Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ … · pilot system was designed for this...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Feray TOPRAKEZER
NANOKOMPOZİT SENTEZİNDE KULLANILACAK Na-BENTONİT KİLİNİN SAFLAŞTIRILMASI
KİMYA ANABİLİM DALI
ADANA, 2009
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
NANOKOMPOZİT SENTEZİNDE KULLANILACAK NA-BENTONİT KİLİNİN SAFLAŞTIRILMASI
Feray TOPRAKEZER
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KİMYA ANABİLİM DALI
Bu tez ..../...../…... Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.
İmza....................................... İmza....................................... İmza......................................
Prof. Dr Selahattin SERİN Prof. Dr Bilgehan GÜZEL Doç. Dr Mesut BAŞIBÜYÜK
DANIŞMAN ÜYE ÜYE
Bu tez Enstitümüz Kimya Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No Prof. Dr Aziz ERTUNÇ
Enstitü Müdürü
İmza ve Mühür
Proje No: FEF-2007-YL-39 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
NANOKOMPOZİT SENTEZİNDE KULLANILACAK Na-BENTONİT
KİLİNİN SAFLAŞTIRILMASI
Feray TOPRAKEZER
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KİMYA ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Selahattin SERİN
Yıl : 2009, Sayfa: 68
Jüri : Prof. Dr. Selahattin SERİN
: Prof. Dr. Bilgehan GÜZEL
: Doç. Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK
Bu araştırmada, Reşadiye – Tokat bölgesinden çıkartılan Karakaya bentonitinin
detaylı yapı tayini yapıldıktan sonra, uygun saflaştırma prosesi araştırılmış ayrıca bu işlem
için uygun pilot üretim tesisi kurulmuştur. Saflaştırma prosesi sonucu elde edilen killerin
kuaterner amonyum tuzları sentezlenerek, bu killerin nanokompozit sentezi için
kullanımının uygunluğu incelenmiştir. Yapılan çalışmalarda yapı tayinleri için, XRD,
XRF, ICP, SEM, TGA kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Organokiller, Saflaştırma, Nanokompozit, Kil, Na-Bentonit
II
ABSTRACT
MSc THESIS
PURIFICATION OF Na-BENTONITE FOR SYNTHESIS OF
NANOCOMPOSİTE
Feray TOPRAKEZER
DEPARTMENT OF CHEMISTRY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisor : Prof. Dr. Selahattin SERİN
Year : 2009, Pages: 68
Jury : Prof. Dr. Selahattin SERİN
: Prof. Dr. Bilgehan GÜZEL
: Assist. Prof. Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK
In this research, after the detailed characterization of Karakaya bentonite produced
from Reşadiye – Tokat region, suitable purification processes was investigated also, The
pilot system was designed for this scope. Quarterner ammonium salts were synthesized by
the clay obtained as a result of purification processes, the appropriateness of usefulness of
these clay was investigated to synthesis of nanokompozit. Structures of these materials
were analysized and characterized by using XRD, XRF, ICP, SEM, TGA.
Key Words: Organoclays, Purification, Nanocomposite, Clay, Na-Bentonite
III
TEŞEKKÜR
Kurumsal ve deneysel çalışmalarım sırasında uygun çalışma ortamı sağlayan
danışman hocam Sayın Prof. Dr. Selahattin SERİN ve yaptığım tüm araştırmalarda bana
yardımcı olan direktörüm Sayın Toker ÖZCAN’a teşekkür ederim. Ayrıca hem sanayi hem
de akademik çalışmalarım boyunca benden manevi desteğini esirgemeyen annem Sümran
TOPRAKEZER ve biricik kardeşim İskender Can TOPRAKEZER’e sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ……………………………………………………………………………… I
ABSTRACT……………………………………………………………………. II
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………. III
İÇİNDEKİLER………………………………………………………………… IV
ŞEKİLLER DİZİNİ……………………………………………………………. VI
TABLOLAR DİZİNİ…………………………………………………………... IX
SİMGELER VE KISALTMALAR…………………………………………….. X
1. GİRİŞ……………………………………………………………………… 1
1.1. Nanobilim ve Nanoteknoloji……………………………………… 1
1.1.1 Nanoyapıların Özellikleri ve Etkileri…………………... 2
1.1.1.1. Özgül Yüzey Alanı…………………………... 2
1.1.1.2. Optik ve Elektriksel Özellikler.……………… 3
1.1.1.4. Termal Özellikler……………………………. 3
1.1.1.5. Kimyasal Özellikler…………………………. 3
1.1.2 Nanomalzemelerin Sentezi ve Prosesi……………….…. 4
1.1.2.1. Sentez Metodları……………………………. 4
1.1.2.2. Yukarıdan Aşağı Sentez Tekniği……………. 4
1.1.2.3. Aşağıdan Yukarı Sentez Tekniği……………. 4
1.1.2.4. Sentez Prosesleri………………..…………… 4
1.1.2.5. Nanoteknoloji Uygulama Alanı……………... 4
1.1.2.6. Türkiye ve Nanoteknoloji…………………... 5
1.2 Killer………………………………………………………………. 5
1.2.1 Kil Mineralleri………………………………………….. 6
1.2.1.1. Kristal Yapı………………………………….. 6
1.2.1.2. Isının Kil Mineralleri Üzerine Etkisi………... 8
1.2.1.3. Kil Minerallerinde Bulunan Su Türleri……… 9
1.2.1.4. Kil Minerallerinin Şişmesi…………………... 9
1.2.1.5. Kil Minerallerinin Sınıflandırılması………… 10
1.2.1.6. Killerde Değişebilir Katyonlar……………… 11
1.2.1.7. Killerin Tanecik Boyutu…………………….. 12
V
1.2.1.8. Killerin Elektriksel Özellikleri………………. 13
1.2.1.9. Killerde Yük………………………………… 13
1.3 Bentonit……………………………………………………………. 14
1.3.1 Bentonitlerin Kullanım Alanları………………………... 16
1.4 Organokiller……………………………………………………….. 18
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR………………………………………………… 21
3. MATERYAL VE METOD………………………………………………... 23
3.1. Materyal…………………………………………………………… 23
3.1.1 Kullanılan Kimyasallar…..……………………………... 23
3.1.2 Kullanılan Cihazlar……………………………………... 23
3.2 Metod……………………………………………………………… 24
3.2.1 Bentonit İçeriğinin Belirlenmesi………………………... 24
3.2.2 Seyreltik Asit Çözeltisi ile Çöktürme…………………... 25
3.2.3 Derişik Asit Çözeltisi ile Çöktürme…………………….. 25
3.2.4 Bazik Çözelti ile Çöktürme………………………..……. 26
3.2.5 H2O2 ile Organik Safsızlıkların Giderilmesi……..……... 26
3.2.6 Karbonat-Demiroksit Safsızlıklarının Giderilmesi……... 26
3.3 Kil Seçimi ve Kil-Kuat Reaksiyonunun Optimizasyonu…………. 27
3.4 PET / Organokil Nanokompozit Çalışmaları…………………….. 29
4. BULGULAR VE TARTIŞMA………………..…………………………... 30
4.1 Nanofil- 116 XRF Değerlendirmesi………………………………... 31
4.2 Na-B Üst Faz XRF Değerlendirilmesi............................................... 33
4.3 Na-B Alt Faz XRF Değerlendirilmesi............................................... 35
4.4 PET / Organokil Çalışmaları.............................................................. 37
4.5 Saflaştırma Tesisi…………………………………………………... 50
4.5.1 Saflaştırma Tesisi için Gerekli Ekipmanlar……………… 50
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER…………………………………………….. 51
KAYNAKLAR………………………………………………………………… 52
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………......... 55
EKLER…………………………………………………………………………. 56
VI
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 1.1. Kil minerallerinin yapı taşları………………………………... 6
Şekil 1.2. Montmorillonit mineralinin katmanları……………………… 7
Şekil 1.3. Montmorillonitin ideal yapısı.………………………………... 10
Şekil 1.4. Zeta potansiyeli………………………………………………. 13
Şekil 1.5. Montmorillonitin kenar yükünün pH ile değişimi…………… 14
Şekil 1.6. 2:1 tabakalı bentonit minerali………………………………... 15
Şekil 1.7. Herhangi bir kuaterner amonyum tuzu ile hidrofilik kilin iyon
değişimi tepkimesinin şematik gösterimi……………………..
19
Şekil 4.1. KKQR4’ün parçalanmasına ilişkin termogram………………. 37
Şekil 4.2. NanofilQR4’ün parçalanmasına ilişkin termogram………….. 37
Şekil 4.3. NanofilQR36’nın parçalanmasına ilişkin termogram………... 37
Şekil 4.4. Nanofil SE3010’un parçalanmasına ilişkin termogram……… 38
Şekil 4.5. Otomatik filtre sisteminde basıncın ölçülmesi……………….. 39
Şekil 4.6. Karakaya ve Nanofil116 (Süd-Chemie) killerinin XRD profili 40
Şekil 4.7. Hazırlanan organokillerin XRD profilleri……………………. 40
Şekil 4.8. Gelimat PET/SE3010 60/40 ve Ekstruderde PET/SE3010
80/20 hazırlanan Masterbatchlerin XRD profili…….………..
41
Şekil 4.9. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/KKQR4
85/15 Masterbatch’lerin XRD profili….…………..………….
42
Şekil 4.10. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/Nanofil
QR4 85/15 Masterbatch’lerin XRD profili……………….......
42
VII
Şekil 4.11. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/Nanofil
QR36 85/15 Masterbatch’lerin XRD profili………………….
43
Şekil 4.12. PET/KKQR4’e ait XRD difraktogramları…………………… 44
Şekil 4.13. PET/NanofilQR4’e ait XRD difraktogramları……………….. 44
Şekil 4.14. PET/NanofilQR36’ya ait XRD difraktogramları…………….. 45
Şekil 4.15. PET/SE3010’a ait XRD difraktogramları……………………. 45
Şekil 4.16. Organokillerin SEM imajları………………………………… 47
Şekil 4.17. PET/Organokil (99/1) karışımlarının SEM imajları…………. 48
Şekil 4.18. Pilot üretim tesisi…………………………………………….. 49
Şekil 6.1. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 55
Şekil 6.2. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 55
Şekil 6.3. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 56
Şekil 6.4. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 56
Şekil 6.5. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 57
Şekil 6.6. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 57
Şekil 6.7. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 58
Şekil 6.8. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 58
Şekil 6.9. Nanofil – 116 XRF…………………………………………… 59
Şekil 6.10. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 59
Şekil 6.11. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 60
Şekil 6.12. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 60
Şekil 6.13. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 61
Şekil 6.14. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 61
Şekil 6.15. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 62
VIII
Şekil 6.16. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 62
Şekil 6.17. Na-B Üst Faz XRF…………………………………………… 63
Şekil 6.18. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 63
Şekil 6.19. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 64
Şekil 6.20. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 64
Şekil 6.21. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 65
Şekil 6.22. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 65
Şekil 6.23. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 66
Şekil 6.24. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 66
Şekil 6.25. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 67
Şekil 6.26. Na-B Alt Faz XRF…………………………………………… 67
IX
TABLOLAR DİZİNİ SAYFA
Tablo 1.1. Çeşitli kil minerallerinin formülleri………………………….. 11
Tablo 3.1. Ham kilin ICP sonucu………………………………………... 24
Tablo 3.2. Ham kilin XRF sonucu………………………………………. 24
Tablo 3.3. Seyreltik asit ile çöktürme sonuçları…………………………. 25
Tablo 3.4. Derişik asit ile çöktürme sonuçları…………………………… 25
Tablo 3.5. Kullanılan killerin KDK değerleri…………………………… 27
Tablo 3.6. Kil örneklerinin elementel analiz sonuçları………………….. 27
Tablo 3.7. Kil tabakalarının kuaternal bileşik ile reaksiyonu sonrası
aralarının açılma miktarı (XRD analiz sonuçları)………... …
28
Tablo 4.1 Nanofil-116 Elemental Metal Analiz Değerleri……………… 31
Tablo 4.2. Nanofil-116 Metal Oksit Analiz Değerleri…………………... 32
Tablo 4.3. Na-B Üst Faz Elementel Metal Analiz Değerleri……………. 33
Tablo 4.4. Na-B Üst Faz Metal Oksit Analiz Değerleri…………………. 34
Tablo 4.5. Na-B Alt Faz Elementel Metal Analiz Değerleri…………….. 35
Tablo 4.6. Na-B Alt Faz Metal Oksit Analiz Değerleri…………………. 36
Tablo 4.7. Kullanılan organokillerin TGA sonuçları……………………. 39
Tablo 4.8. Organokil, PET / organokil karışımlarının XRD ve SEM
toplu sonuçları…...……………………………………………
46
X
SİMGELER VE KISALTMALAR
IP İyonik potansiyel
EA Elektron afinitesi
T Tetrahedral tabaka
O Oktahedral tabaka
TOT Tetrahedral-Oktahedral-Tetrahedral tabakaların katman oluşturması
KDK Katyon değişme kapasitesi
Na-M Sodyum montmorillonit
Ca-M Kalsiyum montmorillonit
d(001) Katman kalınlığı
ICP İndüktif eşleşmiş plazma
KK Karakaya
XRF X ışınları floresans spektroskopisi
Na-B Sodyum bentonit
T.dsm Tequart dsm kuaterner amonyum tuzu
PET Polietilen tereftalat
QR4 Etoksi grup ve benzen halkası içeren kuarterner amonyum tuzu
QR36 Etoksi ve alkoksi silan grupları içeren kuarterner amonyum tuzu
SEM Tarama elektron mikroskobu
XRD X-Ray difraksiyon spektrometresi
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
1
1.GİRİŞ
Killer, silika, alumina, su ve bununla birlikte demir, alkali ve toprak
alkalilerden oluşmuş maddelerdir. Bazı killer kil minerali olmayan quartz, kalsit,
feldspar, pritine gibi mineralleri de içerirler. Yaprağımsı ya da pulsu
görünümdedirler. Su ile karıştırıldıklarında plastik yapı gösterirler. Bentonitlerin ve
bentonit su sistemlerinin yapısal ve karakteristik özelliklerinin bilinmesi endüstride
kullanılmak istenilen formun oluşturulmasında büyük rol oynar.
Son yıllarda gelişmiş kil işleme teknikleri kullanılarak yüksek saflıkta, belirli
parçacık boyut ve dağılımına sahip, daha beyaz ve parlak renkli, yüzey kimyası ve
diğer fiziksel özellikleri değiştirilmiş yeni kil ürünlerinin üretilmesi, killerin ticari ve
katalitik uygulama alanlarının artışına yol açmıştır (Beall, G.W., 2003). Kil
mineralinin önemli karakteristik özelliklerinden biri de endüstriyel uygulamalar için
gerekli olan uniform ve kararlı partikül dispersiyonuna sahip bir yapıda olmasıdır.
Killer, kolloidal bir yapıda olması, partiküllerin elektrik yüklü, su absorplama
kabiliyetinin fazla, boyutlarının küçük, yüzey alanlarının büyük olması ve yüksek
plastisite ile adsorpsiyon yeteneğine sahip olmasından dolayı endüstride tercih
edilmektedirler (İşçi, S. 2002). Bu yeni ve geliştirilmiş kil ürünleri plastik
nanobileşenleri, işlenmiş kâğıt, boya incelticileri, sütunlanmış özel tutucu
katalizörleri, sıvı gübre dağılımları ve organik atıkların tutulması gibi işlemlerde,
ayrıca ağır-metal ve radyoaktif atık merkezlerinde dolgu malzemeleri olarak
kullanılmaktadır.
1.1 Nanobilim ve Nanoteknoloji
“Nano” terimi, bir şeyin bir milyarda biri anlamına gelir. Bir nanometre,
aşağı yukarı orta boyutta bir molekülün, örneğin 60 karbon atomu içeren bir
molekülün boyutundadır (Sharifzadeh, M. 2006).
“Nanobilim”, nanometre ölçeğinde madde ve enerjiyi inceleyen bilimdir.
Nano ölçekteki malzemeler, kütlesel malzemenin özelliklerinden ya da malzemenin
moleküler haldeki özelliklerinden çok farklı olan yeni özelliklere sahiptirler. Yüzey
davranışı, kütlesel malzeme davranışlarını baskıladığı için, kompozit malzemelerde
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
2
nano parçacıkların kullanımı bunların sertliğini arttırabilir ve/veya ağırlıklarını
düşürebilir, kimyasal ve termal dayanıklılıklarını arttırabilir ve ışıkla diğer ışımalarla
olan etkileşimlerini değiştirebilir (Sharifzadeh, M. 2006).
Nanoteknoloji, daha az hammadde ve enerji kullanarak fazla işlevi artırılmış
maddeler üreten, daha hafif ve daha hızlı cihazların üretimlerinin önünü açmaktadır
(Sharifzadeh, M. 2006). Nano-boyuttaki bilimi, mühendisliği ve teknolojiyi kapsayan
nanoteknoloji, maddenin bu boyut ölçeğinde görüntüleme tekniğini, ölçümünü,
modellenmesini ve manipülasyonunu içermektedir. Nano-boyutta, malzemelerin
fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri, tek tek atomların ve moleküllerin ya da
kütlesel haldeki malzemenin özelliklerinden temel olarak ve yararlı bir yönde farklı
olmaktadır (Sharifzadeh, M.2006).
1.1.1 Nanoyapıların Özellikleri ve Etkileri
1.1.1.1 Özgül Yüzey Alanı (m2/g)
Nanoparçacıkların boyutları azaldıkça, yüzeylerinin hacimlerine oranı artar.
Özgül yüzey alanı, yüzey alanının stabilizasyonu, nanopartiküllerin topolojisi
(pürüzsüzlük) ve destek malzemenin ara yüzey özellikleriyle ile ilgili olduğu gibi,
asıl olarak katalitik reaktivite ve diğer benzer özelliklerle (sensörler vb..) de ilgilidir.
Silikat nanoparçacıklarının, tabaka halindeki yapıya sahip olmaları ve
polimerik malzemeye göre düşük miktarda silikat ilavesine rağmen oldukça büyük
özgül alanı elde edilmesini sağladığından dolayı, camlar için bariyer (düşük cam
geçirgenliği) görevi gören fiziksel bir yapı oluşmaktadır. Ayrıca, molekülün metale
nüfuz etmesi için kat etmesi gereken ortalama yolu büyük miktarda uzatarak, düşük
molekül ağırlığına sahip olan maddelerin oluşturulmasını sağlar. Bu özellik,
otomotiv yakıt sistemlerinde ve yüzey filmlerde, gıda ve kimyasal ambalajlama
işlemlerinde kullanılabildiği gibi, alev geciktirici uygulamalar için de kullanılması
uygundur. Nanoparçacıklar, küçük bir yüzey alanı için oldukça yüksek alev
geciktiriciliğine sahip olduğundan dolayı halojene dayalı alev geciktiricilerin yerine
geçebilecek uygun adaylardır (Willenberg, V.D, 2005).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
3
1.1.1.2 Optik ve Elektriksel Özellikler
Soğurma ya da emilim dalga-boyu, boyut seçimiyle ligandlar ve harici
pertürbasyonla kontrol edilebilir. Bu özellikler nanomalzemeleri saydamlık, UV, IR-
soğurma, iletkenlik ve mekaniksel güç gibi özellikleri birleştirerek, bariyer filmler ve
kaplama uygulamaları için oldukça uygun hale getirmektedir (Willenberg, V.D,
2005). Nanoparçacıkların tek tek özellikleri sayesinde taşımayı kontrol etmek
mümkündür. Kimyasal yapı ve boyut, iyonik potansiyeli (IP) ya da elektron
afinitesini (EA) kontrol eder. Kendiliğinden düzenlendiklerinde, iç parçacıklar
yoluyla, ligandın doğası ve uzunluk birleştirilerek ya da mekanik basınç uygulanarak
daha da fazla kontrol sağlanabilir. Yüzeyin işlenmesiyle beraber, bu parçacıkların
sahip olduğu oldukça yüksek yüzey alanı, yalıtım sistemlerinde alan ayrıştırma
özellikleri ve kırılma gücü gibi performans özelliklerini çarpıcı bir biçimde
geliştirebilir. Bu nanoparçacıklar sayesinde, elektronik gereçler için yeni ambalaj
malzemeleri üretilebilir (Willenberg, V.D, 2005).
1.1.1.3 Termal Özellikler
Homojen olarak yayıldıklarında, polimer sistemlere yönelik metal
nanoparçacıkların termal özelliklerinde belirgin bir gelişme sağlanarak, işleme süresi
kısaltılabilir. Sinterleme ve erime sıcaklığı, azalan nanoparçacık boyutuyla küçülür.
Tabakalar halindeki silikatların, genellikle termoplastik bileşiklerin ısı
deformasyon sıcaklığını (belirli boyutlardaki bir cismin, belirlenmiş bir yük altında
deforme olmaya başladığı sıcaklık) geliştirirler.
1.1.1.4 Kimyasal Özellikler
Reaktivite kataliz için en önemli özellik olarak kabul edilebilir. Reaktivite ve
katalitik aktivitelerin birleştirilmesiyle, yakıtlar ve katkı maddeleri, yakıt pilleri ve
patlayıcılar gibi mühim uygulama alanları için kritiktir. Silikat nanoparçacıkları,
kolaylıkla iyon değişimine uğrayabilir ve bu özellik de bunların, düşük maliyette
kompozit üretmek için birçok polimerle uyumlu (gelişmiş uyumluluk) olduklarını
gösterir (Willenberg, V.D, 2005).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
4
1.1.2 Nanomalzemelerin Sentezi ve Prosesi
1.1.2.1 Sentez Metotları
Nanoteknoloji çeşitli alanlarda uygulanmaktadır. Nanometre ölçeğinde
kontrol sağlamak amacıyla, tüm bu alanlar için uygun olan teknikler ve özel üretim
enstrümantasyonları, kontrol ve ölçümler geliştirilmektedir. Üretim iki ana yol
izlenerek yapılabilir (Luther, W. 2004).
1.1.2.2 Yukarıdan Aşağı Sentez Tekniği
Bu tekniklerde kütlesel malzeme ele alınır, ardından şekillendirilerek, yapısı
oluşturularak ve modifiye edilerek istenilen ürüne dönüştürülür.
1.1.2.3 Aşağıdan Yukarı Sentez Tekniği
Atomik ya da moleküler agregaların daha büyük sistemlere dönüşmek üzere
spesifik olarak düzenlenmeleridir. Bu yöntem temel olarak, kendiliğinden
düzenlenmenin ilkelerinden, organik/inorganik sınır yüzeylerinden ve moleküler
sistemlerin hazırlanmış olan yüzeylere selektif olarak kimyasal ya da fiziksel
bağlanmalarından yararlanılır. Nano yapıdaki katmanlar ya da kümeler oluşturmak
üzere, gaz fazda, sıvı fazda ya da vakumda uygulanabilecek, kendiliğinden-
düzenlenmeye dayalı çok sayıda teknik geliştirilmiştir (Luther, W. 2004).
1.1.2.4 Sentez Prosesleri
Nanoparçacıkların sentezi çeşitli yöntemlerle yapılabilir. En sık kullanılan
yöntemler; “katı hal metotları”, “buhar metotları”, “kimyasal sentez / çözelti
metotları” ve “gaz fazı sentezi” dir.
1.1.2.5 Nanoteknoloji Uygulama Alanı
Organik olarak modifiye edilmiş olan “montmorillonit tabakalı silikatlar”,
polimer kompozitleri güçlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Örneğin
kompozitlerin, mekanik ve bariyer özelliklerinde iyileştirme, termoplastik bir
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
5
bileşikte nano-ölçekli yapraklara kilin pullar halinde dökülmesiyle elde edilebilir.
Bazı fonksiyonel özellikler polimerlere montmorillonit eklenerek önemli ölçüde
iyileştirilebilir.
1.1.2.6 Türkiye ve Nanoteknoloji
Sanayi devrimine büyük ölçüde uzak kalmış veya bu sürecin içerisine geç
girmiş bir ülke olarak Türkiye, gelecekte kilit bir öneme sahip olacak olan
nanoteknoloji alanında başlangıç sürecinde yetkinlik kazanmak ve doğru adımlar
atmak, rekabetçi ve sürdürülebilir bir kalkınma hedefi doğrultusunda çok önemli bir
adım teşkil edecektir.
Teknolojiye erişim, gerekli altyapının kurulması ve kullanılması ile insan
kaynaklarına yatırım için gerekli finansmanın sağlanması nanoteknoloji konusunda
önemli bir adım teşkil etmektedir. Özellikle nanoteknoloji için gerekli hassas ve son
teknoloji ürünü cihazların alınması ve tesislerin kurulması büyük bir maliyet
gerektirmektedir. Ayrıca hem teknolojiye erişim hem de yeni teknolojik gelişmelerin
uygulanabilirliğini etkileyecek limanlar, hava alanları, teknoloji merkezleri, iletişim
ağlar gibi altyapıların kurulması gerekmektedir.
Türkiye’de tekstil, otomotiv ve yapı sektörü gibi kısa ve orta vadede katkı
yapacak alanların belirlenmesi, finansmanın ve destek mekanizmalarının bu
alanlarda yoğunlaştırılması gerekmektedir. Benzer şekilde nanoteknolojide hızla yol
alınabilmesi ve araştırma sonuçlarının hızla rekabet edilebilecek alanlarda sanayi
ürünlerine dönüştürülmesi ve dış pazarlara taşınması hem ülke ekonomisine önemli
bir katkı yapacak hem de yeni çalışmaların finansmanını teşvik edecektir (TÜSİAD,
2008).
1.2 Killer
Güçlü hava akımlarının etkisi altında kayaların aşınmasıyla oluşan killer ya
oluştukları yerde ya da rüzgar ve su ile taşınarak başka yerlerde büyük yataklar
halinde depolanmıştır (Loughnan, F.C., 1969). Kimyasal analizler, killerin su tutma
ve iyon değiştirme gücü yüksek olan aluminyum silikat ya da magnezyum silikat
bileşikleri olduğunu göstermiştir. Mineral içerikleri ve minerallerin kimyasal
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
6
bileşimlerine bağlı olarak killerin rengi beyaz, pembe, gri, yeşil, sarı, mavi ve
kahverenginin çeşitli tonlarında olabilir.
Doğal yatağından alınan bir kil içinde kaolinit, montmorillonit, illit, klorit,
sepiolit ve attapulgit gibi kil minerallerinin biri ya da birkaçı yanında; kuars, amfibol,
α-kristabolit, feldspat, kalsit, magnezit, dolamit, jips, alunit ve korendum gibi kil dışı
minerallerin biri ya da birkaçı bulunmaktadır. Ayrıca, bazı killerde az da olsa organik
maddelere rastlanmaktadır. İçerdiği kil minerallerinin türü, kimyasal bileşimi ve
oranı bir kilin kalitesini belirler. Killer jeolojik oluşumlarına, fiziksel özelliklerine,
kimyasal özelliklerine ve kullanım alanlarına göre farklı şekillerde
sınıflandırılmaktadır (Norton, P., 1974).
1.2.1 Kil Mineralleri
1.2.1.1 Kristal Yapı
Kimyasal analiz sonuçlarının L.Pauling tarafından 1930’lu yıllarda başlatılan
X-ışınları difraksiyonu çalışmaları ile birleştirilmesinden kil minerallerinin Şekil
1.2.1.’ de görülen farklı iki yapı taşından oluştuğu ortaya çıkmıştır (Grim, R.E,
1969).
Şekil 1.1. Kil minerallerinin yapı taşları
a) Silika tetrahedronu b) Alumina oktahedronu
Merkezinde silisyum iyonu köşelerinde ise oksijen iyonları bulunan birinci
yapı taşı düzgün dörtyüzlü (Tetrahedral) şeklindedir. Kimyasal formülü SiO44-
şeklinde yazılabilen bu düzgün dörtyüzlülerin tabanları aynı düzlemde kalmak üzere
köşelerinden oksijen köprüleri ile altılı halkalar vererek birleşmesinden tetrahedral
tabakası (T) veya diğer adıyla silika tabakası ortaya çıkmaktadır.
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
7
Merkezinde alüminyum iyonu köşelerinde ise oksijen iyonları bulunan ikinci
yapı taşı düzgün sekizyüzlü (oktahedral) şeklindedir. Kimyasal formülü AlO66-
şeklinde yazılabilen düzgün sekizyüzlülerin birer yüzeyleri aynı düzlem üzerinde
kalacak şekilde köşelerinden oksijen köprüsü ile birleşmesinden oktahedral tabakası
(O) ortaya çıkmaktadır. Bu tabakaya alümina tabakası denildiği gibi gibsit tabakası
da denilmektedir. Yük denkliği sağlanması için alümina tabakasındaki
oktahedrallerden yalnızca 2/3’ünün merkezinde alüminyum iyonu bulunmaktadır.
Kil mineralleri genellikle alümina silikat tabakalarının üst üste binmesiyle oluşan
yapılardır. Smektit grubu killere dahil olan montmorillonitler 2:1 tabakalı yapıya
sahiptirler. Çok sayıda TOT birim katmanının birbirine paralel olarak üst üste
istiflenmesiyle montmorillonit partikülleri, bu partiküllerin gelişigüzel bir araya
toplanması ile de mineralin kendisi ortaya çıkmıştır.
Şekil 1.2. Montmorillonit mineralinin katmanları
Silika tabakasındaki tetrahedrallrden bazılarının merkezlerine Si4+ yerine Al3+
ve Fe2+ gibi, alümina tabakasındaki oktahedrallerin bazılarının merkezlerine ise Al3+
yerine Fe2+ , Mg2+ , Zn2+ , Ni2+ ve Li+ gibi yükseltgenme basamağı daha küçük olan
katyonların geçmesiyle montmorillonit minerali içinde eksi yük fazlalığı ortaya
çıkmaktadır. Bu eksi yük fazlalığı katmalar arasına giren katyonlar tarafından Na+,
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
8
K+, Ca2+ ve Mg2+ gibi iyonlara, inorganik ve organik tüm iyonlarla yer
değiştirebildiklerinden dolayı değişebilen katyonlar denir. Montmorillonit ve diğer
kil minerallerinin ya da killerin 100 gramı içinde bulunan değişebilen katyonların eş
molar kütle sayısına katyon değişme kapasitesi (KDK) adı verilir (Adams, J.M.
1979).
Değişebilen katyonlar, katmanlar arasındaki su içerisinde bulunurlar. Sodyum
iyonunun bu özelliğinden dolayı katmanlar arasında çok miktarda suyun girerek
mineralin fazla şişmesine yol açarken, kalsiyum iyonu daha az miktarda suyun
girmesine ve mineralin de daha az şişmesine yol açmaktadır (Pennino, U., 1981). Bu
nedenle su ile çok şişen sodyum montmorillonit (Na-M) ve az şişen kalsiyum
montmorillonit (Ca-M) minerallerinin çoğu özellikleri birbirinden farklıdır (Norrish,
K., 1954). Doğal Na-M ve Ca-M minerallerinin X-ışınları difraksiyonu ile belirlenen
katman kalınlıkları sırasıyla d(001) = 1,2 nm ve 1,5 nm civarındadır. Katmanlar
arasındaki suyun uzaklaştırılmasıyla 0,9 nm civarına düşen katman kalınlığı
değişebilen katyonlar yerine büyük inorganik ve organik iyonların girmesiyle 2,8
nm’ye dek yükselebilmektedir. İyon değişimi ile Na-M ve Ca-M birbirine tersinir
olarak dönüştürülebilmektedir.
İki silika tabakasındaki bazı tetrahedrallerin tepeleri ile bu tabakalar arasına
giren bir alümina tabakasındaki oktahedrallerin paralel iki yüzeyindeki köşelerden
bazılarının oksijen köprüleriyle birbirine bağlanmasından Şekil 1.2.2.’de görüldüğü
gibi montmorillonit mineralinin TOT şeklinde simgelenen birim katmanı oluşmuştur
(Berger, G., 1941).
1.2.1.2 Isının Kil Mineralleri Üzerine Etkisi
Çoğu hidrat mineralleri ısıtıldığı zaman su kaybederler. Kaolinit, nakrit ve
diskit; 450oC’nin üzerine kadar ısıtıldığında su kaybederler. Çoğu kristal saf değildir
ve bu safsızlıklar çeşitli reaksiyonların sıcaklıkları ve oluşan ürünler üzerinde önemli
etkiler yapabilirler. Montmorillonit 100 - 200oC arasında ısıtılırsa, tetrahedral
tabakalar arasında tutulan su önce uzaklaşır, yaklaşık 700oC de kil minerallerindeki
yapı suyu ayrılarak bozulur. Geriye amorf bir silika kütlesi, alüminyum oksit ve
magnezyum oksit kalır (Worral, W.E.,1986).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
9
1.2.1.3 Kil Minerallerinde Bulunan Su Türleri
Başlıca 8 çeşit sudan söz edilebilir ( Grimshaw, R.W., 1971).
1) Birleşik Su: Kristal kafesinin bir parçasıdır ve sadece yüksek sıcaklıklarda
mineral bozunduğunda uzaklaşabilir.
2) Kristal Suyu: Birleşik sudan daha düşük sıcaklıklarda kristal yapıdan uzaklaşır ve
madde tekrar hidrate edildiğinde yapıya dahil olabilir. Çoğu hidratlarda katyonlarla
iyonik etkileşime girer ve miktarı katyonun koordinasyon sayısına bağlıdır.
3) Kırık-bağ Suyu: Alüminosilikatların öğütülmesi esnasında meydana gelen
kristalin kırık köşelerindeki yük denksizliği sebebiyle tutunan sudur.
4) Havadan kuvvetlice tutunan su molekülleri ile köşeler arasında yer alır ve yüksek
sıcaklıklarda uzaklaştırılabilir.
5) Kolloidal Su: Kırık-bağ suyunun aşırısı olarak düşünülebilir.
6) Absorbe Su: Nemli havaya maruz bırakılmış kilin kristal kafesi içerisine emilen
sudur. Kafes boşluklarına yerleşen su molekülleri tabakalar arasını açarlar. Basit bir
yüzey suyundan daha yüksek sıcaklıklarda uzaklaştırılırlar ve mineralde herhangi bir
bozulma olmaz.
7) Tutunmuş Su: Kristal kafesi içine nüfuz eden sudur ve miktarı mineralin yüzey
alanı ile orantılıdır.
8) Serbest Su: Çoğu zaman bu suya gözenek suyu da denir. Gözenek suyu miktarı
bazen nem kapasitesi olarak ifade edilir.
1.2.1.4 Kil Minerallerinin Şişmesi
Bugün genel olarak kilin yüzeyindeki suyu tutan iki mekanizmadan söz
edilmektedir: Bu mekanizmalardan biri kilin yüzeyinde adsorbe edilen suyun, su
molekülünün dipol özelliğinden ileri geldiğini öne sürer. Buna göre negatif yüklü kil
yüzeyinde, suyun pozitif ucu kile doğru gelir ve negatif taraf ise dışarıya doğrudur.
Böylece diğer su molekülleri de birbirleri üzerinde yer alırlar. Kil yüzeyinde suyu
tutan ikinci mekanizma ise değişebilen katyonların mobilitesidir. Katyonlar negatif
kil yüzeyinden uzaklaşamayacaklarından suyu çekerler, bu nedenle değişebilen
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
10
katyonlar kil-su sisteminde önemli yer tutar (Güngör, N. Yelkenkaya, A, 1989,
Quirk, J.P. ve Marcelja, S. 1997).
Montmorillonitlerde basal boşluğun genişlemesinin büyüklüğüne bağlı olarak
iki tip şişme olur. Bunlar kristalsi ve ozmotik şişmedir. Kristalsi şişme su
moleküllerinin birim tabakalar arasına girmesi sonucunda oluşur (Van Oss, C.J., ve
Giese, R.F.,1995). Adsorplanan su moleküllerinin birinci tabakası hekzagonal
yapıdaki oksijen atomlarına hidrojen bağları ile bağlanması ile oluşur (Hendricks,
S.B., Jefferson, M.E., 1938). Değişebilir katyon olarak Na+, Li+ gibi hidratlı
katyonlara sahip olan montmorillonitler 30-40 Ao’ a kadar şişerler hatta bu bazen
yüzler mertebesine kadar çıkabilir. Bu tip şişme ozmotik şişme olarak adlandırılır
(Fukushima, Y. 1984).
Şekil 1.3. Montmorillonitin ideal yapısı
1.2.1.5 Kil Minerallerinin Sınıflandırılması
En önemli kil mineralleri kaolin, smektit, illit ve karışık tabakalı
minerallerdir. İzomorfik iyon değişimleri ile montmorillonitten doğal olarak türemiş
olan kil mineralleri smektit grubu içinde toplanmıştır. Smektit grubunun bazı
elemanlarının ad ve formülleri aşağıdaki gibidir. Formüllerde görülen n mol H2O
minerallerinin gözenekleri içinde doğal olarak bulunmakta ve zeolitik su adını
almaktadır.
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
11
Tablo 1.1. Çeşitli kil minerallerinin formülleri Na-Montmorillonit: Si8(Al3,31 Mg0,66) O20 (OH)4 Na+
0,66
. nH2O
Ca-Montmorillonit: Si8(Al3,31 Mg0,66) O20 (OH)4 Ca++0,33
. nH2O
Beidellit: (Si7,33 Al0,67 ) Al4 O20 (OH)4 Na+0,67 .
nH2O
Nontronit: (Si7,33 Al0,67 ) Fe4 O20 (OH)4 Na+0,67 .
nH2O
Saponit: (Si7,33 Al0,67 ) Mg6 O20 (OH)4 Na+0,67
. nH2O
Vermikulit: (Si, Al)8 ( Mg, Fe, Al)6 O20 (OH)4
Mg++0,7 . nH2O
1.2.1.6 Killerde Değişebilir Katyonlar
Bentonitlerin kristal yapısını oluşturan tetrahedral ve oktahedral yapıların
içinde bulunan katyonlar (Si ve Al) birbirleriyle yer değiştirebilirler. Bu yer
değiştirmeye izomorf yer değiştirme denir. Bu yer değiştirmeler sonunda katyonların
farklı yük miktarlarından dolayı bulundukları yapılarda elektriksel yük dengeleri
bozulur ve pozitif yük fazlalıkları oluşur. Bu durum tabakaların yüzeyleri negatif
olarak yüklenmesine neden olur. Negatif yükler çevrelerinde bulunan katyonları
adsorplarlar. Bu katyonlar elektriksel olarak nötrlenmeyi sağlarlar ve zayıf
elektriksel kuvvetlerle tutunurlar. Adsorplanan bu katyonlar ortama eklenen başka
katyonlarla yer değiştirebilirler. Bu yüzden bunlara değişebilir katyonlar denir
(Alemdar, A. 2001). Değişebilen katyonlar tabakaların içinde değil yüzeylerinde
olduklarından temel yapıda değişiklikler oluşturmazlar (İşçi, S. 2002).
Killerin değişebilen katyonlarının miktarı 100 gr kuru kil numunesi için
ölçülür. Ölçüm birimi miliekivalanttir. Bentonit için değişebilen katyon kapasitesi 80
–150 miliekivalanttir (Grim, R.E., 1969). Kil minerallerinde bulunan değişebilir
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
12
katyonların miktarı ve cinsi kilin özelliğini ve kolloidalliğini etkiler. Bağıl nem, pH,
spesifik iletkenlik, geçirgenlik, gözeneklilik, suda şişme kapasitesi, rehidrasyon hızı,
disperse olabilme derecesi, partikül dağılımı gibi özellikler kilin net yük miktarına ve
değişebilir katyonların cinsine bağlıdır (Yalçın, T. 2001 ve Alemdar, A. 2001).
M+ tipi katyonları adsorplanmış kil, M-kil şeklinde gösterilebilir. Kil suda
aşağıdaki gibi bir miktar iyonlaşır.
M – kil M+ + Kil-
M+ katyonunun, N+ gibi diğer bazı katyonlarla yer değiştirmesi olasıdır.
Kilin, NA gibi bir N+ tuzu çözeltisiyle reaksiyonu aşağıdaki gibi gösterilebilir.
M – kil + N+A- (aq) N- kil + M+A-
(aq)
N+ ile yer değiştiren M+’ nın miktarı kullanılan NA çözeltisinin derişimine,
M+ ve N+ katyonlarının boyutlarına, her iki katyonun değerliklerine ve MA ürününün
çözünürlüğüne bağlıdır. Killerde katyon değişiminin nedenleri şöyle özetlenebilir;
1) Silika-alümina birimlerinin kenarlarındaki kırık bağlar, değişebilir katyonlarla
dengelenmiş olan doyurulmamış yükler oluştururlar. Tanecik boyutu küçüldükçe
kırık bağ sayısı ve buna bağlı olarak KDK artacaktır.
2) Örgü içi yer değiştirme ile örgü içinde dengelenmemiş yüklerin çoğu
adsorplanmış katyonlarla dengelenmiştir.
3) Açıktaki hidroksillerin hidrojeni değişebilir katyonlarla yer değiştirebilir (Sabah
ve Çelik 1998).
1.2.1.7 Killerin Tanecik Boyutu
Killer sulu ortamda çok fazla şiştikleri için yani tabakalar arasında büyük
oranda su molekülleri tutabildikleri için parçacık boyutlarının ölçüleri değişiklik
gösterir. Suda tabakalar arası bu mesafeler 10 Ao uzunluğunu bulabilmektedir. Genel
olarak ölçüm sonuçları bentonit için 0,002 µm ile 2 µm arasındadır. Killerde partikül
boyutunu; değişebilir katyonların miktarı ve cinsi etkilemektedir. Örneğin Na-B, Ca-
B’e oranla daha küçük boyutta partiküller içerirler (Grim, R.E., 1969).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
13
1.2.1.8 Killerin Elektriksel Özellikleri
Bentonit partikülleri birim hücrelerin içlerindeki katyonların izomorf yer
değiştirmeleri sonucu yüzeyleri negatif elektrik yüklüdür. Kenarları kırılmalar nedeni
ile pozitif yüklüdür. Hidroksil gruplarının çözünmesinden dolayı pH bağımlılıkları
vardır. Bir sıvı çözelti içerisine özellikle elektrolit çözeltisi içerisine atılan
bentonitlerin yüzeyleri ve kenarları sıvı içerisindeki zıt yükler ile çevrelenir. Aynı
zamanda kili çevreleyen bu yükler yüzeyden difüze olma eğilimindedirler. Böylece
aynı anda çekme ve itme kuvvetleri ortaya çıkar. İyonların yoğunluğu sebebiyle itme
ve çekme kuvvetleri yüzeyden uzaklaştıkça eksapotansiyel olarak azalır. Birbirlerine
zıt yüklerden meydana gelen bu katı – sıvı yüzeyine, bu yüklerin düzenine elektriksel
çift tabaka denir.
Elektriksel çift tabaka sabit ve hareketli olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Yüzeydeki çekme kuvvetinin etkisiyle yüzeyde iyon konsantrasyonu daha yüksek
olur. Difüze olma eğiliminde olan iyonlar daha az sayıdadır. Bu iki çekim arasında
kalan bölgedeki ara yüzey potansiyeli zeta potansiyeli olarak adlandırılır. Zeta
potansiyelinin miktarı parçacıklar arası etkileşmelerinin ölçüsüdür.
Şekil 1.4. Zeta potansiyeli
1.2.1.9 Killerde Yük
Pek çok kil minerali net negatif tabaka yüküne sahiptir. Kil mineralinin
sadece geniş yüzeyleri değil, kenarları da katyon değiştirebilirler. Tüm kil mineralleri
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
14
hidroksil gruplarının çözünmesinden dolayı pH bağımlılıkları vardır. Düşük pH
değerlerinde kenarlar pozitif yük taşırlar. pH arttıkça yük azalır. Yüzeylerdeki yük
pH’ a bağımlı değildir (Hunter, R.J., 1986 ve Lagaly, G., 1993).
Şekil 1.5. Montmorillonitin kenar yükünün pH ile değişimi (Lagaly, G. 1993).
1.3 Bentonit
Ana minerali montmorillonit ya da montmorillonitten izomorfik iyon
değişimi ile türeyen smektit grubunun bir başka elemanı olan killere bentonit adı
verilmiştir. Çamur hale getirildiklerinde plastik özellik gösteren bentonitler içinde
kolloidal halde dağılmış diğer silikatlar da bulunmaktadır. Beyaz, açık krem, açık
mavi, açık yeşil, sarı, kahverenginin farklı tonları ve kırmızı renklerde bentonitlere
rastlanmaktadır.
Bentonit yerine volkanik kil, sabun kil, mineral sabun, ağartma kili, ağartma
toprağı, adsorplayıcı kil ve adsorplayıcı toprak gibi isimler de kullanılmaktadır. Çoğu
zaman bazı bentonitlere yüksek orandaki ana minerallerinden dolayı doğrudan
montmorillonit de denilmektedir.
Tüm smektit grubunda olan killer gibi bentonitte 2:1 tabakalıdır. İki
tetrahedral tabaka arasında bir oktahedral tabakası olan birim hücreye sahiptirler
(Alemdar, A. 2001).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
15
Şekil 1.6. 2:1 tabakalı bentonit minerali
İnorganik ve organik her türden molekül ve iyonu adsorplama gücüne sahip
olmaları killerin bilimsel ve teknolojik açıdan önemini daha da arttırmaktadır.
Bentonitlerin adsorplama gücü partiküller arası ve partikül içi gözeneklilikten
kaynaklanmaktadır. Genişliği 2 nm’den küçük olan gözeneklere mikrogözenek, 2 nm
ile 50 nm arasında olanlara mezogözenek, 50 nm’den büyük olanlara ise
makrogözenek adı verilmektedir (Gregg, B., 1982). Bentonitler her türden gözenek
içermektedir. Yüzey alanı büyük ölçüde mikro–mezogözenek duvarlarından
kaynaklanmaktadır (Branson, K. ve Newman, A.C.D., 1983). Partiküllerin arasında
yer alan makrogözenek duvarlarının yüzey alanına katkısı ihmal edilebilecek kadar
az olmaktadır (Branson, K., 1983). Gözenek hacmi ise mikro–mezogözenekler
yanında büyük ölçüde makrogözeneklerden kaynaklanmaktadır (Paterson, E., 1977).
Bentonitler birer katı asit gibi davranmaktadırlar. Değişebilen katyonlar ya da
kristalden ayrılan iyonlar yerine geçen hidrojen iyonları, Bronsted asitliğinin, kristal
yapıdaki oktet boşlukları ise Lewis asitliğinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır
(Mortland, M.M, 1970).
Bentonitlerin ana mineralleri olan smektitlerin katmanları arasındaki
gözenekler birer mikroreaktör işlevindedirler. Bu mikroreaktörler içinde Bronsted ve
Lewis asit merkezleri yanında değişebilen katyonlar bazı organik tepkimeleri
katalizlemektedir (Adams, J.M., 1979). Alkenlerin hidrojenasyonu, hidrokarbonların
alkol ve etere dönüşümü, aldehitlerin oluşumu, Diels-Alder tepkimeleri, Friedel-
Crafts tepkimeleri, elektrofilik aromatik nitrolama, amino asit ve enzimlerin oluşumu
yanında optik izomerlerin sentezi bentonitlerle katalizlenerek yürütülmektedir
(Lazslo, P., 1987).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
16
Ticari bentonitler H2SO4‘e karşı gösterdikleri reaksiyona göre dört gruba
ayrılmaktadırlar:
a) Alkali bentonitler: Asit ile reaksiyona girdiklerinde özelliklerini korurlar ve
kolayca yer değiştiren alkali bazları içerirler.
b) Alkali yarı bentonitler: Yer değiştirebilen alkali bazları içerirler ve asitle
reaksiyona girdiğinde özelliklerini kaybederler.
c) Toprak alkali bentonitler: Yer değiştirebilen alkali bazları içerirler ve alkali tuz
ile reaksiyona girdiklerinde özelliklerini kaybeder.
d) Toprak alkali yarı bentonitler: Asitle işleme sokulduktan sonra alkali bentonit
özelliği kazanamazlar (Seyhan, İ., 1972).
Bentonitin bir gram içindeki boşluklarının hacmine özgül gözenek hacmi, bu
gözeneklerin duvarlarının alanları toplamına ise özgül yüzey alanı adı verilir. Özgül
yüzey alanı, özgül gözenek hacmi ve gözenek boyutu dağılımı adsorplama
özelliklerinin nicel ölçüleridir (Diamond, S., 1970). Gözeneklilik bentonitlerin bazı
mekanik ve termik özelliklerini etkilemektedir.
1.3.1 Bentonitlerin Kullanım Alanları
Bentonit içerikli kil minerallerinin endüstride kullanım alanları oldukça
geniştir. Başlıca tüketim alanları;
1) Döküm endüstrisi: Bentonitlerin kolloidal özelliği ve yüksek plastisitesi
nedeniyle katıldığı kuma bağlayıcı özellik kazandırmasından dolayı en çok
kullandığı yerlerden birisidir.
2) Petrol endüstrisi: Bu alanda bentonit başlıca sondaj çamuru, alkilleme ve
izomerizasyon gibi reaksiyonlarda katalizör ve ağartıcı adsorban olarak
kullanılmaktadır.
3) Gıda endüstrisi: Şarap, likör, bira, meyve suları ve sirkeye bulanıklık veren bazı
yabancı maddelerin gideriminde bentonit kullanılmaktadır. Yağ endüstrisinde
kullanılan ağartma toprakları da aktifleştirilmiş bentonitlerdir. Ayrıca şeker kamışı
şerbetinin renginin gideriminde, saflaştırılmasında ve berraklaştırılmasında kireçle
birlikte bentonit de kullanılmaktadır.
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
17
4) Seramik endüstrisi: Bentonit, seramik hamurunun plastisitesini geliştirerek
çalışma kolaylığı sağlamaktadır. Seramik çamurunun homojen karışmasını
sağlayarak, kuruma çatlamalarını ve seramiğin piştikten sonraki kırılganlığını
azaltmaktadır.
5) Çimento üretimi: Bentonit eklenmesi, çimento ve beton harçlarının homojen
olmasını sağlamakta, hava ve su geçirme özelliğini ve donma zamanını azaltarak
betonun dayanımını arttırmaktadır.
6) Boya ve mürekkep üretimi: Bentonitler inert dolgu maddesi olarak hem yağ-
esaslı hem de su-esaslı boyalarda kullanılmaktadır. Bu amaçla bentonitin
süspansiyon, koyulaştırıcı ve emülsiyon yapıcı etkisinden yararlanılmaktadır.
7) Kağıt endüstrisi: Bu alanda dolgu maddesi olarak kaolinit kullanılmakla birlikte
kağıt hamuru harcını %1 bentonit katılması, zift, katran, yağlar ve reçinemsi
maddelerin toplanması önleyici etki yapmaktadır. Ayrıca eski gazete kağıtlarının
mürekkeplerinin giderilmesinde, bentonit adsorban olarak kullanılmaktadır.
8) İlaç ve kozmetik endüstrisi: Morfin, kokain ve nikotin toksitesinde bentonitler
antidotal etki göstermektedir. Radyolojik ölçümler için kullanılan BaSO4
süspansiyonlarını iyileştirmektedir. Ayrıca bentonit, bazı antibiyotiklerin
kararlılığının arttırılmasında, saflaştırmada, vitamin derişimlerinin hazırlanmasında,
krem ve diş macunu üretiminde kullanılmaktadır.
9) Temizlik malzemeleri ürünleri: Bentonitler, karbon partiküllerine olan ilgileri,
emülsiyon ve dispersiyon yapıcı olmaları ve deterjan etkileri nedeniyle sabunlarda
kullanılmaktadır.
10) Lastik ve kauçuk üretimi: Bentonitik killer kalınlaştırma ve stabilize etme
amacıyla latekse katkı olarak kullanılmaktadırlar.
11) Yangın söndürücü olarak: Özellikle orman yangınlarında bentonitin su tutma
özelliğinden yararlanılmaktadır.
12) Yapıştırıcı üretimi: Bu alanda bentonitin yüksek dispersiyon ve süspansiyon
yapıcı özelliklerinden yararlanılmaktadır.
13) Su arıtımında: Bentonitlerden dispersiyon ve sorpsiyon özellikleri nedeniyle
endüstriyel atık suların arıtımında yararlanılmaktadır.
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
18
14) Smektit-organik kompleksleri: Bentonit eklenmesi, iyon değişim reaksiyonları ile
elde edilen smektit-organik komplekslerine hidrofobik ve olefinik özellik
kazandırmaktadır.
15) Tarım ve hayvancılık: Bu alanda bentonitlerin adsorplama, su tutma, bağlayıcı ve
süspansiyon yapıcı özelliklerinden yararlanılmaktadır.
16) Radyoaktif atıkların arıtımı: Yüksek katyon değişim kapasitesinden dolayı
bentonitik killer 137Cs ve 90Sr izotoplarının sulardan uzaklaştırılmasında
kullanılmaktadır (Albayrak, 1990).
1.4 Organokiller
Kil minerallerinin içindeki değişebilen katyonların genellikle 6 ile 18 karbon
atomu içeren alkilamonyum, dialkilamonyum ya da kuaterner amonyum katyonları
ile yer değiştirmesinden organokiller oluşmaktadır (Barrer, R.M, 1989).
Büyük organik katyonlar kil yüzeyine yerleştiğinde, alkil hidrokarbon
gruplarından (R) türeyen bir organik faz oluşmaktadır. Bu organik faz iyonik
olmayan organik maddeler ve özellikle organik kirleticiler için dağılım ortamı
oluşturmaktadır. Mekanizma olarak bu işlem, hekzan ya da oktanol gibi organik
çözücüler içinde iyonik olmayan organik bileşiklerin çözünmesine benzemektedir.
Ancak burada organik dağılım fazı kil yüzeyinde sabit bulunmaktadır (Jaynes, W.F.,
1991).
Organokillerin oluşumunda alkilamonyum, dialkilamonyum yanında daha
çok kuaterner amonyum katyonları kullanılmaktadır (Barrer, R.M., 1967). Bu
katyonların farklı alkil ya da aromatik hidrokarbon grupları içermesi farklı reolojik
ve yüzey özelliklerine sahip organokillerin değişik özelliklerde ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Organokillerin hazırlanmasında kullanılan organik katyonların
büyüklüğü ve kilin tabakaları arasındaki moleküler diziliş şekline göre organokilin
adsorplama özellikleri değişmektedir. Alkil zincir uzunluğuna ya da hidrofobik
karakterine göre killer organofilik ve yüzeye adsorplayıcı killer olmak üzere iki
bölümde incelenmektedir (Boyd, S.A., 1991). Büyük R gruplu [(CH3)3NR]+ ya da
[(CH3)2NRR’]+ genel formülüne sahip kuaterner amonyum katyonları ile oluşturulan
organokillere organofilik killer denir.
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
19
Katman yüzeylerinin yük yoğunluğuna bağlı olarak organik molekül ya da
iyonlar farklı doğrultularda yönelerek killerin (bentonitlerin) şişmesine yol açarlar
(Mortland, M.M., 1970)
Kil katmaları arasına giren alkilamonyum, dialkilamonyum ya da kuaterner
amonyum katyonlarının yönelme şekilleri katyonun büyüklüğüne yani alkil zincir
uzunluğuna ve mineralin yük yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir.
Şekil 1.7. Herhangi bir kuaterner amonyum tuzu ile hidrofilik kilin iyon değişimi tepkimesinin şematik gösterimi
Alkil amonyum ve kuaterner amonyum katyonları ile hazırlanan organokiller
Lewis asiti ya da bazı gibi davranış göstermektedir. Kristal yapıdaki oktet boşlukları
Lewis asitliğinin nedenidir (Norris, K., 1992).
Organik moleküller ve silikat yüzeyi arasındaki etkileşme elektrostatik
olmasına rağmen fiziksel ve coulombik olmayan kuvvetler de bu etkileşmeye katkıda
bulunmaktadır. Kil minerali ve adsorplanan organik madde arasındaki kimyasal
etkileşim, organik molekülün yapısı (molar kütle ve zincir uzunluğu gibi) yanında
organik moleküldeki hidrofobik gruplar (-C-C-), pozitif yüklü gruplar (-NH3+),
negatif yüklü gruplar (-COO-, -SO3-), elektronegatif gruplar (-C=O-C-O-C, OH) ve π
bağları (-C=C-, aromatik halkalar) gibi fonksiyonel gruplara bağlı olarak
değişmektedir (Kowalska, M., 1994).
Kil mineralleri ile organik maddeler arasındaki etkileşim doğrudan iyon
değişimi, kil yüzeyinde organik moleküllerin protonlanması, yarı tuz (hemisalt)
oluşumu, hidrojen bağı oluşumu, π elektronlarının verilmesi, iyon-dipol oluşumu ve
koordinasyon yanında zayıf fiziksel kuvvetlerin etkisiyle meydana gelmektedir
(Grim, R.E., 1969, Mortland, M.M., 1970).
1. GİRİŞ Feray TOPRAKEZER
20
Kil mineralleri ile organik moleküller arasındaki etkileşme ile oluşan hidrojen
bağı, kil mineralindeki bir su molekülü üzerindeki değişebilen metal katyonuna bir
polar organik molekülün bağlanmasıyla olabildiği gibi kil mineralinin alümina (Al-
OH) ve silika (Si-O) tabaklarının dıştaki hidroksillerine ya da oksijenlerine polar bir
organik molekülün bağlanmasıyla da olmaktadır. Ayrıca kil mineralindeki
değişebilen bir organik katyon başka bir organik bileşikle hidrojen bağı
oluşturmaktadır (Kowalska, M., 1994). Π elektronlarının verilmesiyle meydana gelen
adsorpsiyon, adsorplanacak organik moleküller elektronca zengin aromatik gruplar
içerdiğinde ve adsorplayıcılarda kuvvetli pozitif merkezlere sahip olduğunda
meydana gelmektedir (Kowalska, M., 1994).
Zayıf fiziksel kuvvetler ya da van der Waals kuvvetleri bütün atomlar, iyonlar
ya da moleküller arasında bulunduğundan dolayı kil minerallerindeki değişebilen
iyonlar ile organik moleküller arasında bu kuvvetlerin etkisi görülmektedir
(Mortland, M.M., 1970).
Türkiye’de bentonit rezervlerinin oldukça fazla olmasına rağmen, kullanıma
sunulabilen bentonit miktarı yetersiz kalmaktadır. Killer içerisinde safsızlığı ihmal
edilebilir düzeyde olan bu bentonit yataklarının kullanım amacına göre işlenmesi
hem sanayinin gelişimi hem de milli gelirin artması açısından Türkiye geleceği için
oldukça önem arz etmektedir.
Önemli endüstriyel ham maddeler arasında yer alan bentonit kil
minerallerinin içeriğini belirleyerek Türkiye’deki kil yataklarının daha ekonomik
değerlendirilmesine katkıda bulunmak amacı ile yapılan bu çalışmada özellikle su
absorplama kabiliyetinin fazla olması, yüksek katyon değiştirme kapasitesi ve geniş
özgül yüzey alanından dolayı yüksek lisans tezi olarak saflaştırma işlemi için Na-
bentonit kili seçilmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Feray TOPRAKEZER
21
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
L.Amman ve ark; Tributh ve Lagaly’ın saflaştırma metodunu geliştirerek, ilk
basamakta sodyum asetat /asetik asit tamponu ile karbonatları, ikinci basamakta
sodyum sitrat dihidrat, sodyum hidrojen karbonat ve sodyum klorür ile demir
oksitleri, üçüncü basamakta sodyum asetat ve H2O2 solüsyonu ile organik maddeleri
ayırtırmışlar, ancak saflaşmış üründe az miktarda kuvars safsızlıklarının kaldığını
tespit etmişlerdir (Amman L., 2003).
E.Özben ve ark; Yaptıkları çalışmada, smektiklerin inorganik asit
aktivasyonu ile kalsit, dolomit gibi safsızlıkların çözündüğünü gözlemlemişlerdir.
Derişik HCl ile aktivasyon yapıldığında ise kilde Al3+, Fe3+, Fe2+ ve Mg2+ gibi
katyonların tabakalardaki negatif yük fazlalığını değiştirerek KDK ’ni büyük ölçüde
etkilediği gözlenmiştir. Ayrıca aktivasyon sonrasında CaO ve MgO miktarları
azalarak diğer bileşenlerin yüzdelerinin arttığı bulunmuştur (Özben E., 2003).
K.Çinku ve ark; Na-bentonitin reolojisine mekanik dağıtmanın etkisini ortaya
koyabilmek için değişik bıçak geometrilerine sahip üç farklı karıştırıcı ve manyetik
balık ile farklı devirlerde karıştırma yaparak mekanik aktivasyonu incelenmiştir.
Deneylerde bentonitin yapısındaki safsızlıkların dağıtma sonrası oluşan jel yapısına
etkisini bertaraf etmek için hidrosiklon zenginleştirmesi ile elde edilen konsantreler
kullanılmıştır (Çinku K., Özkan Ş., Çetinel T., Can F., Boylu, F., 2007, Çinku, K.,
Bilge, Y., 2001).
M.Çınar ve ark; Sepiyolit numunelerini seramik bilyalı değirmende öğütüp
doğrudan hidrosiklona besleyerek, vorteks çapı, siklon alt çıkış çapı ve besleme
basıncı gibi parametrelerin değişimlerini inceleyerek bu değişimin saflaştırma
üzerine etkilerini araştırmışlardır. Bu araştırma sonucunda sepiyolit ve içerisindeki
safsızlıkların dağılımlarından hareketle boyuta göre sınıflandırma ile
zenginleştirilebildiğini bulmuşlardır (Çınar M., Sabah E., Çelik M., 2007).
A.Yamık ve ark; Kaolen numuneleri yaş öğütme işlemine tabi tutulup çözücü
ve su ilavesi yapılmış ve böylece mekanik karıştırma sağlanmıştır. Kimyasal
çözündürme (Liç) işlemi sonrası filtrasyon ve katı ürünün pişirilmesi basamakları
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Feray TOPRAKEZER
22
uygulanmış liç yöntemiyle zenginleştirme sağlanmıştır (Yamık A., Batar T., Demir
U., Sayın E., Tatar İ., 2007).
F.Boylu ve ark; Yaptıkları çalışmada, zenginleştirme devresinde 12 adet seri
siklon kullanarak ince boyutlu bentonit numunesini sürekli temizlemeye çalışmış ve
sonuçta Reşadiye bentonitinin kolay zenginleştirilebilir özellikte olduğunu ve farklı
kullanım alanlarına uygun olduğunu belirlemişlerdir ( Boylu F., Çinku K., Çetinel T.,
Erkan İ., Demirer N., 2007).
M.F. Can ve ark; Bensan ve Samaş firmalarından temin edilen bentonit
numuneleri dekantasyon yöntemi ile zenginleştirilmiş, dekantasyon prosesinde kil-su
karışımı aşındırıcıda karıştırılmış ve elekten geçirilmiştir. Elek altı malzemeye su
ilavesi yapılmış ve belirli sürelerde dinlendirilmiştir. Üst kısımda askıda kalan
malzemeler dekante edilmiştir. Birkaç dekante işlemi sonrası bentonit
zenginleştirmesi sağlanmıştır, ancak çok basamaklı dekantasyon ile düşük verim
elde edildiğinden dolayı, çalışma grubu tarafından prosesin uygulanabilirliğinin
olmadığı belirlenmiştir ( Can M., Erkan İ., Yıldız E., Karakaş F., 2007).
B.Davarcıoğlu ve ark; Kildeki organik kirlilikleri uzaklaştırmak için H2O2 ile
parçalama yapıp oluşan düşük ve uçucu molekülleri etüvde kurutarak
uzaklaştırmışlardır. Böylece kil içerikli kayaçta kısmen zenginleştirme yapmışlardır
(Davarcıoğlu B., Gürel A., Kayalı R., 2007).
Kil saflaştırma ile ilgili yapılmış çalışmalar incelendiğinde, bu çalışmaların
endüstriyel uygulanabilirliğinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Bizim çalışmamızda
yapılan çalışmalardan farklı olarak tek bir kimyasal kullanarak, az enerji ve kısa
süreli bir proses uygulaması geliştirilmiş ve yüksek verimde nanokompozit
sentezinde kullanılabilecek saflıkta bentonit kili elde edilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
23
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Materyal
Deneysel çalışmalarda kullanılan maddeler analitik saflıkta olup, çözeltiler
deiyonize saflaştırılmış su kullanılarak hazırlanmıştır.
3.1.1. Kullanılan Kimyasallar
• Asetik Asit (Merck)
• Sitrik Asit (Merck)
• Hidrojen Peroksit (Merck)
• Sodyum Hidroksit (Merck)
• Sodyum Asetat (Merck)
• Sodyum Sitrat Dihidrat (Merck)
• Sodyum Hidrojen Karbonat (Merck)
• Sodyum Klorür (Merck)
• Sodyum Dithonit (Merck)
• Tequart Dsm (Advansa)
3.1.2. Kullanılan Cihazlar
• X-Ray Fluorescence; Axios Poly PANanalytical
• Mekanik karıştırıcı
• Endüstriyel tip santrifüj, 2200 Dakika/Devir
• XRD; X’Pert Pro, PANanalytical,2002
• SEM; Leo 440 computer controlled digital
• TGA; LECO TGA 701 AOAC
• ICP; Varian VISTA AX CCD Simultaneous ICP-AES
• Ekstruder / Gelimat (Avdansa)
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
24
3.2. Metod
3.2.1. Bentonit İçeriğinin Belirlenmesi
Çalışmada kullanılmak üzere Karakaya yöresinden temin edilen ham kilin
içeriği elemental analiz testi (ICP) ile belirlenmiştir.
Tablo 3.1. Ham kilin ICP sonucu Kil Numunesi %Na %K %Fe %Ca %Mg Mn(ppm) P(ppm)
Karakaya 2,98 0,41 4,25 1,97 0,63 835 313
Ayrıca XRF analizi ile elde edilen değerler tablo 3.2.’de verilmiştir.
Tablo 3.2. Ham kilin XRF sonucu Ham Kil- KK (Elemental)
Element Konsantrasyon (%)
O 45,71
Ca 1,89
Na 3,01
Mg 0,87
Al 11,23
Si 30,2
P 0,2
S 0
K 0,38
Mn 1,1
Ti 0,48
Fe 4,63
Sr 0,1
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
25
3.2.2.Seyreltik Asit Çözeltisi ile Çöktürme
Çalışmada, KK- Na-B mineralinden 100 g tartılıp üzerine 0.1 M, 360 ml
asetik asit çözeltisi ilave edilerek 6 saat 900 rpm devirde mekanik karıştırıcı ile
karıştırıldıktan sonra 5 saat dinlendirilmek üzere bırakıldı. Çöktürme işleminden
sonra üç farklı renkte faz oluşumu gözlendi. Oluşan üst faz dekantasyon, ara faz ise
santrifüjleme metoduyla birbirinden ayrıştırılıp her faz, safsızlıkları uzaklaştırmak ve
nötralizasyonu sağlamak amacıyla saf su ile 3 kez yıkandı. Elde edilen üst faz verimi
% 45’tir. Elemental içeriğini belirlemek için yapılan ICP testi tablo 3.3.’te
verilmiştir.
Tablo 3.3. Seyreltik asit ile çöktürme sonuçları Kil Numunesi %Na %K %Fe %Ca %Mg Mn(ppm) P(ppm)
Üst Faz Na-B 2,3 2,0 3,2 1,9 0,8 - 200
Alt Faz Na-B 3,1 1,1 3,9 1,5 1,3 400 250
Bu sonuçlar ışığında, alt fazdaki bentoniti ortamdan almak ve kalan bentonit
içerisindeki demir oranını düşürmek için 30 g alt faz üzerine 1 M, 50 ml asetik asit
çözeltisi eklenerek aynı işlemler tekrarlandı. Elde edilen üst faz 5 g’dır. Üst fazın
ICP sonucuna göre demir oranının % 2,9’a düştüğü belirlendi. Seyreltik asit ile
yapılan saflaştırma prosesinin verimi % 50’ dir.
3.2.3.Derişik Asit Çözeltisi ile Çöktürme
Çalışmanın bu kısmında KK- Na-B ham kilinden 20 g tartılıp 3 M, 600 ml
CH3COOH çözeltisi eklenerek 3 saat 900 rpm devirde mekanik karıştırıcı ile
karıştırıldıktan sonra 16 saat dinlendirildi. Dinlendirme aşaması sonunda farklı
renkte 3 faz oluşumu gözlendi. Üst faz dekante edilerek, ara faz ise santrifüjlenerek
ayrılıp, üst faz 3 kez saf su ile yıkandıktan sonra etüvde 110oC ‘de kurutuldu ve
saflaştırma işlemi tamamlandı. Proses verimi % 59 olarak hesaplandı. Elde edilen
fazların kimyasal analiz sonuçları tablo 3.4.’te verilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
26
Tablo 3.4. Derişik asit ile çöktürme sonuçları Kil
Numunesi
%Na %K %Fe %Ca %Mg Mn(ppm) P(ppm)
Üst Faz
Na-B
2,7 0,7 1,42 2,01 0,79 353 80
Alt Faz
Na-B
2,4 1,3 4,7 1,9 1,6 485 210
3.2.4.Bazik Çözelti ile Çöktürme
10 g ham kil üzerine %10’luk NaOH çözeltisi eklenip 4 saat 900 rpm devirde
mekanik karıştırıcı ile karıştırıldıktan sonra 10 saat dinlendirilmeye bırakıldı. Ancak
herhangi bir faz oluşumu gözlenmedi. Yüksek devirde, çökelti oluşması beklenerek
endüstriyel tip santrifüj ile 2500 devirde santrifüj edildi ancak faz ayırımı meydana
gelmedi.
3.2.5.H2O2 ile Organik Safsızlıkların Giderilmesi
20 g ham kil üzerine 5 ml CH3COOH ve 800 ml saf su eklendi. Çözelti 4 saat
karıştırıldıktan sonra üzerine 20 ml H2O2 ilave edildi. 2 saat 900 rpm devirdeki
mekanik karıştırıcı ile karıştırıldı. Fazla miktarda gaz çıkışı gözlendi. Süspansiyon
içerisindeki organik maddelerin gaz çıkışı ile ortamdan ayrıştığı belirlendi.
Böylelikle inorganik safsızlıkları uzaklaştırmak için kullanılan metodların dışında
organik safsızlıkları (Hümik asit vb..) gidermek amacıyla H2O2 kullanılıp organik
moleküllerin parçalanması sağlandı. Ancak ham kilin organik safsızlık miktarı düşük
olduğu için peroksit ile saflaştırma basamağının pilot üretimde kullanılmasına gerek
duyulmadı.
3.2.6.Karbonat-Demiroksit Safsızlıklarının Giderilmesi
İlk basamakta 100 ml 1N sodyum asetat/asetik asit tampon çözeltisi
hazırlandı ( 8,2 g sodyum asetat, 6 g asetik asit 100 ml saf su). pH ölçüm değeri 4,9
olarak kaydedildi.
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
27
Hazırlanan çözelti 100 g ham kile eklendi. 900 rpm hızla 24 saat boyunca
sürekli olarak karıştırıldı. 24 saatin sonunda gaz kabarcıklarının çıkmadığı gözlendi.
Saf su ile 2 kez yıkandı ve santrifüj edildi. İkinci basamakta 0,3 mol sodyum sitrat
dihidrat, 0,1 mol sodyum hidrojenkarbonat, 1 mol sodyum klorür çözeltisinden 1 litre
hazırlandı. Çözeltiye pH kontrolü için 0,2 mol sodyum dithonit eklendi. pH ölçüm
sonucu 8,5 olarak kaydedildi. İlk basamakta santrifüj sonrası elde edilen 35 g
yıkanmış bentonit hazırlanan çözeltiye eklenerek 1200 rpm hızla manyetik balık ile
karıştırılmaya başlandı. 48 saat sonunda karıştırma durdurularak kil santrifüj edildi.
Elde edilen alt faz 3 kez 0.02 mol hidroklorik asit ve 0,5 mol sodyum klorür çözeltisi
ile yıkandı. Üçüncü basamakta % 25’lik hidrojen peroksitten 150 ml, 0,1 N sodyum
asetattan 400 ml eklenerek hazırlanan çözelti ikinci basamakta elde edilen 13 g kilin
üzerine ilave edildi. 24 saat 1200 rpm hızla 90oC sıcaklıkta karıştırıldı. Daha sonra
karıştırma yapılmadan oda koşullarında birkaç gün bekletildi. Dibe çöken kısım saf
su ile 3 kez yıkanarak santrifüjlendi. Ancak üç basamak sonunda elde edilen beyaz
renkteki kil miktarı çok az olduğu için analiz yapılamadı.
3.3.Kil-Kuat Reaksiyonunun Optimizasyonu
Kil kaynağı belirleme çalışmalarında kullanılmak üzere herhangi bir işleme
tabi tutulmamış “Karakaya” kili ve saf olarak “Bensan”, “Sud-Chemie” ve
“Nanocor” firmalarından sodyum bentonit kili alındı. Ayrıca modifikasyon sonrası
elde edilen organokillerle karşılaştırma yapmak amacıyla referans olarak “Sud-
Chemie” ve “Nanocor” firmalarından çeşitli organokiller temin edildi. Killerin KDK
değerleri şu şekildedir;
Tablo 3.5. Kullanılan killerin KDK değerleri Bensan 72 meq/100 g
(Saflaştırıldıktan sonra) Karakaya 78 meq/100 g
Nanofil 116 90-100 meq/100 g
Nanocor PGW 145 meq/100 g
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
28
Karakaya, Bensan, Nanofil ve Nanocor killerinin metal içeriklerini belirlemek
için ICP testi yapılmıştır. Elemental analiz (ICP) test sonuçları Tablo 3.6.‘da
görülmektedir.
Tablo 3.6. Kil örneklerinin elementel analiz sonuçları Kil
Numunesi
%Na %K %Fe %Ca %Mg Mn(ppm) P(ppm)
Karakaya 2,70 0,73 1,42 2,01 0,79 353 80
Bensan 2,43 0,43 3,31 1,48 1,53 794 170
Nanofil 116 2,46 0,18 1,88 1,16 2,11 215 90
Nanocor-
PGW
2,78 0,12 1,55 0,46 2,16 139 157
Kil seçiminde en önemli kriter olan kil tabakalarının arasının açılma eğilimini
belirlemek amacıyla ticari ismi “Tequart Dsm” olan kuarterner amonyum tuzu
kullanıldı. Deneylerde kil: kuarterner bileşik oranı 2:1 ve kil:dispersan oranı 1:25
olacak şeklinde sabit tutuldu. Kil çeşidi, karıştırma zamanı ve ısısı, ultrasonik
banyonun kil tabakalarının açılma derecesine olan etkileri incelendi.
Kilin tabakalarının açılmasını görmek için yapılan deneylerde; 2 farklı yerli
kil kaynağı kullanıldı. Bu killer arasında saflaştırma işlemine tabi tutulan “Karakaya”
kilinin tabakalarının arası kuaterner bileşikle (tequart dsm) “Bensan” kiline göre
daha yüksek oranda açılma gösterdiği gözlendi.
Tablo 3.7. Kil tabakalarının kuaterner bileşik ile reaksiyonu sonrası aralarının açılma miktarı (XRD analiz sonuçları).
Numune
Tabakalar Arası
Mesafe_d (nm)
Açılmış kile ait
pikin (d>1.2 nm)
alanı
Açılmamış kile ait
pikin (d=1.2 nm)
alanı
BS-T.dsm 1.2, 2,0-3,0 56.7 11.7
KK-T.dsm 1.3, 2,7 125.3 12.4
*d: kil tabakaları arası mesafe
3. MATERYAL VE METOD Feray TOPRAKEZER
29
3.4.PET / Organokil Nanokompozit Çalışmaları
Saflaştırılmış Karakaya bentonit kilinin PET ile uyumlu hale getirilmesi için
Sabancı Üniversitesi nanokompozit sentez projesi kapsamındaki çalışma ekibi
tarafından, benzen halkası ve etoksi grupları içeren (QR4) ve etoksi ve alkoksi silan
grupları içeren (QR36) kuaterner alkilamonyum tuzları sentezlendi. Yüksek termal
kararlılık sağlamak amacıyla QR36 kullanıldı. Sentezlenen QR4 ve QR36 kuaterner
amonyum bileşikleriyle saflaştırılmış Karakaya ve saf Nanofil116 killeri modifiye
edildi.
PET için çalışılan organokiller;
- Karakaya-QR4 (KKQR4),
- Nanofil 116-QR4,
- Nanofil 116-QR36 ve
- Nanofil SE3010 (Süd-Chemie’nin hazır organokili)
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
30
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
Tokat/Reşadiye yöresinden alınan Karakaya ham kilin Na-Bentonit kili
olduğu kimyasal analiz testleri ile belirlenmiştir. Tablo 3.1 ve 3.2.’de verilen her iki
analiz sonuçlarından da görüldüğü gibi ham kile renk verdiği düşünülen demir
metalinin konsantrasyonu yüksektir. Ayrıca Fe, Ti, Mn gibi ağır metaller renk verici
özelliklerinin dışında, kompozit oluşturma reaksiyonunda da olumsuz etki
yaratmaktadır. Özellikle Mn metali ekstruderden geçiş esnasında kopuşları
arttırmaktadır. Ayrıca TiO2 katalizör etkisinden dolayı ekstruder sıcaklığında
reaksiyonun devamına neden olarak parçalanmaların artmasını sağlamaktadır. Fe
metali ise kompozitin L (beyazlık), +a (kırmızılık) ve +b (sarılık) renk değerlerini
değiştirmektedir. Kompozitte kısmi sararma meydana getirmektedir. Ham kilde
bulunan bu ağır metallerin ayrıştırılarak istenilen şartlardaki nanokompozit sentezi
için kile saflaştırma metodu uygulanmıştır. Bentonit kilinin saflaştırma işlemi farklı
derişimlerdeki asit ve baz çözeltileri ile çöktürme yapılmak suretiyle
gerçekleştirilmiştir.
Yapılan deneyler ile Karakaya Na-B kilinin asidik ortamda saflaştırılabildiği
belirlenmiştir. Saflaştırma sonunda nanokompozit sentezinde kullanılabilecek açık
krem renkte toz halinde saflaştırılmış Na-B elde edilmiştir. Elde edilen madde
referans olarak seçilen saf Nanofil-116 Na-B kili ile karşılaştırılmıştır. XRF ile
ölçümler sonucunda, elde edilen grafiklerde, kil içerisindeki renk verici geçiş
metallerinin, ham kil içeriğine oranla oldukça azaldığı tespit edilmiştir. Asidik
ortamda çöktürme sağlandığında alt faz olarak ayrılan kırmızı tabakadaki Fe, Mn
yüzdelerinin üst faz olarak elde edilen bentonit tabakasındaki metal
konsantrasyonundan daha fazla olduğu belirlenmiş ve kile rengini verdiği düşünülen
bu metallerin ayrıldığı gözlenmiştir.
Tributh ve Lagaly metodu referans alınarak yapılan saflaştırma deneyleri
sonucu test yapılacak miktarda kil elde edilmemesi bu metodun endüstriyel koşullara
uygun olmadığını ortaya koymuştur. Hem deney sürelerinin (Karıştırma,
dinlendirme, yıkama vb.) uzun olması hem de fazla kimyasal kullanımı sanayiye
yönelik bir çalışma olarak projelendirilemeyeceğini göstermektedir. Endüstriyel
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
31
üretimler büyük ölçekte yapılmaktadır. Zaman ve maliyet üretimde öncelikli
kavramlardır. Bu sebeple kısa sürelerde, az enerji ve hammadde harcayarak yapılan
üretimler daha kolay ve maliyetsiz olmaktadır. Bu sebeple belirli derişimlerdeki asit
çözeltileriyle çöktürme, su ile yıkama ve kurutma şeklinde belirlenen tesis fazla
proses yatırımı ve enerji tüketimi gerektirmeden kurulabilmektedir.
Saflaştırma süreci, yüksek ısı enerjisinden bağımsız olup oldukça yalın olarak
tasarlanmıştır. İşletme ekipmanlarının tedarik edilmesi ve montajı Advansa polyester
fabrikası içerisinden sağlanarak, en uygun şartlarda tesis kurulumunun
gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Maliyeti oldukça düşük, yüksek saflıkta üretime
dayalı, batch usulü çalıştırılması düşünülen işletmenin otomasyona ihtiyacı
olmamakla birlikte proses basamaklarında fazla miktarda kimyasal sarfiyatı da
olmayacaktır. Ayrıca oluşacak atıkların tekrar kazanılması da işletme verimi ve atık
yönetimi için önemli parametre olarak belirlenmiştir.
4.1. Nanofil-116 XRF Değerlendirmesi
Na-Kα piki 22 θ ile 30 θ arasındadır. Referans kil olarak seçilen Nanofil-116
kili içerisindeki elementel Na % 2,9 konsantrasyondadır. Na yapı içerisinde oksitleri
halinde (Na2O) % 3,20 konsantrasyondadır. Şiddetli pik vermez. Al-Kα piki 143,2 θ
ile 146 θ arasında şiddetli pik vermektedir. Ayrıca Al-SKα iki omuz olarak pik
göstermiştir. Bunlar 141,2 θ ile 142,8 θ arasındadır. Al-Kβ pikleri de çok az şiddetli
olmakla birlikte pik gösterir. Elementel halde Al konsantrasyonu % 9,70, Al2O3
halinde % 19,50 ‘dir. Si-Kα piki 108,4 θ ile 110 θ arasında geniş ve şiddetli pik
gösterir. Si elementi kil mineralinin tetrahedral yapısını oluşturan element
olmasından dolayı Nanofil-116 içerisinde elementel halde % 35,21, SiO2 halinde ise
% 55,2 konsantrasyonda bulunur. Si-Kα kadar geniş bir alana sahip olmayan Si-Kβ
ise 100 θ ile 102 θ arasında şiddetsiz bir pik vermektedir. Ca-Kα piki çok şiddetli bir
piktir. Ancak bentonit içerisinde Na metali kadar fazla bulunmamaktadır. 111 θ ile
115 θ arasında pik gösterir. Ca-Kβ piki daha zayıf bir pik olmakla birlikte Ca-Kα
pikinden önce 99 θ ile 101 θ arasındadır. Nanofil-116 kili içerisinde CaO % 2,2
miktarında bulunmaktadır. Aynı grafik üzerinde Ti-Kα ve Ti-Kβ pikleri
görülmektedir. Konsantrasyonu düşük titanyum elementi % 0,2 miktarında
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
32
bulunurken ölçüm tablosunda görüldüğü gibi TiO2 halinde % 0,3 konsantrasyonuna
sahiptir. Na-B kili içerisindeki ağır metal safsızlıkları içerisinde kil rengine etki ettiği
düşünülen demir metali referans kil olarak seçilen Nanofil-116’da elementel halde %
2,1, Fe2O3 halinde ise % 3 konsantrasyonunda bulunur. Fe-Kα şiddetli pik verirken
Fe-Kβ 750 θ ile 770 θ arasında daha zayıf bir pik gösterir. Ayrıca Fe-L α piki Şekil
6.9.’da görüldüğü gibi oldukça zayıf bir pik vermiştir. 41 θ ile 43 θ arasında güçsüz
bir pik gözlenmektedir. Beyaz metalik katı bir element olan stronsiyum % 0,067, SrO
halde ise % 0,08 oranında bulunur. Sr-Kα piki Şekil 6.2.’de görüldüğü gibi 35 θ ile
36,2 θ arasında şiddetli pik verir. Sr-Kβ piki ise Sr- Kα piki ile yaklaşık şiddette 31,8
θ ile 32,2 θ arasındadır.
Tablo 4.1. Nanofil-116 Elemental Metal Analiz Değerleri Nanofil-116 (Elemental)
Element Konsantrasyon (%)
O 44,92
Ca 1,35
Na 2,9
Mg 2,15
Al 9,7
Si 35,2
P 0,0
S 0,0
K 0,2
Mn 0,2
Ti 0,2
Fe 2,1
Sb 0,1
Sr 0,06
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
33
Tablo 4.2. Nanofil-116 Metal Oksit Analiz Değerleri Nanofil- 116 (Oksit)
Element Bileşik
Formülü Konsantrasyon (%)
Na Na2O 3,2
Mg MgO 2,1
Al Al2O3 27,5
Si SiO2 60,2
P P2O5 0,1
S SO3 0,1
K K2O 0,5
Ca CaO 2,2
Ti TiO2 0,3
Fe Fe2O3 3
Sr SrO 0,08
Sb Sb2O3 0,1
4.2. Na-B Üst Faz XRF Değerlendirmesi
Na-Kα piki 22 θ ile 30 θ arasındadır. Saflaştırma sonrasında elde edilen
bentonit içerisinde elementel Na % 2,507 iken oksitleri halinde (Na2O) % 4,3
oranında bulunmaktadır. Al-Kα piki 143,8 θ ile 146 θ arasında şiddetli pik
vermektedir. Al-SKα pikleri daha şiddetsiz olmakla birlikte iki omuz halinde oluşan
pikler Şekil 6.16.’da görülmektedir. Al-SKα 142 θ civarında, SKα uydusu ise 143 θ
civarında ışıma yapmaktadır. Al-Kα ve SKβ uydu ışımaları 132 θ civarında
şiddetsiz ışıma yapmaktadır. Saflaştırılmış kil içerisinde elementel halde Al
konsantrasyonu % 9,228, Al2O3 halinde % 22,5 konsantrasyonunda bulunmaktadır.
Si-Kα ışıması 108,4 θ ile 110 θ arasında gerçekleşmektedir. Şekil 6.15.’te görüldüğü
gibi Si-SKα uydu ışıması 107 θ ile 108,4 θ arasındadır. Si-Kβ ışımaları daha
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
34
şiddetsiz olup 100 θ ile 103 θ arasında birkaç pik vermektedir. Na-B içerisinde
elementel halde % 31,50, SiO2 halinde ise % 63,4 konsantrasyonda silisyum bulunur.
Na-B ham kili içerisinde kile renk veren geçiş metali olan demir, saflaştırılmış kilde
elementel halde % 1,6 konsantrasyondadır. Ham kildeki demir yüzdesine oranla
içeriğin azalmış olduğu görülmektedir. Fe2O3 halinde ise % 2,9 oranında
bulunmaktadır. Fe-Kα Şekil 6.12.’de görüldüğü 84 θ ile 87 θ arasında ışıma
yapmıştır. Fe-Kβ ise daha az şiddetli olup 74 θ ile 78 θ arasında ışıma yapmıştır. Çok
şiddetsiz olan Fe-Lα piki 40 θ ile 42 θ arasındadır. Referans Nanofil-116 içeriğinden
farklı olarak Sr elementi % 0,2 SrO halinde ise % 0,3 oranında bulunur. Sr- Kα piki
35 θ ile 37 θ arasında şiddetli bir ışıma yaptığı görülmektedir.
Tablo 4.3. Na-B Üst Faz Elementel Metal Analiz Değerleri
Na-B Üst Faz (Elemental)
Element Konsantrasyon (%)
O 48,32
Ca 1,9
Na 2,5
Mg 1,0
Al 9,2
Si 31,5
P 0,2
S 0,0
K 1,1
Mn 0,3
Ti 0,2
Fe 1,6
Sr 0,2
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
35
Tablo 4.4. Na-B Üst Metal Oksit Analiz Değerleri Na-B Üst Faz (Oksit)
Element Bileşik
Formülü
Konsantrasyon (%)
Ca CaO 2,3
Na Na2O 4,3
Mg MgO 2,4
Al Al2O3 22,5
Si SiO2 63,4
P P2O5 0,1
S SO3 0,1
K K2O 1,0
Mn MnO 0,1
Ti TiO2 0,5
Fe Fe2O3 2,9
Sr SrO 0,3
4.3.Na-B Alt Faz XRF Değerlendirmesi
Na-Kα ışıması 24 θ ile 28 θ arasında gerçekleşmiştir. Saflaştırma aşamasında
alt faz olarak ayrılan tabaka içerisinde elementel Na % 2,7 iken oksitleri halinde
(Na2O) % 4,3 oranında bulunmaktadır. Al-Kα piki 143,6 θ ile 146,2 θ arasında pik
vermektedir. Al-SKα 141,3 θ ile 143,2 θ arasında SKα uydusu ise 143 θ civarında
ışıma yapmaktadır. Al-Kβ ve Al-SKβ ışımaları 132 θ civarında şiddetsiz ışıma
yapmaktadır. Elementel halde Al konsantrasyonu % 10,34, Al2O3 halinde % 19,5
konsantrasyonunda bulunmaktadır. Si-Kα ışıma piki şiddetli bir piktir. 108,4 θ ile
110 θ arasında gerçekleşmektedir. Şekil 6.24.’te görüldüğü gibi Si-SKα uydu ışıması
107 θ ile 108θ arasındadır. Si-Kβ ışımaları ise 100 θ ile 102 θ arasında ve oldukça
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
36
şiddetsiz pik vermektedir. Saflaştırılmış Na-B kilinden alt faz olarak ayrılan kırmızı
tabaka içerisinde Si elementel halde % 37,61, SiO2 halinde ise % 63,3
konsantrasyonda silisyum bulunur. Fe-Kα Şekil 6.21.’de görüldüğü 84 θ ile 88 θ
arasında iken Fe-Kβ 75 θ ile 77 θ arasında Fe-Kα ışımasına oranla daha az şiddetli
bir piktir. Kil minerali içerisindeki elementel Fe oranı % 4,50 iken Fe2O3 halinde %
6,2 oranındadır. Referans Nanofil-116 grafiğindeki Mn-Kα ışımasından farklı olarak
alt faz grafiğinde 94 θ ile 96 θ arasında az şiddetli Mn piki gözlenmektedir. Alt fazda
elementel Mn % 0,2 iken MnO halinde % 0,25 oranında bulunmaktadır.
Tablo 4.5. Na-B Alt Faz Elementel Metal Analiz Değerleri Na-B Alt Faz (Elemental)
Element Konsantrasyon (%)
O 39,09
Ca 1,7
Na 2,7
Mg 1,4
Al 10,3
Si 37,61
P 0,2
S 0,0
K 1,2
Mn 0,2
Ti 0,3
Fe 4,5
Sr 0,1
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
37
Tablo 4.6. Na-B Alt Faz Metal Oksit Analiz Değerleri Na-B Alt Faz (Oksit)
Element Bileşik Formülü Konsantrasyon (%)
Ca CaO 2,3
Na Na2O 4,3
Mg MgO 2,4
Al Al2O3 19,5
Si SiO2 63,3
P P2O5 0,1
S SO3 0,1
K K2O 1,0
Mn MnO 0,25
Ti TiO2 0,5
Fe Fe2O3 6,2
Sr SrO 0,2
4.4.PET / Organokil Çalışmaları
PET için yüksek termal kararlılığa sahip organokil üretmek şartı baz alınarak
organokilin termal kararlılığı termogravimetrik analiz ile tespit edildi. Şekil 4.1. –
Şekil 4.4. arasında kullanılan organokillerin ısıl dayanımını göstermektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
38
Şekil 4.1. KKQR4’ün parçalanmasına ilişkin termogram
Şekil 4.2. NanofilQR4’ün parçalanmasına ilişkin termogram
Şekil 4.3. NanofilQR36’nın parçalanmasına ilişkin termogram
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
39
Şekil 4.4. Nanofil SE3010’un parçalanmasına ilişkin termogram
KKQR4 organokilinin dekompozisyon başlangıç sıcaklığı 274.9oC’dir. 150-
7000C arasındaki parçalanma kuaterner bileşiğin parçalanmasını göstermektedir.
Buna göre KKQR’ün içerisindeki organik madde miktarı %17.35’tir (Şekil 4.1.).
Aynı kuaterner bileşik ile (QR4) Nanofil-116 ham kili açıldığında parçalanma
başlangıç 247.1oC ve içerdiği organik madde miktarı %36.24’tür (Şekil 4.2.). Bu
durum kilin içerdiği kuat madde miktarı ile ilgili bir durumdur. Kilin içerdiği organik
madde miktarı arttıkça başlangıç parçalanma sıcaklığı düşmektedir. Organosilan yapı
içeren kuat ile yapılan organokilin (NanofilQR36) başlangıç parçalanma sıcaklığı
263.3oC olup organik madde miktarı %40.39’dur (Şekil 4.3.). Buna göre kilin
yapısına ilave edilen ve dekompozisyon sıcaklığını düşüren organik madde miktarı
fazla olmasına rağmen başlangıç parçalanma sıcaklığı yüksektir. NanofilQR4 ile
NanofilQR36 karşılaştırıldığında organosilan yapı organokilin termal kararlılığını
16.2oC iyileştirmektedir. Silan kaplı hazır organokil olan Nanofil SE3010’un
başlangıç parçalanma sıcaklığı 264oC ve organik madde miktarı %41.35’tir (Şekil
4.4.). Organokillerin dekompozisyon sıcaklıkları ve içerdikleri organik madde
miktarları Tablo 4.4.1’de özetlenmiştir. Buna göre organokilin içerdiği kuat
miktarının düşük olması (%15-20) termal kararlılığın iyi olması açısından önemlidir.
Kullanılan tüm organokiller PET için yeterli termal kararlılığa sahiptir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
40
Tablo 4.7. Kullanılan organokillerin TGA sonuçları Organokil Parçalanma Başlama
Sıcaklığı(oC)
Organik Madde Miktarı
KKQR4 274.9 17.35
NanofilQR4 247.1 36.24
NanofilQR36 263.3 40.39
Nanofil SE3010 264.0 41.45
Üretilen organokiller ile gelimat ve ekstruderde hazırlanan PET/organokil
nanokompozitler XRD ve SEM ile karakterize edilmiştir. XRD organokilin tabakalar
arası mesafesini, SEM organokilin parçacık boyutu ve polimer içerisindeki
dağılımını tespit etmeye yaramaktadır.
Polimerin ekstrude edilmesi için öncelikle eritilmesi gerekmektedir. Bu işlem
‘plastikleştirme’ (plastifikasyon) olarak adlandırılır ve eriyik polimerin ısıtma
elemanları kullanarak sıcaklığının arttırılması ve vida ile elde edilen mekanik baskı
ile oluşturulur. Vidanın geometrisi bu fonksiyonu yerine getirmek için özel
tasarlanır. Ekstrusyon makineleri tek vidalı veya çift vidalı olabilir. Çift vidalı
makinelerde, vidalar aynı yönde veya ters yönde dönebilir. Vida dönerken eriyik
polimerin die’dan kuvvet yardımıyla geçirilmesini sağlar. Elde edilmek istenen
profilin şekli die’in şekli ile oluşturulur. Ekstrusyon işleminin tamamlanması, post
ekstrusyon hattının ana amacı öncelikle soğutma ve elde edilen profilin istenen
boyutlarının elde edilmesidir (Tümer M., 2009).
Şekil 4.5. Otomatik filtre sisteminde basıncın ölçülmesi
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
41
Filtreleme işlemi ekstrüsyon prosesinde saf ve hassas bir ürün elde etmek için
gerekli olan temel işlemidir. Filtreleme sayesinde, mükemmel bir boyutsal doğruluk
elde edilir. Filtre, malzemenin akışını zorlaştıran bir engel gibidir. Dolayısıyla
filtrenin tıkanıp tıkanmadığını bilmek hayati bir önem taşır. Ekstruder (die) zarar
verecek aşırı bir basınç yükselmesini engellemek için bu uygulama temel çözümdür
(Tümer M., 2009).
Şekil 4.6. Karakaya ve Nanofil 116 (Süd-Chemie) killerinin XRD profili
Şekil 4.7. Hazırlanan organokillerin XRD profilleri
Karakaya ham
1.2 nm
KKQR4
NanofilQR4
NanofilQR36
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
42
Şekil 4.6. – Şekil 4.7. saflaşmış kil, organokil, PET/organokil karışımlarına
ilişkin XRD difraktogramlarını göstermektedir. Kullanılan Karakaya ve Nanofil 116
saf killerin tabakalar arası mesafesi 1,2 nm’dir (Şekil 4.6.). Kil - kuaterner amonyum
tuzu işlem gördükten sonra amonyum tuzu, kilin yapısında bulunan artı yüklü
sodyum iyonları ile yer değiştirmekte ve böylece kilin tabakalar arası mesafesi
artmaktadır. Hazırlanan organokillerin tabakalar arası mesafesi Şekil 4.7.’de
gösterilmektedir (KKQR4: 1.77 nm, NanofilQR4: 1.77 nm ve NanofilQR36: 3.47
nm).
Şekil 4.8. Gelimat (PET/SE3010 60/40) ve Ekstruderde (PET/SE301080/20) hazırlanan Masterbatchlerin XRD profili
PET/SE3010 80/20 MB Ekstruder 300 rpm
PET/SE3010 60/40 MB Gelimat
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
43
Şekil 4.9. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/KKQR4 85/15 Masterbatch’lerin XRD profili
Şekil 4.10. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/NanofilQR4 85/15 Masterbatch’lerin XRD profili
300 rpm
150 rpm
300 rpm
150 rpm
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
44
Şekil 4.11. Ekstruderde farklı burgu hızlarında hazırlanan PET/Nanofil
QR36 85/15 Masterbatch’lerin XRD profili
Gelimatta hazırlanan ve organokil miktarı %40 olan PET/Nanofil SE3010
masterbatch’indeki kil tabakaları (3.66 nm ve 1.81 nm) aynı malzemelerle
ekstruderde hazırlanan ve %20 oranında organokil içeren Masterbatch’indekine (3.29
nm ve 1,66 nm) göre daha iyi açılma göstermektedir (Şekil 4.8.). Ancak Gelimat’ta
hazırlanan malzemenin kısa sürede tıkanması nedeniyle MB’lerin ekstruderde
hazırlanmasına karar verilmiştir. MB hazırlanırken organokilin iyi bir şekilde
dağılmasını sağlamak için yüksek burgu hızlarında çalışılmaktadır. XRD ölçümü,
organokil tabakalarının açılma derecesini göstermekte, bu ise ekstruder burgu hızı
seçiminde yardımcı olmaktadır. Şekil 4.9. - Şekil 4.11.’de görüldüğü üzere
organokilin 1.5 nm civarındaki tabakalar arası mesafesi burgu hızından bağımsız
olmakla beraber, açıklığı 3 nm üzerinde olan tabakaların 300 rpm burgu hızı ile
çalışıldığında daha da açıldığı gözlenmektedir. Bunun yanı sıra pik büyüklüklerinin
birbirine oranı da saf kilin açılan tabaka sayısına dair bilgi vermektedir. Buna göre
300 rpm’de hazırlanan masterbatch’lerde 5.3 nm’ye açılan tabakaların sayısı 1,5
nm’ye açılan tabakaların sayısından çok daha fazladır. Tabakalar arası mesafe ve
açılan tabaka sayısı daha da arttığı için 300 rpm’lik burgu hızında çalışılmasına karar
verilmiştir.
300 rpm
150 rpm
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
45
Şekil 4.12. PET/KKQR4’e ait XRD difraktogramları
Şekil 4.13. PET/NanofilQR4’e ait XRD difraktogramları
PET/KKQR4 99/1 Granül
KKQR4
PET/KKQR4 85/15 MB
PET/NanofilQR4 99/1
PET/Nanofil-QR4 85/15 MB
Nanofil-QR4
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
46
Şekil 4.14. PET/NanofilQR36’ya ait XRD difraktogramları
Şekil 4.15. PET/SE3010’a ait XRD difraktogramları
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
47
Tablo 4.8. Organokil, PET/organokil karışımlarının XRD ve SEM toplu sonuçları Örnek Tabakalar arası
mesafe (nm)
Partikül Boyutu (µm)
KKQR4 1.8; 2.83 > 10
PET/KKQR4 85/15 3.82
PET/KKQR4 99/1 3.63 0.1-1,5
NanofilQR4 1.75; 3,3 > 10
PET/NanofilQR4 85/15 1.45; 4.83
PET/NanofilQR4 99/1 3.62 0.1-2,5
NanofilQR36 1.77 > 10
PET/NanofilQR36 85/15 1.55; 4.34
PET/NanofilQR36 99/1 3.56 0.1-1,3
Nanofil SE3010 1.26; 2; 3.39 > 5
PET/SE3010 80/20 1.64; 3.39
PET/SE3010 99/1 3.45 0.1-1.4
XRD sonuçları ve SEM sonuçları Tablo 4.8.’de özetlenmiştir. Organokil,
matriks polimeri ile uyumlu ise bu iki malzeme birbiri ile karıştırıldığında matriks
polimeri organokilin tabakaları arasına girerek mesafeyi arttırmaktadır. Tablo 4.8.’e
bakıldığında kullanılan tüm organokillerin PET ile karıştırıldığında tabakalar arası
mesafesinin arttığı, yani PET ile uyumlu olduğu gözlenmektedir. 85/15 MB ile 99/1
karışımlar kendi aralarında incelendiğinde 99/1’lik karışımlarda tabakalar arası
mesafede az da olsa bir kapanma olduğu gözlense de 1,5 nm civarındaki açıklığın
kaybolması (NanofilQR4, NanofilQR36, Nanofil SE3010), kil tabakalarının
tamamının açıldığı sonucuna işaret etmektedir.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
48
KKQR4 Partikül Boyutu > 10 μm
NanofilQR4 Partikül Boyutu > 10 μm
NanofilQR36 Partikül Boyutu > 10 μm
Nanofil SE3010 Partikül Boyutu > 5 μm
Şekil 4.16. Organokillerin SEM imajları
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
49
PET/KKQR4 99/1
Partikül Boyutu 0,1-1,5 μm
PET/NanofilQR4 99/1
Partikül Boyutu 0,1-2,5 μm
PET/NanofilQR36 99/1
Partikül Boyutu 0,1-1,3 μm
PET/Nanofil SE3010 99/1
Partikül Boyutu 0,1-1,4 μm
Şekil 4.17. PET/organokil (99/1) karışımlarının SEM imajları
KKQR4 organokilinin partikül boyutu 10 µm ile NanofilQR4 ve
NanofilQR36 organokillerinin partikül boyutu 10 µm’dan büyük iken Nanofil
SE3010’un ise 5 µm’dan büyüktür (Şekil 4.16.). Bu organokiller PET matriks
polimeri ile 99/1 oranında karıştırıldığında kilin boyutları kullanılan organokilden
bağımsız olarak 0.1-2.5 µm arasında değişmektedir (Şekil 4.17.). Buna göre çift
burgu ekstruder kili PET içerisinde çok küçük parçacıklar halinde dağıtmaktadır.
4. BULGULAR VE TARTIŞMA Feray TOPRAKEZER
50
4.5.Saflaştırma Tesisi
Advansa Sasa Polyester fabrikası kil saflaştırma tesisi için projelendirilen
sistem 5 üniteden oluşmaktadır. Sistemin ilk bölümü karıştırma ünitesidir. Bu
bölümde ham kil, asit çözeltisi ve deiyonize su belirli oranlarda eklenip, santrifüj
yöntemi ile karıştırılmaktadır. İkinci bölüm olan yıkama ünitesinde, karıştırılan
çözelti fazla miktarda su ile yıkanarak asitten ve safsızlıklardan arındırılır. Yıkama
ünitesinde durulamadan sonra dinlendirme aşaması vardır. Bu aşamada üç faz oluşur.
Alt faz olarak oluşan kırmızı tabaka sistemden ilk olarak ayrılır. Orta faz olarak
adlandırılan beyaz tabaka üçüncü bölüm olan kurutma ünitesine aktarılır. Kurutma
ünitesi serpantin sistemine sahip konveyor bandından oluşmaktadır. Konveyor
bandından belirli hızla ilerleyerek kuruyan kil partikülleri kırıcı ünitesin olarak
adlandırılan vidalı sistemden geçirilerek öğütülür. Böylece tanecik boyutu nanokil
üretimi için uygun, toz halinde, açık krem renkte, saflaştırılmış olarak elde edilen
bentonit minerali son bölüm olan paketleme ünitesinde paketlenir.
4.5.1.Saflaştırma Tesisi için Gerekli Ekipmanlar
• Kil depolama tankı
• Asit depolama tankı
• Santrifüj tankı
• Yıkama ve dinlendirme tankı
• Rezistans ısıtmalı konveyör bandı
Pilot üretim tesis dizaynı şekil 4.18.’de görülmektedir.
3/4"
2"
KIRICI
DİNLENDİRME BOLÜMÜ
KARIŞTIRMA BÖLÜMÜ
Na-Bentonit Saflaştırma Tesisi
KURUTMA BÖLÜMÜ
KİL DEPOLAMA TANKI
ASİT DEPOLAMA
TANKImotor
Atık Faz Stoklama
Kabı
Isıtmalı Konveyor Bandı
PAKETLEME
Vakum PompasıSu Girişi
Su Çıkışı
Şekil 4.18. Pilot Üretim Tesisi
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Feray TOPRAKEZER
51
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Na-Bentonit kilinin kullanım amacına uygun saflaştırma işlemleri için
Türkiye ve Dünyada birçok çalışma yapılmaktadır. Ancak araştırmalar sonucunda
saflaştırma işlemlerinin maliyetli, proseslerinin çok basamaklı olduğu görülmüştür.
Bu açıdan Advansa Sasa Polyester fabrikasında, “Nanokompozit Üretim Projesi” ile
polimer çeşitleri içerisinde katkı malzemesi olarak nanokil kullanımı ile ilgili
denemeler yapılmış ve elde edilen sonuçlar göstermiştir ki, Türkiye’deki kil
yataklarının kullanılabilirliği ve hammadde bazında değerlendirilebilirliği açısından
oldukça olumludur.
Zaman tasarrufu, üretim sanayisi için kritik parametre olmakla birlikte
müşteri memnuniyeti, pazar payı katkısı ve uzun süreli proses basamakları
içerisindeki üretim ile gelen fazla enerji tüketimi ile maliyetlerin aynı anda
yükselmesi gibi sıkıntıları da birlikte getirmektedir.
Endüstriyel üretimlerde kil saflaştırma ünitelerinin mekanik ve enstrümantal
kontrolleri çok fazla otomasyon gerektirmemektedir. Bu durum montaj ve bakım
anlamında saflaştırma tesisi kurulumunu oldukça kolaylaştırmaktadır.
Ham kile uygulanan saflaştırma işlemlerinde derişik asetik asit çözeltisiyle
çöktürme yönteminin uygun olduğuna karar verilmiştir. XRD sonuçları ile Karakaya
kilinin tabakalarını kuaternal bileşikle Bensan kiline göre daha yüksek oranda açılma
gösterdiği belirlenmiştir. PET/organokil nanokompozit çalışmalarında organokillerin
parçalanmasına ilişkin termogramlar incelenerek, organokilin içerdiği kuat
miktarının %17,35, parçalanma başlangıç sıcaklığı 274,9°C olduğu KKQR4 ‘ün PET
için yeterli termal kararlılığa sahip olduğu belirlenmiştir. Gelimat, ekstruder ve çift
burgu ekstruder ile yapılan denemeler sonucunda çift burgu ekstruderinin kili PET
içerisinde diğer tekniklere göre çok küçük parçacıklar halinde dağıttığı belirlenmiştir.
52
KAYNAKLAR
ADAMS, J. M., 1979. Determination of the cation-exchange capacity (Layer charge)
of small quantities of clay minerals by nephelometry. Clays minerals.
ALBAYRAK, F., 1990. Killerde ağır metal adsorpsiyonlarının incelenmesi ve
çözeltiden adsorpsiyon yöntemiyle yüzey alanı belirlenmesi, Yüksek lisans
tezi, Anadolu üniversitesi, fen bilimleri enstitüsü, Eskişehir, Türkiye.
ALEMDAR, A., 2001. Bentonit ve montmorillonit dispersiyonlarının reolojik,
viskoelastik, koloidal özellikleri üzerine organik ve inorganik katkıların
etkisi, Doktora tezi, İ.T.Ü fen bilimleri enstitüsü, İstanbul.
AMMAN, L., 2003. Cation exchange and adsorption on clays and clay minerals.
BARRER, R.M., 1967. Shape-selective sorbents based on clay minerals.
BEALL, Gary, 2003. Self-assembly of organic molecules of montmorillonite.
BERGER, G., 1941. The structure of montmorillonite. Preliminary communication
on the ability of clays and clay minerals to be methytated.
BRANSON, K., Newman, A.C.D., 1983. Water sorption on Ca-saturated clays.
BOYD, S.A., 1991. Clay mineral type and organic compound by hexadecyl trimethyl
ammonium- exchanged clays.
BOYLU, F., Çinku K., Çetinel T., Erkan İ., Demirer N. 2007. Reşadiye Na-bentonit
numunesinin hidrosiklon ile zenginleştirilebilirliği XIII. ulusal kil
sempozyumu, Isparta.
CAN, M., Erkan İ., Yıldız E., Karakaş F., 2007. Setil piridinyum klorür monohidrat
ile modifiye edilmiş Na-bentonitlerden hidrofilik organokil elde edilmesi ve
karakterizasyonu XIII. ulusal kil sempozyumu, Isparta.
ÇINAR M., Sabah E., Çelik M., 2007. Reolojik uygulamalar için hidrosiklonla saf
sepiyolit eldesi , XIII. ulusal kil sempozyumu, Isparta.
ÇİNKU, K., Özkan Ş., Çetinel T., Can F., Boylu F., 2007. Reşadiye bentonitlerinin
reolojik özelliklerine mekanik aktivasyonun etkisi XIII. ulusal kil
sempozyumu, Isparta.
ÇİNKU, K., Bilge, Y. 2001. Bentonit ve aktivasyon yöntemleri. XIII. ulusal kil
sempozyumu, Isparta.
53
DAVARCIOĞLU, B., Gürel A., Kayalı R., 2007. Orta Anadolu Bölgesi Kolsuz
Yöresi killerinin sprektral karakterizasyonu. XIII. ulusal kil sempozyumu.
DIAMOND, S., 1970. Pore size distribution in clays. Clays and. clay minerals.
FUKUSHIMA,Y., 1984. Clays and clay minerals.
GREGG, B., 1982. The acid activated clay clearly presents H3 type hysterisis.
GRIM,R.E., 1969. Clay minerology, 2nd ed., McGrawHill, New York.
GRIMSHAW, R.W., 1971. The degree of the plasticity depends on the type of clay
mineral and properties such as the water absorption.
GÜNGÖR, N., Yelkenkaya, A., 1989. Bulletin of The Technical University of
İstanbul, 1981, Bentonik kil minerallerinin yapı ve özellikleri üzerine
değişebilen katyonlarının etkilerinin fiziksel yöntemlerle incelenmesi,
Doktora Tezi, İ:T:Ü Temel Bilimler Fakültesi, İstanbul.
HENDRICKS, S.B., Jefferson, M.E., 1938. Am. Minerol.
HUNTER,R.J., 1986. Foundation of colloid science vol.1, Clarendon Pres Oxford.
İŞÇİ, S., 2002. Bentonit dispersiyonlarına organik ve inorganik katkıların
adsorpsiyonunun reolojik özellikleri üzerine etkisi, Yüksek Lisans Tezi. İ.T.Ü
Fen Bilimleri Enstitüsü İstanbul.
JAYNES, W.F,, 1991. Clay mineral type and organic compound sorption by
hexadecyltrimethylammonium-exchanged clays.
KOWALSKA, M., Güler, H. And Cocke, D.L. 1994. Interactions of clay minerals
with organic pollutants. The science of the total environment.
LAZSLO, P., 1987. Chemical reaction on clays. Science.
LOUGHNAN, F.C, 1969. Chemical weathering of the silicate minerals. Apply clay.
LUTHER, W., 2004. International strategy and feresight report on nanoscience
and nanotechnology.
MORTLAND, M.M. 1970. Clay-organic complexes and interactions. Adv agronom.
NORRISH, K.,1954. The swelling of montmorillonite. Disc; farad. soc.
NORTON, P., 1974. Clay mineralogy and. solutions to clay problems in Norway.
ÖZBEN E., 2003. Akhisar (Manisa) güneyinin killeri ve ekonomik önemi, Dokuz
Eylül Üniversitesi fen bilimleri enstitüsü. Yüksek lisans tezi.
PATERSON, E., 1977. Specific surface area and pore structure of allophanic s.clay.
54
PENNINO, U., 1981. Shape-selective sorbents based on clay minerals.
QUIRK, J.P. and Marcelja, S., 1997. Langmuir.
SABAH, E., Turan, M. Ve Çelik, S., Adsorpsiyon mechanism of cationic surfactants
onto acid- and heat-activated sepiolites, Water res.
SEYHAN, İ., Kaolin, 1972. Bentonit, kil ve tuğla-kiremit toprakları jeolojisi, MTA
yayınları, No:13, 14-17, Ankara, Türkiye.
SHARIFZAHED, M., 2006. Nanotechnology sector report, cronus capital markets
TÜMER, M., 2009. Ekstrüder sistemlerinde basınç kontrolü. ODTU Teknokent.
TÜSİAD, uluslar arası rekabet stratejileri, 2008. Nanoteknoloji ve Türkiye.
TÜSİAD rekabet stratejileri dizisi-11. Yayın no. TÜSİAD-T/2008-11/474
VAN Oss, C.J. and Giese R.F., 1995. Clays and clay minerals.
WILLINBERG, V.D., Willems, D., 2005. (W & W), NRM Nanoroadmap project,
roadmap report on nanoparticles.
WORRAL, W.E., 1986. Clays and ceramic raw materials, Elsevier London.
YAMIK A., Batar T., Demir U., Sayın E., Tatar İ., 2007. Dumlupınar-Yüylük Yöresi
(Kütahya) kaolenlerinin liç yöntemiyle zenginleştirilebilirliğinin araştırılması
XIII. ulusal kil sempozyumu, Isparta.
YALÇIN, T., 2001. Bentonit-su sistemlerinin reolojik ve elektrokinetik özellikleri
üzerine yüzey aktif maddelerinin etkisi, Yüksek lisans tezi, İ.T.Ü. Fen
bilimleri enstitüsü, İstanbul.
55
ÖZGEÇMİŞ
1984 yılında Adana’da doğdu. 2002 yılında girdiği Çukurova Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümünden 2006 yılında mezun oldu. Aynı yıl
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı’nda yüksek
lisans öğrenimine başladı. 2007 yılından itibaren Advansa Polyester fabrikasında
işletme uzmanı olarak görev yapmaktadır.