bÜyÜk menderes grabenİ İÇİndekİ aktİf faylarin jeolojİsİ ve paleosİsmİsİtesİ
TRANSCRIPT
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
BÜYÜK MENDERES GRABENİ İÇİNDEKİ
AKTİF FAYLARIN JEOLOJİSİ VE PALEOSİSMİSİTESİ
Bengi ERAVCI
JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ANKARA
2006
Her hakkı saklıdır
Prof. Dr. Gürol SEYİTOĞLU danışmanlığında, Bengi ERAVCI tarafından hazırlanan
“Büyük Menderes Grabeni İçindeki Aktif Fayların Jeolojisi ve Paleosismisitesi”
adlı tez çalışması 06/11/ 2006 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oybirliği ile Ankara
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı’nda YÜKSEK
LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan : Doç. Dr. Kadir DİRİK
Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Üye : Prof. Dr. Gürol SEYİTOĞLU
Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Üye : Yrd. Doç. Dr. Veysel IŞIK
Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Yukarıdaki sonucu onaylarım
Prof. Dr. Ülkü MEHMETOĞLU
Enstitü Müdürü
i
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
BÜYÜK MENDERES GRABENİ İÇİNDEKİ AKTİF FAYLARIN JEOLOJİSİ VE PALEOSİSMİSİTESİ
Bengi ERAVCI
Ankara Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı
Danışman : Prof. Dr. Gürol SEYİTOĞLU
Batı Anadolu Genişleme Sistemi’nde bulunan Büyük Menderes Grabeni’ndeki Türkiye’nin deprem riski açısından birinci derece önemli alanlarından Aydın ve Denizli illerinde ve yakın çevrelerinde paleosismoloji çalışmaları yapılmıştır. Geçmişte olmuş ve Aydın - Denizli illerini etkilemiş büyük depremler incelenmiş ve bu çalışmadan elde edilen bilgilerle depremleri oluşturan fay sistemlerinin yaşı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Uzun bir süredir depremsellik açısından sakin olan, bu yüzden sismik boşluk olarak nitelendirilen Aydın–Denizli arasına ve Denizli Havzası’na ait tarihsel ve aletsel depremler incelenmiş, bölgede üç adet hendek açılmıştır. I nolu hendekte (Pınardere-Aydın) K 76°D doğrultulu ve K 80 - 85° D doğrultulu olmak üzere iki farklı deprem izi tespit edilmiştir. II nolu hendekte (Muslucadere-Aydın) iki fay izi tespit edilmiştir. III-2 nolu hendekte (Kocadere-Denizli) K 55°B, 75°GB doğrultulu bir fay izi tespit edilmiştir. III-2 ye paralel açılan III-1’de de K 55° B, 70° GB doğrultulu bir fay tespit edilmiştir. Hendeklerden alınan OSl (Optical stimulated lüminescence) yaşlandırmaları sonucu yapılan değerlendirmelerle Aydın-Pınardere ‘de tespit edilen fayın OSL yaşlandırma hata payları da göz önünde tutularak MÖ. 661’den daha genç (Holosen sınırları içinde) bir diri fay olduğu, Denizli –Kocadere’deki fayın MÖ. 584’den daha genç bir diri fay olduğu, Aydın- Muslucadere’de tespit edilen fayın ise, fay izlerinin takibindeki güçlük ve yaşlandırmadaki hata sınırları göz önünde bulundurulmadığında diri fay olmadığı söylenebilir.
2006, 92 Sayfa
Anahtar Kelimeler: Büyük Menderes Grabeni, Paleosismoloji, Hendek, Dirifay,
Optik Lüminesans
ii
ABSTRACT
Master Thesis
GEOLOGY AND PALEOSEISMILOGY OF ACTIVE FAULTS IN BÜYÜK MENDERES GRABEN
Bengi ERAVCI
Ankara University
Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geology Engineering
Supervisor: Prof. Dr. Gürol SEYİTOĞLU
Paleoseismology studies were carried on in Aydın and Denizliand sorrounding area in West Anatolian Graben System (Büyük Menderes Graben) which is included the first degree earthquake zone. Historical earthquakes which affected Aydın and Denizli province were investigated and obtained infomation was used to expose age of fault systems. Historical and recent earthquakes were investigated between Aydın and Denizli region where no great earthquake has occurred for along time and because of that reason it is considered as sismic gap and three trench were excavated. In the first trench (Pınarbaşı - Aydın), two faults were determined with the direction of N 76°E and N 80-85° E. In the second trench (Muslucadere - Aydın) two faults determined with the direction of N 80° E and N 85° E. In third trench (Kocadere-Denizli-III-2and III-1) two faults were determined with the direction of N 55° W, 75° SW and N 55° W, 70° SW. By taking the error possibilities in the aging process into consideration it can be said that Aydın-Pınardere fault is younger than BC. 661 and Denizli-Kocadere fault is younger than BC. 584 also it can be said that the fault determined in Muslucadere can be considered as inactive fault when the difficulties in observing the fault traces and the error possibilities in the aging process are taken into consideration.
2006, 92 Page Key Words: Büyük Menderes Graben, Paleosesmology, Trench, Active Fault, Optic Lümminesans
iii
TEŞEKKÜR
Çalışmalarımı yönlendiren, araştırmalarımın her aşamasında bilgi, öneri ve yardımlarını
esirgemeyen danışmanım sayın Prof. Dr. Gürol SEYİTOĞLU’na teşekkürlerimi
sunarım.
Arazi ve büro çalışmalarımın her aşamasında bana destek olan arkadaşlarım Müjdat
YAMAN ( Afet İşleri Gen. Müd. DAD), Eren TEPEUĞUR (Afet İşleri Gen. Müd.
DAD), Cenk ERKMEN (Afet İşleri Gen. Müd. DAD), Türkan AKTAN (Afet İşleri
Gen. Müd. DAD), İsmail DOĞAN (Afet İşleri Gen. Müd. DAD), Hakan ALBAYRAK
(Afet İşleri Gen. Müd. DAD)’a, çalışmalarım sırasında önemli katkılarda bulunan ve
beni yönlendiren Dr. Ramazan DEMİRTAŞ (Afet İşleri Gen. Müd. DAD)’a, grafik ve
haritaların hazırlanmasındaki ve tez yazımı sırasında problemlerin çözümündeki
yardımlarından dolayı Kenan YANIK (Afet İşleri Gen. Müd. DAD) ’a, arazi
çalışmalarım sırasında maddi manevi desteklerini esirgemeyen Afet İşleri Genel
Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Sismoloji Şube Müdürü Yıldız IRAVUL’a,
Aydın Bayındırlık İl Müdürlüğü, Denizli Bayındırlık İl Müdürlüğü, Denizli Belediyesi
ve Umurlu Belediyesi’ne, numunelerin tarihlendirmesinde laboratuar çalışmalarını
yürüten Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Fizik Mühendisliği Bölümü
araştırma görevlisi Altay ATLIHAN’a, çalışmalarım süresince birçok fedakarlık
göstererek beni destekleyen eşime en derin duygularla teşekkür ederim.
Bu tez çalışması “Batı Anadolu’nun Paleosismolojisi (DPT İleri Araştırma Projesi-2002
K 120050)” tarafından desteklenmiştir.
Bengi ERAVCI
Ankara, Kasım 2006
iv
İÇİNDEKİLER ÖZET.................................................................................................................................i ABSTRACT.....................................................................................................................ii TEŞEKKÜR....................................................................................................................iiiŞEKİLLER DİZİNİ........................................................................................................v ÇİZELGELER DİZİNİ................................................................................................vii 1. GİRİŞ............................................................................................................................1 1.1 Çalışma Alanının Konumu.......................................................................................1 1.2 Çalışmanın Amacı......................................................................................................1 1.3 Çalışmanın Yöntemleri.............................................................................................2 1.3.1 Arazi çalışmaları.....................................................................................................3 1.3.1.1 Hendek Açma Yöntemi………………………………………………………...3 1.3.2 Laboratuar çalışmaları..........................................................................................5 1.3.2.1 OSL yöntemi........................................................................................................5 1.3.3 Büro çalışmaları......................................................................................................8 2. İNCELEME ALANININ GENEL JEOLOJİSİ.......................................................9 2.1 Ege Bölgesinin Aktif Tektonizması..........................................................................9 2.2 Ege’deki Kıtasal Genişlemenin Oluşumu Konusunda İleri
Sürülen Modeller…..……………………………………………………….……....9 2.2.1 Tektonik kaçma modeli........................................................................................10 2.2.2 Yay ardı açılma modeli .......................................................................................10 2.2.3 Orojenik çökme modeli........................................................................................10 2.2.4 İki safhalı grabenleşme modeli.........................................................................11 2.2.5 Çekirdek kompleksi modeli.................................................................................11 2.3 Büyük Menderes Grabeni.......................................................................................12 2.3.1 Büyük menderes grabeni’nin stratigrafisi.........................................................13 2.3.2 Büyük menderes grabeni fayları.........................................................................17 2.4 Denizli Havzası.........................................................................................................19 2.4.1 Denizli havzasının stratigrafisi............................................................................20 2.4.2 Denizli havzası fayları..........................................................................................22 2.4.2.1 Pamukkale fay zonu..........................................................................................23 3. DEPREMSELLİK.....................................................................................................27 3.1 Aydın ve Denizli İlleri ve Yakın Çevresinin Tarihsel Dönem
Deprem Etkinliği......................................................................................................27 3.2 Aydın-Denizli ve Çevresinde Hasar Yapan Depremler.......................................29 3.3 Aydın ve Denizli Çevresinin Aletsel Dönem Deprem Etkinliği….......................37 4. GÜNCEL SİSMİK AKTİVİTE VE SİSMİK BOŞLUKLAR................................48 4.1 Sismik Boşluk Kavramı...........................................................................................48 5. ARAŞTIRMA BULGULARI ..................................................................................50 5.1 Aydın İlinde Yapılan Çalışmalar...........................................................................50 5.1.1 Hendek I (Pınardere Hendeği)............................................................................57 5.1.2 Hendek II (Muslucadere Yarması).....................................................................60 5.2 Denizli İlinde Yapılan Çalışmalar.........................................................................66 5.2.1 Hendek III (Kocadere Hendeği)..........................................................................66 6. SONUÇ.......................................................................................................................83 KAYNAKLAR...............................................................................................................85ÖZGEÇMİŞ...................................................................................................................92
v
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1.1 Yer Bulduru Haritası .........................................................................................1 Şekil 2.1 Türkiye’nin neotektonik haritası (Barka vd. 1995)…........................................9 Şekil 2.2 Büyük Menderes Grabeni ve çevresindeki genç-tektonik yapılar....................12 Şekil 2.3 Büyük Menderes Grabeni Sultanhisar-Kuyucak arasının ayrıntılı
jeoloji haritası ve enine jeolojik kesiti .....................................................13 Şekil 2.4 Büyük Menderes grabeni kuzey kenarı (Nazilli-Sultanhisar, Aydın-Köşk) ile güney kenarında gelişen genç çökellerin stratigrafik korelasyonu……….…..15 Şekil 2.5 Neotektonik dönem fayları ve genleşmeyle eş yaşlı tortullar arasındaki ilişkileri gösteren enine jeolojik kesit.............................................18 Şekil 2.6 Denizli Havzası’nın sadeleştirilmiş jeoloji haritası..........................................19 Şekil 2.7 Graben dolgularının sadeleştirilmiş stratigrafik kolonlarını ve bunların Denizli Graben-Horst sistemiyle olan ilişkilerini gösteren şekil..................................20 Şekil 2.8 Denizli ve yakın çevresinde değişik araştırmacılar tarafından saptanmış stratigrafik birimlerin korelasyonu.................................................22 Şekil 2.9 Denizli Horst-Graben Sistemi’nin sadeleştirilmiş neotektonik haritası …..…24 Şekil 2.10 1900-2006 yılları arasında 37.50-38.20 K ve 27.00-29.50 D koordinatlarındaki M>= 4 olan depremlerin dağılımı…….............................25 Şekil 2.11 2000 yılından günümüze 37.50-38.20 K ve 27.00-29.50 D koordinatları arasında olan depremlerin dağılımı..................................................................25 Şekil 3.1 Aydın-Denizli arasında oluşan tarihsel depremlerin dağılımı..........................29 Şekil 3.2 Eskihisar yakınındaki Gümüşçay’ın günümüzdeki akış yönü.........................31 Şekil 3.3 1895 depreminde hasar gören yerler................................................................32 Şekil 3.4 20 Eylül 1899’da oluşan Menderes Depremi’nin etki alanını gösteren izosismik harita..................................................................................34 Şekil 3.5 1899 depreminin hissedildiği ilçeler................................................................35 Şekil 3.6 Aydın’nın mahallelerini gösterir kroki............................................................36 Şekil 3.7 1900-2004 yılları arasında Büyük Menderes Grabeni’nde olan depremlerin dağılımı.............................................................................................................41 Şekil 3.8 1900-1920 yılları arası magnitüd-deprem sayı grafiği.....................................42 Şekil 3.9 1920-1940 yılları arası magnitüd-deprem sayı grafiği.....................................43 Şekil 3.10 1940-1960 yılları arası magnitüd-deprem sayı grafiği............................43 Şekil 3.11 1960-1980 yılları arası magnitüd-deprem sayı grafiği............................43 Şekil 3.12 1980-2000 yılları arası magnitüd-deprem sayı grafiği............................44 Şekil 3.13 21 Nisan 2000 Denizli-Honaz depremi ve takip eden 6 aylık dönemdeki sismik etkinlik.................................................................................................45 Şekil 3.14 1900-2006 tarihleri arasında büyüklüğü M ≥ 4.0 olan depremlerin GB görünümlü 3 boyutlu derinlik kesiti...............................................................46 Şekil 3.15 1900-2006 tarihleri arasında büyüklüğü M ≥ 4.0 olan depremlerin GD görünümlü 3 boyutlu derinlik kesiti...............................................................47 Şekil 5.1 Aydın ilindeki hendek yerlerini gösterir 1/100.000’lik harita……..................50 Şekil 5.2 Aydın’ın doğusundaki iki hendek yerini gösterir 1/25.000’lik topoğrafik harita...............................................................................................50 Şekil 5.3 Yılmazköy’de tespit edilen sarplık ..................................................................51 Şekil 5.4 Sarayköy yakınları-Köprübaşı deresi…….……..............................................52 Şekil 5.5 Sarayköy-Köprübaşı Deresi doğu duvarı…………………………………….52
vi
Şekil 5.6 Aydın-Ilıcabaşı kum ocağı doğu duvarı...........................................................53 Şekil 5.7 Kuyucak-Kumluk doğu duvarı.........................................................................53 Şekil 5.8 Kuyucak-Kumluk doğu duvarı.........................................................................54 Şekil 5.9 Hendek yeri seçimi sırasında gözlem yapılan ilçeler……………….………..54 Şekil 5.10 Kuyucak-Mezarlık mevkii fay aynası kuzeye bakış…...…............................55 Şekil 5.11 Hendek yeri seçimi sırasında Nazilli ve çevresinde gözlem yapılan yerler ..56 Şekil 5.12 Nazilli–Dallıca doğu duvarı……………………………………...…………56 Şekil 5.13 Hendek yerinin 1/25 000 lik jeoloji haritası...................................................57 Şekil 5.14 Hendek yerinin D-B uzanımlı genel görünümü.............................................57 Şekil 5.15 Hendek yerinde numune alım yerlerini ve dozimetre bırakılan yerlerin derinliklerini gösteren kesit............................................................................58 Şekil 5.16 I numaralı-Pınardere hendeğinin kesiti..........................................................58 Şekil 5.17 II numaralı yarmanın yerini gösterir kroki.....................................................60 Şekil 5.18 II numaralı yarmanın yerinin 1/25 000 lik jeoloji haritası.............................61 Şekil 5.19 Hendek yerinin genel görünümü....................................................................61 Şekil 5.20 II numaralı Muslucadere yarmasının K-G uzanımlı genel görünümü……...62 Şekil 5.21 II numaralı Muslucadere yarmasında batı duvarında gözlemlenen fay….....63 Şekil 5.22 Yarmanın batı duvarında alım yerlerini gösteren şekil..................................64 Şekil 5.23 Muslucadere yarmasının tam kesiti................................................................64 Şekil 5.24 Muslucadere yarmasının kesiti.......................................................................64 Şekil 5.25 Denizli ilindeki hendekleri gösterir 1/100 000 lik harita…........................66 Şekil 5.26 Hendek yerini gösteren harita.........................................................................67 Şekil 5.27 İlk aşamada açılan hendekleri gösterir şekil………………………………...67 Şekil 5.28 I nolu hendeğin KD’dan görünüşü.................................................................68 Şekil 5.29 I nolu hendekte kaba taneli iç yelpaze tortulları ve 2 nolu depremin izi……69 Şekil 5.30 I nolu hendekte doğu duvarındaki kaba taneli seviyeler arasındaki açısal uyumsuzluk ve 1’nolu depremin izi..............................................................69 Şekil 5.31 I nolu hendeğin (Yarma) jeolojik kesiti.........................................................70 Şekil 5.32 II nolu hendeğin KD duvarı. Birimler Asartepe formasyonuna ait karasal tortullar...........................................................................................................73 Şekil 5.33 II nolu hendek duvarlarını gösteren kroki……………...……………….......73 Şekil 5.34 II nolu hendeğin jeolojik kesiti.......................................................................73 Şekil 5.35 II nolu hendeğin GD duvarının boyuna jeolojik kesiti (c duvarı)……...…...76 Şekil 5.36 İki aşamalı hendek çalışmasını gösteren kroki...............................................75 Şekil 5.37 I nolu hendekten bir görünüm……................................................................76 Şekil 5.38 I nolu hendeğin (Yarma) jeolojik kesiti........................................................77 Şekil 5.39 II nolu hendeğin KB-GD duvarı.....................................................................78 Şekil 5.40 II nolu hendeğin kesiti....................................................................................79 Şekil 5.41 II nolu hendek numune ve dozimetre yerlerini gösteren kesit.......................79 Şekil 5.42 II nolu hendek kolüviyal kama.......................................................................80
vii
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 3.1 Aydın ve Denizli illerinde etkili olan tarihsel dönem deprem etkinliği.......27
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M ≥ 4 olan
depremler…………………………………………………………………...37
Çizelge 3.3 1900-2000 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında oluşan M ≥ 4 olan
depremlerin 20 yıllık periyodlardaki deprem sayıları...................................42
1
1. GİRİŞ
1.1 Çalışma Alanının Konumu
Çalışma alanları Ege Bölgesi’nde Aydın ili batısından başlayarak Büyük Menderes
Grabeni boyunca ve Denizli Havzası Kuzeyi’nde yer almaktadır. Çalışma alanları M19,
M20, M21 ve M22 paftalarında yer alır. Yerleşim yeri olarak Umurlu, Köşk,
Sultanhisar, Atça, Nazilli, Kuyucak, Horsunlu, Buharkent, Sarayköy ilçeleri çalışma
sahasına girmektedir (Şekil 1.1).
Şekil 1.1 Yer bulduru haritası
1.2 Çalışmanın Amacı
Tezin amacı Batı Anadolu Genişleme Sistemi’nde bulunan Büyük Menderes
Çöküntüsü’nde ve Denizli Havzası’nda yapılmış ve halen yapılmakta olan
depremsellikle ilgili çalışmalara katkıda bulunmaktır.
2
Türkiye’nin deprem riski açısından birinci derece önemli alanları içerisinde kalan Aydın
ve Denizli illeri ile yakın çevrelerinde, geçmişte olmuş ve bu illeri etkilemiş büyük
depremlerin incelenmesi, bu çalışmadan elde edilecek bilgilerle depremleri oluşturan
fay sistemlerinin ortaya çıkarılması, bunların yakınlarındaki günümüz yerleşim
alanlarının depremselliğinin belirlenmesi tezin amaçlarındandır.
Uzun bir süredir depremsellik açısından sakin olan, bu yüzden sismik boşluk olarak
nitelendirilen (Bölüm 4) Aydın-Denizli arasında daha önce sınırlı sayıda
paleosismolojik çalışmaların yapılmış olması, bölgenin aktif tektonik durumunun kesin
olarak bilinmemesi tezin en önemli gerekçesidir.
Tarihsel deprem katalogların kapsadığı periyodun uzun olması nedeniyle, depremlerle
ilgili bilgilerin güvenilirliklerinin az olması ve tarih-öncesi depremlere ait oldukça kesin
ve güvenilir bilgilerin, paleosismolojik çalışmalar ile elde edilebilmesi ikinci önemli
husustur. Tarihsel ve tarih-öncesi döneme ait depremlerin detaylı bir şekilde
incelenmesi, bir bölgedeki depremlerin tekrarlanma aralıkları, diri fayların ortaya
çıkarılması, diri faylar ile ilgili segmentlerin ayırt edilmesi de tezin önemini gösterir
çalışmalardır.
Bir bölgedeki deprem tehlikesinin belirlenebilmesi ve zararlarının en aza indirilmesi
çalışmalarında ilk adımının, diri fay haritasının hazırlanması olduğu düşünülürse
yapılan çalışma bu açıdan da katkı sağlayabilecektir.
1.3 Çalışmanın Yöntemleri
Çalışma alanındaki diri fayların belirlenmesine yönelik çalışmalar arazi, büro ve
laboratuvar çalışmaları olmak üzere 3 aşamada yürütülmüştür.
3
1.3.1 Arazi çalışmaları
Çalışma alanındaki diri faylar arazide incelenirken, önceden büro çalışmaları
kapsamında derlenen, bölgede daha önce MTA ve önceki araştırmacılar tarafından
yapılan diri fay haritaları kullanılmıştır. Hava fotoğraflarından, haritalardan, dokanak
takibi yönteminden, tarihsel ve aletsel verilerden yararlanarak büro çalışması sırasında
arazideki tektonik hatlar belirlenmiş bu bilgiler ışığında yapısal jeoloji, jeomorfoloji,
sismoloji teknik ve metodları kullanarak çalışma alanı incelenmiştir. Büyük Menderes
Grabeni ve Denizli Havzası’nda (Aydın-Denizli yakınları) uygun fay sarplıkları ve
yüzey kırığı saptanmış Pınardere (Aydın), Umurlu-Musluca (Aydın), Kocadere
(Denizli) bölgelerinde paleosismolojik çalışmalar yapılmıştır.
Paleosismoloji, jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri kullanarak, sismik tehlike
değerlendirmelerine ışık tutmak amacıyla, geçmiş büyük depremlerin çalışılmasıdır.
Hendek açma (trench) paleosismoloji çalışmalarında en sık kullanılan tekniktir. Bu
tekniğin iyi neticeler vermesi izlenecek yolların iyi bilinmesi ve çalışmalarda hassas
davranılmasıyla olur. Hendek çalışmaları sonucunda depremlerin neden olduğu
ortalama kayma miktarları, fayın yıllık kayma miktarı, iki deprem arasındaki zaman
aralığı, olan son büyük depremden bu zamana kadar geçen süre tespit edilebilir. Bütün
bu elde edilen bilgiler belli bir fayda, bir depremin oluşum olasılığı ve çalışılan
bölgenin sismik risk değerlendirilmesi gibi konulara ışık tutar (Demirtaş 1997).
1.3.1.1 Hendek Açma Yöntemi
Hendek açma yöntemi, yüzey kırığı meydana getirmiş bir diri fayın araştırılması için
kullanılan en yaygın yöntemdir. Bu yöntemde önemli olan konu yer seçiminin çok
dikkatli yapılmasıdır. Bunun için yapılması gerekenler;
1. Hendek yerleri geçmiş deprem izlerinin korunmasını sağlayacak uygun
sedimantasyonun gelişmiş olduğu bölgelerde açılmalarıdır. Bu nedenle hendek yeri
seçimi için en uygun alanlar fayın her iki tarafındaki Holosen-Geç Pleyistosen yaşlı
alüviyonların bulunduğu yerlerdir (Demirtaş 1997).
4
2. Yeraltı su seviyesi derinde olan bölgeler tercih edilmelidir (Demirtaş 1997).
3. Hendek yeri seçiminde fay tarafından kesilmiş ve yaşlandırma yapılabilecek
sedimanların korunmasını sağlayabilecek alanlar seçilmeleridir. Bu duruma en uygun
yerler dereler, yelpazeler, alüviyal teraslar ve havzalardır (Demirtaş 1997).
4. Hendek çalışması yapılacak olan yerlerdeki fay sarplıkları, basıç sırtları birkaç metre
hassasiyetle saptanmalıdır (Demirtaş 1997).
5. Bu bölgedeki saptırılmış dereler, gençleşmiş dere profilleri, terkedilmiş, ötelenmiş ve
geriye tiltlenmiş yelpazeler, saptırılmış nehir tabakaları, ötelenmiş alüviyal teraslar
tespit edilmelidir (Sieh and Jahns 1984).
Hendek açma şekilleri de dikkat edilmesi gereken konular arasındadır. Hendek açım
şekli, incelenen fayın tipine göre değişiklik gösterir.Eğim atımlı faylarda hendekler fay
sarplıklarına dik olarak açılır, doğrultu atımlı faylarda hendekler sarplıklara dik ve
paralel olmak üzere en az iki tane açılır. Hendek faya dik açıldığında düşey olan fay
boyunca kayma, fay zonu mostrasında değerlendirilir. Hendek faya paralel açıldığında
ise eskiden yanyana olan birimler yeniden değerlendirilebilir ve yatay atım
hesaplanabilir (Demirtaş 1997). Hendek yeri ve hendek tipi belirlendikten sonra hendek
açma yöntemi tespit edilir. Hendekler genellikle kazıcılarla açılır. Ekonomik durumun
iyi olmadığı ülkelerde ise insan gücü ile kazı yapılır. Hendeklerin derinliğine göre
kazıcılar paletli veya lastik tekerli olarak seçilir. Hendekler genellikle 20-30 m.
uzunlukta, 3-4 m. derinlikte ve 1-4 m. genişlikte açılır.Bu ölçüler fay tarafından
etkilenmeyen kısımlara erişinceye kadar devam ettirilir (Demirtaş 1997). Hendek
genişliği ve derinliği hendek stabilitesi açısından önemlidir. Stabiliteyi arttırmak için
hendek içi desteklenmeli veya hendek basamaklı şekilde açılmalıdır. Hendek içi destek
1m. genişliğindeki hendeklere uygulanır, destekleme mümkün değilse genişlik arttırılır.
Hendek açılma işleminden sonra hendek duvarları elle, kazıcının izlerini ortadan
kaldıracak ve sedimanter, tektonik yapılar görülecek şekilde düzeltilir. Düzeltme
işleminden sonra faylar, birimler renkli çiviler veya bayraklarla işaretlenir. Daha sonra
ayrıntılı çalışma yapabilmek için hendek duvarları iplerle 1m.lik genişlik ve uzunluktaki
karelere bölünür. Bu şekilde hendek duvarlarından kesit almak kolaylaşır. Bu çalışmalar
5
bittiğinde her metrekare ayrıntılı olarak incelenir. Hendek duvarlarının 1:20 ölçekli
logları çizilir. Bu çalışma tamamlandıktan sonra hendek duvarlarında tespit edilen
yapılar ve sedimanlar ilişkilendirilir, sismikle eş zamanlı yerdeğiştirmeler incelenir.
Fayların tipi, atım miktarı tespit edilir.
1.3.2 Laboratuar çalışmaları
1.3.2.1 OSL yöntemi
Bölgede yapılan 4 adet hendek çalışması sonucu alınan numunelerin yaşlandırması
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü doktora
öğrencisi Altay Atlıhan’ın yayınlanmamış doktora tezinden alınmıştır. Yaşlandırma
yöntemi olarak OSL (Optik Lüminesans) yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem alınan
numunelerin en son gün ışığı gördüğü tarihi tespit etmeye yönelik bir yöntemdir. Güneş
ışığını iyonize eden optik lüminesans özelliği gösteren kuvars ve feldispat gibi
mineraller incelenerek yapılan analizde optik lüminesans yaşı, laboratuarda optik
lüminesans özelliği sıfır oluncaya kadar numunenin ısıtılmasıyla ölçülür ve yaşlandırma
hassas mineral tanelerinin gömülme zamanından başlayarak yapılır (Aitken 1998).
Sedimentlerin lüminesans ile tarihlendirilmeleri iki temel büyüklüğün ölçülmesine
dayanır:
1-Paleodoz (Eşdeğer doz=P)
2-Yıllık Doz.
Eşdeğer doz, örneğin son güneş ışığına maruz kaldığı günden bu yana aldığı toplam
nükleer radyasyon dozunu ve yıllık doz, bir yılda maruz kalabileceği dozu tanımlar.
Çevresinden enerji alan bir maddenin atom veya molekülleri kararsız hale geçer. Bu
atom ve moleküller uyarılma sonucu temel hale dönerler. Temel hale geçiş esnasında
atomdan dışarı ışık yayılır. Bu olaya lüminesans denir.
6
Laboratuvarda lüminesans olayını gözlemlemek için madde bir etkenle uyarılmalıdır.
Uyarıcı kaynağa göre lüminesansa farklı adlar verilebilir. Malzemeyi uyarma amacıyla
ısı kullanılırsa Termolüminesans (TL), ışık kullanılırsa Optik Uyarmalı Lüminesans
(Optically Stimulated Luminescence - OSL) olarak adlandırılır. Güneş ışığı, volkan
patlaması, yangın gibi etkenler yoluyla uyarma işlemleri doğada kendiliğinden
oluşabilir (Botter - Jensen 1997, Wintle 1997, Aitken 1998).
Yöntemin Kusurları ve Tuzakları
Lüminesans mekanizmasının açıklaması için katılarda enerji bant modeli kullanılır.
Katılarda bulunan atomlar birbirine çok yakındır. Dolayısıyla enerji seviyeleri birbiri
içerisine geçebilir. Bu iki band arası elektronlar için yasak bölgedir. Katının oluşumu
sırasında kristal kusurları oluşması ile bu yasak bölgede içinde elektron tutabilen
tuzaklar meydana gelir (Atlıhan 2006).
Numune eğer çevresel radyasyona maruz kalır ise valans (değerlik) banttan iletkenlik
bandına elektron çıkar. Burada elektronun ömrü azdır ve elektron valans banda doğru
düşerken tuzaklarda (T) yakalanır. Elektronun valans bantta ayrıldığı yerde (-) yük
eksilmesinden dolayı boşluk oluşur. Bu boşluk bant içinde hareket ederek lüminesans
merkezine (L) çıkar. Bu aşamada numune ışık veya ısı gibi bir uyarıcı etkiye maruz
kalır ise elektron tuzaktan tekrar iletkenlik bandına çıkar, oradan da düşerken
lüminesans merkezine yakalanabilir ve eşikle birleşir. Bunun sonucunda numuneden
ışık yayınlanır. Bu mekanizma ile oluşan ışık, lüminesans olarak adlandırılır (Aitken
1985).
Bu mekanizma içinde bazı sığ tuzaklar hiçbir uyarıcı etken olmadan kendiliğinden
lüminesans verebilir. Bu tip tuzaklara “kararsız tuzaklar“ denir. Laboratuvar
çalışmalarında, kararsız tuzaklardan gelen sinyallerden kurtulmak için numunelere
önısıtma işlemi uygulanır. Numuneler lüminesans sayımı uygulamasından önce ön
ısıtmaya tabi tutulmalıdır. Ön ısıtma işleminin hangi sıcaklıkta hangi sürede yapılacağı
deneysel işlemle tesbit edilir.
7
Jeolojik örneklerin bulundukları son konuma gelmeden hemen önce gün ışığı yoluyla
lüminesans saatin sıfırlanması, OSL yöntemini kullanılabilir kılmaktadır. Lüminesans
saatin sıfırlanmasının anlamı; toprak tanelerinin o ana kadar çevresel radyasyon
tarafından doldurulan tuzaklarının boşaltılmasıdır. Bu işlem gün ışığı yoluyla olduğu
için ışığa duyarlı tuzaklar boşalır. Boşalan bu tuzaklar ışıkla temasın kesilmesi ile
birlikte tekrar dolmaya başlarlar. Bu andan numunenin toplanma anına kadar geçen
sürede çevresel radyasyon dozuyla orantılı olarak tuzaklar tekrar dolar. Toplanan örnek
labaratuvarda ışıkla uyarılır bunun sonucunda dolu tuzaklar boşalır. Bu boşalmayla elde
edilen lüminesans sinyali örneğin lüminesans saatinin sıfırlanmasından itibaren aldığı
doz (doğal doz, paleodoz veya eşdeğer doz) ile orantılıdır (Porat et al. 1997, Rink et al.
1999, Yanchou et al. 2002, Tanır vd. 2004, Fattahi et al. 2006,).
Tarihlendirme
Lüminesans saatinin sıfırlandığı andan itibaren geçen süre, numunenin maruz kaldığı
dozla orantılıdır. Bu doz, tuzaklarda biriken elektron sayısıyla orantılı bu sayı,
labaratuvardaki uyarma sonucu oluşan lüminesans miktarıyla orantılıdır. Dolayısıyla
lüminesans miktarı numunenin gömülü kaldığı süreyle orantılıdır
Bir yılda numunenin maruz kaldığı çevresel doz (yıllık doz) tesbit edildiğinde,
Yaş = Doğal Doz / Yıllık Doz denklemi kullanılarak malzemenin yaşı hesaplanabilir
(Aitken 1985).
Normal faylar üzerinde açılan hendeklerden OSL numunesi alma yöntemi
Fay sarplığına dik olarak açılan hendek duvarlarından numune alımı gece
yapılmaktadır. Önceden temizlenmiş ve karelajı yapılmış hendek içinde fay yerleri,
kamaları ve paleosismik olaylar tespit edilir ve hendekte numune alım yerleri önceden
belirlenir. Numune alırken tespit edilen her fay kamasının içinden, tavan blokta fayın
kesitiği en son birimin tabanından numune almaya dikkat edilmesi gerekir. Numune
alınan yerlere yıllık doz miktarını tespit etmek amacıyla dozimetre yerleştirilmelidir.
8
1.3.3 Büro çalışmaları
Çalışma alanına ait raporlar, haritalar, makaleler derlenmiş ve incelenmiştir. Bu
çalışmalardan elde edilen bulguların değerlendirilmesi yapılmıştır. Arazide yapılan
hendek çalışmasına ait hendek logları bilgisayar ortamına aktarılmış ve hendek
yorumları yapılmıştır.
9
2. İNCELEME ALANININ GENEL JEOLOJİSİ
2.1 Ege Bölgesinin Aktif Tektonizması
Ege Bölgesi tektonik hareketler yönünden oldukça aktif bir bölge niteliğindedir. Batı
Anadolu’da Senozoyik tektoniği ile yerkabuğunda önce bir sıkışma daha sonra da bir
gerilme meydana gelmiştir (Şengör 1979). Ege Bölgesindeki aktif tektonizmanın
kaynağı olan hareketler tanımlanırken çok farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
Şekil 2.1 Türkiye’nin neotektonik haritası (Barka vd. 1995)
2.2 Ege’deki Kıtasal Genişlemenin Oluşumu Konusunda İleri Sürülen Modeller
Ege bölgesindeki gerilmenin başlangıcı, yaşı ve oluşum evreleri hakkında çeşitli
araştırmacılar tarafından değişik modeller ortaya konmuştur. Bunlar :
10
2.2.1 Tektonik kaçma modeli
Dewey and Şengör (1979) ‘e göre Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı’nın
sınırlandırdığı Anadolu Bloğu’nun batıya kaçışı Geç Serravaliyen’den (12 my) beri
devam etmektedir. Bu modele göre Arabistan Plakası’nın Avrasya Levhası’yla
Güneydoğu Anadolu’da Bitlis Kenet Kuşağı boyunca çarpışmasından sonra Anadolu
Levhası önce kalınlaşmaya başlamış daha sonra da Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu
fayları boyunca batıya doğru hareket etmeye başlamıştır. Bu hareketin sonucu olarak da
Batı Anadolu’da D-B yönlü bir sıkışma buna karşılık K-G yönlü bir genişleme meydana
gelmiştir (Şengör and Kidd 1979, Şengör and Yılmaz 1981, Şengör et al. 1984).
2.2.2 Yay ardı açılma modeli
Bu model Le Pichon and Angelier (1979) tarafından savunulmaktadır. Modele göre
Afrika Levhası’nın kuzey kenarının, Helenik Yay boyunca kuzeye dalması ve dalan
levhanın dönme noktasının geriye hareketiyle (roll-back) üst levhada bir genişleme
yaratması sonucu Ege bölgesinde Geç Serravaliyen-Tortoniyen’de K-G kabuksal bir
genişleme olmuştur.
2.2.3 Orojenik çökme modeli
Bu model Ege bölgesi için Dewey (1988) tarafından Geç Miyosen’de görülen
genişlemeli tektoniği açıklamak için önerilmiştir. Ancak Seyitoğlu and Scott (1991,
1992) ve Seyitoğlu (1996) Batı Anadolu’da D – B gidişli grabenler ve diğer havzalardan
elde ettikleri palinolojik ve izotopik yaş verileri ile genişlemeli tektoniğin başlangıcını
Erken Miyosen olarak belirlemişlerdir. Bu zaman dilimi, hem tektonik kaçma modelinin
neden/sonuç ilişkisine hem de yay ardı açılma modelinin Le Pichon ve Angelier (1979)
tarafından öne sürülen zamanlamasına uymamaktadır. Sonuç olarak Paleosen’deki
çarpışma sonucu İzmir-Ankara-Erzincan-Neotetis Keneti boyunca Anadolu Levhası’nın
kısalıp kalınlaşmasıyla, Geç Oligosen-Erken Miyosen’de aşırı kalınlaşan kabuğun
yayılması sonucu genişlemeli tektonik rejimin başladığı belirtilmiştir.
11
Değişik araştırmacılar tarafından, yukarıda anlatılan üç modeldeki bilgiler temel
alınarak aşağıdaki iki model ortaya konulmuştur.
2.2.4 İki safhalı grabenleşme modeli
Koçyiğit et al. (1999) ve Koçyiğit (2000) tarafından savunulan bu modelde Batı
Anadolu’da grabenleşmenin iki evreli olarak meydana geldiği anlatılmıştır. Birinci evre
Miyosen-Erken Pliyosen olup bu evrede grabenlerin oluşumunda “orojenik çökme” rol
oynamış ve ikinci evre olan Pliyosen-Kuaterner’de ise Anadolu Bloğunun batıya kaçışı
ile ilgili olarak gerçekleşen K-G doğrultulu açılmanın ikinci safhası meydana gelmiştir.
2.2.5 Çekirdek kompleksi modeli
Metamorfik çekirdek kompleksleri ABD’nin batı kenarında tanımlanmıştı ve düşük açılı
sıyrılma (detachment) fayları ile 20 km derinlikte sünümlü ortamdaki kayaların kırılgan
ortama ve yüzeye ulaşmalarını açıklar. Batı Anadolu’da Menderes Masifi’nin bir
çekirdek kompleksi olduğu Bozkurt and Park (1994), Verge (1993) tarafından
belirtilmiş olsa da kapsamlı bir modelin sunulması için 2003 yılına kadar beklenmesi
gerekmiştir. Ring vd. (2003)’de Menderes Masifi’ni güneye eğimli Likya Sıyrılma Fayı
ve kuzeye eğimli Simav Sıyrılma Fayı (Işık et.al 1997; Işık and Tekeli 2001) ile
Oligosen’de simetrik çekirdek kompleksi olarak tanımlar. Orta Menderes Masifi ise
kuzey ve güney Sıyrılma Fayları ile yine simetrik olarak yüzeyler (Ring vd. 2003).
Buna karşın Seyitoğlu vd. (2004) Menderes Masifi’ni Oligosen’de bir asimetrik
çekirdek kompleksi olarak görür. Ana ayrılma fayı kuzeye eğimli Datça-Kale Fayı’dır
ve düşen blokta Oligosen Kale Havzası gelişmiştir. Datça – Kale ana ayrılma fayının
bükülerek yükselmesi sonucu Erken Miyosen’de Menderes Masifi yüzeyler ve bu fayın
kuzeydeki parçası Simav Sıyrılma Fayı’dır. Dom şeklini almış olan masif Erken
Miyosen’de kuzeye eğimli Alaşehir Fayı ve güneye eğimli Büyük Menderes Fayı ile
parçalanır ve bunların dönerek düşük açılı hale gelmeleri ile Pliyosende bu sefer
simetrik çekirdek kompleksi şeklinde orta Menderes Masifi yüzeyler (Seyitoğlu vd.
2004).
12
2.3 Büyük Menderes Grabeni
Batı Anadolu K-G yönünde genişleyen sismik yönden aktif bir kabuğa sahiptir (Dewey
and Şengör 1979, Şengör 1987). Bu genişleme kuvvetleri etkisinde şekil değiştiren Batı
Anadolu üst kabuğu yaklaşık D-B uzanımlı grabenlerin sınırladığı normal faylarla
kırılmıştır. Bu çöküntülerin en önemlilerinden biri Büyük Menderes Grabeni’dir (Şekil
2.2).
Şekil 2.2 Büyük Menderes Grabeni ve çevresindeki genç-tektonik yapılar (Bingöl 1989, Sözbilir 2001)
Büyük Menderes Grabeni 150 km’lik uzunluk ve 10-20 km genişliğe sahip olan aktif
normal faylarla sınırlı D-B doğrultulu bir çöküntüdür (Paton 1992). Grabenin
doğrultusu Ortaklar’dan itibaren değişir ve Söke’ye doğru KD-GB doğrultusunda
uzanır. Graben Buldan’ın doğusunda Alaşehir Grabeni ile kesişir ve Sarayköy’den
itibaren Denizli havzasına değişir (Westaway 1993).
13
2.3.1 Büyük Menderes Grabeni’nin stratigrafisi
Büyük Menderes Grabeni’nde (Sultanhisar-Nazilli-Kuyucak çevresinde) metamorfik
temel üzerinde gelişmiş olan ve birbirinden uyumsuzluk yüzeyleriyle ayrılan dört tortul
paket yüzeyler (Şekil 2.3) (Sözbilir 2001).
Metamorfik Temel: Metamorfik kayaçları şistler ile bu şistleri yapısal olarak üzerleyen
metagranit ve gnayslar oluşturur. Kılavuzlar, Uzunlar civarında gnayslar, Malgaç
Mustafa ve Uzunlar Doğusunda mermerler, Uzunlar çevresinde ise kuvarsitler
yaygındır. Granitik kayaçlar ise sadece Uzunlar civarında yüzlek verir (Şekil 2.3)
(Sözbilir 2001).
Şekil 2.3 Büyük Menderes Grabeni Sultanhisar-Kuyucak arasının ayrıntılı jeoloji haritası ve enine jeolojik kesiti (Sözbilir and Emre 1991, Sözbilir 2001)
I. Tortul Paket: Bu birim Dereağzı kuzeydoğusunda, Hasköy çevresinde ve
Sultanhisar-Güvendik arasında yüzlek verir. Birim Dereağzı kuzeyinde blok boyutunda
bileşenler içeren bloklu konglomera ve konglomeralardan yapılıdır. İstif bu
14
özellikleriyle batıdan doğuya doğru; alüvyal yelpaze çökelleri, yelpaze delta ve göl
ortamına geçiş gösteren bir havzada çökelmiştir. Birim ayrıca Hasköy çevresinde
günümüzde de işletilen kömür damarları içerir. Bu kömürlü düzeylerden elde edilen
Eskihisar sporomorf topluluğuna göre istif (20-14 my) Erken-Orta Miyosen yaşlıdır
(Seyitoğlu and Scott 1992).
II. Tortul Paket: Bu istife ait çökeller kızıl kırmızı renkli karasal çakıltaşı ve
kumtaşlarıyla karakterize edilir. Birime ait yüzlekler Güvendik güneydoğusunda,
Bayındır – Gediz arasında ve Gökkıran Tepe çevresinde gözlenir. Birim I. Tortul pakete
ait bitümlü şeyller ve kumlu kireçtaşları üzerinde uyumsuzlukla oturur. İstifin üst
kesimlerine karşılık gelen Bayındır – Güvendik arasındaki kesiminde kömür mercekleri
içeren kumtaşı-kiltaşı litolojileri baskındır (Sözbilir 2001).
Şekil 2.4 Büyük Menderes grabeni kuzey kenarı (Nazilli-Sultanhisar, Aydın-Köşk) ile güney kenarında gelişen genç çökellerin stratigrafik korelasyonu (Sözbilir 2001)
15
16
III. Tortul Paket: Baskın çakıltaşı ve kumtaşı ardalanmasından oluşan birim
Sultanhisar’dan Kuyucak’a kadar devam eden D-B doğrultulu bir şerit şeklinde uzanır.
Birime ait yüzlekler Nazilli’nin hemen kuzeyinde ani bir topoğrafya değişimiyle başlar
ve kuzeye doğru yaklaşık 2 km. genişliğinde bir yüzlek sunar. Istifin fasiyes özellikleri,
yaklaşık D-B doğrultulu faylarla denetlenen fay önü yelpazeleriyle ilişkili olduğunu
gösterir. Şevketin Dağı çevresinde saptanan fosil bulguları, III.Tortul paketin Geç
Pliyosen-Pleyistosen yaşında olduğunu göstermiştir (Ünay vd. 1995).
IV. Tortul Paket: Bu istifin tortullarını, günümüzde Büyük Menderes Çöküntüsü’nü
dolduran alüvyonlar oluşturur. Bu tortullar Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı ince
taneli nehir çökelleri ile bu çökellere dik olarak gelişen alüvyonal yelpaze tortullarından
yapılıdır. İstif günümüzde de oluşumunu sürdürmektedir (Sözbilir 2001).
Sözbilir (2001) grabenin stratigrafik korelasyonunda Büyük Menderes Grabeni’nin
kuzey kenarındaki tortul dolgu ile güney kenarı üzerindeki tortul arasında farklılık
olduğunu belirtir (Şekil 2.4) ve Erken-Orta Miyosen istifinin (I. Tortul Paket) grabenin
her iki tarafında geliştiğini öne sürerek bunun K-G uzanımlı bir havzanın ürünü olduğu
sonucuna varmıştır. Geç Miyosen–Erken Pliyosen istifinin (II. Tortul paket) ise sadece
grabenin kuzey kenarında gözlendiği öne sürülerek, Büyük Menderes Grabeni’nin geç
Miyosen-Erken Pliyosen‘de kuzey kenarı faylı bir yarım graben niteliğinde geliştiği
belirtilmiştir. Bu istiflerin Pliyo–Pleyistosen yaşlı az pekleşmiş alüvyonal yelpaze
çökelleriyle (III.Tortul paket) uyumsuzlukla örtüldüğü, III.Tortul paketin yaklaşık D–B
uzanımlı yüksek açılı fayların denetiminde geliştiği ve grabenin her iki kenarında da
yüzlek verdiği rapor edilmiştir. Tüm bu çökellerin günümüz Menderes ovasını
denetleyen D-B doğrultulu aktif fayların önünde çökelimini sürdüren alüvyonal yelpaze
ve akarsu çökelleriyle uyumsuzlukla örtüldüğü belirlenmiştir (Sözbilir 2001).
Seyitoğlu vd. (2002) tarafından temel olarak Alaşehir grabeni ile ilgili olmasına rağmen
Büyük Menderes grabeni ile olan benzerlik vurgulanmıştır. Bu grabende I. tortul
paketin Erken Miyosende D-B gidişli normal fayın önünde çökeldiği ve I. ve II. tortul
paketler arasında uyumsuzluk gözlenmediği belirtilmiştir. Büyük Menderes
17
Grabeni’nde ölçülü stratigrafik kesitler kullanılarak yapılan manyetostratigrafi
çalışmalarında da iki paket arasında uyumsuzluğa rastlanmamış ve geçisin 17,2 my’da
gerçekleştiği belirtilmiştir ( Seyitoğlu et al. 2002a).
2.3.2 Büyük Menderes Grabeni fayları
Aydın’ın doğusundan başlayarak Denizli’ye doğru K-G ve D-B doğrultulu fay takımları
gelişmiştir. K–G doğrultulu olanlar Nazilli kuzeyinde, Kuyucak batısında ve Atça–
Kılavuzlar arasında bulunur. Sözbilir (2001) bu fayların yüzeyde izlenen uzunluklarının
3-5 km arasında değiştiğini ve K-G fayların, I. Tortul pakete ait çökellerin oluşumunu
kontrol ettiğinden, Erken–Orta Miyosen’de oluştukları ve daha sonra da aktif hale
geçerek daha genç çökelleri kestiğini söylemiştir. Yaklaşık D-B doğrultusunda gelişen
ikinci fay takımının, Büyük Menderes grabeninde basamaklar oluşturacak şekilde
gelişmiş güneye eğimli normal faylar niteliğinde olduğu ve bahsedilen bu fayların
oluşum yaşının Geç Miyosen’den itibaren başlayıp, günümüze kadar devam ettiği
belirtilmiştir (Sözbilir 2001).
Alternatif olarak, Seyitoğlu vd. (2002) Büyük Menderes grabeni ile olan benzerliğin
vurgulandığı çalışmasında I. ve II. tortul paketlerin D-B gidişli yüksek açılı normal
fayların kontrolünde geliştiğini III. Tortul paketin ise 2. fay sistemine bağlı olarak
çökeldiğini ve birinci fay sisteminin dönerek düşük açılı bir hal aldığını, güncel
alüvyonların ise üçüncü fay sistemi tarafından kontrol edildiği belirmektedir (Seyitoğlu
vd. 2001, 2002).
18
Şekil 2.5 Neotektonik dönem fayları ve genleşmeyle eş yaşlı tortullar arasındaki ilişkileri gösteren enine jeolojik kesit (Sözbilir vd. 2001)
Büyük Menderes grabeninde ovaya en yakın olan en güneydeki fayın düşen bloğunda
Holosen yaşlı IV. Tortul paket bulunduğundan, alüvyonla dokanak yapan faylar,
bölgedeki en genç diri faylardır (Sözbilir 2001) (Şekil 2.5). Sözbilir (2001) bu faylar
boyunca gelişen fay dikliklerinin Kuyucak-Nazilli-Sultanhisar arasında K-G derelerle
kesilerek devam ettiğini ve Nazilli Fayı olarak adlandırılan bu fayın 10 km’yi aşmayan
segmentler oluşturacak şekilde Aydın-Germencik-İncirliova hattı boyunca uzandığını
belirtmiştir.
Büyük Menderes Grabeni’ndeki en genç tortul dolguda (Holosen) Hakyemez vd. 1999
tarafından yapılan sedimantolojik çalışmalar grabenin kuzey kenarı boyunca faylarla
kontrol edilen alüvyal yelpazelerin güneye oranla daha çok geliştiğini ve dolayısıyla
kuzey kenarının tektonik yönden daha aktif olduğunu göstermektedir (Sözbilir 2001).
19
2.4 Denizli Havzası
Denizli horst-graben sistemi doğu ve kuzeydoğuda yer alan 3 grabenin (Alaşehir,
Küçük Menderes ve Büyük Menderes) buluştuğu bir yerde, Batı Anadolu genişleme
bölgesinde yer almaktadır. Bu grabenlerin birleşim noktasındaki Neojen-Kuvaterner
havzasına Westaway (1990, 1993) tarafından da Denizli Havzası adı verilmiştir (Şekil
2.6). Yapısal bir bağlantı durumunda olan Denizli Havzası kıtasal genişlemenin tarihsel
evriminde çok önemli bir rol oynamaktadır. 7-28 km genişlikte, 62 km uzunluktadır
(Koçyiğit 2005).
Denizli Havzası güneyde KD’ya eğimli ve 2000 m yüksekliğe sahip, kuzeyde GB’ya
eğimli ve 700 m yüksekliğe sahip topoğrafik yükselimlerle sınırlıdır. Bu yükseltilerin
aktif normal faylarla oluştuğu Şaroğlu (1992), Westaway (1990, 1993) tarafından
yorumlanmıştır.
Şekil 2.6 Denizli Havzası’nın sadeleştirilmiş jeoloji haritası (Altunel ve Hancock 1996, Özkul vd. 2001)
20
2.4.1 Denizli havzasının stratigrafisi
Denizli havzası, Likya napları ve Menderes Masifi’nin Oligosen öncesi metamorfik
kayaçları üzerinde gelişen ve aktif olarak genişleyen bir rift sistemidir (Okay 1989,
Sözbilir 2002, Koçyiğit 2005).
Menderes Masifi alttan üste doğru Prekambriyen gnayslar, Alt Paleozoyik yaşlı
mikaşistler, Permo-karbonifer yaşta metakuvarsit, siyah fillat ve siyah rekristalize
kireçtaşları, Mesozoyik yaşta boksit seviyeli kalın tabakalı, rekristalize, neritik
kireçtaşları, yaşı alt Eosene kadar çıkan rekristalize pelajik kireçtaşı ve fillitten
oluşmuştur (Okay 1989). Menderes Masifi’nin Eosen yaşlı filişinin üstüne tektonik bir
dokanakla Orta Eosen’de Likya Napları yerleşmiştir (Okay 1989).
Koçyiğit (2005)’e göre Menderes Masifi metamorfikleri, Likya Napları ve Üst
Oligosen-Erken Miyosen Gökpınar Serisi graben öncesi dolgudur. Bunların üzerine
Orta Miyosen–Orta pliyosen yaşlı 660 m kalınlığındaki eski graben dolgusu daha sonra
da 350 m kalınlığındaki modern (neotektonik) graben dolgusu gelmiştir (Koçyiğit
2005).
Şekil 2.7 Graben dolgularının sadeleştirilmiş stratigrafik kolonlarını ve bunların Denizli Graben-Horst sistemiyle olan ilişkilerini gösteren şekil (Koçyiğit 2005)
21
Şekil 2.7’de görülen stratigrafik kolonların açıklaması; 1- Menderes Masifi’ndeki meta
sedimentler 2- Pre-Oligosen anakayaları içeren Lycian napları 3- Sığ denizelden kıtasal
kırıntılılara değişen bir seri 4- Oligosen-Akitaniyen resifal kireçtaşı egemen 5- Sarı-
Kırmızı taban konglomerası 6- Tüfit ve kömür ara tabakalı fluviyal-gölsel tortul seri 7-
Bitümlü yapraksı şeyli killi gölsel kireçtaşları 8- Fluviyal taban konglomerası 9- Tuzlu
su tortulları, merceksi kanal konglomeralar ve kalın traverten tabakalı seriler içeren
kumtaşı-kiltaşı geçişleri 10- Yelpaze-delta depolanmaları 11- Sarı-kırmızı fluviyal
konglomeralar 12- Eski taban konglomeraları 13- Yeni yelpaze önü depolanmaları 14-
Yeni oluşan travertenler 15-Yeni alüviyal sedimanları (Koçyiğit 2005)
Alçiçek (2006)’e göre Denizli havzanın ilk ürünleri, geç Erken Miyosen yaşlı
Kızılburun formasyonunun alüvyon yelpazesi ve akarsu ortamlarını temsil eden
tortulları ve bu alüvyon yelpazeleri, güneyde normal faylarla sınırlı bir yarı-grabenin
kenarından kuzeye doğru ilerlemişlerdir. Bu çalışmada Orta Miyosen’in sonunda
Kızılburun formasyonunun en üst seviyelerini oluşturan bataklık/sığ-gölsel çökeller
üzerine geçişli/uyumlu olarak Sazak formasyonun depolandığı belirtilmiş. Sazak
Formasyonu üzerine geçişli/uyumlu olarak Üst Miyosen-Üst Pliyosen yaşlı Kolonkaya
formasyonu yerleşmiştir. Kolonkaya formasyonun alt ve orta seviyelerinde
denizel/acısu ortamını yansıtan ve sığdan derin su ortamına geçen çökeller ile üst
seviyelerinde tatlı su ortamını karakterize eden kıyı önü/kıyı yüzü ve alüvyon yelpazesi-
akarsu çökellerinin geldiği belirtilmektedir. Üst Pliyosen sonunda Neojen yaşlı havza
dolgusu, BKB-DGD doğrultulu normal faylarla parçalanmıştır. Pliyo-Kuvaterner’de az-
çok bugünkü morfolojisini kazanan Denizli Graben Havzası’nın eski nehir yataklarında
konglomera, kumtaşı ve çamurtaşı ardalanmasından oluşan ve günümüzde havza
kenarlarında yükselmiş halde bulunan Asartepe formasyonu`nun alüvyon yelpazesi ve
akarsu çökelleri depolanmıştır. Günümüzde ise Büyük Menderes nehrinin tortulları,
havza tabanını kısmen doldurulmuştur (Alçiçek 2006).
22
Şekil 2.8 Denizli ve yakın çevresinde değişik araştırmacılar tarafından saptanmış
stratigrafik birimlerin korelasyonu (Semiz 2003)
2.4.2 Denizli havzası fayları
Denizli Havzası güneyde KD’ya eğimli ve 2000 m yüksekliğe sahip, kuzeyde GB’ya
eğimli ve 700 m yüksekliğe sahip topoğrafik yükselimlerle sınırlıdır. Bu yükseltilerin
aktif normal faylarla oluştuğu Şaroğlu et al. (1992), Westaway (1990, 1993) tarafından
yorumlanmıştır. Westaway (1993)’e göre KD-GB yönündeki açılma yaklaşık 14 milyon
yıl önce başlamış ve havzayı sınırlayan faylar o zamandan beri aktivitlerini
sürdürmüşlerdir.
Koçyiğit (2005)’e göre Denizli Havzası’nın kuzey ve güney kenarlarının her ikisi de sağ
ve sol yönlü oblik düşey atımlı normal faylarla sınırlıdır. Bunlar Babadağ, Honaz,
Aşağıdere, Küçükmalıdağ, Pamukkale ve Kaleköy Fay zonları olarak adlandırılmıştır.
Fay zonları relay ramp’lerle birbirine bağlanmışlardır ve herbiri 0.5-36 km
uzunluğundaki fay segmentlerinden oluşmuşlardır. Basenin kuzey ve güneyini
sınırlayan ana graben faylarının yanısıra, basenin ortasında KB-GD doğrultulu gömülü
23
normal fayların varlığı jeologlar tarafından önerilmiştir (Pamir ve Erentöz 1974,
Westaway 1993). Toplam atım miktarı kuzey ve güney kenarında 1.050 m ve 2.080 m
arasındadır (Koçyiğit 2005). Yine Koçyiğit’e (2005) göre Denizli horst-graben
sisteminde düşey kayma miktarı yıllık 0.15-0.14 mm/yıl ve ortalama genişleme %7 dir.
Koçyiğit (2005)’e göre DHGS 4 segmentten oluşur. Bunlar;
NW yönelimli Buldan- Pamukkale segmenti (genişleyen modern grabeni de kapsar)
D-B uzanımlı Honaz segmenti
KD uzanımlı Kocabaş segmenti
D-B uzanımlı Kaklık segmenti
2.4.2.1 Pamukkale fay zonu
Denizli Horst-Graben Sistemi’nde yer alan Pamukkale Fay Zonu bu sistemin kuzey
sınırında yer alır. Çakır (1997)’e göre yaklaşık 4 km genişlikte, 53 km uzunlukta ve N
50˚ W doğrultulu (güneydeki 7 km’lik uzunluğunki hariç bu bölüm D-B doğrultulu)
normal faylardan oluşmuştur. Koçyiğit (2005)’e göre iki ana fay zonundan oluşan bu
segment paralelden yarı-paralele değişen, en kısası 0.5-8 km uzunluklarında arasında
olan, en uzunu ortalama 36 km olan faylardan oluşmuştur. Ayrıca GB’ya eğimli sintetik
fay segmentleri üç adet relay rample birbirinden ayrılmaktadır. Bunlar doğudan batıya
doğru Acidere, Irlıganlı ve Akköy relay rampleridir (Şekil 2.9). 21 Nisan 2000 (Ml=
5.2) Acidere relay rampınde olmuştur (Özalaybey vd. 2000, Horasan et al. 2002).
24
Şekil 2.9 Denizli Horst-Graben Sistemi’nin sadeleştirilmiş neotektonik haritası (Koçyiğit (2005)’ten değiştirilerek alınmıştır.)
KB-GD doğrultulu Pamukkale Fayı, Büyük Menderes ve Alaşehir Grabenlerinin doğu
uçlarındaki kesişim bölgesinde bulunur. Birçok uygarlığın üzerinde geliştiği Batı
Anadolu, tarihsel dönemlerde de birçok yıkıcı depremlerin etkisinde kalmıştır. Tarihsel
depremlerin büyük bir çoğunluğu Büyük Menderes, Denizli/Pamukkale, ve Alaşehir
Grabenleri yakın dolayında görülmektedir (Şekil 2.10) (DAD katalog verileri).
25
Şekil 2.10 1900-2006 yılları arasında 37.50 - 38.20 K ve 27.00 - 29.50 D koordinatlarındaki M >= 4 olan depremlerin dağılımı (DAD katalog verileri)
Güncel sismik aktivite de daha çok bu sistemlerin kesişim noktası olan bu bölgede
yoğunlaşmaktadır (Şekil 2.11) (DAD verileri).
26.60 26.80 27.00 27.20 27.40 27.60 27.80 28.00 28.20 28.40 28.60 28.80 29.00 29.20 29.40 29.60 29.80 30.0037.00
37.20
37.40
37.60
37.80
38.00
38.20
38.40 K
2 >=M 3 3 >=M 4 4 >=M 5 5 >=M 6 6 >=M 7
2000 yılından günümüze kadar (37.50-38.20) K ve (27.00-29.50) D koordinatlarında olan depremlerin dağılımı
Şekil 2.11 2000 yılından günümüze 37.50°-38.20° K ve 27.00°-29.50° D koordinatları arasında olan depremlerin dağılımı (DAD verileri)
26
Çakır (1997)’e göre, Pamukkale Fayı doğrultusu boyunca sol yönlü iki geometrik
segmente ayrılmıştır, bunlar Hieropolis ve Akköy segmentleridir Hieropolis fay
segmenti bölgede yüzlek veren metamorfik kayaçlarla Neojen ve kısmen de Kuvaterner
yaşlı alüvyonlar arasındaki sınırı belirlemektedir (Çakır 1997). Bu segment 13 km
uzunluğunda olup Karahayıt’ın kuzeyindeki Neojen kırıntılılarının içerisinde
gözlenememektedir. Güneydoğu’da ise Altunel and Hancock’e (1993) göre Hierapolis
segmenti Yeniköy yakınlarında sonlanmakta ve sola sıçrayarak GB’ya doğru birkaç km
daha devam etmektedir. Akköy Fay Segmenti ise Neojeni Kuaterner yaşlı graben
dolgusundan ayırmaktadır. Bu fay segmenti oldukça aşınmış durumdadır. Çakır (1997)
bu segmentin yaklaşık 7 km uzunluğunda olup iki ucuna doğru alüvyal sedimentler
içerisinde kaybolduğunu söylemektedir. Ancak yapmış olduğumuz arazi gözlemlerine
göre Akköy Segmenti Yeniköy ve Sarıyar Köyleri arasında, Kardin Dere ve Çınarlı
Dere’nin Biriktirdiği Alüvyal yelpazelerle örtülmüştür. Tortul birikiminin hızlı ve çok
miktarda olması fay izlerinin gömülü kalmasına neden olmuş, yüzeyde fay morfolojisi
silinmiştir. Bu segmentin devamı Sarıyar ve Dombadan Köyleri arasında 7 km
uzunluğunda olup, Neojen yaşlı birimlerle Kuvaterner yaşlı birimlerin sınırını oluşturan
bu hat boyunca, yer yer asılı vadiler ve asılı taraçalar şeklinde gözlenir. Segment
GD’sunda sola doğru 3 km sıçrama yapar 2-3 km devam ederek Kızılyer Köyünün
K’inde alüvyon içinde kaybolur.
Koçyiğit’e (2005) göre modern Çürüksu grabeni ve yeni oluşmakta olan Denizli
Grabeni uzunlukları değişen, relay ramplerle ayrılmış 5 ana fay segmentiyle
sınırlandırılmıştır. Bunlar Yenice, Pamukkale, Yeniköy, Kocadere ve D-B yönelimli
Gürleyik fay segmentleridir. Bu fay segmentleri yelpaze-önü sediman kümeleriyle
kuşatılmışlardır ancak fay izleri burada gözlenmemektedir (Şekil 2.9). Koçyiğit’e
(2005) göre yeni oluşmaya başlayan grabenin havza sınır fayı olan Karahayıt Fayı daha
iyi gözlenebilmektedir. Kuzeydeki yeni oluşmaya başlayan grabenin havza sınır fayı
olan ve tarihsel depremlerin kaynağı olarak fay Altunel (1996) tarafından da
“Pamukkale Fayı” olarak adlandırılmıştır. Yine Koçyiğit (2005) aktif olan fayın yeni
Çürüksu grabeni kuzey havza sınır fay segmenti ve yakınındaki sintetik fayları
kapsadığını belirtmekte ve düşüncesini morfotektonik yapılar ve faya paralel gelişen
küçük depremlerle desteklediğini belirtmektedir.
27
3. DEPREMSELLİK
3.1 Aydın ve Denizli İlleri ve Yakın Çevresinin Tarihsel Dönem Deprem Etkinliği
Aydın ve Denizli illerini etkileyen tarihsel depremlere ait bilgiler Pınar vd. (1952),
Ergin vd. (1967), Karnik (1971), Ayhan vd. (1980), Soysal vd. (1981), tarafından
hazırlanan kataloglardan, Şimşek ve Ceylan (2003) arkeolojik çalışmalarından ve Güneş
(2005)’ten yararlanılarak aşağıdaki tablo oluşturulmuştur (Çizelge 3.1). Elde edilen
verilerden bölgede IX ve daha büyük şiddetteki depremler baz alınarak çalışmalar
yapılmıştır.
Çizelge 3.1 Aydın ve Denizli illerinde etkili olan tarihsel dönem deprem etkinliği
TARİH ENLEM BOYLAM YER ŞİDDET AÇIKLAMA
M.Ö. 304 ? ? İzmir -Aydın Yöresi VII
M.Ö. 65 37.75 29.25 Honaz -Denizli VII
M.Ö. 31 37.85 27.85 Aydın VIII
M.Ö. 26 37.85 27.85 Aydın-Efes-Nazilli IX
M.Ö. 20 ? ? Denizli-Akhisar-Sakız Adası VIII
11 37.8 27.8 Aydın VIII
23 ? ? Gölhisar Yöresi-Denizli ?
60 37.9 29.2 Pamukkale-Honaz-Denizli IX 64.65
68 37.74 27.4 Denizli VII
262 ? ? Batı Anadolu IX Tsunami
297-305 37.9 29.2 IX-X
468 ? ? İzmir-Aydın-İstanköy VIII
494 37.9 29.2 Denizli VIII-IX
700 - - Pamukkale -
Denizli müze
müdürlüğünün yaptığı
Bizans dönemine ait
araştırmalara gore
Pamukkale’de hasar tespit
edilmiştir.
1358 - - Pamukkale -
28
Çizelge 3.1 Aydın ve Denizli illerinde etkili olan tarihsel dönem deprem etkinliği (devam)
09.06.1651 37.8 29.3 Honaz -Denizli VIII
23.02.1653 37.9 28.3 Aydın ve geniş yöresi IX 38.2N,38.5N,28.2E,2
7.0E,Io=X
25.02.1702 37.8 29.1 VIII
1717 - - Denizli-Sarayköy-Honaz 6000 kişi ölmüştür.
29.06.1847 37.85 27.8 Aydın-Tire VI
07.07.1847 37.85 27.8 Aydın ?
27.10.1848 37.84 27.8 Aydın V
09.07.1850 37.8 27.8 Aydın VI
04.07.1850,Io=VIII,
I0=IV, M=3.7,
38.7N, 27.7E
13.01.1873 40.4 27.0 Sisam ad. - Ege denizi ve
İzmir-Aydın IX Io=VII, M=5.5
09.04.1878 37.85 27.85 Aydın-İzmir VI
03.04.1881 38.25 26.1 Sakız Adası-Ege Den.-
Çeşme-İzmir-Aydın X
?.03.1880, Io=X-XI,
Io=VI, M=7.3, sığ
deprem, r=220 km.,
4000 den fazla can
kaybı, artçılar 1882
yılına kadar sürdü
? .06.1885 37.85 28.2 Nazilli-Bozdoğan-Aydın VI Io=V, Bozdağ
? .04.1886 37.8 29.1 Denizli VI Io=V, M=4.3
? .01.1887 37.8 29.1 Denizli ve geniş yöresi VII 38 N, 28 N, Io=IV,
Io=VI
? .11.1887 37.74 27.6 VI
? .10.1888 38.2 28.0 İzmir-Aydın-Ödemiş VII 38.4N, 27.2E, Io=VI,
M=4.9
? .08.1890 38.0 28.0 VI
? .02.1891 37.9 27.4 VI
? .10.1891 38.3 27.2 VI
19.08.1895 37.8 27.8 Aydın ve yöresi IX Io=VIII, I0=VI,
M=4.9, M=6.25
13.11.1896 37.8 27.8 Aydın V 1896, 39.N, 27.2E
Io=VII?
? .02.1898 37.9 28.0 Aydın ve Köşk VI
20.09.1899 37.9 28.1 Nazilli-Aydın-Uşak-Denizli IX 22.09.1899, M=6.7
? .12.1899 37.75 29.1 Denizli VI
29
Şekil 3.1 Aydın-Denizli arasında oluşan tarihsel depremlerin dağılımı (DAD katalog verileri)
Çeşitli araştırmacıların kataloglarından ve DAD verilerinden derlenerek yapılan haritada
(Şekil 3.1) tarihsel verilerin yerleri gösterilmiştir. Ancak tarihsel verilerin koordinatları
bilgilerdeki eksiklik nedeniyle tam deprem episantr noktasını göstermemektedir.
3.2 Aydın - Denizli ve Çevresinde Hasar Yapan Depremler
297-305 Arası
Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nün Laodikeia antik
kentinde, sütunlu ana cadde’nin kuzey kaldırımı kenarında yer alan duvar yıkıntılarında
yaptığı kazılarda, duvar altından çıkan sikkelerin MS 3. yy.’ın ilk çeyreğinden, MS 3.
yy.’ın sonlarına kronoloji verdiği görülmüştür. En geç tarihli olan buluntu, İmparator
Diocletianus sikkesi MS 295-296 baskısıdır. Yıkıntı üzerinde ele geçen sikke ise
İmparator Constantinus I MS 306-337 baskılıdır. Buna göre depremin tarihi 296-305
arası olarak tahmin edilmiştir (Şimşek ve Ceylan 2003). Anıtsal giriş kapısı paye
bloklarında görülen kalın demir ve kurşun kenetler, bölgenin sürekli depremlere maruz
kaldığını çok iyi bilen mimarlarca, sağlamlığı daha da arttırmak için yerleştirilmiştir.
Buna rağmen yapı MS 3. yy.’ın sonunda meydana gelen bu depreme dayanamamıştır
(Şimşek ve Ceylan 2003). Bu da depremin şiddeti hakkında yeterince bilgi vermektedir.
30
MS 494
Laodikeia antik kenti tamamen yıkılmış ve bir daha toparlanamamıştır (Şimşek ve
Ceylan 2003).
1653 Depremi
Büyük Menderes Çöküntüsü’nde etkili olan en büyük depremlerden birisi 23 Şubat
1653 depremidir. Şiddeti X olarak verilen bu deprem neredeyse tüm Batı Anadolu’da
hissedilmiştir (Ergin vd. 1967). Asaf Gökbel’in Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden
aktardığına göre “1653 depreminde biranda birçok ev ve cami yıkılıp yerle bir olmuştur.
Birçok ev de içinde oturulamayacak kadar zarar görmüştür. Üç binden fazla kişi enkaz
altında kalmıştır. Bir o kadar da yaralı çıkarılmıştır. Yerler yarılmış, Aydın’ın içinde
siyah katran gibi sular kaynamaya ve akmaya başlamıştır. Bilhassa Hasan Efendi,
Sarayiçi ve Ramazan Paşa Mahalleri en çok zarar gören yerlerdir. Sarayiçi Mahallesi
Üveys Paşazade’nin konakları mahalle ile beraber yere inmiştir” (Gökbel 1964). Koçak
2006’da bu depremde Aydın ilinin yıkıldığı, Tire, Nazilli, Köşk, Denizli, Sultanhisar,
Kuyucak ve Ezine’de çok sayıda binanın yıkıldığı belirtilmiştir.
1702
Tarihsel verilerde 25 Şubat 1702 olarak verilen ve Batı Anadolu’da çok büyük hasarlara
sebeb olmuş depremin Denizli ili ve civar kasabalarında kuvvetli olarak hissedildiği 12
bin kişinin öldüğü kayıtlarda yer almaktadır. Hatta Denizli’nin 5 km kuzeyindeki
Eskihisar yakınında akan Gümüşçayı’nın akış yönünün bu depremle değiştiğide
söylenmiştir (Şekil 3.2) (Ambraseys vd. 1987).
31
Şekil 3.2 Eskihisar yakınındaki Gümüşçay’ın günümüzdeki akış yönü (M 22 paftası)
10 Ağustos 1895 Depremi
Diğer önemli depremden birisi de 10 Ağustos 1895 depremidir. Aydın merkezli
gerçekleşen ve çevresinde de önemli tahribat yapan deprem VIII şiddetinde bir
depremdir. Güneş (2005) makalesinde, Ahenk Gazetesi’nin Journal de Smirini gazetesi
muhabirinden aktardığına göre Aydın’da şehir merkezinde on kadar ev ve bir o kadar da
dükkan tamamen yıkılmıştır. Ramazan Paşa Camii Şerifi tehlikeli bir biçimde zarar
gördüğünden bir süre ibadete kapatılmıştır. Aydın civarında Serçeköy ve İmamköy’de
sarsıntının etkisiyle evler ve damlar yıkılmış, Değirmenler yolundaki dağdan büyük bir
kaya parçası kopmuştur. Kepez mevkiinde tepelerden havaya toz bulutları yükselmiş
bazı toprak parçalarının kaydığı depremi yaşayanlar tarafından ifade edilmiştir (Şekil
3.3).
32
Şekil 3.3 1895 depreminde hasar gören yerler (M 19 paftası)
Halk dükkanları kapatıp, evleri terk ederek açık alanlara çıkmıştır. Yer sarsıntıları
bölgede kısa aralıklarla hafif şekilde bir aydan fazla devam etmiştir (Güneş 2005).
Depremde Aydın’ın Pınardere ve Emirdoğan, İmamköy ve Gölcük Köylerinde 72 hane
ile on hayvan damı tamamen yıkılmış, 13 hane kısmen zarar görmüştür. Serçeköy ile
Umurlu’daki evler de sarsıntılardan tahrip olmuştur. Deprem sırasında Gölcük Köyünde
20 hane kısmen zarar görmüş, iki kadın yıkıntılar nedeniyle yaralanmışlardır. Dağdan
yuvarlanan taşların ağaçları tahrip etmesinden bir incir bahçesi zarar görmüştir. Büyük
can kaybının olmamasının en büyük sebebi depremin Ağustos ayında gerçekleşmesi
olarak gösterilmiştir. Halk incir bahçelerinde, açık alanlarda, tarlalarda bulunduğundan
can kaybı olmamıştır (Ahenk 1895). Philipson (1911) Aydın’ın doğusundaki ovanın bir
kısmının 1895 depreminden sonra 1m. yükseldiğini ve kırık hatlarının yüzlerce metre
doğuya doğru uzandığını belirtmektedir. Chaput (1947)’de 1895 depremin en yoğun
hissedilen bölgesi olarak gösterdiği Tahtacıköy (Yılmazköy)’de bu deprem esnasında
oluştuğu belirtilen 110-115 metre yükseklikte, batıya doğru 2 km uzaklıkta bulunan
Ilıca Kaplıcası yakınındaki 45 metre irtifada bulunan bir grabenden söz etmektedir.
33
Yine Chaput (1947)’a göre Aydın şehrinin içinde hasar büyük olmuş Ilıca yolunun
Tabakhane Deresinin geçtiği köprünün yakınındaki bir çeşme kuvvetle eğilmiştir
(Chaput 1947).
20 Eylül 1899 Depremi
Büyük Menderes Grabeni’nin kuzey kenarını denetleyen faylar üzerinde olan 20 Eylül
1899 yılında meydana gelen ve şiddeti IX (Ambraseys and Finkel 1987 tarafından
yaklaşık 6.5 - 7.0 büyüklüğünde olduğu tahmin edilmektedir) olan Menderes Depremi
de diğer büyük depremdir (Şekil 3.4).
Yarattığı tahribat göz önünde bulundurularak deprem uzmanlarının 10 şiddetinde olarak
belirttiği yer sarsıntısı Büyük Menderes grabeninde yaklaşık 200 km’lik bir hat boyunca
Söke-Kuşadası’ndan Sarayköy-Buldan’a kadar etkisini hissettirmiştir. Aydın’da bu
deprem sırasında yıkılmış olan Yıkık Sebil ile Eski-Yeni Cami arasında DGD-BKB
doğrultusunda 400 m uzunluğunda ve 1 m genişliğinde bir yarık açılmıştır. Pınarbaşı
Vadisi’nin batı yamacı çökmüştür. Aydın ve Nazilli ile bu iki şehir arasındaki köyler
tahribata uğramıştır (Ergin vd. 1967). Ancak 1899 depreminin en büyük yıkımı
Sarayköy’de yaşanmıştır. Bu yerleşim biriminin neredeyse tamamı haritadan silinmiştir.
Büyük Menderes grabeninin eksenine paralel, toplam uzunluğu 50 km kadar olan
yarıklar açılmış ve arazi 1.5 m kadar alçalmıştır. Bölgenin coğrafyasında görülen bu
değişiklikler daha başka felaketlerin de habercisi olmuştur. Sonraki yıllarda görülecek
olan sel afetlerine depremin yarattığı tahribat yol açmıştır (Pınar and Lahn 1952).
34
Şekil 3.4 20 Eylül 1899’da oluşan Menderes Depremi’nin etki alanını gösteren izosismik harita (Ambraseys and Finkel 1987, Altunel 1999)
1899 Depremi ile ilgili olarak en ayrıntılı resmi rapor 26 Eylül tarihinde vilayet
tarafından hazırlanmıştır (Güneş 2005). Bu rapora göre sadece Aydın’da 350 hane, 6
cami yıkılmış, 26 kişi yaşamını yitirirken 11 kişi de yaralanmıştır. Doğuya doğru
gidildikçe hasar daha da artmıştır. Köşk, Sultanhisar, Atça Nahiyeleri ile Nazilli
Kasabasında 2052, Kuyucak ve Ortakçı’da 2931 hane, cami ve kilise yıkılırken, geri
kalan evlerin çoğu oturulamayacak durumdaydı. Sarayköy’de ise 727 haneden 720
hanenin yıkıldığı düşünülürse depremin yarattığı tahribat daha iyi anlaşılabilir. Bu
raporun sonunda açıklanan yıkılan hane sayısı 12.932, enkaz altında kalarak ölenlerin
sayısı 724, yaralı sayısı da 738’dir (Güneş 2005).
Depremin şiddetine göre ölü ve yaralı sayısının az olmasını dönemin yetkilileri
mevsime bağlamışlardır. Özellikle köylerde incir başta olmak üzere çeşitli mahsulün
toplanma zamanı olması, halkın bağlarda bulunması, kasabalarda ise sıcaklar nedeniyle
halkın binaların dışında yatması insan kaybının fazla olmasını önlemiştir.
35
Şekil 3.5 1899 depreminin hissedildiği ilçeler (M 19-20-21 paftaları)
20 Eylül 1899 depremi Aydın Sancağında Aydın, Nazilli, Umurlu, Atça, Köşk,
Sultanhisar, Yenipazar, Bozdoğan, Karahayıt (Dalama), Kuyucak ve Ortakçı yerleşim
birimlerinde fazlasıyla hissedilmiştir (Şekil 3.5). Bu bölgede bulunan kasaba, nahiye ve
köyler tamamen ya da kısmen tahrip olurken ölü ve yaralı sayısı da yüzlerle ifade
edilmektedir. Deprem sancağın merkezi Aydın’da şehrin Hacı Ali Paşazade Sadık
Beyin Konağı’nın üst tarafındaki Eski-Yeni Camii’den başlayarak doğuya doğru
Yahudi Mahallesi ve Ramazan Paşa Camii ile Akbulut Mahallesi ve Hayvan Pazarı,
Kavak Kahvesinden Rum ve Cuma Mahallesi yönünde Ilıcabaşı’na doğru geçmiş ve
sözü edilen hat üzerindeki tüm binaları yıkmış, tahrip etmiştir.
Fay hattı boyunca kimi yerler bir ile üç metre arasında alçalmış, bazı yerler de o nispette
yükselmiştir. Bu hattın dışında kalan şehrin geri kalan yerlerinde tahribat daha azdır
(Güneş 2005).
Eski-Yeni Camii, Ramazan Paşa, Kozdibi ve Abacıoğlu Camileriyle şehirdeki diğer iki
cami depremden zarar görmüşlerdir. Eski-Yeni Caminin minaresi dibinden yıkılırken,
Ramazan Paşa Camii işe yaramayacak kadar çatlayıp harap olmuştur. Bey Camii’nin
Minaresi’nin şerefeden yukarı kısmı kopmuştur (Gökbel 1964). Kozdibi Camii’nin
alemi şerefesinden yıkılmış, duvar ve kabaları hurda haline gelip yarılarak çatlamıştır.
Aydın’da İnas Mektebi ile Yeni Zükur Mektebi de depremle harap olan binalar arasında
yer alıyordu (Güneş 2005) (Şekil 3.6).
36
Şekil 3.6 Aydın’nın mahallelerini gösterir kroki (Başaran 2005)
Menderes Depremi olarak bilinen 20 Eylül 1899 depremi Büyük Menderes Grabenin
kuzey kenarı boyunca uzanan normal faylarda meydana gelmiştir (Ergin vd.1967, İlhan
1971, Allen 1975, Sipahioğlu 1979, Ambraseys and Finkel 1987).
Depremin oluşturduğu yüzey kırığının uzunluğu ve düşey atım miktarı hakkındaki
bilgiler değişiktir. Örneğin, İlhan (1971), Allen (1975) ve Sipahioğlu (1979) Umurlu
(Aydın’ın 10 km doğusu) dan Kuyucak’a kadar uzanan 40 km’lik bir segment olduğunu
söylemişlerdir. Ayrıca yine 1 m’lik de düşey atımdan bahsetmektedirler. Paton (1992)
de düşey atımın 1 m olduğunu düşünse de kırığın muhtemel uzunluğunun 10-20 km
olduğunu söylemektedir. Ergin vd. (1967) 50 km deprem sonrasında 50 km
uzunluğunda bir kırık ve 1.5 m’lik bir düşey atım oluştuğu görüşündedirler. Ambraseys
ve Finkel (1987) ise Aydın’ın doğusundan Nazilliye kadar 70 km’lik bir kırık olduğunu
37
yaklaşık 3m’lik de düşey atımın oluştuğunu söylemektedirler. 1899 Menderes Depremi
Büyük Menderes Grabeni’nde son 100 yılda oluşan en hasar verici depremdir.
3.3 Aydın ve Denizli Çevresinin Aletsel Dönem Deprem Etkinliği
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M >= 4 olan depremler
TARİH SAAT DAKİKA SANİYE ENLEM BOYLAM DERİNLİK MAGNİTÜD
20.09.1900 0 37,8 29,10 0 5
23.02.1901 0 37,9 27,90 15 4,6
28.02.1901 0 38,2 27,70 0 5
30.04.1901 0 37,8 27,80 15 5
30.04.1902 0 37,8 27,90 12 4
21.06.1902 0 37,8 29,10 15 4,3
01.01.1904 11 38 0 37,8 29,10 20 4,8
18.08.1904 20 7 0 38 27,00 30 6
22.10.1904 0 38 27,00 30 4,6
24.11.1906 16 47 3 37,5 28,00 7 4,2
08.03.1908 2 0 37,8 27,80 15 5
12.04.1908 0 38,2 27,70 9 5,3
29.10.1909 16 4 4,2 38 27,00 20 5,3
07.08.1910 21 45 0 37,8 28,70 30 5,3
08.02.1914 8 0 0 37,8 27,00 7 4,3
13.11.1918 10 13 2,7 37,8 27,30 35 5,2
02.07.1920 14 13 0 37,5 29,00 15 4,5
04.07.1920 12 17 5,8 37,5 29,00 15 5
04.07.1920 20 45 4 37,5 29,00 15 5,2
28.09.1920 15 17 37,3 37,89 28,35 10 5,7
20.11.1922 4 24 4,4 37,5 29,00 28 4,9
06.12.1922 14 1 0 37,5 29,00 15 5,2
11.09.1923 10 14 4,8 38 29,50 22 4,6
18.07.1925 13 22 0 38 27,00 15 4,5
18.07.1925 16 25 0 38 27,00 15 4,3
29.07.1925 19 8 5,4 37,5 27,50 15 4,5
38
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M >= 4 olan depremler (devam)
01.09.1925 8 16 2 38 29,00 15 5,6
03.09.1925 9 52 0 38 29,00 15 4,5
13.01.1926 1 46 58,2 38,06 28,81 10 5,7
16.03.1926 17 53 0 37,5 29,00 15 6,3
20.05.1927 13 59 0,6 37,5 27,50 15 4,5
31.03.1928 0 29 48,9 38,18 27,80 10 6,5
31.03.1928 1 15 0 38,1 27,40 15 5
31.03.1928 5 12 2,4 38,1 27,40 15 4,9
02.04.1928 0 38,1 27,40 15 4,4
13.04.1928 0 38 28,00 15 4,4
15.07.1928 9 33 32,8 38,05 27,32 10 5,5
08.05.1929 12 27 3 38 29,50 15 4,5
19.08.1929 23 17 5,1 38 29,50 15 4,4
24.07.1933 0 37,8 29,00 15 4,4
09.01.1941 18 13 3,4 38,03 27,40 70 5,2
21.09.1941 22 40 31,1 37,5 28,29 70 5,2
21.12.1945 18 35 0 37,9 29,00 4 4,7
13.01.1948 14 30 2,4 38,1 28,80 30 4,8
15.09.1952 19 29 0 37,6 27,60 32 4,6
13.04.1953 23 15 1,8 38 27,00 5 4,7
17.04.1953 21 50 1,5 37,6 27,60 16 4,5
01.05.1954 14 58 1,8 37,8 27,00 0 4,8
01.05.1954 15 24 56,4 37,88 27,39 30 5,1
01.05.1954 20 53 31,3 37,77 27,12 40 5,2
01.05.1954 23 31 45,1 37,75 27,29 60 4,8
20.08.1954 22 50 1,1 37,5 27,00 15 4,5
16.07.1955 7 7 17 37,65 27,26 40 6,8
18.07.1955 3 6 0 37,9 27,10 33 4,2
11.11.1955 20 4 0,9 37,5 27,20 18 4,2
27.06.1956 23 29 4,2 37,8 27,10 26 4
04.09.1958 6 22 0 37,9 27,60 20 4,3
10.04.1960 22 5 32,9 37,73 27,80 40 4,8
12.04.1960 4 22 45,6 37,69 27,70 40 4,6
21.06.1961 16 4 51,3 37,87 28,77 60 5,4
11.03.1963 7 27 24,2 37,96 29,14 40 5,5
39
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M >= 4 olan depremler (devam)
13.06.1965 20 1 50,8 37,85 29,32 33 5,7
17.06.1965 2 58 25 37,77 29,36 37 4,7
12.07.1965 9 51 48,7 37,62 29,35 50 4,5
13.07.1965 14 19 0,1 37,5 27,80 35 4,5
04.10.1965 1 50 1,2 37,9 29,20 8 4,2
02.12.1965 6 45 55,3 37,61 29,32 38 4,7
29.03.1966 2 36 37,5 38 28,75 0 4,9
04.04.1966 0 26 26,6 38,2 27,10 0 4
04.05.1966 21 49 1,8 37,74 27,71 37 5,2
04.05.1966 21 52 29,4 37,8 27,90 0 4,5
07.05.1966 13 8 16,9 37,75 27,79 9 5,4
19.07.1967 9 6 22,2 38,1 28,87 41 4,8
25.07.1967 11 3 5,4 37,8 28,60 75 4,3
25.07.1967 12 39 2,8 37,9 28,70 101 4,5
13.11.1967 6 50 34,9 37,78 28,83 34 4,5
12.11.1968 9 28 32,9 37,6 28,50 0 4,4
23.03.1969 21 11 2,5 37,9 27,60 0 5
28.03.1969 5 40 1,4 38,09 29,02 29 4,6
23.10.1969 13 37 1,5 38,2 27,60 0 4
28.03.1970 21 23 28 38,1 29,20 33 4,7
23.10.1970 10 44 4,9 37,6 28,00 38 4
20.02.1971 7 15 22,8 37,82 29,39 36 4,5
12.05.1971 6 33 44 37,7 29,5 0 4,6
06.10.1971 23 16 4,8 38,06 27,27 0 4
24.12.1972 5 43 53,8 37,61 27,08 0 4
19.04.1975 6 52 58 37,69 27,3 0 4,3
04.09.1975 4 55 16,3 38,13 27,2 0 4
14.05.1976 1 23 13,2 37,75 29,47 21 4
14.08.1976 11 23 48 37,7 28,6 0 4,1
15.08.1976 4 50 37 37,7 28,5 0 4,1
15.08.1976 18 56 47 37,8 28,8 11 5,3
19.08.1976 1 12 40 37,71 29 20 5
25.08.1977 1 52 21,2 37,97 27,7 10 4,1
18.09.1977 5 30 29 38 27 0 4
25.09.1977 3 44 14 38,02 27,82 10 4,3
40
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M >= 4 olan depremler (devam)
27.10.1977 22 43 52,2 37,87 27,88 16 4,7
28.10.1977 0 31 52,9 38 28,03 10 4,2
28.10.1977 0 41 11 37,97 28,01 5 4
10.11.1977 4 12 23 37,94 27,9 4 4
23.11.1977 9 8 16,5 37,92 27,92 10 4,2
26.11.1977 0 12 9,6 37,94 27,99 10 4,2
07.02.1978 7 34 33 38 27,6 0 4
09.04.1978 6 53 7,2 38,2 27,1 56 4,7
24.04.1978 1 49 33 38,05 27,71 10 4
17.06.1978 20 40 37 37,54 28,81 0 4,8
03.10.1978 9 55 4,2 37,68 29,3 10 4,1
22.08.1979 11 47 29,3 38,04 28,95 10 4
23.08.1979 17 35 11 37,99 28,91 10 4,2
19.12.1980 7 49 21,5 38,02 27,65 15 4,7
28.05.1981 21 4 3 37,5 29 10 4,1
09.01.1982 18 46 54 37,92 28,87 3 4,6
06.04.1983 14 48 5,2 38,11 27,16 9 4,1
24.06.1983 14 47 48,4 37,84 29,5 10 4,4
25.06.1983 5 33 49,3 37,79 29,35 10 4,1
04.08.1983 20 39 15,1 37,84 27,59 0 4,7
09.12.1983 0 40 11 37,83 29,42 6 4,4
21.03.1984 23 15 27,7 37,79 28,42 33 4,2
25.03.1984 14 48 21 37,7 28,7 0 4,4
01.09.1984 21 50 11,3 37,83 29,49 10 4,1
18.11.1984 13 48 20 37,95 28,95 13 4,1
24.11.1985 1 19 39,5 37,65 27,57 23 4,5
01.06.1986 6 43 9,8 37,96 27,39 10 4
11.10.1986 9 0 10,9 37,94 28,56 5 5,4
15.08.1988 7 47 9,9 37,89 29,24 11 4,7
19.08.1988 18 50 26,9 37,95 29,18 1 4,3
26.10.1988 10 10 28 37,96 27,69 19 4,8
24.02.1989 37,73 29,33 10 5
24.02.1989 1 17 44,1 37,72 29,26 19 4,4
24.02.1989 12 30 11,7 37,73 29,24 23 4,5
18.12.1989 13 58 12 37,87 29,22 7 4,5
41
Çizelge 3.2 1900-2006 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında M >= 4 olan depremler (devam)
18.12.1989 14 3 14,1 37,94 29,19 10 4,7
29.12.1990 13 33 58 37,9 28 10 4,1
15.05.1992 6 49 1,9 37,71 27,7 10 4,2
06.11.1992 20 5 58,8 38,03 27,06 10 4,5
07.11.1992 4 36 35,2 38,11 27 10 4,4
18.08.1995 0 52 23,8 37,84 29,43 6 4,8
18.08.1995 5 44 48,7 37,83 29,46 7 4,3
21.01.1997 20 47 46,6 38,12 28,92 9 4,8
14.03.1997 11 45 15,7 38,08 28,94 13 4
21.04.2000 12 23 7,6 37,92 29,29 11 4,3
23.04.2000 13 53 32,5 38,08 27,77 5 4
04.10.2000 2 33 56,9 37,94 29,03 6 4,7
30.07.2002 12 20 22 37,72 29,20 7 4,5
02.07.2003 4 43 35 38,06 28,95 5 4
19.10.2005 22 38 58,61 37,8747 27,1683 3,4 4,1
Şekil 3.7 1900-2004 yılları arasında Büyük Menderes Grabeni’nde olan depremlerin dağılımı (DAD verileri)
DAD katalog verilerinden yararlanılarak Büyük Menderes Grabeni’ndeki depremlerin
dağılımı harita üzerinde gösterilmiştir (Şekil 3.7). Haritada Aydın–Denizli arasında
42
deprem aktivitesinin az olduğu, aktivitenin Büyük Menderesin doğu ve batı ucunda
yoğunlaştığı görülmektedir.
Çizelge 3.3 1900-2000 yılları arasında Aydın ve Denizli civarında oluşan M ≥ 4 olan depremlerin 20 yıllık periyodlardaki deprem sayıları
1900 - 1920 YILLARI ARASINDA OLAN DEPREM SAYILARI
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
4 3 12 2 1 0
1920 - 1940 YILLARI ARASINDA OLAN DEPREM SAYILARI
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
5 9 5 5 1 1
1940-1960 YILLARI ARASINDA OLAN DEPREM SAYILARI
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
6 10 4 0 0 1
1960-1980 YILLARI ARASINDA OLAN DEPREM SAYILARI
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
57 23 7 3 0 0
1980-2000 YILLARI ARASINDA OLAN DEPREM SAYILARI
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
19 12 2 0 0 0
1900 - 1920 YILLARI ARASI MAGNİTÜD-DEPREM SAYI GRAFİĞİ
0
5
10
15
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
MAGNİTÜD
DEP
REM
SA
YISI
Şekil 3.8 1900-1920 yılları arası magnitüd–deprem sayı grafiği
43
1920 - 1940 YILLARI ARASI MAGNİTÜD-DEPREM SAYI GRAFİĞİ
02468
10
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
MAGNİTÜD
DEP
REM
SA
YISI
Şekil 3.9 1920-1940 yılları arası magnitüd–deprem sayı grafiği
1940 - 1960 YILLARI ARASI MAGNİTÜD-DEPREM SAYI GRAFİĞİ
0
5
10
15
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
MAGNİTÜD
DEP
REM
SA
YISI
Şekil 3.10 1940-1960 yılları arası magnitüd–deprem sayı grafiği
1960 - 1980 YILLARI ARASI MAGNİTÜD-DEPREM SAYI GRAFİĞİ
0
20
40
60
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
MAGNİTÜD
DEP
REM
SA
YISI
Şekil 3.11 1960-1980 yılları arası magnitüd–deprem sayı grafiği
44
1980 - 2000 YILLARI ARASI MAGNİTÜD-DEPREM SAYI GRAFİĞİ
0
5
10
15
20
4.0 ≤ M < 4.5 4.5 ≤ M < 5.0 5.0 ≤ M < 5.5 5.5 ≤ M < 6.0 6.0 ≤ M < 6.5 6.5 ≤ M < 7.0
MAGNİTÜD
DEP
REM
SA
YISI
Şekil 3.12 1980-2000 yılları arası magnitüd–deprem sayı grafiği
Aydın ve Denizli çevresinde 1900-2006 yılları arasında toplam 3572 deprem olmuştur.
M ≥ 6 olan depremlerin sayısı 4 olup 1960 yılına kadar her 20 yıllık periyotta en az 1
tane büyük deprem olmuştur. 1960 yılından sonra bölgede M ≥ 6 deprem olmamıştır.
Bölgedeki en büyük deprem 16.07.1955 Söke Depremi’dir.
Denizli ve yakın civarında 1933 Çal (Ms=5.8), 1963 Buldan (Ms=5.6), 1965 Honaz
(Ms=5.6), 1976 Denizli (Ms=5.0), 21 Nisan 2000 Denizli-Honaz (M=5.2) depremleri ve
22-31 Temmuz 2003 Sarıgöl-Buldan-Yenicekent depremleri (23 Temmuz 2003 günü
Md=5.3 ve 26 Temmuz 2003 günü Md=5.1, Md=5.5 ve Md=5.0 büyüklüklerinde 4 ayrı
deprem) olmuştur. 21 Nisan 2000 Denizli-Honaz depremini izleyen 6 aylık dönemde
büyüklükleri 3.0 ile 4.0 arasında değişen toplam 160 deprem olmuştur (Şekil 3.13).
45
28.80 29.00 29.20 29.40 29.60 29.80
37.20
37.40
37.60
37.80
38.00
DENİZLİ
K
2.5 =< M < 3.0 3.0 =< M < 3.5 3.5 =< M < 4.0 4.0 =< M < 4.5 4.5 =< M < 5.2
AFET İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜDEPREM ARAŞTIRMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI
SİSMOLOJİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ
Serinhisar
Babadağ
Buldan
Buharkent
Gölhisar
Tefenni
Tavas
Sarayköy
Çal
Kale Acıpayam
Honaz
Çardak
Şekil 3.13 21 Nisan 2000 Denizli-Honaz depremi ve takip eden 6 aylık dönemdeki sismik etkinlik (DAD verileri)
1900-2006 tarihleri arasında büyüklüğü M ≥ 4.0 olan depremlerin derinlikleri
incelendiğinde Büyük Menderes’in batısından doğusuna gidildikçe depremlerin
derinliklerinde artış olduğu batıdaki depremlerin daha sığ olduğu görülmüştür (Şekil
3.14).
Şekil 3.14 1900-2006 tarihleri arasında büyüklüğü M ≥ 4.0 olan depremlerin GB görünümlü 3 boyutlu derinlik kesiti (DAD verileri kullanılarak çizilmiştir)
46
Şekil 3.15 1900-2006 tarihleri arasında büyüklüğü M ≥ 4.0 olan depremlerin GD görünümlü 3 boyutlu derinlik kesiti (DAD verileri kullanılarak çizilmiştir)
47
48
4. GÜNCEL SİSMİK AKTİVİTE VE SİSMİK BOŞLUKLAR
4.1 Sismik Boşluk Kavramı
Kabuk içerisinde gerilmelerin kümulatif olarak artıp, jeolojik birimlerin dayanım
gücünü aşacak düzeye erişince, aniden boşalması ile deprem meydana gelmekte ve
yüzeyde faylanmalar oluşmaktadır. Oldukça uzun faylar boyunca, uzun süredir
depremlerin olmadığı kısımlar, gelecekte deprem oluşturma potansiyeli yüksek olan
yerler olarak tanımlanmaktadır. Mogi (1979) tarafından bu kırılmadan kalan kısımlar
birinci tip sismik boşluk olarak (First kind of seismic gap=Spatial gap) tanımlanmıştır.
Sismik bir kuşakta büyük depremlerin artçı şokların yayıldığı bölgelerin harita üzerine
işaretlenmesi sonucu, arada yer alan boşlukların hepsinin gelecekte deprem
oluşturmasının şart olmadığı belirtilmiştir. Çünkü bu kuşakların bazı kesimlerinde
asismik kayma sonucu sürekli deformasyon boşalımı olabilir ve çok sık olarak mikro-
depremlere maruz kalırken büyük magnitüdlü depremler oluşturmazlar. Bu kısımlar,
fayların krip gösterdiği segmentleri olarak bilinir (Demirtaş vd. 2000).
Bazı durumlarda, büyük bir deprem oluşmadan önce, büyük depremin odak bölgesinden
uzakta yer alan bölgelerde yoğun mikro deprem etkinliği görülür. Büyük bir depremden
önce odak bölgesinde bir çeşit haberci olaylara işaret eden bu sismik suskunluk ilk defa
Inouye (1965), tarafından ikinci tip sismik boşluk (Second kind of seismic
gap=temporal gap) olarak tanımlanmıştır (Demirtaş vd. 2000).
Sismik boşluk alanları yorumlanırken dikkat edilmesi gereken bir konu sismik boşluk
teorisine uymayan bazı istisnaların olmasıdır. Örneğin İmperial Valley’de (Kaliforniya)
1979 yılında orta büyüklükte bir deprem, 1940 yılında benzer büyüklükte bir deprem
oluşturmuş fayın aynı segmentinde tekrarlanmıştır. Bu yüzden aynı fay segmenti
boyunca depremlerin hızlı bir şekilde tekrarlanması sözkonusu olabilir (Demirtaş vd.
2000).
49
Paleosismolojik çalışmalar, deprem tekrarlanma aralıklarının normal faylarda doğrultu
atımlı faylara nazaran daha uzun ve ters faylardaki depremlerin daha kısa aralıklı
olduklarını ortaya koymuştur (Demirtaş vd. 2000).
İnceleme alanındaki tarihsel deprem aktivitesi incelendiğinde Aydın-Denizli arasındaki
bölgede MÖ. 26, 1653, 1895, 1899 yıllarında, Denizli bölgesinde ise 60, 297-305 arası,
494, 1651, 1702, 1717 yıllarında şiddeti VIII’den büyük depremlerin olduğu, belirtilen
en son tarihten günümüze kadar olan sürede şiddeti VIII’e eşit veya daha büyük bir
depremin olmadığı gözlenmiştir. İnceleme alanındaki aletsel dönem aktivitesi
incelendiğinde ise Aydın–Denizli arasındaki bölgede sismik aktivitenin çok az olduğu,
Büyük Menderes Grabeninin batı ve doğu ucunda aktivitenin yoğunlaştığı gözlenmiştir.
Denizli ve Aydın illerindeki tarihsel ve aletsel dönem kayıtlarına bakıldığı zaman
Hieropolis, Laodekia, Nysa, Tralles gibi antik kentlerin yıkılmasına neden olan faylar
üzerinde uzun süredir büyük bir depremin olmaması, bu fayların gelecekte orta-büyük
magnitütlü deprem üretme olasılıklarının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durumda
Aydın-Denizli ve Yenicekent-Karahayıt-Pamukkale arasında uzanan faylar sismik
boşluk konumundadır. Bu bağlamda bölgedeki sismik boşluk boyunca yer alan fay
parçalarının tehlikelerinin belirlenebilmesi için, öncelikli olarak Nazilli Fayı ve
Pamukkale Fayı üzerinde paleosismolojik çalışmalar yapılmıştır.
50
5. ARAŞTIRMA BULGULARI
5.1 Aydın İlinde Yapılan Çalışmalar
Şekil 5.1 Aydın ilindeki hendek yerlerini gösterir 1/100 000’lik harita
Şekil 5.2 Aydın’ın doğusundaki iki hendek yerini gösterir 1/25 000’lik topoğrafik harita
Aydın merkeze bağlı Yılmaz Köy’ün 300-400 m batısında 1899 depreminde meydana
geldiğini tahmin ettiğimiz yaklaşık olarak 30-40 m uzunluğunda K50-80°B doğrultulu
51
bir sarplık tespit edilmiştir (Şekil 5.3). Bu sarplığın bulunduğu tarla sahibi ile de
görüşülmüş ve bu bölgede sürekli bir oturma olduğu öğrenilmiştir. Sarplığın tam
ortasında bulunan yaklaşık 150 yıllık olduğu tahmin edilen bir zeytin ağacının
ortasından ikiye ayrılıp bir tarafının devrilerek büyümesi fay kaynaklı olduğunu
düşündürmüştür. Ancak tespit edilen noktada açılan gözlem çukurlarında yapılan
incelemelerde fay izine rastlanılmamıştır.
Şekil 5.3 Yılmazköy’de tespit edilen sarplık
Umurlu ve Köşk arasında yapılan incelemelerde Musluca Deresi’nde hendek çalışması
yapılabilecek, alüvyon yelpazeyi kesen fay izleri bulunmuştur. Faylar yaklaşık K 85° D
doğrultulu ve 80° GD eğimlidir. Fayın bulunduğu bölge Aydın Organize Sanayii
bölgesidir. Bölge morfolojisinin tarım ve yerleşim nedeniyle değişikliğe uğraması genç
fay sarplıklarının bulunmasının imkansız hale gelmesine neden olmuştur. Menderes
vadisine boşalan akarsu yataklarında ise depolanma çok miktarda ve hızlı olduğu için
izler gömülü kalmış daha iyi bir sonuç alınmasını engellemiştir.
52
Sarayköy civarında ise Köprübaşı Deresi alüvyonlarında K60-80°D doğrultulu hendek
yeri olabilecek kırık izleri tespit edilmiştir (Şekil 5.4 ) (Şekil 5.5).
Şekil 5.4 Sarayköy yakınları-Köprübaşı deresi
Şekil 5.5 Sarayköy-Köprübaşı Deresi doğu duvarı
53
Aydın’ın doğusunda Ilıcabaşı mevkiindeki bir kum ocağında, Üst Pliyosen yaşlı
birimleri kesen, doğrultuları K40-45°D, 72°GD faylar tespit edilmiştir (Şekil 5.6). Bu
faydaki atım yaklaşık 1,5-2 m ölçülmüştür.
Şekil 5.6 Aydın–Ilıcabaşı kum ocağı doğu duvarı
Şekil 5.7 Kuyucak-Kumluk doğu duvarı
54
Şekil 5.8 Kuyucak-Kumluk doğu duvarı
Köşk ilçesi, Ovaköy, Baklaköy, Yavuzyavlu ve Salavatlı köylerinin çevresi ayrıntılı bir
şekilde incelenerek uygun hendek yeri araması yapılmış ancak bu çevrede diri fay izi
tespit edilememiştir (Şekil 5.9).
Şekil 5.9 Hendek yeri seçimi sırasında gözlem yapılan ilçeler
55
Kuyucak ilçesinin doğusundaki kumlukta yine Üst Pliyosen yaşlı birimleri kesen
K70°B, 65°GB doğrultulu faylar tespit edilmiştir (Şekil 5.7). Bu faydaki atım yaklaşık
2m ölçülmüştür (Şekil 5.8).
Yine Kuyucak’ın doğusunda Mezarlığın bulunduğu mevkide fay aynası olabileceği
düşünülen, doğrultusu muhtemel fay doğrultusuna uyan bir bölge tespit edilmiş,
buradaki kayma yüzeyinin heyelan nedeniyle olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır
(Şekil 5.10). Bölgenin heyelan morfolojisine uygun olmaması burasının fay aynası
olabileceğini düşündürmüştür. Ancak yamaç eğiminin yüksek olması da dikkat
çekicidir.
Şekil 5.10 Kuyucak-Mezarlık mevkii fay aynası kuzeye bakış Atça ilçesi ve köyleri, Nazilli ilçesi ve köyleri ayrıntılı olarak incelenmiş ve Nazilli’nin
batısındaki Dallıca ilçesi’nde (İsabeyli üstü- Hacıbaşçavuş tepe) K80°D, 75°GD faylar
tespit edilmiştir. Buradaki atım 1m ile 30 cm ölçülmüştür (Şekil 5.11- 5.12).
56
Şekil 5.11 Hendek yeri seçimi sırasında Nazilli ve çevresinde gözlem yapılan yerler
Şekil 5.12 Nazilli–Dallıca doğu duvarı Kuyucak ilçesi içerisinde 1899 depreminin meydana getirdiği kırık ve atım, yöre
halkınca da gösterilmiş ve tarafımızdan tespit edilen Kumluk mevkiindeki kırık ile
doğrultusunun uyumlu olduğu görülmüştür. Tespit edilen bu kırık ilçe merkezine 300-
500 m uzaklıktadır.
57
5.1.1 Hendek I (Pınardere Hendeği)
I numaralı hendek - Pınardere hendeği Aydın ilinin doğusunda eski bir dere yatağının
alüvyon yelpazesi üzerinde açılmıştır. Bu noktanın hendek yeri olarak seçilmesinde
muhtemel bir fay sarplığı ve tarihsel veriler etkili olmuştur.
Şekil 5.13 Hendek yerinin 1/25 000 lik jeoloji haritası
Şekil 5.14 Hendek yerinin D-B uzanımlı genel görünümü
58
Hendeğin doğrultusu fay sarplığına dik yani K-G olarak açılmıştır (Şekil 5.13). Hendek
uzunluğu 8 m derinliği 5 m’dir. Çalışma alanı bölgedeki sulama kanalının boşalım
noktasında olduğundan çalışmalar esnasında su basması ve göçük olayları yaşanmıştır.
Bu nedenle ölçümler cm. hassasiyetinde yapılamamıştır (Şekil 5.14).
Şekil 5.15 Hendek yerinde numune alım yerlerini ve dozimetre bırakılan yerlerin gösteren kesit.
Şekil 5.16 I numaralı-Pınardere hendeğinin kesiti
59
Hendek duvarlarında eski deprem izlerinin yorumlanmasında şu kriterler kullanılmıştır:
1 Yukarı doğru belirli stratigrafik seviyelerde fay kolcuklarının sona ermeleri,
2 Aşağı doğru belirli stratigrafik seviyelerde düşey atımlarda ani artışlar,
3 Tabakalardaki eş sismik kıvrımlanmalar
4 Tabakaların fay zonu boyunca sürüklenmeleri
5 Kolivyal kamalar (Deprem sonrası fay sarplıklarının aşınmasıyla açılmış yarıklara
dolan malzeme).
Hendek ve civarında Neotektonik dönem birimlerin temelini, Menderes Masifinin
metamorfik birimleri oluşturmaktadır. Bu birimlerin üzerinde pekişmemiş çakıltaşı,
kumtaşı ve kiltaşından oluşan Pliyo-Kuvaterner yaşlı birimler bulunmaktadır. Bu
formasyonu üzerleyen birimler ise güncel alüvyal yelpaze, akarsu çökelleri ile temsil
edilmektedir. Hendekte ayırt edilen birimler tavandan tabana doğru aşağıdaki şekilde
sıralanmıştır:
8 Toprak
7 Sarı renkli killi-siltli-kumlu birim
6 Kötü boylanmış kumlu çakıl
5 Koyu renkli killi-kumlu birim
4 Kötü boylanmış çakıllı –kumlu birim
3 Kahverengi renkli killi birim
2 Açık kahve bej renkli killi silt
1 Gri renkli kil-silt
Ayırt edilen birimler bir akarsu ortamında depolanmış tortulları temsil etmektedir.
Hendekte tespit edilen en eski deprem izi K 76° D doğrultulu olan gri renkli killi-siltli
birimi kesen izdir. Bu deprem izinin kestiği en son noktadan hendekteki stabilite ve
yeraltı suyu problemleri nedeniyle yaşlandırma için numune almak mümkün
olmamıştır. Bu kırığı oluşturan depremle güney bloktaki birimler kuzey bloktaki
birimlere göre düşmüştür. Kırığın takip edilebildiği son seviyeden numune alınmıştır
(Şekil 5.15).
60
Hendekte tespit edilen diğer üç kırığın aynı depremde oluştuğu düşünülmüştür. K80-
85°D doğrultulu bu kırıklar üzerinde. yüzeye yakın yerlerde 30 cm atım, derinde
yaklaşık 1-1.10 m atım ölçülmüştür. Atımların derinlikle artması, bu fay üzerinde
birden fazla deprem olduğunu düşündürmüştür. Kırıkların kestiği en son seviyeden OSL
tarihlendirmesinde kullanılmak üzere 21.09.2005 tarihinde numuneler alınmıştır. Ayrıca
bu kırıkların kestiği en yaşlı birim olarak gözlemlenen birimden (gri killi birim) de
numune alınmış, çıkan tarihin deprem tarihinden daha eski olması gerektiğinden yola
çıkılarak yorumlanmaya gidilmiştir.
5.1.2 Hendek II (Muslucadere Yarması)
II numaralı hendek, Muslucadere yarması, Aydın ili’nin yaklaşık 8 km doğusundaki
Umurlu ilçesi sınırlarında bulunan, Musluca Çayı’na ait alüviyal yelpaze üzerindedir
(Şekil 5.17).
Şekil 5.17 II numaralı yarmanın yerini gösterir kroki
61
Şekil 5.18 II numaralı yarmanın yerinin 1/25 000 lik jeoloji haritası
Şekil 5.19 Hendek yerinin genel görünümü
62
Çalışma sahası İlhan (1971), Allen (1975) ve Sipahioğlu (1979) nun bahsettiği, Umurlu
(Aydın’ın 10 km doğusu) dan Kuyucak’a kadar uzanan 40 km’lik bir segmentin olduğu
ve 1m’lik düşey atımdan bahsedilen bölge kapsamındadır (Şekil 5.18).
Musluca Deresi’nin günümüzdeki dere yatağının 1992 yılında ıslah edildiği, daha
öncesinde derenin 15 m kadar batıdan aktığı öğrenilmiştir. 1992 yılından önceki dere
yatağıyla günümüzdeki arasında yaklaşık 1 metre kot farkı bulunmaktadır. Hendek
çalışmasının yapıldığı günümüzdeki dere yatağı, eski dere yatağına göre 1 m daha
düşük kodludur. Musluca Deresi’nin yelpaze çökelleri oldukça kaba taneli, çakıllı ve
yer yer kum bantları bulunan çökellerdir (Şekil 5.20).
Şekil 5.20 II numaralı Muslucadere yarmasının K-G uzanımlı genel görünümü Malzemenin kaba taneli olması hassas çalışma yapılmasını zorlaştırmıştır.
Gözlenebildiği kadarıyla kırıkların, dere malzemesini yüzeyin yaklaşık 30 cm altına
kadar kestiği tespit edilmiştir.
63
Şekil 5.21 II numaralı Muslucadere yarmasında batı duvarında gözlemlenen fay
Yapılan diğer arazi gözlemlerinde tortul birikiminin çok hızlı ve fazla miktarda olduğu
gözlenmiş, ancak malzeme birkiminin belli bir zamandan sonra akarsuyun tabanında
devam ettiği, bu nedenle fay izlerinin kestiği en üstteki birimlerin Holosen olmaması
ihtimali de düşünülmüştür (Şekil 5.21).
Yarma duvarında iki fay izi tespit edilmiştir. Her iki fayda da 25–30 cm’lik düşey atım
ölçülmüştür. Bu iki fayın 1895 veya 1899 depremine ait olduğu düşünülmüştür.
Topoğrafik haritada incelendiğinde bu tespit edilen fayların bir önceki hendekte tespit
edilen faylara göre havza içinde kaldıkları görülmüştür. Ancak Pınardere fayının
doğrultusu doğuya doğru devam ettirildiğinde Muslucadere’de tespit edilen fayın eğer
bir transfer fay sistemi yoksa Pınardere fayının devamı olabileceği düşünülmüştür
(Şekil 5.22).
64
Şekil 5.22 Yarmanın batı duvarında numune alım yerlerini gösteren şekil
Şekil 5.23 Muslucadere yarmasının tam kesiti
Şekil 5.24 Muslucadere yarmasının kesiti
65
Yarma duvarından yaşlandırmada kullanılmak üzere 3 adet numune alınmıştır. 1
numaralı numune fay kaması malzemesi olduğu düşünülen noktadan, 2 numaralı
numune fay kamasının tabanından, 3 numaralı numune atımın en son görüldüğü
noktadan alınmıştır.
Hendeklerin Yorumu : Hendeklerden alınan numunelerin yaşları Paleodoz tayini
yapılarak ve literatürden faydalanılarak olası bir literatür yıllık doz değeri kullanılarak
hesaplanmıştır. Hesaplamalar Ankara Üniversitesi Mühendilik Fakültesi Fizik
Mühendisliği Doktora öğrencisi Altay Atlıhan’ın tamamlanmamış doktora tezinden
alınmıştır. Buna göre verilen yaşlar aşağıdaki gibidir:
Pınardere Paleodoz = 4,4 Gy Yıllık doz literatürden = 1,65.10-3 Gy
Yaş tahmini = 2667 yıl hata payı % 10
Muslucadere paleodoz = 77,37 Gy Yıllık doz literatürden=1,65.10-3 Gy
Yaş Tahmini = 46891 yıl % 10
Pınardere hendeğinde yüzeye en yakın numune alınan noktanın yüzeyden derinliği 90
cm’dir. Buradan alınan numune eğer çökelin yaşını veriyor ise;
2667 yıl öncesi 2667-2006=MÖ 661 yılı çökelin yaşıdır. İnceleme alanındaki en genç
fay bu çökeli kestiğine göre incelenen fayın diri fay olduğu, buna göre fayın kabaca
MÖ. 661 yılından daha sonra olduğu söylenebilir. Ancak verilen tahmini yaş faydan
sonra oluşan çökelin yaşı ise, fayın yaşı bu tarihten biraz daha yaşlıdır.
Musulucadere yarmasında yüzeye en yakın alınan numunenin yaşı günümüzden 46891
yıl çıkmıştır. Buna göre numunenin yaşı 46891 – 2006= MÖ. 44885 çıkmaktadır.
Verilen bu yaş fay kamasının yaşı ise bu fayın diri fay olmadığı söylenebilir. Ancak
Muslucadere yarmasından numune alınan noktanın derinliği günümüzdeki yüzeyden 2
m derindedir. Verilen yaşın yüksek çıkmasının nedeni olarak incelenen yaşının bu kadar
yaşlı olduğu değil, fayın kestiği malzemenin eski olduğu düşünülmüştür. Fayın
bulunduğu akarsu ortamında depolanmanın çok yavaş olduğu, asıl depolanmanın akarsu
66
yatağının tabanında devam ettiği bu nedenle fayın en son kestiği birimin güncel
depolanmayı temsil etmediği söylenebilir.
5.2 Denizli İlinde Yapılan Çalışmalar
Şekil 5.25 Denizli ilindeki hendekleri gösterir 1/100 000’lik harita
5.2.1 Hendek III (Kocadere Hendeği)
Çalışma alanında yapılan hendek kazıları iki aşamalı olarak gerçekleşmiştir. Çalışma
sonunda bu iki aşamalı çalışmadan elde edilen tüm veriler karşılaştırılmış ve
yorumlamaya gidilmiştir.
İlk Aşama
Çalışmanın ilk aşamasında bölgedeki diri fayların tespitine yönelik hendek çalışmaları
yapılmıştır. Bu kapsamda Pamukkale Fayı’nın güney ucunda, Kocadere köyü’nün 1.5
67
km GD’sunda Bağlıdere’nin oluşturduğu yelpaze çökelleri üzerinde iki adet hendek
açılmıştır (Şekil 5.26-5.27) (Demirtaş vd. 2003 b).
I nolu hendek 60x5 m’lik yarma şeklinde yelpazenin proksimal kesiminde kaba taneli
malzeme içinde açılırken, II nolu hendek diğerine paralel olarak 50x5x5 m boyutlarında
daha ince malzemenin depolandığı yelpazenin kenar kesiminde açılmıştır.
Şekil 5.26 Hendek yerini gösteren harita
Şekil 5.27 İlk aşamada açılan hendekleri gösterir şekil
Yapılan bu ilk hendek çalışmasından elde edilen bilgiler aşağıdaki gibidir;
68
İlk aşama-I nolu hendek
I nolu hendek (yarma) Bağlıdere’nin oluşturduğu alüvyal yelpazenin üzerinde açılmıştır.
Yelpazenin proksimal kesiminde açılan yarmada Holosen yaşlı yüksek enerjili ortamda
birikmiş örgülü akarsu yatak ve bar tortulları gözlenmektedir. Bunlar kendi içinde iyi
boylanmalı çakıl ve kum mercekleri halindedirler (Şekil 5.28) (Demirtaş vd. 2003).
Şekil 5.28 I No’lu hendeğin KD’dan görünüşü
Yarmanın tamamı değişik boyutlarda tutturulmamış kum ve çakıllardan oluşmuş tabaka
ve merceklerinden meydana gelmektedir (Şekil 5.29). İç yelpaze tortulları olarak kabul
edeceğimiz bu birimler ayrıntılı olarak ayrılmamıştır. Fakat kesitin KD kesiminde
görüleceği gibi yüzeyden 4 m derinlikteki çakıllı seviyeler arasında bir açısal
uyumsuzluk bulunmaktadır. Eski depremlerin kayıtlarını saklayan, son birkaç binyılda
depolanmış, bu tortullar tektonizmanın etkisiyle değişik taşınma rejimlerinin etkisi
altında kalmışlardır. Bu kalın kaba taneli kırıntılı depolanmanın üzerinde ise ince bir
toprak seviyesi bulunmaktadır.
69
Şekil 5.29 I No’lu hendekte doğu duvarında kaba taneli iç yelpaze tortulları ve 2 nolu depremin izi
Şekil 5.30 I No’lu hendekte doğu duvarındaki kaba taneli seviyeler arasındaki açısal uyumsuzluk ve 1 nolu depremin izi
70
1 nolu hendek duvarında iki deprem izi ve 10 farklı birim ayırt edilmiştir;
1 Kumlu-siltli seviye
2 Siltli-kumlu-çakıllı seviye
3 İnce taneliden kaba taneliye derecelenme gösteren çakıllı seviye
4 İnce kumlu-siltli seviye
5 Kumlu-killi seviye
6 Çakıllı kumlu seviye
7 Mercek şeklinde iri çakıllı seviye
8 Çakıllı seviye
9 Killi-siltli kumlu seviye
10 Çakıllı seviye
Fay düzlemi K65°D, 55°KD ölçülen bu kırık, bir süreksizlikte sonlanmıştır. Kuzey
bloktaki birimler güney bloktakilere göre düşmüş olup karşılıkları daha derinde yer
aldığı için gösterilememiştir (Şekil 5.30). 2 nolu deprem de ise kesitte gösterilen
K55°B, 50°GB doğrultulu kırık oluşmuştur. Bu birimlerdeki atım yüzeyde yaklaşık 25-
30 cm, derinde 1m ölçülmüştür (Şekil 5.31).
Şekil 5.31 I No’lu hendeğin (Yarma) jeolojik kesiti
71
İlk aşama-II nolu hendek
Hendek ve civarında Neotektonik dönem birimlerin temelini, Menderes Masifi’nin
metamorfik birimleri oluşturmaktadır. Bu birimlerin üzerinde pekişmemiş çakıltaşı,
kumtaşı ve kiltaşından oluşan Pliyo-Kuvaterner yaşlı Asartepe formasyonu
bulunmaktadır (Şekil 5.32). Bu formasyonu üzerleyen birimler ise güncel alüvyal
yelpaze, akarsu çökelleri ile temsil edilmektedir.
Hendek duvarlarında Pliyo-kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri (a), depolanma süreçleri
günümüzde de devam eden alüvyal yelpaze tortulları (b) ve toprak (c) gibi üç farklı
çökele rastlanmıştır.
Şekil 5.32 II No’lu hendeğin KD duvarı. Birimler Asartepe formasyonuna ait karasal tortullar.
72
Hendekte 10 farklı birim ayırt edilmiştir. Bu birimler tavandan tabana doğru aşağıdaki
şekilde sıralanmıştır:
10 Toprak.
7-8-9 Kötü boylanmalı tuturulmamış çakıl,
6 Açık kahve bej renkli yer yer çakıllı kumlu killi silt,
5 Kötü boylanmalı yönlenme gösteren çakıl,
4 Kahverengi renkli kısmen pekişmiş iyi boylanmış kum,
3 3-4 cm çakıl büyüklükleri olan yönlenme gösteren orta-iri taneli çakıl,
2 Sarı renkli kil bantlı yer yer çakıl derecelenmeli iyi boylanmış orta taneli kum,
1 Açık kahve renkli ince taneli iyi boylanmış kum,
1-2-3-4-5 nolu birimler Pliyo-Kuvaterner yaşlı Asartepe Formasyonunu temsil
etmektedir. Akarsu taşkın düzlüğü ortamında depolanmış olan 1ve 2 nolu birimler (açık
sarı ve kırmızı) kum-kil bantları şeklinde depolanmışlardır. 3 ve 5 nolu birimler
(turuncu) ise daha yüksek enerjili akarsu yatak tortullarını temsil eder. KB duvarında
gözlenen 3 nolu birim GD duvarında yanal devamsızlığından dolayı
gözlenememektedir. Antropozoik çağa ait kalıntılar bulunduran çok kötü boylanmalı,
tabakalanma veya laminalanma göstermeyen 6 nolu birim, (açık yeşil) içerisinde 7-8-9
(açık pembe) numaralarla temsil edilmiş yanal devamlılık göstermeyen çakıl bantlarını
içerir. 10 nolu birim (kahverengi) ise güncel toprak oluşumudur (Şekil 5.33- 5.34).
73
Şekil 5.33 II nolu hendek duvarlarını gösteren kroki
Şekil 5.34 II No’lu hendeğin jeolojik kesiti
024681012141618202224262830323436384046 44 4250 48
0
1
2
3
4
5m
Şekil 5.35 II No’lu hendeğin GD duvarının boyuna jeolojik kesiti (c duvarı)
74
Hendek duvarlarındaki tabakaların ayrıntılı stratigrafik ve yapısal özellikleri,
Pamukkale fayının en az iki kez yüzey kırığı oluşturabilecek şekilde kırıldığını
göstermiştir.
Hendek duvarındaki en eski deprem izi (deprem 1, J) fayın belirli seviyede sona ermesi
ve daha sonra olmuş deprem izine (deprem 2, B ve E) dayanarak kaybolmasıyla
tanımlanmıştır. Bu depremle güney bloktaki 2, 3, 4 ve 5 nolu birimler kuzey bloktaki
birimlere göre 10 cm düşmüştür. Bu kırık 6 nolu birimle yüzeye yakın çakıl mercekleri
içinde gözlenememiştir. Fay düzlemi K65°D, 70°KD ölçülen bu kırıkla I nolu
hendekteki I nolu olay aynı depremin ürünüdürler (Demirtaş vd. 2003b).
İkinci deprem izi tabakaların bükümlenmesi, sürüklenmesi (tiltlenmesi) ve düşey
atımlar kullanılarak ayırt edilmiştir. Hendek duvarında gözlenen diğer kırıkların tamamı
(A,B,C,D,E,F,G,H) ikinci depremde oluşmuş olup fay düzlemleri K25-55°B, 40-55°GB
ölçülmüştür. I nolu hendekteki ikinci depremde gelişmiş kırığın devamı olan bu kırıklar
en genç birimleri kesmiş ve bu birimlerin düşey yönde 20 cm yer değiştirmelerine sebep
olmuştur. Yüzeye kadar çıkan bu kırığı oluşturan depremin Pamukkale fayında yüzey
deformasyonu yapmış olan son deprem veya depremlerden biri olduğu düşülmektedir.
Çalışmanın ilk bölümü tamamlandıktan sonra hendekler kapatılmıştır.
75
İkinci Aşama
Çalışmanın ikinci bölümünde OSL yaşlandırması yapılmak üzere hendekler tekrar
açılmış ve hendek duvarları tekrar çalışılmıştır.
Şekil 5.36 İki aşamalı hendek çalışmasını gösteren kroki
Ancak OSL yaşlandırmasının yapılabilmesi için gerekli olan “malzemenin güneş ışığı
gördüğü en son tarih” esas alındığından ilk açılan hendeklerin doğrultuları ve yerlerinde
değişiklik yapılması gerekli olmuştur (Şekil 5.36).
İkinci aşama-I nolu hendek
I nolu hendek (yarma) yine aynı şekilde Bağlıdere’nin oluşturduğu alüvyal yelpazenin
üzerinde açılmıştır. Ancak ilk aşamada çalışılan duvardan numune almak mümkün
olmadığından buna paralel olarak yaklaşık 3-4 m doğusundan tekrar bir hendek açılmış
76
ve numuneler bu hendeğin GB duvarından alınmıştır. Ancak hendek yerinin üzerinden
malzeme alındığı bölge halkı tarafından bildirilmiştir.
I nolu hendek duvarında (yarma) tek deprem izi ayırt edilmiştir. Yarma duvarındaki
deprem belirli stratigrafik seviyelerde fay kolcuklarının sona ermesi, tabakalardaki eş-
sismik kıvrımlanmalar gibi jeolojik kriterler kullanılarak belirlenmiştir. Fay düzlemi
K55°B, 70°GB ölçülmüştür. Güney bloktaki birimler kuzey bloktakilere göre yaklaşık
80-100 cm arasında düşmüştür. Bu hendekte de fay izinin kestiği en son seviyeden
numune alınmıştır. Burada numune alınan killi-siltli birim ilk aşamada çalışılan I
numaralı yarmadaki 9 numara ( en üstteki pembe renkli seviye) ile gösterilen killi siltli
seviyeye karşılık gelmektedir (Şekil 5.37- 5.38).
Şekil 5.37 I nolu hendekten bir görünüm
77
Şekil 5.38 I No’lu hendeğin (Yarma) jeolojik kesiti
GB duvarından alınan numuneler fayın kestiği son birim olan killi birimin tavanından
ve tabanından olmak üzere 2 adettir.
İkinci aşama-II nolu hendek
Hendek duvarlarında Pliyo-Kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri, depolanma süreçleri
günümüzde de devam eden alüviyal yelpaze tortulları ve toprak gibi üç farklı çökele
rastlanmıştır (Şekil 5.39).
78
Şekil 5.39 II nolu hendeğin KB-GD duvarı Hendekte 10 farklı birim ayırt edilmiştir. Bu birimler tavandan tabana doğru aşağıdaki
şekilde sıralanmıştır:
10 Toprak.
8-9 Kötü boylanmalı tuturulmamış çakıl,
7 Killi-siltli seviye,
6 Açık kahve bej renkli yer yer çakıllı kumlu killi silt,
5 Kötü boylanmalı yönlenme gösteren çakıl,
4 Çakıllı-kumlu seviye,
3 İnce killi-siltli seviye,
2 Sarı renkli yer yer çakıl derecelenmeli iyi boylanmış orta taneli kum,
1 Açık kahve renkli ince taneli iyi boylanmış kum,
1-2-3-4-5-6 nolu birimlerin Pliyo-Kuvaterner yaşlı Asartepe Formasyonunu temsil
ettiği düşünülmüştür. 6 ve 8 nolu birimlerin diğer duvarlarda devamlılığı
izlenememektedir (Şekil 5.40).
79
Şekil 5.40 II nolu hendeğin kesiti
Bu hendekte K55°B, 75°GB doğrultulu bir fay izi tespit edilmiştir. Ana fay olduğu
düşünülen bu fayda 20-30 cm’lik düşey atımlar tespit edilmiştir. Hendek duvarında
gözlenen diğer kırıkların tamamı bu depremde oluşmuş olup fay düzlemleri K25-55°B
40-55°GB ölçülmüştür.
Şekil 5.41 II nolu hendek numune ve dozimetre yerlerini gösteren kesit
80
Hendek duvarından alınan numunelerden 1. si fayın kestiği en son noktadan fay kaması
olduğu düşünülen malzemenin içinden, 2. si ise bu birimin alt sınır yaşını vermesi
açısından çakıllı alt seviyeden alınmıştır (Şekil 5.41- 5.42).
Şekil 5.42 II nolu hendek kolüviyal kama
I. ve II. aşamadaki hendeklerin yorumu
Bu çalışmaların değerlendirilmesi iki aşamada yapılmıştır. Birinci aşamada Paleodoz
miktarları bilinmeden hendeklerin yorumu yapılmış, ikinci aşamada numune alımı ve
Paleodoz tayini yapılmış ve literatür den faydalanılarak olası bir yıllık doz değeri
kullanılarak yaş tahmini yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın aşamaları aşağıda
anlatılmıştır;
81
Hendek çalışmasının ilk aşamasında ;
-Hendek duvarlarında iki deprem izine rastlanılmıştır.
-İlk aşama hendek çalışmasında yaşlandırma yapılamamış ancak iki olay arasındaki
sedimantasyon hızı ve tarihsel veriler dikkate alındığında olayların 1500-2000 yıl
aralıklarla tekrarlandığı ön görülmüştür.
-Son deprem kırığı yüzeyin hemen altına kadar erişmiş ve güncel toprak altında
kalmıştır, buna göre Pamukkale Fayı üzerinde olan en son depremin çok yakın bir
geçmişte olduğu (muhtemelen 1703), bir önceki olayın da muhtemelen MS. 60 veya
MS. 295-305 yılında olduğu tahmin edilmiştir (Demirtaş vd. 2003).
Paleodoz verilerine ve literatür değerlerine göre olası yaş tahminlerinde bulunmak üzere
numune alınan hendek çalışmalarının ikinci aşamasında (ikinci kez açılan) elde edilen
sonuçlar aşağıdaki gibidir;
- I numaralı hendek ilk çalışmadaki yarmanın paralelinde hemen onun 3-4 m doğusunda
açılmıştır. Ancak bu hendek yerinin üzerinden malzeme alındığı bölge halkı tarafından
bildirilmiş bu nedenle çalışılan fayın yüzeyi kestiği yer tespit edilememiştir. Fayın
kestiği en son noktadan alınan yaşlar aşağıdaki gibi çıkmıştır:
1 nolu paleodoz =5.99 Gy (1Gy=1joule/1 kg), literatür yıllık doz =2.31 Gy/ka, yaş =
2.59±0.14 (2590±140) ka (binyıl)
2 nolu paleodoz =6,72Gy, literatür yıllık doz = 2.298 Gy/ka, yaş = 2,92±0.16
(2920±160) ka (binyıl)
I nolu hendek numunelerinin fayın yaşını değil çökelin yaşını temsil ettiği düşünülürse
buna gore çökelin yaşı 2590-2006= MÖ. 584±140’dür. İncelenen fayın bu çökeli kestiği
düşünülürse fayın bundan daha genç ve diri fay olduğu söylenebilir.
82
- II numaralı hendekten alınan numunelerin yaşı aşağıdaki gibi çıkmıştır;
1 nolu paleodoz = 69.87 Gy, literatür yıllık doz = 0.906 Gy/ka, yaş = 77.10±5.65 (77100±5650) yıl 2 nolu paleodoz = 72,33 Gy, literatür yıllık doz = 1.744 Gy/ka, yaş= 41.46±2.36 (41460±2360) yıl
En üst seviyeden alınan numunenin yaşının çökel yaşını verdiği düşünülürse ;
77100 - 2006= MÖ. 75094±5650 yıl çökelin yaşını verir. İncelenen fayın bu çökeli
kestiği düşünülürse fayın yaşının bu tarihten genç olduğu söylenebilir. Ancak burada
yaşların, stratigrafiye uymadığı yani üstteki çökelin yaşının alttakine göre daha yaşlı
çıktığı belirlenmiştir. Üstte fay kaması olarak düşünülen kısımın buraya sonradan
taşınmış olabileceği göz önünde bulundurulursa, fayın kestiği diğer birimin yaşı baz
alınabilir o zaman fayımız 41460-2006= MÖ. 39454±2360 tarihinden daha genç bir
yaştadır.
Verilen yaşlar doğrultusunda hendekteki numunelerin Kuvaterner’e ait çökellerin yaşını
temsil ettiği düşünülmüştür. İkinci aşamada açılan hendeğin doğrultusunun ve yerinin
değiştiği göz önüne alındığında ilk aşamada G ile gösterilen fayın (Şekil 5.34), ikinci
aşamada ana fay olarak yorumlandığı düşünülmüştür. Bu nedenle yaşlandırmadan elde
edilen verilerin fayın yaşını değil çökelin yaşını verdiği söylenebilir.
83
6. SONUÇ
Batı Anadolu Çöküntü Sisteminde bulunan Büyük Menderes Grabeni’ndeki Türkiye’nin
deprem riski açısından birinci derece önemli alanlarından Aydın, Denizli illerinde ve
yakın çevrelerinde paleosismoloji çalışmaları yapılmıştır. Geçmişte olmuş ve Aydın -
Denizli illerini etkilemiş büyük depremler incelenmiş ve bu çalışmadan elde edilen
bilgilerle depremleri oluşturan fay sistemlerinin yaşı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Uzun bir süredir depremsellik açısından sakin olan, bu yüzden sismik boşluk olarak
nitelendirilen Aydın-Denizli arasına ve Denizli Havzası’na ait tarihsel ve aletsel
depremler incelenmiş, bölgede üç adet hendek açılmıştır. I nolu hendekte (Pınardere-
Aydın) K76°D doğrultulu ve K80-85°D doğrultulu olmak üzere iki farklı deprem izi
tespit edilmiştir. II nolu hendekte (yarma) (Muslucadere-Aydın) aynı anda oluştuğu
düşünülen iki fay izi (K80-85° B, 85° GB) tespit edilmiştir. III nolu hendekte
(Kocadere-Denizli) III-2’de K55°B, 75°GB doğrultulu bir fay izi tespit edilmiştir. III-
2’ye paralel açılan III-1’de de K55°B, 70°GB doğrultulu bir fay tespit edilmiştir. Tüm
bu hendek yerlerinden alınan numunelerden elde edilen yaşlar doğrultusunda Aydın-
Pınardere’de tespit edilen fayın OSL yaşlandırma hata payları da göz önünde tutularak
MÖ. 661’den daha genç (Holosen sınırları içinde) ve Denizli-Kocadere’de I. Hendekte
tespit edilen fayın MÖ. 584’den daha genç (Holosen sınırları içinde) diri fay olduğu
belirlenmiştir. Kocadere II. Hendek ve Musluca hendeğindeki fayların yaşlarının ise,
fay izlerinin takibindeki güçlük ve yaşlandırmadaki hata sınırları göz önünde
bulundurulduğında diri fay olmadıkları söylenebilir. Aydın bölgesindeki hendeklerden
alınan numunelerin, Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği tarafından sadece birer
tanesinin yaşlandırılması burada açılan hendeklerdeki yorumların yetersiz kalmasına
neden olmuştur.
Yaşlandırmada kullanılan OSL (Optik Lüminesans) Yöntemi’nin ülkemizde
uygulanmasının henüz yeni olması sonuçlardaki hata oranını yükseltmiştir. Yapılan bu
çalışmada hesaplanan yaşların kesinlik kazanabilmesi yaş hesaplamasında literatür doz
değil, bu numunelere ait olan yıllık doz değerlerinin tespit edilmesi gereklidir. Ayrıca
84
verilen yaşların kesinlik kazanabilmesi için numune sayısının artırılması, karşılıklı
duvarlardan, eş seviyelerden, tavan ve taban bloktan, ayırt edilen birimlerin tavan ve
tabanlarından numune almak daha doğru sonuçlar verecektir.
85
KAYNAKLAR Ahenk , 18 Ağustos 1895.
Aitken, M.J., Zimmerman, D.W. and Fleming, S.J. 1968. Thermoluminescence dating of ancient pottery. Nature, 219; 442-444.
Aitken, M.J., 1985. Thermoluminescence Dating. Academic Press, London. Aitken, M.J., 1998. An Introduction to Optical Dating. Oxford University Press, Oxford Akdeniz, E. 2005. Aşağı Büyük Menderes’in kıyı çizgisindeki jeoarkeolojik bazı
değişimler. S.1. (yayınlanmamış). Adnan Menderes Üniversitesi. Alçiçek, H. 2006. Denizli Neojen havzası’nın sedimanter fasiyesleri, depolanma
ortamları ve paleocoğrafik gelişimi, GB Anadolu, Turkiye. 59. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özetleri.
Allen, C.R. 1975. Geological criteria for evaluating seismicity. Geological Society of America Bulletin, 86, 1041-1057.
Altunel, E. ve Hancock, P.L. 1993. Active fissuring and Quaternary travertines at Pamukkale, Western Turkey. Z. Geomorph N.F., 94, 285-302.
Altunel, E. ve Hancock, P.L. 1996. Structural attributes of travertine – filled extensioanal fissures in the Pamukkale plateau, Western Turkey.
Altunel, E. ve Barka, A.A. 1997. Hierapolis’teki arkeosismik hasarların değerlendirilmesi, Türkiye Jeoloji Dergisi.
Altunel, E. 1999. Geological ve Geomorphological observations in relation to the 20 September 1999 Menderes Earthquake, Western Turkey. Journal of the Geological Society, London. Vol 156., pp 241-246.
Ambraseys, N.N. 1970. Some characteristic features of the Anatolian fault zone. Tectonophysics, V.9, 143-165.
Ambraseys, N.N. 1983. Notes on historical seismicity. Bulletin of Seismological Society of America, v.73, p. 1917-1920.
Ambraseys, N.N. and Finkel, C.F. 1987. Seismicity of Turkey and neighbouring regions, 1899-1915. Annales Geophysicae, 5B,701,726.
Ambraseys, N.N. and Finkel, C.F. 2006. Türkiye’de ve komşu bölgelerde sismik etkinlikler. Bir tarihsel inceleme 1500-1800. Tübitak yayınları Akademik Dizi 4.
Atlıhan, M.A. 2006. Ege çöküntü sistemindeki bazı deprem izlerinin lüminesans yöntemiyle incelenmesi. Doktora tezi (basılmamış). Ankara Üniversitesi.
Ayhan, E., Alsan, E., Sancaklı, N. ve Üçer, S.B 2000. Türkiye ve dolaylarının deprem kataloğu 1881-1980. Boğaziçi Üniversitesi.
Barka, A.A., Reilinger, R., Şaroğlu, F. and Şengör, A.M.C. 1995. The Isparta Angle: Its importance in the Neotectonics of the Eastern Mediterranean Region. IESCA Procedings, 13-18.
Başaran, M. 2005. Aydın tarihine ilişkin bazı tespitler. Aydın Eski Eserleri Sevenler Derneği Aylık Tarih ve Kültür Bülteni. Sayı:11.
Bingöl, E. 1989. Geological map of Turkey at 1:2000000 scale. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü yayını.
Bötter-Jensen, L. 1997. Luminescence techniques: instrumentation and methods, Radiation Measurements, 27, 5/6; 749-768. Bozkurt, E. and Park, R.G. 1994. Southern Menderes massif: an incipient metamorfic
core complex in Western Anatolia, Turkey. J. Geol. Soc., London, 151, 213-216. Brune, J.N. 1968. Seismic movement, seismicity and rate of slip along major fault
zones. Journal of Geophysical Research, v.73, p.777-784.
86
Bucher, W.H. 1956. Role of gravity in orogenesis. Geol. Soc. America Bull. 67, 1295-1318.
Chaput E. 1947. Türkiyede jeolojik ve jeomorfolojik tetkik seyahatları, İstanbul, 218-219.
Cohen, H.A., Dart, C.J., Akyüz H.S and Barka A. 1995. Syn-Rift sedimentation structural development of the Gediz and Menderes Graben.Western Turkey. Journal of the Geological Society.London,152. 629-638.
Crone, A.J. and Omdahl, E.M. 1987. Directions in Paleoseismology: U.S. Geological Survey Open-File Report 87-673,456 p.
Çakir, Z. 1997. Aktif normal fayların segmentasyonu ve bunun traverten depolanmasına etkisi; Batı Anadolu bölgesinden örnekler. Aktif Tektonik Grubu Birinci Toplantısı Makaleler, 124-137.
DAD Verileri, 2006. Web sitesi. http://sismo.deprem.gov.tr/VERITABANI/ turknetkatalog.php. Erişim Tarihi: 05.12.2005
Demirtaş, R. 1997. Jeolojik kayıtlar içerisinde paleodepremleri tanımlama kriterleri. Paleosismoloji, 2-84.
Demirtaş, R., Erkmen, C. ve Yaman, M. 2000. Denizli ve yakın civarında deprem üreten diri faylar ve Gökpınar Sulama Barajı’nın depremsellik açısından irdelenmesi. Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Web Sitesi, http://sismo.deprem.gov.tr, Rapor No:011, Erişim Tarihi: 10.12.2005
Demirtaş, R., Baran, B., Erkmen, C., Iravul, Y., Çolakoğlu, Z., Yaman, M., Kartal, R. ve Yanık, K. 2003 a. 23-26 Temmuz 2003 Buldan depremlerinin, Denizli’nin deprem tehlikesi ve riski açısından önemi. Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Web Sitesi, http://sismo.deprem.gov.tr, Rapor No:024, Erişim Tarihi: 10.12.2005
Demirtaş, R., Erkmen, C., Yaman, M., Eravcı, B., Aktan, T., Tepeuğur, E. ve Özdemir, F. 2003 b. Pamukkale Fayı paleosismolojik çalışmaları Kocadere Hendek çalışması ön sonuçları. Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Web Sitesi, http://sismo.deprem.gov.tr, Rapor No:26, Erişim Tarihi: 10.12.2005
DePolo, C.M. and Slemmons, D.B. 1990. Estimation of earthquake size for seismic hazards, Krinitzsky, in, E.L. and Slemmons, D.B. (eds.) Neotectonics in earthquake evaluation. Reviews in Engineering Geology, Volume VIII, The Geological Society of Amerika, Boulder, Colorado.
Dewey, J.F., Pitman, W.C., III, Ryan, W.B.F. and Bonnin, J. 1973. Plate tectonic and the evolution of the Alpine system. Geol. Soc. Amer. Bull., 84, 3137-3180.
Dewey, J. F. and Şengör, A.M.C. 1979. Aegean and surrounding regions; complex multi-plate and continuum tectonics in a convergent zone. Geol. Soc. America Bull. Part 1.90., 84-92 p.
Dewey, J. 1988. Extensional collapse of orogens. - Tectonics, 7, 6; 1123-1139. Ergin, K., Güçlü, U. ve Uz, Z. 1967. Türkiye ve civarının deprem kataloğu (Milattan
sonra 11 yılından 1964 sonuna kadar). İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Arz Fiziği Enstitüsü Yayınları, No:24.
Fattahi, M., Walker, R., Hollingsworth, J., Bahroudi, A., Nazari, H., Talebian, M., Armitage, S. and Stokes, S. 2006. Holocene slip-rate on the Sabzevar thrust fault, NE Iran, determined using optically stimulated luminescence (OSL). Earth and Planetary Science Letters, 245, 673–684.
Gökbel, A., 1964. Aydın ili tarihi.,113-114.
87
Güneş, G. 2005. Tarihte Aydın Depremleri (XIX. Yy’ın iki büyük depremi 1895 ve1899 depremleri). Aydın eski eserleri sevenler derneği aylık ve tarih ve kültür dergisi, Yıl:1, sayı:11, Ocak-2005.
Hakyemez, Y.H., Erkal, T. ve Göktaş, F. 1999. Late Quaternary evolution of the Gediz and Büyük Menderes grabens, Western Anatolia, Turkey. Quaternary Science Reviews, 18,549-554.
Horasan, G.,Gülen L., Pınar A., Kalafat D., Ozel N., Kuleli H.S., Isıkara A.M. 2002. Lithospheric structure of the Marmara and Aegean regions,Western,Turkey. Bull. Seism. Soc. Am., 92, pp.332-329.
Işık, V., Tekeli, O. and Cemen, I. 1997.Mylonitic fabric development along a detachment surface in northern Menderes massif, western Anatolia, Turkey. Geol Soc. Am., Annual Meeting, Abstracts with programs 29, A-220.
Işık, V. and Tekeli, O. 2001.Late orogenic crustal extension in the northern Menderes massif (western Turkey): Evidences for metamorfic core complex fornation.Int. J. Earth Sci. 89, 757-765.
İlhan, E. 1971.Earthquakes in Turkey. In: CAMPBELL A.S. (ed) Geology and Hıstory of Turkey. Petroleum Exploration Society of Libya. 431-442.
Jackson, J.A. and Mckenzie, D. 1984. Active tectonics of the Alpine-Himalayan belt between western Turkey and Pakistan. Geophsical Journal of the Royal Astronomical Society 77, 185-264.
Karnik, V. 1971. Seismicity of the European Area Part 2. D.Reidel pblishing company Dordrecht-Holland.
Kastens, K.A. 1991. Rate of outward growth of the Mediterranean Ridge accretionary complex. Tectonophysics, 199,25-50.
Ketin, Y. 1968. Türkiye’nin genel tektonik durumu ile başlıca deprem bölgeleri arasındaki ilişkiler. MTA Enst. Derg., 71, 129 – 134 s.
Koçyiğit, A., Yusufoğlu, H. ve Bozkurt, E. 1999. Evidence from the Gediz graben for episodic two-stage extension in western Turkey. Journal of Geological Society, London, 156, 605-616.
Koçyiğit, A. 2000. Güneybatı Türkiye’nin depremselliği, Batı Anadolu’nun depremselliği Sempozyumu, 30-38.
Koçyiğit, A. 2005. The Denizli graben-horst system and the eastern limit of western Anatolian continental extension: basin fill,structure,deformational mode,throw amount and episodic evolutionary history,SW Turkey. Geodinamica Acta 18/3-4,167-208.
Le Pichon, X. and Angelier, J. 1979. The Hellenic arc and trench systems: a key to the neotectonic evolution of the Eastern Mediterranean area. Tectonophysic,60,1-42.
McKenzie, D.P. 1978. Active tectonics of the Alpine-Himalayan Belt: The Aegean Sea and its surrounding regions. Geophys. J. R. Astr. Soc., 55, 217-254.
Mc Kenzie, D. and Yılmaz, Y., 1991. Deformation and volkanism in Western Turkey and the Aegean. Bulletin of the Technical Univ. of Istanbul, 44,345-373.
Meulenkamp, J.E. and Hilgen, F.J. 1987. Changes in the state of stress in the overriding plate of a subduction zone: the Aegan Arc from the Pliocene to the present. Annales Tectonicae, 1(1), 20-39.
Mogi, K.,1979, Two kinds of seismic gaps. Pure Appl. Geophys. 117,1172-1186. Müller, S., Kahle, H-G. and Barka, A. 1997. Plate tectonic situation in the Anatolian-
Aegean region.In: Schindler, C., Pfister, M.(Eds.), Active tectonics of
88
Northwestern Anatolia-The Marmara Polyproject, VDF, Hoschschulverlag AG an der ETH, Zürich, 13-28.
Okay, A.İ. 1989. Denizli’nin güneyinde Menderes Masifi ve Likya Napları’nın jeolojisi. MTA Bul. 109 , 45-58 (in Turkish with and English abstract).
Okumura, K., Yoshioka, T. and Kuşçu, İ. 1993. Surface Faulting on the North Anatolian Fault in these two Millennia. U.S. Geological Survey Open-File Report, 94-568, 143-144
Okumura, K., Yoshioka, T., Kuşçu, İ., Kayanne, H. and Suzuki, Y. 1990. Activity of the North Anatolian Fault during these two Millennia on the Surface Faults of 1944, Earthquake Based on Trenching and Microtopografic Studies. EDS, vol.71
Özalaybey, S., Ergin, F., Biçmen, C., Tapırdamaz, A., Yörük, A., Tarancıoğlu, Saatçılar A. ve Ergintav S 2000. Denizli bölgesindeki mikrodeprem etkinliğinin araştırılması. Scientific and Technological Research Council of Turkey (TÜBİTAK), Marmara Research Center, Earth Science Research İnstitute, Project No. 5007102, 15 p (in Turkish with an English abstract, unpublished).
Özmen, B. 1999. Türkiye ve çevresinin tarihsel deprem katoloğunun bölgesel düzenlenmesi. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi Deprem Araştırma Bülteni Sayı:82 sayfa:59.
Özkul, M., Alçiçek, M.C., Heybeli, H., Semiz, B. ve Erten, H. 2001. Denizli sıcak su travertenlerinin depolanma özellikleri ve metamorfik açıdan değrelendirilmesi. Türkiye III. Mermer Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Pamir, H.N. and Erentöz, C. 1974. Explanatory Text of the Denizli Sheet of the Geological Map of Turkey, 1:5000,000 scale. Mineral Research and Exploration Institute, Ankara, Turkey.
Paton, S.M. 1992. The relationship between extension and volcanism in western Turkey, the Aegean Sea and central Greece, PhD thesis, Cambridge University.
Philippson, A. 1910–1915. Reisen und Forschurgen im Westlichen Kleinasien. Erganzungshefte 167, 172, 177, 180, 183 der Ptermans Mitteilungen, Gotha, Jüstus Perthas.
Pınar, N. ve Lahn E. 1952.Türkiye Depremleri İzahlı Kataloğu,T.C. Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği Yayınlarından, Seri :6, Sayı 36, 151 sayfa, Ankara.
Pierce, K.L. 1986. Dating methods in Active tectonics: Washington, D.C., National Academy Press collection studies in Geophysics, p. 195-535.
Porat, N., Amit, R., Zilberman, E. and Enzel, Y. 1997. Luminescence dating of fault- related alluvial fan sediments in The Southern Arya Valley, Israel, Quaternary Science Reviews, 16; 397-402.
Reilinger, R., Mc Clusky, S., Oral, B., King, R., Toksöz, M., Barka, A., Kınık, İ., Lenk, O. ve Şanlı, F. 1997. GPS measurement of present-day crustal movements in the Arabia-Africa-Eurasia plate collision zone. J. Geophys. Res., 102, 9983-9999.
Ring, U., Johnson, C., Hetzel, R. and Gressr, K. 2003. Tectonic denutaion of a Late Cretaceous- Tertiary collisionalbelt: regionally symmtric cooling patterns and their relation extensional faults in the Anatolide belt of extensional faults in the Anatolide belt of western Turkey. Geol. Mag., 140, 421-441.
Rink, W. J., Toyoda, S., Rees-Jones, J. and Schwarcz, H.P. 1999. Thermal activation of OSL as a geothermometer for quartz grain heating during fault movements, Radiation Measurements, 30/1, 97-105.
89
Roberts, S.C. 1988. Active normal faulting in central Greece and western Turkey. Phd thesis. Univeristy of Cambridge.
Semiz, B. 2003. Denizli volkanitlerinin jeolojik ptrografikve petrokimyasal olarak incelenmesi. Yükseklisans Tezi. Pamukkale Üniversitesi, 140 s., Denizli.
Sen, S. and Seyitoglu, G. 2002. Magnetostratigraphy and vertical rotational tectonics in the Early - Middle Miocene deposits of Alasehir and Buyuk Menderes grabens, western Turkey. GSA Annual Meeting Abstracts with Programs, Denver, USA.
Seyitoğlu, G. and Scott, B.C. 1991. Late Cenozoic crustal extension and basin formation in west Turkey. Geological Magazine,128, 155-176.
Seyitoğlu, G. and Scott, B.C. 1992. Late Cenozoic volcanic evolution of northeastern Aegean region. Journal of Volcanology and Geothermal Research, 54, 157-176.
Seyitoğlu, G., Benda, L. and Scott, B.C. 1994. Neogene palynological and isotopic age data from Gördes basin, west Turkey, Newletters on Stratigraphy, 149, 133-142.
Seyitoglu, G. 1996. Tectono-sedimentary development of Alasehir and Simav grabens. National Marine Geological and Geophysical Programme. Workshop 1, 46-51.
Seyitoğlu, G. 1996. Ege’nin Geç Senozoyik K-G yönlü genişlemeli tektoniği: Bölgesel tektonik ve volkanik evrim modelleri üzerine bir tartışma. 49. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bülteni, 31-33s.
Seyitoglu, G., Sen, S., Tekeli, O., Cemen, I., and Isik, V. 2001. Stratigraphy and structure of the major E-W trending Turkish graben system. Fourth International Turkish Geology Symposium, Abstracts, p. 22. Cukurova University, Adana, Turkey.
Seyitoglu, G., Tekeli, O., Cemen, I., Sen, S. and Isik, V. 2002a. The role of the flexural rotation / rolling hinge model in the tectonic evolution of the Alasehir graben, western Turkey. Geological Magazine, 139, 15-26.
Seyitoglu, G., Cemen, I. ve Tekeli, O. 2002b. Discussion on the extensional folding in the Alasehir (Gediz) graben, western Turkey (reply). Journal of the Geological Society, London, 159, 105-109.
Seyitoğlu, G., Işık, V. ve Çimen, İ. 2004. Complete tertiary exhumanation history of the Menderes Massif, Western Turkey: an alternative working hypothesis, 10.1111/j.1365-3121.
Sieh, K.E. and Jahns, R.H. 1984 Holocene activity of the San Andreas fault at Wallace Creek, California: Geological Society of America Bulletin,v.95, no.8, p.883-896.
Sipahioğlu, S. 1979. Büyük Menderes alçalımı ile Menderes Masifi yükseliminin sınırını oluşturan kuşağa uygulanan bir deprem öncesi çalışma. Deprem Araştırma Enstitüsü Bülteni, 25,5-27.
Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D. ve Altınok, Y. 1981. Türkiye ve çevresinin tarihsel kataloğu (M.Ö. 2100-M.S. 1900).
Sözbilir, H. ve Emre ,T. 1991. Neogene stratigraphy and structure of the norther rim of the Büyük Menderes graben. İnternational Earth Science Congress on Aegean Regions, Proceedings, Voll. II, 314-322.
Sözbilir, H. 2001. Nazilli ve dolayının ( Büyük Menderes Grabeni) genç-tektoniği. Büyük Menderes Depremleri Jeofizik Toplantısı, 54-61.
Sözbilir. H. 2002. Revised stratigraphy and facies analysis of Palaeocene-Eocene supra-allochthonous sediments (Denizli, SW Turkey) and their tectonic significance. Turkish Journal of Earth Sciences, 11, 87-112.
90
Şaroğlu, F., Emre, Ö. ve Kuşçu, I. 1992. Active fault map of Turkey. Maden Tetkik Arama Enstitüsü. Ankara.
Şaroğlu, F. ve Yılmaz, Y. 1987. Geological evolotion and basin models during neotectonic episode in the Eastern Anatolia. Bull. Min. Res. Ezp., 107,74-94.
Şengör, A.M.C. and Kidd, W.S.F. 1979. Post-collisional tectonics of Turkish-Iranian plateau and a comprasion with Tibet. Tectonophysics, 55,361-376.
Şengör, A.M.C. 1980. Türkiyenin neotektoniğinin esasları. Türkiye Jeol. Kur. Konf. Ser, 2.
Şengör, A.M.C. and Yılmaz, Y. 1981. Tethyan evolution of Turkey: A plate tectonic approach. Tectonophysics, 75, 181-241.
Şengör, A.M.C. 1982. Ege’nin neotektonik evrimini yöneten etkenler. T.J. Kurultayı Batı Anadolu’nun genç tektoniği ve volkanizması, Panel Kitabı. 59-72.
Şengör, A.M.C., Satir, M. ve Akkök, R. 1984. Timing of tectonic events in the Menderes Massif, Western Turkey: Implications for tectonic evolution and evidencefor Pan-African basement in Turkey. Tectonics, 3, 693-707.
Şengör, A.M.C. 1987. Cross faults and differential stretching of hanging walls in region of low-angle normal faulting: examples from western Turkey, in:Coward M.P., Dewey J.F. and Hancock P.L. eds. Continental extentional tectonics, Geological society special Publication, 28, 575-589 p.
Şimsek, C. ve Ceylan, A. Leodikeia’da tespit edilen bir deprem ve Diocletianus’a ithaf edilen bir yazıt (Lykos Leodikeia’sı). Anadolu Arşivleri dergisi, A.Ü.D.T.C.F. Sayı: 6 (yayımda)
Tanır, G., Meriç, N., Aytekin, H. and Okuducu, Ş.A. 2004. Fitting procedure for palaeodose from Old Sandstone using IRSL. Czechoslovak Journal of Physics, 54: 941-946.
Ünay, E., Göktafl, F., Hakyemez, H.Y., Avflar, M. and Fidan, Ö. 1995. Büyük Menderes grabeninin kuzey kenarındaki çökellerin Arvicolidae (Rodentia, Mammalia) faunasına dayalı olarak yaşlandrılması. Türkiye Jeoloji Bülteni, 38,
75-80. Verge, N.J. 1993. The exhumation of the Menderes Massif metamorfic core complex of
Western Anatolia. Terra Abstracts 5, 249. Westaway, R. 1990. Block rotation of western Turkey: 1 Observaional Evidence. J.
geophys. Res.,95, 19857-19884. Westaway, R. 1993. Neogene evolution of the Denizli region of Western Turkey.
Journal of Structural Geology, 15, 37-53. Wintle, A.G. 1997. Luminescence dating: laboratory procedures and protocols.
Radiation Measurements, 27, 5/6, 769-817. Yılmaz, Y. 1993. New evidence and model on the evolution of the South East Anatolian
Orogen. Geol. Soc. America Bull., 105,251-271. Yılmaz, Y., Genç, Ş.C., Gürer, Ö.F., Bozcu, M., Yılmaz, K., Karacık, Z., Altunkaynak,
Ş. and Elmaz, A. 2000. When did the Western Anatolian grabens begin to develope?. Geological Society, London, Special Publication 173/ Tectonics and Magmatism in Turkey and the Surrounding Area, E.
Yanchou, L., Prescott, J.R., Hua, Z., Jie, C. and Lanying, W. 2002. Optical dating of colluvial deposits from Xiyangfang, China, and the relation to palaeo- earthquake events. Quaternary Science Reviews, 21, 1087-1097.
Yılmaz, Y. 2000. Ege bölgesinin aktif tektoniği. Batı Anadolu’nun Depremselliği Sempozyumu, 3-13.
91
Yeats, R.S. 1986. Active faults related to folding, in active tectonics: Washington, D.C., National. Academy Press collection studies in Geophysics, p.63-79
92
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Bengi ERAVCI
Doğum Yeri : ANKARA
Doğum Tarihi : 1973
Medeni Hali : Evli
Yabancı Dili : İngilizce
Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl)
Lise : Aydınlıkevler Lisesi - 1990
Lisans : A.Ü Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği - 1995
Yüksek Lisans : A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü
Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı (2006)
Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl
MEB. 1997-2000.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi.
Yayınları (SCI ve diğer)
Eravcı, B. 2001. Hatay ve Çevresinin Tektoniği. İmar-Afet-Kıyı Semineri Bildiri Özetleri.
Demirtaş, R., Tepeuğur, E., Eravcı, B., Yaman, M. ve Yanık, K. 2002. 1965 Salihli, 2000 Denizli ve 1999-2001 Savaştepe (Balıkesir) deprem dizileri, deprem fırtınası mı?. 55.Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özetleri.
Demirtaş, R., Yaman, M. ve Eravcı, B. 2003. Batı Anadolu Bölgesinde Yüzeyde Gözlenen Yarıklar Deprem Kırıkları Mı? Yakın Gelecekte Olası Bir Depremin Habercisi Mi? Zemin Yenilmeleri Mi?. 56. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özetleri.