d tÖr - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, kubeys dağı eteklerine yerleşirler. ve keremli...

13
1

Upload: others

Post on 19-Aug-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

1

Page 2: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Sevgili arkadaşlar, derginiz Beyza adım adım kendini yeniliyor.

Bunu sayfalarımızda görebilir, hissedebilirsiniz. Yazı ve çizgi kadromuza yeni isimler ekledik. Daha doğrusu, çocuk der-giciliğinde isim yapmış isimleri, kadromuza kattık.Kim mi bunlar:

Uzun zamandır çocuk dergisinde kalemiyle yazı yazan, sesiyle radyoda program yapan Fatma Beyza Tütüncüoğlu ablanız.Yine hem yazı hem de programlarıyla adından söz ettiren Ayşegül Aka-kuş ablanız.Çizgisiyle yıllardır fırçasını konuşturan Ahmet Çakıl ağabeyiniz.

Şiiriyle satırları konuşturan Bestami Yazgan hocamızın tatlı terennüm-lerini de sayfalarınızda göreceksiniz.Yine çocuk sayfalarının tanınan isimlerinden Yusuf Dursun ağabeyiniz de bu sayfalarda size kalemiyle sizi selamlayacak.Derginiz Beyza, çizgileriyle de kendini yeniliyor, sizin için en iyisini yap-maya çalışıyor.

Siz de çalışmalarınızı internet veya posta aracılığıyla bize gönderebilir-siniz. Özellikle görüş ve düşüncelerinizi hatta önerilerinizi bekliyoruz. Çünkü bu dergi sizin. Gözlerinizdeki nur hiç sönmesin.Allah’a emanet olun.

D RÖİTEbakalım bu ay neler var

04

08

14

19

06

12

16

HACILARA BAYRAM HEDİYESİ

MİNİ TEST

EĞLENCELİ BULMACA

EŞEK ATLA GİDİYOR

BİZİM MAHALLE

ALİŞ

RAHMET DAMLALARI

2 3

Page 3: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Evde bir telaş bir telaş. Kurban bayramına iki gün kaldı ya, annem ve anannem “Yok bayram alışverişi idi, yok bayram temizliği idi” diye yoruldular.Ben de boş oturmadım elimden geldiğince yardım ettim elbet. Şimdi de birlikte televiz-yonda Kâbe'yi tavaf eden hacıları izliyoruz. Ne kadar kalabalık! Hac önemli bir görev olsa gerek. Ananem ne zaman 'Kâbe' sözü duysa gözleri nemlenir. Elinde ne varsa bırakır. Ellerini açar ve “Yüce Allah'ım. Bana tekrar o mübarek yerleri görmeyi nasip et” der. “Ne kadar da kalabalık”dedim.“Eee milyonlarca Müslüman hac vazifelerini yerine getirmeye çalışıyor yavrum” dedi ana-nem. “Bu görevi yerine getirmek için Mekke'ye gitmek Kâbe'de olmak gerek.” Tam ben Kâbe'yi ve haccı soracaktım ki, sanki bilmiş gibi anlatmaya başladı. “Kâbe'yi Allah'ın emriyle Hz. Âdem inşa etti biliyorsun. O günden bu güne o mübarek ev inananlarla dolup taşmış. Güzel dinimizin beş şartından birisi de hac etmek. Tabii diğer ibadetlere göre biraz daha zor ama Rabbim kolaylığını veriyor. Orada tartışmak, kalp kır-mak, kavga etmek de yasak. Ama bir görsen yavrucuğum bir baktım her renkten insanlar var. Kimisinin gözleri çekik boyları kısa, kimisinin rengi siyah boyları upuzun, kimisi sarışın.

Hepimiz tek bir yöne, tek bir Rab'be ibadet ediyoruz. Bu öyle güzel bir his ki gidip de yaşa-mak lazım.”Yine gözleri yaşardı ninemin. İki damla yaş süzüldü yanaklarına…“Ama anane ben seni üzmek için sormuyorum ki, hemencik de gözlerin yaşarıyor” dedim. Ben ananemi çok severim. Onun üzülmesini de hiç istemem.“Ben üzüldüğüme mi ağlıyorum şaşkın” dedi bana. “Özledim de ondan. Dur nerede kaldık şim-di?”“Her renkten Müslüman var diyordun.”“Tamam tamam. Bir de mükâfatı çok büyük. Peygamber Efendimiz: 'Kim Allah için hacceder de hac esnasında kötü sözlerden ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa annesinin onu doğurdu-ğu günkü gibi(günahlarından arınmış olarak) hacdan döner,' buyurmuşlar.”“Vaaaay” dedim. “Allah hacılara bayram hediyesi veriyor sanki. Harika bir şey bu ananne.”“Elbet öyle. Güzel olmaz mı? Allah bu güzel ibadeti yapma niyetine girenlere nasip etsin ca-nım yavrum.” “Anannem öyle bir anlattı ki ben de bir an önce gitmek istedim. Hem hacca gitmenin yaşı yok. Ellerimi açıp dua ettim, “Allah bana da isteyen herkese de nasip etsin” dedim.

Fatma Beyza TÜTÜNCÜOĞLU

HACILARA BAYRAM HEDİYESİ

4 5

Page 4: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

6 7

Page 5: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

1) Aşağıdakilerden hangisi dini bayramlarımızdan değildir?a) Ramazan Bayramıb) 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıc) Kurban Bayramı

2) Hangi iki rengi karıştırırsak yeşili buluruz?a) Mor - mavib) Açık yeşil - koyu yeşilc) Mavi - sarı

3) Yaşadığı çoğu olay fıkralaştırılmış ve Akşehirli olduğu bilinen bilge adam kimdir?a) Evliya Çelebib) Nasreddin Hocac) Hz. Mevlana

4) Gökyüzünden ilk Kurban’ın indirilişine vesile olan peygamber kimdir? a) Hz. İsa (a.s.)b) Hz. İsmail (a.s.) c) Hz. Muhammed (a.s.v.)

5) Aşağıdakilerden hangi bayram diğerlerinden daha uzun süreli kutlanır?a) Ramazan Bayramıb) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıc) Kurban Bayramı

6) Bayramlarda el öpen çocuklara verilen paraya ne ad verilir?a) Haraçb) Vergi c) Harçlık

7) İstanbul'u fetheden yüce kumandan kimdir?a) Fatih Terimb) Fatih Sultan Mehmet Hanc) Yavuz Sultan Selim Han

8) Hangisi dini bayramlarımızdandır? a) Bahar Bayramıb) Ramazan Bayramıc) 23 Nisan Ulusal, Egemenlik ve Çocuk Bayramı

9) Gemilerin yolcu indirip bindirmek için durdukları yere ne denir?a) Durakb) İstasyonc) Liman

10) Kurban Bayramında aşağıdaki hayvanlardan hangisi Allah rızası için kurban edilir?a) Koç b) Horozc) Keklik

11) Yolda yürürken para bulduğunuzda, aşağıdakilerden hangisini yapmak en doğ-ru davranış olur?a) Hemen cebime atarım.b) Bir arkadaşımla paylaşırım.c) Etrafıma bakar kimin düşürdüğünü anlamaya çalışırım.

Ayşegül AKAKUŞ

MİNİTEST

8 9

Page 6: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Papağanlar ayakları kısa ve ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört parmağa sahiptir. Ön parmakların dipleri kısa bir zarla bir-birine bağlıdır. Arkaya yönelik birinci ve dördüncü parmak geri-den kavrar ve gaganın yardımı ile çeviklikle tırmanabilir. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden do-layı en iyi tırmanıcı kuşlar olarak kabul edilirler.Kalın ve kıvrık üst gaga hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kır-mada tabla vazifesi görür. Dil, kalın ve etlidir. Aynı zamanda do-kunma organı görevini de yapar. Papağanların kanatları nispeten kı-sadır. Bununla beraber, Yeni Zelanda papağanı hariç hepsi iyi uçu-cudur. Genelde çift veya grup halinde çığlık çığlığa uçarlar. Sürü-ler halinde seyahat ederler. Beslenirken veya dinlenirken çok sa-kindirler. Yeşil renklileri o kadar iyi ortama uyum sağlar ki, çoğu zaman fark edilmezler. Tüyleri yeşil hakim olmak üzere kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olabilir. Papağanın konuşma özelliği fazla olmasından , insanların dediğini tekrarlayan kuş türüdür.Papağanlar, çok kuvvetli hafızaları sayesinde öğrendikleri sözcük-leri anlamlarını bilmeden tekrar ederler. Allah onlara böyle bir ka-biliyet vermiştir. En tanınmış konuşan türü jako'dur. Erkekler di-şilerden daha iyi konuşur. Ama eğitimleri sabır ister.

(HAYVANLARI SEVELİM)

RENKLİ VE KONUŞAN HAYVAN: PAPAĞAN

Kâbe'nin unutulduğu yıllardan birindi, Hz. İbrahim Hacer validemizi ve oğlu İsmail'i alır, söz konusu vadiye getirir:“Sizi burada bırakmakla emrolundum” der ve döner. Hacer Hatun büyük bir tevekkül-le emre boyun eğer, “Olsun Rabbim bize yeter” der.Yanlarında bir kırba su ve üç beş hurmaları vardır. Üstelik şirin İsmail henüz bebek-tir.Hacer validemiz bir şeyler bulabilmek ümidi ile önce Safa tepesine çıkar. Bir ağaç, bir kuru ot bile yoktur.Sonra Merve tepesine gider. Hacer validemiz, dönüşünde oğlunu bulamaz. Büyük bir telaşla tekrar Safa ve Merve tepeleri arasında 7 zor koşu yapar. Sonra tatlı bir ses işitir. Karşısında ay misali Cebrail aleyhisselam görünür. Bu şaşkınlıkta Hacer valide-miz oğlunu fark eder. Şirin bebeğin ayakları dibinde berrak bir suyun kaynadığını gö-rür ve biriktirmek ister. Bir yandan suyu perdelemeye çalışır. Biryandan da kabını toprağa yapıştırır. Tarifsiz bir telaşla “Zem” (dur) der. Hatta haykırır “Zem!... Zem!..” Cebrail aleyhisselam tebessüm eder, “Bırak aksın” der. Bu su daima akar ve asla tükenmez.Zemzem, sadece susuzları kandırmaz, açları da doyurur, dertlere derman olur. Bu su bir süre sonra göçebe kavimlerin dikkatini çeker. Nitekim Cürhümiler, Hacer valide-mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler.

(TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

KÂBE VE MEKKE

10 11

Page 7: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

ALİŞ

12 13

Page 8: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

14 15

Page 9: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Hayatımızın bir parçası olan yağmurun yağıp yağmamasıyla bizim davranışlarımız ara-sında çok yakın bir ilgi bulunduğunu biliyor muydunuz?Gelin birlikte düşünelim:Bir defa, nimetin değeri, yokluğunda daha iyi anlaşılır. Karanlık olmasa aydınlığın, aç-lık olmasa tokluğun kıymetini anlayamayız. İşte, eğer kuraklık varsa, bu bize yağmu-run ne kadar değerli bir nimet olduğunu anlatır.İkincisi: Kuraklık, Allah’ı tanımayan veya tanıdığı halde emirlerini dinlemeyen insanları uyarmak için bir cezadır. Bu yüzden, kuraklık gibi bir felakete uğradığımız zaman ken-dimize sormalıyız. Acaba hangi davranışımızla bu manevi tokata hak kazandık?Tarih bu gibi ibretlerle doludur. Kur’an bize Allah’a isyan ettikleri için kuraklıkla veya şiddetli fırtınalarla cezalandırılan milletlerden haber verir. Mesela Ad milleti bunlar-dan biridir. Bu millet, us ve yağmurun bol olduğu yemyeşil bahçelerle çevrili bereket-li topraklarda yaşıyordu. İnsanlar çok zengin ve güçlüydüler.Ancak bunca nimetin değerini bilip Allah’a şükretmek yerine, zamanla putlara tapma-ya başladılar. Kurdukları köşklerde ahlaksız bir hayat sürer oldular. Burun üzerine Al-

lah onları kuraklıkla cezalandırdı. Yem yeşil ve bereketli topraklar çatır çatır kurudu. Hayvanlar telef oldu. Bu durum üç yıl kadar sürdü.Bu arada Hz. Hud Peygamber onları durmaksızın ikaz ediyor ve şöyle diyordu:“Rabbinizden af dileyin. Tevbe edin ki, gökten üzerinize bol bol yağmur indirsin ve kuvvetinize kuvvet katarak sizi çoğaltsın. Günahınızda ısrar edip de imandan yüz çe-virmeyin.”Bu şefkat dolu ikazları dinlemeyen insanlar aksine Hz. Hud’u alaya aldılar. Hatta öl-dürmeye kalktılar Bunun üzerine “sarsar” denilen şiddetli bir rüzgar ile yerden yere çarpılıp helak edildiler.Evet, biz günahlarımız yüzünden Ad milleti gibi yok edilmiyoruz. Ama günahlarımızın fazlalaştığı zamanlarda yağmursuzlukla cezalandırılıyoruz.Bu yüzden bize düşen, günahlardan sakınmanın yanında, iyilikleri arttırmak olmalı. Çünkü Peygamberimiz, yapılan iyiliklerin belaları def ettiğini söylemiştir. İyiliklerin en büyüğü ise, insanlara Allah’ı tanıtmak ve onlara iyi insan olmanın yolları göstermek-tir.

RAHMET DAMLALARI: YAĞMUR

16 17

Page 10: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Polen: arıların çiçeklerin or-

tasında bulunan tozları-nı, larvaları ve ana arıyı besle-

mek için arka ayaklarına özel bir salgı ile toplayarak, kovanın önünde bulunan polen

tuzağı denilen kutulara bıraktıkları maddedir. Bu tozlar kurtularak hazır hale getirilir.

Polen harika besinlerin en üstünüdür. Bütün vitaminler, yağ, protein, şeker, mineral, doğal hormon gibi maddeler bulunur. Ayrıca

27 çeşit madensel tuz ile 22 çeşit amino, asidi yanında: A, B, B1, B2, B3, B5 vitaminleri ihtiva eder. Başta kanser olmak üzere, kalp-damar ve karaciğer,

romatizma, sedef egzama, sicilce, saç dökülmesi, cilt lekeleri, göz astım, bronşit, ülser, basur, felç, kansızlık, beyin, ruhun ve sinir hastalıklarında; çocuk gelişiminde

beyin ve vücut yorgunluklarında kullanıldığı gibi; zayıflık, şişmanlık, kabızlık-ishal gibi birbirine zıt olan hastalıklarda da kullanılır.

Kandaki alyuvar sayısını yüzde 25 ve nemoglobini yüzde 15 oranında arttırır. Günde bir çay kaşığı, süt, çay, kahve ile birlikte yahut çiğneyerek doğrudan doğruya alınabilir.

Allah bize bu güzel nimeti verdiyse, bizim yapabileceğimiz elbette bu nimet karşısında O'na teşekkür etmektir.

POLEN HARİKA BİR İLAÇTIR

Bir gün Nasreddin Hoca,Eşeğine binmişti.O gün olan bitenden,Oldukça sevinmişti. Yolda giderken böyle,Rastlamış ona biri,Kendini çok beğenmişTepesinde kibiri. Alaycı bir edayla,Hoca'ya dik dik bakmış.Maksadı sohbet değil,Maskaralık yapmakmış. Sonra bindiği atı, Hoca'ya doğru sürmüşHem de kabadayıca,Öhü öhö! Öksürmüş. O an utanmaz adam,Hoca'ya şöyle diyor;“Behey Hoca Efendi,Eşek nasıl gidiyor?” Hocamız, deh çüş deyip,Durdurmuş eşeğini. Bu kibirli adama,Demiş diyeceğini: “Eşek dedin, değil mi?Şükür aklım eriyor.Görüyor cümle âlem,Eşek, atla gidiyor!”

EŞEK ATLA GİDİYOR

18 19

Page 11: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Peygamberimiz namaza duruyordu. Yanında küçük bir çocuk vardı. Peygamberimize saygısızlık olmasın diye epeyce gerisinde durmuştu. Peygamberimiz imam, kendisi de cemaat olacak, birlikte namaz kılacaklardı. Peygamberimiz hafifçe saçından tutarak sağına çekti. Böylece cemaat tek kişi olunca imamın hemen sağında durmasını hatır-lattı.İşte bu genç Peygamberimizin amcası Abbas’ın oğlu Abdullah’tı. Abdullah bu sıralar-da on-on bir yaşlarında bulunuyordu. Peygamberimizin Medine’ye hicretinden bir sene önce Mekke’de dünyaya gelmişti.Küçük yaşta bulunmasına rağmen, zeki, efendi ve çalışkan bir genç olduğundan Pey-gamberimiz kendisine özel bir alaka duyuyordu. Peygamberimizi hanımı Hz. Meymune teyzesi olduğundan, Peygamberimizin evine rahatlıkla girip çıkabiliyordu.Peygamberimiz Hz. Abdullah’ı yetiştiriyor, terbiye ediyor, her seferinde yeni bir şey öğretiyordu. Zaten Peygamberimizin onu eğitmesi yeni doğduğu günlerde başlamış-tı Abdullah dünyaya gelince, babası aldı onu Peygamberimize götürdü. Peygamberimiz küçük Abdullah’ı kucağına aldı. Ağzına bir parça hurma ezmesi koydu ve sonra şu du-ayı yaptı:“Allah’ım, onu din ilminde üstün kıl ve kitabını öğret.”

Abdullah bu dua bereketiyle artık ilim yolunun meraklı bir yolcusu oldu. Hocası ve öğ-retmeni Peygamberimizdi. İlk dini eğitimi, bilgiyi ve tatbikatı bizzat Peygamberimiz-den öğrendi.Abdullah bazen geceleri de Peygamberimizle birlikte kalır ve ibadet ederdi. Yine bir gece kalmıştı. Peygamberimizin abdest suyunu hazırladı. Abdest alışını seyretti. Böy-lece abdesti Peygamberimizden görerek öğrendi. Daha sonra namaz kılışına da dikkat etti. Eksiksiz olarak namazı da öğrendi.Bu çalışkan talebesine iltifatta bulunan Peygamberimiz zaman zaman dua ederek ma-nen desteklerdi. Peygamberimizin duası hemen kabul olurdu. Çünkü Allah onun isteklerini geri çevirmez, hemen verirdi. Bir gün elini Abdullah’ın göğsüne koyarak şöyle dua etti: “Allah’ım insanoğluna ihsan ettiğin her ilim ve her hikmet bu güzel göğüste toplansın.”Abdullah okumaya, yazmaya ve her gün yeni yeni şeyler öğrenmeye çok merak sarmış-tı. 13 yaşına geldiğinde Kur’an’ın büyük bir kısmını ezerine almıştı. 15 yaşına geline de Kur’an-ı Kerimin tamamını hafızasına aldı.Peygamberimiz dünyasını değiştiğinde Abdullah 13 yaşındaydı. Bu kadar genç yaşta olmasına rağmen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi Sahabilerin, büyüklerinin yer aldığı ilim meclislerine katılırdı. Onlardan istifade eder. Bir mesele olunca kendi-sinin de görüşü alınırdı.Tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini ilimlerde parmakla gösteriliyordu. Sahabiler kendisine “Kur’an tercümanı, hadis denizi” diyorlardı.Hz. Abdullah Halife Hz. Osman döneminde dini hususlarda kendisine yöneltilen soru-lara cevap veriyor, Müslümanların dini meselelerini hallediyordu.Hz. Abdullah Kur’an tefsiri hususunda en güvenilir kaynaktı. Bugün birçok ayet ve sure onun verdiği bilgilere göre açıklanmaktadır.68 sene ömür süren Hz. Abdullah geride yetişmiş birçok alim bıraktı. Onun yetiştir-diği talebeler İslami ilimlerin gelişmesine büyük yardım etti. Allah ondan razı olsun.

KUR’AN TERCÜMANI VE HADİS DENİZİ: HZ. ABDULLAH

ÇOÇUKSAHABİLER

20 21

Page 12: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

Ecmel Müjgan - şerif huzeyfe-

mübeccel Coşkunasel yağmur

ümit yaşar

azra akın

züleyha çalışkan

beyza albüm

emir aşıkhatice köse

fatma zehza köse

elif çapacıoğlu

22 23

Page 13: D TÖR - beyzacocuk.net · mizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adı-na da Mekke derler. (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE)

HAYDİ BOYAYALIM

24