d‹n kÜltÜrÜ ve ahlak b‹lg‹s‹ - pdf kitap...
TRANSCRIPT
ORTAÖ⁄RET‹M
D‹N KÜLTÜRÜ VEAHLAK B‹LG‹S‹
9
YazarlarBayram GÜLEÇGüler GÜLEÇZekai TAfiIN
Akay Cad. Nu.: 10/6tel.: (0312) 419 01 75 (pbx)belgeç: (0312) 425 73 99
Bakanl›klar – ANKARA
Millî E¤itim Bakanl›¤› Talim ve Terbiye Kurulu Baflkanl›¤›n›n 20.12.2009 tarihve 318 say›l› kurul karar› ile 2010-2011 ö¤retim y›l›ndan itibaren 5 (Befl) y›lsüre ile DDeerrss KKiittaabb›› olarak kabul edilmifltir.
EEDD‹‹TTÖÖRRAli Fuat ÖZBEK
DD‹‹LL UUZZMMAANNIIP›nar DEM‹RER‹DEN ÇALIfi
GGÖÖRRSSEELL TTAASSAARRIIMMCCII‹smail ONURLUER
PPRROOGGRRAAMM GGEELL‹‹fifiTT‹‹RRMMEE UUZZMMAANNIIGöksan BAY‹S
ÖÖLLÇÇMMEE VVEE DDEE⁄⁄EERRLLEENNDD‹‹RRMMEE UUZZMMAANNIIBurcu ÇAL
RREEHHBBEERRLL‹‹KK //GGEELL‹‹fifi‹‹MM UUZZMMAANNIIMustafa KARA
ISBN 978 - 9944 - 943 - 81 - 9
ANKARA, 2014
BBaasskk››,, CCiilltt
ÖÖZZGGÜÜNN MMAATTBBAAAACCIILLIIKK SSAANNAAYY‹‹‹‹ VVEE TT‹‹CCAARREETT AA..fifi..
Ankara - Polatl› Kara Yolu 52. km Özgün Grup Sitesi
Temelli / Sincan - ANKARA
tel.: (312) 645 19 10 (Pbx) • belgeç: (312) 645 19 19
Her hakk› sakl›d›r ve Bilim ve Kültür Yay›nlar› Limited fiirketine aittir. ‹çindeki flekil,yaz›, resim ve grafikler yay›nevinin izni olmadan al›namaz; fotokopi, teksir, film fleklindeve baflka hiçbir flekilde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve yay›mlanamaz.
Korkma, sönmez bu flafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.O benim milletimin y›ld›z›d›r, parlayacak;O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olay›m, çehreni ey nazl› hilâl!Kahraman ›rk›ma bir gül! Ne bu fliddet, bu celâl?Sana olmaz dökülen kanlar›m›z sonra helâl...Hakk›d›r, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaflad›m, hür yaflar›m.Hangi ç›lg›n bana zincir vuracakm›fl? fiaflar›m!Kükremifl sel gibiyim, bendimi çi¤ner, aflar›m.Y›rtar›m da¤lar›, enginlere s›¤mam, taflar›m.
Garb›n âfâk›n› sarm›flsa çelik z›rhl› duvar,Benim iman dolu gö¤süm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma! Nas›l böyle bir iman› bo¤ar,“Medeniyet!” dedi¤in tek difli kalm›fl canavar?
Arkadafl! Yurduma alçaklar› u¤ratma, sak›n.Siper et gövdeni, dursun bu hayâs›zca ak›n.Do¤acakt›r sana va’detti¤i günler Hakk’›n...Kim bilir, belki yar›n, belki yar›ndan da yak›n.
Bast›¤›n yerleri “toprak!” diyerek geçme, tan›:Düflün alt›ndaki binlerce kefensiz yatan›.Sen flehit o¤lusun, incitme, yaz›kt›r, atan›:Verme, dünyalar› alsan da, bu cennet vatan›.
Kim bu cennet vatan›n u¤runa olmaz ki fedâ?fiühedâ f›flk›racak topra¤› s›ksan, flühedâ!Cân›, cânân›, bütün var›m› als›n da Huda,Etmesin tek vatan›mdan beni dünyada cüdâ.
Ruhumun senden, ‹lâhi, fludur ancak emeli:De¤mesin mabedimin gö¤süne nãmahrem eli.Bu ezanlar -ki flahadetleri dinin temeli-Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- tafl›m,Her cerîhamdan, ‹lâhi, boflan›p kanl› yafl›m,F›flk›r›r ruh-› mücerred gibi yerden na’fl›m;O zaman yükselerek arfla de¤er belki bafl›m.
Dalgalan sen de flafaklar gibi ey flanl› hilâl!Olsun art›k dökülen kanlar›m›n hepsi helâl.Ebediyen sana yok, ›rk›ma yok izmihlâl:Hakk›d›r, hür yaflam›fl, bayra¤›m›n hürriyet;Hakk›d›r, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
MMeehhmmeett ÂÂkkiiff EERRSSOOYY
‹ST‹KLÂL MARfiI
ATATÜRK’ÜN GENÇL‹⁄E H‹TABES‹
Ey Türk gençli¤i! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhu-riyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel,senin, en k›ymetli hazinendir. ‹stikbalde dahi, seni, bu hazineden,mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahlar›n olacakt›r. Birgün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düflersen, vazife-ye at›lmak için, içinde bulunaca¤›n vaziyetin imkân ve fleraitinidüflünmeyeceksin! Bu imkân ve flerait, çok nâmüsait bir mahiyettetezahür edebilir. ‹stiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düflmanlar,bütün dünyada emsali görülmemifl bir galibiyetin mümessili olabi-lirler. Cebren ve hile ile aziz vatan›n, bütün kaleleri zapt edilmifl, bütüntersanelerine girilmifl, bütün ordular› da¤›t›lm›fl ve memleketin herköflesi bilfiil iflgal edilmifl olabilir. Bütün bu fleraitten daha elîm vedaha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahipolanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ h›yanet içinde bulunabilirler. Hattâbu iktidar sahipleri flahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emel-leriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtapdüflmüfl olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâd›! ‹flte, bu ahval ve flerait içinde dahi,vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmakt›r! Muhtaç oldu¤unkudret, damarlar›ndaki asîl kanda, mevcuttur!
Mustafa Kemal ATATÜRK(1881 - 1938)
6 ‹çindekiler
‹‹ÇÇ‹‹NNDDEEKK‹‹LLEERRÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: ‹‹NNAANNÇÇ11.. ÜÜNN‹‹TTEE:: ‹‹NNSSAANN VVEE DD‹‹NN SSaayyffaa NNuu..
1. ‹nsan›n Evrendeki Konumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .9
2. ‹nsan›n Do¤as› ve Din . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .11
3. Dinin ‹nsan Hayat›ndaki Yeri ve Önemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12
4. ‹nanman›n Çeflitli Biçimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .14
4.1. Tek Tanr›c›l›k (Monoteizm) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .15
4.2. Çok Tanr›c›l›k (Politeizm) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .16
4.3. Tanr›tan›mazl›k (Ateizm) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .17
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .19
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: ‹‹BBAADDEETT 22.. ÜÜNN‹‹TTEE:: TTEEMM‹‹ZZLL‹‹KK VVEE ‹‹BBAADDEETT
1. ‹badetin Anlam› ve Kapsam› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .20
2. Niçin ‹badet Edilir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .22
3. ‹badet-Temizlik ‹liflkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23
3.1. Beden Temizli¤i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .26
3.2. Gusül . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .26
3.3. Abdest . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .26
3.4. Teyemmüm . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .28
3.5. Mekân ve Çevre Temizli¤i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .30
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .33
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: HHZZ.. MMUUHHAAMMMMEEDD ((SS..AA..VV..))33.. ÜÜNN‹‹TTEE:: HHZZ.. MMUUHHAAMMMMEEDD''‹‹NN HHAAYYAATTII
1. Hz. Muhammmed'in Do¤du¤u Ortam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34
2. Hz. Muhammmed'in Do¤umu, Çocuklu¤u ve Gençli¤i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .36
3. Hz. Muhammed'e Vahyin Gelifli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39
4. Hz. Muhammed'in Hicreti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .40
5. Hz. Muhammmed'in Toplumsal Bar›fla Yönelik Etkinlikleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .43
6. Hz. Muhammed'in ‹slam'› Yayma Çabalar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45
7. Veda Hutbesi'nde Evrensel Mesajlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .47
‹çindekiler 7
SSaayyffaa NNuu..
8. Hz. Muhammed'in Vefat› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .48
Okuma Metni: Efl Olarak Hz. Hatice . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .52
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: VVAAHH‹‹YY VVEE AAKKIILL44.. ÜÜNN‹‹TTEE:: KKUURR''AANN VVEE AANNAA KKOONNUULLAARRII
1. ‹slam Dininin Temel Kayna¤›: Kur'an-› Kerim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .53
2. Kur'an-› Kerim'in Tarihi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .54
3. Kur'an'la ‹lgili Baz› Kavramlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .55
3.1. Kur'an'›n ‹ç Düzeni ile ‹lgili Kavramlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .55
3.2. Kur'an'›n Okunmas› ile ‹lgili Kavramlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .57
3.3. Kur'an'›n Anlafl›lmas› ve Yorumlanmas›yla ‹lgili Kavramlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59
4. Kur'an-› Kerim'in Belli Bafll› Konular› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60
4.1. ‹nanç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60
4.2. ‹badet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .61
4.3. Ahlak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .62
5. Kültürümüzde Kur'an'›n Yeri ve Önemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .63
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .66
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: AAHHLLAAKK VVEE DDEE⁄⁄EERRLLEERR55.. ÜÜNN‹‹TTEE:: DDEE⁄⁄EERRLLEERR
1. De¤er Nedir ve Nas›l Oluflur? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67
2. De¤erlerin Oluflumuna Dinin Etkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .68
2.1. Örf ve Âdetlerin Dinle ‹liflkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69
2.2. Ahlaki De¤erlerin Dinle ‹liflkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .70
3. Kiflilik Gelifliminde De¤erlerin Etkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .72
4. Toplumu Birlefltiren Temel De¤erler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .73
4.1. Vatan ve Ülkü Birli¤i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .74
4.2. Bayrak ve ‹stiklâl Marfl› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .75
4.3. Hürriyet ve Ba¤›ms›zl›k . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .76
4.4. ‹nsan Haklar›na Sayg› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .77
4.5. Millî Seciye Kavram› ve Atatürk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .78
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80
8 ‹çindekiler
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: DD‹‹NN VVEE LLAA‹‹KKLL‹‹KK 66.. ÜÜNN‹‹TTEE:: LLAA‹‹KKLL‹‹KK VVEE DD‹‹NN SSaayyffaa NNuu..
1. Din Bireyi Esas Al›r . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81
2. Laikli¤i Do¤uran Nedenler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .83
3. Laik Devlet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .85
4. Laiklik Din ve Vicdan Özgürlü¤ünün Güvencesidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .85
5. Atatürk'ün Laiklik Anlay›fl› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .87
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .88
ÖÖ⁄⁄RREENNMMEE AALLAANNII:: DD‹‹NN,, KKÜÜLLTTÜÜRR VVEE MMEEDDEENN‹‹YYEETT 77.. ÜÜNN‹‹TTEE:: ‹‹SSLLAAMM‹‹YYEETT VVEE TTÜÜRRKKLLEERR
1. Türklerin Müslüman Oluflu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89
2. Türklerde ‹slam Anlay›fl›n›n Oluflmas›nda Etkili Olan fiahsiyetler . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90
2.1. Ebû Hanife . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90
2.2. Maturidi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90
2.3. fiafii . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90
2.4. Eflari . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .91
2.5. Ahmet Yesevi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .91
2.6. Ahi Evran . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .92
2.7. Hac› Bektafl Veli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .92
2.8. Mevlânâ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .93
2.9. Yunus Emre . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .93
2.10. Hac› Bayram Veli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94
3.Türklerin ‹slam Medeniyetine Katk›lar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94
Ünitemizi De¤erlendirelim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .97
SÖZLÜK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .98
KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103
‹nsan ve Din 9
11.. ‹‹nnssaann››nn EEvvrreennddeekkii KKoonnuummuu
Evrendeki canl› ya da cans›z bütün
varl›klar, Allah taraf›ndan yarat›lm›flt›r.
Tüm canl›lar›n farkl› özellikleri oldu¤u
gibi insan›n da kendine özgü yarat›l›fl
özellikleri vard›r. Bu özellikler, insan›
di¤er canl›lardan farkl› ve üstün k›lar.
Kur'an-› Kerim’de, yarat›l›fl› hakk›nda
en genifl bilgi verilen varl›¤›n insan ol-
mas› da bu aç›dan önemlidir. Kur'an'a
göre insan, mükemmel bir biçimde ya-
rat›lm›flt›r. Bu durum, Kur'an'da flöyle
ifade edilmifltir: ““OO ((AAllllaahh)) kkii yyaarraatttt››¤¤››
hheerr flfleeyyii ggüüzzeell yyaappmm››flfl........””1
‹nsan›n varl›¤›na Kur'an perspekti-
finden bak›ld›¤›nda, onun yarat›l›fl›
üzerinde düflünülmesi gerekir. ‹nsan,
Allah taraf›ndan yarat›lm›fl bir varl›kt›r.
Bu ba¤lamda Kur'an'›n temel gayesi,
evrendeki konumunu, yerini ve önemini insana bildirmektir. Yüce Allah; insan›n di¤er insanlarla
ve evrendeki di¤er varl›klarla iliflkisinin nas›l olaca¤›n›, insan›n hangi yolu izleyerek Yarat›c›'n›n
varl›¤›n› bulaca¤›n› ve onun ilim, hikmet ve irade sahibi oldu¤unu nas›l anlayaca¤›n› Kur'an'›n
birçok ayetinde belirtmifltir.2
1. Secde suresi, 7. ayet.
2. ‹nsân suresi, 3. ayet.
Ö⁄RENME ALANI: ‹NANÇ
1. ÜN‹TE‹NSAN VE D‹N
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM
11.. Dinin birey ve toplum aç›s›ndan önemini arafl-t›r›n›z.
22.. ‹nsan›n di¤er varl›klardan ayr›lan yönleri ne-lerdir? Araflt›r›n›z.
33.. ‹nsanlar niçin farkl› din ve inançlara sahiptir?Düflüncelerinizi defterinize yaz›n›z.
RReessiimm 11..11:: Dünya'n›n uzaydan çekilmifl bir foto¤raf›
‹nsan; evrendeki varl›klar içerisinde ak›ll›, irade sahibi ve özgür olarak yarat›lm›flt›r. Bu du-
rum, insana di¤er varl›klardan farkl› bir sorumluluk yüklemektedir. Yarat›l›fl› gere¤i ona yüklenen
bu sorumluluk, yeryüzünde varolufl konumunu kavramak ve bu konuma uygun davranmakt›r.
‹nsan, flerefli bir varl›kt›r. O, evrendeki varl›klar içerisinde ak›l ve irade sahibi olan tek varl›kt›r.
Bundan dolay›d›r ki o, çevresinde olup bitenleri anlar ve de¤erlendirir. ‹radesini kullanarak istekleri-
ne yön verir. Bilinçli davran›fllar sergiler. ‹yiyi kötüden ay›r›r. Elde etti¤i kazan›mlar› konuflarak ve
yazarak baflkalar›na aktar›r. Kültür ve medeniyetler kurar.
Allah, insan› mükemmel bir biçimde yarat›p ona yeryüzünde sorumluluklar yüklemifl, kitaplarve peygamberler göndermifltir. Ona yapmas› gerekenleri göstermifl, evrendeki ço¤u varl›¤› onunemrine vererek onu sorumlu k›lm›flt›r. ‹nsan, bu sorumlulu¤unun gerektirdiklerini bilmeli, akl›n›do¤ru flekilde kullanmal›d›r. Bu da ancak Allah'a itaatle mümkündür. Allah'a itaat etmek ise an-cak insan›n evrendeki konumunun bilincine varmas›yla olacakt›r.
Ayeti Yorumlayal›m
““SSiizziinn yyaarraatt››ll››flfl››nn››zzddaa vvee ((AAllllaahh’’››nn)) yyeerryyüüzzüünnddee yyaayydd››¤¤›› ccaannll››llaarrddaa,, kkeessiinn oollaarraakk iinnaa--nnaann bbiirr ttoopplluumm iiççiinn iibbrreett vveerriiccii iiflflaarreettlleerr vvaarrdd››rr.. ””
(Câsiye suresi, 4. ayet)
Yukar›daki ayeti konu bafll›¤› ile iliflkilendirerek yorumlay›n›z.
RReessiimm 11..22:: Bilgi üretmeye çal›flan insanlar
‹nsan ve Din10
22.. ‹‹nnssaann››nn DDoo¤¤aass›› vvee DDiinn
Din, evrensel bir olgu, insan›n yaflam›yla bafllayan etkin ve sosyolojik bir kurumdur. Dinin do-¤as› ile ilgili bu gerçe¤i, onu kabul edenler kadar reddedenler de itiraf etmek durumunda kalm›fl-lard›r. Tarihin her döneminde ve dünyan›n her yerinde az da olsa dinsiz insana rastlamak müm-kün olmakla birlikte, bugüne kadar bütünüyle dinsiz bir toplumun varl›¤›na tarih flahit olmam›flt›r.Din ile ilgili hak ve bat›l üzerindeki tart›flmalar bir yana b›rak›lacak olursa soyut bir din olgusu, in-san ve evren kadar inkâr edilemez bir gerçektir. Yani insan›n var oldu¤u her yerde evrensel birgerçeklik olarak din de daima var olmufltur.
Yüce Yarat›c›, insan›n do¤as›na onun kendisi ile iliflki kurmas›n› sa¤layacak asil bir duygu yer-
lefltirmifltir. ‹slami kaynaklarda bunun ad›na "f›trat" denir. Kiflinin inanma duygusuna hitap eden din
de Allah'›n insana verdi¤i bu f›trat›n do¤al bir sonucudur. Hz. Peygamber, bu hususu bir hadisinde
flöyle aç›klam›flt›r: ““HHeerr ççooccuukk,, aannccaakk ‹‹ssllaamm ff››ttrraatt›› üüzzeerree ddoo¤¤aarr......””3 Kur'an ise insan›n inanma
yetene¤ini, ““((RReessûûllüümm!!)) SSeenn yyüüzzüünnüü hhaanniiff oollaarraakk ddiinnee,, AAllllaahh,, iinnssaannllaarr›› hhaannggii ff››ttrraatt üüzzeerriinnee yyaa--
rraattmm››flflssaa oonnaa ççeevviirr.. AAllllaahh''››nn yyaarraatt››flfl››nnddaa ddee¤¤iiflflmmee yyookkttuurr……””4 ayetiyle ifade etmifltir. Ünlü düflü-
nür Max Müller (Maks Müller) de, “Din duygusu, insan›n yarat›l›fl›ndan gelen bir olgudur. ‹nsan, ya-
rat›l›fl› itibar›yla her zaman, kendisinin s›¤›naca¤›, dua edip yalvaraca¤› yüce bir varl›¤a inanma
gere¤i duymufltur.”5 sözüyle din duygusunun insan›n do¤as›nda var oldu¤unu vurgulam›flt›r.
RReessiimm 11..33:: ‹nsan›n yararland›¤› nimetlerden baz›lar›
‹nsan ve Din 11
3. Buhari, Cenaiz, 92.4. Rûm suresi, 30. ayet.5. Osman Cilac›, Günümüz Dünya Dinleri, s.20.
‹nsan, bedensel ve fiziksel varl›¤›n› birtak›m iç ve d›fl etkenlerden korumak için nas›l tedbir
almak zorunda ise ruhsal varl›¤›n› korumak için de ayn› flekilde baz› tedbirler almak ve manevi
ihtiyaçlar›n› karfl›lamak durumundad›r. ‹nsan, ruhunun ihtiyac› olan bu manevi doyumu ancak Al-
lah taraf›ndan peygamberleri vas›tas›yla gönderilen ve ilahî dinlerde bulabilir.
‹nsan tek boyutlu bir varl›k de¤ildir. O; fizyolojik ve psikolojik özelliklere sahiptir. ‹nsan›n d›fl
etkilerden korunmak, sa¤l›¤›na dikkat etmek gibi davran›fllar›n›n yan› s›ra yemek yemek, su iç-
mek, di¤er bedensel birtak›m ihtiyaçlar›n› gidermek gibi özellikleri vard›r. Ruhi aç›dan ise onun
sevmek, sevilmek, öfkelenmek, ac› çekmek, gülmek, yaln›zl›k, çaresizlik, korkular, hastal›klar ve
felaketler karfl›s›nda s›¤›n›p yard›m isteyebilece¤i yüce bir varl›¤a inanma duygusu, do¤as› ge-
re¤i hep olagelmifltir.
33.. DDiinniinn ‹‹nnssaann HHaayyaatt››nnddaakkii YYeerrii vvee ÖÖnneemmii
Tarih boyunca süregelmifl evrensel bir olgu olan din, insan› hem içten hem d›fltan kuflatan,
onun düflünce ve davran›fllar›nda kendini gösteren manevi bir disiplindir. En ilkel toplumlarda bi-
le kifli, kendisinin insanüstü güçlerle ba¤lar›n›n bulundu¤unu, ihtiyaçlar› için kendini aflan kudre-
te yönelmesi gerekti¤ini düflünmüfltür.
‹nsanlara dinamik bir yap› kazand›ran, toplumlar›n hayat›n› düzenleyen, fazilet ve hayra yö-
nelten din olgusu, günümüzde her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir realite hâline
gelmifltir. ‹nsan›n Allah'a gönülden ba¤lanmas› onun gücüne güç katar. Çünkü insan; yaln›zl›¤›-
Ayeti Yorumlayal›m““EEyy iinnssaannllaarr!! AAllllaahh’’aa mmuuhhttaaçç oollaann ssiizzssiinniizz,, zzeennggiinn vvee öövvüüllmmeeyyee llaayy››kk oollaann aannccaakk
oodduurr.. ”” (Fât›r suresi, 15. ayet)
Yukar›daki ayeti konu bafll›¤› ile iliflkilendirerek yorumlay›n›z.
‹nsan, kendisinde do¤ufltan var olan inanma e¤ilimini nas›l gelifltirebilir? Ar-kadafllar›n›zla tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
‹nsan ve Din12
Okuyal›m - De¤erlendirelim
“Dünyay› dolafl›n›z; duvars›z, edebiyats›z, kanunsuz, servetsiz flehirler bulacaks›n›z. Fakatmabetsiz, mabutsuz, duas›z, kurbans›z bir tek flehir bulamayacaks›n›z.”
PLUTARKHOS (PLÜTARKOS)
(Osman Cilac›, Günümüz
Dünya Dinleri, s.20)
Yukar›da verilen sözü insan›n dine olan ihtiyac› aç›s›ndan de¤erlendiriniz.
n›, güvensizli¤ini ve çaresizli¤ini ancak dine yönelerek ve Allah'a s›¤›narak giderebilir. ‹nsan›n
yarat›c›s›na yapt›¤› dua, niyaz ve yalvarma insan› yüceltir. Allah sevgisi ve korkusu ona güçlü bir
irade ve sa¤lam bir karakter kazand›r›r. Din, insana içgüdülerinin ve madde âleminin esiri olma-
d›¤›n› hat›rlat›r. Sa¤lam bir dinî inanca sahip kifli, bencil duygular›na, canl› ve cans›z varl›klara
de¤il, yaln›z her fleyin yarat›c›s› ve sahibi olan Allah'a boyun e¤er. Din, insan› karamsarl›ktan ve
ümitsizlikten kurtar›r. Kifliye iyimserlik ve kararl›l›k kazand›r›r.
Din, bireyleri kutsal duygu etraf›nda birlefltirerek toplumlar›n iyi ve güzel ideallerle yükseltil-mesinde önemli rol oynar. Ayn› zamanda din, insanlara do¤ru ve ahlaki bir yön veren, beflerî ka-nun ve nizamlar›n ulaflamad›¤› yerlerde onlara iyilik ve dürüstlü¤ü telkin ederek insanlar› kötü-lüklerden al›koyan bir hayat biçimidir. Bir toplumda dinî inanc›n zay›flamas›; ahlaki ve hukukisuçlar›n artmas›na, kaosa ve anarfliye yol açar. Çünkü din olmay›nca ahlak›n da yapt›r›m gücükalmaz.
‹nsan›n, sosyal bir varl›k olmas› yan›nda bir de iç dünyas› vard›r. Din, insana yaln›zl›k, çare-sizlik, korkular, kederler, hastal›klar, kay›plar ve felaketler karfl›s›nda ümit, teselli ve güven kay-na¤› olmufltur. Din; ana babaya, büyüklere, devlete, millete sayg› ve ba¤l›l›¤›, küçüklere sevgiyi,di¤er canl›lara karfl› ise ilgi ve sempatiyi gelifltirmifltir.
Medeniyetler tarihi incelendi¤inde, insanl›k âleminin manevi ve düflünsel gelifliminde dinin nekadar genifl bir paya sahip oldu¤u hemen göze çarpmaktad›r. Çünkü genel olarak bütün dinlerinsanlar› çal›flmaya, üretmeye teflvik etmektedir. Hem kendilerine hem de baflkalar›na faydal› ol-maya yönlendirmektedir. ‹nsan, din sayesinde bencillikten kurtulup baflkalar› için fedakârl›ktabulunmay› ö¤renmektedir.
RReessiimm 11..44:: Sultan Ahmet Camii, ‹stanbul
‹nsan ve Din 13
Din, insan›n toplumsal hayatta üretti¤i ve ortaya koydu¤u eserlerde de kendini gösterir. Mi-
mari yap›larda estetik, plastik ve edebî sanat eserlerinde dinin etkisi hemen görülür. Ayr›ca kifli
ve yer isimlerinde; örf, âdet ve geleneklerde; hukuki, siyasi, sosyal, kültürel, askerî, ikdisadi
alanlarda hep dinî motifler, deyimler, anlay›fllar göze çarpar. ‹nsan hayat›nda dinî de¤erlerin ve
dinî anlay›fllar›n olmad›¤› hiçbir gün yoktur. Bu durum, dinin insan hayat› için ne kadar büyük bir
öneme sahip oldu¤unu göstermektedir.
44.. ‹‹nnaannmmaann››nn ÇÇeeflfliittllii BBiiççiimmlleerrii
‹nsan, yarat›l›fl›ndan bugüne kadar her za-man ve her yerde yüce ve kudretli bir varl›¤as›¤›nma, ondan yard›m dileme ihtiyac› duymufl-tur. Yüce Allah, insan› yeryüzünde seçkin birvarl›k olarak yaratm›fl, onu çeflitli yetenek veduygularla donatm›flt›r.
‹nsan, yarat›l›fl› gere¤i çevresinde gördü¤ü
varl›klar ve olaylar üzerinde düflünme ihtiyac›
duymufltur. Evrende hiçbir fleyin kendili¤inden
olmad›¤›n›, en küçük bir cismin bile yarat›c›s›-
n›n bulundu¤unu bilen insan, evrenin yüce bir
güç taraf›ndan yarat›ld›¤›n› ve bir düzen içeri-
sinde sürdürüldü¤ünü düflünmüfltür.
‹nanman›n bir sonucu olarak din, insanl›k tarihinin bütün dönemlerinde var olan ve insanlar›
kutsal duygu, ortak bilinç etraf›nda birlefltiren en büyük unsur olmufltur. Dine bir inanma biçimi
olarak bakt›¤›m›zda, tarih boyunca karfl›m›za farkl› inanç biçimleri ç›kar.
Din, afla¤›daki sorulara cevap verebilmemizde bi-
ze nas›l yard›mc› olur? Tart›fl›n›z.
• Bu dünyaya neden geldim?
• Bu dünyada ne yapmal›y›m?
• Hayattaki hedeflerim neler olmal›d›r?
Tart›flal›m
"Akl› bafl›nda bir insan, dinsiz yaflayamaz."
TOLSTOY
(Ali Ünlü, Vecizeler, Parolalar, Ö¤ütler, s. 11)
‹nsan ve Din14
RReessiimm 11..55:: Kaplan Manast›r› / Çin
44..11.. TTeekk TTaannrr››cc››ll››kk ((MMoonnootteeiizzmm))
Monoteizm tek tanr› inanc› demektir. Tanr›n›n varl›¤› ve birli¤ini savunup efli ve benzeri bu-
lunmad›¤›na inanma biçimidir.
Monoteizmde tanr›, din gönderen ve
sadece kendine ibadet edilen bir yarat›c›-
d›r. Ona ait s›fatlar baflkas›na yak›flt›r›la-
maz.
Monoteizmin ‹slam düflüncesindeki
karfl›l›¤› ise tevhittir. Tevhit inanc›na göre
evreni ve içindeki her fleyi yaratan, onlar›
yaflatan Allah't›r. Allah, mutlak güç ve
kudret sahibidir. O, sonsuz bilgisi ve gü-
cüyle evrendeki her fleye hükmeden bir
ilaht›r. Hz. Âdem'den, Hz. Muhammed'e
kadar gönderilen bütün peygamberler, in-
sanlar› tek tanr› inanc›n› benimsemeye
ça¤›rm›fllard›r.
Kur'an-› Kerim'in üzerinde en çok dur-
du¤u konu tevhittir. Kur'an'a göre evrenin
yarat›c›s› olan Yüce Allah'›n varl›¤›n› ve
birli¤ini gere¤i gibi kavrayamayan, ona
ibadet etmeyen insan büyük bir yanl›fll›k
RReessiimm 11..66:: Kubbetüs Sahra / Kudüs
‹nsan ve Din 15
RReessiimm 11..77:: St. Antuan Kilisesi / ‹stanbul
içerisindedir. Böyle bir kifli, Allah d›fl›ndaki varl›klara "tanr›" diye yönelebilir, bunlara ibadet edebi-
lir. Kur'an-› Kerim, bu insanlar› uyar›r ve onlar› evrenin yarat›c›s› olan tek Allah'a inanmaya ça¤›-
r›r. Kutsal Kitab›m›z Kur'an'da, bu hususla ilgili bir ayette flöyle buyrulur: ""SSiizziinn iillaahh››nn››zz,, yyaallnn››zzccaa
kkeennddiissiinnddeenn bbaaflflkkaa ttaannrr›› oollmmaayyaann AAllllaahh''tt››rr.. OOnnuunn iillmmii hheerr flfleeyyii kkuuflflaattmm››flfltt››rr..""6
44..22.. ÇÇookk TTaannrr››cc››ll››kk ((PPoolliitteeiizzmm))
Tanr›lar ya da tanr›sal güçlerin birden çok oldu¤unu kabul eden bir inanma biçimidir. Politeizmde
yüce tanr› ve tanr›lar bulunmaktad›r. Yüce tanr› hükmeder veya daha afla¤› derecede bulunan tanr›-
lar› yönetir. O yükseklerdedir, izah edilemez, insanlar›n ve her fleyin yarat›c›s›d›r. Ona ancak büyük
felaketlerde baflvurulur, dua edilir. Hinduizm ve fiintoizm çok tanr›c› bir anlay›fla sahiptir.
Özellikle eski ça¤larda politeist anlay›fl çok yayg›nd›. ‹slam öncesi Arap Yar›madas›'nda dapoliteizmin örneklerine s›kça rastlan›r. Seyahate ç›kacaklar› zaman un ve helvadan putlar yap›pzor durumda kald›klar›nda onlar›n yard›m›n› talep eden, ac›kt›klar› zaman da bu putlar› yiyen in-sanlar›n menk›beleri günümüze kadar gelmifltir.
‹slam dininde politeizm, flirk (baflka bir varl›¤› Allah'la eflit tutmak) olarak kabul edilir.Kur'an'da, flirk s›k s›k yerilirken Allah'›n birli¤i ve tek yarat›c› güç oldu¤u her vesileyle vurgulan-maktad›r. Bu durum, ihlas suresinde flöyle ifade edilmifltir: ““DDee kkii:: OO,, AAllllaahh bbiirrddiirr.. AAllllaahh ssaa--mmeeddddiirr ((HHiiççbbiirr flfleeyyee mmuuhhaaçç oollmmaayyaanndd››rr..)).. OO,, ddoo¤¤uurrmmaamm››flfl vvee ddoo¤¤mmaamm››flfltt››rr.. OOnnuunn hhiiççbbiirrddeennggii yyookkttuurr.. ””7
‹nsanlar›n çok tanr›ya inanmalar›n›n sebepleri sizce neler olabilir? Arkadafllar›n›zlakonuflunuz.
RReessiimm 11..88:: Buda Heykelleri ve Budist Tap›na¤› / Tayvan
‹nsan ve Din16
6. Tâ Hâ suresi, 98. ayet.7. ‹hlâs suresi, 1-4. ayetler.
44..33.. TTaannrr››ttaann››mmaazzll››kk ((AAtteeiizzmm))
‹nanman›n çeflitli biçimlerinden biri de tanr›tan›mazl›k yani ateizmdir. Ateizm, tanr›n›n ve ya-
rat›c› gücün varl›¤›na inanmamakt›r. Ateizm terimi, öncelikle felsefi bir kavram olup tanr› inanc›
karfl›s›nda tepkisel bir düflünceyi dile getiren dünya görüflünün ismidir. Çok yayg›n olmasa da ta-
rih öncesi dönemlerden bugüne dek Karl Marx (Karl Marks), Feuerbach (Feurbah), Nietzsche
(Nice), Jean Paul Sarte (Can Pol Sart) gibi baz› filozoflarca da savunulan, marjinal bir görüfltür.
20. yüzy›l›n ilk yar›s›nda, tarihte hiçbir zaman olmad›¤› kadar yayg›nlaflm›flt›r. Ateizmin günü-
müzde eski gücünden uzaklaflt›¤› ve giderek felsefi dayanaklar›n› yitirmekte oldu¤u söylenebilir.
Ateist düflüncenin ç›k›fl noktas›, üç semavi dinin tanr› anlay›fl›n›n reddedilmesidir. Yorum
farklar›n› bir tarafa b›rak›rsak bu dinlere göre tanr›, özünde ezelî ve ebedî olan, irade ve kiflilik
sahibi, yüce bir varl›kt›r.
Bir ve tek olan Allah inanc›ndan sapmak, günümüzde satanizm ve reenkarnasyon gibi baflka
inanç biçimlerini de ortaya ç›karm›flt›r. Toplumda olumsuz etkilerini gördü¤ümüz bu tür inançlar-
dan olan satanizm, tüm dinlere ve dinlerin ortaya koydu¤u kutsal de¤erlere karfl› olma anlay›fl›n›
benimsemifltir. Bu inanç biçimi, dinin ve dinî olan her fleyin karfl›s›nda yer alm›flt›r.
Satanistlere göre kifli iyi kötü, günah sevap ayr›m› yapmadan her türlü istek ve arzusunu ne
pahas›na olursa olsun yerine getirmelidir. Günah kabul edilen duygu ve davran›fllar benimsen-
meli ve s›n›r tan›madan yaflanmal›d›r. Çünkü fleytan tüm zevklerin sembolüdür. Bütün bu
olumsuzluklar nedeniyle satanizm insanlara ve topluma zarar veren bir ak›md›r.
‹slam, Allah’›n birli¤ine ayk›r› bütün bu inanç biçimlerini redderler. Allah’›n varl›¤›na, birli¤ine,
yarat›c›l›¤›na inanmak, ‹slam inanç esaslar›n›n ve dünyaya bak›fl›n temelidir. ‹lahî dinlerin,
özellikle de ‹slam’›n gelifl nedeni bir ve tek olan Allah inanc›na insanlar› davet etmektir.
Düflünelim - De¤erlendirelim
Yok diyenlere bir sözüm var: Siz bana gerçekten yok olan bir fleyi gösterebilir misiniz ki
"yok"u ispat edebilesiniz? Gösterebilecek olsan›z, zaten o fley yok de¤il, var olur. Göstere-
meyince de yok demeye imkân›n›z kalmaz! Allah'a yok demeniz ayr›ca ispat ediyor ki o, va-
r›n ta kendisi, yokun da yarat›c›s›…
N. Faz›l KISAKÜREK
Allah, kendisini kabul ettirmek için insana yeter derecede bilgi imkân› vermifltir; fakat giz-
li bir varl›¤›n (hele Allah'›n) yoklu¤unu ispat etmek için her fleyi bilmek laz›md›r. Hiç kimse,
bu külli bilgiye sahip oldu¤unu iddia edemez. Allah'a inanmak de¤il, inanmamak insan›n bo-
yunu aflar.
Peyami SAFA
(Ali Ünlü, Vecizeler, Parolalar, Ö¤ütler, s. 24)
‹nsan ve Din 17
‹nsan ve Din
Allah'a inanmak, Allah'›n bir oldu¤una ve bir gaye için kendi gücüyle evreni, evrendeki varl›k-
lar› bir düzen içinde yaratt›¤›na inanmakt›r. Yarat›l›flta bir düzen olmas› ancak Allah'›n birli¤inden
gelir. Çünkü birli¤in olmad›¤› yerde kargafla vard›r. Kur'an'da Allah'›n yaratmas›yla ilgili birçok
ayet vard›r. Bu ayetlerden birinde Yüce Allah flöyle buyurur: ““OO ddaa bbiizziimm RRaabbbb''iimmiizz hheerr flfleeyyee
hhiillkkaattiinnii ((vvaarrll››kk vvee öözzeellllii¤¤iinnii)) vveerreenn,, ssoonnrraa ddaa ddoo¤¤rruu yyoolluu ggöösstteerreennddiirr,, ddeeddii..””8 Baflka bir
ayette de ““…… BBiilleessiinniizz kkii yyaarraattmmaakk ddaa eemmrreettmmeekk ddee oonnaa mmaahhssuussttuurr……””9 buyrulmufltur.
Kur'an'da, Allah'›n yarat›c›l›¤›n› vurgulayan di¤er bir ayet ise flöyledir: ““…… OO,, hheerr aann yyaarraattmmaa
hhââlliinnddeeddiirr.. ””10
Kur'an-› Kerim'de, Allah'›n birli¤i ve yarat›c›l›¤› s›k s›k vurgulan›r. ‹hlâs suresinde bu konu
aç›kça ifade edilir.11
Allah inanc› konusunda ölçülü ve dengeli bir mant›k sergileyen ‹slam'da, Allah'›n s›fatlar›
baflka varl›klara verilmedi¤i gibi yarat›lm›fllar›n s›fatlar› da Allah'a atfedilemez. ‹slam'a göre Allah
her yerdedir ve her türlü biçimden, zamandan ve mekândan münezzehtir.
RReessiimm 11..99:: Bir akflam vakti
18
8. Tâ Hâ suresi, 50.ayet.9. A’râf suresi, 54. ayet.
10. Rahmân suresi, 29. ayet.11. ‹hlâs suresi, 1-4. ayetler.
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. ‹nsan›n evren içindeki konumu nedir? Aç›klay›n›z.
22.. Din, insan hayat›nda niçin önemlidir? Yaz›n›z.
33.. Monoteizm nedir? K›saca aç›klay›n›z.
44.. ‹nsan›n mutlu olmas› için sadece maddi ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› yeterli midir? Ni-
çin? Anlat›n›z.
55.. Ateizmi tan›mlay›n›z. ‹slam'›n ateist düflünceye bak›fl›n› anlat›n›z.
66.. Afla¤›daki inanç türlerinden hangisi vahiy kaynakl›d›r?
A) Çok tanr›c›l›k
B) Taoizm
C) Tek tanr›c›l›k
D) Ateizm
E) Satanizm
77.. ‹slam dininde Allah’›n varl›¤› ve birli¤i inanc› afla¤›dakilerden hangisiyle ifade edilir?
A) Politeizm
B) F›trat
C) Tevhit
D) Samed
E) Ateizm
88.. Afla¤›da verilen kavramlar› birbirleriyle do¤ru biçimde efllefltiriniz.
Tek tanr›c›l›k Monoteizm
fieytana tap›c›l›k Politeizm
Çok tanr›c›l›k Ateizm
Tanr›tan›mazl›k Satanizm
99.. Afla¤›daki ifadelerden do¤ru olanlar›n bafl›na "D", yanl›fl olanlar›n bafl›na "Y" ya-
z›n›z.
( ) Monoteizm, tanr›n›n varl›¤› ve birli¤ini savunup efli benzeri bulunmad›¤›na inan-
ma biçimine denir.
( ) ‹slam dininde politeizm flirk kabul edilmifltir.
( ) Yarat›c› bir gücün varl›¤›na inanmamaya ateizm denir.
‹nsan ve Din 19
Temizlik ve ‹badet20
Ö⁄RENME ALANI: ‹BADET
2. ÜN‹TETEM‹ZL‹K VE ‹BADET
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM
11.. ‹badet kavram›n›n anlam›n› sözlüklerden arafl-t›r›n›z.
22.. ‹badet niçin yap›l›r? Arkadafllar›n›zla konuflu-nuz.
33.. ‹badet ve temizlik aras›ndaki iliflkiyi s›n›fçakonuflunuz.
44.. Guslün yap›l›fl›n› ve abdestin al›n›fl›n› ilmihâlkitaplar›ndan araflt›r›n›z.
55.. Çevre temizli¤inin bireysel ve toplumsal aç›lar-dan önemini ortaya koyan bir kompozisyon yaz›n›z.
11.. ‹‹bbaaddeettiinn AAnnllaamm›› vvee KKaappssaamm››
‹badet, kelime olarak “boyun e¤-me, alçak gönüllülük, itaat, kulluk, Al-lah'a kulluk ve tap›nma” gibi anlam-lara gelir. Dinî bir kavram olarak iseibadet, “Allah'a sayg› ve sevgi gös-termek, onun emirlerine uymak, r›za-s›n› kazanmak amac›yla ortaya ko-nulan belirli tutumlar ve gerçeklefltiri-len davran›fllar; ayr›ca her türlü gü-zel ifl ve eylem” demektir. Bu amaçlafert ve toplum yarar›na gerçeklefltiri-len her olumlu davran›fl, dinî ve ma-nevi bir anlam kazan›r. Di¤er bir ifa-deyle ibadet, insan›n Allah'a karfl›sayg› duymas› ve boyun e¤mesinisimgeleyen, Allah ve Resulü taraf›n-dan yap›lmas› istenen belirli davra-n›fl biçimleridir.
Allah’a sayg› göstermek ve kulluk etmek, sizce nas›l olmal›d›r? S›n›fça konuflunuz.
RReessiimm 22..11:: Toplu hâlde ibadet eden Müslümanlar
Temizlik ve ‹badet 21
‹badetler, dinin özünü teflkil eden iman esaslar›ndan sonra dinin ikinci halkas›d›r. Di¤er bir ifa-deyle din, en yal›n biçimiyle Allah'a inanma ve ona ibadet etme oldu¤undan, inanç ve ibadet sis-temleri dinin asli unsurlar›n› meydana getirir. ‹badetler sadece flekilsel bir davran›fl olarak gö-rülmemelidir. Bunun yan›nda Yüce Allah’a kulluk etmenin, ona duyulan sevgi, sayg› ve ba¤l›-l›¤›n ifadesi olarak de¤erlendirilmelidir.
Dinî yaflay›fl ancak ibadetle mümkündür. ‹badet dendi¤inde akl›m›za ilk anda namaz k›lmak,oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kurban kesmek gibi dinin emirleri gelmektedir. Hâl-buki ibadetler, yaln›zca ‹slam'›n bu befl temel flart›ndan ibaret de¤ildir. Gösteriflten uzak bir bi-çimde gönülden gelerek ve Allah’a s›¤›narak iyi niyetle yap›lan her türlü davran›fl da ibadettir. Buba¤lamda bir kiflinin, Allah'›n r›zas›n› kazanmak amac›yla çoluk çocu¤unun r›zk› için çal›flmas›,fakirlere yard›m etmesi, sadaka vermesi, salih ameller ifllemesi, çeflme, sa¤l›k oca¤›, okul, camigibi yap›lar infla ettirmesi de ibadettir.
‹slam dininde ibadetler genel olarak üç gruba ayr›l›r. Bunlar mal, beden hem mal hem bedenile yap›lan ibadetlerdir. Namaz, oruç beden ile; zekât, sadaka ve fitre mal ile; hac ise hem malhem beden ile yap›lan ibadetlere örnek olarak verilebilir.
‹badetler, pek çok nimeti bize veren Allah'a bir flükran ifadesidir. Kifli, içinde bulundu¤u ortamve imkânlar ölçüsünde onlar› yerine getirmekle yükümlüdür.
‹badetleri yapmakla yükümlü kifliler ibadetlerle ilgili baz› kavramlar› bilmelidir. Bu kavramlar›nbaz›lar› farz, vacip ve sünnettir.
RReessiimm 22..22:: A¤aç dikerek yararl› bir ifl yapan çocuklar
Temizlik ve ‹badet22
FFaarrzz:: Allah’›n Müslümanlardan yap›lmas›n› kesin olarak istedi¤i ibadetlere denir. Namaz k›l-
mak, zekat vermek, oruç tutmak farz olan baz› ibadetlerdendir.
Farz olan ibadetler iki k›sma ayr›l›r. Bunlar, farz›ayn ve farz›kifayedir. Farz›ayn her Müslüma-
n›n tek tek yerine getirmesi gereken ibadetlerdir. Namaz k›lmak, oruç tutmak farz›ay›n olan iba-
detlerdendir. Farz›kifaye ise bir grup Müslüman›n yapmas›yla di¤er Müslümanlar üzerinden so-
rumlulu¤un kalkt›¤› farzlard›r. Cenaze namaz› k›lmak buna örnektir.
VVaacciipp:: Farz kadar kesin olmamakla beraber Allah’›n bizden yapmam›z› istedi¤i ifl ve davra-
n›fllara denir. Kurban kesmek, bayram namaz›n› k›lmak vaciptir.
SSüünnnneett:: Hz. Muhammed’in farz ve vacip d›fl›nda yapt›¤› ve bizden de yapmam›z› istedi¤i ifl ve
davran›fllara denir. Diflleri f›rçalamak, selamlaflmak ve güler yüzlü olmak sünnet olan davran›fllar-
dand›r.
22.. NNiiççiinn ‹‹bbaaddeett EEddiilliirr??
Allah, insan› mükemmel bir biçimde yaratm›fl ve onu, gören gözler, ifliten kulaklar ve konuflan
dil gibi mükemmel organlarla donatm›flt›r. Di¤er canl›lardan farkl› olarak bize ak›l vermifl, bizi di-
¤er varl›klar aras›nda seçkin bir duruma yükseltmifltir. Dahas›, yaflayabilmemiz için teneffüs etti-
¤imiz havadan içti¤imiz suya kadar say›s›z nimetler ihsan etmifltir.
RReessiimm 22..33:: Güzel bir do¤a manzaras›
Belli zamanlarda ve belli yerlerde yap›lmas› zorunlu ibadetler hangileridir? Arka-dafllar›n›zla konuflunuz.
‹slam'a göre nimeti veren Allah, ondan yararlanan ise kuldur. Bu nimet karfl›l›¤›nda elbette ve-renin r›zas›n›, hoflnutlu¤unu kazanmak gerekir. Nankörlük hiçbir zaman iyi ve güzel bir davran›flde¤ildir. Bunun içindir ki namazlar›n her rekât›nda Fâtiha suresinin ““((RRaabbbb’’iimmiizz!!)) AAnnccaakk ssaannaakkuulllluukk eeddeerriizz vvee yyaallnn››zz sseennddeenn mmeeddeett uummaarr››zz..””11 ayetlerini okur ve Yarat›c›'ya olan flükrümüzüifade ederiz.
‹badet, Allah'›n emirlerini yerine getirmektir. ‹badetler; ruhun g›das›, gönüllerin tesellisidir. ‹ba-det; kifliliklerin olgunlaflmas›, gönüllerin temizli¤i, iman›n korunmas› için yap›l›r. ‹badetin her tü-ründe Allah'›n r›zas›n› kazanmak esast›r. Bunlar baflka bir amaçla de¤il, Allah'›n emri oldu¤u içingösteriflten uzak bir flekilde ve yarat›l›fl›n bir amac› olarak yerine getirilir. Bu hususla ilgili olarakKur'an-› Kerim’de flöyle buyrulur: ““......AArrtt››kk hheerr kkiimm,, RRaabbbb''iinnee kkaavvuuflflmmaayy›› uummuuyyoorrssaa iiyyii iiflfl yyaapp--ss››nn vvee RRaabbbb''iinnee iibbaaddeettttee hhiiççbbiirr flfleeyyii oorrttaakk kkooflflmmaass››nn..””22
Hz. Peygamber de bu konuyla ilgili bir hadisinde, ““fifiüüpphheessiizz kkii AAllllaahh;; ssuurreettlleerriinniizzee,, mmaallllaarr››--nn››zzaa bbaakkmmaazz.. FFaakkaatt kkaallpplleerriinniizzee vvee aammeelllleerriinniizzee bbaakkaarr.. ””33 buyurmufltur.
Farz ve vacip ibadetleri yerine getirmek, haram ve mekruh olan davran›fllardan kaç›nmaktakitemel amaç, Allah r›zas›d›r. Sünnet ve müstehap olan ibadetlerin yap›lmas›nda güdülen amaçise Hz. Muhammed’in flefaatine eriflmektir.
Bizi yoktan var eden, bize say›s›z nimetler veren Yüce Allah'a karfl› teflekkür etmek ve onunemretti¤i ibadetleri seve seve yerine getirmek, kulluk görevimizdir. O ki bize do¤ru yoldan sapma-mam›z için kitaplar ve peygamberler göndermifl, bizi asla yaln›z b›rakmam›flt›r. Çünkü biz onuunutsak bile o bizi unutmaz, rahmetinden uzak tutmaz. Bize huzurlu ve mutlu olman›n yollar›n›açar.
Allah, bizlerden ibadet etmemizi, yani kendisine kulluk etmemizi istemektedir. Bu husus,Kur'an-› Kerim'de, ““BBeenn cciinnlleerrii vvee iinnssaannllaarr››,, aannccaakk bbaannaa kkuulllluukk eettssiinnlleerr ddiiyyee yyaarraatttt››mm..””44 aye-tiyle ifade edilmifltir. Allah'›n verdi¤i nimetlere ve yarat›l›fl gayesine uygun olarak ibadet etmek,kula düflen bir görevdir. E¤er biz, Allah'a karfl› ibadet vazifelerimizi yerine getirir, onun sevgisinikazan›rsak o, bize dünyadaki nimetlerinden çok daha fazlas›n› ahirette verecek ve bizi cennetin-de sonsuz mutlulu¤a kavuflturacakt›r.
33.. ‹‹bbaaddeett -- TTeemmiizzlliikk ‹‹lliiflflkkiissii
‹slam dininin üzerinde durdu¤u konulardan biri de temizliktir. Çünkü temizlik hem ibadet hemde sa¤l›k için gereklidir. Temizlik, insan›n ruhunu kötü duygulardan; bedenini, giysilerini ve çev-resini ise maddi kirlerden ar›nd›rmas›d›r.
• ‹badetin gere¤i gibi yap›lmas› ne demektir?
• ‹badet etmek, Allah’a teflekkür etmektir. Niçin? Tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
1. Fâtiha suresi, 5. ayet.2. Kehf suresi, 110. ayet.3. Müslim, Birr, 34. 4. Zâriyât suresi, 56. ayet.
Temizlik ve ‹badet 23
Temizlik ve ‹badet24
‹slam, temizli¤i iman›n flartlar›ndan sayarak iman etmeyle temiz olma aras›nda do¤rudan biriliflki kurmufltur. Bunun nedeni ise ‹slam'›n iki temel kayna¤› olan Kur'an ve sünnetin temizli¤eçok büyük önem vermesi ve temizli¤i ‹slam'›n temel prensiplerinden saymas›d›r.
Dinimizde temizlik, Allah sevgisinin ölçüsü oldu¤u gibi, ibadetlerin de flart› kabul edilmifltir.Böylece ‹slam dininin, kiflinin hem maddi hem de manevi temizli¤ini hedefledi¤i görülmektedir.
Hz. Muhammed, bir hadisinde, ""TTeemmiizzlliikk iimmaann››nn yyaarr››ss››dd››rr..""55 buyurarak temizli¤in öneminedikkat çekmifltir.
‹slam dini, maddi ve manevi temizli¤i birbütün olarak ele al›r. Birini önemseyip di¤eriniihmal etmeyi eksiklik olarak görür. Bu neden-le hem giysi, beden ve çevre temizli¤ine dik-kat edilmeli hem de kötülüklerden kaç›n›larakmanevi temizlik korunmal›d›r.
Sa¤l›¤› koruman›n yolu temizlikten geçer.‹nsan›n iç dünyas›ndaki temizlik ruh sa¤l›¤›-n›; beden ve çevre temizli¤i ise vücut sa¤l›-¤›n› korur. Temizli¤e dikkat etmemek, pekçok hastal›¤a neden oldu¤u gibi kin tutmak,nefret etmek, iftira atmak ve yalan söylemekgibi davran›fllar da ruh sa¤l›¤›n› olumsuzyönde etkiler.
‹slam dini, temizli¤i baz› ibadetleri yerinegetirebilmenin ön flart› kabul eder. Örne¤in,namaz k›lmak ve Kâbe'yi tavaf etmek içinabdest almak zorunludur. Abdestin kendiside ibadettir. ‹slam dininin emrine uyarak na-maz k›lmak için abdest alan ve haftada enaz bir defa y›kanan kimse, hem vücut temiz-li¤ini hem de namaz ibadetinin yerine getiril-di¤i mekân›n temizli¤ini sa¤lam›fl olur. Çün-kü namaz k›l›nan yerin temiz olmas›, nama-za haz›rl›¤›n flartlar›ndand›r.
"K›yafetlerinizle karfl›lan›r, konuflmalar›n›zla u¤urlan›rs›n›z." sözünden ne an-l›yorsunuz? Arkadafllar›n›zla tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
‹badetler, insan› kötülüklerden nas›l uzaklaflt›r›r? De¤erlendiriniz.
5. Müslim, Taharet, 1.
RReessiimm 22..44:: Abdest almak için yap›lm›fl bir flad›rvan
Namaz, kul için, ibadet duygusu ile Allah'›n huzuruna ç›kmak, belli flekillerle ona ibadet etmek-tir. Di¤er bir ifadeyle Allah'›n, kulunu huzuruna kabul etmesidir. Bu, bir haz›rl›¤› da gerekli k›lmak-tad›r. Allah’›n huzuruna ç›kan bir kulun fluurlu, içinin ve d›fl›n›n tertemiz olmas› gerekir. Bu sebep-le temizlik, hem ruhsal hem de bedensel aç›dan çok önemlidir. Maddi ve manevi sa¤l›¤› yerindeolmayan insanlar›n rahat ve huzur içinde yaflamalar› mümkün de¤ildir.
Hz. Muhammed'in ‹slamiyeti insanlara anlatma ve ilahî mesaj› tebli¤le geçen 21 y›ll›k risaletdöneminde de temizlikle ilgili çeflitli ayetler nazil olmufl ve temizlik, Allah sevgisinin bir ölçüsüolarak kabul edilmifltir.6 Ayetlerde, Allah'a kul olman›n, onun huzurunda durman›n ilk flart›n›n te-mizlik oldu¤u özellikle vurgulanm›flt›r. Örne¤in, günde befl kez k›l›nan namaz›n ilk flart› temizlik-tir. Kur'an'da bu husus, abdestin farzlar›n›n da say›ld›¤› bir ayette flöyle ifade edilmektedir:
""EEyy iimmaann eeddeennlleerr!! NNaammaazz kk››llmmaayyaa kkaallkktt››¤¤››nn››zz zzaammaann yyüüzzlleerriinniizzii,, ddiirrsseekklleerriinniizzee kkaaddaarr eell--lleerriinniizzii yy››kkaayy››nn,, bbaaflflllaarr››nn››zz›› mmeesshh eeddiipp ttooppuukkllaarr››nn››zzaa kkaaddaarr aayyaakkllaarr››nn››zz›› ddaa ((yy››kkaayy››nn))......””7
Hz. Muhammed de ‹slam'da çok önemli bir yeri olan temizlikle ilgili olarak davran›fllar›yla ör-nek olmufl, hayat› boyunca temizli¤in her türlüsüne çok dikkat etmifltir. Örne¤in, camiye ve misa-firli¤e giderken, toplum huzuruna ç›karken temiz ve güzel elbiseler giymeye, güzel kokular sü-rünmeye; so¤an, sar›msak gibi kokulu yiyecekler yememeye son derece özen göstermifltir. O,Kur'an ahlak›n›n canl› bir sembolü oldu¤undan, Kur'an'›n temizlik anlay›fl›n›n da en canl› örne¤iolmufltur. Buna göre her Müslüman Peygamberimizin ö¤ütlerini ve Kur’an’da yer alan emirleridikkate almal›, temizli¤e önem vermelidir.
RReessiimm 22..55:: Bedensel temizli¤ine dikkat eden bir genç
6. Bakara suresi, 222. ayet.7. Mâide suresi, 6. ayet.
Temizlik ve ‹badet 25
Temizlik ve ‹badet26
33..11.. BBeeddeenn TTeemmiizzllii¤¤ll
Dinimizin önem verdi¤i temizliklerden birisi de beden temizli¤idir. Buna maddi temizlik de de-
nir. ‹slam’da baz› ibadetleri yerine getirmede temizlik ön flartt›r. Örne¤in namaz k›lmak için bede-
nin ve elbisenin temiz olmas› gerekir. Kur’an-› Kerim’de ““EEyy AAddeemmoo¤¤uullllaarr››!! hheerr sseeccddee eeddiiflflii--
nniizzddee ggüüzzeell eellbbiisseelleerriinniizzii ggiiyyiinn..”” 88 buyrularak bu konuya dikkat çekilmifltir.
Bireylerin beden ve elbiseleri her zaman temiz olmal›d›r. Saçlar› düzenli ve taranm›fl olmal›,
t›rnaklar› kesilmifl ve k›yafetleri di¤er insanlar› rahats›z etmeyecek flekilde temiz ve güzel görü-
nümlü olmal›d›r.
33..22.. GGuussüüll
Gusül, sözlükte “y›kamak, temizlemek” anlamlar›na gelmektedir. Terim olarak ise belli zaman-
larda, temizlenme niyetiyle bütün vücudu su ile y›kamay› ifade eder. Bu, “boy abdesti” olarak da
isimlendirilir.
Gusülde bütün vücudun tamamen y›kanmas› flartt›r. Müslümanlar›n gerekti¤i zaman boy ab-
desti almalar› Allah'›n bir emri olup farz k›l›nm›flt›r. Gerekli durumlarda boy abdesti almayan bir
Müslüman namaz k›lamaz, Kâbe'yi tavaf edemez. Bu hususla ilgili olarak Kur'an'da flöyle buyru-
lur: ““……EE¤¤eerr ccüünnüüpp oolldduunnuuzz iissee bbooyy aabbddeessttii aall››nn......””99 Ayr›ca dinimizce cuma ve bayram na-
mazlar› için de boy abdesti almak önemlidir. Çünkü Hz. Muhammed de bu namazlardan önce
boy abdesti alm›fl ve al›nmas›n› tavsiye etmifltir.
33..33.. AAbbddeesstt
‹slam dininde birçok ibadet, temizli¤e ve temizlik flart›na ba¤l›d›r. Örne¤in, namaz için yap›l-
mas› gereken temizlik, namaz›n yararlar›ndan biri oldu¤u gibi, ayn› zamanda maddi ve manevi
temizli¤in de temel nedenidir. Bu sayede bedenimizin çeflitli organlar› günde birkaç kez y›kan-
maktad›r.
Beden temizli¤inin insanlar aras› iliflkilere etkileri nelerdir? Arkadafllar›n›zla konu-flunuz.
Guslün (boy abdestinin) farzlar› flunlard›r:
aa.. A¤z› y›kamak
bb.. Burna su çekmek ve y›kamak
cc.. Bütün bedeni y›kamak
Not Edelim
8. A’raf suresi 31. ayet.9. Mâide suresi, 6. ayet; Bakara suresi, 222. ayet; Nisâ suresi, 43. ayet.
Abdest, baz› ibadetler için yap›lan ön haz›rl›kt›r. Kur'an'da, namazdan önce abdest al›nmas›
gerekti¤i buyrulmufltur. Bir ayette, abdestle ilgili olarak, ““EEyy iimmaann eeddeennlleerr!! NNaammaazz kk››llmmaayyaa
kkaallkktt››¤¤››nn››zz zzaammaann yyüüzzlleerriinniizzii,, ddiirrsseekklleerree kkaaddaarr eelllleerriinniizzii yy››kkaayy››nn;; bbaaflflllaarr››nn››zz›› mmeesshh eeddiipp ttoo--
ppuukkllaarraa kkaaddaarr aayyaakkllaarr››nn››zz›› ddaa ((yy››kkaayy››nn))……””1100 buyrulur. Namazdan baflka, Kâbe'yi tavaf etmek
ve tilavet secdesi yapmak gibi ibadet ve ameller için de abdest almak gerekir.
Abdestin Hz. Peygamberin uygulamas›na dayanan baz› sünnetleri de vard›r. Abdeste besme-
le ile bafllamak, önce elleri bileklere kadar y›kamak, a¤za ve burna su vermek, kol ve ayaklar›n
y›kanmas›na, kulaklar›n mesh edilmesine sa¤dan bafllamak, organlar› üçer defa y›kamak, ku-
laklar› ve boynu mesh etmek bu sünnetlerdendir.
RReessiimm 22..66:: Namaz öncesi haz›rl›k yapan bir Müslüman
10. Mâide suresi, 6. ayet.
Temizlik ve ‹badet 27
Abdestin farzlar› flunlard›r:
Abdestin bozuldu¤u baz› durumlar vard›r. Bu durumlarda ibadet edilecekse tekrar abdest al-mak gerekir. Abdesti bozan durumlar flunlard›r:
- Yellenmek
- Uyumak ve bay›lmak
- Namazda gülmek
- Tuvalet ihtiyac›n› gidermek
33..44.. TTeeyyeemmmmüümm
‹slam, insanlar›n dinî sorumluluklar›n› yerine getirebilmeleri için her türlü kolayl›¤› sa¤lam›flt›r.‹badetler yerine getirilirken karfl›laflabilecek baz› engelleri aflabilmek için çeflitli çözüm yollar›sunmufltur. Bu çözüm yollar›ndan biri de teyemmümdür. Teyemmüm, niyet ederek temiz toprakveya toprak cinsinden bir madde ile yüzü ve kollar› mesh etmeye denir. Abdest almak veya gu-sül yapmak için su bulunmad›¤› veya su bulunsa bile kullan›lmas› mümkün olmad›¤› zaman te-yemmüm etmek, abdest ve gusül yerine geçer. Müslümanlar, ibadet edecekleri yani Allah'›n hu-
RReessiimm 22..88:: Elleri ve dirseklere kadar kollar› y›kamakRReessiimm 22..77:: Yüzü y›kamak
RReessiimm 22..1100:: Ayaklar› topuklarla beraber y›kamakRReessiimm 22..99:: Bafl›n dörtte birini ›slak elle mesh etmek
Temizlik ve ‹badet28
zuruna ç›kacaklar› zaman gelifligüzel hareket edemezler. Abdest alacak durumda de¤illerse te-yemmüm yaparak ibadetlerini yerine getirirler.
Kur'an'da teyemmümle ilgili olarak flöyle buyrulur: ““......SSuu bbuullaammaamm››flflssaann››zz,, tteemmiizz ttoopprraakkllaatteeyyeemmmmüümm eeddiinn......””1111
Teyemmüm flu flekilde yap›l›r:
Kollar, dirseklerin yukar›s›na kadar s›va-
n›r. Besmele çekilir ve ne için teyemmüm
edilecekse ona niyet edilir. Parmaklar aç›k
bir hâlde, eller temiz topra¤a veya kil, kum,
tu¤la gibi toprak cinsinden bir fleye bir defa
vurulur. Eller, fazla tozlanm›fl ise yan yana
getirilerek birbirine hafifçe vurulup tozlar
silkelenir (Resim 2.11). Sonra ellerin içi ile
yüzün tamam› bir kere mesh edilir (Resim
2.12). Eller tekrar topra¤a vurularak sol eli-
nin içi ile sa¤ kol dirseklerle beraber; sa¤
elin içi ile de sol kol dirseklerle beraber
mesh edilir (Resim 2.13).
RReessiimm 22..1111
RReessiimm 22..1122 RReessiimm 22..1133
11. Mâide suresi, 6. ayet.
Temizlik ve ‹badet 29
Temizlik ve ‹badet30
Teyemmümün farzlar›; niyet etmek, elleri temiz bir topra¤a veya toprak cinsinden bir fleye ikidefa vurup birinci vuruflta yüzü, ikincisinde kollar› mesh etmektir.
Teyemmümü bozan durumlar flunlard›r:
11.. Abdesti bozan fleyler teyemmümü de bozar.
22.. Abdest ve gusül için su bulunur ve bu suyu kullanmak mümkün olursa teyemmüm bozulur,
33.. Bir yara veya özürden dolay› vücuduna su dokunduramad›¤› için teyemmüm etmek zorun-da kalan kimsenin özrü ortadan kalk›nca teyemmüm bozulur.
33..55.. MMeekkâânn vvee ÇÇeevvrree TTeemmiizzllii¤¤ii
‹slam dininin üzerinde durdu¤u en önemli konulardan biri temizliktir. Bedenin maddi ve mane-vi temizli¤inin yan›nda, çevre ve mekân temizli¤i de son derece önemlidir. Çünkü insan, içindeyaflad›¤› toplumun bir parças›d›r. Öyleyse toplumsal hayat, çevrenin korunmas›, bizlerin ve biz-den sonra gelecek kuflaklar›n varl›klar›n› sürdürebilmeleri aç›s›ndan duyarl› olunmas› gerekenbir konudur.
RReessiimm 22..1144:: Temiz bir çevre
Mekân ve çevre temizli¤ine uyulmad›¤›nda ne gibi sorunlarla karfl›lafl›l›r? Arka-dafllar›n›zla konuflunuz.
Çevre temizli¤i denince akl›m›za baflta evimiz, soka¤›m›z, mahallemiz ve okulumuz olmaküzere bulundu¤umuz tüm mekân›n, soludu¤umuz havan›n temiz olmas› gelir. Sa¤l›¤›m›z› koru-mak için çevre temizli¤ine özen göstermemiz gerekir. Çünkü insan›n yaln›zca bedenini ve giysi-lerini temiz tutmas›, sa¤l›¤›n› korumas› aç›s›ndan yeterli de¤ildir. Çevrenin ve kullan›lan mekân-lar›n da temiz olmas› zorunludur. Bu sebeple her fert, elinden geldi¤ince çevre temizli¤ine katk›-da bulunmal› ve çevreyi kirletenleri uyarmal›d›r.
Çevreye karfl› duyarl› olmak, suyu, havay›, yeflili, tüm canl›lar› korumak ve mekânlar› temiztutmak insani bir görevdir. ‹nsan, bu görevi özenle yerine getirmeli, çevreyi temiz tutmal› ve kir-letmemelidir. Allah, göklerde ve yerde bulunan her fleyi insan›n emrine vermifltir. ‹nsana düflengörev ise tabiat›n bir parças› oldu¤unu unutmamak, mekân› ve çevreyi kullanmada mevcut den-geyi bozacak hareketlerde bulunmamakt›r.
Evrendeki farkl› özelliklere sahip varl›klar›n hepsinde belli bir uyum ve düzen vard›r. Kur'an,bu hususu flöyle ifade etmifltir: ““……HHeerr flfleeyyii yyaarraatt››pp oonnaa bbiirr nniizzaamm vveerreenn vvee mmuukkaaddddeerraatt››nn›› ttaa--yyiinn eeddeenn AAllllaahh,, yyüücceelleerr yyüücceessiiddiirr.. ““1122 Allah'›n bir ölçü ve plan içerisinde yaratt›¤› evreni, evren-deki her fleyi, yani çevreyi korumak, insan›n en önemli sorumluluklar›ndand›r. ‹nsanlar hem ken-
Mekân ve çevre temizli¤i için sizce neler yap›labilir? S›n›fça de¤erlendiriniz.
12. Furkân suresi, 2. ayet.
RReessiimm 22..1155:: Ülke ekonomisine katk›da bulunulurken di¤er insanlar›n sa¤l›¤› da dikkate al›nmal›d›r.
Temizlik ve ‹badet 31
Temizlik ve ‹badet32
di gelecekleri hem de sonraki nesiller için çevreyi korumaya özen göstermelidirler. Allah'›n evre-ne koydu¤u dengeyi bozacak davran›fllardan kaç›nmal›d›rlar.
Hz. Peygamber de çevre ve mekân temizli¤ine önem vermifl ve bu hususla ilgili bir hadisinde
flöyle buyurmufltur:
""KKiimm MMüüssllüümmaannllaarr››nn ggeelliipp ggeeççttii¤¤ii yyeerrddeenn oonnllaarr›› rraahhaattss››zz eeddeenn bbiirr flfleeyyii kkaalldd››rr››pp aattaarrssaa,,
AAllllaahh oonnaa sseevvaapp yyaazzaarr.. AAllllaahh kkiimmee sseevvaapp yyaazzaarrssaa oo ssaayyeeddee oonnuu cceennnneettee kkooyyaarr..""1133
Peygamberlerimiz, çevre temizli¤inin önemi ile ilgili baflka bir hadisinde ise, "" AAvvlluullaarr››nn››zz›› vvee
mmeeyyddaannllaarr››nn››zz›› tteemmiizz ttuuttuunn..""1144 buyurmufltur.
Temizli¤in bireysel ve toplumsal aç›dan sa¤l›k, mutluluk, huzur ve insan iliflkilerinin geliflmesi-
ne de olumlu katk›lar› vard›r. Çünkü temiz insan, temiz toplumu meydana getirir. Havas›, suyu,
caddeleri, sokaklar›, parklar›, bahçeleri, denizleri, ormanlar› temiz bir ülkede yaflayan insanlar
sa¤l›kl› ve mutludurlar.
Sonuç olarak ‹slam dini, maddi, manevi temizlik ile çevre ve mekân temizli¤ini bir bütün olarak
ele al›r. Birini yap›p di¤erini ihmal etmeyi eksiklik olarak görür. Yüce Allah, ‹slam’›n ilk y›llar›nda
inen ayetlerde temizli¤in önemine dikkat çekmifl,15 Hz. Peygamber'e iç ve d›fl temizli¤e önem
vermesini emretmifltir.
Temizlik konusunda hiçbir ayr›m yap›lmamal›d›r. Bireysel temizli¤in yan› s›ra çevre ve mekân
temizli¤ine de büyük önem verilmelidir. Özellikle çevre ve mekân temizli¤i, baflkalar›n›n hak ve
hukukuna sayg› göstermek, kul hakk› yememek aç›s›ndan da son derece önemlidir. Bizler; ha-
vay›, suyu ve topra¤›yla bir bütün olan çevremizi korumal›y›z. Baflkalar›n› da bu konuda uyar-
mal›y›z. Bütün bunlar sa¤l›kl› bir yaflam›n gereklerindendir. Çünkü sa¤l›kl› bir çevre, insan› ru-
hen ve bedenen sa¤l›kl› tutar.
RReessiimm 22..1166:: Sorumluluk bilinciyle düzenlenmifl bir çevre
13. Sahih-i Buhari ve Tecrid-i Sarih Tercümesi, C 3, s. 296.14. Aclûni, Keflfü’l-Hafa, C 2, s. 224.15. Müddessir suresi, 4-5. ayetler.
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. “‹badet” nedir? Tan›mlay›n›z.
22.. ‹badet niçin yap›l›r? Aç›klay›n›z.
33.. ‹badetleri grupland›r›n›z.
44.. Temizlik, ibadet için neden gereklidir? Aç›klay›n›z.
55.. Gusül ne demektir? fiartlar›n› maddeler hâlinde yaz›n›z.
66.. Abdest ne demektir? Farzlar›n› yaz›n›z.
77.. Teyemmüm hangi durumlarda gereklidir? Listeleyiniz.
88.. Teyemmüm ile ilgili olarak afla¤›da verilen bilgilerden hangisi yyaannll››flfltt››rr?
A) Teyemmüm, suyun olmad›¤› durumlarda yap›l›r.
B) Hem abdest hem de boy abdesti yerine geçici olarak yap›l›r.
C) Teyemmüm, ‹slam dininin sa¤lad›¤› bir kolayl›kt›r.
D) Abdest al›narak yerine getirilen bütün ibadetler, teyemmüm ile de yerine getirilir.
E) Teyemmüm suyun bulunmas›yla bozulmaz.
99.. Afla¤›dakilerden hangisi abdestin farzlar›ndan biri ddee¤¤iillddiirr?
A) Kollar› dirseklere kadar y›kamak
B) Yüzü y›kamak
C) A¤z› ve burnu y›kamak
D) Ayaklar› y›kamak
E) Bafl›n dörtte birini ›slak elle mesh etmek
1100.. Afla¤›dakilerden hangisi hem beden hem de mal ile yap›lan bir ibadettir?
A) Oruç tutmak
B) Hacca gitmek
C) Zekât vermek
D) Namaz k›lmak
E) Sadaka vermek
Temizlik ve ‹badet 33
Hz. Muhammed’in Hayat›34
11.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn DDoo¤¤dduu¤¤uu OOrrttaamm
Hz. Muhammed'in do¤du¤u dönemin sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve dinî özelliklerini, ça-
¤›n kendi flartlar› çerçevesinde tan›mak, ‹slam’› daha iyi anlamam›z› sa¤layacakt›r. ‹slam nas›l bir
ortamda do¤mufltur? Toplumun hangi de¤erlerini de¤ifltirmifl, hangi kurallar› yerlefltirmifltir? Ken-
disinden önceki de¤er yarg›lar› ve inançlarla nas›l mücadele etmifltir? Bunlar›n bilinmesi, Hz.
Muhammed'in verdi¤i mücadelenin daha iyi anlafl›lmas› hususunda bize yard›mc› olacakt›r.
Sosyal hayat: Hz. Muhammed'in do¤du¤u bölgede Araplar, kabileler hâlinde yaflarlard›. Zaman
zaman kabileler aras›nda çeflitli düflmanl›klar, anlaflmazl›klar ortaya ç›kard›. Kabileler aras›nda ç›-
Ö⁄RENME ALANI: HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
3. ÜN‹TEHZ. MUHAMMED'‹N HAYATI
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM
11.. Mekke ve Medine'nin co¤rafi yap›s›n› dünya ha-ritas› üzerinde inceleyiniz.
22.. Mevlit Kandili'nin ne anlama geldi¤ini ve niçin kutland›¤›n› araflt›r›n›z.
33.. Vahiy kavram›n› sözlüklerden araflt›r›n›z.
44.. Hicretin ne anlama geldi¤ini araflt›r›n›z.
RReessiimm 33..11:: ‹slam'›n do¤du¤u dönemdeki yerleflimi gösteren harita
kan savafllar›n ard› arkas› gelmezdi. Birbirleriyle akraba olan kabilelerin bile savaflt›klar› olurdu.
Genellikle kabilenin en yafll› ve en nüfuzlu kiflisi o kabilenin lideri seçilirdi.
Cahiliye Devri Araplar›nda yayg›n olan geleneklerden biri de kabileler aras›nda yaflanan kan
davalar› idi. Böyle durumlarda bütün kabile intikam almak için harekete geçer, ifli savafla kadar
götürürlerdi. Bir tek flahs›n haks›z yere iflledi¤i suç sebebiyle ç›kan savafllar›n y›llarca sürdü¤ü
olurdu.
Kültürel durum: Araplar aras›nda okuryazar oran› oldukça düflüktü. Hicaz Bölgesi'nin en bü-
yük merkezi olan Mekke'de bile okuma yazma bilen insan say›s› s›n›rl›yd›.
Cahiliye Devri Araplar›nda, fliir ve hitabet önemli bir yer tutuyordu. Ticaret için kurulan pana-
y›rlarda fliir ve hitabet yar›flmalar› yap›l›rd›. Haf›zalar› çok kuvvetli olan Araplar, bu fliirleri ezber-
lerler, kulaktan kula¤a yayarlard›.
Ekonomik hayat: Göçebe Araplar, ‹slam'dan önce geçimlerini hayvanc›l›k yaparak sa¤larlard›.
Hayvanlar›na otlak bulabilmek için mevsimlere göre s›k s›k göç ederler, evlerini k›l çad›rlardan
kurarlard›. Köy ve flehirlerde oturan Araplar ise genellikle ziraat ve ticaretle u¤rafl›rlard›. Göçe-
belerden daha yüksek bir hayat seviyesine sahiptiler. Bu kimselerin ekonomik hayat›nda ticare-
tin çok büyük yeri vard›. Susuz bir vadide kurulmufl olan Mekke flehri, ‹slamiyet öncesi Arabistan
Yar›madas› ticari hayat›nda önemli bir role sahipti. Mekke ve çevresindeki flehirlerde panay›rlar,
pazarlar kurulurdu. Halk buralarda al›flverifl yapar, ihtiyaçlar›n› karfl›lard›.
RReessiimm 33..22:: Kâbe'nin ilk y›llar›na ait temsilî bir resim (Medine, Etnografya Müzesi, Suudi Arabistan)
Hz. Muhammed’in Hayat› 35
Hz. Muhammed’in Hayat›36
Dinî hayat: ‹slamiyet öncesi, Araplar›n ço¤u putperestti. Tek tanr› inanc› unutulmufltu. Arabistan
halk›n›n ço¤unlu¤unu teflkil eden putperestler, ilah olarak kabul ettikleri putlara taparlard›.
Önemli bir ifle bafllarken do¤ru kararlar alabilmek için putlar›n›n önünde flans oku çekerler ve ç›-
kan oka göre hareket ederlerdi. En yayg›n ibadetleri, Kâbe'nin etraf›nda ›sl›k çal›p el ç›rparak
dolaflmakt›.
Putperest Araplar, Allah'›n birli¤ine inanmakla birlikte putlar›n› Allah ile kendileri aras›nda ara-c› kabul ediyorlar ve her fleyi onlardan bekliyorlard›. Allah'a ibadeti tamam›yla terk etmifller, sa-dece putlara tapar hâle gelmifllerdi. Onlar›n yanl›fl anlay›fllar›n›, Allah, flu ayette bildirmifltir:
““…… OOnnllaarraa bbiizzii ssaaddeeccee AAllllaahh''aa yyaakkllaaflfltt››rrss››nnllaarr ddiiyyee kkuulllluukk eeddiiyyoorruuzz,, ddeerrlleerr…… ””11
Putperest Araplar›n, sap›k inançlar›nda hakl› olduklar›n› savunmak için ileri sürdükleri tek de-lilleri, atalar›n›n da putlara tapm›fl olmas›yd›. Say›lar› az da olsa Arap Yar›madas›’nda y›ld›zlarave atefle tapanlar bulunuyordu.
Arabistan'da bunlar›n yan›nda bir grup insan, ‹brahim Peygamber'in dinine ba¤l› kalmaya çal›-fl›yordu. Hanifler ad› verilen bu grup, Allah'›n birli¤ine inan›yor, putlara asla tapm›yordu. Onlar;kumar, içki, fuhufl ve k›z çocuklar›na kötülük yapmak gibi cahiliye geleneklerini reddediyorlard›.Puta tap›c›l›¤›n sonradan ortaya ç›kar›lm›fl kötü bir inanç oldu¤unu düflünüyorlard›.
22.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn DDoo¤¤uummuu,, ÇÇooccuukklluu¤¤uu vvee GGeennççllii¤¤ii
Do¤umu: Hz. Muhammed'in babas›n›n ad› Abdullah, annesinin ad› Âmine'dir. Her ikisi de Ku-reyfl kabilesine mensuptur. Babas›, bu kabilenin Haflimo¤ullar›; annesi ise Zühreo¤ullar› kolun-dand›r.
Hz. Muhammed'in do¤umu, 20 Nisan 571 Pazartesi gecesi sabaha karfl› Mekke'de gerçeklefl-mifltir. Bu tarih, Arap aylar›ndan rebiülevvel ay›n›n on ikisine rastlamaktad›r. Dedesi Abdülmutta-lip ve annesi Âmine, ona, "Muhammed" ismini koymufllard›r. Bu isim, yer ve gök ehli taraf›ndanövülmüfl kifli anlam›na gelmektedir.
Hz. Peygamber’in do¤umundan yedi ay kadar önce babas› Abdullah vefat etmifl, Peygamberi-miz, yetim olarak dünyaya gelmifltir.
Hz. Muhammed’in do¤du¤u dönemde Araplar yeni do¤an çocuklar› havas› daha serin ve temizbölgelerde yaflayan sütannelere verirlerdi. Bunun sebebi, çocu¤un sa¤l›kl› büyümesi ve çocukla-
Cahiliye Döneminde insanlar›n yeni bir peygamber beklemelerinin sebepleri sizcenedir? Arkadafllar›n›zla de¤erlendiriniz.
Kâbe'nin ‹slam dinindeki önemi nedir? Arkadafllar›n›zla tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
1. Zümer suresi, 3. ayet.
r›n, bu kiflilerin kulland›¤› sade, düzgün Arapçay› iyi bir flekilde ö¤renmeleriydi. Emzirecek çocukaramak üzere Mekke'ye gelen kad›nlar, ço¤unlukla zengin ailelerin çocuklar›n› almaya çal›fl›rlar-d›. Bu amaçla gelen Halime isimli kad›n, bine¤inin zay›fl›¤› sebebiyle Mekke'ye gelmekte gecik-mifl ve bir zengin çocu¤u bulamam›flt›. O da yetim bir çocuk olan Muhammed'i yan›na alarak kö-yüne döndü.
Hz. Muhammed, dört y›l boyunca bu ailenin yan›nda kalarak çocuklu¤unun ilk y›llar›n› sütkar-
deflleriyle geçirdi. Onlarla birlikte k›rlara ç›kar, oyunlar oynard›. Daha sonralar› onda görülen fev-
kalade hâller sebebiyle sütannesi ve kocas›, onun bafl›na bir tehlikenin gelmesinden korktular
ve Muhammed'i Mekke'ye getirerek annesi Âmine'ye teslim ettiler.
Hz. Muhammed, dört yafl›ndan alt› yafl›na kadar annesi Âmine ile birlikte kald›. Hz. Muhammed al-
t› yafl›ndayken bir gün Âmine, onu hem kocas› Abdullah'›n kabrini ziyaret etmek hem de akrabalar›yla
görüflmek maksad›yla Yesrib'e (Medine'ye) götürdü. Hz. Âmine, Medine'den dönüflte rahats›zlanarak
Ebva denilen bir köyde vefat etti. Böylece Hz. Muhammed, çok sevdi¤i annesini de kaybetmifl oldu.
Bundan sonra onun bak›m›n› dedesi Abdülmuttalip üstlendi. Hz. Muhammed sekiz yafl›nda
iken dedesi Abdülmuttalip de vefat etti. Hz. Muhammed'in bundan sonraki hayat› evleninceye
kadar amcas› Ebû Talib'in yan›nda geçti.
Gençli¤i: Sevgili Peygamberimiz sekiz yafl›ndan yirmi befl yafl›na kadar amcas› Ebû Talib'in
yan›nda kald›. Ebû Talib, üstün insani vas›flara sahip ve Mekkelilerin sayg›s›n› kazanm›fl biriydi.
Okuyal›m - Konuflal›m
BB‹‹RR GGEECCEE
On dört as›r evvel, yine böyle bir geceydi.
Kumdan, ay›n on dördü, bir öksüz ç›k›verdi!
Lâkin, o ne hüsrand› ki: Hissetmedi gözler.
Kaç bin senedir, hâlbuki, bekleflmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî'î:
Bir kerre, zuhûr etti¤i çöl en sapa yerdi.
Bir kerre de, ma'mûre-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
S›rtlanlar› geçmiflti befler y›rt›c›l›kla
Diflsiz mi bir insan, onu kardeflleri yerdi!
MM.. ÂÂkkiiff EERRSSOOYY(Safahat, s. 265)
Yukar›daki fliirde, ‹slam’›n içinde do¤du¤u toplumun yap›s› hakk›nda neler anlat›lmakta-d›r? Arkadafllar›n›zla konuflunuz.
Hz. Muhammed’in Hayat› 37
Hz. Muhammed’in Hayat›38
Hz. Muhammed çocukluk y›llar›nda koyun güderek dar gelirli amcas›na yard›mc› oluyordu.
Gençlik döneminde, yafl›tlar›n›n düflkün oldu¤u her türlü kötülükten, özellikle de Mekke'nin hofl ol-
mayan e¤lence ortam›ndan daima uzak durdu. Çünkü Allah, son peygamberini de çocuklu¤undan
itibaren kötü ve çirkin olan her fleyden uzak tutup gelecekteki kutsal görevine haz›rl›yordu.
Hz. Muhammed on iki yafl›nda iken amcas›yla birlikte Suriye'ye yap›lan ticari bir yolculu¤a ka-
t›ld›. Bu seyahat, onun Arabistan d›fl›na yapt›¤› ilk yolculu¤u olmufltur.
Hz. Muhammed, on yedi yafl›nda baflka bir ticaret kervan›yla Yemen'e gitti. Bu kez amcalar›
Zübeyr ve Abbas'la birlikteydi. Genç bir delikanl› olarak art›k o da di¤er Mekkeliler gibi ticaretle
u¤raflmaya bafllam›flt›.
‹slamiyetten önce Arap kabileleri aras›nda s›k s›k savafllar olurdu. Yaln›z dinî gelene¤e göre
savaflman›n haram say›ld›¤› zilkade, zilhicce, muharrem ve recep aylar›nda savafl yap›lmazd›.
Bu aylarda savafl yap›l›rsa bunlara, Ficar Savafllar› ad› verilirdi.
Ficar Savafllar› sonunda Mekke'de can ve mal güvenli¤i kalmam›flt›. Özellikle de¤iflik ülkeler-
den gelen tüccarlar büyük haks›zl›klara, sald›r›lara u¤ruyorlard›. Bu arada Yemenli bir tüccar›n
mal› haks›zl›kla elinden al›nm›fl, o da Ebû Kubeys Da¤›'na ç›k›p Mekkelileri yard›ma ça¤›rm›flt›.
Bunun üzerine Hz. Muhammed, amcas› Zübeyr'in teflviki ve önerisi ile bütün kabilelerin temsilci-
lerinin davet edildi¤i bir toplant›ya kat›ld›. Bu toplant› sonunda, Mekke'de bar›fl ve güvenli¤i sa¤-
layacak olan ve "H›lfül-Fudûl" ad› verilen bir dernek kuruldu. Buna göre Mekke içerisinde yerli ve
yabanc› hiç kimseye zulüm ve haks›zl›k yap›lmayacak, flayet bir haks›zl›k olursa haks›zl›¤a u¤-
rayanlara yard›m edilecekti.
Sadece kabile temsilcileri ile ileri gelenlerinin kat›ld›¤› bu sosyal kurulufla, Kureyfl kabilesi için-
deki mevkisi ve güvenilirli¤i sebebiyle Hz. Muhammed de kat›lm›flt›. Hz. Muhammed, peygam-
ber olduktan sonra da bu antlaflmadan özellikle bahsetmifltir.
RReessiimm 33..33:: Kâbe’den görünüm
33.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''ee VVaahhyyiinn GGeelliiflflii
Vahiy; sözlükte "gizli konuflmak, f›s›ldamak, seslenmek, ilham etmek, ima ve iflaret etmek,
acele etmek, emretmek ve yazmak" gibi anlamlara gelir. Dinî terim olarak ise Allah'›n emir, ya-
sak ve ö¤ütlerini, insanlara ulaflt›rmak üzere peygamberlerine özel bir yol ile iletmesidir.
Hz. Muhammed, kendi halk› içinde güzel ahlakl› davran›fllar› ile tan›nm›flt›. Do¤rulu¤u, güve-
nilirli¤i, verdi¤i sözlere ba¤l›l›¤›, hayâ duygusu, cömertli¤i ve a¤›rbafll›l›¤› ile herkesin takdirini
kazanm›flt›. Bunlara ba¤l› olarak Kureyflliler, ona Muhammed el-Emin (Güvenilir Muhammed) la-
kab›n› vermifllerdi. O, tüm kötülüklerden uzaklaflm›fl; Cahiliye Devrinde putlar için düzenlenen
törenlere kat›lmam›flt›. Yüce Allah bütün peygamberlerini oldu¤u gibi onu da do¤umundan itiba-
ren tüm kötü davran›fllardan korumufltur.
Hz. Peygamber, Mekke'nin kötülüklerinden kaç›-
yor; kâinat›n yarat›l›fl›n›, hayat ve ölümün, hay›r ve
flerrin hakikatini anlamaya çal›fl›yordu. O, özellikle
otuz befl yafllar›ndan sonra s›k s›k Mekke yak›n›nda
bulunan Nur Da¤›'ndaki Hira Ma¤aras›'nda inzivaya
çekilir ve bu hususlar› uzun uzun düflünürdü.
Miladi 610 senesinin ramazan ay›nda yine Nur Da-
¤›'ndaki bu ma¤arada inzivaya çekilmiflti. Ramazan
ay›n›n yirmi yedinci gecesi (Kadir Gecesi), sabaha
karfl› burada kendisine ilk vahiy geldi. Hz. Muham-
med, ma¤arada inzivaya çekilmiflti. Bu s›rada Cebra-
il (a.s.)*, bir anda görünüverdi. Hz. Peygamber'in ha-
yat›n› anlatan tarihçilere göre bundan sonraki olaylar
flöyle geliflmifltir:2
Cebrail:
– Oku, dedi.
O, büyük bir heyecan içinde:
– Ben okuma bilmem, karfl›l›¤›n› verdi.
Cebrail onu tutarak gücü kesilinceye kadar s›kt› ve tekrar:
– Oku, dedi. Hz. Muhammed’in cevab› yine:
– Ben okuma bilmem, oldu.
Cebrail, onu tekrar tutup s›kt› ve üçüncü defas›nda Alak suresinin ilk befl ayetini okudu. Bu
ayetlerin anlam› flöyledir:
““YYaarraattaann RRaabbbb’’iinniinn aadd››yyllaa ookkuu!! OO,, iinnssaann›› bbiirr aaflfl››llaannmm››flfl yyuummuurrttaaddaann yyaarraatttt››.. OOkkuu!! iinnssaannaa
bbiillmmeeddiikklleerriinnii bbeelllleetteenn,, kkaalleemmllee ((yyaazzmmaayy››)) öö¤¤rreetteenn RRaabbbb''iinn,, eenn bbüüyyüükk kkeerreemm ssaahhiibbiiddiirr.. ””33
* a.s.: Aleyhisselam ifadesinin k›salt›lm›fl fleklidir. Bu ifade, selam ve esenlik ona olsun, anlam›na gelir.2. Muhammed Hamidullah, ‹slam Peygamberi, C 1, s. 87,93.3. Alak suresi, 1. ve 5. ayetler.
RReessiimm 33..44:: Hira Ma¤aras›'n›n girifli
Hz. Muhammed’in Hayat› 39
Hz. Muhammed’in Hayat›40
4. Müddessir suresi, 1-5. ayetler.5. Hicr suresi 94. ayet.
Hz. Muhammed, ilk vahyin tesiriyle korku ve heyecana kap›lm›flt›. Telafll› bir flekilde evine
döndü. Efli Hatice'ye:
– Beni örtünüz, beni örtünüz, dedi. Kendisine bir kötülü¤ün isabet etmesinden korkmufltu.
Bir müddet sonra titreme hâli geçince olup bitenleri ve duydu¤u endifleyi Hz. Hatice'ye anlatt›.
Hz. Hatice ise onun yüksek faziletlerini sayarak korkmas› için bir sebep olmad›¤›n› ve Allah'›n
kendisini hiçbir zaman utand›rmayaca¤›n› söyleyerek eflini teselli etti.
Hz. Muhammed'e ilk ayetlerin gelmesinden bir süre sonra ikinci kez vahiy geldi. Bu vahiyle Al-
lah, ona flöyle buyurdu: ""EEyy bbüürrüünnüüpp ssaarr››nnaann ((RReessuullüümm))!! KKaallkk vvee ((iinnssaannllaarr››)) uuyyaarr.. SSaaddeeccee
RRaabbbb''iinnii bbüüyyüükk ttaann››.. EEllbbiisseennii tteerrtteemmiizz ttuutt.. KKööttüü flfleeyylleerrii tteerrkk eett..""44
Hz. Peygamber kendisine inen bu ayetlerle birlikte, öncelikle yak›n çevresindekilerden bafllaya-
rak üç y›l boyunca insanlar› ‹slam dinine davet etti. ‹nsanlar›n bir k›sm›, onun bu ça¤r›s›n› kabul
ederek Müslüman oldular. Daha sonra Yüce Allah, Peygamberimize, art›k ‹slam dinine ça¤r›y›
aç›kça yapmas›n› ve bütün insanlar› ‹slam'a davet etmesini emretti. Bu hususta Kur'an'›n, ""SSaannaa
eemmrroolluunnaann›› aaçç››kkççaa ssööyyllee vvee oorrttaakk kkooflflaannllaarrddaann yyüüzz ççeevviirr..""5 ayetinin gelmesiyle ‹slam dinine
aç›ktan davete bafllanm›fl oldu.
44.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn HHiiccrreettii
Hz. Muhammed, peygamber olarak görevlendirildikten sonra Kur'an'›n emrine uyarak insanla-
r› ‹slam dinine ça¤›rmaya bafllad›. ‹lk zamanlar eski inançlar›n› terk edip onun peygamberli¤ine
inanarak Müslüman olanlar›n say›s› çok azd›. Fakat Peygamberimiz kararl› bir flekilde ve ikna
yoluyla, insanlara puta tapman›n yanl›fll›¤›n› anlatmaya devam etti. Kendisine ibadet edilmeye
lay›k tek varl›¤›n, insanlar› ve bütün evreni yaratan Yüce Allah oldu¤unu söyledi. ‹nsanlar› ‹s-
lam'a büyük bir çabayla davet etti. Onun bu sab›rl› çal›flmas› sonucu zamanla Müslüman olanla-
r›n say›s› giderek artt›. Bu durumdan endiflelenen Mekkeli müflrikler, fakir, güçsüz ve kimsesiz
Müslümanlara eziyet etmeye bafllad›lar. Onlara ‹slam'› terk edip putperestli¤e dönmeleri için her
türlü bask›y› uygulad›lar. Bir süre Müslümanlarla her türlü al›flverifli kestiler, onlara boykot uygu-
Hz. Muhammed'e vahyin gelifl yollar› flunlard›r:• Sad›k rüyalar• Allah'›n do¤rudan onun kalbine ilham etmesi• Cebrail'in insan veya kendi asli suretinde vahiy getirmesi• Vahyin ç›ng›rak sesine benzer bir ses fleklinde gelmesi• Arada bir vas›ta olmaks›z›n Allah'›n do¤rudan kendisine hitap etmesi• Perde arkas›ndan bir ses iflitilmesi
Not Edelim
Kur'an'›n ilk inen bu ayetlerinde nelere dikkat çekilmektedir? S›n›fça de¤erlendiriniz.
lad›lar. Ancak yap›lan bask›, eziyet ve iflkenceye ra¤men Müslümanlardan hiç kimseyi inançla-
r›ndan döndüremediler.
Mekkeli müflrikler Peygamberimize de eziyet etmekten geri durmuyorlard›. Onunla alay edi-
yorlar, mecnun oldu¤unu söylüyor ve onun geçti¤i yollara dikenler at›yorlard›.
Hz. Muhammed, Mekkelilerin iflkencelerinden kurtulmak ve ‹slam'›n yay›lmas›n› h›zland›rmak
için çareler aramaya bafllad›. Bu amaçla zaman zaman Mekke d›fl›ndan gelen yabanc›larla gö-
rüflüp onlara ‹slam'› anlatt›. Mekke'ye, özellikle hac mevsiminde Kâbe'yi ziyaret amac›yla yaban-
c›lar geliyordu. Peygamberimiz de bu durumdan yararlanarak Mekke d›fl›ndan gelen kabilelerin
temsilcilerini ‹slam'a ça¤›r›yordu. Medine'den gelen alt› kifli ile Akabe denilen yerde görüfltü. On-
lara ayetler okuyarak ‹slam'› anlatt›. Onlar da ‹slam'› kabul ettiler ve ertesi y›l büyük bir kalaba-
l›kla ayn› yerde Peygamberimizle buluflacaklar›na söz verdiler. Medine'ye dönen insanlar, kentte
yaflayanlara ‹slam'› anlatarak Müslümanl›¤›n yay›lmas›n› sa¤lad›lar. Ertesi y›l kalabal›k bir grup-
la yeniden Akebe'ye gelip Hz. Muhammed'le görüfltüler ve onu Medine'ye davet ettiler.
Peygamberimiz de art›k Müslümanlar›n Mekke'de yaflamalar›n›n tehlikeli oldu¤unu düflünüyor-
du. Bu nedenle isteyenlerin Medine'ye göç edebileceklerini söyledi. Bunun üzerine baz› Müslü-
manlar, Hz. Muhammed'in izniyle evlerini ve mallar›n› Mekke'de b›rakarak Medine'ye göç ettiler.
RReessiimm 33..55:: Hicret ile ilgili temsilî bir foto¤raf
Okuyal›m - Ö¤renelim
Hz. Muhammed ve arkadafllar›n›n Mekke'den Medine'ye hicret etmesine sebep olan ba-
z› hususlar flunlard›r:
• Hz. Peygamber'in getirdi¤i dini kabul etmeyen Mekkeli müflrikler taraf›ndan yap›lan kö-
tülüklerin dayan›lmayacak boyutlara ulaflmas›
• ‹slamiyeti kabul edeceklerini umdu¤u yak›n çevresinin onun davetini kabul etmemeleri
• Medineli Müslümanlar›n, flehirlerine s›¤›nacak olan Mekkelileri koruyabilecek güce
ulaflm›fl olmalar› ve bu hususta Hz. Peygambere güvence vermeleri
Hz. Muhammed’in Hayat› 41
Hz. Muhammed’in Hayat›42
Mekkeliler, ‹slam'›n yay›lmas›na engel olamayacaklar›n› anlad›lar. Son çare olarak Peygam-
berimizi öldürmeye karar verdiler. Her kabileden genç ve güçlü birer kifli seçerek geceleyin onun
evini kuflatt›lar. Durumu önceden haber alan Peygamberimiz, evinden ayr›ld›¤›n› müflriklerin fark
etmemesi ve b›rakt›¤› emanetlere sahip ç›kmas› için evinde Hz. Ali'yi b›rakarak kimseye görün-
meden Hz. Ebu Bekir’le Mekke’den ayr›ld›. Hz. Ali de tehlikeyi göze alarak Peygamberimizin
yata¤›na yatt› ve emanetlere sahip ç›kt›. Sabahleyin Peygamberimizin yata¤›nda Hz. Ali'yi gören
Mekkeliler flafl›rd›lar. Peygamberimizi bulmak için her tarafta onu aramaya bafllad›lar.
Peygamberimiz ve arkadafl› Ebû Bekir, Mekke yak›nlar›ndaki Nur Da¤›'na gidip orada bir ma-
¤araya gizlendiler. Ma¤aran›n önüne kadar gelen Mekkeliler onlar› göremediler. Hz. Muhammed
ve Hz. Ebû Bekir bu ma¤arada üç gün kal›p daha sonra Medine'ye do¤ru yollar›na devam ettiler.
Kuba denilen yere ulafl›p burada bir süre konaklad›lar. Peygamberimiz Kuba'da bir mescit yapt›-
rarak ilk cuma namaz›n› k›ld›. Daha sonra Medine'ye do¤ru hareket ederek kente ulaflt›. Hz. Mu-
hammed'in Mekke'den Medine'ye 622 y›l›nda yapt›¤› bu göçe Hicret denir.
RReessiimm 33..66:: Kuba Mescidi'nin bugünkü görünümü
Niçin hiçbir kabile, Hz. Muhammed'i öldürmeyi tek bafl›na üstlenmemifltir? Arkadafl-
lar›n›zla de¤erlendiriniz.
Kur'an-› Kerim'de, Hicret'in bu safhas› için flöyle buyrulur:
““EE¤¤eerr ssiizz oonnaa ((RReessuullüüllllaahh''aa)) yyaarrdd››mm eettmmeezzsseenniizz ((bbuu öönneemmllii ddee¤¤iill));; oonnaa AAllllaahh yyaarrdd››mm eett--
mmiiflflttiirr.. ((HHaannii)) KKââffiirrlleerr oonnuu,, iikkii kkiiflfliiddeenn bbiirrii oollaarraakk ((EEbbûû BBeekkiirr iillee bbiirrlliikkttee MMeekkkkee''ddeenn)) çç››kkaarr--
mm››flflllaarrdd››;; hhaannii oonnllaarr mmaa¤¤aarraaddaayydd››;; oo,, aarrkkaaddaaflfl››nnaa ''ÜÜzzüüllmmee;; ççüünnkküü AAllllaahh bbiizziimmllee bbeerraabbeerrddiirr..''
ddiiyyoorrdduu.. BBuunnuunn üüzzeerriinnee AAllllaahh ddaa oonnaa ((ssüükkûûnneett ssaa¤¤llaayyaann)) eemmnniiyyeettiinnii iinnddiirrddii,, oonnuu ssiizziinn ggöörr--
mmeeddii¤¤iinniizz bbiirr oorrdduu iillee ddeesstteekklleeddii vvee kkââffiirr oollaannllaarr››nn ssöözzüünnüü aallççaalltttt››.. AAllllaahh''››nn ssöözzüü iissee zzaatteenn
yyüücceeddiirr.. ÇÇüünnkküü AAllllaahh üüssttüünnddüürr,, hhiikkmmeett ssaahhiibbiiddiirr.. ””66
Medineliler, Peygamberimizi büyük bir sevinç ve coflkuyla karfl›lad›lar. Mekke'den gelen Müs-
lümanlara her türlü yard›m› yapt›lar. Evlerinde misafir edip ifllerine ortak ettiler. Peygamberimiz
de Mekkeli ve Medineli Müslümanlar› kardefl ilan etti. Medinelilere, yard›m eden anlam›nda en-
sar, Mekkelilere ise göç eden anlam›nda muhacir denildi.
Hicret'ten sonra Müslümanlar dinlerini özgürce yaflamaya bafllad›lar. Bask› ve iflkenceden
kurtularak güçlendiler. K›sa sürede Arabistan Yar›madas›'nda güçlü bir duruma geldiler.
Medineli müminler, Mekkeli muhacirleri ba¤›rlar›na bast›lar. Onlar›, yeryüzünün bir benzerini
daha görmedi¤i bir kardefllik anlay›fl›yla kucaklad›lar. Maddi imkânlar›n› onlarla paylaflt›lar.
Mekkeli Müslümanlara geçimlerini sa¤layabilmeleri için ev, ifl, mal mülk verdiler. Bu da muhacir
ve ensar›n birbiriyle kaynaflmas›na katk› sa¤lam›flt›r.
55.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn TToopplluummssaall BBaarr››flflaa YYöönneelliikk EEttkkiinnlliikklleerrii
Hicret'ten sonra Medineli Müslümanlar, muhacir ve ensar olarak iki gruptan olufluyorlard›. Ensar,
muhacirlere her türlü yard›m› yapan Medineli Müslümanlara verilen add›r. Muhacirler ise müflrikle-
rin iflkencelerinden kurtulmak için Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanlard›r. Onlar, dinleri
u¤runa bütün mal, mülk ve yak›nlar›n› Mekke'de b›rak›p Medineye hicret etmifllerdir.
Hz. Muhammed'in Medine'ye hicretten sonraki ilk sosyal faaliyeti, kendi ad›yla an›lan Mescidi
Nebevi'yi infla ettirmesidir. Bu mescidi, Medine'ye girdi¤i s›rada devesinin çöktü¤ü arsa üzerine
yapt›rm›flt›r. Bu arsa iki yetime aitti. Arsalar›na mescit yap›laca¤›n› ö¤renen bu iki yetim, arsay›
Peygamberimize hediye olarak vermek istediler. Ancak Hz. Muhammed, bunu kabul etmeyip ar-
san›n bedelini onlara ödedi. Bafllayan mescit inflaat›nda Hz. Peygamber de bir iflçi gibi çal›flt›.
Muhacirler ve ensar da flevkle ona yard›m ettiler.
Mescide bitiflik olarak bir de suffe yap›lm›flt›. Bu suffe, hurma dallar›ndan yap›lm›fl bir gölgelik-
ten ibaretti. Burada fakir ve kimsesiz Müslümanlar kal›rd›. Di¤er Müslümanlar iflleriyle u¤rafl›r-
ken onlar bütün günlerini Peygamberimizi dinlemeye ay›r›yorlar, tüm çabalar›n› dinin inceliklerini
ö¤renmeye harc›yorlard›.
Sizce Hicret, ‹slam'›n yay›lmas›na nas›l katk›da bulunmufltur? Arkadafllar›n›zla de-¤erlendiriniz.
6. Tevbe suresi, 40. ayet.
Hz. Muhammed’in Hayat› 43
Hz. Muhammed’in Hayat›44
Hz. Peygamber, bir taraftan bütün mal varl›klar›n› Mekke'de b›rakarak gelen muhacirlerin yer-
leflim ve geçim problemlerini çözmek, di¤er taraftan da iki grup aras›ndaki samimiyeti gelifltir-
mek için muhacirlerle ensar aras›nda kardefllik anlaflmas› yapt›. Onlar› bir araya getirdi¤i toplan-
t›da muhacirlerden her birini Medineli Müslümanlardan birine kardefl olarak verdi. Kardefllik ba¤-
lar›n›n bu flekilde kuvvetlendirilmesinden sonra Medineli Müslümanlar, Peygamberimiz taraf›n-
dan kendilerine verilmifl muhacir kardefllerini evlerine götürdüler. Evlerinin bir bölümünü onlara
tahsis edip mallar›na ortak yapt›lar.
Hz. Muhammed, muhacirlerle ensar aras›nda kardefllik kurarak ‹slam birli¤ini kuvvetlendirmifl-ti. Bundan k›sa süre sonra da Müslümanlarla Medine'de kendilerine ait mahallelerde yaflayan üçYahudi kabilesi aras›nda vatandafll›k antlaflmas› yapt›. Böylece Medine'deki bütün halk› siyasi
Hz. Muhammed’in Medine’deki tüm Müslümanlar› kardefl ilan etmesi, toplumsalbar›fl›n kurulmas›na nas›l katk›da bulunmufltur?
Hz. Peygamber, Medine’de niçin önce bir mescit infla etmeye karar vermiflolabilir? Tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
RReessiimm 33..77:: Mescidi Nebevi'nin bugünkü görünümü
bir birlik etraf›nda toplad›. Onlarla yap›lan bu antlaflma ile flehre d›flar›dan yap›lacak her türlüdüflman sald›r›s›na karfl› birlikte savunmay› sa¤lam›fl oldu.
Medine'de yaflayan farkl› gruplar aras›nda anlaflmay› sa¤layan Hz. Muhammed, Medine'ye
yönelecek tehlikelere karfl› koyabilmek için al›nacak tedbirlere haz›rl›k olmak üzere Müslümanla-
r›n say›s›n›n tam olarak bilinmesini istedi. Bunun için, daha Hicret'in birinci y›l›nda ilk nüfus say›-
m›n› yapt›rd›. Say›m sonucunda Medine'de 1500 civar›nda Müslüman bulundu¤u anlafl›ld›.
66.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn ‹‹ssllaamm''›› YYaayymmaa ÇÇaabbaallaarr››
Hz. Muhammed, sadece Araplara de¤il, bütün insanl›¤a gönderilen bir peygamberdir. O, Hic-
ret'ten sonra Medine'ye yak›n yerleflim bölgelerinde de ‹slam'› tebli¤ etti. Amac›, ‹slam'› bütün in-
sanl›¤a ulaflt›rmakt›. Medine'de toplumsal bar›fl sa¤lanm›fl, Mekkelilerle de Hudebiye Antlaflma-
s› yap›lm›flt›.
Hudeybiye Antlaflmas› sayesinde, iki taraf aras›nda bar›fl kurulmufl ve kendi bölgelerinde gü-
venlik sa¤lanm›flt›. Peygamberimiz, Hudeybiye'den döndükten sonra, yaflad›¤› devrin iki güçlü
devleti Bizans ve ‹ran'a, komflu devletlerin baflkanlar›na, Arap beyliklerine gönderilmek üzere
mektuplar yazd›. Hükümdarlar› ve emirleri ‹slam dinine ça¤›rd›. Gönderdi¤i mektuplar› özel ola-
rak yapt›rd›¤› “Muhammedün Resulüllah” ibaresini tafl›yan mührüyle mühürlüyordu.
Hz. Peygamberin mescidinin fonksiyonlar›n› kavram haritas› üzerinde inceleyiniz.
* Hz. Peygamber, Medine'de di¤er topluluklarla niçin bar›fl antlaflmas› yapm›flt›r?
* Bu antlaflman›n toplumsal bar›fla katk›lar› neler olmufltur? De¤erlendiriniz.
Hz. Muhammed’in Hayat› 45
Hz. Muhammed’in Hayat›46
Hz. Muhammed, gönderdi¤i mektuplarda kendisinin Allah taraf›ndan bütün insanl›¤a gönderil-
mifl bir peygamber oldu¤unu belirtiyor, onlar› ‹slam'a ça¤›r›yordu. ‹nsanl›¤›, Allah'a flirk koflmay›
b›rakarak sadece ona ibadet etmeye davet ediyordu. Hükümdarlara, ça¤r›s›n› kabul etmedikleri
takdirde toplumlar›n›n da günahlar›n› yükleneceklerini bildiriyordu.
Peygamberimizin mektuplar›n› alan hükümdarlar›n tepkileri farkl› oldu.
Bizans ‹mparatoru Herakliyus, Hz. Muhammed'in elçisini o s›rada bulundu¤u Kudüs flehrinde
kabul etti. Mektubu okuyunca Hz. Peygamber'i iyi tan›yan biriyle görüflmek istedi. Ticaret için
fiam'da bulunan Kureyfl lideri Ebû Süfyan'› huzuruna getirtti. Ona peygamberle ilgili sorular
sordu. Ald›¤› cevaplar üzerine Hz. Muhammed'in gerçek peygamber oldu¤unu söyledi. Ancak
din ve devlet adamlar›n›n fliddetle karfl› ç›kmalar› üzerine ‹slam’a girmekten vazgeçerek salta-
nat›nda kalmay› tercih etti. Fakat Hz. Peygamberin elçisini iyi bir flekilde a¤›rlad› ve hediyelerle
u¤urlad›.7
‹ran Kisras› Hüsrev Perviz ise Peygamberimizin mektubunu y›rt›p att›. Onun davetini reddetti.8
Görüldü¤ü gibi ‹slam'a davet edilen hükümdar ve emirlerden birkaç› haricindekiler, genellikle
elçilere iyi davranm›fllard›r.
Hz. Peygamberin krallara ve devlet baflkanlar›na ‹slam’a davet mektuplar› gönder-mesinin sebeplerini arkadafllar›n›zla de¤erlendiriniz.
Hz. Muhammed'in Bizans ‹mparatoru Herakliyus'a yazd›¤› mektup flöyledir:
“Allah'›n kulu ve Resulü Muhammed'den, Rumlar›n büyü¤ü Herakliyus'a!
Do¤ru yolda gidene selam olsun. Seni ‹slam'a davet ediyorum. ‹slam'a gir ki
kurtulufla eresin. Allah da hem ‹sa'ya hem Muhammed'e iman etti¤in için ecrini iki
kat versin. E¤er kabul etmezsen, sapk›nl›kta kalan bütün halk›n›n vebali senin
boynundad›r.”
Mektuba flu ayet de ilave edilmifltir:
““((RReessuullüümm!!)) ddee kkii:: EEyy eehhlliikkiittaapp!! SSiizziinnllee bbiizziimm aarraamm››zzddaa mmüüflfltteerreekk oollaann bbiirr
ssöözzee ggeelliinniizz:: AAllllaahh''ttaann bbaaflflkkaass››nnaa ttaappmmaayyaall››mm;; oonnaa hhiiççbbiirr flfleeyyii eeflfl ttuuttmmaayyaall››mm
vvee AAllllaahh''›› bb››rraakk››pp ddaa kkiimmiimmiizz kkiimmiimmiizzii iillaahhllaaflfltt››rrmmaass››nn.. EE¤¤eerr oonnllaarr yyiinnee yyüüzz ççee--
vviirriirrssee,, iiflflttee oo zzaammaann:: fifiaahhiitt oolluunn kkii bbiizz MMüüssllüümmaannllaarr››zz!! ddeeyyiinniizz..””
(Âl-i ‹mrân suresi, 64. ayet)
(M. Hamidullah, ‹slam Peygamberi, C 1, s. 361)
7. Muhammed Hamidullah, ‹slam Peygamberi, C 1, s. 362.8. Muhammed Hamidullah, ‹slam Peygamberi, C 1, s. 364.
77.. VVeeddaa HHuuttbbeessii''nnddee EEvvrreennsseell MMeessaajjllaarr
Hz. Peygamber, 632 y›l›nda hacca gidece¤ini duyurdu. Y›llar boyu özlemini çekti¤i Mekke'ye
gidecek, Mescidi Haram'a varacak, Allah'›n evi Kâbe’yi tavaf edecekti. Yüce Peygamber'in hac
yapaca¤› haberi duyulunca uzak, yak›n her yerden on binlerce insan Mekke'ye ak›n etmeye
bafllam›flt›. Bu mukaddes yolculu¤un sevinci ve heyecan›na Resulüllah'›n yüzünü görme ve
sohbetine ifltirak etme sevinci de kat›lm›fl, bu ilahî nefle, yürekleri dalga dalga sarm›flt›. ‹nsanlar
flimdi pervanelerin ›fl›¤a kofltuklar› gibi Kâbe'ye kofluyorlard›.
Hz. Muhammed, hac görevi esnas›nda, kendisine verilen peygamberlik görevini yerine getir-
mifl olman›n huzur ve mutlulu¤u içinde tüm insanl›¤a kurtulufl reçetesi olacak son konuflmas›n›
yapm›flt›r. Arafat'ta toplanan ve say›lar› yaklafl›k yüz bini bulan kalabal›¤a hitap etmifl, böylece
insanl›¤a rehber olabilecek önemli ilkeler ortaya koymufltur. Hz. Peygamber, konuflmas›nda akla
ve mant›¤a hitap etmifl, çok öz ve sade bir biçimde ‹slam'›n temel evrensel ilkelerini, gelen top-
lulu¤a anlatmaya çal›flm›flt›r. Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi'nde çerçevesini belirledi¤i bu te-
mel ilkeler, günümüz insan haklar› savunucular›na da ›fl›k tutmaktad›r.
Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi'nde ilk vurgulad›¤› husus, tüm insanlar›n eflit oldu¤udur. O,
›rk, renk, dil, cinsiyet ayr›m› gözetmeksizin bütün insanlar›n eflit oldu¤unu vurgulam›flt›r. Hz. Mu-
hammed'in Veda Hutbesi’nde vurgulad›¤› hususlardan biri de kan davalar›d›r. Günümüzde de
RReessiimm 33..88:: Arafat’tan bir görünüm
Hz. Muhammed’in Hayat› 47
Hz. Muhammed’in Hayat›48
varl›¤›n› sürdüren kan davalar›, Araplar aras›nda birçok felakete sebep olmufl bir âdetti. Kan da-
valar›; bofl inançlara, uydurma hurafelere dayan›yordu. Peygamberimiz, ““BBüüttüünn kkaann ddaavvaallaarr››
kkaalldd››rr››llmm››flfltt››rr......””99 buyurarak Cahiliye Döneminden kalma bu âdeti de kald›rm›flt›r.
Hz. Peygamber, Veda Hutbesi’nde kad›n - erkek iliflkilerine de de¤inmifltir. Kad›n ve erkek,birbirinin tamamlay›c›s›d›r. ‹slamiyet, kad›nlara birçok hak getirmifltir. Veda Hutbesi'nde, kad›nla-ra iyi davran›lmas›, haklar›n›n korunmas› ve onlara flefkat gösterilmesi gerekti¤i özellikle vurgu-lanm›flt›r. ‹nsanlar›n can, mal, ›rz ve namuslar›n›n dokunulmaz oldu¤u, her türlü sald›r›dan ko-runmas› gerekti¤i belirtilmifltir. Emanetlerin ehline verilmesi gerekti¤i ifade edilmifltir. Yaflamahakk›n›n kutsall›¤› vurgulanm›flt›r.
Peygamberimiz Arafat'ta Veda Hutbesi’ni okuduktan sonra Medine’ye döndü. Burada kendisi--ne son olarak flu ayet nazil olmufl ve ‹slam’›n kemale erdi¤i bildirilmifltir.
""......BBuuggüünn ssiizzee ddiinniinniizzii iikkmmaall eettttiimm.. ÜÜzzeerriinniizzee nniimmeettiimmii ttaammaammllaadd››mm vvee ssiizziinn iiççiinn ddiinn oollaa--rraakk ‹‹ssIIaamm''›› bbee¤¤eennddiimm......""1100
88.. HHzz.. MMuuhhaammmmeedd''iinn VVeeffaatt››
Hz. Peygamber, hac ibadetini yerine getirdikten sonra Medine'ye döndü. Bir süre sonra hasta-land›. K›sa süre içerisinde hastal›¤› a¤›rlaflt›. Mescide gitmekte zorlan›yordu.
Çevresindekilere kendisinin de her insan ve her peygamber gibi ölece¤ini, bundan korkma-malar› gerekti¤ini tavsiye etti.
Peygamberimiz, miladi 8 Haziran tarihinde, 63 yafl›ndayken vefat etti.
Ölüm haberi k›sa sürede yay›ld›. Bu haber, ashap üzerinde derin etkiler yapm›fl ve onlar›büyük bir yasa bo¤mufltu. ‹nsanlar, önce büyük bir flaflk›nl›k yaflad›lar. Metanetiyle bilinenHz. Ömer bile onun ölmedi¤ini söylüyor, öldü¤ünü söyleyenleri ölümle tehdit ediyordu.
Onlar› bu flaflk›nl›ktan kurtaran, Peygamberimizin sad›k dostu Hz. Ebû Bekir oldu. Hz. Mu-hammed'in ölüm haberini evinde alan Ebû Bekir, do¤ruca Mescidi Nebevi'ye geldi. Telafl içinde-ki kalabal›¤a bakmaks›z›n do¤ruca Peygamberimizin bulundu¤u odaya girdi. Onun yüzünü açt›ve a¤layarak:
– Anam ve babam yoluna feda olsun ya Resulallah! Sa¤l›¤›nda güzeldin; ölümünde de ayn›flekilde güzelsin, dedi. Sonra e¤ilip Peygamberin yüzünü öperek d›flar› ç›kt›. Ne yapaca¤›n› bile-meyen Müslümanlara teskin edici bir konuflma yapt›. Konuflmas›n›n sonuna do¤ru,
– ‹çinizde Muhammed'e tapanlar varsa iyi bilsinler ki Muhammed art›k ölmüfltür. Allah'a tapan-lara gelince bilsinler ki Allah bakidir, asla ölmez, dedi. Arkas›ndan flu ayetleri okudu:11
““MMuuhhaammmmeedd,, aannccaakk bbiirr ppeeyyggaammbbeerrddiirr.. OOnnddaann öönnccee ddee ppeeyyggaammbbeerrlleerr ggeelliipp ggeeççmmiiflflttiirr..fifiiimmddii oo ööllüürr yyaa ddaa ööllddüürrüüllüürrssee ggeerriissiinn ggeerriiyyee ((eesskkii ddiinniinniizzee)) mmii ddöönneecceekkssiinniizz?? KKiimm ((bbööyyllee))ggeerrii ddöönneerrssee AAllllaahh''aa hhiiççbbiirr flfleekkiillddee zzaarraarr vveerrmmiiflfl oollmmaayyaaccaakktt››rr.. AAllllaahh flflüükkrreeddeennlleerrii mmüükkââffaatt--llaanndd››rraaccaakktt››rr.. ””1122
9. ‹brahim Sar›çam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaj›, s. 390.10. Mâide suresi, 3. ayet.11. Muhammed Hamidullah, ‹slam Peygamberi, C 1, s. 172-173.12. Âl-i ‹mrân suresi, 144. ayet.
Hz. Ebu Bekir’in yapt›¤› bu konuflma Müslümanlar› sakinlefltirdi. Hz. Muhammed'in nereyedefnedilece¤i hakk›nda çeflitli fikirler vard›. Ancak Hz. Ebu Bekir, peygamberlerin öldükleri yeredefnedilece¤ini bildiren hadisi hat›rlatt›. Bunun üzerine Peygamberimizin, vefat etti¤i yer olanHz. Ayfle’nin odas›nda defnedilmesine karar verildi. Hz. Ali, Hz. Peygamberin cenazesinin y›kan-mas›yla ilgilendi. Bizzat cenaze namaz›n› k›ld›rd› ve defin ifllemlerini yapt›. Hz. Muhammed, Hz.Ayfle'nin odas›nda topra¤a verildi.
Okuyal›m - De¤erlendirelim
YYAA MMUUHHAAMMMMEEDD CCAANNIIMM AARRZZUULLAARR SSEENN‹‹
Aray› aray› bulsam izini Bir mübarek sefer olsa da gitsem
‹zinin tozuna sürsem yüzümü Kâbe yollar›nda kumlara batsam
Hak nasip eylese görsem yüzünü Hub cemalin bir kez düflte seyretsem
Ya muhammed can›m arzular seni Ya Muhammed can›m arzular seni
Yunus metheyledi seni dillerde
Sevilirsin bütün bu gönüllerde
A¤lay› a¤lay› gurbet ellerde
Ya Muhammed can›m arzular seni
Yunus Emre (http://w3.gazi.edu.tr)
Yukar›daki dizelerde Hz. Peygambere olan sevgi nas›l ifade edilmektedir. De¤erlendiriniz.
RReessiimm 33..99:: Hz. Muhammed'in kabri
Hz. Muhammed’in Hayat› 49
Hz. Muhammed’in Hayat›50
EEfifi OOLLAARRAAKK HHZZ.. HHAATT‹‹CCEE
Hz. Peygamber'in sevgili efli Hz. Hatice, Mekke'de do¤du. Kureyfl kabilesinin Esedo¤ullar›
soyuna mensuptur. Babas› Huveylid, Kureyfl'in ileri gelenlerindendi. Hz. Hatice, Müslüman ol-
madan önce iffet ve flerefiyle tan›nm›fl, sayg›n bir dul han›md›. Bu yüzden kendisine, iffetli ve
namuslu anlam›na gelen “Tahire” lakab› verilmiflti.
Hz. Hatice'nin bu özelliklerinden dolay› pek çok kifli kendisiyle evlenmek istediyse de o, bu
teklifleri geri çevirdi. Ticaretle u¤raflan Hz. Hatice, Mekke'nin büyük tüccar aileleri aras›nda
yer alm›fl ve Mekke'nin zenginlerinden biri olmufltu. O, ticarette do¤ruluk, dürüstlük ve güveni
ilke edindi¤i için ticari ortakl›k kurarken ortaklar›n›n güvenilir ve dürüst olmas›na çok önem
verirdi.
Hz. Hatice, 40 yafl›nda iken Hz. Muhammed'le evlendi. Böyle bir evlilik için Hz. Hatice'nin
ye¤eni arac›l›k etmiflti. Hz. Hatice'nin ye¤eni, bir defas›nda Hz. Muhammed ile birlikte ticaret
amac›yla ayn› kafilede yer alm›flt›. Bu yolculuktan dönünce o, Hz. Muhammed'in güvenilir, ze-
ki ve kabiliyetli biri oldu¤unu Hatice'ye anlatm›flt›. Hz. Muhammed bu s›ralarda 25 yafllar›nda
idi. Baflka tan›d›klar›n›n da tavsiyesi üzerine Hz. Muhammed'e ticaret kervanlar›nda kendisine
yard›mc› olmas›n› teklif etti. Hz. Muhammed, bu teklifi kabul edip Hz. Hatice'nin kervanlar›nda
çal›flmaya bafllad›. Çok k›sa zamanda Hz. Muhammed baflar›s›yla, dürüstlü¤üyle Hz. Hatice'nin
güvenini kazanm›flt›. Hz. Hatice, güzel ahlak› ve davran›fllar›na hayran oldu¤u Hz. Muham-
med'e evlenme teklif etti. Hz. Muhammed, ald›¤› bu teklifi amcalar›na götürdü. Amcas› Ebû
Talib, kardeflleri ile birlikte Hz. Muhammed'i de yanlar›na alarak Hz. Hatice'nin evine gittiler.
Ona talip oldular. Hz. Hatice'nin amcas› Amr b. Esed bu evlili¤e izin verdi. Bunun üzerine
Hz. Muhammed, o s›ralarda 40 yafllar›nda olan Hz. Hatice ile evlendi.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed'in örnek kiflili¤inden çok etkilenmiflti. Bunun sonucunda Hz. Hatice
onu hem sevmifl hem de önceden oldu¤u gibi servetinin idaresini ona b›rakm›flt›. fieref ve
asalet bak›m›ndan bir zirve olan Hz. Muhammed, Hz. Hatice gibi soylu bir kad›nla evlenerek
maddi bak›mdan rahatlam›flt›. Bütün Mekke halk› onlara g›pta ve sayg›yla bak›yordu. Onlar›n
evlili¤i gerçek sayg›n›n ve samimiyetin simgesi olmufltu.
Hz. Muhammed'in Hatice'den dört k›z›, iki o¤lu oldu. K›zlar›; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gül-
süm ve Fat›ma'd›r. Hz. Peygamber'in soyu Fat›ma'dan devam etti. Erkek çocuklar›n›n ad›, Ka-
s›m ve Abdullah't›r. O¤lunun ad›n›n Kas›m olmas›ndan dolay› da Hz. Muhammed'e Ebû'l-Ka-
s›m künyesi verilmifltir. Her ikisi de küçük yaflta ölmüfltür.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed’e her aç›dan destek vermiflti. Hz. Muhammed ilk vahiy tecrübe-
sini onunla paylaflm›fl, o da vahyin gerçekli¤ine hemen inanm›fl ve bütün varl›¤› ile onu des-
teklemifltir.
Okuma Metni
Hz. Muhammed Hira Ma¤aras›’nda bulundu¤u bir s›rada ilk vahyi al›nca büyük bir korku ve
heyecana kap›larak evine dönmüfltü. Yaflad›¤› tecrübeyi Hz. Hatice'ye anlatan Hz. Muham-
med, korktu¤unu söylemiflti. Hz. Hatice, onu flu sözleriyle teselli etmiflti: “Hiç korkma! Allah
seni asla kötülük içine atmaz. Allah sana mutlaka iyilikle muamele edecektir. Çünkü sen ya-
k›nlar›na yard›m ediyor, ailene bak›yor, hayat›n› dürüstlükle kazan›yor, di¤er insanlar›n do¤ru-
luktan ayr›lmamalar›n› sa¤l›yor, yetimlere s›¤›nacak bir yer temin ediyorsun,
sözünde do¤ru, emanete h›yanet etmez, hiçbir dayana¤› olmayanlar›n yard›mc›s›, muhtaçla-
ra iyilik için koflan ve herkes ile iyi geçinip nezaketle muamele eden bir kimsesin.”
Hz. Hatice daha sonra Hz. Muhammed'i dinî konularda bilgili olan amcas›n›n o¤lu Vara-
ka'ya götürmüfl ve o da bilgi ve güven vermesi noktas›nda efline yard›mc› olmufltu. Sonra da
herkesten evvel kendisine inand›¤›n› ve peygamberlik ça¤r›s›na uydu¤unu bildirdi. Hz. Hatice,
k›tl›k y›llar›nda Hz. Muhammed'in yoksulluk çeken amcas› Ebû Talib'e destek için Hz. Ali'yi
evine almas›na raz› olmufl ve onu evlad› gibi görmüfltür.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed'in ac› ve s›k›nt›l› günlerinde hiçbir zaman ümitsizli¤e düflme-
mifl ve onu yaln›z b›rakmam›flt›r. ‹lk vahiyden sonra yaflanan kesinti (fetretu'l-vahy) dönemi
Hz. Muhammed için derin bir üzüntü dönemi oldu. Hz. Hatice, bu dönemde de peygamberlik
görevine duydu¤u tereddütsüz inanc› dolay›s›yla, Hz. Muhammed'in en büyük manevi destek-
çisi olmaya devam etmifltir.
Mekkeli müflrikler Haflimo¤ullar›n› üç y›la yak›n bir süre boykot etti¤inde Hz. Muhammed ile
beraber zorluklara gö¤üs germifl; iman› ve sevgisiyle bir efl olarak destek vermifl; s›k›nt›lar›na
üzüntülerine çare olmaya çal›flm›flt›r. Hz. Muhammed, onun bu maddi ve manevi deste¤ini
flöyle takdir etmektedir: “Bütün insanlar beni ret ve inkâr ederken, o bana iman etti. ‹nsanlar
beni yalanlarken o beni tasdik etti ve insanlar bana mali ambargo uygulay›p iktisadi bir s›k›n-
t›ya bo¤arken o mal›n› mülkünü benim için seferber etti.”
Hz. Hatice, Hz. Muhammed'in sadece efli de¤il, ayn› zamanda yak›n bir dostu, bir dert orta-
¤› olmufl, s›k›nt›l› anlar›nda onu teselli etmifltir.
Hz. Hatice, 25 y›l kadar süren bir evlilikten sonra hicretten üç y›l kadar önce vefat etti.
Onun vefat› Hz. Muhammed'i son derece üzmüfltü. Hz. Muhammed onun vefat etmesinden
sonra baflka han›mlarla evlenmesine ra¤men onu hiç unutmam›fl, her zaman sevgi ile anm›fl
ve hakk›nda güzel sözler söylemifltir. Hz. Muhammed, bir defas›nda onu flu sözlerle övmüfl-
tür: “Allah, bana ondan daha hay›rl›s›n› vermedi. O, hiç kimsenin kabul etmedi¤i bir zamanda
bana iman etti, herkesin beni yalanlad›¤› bir zamanda o, beni tasdik etti; kimsenin bana bir
fley vermedi¤i s›rada o, mal›n› benim için kulland› ve çocuklar›m›n annesi oldu.”
Prof. Dr. Nahide BOZKURT
(Ortaö¤retim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ö¤retim Program›, 69, 70'ten al›nm›flt›r.)
Hz. Muhammed’in Hayat› 51
Hz. Muhammed’in Hayat›52
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. Hz. Muhammed'in do¤du¤u ortamdaki dinî yap› hakk›nda bilgi veriniz.
22.. Hz. Muhammed, nerede ve ne zaman do¤mufltur? Yaz›n›z.
33.. Vahiy ne demektir? Hz. Muhammed'e vahiy ilk kez nerede ve nas›l gelmifltir? Yaz›n›z.
44.. Hicret ne demektir? Hicreti oluflturan flartlar› ana hatlar›yla belirtiniz.
55.. Hz. Muhammed'in di¤er devletlere elçiler göndermesindeki amac› k›saca aç›klay›n›z.
66.. Hz. Muhammed nerede ve ne zaman vefat etmifltir? Peygamberimizin vefat›n›n sa-habeler üzerinde nas›l bir etkisi olmufltur? Aç›klay›n›z.
77.. Afla¤›daki olaylardan hangisi, 571 y›l› Pazartesi gecesi gerçekleflmifltir?A) Hz. Muhammed'in do¤umuB) Kur'an'›n indirilmeye bafllanmas›C) Müslümanlar›n Medine'ye hicret etmesiD) Peygamberimizin Hz. Hatice ile evlenmesiE) Miraç mucizesinin gerçekleflmesi
88.. Hz. Muhammed'in do¤um günü olarak kutlanan kandil gecesi afla¤›dakilerden hangi-sidir?
A) Regaip Kandili B) Berat Kandili
C) Kadir Gecesi D) Mevlit Kandili
E) Miraç Kandili
99.. Afla¤›daki cümlelerde b›rak›lan boflluklar› uygun sözcüklerle doldurunuz.
(622, Veda Hutbesi, 610, Oku!, muhacir, ensar)
A) Hz. Muhammed ............ y›l›nda peygamber olarak görevlendirilmifltir.B) Hz. Muhammed'e gelen ilk vahiy .............. emriyle bafllamaktad›r.C) Hz. Muhammed'in Medine'ye hicreti ............. y›l›nda olmufltur.D) Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanlara ..........; hicret edenlere yard›mda
bulunanlara ise ............ denir.E) Peygamberimizin 632 y›l›nda Arafat'ta yapt›¤› konuflmaya ............... denir.
1100.. Afla¤›daki kavram haritas›ndaki bofl yerlere Hz. Muhammed'in do¤du¤u ortamdayayg›n olan kötü davran›fllara örnek yaz›n›z.
Kur’an ve Ana Konular› 53
11.. ‹‹ssllaamm DDiinniinniinn TTeemmeell KKaayynnaa¤¤››:: KKuurr’’aann--›› KKeerriimm
Kur'an, Hz. Muhammed'e vahiy yoluyla gönderilen ilahî kitab›n ad›d›r. Bu isim Kur'an'a bizzat
Allah taraf›ndan verilmifltir. Nitekim bu konuya iflaret eden pek çok ayet vard›r. Bu ayetlerde
Yüce Allah flöyle buyurur:
““fifiüüpphheessiizz bbuu,, kkoorruunnmmuuflfl bbiirr kkiittaappttaa bbuulluunnaann ddee¤¤eerrllii bbiirr KKuurr''aann''dd››rr.. ””11
Ayn› konuya iflaret eden baflka bir
ayette, ““((RReessûûllüümm!!)) KKuurr''aann''›› ssaannaa bbiizz,,
eevveett bbiizz iinnddiirrddiikk..””22 buyrulmufltur. Bir di-
¤er ayette ise bu husus flu flekilde ifade
edilmifltir: ““((BBuu)),, bbiilleenn bbiirr kkaavviimm iiççiinn
aayyeettlleerrii AArraappççaa ookkuunnaarraakk aaçç››kkllaannmm››flfl
bbiirr kkiittaapptt››rr.. ””33
Kur'an, Allah sözüdür. Hz. Peygam-
ber’e indirildi¤i biçimde, hiçbir de¤iflikli¤e
u¤ramadan günümüze kadar gelmifltir ve
k›yamete kadar da de¤iflmeden devam
edecektir. Çünkü Kur'an'›n koruyucusu
bizzat Allah’t›r. Kur'an'da bu konuyla ilgili flöyle buyrulur: ““KKuurr''aann''›› kkeessiinnlliikkllee bbiizz iinnddiirrddiikk;; eell--
bbeettttee oonnuu yyiinnee bbiizz kkoorruuyyaaccaa¤¤››zz..""44 Bugün dünyan›n dört bir yerinde milyonlarca insan taraf›n-
dan okunan Kur'an her yerde ayn›d›r. Kur'an'›n dili Arapçad›r ve pek çok dilde meali vard›r.
1. Vâk›a suresi, 77-78. ayetler.2. ‹nsân suresi, 23. ayet.3. Fussilet suresi, 3. ayet.4. Hicr suresi, 9. ayet.
Ö⁄RENME ALANI: VAH‹Y VE AKIL
4. ÜN‹TEKUR'AN VE ANA KONULARI
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM11.. “Kur'an-› Kerim, ‹slam'›n temel kayna¤›d›r.” sözü üzerin-
de arkadafllar›n›zla konuflunuz.
22.. Ayet, sure, cüz ve Mushaf kelimelerinin anlamlar›n›sözlüklerden araflt›r›n›z.
33.. Mukabele ve hatim ne demektir? Çevrenizden bilgi edininiz.
44.. Tefsir ve meal kavramlar›n› sözlüklerden araflt›r›n›z.
55.. ‹nanç, ibadet ve ahlak hakk›nda bildiklerinizi arkadafllar›n›zla paylafl›n›z.
Ayetleri Yorumlayal›m
““fifiüüpphheessiizz kkii bbuu KKuurr’’aann eenn ddoo¤¤rruu yyoollaa iillee--tt iirr;; iiyyii ddaavvrraann››flflllaarrddaa bbuulluunnaann mmüümmiinnlleerree,,kkeennddiilleerrii iiççiinn bbüüyyüükk bbiirr mmüükkââffaatt oolldduu¤¤uunnuummüüjjddeelleerr.. ”” (‹srâ suresi, 9. ayet)
““SSiizzii kkaarraannll››kkllaarrddaann aayydd››nnll››¤¤aa çç››kkaarrmmaakkiiççiinn kkuulluunnaa aappaaçç››kk aayyeettlleerr iinnddiirreenn oodduurr.. fifiüüpp--hheessiizz AAllllaahh,, ssiizzee kkaarrflfl›› ççookk flfleeffkkaattllii,, ççookk mmeerr--hhaammeettlliiddiirr.. ”” (Hadîd suresi, 9. ayet)
Yukar›daki ayetleri yorumlay›n›z.
Kur’an ve Ana Konular›54
Kur'an-› Kerim ‹slam dininin ana kayna¤›d›r. Kur'an'›n Allah taraf›ndan Hz. Muhammed'e indi-rilen vahiy oldu¤una inan›lmas› ‹slam'›n inanç esaslar›ndan biridir.
22.. KKuurr''aann--›› KKeerriimm’’iinn TTaarriihhii
Kur'an-› Kerim, Allah taraf›ndan Hz. Muhammed'e vahiy yoluyla indirilmifltir. Kur'an'›n indiril-
meye baflland›¤› dönemde, Hz. Muhammed'in içinde yaflad›¤› toplumda sosyal ve ahlaki aç›dan
pek çok olumsuzluk ve çirkin davran›fl yayg›nd›. Yoksul ve güçsüz kimseler eziliyor, kad›n ve
k›zlara de¤er verilmiyordu. Toplum, hürler ve köleler diye ikiye bölünmüfltü. Haks›zl›k ve adalet-
sizlik yayg›nd›. ‹çki, kumar ve h›rs›zl›k gibi kötü al›flkanl›klar günlük yaflam›n bir parças› olmufl-
tu. ‹nsanlar›n ço¤u, kendi elleriyle yapt›klar› putlara tap›yorlard›.
Kur'an-› Kerim, böyle bir ortamda miladi 610 y›l›nda indirilmeye bafllanm›fl ve indirilifli yaklafl›k
23 y›l sürmüfltür.
Kur'an'›n ilk inen ayetleri Alak suresinin ilk befl ayetidir. Bu ayetlerde Allah flöyle buyurmakta-
d›r:
““YYaarraattaann RRaabbbb’’iinniinn aadd››yyllaa ookkuu!! OO,, iinnssaann›› bbiirr aaflfl››llaannmm››flfl yyuummuurrttaaddaann yyaarraatttt››.. OOkkuu!! ‹‹nnssaannaa
bbiillmmeeddiikklleerriinnii bbeelllleetteenn,, kkaalleemmllee ((yyaazzmmaayy››)) öö¤¤rreetteenn RRaabbbb’’iinn,, eenn bbüüyyüükk kkeerreemm ssaahhiibbiiddiirr..""55
Kur'an, 23 y›ll›k bir süreçte inmifltir. O, ayet ayet, sure sure ve ihtiyaca göre inerek insanlar›e¤itmifltir.
Hz. Peygamberin hem Mek-
ke hem de Medine dönemi
vard›r. Dolay›s›yla Kur'an'›n bir
k›sm› Mekke’de, bir k›sm› da
Medine’de nazil olmufltur.
Mekke döneminde inen ayet-
ler ço¤unlukla imandan, ahlak-
tan söz eder. Allah'›n varl›¤›na,
birli¤ine, yarat›c› güç oldu¤u-
na, efli ve benzerinin olmad›¤›-
na vurgular yap›l›r. Yani bu
dönemde tevhit inanc›n›n bi-
Kur’an’›n ilk inen ayetlerinin anlam› üzerinde arkadafllar›n›zla konuflunuz.
Kur’an’›n Allah’›n korumas› alt›nda olmas› ne anlama gelmektedir? Arkadafllar›-n›zla konuflunuz.
5. Alak suresi, 1-5. ayetler.
RReessiimm 44..11:: Hz. Osman’›n okurken flehit edildi¤i Mushaf
Kur’an ve Ana Konular› 55
linçlere yerleflmesi sa¤lan›r. Çünkü do¤ru ve sa¤lam bir iman, ‹slam dininin özünü oluflturmakta-
d›r. Medine’de inen ayet ve sureler ise daha çok ibadetler, insanlar›n davran›fllar› ve ahlakla ilgi-
lidir.
Kur'an ayetleri Peygamberimize indirildikçe ezberlenmifl ve vahiy kâtipleri taraf›ndan yaz›lm›fl-
t›r. 23 y›ll›k süreçte her y›l ramazan ay›nda Cebrail, Kur'an'›n o tarihe kadar indirilmifl ayetlerini
okumufl, Hz. Peygamber de okunanlar› takip etmifltir. Bu uygulama, onun vefat›na kadar devam
etmifltir. Vahyin inifli devam etti¤i için Kur'an, Hz. Muhammed'in sa¤l›¤›nda kitap hâline getirile-
memifltir.
Hz. Peygamberin sa¤l›¤›nda Kur'an'›n tamam›n› ezbere bilenler vard›. Kur'an'› ezbere bilen
haf›zlar›n say›s› kesin olarak bilinmemekle birlikte, daha sonralar› Bi'ri Maune Savafl›'nda, ken-
dilerine "kurra" denilen 70 kadar sahabe flehit edilmifltir. Ayr›ca Hz. Peygamberin vefat›ndan
sonra ç›kan Yemame Savafl›'nda da pek çok haf›z sahabe flehit olmufltur. Bu olaylardan sonra
Hz. Ömer, kayg›lanm›fl ve Halife Hz. Ebû Bekir'den, Kur'an-› Kerim'in toplanmas›n› istemifltir. Bu
ifl için en uygun ismin, haf›z ve ayn› zamanda vahiy kâtibi olan Zeyd b. Sabit oldu¤una karar ve-
rilmifltir. Zeyd b. Sabit baflkanl›¤›nda oluflturulan komisyon, Hz. Ali’ye de dan›flarak ayetleri k›sa
sürede toparlay›p Kur'an'› bir kitap hâline getirerek Halife Hz. Ebû Bekir'e teslim etmifl, Allah'›n
kelam› olan ayetler de bu çal›flma sayesinde bir kitap hâline getirilmifltir. ‹ki kapak aras›nda
toplanarak kitap hâline getirilen bu nüshaya Mushaf denilmifltir.
Daha sonralar›, ‹slam'›n genifl bir co¤rafyaya yay›lmas› ve yeni oluflan ihtiyaçlar üzerine
Kur'an, Hz. Osman devrinde ço¤alt›larak ‹slam'›n önemli merkezlerine gönderilmifltir. Bundan
sonra ço¤alt›lan Kur'an'lar için bu Mushaf'lar ölçü kabul edilmifltir.
33.. KKuurr''aann’’llaa ‹‹llggiillii BBaazz›› KKaavvrraammllaarr
Kur'an-› Kerim, ayet ve surelerden meydana gelmifltir. Kur'an’›n iç düzeni, sistemati¤i yani hangi
ayetin hangi surede olaca¤› ve surelerin s›ralan›fl›, Peygamberimiz taraf›ndan belirlenmifltir.
33..11.. KKuurr''aann''››nn ‹‹çç DDüüzzeennii iillee ‹‹llggiillii KKaavvrraammllaarr
Kur’an-› Kerim’in iç düzeniyle ilgili bafll›ca kavramlar ayet, sure ve cüzdür.
AAyyeett:: Kur'an'›n iç düzeniyle ilgili bafll›ca kavramlardan biri ayettir. Ayetler, kendi içinde anlam
bütünlü¤ü olan cümleler veya cümle gruplar›d›r. Kur'an'›n bu cümle gruplar›, Allah'tan gelen ve
onu anlatan, ona iflaret eden ve ona götüren iflaretlerdir.
Kur'an'da ayetlerin baz›lar› birkaç harften, baz›lar› ise bir sayfadan oluflmufltur. Örne¤in, Ba-
kara suresinin 282. ayeti bir sayfa olup Kur'an-› Kerim’in en uzun ayetidir.
Kur’an’›n topluca indirilmemesinin, onun anlafl›lmas›na ve uygulanmas›na nas›lbir etkisi olmufltur? Arkadafllar›n›zla de¤erlendiriniz.
Kur’an ve Ana Konular›56
Ayetlerin sureler içinde nas›l s›ralanaca¤›, bir ayet indi¤inde bu ayetin hangi surede, nereyeyerlefltirilmesi gerekti¤i Hz. Peygamber taraf›ndan belirlenmifltir. Böylece ayetlerin yerleri ve s›-ralanmas› Hz. Peygamber hayattayken kesinleflmifltir.
Kur'an-› Kerim'de yaklafl›k 6666 ayet bulunmaktad›r. Bir ayeti di¤er bir ayetten ay›ran ve aye-tin sonunda bulunan kelimeye fas›la denir.
SSuurree:: Kur'an-› Kerim’de ayetlerin bir araya gelmesi ile oluflan ve kendi içinde anlam bütünlü-¤ü olan bölümlerden her birine sure denir.
Kur'an-› Kerim’de 114 sure bulunmaktad›r. “Sure” terimi, ayetler grubunu içeren bölümler an-lam›nda Kur'an’da kullan›lm›flt›r. Örne¤in, Kur'an'da sure kavram›n›n geçti¤i ayetlerden birindeAllah flöyle buyurmaktad›r:
““EE¤¤eerr kkuulluummuuzzaa iinnddiirrddiikklleerriimmiizzddeenn hheerrhhaannggii bbiirr flflüüpphheeyyee ddüüflflüüyyoorrssaann››zz,, hhaayyddii oonnuunnbbeennzzeerrii bbiirr ssuurree ggeettiirriinn……””66
Baflka bir ayette ise,
““…… DDee kkii:: EE¤¤eerr ssiizzlleerr ddoo¤¤rruu iisseenniizz AAllllaahh''ttaann bbaaflflkkaa,, ggüüccüünnüüzzüünn yyeettttiikklleerriinnii ççaa¤¤››rr››nn ddaa((hheepp bbeerraabbeerr)) oonnuunn bbiirr bbeennzzeerrii ssuurree ggeettiirriinn..””77 buyrulmufltur.
Surelerde bulunan ayet say›lar› birbirinden farkl›d›r. Bunun için baz› sureler uzun, baz›lar› isek›sad›r. Kur'an'daki sureler içinde en k›sa olan›, üç ayetli Kevser suresi; en uzun olan› ise 286ayetli Bakara suresidir. Kur'an'›n ilk suresi Fâtiha, son suresi ise Nâs suresidir.
Her surenin bir ad› vard›r. Örne¤in; Fâtiha, Yâsîn, Kevser, ‹brahim, Yûsuf, Fil, Kamer ve Mâ'ûn gibi...
Tevbe suresi hariç bütün sureler “Bismillâhirrahmânirrahîm” ifadesiyle bafllar. Kur'an'da yeralan son on sure, namaz suresi olarak bilinir. Çünkü bu sureler k›sa oldu¤undan namazlarda da-ha çok okunmaktad›r.
Ayetlerde oldu¤u gibi surelerin s›ralan›fl› da Hz. Peygamber taraf›ndan ilahî vahye istinadendüzenlenmifltir. Ayetler sureler içinde, sureler ise Kur'an'›n bütünü içinde en güzel ve en sa¤lambiçimde yer al›r; çünkü Kur'an, Allah'›n kelam›d›r. Onun ahengini ve dizilimini veren de Allah’t›r.
Siz de bildi¤iniz baflka sure isimlerini arkadafllar›n›zla paylafl›n›z.
Kur'an'da Allah'›n varl›¤›na ve birli¤ine iflaret eden her fleye aayyeett denir. Göklerinve yerin yarat›lmas›, gece ile gündüzün birbirini takip etmesi, Ay, Günefl, y›ld›z-lar, a¤açlar, çiçekler vb. tüm varl›klar, Allah'›n varl›¤›na iflaret eden ayetlerdir.Konuyla ilgili bir ayette Allah flöyle buyurmaktad›r: ““GGüünneeflfl''ii ››flfl››kkll››,, AAyy’’›› ddaa ppaarr--llaakk kk››llaann,, yy››llllaarr››nn ssaayy››ss››nn›› vvee hheessaabb››nn›› bbiillmmeenniizz iiççiinn oonnaa ((AAyy''aa)) bbiirrttaakk››mmmmeennzziilllleerr ttaakkddiirr eeddeenn oodduurr.. AAllllaahh,, bbuunnllaarr›› aannccaakk bbiirr ggeerrççee¤¤ee ((vvee hhiikkmmeettee))bbiinnaaeenn yyaarraattmm››flfltt››rr.. OO,, bbiilleenn bbiirr kkaavvmmee aayyeettlleerriinnii aaçç››kkllaammaakkttaadd››rr.. ””
(Yûnus suresi, 5.ayet)
Not Edelim
6. Bakara suresi, 23. ayet.7. Yûnus suresi, 38. ayet.
Kur’an ve Ana Konular› 57
CCüüzz:: Kelime olarak bölüm, parça demektir. Kur'an kendi içinde yirmi sayfal›k bölümlere ayr›l-
m›fl olup bu yirmi sayfal›k bölümlerin her birine bir cüz denir. Kur'an, bu flekilde 30 cüzden olufl-
maktad›r.
Cüz bafllar›n›n belirlenmesi veya bitimi her yirmi sayfada bir, Kur'an'›n sol üst köflesinde bir
iflaretle verilmifl ve kaç›nc› cüz oldu¤unu gösteren rakamla da belirlenmifltir.
33..22.. KKuurr’’aann’’››nn OOkkuunnmmaass›› iillee ‹‹llggiillii KKaavvrraammllaarr
Kur’an-› Kerim’in okunmas›yla ilgili bafll›ca kavramlar tecvit, mukabele, hatim ve haf›zl›kt›r.
TTeeccvviitt:: Sözlükte güzellefltirmek, güzel yapmak ve daha iyi yapmak anlamlar›na gelir. Terim
olarak ise tecvit, Kur'an'› güzel bir flekilde okumak için uyulmas› gereken kurallara denir.
Tecvit, Kur'an-› Kerim’in harflerini ve kelimelerini dilin foneti¤ine uygun olarak kula¤a hofl ge-
len biçimde ve kurallar›na uygun olarak okumakt›r. Tecvit, Kur'an'›n, Arapçan›n dil yap›s›na uy-
gun olarak belli bir ahenk ve ses düzeni içinde okunmas›n› esas al›r. Güzel okunan bir fliir veya
notalar›na uygun çal›nan bir müzik parças› dinleyenleri nas›l etkilerse güzel sesle ve tecvit kural-
lar›na uygun flekilde okunan Kur'an da dinleyenler üzerinde olumlu etkiler b›rak›r, onlarda güzel
duygular uyand›r›r. Bunun için Kur'an'›n güzel okunmas› Müslümanlar aras›nda çok önemlidir.
RReessiimm 44..22:: Yukar›daki resim üzerinde Kur'an'›n iç düzenini inceleyiniz.
CCüüzz iiflflaarreettii:: Yirmisayfal›k birimlerinbafllang›c›n› belir-tir. Kur’an’da buflekilde 30 tanecüz iflareti vard›r.
Sayfan›n kaç›nc›cüze ait oldu¤unugösterir.
Bir sonraki sayfan›n ilkkelimesidir. Okumadakolayl›k için yaz›l›r.
AAyyeett iiflflaarreettii:: Ayet-lerin bafl›n› ve so-nunu belirtir.
SSuurree bbaaflflll››¤¤››:: Surebafllar›nda bulu-nur, surelerin isim-lerini, ayet say›s›n›ve genellikle sure-nin Mekke ya daMedine'de indi¤inibelirtir.
Surenin ad›n› gös-terir.
Kur’an ve Ana Konular›58
MMuukkaabbeellee:: Kelime olarak karfl›l›k, karfl›l›k verme ve karfl›l›kl› okumak anlam›na gelir. Terim
olarak ise mukabele, bir kiflinin Kur’an okumas›, di¤erlerinin de okunanlar› takip etmesine denir.
Kur'an, miladi 610 y›l›n›n ramazan ay›nda inmeye bafllad› ve 23 y›ll›k bir süreçte tamamland›.
Hz. Muhammed'e vahiy getiren Cebrail her y›l ramazan ay›nda Peygamber’le bir araya gelir ve o
güne kadar inen ayetleri karfl›l›kl› birbirlerine okurlard›. Böylece ilk mukabele Peygamberimizle
Cebrail aras›nda okunmufltur. Müslümanlar aras›nda da bu, gelenek hâline gelmifltir.
HHaattiimm:: Kelime olarak örtmek, mü-
hürlemek, bir fleyi tamamlay›p sonuna
ulaflmak gibi anlamlara gelir. Terim ola-
rak ise hatim, Kur'an'› bafl›ndan sonu-
na kadar okumaya denir.
Hatim, Kur'an’› Fâtiha suresinden
bafllayarak kurallar›na uygun biçimde
okuyup Nâs suresi ile bitirmektir. Hz.
Peygamber, Kur'an okuyup onunla
amel edenlerin imrenilecek kimseler ol-
du¤unu, okunan Kur'an'›n her harfine
karfl›l›k on sevap verilece¤ini, okuyan-
lar için Kur'an'›n dünyada huzur kayna-
¤›, ahirette de flefaatçi olaca¤›n› bildir-
mifltir.8 Ayr›ca o, Kur'an'› bafltan sona
okuyarak hatim indirmeyi, Allah'›n en çok sevdi¤i ifllerden biri olarak nitelendirmifltir.9
‹slam kültüründe hatim okuman›n önemli bir yeri vard›r. Her y›l ramazan ay›nda hatim okumak
daha yayg›nd›r. Bu ayda her gün Kur'an'dan yaklafl›k 20 sayfa okunur ve ramazan ay›n›n sonu-
na gelindi¤inde Kur'an bafltan sona bir kez okunmufl olur. Buna hatim denir. Gerek ramazanda
gerek di¤er aylarda Kur'an okuyarak hatim etmek, ‹slam kültürünün önemli bir gelene¤idir. Bu,
ayn› zamanda bir ibadettir. Kur'an okuyan, hatim eden kifliler onu anlayarak okumaya özen gös-
termelidirler. Kur'an okunurken meali de okundu¤unda, Allah'›n buyruklar› ve tavsiyeleri daha iyi
anlafl›lm›fl olur. Hatim tamamland›ktan sonra dua edilir. Buna da hatim duas› denir.
HHaaff››zzll››kk:: Arapça bir kelime olup "koruyan, ezberleyen" gibi anlamlara gelmektedir. Haf›z ise
Kur'an'›n tamam›n› ezberleyenlere verilen isimdir.
Hz. Peygamber, baz› hadislerinde haf›zlardan övgüyle söz etmifl, Kur’an’›n ö¤renilmesini ve
ö¤retilmesini teflvik etmifltir.10
Kur'an ö¤renimiyle ilgili teflviklerin ço¤u, onu sadece ezberlemeyi de¤il, ayn› zamanda mana-
s›n› anlamay›, emir ve ö¤ütlerine uygun davranmay› da amaçlar. Hz. Peygamberin ““ÜÜmmmmeettii--
mmiinn flfleerreefflliilleerrii KKuurr''aann''›› ttaaflfl››yyaannllaarrdd››rr ((eezzbbeerrlleeyyeennlleerrddiirr))..””1111 hadisi neticesinde, “ashab› suffa”
RReessiimm 44..33:: Kur’an-› Kerim’de Fâtiha ve Bakara surelerininilk ayetlerini gösteren sayfalar
8. Buhari, Feza’ilül Kur’an, 17.9. Tirmizi, Sünen, K›raat, 13.
10. Aclûni, Keflfü’l Hafa, C 1, s. 127.11. Aclûni, Keflfü’l Hafa, C 1, s. 129.
Kur’an ve Ana Konular› 59
aras›nda Kur'an'› ezberleme çal›flmalar› bafllam›fl, sonraki y›llarda giderek yayg›nlaflm›flt›r. Hz.
Peygamber’in vefat›ndan sonra Kur'an'› ezberlemeye olan ilgi daha da artm›flt›r. Hatta Ebû Mu-
sa el-Eflari, Basra valisi iken Hz. Ömer'e yazd›¤› bir mektupta, Basra'da pek çok kimsenin
Kur'an'› ezberledi¤ini bildirmifl, halife de onlara maafl ba¤lanmas›n› istemifltir.
33..33.. KKuurr''aann''››nn AAnnllaaflfl››llmmaass›› vvee YYoorruummllaannmmaass››yyllaa ‹‹llggiillii KKaavvrraammllaarr
Kur’an-› Kerim’in anlafl›lmas› ve yorumlanmas›yla ilgili kavramlar meal ve tefsirdir.
Kur'an-› Kerim, Müslümanlar için temel kaynakt›r. Bu yüzden okunmas›, aç›klanmas› ve anla-
fl›lmas› çok önemlidir. Hz. Peygamber, Kur'an-› Kerim’i ilk aç›klayan ve yorumlayan kiflidir. ‹lk
dönemlerden bafllayarak Kur'an'›n aç›klanmas›, yorumlan›p anlafl›lmas› için çeflitli yöntemler ge-
lifltirilmifl ve bu konuda çok say›da kitap yaz›lm›flt›r.
MMeeaall:: Bir sözün anlam›n› ayniyle veya asl›na yak›n bir flekilde ifade etmeye denir. Meal, halk
aras›nda genellikle Kur'an'›n tercümesi için kullan›l›r.
Hz. Peygamber’le birlikte bafllayan meal yani Kur'an'› tercüme çal›flmalar› her dönemde yap›l-
m›flt›r. Bundaki amaç, Kur'an'›n daha iyi anlafl›lmas› ve anlat›lmas›d›r.
Türkiye'de de meal çal›flmalar› cumhuriyetle birlikte bafllam›fl, son y›llarda ise bu alanda çok
say›da çal›flma ortaya konulmufltur.
TTeeffssiirr:: Sözcük bak›m›ndan, kapal› birfleyi açmak, bir manay› a盤a ç›karmakve bir fleyi aç›klamak gibi anlamlara ge-lir. Ayr›ca bir sözü daha anlafl›l›r birtarzda ifade etmeye de tefsir denir.
Tefsir; terim olarak Kur'an'›n aç›klan-mas› ve yorumlanmas›ndan ibarettir. ‹s-lam bilginlerinin Kur'an'› belirli usullereve ilkelere göre aç›klamalar›d›r.
Tefsirin amac›, Kur'an'› Allah'›n iste¤i-ne uygun bir flekilde anlamak, anlat-makt›r.
Kur'an’›n ilk müfessiri Hz. Muham-
med' dir. Peygamber’le birlikte, onun ar-
kadafllar› da Kur'an'›n tefsirinde önemli
bir yere sahiptir. Çünkü onlar, Kur'an'›n
indiriliflinin her an›n› yaflayan insanlar-
Kur’an’da yer alan k›sa bir surenin mealini s›n›fta okuyarak bu surede verilmekistenen ana fikir üzerinde konuflunuz.
RReessiimm 44..44:: Kur’an’› aç›klayan ve yorumlayan bir tefsir kitab›
Kur’an ve Ana Konular›60
d›. Bu yüzden Kur'an'›n indi¤i dönemin flartlar›na ait bilgilere ulaflmada sahabilerin büyük bir
önemi vard›r. ‹slam’›n ilk dönemlerinden günümüze kadar bütün müfessirler onlar›n görüfllerini
kaynak kabul etmifllerdir. Ülkemizde de tefsir çal›flmalar›na cumhuriyetle birlikte h›z verilmifl, ilk
Türkçe tefsir Atatürk'ün emriyle Elmal›l› Hamdi Yaz›r taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.
44.. KKuurr''aann--›› KKeerriimm''iinn BBeellllii BBaaflflll›› KKoonnuullaarr››
Kur'an baz› konulara daha çok önem vermifl, di¤er konular ise bunlara dayand›r›larak ifllen-
mifltir. Kur'an-› Kerim'deki belli bafll› konular inanç, ibadet ve ahlakt›r.
44..11.. ‹‹nnaannçç
Kur'an’›n ele ald›¤› ilk ve en önemli konulardan biri inanç esas›d›r. Bu inanç, Allah'›n Hz. Pey-
gamber'e bildirdi¤i esaslar› kabul etmek, onun haber verdi¤i fleylere tereddütsüz inanarak bun-
lar›n do¤rulu¤una gönülden inanmakt›r.
‹slam dinindeki Allah inanc›, Kur'an’›n en önemli esaslar›ndan birini oluflturur. Kur'an, Allah’›
bize zat› ve nitelikleri ile birlikte tan›t›r. Bize, Allah’› tan›t›rken bütün güzel isimlerin Allah’a ait ol-
du¤unu belirterek bizleri onlarla dua etmeye ça¤›r›r.
Kur'an'da, Allah her fleyi yaratan, her fleye gücü yeten, efli ve benzeri olmayan, bir ve tek olan
ilaht›r. ‹nsan› ve bütün evreni en güzel biçimde yaratm›flt›r. Allah, en güzel biçimde yaratt›¤› in-
sandan, sadece kendisine inanmas›n› istemektedir. ‹slam dini, insanlar› efli, benzeri ve orta¤› ol-
mayan bir ilaha inanmaya ça¤›r›r. Bu hususla ilgili olarak Kur'an'da pek çok ayet vard›r. Bu ayet-
lerden birinde Yüce Allah flöyle buyurur: ""......BBaannaa ‹‹llaahh''››nn››zz››nn,, ssaaddeeccee bbiirr iillaahh oolldduu¤¤uu vvaahhyyoolluu--
nnuuyyoorr......""1122 Kur'an'›n bir baflka ayetinde ise, ““‹‹flflttee RRaabbbbiinniizz AAllllaahh oodduurr.. OOnnddaann bbaaflflkkaa ttaannrr››
yyookkttuurr.. OO,, hheerr flfleeyyiinn yyaarraatt››cc››ss››dd››rr.. ÖÖyyllee iissee oonnaa kkuulllluukk eeddiinn,, oo hheerr flfleeyyee vveekkiillddiirr.. ””1133 buyrul-
maktad›r.
Kur'an-› Kerim'de tabiat, Allah taraf›ndan yarat›lm›fl ve insanlar›n kullan›m›na sunulmufltur. Ta-
biat, ayn› zamanda Allah'›n varl›¤›n›n bir delilidir. ““BBiizz hhaakkiikkaatteenn iinnssaannoo¤¤lluunnuu flflaann vvee flfleerreeff ssaa--
Kur’an’da, Allah inanc› üzerinde niçin s›kça durulmufltur? Arkadafllar›n›zla konu-flunuz.
Kur’an'› ‹slam bilginlerinin farkl› yorumlamalar›n›n sebepleri sizce neler-
dir? Arkadafllar›n›zla tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
12. Kehf, suresi, 110. ayet.13. En'âm suresi, 102. ayet.
Kur’an ve Ana Konular› 61
14. ‹srâ suresi, 70. ayet.15. Bakara suresi, 21. ayet.16. Beyyine suresi, 5. ayet.
hhiibbii kk››lldd››kk.. OOnnllaarr›› ((ççeeflfliittllii nnaakkiill vvaass››ttaallaarr›› iillee)),, kkaarraaddaa vvee ddeenniizzddee ttaaflfl››dd››kk;; kkeennddiilleerriinnee ggüüzzeell
ggüüzzeell rr››zz››kkllaarr vveerrddiikk;; yyiinnee oonnllaarr›› yyaarraatttt››kkllaarr››mm››zz››nn bbiirrççoo¤¤uunnddaann cciiddddeenn üüssttüünn kk››lldd››kk..””1144
Bu ayetlerde her fleyi yaratan ve idare edenin Yüce Allah oldu¤u, onun güç ve kudretinin her
fleye yetece¤i ve Allah'tan baflka hiçbir varl›¤›n bu yüce özelliklere sahip olamayaca¤› vurgulan-
m›flt›r.
44..22.. ‹‹bbaaddeett
Kur'an-› Kerim'in Allah'a iman-
dan ve di¤er inanç esaslar›ndan
sonra en önemli konusu ibadet-
tir. ‹slam, ibadetlerin yaln›zca Al-
lah’a yap›laca¤›n› s›k s›k vurgu-
lar. Bir ayette Yüce Allah, ““EEyy iinn--
ssaannllaarr!! SSiizzii vvee ssiizzddeenn öönncceekkiilleerrii
yyaarraattaann RRaabbbb’’iinniizzee kkuulllluukk eeddii--
nniizz.. UUmmuulluurr kkii,, bbööyylleeccee kkoorruunn--
mmuuflfl oolluurrssuunnuuzz..””1155 buyurmakta-
d›r.
‹nsan›n görevi, varl›¤›n› borçlu
oldu¤u yarat›c›s›n›n emir ve ya-
saklar›na göre hareket etmek,
yapt›¤› ifl ve davran›fllarda onun
r›zas›n› kazanmak olmal›d›r. Al-
lah'›n nelerden raz› olup neler-
den raz› olmad›¤›n› ö¤renmek
ise kulluk görevinin yerine getiril-
mesinde önemli bir ad›md›r.
‹slam dininde ibadet; insan›n, Allah'›n emir ve yasaklar›na uymas›d›r. Bu flekilde kifli, Yüce Al-
lah'a olan ba¤l›l›¤›n› her an canl› tutma imkân› bulur. Yaflant›s›n› ve davran›fllar›n› belli bir disiplin
alt›na al›r. Kur'an-› Kerim'de namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibadetler, insanlar›n Allah'a olan ba¤l›-
l›klar›n› güçlendirmek amac› ile emredilmifltir.
Kur'an'da ibadetler, Allah'a imandan sonra s›k s›k vurgulanarak Müslümanlar›n imanlar›n› iba-
detlerle korumalar› istenir. Allah, bir ayette flöyle buyurur: ““HHââllbbuukkii oonnllaarraa aannccaakk ddiinnii yyaallnn››zz oonnaa
hhaass kk››llaarraakk vvee HHaanniifflleerr oollaarraakk AAllllaahh''aa kkuulllluukk eettmmeelleerrii,, nnaammaazz kk››llmmaallaarr›› vvee zzeekkââtt vveerrmmeelleerrii
eemmrroolluunnmmuuflflttuu.. SSaa¤¤llaamm ddiinn ddee bbuudduurr.. ””1166 Bunun için bütün emirlerin gerekti¤i biçimde yerine
getirilmesi, inanc›n güçlenmesi bak›m›ndan önemlidir. Bir di¤er ayette de Allah, ““MMuuhhaakkkkaakk kkii
RReessiimm 44..55:: Camide ibadet için toplanm›fl Müslümanlar
Kur’an ve Ana Konular›62
bbeenn,, yyaallnn››zzccaa bbeenn AAllllaahh''››mm.. BBeennddeenn bbaaflflkkaa iillaahh yyookkttuurr.. BBaannaa kkuulllluukk eett,, bbeennii aannmmaakk iiççiinn nnaa--
mmaazz kk››ll..””1177 buyurarak namaz ibadetiyle kendisine yap›lacak kullu¤a vurgu yapm›flt›r.
‹badetler, Allah ile insan aras›ndaki ba¤› kuvvetlendirir. ‹nsan›n Allah'a olan sayg› ve sevgisini
canl› tutarak onu kötülüklerden uzaklaflt›r›r. Allah, ‹slam dininde emredilen ibadetleri insanlar›n
kendi özgür iradeleriyle yerine getirmelerini istemifltir. ‹badetlerin amac›, Allah'›n r›zas›n› kazan-
makt›r.
44..33.. AAhhllaakk
Kur'an-› Kerim, ahlakla ilgili birçok konuda ayr›nt›l› bilgi vermifltir. Gerek fertlerin, gerekse top-
lumun huzur içinde yaflayabilmeleri için insanlara adalet, do¤ruluk, sevgi, flefkat, alçak gönüllü-
lük, iyilik, affetmek ve terbiyeli olmak gibi insani özellikleri tavsiye eder. ‹çki, kumar, fuhufl, zu-
lüm, kibir, cimrilik, h›rs›zl›k, intikam alma gibi kötü duygu ve davran›fllar› da yasaklar.
Kur'an, ahlaki olan bu evrensel de¤erlere s›k s›k vurgu yaparak insanlara yol göstermektedir.
Bu hususta Kur'an'da pek çok ayet vard›r. Bu ayetlerin birinde Allah flöyle buyurmaktad›r:
““EEyy iimmaann eeddeennlleerr!! AAllllaahh''ttaann kkoorrkkuunn vvee ddoo¤¤rruu ssöözz ssööyylleeyyiinn..””1188
Baflka bir ayette ise, ““EEyy iimmaann eeddeennlleerr!! fifiaarraapp,, kkuummaarr,, ppuuttllaarr,, ffaall vvee flflaannss ookkllaarr›› flfleeyyttaann iiflflii
ppiisslliikkttiirr;; bbuunnllaarrddaann uuzzaakk dduurruunn kkii kkuurrttuulluuflflaa eerreessiinniizz..””1199 buyrulmufltur. Kur'an-› Kerim'de ah-
laki ilkelerin say›ld›¤› bir ayette de Yüce Allah flöyle buyurmaktad›r: ““MMuuhhaakkkkaakk kkii AAllllaahh,, aaddaallee--
ttii,, iiyyiillii¤¤ii aakkrraabbaayyaa yyaarrdd››mm eettmmeeyyii eemmrreeddeerr.. ÇÇiirrkkiinn iiflfllleerrii,, ffeennaall››kk vvee aazzgg››nnll››¤¤›› yyaassaakkllaarr.. DDüüflflüü--
nneessiinniizz ddiiyyee AAllllaahh ssiizzee öö¤¤üütt vveerriiyyoorr.. ””2200
Ayetlerde görülüyor ki inançlar›n bir davran›fl biçimi olarak hayata yans›mas› vard›r. Yüce Al-
lah, ahlaka önem vererek kendimize ve topluma faydal› ifller yapmam›z› istemektedir. Dinin te-
melini oluflturan iman bir bak›ma Allah'› tan›may› ve bilmeyi, ibadetler Allah'a itaati, ahlak ise Al-
lah'› ve onun yaratt›klar›n› sevmeyi ö¤retir.
Kur'an; insana, Allah'a ve yarat›lm›fllara karfl› görev ve sorumluluklar› hakk›nda bilgi verir. ‹yi-
li¤in, kötülü¤ün, fazilet ve ahlakl›l›¤›n kayna¤›n› bildirir. Yap›lan bütün ifllerin en adil biçimde de-
¤erlendirilece¤ini; iyi ifller yapanlar›n sevap kazanaca¤›n›, kötü ifller yapanlar›n ise cezaya çarp-
t›r›laca¤›n› aç›klar.
Kur’an’›n önerdi¤i ahlaki ilkeleri yerine getirmek; kifliye bireysel, sosyal ve dinî aç›-
dan neler kazand›r›r? S›n›fça de¤erlendiriniz.
‹badetler, inanc› nas›l güçlendirir? Arkadafllar›n›zla konuflunuz.
17. Tâ Hâ suresi, 14. ayet.18. Ahzâb suresi, 70. ayet.19. Mâide suresi, 90. ayet.20. Nahl suresi, 90. ayet.
Kur’an ve Ana Konular› 63
55.. KKüüllttüürrüümmüüzzddee KKuurr''aann''››nn YYeerrii vvee ÖÖnneemmii
Kültürümüzde Kur'an'a büyük bir de¤er verilmifl ve halk›m›z›n kültür kaynaklar› Kur'an'danbeslenmifltir. Bu bak›mdan büyük ‹slam mutasavv›flar›, Kur'an'dan ald›klar› ilham› tüm insanl›¤aulaflt›rmak için büyük çaba harcam›fllard›r. Onlar kendilerini; Kur'an'› bir okyanus gibi görüp için-deki güzellikleri keflfeden hakikat s›rlar›n›n aray›c›lar› olarak tan›t›rlar. Kültürümüzün oluflmas›n-da önemli etkileri olan Hoca Ahmet Yesevi, Hac› Bektafl Veli, Yunus Emre, Mevlânâ, M. Âkif Er-soy, Muhammed Hamdi Yaz›r ve Hasan Basri Çantay gibi büyük flahsiyetlerin hayatlar›na bakt›-¤›m›zda, onlar›n söz ve davran›fllar›n›n Hz. Peygamberin söz ve uygulamalar›n›n bir yans›mas›oldu¤unu görürüz.
Toplumsal kültürümüzün oluflmas›nda akla ilk gelen isim, Hoca Ahmet Yesevi'dir (öl.1166). ‹s-lam'a ve Kur'an'a ba¤l›¤› millî bir kültür olarak alg›layan Hoca Ahmet Yesevi'nin göçebe ve da¤›-n›k yaflayan Türk topluluklar›n›n ‹slam’a girmeleri ve onu anlamalar›nda önemli bir yeri olmufltur.
Kur'an ve sünnet anlay›fl›na dayanan, farkl› bölge ve ülke insanlar›n› birlefltiren Ahmet Yese-vi'nin mesaj›, ‹slam’›n bütün zaman ve mekânlar› kuflatan Kur'an'›n evrensel bir yorumudur.Onun konuflmalar› ve davran›fllar› ilahî vahyi tüm insanlarla kucaklaflt›ran ebedî bir mesajd›r. O,düflüncelerini ünlü eseri “Divan-› Hikmet”te toplam›fl ve bunu “Benim hikmetlerim, Kur’an’›n ma-nas›d›r.”21 sözüyle ifade etmifltir.
Yesevi gelene¤i Anadolu'da kök salmaya bafllad›¤› bir zamanda, baflka bir ulu nefesin ad› dil-den dile dolafl›r olmufltur. Bu nefes, Hünkâr Hac› Bektafl Veli (öl.1271)’dir. Bektaflili¤in piri olanHac› Bektafl Veli'nin Kur'an hakk›ndaki görüfl, davran›fl ve tutumlar› da Bektafli düflüncesindekiKur'an tasavvurunun flekillenmesinde önemli bir rol oynam›flt›r.
RReessiimm 44..66:: Kenarlar›na süsleme yap›lm›fl bir Kur'an-› Kerim
21. Diyanet Ayl›k Dergi, Say›,159, s. 59.
Kur’an ve Ana Konular›64
Hac› Bektafl Veli, dört kap› k›rk makam› tama-men Kur'an ayetlerinden hareketle sistematize et-mifl ve her bir makam için Kur'an ayetlerinden de-liller getirmifltir. Ayr›ca o, Bedahflan’da bulundu¤us›rada oradaki insanlara öncelikle namaz k›lmay›ve Kur'an okumay› ö¤retmifltir.
Hac› Bektafl Veli, eline, beline, diline; ifline, afl›-na, efline sahip olmak22 gibi pratik, anlafl›l›r söy-lemlerle hadis ve ayetlerin içeri¤ini halk›n dili ileifade ederek insanlarla samimi, s›cak ve köklüba¤lar kurmufltur.
Ayr›ca Alevi - Bektafli gelene¤inin el kitab› olan“Buyruklar”da, Kur'an'a uymayan âfl›¤›n sözlerine asla itibar edilmemesi gerekti¤i vurgulan›r.Sufiler ve pirler, Kur'an'a uyma konusunda büyük özen göstermifllerdir.23
Kültürümüzde Kur'an'a verilen de¤eri iyi anlamak için Hünkâr Hac› Bektafl Veli’den sonra tan›-mam›z gereken bir baflka kifli de Yunus Emre'dir. Onun ‹slam ve Kur'an anlay›fl›na bakt›¤›m›zdaHoca Ahmet Yesevi anlay›fl›n›, Hac› Bektafl Veli nefesi ile birlefltirerek Kur'an'›n hakikat incilerinisaf ve temiz bir Türkçe ile sundu¤unu görmekteyiz.
‹nsan›n bu dünyada varolufl sebebi ile Kur'an'› bilmesini iç içe anlamland›ran Yunus Emre, bu-nunla ilgili olarak;
Her kim Kur'an bilmedi,
Sanki cihan gelmedi.
Derdine derman bulmad›,
‹fllerine piflman ola.24
dizeleriyle, Kur'an'›n okunmas› ve onun hükümleri ile amel edilmesi gerekti¤ini ortaya koy-mufltur.
Yunus Emre'nin fliirlerinde ifllenen temalara dikkat edildi¤inde onun, t›pk› Hac› Bektafl Veli gi-bi Kur'an’la birlikte di¤er kitaplar› da zikretti¤i görülür. O, tüm kitaplar›n özünde Kur'an oldu¤unu
Hac› Bektafl Veli diyor ki:
- Kur'an'›n temeli ahlak, ahlak›n özü bilgi, bilginin özü ise ak›ld›r.
- Yolumuz ilim, irfan ve insanl›k sevgisi üzerine kurulmufltur.
- Gazab›n› saklay›c›, s›r saklay›c›, ay›p örtücü ol.
- Allah; al›n aç›kl›¤›, gönül aç›kl›¤›, sofra aç›kl›¤› versin.
(‹smail Özmen, Alevi-Bektafli fiiirleri Antolojisi, s. 58-61)
22. Abdulkadir Sezgin, Alevilik Deyince, s. 265.23. Sönmez Kutlu, Din Anlay›fl›nda Farkl›laflmalar, s. 35.24. Faruk Timurtafl, Yunus Emre Divan›, s. 96.
RReessiimm 44..77:: Hac› Bektafl Veli'nin türbesi
Kur’an ve Ana Konular› 65
vurgularken “Dört kitab›n manisi (manas›) bellidir bir elifte.” dizesinde Kur'an'›, “elif” sözcü¤ü ileteflbihen ifade etmifltir.
‹slam düflüncesi, Kur'an'› merkeze alan bir ekoldür. Kur'an'›n insanlara ulaflmas›ndaki temelkavramlar özdeyifl, k›ssa, ilahi ve fliir olarak insanlar›n kültür, bilgi ve anlay›fllar›na göre çeflitli bi-çimlerde anlat›lmaya çal›fl›lm›flt›r.
‹slam ve Türk kültüründe Kur'an'›n yeri ve önemini, Hoca Ahmet Yesevi, Hac› Bektafl Veli, Yu-nus Emre'de oldu¤u gibi Mevlânâ da daha çok insan sevgisi ve hoflgörü ba¤lam›nda ele alm›fl-t›r.
Hz. Mevlânâ, tüm insanlar› kucaklam›fl büyük Türk mutasavv›f›d›r. Hz. Mevlânâ'n›n ilham kay-na¤›, ilahî vahiy ve Allah aflk›d›r. Mevlânâ, dizelerinde Kur'an'la olan ba¤›n› flöyle ifade eder:
“Ben yaflad›kça Kur'an'›n kuluyum.
Ben, Hz. Muhammed'in aya¤›n›n tozuyum.
Biri benden, bundan baflkas›n› naklederse,
Ondan da uza¤›m, o sözden de...”25
Mevlânâ, hâl ve sözleri ile büyük kitlelerin Müslüman olmas›na vesile olmufltur. Hâl ve lisan›n›sema ayinlerinde kullanan Mevlânâ, bütün varl›klar›n Allah'› zikrederken kulland›klar› ortak dilisema ile özdefllefltirmifltir. Çünkü evrendeki zerre ve küreler, atom ve galaksiler dâhil her fley Al-lah'› zikreder. Bu zikir dili, insanlar› hâlâ etkilemeye devam etmektedir.
Mevlânâ'n›n "Mesnevi"si, Kur'an'›n ahlaki boyutunu örneklerle, k›ssalarla ve özlü sözlerle an-latmaktad›r.
Büyük flairimiz Mehmet Akif Ersoy da Kur’an-› Kerim’e çok de¤er vermifl, eserlerini ortaya ko-yarken Kur’an-› Kerim’den ilham alm›flt›r. fiu örne¤inde bu etkiyi görebiliriz;
Evet, malum olmayan fleylerle bir nisbet
Edilmifl olsa, gayet az ç›kar evvelkiler elbet;
Fakat câhille âlim büsbütün nisbet kabûl etmez;
O bir kördür, bu lâkin do¤ru yoldan hiç udûletmez;
Diyor ki: Kur’an: “Bilenlerle bilmeyenler bir de¤il”26
Kültürümüzde Kur'an'a büyük sayg› gösterilmifltir. Kur'andüflüncesinden beslenen kiflilerin birlefltirici ve uzlaflt›r›c›kiflilikleri, toplumsal bar›fla kendi dönemlerinde oldu¤u gibigünümüzde de inkâr edilemeyecek katk›lar sa¤lamaktad›r.Bu bak›mdan Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hac› Bek-tafl Veli, Mevlânâ gibi büyük flahsiyetler, Türk toplumununmanevi mimarlar›d›r. Bizler de onlar›n hayatlar›n› ö¤ren-meli, kendimiz ve toplumumuz için onlar› örnek almal›y›z.
25. ‹smail Yak›t, Hz. Peygamberi Anlamak, s. 149.26. Mehmet Âkif Ersoy, Safahat, s. 121.
RReessiimm 44..88:: Mevlânâ Celaleddin-i
Rumi'nin temsilî bir resmi
Kur’an ve Ana Konular›66
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. Kur'an-› Kerim’in ilk nazil olufl sürecini k›saca aç›klay›n›z.
22.. Kur'an’›n kitap hâline getirilmesi ve ço¤alt›lmas› hakk›nda bilgi veriniz.
33.. Ayet ve sure ne demektir? Aç›klay›n›z.
44.. Kur'an daha çok hangi esaslar üzerinde durmufltur? Anlat›n›z.
55.. Kur’an-› Kerim ne zaman ve nerede indirilmeye bafllanm›flt›r?
A) 610 - Medine
B) 623 - Mekke
C) 610 - Mekke
D) 622 - Mekke
E) 571 - Mekke
66.. Afla¤›dakilerden hangisi Kur'an'›n iç düzeniyle ilgili bir kavram de¤ildir?
A) Ayet
B) Sure
C) Mukabele
D) Cüz
E) Mushaf
77.. Kur'an-› Kerim'le ilgili afla¤›daki kavramlar›n kapsam bak›m›ndan küçükten büyü¤edo¤ru s›ralan›fl› hangi seçenekte do¤ru verilmifltir?
A) Ayet - Kur'an - Sure
B) Ayet - Sure - Kur'an
C) Kur'an - Ayet - Sure
D) Kur'an - Sure - Ayet
E) Sure - Ayet - Kur'an
88.. Afla¤›daki cümlelerde b›rak›lan boflluklar› uygun sözcüklerle doldurunuz.
A) Hz. Muhammed döneminde indirilen ayetleri yazmakla görevli kiflilere .....................
denir.
B) Kur’an-› Kerim’in indirilen ilk suresi ........................ suresidir
C) Kur’an-› Kerim, ........................................ döneminde ço¤alt›larak Medine d›fl›ndaki
flehirlere gönderilmifltir.
(Alak, Hz. Osman, vahiy kâtibi)
De¤erler 67
11.. DDee¤¤eerr NNeeddiirr vvee NNaass››ll OOlluuflfluurr??
‹nsan, bir toplum içinde do¤ar, büyür ve geliflir. Bunun içindir ki toplum bilimciler, insan› sosyal
bir varl›k olarak tan›mlarlar. ‹nsan›n toplumsall›¤›, onun anne, baba ve kardefllerden oluflan aile
ortam›nda kendi varl›¤›n› tan›mas›yla bafllar. ‹nsan›n aile ortam›nda bafllayan kendini tan›ma
flekli giderek çevresiyle bütünleflir. ‹nsan, aile ve çevresinden ö¤rendi¤i iyi-kötü, güzel-çirkin,
do¤ru-yanl›fl gibi birtak›m belirleyici davran›fl biçimleriyle yaflam›n› anlamland›rmaya çal›fl›r.
De¤er, bir toplum içinde veya insanlar aras›nda benimsenmifl ve yarat›lmakta olan her türlü
duyufl, düflünüfl ve davran›fl kurallar›d›r. Söz ve davran›fllar›n do¤ru, yanl›fl, güzel, çirkin, iyi ve
kötü fleklinde tan›mlanmas›n› sa¤layan normlard›r.
De¤erler, toplumun bireyleri veya ço¤unlu¤u
taraf›ndan be¤enilen ve kabul edilen, halk›n her-
hangi bir zorlama olmadan uydu¤u kurallard›r. Bir
anlam›yla her insan, de¤erlerle yaflamaktad›r.
Dürüstlük, erdemlilik, adalet, insana sayg›, dost-
luk, sevgi vb. de¤erlerden baz›lar›d›r. Toplumda
bir arada yaflayan insanlar›n hayatlar›n› sürdüre-
bilmeleri için hayat› düzenleyen baz› de¤erlere
ihtiyaçlar› vard›r. De¤erlerle yaflamak, bir arada
yaflaman›n temel ilkelerindendir.
De¤erler, toplumun belli bir kesimine de¤il,bütün bir millete aittir. Din ve ahlak kurallar› ileçat›flmaz. Tarihsel süreç içerisinde oluflur veyapt›r›m gücünü milletin tarihinden, kültür yafla-m›ndan al›r. Bu nedenle de¤erler, millet hayat›n-
Ö⁄RENME ALANI: AHLAK VE DE⁄ERLER
5. ÜN‹TEDE⁄ERLER
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM
11.. De¤er, örf ve âdet kavramlar›n›n anlamlar›n› sözlüklerden
araflt›r›n›z.
22.. Kiflili¤imizin gelifliminde toplumsal de¤erlerin etkilerini gös-
teren örnekler belirleyerek arkadafllar›n›zla konuflunuz.
33.. Toplumsal geliflme aç›s›ndan önemli olan ve toplumu ayakta tutan de¤erlerin neler ol-
du¤unu araflt›r›n›z.
RReessiimm 55..11:: Yafll› bir insan
De¤erler68
da yer etmifl iyi ve güzel davran›fllard›r. De¤erlerin büyük k›sm› din ve ahlaktan, do¤rudan ya dadolayl› olarak etkilenmifltir. Hatta zamanla din ve ahlak›n emirleriymifl gibi alg›lanm›fllard›r.
Kiflilerin olaylar hakk›ndaki görüflleri genellikle onlar›n de¤er yarg›lar›n› ortaya koymaktad›r. Buyarg›lar, insanlar›n duygular›na dayanmakta ve fiziki gerçeklerden çok sosyal gerçekleri yans›t-maktad›r. De¤erlerin kiflilerin bireysel ve toplumsal hayat›n› anlamland›rmada etkin bir rolü vard›r.Örne¤in; vatan sevgisi, flehitlik, gazilik, özgürlük, ba¤›ms›zl›k çok önemli de¤erlerdendir. ‹nsan›ngönlü bu de¤erlerle çiçek açar. Çünkü özgür olmayan bir insan, de¤erleri gere¤ince yaflayamaz.Özgürlük, insana yak›flan bir hayat›n oluflmas›nda vazgeçilmez derecede önemli bir de¤erdir.
22.. DDee¤¤eerrlleerriinn OOlluuflfluummuunnaa DDiinniinn EEttkkiissii
De¤erlerin oluflmas›nda yak›n çevrenin, ailenin, e¤itim biçiminin ve özellikle dinin büyük bir et-kisi vard›r. Sosyal de¤erler, toplumun genel ahlak›n› belirlemekte, huzur ve mutlulu¤una katk›sa¤lamaktad›r. De¤erlere uyman›n yasal bir zorunlulu¤u olmamakla birlikte toplumun sosyalbask›s›, insan› bunlara uymaya zorlar. Dinin amac› ise toplumsal ahlaka ve yaflam biçimine kat-k›da bulunmakt›r. Bu sebeple toplumsal de¤erlerle dinî de¤erlerin do¤rudan veya dolayl› olarakiliflkisi vard›r.
Dinî bilgi ve uygulamalardaki örf veâdetin karfl›l›¤›, "maruf" kavram›d›r. ‹slamdüflünürlerine göre maruf, dinlerin ve in-san topluluklar›n›n iyi, güzel, do¤ru vefaydal› kabul etti¤i de¤erlerdir. ‹slam, in-sani olan bütün bu iyi de¤erleri marufkavram› ile ifade etmektedir.
Din; marufu emretmifl, münkeri ise hoflgörmemifltir. ‹nsanlara iyili¤i emretmeyive kötülükten menetmeyi ö¤ütlemifltir.Kur'an-› Kerim, bunu flöyle dile getirir:““OOnnllaarr,, AAllllaahh''aa vvee aahhiirreett ggüünnüünnee iinnaa--nn››rrllaarr.. ‹‹yyiillii¤¤ii eemmrreeddeerr,, kkööttüüllüükktteenn mmee--nneeddeerrlleerr.. HHaayy››rrll›› iiflfllleerree kkooflfluuflfluurrllaarr.. ‹‹flfltteebbuunnllaarr iiyyii iinnssaannllaarrddaanndd››rr.. ””11 Dinimiz,toplumsal de¤erlere riayet edilmesini vesayg› duyulmas›n› istemektedir.
Birey ve toplum de¤erlerinin oluflumunda dinin nas›l bir etkisi vard›r? Tart›-fl›n›z.
Tart›flal›m
De¤erlerin yapt›r›m gücünü toplum düzeni ve sosyal hayat aç›s›ndan de¤erlendiri-niz.
1. Âl-i ‹mrân suresi, 114. ayet.
RReessiimm 55..22:: Zor durumda kalan baflka milletlereyard›m etmeyi görev bilen Türk K›z›lay›n›n
çal›flmalar›ndan bir örnek
De¤erler 69
Hz.Muhammed'in, ““MMüümmiinnlleerriinn ggüüzzeell ggöörrddüü¤¤üü flfleeyy AAllllaahh kkaatt››nnddaa ddaa ddee¤¤eerrlliiddiirr.. ””2 hadisi detoplumsal de¤erlerle dinin birleflebilece¤i ortak noktay› göstermektedir.
De¤erlerin oluflumunda dinin etkisi oldukça fazlad›r. Örne¤in, kurakl›k dönemlerinde ya¤murduas›na ç›k›lmas›, çocuklar›n sünnet merasimleri, ölülerimize okuttu¤umuz mevlitler, gerçeklefl-mesini bekledi¤imiz bir olay karfl›l›¤›nda kurban adamak, dinî de¤erlerimizdendir. Bayramlardaçocuklar› giydirmek, misafirperverlik, bir kimsenin ölümünden önce ve sonra onun için yap›lanifllemler, sala verilmesi, ölü evine yemek göndermek, el öpmek ve daha pek çok toplumsal de-¤erimiz, günlük hayatta her gün yaflad›¤›m›z ve yeri gelince de yapt›¤›m›z güzel davran›fllard›r.Bu de¤erlerin oluflmas›nda dinin belirleyici bir etkisi vard›r.
22..11.. ÖÖrrff vvee ÂÂddeettlleerriinn DDiinnllee ‹‹lliiflflkkiissii
Örf, toplumda gelenek hâline gelen, toplumun ço¤unlu¤u veya tamam› taraf›ndan be¤enilipkabul edilen esaslar demektir. Âdet ise topluluk içinde eskiden beri uyulan kurallard›r. Di¤er birifadeyle örf ve âdetler, halk›n içerisinde kendili¤inden oluflan yasalard›r.
Toplumdaki insanlar›n günlük tav›r ve davran›fllar›n› da örf ve âdetler düzenler. Örf ve âdetle-re uymaman›n yasal bir cezas› yoktur. Ancak örf ve âdetlere sayg›s›zca davrananlar toplum ta-raf›ndan k›nan›rlar. Bu bak›mdan örf veâdetler, toplumun düzenini sa¤layan sos-yal kontrol yasalar›d›r.
Örf ve âdetlerle din aras›nda son dere-ce önemli bir iliflki vard›r. Örf ve âdetlere‹slam dini büyük önem vermifltir. Toplum-da yayg›n olan birçok örf, âdet dinimizinetkisiyle oluflmufltur. Gelinlik k›zlar›n çe-yizlerine Kur’an-› Kerim konulmas›, erkekçocuklar›n sünnet ettirilmesi, aflure pifliripda¤›tmak, kandillerimizin kutlanmas›, ye-ni do¤an çocuklar›n sa¤ kula¤›na ezan,sol kula¤›na kamet okunmas› bunlara ör-nek olarak gösterilebilir.
Örf ve âdetlerin toplumsal hayattaönemli bir etkisi vard›r. Dinin de etkisiyletoplumun büyük k›sm›n›n örf ve âdetlereuymas› zorunlu hâle gelmifltir. Bu bak›m-dan toplumumuzda örf ve âdetlere ba¤l›-l›k, kanunlara olan ba¤l›l›k kadar güçlüdür.
Dinî inançlar›m›z›n örf ve âdetlerimiz üzerinde ne tür etkileri vard›r? S›n›fça de¤er-lendiriniz.
2. Aclûni, Keflfü’l Hafa, C 2, s. 245.
RReessiimm 55..33:: Geleneklerimize ba¤l› kalmak toplumu birarada tutar.
De¤erler70
Atatürk, örf ve âdetlerden bahsederken taklitçili¤i milletin yok olmas› olarak görmüfltür. O bukonuyla ilgili bir sözünde flöyle demifltir: “Her milletin kendine mahsus örf ve âdetleri, kendinegöre millî özellikleri vard›r. Hiçbir millet aynen di¤er milletin taklitçisi olmamal›d›r. Çünkü böylebir millet ne taklit etti¤i milletin ayn›s› olabilir ne de kendi milliyeti içinde kalabilir.”3 Gücünü din-den alan örf ve âdetler, bireylerin uymas› gereken kurallard›r.
Örf ve âdetlere olan ba¤l›l›¤›m›z sayesinde kültürel miras›m›z› korur, zenginlefltirir ve gelecek
nesillerle aram›zda sa¤lam bir köprü kurmufl oluruz.
22..22.. AAhhllaakkii DDee¤¤eerrlleerriinn DDiinnllee ‹‹lliiflflkkiissii
Toplumsal de¤erlerin en önemlilerinden birisi ahlakt›r. Ahlak, bir toplumda yaflayan kiflilerin
benimsedikleri, uymak zorunda olduklar› davran›fl biçimleri ve kurallar›d›r. Bireylerin çeflitli olay-
lar karfl›s›ndaki tepki ve davran›fllar›, onlar›n ahlaki anlay›fl›n› da ortaya koyar.
Ahlak, bireysel ve toplumsal yaflam›m›z›n vazgeçilmez de¤er yarg›lar›ndand›r. Psikologlar, in-
sanlar›n ahlaka önem verdi¤ini belirtirler. Çünkü insan›n vicdan›, kifliyi ahlak kurallar›na uymaya
yönlendirmektedir. Her toplumda inançlar›n, örf ve âdetlerin yan›nda ahlak›n, daha önemli görül-
dü¤ü bir gerçektir.
Ahlak, bireysel ve toplumsal yaflamda önemli yeri olan din ile yak›ndan iliflkilidir, hatta iç içe-dir. Çünkü ahlak›n da dinin de amac› ayn›d›r. Hem din hem de ahlak erdemli insan yetifltirmeyiamaçlar. ‹nsan inand›¤› dinin emir ve yasaklar›n› kabullenmifl olur. Allah'›n emri oldu¤u için iba-detler ve ahlaki ö¤ütler kiflinin vicdan›nda engin bir yer edinir, insana iç huzuru sa¤lar. Din böy-lece ahlaka bir gaye getirir ve onu anlaml› k›lar.
Ahlak evrenseldir. Din ve ahlak; insan›n kiflisel özelliklerini, davran›fllar›n› inceleyerek insan›iyi huylu, güzel ahlakl› olmaya, iyi ve yararl› davran›fllar yapmaya yönlendirir. Çünkü dinin de ah-lak›n da hedefi insand›r. Din ve ahlak insan› daha iyiye, güzele ve do¤ruya yönlendirip toplumdahuzur ve bar›fl›n oluflmas›n› sa¤lamay› amaçlar.
Hz. Peygamber’in ““BBeenn ggüüzzeell aahhllaakk›› ttaammaammllaammaakk iiççiinn ggöönnddeerriillddiimm..””44 hadisine bak›ld›¤›n-da din; ahlak› tamamlamak, onu daha anlaml› k›lmak ve ona sürekli olan bir gaye sa¤lamak içinvard›r.
Ahlak ile din, toplum içerisinde tam bir uyum hâlindedir. Bir baflkas›na hizmet etmenin Allah'a
hizmet etmek demek oldu¤u; komfluyu rahats›z etmenin de Allah'› rahats›z etmek anlam›na ge-
Örf ve âdetlere ba¤l›l›k sayesinde kültürel miras›n korunmas› ve geleceknesillere aktar›lmas› nas›l olur? Tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
Örf ve âdetlerimizin temelini oluflturan dinî unsurlar, bizi di¤er milletlerden ay›ranen önemli etkenlerdir. Niçin? Arkadafllar›n›zla de¤erlendiriniz.
3. Atatürkçülük, C 1, s. 83.4. Seçme Hadisler, s. 18.
De¤erler 71
lece¤i düflünüldü¤ünde din ile ahlak›n iç içe oldu¤u
görülür. Bu aç›klamalardan hareketle dinin de ah-
lak›n da amac›n›n iyi bir insan yetifltirmek oldu¤u
anlafl›l›r. Do¤ru olmak veya yalan söylememek,
sosyolojik olarak din inanc› ve Allah anlay›fl›n›n bir
tezahürüdür. Bu bak›mdan dinden kopmufl bir ah-
lak anlay›fl›, içi boflalt›lm›fl ve ufku daralt›lm›fl bir
eylem olarak kalacakt›r.
‹slam dininin ahlak anlay›fl›, birçok din ve felsefe-
nin ahlak anlay›fl›n› kendisinde toplam›flt›r. Hz.
Peygamber'in, bir hadisinde, ””KKeennddiinn iiççiinn aarrzzuu eett--
ttii¤¤iinnii bbaaflflkkaass›› iiççiinn ddee aarrzzuu eettmmeeddiikkççee iimmaann eett--
mmiiflfl oollmmaazzss››nn..””55 buyurmas›, ‹slam ahlak›n›n birey-
sel davran›flta varaca¤› noktay› göstermesi aç›s›n-
dan önemlidir.
Yüce Allah, ““OO ttaakkvvaa ssaahhiipplleerrii kkii bboolllluukkttaa ddaa
ddaarrll››kkttaa ddaa AAllllaahh iiççiinn hhaarrccaarrllaarr,, ööffkkeelleerriinnii yyuuttaarr--
llaarr vvee iinnssaannllaarr›› aaffffeeddeerrlleerr.. AAllllaahh ddaa ggüüzzeell ddaavvrraa--
nn››flflttaa bbuulluunnaannllaarr›› sseevveerr.. ””66 buyurmaktad›r. Kur'an-›
Kerim'de, bu ve benzeri ahlaki ilkeleri kapsayan bir-
çok ayet yer al›r. Bu da bize Kur'an'›n ahlaka verdi¤i önemi göstermektedir.
Atatürk de din ve ahlaka büyük önem vermifl, ahlak›n hurafelerden uzak bir flekilde do¤ru an-
lafl›lmas› için büyük gayret göstermifltir. Çünkü ona göre din lüzumlu bir müessesedir. Ahlaktan
yoksun ve dinsiz milletlerin devam›na imkân yoktur. Atatürk'ün amac›, halk›m›z› dinî kural ve
sözleriyle aldatan, dinimizi istismar eden kiflilere karfl› uyan›k olmak ve onlar›n gerçek niyetlerini
bofla ç›kartmakt›r. Çünkü geçmiflte bu tür insanlar dine ve ahlaka büyük zarar vermifllerdir.
Sonuç olarak ahlak›n ve ahlaki erdemlerin kayna¤› ve destekleyicisi dindir. Dinin emretti¤i he-
men hemen bütün ilkeler, ahlaki bir davran›fl öngörür. Din, insan› ahlaka ayk›r› olan tutum ve
davran›fllardan uzak tutup iyili¤e yönlendiren ilahî ilkeler bütünüdür. Özellikle dinlerdeki ahiret,
cennet ve cehennem inanc› bir bask› ve yapt›r›m gücü olarak insanlar›n davran›fllar› üzerinde
etkili olur. ‹nançl› insan, yapt›¤› bütün davran›fllardan hesaba çekilece¤inin, yapt›¤› iyili¤in mükâ-
fat›n› görece¤inin bilincinde olur. Bu bilinç sayesinde insan›n ahlaka ve toplumsal de¤erlere ay-
k›r› davranmas› önlenir.
Din ve ahlak; niçin insan› kendisiyle oldu¤u gibi içinde yaflad›¤› toplumla da bar›fl›khâle getirmeyi amaç edinir? Arkadafllar›n›zla de¤erlendiriniz.
RReessiimm 55..44:: Çocuklar›yla ilgilenerek onlar›sevindiren bir anne
5. Sahih-i Buhari ve Tecrid-i Sarih Tercümesi, C 1, s.105.6. Âl-i ‹mrân suresi, 134. ayet.
De¤erler72
33.. KKiiflfliilliikk GGeelliiflfliimmiinnddee DDee¤¤eerrlleerriinn EEttkkiissii
‹nsan; sosyal bir çevre içersinde do¤ar, büyür ve toplumun de¤er yarg›lar› ile geliflir. Toplum-sal kurallar ve bu kurallar›n soyut ifadesi olan de¤er yarg›lar› her toplumda farkl›d›r. Örf, âdet,gelenek, görenek, din ve hukuk toplumdan topluma de¤iflir. ‹nsanlar›n kiflili¤i yaflad›klar› toplu-ma göre biçim kazan›r. Kifli de tutum ve davran›fllar›n› içinde yaflad›¤› topluma göre düzenler.Bundan dolay› toplumsal de¤erler, insan›n kiflili¤inin gelifliminde önemli rol oynar.
Bireyin, yarat›l›fl› gere¤i sosyal bir varl›k oluflu, beraberinde sosyal bir hayat› ve sosyal de¤er-leri getirmektedir. Toplumsal hayat, tek tek kiflilerin kendi varl›klar›n›n ve kifliliklerinin fark›na var-malar› ile birlikte, birey için tutarl› bir anlam kazan›r. Ferdin sosyal hayatta kiflili¤inin fark›na var-mas›; toplumda var olan de¤erleri özümsemesi ve içsellefltirmesi ile mümkündür. Toplumsal de-¤erlerin güçlü ve bask›n olmas›, bireyin kiflili¤inin de güçlü ve dirayetli olmas›n› sa¤layacakt›r.Toplumu ayakta tutan de¤erler, insan kiflili¤inin oluflmas›nda da etkili bir unsurdur.
Örnekler Bulal›m
Yukar›daki flemaya göre boflluklara uygun örnekler bulal›m.
Do¤ruluk
Sözünde durma
Ahlaki De¤erler
Ba¤›ms›z bir ülkede yaflamak, kiflilik geliflimine nas›l bir katk› sa¤lar? Tart›-fl›n›z.
Tart›flal›m
De¤erler 73
‹nsan kiflili¤inin belirginleflmesi, çevresindekikurum ve kurallara uygun hareket etmesi, gü-ven ve sayg›nl›k kazanmas›yla ortaya ç›kar. Ku-rum ve kurallar, kiflinin di¤er insanlarla iliflkilerinidüzenler ve bu iliflkilere bir flekil kazand›r›r.
Bireyin kiflili¤inin oluflmas›nda dinin, ahlak›n,örf ve âdetlerin, millî ve manevi de¤erlerin bü-yük bir önemi vard›r.
Din; bireye, insan ile Allah, insan ile di¤er in-sanlar ve insan ile di¤er varl›klar aras›ndaki ilifl-kilerin nas›l kurulaca¤›n› ve bu iliflkilerin nas›ldevam ettirilece¤ini ö¤retir. ‹nsan›n huzur vemutlulu¤a ulaflmas›n›n yollar›n› gösterir.
Kiflilik geliflimine olumsuz etkiler yapmamas›bak›m›ndan dinin iyi yorumlanmas› ve anlafl›l-mas› gerekmektedir. Dinin yanl›fl anlafl›lmas›ve yorumlanmas›, bireyin davran›fllar›n› ve de¤er yarg›lar›n› olumsuz yönde etkileyecektir. Dinbireye hayat›n›n ve çevresindeki varl›klar›n anlam›n› ö¤retir. ‹nsan›n fleref ve haysiyetini yüksel-terek onu bilinçlendirir. ‹nsan iliflkilerini olumsuz yönde etkileyen bencillik, kin, haset, gurur ve in-tikam gibi duygular› yok ederken iyilik, fedakârl›k, adalet ve merhamet gibi insan iliflkilerini olum-lu yönde etkileyen duygular› gelifltirir. Bireyler aras›nda çat›flmalara yol açan flahsi ç›karlar› vearzular› büyük oranda engeller. Hakk›n yan›nda olmay›, zulme ve haks›zl›¤a karfl› durmay› ö¤re-tir. Bireyin davran›fllar›na do¤ruluk ve kararl›l›k kazand›r›r. Böylece din, ahlaki de¤erlerin yay›l-mas›n› sa¤layarak insan kiflili¤inin geliflmesine katk› sa¤lam›fl olur.
Kiflilikli insan; hayattaki sorumluluklar›n› yerine getirebilen, toplumsal de¤erleri benimsemifl in-sand›r. Nerede ve hangi toplum içerisinde olursa olsun di¤er insanlarla uyum içinde yaflamay›bilir. Yaflad›¤› toplumun genel ak›fl› içerisinde yok olup gitmez ve hayat›n› bilerek yaflar.
44.. TToopplluummuu BBiirrlleeflflttiirreenn TTeemmeell DDee¤¤eerrlleerr
Bireyin kiflili¤inin gelifliminde oldu¤u gibi, toplumun gelifliminde de de¤erlerin rolü inkâr edile-mez. Bayra¤a ve ‹stiklâl Marfl›'na sayg›, ülkü birli¤i, vatan ve milletin bölünmezli¤i, örf ve âdetle-rin belirleyicili¤i, dinin ve ahlak ilkelerinin rolü, toplumun geliflmesinde çok önemlidir. Hatta buunsurlar bir toplumu di¤er toplumlardan ay›ran temel faktörlerdir.
Bir milleti oluflturan ögeler nelerdir? Bu ögeleri listeleyerek önemi üzerinde konu-flunuz.
Kendi hayat›n›z› da dikkate alarak bir insan›n günlük yaflam›nda de¤erlerin ro-lünün ne oldu¤unu arkadafllar›n›zla konuflunuz.
Bir fidenin yetiflmesinde hava, su vetopra¤a ihtiyaç oldu¤u gibi kifliliklerin ge-lifliminde de millî ve dinî de¤erlere ihti-yaç vard›r. Niçin? S›n›fça konuflunuz.
De¤erler74
44..11.. VVaattaann vvee ÜÜllkküü BBiirrllii¤¤ii
Vatan, ülkü birli¤i ve millet kavramlar› birbirinden ayr›lmaz unsurlard›r. Vatan› savunup koru-mak, ülkü birli¤i etraf›nda kenetlenmek, millî ve manevi görevlerimiz aras›ndad›r. Vatan›n her ka-r›fl topra¤› hepimiz için çok de¤erlidir. Çünkü maddi ve manevi her türlü ihtiyac›m›z› vatan›m›zdakarfl›lar›z. Sahip oldu¤umuz ulusal ve kültürel de¤erlerimizi bu vatan üzerinde yaflat›r›z. Milletolarak varl›¤›m›z›, birlik ve beraberli¤imizi ancak ba¤›ms›z bir vatan üzerinde sürdürebiliriz.
Kültürümüzde vatan sevgisi, iman›n bir gere¤i olarak görülür. Çünkü toplumun maddi ve mane-vi de¤erleri vatan topra¤› üzerinde de¤er kazan›r. Vatan topra¤›n›n savafl›larak elde edilmesi ka-dar onun savunulmas›, u¤runda can verilmesi ve çal›fl›larak yükseltilmesi için fedakârl›k yap›lma-s› da vatan sevgisinin gere¤idir. Atatürk de vatan›na ve milletine duydu¤u sevgiyi yapt›¤› konufl-malarda s›k s›k dile getirmifl ve bir sözünde flöyle demifltir: “Bizim milletimiz vatan›, hürriyeti veegemenli¤i için fedakâr bir halkt›r. Nitekim bunu ispat etti. Milletimiz, yapt›¤› ink›laplar›n k›skançsavunucusudur. Benli¤inde bu faziletler yerleflmifl bir milleti yürümekte oldu¤u do¤ru yoldan hiçbirkimse, hiçbir kuvvet al›koyamaz.”7 Peygamberimiz de vatan›n korunmas› ve savunulmas›yla ilgilibir hadisinde, ““HHuudduutt vvee vvaattaann ssaavvuunnmmaass›› iiççiinn bbiirr ggüünn bbiirr ggeeccee nnööbbeett bbeekklleemmeekk,, bbiirr aayy ggüünn--ddüüzz nnaaffiillee oorruuçç ttuuttuupp ggeeccee nnaammaazz›› kk››llmmaakkttaann ddaahhaa hhaayy››rrll››dd››rr.. ””8 buyurmufltur.
Vatan› sevmeyi iman›n bir gere¤i kabul eden milletimiz, vatan› için her türlü cefaya katlanabi-lece¤ini göstermifltir. Vatan›n korunmas›nda ölümü göze almak, flüphesiz ki çok sa¤lam bir inan-c› gerektirir. Bu inanç da flehitlik ve gaziliktir. ‹slam’da flehitli¤in peygamberlikten sonra gelen enyüce mertebe oldu¤u ifade edilmifltir. ‹slam'a göre de flehitlerin kul hakk› hariç bütün günahlar›ba¤›fllanacakt›r.
RReessiimm 55..55:: Bir flehit cenazesi töreni
7. Atatürkçülük, C 1, s. 49.
8. Müslim, ‹mâre, s. 163.
De¤erler 75
44..22.. BBaayyrraakk vvee ‹‹ssttiikkllââll MMaarrflfl››
Dünya haritas›nda yer alan her devletin kendine göre bir kurulufl tarihi, s›n›rlar›n› belirleyen birco¤rafyas›, yönetim biçimi, dini, dili, bayra¤› ve millî marfl› gibi önemli özellikleri vard›r. Bu vebenzer özellikler, halk›n ço¤unlu¤u taraf›ndan benimsenen, sevgi ve heyecan dolu duygularlayaflat›lan de¤erlerdir.
Bayrak ve ‹stiklâl Marfl› da ba¤›ms›zl›¤›m›z›n sembolü olarak en önemli manevi de¤erlerimiz-dendir. Bayra¤›m›z; yurdumuzun bütünlü¤ünün, ulusumuzun ba¤›ms›zl›¤›n›n sembolüdür. O, gön-derde dalgaland›kça kendimizi özgür kabul ederiz. Toplumumuz, üzerinde yaflad›¤› vatan› nas›lsever, korur ve can› pahas›na savunursa bayra¤›n› da ayn› flekilde sever, sayar ve flerefini korur.
Mehmet Âkif Ersoy
Millî Mücadele y›llar›n› ve olaylar›n› yaflamadan ‹stiklâl Mar-fl›’n› yazmak gerçekten mümkün de¤ildir. ‹flte, Mehmet Âkif'e, ‹s-tiklâl Marfl› hakk›nda düflüncesi soruldu¤unda gözleri nemlenmiflve flunlar› söylemifltir: “‹stiklâl Marfl›... O günler ne samimi, neheyecanl› günlerdi. O fliir, milletin o günkü heyecan›n›n ifadesi-dir. Bin bir bela, musibet ve felaketler karfl›s›nda bunalan ruhla-r›n ›st›raplar içinde kurtulufl dakikalar›n› bekledi¤i bir zamandayaz›lan bu marfl, o günlerin bir hat›ras›d›r. O fliir bir daha yaz›la-maz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaflamakgerekir. O fliir art›k benim de¤ildir. O milletin mal›d›r.”
(Diyanet Dergisi, Mart 2004, Say›: 159, s. 38.)
Okuyal›m - Tart›flal›m
Arkadafl! Yurduma alçaklar› u¤ratma, sak›n.Siper et gövdeni, dursun bu hayâs›zca ak›n.Do¤acakt›r sana va’detti¤i günler Hakk’›n…Kim bilir, belki yar›n, belki yar›ndan da yak›n.
Bast›¤›n yerleri “toprak!” diyerek geçme, tan›:Düflün alt›ndaki binlerce kefensiz yatan›.Sen flehit o¤lusun, incitme, yaz›kt›r, atan›:Verme, dünyalar› alsan da, bu cennet vatan›.
Kim bu cennet vatan›n u¤runa olmaz ki feda?fiüheda f›flk›racak topra¤› s›ksan, flüheda!Cân›, cânân›, bütün var›m› als›n da Huda,Etmesin tek vatan›mdan beni dünyada cüda.
Mehmet Âkif ERSOY
(‹stiklâl Marfl›'ndan)
Yukar›daki dizelerde hangi vatani de¤erlerden söz edilmektedir? Bir toplum için vatan nedenönemlidir? Tart›fl›n›z.
De¤erler76
Bayra¤›m›z gibi ‹stiklâl Marfl›’m›z da ba-
¤›ms›zl›¤›m›z›n ve özgürlü¤ümüzün sembolü-
dür. ‹stiklâl Marfl›'m›z, istiklal zaferimizin ve
özgürlü¤ümüzün en hisli, gerçekçi ve en do-
yurucu ifadesidir. Onu yazmak ve ona sahip
olmak bu millete çok pahal›ya mal olmufltur.
‹stiklâl Marfl› flairi Mehmet Âkif Ersoy, bu an-
lay›flla: “Allah bu millete bir daha ‹stiklâl Mar-
fl› yazd›rtmas›n.” demifltir.
Milletimiz, tarih boyunca Yüce Allah'a olaniman ve ümidiyle mücadele ederek hak veadaleti yerlefltirmeye çal›flm›flt›r. Onun ad›yla can›n› vermifl ve flehitlik mertebesine kavuflmufl-tur. Böylece Yüce Allah'›n Kur'an'da vadetti¤i zafer ve istiklali hak etmifltir. Bu husus, Kur'an-›Kerim’de flöyle ifade edilmifltir: ““GGeevvflfleekklliikk ggöösstteerrmmeeyyiinn,, üüzzüünnttüüyyee kkaapp››llmmaayy››nn.. EE¤¤eerr iinnaann--mm››flflssaann››zz,, üüssttüünn ggeelleecceekk oollaann ssiizzssiinniizz..””99
Bu aç›dan ‹stiklâl Marfl›’m›z ve bayra¤›m›z bizler için çok önemli bir de¤erdir. Bayra¤›m›z›n bugüzel vatanda özgürce dalgalanmas›n› sa¤lamak hepimizin görevidir.
44..33.. HHüürrrriiyyeett vvee BBaa¤¤››mmss››zzll››kk
Hürriyet ve ba¤›ms›zl›k, birbirini tamamlayan iki kavramd›r. Bunlar bir toplumu millet yapanhem maddi hem de manevi de¤erlerimizdendir. Hürriyet ve ba¤›ms›zl›k olmadan kiflinin dil, din,ahlak, gelenek, görenek, toplumsal sevinç ve üzüntüleri paylaflmas› pek de mümkün de¤ildir.
RReessiimm 55..66:: fiehitlik abidesi
Okuyal›m - De¤erlendirelim
Dalgalan sen de flafaklar gibi ey flanl› hilâl!Olsun art›k dökülen kanlar›m›n hepsi helâl!Ebediyen sana yok, ›rk›ma yok izmihlâl:Hakk›d›r, hür yaflam›fl, bayra¤›m›n hürriyet;Hakk›d›r, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif ERSOY
(‹stiklâl Marfl›'ndan)
Yukar›daki dizeleri bayra¤a ve ‹stiklâl Marfl›'nasayg›n›n önemi aç›s›ndan de¤erlendiriniz.
9. Âl-i ‹mrân suresi, 139. ayet.
De¤erler 77
Kur'an-› Kerim, hürriyet ve ba¤›ms›zl›k için vatan ve millet u¤runda mücadele etmeye, vatan›savunmaya önem vermifltir. Bu u¤urda hiçbir fedakârl›ktan kaç›nmayan gazi ve flehitlerden öv-güyle bahsetmifltir. Bu nedenledir ki ecdad›m›z, vatan u¤runda ölmeyi de yaralanmay› da büyükfleref kabul etmifltir.
Hürriyet ve ba¤›ms›zl›¤a büyük önem veren Atatürk, “Özgürlük ve ba¤›ms›zl›k benim karakte-rimdir.” sözüyle Türk milletine örnek olmufltur. O, her zaman için vatan›n bölünmez bütünlü¤ünü,millî ba¤›ms›zl›¤› ve bunu koruyacak millî sanayiyi savunmufltur. Atatürk'ün vatan›n ba¤›ms›zl›-¤›na verdi¤i önemi vurgulayan flu veciz sözleri bize yol gösterici niteliktedir: “Vatan›m›za ve ba-¤›ms›zl›¤›m›za göz dikenlere yaln›z askerî yönden üstün gelmek kâfi de¤ildir. Memleketimiz hak-k›nda sald›rgan emeller besleyecek olanlar›n her türlü ümitlerini k›racak flekilde, siyasi, idari veekonomik yönden de kuvvetli olmak laz›md›r. Kurtulufl ve ba¤›ms›zl›k için yapt›¤›m›z mücadele-yi tamamlamak ve Cenab›hakk'›n, milletimize yarat›l›fltan verdi¤i beceri ve kabiliyetleri en üstderecede gelifltirmek ve memleketimize ba¤›fllad›¤› bütün kuvvet ve servet kaynaklar›ndan eniyi biçimde faydalanarak zay›fl›k nedenlerimizi ortadan kald›rmak için bundan böyle hiçbir f›rsatve zaman› bofla harcamayarak çal›flmaya mecburuz.”10
44..44.. ‹‹nnssaann HHaakkllaarr››nnaa SSaayygg››
‹nsan haklar› bütün insanlar›nhiçbir ayr›m gözetmeksizin yaln›zcainsan olufllar›ndan dolay›, insanl›konurunun gere¤i olarak sahip ol-duklar› haklar›n bütününü kapsar.Bu haklarda dil, din, ›rk, cinsiyet,sosyal köken, ekonomik ve sosyaldurum gibi özelliklerinden dolay›ayr›m gözetilmez. ‹nsana sayg›, an-cak onun do¤ufltan getirdi¤i haklarasayg› göstermekle olur.
Kur'an'da insan, tüm varl›klardanfarkl› bir biçimde ele al›nm›fl ve onabüyük bir önem verilmifltir. Kur'an'›nbu yaklafl›m› insan›n yarat›l›fl›ndanve özelliklerinden bahseden ayet-lerde aç›k bir biçimde görülmekte-dir. ‹nsan›n bu farkl›l›¤› ve üstünlü-
Okuyal›m - De¤erlendirelim
““BBiirr mmiilllleettttee oonnuurruunn,, ssaayygg››nnll››¤¤››nn,, nnaammuussuunn vvee iinnssaannll››¤¤››nn mmeeyyddaannaa ggeelleebbiillmmeessii vvee ddee--vvaamm eettttiirreebbiillmmeessii,, mmuuttllaakkaa oo mmiilllleettiinn hhüürrrriiyyeett vvee bbaa¤¤››mmss››zzll››¤¤››nnaa ssaahhiipp oollmmaass››yyaa mmüümm--kküünnddüürr.. ”” (Atatürkçülük, C 1, s. 181.)
Atatürk’ün yukar›daki sözünü hürriyet ve ba¤›ms›zl›¤›n önemi aç›s›ndan de¤erlendiriniz.
10. Atatürkçülük, C 1, s. 395.
RReessiimm 55..77:: Cumhurbaflkan› Gazi Mustafa Kemal, Yalova'n›nimar› hakk›nda ilgililerle görüflürken (12 Eylül 1929)
De¤erler78
¤ü onun yarat›l›fl flekli ve amac›ndan kaynaklan›r. Kur'an-› Kerim'de insan›n üstünlü¤ünü vurgu-layan ayetlerden birinde, ““BBiizz iinnssaann›› eenn ggüüzzeell bbiiççiimmddee yyaarraatttt››kk......”11 buyrulurken baflka birayette, ““BBiizz hhaakkiikkaatteenn iinnssaannoo¤¤lluunnuu flflaann vvee flfleerreeff ssaahhiibbii kk››lldd››kk.. OOnnllaarr›› kkaarraaddaa vvee ddeenniizzddee ttaa--flfl››dd››kk,, kkeennddiilleerriinnee ggüüzzeell rr››zz››kkllaarr vveerrddiikk,, yyiinnee oonnllaarr›› yyaarraatttt››kkllaarr››mm››zz››nn bbiirrççoo¤¤uunnddaann cciiddddeennüüssttüünn kk››lldd››kk..””1122 buyrulmaktad›r. Üstün ve flerefli olan insan›n haklar› da üstün, flerefli ve kutsal-d›r.
Bütün insanlar eflit, özgür ve onurlu yaflama hakk›na sahiptirler. Devletler bu haklar›n gerçek-leflmesi, insanlar›n gerçekten eflit, özgür ve onurlu yaflamas› için gerekli olan sosyokültürel, hu-kuki ve ekonomik ortam› haz›rlamak ve yurttafllar› bu konuda e¤itmek zorundad›rlar. Çünkü in-sanlar var oldukça onlar›n haklar› da olacakt›r. Devletlerin görevi ise bu haklar› en yüksek düze-ye ulaflt›rmakt›r.
‹nsan haklar› dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez nitelikte olup kiflili¤e ba¤l› haklard›r.Devlet veya bir baflka güç bu haklar› s›n›rlayamaz ve ortadan kald›ramaz. Öte yandan kifli, buhaklar› baflkas›na devredemez ve onlardan vazgeçemez. ‹nsan haklar›ndan vazgeçmek, onlar-dan yoksun kalmak, insanl›¤›m›zdan vazgeçmek demektir. Bundan dolay›d›r ki insan haklar›nasayg›n›n oldu¤u bir toplum, medeni ve geliflmifl bir toplumdur.
44..55.. MMiillllîî SSeecciiyyee KKaavvrraamm›› vvee AAttaattüürrkk
Seciye; huy, yarat›l›fl ve karakter demektir. Millî seciye ise bir milletin sahip oldu¤u temel özel-likleri ifade eder. Bu kavram, millî ahlak ve millî karakter anlam›nda da kullan›lmaktad›r.
Millî seciyeyi oluflturan unsurlar cesaret, yi¤itlik, yurtseverlik, aileye önem verme, ulusal vemanevi de¤erlere içten ba¤l›l›k, dürüstlük, çal›flkanl›k, hoflgörü, konukseverlik, büyükleri saymave küçükleri sevme gibi ilkelerdir. Yani millî seciye; ahlak kurallar›, din duygusu ile örf ve âdetler-den oluflmaktad›r. Dinî de¤erler ile örf ve âdetlerin oluflturdu¤u ortak kültür ve anlay›fl, çeflitliolaylar karfl›s›nda toplumun genel davran›fl›n› ortaya ç›kar›r. ‹flte millî seciye budur.
Türk milleti, vatan ve millet sevgisini her fleyin üstünde tutmufltur. Milletimiz cesur, yi¤it ve yur-duna ba¤l› bir karaktere sahiptir. Millî ve manevi de¤erlere her zaman ba¤l› olmufltur. Atalar›m›z,ülkemizi koruma u¤runda gösterdikleri cesaret ve kahramanl›klar› ile ba¤›ms›zl›klar›n› kazanma-
Ayeti Yorumlayal›m
““EEyy iinnssaannllaarr!! DDoo¤¤rruussuu bbiizz ssiizzii bbiirr eerrkkeekkllee bbiirr ddiiflfliiddeenn yyaarraatttt››kk.. VVee bbiirrbbiirriinniizzllee ttaann››flfl--mmaann››zz iiççiinn ssiizzii kkaavviimmlleerree vvee kkaabbiilleelleerree aayy››rrdd››kk.. MMuuhhaakkkkaakk kkii AAllllaahh yyaann››nnddaa eenn ddee¤¤eerrlliioollaann››nn››zz,, oonnddaann eenn ççookk kkoorrkkaann››nn››zzdd››rr.. ""fifiüüpphheessiizz AAllllaahh bbiilleennddiirr,, hheerr flfleeyyddeenn hhaabbeerrddaarrdd››rr..""(Hucurât suresi, 13. ayet)
Yukar›daki ayete göre;
• ‹nsanlar›n farkl› milletlere ve toplumlara ayr›lmas›n›n nedeni nedir?
• Allah kat›nda en de¤erli ne anlama geliyor? ‹nsan haklar›na sayg› konusu ile iliflkilendire-rek yorumlay›n›z.
11. Tîn suresi, 4. ayet.12. ‹srâ suresi, 70. ayet.
De¤erler 79
ya çal›flan di¤er toplumlara örnek olmufllard›r. Çok zor flartlar alt›nda verilen Kurtulufl Savafl›mücadelesinde ba¤›ms›zl›k ve özgürlüklerini kazand›ktan sonra yurdun her taraf›nda bir kalk›n-ma hamlesi bafllatm›fllar ve ülkenin geliflmesi için büyük çaba harcam›fllard›r.
Türk milletinin temel karakteristik özelliklerinden biri de di¤er din ve inanç sahiplerine karfl›hoflgörülü olmas›d›r. Milletimiz, zaman›nda egemen oldu¤u topraklarda yaflayan uluslara dinîinanç ve ibadet özgürlü¤ü tan›m›flt›r. Milletimiz yerli ve yabanc› her insana dürüst davranm›fl,herkesin hakk›na sayg› göstermifl; kendi inanç, örf ve âdetlerine ba¤l› kalm›fl, baflkalar›n›n örfü-ne ve âdetine de kar›flmam›flt›r. Milletimizin yüksek karakterini, özellikle de hoflgörüsünü çok iyibilen Atatürk: “Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabanc› unsurlar›n inan›fl ve âdetlerine sayg›göstermemifltir. Hatta denilebilir ki di¤er din sahiplerinin dinine ve milletine sayg›l› olan tek milletbizim milletimizdir...”13 sözleri ile bu konudaki düflüncelerini aç›k bir biçimde ifade etmifltir.
Mustafa Kemal Atatürk, millî anlay›fl›n oluflmas›nda etkili olan millî kültür konusuna da önemvermifltir. Bunun için Türk kültürünün temel kaynaklar›na dönmesi ve yabanc› kültürlerden ar›n-d›r›lmas› için e¤itime önem verilmesi gerekti¤ini vurgulam›flt›r.
Yoksullara, düflkünlere, kimsesizlere yard›mc› olmay› dinî ve ahlaki bir görev kabul eden mil-letimiz, insanlar yarar›na düflkünlerevi, kervansaraylar, aflevleri, hanlar ve hamamlar yapm›fl,yard›mlaflma ve dayan›flmay› sa¤lamak için birçok vak›f ve dernek kurmufltur. Atalar›m›z›n olufl-turduklar› bu anlay›fl, günümüzde ça¤›n ihtiyac›na uygun bir biçimde milletimiz taraf›ndan de-vam ettirilmektedir. Bugün ülkemizde K›z›l ay derne¤i, Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Vak-f›, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu gibi yard›m kurulufllar› atalar›m›zdan bize kalanen güzel miraslard›r. Biz de ulusal seciyemizin, birlik ve beraberli¤imizin, ba¤›ms›zl›k ve özgürlü-¤ümüzün ilelebet devam› için atalar›m›zdan kalan bu de¤erlere sahip ç›kmal›, onlar› koruyup ya-flatmal›y›z. Atatürk'ün “Bilelim ki ulusal benli¤ini bulamayan milletler baflka milletlerin av›d›r.”14
uyar›s›n› dikkate almal›, millî ve manevi de¤erlerimize sahip ç›kmal›y›z. Çünkü bu de¤erler bizibiz yapan ve di¤er milletlerden farkl› k›lan özelliklerdir.
Millî seciye ile ilgili sizler de örnekler belirleyiniz ve bunlar› arkadafllar›n›zla pay-lafl›n›z.
Atatürk diyor ki:
“Türk ulusunun karakteri yüksektir. Türk ulu-su çal›flkand›r, Türk ulusu zekidir. Çünkü Türkulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleriyenmesini bilmifltir.”
(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C 3, s. 139.)
13. Atatürkçülük, C 1, s. 51.14. Atatürkçülük, C 1, s. 59.
De¤erler80
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. De¤er, örf ve âdet nedir? Tan›mlay›n›z.
22.. De¤erlerin oluflmas›nda dinin etkisini aç›klay›n›z.
33.. Ahlaki de¤erlerin dinle iliflkisini yaz›n›z.
44.. De¤erlerin kiflilik geliflimine katk›s› var m›d›r? Aç›klay›n›z.
55.. Toplum yaflam›nda de¤erler niçin önemlidir? Aç›klay›n›z.
66.. “Bir toplum içinde veya insanlar aras›nda oluflturulan ve benimsenen her türlü du-yufl, düflünüfl ile davran›fl kurallar›d›r.” ifadesi afla¤›daki kavramlardan hangisine aittir?
A) Ahlak
B) Örf ve âdet
C) Yasa
D) De¤er
E) Din
77.. Afla¤›dakilerden hangisi örf ve âdetlerimiz aras›nda yyeerr aallmmaazz?
A) Selamlaflma
B) Bayramlaflma
C) Hasta ziyareti
D) Oruç tutma
E) Hay›rseverlik
88.. Afla¤›daki flemay› örnekteki gibi doldurunuz
TToopplluummuuBBiirrlleeflflttiirreennDDee¤¤eerrlleerr
BBaayyrraakk
Laiklik ve Din 81
11.. DDiinn BBiirreeyyii EEssaass AAll››rr
Tarihten günümüze kadar bütün toplumlarda din olgusu sosyal bir gerçekliktir. Çünkü insan›nmaddi ihtiyaçlar›n›n yan›nda manevi ihtiyaçlar› da vard›r. ‹nsan›n bu ihtiyaçlar›n› din karfl›lar. Al-lah'›n bütün emir ve yasaklar› insana yöneliktir. ‹nsan›n farkl›l›k ve üstünlü¤ü, onun yarat›l›fl biçi-mi ve amac›ndan kaynaklanmaktad›r. Allah, insana ak›l ve irade gücü vermifltir. ‹nsan bu sayedeçevresinde olup bitenleri anlar. ‹steklerine iradesiyle yön verir. ‹yiyi kötüden ay›rt eder.
Din, insan›n kalbine ve gönlüne hitap eder. Dinin temel amac›, insan›n mutlulu¤u ve huzurunusa¤lamakt›r. ‹nsan›n yarat›l›fl amac› da Allah'a gere¤i gibi kulluk etmektir. Bu husus, Kur'an'da
Ö⁄RENME ALANI: D‹N VE LA‹KL‹K
6. ÜN‹TELA‹KL‹K VE D‹N
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM11.. Laikli¤in anlam›n› sözlüklerden araflt›r›n›z.
22.. Laiklik ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya ç›k-m›flt›r? Arkadafllar›n›zla konuflunuz.
33.. Atatürk'ün laiklikle ilgili görüfllerini “Nutuk”tan arafl-t›r›n›z.
44.. Anayasa'm›z›n 24. maddesini bularak defterinizeyaz›n›z.
Laiklik ve Din82
flöyle ifade edilir: ““BBeenn cciinnlleerrii vvee iinnssaannllaarr››,, aannccaakk bbaannaa kkuulllluukk eettssiinnlleerr ddiiyyee yyaarraatttt››mm..””11 Böy-lece, insan›n Allah karfl›s›ndaki varl›k nedeni belirlenmifl ve ortaya konulmufl olur.
Allah'›n Hz. Muhammed'e gönderdi¤i ilk vahiydeki buyruklar bireye yöneliktir. Bu husustaHz. Muhammed'e indirilen ilk ayetlerde flöyle buyrulur: ““YYaarraattaann RRaabbbb''iinniinn aadd››yyllaa ookkuu!! OO,, iinn--ssaann›› bbiirr aaflfl››llaannmm››flfl yyuummuurrttaaddaann yyaarraatttt››.. OOkkuu!! ‹‹nnssaannaa bbiillmmeeddiikklleerriinnii bbeelllleetteenn,, kkaalleemmllee ((yyaazz--mmaayy››)) öö¤¤rreetteenn RRaabbbb’’iinn,, eenn bbüüyyüükk kkeerreemm ssaahhiibbiiddiirr.. ””22 Bu ayetlerde Yüce Allah, insan› gerek bi-yolojik gerekse irade sahibi bir varl›k olarak tan›tmaktad›r.
Allah'›n vahyi olan din, do¤rudan insana seslenir ve insan› esas al›r. ‹nsanlara okumay›, arafl-
t›rmay›, yeni bilgiler edinmeyi ve kendini gelifltirmeyi emreder. ‹nsan›n evren ve do¤adaki olaylar
üzerinde düflünmesini ister. Ayr›ca din, insana iyilik yapmas›n›, yard›msever olmas›n› ve herke-
se karfl› hoflgörülü davranmas›n› ö¤ütler. Böylece dinin kurallar›n› yerine getiren insan›n iç dün-
yas› huzura erer, gönlü feraha kavuflur. Kur'an, insan›n hem akl›na hem de duygular›na hitap
eder. Yüce Allah, insan›n, yapabilece¤i ve gücünün yetece¤i emir ve yasaklar› ö¤ütlemifltir. Ya-
pamayaca¤› hiçbir fleyi de insana yüklememifltir.
Size göre din bireyi neden hedef alm›flt›r? Tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
fifieemmaa 66..11:: Yukar›daki flemay› din-birey ba¤lam›nda inceleyiniz.
1. Zâriyât suresi, 56. ayet.2. Alak suresi, 1-5. ayetler.
Laiklik ve Din 83
22.. LLaaiikkllii¤¤ii DDoo¤¤uurraann NNeeddeennlleerr
Laiklik, kelime olarak ilkdefa Eski Yunan’da kulla-n›lm›flt›r. Yunan toplumun-da s›radan halk kesiminiifade eden "laik" kavram›,Hristiyan Bat› dünyas›n›ntoplum yap›s›nda, kiliseörgütünde görevli olma-yan, kilise ile iliflkisi bulun-mayan toplumsal grup içinkullan›lm›flt›r.
Çeflitli biçimlerde tan›m-lanan laikli¤in en yayg›nve genel tan›m›, “Dinindünya, özellikle devlet ifl-lerine kar›flt›r›lmamas›,buna karfl›l›k devletin dedine karfl› lehte ve aleyhtebir tav›r tak›nmamas›d›r.”3
Laiklik, Avrupa’da uzun bir tarihî geliflimin, toplumsal ve siyasal flartlar›n ortaya ç›kartt›¤› birsistemdir.
Hristiyanl›kta oluflturulan din adamlar› s›n›f›, toplum üzerinde çok yönlü bir hâkimiyet kurmufl-tu. ‹nsanlar›n Allah ile olan iliflkilerinden günlük meselelerine, krallar›n taç giymesinden di¤er hu-
Atatürk diyor ki: “Bizim dinimiz, akla en uy-gun ve en do¤al bir dindir. Bundan dolay›d›r kison din olmufltur. Bir dinin tabi olmas› için akla,fenne ve mant›¤a uygun olmas› laz›md›r. Bizimdinimiz bunlara tamamen uygundur.”
(Atatürkçülük, C1, s. 455)
3. Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, C 1, s. 359.
RReessiimm 66..11:: ‹lk TBMM binas› (Ankara)
Laiklik ve Din84
kuki ifllemlere kadar her fley, kilisenin bask›s› alt›nda yap›l›yordu. Kilisenin ve din adamlar›n›nbask›lar›, zaman zaman ak›l ve mant›k ölçülerini de aflm›fl ve toplumda huzursuzluklara sebepolmaya bafllam›flt›.
Bütün bu sebepler yüzünden 1789 y›l›nda Fransa'da gerçeklefltirilen ihtilal, kilisenin bu anlam-s›z bask›s›na karfl› devleti ve hukuku ba¤›ms›zl›¤a kavuflturma hareketi olmufltur. ‹htilal sonras›oluflturulan anayasalarla, din ve devlet ifllerinin birbirinden ayr› yürütülece¤i hükmü benimsen-mifl, laiklik böylece sosyal hayata girmifltir.
Laiklik, ülkemize Millî Mücadele'den sonra yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni daha ça¤dafltemellere oturtmak için kabul edilmifltir. Laiklik, Atatürk ilke ve ink›laplar›n›n temelidir. Laikli¤eba¤l› olarak ülkemizde birçok karar al›nm›flt›r. 1924 y›l›nda halifelik kald›r›lm›fl; 1937'de kabuledilen Anayasa'm›zda Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet oldu¤u belirtilmifltir.
Bizim dinimiz, laikli¤in hedefledi¤i din ve vicdan özgürlü¤ünü kendi bünyesinde zaten tafl›-maktad›r. Dinimize göre üstünlük insanlar›n renklerinde, ›rklar›nda ve makamlar›nda de¤ildir.Üstünlük, Allah'a yak›n olmakt›r. Dolay›s›yla ‹slam'da, bir din adam› s›n›f› olmad›¤›ndan din ad›-na topluma bask› yapan unsurlar da olmam›flt›r. Bu da insanlar›n dinî tercihlerini özgürce kullan-malar›n› sa¤lam›flt›r. Mustafa Kemal Atatürk, bu konudaki görüfllerini flöyle dile getirmifltir: “Biz-de ruhbanl›k yoktur, hepimiz eflitiz; dinimizin hükümlerini eflit olarak ö¤renmeye mecburuz. Herfert, dinini, diyanetini, iman›n› ö¤renmek için bir yere muhtaçt›r. Oras› da mekteptir.”4
RReessiimm 66..22:: An›tkabir'den bir görünüm
4. Atatürkçülük, C 3, s. 454.
Laiklik ve Din 85
33.. LLaaiikk DDeevvlleett
Laik devlet, kiflinin inanc› gere¤i yapt›klar›na kar›flmaz. Kiflilerin inançlar›n› baflkalar›na zorlakabul ettirmeye çal›flmalar›na engel olur. ‹nsanlar›n düflünme ve inanma özgürlüklerini her türlüd›fl bask› ve tehditten koruyarak vicdanlara bask› yap›lmas›n› önler. Laik bir devlette isteyen, is-tedi¤i inanc› kabul eder ve bu inanc›n›n gere¤ini yapar.
Laiklik, din ve devlet ifllerinin ayr› olmas› anlam›na geldi¤i gibi, devletin herhangi bir dinin ya-n›nda da yer almamas› demektir. Laik bir devlette dinin kurallar› yerine, insan egemenli¤i esasal›n›r. Yasama, yürütme ve yarg›, dinsel anlay›fllara göre düzenlenmez.
Laik devlet, din ve inanca karfl› de¤ildir. Din ve inançlar karfl›s›nda tamamen tarafs›zd›r. Laikdevlet, din hürriyetine önem verir. Laik bir devlette kifliler hiçbir bask› ve zorlama olmaks›z›n din-lerini seçebilir, inançlar›n› yaflayabilirler.
Laik devlet, toplumsal yönetimin her alan›nda ak›l ve bilimi ölçü al›r. Akl›n ve bilimin rehberli¤i-ni benimser.
Laik devlet, halk›n iradesini kabul eder ve onun zarar›na olabilecek hiçbir fleyi kabul etmez.Devlet yönetiminde millet egemenli¤ini esas al›r.
Ülkemizde laiklik, Anayasam›z’›n de¤ifltirilemez maddelerinden biri, hatta en önemlisidir. An-cak ülkemizin kendine özgü flartlar›na uygun biçimde, din hizmetlerini yürüten ve devlete ba¤l›bir kurum olan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› vard›r. Bu kurum, halk› din konusunda bilgilendirdi¤i gi-bi, dinî bilgisi olmayan kiflilerin halk› yalan yanl›fl bilgilerle kand›rmas›n› da önlemekte, ayn› za-manda halk›n din hizmetlerini yürütmektedir.
44.. LLaaiikklliikk,, DDiinn vvee VViiccddaann ÖÖzzggüürrllüü¤¤üünnüünn GGüüvveenncceessiiddiirr
Din ve vicdan özgürlü¤ü bir insanl›k hakk›d›r. Her insan, bu hakka do¤ufltan sahip olur ve hiç-bir kurum, hiçbir insan bu hakk› kiflinin elinden alamaz.
‹nsan kendisini vicdan›yla hayata ba¤lar. Din ve vicdan özgürlü¤ü insana güven verir, yaflamasevinci kazand›r›r. Bu yüzden oluflturulan hukuk kurallar›, genellikle insanlar›n din ve vicdan öz-gürlü¤ünü garanti alt›na alm›flt›r. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de laik, demokratik bir hukuk dev-letidir. Bu ilke sebebiyledir ki devletimiz, vatandafllar›n inanç, ibadet ve düflünce özgürlükleriniyasalarla garanti alt›na alm›flt›r.
Din ve vicdan özgürlü¤ünün bireyin sosyal gelifliminde ne gibi etkileri vard›r?Arkadafllar›n›zla konuflunuz.
Laik devletin bireylerine sa¤lad›¤› yararlar› listeleyiniz.
11.. Kiflilerin inanç ve uygulamalar›na kar›flmaz.
22.. ................................
33.. ................................
44.. ................................
Laiklik ve Din86
Laiklik, kiflilerin dinî so-
rumluluklar›n› serbestçe ye-
rine getirmesine imkân sa¤-
lar. Laik devletin kiflilere, di-
nî esaslar› do¤ru ve gerçek
olarak ö¤renme imkân› tan›-
mas›, laikli¤in temel amaç-
lar›ndand›r. Bunun için dev-
let, e¤itimi tek elden yönetir
ve kontrolünü yapar. E¤itim
sayesinde her türlü ba¤naz-
l›¤›n ve yanl›fl inançlar›n
toplumda yerleflmesini ön-
ler. Dinî kurumlar›n, bilgi dü-
zeyi yüksek, bilinçli insanlar
taraf›ndan yönetilmesine
öncülük eder.
Laikli¤i hem Avrupa’da
hem de ülkemizde, demok-
ratik hayat tarz›n›n ortaya
ç›kard›¤› bir gerçektir. Demokratik hayat tarz› iki ana temele dayan›r: Bunlar hürriyet ve eflitliktir.
Laiklik ise bu iki ilkenin toplum hayat›nda korunmas›n› ve uygulanmas›n› sa¤lar.
Hürriyet, bir insana istedi¤i dini seçme hakk› verdi¤i gibi hiçbir dini seçmeme hakk› da verir.
Kiflinin seçti¤i dinin gereklerini yerine getirebilmesi de hürriyetin kapsam› içindedir. Laikli¤in sa¤-
lad›¤› bu imkânlar nedeniyle kifli, inançlar›ndan dolay› herhangi bir korku ve endifleye kap›lmaz;
çünkü laikli¤in tam anlam›yla uyguland›¤› bir devlette bask›dan söz edilemez.
Atatürk, laikli¤i gerçek dindarl›¤›n geliflmesine katk› sa¤layan bir sistem olarak görmüfltür. La-
ikli¤i kötüye kullananlar›n ve dini kendi ç›karlar›na alet edenlerin sürekli karfl›s›nda olmufltur. O,
bu konuda flöyle demifltir: “Softa s›n›f›n din simsarl›¤›na izin verilmemelidir. Dinden maddi men-
faat sa¤layanlar i¤renç kimselerdir. ‹flte biz bu duruma karfl›y›z ve buna müsaade etmiyoruz.”5
Atatürk, laiklik ilkesini milletimize benimseterek hem ‹slam dinine hem de Türkiye Cumhuriye-
ti’ne sayg›nl›k kazand›rm›flt›r. Laiklik sayesinde, Türk toplumunda farkl› din ve inanca mensup
Din ve vicdan özgürlü¤ü olmayan bir toplumda nas›l ve hangi sorunlar orta-ya ç›kar? Arkadafllar›n›zla tart›fl›n›z.
Tart›flal›m
5. Atatürkçülük, C 1, s. 111.
RReessiimm 66..33:: Camide namaz k›lan Müslümanlar
Laiklik ve Din 87
kifliler, inançlar›n›n gereklerini özgürce yerine getirmifllerdir. Bu, laikli¤in Türk toplumuna ve Türk
insan›na sa¤lad›¤› önemli faydalardand›r.
55.. AAttaattüürrkk''üünn LLaaiikklliikk AAnnllaayy››flfl››
Atatürk'ün laiklik anlay›fl›n›n iki temel yönü vard›r: Birincisi, din ve dünya ifllerinin birbirindenayr›lmas›, ikincisi ise laikli¤in getirdi¤i hak ve özgürlüklerin korunmas›d›r. Böylece laiklikte devletiflleri, dinî ifllerden ayr›lm›flt›r.
Atatürkçü düflünceye göre laik devlet, gücünü milletten al›r. Bu bak›mdan laiklik, dinin di¤erdevlet kurumlar›n› kontrol etmemesi ve dinin yaln›zca dinî konularla ilgilenmesini sa¤layan birkavramd›r.
Atatürk'e göre laiklik, yaln›z din ve devlet ifllerinin birbirinden ayr›lmas› ile s›n›rl› de¤ildir. La-iklik ayn› zamanda din, vicdan ve ibadet özgürlü¤üne imkân veren temel bir ilkedir. Bu yönüylelaiklik, ülkemiz için büyük bir önem tafl›maktad›r. Çünkü ülkemizde farkl› dinlere mensup insan-lar bulunmaktad›r. Bunlar›n hepsinin bir arada, huzurlu bir biçimde yaflayabilmeleri için din vevicdan özgürlü¤üne sahip olmalar› gerekir. Atatürk'e göre laiklik anlay›fl›, bu bak›mdan hem dinve devlet ifllerinin birbirinden ayr›lmas›n› sa¤lamakta hem de ülkemizde yaflayan her dinden in-san›n din, ibadet ve vicdan özgürlü¤ünü de teminat alt›na alm›fl olmaktad›r.
Atatürk bu konuyu flu sözleriyle özetlemektedir: “Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdan›n›nemrine uymakta serbesttir. Biz dine sayg› gösteririz, düflünüfle ve düflünceye muhalif de¤iliz. Bizsadece din ifllerini, millet ve devlet iflleriyle kar›flt›rmamaya çal›fl›yoruz.”6
RReessiimm 66..44:: Atatürk, Nazilli'de ö¤rencilerle (9 Ekim 1937)
6. Atatürkçülük, C 1, s. 45.
“Din ve mezhep hiçbir zaman politika malzemesi olarak kullan›lamaz.”7
Atatürk, dinsiz devlet ve milletlerin devam edemeyece¤ini flöyle belirtmifltir: “Din, lüzumlu birmüessesedir. Dinsiz milletlerin devam›na imkân yoktur.”8
Atatürk, dinimize gereken önemi vererek onu birtak›m ç›kar çevrelerinden korumufltur. Ülke-mizde laikli¤in uygulanmaya konulmas›yla birlikte gerçek dindarlar da korunmufl, dinin baz› kim-seler taraf›ndan istismar edilmesi önlenmifltir.
Atatürk’ün ‘‘Dinsiz milletlerin devam›na imkân yoktur.’’ sözünü yorumlay›n›z.
Laiklik ve Din88
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. Din, niçin bireyi esas almaktad›r? Yaz›n›z.
22.. Laikli¤i ortaya ç›karan flartlar› aç›klay›n›z.
33.. Laik devletin özelliklerini s›ralay›n›z.
44.. Din ve vicdan özgürlü¤ü aç›s›ndan laikli¤in önemini yaz›n›z.
55.. Atatürk'ün laiklik anlay›fl›n› aç›klay›n›z.
66.. Laiklik ilkesi Anayasa'm›za kaç y›l›nda girmifltir?
A) 1923
B) 1920
C) 1937
D) 1928
E) 1924
77.. Afla¤›dakilerden hangisi "laik devlet" tan›m›yla ba¤daflmaz?
A) Laik devlet, ak›l ve bilimi ölçü al›r.
B) Laik devlet, dinin kurallar› yerine, insan egemenli¤ini esas al›r.
C) Laik devlet, dini kiflisel bir vicdan ifli olarak görür.
D) Laik devlet, gerekti¤inde dinin esaslar›nda de¤ifliklik yapabilir.
E) Laik devlette, din ile devlet iflleri birbirinden ayr›lm›flt›r.
7. Atatürkçülük, C 1, s. 238.8. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düflünceleri, s. 193.
Türkler ve Müslümanl›k 89
11.. TTüürrkklleerriinn MMüüssllüümmaann OOlluuflfluu
Türklerin ana yurdu Orta Asya'd›r. Türkler, Müslüman olmadan önce farkl› inançlara ve üstünde¤erlere ba¤l› olarak hayatlar›n› sürdürmüfllerdir. Ancak aralar›nda hiçbir zaman inanç birli¤i ol-mam›flt›r. Onlar tarih boyunca farkl› dinlere mensup olmufltur.
‹slamiyet ise Arap Yar›madas›'nda do¤up k›sa zaman içerisinde dünyan›n birçok bölgesini etki-leyecek noktaya gelmifltir. Afrika'dan Kafkasya'ya, Çin'den ‹spanya'ya kadar genifl bir yelpazedekendisine yer bulabilmifltir. ‹slamiyet, müstesna özellikleri dolay›s›yla herkesin dikkatini çekmifltir.
Türklerle Müslümanlar›n birbirleriyle ilk iliflkileri Emeviler Döneminde bafllam›flt›r; EmevilerDöneminde Türkistan’a göç eden ehlibeyitten baz› kifliler Türkler aras›nda ‹slam’›n yay›lmas›nakatk› sa¤lam›fllard›r. Bu kifliler Kur’an’›n anlam›n›, Hz. Peygamberin sünnetini ‹slam’›n temelprensiplerini Türklere anlatm›fllar ve ‹slam’› Türklere ö¤retmeye bafllam›fllard›r. Abbasiler Döne-minde, tarihte çok meflhur olan Talas Savafl› (M. 751) s›ras›nda kurulan dostluk ve dayan›flma,Türklerin ‹slam'a yak›nlaflmalar›n› sa¤lam›flt›r. Abbasilerle Çinliler aras›nda gerçekleflen bu sa-vaflta Türkler, Abbasilerle ayn› cephede savaflm›fllard›r. Bu dönemde Türkler yavafl yavafl Müs-lüman olmaya ve Abbasi ordusu içerisinde önemli görevlere getirilmeye bafllam›fllard›r.
Annesi Horasanl› bir Türk olan Abbasi halifelerinden Me’mun ehlibeyitten Ali er-R›za’y› veliahttayin etmifltir. Ali er-R›za’n›n veliahtl›¤› döneminde önemli görevlere gelen Türkler devlet yöneti-minde söz sahibi olmufllar ve ‹slamiyeti daha yak›ndan ö¤renmeye bafllam›fllard›r.1
Türklerin kitleler hâlinde ‹slam'a girmeleri ise Karahanl›lar Dönemine rastlar (M.930). Bu dö-nemle birlikte Orta Asya ve Kafkasya'da ‹slam'› tebli¤e çal›flan dervifller, Türk boylar›n›n topluolarak ‹slam'› kabul etmelerini sa¤lam›fllard›r.
Türklerin nas›l ve niçin Müslüman olduklar›n›n sosyal, tarihsel, siyasi ve dinî birçok arka plan›vard›r. Ancak antropolojik boyutlarda yap›lan incelemeler, Türklerde var olan anlay›fl ve törelerin,‹slam'› kabul etmelerinde büyük rol oynad›¤›n› göstermektedir.
Türklerde Gök Tanr› olarak adland›r›lan Tek Tanr› inanc› vard›r. Nitekim Göktürk Kitabeleri'nde“Tanr› ve tek Tanr›” ifadeleri yer almaktad›r. ‹slam'›n aç›k ve kesin bir flekilde efl ve benzeri olma-yan Allah inanc›n› savunmas›, Türklerin Müslümanl›¤› kabul etmelerini kolaylaflt›rm›flt›r.
Ö⁄RENME ALANI: D‹N, KÜLTÜR VE MEDEN‹YET
7. ÜN‹TE‹SLAM‹YET VE TÜRKLER
ÜN‹TEM‹ZE HAZIRLANALIM11.. Türklerin Müslüman oluflunu tarih kitaplar›ndan araflt›r›n›z.
22.. Türklerin ‹slam öncesi inançlar› hakk›nda bilgi toplay›n›z.
33.. Hac› Bektafl Veli'nin türbesinin nerede oldu¤unu araflt›-r›n›z.
44.. Ünlü düflünür Mevlânâ’n›n hayat› hakk›nda bir araflt›rmayap›n›z.
1. Baki Yafla Alt›nok, Ehl-i Beyt ve Türkler s. 209 - 210.
Türkler ve Müslümanl›k90
Tarihî verilerden anlafl›laca¤› gibi Türkler, ‹slam'› k›l›ç zoruyla de¤il, kendi istekleriyle benim-semifllerdir. Ayr›ca Türklerdeki yard›mseverlik duygusu, zay›flar› koruma, dürüstlük, güvenilirlik,hoflgörü, ba¤›ms›zl›¤›na düflkünlük, örf ve âdetlere ba¤l›l›k, misafire ikram gibi de¤erler ‹slam'›ntemel de¤erleri ile örtüflür nitelikteydi. Bütün bu ortak özellikleri nedeniyle Türkler ‹slam dininibenimsemifller ve as›rlar boyunca bu dinin bayraktarl›¤›n› yapm›fllard›r.
22.. TTüürrkklleerrddee ‹‹ssllaamm AAnnllaayy››flfl››nn››nn OOlluuflflmmaass››nnddaa EEttkkiillii OOllaann fifiaahhssiiyyeettlleerr
Türklerin ‹slam anlay›fl›n›n oluflmas›nda Allah sevgisi, Hz. Muhammed'e ba¤l›l›k, hoflgörü veyard›mlaflman›n önemli rolü olmufltur. Türkler aras›nda ‹slam'›n yay›lmas›nda bilim adamlar› vetasavvuf önderleri etkin rol oynam›fllard›r.
22..11.. EEbbûû HHaanniiffee
‹mam Âzam Ebû Hanife (699-767), Hanefi mezhebinin kurucusu olarak kabul edilir. Önceleriticaretle meflgul olan Ebû Hanife daha sonra kendisini ilme vermifltir. Hz. Ali ve Abdullah b. Me-sud gibi sahabenin yetifltirdi¤i bilginlerden ders alm›flt›r.
Ebû Hanife, tevhit inanc›n› savunmufl, bu konuda El-F›khu'l Ekber adl› eseri yazm›flt›r. EbûHanife, ö¤rencileriyle birlikte ‹slam hukukunu gelifltirmifl, hukuk metodolojisini kurmufltur. ‹flteonlar›n sayesinde bugün sistemli bir ‹slam hukuku, bilim dal› olarak ortaya ç›km›flt›r.
‹mam Âzam'›n ileri sürdü¤ü f›khi görüfller Hanefi mezhebinin temelini oluflturmufltur. Bu mez-hebe ba¤l› olanlara da Hanefi denilmektedir. Hanefi mezhebi önce Irak'ta do¤mufl, oradan Do-¤u'ya ve Bat›'ya yay›lm›flt›r. Anadolu, Asya ve Balkanlar'daki Türkler aras›nda genellikle Hanefimezhebi hâkimdir.
22..22.. MMaattuurriiddii
Ebû Mansur Muhammed Maturidi (862-944), aslen Semerkantl› bir Türk'tür. Maturidi'nin yetifl-ti¤i Semerkant, Ebû Hanife'nin görüfllerinin yayg›n oldu¤u bir ilim merkeziydi. Maturidi, siyasiçalkant›lar›n yafland›¤› bir co¤rafyada yaflam›flt›r. Maturidi'nin, dini, ak›lc›l›k ve hoflgörü temelle-rine dayanarak anlama ve yorumlama biçimi, Türklerin din anlay›fl› ve düflünce tarihi üzerindeetkili olmufltur. Hanefi mezhebine mensup kifliler, genellikle de Türkler itikat bak›m›ndan Maturi-dili¤i benimsemifllerdir.
‹mam Maturidi, ‹slam dininin inanç esaslar›n›, Kur’an ve sünnete ba¤l› kalarak akla ve mant›-¤a uygun flekilde aç›klam›flt›r.
22..33.. fifiaaffiiii
Muhammed b. ‹dris efl-fiafii (767-819) Filistin'in Gazze flehrinde do¤mufl ve M›s›r'da vefat etmifltir.
Irak'ta Ebû Hanife'nin ö¤rencisi ‹mam Muhammed'den, Medine'de ise ‹mam Malik'ten uzun
Maturidi’ye göre, Allah vard›r ve biridir. ‹nsan›n ak›l yoluyla Allah'a ulaflmas›
mümkündür. Kur'an, Allah kelam›d›r. Allah ahirette müminler taraf›ndan görüle-
bilecektir. ‹man ile amel ayr› ayr› fleylerdir. Büyük günah ifllemek, insan› ‹s-
lam'›n d›fl›na ç›karmaz.
Not Edelim
Türkler ve Müslümanl›k 91
süre ders alm›fl ve her iki imam›n mezhebini iyice kavram›flt›r. Ömrünün sonlar›na do¤ru M›s›r'ageçmifltir. Bu yeni muhit, onun görüfllerinde önemli de¤iflikliklere sebep olmufltur.
‹mam fiafii, f›k›h usulüne dair eser veren ilk kiflidir. Onun Er-Risâle ad›yla yazm›fl oldu¤u kitapilk hukuk metodolojisidir. Bu eser fiafii mezhebinin temellerini oluflturmufltur. F›kha dair enönemli eseri ise El-Ümm'dür.
‹mam fiafii’nin görüflleri çerçevesinde oluflturulan f›khi anlay›fla fiafii mezhebi, bu mezhebeuyanlara da fiafii denir. Hem ülkemizde hem de di¤er ülkelerdeki insanlar aras›nda fiafii mezhe-bine mensup çok say›da insan vard›r.
22..44.. EEflfl’’aarrii
Ebü'l-Hasan el-Efl’ari (873-936), Basra'da do¤mufl, Ba¤dat'ta vefat etmifltir.
Efl’ari, ‹slam dininin inanç esaslar›n› Kur’an ve sünnete dayal› deliller ileri sürerek savunmayaönem vermifltir. Onun kelam alan›nda öne sürdü¤ü görüfller itikadi mezheplerden biri olan Efl’a-rili¤in temelini oluflturmufltur. Efl’ari, Allah’›n varl›¤›n› ve birli¤ini mant›ksal tutarl›l›k içerisinde, ak-li delillerle aç›klam›flt›r. Evrende bulunan varl›klardan, do¤adaki düzenden somut örnekler vere-rek bütün varl›klar›n yarat›c›s›n›n Yüce Allah oldu¤unu savunmufltur. Bu ünlü kelam âlimi çoksay›da ö¤renci yetifltirmifl, birçok eser kaleme alm›fl ve Türklerin ‹slamiyeti daha iyi anlamalar›n-da etkili olmufltur.
22..55.. AAhhmmeett YYeesseevvii
Türk tasavvuf gelene¤inin hareket noktas› kabul edilen HocaAhmet Yesevi (1093-1166), Güney Kazakistan'da, günümüzdeTürkistan ad›yla tan›nan Yesi flehrinin Sayram kasabas›ndado¤mufltur. Ahmet Yesevi, ilk ö¤renimini yedi yafl›nda iken kay-betti¤i babas› ‹brahim fieyh'ten al›r. Daha sonra Buhara'ya gi-derek fieyh Yusuf Hemedânî'nin ö¤rencisi ve müridi olur.
Ahmet Yesevi, hocas› Yusuf Hemedânî ile birlikte gezerek,görerek ve yaflayarak dinî ve tasavvufi bilgileri ö¤renmifl ve ö¤-rendiklerini yaln›z Türkistan'a de¤il, bütün Türk dünyas›na gü-zel, sade ve saf Türkçesiyle ö¤retmifltir. Daha sonra Yesi'ye dö-nen Ahmet Yesevi, vefat tarihi olan 1166 y›l›na kadar buradayaflam›flt›r.
Ahmet Yesevi'ye Türkistan'›n hemen hemen her yerindenö¤renci gelmifl ve onun irflat halkas›na girmifllerdir. Yesevi
Efl’arili¤in temel görüflleri flöyle özetlenebilir: Allah birdir, efli ve benzeri yok-tur. Allah'›n zat› ile var olan ezelî s›fatlar› vard›r. Bunlar, Allah'›n zat›n›n ayn› dade¤ildir, onun zat›ndan baflka da de¤ildir. Allah ahirette müminler taraf›ndangörülebilecektir. ‹nsanlar›n fiilleri Allah taraf›ndan yarat›lmaktad›r. Kul ancakbunlar› kazanmaktad›r.
Not Edelim
RReessiimm 77..11:: Hoca Ahmet Yesevi'nintemsilî bir resmi
Türkler ve Müslümanl›k92
oca¤›nda ö¤renimlerini tamamlayan genç-yafll› Yesevi müritleri, Türkistan'dan Balkanlar'a kadaruzanan bir co¤rafyada Hoca Ahmet Yesevi'nin saf ve sade Türkçe ile söylenmifl "hikmet"lerinianlatm›fllard›r. Böylece Hoca Ahmet Yesevi'nin görüflleri, çok k›sa sürede bütün Türk topluluklar›aras›nda yay›lm›flt›r.
22..66.. AAhhii EEvvrraann
As›l ad› fieyh Nasiruddin Mahmud Ahi Evran b. Abbas olup Ahi Evran (1262-1317) ad›yla ta-n›n›r. Asya içlerinden Anadolu'ya gelen mutasavv›flardan biri olan Ahi Evran, bir müddet Denizli,Konya ve Kayseri’de ikamet ettikten sonra, birçok flehir ve kasabay› gezerek Ahilik teflkilat›n›nkuruluflunda ve yay›l›fl›nda önemli bir rol oynam›flt›r. Sonradan K›rflehir'e yerleflmifl ve ölümünekadar burada yaflam›flt›r.
Ahi Evran, Hac› Bektafl Veli ve Mevlânâ ile ayn› dönemlerde yaflam›flt›r.
Ahi Evran'›n, Osmanl› Devleti dönemindeki esnaf toplulu¤u aras›nda "pir" olarak kazand›¤› iti-bar, bütün Anadolu, Rumeli hatta K›r›m'a kadar yay›lm›flt›r. Daha sonralar›, fleyhlerinin Ahi Babaunvan›n› ald›¤› K›rflehir'deki Ahi Evran Zaviyesi, Osmanl›larda sanat erbab›n›n merkezi olmufltur.
Ahi Evran Zaviyesi, 20. yüzy›l›n bafllar›na kadar esnaf toplulu¤u üzerindeki manevi etkisinidevam ettirmifltir.2
22..77.. HHaacc›› BBeekkttaaflfl VVeellii
Hac› Bektafl Veli (öl. 1271)'nin as›l ad› Mehmet'tir. "Bektafl" veya "Bektafli", onun mahlaslar›-
d›r. Horasan’›n Niflabur flehrinde do¤mufltur. Anas› ve babas› Türk soyundan olan Hac› Bektafl
Veli'nin Horasan’dan gelip K›rflehir civar›na yerleflti¤i bilinmektedir.
Hac› Bektafl Veli, Hoca Ahmet Yesevi'nin ö¤rencisi olan fieyh Lokman Horasani'den ders al-
m›flt›r. fieyh Lokman Horasani'den bütün ilimleri ö¤renmesinin
yan› s›ra, tasavvufun da bütün s›r ve derinliklerini ö¤renen Hac›
Bektafl, daha sonralar› ‹slam’› genifl kitlelere anlatabilmek için
Anadolu'ya kadar gelmifltir.
Nevflehir'in Hac› Bektafl ilçesinde bir tekke kuran Hac› Bek-
tafl, hayat›n› Anadolu'nun Türkleflmesi ve ‹slamlaflmas›na ada-
m›flt›r. Burada yüzlerce ö¤renci ve dervifl yetifltirmifltir. Onun ye-
tifltirdi¤i ö¤renciler Anadolu ve Balkanlar›n ‹slamlaflmas›nda bü-
yük rol oynam›flt›r. Bu gelenekten yetiflenler, yazd›klar› fliir, ilahi
ve nefeslerle Türk ‹slam edebiyat›nda yeniçeri ocaklar›yla aske-
rî fetihlerde çok büyük baflar›lara imza atm›fllard›r. Dinî ilimlerde
çok iyi yetiflmifl olan Hac› Bektafl'›n Arapça, Farsça ve Türkçe
bildi¤i rivayet edilir. Her üç dilde de eserler yazm›flt›r.3
2. Türkiye Diyanet Vakf›, ‹slam Ansiklopedisi, C 1, s. 529-530.3. Sönmez Kutlu, Din Anlay›fl›nda Farkl›laflmalar, s.28.
RReessiimm 77..22:: Hac› Bektafl Veli'nintasvir edildi¤i bir heykel
Türkler ve Müslümanl›k 93
22..88.. MMeevvllâânnââ
Mevlânâ Celaleddini Rumi (1207-1273), Afganis-tan s›n›rlar› içinde bulunan Belh flehrinde do¤mufl,Konya'da vefat etmifltir. Mevlânâ, güçlü bir medreseö¤reniminden sonra tasavvufa yönelmifltir. Onunfiemsi Tebrizi ile görüflmesi, düflünce dünyas›n› ta-mamen de¤ifltirir. Mevlânâ, Allah'›n "eflrefi mahlu-kat" olarak yaratt›¤› insan olman›n bilinç ve sorum-lulu¤u ile yaflam›flt›r. Onun düflünce sistemindehoflgörünün büyük bir önemi vard›r. Çünkü Mevlânâhem sohbetlerinde hem de yazd›¤› eserlerde yo¤unolarak insan sevgisi üzerinde durmufltur. Ayr›m ya-p›lmaks›z›n bütün insanlara hoflgörüyle yaklafl›lma-s› gerekti¤ini vurgulam›flt›r.
Mevlevilik, Mevlânâ Celaleddini Rumi'nin Kur’anve sünnet çerçevesinde ortaya koydu¤u görüfller-den oluflmufl bir tasavvuf hareketidir. ‹slam dün-yas›n›n en önemli ve en yayg›n mistik ekollerin-den biridir. Mevlânâ’n›n pek çok insan taraf›ndansevilmesini ve sayg›yla karfl›lanmas›n› sa¤layan en belirgin özelliklerden biri, onun sevgiye vehoflgörüye önem vermesidir. Bunun yan›nda o, dostlu¤a, bar›fla, kardeflli¤e verdi¤i önemdendolay› da herkesin sayg›s›n› ve takdirini kazanm›flt›r.
22..99.. YYuunnuuss EEmmrree
Yunus Emre (öI. 1321), 13. yüzy›l›n ikinci yar›s›yla 14. yüzy›-l›n ilk yar›s›nda yaflam›flt›r. Bu dönem, Selçuklular›n sonu ileOsman Gazi devrelerine rastlamaktad›r.
Yunus Emre'nin nereli oldu¤u, nerede e¤itim gördü¤ü, ne-relerde bulundu¤u ve nas›l yaflad›¤› bilinmemektedir. As›rlar-d›r halk aras›nda yaflayan inanca göre o, Sivrihisar yak›n›ndaSar›köy’ de do¤mufl, çiftçilikle meflgul olmufl, Taptuk Emreadl› bir fleyhe ba¤lanm›fl, tekkelerde yaflam›fl ve velili¤e erifl-mifltir. Anadolu’da on ayr› yerde mezar› oldu¤u ileri sürülenYunus Emre, yine halk aras›ndaki inanca göre Sar›köy'de öl-müfltür.
Yunus Emre, e¤itimini büyük ihtimalle Konya'da alm›flt›r. Çünkü fliirlerinden Mevlânâ ile görüfl-tü¤ü anlafl›ld›¤› gibi baz› illeri dolaflt›¤› da ortaya ç›kmaktad›r.4
Yunus Emre'nin iyi bir e¤itim gördü¤ü, Arapça ve Farsçay›, ‹slami ilimleri, ‹slam tarihini, k›sacadevrinin tüm ilimlerini iyi bildi¤i anlafl›lmaktad›r.
4. Faruk Timurtafl, Yunus Emre Divan›, s.3.
RReessiimm 77..33:: Semazenler
RReessiimm 77..44:: Yunus Emre'nin temsilîbir resmi
Türkler ve Müslümanl›k94
22..1100.. HHaacc›› BBaayyrraamm VVeellii
Hac› Bayram Veli (1352-1429), XIV.yüzy›l›n ilk yar›s›nda Orhan Gazi döne-minde Ankara'da do¤du. ‹lmî hayat›naKara Medrese'de müderris olarak devamederken Kayseri'de bulunan SomuncuBaba'n›n daveti üzerine oraya gitmifl veonun yan›nda manevi e¤itime bafllam›flt›r.
‹slam dinine gönülden ba¤l›, ünlü bir mu-tasavv›f olan Hac› Bayram, Ankara'da ö¤-renci yetifltirebilmek için bugün Hac› Bay-ram ad›yla an›lan mekânda ikamet etmifltir.Ankara’da bulunan dergâh›nda insanlara‹slam dininin ilkelerini ö¤retmifltir. Sade, du-ru bir dille yapt›¤› sohbetlerle insanlara ‹s-lam dinini sevdirmifltir. Anadolu’da ‹slam di-ninin yay›lmas›nda etkili olmufltur.
Hac› Bayram Veli, hayat› boyunca, ‹stan-bul'un manevi fatihi Akflemseddin gibiönemli flahsiyetleri yetifltirmifl, etraf›ndakiinsanlar› el eme¤i ile geçinmeye, çal›flmaya, üretmeye ve sanatla u¤raflmaya yönlendirmifltir. Buçaba, Orta Asya'dan gelmifl olan ve göçebe hayat›na al›flk›n Türk halk› için yerleflik hayata al›flmahususunda önemli bir katk› sa¤lam›flt›r.
Hac› Bayram'›n baflka bir özelli¤i de sosyal yard›mlaflmaya önem vermesidir. O, günümüzdeyayg›n olan çeflitli sosyal yard›m ve dayan›flma organizasyonlar›n›n üstlendikleri görevleri bun-dan befl buçuk as›r önce gerçeklefltirmeyi baflarm›flt›r. Dergâh›nda sohbetler yaparak insanlara‹slam dininin ilkelerini, ahlaki de¤erleri ö¤retmifltir. Toplumda bulunan yetimleri, öksüzleri, fakirle-ri koruyup gözetmifltir. Onlar›n yeme içme, giyinme ve bar›nma ihtiyaçlar›n› karfl›lam›flt›r.
33..TTüürrkklleerriinn ‹‹ssllaamm MMeeddeenniiyyeettiinnee KKaattkk››llaarr››
‹slam'a göre en büyük sanatkâr Allah't›r. Allah, ola¤anüstü güzelliklerle dolu olan kâinat› ya-ratm›fl ve onu, “en güzel bir biçimde” yaratt›¤› insan›n hizmetine sunmufltur. Kendisine ve kâ-inata sanatkâr gözüyle bakt›¤›nda gördü¤ü güzellikler karfl›s›nda gözleri kamaflan insan, tümbunlar›n yarat›c›s› olan “mutlak güzel”i arama duygusuna kap›l›r. ‹flte Müslüman Türkleri güze-le ve güzelli¤e teflvik eden duygu da bu olmufltur.
Türklerin ‹slam dinine girmeye bafllad›¤› dönemler, Türk tarihi aç›s›ndan en hareketli dönem-lerdir. Türkler, Orta Asya'dan Anadolu'ya gelinceye kadar çok çeflitli kültürlerin hâkim oldu¤u böl-gelerden geçmifllerdir. ‹slamiyeti kabul ettikten sonra ise kendilerine özgü yeni bir sanat anlay›fl›
Türklerin Müslüman olmas›nda etkili olan bu flahsiyetler, ‹slam'›n daha çok hangialan›yla ilgilenmifllerdir? Grupland›rarak arkadafllar›n›zla konuflunuz.
RReessiimm 77..55:: Ankara'da bulunan Hac› Bayram Veli
Cami ve Türbesi'nden bir görünüm
Türkler ve Müslümanl›k 95
meydana getirmifllerdir. Bu yüzden, kurduklar›Karahanl›, Gazneli ve Selçuklu devletleri, dö-nemlerinin en önemli sanat ve uygarl›k merkez-leri hâline gelmifltir. Müslüman Türkler, daha ön-ceki birikimleri sonucunda, Osmanl› Devleti gibimuhteflem bir devleti kurarak medeniyet anlay›fl-lar›n›n kurumsallaflmas›n› da bu devlet vas›ta-s›yla dünyaya duyurmufllard›r.
Türkler, tarihte hemen hiçbir millete nasip ol-
mayacak kadar ‹slam'a hizmet etmifllerdir. 10.
yy'dan itibaren Türkler, hem ‹slam'›n korunmas›
ve yay›lmas› görevini üstlenmifller hem de ‹slam
kültür ve medeniyetinin geliflmesine önemli kat-
k›larda bulunmufllard›r.
Tarih boyunca din konusunda veya öteki bilim dallar›nda çal›flma yapan Türklerin say›s› ol-dukça fazlad›r. Gerçekten de Türkler aras›nda öyle bilginler yetiflmifltir ki onlar›n isimleri kültürve medeniyet alan›nda önemli bir yere sahiptir. Ebu Hanife f›k›h, Maturidi kelam, Mevlânâ ve Yu-nus Emre tasavvuf, Farabi ‹slam felsefesi, Zemahfleri tefsir alan›nda ün yapm›fl Müslüman Türkbilginlerindendir. Ayr›ca ‹bni Sina t›p, Bi-runî fizik, Harezmi matematik, Ulu¤beyise astronomi alan›nda bilime önemlikatk›da bulunmufllard›r.
‹slam’›n sade ve afl›r›l›klardan uzak,estetik bak›fl aç›s› Müslüman Türklerinortaya koyduklar› sanat eserlerinde aç›k-ça görülür. Öte yandan Türklerin UzakDo¤u'dan Orta Asya'ya kadar uzanan ta-rihî yolculuklar›nda çeflitli kültürlerle tan›-fl›p kaynaflarak edindikleri bilgi ve tecrü-beleri de bunda önemli rol oynam›flt›r.Türklerin sanat zevki ve baflar›s› yaln›z-ca Selimiye ve Sultan Ahmet Camilerin-de de¤il, aya¤›ndaki çorab›nda, abdestalmak için kulland›¤› ibri¤inde, yazma-s›nda, yast›¤›nda, çuval›nda ve kilimindede görülür.
• Medeniyetimizde su mimarisi olarak ortaya ç›kan çeflmelerin ‹slam düflünce-sindeki dayanaklar› nelerdir?
• Çevrenizde uygarl›¤›m›z› yans›tan tarihî eserler var m›d›r? Varsa bunlar han-gi amaçla yap›lm›flt›r? Arkadafllar›n›zla konuflunuz.
RReessiimm 77..66:: Sultan Ahmet Çeflmesi / ‹stanbul
RReessiimm 77..77:: Ulu Camii / Aksaray
Türkler ve Müslümanl›k96
Türklerin mimari yetene¤ini; büyük k›lçad›r›n› kurarken de Süleymaniye'yi inflaederken de görmek mümkündür. Türkler,güzel ve yararl› olan her fleyi örnek alm›flve onlar› kendi sanat anlay›fl› içinde eri-terek orijinal eserler ortaya koymufllard›r.Karahanl›lar, Selçuklular ve Osmanl›larmimaride ihtiyaçla esteti¤i birlefltirmifller-dir. Bu, Osmanl›larda en yüksek seviye-ye ulaflm›flt›r. Örne¤in bir Süleymaniye,bir Selimiye yaln›zca çizgi ve flekil resita-li sunmakla kalmam›fl, muazzam bir ortakubbeyle, ibadet edenlere gönül ve iç fe-rahl›¤› kazand›rm›flt›r.
Tezhip, süsleme, minyatür ve hat sanat› da Müslüman Türklerin kendilerini en iyi ifade ettikle-ri sanat dallar›ndand›r. Tezhip; alt›n yald›z ve boya ile yap›lan bir çeflit süsleme sanat›d›r. Kitap-lar ve levhalar tezhip sanat› uygulanarak daha güzel bir görünüme kavuflturulur. Minyatür; suluboya veya alt›n yald›z kullan›larak k⤛t veya deri üzerine ince f›rçalarla resim yapma sanat›d›r.Bu resim sanat›nda ›fl›k, derinlik, perspektif ve gölgeye yer verilmez. Nigari ve Levni meflhurminyatür sanatç›lar›m›zdand›r. Hüsnühat ise Arap harfleriyle güzel yaz› yazma sanat›d›r. Bu sa-nat dal›nda yetiflmifl olan kiflilere hattat denir. fieyh Hamdullah ve Haf›z Osman, Türkler aras›n-dan yetiflen meflhur hattatlar›m›zdand›r. Türklerde edebiyat ve musikinin de önemli bir yeri var-d›r. Edebiyatta Ali fiir Nevai, Fuzuli, Yusuf Has Hacip, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hac› BektaflVeli ve Mevlânâ; musikide Dede Efendi ve Itri gibi büyük sanatç›lar yetiflmifl, sonraki kuflaklararehber olmufllard›r.
Türklerin oluflturdu¤u devlet gelene¤i, tarih boyunca sanat ve edebiyat›n da koruyucusu olmaözelli¤ine sahiptir. Selçuklu ve Osmanl› sultanlar›n›n ço¤unun sanatkâr olmas› da Türklerin sa-nata verdi¤i de¤erin kan›t› niteli¤indedir.
‹slamiyet, edebiyat›-
m›z› ve musikimizi nas›l
etkilemifltir? Edebiyat ve
musikimizdeki dinî mo-
tiflere örnekler bularak
arkadafllar›n›zla de¤er-
lendiriniz.
RReessiimm 77..88:: Topkap› Saray›'ndan bir görünüm
RReessiimm 77..99:: ‹stanbul Üniversitesi girifl kap›s›
Türkler ve Müslümanl›k 97
ÜÜ NN ‹‹ TT EE MM ‹‹ ZZ ‹‹ DD EE ⁄⁄ EE RR LL EE NN DD ‹‹ RR EE LL ‹‹ MM
11.. Türkler nas›l Müslüman olmufllard›r? Aç›klay›n›z.
22.. Türklerin Müslüman olmas›nda etkili olan önderlerin isimlerini listeleyiniz.
33.. Hac› Bektafl Veli, Yunus Emre ve Mevlânâ'n›n ortak özelliklerine örnekler veriniz.
44.. Türk bilginlerinin ‹slam uygarl›¤›na katk›lar› hakk›nda k›saca bilgi veriniz.
55.. Türklerin yapt›¤› mimari eserlere örnekler veriniz.
66.. Afla¤›daki kiflilerden hangisi, itikadi ‹slam mezheplerinden birinin önderi olarak
bilinir?
A) Hoca Ahmet Yesevi
B) Ebû Hanife
C) Hac› Bayram Veli
D) ‹mam Maturidi
E) ‹mam fiafi
77.. Afla¤›dakilerden hangisi bir esnaf teflkilat›d›r?
A) Mevlevilik
B) Efl’arilik
C) Bektaflilik
D) Ahilik
E) Hanefilik
88.. ‹mam Âzam'›n gelifltirdi¤i f›khi anlay›fla verilen isim afla¤›dakilerden hangisidir?
A) Mevlevilik
B) Bektaflilik
C) Hanefilik
D) fiafiilik
E) Malikilik
99.. Afla¤›daki sorularda bofl b›rak›lan bölümleri uygun isimlerle doldurunuz.
A) Ahilik teflkilat›n›n kurucusu.................................'d›r.
B) ..................................... Savafl› esnas›nda Türkler, Abbasi Devleti’nin yan›nda yer
alarak hem bu savafl›n sonucunu hem de kendi geleceklerini önemli ölçüde etkilemifllerdir.
S Ö Z L Ü K
aaddaakk:: Adama ifli veya adan›lan fley. aahhiilliikk:: Kökü eski Türk töresinde olan ve Anadolu'da yüksek bir geliflim gösteren, esnaf, zana-
atç›, çiftçi vb. bütün çal›flma kollar›n› içine alan ocak.aallaakk ((vveeyyaa ““aallaakkaa””)):: Erke¤in spermiyle döllenmifl difli yumurtadan bir hafta süresinde oluflan
hücre toplulu¤unun rahim duvar›na as›l›p gömülmüfl flekli.AAllllaahh kkeellaamm›› :: Allah’›n sözü, Allah’›n kitab›.aannttrrooppoolloojjii :: ‹nsan›n kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini
inceleyen bilim.AArraaffaatt:: Hac›lar›n, Kurban Bayram›'n›n arife günü topland›klar› Mekke'nin do¤usunda, tepe. aasshhaapp:: Hz. Muhammed'in meclislerinde ve konuflmalar›nda bulunanlar, sahabeler.aayyeett:: Kur’an surelerini oluflturan k›s›mlardan her biri.
bbaatt››ll:: 1. Do¤ru ve hakl› olmayan. 2. Çürük, temelsiz, as›ls›z.bbuuhhrraann:: Bunal›m, bunluk, kriz.bbüüyyüü:: Tabiat kanunlar›na ayk›r› sonuçlar elde etmek iddias›nda olanlar›n baflvurduklar› gizli
ifllem ve davran›fllara verilen genel ad.
CCaahhiilliiyyee:: Araplarda Müslümanl›ktan önceki ça¤.CCeemmaall:: “Allah’›n mutlak güzelli¤ine, lütfuna ve iyili¤ine iflaret eden; mutlak güzelli¤inin,
yarat›l›flta mükemmellik olarak varl›klara yans›mas›” anlam›nda Allah’›n s›fat isimlerinden biri.ccüüzz:: 1. Bir bütünü oluflturan bölümlerden her biri. 2. Kur'an'›n bölünmüfl oldu¤u otuz parça-
dan her biri.
ddeeffiinn:: Ölüyü gömme.ddee¤¤eerr:: 1. Bir fleyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir fleyin de¤di¤i karfl›l›k, k›ymet.
2. Yüksek ve yararl› nitelik. 3. Üstün, yararl› nitelikleri olan (kimse).ddiimmaa¤¤:: 1. Beyin, 2. Bilinç, zihin.
eennssaarr:: Hz. Muhammed'e hicret zaman›nda yard›m eden Medineliler.eessmmaayy››hhüüssnnaa:: Allah'›n adlar›.eeflflrreeffii mmaahhlluukkaatt:: Varl›klar içinde en üstünü, en onurlusu, insan.
ffaass››llaa:: Aral›k, ara, kesinti.ff››kk››hh :: ‹slam hukukunda din ve dünya iflleriyle ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmufl
olan kurallar›n bütünü.ff››ttrraatt:: Yarat›l›fl, hilkat.ffiittrree:: Ramazan ay› içinde verilen miktar› belirli sadaka.ffoonneettiikk:: Ses bilgisi
ggaayybb:: His ve akl›n ötesinde kalan, insan taraf›ndan kavranamayan, manevi âlem.ggööççeebbee:: De¤iflik flartalara ba¤l› olarak belli bir yöre içinde çad›r, hayvan ve öteki araçlarla yer
de¤ifltiren, yerleflik olmayan (kimse veya topluluk), göçer, güçkün.
GG
FF
EE
DD
CC
BB
AA
98 Sözlük
hhaacc:: 1. Genellikle tek tanr›l› dinlerde kutsal olarak tan›nan yerlerin o dinden olanlarca y›l›nbelli aylar›nda ziyaret edilmesi. 2. ‹slam'›n befl flart›ndan biri olan, Müslümanlarca zilhicce ay›n-da Mekke'de yap›lan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti.
HHaacceerrüülleessvveett:: Kâbe'nin bir köflesinde yer alan ve tavaf›n bafllang›c› kabul edilen siyah tafl.
hhaaçç:: Hristiyanl›¤›n sembolü say›lan ve birbirini dikey olarak kesen iki çizgiden oluflan biçim,istavroz, salip.
hhaallee :: Ay’›n çevresinde görülen ›fl›k halkas›.
HHaanniiff:: Peygamberimizden önce, Hz. ‹brahim'in inan›fl›n› devam ettiren az say›daki insan.
HHiiccaazz:: Mekke ve Medine gibi kutsal flehirleri içine alan bölge.
hhiiccrreett:: 1. Göç. 2. ‹slam takviminde tarih bafl› say›lan, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medi-ne'ye göç etmesi.
hhiikkmmeett:: 1. Bilgelik. 2. Tanr›'n›n insanlarca anlafl›lamayan amac›.
hhiillkkaatt:: Yarad›l›fl, f›trat.
hhuubb:: Güzel, hofl, iyi.
HHzz..:: Genellikle peygamberler ve büyük zatlar için kullan›lan sayg› ifadesidir, “k›ymetli, sayg›-de¤er” anlam›ndad›r. “Hazreti” olarak okunur.
iibbrreett :: Kötü bir olaydan al›nmas› gereken ders, uyar›c› sonuç.
iiççggüüddüü:: Bir canl› türünün bütün bireylerinde ak›l ve düflünceden ba¤›ms›z olarak do¤ufltangelen bilinçsiz her türlü hareket ve davran›fl, insiyak, sevkitabi.
iiççttiihhaatt:: 1. Görüfl, özel görüfl, anlay›fl, kavray›fl. 2. Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygu-lanacak kural›n aç›kça ve tereddütsüz olarak bulunmad›¤› konularda, yarg›c›n veya hukukçunundüflüncelerinden do¤an sonuç.
iiddeeaall :: 1. Ülkü, mefkûre 2. Düflüncenin tasarlayabilece¤i bütün üstün nitelikleri kendinde top-layan.
ii ff ttaarr :: 1. Oruç açma, oruç bozma. 2. Oruç açma zaman›. 3. Ramazanda akflam yeme¤i.
iikkrraahh:: Tiksinme, i¤renme.
iillaahhii:: Tanr›'y› övmek, ona dua etmek için yaz›l›p makamla okunan naz›m.
iillaahhîî:: Tanr› ile ilgili olan Tanr›'ya özgü olan tanr›sal, lahuti.
iillhhaamm:: 1. Tanr›'n›n peygamberlerin yüre¤ine doldurdu¤u tanr›sal âleme özgü duygu ve düflün-celer. 2. Esin.
iinnzziivvaa :: D›fl dünyayla bütün ba¤lar›n› keserek Tanr›’yla birleflebilmek için insan›n kendi içinekapanmas›.
iirrflflaatt :: Do¤ru yolu gösterme, uyarma.
KKââbbee:: Mekke'de bulunan ve Müslümanlarca ziyaret ve tavaf edilen kutsal yer.
KKaaddiirr GGeecceessii :: Kur'an indirilmeye baflland›¤› için kutsal say›lan ramazan ay›n›n yirmi yedincigecesi.
kkââhhiinn:: Do¤aüstü yollardan gizli, bilinmeyen fleyleri, gelece¤i bilme iddias›nda bulunan kimse.
kkeerreemm :: Ba¤›fl olarak verme, iyilik, cömertlik, eli aç›kl›k, lütuf.
kk››yyaammeett :: Tek tanr›l› dinlerin inan›fl›na göre dünyan›n sonu ve bütün ölülerin dirilerek mahfler-de toplanaca¤› zaman, k›yamet günü, mahfler günü.
KK
‹‹
HH
99Sözlük
mmaabbuutt:: Kendisine tap›lan varl›k, tapacak, tanr›, ilah.mmaahhllaass :: Takma ad.mmaa’’mmuurree--ii ddüünnyyaa :: Dünya iflleri.mmaarrjjiinnaall :: Toplumda görüfl ve yaflay›fl biçimiyle uçlarda bulunan ayk›r› kimse.mmaarruuff:: 1. Herkesce bilinen, tan›nan, belli, flanl›. 2. Dinî bak›mdan uygun görülen, be¤enilen,
buyrulan.mmeecceellllee:: 1. Kitap. 2. F›k›h hükümleriyle bu konudaki türlü içtihad› bir araya getiren, Tanzi-
mat'tan sonra haz›rlanm›fl olan, yasa yerine kullan›lan eser.MMeeccuussii:: Mecus dininden olan (kimse), Zerdüflti.mmeekkrruuhh:: 1. ‹¤renç, tiksindirici. 2. ‹slam dininde dini bak›mdan yasaklanmad›¤› hâlde yap›lma-
mas› istenen.mmeennkk››bbee:: Ola¤anüstü olaylarla ilgili anlat›.mmeesshh:: 1. Bir fleyi elle s›vazlama. 2. Abdest al›rken ›slak eli bafla ve meste sürme.mmeettaanneett :: Metin olma, dayanma, dayan›kl›l›k, sa¤laml›k.mmeeflflrreepp:: 1. Yarad›l›fl, huy, karakter, mizaç. 2. Davran›fl biçimi.mmeettooddoolloojjii :: Yöntem bilimi. mmeezzhheepp:: Bir dinin görüfl, yorum ve anlay›fl ayr›l›klar› sebebiyle ortaya ç›kan kollar›ndan her
biri. mmiihhrraapp:: Cami, mescit vb. yerlerde Kâbe yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayr›l-
m›fl olan oyuk veya girintili yer.mmiinnbbeerr:: Camilerde hatibin ç›k›p hutbe okudu¤u merdivenli, yüksekçe yer.mmiissttiikk :: Mistisizm yanl›s› olan, ilahiyat ve mistik yaflamla u¤raflan kimse.mmiissvvaakk:: 1. Kuzey Afrika, ‹ran ve Hindistan'da yetiflen dikensiz küçük bir a¤aç. 2. Bu a¤ac›n,
ucu dövülüp f›rça durumuna getirilen ve difl temizli¤inde kullan›lan çubu¤u.mmuuaammeellaatt:: Dairelerde evrak üzerinde yap›lan ifllemler, ifllem.mmuuhhaacciirr:: 1. Göçmen. 2. Hz. Muhammed'e uyarak Mekke'den Medine'ye göç eden.mmuukkaabbeellee:: 1. Karfl›l›k verme, karfl›lama, karfl›l›k. 2. Toplu yerlerde yüksek sesle hatim oku-
nurken Kur'an okumas›n› bilenlerin gözleriyle Kur'an'› takip etmesi, bilmeyenlerin dinlemesi.mmuukkaaddddeerraatt :: Yazg›.MMuusshhaaff:: Kur’an-› Kerim’in iki kapak aras›na al›nm›fl hâline verilen ad. mmuuttaaaass››pp:: Ba¤naz.mmuuttaassaavvvv››ff:: Tasavvuf inançlar›n› benimseyerek kendini tanr›ya adam›fl kimse, sofi.mmüünneezzzzeehh:: 1. temiz, ar›. 2. Uzak.mmüünnkkeerr :: Kötü, çirkin, hofl görülmeyen söz, ifl ve davran›fllar.mmüürriitt :: Bir tarikat fleyhine ba¤lanarak ondan tasavvufun yollar›n› ö¤renen, onun do¤rultusun-
da ilerleyen kimse.mmüüsstteehhaapp :: Hofla giden fley, sevilen, be¤enilen.
nnaaaatt:: Hz. Muhammed'in niteliklerini övmek ondan flefaat dilemek amac›yla yaz›lan kaide.
nnaass:: Aç›kl›k, aç›k ve kesin yarg›.
nnaazziill :: ‹nen, inmifl.
nneebbii:: Peygamber (kendisine yeni bir kitap gönderilmeyen peygamber)
NN
MM
100 Sözlük
101
nneeffeess:: Bektafli ve Alevilerin görüfl ve düflüncelerini belirtmek için yaz›lm›fl fliir.
NNiirrvvaannaa:: Budizm’de ayd›nlanma, arzu ve ihtiraslar›n ateflinden kurtulup sakinleflme.
NNooeell:: Hristiyanlar›n her y›l 25 Aral›kta Hz. ‹sa’n›n do¤um gününü kutlad›kar› yortu.
nnüübbüüvvvveett:: Nebilik, savac›l›k, peygamberlik.
oolliiggaarrflflii:: Siyasal gücün birkaç kiflilik bir grubun elinde topland›¤› yönetim tarz›.
öözzvveerrii:: Bir amaç u¤runa veya gerçeklefltirilmesi istenen herhangi bir fley için kendi ç›karla-r›ndan vazgeçme, fedakârl›k.
ppaannaayy››rr:: Belli zamanlarda ve genellikle küçük yerleflme birimlerinde kurulan, sergi niteli¤i detafl›yan büyük pazar.
ppeeyyddaa eettmmeekk:: Meydana getirmek, oluflturmak.
ppiirr :: 1. Yafll›, ihtiyar kimse. 2. Bir tarikat veya sanat›n kurucusu.
ppuutt:: Baz› ilkel toplumlarda do¤aüstü güç ve etkisi oldu¤una inan›lan canl› veya cans›z nesne,tap›ncak, fetifl, sanem.
rreeeennkkaarrnnaassyyoonn:: Ruh göçü, tenasüh,
rreekkââtt:: Namazda bir k›yam, bir rükû ve iki secdeden oluflan bölüm.
rreessiittaall :: Tek bir sanatç›n›n tek bir çalg› ile verdi¤i konser.
rreessuull:: Kendisine kitap indirilmifl peygamber, yalvaç.
rriiaayyeett :: Sayma, sayg›, a¤›rlama, itibar etme, boyun e¤me.
rriissaalleett:: Peygamberlik görevi.
ssaallaa:: Müslümanlar› bayram veya cuma namaz›na ça¤›rmak, baz› yerlerde cenaze için k›l›na-cak namaz› haber vermek amac›yla minarelerde okunan dua.
ssaallaatt:: Hz. Muhammed'in ad› an›ld›¤›nda sayg› göstermek için okunan dua.
ssaallaavvaatt:: Hz. Muhammed'e sayg› bildirmek için okunan dua.
ssaalliihh aammeell:: 1. ‹yi ve güzel ifl. 2. fiartlar›na uygun olarak Allah r›zas› için yap›lan ibadet.
ss..aa..vv..:: Peygamberimizin ad› an›ld›¤› zaman söylenir.
sseeyyiitt:: Hz. Muhammed'in soyundan olan kimse.
ssiimmssaarr :: Komisyoncu.
ssiirraayyeett:: 1. Hastal›k, baflkalar›na geçme, bulaflma. 2. Yay›lma, da¤›lma.
ssooffttaa :: 1. Medrese ö¤rencisi. 2. Bir görüfle bir inan›fla körü körüne ba¤lanan kimse.
ssuurr:: ‹srafil adl› mele¤in, k›yametin kopaca¤› ve insanlar›n yeniden diriltilecekleri zaman üfle-yece¤i, gerçek niteli¤ini sadece Yüce Allah'›n bildi¤i araç.
ssuurree:: Kur’an’›n yüz on dört bölümden her biri.
ssüüttaannnnee:: Bir çocu¤un, anas›ndan baflka, sütünü emmifl oldu¤u kad›n, sütana.
SS
RR
PP
ÖÖ
OO
Sözlük
flfleeffaaaatt :: Birinin suçunun ba¤›fllanmas› veya dile¤inin yerine getirilmesi için o kimseyle YüceAllah aras›nda peygamberin yapt›¤› arac›l›k.
flfleerriiff:: 1. Kutsal, flerefli. 2. Soylu, temiz.
flfliirrkk:: Tanr›'n›n birden çok oldu¤una inanma, Tanr›'ya ortak tan›ma, efl koflma.
ttaarriikkaatt:: Ayn› dinin içinde bir tak›m yorum ve uygulama farklar›na dayanan baz› ilkelerle birbi-rinden ayr›lan, Tanr›ya ulaflma ve onu tan›ma yollar›ndan her biri.
ttaassaavvvvuuff:: Tanr›'n›n niteli¤ini ve evrenin oluflumunu, varl›k birli¤i anlay›fl› ile aç›klayan dinî vefelsefi ak›m.
ttaavvaaff:: 1. Bir fleyin çevresini dolaflma 2. ‹slam dininde hac s›ras›nda Kâbe'nin çevresini yedikez dolaflma.
tteeiizzmm:: Felsefede tanr›c›l›k.
tteennaassüühh:: Ruh göçü.
tteeflflbbiihh:: Benzetme.
tteevvhhiitt:: Allah’›n birli¤ine inanma, bir sayma, bir olarak bakma.
ttiillaavveett:: Kur'an'› güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma.
ttiillaavveett sseeccddeessii :: Secde ayetleri okunduktan sonra yap›lmas› gereken secde.
uummrree:: Hac mevsimi d›fl›nda Kâbe'yi ve Mekke'nin öbür kutsal yerlerini ziyaret etme.
üümmmmeett:: Hz. Muhammed'e inanarak, onun yapt›klar›n› ve söylediklerini uygulayarak çevresin-de toplanan Müslümanlar›n tümü.
vvaahhiiyy:: Bir buyruk veya düflüncenin Tanr› taraf›ndan peygambere bildirilmesi.
vvaahhiiyy kkââttiibbii:: Peygamberimize indirilen Kur'an ayetlerini; hurma dallar›, düzgün beyaz tafllar,kemikler vb. fleyler üzerine yazmakla görevli kimseler, sahabiler.
vvaakkffee:: Durufl, duraklama.
vveellii :: 1. Bir çocu¤un her türlü durum ve davran›fllar›ndan sorumlu olan kimse. 2. Ermifl, eren,evliya.
yyeeiiss:: Umutsuzluktan do¤an karamsarl›k, üzüntü.
yyeerrmmeekk:: 1. Kötülüklerini söylemek, zemmetmek. 2. Birinin veya bir fleyin kusurlar›n› ortayakoymak, hicvetmek. 3. Be¤enmemek, hofllanmamak, tiksinmek,
zzeekkââtt:: Müslümanl›kta, zenginlerin sahip oldu¤u mal ve paran›n k›rkta birinin da¤›t›lmas›n› ön-gören, ‹slam'›n befl flart›ndan biri.
zzuuhhuurr:: Ortaya ç›kma, görünme, belirme, bafl gösterme, meydana ç›kma.
ZZ
YY
VV
ÜÜ
UU
TT
fifi
102 Sözlük
K A Y N A K Ç A
Aclûni, KKeeflflffüü''ll HHaaffaa,, Beyrut, 1351.
Adam, Baki, KKaarrflfl››llaaflfltt››rrmmaall›› DDiinnlleerr TTaarriihhii,, Millî E¤itim Bakanl›¤› Yay›nlar›, ‹stanbul, 2004.
Ahmed bin Hanbel, MMüüssnneedd,, Beyrut, 1969.
Alt›nok, Baki Yafla, EEhhll--ii BBeeyytt vvee TTüürrkklleerr,, Türk Kültürü ve Hac› Bektafl Veli Araflt›rma Dergisi,Say›: 18, Ankara, 2001.
Arma¤an, Servet, ‹‹ssllaamm HHuukkuukkuunnddaa TTeemmeell HHaakk vvee fifiaahhssiiyyeettlleerr,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›Yay›nlar›, Ankara, 2001.
AAttaattüürrkkççüüllüükk,, C 1, 2, 3, Millî E¤itim Bakanl›¤› Yay›nlar›, ‹stanbul, 1988.
AAttaattüürrkk DDüüflflüünncceessiinnddee DDiinn vvee LLaaiikklliikk,, Atatürk Araflt›rma Merkezi Yay›nlar›, Ankara, 1999
ATATÜRK, Mustafa Kemal, NNuuttuukk,, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara, 1998.
AAttaattüürrkk''üünn SSööyylleevv vvee DDeemmeeççlleerrii;; Atatürk Araflt›rma Merkezi Yay›nlar›, Ankara, 1989.
Borak, Sadi, AAttaattüürrkk vvee DDiinn,, ‹stanbul, 1962.
Bolay, S. Hayri, FFeellsseeffii DDookkttrriinnlleerr SSöözzllüü¤¤üü,, Akça¤ Yay›nlar›, Ankara, 1987.
Buhari, Muhammed bin ‹smail, CCaammiiuuss SSaahhiihh, Darul Fikr, ‹stanbul, 1980.
Canan, ‹brahim, HHaaddiiss AAnnssiikkllooppeeddiissii,, Akça¤ Yay›nlar›, Ankara, 1989.
Celaleddin Suyuti, CCaammiiuuss SSaa¤¤iirr,, Matbaai Hüseyniye, M›s›r, 1974.
Cilac›, Osman, GGüünnüümmüüzz DDüünnyyaa DDiinnlleerrii,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara, 1998.
Davudo¤lu, Ahmet, SSaahhiihh--ii MMüüsslliimm TTeerrccüümmeessii vvee fifieerrhhii,, Sönmez Yay›nlar›, ‹stanbul, 1997.
DDiiyyaanneett AAyyll››kk DDeerrggii,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, s. 159, Ankara, 2002.
DDeemmiirr BBaabbaa VVeellaayyeettnnaammeessii,, çev. Bedri Noyan, Ant Yay›nlar›, ‹stanbul, 1976.
Ebû Davud, SSüünneenn,, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul, 1981.
Ebû Zehra, Prof. Dr. Muhammed, FF››kk››hh UUssuullüü, çev. Dr. Abdulkadir fiener, A.Ü. ‹lahiyat Fakül-tesi Yay›n›, Ankara, 1973.
Ergin, Osman, TTüürrkk MMaaaarriiff TTaarriihhii,, C 1-5, ‹stanbul, 1977.
Ersoy, Mehmet Âkif, SSaaffaahhaatt,, Ankara Belediyesi Yay›nlar›, Ankara, 1999.
Gölp›narl›, Abdulbaki, MMeennââkk››bb--›› HHaacc›› BBeekkttaaflfl VVeellii,, ‹nk›lâp Kitabevi, ‹stanbul, 1958.
Gürtafl, Ahmet, AAttaattüürrkk vvee DDiinn EE¤¤iittiimmii,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara, 1997.
Hac› Bektafl› Veli, MMaakkââllââtt,, (Prof. Dr. Esat Coflan) Seha Neflriyat, ‹stanbul, 1973.
Hamidullah, Muhammed, ‹‹ssllaamm PPeeyyggaammbbeerrii,, C 1-2, ‹rfan Yay›nlar›, ‹stanbul, 1972.
‹bni Mace, SSüünneenn,, Ça¤r› Yay›nlar›, ‹stanbul, 1983
‹lbay, Asaf, AAssaaff ‹‹llbbaayy AAnnllaatt››yyoorr//YYaakk››nnllaarr››nnddaann HHaatt››rraallaarr,, Sel Yay›nlar›, ‹stanbul, 1955.
‹‹nncciill,, Kilab› Mukaddes fiirketi Yay›nlar›, ‹stanbul, 1989.
‹‹ssllaamm AAnnssiikkllooppeeddiissii,, Türkiye Diyanet Vakf› Yay›nlar›, ‹stanbul,1988.
Karal, Enver Ziya, AAttaattüürrkk''tteenn DDüüflflüünncceelleerr,, Ça¤dafl Yay›nlar›, ‹stanbul, 1991.
103Sözlük
104 Kaynakça
Karaman, Hayrettin, ‹‹ssllaamm''ddaa KKaadd››nn vvee AAiillee, ‹rfan Yay›nlar›, ‹stanbul, 1992.
KKiittaabb›› MMuukkaaddddeess,, Kitab› Mukaddes fiirketi Yay›nlar›, ‹stanbul, 1976.
Kocatürk, Utkan, AAttaattüürrkk''üünn FFiikkiirr vvee DDüüflflüünncceelleerrii,, Ankara, 1971.
KKuurr''aann--›› KKeerriimm vvee AAçç››kkllaammaall›› MMeeaallii,, Komisyon, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,2001.
KKuurr''aann--›› KKeerriimm vvee AAçç››kkllaammaall›› MMeeaallii, Komisyon, Türk Diyanet Vakf› Yay›nlar›, Ankara, 1993.
Kutlu, Sönmez, DDiinn AAnnllaayy››flfl››nnddaa FFaarrkkll››llaaflflmmaallaarr, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,2003.
DDiinn ÖÖ¤¤rreettiimmiinnddee YYeennii YYaakkllaaflfl››mmllaarr,, Din Ö¤retimi Genel Müdürlü¤ü, Millî E¤itim Bakanl›¤› Ya-y›nlar›, ‹stanbul, 2000.
Meriç, Cemil, KKüüllttüürrddeenn ‹‹rrffaannaa, ‹nsan Yay›nlar›, ‹stanbul, 1988.
Müslim bin Haccac, CCââmmiiuuss SSaahhiihh,, ‹rfan Yay›nevi, ‹stanbul, 1988.
Nevevi, Muhyiddin, RRiiyyââzzuuss--SSââlliihhîînn vvee TTeerrccüümmeessii,, C 1-3, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›,9. Bask›, Ankara, 1972.
Özdemir, ‹brahim; Yükselmifl, Münir, ÇÇeevvrree SSoorruunnllaarr›› vvee ‹‹ssllaamm,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Ya-y›nlar›, Ankara, 1997.
Özmen, ‹smail, AAlleevvii -- BBeekkttaaflflii fifiiiiirrlleerrii AAnnttoolloojjiissii, T.C. Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,1997.
SSaahhiihh--ii BBuuhhaarrii vvee TTeeccrriidd--ii SSaarriihh TTeerrccüümmeessii,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,1988.
Sar›çam, ‹brahim, HHzz.. MMuuhhaammmmeedd vvee EEvvrreennsseell MMeessaajj››,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›,Ankara, 2004.
Sar›koyuncu, Ali, MMiillllîî MMüüccaaddeellee''ddee DDiinn AAddaammllaarr››,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara,1999.
SSeeççmmee HHaaddiisslleerr,, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Yay›nlar›, Ankara, 1979.
Sezgin, Abdulkadir, AAlleevviilliikk DDeeyyiinnccee,, Burak Yay›nevi, ‹stanbul, 1996.
SSoossyyaall BBiilliimmlleerr AAnnssiikkllooppeeddiissii,, Risale Yay›nlar›, ‹stanbul,1991.
Suyuti, Celalettin, CCââmmiiuu''ss SSaa¤¤iirr,, Matbaai Hüseyniye, M›s›r, 1974.
SSüürrüüccüü vvee AAllkkooll,, Emniyet Genel Müdürlü¤ü Trafik Daire Baflkanl›¤› Yay›n›, Ankara, 1994.
Timurtafl, Prof. Dr. Faruk, YYuunnuuss EEmmrree DDiivvaann››, Kültür Bakanl›¤› Yay›nlar›, Ankara, 1986.
Tirmizi, SSüünneenn,, Yunus Emre Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990.
Tümer, Günay; Küçük, Abdurrahman, DDiinnlleerr TTaarriihhii,, Ocak Yay›nlar›, Ankara, 2004.
TTüürrkkççee SSöözzllüükk, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›, Ankara, 2009.
Ünal, Ali, KKuurr''aann''ddaa TTeemmeell KKaavvrraammllaarr,, Beyan Yay›nlar›, ‹stanbul, 1986.
Ünlü, Ali, VVeecciizzeelleerr,, PPaarroollaallaarr,, ÖÖ¤¤üüttlleerr,, fiule Yay›nlar›, ‹stanbul, 2005.
Yak›t, ‹smail, HHzz.. PPeeyyggaammbbeerr''ii AAnnllaammaakk,, Ötüken Yay›nlar›, ‹stanbul, 2003.
YYaazz››mm KK››llaavvuuzzuu, Türk Dil Kurumu Yay›nlar›, Ankara, 2009.
Yunus Emre (http://w3.gazi.edu.tr)