada ise Erzincan lokasyonu, AirTies çağrı merkezi operasyonunun yüzde 90’ını üstleniyor. İstanbul’daki çağrı merkezi operasyonu ise daha çok yabancı dilde destek gibi hizmetlere odaklanıyor. Bu arada AirTies, Erzincan’da çağrı merkezine ek olarak, bir Ar-Ge ofisi açtı ve sürekli geliştirilen bu merkezde cihaz testleri de yapılıyor. Operasyonun büyük bölümünün Erzincan’da yürüdüğü bir yapıda, sistemlerin bütünleşik çalışması önem kazanıyor. Bu yatırım adımları atılırken, geleceği öngörme hedefiyle, geleneksel mimarilere kıyasla ölçeklendirilebilir bir yapıya sahip olmak tercih edildi. 2015’te yatırım için karara varıldı. Exclusive Networks ve Emobil ile birlikte Nutanix çözümünü hayata geçirme çalışmaları ile Ocak 2016’da yatırımın konumlandırılması tamamlandı.

Tüm parçalar, tek mimaride7/24 çalışan, hele de uzak bir lokasyonda konumlanan çağrı merkezini ayakta tutmak, AirTies Kıdemli IT Mühendisi Aldemir Akpınar’ın da belirttiği gibi, farklı bir uzmanlık

Emobil çözüm ortaklığı ile kurulan Nutanix platformu, Airties

için uçtan uca fayda sağlıyorAirTies için temel öncelik; Erzincan’da çağrı merkezinin BT yapısında kesintisiz ve

sorunsuz işleyiş oldu. Emobil danışmanlığı ile konumlandırılan Nutanix çözümü işte tam da bu sorunsuz çalışan yapıyı ortaya çıktı ve operasyonel anlamda önemli faydaları

beraberinde getirdi.

sisteme ve yerinden yönetim imkanına kavuştuklarını vurguluyor. AirTies IT ve Sistem Mühendisi Cihan Çelik de yatırım konusunda, “Bu bütünleşik bir yapı ve olası bir sorunu tespit ve çözüm hızı yüksek. Karşımızda tek bir muhatap var ve tüm içerik onların onayladığı bir mimarinin parçaları. Bu da minimum sorun demek” yorumunu

yapıyor. AirTies, birçok farklı projede çalışmalar yürüttüğü Emobil’in desteği ile Nutanix gibi farklı çözümleri gündemine aldı. Erzincan’da kurulacak sistemin performanslı çalışmasının gerekliliği, çağrı merkezinde birçok başlıkta alınan gerçek zamanlı kayıtların hızlı biçimde sisteme entegre

olması, çağrı merkezinde çalışan kişinin iş sürecinde yavaşlık yaşanmaması temel öncelikler. Nutanix gibi tüm çözümleri içinde barındıran bir konsept, AirTies’ın tercih gerekçelerinde ön sırada. “Nutanix’ten PoC’ye geldiklerinde yapıyı zorladık, ortaya çıkan sonuçları somut biçimde gördük, böylece görüşler olumlu oldu”

diyen Aldemir Akpınar’a, Cihan Çelik şu eklemeyi yapıyor: “Çağrı merkezinin altyapısını yürüten danışman firmamızla çifte kontrol yaptık. Onların da desteğiyle, sistemi nasıl kullanacağımıza dair simülasyon hayata geçirdik ve sistemin ihtiyacımızı çözebileceğini gördük.”Gerçek zamanlı olarak Erzincan’daki merkezde her şey yedekleniyor ve çağrı merkezi, kendi başına ilerleyebilecek biçimde Nutanix üzerinde koşuyor. Böylece ana merkez de Erzincan halini alıyor. “İhtiyaç olan noktalarda bağımız var ve Erzincan yapımız, ihtiyaç duyduğu kaynaklar için yine buraya gelebiliyor” bilgisini veren Aldemir Akpınar, yatırımla ilgili şu detayı paylaşmadan geçmiyor: “Bugün çağrınız İstanbul’dan Erzincan’a aktarılıyor. Ama birkaç ay sonra doğrudan Erzincan üzerinden konuşacaksınız.” Geliştirilebilir ve ölçeklenebilir bir yapıBu yatırım ve beraberinde gelmesi beklenen performans artışı ışığında, istihdam bazında büyüme planları var. Erzincan’da çağrı merkezi ekibinin servis kalitesini olumsuz etkileyebilecek risk parametreleri bertaraf edilirken, bu yapının tam olarak devreye alınması hem müşteri hem çalışan memnuniyetinin artması sonucunu beraberinde getirecek. Yatırım odaklı beklentilerini Akpınar, şöyle detaylandırıyor: “Geliştirilebilir ve ölçeklenebilir bir yapı var. Yeni bir yapı ihtiyacımız olursa da sistemi kapatmadan, yani iş sürekliliğimiz kesintiye uğramadan yeni bir Nutanix çözümünü ekleyebiliriz. 2016 önceliğimiz bu yatırımın olgunlaşması. Bizi klasik bir sistem yapısından ve birçok farklı maliyet kaleminden kurtardı. Bulut bilişim, kurulum ve kontrol kolaylığı ile ihtiyaçlarımızı daha net görmemizi sağlıyor.”

gerektiriyor. Yani sektörün klasik algısı olan ‘depolama ve sunucu’ odaklılık, geleneksel altyapı işleyişi demek. Bu konuda farklı bir bakış açısı ile karşılaştıkları Nutanix’in, kutu çözümü ile Erzincan gibi uzak bir lokasyonda farklı bir çözüm alternatifi sunduğunu vurgulayan Aldemir Akpınar, bir bütün olarak her şeyi hazır bir

ENTEGRE PLATFORMU ELDE EDİYORSUNUZ

ADVERTORIA

L

Cihan Çelik AirTies IT ve Sistem Mühendisi, Aldemir Akpınar AirTies Kıdemli IT Mühendisi

www.exclusive-networks.com.tr

Page 14: BThaber Sayı 1061

14 GÖRÜŞ 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

HÜKÜMETİN KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA ACELESİ?ULUSAL

KÜRESELBİREYİN VERİLERİ KİME AİT?

BİREYSEL

OSMAN COŞKUNOĞ[email protected]/osman.coskunoglutwitter.com osmancoskunoglu

TEKNO-POLİTİK

biliyoruz. Bunun Mart ayında Avrupa Parlamentosu’ndan geçeceğini de biliyoruz. Böylece, 95/46/EC direktifinin çöpe atılacağını da biliyoruz. İşte bu gerçekler ışığında, hükümetin Mart ayına kadar, AB ile uyumlu bir KVK yasası çıkartmasının imkansız olduğunu yazmıştım. Fakat, hükümetimiz Mart ayında çöpe atılacağını bildiği 95/46/EC direktifine göre bir KVK yasası çıkartmak istiyormuş. İşte bunu bilemediğim için yanıldım.

Hükümetin bu kadar acele etmesinin nedeni? Eski AB direktifi Mart ayında resmen çöpe

atılmadan önce, eski direktifle uyumlu olma iddiasındaki bu yasayı çıkarmak istediği anlaşılıyor. İlginç olan, AB ile uyum amacıyla da çıkartılan bu yasa, TBMM AB Uyum Komisyonu’ndan geçirilmedi bile. Brüksel’de bu durumu AB bakanı Volkan Bozkır nasıl açıklayacak acaba? “Yıllardır bekledikten sonra, birden neden böylesine acele ettiniz? Birkaç hafta daha bekleyip yeni AB düzenlemesi ile uyumlu bir yasa çıkarmak yerine neden çöpe atılmak üzere olduğunu bildiğiniz eski AB direktifine göre yasa çıkardınız aceleyle?” sorusuna nasıl cevap verecek acaba?

Uyum Komisyonu’nda geçen sene başında tasarı tartışılırken ben de Alternatif Bilişim Derneği’ni temsilen oradaydım. “Bu tasarı 95/46/EC ile uyumlu olmaya çalışıyor ama AB çağdışı kalmış bu direktifi değiştirmek üzere” dediğim zaman komisyon başkanı “ama yeni düzenlemeyi bilmiyoruz, şimdi önümüzdeki 1995 direktifini almak zorundayız” diye konuyu kapatmıştı. Sonra, tasarı bir kenara atıldı ve seçimler gelince kadük oldu.

Şimdi, yani 2016 Şubat’ında AB’nin yeni KVK düzenlemesini

yasa tasarısını inanılmaz bir hızla TBMM’den geçirdi. Neden yanıldım? Ve neden hükümet böylesine bir acele içerisinde?

Yıllardır nedense çıkarılmayan KVK yasasına Türkiye’nin ihtiyacı var. AB de bu konuda sürekli baskı kuruyor.

Ayrıca, AB ile müzakerelerde

4 fasıl, KVK yasamız olmadığı

için açılamıyor. Dolayısıyla, AB’ye

uyumlu bir KVK yasası gerektiğini herkes biliyordu. Nihayet, 2015 Ocak ayında, bir KVK yasa tasarısı TBMM gündemine gelmişti. Milletvekiliyken üyesi olduğum AB

2015 Aralık ortasında açıklanan 64. Hükümet Eylem Planı’nında Kişisel Verilerin Korunması (KVK) yasasının ilk 3 ay içerisinde çıkarılacağı belirtiliyordu. Eylem Planı üzerine BThaber yazımda (http://bit.ly/1PtBQo9) bu hedefi inandırıcı bulmamıştım. Oysa, hükümet yeni KVK

Önce FBI – Apple çatışmasını özetleyelim. Geçen sene ABD’nin San Bernardino kentinde 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan terörist saldırısını gerçekleştirenlerden Syed Rizwan Farook polisle girdiği çatışmada öldürülmüştü. FBI, Farook’un iPhone’undaki bilgilere erişmek ister. Fakat, Farook’un şifresini bilmiyorlar. iOS sistemindeki güvenlik nedeniyle, eğer 10 kez yanlış şifre ile girilmeye çalışılırsa, telefon içindeki tüm bilgiler otomatik olarak silinecek.

Dolayısıyla, FBI, Apple’dan bunu aşacak yeni bir yazılım geliştirmesini ister. Apple reddeder, FBI mahkemeye gider, mahkeme de 1789’dan kalma bir yasaya dayanarak Apple’dan FBI’ın talebine uymasını talep eder. Apple CEO’su Tim Cook, özetle şöyle bir açıklama yapar (http://apple.co/20YEk9k) “Suçluları yakalamasına yardımcı olmak için FBI ile her türlü işbirliğini yaptık ve yaparız; fakat, bunu yaparken, tüm kullanıcılarımızın mahremiyetini ve gizliliğini riske atacak bir yazılım geliştirmeyi reddederiz; böyle bir yazılım bir maymuncuk gibi tüm şifreleri kırmak için

kullanılabilir.” Başka bir deyişle, sadece

FBI’ın gireceği bir arka kapı geliştirilirse, bunu herkesin kullanabileceği haklı kaygısıyla, Apple bu talebe karşı çıkıyor. Google, Facebook ve Twitter, ılımlı ve ürkek kelimelerle de olsa Apple’ın duruşuna destek verdi. ABD gündemine bomba gibi düşen bu konu, önümüzdeki günlerde hem toplumda hem mahkemelerde hem de siyaset ortamında tartışılacak ve biz de bunun izleyeceğiz. Şimdiden ABD yasama organlarında bir tartışma başladı bile. Başkanlık yarışındaki aday adaylardan, Cumhuriyetçi Donald Trump açıkça FBI’a destek verirken, Demokrat aday adayları Hillary Clinton ve Bernie Sanders ise şimdilik ne Apple ne de FBI yanında yer aldı. Fakat, Obama’nın tam olarak FBI’a destek olmadığını, Apple’ın

endişesine kısmen de olsa hak verdiğini söyleyebiliriz.

Burada, önemle vurgulanması gereken gerçek şudur: Bu sadece bireyin mahremiyetini korumak ile ilgili bir konu değildir. Yaygın bir “benim saklayacak birşeyim yok, dolayısıyla bana ne mahremiyetten” düşüncesi yanlıştır. Hatta, dijital aygıtlarımızın güvenli olması sadece bazı finansal (örneğin, kredi kartı) şifrelerinin çalınmasını önlemenin de ötesinde bir öneme sahiptir.

Cihazlarımızın sağlam şifreleme ile korunması, bireyin ve toplum olarak hepimizin güvenliği ile ilgilidir. Eğer, dijital aygıtlarımız, Apple’ın yaptığı gibi, ciddi bir şifreleme sistemi ile korunmazsa, ortaya çıkacak sorun sadece aygıtımızdaki bilgilerin çalınması ile sınırlı değildir. Aygıtımız bir

organize suç örgütü veya otokratik devlet kurumu tarafından da hecklenebilir. Hatta, aygıtımız, bir saldırı botnetine eklenebilir. Bu durum, internetin toplu güvenliği için, yani internetteki herkesin güvenliği için bir tehdittir. İşte bu nedenle, iOS’de Apple’ın kendisinin bile kıramayacağı bir şifreleme sistemi vardır. FBI ise sadece kendinin kullanacağı bir arka kapı talep etmektedir. Sadece terörist Farook’un telefonunu değil, tüm Apple telefonların şifresini kırabilecek bir “maymuncuk” talep etmektedir. Sadece kendisi kullanacağı için bunun genel bir tehdit içermeyeceğini iddia etmektedir. Apple ise buna katılmıyor.

Devlet kurumları ve konuyu tam anlayamayanlar, ortada bireyin terör karşısında güvenliği ile mahremiyeti arasında bir tartışma var gibi durum yaratıyorlar. Yani, güvenlik ve terörle mücadele uğruna, bireylerin şifreleme ile korunmasında arka kapı talep ederek sadece bireyin mahremiyetinin tehlikeye atıldığı sanılıyor. Oysa, cihazlarımızda güvenilir şifreleme olması, arka kapı olmaması, sadece bireyin mahremiyeti için değil, internetin toplu güvenliği için de gereklidir. Apple da bunu savunmaktadır, FBI’dan gelen talebi, tüm müşterilerinin güvenliği için reddetmektedir.

Avrupa Parlamentosu’nda Mart ayında oylanıp kabul edilmesi beklenen, kişisel verileri koruma düzenlemesinin en beğenilen yönlerinden biri, bireyin kendi verileri üzerindeki kontrol hakkını tanıması ve bunu teminat altına almasıdır. Özetle (http://bit.ly/1J9ZUdt): Birey verilerinin nasıl işlendiğine dair bilgiyi, açık ve anlaşılır bir şekilde alma hakkına sahip olacak; birey verilerini bir hizmet sağlayıcıdan diğerine kolayca taşıyabilecek; verisinin kullanılmasını istemeyen birey (unutulmak hakkı gibi), meşru bir engel olmadıkça, kişisel verilerini sildirebilecek; kişisel verilerinin bulunduğu özel veya kamu kuruluşu hacker saldırısına uğrarsa, birey derhal haberdar edilecek. Ayrıca,

düzenleme, AB yurttaşı bireylerde bu konuda farkındalık yaratacak, bilgilendirecek ve bilinçlendirecek girişimlerin yapılmasını da öngörüyor.

Yeni düzenleme Avrupa Parlamentosu’ndan geçtikten sonra, AB üyesi ülkeler bu düzenleme ile uyumlu yasaları geçirecek. Kişisel verilere devletin güvenlik nedenleriyle erişme hakkı konusunda bazı istisnaların ülke yasalarına konma ihtimali şimdiden endişe kaynağıdır. Fakat, AB yurttaşlarının ve ilgili STK’larının, bireyin mahremiyeti ve güvenliği konusundaki duyarlılığı nedeniyle, AB ülkelerinde hükümetler - bizde yeni geçirilen yasada olan gibi - geniş istisnalar koymakta zorlanacaktır.

FBI – APPLE ÇATIŞMASI NEDEN HEPİMİZİN GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ?

Page 15: BThaber Sayı 1061

Kurumsal güvenlik alanında yılın işbirliği haberi, Blue Coat ve BNTPRO’dan geldi.

İlk adımı eğitim merkezi olarak başlayacak olan bu işbirliği, kısa bir zaman içinde destek ve bakım hizmetlerini de kapsayacak. Bu işbirliğinin Türkiye’de kurumsal güvenlik pazarını büyütmesi bekleniyor. Her iki şirketin de sicili dikkate alındığında bu beklenti çok gerçekçi görünüyor. Zira Blue Coat, Gartner raporlarında son 8 yıldır alanında lider durumundayken; BNTPRO ise Juniper Networks ile yürüttüğü yenilikçi işbirliği sayesinde Juniper’ın cirosunun son 5 yılda yaklaşık 10 kat artmasında önemli bir rol üstlenmişti. Türkiye pazarında önemli gelişmelere neden olması beklenen bu işbirliğinin detaylarını BNTPRO Genel Müdür Yardımcısı Semih Yüksel ve Blue Coat Ülke Müdürü Hasan Gültekin’den öğrendik.

Semih Yüksel: Blue Coat ve BNTPRO işbirliği hakkında bilgi verir misiniz? Bu işbirliği neleri kapsıyor? Blue Coat’un özellikle Proxy Gateway çözümleri ile sektörün global lideri olmasından dolayı böyle bir işbirliğine karar verdik. Bu işbirliği kapsamında BNTPro, Türkiye’deki tek Yetkili Blue Coat Eğitim Merkezi oluyor. Böylece mevcut müşterilere ilave olarak potansiyel Blue Coat müşterileri için de pozitif bir fark yaratılmış olacak. Eğitim merkezi olmanın yanı sıra kurulum, bakım-destek ve yedek ürün konularında da hizmet vereceğiz. Aynı zamanda projelerde, müşteriler ve entegratörler Blue Coat konusunda yetkin olan mühendislerimizin tecrübelerinden de faydalanabilecekler.

Semih Yüksel: Bu işbirliği çerçevesinde nasıl bir yatırım yaptınız? Bu işbirliği kapsamında 3 mühendisimiz için eğitim yatırımı yapıldı. Sertifikasyon ve eğitimlerini tamamlayan arkadaşlarımız müşterilerden gelen kurulum, destek ve danışmanlık taleplerini

karşılamaya hazır. Ayrıca destek verilecek firmalardan gelecek olan yedek ürün talebini karşılamak üzere ürün yatırımı da yapıldı.

Semih Yüksel: BNTPRO ve Blue Coat kurumsal güvenlik pazarında nasıl bir farklılık yaratacak? Blue Coat çözümlerinin kalitesini BNTPRO desteğiyle buluşturduk, böylece sektörde alanında lider iki firmanın sağlamış olduğu bu

işbirliği ile müşteriler ürün kalitesinin yanında en üst düzey hizmet alma şansına da sahip olabilecekler.

Hasan Gültekin: Blue Coat Türkiye pazarında kendine güçlü bir iş ortağı buldu. Blue Coat Türkiye pazarını nasıl görüyor ve BNTPRO ile birlikte hedefleriniz neler?Türkiye bilişim sektöründe yapılan projeler ve yetişmiş insan kalitesi ile her zaman öncü ülkelerden biri olmuştur.

Güvenlik pazarı özelinde ise ülkemizde hem regülasyonlar hem yaşanan birtakım olaylar hem de yine kurumların öncü kimliği sayesinde birçok yenilikçi proje halen hayata geçirilmekte veya geçmesi planlanmakta. Türkiye Blue Coat için potansiyelinin büyüklüğü sebebiyle kesinlikle heyecan verici bir pazar.BNTPRO, network altyapı çözümleri konusundaki önemli deneyimi, eğitim ve servis alanlarındaki güçlü insan kaynağıyla ön plana çıkan bir firma. Blue Coat olarak hem servis hem de eğitim alanlarında önemli bir iş ortağımız durumundalar. Kendilerini şu anda eğitim merkezi ve ilerleyen dönemde 1. ve 2. seviye destek konularında da katma değerli partnerimiz olarak konumlandırmış durumdayız.

Hasan Gültekin: Blue Coat’un ürün portföyünde neler var? 2016’da hangileri ön planda olacak?Blue Coat’un portföyü ağ güvenliği ve performans olarak 2 ana başlıkta toplanıyor. Ağ güvenliğinde amiral gemimiz Fortune Global 500 firmalarının yaklaşık yüzde 80’inde şu anda kullanılmakta olan İnternet Güvenliği & Proxy cihazlarımız. Bu çözümün tamamlayıcısı olarak sandbox ve malware tarama fonksiyonlarını içeren başarılı bir APT çözümümüz bulunuyor. Yine bu aralar çok sık gündemde olan geriye dönük forensic incelemeye olanak tanıyan Security Analytics ve SSL trafiğini görünür hale getiren SSLVA ürünlerimiz de yerel pazarda yakın takip edilen ve ilgi uyandıran çözümler.Performans ürün ailesinde de özellikle eğitim kurumlarının hiç bitmeyen bandwidth ihtiyacını kontrol altına alan Packet shaper ve dağıtık yapıdaki firmaların merkez ve şubeler arası trafiğini optimal hale getiren M5 öne çıkan ürünlerimiz.Bunların haricinde Blue Coat, bulut tabanlı uygulamaları yoğun şekilde kullanan firmaları korumaya alacak bir çözümü yakın zamanda duyurdu. CASB olarak adlandırılan bu yeni koruma kavramını önümüzdeki günlerde sık sık duyuyor olacaksınız.

Blue Coat Türkiye’de BNTPRO ile büyüyecekAlanlarında lider Blue Coat ve BNTPRO, işbirliğine gittiklerini duyurdu. Yetkili Eğitim Merkezi olarak başlayıp, Destek Merkezliği ile devam edecek olan işbirliğinin hem Blue Coat’un Türkiye pazarında büyümesinde, hem de Türkiye’de kurumsal güvenlik pazarının büyümesinde önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor.

Blue Coat - Öne Çıkanlar

BNTPRO – Öne Çıkanlar

• Fortune Global 500 olarak adlandırılan dünyanın sektör bağımsız en büyük 500 firmasının %78’i küresel olarak Bluecoat ürünleri kullanmaktadır.• Web filtreleme, antivirüs ve gelişmiş ısrarcı ataklara karşı korumada Gartner’ın da referans gösterdiği 8 yıllık liderliği bulunuyor. • Politika tanımlama, kategorizasyon, web filtreleme ve zararlı içeriğin analizi ve raporlama konularında sektördeki tüm rakiplerinden üstün kılan patentli özelliklere sahiptirler.• Blue Coat ProxySG ayrıca kurum özelinde kullanılan DLP, SIEM gibi güvenlik çözümleri ile de tam uyumlu olarak performans kayıpsız bir şekilde çalışmaktadır.

• Blue Coat yetkili eğitim merkezi olduğunu duyuran BNTPRO, ayrıca, Juniper, F5 ve Suse Linux için de 45 kişilik kadrosuyla teknik destek hizmetleri sunuyor. • Çok sayıda global başarı ödülünün de sahibi bulunan BNTPRO, son olarak Şubat 2016’da Juniper Networks tarafından “EMEA SOUTH Partner of the Year” ile Yılın İş Ortağı ödülüne layık görüldü. • Teknik destek merkezi olması nedeniyle deposunda, yaklaşık 5 milyon dolarlık bir yedek parça stoğu bulunuyor.

Page 16: BThaber Sayı 1061

BİLİŞİM DÜNYASI16 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Brother Türkiye, Brotherkampanya.com sitesini 2015 Mayıs’ında hayata geçirdi. Bu yapının hedefi olan son kullanıcılar

katma değeri bilfiil görürken, Brother Türkiye Planlama Müdürü Korhan Ersan’ın verdiği bilgiye göre, ilerleyen süreçte bayiler de bu yapının sunduğu katma değeri anladı. “Son kullanıcılara baskılama çözümlerinde kampanya çok yapılan bir şey değil. Genelde satış planlamasında toptancılar ya da bayiler için yapılan kampanyalar vardır. Ama biz ürünlerimizin son kullanıcıya da gitmesini ve nasıl gittiğini takip edip, son kullanıcı tarafında bir talep oluşturmayı istiyoruz” beklentisini dile getiren Korhan Ersan, ekledi: “Daha çok zincir mağazalarda etkili olmasını beklerken, Karadeniz başta olmak üzere Anadolu’daki bayiler de bu çalışmayı çok sahiplendi. Onlar bu yapıyı müşterilere bir satış argümanı olarak sunuyorlar. Böylece nihai tüketiciye ulaşımda kanal sayımızı artırdık. Japonya merkez de bu çalışmalarımızı takdir ediyor.” Dijitalleşme adımlarının iki temeli olan Brotherkampanya.com ve Brothersatınal.com, 2016 yılı beklentileri ve Japonya’dan Türkiye pazarına bakış Korhan Ersan ile sohbetimizde:

n Bu yapı ile hedefleriniz neler oldu?

Yasal zorunluluklar nedeniyle kağıt çıktı ihtiyacı hep var. Bu küresel bazda da böyle. Temel amaç ise orijinal sarf malzemesi kullanımını artırmak ve son kullanıcılarımızı tanımak. Bu yapı ürünlerimizi daha da iyi tanıtma imkanı veriyor. Ayrıca son kullanıcı nezdinde bir CRM altyapısını kendi içimizde geliştiriyoruz. Bu platformumuzla tekno market köprümüzü genişletiyor, kendimiz iletişim kuruyor, veri tabanımızı geliştiriyoruz. Bu platformu tanıtmak için tüm dijital medyayı

İhtiyaç hiç bitmiyor, üstüne üstlük, beklentiler de çeşitleniyor

kullanıyoruz. Bu yapı son kullanıcı için. Ama kanal da talebi görüyor ve toptancılarımız da bayilerini aylık kampanyalarımız konusunda sürekli bilgilendiriyor. Böylece tüm satış kanallarımızı entegre ediyor, kullanıcının ürüne hangi kanaldan ulaştığı gibi bilgileri ölçebiliyoruz.

n Kanaldaki iş dengesi bozulmuyor yani.

Tüm kanallara aynı ürünlerle gidiyoruz ve sağlıklı bir rekabetin korunması gerektiğini biliyor, kampanyalarımızda buna dikkat ediyoruz. Ayrıca artık her şey online. Birkaç dijital platformda tüm bayilerimiz online mağazalarına sahipler. Bizim de aktivitelerimiz tüm kanalı kapsıyor ve kanal yapılarını bozmamasına özen gösteriyoruz.

n Bu yapıda seçtiğiniz ürünler ve kriterleriniz neler?

Ürün gamımızda giriş seviyesi ürünlerimiz, son 2 yıldır oran olarak çok fazla tercih ediliyor. Geleneksel olarak en güçlü olduğumuz nokta çok fonksiyonlu ürünler, yani faks, fotokopi, tarayıcı olan çözümler. Yüzde 70 oranında lazer teknolojisini kullandığımız, siyah-beyaz mono ürünlerimiz var. Mürekkepli tarafta da sarfının çok uygun olduğu çözümler var. Çünkü sarf maliyetlerimiz ve üretim kapasitemiz çok değişti. Mürekkep tarafında özel ürünlerimizi öne çıkartmaya çalışıyor, lazer ve mürekkep

arasında denge oluşturuyoruz. Eskiden sarf malzemeleri çok pahalıydı, ama artık tüm üreticilerde bu yapı değişti. Mürekkep tarafında herkes sarf maliyetlerini uygun hale getiriyor. Yani mürekkepli yazıcı kanalı her zaman var.

n Peki ya Brothersatınal.com?

Brothersatınal.com, dijitalleşme projemizin ikinci ayağı. Temel amaç ise tüm sarf malzemelerimizi ulaşılabilir hale getirmek. Bu sadece güncel ürünlerimiz için değil, misal 5 yıl önce ürünümüzü almış ama sarfına ulaşamayan kişinin mağdur olmasını önlemek de hedefimiz. Hem bireyler hem Anadolu’da bir bayimiz kendisinde olmayan sarf malzemesini buradan temin edebiliyor. Uyguladığımız fiyat politikasının da kanal iş ortaklarımızı rahatsız etmemesine dikkat ediyoruz. Yani iş ortaklarımıza rakip olmak gibi bir derdimiz yok. Bir çağrı merkezimiz var, online olarak da talepleri alıyoruz. Misal Sivas ilinde ürünlerimizi satan firmaları biliyoruz ama hangisinde hangi ürün var, bunu tespit vakit alabiliyor. Müşteri aradığında sorunu çözmek, hizmeti 7/24 vermek, iş ortaklarımızın stoklarından bağımsız her an tedarik yapabilir olmak önceliğimiz. Orijinal sarf kullanımını çok iyi anlatmamız gerektiğini de biliyoruz.

n Orijinal ile ne gibi farklar söz konusu?

Temelde orijinal sarf malzemeleri; muadil veya tekrar doldurmalardan çok daha verimli. Brother olarak özel bir toner tozu kullanıyoruz. Tüm cihazdaki kalibrasyonlar, tonerimiz içindeki tüm mekanik, bunlara duyarlı. Belirli gramajda, belli boyutta toneri işleyebilecek ürün hazırlıyorsunuz ve o malzemenin boyutu, gramajı değiştiği zaman işleyiş de bozuluyor. Toner, elektriğe karşı duyarlı bir malzeme. Biz kendi sarf malzemelerimizle ne kadar şarj vermemiz gerektiğini biliyor, tüm adımları ölçekleyebiliyoruz. Cihaz eskidikçe veya o toner kullanıldıkça, çıktı kalitesinin değişmemesi için cihaz kendi içinde tüm kalibrasyonlarını yapıyor. Tüm bu ayarlamaları fabrikada kullandığımız ve bizim belirlediğimiz toner üzerinden yapıyoruz. Ama siz aynı malzemeyi kullanmadığınız zaman, çıktı kaliteniz aynı olmayabiliyor. Cihazın aksamlarının zarar görmemesi için de orijinal sarf kullanılmalı.

n Bu konuda Türk tüketicilerdeki farkındalığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Almanya, İngiltere gibi ülkelerde orijinal sarf kullanımı yaygın. Ama bizde böyle değil. Bu nedenle üzerimize düşen daha büyük sorumluluklar var. Farkındalığı oluşturmamız gerek. Ev de olsa, ofis de olsa kişi bu başlıkta bir yatırım yapıyor. Bu yatırımın güvenliğini de üstlenmeye çalışıyoruz. Makinalarımız sağlamdır ve onu iyi besler, iyi bakarsanız size yıllarca hizmet eder. En güçlü olduğumuz nokta, çok dayanıklı ve güvenilir ürünlerimiz olması. Kullanıcılar da bunu biliyor. Her baskılama ürününü biz üretiyor, kendi teknolojimizi geliştiriyoruz. Sektöre veya ihtiyaca bağlı bazı

yazılımları dışardan alsak bile tüm üretim kendi içimizde ve yazılım konusunda da çok güçlüyüz.

n 2016 yılı hedefleriniz ve projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Son kullanıcının yanında B2B alanında, yani kendi bayi yapımızda projelerimiz var. Bayi tarafında bir sadakat programı başlattık, partnerlerimizi ödüllendirdiğimiz bir program yarattık. Tüm partnerlerimizle olabildiğince yakın ilişki kurmak istiyor, onları markamızı geliştirmenin bir aracı olarak görüyoruz. 2015 yılı, BT sektörü için zordu. Beklemeye alınan yatırımlar var. Bu yıl kamu yatırımlarının artmasını bekliyoruz ve bu, her şeyi etkileyecek. Anadolu’da kamunun faaliyeti, ekonominin en büyük gücü. Özel sektör de bunu bekliyor. Yeni ürünlerimiz geliyor ve Mart ayı ile tanıtıma başlayacağız. Kurumsala yönelik, ürün yelpazemizi daha da güçlendirecek bu ürünlerle hem kanalda gücümüzü artıracağız hem de yeni girmeye başladığımız kanalları güçlendireceğiz. 2016’nın 2015’e kıyasla daha iyi olmasını bekliyoruz. Dijital tarafta daha aktif olacağız. Veri tarafını arka tarafta birbiri ile konuşur hale getirmek için de çalışmalarımız olacak. Tüm kanallar tek platformda entegre olacak. Bu, iş analitiği adına önemli ve proaktif olma gücümüz artacak.

Brotherkampanya.com ve Brothersatınal.com, kanal yapısını

geliştirmekle kalmıyor. Brother Türkiye’nin ‘orijinal sarf malzemesi’ felsefesinin yeni bir adımı oluyor.

Brother Türkiye Planlama Müdürü korhan ersan

Handan Aybars

“Kağıt baskı ihtiyacı her zaman var. Her eğitim kademesinde ödevlerle, tezlerle renkli yazıcı ihtiyacı beraberinde geliyor. Ama dijitalleşme de etkisini gösteriyor. Çünkü üretimimizi de planladığımız orta düzey kullanıcı, Brother olarak en güçlü olduğumuz alan. Bu kesim giderek dijitalleşiyor ve buna uygun ürünler sunmaya özen gösteriyoruz. Her türlü mobil destekleri olan ürünlerimiz var ve dijital dönemde yeniliklere devam ediyoruz. Akıllı mobil cihazlar

hangi platformda olursa olsun, mobil biçimde Brother’dan baskılama imkanı var. Bunun için uygulamalarımız da var. Özellikle son 1 yılda doktorlardan ciddi talep geldi. Bu kapsamda birçok hastaneye çözümlerimizi sunduk. Dijitalleşme ile baskı ihtiyacı azalmıyor aslında. Bunun yerine, farklı çözümler ve baskı teknikleri kullanıcıların tercihi. Ayrıca bunu sadece baskı almak olarak düşünmeyelim. Bir belgeyi mobile aktarmak için tarayıp dijital ortama

taşıyabiliyorum. Yani baskı denilince, sadece ‘çıktı’ akla gelmemeli. Bu yönüyle yazıcı dediğimiz araçlara yönelik talep hiç düşmüyor, ama beklentiler çeşitleniyor. Basılan toplam sayfa sayısı düşüyor ama bazı kesimlerde baskı sayısı eskiye nazaran artıyor. Özellikle kurumsal tarafta kağıt baskı ihtiyacı hep var. Kamunun e-Dönüşüm ile birçok sektörde çalışmaları dijital hale getirme çabası var. Ama bir yandan da yazıcılar hep gereklilik.”

BeklenTİ sADeCe ‘YAZDırMAk’ Değİl

“Bu uygulamamızda kullanıcılarımız; satış sonrası teknik destek amaçlı sorularına yanıt bulabilir, kullanım kılavuzları gibi tüm satış sonrası desteği alabilir. Küreselde bir veri bankamız, burada tüm ürünlerimizle ilgili hem sürücüler hem dokümantasyon ve teknik bilgiler var. Asya bölgesinde bir tek Çince ve Türkçe desteği sunuluyor. 6 yıl önce çok yoğun baskı ile bunu aldık ve bizim için çok önemli. Sık sorulan sorular üzerinden neredeyse teknik destek verebilecek kadar güçlü bir platform. Bu veri bankasını mobil uygulama ile erişilebilir hale getirdik. Yani mobil uygulamadan sarf bilgisi aldığınızda, bunu satın almak istediğinizde mobil uygulama, kullanıcıyı brothersatınal.com yapısına yönlendirecek.”

kUllAnıCıYA TüM kAnAllArDAn DesTek sUnUlUYor

Page 17: BThaber Sayı 1061

BThaber

DOSYA 29 ŞUBAT6 MART 2016

www.bthaber.com

İş Analitiği Çözümleri

İş analitiği çözümleri,

iş süreçlerine kalite katıyor

Yaşanan teknolojik dönüşüm, şirketlerin yakın ve uzak geleceklerini etkileyecek yenilikler de sunuyor. Elde ettiği verileri daha iyi analiz eden şirketler kârlılık oranını artırırken, rekabette de büyük avantaj sağlıyor.Teknolojik gelişimler, akıllı cihazlar, sosyal ağlar, nesnelerin interneti ve yazılımlar sayesinde

şirketler, kullanıcıların alışkanlıklarını, amaçlarını ve isteklerini görebilecekleri çok büyük miktarda veri elde edebiliyorlar. Elde edilen verilerin doğru analiz edilmesi, kurumun vermesi gereken kararlarda büyük kolaylık sağlarken verilen kararların isabet oranının yükselmesini de sağlıyor.

Bazı şirketlerin yöneticileri KOBİ’lerdeki iş analitiği yatırımı eğilimini takdir ederken, bazıları ise yetersiz buluyor. Rekabet avantajı sağlayan iş analitiği çözümlerinin kullanımında ise Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile arasındaki farkı yavaş yavaş kapatmaya başladığı gözlemleniyor.

17

ruşen Göbel

Page 18: BThaber Sayı 1061

18 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaberİŞ AnAlİtİğİ ÇözüMlerİDOSYA

DoğRU KARARlAR İçİn ÖnGÖRü olUŞTURABİlEn KURUMlAR REKABET AvAnTAjı sAğlAR

FAYDAYı GÖREn TüRK ŞİRKETlERİ İŞ AnAlİTİğİçÖzüMlERİnDEn FAYDAlAnMAYA BAŞlADı

Teknolojinin günden güne gelişiyor olmasıyla beraber iş analitiğinin imkanları artıyor. Artık şirketler, gerek müşterilerini tanımak gerekse kendi yol haritasını çizmek için iş analitiği çözümlerinden faydalanıyorlar. Deloitte Türkiye İş Analitiği Hizmetleri Lideri Güneş Süsler, dijitalleşen dünyanın getirdiği veri miktarının gelecek yıllarda inanılmaz bir boyuta ulaşacağını belirterek şunları söylüyor:

“Dünya büyük bir değişim içerisinde. Fortune 500’de yer alan bir şirketin milyar dolar piyasa değerine ulaşması yaklaşık 20 yıl alırken, inovasyon yapan, yıkıcı teknolojileri kullanan ve farklı yapılanan firmaların günümüzde bir milyar dolar piyasa değerine ulaşma süresi bir yıla kadar inmiş durumda.

Bundan 10 sene önce dünya üzerinde internet bağlantılı araç sayısı 500 milyondu; bugünse yaklaşık 8 milyar adet. 2020 yılında bu sayının, 7 trilyon dolar tutarında ilave ekonomik değer yaratarak 50 milyara ulaşması bekleniyor. 2030 yılında bu rakamın 1 trilyona ulaşacağı ve 10 ila 15 trilyon dolar arasında bir ekonomik değer yaratacağı öngörülüyor.

Bunun sonucunda veri kaynaklarının çeşitliliği ve boyutları korkunç şekilde artacak. Enformasyon devriminde çok ilerledik diye düşünebilirsiniz ama bu metriğe göre şu anda yüzde 1 civarındayız. Büyümenin / değişimin çoğu değil, tamamı önümüzde…

EMC Dijital Dünya Araştırması’nın sonuçlarına göre dijital dünya her iki senede bir, iki kat büyüyor. 2013-2020 yılları arasında dijital dünyanın 4,4 trilyon gigabayttan 44 trilyon gigabayta çıkarak 10 kat büyümesi bekleniyor. Şu anda dijital dünyadaki verilerin yüzde 60’ını

gelişmiş pazarlar üretirken 2020 senesine gelindiğinde bu oranlar tersine dönecek ve gelişmekte olan pazarlar, verilerin çoğunluğunu üreten pazarlar olacak. Bu, ülkemiz ve global rekabet içerisinde olan sektör ve işletmelerimiz için çok önemli bir fırsat. Kurum içinde ve dışında oluşan verileri analiz etme yetkinliğine sahip olan, stratejik ve operasyonel hedefleri doğrultusunda doğru kararlar almak için gerekli içgörü ve öngörüleri oluşturabilen kurumlar önemli bir rekabet avantajına sahip olacaklar.

Konuyu bugünkü durum açısından değerlendirmek, şirket ve kurumların iş analitiği çözümlerine bakış açılarını göz önünde bulundurmak gerekirse, iş analitiğinin yaşam döngüsünü ele almakta fayda var. Çünkü şirketler çok farklı evrelerde yer alıyorlar.

İlk evre Analitik konusunda bilincin doğduğu

ilk evrede şirketler, analitiğin faydaları ve önemini anlamış durumdalar. Ancak kurumların halen ağırlıklı olarak yönetimin bireysel veya kolektif tecrübe ve içgüdüleri üzerinden iş kararlarını almakta olduğunu görüyoruz. Verinin kalitesi ve yönetimine ilişkin alınacak çok yol var; analitik yetkinlikler sınırlı bir durumda ve kullanılan analitik özellikle maliyet azaltmaya yönelik. Bu evrede genelde geçmişe dönük analitik kullanılmaktadır ve bu tür kurumlarda analitiği, geleneksel olarak bilgi işlem departmanları tarafından geliştirilen ve verinin hâkimiyetinin tamamıyla bu

departmanlarda olduğu, tipik raporlama platformları olarak düşünebiliriz.

Analitik olgunluk Bir sonraki evrede ‘analitik olgunluk’

artmış durumda. Ancak hala ağırlıklı olarak karar verme sürecine destek amaçlı, taktiksel ve operasyonel anlamda kullanılıyor. Analitik yetkinlikler gelişmiş durumda ancak parçalı şekilde değerlendiriliyor ve analitik kullanımı tüm kuruma yayılmış durumda değil.

Yıkıcı faktör Analitiğin ‘yıkıcı faktör’ olarak kullanıldığı

devrede ise şirketler iş analitiğini “yaptığımı daha iyi nasıl yapabilirim” yerine “ürün ve hizmet portföyümü ve bunu sunuş şeklimi nasıl değiştirebilirim?”, “maliyet yapımı nasıl değiştirebilirim?”, “nasıl daha iyi rekabet edebilirim?”, “kendi işimi, iş modelimi nasıl değiştirebilirim?” mantığında kullanıyorlar. Bu aşamada inovasyon çok önemli bir amaç. Veriye erişim ve hakimiyet tamamıyla iş kullanıcılarında ve bu kurumlar, pazarın dinamikliğine uygun, hızlı ve kolay kullanılabilir analitik yetkinlikleri içselleştirmiş durumdalar. Veri, kurumun önemli bir değeri olarak görülüyor. Veriden ekonomik değer yaratma, veriyi satarak ekonomik değer yaratılma şirketin gündeminde önemli yer tutuyor. Eko-sistem bakış açısı hakim ve dış veri kullanımı oldukça yoğun. Bu aşamadaki kurumların veri yönetimi ve analitik yetkinlikleri oldukça gelişmiş bir durumda. Analitik ile gerçek zamanlı karar alınıyor ve aksiyona dönüştürülüyor.

Bilgi Ekonomisi Deloitte olarak 2020 sonrasında

ulaşılacak evreyi ise ‘Bilgi Ekonomisi’ olarak nitelendiriyoruz. Bu noktada kurumlarda karar verme süreci tamamen değişiyor. Bahsetmiş olduğumuz tüm trendler iç içe geçiyor. IoT ile her şey birbirine bağlı ve haberleşebiliyor, çok farklı veri kaynaklarına veya yüksek hacimde yapısal ve yapısal olmayan veriye ulaşım imkanı doğuyor.

Diğer yandan büyük veri teknolojileri kullanılarak bu verinin işlenme kapasitesi oluşuyor. Makine öğrenimi ile yeni içgörü ve öngörülere gerçek zamanlı olarak ulaşım imkanı doğuyor. Bunun yanı sıra öğrenen ve kendi kendini düzenleyebilen otonom sistemler oluşuyor. Böylece bilgi çalışanı diye tabir ettiğimiz kişilerin karar verme şekilleri ve yetkinlikleri değişiyor. Ve bu silo bazında değil fabrika işçisinden CEO’ya kadar kurumun geneline yayılan bir yetkinlik haline geliyor. Günümüzün en önemli değerlerine ulaşım imkanı sağlanıyor. Yani, hız, esneklik ve yüksek verimlilik sağlanıyor.

İş analitiği çözümlerini, iş süreçlerine adapte etmek isteyen şirketlerin ne yapması gerektiğine bakarsak, bunun bir yolculuk olduğu unutulmamalı. Büyük veri, bilgi teknolojileri, istatistik kullanımı gibi kavramlar iş analitiği yetkinliklerini oluşturmak için önemli ancak yeterli değil. Gerçek anlamda rekabet avantajı oluşturabilmek için iş analitiğini stratejinin bir parçası haline getirmek gerekiyor.

Teknolojinin iş süreçlerini oluşturduğu günümüzde iş analitiği gün geçtikçe artan bir önem kazanıyor. Veriyi toplamak kadar toplanan veriyi işleyip hızlı bir şekilde cevaplara döndürmek te şirketlerin ana öncelikleri arasında yer alıyor. İdea Kurucu Ortağı Aykut Güven, bunun sonucu olarak şirket ve kurumların iş analitiğini öncelikli olarak ele aldığını söylüyor ve ekliyor: “Son yıllarda kesintisiz olarak BT yatırımlarında yer verdiklerini izliyoruz.”

“İş Analitiği çözümleri ile kurum ve şirketlerin somut verilere ve bilgiye dayalı bir şekilde karar verebilmesi sağlanıyor. Kurum ve şirketlerin mevcut performansları detaylı bir şekilde ortaya konabiliyor ve ek olarak ileriye dönük neler yapılabileceğinin de belirlenmesinde yardımcı oluyor. Örneğin: Sadece müşterilerinin ne istediğini bilmekle kalmıyor; müşterinin hangi fiyatı kabul edeceğini, her birinin yaşamı boyunca kaç ürün alabileceğini ve nelerin insanları daha fazla alım yapmaya teşvik edebileceğini de ön görebiliyorlar. Sadece stokların ne zaman azaldığını bilmekle kalmıyor aynı zamanda arz ve talep tedarik zincirlerindeki sorunları tahmin ederek daha düşük stok ve daha iyi

sipariş imkanı yakalayabiliyorlar.

İş süreçlerine bu çözümleri adapte etmek

için her değişim projesinde olduğu gibi şirket

yönetimi tarafından destek gerekmektedir.

Genel kurum kültüründeki bu değişikliğin

ilgili tüm kişi ve birimler tarafından

benimsenmesi için şirket içi eğitimler yapılmalı

ve iş süreçleri bu çözümleri kullanacak şekilde

düzenlenerek kullanımı teşvik edilmelidir.

KOBİ’lerin özellikle üst düzey yönetimlerinde iş analitiği çözümlerine ilginin arttığını gözlemliyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya konan kullanımı kolay ve çevik yeni nesil iş analitiği çözümleri sayesinde daha önceleri KOBİ’lerin maliyetli ve zor olarak gördüğü bu alanda farkındalık artmış durumda. Dünyada Self Service BI kavramına karşılık gelen bu çözümlerin KOBİ’leri de kapsayacak şekilde yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Türkiye’ de geliştirilmiş bir ürün olarak Bussion KOBİ’lerin veri analitik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bulut tabanlı bir mimari ile tasarlandı. Böylece KOBİ gibi teknoloji seçiminde maliyetin ana bariyer olduğu şirketlerde bile kullanılabilmesi mümkün hale gelmektedir. Sadece iş hayatında değil her bir

bireyin özel hayatına dokunan günlük alışveriş, sinema, trafik, sosyal medya vs ile artık dijital bir dünyada yaşıyoruz. Farklı veri kaynaklarından sürekli akış yapan veriyi gerek iş hayatında gerekse bireysel ihtiyaçlar için analiz edebilmek bir ihtiyaç haline geldi. Özetle IoT ile birlikte günümüzde hem iş dünyası hem de bireysel açıdan analitik çözümleri olmazsa olmazlar arasında göreceğiz. Bu tür çözümler yurt dışında ortaya çıkarak genel kabul görmüş olmakla birlikte kısa sürede Türk şirketlerinde de karşılık buldu. İş süreçlerine analitiği dahil etmeye daha hazır olan kurumsal yapılarda kısa sürede yaygınlaştı. Zamanla KOBİ’lerde de bir farkındalık oluştu. Anlık analizin faydalarını gören Türk şirketleri hızla bu çözümleri adapte etmeye başladılar.”

koBİ’lerİn İlGİsİ ArTıYor

İdea kurucu ortağı Aykut Güven

Page 19: BThaber Sayı 1061

Türkiye’nin ilk CCIE Data Center Boot Camp’i BT Eğitim’de başlıyor!

Veri merkezlerindeki kariyer fırsatlarını yakalamak için, Türkiye’nin ilk CCIE Data Center sertifikalı CCSI’ı Aşkın Çakır’ın #35909 vereceği bu eğitime mutlaka katılın. Siz de ilkler arasında yer alın.

Mart ayında başlayacak CCIE Data Center

Boot Camp’i için hemen yerinizi ayırtın.

[email protected](212) 274 69 98

Ağ Tasarımı ve Projelendirme Eğitim ve Danışmanlık Kurulum ve Destek Hizmetleri

www.btegitim.com +90 (212) 274 69 98

BT Eğitim Yetkili Cisco Eğitim Merkezi’dir.

Page 20: BThaber Sayı 1061

20 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaberİŞ AnAlİtİğİ ÇözüMlerİDOSYA

ŞİRKETlERE, GEREKTİğİnDE KEnDİ KEnDİnE KARAR vEREBİlEn

sİsTEMlER GEREKİYoRİş analitiği hammaddesi veri olan, ürünü ise bilgi ve karar olan bir süreç olarak değerlendirebiliriz. Bu tanımdan yola çıkarsak verinin üretildiği ve kayıt altına alındığı her sektör için günümüzde iş analitiği çözümleri karar verme süreçlerinde önemli bir enstrüman olarak ele almak gerekir. Via Kurucu Ortağı Emre Koç’a göre günümüzde veri o kadar çok büyüdü ki bırakın ham veriyi kullanarak karar almayı, veriyi okumak bile imkansız hale gelmeye başladı.

“Bu durum şirketlerin başta iş zekası uygulamaları olmak üzere yeni nesil iş analitiği çözümlerini hızlı bir şekilde gündemlerine almasını sağladı. Özellikle ülkemizde telekomünikasyon, ulaşım ve perakende sektörlerinde iş analitiği çözümleri kullanılmaya başladı.

İş analitiği uygulamaları şirketlerin karar verme süreçlerini kısaltırken alınan kararların bilimsel metotlara göre belirlenmesini ve böylece verimlilik artışı sağlamayı hedeflemektedir. Özellikle uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren şirketler 7 gün 24 saat ayakta kalan ve gerektiğinde kendi kendine karar verebilen sistemlere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu sistemlerin tasarlanması ve hayata geçirilmesinde temel uygulamaları ise iş analitiği çözümleri oluşturmaktadır.

İş analitiği uygulamalarının başarılı sonuçlar üretebilmesi için iki önemli faktör vardır. Bunlardan birisi veri diğeri ise teknoloji. Kullanılacak veri ne kadar temiz ve büyükse iş analitiği çözümlerinden elde edilecek kararlar o kadar doğru olacaktır. Bu sebeple verinin üretildiği uygulamalar iş analitiği çözümleri kadar önem taşımaktadır. Bir diğer konu ise kullanılan teknolojilerdir. Veri boyutlarının eksponansiyel olarak arttığı bir dönemden geçiyoruz. Petabyte boyutunda verilerin konuşulduğu bir dönemde gerekli analizleri yapabilmek ve hızlı karar alabilmek için güncel teknolojileri takip etmek gerekir. Kısacası iş analitiği çözümlerine adapte olabilmek için öncelikli olarak veri üreten ve saklayan altyapıların geliştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde iş analitiği uygulamalarının sonuç üretmesi hayal olur.

Türkiye’de KOBİ’lerin gündeminde iş analitiği yok

Ülkemizde KOBİ’ler için iş analitiği uygulamalarının henüz önemli bir gündem

maddesi olduğunu söyleyemeyiz. Her ne kadar iş zekası uygulamaları biraz da üretici firmaların pazarlama faaliyetleri sebebiyle KOBİ’lerin yatırımlarında yer almaya başlasa da şuan raporlama aracı olmanın ötesinde bir bakış açısı sağlanamamakta. Bu farkındalığın sağlanabilmesi için iş analitiği uygulamalarına yapılan yatırımlar özel teşvik kapsamına alınmalı ve KOBİ’lerin iş analitiği çözümlerine adapte olması için alacakları danışmanlıklar desteklenmeli.

Sosyal medya artık hayatımızın her alanına girmiş durumda. Gerek şirketler gerekse bireysel olarak bizler hem sosyal medyayı hem mobil uygulamaları aktif şekilde kullanıyoruz. Günümüzde çevrimiçi alışverişlerin yarısına yakını mobil uygulamalar üzerinden yapılmakta. Bu sebeple dijital çağ kurumlarla bireyleri daha fazla etkileşim içine sokmuştur. Günümüzde öne çıkan önemli iş analitiği çözümleri arasında özellikle insan kaynakları ve pazarlama alanlarında yapılan çalışmalar bu etkileşimin bir sonucudur. Bu sebeple iş dünyasının gerek müşterisine gerekse çalışanlarına daha fazla yaklaştığı ve onları anlamaya yönelik daha fazla çaba sarf ettiği söylenebilir. Gelecekte de geliştirilecek tüm uygulamaların insan odaklı olacağını söyleyebiliriz.

Maalesef ülkemiz teknoloji ya da çözüm üreten ve geliştiren bir ülke değil, onu kullanan bir ülke konumunda. İş analitiği çözümleri de bu durumdan nasibini alıyor. Ülkemizde iş analitiği departmanı olan firma sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, özellikle gelişmiş ülkelerde bünyesinde iş analitiğinin alt dallarını birbirinden ayırarak yöneten firmalar bulmak mümkün. Son birkaç yılda iş analitiğine olan ilgi ülkemizde artmış olmasına rağmen henüz emekleme çağında olduğunu söyleyebiliriz.”

İŞ AnAlİTİğİnİn En BüYüK FAYDAsı REKABETTE

sAğlADığı AvAnTAjGünümüzde başarılı şirketlerin tamamı iş analitiği çözümlerini iş süreçlerinin dahili bir bölümü olarak görüyor. Bu nedenle de şirketin sahip olduğu tüm verileri en doğru ve hızlı şekilde değerlendirmeye odaklanıyorlar. Eskiden pahalı bir hizmet gibi algılanan iş analitiği çözümleri bugün teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha ulaşılabilir oldu ve KOBİ’lerin de tercih ettiği bir yatırım alanı haline geldi. Futboldan enerji şirketlerine kadar neredeyse tüm sektörlerde iş analitiği çözümlerinin sunduğu fırsatlardan faydalanılıyor. itelligence Türkiye Endüstriyel Satışlar Başkanı Fatih Irak, çözümlerin faydaları hakkında şunları söylüyor:

“İş analitiği çözümlerinin en büyük faydası, rekabette avantaj sağlamasıdır. Bunu da üretimden satışa ve hatta satış sonrası hizmetlere kadar her alanda mevcut durumu görme, verileri doğru şekilde yorumlama ve gelecek planlarına yön verme şeklinde yapıyor. Örneğin; iş analitiklerini kullanan bir futbol kulübü geçmiş müsabaka ve antrenmanları değerlendirerek futbolcularının belirlenen koşullardaki performanslarını, muhtemel sakatlıklarını görebilir. Bunu fabrika ölçeğinde değerlendirdiğimizde bir

fabrikada yapılan üretimin nasıl daha verimli hale gelebileceği,

mevcut makinaların bakım periyotlarına göre ihtiyaç

duyulacak ürünler ve üretim kapasitesinde

oluşabilecek değişimler gibi çok çeşitli veriler elde edilebilir. Firmalar belirledikleri ürünlerin hangi

koşullarda daha çok satabileceğini

görerek üretimini buna göre ayarlayabilir

ya da çalışanlarının performansını etkileyen durumları daha yakından takip edebilir.

Öncelikle çözüm ortağını belirlemek gerek

İlk etapta yapılması gereken doğru çözüm ortağını belirlemek olacaktır çünkü firma tarafından belirlenen ihtiyaçların en doğru şekilde analiz edilmesi ve çözümlerin üretilmesi , sonrasında tüm iş süreçlerinin tek bir platform üzerinde birleştirilmesi ilgili çözüm ortağı firmanın sorumluluğunda olacaktır. Burada göz önünde bulundurulması gereken ana kriterler arasında uçtan uca kurulum kabiliyeti, iş analitiği çözümlerine ihtiyaç duyan firmanın bulunduğu sektöre ait referanslar ve bilgi birikimi, yine yurtiçi ve yurtdışı destek imkanlarının sunabilmesi olarak sıralanabilir.

KOBİ’lerin iş analitiği çözümlerine bakışları bu hizmetin yüksek bütçe gerektirdiği yönündeydi ancak bu kanı artık yıkılmış durumda. Şu anda KOBİ’lerin bu konuya yaklaşımlarındaki en önemli soru “bu sistem bana nasıl bir fayda sağlayacak” şeklinde oluyor. Özellikle yapılan işin belirli standartlarda olduğu ve değiştirilemeyeceği düşünülen sektörlerde bu tür sorularla karşılaşıyoruz. Örneğin tarımla uğraşan firmalar için her şey standartmış gibi görünüyor fakat iş analitiği sayesinde toprağın durumu, mevcut ve beklenen sıcaklıklar, yağış oranı, tohumun verimliliği gibi veriler değerlendirilerek daha verimli sulama yapılması sağlanabilir. Hatta ürünlerin en doğru toplanma zamanları hesaplanarak toprağın daha verimli kullanılması sağlanabilir. Farkındalık yaratmak konusunda atılması gereken en önemli adım iş analitiğinin faydasını reel ölçütlerle ve her sektör özelinde gösterebilmek.”

Dijitalleşen dünya ile birlikte büyük veri kavramı gitgide daha çok önem kazanıyor. Ortaya çıkan verilerin depolanması ve işlenebilmesi iş analitiği ve teknoloji çözümlerinin alanına giriyor. Bu yönüyle iş dünyasında köklü değişiklikler yaratabilecek. İş dünyasında müşteriyi anlamak önemli bir konu fakat gelişen teknoloji sayesinde bir kurumun kendisini anlaması da bir o kadar önem kazanıyor. İş analitiği rekabette ciddi avantajlar sağlayacak. Elindeki verileri doğru analiz eden şirketler maliyetlerini düşürüp, verimlik ve hızlarını artırırken karar

mekanizmalarını da daha efektif ve anlık kullanabilecekler. Dijital dönüşüm, iş analitikleri ve teknoloji çözümlerinden faydalanan kurumlar için rekabette fark yaratılacak bir yolculuk olacaktır. İş analitiği çözümleri kapsamında yurtdışında penetrasyonun daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de her geçen gün sayısı hızla artan başarılı proje örnekleri sayesinde, Türk şirketlerinin de iş analitiği alanında daha çok yatırım yaptıklarını gözlemliyoruz. Önümüzdeki dönemde bu ilginin artan bir ivmeyle devam edeceğini öngörüyoruz.

BüYük verİ ÖneM kAZAnıYor

Page 21: BThaber Sayı 1061

2129 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaberİŞ AnAlİtİğİ ÇözüMlerİ DOSYA

HER KURUMUn İŞ AnAlİTİğİnE İHTİYAcı vAR

KoBİ’lER ‘nE olDUğU’, KURUMsAl ŞİRKETlER İsE ‘nAsıl olDUğU’ soRUlARınA YAnıT ARıYoR

AnAlİz, KAvRAMsAl TAsARıM vE TEsT KonUlARınA

ÖnEM vERİlMElİQlikView Genel Müdürü Ümit Altınay’a göre iş zekası projelerinin başarısında beş temel faktör bulunuyor.

• Kurumu harekete geçirecek bir iş ihtiyacının olması,

• Bu iş ihtiyacına en uygun çözümün ve iş ortağının seçilmiş olması

• Bu ihtiyacın kurumda etkili bir iş yöneticisi tarafından sahiplenilmesi,

• Ürünle ilgili gerekli araştırmaları yapmış ve üründe karar kılmış iş ve teknik ekiplerin inancı ve gerekli yeteneklerinin varolması,

• Kurumun veri yönetiminde en azından operasyonel sistemlerde

kaydedilen verinin yeri, bütünlüğü ve anlamı konularında belli bir olgunluğa gelmiş olması.

Kurumların, maliyet azaltımı, karlı büyüme, müşteri memnuniyeti veya risklerin yönetimi, iş açısından kritik hangi alan veya hedef olursa olsun iş analitiğine ihtiyaç duyduklarını belirten Altınay, şunları kaydetti:

“Aslında bu ihtiyaç o kadar yaygındır ki kurumsal uygulamaları operasyonel işlem uygulamaları ve karar destek sistemleri olarak ayırdığımızda şirketin otomasyon ihtiyaçlarının yarısına denk gelebilir. Malesef çoğu şirkette hatta sektörde şu anda karar destek kısmı ciddi olarak yetersiz ve gelişememiş durumdadır.

Bu nedenle QlikView Türkiye olarak hedef kitlemiz ölçek ayırmadan Türkiye’nin bütün kurumsal müşterileri ve bu kurumların bütün iş birimleridir. Türkiye’de artan sayıda kurum verilerini kaliteli bir şekilde kaydedebiliyor ve yine artan miktarda bu veriler belli kalite standartlarını sağlayacak şekilde kontrol altına alınabiliyor.”

Anlamlandırılarak şirketlere vizyon sağlayan iş analitiği çözümleri, aynı zamanda Ar-Ge çalışmalarını da etkileyecek. Elde edilen verilerin Ar-Ge çalışmalarını hızlandıracağını belirten Kora Genel Müdürü Betül Onat şunları söylüyor:

“İş analitiği çözümleri, KOBİ seviyedeki şirketlerde iş zekası raporları olarak anlaşılmaktadır. Hatta burada, Excel ile geliştirilen operasyonel raporlar bile akla gelebilmektedir. Kurumsal şirketler

için iş analitiği deyince optimizasyon, simulasyon ve veri madenciliği araçlarının kullanılması, bu araçlar kullanılarak ilgili sektöre ait kritik kararların alınabilmesi, süreçlerin otomatik hale getirilebilmesi gibi çözümlerden söz edilmektedir.

İş analitiği çözümleri, kurumlara öngörüsel ve istatiksel analiz yapma imkanı sağlar. Çıkan analizler, iş zekası araçları ile görselleştirilerek kurum içinde yaygın kullanımı sağlar. Elde edilen kurumsal hafıza ile kritik

kararlar alınabilir. KOBİ’lerde iş analitiği çözümleri için

farkındalık yaratılması öncelikle şirket sahip ve yöneticilerinin vizyonuna bağlıdır. KOBİ’de bir istatistik departmanı kurulması, mevcut veriler üzerinden küçük simülasyonlar yapılması şirket genelinde iş analitiği çözümlerinin ihtiyacını ortaya koyacaktır.

Sektörel veriler, veri hacmi ciddi önem kazanacak. Ar-Ge departmanları artacak. Simülasyon,

optimizasyon, veri madenciliği ve istatistik araçları kullanılarak sonuçlar üretilecek. Üretilen sonuçlar, şirket tepe yönetiminin kritik kararlar almasını sağlayacak.

Yurt dışındaki şirketler iş analitiğini çok önemsemekte, bunun için ciddi Ar-Ge yatırımları yapmaktadırlar. Türk şirketlerinde ise KOBİ’ler ‘ne olduğu’, kurumsal şirketler ise ‘nasıl olduğu’ sorularına yanıt arama sürecinde olduğunu üzülerek söylemek durumundayım.”

Türkiye’de şirketler artık, üretilen verilerin iş süreçlerinin bir parçası haline getirilmesinin yüksek bir iş değeri ve potansiyeli olduğuna inanmakta. Kendi ihtiyaçlarına uygun iş analitiği çözümlerinin başarının yolunu açacağına inanan bu şirketler, bu kapsamda danışmanlık hizmeti almaya daha fazla önem veriyor. Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, iş analitiği çözümlerinin faydaları hakkında şunları söylüyor:

“Yapılan araştırmalar da, veri analizinden yararlanan şirketlerin sektörlerinde daha rekabetçi şirketler olduğunu ve rakiplerine fark atma olasılıklarının iki kat arttığını ortaya koyuyor. Veri yönetimi bakımından daha üst seviyede olan şirketler, bu teknolojiler konusunda daha olgunlaşmış bir stratejiye, süreçlere ve işgücüne sahip olan şirketler en fazla yararı elde eden şirketler oluyor.

İş analitiği çözümleri konusunda yatırım yapacak bir şirketin analiz, kavramsal tasarım, geliştirme ve test konularına önem vermesi gerekiyor. Analiz süreçlerinde genelde iş birimleriyle birlikte çalışılabilir. Bu süreçte şirketler destek almayı planladığı şirketten tavsiyeler alabilir. Dolayısıyla analiz sonrasında işin nasıl yapılacağı daha da netleşmiş oluyor. Bu anlamda, işlerin kişileştirildiği yer, analiz süreci olur. Kavramsal tasarım ve geliştirme süreçlerinde kurumların ihtiyaçlarının hangi araçlarla teknoloji diline dönüştüreceği belirlenebilir. Şirketlerin iş uygulamalarına yatırım yapmadan önce doğru soruna, doğru çözümü getirecek doğru uygulamayı belirlemesi oldukça önemli bir nokta.

KOBİ’lerde ciddi bir eğilim ve ilgi var

Biz ağırlıklı olarak Türkiye’de ilk 150 içindeki büyük kurumsal işletmelerle çalışıyoruz. Ancak iş analitiği

ihtiyaçlarına baktığınızda firmalar birbirine benzemektedir. Her firmanın kendi ölçeğinde iş analitiği ihtiyaçları vardır. Büyük şirketler olgunluk seviyesi açısından KOBİ’lerin önünde gelse de son yıllarda KOBİ’lerde de bu yönde ciddi bir eğilim ve ilgi oluştuğunu görüyoruz. Her yıl kazandığımız toplam müşterilerin %20-30’unu küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğunu söyleyebiliriz.

Beş yıl önce genel olarak yapılan raporlar bildiğimiz liste raporlardı. Son dönemde yapılan raporlara baktığımızda bunların içerisine prediktif analizin de girdiğini görüyoruz. Prediktif analizde, daha önceki yıllara göre benzer verileri kullanarak bir sonraki ay ya da bir sonraki dönemin nasıl gerçekleşeceği tahminini yapabilirsiniz. Özellikle olgunluk seviyesi yüksek olan müşterilerde aktif karar vermek için kullanılıyor. Gelecek yıllarda şirketler prediktif analize daha fazla odaklanacaklar. Örneğin bir banka genel müdürü, her sabah mobil ortamda daha ofise gelmeden Metric tarafından hazırlanan KeyMETRIC raporunu kullanarak müşteriler, kredi kartları, krediler, mevduatlar, POS, ADK, şubeler, operasyon, insan kaynakları gibi çok sayıda kritik veriyi anlık, aylık ve yıllık bazda analiz edebilmekte ve ilgili aksiyonları planlayabilmektedir. Gelecekte prediktif analize daha fazla odaklanmanın dışında, şirketlerin karar verme ve strateji geliştirme süreçlerini önemli ölçüde iyileştiren teknolojilere, daha fazla yatırım yapılacağını düşünüyorum. Ayrıca mobil iş zekâsı ve işe/işletmeye özel araçlar da gelecek yıllarda daha fazla oranda kullanılacaktır. Bunun dışında da söyleyebilirim. Prediktif analiz sayesinde, önceki yıllara göre benzer verileri kullanarak bir sonraki ay ya da bir sonraki dönemin nasıl gerçekleşeceği tahminini yapılabiliyor.

Page 22: BThaber Sayı 1061

22 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaberİŞ AnAlİtİğİ ÇözüMlerİDOSYA

İŞ AnAlİTİğİnDEn YETERİncE FAYDAlAnMAYAnŞİRKETlER BAKıŞ Açısını DEğİŞTİRMElİ

vERİlERİ KUllAnAn KAzAnıR, KUllAnMAYAn KAYBEDER

İş analitiği şirketlerin geleceğinde büyük rol oynarken teknolojiye uzak kalan bazı şirketler, kültürleri dolayısıyla bu avantajı değerlendirmiyorlar. Bu tip şirketleri kültürlerinde ve bakış açılarında değişiklik yapmaya çalışması gerektiğini söyleyen Detaysoft İş Zekası Grup Yöneticisi Altay Rodoplu şunları söyledi:

“Şirketler iş analitiği yatırımlarını sadece mevcut yaptığı işi hızlandıracak bir araç ve yatırım olarak görebiliyor. Bunun yerine kendi strateji ve hedefleri doğrultusunda gerektiğinde iş yapış şeklini ve süreçlerini değiştirerek kuruma değer katacak yatırımlar olarak ele alınırsa gerçek anlamda o zaman bir iş analitiği bakış açısına sahip olmaktadırlar. Bugün teknik olarak başarıyla kurulmuş fakat şirket içinde yeterince kullanılmayan iş analitiği uygulamalarına bakıldığında arkasında şirketin bakış açısı ve kurum kültüründen kaynaklanan nedenlerin ciddi bir yeri olduğu görülebilir. Bu farkındalığa sahip olan şirketlerin öncelikleri, bu bakış açısını değiştirmek ve şirketteki değişime katkı sağlayacak şekilde şu anki mevcut süreçlerden ziyade olması gereken süreçlere göre yatırımları hayat geçirmek oluyor.

İş analitiği çözümleri raporlamadan

ziyade daha çok kurum çalışanlarının somut verilere ve analizlere dayalı, etkili, bilinçli ve hızlı kararlar almasına, bilginin kolay paylaşımı ve ortak karar verme sürecinin etkinleşmesiyle çalışanların aynı dili konuşmasına ve hatta bir adım

ileri giderek şirket hedef ve stratejilerine odaklanmasına, iş yapış şekillerinin bu hedef ve stratejiler doğrultusunda değişmesine olanak sağlar. Bu sayede kurum içinde herkes aynı dili konuşur herkes aynı hedefe odaklanır. Örneğin

karlılığını belli bir oranda arttırmak isteyen şirket yaptığı karlılık analizini kurum geneline yayarsa bundan herkes aynı şeyi anlar, herkes kendi yapması gerektiği alt hedefi görür ve herkes ortak hedefe odaklanabilir.”

Günümüzde çok hızlı bir şekilde veri üretiyoruz ve bu hız sürekli artıyor. Şu anda tüm dünyadaki verinin yüzde doksanının son iki yılda üretildiğini düşününce bu durumun ciddiyetini daha iyi anlayabiliyoruz. Artan veri miktarının şirketlerin gelişiminde katkı sağlayacak şekilde değerlendirilebileceğini söyleyen DST Danışmanlık Yönetici Ortağı Üstün Uçtum, sözlerine şöyle devam etti:

“Baktığımızda bu kadar çok miktarda ve hızlıca artan veriyi şirketimizin gelişimi için kullanabilmemizin yolu iş analitiği çözümlerinden geçiyor. Global olarak baktığımızda da iş analitiğini başarılı kullanan firmaların sektörlerinde fark yaratarak öne geçtiklerini görebiliyoruz.

İş analitiği çözümleri, şirketlere ellerindeki verileri bilgi haline getirmelerinde yardımcı olur. Bu sayede firmalar karar verirken daha kolay ve doğru seçimler yapabilirler. Mesela satış verilerinin analizi ile bir firma cirosunun önemli kısmını hangi

ürünlerinin ve hangi müşterilerin ( Müşteri grubunun) oluşturduğunu kolaylıkla görerek elinde doğru ürünlerden stok olmasını sağlayabilir veya yapacağı satış kampanyalarının hangi ürünlerini hedeflemesi gerektiğini kolaylıkla anlar.

Veriler sınıflandırılmalıKendi bünyesinde iş analitiği çözümleri

kullanmak isteyen firmalar öncelikle ellerindeki verileri bir noktaya toplayıp sınıflandırmalıdırlar. Bunun için en kolay yaklaşım ise bir veri ambarı oluşturarak farklı kaynaklardan (ERP, Excel, CRM sistemleri, v.b.) gelen verileri tek bir ortamda birleştirip, gelen verilerin doğrulanması sağlanmasıdır.

Eskiden yazılımcıların haftalarca uğraşıp özel yazılımlar ile bu birleştirmeleri yapmaları gerekirdi ve tutulan verilerde değişiklik yapmak oldukça zahmetli ve pahalıydı. Günümüzde ise artık Veri Ambarı Otomasyonu ürünleri kullanılarak önceden haftalar süren çalışmalar yerine

projenin ilk gününden itibaren kullanıcılar verilerini raporlamaya başlayabiliyorlar.

KOBİ’ler iş analitiği çözümleri konusunda yeni yeni bilgi sahibi olup bunun kendi iş yapmalarında fark yaratacağını idrak etmektedirler. Bu konuda ilgi duyanlar için bilgilendirici toplantılar yapılabilir ve bunun iş yapış şekillerini nasıl etkileyeceği konusunda fikir verilebilir.

Bunun müşteri davranışları üzerindeki yansıması ise müşteriler artık teknolojiyi daha yakından takip etmekte ve kendilerine sunulan bilgi ve hizmetlerin kişiselleştirilmesini beklemektedirler. Doğal olarak bu verileri düzgün kullanan firmalar müşteri portföylerini ve gelirlerini arttırırken diğerleri ise gelir kaybına uğrayacaklar.

Ne yazık ki Türkiye gerideİş analitiği maalesef Türkiye’de halen

yeterince önem kazanmamış durumda, firmalar daha çok basit raporlamaları

gerçekleştirmeyi hedefliyorlar. Halbuki yurtdışı firmalar çoğunlukla raporlama aşamasını geçmiş, bu verileri analiz ederek gelecek davranışlarını planlamakta kullanıyorlar.”

Günümüzde teknik olarak başarıyla kurulmuş fakat şirket içinde yeterince kullanılmayan iş analitiği uygulamalarına bakıldığında arkasında şirketin bakış açısı ve kurum kültüründen kaynaklanan nedenlerin ciddi bir yeri olduğu görülebilir. Kurumlar iş analitikleri projelerine önemli bir kaynak ayırmasına rağmen hala eski alışkanlıklarını değiştiremedikleri, hala eski iş yapış şekillerini bırakamadıkları için bu uygulamalardan yeterli verimi alamayabiliyor, iş analitiği uygulamalarının yapabileceği birçok işi kurum çalışanları kendileri yapmaya devam ediyor. Şirketler iş birimlerini öncelikle bu değişime inandırmalı. Şirket çalışanları bunun bir değişim getireceğini, herkesin aynı dilden konuşacağını ve herkesin şirket hedeflerine odaklanacağını bilmeli. Projelere başlanmadan önce ihtiyaç

analizi yapılıp öncelikler belirlenmeli. Tabi bunlar mevcut bakış açısını değiştirecek ve şirketteki değişime katkı sağlayacak şekilde şu anki mevcut süreçlerden ziyade olması gereken süreçlere göre yapılmalıdır. İhtiyaç analizi ve önceliklendirmeden sonra proje detayı konuşulmaya başlanmalıdır.Küçük ve orta ölçekli firmalarda iş analitiği çözümlerinin kendilerine küresel ölçeğe göre daha az faydalı olup olmadığı sorusu vardır. Bir firmanın, müşteri, sermaye, çalışan ve kendi iç süreç ve iş akışları verilerini toplamaları için büyük ölçekli olmasına gerek yoktur. İnteraktif, tahmine yönelik, esnek, şeffaf, stratejik gibi sıfatlarla nitelendirebileceğimiz iş analitiği ve tüm veri analizleri, her ölçekteki firma için performans arttırıcı olmaktadır. KOBİ’lerde son yıllarda bu farkındalık

oluşmaya başladı ve bütçelerine uygun iş analitiği çözümlerine odaklandılar. Tedarikçiler de KOBİ’lere özel etkinlikler düzenlemeye ve maliyet açısından daha uygun olacak çözümler sunmaya başladı.Dünyanın giderek dijitalleşmesi, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi kavramların hayatımıza daha çok girmesi sonucunda buralardan elde edilecek verilerin analizi, simülasyonu, ileriye dönük tahminlemesi yine iş analitiği çözümleriyle anlam kazanacak. Dolayısıyla teknolojinin kullanımıyla rekabet avantajı yaratmak isteyen şirketler bunu iş analitiği çözümleriyle yapacak. Örneğin sosyal medyada hakkında ne konuşulduğunu öğrenmek isteyen bir şirket veriyi alıp anlamlı hale getirdikten sonra iş analitiği çözümleriyle analiz yaparak bunu bilgiye dönüştürecek.

eskİ AlışkAnlıklAr BırAkılMADAn verİM AlınAMıYor

DsT Danışmanlık Yönetici ortağı üstün Uçtum

Page 23: BThaber Sayı 1061

Veri Ambarı Otomasyonunun Güçünü Kullanın

TimeXtender veri ambarı oluşturmanın zorluklarını aşmanız için bir çok fonksiyon ile doludur. TimeXtender size hızlı, erişilebilir ve güçlü veri am-barı sunmaktadır.

TimeXtender ile• İlk günden sonuç almaya başlarsınız• Veri ambarını klasik araçlara göre 5 kat hızlı uygulayın.• Kullanıcılarınızın güvendiği veriler ile karar vermelerini sağlayın• Sahip olduğunuz tüm sistemlerdeki verilerin tek bir yerde toplanarak iş

zekası çözümünüz için optimizasyonunu sağlar.• Büyük verileri performans sorunu olmadan inceleyin• İstediğiniz raporlama ve analiz programını seçin. Teknoloji hızla ilerler-

ken değişikliğe hazır olun.

Sormanız gereken 4 Soru:• Farklı kaynaklardan veri almak problem oluyor mu?• Kullanıcılar raporların ve analizlerin doğruluğunu sorgu-

luyor mu?• Eski sistemlerinizdeki verileri raporlarınıza eklemekte

zorlanıyor musunuz?• Büyük miktarda veriyi işlemekte zorlanıyor musunuz?

İş Zekası ÇözümünüzVeri ambarına mı ihtiyaç duyuyor?

İşinizin veri ambarına ihtiyaç duyduğunu nasıl anlarsınız?

Aşağıdaki soruları cevaplayın. En az bir Evet ceva-bınız var ise, %99 olasılıkla veri ambarı kullanarak analizlerinizin ve raporlarınızın kalitesini arttırabi-lirsiniz.

Yardımcı olabiliriz

Üst düzey yöneticilerin IT hedefleri ve öncelikleri

80’i mevcut 6 ay kadar sürebilirler ve

gayret gerektirir.

60’i birden fazla veri

kurulumunun %70 - %80’i halen ETL dir.

55%

28%

22%

88888888888

startttt

Günlük Gerçekler

81

TimeXtender, veri ambarı otomasyonu konusunda dünya lideridir.

DSTDST DanışmanlıkAtatürk Cad. Önder Sok. No:20 Selimoğlu Ata-5 Kat:6 D:11 34750 Ataşehir / İstanbul

Telefon : +90 (216) 577 52 36e-mail : [email protected] : http://www.dstdanismanlik.com

TimeXtender’s DWA ile:

Çevik ve Otomatik Veri Ambarı

Birden çok veri kaynağıiçin destek

OLAP Küpleri ile çok boyutlu analiz

Diğer araçlar ilekolay entegrasyon

Qlik Modeler ve Script Üretici

Page 24: BThaber Sayı 1061

BİLİŞİM DÜNYASI24 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Birleşik Krallık hükümeti tarafından bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük tanıtım hamlesi niteliğindeki GREAT kampanyası, 2012 yılında başlatıldı ve Birleşik Krallık’ın sunduğu en iyi fırsatları tanıtmayı hedefliyor. Kampanyanın kilit ülkelerinden biri olan Türkiye’nin iş ortaklığı yaratma potansiyeli ve ortaya çıkan sonuçlar baştan itibaren kendini gösterdi. Kamunun destek ajansı Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI) ile bir noktada İngiliz şirketlerin ülke dışında yayılımı desteklenirken, yatırım tarafında da yabancı iş yapıları İngiltere’ye taşınıyor. Bu yönüyle bir köprü gibi olduklarını, en yaratıcı girişimcilik ruhuna uygun işleri bulup, İngiltere’nin deneyimi ile bunları dengeleyip başarılı olmalarına yardım ettiklerini vurgulayan Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI) Yüksek Büyüme ve Gelişen Piyasalar Direktörü Daniel King’e göre, inovasyon kültürünün devamlılığını sağlamak için bu adımlar önemli. Daniel King’e göre, Türkiye’de yetkin İK ve girişimcilik fikirleri bol. Tek sıkıntı ise özel sektör, kamu yapıları arasında tam bir eşgüdüm ve girişimcilerin daha çok yatırım kaynağına daha rahat ulaşabilmesi. Aksi halde Türkiye ekonomisinin büyüme hedefinde payı sınırlı kalacak olan Türk girişimciler doğrudan dünyayı hedefleyecek. Bu konuda UKTI destekleri var, ama King’e göre, iç pazardaki gelişim ve büyüme fırsatları asla göz ardı edilmemeli. İki farklı yapı ve girişimciliğe bakış açılarını Daniel King anlattı:

n İngiltere’de nasıl bir girişimcilik yapısı var?

Çok odaklı. İngiltere’de 2014 yılında kurulan tüm şirketlerin yüzde 50’si dijital veya BT içeriğine sahip. Bu

Girişimcilik hobi değil, ekonomik gelişimin temelidir

yapı İngiltere’de iş dünyasının bütününde motive ediliyor. BT, artık iş dünyasının yeni ‘rock starı’ diyebiliriz. Özel sektör, üniversiteler, girişimler ve kurumlar, risk sermayesi şirketleri arasında bu mantıkla çok verimli işbirliği var. Hepimiz ortak çalışıyoruz. Böylece İngiltere kazanıyor.

n Türkiye pazarını bu başlıkta nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye çok enteresan bir pazar ve bizim öncelikli 3 pazarımızdan biri. Diğerleri de

Çin ve Brezilya. İngiltere’nin ihracat ve yatırımda Türkiye’de yapabilecekleri konusunda kaynaklarımızı kullanıyoruz. Bu adımlarımızı destekleyen büyük bir ekibimiz var ve örneğin bazı şirketlerin İngiltere’ye gelmesi konusunda önemli çalışmalar yaptık. Türkiye girişimciliği olan bir ülke. Yetkin ve eğitimli insan kaynağı, girişimcilik ruhu var. Eksik olan ise iç pazarda fırsatlar ve finansal destek. İnsanlar küresel çözümler ve uygulamalar geliştiriyor. Çünkü içerde bunların çok

fırsatı olmadığını biliyor. Bu da bize iyi bir hareket imkanı sağlıyor. Böylece küresel yapıya uygun bir sisteme sahip oluyorlar ve onlara yerelden çıkıp uluslararası olma imkanı sağlamayı hedefliyoruz.

n İki ülke arasında girişimcilik yapısını nasıl kıyaslayabiliriz?

Farklı modeller var. Bunları kıyaslamaktan ziyade, Türkiye’de Ar-Ge destekleri, kamu destekleri, sunulan avantajları gibi adımlar var ve bunlar başlangıç noktası. Bir fark kültürel. Algı da bir diğeri. Büyük bir değişim var ve doğru ya da yanlış fark etmez, ama geleneksel kariyer yolu büyük bir değişim içinde tüm dünyada. Geldiğimiz noktada, iyi bir girişime imza atmak için üniversiteden mezun olmaya gerek yok. Teknoloji yolunu seçip çok başarılı olabilirsiniz. İşte bu da insanların nasıl davrandığı ve davranması gerektiği konusunda bir değişim demek. Zaten Türkiye bu yönüyle farklı ve eğitim, üniversite diploması önemli.

Bu gereklilik algısı bile İngiltere’de ağır ağır değişiyor. Bunun sonucunda gelecek 5-10 yıl içinde üniversite başvuruları biraz olsun azalacak. Benzer bir eğilim Türkiye pazarında hemen kendini göstermeyecektir. Çünkü yerel pazar potansiyeli hala sınırlı. Ayrıca ‘üniversite okumayacağım’ diyenler için çok fazla fırsat yok. Ama İngiltere veya ABD’de var. Bir kere finans kaynaklarına eriştiğiniz, girişimcilik adına başarı hikayeleriniz olduğu zaman, bu değişimi adım adım göreceksiniz. Bu nedenle Türkiye’de ekonomiden eğitime her başlıkta bu mantık için biraz daha zaman var. Zaten bu yönüyle de enteresan zamanlar.

n Sorumlu olduğunuz gelişmekte olan pazarları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğu Avrupa, Körfez bölgesi ve Ortadoğu, Güneydoğu Asya, Rusya ve Güney Afrika, yani dünyanın potansiyeli yüksek yarısı diyebiliriz. Teknoloji kullanımı ve girişimcilik açısından baktığımızda, bence Türkiye daha ileri durumda. Diğer pazarlarıma baktığımda, örneğin Brezilya biraz daha ileri ve sermayeye daha iyi bir erişim imkanı var. Temelde Türkiye pazarında şirketlerin gelişmesi, yetkinlik adına tüm gereklilikler var. Tek eksik ise girişimin gelişmesini sağlamak adına, büyümek için yerel bir ekonomi olmaması. Bu nedenle dünyaya açılmak önemli. İngiltere’de milyon dolarlık bir iş kurabilirsin, ille de dünyaya açılmana gerek yoktur. Ama Türkiye’de bu değerlemeyi yapmak zor.

n Girişimcilerle nasıl bağlantı kuruyorsunuz?

Girişimcilik organizasyonları ile birçok çalışma yapıyor, konferanslarda yer alıyoruz. Bir şirket eğer İngiltere veya Avrupa’ya gitmek istiyorsa bize geliyor. Yani bu konuda bir farkındalık gelişti. Kırmamız gereken şey ise birçok gelişmekte olan ülkede ve Türkiye’de aynı: Kamu ve özel sektörün gerçek anlamda birbirinin farkında olması, net işbirliği yapması. UKTI tamamen buna odaklı. Dinamik bir yapı var ve buna ‘public, private, partnership-PPP’ diyoruz. İngiliz hükümeti de bu yapıyı destekliyor. Özel sektörde de farkındalık var. Yani kimse birbirinin rakibi değil.

Handan Aybars

Türkiye’de geleceğe, yetkin

ve deneyimli insanlara

yatırım yapmak, girişimcilik ruhunu

pekiştirmek önemli bir

gereklilik. Aksi halde, bu değerli

kaynağı ve fikirlerini yitirmek

de kaçınılmaz. Birleşik krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UkTı) Yüksek

Büyüme ve Gelişen Piyasalar Direktörü Daniel king

Bazı önceliklerimiz var. İhracat kanadında UKTI çok sayıda şirketin uluslararası olması için çok destek sunuyor. Yabancı yatırımları artırmak önemli. Yeni Facebook’u misal Türkiye’de bulmak imkansız değil. Türkiye’de büyük birleşme ve yatırım çıkışlarına şahit oldum. Birkaç milyon olmasa da, birkaç bin de iyidir. Çünkü yatırım tekrar ülkeye dönüyor. Yatırımcılar

aldıkları para ile yeni yatırımlar yapıyor, yeni insanlar istihdam ediyor. Örneğin eski Google ve Facebook elemanları şu anda önemli girişimlerle varlar, başka girişimlere destek veriyorlar. İşte Türkiye’nin de buna ihtiyacı var. Çünkü Türkiye’de girişimlerle kıyasladığımızda, küçük bir yatırım destek ortamı var. İnsanların sermaye ile daha fazla risk almasını sağlamak

lazım. Bu olunca sonuçlarını da göreceksiniz. İngiltere’de teknoloji konusunda 16 yıldır çalışıyorum ve son 10 yıl muhtemelen erişilebilen sermaye bazında en etkili dönem. Girişimler her yıl kat be kat büyüyor. Yatırım bankacısı veya kamuda çalışan arkadaşlarım var ve hepsi kendi girişimi ile ilgileniyor şu an. Bunun için gereken nitelikler Türkiye’de de var.

2016 Yılı HeDeflerİnİZ neler?

Girişimcilik inancı halihazırda, ama teoride var. Bence bu da İngiltere ve Türkiye ekonomisindeki temel fark. Türkiye ekonomisi girişimciliğe inanıyor, ‘nice have’ (olsa fena olmaz) olarak bakıyor. İngiltere ekonomisi ise girişimciliği ‘must have’ (gereklilik) olarak görüyor. İngiltere ekonomisinin girişimcilik ile güçlü ekonomi olarak varlığını

sürdüreceğine inanıyoruz. Türkiye’de girişimciliğin ne olduğu biliniyor, destekler sunuluyor, ama farkındalık daha üst seviyeye çıkmalı ve ekonomik başarı notasına getirilmeli. GSMH’nin bu sayede büyüyeceği bilinmeli. İstanbul dışında evinde interneti olmayan insanlar var. Bu eşitliği sağlamak zaman alacaktır. Gelişimin daha hızlı olması bu yönüyle beklentimiz.

İngiltere’de yüzde 90 genişbant kullanımı var ve altyapı yatırımları önemli. Kamu da hizmetlerini bu platformlarda vererek bunu desteklemeli. Türkiye’de yapılması gereken geleceğe yatırım yapmayı adreslemek, yetkin ve deneyimli insanlara yatırım yapmak, girişimcilik ruhunu pekiştirmek. Aksi halde yetkin insanları yitirme riski de kaçınılmaz olur.

TürkİYe’De oDAklAnılMAsı Gereken BAşlıklAr neler?

Page 25: BThaber Sayı 1061

Intel Teknoloji Konferansı, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Intel Türkiye, Orta Doğu, Afrika Bölge Başkanı Çiğdem Ertem’in açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği etkinlikte, Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, konuşmacı olarak yer aldı. Intel teknolojisi ile akıllanan BMW i8 ile sahneye çıkan Burak Aydın, Nesnelerin İnterneti uygulamalarının hayatlarımızda yaratacağı etkiden bahsederek, heyecan dolu bir geleceğe ilerlediğimizi örnekleriyle aktardı.

Teknopark dönemini başlatıyoruz

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yeni teknolojileri ülkemize getirmek için çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:

“Nanoteknoloji ve biyoteknoloji strateji hazırlıklarımızı tamamladık ve en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Nesnelerin İnterneti ve bulut bilişim alanlarında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ar-Ge gelişmelerinde geldiğimiz seviyeyi Türkiye’nin taşıdığı potansiyel açısından yeterli bulmuyor ve artırmak istiyoruz. Intel gibi dünya devleri gelip Türkiye’de Ar-Ge merkezleri açıyorlar. Biz de şirketleri destekleme çabalarımızı artırıyoruz. Ar-Ge reform paketiyle 2002 yılında 2 olan teknoloji geliştirme bölge sayısını 63’e çıkardık. Şimdi Ar-Ge reform paketiyle teknopark dönemini başlatıyoruz.”

Artan verimlilik ve tasarruf

Konuşmasında geleceğin teknoloji trendlerini aktaran Intel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, “Dünyada üç endüstriyel devrim, iş yapış tarzımızı değiştirdi. Buharlı makineler, seri üretim ve internet teknolojisi ile yaşamlarımız farklılaştı. Bugün ise Nesnelerin İnterneti teknolojileri ‘dördüncü devrim’ tanımını hak ediyor. Tüm sektörler bu dijital dönüşümden etkileniyor, iş hayatımız kökten değişiyor. Yakın gelecekte üretim alanlarında belki de yüzde 70 makinaların yüzde 30 insanların olduğu bir ortam bizi bekliyor olacak. Ancak bu değişim, yaratıcı beyinler ve geleceğin teknolojilerine hükmetmek isteyenler için pek çok fırsatı da içinde barındırıyor” dedi. Yeni teknolojilerin kullanılmasıyla artacak verimliliğe ve oluşacak tasarruf

Geleceğin eğilimleri Intel Teknoloji Konferansı’nın anakonusu oldu

oranına dikkat çeken Aydın, “Enerjiye senede 17 milyar dolar harcıyoruz. Enerji yönetim sistemlerini kullansak 1,5 milyar dolar cebimizde kalacak” dedi.

Patent sayımız artıyorİstanbul’da 2014 yılında

açılan Intel Ar-Ge Merkezi’nde, giyilebilir teknolojiler ve Nesnelerin İnterneti uygulamalarına yönelik çözümler geliştirdiklerini aktaran Burak

Aydın, şu detayları paylaştı:“Türkiye’nin kendi fikri

mülkiyet projelerini üretmesini

ve ülkemizin patent sayısını artırmayı hedefliyoruz. Ar-Ge merkezimizin açılmasından bu

yana 5’inci uluslararası patent başvurumuzu da geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik, 7 başvurunun da yolda olduğunu söyleyebilirim. En son geliştirdiğimiz Adaptif Öğrenme Platformu’nun başarısı Türkiye sınırlarını aştı. “Sanal Öğretmen” olarak da bilinen proje, Harvard’lı profesörlerden oluşan, teknolojiyle eğitimi birleştiren çalışmalarıyla dünya çapında ünlü CAST organizasyonunun da dikkatini çekti. Intel ve CAST, gerçekleştirdikleri işbirliği ile Intel’in teknolojisi ve CAST’ın eğitim tecrübesini birleştirerek projeyi yeni bir boyuta taşıyacak.”

BİLİŞİM DÜNYASI 2529 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Page 26: BThaber Sayı 1061

BİLİŞİM DÜNYASI26 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Rapor; sanal gerçeklik, bilişsel teknolojiler, grafen kullanımı, reklam bloklama, medya gelirlerindeki değişim ve akıllı telefon pazarı ile ilgili bilgiler içeriyor. Deloitte Türkiye Teknoloji, Medya, Telekomünikasyon Endüstrisi Lideri Tolga Yaveroğlu, 2016 yılında sanal gerçeklik başlıklarının satışlarının düzenli teknoloji kullanıcıları tarafından 2,5 milyon adete, sanal gerçeklik pazarının da bir milyar dolara ulaşacağı tahminini paylaştı. Uzun vadede ise sanal gerçeklik; akıllı telefon, PC ya da televizyon gibi cihazların ölçeğine ya da yaygınlığına ulaşmakta zorlanacak. Bilişsel teknolojiler alanında büyüme potansiyeline de dikkat çeken Yaveroğlu; şu yorumu yaptı:

“Bu yıl, ilk 100 yazılım şirketinin 80’inin bilişsel teknoloji şirketi olacağını tahmin ediyoruz. Bu durum, Nesnelerin İnterneti’nin sunduğu potansiyeli açığa çıkararak, bilişim sektörünü çok farklı bir hale getirebilir. Bilişsel teknolojilere, kısa dönemde yeni sanal gerçeklik başlıklarına nazaran tüketiciler tarafından daha az ilgi gösterilse de, bilişsel teknolojiler uzun vadede hem işletmeler hem de tüketiciler için daha büyük önem arz edecek.”

TMT başlıklarında öne çıkan eğilimler

Teknoloji • BT pozisyonlarında

kadınlar: 2016 sonu itibariyle gelişmiş ülkelerde kadınların, BT profesyonellerinin sadece yüzde 25’ini oluşturması bekleniyor. Bu rakam, 2015 yılı oranına paralel.

• Bilişsel teknolojiler ve kurumsal yazılımlar: 2016’da, ciro bazında ilk 100 kurumsal yazılım şirketinin 80’inden fazlasının bilişsel teknolojileri ürünlerine entegre etmesi bekleniyor. Bu, ilk 100 yazılım şirketinin 64’ünün bir ya da daha fazla bilişsel teknolojiyi içeren ürün ve hizmetler sunduğu 2015’e kıyasla, yüzde 25 artış demek.

• Mobil çevrimiçi ödeme işlemleri: Akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazlar üzerinden yaptıkları satın almalarda, üçüncü parti dokunmatik ödeme sistemi kullanan kişi sayısının 2016 yılında yüzde 150’lik artışla 50 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

• Grafen: 2016 yılında, grafen materyal pazar büyüklüğü 10-15 milyon dolar seviyesinde kalacak

TMT’de gelişim hızı, birçok yeniliği de

beraberinde getirecek

olsa da, bu alandaki Ar-Ge faaliyetleri yüz milyonlarca dolar büyüklüğünde olacak. Bu materyalin sunduğu potansiyelin tam olarak değerlendirilmesi ise onlarca yıl alabilir.

Medya • Mobil reklam

engelleme: 2016 yılı sonunda, mobil reklam engellemeyi tercih eden kullanıcı sayısı, toplamın sadece yüzde 0,3’ü olacak. Yani, toplam 70 milyar dolarlık mobil reklam pazarının sadece 100 milyon dolarlık kısmı olası bir tehlikede.

• Mobil oyunlar daha az kârlı: 2016’da akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazların yazılım gelirleri itibariyle lider oyun platformu haline gelmesi ve 2015’dekine kıyasla yüzde 20 artışla 35 milyar dolar gelir getirmesi bekleniyor. Oyun başına ortalama gelire bakıldığında, platformlar arasında ciddi farklar olması muhtemel.

• eSpor: eSpor, 2016’da 500 milyon dolarlık küresel gelir yaratacak, yaklaşık 150 milyonluk düzenli veya aralıklı takipçi eden izleyici kitlesine ulaşacak. Ama bu rakam, öne çıkan spor dallarından elde edilen, 4-30 milyar dolar arasındaki lig gelirlerinin küçük bir bölümü.

• Avrupa futbol gelirleri: Avrupa futbol pazarı, 2011-2012 dönemine kıyasla 8 milyar dolarlık artış ve yıllık yüzde 7’lik bileşik büyüme ile

2016-2017 döneminde ilk kez 30 milyar dolara ulaşacak.

• Dijital medya ve gişe hasılatı: 2016’da ABD ve Kanada’da toplam 1,3 milyar bilet satışı ile gişe hasılatlarının yüzde 3’lük düşüş kaydetmesi ve 10,6 milyar dolara gerilemesi bekleniyor.

• TV alanında erozyon: 170 milyar dolarlık 2016 beklentisi ile dünyanın en büyüğü olan ABD geleneksel TV pazarının 2016’da en az beş cephede erozyona uğraması bekleniyor: Öde izle aboneleri, öde izle penetrasyonunun toplam nüfusa oranı, öde izle aboneliği için ödenen aylık ortalama bedel, antenli TV’ye geçiş yapan tüketiciler, özellikle 18-24 yaş grubunun yayınları canlı ve banttan izlenmesi.

Telekomünikasyon • Gigabit internet çağı:

Saniye başı gigabit (Gbit/s) internet bağlantılarının 10

misli artışla ve yüzde 70’i ev kullanımı olmak üzere, yıl sonunda 10 milyon aboneye çıkması bekleniyor. Talepteki artış, büyük olasılıkla daha geniş erişilebilirlik ve düşen fiyatların etkisiyle tetiklenecek.

• Kullanılmış akıllı telefonlar: 2016 yılında 120 milyon kullanılmış akıllı telefonun takas ya da ikinci el satışlar yoluyla el değiştirmesi ve 17 milyar dolarlık satış hacmi yaratması bekleniyor. Ayrıca, 2016’da birinci el pazarında 500 dolar ya da üstü fiyatla satılan, ‘premium segment’ akıllı telefonların yüzde 10’unun, ömrünü tamamlayana kadar 3 ya da daha fazla kez el değiştireceği tahmin ediliyor.

• Fotoğraf paylaşımı: 2016’da, bir önceki yıla oranla yüzde 15 artışla, 2,5 trilyon fotoğrafın paylaşılacağı ya da çevrimiçi depolanacağı öngörülüyor. Bu fotoğrafların yüzde 90’ı akıllı telefonlarla çekilirken, dijital SLR, kompakt kamera ya da tabletlerle dizüstü bilgisayarlar da kalan yüzde 10’u oluşturacak.

• “Veri amaçlı kullanım” kavramı: 2016 yılında, gelişmiş ülkelerdeki akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 26’sının, herhangi bir haftada, cihazlarını geleneksel arama maksatlı hiç kullanmayabileceği öngörülüyor. Bu bireyler, “veri amaçlı kullanıcılar” olarak değerlendiriliyor, iletişimlerini geleneksel sesli aramadan kısa mesaj, sesli mesaj ve OTT video hizmetlerine kaydırıyor.

• VoLTE / VoWiFi: En az bir paket bazlı ses hizmeti sunan mobil operatör sayısının 2016 sonunda; 2015 başına oranla 6 misli, bir önceki yılın aynı dönemine oranla iki misli artışla 100’e ulaşması bekleniyor. Raporda, yaklaşık

300 milyon kişinin, Voice over WiFi (VoWiFi) ve/

veya Voice over LTE (VoLTE) kullanıcısı olması beklentisine dikkat çekiliyor.

Deloitte, 15’inci “Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon (TMT) Öngörüleri” raporunu yayımladı.

Page 27: BThaber Sayı 1061

‘Oracle Cloud Day 2016’, Oracle Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Filiz Doğan ile Oracle MEA, Türkiye ve Orta Asya Kıdemli Başkan Yardımcısı Abdul Rahman Al Thehaiban’ın katılımıyla 18 Şubat tarihinde Ankara’da düzenlendi.

BT kaynaklarını genişletmek için bulutun etkin kullanımının, artırılmış erişilebilirlikten, gelişmiş güvenliğe kadar sağlanan kapsamlı bulut hizmetlerinin sağladığı avantajların irdelendiği, kamu ve özel sektörün yetkililerinin katıldığı ‘Oracle Cloud Day 2016’da; Doğan ve Al Thehaiban ile Oracle’ın bulut yaklaşımını, Türkiye vizyonunu konuştuk. Oracle’ın 10 yıldır, Ar-Ge’den, tüm alt mimariyi değiştirmeye kadar buluta yatırım yaptığını söyleyen Doğan, platformu da servis odaklı olarak sunmaya başladıklarını kaydetti. Doğan, “Buluta geçerken bir takım standartları belirlemek zorundaydık. En kritik sorun da; güvenlik olarak karşımıza çıkıyor. Buluttan servis veriyor isem, verinizi görmeyeceğimi garanti etmeliyim ve kriptolamayı kullanmalıyım” açıklamasını yaptı. Bu yıl M7 işlemcisini de anons ettiklerini belirten Doğan, bunun dünyanın ilk ‘Software in Silicon’ çözümü olduğunu kaydetti. Filiz Doğan, “Verinin şifrelenmesi işlemci sayesinde yapılıyor. Buluta her şeyinizi taşımaya uzak olabilirsiniz ama adım adım buluta geçebilirsiniz” dedi.

Demografik dönüşüm teknolojik dönüşümü gerekli kılıyor

Abdul Rahman Al Thehaiban, yöneticilerin; finansal gelişim ve iş çevikliğiyle girilecek yeni

Performans teknolojileri şirketi Criteo, her üç ayda bir yayınladığı, mobil ticaretteki güncel trendleri inceleyen ve tüketicilerin online satın alma alışkanlıklarına ışık tutan Mobil Ticaretin Durumu raporunu, 2015 yılının son çeyreği için yayınladı. Şirketin 1,4 milyar online alışveriş işlemini incelediği rapor, her on işlemden dördünün birden çok cihaz veya kanal kullanarak yapıldığını ortaya koyuyor. Söz konusu bu işlemlerin üçte birine yakını ise mobil bir cihazda tamamlanıyor.

Mobil ticaretin tüm dünyadaki perakende e-ticaret satışlarının yüzde 25’ini oluşturduğunu ve tüm e-ticaret işlemlerinin yarısının birden çok cihaz kullanılarak yapıldığını ortaya koyan Criteo 2015 Dördüncü Çeyrek: Mobil Ticaretin Durumu raporunda dikkat çeken ana bulgular ise şu

şekilde sıralanıyor: • Mobil alışveriş hızla

artıyor: 2015’in son çeyreğinde mobil işlemler, 2014 yılına göre yüzde 15’lik bir büyüme gösterdi ve tüm e-ticaret işlemlerinin yüzde 30’unu oluşturdu. Türkiye’de ise mobil üzerinden yapılan satışların tüm dijital satışlar içerisindeki oranı yüzde 20,5’e ulaştı. Müşterilerine güçlü bir mobil alışveriş deneyimi sunan perakendeciler, 2015 yılını çarpıcı satış rakamları ile kapadılar. Örneğin Türkiye’deki perakende şirketleri listesinin en üst çeyreğinde bulunanların mobil üzerinden yaptıkları satışlar yüzde 34,4’e ulaştı. Bu da gösteriyor ki mobil dostu kullanıcıları kazanmak isteyen markaların tüm cihazlarda, tüketicilerinin istek

ve ihtiyaçlarına göre tasarlanmış mobil pazarlama stratejilerine yatırım yapmaları gerekiyor.

• Mobil tüketiciler, akıllı telefonları üzerinden alışveriş yapmayı tercih ediyor: Türkiye’de mobil cihazlar üzerinden yapılan satışların (tüm dijital satışların yüzde 20,5’i) yüzde 12,6’sı Android telefonlar, yüzde 4,2’si ise iPhonelar ile gerçekleştiriliyor. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da mobil satışların çoğunluğu gitgide artan bir biçimde akıllı telefonlar üzerinden yapılıyor. Bu da mobil alışveriş deneyimlerini optimize eden markaların özellikle akıllı telefonlara odaklanması gerektiğini gösteriyor.

• Çoklu cihaz kullanımı artmaya devam ediyor:

Tüketiciler artık satın alma işlemlerinin her evresinde birden çok cihaz kullanıyorlar. 2015’in dördüncü çeyreğinde işlemlerin neredeyse yüzde 40’ı birden çok cihaz veya kanalda gerçekleşti. Masaüstü müşterilerinin yüzde 37’si ise aynı mağazanın sitesini en az bir farklı cihazda daha ziyaret etti. Tabletleri üzerinden alışveriş yapanların ise yüzde 43’ü, tüm süreç boyunca birden çok cihaz kullandı. Türkiye’de ise mobil cihazlar üzerinden yapılan toplam satışların yüzde 1,3’ü Android işletim sistemli tabletlerden, yüzde 2,4’ü ise iPadler üzerinden gerçekleştirildi.

• Uygulamaların sağladığı satın alma kolaylıkları, gelirleri artırıyor: Mobil deneyimlerine öncelik veren

perakendeciler arasında mobil uygulamalar, perakende sektöründeki tüm mobil işlemlerin yüzde 54’ünü, seyahat sektöründeki tüm mobil işlemlerin ise yüzde 58’ini oluşturuyor. Mobil uygulama kullanan müşteriler, mobil web sitesinde gezen müşterilere göre yüzde 286 daha fazla ürüne bakıyor ve bu da sepete ekleme oranlarına yüzde 90 daha fazla katkı sağlıyor. Bir uygulamadaki toplam dönüşüm oranı ise mobil tarayıcılara göre yüzde 120 daha fazla. Tüketicilere ilgili ürünler gösteren ve satın alma önündeki engelleri kaldıran sezgisel uygulamaları olan perakendeciler ve markalar daha güçlü ve yüksek miktarda satış elde ediyor.

Yatırım için ilk tercih: Türkiye

Türkiye mobil alışverişi sevdi

pazarlar istediklerine dikkat çekerek bunun da ‘hayatta kalmak’ için zorunluluk olduğunu dile getirdi. “Demografik dönüşüm teknolojik dönüşümü gerekli kılıyor” ifadesini kullanan Al Thehaiban, Oracle bulut çözümlerini, müşteri ihtiyacını karşılamaya yönelik kapsamlı çözümler olarak tanımlayarak; Hizmet Olarak Yazılım (SaaS), Hizmet Olarak Platform (PaaS) ve Hizmet Olarak Altyapı’dan (IaaS) söz ederek tasarım hedeflerini de şöyle sıraladı: Maliyet, güvenilirlik, performans, standartlar, uyumluluk ve güvenlik. ‘Oracle Bulut’un siber saldırılara karşı her zaman etkin ve kesintisiz koruma sağladığının altını çizen Al Thehaiban, bu bulut yolculuğunu; ‘tam dönüşüm’ olarak açıklayarak “Dağıtım modelinize siz karar verin” dedi ve şunları ekledi: “ ‘Oracle Bulut Platformu’;

ve ihtiyaçlarının arttığına dikkat çekti. “Kullanıcının ihtiyacındaki değişim ve hızı öngördüğümüzden dolayı değişim için önceden hazırlandık” ifadesini kullanan Al Thehaiban, özellikle mobil teknolojilerinin ilerlemesinden dolayı bu değişimin kaçınılmaz olduğunun altını çizerek “Kullanıcı farklı, ihtiyaç-talep farklı, her şey değişti; o nedenle ‘Oracle Day’i de ‘Oracle Cloud Day’ yaptık. Şimdi eğilim bulutta; bu nedenle markalaştırdık. Güçlü veritabanımızla bulutu kullanıyoruz, sadece bulutta çalışan firmalar ancak küçük bölgelere servis verebiliyor” şeklinde konuştu. Türkiye’nin bölgenin merkezi olduğuna dikkat çeken Al Thehaiban, “Türkiye, Avrupa standartlarına çok yakın. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip; hatta Avrupa’nın en genci. Son 10 yılda nüfus

veritabanı olarak ‘Oracle Database’’i, uygulama sunucusu olarak da ‘Oracle Fusion Middleware’i temel alıyor. Veri tabanı ve orta katman mimarilerde ‘Oracle Bulut’u kullanan önemli kurumlarımız arasında; Milli Eğitim Bakanlığı ve ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları bulunuyor.” Filiz Doğan da, MEB’in inovatif projeler çıkardığına dikkat çekerek “Sistem kurup yönetmektense, Oracle’ın bulutuna taşımak, öğrencilerin kullanımına açmak çok inovatif bir düşünce” değerlendirmesini yaptı.

Önce eğitim – sonra yatırım

Buluta geçilmesinin önemli sebepleri arasında, daha hesaplı ve daha kapsamlı hizmet sunabilme olduğunu yineleyen Abdul Rahman Al Thehaiban, kullanıcı nüfusunun daha gençleştiğine

yüzde 10 büyüdü; nüfusun yüzde 50’den fazlası da 30 yaşın altında. Diğer yandan devlet BT için yatırımı üçe katladı ve Türkiye Avrupa’da BT kullanımı en büyük ülke konumunda. Biz bu verilerle Türkiye’yi ihmal edemeyiz. Bu potansiyele, tüm servis üretenler ayak uydurmak zorunda. Bu talebe karşılık verecek teknolojik hizmeti sunmak için eğer hükümet ve özel sektör yatırım yapmazsa problem olur. Türkiye’nin bölgenin en gelişmiş ülkesi olması için yeterli potansiyel mevcut. Yatırım yapmadan önce eğitim vermemiz gerekiyor, bu şekilde gereken özel yatırımı yapabiliriz. Gereken özel yatırımı yapabilmek için zemin hazırlamamız gerekiyor” dedi. En güçlü ve yetenekli ekiplerinin Türkiye’de olduğunu vurgulayan Al Thehaiban, şunları kaydetti: “ Yerel bir ekip oluşturmaya çalışıyoruz. Bu gerçekleştikçe yatırımımızı artıracağız. Yatırım için; Türkiye ilk tercihimiz. Hükümetle, her iki tarafın yararına olacak her türlü iş birliğine açığız. Hükümetler genelde ‘bulut’ kullanmaya kapalı ve önyargılı. Yüzde 50 genç nüfus ve ilerici bir vizyonla Türkiye bunun gerisinde kalamaz.” Al Thehaiban, Tükiye’de BT’ye büyük bir tutku olduğuna dikkat çekerek “Pazar; ilerleme sağlamak ve yenilikler için en iyi potansiyele, dinamizme sahip. Bütün bu verilere dayanarak söyleyebilirim ki Türkiye’de hizmet vermeye devam edeceğiz, yatırımlarımızı artıracağız. Ülkenin BT stratejisinin bir bölümü olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” şeklinde konuştu.

Abdul rahman Al Thehaiban ve filiz Doğan

BİLİŞİM DÜNYASI 2729 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Page 28: BThaber Sayı 1061

BTnet com tr28 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber. .

Twitter GIF arama özelliğini kullanıma sundu

DDB Brussels, kitlesel fonlama platformunu kuruyor

Nokia nesnelerin internetine yatırım yapacak

Autodesk yeni sağlık uygulamasını pazara sundu

Geçen sene Haziran ayında Twitter, GIF formatını desteklediğini duyurmuştu. Mikro blog sitesi, GIF arama özelliğini tweet ve mesajlarda doğrudan sunuyor.

Twitter’ın yeni GIF arama özelliğinin, mobil cihazlarda bir tweet oluştururken, fotoğraf ve anket gönderme seçenekleri arasında yer aldığı ve GIF butonunun Android, iOS cihaz sahibi tüm kullanıcılara sunulduğu duyuruldu. Geçen sene 100 milyondan fazla GIF paylaşan kullanıcılar ruh

hallerinden bir maça, müzik videolarından en sevdikleri dansa kadar her şeyi, geçen sene Twitter’da GIF olarak paylaştılar.

Twitter’a gelen yeni GIF arama özelliğiyle, artık Tweet ve doğrudan mesajlarda GIF paylaşmanın çok kolay olduğu belirtiliyor. Twitter GIF butonu için, geniş bir GIF arşivine sahip olan Giphy ve Riffsy ile ortak hareket ediyor. Kullanıcılar bu sayede kendi arşivlerindeki GIF’leri yükleyebileceği

gibi, Giphy ve Riffsy ortaklığı sayesinde GIF’leri zaman akışında paylaşma imkânı da buluyor.

GIPHY’nin kurucusu ve CEO’su Alex Chung

konuyla ilgili şu açıklamalarda

bulunuyor: “GIPHY, gerçek zamanlı

GIF’leri Twitter’ın

canlı yorum ve sohbet akışını

canlandırıyor. GIPHY kullanıcıları,

haberler, eğlence, spor ve kendilerini ifade etmek için Twitter’i zenginleştirecek GIF’ler yaratıyorlar. Bu GIF’leri paylaşmayı kolaylaştıracak olan Twitter’la çalışacak

olmak bizi çok heyecanlandırıyor.”

Riffsy’nin CEO’su ve kurucu ortağı David McIntosh ise gelişmeyi şöyle yorumluyor: “GIF’lerle çok fazla şeyi anlatabiliriz ve asıl önemli olan o anda ruh halinizi en hızlı ve en doğru şekilde yansıtan doğru GIF’i bulmak. Bu ortaklığı Twitter’la kurup geliştirmek, Twitter kullanıcılarının en sevdikleri GIF’leri bulmaları ve günlük hayatlarının bir parçası olarak paylaşmaları bizi heyecanlandırıyor.”

Mobil Dünya Kongresi’ne katılan Nokia, gelecek planları ve hedefleri hakkında çok önemli açıklamalarda bulundu.

2013’te mobil cihaz üretim birimini Microsoft’a satan bir zamanların popüler Finlandiyalı telekomünikasyon devi Nokia’nın kısa süre önce akıllı telefon pazarına ve sanal gerçeklik pazarına gireceği dedikodular arasındaydı. Nokia, yatırımcı şirketi Nokia

Growth Partners önderliğinde, nesnelerin internetine 350 milyon dolar yatırım yapacağını duyurdu.

Mobil Dünya Kongresi’ne katılan şirket, gelecek hedeflerinden ve planlarından bahsetti. Şebeke güvenlik şirketi Nakina Systems’i satın alan Nokia, 5G üzerine çalışmaları gerçekleştirdiğini ve yakın gelecekte akıllı cihaz üretebileceğine dikkat

çekti. 350 milyon dolarlık fonla nesnelerin internetine yoğunlaşacak şirket, her ay bir girişime yatırım yapacağını belirterek, yılda 12 girişime yatırım yapmayı planlıyor. Nokia’nın yeniden cep telefon üreteceği hakkında dedikodulara cevap veren Nokia CEO’su Rajeev Suri, akıllı telefon üretmeyi planladıklarını ancak bunun için belirli bir zaman planları olmadıklarını belirtti.

Autodesk, ortopedi sektörü için 3B baskı ile tıbbi implant üretimini optimize eden “Within Medical” uygulamasını sağlık sektörünün hizmetine sundu.

Within Medical, biyomedikal mühendislerin implantları canlı kemiğe (osseointegrasyon) rahatça bağlanabilmelerini

sağlayan gözenekli mikro-kafesler ile üretebilmelerini sağlıyor, iyileşmenin kolaylaşması için çevreleyici dokunun etrafında damarların geliştirilmesini teşvik ediyor.

Üretimin geleceğinde çok önemli bir yere sahip olan “Generative Design” (Üretimsel Tasarım); tasarımın kalite,

verimlilik ve performansını artıran, bulutun sınırsız bilgi işlem gücü sayesinde özel hedeflere yönelik çok büyük tasarım setlerinin yaratıldığı bir süreç. Autodesk Within ile tasarlanan bileşenler, geleneksel tasarımlara göre daha hafif olmaları ile dikkat çekiyorlar. İhtiyaca göre sertlik veya

esneklik verilebilen bu bileşenler hatasız 3B baskı için rafine ediliyorlar.

Within Medical sayesinde kafatası biçim bozukluklarının veya özürlerinin cerrahi onarımı, kalça eklemi değiştirme, bel omurlarının değişimi ve yüz rekonstrüksiyonu gibi tıbbi uygulamalar

gerçekleştirilebiliyor. Within Medical ile tasarlanan implantlar günümüzde dünyada 600’ü aşkın hasta tarafından kullanılıyor.

Belçikalı ajans DDB Brussels, Kickstarter’a benzeyen kendi kitlesel fonlama platformunu hayata geçiriyor.

ABD çıkışlı kar amacı gütmeyen bağış şirketi Kickstarter, son yıllarda karşımıza çıkan ilginç oluşumlardan biri. Yaratıcı proje fikri olup, bu fikri hayata geçirmek isteyenleri ihtiyaçları olan finansmanı topladıkları platform, bugüne kadar birçok projenin yüzde 100 başarıya ulaşmasını sağladı.

Belçikalı ajans DDB Brussels, Kickstarter’dan ilham aldığı, kendi kitlesel fonlama platformunu oluşturuyor. Ajans içerisinde çalışanların ve ajansı ziyarete gelen herkesin ilham alabileceği ve teknoloji fikirlerini hayata geçirebileceği platformda, DDB Brussels bu fikirlere fon sağlayacak ve

sergileme imkanı sunacak.2015’te Kickstarter’da

fonlanan ZANO drone’un destekçileri arasında yer alan DDB Brussels’in teknolojiye ilgisinin her daim bulunduğu

belirtiliyor. Gelecek temel hedeflerini açıklayan ajans, özellikle robot teknolojilerini desteklemek istediğine ve kitlesel fonlama platformuyla birlikte çalıştığı markalara ilham verici çözümler üretmek istediğine dikkat çekiyor.

Page 29: BThaber Sayı 1061

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VE16325_23 ubat BT Haber Ankara Vector ilan 3.ai 1 24.02.2016 14:44

Page 30: BThaber Sayı 1061

BTnet com tr30 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber. .

ESET uzmanları ve Avrupa Polisi Europol’a göre, bunlarla mücadele etme yöntemi ise uluslararası işbirliği.

5. Büyük veri ihlalleri beklenebilir: Büyük veri ihlalleri ve bu ihlallerin müşteri konumundaki masum kullanıcıları nasıl etkileyeceği, yıl boyunca gündeme gelecek.

6. Mobil saldırılar artacak: Siber suç yazılımı hazırlayanların önemli bir bölümünün mobile yöneldiği düşünülüyor. İnternet bağlantılı olmasına karşın, akıllı telefonların bilgisayar gibi algılanmaması ve bu nedenle korunma önlemi alınmaması, saldırıları ve etkisini de arttırıyor.

7. Windows 10: Microsoft, yeni işletim sisteminde güvenlik konusuna güçlü yatırım yaptı. Ancak yeni sistem ile güvenlik, gizlilik ve şeffaflık konuları da

Suç eğilimlerinin yenilenme hızı sınır tanımıyor

Hız ve performans flash’da bir arada

Farklı güvenlik sistemleri aynı dili konuşacak

Eset, dijital güvenlik konusunda hangi konuların bu yıl ön plana çıkacağını ortaya koyan “2016 Eğilimleri: Güvenlik Her Yerde“ başlıklı raporunu yayımladı. Farklı ülkelerdeki 9 araştırma laboratuarı tarafından toplanan bilgilere dayanan rapor, detay analizler de içeriyor. Rapordaki ana başlıklar ve bu yıl siber suç ile ilgili karşılaşma ihtimali yüksek başlıklar şöyle sıralanıyor: 1. Nesnelerin interneti

gelişecek: İnternet sayesinde birbiriyle bağlantılı cihaz ve uygulamaların artması paralelinde, güvenlik konusu ve kaygısı firmaların başlıca gündem konularından biri olacak.

2. Fidye yazılımları artacak: Şifre-fidye yazılımları, siber suçluların önceliği haline geldi. Cryptolocker tarzı fidye yazılımları, yeni versiyon ve çeşitleriyle hem kurumsal hem bireysel kullanıcılar için tehdit olmayı sürdürecek.

3. Hedefli saldırılar hep gündemde: Belirlenmiş sistem ya da kişileri hedef alan siber casusluk uygulamaları ve APT’ler (Advanced Persistent Threats - Gelişmiş Kalıcı Tehditler) gündemden düşmeyecek.

4. Yeni suç yazılımları: Botnet’ler, küresel suç etkinlikleri ya da kişisel bilgileri ele geçirmeye yönelik yeni kötü amaçlı yazılım aileleri ve teknikleriyle karşılaşacağız.

tartışılacak. 8. Kritik altyapıların

korunması: Endüstriyel tesisler, enerji sistemleri, sağlık sistemi altyapısı, kamu verileri her ülkede kritik ve korunması gereken başlıklar ve siber saldırıların da gündem maddesi.

9. Kanunlar ve yönetmelikler tartışılacak: Gelişen bilişim sistemleri ışığında hükümetler, şirketler ve vatandaşlar arasındaki ilişki ve konumları belirleyecek kanun ve yönetmelikler küresel ve yerel düzeyde gündem konusu.

10. Siber zorbalık ve çocuklara yönelik tehditler: İnternet ve sosyal medya kullanım yaşının düşmesi ile çocuk ve gençlerin uygunsuz içeriklere karşı korunması ve ‘cyberbullying’ olarak tanımlanan siber zorbalıkla mücadele, tüm ülkelerin gündeminde olacak.

Hitachi Data Systems (HDS), flash ürün ailesinin son üyesi olan all-flash diziliminin yeni ürünü Hitachi Flash Storage (HFS) A serisini tanıttı. Hitachi Flash Storage A serisi, toplam sahiplik bedeli (TCO), kapasite yoğunluğu, güvenilir performansı ve etkili gücü bir pakette topluyor. Sistem performansı hizmet niteliğinin (QoS) kalitesi ile çoklu uygulamalar arasında etkili bir şekilde paylaştırılabiliyor.

Hitachi Flash Storage A serisi sistemleri, çeşitli iş yükleri için kapasite verimliliği, veri güvenliği ve öngörülebilir performansın doğru seviyelerde

olmasını sağlamak üzere kullanıcı tarafından seçilebilen veri hizmetlerini bir ürün ailesinde buluşturuyor. Gelişmiş özellikler ve seçilebilir veri hizmetleri satır içi veri tekilleştirmesi ve sıkıştırmasını, bilgi işlem kaynaklarının kolay tahsisi ile daha az kaynak kullanımı, anlık görüntü alımı, kopyalayarak çoğaltma ve veri şifreleme de bu yapıda.

Üç farklı modelde sunulan HFS A serisi, bir çift yüksek performanslı kontrole ve 2 ultra yüksek tepside 60’a kadar çıkarılabilen SSD’ye sahip. 384 TB’ye kadar etkili kapasitesi ve 1 milyon IOPS ile kullanıcıların

yönetim sorunlarını azaltırken, veri merkezi ayak izini düşürecek çeşitli uygulamaları kolayca birleştirebiliyor. HFS A serisi sanal masaüstü, sanal sunucu üzerinde gerçek zamanlı analitik ve veri tabanı ortamı gibi belli kullanım amacı olan müşteriler için ideal bir çözüm sunuyor.

Hitachi Flash Storage A serisi dizilimleri pek çok farklı yoldan veri koruması da sağlıyor. Müşteriler verilerini mantıksal hacme düşen copy-on-write anlık görüntüyle koruyabiliyor ve yedekleme için de mantıksal hacmin birebir klonları yaratılıp kopyalanabiliyor.

Sensormatic tarafından sunulan Fiziksel Güvenlik Bilgi Yönetimi Sistemi (PSIM), birbirinden bağımsız veriler üreten güvenlik sistemlerinin tek bir ekranda aynı dili konuşmasını sağlıyor. Geniş güvenlik ihtiyacı olan yerlerdeki tüm güvenlik sistemlerini tek bir arayüzden yönetmeye imkân veren yazılım, önceden hazırlanmış senaryolar sayesinde operatörlerin olası tehditler karşısında belirlenen bir iş akışını takip etmelerini sağlayıp, operasyonel yükü azaltıyor.

Bankalar, plazalar, havalimanları, büyük endüstriyel tesisler gibi geniş güvenlik ihtiyacı olan büyük organizasyonlarda birbirinden farklı akıllı güvenlik sistemleri kullanılıyor ve bu sistemlerin her biri kendi dinamiklerine

göre veri üretiyor. PSIM ise bu verileri tek bir arayüze aktarıyor. Böylece, sistemi izleyen operatörlerin her sistem için ayrı ayrı uzmanlık sahibi olması gerekmiyor, işletme için operasyonel bazda ve insan kaynağı kullanımında verimlilik sağlanıyor.

PSIM yazılımı ile sağlanan ortak arayüzde, olayların izlenmesi ve müdahale edilmesi kısa sürede ve kolayca gerçekleşiyor. PSIM bünyesinde oluşturulabilen senaryolar ile bir olay anında alınması gereken aksiyonlar da önceden belirlenebiliyor. PSIM için yeni sistem kurulması ise gerekmiyor ve bu yapı, var olan sistemlere entegre olabildiği gibi, ihtiyaca göre sistemi geliştirecek yeni entegrasyonlara da imkan veriyor.

Samsung Electronics, Tizen tabanlı Akıllı TV 2016 serisi için güçlü ve kapsamlı, üç katmanlı güvenlik çözümü GAIA’yı tanıttı. GAIA, Akıllı TV ekosisteminin hizmet, yazılım ve donanım güvenliği dâhil olmak üzere tüm alanlarında koruma sağlayacak. GAIA, tüketicilerin kişisel verilerini üç aşamada koruyor. İlk aşamada, sahip olduğu sanal bariyer ile güvenli bir alan oluşturarak temel hizmet operasyonlarını koruyor. Güvenli Tuş Takımı ve sanal veri giriş mekanizması, tüketicilerin kredi kartı ve şifre gibi kişisel bilgilerini korumak için kullanılıyor. İkinci aşamada GAIA, TV ile

IoT servis sunucuları arasında iletilen önemli verileri şifreliyor. Kötü amaçlı yazılımları önleyen sistemi ile Samsung Akıllı TV işletim sistemini kırabilecek ya da kilit işlevlerinde değişiklikler yapabilecek tüm yetkisiz yazılımları tespit ederek engelliyor. Üçüncü olarak ise güvenlik seviyesi donanım desteği açısından da güçlendirilen GAIA, Tizen işletim sistemini ana ve güvenlik alanı olmak üzere iki parçaya bölerek, iki bölgenin de verilerini ayrı ayrı güvence altına alıyor. Kişisel bilgileri doğrulamak için kullanılan genel anahtar da donanım çipine dâhil ediliyor.

Akıllı TV’leriçin güvenlik çözümü

Page 31: BThaber Sayı 1061
Page 32: BThaber Sayı 1061

BTnet com tr32 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber. .

Monitörde 60 Hz’i aşınCRT monitörlerin son dönemlerinde, LCD’ler piyasaya çıkmadan önce 60 Hz görüntü veren modellerin gözleri çok ciddi oranda rahatsız ettiğini görürdük. Saniyede 60 kere komple açılıp kapanan bir yapıda çalıştığı için bu monitörlerde daha düşük çözünürlükle, 75 Hz hızında çalıştırarak ekranın gözü yormasını azaltabiliyorduk. Ne var ki LCD monitörlere geçişimizle beraber monitörlerin tazeleme değeri 60 Hz’e kilitlendi, kaldı. Evet, LCD monitörlerde tazeleme oranı 60 Hz olsa bile gözü rahatsız etmiyor fakat yine de neden 60 Hz? Son dönemlerde ortaya çıkan bazı monitör modelleri 100, 120 ve 144 Hz gibi oldukça yüksek tazeleme hızları sunabiliyorlar. BenQ’nun XL2420G modeli de bunlardan biri.

Her haliyle oyuncu monitörü

BenQ, XL serisini oyuncu modelleri olarak konumlandırıyor. İncelemeye gelen ürün de bu seriye dahil. Tasarımına bakıldığında oyuncular için hazırlandığı her haliyle belli oluyor. Siyahın ağırlıkta olduğu tasarımının kırmızılarla süslendiğini görüyoruz. Alt kısmında düz bir ayak bulunuyor. Bu ayağın yan tarafına yerleştirilebilen veya tamamen serbestçe masaya

yerleştirebileceğimiz fare benzeri bir kontrol aparatı bulunuyor. Bu aparat sayesinde önceden belirlediğimiz modlar arasında hızlı bir geçiş yapmamız mümkün. Sık sık “Yazı”, “Film” ve “Oyun” gibi renk ve aydınlatma modları arasında geçiş yapan biriyseniz bu aparatı çok seveceğinizden eminiz.

Monitörün ayağı, monitörü istediğimiz şekilde konumlandırmamızı mümkün kılıyor. Oldukça geniş bir hareket yelpazesi sunan bu ayak, monitörü en ergonomik şekilde ayarlamamıza imkan sağlıyor.

144 Hz tazeleme24 inç boyutundaki

XL2420G, 1920 x 1080 piksel çözünürlük sunuyor. 1 ms tepki süresi bulunan üründe Nvidia G-Sync desteği bulunuyor. 144 Hz desteği bulunan monitör, 170 derece yatay ve 160 derece dikey görüş açısı sağlıyor. Görüş açısının biraz düşük olmasının sebebi ise TN panel kullanılıyor olması. 60 Hz’in üzerindeki monitörlerin pek çoğunda kullanılan TN panel, bir IPS görüntü kalitesi vermiyor

olsa da klasik LCD’lerden çok daha yüksek renk doğruluğuna sahipler.

BenQ monitörün arka tarafında 2 tane HDMI, 1 tane DVI ve 1 tane DisplayPort yer alıyor. Ürünün yan tarafında 2 tane USB 2.0 portuna yer verilirken kulaklık çıkışı da es geçilmemiş.

XL2420G, gerek görüntü

kalitesiyle, gerek akıcılığıyla, gerekse tasarımıyla gayet cezbedici bir monitör. G-Sync’in ve 144 Hz’in sağladığı avantajları direkt olarak kendiniz tecrübe etmelisiniz; anlatılması pek de

kolay değil. Ürünün tek dezavantajının artık yavaş yavaş geride kalmaya başlayan 1080p çözünürlüğü kullanıyor olması. 2560 x 1440 piksel olsaydı tadından yenmezdi.

Akıllı telefonlarda ortalama ekran boyutu o kadar büyüdü ki bir zamanlar tablet ile telefon karışımı olarak adlandırdığımız “phablet” teriminin pek bir manası kalmadı. 5.5 inç modeller artık phablet değil, “akıllı telefon” olarak geçiyor. Çin’in ünlü ağ ürünleri ve akıllı telefon üreticisi Huawei, P8 modeliyle 5.5 inç ekranı kullanıcılarıyla buluşturuyor. Şimdi bu telefonu biraz daha yakından tanıyalım.

Şık ve sağlamHuawei G8’i elimize

aldığımızda ilk dikkatimizi çeken şey, arka panelini ve yanlarını komple kapatan metal kapak oldu. Telefonun şık görünmesinin yanı sıra sağlamlığını da pekiştiren bu metal arka kapak, orta kısmında bir parmak izi okuyucu taşıyor. Ses ve kilit tuşları son derece düzgün bir şekilde sağ tarafına yerleştirilen cihaz, ergonomi konusunda büyüklüğü haricinde iyi bir durumda. 5.5 inç ekranı olan

cihazların hiçbirini tek elle tutmak kolay değil. Fakat Huawei, hem ekran / çerçeve oranının başarılı olmasıyla hem de arka kısmında verdiği eğimlerle bu işin üstesinden iyi gelmiş gibi görünüyor.

Full HD ekranHuawei G8’in 5.5 inçlik ekranı,

IPS teknolojisini kullanıyor. Çok geniş bir görüş açısı bulunan bu IPS ekran, Full HD (1920 x 1080 piksel) çözünürlüğe sahip. Piksel sıklığına baktığımızda ise 401 ppi gibi ideal sayılabilecek bir yoğunlukla karşılaşıyoruz.

Ürün, içerisinde Snapdragon 615 çipsetini barındırıyor. 16 ve 32 GB olmak üzere iki ayrı sürümü bulan cihazda RAM’i de “depolama biriminin büyüklüğüne göre değişken” olacak şekilde ayarlanmış. 16 GB’lik sürümde 2 GB RAM bulunurken, 32 GB’lik sürümdeki RAM miktarı 3 GB. Cihaza microSD kart da takılabiliyor.

Bize, incelemeye gelen

cihaz 32 GB depolama / 3 GB RAM modeliydi. Bu modelde uygulamalarda ve arayüzde performansın tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Uygulamaların açılışları, kapanışları ve geçişleri yeterince hızlı. Uygulama içi yüklemelerde de pek bir sıkıntı yok. Fakat Snapdragon 615’in içerisinde bulunan grafik işlemcinin (Adreno 405) giriş seviyesine hitap etmesi sebebiyle 3D oyun performansı çok da iyi değil. Yani eğer 3D oyun oynamayı planlıyorsanız bu telefonla hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

13 megapiksel arka kameraÜrünün arka tarafında 13

megapiksellik bir kamera yer alıyor. Bu kamera özellikle HDR modunda gayet iyi işler çıkarabiliyor. Fotoğrafların çekilme hızı iyi sayılabilecek bir seviyedeyken görüntü kalitesinin de “fena değil” seviyesinde olduğunu belirtmem gerek. Cihazdan fotoğraf konusundaki

beklentiniz ne çok yukarıda olsun, ne de çok aşağıda. G8’in kamerası pek çok kişiye yeterli gelecektir. Ayrıca cihazın ön tarafında 5 megapiksellik selfie kamerası da yer alıyor.

G8, Huawei’nin Emotion UI adını verdiği arayüzü kullanıyor. Android 5.1 işletim sistemini kullanan ürünün arayüzü, daha çok Apple’ın son derece temiz arayüzünü andırıyor. Açıkçası Huawei benim Android tarafında en beğendiğim arayüz tasarımlarından birine imza atıyor. Tek sıkıntısı ise “ana menü” ile “masaüstü” bölümlerinin birleşik olması. Yani iPhone’lardaki gibi tek bir masaüstüne sahibiz ve bütün uygulamalar burada listeleniyor.

iPhone’dan farkı ise bizim buraya widget’ları da yerleştirebiliyor olmamız.

3000 mAh batarya ile 2 gün kullanım

Ürünün bataryası 1 buçuk günü rahat çıkarabiliyor. Tüm e-postalarım, sosyal medya hesaplarım, oyunlarım ve diğer uygulamalarım kuruluyken cihaz, standart kullanımımla 1 buçuk gün kadar dayanabildi. Şehir dışında gezinmem esnasında telefonu daha az kullandım ve bu süre 2 güne kadar çıktı. Batarya konusunda G8’in iyi iş çıkarabildiğini söyleyebilirim.

IncelemeBTnet

Nvidia’nın monitörlere getirdiği G-Sync modülü sayesinde ekran kartından çıkan görüntü sayısıyla monitörün tazeleme oranı eşitleniyor. Vertical Sync, monitörün Hz değeri 60 iken ekran kartının da 60 fps görüntü vermesini sağlamaya çalışan bir teknoloji. G-Sync ise

monitörün Hz değerini, ekran kartının sağladığı fps miktarıyla eşitlemeyi amaçlıyor. Böylece akıcılık bozulmadan, ekranda yırtılma olmaması sağlanabiliyor. Her iki teknolojiyi kapattığımızda ise ekranda çeşitli kırılmalar meydana geliyor.

G-sYnC neDİr?

Akıllı telefonda geniş ekran arayanlara IncelemeBTnet

Page 33: BThaber Sayı 1061

Emobil Profesyonel Hizmetler Direktörlüğü departmanında Sistem Mühendisliği görevine Serkan Toklu getirildi. Toklu, daha önce KoçSistem’de Kıdemli Microsoft Platformları Uzmanı, Anadolu Bilişim Hizmetleri’nde Sistem Uzmanı, MNG Kargo’da Sistem Uzmanı, İzmir Akademi Bilişim’de Sistem Uzmanı olarak çalıştı. Toklu, yeni görevinde Emobil ve müşterilerinde mevcut kurulu olan sistemlerin yönetimi, bakım onarımı gibi teknik kısımlarından sorumlu olacak, geliştirilebilir tüm sistemlerin proje çalışmalarında da aktif rol alacak. Emobil Profesyonel Hizmetler Direktörlüğü departmanında Sistem Uzmanlığı görevine de Hakan Adarlı getirildi. Daha önce Markafoni.com’da Sistem Uzmanı, Netlojistik’de Sistem Uzmanı, Siztek Bilişim’de Sistem Uzmanı olarak çalışan Adarlı, yeni

görevinde Emobil ve müşterilerinde mevcut kurulu olan sistemlerin yönetimi, bakım onarımı gibi teknik kısımlarından sorumlu olacak. Emobil Profesyonel Hizmetler Direktörlüğü Uygulama Çözümleri görevine ise Zihni Taş getirildi. Daha önce Gizia Moda Tasarım’da İş Geliştirme Sorumlusu, IAS, CPM ve Anka Bilgisayar’da ERP Danışmanı olarak görev yapan Taş, yeni görevinde Emobil’in Profesyonel Hizmetler Direktörlüğü altında tüm Emobil ve müşterileri için Microsoft İş Zekası Uygulama Çözümleri süreçlerini yönetecek.

E T K İ N L İ K L E R Y U R T D I Ş I

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

8 Mart 2016

HP Printing ReinventedLizbonAYRINTILI BİLGİ: http://www.hp.com/

10 - 11 Mart 2016

Digital Marketing Innovation SummitNew YorkAYRINTILI BİLGİ: https://theinnovationenterprise.com/summits/digital-marketing-innovation-summit-new-york-2016

14-18 Mart 2016

CeBITHannover, AlmanyaAYRINTILI BİLGİ: www.cebit.de/home

20 - 24 Mart 2016

Adobe SummitLas VegasAYRINTILI BİLGİ: http://summit.adobe.com/na/

23 - 24 Mart 2016

Google Cloud NEXTSan FranciscoAYRINTILI BİLGİ: https://cloudplatformonline.com/Next2016.html

E T K İ N L İ K L E R

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Y U R T İ Ç İ

3-4 Mart 2016

VII. Bilgi Teknolojileri Yönetişim ve Denetim KonferansıMilli Reasürans Konferans SalonuAYRINTILI BİLGİ: www.btyd.org.tr

4-6 Mart 2016

BİLMÖKŞanlıurfa Harran ÜniveristesiAYRINTILI BİLGİ: www.bilmok.org.tr

10 Mart 2016

BTvizyon KocaeliAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

12 Mart 2016

Cnet / NextCAM Bayi Kanal ToplantısıGaziantep Şirehan OtelAYRINTILI BİLGİ: www.cnettr.com/tr-tr/blog

16-18 Mart 2016

6. CityExpoAntalya Expo CenterAYRINTILI BİLGİ: http://www.antalyacityexpo.com/#

19-20 Mart 2016

III. Ulusal Yönetim Bilişim ZirvesiBeykent Üniversitesi- Ayazağa KampüsüAYRINTILI BİLGİ: http://ybzirvesi.com

23 Mart 2016

Kamuda BT Yönetişimi Teknoloji PlatformlarıAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

23 Mart 2016

Biyometri ve Güvenlik Teknoloji PlatformlarıAYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

25-26 Mart 2016

BETA 2016 Sektör Günleri Boğaziçi ÜniveristesiAYRINTILI BİLGİ: buec.boun.edu.tr/beta/

Alman enerji şirketi EWE AG’nin yüzde 100 iştiraki olan EWE Turkey Holding’in kısa süre önce satın aldığı, bir süre önce teknoloji ve inovasyon faaliyetlerine liderlik etmek için Mehmet Ilgaz’ı üst yönetim kadrosuna katan Millenicom’un CEO’su Meltem Şahin oldu. Meltem Şahin, Millenicom’un yönetimini devralmadan önce Turkcell Superonline’da Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Şirketin

CFO’luğunu yürüten Sefer Özel ise yeni dönemde de yönetim takımında olmaya devam edecek. Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nde lisans eğitimini yapan Meltem Şahin, 1999 yılında Bilkent Üniversitesi’nde işletme yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Profesyonel iş hayatına 1999 yılında Procter&Gamble’da Süreç Mühendisi olarak başlayan Şahin, 2000-2005 yılları arasında Sony Ericsson Kontrol-Lojistik Müdürlüğü ve Bölgesel Yönetim’de EMEA Grup Kontrolörü olarak çalıştı. Turkcell’de uzun yıllar pazarlama fonksiyonunda değişim yönetimi ve müşteri merkezlilik odağıyla birçok üst düzey pozisyonda yer alan Meltem Şahin, 15 Şubat’tan itibaren Millenicom Genel Müdürlüğü görevini üstlendi.

33KARİYER29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Sony Mobile, yeni bir yapılanma içerisinde olan Global Satış Geliştirme Bölümü’nün Orta Doğu ve Afrika Başkan Yardımcısı olarak Hirokazu Ishizuka’yı atadı. Hirokazu Ishizuka, Şubat 2013’ten bu yana Sony Mobile Communications’ın Global Satış ve Geliştirme Bölümü’nde CVP olarak görev alıyordu. Ishizuka, şimdiye kadar şirket içerisinde birçok kıdemli pozisyonda görev aldı. 1999’da Sony Display Components &

Device Company America’da çalışmasının ardından 2004’te Sony Europe TV Business Unit’in başına geçti. Japonya Bölge Başkanlığı gibi birtakım CVP pozisyonlarda yer aldı. Daha sonra sorumluluk alanını genişleterek APAC Bölge Sorumlusu olarak çalıştı. Ishizuka, Sony Ericsson zamanında şirketin kadrosunda bulunan Ruediger Odenbach’in görevlerini de devraldı.

Hirokazu Ishizuka

Meltem Şahin

Hakan Adarlı

Zihni Taş

sony Mobile orta Doğu ve Afrika Başkan Yardımcısı Hirokazu ıshizuka oldu

Millenicom’un yeni Genel Müdürü Meltem şahin

emobil kadrosunu güçlendiriyor

Metin Tarakçı bir kez daha ÇMD başkanı Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD), 17 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirdiği Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda yeni dönem Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerini seçti. Başkanlık görevine bir dönem daha devam etmek üzere aday olan Metin Tarakçı’yı, üye firmalar da oylarıyla destekledi. Yönetim Kurulu’nun diğer Asil Üyeleri Gürcan Aladinli, Çağatay Aynur, Eniz Akdağ, Okan Gözütok, Haktan Saran, Engin Utkan, Özge Micozkadıoğlu Tekalp, Selcen Uyguntüzel, Uğur İpek, Zekeriya Arslan, Banu Hızlı, Rengin Ağılönü olurken, ÇMD Denetim Kurulu Asil Üyeleri olarak ise Kadriye Çimen Bozacı, Hasan Adıgüzel, Sevda Güler seçildi. ÇMD Yönetim ve Denetim Kurulu 2019 yılının Şubat ayına kadar görevde olacak.ÇMD’de ikinci kez Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Tarakçı, “Başkanlık görevimi yürüttüğüm üç yıl içerisinde sektörün bilgi merkezi olan web sitemizi içerik ve görsel açıdan zenginleştirdik. Sektörümüzle ilgili basında

çıkan haberleri takip ederek, haftalık olarak tüm üyelerimizle paylaşmaya başladık. Yılda bir kez yaptığımız üye buluşmamızın kapsamını genişleterek “Sektör Buluşması” haline getirdik, içeriğini konferanslar ve panellerle zenginleştirdik. Geleceğin yöneticileri olan takım liderlerimiz ile buluştuğumuz kahvaltı organizasyonlarını her yıl düzenleyerek geleneksel hale getirdik. Siber suçlarla mücadelede telefon aracılığı ile yapılan dolandırıcılık olaylarında emniyet kurumlarına da destek olduk. Tarafsız bir STK kimliğimiz ve sektörün referans noktası olarak, başarılı kişileri, kurumları ve projeleri ödüllendirmek üzere Türkiye Çağrı Merkezi Derneği Ödülleri için organizasyon düzenlenmeyi planlıyoruz” dedi.

Çağrı Merkezleri Derneği4. Dönem Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Asil Üyeleri

YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ

WEBHELP.....................METİN TARAKÇI

GLOBAL BİLGİ ..............ÇAĞATAY AYNUR

ASSİSTT .......................GÜRCAN ALADİNLİ

ATOS ...........................OKAN GÖZÜTOK

AVEA ...........................ENİZ AKDAĞ

TEB ..............................ÖZGE MİCOZKADIOĞLU TEKALP

VODASOFT ..................ZEKERİYA ARSLAN

TELEPERFORMANCE ....ENGİN UTKAN

ARÇELİK ......................UĞUR İPEK

VESTEL ........................SELCEN UYGUNTÜZEL

ALONET .......................HAKTAN SARAN

ERİŞİM .........................RENGİN AĞILÖNÜ

FİNANSBANK ...............BANU HIZLI

DENETİM KURULU ASİL ÜYELERİ

HALKBANK ..................KADRİYE ÇİMEN BOZACI

PUSULA .......................HASAN ADIGÜZEL

LUFTHANSA ................SEVDA GÜLER

Page 34: BThaber Sayı 1061

uygulama platformu OpenShift, Infoworld – Yılın Teknolojisi etkinliğinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ödül kazanmış. Bu ödüller her yıl InfoWorld Test Merkezi editörleri ve eleştirmenleri tarafından incelenip seçilerek, BT alanında yılın en iyi ve en yenilikçi ürünlerine veriliyor. Geçtiğimiz yıl InfoWorld tarafından test edilen ürünler arasından seçilen OpenShift, bu ödülü iki yıl üst üste kazanan ilk bulut uygulama platformu.

Teknolojik yenilikleri bir kenara bırakıyor, ‘insana saygı’ ve aldığı ödüllere odaklanıyorum. İnsana Saygı Ödül Töreni’nin 15’incisi 17 Şubat’ta gerçekleştirilmiş. Kariyer.net tarafından düzenlenen ödül töreninde iş başvurularını en hızlı ve en yüksek oranda yanıtlayan firmaların yanı sıra; en çok başvuru alan ve en çok istihdam yaratan firmalar da ödüle layık görülmüş. En Çok Başvuru Alan Firma ödülüne İstanbul’da Yapı ve Kredi Bankası ve Koton Mağazacılık, Anadolu’da ise Vestel Şirketler Grubu ve Rönesans Holding layık görülmüş. En Çok İstihdam Yaratan Firma ödülünü İstanbul’da yine Yapı ve Kredi Bankası ve Teknosa, Anadolu’da ise Rönesans Holding ve Yazaki Otomotiv almış. En Beğenilen Firma Yemeksepeti.com, En İyi Tasarımlı İlanın sahibi ise Odea Bank. Bu kadar da değil… En Çok Başvuru alan İK danışmanlık firması EPS Danışmanlık olurken, En Çok İstihdam Yaratan İK danışmanlık firması DSG İnsan Kaynakları, En Çok Aday İnceleyen ve En Popüler İK danışmanlık ödülüne Adecco Hizmet ve Danışmanlık layık bulunmuş. İnsan kaynağına hak ettiği değeri veren tüm kurumlara teşekkürler. Bu tutumun tüm kurumlara örnek olması da ayrıca temennimiz.

Bu hafta da bu kadar, yeni gündemimle haftaya yine buradayım,

34 MEKTUPDüşsün diye beklediğimiz cemreler arasından merhaba,

Bu yeni haftaya medyamızın gururu, Türkiye’nin ilk köpek genel yayın yönetmeni Ajan Brian’dan bir haberle başlıyorum. Ajan Brian, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve milletvekillerine mektup yazarak, “Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören yasayı çıkarmak için daha ne bekliyorsunuz?” diye sormuş. Ajan Brian mektubunda, “Öldürülmemizi bekliyorsanız haberiniz olsun öldürülüyoruz. Hem de “hayvan gibi sevdiğimiz sevgili insan tarafından” diyerek, insan olanın içini acıtan dev problem kümesine dikkat çekmiş. 8 Şubat 2012 tarihinden bu yana komisyonda bekleyen kanun teklifinin hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Ajan Brian’ın da mektubunda dikkat çektiği gibi bir hayvanın canına kıymak, öldürmek, işkence etmek, tecavüz etmek; yola tükürmek, nara atmak ya da kapalı alanda sigara içmek gibi bir ‘kabahat’ değil, ‘suç’. Sorumluluğu olanları harekete geçmeye bekliyoruz.

Ekibimizde yer alan motosiklet tutkunu dostlarımıza ileteceğimiz bir haberim var sana: TomTom, motosikletler için yeni taşınabilir navigasyon cihazı RIDER 410’u tanıtmış. Yeni model, Avrupa’nın en heyecanlı 100 rotasını önceden yüklenmiş olarak sunuyormuş ve hatta sürücüler, rotayı rüzgar veya yüksekliğe göre de seçebiliyormuş. Meraklılarını bilgilendirmek boynumuzun borcudur.

Trafik kazalarının hayatımızın rutin tehlikesi olmaktan çıkması adına Milli Eğitim Bakanlığı ve Renault Türkiye’nin hayata geçirdiği yol güvenliği eğitim programı Sokakta İlk Adımlar, daha da geliştiriliyor. Bunun

için de öğretmenler arasında “İyi Uygulamalar Paylaşımı Yarışması” başlatıldı. Ayrıntıları www.sokaktailkadimlar.com web sitesinde. Projenin uygulandığı 41 ilde bin 493 okulun 4’üncü sınıf öğretmenlerinin katılımına açık olan yarışmaya 31 Mart’a kadar

katılmak mümkün. Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nin de katkı sunduğu projeden bugüne kadar 1 milyon 789 bin öğrenci yararlandı. Ama Sokakta İlk Adımlar projesinin öncüsü Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar’ın da işaret ettiği gibi, proje kapsamında verilen eğitimlerin başarıya ulaşmasında en büyük rol öğretmenlere düşüyor.

Gelelim haftanın başarı hikayelerine… Huawei senin okumaktan keyif aldığın bir küresel yayın olan Fast Company’nin, “2016’nın En İnovatif Şirketleri” listesinde 13’üncü sırada yer almış. Bilişim sektöründe, gelirinin yüzde 10’unu Ar-Ge’ye ayıran birkaç büyük teknoloji şirketinden biri olan

Huawei, listede üçüncü kez var. Yaratıcılık, hele de bu

dönemde çok büyük bir zenginlik. Bunun bir örneğini ortaya koyan Vodafone Türkiye, Dijital Dönüşüm vizyonu kapsamında hız verdiği yerli ve yenilikçi teknolojileri geliştirme çalışmalarıyla patent rekorları kırıyor. Vodafone’un tüm operasyonları içinde “Global İnovasyon Merkezi” seçilen OKSİJEN, mobil telekomünikasyon alanında geliştirdiği buluşlarla 2015 yılında 78 patent başvurusu yapmış ve bir önceki yıl kırdığı rekoru da ikiye katlamış. Bu patentlerin verimli ürün ve çözümler olarak hayata geçmesi, hepimiz için katma değer. Bunun bir örneği olarak Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç ediliyor. Yani kullanıcı olmaktan çıkıp üretici hale gelmek adına önemli bir adım atılıyor.

Açık kaynak çözümleri sağlayıcısı Red Hat’in bulut

29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Trafik kazalarınıazaltmak için eğitim şart

YIL 22SAYI 106129 ŞUBAT - 6 MART2016

www.bthaber.com

Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş.Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBULTel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495

Satış GrubuEvrim Koç DemirciPerihan Kıtay ÖzdenÖzge KarataşCanan Şahin

Reklam Rezervasyon [email protected]

REKLAM SATIŞ GRUBU

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına SahibiAyhan Sevgi

[email protected]

www.linkedin.com/groups/BThaber

twitter.com/bthaber

www.facebook.com/BThaber

Bültenlerinizi

[email protected] adresine gönderebilirsiniz

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

Abone ve Dağıtım SorumlusuKutay Göç[email protected]

BThaber GrubuYayın KoordinatörüAyhan [email protected]

Yazı İşleri Müdürü(Sorumlu)Bülent [email protected]

EditörlerHandan Aybars [email protected] Özkan (Ankara) [email protected][email protected]

Haber MerkeziRuşen Gö[email protected] Yaylacı[email protected]

Okur TemsilcisiBehçet Envarlı

[email protected]

Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected]

Mukadder Keskingö[email protected]

Page 35: BThaber Sayı 1061

OTOMOTİV SEKTÖRÜ’NDEBAŞARILI ERP PROJESİNİN YOLLARI

BİLDİRGESİ Bildirge* esas olarak otomotiv sektöründe ERP adayı olan kurumlara yönelik hazırlanmıştır, bir bütün olarak ele alınmalı ve içerdiği maddeler, ilgili diğer maddeler göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır.

1. Öncelikle projenin bir IT departmanı projesi değil top yekûn bir kurum projesi olduğu en baştan kabul edilmelidir.

2. Proje sponsoru, firmanın yapısına göre değişkenlik göstermesine bağlı olarak üst yönetimden bir kişi olmalıdır.

3. İşletmenin sektörüne, çalışma şekline, hiyerarşik yapısına ve iş yapış modeline uygun bir yazılım seçimi son derece önemlidir.

4. Şirketler öncelikle yeni bir ERP veya ERP’ ye geçiş kararı aldıklarında kritik süreçlerin karar vericilerinden oluşan bir ekip oluşturmalıdır.

5. ERP çözümü seçiminde proje maliyeti kadar, seri hayat maliyetleri de karar sürecinde önemli kriterlerden biridir. 6. Mümkünse teklif hazırlanmadan önce danışman firmadan, yeterli gördükleri süre ile ön inceleme yapılması talep edilmelidir.

7. ERP projesinin hem anahtar kullanıcılar tarafından hem de danışman firma çalışanları tarafından daha doğru anlaşılması için firmanın iş süreçlerini hazırlamış olması çok önemlidir.

8. Projede her departman için seçilecek ve proje ekibinde çalışacak “Anahtar Kullanıcı” tabir edilen kullanıcının bilgi, beceri ve tecrübesi çok önemlidir..

9. Proje geçiş aşamasında kullanılacak ana verilerin (Malzeme kartları, cari kartlar, ürün ağaçları vb.) hazırlanması en önemli işlem adımı olup proje canlıya geçişi tarihini belirleyen en önemli unsurdur.

10. Anahtar kullanıcılar görev ve sorumluluklarını çok iyi bir şekilde anlamalıdır.

11. ERP çözümüne karar verilip proje lansmanı yapılması ile proje planlaması oluştururken değişiklik yönetimi etaplarının da proje kapsamında bir alt başlık olarak dikkate alınması ve detaylandırılması önemli olacaktır.

12. Şirketler yaşayan organizasyonlardır ve bu sebeple devreye alınan her ERP çözümü değişiklik ve geliştirmelere açık olmalıdır.

13. Yeni süreçlere göre görev ve sorumlulukların paylaşımı bu değişikliklerin şirket organizasyona etkileri, bu değişikliklerin ekiplere anlatımı, ilgili doküman ve prosedürlerin güncellenmesi, eğitimlerin içerik ve planlaması bu kapsamda ele alınır.

14. Otomotiv sektörü için ayrıca önem arz eden EDI, Lojistik hizmetleri, Seri Lot Takibi, Dinamik depo, İnteraktif Kalite yönetimi gibi konular ayrıca ele alınmalı ve ana sanayinin bu günkü ve gelecekteki istekleri için gelişime açık bir sistem kurulmaya özellikle önem verilmelidir.

15. ERP Proje yöneticisi bir ERP projesinde en önemli konumda bulunan kişidir.

16. Kurumun içinde bulunduğu sektöre, kurumsal yapısına ve iş yapış modeline uygun bir yazılım seçimi son derece hayati önem taşımaktadır.

Tüm bu işlem adımlarının doğru, zamanında ve en az hata ile yapılmasını garanti altına almak için proje yöneticisine büyük görev düşmektedir. Proje yöneticisine, gerekli üst yönetim desteği verilmeli, yetkilendirme yapılmalı ve kurum tarafından takibi yapılmalıdır.

Bu bildirge ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Otomotiv Çalışma Grubu tarafından Mart 2015 ile Ocak 2016 tarihleri arasında, Otomotiv sektöründeki ERP projelerinde proje yöneticiliği yapmış, ERP projesi öncesi hazırlık sürecinde ve ERP seçim aşamasında deneyimleri olan Cem Bayırlı, Ertürk Aydın, Füsun Zorlubilek, Ramazan Çevik, Mehmet Can ve Mustafa Çağlıyan tarafından hazırlanmıştır.

Cem BayırlıBilgi Teknolojileri Şefi

NSK Group

Ertürk AydınBütçe ve Raporlama

Yöneticisi Asistanı

Füsun ZorlubilekBilgi İşlem Müdürü

Ramazan ÇevikBilgi Sistemleri Müdürü

Aunde Teknik

Otomotiv Çalışma Grubu Lideri

Mehmet CanBilgi Sistemleri Yöneticisi

Karsan Otomotiv

Mustafa ÇAĞLIYANBilgi Teknolojileri Müdürü

NSK Group

(*) ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Otomotiv Çalışma Grubu’nun hazırladığıOTOMOTİV SEKTÖRÜ’NDE BAŞARILI ERP PROJESİNİN YOLLARI BİLDİRGESİ’nden alıntı yapılarak hazırlanmıştır.

Otomotiv Çalışma Grubu

Page 36: BThaber Sayı 1061

In this world of risk, a little bit of paranoia is a mustCountries are working very seriously on topics of cyber attack and defense. Profiles of some countries are in a position to encourage the attack as well as the defense. This situation takes place in the press; some countries make official statements on this issue. In this world of giant risks; companies are making cyber defense investments, but these investments are in ‘passive’ forms. The priority is ‘to notice an attack at the time, to try to fix it and to get over the impact of the attack and later on to pull together quickly’. However, to experience the minimum loss, defense investments must be made. Unlike the countries; companies cannot set up an attacking team. This is a legally gray area. EY Turkey IT Risk and Assurance Services Partner Emre Beşli says: “Yes, companies must not be attackers in the light of legal necessities, however they moved to a more active defense strategy than the current passive one.” and emphasizes that this is the biggest change. The most important information security activity of companies in 2016 is them to embrace a more active defense strategy.

n What are the main differences between the two defense structures?

Active investigation of the threat would take into consideration in detail the source of the threats. Instant information gathering is a must with detected information security deficits, new threats or hacking activities. Nowadays, it is vital for companies to be able to detect an attack in advance and which techniques are used in those attacks. Exploration focused, “active intelligence for threats’ should be carried out. A significant portion of the companies must invest in this area.

n In which level do companies would like to spend money on security?

Domestically as well as internationally, information security managers think the allocated budget is insufficient. The solution here is the awareness point of management officers. The importance of this issue should be perceived by the people who approve the budget. However, for C-level executives and board of directors to allocate this, a problem should have been experienced by them or other

responsibility of IT in fact; however an important part of the security risks still stem from IT. Digitalization, connected world, users of IT equipment is all focused on IT unit. These are in fact the institutions’ own problems, but IT is certainly involved in this operation. So, that is the company’s problem, but to solve this problem, a significant part should be corrected and the operational should be mainly managed by IT. Warn employees about a mistake is not the job of the IT unit, it should be the task of the C-level officials. Information security is a fact that everyone should take seriously. Making security an essential part of the business culture and building a responsibility structure has great importance.

n What kinds of pitfalls are targeting the institutions?

As it emerged in our research, social engineering and ‘phishing’ are the biggest threats. People work with e-mails and clicks on the e-mails with an attractive title and a creative design with curiosity. Banks, large corporations, operators are warning their customers about this risk. But still, we read the news in the newspapers. There are other problems within the companies in cultural matters. We observe in this in the field. The staff taking the annual leave provides his/her own password to the coworker and says ‘when I am off, please confirm such and such e-mails.’ etc. Therefore, the security perception should start from the bottom. Without requiring any technical

information, knowing only some basic elements; it is possible to move forward.

n What should be done in addition to active defense?

Getting affected by the information security risks is inevitable. How do you do the crisis management at this point, how do you fix it? This is important. The first title is active defense and the second is continuity and sustainability in order to return to the original state. That is correctly managing the risk and protecting the reputations. As part of it, cyber security schemes emerge and many examples can be seen abroad.

n What kind of an insurance structure it is?

Insurance is a very complicated subject and contains detailed account points. Doing it on the information security is much more difficult. Therefore, as there is a structure on the fire insurance or the car insurance, we do not have an established structure in this model of insurance in the world. Information security has no data to share and enable insurance companies to collect and analyze. So before this insurance is made, the insurance company should draw a detailed profile of the company and tailor the insurance structure accordingly. This is how it will work for some time. There is a vague interest in this subject in Turkey. However, the perception of insurance in Turkey is already weak. Therefore, it will develop in the coming period and the companies will make

whatever they can inside their bodies, will transfer some tasks to the outsourcing parties and information security risks will be brought to a reasonable level. In addition, they will insure the remaining risks. It is important to have the correct fiction and risk analysis in this regard. As a result, there is a risk of world developing outside of your corporate assets.

n What is the level of mobility risk awareness?

When buying a PC from a competent a store, the security package comes with the PC. This is also a marketing strategy. However, not such an additional package is available on mobile devices. This is not the issue in abroad as well, because through the eyes of the end user, the possible risks are perceived as insignificant. Device manufacturers also have powerful messages about the operating system they use which is focused on the security. However, you keep your personal data on mobile devices. There are some security features of applications and operating systems. These provide certain advantages but there are also serious risks. There is limited awareness due to the cases occurring are not well known because it is a relatively new technology. The mobile devices are the part of a daily life, in response to this indispensability, sufficient sense of security is not focused on. The security awareness is in progress. So this perception will evolve over time, a security package for mobile devices will be offered as in the PC or laptop sales.

companies in the sector should experience such an issue as an example. In general, there are many examples of companies of all sizes and from all sectors. The information security is getting numerous attacks in one day, but only the popular news is heard by the media. An important part of the senior management and board of directors does not fully understand the risks. However, in leading international business magazines, the news about information security is increasing. So, there is a message from media and the effort to create awareness in the business world to the corporate structure. The contents related to the economics of information security stand out in the economy and finance publications. The analysts are leaning towards as ‘Invisible value’ what has been achieved in return of the investment. Filling the gaps on the side of Board of Directors, ‘let’s assign someone to our board who understands these things method’ is effective. It can also be someone who is connected directly to the board as an independent consultant. So to understand the technology in the top management level and to guide the structure of the risks and to make decisions on the budget accordingly, someone should be placed in the management level. This structuring in sectors such as financial services and telecommunication is important.

n How the operation will proceed after this? Should a separate unit be formed?

Security is not the

36 ICT NEWS 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

Page 37: BThaber Sayı 1061
Page 38: BThaber Sayı 1061

38 ICT NEWS 29 ŞUBAT - 6 MART2016

BThaber

The target is to raise awareness abroad

Earn more interest by walking

Environmental awareness is essential in each step

Emirates NBD (National Bank of Dubai) being a leader bank of Monitise and the Middle East active in mobile and cloud technology areas presents the “Emirates NBD Fitness App” designed for the Apple Watch for the first time and giving interest by taking steps. The app

following users’ physical activities on Apple Watches or other compatible devises is being integrated to Emirates NBD clients’ saving accounts and allows the users to gain more interest rate according to their physical activity levels.

Designed by Monitise, users with application can

take advantage of running or walking every day, by having up to 2% interest rates annually depending on the number of steps they take. The application users can also have the right to join drawings for free health insurance services, discount coupons and many other prizes.

Along with ISO 9001: Quality Management System, OHSAS 18001: Occupational Health and Safety Management System, ISO 27001: Information Security Management System; Utarit added its documents a new one. The company, with ISO 14001: Environmental Management System document, aiming at minimizing the damage to the environment has created an in-house system on a voluntary basis which can be applied to all businesses regardless of sector and scale. In June 2015,

discussions first began about

this with a consultant firm.

How to manage the process

were determined. Following

the inspections carried out

on November 21, 2015; the document was granted to the company on 26 November. Utarit General Manager Burak Tüzün told us about the process:

“When our consultant firm told us about the structure of ISO 14001 and it is being a management system developed to eliminate the harm to the environment by systematically reducing the damage caused as much as possible, we started investigating what can be done about this issue. Having the ISO 9001 Quality

Management System made the job a bit easier for us. We added standard points to the ISO 9001 Quality Management system. Issues such as disposal of hazardous waste and unnecessary use of natural resources were discussed and what can be done took place in our quality policy. Our sensitivity about the environment created awareness in our employees and our customers.”

Pointing their target of creating awareness about the environment in all employees and customers; Burak Tüzün

stressed that they saw it happen and underlined the expectations are even higher. In particular, he stated that the waste batteries and the disposal of electronic card which will not be used, the unnecessary usage of resources issues should be discussed in a higher level and a better strategy should be created towards these issues; Burak Tüzün expressed: “Before everything else, the way we see things have changed. Conducting our business processes and reviewing all stages, environmental awareness is taken into account first.”

Voxport is trying to create international recognition to its new products and versions and to find new markets. Voxport General Manager Hakan İçduygu emphasized on that they are trying to find distant targets, to create international recognition for their new products and versions. Hakan İçduygu began his speech by recalling the LEAPvox, it being the first R&D project in terms of product R&D in the shelf prospect, said that: “It is a unique model in the world. It is the body of an integrated communication expression.” Currently stating that they have a more advanced dealer - sales channel; İçduygu expressed that: “Now, there are very clear limits; there is a commercial product line section. There is also a part which we call the public

and big users, in which we prefer our ‘corporate’ product range. The public’s expectations in terms of accessibility and reliability are very different. Recently we started producing products for the defense industry which has different needs and expectations. Therefore, the company’s knowledge and experience with product packaging made our jobs easier at that side, as well.”

İçduygu said that: “The new generations of products sold are expected from Voxporta. So far, constructing integrated structures especially in the ‘corporate’ side, we became fit for the industry. The switch board was able to serve with a wider capacity, we were asked to separate. We started to separate it parametrically; so it turned into new products. It is working integrated with different brands and models. We are preparing accordingly whatever is the necessary industry-standard. Navy project has been completed. Our products are used in various platforms and they are available in the field. As a national manufacturer, we provided an open source code in a way that it can be delivered to the companies.”

Entrepreneurship is not a hobby; it is the foundation of

economic developmentIn Turkey, it is an important requirement to invest in the future, competent and experienced people and to consolidate the spirit of entrepreneurship. Otherwise, it is inevitable to lose these valuable resources and ideas.

The UK government’s largest promotional campaign GREAT was launched in 2012 and the United Kingdom aims to introduce the best opportunities it offers. Turkey is a key country of the campaign, the potential of its creating business partnership and results are visible even from the start.

With the public support agency UK Trade and Investment Agency (UKTI), the spread of British companies outside the country is being supported and foreign business structures in the investment side is being moved to the UK.

According to the United Kingdom Trade and Investment Agency (UKTI), Director of High Growth and Emerging Markets

Daniel King; they are such abridge and they find suitable jobs in the most creative entrepreneurial spirit and they balance those with the UK’s experience and these steps are vital for ensuring sustainability of the innovation culture. According to Daniel King, there are plenty of competent HR and entrepreneurship ideas in Turkey. The only problem is the private sector; there is a fully coordinated structure among public institutions and more comfortable access of entrepreneurs to the resources. Otherwise, Turkish entrepreneurs would aim directly at the world because of having a limited share in Turkey’s economy growth targets. They have the UKTI support in this issue, but according to King, the development and growth opportunities in the domestic market should never be ignored. Two different structures and perspectives of entrepreneurship are told us by Daniel King.

Page 39: BThaber Sayı 1061
Page 40: BThaber Sayı 1061

Panasonic, Windows ürününü önerir.

İKİ BÖLÜM. TEK HİKAYE.

Intel, Intel Logosu, Intel Core, Intel vPro, Core Inside ve vPro Inside Intel Corporation’un ABD ve diğer ülkelerdeki tescilli markalarıdır.

DÜNYANIN İLK TAMAMEN DAYANIKLI, AYRILABİLİR KURUMSAL DİZÜSTÜ BİLGİSAYARI TOUGHBOOK CF-20.

Windows 10 Pro işletim sistemine sahip ilk tam dayanıklı Toughbook olma özelliğine sahip CF-20, ailenin 6’ncı nesil Intel® Core™ vPro™ işlem teknolojili ilk üyesi. Ayrılabilir dizüstü bilgisayar Toughbook CF-20, eldivenle kullanılabilen dokunmatik ekranı, 14 saate kadar ömre sahip cihaz çalışırken değiştirilebilen pili, amaca göre tasarlanmış Araç Montaj Kiti ve Masaüstü Port Çoğaltıcı ile mobil çalışanlara çok yönlülüğün yepyeni seviyesini sunuyor.

Toughbook dizüstü bilgisayarların olağanüstü yetenekleri hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın: www.toughbook.euArayın: 0216 709 27 24

CF-20