deĞİŞİm yÖnetİmİ sÜrecİnde deĞİŞİme dİrenme · and kooptasyon, change planning and...

34
ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ DEĞİŞİM YÖNETİMİ SÜRECİNDE DEĞİŞİME DİRENME CHANGE RESISTANCE IN THE PROCESS OF CHANGE MANAGEMENT Polat TUNÇER * Özet: Bu makalenin amacı; örgütsel değişim sürecinde çalışanların değişime gösterdikleri direnci, değişim yönetimi bakımından ele almaktır. Konuyla ilgili literatür taraması yapılmış ve değişim yönetimi ile değişime direnme kavramları incelenmiş, direnmenin nedenleri ve önleme yöntemleri detaylandırılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda değişimi başarıyla yönetebilmek için örgütsel değişime direncin engellenmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiği hususu üzerinde durulmuştur. Değişim bütün örgütlerin temel sorunları arasında yer almakta olup, değişmeyen örgütlerin hayatta kalma şansları yoktur. Bu nedenle örgütler değişimi başarılı bir biçimde gerçekleştirmek zorundadırlar. Ancak, çalışanlar değişime çeşitli nedenlerle (ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve rasyonel) direnç gösterirler. Değişime direnç, örgüsel kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını engelleyerek değişim yönetiminin başarısızlığına yol açmaktadır. Bu nedenle değişim yönetiminin başarısı için öncelikle çalışanların değişime karşı gösterdikleri direncin giderilmesi gerekir. Bunun için öncelikle konu örgütsel değişim planlarında ele alınmalı ve muhtemel direnç nedenleri ve alınacak tedbirler detaylandırılmalıdır. Örgütsel değişimin başarısı için planlama yeterli olmamakla birlikte zorunlu bir unsurdur. Değişime direnci önlemek için; eğitim ve iletişim, katılım ve destekleme, pazarlık ve taviz verme, tehdit ve baskı, manipülasyon ve kooptasyon, değişimi planlama ve deneme amaçlı uygulama, ekonomik teşvik tedbirleri ve tahmin yöntemlerinden yararlanılabilir. Kullanılacak yöntem ya da yöntemler duruma çalışanların bireysel özelliklerine göre değişebilir. Değişim sürecinde daha az direnç ve sorunla karşılaşmak için çalışanların eğitilmesi ve değişime önceden hazırlanması gerekir. Örgütsel değişim ancak çalışanların katılımı ve desteklemesiyle başarılabilir. Değişim yönetiminin başarısı direnç sebeplerinin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Eğer örgütsel direnç kısa bir sürede içinde ortadan kaldırılmazsa; örgüt, enerjisinin büyük bir bölümünü örgütsel değişim yerine, direnmenin doğurduğu sorunlara harcamak zorunda kalır. Böylece örgütsel değişim yönetimi başarısızlıkla sonuçlanabilir. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Değişim, Değişim Yönetimi, Değişime Direnme. * Dr. Öğretim Görevlisi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun Meslek Yüksekokulu, Muhasebe Bölümü, [email protected]

Upload: others

Post on 16-Feb-2021

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    DEĞİŞİM YÖNETİMİ SÜRECİNDE DEĞİŞİME DİRENME

    CHANGE RESISTANCE IN THE PROCESS OF CHANGE

    MANAGEMENT

    Polat TUNÇER*

    Özet: Bu makalenin amacı; örgütsel değişim sürecinde çalışanların değişime

    gösterdikleri direnci, değişim yönetimi bakımından ele almaktır. Konuyla ilgili

    literatür taraması yapılmış ve değişim yönetimi ile değişime direnme kavramları

    incelenmiş, direnmenin nedenleri ve önleme yöntemleri detaylandırılmaya

    çalışılmıştır. Bu bağlamda değişimi başarıyla yönetebilmek için örgütsel değişime

    direncin engellenmesi ya da ortadan kaldırılması gerektiği hususu üzerinde

    durulmuştur. Değişim bütün örgütlerin temel sorunları arasında yer almakta

    olup, değişmeyen örgütlerin hayatta kalma şansları yoktur. Bu nedenle örgütler

    değişimi başarılı bir biçimde gerçekleştirmek zorundadırlar. Ancak, çalışanlar

    değişime çeşitli nedenlerle (ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve rasyonel) direnç

    gösterirler. Değişime direnç, örgüsel kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını

    engelleyerek değişim yönetiminin başarısızlığına yol açmaktadır. Bu nedenle

    değişim yönetiminin başarısı için öncelikle çalışanların değişime karşı gösterdikleri

    direncin giderilmesi gerekir. Bunun için öncelikle konu örgütsel değişim

    planlarında ele alınmalı ve muhtemel direnç nedenleri ve alınacak tedbirler

    detaylandırılmalıdır. Örgütsel değişimin başarısı için planlama yeterli olmamakla

    birlikte zorunlu bir unsurdur. Değişime direnci önlemek için; eğitim ve iletişim,

    katılım ve destekleme, pazarlık ve taviz verme, tehdit ve baskı, manipülasyon ve

    kooptasyon, değişimi planlama ve deneme amaçlı uygulama, ekonomik teşvik

    tedbirleri ve tahmin yöntemlerinden yararlanılabilir. Kullanılacak yöntem ya da

    yöntemler duruma çalışanların bireysel özelliklerine göre değişebilir. Değişim

    sürecinde daha az direnç ve sorunla karşılaşmak için çalışanların eğitilmesi ve

    değişime önceden hazırlanması gerekir. Örgütsel değişim ancak çalışanların

    katılımı ve desteklemesiyle başarılabilir. Değişim yönetiminin başarısı direnç

    sebeplerinin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Eğer örgütsel direnç kısa bir

    sürede içinde ortadan kaldırılmazsa; örgüt, enerjisinin büyük bir bölümünü

    örgütsel değişim yerine, direnmenin doğurduğu sorunlara harcamak zorunda kalır.

    Böylece örgütsel değişim yönetimi başarısızlıkla sonuçlanabilir.

    Anahtar Kelimeler: Örgütsel Değişim, Değişim Yönetimi, Değişime Direnme.

    * Dr. Öğretim Görevlisi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun Meslek Yüksekokulu,

    Muhasebe Bölümü, [email protected]

    mailto:[email protected]

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    Extended Abstract: Purpose of this article the resistance to change of the

    employees in the process of organizational change, in terms of change

    management is to handle. Made of the literature on the subject, the

    concepts of change management and resistance to change are examined

    and focused on the causes to resist and prevention methods its. In addition,

    in order to manage change successfully, the prevention or elimination of

    resistance to organizational change, it is necessary matters were discussed.

    Operating in an ever-changing environment, one of the main problems of

    today's organizations, to adapt to change. Changes in the general sense,

    refers to anything to bring one level to another level. Change may be

    negative as well as positive. Positive change in the development of the

    organization, methods and processes to become more efficient; negative

    change also leads to a reduction of organizational effectiveness and

    efficiency. Positive change in the development of the organization, methods

    and processes to become more efficient; negative change also leads to a

    reduction of organizational effectiveness and efficiency. Organizational

    change, means any change with the organization's various sub-systems and

    elements that may occur in the relations between them. Organizational

    change; planned-unplanned, macro-micro, spread over time-sudden,

    proactive-reactive, active-passive, step-by-step improvement in the form of

    a radical and wide-narrow, shapes can be realized.

    Change management, the variable (task, structure, technology, and human-

    like elements) and the parameters (competitors, international policy,

    legislation, etc.), organizational objectives, policies and strategic direction,

    is to manage. One of the most fundamental issues of change management,

    employee resistance to removal. To prevent the attempted change in the

    organization, insecurity, doubt, delay or prevent changes, such as the

    behavior of employees, is called resistance to change. Eliminate resistance

    to change, is the most difficult stage of the process of change. Resistance

    individual, group or organizational level may occur. In the change process,

    employees exhibit different reactions to the changes. These reactions,

    active-passive, positive and negative, such as can be, resistance may be

    open or hidden. Employees show resistance to change, may occur in a

    variety of ways. Are willing to change with accepting in full, it refused to

    leave the organization, represents the behavior of the two extremes;

    acceptance, indifference, passive resistance and active resistance was

    determined in four resistance area.

    People do not want to leave the settled habits and do not want to change

    the existing order and existing conditions, to resist change. On the other

    hand the individual, are forced to adapt to the new conditions brought

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    about the change and individuals who are face to face with the possibility

    of losing the economic and social opportunities, show resistance to the

    change. Causes of resistance; as reasons economic, social, psychological

    and rational, can be collected to four groups.

    One of the basic conditions for successful change management;

    organizational change of undertaken in order to ensure the effectiveness, to

    prevent resist. Of resistance to change, in order to reach a size that interfere

    with the success of the change or eliminated altogether resistance or

    resistance should be reduced as much as possible. Change management

    process, in order to reduce the organization to resist may occur, referenced

    methods are: Communication and education, participation and support,

    negotiation and compromise-making, threat and oppression, manipulation

    and kooptasyon, change planning and practice implementation, forecasting

    methods and economic stimulus measures.

    Several methods can be used together to prevent resist organizational

    change. Even some of these methods may not be used with good results in

    preventing the resist organizational change. Because these methods are

    methods that are complementary and mutually supportive. In addition to

    being open in the organization of communication channels, employees

    should be prepared with method of training to the process of change and

    their participation in this process needs to be supported. On the other hand

    is to plan change one of the imperatives of this process. Because, often fail

    that the work unplanned. In addition to be estimated of the difficulties

    arising in the process of change, employees in the change process to be

    motivated by economic stimulus measures at least as important as the

    above-mentioned methods.

    To avoid resistance to change in the current circumstances and individual

    characteristics must be taken into account. On the other hand the process of

    removing or blocking resistance, positive methods should be applied

    primarily to gain employees. However, in the absence of the possibility of

    applying a method other than the use of force to resist change can be

    prevented. This method is used particularly in cases where immediate

    change. But it is a risky method, especially as a result of force against

    leaders negative feelings may change.

    Resistance to change, effective and efficient use of resources by preventing

    the mesh leads to the failure of change management. If you are not

    removed disappear within a short span of organizational resistance,

    organization, organizational change, rather than a large part of the energy,

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    to resist forced to spend the problems engendered. Thus, a failure can

    result in organizational change management.

    Key Words: Organizational Change, Change Management, Change

    Resistance.

    Giriş

    Sürekli değişen bir çevrede faaliyet gösteren günümüz örgütlerinin en

    temel sorunlarından birisi değişime uyum sağlamaktır. Değişim yönetimi;

    bu uyumun bilinçli, planlı ve yöntemli bir biçimde gerçekleştirilme

    sürecidir. Yerleşmiş pek çok bireysel ve örgütsel alışkanlıkları değiştirdiği

    için sancılı bir süreç olan değişim; az ya da çok her zaman bir dirençle

    karşılaşır. Bu direncin yönüne ve derecesine etki eden pek çok faktör

    bulunmakla birlikte çalışanların nitelik ve kişilikleri ile örgütsel yapı ve

    yönetim yaklaşımı bu bağlamda önemli bir rol oynar. Örgütsel değişimin

    başarısı büyük ölçüde, değişime olan direncin engellenmesi ya da yok

    edilmesiyle yakından ilişkilidir. Örgütsel değişime başlamadan önce,

    ortaya çıkabilecek direnci asgari düzeye indirebilmek için değişime hazırlık

    yapılması gerekir. Bu bağlamda çalışanlar değişime hazırlanmalı ve direnç

    alanları ya da konuları tespit edilerek gerekli tedbirler alınmalıdır. Bütün

    bu önlemlere rağmen ortaya çıkacak olan direnci, direnen kişilerin

    özelliklerini dikkate almak suretiyle, direncin türü ve derecesine göre

    direnç önleme yöntemleriyle yok etmek ya da asgari düzeye indirmek

    mümkündür.

    Değişime direnç; uzun süre, başarıya ya da bir başka deyişle örgütsel

    değişim çabalarına tesir edebilen kritik derecede önemli bir faktör olarak

    tanınmıştır. Yapılan araştırmalar tüm büyük kurumsal değişim çabalarının

    (yarısından-üçte ikisine kadar) başarısız olduğunu göstermiştir. Ancak

    direncin başarısızlığa kritik derecede önemli bir katkıda bulunduğu çok az

    bilinmektedir. İngilterede Oakland ve Sohal tarafından yapılan

    araştırmayla, direnişin üretim yönetimi tekniklerinin kullanılmasının

    büyük engellerinden birisi olduğu bulunmuştur. Aynı şekilde; Eisen et al.

    and Terziovski et al. Avusturya üretim sanayinde kalite yönetimi

    uygulamalarının yönelik işçiler ve yöneticiler tarafından gösterilen direncin

    büyük engeller oluşturduğu tespit edilmiştir (Waddell and Sohal 1998,

    543). Değişime direnç örgütsel değişimin yönetimine doğrudan etki eden

    önemli bir faktördür.

    Değişim bir yandan sorunlara çözüm getirirken, diğer yandan yeni

    sorunların ortaya çıkmasına yol açar. Bu nedenle bazı durumlarda

    değişime direnç gösterilebilir. Çalışanların değişime gösterdikleri davranış

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    biçimleri, değişim yönetimi ile yönlendirilebilir (Tüz 2004, 9). Bu bağlamda

    çalışanların örgütsel değişim sürecine katılmaları onların değişimi

    sahiplenmelerine yol açabilir. Değişimle ilgili hususlarda çalışanların

    görüşlerinin alınması ve bu konuda alınacak kararlarda onlara etkili

    olmaları için fırsatlar verilmesi, değişime bakış açılarını değiştirebilir. Bu

    tür yöntemler örgütsel değişime gösterilen dirençleri hafifletebilir ya da

    tamamen ortadan kaldırabilir. Değişim sürecinde paniğe kapılan

    çalışanların bilgilendirilmesi ve değişim sürecinin iyi anlatılması çoğu kez

    olumlu sonuçlar verir. Bazen değişime gösterilen direnç, görünen

    sebeplerin dışında söylenmeyen başka nedenlerden dolayı yapılabilir. Bu

    gizli nedenlerin bulunması ve ortadan kaldırılması gerekir. Bu bağlamda

    etkin bir iletişim sistemi kadar çalışanlara değer ve güven verilmesi

    oldukça önemlidir.

    Örgütsel değişime karşı açık ya da gizli gösterilen direnç, örgütsel değişim

    sürecine zarar verir. Değişimin, planlanan sürede gerçekleştirilememesi,

    örgütsel kaynakların israfına neden olabilir. Bu nedenle örgütsel değişim

    sürecini sabote eden tüm direnç türlerinin dikkatle takip edilmesi ve

    gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Direncin kırılması için bazen

    demokratik bazen de antidemokratik yöntemlerin kullanılması gerekebilir.

    Direncin yok edilmesi için kullanılan yöntemler, duruma, bireysel

    özelliklere ve işin aciliyetine göre değişebilir.

    A. Değişim Yönetimi

    Genel anlamıyla değişim; herhangi bir şeyi bir düzeyden başka bir düzeye

    getirmeyi ifade ettiği gibi, kişi ve nesnelerin yerlerinin değiştirilmesi ya da

    kişisel bilgi, beceri ve yeteneklerin mevcut durumdan farklı bir konuma

    getirilmesini de kapsar (Taşlıyan ve Karayılan 2011, 254). Bir başka deyişle

    değişim; planlı ya da plansız bir biçimde bir sistemin, bir sürecin ya da

    ortamın belirli bir durumdan başka bir duruma geçirilmesidir

    (Sabuncuoğlu 2008, 63). Bu değişim olumlu olabileceği gibi olumsuz da

    olabilir. Olumlu değişme örgütün gelişmesi, yöntem ve süreçlerde daha

    etkin bir duruma gelmesidir. Olumsuz değişme ise; etkinliğin ve

    verimliliğin azalması ile örgütsel amaçlardan uzaklaşmaya yol açan

    değişmedir.

    Örgütsel değişme ise, örgütün çeşitli alt-sistem ve unsurlarıyla bunlar

    arasındaki ilişkilerde meydana gelebilecek her türlü değişikliği ifade eder.

    Bu anlamda örgütsel değişme yaratıcılık, yenilik yapma, büyüme ve

    gelişme gibi olay ve olguların tümünü içine alabilecek derecede geniş

    kapsamlıdır (Dinçer 2008, 8). Tüm bunların yanında örgütsel değişme,

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    örgüt içindeki insanların yaptıkları işlerin, örgüt içinde yer alan değer

    sistemlerinin, örgüt üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin ve genel olarak

    davranışlarının değişimidir (Basım vd. 2009, 15). Örgütsel değişimin;

    örgütü geleceğe hazırlama, çalışanlar arasında güven ve işbirliğini

    geliştirme, olumlu iletişim sağlama, sorunlara ve tartışmalara çözüm

    getirme, sinerji yaratma gibi genel amaçları yanında; örgütsel bütünlüğün

    korunması, örgütün sürekliliğinin sağlanması, örgütün büyümesi ve

    gelişmesi süreçlerine de katkıda bulunur. Örgütsel değişim; etkinliği,

    verimliliği ve motivasyonu artırmak için de kullanılabilir (Töremen 2002,

    187). Örgütsel değişim; planlı-plansız, makro-mikro, zamana yayılmış-anî,

    Proaktif-reaktif, aktif-pasif, iyileştirme şeklinde adım adım-radikal/köklü

    ve geniş kapsamlı-dar kapsamlı şekillerde gerçekleştirilebilir (Çalışkan

    2007, 17-19).

    Değişim yeni alışkanlıklar edinmenin yanısıra eski alışkanlıklardan

    kurtulmayı da gerektirir ve bu kurtulma alışkanlık edinmekten daha güç

    olabilir. Değişim teorisinde bu süreç çözülme, değişme ve kalıplaşmayı

    içerir. Başka bir deyişle, çalışan eski tutum ve uygulamalarından sıyrılır,

    yenilerini öğrenir ve bunları bir alışkanlık içinde bütünleştirir. Sürecin üç

    bölümü de başarıyla tamamlanmadıkça, çalışanlar yeni uygulamalarıyla

    eski alışkanlıklarını garip bir biçimde karıştırarak değişimden net yarar

    sağlayamazlar (Davis 1988, 225). Diğer yandan itimat ve güven, bir örgütün

    değişimi uygulamaya koyma ve var olan entelektüel sermayesinin tam

    olarak kullanımında etkili olan önemli faktörler arasında yer alır (Buzan

    vd. 2001, 156). Örgütün tüm dinamiklerinden yararlanabilmek için

    kapsamlı bir değişim planının faydaları oldukça fazladır, ancak bilinçli ve

    kararlı, çok büyük bir çalışma gerektirir; bu nedenle de zamana ve kaynağa

    ihtiyaç gösterir (Pritchar 2010).

    Bugünkü güçlü değişim ortamında hâlâ dünkü inançlara göre çalışmaya

    devam eden herhangi bir örgütün, değişen çevresiyle gerçek anlamda

    uyum içinde bulunabilmesi mümkün değildir (Toffler 1989, 48).

    Çevresindeki değişimlere karşı açık olan ve öğrenerek uyum sağlama

    yeteneği gösteren; belirli bir kimliğe, kurum kültürüne, yaratıcılığa,

    fırsatları değerlendirme gücüne, finansal kaynaklarını etkin bir biçimde

    kullanma becerisine sahip olan örgütler yaşama şansına sahiptir (Yazıcı

    2001, 39). Ancak değişimi yönetmek oldukça zordur. Çünkü mevcut

    sistemde yapılan herhangi bir değişikliğin, sistemin tümü üzerinde sınırsız

    etkiler vardır (Schumacher 2010). Büyük ya da küçük değişimin etkin bir

    biçimde gerçekleştirilmesi için planlı bir değişim yönetimine ihtiyaç vardır.

    Etkin bir değişim yönetimi programı; yeni ortama sorunsuz bir geçiş

    imkânı verir (Yeniçeri 2002, 166).

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    Değişim yönetimi, hızla değişen bir ortamda ayakta kalabilmek ve

    rakiplerinin önüne geçebilmek için örgütün kendisini yenilemesi, değişim

    fırsatlarını çözümleyip, ortaya çıkan potansiyeli değerlendirmesi ve en

    uygun stratejinin belirlenip uygulanması için yeniden örgütlenme ve

    yapılanma işidir. Bir başka deyişle değişim yönetimi, kurum kültürünün ve

    davranışların değişen dünya ile uyumlu hale gelmesini sağlama sanatıdır

    (Şahin 2011, 308). Değişim yönetimi; örgütsel sorunları çözmek ve değişim

    sürecinden örgütsel amaçlar ve hedefler doğrultusunda yararlanabilmek

    için yapılan planlama, örgütleme, motivasyon ve denetleme çalışmalarıdır.

    Diğer bir deyişle, örgütü değişen çevre koşullarına uyumlaştırma ve

    dengeleme sürecidir (Tekin, Güleş ve Öğüt 2007, 5).

    Örgütlerin değişimden kaçınmaları söz konusu değildir; ancak önemli olan

    değişimin ne zaman ve hangi yöntemle gerçekleştirileceğine karar

    vermektir. Hızlı ve kaçınılmaz olan değişim bir bütündür ve yaşamın tüm

    alanını kapsamaktadır. Etkili bir şekilde değişime cevap verebilmek için,

    değişimi etkileyen faktörlerin bilinmesi ve değişime nasıl başlanacağına

    cevap verilmesi gerekir. Değişimin hızı sadece örgütte çatışma ve

    aksamalara neden olmaz, aynı zamanda çalışanları oldukça büyük strese

    sokar (Cornell 1996, 23). Örgütsel amaçlara ulaşmayı engelleyen bu tür

    sorunların oluşmaması için gerekli önlemlerin alınması, ortaya çıkmışsa da

    kısa sürede çözümlenmesi gerekir.

    Çevre şartlarındaki değişim, örgüte yeni fırsatlar ve genişleme isteği

    doğurur. Bu durum yeni güç ilişkilerini gerektirdiği gibi çalışma

    yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesini de gerektirir. Yeni sistemin

    tanıtılmasıyla, yeniden örgütlenme, yeni çalışma yöntemlerine uyum

    sağlama gibi gelişmeler değişim yönetimini zorunlu kılar (White 2000, 162).

    Değişim yönetimi, yöneticilerin örgütte uygulamayı amaçladığı

    stratejilerin, politikaların ve süreçlerin çalışanlar tarafından doğru

    algılanması ve uygulanması amacıyla bunlar arasındaki etkileşimi

    dengeleme sanatıdır (Çetin 2008, 129). Çok hassas dengeler üzerine kurulan

    değişim yönetimi; değişimi yönetenlerle stratejileri uygulayanlar

    arasındaki iletişimi yönetmek, değişimin gerçekleşebileceği bir örgüt

    ortamı yaratmak ve işyerinde başarılı bir dönüşüm için gerekli olan

    duygusal bağlantıları yönetmek gibi önemli alanları kapsar (Duck 1999,

    62).

    Değişim yönetimi, söz konusu değişken (görev, yapı, teknoloji ve insan gibi

    unsurlar) ve parametrelerin (rakipler, uluslararası politikalar, yasal

    düzenlemeler vs.) örgütsel amaç, politika ve strateji doğrultusunda

    yönetilmesidir (Genç 2005, 303-304). Her örgütün kendine has sorunları ve

    özellikleri vardır; bu nedenle örgütsel değişim farklı yaklaşımlar ve

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    müdahaleler gerektirir. Değişim için en iyi strateji değil, örgütsel gerçeklere

    en uygun değişim stratejisi tercih edilmelidir (Werkman 2009, 664).

    Değişimi yönetmek için birkaç farklı yaklaşım olmakla birlikte, ancak

    hiçbiri diğerinden üstün değildir. Özel bir yaklaşımın uygunluğu içinde

    bulunulan koşullara bağlıdır (Burnes 1997, 753). Eğer örgütün yenibaştan

    dizayn edilmesi ve yaratılması gerekiyorsa, değişim mühendisliği

    kullanılarak köklü, hızlı ve radikal değişiklikler yapılabilir. Bu yöntem

    değişimin en radikal ve köktenci şekli olup, bilinmezliğin ve değişime

    direncin arttığı bir sürece işaret eder. Bazen kademeli ve küçük

    değişiklikler örgütsel ihtiyaca cevap verebilir. Bu durum da seçilecek

    yöntem farklılaşır.

    Değişimi sürekli olarak küçük parçalar ayırıp yönetmek Taylor’un bilimsel

    yönetiminde kalan bir mirastır. Hâlbuki değişimdeki görev, parçaları değil,

    dinamiği yönetmektir. Zorluk, fiziksel işleri kopyalamakta değil, zihinsel

    işlerde yenilik yapmaktadır. Hedef insanlara; stratejik düşünmeyi, kalıpları

    tanımayı, sorunları ve fırsatları daha ortaya çıkmadan önce tahmin etmeyi

    öğretmektir (Duck 1999, 63). Bu bağlamda çalışanlarda zihinsel bir devrim

    yaratmak ya da sürekli öğrenen ve kendisini yenileyen bir örgüt

    oluşturabilmek için öğrenen örgütlerden yararlanmak mümkündür. Bu

    yöntem değişim yönetimini kolaylaştırır ve değişim süreci için oldukça

    önemli bir alt yapı oluşturur. Değişim yönetimi sürecinde kullanılabilecek

    diğer bir yöntemde örgüt geliştirmedir. Çalışanların zihinsel ve ruhsal

    gelişimini sağlamak suretiyle örgütün geliştirilmesi, dolayısıyla değişimin

    etkin bir biçimde yönetilmesi ve gerçekleştirilmesi mümkündür.

    Önceden tahmin edilmesi oldukça güç olan değişimi yönetmede başarılı

    olabilecek tek politika, geleceğin oluşturulmasına çalışmaktır. Geleceği

    yönetmeye çalışmak örgüt için oldukça risklidir, ancak bunu hiç

    denememek daha da risklidir (Drucker 2000, 107). Değişim sürecini

    yönetmek bu nedenle kolay değildir; değişim yönetimi aynı zamanda

    mevcut yönetsel engellere meydan okumaktır. Değişim ihtiyacı apaçık

    ortaya çıktığında, örgüt değişimi başarmak için kendisinde bir zorunluluk

    hisseder. Ancak değişim sürecine başlamadan önce şu sorulara cevap

    verilmesi gerekir (Hitt vd. 2009, 451):

    Ne kadar değişim yeterlidir?

    Değişim ne kadar hızlı yapılmalıdır?

    İstikrarlı ve sürekli, minimum bir ihtiyaç düzeyine karşı

    dengelenmiş olan, değişim ihtiyacı ne olmalıdır?

    Değişim sürecinin büyük oyuncuları kimler olmalı ve onların

    rolleri ne olmalıdır?

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    Değişim kimlere tamamen zararlı ve faydalı olabilir?

    Değişim yönetimi, hareketli parçalardan oluşan karmaşık bir yapının

    hassas dengelerini sağlamakla ilgilidir. Değişim çabasında önemli olan şey,

    her parçayı yalıtılmış olarak ele almak değil, bütün parçaları birbirine

    bağlamak ve dengelemektir. Değişim yönetiminde hassas görev, parçaların

    birbirini nasıl dengelediğini, bir unsuru değiştirmenin diğerlerini nasıl

    değiştirdiğini, sıralama ve hızın bütün yapıyı nasıl etkilediğini anlamaktır

    (Duck 1999, 63). Değişim çalışmaları, örgütsel performansı ve etkinliği

    artıracak biçimde yapılmalı, değişim, stratejik kararlar ve yapısal

    düzenlemelerle desteklenmelidir. Değişim çabaları, ekip çalışması ile

    sürdürülmeli ve fikir ve işbirliği sağlanmalıdır (Düren 2000, 232).

    Değişim gerçekleştiğinde, örgüt yeni bir denge ararken, bireylerin de yeni

    duruma uyum sağlamaları gerekir; bu uyum gerçekleşmezse, örgütte bir

    dengesizlik oluşur. Yönetimin beşerî amacı, bu dengesizliği gidermek ve

    örgütsel ahengi oluşturmak ve korumaktır (Davis 1988, 209). Başarılı bir

    değişim yönetimi için üzerinde durulması gereken hususlar şöyle

    sıralanabilir (Düren 2000, 236):

    Değişime duyulan ihtiyaç ciddi olarak teşhis edilmelidir.

    Değişimle ilgili örgütün her düzeyi tarafından paylaşılacak

    bir vizyon ve onunla uyumlu stratejiler yaratılmalıdır.

    Aktif katılımı sağlamak için çalışanlar arasında koalisyon

    oluşturulmalıdır.

    Değişimden en çok etkilenecek kişi ve mevkilere motor roller

    verilerek, onlar teşvik edilmelidir.

    Değişim sorumluları ve proje liderleri, sevilen ve karizmatik

    özellikleri olan kişilerden seçilmelidir.

    İletişim, ikna ve eğitim faaliyetlerine gereken önem

    verilmelidir.

    Katılımcı ve yaratıcı yöntemleri ön planda tutan çabalara ve

    faaliyetlere ağırlık verilmelidir.

    Değişim faaliyetleri, örgütün maddi ve manevi unsurları

    arasındaki ilişkileri, dengeyi ve uyumu, en yumuşak şekilde

    yeniden revize edecek tarzda yönlendirilmelidir.

    Yeni yöntem ve davranışların, örgüt içinde yaygınlaştırılması

    ve entegrasyonu sağlanmalıdır.

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    Sistem perspektifinden bakıldığında örgütsel değişim için; organik ya da

    sibernetik model uygulanabilir. Organik modelde değişim; öncelikle

    örgütün değişime uyum sağlamak için verdiği bir cevaptır. Sistem,

    hareketli bir bütün olarak ya da belirli işlevleri ve alt sistemleri aracılığıyla

    değişen çevreye uyum sağlamaya ve dengesini korumaya çalışır. Örgütün

    değişime tepkisi ile negatif geribildirim değerlendirildiğinde, örgüt verilen

    ve gerekli olan davranış arasındaki farkı görür ve böylece çevre,

    geribildirim ve adaptasyon süreci devam eder. Organik modelde değişim,

    dış tehditlere cevap verebilmek için gereklidir. Sibernetik modelde ise;

    bütün sisteme dağıtılmış ve tekrarlanan hiyerarşik iletişim

    mekanizmalarının, ayrıntılı kontrolüyle ilgili bir süreç sonucunda değişim

    gerçekleşir (Beeson and Davis 2000, 179-181).

    Bir örgüt değişmeden ne kadar uzun süre devam ederse, değişim

    fikirlerinin ortaya konulması da o kadar zorlaşır. Değişim gerçekleşip de

    sonuç olumsuz olduğunda da, insanlar gelecekteki değişim konusunda

    isteksiz davranırken, geçmişteki başarılı değişimler, insanları değişime açık

    hale getirebilir (Maxwell 1998, 89). Örgüt sistematiği içinde yapılacak her

    değişikliğin, sistemin diğer alt sistemleriyle etkileşimini, satranç hamlesi

    yaklaşımıyla değerlendirmek ve muhtemel sonuçlarını göz önüne almak

    gerekir. Aksi takdirde, sistemin bir noktasında sistemden bağımsız ortaya

    konan bir iyileştirme ya da değişiklik, sistemin diğer noktalarında sistemin

    bütününe zarar verecek tarzda olumsuz sonuçları doğurabilir. Vizyoner ve

    dönüştürücü liderliği gerektiren değişim, bütünlük içinde ele alınmalıdır.

    Değişim ve dönüşüm, yaratıcılıkla birlikte uygun bir örgüt kültürü ve

    iklimi de gerektirir. Örgütün sürekli bir çevresel duyarlılık sahibi olması;

    değişim ekibinin oluşturulması ve koordine edilmesi gerekir. Değişim,

    değişken ve parametrelere objektif bir bakışı gerektirdiği gibi örgütün

    fizikî, malî ve beşerî unsurlarının değişim için esnekleştirilmesi gerekir

    (Genç 2005, 304-305).

    Çalışanlar değişimi duyar duymaz belirsizlik hissine kapılır. Meydana

    gelen değişim olumlu olsa bile, yine de belirsizlik yaratacağı için,

    personelin bir an önce bu yeni durumdan haberdar edilmesi ve şüphelerin

    dağıtılması gerekir (White 1998, 117). Aksi takdirde örgütte dedikodu çarkı

    işlemeye ve asılsız bilgiler ortada dolaşmaya başlar. Çalışanlara değişimin

    boyutları ve etkileri açık ve net bir biçimde anlatılmalı, kendilerinden ne

    beklendiği ya da ne istendiği açıkça belirtilmelidir. Belirsizlik örgütsel

    sistemi tıkadığı gibi değişime gösterilecek direncin boyutlarını da

    genişletebilir. Etkin bir örgütsel iletişimin yokluğu ya da çalışanların

    değişim sürecinde ihmal edilmesi, değişimle ilgili sorunların artmasına ve

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    çalışanların bireysel ya da grupsal olarak değişime direnç göstermelerine

    neden olabilir.

    Değişim, bireyler kadar grup dinamikleriyle de ilgili bir süreçtir.

    Çalışanların davranışı, tutum, inanç ve değerleri onların ait oldukları

    gruplarca kararlaştırılır. Bireyin saldırganlığı, işbirlikçiliği, kendine saygısı,

    güveni, üretken ve enerjik oluşu, dilekleri, önyargıları bireyin grup üyeliği

    tarafından tayin edilir. Değişim büyük oranda bu grupların doğasından

    etkilenir (Balcı 2002, 42). Bireyin değişime olan direncinin yönünü ve

    şiddetini büyük oranda üyesi olduğu grup belirler. Çalışanların değişime

    karşı dirençleri kırılmadan ya da giderilmeden değişim yönetiminin

    başarılı olması söz konusu değildir. Ancak birey ya da grupların endişeleri

    giderilir ve değişime katılmaları sağlanabilirse değişim yönetimi başarılı

    olabilir. Bu nedenle değişime direnme faktörü, değişim yönetiminin

    başarısı için oldukça önemli bir husustur.

    B. Değişime Direnme

    1. Değişime Direnme Kavramı

    Örgüt içinde gerçekleştirilmeye çalışılan değişime engel olma, güvensizlik,

    şüphe, gecikme ya da değişimi önleme gibi çalışan davranışlarına değişime

    direnç denir. Değişime direnci ortadan kaldırmak değişim sürecinin en zor

    aşamasıdır (Şahin 2011, 311). Direnç birey, grup ya da örgüt düzeyinde

    ortaya çıkabilir. Çalışanlar açısından belirsizlik ve dolayısıyla bir

    güvensizlik ortamı yaratan değişim; ayrıca, çalışanlar için sosyal ve

    ekonomik kayıp anlamına gelebilir. Aynı zamanda yeni şeyler öğrenmek,

    zihinsel ve fiziksel olarak ek bir çaba gerektirdiğinden, çalışanlar arasında

    rahatsızlık yaratabilir (Budak ve Budak 2006, 547). Bu durum direncin

    oluşmasına zemin hazırlar.

    Örgütsel direnci Ansoff; stratejik bir değişim süreci içinde beklenmeyen

    gecikmeler, maliyet ve istikrarsızlıkları olan çok yönlü bir olgu olarak

    tanımlarken; Duncan; statükonun değiştirilmesi baskısı karşısında,

    statükoyu korumak ve ona hizmet etmek için gösterilen herhangi bir

    davranış olarak tanımlar. Bir başka deyişle direnç; örgütsel bir ortamda

    normal bir yanıt ya da değişime bir tepki olarak ortaya çıkan korumanın bir

    ifadesidir. Böylece direnç; en yaygın şekilde çalışanların olumsuz tutumları

    ile ya da verimlilik karşıtı davranışlar ile bağlantılıdır (Waddell and Sohal

    1998, 543).

    Değişim sürecinde çalışanlar, değişime karşı farklı tepkiler gösterebilirler.

    Bu tepkilerin bazıları aktif bazıları pasif, bazıları olumlu, bazıları da

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    olumsuz olabilir. Bu tepkiler, yeni hedeflere açıkça karşı çıkma şeklinde

    olabileceği gibi, yeni çalışma yöntemlerine ya da başkalarıyla işbirliği

    yapmaya karşı gizliden gizliye direnme şeklinde de ortaya çıkabilir

    (Töremen 2002, 185-202). Bu tür açık ya da gizli direnç kaynaklarının iyi

    tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekir. Ayrıca değişime

    karşı olumlu tepkiler de desteklenmeli ve ödüllendirilmelidir. Diğer

    yandan değişime direnç gösterenlerin cezalandırılması yöntemine

    kesinlikle gidilmemeli, onların bu süreçte kendilerini ifade etmelerine

    imkân verilmelidir. Değişime karşı dirençleri makul bir çalışmayla

    giderilecek olanlara karşı sert önlemler ve tavırların alınmaması gerekir.

    Değişime karşı direnenler, genellikle yöneticiler tarafından değişimin

    düşmanı olarak görülür. Literatür incelendiğinde değişime olan dirence

    düşmanca yaklaşımın bir hayli teorik desteğe sahip olduğu görülür. Ancak

    1960’lı ve 1970’li yıllarda konuyla ilgili yapılan çalışmaların büyük bir

    bölümü, dirençten yarar elde edilebileceğini göstermiştir (Waddell and

    Sohal 1998, 543). Örgütsel değişime direncin büyük ve önemli boyutlarda

    olmamak şartıyla örgütsel değişime bir ivme katabilir. Bir başka deyişle,

    değişim yöneticileri tarafından görülemeyen ya da öncede tahmin

    edilemeyen bazı sorunların ortaya çıkmasına ve gerekli tedbirlerin

    alınabilmesine yardımcı olabilir. Diğer yandan hiçbir zaman örgütsel

    değişim sürecinde bir direncin varlığı arzu edilmez. Ancak değişime

    direnç, değişimin doğasında mevcut olup hiçbir zaman da sıfırlanamaz. Bu

    nedenle az bir direnç, değişimi yönetenler tarafında değişim süreci lehine

    kullanılabilir.

    İnsanlar genellikle değişime direnme eğiliminde olmakla birlikte, bu

    eğilimleri; yeni tecrübeye olan arzuları ve değişimle gelecek ödüllere ilişkin

    istekleriyle dengelenir. Bazı değişimler öylesine önemsiz ve rutindir ki,

    direniş de hissedilmeyecek kadar az olur. Değişimin başarısı, direnişi en

    aza indirmek yönünde ne kadar beceriyle yönetildiğine bağlıdır (Davis

    1988, 215-216). Değişim sürecinin başarılı bir biçimde yönetilmesi ve

    değişime direncin asgari düzeye indirilebilmesi için önceden hazırlık

    yapılması gerekir. Önce; ihtiyaçlar tanımlanmalı, değişim planlanmalı,

    örgütsel değişim için bir çerçeve oluşturulmalı ve daha sonra uygulamaya

    geçilmelidir (Schalk 1998, 157).

    Teknolojik, sosyolojik ve ekonomik koşulların etkisiyle örgütsel değişimi

    gerçekleştirme çabaları, eskinin ve eskiden alışılagelmiş bir takım yöntem,

    düşünce ve eylem kalıplarının değiştirilip yerine yenilerinin kabulünü

    gerektirir. Her yenilik getirme çabası, geleneklerine ve eski yöntemlere

    sadık kalmak isteyen çalışanlar tarafından direnmeyle karşılaşır (Şimşek ve

    Akın 2003, 291). Gelecek belirsiz olduğundan, örgüt üyeleri genellikle

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    değişimi desteklemezler; onların değişimi kabul etmeleri için ikna edici

    sebepler ileri sürülmesi ve bilinenden bilinmeyene doğru hareket edilmesi

    gerekir. Örgütsel değişime direncin üstesinden gelmek, çalışanları memnun

    etmek ve değişime katmak için; iletişim, destek ve katılım süreçlerinden

    yararlanmak mümkündür (Schalk 1998, 157). Diğer yandan uygunsuz ve

    kötü yönetim tarzları da dirence katkı da bulunur (Waddell and Sohal 1998,

    544). Bu nedenle örgütsel değişime direncin iki yönlü ele alınması gerekir.

    Bir başka deyişle, yalnızca değişime direnen bireylerin değil, aynı zamanda

    değişimi yönetenlerin tutum, tavır ve tarzları da gözden geçirilmelidir.

    Çoğu bireyler açık ya da gizli, değişime engel olma eğilimindedirler. Bir

    başka deyişle, bir bakıma insan alışkanlıklarının kölesidir. Değişim

    karşısında gösterilecek tepkinin türü; değişikliğin niteliğine, biçimine ve

    değişimden etkilenen kişilerin karakterlerine göre değişir (Sabuncuoğlu ve

    Tüz 1998, 217). Değişim sürecini etkili bir biçimde yönetebilmek için insan

    davranışlarının çeşitli yöntemlerle değiştirilmesi gerekir. Değişimi onlara

    zorla kabul ettiren yöntemlerden daha çok çalışanların moral ve

    motivasyonlarını yükselten, bir başka deyişle değişim sürecine onları

    gönüllü olarak katılmasını sağlayan yöntemler daha uygun düşmektedir.

    Bireysel direnmenin işaretleri genellikle; şikâyetler, hatalar, kızgınlık,

    ilgisizlik, geri çekilme, sağlık nedeniyle işe gelmeme ve inatçılık biçiminde

    ortaya çıkabilir. Örgütsel direnmede ise; iş kazaları, çalışanların tazminat

    taleplerinde artış, artan devamsızlık, sabotaj, sağlık nedeniyle

    harcamalarda artış ve düşen verimlilik, yaygın gözlenen işaretlerdir

    (Barutçugil 2004a, 173). Değişime istekli olup tam olarak kabul etme ile

    değişimi reddedip örgütten ayrılma, iki uç davranışı arasında; kabul,

    kayıtsızlık, pasif direnç ve aktif direnç olmak üzere dört direnç alanı

    belirlenmiştir. Bu değişime direnç ölçeği, kendi içinde değişik tutum ve

    davranışlar gösterebilir (Koçel 2003, 704-705; Sabuncuoğlu ve Tüz 1998,

    217):

    Bireyin Genel Tutumu ve Değişime Tepkileri

    Bireyin Genel Tutumu Değişimi Tepkileri

    Kabul - İsteyerek yardımlaşma arzusu

    - Yardımcı olma

    - Yönetimin baskısı altında yardımlaşma

    - Pasif kalma

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    Kayıtsız Kalma - Kayıtsız kalma

    - Hiç ilgilenmeme

    - Yalnızca söyleneni yapma

    - Öğrenmeme

    Pasif Direnç - Mümkün olduğu kadar yapmama

    - Yavaşlatma

    - Bilerek yanlış yapma

    - Bozma

    Aktif Direnç - Sabotaj

    - İşten ayrılma

    2. Değişime Direnmenin Nedenleri

    İnsanlar alışkanlıklarını kolay kolay terk etmek istemezler. Her hangi bir

    nedenle yerleşmiş düzenlerinin ve mevcut koşullarının değişmesi onlarda

    güven bunalımına yol açabilir. Diğer yandan değişim yeni kurallar

    getireceği için bu kurallara uyum sağlamak zorunda olan çalışanlarda stres

    ve direnme davranışları görülebilir. Genel olarak değişime direnmenin üç

    temel kaynağı vardır: Değişimin sebepleri ve etkileriyle ilgili belirsizlik,

    mevcut yararları terk etmede isteksizlik, teklif edilen değişimdeki zayıflığın

    farkında olma (Stoner ve Wankel 1986, 358).

    Çalışanların değişimle ilgili tutum ve davranışları, değişimin yönetiminde

    başarısızlığa neden olabildiği gibi, bazen direnme örgütte olumlu sonuçlar

    da doğurabilir. Değişime karşı gösterilen direnme; örgütün tepe

    yönetiminin hazırlıklı, uyanık, katılımcı ve sistematik bir tutum içinde

    davranmasına neden olabilir (Yeniçeri 2002, 115-116). İstenilse de bireyle

    örgüt arasındaki çatışma tamamıyla yok edilemez (Gardner 1990, 85).

    Çalışanların değişime direnme nedenleri; ekonomik, sosyal, psikolojik ve

    rasyonel olmak üzere dört grup da ele alınabilir. Ancak bu faktörlerin kesin

    çizgilerle birbirinden ayırması mümkün değildir. Ekonomik bir neden hem

    sosyal hem rasyonel hem de psikolojik nedenlerle bağlantılı olabildiği gibi,

    diğer yandan dirence sebep olan bir neden yukarıda sözü edilen nedenlerin

    tümüyle ilişkili olabilir.

    Ekonomik Nedenler: Çalışanların ekonomik kayıplarına neden olan her

    türlü değişim dirençle karşılaşır. Yeni bir teknolojinin uygulanması yeni

    yetenekleri gerektiriyorsa, bu durumda çalışanlar güvensizlik duygusuna

    kapılarak işten çıkarılma ve ekonomik güvencelerini kaybetme korkusu

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    yaşayabilirler (Tüz 2004, 65). Özellikle iş güvenliğini yok edeceği

    endişesiyle teknolojik değişikliklere direnç oldukça yaygın biçimde

    görülür. Yöneticiler de kendilerine ekonomik bir güç sağlayacak olan, terfi

    ve meslekte ilerleme fırsatlarını sınırlayan değişimlere şiddetle muhalefet

    etme eğilimi içerisine girebilirler (Şimşek ve Akın 2003, 296). Diğer yandan

    insanlar çalışma şartlarını ve çıkarlarını koruduğuna inandıkları statükoyu

    kaybetmemeye özen gösterirler (Yüksel 2001, 153).

    Kurumun daha fazla para kazanmak amacıyla değişiklikler yaptığını

    düşünen çalışanlar, bunun sonucunda kendi ücretlerinin azalacağı ya da

    parça başına verilen ücretlerin düşürüleceği korkusuna kapılabilirler. Bu

    nedenle yapılan değişikliklere karşı direnirler (Hatiboğlu 1993, 211-212).

    Ekonomik menfaatleri zarar görenlerin ya da çıkarları yok edilenlerin

    sayısı, gücü ne oranda yüksek ise, örgütsel değişmeye direnmenin

    meydana gelme ihtimali de o oranda yüksektir (Yeniçeri 2002, 117).

    Örgüt içinde kaynakların dağılımını ve gücün kontrolünü elinde tutan

    gruplar, değişimi bir anlamda kendilerine yönelen bir tehdit olarak

    algılayabilirler. Özellikle kaynak dağılımından en büyük payı alan birey ya

    da gruplar, kaynakların kesilmesi korkusuyla en çok tepkiyi gösterirler

    (Özkalp ve Kırel 2010, 449).

    Sosyolojik Nedenler: Değişim birey ya da grupların sosyal değerleriyle

    çatışırsa, değişime karşı direnç oluşur. Kariyer, Statü, prestij, yetki ve diğer

    sosyal imkanlarını kaybetme endişesi taşıyan çalışanlar doğal olarak

    değişime karşı direnirler (Eren 2004, 233). Diğer yandan grup bağlılığı,

    değişime direnmenin sebeplerinden birisidir. Eğer değişimden önce grupta

    büyük bir ahenk ve anlaşma varsa ve değişim bu birlikteliğe tehdit

    oluşturuyorsa, tüm üyeler buna karşı çıkabilirler. Çalışanlar sosyal bağların

    değişim ile koparıldığına ve onu yeniden tesis etmenin çok güç olacağına

    inandıkları için direnirler (Durna 2002, 155). Ayrıca, ait olduğu grubun

    değişime karşı olumsuz tavır takınması bireyin değişime direnmesine

    sebep olabilir. Grubun yapısı, bireyi belirli kalıplar içerisinde düşünmeye,

    grup normlarına uygun davranmaya zorlar (Davis 1988, 222-223).

    Değişimin benimsenip benimsenmemesi hususunda grup liderinin tavrı

    oldukça önemlidir. Bu nedenle değişime karşı direnci ortadan kaldırmak

    için öncelikle grup liderinin ikna edilmesi ve kazanılması gerekir.

    Bazen birey belirli bir arkadaşının yanında çalışmayı tercih etmesi ya da

    belli bir yöneticiyle çalışmaya alışmış olması durumunda, birlikte

    çalıştıkları bu birey ya da yöneticinin değişikliğine de direnç gösterebilir.

    Hiç tanımadıkları bir yöneticiyle çalışmak zorunda kalmaları, onlarda

    çekingenlik ve korku duygusu uyandırabilir (Tüz 2004, 66). Dolayısıyla

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    onları direnmeye meylettirebilir. Bazı bireyler eski yöneticiyle iyi ilişkileri

    nedeniyle değişime direnç gösterebilirken, bazıları da yeni yöneticinin

    şimdiye kadar alışmış olduğu sistemi ya da düzeni bozabileceği endişesiyle

    direnç gösterebilir. Diğer yandan örgüt kültürü de, değişime direncin

    kaynağı haline gelmiş olabilir. Değişim sürecinin temel faktörlerinden birisi

    olan örgütsel kültür; örgütte işlerin nasıl yapılacağını ya da örgüt içinde

    nasıl davranılacağını gösteren ve yılların birikimi olan değiştirilmesi zor bir

    unsurdur. Örgütsel kültür değişimin kabulü için gerekli esnekliğe sahip

    değilse, örgütsel amaçların gerçekleşmesi için gerekli değişime engel teşkil

    edebilir. Değişime ivme kazandırması gereken kültür adeta sorunların ve

    direncin kaynağı haline gelebilir.

    Karar verme, belirleme ve tayin etme gibi güçleri elinde tutanlar bu

    ilişkileri değiştiren örgütlenme biçimine şiddetle karşı çıkarlar. Çalışanlar,

    örgütlerde sahip oldukları etkiyi ve gücü kaybetmek istemezler. Etki ve güç

    alanları kendileri için adeta kazanılmış bölgedir. Bu bölgenin

    daraltılmasına ya da kaybına yol açacak her türlü değişim bir tehdit kabul

    edilir (Yüksel 2001, 154).

    Üst yönetimin iletişime yeterli önem vermemesi ya da yapılacak

    değişimden etkilenmesi muhtemel kişilere değişimin gerekçesinin

    anlatılamaması belirsizliği ve kaygıları artırarak direnişe sebep olabilir.

    İletişimde kullanılan fiziki engeller, kelimeler, üslup ve değer yargıları gibi

    iletişimi bozan unsurların varlığı yanlış anlamalara ve yanlış

    değerlendirmelere sebep olabilir. Bu tür olumsuzluklar direnişe sebep

    olabilir (Yeniçeri 2002, 122-123). İletişim hataları ya da kazaları çalışanların

    değişimle ilgili tutumlarını ve değişime gösterecekleri direncin yönünü

    belirler.

    Psikolojik Nedenler: Psikolojik nedenler, örgütteki değişimin

    yerleştirilmesi sürecinde oluşturulan baskılara karşı gösterilen duygusal

    tepkilerdir. Değişim zaman zaman çalışanlarda duygusal sorunlar ve hatta

    duygusal patlamalar yaratabilir. Çalışanların bu tür sorunları giderilmezse

    değişime uyum sağlayamaz. Bu durum sonuçta, yalnız ilgili kişiyi değil

    tüm örgütü olumsuz yönde etkiler (Barutçugil 2004b, 85).

    Değişimin en önemli direnç kaynağı psikolojiktir. Psikolojik direncin

    nedenleri; belirsizlik ve bilgi eksikliği, yabancılaşma, değişimin kaynağı,

    alışkanlıklar, güvensizlik, ilgisizlik, peşin hüküm, algılama biçimi, kişisel

    düşmanlık, değişimin yanlış olduğu inancı, farklı değerlendirmeler ve

    hedefler, empoze edilen değişimden memnuniyetsizlik, değişimin getirdiği

    yeni kurallar ve kontrol artışına karşı duyulan kızgınlık şeklinde

    sıralanabilir (Durna 2002, 158-159). İnsanların çoğu davranışları önceden

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    edindikleri alışkanlıklara dayanır. Bu nedenle alışılmış işleri yapmak

    kişilere psikolojik bir rahatlık ve güven duygusu verir. Bu alışkanlıkların

    değiştirilmesi çalışanların tüm dengelerini altüste edebilir; bu nedenle

    değişime direnç gösterebilirler (Aslan 2001, 183).

    Rasyonel Nedenler: Değişimin bireye maliyeti faydasından daha fazla ise,

    değişime rasyonel karşı çıkış meydana gelebilir. Her değişim ayrıntılı bir

    maliyet yarar analizi gerektirir; yalnızca ekonomik fayda ve maliyeti

    düşünmek yeterli değildir. Aynı zamanda sosyal ya da psikolojik

    maliyetler de göz önünde bulundurulur (Davis 1988, 217). Çalışanlar bu

    analizden sonra değişime karşı tavırlarını belirleme yoluna giderler.

    Ekonomik ve sosyal kayıpların durumuna göre değişime direncin yönü ve

    şiddeti belirlenir.

    Değişim teknik açıdan bireye uygun değilse ve sürekli problem

    yaratacaksa, bu durumda değişim dirençle karşılaşabilir. (Tüz 2004, 64). Bu

    bağlamda birey, değişimin getirdiği yeni durumu öğrenmek ve uyum

    sağlamak için fiziksel ve beyinsel ek çaba göstermek zorunda kalabilir.

    Bazen bu çaba, kompleks bir sistemin kullanımı gibi, kişilerin kendi

    başlarına başaramayacakları bir durum olabilir. Ayrıca birey ya da gruplar,

    bu ek çabanın mevcut rahatlarını bozacağı düşüncesiyle değişime direnç

    gösterirler (Sabuncuoğlu ve Tüz 1998, 218). Diğer yandan değişim, hemen

    başlatılıyor ve kişilere uyum için süre tanınmıyorsa dirençle karşılaşılabilir

    (Basım vd. 2009, 35). Bu durumda birey ya da gruplar, değişimi

    yönetenlerin; kendilerini düşünmedikleri ve önemsemediklerini, yalnızca

    örgütün çıkarlarını ön planda tuttuklarını düşünerek örgütsel değişime

    karşı çıkabilir ve direnebilir.

    Örgütsel değişim bireysel uzmanlıkları bir anda kullanılmaz ya da işe

    yaramaz hale getirebilir. Diğer bir deyişle, örgüt içinde yapılan bir

    değişiklik ihtisas sahibi olmuş birey ya da grupların seneler boyunca elde

    ettikleri uzmanlıklarını tehlikeye sokabilir. İşin yeniden dizaynı ya da

    yapısal bir değişim bireyin seneler boyunca üstlendiği bir sorumluluğu

    başkasına devretmesine neden olabilir. Bu durumda ortaya bir direnç çıkar

    (Özkalp ve Kırel 2010, 448). Çalışanlar değişimin getireceği bu tehlikeleri

    önceden görerek, değişime karşı direnç gösterirler. Böyle bir değişimin

    işlerini kaybetmeye yol açabileceğini düşünür ve bu öngörüyle hareket

    ederek değişime direnirler.

    Örgütsel Değişime Direnme Nedenleri ve Analizi

    Örgütsel Değişime Direnme Direnme Nedenlerinin Analizi

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    Nedenleri

    1- Ekonomik Nedenleri

    İş güvenliğini yok edeceği endişesiyle teknolojik

    değişikliklere direnç oldukça yaygın biçimde görülür.

    Çalışanlar işten çıkarılma ve ekonomik güvencelerini

    kaybetme korkusu yaşayabilirler. Diğer yandan

    çalışanlara ekonomik bir güç sağlayacak olan, terfi ve

    meslekte ilerleme fırsatlarını sınırlayan değişimler de

    dirençle karşılaşır. Ayrıca insanlar çalışma şartlarını ve

    çıkarlarını koruduğuna inandıkları statükoyu

    kaybetmemeye özen gösterirler. Örgüt içinde

    kaynakların dağılımını ve gücün kontrolünü elinde

    tutan gruplar, değişimi bir anlamda kendilerine

    yönelen bir tehdit olarak algılayabilirler. Özellikle

    kaynak dağılımından en büyük payı alan birey ya da

    gruplar, kaynaklarının kesilmesi korkusuyla en büyük

    tepkiyi gösterirler.

    2- Sosyolojik

    Nedenler

    Değişim birey ya da grupların sosyal değerleriyle

    çatışırsa, değişime karşı direnç oluşur. Kariyer, Statü,

    prestij, yetki ve diğer sosyal imkanlarını kaybetme

    endişesi taşıyan çalışanlar doğal olarak değişime karşı

    direnirler. Diğer yandan grup bağlılığı, değişime

    direnmenin sebeplerinden birisidir. Çalışanlar sosyal

    bağların değişim ile koparıldığına ve onu yeniden tesis

    etmenin çok güç olacağına inandıkları için direnirler.

    Ayrıca, ait olduğu grubun değişime karşı olumsuz tavır

    takınması bireyin değişime direnmesine sebep olabilir.

    Grubun yapısı, bireyi belirli kalıplar içerisinde

    düşünmeye, grup normlarına uygun davranmaya zorlar.

    Ayrıca yönetimin iletişime, katılıma, üsluba ve değer

    yargılarına önem vermemesi, çalışanların kişiliğine ve

    birikimine saygı duymaması değişime olan direnci

    başlatabilir ya da artırabilir.

    3- Psikolojik

    Nedenler

    Değişimin en önemli direnç kaynağı psikolojiktir.

    İnsanların çoğu davranışları önceden edindikleri

    alışkanlıklara dayanır. Bu nedenle alışılmış işleri yapmak

    kişilere psikolojik bir rahatlık ve güven duygusu verir. Bu

    alışkanlıkların değiştirilmesi çalışanların tüm dengelerini

    altüste edebilir; bu nedenle değişime direnç

    gösterebilirler. Psikolojik direncin nedenleri; belirsizlik ve

    bilgi eksikliği, yabancılaşma, alışkanlıklar, güvensizlik,

    ilgisizlik, peşin hüküm, algılama biçimi, kişisel

    düşmanlık, değişimin yanlış olduğu inancı, farklı

    değerlendirmeler ve hedefler, empoze edilen değişimden

    memnuniyetsizlik, değişimin getirdiği yeni kurallar ve

    kontrol artışına karşı duyulan kızgınlık şeklinde

    sıralanabilir.

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    4- Rasyonel Nedenler

    Değişimin bireye maliyeti faydasından daha fazla

    ise, değişime rasyonel karşı çıkış meydana gelebilir. Birey,

    değişimin kendisini öğrenmek ve uyum sağlamak için

    fiziksel ve beyinsel ek çaba göstermek zorunda

    bırakacağını ve rahatını bozacağını düşünüyorsa

    değişime direnir. Bazen birey ya da gruplar, değişimi

    yönetenlerin; kendilerini düşünmedikleri ya da

    önemsemediklerini yalnızca örgütün çıkarlarını ön

    planda tuttuklarını düşünerek örgütsel değişime karşı

    çıkabilir ve direnebilir. Örgütsel değişim bireysel

    uzmanlıkları bir anda kullanılmaz ya da işe yaramaz hale

    getirebilir. Bu durumda ortaya bir direnç çıkar. Çalışanlar

    değişimin getireceği tehlikeleri önceden görerek, değişime

    karşı direnç gösterirler. Böyle bir değişimin işlerini

    kaybetmeye yol açabileceğini düşünür ve bu öngörüyle

    hareket ederek değişime direnirler.

    3. Değişime Direnmeyi Önleyebilecek Yöntemler

    Örgütsel etkinliğin yükseltilmesi amacıyla girişilen değişime, direnmenin

    önlenmesi, başarılı yönetimin temel koşuludur. Uygulamada değişime

    karşı oluşan direncin, değişimin başarıyla uygulanmasını engelleyebilecek

    bir boyuta ulaşmaması için ya direnme tümden ortadan kaldırılmalı ya da

    direnme mümkün olduğunca azaltılmalıdır (Şimşek ve Akın 2003, 302).

    Değişimi yönetmek basit bir görev değildir. Özellikle, pek çok insan doğal

    olarak değişime direnir. Böylece, değişimi etkili bir şekilde uygulamak ve

    çalışanların değişimi kabul etmeleri için onları ikna etmenin yolları

    bulunmalıdır (Hitt vd. 2009, 26).

    Seçilen değişim yaklaşımı, çalışanlara net avantajlar sağlamalı; ayrıca bu

    avantajlar süreç içinde artırılarak kullanılmalıdır. Diğer yandan çalışanların

    kendi değişim süreçleri mevcut olup, değişime destek ve istekli olmaları

    biraz da buna bağlıdır. Değişim hakkında bilginin paylaşılmaması sürecin

    başarısızlığında etkilidir. Bu nedenle verilen bilgiler; değişim zamanı,

    hedeflere ulaşmak için izlenmesi gereken adımlar ve yöntemlerle ilgili

    olmalı ve çalışanları hazırlamak için kullanılmalıdır (Werkman 2009, 668).

    Değişimin etkili olabilmesi için, değişimden etkilenecek bireylerin mutlaka

    hesaba katılması gerekir. Değişime direnci en aza indirmek için; zorlama,

    ikna, güvenlik, anlayış, zaman, katılım, eleştiri, esneklik, müzakere ve

    anlaşma gibi yöntemler, birey ya da grupların durumları da göz önüne

    alınarak, yerine ve zamanına göre kullanılmalıdır (Schumacher 2010).

    Birden fazla faktörün etkisiyle ortaya çıkan direnmenin azaltılması için,

    yönetimin başvurabileceği yöntemler şöyle özetlenebilir (Stoner ve Wankel

    1986, 359-360; Sandelands vd. 2010, 81):

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    İletişim ve Eğitim: İletişim, örgütteki işbirliğini, dayanışmayı ve uyumu

    sağmak için kullanılan en önemli örgütsel araçlardan birisidir. Bu araç

    değişim yönetimi sürecinde etkin bir biçimde kullanılırsa, değişim

    sürecinin başarıyla yürütülmesine önemli katkılarda bulunur. Değişim

    sürecinde gerekli konuları ortaya çıkarmak için, diyalog yoluyla uygun bir

    iletişim kurulmalıdır. Çalışanların ve değişimi yönetenlerin fikirlerini

    birbirlerine iletmelerini mümkün kılan bu iletişim, değişim süreci açısından

    çok önemli bir unsurdur. İletişim bilinmezliği ve kargaşalığı azaltır; ancak

    diyalog yoluyla bilgi verilmesi değişim yönetiminde çok gerekli olmakla

    birlikte, yeterli değildir (McHugh 1997, 358-359).

    Örgütlerde karşılaşılan pek çok sorunun temelinde, iletişim eksikliği

    olduğu bilinmektedir. Haberleşme kanallarının açık olması, yönetim ve

    astlar arasında karşılıklı güven oluşmasına ve aynı zamanda değişime karşı

    duyulan endişenin azalmasına yardımcı olur (Eren 2004, 237). Değişim

    zamanlarında iletişimin açıklığını korumak; dedikodu, endişe ve hataları

    önlemeye yardım eder. Değişim süreci içinde iletişim için zaman

    ayrılmadığında, meydana gelecek sorunları çözmek için çok daha fazla

    zaman harcanır. Değişim sürecinin meydana getirdiği endişe ve stres,

    yoğun ve etkin bir iletişimle aşılabilir (Barutçugil 2004a, 171-173).

    Eğitim değişim sürecinde kullanılan en etkin ve önemli yöntemlerden

    birisidir. Toplumsal taleplere cevap verebilmenin en etkili yolu da

    eğitimden geçer. Çalışanların bilgi, beceri ve yeteneklerinin eğitim yoluyla

    geliştirilmesiyle birey ya da grupların değişime olan dirençleri kırılabilir.

    Bir başka deyişle değişimin gerektirdiği yeni bilgi ve beceriye sahip olan

    çalışanlar değişime direnmek yerine onu arzu eder bir hale gelirler.

    Eğitim yöntemiyle çalışanlar, değişimi yönetenlerin kendilerinden

    bekledikleri tavır, tutum ve davranışı gösterecek bir kıvama erişirler. Diğer

    bir deyişle çalışanlar, değişim sürecindeki örgütün taleplerine cevap

    verebilirler. Eğitim verilmeden, değişimi yönetenlerin artan talepleri ve o

    taleplerin işgörenler tarafından yerine getirilememesi korku ve endişe

    yaratır. Bunu stres ve hayal kırıklığı izler; böylece sıkıntı ve stres değişime

    direnç oluşturur (Schumacher 2010). Eğitim kendine güvenen ve talepleri

    rahatlıkla karşılayabilecek bireyler yaratır. Böylece korku ve stres

    giderildiği gibi verimlilik artırılmış olur. Sürekli olarak yeni bilgi ve

    süreçlerin örgüte girmesi kurumsal değişimi zorunlu kılar; ancak çalışanlar

    bilmedikleri bu yeniliklere karşı direnç gösterirler ki bu direnç de eğitimle

    aşılabilir (Basım vd. 2009, 42).

    Eğitim; değişime duyulan ihtiyacın öğrenilmesi, yeni yaklaşımın

    benimsenmesi, değişimlerin etkin bir biçimde paylaşılması ve her bir

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    bireyin yeni taleplere uyum gösterebilmesi için kendi becerilerine güven

    duymalarını ve zayıf yönlerini geliştirmelerini sağlayabilir (Hussey 1997,

    41-44). İşgörenlerin yeni koşullara göre eğitilmesi, onları yapılacak

    değişikliğe hazırlar. Örgütün ve çalışanların değişimle başa çıkabilmeleri

    için, kendilerine yardımcı olacak daha ileri seviyedeki eğitime olan

    ihtiyaçları konusunda, duyarlı hale getirilmeleri gerekir. Böylece onlar için

    değişim, korkulacak ve endişe edilecek bir halden çıkar ve normal bir hale

    gelir (McHugh 1997, 359).

    Katılım ve Destekleme: Katılımcı yaklaşımlar insan ilişkilerini temel alır.

    Temel değer insanların bilgi ve deneyim kaynağı olmasıdır (Werkman

    2009, 667-668). Değişime konu olan ve değişimden etkilenecek kişilerin

    değişimin planlanması ve uygulanması safhalarına katılmaları,

    göstermeleri muhtemel direnci azaltmaktadır. Burada önemli olan

    katılanların fikirlerinin kabul edilmesinden çok, kişilerin kendilerini

    etkileyecek bir değişiklik olayının içinde olduklarını ve dışlanmadıklarını

    hissetmeleridir (Koçel 2003, 706). Katılım yöntemi, pek çok durumda

    değişime direnişi azaltmaya yardımcı olduğu gibi değişimin

    benimsenmesini de sağlayabilir. Ancak, değişim sürecine, değişime karşı

    olan öğeleri katmak her zaman mümkün olmayacağı gibi, katılım da her

    derde deva bir çözüm değildir (Yeniçeri 2002, 126).

    Değişim sürecinde yönetim, direnişi azaltmak için yoğun çaba harcar.

    Destekleme, özellikle güvensizlik ve bilinmezliğin oluşturduğu

    korkulardan kaynaklanan direnci gidermede daha etkilidir. Değişimi

    yönetenler işgörenlerin kendilerini geliştirmeleri için onları

    desteklemelidir. Eğer çalışanlar yeni tekniklere ve uygulamalara alışmakta

    zorluk çekiyorlarsa, yönetimin bu kişilere ilave bir eğitim vermesi,

    duygusal destek sağlaması ve hatta geçici bir süre izin vermesi, bireylerin

    yeni sisteme uyum sağlamalarını kolaylaştırabilir. Ancak yöntem zaman

    alıcıdır ve yoğun bir çaba gerektirir. Bir başka deyişle, bireye emir vermek

    yerine, onunla iletişim kurup, duygusal destek vermek ve sorunlarına

    çözümler üretmek, oldukça zor bir süreçtir. Bu şekilde motive edilen

    işgörenler, daha yoğun bir çaba harcayarak, değişime uyum sağlamaya

    çalışırlar (Özkalp ve Kırel 2010, 450).

    Pazarlık ve Taviz Verme: Örgütsel değişim açısından pazarlık; önerilen

    değişim programı üzerinde grubun onay ve desteğini sağlamak amacıyla,

    yönetimin sorunu grupla müzakere etmesi ve bir uzlaşmaya varma

    konusunda iki tarafın çaba göstermesi şeklinde tanımlanabilir. Pazarlıkta

    bir uzlaşmanın sağlanması iki tarafın bazı fedakârlıklarda bulunmasını

    gerektirir (Şimşek ve Akın 2003, 310-312). Pazarlık sürecinde ilgili ve farklı

    çıkar grupları, değişim sürecini etkileyerek, kendi çıkarlarını, amaçlarını ve

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    güvenli konumlarını korumak için çaba sarf ederler (Werkman 2009, 668).

    Değişimden etkilenecek kişilerle, değişimin amacı, kapsamı, yöntemi ve

    süresi konusunda pazarlık yapılabilir. Değişim sürecinde çalışanlar belirli

    bir güce sahipseler, yöneticiler müzakere etme yöntemine başvurabilirler.

    Pazarlık değişimden önce yapılırsa, değişimin daha yumuşak bir biçimde

    gelişmesine yardımcı olabilir (Özkalp ve Kırel 2010, 451).

    Taviz verme yönteminde, değişikliğe direnç gösteren kişilere karşı tavizler

    vererek, onların değişim sürecine katılmaları sağlanır. Önemli görevleri

    direnç gösteren kişilere vermek suretiyle, değişim uygulamalarında

    onlardan yararlanmak mümkün olabilir (Tüz 2004, 74). Taviz verme karşı

    tarafın direncini kırabilir ve değişime destek vermesini sağlayabilir. Bu

    yöntem sayesinde, kendilerini önemli ve değerli hisseden çalışanların

    örgüte olan bağlılıkları artar. Çekişme ve kavga ortamı bu yöntemle yok

    edilebilir.

    Tehdit ve Baskı: Başka yöntemleri uygulama imkânı bulunmadığı

    durumlarda yöneticiler, güç ve yetkilerini kullanarak, değişiklikleri zorla

    kabul ettirmeye çalışabilirler. Özellikle değişimin acil olduğu durumlarda

    bu yöntem kullanılabilir (Sabuncuoğlu ve Tüz 1998, 222-223). Katılım ve

    ikna yöntemini kullanmak için yeterli zaman olmayabilir. Böyle bir

    durumda eğer, direniş fazla ve kurumda bir kriz de yoksa baskıcı yöntem

    uygun olabilir (Hussey 1997, 24).

    Tehdit ve baskı emirler verme ve bu emirlerin yerine getirilmesini sağlama

    üzerine kurulu bir yöntem olup, çabuk ve anında uygulama imkânı verdiği

    için avantajlıdır. Ancak, çalışanların bağlılığı düşük ve direnişin derecesi

    ise yüksektir. Yasal ya da biçimsel gücü kullanmak suretiyle, değişime

    direnme bir süre kırılabilir. Ancak “etki-tepki” yasası gereği eşit olmayan

    şartlarda kabul edilen ve uyulur gibi görünen değişime karşı, uygun ortam

    bulunduğunda tekrar direniş söz konusu olabilir (Yeniçeri 2002, 127).

    Yönetici diğer bütün tekniklerin cevap vermediği ya da uygun olmadığı

    durumlarda, son çare olarak bu yöntemi kullanabilir. Ancak riskli bir

    yöntem olup, özellikle zorlama sonucunda değişim liderlerine karşı

    olumsuz duygular oluşabilmektedir (Yalçın 2002, 115). Tehdit ve baskı

    yönteminin örgütsel değişim süreci içindeki sonuçları iyi analiz edilmelidir.

    Bazen kısa sürede elde edilen sonuçlar, hem daha pahalıya mal olabilir hem

    de bu tür kazanımlar çok kısa sürede kaybedilebilir.

    Manipülasyon ve Kooptasyon: Manipülasyon, herhangi bir olayı, şu veya

    bu şekilde değiştirerek kişilere takdim etmeyi; olayı olduğundan farklı

    göstererek kişilerin farklı algılamasını sağlamayı ifade eder. Böyle bir

    yöntem başlangıçta direnci azaltabilir, fakat eğer kişi manipüle edildiğini

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    anlarsa, ilerde daha büyük sorunlar çıkabilir (Koçel 2003, 707).

    Manipülasyon tekniği, bir nevi gizli etkileme tekniğidir. Gerçekleri

    çarpıtmak, olayları olduğundan faklı göstermek, doğru olmayan gülünç

    haberler ve dedikodular yaymak değişikliği kabul ettirmenin istenmeyen

    yolları arasındadır. Bu tür bir yöntem ancak zorunlu hallerde ve çok özel

    durumlarda kullanılabilir (Özkalp ve Kırel 2010, 451). Diğer yandan bu

    yöntem, kısa sürede direnci önleyebilir; fakat uzun vadede direnci yaygın

    hale getirebilir ve güçlendirebilir.

    Kooptasyon ise, herhangi bir konuya karşı olanları o konu ile ilgili sorun ve

    çözümlerin bir parçası haline getirmek demektir. Dolayısıyla birey, olayın

    dışında ve sadece eleştiren bir rol oynamak yerine sorunun içine çekilerek,

    onun üzerinde düşünen ve çözüm arayan bir rol oynamaya sevk edilir

    (Şimşek vd. 2008, 426).

    Değişimi Planlamak ve Deneme Amaçlı Uygulama: Planlı değişimin en

    önemli özelliği sorunsuz ya da en az sorunla değişimin başarılmasıdır. Bu

    nedenle, değişime direnci önleyecek nitelikteki tedbirleri de içermektedir

    (Tüz 2004, 70). Direniş doğal ve beklenen bir şeydir ve çalışanların tepkileri

    için de bir plan hazırlanmalıdır. Planlı bir değişim, direncin azaltılmasına

    ya da giderilmesine yardımcı olan önemli bir yaklaşım biçimidir (Pritchard

    2010). Herhangi bir değişiklik eyleminin direnme ile karşılaşmaması için

    onun en uygun zamanda ortaya atılmış olması gerekir. Yönetici, örgütte

    başlatmak istediği değişimin gerek kurumda gerekse kurum dışında diğer

    olaylarla ilişkisini ve zaman planlaması yönünden uygunluğunu,

    gözönünde bulundurmak zorundadır (Şimşek ve Akın 2003, 306).

    Köklü ve genel nitelikteki önemli ve büyük değişikliklerin, uygulamaya

    geçmeden önce bir birimde ya da küçük bir bölgede uygulanması gerekir.

    Böyle bir yaklaşım direnci azaltır ve değişimin başarısını artırır (Hitt vd.

    2009, 26). Bu bağlamda değişimin uygulama süreci izlenmeli ve ortaya

    çıkan aksaklıklar ve sorunlar tespit edilerek gerekli çözüm yolları

    araştırılmalıdır. Bu uygulamadan elde edilen değişim yönetimi deneyimi

    ışığında genel uygulamaya geçilebilir (Peker ve Aytürk 2000, 332). Böyle bir

    uygulama, yapılabilecek pek çok hatanın önüne geçebileceği gibi,

    çalışanların değişime hazırlanmasını da sağlar. Böylece değişimin kabul

    görmesi ve desteklenmesi için uygun bir ortam yaratılmış ve değişime karşı

    direnç azaltılmış olur.

    Tahmin Yöntemi: Bu yöntem direnişi tahmin etmek ve sebeplerini ortadan

    kaldırma temeline dayanır. Eğer direnişle karşılaşılabilecek alanlar

    bilinirse, onları ortadan kaldırmak için gerekli tedbirler alınabilir. Birey

    değişim yüzünden işinden olma, meslekî yönden yetersiz duruma gelme

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    ya da mevkisini kaybetme tehlikesi gibi kuşkular içine girerse, direniş

    yolunu seçer. Değişim sonucunda bu tür bir gelişmenin meydana gelmesi

    söz konusu değilse, durum çalışanlara açıkça ifade edilmelidir. Böylece,

    bilgisizlik, iletişim eksikliği ya da yönlendirme sonucu meydan gelmesi

    muhtemel direniş, daha meydana gelmeden ortadan kaldırılabilir (Yeniçeri

    2002, 126).

    Ekonomik Teşvik Tedbirleri: Değişime direnmenin önemli bir kısmı

    ekonomik sebeplere dayanmaktadır. Böyle durumlarda direnmeyi asgari

    düzeyde tutmak için, öncelikle ekonomik teşvik tedbirleri kullanılabilir.

    Ekonomik kaybı olmayan çalışanların değişimi benimsemeleri daha kolay

    olur. Bu nedenle onların tüm kazanımları korunmalı ve değişim nedeniyle

    ekonomik kayıplara uğramamaları için gerekli tedbirler alınmalıdır.

    Ekonomik yönden endişesi giderilen ve tatmin edilen çalışanlar, değişim

    uygulamalarını sabote etmekten kaçınırlar.

    Örgütsel Değişime Direnmeyi Önleyebilecek Yöntemler ve

    Analizi

    Değişime Direnmeyi

    Önleyebilecek Yöntemler

    Direnmeyi Önleyebilecek Yöntemlerin Analizi

    1- İletişim ve Eğitim

    İletişim kanallarının açık olması, yönetim ve astlar

    arasında karşılıklı güvenin oluşmasına ve aynı

    zamanda değişime karşı duyulan endişenin ve

    direncin azalmasına yardım eder. Etkin bir iletişim

    sistemi, örgütteki dedikodu, endişe ve hataları azaltır.

    Bilgi, beceri ve yetenekleri eğitim yoluyla

    geliştirilen birey ya da grupların değişime karşı

    dirençleri azalır. Bir başka deyişle değişimin

    gerektirdiği yeni bilgi ve beceriye sahip olan çalışanlar

    değişime direnmek yerine onu arzu eder bir hale

    gelirler.

    2- Katılım ve

    Destekleme

    Değişime konu olan ve değişimden etkilenecek

    kişilerin değişimin planlanması ve uygulanması

    aşamalarına katılmaları, göstermeleri muhtemel

    direnci azaltır. Burada önemli olan katılanların

    fikirlerinin kabul edilmesinden çok, kişilerin

    kendilerini etkileyecek bir değişiklik olayının içinde

    olduklarını ve dışlanmadıklarını hissetmeleridir.

    Destekleme, özellikle güvensizlik ve bilinmezliğin

    oluşturduğu korkulardan kaynaklanan direnci

    gidermede daha etkilidir. Değişimi yönetenler

    işgörenlerin kendilerini geliştirmeleri için onları

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    desteklemelidir. Eğer çalışanlar yeni tekniklere ve

    uygulamalara alışmakta zorluk çekiyorlarsa,

    yönetimin bu kişilere ilave bir eğitim vermesi,

    duygusal destek sağlaması ve hatta geçici bir süre izin

    vermesi, bireylerin yeni sisteme uyum sağlamalarını

    kolaylaştırabilir.

    3- Pazarlık ve Taviz

    Verme

    Pazarlık; önerilen değişim programı üzerinde

    grubun onay ve desteğini sağlamak amacıyla,

    yönetimin sorunu grupla müzakere etmesi ve bir

    uzlaşmaya varma konusunda iki tarafın da çaba

    göstermesidir. Uzlaşma, tarafların bazı fedakârlıklarda

    bulunmasını gerektirir. Çalışanların belirli bir güce

    sahip olduğu durumlarda bu yönteme başvurulur.

    Taviz verme yöntemiyle, değişime direnen

    kişilerin bazı talepleri karşılanarak değişim sürecine

    katılmaları sağlanır. Önemli görevleri direnç gösteren

    kişilere vermek suretiyle, değişim uygulamalarında

    onlardan yararlanmak mümkün olabilir. Çekişme ve

    kavga ortamı bu yöntemle yok edilebilir.

    4- Tehdit ve Baskı

    Başka yöntemleri uygulama imkânı yoksa,

    özellikle değişimin acil olduğu, durumlarda bu

    yöntem kullanılabilir. Tehdit ve baskı çabuk ve anında

    uygulama imkânı verdiği için avantajlıdır. Ancak,

    çalışanların bağlılığı düşük, direnişin derecesi

    yüksektir. Yasal ya da biçimsel gücü kullanmak

    suretiyle, değişime direnme bir süre kırılabilir. Ancak

    eşit olmayan şartlarda kabul edilen ve uyulur gibi

    görünen değişime karşı uygun ortam bulunduğunda,

    tekrar direniş söz konusu olabilir.

    5- Manipülasyon ve

    Kooptasyon

    Manipülasyon, herhangi bir olayı, şu veya bu

    şekilde değiştirerek kişilere takdim etmeyi; olayı

    olduğundan farklı göstererek kişilerin farklı

    algılamasını sağlamayı ifade eder. Böyle bir yöntem

    başlangıçta direnci azaltabilir, fakat eğer kişi manipüle

    edildiğini anlarsa, ilerde daha büyük sorunlar

    çıkabilir. Bu tür bir yöntem ancak zorunlu hallerde ve

    çok özel durumlarda kullanılabilir.

    Kooptasyon, herhangi bir konuya karşı olanları o

    konu ile ilgili sorun ve çözümlerin bir parçası haline

    getirmek demektir. Dolayısıyla birey, olayın dışında

    ve sadece eleştiren bir rol oynamak yerine sorunun

    içine çekilerek, onun üzerinde düşünen ve çözüm

    arayan bir rol oynamaya sevk edilir.

    6- Değişimi

    Planlama ve

    Herhangi bir değişiklik eyleminin direnme ile

    karşılaşmaması için onun en uygun zamanda ortaya

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    Deneme Amaçlı

    Uygulama

    atılmış olması ve bütün aşamalarının planlanmış

    olması gerekir. Böylece bilinçli ve disiplinli bir biçimde

    gerçekleştirilen değişim sürecinde meydana

    gelebilecek direnmelerin önüne geçilebilir.

    Deneme amaçlı uygulama; köklü ve genel

    nitelikteki değişikliklerin, uygulamaya geçmeden önce

    bir birimde ya da küçük bir bölgede denenmesidir.

    Böyle bir yöntem genel uygulamada telafisi güç

    zararlara yol açması muhtemel değişim süreci

    hatalarının ve direnç alanlarının görülmesini ve

    gerekli tedbirlerin alınması sağlar.

    7- Tahmin Yöntemi

    Direniş alanlarını tahmin etme ve sebeplerini

    ortadan kaldırma temeline dayanır. Birey değişim

    nedeniyle işini kaybetme, meslekî yönden yetersiz

    hale gelme ya da mevkisini kaybetme gibi kuşkular

    içine girerse, direniş yolunu seçer. Bu tür bir

    gelişmenin meydana gelmesi söz konusu değilse,

    durum çalışanlara açıkça ifade edilmelidir. Böylece

    bilgisizlik, iletişim eksikliği ya da yönlendirme sonucu

    oluşabilecek bir direniş önlenmiş olur.

    8- Ekonomik Teşvik

    Tedbirleri

    Değişime direnmenin önemli bir kısmı ekonomik

    sebeplere dayandığından böyle durumlarda

    direnmeyi asgari düzeyde tutmak için, öncelikle

    ekonomik teşvik tedbirleri kullanılmalıdır. Ekonomik

    kaybı olmayan çalışanların değişimi benimsemeleri

    daha kolay olur. Bu nedenle onların tüm kazanımları

    korunmalı ve değişim nedeniyle ekonomik kayıplara

    uğramamaları için gerekli tedbirler alınmalıdır.

    Ekonomik yönden tatmin edilen bireyler, değişime

    direnmek yerine destek olurlar.

    Örgütsel Değişime Direnme Nedenleri ve Kullanılabilecek Yöntemlerin

    Sentezi

    Örgütsel Değişime

    Direnme Nedenleri

    Değişime Direnmeyi Önleyebilecek Yöntemler

    1- Ekonomik

    Nedenleri

    İletişim, pazarlık, değişimi planlamak, deneme amaçlı

    uygulamak, tahmin yöntemi ve ekonomik teşvik tedbirleri.

    Direnme ekonomik kökenli olduğunda şüphesiz ekonomik

    teşvik tedbirleri öncelikle uygulanmalıdır. Ancak her türlü

    direnci anlamak ve çözüme kavuşturmak için örgütsel

    iletişimin düzeyi ve etkinliği önemlidir. Ekonomik çıkarlar

    konusunda örgüt yöneticileri ve çalışanlar iletişim sayesinde

    pazarlık yapma ve anlaşma imkânı elde ederler. Ekonomik

  • ISSN: 1300-302X © 2013 OMÜ EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Po

    lat

    TU

    ER

    nedenden kaynaklanan direnmeleri tespit edebilmek için

    deneme amaçlı uygulamaların önemli yararı olacaktır. Ayrıca

    planlama aşamasında bu tür sorunlar önceden tahmin edilerek

    gerekli tedbirler alınabilir. Bir başka deyişle meydana

    gelebilecek direnme alanları önceden tahmin edilebilir. Böylece

    yukarıda zikredilen direnci önleme yöntemleri karışık bir

    biçimde kullanılmış olur. Zira karmaşık olan insan

    davranışlarından kaynaklanan değişime direnme tek bir

    yöntemle önlenemez ya da ortadan kaldırılamaz.

    2- Sosyolojik

    Nedenler

    İletişim, katılım, destekleme, taviz verme, kooptasyon,

    değişimi planlamak, deneme amaçlı uygulamak ve tahmin

    yöntemi.

    Sosyal bir varlık olan insan, yalnızca ekonomik nedenler

    değil aynı zamanda dostluk, arkadaşlık, değer verilme,

    benimsenme, yükselme tanıma, sevme, sevilme ve beğenilme,

    gibi sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Mevcut sistem

    içinde sosyal ihtiyaçları tatmin edilen birey, örgütsel değişimin

    bu dengeyi bozacağı endişesiyle değişime direnç gösterir. Bu

    direnci ortadan kaldırmak için bireyin sosyal ihtiyaçlarının

    karşılanması ya da bu tatmin düzeyinin değiştirilmemesi

    gerekir.

    Değişimle ilgili kendisiyle iletişime geçilmesi, bilgi

    verilmesi ve fikrinin sorulması onu mutlu eder. Kendine değer

    verildiğini hisseden birey değişime direnmek yerine onu

    benimser ve destekler. Değişim sürecinde çalışanların örgütün

    karar mekanizmalarında yer alması onların değişimle

    bütünleşmesini sağlar. Hatta değişim sürecinde ileri sürdüğü

    taleplerinden bir kısmı karşılanan ya da değişim sürecinde

    yetkilendirilerek sürecin bir parçası haline getirilen birey

    değişimi benimser ve başarılı olması için elinden geleni yapar.

    Bireyin değişime uyum sürecide kendisini geliştirmesi ve

    yaptığı çalışmaların desteklenmesi onların moral ve

    motivasyonlarını yükselterek değişime karşı tutumlarını pozitif

    yönde etkiler. Diğer yandan değişimi planlama aşamasında

    değişime karşı oluşabilecek sosyal kökenli davranışların

    tahmin edilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlar.

    Deneme amaçlı uygulama ise değişim sürecinde sosyolojik

    ihtiyaçlardan kaynaklanabilecek sorunların somut olarak

    görülebilmesini ve uygulanabilmesini sağlayarak önemli bir

    tecrübe edinilmesini sağlar. Böylece genel uygulama için çok

    değerli bilgi ve deneyimler elde edilmiş olur.

    3- Psikolojik

    Nedenler

    İletişim, katılım, destekleme, taviz verme, değişimi

    planlamak, deneme amaçlı uygulamak, tahmin yöntemi.

    Direnmenin psikolojik nedenlerini keşfetmek, ekonomik,

    sosyal ve rasyonel nedenleri tespit etmekten daha güçtür.

    Psikolojik nedenler son derece karmaşıktır. Olaylara, kişilere ve

    kişiliklere göre değişkenlik gösterir. Bireyin kendi davranışları

  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 2013, 32(1), 373-406

    DE

    ĞİŞ

    İM Y

    ÖN

    ET

    İMİ

    RE

    CİN

    DE

    DE

    ĞİŞ

    İME

    DİR

    EN

    ME

    bile zaman içinde değişkenlik gösterebilir. Hatta zaman zaman

    birey dahi kendi davranışlarını ve farklılaşma nedenlerini tam

    anlamıyla çözemeyebilir. Değişimi yönetenlerin mutlaka insan

    psikolojisi ile ilgili bilgi ve deneyimlere sahip olması gerekir.

    Çünkü birey bu tür direnç nedenlerini açıkça dile getirmekten

    kaçınır. Diğer yandan örgütsel değişim bireyi endişelendirir ve

    strese sokarsa psikolojik bütünlüğü kaybolan birey sağlıklı

    düşünemez ve davranamaz. Hata yapma oranı artar. Hatta

    direnmesi gerekmeyen örgütsel değişikliklere bile direnç

    gösterebilir.

    Psikolojik nedenlerden kaynaklanan direnci yok etmek için

    bireyin psikolojik dengesini kurmasını sağlayacak, özgüvenini

    artıracak ve kendisini örgüt için değerli hissettirecek

    yöntemlerin kullanılması gerekir. Bu bağlamda kesinlikle

    manipülasyon, baskı ve tehdit gibi yöntemler

    kullanılmamalıdır. Zira bu yöntemler çalışanın psikolojik

    dengesinin tamamıyla altüst olmasına yol açar. İletişim

    kanallarının açık tutulması ve etkin bir iletişim sağlanması

    öncelikle önemlidir. Bireyin örgütteki karar mekanizmalarında

    yer alması ve kedisini geliştirmesi desteklenmelidir. Bireyin

    değişim sürecinde ortaya çıkan itirazlarının dikkate alınması ve

    taleplerinin hiç olmazsa bir kısmının karşılanması onu

    psikolojik yönden tatmin eder ve örgüte bağlılığını artırır.

    Değim süreci planlanırken, ortaya çıkabilecek psikolojik

    kökenli davranışların ve itirazların tahmin edilmesi ve ne gibi

    önlemlerin alınabileceğinin düşünülmesi gerekir. Değişimin

    deneme amaçlı uygulanması sırasında, değişimi yönetenler

    psikolojik kökenli direnç nedenleriyle ilgili önemli veriler elde

    edebilir ve genel uygulamada bu tecrübelerini kullanabilirler.

    Bunun için değişim yöneticilerinin iyi bir gözlemci olmaları

    yanında insan psikolojisi ile ilgili bilgi ve birikime sahip

    olmaları gerekir. Diğer yandan değişim yöneticisi çalışanların

    kişilik ve psikolojik yapıları ile ilgili bilgilere sahip olmalıdır.

    4- Rasyonel

    Nedenler

    İletişim, pazarlık, değişimi planlamak, deneme amaçlı

    uygulamak, tahmin yöntemi ve ekonomik teşvik tedbirleri.

    Çalışanların değişime direnme nedenlerinden bir kısmı

    rasyonel kökenlidir. Bir başka deyişle değişime fayda ve

    maliyet açısından bakılır. Değişimin artıları ve eksileri